alfa 156 iyidir de baya yakıyo diye duydum, senin için önemli mi bilmiyorum tabi yakıt konusu

İlla bu ikisinden biri olacak dersen Mondeo derim ama eski araba alacaksan parçası bol ve ucuz, ustası çok araba alacaksın.O modelde bir araba illaki sorun çıkartacaktır.O model Alfa'lar Fiat arababalarla aynı.Mondeo dersen hem çok yakar hem de parçası pahalıdır.İki araba da ikinci elde çok üzer.

Ben daha çok Renault'lara bak derim.Mesela Megane otomatiklere yönelebilirsin.Dizelini temiz bulabilirsen çok çok az yakar.Camına satılık yaz, iki günde kendini noterde bulursun.Çok fazla değer de kaybetmez.

asgari ucret ortalama 5 lira saatlik. 12 saatten 60 lira eder. vergin yok, musteri tanidik. yari yariya dus, 30 lira iste olsun bitsin.

100 TL

edit: yukarıda arkadaş 30 TL demiş. ben 30 TL'ye kapağını açmam. kaldı ki brick olmuş aleti kurtarmak emek ve sabır isteyen bir iş.

100

Ücreti sen söylersen her türlü kötü olursun.Sonuçta ticari bir işletmen yok.Hatır gönül işi olmuş biraz.Ne verirlerse he deyip arkaya bakmamak gerek.

Teslim etmeden önce "abi ne zor işmiş, 12 saatte anca yaptım" "hatırın olmasa uğraşılacak iş değil" gibilerinden ayak bacak yaparsın.

30 tl'ye kapagini acmayip 100 tl fiyat cekecegin icin size kan emici diyorlar, yapmasi icin de bu arkadastan rica ediyorlar :)
neden teknik servise vermeyip kendi yapmaya calisiyor insanlar diye dusuneceginize...

@Evocati;

fiyat belirteceğim, hatta burada yazılanları da anlatırım böyle böyle diye. kötü olma durumu olmaz. fiyat öneriniz ne olur?

@brawler
bu durumda fiyat ne olur sizce?

hocam ben yapsam dedigim gibi 30-40 lira gibi iyi niyetli bir para alir, arkaplanini da yazdigim gibi aciklardim. ancak bunun bir meslek olmadigini, her zaman bu kadar zaman bulamayabilecegini de belirtmen lazim.

ısınma sorunu olmayan telefon yok, 2014 yılı ısınan telefonlar yılı :)

G2 kullanıyorum. Bahsettiğin şekilde kullanıyorum ben de ve öyle aman aman bir ısınma ile karşılaşmadım. Bir de kılıf ile kullanmama rağmen.

mobiett
whatsapp
google maps
ibb trafik
google chrome
garanti cep şubesi
foursquare
dropbox
teamviewer

MTV trafik
zaytung
ekşisözlük
facebook messenger
skype
google keep

spotify, google maps, gmail, whatsapp, tango, viber, el feneri, garanti cepbank.

ozellikle ailenizle ayni ulkede degilseniz whatsapp,tango ve viber uclusu eliniz kolunuz oluyor.

Fesbuk, Whatsapp, Chrome.

Çoğunu kullanlıyorum ama yazayım ;
-Facebook
-Facebook Messenger
-Wahtsapp
-Twitter
-Gmail
-G-reader
-Feedly
-Karnaval
-Swiftkey
-Shazam
-Zedge
-My Data Manager
-Sahibinden
-Linkedin
-Evernote
-Spotify
-Tinder

kik, bs player, twitter, dizitvhd, lig tv (premier lig hatrına), whatsapp, youtube.

Pocket
Baconreader
Feedly
Awallet
Quickpic
Google keep

hayır

Hayır. Hem yazi boyutu küçük hem de orta kısımları okumak zor.

hayır.

ben de hayır diyorum. yalandan kitap basmışlar gibi, ya da sanki minyatür kitap okuyormuşum gibi hissettiriyor.

ayrıca orta kısmına geldiğimde, eğer roman kalınsa, ortadan ikiye ayrılacak gibi yarılıyor, iki kısma ayrılacak gibi aşınıyor.

yok.

hayır. hem kitap okurken sıkıntıya girip hem de kitapla savaşmak istemediğimden 3 5 lira fazla verip normalini alıyorum. ya da e-kitap.

hayır. sürekli sırt çantasıyla geziyorum zaten. 3cm ekstra yer kazanıcam diye kitap zevkimden olmuyorum.

hayır. kütüphanede simetriyi de bozuyor ayrıca.

hayır

Etmiyorum hatta kitap tercih etmiyorum. Kindle ve e-kitap ile resmen çağ atlamış bulunuyorum.

eskilerden tercih ettiklerim var. klasiklerin cogunu varlik'in cep boyutlu kitaplarindan okudum. can-varlik ayni ceviriyi kullanmis oluyor, ben varlik'i tercih ediyorum. gerci bu durum biraz da benim eski seyleri sevmemden kaynaklaniyor. kapak ve boyutu icin topladigim eski cep kitaplari dahi var. uc maymunlar polisiye romanlari diye bir seri var, onlari sirf bu ozelliklerinden oturu topluyorum mesela. ingilizcelerde de bilim kurgu romanlari, hard-boiled'ler alip okurduk signet books, pocket books filan, hem ucuz olurlardi hem de canta takmadigin zamanlarda arka cebine koyup her yere gotururdun. gecen de norwegian wood'u aldim misal 2 liraya. vintage books, cep boyutlu.

kapalı alanlarda sigara içme yasağı puroyu kapsamıyor mu?

Kapalı mekanlarda tütün ve türevleri yasak.Çok büyük oradan açık alan olması gerekli ama Ankara'daki soğuk havada bir çözüm bulmalısın.

bence tutmaz. bahçeliye açılan çin lokantası bile dürüm dönerci oldu. marjinalliği pek sevmiyor ankaralılar :)

puro kolay bitmiyor. adam gelir 1 puro 1 çay alır 2 saat oturur.

ankara'da olsam müşterin olurdum:)
yasal sorunlar olabilir denildiği gibi.
cigarilloları da unutma derdim, çünkü muhtemelen cigarillo içerdim ben.
bir de tabi müşterileri bilgilendirmek için hem servis görevlileri bilgili olmalı, hem de kolay anlaşılır menü benzeri broşürler hazırlatmalısın.
kahve iyi fikir, ama yine yasal sorunlar olmasa, puronun yanında iyi gidecek sağlam içki seçenekleri de bulundurulabilirdi. bira falan değil tabi:)

söylemeyi unutmuşum güçlü ısıtıcılar yapan arkadaşım var insanları rahatız etmeden güzelce ısıtabiliriz ve bahçeli bir yer bakıyorum.

ben ve benim ailemden bir kişi duracak başında bir veya iki öğrenci çalıştırsak herkese yetişebilir gibi geliyor.

Sigara yasagi ne alaka abi adam elbet dusunmustur bahceli bir yer.

hos bi fikir ama boyle yerler tehlikeli.
Sen nezih bir yer olsun istersin bi bakarsin kizilay aci dersanesine donmussun.

Gelirim ben. Çalışırım da. Puroyla ilgili workshoplar yapabilirsin.

Güzel fikir.Ankara da böyle alternatif mekanlara ihtiyaç var.
Workshop olayına +1.

Bu konuda öğrenciye biraz yatırım yapmak adına toplu ulaşıma yakın bir yere kurulması daha iyi olur diye düşünüyorum. Sigara-puro türevlerini kullanmıyorum ancak bunları alan kişinin yanında neler alabileceğini tespit edip, onları teşvik etmek yerinde olacaktır bence. Mekan sadece puro içilebilecek bir yer olmamalı, aynı zamanda en güzel self-servis sandviçi veya en taze kahveyi sunabilen bir yer de olmalı mesela.

Tütün ürünleri içmediğim için sadece buna odaklı olursa gelmem elbette. Ama uygun fiyatlı, menüsü zengin, muhabbet edilebilecek bir yer olursa hem kendim giderim hem de arkadaşlarımı teşvik ederim. Unutmadan, haftada bir gün de çalışabilirim okul zamanlarında :)

Edit: Mekanın sigara içmeyenlerin de tercihi olması için çok sağlam bir havalandırma ve tahliye sistemi şart.

Puro cafe nin yurtdışı muadillerini incelemenin büyük artısı olur diye düşünüyorum. Hatta mümkünse ziyaret edilmeli.

Ayrıca projenin belirli bir hedefi olması açısından; mekanın bir süre sonra kodaman/kalburüstü abilere hitap edeceğini düşünerek ürün, fiyat ve kalite politikası bu fikirle ilerletmeli diye düşünüyorum zira hobiyi profesyonel davranışa çevirdiğinde mecburiyetlerden dolayı bayma durumu yaşayabilirsin. ya da hoşuna gidecek başka bir hedef bul benim aklıma gelen gösterişli bir ortamdı; bütçeyi zorlamayacak ürünlerle dolu bir envanterle herkese hitap edecek bir mekan yapabilirsin (hatta bak iş tutarsa ikisini de açabilirsin, biri pahalı diğeri ucuz birbirine rakip olan iki mekan).

dumanlı hava sahası olacağından dolayı yüksek tavan ve iyi havalandırma şart.

mekan bistro tarzında olabilir fakat göt ağrımasına müsaade etmeyecek sandalyeler olmalı çünkü en az 1 saat oturulacak. gönlümde ise şu tarz var :) modernmagazin.com

alkol ruhsatı alınmalı, mekana geldiğimde single malt viski ararım.

bol şans.

Harika fikirler verildi herkese teşekkürler.

Eğer istediğim yeri bulabilirsem ilk olarak burada yazan arkadaşları davet edeceğim.

azzaro night time
paco rabanne xs
calvin klein encounter

Bir kadın kişisi olarak önerim burberry classic

yaz için bvlgari aqva

Hala Terre D'Hermes yazılmamış.Ayıp olmuş...

Aşağıdakiler de iyidir;
-Lanvin
-Cartier Declaration

Para sıkıntım yok dersen;
-Creed

Beğendiysem alırım ama o tüketim 7.5 lt. ile kalmaz gibi geliyor bana.Bu yüzden sıfır arabalara ya da Volkswagen gibi ikinci el daha sağlam arabalara bakarım.O fiyatlara Modeli düşük ama Volvo, Merso, BMW gibi arabalarda bulunabilir.

Unutmamalı ki araba tamamen zevk meselesi.O alınır bu alınmaz diye bir şey yok.

şahsen vermem. hem dizel değil. 2009 2010 focus 1.6. tdci daha uygun fiyata bulabilirsin.

Alınır hocam. 2 sene aynı aracın dizeline bindim gerçekten sorunsuz ve keyifli bir araç. 1.6 Ecoboost artık getirilmediği için 2. eli biraz zayıf ama mutlaka alıcısı çıkacaktır.

180 beygirlik yaramaz bir çocuk altındayken insan 7.5 litre de tutamaz o aracı :) 180 beygirlik polo gti ı olan bir arkadaşımdan biliyorum.

lara otobüsüne veya dedeman otobüsüne binmen lazım.

havalimanından 600a kalkıyor lara'ya gidiyor, laura'dan da geçiyordur herhalde.

