Ekşi Duyuru

elinizde toplu para varsa halledin gitsin bence.

Olur bence de

stresine değmez. yapıştır gitsin. para varken borç kapatmak dünyanın en mantıklı işidir

yurtdışındaysanız ne gerek var diyesim geldi. milyar dolarlık borçları var insanların

i.pinimg.com

kyk borcunda ödeme sistemi nasıl çalışıyor bilmiyorum, tek seferde üç taksit ödenebiliyor mu veya örneğin bir taksit 400 liraysa misal 950 lira ödenip iki taksit silinerek diğer bir taksit 250 liraya düşürülebiliyor mu vs. seçenekler nasıl bilmiyorum ama ben ne birden abanırdım ne de her ay öderdim. evet türk lirası kuş oldu, muhtemelen yolda bulduğun parayla bile kyk borcunu kapatırsın ama sonuçta pandemi zamanı, boşuna kyk kredisi için çok para vermeye gerek yok.

ben mümkünse üç aylık periyotlar halinde öderdim veya euro karşılığına göre dört (misal düz hesap 200 euroya denk gelecekse vs.) olabilir.

"ne gerek var ödeme boşver" düşüncesine de katılmıyorum açıkçası, hayat bu ne olacağı hiç belli olmuyor. hazır imkan varken, ödemek hiç koymayacakken kurtulmak bence mantıklı. ahlaki olarak sorumluluk hissetmeyen ve "devlet benden çaldığını bana geri verdi" diyen insanları da anlıyorum ama bizim hislerimizin devlet nezdinde bir anlamı yok açıkçası, yarın bi gün türkiye'ye dönülür bi maddi kayıp yaşanır vs. durduk yere sorun yaşanmasın. avrupa'da yaşayan adam zaten sakız parası ödeyerek kapatır borcunu. kafa rahat olur.

@shadowmoon yok öderim ya. Açıkçası üç kuruş para için vergi dairesi olaylarına düşürmem kendimi. Ki o parayı da çok güzel yedim zamaninda hiç de zorluklar altinda falan alip harcamadim yani, altimda araba gezdim. Bana kredi verilmesi normal ha ama resmen burs almasi gereken kisilere kredi verildi zamaninda onlara üzülüyorum.

@der meister, hayat normal. Iyi diyordum ama yatırım arastirma isine girince benim yaşımda ne paralar kazananlar gördüm, ben de senin dedigini dedim vallaha, çok göreceli gibi :)

3-4 ay ödeme olayı da olabilir tabi, yani normalde ben ülkeyi terk ettigimde euro/tl 4 liraydi, o dönem 80-90 euro diyorduk, su an 40 euroya düştü. Açıkçası su siralar euro düşüyor diye dedim biraz da ama uzun dönemde o günlere donulmeyecegini de biliyorum ki gun gelip euro/tl 1 bile olsa ailem öder o zamanda...

avcilikla alakali hicbir sey almayin. spor adi altinda yapilan avcilik, zevkine hayvan oldurmek caniliktir. bir de odul
vermis gibi olmayin.

saat veya gomlek alabilirsiniz. sik bir cuzdan da olabilir. satranc takimi da olabilir.

guzel bir fener alin. sevecektir ;)

genel personal finance prensipleri uzerinden konusursak, ki senin genel olarak izledigin metodoloji de bunlara uyuyor, ev almak icin para biriktiriyorsan bunu hic kaybetmeyecek sekilde degerlendirilmelisin (i.e. %1 faiz veren savings account).

ote yandan gencsen risk alabilirsin. ve mesela 3 sene icinde ev almak gibi bir zorunlulugun yoksa da gene biraz daha risk alabilirsin. yani 3 yerine 6 sene icinde ev almak buyuk bir sikinti mi? degilse risk ve odul ihtimalleri daha yuksek olan fonlara veya hisselere yatirabilirsin. s&p500, nasfaq100 endekslerini track eden fonlar var mesela. bunlarin tabi yukseleceginin veya hepten cakilmayacaginin garantisi yok ama gene uzun vadede getirisi iyi olabilir.

ben olsam parami iki yaklasim arasinda bolerdim sanirim.

mudurune de sor tabii.

yatirim tavsiyesi degildir lol.

@hot potato hocam; evi birak Fransa'da kalip kalmayacagimiz bile yüzde 100 belli degil aslinda. Şirkete mobil olduğumu söyledim, bana iki sene sonra İsviçre'ye git deseler giderim.
Yasimiz genc, ben 28 esim 26 yasinda. O yüzden ev almak zorunlulugu yok da 4-5 sene sonra cocuk düşünüyoruz, aklimizda da cocuk olmadan önce/sonra ev almis olmak var.

Yani benim aklimda en kötü su var; acil para kismini normal savings accounta koyup (max iki aylik maas), geri kalanın yüzde 70-80 miktarini daha garanti olan euro fonda koyup geri kalan parayı da fonlar ve burada scpi denilen bir olay var (kısacası bu sirketin olay ofis, bina, is yeri vs almak ve sen de bunlardan hisse aliyorsun. Kısacası binaya yatirim yapmak gibi ama bunu yoneten fonlar var iste) onlara yatirmak.
Bu sekilde yüzde 80 garantiyken yüzde 20 ile risk aliriz cok az bile olsa (1.64 yerine 2.5 getirse yeter ki daha riskli fonlarin getirisi buralarda).
Aylık da 300 euronun yarisini garanti fon, yarısının yarisini hisse diğer yarisini bu scpi olayina yatirmak.

