Herhalde düzeltilir bir durumdur, genelde düzeltilir oluyor. Bilemeyeceğim.

"Fake it till you make it." diyorum.

Bende de inanılmaz ölçüde vardı. Kızları falan geçiyorum, yeni bir ortama girmemek için aynı yerden yemek yiyordum, üniversitede bir kere bile notuma itiraz etmedim herkes itiraz ede ede yükseltti vs.

Daha bir sene bile olmadı, değiştireceğim dedim. En kötü rezil olurum ama kimse beni tanımıyor vs. diye başladım. Hiç yapmayacağım şeyleri yaptım ama içimden de çığlıklar atıyordum bu sürede. Sonunda fark ettim ki biraz büyütüyormuşum. Hayatın geri kalanında da insanların bana bakışı değişti resmen, fark ediyorum bunu.

elbette düzelir.
özgüvenini etkileyen, kendinde eksik bulduğun yönünün/yönlerinin toplum nezdinde sandığın kadar anlam ifade etmediğini idrak etmeye başladığında, farkındalığınla aynı oranda düzelecektir.

Bir zamanlar bende de varmış, eski yazdıklarımı okuyunca gördüm. Şuan hiç yok, nasıl mı geçti? Uyumlu bir iş ortamında çalışıp başarılı olduğum işler yapınca, verimli olduğumu hissedince geçmiş sanırım ben farketmeden.
İşe yaradığını hissetmek yani tek çözümü.

özgüven sahibi birine göre daha şanslısın kaybedecek bir şeyin yok :)


"Fake it till you make it." +1

Düzeltilir.

Ya facebook'tan bahsediyorsak bi ara chat'i istediğin kişiye kapatabiliyordun. Yani senin online olduğunu göremiyor. O durumda muhtemelen sen de onu görmezsin.

Yaptım şimdi o beni göremiyor ama ben onu görebiliyorum :(

tarayicida sagda chat penceresi var, orda These contacts can't see you on chat. Edit yaziyor. ona tiklayip aciyorum ben kimleri istiyorsam.

Oldu evet daha başka isim vermişler ama dediğiniz tarzda bir menü vardı. Teşekkürler.

Geçerli geçersiz diye bir olay yok. Başvurduğunuz kuruma göre değişiyor.

Mesela benim çalıştığım yer ise alım sırasında 2 sene geçerlilik kabul ediyordu, girdikten sonra dil tazminatı için ise 5 sene.

Aynı şekilde yüksek lisansa basvururken 5 sene bakıyorlardı.

5 yıl.

Tubitak in soyle bir serisi var kitap olarak, bunları beraber okumak faydali oluyor esatis.tubitak.gov.tr

Bu seriyi uzun zamandir okuyoruz. Belki bunlara uygun içerik bulabilirim

Ben küçükken math blaster vardı, genç gezginin dünya turu falan vardı bunlar bilgisayar oyunu ama egiticiler baya. Türkçe olanları vardı İngilizce olanları vardı.

O tarz şeyler öneririm. Ve de TÜBİTAKin çocuk kitapları.

Egiticilerdi ama daha önemlisi, öğrenme isteği asiliyorlardi.

Yamulmuyorsam amazon masrafları karşılıyor, o yüzden gidin en kötü İrlanda gezisi yapmış olursunuz.

illa ki bildigin bir OO vardir? Az bildigin bir OO dil icin "az tecrubeliyim" diyeceksin, kucuk bir tecrube salla. Hic temasin olmadi ise, kur bir seyler 3-4 gun calis, ayni argumani kullan.
eger muhendis isen, zaten OO bilmeden mezun olamazsin. "Muhendisim, kolay ilerlerim" diyebilirsin.

"PL/SQL biliyorum, OO anlamam" dersen sansin yok bence.

vay arkadaş biz oo da biliyoruz ama bizi çağıran hiç olmuyor, fırsatı değerlendir bence.

OO nedir hiç bir fikrim yok ama YL dediğin max 2 yıl. zaten 1 yılı ders aşaması, geri kalanı tez aşaması ki kutuplarda bile yazılır. bunun için teklifi ret edecekseniz şimdiden söyleyin de ben sözelci olmama rağmen oturup öğreneyim OO neyse.

amazon duzenli olarak toplu hiring event gerceklestirir. recruiter'lar da bu evente cagirabildikleri kadar cok developer cagirirlar. Bu hiring event'te belli bir pozisyon icin alim yapilmiyor. iyi developerlari bulmaya calisiyorlar. tabi genel olarak software developer aradiklari icin OO diller agirlikta oluyor. recruiter'a event'e katilmaktan mutlu olacagini soyle ama OO tecruben olmadigini PL/SQL gelistiricisi oldugunu soyle. eger DBA pozisyonlari icin de alim yapiyorlarsa seni oraya yonlendirir. Irlanda ofisi Datawarehouse o yuzden gercekten db ile alakali pozisyonlar icin alim yapiyor olabilirler.

bu mulakatlarda dil ozelinde cok fazla sey sormazlar zaten. temel seviyede Java bilgin olsa yeterli. ama cok iyi seviyede data structures ve advanced algoritma bilgin olmasi lazim. ayrica cok iyi bir sekilde high level sistem tasarlamani isteyecekler. bunun icin complexity analysis yapip gunde ne kadar trafik kaldirir estimate etmeni bekleyecekler, sonrasinda da bunu 10-100x scale etmeni isteyecekler.

bir de butun masraflarini Amazon karsilayacak turistik amacli olarak da gidebilirsin.

aya gidildiğine inanmayan kişi o yapılan hesaba da inanmaz. ay komplocularının gözümde düz dünyacılardan farkı yok.

İstanbula inilmiş öbür inişte vana inilmiş. Gidip alsınlar mı yürüyerek?

daha sonra aya insanlı hiç gidilmedi.

O bayrak eski bir bayraktan alınmış numune de olabilirdi

NASA niye bir grup meczubu ciddiye alsın?

bayrak orda kalmadı mı?

güçlü bir teleskopla iniş yapılan alanı göstermekten başka bir çare gelmedi aklıma.

Komplo teoricileri ile ilgili bir fact, cevaplarının da giderek büyüyen komplolar olmasıdır.

Madem gitmediler, sovyetler neden hayır gitmedi bunlar yapmadı hiç. Konuşmaları için her sebep vardı.

valla normalde ben de aya gidilmesine inanmayanlara düz dünyacılar veya aşı karşıtları gibi muamele ediyordum da hindistan'dan sonra en son israil'in gönderdiği araç da inemeyip çakılınca abd'nin insanlı ay misyonuna inancım sıfırlandı.

margaret hamilton bacımız 145bin satır kodu yekten oturmuş tasarlamış yazmış yönetmiş (ssg'nin yalancısıyım) ve aracın aya laks diye tek seferde inmesini sağlayabilmiş ama hindistan ve israil'in sahip olduğu onca parlak seçmece tecrübeli yazılımcı bu işi bugünün şartlarında başaramıyor öyle mi?

@kambek

aya araç indirmek sadece kod yazmakla olmuyor. abd defalarca kez denemiş hatta ölümlü denemeleri olmuştur, aynı şekilde soyuz görevlerinde de kozmonotlar kaybedilmiştir.

145 bin satır kodun yanı sıra büyük bir şans da gerekiyor. bu kadar uzun yolculukta her şeyi önceden planlamak günümüzde bile mümkün değil.

ayrıca konu dışı olarak hintlilerde yazılımcı popülasyonu yüksek olabilir ama kalifiye yazılımcı oranı türkiyede daha çoktur belki.

Zaten nasa 2024'de tekrar ay'a insanlı gidiş için yeni hazırlıklar yapıyor.

aya gidilmediğinin ve olayın fake olduğunun en büyük destekleyici o zamanlar ki bilgisayar teknolojisinin commodore'dan hallice olması. yani o dönemde nasıl bir yazılım, devre, elektronik dizayn tüm yörünge hesaplarını yapıp apollo 11'i aya indirip sonra geri getirebilirdi?

burada usa çakallığı devreye giriyor, ussr'ın başarısız olmasının sebebi bu yazılımı yapmak için çok zaman harcamaları ve yazılımı yapamamalarıydı. usa yazılımı yapamayacağını biliyordu bu sebeple sürekli yazılım çalışıyor imajı yarattı. bu imajı yıllar boyunca sürdürdü. ussr ise buna inanıp sadece yazılıma çalıştılar ve başarılı olamadılar.

usa ise yazılımın işe yaramadığını bildiği için neil armstrong'u gizlice manuel iniş kalkışlar için eğitti. evet bir nevi intihar görevi gibi duruyor ama apollo 11 yazılımla değil manuel, mekanik kumanda ile gitti geldi. bu sebeple apollo 11 ekibi pilotlardan seçildi.

@kambek

öncelikle aya inerken ölmüş demedim, çlümlü denemeler olmuştur. Aya gidiş görevi olan apollo'da da test sırasında ölen astronotlar vardır.

en.wikipedia.org

Rosetta karşılaştırması biraz talihsiz olmuş. Rosettanın kendisi 2,8*2,1*2,0 metre boyutlarında basit araştırmalar yapmak üzere tanımlanan bir uzay robotu. Aya giden ve geri dönmesi planlanan araç bundan çok daha kompleks. Zaten aya gitmekle ilgili bir sorun yok o yıllarda abd için. Asıl planlanması gereken ve insanlı gidişi zorlaştıran şey geri dönüş planı. Rosetta görevini yaptıktan sonra geri dönmesi beklenmiyor ve boyutları itibariyle çok az bir güç uygulanarak uzayda yön verilebiliyor. Tek problem gecikme onu da artık günümüz teknolojisi hesaplayabiliyor. dolayısıyla rosetta gibi görevlerin yapılması günümüzde daha kolay, ancak aya insanlı gidiş ile aralarında hiç bir alaka yok.

Ay'a inen apollo aracının ay modülü 7.04*4.22*9.4 metre boyutlarında. Ayrıca apollo ile birlikte giden hizmet modülünün (oksijen,yakıt vb şeyler taşıyan modül) boyu 11 çapı ise 4 metre.

Dolayısıyla daha bu noktada bile aracın boyutları, yönlendirmek için gereken enerji, geri dönüş için gereken itiş gücü tüm bunların gidişte beraber götürülmesi. Orada dönüş planının kusursuz işlemesi gibi durumlar zorlaştırıcı etkenler.

