hayır.

evet.

evet
evlendikten sonra ehliyeti değiştirmedim (300 küsür lira istiyolar oha yani). ehliyette sıkıntı olursa diye o zamandan beri taşıyorum nüfus cüzdanını yanımda. ondan önce taşımıyodum.

bizim kimlikler gereksiz devasa bi de

Evet, ehliyette

evet hem ehliyet hem nüfus cüzdanı her zaman taşırım.
ikisindeki soyadım farklı. la noixin durumu gibi.

Değil, hatta birazdan hastaneye gideceğim ve bulamıyorum. Ehliyet geçiyor mu hastanede? (Kimlik yerine geçen belgelerden olduğunu biliyorum. Genellemeyle yorulmayın.)

Ehliyet cüzdanda ve hep yanımda. Nüfus cüzdanı arabada duruyor.

nüfus cüzdanım nerde bilmiyorum bile, çekmecelerin birinde. niye taşıyım hayvan gibi kağıdı ehliyet aynı işi görüyor her yerde.

Evet hep yanımda

bazı yerler ehliyeti adam yerine koymadığı için özellikle nüfus cüzdanı gerekecek bir iş olduğunda yanıma alıyorum sadece. onun dışında evde duruyor hep. telefondan dahi büyük kimlik, taşımak işime gelmiyor..

Evet yanimda

hayır, her gün taşımak için çok büyük. ehliyet taşıyorum.

hayır, nüfüs cüzdanı evde bir çekmecede. yanımda sadece ehliyet var.

Hep yanimda

Hiç yanımda taşımam nüfus cüzdanımı.

kendimi bildim bileli taşımam. ehliyet yetiyor.

Hemen her zaman.

evet

benim de hep yanımdadır

Devamlı taşıyorum popo cebimde, devamlı deforme oluyor. Her pasaporta polise vs gittiğimde bu ne böyle deyip kimliğimi çöpe atyorlar yenisini çıkarttırıyorlar zorla, ifrit oluyorum.

nüfus cüzdanımın kenarındaki süslü kısımları kesip bir kartlığın kapağına sığacak kadar küçülttüm. polis görünce "bu ne la?" diyor ama kartlığı gösterince "haa" diyorlar.

sorunun cevabı ise evet. hem ehliyet hem nüfus cüzdanı yanımda. nerede neyle karşılaşacağımı bilmediğim için.

Evet.

hem ehliyet hem nüfus cüzdanı taşıyorum yanımda. ehliyet'i kabul etmezler falan, garanti olsun.

Cüzdanım yanımda olduğu sürece eksiğim olmaz, pvc sebebiyle boyutu büyük ama ben söküp kenarlarını düzelttiğim için cüzdanıma rahatlıkla sığıyor.

ekmek almaya çıktığım zamanlar hariç, evet.

hayir degil, kart gibi yapsalar da kurtulsak artik carsaf gibi kart tasimaktan.

ehliyetim yok, kimlik yanımda hep o yüzden... ehliyeti alınca taşımam herhalde...

evet. bu yaşıma kadar kaybetmemiş olmam da tam anlamıyla mucizedir.

kimlik taşıma olayı benim için aslında biraz travmatik oldu. 15 yaşındaydım galiba, iki aylığına anneannemlerin yanına gidecektim. kimliğimi evde unutmuşum. sorun olmadı allahtan, hiç ihtiyaç duymadım. ama işte anam babam falan "oğlum manyak mısın kocaman adam oldun, kimliğin yanında bulunsun" demişti. sonra ben çok büyük, inanılmaz bir hata yapmışım da kimliksiz sokağa çıkarsam başıma bela gelecekmiş gibi davranmaya başladım. bakkala bile kimlikle gidiyom artık.

Evet, gecenlerde bir arkadasimda unuttum hatta, iki gundur onda. Tedirgin hissediyorum. :(

her şeyi unuturum kimliği unutmam. :D

beklemediğim şekilde çoğu kişi taşıyomuş. ben taşımıyorum, evde duruyor. ehliyet de yok zaten. öğrenci kartım yanımda oluyor ama üstünde kimlik numarası yazan. bu da yeterli bence. resmi bi işlem yapacaksam gerektiğinde o zaman alıyorum ama onda da unutuyorum işte bazen.

evet.

yep. gbt mi var, ne is?

Evet, her zaman yanımda.

mighty wallet kullanmaya başladığımdan beri hayır. içinde kenarları piç olmaya başlamıştı, ehliyeti aldıktan sonra bıraktım taşımayı. ehliyet illa oluyor ama. cilt no vs. lazım olursa diye de fotoğrafı telefonda duruyor.

evet. asla kaybetmem, bir yerde unutmam. yeri sabittir ve hep yanımdadır.

ehliyetimi tasidigim icin nufus cuzdanimi hic yanimda tasimam.

Ehliyet diyenler 30 yaş altı olmalı. Biz eskilerin ehliyetinde tc kimlik no yok ve resmi olarak tc kimlik numarası taşımak gerekiyor.

+49 163 1891118 almanya

önce o koltuğun üzerindeki çarşafları filan değiştirin bi, tek renk olsun.
o çirkin küçük çöp kutusundan kurtulun
dolapları filan değiştirin.

smart casual bir atmosfer istiyorsan tüm o sarımsı mobilyalardan (bilgisayar masası, gardırop, şifoniyer vs.) kurtulman gerek. o galata kuleli koltuktan, anane halısından falan da. soruyu da tam anlamadım gerçi. eşyaları mı değiştirmek istiyorsun yerlerini mi? istediğin kadar yerlerini değiştir, bu mobilyalarla şık bir şey yaratman çok zor. parke de sarı olunca ekstra ucuz durmuşlar. preparty, smart casual, funfact falan diyerek o abiler evi havası kırılmaz hacı :)

Feedback'im yok ama okurken aklıma şu geldi.

www.youtube.com

@sir gawain ; ev bugüne kadar öğrenci evi havasında devam ettiği için eşyalar hiç umursanmadı. şimdi hem eşyalar değişecek, hem de oda tasarımı. O yüzden genel geçer tüm feedbacklere hazırım.

@allanpoe : çarşaflar falan gayet alelade ama ben koltuğun kendi renginden de çok rahatsızım. :) onu nasıl yapçaz.

kumaş diktireceksiniz o zaman. öyle deniyordu sanırım.. şu işte :www.google.com.tr

ayrıca o dolap. o bilgisayar masası. yatak örtüsü filan hepsi gidecek. ikea'dan sade ucuz birşeyler bulabilirsiniz sanırım

belki kolaya kaçmak gibi oluyor ama ikea'ya gidip temel mobilyaları (bilhassa gardırop, bilgisayar masası, koltuklar) oradan al. güzel bir kitaplık da al (billy falan değil). mobilyaları koyu renklerden seç, sarı parke ve aydınlık duvarda açık renk mobilya kötü durur. ortaya düz renk tek bir halı at. çok büyük olmasın. şifoniyerden komple kurtul, tüm eşyalarını gardıroba koy. köşeye tek bir L koltuk bak. duvarları boyatabiliyorsan beyaza ya da kırık bir beyaza boyat. duvarların sarısı parkeyle birleşince kötü görünüyor çünkü. beyaz duvarlara siyah çerçeveli birkaç resim asarsan ekstra güzel durur. ikea'da satılan karton ya da plastik kutulardan alıp açıktaki ıvır zıvırları oraya koy. ortada bir şey kalmasın. odada tv izleniyor ya da takılınıyorsa (bu nasıl kelime lan?) tavan lambası gereksiz. sıcak sarı ampullü ayaklı bir abajür ya da sehpa üstü abajur falan al. tavan lambasını kullanma. şimdilik aklıma gelenler bunlar oldu.

ilk başta duvar rengini değiştir bence. 2 renk yapabilirsin karşılıklı cepheler aynı olacak şekilde.

odanın bir kısmını ıvır zıvırı kaldırmak ve portatif dolap yapmak için perdeyle veya raydolap kapağıyla kapayabilirsin. raydolap daha şık olur. bi usta tut ölçülerini aldır odanın kısa kenarlarından bi tanesini sadece ön cephe olacak şekilde (etrafı olmayacak sadece raydolaptan bir dolap gibi düşün) tercihine göre siyah, über koyu kahve veya beyaz renkte çıkıntısız (belki ayna) raydolap kapattır.

dolap içine de ihtiyacın doğrultusunda raf, askılık (kesme boruyla gayet güzel oluyor) vesaire şeklinde ayar çek bütün o bavulları kıyafetleri içine göm.

bilgisayar masası yerine düzgün sade bi masa al rengi açık kahve olmasın :)

yatağı koyu kumaş ve tek renk koyu pastel nevresimlerle halledebilirsin. koçtaştan ucuza malolabilir.

bir de tavsiyem bilgisayar masasını koyacağın yerin üst kısmına raf vesaire koyman onun üstüne de işte dizmelik ıvır zıvır kitap vesaireni koyarsın.

geri kalan mobilyalardan da kurtul :/

Kan alırlar yazıp sözlükte aratınız


Bu arada çok güldüm asdfgdasfgsaa sağol varol

ben anlamadım. bir sürü adam toplanıp birbirinize seks fantezisi mi anlatıyorsunuz? hangi okul la o fsdsdfsdf.

direkt işemeli sıçmalıdan gir. farkını ortaya koy.

sikici bir fetiş : Mucophilia

hangi okul lan valla.

benim hatunlarla ilişkim kötüyken kadın çalışmalarına üye olmuştum kizlari anlayayim falan diye gay ve feminist doluydu a* peşinde g*tü kaybediyorduk amk.

@sir gawain kadın daha çoktu aslında. aynen herkes fetişlerini anlattı. bi fetiş oyunu oynadık hikaye anlatmalı bi oyundu sikiş yoktu yani. ingilterede bi okul

bizim okulda da pilavlı sohbet var amına koyim, yemekhane girişine ilan asmışlar

okuldan ödenek alıp ne yapıyorlar?

@dedim
kırbaç cart curt alıyorlar, tanıtmak için yeni üyelere falan. bi de etkinlikler falan oluyor onlara gidiyordur para

shibari ve kinbaku ögren.