Sanırım 45 dakikada bir kalkan 600A otobüsü var.Tam önünden geçer.Sağda Medikal Hastanesi'ni görünce düğmeye basıp inersin.Hastanenin hemen ilerisinde Laura var.(Sakın yanlışlıkla 600 numaraya binme.Çok alakasız bir yere gidersin.)

45 dk degil 2 saatte bir kalkiyormus bu 600a otobusu. 2 saat nedir arkadas????

www.amazon.de bunu tavsiye ederim. 3G yok, Wlan var, tek sarj ile en az 1 ay gidiyor. Ama kindle Paperwhite alirken sadece kitap okuma beklentiniz olsun, browser kötü o nedenle web sitesi gezmek icin pek kullanisli degil. Ayrica Pdf formati da problemli, kitaplari amazon.com dan temin ederseniz sorunsuz oluyor.

www.amazon.de

bunu tavsiye ederim, dokunmatik olayı özellikle yatarak okursan çok sıkıntılı, elin değiyor sayfa değişiyor tutarken.

benim bir tavsiyem yok da paperwhite 109 öyro ise ta oralardan getirtmeye gerek yok gibi. geçenlerde sözlükte n11'den 300 liraya falan nasıl alınacağını anlatan bir entry vardı debe'ye giren..

(bkz: #44967063 )

Ben buradan aldım. Avea kampanyası bitmiş olabilir.18'i sondu galiba.

kitap
not defteri ve kalem
usb
anahtar
cep telefonu ve şarj aleti
cüzdan
ıslak mendil
novaljin ağrı kesici
selpak

ben sadece işe giderken çanta taşıyorum. şarj aleti, e-reader, diş fırçası, deodorant ve parfüm oluyor içinde.

benimkinde:

su, deodorant, parfüm, mendil, çakmak, isviçre ordu çakısı, açacak, tablet ya da laptop, telefonun şarj aleti, flash bellek, kitap, mp3 çalar, kulaklık, not defteri, normal kalemler, tahta kalemleri

bir paket mendil olmalı bence çoğu erkek taşımıyor.

bilgisayar çantam varsa eğer yanımda:
-kalem
-kağıt/not defteri
-peçete
-ıslak mendil
-kitap.


bende bunlar oluyor hep.

bıçak

iş:

laptop
ajanda
not defteri
peçete
kalem (ceket cebindeki ilk kalem harici)
sürekli kullandığım parfümün ufak versiyonu
duruma göre e-book/kitap
flash bellek
şarj kabloları

genel: (farkli, casual canta)

kitaplar, e-kitap okuyucu
parfüm
kalem
not defteri
mendil

roll on, parfüm, diş fırçası/macunu, ıslak mendil, yedek çorap, boxer, sarj aleti, tişört, kitap, tablet, kulaklık, kalemler, bazen ayakkabı.

mendil
anahtar
şarj aleti
su
kitap
not defteri
kalem
kulaklık
meyve (muz, elma vs.)

işe giderken bunlar oluyor genelde.

1,5 litrelik su, bir paket kuru mendil, bir paket ıslak mendil, anahtar, cüzdan, deodorant, parfüm, fosforlu ve tükenmez kalem, defter, kitap, şarj aleti, küçük göze 4-5 tane bir liralık bozuk para, kulaklık.

kitap
kalem
starbucks tumbler
selpak
anahtar
spor kıyafetleri
mp3
su

bi kutu ok :)

prezervatif olmalı.
cüzdana hem 1 tane anca sığıyor hem izi çıkıyor, adam gibi çantada taşımak lazım dolu dolu bir paket.

-Nakit para
-Bol limitli kredi kartı (ödeme sıkıntısı olmayacak ama)
-Bol limitli Multinet,Sodexo vs... (Opsiyonel)

pantalon cebinde taşıdıklarım. çanta işin içine girerse sıkıntı var
üç tane telefon( keranede çalışmıyorum)
cüzdan
anahtarlık
minik çakı
selpak
iki sigara iki çakmak
bozuk para
kalem
selpak

aslında bir yandan sarkan bir çantam olsa fena olmayacak.

çanta taşımam.

Ege türküsüdür ancak bir Akdeniz'li olarak her zaman içimi kıpratmıştır.Öyküsü ile ayrı hüzünlüdür.

www.youtube.com

İş arkadaşlarınız ve yöneticinize katılıyorum..

herkese katılıyorum

bana öyle bir şey olsa işi de bırakıp kirayı falan yerim. sikmişim işini. dünyaya hizmet etmeye çalışmaya gelmişiz sanki anasını satayım. şu anlık öyle olabilir ama umarım değişir.

7-8 maaş varsa daha neyin kariyerini yapacaksın ki zaten.

Ben çalışırım aynen ama sabah kalkması yine zor gelir. İşin yakınlarındaki bir otelde kalabilirim.

kaybedecek bir şeyin olmadığında kariyerin adına daha rahat ve seçici adımlar atabilirsin.

hayatta yormam kendimi o tarz bi şirket kariyeri için, bir zevki var mı ki, kendini ne açıdan geliştiriyorsun ki? sinir stres sadece. gider gezer tozar, üniversiteden üniversiteye geçer en fazla akademik kariyer için uğraşır ya da ticarete atılırdım belki zevkine. sonra piyango çıkıp da iki yılda suyunu tüketenler kervanına katılırdım herhalde

Yemişim kariyerini de işini de

Eğer %51 sevdiğim bir iş ise devam ederim.

Hiç sevmediğim, nefret ettiğim, servisle giderken yol hiç bitmesin dediğim bir iş ise anında yollanırım. Zamanla üç beş bir şey getirecek, vakit öldüreceğim antin kuntin bir iş yaparım.Mesela atölye açıp cam üflerim, el yapımı maket uçaklar yaparım, keçe işlemeciliği yaparım vs...

Eğer o işi yapmaktan mutluysam ve huzurum varsa, çalışırım. Hem insanın tuzu kuruyken çalışmak da hobi gibi olur zaten.

7-8'i bırak, elime düzenli olarak hazır 3bin lira geçse direkt bırakırım işi.

Ben calismaya devam ederdim, o da bos oturmiyim diye. Maas + diger gelirlerle ayda 7-8 bin kazansam, yani duran paranin uzerine eklenmeye dwvam etse oylesine cakisirdim vakit gecirmeknicin, 40 yasinda falan da birakirdim herhalde. Ruyalar gercek olsa.

elde ettiğin geliri akıllı kullanırsan tabiki işi gücü bırakırım ama unutmaki piyango çıkmışlar kişilerin birçoğu eski hallerine geri dönmüşler.. bir nevi yazılı olmayan kural bu.

yok ya hayatta birakmam ben calismayi, is degil meslke sahibi bir insanin calismayi birakma karari verebilecegini de zannetmiyorum. aksine isimle ilgili daha fazla yatirim yapma sansina odaklanirdim. mesela yok mu sizin meslegin bir duayeni, hic onunla calismayi veya onun gibi olmayi hayal etmediniz mi? nerede kaldi kisisel gelisim, motivasyon? yarin obur gun cocuklariniza asalak olmayi mi ogreteceksiniz? sizin akrabaniz calismis cabalamis yillarca birikim yapmis soyundan birisi gelsin dagi yesin bitirsin diye, valla iste bu olmasin gavurlar cocuklarina para birakirken sartlarla birakiyorlar, sebebini de gormus olduk.

Kariyer mi? Net geo fotografcisi degilsem alirim 7-8i kariyerle vedalasirim

cash on the table.

hacı ne kariyeri amk. kariyeri mezara mı götürücez.
hepimiz isteklerimizi karşılamak için çalışıyoruz, kariyer amacımız da o: 40 yaşına geldiğimizde, vasıfsız bir eleman olmamak çünkü olursak, o zamanki taleplerimizi karşılayacak parayı bize vermezler.

o yüzden bana bir yerden miras kalsın. koyarım götüne pinekle gitsin. belki tek tük iş denemelerinde bulunurum, ama hiç kendimi derde sokacak saçlarımı dökecek işler değil. vakit geçirmelik işler.

yemisim kariyeri

sıkıntıdan patlamayacak mısın çalışmayınca? şahsen bir şeyler üretmeden ya da boş boş oturarak hayatımı geçirebileceğimi sanmıyorum. hobi falan da bir yere kadar. hobi edinsen de alanında uzmanlaş sonra kulüplerde falan ders ver sertifika alıp.

O Parayla is kurarim ama kariyerimi birakmam. Ya da gidip gastronomi filan okuyabilirim aslinda, daha degisik seyler yapabilirim.

beni kesmez, gözüm yükseklerde.

Hazıra dağ dayanmaz derler.. İş hayatımı sene içinde 3 kez birer ay kaçabilecek düzene sokar mümkünse bağımsız kendi işimi yapardım..

Asla evde durmazdım. Kalifiye bi işletme kurardım yeme içme üzerine.

Ne kariyeri birader, köleliğin süslü adı o..

1 gün durmam daha da tozumu bulamazlar ..

kariyer illa asgari ücretle haftada 6 gün köle gibi çalışmak değildir. ben işime de devam ederdim ama akademik kariyere de göz kırpabilirdim belki.

Yatar parayı çalıştırırım.

kedi. 6 ay öncesine kadar kedileri seveceksin deseler inanmazdım. bir aydır evde kediyle yaşıyorum.

tamam, hiç kendi kedim olmamıştı ama sadece acıdığımdan yavru kedilere bakardım sokakta mama falan verirdim. üç beş tanıdığın kedisi de hep psikopattı hiç sevememiştim hayvanları. bi gün her şey değişti.

ayrıca zamanla patlıcanı sevdim. çocukken hiç sevmeden yerdim.

icetea, limonata.

Mantar. Küçükken sirinlerin evi diye yemezdim, biraz büyüyünce annem zorla yedirmeye basladi. Şimdilerde en sevdiğim yemeklerden biri.

almanya, almanca ve almanlar. zamanında çok büyük konuşmuştum, yolum düşse yine gitmem demiştim, şimdi oraya yaşamaya gitmek için çırpınıyorum 1 yıldır.

başlığı senin açtığını gördüğümde bu cevap daha da bi anlam kazandı :)

Bülent Ortaçgil.

limonlu dondurmayı bu yaza kadar ağzıma sürmüyordum. bu sene sadece limonlu dondurma yedim.

asla starbucks'a gitmem diyordum.

bir gün bahariye'deki şubesine gittim. o günden beri evden çok starbucks'ta vakit geçiriyorum.

Müslüm Gürses. Özellikle yeniden yorumladığı güncel şarkılar bir harikaydı.

En favorim ise;

www.youtube.com

imgur.com
orijinal oyun almak, ne para verecem lan derdim ama başka insanlarla multiplayer oyun oynama deneyimi çok başka.
ciddi ilişki.
üniversitede okuduğum bölüm.
rakı.
hardal.
gamepad ile oyun oynamak.
bebekler-çocuklar.
kitap okumak.
goministlik.

Boks ne la apaçiler doldurur orayı hayatta gitmem derdim, dediğimin 3.günü kulübe kaydoldum.

Lise, üniversite, üniversite bölümü olarak asla gitmem dediğim yerlere ilk sıralardan yerleştim.

Asla fit bir insan olamam derdim, oldum.

