ankara'da deniz olmadığı için pratiğim yok yalnız
teorikte en son hafta sonu yasak hafta içi de denetim olacak dendiğine göre h.içi çok şeyapmayacaklar. belki polis/zabıta sorar dersinki ebe übe bırakır. net bi yasak yok çünkü

Kafalarina gire ceza kesenezler di mi?

yasak, polis / bekçi gelip uyarıyor.

eğer dinlemeyip devam ederlerse kabahatler kanunundan ceza kesebilirler.

Yasak, kafalarina gore ceza kesmiyolar. Kanuna gore ceza kesiyolar.

Yasak. Evvelsi gün bizzat uyarı aldım ekip otosundan.

haftasonu yasak haftaiçi değil diye biliyorum.

Moda sahil, dün: Yürümene laf eden yok, oturayım 2 dakka soluklanayım dersen anında dibinde zabıta belirip "devam et" diyor.

bu akşam 7 gibi moda sahiline inecektim kadıköy anadolu lisesi tarafından biri polis geri gönderiyor dedi, inmedim o yüzden.

yasak, bazi sahillerde giriste bant falanda cekili, sansliysan polis zabita sadece uyariyor, ceza kesende varmis galiba haberlerde

Büyükçekmece'ye inin bence.

istanbul'da yaşamama rağmen beylikdüzü'ne bir kaç defa gittim. (bi daha gitmem umarım) 5m migros tarafları güzel gibi geldi bana. dışarıdan güzel görünen siteler var. yaşam nasıldır bilmiyorum ama esenyurt tarafından iyi olduğu kesin.

Yakuplu Mah. Ama Hasırcılar Residance’ın arka tarafına bakın. Orası sakin bir mahalle. Aileler var, yollar sokaklar geniş. Ve kiralar ucuz. Sitede bi yer bulursanız çocuklar sitede oynar :)

Beylicium arkasındaki sitelerde üç sene yaşadım. Büyükşehir Mahallesi olarak geçiyor. Özellikle akşamları serin havada çıkıp yürüyeyim diyorsanız epey güzel yerler. Alışveriş merkezlerine, fırına mırına yakın. İstanbul'da etrafta ağaç ve park görebileceğiniz ender yerlerdendir. Çocuk nüfusunun fazla olduğu bir yere denk gelirseniz yazın gürültüden kafayı yiyebilirsiniz.

Ben oradayken metrobüs henüz Beylikdüzü'ne kadar gelmemişti. Geldikten sonraki son durumunu bilmiyorum.

bizimkent ve beykent iyidir, migros' un arkasindaki yerlerde iyidir, marmarapark tarafina bulasma, o seridi sil komple aklindan tuyapa kadar

beykent +1 adnan kahveci iyidir, kiralar denilen gibi biraz yüksek güzel bir site bulursan öncelikle aidat sor.. gürpınara yaklaştıkça kiralar biraz daha uygunlaşıyor.

Benim erkek kardeşim var İsviçre'de ama hafif atlatiyor. Annemin bir arkadaşı yine geçiriyor ama hafif hatta tek semptomu koku ve tat duyusu kaybiymiş.

Ingiltere'de teyzem, kuzenim, dayim komple kaptı; teyzem 63 yaşında diğerleri 30lu ve 40li yaşlarında. Onlar da çok şükür hafif geçiriyor. Biz kardeşimin hasta olduğunu söyleyince söylediler, korkmayalım diye söylememisler ve annem her gün konuşmasına rağmen farketmedi. Öyle normal gecirmisler.

Evet, yoğun bakım ve ölüm var ama hafif geçirenler de var

New york'ta bi tanidigin dayisi vefat etti. Ailesi cenazeye katilamadi izin cikmadigi icin. (5 kisi 2ser metre arayla kilmislar namazi. Video atmisti)

yani benimde iki arkadasim kapti, agir atlatiyorlar, ikiside nasil nerede kaptigini bilmiyor ama ölüm görmedim henüz cok şükür

var.
henüz vefat duymadım çok şükür.

ve ne yazıkki evde karantina önerisi ile hastaneye alınmadılar. çünkü kapasite yok. umarım bu şekilde tedavilerini tamamlayabilir ve iyileşirler.
resmen şansa işte.

bir de her şüphelenen ya da -belirti göstermediği için- şüphelenmeyen insan test imkanına erişemiyor. belki sandığımızdan daha çok ama haberimiz şimdilik yok.

resmi olarak koyulmuş bir teşhis yok. annem ağır sayılabilecek bir grip geçirdi yakın zamanda, bir hafta boyunca yataktan çıkamadı ama sonrasında hızlı bir şekilde toparladı. bu süreçte hastaneye bile gitmedi. onun dışında sağlamız sanırım.

yakın zamanda anneannem ameliyat oldu, dedem ise 80'ini aşmış ve ciğerleri sorunlu bir adam. haliyle ailem benim gözlerimi yaşartacak, benim gibi saykoyu bile solda sıfır bırakacak çok sert önlemler alıyorlar. tedarik için sokağa yalnızca dayım çıkıyor. geldikten sonra poşetlerden kıyafetlere kadar her şeyini dezenfekte ediyorlar. çok şükür bu süreçte evde kalma şansına sahiplerdeniz, o açıdan ailemde şimdilik bir şey yok. ben farklı şehirdeyim ama biz de evden çıkmıyoruz market dışında.

anam babam sevgilim ve birkaç arkadaşım dışında zaten "tanıyorum" diyebileceğim birisi yok. şu an için biz kapmadık gibi.

@şisko deli,
mahsuru yoksa detay verebilir misin?
hangi sehir, hangi hastahane?
tani tedavi sonuc nasil gelisti?
baslangic bitis kac gun surdu?
cenazede farkli seylerden bahsediliyor, neler yasandi?
kalanlarin izolasyon veya hastalik durumu ne?
hastalar ne kadar agirlasti neler yasandi?
bunlarin hicbirini birebir ornek olay olarak bilmiyoruz, sadece hergun sayi duyuyoruz ve twitter da falan surdan burdan bir iki video

Ben de kabullenmiş değilim bunu ama büyük lider Sylvanas Windrunner şunu demiş : "in the end, death claims us all" o yüzden delirmenin pek yardımcı olacağını düşünmüyorum, önlem alıp beklemekten başka yapacak bir şey yok.

demirel babanin bir sozu var " meseleleri mesele etmezsen ortada mesele kalmaz"
şakasi bir yana, tamam ölüm falan oluyor ama cok abartildi bu olay medyanin vasitasiyla, sen normal hayatina devam et, mumkunse temizlige bir tik daha ozen goster yeter, gerisine de ne olacaksa olsun de, ne bu telas ya, yaşa hayatini gitsin, zaten bombok dunyada bombok bir hayat yasiyoruz, baska bir alemin cehenneminde gibiyiz, gitsen ne olur kalsan ne olur, ne bu hayat korkusu yasam sevgisi..
normal hayatini yasa ne olursa olsun ki biseyde olmaz, ihtimal hala milyonda bir degil..
boyle bakarsan ne panigin kalir ne atagin

@alttaraf bundan 6 ay önce olsaydı ölmek umrumda olmazdı. ama son 1ayda yurt dışından iş teklifi aldım, 6 senedir uğraştığım bir şeyi elde ettim ve sürecim başladı, süreç başlayınca erkek arkadaşımla 2021'de evlenecekken onu öne çektik ve mayıs'ta gün aldık, o askere gitti ve her şey tepetaklak oldu. eğer elde ettiğim bir başarı, mutlu olmak için bir umut olmasaydı elimde hayatımın bir anlamı yoktu.

temizlik açısından da zaten obsesif komplusif bozukluğu olan biriyim, şu an tüm dünya benim gibi yaşamaya çalışıyor ama benim normalim buydu... daha fazlasını yaparsam cildim yere düşecek yavaşça

çok büyütmüşsün. daha 25 yaşında ne gördün ki bu hayatta. 70 yaşındaki baban/deden darbe toplu ölüm, katliam herşeyi gördü. 1 seneye her şey unutulur. 34 şehidi veya elazığ depremini hatırlıyor musun?

bunu yapma ihtiyacı hissedeceğim biriyle sevgili olmazdım.

üğpoıuytrewq +1

Hiç yapmadım ama keşke yapsaydım.

erkekler bu testten hep kalir, o yuzden sansini zorlama uzulmek istemiyorsan, bu testi gecen adamida sakin birakma eger yaparsan:)

Ben evine eskort yollarım direkt

Ben peruk takip evine eskort gibi giderim.

Bruce+1

asla yapmam. ama bana bi kere yapılmıştı. bence bunu yapan biriyle de birlikte olunmamalı.

bu şekilde sınamam için önce kalem kutusunu çalıp saklamam sonrada saçını çekmem lazım.

No, hiç yapmadım, yapmam da.

Bence yapmayınkalıe bu testtensiz üzülürsünüz

test ettim zaten, testten kaldı. Öyle resim isteme aşamasına falan getirmedi ama kapıları da kapatmadı. Sonra benim olduğumu öğrendi, ne biçim kız arkadaşsın, artık sana güvenemem dedi:)

Ölçerdim. Bunu çoğu insan yapmıştır.

hiç yapmadım yapmam

sevgilinize corona testi yapar mıydınız olarak algıladım soruyu. sonra da test sonucu pozitif çıkarsa devam eder miydiniz şeklinde.

ederdim heralde.

nayır. n'olamaz.

cidden, yaş kaç?

bagajı almazlar.

Ozellikle THY genelde 1 kilo fazlasina goz yumuyor, ama garanti degil tabi. Nasilsa 1 kiloyu odetmezler diye hareket etmeyin yani.

Eger odemenizi isterler ve odemezseniz de yazildigi gibi bagaji ucaga almazlar.

bagajini almazlar net, ama idare et falan dersen 2/3 kiloyu bile idare ederler, kime gittigine bagli, erkeksen bayana git ya da tam tersi, iceriden biri olarak soyluyorum, kapiş

uçuş kartını vermiyorlardı eskiden. Şimdi online uçuş kartı olunca da bagajı almıyorlardır herhalde.

samsungta yukselebildigin kadar yuksel, samsung satar..
note serisinden yurumeni tavsiye ederim

@alttaraf, birkaç senedir telefon piyasasını hiç takip etmiyorum. hissiyat olarak artık samsung diğer çinlilerin gerisinde kalmıştır diye düşünüyordum. yanılıyor muyum?

yalnız samsung 1800e hepsiburadada satılıyor. sen 2750 ödicen. iyi düşün telefon işini.

hocam bu isten nakit para girisi disinda bir artiniz yok, cok zarar edersiniz

samsung+1 diyorum

En kolay bunların arasından samsung.Normal zamanlarda apple.

Anlamı olmayan bir şeyin saklanması da anlamsız geliyor. Halen bir şeyler hissettiğini düşünürüm. Kimseye tamamen güvenmem. Bu durum o güveni biraz daha düşürür. Kimsenin sonsuz kredisi yoktur ve tüm bu tutumlar özneldir.

Anlamı olmayan gelip geçmiş bir şeyi neden saklar ki bir insan? Bu yüzden hoşgörüyle karşılamam.