Bahsettiğim şans bu yüzden gerekli. Ancak bu görev tek seferlik olsaydı ve direk aya gidildi denseydi bunun bir şans olmadığını ve kompla olduğunu anlayabilirdim.

Ayrıca bilgisayar konusuyla ilgili; aya gitmek için yeterli deneme şansınız ve bu denemelerden elde ettiğiniz tecrübeler varsa büyük hesaplamalar yapan bir hesap makinesi (o dönemin bilgisayarı) ve tecrübeleriniz gidiş için yeterlidir. Tabi bugün simulasyon ile bazı şeyleri önceden fark etmek mümkün ancak o günkü teknoloji ile de insanoğlu tavizler vererek aya gidebilir.

Yazılımı tek bir kişinin yapması o dönem için bir zorunluluk. Bu tarz monolit yazılımlarda birden fazla kişinin işe girmesi hata oranını inanılmaz seviyede yükseltir, dolayısıyla bu işi bir kişi yapmak zorundadır. Günümüzde bu monolit yapı kırılmış ve aynı projede birden fazla kişi geliştirme yapabilir hale gelmiştir (ki bu da hata oranını yükseltir ancak yazılım test mühendisliği de bu ihtiyacı karşılar). Ancak o dönemde bir kişinin bu kodu yazması da şaşılacak bir şey değil.

Aya insanlı inişi ilk denemesinde başaran apollo 11 öncesi ölümlü kazalar dünyada gerçekleşiyor ve o görevlerin hiç biri aya insan indirmeyi denemek üzere hazırlanmamış. Tabi ki nihayetinde o programın bütünü aya insan indirmeyi hedefliyor ama işte hiçbir zaman atıyorum apollo 8.5 aracına da maymun koyup yüzeye indirmeyi deneyelim dememişler, yörüngeye oturmaca yüzeye yaklaşmaca bilmemne ama hiç yüzeye inmek yok ve bunu insanlı ilk denemede başarıyorlar.

Rosetta örneğini günümüzde aya gitme programının hesap kitabının gayet kusursuz yapılabileceğini anlatmak için vermiştim, aya gidecek aracın daha kompleks olup olmaması onunla alakalı değil.

İçinde insan olan bir araç tabi ki daha kompleks olacaktır ve kendine göre farklı zorlukları vardır, haklısın.
Zaten bu yüzden ben de diyorum ki bugün bile insansızını gönderirken sıkıntı yaşayanlar varken öyle kompleks bir aracın o yıllarda bu insanlı görevi tek seferde başarma hikayesi bana artık inandırıcı gelmiyor

Siz de inanmayın demiyorum arkadaşlar, bana inandırıcı gelmiyor ya. Daha önce inanıyordum, bir süredir inanmıyorum ve paylaşmak istedim bu kadar basit.

Yarın çinliler veya x millet çıkar der ki "abi biz geldik ayda çalışıyorken bir de amerikalıların bıraktığı bayrağa, bozulmayan ayak izine baktık ve aha burada duruyor valla gelmiş adamlar" o zaman yine inanırım sorun değil, kanıt varsa ben yok inanmıyorum demem.

Amerika 2024teki insanlı iniş sonrası çıkıp biz o tarihte bu işi yapamadık ama siyasi sebeplerle bu yolu seçtik dese siz ne yaparsınız onu merak ediyorum ama.

@kambek

napacağız hocam biz de büyük bir yalanın içindeymişiz deriz. Sen nasıl kendince okuduğun / öğrendiğinle bu işi aklına yatıramıyor ve inanmıyorsan benim için de paylaşılanlar yaşanılanlar yeterli geliyor gidildiğini düşünüyorum.

Yoksa gidilip gidilmediğini ikimizin de bilmediği belli, fikir yürütüyoruz :) Paylaşmak istemende hiç sıkıntı yok ben keyif aldım konuşurken. Umarım yakın gelecekte birden fazla insanlı gidiş olur konu hepimiz için aydınlanır.

iyi günler.

Benim bildiğim kadarıyla o bayrak elektronik, yani dik dursun, dalgalansın diye. ama tam hatırlamıyorum. belki bu yüzden alınmamışta olabilir.

Türkiye'de yeni hat çıkarmanın maliyeti var biliyorsunuz değil mi? Normalde ilk akla gelen benim açımdan Bimcell oluyor ama Turkcell'de faturasızda 55 liraya 15 gb vardı bu ay aklınızda olsun

@ atom karincanin torunu
Ne kadar?

Bimcell hat alın bence. Şu anda BİMde yeni hat 65TL, içinde bir ay boyunca tanımlı 250dk + 250SMS ve 6gb internet var. Ama BİM'e giderken kimlik fotokopisini çektirin, şubelerde çekmeyebiliyorlar, bir de formu dikkatli doldurmalarını rica edin, eksik doldurulduğu için 3-4 defa BİM'e gitmek zorunda kalmıştım.

Yurtdisindan geliyorsanız 1 ay oradaki hattınızı kullanmanız daha ekonomik olabilir. Mesela örnek olarak Vodafone UK bizi de Avrupa görüyor, mevcut tarifeyi kullanabiliyorum.

Şey de vardı mesela günlük £1'i geçmiyor, sınırsız dk sms ve 700mb (günlük) ama hiç kullanmazsanız hiç yazmıyor o gün vs.

80 lira civarinda faturasiz hat (1000dk + 4GB gibi). Devaminda yukleme yaparsaniz aktif kaliyor. Yapmazsaniz kapaniyor. Vodafone CZ Turkiyeyi ABde gormedigi icin gunluk 50 TL yaziyor full kullanim icin. En uygunu Turk Telekom gibi.

Kesinlikle etkiler. Ama iyi anlamda da etkileyebilir. Kız diye hayatını mahvedenleri de gördüm, birbirlerini ders çalışmak için teşvik edenleri de. Hatta sevgilisiyle aynı şehre gidebilmek için inanılmaz azimle hazırlananları da.

Bir kere mutlu oluyorsunuz, sınav döneminde insanın en ihtiyacı olan şey o. Bence çalışmanız gerektiğini falan belli edin kırmızı çizginiz olsun, siz bozmadiginiz sürece sıkıntı çıkmaz.

bu ikinize bağlı. batabilirsin de çıkabilirsin de. benim bir arkadaşım vardı serseri fişek bir tip. hayatta amaç falan yok, salmış gidiyordu. üniversite sınavı dönemi bir ilişkiye başladı. kız bunun tam tersi gibi. kız oğlanın elinden tuttu sonra ikisi de odtüde mühendislik kazandılar.

daha iyi bir örnek yok bildiğim. tabii başta dediğim gibi size bağlı her şey. çalışma konusunda azimliysen, kız da sana destek olmaya niyetliyse halledersiniz.

Çok teşekkür ederim değerli cevaplarınız için :) ikimizin de ilk önceliği eğitimlerimiz.

ben kız arkadaşımı ders çalıştırıyordum hep. sorularını çözüyordum, vs. vs. kız sorucak ben yapamadım mı diyecem??? öyle olunca benim de çalışmam gerekiyordu :D sana bağlı tamamen.

sınavlarım var görüşmeyelim bir süre dediğimde trip yediğim oldu

Bugün benzini, sigortası, vergisi, geçiş ücretleri dahil, orta segment bir arabanın aylık kirası veya amortismanı diyelim 5.000tl'den az olamaz. Siz aslında 10.500 maaş alıyormuşsunuz gibi düşünün, eğer buna takıldıysanız. Strateji geliştirme bölümüne geçince altınızdaki maaşı arttırıp, arabayı alırlarsa ve siz kendi arabanızı almak isterseniz elinize 5.500'den az kalacak. Yani bilemiyorum, ama her şey dahil araba büyük ayrıcalık bence.

Araba vermelerini +5k diye görmek çok yanlış bence. Kurumun ilerleme politikası vs. var mı bizde yazıyor mesela şu kadar yıl çalışınca şu nitelikler varsa şu unvan için başvurabilir vs diye

@aguen. Yok.

Yöneticinizle konuyu konuştunuz mu?

Bu basarinin ve kalifiyeligin karsiligi bu degil, kici kirik butce uzmani 5k alirken ucuza calismissin yillarca, yoneticinle konus kendini yaptiklarini iyi pazarla, ama konusmadan once elinde gerekirse resti cekecegin baska bir is olsun

Yönetici dişe dokunur bişey demiyor.

saniyorum ilk profesyonel isin. 8 sene ciddi sure. ben olsam biran once ziplamaya bakarim. bir yerde uzun sureli kalmaya karar vermeden once 3-4 kere ziplamak lazim. her sene is degistir demiyorum ama buyuk sirketler 3-4 farkli yerde calisip farkli bakis acilarini gormus adamlari severler. CV'yi biraz renklendirmek lazim.

disardan yeni gelenler title aliyor. bu zaten genelde boyle, sen ceptesin cunku. obur adami kendine cekebilmesi icin birseyler vermek zorunda.

bu arada su 4 dil muhabbetine gelince. italyanca diyelim, su anda telefonu kaldirip mesleginle alakali bir konuda italya'yi arayip native biriyle konusabilir misin? cevap hayir ise o dile hakim degilsin demektir. zira 4 dile hakim birinin 5500'e calismasi bence zor, herhalde kimse bu kadar saf olamaz. 2 yabanci dile hakim tanidiklarim var, senin aldigin paranin 3-4 katina calisiyorlar.

8 senede 3. İşyerim. Hep aynı işi yaptım.

İngilizce türkçemle aynı
Almancam makina özellikleri ile tasarımcısıyla konuşabilecek kadar.
Rusça ve Bulgarca teknik konuşamam. Ancak pazarlık yapar derdimi anlatırım.

@ theblizzard

ok, o zaman senin ingilizce fluent. digerleri functional. pek 4 yabanci dilin yok yani. sektorunde handi dil daha gecerli ise, onun ustune calis, fluent olmaya kas. bir de zipla biran once, ama gemileri yakma. belli olmaz 10 sene sonra geri donersin.

eskiden calistigim sirkette bir eleman vardi. iyi bir muhendis, ama bence liderlik vasfi olan bir adam degil. neyse, ekip lideri olmak istedi vermediler. istifa etti, sonra 3 sene icinde 3 firma degistirdi. 4. sene baktim geri dondu, ekip liderinin de ustu bir pozisyona aldilar. simdi 4 sene icinde bu adam kendine ne katti ki sen bu adamin ekip lideri olamayacagina kanaat getirirken bir anda onu ekip liderinin basina getirdin? eger ayni sirkette devam ediyor olsaydi pozisyonunda hicbir degisiklik olmayacakti. bu isler boyle.