Akademik kariyer diye kendimi yırtardım, sonra sik sok işlerin döndüğünü gördüm ve iş hayatına atılmak için can atar hale geldim.

Ama hiçbir şekilde pırasayı sevmeyeceğim, biliyorum.

Asla sakal birakmam, omrumun sonuna kadar sinek kaydi olurum diyordum, simdi sakalliyim.

Kabak, balkabağı tatlısı olandan hani hala tam seviyorum diyemiyorum. şu an önüme koysalar yemem ama bir an geliyor sevip yiyebiliyorum aramızda öyle değişik bir ilişki işte. Kedi, ne kada da datlılarmış fikrim değişti bir anda sevdim.

Patlıcandan nefret ederdim, şimdi karnıyarık olsa da yesem diyorum

Araştırma yapmadım ama nedense aklımda aşağıdakiler oldukça iyi kombiler diye kalmış.

-Brötje Heizung
-Buderus
-Viessmann
-Vaillant (sanırım kombiyi de ilk bu marka üretmişti.)

Onun dışında Demirdöküm ve E.C.A. en azından servis sıkıntısı çekmezsin.

kullandigim kombilerin en iyi dogsan idi

Sahibinden sitesinde benzer özelliklerdeki araçların fiyatlarına bakılır.O fiyatlardan 1000-2000 TL eksiği kadar eder.

Şöyle bir baktım da 30-32 eder sanırım.Tok satıcı olursan 33-34 zorlarsın.

vergi geldi evet arabar %10-20 arası zamlandı dizel dedimi zaten bi 10.000 daha ekliyorlar. düşerse elinde patlar ama kolay kolay düşmez bence audi tercih et

-Polo'nun her zaman alıcısı bulunur.
-A1'i özellikle bu aracı isteyen biri bulur.
-Aradaki fiyat farkına nazaran bence aralarında aman aman bir fark yok.
-Aklını karıştırayım.Bence tercih Polo'dan yana olmalı.

geçen seneye göre sıfır araç fiyatları artınca, 2. el fiyatları da arttı.
a1 her türlü polodan üstündür. ama polo da yabana atılacak bir araba değildir.
dizel her zaman benzinden pahalıdır. polonun alıcısı a1 e göre daha çoktur.
a1 biraz tuzlu gelir. ben poloyu tercih ederim.

@divit ilginçmiş.

audi a1 ama o arabaya o para zengin olunsa da verilmez
sıfır model yeni polo 1.4 tdi blumotion alıp (55 bin tl)
üzerine de opsiyonlarını eklterisin 60 bine bu iş tamam

@tech polo bluemotion olup, otomatiği yok. artı poloyo 60 bin neden vereyim. yakıt farkı aman aman değil ki.

poloya 60 bin verilen bir ülke aman allahım! yazmadan duramadım :)

ben de polo diyorum, a1 zor satılabilir. ya ben alırım satmam diyorsan hangisi gönlünden geçiyorsa o.

Abi ne gerek var. 60 bine Giulietta falan alınır, Polo nedir ya. Yazık günah lan.

arkadaşım kullandı memnun değildi
araç çok zayıf sürekli yolda savruluyor diyordu
sağlamlık konusunda da sıkıntıları var diyordu.
1.0 motoru vardı ama pek de ekonomik değildi.
İkinci eli yok pahasına gitti zaten.

1.0 modeli biraz daha boş, ben 1.2'yi düşünüyorum. Hız yapma huyum falan da yok normal ulaşım amacıyla kullanacağım.

Dibimin düştüğü Cruze için yazılan, çizilenlerden sonra mümkün olduğunca uzak duracağım marka.

Ayrıca galiba 2010-2011 gibi bir arkadaşım sıfır, fabrika çıkışlı olarka LPG'lisini aldı. Benim bildiğim iki defa yolda kaldı. Sonra da işten ayrıldım zaten. Şimdi ne durumda bilmiyorum.

Diğer bir rivayete göre bu araçlar eski Daewoo'ların şasisi üzerine geliştirilmiş.

Daihatsu Sirion 2008 ve ustu model baksan nasil olur? Sporty paket olanlarda sanirim 6 hava yastigi var, daihatsunun yuzde ellibiri toyotanin, ben bizzat boyle bir araci 2 senedir kullaniyorum, cok sukur bir sorun yasatmadi bana. 20bin civarina bulursun bu araclardan. Motoru 1,3l klimasi var. Su varki daihatsu Avrupa pazarindan cekildi, gerci Chevrolet de cekildi ama yedek parca servisi devam ediyor.

daewoo şasisi üzerine üretilenler 2010 öncesiydi, 2010 ve sonrasında opel ile aynı banttan çıktılar.

Tüm araştırmalardan sonra chevrolet spark 1.2 LS aldım. Şimdilik memnunum. Sorusu olan varsa yanıtlayabilirim.

Bazen ters birine denk geliyorsun, diyorlar.

3 sene önce İstanbul'da acil pasaport çıkartmam gerekiyordu, şehir merkezine uzak sayılacak bir ilçe emniyet müdürlüğü'nü aradım, konuyu anlattım, gelin yardımcı oluruz dediler ve oldular.

Pasaport uzatmak diye bir sey yok artik yenisini cikartiyosun. Tenha bi yerse randevu sormazlar.

çok dert etmeyin biz acele acele dedik cuma günü başvurabildik ctesi öğleden önce pasaport elimizdeydi. pazartesi günü olsa yetişmeyecek bir durum yoksa kasmayın yani salı günü de elinize gelebilir.

Bursa'da randevu sistemi var ancak bu güne kadar her seferinde gidip numara aldım ve bekledim. randevusuz en fazla 1 saat bekledim, onda da ülke çapında sistem arızası vardı. Bursa'dan bahsediyorum.
sen randevu al, randevusuz da git, acil olduğundan geldim dersin...

Sağolun hacılar.Direk gittim, yarım saatte 10 yıllık çaktım.

Acelem yoktu da bugün aradan çıkarayım diyordum, iyi oldu...

vichy dercos

@shuresuz

daha önce kulandım onu, hiç bi faydasını görmedim, teşekkür..

eczane dışında hiç bir yerden şampuan alma bence. piyasada satılanlar deterjan.
+ dökülme sorunu yaşıyorsan dermalute tavsiye ederim. ben kullanıyorum

down under naturals nude.

defne sabunu.

beni de o saf sabunlar kaşındırıyor.
seba-med denedin mi?

@my name is faith: daha önce kullandım, bi faydasını görmediğim için bıraktım.

@nick konusunda kararsizim: tavsiye üzerine şuan bu şampuanı kullanıyorum, dökülmeyi daha da arttırdı gibi.

@centrolenidae: sabun kullanmak istemiyorum, daha fazla yıpranıyor saçlar.

edit:
@shubulubapshubaptishaluva: evet denedim, cık sevmedim.

tamam, kozmetik olduğunu biliyorum fakat
1-syoss mavi renkli parabensiz bir şampuan var. çok ince telli saçlarım ve her gün yıkarım. bendeki yağlanma mevzunu kesti attı.
2- adını unuttuğum,gratiste falan plesenta şampuan diyerek aratabileceğin bir tane var. o kadar şey denemişsin, bunları da bir elden geçir istersen.

www.bioxcin.com.tr

kullanıyorum, çok memnunum, tavsiye ederim. eczaneden temin edebilirsin..

edit: ayrıca yoğun dökülme problemin varsa serumları da tavsiye ederim. zamanında babam kullanmıştı.

tresan ısırgan otluyu denediniz mi

Plansanta şampuan. .Bugün bir hanım arkadasim şiddetle tavsiye etti..dökülen saçlarının yerine yenileri gelmiş. .

ketoral-konazol?

benim sorunlu saçlarıma neredeyse tek iyi gelen şampuan pahalı da olsa şu: i.imgur.com

tabii her saç farklı, benimki kalın telli misal, sana yarar mı bilemem.

ben de kendi şampuanımı önereyim.
body shop zencefilli: i01.i.aliimg.com

DOA Kozmetik şampuanları.SLS içermez ama kıvamına alışmak zaman alıyor.Ben de dökülmeyi çözmedi haliyle ama zaten dayılarda kellik var.Genetik olduğundan çaresi yok.Mecbur ileride ektircez.

10 yıl fujitsu kullandıktan sonra bu yıl lg inverter aldım,ekonomik ve sessiz çok memnunum.

lg kullanıyorum memnunum ancak niye 18.000 btu ? aile salonu mu sogutacaksın genc

@Fallthepieces
Aile salonu soğutulacak.yaş olarak pek küçük değilim ;)
Bir de model belirtirseniz süper olur .
Evde bir bıcırığımız var bu yüzden düzgün bir model olması önemli.
Mesele lg, daikin, arçelik farkı nedir?
Örneğin arçelik veya bosch alsam farkı ne olur?
Cevaplar için teşekkürler.

Arkadaş "aile salonu mu" derken, büyük olasılıkla kebapçıların üst katında bulunan, kalabalık "aile salonları" boyutunda bir yerden bahsediyor..

Büyüklük anlamında söylediğini tahmin ediyorum.

büyük bi salonumuz var. akşamları arada açıp soğutuyoruz. 25 derecede soğuktan duramayıp kapattığımız oluyor. kısa sürede soğutma/ısıtma yapıyor. vestel diye temkinliydim fakat iyi ki almışım diyorum.

tinyurl.com

klimalarin 1 numarası mitsubishi dir gerisi yalandır.bunu diyim sana.
şu linkten gerekli bilgileri edinebilirsin.
klima.mitsubishielectric.com.tr

Zamanında çok araştırmış biri olarak aşağıdakilerden şaşma derim.
-Mitsubishi Electric (Heavy Industries değil, Electric olmalı.)
-Daikın
-Sharp
-Toshiba
-Panasonic

Daha ayrıntılı bilgi için;
forum.donanimhaber.com

Oradaki Kocausta ve antısekurıt adlı kullanıcılara sorabilirsin.Ben ne sorduysam sabırla cevaplamışlardı.

Satıldığı yere göre değişir.Antalya'da anlamadığım bir şekilde inanılmaz paralar dönüyor bu araba için.28-32 aralığında satılabilir.28 olursa bir saat içinde satılır.30-32 olursa hastası gelene kadar beklenir.Birkaç gün falan :)

Ya arkadaş 2004 model araba nasıl bu paralar ediyor hala anlamış değilim.

Eyüp Sabri Tuncer.

eyup sabri
selin
pereja
rebul


rebulun mandalina kolonyasi da guzel

Rebul kullanıyorum bir süredir. Eczaneden almıştım. Mandalina, ice ve lavanta almıştım küçük şişelerde. Hepsi güzel.

Geçenlerde paşabahçe'de gördüm, güzel çeşitleri de vardı. Cam şişede falan. Kokuları da güzeldi, onlardan alabiliirim bir dahaki sefere.

eyüp sabri tuncer'in üstüne kolonya yok.

