yaşlanmaktan korkmuyorum ne yaparsak yapalım yaşlanacağız yada yaşlanmadan öleceğiz burası malum ben kabullendim bu durumu,
Yaşlanmak korkunç bir olay değil benim gözümde.

fiziksel olarak yaşlanmaktan çok yaşlı hissetmekten korkuyorum.
yaşlandığımda zamana ayak uyduramamaktan, şimdiki çoğu yaşlı gibi yeniliklere uzak kalmaktan.

ha bu orta yaş için tabi. yoksa ileri yaşlarda yürümekten bile aciz birisi olmak, hayattaki tek amacı daha fazla sıkıntı çekebilmek ve sıkılmak için nefes alan birisi olmaktan korkuyorum. yaşlandığımda da ölmek istemem, ama yaşlanmadan ölmeyi isterim... çünkü yaşlılıktaki hayat hayat değil gibi geliyor.

yaşlanmak,yaşlı olmak iyidir ya korkulacak bişey yok bence.Dünyanın tecrübesi kazanmış olmak,torun beklemek,torunlarla oyun oynamak,torunların atları olmak.iyidir iyi :)

Benim var ya ödüm kopuyor. Yaşlanacağımı düşündükçe krizlere giriyorum. Çok uzun yaşamak istemem o yüzden.

Kız da yaşlandı sayılmaz ama, gözlerden çöktü birazcık o kadar.

ben pek bir yaşlanma göremedim. keşke herkes böyle yaşlansa.

büyümek istemiyorum annem yaşlanmasın

yaslanmaktan korkmayin arkadaslar, yaslara göre mutluluk arastirmasi vardi. 16 yasinda 50 yasina kadar falan sürekli azaliyor mutluluk seviyesi, 60 yaslarinda falan absürd bi sekilde yukari firliyor. Ölüm cok acayip ama aq, insanlarin bunu kabullenmis bi sekilde gezmesine cok sasiriyorum ben hep.

Yaşlanmak değil de çok ileri yaşlarda başkalarına maddi veya fiziksel olarak muhtaç yaşamaktan korkarım. Abla da gayet iyi maşallah biraz göz altları kendini belli etmiş o kadar. Şöyle birisiyle yaşlanacaksan hiç korkma derim :-)

www.youtube.com

yaşlanmaktan ne kadar korktuğunuzu ancak yaşlanmaya başlayınca anlıyorsunuz. 20'li yaşlarda insan yaşlanacağını düşünmez bile, yıllar yavaş geçer. sonrasında aynada görülen değişikliklerin yanında bazı şeylerde yaşlanma sürecinin başladığını hatırlatır insana, çabuk yorulmak, uykusuzluğa tahammülsüzlük,yaşla beraber gelişen kimi hastalıklar gibi. aslında yaşlanmaktan korkmak bir anlamda ölümden korkmaktır, ve evet ben korkuyorum, hem de çok korkuyorum :(

bachelor of engineering duymadım. bachelor of science kullanılır genelde.

Applied sciences, Türkiye'de Yüksekokul kavramına denk geliyor. (Örneğin Boğaziçi'de Yönetim Bilişim Sistemleri, Bilkent'te Turizm gibi bölümleri içerir) Mühendislik için Bachelor of Science (B.Sc.) kullanılır.

bachelor of science in [bölüm adı]

bachelor of science veriyor bildiğim kadarıyla türkiye'de bütün mühendislikler. ülkeden ülkeye değişen bi şey o.

bachelor of arts'ı da birisi açıklayabilirse sevinirim, alakasız olacak belki.

cevaben applied science değildir..

bachelor of arts fen edebiyat fakültesi falan işte.

iktisadi ve idari bilimler fakültesindekiler bachelor of arts alır mesela.

fakat üniversiteden üniversiteye de değişiyor.

özyeğin üniversitesi mis'i bachelor of arts olarak adlandırırken, boğaziçi bachelor of science kullanır.

Siz B.Sc. in Construction Engineering diyeceksiniz mesela. applied olmaz arkadaşların dediği gibi. İİBF mevzusu da üniversiteye göre değişiyor. Ankara Siyasal'da İktisat bölümünde mesela, B.Sc. diploması verilir, BA değil. Bölümün sayısal derslerinin ağırlığına göre değişen bir durum sanırım.

Bachelor of Science in Engineering, daha yeni aldim ordan biliyorum.

inter avrupa liginde son maçta yaşadıklarını düşününce kötü

bence bir önemi kalmadı artık son yıllarda..

iyi tabi ki.

kötüymüş ntvpor'da yorumcu dedi ilk maçta evinde gol attıktan sonra skoru korumak kolay oluyormuş artı kontra atak gibi bi avantajın oluyormuş ki real gibi bir takım için çok tehlikeli bir silah..

avantaj olduğu için cl ligini 1. bitirenler ilk maçı deplasmanda oynadı. mourinho da ilk maçı deplasmanda oynamanın avantaj olduğunu söyler.

ilk maçla ikinci maçın skoru aynı olursa uzatmaları ve penaltıları evinde oynama avantajın olur. ilk maçta rakipler biririni henüz tanımamışken deplasmanda gol atılabilir. deplasmanda atılan gol çok önemli.

kötü

takıma göre değişir. mesela porto son uefa kupasını aldığı zaman genelde ilk maçları içerde oynuyordu. maçı farklı kazanarak rövanşa da rahat çıkıyorlardı. yani ilk maçın içerde olması daha avantajlı gibi. ayrıca 0-0 berabere kalsan bile deplasmandaki her türlü beraberlik de işine geliyor. gol atabilen bir takım olmak lazım yani bunun için :(

sağlık raporu
ikametgah
sabıka kaydı
fotoğraf
diploma fotokopisi
nufus fotokopisi
banka hesap no

@neyleyim e ek olarak kan grbunu kartı.

İlk iş deneyimin değilse önceki iş yerinden hizmet belgesi ve vergi matrahı ile ilgili yazı da istiyorlar.

2 bence, eğer 1.nin tabanı iyiyse o da kazanabilir şekil bakımından

Görünüş itibariyle çok çirkin ama bir o kadar da rahat ettiren ayakkabılar bunlar. Özellikle beyaz ve gri daha bir çirkinlik katıyor bunlara, o nedenle 3 diyorum.

3

3

2. iyi hem hava alan bi yapısı var gibi koşarken daha iyi olur

tabanının topuk kısmı iç ve dış kısma kadar hangisinin uzunsa, çıkıntılıysa, genişse onu tercih et. topup tabanı özellikle geniş olsun. ben 1 diyorum.

bir de başka bir tavsiyem olacak. dekatlonda kalenji diye koşu ayakkabıları var, üstü bez ve bu sayede maksimum hava alıyor. tabanı ise sert yumuşak arası bir şey. fiyatı çok ucuz üstelik. mükemmel bi koşu ayakkabısı. kullanıyoruz tavsiye ederim.

Bence 1.Seçenek 2 çok pazar malı duruyor

Ama spor için kullandığın eşorfmanlar koyu renk ise 3 açık veya gri tarzındaysa bence 1

tarihin arka odası.

www.skyturk360.com

sky'da akustikhane var jehan barbur konuk güzel olabilir

avrupaya gidecekseniz euro, onun dışında bir yere gideceksiniz usd götürmeye çalışın. tl dışarıda nasıl geçsin bir akıl fikir mantık ya lütfen? kredi kartları yurtdışında geçerlidir ama kullanırken acayip kur değişimleri yüzünden saçma sapan sonuçlarda ekstrede ödeyebilirsiniz. %3 bile farkedebilir sizin yaptığınız tl hesabıyla ama sonuçta rahatlıktır süperdir falan. rusya tarafında kredi kartı bizdeki gibi yaygın olmayabilir ama avrupada sorun çıkacağını sanmıyorum.
bavuluna sığdırabildiğin her türlü elektroniği rahatlıkla getirebilirsin. 3-4 iphone bile getirip gümrük vergisi ödemeden geçebilirsin. ama tam girişte terleme seyirmeye başlarsan çağırırlar seni ondan sonra açıklamayla uğraşırsın. bir kere 3 bavul ve 3 laptop çantasıyla ne halt ettiğimi sormuşlardı mesela. açıklaması ise basitti: arkadaşlar çantaları bana yükleyip freeshop'da ortadan kayboldular :) cidden oldu bu.

tl götürme bence, hazır buradayken yanında nakit dövizin bulunsun. kredi kartın yurtdışında da geçiyor evet, ama bu sefer banka komisyon alacak hesabın türk lirası hesabı olduğu için. istersen dolar/euro hesabı da açtırabiliyorsun bankadan.
havaalanına gidince önce çıkış harcını yatırıyorsun, sana bir pul veriyorlar - onu kaybetme. sonra da check-in için sıraya giriyorsun, bavulunu teslim edip uçağın kalkmasını bekliyorsun. çok bir heyecan yok, ama havaalanları büyük yerler olduğu için kaybolmuş gibi hissedebilirsin de korkma yani, kime sorsan gösteriyorlar nereye gideceğini ne yapacağını.
yurtdışından laptop ve fotoğraf makinesi almanda sıkıntı yok, sadece 3g'li elektronikleri kaydettirmen gerekiyor (telefon, tablet gibi). laptop ve fotoğraf makinesi sayısını da abartmadığın sürece gümrüğe takılmazsın.
havaalanında üzerine ne alıp ne almayacağın bilgisi havayolunun sitesinde yazar. kesici alet alamazsın, sıvı/sprey alamazsın gibi. hatta google'larsan çeşitli forumlar bile var bavul boyutları ile ilgili yardımcı olan.
iyi yolculuklar.

-uçuştan 2 saat önce hava alanında olacaksın.

-dış hatlar terminaline gireceksin.

-o büyük büyük ekranlardan departures kısmından kendi uçuşunu bulacaksın, orada hangi numaralı kontuara gitmen gerektiği ve kontuarın açık olup olmadığı yazar.
-ilgili kontuara gideceksin, online yapmadıysan check-in yaptıracaksın ve bavulunu teslim edeceksin... sana uçuş kartını(boarding pass) ve bir etiket verecekler. bu etiketi kaybetme... bavuluna da aynı etiketten yapıştırdılar... olası bir kaybetme ya da aynı bavuldan birkaç tane olması durumlarında işe yarayacak etiketin.

-bavulunu verdin checkini de yaptın, şimdik sınırı geçme vakti(sigara kullanıyorsan bu güzel bir an son bir sigara için-vaktin varsa, ve üzerinde sıvı içilecek bir şey varsa içmek için de güzel bir zaman)... türk vatandaşları diyen kısımda sıraya gireceksin... sıra sana gelince pasaportuna çıkış damgası basılacak, el bagajın varsa(carry on) o xrayden geçecek, sen de xrayden geçeceksin... dışarıdan buraya sıvı sokamıyorsun. tabi bazı başka şeyler de sokamıyorsun onların tam listesi için interneti kurcala... kemerindir, küpendir varsa onları da çıkarman lazım ki ötmeyesin, sonra geçince takarsın geri.