Peki kredi konusunda yorumunuz var mi?
Bana araba kredisini kapatmak (araba kredisinin faizi yillik 2.5 falan ve normal riskli olmayan fon getirisi 1.5-1.6 anca bazilari yuzde 1 yani) mantikli ama egitimi kapatmak (yillik 1.3 faiz oluyor ki en kötü yatırım bile getirir onu) mantiksiz geliyor su an.

Sadece %1.3 faizli krediyi kapatmazdim.

avrupa'da yasamiyorum o yuzden mi garip geldi bilmiyorum ama 1.64 falan bunlar cok dusuk getiriler degil mi? yani sadece %1.64 dividend/distribution veren hissenin ana para growth potensiyelinin yuksek olmasi bekleniyor sanirim.

son olarak alakasiz olacak ama cocuk falan uzun vadeli planlara girince yazayim dedim. ben olsam bir ulkede (fransa olur isvicre olur neyse artik) vatandaslik basvuru sartlarini karsilayacak kadar kalirdim ben olsam mobil olmaktan ziyade. tabi halihazirda ab vatandasligi yoksa.

Hocam esim fransiz, o sebepten ben 1 seneye fransiz vatandaşligina başvurabiliyorum.

Malesef euro fond gibi riski cok az olanlarin getirisi yildan yıla düştü;
2017 %3, 2018 2.9, 2019 2
Malesef durum bu. Yalniz hisse değil bu, kapital garantili fonds euro, yani para kaybetme riski yok.
Hisse satin almalilarinda (misal %50 fonds euro, %50 yabanci fon hisseleri) 1.5 kati falan fazla kazaniliyor.

benzer durumdayim ama bazen aldigim seylerden sikilabilecegimi dusunuyorsam kendimi frenleyebildigim oluyor. bence bunun adi kalite bagimliligi :p

Sunu dusunmek iyi gelebilir bazen ekonomik sayabileceginiz seylerden de memnun kalabilirsiniz. gerci saydiginizcogu sey makine ama yenisinin cikacagini dusunebilirsiniz

Toplu derken hazir kurulu sistem mi?

Sorunuza gelirsek, 5700xt 2060'dan iyi bir karttir, 2060 5600XT'nin ayarinda bir kart. Yalniz markasina dikkat etmenizi oneririm, Asus'lar epey isiniyor ozellikle TUF serisi. MSI felan orta seviye. Powercolor,XFX felan bi tik iyi diye biliyorum. Sapphire ise en iyisidir.

Eger 1440p 144hz oynamak istiyorsaniz zaten 2060 bugun bile yeterli olmaz. 5700XT ise su an icin iyi bir 1440p karti ama yeni serilerin cikmasi ile biraz golgelendi. Su an en ideal 1440p karti RTX 3070 gibi, tabi alabileceginizden degil ama dipnot duseyim iste.

@haldamir vallaha cok 1440p 144hz olsun diye kasacak degilim. Ekrani da iki sene sonra sonuçta gpu yenilersem falan ekrani da yenilememek icin iyi alirim diyordum.
5700xt powercolor marka.
2060lar da ya asus oluyor ya nvidia.

Powercolorun Red Devil modeli iyidir, digerleri de orta. Nvidia kartlarda ise Asus felan genelde iyidir, nedense Radeon kartlari kotu sadece.

Ben olsam 5700XT'li olani alirdim ama fiyatina bagli. Su an acayip bir kitlik var o yuzden fiyatlar basini alip gitmis. 5700XT'ler gecenlerde 350 euro civarina bulunurken, simdi hepsi 400lerde. Islemci de oyle, Ryzen 3600 5 hafta once 160 euro iken simdi en ucuzu 210.

Sormasi ayiptir ne kadar alacaginiz PC?

2060 ile 5700xt arasinda bana ekstra maliyet 50 euro olacak. O sebepten 5700xt bakiyorum. Gene 3500x ile 3600 arasinda da 50 euro falan var misal, ondan ryzen 3600 alicam.

878 euro civarı olacak kasa sadece, lojistik dahil+2 yil garanti.

msi rtx 2060 ventus modelini almayın, sıkıntılı bir model. ısınma ve latency problemi var kronik olarak ama banttan çıkan belirli bir ventus serisi mi sorunluydu yoksa tüm ventuslar mı kronik olarak sorunlu bilmiyorum açıkcası. 2060'da karar kılarsanız ve msi ventus uygun fiyatlı denk gelirse bunu aklınızda bulundurarak araştırın derim.

bende giga'nin rtx 2060 windforce 6 gb oc modeli var. memnunum. ama asus tuf serisi cidden fiyat performansta iyi. anakartinizla ekran kartiniz ayni marka olsun.

diy. kendin yap diyorum.

tr'deyseniz hazır sistemler biraz daha ucuza geliyor bu aralar. itopya, incehesap vs. gibi sitelerden bakabilirsiniz.

@signore Yok fransa'dayim ama dediginiz gibi daha ucuza gelebilir gibi. Almanya üzerinden satan iki yil garanti veren site var, onun uzerinden hazir olan 780 tutuyor, pcpartpicker 1000 diyor...

@logisticsmanager aynı parçalar daha ucuzsa kesinlikle hazır. hatta 50 euroya kadar fark verilir bence hazır olması için.

