Ben geçtiğimiz yaz acentesiz bir şekilde resmi başvuru sitesindeki evrakları tamamlayarak başvurdum ve onay aldım.
Bu cevabı sadece hesaptaki para sorusu için yanıtlıyorum; iki hafta kalmak için hesabımda 9 bin TL para gösterdim. Hesapta para görünmesi yeterli, nasıl yattığı önemli değil.

TLScontact aracılığı ile alabilirsiniz. Profilo AVM içerisinde yerleri.

Schengen'de daha belirgin olan noktalar, İngiltere vizesinde yok. Bende başvuru yaparken biraz kafa karışıklığı yaşamıştım.
Kısacası maddi durumunuzu kendilerine kanıtlamanızı istiyorlar. Ev, araba, banka hesap dökümleri, kira geliri vs ne varsa ekleyebilirsin listene.

dünyanın en zor vizesi ingiltere galiba. abdye de aldım. acentesiz başvurdum 1 koca dosya evrak verdim nerdeyse acenteyle daha kolay olur. detaylarla fazla uğraşmazsın.

vize başvurusunu hangi ülkeden yapacaksan o ülkeden yalandan bir otel ve uçak rezervasyonu yaptırıp vizeye başvuruyorsun. vize çıkınca rezervasyonları iptal edip Prag'dan otel-uçak bileti alırsın tekrar.

Girişte Çekya'nın sana ''vizeyi bizden almamışsın, neden buradan giriş yapıyorsun'' diyeceğini sanmam, dese de bir şey olmaz. Ancak ileride yapacağın vize başvurularında vize aldığın ve giriş yapmadığın ülkeden vize almak istediğinde bu bir eksi olabilir senin adına.

ben yaptim. problem olmadi. ama ufak da olsa riski var. 2 faktor var. ulke ile olan iliskilerimiz ve pasaport memurunun niyeti. avusturya da falan yaparsan cok riskli derdim. prag icin bilemedim.

ilk schengen ise sıkıntı çıkarabilirler. değilse;
girişte bir şey sorarlarsa, geçen hafta kongre vardı orada ama iptal oldu dersin.

İlk Schengen vizemi Çeklerden aldım, sorun yaşamadım hiç.

ön cam evet, dağılmaması için özel yapılır. yan camlar için aynı şey geçerli değil, güvenlik yüzünden. tabi ön cam kırılması durumunda dağılmıyor ama o kırılan parçalar kesemez diye bir şey yok :)

darbe yediği için
basınçtan dolayı
milletin neden kaşı dudağı patlıyorsa anı sebepten. yumruk atanın eli parçalanmıyor sonuçta

evet cam kirildigindada butun olarak duruyor ama yine de ince ince igne gibi cam kiriklari her yere dagiliyor. onlar batiyor vucuduna.

Darbe yüzünden, kesin bir maddenin kesmesi yüzünden değil. kesilmiyor, parçalanıyor.
O hızda düz beton duvara da çarpsan derin parçalanır.

çok teşekkürler !

bu işlerden çok anlamam ama bitcoin sürekli artışta olan bir olay. araştırmakta fayda var.

borcum 700 lira ama parayı elimde tutamıyorum bunu bile nasıl biriktirdim bilmiyorum.

bitcoin olayını bilmiyorum nedir neye yarar?

rm

bicoini bilmiyorum o yüzden bulaşmam zaten. faiz hesaplı değil dimi tasarruf hesapları?

reflü olabilir.reflüde acı su gelir ağzına.gastroentoloji bölümüne gitmen lazım.geciktirme
çünkü eğer reflüyse kansere çevirme ihtimali yüksek.yastığını yüksek yapıp yat.

reflü gibi. rennie çiğne birkaç tane, kefirin de yardımcı olduğunu söylemişti doktorum ama tadını beğenmediğimden denemedim. en kısa zamanda doktora git bence, gidene kadar da yastığını yüksek tut, erken akşam yemeği ye ve sigara, asitli içecek vs. içmemeye çalış. reflünün kansere çevirme olasılığı olmasına rağmen "yüksek" değil, panik olma.

senin olayı pek rennie ile kurtaracak gibi durmuyor. nexium tarzı bişey daha etkili olur ama önce doktora danış kesinlikle.

şöyle bir fotoğrafını daha buldum ancak naptıysam adını bulamadım. fotoğrafın çekildiği yer ve bitkinin perennial, çalı, ağaç gibi sınıflardan hangisine girdiğini söyleyebilirseniz daha iyi yardımcı olabilirim.

thumbs.dreamstime.com

bu paylaştığınız ile ilgili bir bilginiz var mı ? hangi tür oladuğuna dair.

hayır, bunu sizin gönderdiğiniz fotoğrafı referans alarak google'dan buldum. ancak cinsi, türü yazmıyor malesef. pazartesi gününe kadar bulamazsanız adını, bana söyleyin. hocalarıma sorarım. yardımcı olurlar.

aynı resim shutterstock'da var
Teneriffe'den olduğu yazılmış. ilgilendiğiniz için teşekkürler bu arada.

rica ederim. bu yolladığınız fotoğraf türkiye'ye aitse kitaplardan bakabilirim en azından. o nedenle sordum. başka yerleri bilemiyorum pek.

edit: buldum^^ yaprakları gece olduğu için büzülmüş. normalde öyle değil yani.

Caesalpinia gilliesii. afiyet olsun.

bu bir arkadaşın ödevi olduğu için hakkında hiç bilgi verilmemiş kendisine o yüzden söyleyemedim nerede çekildiğini vs :)

süpersin ya çok teşekkürler :)

Çekinme direk al.

sanmam ama maç 2-3 dakika geriden geliyor bilginize.

aldım gitti :)

bazen derbilerde sorun oluyor söyleyeyim, sürpriz olmasın.

Sorun yaşadınız mı izlerken? Genelerde takılmalar olduğu söyleniyor, bu yüzden almaktan vazgeçmiştim.

hayır derbide en ufak bir takılma bile olmadı.

Yazin gelen iki arkadasim icin su metni yazmistim, daha once de bu planla epey turist gezdirdim. Belki isine yarar:


You will need a guide and map for Istanbul to maximise your stay there. What I have in this email is some insiders' views which might be somehow missing from tourist guides.

You will probably stay longer but I have tried to organise two separate days by grouping together the places you might want to see, and then some little ideas. Here it is:

Day 1: The historical peninsula..: This is the heart of the city for tourists. The good thing is that within a very short distance, you can see/visit quite a few historical landmarks such as Topkapi Palace (Palace of the Ottoman Empirers), the Blue Mosque, Hagia Sophia, the Basilica Cistern and some others. If I were you, I would see all these on the same day so that you don't have to go back to the same place again. You would probably spend most of your time in Topkapi Palace as there are more things to see there compared to the others I listed above.

When you are in the Palace, make sure that you don't miss the room where they keep the Islamic Religious items. This is a very precious rooms for the Muslims as it houses to the things that belong to the prophet - you can see his beard hair, cardigan, and foot print among others. There is also constantly a member of religious teachings who reads the Quran in the room. If these items are not interesting for you, it is still important to go there because just next to this room, there is a balcony with one of the most beautiful views of the city.

If you get tired during the visit, follow the signs which leads to the restaurant. No, I won't advice you to eat there, it would be really expensive : ) Follow the signs leading to the restaurant because there is a very nice view of the city again right next to the restaurant. There are also benches, you can sit there, and enjoy the view while you are having a rest. Also, assuming that it will be a hot day while you are there, you can usually find a nice breeze there to cool down.

You won't miss the Blue Mosque and Hagia Sphia as they are enourmous constructions. But, you might miss the Basilica Cistern if you don't look closely because it is under the ground. It is somewhere very close to the main square between the Palace and the Blue Mosque and Hagia Sphia. Have a look at your guide and or make a online search to see what it is, but make sure you have some coins with you to throw into the water and make a wish - it is traditional.

At the corner of the Cistern, there is a street starting, which is called "Divan Yolu Caddesi". You can recognise this street because the tram goes through it. When you are hungry, walk along this street to find a place to eat. The cafes right next to the palace will be full and they are slightly expensive. If you are looking for a rather cheap and not so trouristy place to eat, try the street with the tramline. But don't sit at the restaurants right at the beginning of the street. Walk about 5-10 minutes, and you will find cheaper but still nice cafes or little restaurants.

If the historical peninsula is too much to see in one day for you, divide it into two and add the Grand Bazaar to the list of places to see within this group. It is a must see for a tourist too. And the good thing is, it is on the same street I have just mentioned, "Divan Yolu Caddesi". It is on the third tram stop from the palace but I usually walk this distance. It is up to you. Here you can find some traditional presents to take back with you if you are planning to do so.

Day 2: Modern Istanbul..: For the rather modern face of Istanbul, I would go to the Taksim Square to start my day. This square is the heart of the daily life in Istanbul, so with any kind of public transport, you can end there. When you are there, follow the crowd which would be walking down the Istiklal Street. This street is the most popular and most crowded street in Turkey. Depending on how busy it is, it would take me about 20 minutes to walk it from one end to other if I didn't stop for shops. This would give you an idea how long it is. On the side of the street, there are the shops of the big brands. There are various side streets where you can find small shops or cafes. When you are tired, have a drink in one of these cafes of the side streets.

There is a historical tram passing through the street, you can take that if you like, just for fun of course. Don't take it to see the street otherwise you would miss most of it.

While you are there, visit the Pera Museum. Somewhere through the middle of the street, you would need to take a right turn. Have a look at the map on the link as well as the days it is open. This is relatively new museum. The most important item is the "Mona Lisa of Turkey", that is to say, the most expensive and known paintings in Turkey; Kaplumbaga Terbiyecisi. You should see this painting. I love sitting in front of it and had a good look at it.

When you finish walking the Istiklal street, keep walking in the same direction, down the hilly road to see the Galata Tower. You need a ticket to climb up to the tower, but you will have such a nice view there.