-evet artık ülkeden çıkışı yaptın. şimdi tekrar o tablolardan ya da boarding passinde de yazabilir kapı numarana bak(gate). kapıyı bul. sonra saatine bak vaktin varsa oralarda dolan, takıl, freeshoplarda fiyatlara bakabilirsin... bir-iki atıştırmalık alabilirsin uçuş için. (artık buradan sonra aldığın sıvıları uçağa sokabileceksin, tabi 3-5tl vereceksin bir küçük su için, uçaklardaki ile aynı fiyat oluyor aşağı yukarı) dolanırken gözün hep o tablolarda olsun, uçuşun için salona geliniz çağrısı gördüğünde kapına git. orda bekle.

--ek bilgiler---
euronu trde al, çıkış harcını bir gün önceden öde, kredi kartları geçerli sadece bazı yerler mastercard alır bazı yerler visa durumları olabilir, elektronik eşya almada sınır var, birer tane alabilirsin pasaport başına(tam yasalar için interneti kurcala)) uçak bazen aşırı sıcak-soğuk olabiliyor, bu konuda hassasiyetin varsa içinde tişört olsun, üstüne de hırka al. yanına kitap-gazete al mutlaka... oyalanacak bir şeylerin olsun. bavulunda pasaportunun fotokopisi olsun(ne olur ne olmaz)

aklıma gelenler bunlar. iyi yolculuklar :)

Kredi kartı ile ilgili birşey söyleyeyim, yurtdışında geçerli ama yine de bankanla görüş, belki yurtdışına kapalı olma gibi bir durumu vardır. Harcamaların ABD doları olarak ekstrene işleniyor, o da tekrar tl'ye çevriliyor ve yurtdışı kullanım faizi diye birşey var. Dolayısıyla epey maliyetli oluyor yurtdışında kredi kartı kullanımı. Bankaların döviz kurları her zaman dışarıya göre daha maliyetlidir.

Sana tavsiyem, ne kadar ve nerede kalacaksın bilmiyorum da, Türkiye'den sana yetecek kadar parayı o ülkenin para cinsinden al, gerekmedikçe kredi kartı kullanma. Aradaki komisyonu boş yere ödememiş olursun.

abdest al bi de uçağa binerken :)

bence doğru.

aslında görmeden yapıyor ama farkettikten sonra da tekmeyle ittiriyor gibi. her halükarda kontrolsüz çıktığı için kart alacaktı zaten. bilmiyorum ben sarıyla kırmızı kart arasında gidip geldim uzun süre, hala karar veremedim haklı mı haksız mı.

Adami gormuyor olsa bile bildigin tepiyor yani kirmizi dogru gibi geldi bana. Topa oyle vurulur mu (topa gittigini dusunursek). Anlik bir refleks olsa da karar dogru diye dusunuyorum.

sarı kart göstermesi bile ağır bir karar olurdu. ama o zaman kimse cüneyt'i konuşmazdı. şimdi herkes cüneyt çakır'ı konuşuyor. ne dedikleri önemli değil. cüneyt mutlu.

Yahu beyler orada Nani'nin ayağı en az 1,5 metre havada tabanla real'li oyuncuya kontrolsüz biçimde giriyor. Topa müdahale yok, adamın zamanlaması hatalı. Karşıdaki oyuncuyu ciddi biçimde sakatlayabilecek bir hareket. Pozisyonun devamında da koluna doğru yine bir müdahalesi var, tepmeye devam ediyor. Sizce kırmızı olması için daha ne lazım?

Deniyor ki, pozisyonda kasıt yok, Nani topa odaklanmış. Kırmızı kart için kasıt mı beklememiz gerekiyor? Her kırmızı kart kasıt nedeniyle mi çıkıyor?

Ben net kırmızı diyorum. Bakalım gözlemciler ne diyecek.

footballfunnys.lockerdome.com

İngilizler sövmekle haklı. Mourinho bile piyangonun farkında, 'iyi olan takım elendi','kart hakkında yorum yapamıcam' diyor. Cüneyt Çakır o pozisyonda sarı kart çıkarsa Madridli oyuncular itiraz eder miydi? Kartı çıkarmadan önce Madridlilerin kırmızı kart beklentisi var mıydı? Sarı kart çıkartsa maçtan sonra bu pozisyon konuşulur muydu? Hepsinin cevabı,hayır.

Cüneyt Çakır ya yine maçın önüne geçmek istedi yahut bilerek maçın istenilen sonuçla bitmesine zemin hazırladı. Gözlemci raporu sadece bunun cevabını verecektir. Normal şartlarda üst turlardaki maçları artık rüyasında yönetmesi gerek çünkü o olaydan sonra resmen maçtan koptu, bariz hatalı kararlar vermeye başladı. Ancak istenen sonuç Madrid'in turu geçmesiyse bir üst turlarda tekrar maç yönetir.

anca sarı kart verilir, çünkü ne bir kasıt var ne de bilinçli bir hareket. rakibin geldiğini görmeden top koşarken rakibin araya girmesi ve çarpışma. bu pozisyonu süzemeyen hakemden hiçbir şey olmaz.

sincik soyle oluyor. vicdanlar kirmizi karta cok agir derken. mantiklar hayir ne munasebet diyor. kisisel olarak ben de agir buldum karari. fakat cuneyt cakir gibi hakemler bu gibi pozisyonlarda hic affetmezler, gosterirler kartlari. bu bi nevi guven gostergesi fifa icin. en azindan bir daha boyle bir pozisyon yasanirsa vereceklerini biliyorlar. o zaman top hakemden ve fifadan cikmis oluyor.

evlilik izninin cinsiyetle ilgisi yok min 3 günlük izin hakkınız bulunuyor işyerinizin insiyatifine göre de gün sayısı değişebiliyor. Mutluluklar dilerim.

evlilik izni tabii ki erkekte de oluyor. evlilik kadın işidir gibi bir şey yok :)
evlenme izni 3 gün, taşınma izni ise yok. ücretsiz izin alabilirsin.

iş kanununa göre evlilik izni minimum 3 gün olmakla birlikte işverenin insiyatifinde. taşınma izni de şehir içinde 1 gün, şehirler arasında 2 gün olarak belirlenmiş. bu arada tebrikler :)

Çalıştığım kurumda arkadaş (erkek) 1 hafta evlilik izni kullanmıştı.

evlilik izni kanunen en fazla 3 gundur. kurum kendi inisiyatifiyle elbette ki daha fazla verebilir. ancak tasinma izni yalnizca kamuda var diye biliyorum. sanirim 4857'de duzenlenmemis.

hesap numarasında ortadaki 8 hane müşteri numarasıdır

Müşteri numaran banka kartının üzerindeki 8 haneli sayı. Hes.no diyip 3-4 haneli şube kodu, sonra 8 hane müşteri no, sonra 4 hane ek no vardır (5001 ile başlar).

Vapurla Üsküdar, oradan minibüsle Harem ve oradan yine minibüsle Gebze yaparak; 2-2,5 saat sürer diyorum.

Olabilir her zaman ama hiç bir zaman kolay değildir. İşin doğası gereki tersi bir geçiş de o kadar kolay değil. Yani Odtü'den Hacettepe'ye geçmek istersen o da zor.

Bir de sanırım dersler saydırma konusunda ciddi sorun yaşanır.

EE'den kasit elektrik elektronik mi

marmara bilgisayar mühendisliğinden odtü'ye geçen bir arkadaşım vardı, mümkün yani.

Sadece genel not ortalaman yeterli olmayabiliyor, üniversite sınavına girdiğin yıl aldığın puanın, gitmek istediğin bölümün o seneki taban puanından da yüksek olması gerekebiliyor. Bu konudaki şartlar, kontenjanlar vb. durumlar üniversiteye, bölümlere ve hatta yıldan yıla değişiklik gösterebilir o nedenle senin ODTÜ öğrenci işleri biriminden bilgi alman en sağlıklısı.

üniversite okuyor musun bilmiyorum ama üniversitede yüksek ortalama yapmak össde ilk yüze girmekten daha zor.
abi ben şimdi hacettepeye kapağı atayım sonra orda yüksek ortalama yapar odtüye geçerim diyorsa zor geçer.
istatistiksel konuşmak gerekirse 1000 kişiden 1 tanesi belki o şekilde geçiş yapabiliyordur.

dene, isteyenin bi yüzü kara filan iste.

yanliz pazarlik filan durumu olursa biraz koz kaybetmis olursun.

ik cı değilim ama bence yüzsüzlük sayılmaz, "fikrimi değiştirdim hala ilgileniyorsanız sizinle çalışmak isterim" diyebilirsin.

anestezik +1

iş hayatında ayıp olmaz.

Benim başıma gelmişti. Aradım tekrar görüşebiliriz dediler. Gittim, görüştüm. Sonuç hala aramadılar :))))

Okuyan olur mu burayı bilmiyorum da, cevaplarınız bana cesaret verdi aradım şirketi. Bugün yeniden görüştük ve işe aldılar. :D Sizlere de teşekkür ederim, soruyu sorarken canım çok sıkkındı, doğru biçimde yönlendirdiniz beni. Hepiniz sağolun. :)

Okudum okuduk, hadi hayırlı olsun.

ilk birkaç gün yatar iyice dinlenirim. sonra imkanım varsa bir yerlere giderim tatile şöyle bir hafta filan, yoksa arkadaşlarımla olurum uzun bir süre, ailemle zaman geçiririm, film-dizi izlerim. ve yine yatarım yani. ha bi de bolca güniçi tv izlerdim kusana kadar. insan çalışırken bunu da özlüyormuş.

param varsa hızlandırılmış dil kursu gibi bişeye başlarım, şok tedaviyle bilmediğim bir dil öğrenmeye çalışırım sanırım..

Ben olsam, ilk olarak 3-4 gün yatarım. İnsan evini özlüyor çalışırken.

Maddi duruma da bağlı olarak, 3 haftanın 1 haftasını bulunduğum şehrin dışında geçiririm. Uzaklaşmak şart.

Dönüşte aile ve arkadaşlarla zaman geçirerek yeni bir sayfa açarım.

bursa (bkz: görükle)de öğrenci için hilton daireler var. kiracı garantiliymiş. bi bakın derim

isatanbul'u unut seçenekleri 2 'ye indirerek devam et.

ankarada 3+1 bile bulursun bu paraya. tutup da ümitköye falan bakma skalayı geniş tut.

O paraya Ankara'da Etimesgut civarında ev bulunabilir belki. Özellikle Bağlıca tarafı çok gelişiyor, Etimesgut'a ulaşan geniş ve güzel bir bulvar yapıldı, konut projeleri de devam ediyor o bölgede. Bağlıca'ya yakın taraftan Etimesgut'ta daire almak kazançlı bir yatırım olabilir. (Tamamen şahsi görüşümdür, araştırın diye somut seçenek vereyim dedim.)

ankara yenikent tarafında da ev alınabilir. 10 yıl sonra şehrin için olacak.

