hacettepe diyorum.

Dalga geçen benim. Ki mağrul ve böğrek diyen insanım ama haacettepe ne lan. Hacettepe. Yaymayın ağzınızı.

hacet kelimesi okunurken "a" uzatılır, doğru.

ancak hacettepe, hacet giderilen tepe manasından kopmuş bir özel isimdir. yazıldığı gibi okunabilir.

Arkadaşlar, anlatamadım mı bilmiyorum. Ben de Hacettepe'deyim, o sebeple Ha:cettepe ile dalga geçen arkadaşlar olduğu gibi, doğrusu böyledir diyenler de mevcut. Benim niyetim bu işi bilen birinin açıklık getirmesidir. Google aramalarında da Ha:cettepe diyor (haacettepe).

Başta 10 küsür yıldır orada okuyan, çalışan kuzenim ile eşi olmak üzere bir kaç okuyan arkadaşım da hacettepe diye okuyor. Uzattıkları falan yok. Ben de direkt uzatmadan söylüyorum.

3 4 ay once baskent iletisimin diksiyon kursuna gittim dogrusu haacettepe.

uzatılır bence de.
www.tdk.gov.tr
hacet derken uzatılıyor, kelimeler birleşti diye okunuşu niye değişsin ki. hacettepe deyince fazla hızlı söylenmiş gibi geliyor bana.

ayrıca mağrul değil ama tabii ki böğrek. börek neymiş!

Ben de haacettepe diyorum, büyük ihtimalle doğrusu da bu. Börek olayında da izmirde böğrek dendiği için öyle alışmışım, o şekilde söylüyorum.

Bir de bunun poğaça-poaça-poça üçlüsü var
Pek konumuzla alakası yok ama.

Uzatmadan söylerim hacettepe

haacettepede okuyan arkadaşıma sormuştum ben bunu bana haacettepe doğrusu demişti.

radyo hacettepe de radyo haacettepe diye söylüyorlar

İstanbul'da da insanlar Dördüncü Levent demiyor, Dört Levent diyor. Dördüncü Levent diyen çok küçük bir azınlık var. Herkesin öyle söylüyor olması doğru olduğunu göstermez. Haacet diye okunması gereken bir kelime var ortada. Dolayısıyla şapkasız a'yı gördüğü gibi okuyorlar. Gördüklerinde haklılar ama söylediklerinde değil.

for i=1:n;
Ai=[];
end

şeklinde A1,A2 gibi değişkenler tanımlamam lazım. Bunu yapamıyorum.

Her for döngüsü elemanı için yeni bir matris, vektör, vb. oluşturuyorsun ve farklı değişkenlerde kaydediyorsun sanırım. İki yolun var tipik (başka yollar da var ama bunlar en net)
1. Cell array kullanmak
for i=1:n
A{i}= [buraya çeşitli matrisler, vektörler];
end

2. Eval fonksiyonunu kullanmak
for i=1:10
eval( sprintf('A%d = [matris, vektör , bir şeyler]',i));
end

çok teşekkür ederim. boş matrix oluşturmak için [] olarak bırakmam yeterli mi, yapmam gereken başka birşey var mı?

Şurada varmış açıklaması, aynı şeyi söylüyormuş zaten
www.mathworks.com

Boş matris için [] yeterli. Dikkat ama, çünkü [] matris, satır, sütun silmek için de kullanılıyor

for i=1:n

A{i}=(1:i);

end

gibi bir şey yapabilirsin. Ama soruda ne anlatmaya çalıştığın açık değil.

süpersiniz.

Sen değil çevrede ki insanlar anormal. Sevmiyorsan üzülmezsin. Bazısı numaradan duygusallığa bağlayıp üzülüyor numarası yapıyor ama sen sahici bir insansan diğerleri gibi numara yapamazsın. Bende üzüldüm somaya mesela ama Facebook'ta bakıyorum millet orasına burasına SOMA yazmış foto çekip Facebook'a koymuş ya da yüzünü azcık karalayıp hoop #soma tag'i ile instagrama. Şimdi bu ibne popülistler mi daha üzgün ben mi ? Cevabı vicdanlarda gizli..

Ben de aynıyım ya. Duygularını çok dışarı belli etmeyen, düşüncelerimi de kendime saklayan biriyim genellikle. İçe dönüğüm de diyebilirim. Belki o yüzdendir.

alakalı muhtemelen:
(bkz: adil dünya inancı)

Mahsun Kırmızıgül - Düşde Gör

Ah düş te gör kardaş düş te gör
Aman aman düş te gör
Bir zalimi bir soysuzu
Bir güzeli sevende düş de gör
Ah sağ olan ne bilsin hastanın halından
Sevmeyen ne bilsin sevenin halından
Ah düşmeyen ne bilsin düşenin halından
Aman aman düş de gör
İyi günden güzel günden
Vallah kötü güne vallah zor güne
Aman aman düş de gör düş de gör

Söz - Müzik : Mahsun Kırmızıgül
Aranjör - Yönetmen : M. Kırmızıgül

www.dailymotion.com

Acısını kendi içinde, sessiz ve derinden yaşayan insanlar bana hep daha samimi gelmiştir.

Dedem mide kanserinden öldü, ağlamadım, çektiği acıların bittiğini düşündüm. Halam sevdiğim birkaç akrabamdan biriydi, aynı hastalıktan kaybettik. Birkaç gün kendime gelemedim, ama ağlayamadım. Yüksek sesle ağıt yakanlar benim ruhsuz olduğumu düşündü ve acılarına reklam arası verip beni eleştirdiler!

Soma meselesi. Evet çok üzgünüm. Ama tepkilerimizin daha çok öfke kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Yaşanmayabilirdi, veya çok daha az kayıpla atlatabilirdik, ama rezillikte, sorumsuzlukta, ihmalkarlıkta, inkarda çığır açtık.

Soma meselesi için, "soma :(" temalı paylaşımların hemen öncesinde/sonrasında komik video paylaşıp "hahaha koptum" yorumları yapan insanlar görüyorum. bu yüzden bazı kişiler samimiyetsiz. ve gerçekten ne kadar acı bir olay olsa da herkesin söylediği gibi ateş düştüğü yeri yakar. ama şu da var ki her ne kadar ateşin düştüğü yerdekiler kadar üzülmüyorsan da, gülmeyeceksin, eğlenmeyeceksin, çok keyfi şeyler yapmayacaksın. bu benim görüşüm. ben facebook'uma herkes gibi madenci resmi koyacağıma, facebook'umu dondurdum. müzik bağımlısı ben olaydan sonra 1 şarkı bile dinlemedim. bunları söylüyorum ama bundan da daha fazlası olmalı. çünkü o insanlar böylesi tarif edilemez acıları yaşarken, biz biraz olsun keyfimizden kısmalıyız.

Dün tam olarak çok yakın bir arkadaşıma aynı şeyi sordum. Büyük bir patlama noktasına gelene kadar ağlamıyorum, o patlama noktası da büyük olaylarla oluşmuyor, küçücük bir şeye patlayabiliyorum. O da yılda bir kere ağlarsam öyle oluyor, yoksa o da olmuyor. İlk iki cümlene aynen katılıyorum. Bazı durumlarda (örneğin şu son olaylarda) üzüldüm, beynimin tepesi attı ama ağlayamıyorum, içimden gelmiyor, boğazım düğümlenmiyor. Hayır, içime de atmıyorum. İçimi dinlerim ben, oradan da bir çığlık falan yükselmiyor. Arada kendimi kalpsiz hissettiğim için zorluyorum. Çevremdekiler panik veya yıkım içinde oluyorlar, benim sakinliğim gitmiyor öyle durumlarda. Üstelik, bu Soma olayında üzüldüğümden kat be kat sinirlendim.

Bu konu için değil ama başka konular medyanın da sürekli ajitasyondan prim yapmaya çalışmasından daha da fenalık geldi. Her türlü medyadan gelen "Ailecek evde boğuldular; oysa sınavlara hazırlanıyordu", "Evleneceklerdi, trafik canavarı izin vermedi. En son fotoğraflarında bakın, ne mutlular", "Kaçırdılar, daldan dala uçurdular; oysa ne hayalleri vardı. Günlüğüne şunları yazmıştı", "İşte böyle öldürdüler" haberlerini ciddiye bile alamıyorum. Bir noktadan sonra üzülemediğim için üzülüyorum sadece. Adil dünyaya da inanmıyorum; tam tersine hepimizin pisi pisine ve tamamen şans eseri yaşadığına, topluca yok oluşumuzun bir parmak şıklatması kadar ses getireceğine, adaletin yerini bulmayacağına, kötülüğün ve iyiliğin olup da denk gelmediği sürece insanın yanına kalacağına ve birçok kabak gibi şeytani şeyin cezasız kalacağına inanıyorum. Çok çabuk neşeleniyorum ama üzüldüğümde sadece sakinleşiyorum.

Arkadaşım şöyle bir yorum yaptı: "Tecrübe ile birlikte eskisi gibi üzülmüyorsun bazı şeylere, insanın derisi kalınlaşıyor. Tecrübelisin sen. Üstelik ne olursa olsun, hayatına devam edeceğini biliyorsun. Seni ne yıkabilir ki, bu yüzden de üzülmüyorsun" diye sağlam bir güç ara gazı vermeye kalktı. Çok da yemedim, ama az ego okşaması yaşadım. Zira öyle de ahım şahım tecrübem de yok, herkesten farklı bir iki şey yaşamışımdır, çokça da şey yaşamamışımdır. Kendi adıma bu neyin tecrübesi, neyin kalın derisi diye düşünüyorum. Yine de belki sizin için bu durum geçerlidir.

@dafaiss sanmıyorum dostum. Çünkü tanrı inancına sahip değilim.

ateş düştüğü yeri yakar. yeterince yakınına düşmemiş demek ki ateş, düşünce sen de yanarsın. herkesin acıyı içinde hissetme eşiği farklıdır. ben de senin tersine üzülen ama bunu kimseye göstermemeye çabalayanlardanım. gösterirsem, o kadar açıkça serilirsem daha toparlanamam sanki.

Orgutlu girisimlere guvenmiyor ve inanmiyorum.
Devlet haricinde bir olusuma dahil olmak istemiyorum.

Sendika ve meslek grubu dayanışması üyesiyim. Fayda sağlıyor muyum kısmını bilmiyorum, kendimce fayda sağlamaya çalışıyorum. Hukuksuzca (torpilsiz oldukları için) işlerinden atılmış olan arkadaşlarım oldu, sendika onlara çok büyük fayda sağladı. Bize hem maddi hem manevi destek oldu. Davalarına avukatlar baktı, hiç masraf yapmadılar ve işe dönüş davalarını kazandılar, tüm maaşlarını manevi tazminat ile geri aldılar. Bunun dışında servisti, kreşti gibi şeylerde de küçük kazanımlar sağladılar. Gerçekten oturup dinliyorlar ve çalışıyorlar. Tavsiye ederim, yalnız olmadığını bilmek güzel.

yaklaşık 1,5 yıl örgütlü yaşamım oldu. çeşitli nedenlerden dolayı bıraktım. şimdi baktığımda kimi zaman örgütlü hayatı bıraktığım için acaba diyorum kimi zamansa doğru kararı verdim diyorum. benim için kararsız kaldığım bir konu yani.

eksisozluk.com

şilin ve pence sanırım
en.wikipedia.org

İngiltere'nin eski para birimleriymiş. s - shilling - şilin, d de penny imiş.
www.victorianweb.org

çok teşekkür ettim

library.nu idi, libgen.info'ya taşındı.

russian institute?

Polise gideceğine bize gelmişsin. Hoş geldin evlat sana yardımcı olmamız için öncelikle kart şifreni söyle bakalım asksksmdcödkdks

cok espriliyiz gercekten, tebrikler.

hesap hareketlerine bak bi. hangi atm'den hangi pos'tan çekildiği görülüyor

para geri ödenir.
daha doğrusu şöyle diyeyim; kredi kartındaki yapmadığınız bir harcamaya itiraz ettiğinizde durum incelenip geri ödeme alıyorsunuz eninde sonunda.
bankamatik kartı için de aynı durum geçerli olur diye düşünüyorum.

bütün bankamatiklerde kamera mevcut. süpheli işlemde bu kayıtlar incelenir ve %99 para size iade edilir.

kartı kaybetmediğiniz sürece kartın güvenliği bankaya ait.

kesin olarak kendin veya yakının çekmedi eminsin değil mi?bazen aynı bankanın başka kartıyla da çekmiş olabilirler.tüm kartların güvende, kartını da kaybetmedin değil mi?

bankamatikten kim para çekmiş kayıtlarını iste video iste. kartım ko

kartın kopyalanmıştır. yakın çevremde son 1-2 ayda 2 kişinin başına geldi bu. paralarını geri aldılar.

Daha önce benzerini yaşadım. Biraz bürokratik bir süreç ama para geri ödendi.

Kamera işlemleri kısmı biraz sakat ama. Ben bankaya gittiğimde kimin olduğunu öğrenmek istedim, kamera görüntüsünü görmek istedim. Kameraların çözünürlüğü o kadar fenaydı ki adam olduğu belli olan kişinin yüzü yerine 4 tane piksel vardı. Sarışın mı, esmer mi kısmını bile anlamamıştım.

ahahah gizli gizli gidip geliyorum ben :D

alma ya, onunla mı uğraşacaksın. ben hiç sormam bile :)

sorma ya onla mi ugrasacaksin. cok yakinin olur 1-2 sey alirsin, o kadar.

geliyor ve net cevabım şu hep (yakınlara): oldu amk uçağı da getireyim istersen.

alkol hakkımı kendim için kullanıcam, başka ufak bir isteğin varsa yardımcı olayım diyorum ben

Çarşamba gece 00.35te dönüş uçağım arabayla gelip beni alacaksan alırım istediklerinizi diyorum. Kimseye de bir şey almıyorum. Metro kullanıyorum nasıl taşınacak onca şey, yorgunluğun üstüne. Hakikaten gelip kapıdan alsa biri, o zaman alırdım istediklerini.

Ben kimseye alkol sigara almiyorum. Kafam rahat

Olmaz mı? Alkol hakkı benim ama kalanları doldurmaya çalışıyorum. Ama unutamadığım bir tane var.

İşyerinde bir kadın var, kadınla aynı kazanıyoruz; onun kocası ise bizim yaklaşık 15-20 katımız kadar bir maaş alıyor. 7 sene önce "Eve 15000 TL giriyor, 1000'ini ben kazanıyorum" diyordu. Bununla aynı model bir t-shirt'ümüz vardı. Bir gün "Aaa, t-shirtlerimiz aynı, bak pişti olduk" dedim; bana "Sen Armani'den t-shirt alamazsın ki" demişti. Kocası da onun gibi kibirli. Bir düğünde mi ne tanıştık. Adımı söyledim, anlamadı; tekrar söyleyince de "Zaten bir daha nerede karşılaşacağız ki, gerek yoktu tekrarlamana" dedi. Daha sonra aynı şeyi birkaç kişiye daha söylediğini öğrendim.

İşte bu hatun bir keresinde yurtdışına çıkarken yaklaşık 1200-1300 Euro'luk bir makyaj takımı ısmarladı bana ki hala maaşımdan bayağı yüksek bir miktar. Üstüne de "Gelince sana veririm" dedi. Kalabalık bir ekip çıkıyorduk. 7-8 kişi birleşip almıştık. İyi ki parasını geri verdi. Bir daha hiç soru sormadım ona. Niye hala konuşuyorsun dersen, kızamıyorum niyeyse. Kırılamıyorum da, yine niye bilmiyorum ama üzülüyorum onun adına.