Tutması neyse de ara ara bakması, ne bileyim çok olumlu değil gibi.

belliki gecmis hala gecmemis, dogru degil, hoşta degil, bir karar vermeli, sen unutma ilaci degilsinki, ha cok seviyorsan beklenirsin, katlanirsin, sabredersin ama o kadar vurgun degilsen adamakilli konusmak lazim gelir

Valla insanlarin anilariyla kurduklari iliskiler degisik degisik
Bazisi hicbir seyo silmeye kıyamaz, bazisi bazi seyleri atamaz. Durup durup bakmiyorsa ve benim gorebilecegim yerlerde mal gibi birakmiyorsa sikinti yok herkesin gecmisi bir yerlerde durabilir. Sonucta o fotograflarda kendisi de var niye silsin. (Ben de hic silip atmiyorum duruyor bir yerlerde ergenligimden beri bir seyler.)

Bilgisayarımda beş sene önceki sevgilimin, telefonumda iki ay önceki sevgilimin fotoğrafları duruyor. İki ay önceki sevgilim, beş sene önceki sevgilimin fotoğraflarına denk gelip silerdi de öyle azaldı biraz.

Ben üşengecim de, istisnalar kaideyi bozmaz.

Tutması için bir şey demem belki gerçekten bir şey hissetmediği için silmemiştir diye düşünebilirim ama bakması ciddi sorun.

o fotoğrafları tutmak tam bir mallık tutan insan da ilerleyemiyor. şimdi bir sebepten eski fotoğraflarıma bakmam gerekti aradan çıktı yine 1-2 tane onları da sildim. ayrılık sebebi net +1

bende hala eski erk.kız. fotoları duruyor hatta beraber cekıldığımız fotolar bile. kimse buna karışlamaz. ben o ınsanlarla bir şey yaşadım tabii ki anlamı var. ne demek anlamı yok. bu benim ilişkilerime gösterdiğim saygıdır. ayrıca ona saklamak denmez. korumak denir. ve silmek saygısızca bir haraket olur.

fotograflara neden baktığı hakkında bir çok fikrim var fakat hiçbiri bi şey kanıtlamaz. bu durumdan rahatsızsa neden baktığını ona ne hatırlattığını sormalı. tutması ıcın ıse yukarıda belirttiğim gibi.

www.sabihagokcen.aero

cikolata da sorun yok ancak sivi kisiti 100 mg, el bagaji hakkin kac kiloysa o kadar cikolata koyabilirsin:)

çikolatada sorun yok diyenlere yanlış söylüyor, çikolatanın hatta çay ve kahvenin bile sınırı var.

eğer free shoptan almayacaksanız el bagajınıza alkol alamazsınız, dışardan alkol alacaksanız da sınırlar aşağıdaki linkte var, o bagajı mutlaka aşağıya vermeniz gerekecek.

www.sabihagokcen.aero

Demlik poşeti ise doğuş earl grey kullanıyorum.

lipton earl grey iyidir

lipton siyah inci, özellikle demlik poşeti

It follows :)

www.youtube.com

Funny Games - 1997, Haneke

Kuzuların sessizliği

The Others

yarısına kadar dayanabilirsen sonrasında mükâfatını alırsın.

www.imdb.com

insan kırkayak

Eden Lake

en son uncut gems'de epey gerildim.

life

On my skin gerilim değil ama strese sokuyor bayağı

izlememissen tabiki SAW 1/8 , mukemmeldir malûm

Hereditary. bir suru de odul almis oyle her korku filmine benzemeyen bir film. ayni yonetmenin daha sanatsal midsommar diye bir filmi daha var ki bence daha guzel.

whiplash

Hereditary
Midsommar
Insidious
Conjuring
The Tenant
Ils
As Above So Below
The Invitation
The Changeling 1980
The Wailing
The Descent
Assault on Precinct 13 1976

Get out

ikisi arasında ted derim.

bir de, istek vakfı hem eskisi gibi değil, hem de eskiden de şube şube kalitesi farklı olabiliyordu.
semiha şakir ve belde aynı değildi mesela bizim zamanımızda.
daha iyi/daha kötü dendiği oluyordu.
ted biraz daha prestijli en azından.

ted tabiiki, galatasaray mi diyarbakir mi gibi bir soru olmus..
ted varsa gerisi teferruattir, bircok universiteden iyi bi okuldur, fiyatlarindan anlarsin

istek vakfi anaokulunda taciz iddialari vardi, okul yönetimi üzerini örtmeye calismisti. her calisan tacizci olur demiyorum ama yönetimin tavrı benim icin belirleyici olurdu.

Pasaport önce, sonrasında bagaj kontolü yapılıyor. Diğer türlü bir uygulamayı hiçbir havalimanında görmedim açıkçası.

havaalanina giriste bi guvenlikten geciliyor. sonra pasaport kontrolu, oradan guvenlik. zaten pasaporttan cikinca direkt siraya giriyorsunuz guvenlik icin.

@gordons
diğer türlü uygulayan bir çok eu havalimanı var. önce güvenlikten geçersin. sonra içeride international uçacaksan pasaporttan geçersin.

ilk girste bagaj, sonra pasaport, sonra tekrar bagaj ve tabiki sizde..
not: işyerim..

bence aklinda kalmasin, git, birkac saat uyku her zaman telafi edilir

git derim iş görüşmesi tecrübesi olur. şirket hakkında bilgi edinirsin iyi kötü.

"lakin sozlukkte ve bu mecrada olan nisbeten A ve B kategorisinden olan, az cok okumus yazmis belli bir bilgi/birikim/kultur sahibi insan neden ve nasil olurda oturup ciddi ciddi Survivor, Masterchef, Yemekteyiz, O Ses Turkiye ve adini sanini bilmedigim nice baska yarisma mi neyse ne idugu belirsiz seyi niye izler?"

A/B kategorisinde insanların bu yapımları izlediği verisine nasıl ulaştınız mesela? tanıdığınız ve A/B kategorisinde olduğunu düşündüğünüz 10 kişi bu yapımları mı izliyor?

yani A ve B den kastim , bircogunun universite mezunu ya da ogrencisi oldugunu dusundugum sozluk ahalisi ve bircogunu tanudigim plaza insanlari..
yani okuma yazma bilen herhangi birinin bile bunlari izlemesi bana cok sacma geliyor, tipki biraz tefekkur etme potansiyeline sahip bir insanin bir tanriya inanmasini anlayamadigim gibi, o baska bir mesel gerci..

hangi bahaneyi kabul edersiniz peki? söyleyin onu sunalım.

yıldırdınız ya yeminle. canımız öyle istiyor ondan izliyoruz.

aynen öyle, katılıyorum dediklerine. kafa dağıtmanın da bir adabı var, önce kafaya bakarım kafa mı diye, sonra dağıtmaya bakarım dağtokdfsdg

kimsenin ne izlediğine kimse karışamaz lakin harbiden de acun'a düşecek kadar bir sürü kabul edilebilir saçma şey var bu hayatta ya... bilemiyorum, anlam veremiyorum...

@anarsika, bahane aramiyorum, sebep ya da mantik ariyorum diyelim

Sozluk tayfa A ve B mi oluyor :)
Bence kafanızdaki sınıflandırmalarda sorun var.

@thelollok, classifikasyona cok takilmayalim, bir sekilde murekkep yakamis insanlar toplulugunu belirtmeye calisiyorum, isteyen istedigi sekilde ayirsin, mesele o degil, insaat/konfeksiyon iscisi ile agri cecen universitesi de olsa master yapan iki kisiyi ayirmak icin diyorum bunu

valla ben dayanamıyorum. televizyonla hiç alakam yok ama arada denk gelirse bu tip şeyler hızlı hızlı geçiyorum.
bu tip hafif tabirli şeyler ortalamaya hitap ettiği için seviliyor sanırım. izleyene bişey demiyorum ama benim zerre ilgimi çekmiyor.

ben de hiç anlamıyorum valla. bir kere bile oturup izlemiş değilim hiçbir programını. hiç de ilgimi çekmiyor hiçbiri, heyecanlı da gelmiyor. zaten hepsinde de reyting için salak salak tipler dolu.

Masterchef'i yurtdisi versiyonunu ve O Ses Turkiye'yi ilk ciktiklarinda 5-6 bolum izledim ve cok zevk aldim. Cunku bunlar cok basarili TV eglenceleri. bilgi/birikim/kultur anlaminda bu ulkenin onbinde 1'lik diliminde yer aldigimi da soyleyeyim.
Bunlar ne idugu belirsiz degil, bizi insanlara, kulturel zenginliklere yakinlastiran, siradan insanlarin hayatini olumlu etkilemis guzel produksiyonlar. Yurtdisi versiyonlari hele daha da canavar.
Survivor'dan cesitli nedenlerle hoslanmadim, bu yuzden izlemedim. Yemekteyiz'e denk gelmedim, bilmiyorum.
Ozetle bunlar bosuna seyler degil. Tespitin yanlis.

Cehalet, eğitimsizlik, kültürsüzlük, kalitesizlik, varosluk.

Uzar da gider. Memleket neden bu halede zannediyorsun. TV çöp olmuş. Bu sayede boş beleş insanlar zengin oluyor.

masterchef'in başlarında bayağı bir kalabalık vardı ve saçma sapan bir iki adam yüzünden izlemedik. daha sonra yarışmacı sayısı 6/7'ye düşünce izlemeye başladık ve yemek yapma seviyesi sucuklu yumurta olan beni bile yemek yapma konusunda heveslendirdi ve az da olsa bir yemek bilgisi kattı.

yani çemberden şov yapmak için gelen dangalakları çıkardığınız da orada şef olarak bir seviyeye gelmiş insanlardan bir şeyler öğrenebiliyorsunuz.

tabii bu survivor da pek mümkün değil. o ses için de jüri de tarzını beğendiğiniz birisi yok ise sadece eğlenmek için izlenen bir şeye dönüşüyor.

ayrıca ve bence survivor gibi şeyleri en çok da plaza da çalışırken anası ağlamış insanlar izliyor. gün içerisinde yeterince beynini yormuş ve eve geldiğinde pelteye dönmüş bir insan sadece izlemek için izliyor. sadece çalışmak da değil. trafik ve insanlar çok yorucular ve survivor gibi şeyler de bir nevi kaçamak oluyor.

bir de insanları izledikleri, dinledikleri üzerinden seviyelendirmenin modasının da cnbc-e ile birlikte tarihe karışmış olaması gerekmez mi?

survivor amerikada da en çok izlenen programdı. bunu anlamak için sorgulamadan izlemen lazım. ben izlemiyorum ancak mutluluğun formülü çok açık. Hükümetteki partiye oy ver, Şampiyon takımı tut, aspor izle ahaber izle acun izle. sorgulamak pişmanlıktır, mutsuzluktur. survivorda da ünlüleri tut ki hep kazan.

insanlar tüm gün iş, hayat stresinden sıkılıyor ve düşünmeyi gerektirmeyecek işler yapmak istiyorlar. bu programlar da ona yarıyor. düşündürmemeye.

metroda insanların oynadığı oyunlara bakıyorum. candy crush ya da dengi oyunlar oynuyorlar. bu oyunların ortak özellikleri zamanı hızlı geçirmek.

bahsettiğiniz tv programları da böyle. zaman hızlı geçsin de, nasıl geçerse geçsin.