If you still have energy for just another modern museum, go to the Istanbul Modern. This is my favourite museum in Istanbul. It is close to the Galata Tower, again I walk this distance but it might be too much under the sun, have a look at your map and decide. I don't think there is a convenient public transport but I might be wrong. The metro is new, it is done after I left, so have a look at the metro maps.

Little points which I think would be good idea:

If I were you, I would buy a IstanbulCard at the first chance. This card will enable you to pay for all public transport as you put money in it. The card costs 10 liras (about 4 euros) but it will save you a lot of hassle and money. More information about the card can be found here. Just note that it won't work on what we call "minibus", the little (usually) blue busses or vans. Other than that, I think it is safe to say that it will work in any kind of public transport in Istanbul. Another note, with one card you can pay for as many people as you like, so no need to buy two separate cards if you are visiting Istanbul with someone.

The Turkish people commonly call two group of professionals as "mother fuckers". These are doctors and taxi drivers. I hope you won't need to see a doctor during your stay in Istanbul. But taxi drivers are more likely professionals for the tourists to meet. We hate taxi drivers because they try to trick their customers every time (the usual tricks include taking a longer route than needed, leaving the taximeter off on purpose and asking a much higher fee than the taximeter would show for the same distance, trying to charge for luggage etc) and because they are rude to the customers. Taxidrivers are like kings in their taxis. They do anything they want to the customer and unfortunately there is nobody to stop them. If the customer is a foreigner like yourself, it is almost guaranteed that the taxi drivers will try to take as much money as they can from you. So, my advice is to avoid taxis as well as doctors in Turkey (doctors' story is a long one too but to cut it short: they are extremely rude to the patients and they usually do not understand the problem and prescribe wrong medicines).

When you are there, Istanbul will be hot. There will be a lot of people in the streets selling water. I never buy water from street sellers but always walk into a shop (they are called BAKKAL or MARKET) to buy one. The bottles from bakkals are colder and cleaner and most importantly cheaper. Sometimes it is harder to see these little bakkals but they all have ice cream stalls in front of them, so watching for these stalls you can recognise a bakkal from far away.

If you feel a bit hungry any time while you are on the streets, just look for a simit stall or shop. Simit is a kind of bread with sesame seeds. It is very traditional and very common to have one when you are a bit hungry but when you don't want to sit in a restaurant and eat. They are delicious and very cheap. It is traditional to buy them from street sellers but recently they are concept shops opening everywhere in Istanbul. In a Simit shop you can find more varieties if you would like to sit and eat a cheap but tasty snack. If you sit in a shop, make sure you order tea to drink while eating simit because they go very well together.

Visit the Istanbul Toy Museum. It is created by a famous poet. It is fun.

At least once, take one of the ferries crossing the bosphorus. If you do so, make sure you sit at the balcony, which is at the sides on the ground level. Put your feet up to the fences like a true Turk. Enjoy the view, smell, and the cooling wind. I think Besiktas-Kadikoy (or of course Kadikoy-Besiktas) Ferry has the best views. Also right next to the Eminonu Pier, where the Eminonu-Kadikoy ferries depart, has one of my favourite vies of the bosphorus.

Kadikoy is the nicest town to be in the Asian side. I have grown up by walking in the streets of this town, I love being there, just walking even if without an aim. Thought there is nothing much touristic in Kadikoy like there is nothing much touristic in the Asian side of the city. Still, it is worth going there if you have time. If you do go to Kadikoy, make sure you walk towards Moda by the sea, have some turkish tea and simit at one of the cafes by the sea again, and watch the sunset.

çok teşekkürler gerçekten yardımcı olur bu. konaklama konusunda bir tavsiyeniz olur mu acaba ?

değil, burası MECİDİYEKÖY-VİYADÜK durağı

bildiğimce böyle bir durak yok, hangi otobüs geçiyor oradan?

ben de hiç bilmiyorum ama iett'nin sitesindeki haritadan baktım şu metronun olduğu yerin karşısındaki sanırım. yani gönderdiğin resimdeki ışıklardan karşıya geçeceksin (ortaklar caddesi'nin hemen karşısı), orada anlamsız bir boş alan var hani, işte oradaki durak olsa gerek.

48
GÖKTÜRK - MECİDİYEKÖY hattının
MECİDİYEKÖY-MEZARLIK durağı kalkış

bu otobüse binecem.
2. durak TAŞITLAR olarak gözüküyor

@philus evet o köprü altındaki boşluk olabilir sanırım

Mecidiyeköy metrobüs'ün tam karşısı. Var öyle bi durak (:

tv'de de yayınlanıyor, oradan çok daha fazla kazanıyordur telifi düşünürsek.

onun dışında profesyonel olarak performans ta yapıyor diye biliyorum.

böyle amatör gibi göründüğüne bakma bizim milyarlık dizilerden daha profesyonel bu adam. iyi kazanıyordur ayda 15k falan

sponsorlukları var o top gösterileri filan... video gösteriminden çok daha fazlası oralardan gelmiştir.

adamin topla yaptigi gosterilerin her yerinde hayvanlar gibi nike reklami var. kramponlar, forma, top vs. total 90 serisinin youtubedaki reklam yuzu nerdeyse adam.

Youtube, hem izleme sayısına, hem de varsa reklam gösterim ve tıklama sayısına para ödüyor.

Gangnam Style, 1 milyar izlemeyle Youtube'dan 2 milyona yakın para kazanmıştı. Bu bilgi işe yarayabilir.

youtube'da, 1 milyon üstü izlenmede 20 bin kişi başına 1000 dolar ödüyorlar diye hatırlıyorum.

bildiğim kadarıyla youtube ile partner olduktan sonra 1 milyon izlenme başına 3.300 dolar ödüyor.

James Franklin "Jamie" Hyneman en.wikipedia.org

He earned a degree in Russian linguistics from Indiana University.

Adam Whitney Savage en.wikipedia.org

He attended New York University's Tisch School of the Arts for acting for six months before dropping out.

--

Yani ikisinin de akademik olarak aslında pek ilgileri yok. Ben sıkı bir mythbusters izleyicisi olarak, ikisini de gayet iyi buluyorum. Sanki Jamie teoride biraz daha ağır basıyor ve daha pratik zekâlı gibi.

Baya sağlam mühendislik işleri sergilediklerini ben düşünmüyorum, yani öyle ahım şahım olan anlayamadığım hiçbir konu olmadı. Hatta birçok kez yöntemlerini eleştirdim ve haklı çıktım. Ben elektronik mühendisiyim.

türkiye'de kaç tane gerçek mühendis var da burada soruyorsun

Bunlardan biri Holywood filmleri için özel efektler falan yapıyormuş.Belgeselin girişinde söylüyordu.Ayrıca normal insanlara çok güzel şekilde anlatabildikleri için olayın detayını mühendislik bilgilerine pek gerek duymuyorlar sanki

çoğu zaman konu üzerinde araştırma yapıyor ve bazen (ciddi konularda) danışmanlık alıyorlar. özellikle patlayıcı konularında hiç bir zaman kendileri tek başlarına yapmadı diye düşünüyorum.

diğerleri tırt dediğin aralarında asıl mühendislik eğitimi almış ve o konuda uzman olan kişi grant.

aga modeller işte. para kazanıyorlar.

Dunyayi ele gecirmek.

para kazandıklarını sanmıyorum ben. bi belgesel gibi bişeylerini izlemiştim, dünya kız bunların seçmelerine katılıyodu felan. bi kamp gibi bişeyleri oluyoudu, kızlar seçildikleri zaman kendileri ceplerinden ödüyodu paraları. öyle bişeler hatırlıyorum.

iste bunlar hep seks

olay dövmeli olmalarında. koca koca renk renk dövmeli ve seksiysen suicide girl olabiliyorsun falan filan.

bildiğim ve okuduğum kadarıyla sadece bi kaçı düzgün para kazanabiliyo ama geri kalanlarına fazla bişey düşmüyor. modellerle yaptıkları kontratlarda baya kısıtlayıcıymış. sırf zevk için yapan varmıdır bilmiyorum ama ünlü bir site sonuçta ordan modellik için yeni fırsatlar çıkıyodur heralde.

olay tamamen dövme'de bitmiyor aralarında hiç dövmesi, piercing'i falan olmayanlarda var. tarz meselesi biraz. ayrıca site tabi bi anlamda soft-porn olduğu için pozlar o şekilde olma durumunda. yoksa kim niye üye olsun.

yonja, netlog, siberalem gibi sitelere üye olan kızlardan bir farkı yok

daha çok metal sayılır ama beğenirsin belki
www.youtube.com

Lacuna Coil'den birkac tane dinleyebilirsin. Kadin vokal sevenlerin sevecegini dusundugum bir grup.
www.youtube.com

blondie geldi ilk aklıma

www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com
bu aralar bu ikisine hastayım

www.youtube.com

warpaint grup olarak

film 3d olduğundan öyle gözüküyor. vlc kullanmadığım için onda nasıl bilmiyorum ama üst üste bindirebilirsin görüntüleri. ya da hiç uğraşma normalini indir.

hayda burda bile kaçış yok 3d'den valla gına geldi. ben normalini indireyim en iyisi. teşekkürler.

kmplayer ile normal seyredebilirsin. son sürümde var

dün sabah 7'de uyuduğum için uyuyamıyorum şu an. grafik tabletle bişeler çiziyorum.

Akşam eve gelince uyudım şimdi de uykum gelmiyor kitap okuyorum.

Akşam 8'de kalktım, uyku 0. Boş boş dolanıyorum evde. Bir şey değil yarın erken kalkmak lazım. Nasıl olacak bilmiyorum.

kendi doğum günü pastama mum dikip üflüyorum.sonra tekrar yakıyorum.

uyku düzenim bozuk, genelde sabaha karşı uyuyorum.