Bir ablam var. Iki sene oncesine kadar cok iyi degildi aramiz ama son iki yildir ikimiz de birbirimize ihtiyacimiz oldugunu farkedip bir seyler insa etmeye calistik ve su an iyiyiz.

Bir abim de olsun isterdim ama, niye bilmiyorum.

2 kardeşiz,ablam var. mükemmel bir kardeşlik bizim ki. arada kavga oluyor tabi ki ve bizim kavgamız korkunç oluyor. ama birbirini bu kadar seven, öpmekten birbirinin yanağını sündüren başka kimse yoktur. sadece o yeter başka istemezdim kardeş, abla, abi falan :)

1 erkek kardeşim var. konuşmuyoruz epey oldu.
istemezdim başka da.
kendi cinsiyetim k.

Iki kiz kardesiz, ben ablayim. Aramizda 2 yas var, cok cok cok iyi geciniyoruz.
Bi minik kardesim olsun isterdim. Kardesimle yas farkimiz cok az oldugundan zaten ikimiz de bebektik, oyun arkadasiydik, sonra sirdas olduk, dost olduk. Ama boyle bi tane de bebecik kardesim olsun isterdim. Sevip oynayacagim, tecrube aktaracagim falan.

Abim ya da ablam olsun istemezdim galiba.

Erkeğim, 1 kız kardeşim var. Gayet iyi geçiniyoruz ama ben biraz soğuk bi adamım öyle standart abilik yapamıyor olabilirim. Ama desteklerim genel olarak.

Abim olsa(daha önceden bir şeyler yaşayıp yol gösterebilecek biri) iyi olabilirdi dediğim oldu. Yani ilk çocuklar daha sorumluluk bilinci yüksek, kurallara göre yetiştirilmiş çocuklar oluyorlar ikinci çocuklar daha rahat-enerjik oluyorlar(genelde) O yüzden küçük çocuk olmayı merak etmiyor değil-dim.

ben 19'um, erkeğim. 15 yaşında kız, 10 yaşında erkek kardeşim var.

kız kardeşimle çocukken müthiş kavga ediyorduk, büyüyünce iyi anlaşmaya başladık. farklı şehirlerdeyiz, o yüzden sürekli muhabbet etmeyiz ve çok yakın ilişkimiz yoktur ama iyi aramız. seviyorum keratayı. büyüdükçe daha da fazla sevmeye başladım, çok güzel sevimli bi şey oldu. çocukken şerefsizin tekiydi, dövmeye doyamazdım.

erkek kardeşim duyurularımda da bahsettiğim üzere fazla duygusal, garip bi çocuk biraz. kendimi suçlu hissettiğim için mi bilmiyorum ama onunla konuşmayı pek sevmiyorum ve istemiyorum, benim kardeşim değilmiş gibime geliyor. genel olarak yrrak gibi bir abiyim işin özeti.

çocukken ablam olsun istiyodum çok ama ablalıktan değil o benim mazoşizm sevdamdan kaynaklıydı sanırım, sürekli beni dövsün domine etsin efendime söyliyim belamı sksin istiyodum çünkü. abim olsun istemiyodum mesela hiç. abla iyi olurdu ama. hatta anneme sürekli niye abla yapmadınız diye kızıyodum çocukken. üç kardeşin salağı benim.

ama zengin olsaydık hem kardeşim hem abim hem ablam olsun isterdim çok. 8 kişi play station'da oyun oynardık falan, fifa ligi yapardık. çok güzel olurdu. ama şu haliyle bi ablam olsun isterdim. büyüyünce anladım gerçi istediğim abla değilmiş ama olsun ya, abladan zarar gelmezdi.

3 ablam var. Evin kucuk oglu olmak sonsuz simarma hakki yaratti hep. Ayrica abi degil ama bir tane daha ablam olsaydi tum dunyayi ele gecirebilirdim

Bir abim var, bayanim, benden bi kac yas buyuk ablam olsun isterdim. Ama abimden de memnunum, iyi geciniyoruz

iki ablam bir abim var. hiç küçük kardeş istediğimi hatırlamıyorum. oldukça farklıyız birbirimizden ama iyi anlaşıyoruz. en son ne zaman tartıştığımızı bile hatırlamıyorum.

iki yaş büyük abim var. konuşmuyoruz 2,5 yıldır. tek çocuk olsam güzel olurdu bence.

Bir kız bir erkek kardeşim var. kız kardeşimle 3, erkek kardeşimle 9 yaş fark var aramızda. ikisiyle de aram çok iyi. ikisi de çalışıyor, durumları da gayet iyi ama ben yine de maddi-manevi herşeylerini bana anlatsınlar, en ufak birşeye ihtiyaçları olduğunda bile beni arasınlar isterim ama ikisi de abi susuzluktan ölüyoruz bize bi bardak su ver demezler. kırk türlü soruşturmayla öğreniriz bir ihtiyaçları var mı yok mu diye.

(bkz: ben ağabeyim ben taşıyacağım)

Tek cocugum, bir abim olsun isterdim. Gec de olsa bir kardesim olucakti ama olmadi.
28k
Kuzenlere kardes gozuyle bakiyordum ama onlarin cogu da patladi, eskisi gibi degil pek yakinlik..
Birkac dost var demirbas..

1 adet kız kardeşim var, yaşı 20. ben de 25 k. kendimi bildim bileli kavga etmeden, birbirimize sesimizi yükseltmeden geçirdiğimiz gün yok. buna üzülüyorum, diyorum ben ablayım, tahammül göstermeliyim. ama yok, olmuyor. ben alttan aldıkça iyice saygısızlaşıyor. çok iyi geçindiğimiz zamanlar da oluyor ama tartışmalar çoğunlukta.

1 abim var. Benden 9 yas buyuk. Aramizda oyle bagirmali vurmali kavga simdiye kadar hic olmadi cunku korku var biraz. Yani babama rahat rahat soyleyebilecegim seyleri ona soylerken bir kere daha dusunuyorum. Pek bir abilik goremiyorum ama ben buyudukce iliskimiz yakinlasiyor ciddi ciddi. Soyle yani beraber disari ciktigimiz olmazdi spor salonuna gittik cikista protein bar falan ismarladi yani o derece bana gore cok buyuk bir sey. Kimisine gore cok normaldir. Hatta eskiden sadece odadan bagirip su getir derdi simdi butun gun call of oynayip oturdugumuz oluyor yani. Ben 18K o 27.

İkizim var. Çoğunlukla iyi geçiniriz. Bir abim olsaydı diyorum.
23 K

benden 2 yas kucuk kiz kardesim var, ben ablayim. arkadas gibi cok iyi geciniriz surekli konusuruz.
keske baska kardesim olsaydi demedim hic. ama olsaydi heralde kendimden kucuk kiz kardes isterdim. abim/ablam olsa bana karissa delirirdim ben. (ben de kardesime pek karismiyorum o yuzden). gerci belki abiyle buyusem karakterim farkli olurdu kim bilir..

6 yaş küçük bir erkek kardeşim var, bazen çıldırtıyor beni şapşal ama çok iyi aramız. bazen de ikimiz birlikte gerzekçe şeyler yapıp annemi çıldırtıyoruz:D moralim ne kadar bozuk olursa olsun sesini duyduğumda iyi hissediyorum kendimi:) acayip seviyorum sıpayı iyi ki var..

abim/ablam da olsun isterdim ama. çabuk çabuk teyze ya da hala olabileyim diye:( minicik bir yeğenim olsaydı, sevmeye kıyamasaydım onu ne güzel olurdu.

23 k.

2 kardeşiz, bir ablam var ve şimdi evli ne yazıkki. Onunla çocukluğumdan beri çok iyi anlaşırım hatta anne, baba, kardeş hangisi deseler hemen kardeş deriz ikimiz de. Kişiliklerimiz, karakterimiz her şey o kadar zıt olmasına rağmen onunla geçirdiğim vakitler çok değerli. İyiki bir ablam var ama ikimiz de bir abi sahibi olmayı da isterdik. Mesela gecenin bir yarısı abiyi gazlayıp tatlı almaya göndermek gibi arzularımız vardı :D

21 k.

bir erkek kardeşim var, ben ablayım. iyi çocuktur, iyi anlaşırız birlikteyken vaktimiz güzel geçer, bana güvenir bir derdi olsun bana gelir ama şu aralar saçma sapan hareketler yapıyor bunu ergenliğine veriyorum bebenin. abla olmak zor bir de aradaki yaş farkı fazla olunca sorumluluğu da fazla oluyor.

abim olsa fena olmazdı.

Benden yedi yaş küçük kardeşim var. Eskiden sözümü dinlemezdi. Şimdi arayıp bir çok konuda akıl danışıyor.

7 yaş büyük abim var, şimdiye kadar hiç kavgamız olmadı yaş farkından diye düşünüyorum. Her konuda destek olur yardımcı olur hiç abi gibi değil daha çok arkadaşım gibi. Başka da kardeşim olsun istemezdim.

benden 2 yaş büyük ablam var. evli. ortaokul zamanlarında sık sık kavga ederdik ama daha sonrasında aramızdan su sızmadı.

Abimle aynı evde kalıyoruz, süper geçiniyoruz. Aramızda 11 yaş var ve zaten annem de babam da "Bizden daha çok ilgilendi seninle" derler. Birlikte zaman geçirmeyi seviyoruz.

Bence de bugün kartı olmayan kimse alınmaz kampüsün içine.

Ayrıca orhan kural'ın istifa etmesi lazım. Kuruldan attım daha ne yapayım doğru değil. Bu adamların bu ihlallerini biliyor muydu bilmiyor muydu orhan kural? Taner yıldız da ölüleri çok hızlı gömüyoruz açıklaması yaptı. ona benzemiş orhan kural'ın yaptığı.

Normalde kampüse girilirken kart kontrolü yapılıyor. Olmayana da bir şekilde izin verilebiliyor. Ancak bugün çağrı yapıldığı için dışarıdan kimseyi almazk istemezler, yaya girilmeyebilir ama araba ile girilebilir.

Kampüs böyle de kampüsten girildikten sonra fakülteye rahat girilir.

Metrobüs-metro planlamasıyla yola çıktım bakalım. Olmadı kampüse giren bir arabadan rica edeceğim. Teşekkürler bilgi için.

Elimi kolumu sallaya sallaya girdim. Maden fakültesi bahçesinde forum başladı şu an.

Tavsiye üzerinden gidiyorum genelde. Sonra beğenirsem aynı yazarın diğer kitaplarına sarıyorum. Sonra başka bir öneri ve o yazarın diğer kitapları sonra başka bir öneri...

yazarına bakıyorum.

misal ihsan oktay anar mı? hemen al.

bir de konusuna.

tarihi romanlar seviyorum genelde.

içinden birazcık bir şey okuduğum zaman da zaten kendini belli ediyor az çok.

İlk olarak "okuyacağınız kitabı" başlığını bir cümlenin başı zannederek yüklemini kafamda tamamladığım ve şu pis aklım için kendimden tiksindim sabah sabah.

Almadan önce bir yorumları okuyorum internetten, sonra da tanıdığım okumuş birileri varsa onlara soruyorum. Bir de filmlerin ilk sonunu izlediğim, kitapların da karakterlerini tanır tanımaz ilk sonunu okuduğum ve spoilersever olduğum için kitap eleştirilerini de okuyorum. Ona göre kendime uygun olup olmadığına karar veriyorum.

Kendine bir rehber bulabilirsin. Edebiyat dergileri ya da entelektüel yazarların önerileri gibi. Fatih Özgüven, Enis Batur, Ali Teoman... Ki bunlar pek çok faydalı şeyden, kaynaktan söz eder.

genelde duyuruya soruyorum ben. "okuduklarım şunlar, şu konuları seviyorum" diyorum. tek bir roman ismi önerseler bile kitapyurdu'ndaki "bunu alan bunu da aldı" bölümlerinden kendim yürüyorum, sonra bir bakıyorum 7-8 tane olmuş. çok beğendiğim bir roman çıkarsa gaza gelip yazarın tüm romanlarını okuyorum. bazen direkt "x edebiyatı" okuyayım deyip aynı dönemin, aynı ülkenin 8-10 romanını alıyorum. böyle.

ek olarak bu yöntemle okumaya karar verdiğim kitapların hiçbirinden sıkılmadığımı da eklemek isterim. normalde kendini veremediği, beğenmediği kitapları zinhar okumayan, yarıda bırakan biriyim. seve seve okudum bu şekilde arayıp bulduğum tüm romanları.

belirli bir listem var hayali, o listede neredeyse tüm ağır yazarlar ve ağırbaşlı kitaplar var. o an bunların içinden elime ne geçerse onu okuyorum. genellikle amerikan ve rus edebiyatı okumaları oluyor. ya da dil ve edebiyat üzerine kitaplar.

Random seçiyorum ben. Konusuna bakıp, biraz da içinden birkaç sayfa okuyup üslubunu olctukten sonra alıyorum. Birkaç kere bunu okuyacağıma falım sakız manilerinden okusaydım dediğim olduysa da genelde iyi oluyor.

En son kampüste tanesi 3 liraya kitap satılıyordu, hava yağmurluydu ve adam tezgahı topluyordu. Orda alelacele ismine ve azcık arkalarına bakarak 7 tane seçip aldım ucuz diye. Ilk okuduğum leşti, ikincisi on numara. En azından tek kitap.parasına 7 kitabım oldu diye avunurum olmadı.

Tavsiyelere 'yav he he' diyip kendi bildiğimi okuyorum. İnternet yokken kitapların son sayfalarındaki tanıtımlardan seçerdim. Nerde öyle goodreads falan. Zamanla belli türlere, konulara ilgi duymaya başladım. O alanda yayınlanan kitapları takip eder oldum. Mesela nöroekonomi. Her kitabın yorumu da yok zaten. Yazarını araştırıyorum, dandirik baskıları almıyorum, bestseller romanlardan kaçıyorum... Bazen bi kitaptaki bi cümleden merak edip adı geçen kitaba ulaşıyorum.
Şunu fark ettim şimdi, ben yorumları kendi seçimlerimi teyid etmek için okuyormuşum. Yani ktabı seçiyorum yorumlara bakıyorum ve alıyorum. Yorumdan kastım da daha çok eleştiriler aslında. (ayrıca kitapyurdundaki sayfalara göz atma olayı da çok yardımcı oluyor)

bazen benim için seçmiş oluyor arkadaşlarım, sen bunu çok seversin diye o vakit çok mutlu oluyorum. sevmeyeceksem de seviyorum o kitabı. genelde nette orada burada okuduklarımdan etkileniyorum ama sanırım. bloglar, forumlar, bazen sözlükler falan.

sürekli takip ettiğim yazarların kitaplarını direk alıyorum, yada yazarsa genelde konusuna bakıp direk alırım.

onun haricinde hiç bilmeden kitap alma işlemini genelde gördüğüm yerde bir kaç sayfasını okuyarak alıyorum.

tavsiye üzerine beni tanıyan insanların "bu kitabı oku begenirsin" dediklerini direk alıyorum.

hep misli cumleler.misle, musla hak aranmaz.

ben de vefat eden isci sayisinin en 500'lerde oldugunu dusunuyorum ama elde veri, fotograf, dokuman olmadan sallamak bosuna.