"bilgi/birikim/kultur anlaminda bu ulkenin onbinde 1'lik diliminde yer aldigimi da soyleyeyim."

hahahahhahaha :D ulan :D kahkaha attım ya

soruya gelecek olursak ekşi'nin sık takıldığım 2004 yılındaki haliyle hiçbir alakası yok. şimdiki hali gerizekalı sürüsü olduğu için survivor başlıkları da futbol başlıkları da çok normal

Glc

merso.

Gunluk sehirici kullanilacaksa merso. Ama amg olmayani tabii ki. Pamuk gibi geze oynaya dolasirsiniz.

Biraz daha ic hacim, az daha sert olsun ama iyide yol tutsun 4 cekerini hissedeyim/kullanayim deniliyosa Q5 Quattro.

glc

Net glc. Kullandim biliyorum baya fark var arada.

guzel mi olsun islevsel mi?
guzel diyosan Bmw

glc

Her türlü mercedes >bmw (ikisi de var ama birini tercih edecek olsam mercedes açık ara önde)
Glc de çok iyi araba. X3 yanında her bakımdan sönük kalır.

sıkıntı olmasın dersen glc. ikisi de güzel araç hatta x3 tipi daha iyi gibi ancak glc daha sıkıntısız.

ep koyarlar, net bilg8, yoksa millet 10 sise viski alsin vergisini versin, olmaz oyle şey, not: liman calisani

El konmadan once cope atip kurtulabilirsin sanırım. 10kg çikolata sokuyorsun diye ceza yemezsin herhalde. tabi beden dilin kisi urunun ne olduğu senin tepkin tümü durumu değiştirir. Çocuğum bayılıyor turkiyede çok pahalı alamıyoruz dersen hadi ver vergisini diyecek polis yoktur umarım

yaşayıp gidiyoruz işte. ne yap dememizi bekliyorsun ki

Ask, evlilik durumlari nasil?

benim 30 dan sonra başladı hayat desem yeridir.

beyefendi 30 a girmenizi can-ı gönülden kutluyorum. bununla alakalı dualar var. 30 a girdiğiniz okumanız gerekiyor. internette araştırabilirsiniz.

@postmodern bekarım.evlilik şu an zor.İş anlamında idare eder.

Kötü. İnsan en geç 20'de evlenmeli. Allah kurtarsın.

Girince boy ver de, derin değilse biz de girelim.

1990'lılar 30 oluyor ya omfg :/
32'den bildiriyorum, 30'lar çok güzel:)

Hayatımın en nitelikli ilişkisini 30 yaşımda yaşadım. 31i de beraber yürüttük.
Sonrası sorma tufan oldu, dağılıp gitti her şey...

Hayat 30'undan sonra başlıyor evlat!

Moral bozmayayım da 1990 lı iseniz 30dan gün almıyorsunuz. 30 yaşınızı dolduruyorsunuz. 31 yaşınıza girip 31den gün almaya başlıyorsunuz. Ama doldurulan yaş söylendiği için (gün alınan değil) 30 yaşındasınız :) neyse hayırlı uğurlu olsun, 30 üstü bir sürü bekar insan var, dert değil:)

muhteşem. her şeye zaman var. iş, hobi, arkadaş, spor, dizi film...

tek bildigim 30 lar cok cabuk geciyor, 20 ler oyle degildi, iyi degerlendirmeye bak,
not:40

üzülme. çıtırlar bize emanet. teyzelerle mutluluklar.

36'dan bildiriyorum; mis gibi.

hayat 30 dan sonra güzel özellikle erkeksen, 40 ına kadar evleneyim deme sakın

31 e girmek üzere olan var. artık zaman daha hızlı geçiyor

Balat film platosuna döndü. Kapkaç zor. Bu bakıma güvenli bile denebilir.

İstanbulda avare avare gezecek kadar güzel olup aynı zamanda korkacak kadar tehlikeli bir mahalle yok. Akşam değilse balat da korkulacak bir yer değil çünkü tenha değil, yerlisinden çok turist var.

Sokakları tehlikeli yerlerin hiçbiri gezip görmeye değer değil denebilir.

Galata, çukurcuma, cihangir rotası öneririm.

ne isin var mahalle aralarinda, mis gibi bogaz sahili dururken, eminonunden basla sariyere kadar..

Kanlıca, Arnavutköy, Anadolu Hisarı, Sarıyer, aslında boğazdaki tüm semtlerin arka sokaklarında dolanabilirsin. Süleymaniye (Balat'ta tırsıyorsan burada da tırsabilirsin), Zeyrek tarafları aklıma gelen yerler.

Balat eskiden çok iyi idi ama şimdi ipini koparan orada tam hatırlayamadım Üsküdar'da selamlık mı ne öyle bir yer vsrmis

Teşvikiye
Hacı Emin Sokak
Güzel Bahçe Sokak
gibi gibi
hiç birşey olmaz, günün 24 saati

aradığın yer nişantaşı

Partneriyle mutlu olan biri mi demek istiyorsunuz? Daha düşün ihtimal olsa da hayat tarzına göre mümkündür. Erkekse biraz daha fazla mümkündür. İstatistiksel olarak tabii.

hem de nasıl..

"geçerken uğrayayım"

erkekse büyük ihtimal.

Alatıyosa mutlu taklidi yapıyordur. Gerçekten mutlu olan huzurludur, o zaman da bu tür toplara girmez çünkü hayatta elinde tuttukları ona yeter.

aldatma bazen macera gibi görülebiliyor. Mutlulukla çok ilgis olmayabiliyor. Yani bazı insanların aldatma motivasyonu mutluluk bazılarınınki heyecan.

İnsan aslında kendi ilişkisinde kendince eksik bulduğu bir sebep yüzünden aldatmayı kafasında meşrulaştırıp aldatabiliyor.

He kamu spotu tarzında kıssadan hissemi de peşinen yazayım. Tarafım belli olsun: aldatmak çok ağır bir karaktersizliktir. Kendince sebebinin ne olduğunun zerre kadar önemi yoktur bence.

Köfteyi çok sevsem de her gün yemek istemem.

cinselliğin süresi var. yani ''alışma''dan sonra arzu kayboluyor. Arkadaşınla uyuyormuşsun gibi uyuyorsun, sevişmek görev oluyor. Ben hep düşünmüşümdür acaba sevişmeden önce niyet edilse -ibadetlerdeki gibi- başkasına niyet edilip bizimle sevişiliyor olabilir mi diye.

Neyseki 2 konu hakkında fazla düşünmeyeceksin. 1-din 2-sevdiceğin cinsel hayatı
sıralama gerektiğinde yer değiştirebilir.

Erkek için konuşuyorum;

Gerçekten mutlu bir aile babası bile, eşiyle de çok iyi ten uyumu olup da seviştikleri zaman tutkuyla seviştikleri halde başka kadınları arzular.

"Ulan ne karılar var be" der her gün gün içinde, en az bir kere :)

Peki arzular, canı çeker ama aldatır mı?

İmkanları el veriyorsa büyük oranda aldatır, yani aldatabilmek için bazı olanaklar ve imkanlar gerekli.

Deli gibi aldatmak isteyip de imkan bulamayan da çok erkek vardır.

Aldatmayan olmaz mı? Elbette nadir de olsa var, gerçek bir dindar aldatmaz mesela, Allah'tan korkar.

Eşini gerçekten deli gibi seven, başka bir karşı cinse asla arzu duymayan bir erkek olabilir. Böyle bir erkek çok zor gerçi, olsa da bir kaç sene içinde bu düşünce ve hisler de körelecek sonuçta hayvani dürtüler baskın gelecektir.

Bahsettiğim girişteki erkek tipi varya, eşini ve çocuklarını seven ve mutlu aile babası, hani eşiyle seviştiğinde de tutkulu ve iyi sevişen adam.

Heh bak orada bir not düşmek lazım. "Seviştiğinde", ne zaman seviştiğinde peki? Yukarıda bahsettiğim adam hafta bir ancak sevişmeye fırsat bulur, hatta haftada bir sevişse öper başına koyar çoğu zaman.

Peki sağlıklı bir bedene ve psikolojiye sahip erkek üreme sistemi nasıl çalışır? Fırsat olsa her gün sevişebilir fiziki olarak, hatta yaş çok ileri değilse günde iki kere bile yapar.

Bir anket açsak duyuruda "arabada 5 evde 15" diyecek nice babayiğitler vardır :)

Mutlu, güzel ve seksi karısıyla haftada bir ancak sevişebilen bu adam kalan zamanında bedenine nasıl söz geçirecek?

İşte dindarsa sabredecek, kılıbıksa ya da karısını ve sahip olduklarını kaybetmekten çok korkuyorsa mastürbasyon yapacak vs.

Ha girişte aldatmak için imkan lazım yazdım, gerçi en imkansızı en beceriksizi bile arada sırada escorta gider.

Bunu aldatmaktan bile saymaz zaten!

Evet evet evet.
Aldatmanin cikis noktasi mutsuzluk falan degil, gercekleri kabul etmek istemeyen insanarin uydurdugu bir kilif bu.

Bir insanin bir insana yillar boyunca cekici gelmesi pek mumkun degil.

Bir de erkekse buyuk ihtimal deniyor da bu erkekler cinlerle mi yatiyor? Aldatan erkekler varsa aldatan kadinlar da var. Olay su, kadinlarinki goz onunde degil. Biz erkeklerdeki gibi cuma aksami toplanip suna fena caktim, bunu yataga attim diye anlatmiyorlar. Erkekler kendi aralarinda bu maceralari hep paylasir, duruma, gore kiz arkadaslariyla da paylasir. Kadinlar gizli tuttuklari icin pek goz onunde degil. Bir kadininin neler yaptigini da disardan anlayamazsin kolay kolay. Disaridan cizilen profile bakarak bu yapmaz der millet. Bu gozler neler gordu...

Linc yiyecem ama pek de umrumda degil; aldatma olayi cok abartılıyor da o kadae olaganustu bir sey degil bu.