Ankara turkuaz toki'de Eskişehir yolu üzerinde Çankaya Ünv oralardan 2+1 90-100 bin tl arasında satılıyor diye biliyorum. Şimdi çok uzak gelebilir fakat ilerde oldukça prim yapacak yerlerden biridir.

kartal pendik civarı ile beylikdüzü taraflarını iyi araştırdın mı? bana bulunabilir gibi geliyor...

como golune git yarim gununu ayir kesinlikle git.
kalesi, duomosu yakin zaten birbirine. gez oralarda bolbol.
hostel bulursun hostelworld'den falan.
2 gece ona 40-50€ versen idare edeyim derse 100€ ile bile kurtulabilirsin.
falan filan

Milano'da gezecek yerler sınırlı benim gördüğüm kadarı ile ancak alışverişe meraklıysan seni tatmin edecektir. Ben pek sevmem alışverişi ama caddeler falan resmen teşvik ediyor, birsürü şey almıştım. Birçok ünlü giyim, aksesuar vb. markaları Milano caddelerinde göreceksin. Tabi epey pahalı.

Merkez Duomo denen bir yer, tam Taksim ayarında. Merkezden kathedral var tepesine çıkılıyormuş. Güzel caddeleri, kafeleri falan vardır. Milano metrosu baya gelişmiş, nerede kalırsan kal çok ulaşım sorunu yaşamazsın. Ben uzak bir yerde kalmıştım ama metro ile yarım saatte falan ulaşım sağlanıyor çok yere. Günlük bilet gibi birşey alıp tüm gün makul bir ücretle (hatırlayamıyorum şu an) metroları kullanabiliyorsun.

Bir de akşamları sınırsız yemek ve içki olayı varmış birçok restorantta, appertivo deniyor. Milano'da yapılacak işlerden.

Ben futbola meraklıyımdır, o nedenle San Siro stadı ve müzesine gitmiştim, onun harici çok tatmin etmedi Milano açıkçası. Üstte saydığım şeyleri başka şehirlerde de bulmak mümkün. Milano'da yaşayan arkadaş "2 gün çok bile" demişti ben Milano'ya geldiğimde, hakkaten öyleymiş.

ekleme: tabi ki como gölü.

Duomo yazmaya gelmiştim ama denmiş zaten. Ben Manzoni caddesini de (Via Manzoni) çok sevmiştim. Her taraf Armani, görülebilir. Ki eğer alışveriş yapacaksan Parma-Milano arasında bir avm vardı. Outlet. Fiyatları inanılmaz uygun diye duymuştum ama benim de uğrayacak zamanım olmamıştı. Parma Milano Outlet filan diye aratırsan çıkar, yanlış hatırlamıyorsam servisleri de vardı. Boş valizle gidilip full çıkılacak bir yer diye duymuştum :)

Programlama işinde başarı tamamen pratik deneyim ile ilgilidir, dolayısıyla okulda çok sınırlı yazdığın kodlarla çok ilerleyememiş olman ve "ben bu işi yapamıyorum" şeklinde kaygılanman doğal. Ben de zaman zaman bu tip şeyler düşündüm öğrenciyken.

Çözüm: iş hayatı. İşe başladığında 6-12 ay arası bir çıraklık dönemin olacak. Yine zorlanacaksın, zaman zaman "ben bu işi yapamıyorum" da diyeceksin ancak bu dönemi de atlatınca google'sız ya da minimum zaman kaybıyla güzel işler çıkarmaya başlayacaksın, akıcı olarak kod yazacaksın.

O nedenle moralini bozma, temel OOP prensiplerini iyice özümsemeye ve mümkün olduğunca ödevler harici kod yazmaya çalış. Kod yazabilme becerini artır, bir problemi kafada çözebilmek önemli ancak çözümünü koda hızlıca aktarabiliyor olmak iş hayatında önem arz ediyor. Yazdığın kodları detaylıca debug ve test et. Kısacası sabırla işin üzerine düşmek gerekiyor.

Bir firmada işe girersen ve başka yazılımcılar varsa göreceksin ki herkes delik deşik yazıyor, sonra birbirlerinin hatalarına denk geliyorlar, test ekibi hata buluyor sana söylüyor falan. İte kaka yürüyor zaten.

Süper olacam tek başıma facebook yazacam falan demiyorsun belli ki, yeter ki 10 tane yazılımcının olduğu bir firmaya gir. İlla ki iş yürür. Tek başına bitirmen gereken proje olmaz hiçbir zaman.

yüksek lisanda çap yapıyorum diyelim.


"bulaşma, git kaç uzaklaş" genel hissiyatım böyle.

okulunu ve bölümünü ve çap yapmak istediğin bölümü söylersen cevap vermek doğru olur.

kendi adıma konuşuyorum: zor ama mantıklı.

Aynı anda iki diplomalık iş yapamayacağına göre bence bunun çok anlamı yok. Diyelim ki bölümünden memnun değilsin, başka bölüme geçmek ya da yüksek lisans yapmak daha mantıklı. İki diploma için kasmak yerine yarı zamanlı çalışmak, ekstradan erasmus vb. ya da İngilizce harici bir dili ileri seviyeye yakın öğrenmek bence daha uygun.

Bu işi yapan 6 seneden önce lisanstan zor mezun olur; 6 senede iki lisans diploması ve 0 iş deneyimi yerine aynı sürede lisans + yüksek lisans diplomaları ve yüksek lisans esnasında çalışmak daha mantıklı ki 4 yılın bitiminde hayata atılıyorsun, 2 sene kazançlısın.

Hep dezavantajlarından bahsettim ama avantaj olarak tabi ki iş hayatına girerken elinde çift diploma olacak, iki ayrı diplomanı kullanacak şekilde iş arayabilirsin. Hoş, bu ne kadar mantıklı onu da bilemedim.

ben yaptım, fakat tavsiye etmiyorum. çok zorlandım mı, eh biraz. gerçi benimki keyif işiydi, iyi ki de yapmışım diyorum. eğer sen iş dünyasında yer alacaksan iki diploma gerçekten pek bir anlam ifade etmiyor lisans düzeyinde. staj yaparsan iyi bir yerlerde o daha makbule geçiyor. kısacası, özel sektör için düşünüyorsan yapma; keyif için yapacaksan yap gitsin.

duruma göre değişir. merak için diyosan mesela politika üstüne sosyoloji yapılabilir.

disiplinlerarası bişey yapayım diyosan makina müh+elektrik müh mantıklı olabilir.

ama makina müh+inşaat müh saçma bi alan.

muhakkak yararlıdır, özellikle yakın bölümler arasında ve iyi bir üniversitede yapılıyorsa. Ama gözlemlediğim bu arkadaşlar biraz olaya yüzeysel ve pragmatik yaklaşıyorlar, etiket için yapan çoğunlukta. %80ini hazetmem.
Bu adamlar dersten başka birşey bilmezler, yok bu ders açılmadı, yaz okulunda şunu alıcam, şu şunun önşartı, şu dersi şundan mı alsak, sen şu hocayı bilirsin bsg a.q. Proje grubunda, grup çalışmasında aynı gruba düşersiniz, yok ben çok yoğunum şu kadar ders alıyorum diye ağlarlar sürekli, grupta görevlerini yapmazlar, sizi de sömürmeye çalışırlar, yarı yolda bırakırlar. Doğrudur adamın götte yumurta pişiyordur, ama pezevenk bana mı yapıyosun çapı.

ya öss'ye, okulu uzatmaya takan ik'cıların barınabildiği yerlere çok heveslenmeyin, benden size tavsiye. doğrusu neyse onu yazın bence.

Söylediğin yalan bir şekilde ortaya çıkar, madara olursun. İki sorunun cevabı da bu.

istediğim olmadı ilk yılda ikinci yıl istediğim alana yöneldim desin,kararlı yapı sonuçta.

ayrıca bu ne biçim bakış açısı , okulu diploma notu yüksek gelsin diye de uzatanlar var ki.

edit: ayrıca bursla ne alakası var durumun ya, kaldı mı o burssuzsa almayalımcılar.siz doğru bildiğinizden şaşmayın.

valla var öyle şirketler burssuzsa salaktır bu almayalım diyen. benim 5 stajım var not ortalamam 3'e yakın, mühendislik okuyorum ama öss'ye ikinci kere girip de istediğim yüksek puanı almadığımı öğrenince bir salak damgası yiyorum abiler.

Arkadaşın da sen de benim gibisiniz, ben de ocakta mezun oldum, 2 defa öss'ye girdim, burssuz okudum, uzun staj tecrübelerim var falan :)

İlk tavsiyem, özgeçmişinde kesinlikle yalan ifade kullanma, fark edildiği anda sorun yaşarsın.

Dolayısıyla cv'ne ocakta mezun olduğunu yazmalısın. Örneğin X Üniversitesi Y Bölümü (Eylül 2008 - Ocak 2013 (1 dönem hazırlık, 4 yıl lisans) ) gibi bir ifade kullanabilirsin çok dert ediyorsan bunu.

O 1 sene boşluk sorulursa, istediğin üniversite ve bölüme puanının yetmediğini, hayatını etkileyecek yanlış bir tercih yapmaktansa 1 sene daha sınava hazırlandığını söyleyebilirsin. Burs meselesine gelince burun kıvıranlar oluyor ancak merak etmeyin, onlar sizi kaybeder :) Herkesin güçlü ve zayıf yönleri vardır, mülakatlarda güçlü yönünüzü ortaya koymaya çalışın. Örneğin yaptığınız stajlar, projeler, İngilizce seviyeniz, iyiyse not ortalamanız gibi.

Simulasyon için Arena, ERP için SAP ya da Oracle'ın ilgili araçları, teknik çizim için Autocad ve tabi ki Excel.

UNIVERSITE de iken excelden baska bisey kullanmazlar, erp danismanlarinin cogu end muh oluyor sap yada axaptayi ogreniyorlar is hayatinda

Sektorden sektore çok değişiyor kenginizi boşuna şartlamayın sap la ms dynamics le fln koskoca polimeks bile e mor erp kullanıyor firmaların kullandığı prgrsmlar değişken

excel,excel,excel...

keisnlikle al.

Ömründe kaç kere gideceksin ya.Hiç acımasın için. Sonra ulan gittiydim de bir görememiştim falan dersin. Daha zaman var başka şeylerden tasarruf yaparsın. Gaz için söylemiyorum. Samimi fikirlerim.

Soruna gelince düz stadyum işte.Böyle normal :) Nebilim olum büyük tabi.

bence roger waters'ta saha içi gayet akar. en arkalardan bile izlesen, zaten dev gibi duvar üzerinde hayvani ışık oyunları, çarpan uçaklar, alevler malevler derken tadını alırsın olayın. roger waters dediğimiz adamın da affedersin g.tündeki kıllar kadayıf olmuş, çok hareketli bir şov vaadetmiyor, hakkı bulut gibi elinde mikrofon söylüyor şarkısını genelde...

Hocam kesinlikle değer. Roger Waters'ı kaçırmamak gerek zira bir daha ne zaman gelir muallak. Bir önceki konser 2006'da idi.

Roger Waters konserlerinde lazer şovları, arkadaki dev ekranda çeşitli animasyonlar vb. oluyor. O nedenle sahneyi cepheden geniş şekilde gören bir yerden izlemek bence doğru olacaktır. Dolayısıyla saha içi ayakta alıp, erkenden sıraya girmek makul (çok da geride kalmamak lazım). Ben muhtemelen Golden Circle alacağım.

Bu arada 1300 TL'lik bilet kategorisi de vardı ama satılmıyor galiba. Bilet fiyatları abartılı, Avrupa konserlerine bakarsanız öyle olduğunu göreceksiniz.