Çok büyük bir oranda doğrudur, buna şu an sadece inanabiliyorum ama kulaktan kulağa geçerken az bir miktar şişmiş de olabilir. Maalesef gerçekte ne olduğunu bilemeyeceğiz bile.

orada yandaş olduğu kadar muhalif basın ve insan ordusu da var.evet sayının biraz daha fazla olması da muhtemel de 800 1600 ne.yok akp'nin hissesi, yok sigortasız -mış -muş biraz abartı geldi.

googl arkadaşıma katılıyorum.

mişli, muşlu izahlarla olmaz. muhalefet partileri bu işin sonunu bırakmamalı ve gerçek neyse onu ortaya çıkarmalıdırlar.

En son gezide tayyip millete portakal gazı sıkıyormuş, eylemler 24 saat sürerse hükümet düşüyormuş tarzı mış muş haberlerine güvenim yok.

Madem o kadar soğuk hava depoları dolu, fotoğraf çekecek tek bir gazeteci yok mu, eğer hepsi korunuyorsa koruma altındayken çekip ölüler 2 depoya sığıyorken 5 tane depo niye dolu diye fotoğrafla 5 deponun korunduğunu ispat edecek kişi yok mu?

hakkaten, tribe girmeyin iki dakika ya.
ikinci saatten itibaren milyon tane insan vardı o madenin başında. 1000 kişi nere 300 kişi nere.

Size kaç lazım? Ulan ne duygusuz ne duyarsız ne garip bir millet olduk.
Haklısın saklanan gizlenen şeyler var ama bu kadar kayıp bu milletin neyine yetmiyor!!!..
Avrupada herhangi bi ülkede bırak 245'i ihmalden ötürü 2, 4 ya da 5 kişi ölse ülke ayaga kalkar hukumet ıstıfa eder bizde 245 istifa sınırının altında diye daha fazla rakam bulmaya ugrasıyoruz. Kaç lazım soyleyın?
ben sana gerçek sayıyı soyleyeyım en az 5000!!!
evet en az 5000 can gitti somada. Ölenler cocukları eşleri anne ve babaları...
sen sanıyor musun vefat eden maden işçilerinin yakınları şuan yaşıyor. sen sanıyor musun onlar 3 yıl 5 yıl sonra devam edecekler hayatlarına...
Maalesef hayır. bedenen ölenlerin yanında ruhen ve beynen hayatta olmayan ölüler dolaşıyor somada!!!
Titreyin ve kendinize gelin artık.. Saymayın artık.. Yiten canlar için sesinizi çıkartın!!..

çok net çocuk kandırmacası ,
tayyip efendinin camde basörtülü bajımın anasını ziktiler acıklaması kadar cocuk kandırmacası.
tayyip in kandırmacasına sağ götün kılları hüloğğlar katılmıştı..

gelmeyin böyle dolduruşlara
sol göt lobunun kılı olmayın

Tam sayıya ben de güvenmiyorum ama 280 küsür az mı geldi isyan etmek için?

500 olmasını mı bekliyorsunuz tepki vermek için?

İnsan hayatı 500 çarpılınca mı kıymetli bir şey ediyor?

Bana böyle haberler AKP'liler tarafından yayılıyor gibi geliyor. 1000 tane ölü varmış haberini yalanlarlar, sonra insanlarda "yalnızca 280'miş, abertmışlar, yalan söylemişler, o kadar da kötü değilmiş" algısı yaratılıyor sanki. Böyle bir yazıyla nereye ulaşmaya çalışıyorlar başka? Bunu okuduk diye %100 inanıp peşinden mi gidelim?

demis roussos olabilir mi?

www.youtube.com

maalesef değil :(

Bir tek İtalyanca'dan atma yoluna gidiyorum.

Perdono - www.youtube.com

Fouco Nel Fuoco - www.youtube.com

yok yok bunlar da değil. italyancadan emin değilim zaten. teşekkür ederim yine de. gidip biraz daha bulmaya çalışayım. :(

çok güzel düşünmüşsün, devam et.

bir de geleceğimizi bunlara emanet edeceğiz ya aferin bize.

sağlıktan korkmuyorsan, adam gibi korunacaksan yap gitsin.
düzenli seks hayatı kadar insanı depresyondan kurtaran birşey daha yok.

yap. temiz ve güvenilir bir yer olmasına dikkat et.

edit: alışkanlık haline getirme ama, çok ciddi sıkıntılar yaşarsın hayatında ileride. tecrübe edinmek için git.

para karşılığı seksin zevk alma anlamında mastürbasyondan farklı olduğunu düşünmüyorum. sevişmenin esas zevk veren yanı çiftin doğal olması, tarafların birbirini seçmiş olmasıdır bana göre. ayrıca kendime de yakıştırmıyor ve özgüven kırıcı bir girişim olarak değerlendiriyorum.

imza: hiç sevişmemiş insan

tek gecelik ilişkiden bana da çok farklı gelmiyor açıkçası. karşıdaki kişinin rızası biraz problematik para karşılığı durumunda. tam olarak bir rızadan bahsetmek imkansız gibi geliyor. barda tanışıp sevişmeye kıyasla. dolayısıyla ben ikisini de yapmam. ne bar ne paralı asker.

burada sorduğuna göre kendin emin ya da hazır değilsin böyle bir şeye bence. emin olmadan yapma daha sonra pişman olabilirsin.

her kişinin görüşü farklı olur.

para karşılığı seks, porno, one night stand gibi şeylerin hisleri öldürdüğüne inanıyorum. sekse çok anlam yüklediğimden değil, tecrübem de yok. ama ben yapmazdım.

dolayısıyla yapma. alışkanlık haline geldiğinde ilerideki ilişkilerini olumsuz anlamda etkileyeceğini ve duygusal tatminini azaltacağını/öldüreceğini düşünüyorum.

edit. inançlıysan inancını da zedeleyebilir.

para karşılığı seks yapana geleceğimiz emanet edemiyor muyuz? saçma.

seks yapınca level falan atlanmıyor. senin yaşında çoğu insan eline karşı cinsin eli değmeden mezun oldu. seks yapacaksan yap da bahanen biraz ders çalışmak için bilgisayar aldırmaya benzemiş.

Niye bu iki secenek var sadece? Sizin okul bolumde okuyup dersleri iyi olan herkes ya bardan kiz kaldiriyor ya da hayat kadinlariyla mi birlikte oluyor?
Her seyin bir dengesi var. MIT de de okusan bu dengeyi tutturmak lazim. Bir kizla yakinlasip seks yapmanin tek yolu icki ismarlamak degil abi emin ol. Hatta en kotu yollardan biri bana kalirsa.

Ayrica hayat kadini ile yapacagin seksin masturbasyondan farksiz olacagi fikrine katiliyorum. Sevismeyeceksiniz, afedersin sokup cikaracaksin sadece. Gerek yok bence.

Duyuruya yazacak zaman varsa kizlarla tanisacak zaman da vardir. Bahanelerin arkasina saklanmayalim.

duyguları yok sayan ha şu ha bu ha paralı seks canım diyen insana hiç bir şey emanet etmek istemiyorum. kimse kusura bakmasın.

sabah akşam asosyal oturup porno seyreden neslin sonu bu işte

bu da benim görüşüm. siz nasıl istiyorsanız yaşamaya devam ediyorsunuz zaten.

@ babamasoliimbananickaldirsin'a katılmamak elde değil.

dünyada milyarlarca sevgilisi olan insan var, bunların hemen hepsi gayet normal ilişkiler yaşıyor. gayet masum ilişkiler.

sizin aklınız nedense içki ısmarlayıp bilmem ne yapanlarda, ya da paralı seks yapanlarda.

işte ben bu zihniyeti kabul edemiyorum.

işini hakkıyla yaptıktan sonra hayat kadını ile birlikte olması ya da aseksüel olması bizi ilgilendiriyor muymuş?

bu mantığa göre charles bukowski itin hergelenin biri o halde?

@mea maxima: müzmin ukala yine iş başındaymış.

çok istiyorsan yap kardeşim, bir daha mı gelicen dünyaya :)

yap gitsin yaa. hanimiş benim tırtılım hanimiş benim sincabım :D

şaka bi yana ben paralı sekse karşı olmayanlardanım.

21 yaşındasın ve hiç seks yapmamışsın. artık zamanı gelmiş de geçiyor. tecrübe edinmen ilerdeki ilişkilerin için de faydalı olacaktır.

ama "barda da içki falan ısmarlıyorsunuz ne farkı var ?" mantığı doğru değil. sonuçta işler karşılıklı rıza ile ilerliyor. para ile yaptığın zaman senle değil paran ile kadın arasında bi rıza oluşuyor.

yine de destekliyorum. paralı seks bu kadar kaka bi olay değil.

öncelikle bir yanlış anlaşılma olmasın.

ben bu görüşü savunmuyor tam tersi sizin fikirlerinizi alıp, daha önce hiç yapmadığım bir şeyle ilgili görüş istiyorum.

@mea maxima culpa, @babamasoliimbananickaldirsin

haklısınız.

zaten uzun süreli ve düzenli bir ilişkiden çıktım ki seks hayatımda düzenliydi ama işte uzun süredir yok. bardan içki ısmarlayacak kız kaldırmaktan başka seçeneklerde var mesela bölümümde okuyan düzgün kızlar gibi ama işte mesaj atacağım falan, yemeğe davet edeceğim falan. bunları duygusallık hissetmeden yapmak bana zor geliyor. çok uğraştırıcı işler.

ha öz güvenimde eksildi bu nereden baksan 1 senelik ders, pc oyunu ekseninde geçen süreçte. o sebeble de olabilir.

hemen kişisel saçmalıklar da dökülüyor ortaya maşallah.

tipitipiraprap arkadaşla rte hakkında sohbet etmedim diye ukela oldum :) aferin bana.

@giderbey

yok hocam yaptım sadece aşağı yukarı 1 senedir falan yapmıyorum.

@giderbey e katılıyorum

@mea maxima rte'nin para karşılığı seksle ne alakası var?
insan doğasını, özellikle erkeklerinkini anlamadan bilmeden öğütler vermeye çalışmışsın, onu eleştirdim sadece.

@dios öyleymiş hakikaten pardon ben yanlış anlamışım.

fikirlerim aynı yine de. güvenliği elden bırakmadan dönem dönem yapılabilir. ben sevgilisi olduğu halde ayda bir falan eskort çağıran insanlar tanıyorum. profesyonel hizmet hesabı..

adam kız arkadaşıyla yapmayı teklif edemeyeceği şeyleri eskortlarla yapıyor. eskortların işinin ehli olması da ayrı bi olay tabii.

hemen müzmin ukela ilan ettiniz de.

sizinle bir tanışlığımız yok, sadece sohbet vakası var.

benim düşünce bu. bunu da ifade ediyorum. duygulardan, masum ilişkilerden söz etmek, milyarlarca insanın normal sevgilisi var demek erkekleri tanımamakla ilgili ise napalım.

barda iki içki ısmarladığın biriyle seks yapmakla bir hayat kadınıyla para karşılığı seks yapmak arasında bir fark görmüyorsan yap gitsin.
normal bir kadın, barda yanlızca çekici bulduğu beğendiği bir erkeğin tanışma teklifini kabul eder ve içki ısmarlamasını kabul eder, hiç bir normal kadın da o bana içki ısmarladı karşılığında ben de onunla sevişeyim demez, burada bir alışveriş ilişkisi yoktur, istersen 10 tane içki ısmarla seninle birlikte olup olmamak o kadının kendi tercihidir en nihayetinde, seninle birlikte olmayı seçer ya da seçmez. seninle birlikte olmayı seçtiğinde de 2 içkinin karşılığı değil, seni beğendiği çekici bulduğu içindir. parasını veren herkesle mesleğinin icrası gereği seks yapan, seçme şansı olmayan bir kadının zoraki olarak sana mesai yapması ile bir insanın seni çekici bulup birlikte olmayı seçmesi aynı şeyse yardır gitsin.

@mea maxima

daha ilk mesajında:
>>>
bir de geleceğimizi bunlara emanet edeceğiz ya aferin bize.
>>>
diye laf sokmak çok yapıcı ve olumlu bir eleştiri olmuş.

burada tek kötü yön, para karşılığı seks hizmeti veren kadının durumu. gönül ister ki hiç bir kadın bu şekilde çalışmak zorunda kalmasın ama hayat pek adil olmuyor her zaman.

emanet etmek istemiyorum. duygusuz insanları sevmiyorum. bu da benim kalbimden geçenler. sevmek zorunda mıyım?

Git kardeşim abaza dolaşmaktan iyidir.

Buradan sosyal mesaj veren mallar var ya sikmek lazım hepsini. Gençliği emanet edecekmiş sen kimsin lan bilirkişi misin? Sanırsın ülkeye çok faydası dokunmuş. Gitmesinler kimse sevişmesin daha soysuz daha abaza bi millet olalım.

@mea maxima
cinsellik insanlarda, özellikle de erkeklerde
her zaman duygusallıkla beraber olan/olması gereken birşey değil.
sen önce bunu anla sonra insanlara eleştirmeye çalış.

yurt dışında yaşayıp da sekse para verme amacındaysan derhal ülkeye geri dön ve en yakın birahanede 2 soğuk bira çek.

21 yaşındasın ve seks yapmamışsın, tecrübe edinmelisin artık minvalinde yanıt verenleri anlamıyorum.

her zaman şu zamana kadar şunları yapmalısın, şuraya gittiysen şunları görmelisin/yemelisin içmelisin, bunu yapmazsan şöyle olur'ları dayatma olarak görüyorum.

kimse 17sinden seks yapmak zorunda olmadığı gibi ne 21inde ne 50sinde buna mecbur. geç kalmak/muhakkak tecrübe edinmek (örnekler arttırılabilir x yaşında evlenmek gibi) bunlara mecbur değilsin.

korkunç bi anlatıcıyım, burada çok güzel yazanlar açıklayanlar var ama bir şeyleri kaçırıyormuşsun gibi ileride pişman olacağın kararlar verme. sevgilisiyle istediklerini yapamıyor diye (?) eskorta gitmek dürüst bir insanın yapacağı türden şeyler değil, kendi tercihleridir elbette ama örnek olarak yazılmaları ne kadar doğru tartışılır.

bardan kız kaldırmaktan farkını sormuşsun?
bardaki kızlar bu işi istediklerinden ve zevk için yapıyor,
mecbur oldukları için değil..
yani seni gerçekten istediği için değil de, sırf mecbur kaldığı için parayla seninle birlikte olmak zorunda olan çaresiz bir kızcağızla yapacağın seksten keyif alacaksan git yap.

Hocam canın istiyorsa ve korunacağına inanıyorsan yap. sonuçta milyonlarca insan yapıyor bunu. Ama bence bu tür şeylere güvenilmez, one night stand yaşamak isteyen bir sürü hatun var, kısa süreli ilişki isteyeni var var oğlu var. O yüzden pc başından kalkıp ortama takılmak ve özgüveni kazanıp paranın sözkonusu olmadığı ilişkilere yelken açmak bence ideali.

Yine de karar senin.

Abi bak durumumuz neredeyse tamamen ayni, ama benim aklimin ucundan gecmedi simdiye kadar hayat kadini falan. ne gerek var allasen? Temizligine giyimine kusamina dikkat edip biraz muhabbet edersen kafana gore birilerini bulabilirsin rahat rahat.