(bkz: final haftası)

ev değişikliğinden uyuyamıyorum. en boş beleş şeyle nasıl vakit geçiririm diye düşünüp, eşli batak oyunu indirdim bilgisayara onu oynuyorum.

eheh ben de kitap okuyorum ara ara da bulasik yikiyorum hicbir sebep yokken sabahlamaya karar verip bi suru kahve ictim

Uyku tutmuyor. Galiba şu anda belamı arıyorum.

1 saat önce uyandım yarın akşama kadar da uyuyamayacağımı bildiğimden, film falan izliyorum.

Beni de deli sikti. Ciddiyim. Üstünden kaç saat geçti ama hala uyuyamadım.

Uyku düzenim bozuldu. Geçen gece uyumadım erken yatıp tekrar düzene gireyim diye ama bu gece yine kaldım mal gibi. Hatunla aramız bozuldu, bilgisayarı kıskanmaya başladı kadın. Müzdaribim.

yalnızlık dert yaptı bide tırstım biraz gün doğmasını bekliyorum

uyku düzenim bozuldu, normalde şimdi yatmam gerekiyor ama sabah 9'da sınavım var, çalışamıyorum da gerçi ama du bakalım nolacak.

person of interest izliyorum, siz de izleyin çok güzel dizi. eheh. kıyıda kenarda kalmış güzel şarkıları bulup seyirciye sunan dizilerden. house gibi yani.

non-steam game olarak library'e ekleyebilirsin istersen eğer sormak istediğin buysa.. tam anlayamamış olabilirim sormak istediğini.

O şekilde değil de "Steam'de ürün etkinleştir" seçeneğiyle eklemek istiyorum oyunu. Yani Steam üzerinden DLC indirme, başarı rozetleri gibi şeyleri kullanmak istiyorum. "Steam dışı oyun ekle" seçeneğini kullanınca bunlar yapılamıyor.

steam ile iletişime geç oyunu satın aldığını kanıtlayınca hallediyolar. nasıl kanıtlayacağını söylerler zaten. bak verdiğin sayfada sağ tarafta contact support var ordan yazabilirsin.

adamların sadece sakallarının fazlası gitti bizde burda oo adamlar sürünüyo krizden diye kendimizi kandırıyoruz.

basın ve iktidar bunlarla halkı uyutmaya devam ediyor, büyük bir kesimde buna dünden razı zaten. bizim halimiz süper onlarda kriz var zannediyoruz.

en.wikipedia.org

işsiz sayısı çok fazladır, hayat pahalılığı vardır.

gördüğünden geri kalmak, görmediğine biraz biraz sahip olmaktan daha kötü hissettirir insanları.

iptal mi?
biz aldık az önce lidıl sezardan.
muhit:ataşehir

çoğu yer karlı havalarda siparis getirmiyor.. eger elinde telefon numarasi varsa yakindaki bi yerlerin onlari dene bence..

itü'de bile kar tatili yapildiysa uzun bi sure duzelmez derim ben..

şu an gayrettepe için 33 restoran servise açık.
yemeksepeti komple bir iptal yapmaz zaten.

meyve yi. kurumeyve yi. kuruyemişlerden yi, ceviz fındık badem oh. tahin-pekmez yi. abartmadan. accık tadımlık şeklinde. güzel tatlılardan yi mesela kabak tatlısı. yine abartmadan fıstık ezmesi de yiyebilirsin. abartmadan derken kastım bir çorba kaşığı bile değil. bunlarla yatıştırabilirsen ne ala :) alttaki öneriyi de çok dikkate al.

öncelikle evde o tarz tatlılar bulundurmamakla başla bence

hurma, tatlı yeme isteğini kesiyor. denendi.

açken sakın alışverişe, markete gitme. gidersen o reyonlardan geçme, geçeresen sakın o tarz şeylerden alma. evde olmazsa yemeyeceksin.

canın illa tatlı istiyorsa kuru meyve ye, taze meyve ye. yalnız incir, üzüm ve muz yenmiyor galiba diyetlerde.

illa yiyecem dersen yarım porsiyon sütlü tatlı ye. muhallebi gibi. onu da ayda yılda bir ve hazır olanlardan değil, ev yapımı olanlardan. böylece şekerini kendin ayarlayabilirisn. sütlaçta pirinç olduğu için bence yeme. kabak tatlısının da tam zamanı. hatta karadeniz de kabakları tatlı gibi değil, üstüne hiç bişey koymadan direkt fırına (kuzineye) koyuyorlar. eğer yeteri kadar tatlı olan bi kabak bulursan o bile yetebilir sana.

ha dersen illa ki bişey yiycem, kellogsun barları vardı, kayısılı- çikolatlı hiç değilse onlardan ye.

ya evdekilere ne kadar tatlı varsa attırdım. ama 2 gündür bir yerlerden bir şekilde buluyorum. mesela dün yarım kalmış bir bisküvi keşfettim. ondan önceki gün de bozdolabının alakasız bir notkasında gofret gördüm.

engelleyemiyorum kendimi harbiden kafayı yiyeceğim uyumadan önce kendimi zincirleyeceğim bu işin sonunda.

bir kere neden tavuk, kırmızı et, balık ve sakatat tercih et.
yağlar da çok faydalı taş devri diyetini incele.
tatlı yerine de ceviz, badem, kabak çekirdeği ye bunlar hem faydalı hem de tot tutar.

1 parça bitter çikolata yiyebilirsin emin ol yeticek, bi de akşam değil de öğle saatlerinde yersen daha iyi olur. ben de diyet yaparken o şekilde gidermiştim tatlı ihtiyacımı 1 tane bitter çikolata alıyodum bir ay yetiyodu=)ama hakim ol kendine bi oturuşta hepsini yeme.

nutella yap.
Şöyle ki, kavrulmuş bir avuç fındığı blender'da çek, 2 muzu ezip ekleyip yine çek, sonra azıcık sulandırılmış bir küçük paket kakaoyu da ekleyip iyice karıştır. İstediğin zaman ekmek üzeri ya da kaşıkla tüket.

edit: ilk başta sıvımsı görünse de buzdolabında kendini toplayacaktır.

onceki senelerde de buna benzer olaylar olmustu. hep bu tur kuralarin ayarlandigi, rating bilmem ne ile ilgili ayar cekildigi aslinda gercekte bir kura olmadigini soylenegeliyor.

cok da sasirtici bir seymis gibi gelmiyor bu tur iddialar bana. neticede milyar dolarlarin dondugu bir sektorden bahsediyoruz.

photoshop bence.
ben hiç sanmıyorum böyle ayarlama vs. yapacaklarını.
ayarlama yapsalardı, real ile man u yu eşleştirmezlerdi.

tahmin edecek bir şey yok tesadüf, zaten bazı durumlarda takımların sınırlı sayıda eşleşebileceği takımlar oluyor. iki eşleşme şansa tutsa sonra bir iki tanesi ülkedaş takım veya aynı gruptan çıktığı takımla eşleşemez kuralından dolayı kurasız eşleşse gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten. dikkat ettiysen milan geldiğinde doğrudan barca'yı verdiler mesela.

@benaslindayohum

photoshop olmadığından eminim, kura çekilmeden önce paylaştılar ve kura sırasında tek tek sırayla tuttu. yani kura sırasında o görüntü elimizdeydi zaten.

fotoşop değil. dün ve kuradan 2 saat önce de paylaşılan foto var twitter hesabında. ocanal'ın dediğin gibi sınırlı sayıda seçilim bu türden bir olasılığı doğurmuş olabilir.

fotoşop deil, kuralardan önce bakıp yorumladıydık biz bunu.

ayrica (bkz: #31386096)

elbette sans faktoru de olabilir ama ayni sirayla aynen cikmasi? ehh.

gectigimiz senelerde yine benzer sekilde forumlarin birisinde paylasilan tablo vardi. gerci orasi daha komplo teorisi kokuyordu ama...

forumlardaki tartismalara cok girmemek gerek. neticede tum olasiliklari farkli yerlere yazip sonrasinda aha bildim demek de mumkun.

@entrapmen

aynı sırayla çıkmamış ki,

www.uefa.com

fenerliyim ama fanatik değilimdir
5 saat önce twitterda birisi şunu yazdı
"Günaydın.Bugün kura çekimi var. Ve Aysalın ortağı İNFANTİNO bugün sıcak topla GS ye schalke yi çekecek..Görüp izleyelim.. "

hani tesadüf olabilir, salladı tuttu olabilir ama ilginç gerçekten.

Aynı ülke takımları gibi bir kısıt olmasa toplam 7! = 7x6x5x4x3x2x1 = 5040 olası kura sonucu oluyor. Şimdi hesaplayamayacağım ama, ekstra kriterleri de koysalar nereden baksan 1000 farklı olası kura vardır diye tahmin ediyorum. Bu 1000 olasılığın içinden dün çekilenin gelmesini tesadüf olarak yorumlamak bence fazla iyimser bir yaklaşım.

UEFA gerizekalı mı ki milletin eline koz versin böyle bir şey yaparak? Yapılıyorsa bile böyle olmaz merak etmeyin, Türkiye Futbol Federasyonu gibi önce Biletix'ten süper final fikstürünü yayınlayıp sonra apar topar geri çektirmezler.
Tesadüf ama inanılmaz bir tesadüf değil.

kafayı yemekle ne alakası var? depresyon bir hastalık, tedavisini alıyor olmak da ayıp değil. başka hastalık için ilac alan adamdan farkı yok. niye saklasın?

Depresyon biraz da insanın kendisiyle alakalı değil midir? haklı olabilirsin ama beni sormak istediğim daha farklı bir soru. Sana haksızsın demiyorum sakın yanlış anlama.

yaygınlaşınca normalleşti.

insanın kendisiyle ilgili olan moral bozukluğu, bunalım gibi duygu durumları. depresyon ise beyin kimyasallarıyla ilgili bir durum.

e ona bakarsan eskiden psikologlara deli doktoru deniyordu. bu tarz şeyleri aşmamız güzel ama ben depresyondayım, ilaç kullanıyorum şeklinde hava atmaya çalışan gereksiz insanlarda yok değil.

mide rahatsızlığı da sonuçta kendinle alakalı ,beslenmene dikkat etmezsen midende sorun olabilir vs.