Russian instute esprisinin hala yapılmamış olmasını hayret ve dehşetle karşılıyor, yapısal olarak parçalanıyorum.

bdsm de geç bence :D İngiltere o konuda iyi ya bizim okulda da striptiz(pole dance) dersleri vardı bir arkadaşım gidiyordu :D

niye ingilterede bizim bahçeşehire açsam böyle bi kulüp taşlarlamı acaba

yayla çorbası, nohut pilav gibi bir yemek doyurucu olur.
yoğurt ve pirinç alırsınız.

edit: nane de alın. hem çorba hem nohuta iyi gider

nohutlu pilav + tavuk sote

Kuru fasulye/nohut/barbunya + pilav + salata + cacık
Mercimek/ezogelin çorbası + fırında tavuk + pilav + salata

Hayir, hic vurdurmadim. Hatta 3 numara bile yapmadim sacimi askerlik de dahil.

off.. bunu hep düşünüyorum da hiç cesaret edemedim.

Evet.

evet, cok keyifli.

sifir degil de 3 numara yaptim evet.

evet, 2-3 kez

1 kere yaptım fakat güneşe karşı çok dikkatli olmak lazım. Ben yaz aylarında yapmıştım bunu ve dikkat etmedim. Bayaa sıkıntı yaşamıştım.

ben de bi kere üçe vurdurdum saçı. iyiydi ama tipsiz oldum çok aq

hyr

3'e vurdurmak ile 0 arasında çok fark var.

Ben iki farklı yaz denedim. Herkes hayatında bir kez denemeli. 2 güne bir kendim traş bıçağıyla temizler olmuştum bir hafta içinde.

cesaret edemedim geçen ay 3e vurdurdum. ilk defa bu kadar kısaltmıştım saçlarımı inanılmaz bi rahatlıkmış keşke daha önce yapsaydım. bundan sonra hep kısa saç takılacağım ve bi ara sıfır da deneyeceğim

bir defa kazıttım saçları. bildiğin permatikle tıraş oldum. tıraş biter bitmez kafamı suya sokup doğruca maça koştum. aman allahım yok böyle bir sızı. koşup terledikçe kafam nasıl yanıyor. tek bıçakla tıraş olduğumdan çok tahriş olmuştu kafam. 2 gün terledikçe kafam sızladı. ama rahatlığı bir başka. peçeteyle bile saç kurulayabiliyorsun. :)

bir defa da 3 numaraya vurdum kafayı. kıza bozulmuştum :) bir defa da 2 karış kadar uzatmıştım. düşündüm de saçıma vermediğim şekil kalmamış :)

uzun saçlarımı 3 numaraya vurdurmuştum.

bir senedir ust taraf 2 yanlar 0 geziyorum. tavsiye ederim.

Omzuma gelen saclari 3e vurdurmustum. Birkac hafta sonrasinda ise jiletle kazittim.

o kadar buyuk bi bonus kafam vardı ki, sokağa çıkınca laf atmayan erkek kız kalmıyordu.

bir gün uyanıp berbere gittim ve yanları 1,5, üstleri 2 ye vurdurdum. 10 küsür senedir de 1 cm den fazla uzatmıyorum.

2-3 yaz vurdurdum. pezevenge benzemek dışında güneşlenme sonrası deri dökümü kötüydü. onun dışında duşlar sadece 3 dakika sürüyordu. mis.

evet, çok rahat

İki kere kazıttım. Genelde de üç numara yaptırırdım saçımı uzattığım o beş yıllık süreç dışında. Ama şimdi üç dört parmak uzatıp resmî bir görünüm yakalamayı hedefliyorum.

ortaokulda mıydım neydim, babamın gazına gelip vurdurmuştum. incest is wincest. henry gibi gezmiştim ortalıkta bir süre. thierry olan.

sonra yine geçen sene üç numaraya vurdurdum. çok rahattı, iyiydi falan ama bana yakışmıyo ya. sıfatının güzelliğini saça borçlu olan, saçsız qıral olamayan biriyim. o üç numaralı zamandaki fotoğraflarıma bakıyorum da hepsinde hasta ve çökmüş görünüyorum, halbuki sadece saçım yok aq.

belime kadar olan saçlarımı direkt 3e vurdurmuştum. tabi öncesinde berbere ördürttüm saçlarımı. inan bana böyle bir rahatlama yok.

ben iki türlü de vurdurdum, ikisi de çok rahatlatıyo.

ustura ile traş ettim evet

internet download manager'i denediniz mi?

evet hocam, denedim. zaten onda hiç inmiyor. :)

şöyle birşey var
softstribe.com

bunlardan 4-5 tanesini denedim. hiçbirinde indirilmiyor. vay be. şu devirde video indirilmiyor. sene 2015. iki sıfır bir beş. nasıl inmez, pes!

Orbit downloader'ı denediniz mi?

Bir de dershane ne? İhtiyaç online eğitim mi?
Ona benzer bir yerden indirmiştim ben de ama videoları bulamıyorum şu an. Programı da dolayısıyla.

orbit'i denediğimi hatırlamıyorum hemen deneyeyim. evet dershane, ihtiyaç uzaktan eğitim.

Ben Yargı.tv'den indirmişim.
Ama benzerdir kesin. Bir sürü program denemiştim ama görmemişti, sonradan link yapısının çok kolay olduğunu farketmiştim.
Bi sayfa kaynağından kodlara bakın, video linki kesin görünüyordur.

orbit'ten indirilmiyor. şu an öğe denetlemede flowplayer video adresini aramaktayım. bakalım bulacak mıyım

indiremedim. yok mu bunun bir yolu yordamı yahu? nerdesiniz ey hackerlar!

maalesef indirmenin bir yolu, yöntemi çok. çok güçlü bir şekilde korunan videolar para versen inmez. :)

videoları rtmpdump programı aracılığıyla indirdim. yardımları dolayısıyla hayal bilgisi arkadaşıma teşekkür ediyorum. indirme konusunda sorun yaşayanlar benimle iletişime geçebilir.

ben sıkıldım. lady gaga'yı pek sevemedim henüz. ahs son 2 sezondur böyle yavan gidiyor. bi tek coven izlerken arada oha dediğim olmuştu. 1. ve 2. sezonun tadını bi türlü veremiyolar hala

şahane freak show temasını batırdıktan sonra ahs düşüncelerine önem verdiğim bir arkadaşıma sordum hotel güzel başladı dedi

ben henüz izlemedim izleyince yazarım :/

ilk bölümden bir şey diyemeyiz bence. Ben de ilk 3 sezonu seven ama freak showu yarıda bırakan biri olarak, umarım düzelir diyorum.

İlk sezondaki gibi ruhlar evi/oteli havası var hadi bakalım nerelere gidecek bu konu.

sağlam bir sezon olacak gibi duruyor. umarım yanılmam.

hiç sevmedim ben de. 2'den sonraki düşüş devam ediyor.

Çamaşır yıkamak için olan tozlardan. O sabun babaanne evi gibi kokutur diye korkuyorum biraz da

Bizim apartmanin temizligini kadin arap sabunu ile yapiyor, buram buram hamam gibi kokuyor apartman, uyarayim. :)

soldan yürümek
sürekli el yıkamak

el yıkamak +1
simetrik yürümek(aynı renklere basmak, sağ ayakla çizgiye bastıysam solla da basmak vs.)

Gülerken kahkaha atarken falan surekli agzimi kapatiyorum elimle

Düzen takıntısı var bende. Aradığımı aradığım yerden bulmalıyım yoksa panik/ asabi/ huzursuz oluyorum.
Düzen kurmayan (bence kuramayan) insanlarla yaşamak/çalışmak zulüm benim için.
Telefon numarası kaydedecek, rastgele bir kağıda yazıyor atıyor çekmeceye. Ara da bul ondan sonra... Haklıyım ama demi?

aquarium'unkine benzer şekilde bende de 4-5 alarm kurma takıntısı var. uykum hafif olmasına rağmen her seferinde ne olur ne olmaz diye bissürü alarm kurarım. 8'de kalkacaksam 7:51, 7:53, 7:55, 7:58 ve 8:00 olur örneğin. uyanmam gereken saatler de sürekli olarak değiştiği için çok uğraştırıyor, çok yoruluyorum sjhfjsk

Sabah kalkınca ilk iş kaç saat uyduğumu hesaplamak.

Ş harflerini söylemekten kaçınmak.

Şu dünyada sakalımı sevdiğim kadar sevdiğim çok az şey var, belki annem kardeşim ve Fenerbahçe. O nedenle sakalımla ilgili bir eleştiri geldiğinde söylediğim ilk şey "Sana ne amına koyim" oluyor. Tek takıntım bu. Onun dışında rahat bir insanım.

kış geliyor zaten evi ne ile ısıtıyorsunuz orda yakın bi yere assanız?

Elektrik harcamasına, bozulduğunda servis olanaklarına bakın almadan önce.

Normal askılığa asıyorum ben. Akşamdan sabaha çabucak kuruyor. Hiç gerek yok bence.

istanbulda pek oyle cabucak kurumuyo malesef @Johnmalkow :) yattigin odaya camasir sermek asrin hatasi diyolla :)

Evi isittigim elektrikli soba tavana asili @allapoe. Kurutmada yeterli olmuyo yani.

ise yarar birseye benziyor aslinda. Servis olanaklari tabii ki iyi degildir orasi kesin de :) kimsenin bunu kullanmiyor olmasi iskillendiriyor beni

abi mantıken baya iyi kurutur ama tek odada hiç bir şey fark etmez. açık havada işe yarar bu haberin olsun. Çalıştırdığın zaman odanın havası hemen rutubetlenir ve alet de işe yaramamaya başlar.

Çok tercih edilmemesi normal bence, çünkü çamaşır kurutmak için ayrı alet kullanmaya / ayrı masraf yapmaya gerek olmuyor genelde.
Kullanmadığın zamanlarda ona ayıracak yer sorunun yoksa , fiyatı bütçene uyuyorsa kullanışlı bişe aslında. Eskiden kömür sobalarının bacalarına benzer şekilde aparat takılır çamaşırlar orada kurutulurdu.
Bu nevresim gibi büyük parçalara da uygun.

Üzerine geçirilen torbada buharın çıkacağı delikler yoksa çamaşırlar nemli kalabilir. O da çözümü bulunmayacak bişey değil, torbayı aralarsın, delik açtırırsın filan.