Selin iyi degil. Eli garip bi yagli hale getiriyor ve kokusunda yapaylik var.

bogazici ve selin

Pereja
Eyüp Sabri Tuncer

Limon olmayanlar için Paşabahçe'nin Çam ve Ihlamur Kolonyaları.

zeytin kolonyası muhteşem

selin +1

BİM'de satılan Karayel Limon Kolonyası

4 senedir yok benim de boşver.

benim derdim sevişmek filan da değil. bütün güzelim konserleri, festivalleri kaçırıyorum şu yaşlarımda. (24'üm) ya da atlayıp arabaya kafama göre bi yere gidemiyorum yanımda kız arkadaşımla. en çok bu üzüyor ciddi olarak.

ama sonra diyorum ki ben kız olsam benimle çıkmazdım o yüzden boşveriyorum. peh.

sevgilisiz bir kaç ayım zor geçti o düşünceyi anlayamayacağım ama tavsiye vermek isterim yeni insanlarla tanışıp kaynaşabileceğin aktivitelere katıl derim.

kendi kendime hayırlısı böyleymiş diyip yatıyorum. sevgilisizligi dert edinecek bir yapıya hic sahip olamadim.

28den ideal sevgili edinme yaşını çıkartın , o kadar yıldır yalnizim.

(bkz: badakizm)

Er kişiyim. Son iki yıldır karşı cinsle en fazla 2 ay geçirdim.Bu bazen bir hafta oldu, bazen 1-2 ay. Aralarda neredeyse hiç boşluk yok. Bazısını sevdim, bazısıyla vakit geçirdim, bazısına da para yedirdim. Gel gör ki ben de senin gibi düşünüyorum.

"ömrümün en güzel zamanlarını böyle aşktan bi haber geçirmek uzuyor beni"

Daha öncesinde ilk ama uzun bir ilişkim olmuştu. O zamanlar hakkaten güzeldi ama. Değerini sonradan anladım ama iş işten geçti.

@evocati degerini sonradan anlamak da bir sey yine :) cok zor yalnızlık hiçbir sey yerini dolduramiyor da ondan bu üzüntü. .

yalnızlık bu dünyada ki en büyük ceza. 23 yıldır hiç olmadı benimde öleyim ben en iyisi.

hangi işletme olduğuna bağlı

evet.

kesinlikle evet.

Bütün için belirlenen miktarın fazla olduğunu ve işletmenin bu kadar etmeyeceğini nedenler ile sıralayarak, işletmenin tüm ederini aşağı çektikten sonra %10'luk kısmı da düşmüş olacaktır.

Ancak bunlar çetrefilli işler. Böyle bir soru sorduğunuza göre bu taraklarda pek beziniz yok demektir. Bence çok kolay aldatılabilme potansiyeliniz var. Ayrıca öyle verilen bilançolara, rakamlara falan da güvenmeyin. Her şeyi resmi yollar ile teyit ettirmeniz lazım. Burası Türkiye, adamı suya götürüp susuz getirirler.

Birden bütün borçlar üzerine kalabilir. Hiko'ya katılıyorum. Ticaret öyle birden lap diye dalınacak bir şey değildir.

90 metre kare sıfır evin inşaat sonrası temizliğini 150 TL'ye yaptırmıştım.Zaten alacağım deterjan, kimyasal masrafı bile bir sürü olacak.O yüzden elimi bile sürmeden cincik gibi teslim aldım.

durumun vehametine göre bir yada iki temizlikçi tutacaksın gereken ne varsa temin edeceksin bekleyeceksin. iş bitiminde de emeklerinin karşılığını vereceksin. ben öyle yaptırdım. sıfır daireydi banyosunda sıva harcı karılmış bir eve çıkmıştım. fayansın üzerinden beton artığı kazıdılar, giriş kapısı koyu kızılmış biz gri sanıyorduk yani öyle fenaydı. Evi teslim ederken de temizlik yaptırmadım. Emlakçı "ama bu ev tozluuu" deyince fayanslarında beton artığı yok hiç olmazsa diyerek kapağı koyup çıkmıştım.

Alinir neden alinmasin, cok guzel makine. Biri ithalatci, digeri distributor garantili

"Ürün 2 yıl ithalatçı firma garantili"

Olay yukarıdaki cümlede.Bir sorun olursa makineyi herhangi bir yetkili Nikon servisine değil de kim ithal etmişse ona gitmelisin.Yetkili Nikon servisinin belli standartları varsa ithalatçıda bu olmaz.Mesela aynı arızadan 3 kere yaparsa Nikon makineni sıfırı ile değiştirir ama ithalatçı mümkün olduğu kadar ayak sürür.

giriş seviyesi için çok uygun bir makine. 2 yıldır kullanıyorum, çok memnunum.

slr makinalar çok sorun çıkaran aletler değil. spot alabilirsin bence aynı fiyata daha üst modeller şeklinde. bir de nikonun 3000 ve 5000 serisinde otofokus motoru yok o yüzden her lensi otofokus özelliğiyle kullanamıyosun onu da göz önünde bulundur derim.

ben şahsen canon'un giriş modellerini tavsiye ederim. 550d ve sonrakiler (en son 700d çıktı sanırım hepsi aynı seri)

akşama kadar dışarıda duramazsınız, öldürür. hatta 6-7'ye kadar dışarı çıkılmıyor. bence terracity'e gidin, mis gibi serin serin takılırsınız, sinemaya falan gidersiniz. keşke merkezde şurası efil efil diyebilseyim ama esen yerler de alev estiği için dışarıda durmanızı önermem.

Bavulu emanetçiye bırakıp Konyaaltı plajına yüzmeye gidilebilir.

benim kişisel tavsiyem klimalı odası olan ucuz bir pansiyon otel falan bulup uyumanız.
ya da merkezde konyaaltı sahilde denize girebilirsiniz.
isterseniz merkezde bir iki sinema salonu var, sinemaya gidin.
antalya müzesi de serindir bayağı. kafe kısmı da iyidir. dolaştıktan sonra biraz zaman geçirilebilir.
bir de kaleiçi'nde güzel barlar falan var gölgelik ağaçlık. oralarda bi oturun bira falan için.
hiç olmadı karaalioğlu parkı var, orada ağaçların altında vakit geçirin. cidden çok sıcak olur bu mevsim bu saatlerde antalya. mümkün olduğu kadar gölgelik soğukluk olabilecek yerlerini yazdım.

öğle sıcağı'nda gidip izlemediyseniz kış uykusu'nu izleyin. saten 3.5 saat sürüyor. sonra gider denize girer, akşama doğruda yemek falan yer takılırsınz.

Doğu garajında Markantalya alış veriş merkezine gidilir ve yukarıdaki bilumum aktiviteler yapılır.

birlikte karar verilir tabii.

sormazsa afedersin siktirsin kendi otursun yeni evinde. benim bütün hayatımı etkileyecek, yaşam alanımı değiştirecek bir kararı tek başına vermesi saygısızlık.
ha yatırım amaçlı alıyorsa, o eve taşınmamız sözkonusu değilse alsın tabi bana ne.

benim evli arkadaşlardan gördüğüm; değil yaşanılacak ev, buzdolabına girecek meyve suyuna bile hanım karar veriyor. oluru bu sanırım.

karına sormayacaksan niye evlendin? suriyeli köle satın alsaydın. ne biçim bi ortak yaşam tasavvurun var çözemedim. evet sorup alırım, sürpriiiz ev aldım diye akşam tapu mu getiricem hey allahım :D

Bir şey alırken kadına sorarsan sittin sene alamazsın.Usulden bir kere soracaksın sonra kendi bildiğini yapacaksın.

Haliyle eşe sorulması beklenmiyor mu? Eve "Hanıım, marketten istediklerini aldım, bir de ev aldım" diye giremeyeceğinize göre. Aynı şey kadın tarafı için de geçerli.

Bir arkadaşıma şimdiki eşi evlenme teklifi ederken "Al bu yüzüğü, sahibin olduğu belli olsun" demiş; "İşte, oturacağımız ev de bu ev"i de ona benzettim ben; aynı adamdan beklerim. Arkadaş bu teklifi romantik bulduğunu söyledi, ben hala oradayım.

yani o zaman soyle sorayim mevcut bir eviniz var. bi eviniz var burda oturulucak mi denmeli yoksa evi satip ortak karar alınıp bir yere mi tasınlamlı?

Ona oturup konuşup anlaşarak karar verseler ya. Bir evde de kalabilirler, yeni eve de taşınabilirler. Evlerin artılarına ve eksilerine, onların alım güçlerine bağlı bu.

@
aychovsk

işte burda erkegin alım gücü, kadının bekletisi var.

Eşime sorarım heralde. Ben daha öğle yemeğinde ne yiyeceğime tek başıma karar veremiyorum, ev alırken de kocama sorarım muhtemelen. (iç güveysi alcam ben şasdkaşld)

Fark etmez, yaşayanlar birlikte yaşıyor. Para kazanmayan taraf o evde yaşamıyor mu? İkna olur-olmaz kısmı ayrı bir konu. 1975 ve öncesinde evlenmedilerse, ilişkinin yapısı ve söz geçiren artık kemikleşmişse o çiftlere bir derece peki de, "Para bende, düdüğü ben çalarım" kalmasın artık; azalarak ve hatta birden bitsin. Hem erkek, hem kadın için. Böyle böyle erkeği ve kadını karşılıklı savaş yolları, yeni yeni cepheler açıyorlar. Biri parasını, öbürü dırdırını silah ediyor kendine; kaybeden erkenden kanser/ülser olup gidiyor, kazanan yalnız yaşıyor; yazıktır. Birbirine ömür katmak için evlenenler, 3-5 yıla birbirinin ömründen yemeye başlıyor.

Kendine bir şey alıyor olsa, sorması yersiz. Onun kendi zevkidir, tarzıdır da; ortak bir şey, hele ki bir ev, ortak konuşma ister.

Minder alır gibi al ev aldım burada otur mu denir? Trilyonlarımız yoksa, orada oturmamız şartsa, hele bir de rutubetine, karanlık odasına, kullanışlığına dikkat etmemişse kesin sorun çıkar. Sürpriz yapma niyetiyle almışsa değişir ama sen ne anlarsın, sana kalsa hiç alamayıza getirirse fena.

Bak bizimkilerin ne yaptigini yazıyorum. Ev almaya karar verdik. Başka bir ildeki evimizi sattık. Ailecek bir sürü yer gezdik. Bunda karı koca değil çocuklar da var. Evdeki herkese uyan bir semtten bir evi beğendik. Herkese tek tek tamam mi dedik. Anlaştık ve aldık. Bence doğrusu bu. Birlikte hareket edilmeli.

çok zenginsen süper güzel yerde süper bir evi sürpriz için alıyorsan neyse de üç kuruş biriktire biriktire alınan sittin sene oturulacak bir evde burası da bizim evimiz diyerek emri vaki yapımaz. hani evlenmeden önce varolan bir ev olsa neyse diycem ama onda bile beğenmeme durumunda kiraya verip kendin başka yerde oturma opsiyonu olmalı.

Capitatum ne çirkinmiş o öyle apartmandan bozma villa.

yahu ev kiralarken, eve paspas alırken bile eşine sorman lazım.
sormadan ev alınır mı ?

sony almaya niyetlenmişsin ama bütçen kısıtlı. İlginç :) Toshiba kullanıyorum 6 yıldır. Çok güzel aletler.

ASUS

evet ve hala ortalıkta alacaksan vaio alacaksın diye gezenler var:)
asus önermem, ortalıkta bir zamanların packard bell'i olarak lenovo var şimdi sanırım.