Mutlu olmakla alakası yok. Stavro'ya katılıyorum. Bulunduğun toplum, yer, zaman ve daha bir sürü şey etkili olabilir. Ben aldatmam ama sebebi mutluluk olmaz yani. Bir sürü hormon, bir sürü yaşanmışlık; bunlar bile tek başlarına çok şey anlam ifade ediyor. Kimisi için de hiç etmiyor, biraz alkol yetiyor. Böyle bakmak lazım.

bence seven erkek aldatmaz. aldatamaz. kaynak ben. ayrılsa bile bi süre birisine bir şey hissedemez..

erkekler yorum yapıp erkek dediğin aldatma isteğiyle doludur fırsatı varsa aldatır'a getirmişler de, kadınlar da aynı oranda aldatıyor, haberiniz olsun.

cevap: karaktersizse mutlu mutsuz dinlemeden aldatır. geçenlerde bir duyuru vardı, 9 aylık bebeği olan adam ya da kadın aldatıyordu, en son duygusal boşluktan aldattım suçlu ben değilim'e getirmişti. aldatan aldatıyor kısaca. dünyayı versen yine aldatır çünkü mayası öyle.

hic uzatmaya gerek yok, aldatmak mutluluk degil, libido ve karakter meselesidir, erkeklerin tamamina yakini ya aldatir, ya elinde olsa aldatir, ya da aldatma hayali kurar..
sadakat nadiren engeldir, buyuk engel gercekten Allah/gunah korkusudur, onuda tajkan sayisi cok azdir zaten

@alttaraf olayi çozmus... soylicek soz birakmamis. net !

mutlu olmak bir haldir.

aldatmak ruh hali ile değil; karakterle, iç dünyayla, vicdanla ilgilidir.
evet, mutsuz olan insan egosantrik bir fevrilikle kendini biraz olsun mutlu hissetmek için arayışa daha kolay düşebilir.

ama mutluyken ya da bir sorunu yokken aldatmak, içten içe bir arayışta olunduğu, manevi olgunluğun tamamlanamadığı, bir tür tatminsizliğin var olduğu anlamına gelir.

hadi tek gecelik, bir anlık meselelere insanız, hatalar yapılır diyelim.
bunun peşine düşmek, ilişki yaşamak, bunu doğal karşılamak vb gibi durumlar büyük kişilik sorunlarından kaynaklanıyor.
düşük farkındalık seviyesi de hem kendi iç dünyasını anlamak, hem de ne istediğini bilmek konusunda insanı örseliyor.

elif safak basligi altindaki son entry, yazmayi unutmusum:)

google arattınız mı?

1000kitap.com
burada yazdığına göre sanma ki yalnızsın gibi görünüyor. ama yazara mesaj atıyorum şimdi.

@tesekkurler elorelia

firarperest'miş kitabın adı.

sanmaki yalnizsin kitabinda buldum yaziyi, belki firarperestte de olabilir, tesekkurler tekrar

dış hat gelenler için yönendirici tabelalar çok net bulursunuz. yalnız tam zamanı tutturamazsanız dönmek zorunda kalabilirsiniz. havalimanından çıkıp aynı yere gelmek 4 dakika sürüyor. sakın sağda bekleme yapmayın ceza eve gelir.

tam adamina denk geldin cunku isyerim:)
gelenlerin ciktigi kata arac giremiyor maalesef, misafirin grldigi katin bir ust katina, yani en ust kata cikacak, orada 1/7 arasi numaralandirilmis giris kapilari var, onlarin birinin onunde bekleyecek sende oradan alacaksin, senin kolay bulman icinde "tum yolcular icin gidis kati" tabelalarini takip et, en ust kat, havaistlerin, iett otobuslerinin servislerin falan yolcu indirip bindirdigi kat, onlarida takip etsen gorursun, cok basit

Ne demek gelenlerin çıktığı kata araç giremiyor, neden tekrar yukarı çıksın ki otobüslerin de olduğu kata insin yolcu daha iyi. Tüm gelenler ordan çıkıyor işte, 1’den 20’ye kadar kapı var. Gelen yolcu tabelalarını takip ederek ulaşabilirsiniz.

şu demek @ekatarina
gelen katina sadece havalimani taxileri aliniyor, sivil arac alinmiyor, disaridan gelen araclarda evet dedigin gibi ya bir alta ya bir uste geliyor ama alt kat havaist/otobus kati oldugu icin hem yogun oluyor hem de limanin acemileri bazen orayi tutturmakta zorlaniyor, ust kat daha kolay, o yuzden ust kat dedim..

13. Numarali cikistan ciksin. Zaten son cikis ya da bir onceki. Siz de otoparkta bekleyeceksiniz. Otoparka girmem derseniz alttaraf’in dedigi gibi yapin

"Yaşama sevincimi, sigortalı bir iş karşılığında sattım" mi, bukowski'nin?

tam isabet, googleda bir suru benzer tarama yaptim cikmamisti, thanks

Emrata

"kime göre neye göre?" sorusu bu.

bence audrey tautou mesela.

Emrata -1

Kime gore neye gore sorusu degil aslinda pek, guzel kadinin ne olup ne olmadigi uc asagi bes yukari belli. Adriana lima güzel bir kadın ve genel olarak insanlar bunda hemfikir mesela.
Genel olarak.

Bana sorarsan Megan fox da eklenebilir.

Edit: bir esseklik edip Margot Robbie'yi atlamisim. Gunumuz referans guzel kadini sorusunun cevabi olarak ozel uretilmis bir kadin direkt. Keza Kate Upton.

eskiden insanlar bu kadar dış görünüşlerini önemsemezlerdi çünkü sergileyecekleri ortam yoktu. sergileyecekleri ortamı olup önemseyenleri biliyoruz zaten angelina jolie, adriana lima gibi. şimdinin ortalama güzellikte ünsüz bir kadını bunlardan daha güzel. tek bir isim ortaya çıkamıyor bu yüzden.

barbara palvin
taylor hill

Bir zamanlar bu kişi Angelina Jolie idi. Yakışıklı denince de herkesin verdiği örnek Brad Pitt olurdu (dünyada hala öyle mi, emin değilim ama ülkemizde bu iki referansın hala geçerliliği var bence).Türkiye için bu kişi şu an Kıvanç Tatlıtuğ, güncel güzel kadın referansı bilmiyorum.

Şimdi diğerlerini domine ederek çok öne çıkan tek bir güzel tek bir yakışıklı yok galiba.

kate upton hayattayken boş bir tartisma

yukarıda yazılan angelina jolie, audrey tatou, adriana lima gibi isimler bana güzel gelmiyor. yaşları geçkin abartı kadınlar bunlar. hele de "günümüzün" referans güzel kadınları hiç değiller.

günümüzün referans güzel kadınları ve benim favorilerim:
kate upton
margot robbie

benim favorim olmasa da şunlar da çok popüler güzeller:
emilia clarke
selena gomez

Margot Robbie

www.metrobusharitasi.com

önce google.

Beylikdüzüne giden metrobüslere binip Haramidere Sanayi durağında ineceksin.

wert+1 bir sekilde kendini metronuse at, beylikduzune atarsan direk, avcialara atarsan avcilardan aktarmayla gidicen, haramidere sanayi duragi torium un önü

marmaray ile gitme imkanı var mı _

marmaray'dan hangi durakta inip metrobüse aktarma yaparım acaba ?

tşk.

marmaraya bimersen kucukcekmece duraginda inersin ama metrobuse 10/15 dk yurumen lazim ve fakat birde marmarau cok tin tin gidiyo, sen bilirsin

teşekkür ederim. altunizadeye gidip metrobüse binmek en mantıklısı.

Selamlar,
Aklıma gelmiyor

elbette, eve girerken ilk işim ellerimi iyice yıkamak oluyor.

yoksa senin dediğin hiç korkuluklara dokunamamak mı?

kel bi adama sormuslar "kafandaki kahverengi lekeler icin ne yapiyorsun" diye, adamin cevabi "takmiyorum" olmus..
takmayacaksin yani, bas gec, dokun gec, elle gec.. goreceksinki bkr sure sonra "yalama" olmussun, alismissin yani, icsellestirmissin, aklina bile gelmeyecek..
hayatta cok buyuk dertler var, yorma boyle antin kuntin seylerle kendini

Bu OKB lik bi durum muymuş? Bana doğuştan yüklendi sandım xD Ben yenmiyorum açıkçası yanımda antibakteriyel jel taşıyorum onun yerne. Kapı kollarına vs de peçetesiz asla dokunmam.

Olmuyor.

Oluyor. Mümkün olduğunca dokunmamaya çalışıyorum.

Ben de aynisini yapiyorum ödesiyoruz

olabildiğince dokunmamaya, dokunacaksam da en az tutulduğunu düşündüğüm bölgesinden tutuyorum, eve gelince de elimi yıkamaya özen gösteriyorum. Mesela aynı şey paralar için de geçerli, bir noktadan sonra çok takmamak gerek bence.

Ya tabakası oluşmuşsa söylediklerine kesin gözüyle bakıyor ve ellerimi sabunla yıkıyorum.

Oo bildiğim konu. Bitirme projemin tam adı "EVALUATING EFFICACY OF VIRTUAL REALITY EXPOSURE THERAPY OF CONTAMINATION-FEAR-CENTRIC OCD" idi.

Çok yaygın bir olay aslında, hatta OCD değil bile kısmen. Otobüsler pis bunu hepimiz biliyoruz, fiziksel olarak tutamıyorsanız orayı ya da tuttuktan sonra elinizi yıkadıktan sonra bile tüm gün rahatsız oluyorsanız belki bir nebze.

Maruz bırakma terapisi de güzel bir çözüm. Gidin çok az kirli bir yere dokunun evinizde, ya da dışarıda toprağa sürün elinizi vs. Artıra artıra yeniliyor bu olay.

Tabii çok basit anlattım. Ben mühendisim psikolog değil. ama psikolojide çözümler var bu olaya.

Mikroplu ortamlarin bagisiklik sistemimi guclendirdigini dusunuyorum:)

bu aklına geliyorsa sürekli elini yıkıyorsan tedaviye ihtiyacın olabilir.

Azhab 53

İronik olacak ama "Rabbin seni terk etmedi" bana baya etkileyici geliyor.

Oku, yaradanın adıyla oku.
Yalnız Türkçe ye hatalı çevrilmiş. Oradaki oku read değil recite. Yani ezberden okumak, alıntılamak gibi birşey.

isa'nın çarmıhta can verirken söylediği :

Eli, Eli, lema şevaktani ?
Rab, Rab, beni neden terkettin ?

İncil'den.

Pulp fictondaki ünlü ezekiel 25:17

ayet mi hadis mi bilmiyorum ama
"komsusu acken tok yatan bizden degildir"
"komsusu tokken ac yatipta kilicina davranmayanin aklina sasarim"
"musluman hirsizlik yapar mi? yapar, musluman zina eder mi? eder, musluman yalan soyler mi? muslumanken asla!"

“Zulüm bizdense, ben bizden değilim” diye bir söz var Hz.Ali söylemiş mi ona atfedilmiş mi bilmiyorum. Bir alevi arkadaşım bu sözü bir arkadaş ortamında hararetli tartışmada tam yerinde alıntılamıştı. Çok güzel, anlamlı bir söz.
Gene Hz. Ali’nin: “Bir insana başkalarının yanında verilen öğüt, öğüt değil hakarettir” sözünü çok severim.

Onun dışında mevlanın hemen hemen çoğu sözünü severim. “Topraktan geldik gene toprağa gideceğiz, mühim olan çamurlaşmamak” gibi.

Kuran'dan değil ama ilk okuduğumda "oha!" demiştim. Başından sonuna kadar okuyun. Türkçe çevirisi de çok iyi:

- www.biblegateway.com
- incil.info

Nefreti bu kadar edebi bir şekilde dile getirmek ayrı bir meziyet. Bunun yanında Kuran'ınki ergen öfkesi gibi kalıyor.

tebbet suresi 1. ayet.