Delik var tepesinde bir kac tane. 59tl de fiyati var. Ben deneyim bunu en iyisi. Tesekkurler hepinize

59 tl çok değil, ödediğini çıkaracak kadar işe yarar kesin.
arada sauna niyetine bile kullanabilirsin. gir içine açılmadık gözenek kalmaz. pamuk :)

Sirf sauna icin aliyorum okey :))

abd vizesini için çektirdiğim fotoğrafı kullanıyorum ben.

uc yil onceki halimden eser yok simdi :(

fotografci yollari gozuktu. tesekkurler :)

ne fotoğrafçısı, çek eli yüzü düzgün bir telefon kamerasıyla. sitede de yazıyor zaten çekilebilir diye.

illa biyometrik olmasına gerek yok. kamerayla bile çekebilirsiniz. photo tool'u kullanıp yüzünüzü uygun yere hizalayın yeter.

-batman: arkham origins diyorum ben

arkham origins

ucu ıcınden batman, bı de yokla bakalım metal gear, uncharted da sevıyodur.

Heavy Rain diyorum, injustice dövüş sayılır.
Ha üçü içinden batman

Evet, tabi ki. Hafızayla ilgili.

sık rastlanan bir durumdur bu.

(bkz: koku hafızası)

evet. çok sık oluyor.

koku hafızası felaket bişey.
hatırlattı, çok.

abi 4 kişi evet demiş de bir kişi neyi hatırlattığını söylememiş be

çok oldu, hala oluyor.

en belirgin olanı ilkokul 4. sınıftaki kadın öğretmenimizin ağıır pudralı bi kokusu vardı. kendisiyle nahoş anılarımız oldu. bu kokunun adını bilmiyorum ama aradan geçen o kadar senede birkaç kez burnuma çalında ve hiç hoş şeyler hissetmedim.

neyi hatırlattığını sormamışsın ki.

evet oluyor, oldu ama ne nasıl oldu söylemem.

not: @straples videonun malzemelerini buradan toplama kendin bul.

Kesinlikle evet.

Evet, hep olur. Bu herkese olur. Cok normal bir sey.

Ornek de vereyim: En basitinden bazi tras kolonyalari mazot kokusu askerligi hatirlatiyor. Nivea'nin fresh-active deodorant kokusu Kapadokya'yi hatirlatiyor, cunku oraya gittigimde bunu kullanmistim ilk kez. Ornek cok. Dedigim gibi, herkeste olan bir sey bu. Hatta en guclu hatirlaticilardan biridir.

@kuzey li

Hep benim üzerime oynuyon hacı :)

Bi örnek daha geldi aklıma. Sene 2011-2012 civarıydı. Aventus yeni çıkmış. Parfüme de meraklıyım, bu kokunun da çok methini duydum. Kalabalık bir arkadaş toplantısında, bizim kızlardan birinin yeni erkek arkadaşı bir eleman bu kokuyui yurtdışından biryerden almış. Gıcık gıcık konuştu. Ondan beri o koku o gıcık tipi hatırlatmaya başladı.
Koku çok klas, çok seviyorum hatta hastasıyım ama bu pis herifi hatırlattığı için kullanmıyorum.

bi deterjanin kokusu anaokulunu hatırlatıyor bana. markasını da bulup eve almıştım da unuttum sonra.

bir de lise 1de özel kimya dersi aldığım bir hocam vardı. inanılmaz bir uyumumuz vardı, o bir saat kahkahalarla, espirilerle akip gidiyordu. büyük olsam ve o da nisanli olmasa muhtemelen nikahı basardım. neyse işte onun parfümü geçen burnuma geldi bir an şok oldum. sağıma soluma baktım acaba o mu diye ama i ih. hayır parfümün adını bilsem gam yemeyecegim, alicam bi şişe koyucam odamin bi köşesine.

çok sık özellikle cenazelerdeki kokular. mesela bir koku duyayım onun kimin cenazesindeki aldığım koku olduğunu bilirim. aslında çok sık değil bu biri babamın diğeri de anneannemin cenazelerindeki kokular asla unutmam.

domates salçası kokusu=çocukluk.

kina rahmet ananemi/n kinali ellerini hatirlatir bana hep.

çok oluyor. jöle. ergenliğin ilk yılları. ilk ve son aşk.

gül kokulu beyaz hacı şakir sabun --> gasilhane

evet, bir keresinde okul kantininde eski sevgilimin parfümünün kokusunu almıştım. ayrılalı 1 yıl olmuştu. 5 dakika geçmişe gitmiştim.

Eski sevgilimin parfumu. Hissettigim anda direkt kafam gidiyor.

Çokkk fenaa...

*eskilerin güneş yağı - çocukluk, anne babayla sarıyer altınkum plajı yaş 3 suya batırılıp çıkarılıyorum, gökkuşağı renkli kırmızı tabanlı köpükten terlik, yeşil beyaz bir mayo, annem gülümsüyor, diğer çocuklar da, diğer anne babalar da, burası cennet olmalı, annemin beni havluya sarışının paha biçilmez duygusu + kuşadası benzer yaşlar, havada süzülen paraşüt, çiçekli bahçeler, küçükoğlu

*naftalin - babaanne, kapalı sandıklar, hiç açılamayacak hazineler, gizlilik, düzen, mutsuzluk + servise girip montunun etrafı kokuttuğu, antipatik bulduğum için kendimden rahatsız olduğum o uzun boylu iri, yarı, suskun ve soğuk sınıf arkadaşı

* fahrenheit - servise giren benden bir yaş büyük diğer çocuk, kendini cool zanneden hakan ve lanet kavunlu sakızı. bir gün sordum bu koku ne kavun mu diye. sonra öğrendim ne olduğunu. kel alaka bir şeymiş görüldüğü üzere.

* yağmur - ebediyet, özgürlük, arınmak, bütünleşmek, bilumum acayip duygular ve bunların bir araya geldiği, eski, yağmurlu acayip bir ergenlik rüyası + bir dolu özel ve genel hatıra. sayamayacağım.

* 212 - otobüs, olasılıklar, heyecanlanmak, gençlik, gizem. güzel, güneş gibi bir gülümseme ve idiotça karşılığım.

* rutubet - ergenlik, mutsuzluk, karanlık, kapalı kapılar ardında birbirini incitmek, apoptosis gibi bir şey

* eski kitap sayfası - lise kütüphanesi ve kütüphaneden atılmalarımın anıları, by şşşş ve 90 yaşında geriye 180 derece yay çizerek şşlayabilmesi+koliler, taşınmak, nedenini bilmeden terk edilen evler, annem ve babamın ardından sürüklenen ben.

* yazın buğday sapı kokusu - çocukluk, yazlığa doğru arşınlanan yollar, ayçiçekleri, bisiklet, şose, eski ve tarihi bir köy, bisiklet tamircisi, maceralar

* iyot - ergenlikte olmasını beklediğim ve dalgalarının altına girdiğim gel-gitler, dalganın iskeleye vurması ve parçalanması, kadıköy hasır'da lisedeyken içilen çay, yerde her şeyi yansıtan o güzelim 1 kat su tabakası.

* gitanes - gördüğüm bir iki esrarlı rüya, akşam pazarı,...



dolu ya. bitmiyor. bunların kokusunu her duyduğumda hepsi birden aklıma üşüşmüyor ama illa ki bir tanesi üşüşüyor. o bir kapı açıyor bazen ve diğerleri ya da burada yazmadığım başka bir sürü şey çağrışımla geliyor. kimi zaman bir geçişle, kimi zaman sıçramalarla.

kokunun verdiği duygu olmasa bu görüntüler çok eksik kalırmış, onu fark ettim. belki de olmazlarmış.onları beraberinde kazıyan bu kokular belki de.


tl;dr: www.youtube.com

sinestezik olunca alakasız şeyler de anımsatabiliyor, daha doğrusu uyandırabiliyor.

parfümlerden örnek verirsem,
armani black code bana iki tarafı ısırılmış kırmızı bir elmayı
dune ise tenis ve wv passat'ı anımsatıyor. bazen de mavi camlı güneş gözlükleri ve balerin pointelerini..

onun dışında, ne zaman kıymalı makarna pişirsem anneannem aklıma geliyor, çamaşır suyu kokusu alsam annem(kendisi biraz fazla titizdir, sağı solu çamaşır sulamaya bayılır), şekerli sakız kokusu alsam kuzenimi, damla sakızı kokusu alsam ayvalığı, captain black tütününün kokusunu alsam babamı düşünüyorum. kendi kokumu çok merak ediyorum bir de, o yüzden saçımı kolumun içini falan koklayıp duruyorum ama birleşiminin nasıl olduğu hakkında bir öngörüde bulunamıyorum

Sevgiliyi hatırlatır.

Tabi ki oluyor

Mesela en çok şaşırdığımı yazayım;
Küçükken oturduğumuz binada alt komşumuz iett'de çalışıyordu ama aynı zamanda pazarda ayakkabı da satıyordu

Annem babam bir yere gidecekleri zaman bazen bizi o eve bırakırlardı, eğer ev sahibi adam o gün pazardan gelirse siyah dev poşetlerde ayakkabılar getirir ve salona döküp istediğimizi alabileceğimizi söylerdi, biz de almasak bile o ayakkabı yığınından beğendiklerimizi dener, yığını deşerdik.

O ayakkabılar kauçuk, plastik falan kokardı.

20 yıl sonra yapı markette gezerken hortum ve sapı kauçuklu el aletlerinin olduğu reyondaki koku beni o ayakkabı yığınının yanına ışınlamıştı

Çok fazla oluyor.
Bi olayı/durumu/kişiyi o kokuyla ilişkilendiriyorsun, aynı kokuyu duyunca o olayı/durumu/kişiyi haırlıyorsun.

skyscanner ve expedia'ya bi bakın isterseniz ordan da ucuza birşeyler çıkabilir.

istanbul-hamburg (pegasus) 112 tl var. kombinleyebilirse çok ucuz olur.