Bilgisayar toplamak artık LEGO birleştirmek gibi. Toplarsınız. Korkmayın.
Türkiye'de hazır pclerde işlemci nesli eski ve ram dandik olabiliyor. Avrupa'da nasıldır bilmem. Aman Dikkat edin .

@ycaycayca yok hepsinin markasi vs belli. Parasina göre zaten, 30 euro fazla verip aegis diyor, yoksa kingston takarim diyor. Ssd icin de gecerli.
Heralde parcalarin markasi en cok power supply, fan gibi şeylerde no name olabiliyor. Ha ama no name ssd ve hdd takanlar da var. Ama her sey acik, sürpriz yok.

Garip şekilde aynı ürünleri topladığımda resmen ayni fiyat/daha pahalı gibi oluyor...

kendin de yapabilirsin zor bir şey değil, gerçi ben de hazır aldım üşendiğim için :D hazır alacaksan da düzgün bi psu taktır. dandirik markalara güvenme. corsair falan olsun.

ben de zamaninda niyetlenmistim.
amd ryzen 5 3600 + rtx3060 onermislerdi.

bence rtx3060'i bekle. yada butce varsa 3070 al.

Hasan Can Kaya

Sex Education'un çekildiği yerler, renkleri, pozitif havası.

Shtisel dizisi. Aşırı sakinleşiyorum.

RuPaul's drag race. Çünkü soğuk espriler, çünkü renkli kıyafetler, çünkü dans düellosu, çünkü mama Ru :D cidden çok güzel zihin boşaltıyor yoğun bir günden sonra

Modern family

shtisel +1 2 defa bitirdim hatta.
it crowd
coupling
youtube'da restorasyon kanalları var. bigstacked kanalında metal atıkları eritip kalıba döküyor. tırcıların videoları var. enver tuna, hüseyin mutlu, can ekler. polonyalı bir kız var.

The Office.

Daha önce izlememiştim, kısa bölümlerle acayip kafa dağıtıyor.

O olmayınca south park'ın eski bölümleri.

Kemer olarak havaalanlarından sorunsuz geçiş sağlayan kemerlere bakabilirsiniz. Deri markalarında (Desa, vs.) var sanırım, tokaları metal olmadığı için nikel de içermez diye tahmin ediyorum. Yurtdışındaysanız ülkeye gelip gittiğinizi de varsayarsak işinizi de kolaylaştırır hem.

Pardon; çorap normal günlük ama bir kaç tane happy socks gibi alabilirim (üretimi de Türkiye'ymis zaten) digerleri de daha düz. Bambu olur karışım olur. Önemli olan iyi olsun, koku yapmasin.

Su metal olmayan kemerlere bakayim bi.

Bu arada sadece bir kemerde bu alerjim var. Burada ck kemer aldim, hic sıkıntı yok. O diğer kemer deri olsa da biraz dandik marka sanırım. Çelik değil, daha mat gri bir metal.

Ben metalsiz taktik kemer kullanıyorum. Havaalanında falan ötmüyor.

www.askermekani.com

Hiçbir şey olmaz. Adam acınacak halde değil. Yaptığı şeylerin ne kadar kötü, ne kadar çirkin olduğunu bile bile yapmış ve devam etmiş. Öyle sessizliğe karışacağını, kendisini unutturmaya çalışacağını sanmam yani utandığından, rezil olduğundan insanların karşısına çıkmamazlık yapmaz. Hayatına devam eder. Bir bakmışsınız tüm bu yaptıklarıyla ilgili video çekip, izlenmeye devam ediyor.

hem eski ünlülerden diyorsun hem milyoner değil XD demek ki ünsüz normal bi youtuber. bizim gibi peasantlar nasıl yaşıyorsa öyle yaşayacak.

ne iş yapar, kimdir, becerisi var mıdır bilmeden geçimini nasıl sağlayabileceği konusunda söylenecek pek bir şey yok.
murat başoğlu var kamusal ifşanın en ciddi ve toplum için kabul edilemez örneklerinden. çıkan son haberi yakın zamanda yeni sevgilisi ile ev alışverişiymiş. şimdi baktım.

Bu riski göze alan adam bunun planınıda yapmıştır hatta eskisinden daha popüler bile olabilir artık.

Youtuber dediğim machinima, g4 gibi ünlü firmalardan gelme. Calistigi firmanin videolari milyon vs izlenirdi ama sonuçta tek başına degil, bir firma altinda çalışırdı. Sonuçta pewdiepie değil yani herif. Ama oyun youtube dünyasında kime sorsan adami tanır, öyle ünlü.

Yani tamam da adamın bütün kariyeri youtube, sosyal medya vs. Kendi youtube kanali var ama kullanamiyor. Yani düz is yapsa bile milyon izlenen videolarin ana yüzü olunca bir şekilde seni bulur yani. Sonuçta kendi kanalı olmadığı icin silemez.

unutulur devam eder, tarkan da 90 larda tv de jigolo tarzında çıkıp güzel vakit için ara beni falan tarzı reklamlarda oynuyordu. bu gün megastar diyoruz.

Kim bu yav adını söyle de rahatlayalım. Nasıl olsa denk geldim demişsin. Biz de denk gelebilirdik demek ki. sen işi kolaylaştırmış ol. Bence bi şey olmaz. İşinden atılmazsa biraz uzaklaşır sonra geri döner bir şey olmamış gibi.