"ebu leheb'in elleri kurusun, kurudu da."

bana her duyduğumda mindfuck yaşatan tuhaf bir cümledir. allah'ın beddua etmesi, beddua ettikten sonra allah olduğunu hatırlayıp ebu leheb'in ellerini kurutması falan enteresandır.

ondan geldik ona döneceğiz.

inna lillahi ve inna ileyhi raciun.
(bunu başlangıç ve bitiş noktası aynı olan bir daire gibi düşünün)

bunu okudugumda sevmistim, bir zeytinci olarak:

Nur, 35

Allah, bütün göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûru, içinde kandil bulunan bir oyuğa benzer. O kandil cam fânûs içindedir. O fânûs, inci gibi parıldayan bir yıldızdır. Ve o kandil, ışığını doğuda da olmayan batıda da olmayan mubarek bir zeytin ağacından alır. Ve o ağacın yağı, öyle arı duru öyle parlak ki, neredeyse yakılmadığı halde de ışık verecek, nûr üstüne nûr. Allah nuruna erişmek isteyeni dilediği şekilde nûruna eriştirir. İşte bunun için Allah insanlara örnekler vermektedir. Çünkü herşeyi bütün boyutlarıyla, yalnızca Allah bilir.

Ağırlığına bakarak anlarsın. Öbür türlü bir anda bitiyor maalesef ama tüpçüyü arayınca 15-20 dakkada getirir.

bir anda bitti, ne yapıcaz bu saatte diyorsanız; evde her daim bir de küçük tüp bulundurun.

coook eskiden kullanirdik, saga sola ileri geri sallayin, icindeki havanin dolasimindan ve agirligindan anlasilabiliyordu sanirim, bir de yedek kucuk tup iyi fikir her zaman

ya da tek / cift gozlu elektrikli ocak bulunsun bi kosede. bi ara ben de kullanmistim. hakkaten zank diye bitiyo.

aslında regülatörden önce bi manometre takılsa basıncını takip edebilirsiniz. ama bu endüstriyel bi çözüm olur.

Pirpir yapiyor. Kullanmayali cok oldu uyduruyor da olabilirim daha fazla koku yapiyor diye bir sey hatirliyorum.

Affet gitsin kendine niye eziyet çektiriyorsun, nasıl olsa unutamayacaksın sevgin zamanla bitecek o zaman ayrılırsın, çok da takmayın ya.

şu anda bu duygusalllık ve melankolik ruh halinden dolayı onu affedersen kendine karşı saygın kendi iç dünyanda müthiş bir yara alacak. çok derin bir çatlak oluşacak. sonra bu ilişkin zamanla bitecek ama en kötüsü kendine saygını zedelediğin için, bundan sonraki arkadaşlık ve sevgililik ilişkilerinde asla dengeyi yakalayamayacaksın bu özsaygı kırılması yüzünden. kendine bu kötülüğü yapma.

affetmenle birlikte adamın sana yaşatabileceklerinden bahsetmedim bile bak. sana ve kendisine saygısı olan birisi bunu yapmazdı zaten. bir de şöyle düşün, ortada gerçekten bir ilişki olsaydı bu aldatma zemini / alanı oluşmazdı. ilişkiye senin yüklediğin anlam ile onun yüklediği çok farklı. aynı zeminde değilmişsiniz ki zaten.

Hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Ben olsam affedemezdim. Duygusal boşluktasın ve bu geçecek. Başka biri girecek hayatına ve geçecek. Teslim olma.

"2 yıl boyunca bi kızın bi erkeğe duyabileceği hislerin en büyüğüyle sevdim"

bu tamamen icinizdeki bir sey. baska insanlarin sevgisiyle karsilastirilip olculdu mu? hayir. ben de dünyanın en yakışıklı erkegiyim. hadi bakalim.

elemanin seninle isi bitmis yeni limanlara yelkeni coktan acmis bile.

affetmen kendini ezdirmekten baska bir ise yaramayacak.

canin birini istiyor ve bulamiyordan tinder happn okcupid falan yukle.

onsuz olmaz diyorsan onla ol, ne var yani, ama sunu da unutma, yine yapacak, sen yine kizican, yine affedicen, yine yapacak..
biz erkek milletinin karakterinde ruhunda icinde fitratinda herseyinde var cunku..
karar senin

affettikten sonra aynada kendi yüzüne bakabileceksen affedebilirsin.

Kocaman insansın, şurada bunu sorman bile saygısızlık kendine. Bu mevzu üzerine harcadığın vakte hakikaten yazık.

Seni bir şeyler diyerek ikna edemem belki ama lütfen bunu kendine yapma. Her acı geçiyor, hayat yepyeni insanlar çıkarıyor karşımıza. Sen de sana ve sevgine değer veren birini bulacaksın kesinlikle. Bu kötülüğü affedersen ömür boyu seni yoracak, yıpratacak bir yaran olacak bu. Kimse için yapma bunu, onun sana göstermediği saygıyı sen kendine göster.

Bir insan kendisini aldatan bir insanı nasıl özleyebilir ki?

affettiğin anda ileride tekrar aynı acıyı tadacaksın. tecrübeyle sabit bir uyarı bu.

affet ki seni bir daha aldatsın, 2. round daha keyifli oluyor

cevap sondan bir önceki cümlende saklı

ben şahsen ekşi sözlük ortamını hiçbir zaman sevmedim ama en azından benim dönemimde (2011 filan) daha kurallı bir yerdi. mesela yukardaki bir entrye atıf bile yapılamıyordu. "üstteki entrye referans içeriyor" gibi bi şey söylenip siliniyordu. ya da mesela "denilesi" gibi bi tanım yapılınca siliniyordu. ya da "dedirten başlık" deyince.. vs vs

şimdi atıyorum ekşi erik başlığına girip, canımı istettiniz şerefsizler hamileyiz şurda :dd yazabilirsiniz hiçbi sıkıntı yok. ama en azından terörizm azalmış. ben yazarken düpedüz pkk sempatizanlığı vardı, terörist kol geziyordu.

evet yazar kalitesi cok dustu, en iyi domemi belki 2005/10 arasiydi, simdilerde birsuru kisi parali uyelik falan aldi, ozellikle siyasi konularda bir suru gerzek troll var, haliyle bu mallar surusu diger konularda da yorum yapiyorlar, ozellikle futbol ve cinsellik temali basliklar isin iyice suyunu cikardi, seviye yerlerde, onceden elini neye atsan iki kaliteli kelama denk gelirdin, simdilerde duzgun bjsey bulmak icin maden kaziman lazim

önceki hesabımda citation falan yapıyordum entrylerimde, uzun uzun yazıyordum. sonra protesto sırasında 3000 entrymi sildiğim için sözlük beni banladı :)

kendim demiyorum ben çaba gösteriyordum ama sözlüğün ruhunu veren o üst düzey yazarlardan değildim büyük ihtimalle. ama onlardan vardı bir sürü ve sözlük yönetimi hepsini küstürdü. "ne uğraşacağım" deyip gitti hepsi.

bu yeni hesabımın olma amacı da sadece başıma bir iş gelirse hukuk sistemi değil sosyal medya çözer diye.

bu vesileyle duyuru'da takılmaya başladım ama. bu güzel ortamda birkaç güzel insanla tanışmış oldum. 8 senede sözlükten tanıştığım 3 kişi falan var karşılaştırmak gerekirse.

2010'dan beri bozuk +1
Ben en son 16'da bıraktım yazmayı da doğru düzgün okumayı da. Badilerimi okuyorum, seç birilerini sadece onları oku.

2012'de toprağını attık hocam sözlüğün

6. nesilden sonra fetret devri basladi bence, o zamana kadar dikkatli alim yapiliyordu, senede 1-2 kere alim yapiyorlardi ve arada boktan uyeler eleniyordu. 6. nesil 2004'e denk geliyor sanirim.

son 5-6 sene zaten rezillik artik, o yuzden ben de burda takiliyorum. hangi birini engelleyeceksin en iyisi uzak durmak. burasi bana sozlugun 2000li yillarin basindaki halini hatirlatiyor bir iki cikinti haric.

100 tl uyelik veriliyor ne bekliyon ki

Önüne gelen yazar olmuş, ben de şans eseri şimdi böyle bir başlığa rasladım: eksisozluk.com Adamlar 8 sayfa çöp entri girmiş, bunların alayını anında uçuracaksın. İnsan bir zahmet barometrenin kelime anlamına bakar, Mehmet Şimşek kahvede pişpirik oynayan bir adam değil. O kelimeyi 1 milyon kere makalelerde, haberlerde dış basında gördü o adam.

Sözlüğün işe yaradığı sınırlı durumlar: 1- gözden kaçan, kaçırılan haberleri gündemde tutabilmesi. 2- firma rezalet başlıkları

Ben eski halini bilmem pek ama meme,got başlığı görmekten bıktım.

Bir de fanatik kılışdarcıların aktrollerden hiçbir farkı yok. Chp'yi eleştirince mesaj kutum patlıyor.ben de oy verdim ama kor, sağır olmadım o kadar.

Her şey bu kadar gulluk gulistanlık mı chpli belediyede, partide? Yere göğe sığdıramıyorlar.

hesabım vardı, kuralları uyguladıgım, gerçekten bilgi verdiğim. bir gün birisi küfür etti, hiç cevap atmadan mahkemeye vereceğimi söyledim ve o hafta ucuruldum. bütün kurallara uyan, sözlüğe değer katan beni uçuran sözlük, küfür eden, kültürsüz çomarlara dokunmamaya yemin etmiş resmen. para önemli tabi!

rezalet oldu ya. x kelimeyle y'yi anlat, z bir sözünde der ki falan saçma sapan başlıklardan geçilmiyor. Ben bu sözlüğe yazar olmak için 3 sene falan uğraştım. Lise 1'de yazar olmak için başvurmuştum, liseden mezun olmak üzereydim yazar olduğumda. Tam yazar oldum kalite inanılmaz düşmeye başladı. Son gelinen hal de bu işte. Rezalet bi halde. Gün içinde refleks olarak açıyorum ekşiyi telefondan falan ama 5 dakika durmadan sövüp sayıp çıkıyorum

15 sene öncesine göre mide bulandırıcı bir yer oldu.

ben, 2000 yilindan beri okurum. isteseydim ilk birkac yuz yazardan biri bile muhtemelen olabilirdim. galiba 2010 yilinda yazar oldum. ilk birkac yilda en ufak bir yanlista caylakliga dusurulurduk. yanlis derken, baska bir entry'yi elestirmek olabilir. ben, turkce'yi iyi kullanan bir adam olmadigim icin, dil bilgisi hatalarim icin bile uyari aldigimi hatirliyorum o donemlerde. simdi yazarlarin cogu cop ve ortalik ergen kayniyor. kimsenin kimseye saygisi yok, sirf kufur etmek icin hesap acanlar bile var. moderasyon desen tam terelelli, yok gibi..

Sözlük biteli çok oldu.. siz yeni fark etmişsiniz.

reddit varken sözlüğe harcanan 1 dakika bile israf. ama spor, siyaset, günlük hayata dair başlıklarda saçmalayıp, küfredip stres atmak lazımsa o işi iyi yapıyor.

(bkz: artan kullanıcı sayısı ile değişen sözlük kalitesi)

başlık 2000 senesinde açılmış :)
ama kalitesizligin belirginlesmesi formatın eskisi kadar iplenmedigi donemle siddetlendi.