şimdi baktım. ankara-hamburg yapınca 201 tl oldu. biletleri ayrı ayrı alırsan ankara-istanbul'u 15 kg seçebiliyorsun. öyle olunca 112 + 54 = 168 tl. direkt ankara-bremen diye aratırsan zaten thy'nın 450lisinden daha düşük bulamazsın. malum hub değil. yani direkt ankara'da binicem bremen'de inicem dersen thy en iyisi. yok hamburg'ta inerim, oradan tren yaparım filan dersen böyle ucuz seçenekler de var.

uzun yıllar sonucunda vardığım sonuç , tek başınadır.

tek

4 kisi evde kaldik. Erasmus sirasinda iki kisi tek odada kaliyorduk. Hos bir durum degil, bir ozeliniz kalmiyor ozellikle oda arkadasiniz ciplak gezmeyi seven bir Fransizsa.

Ya tek basina ya da 3 kişi. Iki kisi olunca birbirine sarmaya basliyor evde insanlar, yani oyle gozlemledim.

yurtta iki ve üç kişi kaldım, iki senedir tekim evde. tek başına olmak gibisi yok. kalabalık istersen istediğini istediğin zaman çağır yine takıl. özgürsün.

2 kişi gerçekten ideal.

cevabıma geçmeden önce şu ana kadar nasıl yaşadım onu yazayım,

ilk 4-5 ay yurtta kaldım. oda dört kişilikti. biri liseden sınıf arkadaşım, diğeri internet üzerinden 8-9 yıldır tanıdığım başka bir arkadaşımdı. dördüncüyle de orada tanıştık.

sonraki 4-5 ay, liseden dostumun yanına çıktım. iki kişi kaldık.

bir sonraki sene, duyuru'da ilan verdim, kadıköy'deki bir eve üçüncü olarak çıktım. iki dönem (okul dönemi) kaldım orda.

en son geçen sene, yine duyuru ilanıyla bu sefer acıbadem'deki bir eve üçüncü olarak çıktım. sağlık sorunlarım ve kişisel itliklerim nedeniyle okula gitmediğim için 4-5 ay sonunda anamın yanına döndüm bahar ve yazı geçirmek için. ingilizce bilmektedir, evli ve üç çocuk babasıdır.

şu an, yurtdışındaki arkadaşımın evinde, normalin yarısı kiraya (tanrı yusuf bey'i korusun) tek başıma kalıyorum. tüm yazları ve tatilleri ailemin yanında geçirdim, onları saymıyoruz.

***

evet, tüm bu ahval ve şerait dahilinde söyleyeceğim şudur,

* yalnız yaşamak büyük nimet ama benim gibi aşırı asosyal bir adam bile zaman zaman sıkılabiliyor. yine de en iyisi yalnız yaşamak. süper bi olay. her şeyi sen yapmak zorunda kalıyosun o sıkıcı biraz, millete kitleyemiyosun.

* çok yakın arkadaşla (tabii bu arkadaşla aranızda belli bir mesafe de olabilecek, evde kural mural koyabileceksiniz) yaşamak da aynı şekilde süper bi şey. beylikdüzü'nde karı koca gibiydik amk çok komik geliyodu bana bazen. masa tenisi oynuyoduk aşağıda, yukarı çıkınca birimiz duş alırken diğeri makarna yapıyodu. dönüşümlü olarak takılıyoduk bu şekilde. bazen uyanıyorum bakıyorum adam mutfakta üzerinde bornozla şarap falan içiyo aq. alışverişe çıkıyosunuz birlikte, liste yapıyosunuz. çok keyifli, çok güzel oluyo ama uzun vadede zararlı.....

* üç kişi ve daha fazlası eğer rahat adamsan güzel. ben 100 kişiyle tanışsam bunların sadece bir tanesiyle samimi olabilen soğuk, sıkıntılı, asosyal, eve sinek girmesinden dahi hoşlanmayan bir adamım. o yüzden ev arkadaşlarım çok düzgün insanlar olduğu ve aramızda hiç sorun yaşanmadığı halde kendimi hiç rahat hissetmedim. bundan sonra da birileriyle eve çıkmayı zinhar düşünmüyorum, sokakta mokakta yatarım bana ne.

Tek. Paran azsa kendine en uyumlusunu seç iki kişi kal. Ya da evi kendin döşe kirayı erasmuslara ödet bu da güzel bir yol : D

Tekten başka bir cevap düşünemiyorum.

4 kişi varsa hep bi sorun çıkar. ama ideali gerçekten iki kişi yav. ya hep ya hiç mantığı. restleşme yok gibi. düz mantıkla daha çok karar veriyorsun ee öğrenci evinde de düz mantıkla hareket et zaten. nerde çokluk orda bokluk yerinde bi söz.

Tek hacı tek. Git boklu dereyi gören evde otur ama tek yaşa.

isveç

İtalya ispanya kapışır

Edit: gördüğüm ülkeler portekiz ispanya fransa almanya çek cum avusturya italya belçika hollanda nijerya rwanda moritanya gana aklıma gelirse daha eklerim

iskoçya

bence en güzeli londra/ingiltereydi çünkü biraz istanbula benziyordu kalabalıktı falan severim kalabalık yerleri bi tek havası çok iyi değildi sıcak severim.
onun dışında maldivler de çok güzeldi tam cennet gibiydi. ama ikisinin arasından seçim yapmak gerekirse ingiltere derim.

Japonya

abd, fransa, ingiltere, ispanya içinden (başka ülkeye gitmedim) ingiltere derim.

nedeni ingiltere'nin kasvetli havası, mimarisi ve ingiliz kültürüne - ingilizlere olan kişisel sevgim (müzisyenleri, komedyenleri, yazarları sebebiyle).

ek olarak: yeni zelanda'ya, irlanda'ya ve japonya'ya gitmeyi çok istiyorum. buralara gidenlerin cevaplarını özellikle takipteyim.

avrupa ve abd'yi saymak istemiyorum. farklılık adına çok bir esprileri yok.


fas. imkanım olsa marakeş'te yaşamak isterdim 6 ay-1 yıl kadar.

amerika

İtalya ispanya belçika hollanda fransaya gittim. Hepsi güzel ülkeler. Fransada çok takıldığımdan bi yerden sonra her yer aynı gibi geliyor. İspanyada sadece endülüse gittim, rüya gibiydi. İtalya ile karşılaştırmakta zorlanıyorum. Bu ikisi kapışır yukarıda söylendiği gibi.

Gidilen yerler; irlanda, abd, ispanya, fransa, italya, balkan ülkeleri
Favori: irlanda

gittiklerim italya, ispanya, belçika, polonya, fransa, çek
en sevdiğim ispanya. italya ve polonyayı da çok seviyorum gerçi.

16 ulke
En sevdigim Cek Cumhuriyeti ve Bulgaristan
Pahali degiller
Dogu Avrupa kulturunu seviyorum
Mimarileri guzel
Turkiye'den oldukca farkli

Turkiye-istanbul

Mukemmel bi yer dogasi tarihi kulturu insanlari hepsi cok hos.

OLURUM TURKIYEM

italya, ispanya, fransa, hollanda ve avusturya gördüm; aralarında en çok floransa'yı sevdim. işin içine roma vs. de girince italya farkı açıyor. neden? çünkü çocukluğumdan beri kitapta, derste, tv'de, sinemada görüp beğendiğim birçok şey italya'da. sanatından tut yemek kültürüne kadar, direkt bana hitap eden bir yer.

brezilya en güzeliydi, 4-5 şehir gezdim hepsi süperdi. yemekleri bi harikaydı insanları her daim gülüyodu, bu ikisi mutlu olmam için gerçekten önemli

çok yer gezdim, bi ara belki editleyerek tüm ülkeleri yazarım. faroe adalarına da gitmiştim mesela orası da apayrı bi dünya...kendince ayrı bi güzelliği var ama bana göre değildi :D

nyc için imperial court hotel iyidir. fiyat ve konumu da nyc için fena sayılmaz.

nyc'de holiday inn var manhattan'da. financial field diye geçiyordu sanırım, yeni yapıldığı için ucuz.

nyc de park central da kaldim tavsiye ederim otel ve yeri cok cok iyiydi. night otel de de kaldim tam times square deydi odalar ufakti ama onu da tavsiye ederim

NY'ta New Yorker hotelda kalmıştım. güzel hotel. ama tuzlu tabikisi.

Nyc için pod 51 öneririm, times square'e 1 km, müzelere filan yürüme mesafesi

Tam aynı formatta olmasa da Anthony Bourdain var. Rick Stein'ın da bir iki o tarz programı olması lazım.

Edit: Bir de Guy Fieri.

Food network var izlersiniz çok seversiniz

Guy Fieri gevezenin teki ben sevmiyorum, kendisinin çevirilerini falan yaptığım için nefret ediyorum adamdan :D Kamini diye bir asyalı food blogger var, ''Girl Eats World'' olabilir adı. Bir de ''Australian Food Adventures with Matt Moran'' var. Bunlar iyidir.

farklı gördüm. şaşkınım.

Valla az değil, bariz renk tonu fark var benim gözlerde..
Yıllardır da farkındayım.
(Her iki gözde de 9 miyop, 3.5 astigmat var. Biraz renk farkı dert değil yani hehe)

ben fark göremedim ;_;

ikisi de aynı

iki görsel aynı değil ki zaten, sağdaki daha parlak. sağ göz sol gözle ne alakası var?

9gag'deki görselde adam, "abi benim sol gözüm soldaki gibi sağ gözüm sağdaki resim gibi görüyo renkleri" diyo..
İki resim arasındaki farkı bulun demiyor zaten..

evet şimdi fark ettim onu da, bu iki görsel bize ne anlatıyor yani? ben sağdaki görseli de iki gözümle aynı şekilde görüyorum, soldaki görseli de.

edit: tamam olayın görsellerle hiç alakası yok, adam kendi gözleriyle alakalı fark ettiği şeyi görselle anlatmaya çalışmış.

Fark yok.

çok saçma olabilir ama giden biriyle gönderseniz?

Kargo olarak bakacaksınız bu duruma;
www.turkishcargo.com.tr

www.yurticiucakkargo.com

pettransportationturkey.com

www.facebook.com

Ucus gonulluleri grubu var belki yardimci olurlar

www.youtube.com

Clean bandit - UK shanty

Zooey Deschanel - Sugar Town

Lilly Allen - fuk you

chery chery lady

ingiltere'de değil.

ben work and travel'a gittiğimde restoranda çalışırken bardak su isteyenlere bedavadan veriyorduk şu kola doldurma makinasından. dolaptan istiyorsa müşteri, parayla veriyorduk.

ayrıca amerika'da hemen hemen her yerde drinking fountain denen şeyden var. özellikle walmart'larda. beleş.

starbucks'ı hatırlayamadım şimdi.