Adam kovic

Hocam warner bros tarafindan satin alinmis sirkette calisan kisinin ofiste mastürbasyon cekerken videosu olup isten atilmayacagini(istifa etmeyeceğini düşünmek) düşünmek naiflik olur.

Zaten biosundan vs sildi çalıştığı yeri.

Kettlebell+1. Savurma hareketlerini kettlebell ile düzgün bir şekilde yapabilirsin, pavek abinin temel kettlebell hareketlerini de uygularsan diğer bodyweight hareketleri ile beraber, formunu koruman daha olası. Kettlebell ile her bölgeyi calistirabilirsin elbette ama swing dışında clean and press ile turkish get up hareketlerini özellikle tavsiye ederim, 20 kg belki zorlayabilir bilemiyorum onun için daha düşük ağırlıkta kettlebell olsa idi snatch de tavsiye ederdim.

@candanag daha hafif de alabilirim. Illa 20 degil. Aklımda 16 civarı var eger çevremde ikinci el denk getirirsem öyle de alirim.
Su an iki tane 6lik denk getirdim 5euroya ikisi, en kötü onlari hanim kullanır ben de bir iki hareket yaparim ama clean/press, turkish get up icin hafif kalir.

Bizim is yerinde var böyle birisi, normal konusmasi ciglik cigliga bir abarti icinde öyle söyleyexim. Derinde bir yerlerde cok mutsuz oldugu ve dikkat cekme ihtiyaci icinde oldugu seklinde bir teorim var hakkinda.

Ben de hiç hoşlanmıyorum ama portekizliler, brezilyalilar, kolombiyalilar da çok sesli ve bağırarak konuşurlar mesela; dil ve kültür ile de ilgili bence. Karayipli bir tanıdığım yok ama onlarda da durum buysa 'kendi normali' olduğu için anlayışla karsilamaya çalışıyorum.

Yine de sevdiğim bir durum mu? Hayır. Ev toplantilari vs neyse de kamuya açık alanlarda ekstra özen gösterilmesi gerekilen bir durum bence.

Belki de ben farklı yetistirildim bilemiyorum ama ben aksam 11de bağırarak konusmam ya da balkon kapisi/evin kapisi acikken cok ses cikarmam. Böyle oldukca iyice garibime gidiyo ya bunu bir insan nasil dusunemez diye...

Benim sesim de biraz yüksek perde olduğu için ben galiba olmuyorum pek. Bu konuda uyarıldığım çoktur. Hatta aile olarak biraz öyleyiz ki, aileye evlilik yoluyla katılanlar ilk dönemler bu durumu TÜM AİLEM İÇİN gündeme getiriyorlardı. Yani olay genetik bile olabilir aslında düşünürsek. Tabi toplum içinde ayarımızı kaçırmamaya gayret ediyoruz, tam başaramasak da. Karayip bölgesi imajı aslında biraz öyledir, o yöreye gitmemiş, tanımamış olsam da. Jamaikalılar falan filmlerde biraz öyledirler ya. Biraz kayıtsız, neşeli falan. Belki o da genetiktir belli olmaz.

hayir etmiyor cunku alistim.

bana halami hatirlatti duyurunuz.

bir odada kendisi ve baska bir kadini koyun, sonra evin disina cikin. sesi taa disariya kadar gelir. anlattigi seye oyle vurgu tonlama ve heyecani katar ki anlatamam.

onun haricinde cevrem hep kurtce konusan insanlarla dolu. hepsi kulak zarlarini patlatmaya yemin etmiscesine bagirarak konusmayi seviyorlar.

evde iken annem ve ben, the big bang dizisindeki howard ve annesi gibi iletism halindeyiz:) youtu.be

Rahatsız oluyorum. Özellikle balkon veya açık alandaysak konudan tamamen kopup ses tonuna odaklanmış buluyorum kendimi. Yoruluyor bir de insan dinlerken. Karşı taraf abartılı ses tonu kullanıp çığlık attıkça sohbet sohbet olmaktan çıkıp eziyete dönüşüyor benim için.

Çok rahatsız oluyorum. Mutlaka uyarırım karşı tarafı biraz dikkatli olması konusunda çünkü çok yüksek perdeden konuşulduğunda ortamı terk edesim geliyor, sinirleniyorum. Böyle kişilerle arkadaş da olamıyorum mesela.

Ediyor evet. Sinirlerimi bozuyor hatta. Yüksek sesle konuşanların bazı ortak özellikleri var. Turkiye'dekiler ya Karadenizli ya Guneydogulular. Ikisinin de sesinin ayarı yok. Kucuk harflerle konuşmayı bilmiyorlar ve bu tamamen aliskanlik. Özellikle konustuklariyla degil ses tonuyla kalabalık ortamı domine ettikleri zaman pençelerim açılıyor. Geriliyorum ve ortamına göre ya seslerini kısmalarını söylüyorum ya da kalkıp gidiyorum.

Seramik'i tam bilmiyorum fakat kompozit dolgunun hiçbir sıkıntısı yok. Amalgam dolgu sıkıntılıydı onu da kaldırdılar zaten. Daha önce kompozitle ilgili hiçbir sıkıntı çekmedim. Tabii seramik daha kaliteli olabilir her anlamda. Dişçi biri daha iyi bilgi verebilir.