şimdi ben bir pink floyd hayranı, 70lik mehmet akif müdavimi olarak gidilir dicem ama bir yandanda satıcıyım:) bende biletler var 2 çeşit. istersen bir bak. eksiduyu.ru

not: ki bu arada 70liğin çaldıkları cafe bilinmsede cafenin ismi herkes tarafndan bilinir, turne ismi ile aynıdır.

ne yaparasan yap hiçbirşey değişmeyecek korkunun ecele faydası yok,
O uçaklara ben bakıyorum(ciddiyim) ve gönül rahatlığıyla biniyorum merak etme çok güvenlidir.

Yükseklik içinde dışarı izleme bişey görmezsin ufak pencereler zaten.

bir bardak viski

keyif alincak bir sey bence. ucuyorsun olm daha ne olsun.

ucak en guvenli ulasim araci. istatistikler.
bence cam kenari iste, disariyi izle. eglenirsin.

inerken ve çıkarken ağzını sıkı sıkı kapama mesela. kulakların tıkanmasın. tek tavsiyem budur. bi de çok eğlenceli, gerçek gibi değil. bi de etrafta gazete okuyan insanlar falan olacak. garipseme bunları.

ben ilk bindiğimde çok heyecanlandım ve çok eğlendim. artık bunu yaşayamıyorum. o yüzden kıymetini bil. bi de klasik kanat gökyüzü fotoğrafı çekebilirsin uçak düzken. böyle yani.

binme

biraz alkol biraz muzik cok panik varsa da biraz pasiflora

Sakız çiğne..

yükseklik korkun varsa koridor tarafında (C veya D) otur. dışarı bakmadığın sürece hissetmezsin bile.

panik yapacak bir şey yok. otobüse biner gibi bin. eheh

Karadayken bu kadar ivmeli ve uzun süre hızlanma şansını başka şekilde elde edemezsin. O kadar hızlanacaksın ki uçacak yani tonlarca ağırlığındaki şey.
Ayrıca hosteslerin ve pilotların hayatlarını bu işten kazandığını düşünürsen, bunun ne kadar normal olduğunu anlayacaksın.
www.flightradar24.com
Buradan şu anda havada olan uçakları görebilirsin. Seninki de sadece onlardan birisi olacak. o yüzden gerilme. 10 km yukarı çıkacaksın, boydan boya ege sahilini gezeceksin, cam kenarı al.

haziran ayında ilk defa uçağa bindim, hem de tek başımaydım. ve yükseklik korkusu olan bir insanım. bilerek cam kenarı seçtim. istanbuldaki minibüsler uçaktan daha tehlikeli, onu diyeyim. panik yapmana gerek yok, istanbulda toplu taşıma kullanacaksan adrenalini o zaman yaşayacaksın, emin ol.

Uçak ilk kalkışta seri biçimde yükselecek, o sırada derin nefes al. Kulakların tıkanır gibi olabilir belki, yutkunur gibi yaparsan sorun olmaz. Sonra kahvaltı servisi yaparlar (THY ücretsiz, Pegasus epey pahalı) bitki çayı vb. birşey içerek yolculuğuna devam edersin, manzara eşliğinde çok keyifli oluyor bence.

Yükseklik korkusu esasen bende de var ama uçakta manzara öyle güzel oluyor ki, etraf resim gibi geliyor. Özellikle de İstanbul'u seyretmenin tadına doyum olmaz. Bence uçaktan inince "bu zamana kadar niye bu kadar paniklemişim" diyeceksin.

bankadan değil şu adresten ödersen sorun olmaz belki. bi dene.
intvd.gib.gov.tr

Şuradan intvd.gib.gov.tr kendi kimlik numaranla (ve diğer bilgiler) sorgulama yaptığında kayıt bulunamadı falan diyorsa vergi dairesine gidip düzelttirmen gerekiyor. Yakın zamanda derken bir kaç günden bahsetmiyosan sonra düzelir diye hiç bekleme ben 1 yıl sonra gidip düzelttirmiştim. Ayrıca senin adına kayıtlı görünmüyorsa ödeme yapma daha çok uğraşırsın.

slayerrr, sorgulama yapınca araç benim adıma görünüyor. tescil tarihi falan doğru, satışı yaptığım gün. yine de gitmem gerekli mi?

ben smyrna, ödeme yapmama dair bir engel yok aslında ortada. sadece neden üstteki gibi bir uyarı geldi onu merak ettim.

O siteden sorgulama yaptığında senin adına görünüyorsa vergi dairesine falan gitmene gerek yok, zaten sorun da yok yine o siteden kredi kartıyla ödeyebilirsin. Eğer bankanın internet şubesini kendi kimliğinle kullanıyorsan öyle bir hata çıkmaması gerek ama en garanti yöntem olarak o sorgulama yaptığın internet vergi dairesi sayfasından ödeme yapmanı tavsiye ederim. Çünkü olası bir hatada banka ya da vergi dairesi biz hata yaptık düzeltelim demez sen uğraşırsın yine.

Hangi üniversite?

izmir universitesi

istediğin bölümde okuyorsan bırakma. okul bırakma durumunda para istemezler :))

yatay gecis secenegim de var ama o konuyu tam bilmedigim icin yorum yapamiyorum. Gidebilecegim en yuksek yer neresi filan diye.

eğer çok kötü bir üniversite(tabela üniversiteleri) değilse diğer öğrencilerin zeka durumunu düşünmeyip kendi işinize bakın derim. eğitim gerçekten kalitesiz, kendimi burada geliştiremem, ben zaten her türlü seneye istediğim bölümü kazanırım diyorsanız hiç durmayın.

özel bi üniversitede 5. yılındaki bi insan olarak söylüyorum, bi yerden sonra alışıyorsun insanların hallerine falan. içten içe hepsinin kafasına vurmak falan isteyebilirsin ama en azından çaktırmamayı öğreniyosun. oldukları gibi kabul etmeyi de öğrenebilirsin bi yere kadar. ama tabi insanın içinde kalıyor, güzel bi ortamım aklı başında arkadaşlarım olsaydı diye. iyi düşün bence. gerçekten seni çok mutsuz edecekse, bu yıl okula devam ederken sınava da hazırlan ufaktan. zaten yeni girmişsin bilgilerin tazedir. ama idare edebileceğine inanıyosan devam et, 1 yıl kaybetmemiş olursun.

daha bolume baslamadan issiz kalma korkusu sarmis durumda cok iyi seviyede ingilizcem var yanina bir dil daha eklerim diyorum. Erasmus filan mba diyorum yinede issizsin diyolar. 18 ocakta sinavi gecip 20 puan kirilmasina ragmen sinava mi calissam. Bolume gecip 22 yasinda universite mi bitirsem karar veremiyorum.

bırak. yeniden hazırlan.

Çok iyi seviyede ingilizcen var da hazırlıkta ne işin var ben orasını anlamadım.

Mutsuzsan hazırlan 18 yaş hiç bir şey. geç kalmış olmazsın. tekrar hazırlanman konusunda senin motivasyonunu kıracak pek çok yorum duyabilirsin. ben de duymuştum sonunda onları utandırmak çok hoş bir duygu. bir de cevaplara tik atmalısın tabi ki.

her yıl 250 bin den fazla işletme mezunu varken sen gidip özel üniversitede işletme tercih edersen işte böyle olur.Zaten devlet üni.lerinde işletme tutardı puanın.Kusura bakma ama sen kaşınmışsın

Bir sonraki sene için muhteşem yerlere girebileceğine inanıyorsan bırak.

işsizsin diye bir şey yok yahu, o tamamen sana kalmış. ne kötü yerlerden mezun olup çok güzel işlerde çalışan tanıdıkalrım var.

okuluna gelince, bence sizin jenerasyonda bi gariplik var. özel bi üniversitede ingilizce uluslararası ilişkiler okurken 2. sınıfta bırakıp güzel sanatlardan bir bölüme geçtim ve ben de en başta inanılmaz pişman oldum. herkes benden çok küçüktü falan ilk sene, ve gsf olması nedeniyle de hiç bi yere girememiş bare parasını verelim burdan mezun olsun gibi mantıkla gelen de çok öğrenci vardı. ama bunun yanında da gerçekten başarılı insanlar da var. şu an 2. sınıftayım ve yeni gelenler çok daha leş bi haldeler bence.

devlet okuluna geçmenin çok bir şey değiştireceğini de sanmıyorum, yani çok çalışıp çok iyi bir yere gitmediğin sürece.

hazırlığı bi oku gelmişken, en kötü ihtimalle daha iyi bir özel okula yatay geçiş yaparsın tekrar sınav falan olmasa bile.

hazirlik atlama sinavina girmedim. En yuksek kurda oldugumuz icin ielts a v hazirliyor ogretmenlerimiz ve essay yazmayi daha iyi listening gibi meziyetleri ogreniyorum.

biliyorum isletme mezun sayisini yuzde 80-85 i acik ogretim yada normal isletme ingilizce oldugu icin geldim bu kadar yuksek sayida mezun ama vasifsiz. Dusuncem boyleydi. Yuksek is yerlerinde aranan sart ingilizce isletmeden mezun olan diye geciyor. Ama etrafimda boyle bisey yok o dedigin yerlere odtu luler bou luler gidiyo dediler.

Bağdat'a pirince gideyim derken, evdeki bulgurdan olma. devam et. seneye kazanacağının garantisi var mı?

madem iyi ingilizcen var, hem hazırlık okuyup hem össye yeniden hazırlanabilirsin.
düzgün bir puan yaparsan bırakırsın, yapamazsan da denemiş olursun.
ek olarak üniversite her şey değil. sen kendine ne katarsan o olursun. kendini geliştirmeye bak.
eninde sonunda senin kafanda insanlar bulursun. onlarla takıl. bütün öğrenciler aptal değil özel üniversitelerde.

2 ay kaldi sinava ve 20 puan geride basliyacam sansim ne olabilirki.

ya bir de her bölümden bir sürü mezun var bu kafa çok yanlış bence. sen kendine bak, özel okulda olmanın avantajalrını kullan. hocalar genelde iyi üniversitelerden gelir, her imkan bulunur. en azından bizde öyle. çok değerli insanlar var. devlet okulundan daha fazla ilgilenirler falan bir çok da avantajı var.

maddi durumun yerindeyse gerekirse özel okulda yüksek lisans da yap, bakma millete özel okulda yapıyo falan diyenler olur ama umursama emin ol imkanı olan herkes yapardı. imkanın varken kullan.



okulu bırakma kararı alırsan da dondur direkt bırakma. öss'ye gir öyle bir karar ver.

yahu işletme okuyosun zaten rahat rahat takıl işte. kampüslerinin olmaması biraz sıkıcı ama olsun idare et. özel üniversitede burslu okudum ben de ve başlarda 18 yaş kafasıyla senin gibi düşünüyodum ama sonra çok zevkli gelmeye başladı. hiçbir şey umrunda olmadan yaşıyosun okulda rahat rahat dersleri umursamayan bir ton insanla takılıyosun iyi ki devlet üniversitesinde okumadım diyordum ben ve hala da öyle diyorum.

Öncelikle okulu bıraktın diye senden para isteme vb. durumları olamaz. Yine de öğrenci işlerine sor.