Tanıdığım pek çok kişi böyle. Sorduğumda zor olsa da lisanstan daha kolay diyor hepsi.

Ama tabii sosyal hayatınıza baya veda etmeniz gerekebilir. Arkadaşın biri öyle, çağırdığımızda ders çalışmam lazım falan diyor, artık biz evine gidiyoruz takılıyoruz o ders çalışıyor ortamda bulunmuş oluyor xjdjs.

(mühendislik için geçerli)

Devlet de olsa özel de olsa belli bir süre izin vermeleri zorunlu bu arada.

Valla dersleri is saatiyle cakismasigi surece rahatca yapilir zira trde yuksek lisans bildiginiz yalan. Cogu klinik psikoloji yuksek lisansinda bir makale bile okumadan mezun olunuyor.

mühendislikte biraz zor. 3 senede bitirme şartı da koydular zaten.

bir vakitler anakarttaki bir cipi degistirerek tamir etmeye calisanlar, tamir iddia ettigini soyleyenler vardi.

bunun yaninda, bir sey degistirmeden pilsiz birakip hard resetle calistiran da vardi.

ama normalde mavi ekran anakart degistirilerek cozuluyor. bu durumda da eger harici bir kartta degillerse telefondaki resim, video vb. butun datalar da gidiyor.

Profesyonel veri kurtaran firmalara fiyat mı sorsanız. Çünkü anakart gitmiş olsa bile dahili disk öyle bozulacak bir şey değil, diğer işlemlere kıyasla çok da tutacağını sanmıyorum.

lg'lerde anakart sıkıntısı var. bende de lg g4 vardı, bir anda kitledi, sonra bir daha açılmadı. garantiden anakartı değiştirdiler de öyle devam ettim. anakart gittiği için senin fotoğraflar da gitmiştir diye düşünüyorum.

çok vaktin yoksa 1 ve 2'nin hikayesini okuyup 3'ü oyna derim ben. 1 hem outdated hem çok başarılı değil, 2 çok iyi oyun ama onun da mekaniği grafiği sarmayabilir; hikayesi götürüyor. 3 ise hala oynanabilir, onu kesin oyna.

witcher.fandom.com
www.polygon.com

1 hikaye olarak iyi ama teknik olarak rezalet bir oyun :d kanser olursun bitirene kadar.

Grafikleri kafama takmam diyorsan 2 yi oyna bence.

3 zaten...3 yani :)

İlk oyunla hiç uğraşmayın. Baya kötü.

Witcher 2 ama en iyi witcher oyunudur, kesinlikle oynayın. Daha iyi combat, daha iyi hikaye, bazı yerlerde grafikler witcher 3ü andırıyor hatta, yılına göre baya iyi.

niye gomdunuz patir patir witcher 1'i simdi ya.

eger rpg oynarken oyunun yaninda kendini evrene ait hissetme vb. manevi tatmin arayan biriyseniz. klavyeniz fareniz attiginizda kirilmayacak kadar saglamsa witcher 1 oynanabilir. sacma sapan bir dovus motoru var. oyundaki herkes ayni base karakterler uzerine yaratildigindan butun dedeler nineler dostlar dusmanlar ayni gozukuyor. ama hikayesi guzel, baslangic guzel. olaya hakim oluyorsunuz.

tabii en onemlisi bitirip ikinci oyuna gecince lan bu ne guzelmis kaymak gibi diyorsunuz. ikinci oyundan maksimum zevk aliyorsunuz.

yoksa isiniz olmaz withcer 1 ile. benim bazi huylarim oldugundan, her witcher 3 tekrarimda birden yeniden baslarim ornegin. okumaya, yan gorevlere falan ilginiz varsa deneyebilir, iki saat icinde pisman olup ikiden baslayabilirsiniz.

ornegin thaler'la olan gorusme, efendim spoiler vermeyelim ama withcer 3'teki bazi notlar detaylar falan.

ama her halukarda bence ikiyi oynayin. uc harika bir oyun fakat amaciniz sadece oyundan ziyade hikaye ve evreni icsellestirme ise, iki sart.

Ya Witcher 1' i bence de o kadar gömmeyin. İtiraf ediyorum ilk oynadığımda sinir bozucuydu ama bir müddet sonra alışıyorsunuz. Bir de Geralt'ın karakter tasarımı çok ama çok iticiydi, 2. ve 3. oyundaki Geralt'ın tipini görünce ilk oyundaki Geralt ucube gibi geliyordu.

Oyunda şikayetçi olduğum bir çok şeyi modlarla düzelttim, Geralt'ın tipini de bildiğimiz Geralt'a çevirdim. Oyun bayağı güzel oldu, biraz da grafikleri yine modlarla iyileştirdim. Bütün iticiliği gitti. 2. oyun da kütüphanede duruyor ama başlamadım hiç.

Bir de çok emin değilim ama ilk Witcher'ı bitirme şeklinin sonraki oyunların gidişatına etki ettiğiyle ilgili şeyler okumuştum. Tabi Steam savelerinden dolayı mümkün oluyor bu.

O miktara çok bir şey yok zaten, 2. kulaklık olarak airdots kullanıyorum onu önerebilirim.

Şarjı 4 saat falan gidiyor ama kutusuna koyunca şarj oluyor zaten. Küçük bir şey olması güzel, işe veya dışarı bir etkinliğe giderken diğer kulaklıkları takamiyorum ama bunu takip sonrasında cebime atabiliyorum vs.

Qcy t1 pro kullanıyorum, memnunum. Mikrofon kalitesi düşük yalnızca, dışarıda görüşme yaparken ses iyi gitmiyor.

199'a JBL almıştım. memnunum kendisinden. eğer fiyatı azcık yukarı alabilirsen seçeneklerin arasında olsun bence

harikadan kastiniz ne? beklentilerinizle alakali. ama simariklik diyemem

Hangi firma mesala?
Yaklaşık 8 yıldır savunma sanayindeyim memnunum genel itibariyle. İrili ufaklı bir çok firmada ve projede görev aldım elbette sıkıntılı durumlar olabiliyor ama kalburüstü bir iş tatmin ediyor.

Savunma sanayii en süperi bile olsa imkanları fena olmayan bir zıplama taşıdır.

Mühendis olarak konuşuyorum, çok daha iyi imkanlar sunan o kadar yer var ki, hiç değmez yani. Arkadaşlarla konuşuyorum, benim maaşımın yarısını alan adam ücretsiz ekstra mesai yapıyor.

Ben kaçta girdiysem yemek + 8 saat sonra dakikası dakikasına çıkmış oluyorum.

meslege gore biraz degisiyor. ornegin makine muhendisleri icin birkac ihtimal var oralara gecisler olabiliyor.
disaridan goruldugu gibi degil ve icinde oldugunda bir sure sonra ister istemez kotu yanlarini goruyorsun. yurt disina giden cok fazla insan var.

savunma sanayi yerli diğer firmalardan iyidir.

yabancı menseili high tech firmalarınin çoğu da savunma sanayiden iyidir.

Iyi derken her şeyi kast ediyorum, maaş imkanlar ortam.

öncelikle arkadaşlarının beklentisi nedir bilmiyorum ama son zamanlarda üst düzey savunma sanayi firmaları iyi maaş sunuyor. Çünkü tecrübeli bir çok mühendislerini yurt dışına kaptırmış durumdalar. Bunun dışında bazı vakıf şirketlerinde son zamanlarda belirli topluluklara ait guruplaşmalar olduğunu ne yazık ki duyuyorum. Bunun dışında ülkede ARGE personeli olarak çalışılabilecek yabancı kökenli büyük teknoloji firmaları hariç en ideal kurumlar olduğunu düşünüyorum.

Widows diyebiliriz sanırım. 2018. Fena değildi.

Deadly wives diye bir belgesel seri vardı bir de investigation discoveryde deadly women ve de how to kill my husband gibi bir şeyler vardı.

Valerie Solanas hakkındaki I Shot Any Warhol filmi olabilir belki

m.imdb.com

şirketin bakış açısına bağlı benzerini yapıyorum 2-3 gün yıllık izin aldığımda oluyor toptan aldığımda oluyor ancak bunu adet haline getirirseniz çakallıkla yaftalanıp uyarı alabilirsiniz.

Kardeşim sürekli o şekilde kullanıyor ve sıkıntı yaşamadı hiç

Teknik açıdan bakarsak yıllık izinlerin bir seferde en az 10 gün olacak şekilde kullanılması lazım, kalanı tek gün olacak kullanabilirsin. Yani işveren senin istediğin gibi vermeyebilir, bu hakkı var.

Pratik açıdan bakarsak normal ya da az-çok olması tamamen iş yerine ve yoğunluğuna bağlı. Pazartesi salı izin alsan 2 ay boyunca haftada 3 gün çalışmış olacaksın; birçok sektör bunu kaldırmaz mesela. Bende sorun olmaz diyorsan ayrı ama normal bir beyaz yakalı için göze batar diye düşünüyorum. Çünkü bunu sen yapıyorsan başkası da yapmak isteyebilir, yöneticin de bu sebeple zor durumda kalabilir.

Normal tabii ki. Hatta daha olumlu bakıyorlar genelde, çünkü bir çalışanın 1 ay gitmesi işleri yavaşlatır / durdurur. Ve herkesin yazın kullanması da sıkıntı. O yüzden aktif olarak teşvik ediliyor söylediğiniz şey

Teknik açıdan dediğiniz böyle bir yönetmelik mi var? @brnbrs

şirket olarak kafası rahat bir şirketiz. Zaten 10 kişiyiz şu an, herkes sorumluluğunu bilir öyle çalışır. Ama ben kendimi iş hayatında yeni olmamdan mütevellit bi sorguladım doğru olur mu diye.

@zannedersem tek eksiginiz bendim, evet
www.muhasebeweb.com
www.sinerjias.com.tr

hukuki olarak en az 10 gün kesintisiz kullandırılmalı iş kanunumd 56 ya göre.

onlarin bazilari haftasonu iznidir. haftasonu calismiyor bile olsaniz.

14 gun tatiliniz varsa 2si haftasonuna sayilir

Sözlesmem de soyle yaziyor yillik izin ile ilgili. Acikcasi bahsettiginiz 10 günlük süreç hakkında bir bilgi yok;

You will be entitled to 1.17 working day per month of paid annual leave. This equates to 14 working days leave per twelve months of continuous work. Annual leave is to be taken at a time mutually agreed by you and the Company; however, the Company may direct you to take annual leave at certain times of the year.