Evet starbucksta suyu bedava veriyorlardi.

amerika da restorana girdiğiniz zaman hemen bardakta su veriyorlar. İlk ben de baya şaşırmıştım

@efreet sultan evet dediğine benzer bir şey okudum, ABD'de raftan şişe su alırsan ücretliymiş ama bardakta su rica edersen ücretsizmiş deniyor.

Bir yorumda sizden su isteyen birisini reddetmeniz yasal değil diye bir şey okudum ama doğru mu değil mi bilmiyorum. Ben ilk başta Starbucks'a özel bir durum zannetmiştim ama şimdi ABD'de yerel restoranlarda dahi içme suyunun çoğunlukla ücretsiz olduğunu duydum. Garip ve güzelmiş.

fransada restoranlarda çeşme suyu bedava

İsveç'te de durum aynı, Çeşme suyu ücretsiz. Hatta değil restoran evlerde bile ücretsiz.

Tap water olarak isteyince ingilitere'de de ücretsiz.

bu ülkede herşeyin yapılacağına inanıyorum.

daha düne kadar aman ağzımızın tadı kaçmasın diye askerin polisin elini kolunu bağlayanlar kabak gibi ortadayken herşey mümkün.

1) hayır
2) hayır
3) hayır

evet diyenler ne zannediyor bu işleri anlamıyorum. çok film izliyorlar sanırım. kaç şehit varsa açıklanmak zorundadır, bu adamlar isimleriyle yayınlanıyor. hangi şehirden kaç cenazenin kalktığı biliniyor. bir kişi çıkıp benim çocuğum nerede dedi mi şu ana kadar, derse tsk'nın güvenilirliği ne olur. tsk'yı sıradan örgütlerle karıştırmak tuhaf.

edit: bir de şunu eklemek lazım. felaket vb. şeylerde insanlar zayiatı kestiremez. bu nedenle her seferinde duyarsınız. "aslında 99 depreminde çok daha fazla kişi öldü ama devlet 17.000 açıkladı." bunu diyen adam 17000 kişiyi yan yana tahayyül edebilse demez. veya patlamalardan sonra ilk insan yorumlarını okuyun, ölü sayısını hep 2 katı falan tahmin ederler. çünkü 8 kişinin ölmesinin bile ne kadar muazzam olduğunu kestiremiyorlar. 8 ufak bir sayı gibi geliyor vs.

1 - evet
2 - evet
3- evet

1. evet
2. evet
3. evet

bonus: öldürülen terörist sayısını da fazla gösteriyorlar.

bu ülkede bir alo fatih gerçeği varken
olmaz saklanamaz diyenlere inanmayın

savasda ilk olen sey gercek; babana bile guvenme.

Dogudaki askerlin bir cogunun anlik baglanti kurma sansi yok aileleri ile. Bu sebepten yapilabilir boyle birsey. gelecek bir iki hafta icerisinde bir tane daha 15-16 kayibimizin oldugu bir olay daha yasarsak ikinci olayin sahte olma ihtimali var.

Ama uzun vadede (15 gun diyelim) devlet oluleri saklayamaz imkansiz.

Haberlesmenin cok sinirli oldugu 90'larda belki zamana yayarak acıklanmıs olabilir ama su zamanda inanmıyorum ve ihtimal vermiyorum boyle bir seye.

Hadi devlet sakladı, PKK propaganda amaclı elınde foto, video vs e varsa yayınlar. Daha bugum gormedik mi cenazaleri orada yasatan vatandasların topladıgını ?

Savasta propaganda her kesimden var. TSK resmi yapisi geregi olu saklayamaz ama PKK saklayabilir. Ayni sekilde, her iki tarafta ve verdirdigi kayip sayisini yuksekten acikliyor.

İlk ikisine evet. Bizzat babamdan biliyorum. Buradan çok fazla şey söylemem mümkün değil ama birinci ağızdan dinledim. Bu kadarını söylemem yeterlidir sanırım.

öncelikle; antikadimag ve acemi +1

ondan sonra zaten şu anki savaş hali devletin işine yarıyorsa eğer zaten saklamaz. ne kadar çok şehit o kadar çok pkk'ya nefret anlamına gelir ve acısı büyük olan sıradan halkın (aşağılamak için yazmadım böyle common people'a karşılık gelmedi aklıma) gözünde savaş daha büyük meşruiyet kazanır. o yüzden eğer ''savaşı başlatan devlet'' ve ''kan akması akp'nin işine yarıyor'' cümlelerini kuruyorsanız, şehit sayılarını saklıyorlar demeniz çelişki yaratır. dediğim gibi kandan beslenen daha çok kan aksın ister...

90 larla 2010 ların tam ortasında -2000lerde kuzenlerim askerlik yaptı
birinin söylediği şuydu 8 kişilik timin 4üne askerliği bitirmek nasip olmuş (jandarma idiler hep terör bölgesindeydi) çoğu tim de böyledir diyordu
ve fakat bu çocukların tek bir tanesi bile haber OL MA DI.
bir diğeri askerden gelince gitti ahırdaki koyunları kuzuları öptü, o gece ahırda yattı (normal gelmedi askerden zaten) onun kucağında 2 tane arkdaşı şehit olmuş ikisi de bi tane haber OL MA DI
Kısacası gidip cenazesini bile alamayan 1 gün boyunca şehit sayısı açıklayamayan orduya mı inanacam???

@ acemi
haber yapma mantığı biraz farklı- tam bilmesem de mesela bazen görüyorum bir kanalın haberleri arka arkaya bartın, zonguldak, karabük diyorum başka yerde muhabirleri yok herhalde :P. ya da bazen bir kadın cinayeti haber oluyor 40 tanesi olmuyor zira o dava adliye muhabirine denk geliyor, gibi.
benim kast ettiğim şu: bu çocuklar dağ başında ölüyor, çetelesini -güya- TSK tutuyor, naaşları alamayan TSKdan bahsediyoruz. 50 kişi öldüğünde 500 yazsalar kimin haberi var 5 yazsalar kimin ne haberi var ister asker için olsun ister terörist için olsun?
haber derken kast ettiğim sadece TVde gazetede haber olması değil.
gayrımüslüm bazı askerlerin öldürüldüğü ama intihar ettiği haberleri yapıldı mesela güvenebiliyor musunuz TSKnın açıklamalarına? -daha başka bir konu
ezcümle ben inanmıyorum hiç bir açıklamalarına

şehit sayılarında yapılabilecek en olası yanıltma şehit + yaralı olarak halka bilgi verip kısa sürelerle yaralıların kurtarılamadığı bilgisi vermek olur ki bu da şehit sayılarını geç açıklayıp tepkiyi azaltmakla yaklaşık olarak aynı amaca hizmet eder. bundan öte bir yanıltma pek mümkün gözükmüyor zira artık gizli-saklı da olsa her koğuşta en az bir cep telefonu var ve içeri-dışarı (özellikle çatışma-şehit konularında) hızla bilgi giriş çıkışı oluyor. son olayda da bununla ilgili birçok örnek facebook ta mevcut.

@antikadimag'a katılıyorum. motosiklet kaza videoları izlerim bazen. 'kesin öldü' dediğim adamlar hemen ayağa kalkabiliyor. patlama sesi duyup 'kesin 50 kişi öldü' dersin, 3 5 olur. boston'daki patlama buna örnek. ancak tsk'nın şunu yapabilir, hatta yapmıştır bence; 30 şehit vardır, 16 derler. 1-2 gün sonra 9 şehit daha söylerler. 1-2 gün sonra 5 daha. o şekilde gizleme olabilir.

Rakam az söyleniyor. Birebir yaşadım. Ben Beytussebapda askerlik yaptım. Bir tim pusuya düştü 6 şehit oldu. Desteğe giden askerlere de saldırılar oldu. Biz desteğe giden ekibe desteğe gittik. Çok sıkıntılı bir gündü.

Bizden önceki ekibin 4 şehidi 2 yaralısi vardı. Bizde 2 şehit 5 yaralı. Haberlerde sadece ilk pusuya düşen grubun şehit ve yaralılari vardı. Tsk da sitesinden sadece onları açıkladı.

1- Olabilir
2- Olabilir
3- Olabilir

4s almak fazlasıyla mantıksız olur. yakın zamanda çıkacak yenilik ve güncellemelerin neredeyse hiçbirini alamayacak hale gelirsin. sonra vay ben neden aldım diye yanarsın. maddi olarak zora düşecekseni 5 üstü almak yerine geçici bir telefonla idare et derim.

@cetoxim geçici derken? en az 2-3 sene içerisinde öyle binlerce lira verip iPhone alma planım yok, yani aldığımda 2-3 sene kullanacağım ios yüklü bir alet lazım, 4S de en mantıklı opsiyon olarak görünüyor.

4s henüz olmasa bile yakın zamanda güncellemelerle beraber kullanılamaz hale gelecektir. emin ol. telefon kastıkça kasar kendini. firmalar bunu kasti olarak yapıyorlar, yoksa herkes senin gibi 4s alsaydı, 6s'i kim alacaktı? bence parana yazık olur. daha çok verip 5 alırsan da parana yazık olur. her türlü yazık o paraya galiba:(

Bi sure sonra uygulamalarınız Güncelleme almaz duruma gelebilir
iOS sürümünüz nedeniyle yavaşlama olabilir
Tr'de - 800 lira diyorlardı geçenlerde sanırım. Bence almayın.

Mobiledeyim editleyemedim. eğer jailbreak yapabileceğiniz bi Sürüm ise belki bi sure kullanabilirsiniz.

Benim görüşüm "kesinlikle alınır". Hatta fiyat böyle ise bir tane de bana al diye rica edeceğim.

Elimde 2 yıllıkken ikinci el olarak aldığım ve 2 yıldır kullandığım bir iphone 4s var, çok memnunum.