Özellikle de İşletme gibi her sene yığınla mezun verilen bir bölüm için üniversite seçimi daha dikkatli yapılmalı diye düşünüyorum. Örgün öğretimde de en fazla mezun verilen alanlardan birisi İşletme, çünkü bölümü açmanın maliyeti düşük ve hoca ile öğrenci bulmak da kolay. Durum bu olunca özellikle vakıf üniversiteleri kontenjan sayılarını abarttılar.

"Direk işsizsin aga" diye birşey yok, çok iyi yerlere de gelebilirsin vasat işler de yapabilirsin ancak mezun olduğunda binlerce rakibin olacağını ve adı duyulmamış bir üniversitenin mezunu olarak onlarla rekabet etmek zorunda kalacağını da unutma.

Sorularına gelirsek, üniversite bırakan tekrar sınava girip başka üniversitelere geçen insan sayısı çok. Mutlu değilsen, gelecek endişesi duyuyorsan tabi ki daha iyi bir üniversiteye geçmek için şansını deneyebilirsin. Bu da bazı riskleri beraberinde getiriyor haliyle. Madem İngilizce düzeyin iyi, bir yandan hazırlık bir yandan da sınava tekrar hazırlanma şeklinde bir dönem geçirebilirsin.

dondurursam bir sene ucretli okumak zorunda kalirim devam edersem o sene bursumdan geliyo. Ozel okulda erasmus daha mi kolaydir?

odtü boun falan kazanabileceksen, bence bırak. yaşın daha çoo..k genç.
şuan hazırlıktası ingilizceyi de salma bence boun kazanırsan acaba muaf olabilir misin? sınavla bilmiyorum bir araştırırsın. bounda da hazırlık var çünkü

oracle bilen adam degerli miymis?

sadece oracle degil, her hangi bir konuyu cok iyi bilmek bileni degerli yapar.

oracle biliyorum diyince pek biliyor olmuyorsunuz :) sertifika isteniyor.

sertifika icin (sanirim en az bir kur) kursa gitmek gerekiyor kuru 3bin tl'den (iki yil once oyleydi)

bu sertifikanin uc cesidi var, birincisini aldiktan sonra ikincisini almak icin ugrasiyorsunuz, ikincisi master... gibi bir sertifikaydi, ucuncusunu alan ise dunya uzerinde oldukca az.

Katılıyorum divit'e eğitim ve sertifika programları elbette önemli ama konuyla alakalı temel anlamda bir şeyler bilen herkes Oracle öğrenebiliyor. Evet tam kapasite biliyorsan iyi paralar kazanıyorsun. Ha illede bir bakayım diyorsan McGraw Hill OCP Oracle Database 10g Certification All-in-One Exam.Guide kitabı başlangıç için çok iyi anlatımı olan ve tavsiye edilen kitaplardan bir tanesi. Ama teoride kalmayıp uygulamada yapman gerek ki buda para kazanana kadar para kaptırman demek oluyor. Oracle'a gelene kadar para sıçabileceğin o kadar fazla dal var ki...

- Oracle bilen adam az meselesi: Genel olarak bilgisayar mühendisliği ve ilgili bölüm mezunları IT tarafında yazılıma yöneldiklerinden, veritabanına yönelen, veritabanı yöneticisi (DBA) dediğimiz adamların sayısı diğer alanlara göre haliyle daha az. Üniversitelerde bu iş öğretilmiyor.

- Oracle'cılar iyi para kazanır meselesi: Özellikle büyük bankalar Oracle'a yönelmiş duurmda ve tüm bankacılık işlemleri Oracle üzerinden yürüyor. Bu kritik dataları içinde barındıran sistemleri yönetecek, bakımını yapacak, performansını optimize edecek kişiler de haliyle iyi paralar kazanıyor, bu gayet doğal. Hem işi yapanın sorumluluğu çok yüksek, hem de az kişinin derinlemesine bildiği bir işi biliyorlar. Arz/talep meselesi.

- Oracle çok mu zor: Kolaylık/zorluk kişiye göre değişir ama şunu söylemek gerekir ki Oracle büyük bir dünya ve başlı başına uzmanlık.

1 saat çalışmayla bile geçersin.

Mümkün, birçok insan bu şekilde geçiyor zaten. Geçmiş yılların sınav sorularını çevirip çevirip soruyorlar, 2 günde 1 sefer üzerinden geçsen yeterli olacaktır.

trafik kuralları ve sağlık ile ilgili genel kültür düzeyinde bilgin varsa yaparsın. ben sadece önceki akşam geçmişte çıkan sorulara bakmıştım.

ben sadece sınavdan önceki gece motordan herkes kalıyor, ben kalmayayım bari diye eski sorulara bakmıştım ve geçtim hepsinden. zaten çoğu soruda sadece şıkları okuyup farklı olanı işaretlemen yetiyor.

ben uzun yol otobüsünde çalışıp iner inmez direk sınava geçmiştim. çıkmış sorulara bakmıştım sadece, 80-92-95 almıştım.

çıkmış sorular üzerinden çalış, trafik ve sağlık bilgilerini ilkokul bilginle bile yaparsın. motorla da daha önce ilgilenmediysen bakman faydalı olur

jedilance+1

la çalışılacak bir şey yok. kolay yani

moruk ordan 100.yıl tarafına doğru gircen. inince görürsün bi petrol ofisi gibi bi yer var. kamilkoçun araçları falan da olabilir. dal o aradan

naaptınız yahu ne 100. yılı. tam 180 derece ters tarafa götürdünüz adamı.

armada'da daha doğrusu o mavi demirden acaip yapının önünde indikten sonra üstgeçitten karşıya geç. armada'yı sağına al, köprünün altına doğru giden yoldan yürü, sağa doğru dönen geniş caddeden dümdüüüüz gideceksin. tobb etü solda görürsün.

@kibritsuyu senin dediğin gibi yaptım gittim. Ama az buz bi yol değilmiş sıcaktı çürüdüm resmen.

Tekrar gidersen diye söyleyeyim; Armada önüne geldikten sonra, az aşağı yürü orada üst geçit var. Oradan 339 numaralı mavi renkte bir otobüs geçiyor. Camında üniversitenin logosu da var. Tahminen 10-15 dakikada bir mutlaka geçer. Ayrıca servis de kullanabilirsin, saatleri üniversitenin web sitesinde yazıyor..

olur, ama parayı o gün yatırmış olduğunuz görünecek sonuçta, konsolosluk da salak değil bence... dökümde uzun süre hareket yok, vize almaya yakın para yatmış, paranın yattığı gün döküm alınmış.. ben olsam yemem...

bende bir kaç gun önce yatırmıştım hollanda vizesi için çekmedim kendi paramdı ama bi sorun çıkmadı

Çok insan o taktiği kullanıyor. Uzun zamandır kullandığın ve nakit giriş-çıkışı olan bir hesapsa (maaş hesabı gibi) sorun yaşanmıyor (en azından benim tanıdıklar).

3 aylik gecmis istiyorlarsa olmaz. bana kalirsa kredi cek geri yatir masraf odersin biraz.

İngiltere büyük elçiliği bir şekilde o bilgiye ulaşıyor. Bir arkdaş öyle yapıp red almıştı. Nasıl olduysa demişler adama yatırıp hemenm çekmişsiniz diye."

Yunanistan 6 aylık geriye dönük hareketleri görmek istiyor.

böyle durumlarda bazen banka geçmişe dair alacaklarını tahsil edebiliyor. hesap işletim ücreti gibi. eğer bir kaç senedir yatırmıyorsanız 150-200 gidebilir bilginize.

bazı konsolosluklar geriye dönük döküm istiyorlar tam da bu sebeple.

şimdi şöyle bir durum var, ben stratejik olarak konumlandırdım örnek olarak 92.0 süper fm kayıtlı ama 91.8 de joytürk var tek tuşla direk oraya geçiyorum,
power fm ve yerel bir türkü kanalı aynı durumda, metro fm var, bide babam radyo hayat dinliyo 94.5, o kayıtlı ama 94.8 powertürk, radyo hayatı açıp tek tıkla powertürke geçiş yapıyorum. işte öyle bişiler...

ntv. power .virgin.alem.romantikturk.trt türkü .imdat fm bir slow radyo daha var hatırlayamadığım.

eksen, capital, joy, rock ve pek tabi fenomen

ntvspor, alemfm, trt1, radyofeza, trt3, rockfm.

power, pal station, number one, radyo ki, ntv radyo, kralturk ve bir tane daha arabesk kanali, bir iki de yerel kanal ( ismini hatirlamiyorum)

max fm.

best. ntv, metro, fg , radyo trafik

Bant Fm-1
1- Radyo Ilef
2- Joy Fm
3- Power Türk
4- Radyo Ses
5- Süper Fm
6- Slow Türk

Bant Fm-2
1- Radyo Karadeniz
2- TRT'nin maç anlatan radyosu
3- Seymen Radyo
4- Radyo Odtü
5- Radyo Spor
6- Pa-pa-pa-pa-Park Fm

Genelde hiçbirini dinlemiyorum. Mp3 takıp dinliyorum.

almanca?

ne mühendisi birader? inşaat mı makina mı çevre mi?

inşaat felansa, arapçayla rusça daha yakışıklı olur

ben de aynı bölüm mezunuyum
hobi olarak ispanyolca öğrenicem

ama mantıke n almanca ya da fransızca öğrenmek lazım sanki
bilemedim

bence ingilizcenizi daha da ileri taşıyın.
bi toefl la falan taçlandırın.

ilerde şu şirketlerle iş yaparım diyerek dil öğrenmene gerek yok bence, zira zaten çalışacağın şirketlerin tercümanları olacak. Bence yararlanabileceğin, işinle ilgili bilgi ve belgelerin bulunduğu bir dil seç, ya da hobi olarak herhangi bir dil

edit: feristah'ın söylediği en mantıklısı

ya zaten daha çok zevkine öğrenmek; biraz da cv'de göze çarpsın yeter istiyorum.