Disciye de mail attim simdi herhangi bir risk var mi diye. Çünkü ikisini de yazmis ikisi de olabilir yani.
Bende de kompozit var galiba ve sikintim olmadi yani. Tahminen kompozit yaptıracağım.

Bazı benzincilerde kendin yıkayabileceğin yerler oluyor 2tl atıp önce köpük sıkıyorum sonra yine 2tlye tazyikli(yüksek basınçlı) su ile yıkıyorum dışını. Bunu kirlilik durumuna göre ayda 2-3 defa yapıyorum. Araba içinde sigara içme ve cam açma gibi huylarım olmadığı için içi çok kirlenmiyor. Yine de 1-2 ayda bir yıkamacıya gidip iç dış yıkatırım tabi. Fırça vs vurdurtmam.

Araç yeni kasa fiestaysa motor bölümüne su tutmamalısın. Bunu söylemiş olmalılar.

Motor bölümünü ne olursa olsun sudan uzak tut, benim tavsiyem büyük süngerlwr oluyor dışını ilk onla silip kurulaman olur

gelismis bir ulkede yasiyorsan evin onunde kopurte kopurte arac yikamak (deterjanli suyun yagmur kanallarina karismasi) yasak olabilir, bir bak.

@disq hortumla yikamak yasak o kesin. Kendi evin bile olsa valilik onayi lazim.
Ben iki kova su alir sungerle yaparim diyordum cunku yapanlar var ama o kisim yasak mi bilmiyorum. En olmadi disini bir yerde yikayip icini kendim yapabilirim ama ici icin ne kullanmam gerekiyor bilmiyorum.

İçi için kimyasal bir şey sürme. Nemli bez ile tozunu al yeter. Dışını da sokakta yıkayamazsın gibi geliyor bana. Yerel kuralları öğlen bence de. Ayrıca zaten kova ile yıkamak zor. Yerel dinamikleri öğrenmek en güzeli.

Ortadogu yada afrika ülkesin de degilsen kapinin önünde yikamaya izin vermezler.

Kullanmis oldugun kimyasalin icerigini raporlaman, araba yikanacak alanda kullanacagin giderleri ve temizlik sonrasinda alani kimyasaldan arindirmanin raporunu ve belgelerini istiyorlar.

Nasıl bir yöntem bulursanız bulun hepsine eyvallah ama içini silerken kesinlikle kimyasal kullanmayın sadece nemli bez o kadar.

Mazda 3 kötü araba değildir. Ama ben prensip olarak garantisi bitmiş araba almam.

Motor güç aralıkları çok yüksek. Mazda 2.0 iken diğer araçlar 1.2. 1.2 araçlar fazlaca işini görür. Fazla yakıt tüketmez. Küresel ısınma konusunda makuldur. Ben olsam ufak motorlu bi suzuki alirdim

Mazda 3'ün tüm kasaları iyidir. Türkiye'de vergiler sebebiyle 1.6 motor olanları satıldı. Bu motor bu araca yetersiz kalıyor ve yakıt tüketimi de yüksek. Sky-activ olanlar eski kasaya göre biraz az yakıyor ama yine de verimli değil. 2.0 motorlu olanlarını kullanmadım, tüketim ve verimliliği hakkında bilgim yok ama büyük ihtimalle 1.6 gibi değildir. Japon araçları genel olarak kronik sorunu az, problemi az araçlar oluyor. Mazda da Japon araçlar arasında en problemsizlerinden birisi.

Ayrıca karşılaştırdığınız araçlar b segment araçlar, Mazda 3 ise C segment. Ben Mazda yı tercih ederim.

mazda iyidir, saydiklariniz arasinda onu tercih ederdim

otomatik klima bir lüks seviyesi tabi ama onsuz da yaşayabilirsin. biraz elle ayar yapman gerekiyor o kadar. yani opsiyon yoksa çok da öldürmez.

arka camlarda otomatiği kim kullanacak ya şoför sensen özellikleri daha iyiyse fiesta al. ama i20 vs fiesta'da i20 alırdım herhalde. gerçi özelliklere bağlı büyük konuşmayayım.

otomatik klima var
babam çok anlamıyor nedir ne değildir, o yüzden hava sıcaksa en soğuğa getirip sonuna kadar açıp soğutur, sonra kapatır.

ben 22 dereceye ayarlarım yaz-kış, gerisine karışmam.

gerekli mi dersen de benim için bir tercih sebebi olurdu, ama görüldüğü gibi çok da gerekli bir şey değil. konfor sonuçta.

Otomatik klimasız da olur, benim arabada aradığım ilk 10 özelliğe girmez. Ayrıca Fiesta'da yeni kasada arka camlar otomatik. 2017 sonunda aldım oradan biliyorum. Benimki trend bide en düşük paket. Corsa ile karıştırdın belki de.

dert edilecek en son şey.

@the coon avrupada degil hocam. St-line altinda 2019a kadar arka camlar manuel ve şoför tarafindan da kontrol edemiyorsun. Ingiltere ve fransa'da böyle en azindan. Ama salakligi anlayip 2019'da otomatik yaptilar.

Otomatik klima güzel bir şey ama kesinlikle öncelik değil.

kendi arabamda otomatik klima vardi, ben onu da manuel kullaniyordum :) hic "iceriyi 24 derece yapsin oh mis" demedim.

gecenlerde dedemin arabasini kullandim, manuel klimasi var, yabancilik cekmedim.