Birçok hastalık yaşam stilin sonucu ortaya çıkar , depresyon da öyle

Depresyondakiler.

depresyon insanın kendisiyle alakalı değil, tamamen biyolojik bir şey ve insanlar bu yüzden ilaç tedavisi görüyorlar. saklanacak bir şey değil. ama antidepresanların ihtiyacı olmayan insanlara da yazıldığını ve bu insanların bazılarının antidepresan kullanmayı 'cool' bir şey saydığını ve bu yüzden reklamını yaptığını düşünmüyor değilim.

Anti-Depresan denilen hapları bizim ülkemizde şeker, bonibon, m&m niyetine tüketiyorlar. Doktorlar da tükettiriyor.

Amerikalı iki tane profesör psikiyatrist ile tanışıp muhabbet etme fırsatı bulduğumda bizdeki durumu duyunca dehşete düşmüşlerdi. "İlaçla tedavi önereceğim tek durum var o da hastanın intihar eğilimi varsa o zaman antidepresan verebiliriz" demişti.

İlaç firmalarının çalışmaları neticesinde bizde "ay ne var canım herkeşler kullanıyo artık" diyerek normalleştirildi. Yemişim lan antidepresanı.

antidepresan kullananların rahatça söyleyebilmeleri lazım, ama asıl rahatça söyleyenler genelde alakasız, tikky tipler.

ankara'daysak "gunaydin"... arjantin caddesi..

hurarsiv.hurriyet.com.tr

Nusret'in methini duydum.

Kadıköy Happy moons'ta da var.

nusr-etsteakhouse.com
www.gunaydinkasap.com

hapoy moons,my chef tarzı güzel yerlerde yiyebilirsin

kıyametse herkese kıyamet. bu açıdan yaklaş

farz et gerçek ve gerçekten dünya yok olacak. ne bok yapabilirsin? hiçbir şey. çok rahatlamak istiyorsan şirince'ye git. milletin gittiği gibi. onun dışında yapabileceğin HİÇBİR ŞEY yok. rahatlamanı sağlayacak bir şey yapamazsın yani.

ergenlik dönemi normaldir.

şirincedeki turizmciler zeki adammış, bütün dünya orayı konuşuyo herkes ordan geceliği binlerce dolardan rezervasyon yaptırdı.

adamlar parayı kırdı.

21 aralıkta ise bi bok olmayacak tırsmayın.

islamiyete inanıyorsan büyük alametler gerçekleşmedi henüz. inanmıyorsan kendi fikrim öyle "pat" diye olacak bisey değil belki de olaylar zincirinin baslaması olacaktır. zamanla olacaktır yani. hiç dert etmeyin.

Çocukken annemin gençliğinden kalma kitaplarını bulmuştum bi sandıkta. Orda bi kitap dikkatimi çekmişti: "Halley kuyruklu yıldızı... Dünyanın sonu mu geliyor?" tarzında. Tercüman gazetesi mi ne vermiş. Gördüğü her kitabı çat diye açıp okumaya başlayan biri olduğum için bu salak kitabı ben okudum ve hatırladığım kadarıyla şimdiki bu 21 aralık'ın aynısı o yıllar (baktım, 1986'ymış) insanlar dünyanın sonu gelecek diye korkmuş. E noldu, vızt diye geldi geçti bu mal halley. Ondan sonra bize kalan bisküvisini yemek oldu.

Ben o günden itibaren bu halkı korkutma çabalarına hep bir para tuzağı olarak ve daha da beteri, din alternatifi bir korkuyla kontrol altına alma projesi olarak baktım. Hiçbir zaman da böyle şeylere inanmadım. Yok ömer çelakıl 2006'da kıyamet demiş, yok 2012, yok 2023, 2071, yok güneş tutulması, yok manyetik alanın değişmesi, yok domuz gribi, yok at hapşuruğu... hiçbiri bende zerre etki yapmadı. Mutluyum, huzurluyum.

Sana da tavsiyem takma. Bir bok olmayacak. Olmadıktan sonra "takvimi yanlış okumuşuz, meğer 2018'deymiş!!!!!" gibi bir şey diyeceklerine her türlü de iddiaya giriyorum. O olmazsa mutlaka dünyanın yakınından geçecek bir yıldız, bir göktaşı, bir kıl, tüy bulunur ve o korku yaratılır.

Enayi paralarını yiyor şirince işte. Ohh, ak süt gibi helal o para. Yiyin amk.

Sen de korkma.

korkacak birşey yok koçum gideceksek acımayacak. hatırlamayacaksın bile. neyden korkuyorsun.

www.nasa.gov

korkacak bir şey yok. ölümden en çok korkmamızın sebebi arkamızda bıraktıklarımız ve hayatın güzel olması.

kıyamet olursa tüm insanlar ölecek, arkamızda kimse kalmayacak, yaşanacak güzel bir hayat olmayacak, o sebepten korkmanın manası yok. en fazla bir an canınız acır.

bol bol iç eğer gerçek değilse zaten 22sinde anca kendine gelirsin ne olduğunu bile hatırlamazsın. diğer türlü de fark etmeden ölürsün. win-win derler ya he öyle işte. her türlü kâr.

@milan baros

en güzel önerilerden biri :)

haber geldi bişey olmayacakmış, dont worry be happy

ya bi de tüm nüfusun %95'i ölse, sadece sen ve kalan %5 hayatta kalsanız, onların da çoğunluğu zombi olsa?... (bkz: buyur burdan yak)

@reso aga

o daha kötüymüş :))

şimdi biraz da olsa rahatlamışsındır? .)

annem 2 kutu mum almış ben yırttım. şimdi onlar düşünsün.

t24.com.tr
21 Aralık 1,2,3 ü okuyabilirsiniz.

Bol bol su iç ve turunçgillerden tüket. Yatmadan önce de tylol hot içersen birşeyciğin kalmaz.

bi de şöyle düşün bütün tanıdıkların öldü sen yaşıyosun. bi anlamı kalır mı?

Evet. Korkmaya devam ediyo musun?

kötü

iyi.

not: futbolla alakam yok. fatih bence kötü bir isim.

kötü

oğlundan neden nefret ediyorsun? terim koyma lütfen. efe güzel.

terim efe kulağa hoş geliyor bence. fatih kötü ama evet.

my sweat olarak anlaşılmasın? ıyk

teri çağrıştırıyo bence de kötü.

mutlaka 2 ismi olsun ama terim olmasın.efenin yanına başka isim seç.

şimdi düşündüm de... terim denince benim terim (vücut salgısı) gibi algılayanlar mutlaka çıkar. çocuk hayat boyu kıvranır durur. siktir et hacı.

kötü, terim özel isim olmaya müsait değil bence. çocukla dalga geçebilirler ileride üzülür. hakan koy, metin koy bir sürü galataray ile özdeşleşmiş isim var.

bora efe de çok güzel olur :)

zaten sonuna efe/ege sıkıştırılmasa şaşardım. öehh diyorum artık. terim de kötü bu arada.

şahsen göbek ismini hiç sevmem, benimde var hayatta kullanmam.
terim ise kötü bir seçim bence, bu kadar fanatik olmaya gerek yok.

kötü.

bi robert, bi bruce sevdigimiz isimlerdir hep.

Kötü. Dalga konusu da olur, küfür ne yer. Terim her insanın sevebileceği bir isim değil çünkü. Şoray Uzun'un adı da Türkan Şoray'dan geliyor, annesi çocuğu kız olmayınca öyle koymuş. Ama bana sempatik geliyor çünkü Türkan Şoray'ı sevmeyen kabul etmeyen kimse yoktur ki bu ülkede.

umut koyun bence. her türlü gideri var bu ismin.

kimse beğenmedi arkadaş. tugay koyuyorum terim yerine.

çok kötü. yazık değil mi çocuğunuz bütün ömür bir furbol adamının ismini taşıyacak :(

futbolu seveceği, galatasarayı ya da fatih terim'i seveceği ne belli? ayrıca sevse bile istemez belki onun ismini.

ayrıca ne kadar yaratıcılıktan uzak. çocuğunuza koya koya antrenör ismi mi koyacaksınız. yazık çocuğa.

bak o olur. hatta on numara olur.

terim mana olarak da saçma.

kaygısızlar'daki "eleman"ı hatırlattı :(

güzel la koy bence. sıkıntılı bir isim değil, belki ilkokulda "terledim terimi siler misin euhueh" esprileri yaparlar o kadar.

adamsın.

Aslan koy

İzmirli koy adını. Bi' boka benzesin.

kafayı mı yedin güzel kardeşim?

oldu olacak kale direği koy çocuğun adını.

bırakın bu fanatiklik ayaklarını ya.

çocuğun benim gibi futbol sevmeyen biri olursa ömrü billah küfür yersin.

imparator koy.

okul da dönecek muhabet gözümün önüne geldi. terim seni çok si...m kafiyeli bence. :D

berbat

"Terim kokuyor ehuehue" esprisi de var karşısına çıkabilecek.

bence daha değişik isimler olmalı..

şampiyon koy.
Edit: Gol oldu? oda iyi

degaj koy degaj. ya da ne bileyim, eboue. terimden daha iyi bunlar

bülent yada kewell koy abi olmadı veya selçuk.

aykut koy .p

homeland

ben fringe ile ciddi dusunuyorum, cok ovduler.

Mentalist olabilir.
Edit : Fringe iyidir.

my name is earl.

american horror story +1500 filan

o derece güzel bi dizi. özelikle ikinci sezonu enfes.