Bir de haftasonu olayini anlamadim o neymis?

Bi kere baktım çok kullanışsız gözüktü gözüme sonra hiç açmadım.

Tarayıcılarda bir türlü full hd görüntü alamadığımdan ben de uygulamadan izliyorum pc deyken

Ben hep uygulamasından izliyorum. Tarayıcıda açmanın farkı ne? Bunu şimdiye kadar hiç sorgulamamıştım bile.

Ben de uygulamadan izliyorum.

tarayıcıdan izliyorum. uygulama çok kasıyor bende.

TV aldığımdan beri pcde izlemiyorum ama pcde iken indirip izliyordum appten. Full kalitede oluyor bir kere.

uygulama rahat gelmedi edge kullanıyorum

@kaledekiyalnizli windows 10'daki edge tarayıcısı ile 1080p full hd izleyebiliyorum. chrome ve firefoxta olmuyor.

Pc de hiç app den izlemedim

uluslararası alışverişte kargo bedava olmaz zaten onu unutun.

bazen amazondaki satıcılar kupon çıkarıyor ve clipped coupon denen bişey çıkıyor ürün sayfalarında onunla fiyatı düşürebiliyorsunuz ama denk gelmeniz biraz zor.

bahsettiğim kuponlara şurdan bakabilirsiniz. örneğin spigen markası için:

www.amazon.com

Amazon’de’ye bakabilirsiniz amazon.com yerine

reddit'te giftcardexchange var. Standart olarak 85% - 90% arası değişiyor.

Cinemaximum vs. sinema firmaları ile cem yılmaz & co. birbirine girdi.


Haklarını savunsunlar tamam ama Türkiye sinema sektörünü mahvettiler.

Tüm indirimli biletler iptal oldu, cinemaximumda falan biletler 40 lirayı buldu. Sinemia gibi oluşumlar iptal oldu.

En önemlisi ile, bu olay bahane edilerek yıllardır başaramadıkları sinemaya sansür yetkisi geldi.

Ben asla ve asla cem yılmaz filmlerine gitmeyecegim. Cinemaximum'a da artık tercih etmiyorum.

Yine de iki tarafa da teşekkür ederim. Beni başkasinema ile tanıştırdılar. Büyülü fenere gidip çok uygun fiyatlara çok daha kaliteli filmleri izliyorum.

Olabilir tabii her şey mümkün ama benim kişisel görüşüm olmayacağı yönünde. Baya jenerasyon farkı var.

Bence de olmaz ama kişiden kişiye değişir bu işler. Siz oldurursanız neden olmasın.

Ayda bir hortlayan soru..karakterleri bilmiyoruz,aradaki ilişkiyi,beklentileri bilmiyoruz nasıl yorum yapılabilir bu durumda.yürüten de var yürütemeyen de.

Bu soruyu kız soruyorsa olur, erkek soruyorsa olmaz.

olmaz 6 yaşın üzeri yalan yalan

33e-24k çok mutluyuz. Kız tarafı olgun olursa sıkıntı yok.

olabilir de, olmayabilir de... kişiden kişiye değişir.
ben 32(e) iken 20 ile olmuştu. aynı sene 27 ve 30 ile olmamıştı mesela.
yaş farkı var diye kestirip atsa mıydım?

kafa dengi olursa neden olmasın.

olur ama bir müddet. devamı olmaz.

Olur, çok da iyi olur.

güzel olur
üniversiteye başlangıç yaşı 18-19, yanlarındaki bir çok erkek 28-29

Olmaz

Çılgın seks dönüyor. Tadını çıkar.

Olur. Asıl absürt olan işini, gücünü eline almış 30+ bir adamın kendi yaş grubundan biriyle sevgili olması. Sonuçta kadını çekici yapan gençlik, güzellik, doğurganlık; para, statü, tecrübe değil erkekteki gibi.

hijyen
güleryüzlü hizmet.
minik jestler belki. (çay ikramı, bişey tattırmak, vb..)
tadında minik bir ilgi ve sohbet.
fiyat-performans oranı
lezzet

Ben sürekli etrafımda dönülmesinden ve ha bire bir şey ister misiniz diye sorulması dan çok rahatsız oluyorum. Bir de bana efendim şeklinde hitap edilmesinden hoşlanmıyorum ama bu çok kişisel bir şey neticede onlardan da böyle hitap etmelerini istedikleri için içimden üzülmekle kalıyorum çoğu zaman.

Güleryüz
Hijyen
Yerken rahat hissetmem
Fiyatın absürt olmaması

Her zaman gittiğimiz kafelerde genellikle kahve ve tatlı ikramı oluyor bize. Ayrıca Guler yüz ve kafenin bize aitmiş hissiyatı. Menülerde de bir şey sipariş ettiğimizde su olmasın bu olsun diyince bizi kirmamalari bizi mutlu ediyor.

Kibarlık çok önemli. Bir de tabii gitmeden önce varolan beklentilerimi karşıladı mı asıl soru bu.

3-4 kez midemi bozan bir Hatay usulü tavuk dürümcü var mesela. Hala gidiyorum. Arkadaşlarım da aynı şekilde. Resmen 50/50 pure pleasure veya 1 gün devre dışı kalma.

Ama üst düzey bir restorana gidersem servis süresi de önemli, yemeğin porsiyonu da sunumu da. Bir yemeğe yüz iki yüz lira veriyorsam vaat ettiği her şeyi kusursuz sağlamalı.

1-rahat sandalyeler, koltuklar.
2-temiz tuvalet
3-saygılı personel

Benimle herkesle ilginedildiği kadar ilgilenilmesi.
Bir grup insanın dışındaki tek insanmışım gibi hissetmemem.
Yiyecek ya da içecekte hoş detay yakalamam.
Fiyatın makul ve porsiyonun doyuruyor olması.

Diğerlerinin kopyası olmayan kendine özgü bir konsepti oiması.

lüks bir mekana gittik özel bir gündü fiyatar yüksekti ama özel gün için eyvallah ettik(köfte tabağı 100 tl döner 130 tl gibi bir rakamlar) yemekler harikaydı davranış hijyen vs mükemmeldi eşimde bende tekrar özel bir gün olursa buraya geliriz tavsiye de ederiz diyorduk kendi aramızda ancak hesaba bakınca ikram edilen çaydan 16 tl aldıklarını görünce oha çaydan para mı alıyorlarmış dedik ki daha da asla adımımı atmam. Ekmeğe 20 tl yazmalarını kabullendim kuver adı altında ama çay kırmızı çizgim oldu.

İkram diye düşünüp gelen çayı içtik kitlediler ayıp ettiler. Tek kelime etmeden efendice ödeyip ayrıldık ama o yemeğin o fiyatların üzerine çaydan böyle bir para alınmasını ben kabul edemedim.

sözün özü ne kadar mekan düzgün olursa olsun standartlara uymak önemlidir bu tarz ufak şeylerden kar edeyim diye ufak hesaplara girmemeli.

Hiçbişey demeden direkt odaya geçiyoruz.

Bir şey demedik kendileri ses etti zaten. Ucuz otel de değildi tek kalmayı planlarken boğaz manzarası izler kitap okurum diye iyi bir yer seçmiştim :(

Terslemen lazımdı. Buna engel olamazlar.

oha nasıl ya. Onların derdi ek para falandır büyük ihtimalle, ben olsam ikinci kişi parası teklif ederdim (ama önce terslemeyi denerim sanırım, sonra kural mural derlerse peki 2.kişi için kaç para diyip...)

Bu arada ortalama otellerde direkt geçiyorsun, sizinki ya daha üst düzey bir yer ki dikkat ediyorlar, veya çok ucuz bir yer sineğin yağını çıkarmaya çalışıyorlar. Gerçi şehir faktörü de olabilir. Benim gittiklerim İstanbulda turistik yerlerde.

Üst düzey duran bir yerdi fiyatı da fazlaydı ama evet Avrupa olsun Türkiye olsun yüze yakın otele gitmisimdir, ilk kez böyle bir sistem gördüm.

Dediğiniz gibi bir sürü yerde kimse karışmıyor, parti verdiğim bile olmuştu odada.

Emniyet mi sıkıştırıyor acep? "Evlilik cüzdanı olmayanların kızlı erkekli kalmasına zinhar engel oluna" şeklinde. Her ne kadar Boğaz demenden uluslararası zincir otellerinde bile alkol sattırılmayan muhafazakar bölgeler olmadığı kesinse de Türkiye çapında EGM'den talimat falan almış olabilirler.

2 kişilik değil tek kişilikse rezervasyonun ondan sokmamış olabilirler. önerim lobiden geçmeyin zaten. otopark asansörü vs varsa direk ordan asansöre atlayıp oda katına çıkın geçin.

Tabii ki mümkün bahsettiğiniz teknolojilerle. Bizim topluluklarda kötü bir huy vardır, herkes sevdiği teknolojiyi önerir. Maalesef ben de aynısını yapacağım.

Django süper. Bu konseptte bir şeyi mozillanin Django tutorialine bakıp kendinizce değiştirerek görece kısa sürede yapabilirsiniz. Databaseden bağımsız oluyor zaten, postgresql de tabii ki çalışır.

Cok tesekkurler @aguen

Selamlar,
Aklıma gelmiyor

elbette, eve girerken ilk işim ellerimi iyice yıkamak oluyor.

yoksa senin dediğin hiç korkuluklara dokunamamak mı?

kel bi adama sormuslar "kafandaki kahverengi lekeler icin ne yapiyorsun" diye, adamin cevabi "takmiyorum" olmus..
takmayacaksin yani, bas gec, dokun gec, elle gec.. goreceksinki bkr sure sonra "yalama" olmussun, alismissin yani, icsellestirmissin, aklina bile gelmeyecek..
hayatta cok buyuk dertler var, yorma boyle antin kuntin seylerle kendini

Bu OKB lik bi durum muymuş? Bana doğuştan yüklendi sandım xD Ben yenmiyorum açıkçası yanımda antibakteriyel jel taşıyorum onun yerne. Kapı kollarına vs de peçetesiz asla dokunmam.

Olmuyor.

Oluyor. Mümkün olduğunca dokunmamaya çalışıyorum.