1)Asus
2)Dell
3)HP

2 tane Acer'ım oldu 2 side elimde patladı.
Acer lardan sonra Dell kullandım. Sonra Toshiba ve HP

Şu an Asus kullanıyorum ve bundan sonra başka markaya bakmam bile

AMD işlemci olana mı Intel olana mı bakayım sanırım core i5 e falan yaklaşamayacağım

sony bilgisayar departmanını lenovo'ya sattı diye biliyorum ben

sony bilgisayar departmanını lenovo'ya satmadı. Japan Industrial Partners diye bi gruba sattılar. bu arkadaşlar da japonya'da vaio adıyla tekrar laptop çıkaracaklarmış. techreport.com

sony bilgisayar alacak olanlar ne için kullanacaklarını ya da neden sony tercih ettiklerini yazarlarsa daha fazla yardımcı olunabilir.

5 senedir Toshiba kullanıyorum ama hep üst modelleri aldık. Donanimindan cok memnunum kasaları uyduruk biraz. Ucuz modelleri ne kadar kalitelidir bilemiyorum.

markadan ziyade model araştır her markanın her modeli iyi olacak diye bir şey yok inanır mısın hp'nin bile çok iyi modelleri var.

Asus veya lenovo iyidir.

Bununharicinde HP diyenler olmus, hayatmda ilk kez hp'den memnun insanlar goruyorum. Ha, business laptoplari var 3000 dolarlik, onlar hakikaten saglam aletler ama ozellikle giris seviyesi modelleri rezalet, sikindirik otesi aletler. yani o kadar dandik laptop piyasada ara, bulamazsin o derece diyeyim. Hani ben kisin soba olarak kullanirim, ne de olsa surekli isiniyo diye alacaksan al.

valla 7-8 yıldır toshiba'nın bi laptopını kullanıyorum hala taş gibi çalışıyor. bi 10 yıl daha kullanırım herhalde. asuslar da sağlammış diye duydum bi arkadaşım da baya uzun süredir asus kullanıyor.

Onun bi soytari oldugunu dusunuyorum.

Sozlukte yanlis bi algi var. Amac komiklik yapmakmis gibi genclerin gozunde. Bilgi kaynagi olusturmak falan pek onemsenmiyor. Insanlar gulmek icin giriyor heralde sozluge bi seyler kapmak icin degil.

konunun sözlükle veya amaçla bir ilgisi yok sadece o nickin aklına bile gelmiş olması bence komik ve orjinal.

sozlukte, duyuruda insanlari gorup yuzlerinden, tiplerinden ilk izlenim edinemedig icin nicklerinden ediniyorsun ilk izlenimi dogal olarak.

ama 'osuran imam' nickine gulmek, ne bileyim, boyle bi insanla arkadas olmak istemezdim.

onlarınki gibi nickim olsun çok isterdim ama maalesef. alımlar açıldığında o kadar heyecanlandım ki, her an kapanabilir diye. o anda aklıma ilk gelen kombinasyon bu oldu. aceleden düşünmeye fırsatım olmadı.

Yaratıcı olduğunu düşünüyorum.

Bir daha gelirsem, "buzdolabın yumurtalığına konan yarım limon" nikini alacağım ama karaktere takılabilir. Olsun yine de benim olacak o.

bir de komikten ziyade, yaratici nsickler daha guzel bence, mesela soyle bi nick vardi entry sonuna cok yakisan;

'dedi kalabaligin icinden bir ses'

keşke benimde orjinal nickim olaydı bu konuda çok öküzüm. orjinallik benim de ilgimi çekiyor en sevdiğim nick

adriana go go diyen adam

Ben de cok ozeniyorum, nasil akillarina geliyo olm boyle orijinal ya da guzel nickler diye.

Bir de benimkine bak aydontheveyuzirneym, cok dusundum mu acaba -.-

Ama en sevdigim nick 'cok guzelsin gitme dur' gerci bu bi kitap adi ama olsun

Nickimin seksiligi konusunda duyuru kadınlarından defalarca mesaj aldım oysa ki böyle bir amacım yoktu. Amaç edinip bir nick almış olsaydım tek mesaj bile almazdım bunu da biliyorum. Şans işte. Soruya cevap, iyi düşünmüş diyorum sadece. Üzerine düşünse herkes bulur ama, zor bir şey değil.

hic dusunmedim valla.
ama ukalabok kuzenim sanirim.

Çok sallanmamak lazım. Ben genelde nicklere bakmıyorum bile. Öyle ki bi bakıyorum 1-2 duyuru önce bana küfretmiş adamın sorusuna 'kanka' ile başlayan güzel tavsiyeler vermişim ya da biraz önce alay ettiğim kişiden yardım istemişim vs.
Benim nickimde iPadimin markasi. Üyelik alırken en yakınında o vardı (siteye ondan giriyordum) yazdım geçtim.
Birde komik olucam diye suyunu çıkaranlar var.

Ben de orijinal insanlar olduklarını düşünüyorum.

Görüp kahkaha attıklarım hatta ''O ne kıskanılası nicktir arkadaş.'' diye mesaj attıklarım oluyor. Ama büyük önem yüklemiyorum nicklere.

Bir de komik olanlardan ziyade nick sahibinin kendi karakterine yakın bularak aldıkları daha bir hoşuma gidiyor.

Edit: Teşekkürler Basond ^^

su sayfada gorduklerimden "ay nov kung fu", "click here to see her naked" ve "kutsalbok" kiyak...

benim nick de çok yaratıcı ve ilginçtir...:/

pm almadıkça nickleri okumam desem?
okumam yani nickleri. yazar takibi de yapmam. zaten günlük hayatımda da kimsenin adını sormam, merak da etmem. dolayısıyla nick'e bakıp karakter analizi de yapmıyorum. yine de nick seçimi önemli tabii, yazdığın her entrynin altında o yazacak sonuçta.

5 yıl olacak nick kullanılan mecralarda fink atmaya başladığım zaman. o zamandan beri ne nickler gördüm "oha çogiyi lan" "olm ne komik lan" dedirten. kendimce yaptığım istatistiğe göre de konuşabildiklerim arasında nicki bana hoş gelen insanların çoğuyla muhabbeti ilerletemedim. tam aksine, gayet basit ve sıradan nick'li insanlarla daha iyi anlaşır buldum kendimi. adama diyosun bu ne biçim nick la, bi anlatıyor hikayesini "vay beee, iyi seçim" diyorsun. hoş, bunun bi anlamı yok tabi, o nicki gören nereden anlayacak hikayesini.
bu demek değil ki böyle nicklere gülmüyorum, aksine hoşuma gidiyor yaratıcı şeyler görmek. uhud savaşında düşmana tur bindiren adam, zımpara kağıdı ile 31 çeken pinokyo süper mesela.

candır yerine başka birşey kullanmak istediğim doğrudur.yine de bu haliyle pek seviliyor duyulduğunda

Bir vedat chili peppers vardı.Hastası olmuştum nick'in.

Lan bari benim nick'in anlamını da yazayım.

Evocati : Roma ordusunda askerlik süresini tamamlamış ve ordudan ayrılmış fakat komutanın ya da konseyin daveti üzerine kendi rızasıyla orduya dönmeyi kabul eden roma askerine verilen rütbe.Lejyonerden daha yüksek bir rütbedir.

sözlüğe yıllar önce geldiğimde aynı bu tarz bir nick almıştım sonra pişman olmuş hiçbir şey girmemiş hatta sözlüğe bile girmemiştim sonra da uçmuştum niyeyse artık bir şey yazmadım diye mi hiç girmedim diye mi bilemem. açıkçası böyle bir ton şey bulunabilir yani tamam cidden komik eğlenceli benim en çok sevdiğim vedat chili peppers mesela ama zeka göstergesi falan da değil kesinlikle.

bence en orijinal nick senialanaglasin olan. hikayesini de yazmıştı komikti.

benim tek kelimelik nickler hoşuma gidiyor öyle barbara herhalde barbara manken olan gibi nicler sahip ark. zirvelerde can cekişirken görebilirsin.

ugrasilmis, ilgi cekmek uzere alinmis ya da benimki gibi sevdigi bir seyi isaret eden nick'lerden ziyade benim de belirsiz nick'lere karsi bir saygim oluyor. karsindakinin kimligiyle ilgili bir bilgin, olumlu/olumsuz herhangi bir onyargin olmadan konusuyorsun. zaten bunlara da bir kere guluyorsun, ucuncu-dorduncu defada hmm diye bakiyorsun.

çaylak başvurum reddedilmişti ilk denememde. beğenmedik la seni dediler. maili gördüm tüh kahretsin diyerekten tekrar üye oldum. bilmem nedendir kaleşnikofu alıp tarayasım geldi moderatörleri. sonra kallesnikof yaptık. imkan olsa değişsin isterüz.

kendime teselli olarak kaleşnikof dedik rusyaya yollandık diyorum ama hiç alakası yok.

Aksine, komikli nickler bana cok itici geliyor.

Duyuruyu açar açmaz kendi nickimi aradım ama bulamadım :)

orijinal nick görünce önce bir gönderme arıyorum ben ironi mi var diye?

Orijinal nickler bence de güzel sempati beslenebilir..bilmiyorum besliyomuyum..ama ben de görünce hafiften bi tebessüm ediyorum güzel yani :) seviyoruz :)

has nicktir

eklemeler yaptım orjinal nickleri görmeye devam ediyom kral adamlarsınız var olun.

sözlük maceralarımda en çok hoşuma giden, en sevimli bulduğum, en azından aklıma gelen ilk 2 nick: vedat chili peppers ve oneydilan.

oneydilan uludağ'daydı sanırım, "o neydi lan?" yani. çok doğal gelmişti. vedat... hem nick'i hem de kendisi çok kral adam. hatta bir ay öncesine kadar adını da vedat zannediyordum ama değilmiş. olsun, bizim için her türlü vedat.

bunun dışında nick'ten cinsiyet tahlili yaparım ben en fazla, yoksa komik olması pek bir şeyi değiştirmiyor sempatiklik açısından.

orijinal nick anlayışınız çok değişik.
benimkini internette arattığınızda başka hiçbir şey çıkmıyor, ama orijinal değil:(

benim gibi bir klasik unutulmuş.

ahaha az önce duyuruda gördüm şimdi: tantunisultansüleyman.

burdan aklıma sultan dördüncü vites geldi direkt. o da sözlük yazarıydı sanırım.

ben de varmışım :) benimki "uykusu kaçmak"tan geliyor, uykusuz dönemlerden yadigar, pek orijinal sayılmaz; ama türkçe karakter içermiyor o iyi.

bana kalırsa bunlardan en orijinali "uhud savaşında düşmana tur bindiren adam".

favorim: "gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var"

Demek sen nickime gülüyodun he mi?

"tantunisultansüleyman" demeye geldim.

oldukça sıcak bakıyorum ve üstelik tanısam çok iyi anlaşacakmışım gibi hissediyorum.

ama oksimoron ifadeler içeren nick sahiplerini de itici buluyor "ne yani yaratıcı mı oldun şimdi domatessiz menemen/komünist imam/sırma saçlı kel nick'ini aldığın için?" diye sinirleniyorum. bunu da belirteyim :)

209.5.
satıcı 200 tl + kargo ücretinin 9.5 tl lik kısmını istemiyor mu?