(bkz: person of interest)

sağlam diziymiş, yeni başladım ben de. her bölümde çok güzel şarkılar çalınıyor, hangi şarkılar olduğunu araştır bence daha sonra da dinlersin.

arrow

Ben shamelessı izlememiştim ona başladım bu arada gayet güzel tavsiye ederim

karşındaki adam türk değil, ondan olabilir. gerçi yunanlarla çok huyumuz benzer ama...

haksızsınız, ilişkinizin ömrü de kısa. gelecek günler için bol şans.

Arkadaşının yakınlığına göre "vefat" oldukça sarsıcı olabilir."arkdaşımın babası vefat etti,zor bir gündü" demesi herşeyi yeterince netleştiriyor bence..
Alttan almak lazım, pek üstüne gidilecek bir durum yok ortada bana göre..

kızlara bunu anlatmak imkansız gibi ama olmuyor işte bazen. erkek beyni multitaskinge çok uygun değil. eğer o gün önemli bir şey yada uğraş varsa eller boş olsa bile beyin dolu oluyor, atması 30 sn sürecek bir mesaj bile atılamıyor. benim tavsiyem sadece tamam de o arayana kadar da arama. o zaten kafası boşalınca beni aramıştı bu kız der ve arar. rahatsız olunacak bir durum yok.

türkish kebab de kaç hemen.

Dostum kız, sevgilin seni aldatıyor

uzun mesafeli ilişkiler adamı paranoyak eder benden söylemesi

haklısın, en azından müsait değilim diyebilirdi. ama dememiş yani abartmaya gerek var mı? onu merak ettiğini uygun bir dille anlatırsan bir dahakine habersiz bırakmaz. belki de bırakır. can çıkar huy çıkmaz. çok takma.

ya vefat etmiş arkadaşının babası zor bir günmüş sana arada teli açıp o an herkes ağlarken zırlarken hayatım babası ölmüş arkadaşın merak etme mi diyecek? böyle durumlarda haklı değil kimse evet açıklama bekliyosun ama haklı değilsin yani nelerle boğuşuyor bilemezsin orda hem daha 16 gün olmuş bunun milletle ülkeyle alakası yok öncelikle alakası var o an da sen değilmişsin önceliği. haklısın diyemicem. ha kafasına göre şunu yapsa evet haklısın.

hiç ölü evinde bulundun mu bunu yazarken ? Arkadaşımın ananesi vefat etmişti lisedeyken. Sabah erkenden toplandık ilk okula gittik sınavlar falan vardı müdüre durumu izah ettik beş dk oradan camiye oradan mezarlığa oradan da arkadaşın evine gitmiştik. o süre zarfında saate bile bakamadığımı hatırlıyorum telefonda. karşındaki insan bi yakınını kaybetmiş ağlarken su bile içemiyorsun.

sevgiliyi buldun. artık kategorize ediyosun. bravo.

tabi ki hayal olarak kalacak bu hele ki voleybol ile ilgili insanlar tanimiyosan.

31e devam.

sürekli maçkara git önlerden bilet maç çıkışı muhabbet etmeye çalış.

beşiktaş bayanlar voleybol takımı manager'ını tanıyorum :)

voleybolcu kız arkadaşım oldu.

forum falan bulmaya çalış. voleybol ile ilgilenenler, amatör bu spor ile uğraşanlar. asdasjhd:d

milletin ne derdi varrrr, senin ne derdin var.

voleybol maçlarında top toplayıcı ol.

tahtadan yapıcaksan marangoslara takıl. metalden yapcaksan cnc ve tornacı ortamı iyidir. eger modelleme yapcaksan grafikerler var 3ds max ciortamı şenlikli olur.

voleybol takımında bi tarafı kalkık olmayan kızlar 1 i 2 yi geçmez onların da hepsi kapılmıştır muhtemelen. diğer kesim ise eğlenceye düşkün antremanlardan sonra takılmayı sever. eğlenceliysen ve de para konusunda fazla sıkıntı yoksa şansın olabilir. hafta içi antremanlarını takip et, çıkışları filan kovala diyim bn sana :D

genelleme yapmak doğru değildir ama spor geçmişim olduğu için, kulübün voleybol takımındaki kızları da tanıdığım için söyleyebilirim ki çoğu taş gibi vücutları olmasına rağmen kafalarına şöyle parmağının ucuyla vursan içeride eko yapacağı için vücut güzellikleri en büyük özgüven kaynakları ve bu yüzden saçma sapan bir g.t kalkıklıkları var, eğer 1. veya 2. lig seviyesinden bahsediyorsan. ben olsam uzak dururdum, o kadar voleybolcu tanıdım, arkadaş olup iki muhabbet edecek 3-4 tanesi sadece, var sen düşün. erkeğim bu arada, cinsiyeti belirtelim.

ha aklıma geldi de git masör sevgili yap en iyisi o :)

yoruma açık.

real - lakers
barca - boston
bence

zengin takimlari soruyorsun galiba. knicks, mavericks, lakers diyebilirim. kadro acisindan diyorsan lakers ve heat kadrosu outstanding diyim. ama nba'de futboldaki gibi dominasyon olmuyor genelde.

en çok şampiyon olan ve en çok final oynayan 2 takım açık ara farkla boston ve lakers. diğer takımlar dönem dönem parlasalarda çok kalıcı olamadılar (örnek : 90-98 arası chicago bullls, 03-07 arası san antonia spurs vs.) tabi lakers ve boston'ın da sürekli iniş çıkışları oluyor.

nba'de city gibi parayı veren düdüğü çalar durumları olmaz çünkü her takımın bütçesi kurallarla kısıtlanmıştır. her takımın bütçesi hemen hemen eşittir. birkaç istisna vardır ama onlar da dengeyi bozamayacak çok ufak rakamlardır.

bir de nba'e yeni girecek gençleri takımlar öyle kafasına göre alamaz. bu gençler bi organizasyonla seçilirler ve ligin en kötü takımı 1. sıradan seçer. yani en kötü takım en iyi adamı seçer. dolayısıyla dengeler sürekli değişir.

Draft olayı NBA için bir nimettir. Diğer kısıtlamalar da var tabii.

Dolayısıyla chicago bulls diplerde oynadığı bir sezon sonrasında michael jordan ilen şampiyon olabilir. Öyle alıp yıllarca şampiyonluğu paylaşmış takımlar yok.

mekan kaliteli olursa döner ekmek bile satar. bakın altını çiziyorum yemek kaliteli değil mekan kaliteli olacak.

sadece benden ve benim içli köfte seven arkadaşlarımdan bile kazanabilir :)

ama fiyatlara da bağlı tabii. bence olur ya, neden olmasın? yok çünkü sadece içli köfte üzerine çalışan bir yer.

ayrıca islergucler de çok doğru söylemiş.

zengin bir muhitte açacaksa, mekanı allayıp pullarsa satar kesin. zengin züppeler ve zengin bekar kokoşlar ve conconlar gelip durur oraya bi bok varmış gibi

Elindeki sermayesi iyiyse, her masraf hariç en az yarısını reklama, tanıtıma ayırabilecekse, lezzeti de yerinde olacaksa satar.
smoothcriminal'ın dediği de doğru zengin bir muhitte açacak madem, öyle bildiğimiz "entep işi şark sofrası" tadında olmasın mümkünse, görünümü daha modern, daha sade, minimal döşenmiş vs olsun.
Sonra gelsin "Kızaaam şurda bi içli köfteci açılmış var yaaa, yıkılıyoo"lar, gelsin paralar...
Lokasyonunu iyi belirlerse, ticarete az biraz kafası basarsa tutar.
Hayırlı uğurlu olsun şimdiden.

teşekkürler arkadaşlar,söylediklerinizi kendisine ileteceğim.açarsa sizleri de ağırlarız : )

zengin mühitte satar mı bilmem fakat, insanlarımız genelde yeni açılan bilinmeyen bir yerden yemek alışverişi yapmaz... Kebapçıdan sipariş verir... "Moruk bak bu işte çok para var" tarzı hayal kurmalar genelde hüsran ile biter... Ama yinede siz bana bakmayın... Adam belki süper iş yapacak :D Açarsa çağırın...

bizim ülkede para zengingen kazanılır o yüzden tutarsa neden olmasın.

1-çiğ köftecilerin yüzde 90ı içli köfte satar.
2-içli köfte tadımlıktır, ana yemek olacak kadar doyurucu ve ucuz değildir.
3-dekorasyon falan bence önemsiz, hiçkimse gel içli köfte yemeye gidelim demez, en fazla eve sipariş olur.
4-bunların hepsi benim fikrimdir.

satacak bir konsept yaratırsa her şey satar.
işin püf noktası tüketiciyi almaya teşvik edecek yeni bir fikir bulmak.

yemekleri güzel olan kahveci yapsın reklamını da iyi yapsın çalışan insanların gözdesi olur.

illa ev yemekleri satacam diyorsa eve servis olayını iyi bir şekilde kotarıp yine reklamını (apartmanlara ilan falan koymak, yemeksepetine promosyon vermek vs.) iyi yaparsa tutbilir bittabi.

satar bence. Ama mekan ve dedikoduları önemli.

eğlence yerlerine yakınsa bence içki sonsrası millet yardırabilir.

Elektriğin birden gitmesi gibi beklenmeyen durumlar anakart arızaları oluşturur ama yakar mı o konuda kesin konuşamam.

sobaya at ya da 220 v gerilimi direkt anakarta ver. ama elektrik tesisatına zarar verebilirsin haberin olsun.

bios güncellemesi yaparken fişi çek.

çakmakla, kibritle.