Telefonlardan devasa bir beklentim yok, mükemmel çözünürlükte kameralar, yüksek sayıda çekirdekli işlemciler istemiyorum, abartısında değilim. Şimdiye kadar beni yarı yolda bıraktığı, yapmak isteyip de yaptırmadığı hiç bir işim olmadı. telefonun kullanılabilirliği yüksek seviyede, kasası kaliteli, boyutu benim düşünceme göre ideal (bu sebeple almıştım zaten.).

ios8 e geçmedim, yavaşladığını söyleyenler çok oldu, aksini iddia eden de var, bunlar tahminimce kişinin kullanım ve beklentisi ile alakalı şeyler. Yeni güncelleme almayacak diyenlere de herhangi bir savunmam yok. Hali hazırda 40 uygulama güncelleme bekliyor telefonumda ve bu güncellemelerin çoğu "içerik yenilendi, küçük hatalar giderildi." şeklinde. Bana göre programın kullanılabilirliğinden memnun iseniz değiştirmeye çok gerek yok. Ben aralarından seçerek güncelliyorum.


Çok ciddiyim, eper alabilirseniz bir tane de bana alın (mesaj bekliyorum.)

bu saatten sonra 5'ten asagisi alinmaz.

arkadaşların endişeleri haklı olmakla birlikte 2-3 sene içerisinde gerçekleşecek şeyler değil. al kullanılır 4s hala. bende var 5 senelik 4s ve son sürümü yüklü şu anda ve hiçbir sıkıntı yok. oldukça da memnunum.

sadece 5 yıllık olduğu için bataryası bitti ancak bu konumuz dışında.

şöyle bişey var ingilizceniz var ise : www.ryanair.com

gordum bunu, soruma cevap degil yine de ama tesekkurler

hep öyle. o bilet fiyatları valizsiz. sadece kabin bagajına izin veriyorlar. bir çok kere kullandım ryanairi, kabin bagajı için de belli boyutları var, onları geçerseniz yine para alıyorlar.
ayrıca biletlerin de çıktısını alıp gitmeniz lazım kendiniz. biletsiz giderseniz yine havalanında 50euro kadar geçiriyorlar.
ekstra her şeyden para alıyorlar yani, onun dışında kurallara uyduğunuz çerçevede ucuz bir havayolu şirketi.

ryanair'in olayi o.türkiyedeki pegasus gibi düşünebilirsin.

e ben simdi bu 20kg bagaj hakkini alacagim €70'e o tamam. 20kg'i gecerse de kilo basina 10 yasliyorlarmis. bu nasil is, satsin madem o zaman bana 30kg bagaj hakki onu alayim gitmeden....

Her uçuş için böyle. Ryanair'in politikası bu, çok ucuz olduğu için minimum şartlarda uçuruyor, ekstra istediğin her şeyde gömüyor. Böylece valiz taşımayan adama sattığı 40 euroluk bilette ettiği atıyorum 20 euro zararı, 20 kilo bavulu 70 euroya satarak çıkartıyor :)

50 euro ceza vermişliğim var bagaja :( halbuki çok sevinmiştim 30 euroya uçtum diye.

Fb-Shaktar maçı 30 tl idi sanırım acaba o mu?

@makarnavodka

yok hocam ya. ilk haftaki mersin - bjk maçıymış güya. o gün (16 ağustos) eve gitmedim bile adsad. ev mersin'de olunca bunlar da kılıfı mersin maçına mı uydurmuş napmış anlamadım.

eğer almadığınızı kanıtlayabilirseniz paranızı iade ederler bi de küçük hediye (paket,maç filan) gibi birşey verirler sanırım.

yeni bir hesap açmanız gerekebilir. ben en son geçmek istediğimde bulamamıştım bi seçenek o yüzden yeni hesap açtım

lyrics karaoke şarkıları açıp deneseniz?

smule'nin sing! uygulamasıyla da deneyebilirsiniz.

podcast baktınız mı? itunes store'da ücretsiz bi sürü bulabilirsiniz.

yok mu google drive ya da yandex disk?

Gece mesaj atıp hatırlatırsanız, mail olarak atayım size.

lonra'nın kuzeyinde takıl, amy winehouse'un bulunduğu bölgeye (camden'dı sanırım) özellikle git. değişik ve güzeldir. tabii hipstervari şeyler sevmiyorsan salla.

Londra'yı bilmeyenleri dinleme Vamden Town kuzeyi değilLondra'nın.

sıradışı dediğine göre:

- bir vinçte asılı olarak havada yemek yiyebilirsin (dinner in the sky)
- duck tour yapabilirsin. hem suda hem karada giden araçla turistik tur
- mini cooper ile özel turlar da oluyor
- o2'ye tırmanabilirsin

not: soru başlığınla içerik çelişkili yalnız. başlıkta genel bilgi istemişsin. soruda ise genel bilgiden ziyade sıradışı şeyler istemişsin. ben sıradışıya odaklandım :)

Harry potter seciyorsanız Stüdyo ya gidin.
Covent garden'da Apple var oraya gidin
London eye
Alışveriş için primark'a girin. Koşa koşa geri Çıkın.

Adam sıradışı demiş London Eye demişsiniz bu adam Google kullanma özürlü mü London Attractions yazamasın Google'a. Ermanen'e ek olarak soho'da bir gece geçirebilirsin cuma gecesi olsa daha iyi olur götü kolla ama çok parayla gitme. Baya kuzeyde Air Forces'un müzesi var pek bilinmez ama bence müthiş bi yerdir üşenmessen git.

Yapmalarımın arasında London Eye en azından gündüz sakın binme o alete

Sıradışı değil ama ne yapalım artık;

- Gitmeden önce, hatta orada kaldığım son güne kadar London Eye için "Turist tuzağı, çok gereksiz yeaaa" diyip durdum ama binince gördüm ki verdiğin paraya değer. Mutlaka yap.

- Bahçelerden hoşlanıyorsan ve Oxford'a gidersen mutlaka Blenheim Palace'ı ziyaret et, ben çok beğendim.

- Müzikal seviyorsan mutlaka bir geceni buna ayır, Picadilly Circus'un orada sanırım bilet satış ofisleri oluyor. Biletini önceden değil de orada son gün alırsan sanırım daha ucuz oluyordu ama emin değilim. Wicked'ı izlemiştim ben, tavsiye edebilirim onu.

4 gün kaldığım için yaptığım şeyler genel olarak hep standart turistik aktivitelerdi. Gittiğim yerler arasında Tower of London'a verdiğim paraya biraz acıdım diyebilirim. Bebeği/çocuğu olan yakının filan varsa Primark'ın ürünleri güzel ve nispeten ucuz, kendimi kaybedip bir bavul daha alıp içini yeğenime aldığım şeylerle doldurmuştum. :D

Mobilden editleyemedim; film de onerebilirsiniz, hic farketmez cok mütesekkir olurum.

house of cards
true detective
da vinci's demons

www.imdb.com

larry david, kesin seversin.

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

the it crowd
little britain

ikisi de çok güzel ingiliz dizileri.

Mozart in the jungle
Humans

Luther. Luther diye diye 4. sezonu da çekmeye ikna oldular adamlar. Luther'i izle.

Sherlock

curb your enthusiasm, the it crowd (+1)
penny dreadful
louie
spaced
wilfred
how not to live your life
coupling

(bkz: it's always sunny in philadelphia)

parks & recreation. ilk sezona biraz dayan, müthiş.

tek tek herkese teşekkürler arkadaşlar.

-the it crowd ve house of cards çok sevdiğim diziler, tahminlerinizde tam isabet göstermişsiniz yani :))
-curb your enthusiasm, how not to live your life, coupling ve spaced'ı da sevmiştim ama sadece 3'er 5'er bölüm izledim hepsinden. bağımlılık yapacak kadar sevemediğimden değil de o zamanki (6-7+ sene önce) ruh halimle ilgili olabilir. tekrar şans vermeyi düşünüyorum.

- little britain, mozart in the jungle, extras, louie, luther, sherlock, penny dreadful, wilfred, its always sunny in Philadelphia (ismini çok severim uzun yılladır, bir türlü izleyemedim), ve parks & recreation'un hepsini not alıyorum. Hepsine bir şekilde bakacağım.

çok teşekkürler öneriler için. başka arkadaşlar da önermeye devam edebilirler. hem cevap veren bir kişi diğer cevapları görüp fikir de edinebiliyor bence, o da çok hoş :)

iyi seyirler herkese!

Boardwalk Empire.

Fringe
Suits

hemen 24 izle.

fringe +1

bir de black mirror ları izle.

true detective'e karşılık olarak the killing
person of interest'e karşılık olarak da leverage ve hustle diyorum

the americans.

hayır

kullanmam bile

hostel adamıyım ben

nokta

elbette,
eve yemek getiren kebapçıya bile bahşiş veriyoruz, oda servisine kesin verilir.

veriyorum ben.

2.ye sipariş verme niyetim varsa ilkinde bahşiş veririm 2.yi getirirken yemeğe tükürmesinler falan diye. tek bir sipariş vereceksem bahşiş vermem...

veriyorum bol keseden ya.

şaka şaka.

zor kazanıyorum. ay sonu zaten gelmiyor. 1250tl maaşım var. otelde de ömrümde hiç kalmadım. ama olurda kalabilirsem vermem. bana hakkım olanı bile vermemeye çalıştılar. mesaiden çaldılar, asgari geçim indirimi cukkaladılar.. fazladan para vermiyorum o yüzden.

sürtsün burnu, o da hakkını istesin üstten. işvereni "zaten bir ton bahşiş alcan olm" diyerek sigortasını eksik yatırıyor. asgari geçim indirimini vermiyor. çok çalıştırıyor.

Evet. Zaten otelde oda servisi kullandigim kac yilda bir 1-2 kere, o zaman da az bir sey bahsis veriyorum.

arkadaşının dediği doğru bende gördüm o kampanyayı ama biraya o kadar para vermek bana çok koyar diye almadım

merhaba,

pegasus havayollarını pek tercih etmiyorum sitelerine baktım ama bulamadım bi bilgi. müşteri hizmetlerini arayıp sorsanız en doğru bilgiyi onlar verir sanki?

menü de 10 liraydı. 50 likte 15. bi ay önce.

Pegasus'u en son geçen sene kullandım. Çok büyük bir zam mı yaptılar bilmiyorum ama 33lük bira + küçük bir kase ruffles menüsünü 10 tl'ye aldığımı hatırlıyorum.