225 vermen gerekiyordu. 12.5-9.5 = 3 liradan 2 koli, 6 lirasini keseceksin. 219 odeyeceksin anladim ben.

Resmen mavi ekran hatası verdim.Siz zaten kadına para ödeyeceksiniz.O zaman satıcı kargo parasını da ödediğine göre 9,5 TL'den fazlasını tutara eklemeniz gerekmiyor mu?Yukarıda düşüyorsunuz demiş.

Bu arada 200 TL'ye ne aldınız o kadar?Organik ayağına biraz pahalı gibi geldi bana.

kadin karistirmis ortaligi.

219 anliyorum ben.

Yok yok kazık yemiyorum, her şeyden ikişer koli yaptırdım dediğim gibi. Bi koli 100 lira tuttu işte. Diğer koliyi başkasına verdim.

Ücrette mutabık kalalım nolur :D:D

Evocati +1

Bu yazdıklarına göre: 219 TL ödemen lazım.

25-19= 6
225-6=219 koli basina 9,5 odemen gerekiyorsa
iki koliye 9,5 odemen gerekirse 200+9,5=209,5
ama koli basinadir o tabi yani 219
aciklamasinda eksiklik vae ve gereksiz yere komplike hale getirmis.

225 - 9,5.

sen 225 öde rahat uyu :B

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

80'lerden gelse olur mu?

www.youtube.com

dean martin

www.youtube.com

bence ufak olan; iphone 3gs gibi ya da galaxy'lerin mini versiyonları gibi

4 inç makbul olandır bana göre.

face twitter derken bilgisayar gibi kullanmaya başlarsın. uygulamaları indirirsin vs o iş yalan olur. bana kalırsa alacak kişi telefonu tek elle tutunca parmağıyla ekranın %70-80 ine ulaşabiliyosa o büyüklük yeterlidir. tabi yatarken de kullanılıyorsa o telefon parmağı kasmıcak şekilde ve hafif olması önemli.

4.7 inç kullanıyorum ben 1 senedir, bence ideal. tabi kadın-erkek olayı da önemli. erkekte küçük kalabilir belki, bilemem.

daha büyük ekranlı telefon görünce takılıp kalıyorsun hep:)
gerçi 5" hala cepte taşınabilir oluyor ama, yine de başka telefonlara bakmaman gerek:)

kişisel olarak değişir ama genel kanı 4.3 inç. belki çok çok ince kasa ve çerçeveyle 4.7 de olabilir. 5 kullanıyorum, 4.3 eski telefonumdu; arada elime alıyorum, küçük geliyor ama kullanım açısından daha rahat oluyor.

htc one, iphone 5 büyüklükleri ideal bence..

tam bilgisayar gibi degil de arada bakmak icin iyi olur saniyorum :)

bir de evet daha büyügünü görünce insan bir durup düsünüyor üzerine biraz daha koy daha rahat bakarsin diye ama belki yanlis düsünce o yüzden bir danisayim dedim ahaliye :) ve sanirim normal boyutu yeter.

fikirleriniz ve cevaplariniz icin tesekkürler.

Htc one kullanıyorum ekranı ideal. Galaxy S çok küçüktü.

Bence son nokta 5" olmalı.Ama ekran çerçevesi çok çok ince olursa 5,2"-5,3" de olabilir.

Mesela G2 kullanıyorum.Alet 5" ama kasa ile ekran arasındaki çerçeve o kadar ince ki ekran boyutu telefonu büyütmemiş.Yani sadece ekran boyutu ile sınırlı değil.Telefonun kasa yapısı ve tasarımı da çok önemli.

1 sene once iphone 4 ten samsung note 2'ye gectim. hayatimda vermis oldugum en dogru karar olabilir. daha kucuk ekranli bir telefon asla kullanmam artik.

4.3" bence

Note 3 ownz all of them.

bir daha diğer telefonları elinize alamazsınız.

ayfon 4 boyutu bence çok çok iyi.

4.5" - 4.7" bence ama çerçevesi küçükse 5" de olabilir.

6" iyidir diyerek lumia 1520 almayı düşünüyorum.
ortalama bir akıllı telefon zaten cepte taşınırken rahatsız ediyor her türlü... rahatsız etmeyecek kadar küçüklerin de kullanımı zor.

4,5 ile 5 inç arası makbuldür. Ağırlığı da en fazla 120, hadi bilemedin 130 gram olsun.

tek tek hepinize tesekkür ederim, ortalama bir fikir olustu simdi ben de.

Su filtreliyi her süpürmeden sonra temizlemen gerekiyor, çok zahmetli. Toz torbalıyı tercih ettim ben.

Kitaplarımızda defalarca yazdık.

www.eksiduyuru.com

bütçeni ve işinin nerede olduğunu söylememişsin.

ucunu açık bırakmak istemiştim :D 1200-1300 TL civarı verebilirim maksimum. İş Kabataş'ta.

üsküdar'dan geçişin kolay olur, sahile yakın bir artı bir ev bulabilirsen o paraya tutabilirsin. avrupa yakasında her yer yakın kabataşa, beşiktaşta evler eski ama, yine kabataş civarında da bulabilirsin sezonuna denk gelirsen o paraya diye zannediyorum.

Fulya olabilir.Hem Mecidiyeköy'e hem de Kabataş'a yakın. Ancak toplu ulaşım biraz sorun.3 sene önce 2+1 eve 800 lira veriyordum.Ev de gayet iyiydi. Kasarsan 1+1 bulabilirsin sanırım. O zamanlar direk Kabataş'a inen otobüs yoktu. Belki şimdi vardır tam bilemiyorum.

kadıköy

1200-1300 max veririm diyorsan aslında maksimum vereceğin kira 1000 liradır.
1200-1300 seni zorlar. o yüzden 1000-1100 üzerinden bak. kadıköy'ü tavsiye ederim. hatta yalnızca orayı tavsiye ederim.

Çaykur Tiryaki

adaçayı
earl grey

ıhlamur

Annemin demlediği siyah çay. Bi' değişik oluyor. İçine mi tükürüyor nedir sırrını çözemedik.
Yeşil çayı da severim. Karanfil ve tarçınla demliyorum onu da.
Rezene de güzel bir arkadaşımız.

tirebolu 42, çaykur.

Lipton Early Grey Tea Bergamot Aromalı.

Tomurcuk

Sütlü Earl Grey.

beyazçay-gül haramanı,
yeşilçay nane
yeşil çay (çin) yasemin limon

papatya, yasminli yesil cay, chai.

bu ucu arasinda degisiyor surekli ictigim caylar. bir ay bitanesi oteki ay oburu.

turkiye'de yasasam adacayi da icerdim surekli

klasik sade ucuz olan her yerde bulunan cay.
amk utanmasaniz "sutlu bademli cay" yazacaksiniz.
balikesire giderken bir koy kahvenesine ugramastim. ince bardakta uzerinde karincarin gezdigi tahta masada demli bir cay icmistim. hala tadi damagimda. ayrica o 50 kurusluk cay bu yazilanlarin hepsine diz cokturur tobe dilettirir.

çaykur filiz

ya biliyor musunuz, ben omrumde hic cay icmedim.

hazir neden almiyorsunuz? cok kaliteli markalar var turkiyede network, fabrika, beymen

istanbulun her yeri avm artik. bu markalarin hemen her yerde magazasi oluyor

Kaliteli dikimler ciddi anlamda yüksek fiyatta oluyor ama öyle bir şey düşünüyorsanız illaki kanyon avm'de vardı bir tane böyle uzaktan görmüştüm, marka falan bilmiyorum-hatırlamıyorum :P

Milimetrik diye bir yer var ama İstanbul'da var mıdır bilemiyorum.

günlük hayatta: mutlu olmak, mutlu etmek.
uzun vadede: tüm dünya ülkelerini görebilmek.

ressam ve heykeltraş olmak isterdim. resimle uğraşıyorum zaten, heykele de çok meraklıyım kursa başlayacağım.

seni bulacam

yanlis hatirlamiyosam drogba demis yakın zamanda "hayattaki en büyük amacım iyi bir insan olmak"

çalıştığım endüstride çılgın güç ve para sahibi olup varımı yoğumu işçi kesimi gençlerinin burslu okuyabileceği bir sinema okulu geliştirmek.
bunu gerçekleştirmek için hindistan'da aktris olmayı planlıyorum.
ivit.

Süpermen olmak istiyom. Betmen de olur ama süpermen öncelikli. Sonuçta süpermenin gözleri lazerli, kendi kendine uçabiliyo ve kıriptonlu :)

idealim yok televizyonun taksidi bitince onuda alıcam

gerçekleştirebileceğim, şu an için gerçekçi olan hedeflerden öncelikli ikisi yazar ve pilot olmak. bunun dışında elektronik müzik yapabilmeyi, istediğim gibi bir adam olabilmeyi falan isterdim. ama önce yazmak ve uçmak.

bir de ilgi ve sevgi gösterince götü tavana vurmayan, yaşadığı ilişkinin ağırlığını kaldırabilecek sağlam bi mistress istiyorum. bdsm olayı değil ama. hayata yayılabilecek bir şey. yazılarımda bana ilham versin. neblim kimseyle paylaşamadıklarımızı birbirimizle paylaşabilelim. o tarz bir insan.

Pideci acmak.

su anki en buyuk idealim kendimi onumuzdeki subat ayinda gordugum gibi olmak. hayatimda pek cok degisiklik yapmam gerekecek bunun icin, onumuzdeki aydan itibaren de bu degisiklikleri peyderpey hayata gecirecegim, bakalim nasil olacak.

www.eksiduyuru.com

En yakın zamanda ulaşılabilir iki tane idealim var.

-İyi bir işim var ama vardiyalı çalışıyorum.Yakında terfi alıp normal mesaili çalışmaya başlamayı istiyorum.Son bir senedir yakında diyorlar ama umudumu kaybetmemeye çalışıyorum.
-En düşük donanım seviyesinde bir arabam var.Gittiğim berberde de aynı arabanın en üst donanım seviyelisi var.Yakın zamanda satmayı planlıyor.Kendi aracımı düşündüğüm fiyata satmak ve sıkı bir pazarlıkla diğer arabayı almak istiyorum.

drogba +1

Kararsızlığımı yenmek.

Aşçı olöak ile scout olma arasında gidip geliyor hayallerim. Tabi ki aşçı olmak her türlü mümkün. Ama gönül ister ki Beşiktaş'a scout olayım. Bu aralar araştırmaya bile başladım.

yazın bir kenara.üniversite kurmak.

dünyayı tek devlet, tek bayrak ve sivası başkent olarak birleştirmek istiyorum. sonra dünyadaki açlık, hastalık, para, kapitalizm, komünizm, demokrasi gibi sorunları ortadan kaldırıp uzayı ve insanı anlayacak büyük araştırmaların yapldığı bir aydınlanma çağını başlatmak istiyorum.

tum korkularimdan arinmak.

tik atmamissin, daha cok cevap gor diye verdim linki. oradaki cevabimi yapistirayim en iyisi.

Dunyanin her kitasinda wingsuitle close contact base jumping yapmak. Buna gotum yemez ama, olmek istemiyorum.

Redbull air racing de yarismak. Bu olabilir ama zor.