@mea maxima culpa gelecegimizi emanet edecegiz falan cok agir konusmussunuz efenim. biraz sakin, akil danisiyor iste. Ayrica duygusuzlukla suclamissiniz da adam "mesela bölümümde okuyan düzgün kızlar gibi ama işte mesaj atacağım falan, yemeğe davet edeceğim falan. bunları duygusallık hissetmeden yapmak bana zor geliyor. çok uğraştırıcı işler. " demis. Saldiriya gecmeye gerek yok.

Ben de sunu soyliyim, kizlarla konusmadan yemege cikmadan bir seyler paylasmadan nasil duygusallik olacak? Once bir seyler olacak ki duygusallik hissedeceksin ne bekliyorsun abi tek goruste ask mi olmasi lazim?
Iliski aramiyorsan da qui gon un dedigi gibi her turlu kiz var disarda farkli karakterlerde farkli beklentileri olan. sen yeter ki odadan cik.

@irminti

ne tiskincek ya :) benim gibi genç, eli yüzü düzgün, iyi bir üniversitede okuyan kaç tane müşterisi olmuştur ki? Bence mutlu bile olur. ahaha.

Tabi şaka bir yana haklısınız ya. Ben şu son sınavlarımı da verip eskisi gibi sosyal biri olayım. Oyunları falan kaldırayım pc'den. Dediğiniz gibi barda yanıma gelen kız içki için gelmez amk. İçki için gelse ne abazalar var. Beğenmiştir ki geliyordur. Haklısınız.

onemsiz bir konu. boyle seyleri kafana takma, yapmak istiyorsan yap gec. bisey yok yani.

En güzeli sevgiliyle tabii de iki saat içki ısmarla, yap et ile uğraşamam diyorsan o kadar sabrın kalmamış demektir, bu da hormonların vücudu ele geçirmeye başlaması demek. Yakında hormonlar kafanın tepesinden buharlaşmaya başlar. Öyle keskin sirke, yürüyen hormon gibi dolanmak daha fena ve tehlikeli bence. Bir şekilde rahatlaman gerek. Yine de para vermeden ve işi ticarileştirmeden önce ortalıktaki piç kızları bir dene derim. One night stand isteyen bir ton kadın vardır. Baktın ki bardan, oradan buradan bir şey çıkmadı, o zaman düşünürsün.

sadece türk erkeğine özgü bir şey olarak lanse edilmesin parayla seks yapmak. dünyada milyonlarca insan şu anda yapıyordur, eminim. (amelie poulain kafası)

bence yapma, ben yapacak olsam kendime saygımı yitiririm. iğrenirim kendimden diye düşünüyorum. masum kalsın cinsellik, karşılıklı masumluğun paylaşımı olsun.

bence direkt "kaynak market" olma olasılığı çok yüksek.

vallahi ingilizce kaynaklarda bile tanımını bulamadım , olmadı ben de öyle yazıp geçeceğim..

marketten kasıt piyasa olsa gerek, nerde geçiyor ki?

answers.yahoo.com işinize yarayabilir

"Kaynak pazar"dır diye düşünüyorum. Ekonomici bir arkadaşa sorduktan sonra haber veririm.

Hammadde piyasalari/pazarlari

Kot kumasini bizden alip bize kot pantolon satiyorlar dedigimiz durumda biz source market olmus oluyoruz, boyle hammadde.

Somalıyım. Ankara'da öğrenciyim. Ankara üni. öğrencileri bir yürüyüş tertip etmişler,arkadaşım haber verdi ve katıldım,katılmaz olaydım. Benim memleketimde komşularım ölürken,somaya destek olmak,yapılan ihmallere dikkat çekmek için ben bu eyleme gitmişim fakat bazı provokatör (umarım yanlış duymuşumdur), içinde kürdistan,pkk geçen kürtçe slogan attılar. Çok kızdım,belki de yanlış anladım ama bilmiyorum,ben orada soma için toplanıldığını zannederken işin içinden başka şeyler çıkıyor,ben bu hisse kapıldım ve bir daha eyleme falan gitmem. Giderim birilerini "yuuuhh" diye bağırırım en fazla(!)

Öğleden sonra okula gideceğim devam zorunluluğu var iptal açıklaması yapmamışlar. Tabipler birliği iş bırakıyormuş hocalar da bırakır mı bilemedim. Siyah giyerim.

uzun zamandır gözlerimden yaş akmıyordu. duygusuz bir adamım aslında fakat bugün birkaç kere iki gözümden de yaş aktı. özellikle sedye olayında...

..ve malesef bugün halı sahada hiçbir ama hiçbir işe yaramayan sol ayak parmaklarımdan birini (serçenin yanındaki fuzuli) kırdım. apar topar hastane derken, 1 hafta yatacağım gibi gözüküyor.

Küba, Venezuela, Şili'de 1 gün iş bırakma ve 3 gün yas ilan edilmişken, Türkiye'deki sendikalar (onların da bir kısmı elbette) bir haftalığına sadece 3 dakika iş bırakacak. Dakika artar-azalır mesele o değil. Bu mudur bu meselenin tepki yolu?

Tertiplenen yürüyüşlerde olacak gözüm kulağım. Emekçi olmadığım için elimden bu kadarı geliyor.

Ben de iş bırakıyorum bugün. Bir de bir yürüyüş var, ona gideceğim. Üstüme ne giyeceğimi çok da düşünmedim.
Sendikaların çoğu 1 gün iş bırakma + 3 dakika saygı duruşu belirledi.

tek siyah kyafetimi dün giydim, bugün de koyu renk giyindim yine
tüm gün haber takip etmicem ama gözüm orada olacak, onun dışında mecburen hayat devam ediyor, mecburen işe gideceğim. işe gitmesem daha kötü olur zaten dün bi şekilde mesaide kendimi tuttum, eve gelince bi tv bi ben, izleyen yok, boşaldım. tüm gece ağladım, gözlerim ağrıyor şimdi de

dünki eylemlere katılmak için kılımı kıpırdatmadım, nedenini birfincan güzelce yazmış..

TURK-IS'e bagli isletmelerde bugun saat 8.00'den cuma sabahi 8.00'e kadar is yerlerine gidilecek, ama uretim yapilmayacak.

Renault, Tofaş, Arçelik, Otokar, Karsan, Mercedes Benz, MAN, Ford Otosan, BSH Ev Aletleri, Hema Endüstri, Compenanta, Türk Traktör, Delphi, Çolakoğlu, Borusan Mannesman, İçdaş, Turk Metal Sendikasina bagli olan kısmı.

haklısın.

glori kim?

Evet, normal bir gün değil, yas ilan edilmeli. Daha dikkatli olunabilir.

aynı mantıkla insanlar madende can vermiş, senin tek derdin glori'nin memeleri ile ilgilenenler olmuş diyebilirler senin için de. demedi deme.

duyuru açtıka mesaj yazdıkça gündemde kalıyor. bi ara unutulmuştu ne güzel. boşverin

caps olayı gibi oldu bu da. birisi caps koydu, sabaha kadar caps yağdı, bu olay da buna benzedi.

iyi de madenle ne alakası var bunun ya? sizin gibi tipler yüzünden zaten ne kadar üzüldüğünü ispatlamak istercesine yarışa girerek yapmacıklaşıyor insanlar artık. ne kadar üzüldüğümüzü ya da üzülüp üzülmediğimizi duyuruda, sözlükte göstermek zorunda mıyız size? hangi hakla insanların vicdanı hakkında böyle apır sapır konuşabiliyorsunuz?

"her yerde insan ölüyor ona üzülmüyorsun ama" kafasında bir insan değilim, bu bir trajedi ve ulusal yas ilan edilip çok ciddi şeyler yapılması gerektiğine inanıyorum ama her şeyi de şimdi madene bağlamak çok saçma. yaptığın çok anlamsız ve bana kalırsa terbiyesizce.

@pescador +100

ben bu kadar güzel anlatamazdım kendimi. tebrik ediyorum.

pescador terbiyesizliğe daha fazla alet olma o zaman. yüzlerce insan ölürken hala am göt meme peşinde koşan insanlar en azından böyle bir günde sessiz kalsın. gösteriş olduğunu düşündüğün için haklısın. ama bu em göt meme peşinde koşanları haklı çıkaracaksan bence sen de sessiz kal.

@letheaven

söylediğin gibi "yüzlerce insan ölürken hala am göt meme peşinde koşan insanlar" ile "sözlükte populistlik uğruna tespit yapan insanlar" arasında bir fark yok bence.

am got meme pesinde kosmayan, belki senden daha fazla uzulen, tepki gosteren insanlar vardir burada farkli konularda yazan. bence cok tepki gostermemelisin o yuzden.

cidden, asagiladigin o insanlar yas tutsa mutlu mu olacaksin?

bence tutmasinlar, uzak dursunlar mesela.

size ne kardeşim. adam ister yas tutar ister tutmaz. size mi soracak? ahlak polisliği yapmayı bırakın.

işte bunlar hep ilgi orospuluğu.ne yapsın amına koyim reel yaşamında kimse siklemiyor.buradaki abazalar da onun şakşakcılığını yapıyor.

ben aralarında bir bağlantı kuramıyorum. glori kimdir nedir bilmem ama isteyen istediğini yapar.

olay tartışılamayacak kadar vahim, çok üzücü ancak birilerini bu şekilde eleştirmenin doğruluğu tartışılır.

konuyu bilmiyorum ama kimin neye üzülüp neye üzülmeyeceğini ve üzüntüsünü göstermesi, her şeyden elini eteğini çekmesi gerekliliğini niye o kişi dışındakiler belirlemeye çalışıyor anlamadım.
yahu her olaydan sonra "bari bugün yapmayın cıkcıkcık.." muhabbetine girince ne oluyor? hayır bunlara kızıp kendi kendini yiyosun yani bi sikim olduğu da yok ben söyliyim. bırakın kim ne isterse onu yapsın. neye isterse ona üzülsün ve üzüntüsünü nasıl istiyorsa öyle göstersin.

böyle günlerde hiçbir şey hissetmesen de ölümlere karşı saygıdan susarsın.

ve ayrıca bıktık glori sohbetinden.

hayırdır yine? az bi durun be oğlum.

eğer bi eksileme tuşu olsaydı bu yazını eksilerdim.

bana bakın ulusal veya değil irili ufaklı her faciada başlık altında gerek üç noktalı, gerek iki noktalı cümleleriniz, şiirleriniz vesaire ben bunlardan nefret ediyorum. kimseyi ilgilendirmez ne kadar üzüntü yarattığı.

kaçınız sessiz sessiz ağladınız bu faciaya? kaçınız bunun için entry girmeden kanepeye yığıldı? hanginiz acınızı ekşi sözlük'e cümlelerle döşemek yerine işi gücü bırakıp şöyle tek başına yürüyüşe çıktı içi sıkıla sıkıla?

dünden beri bakıyorum vay ki vay velvelenin bini bin para. o amınakoduğumunun bilgisayarında vicdanınla başbaşasın dünden beri yabancı dizi izlemediysen söyle, bi galeriye girip birilerinin memelerine bakmadıysanız söyleyin veya arkadaşlarla oturup gırgır yapmadıysanız konuşun.

ben bu faciaya entry girip çok acı, allahım yardım et diyen yazarların profiline girdim ondan sonraa ne entryler yazmışlar diye birisi nba maçıyla ilgili koça saydırmış biri başka dertte o da çok kişinin profilini de gezmedim ha, kafamı kızdırırlarsa girer ekran görüntülerini alır olay yatıştıktan sonra bu entryleri onların götüne sokarım.

bana gelince, olay acı bir olay. bana çoook uzakta. ben malatyalıyım, eğer olay kayısı fabrikasına giden işçilerin servis aracının kaza yapıp işçilerden 50-60 kişinin öldüğü bir kaza olsaydı daha çok üzülürdüm çünkü aşina olduğum küçüklükten beri bildiğim bir şey.

dolayısıyla bu maden faciasına en çok somalılar, zonguldaklılar üzülecek acıyı derinden hissedecektir, madenin ne olduğunu en iyi onlar bilir.

bi şey daha var malatyada mesela kayısı zamanı günlük sabahtan akşama kadar kayısı toplarsın güneşin alnında ve bir gün için 27 tl para alırsın. sabah 6 da başlayıp akşam 8 de biten bir iş için az değil mi? az. bi de bunun üstüne çadırlarda yatarsın. adıyamandan urfadan işçiler gelir 40 gün çadırlarda yatarlar çoluk çocuğuyla.

hele de ki bunlar günlük 27 tl az o yüzden bu işi yasaklıyoruz 27 tl ye çalışacağına hiç çalışmasınlar daha iyi insan onuruna aykırı özgürlük filan de yasaklamaya kalkış senin o götünü ilk sikecek yine adıyaman ve urfalılardır. gebertirler seni az da olsa ekmeğini elinden alıyorsun.

bu maden ocaklarını kapatalım insanlar ölüyor diye öne çık o kömürlü küreği götüne ilk sokacak kişi yine maden işçileridir. oturduğunuz yerden gerçek hayatta hiçbir sike yaramayacak son derece teorik tavsiyeleriniz ve büyük acınız sizin olsun, klavyenizde birer acı cümlesi olmaya devam etsin. benim diyeceğim budur.

Ne zaman bir üzüntü yaşasam, sabun köpüğü gibi ve fındık kabuğunu doldurmayacak şeylere veririm kendimi. Ya da çalışırım. Başka türlü kafayı dağıtmam zor olur. Dışarıdan öyle görünmem de bunun hakkında hiç bir şey yapmadığım ve yerimde oturmak istediğim veya üzülmediğim anlamına gelmez. Sadece gün içinde sürekli bunu düşünürsem deliririm, çünkü bildiğin üzere tahammül sınırlarını çoktan aştık. Kaç sene önce "Kelimenin bittiği yerdeyiz" diyordum, o noktayı göremiyorum bile artık. Gerçekten olaylar olduğunda bir süre kelime kullanamaz hale geldim, insanlar nasıl yazıyor böyle duygu ve düşüncelerini anlayamıyorum. Benim oturup soğumayı beklemem gerekiyor. Beynim uyuştu, her olayda sanki beynim daha da genişliyor, yerine sığmıyor. Delirmemem gerek, akıl sağlığımı korumam gerek. Bu yüzden tam da bugün ve ara ara meme gibi konularda laflamaya ihtiyacım var. Bugün "A be kaynana" eşliğinde göbek de atabilirim, kilometrelerce yol yürüyebilirim; eğer toplu bir tepki gösterilmeyecekse ve bugün ilgili konu için bir şey yapamayacaksam gün içinde. Bu konu ile ilgili ancak genel greve gidersek rahatlayabilirim. Sinirimi sahibinden çıkaramıyorum, üzüntüm yapıcı değil. Başka türlü içime taş gibi oturacak çünkü, deliririm; kaçışı yok. Üzüldüğümde, kendi başıma gelse dahi, başımı tutup öne eğerek yas tutamıyorum. Başka şeylere veriyorum kendimi. Hatta en çok saçmaladığım zamanlar, en neşeli olabileceğim zamanlar oluyor. Bu, sinirli ve üzgün olmadığım anlamına gelmez.