Ben de aynisini yapiyorum ödesiyoruz

olabildiğince dokunmamaya, dokunacaksam da en az tutulduğunu düşündüğüm bölgesinden tutuyorum, eve gelince de elimi yıkamaya özen gösteriyorum. Mesela aynı şey paralar için de geçerli, bir noktadan sonra çok takmamak gerek bence.

Ya tabakası oluşmuşsa söylediklerine kesin gözüyle bakıyor ve ellerimi sabunla yıkıyorum.

Oo bildiğim konu. Bitirme projemin tam adı "EVALUATING EFFICACY OF VIRTUAL REALITY EXPOSURE THERAPY OF CONTAMINATION-FEAR-CENTRIC OCD" idi.

Çok yaygın bir olay aslında, hatta OCD değil bile kısmen. Otobüsler pis bunu hepimiz biliyoruz, fiziksel olarak tutamıyorsanız orayı ya da tuttuktan sonra elinizi yıkadıktan sonra bile tüm gün rahatsız oluyorsanız belki bir nebze.

Maruz bırakma terapisi de güzel bir çözüm. Gidin çok az kirli bir yere dokunun evinizde, ya da dışarıda toprağa sürün elinizi vs. Artıra artıra yeniliyor bu olay.

Tabii çok basit anlattım. Ben mühendisim psikolog değil. ama psikolojide çözümler var bu olaya.

Mikroplu ortamlarin bagisiklik sistemimi guclendirdigini dusunuyorum:)

bu aklına geliyorsa sürekli elini yıkıyorsan tedaviye ihtiyacın olabilir.

Film izleme sitelerinde de yok.

Başkasinema dahilinde hala gösteriliyor. Mahallenizin butik sinemasını destekleyin :)

@aguen Yaşadığım şehirde gösterimi yok. Romantizm için teşekkürler :)

www.stremio.com

o zaman önce şunu indirip kuruyorsunuz:

www.qbittorrent.org

ardından google'a parasite torrent 1080p yazın, gelen sitelerin herhangi birinde mıknatıs işaretini tıklayın iner.

çözemezseniz mesaj atın yardımcı olayım.

ffmovies.ru

ticari kart harici taksit yok. hepsiburada kredi kullandırıyordu galiba.

Online kredi olayı kanser, çünkü online değil aslında.

Yanlış hatırlamıyorsam mediamarkt teknosa vs. içinde banka standı oluyor oradan hallediyorsunuz kolayca. Hiç almadım öyle ama belki kolayca değildir

Alışveriş kredi ile alınabiliyor, online siteler bankalar üzerinden kredi işlemini hallediyor, aynı şekilde fiziki mağazalarda o şekilde.
Ama o kredi işi bir garip, aylık 10.000 geliri olan babama kredi çıkmamıştı :)

Diğer örneklere bakarsan bitmeleri, yerlerini başka bir şeyin almasıyla oluyor. Instagram'ın da yerini bir şey alınca o da bitecek.

Bence de bitecek. Hatta sosyal medyada surekli kendi fotofralarinin paylasilmasini psikolojik rahatsizlik olarak degerkendirenler var. elbet bu devir de gececik cunku simdiden cok rahatsiz edici bu instagram icin surekli poz veren guruh.

twitter'da 8-10 senedir zirvede.

instagram 10 senedir zirve değil. 2013-2014 gibi falan çok kullanılmaya başlandı. daha 5-6 yaşında. ayrıca yavaştan çöküş sürecine girdiğini söyleyebiliriz. çünkü ciddi bir kesim kullanmayı bıraktı. mesleki bir saygınlığı olmayanların (doktor mühendis ftr'ci) ego kastığı, pazarda 20 liraya satılmayacak üst baş ayakkabı satan tiplerin olduğu bir platfrom'a dönüştü. aklı başında olupta burayı düzenli aktif kullanan insanlar yok gibi. @euteamo dediğine de katılıyorum

facebook bitmedi ki. halen en çok kullanılan sosyal medya. twitter baya aşağılarda hatta. sandığınız kadar çok değil.

www.statista.com

ICQ ve MSN Messenger'i bitiren hayat instagram'a neler yapmaz? hepsinin populer oldugu ve zirve yaptigi bir donem oluyor, insta muhtemelen su siralar zirvesini oynuyor, 5-6 senesi vardir daha, yeni bir seylerin cikip digerlerini ikinci siraya itmesi gerekiyor

o degil de en uzun omurlu olani bence youtube olur. pek severim

Instagram şu an hiç olmadığı kadar iyi durumda bence.

Influencerlar falan tabii ki toplanıp gidecekler ama yakın zamanda şey yaptılar:

*Arkadaşlarınızın beğendiği şeyleri, takip ettikleri kişileri artık göremiyorsunuz.
*Like sayıları vs. ortadan kalkıyor.

Daha public bir platform olmak yerine, sizin ve arkadaşlarınızın aranızda bir platforma dönüyor, ki bence daha hoş oldu. Kendimi daha sık kullanıyor buluyorum.

Bitecek bence, başka bişey olucak onun yerine.
Mesela hikayemize bakanları neye göre sıraladığını bildiğimiz bi uygulama olsa ona kayarız şuan djfjş

Bi dk ben açıköğretim sınavlarına giriyorum öğrenciyim diye geçen ay aklıma gelmişti benzer bir soru.

* Spotify'da 50% indirimli plana kaydoldum.
* Otobüslerde monthly pass aldım.
* Cermodern vs. galerilere indirimli kaydoldum.

Sinemaya giderken de birkaç kez öğrenci verdim ama butik sinemaların öğrencilere ucuza sağlamasını suistimal etmek istemedim onlara tam veriyorum artık.

Edit:

* Ücretsiz Office 365 + Onedrive
* 3 sene Autodesk lisansları
* JetBrains katalogu
* Zamanında Azure ve DigitalOcean kredilerini kullanmıştım github'dan. Kendi vpn'inizi yapabilirsiniz mesela 5 dakikada, 1 sene falan iş görür ücretsiz.

bilişim ile ilgileniyorsanız edu uzantılı mail adresinizle bir çok üründe bedavaya premium olabiliyorsunuz. mesela github.

kullandığım not tutma uygulaması olan notion'ının da edu'lara premium hakkı var.

ulaşım kartınız vardır, en önemlisi o eğer yoksa.

Aynı kurum mühendis ve uzman yardımcısı diye ayrı ayrı mı alıyor?

Benim ünvanım Uzman Yardımcısı (Bilgisayar Mühendisi) mesela.

Sadece mühendis diye alıyorsa, bunlar dış kaynak (outsourced) olabilir mi? Öyleyse uzman yardımcısı her türlü daha iyidir.

(bkz: ekşi sözlük toplu entry silme programı/@slhmlr) şuradaki yöntemle silmiştim bir ara ben.

Üstteki işe yaramazsa şu 1 milyon entrynin silindiği kampanyaya bakın. Ben de o zaman silmiştim iki hesabımda da.

30 saniyede bir entry silmeye izin var ama, insanlar zorlansın falan diye kanzuk el atmıştı hemen.

@rhymer hocam o kodu nasıl kullanabilirim? nereye yapıştırmam gerekiyor :)

@utkin tarayıcıya tampermonkey'yi ekleyip uzantı ayarlarına gidin, orada script ekleme bölümü çıkacak.

ben de yazmıştım bir tane.
çalışmazsa gönderirim benim yazdığım olanı.

eksiup.com

@rhymer ve @biseysorcaktim hocalarım böyle bir hata alıyorum. bir dummy'ye anlatır gibi anlatırsanız çok müteşekkir kalırım :)

valla direkt copy-paste yapıp girmiştim ben. kod bozuk değildir sanırım, anlayan bir arkadaş yazsın bakayım.

@utkin, hata yok gibi görünüyor. o kırmızı şeyler orada boşluk bırakmana gerek yok diye çıkmıştır. sol taraftaki sarı ünlemler de bir engel ya da hata değil.

anladığım kadarıyla eksisozluğe girince o kod çalışacak, önce entry'lerini yükleyecek sonra teker teker entry'lerin altındaki butonu sil butonuna tıklayacak.

---

benim yazdığım burada.
yeni bir sekmede sözlüğü aç, tarayıcıdan javascript console'unu aç. (chrome'da f12 ile açılan pencereden console sekmesine tıklaman yeterli) ve aşağıdaki kodu yapıştır, enter'a bas.

controlc.com

abi console'dan yapılıyordu doğru ya, tampermonkey nereden takılmış aklıma. af buyurun.

harika. silmeye başladı. ellerinize sağlık çok teşekkürler @biseysorcaktim ve @rhymer

Senin gibi bir sürü insan var, inan tek bir kararla her şeyi bırakıp gitmeye değmez. Ormandan Çıkış kitabını oku lütfen.

Hepimiz çok değerliyiz ve bu kadar saçmasapan kötü insanın olduğu dünyada inan bu iyiliğimiz başkalarına dokunuyor. Birebir olmasa bile bu dünyanın iyi insanlara ihtşyacı var.

Sorunlarına uygun bir psikolog/psikiyatr ile ilerleyebilirsin. Tavsiyediyorum sitesinden inceleyebilirsin.

İnan bir çıkış yolu var hocam

Deneyeni gördüm, neyse ki başarısız oldu. Çok da olmadı birkaç sene ve şu an inanılmaz mutlu bir hayat sürüyor.

Benim de benzer hislere kapildigim olmuştu ama hiç denemedim gerek yok hani. Hayat ne getiriyor göreyim, en kötü senaryoda yine ölürüm np diye saçma ama faydalı bir bakış açısıyla devam ettim. Su an inanılmaz mutlu değilim ama genel olarak pozitifim.

İlaçların çalışması için 4-5 hafta gerekli.

Spora ve psikoterapi almayı tavsiye ederim. Ben de aynu durumdaydım. Çok hızlı gelişim gördüm.

Sony alin çünkü android içine kodi yükleyip iptv dahil olmak üzere her şeyi izlersiniz.

Lg oled almayin çünkü piyasada yanık izli oled dolu.


Bu soruya gecende de cevap verdim gibi hissesiyorum ama neyse

@a darkness coming: lg son serilerde bu sorunu düzeltmedi mi? samsung'larda android işletim sistemi yok mu? ben de araya kaynak yapmış oluyorum ama birkaç ay sonra benim de 55 veya 65 inç bir tv alma durumum var, araştırma yapıyorum o yüzden

samsung qled tvler için 10 yıl yanık garantisi veriyormuş fakat bu garantinin detaylarını siz yine de araştırın neymiş ne değilmiş

marka değil, model bakmanız lazım. Sony'nin x9 serisi çok başarılı. 55xg9005 olabilir. X in yanındaki harf her sene bir yükselir. xe,xf, xg, bu sene xh olacak.