Deltakanatla bir dunya rekoru kirmak. Bu olur, olacak. Ama yine de sinirlari zorluyor.

Safari

bireysel olarak yurtdisinda calismaya baslamak var, almanya ozellikle. kanada da ihtimaller arasinda.

ama daha uzun vadeli olanlar arasinda, egitim uzerine bisiler yapmak var. yeni nesil egitim teknolojileri uzerinde arastirma/gelistirme yapmak istiyorum ciddi anlamda. birisi universite acmak demis mesela yukarda, onun gibi farkli bi okul acmak cok isterim.

rahat bi adam olmak. insanlara alışmak.

sayfiye (dağ evi)
golden retriever
honda cbr 250cc
specialized s-works
daktilo
kütüphane ve binlerce kitap
kalem
kağıt
müzik
yalnızlık

en kısa zamanda bu cevaba tik almak :p
kuledibinde ev.

başladığım romanları bitirmek istiyorum. sonra da kitapçıların raflarında görmek. gördüğüm gün de deniz kıyısına gidip bu duyuruya yazdığım cevabı düşünürüm herhalde. en büyük idealimin bu olduğuna şu an karar verdim çünkü.

neyse iste, onu bulmak...

Rio'ya yerleşmek

okulu bitirip bilgisayar mühendisliğine geçmek düzenli ilişki kurmak

www.google.com

Aynı şey her iki taraf için de geçerli.

AKP yandaşı olmak güçlü olmak demek, şu dünya düzeninde güç de en vazgeçilemeyecek şey. istediğin kadar uğraş, tape çıksa reşit olmayan kızlarla grup yaparken görüntülense yine savunurlar, yine oy verirler. ne sandın?

abi ben ilişiğimi kesmeyi seçiyorum laftan anlamaz insanlar onlar o yüzden ne konuşacaksın ne bi şey yapacaksın uzak durcaksın kafa rahat yaşayacaksın

İyi de bilmem nerenin çemişkezek köyünde yaşayan çoban ali nin dünya üzerindeki güçle ne alakası var? Hadi iş adamlarını büyük medya patronları vs anlarım. çark büyük çevirmeyi rahatlaştırıyor akp ama sade vatandaşa neye yarıyor?
tamam sinir bozmayalım konuşmayalım eyvallah ama bu sefer de anlamsız bir yönetime kendimizi teslim ediyor olmuyor muyuz?.

empati yapmıyoruz da ondan.
üstünkörü anlamaya , diyalog kurmaya çalışıyoruz, derinine inmiyoruz da ondan.

bu insanlar yıllarca ezilip, hor görülmüş, itilip kakılmış(ve veya bu şekilde olduğu dikte edilerek inandırılmış) insanlar. karşılarında -yine böyle olduğuna inandırılarak- kendilerini artık değerli hissettiren bir lider/oluşum var. bu lider/oluşum sayesinde değer gördüklerine, hayatlarına anlam geldiğine inanıyorlar.
yıllarca anlaşılmayıp, anlamak için çaba da ahrcamayan insanlar kırk yılın başında bu insanları iyi hissettiren bir şeye tu kaka diyor. elbetteki körü körüne tepki gösterecekler.

farkındaysan sen mantıkla anlatmaya çalışıyorsun. halbuki adamlar mantık dışı/mantık üstü şekilde destekliyorlar. en basitinden hiçkimse mükemmel değildir; en mükemmle insanın bile hataları ufak tefek yanlışları olabilir. bu adamlar bunu bile kabul etmiyor. aradaki bağı, adanmışlığı, inancı sen düşün.

bu hissi taa damarlarımda yaşıyorum. Bir çare bulamadım. AKp hakkında kesinlikle yorumda bulunmayıp AKP'ye oy verdiğine inandığım tanıdık, akraba kim varsa facebookta neler neler söyledik, ne paylaşımlar yaptık. Görmezden geliyorlar, öyle bir çaresizlik hissi ki, AKP'nin gerçekte ne olduğunu, tayyibin hırsız olduğunu kabul etmiyorlar. Çevremde hiç AKP'li yok, sanaldakileri de sildim, çıkarttım hayattan. Bir tane çocukluk arkadaşım kaldı, o da çok kaymağını yedi/yiyor. Haklısın ama çıkar meselesi diyor. Başka çarem yok diyor. Karım işsiz kalır diyor vs. Çocukluk arkadaşı olduğu için onu silemedim.

En güzeli laf anlatmamaya çalışmak galiba, zira anlamıyorlar. O kadar nefret ediyorum ki, tamam siz aptalsınız, onu anladıkda bizim günahımız ne demek geçiyor içimden.

Zor, iyiki basıp yurtdışına gitmişim. Türkiye'de taksi şöförleri ile kavga ederdim. Zor günlerdi.

www.radikal.com.tr

var mı lan ötesi?
dikkatli konuş çarpılırsın.
dua et, koruyan ve esirgeyen bir başbakanımız var.
aksi durumda yanardın cayır cayır.

Anahtar kelimeyi soyluyorum: 'siklemiyeceksin'

güç kelimesinden ne anladığın da önemli.

evet çemişkezek köyündeki ali çoban bir güce sahip değil, ama başbakan gibi kendi desteklediği birini, kendi görüşünde birini orda görmek ona güç hissiyatı veriyor.

Neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veren mercii sen misin yoksa?
Önce kendine bi bak bakalım... birisi sana Reis'in doğrularını anlattığı zaman ilk cümlen "evet ama..." olmuyor mu? bu iktidarın şu ana kadar yaptığı her şeyde bir bit yeniği aramıyor musun? kaç kere evet haklısın dedin şu ana kadar yapılan binlerce icraata?

saçmasapan çözümlemelerle cevap verilmiş. siz bu gezidir somadır yapılan eylemlerin demokrasi isteğinden dolayı yapılan protesto olduğunu düşünüyorsunuz biz de alttan alta sizi kürdo gardaşlarımızın, 12 senedir yokları oynayan ulusalcıların ve bazı marjinal örgütlerin gerek twitterda gerekse sokakta sizleri provoke ettiklerini tek amaçlarının "işine gelmeyen uzun adam"ı yıkmak olduğunu, bu nedenle sizi önplana sürdüğünü biliyoruz. kendinizi bi şey sanmayın.

doğru görecelidir ancak akıl ve mantığın gösterdiği yol da tekdir. yaptığı icraatlardan dolayı omuzlara alacak değilim kimseyi RTE'ye özel bir durum değil bundan öncekiler için de sonra gelecekler için de bu böyle. Hükümetler millete hizmet etmek için gelir. Hangisinin yapacağı hizmet senin daha çok aklına yatıyorsa ona oy verir onu seçmeye çalışırsın. Biri gelir icraatlarını yapar burada yapılan değil nasıl yapıldığı önem kazanır. Devlet yönetimi şirket yönetimi gibidir tüm milletin ortak parası (devlet hazinesi)ile daha iyiye gitmek için çalışılır. hayatında kaç fırıncıyı alkışladın ekmek verdi diye. Bu onun işi parasını da ben(halkın tamamı) veriyorum. Cebinden vermiyor. haksız mıyım?

Once ekonomik olarak ozgurlestireceksiniz, sonra yasamsal olarak kendilerine guvenlerini tesis edeceksiniz, bu arada farkli sekillerde de yasanabilecegi fikrinin isigini kafalarinda yakacaksiniz, dogmalarinin disindaki hayatin da normal oldugunu hayal edebilecek hale getireceksiniz, en sonunda zaten devlet onun canini yaktiginda protestoya baslayip empati kurabilecek. Tum bunlari yaparken ona huloculuk disinda bir aidiyat kazandirmaniz da lazim.

Mantikla tartisarak olmuyor maalesef. Eger illa mantikla ikna etmek isterseniz yukaridakilerin ustune biraz formal egitim saglamaniz lazim ki genellemeler, mantik iliskileri konularinda ayni sekilde konusabilin. Ideoloji konusmak istiyorsaniz formal egitimi cokca uzatmaniz lazim.

Simdi baslarsaniz her birey icin iyi bir calismayla nereden baksaniz 5 seneniz var. Kolay gelsin.

yaptıklarını lütuf gibi anlatmıyorlar mı. çıldırırsın amk. devletin imkanlarını ver bana ben bile hiç alakam olmamasına rağmen daha fazla hizmet sağlarım insanlara.

dediğin gibi, hizmet etmekle yükümlü zaten. ama ülkenin ekonomisini sikip at, taşak geçer gibi ölülerin arkasından konuş. çal, çırp.

ama hizmet ediyo. :(

gezi olayalarında avukat lar birliğinin başındaki arkadaşımdan bir seçim sonuç yazısı oku ve özümse anlarsın blki.
Sandıktan çıkan Türkiye Gerçeği ve Alınması Gereken Mesajlar

1. Gezi Parkı Haklar Mücadelesi, Anadolu'dan bir terör eylemi olarak görünmektedir.

2. Gerçek dünyadaki siyasi gerçekler, sanal dünyadaki/sosyal medyadaki siyasi gerçekleri hiç etmiştir.

3. Cemaat yapısının ciddi bir tabanı yoktur. İyi eğitimli mensupları sayesinde devlet (özellikle bürokrasi ve yargı) içerisinde etkinlikleri vardı(r). Ancak Akp'den bağımsız ve ayrı bir seçmen kitlesini temsil etmiyorlar.

4. Huzur ve barışın hâkim olduğu aydınlık bir Türkiye için mücadele Tayyip Akp'sine değil, öncelikli olarak Bahçeli MHP'sine ve statükocu CHP sistemine karşı yapılmalıdır. Zira alternatif yoksa veya çok kötüyse, mevcut her zaman kazanır; "Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler."

Türk milletinin büyük bir kesimi ekonomi politikaları konusunda "sol"a güvenmemektedir. İktidarın, sola karşı güç kaybı halinde ekonominin kötüye gideceği endişesi seçmeni Akp'ye daha sıkı tutunmaya sevk etmiştir. Bu manada, Aziz Nesin'in değil, Atatürk'ün sözü doğru çıkmıştır; "Türk Milleti zekidir." Anadolu'daki Akp seçmeninin büyük bölümü okumamış olabilir. Ancak, bu durum onları "aptal" yapmaz. Bizim durduğumuz yerden görünen manzara ile başkalarının durduğu yerden görünenler büyük farklılık gösterebilir ki hali hazırdaki durum budur. Nitekim, Anadolu'da ve metropol taşrasında yaşayan seçmenler yolsuzluğa, rüşvete, hırsızlığa, usulsüzlüğe prim vermemiştir. Çünkü; İNANMAMIŞTIR... İnansa bile evine götürmekte olduğu veya doğrudan evine gönderilen ekmeği ve diğer birçok sosyal haklarını Akp döneminde edinmiştir. Bu anlamda "Türban", "Makarna-Kömür" sadece bir siyaset malzemesi değil; sosyal bir gerçekliktir. Dolayısıyla, başını kuma gömmekle veya gece uyuyup sabah uyanmakla bu gerçeklik değişmez. Yoksul kalmış ve ezilmiş %50, Akp döneminde edindiği hakları bugün sonuna kadar korumakta ve sonuna kadar koruyacağının sinyallerini vermektedir.
Tüm bu gerçeklerden alınacak mesajlar nedir?