Almanca öneririm. Bakarsın yolun Alman şirketlerine veya Almanya'ya düşer EE müh olarak, işine yarar.

avea-70,80

vodafone 30-35

1- Vodafone
2- 31 TL sabit (500 dk, 5000 sms, 100 mb internet limitleri şartıyla)

turkcell 160 civarı, telefonun parası da var ama icinde.

avea 20 tl.

bal paketi yetiyor. 250 dk 250 sms 250 mb

trkcel 70-80

vodafone ~60

vayy,
bende ödediğim 20 tl ye küfür ediyordum.
rahatladım bir nebze:)

turkcell 30

vodafone 35 telefon, 45 internet.

avea - 30 ~ 45 ¨

Turkcell 42 TL

vodafone 60

Vodafone: 40 tl telefon (her yöne 1500 dk) + 14 tl İnternet (250mb) + 7 tl mesaj (her yöne 500) Toplam : 61 tl vergisi ıvır zıvırı 68-70 tl civarı.

vodafone 35 |10tlsi telefon taksiti

vodafone 30-40

turkcell elçi paketi 9 tl 150dk 1000sms 1gb internet

Turkcell 1000 dk, 1000 sms, 1 gb + mobil imza = 75 tl

Gayet de süper kullanıyorum, hiç şikayetim yok. Sonuna kadar hak ediyor parasını.

turkcell, 50-60

150 civarı ama iphone taahhüdü olduğu için. onu silersek 30-40 liraya denk geliyor.

vodafone, 34, 500dk, 5000 sms, sınırsız net.

turkcell 50-60

turkcell: 30-35
vodafone: 30-35

vodafone 70-80 TL. içinde aldığım dandirik blackberry!nin yaklaşık 20 tl2lik taksidi de var. biter bitmez turkcell'e döncem yine. hiç konuşmuyorum, msj bile atmıyorum yaw. şaka gibi

vodafone 15 tl. paket 150 dk.

turkcell, 50-55

30 liraya sabitlediydim güya sokuyorlar da sokuyorlar

turkcel 56
ttnet 100 kusur
turk telekom 30
2. turkcel 40

bu bilgiler ve girdiler isiginda ortalama 55 lira , standart sapmasi ise 35 civari.

kisacasi cok degisken.ama duyuru ortalamasi 55 gözüküyor.bunlardan 150 verenide 20 vereni de var.

turkcell 210 civarı.

iphone paketi + 4gb int + 5000dk turkcell + 1000dk her yöne + 3000sms + mobilimza + mobilTV + çalarken dinlet.

not : ben ödemiyorum kurumsal hat :D

vodafone 70(55 gelmesi gerekli ama son 1 yıldır 70den aşağı fatura gelmedi)

Avea - 55

turkcell 70 tl
1000dk 1000msg 1 gb internet

vodafone tarife telefon dahil 35 tl ortalama 80 ödüyorum amk sokucam telefon yüzünden tarife degiştiremiyorum çok pis kaçıyor.

vodafone 30 tl.
her yöne 2bin sms, vodafonelularla 10bin sms, 1gb internet dahil.

120-130 civari internetten e-vadeli hesapla

Likit fon daha fazla getiriyor

turuncu hesap kullanın günde 5-10 liraya yakın gelir heralde

Ziraat 32 günlük vade ile yıllık %10,25 faiz veriyor. Benim 9000 TL'ye 68 TL verdiyse, yaklaşık 140 TL alabilirsin 32 günde.

Evet bozuyorlar. Bence döviz bürosuna gitsen daha iyi değer alırsın.

bozarlar ama daha az para verirler.

minimum 5tl kesiyorlar. haberin ola.

vakumlu, kesmediler ama madeni paraları da bozmadılar. Ziraat bankası.

kariyer.net yalan olduğunu düşünmüyorum, çok genelleme yapılıyor. Bazı firmalar evet reklam ya da cv havuzu oluşturma amaçlı ilan veriyorlar ancak bu kariyer.net'in yalan olduğu anlamına gelmiyor. Ben bulduğum tüm işleri kariyer.net'ten buldum, ayrıca her ay mutlaka cv'mi gören en az bir firma telefon edip iş arayıp aramadığımı soruyor. Sana da aynı şey olacaktır.

öncelikle kariyer.net'te güncel ve düzgün bir cv oluştur. askerlik durumu çok önemli, "tamamlandı" diye işaretle (bu bir filtreleme kriteri çünkü). 2-3-5 sene deneyim istenebilir ama genelde 1 sene de yeterli olabiliyor, o ifadeden amaç biraz da yeni mezunları elemek. İşin içinde fiilen bulunmuş, askerliğini aradan çıkarmış bir aday her yazılım firması için önemlidir. Arka planda kaldığını hissetme, mutlaka değerlendirilirsin.

Ayrıca LinkedIn hesabın yoksa almanı öneririm. Eğer varsa orada da cv'ni güncelleştir, İK çalışanları yoğun biçimde kullanıyorlar. Oradan da çeşitli fırsatlar gelebilir.

Garanti Teknoloji'nin yeni mezun veya 1-2 sene deneyimli eleman alımı sık olur. Oraya başvurmakla işe başlayabilirsin.

yarışmacıyı görür görmez direk o duyuru gelmişti benim de aklıma :)

Hangi gün yarıştığını biliyorsan veya tahmin ediyorsan şurada: tvarsivi.com tüm bölümleri var. Artık entry tarihinden falan bulursun herhalde.

Düzeltme: Son bölümde bu eleman 15000 TL'den başlayarak devam etti. Bir önceki bölümde yarışması yarım kalmıştı, daha bugün izledim. :)

sadece duyuru numarasını başında # olmadan yazıp git yapıyorsunuz. (git: 400133)

ilk yarıştığı program burda: tvarsivi.com

1 saat 15. dakika'da çıkıyor. kesin o duyurunun sahibi. duyuruda istanbul erkek lisesi son sınıf öğrencisiyim diyor. programda da aynısını dedi.

sözlükteki başlığa baktım da kimse farketmemiş. sözlük yazarı biri o duyurunun linkini yazsın bari başlığa :)

ya bu siteyi yasaklamışlar iş yerinde. youtube linki yok mu acaba? ya da adını söyleseniz öyle aratsam?

www.sonhaberoku.com

o cocukla 6 kusur ay koroya beraber gittik. adi omer faruk. duyuruda takiliyor mu bilmiyorum ama o potansiyel var:)

(bkz: el sikiyle gerdege girmek)

çünkü sen beşiktaşlı değil bukalemunspor taraftarısın.

not: Galatasaray taraftarıyım.

ben guya besiktas'liyim ama sikimde bile degil ne besiktas ne fener ne gs, trabzonspor sampiyon olsa birazcik sevinirim ama, senol gunes var diye.

Ex başkanınız bile fenerbahçemiz demişken normalsin merak etme.

şöyle ki. aslında fenerbahçenin şampiyonluğunu istemiyorsun. sadece galatasaray'ın şampiyonluğu kaçırmasını istiyorsun. e böyle olduğunda da otomatikman ikinci seçenek fenerin şampiyonluğu.

bir de galatasaraylılar yıllardır "kardeş takım" muhabbeti yapıyorlar, bir grup beşiktaşlılar da böyle. tamamiyle yalan. 92-93 sezonu dahil kendim için konuşursam galatasaray nefreti ile büyüdüm ben. benim neslim de öyle büyüdü. yeni nesil biraz daha fenerbahçeden nefret etmesine rağmen bizim nesil mühendis oktay olayından beri, 92-93 sezonunda şerefli ikinciliklerden beri böyledir.

"galatasaray'dan nefret edilir, fener ile taşak geçilir." düsturu vardır. o yüzden şu an yaşadığın şeydeki ince çizgiyi gör. aslında fener'in şampiyonluğunu istemiyorsun. sadece galatasaray elindeki şampiyonluğu kaybedip dumur olup eli şeyinde kalsın istiyorsun.

not: anlaşılacağı üzere beşiktaşlıyım.
not 2: galatasaray'dan ve taraftarından nefret ederim.
not 3: fenerbahçe de çok dalga geçilesi.

bence normalsin.

çünkü bu yılki galatasaray profili gerçekten çok iğreti.

engin baytar, melo, fatih terim'i düşününce gayet normalsin.

canımsın. yeni düşman galatasaray. popüler ve başarılı olan düşmandır. ;)

Yalniz degilsin. Mesela onlarca dangalak dun derbi gunu kazan'da toplanmis gs formalilara tekme vs atarken fblilere bir sey yapmiyordu. Polisi aradim ama o it surusune daha sonra ne oldu bilmiyorum.

Normal değilsin. Dün ben de derbi maçıdır diyerek bir kafede arkadaşımla birlikte maçı izledim. Son derece tarafsızca izlediğim bir maç oldu benim için; televizyonda gördüğüm herhangi bir Avrupa ligi maçından farksızdı. Bol pozisyonlu zevkle izlediğim bir maç oldu ama iki tarafın da gollerinde en ufak bir sevinç ya da üzüntü duymadım. Bence olması gereken de budur Beşiktaş taraftarı için.

Ya fb sempatin var, ya da gs takımına çok gıcıksın; onlara karşı fb'yi destekliyorsun. Bir tarafları kalktı diyerekten de gs gıcıklığını göstermiş oldun bence. Salla dostum bizi alakadar etmez.

galatasaraylıyım, her ne kadar soruyu bize sormasan da :)

bu konuda objektif miyim bilmiyorum ama, başka takımı tutsam da bu yıl galatasaray'ın şampiyon olmasını isterdim. son yıllarda şampiyonluklar son maça kaldı hep, birer ikişer puan farkla şampiyon olundu. bu yıl biz 9 puan önde bitirdik ama şu an şampiyonluğu kaybetme riski taşıyoruz.

deseler ki, bundan sonra 100 yıl playoff oynayacağız, tamam. ne dedi tff: "seneye playoff olup olmamasının kararını vermedik. teknik direktörleri de çağırarak bir toplantı yapacağız ve kararımızı vereceğiz."

şu ana kadar bu sistemi savunan bir tek adam bile yok. yani çok büyük ihtimalle ilk ve son kez oynanacak. e o zaman, şampiyon biz olma-malı mıyız yani, onu mu istiyorsun :)

normalsin normalsin.. ideal degil ama normalsin.. turkiye`de hic bir basari cezasiz kalmaz diye bi soz var :) adam atomu parcalasa once adam olsun deriz :D sanki adamla evlenicez..
Fener simdi daha zayif oldugu icin (ve tarihle sabit ki zayifi destekleriz hep) onun kazanmasini isteriz.. :))

fenerbahçe şampiyon olunca hemen vazgeçeceksin, karbon kopya davranışlara sahip futbol taraftarları sadece arada bazı adamlar var bu konuda nawres'a katılıyorum, şenol güneş

normal ama azınlıktasın.
ben bir besiktas lı olarak daima fenerbahçe şampiyon olmasın isterim.

fenerin bayadır tarafları kalkık. bir beşiktaşlı olarak galatasaray'ın şampiyon olmasını isterim.

@michael jackson, eboue olayı gibi birçok şey oluyor. mesela volkan demirel'e de çakı gibi bişey atıldı "kapalı" şekilde, kendisi açıp hakeme götürdü. bunun gibi olaylar sürekli oluyor. yani senin galatasaray'a sinirlendiğin şeyleri aslında siz de yapıyorsunuz, fener de yapıyor.

eboue inönü'de taraftara çok oynadı, onun için sen bize kızgınsın, doğal olarak da bizim şampiyon olmamızı istemiyorsun, geriye de bir tek fener kalıyor :)

eboue'ye sinirlenmekte de haklısın. çok yuvarlanıyor yerlerde. keita da böyleydi. o yuvarlandıkça emin ol birçoğumuz "tamam amk yuvarlanıp durma yeter" diyoruz. taraftarların çok sinirini bozuyor eboue gibi hareket eden adamlar.

bu arada konu sapıyor sanki. hak eden şampiyon olsun ne diyelim.

ilk defa alıyorsanız 3 hafta + yüzyüze görüşme isteyebilirler.
ikinci veya daha fazlaysa 2 haftada verirler.

Dilekçe türkçe olabilir, gişedeki memurlar türk çünkü.

Dilekçe örneğine bakıyorum ama nasıl yazacağım dilekçeyi dilekçe örneği gösterebilir misiniz?