Burada öyle olduğunu iddia etmiyorum ama belki bir iki kişi kafayı dağıtmaya çalışıyordur. İnsanların eşikleri farklı. Dün gece yatmadan önce 157'yi düşündüm ve anlayamadım. Kızılderililer sayı sayarken "bir, iki, üç, çok" diye sayarlarmış. Ya da uzay ile dünyayı karşılaştırdığını o sonsuzluk insanı hissiz hale getiriyor, insan algılayamıyor sonsuzun ne olduğunu. Lotodan çıkan 10
milyon ile 100 milyonun arasında hiç fark olmaması gibi, 157 o kadar büyük ki kafamda canlandıramıyorum bile. Bir aileyi düşünüyorum, iki aileyi düşünüyorum; yok, devamını hayal edemiyorum. İnsanların da kafasında canlandıramadığı ve hayal bile edemediği hissedememesi ve algılayamaması normal. Belli bir miktar çokluk ile hiçlik arasında fark göremiyorum. İnsanların farklı eşikleri olduğundan belki bu da öyle bir etki yapmıştır.

Dün gece 12'ye kadar kah işte, kah dışarıdaydım. Hiçbir şeyden haberim olmadı. Duyurudan da olayın vehametini anlayamadım. Sonra bir "Ne olmuş ya"dan sonra öğrendim olayları. Dolayısıyla olay olduktan sonra çok zaman geçmesine rağmen ancak öğrenebildim. Belki de senin duyurun sonucu da öğrenenler olmuştur.

uzun uzun nutuk çekenlerin dediklerini tamamen okumadım, zira azıcık bir göz gezdirmeyle anladım ne demek istediğinizi. lakin burda insanların istediğinin yüzlerce insanın ölümüne saygı duyukması olduğunu siz böyle bir olayda bile anlayamamışsanız, isteklerle olanlar arasında bağ kuramamışsanız kimsenin de anlatmaya çabalamasına gerek yok, haklısınız. kimse yas tutsun ya da üzüntüsünü burada yazarak dile getirsin demiyorum, götünüzden anlamayın her şeyi. ama biraz saygı, biraz edep.

letheavendangered +1

148 görmüştüm en son, bilmiyorum 157 mi. belki daha bile fazla.. resmeni falan yok katliam zaten. Allah kahretsin

17 ölü 200 mahsur diyor Allah hepimizin yardımcısı olsun.

www.haberler.com

Edit:Haber saatine dikkat etmemiştim Malesef ölü sayısı artmış :(

mühendislikten anlamam ama 1500 metre aşağıdaki insanları yukarıya çıkarmak kolay bir şey olmasa gerek hele hele bizim ülkede

susuyorum. konusamiyorum ben. kan agliyorum. siz de susun. susun ki icinizde kiyametler kopsun. O kadar insan hayatini kaybetti. Aileleri, cocuklari. Hesabi sorulur elbet ama gereken sey suur.

nasıl doğmakla başlarsa ölüm
ölmekle başlar öyle hayat
bil ki dünyayı sarsan sıçramalar
birikmiş şuurlarla gelir

Çok üzgünüm. Umarım daha fazla can kaybı yaşanmaz. Çok basit önlemlerle önüne geçilebilirdi. Hayat çok ucuz bu ülkede. Yazık.

157 değil de 1 olsa ne değişir? o 1 kişinin kendi ailenden olduğunu düşünsen..

hala rakamlara takılan o kafanıza acıyorum.

@emiter neyin peşindesin? millet acı çekerken garip bir romantizmle insanları eleştirmeye çalışan aklına acı sen, şu durumda bunu söyleyebiliyorsan.

Doğru hocam,ailem ve arkadaşlarım somada. Ölü sayısının artması bekleniyormuş.

Şimdi de bu çıktı, birileri hep bir ağızdan rakamların pek önemli olmadığını söylemeye başladı. Ölü sayısı 1 de olsa 157'de olsa aynıymış, rakam söylemek gereksizmiş. Bir kazada 1 kişi ölse bile daha fazla ölü sayısının artmamasını istersin , 157 aile demek, 157 ocak....İnanıyorum hala bu pişkinliğe, biri çıkmış tv'ye dalga geçer gibi ben size sayı veremem diyor. Daha neler yazıcam da susuyorum şimdilik....

Katliam, eksiği değil. İşçi ölümlerinde Avrupa'da 1., dünyada 3. sıraya oturmuşuz; hala kader, hala "ne tatlı öldüler", hala "ölümlerin en güzeli oldu".

Asıl acı olan bu üzücü olayın üzerinden bile siyaset yapılması. Kaza bu lan adı üstünde. Ben parti tutmam lakin şu an CHP olsaydı MHP olsaydı bu kaza olmayacak mıydı? Ya da CHP olsa, şu an hükümeti taşlayanlar ne bok yazacaklardı çok merak ediyorum.

Nolmus boyle. Duyuru olmasa ogrenecegim yok. Tuh.. icerigi okuyamadim ama ihmal dolu bir olum olduguna eminim.

@sevgili sen masada değil yatakta güzelsin
Olayın kendisi siyasi olduğu için siyasi şeyler tartışıyoruzdur. Tam da şu nedenle siyasi olabilir.
www.radikal.com.tr

AKP'sinde, CHP'sinde değilim. İşçi sağlığı ve güvenliği kimin yetkisindedir, cevap kimse sorumlu o. O an kim iktidarsa. 157 kişi için kimi suçlayacaktım.

haberlerde 200-300 mahsur diyordu 157 gene iyimser bir tahmin sabaha kadar +200 olur.

karbonmonoksit tatlı bir ölümdür diyen adamın lafını cımbızlayıp günay keçisi yaptılar maden kazası adamın sucu sanki.

@sevgili yatakta güzelsin, kısmen haklısın evet bunun "siyaset malzemesi" olarak kullanılmaması gerekir ama bunun sorumlusu birinci elden mevcut hükümettir. AKP'yi hiç sevmiyorum, eleştirmek için fazladan bir sebep verdiler bana. ama şu an bunun sorumluluğu CHP'de olsaydı, aynı şekilde, sevsem dahi onları da bu sebepten eleştirecektim.

şu faciaya "alt tarafı kaza" diyebildiysen zaten diyecek pek bir şey yok sana, AKP'li de olsan MHP'li de olsan yazık.

canlı yayın veren kanal yok mu arkadaşlar?

halk tv canlı yayın yapıyor.

yıllardır haber izlemiyorum izlememeye çalışıyorum ama tesadüfen tvye denk geldim yok tayyibin çıldırması yok maden felaketi yani sadece şu ikisi ülkede ayaklanma çıkarmaya yeterken nasıl uyuyor millet hayret ediyorum.

500 kişi ölür orda, net. aksini iddia edecek tabii ki devlet. çok düşük bir ihtimal açıklamaya cesaret etmeleri.

what is the situation of your thesis? will you be able to conclude it in 2 months?

Does your thesis*,** seem likely to be done (be finished) in two months?
*Tez doktoraya aitse thesis yerine dissertation daha uygun olur.
**Tez yazan insana tez sorulmaz :)

How are you getting on with your dissertation? Are you likely to finish it within 2 months?

bir kısmının uydurma olduğunu bende düşünüyorum. ama büyük çoğunluğu diyorsan çevren bence sıradan.

Olay su ki burada ben de dahil olmak uzere herkes anonim oldugu icin normalde arkadaslarina soramadigi seyleri burada rahat rahat yazip sorabiliyor. Durum bundan ibaret.

Buradaki hikayeler gayet sıradan. Daha neler var neler ^^

Çevrenizin sıradan olması iyidir, güzeldir ^^

Normal kategorilerdeki sorular normal geliyor da özellikle gönül işleri bölümü ufkuma çığır açtırıyor. Sevgilim rusa gitmek için izin istedi, kız arkadaşım 23948439 kere aldattı ama seviyorum affettim, erkek arkadaşım evde günde 7-8 kere mastürbasyon yaparak dolaşıyor filan askjdhaash cocodancerinkilere hiç girmiyorum zaten. İşin garibi ben bunların troll olduğunu düşünmüyorum. Çok ilginç :D

bu "anonimiz de ondan böyleyiz" olayına katılmıyorum. bazı kişilerin çok pis salladığını düşünüyorum.

istanbuldayım.

pek uydurulduğunu düşünmüyorum. kimseye feyk troll gözüyle de bakmadım bakmam. her okuduğumu gerçek kabul eder, yapabileceğim yardımda bulunurum.

gerçek olmasa bile böyle bir soru sorma ihtiyacına girmiş bir şekilde cevap aranıyor yani sonuçta. takmayın böyle şeyleri bence

bence sadece burada paylaşılıyor.

ama şöyle tipler de var: duyuru adı altında sürekli kendini öven, ne kadar spor yaptığını belli eden, sürekli yurt dışında işi olan, çok para kazandığını ima eden vs. diye uzar gider.

işte onlara ben gerçek hayatta hiç rastlamıyorum :)

yani öyle bu dünyaya çok uzak biri de değilim. 3 sene istanbul reklam ajanslarında kalanını da bursa reklam ajanslarında geçiren bir tasarımcıyım.
ama pandispanya'nın da belirttiği gibi gönül ilişkileri falan ne bileyim hiç karşılaşmadım.

bir de buradaki insanların çok duyarlı, çok yardımsever olduğunu düşünen bir kitle var. oysa buradaki insanların canı sıkılıyor sadece, zaman dolduracak bir şeyler arıyorlar, ondan buradalar. yoksa yolda yanından geçildiğinde ya da bir ortamda bilmeden tanışıldığında belki de hiç dikkat çekmeyecek, hiç sevilmeyecek insanlar bütünüyüz.

burada 1 tane işsiz veya aöf mezunu bulamazsın. herkes borsadan anlar. mekik göbek eritmez der. win7 fazla hata vermiyor da combofix demekten kurtulduk biraz.

burada çoğu insan, sahte bir karakter yaratmış onu kullanıyor.

valla dun ben de ayni seyi dusunmustum.

(bkz: #42698583)

Arkadaşlarının adına soru soranlar var. Onları da unutmamak lazım bence. Ama gönül işleri benim için tam kafa dağıtmalık. Doğru ya da gerçek, ben çok eğleniyorum. (hepsinde değil yahu, kızmayın hemen!)

üstteki cevapların çoğuna katılıyorum. brotha b ve devilred'e bayaa baya katılıyorum hatta.

anonim olma rahatlığı var tabi, buradaki ilginç duyuruları okuyup hani marjinal bizdik demeyecek 2-3 insan tanıyorum sadece, dışarıdan bakınca gayet normal hayatları var ama yıllar içinde tanıyıp samimi oldukça marjinallik neymiş görüyorsun. işte nickle yazınca insanlar gizleme gereği görmüyorlar bunu. ha ben de nickle yazıyorum ama işte insan sıradan olunca..:D

yaratıcı insanlar da çok bence, uydurup yazıyorlar. bir de burada toplasan kaç kişi yazıyor ki? yani topluluğun çok büyük bir kısmı bu bahsedilen tarzda şeyler yaşamıyor zaten, yaşayanlar da gizliyorlar çoğunlukla. dolayısıyla görmüyoruz etrafta pek.

çevremizden çok farklı değil duyuru.

sadece anonim olmanın verdiği rahatlıkla sorularıyla olsun, yorumlarıyla olsun uç noktalara çok sayıda ve sık sık dokunan tipler var. trollerden bahsetmiyorum. bunlar ayrı bir kategori. kendi çaplarında marjinaliz moderniz kisvesi altında ego mastürbasyonu yapıyorlar. gerçek hayatta karşılaşsalar tepki gösterecekleri şeyleri burda normal karşılayıp akılları sıra prim yapıyorlar. samimiyetsiz oldukları kadar aptallar aynı zamanda. çünkü plastik oldukları çok belli oluyor.
yannız normal dağ trollerini biliyoruz hepimiz de, bide troll olup olmadığını kestiremediğim tipler var benim. şimdi isim verip rencide etmek istemiyorum ama varlar yani.

Uydurma mı bilmiyorum :)

Ama çevremde bir tane BİLE bu duyuruda garip sorular soran tipten insan yok. Bak abartmıyorum bir tane "bile."

Psikolojik sorunları olduğunu düşünüyorum zaten o tarz kişilerin. "Garip sorular"dan da ne kastettiğimi anlayan anlamıştır. :)

Bir iki kişinin bana ucumsu gelen durumları dışında birçoğu garip değil ve dışarıda görüyorum. Hatta o hiç yaşamadıklarımı bile duyuyorum onun osundan, bunun busundan. Delicesine şaşırdığım bir iki şey olmuştur en fazla. İnanılmaz gelmedi hiç bana şu ana kadar ezici çoğunluğu. Hatta, "Bu da mı duyurudan" diye kuşkulandıklarım bile var. Benim çevremde falan mısınız hepiniz? :P

En fazla anonimliğin arkasına sığınıp az biraz abartıyor olabilirler, başlarına gelmediğini düşünmüyorum.

Bir tanıdığımın başına geldi. Bir yerde kimlik kartını kopyalamışlar (büyük olasılıkla da fotokopi çektirirken), bir şekilde adına kredi çekip ödememişler. Hukuksal yollar ile uğraşıldı ve uzun sürdü. Sizin durumun böyle olma olasılığı az da olsa vardır.

Devlet koymuştur para görünüyor.

banka hesabınıza haciz konabilmesi için kanuni takipte bir borcunuz olmalı. eğer e haciz kondu deniyorsa da vergi borcunuz olmalı. borcun nerden olduğunu bulup ödeyip haczi kaldırmanız lazım. icra dairesi kanalıyla konduysa adliyeden bankaya bir yazı gelmeli, e haciz se de otomatikman kalkıyordur tahminim. sordunuz mu bankaya haciz nerden konmuş diye?

müşteri hizmetleri ile görüşebildim şubeye gidin ayrıntı veremiyoruz buradan dedi. Trafik borcum vardı ondan diye tahmin ediyorum. İşimiz uzun anlaşılan. teşekkürler.

nispeten daha kolay aslında işin o zaman, borcu ödeyince 1 2 gün içinde hallolur.

acceptance - different

öncelikle.
eksisozluk.com

<3

www.dailymotion.com

www.dailymotion.com
www.dailymotion.com
www.dailymotion.com
www.dailymotion.com
www.dailymotion.com

www.dailymotion.com

acceptance - different çok güzelmiş, teşekkürler!

douche, boğazında kalsın. dailymotion da çalışmıyormuş işte, evde ancak dinleyebilirim.

The Smiths - There's A Light That Never Goes Out
Pink Floyd - Hey you

bunlar da benden tüm damarsever arkadaşlara gelsin.

ne kadar çok öneri, o kadar iyi bugün.

ne çalışıyormuş, onu deseydin. töbe.

deezer.com'dan aratıp dinliyorum ben isim bilgisi olunca.

amen.