2009 gibi bitti ekşisözlük. Sanırım o yıllarda reklam alımına başlanmıştı. İş ticarete dönünce ''kutsal bilgi kaynağı'' yerini ideolojik ve ticari bir siteye dönüştürdü maalesef.

modların toplu istifası
eksisozluk.com
ssg'nin screw you guys diyip sozluğe kanzuğa bırakması
eksisozluk.com
kanzuk'unda daha fazla dürüm için daha fazla reklam daha fazla reklam için daha fazla insan politikası
galeri2.uludagsozluk.com

sözlüğü bu güne getirdi.

Twitter patladıktan sonra ssg millettin(sözlüğün ağır topları twittera gitmişti o dönem hep paso)siteyi artık eskisi siklemeyeceğini anladı ve formatı, kuralları falan lağvetti.. -feysbukun patlamasından sonra ekşinin hiti düşünce bilmem kaç zamandır kapalı olan başvuruların açılmasını hatırlayanlar fav- Çomarı, çoluk çocuğu, sözlük formatı nedir, ironi nedir bilmeyen davarı da dolunca ortama bu hale geldi işte. Ben de 2014 ortası gibi kapattım hesabı.. Twitter, reddit, vs si varken de gereği yok zaten artık.

sadece video izleyeceksen en ucuzunu al geç boyuta göre bak ne kadar büyük istediğine karar ver. lenovo ve huaweiler ucuz.

sırf bu iş içinse tablete ihtiyacın yok. başka bir kullanım amacın olmayacaksa boşa para verme tablete.

bende bundan var, satayım sana.
www.hepsiburada.com

@hadsafha, ne alayim peki? @datne, tesekkurler fakat sifir almak istiyorum

ben champixle bıraktım. benim "bırakmama" kimse inanamadı. eşim de hala durup durup "ya inanamıyorum, sen sigarayı bıraktın" falan diyor :)

hayvan gibi içerdim. uyanır uyanmaz arka arkaya yakanlardandım.

şimdiden başarılar.

inanmıyorum. çok içtin kesin :)

yarın 1 ay oluyor. sonuç: inanırım.

Daha önce uzun süreli 2 bırakışım var. İlaçsız. Bu sefer başlamamak üzere bırakıyorum ama. @baldan kaymak, içmedim ayrıca. Aylar öncesinden aldığım karar. Evet.

sigarayı bırakmak kadar kolay bişey yok.

sigaranın fiziksel kötü etkileri yanında , psikolojik olarak en kötü etkisi, sanki çok zor bırakılıyormuş, herkes başaramıyormuş, imkansız zor bişeymiş gibi hissettirmesi.

karar verdin mi? verdin

kendine psikolojini hazırlamak için bir zaman hedefi koydun mu? koymadıysan koy, yakın tutma 2 hafta sonra , 3 hafta sonra şu gün gibi.

ondan sonra çat diye bırak gitsin. git bi kilo olips naneli şeker al, zaten 3. günden sonra şekeri de aramayacaksın.

sigarayı bıraktım, çok canm ister sandım, hiç istemedi. çok zorlanırım sanıyordum, hiç zorlanmadım. bu kadar kolay olmasına hala çok şaşkınım.

ilaç falan hiç bişey de kullanmadım, tabi sigarayı bırakmak için devlet ilaçları ücretsiz veriyor diye kulaktan duyma bişeyim var. bırakmak istedikten sonra ilaçlı da ilaçsızda çok kolay oluyor, sana kalmış ilaç olayı yani.

İnanmam, çünkü bırakacak olsan şimdi bırakırdın.

dur o igrenc espriyi yapayim da icimizde kalmasin
ohooo daha bir sene var!

neyse birak bence de yeni bir yil yeni kararlar, hayirli olsun

odanı bi yavalandır istersen

h

ne birakiyorsun yahu, hayatta keyif aldigin kac tane sey var, neden birini eksiltiyorsun, dewam et, keske bende sewsem ben de icsem, şu boktan dunyada sevdigim birsey daha olurdu yapabildigim tek basima

bırakıp napıcan sanki.bok gibi yaşıyor sabah akşam işe gidiyorsan sağlıksız besleniyorsan iç.spor yapıyor yediklerine dikkat ediyorsan güzel bir sosyal ortam varsa içme.zaten amk ülkesinde eğlenecek adam yok herkes kafa sikiyor siagara içmeyip napacaksın.

1 saat sonra 365 gün olacak, inanın yapabilirsiniz.

5 ay sonra 3 yıl olacak. zor değil. gayet basit. yapamazsın diyenleri dinleme. gayet oluyor.

yapabilirsin. ben yaptım bir anda aldığım kararla bıraktım. sen de yapabilirsin. eksisozluk.com

Üçüncü haftam bitti. Ben nikotin bandıyla bıraktım, tahminimden kolay oldu bantla. Eğer bırakamadıyanız bantla bir deneyin derim.

yas 13 falan mi? yoksa hala "erkekler", "kadinlar" diye genelleme yapmak pek normal degil. begenmemisler demek ki seni, o kadar dusunmeye degecek bir sey degil, baskasiyla konus sen de.

erkeklerin %21.77 si skor peşinde koşar. o ara başka gol atıyordur yazmamıştır.

yeterince güzel değilsin. daha güzeller ile ilgilenirken seni yedekte tutuyorlar.

benzeri kelimeleri kadınlar içinde kullanabiliriz. bana da bazen böyleleri denk geliyor. bazıları öylesine, amaçsızlar sanırım.

o zaman sen de açık oyna, böylece ellerinden bu imkanı almış olursun. beni istiyor musun diye sor, hayır derse o zaman ne istiyorsun ne diye sor, evet derse o zaman gel beni al böyle vakit kaybetmeyelim dersin, so simpıl.

kadınlar daha çok yapıyor bunu. hatta ne 3 günü, hiç yazmıyor:)

muhtemelen yedeklerdesin. yoklukta gideri var derler ya. yokluk icin el altında saklıyor denir buna.
dert etme hepimiz bazen birilerinin yedekleriyizdir.

youtu.be

Matthew Hussey'in ve diğer arkadaşların da dediği gibi, bazi erkekler programlarındaki boşlukları dolduruyor. Ilgi hala duruyor mu acaba diye bi yoklayıp ego tatmini yapıyorlar. Istedikleri ilgiyi göstermeyin, zaten bir daha yazmazlar.

sizin gibileri kaldı mı ya :) lütfen yılmayın devam edin.

erkek olarak cevap vereyim, yukaridakilerin cogu hakli, biraz bos muhabbet, biraz yedekleme, biraz ya duserse mantigi.. bunu cok iyi anliyorumda, aynisinin kadin versiyonu şu an başimda, onun icin bir baslik aciyorum simdi ve cevaplarinizi bekliyorum, başligini biraz calabilir miyim?:)

Yedekte bir sürü kadını tutuyordur, sizinle konuşmadığı süreçte onlarla konuşuyordur, başka ne olacak. Var böyle insanlar.

yanında ol ve yalnız olmadığını ona hissettir yeter. Bu gibi durumlar bir şeyler söylenerek iyi hissettirilebilecek meseleler değil.

Ne desen boş konuşmuş olacaksın ama illa bir şey demek istiyorsan "hayat olağan akışı içinde giderse herkes bu acıyı yaşayacak, ve umarım hayat olağan akışı içinde gider, tersi çok korkunç olurdu." de.

İyi hissettirmek için hiçbirşey yapma çaba gösterme. Sadece yanında ol. Arada ortamdan uzaklaştırıp 2 laflayın. Ama senin konuşup iyi hissettirebileceğin bişey değil. Hayat boyunca geçmeyecek bir acı bu. Sadece yanında ol ve dinle.

yanınızda olmanız yeterli.

Abi sakin obur dunya/cennet guzellemesi yapma. Kalanlarin uzun omur surmeleriyle ilgili temennilerde bulunma. Yaninda ol, elini tut yeter.
Dondugun zaman da aramayi ihmal etme yeter.

unutmuyorsun ama alisiyorsun de, bana oyle oldu..
sadece yaninda ol, en buyuk sey onu yapmak, zor ama baska baska seylerden muhabbet ettirmeye calis, bakarsin gulumsetirsin bile..

Bence yapabileceginiz bir sey yok, o aciyi yaşayacak. Baska yolu yok.

@nax+1

@nax +440

başın sağolsun dışında tek kelime etme.
hiçbir sözün anlamı yok.
gündelik olaylardan bahset, hadi yemeğe gidelim falan gibi.

yanina gitmeniz zaten bu donemde cok dusunceli bir davranis, sizi tebrik ederim, masallah.

arkadaslara katiliyorum. acisini hafifletmeye yetmez hicbir kelime, ama yaninda olmak cok sey ifade eder.

riskli ama bunun bilincinde olarak gidiyorsun zaten.

bunun dışında eğitim sürecini her giren illaki başarı ile tamamlıyor demek değil. orada da çok fazla elenmene neden olacak durumla karşılaşabiliyorsun.

havacilik sektorunde calisan biri olarak soyleyeyim, bence gereksiz..
13k hic fena bir rakam degil, muhtemelen isinde donanimli ve tecrubelisin ve belli ki iyi bir emek vermissin..
simdi bunu sifirla carpip kenara koyup sifirdan baska bir seye kalkismak, hem de 2 senensi egitim falan hic gerek yok bence..
2 sene sonra simdiki isinde maasin belki 15/20 lere yaklasicak, tecruben de 5/10 yila..
eger mevcut isinden cok bunalmadiysan pilotlugun işiltisina cok kapilma derim, onlarinda hayatlari ayri bir zor, netten falan biraz kurcalarsan gorursun..
tamam para karizma ok de, ev yuzu gordukleri yok, hayatlari demir tupun icinde, risk, yipranma, stres bir suru ivir zivir..
sen kal oldugun yerde ya da zaten 28 e kaadar iyi mesafe almissin, 2 yil pilotluk egitimi yerine baska bir egitimle kendine yenj vasiar katip cok daha iyi yerlere gelebilirsin, karar senin, kolay gelsin

ne tür bir riskten bahsediyorsunuz?

yani daha doğrusu nasıl bir sağlık sorunundan?

zamanla sağlık sorunu yüzünden pilotluğu bırakmak zorunda kalan insanlar oluyor tabii ama çok çok az sayıda. bu bir ihtimal.

risk olabilmesi için kaybedeceğiniz şey önemli.

eğer pilotluk dışında yapabileceğiniz hiç iş yoksa o zaman riskli. ama pilotluktan sağlık nedeniyle bağınız kopunca yapacak işiniz varsa bu bir risk değil.