1 ay öncesi iyi ya. sıkıntıya girmeden halledersiniz, eksik belge olursa rahatlıkla tamamlarsınız. ilk schengen vizenizse görüşmeye gideceksiniz ama şu aralar çok kalabalık olduğunu sanmıyorum, en geç 1 hafta sonrasına görüşme verirler.

Bu hafta gideyim kafam rahat olsun o zaman kalabalık olmadan

hacı geçen sene biz de interrail yaptık italya'dan başlayarak. dilekçeyi bulunca kopyalarım buraya.

Dostum bu hafta içinde idata'ya başvuru yaptım. tam 1 hafta sonrasına görüşme randevusu verdiler. Görüşme dediğim de 15 dakikalık süre ayrılmış, 5 dakika falan sürüyormuş. Ertesi gün de vize hazır. Bu ara yoğunluğun arttığı söyleniyor, başvurunu yap aradan çıksın derim.

Kopyalarsan çok memnun olurum

Bu haftaiçi yapmayı düşünüyorum inşallah cok yoğun olmaz

yüzyüze görüşme şöylee oluyor. dışarda veya içerde bekliyorsunuz. adınız okunuyor, giriyorsunuz içeri. İdata teslim ettiğiniz tüm belgeler adamın önünde, size türkçe olarak nereye gideceğinizi, neden gitmek istediniğizi soruyor. cevabını veriyorsunuz. adam sayfalara tek tek damga vuruyor ve gönderiyor sizi. ertesi gün vizeniz hazır. bu görüşme 1 dk bile sürmüyor.

ne için dilekçe yazacaksınız? ben size göndereyim.

ailemin konsolosluğa hitaben dilekçe yazılması gerekiyormuş 18ime 1 ay kaldı

İtalya Başkonsolosluğuna;
İstanbul

12 Temmuz 2011 tarihi itibariyle İtalya, İspanya, Fransa ve Hollanda’daki çeşitli şehirlerde turistik gezi amacıyla, 15 gün süreyle bulunmak istiyorum. Uçuş bilgilerim, gezi güzergahım ve otel rezervasyonlarım aşağıdadır. Bilgilerinize arz ederim.

12 Temmuz 2011-İstanbul-Roma (Pegasus Havayolları ile uçuş)

12-13-14 Temmuz 2011-Roma, Fiumicino (B&B Insula Portus’ta konaklama)

15 Temmuz 2011-Venedik (Trenle Milano’ya gidiş)

16-17 Temmuz 2011-Milano (Art Hotel Navigli’de konaklama)

18 Temmuz 2011-Torino (Trenle Monaco’ya gidiş)

19 Temmuz 2011-Monaco (Trenle Marseille’ya gidiş)

19 Temmuz 2011-Marseille (Citéa Marseille Saint Charles’ta konaklama)

20-21-22 Temmuz 2011-Barcelona (Barcelona Center’da konaklama)

22 Temmuz 2011-Madrid (Trenle Bordeaux’ya gidiş)

23 Temmuz 2011-Bordeaux (Trenle Paris’e gidiş)

24-25 Temmuz 2011-Paris (Concorde Montparnasse’de konaklama)

26 Temmuz 2011-Amsterdam-İstanbul (Concorde havayolları)

Adres:

ben bu dilekçeden bahsediyordum bu arada :) gerçi bu da lazım olacak diye biliyorum.

iyi tabi la.

iyi değil. demek ki sen işe alınacak değil, eğlenilecek elemansın.

başıma geldi, beni kullanıp attılar pampa. :(

Bence de iyidir. Rahat rahat muhabbet etmişsin işte insanlarla. Sohbet senin istediğin yerlere de yönlenmiş gibi görünüyor. Fazla iyi geçmiş bile denebilir.

Vakumlu sonrası edit : Başında ciddi konuşmalar da oldu inşallah ? Direkt dalgaya sardıysa muhabbet sıkıntı olabilir yani doğru.

oldu tabi de sonlara doğru nasıl böyle bir konuşmaya girdim anlayamadım pek.

allah bilir.

ik'yla muhabbetin gözüne vurmuşsun buraya gelip onay alıyosun kanka. geçelim bu işleri.

ben ilk iş görüşmemde (banka müfettişliği) fıkra anlatmıştım. ve işe alındım. ergo takma bence..

Benim de ilk staj görüşmemin sonlarına doğru konu Rus Edebiyatına ve Tolstoy'un Diriliş romanına gelmişti. Sonuç: staja alındım, süper bir staj oldu, staj sonrası iş teklifi geldi vb. :) İşveren senin iş haricinde ilgi alanlarını da soracaktır ki bu gayet normal.

sorununuz diş ipiyle alakalı gibi. fırçalıyorsuuz eyvallah ama zaten kendiniz de demişsiniz diş aralarındaki lekelenmeler. diş aralarına giren artıkları tam temizleyemeyince lekeler oluşuyor. diş ipi kullanınız efem.

@orada olmayan adam,

Hayatımda onu hiç kullanmadım. Nasıl kullanıldığını dahi bilmem. Hangi marka vs hiçbir fikrim yok.

biz biliyoruz da mı kullanıyoruz üstad :D valla alıyorsun işte iki parmağına dolayıp dişlerinin arasına sürtüyorsn, nette bir sürü açıklama var bu konuda hatta uzman tv'de bi hatunun dişini temizliyor doktor acayip komik :D

diş temizliği için fırça yetmiyor, diş ipi şart. dişlerin arasında kalan gıda artıklarını ancak bu şekilde uzaklaştırabilirsiniz. orada olmayan adam'ın dediği gibi, uzman tv'de diş ipi kullanımı anlatılıyor. oral b'nin diş ipini tavsiye ederim.

@Lethe,

Malesef P&G, Colgate-Palmolive ürünlerini almıyorum hayvanlara yaptıkları eziyetler sebebiyle. Başka firma/ürün tavisyesi varsa alabilirim.

benim deneyimim olanlar:

ucuz, gunluk kullandigim: sony mdr-ex38ip (valla boyuna ve 30 dolarlik fiyatina gore mukemmel kendisi)
pahali: etymotic'ler belki. etymotic er-4p ya da pahali gelirse er-6i. (ara: etymotic)

etymotic 100 euro fiyata biraz zor olabilir. yurt dışı olacaksa hi-fi için igi, bass için cks-90 denebilir. etymotik kulakiçi kulaklığın mucididir, uygun bulunur ise alınabilir.
selamlar.

tabi ki sennheisser cx-300. 2007'de aldım, halen çok memnunum. bütçene uygun olacak şekilde daha üst modellerine de bakabilirsin, öneririm.

axima var güzel. 7 tl.

sennheisser cx-300-II ya da CX 400-II

patates kızartması(pizza ile birlikte)

patates kızartması nefistir. elma dilimli özellikle.

salata, makarna, fanta, üzerine tatlı tiramisu yapıyor bazı yerler.

benim gibi bir öküzsen yanında tavuk butları iyi gider.

hiç bir şey yemiyorum. ve sanırım hiç bir şey yemeyen tek insan benim

pizza neyli ona göre..

çorba.

yanında kola ya da bira sonrasında da herhangi bir tatlı akar

pizzanın üstüne sufle yerim ben. nam nam nam ayy aksama yesem mi ki
ya bak aklıma soktuh simdi

pizza yemiyorum.

kızarmış tavuk parçaları, patates, soslar, kola

başka pizza.

pizzadan önce domates çorbası için hem sindirimi rahat olur hemde rende kaşarla servis edilen domates çorbası tadı damakta iken pizza yemek bir harika.

kesinlikle salata.
kesinlikle diyorum bak!!!!
:) sağlık açısından da daha iyi hem böylesi.

misafire söylenen pizzanın yanında...fırında kaşarlı mantar, kızarmış soğan halkaları,elma dilim fırında patates,sarımsaklı kekikli kaşarlı ekmek dilimleri,kurutulmuş domatesten yapılan acı biberli sos...

hafif etli vücut+gözlük+sarışınlık kombinasyonu

yemek yemek.

fetişizm buna dahilse, ortalama üstü bir vücut + yüz güzelliğine ve ayaklara sahip olan hatunlar. beyin duruyor direkt, yok oluyor hehe.

alkol, vs. vs...

hatunda, turuncu ve bakır kızılı saç. duruma göre çok kısa saç. gözlük. hafif hippi giyim. şal.

genel olarak, limonlu cheese kek, kahve, çay sonra yine çay ve son olarak çay.

Audi Q7, Infinity FX35. Ne zaman yolda görsem öylece bakakalırım :/

güzel gülen herkese...

yok,süpersonik bir insanım.

sigara
yemek

çikolatalı yaş pasta,uyku, lahmacun.

zaaftan kastın ? eger bir karşı cinse karşı zaafsa (bayan); gözlük ve diş teli hatta kombo olarak ikisi birden olunca benim için orada o aşık olunacak karakter oluyor. genel sorarsan eğer "motor".

dişi babında irrasyonel kedi'nin dediği gibi + bi de beyaz tenle birlikte hafif çil de varsa...bi de yetmiyormuş gibi Star Wars seviyorsa...!

Güzel yemekler
bir de giyimle alakalı bazı kombinasyonlar

salas giyinen ve biraz cekingen olan kizlara karsi bir zaafim var nedense.. bi de bu hatun kizilsin ve minyonsa tadindan yenmez..

saflara, zarflara, sahaflara, aflara zaafım var.

motosiklet.
önümden çok çok sağlam bi hatun kişisi bile geçse gözüm önce motor kasasını ardından diğer kasayı görüyor.

genel anlamıyla zaafı kastetmiştim ama hjarteblod karşı tarafla başlayınca cevaplamaya devamı gelmiş

at kuyruğu saçı ve 1.75-180 arası boyu olan kadınlara.

ford fiesta

ikinci el aramıyorsan fiat'lara bakabilirsin. 15 binden biraz fazla olmalı.

fiesta iyidir, temizinden bulabilirsen 2004-2005 civarı peogeot 206 da düşünebilirsin.

fiesta dizel'lerde dusuk km bulman mumkun degil.

@african rain

evet 15binden biraz fazla fiat'lar. 25bin tl :D

15-20 bin e sıfır tata alacağına ikinci el megane al veyahut ikinci el ford al cümlesi doğrumu yanlışmı

dacia'nın modelleri var en azından ford kadar yüksek kilometresi olmaz. fena araçlar da değiller hani bi kaç kere sürdüm beğenmiştim.

@lancelot; zam gelmiş :p
geçen sene 10bin tl'ye fiat vardı, palio.

yahu neden korkuyorsun sonra dışarda kalınca bu sefer özgüven de kalmıyor onlara mecburmuşsun gibi bir düşünce yerleşiyor kafana, istediğin gibi başvur işlere görüşmeye de gidersin maaşı da istediğini söylersin. işim var diye biraz kafan rahat olur hiç değilse, hiç öyle düşünme bence. Yeni insanlarla muhattap olsan nolacak ki, hem buraya girdiğinde de onlar yeni insanlardı nasıl alıştıysan gideceğin yerdekilere de alışırsın.

eğer kısıtlı bir sektörse kesin başvurmalısın kafana uyacak işe girersin bak bu şekilde olursa ama işten ayrılıp başvurursan bi süre sonra sıkıntıdan uygun gibi olan bir işe tamam demek zorunda hissedebilirsin kendini, düşünme böyle bence.

soru nedir? yoksa sadece içini mi döktün?

hem iç dökümü, hem de konuyla ilgili fikir sormaca. Genel durumumu soru olarak düşünürsek, ekaterina'nın verdiği tarz bir cevap bekliyordum. Moral olsun vs. amaçlı

Yerinde olsam acil iş başvurularına başlardım. Kariyer.net'te güzel bir özgeçmiş oluştur, birileri fark eder mutlaka. LinkedIn hesabın varsa orayı düzenle, geçmiş tecrübelerini, içinde bulunduğun projeleri açıkla. İK danışmanları çok yoğun kullanıyor. Hatta LinkedIn üzerinden İK Danışmanlarına ulaş, cv'ni gönder. Onların da canına minnet zaten. Bir yandan da başvurulara başla derim.