Radyonun ve kendimin reklamını yapayım bari bence şu an gayet vurucu çalıyorum. :D

www.sourberry.org

Kings of Convenience
-My Ship Isn't Pretty
-Rule My World
-Winning A Battle, Losing The War
-Mrs. Cold

Keane
-Thin Air
-Higher Than The Sun
-Won't Be Broken
-You Are Young
-Clear Skies

radiohead - street spirit
band of horses - the funeral
blonde redhead - bipolar
bon iver - perth
coldplay - what if

çok iyi geliyor, süpersiniz!

hepsini dinliyorum. ofiste ağliciiim.

bu da benden size gelsin: Blackfield - 1000 People

Ben doğrudan Muscle Museum diyecektim ki Muse demişsin zaten.
Coldplay - Trouble
Three Doors Down - Loser
Three Days Grace - I Hate Everything About You
Puddle Of Mudd - Blurry
Placebo - I Know
Saybia - In Spite Of

eskilerden aklıma gelenler oldu bak şimdi:

blur - clover over dover
stereophonics - i stopped to fill my car up
papa roach - tightrope
staind - outside

(ben bunları da bi ara kendi listeme ekliyim)

arid - you are
elbow - red

Yeni nesilden bir tavsiye;
(bkz: the pretty reckless) dan,

(bkz: heaven knows)

Bluegrass Band - If I Needed You

the strokes-trying your luck

yılda 1 defa yerim yada yemem oda sırf tadını seviyorum diye şekerli sütle falan mısır gevreği güzel oluyo yada o top şeklindeki neskuikler

Nesquik, usendigim icin yemek yemeye. Yarim saat sonra daha fazla acikmak olarak donuyordu bana da.

sabah evden çıkıp işimi bitirene kadar yada yolda gevrek bulup yiyene kadar idare ediyor düzenli alırım ilaç v.s içmeden önce midem dolsun falan diye.

bir ara bayağı corn flakes tüketiyordum. gayet de doyurucuydu. sonra sağlıklı yemek için çabalamaya başladım. bıraktım o tip şeyleri. ama doyurucu yani. karnım falan da ağrımıyordu. süte katınca renk verenleri yemeyin diye de bir şeyler okumuştum bir ara...

yalnız nesquik ile başım bir ara belaya girmişti. bir ara sıkıldığımda ağzıma atmak için amıştım. her gün birkaç avuç tüketince hayatımın en berbat ve ağrılı kabız deneyimini yaşamıştım. hele bir de sütsüz aldığım için daha da fena olmuştu. tavsiye etmiyorum.

tüketmiyorum, sevmiyorum.

başıma bişey gelmeyecekse ben nesfitle doyuyorum.

Gevrekler beni daha çok acıktırıyor. Çünkü şekerli hepsi. Yedikçe yiyesim geliyor. Tatları güzel genel olarak bence. Ama yemiyorum.

Şıtandart kahvaltı

@kisa bi sey olsun istemistim, bende laktoz duyarlılığı ve ülser var. hem senin dediğin şekilde hem de sütle karıştırarak günde yarım paket yemiştim bi kere. acını en iyi ben anlarım :(

@pescador

çare duphalac.:)

İşteki yemekler bazen iğrenç çıkıyor, o zamanlar bir kase yoğurda bir iki kaşık karıştırıp yiyorum. Onun dışında yemiyorum. Yoğurtla yediğim için haliyle doyuruyor ama bir paketi iki-üç ayda bitiriyorum.

eskiden bu şekerli tadı yok iken kuru kuru cips niyetine akşamları yerdim.

sonra hepsini şekerli yaptılar o zamandır yemiyorum

yemek yapmaya usendigim zaman yiyorum ama dedigin gibi aciktiriyor. yiyip yiyip duruyorum o yuzden 1 kase yetmiyor.

oyle bir insan yok, onu yapan insan nesquik degil yulaf ezmesi yiyordur bol meyveli falan

Hayir, aklima kotu benzetmeler geliy

Hala var mı bilmiyorum ama bir dönem bu tip şeyleri yiyerek sağlıklı beslendiğini, kilo verebileceğini falan düşünen insanlar vardı. Sonra sonra iyice semirip obezleşince bıraktılar, şimdi sadece tembeller tüketiyor sanırım.

ben mısır gevreği yemiyorum ama yulaf ezmesi veya müsli yiyorum. içine muz doğrayıp, laktozsuz süt ve çiğ badem koyuyorum. doyurucu oluyor.

ben kakaolu falan değil de normal sade olanından arada cips gibi yemek için alıyorum. sütle falan karıştırmam. arada bir ancak gece falan acıkırsam yiyecek bir şey yoksa sütle karıştırıp yerim.

kilit tabir: daha çok acıktırıyordu.

neden acaba?

kilit tabiri kilit bahir şeklinde okudum neyse,
bildiğim kadarı ile insan vücudu önce şekeri tüketiyor sonra yaz onra protein kaynağını tüketiyor.

Şekerli yiyecekleri vücut hemen depoluyor ancak vücuttan atmıyor sen acıkıyorsun ancak yediklerin kiloya dönüşerek vücudunda yanmayı bekliyor.

Genel olarak bu tip yiyeceklerin üretilme mantığı hemen acık hemen tüket hepsinden uzak durmak gerekli.

Bir ara meyve ve bunlarla beslendim. Acıktırmama gibi bir durumu yoktu, ben şartlandığım için başka bir şey yemiyordum. Şimdi çok çok nadir yiyorum. Sebep? Çeşit olsun.

Bir de hiçbir şey sabah kahvaltısında peynirin zeytinin yumurtanın yerini tutmaz. Hatta günümüzde tavuklara antibiyotik verildiği, günde birkaç defa yumurtlatılıp 6 gramlık protein miktarının bir grama kadar düştüğünü düşünürsek eğer tüm bu olumsuzluklara rağmen yine de bu tip paketlenmiş ürünlerin yanında dünyanın en besleyici gıdalarıdır.

Bu arada mısır gevreği yemeyip daha sağlıklı diye müsli falan yiyorsunuz ama onlar da en az mısır gevreği kadar gereksiz karbonhidrat kaynağıdır. İçindeki şeker oranı insülininizi zıplatacak kadar yüksektir, tıpkı mısır gevreğinde olduğu gibi yedikten kısa bir süre sonra tekrar acıkmanızla sonuçlanacak bir süreci başlatmış oluyorsunuz.

yemiyorum. hepsinde glikoz şurubu var onların.

başka seçeneğim yoksa ya da çok nadiren canım çekerse yiyorum.

yurttayken yiyordum.

kilo takıntın yoksa, emco denilen markanın çikolatalı-vişneli bir müslisi vardı, yok böyle bir lezzet bak. ve gayet de doyuruyordu, diğerlerine nazaran çok daha iyi bu konuda. kahvaltıda yiyordum ben her hafta alıp ama gereksiz pahalı geldiğinden bıraktım kendisini. yediğim zamanlarda beni öğlene kadar nispeten tok tutabiliyordu. yine de yumurta kadar başarılı değil tabii, artık 5 dakika fazladan ayırıp yapıyorum ıspanaklı omletimi, bakıyorum keyfime.

Nesfitler nesquikler hakkaten hic tok tutmuyor ama dr oetkerin vitalis adindaki yulaf ezmesinin hem tadi cok guzel hem de beni cok tok tutuyor sabah kahvalti olarak yiyorum oglene kadar hic acikmiyorum

ne kadar çok "gevrek" sorusu sorulmuş bir akşamda :)

"yararını zararını sağlık kısmını bir kenara bırakıyorum"un arkasına yaslanarak ve sorunun kendisine dönerek bir şey anlatacağım:
bir market kampanyasından kellogsun variety packi çıkmıştı bana (şuna benzer bir çeşitleme: ecx.images-amazon.com ) o zamanlar henüz sütü bırakmadığım yıllar :P tabii böyle bedava bir şey çıkınca ve evde eziyet gibi arzı endam edince her sabah "hadi bugün de şundan deneyeyim" şeklinde yiyordum. bütün mide-bağırsak sistemim 1 haftada bozulmuştu. en son o zaman yemiştim, bazıları yerken güzel, sonrası eziyet ama bazıları yerken bile kötü. parayla ise hiç satın almadım sanırım ben mısır gevreği.
çocukken evde olurdu ama... arada yerdik, hatırlıyorum.

yulaf ezmesi, kepeği türevlerini lakin, çok severim. keşke bu kadar sevmeseydim hatta.

belki mümkündür, fakat bu kadar kısa sürede sağlıklı olmayabilir 10 kilo vermek. verilse de geri alma ihtimaliniz yüksek gibi görünüyor.

Siz bu söylediğinize başlayın, 2 ayın sonunda 10 kilo verirsiniz 3 kilo verirsiniz 5 kilo verirsiniz. İlla ki bir değişim olur vücudunuzda. En azından hayatınız düzelir. Bir de o kiloları 2 ayda almadınız ki 2 ayda herhangi bir problem olmadan veresiniz, öyle muhteşem bir dünya yok ne yazık ki. Şimdi buraya gelip şöyle yaparsanız verirsiniz böyle yaparsanız verirsiniz diyenler çıkacaktır ama giden o kilolar çoğunlukla su ve kas kaybı olacaktır, onlara itibar etmeyin siz.

2 ayda 10 kilo... Bence başarabilirsin. Stres altına girsen daha kısa sürede de verebilirsin gerçi.

İyi bi diyetle kesinlikle verirsin. Bi de spor yaptın mı, bomba.

Mümkün ama sonraki bir ayda da 6 kilo alabilirsiniz.

10 olmasa da 4-5 verilir ne kadar yavaş o kadar iyi.

metabolizmana bağlı. bu da genetik yapına, düzenli bir hayatının olup olmamasına, spor yapıp yapmamana, yaşına, hormon dengene falan bağlı. yani olabilir, hatta belki verdikten sonra aynı düzeni koruyarak geri almayabilirsin de, ama bir çok parametre var burada. günde 2 litre su içip, her gün 1 saat tempolu yüzüp -bak yürümüyor, yüzüyor, en çok kalori yaktıran sporlardan biri- , sebze ve protein ağırlıklı beslenip -hipoglisemiden dolayı- bir ayda 2-3 kilo anca verebilen insanlar var. ama yaşı yüksek olduğundan ya da hormon dengesizliğinden falan kaynaklanabilen durumlar bunlar.

öncelikle kan testleri yaptır -hormonlar da dahil- sonra da gidip bir doktorla görüş durumu, gerekirse metabolizma testi yaptır. iyi bir diyetisyen de bulursan, olabilir bence. ha bir de, vereceğin kilo az olduğu için zor olabilir, yüksek kilolu insanlarda 10 kilo vermek, az kilolu insanlara göre daha kolay -herhalde kimyasal bağlardan kaynaklanıyor bu durum, bilemiyorum-

90-100 kg arasında olsaydınız çok rahat derdim ama şu andaki kilonuzla sağlıklı bir şekilde olsa olsa 2 ayda 6-7 kilo verirsiniz. Spor işini çok yaparsanız 10 kiloyu görebilirsiniz. Spor kısmı çok önemli.

Not: Sağlıklı beslenmenin ne olduğunu bildiğinizi varsayarak spor önemli dedim. Sağlıklı beslenme kısmından hiç şüphe duymadığımızı varsayarak.

vermişliğim var sonra geri de almadım. oluyor yani. çok etkili bir yol gece 6'dan sonra bir şey yemeyin. 6'da da hafif sebze gibi bir yemek yiyin. bol su için. spor da eklenirse, kalan öğünler de hafif geçerse, öğlen et olabilir. sabah yumurta peynir. verirsiniz.

ilk başlarda haftada 2 kilo verilebilir gayet sağlıklı şekilde. olması gereken o zaten su falan da atıyorsun çünkü. sonra haftada 1 kilo ile ilerlemek en doğrusu. gayet mümkün yani.

veremezsiniz. siz çünkü mayısa kadar beklemiş, ramazandan sonra tatil planları yapmakta olan birisisiniz. her yıl gelir böyle istekleriniz. sonra vazgeçersiniz. çünkü rejim ile verilir görüşündesinizdir de muhtemelen. pazartesi bir şey yemezsiniz öğlen yemeğinde. akşam da aç geçirirsiniz. salı tansiyonunuz düşer. aman şekerim boşver diyen arkadaş çıkar. öyle oluyor genelde yani.

her gün 45 dakika kadar yürüdüm, günde 3 litre su içtim, her öğünde max. 2 dilim ekmek yedim ve 2 ayda 10 kilo verdim. yürüyüş dışında spor falan yapmadım. verdiğim kiloları da geri almadım, üstünden bir buçuk sene geçti.

edit: her şey beslenmede bitiyor. o 2 aydan sonra artık mcdonalds burger king reklamlarını hamburgerlerini falan görünce iğrenmeye başlamıştım. poğaça yemeyeceksin dostum, ekmek yemeyeceksin, dışarda yiyorsan da ızgara tavuk veya ızgara köfte yiyeceksin.

www.hurriyet.com.tr

bunu okuyun. sayı hesaplarına takılmayın.

vedat abim işi çözmüş.

mea, ''lan ben bu yazıyı niye okumamışım daha önce?'' diyodum ki, bugün tarihli olduğunu gördüm. cuk oturmuş valla!

PKOS ile kola, gazoz, aysti arasında bi nedensellik ilişkisi olabileceğine dair şüphelerim vardı.
insülin direnci ile zaten direkt olarak ilişkisi var o zehirlerin.
PKOS insülin direncine neden oluyo. Ama PKOS niye oluyo?
Yoğun ve uzun süren üzüntüler ve o zehirler bi araya gelince oluyo heralde.

Fallopian şu konuyu bi oku, bizi de bi aydınnat qı!

İşin normali haftada 1 kilodur.

1 ay 4 hafta desek ayda 4 kilo. iki ayda 8 yapar. bu bünyene göre 10 hatta 10u bile geçebilir. Çok anormal bir şey istemiyorsun yani. Ama 2 ay sonra diyet ve sporu bırakacaksan ve hemen eski düzen her şeye yumulacaksan 20 kilo olarak geri alırsın. Sonradan alma meselesi bu. Atıyorum her şeyden az ve düzenli yiyerek ve günlük 10 dakika kuşu ya da 45-60 dakika tempolu yürüyüşle formunu koruyabilir hatta daha da verebilirsin.

Verilir.

Hayat ne garip la; kimi vermeye çalışıyo, kimi almaya.

Daha önce hiç uğraş verdim mi peki kilo vermek için?

pkos niye oluyo kısmına baktım. insülin direnci neden oluyor. daha doğrusu dirençten dolayı kanda kalan fazla insülin. ama tek etken bu diyemeyiz diyor yazarlar. yüksek insüline, yüksek androjen eklenip yumurtalıklarda büyümeye, daha fazla androjen üretimine ve yumurtalıklarda kist oluşumuna neden oluyor.
kaynaklar: www.medscape.com
www.ncbi.nlm.nih.gov

beslenme ile ilgisi..vücudu aç bırakmaksızın yoğun şeker tüketimi insülini yüksek tutuyor. o da insülin direnci yapıyor. İnsülin direnci zamanla PKOS yapıyor yani kabaca.

@fallopian

nası yani? PKOS'ta insülin direnci olur diye biliyodum ben. Tam tersi miymiş? İnsülin direnci PKOS'a mı sebep oluyomuş?

Efenim, efenim???

eğer bu dediğin doğruysa, kahrolsun3 (küp) zehirli yiyecek ve içecekler!!!

@compadrito, tam tersiymiş, aynen. böyle bir kanının oluşmasına sebep muhtemelen, kadınların insülin direncinden çok adet görmemelerini farketmeleri (doğal olarak)
benim gördüğüm; hep önce yasmin içerler, zamanla ellerinde metformin olur.

sen anlamıyorsun sanırım bu yemek yapma işlerinden.
ne kadar tembelsin.
çok güzel bir savaş filmi var sinemada gidelim mi?
bilmem nereye çok iyi bir dj geliyormuş, dinleyelim mi?
batak oynayalım mı?
işkembe çorbası içelim mi?


not: aychovsky, soru zor valla. zor anladım daha doğrusu. umarım olmuştur cevaplar.