Ben 13 bin kazansam pilotlukla falan hiç uğraşmazdım

evet ama mecbur işimde sıkılıyorum ve artık gidebileceğim daha üst bir yer yok gibi çalıştığım yerde. yine bir değişiklik yapmam gerekir sektörde kalsam bile.

sağlık nedeniyle uçuştan alınsan bile kapı dışarı atılmıyorsun. uçuş öğretmeni veya başka pozisyonlarda değerlendirilebilirsin.

yapabileceğine inanıyorsan, gir derim.

her is riskli.

salliyorum ressamsinizdir elleriniz kirilir, yazilimcisinizdir gözleriniz bozulur göremez olursunuz isinizi yapamazsiniz, müzisyensinizdir kulakta sikinti baslarsa beethoven gibi degilseniz issiz kalirsiniz.

bunlar olmazsa calistiginiz sirket batar issiz kalirsiniz, major 2-3 havayolu firmasinda bence böyle risk yok.

pilotlugun riski bence cok fazla degil. 2 sene egitim demisler bence hic bir sey yani. türkiyedeki insanlar cok garantici, bundan dolayi cogu kisi risk almaktan sabit maasi birakmaktan korkuyor baskidan dolayi.

istiyorsaniz yürüyün o alanda, zaten hemen alindiniz diye bir sey yok, basvurun kabul edilirseniz girin devam edin.

Pilotlar havada aşırı radyasyona maruz kaliyor geyigi var, eger bu dogru ise riskli.
Değilse yapıştır.

öncelikle şak diye almıyorlar eğitim sürecine, eğitim sürecine girerken gereken mülakatlar sınavlar zaten minimum 1 sene, 2 sene de eğitim etti 3 sene.

ayrıca bu işte sınavları mülakatları geçip son aşamada sağlıkta elenip 1.5 seneyi boşa atmak da var. ileride maaşınızdan kesilecek ve 10 sene sözleşme imzalamanıza zorlayacak 140 bin euroluk eğitim ücreti de var.

13k maaşlı ve stressiz bir işiniz varsa bu topa girmeyi pek mantıklı bulmuyorum ben.

Değer. Ya hasta olursam mantigiyla kariyer plani yapmazdım ben. Bu ekstrem bir senaryo.

Ayrica yanlis bilgi verilmis, programa alinmak icin son asamaya gelene kadar isini birakmana gerek yok. Mukakatlari, testleri ve saglik kontrolunu gecmeden kimse isinden ayrilmiyor zaten. Kimse oyle bir enayilik yapmaz.

evet ama mecbur işimde sıkılıyorum ve artık gidebileceğim daha üst bir yer yok gibi çalıştığım yerde. yine bir değişiklik yapmam gerekir sektörde kalsam bile.

pilotluktan beklentinizin ne olduğu da önemli. bu yukarıda yazdığınız duruma pilotluğun nasıl bir çözüm getirmesini umuyorsunuz?

ilk önce göründüğü kadar kolay değil. eğitim süreci gerçekten zor. işe girme süreci ise ayrı bir zor. iki seçeneğin var biliyorsun ya lisansı kendi paran ile alıcan yada firmalara girip seni eğitecekler. girmeside zor. kendi paranla almakta zor. işin içine kendi paran girince olay dahada zorlaşıyor. pilot olmak için ve bu işe özel bir ilgi olması gerektiğini düşünüyorum. tabiki sadece para için bu işe başlayıp başarıyla devam edenlerde vardır.

sağlık dediğin gibi önemli, eğer bir yerde çalışmaya başladıysan sağlığın bozulduysa sana yer görevi işi verebiliyorlar diye duydum. benim önerim 2. bir mesleğinin olması. 28 olmuşsun zaten diğer mesleğinde iyi kötü ilerlememişsindir. sağlık problemin olursa girdiğin firma yer işide vermezse diğer işinde aç kalmayacak şekilde çalışırsın. ben sağlık konusunu bu şekilde düşünerek bu işe başladım.

bir öneri, bu işe başlamadan class 1 sağlık raporu alabilirsin gidip. sağlığın konusunda havacılık doktoruna kafandaki sağlık sorunlarını sorabilirsin. genelde ikiletmeden sorularını cevaplıyorlar. mesela lazerle göz ameliyatı, bel fıtığı, geçmişte almış olduğun ilaçlar e-nabız vs... bu gibi şeyler nasıl etkiler.

thy pegasus vs... iş garantili eğitim için başvuracaksan zaten yazmış herkes, son ana kadar işini bırakmana gerek yok.

Askin fanatigi diilim ama dizi iyiydi be,makul sureli, mafya falan karismamis, kadina siddet yok dicem ama o konu islenmisti, tesvik edilmemisti elbette...

esma dunyanin en evlenilesi kadini degil de neydi?

erkekler esmaya kadinlar selime hayrandi, aradan 20 sene gecti, hala oyle..

yaşadığınız şey çok güzel. geçenlerde ben de böyle bir şey yaşadım ama ne yazık ki karşı taraf birden bire nedensiz görüşmeyi kesti. umarım sizinki daha güzel devam eder. böyle şeyler olabiliyor hayatta, kesin bir pislik çıkacak diye düşünmeyin tadını çıkarın. unutmayın, kusur arayan kusur bulur. sevgiyle...

zaman, gönül işlerinde göreceliliği iliklerine kadar yaşatıyor :) her şey hızla gelişebilir ve tahmin ettiğinden bile güzel olabilir. inanamamakta haklısın onca zaman ve olup bitenden sonra. hayat sürprizlerle dolu ve umarım sen bir sürprizle karşı karşıyasındır. birbirinizi tanımaya devam, heyecana tamamen kapılıp ayaklar yere kesilmeden, bir yerlere tutunarak uçmalı belki.

kusura bakma ama belani mi ariyorsun, rahatlik mi batiyor?
ne guzel gidiyor iste hersey, neden tadini cikarmiyorsun? kac kisiye nasip oluyor, kac kere kismet oluyor? mutluluk Bim'se satilmiyor, birak şeki şüpheyi, kendine iyi davran, rahat ol..
(not: meftunu olmus birinden yeni ret yemis bir caresizin duygusal trawmasiyla yazilmistir, affola)

Evlenme zamanının geldiğini düşünüyor ve sizi doğru aday olarak görüyorsa gayet olabilir. Önyargıyla yaklaşmayın

Tarzını değiştir, herkesin derdine koşma mesela. Ya da herkese yardıma da koşma. Bunu rutin haline getirince "nasıl olsa yapıyor" diye dusundurursun ki hem de akılda kalan bir özellik değil bence bu.

Sorunum herkesin derdine koşmak değil, onu örnek olarak verdim insanlara mesafeli biri olmadığımı anlatmak için. Bu durumla alakalı bir şey yok ortada.

sebep: hemcinslerin ile dedikodu yapmıyor oluşun.

erkeklerle sevgililik dışında çok içli dışlı olduğun için ve bizim kültürümüzde alışıldık bir durum olmadığından kızlar seninle çok samimi olmaktan kendilerini çekiyorlar. isimlerine laf gelmesin diye.

Ya karsina cikan bebeler esmer ve vasak, yada sen cok filortozsun ablaciim.

Kizlarlada muhabbetin cok surmuyosa bi ozelligin batiyodur onlara. Gzelsindir yada cekemeyecekleri baaska bi seyin vardir..

Bu arada ben Tayl.. :)))

Ad çıkartacak bir seviyede değilim ki, gayet normaliz. Adı çıkan ve her şeyi de açık açık yapan çok kadın var çevrede ve hepsinin de kız arkadaşları var bol bol. @kelepir

o anlamda demek istemedim. mesela sen normal erkek arkadaşlarınla bir yere gidip çay kahve içip saatlerce oturabilirsin. seninle yakın arkadaş olduklarında o da öyle erkeklerle rahat rahat muhabbet edebilecek seviyeye çıkması lazım beraber takılabilmeniz için. ona alışık değil yapamaz. hele bir de sevgilisi anim allah duysa kıyamet kopar. o yüzden baştan hep kız kıza takılabileceklerini arıyorlar. sevgili hariçleri zamanlarında.

arkadaşlık kavramına cinsiyet yüklemeyerek başlayabilirsiniz. o zaman ne o erkek arkadaşlarınızla bu tarz sorunlar yaşarsınız, ne de kadın arkadaşlarınızla dönemsel kalır ilişkileriniz. insanla arkadaş olmaya odaklanın, kadın veya erkek olarak kategorize etmeyin.

oha!
daha yeni basimdan gecen durumu yazmissin, hatta bilmesem O'mu yazdi diyicem..
Sana şöyle bir tavsiye vericem, ya da birsey rica edicem, artik nasil anlarsan..
cok guzel, cok tatlis, cok sempatik, cok flortöz vs olabilirsin, kizlarin muhabbeti cok sarmadigindan ya da erkeklerinki daha cok sardigindan onlarla cayi kahveyi daha cok seviyo olabilirsin, bunlar gayet normal fakat anormal olan, benim gibi, arada bir tanesi cikiyor ve binbir turlu sebeple gonlu kayabiliyor, senin aklindan hic gecmesede onun aklindan cikmiyor, sonra sana aciliyor, reddi yiyince de derbeder olup inim inim inliyor..
peki bunda senin kabahatin ne?
valla tam bilmiyorum ama ne bileyim, bu erkek milletiyle geyigine takilirken biraz mesafe koyun, aklina baska bisey gelmesin, kalbine ates/kivilcim her neyse dusmesin,
bunu tam olarak nasil yaparsiniz onu da bilmiyorum lakin ben yandim eller yanmasin, ne diyeyim..
kusura bakma, o kadar benzer bir durumdayimki magdur taraf olarak..
bana kiz bulmaya calisirken benim ona acilmam bile ayni, pess

Okuyunca eski sevgilim aklıma geldi. Kendisi aynı sizin gibi kız arkadaşları pek olmayan biriydi. hemcinsleriyle, gidebileceği yerlere “yalnız kalmamak için” biraz menfaat ilişkisine dayanan mutualist birlikteliği vardı. Erkeklerle arası çok iyiydi. Flörtöz tavırlı bir insandı ama olay dediğinize döndüğü zamanları da anlatıyordu. sevgili olmadan önceki mevzular olduğu için başlarda pek sesimi çıkarmadım.

- hemcinslerinin kendisini güzelliği yüzünden çekemediğini söyler, kızların arkasından atar tutar, erkekleri de savunurdu. kendisinin bu kızlarla olan kötü hukukunu açıklıyor tabi.

- kendisi erkeklere pek mesafe koyamaz bir halde iken sevgili olduk. Hatta sevgili olmadan birkaç gün önce, onu 2. kez üni kantininde gördüğümde bir erkek arkadan kopçasını çekiyordu. O gün “sen çok lakayd birisin, kimseyle mesafen yok, seninle sevgili olunur mu bilmiyorum” demiştim çok net bir şekilde. Bayağı yüzü düşmüştü, açıklamaya çalışmıştı. Daha sonra bu huylarını düzelttim ama arkadaş çevresi kalmayınca bana çemkirdi. Sevgili açısından da çok rahatsız edici bir durum.
İnsanlarla olan samimiyet derecesini şöyle anlatayım: Biriyle muhabbet etmeye başladıktan 5 dakika sonra kanka olabiliyor.

-el kol hareketleri (jest ve mimik) temasları çok fazla idi. Sürekli kola dokunma gibi hareketler... flörtöz bir kıza hayran biri için yanlış anlaşılma sebeplerinden biri... Onunla bunun da kavgasını ettiğimi hatırlıyorum. "Konuşurken insanlara dokunma" tarzında.

- kadınlara karşı samimiyetle buz gibi olmak arasında bir tavrı vardı. Bir yanlışlarını görse arkalarından saydırıp yüzlerine gülerdi.