çalışırken üzerine su dök veya overclock yaparken yakabilirsin

yakıp ne geçecek eline ? ben çalışmaz hale getirmeni sağlayabilirim.

anakart yakmak diye bir durum yok
tabi ateşle yakmak haricinde
o anakart yakma hikayeleri eskidi biraz

Garantiye yollıycam da bahanem olsun istiyorum.

anakartı yakmak garanti kapsamına girmez bence

çalışırken kısadevre yaptırabilirsin ama üzerindeki anakart, işlemci hdd vs de zarar görebilir

bence overclock yapıp fan hızını %10 yap benchmark testine al üstünü battaniye ile falan ört fan çıkışlarını kapat şöyle sabaha kadar çalışsın ısıdan yanar heralde

stone sour'un son albümünü çok övüyorlar. Dinledim,beğendim ama öyle abartılacak bir güzelliği yokmuş meğersem.

saturnus 6 yıl aradan sonra albüm yaptı,mutluyum.

wintersun

parkway drive - atlas

efsane albüm.

The Agonist - Prisoners
Wintersun - Time I
Dying Fetus - Reign Supreme
Six Feet Under - Undead

Yakında yeni Suffocation albümü çıkacak, sabırsızlıkla beklemekteyim.

sanırım gelecek bölümlerle ilgili, hani kaçıyo ya sanki birilerinden

büyük ihtimalle 5. sezon son bölümdeki sahne yüzünden.

flashfoward işte. imaj değişik, kimlik değişik. yaptığı ortaya çıkmış, kaçmış ama biriyle hesaplaşmak için dönmüş. kan akacak o kesin. bir de şimdiye kadar izlediğimiz normalde 5. sezonun ilk yarısı.

ne yazık ki bu ülkede böyle bir iş yapıp tek harcanan insan kendisi değil. çoğu teknik açıdan çok iyi enstrüman çalan kişiler ders verme yolunu seçiyor. düşündüğümüzde de bir yerden sonra maddi olarak fena bir getirisi olmuyor. ancak ne kadar sevimli bir iş bilemiyorum tabi. onun dışında saçma sapan organizasyonlarda grubuyla yine saçma sapan şeyler çalarak gayet iyi para kazanabilir. ama yine sevimsiz bir iş. bunların dışında birşey yapmak için iyi bir çevreye ihtiyaç var. bazı kişilerin albümü için stüdyoya girip çalmak, iyi bir maddi imkan sunabilir. ama dediğim gibi bunun için çevresinin geniş olması gerekiyor. çevresi yoksa da, çevre edinmeye çalışmalı, hadi o da olmadı, bu yeteneğini başkalarının da bilmesini kesinlikle sağlamalı.

Ders versin hafız en temiz para bende de bi kuzen var adam yıllarca ders vericem abi napayım nolcak dedi parayı kırdı yandan da konserlere devam etti.. İmaj ve tarz kaygısı yaratmadı kendine, şimdi albümde çalıyo falan konserler iyi gidiyo. Bence olay tarz seçmekte. Bu eleman normalde opeth dinler çalar ama konserlerinde nilüfer çaldığını falan bilirim.. para buralarda malesef... Hfız abiye selamlar

ilk olarak bu ülkede müzikten para kazanmak istiyor ise kendine bir tür-tarz sınırlaması koymamalı. ideallerimin peşinden gidecem, portnoy olacam derse işi zor. önerebileceğim şeyler şunlar ; haftalık program yapan bar gruplarından birine girebilir, herhangi bir popçunun türkücünün bateristi olabilir, albüm kayıtlarında çalan kiralık müzisyenlerden olabilir. bizim ülkedeki şarkıcılar eğer çok oturmuş bir sistemi yok ise genelde albüm kaydına girdiği zaman dışarıdan müzisyen kiralar. televizyon programlarındaki gruplardan birine girebilir vs. ilk olarak aklıma bunlar geldi. üstteki arkadaşın dediği gibi özel ders olaylarıda bir gelir kapısı olabilir.

own3d veya twitch gibi sitelerden yayın yapıyorlar, bu sayede para kazanıyorlar. tabi önemli olan izleyici sayısı. popüler olanları aynı zamanda youtube kanallarındanda para kazanıyorlar.

bir kaç saat oynayarak kazanmıyor onlar.

çeşitli yöntemler var para kazanmak için oyun oynayarak. bunlar; başkası adına karakter kasmak, oyun içi item&altın satmak gibi şeyler. bunlarla para kazanmak zor, sonunda çinli farmer mafyasıyla uğraşırsın =)

bir de profesyonel oyuncu olmak var. onda da, kendine bir sponsor ve hardcore&competetive oyun oynayacak grup buluyorsun. ödüllü yarışması olan oyunlara kasıyorsun. mesela league of legends turnuvalarına falan kasıyorsun. 10bin-15bin arasında ödülü alıyorsun 1. olursan.

başka bi yöntem de streamer falan olmak. ondan çok büyük para kazanamazsın. onda da sen oyun oynuyorsun, oyun oynamanı internette yayınlıyorsun. eğer yeterli izleyiciye ulaşırsan, (200+ ), bir oyun&internet vs firmasına gidip sponsorluk istiyorsun, onların reklamlarını vs yapıyorsun. ayrıca seni izleyenlerden bağış istiyorsun.

başka türlü oyundan para kazanan görmedim.

Auction house tarzı yer barındıran oyunlarda item'ları gerçek dünyada para karşılığı satmak mümkün. Düzenli olarak oynanırsa bu tür bir gelir elde edilebilir.

Benim bir tek oyundan para kazandığım oyun Knight online'dır. Oda eskiden piyasası vardı şimdi ölmüş durumda.

ben de ona çok takıldım, hadi aragorn bıraktırdı, hiç mi yurtsever yok oracıkta sokmadı bıçağı?

spoiler

hatırlarsan yüzüğü çalmaya çalışacağı kabak gibi belli olan gollum'u da öldürmediler ve filmin/kitabın sonunda yüzüğün atılmasını o sağladı

aynı şekilde burda da suçlu olduğu bilinen kişi direkt olarak katledilmiyor ki daha insancıl hava verilsin.

spoiler

gollum en azından yüzükle mutlu öldü.

kitapta da öyle. ayrıca theoden o hareketi anlık öfkeyle yapıyor. daha sonra grima orthanc'ın tepesindeyken eskiden bir rohan savaşçısıydın geri dön diye çağırmışlığı da var.
not: kitapta shire da ölüyor. filmde ise orthancta legolas tarafından oklanarak.

frodo denen ibişin sürekli zavallı sam'i dışlamasını napacaz. hobbit olmuş ama adam olamamış.

mantık gandalfın frodoya gollum u öldürmemesi gerektiğini söylediği durumla aynı. "sonunda kimin iyi kimin kötü olacağını bilemezsiniz."
nitekim filmde sarumanı bıçaklayarak bizimkilerin başından bir belayı kaldırmış oluyor. kitapta da aynı mıydı hatırlayamadım şimdi bak :/

psikiyatra gitsin, sosyal fobisi ve obsesif kompulsif bozukluk(gu) olabilir.
benim okul oncesi, cocukluk, ilkokul, lise ve universitemin ilk yillarini anlatmissiniz resmen.
universitenin ikinci yarısından sonra, internetin de gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla 4 metrekarelik odamda tek başıma otururken durumu araştırdım, anlamlandırıp ismini koyamadıgım bu durumun bir ismi ve cismi oldugunu ogrendim ve yardım aldım ve çözdum olayı...

şimdi aştım bunları artık... bir psikiyatr ve/veya psikolog şart.

kitaptan cok gorsel ornekler saglaman daha yararli olur bence. cok klise olacak ama su an aklima gelen; steve jobs'in meshur sunumlari var ya. konusmasi, durusu falan gayet profesyonel. o olabilir.

hah bak aklima geldi. cem yilmaz'in stand up vidyolari var yutub'da. 2008 mi 2006 mi ne dvdsi cikmisti hani. orada cem yilmaz'in tonlamasi, hareketleri falan 2000'deki gosterisine kiyasla cok cok daha iyi. hem ayni kisi oldugu icin arada farki cok net olarak gormek mumkun. birincisinde miymiy anlatirken ikincisinde tonlamasi ve durusu o kadar iyi ki, dinletiyor kendini mesela. ondan konuyu acip gosterebilirsin...

belki durumun farkında olması daha iyi olur diye düşünüyorum. hani ortada bir sorun varsa ve elemanda dediğiniz gibi zekiyse problemi kabullenip, değişme yolunda adımlar atmak isteyebilir. ama bunu kendi içinde kabul etmemişse veya o kısmı görmek istemiyorsa sizin çabalarınız karşılıksız kalabilir.
tabi psikolog değilim ama görüşlerim bu yönde şahsen.
hatta bir psikoloğu görmesi çok daha iyi olabilir eğer iyi ilişki kurabileceği birini bulabilirse.

underground hayatı bir görmeli, bir dövüş sporu öğrenmeye başlayarak adım atabilir merdiven altı salonlar bu iş için idealdir. şaka yapmıyorum çok şey değişecek hayatında. hem dövüşmeyi öğrendiği için kendine güveni artacak hem de ordaki abileri elemanları görüp olayların nasıl döndüğünü farkedecek. salonun hocası efendi adamı ezdirmez zaten sahip çıkarlar, korkmayın bir şey olmaz. adamın yırtılmaya ihtiyacı var.

her insanın 'düzeltilmesi' gerekmiyor. faşist olmayın. herkes olduğu gibi lazım ve öyle güzel. utangaç insanlar sorunlu değildir. kişilik manipüle etmeyi amaçlarken önce mesela çeşitli incelenmiş kişilik tiplerini araştırabilirsiniz içedönük, dışadönük gibi. hatta ted.com da introvert bir ablanın çok şahane bir konuşması var bahsettiğiniz tipteki insanlara nasıl yaklaşmak gerektiği ile ilgili. söğüt çam olmaya çalışıyo mu? bırakın allaşkına diyesim geldi bu cevabımda benim. mikemmel olmayıversin insanları özel kılan hafif girintileri olsun beyav çeşitlilik olsun. kimi de çekingen utangaç olsun, sonra herkes kültür mantarı gibi birbirini ezip üste çıkmaya çalışan tipler haline geliyor, birbirine benzemeye çalışıyor. uzattım. kafasını, ufkunu açmak istiyorum desen neyse. bu halini görmek için uzun bekledik demişsin ne kadar güzel işte böylece kendinizi özel hissettiniz, size açıldı, güvendi. zort diye ilk günden açılıp saçılsaydı böyle özel olmayacaktı ama di mi ama yav. o sizden böyle bişi talep etti mi? sorunum var abi yardım et dedi mi? cevabı hayırsa o zaman bunun adı işgüzarlık oluyür.

taksi ile. başka bir alternatif yok. taksi 6 lira falan tutuyor zaten.

yürünür. bulvarın neresinden yürüyeceğine bağlı ama en az 15 dk sürer heralde.