Valla yıllardır her arabmda otomatik klima var, ama ben hep manuel ayarlarım kendime göre.

arabamda var otomatiğini değil kendi ayarımı kullanıyorum. herkes hız sabitleyici için ölüyor ben bir kere kullanmadım.

çalışanın deli gibi hakları olan bir ülkede çalışıyorum.

şirket bana yarın ofise geleceksin dese hayır diyemem çünkü social distancing vs uyduktan ve başbakan da bunu söyledikten sonra sorgulamak bana düşmez. tek itirazım toplu taşıma kullanımı olabilir onu da pik saatleri es geçerek bir şekilde çözersin diyebilirler. ama bu durumda işe 11 da geliyorsan 20 de çıkman gerekir vs diyebilirler.

yönetici olmak zor zanaat ve bu adımları atmadan önce mutlaka hr business partner vs varsa onlarla konuş. ileride gelebilecek davaları önler ve kafanın rahat olmasını sağlar.

ama şu şirket çalışmıyor ben de çalışmayalım istiyorum geçerli bir argüman değil. yemez.

öncelikle işinizde başarılar. sizi anlayamam, yönetici olmadım hiç ama "özellikle çalışanın deli gibi haklari olan ülkede hic degilmis" burada kastettiğiniz "deli gibi haklar nedir merak ettim gerçekten?

Yönetme noktasında zor olan insan yönetmek gerçekten. Ben bir ara kreşte miyim napıyorum diye düşünüyordum.

O benden bunu istedi, bu bana bunu dedi, istediğim işte yardımcı olmadı, az çalışıp çok kazanıyo, terfim gelmedi, zammım az geldi vs. Her işlerinde otur konuş bak. Bir de dış ekiplerden gelip benim ekibimdekilere atar yapan oluyor, onlara ayar ver ekibi koru. Yetmiyor, bu sefer ekipteki biri saçma bir mail atıyor, onu uyar. Firma koruma kısmında da şöyle oluyor: Mesela pandemi döneminde bizim şirket çok iyi davrandı. Gerçekten çok destek çıktılar bizi korumayı amaçladılar çok belli. Ama tüm bayramlarda da kalan zamanı bağlayıp izin yazdık. 1 haftalık iznimiz yandı. Şimdi benim ekip bunu dert etti, yazmasak, çalışsak vs. Orda firmayı koruyorsun mecburen.
Hep bir denge hali ve yoruyor insanı. 3 senedir bu durumdayım. Arada bi kanunları açıp davalara bakıyorum mesela, kimsenin hakkı yenmesin diye. Eğer adil olmaya çalışıyorsan işler çok karışabiliyor.
Arada küsüyorlar sana bir de o çok çılgın..

Neyse ama iyi performans gösterene sürpriz hediye gönderiyorum ben, x2 çalışmaya başlıyorlar bu sefer. Onu görmek sevindirici oluyor. Böyle böyle geçiyor zaman..

Çok garip bir iş, içimi dökme fırsatı oldu bu başlık bana resmen.

sizi iyi anlıyorum.

ekşi sözlük benzeri bir sözlük projem var.
orada bile yönetici olmak o kadar zor ki. herkes her şeyi kendisine en uygun şekilde istiyor. bir kişinin istediği olmayınca hemen adaletsiz olduğunuzdan dem vuruyor. biri birinden şikayet ederken kendisinin şikayet edilecek eylemlerinin farkına bile varmıyor.

yöneticilik, birinin mızmızlanmaları görmezden gelirken, arkadan konuşup şirkettekileri de isyana getirmemesini sağlayıp, şikayetlenilen durumu ortadan kaldırırken hem çalışana "sen ne istersen yaparım" mesajını vermeyip, hem de "elbette arkandayız" iletisini ortaya koyarak, motivasyon-şımarma-önemsememe dengesini korumak demek.

artık kafam yandı gördüğünüz gibi. sizi o kadar iyi anlıyorum ki :)

@ozdek bizde de maske takmak zorunlu degil ulkede ama firma;
Girişte derece olcuyorsun, ellerini jel ile temizliyorsun.
Herkese maske dagitildi, ofislerde klima kapatildi, 2mden yakin en azindan 1 ay boyunca yasak, sabah ve aksam masani silmen için set var vs. Toplu tasima kullanan yok herkeste araba var zaten. Olay neden geliyoruz degil de millet gitmiyo biz niye gidiyoruz.

@meiyisi örnek verirsem; bir çalışanın isi değişti çünkü eski isi artik yok gibi. Ama bu yeni iste başarısız oldu baya kötüydü yani. Neyse burnoutt dedi 1.5 ay calismadi. Sonra isten ayrılacağım ama ayrilma sebebim sizsiniz verdiğiniz is icin iyi eğitilmedim vs dedi ve fransa'da yasalar calisan tarafli. Firma dava acmasin diye anlasarak bitti. Ya da ben mudur olunca bir calisma arkadasim bu konu icin aciklama istedi calisan sendikasina gitti, onlar da hr ve müdürlerle sadece calisana "neden logistics mudur de baskasi degil vs" diye aciklama yaptilar. Gene baska bir calisa' burnout dedi ve isten tazminat ile ayrildi sebebi de onceden iki kisilermi tek kişiye dusmusler onun işi cok fazlaymis bu sebepten burnout olmus, haliyle firma dava ile ugrasmamak icin tazminat veriyor. Ya da bir dönem bu burnouttlar cikinca çalışan sendikasina gidildi, sendika sorusturma baslatti aylarca yok egitimler, anketler falan en az 4-5 ay müdürler bunla ugrasti. Bunlar kötü demiyorum ama bir müdürün isini zorlastiran şeyler.