Çünküsü: led panel kalitesi çok iyi, siyah başarımı yüksek. Ayrıca android esnekliği var, istediğiniz uygulamanın apk dosyasını bulup yükleyebilirsiniz.

Lg ve Samsung ekranları güzel ama arayüzü hızlı olan bir model al yoksa adamı deli eder. Samsung arayüzü lg den iyi gibi geldi bana. Birde Philips arayüzü android ama yavaş diye şikayetler var. Kesin bir model söylemedim ama dediğim gibi birde 4k olsun mutlaka derim. Sony ler segmentinde pahalı kalıyor seçim senin.

Hangi marka alırsanız alın ekranı ya LG ya Samsung olacak zaten büyük ihtimalle.

Ben dün gidip philips 55" the one aldım. Ambilight olması zaten en büyük artısı idi, android tv varmış, lg'nin webos'u kullanılmaz zaten. Samsunglarda tizen var ama hiç deneyimim olmadı. insanları dinlediklerini biliyorum sadece.

Anksiyete bozukluğu olabilir mi? Bir aralar bayağı paranoyaya bağlanmıştım resmen benzer konularda.

Birkaç senedir eksiklerimi kabullendim bunların farkındayım ve düzeltmeye çalışıyorum. İnsanların en kötü durumda konuşabilecekleri şeyleri zaten bildiğim için çok etkilemiyor gibi. Kendinizle barışın yani kısaca?

Tabii daha ciddi ise psikologlar hak ettikleri değeri görmüyorlar, aslında herkesin görünmesi lazım dişçi falan gibi. Öyle yapabilirsiniz.

dogum gunun kutlu olsun ama lutfen hayatini degistirecek biseyin olmasini bekleme.
hayatinin degismesini istiyosan kalk ve bisey yap.

Doğum günün kutlu olsun.
@try +1
"Kendini yalnızca sen kurtarabilirsin."

barışa umuda ve rakınrola devam ! :)

gün henüz bitmedi.

nice senelere...

Doğum günün kutlu olsunnnnnnnn......

İyi ki doğdun naksidilllllll.....

unutma sen var isen Dünya var.

Doğum gününüz kutlu olsun. Sevdiklerinizle birlikte nice mutlu yıllara.
Şimdi, harekete geçme vakti!

Nice sağlıklı ve mutlu yaşlara..umarım dileğin gerçekleşir :)

Doğum günün kutlu olsun. Hayatını ancak kendin değiştirebilirsin, başkaları senin için bir şey yapamaz. Değiş ve hayatını değiştir.

Mutlu yıllar. Gidin ve güzel bir güne çevirin o zaman! Bunu başarabilirsiniz. Gerekirse tek başınıza çıkın, her şeyi unutun ve sadece eğlenin

Cok yakin arkadaşımın da bugun dogum gunu ben cok seviyorum bugunu :)))) senin var olmana da mutlu olan insanlar vardir mutlaka, iyi ki dogmussun mutlu yillar:))))

mutlu yillar <3 mutlulugunuz ve ic huzurunuz daim olsun :gülemojisi: :gulenemojidegilcicekolan:

sirf bir gun degil her yeni gunun guzel olsun nice mutlu yillaraaa

dgko.

Doğum günün kutlu olsun. Ultra şahane süper bir yaş olur umarım. =)

lmgtfy olabilir mi

lmgtfy.com

evet ama sanki googlenin kendi uygulaması gibiydi, ara tuşuna basmaya gerek kalmıyordu.

Linki tiklayinca arama sonuclari geliyorsa asagidaki gibi arama sonucu linkini paylasmis olabilir:

www.google.com

sanki lmgtfy eskiden allahın dediği gibi kendi sonuçları gösteriyordu.

Arama yapınca sağda bir başlık geliyorsa onun paylaş butonu var yanında. Şuradaki: ibb.co işaretli butona basınca kısa link veriyor Google. O da şöyle: g.co

seyler.eksisozluk.com

270 civarı ama benim favori kitabım, normalde film dizi kitap asla tekrarlayamam ama bunu 8-9 kez okudum en az.

Kaplan Kaplan (Alfred Bester, 1956)

Adı "Yıldızlar Hedefim" olarak geçiyor da olabilir. Bester'a cyberpunk'ın babası diyebiliriz. Bu kitap o kadar cyberpunk değil ama yine de okuduğum en iyi bilim kurgulardan.

stefan zweig - satranç. kısacık bir kitap hem içinde tarih de var.

beyaz zambaklar ülkesinde

Vladimir Bartol - Alamut Kalesini ilginc bulabilirsiniz. Amin Maalofun son donem harici kitaplari da (Semerkand, Dogunun Limanlari, Isik Bahceleri) hostur.

Knut hamsun - Açlık

Sadık Hidayet - Kör Baykuş

Büyük E, 10'un üssü demek oluyor.

1,434E9 km = 1,434 * 10^9 km

discount bence indirim kelimesini tam karşılayan şey, sıkıntı yaratacak ya da kibarlığı bozacak bir kelime de değil.

price reduction da iş görebilir belki

Discount ideal evet. Ama x% off da kullanılabilir discount olmasın istiyor iseniz.

Bugün aynı benim de başıma geldi. Uçak bileti alacaktım Uzak Doğu için. Artırmadılar limiti ben de iptal edin o zaman dedim ettiler :)

Kullanmadığınız ama toplam limitinizi düşüren başka bir kredi kartınız olabilir mi başka bir bankadan? Benim hesabım bile olmayan bir bankadan çıkardıkları, teslim almadığım halde kredi kartı limitimin çoğunu kullanan bir kart varmış, bankaları araya araya bulup kapattırmıştım, sonra limitimi yükseltebilmişlerdi.

Başka sadece zamanında kyk için verilen bir kart var, onu da sordular bugün söyleyince onu karttan saymıyoruz yaptılar.

Bir bankadan 20K lik kk var.
15 yıldır çalıştığım banka 2K lik kk vermedi.

Borcu ödediğiniz tarih genelde ayın kaçı? Ve kartın ne kadarlık limitini kullanıyorsunuz ay içinde?
Bu soruların yanıtına göre cevap vereceğim

@goodman her ayın başında ve ortasında güncel borç neyse komple ödemişim birkaç aydır. kartın limiti 3500, ortalama 3000 falan kullanıyordum ama iki aydır 6000 harcamışım 3000 harcayıp borcu ödeyip tekrar harcamışım vs.

isim yok gelirim yok baya bir suredir 20klik kart veriyorlar bana ben istemiyorum diye iptal ettim. mantik yok demek ki

Size verilecek olan toplam kredi kartı limitine ulaştığınız içindir, hangi bankaya giderseniz gidin hepsi aynı havuzdan besleniyor.

BDDK sıkı tutuyor bu konuda bankaları, zamanında önüne gelene dağıtıp milleti borçlandırıp topluma sıkıntı yaratmışlardı, bence iyi de yapıyor BDDK bunu sıkı tutarak.

Başka bankadan kartınız olmadığına eminseniz, maaş belgelerinizi bankaya gönderip yeni bir limit çalışması yapılmasını isteyin.

Ben zamanında ortalaması 8-10 bin olan 5 kredi kartı, yoğun çalıştığım bankadan da 50 bin limitli kart sahibiydim.

Aidat ve takip yüzünden diğer kartların hepsini iptal ettim, tek bir kart ve ortalama 50 bin limitim var.

Toplam 50 binlik 5 tane kart iptal ettiğim halde başka bir bankadan limitli kart alamıyorum, kart istedim 0 limitli geldi :)

Başka bankaya sorun . İşbankası 0 limitli kredi kartı verirken Teb 15 bin liralık kart yollamıştı

Olay zaten kendi devletlerinin kömür-seven köpekler olması. İtfaiye orada kısmen gönüllülerden oluşuyor ve ciddi anlamda bütçe sorunları var.

Yine hayvan dernekleri vs.ye de gidiyor bu bağışlar.

Bağış tabii ki yapılmalı. Sonraki seçimde yine bu iktidar seçilirse ama komple yanabilirler, literally svihs diyebiliriz.

ben şahsen ekşi sözlük ortamını hiçbir zaman sevmedim ama en azından benim dönemimde (2011 filan) daha kurallı bir yerdi. mesela yukardaki bir entrye atıf bile yapılamıyordu. "üstteki entrye referans içeriyor" gibi bi şey söylenip siliniyordu. ya da mesela "denilesi" gibi bi tanım yapılınca siliniyordu. ya da "dedirten başlık" deyince.. vs vs

şimdi atıyorum ekşi erik başlığına girip, canımı istettiniz şerefsizler hamileyiz şurda :dd yazabilirsiniz hiçbi sıkıntı yok. ama en azından terörizm azalmış. ben yazarken düpedüz pkk sempatizanlığı vardı, terörist kol geziyordu.

evet yazar kalitesi cok dustu, en iyi domemi belki 2005/10 arasiydi, simdilerde birsuru kisi parali uyelik falan aldi, ozellikle siyasi konularda bir suru gerzek troll var, haliyle bu mallar surusu diger konularda da yorum yapiyorlar, ozellikle futbol ve cinsellik temali basliklar isin iyice suyunu cikardi, seviye yerlerde, onceden elini neye atsan iki kaliteli kelama denk gelirdin, simdilerde duzgun bjsey bulmak icin maden kaziman lazim

önceki hesabımda citation falan yapıyordum entrylerimde, uzun uzun yazıyordum. sonra protesto sırasında 3000 entrymi sildiğim için sözlük beni banladı :)

kendim demiyorum ben çaba gösteriyordum ama sözlüğün ruhunu veren o üst düzey yazarlardan değildim büyük ihtimalle. ama onlardan vardı bir sürü ve sözlük yönetimi hepsini küstürdü. "ne uğraşacağım" deyip gitti hepsi.

bu yeni hesabımın olma amacı da sadece başıma bir iş gelirse hukuk sistemi değil sosyal medya çözer diye.

bu vesileyle duyuru'da takılmaya başladım ama. bu güzel ortamda birkaç güzel insanla tanışmış oldum. 8 senede sözlükten tanıştığım 3 kişi falan var karşılaştırmak gerekirse.

2010'dan beri bozuk +1
Ben en son 16'da bıraktım yazmayı da doğru düzgün okumayı da. Badilerimi okuyorum, seç birilerini sadece onları oku.