Son bir tavsiye Pegasus ve Onur dan uzak durun.

pegasusu arayarak bi biradan olmayın. çok pahalı ve bağlanamıyosunuz resmen.

Yeni gordum meşin bilgi 33luk bira+küçük ruffles 10 lira.
Bu arada uçan otobus pegasusa devam..

Vay kevaşe hostesler, dayamışlar bana demek ki. saolunuz.

i can't get you off my mind - miss li

ayrıca akıllı telefonunuz varsa shazam yükleyerek rahatlıkla bulabilirsinz.

www.youtube.com

yok :-) sözleri google'a yazıp buluyorum genellikle böyle durumlarda. fakat türkçeye çevirirken mix'te anasını ağlatmışlar müziğin, sesler anlaşılmıyor. reklamın orijinalini açıp bakarak buldum. shazam'dan mı buldun sen?

evet. yanlış oldu o zaman kusura bakmayın ^^

vestel - casper?

%100 yerli yok, hayir.

hayır yok.

üretmek demek üretmek demektir.

işlemcisini donanımını üretemediğin hiçbir şey burada üretilmiş sayılmaz.

Değil devre, vakumlu transistör tüpü yapamayacak derecede özürlü bir teknolojiye sahip türkiyede bunlar olasılıksız şeyler.

not: aselsan falan demeyin bana, askeri onlar.

yukarıda yorumlarda belirtilen şekilde hiç bir ürün yok, pek çok bileşenin bir kısmı ya usa malı olarak çinde yada çin malı olarak çinde üretiliyor, tasarım ve uygulama özelleşebiliyor, şu durumda sanırım turkcell'in bir telefonu var, tasarımı ve yazılım özelleştirilmesi bizimkilere donanım çin'e.

pek çok çip yada entegre çin malı, pek çok işlemci de ingiliz veya usa malı (orada üretilmiyorda tasarlanıyor)

hatta çinli firmalara istediğin teknik özellikleri söylüyorsun, sana cihazı tasarlayıp veriyorlar (gps'i olsun, kamerası şu olsun, işlemcisi bu olsun, ses'i şöyle olsun vs. diye teknik spec veriyorsun üretiyorlar)

o zaman en en yakın olan şey vestel casper sanırım ?

ve turkcell..

hayır. yakın diye bi şey yok.

ülke ekonomisine katkı açısından bakıyorsan eğer şöyle bi cevap verilebilir.

uzun dönemde, samsung ya da vestel kullanıyor olman dış ticaret açığına bi fayda sağlamayacak.

devre tasarımı (geçen sene üretiminde ülke içine gireceğinden bahsediliyordu bilmiyorum ne oldu) ve yazılımı bize ait olan telefon değilde airties modem var, içindeki devre elemanları yabancı ama devrenin tasarımı bize ait.

abi yazılımı android nasıl türkmüş yazılımı?

yazilim dedikleri iki uc kiytirik app o kadar.
android isletim sistemi var, nesi turk yapimiymis :)

eksisozluk.com

verdigin linkte baslik "tamamen akilli yerli telefon"
entry ne diyor? %60... tamamen mi bu simdi?
kaldi ki %60 bile degildir eminim.

üreten yok ama montajını yapan var (bkz: vestel) (bkz: casper)

bazı arkadaşlar ya ekonomi bilmiyor ya da bizle alay ediyorlar.

yerli telefon diye bi şey yapmak olanaksızmış. (komponent hmm...)

ayrıca,

bütün parçaları ithal bile olsa yerli tanımına HALEL getirmezmiş.

tamam.

@kosun,

Aynen öyle.

yok.
turkcell de yok. turkcellin kendi üretmiş gibi gösterdiği o telefonları başka firmalar üretiyor. mesela huawei.

turkcell ve vodafone'lar hep ZTE yapımı onu yazayım da. Ha Turkcell arka kapak falan tasarlamıştı o kadar. Uçağın koltuklarını yapmak gibi :)

bu arada Samsung bile daha yenilerde kendi görüntü işlemcisini(sensör) üretti ve kullanmaya başladı. Normalde sektörün %80i sony sensör kullanıyor. Bu tür şeyler illa yerli olacak diye bir şey yok bence ama yine de ben toplama bilgisayar yapsam burada Türk malı mı olacak? Hayır. Belli bir yüzdenin üstünde yerli üretim parça olması lazım BENCE. Hani Apple da bakarsan Çin üretimi, ama her şeyi Amerikada tasarlanıyor. Turkcell çıkıp "dışını böyle tasarladık, büyük teknolojiyle içine daha çok pil sığdırabildik" dese tamamdır bence bizden bişey katılmıştır mesela. Ama şu an yapılan ZTE'nin bir modelini beğenip ram'ini işlemcisini seçip(toplayıp) arkasına logo bastırmak.

abi bak her şeyi birbirine karıştırıyorsunuz.

apple da çinde üretiliyormuş da bilmemne...

sen türkiyede icat et sonra istediğin yerde ürettir, ona kimse karışmaz.

iki seçenek var:
1. icat etmeyip icat edilmişi ülke içerisinde üretebileceksin.
2. icat edip ucuz işgücü olan ülkelerde ürettireceksin.

bu iki seçenek dışında ekonomik anlamda adım atmak mümkün değildir.

"yerli üretim" sıfatı ekonomiye katkı oranıyla bağlantılı bi sıfattır.

ekonomiye katkısı olmayan bi ürünü "yerli üretim" diye yutturamaz kimse.

Cep telefonu, laptop, endüstriyel ölçüm cihazları, plc paneller vb. gibi yüksek katma değerli ürünlerin değerini belirleyen şey bunlarda kullandığınız malzeme değil.
Örnek üzerinden gidersek; bir cep telefonunun değerini belirleyen temel şey onun içindeki direnç, kapasitör, işlemci vb. komponentlere harcanan paralar değil. Emin olabilirsiniz ki, yüksek hacimli üretimlerde bunların maliyete katkısı çok çok küçük oranlarda kalıyor. Burada ürünün pazar değerini belirleyen en önemli faktör onun geliştirme ve üretim organizasyonuna harcanan paralar.

Cep telefonu üreten firmaya, ''bu size ait değil, içindeki direnci dışarıdan almışsınız'' demek, yemek yediğiniz lokantadaki şefe ''bunun içindeki karabiberi siz mi yetiştiriyorsunuz?'' demek gibi oluyor.

lokanta örneği veren arkadaşlar ekonomiyi nerde okudular bize de bildirsinler.


komponentleri dışardan almanın asıl adı "ithal etmek"tir.

ithal edilen parçaları birleştirmenin adı ise "montaj sanayi"dir.

montaj sanayi kavramı zaten uzun yıllardır bu ülkede mevcuttur.

çoğu araba firması parçaları ithal edip buradaki fabrikada birleştirme yapar.

bunu da yerli üretim diye satar.

fakat ithalat ihracat dengesine bunun nasıl bi faydası vardır bu ekonomi bilgisi yüksek arkadaşlar açıklarsa sevinirim.

zira ithal ettiğin her hammadde senin dış ticaret açığını arttırır.

Bu örnek ile montaj sanayi benzetme pek doğru değil.

Türkiye otomotivde bir montaj sanayi ülkesi. Bunun sebebi, otomobil üretimine sadece niteliksiz iş gücü ile katılmak.Ve bu faaliyeti de yabancı firmalar (Renault, Fiat vb.) için yapmak.

Otomotiv alt sistemlerini montajlamak ile kendi tasarladığınız elektronik devre üretmek arasında ciddi bir fark var.

Ben size bir örnek ile açıklayayım. Geçtiğimiz sene 12 ay boyunca bir endüstriyel ölçüm cihazı ar-ge'si yaptık. Bu arge faaliyetinde yerli mühendisler para kazandı, vergi ödedi. Sermayeyi yine bir türk firma koydu. Cihazda 3200 küsürün üzerinde komponent var (dış ticaret açığını artıran cinsten). Cihaz komponent bazında maliyeti 100 adet hacimli üretim için 290 euro civarında, 5000 adetin üzerine çıktığınızda 60 euronun altına düşüyor. Satış fiyatı ise ek modüller olmadan, en baz hali ile 3000 küsür euro. Cihazın alıcıları arasında Irak'taki inşaat firmalarından Almanya'daki ağır endüstri firmalarına kadar farklı bir çok firma var.

Bu hesaba göre sadece 5000 adet üretilen cihaz için ülkeden çıkan para 300k euro, ülkeye giren para 15m euro. Ar-ge maliyetini de hesaba katınca bu girdinin yanında devede kulak kalıyor.

Sonuç olarak demek ki fayda sağlıyormuş.

Neyse, eyyorlamam bu kadar.

konu telefon:

snapdragon veya intel işlemci fiyatları belli.
görüntü kartı çipset fiyatları belli.
anakart ve charging board fiyatları belli.

bunları bir araya getirdiğinde üzerine yüzde 10 kar koyup YURTİÇİNDE satıyorsun.

telefonu ihraç edemezsin. yurtdışında rekabet şansın yok. zaten birleştirdiğinin kırk kat iyisi ve daha ucuzunu dünya piyasasında bulmak mümkün. dolayısıyla ihraç edip dış ticaret açığını biraz olsun dengeleme şansın da yok.

Texas Instruments, Intel, Analog Devices vb. firmalardan cep telefonu üretim hacimlerinini karşılayacak sayılarda bir fiyat talep edin isterseniz, yalnız kurumsal bir kimlikle yapın. Bakın o işlemcilerin asıl fiyatları nedir fiyatları nedir.

Tasarladığınız cep telefonunu 0.1 kar oranı ile satmak büyük bir hayırsever olmayı gerektiriyor.

Zaten ülke içinde satmak amaçlı cep telefonu, otomobil vb üretmek için yatırım yapmak pek de akıl karı bir hamle değil, yukarıdaki tartışmanın konusu da bu değil.

abi hangi "yerli" telefonu ihraç edebilirsin?

rekabet şansı yok.

ya piyasayı takip etmiyorsunuz ya da bize gerçekten şaka yapıyorsunuz.