@icha zamaninda yakin oldugum biri mudurum olunca bana "müdür hayati cok yalniz bir şey, önceden arkadaslarin simdi calisanin oluyor" demişti. Harbiden öyle. Ne kadar calistigim ofisin mudurlugu arkadaslik gibi olsa da her zaman bu durum var. Yani simdi calisana gidip 'haklisin lanet firma neden getiriyor bizi" diyemem yani ama calisan olsam tam tersini derdim belkide.
O hediye olayi var bizde sistemde, cok ciddi olaylarda puan veriyorsun sistemden hediye alabiliyorlar (bende su an kamera telefon falan alacak puan var) ya da sadece yaptiklari isi ovmek için yolluyorsun puan degil ama sistemde bütün herkes gorebiliyor.
Ya misal dün müdür dediki herkes su excele istedigi tatilleri girsin simulasyon yapicaz nedir nasildir bakicaz diye. Bir eleman da noel doneminz girmis ki noel donemini oturup konusuruz. Neyse baskasi bunu almis beni ve benim müdürüm koyup "bize HIC sormadi bile bile, nasil bunu alabilir" falan diye yardirmis cunku saniyormuski bunlar kesin onaylanmis tatil. Yani bize yazmadan arkadasina sorsa çözülecek ama nerde...
Ya da biri var tam ikiyüzlü; misal tatile gitsin sen backup yap. Donunce senin basladigin isi senin bitirmeni bekliyo. Ama o birine backup yapsin, donunce direkt veriyo isleri. Sikinti olunca "e sen dondun senin sorumlulugun" diyo :)

Çalıştığım çokuluslu firmada senelerce uzmandım. Son birkaç senedir (basamak olarak 3-4 level birden yükselerek) yönetici oldum. Birkaç sıkıntılı durum haricinde yöneticilik işini iyi idare ettiğimi düşünüyorum. Bana bağlı takım arkadaşlarımın ve yöneticilerimin görüşü de bu yönde. Hatta yabancı yöneticim ilk senemin sonunda "Zorro, yöneticiliğe doğal bir yeteneğin varmış, beni pozitif olarak şaşırttın" demişti. Her kurumun kültürü ayrı, dolayısıyla benim örneğim size tam uymayabilir ama ne yapıyorum anlatayım.

Öncelikle ben de eleman olarak senelerce çalıştım. kendi yapmayacağım, kendime mantıklı gelmeyen bir şeyi şahsi olarak istemiyorum kimseden. Ama malum bir de "göklerden gelen bir güç vardır". Merkezi yönetim istemişse bunun çok da fazla tartışılacak bir durumu yok. Yöneticiler toplantısında zaten bunu konuşuyoruz, elemanlara "örneğin Corona sonrası işe dönme konusunda" ortak bir açıklama üzerinde fikir birliğine varıyoruz. İletişim bire bir olabilir ama verilen bilginin ve mesajın hep aynı olması lazım.
İkinci olarak kuralları koyup açıklamayı yaptıktan sonra çok özel bir durum yoksa durum üzerinde inatla tartışmak, pazarlık yapmak isteyen tipleri nazik ama kesin bir dille susturuyorum. Bunu TR'de yapmak daha kolay biliyorum ama Fransa'daki meslektaşım da aynı durumda. Dediğim gibi ortak kararlardan bahsediyoruz.
Üçüncü olarak çalışan bazen sendika ile ya da (yerse) dava açmakla tehdit ediyor. Burada çok dikkatli olmak lazım. Bu yolları her zaman kullanma yetkisi var ve saygı duyulacak bir şey. Eğer kararımız zaten burada uygulanan hukuka aykırı değilse kesinlikle pısmadan "hodri meydan" diyebilmek lazım. İlk burnout örneğinizde belki yapılması gereken ilk fonksiyon değişiminde tercihin çalışana verilmesiydi. Eğer zaten çalışan bu tercihi yapıp sonra nitelikleri uygun gelmemişse geçmiş olsun. Bundan sonrasını ben değil hukuk halleder. Ya da firma parasını öder, elemanı gönderir. Burada elemana tazminat ödemek / ödememek sizin şahsi başarı ya da başarısızlığınız değildir, sakın kendinizi o duyguya kaptırmayın. Hayat bu.

@xportant hocam neden bahsettiginizi anlamadim vallaha. Biriyle mi karistiriyorsunuz acaba çünkü is arkadaslarimdan emekliligi yaklasan yok (en az 20-25 yil), is arkadaslarimdan benim yaptigim isi yapmis hic kimse yok ne de ivir zivir is yapıyorum.Bana biriyle karistiriyorsunuz gibi geldi.

İnsanın dünyaya bakışı değişiyor. Daha önceden eski yöneticilerim bana ne demek istemiş, ben onlara neler yapmışım, nerede iyi elemanmışım, nerede kötü elemanmışım hepsinde aydınlanma yaşadım yemin ederim ilk ayımda.

En zoru da, en yorgun ve yoğun döneminde bile yanına gelen her çalışana her zamanki gibi davranman gerektiği. O anda onun dünyası bambaşka ve senin en rahat olduğun günündeki gibi zannediyor seni.