Bir yandan da erkek muhabbeti dediğimiz olay fesatlık üzerine kurulu değil ve bir kadına erkeğin karşı cins olduğunu hissettiren bir profil sergilemesinden dolayı daha samimi geliyor. Böyle davranmaya devam edecekseniz bile, sevgilinizin olduğunu yansıtır tarzda hareket edin. En azından açılmaya cesaret edemezler.

Yine sevgili eşiğine gelip yapamam diyen bir kız yüzünden kadınların hiçbir flörtöz tavrı beni etkilemiyor. Hatta bazen art niyetli olduklarını düşünüp araya mesafe koyuyorum.

Ben ona göre soğuk mizaçlı ukala tavırlı bir insan olduğum için davranışlarını anlamlandıramayıp çokça kıskançlık krizlerine girmişliğim vardı. O öyle biri değil deyip tacize uğradığı vakaları örtpas ediyordu. Bir de olayın bu boyutu var.

edit: imla

aa aynı ben, çok güzel olduğum için kimse benimle arkadaş olmak istemiyor

h-8 diye bir iett hatti var, saatleri biraz seyrek ama bir bak derim, haciosman/ havalimani hatti

saat uymuyorsa ist-5 ile 4. levent'e gidip oradan taksi ya da 25G'ye binebilirsiniz (Gece hattı)

Görür. Ama ertesi gün sıkıntı. Mal gibi oluyon.

kahvenin is yapmadigi yerde bence redbulda is gormez, bir sekilde karistirsan belki..

Kahve konusunda şöyle bir şey var: insanın uykusunu açacak kafein miktarı bünyede bünyeye değişir. Kimisi 1 bardak içer kimisi 1 litre. Dolayısıyla o eşiği geçene kadar ohooo yani. Hatta bununla ilgili belgesel var. youtu.be

Kahve içince mayışıyorum. 1 büyük kup ya da tall boy filtre kahvede böyle. İlla 3-4 shot espresso mu içmem gerek? Ona da bütçe dayanmaz ki. Aşırı koyu nescafe gold yapsam. Ya da redbull işte..

Yalnız eklememişim birkaç ay düzenli kullanmam lazım haftada birkaç kez

Aldığın kaloriyi artırınca da uyku ihtiyacın azalıyor.

Düzenli Redbull kullanmak diye bir şey yok. Zaten aşırı zararlı. Espresso iç o zaman. Red Bull'dan daha ucuza gelir.

Eğer vergisi, yakıtı, masrafı vb. karşılayacak aylık bütçeme uyuyorsa, park etmekte sıkıntı yaşamayacaksam kesinlikle alırdım.

butcen cok iyi, 1000 tane tavsiye verebilirim, ama illada alacaksan ve cok km yapmayacaksan hyundai tucson gercekten mukemmel, yapistir derim

200 bine hyundai almak yerine çok daha konforlu, güvenli ve performanslı araçlar alabilirsin. SUV işi tamamen görünümden ibaret, 350-400 bine çıkıp Audi q5 falan almadığın sürece sadece yüksek ve büyük bir otomobil almış olursun.

Tercih meselesi abi ne diyebiliriz ki, tamamen tercih bu. Gosterisli oldigu icin alir mi alinmaz mi kismina sen karar verirsin. Ben tutumlu adamıdır asla alinmaz derim, sen hayati yasama kafasindasindir almak mantiklidir.

paranla daha faydali bir sey yapmak gibi bir planin yoksa alinir. millet aliyor.

"FUCK U GRETA" stickeri takip, harika bir dünya vatandasi ve cok bilincli bir yurttas oldugunuzu gosterebileceginiz araclar bunlar. Benim fikrim bu yonde.

O klasik cevabı vermek kaçınılmaz; beklentilerine göre değişir. Araba ile ne yapıyorsun, arabadan ne istiyorsun? Ben (henüz sahip olamasam da) Subaru outback, volvo xc70 tarzı dört çeker, yerden yüksek station vagon denebilecek araçların hastasıyım mesela. Sebebi yılda birkaç kere de olsa dağa taşa gidince kafam rahat olsun, araba dediğinin bagajına bir şeyler sığar kafası ve çok olmasa da nispeten konforlu oluşu, iyi yol performansı. Ama bir avuç insan dışında gösterişli, albenili bulunmaz sanırım.

Daha yüksek, iri bir araç alacak olsam beni ikna edecek iki husus büyük araçların çarpışma durumunda enerji sönümlemesi konusunda avantajlı olması ve trafikte daha yüksek perdeden bakıp çevreye hakim olma hissiyatı olurdu herhalde. Ama bazı örnekler hariç altımdaki aracın ağırlık merkezinin yukarıda olması hep bir güvensizlik yaratır.

200 bin bandında yine gösterişli sedanlar var mesela. Son yıllarda durum azalmış olsa da aynı paraya daha çok donanımı sedanda bulma olasılığın da var hem.

İlla suv pazarına yöneleceğim dersen yıllardır kötü şöhret oluşturmuş peugeot çok başarılı bir modele sahip 3008 diye. Henüz büyük bir sorunu da peydah olmadı. İçinde o kokpit havasını yakalayacağın çok oyuncağı, çok özelliği var incele derim 200 bin bandında. Daha iyi markaların biraz daha düşük donanımlı ya da yaşlı araçlarını da bulursun tabi.

edit: ya bir de sizin gibi b sınıfı konforsuz araçlarla haşir neşir olmuş biri olarak, kokpit gibi etkileyici, donanımı bol araçlara da, verdiğim örneklerdeki gibi içinde ekranı zor bulunan ama malzeme kalitesi, koltuk konforu, sürüş performansı bakımından araçlara da bakınca anlıyorum ki bizi etkileyen çoğu şeyi kullanmıyoruz bile. kocaman ekrana zaten baktığımız yok, şerit takibi kapat ansızın müdahalesi var diye, kullanmadığımız pek çok özellik. Ama ısıtmalı dolgun bir koltukta güven içinde, yol şartlarından çok etkilenmeden dert etmeden ilerleyebilmek gereksiz diyebilir miyiz? Varsın gösterişi olmasın.

1 dk düşünmem mazda cx-5 alırım bütçenin biraz üstünde ama.
(220 civarı)

Bakıyorum herkes sedan araba alıyor demişsiniz. Ama böyle bir şey yok. Sedan sürekli azalıyor. Deli gibi qashqai, tuscon, 3008, c-hr, tiguan vb satılıyor. Abd'de de suv satışları artıyor. Ben olsam tuscon veya 3008 alırdım sanırım.

Pasaportunuza bagli vizesiz gidis. Hangi pasaport icin soruyorsunuz?

bordo

ukrayna, moldova, gurcistan, kibris, bosna..
bunlardan birine bakican artik..

sicak, degisik bir ülkeye gidin. Küba :)

Belgrad.

Olaylar olmasaydı Lübnan derdim.

belgrad

Bütçeniz düşükse Kiev, yüksekse G.Afrika veya Meksika.

olabiliyor. almayabilirler.

olur. uzun süre bekletirler. prize direk x ray yakınında bağlatmazlar zaten. şu silah alıp verme yeri var ya oraya alırlar seni muhtemelen laptopu prize bağlaman için. bu da uzun süre alır.

bazen kontrol etmeden geçmiştim ama bazen de açtırıyorlar. işin kötüsü prize takınca da 1-2 dk bekliyor açılması için. tamire götürüyorum desem olmaz mı?

madem bozuk bagaja koyun sıkıntı olmaz.

güvenliğin orada priz var. geçenlerde arkamdaki kişi şarjı yok dedi, ve prize taktılar.

Başlığa yamanacağım ama.. Benimki prize takılsa da açılmıyor, fan sesi kesin geliyor ama ekran çoğu zaman gelmiyor. Benimkini de mi almazlar? Fan sesi ve power düğmesinin ışığı ikna etmeye yetmez mi?

Bana hiç çalıştır demediler. Hep xray den geçti bitti. Sadece ayrı olarak koyun dediler

calistigim yerden sormussun, o laptop u actirirlar, yoksa almazlar, net

Hayatim boyunca hicbir zaman havaalaninda laptopu calistirmami istemediler. Nereden nereye gidiyosunuz arkadaslar?

Turkiye ise olabilir. Avustralya singapur gibi ulkelerde sorunsuz gectigim “leatherman” marka cok amacli pense icin turkiyedeki guvenlikteki kiz “suleyman abi bu cantada kelebek picak vaaaar” diye bagirmisti. Isim soyisim tc alip oyle izin verdiler gecmeme. Turkiye ise inanirim, onu hesaba katmadim. Bilgisayari actirmadilar gerci, ama turkiyede her sey olabilir.

avis, budget, enterprise, garenta, sixt vb. bilindik kurumsal firmalarda sorun yaşama olasılığın çok daha düşük. sigortanı yaptır, bin git.

Ben hertz kullanıyorum, genelde fiyatları uygun ve sorunsuz geçti

En memnun kaldığım şirket Avis, sürekli kiraladığım Enterprise.

Avis'in fiyatı biraz yüksek oluyor diğerlerine göre ama şu ana kadar hep memnun ayrıldım hem alırken hem bırakırken.

Enterprise'ın TT Prime ile liste fiyatı üzerinden %50 indirim kampanyası var o sayede fiyatları uyguna geliyor ve birkaç kötü tecrübe harici hep memnun kaldım onlardan da.

He şunu söyleyeyim, şubeden şubeye, hatta vardiyadan vardiyaya bile çok fark ediyor. Kimisi oldukça profesyonel hareket ederken öteki o tavırdan çok uzak olabiliyor vs.

Tavsiye araç olarak da Clio, Egea falan epey az yakıyor, şehir içi çok dur kalk yapacaksan otomatik versiyonlarını da alabilirsin.

avis. özellikle istanbulda otokoç'un işlettiği avisler mükemmele yakın hizmet veriyorlar. Büyük şehirlerde de bazı avisleri direk otokoç kendisi işletiyor. Şu ana kadar memnun olmadığım hiç bir kiralamam olmadı.

avis.

hertz diger kurumsallara gore daha ucuz ve hic sorun cikarmadi, tavsiye olunur

Yukarıda sayılan kurumsal firmalardan herhangi birisinden kiralama yap. Sıfır sorumluluk sigortası yaptır, cam/lastik sigortası yaptır, mini hasar paketini satın al. Ondan sonra bak keyfine.

Maden suyu

Valla o dediğin durumda biranın yerini tutacak bir şey yok :(

çörçil. soda tuz limon.

espri kismi bittiyse fikir alabilir miyiz?

Ucuzundan ufak şarap.

Eskiden tekellerde minik konyaklar vardi. Olabilir mi?

ufak sarap kac'lik oluyor ki, konyak'a bakarim

geçenlerde tekelde görmüştüm adını hatırlamıyorum ama bira şişesi gibi bir şişede satılan gazlı alkollü şarabımsı bi içki vardı, bira dolaplarına bakın orada satılıyordu. kaç kalori bilmiyorum ama biradan pek farkı yoktur belki

maden suyu

jack and coke. Kutuda viski kola karışımı. Ama göbeğe olan etkisi birayla benzer olur muhtemelen.