Anadolu seçmeninin gözünde Chp, Akp'nin alternatifi değil; rakibidir. Türkiye'de sol hiçbir zaman alternatif olamamıştır. Büyük bir kesimi muhafazakâr olan toplumun tercihi hep sağdan yana olmuş; sağ ise kendi içinde hep alternatifler sunmuştur. İşte bugünün temel sorunsalı, sağın içerisinde toplumsal barışı ve uzlaşma zeminini yaratacak alternatif bir merkez sağ partinin olmayışıdır.

Solun, Türkiye'de bir alternatif haline gelmesi ise bir süreç meselesidir. Bu süreç toplumun dayatmacı ve ezberci eğitim sisteminden kurtulup, araştırmacılığı, yaratıcılığı ve özgüveni besleyen bir eğitim tedrisatından geçmesine bağlıdır. Bir bardağın içindeki soğuk suyu boşaltıp aynı anda sıcak su koyarsanız o bardak çatlar, kırılır. Ancak yavaş yavaş suyun ılımasını ve sonrada ısınmasını sağlayarak soğuk suyu tahliye etmek hem bardağın sapasağlam kalmasını hem de suyun akıp gitmesini engelleyecek tek yöntemdir.

Toplumun bir çırpıda sosyo-kültürel yapısını, dogmalarını, adet ve geleneklerini şekillendiremezsiniz; toplum bunu ancak ve ancak kendi kendine yapar ve olsa olsa, önder vasıflı siyasi şahsiyetler bu süreçlere yön verir.

Uzun sözün kısası, merkez sağ bir parti oluşumu Türkiye için hayati bir meseledir. Zira, bu denli lider merkezli bir Akp, Rte'nin gitmesiyle birlikte zayıflayacaktır. O gün geldiğinde ise Akp'ye karşı yine Chp'yi alternatif olarak sunmak, bugünün tecrübesiyle, uslanmazlık ve aymazlık olacaktır.

Sadece etrafına bak ve insanların hayata, olaylara nasıl baktığını irdele, anlayacaksın bunun sonuçsuz bir çaba olduğunu.
Toplum olarak hangi siyasi partiden olursak olalım istisnaları hariç (bkz: BVB) kale arkası gibiyiz, fanatik ve tutkulu, takım tutar gibi!
Ben ipime takmıyorum hiç. Oyumu verir geçerim.

kendin diyorsun zaten nasıl bir fanatizm, nasıl bir bağlılık bu diye.

senin ne dediğin, ne gösterdiğin, ne yaşadığın önemli değil ya da basının seçimlerden önce cemaatten güç alarak kendine gelmesinden sonra gerçekleri bir nebze göstermeye çalışması da önemli değil. önemli olan recep tayyip erdoğan'ın ne dediği.

akp seçmeniyle konuştuğunda rte ile konuşuyor gibi hissediyorum açıkçası. aynı argümanlarla geliyorlar hep, kesinlikle onunla ters düşmezler. sonuçta kendilerinin lideri, şu anki varlıklarının sorumlusu ve kurtarıcıları olarak gördükleri kişiye bu kadar bağlı kalmaları da doğal bir şey sanırım, özellikle bu ülke şartlarında.

yılların yarattığı çaresizlik ve biraz da saflık bu insanları lider arayışına götürdü ne yazık ki. sonunda tayyip erdoğan geldi ve tamamen kafalarına uyan o karizmatik lider figürünü buldular. karşılığında da gerçekten önemsendiklerini hissettiler. "kardeşlerim" edebiyatı, kendisine karşı gelmenin vatan hainliği olduğunu defalarca söylemesi, kitle algısındaki eylemci profilinin gittikçe vatan haini konumuna oturması...vs akp açısından büyük artılar oldu. zaten bu kitle kontrolü konusunda kimden, nasıl akıl alıyorlar, kimi örnek alıyorlar bilemiyorum ama akp bu konuda gerçekten çok başarılı. hitap ettikleri kitleyi detaylı tahlil edip, ona göre hareket ediyorlar. yiğit bulut'un söylediği türden fantastik yalanlar bize her ne kadar çok saçma gelse de, akp açısından başarının anahtarlarından biri bana kalırsa. aslında yalanı söyleyen de ne kadar saçmaladığının farkında, ne olup bittiğini de biliyor ama sonucunda ne elde edeceğinden haberdar ve dolayısıyla yalanlarını katlayarak sürdürüyor.

ne yapılması gerekiyor bilemiyorum tam olarak, kafa da yormuyorum artık. ama en azından bu son seçimlerde izlenen yolun yanlış olduğunu ve ne yapılmaması gerektiğini anlamışızdır diye tahmin ediyorum.

AK Partiye oy veren ama fanatik olmayan biri olarak yazıyorum.Bugüne kadar bu ülke ne yolsuzluklar ne kirli işler gördü.Zamanı gelince bu millet AK Partiyi de yollamayı bilir. Bu ülke vatandaşının en büyük sorunlarından biri neydi ;baş örtülü insanların ikinci sınıf vatandaş muamele görmesi.Gerçekten de öyleydi hemen itiraz etmeyin.AKP yerel yönetim anlamında da insanlara ciddi anlamda hizmet verdi siz görmek istemesenizde .AKP ve grubu , muhafazakar diye tabir edilen kesim zenginleşti mi evet zenginleşti. Şöyle düşün sen bi fabrikanın sahibisin kime iş verirsin kimi çalıştırırsın .Tabiki de tanıdığına bildiğine çevrene iş verirsin öncelikle.son on yılda toplumun çok ciddi bir kısmında zenginlik artışı oldu.Ev aldı arsa aldı arabanın modelini yükseltti.Diyeceksin kredi ile oldu , daha önce insanlar kredi çekecek durumda bile değildi.100 milyar krediyi çekebilmek demek o iktidara olan güvenin belirtisidir.Öceden her akşam ekonomi konuşulurdu tv de faiz enflasyon borçlanma şu an bunların hiç biri yok mesela.Neden çünkü konuşulacak bi durum yok. Bir yerde iş kazası oldu diye yada hayatında ağaç dikmemişlerin gezi parkı bahanesi ile kamuya ciddi zarar vererek hükümeti istifaya çağırması o iktidarı daha da güçlendirir.Hele bir de dış basınları bile RTE cehenneme diye başlık atıyorsa artık dış ülke güçleri de RTE nin gücünden korkuyor demektir.
Son söz ciddi bir alternatif olmadığı sürece AKP kazanmaya devam edecektir.Kılıçdaroğlu ile Bahçeli ile AKP yi deviremeyeciğini anlayanlar artık başka yollara başvuruyolar bu da ülkeye zarar veriyor.insanlar RTE yi sevmemekle ülkeyi sevmemeyi birbirine karıştırmış durumda.

Yok. Sen yanlışsın.

Edit: orda başka bi şey demiştir. Montaj onlar.

Bizim en büyük sorunlarımızdan biri de eyyar gibi okumuş cahillere dert anlatmak. Bu tarz insanlar, kendilerinin okumuş olduğuna inandığı için cahil olmadıkları sanıyorlar. YAzdıklarının tamamen saçmalık olduğunun farkında değil ve bu kişi muhtemelen okumuş olduğu için çevresindekilere de yanlış/cahil birikimini aktarıyor.

Bazı AKP'liler medya ve çevre yönlendirmesi sebebi ile AKP'ye oy atıyorlar. Bu tarz insanlara mantıklı konuşunca size hak veriyorlar. Ciddi ciddi olup bitenin farkında değiller zira, ama işte eyyar gibi adamlar daha dakika bir "tayyibi dış güçler çekemiyor" diyince ne halin varsa gör oluyorsun. Kapalı çünkü, olayları kendi kendine çözdüğünden o kadar emin ki, nasıl yaklaşırsanız yaklaşın hangi parametreleri kullanırsanız kullanın ona ulaşmanıza izin vermezler.

bence de eyyar biraz değil hatta baya bi hayal dünyası bir ütopya geldi anlattıkların. Ülke o kadar güllük gülistanlıksa neden kimse mutlu değil. Kendinize itiraf edemediğiniz mutsuzluğunuzu biz itiraf ettiğimiz için bize inanmıyorsunuz..
Senin yerli basın dediğin satın alınmış. hatırla gezi olaylarını arkadaş haklı haksız doğru yanlış demiyorum ülkenin en büyük şehirlerinde polis halkla çatışıyor ya da halk polisle her ne skmse bi tane kanal vermez mi arkadaş bunu şaka mı?
Kanallar mahkeme değildir kanallar ve medya haber yapmak zorundadır. Sırf bu sebepten bile ilk başlayan gezi olaylarının doğru olduğunu savunabilirim. Sonradan çarptırıldı vs vs ama medya o tarihlerde susturuldu. yabancı basın senin başbakanından neden korksun bi de o var. ben korkuyor muyum bbc'den vs bana ne amk. cok da fifi.. çok lazımsa dunya meselesi falan kadar onemlıyse sokmazsın ülkene olur biter.

Herkes aynı düşüncede olacak diye bi şey yok tabiki de. Karşımdaki kişi benden farklı düşünüyor diye ben ona cahil demem , düşüncesine saygı duyarım.Bu halk bir kere yanlış yapar beş seçim döneminde üst üste yanlış seçim yapmaz. Daha iyisi olurda gelirse onu seçer.

iş nedeniyle muhattap olmam gerekli. saygı duyayım dedim ama çok ayrı bir boyuttalar. sır kapısını açmış, 5. boyuta geçmişler. dedimki bir kaza olmuş, 301 kişi ölmüş, bir yetkili oraya gitmiş, bu yetkilinin yardımcısı vatandaş tekmelemiş, yetkilinin kendisi vatandaş yumruklamış, yumruğu atarken de "ne kaçıyon lan israil d.lü" demiş dedim. önce montajdır dedi, sonra o vurdukları bilmemkimmiş, bilmem neciymiş dedi. haklı buldu yetkili abiyi her halükarda. en son ekledi ki ben o yetkili abiyi seviyorum. bunu diyen 40 yaşında bir adam. bu yetkili abi hakkında kadınların ne düşündüğünü varın siz düşünün. siyasetin temeli tartışmaktır. tartışma belli bir noktadan sonra dine dönünce bu arkadaş dedi ki dini karıştırma işin içine. dedim ki ben değil yetkili abi karıştırıyor, laiklik denen şey bunun için vardı, ilk bunu kaldırdı o yetkili sevgilin. dün oldu bu muhabbet. ben bu ülkeden umudumu kestim. 15 sene içinde rejim değişince, bu cahiller mağdur olacak ilk önce.

bu halk bizi 5 dönemdir seçmiş, bu halk en iyisini bilir,bu halk bilmem ne. kardeşim sorunda bu zaten bu halk dediğin şey sandığın kadar kutsal bir şey değil.

Türkiye'de ic anadoluda her hangibir koye gitsen ve turkiyenin baskenti neresi desen sorulan kisilerin yuzde ellisi ankara diyemez. Iste bu kisilerin secimlerinin acisini biz cekiyoruz. Demokrasi arastiran, bilen, sorgulayan, analiz eden toplumlar icin en iyi sistemken bizim gibi okumusunun bile "Basbakanimizi dis gücler cekemiyor" diyen toplumlar icin uygun degil malesef