10 dk sürer

new girl

the office

2 Broke Girls?

The Office +1

community , efsanedir benim gozumde. ama absurd komedi sevmem demissin. yine de bir sans tani derim.

not: bi de bazi gondermelerine kafa yorulabilir. bir nevi arrested development kafasinda. bi de belki bazi parcalari idrak edebilmek icin hafif genel kultur , amerikan kulturu bilgisi , populer kultur bilgisi gerekebilir.

two and a half man ?
loserlıkta george costanza ve alan harper rahat kapışırlar :)

two and a half men

Chuck

2 broke girls +1

bir de raising hope. loserlıktan ölmek üzere insanlar var şahane.

it crowd

black books izle mutlaka tam anlattıgın gibi

Black Books demeye gelmiştim ki denmiş bile. +1

black books'u garantilemek için benden de +1 :) kesinlikle izlenmesi gereken bi dizi bence

www.youtube.com bu sahneyi mi diyorsun

hayır, robson'a daldığı sahne değil. benim dediğimde koğuşların olduğu yerde meydanları var ya, alt katta ortalık yerde bir anda öfkelenmişti sanırım. gözler ona çevrilmişti falan.

sahneyi hatırladım çok net ama bölümü hatırlamıyorum. bakayım biraz bulursam söylerim

oh be buldum :) sezon 3 bölüm 7 bendeki video'da 55:30 da başlıyor.

açıkçası ben lotr serisini en az 5 kere izlemişimdir, tekrar aynı seviyede bir film serisi daha geliyo diye seviniyorum.

sözlükte lotr izlemeyen insana bu benim minvalinde entry giren herkesin ağzına sıçıldığına göre:

tabu işte, bi bok yok holywood ne bulsa pompalıyor, film yok ki piyasada, biraz para lazım adamlara demek ki.

gene şimdi de kitap geyiği de başlar yok önce şunu okumak lazım yok efendim silmarillion yok sonra eşeğin sikini de yalamak lazım vs.

kitabı gayet başarılıdır ayrıca.
bütün dünyada çok fazla seveni var o yüzden ilgide aynı ölçüde o kadar büyük.

zevk meselesi. herkes fantastik edebiyattan hoşlanacak diye bir kaide yok.
ben de yıllardır wow oynuyorum, hastasıyım ama lore(hikayesi diyeyim)ile zerre alakadar değilim ve hiç te merak etmiyorum. ben oyunun sistemine bağımlıyım.
keza lotr two towers da sinema da uyumuşluğum var.

lotr dışında fantastik edebiyat eseri bilmeyen (lotr'u da sadece filmlerden bilen) kişilerin bok yemesi o. ben filmlerden önce kitaplarını okumuş ve tolkien ve onun diyarının aşığı biri olarak konuşuyorum. filmleri de nefis tabi, ama defalarca izlemesine rağmen insanlar sadece o anki durumu izliyorlar. bu insanların %5 kadarı filmden önce orta dünyayı bilip onun kitaplarını okumuş insanlardı. bunlardan biri olarak konuşuyorum ve bunu hep vurgulayacağım evet, o %5lik kısıma sadece %5 gibi bir kitle eklendi, filmden sonra bu evreni gerçekten öğrenip "the silmarillion, hurin'in çocukları, hobbit, lotr 1-2-3" kitaplarını özellikle okuyup bunu benimseyen. yani bu kitlenin %90'ı bu filmi, hayatlarında ilk kez gerçek bir fantastik-kurgu yapım gördüler diye hayran kaldı. ve o kişiler çoğunlukta. çoğunluk her zaman yanılır. bundan dolayı aldırış etmeyin, o %90'lık kısımdan pek de farklı değilsiniz. bu evreni bilen kişiler, özellikle de filmlerini bu kadar büyütmezler. lotr'un 3 cildinden 3 film çıktı ve hobbit, bu 3 ciltten 1 tanesi kalınlığında. umarım sıçmadan çekerler diye ümit ediyorum ben. kitaplardaki evreni arıyorum. o %90lık kesime ne versen yiyecek. sauron gibi bir uşağı en büyük kötü sanacak falan. size tavsiyem; bir gün bu evrene gerçekten bir giriş yapmak istiyorsanız, the silmarillion okuyarak başlayın. lotr dediğimiz olayların geçtiği zaman, sadece ufak bir zaman dilimi. asıl olay, kainatın yaradılışından başlıyor the silmarillion'da. bu filmi izleyen %90lık kesim sorgulamaz, elfler nereden gelmiş, cüceler nasıl yaratılmış, bu sauron'un olayı ne, gandalf ne ayak falan diye. siktir git diyenler, bu %90lık kesim içerisindeler, siz gönlünüzü ferah tutun.

@sizofren hayaller

+1 oh be.

thinkgeek'de satılıyor, her seferinde de gözüm takılıyor. harika ya.

fena diil, guzel. kaca?

bu tarz isininca renk, sekil degistiren cok kupa var.

çinden alınabiliyor. 15 dolar. alsam mı diye düşünüyorum. beyazı da olsa çift olur süper olur :D

yav o teknolojiyi yapmışın pil midir yani. başkalısını al:)

güzelmiş

ben beğenmedim

kesinlikle mac. arayuz kullanim tasima falan filan hepsi rahat. xx

öncekine duyuruna dayanarak mac diyorum. oyun falan oynamıyormuşsun hem.

kullanım amacınız ne? grafik tasarımla uğraşıyorum o yüzden mac alırdım ben. zaten hali hazırda da mac kullanıyorum.

Ya işte merak ettim o duyurudan sonra insanlar neden mac ya da pc alır para sorunu olmadan düşünürsek gibi bi soru geldi aklıma. Kullanım amacım günlük kullanım yoksa grafik tasarım falan değil. Yani bu mac alanların hepsi grafik tasarım mı yapıyor olay nedir aslında sorunun özü.

grafik tasarım, video editing işleri yaptığım için mac kullanıyorum.
anneme babama da bilgisayar olarak mac aldım, düşürmezsen ve çok şanssız değilsen sıkıntı çıkarmıyor, kullanımı kolay, estetik, hızlı. 4 bin lira seni etkilemeyecekse al.

mac os için ve kullanım kolaylığından dolayı mac.

Mac almanın grafik tasarım ile hiç bir ilgisi yok. Grafik tasarım bugün doğrudan ve tamamen bilgisayar üzerinde yapılan bir işe dönüştüğünden dolayı grafikerler sorunsuz bir işletim sistemi arayışından dolayı Mac'lere yöneliyorlar. Haliyle ev kullanıcısı için de Mac'ler hem gayet stabil, hem de gayet sade ve kullanışlıdırlar.

Ancak Windows'tan geçecekseniz eğer, doğal bir geçiş süreci yaşayacak ve zorlanacaksınız. Zira detaylardan başlayıp bazı temel işlevlere kadar farklılıklar mevcuttur iki işletim sistemi arasında.

Mac Os da sorunsuz bir işletim sistemi değildir muhakkak ki. O da yavaşlar, o da sorun çıkartır, ona yazılmış programlar da kilitlenir....vb. Ancak Windows sürümlerine oranla Mac Os'da sistem kilitlenmeleri (Mavi ekran) çok çok nadirdir, genellikle (kullanıcı kaynaklı olmayan) dosya ve iş kaybı çok fazla yaşanmaz ve Windows'a göre daha akılcı/akıcı bir şekilde çalışır. Bunun yanında, özellikle Türkiye'de, genellikle küçük yaşlardan beri Windows kullanıldığından Mac Os açıldığında ilk tepki "Bunu neden buraya koymuşlar", "neden böyle saçma bir şekilde bu işlevi yapmışlar" gibi sözler ile olur, ancak alıştıkça da Windows'un aslında pek çok açıdan daha çok işlem ile aynı işlevi uyguladığı farkedilir. Ve elbette bunlar da kişisel şeylerdir ve bir kesim için de Windows Mac Os'tan kolaydır.

Örneğin Windows kullanarak para kazanan bir kişi, Mac Os başına oturduğunda zorlanır, alışmayı reddeder. Çünkü Windows ve onun getirdiği alışkanlıklar ile işini yapmaktadır. Örneğin Windows bazlı program yazan bir kişiye asla "Mac Os güzeldir" dedirtilemez, zira bu kişi için Mac Os'un yöntemleri saçma gelecektir.

Son olarak da Mac Os işletim sistemi, -sabit- donanım ile birlikte yazıldığından dolayı sorun çıkartma ihtimali düşüktür ve bu aynı nedenden dolayı da sorun çıkartma, çökme, takılma eğilimi Windows'a göre düşüktür. Ayrıca, yine hem aynı nedenden dolayı, hem de çalışma prensibinden dolayı, üzerine yazılan uygulamaların da sorun çıkartma oranı oldukça düşüktür, çünkü programların çeşitlenmesi gereken çok fazla değişken yoktur. Windows da bu noktada sorunlu olmaktaysa da, Windows 7 ve sonrasında 8 ile birlikte şu sıralar stabil bir izlenim yaratmaktadır. Haliyle de Mac Os'tan daha "berbat" denebilecek durumda değildir.