2012'de toprağını attık hocam sözlüğün

6. nesilden sonra fetret devri basladi bence, o zamana kadar dikkatli alim yapiliyordu, senede 1-2 kere alim yapiyorlardi ve arada boktan uyeler eleniyordu. 6. nesil 2004'e denk geliyor sanirim.

son 5-6 sene zaten rezillik artik, o yuzden ben de burda takiliyorum. hangi birini engelleyeceksin en iyisi uzak durmak. burasi bana sozlugun 2000li yillarin basindaki halini hatirlatiyor bir iki cikinti haric.

100 tl uyelik veriliyor ne bekliyon ki

Önüne gelen yazar olmuş, ben de şans eseri şimdi böyle bir başlığa rasladım: eksisozluk.com Adamlar 8 sayfa çöp entri girmiş, bunların alayını anında uçuracaksın. İnsan bir zahmet barometrenin kelime anlamına bakar, Mehmet Şimşek kahvede pişpirik oynayan bir adam değil. O kelimeyi 1 milyon kere makalelerde, haberlerde dış basında gördü o adam.

Sözlüğün işe yaradığı sınırlı durumlar: 1- gözden kaçan, kaçırılan haberleri gündemde tutabilmesi. 2- firma rezalet başlıkları

Ben eski halini bilmem pek ama meme,got başlığı görmekten bıktım.

Bir de fanatik kılışdarcıların aktrollerden hiçbir farkı yok. Chp'yi eleştirince mesaj kutum patlıyor.ben de oy verdim ama kor, sağır olmadım o kadar.

Her şey bu kadar gulluk gulistanlık mı chpli belediyede, partide? Yere göğe sığdıramıyorlar.

hesabım vardı, kuralları uyguladıgım, gerçekten bilgi verdiğim. bir gün birisi küfür etti, hiç cevap atmadan mahkemeye vereceğimi söyledim ve o hafta ucuruldum. bütün kurallara uyan, sözlüğe değer katan beni uçuran sözlük, küfür eden, kültürsüz çomarlara dokunmamaya yemin etmiş resmen. para önemli tabi!

rezalet oldu ya. x kelimeyle y'yi anlat, z bir sözünde der ki falan saçma sapan başlıklardan geçilmiyor. Ben bu sözlüğe yazar olmak için 3 sene falan uğraştım. Lise 1'de yazar olmak için başvurmuştum, liseden mezun olmak üzereydim yazar olduğumda. Tam yazar oldum kalite inanılmaz düşmeye başladı. Son gelinen hal de bu işte. Rezalet bi halde. Gün içinde refleks olarak açıyorum ekşiyi telefondan falan ama 5 dakika durmadan sövüp sayıp çıkıyorum

15 sene öncesine göre mide bulandırıcı bir yer oldu.

ben, 2000 yilindan beri okurum. isteseydim ilk birkac yuz yazardan biri bile muhtemelen olabilirdim. galiba 2010 yilinda yazar oldum. ilk birkac yilda en ufak bir yanlista caylakliga dusurulurduk. yanlis derken, baska bir entry'yi elestirmek olabilir. ben, turkce'yi iyi kullanan bir adam olmadigim icin, dil bilgisi hatalarim icin bile uyari aldigimi hatirliyorum o donemlerde. simdi yazarlarin cogu cop ve ortalik ergen kayniyor. kimsenin kimseye saygisi yok, sirf kufur etmek icin hesap acanlar bile var. moderasyon desen tam terelelli, yok gibi..

Sözlük biteli çok oldu.. siz yeni fark etmişsiniz.

reddit varken sözlüğe harcanan 1 dakika bile israf. ama spor, siyaset, günlük hayata dair başlıklarda saçmalayıp, küfredip stres atmak lazımsa o işi iyi yapıyor.

(bkz: artan kullanıcı sayısı ile değişen sözlük kalitesi)

başlık 2000 senesinde açılmış :)
ama kalitesizligin belirginlesmesi formatın eskisi kadar iplenmedigi donemle siddetlendi.

2009 gibi bitti ekşisözlük. Sanırım o yıllarda reklam alımına başlanmıştı. İş ticarete dönünce ''kutsal bilgi kaynağı'' yerini ideolojik ve ticari bir siteye dönüştürdü maalesef.

modların toplu istifası
eksisozluk.com
ssg'nin screw you guys diyip sozluğe kanzuğa bırakması
eksisozluk.com
kanzuk'unda daha fazla dürüm için daha fazla reklam daha fazla reklam için daha fazla insan politikası
galeri2.uludagsozluk.com

sözlüğü bu güne getirdi.

Twitter patladıktan sonra ssg millettin(sözlüğün ağır topları twittera gitmişti o dönem hep paso)siteyi artık eskisi siklemeyeceğini anladı ve formatı, kuralları falan lağvetti.. -feysbukun patlamasından sonra ekşinin hiti düşünce bilmem kaç zamandır kapalı olan başvuruların açılmasını hatırlayanlar fav- Çomarı, çoluk çocuğu, sözlük formatı nedir, ironi nedir bilmeyen davarı da dolunca ortama bu hale geldi işte. Ben de 2014 ortası gibi kapattım hesabı.. Twitter, reddit, vs si varken de gereği yok zaten artık.

in vivo olarak bir psikologla çalışabilirsin.

yemek seçme olayı şımarıklıktan başka bir şey değil. hayati bir tehlikesi olmadığı sürece gırtlağından geçen her şeyi yiyebilmen lazım.

sana hükmedebilecek, otoriter ve tabii ki yemek seçmeyen bir kız arkadaş edinirsen bu sorunu aşarsın kolayca.

Şımarıklık demeniz bence cahilce. Yiyebileceğime inanıp, yeme isteğiyle başladığımda bile yiyemedim. Son kız arkadaşım da vegan idi onun için ben de vegan takılıyordum. Tat değil texture olan şeyler hissiyat olarak rahatsız ediyor.


Psikologların baktığını bilmiyordum, o kadar da psikoloji geçmişim var collablardan ^^. Teşekkürler araştırayım.

Bu konudaki tecrübem kardeşim. Şimdi kıyaslamak gibi olmasın ama o çok küçükken yapıyordu bunu. Okula başladığı zamanlarda. Okula da 3 yaşında başladığını belirtmek isterim :) ağzında bıraktığı histen hoşlanmadığı için bir çok şeyi yemek istemiyordu. Texture dediğiniz için o canlandı gözümde.
Yiyeceği başka bir şekilde yemeye çalışın diyeceğim. Mesela brokoli, haşlayıp yemeyin de kremalı çorbasını için. Kıymalı karnabahar yemeği yerine gratin olarak pişirmeyi deneyin. Veya falafel sevmemenizin sebebi içindeki fesleğen tadı veya üzerindeki sosu olabilir mi? Kızarmış/ köfte formuyla bir sorununuz yoksa her sebzenin köftesini yapabilirsiniz.
Böyle böyle tatlarına alışırsanız sonra formlarını da değiştirebilirsiniz bence.

Bir de şeyi düşünün, yiyemediğiniz şeyler ile ilgili yanınızda konuşuldu mu? Iyy domates kabuklu, ıyy taze fasülye kılçıklı gibi. Bunlardan aklınıza gelen varsa, sevmeme sebebinizin kaynağının kendiniz olmadığını kendinize hatırlatın.

Teşekkürler mantıklı konuştunuz. Düşününce peyniri pizzada tostta borekte yiyorum ya da pişmiş soğan sarımsak bütün olmayınca onları da yiyorum.

Dediğim gibi psikologlar bakıyormuş onlara uğrayacağım ama öneriniz aklıma yattı.

Güzel toplamışsınız hocam. Ssd'yi değiştirin ama, normal bir ssd kadar iyi değil, ben de buna bakıyordum ama aynı fiyata Crucial P1 aldım yine M.2

Bir de çok aceleniz yoksa yeni gpuları beklerim birkaç ay, çünkü yeni nesil konsollarla (PS5, Xbox Series X) aynı mimari olacaklar.

Yarım sene beklemem diyorsanız ama güzel dizmissiniz. Uzun seneler götürür sizi

ses sistemi, klavyeye vereceğin parayla daha başka şeyler ekleyebilirsin.

sonuçta 20 liralık klavye mouse da mecbur kalınca çok güzel kullanılabiliyor

ekran kartiniz butcenize gore zayif. en azindan 1660 super alin ya da 5700 serisinden bir ekran karti.
6000 tl lik kasa icin 1660 cok zayif kalmis, ayrica aguen in dedigi gibi ssd nizi 3000 hizlarinda bi ssd ile degistirin.

geçen ay incehesap tan bilgisayar topladım. telefonla ve sonrasında -ne olur ne olmaz diye- yazılı olarak tüm sistemin toplanıp gönderilmesini talep etmeme (ve onay vermelerine) rağmen 2 hafta sonra tüm bileşenleri ayrı ayrı gönderdiler. bilginiz olsun

Teşekkürler cevaplarınız için.
@hem şişko hem deli evet aslında dediğiniz gibi düşünmeye başladım biraz daha içime sinmiyor çünkü o kadar para verince daha iyi bir donanıma sahip olabilirdim düşüncesi kafamda olmaması gerekiyor gibi.

@aguen şu an için heveslendim bilgisayar toplamaya o kadar sabredebilir miyim emin olamadım. O dediğiniz kartlar çıktığında çok uçuk fiyatlarla piyasaya sürülmezler değil mi? Şimdilik düşük seviyede idareten bir şey alıp sonra geliştirmek ne kadar mantıklı sizce gpu’yu?

@eipcack dediğiniz gibi ekran kartı içime sinmemişti zaten ancak yeni çıkacak kartları beklemek gerekir mi daha da düşük geçici bir çözümle idare ederek. Yoksa ekran kartı bütçesini 3 bin lira seviyelerine çıkartmayı da düşünebilirim. Asus modellerinin soğutması kötü oluyor diye çekincelerim var onda da msi iyi diyorlar o konuda. Amd kartlarda da yine ısınma ve diğer konularda nvidiaya göre daha fazla problem yaşandığını duydum ondan onlara sıcak bakmıyorum biraz. Siz ne tavsiye edersiniz?