"Hadi" sevmiyorum sik bogaz edilmekten. Bir sey icin "hadi" denmesinden. Yapacagim dedigim bir seye "hadi" denmesinden..

@kırmızıkaşekaban E ne güzel anlamışsın işte, tam da demek istediğimdi.

@ibomiu Ben de nefret ediyorum "hadi"den. Hangi inancın cehennemi olursa olsun, cehennemin kapısını açan kelime herhalde.

etli bir şeyler yiyelim mi denmesi benim için hoş bir teklif değil mesela.
''üff beyonce mi dinliyosun :///''->kırarım ağzını.
nasıl modellemişsin bunu, patlak kalmış her yeri->yok artık, hayatta söylenmez, kabul etmem böyle bir şeyi.
yemeğin/tatlın/hamur işin ehh işte olmuş-> diyen olmadı, ne tepki veririm bilmiyorum.
ne kadar enerjik/sessiz/sakin/neşeli/mutsuz/agresif/çirkef/hanım hanımcık vs bir insansın da bana en son söylenecek cümlelerden sanırım. daha iki gün görüp bunu söyleyip biraz zaman geçtikten sonra oha ne kadar dengesizmişsin sen diyenlere ifrit oluyorum. ben mi dedim sana ben böyleyim diye gerizekalı? daha tanımadığın insan hakkında niye çıkarım yapıyorsun?

"uyuşuksun"
"geyik yapma"
"çok düzensizsin"
"çok plansızsın"
denirse,
ve sigara uzatılırsa...

-bunlar bu sene çok moda yalnız (ee banane)
-aman sen de hiçbir şeyi beğenmiyorsun (asıl sen her şeyi beğeniyorsun)
-aa x yenmez/yapılmaz mi hiç (sevmiyorum kardeşim zorunda mıyım)

dun gece uyumadin mi? (belli ki yine olu gibiyim)
ne yiyelim? (varolussal bir soru kadar zorlar beni)
turk'e benzetilmemek boynumu buker, karsimdakine olan umudumu yitirmeme neden olur.
bir ara sacimi toplardim tepeden, kurklu bir seyler filan giyince arkadan "hanimefendi musaade eder misiniz?" derlerdi, bir garip olurdum.
ama en kotusu yaptigim esprinin anlasilmadigini belli eden bir soz sonrasi duydugum o ruzgar sesi

(bkz: amma yağmur yağdı deyince yağsın yağsın diyen tip)

sorgulanmak.

-neredesin? (sana ne)
alternatifi: okula gittin mi/okulda mısın?
-kaç paraya aldın? (sana ne)
-sakin olur musun? (değilken sakinlikle ilgili bir şey söylenmesi daha da öfkelendiriyor beni)

"ayy bizim mahalledeki kadini, kocasi birakti yeni koltuk takimi almiyomus diye adamin kafasini yemis ondan" vs. tarzi muhabbet cumleleri

"ne kadar sessiz/sakin/ukala/duygusuz/acimasiz birisin"

"yaptigin pasta/pogaca ne kadar kotu olmus"

Sorulmayacak soru: "Neden bu kadar bencil bi insansin? Niye bu kadar art niyetlisin?"

Hic soylenmedi ve sorulmadi bana. Soylenmesin ve sorulmasin da. :)

Hobaaa, hayatımda bu kadar çok insanda kendimi görebileceğimi bilmezdim. Okudukça ifrit olduğum ne kadar çok şey olduğunu anladım.

@mayaa Benim meslekte de modelleme var (muhtemelen aynı modelleme değil) ama hassas noktama gelmiş. Modellemeyi en iyi biz biliriz :)

@neyleyim Sigara kullanan tanıdığım hiç yok galiba. Hiç aklıma gelmemişti bunu düşünmek, düşününce evet dedim ancak.

@oraleterya Bir gün metrobüste bilgelik bulacağım aklıma gelmezdi. Metrobüste giderken yanımda oturan kadınlardan biri "Modayı 3-5 sene geriden takip ediyorum. O eciş bücüş şeyler ancak gözüme düzgün görünmeye başlıyor" demişti. Düşüncelerimi bu kadar güzel söyleyen başka birini görmemiştim. "Bunlar bu sene çok moda yalnız" kısmında kendimi gördüm resmen.

@John Finn ve "Ne yiyelim". Bu soru da beni "Alacakaranlık Kuşağı"na gönderen sorulardan biri. Başka bir boyut, paralel bir evren açıyor. "Yemek nedir, uzayda yer kaplarsa yemek var mıdır, yemek varsa nedir, yemeğin sınırları nerede başlar ve biter, bu yenilecek yemek midir" diye sayıklamaya başlıyorum.

@douchebag Zaten 8 Mayıs'ta palto giyerek kişisel kış rekorumu kırdım. Biri daha yağmur derse, şemsiye ile kovalarım.

@sayns Geçen gün işyeri servisinden bir diyalog
Yanımdaki kadın: Yarın sabah sana bir uğramam gerek.
Ben: Yarın sabah izinliyim, sonra görüşsek.
Yanımdaki kadın: Aaa, neden izinlisin?
Ben: Bir işim var da.
Yanımdaki kadın: Ne işin var?
Ben: Bir yere uğramam lazım da.
Yanımdaki kadın: Nereye uğrayacaksın ki?
Ben: (Eşşeğin şeyine, yeter be)


@barbara herhalde barbara manken olan
Yine geçen gün asansörde bir monolog
Bir adet teyze: Kapıcı da karısından ayrılmış biliyor musun? E tabii, sizin karşı dairedekinin kızıyla fingirdedi adam. Sizin o karşıdaki de Mehmet Bey'lerle iyi arkadaştı daha önceden ama Mehmet Bey onlardan borç almış sonra onun kaynı borcu kumarda yemiş .......
(Bana ne be kadın)

Ben tezim için bir araştırma firması ile anlaşmıştım, anket başı 20-25 TL gibi bir şeydi. Dolu anket başına anlaştım.

Yaptıkları anket başına alırlar. Kota koyarsınız, o kotayı tamamlamaya çalışırlar.

Arkalı önlü bir siyasi ankete 1,5 veren yer biliyorum. 0,75 veren de varmış Ama bir ankatöre 0,75 TL derseniz size güler geçer bence. Firmasından firmasına değişiyor biraz. Sayfa ve soru sayısına göre de değişir. Adrese dayalı olup olmaması, ne tür bilgiler istendiğine(Katılımcı isim/soy isim telefon vs) bağlı olarak da değişir.

anket başı 20-25 TL çok fazla değil mi ? Benim maksimum 5-6 sorum olur maksat potansiyeli ölçmek. sanayi bölgesi için 0.75 , daha ufak market kuaför gibi işletmeler için 0,50 düşünmüştüm çok mu az ?

20-25 TL çok fazla ama arkadaş firma ile anlaşmış. Firma ile anlaştığı için, o 20 TL'nin 17-18 lirasını firma, geri kalanını anketör almıştır muhtemelen. :)

0.50 ve 0.75 çok az.

Bu arada örneklem sayısı da önemli bence.

Anketin içeriğinden dolayı olabilir. Firmalara uygulanacak bir anketti ve çok fazla şartlar vardı. Bu kadar filtreden geçince, o firmalara biz ulaşamadık ve uzmanlaşma gerektiren bir şeydi. Anketörleri bizzat eğitmek zorunda kalmıştım 2 tam gün boyunca. Belki de o yüzden öyle bir fiyat çekmişlerdir.

evet. sebebi o, aynı dil ailesinden olmaları.

Almanca-Kuzeydeki diller (Felemenkçe-Norveççe, (Fince değil) vb) ile İtalyanca-Fransızca-İspanyolca-Portekizce kuzen gibi. İngilizce ile Almanca yakınlığı da var. Bunun dışında, şu iki grup aynı aileden ve birçok ortak kelime sahibi olmasına rağmen çok benzer değiller ama tabii ki Türkçe'den daha benzerler. Dolayısıyla bu grupların arasında birbirine geçiş daha kolay oluyor.

Bir Portekizli İspanyolca konuşan bir İspanyolu az çok anlar, İspanyol İtalyanı az çok anlar, İtalyan Portekizliyi az çok anlar. Sonra hepsi Fransızca yazıyı az çok anlarlar, konuşurken biraz daha az anlarlar.

ingilizce almanca benzer. fransizca italyanca benzer. ingilizce fransizca da cok fazla kelime paylasiyor.

bu arada yazi benzer olabilir ama konusma cok farkli. o kizin anne veya babasi amarigalidir zira almanlar bok gibi ingilizce konusuyor.

bu arada irkla ne alakasi var yav.

germen dilleri (ing, alm, isv, dan, nor, hol)
latin dilleri (ita, isp, fra, por, romence)

bunlarin hepsi birbirine benzer ayni ailede. latin dillerinden ornek vereyim; italyada yasiyorum, hic ing ve ita bilmeyen ispanyol ev arkadasimla anlasabiliyorduk. 2 ay sonra benden daha fluent konusmaya basladi italyancayi. ayni sekilde portekizli ve romenler de 2 ayda ogreniyor direk kasmadan. ben de 6 ay kassam sakir sakir isp. konusurum diye dusunuyorum. gramer birebir ayni, kelimelerin yuzde 70 i ayni.

kardesim de fransiz dili edb okuyor, onun fransizca kitaplarini okuyunca anliyorum %65 civari (o kelimeler konusulunca bambaska bir seye donustugunden hic bir sey anlamiyorum konusmada, orasi ayri..)

ispanyolcayi unutmak istiyorsan italyanca oneririm. ikisi birbirine karisinda birbirlerini goturuyorlar. :}

İspanyolca bile İtalyancayı az çok anlar zaten (diyecektim ki siz de söylemişsiniz). Fransızca daha anlamlı. Zaten yakında arada iki dilde kelimeler söylersiniz ve hangisinin hangi dil olduğunu da unutursunuz.

bu durumda italyanca öğrenirsem ispanyolcayı kaybederim gibi bir durum oluştu ki bunu hiç istemem. peki fransızca beni delirtir mi sizce? ispanyolcadan çok mu zor? sözlük frankafonları iş başına:)

Subjuntivo'dan sonra hiçbir şey zor değil, sadece bazı yerlerde el'ler la'ya dönecek, la'lar le'ye dönecek ve geçinip gidecekler. En büyük zorluğu bir ton şeyin aynı okunuyor olması olacak, İspanyolca gibi açık ve net olmayacak fiil çekimleri (söylerken ve dinlerken; yazarken değil). Hatta, şimdi bir Fransızca gazete alsanız elinize 3-5 bir şey öğrenebilirsiniz.

fransızcaya başlayın istediğiniz zaman çekinmeden yardım isteyebilirsiniz. eğer çok ciddi yardım istiyorsanız boş vaktim olursa özel ders de verebilirim.

fransızca öğrenmesi zor bir değil hele ispanyolca gibi bir temeliniz var. muhtemelen başlangıçta biraz çaba gösterdikten sonra çorap söküğü gibi gelme ihtimali var

Tavsiyeler için çok teşşekkürler, noli will go for french , au revoir :)

Yarı ömür = (geçen zaman * ln 2) / ln (başlangıç miktarı/geçen zaman sonraki miktar) ile hesaplanabilir.

vay amk. lise 1 den sonra matematik görmedim ben hacı. yok mu internette programı falan.

Excel'de 3 satır sürer. Kompleks değil o kadar. Yazayım mı?

hacı sana zahmet olmazsa...

bu maddenin eliminasyon kinetiği ile alakalı.
sepia.unil.ch

çok sığ bir bakış açısı maalesef. taciz sizin sandığınız gibi sevimli bir şey değil.

zaten taciz denmesine sebep olan şey kadının rızası dışında gerçekleşmesi. ona bakarsan one night stand ilişki tecavüz oluyor senin düşüncene göre.
kadın yapılan o hareketten rahatsız oluyorsa tacizdir, olmuyorsa değildir; kıstas bu.

Yakışıklılığın kredisi sanıldığı kadar geniş değil; en fazla "Ya, bu beni kesiyor mu" kadar. Sonrasında yakışıklı da çirkin de aynı. Yerinden kalkıp bir yerlere giderken endişe ile arkana baka baka gidersin.

@baba jo, taciz tacizdir. kadının keyfine göre kıstas değişmez, kabullenme vardır. benim dikkat çekmek istediğim konu bu ikiyüzlülük zaten.

okurken utandım senin adına. Hayattan nasıl bu kadar kopuksun ki taciz algın bu halde?

Daha net cevap veriyim o zaman; doğru değil.

Hoşlanmadığın insandan, sen "olumlu" sinyal vermeden gelen etkiler "taciz"dir.

Bir insan beğenebileceği bir insana olumlu sinyal veriyor, manalı manalı bakıp gülümsüyorsa bu insan çirkin de olsa yakışıklı da olsa karşılık veren bir bakışı, bir hareketi taciz sayılmaz. Ama benim uzaktan yakından alakamın olmadığı, çoğu zaman babam/dedem yaşında bir şerefsiz, benim gönlüm/rızam/isteğim/ilgim olmadan benimle bu tarz bir iletişime(!) geçiyorsa bu elbette tacizdir. Burada akla aykırı bir durum görmüyorum. Siz nasıl gördünüz anlamadım.

taciz tacizdir, sıçarım gülüşüne, tipine, boyuna, posuna. saçmalamayın ya.

Külliyen yanlış ve bu konuda hiç empati kuramadığınızın kanıtı olmuş.
Taciz cinselliğin tamamen dışında bir olaydır kadın açısından. Hatta çoğu kadın tacizcisinin yakışıklı olup olmadığına-tipine bakamaz baksa da kafasında kalan sadece eşgalidir. Taciz eden nasıl birisi olaursa olsun kadın kendini sömürülmüş hissedecektir ve psikolojik yönden zor bir sürece girecektir.

@mayaa, kişiliğimin analizi için sağol da soruya cevap vermen gerekiyor format olarak.

taciz: isim Ahlaksızca, ulu orta veya gizlice söz ve davranışlarla karşı cinse eziyet etme, tedirginlik ve sıkıntı verme.

bir kadını senin ellemen tedirginlik yaratıyorsa, sıkıntı veriyorsa tacizdir. brad pitt'in ellemesi tedirgin etmiyorsa, sıkıntı vermiyorsa değildir; bu kadar basit. o kadının kimden rahatsız olup olmayacağına da kendisinden başka kimse karar veremez.

@megalomaniac, @baba jo, taciz geniş bir terim tabiki. ben içinde daha az cinsellik bulunan eylemleri kastediyorum. biri durduk yere g.tümü mıncıklasa bende hoşnut olmam. başlıktaki entarileri biraz okudum. hatunu sadece kestiği, sadece arkasından yürüdüğü için sapık ve tacizci ilan edilmiş erkekler. bende diyorum ki bu erkekler çirkindir. yakışıklı olsa tacizci olmaz.

Ek olarak, günün birinde, normalde yolda pek rastlayamayacağınız kadar yakışıklı ve iyi giyimli (takım elbiseli, uzun boylu, filinta gibi) bi adam tarafından tacize uğrarken, en son kendimi onun boğazını sıkarken ve onu da ellerimden kurtulup ayakları poposuna vura vura kaçarken buldum.