Doğru okursanız zaten farklı bir şey söylememişim.

iphone bile yerli üretim yapmıyorken tartışmanın amacı nedir?

iphone parçaları 21 ülkede üretiliyor.

www.businessht.com.tr

abi iki saattir ne konuşuyoruz hala iphone nerde üretiliyor diye link atılıyor ya

bi okuyabilir misin öncelikle?

ihraç edemediğin durumda montaj sanayiyi "yerli" diye tanıtmanın gereği nedir?


yerli malı ülkeye sağladığı katkı yüzünden alınan alınan bir sıfat.

bi katkı yoksa yerli malı değildir.

ihracat önemli. ama dış ticaret açığı ithalat ihracat makasından çıkıyor. ideal max export min import.(örn almanya)

max export yapamıyorsan bari min import yap :)

aselsan var!!!!!!
teknoseyir.com

sittiret kilo vermek kolaydir ama kilo almak zordur. sakin ola kilo almak icin fastfood dur, cikolatadir, sekerdir ekmektir gibi zararli besinlere yonelme, kilo almak istiyorsan dengeli, besin degeri yuksek besinler yemen ve uzun bir sure yemen gerekli. yani disiplin ve butce isteyen bir is.

valla baya zayıfmışsın ya. en iyi kilo alma yöntemi yağlı yemekleri yiyip yatmaktır. ertesi gün de mümkünse uyuyabildiğin kadar uyu.

bol besinli proteinli bir diyet ve vücut geliştirme senin için cevap ama çok zayıfsın önce bir doktora git tahlil rica et.

(git:www.eksiduyuru.com ) burayı da okuyun

Tek yol diyetisyene gitmek. Her metabolizma farklı çalışıyor. İyi bir diyetisyenle 3-4 ayda toparlarsın.

kilo al.

önce sigarayı yavaş yavaş bırakmaya çalış. 6-7 öğün yiyip yatmak sana sadece göbek bölgesinden kilo aldırır o da çok kötü durur.

spora yazıl. spordan sonra düzenli beslen. ben öyle 4 kilo aldım 1 ay içersinde.

bol bol protein içeren bir yeme düzeni oluştur kendine.

Bence 22 tam da metabolizmanın yavaşladığı kişinin kilo almaya başladığı yaş. Bence hiç kasma gelecekte bir gün göbekli bir aMca olmak yerine zayıf bir delikanlı gibi görün.

cips, dondurma ve kola. bunlara aban akşamları. kilo alırsın ama göbek yapar. ve sağlıklı değil. ama kiloya biraz vurdun mu bırakırsın yemeyi.

Oncelikle boya gore kilon inanilmaz dusuk. O yuzden ilk yapacagin dontora git. Tahlil vs yaptir. Hormonlarin normal mi onu ogren. Ki bence normaldir herseyin. Ama yine de emin ol.

Ardindan buradaki bazi kendini bilmezlerin dedigi gibi abur cubur yemeye baslama sakin. Yapacagin sey spora baslamak. Protein ve kaliteli karbinhidratlarla beslenmek. Protein agirlikli bir beslenme ile birlikte vucudunu spor yaparak gelistirmeye basla. Senin tipindeki adamlar ideal kiloya, kaliteli sekilde kilo alarak ulasinca inanilmaz guzel vucuda sahip olurlar. Sen de oyle ol. Nasil beslenecegine dair hersey internette mevcut.

oha cidden aşırı zayıfsın, önce doktor +1.

sonra, ben 180cm boy 63 kg idim, şu an 75kiloyum. Naptım? 1 küsür yıldır spor(vücut geliştirme) yapıyorum(ara verdiğim oldu), günde 3 düzenli öğün yemeye çalışıyorum(+1-2 ara öğün fındık fıstık ceviz vs). Akşam yediğim cips çikolata bisküviyi kesemedim ama napalım :/ ha ilk aydan sonra Optimum Serious Mass weight gainer kullandım, büyük 5.4kg olanından. O baya etkiledi diye düşünüyorum ama çok şeker(karbonhidrat) içeriyor tabii ama hayvan gibi protein vitamin mineral de var vücudu toparlamaya da yarıyor. Eğer böbreklerde sorun yoksa ve bol su içersen sıkıntı olmaz diyorlar bende de olmadı ama bilemem tabii doktora da sorun. Ha ama spora, düzgün beslenmeye EK olarak bu. Zaten yeterince düzgün beslensen gerek bile kalmaz belki...

Sadece ve sadece caninin cektigini yemeni oneririm. Ve aciktiginda hic vakit kaybetmeden derhal yemege saldirmaniö yemek esnasinda da biriyle konusmamani ya da tv vs. izlememeni.
Gelecekte gobekli olmaktansa zayif bir delikanli olarak kal kismina katilmiyorum, kilo almaya calis kesinlikle.
Tekrar ediyorum, sadece caninin cektigi seyleri ye ve canin cektigi anda derhal ye. Maliyletli olacak ama bende ise yaradi.

VG + bokunu çıkarmadan carb backloading.

neden internetten bi arkadaş filan edinmiyorsunuz? skype üzerinden konuşursunuz. speaking için 1880 Tl ne kadar mantıklı bilemedim. tatile çıkılır o parayla. orda konuşacak insanda bulursunuz

bu amaçla yapılan siteler var mı? pek sosyal değilim açıkçası rastgele arkadaş bulma konusunda.

ama amacı buna yönelik sitelere açığım.

tatil vb yerlerde birilerini bulmak ufak pratikler gibi geliyor bana. 6-7 ay içinde bir okula gidip mülakatta kendimi sunmam gerekiyor. sohbet vs.

Sakin

sırasız olarak;

kramp, whisky, mavi sakal, dr.skull

son dönemlerden de; kurban ve flört

mezarkabul tabii ki.

gelmişi geçmişi karıştırırsan moğollar derim.

Pentagram (Murat İlkan) Mavi Sakal (Genç Osman Yavaş) Kesmeşeker Kramp Diken Ünlü. Son dönemde de Malt. Ayrım yapamadım.

rock dersen işler değişir. benim sıralamam

bulutsuzluk özlemi, kramp. diğer sıralar üç aşağı beş yukarı aynı

Ünlü.

lan olum kasa kasa çatlayacaksınız yakında. kramp kim kesmeşeker kim?
sizi bi pentagram bi moğollar bi ayna demekten kim alıkoyuyor??

açılın mor ve ötesi demeye geldim. son albümde biraz arabeske bağlasalar da...

pentagram metal yav, onu rock kabul etmiyorum ben ama o dahilse tabii ki pentagram/mezarkabul.

sonra redd, malt vs. gelebilir bence. moğollar ve mavi sakal pek dinlemedim o yüzden yazmıyorum.

edit: höyt mfö'yü unutmuşum. MFÖ kafadan en başlarda yerini alır aga.

manga (solisti ferman abiyle ayni siralarda okumak da ayri bir eglence tabiki :) )

sakin

ayna

dumanin cok iyi oldugunu dusunmuyorum. iyiyse bile kitlesi cok mal. (dinliyorsan uzerine alinma ama kabul et kitlesi liseli tayfa) (bende liseliyim ama neyse)

mfo

kurban

3 hürel.

pentagram tabii ki

Ha bir de MT-7500 var.

www.facebook.com

@air- kramp kim mi? asdfsd

Ayna yazan arkadaslar, rock grubu diyorum rock.. :)

Pentagram (mezarkabul) rock grubu değil. En iyisi kim bilmem ama şu aralar zardanadam yeni albümü ile iyi bence.

alla alla. pentagram rock grubu değilse ne ola ki?

inanamıyorum.

adam gelmiş geçmiş en iyi türk rock grubunu sormuş başka bir adam sakin demiş.

indie ne zamandan beri rock bu bir.
indie rocksa bile sakin e mi kaldık? bu da iki.

Kesinlikle Pentagram.

Wikipedia' nin da onaylayacağı üzere metal muzik grubu.

"en iyi" yok.

turk rock muzik tarihini anmadan anlatamayacagin isimler var ama... cem karaca da, kramp da, mavi sakal da, pentagram da kesinlikle aralarinda.

pentagram rock mi metal mi bilmem ama turkiyenin bu alandaki en iyisi diyebilirim (rock/metal her ne ise iste :))
kurban da iyidir ama en iyi diyemem.
bir zamanlar unlu vardi ama cok sarkisini bilmem, bildiklerim de gayet guzeldi.

ne kadar rock olarak kabul görür bilmem ama, dandadadan benim için.

ikinci de nekropsi'dir.

Bu arada yazmadan geçemedim. Pentagram'a rock müzik grubu demekte hiçbir yanlışlık yoktur. Çünkü bilindiği üzere metal müzik rock müzikten türeyen bir türdür. Dolayısıyla Pentagram'a rock müzik grubu dediğimizde bir yanlış söylem oluşmaz.

mavi sakal, the climb

Hepsi

Yavuz çetin

Metal/rock tartismasi olmazsa Pentagram +1

Kargo'nun Mehmet Sisli'li donemleri de cok iyiydi. Ozellikle Sevmek Zor ve Yalnizlik Mevsimi albumleri.

Unlu de gozumde Anadolu Rock yapan tek kurum/kurulus.

PENTAGRAM- hem müzikal açıdan hemde grup üyelerinin insan olarak çok iyi olmaları
mor ve ötesi
kurtalan ekspres

ama gelmiş geçmişe her türlü pentagramı koyarım. bu sene içinde 5 farklı konserlerine gittim :)

Pentagram der kenara cekilirim.

Bunu yapan bir adam vardı geçen NATGEO da izlemiştim.

Skype var. Yükleme yapıp arama yapabilirsiniz.

Ille GSM uzerinden gorusecekseniz Turkcell vs herhangi bir GSM firmasi hemen her ulkede ceker. Ama cok pahaliya gelir. Onun yerine Skype ya da Hangouts'a kredi yukleyip telefon aramalarinizi bu sekilde gerceklestirebilirsiniz.

Tabi en basta bu sekilde gezmeyi planladiginiza gore Avrupa Birligi ya da ABD pasaportu gibi bir seye sahip oldugunuzu varsayiyorum. Turk pasaportu ile Edirne'nin otesine gecmeniz zor.

Yapan bildiğim biri vardi. Isten gocunmuyordu garsonluk vs ne baraa yapıp geziyordu