Netice olarak, işletim sistemi kenara bırakıldığında zaten Mac de x86 Pc'ler de hemen hemen aynı donanımlar üzerinde çalıştıklarından karar verilecek nokta işletim sistemidir. Ek olarak da tasarım ve tasarımsal işlevsellik bakımından göz önüne alınmalıdırlar, ki bu noktada da yekpare alüminyum formda üretilmiş Macbook Pro'lar diğer laptoplardan öne çıkıyor bana göre. Ek olarak bir de Trackpad mucizesi var elbette.

Sözün özü, bana göre (Türkiye için) paranız yetiyorsa Mac alın (canınız sıkılırsa Windows da kurarsınız, sanal makine ile de çalıştırırsınız işinizi aksatmadan; yetmiyorsa da güçlü bir Pc alın. Ancak bugün örneğin bir ultrabook ile Macbook Pro'nun fiyat bakımından çok da farklı olmadıklarını da göz önünde bulundurmak lazım elbette.

Az uzun bir yazı oldu :)

ikisinide kullanan biri olarak şöyle öneride bulunabilirim ;
iş için mac (grafik, video, müzik vs.)
geri kalan herşey için pc.

bildiğiniz gibi mac'ler çok pahalı oluyor o yüzden iş için değilse kesinlikle pc alın derim. yani 4000 tl'ye alacağınız mac'e göre çok çok daha iyi özellikleri olan bir pc alabilirsiniz.

tabi ben bunu birazda kendime göre söylüyorum oyun oynayan biri olduğum için ve masaüstü bilgisayardan hiçbir zaman vazgeçmeyecek biri olarak.

Ozellikle mac kullanmam gereken bir isim olmadigi surece hayatta o parayi o alete vermem. Bir de 4 bin lira para verip oyun oynayamayacaksam o aleti atarim asagi. Kisacasi eger stabil olarak ev ortaminda kullabacaksan, tasiman gerekmeyecekse kesinlikle masaustu pc, laptop lazimsa mac i dusunebilirsin.

Hayır tabii ki. Kargoyu açtığın gibi bak, kırıksa aynen iade et.

gayet güzel paketleme yapıyorlar bence ama kargoda ne olacağı belli olmaz. kontrol ederseniniz kapıda.

kapıdan iade edilebiliyor mu? sonuçta kargo şirketi d&r'dan bağımsız.

Edilebiliyor.

Üç tane albüm birden almıştım. Biri yerine kitap gönderdiler(sonra albümü de gönderdiler) ama kırık çıkık yoktu. Sürat ya da Aras ile gönderiyolar hatırlayamadım.

Ben Yurtiçi gibi iğrenç bir kargoyla taş plak bile gönderdim, bir şey olmadı. CDlere bir şey olması çok mümkün değil.

Paketlemeleri güzel oluyor ama direk imzalama kâğıdı. Aç koliyi adamın önünde, en ufak bir kıllanma durumun varsa almıyorum de iade et. İmza da atma.

dancer in the dark izle gitsin. ha bence ağlama ama neyse.

şarkı da dinleyebilirsin.

saturnus- i long
god is an astranout- all is violent all is bright
explosions in the sky-your hand in mine
uaral'dan herhangi bir şarkı.

ve ve ve

no clear mind-dream is destiny

seven pounds ağlatabilir

hotaru no haka +1

canım kardeşim(ağlama garantili) izle ağlamazsan eğer bir de midnight cowboy'u dene.al bu da bonus :) www.youtube.com

hayvan seviyorsanız www.imdb.com
henüz izleyip ağlamayana rastlamadım (hayvan sevenlerden)

burda gönül işleri bölümünü oku bol bol gayet hüzünlü olaylar dönüyor

illa film olmazsa neşet ertaş'ın klasiklerini diz listeye. kesin çözüm.

maslak'tan minibüs ile zincirlikuyuya gidip ordan metrobüs'e binebilirsiniz.

cem yilmaz genelde 23:40 23:45 gibi bitiriyor gosteriyi. metroya yetiscez diyen cikintilar oluo salonda. metroyla m.koy + metrobus de olabilir. o saatte dolmuslar cok seyrek gecer. birde cikisa gelen korsan sari dolmuslar oluyo. bostanci, kadikoy vs goturuolar

taksiclerin cem yılmaza dediği gibi "abi sen onları 12ye kadar beklet çıkışta bize bırak"

kesin emin değilim ama sanırım amerikada yine mercury ile devam edecek.
abd dışında taurasi ile rusya'ya gidecekler diye haber çıkmıştı ama bi yerle anlaşmadı henüz.
sakatlığı hala tam olarak geçmedi heralde.

kasia skowronska, gamova gibi gidişine en çok üzüldüğüm sporcudur :/

duyuru başlığı tarihe gömdüğüm acılarımı gün yüzüne çıkarttı. yıl 2011. yer yer bulutlu, yer yer güneşli bir nisan ayı. barcelona, sociedad deplasmanında. yurt dışı bahis sitesinde oynuyorum o zamanlar. arka arkaya 4 sağlam kupon tutturarak kariyer rekoru kırıyorum. barcelona/madrid/porto takımları oynadıkları maçta 1.5 üstü gol atar şeklinde kupon yapmışım. içim içime sığmıyor. serde kumarbazlık var tabii. bir an önce maçlar başlasın da bilgisayara kitleneyim diye bütün gün heyecandan yerimde duramıyorum. maçlar başlıyor. ekrana kitleniyorum. ve sonuç: videa.hu

soruya cevap: takımları epey öncesinden takip etmiyorsan, performanslarından, yönetim durumlarından falan haberdar değilsen bulaşma. barça'ya çok güveniyordum ama basın açıklamalarını falan takip etmediğimden yedek ağırlıklı kadroyla çıkacağını kaçırmışım. sonra götüme kaçtı işte.

edit: bu arada ben de 400 lira basmıştım, bahsetmeyi unutmuşum.

hep "bir çılgınlık edip" diye baslar,

hep "yaa, sorma, ettik bi salaklik iste" diye biter...

bundan 6-7 yıl önce 11 maçlık efsane bi kupon yapmıştım. 3-4 koyup 900 falan alacaktım, tam sayıları hatırlamıyorum şimdi. 10 maç tuttu. son maç barca-betis maçıydı. barça namalup gidiyor, betis lig sonuncusu. gitti o maç yenildi barça. maçıda internet kafeden takip ediyodum valla bütün monitörleri yere atıp kırasım geldi.

ne kadar banko olursa olsun, ne kadar iyi takip edersen et, biraz şans olmayınca olmuyor yani.

sanmıyorum. google haberler'de baktım bir iki tane dandik haber siteleri dışında böyle bir bilgi yada yetkili açıklama görmedim.

yalan p.tesi ve salıya gelmiyor ki. pazartesi tatil salı iş var. c.tesi, pazar, p.tesi. 3 gün.

adamlar kurban bayramını birleştirmiyolar, kutlaması zaten günah olan yılbaşı tatilini mi birleştirecekler? keşke yapsalar da şu lafımı ben yesem ama olmaz kardeş, heveslenme.

@zenigt

1 ocak, sali gunune denk geliyor, sali tatil.

@nawres. walla öylemiş ben 31.pazar sanıyordum. eee o zaman p.tesimi çalışıyoruz. salı tatil. hay a.q daha kötü oldu ya. hafta sonu ile birleşseydi.

@nawres sırf para için yapar bunlar, 4 gün tatilde epey bi insan gider sağa sola..

normalde p.tesi yılın son günü iş olur salı yılın ilk günü tatil olur. bazı sitelerde öyle haberler geçti ama güvenilir sitelerde geçmedi.

olum salı tatildir ya 4 gün işte. Gerçi tayyyeap içilmesin işe gidilsin diye salıyı siler amk

daha önce yılbaşı tatilinin uzatıldığını veya haftasonuyla arasında 1 gün var diye birleştirildiğini görmedim, duymadım. normal şartlar altında sadece salı günü tatil olur.

pazartesi çalışıyoruz
salı tatil
çarşamba perşembe cuma çalışıyoruz
4 gün bunun neresinde?

Karşılarında Gs'ye verdiğim şanslar;

Barcelona,Dortmund,Bayern Münih (%1) onu da sırf top yuvarlaktır diye veriyorum.

Juventus (%10)

Psg (%20)

Malaga (%30)

Schalke (%40)

not:Fenerbahçeliyim.Objektif olmaya çalıştım.

ne olacağı belli olmaz tabi ama bence bu takımlar arasından gs anca malaga ve schalke'yi eleyebilir diye düşünüyorum. PSG'yi biraz fazla küçümsemişsin bence. Son 2 senedir gerçekten büyük bir yatırım yaptılar ve geleceğin yıldızlarını topladılar bir nevi yani tek tehlike ibrahimoviç değil. umarım yanılırız ama kim geilrse gelsin işi çok zor gs'ın.

PSG bu sezon ligde 15 maçın 8'inde galip gelemedi. 5 maçta berabere kalırken Nice, Saint Etienne ve Rennes'e yenildi. Zlatan Ibrahimovic'in olmadığı maçta zorlandı.Dinamo Kiev ve Dinamo Zagreb'in olduğu kolay Cl grubunda zaten rakip olabilecek bir tek takım Porto vardı. Onlara da deplasmanda 1-0 yenildiler.

Malaga içinse maçlarını izledim. Avrupa maçlarına lig maçlarından çok farklı bir motivasyonla çıkıyorlar. Finalleri zorlayabilirler.

üst turda son 2 maçını hiçbir iddiası olmayan takımlarla yapamayacağı için kimin gelmesi önemli değil.

kesinlikle malaga

Eğer Alman takımlarından biri gelirse ki inşallah onlardan biri gelir deplasman sorunumuz ortadan kalkar. En büyük destekçimiz gurbetçiler olur.

Malaga veya Schalke diyorum. PSG çıksa İbraya özel önlem diyorsunuz da kimle özel önlem alacaksınız? Danny' i, Eboue' yi, Melo'yu sırtına alır gider İbra. Kaldı ki PSG sadece İbra'dan ibaret de değil. Çok zor olur.