Bilginiz olsun diye anlattım. Bu işin tiple bir ilgisi yok. En fazla, dediğim gibi önceden beğendiği/baktığı bi adamın buna karşılık gelen bir davranışından rahatsız olunmayabilir (o da davranışının boyutuna göre). Ötesi, yukarıda anlattığım şekilde ilerliyor.

şakaysa komik değil ciddiyse çok komik.

dediğine göre bana, kalçama dokunmak suretıyle kendı apartmanımda saldıran (tacız demeyın dokunmalara lutfen, cınsel saldırı sucu bu) o her kadının hayalını kurdugu kol ve karın kaslarına sahıp, esmer adama aşık olmam gerekiyordu.

bak düşününce göğsüme dokunan çocuk da uzun boylu, beyaz tenli, kumral, çok tatlı yüzlü bir şeydi.

şimdi düşündüm de, bunları başımdan geçen olaylar listesinden çıkarayım ben. geriye laf atmalar ve bakmalar kalsın, çünkü o adamlar ağır çirkindi.(!)

iyi misin abicim sen, kafan nerede? tacizi veya cinsel saldırıyı şaka mı zannediyorsun? sokakta yürürken gördüğümüz güzel adam yanımızdan laf atıp geçince koltuklarımız mı kabarıyor ''ayyyy kıvanc tatlıtug'a da benzıyordu yaaeee, çooaakk tatlıı!!'' mı diyoruz?

sanıyelık bakarsa dediğin ayrıma gidilebilir belki. nasıl sen kendı hoşlanmadıgın kızlar sana bakınca bundan (çogalma gudun, en ıyı esı bulma ) geregı hoslanmıyorsan, bız kadınlarda da var böyle bır sey. ama yaşını başını almıs adamlar degılse bana bakan, kımın baktıgına takılmıyorum.

bırkac sanıyeden fazla bakıyorsa, takıp ediyorsa, laf atıyorsa, dokunmaya calısıyorsa hepsi gözümde aynı. paket önemsiz.

Fiziksel temas olmasa bile dediğin doğru değil katılmıyorum sana.
Birini gözüyle yemek kim yaparsa yapsın tacizdir bana göre. Ben her türlü rahatsız oluyorum. Lüks arabasıyla yavaşlayıp bakış atan yakışıklısı da askerde haftasonu iznine çıkıp aylak aylak bakınanı da aynıdır benim nazarımda.

mesele yakışıklılık çirkinlik değil, rızadır.istemiyorsam ve rahatsız oluyorsam tacizdir.
istiyorsam flörtleşiriz istediğim yere kadar. karşılıklılık esastır yani.
lisans bitirme konum. literatür bunu der.

Kufur etmek istemiyorum. Kafa yapinin da dogru duzgun aciklamalari anlayabilecek durumda oldugunu dusunmuyorum. O yuzden he haklisin.

Kendime birak git dedim ama yazmazsam icimde kalacak. Insan bile degilsin.

Degil. Boyle sacma sapan dusuncelerinizi ulu orta yazmayin bari. Hangi dag koyunde ediniyosunuz bu fikirleri merak ediyorum.

mantık doğru, çıkarım yanlış. Kadın karşılık veriyorsa zaten taciz olmaz. Karşındaki kadın etkilenmişse flört edebilirsin, etkilenmediyse kadının rahatsız olduğunu anladığın halde sürdürüyorsan taciz olur. "Sadece çirkinler yapınca taciz oluyor ühüü :(" diye acitasyon yapmaya gerek yok. Etkilenmediğin bir kadın sana ısrarla yazarsa sen de rahatsız olursun, güzeli yaparsa hoşuna gider. Mantık aynı, kadını baz alınca yargılamanı niye değiştiriyorsun.

anlıyorum ama doğru değil.

tamamen yanlış, kusura bakma ama terbiyesizce olmuş.

yanlış.

dün gece saatlerinde ortaköy'de 2 kız arkadaşla yürüyorum. yanımızdan geçen araçtan sözlü taciz ederek basıp kaçtılar. adamları görmedik bile ama kızlar titrediler korkudan. bunu açıkla istersen bir de.

kendinden bu kadar emin olmak için ne yapıyorlar abi size ya..
doğru mu değil mi diye soruyor bir de.

-Bir kere kadını zaten kafadan genellemişsin. yanlış!
-Sonra da erkeği 2 şekle sokup kategorize etmişsin. yanlış
-Yani şuna eminim ki, süper yakışıklı bir adam "x" bir hatunu fortlasa, senin deyiminle, 10/9 u basar tokadı. bu da yanlış!
Son olarak harbiden zerre akıl kırıntısı kurgulayıp bağdaştıramadım ben.
Taciz bir psikolojik baskıdır en hafifiyle.
not: Erkeğim.

yanlış ötesi hatta, çıldırıyorum burada. o kadar kötü durumdasın ki sen ve senin gibi kişilere söylüyorum. ilişkilerinizde ne mutlu olabiliyorsunuz, ne mutlu edebiliyorsunuz. nasıl bir darbe yedin kadınlardan, nasıl bir travma yaşadın da utanmadan şu entryi girebildin? ben okurken utandım, sen yazarken utanmıyorsun. türk kadını ağır çirkinmiş, lafa bak. brad pıtt siniz hepiniz zaten. şu özgüveninin kaynağı nedir acaba merak ettim gerçekten. bir de yakışıklı erkeklerden gelen tacizlere ses çıkarmıyormuşuz. bu nasıl bir cümle ya? anlamıyorum ne yiyorsunuz, ne içiyorsunuz da böyle oluyorsunuz?

elime fırsat gecse cok ciddi söylüyorum seni ve senin gibileri ateşe atıp yanmanızı izlerim.
ama tabii ki ateşe atanlar cok güzel kadınlar olacaklar. o zaman kesin cok hosunuza gider. artı romantik bi de.

yanlış.

Yazdığın kadar olmasa da çekici erkeğin girişken ve özgüveni yüksek olarak nitelendirilecek hareketlerinin vasat adamdaki karşılığı taciz olabiliyor.

arnold schwarzeneger +1

yakışıklı erkeğin kredisi daha fazladır.

Biraz haklısın biraz haksız.

Yakışıklı erkeklerin kesmesiyle deliren arkadaşlarım var. ''Şu çocuk yarım saat beni kesti ya .ss'' şeklinde ve bundan gururları okşanan kızlar bunlar. Tipsiz, ezik, yaşlı vb biri yarım saat baksa olay çıkarırlar. En azından terslerler. Üzgünüm, ama gerçeklik payı var bu yorumunun.

Kendi adıma konuşacak olursam elbette ortalama bir Türk kızı olarak ben de her çeşit tacize maruz kaldım. Hiçbirinde de ne yakışıklılığına dikkat edecek halim oldu ne de hoşuma gitti. Bazı bakışlar var küfürden beter. Bazı sıkıştırmalar, dokunmalar var etkisi tecavüz gibi. Ki çok küçük yaşlardan itibaren maruz kalıyorsunuz bunlara.

Kendi adıma katılmıyorum yazdıklarına ama dediğim gibi gerçeklik payı olduğunu da biliyorum.

@arnold schwarzeneger reis ve parmak bastığım noktayı anlayan arkadaşlar kısmen haklı bulmuş beni. entry hakaret içerdiği için burada hakaret edilmesini anlayışla karşılıyorum tabiki :) herkese tek tek cevap veremiyorum kusura bakmayın ama yorumlarınızı (beni linç etme, yakma düşüncelerini saymazsak) dikkate alıyorum. teşekkür ederim cevaplar için.

taciz iğrenç, aşağılık bir şey fakat yazdığın da tamamen yanlış değil. tacizci yakışıklı ve paralı olunca bazı kadınlar tacizi ilgi olarak görüp müsamaha edebiliyorlar.

yanlissin bro. bakmayi falan tacizden saymiyorum ama isin icine fiziksel istenmeyen bir temas girerse yakisikli cirkin fark etmez.

Yanlis.

Once kurlasma ve tacizin farklarina calis.

Sonra da bir kac kere elle, nefesle, koseye sikistirilarak taciz edil. Sonra konusalim bu konuyu.

##fiziksel olarak aciz taraf olmalisin. Tacizcinin istedigini istedigi sekilde yapabilecegi hissini butun hucrelerin hissetmeli.
Ortalama turk kizinin 2 kati cussede olup fikir yurutemezsin mesela.

bir de utanmadan buraya yazıp fikir soruyorsun demek ki cidden düşünemiyorsun. cevap: değil. taciz kimden gelirse gelsin iğrençtir, mide bulandırıcıdır.

bakış, kesme falan demişsin. bakıştan rahatsız olan vardır taciz algılar ve hoşnutsuzluğu anlayan kişi bunu kesmelidir. ama hoş bulan kızlar da olabilir elbette. arkasından yürümek desen bana göre polise şikayet etme nedeni ama yine bir üniversite kampüsünde orda burdaki durumları hayal ediyorsun sanırım sen evet ilgilendiği kişi bunu yaparsa hoşuna gidecek kız da elbette vardır.

sorun şurda: sen taciz başlığına gidip genelleme yaparak tacizciniz yakışıklıysa laf etmiyorsunuz ya köftehorlar diyorsun. taciz diyince geniş bir eylemler bütününden bahsediyoruz. bakıp durmak da taciz 25 kişi tecavüz etmek de... bu durumda senin sözlerinden tecavüze uğrayan bir kadın, adam yakışıklıysa bunu sorun etmez anlamı da çıkıyor. bir düşün bakalım, sence böyle bir şey senin başına gelse hoşuna gider mi? (erkek çocukları da tecavüze uğruyor bildiğin gibi) tepki gördüğün kısım bu. kızın hoşuna giden herhangi bir davranış onu zaten taciz kategorisinden çıkarır. o yüzden tamamen yanlışlardasın.

çirkinim ve tacizciyim demişsin entry'de. düşüncelerin çirkin ve bu kafayla sağlıklı bir ilişki kurman zor gibi duruyor. tacize devam edersin ancak.

@merena, yanlış da olsa fikrimi belirtme özgürlüğüm var, bunun için utanacak değilim. tacize uğramış olman bana çemkirme hakkı vermiyor sana. beni de travestiler bi çok kez taciz etti, homofobik biri için kabus olan bu durum benim için, la bi git amk ahaha şeklinde sonuçlandı.

bu benden bağımsız bir olay. kişiselleştirip ben sıkıntı yapmadım kimse yapmasın demek ve bunun üzerinden genellemelere gitmek çok duyarsızca. ama bunu anlayabilecek yapıda bir insan olmadığın belli. saygı, görgü meselesi. anlayabileceğini de sanmıyorum bunları bu yaştan sonra. allah etrafındakilere sabır versin senin gibilerle hayat zor.

@merena, karakter analizi için teşekkürler ♥

Tamamen senin şahsi öz kompleksli ve çirkin oluşundan doğan bir bakış açısı diye düşünüyorum.

kaygısızlar.

tatlı hayat
yedi numara
işler güçler

Kaygısızlar + 1

kaygısızlar
baskül ailesi
oğlum adam olacak
sıdıka
7 numara
ve dış kapının mandalları

sıdıka ve tatlı hayat. Hala ara ara izliyorum ikisini de.

Tatlı kaçıklar da iyiydi zamanında..
Bizimkiler ise efsane..

ekmek teknesi
kaygısızlar
baskül ailesi

bizimkiler'e çocukken gıcık olurdum. artık pazar günleri kahvaltıda youtube'daki bölümlerini açıp izliyoruz. bildiğin komik diziymiş. durum ya da öykü yönünden bir cacık yok ama karakterler feci komik.

tatlı hayat
yedi numara

kaygısızlar

Ayrılsak da beraberiz
Nasıl evde kaldım

Avrupa Yakası(Ama sonlara doğru bozdu)
Tatlı Hayat

Ayrılsak da beraberiz (ilk bölümleri)
En son babalar duyar (ilk bölümleri)

avrupa yakası, yalan dünya, bizimkiler, geniş aile, istanbul'un altınları.

nasıl evde kaldım

7 numara

tatlı hayat

mayaa + 1

daha ötesi yok. diğerleri tırt.

yedi Numara
bir yastıkta

Yedi numara


Eyy gidi gunler...

Karakterimde bir şey değişmedi. Sadece planlı programlı ve daha mutsuz bir insan oldum.

ilk başladığımda işine önem veren bir adamdım. şimdi sikerler diyorum.

insanlara da önem veriyordum ayrım yapmaksızın. şimdi sikerler diyorum.

Huyumda suyumda hiç bir değişim olmadı hemen hemen. Bunu en çok birlikte mezun olduğum kişilerle buluşunca anlıyorum ve onlara göre bayağı genç görünüyorum. Hatta, onlar da bunu söylüyorlar. Ama şu oldu, yaş almakla ilgili değişimleri yaşadım. 5-10 yıl öncekiyle aynı davranılmıyor da, bunun benim açımdan işle ilgisi pek yok gibi.

Buna en büyük katkının kendimle en ufak bir ilgisi yok, tamamen iş ortamından geldiğine inanıyorum. "Biz bir aileyiz" klişesine bağlamak istemezdim ama gerçekten aile gibi çalışıyoruz. Akşam yemeklerine birlikte gittiğimiz oluyor. Bu da şansın denk gelmesi, fanusun içinde gibi yaşıyoruz. Sürekli bir "Hadi, hep birlikte şunu da yapalım, bunları da çağırsana. Şimdi de bu atraksiyona girelim" havası var. Fesat, kuyu kazıcı, kafa ütüleyici tipler hiç sevilmiyor ve anında soğuyorlar insanlar onlardan, "Günaydın"la geçiştiriliyorlar sadece.

değişimlerden kendimi korumuyor, ortam şartlarına uyum gösteriyorum.

idealistlik mükemmeliyetçilik bu gibi takıntılardan kurtuldum. koyveriyorum rahvan gidiyor..

aslında huy ve karakter pek değişmiyor. sadece zorunlu maruz kaldığınız çevreye karşı etkileşimler hayatınıza da yön verebiliyor. ama genel olarak iş ve özel hayatımı çok iyi dengeliyorum diyebilirim. Zaman mefhunu daha iyi kullanmak zorunda kalıyorsun...
(bkz: zamania)

editasyon olarak: iş yerimden 3 kişi ile dışarıda da görüşüyorum.

Cıvıktım o bitti gitti...mutsuz bir insan oldum
Eskiden de gülmeme rağmen iş hayatından sonra sebepsiz gülmeye basladım..

daha huysuz ve sinirli olduğumu düşünüyorum.

karakter ve huylarımda herhangi bir değişiklik olmadı. sadece daha düzenli bir hayatım oldu. iş hayatı beni mutsuz yapmadı hem. kendi mutluluğumu işimde de yaşıyorum.

ha bir de benim kahkaham değişti yalandan güle güle. kötü adam kahkahası atıyorum artık :)

pek değişim olmadı.

askerlik etkiledi beni biraz. "ben mi yapayım?" insanları yüzünden hayata bakış açım değişti :)

ilk sene eşek gibi çalıştım
ikinci sene olum ben neden eşek gibi çalışıyorum diye düşünürken geçti
üçüncü sene sikerler modundayım, kafama uymayan proje gelirse he deyip geçiyorum

sonuç olarak daha mutsuzum, üniversite hayatını mumla arıyorum

hümanizmin doruklarında yaşarken,sadist,narsist bir insana dönüşümümü dehşetle izlemekteyim.

insanlara güvenmemeyi öğrendim.