@asbe kurulum daha önce yapmadım ben de ondan kurulu bir şekilde göndermeleri iyi bir seçenek olarak gözüküyordu gözüme ancak biraz da o 2-3 haftalık bekleme süresinden dolayı çekincem vardı. O kadar bekleyemem diye düşünüyorum ayrı ayrı sipariş verirsem tümü 2-3 günde gelir diye düşündüm o şekilde sipariş verecektim o yüzden. Hem ayrı ayrı gönderip hem de 2 hafta bekletmeleri pek hoş olmaz doğrusu.

Ayrıca tavsiyelerinizi dikkate alarak adata XPG SX8200 Pro 512 gb m2 ssd’nin daha uygun olacağını düşündüm ne dersiniz?

Burada kimsenin gerçekçi bir yorum yapabileceğini sanmıyorum. Anca çılgın teoriler üretiriz.

Yine de bu ufacık yazıda bile hatırı sayılır miktarda red flag saydım açıkçası.

Bir şekilde iletişime geçip sorabilirsiniz. En kötü closure olur.

Sıkılmış senden.

İlişkide bir ivme yok, kendin yazmışsın "öpüşmedik" bile diye. Bu devirde 6 ay, bir şeylerin stabil olmasını tolere etmek için hayli uzun bir süredir.

Bir de tabii 22 yaş durumları.

sabırsız ve bencil mi, oha. Sen erkek o kadın taraf olsaydı oyalıyor aslında sevmiyor derdim, yine aynısını diyorum fakat nedeni çok belirsiz. Bir erkek sevdiği ve yakınlaşabileceği bir kadını 6 ay öyle arada da bırakmaz. İlginç. Dinle ilgili sebepler olabilir belki ama sizin bilmeniz lazım onu.

özet olarak, zaten garip duruyor pek hayır gelmez ondan. Hayatına devam etmeye bak.

@Avoiding The Puddle

Bu öpüşmeme, yakın olmama durumu benden kaynaklı değil. Hiç öyle soğuk, mesafeli davranmadım. :/

@nhk ni youkosu

Dindar birisi değil. Ailesiyle de yaşamıyor. Rahat birisi öyle.

Adam sevgili değil flört seviyor. Sorumluluktan hesap vermekten hoşlanmıyor. İlişki yaşama olgunluğuna erişmemiş, kaçıyor.
O senden kaçıyorsa sen ondan 100 kere kaçmalısın. Hiçbişey olmaz bu adamdan sana.

adam tuhaf ilişkiniz de tuhaf. yorum yapmak zor

benim merak ettiğim uzun süren flört durumundan nasıl şikayet ettin? ne dedin mesela?

Günümüz Türkiyesinde 6 ay bir kızla hiç bir derecede yakınlaşmayıp bununla ilgili bir adım atmayan erkek olabileceğini sanmıyorum o yüzden teori üretme modunu açıyorum.
Teori üretme mod on.
1.teori : Adam'ın sevgilisi vardır,yedekspor kadrosu güçlendirmek istiyordur.Çok ileri gitmek istememiştir,hali hazırda ilişkim var diye.
2.teori (hard erkek bakış açısı) : Beğenmemiştir,yoklukta bunla takılırım demiştir ama baktı onuda yapamıyor,ilişki falan diyince uzamıştır.
3.teori : Eşcinseldir kendini zorluyordur.
Teori üretme mod off

6 ay cinsellik yoksa kaç bence :))

mmmm peşindeymiş.

ve evet toymuşsun bu konuda ona göre. geçmiş olsun. engellemesi ise, anormal tuhaf.

vpn açınca her şey mümkün

dedicated vpn lazım

hocam doldurulmuyor direk izin istememiz gerekiyor. iste dedim ama unutmayacağıma söz veremiyorum yani, açmanız diğer insanlar için de daha sağlıklı olur bence.

Aguen+1

Bağlantıya tıklayınca şöyle bir uyarı çıkıyor,

—
İzne ihtiyacınız var
Erişim mi istiyorsunuz? Erişim isteğinde bulunun veya izne sahip bir hesaba geçin.

Ben de TV bakınıyordum, Ambilight olması sebebiyle Philips tercih edeceğim gibi duruyor. (Ekranın 3 tarafında LEDler var, odayı aydınlatıyor görüntüye göre, ambians falan oluyor)

O yüzden şunu düşünüyorum:
www.vatanbilgisayar.com

OLED öneriyor herkes ama TV ekranına bebek bakıcılığı yapmak istemiyorum, ve türkiye'ye de dandik mal geldiğine inanıyorum kesin burn-in olur diye oled'den uzak durdum.

Android TV olması marka güncellemeyi kesse de kendim güncelleyebilirim vs. oluyor o yüzden şimdilik bunu düşünüyorum. Zaten tvyi kim yaparsa yapsın ekranı ya lg'den ya samsung'dan alıyorlar çok fark olmuyor.

Ben de bunun 50 inçini gözüme kestirmiştim :) www.hepsiburada.com

Samsung'un 50ru7440'ı ya da bu olacak gibi.

Sony 49xf9005 diyorum ben. Fiyatlarını bilmiyorum ama. Biraz daha tuzlu olabilir ama hakkını verir. Bende de 55 olanı var, acayip memnunum. İşletim sistemi Android ve amiral gemisi telefonlar ayarında çalışmada da yeterince iyi.

Şunlardan biri değildir herhalde :)
www.imdb.com

Yine de benzer bir arama ile bulabilirsiniz belki.

The hills have eyes'ın eski versiyonu olabilir. Bir de yine eski evil dead olabilir ki bu film çok ünlüydü. Buna denk gelmiş olabilirsiniz. Bu filmlerin tamamını izlemedim bir şey diyemeyeceğim.

Eğer kestiği kafa değil de kol ise o zaman yul brynnerın the ultimate warrior filmi olacak. Belki kesileni kafa diye hatırlıyorsunuz.

bir saat falan aradım xd

youtu.be

filmde jason statham oynuyor, lütfen bu olsun.

Conan the barbarian ların birinde vardı öyle bi sahne

Uzun uzun cevap yazmıştım, yok etti duyuru :/

Geçen hafta ben de nektar lx61+ alma niyeti ile dore'ye gitmiştim, novation launchkey 61 ile döndüm eve.

Benzer bir değerlendirme yapabilirim sanırım o yüzden. Build olarak, tuşlar olarak çok daha iyi nektardan.

Ableton ile sorunlar yaşadım driver olsun, genel olarak programın kendisi ile olsun. Lisans verdiler diye kurmuştum ana uğraşmadım.


Ben piyano öğrenmek için başladım, garageband kullanıyorum ve çok memnunum. Bahsettiğiniz padler de garageband olsun, androidde bandlab olsun efektifler gayet.

Dore sanırım tek çekim yapınca ufak bir indirim yapıyor bilginiz olsun.

bende alesis v25 var, alırken araştırdığımda(global araştırdım) en kullanışlısının akai mpk mini 2 olduğunu görmüştüm. en çok satılan model zaten amazon'da. diğerlerinden daha erken bozuluyor gibi bir şey görmemiştim ama bana denk gelmemiş olabilir tabii.

taşıma derdin varsa launchkey mk3, alesis çok portatif değil. onun haricinde alesis'lerin velocity problemi var, beni uğraştırdı mesela. pad'lerini comfortable bulmadım ayrıca, pad kullanımı benim için önemli o yüzden deneyerek alsaydım launchkey alırdım(onu sonra denedim).

bence 100 tl daha çıkıp 2600 tl'ye xiaomi mi 9t almak daha mantıklı. a50 veya note 8 pro gibi budget değil, flagship sınıfında sayılır.

www.hepsiburada.com

doğru telefonu bulmuşsun kardeşim.

rakamlarla oynanma gibi bir durum olamaz hele hele kamera çözünürlüğü kısmında imkansız. çünkü herkes test edebilir çektiği fotoğrafın çözünürlüğünü. yani oradaki rakamları öyle sallama yapamazsınız. 50 çeşit benchmark programı, 50 çeşit test yöntemi var her özellik için. aldığınızda oturup kendiniz de teker teker test edip bakabilirsiniz doğru söylüyorlar mı diye.

ha bu arada eğer daha yüksek megapixel daha iyi kamera kafasıyla bakıyorsan ki türklerin geneli böyle bakar telefonlara yanılırsın. eğer büyütüp billboard'a afiş falan yapmayacaksan telefonun kaç megapixel olduğunun günümüz telefonlarında bir önemi yoktur. kullandığı lensin kalitesi önemlidir.

ha benim için kamera önemli, alabileceğim en iyi kamerayı almak istiyorum 2500 tl ye diyorsan diyafram açıklıklarını kıyaslayabilirsin. %100 doğru sonuç vermez ama genel olarak diyafram açıklığı daha düşük değere sahip olan kamera daha iyi çekim yapar.

pubg kasmasın 2500 liraya zor. işlemcisi kuvvetli olmalı. çünkü lanet oyun ayda bir güncelleme yapıyor. xiaomi 8 pro video performansı ciddi kötü. videoları youtube'dan izleyebilirsin.

bir arkadaş a50 demiş, ben de a70 diyorum daha iyi olur. oyun performansı açısından ama yine de samsung s serisi, huawei pro veya iphone 8 plus ve üstü olabiliyorsa bunları tercih etmelisin, ikinci ellerine bakabilirsin.

Note8pro pupgde hdr ayarda bile rahatça ve akıcı oynaniyor ve işlemcisi a50den her türlü işlemci test uygulamasında bir buçuk kat daha yüksek puan alıyor. Amiral gemisine çıkmaya gerek yok. 2500e mi9t de güzel paket onda da snap730 var. Illa samsung alınacaksa a70 olur.

Redmi note 8 Pro iyidir. Teknoloji ile aranız iyiyse miui debloat diye aratın gereksiz Çinli uygulamaları da silin süper telefon.

Kamera sayı ile oynama değil, yanılmıyorsam samsung'dan alıyorlar kamera sensörünü. Ama zaten 108mp fotoğraf çekmeyeceksiniz, pixel binning diye bir olay var kaliteli bir 36mp diye düşünün. (108 cekebiliyorsunuz ama ekstrası olmuyor)


İhtiyaçlarınız karşısında ideal telefonlardan birini bulmuşsunuz zaten. Rom falan kurma gibi ilgileriniz varsa Pro olmayan modeli alın, hiç bulaşmam diyorsanız Pro super seçim.


Tanıdığım en nerd insan da o telefondan aldı, hiçbir şikayeti yok

Kardeşime samsung m30s aldık. 6000 mah pil, 24 mp kamera. Memnun gayet.

2000 liraydı galiba.