Oyun sektörü bilişimin alt dalı sayılır, bilişim sektörü çok dinamik bir sektördür, eleman giriş çıkışı çok fazla oluyor bu sektörde. Bu da sürekli olarak yeni iş fırsatları demek. Dolayısı ile yeni insanlarla görüşmeye, bir arada çalışmaya her zaman hazırlıklı olmak lazım.

Şunu da ifade edeyim, her iş görüşmesi yeni bir deneyim demek. Firmaların beklentileri neler, sen bunları ne kadar karşılayabiliyorsun, artıların eksilerin neler, bunları net biçimde görmüş oluyorsun iş görüşmelerinde. Kesinlikle üşenme, çalışmayı düşünmediğin bir firma olsa bile iş ararken mutlaka görüş. İş görüşmelerinde firmalar adayları tanımakla kalmıyor, aday da bizzat merak ettiği tüm soruları o firmanın üst düzey yöneticilerine sorabiliyor. Olaya bu noktadan bakmanı öneririm.

Tam olarak pozisyonun ve sorumlulukların nedir, bunları yazarsan daha rahat yardımcı olabilir okuyanlar.

bence iş sahibiyken işin yoğun olmamasından ötürü rahatsızlık duyup iş aramak artı puan olabilir. gerçi bu ben işveren olsaydım benim adıma geçerli olurdu:) iş işteyken bulunur derler ya, bence iş sosyalliğiyle de imkanlar yaratılabilir.

Hatırladığım kadarıyla ancak yüksek lisans ile tecil oluyor senin durumunda.

Açıköğretimle askerlik tecil ettiremezsin zaten,
Yüksek Lisans yaparsan olur ancak.

açıköğretimle askerlik tecil ettirebilirsin ama 4 yıllık bitirdikten sonra açıköğretimle tecil ettiremezsin.

yüksek lisans ile nasıl tecil ettiririm? sınavı ne zaman? kendi okulumda yapsam yine sınav şart değil mi?

acilen uzaktan öğretim yüksek lisans programlarını araştır derim. başvuruları sürüyordur. bildiğim kadarı ile gazi, sakarya, atılım, bilgi vb. üniversitelerde var. işini görür.

o dediklerin sınavsız mı oluyor?

sınav başvuruları şu anmış 9 una kadar. sınav da bir ay sonra

40 lira yatırıp başvuruyorum o zaman?

ales e basvur..

başvurucam 40 tl yatırıpta.

1 ay kalmış bari çalışayim kpss kitabı dolu da ales kitabı hiç yok evde. netten çalışacak kaynak falan var mı?

tecil bitince hemen askere alma diye bir şey yok biliyorum tecil bittiği halde yıllarca gitmeyen tanıdıklarım var. o süre içinde kayıt işlemleri olmuyor mu?

master kaydın yetişmeyebiilir..
celp dönemini raporla atlatman lazım..

mercedes 2400 e geliyor. eğer iş şartları aynı ise mercedes elbette.

mercedes derim ortamı daha iyi siemense göre.

mercedes hoşdere fabrikasını gezmiştim. modern, sosyal imkanları olan büyük bir fabrika. ama merkeze uzak biraz. yakınlarda bahçeşehirde yaşayabilirsin. siemens'in de kartal fabrikasını gördüm. mercedes'e göre daha küçük ama merkeze yakın. her iki firmada da yükselme imkanını araştır istersen. kariyer ve eğitim planlarını araştır. ayrıca çift maaş avantaj. bence mercedes daha ağır basıyor.

www.nasil1firma.com

bir arkadaşım zamanında mercedes'te çalışmıştı, hadımköy hoşdere'de. işe başladığı gün wc'ye gitmiş, lavaboda ellerini yıkarken dan diye kapıyı çarparak açmış birisi, yüzünü yıkamış etmiş direkt. bizim arkadaş da ilk gün arkadaşlık kurmaya hevesli lafa girmiş "merhaba ben XX, şu departmanda bugün başladım" adam da direkt "hayırlı olsun ben de bugün buradan siktirip gidiyorum sonunda!" demiş ve çıkmış. anlatmıştı konuşurken arada. zaten kendisi de kafayı yemeye ramak kala çıktı işten.

siemens şu an nasıldır onu bilemiyorum gerçi ama benim çalıştığım şirket eski siemens, sonradan başka şirket satın almış ve kadronun çoğu eski siemens zamanından kalma insanlar. ortam gayet sıcak ve samimi.

şirket genel havası mıdır, şirket kültürü ile alakalı mıdır, yoksa direkt çalışan politikaları ile mi alakalıdır bilemiyuorum ama. orada çalışanlara da sormakta fayda var. para bir yere kadar tatmin eder seni, ne maaş alan insanların işlerinden kaçarak uzaklaştıklarını gördüm sırf kafaları daha rahat olsun diye...

bu kadar yakın rakamlar söz konusu iken maaşa göre tercih yapılmaz. deneyimli çalışanların ne kadar kazandığı meselesi bir kriter olabilir tabi. bunun dışında siemens stratejik olarak daha önemli bir firmadır, dünyada insanın olduğu hemen her yerde, her fabrikada, her evde siemens vardır. çalıştığın departmana göre değişmekle birlikte çok geniş bir çevre edinme imkanı sağlayabilir sana. ayrıca bir elektrik mühendisi için daha uygun bir firma da düşünemiyorum.

hangi sektörde kariyer yapmak sana daha yakın geliyor, otomotiv mi yoksa enerji sektörü mü? bu soruyu kendine sormalısın önce (siemens genelde enerji sektörüne iş yapıyor, senin pozisyon da öyle diye varsaydım)

iki firma istanbul'un iki ucunda, hatta siemens'in bir kısmı gebze'de. oturduğun yer de önemli bir kriter olmak durumunda olabilir.

degisir ama genelde her gorusme arasi maksimim iki hafta

her yerde,pozisyonda,duruma göre degisir.

normalde ama maksimal iki hafta,katilimci sayisina göre 2 günden baslar ama 2 hafta üstüne cok cikmaz,geneldede 2-3 gün aralikli oluyo ecrübelerime göre

peki niye aynı ilanı şirketler boyuna nete koyuyor? Şanımız yürüsün hesabı mı?

reklam cogu

gözlemlediğim kadarıyla, (reklam ilanları hariç tutuyorum) x firması ilan verip yaklaşık 1 ay kadar başvuruların birikmesini bekliyor. görüşmeler de yaklaşık 1 ay sürebiliyor, 2. ve 3. aşamalar dahil. yani ilan verilen ilk günden yaklaşık 2 ay sonra yeni personel işine başlamış oluyor. (bende öyle olmuştu iki ayrı firmada)

tabi ki firmadan firmaya, pozisyondan pozisyona çooook farklar olabilir. kimi zaman ilan verilir ancak firma içinden veya dışardan referansı olan birisi pozisyonu doldurur. kimi zaman eleman almaktan vazgeçilir. kimi zaman uygun görülen eleman 1 haftada işe başlar vb.

inditex ürünleri iyidir genel tarzı olarak. ayrıca sezon zamanı değil de indirim zamanı alışveriş yapmak daha mantıklı. tabi onları yakalamak da önemli zira medium veya large giyiyorsanız hemen biter o bedenler. onun dışında ltb, benetton filan benim beğendiğim markalar.

Abdullah Kiğılı, biraz pahalıdır ama ürünleri çok çok kaliteli, "bir kez al yıllarca giy" cinsinden. Özellikle rengi solan pantalonlardan bıkmış biri olarak bana ilaç gibi geldi. Zaman zaman ciddi indirimleri oluyor, kesinlikle öneriyorum.

mudo yu tek geçerim.

avea batmadıysa vodafon hiç batmaz :)

Bir ara BTK'nın telekomünikasyon sektörü raporunu okumuştum, abone sayısına göre sıralama Turkcell > Vodafone > Avea şeklinde tahmin edileceği üzere. Numara taşımadan da Vodafone ciddi abone kazanmış, (bu abonelerden birisi de senelerin Turkcell sömürüsünden bıkan ben). Karlılık durumu da iyiydi diye hatırlıyorum.

İlgi ne durumda tam bilmiyorum da ne zaman evimin yakınındaki Vodafone bayisine gitsem sıra bekliyorum. Vodafone candır kısacası. Allah zeval vermesin.

bir kaç haftadır ıphone almaya çalısıyorum, ama vodafone bayileri satmamak için ellerinden geleni yapıyorlar, hattımı değiştirmemek için çok ugrastım. artık geçtiğimiz pazar günü yine saçma sapan bir bahane öne sürdüler, ben de çıkıp hemen yandaki turkcell bayisinden 5 dk da alıp cıktım.

sanırım bayilerdeki elemanlarla alakalı bir durum.

makul fiyatın ne olduğunu yazsanız daha iyi olur. örneğin 1000 lira civarında lg optimus black, htc desire s veya htc incredible s'i önerebilirim.

yani makul fiyat derken 650 tl tablet için bana mantıklı geldi. ancak o bile beni zorlayacak. lakin iş için bu özelliklere mecburum. telefonla ikisi bir arada olacaksa taş çatlasa 700 tl civarı diyebilirim. yoksa kendime başka yöntemler aramam gerekicek.

android işletim sistemli telefonların hemen hepsi yukarıda saydıklarınızı yapıyor zaten. dolayısıyla telefon olarak da kullanabilmek varken tablet almayı mantıksız buluyorum. ancak büyük ekranlı ve hızlı çalışan bir akıllı telefon almak için paraya kıymak gerekiyor. dediğiniz fiyata önerebileceğim en mantıklı telefon samsung galaxy ace olur bu aralar. ya da az biraz daha zorlayıp sony ericsson xperia neo v alabilirsiniz.

htc hd2 muhteşem ötesi 650 liraya 2.el temiz bulabilirsiniz

Sony ericsson neo v o fiyatlara yakın.

kendi telefonum: www.ucuzu.com önerilir.

ülkemizde pek sevilen bi marka değil ama yadığınız kriterlere uygun şöyle bişey var..
www.gold.com.tr

dediklerinize telefon olarak huawei ideos x5 tam uyuyor hatta daha fazlasını bile yapar ama o da galiba artık satılmıyor (550-620tl arası idi). şu noktada sony ericsson neo v önerilebilir. arkadaşım (ballıdır kendisi) günlük indirimlerin birinden 615tl'ye almıştı -ki tel. şu an 700 civarı galiba. en iyisi -acil değilse- indirim avcılığı...