@burfak katiliyorum. Allahtan cok iyi mentor gibi mudurlerim var da bana hep nerede nasil ne yapilir, neye dikkat edilir, hangi durumda nasil davranilir soyluyorlar hep.
Yani misal pandemi dönemi her yer kapaliyken biri izin almis haliyle izni evde gecirmis. Başkasının da izni varmis ama iznini tam en sona otelemis. Digeri diyorki ben otelemesini istemiyorum ben evde kullandim o niye kullanmiyo. Yani açıkçası su muhabbetler bana basit geliyor bilemiyorum ama tabiki o kadar sorun varken bunu basa aliyorsun vs...

Misal simdi gitmis başka departmanlara sormus ise donuyorlar mi diye onlar yok demiş, bana diyorlarki onlar donmuyo biz niye dönüyoruz. Haklilar ama en ust yonetimler bu kararlari veriyorken ben ancak arada elçiyim :)

yoneticilik zor degil.Zorluk, buna karakter olarak uygun olmayanlarin yonetici yapilmasiyla ortaya cikiyor.Yoneticilik karakteri farkli bir olay.Isi bilmekle isi iyi yapmakla cok az ilgisi var

@turkuaz cok iyi yoneticiler gordum ve cok iyi yoneticilerim var ama islerine asla kolay demem. Hem calisani mutlu edip (ozellikle fransa'da cok zor) hem sirketi mutlu etmek kolay degil.
En basit ornegi; proje ertelendi ve normalde proje phase donemi tatil almıyorsun. Otelenince amerika "o doneem tatili olanlar otelesin" diyor ama kadin ailesiyle tatil planlamis. O an psikolojisi nasil denk geldiyse aglamaya başladı nasil yapicam edicem diye. Aha bunu yonetmesi gereken kişi yönetici ve ben bu ise kolay asla diyemem.

Bu arada bir is kolay olsaydi bu kadar para vermezlerdi :)

@logisticsmanager, cok kolay demiyorum zorluklari elbette vard ancak gotunden ter aka aka santiye vs. ortamlarda beden gucuyle uc kurusa calisanlar varken yoneticilik zor demem.Yonetici oncelikle sirket kulturunun uygulayicisidir.Calisanlarin izinlerinin son dakikada degistirilmesi sirket kulturunde varsa maglesef elinden cok az sey gelir ancak bunun da careleri var.Kritik adamlarin izin planlamasini ona gore yapmak, disaridan birilerinin izin planlamasina karismamasini saglamak vb.

@turkuaz agree to disagree diyelim.

dekontları duruyorsa ya da banka üzerinden yaptıysanız sıkıntı olmaz. ibraz eder düzelttirirsiniz.

IT ekibinde çalışıyorum. 17 kişilik bir grubumuz var proje bazında. her sabah 9.30'da scrum yapıyoruz teams üzerinden. herkes dün ne yaptığını, bugün ne yapacağını anlatıyor. Bu iş takibini yaptığımız uygulamamızda var. o yüzden iş kaçmıyor ya da zaman ötelemesi olmuyor.

evden çalışmak bana çok yararlı geldi. istediğim şekilde istediğim pozisyonda çalışabiliyorum. bana bağlı çalışanlarla teams üzerinden bağlı kalmak gerekiyor ama çok sorun edecek bir durum olmuyor. Günüm daha verimli geçiyor. ama patronlar çalışanları gözünün önünde görmek isteyeceği için türkiyede bir kaç kurumsal yer hariç diğer patron şirketleri için evden çalışma hayal bana kalırsa.

yaklaşık 2 aydır evden çalışıyorum ve verimim inanılmaz arttı.
tek sıkıntım çalışma mekanı. ofis sandalyesi masası vs gayet güzel şeylermiş. evde bunlar yok. o problem oluyor.

onun dışında bilgi işlem olarak çok güzel bir setup hazırladıklarından dolayı rahat çalışıyoruz. özel konuşma kulaklığımıza kadar pandemi öncesi elimizde hazırdı ve bunu ne zaman kullanırım acaba diye düşünüyordum. herkesin dokunmatik ve tablet gibi kullanılabilen laptopları da var. tek ihtiyacımız internet o da evde var.

açıkçası başka çare olmadığından herkes çok iyi adapte oldu ve eskiden yapamadığımız toplantıları bile tam katılımla yapıyoruz. toplantı verimleri de kesinlikle arttı.

biz bunun mümkün olmadığını düşünüyorduk.

ama hala çalışıyormuş gibi yapanları yönetmek ve verimli çalışın demek problem. biz bunu kendi ekibimizde iş bazlı yönetimle aştık. mesaiyle kasmıyoruz iş çıksın yeter.

IT sektöründe çalışıyorum ben de. Global bir firmadayım.

Şirket dedi ki yeni dünya bu, uyumlu olanlarla devam edeceğiz, uyum sağlayamayanlar gidecek minvalinde bir açıklama yaptı. Herkes eskisinden daha fazla çalışıyor şu anda ve genel olarak insanlar hallerinden memnunlar.

Ben bu durumun zorunlu haller dışında kalıcı hale geleceğini düşünüyorum, zira ofis kirası ve masrafı cidden ciddi maliyet kalemleri. Herkes evden çalışma ortamını da hazırladı denebilir.

It sektorunde duyduklarim hep bu yönde ama tedarik zincirinde duyduklarim da tersi yönde genelde. Ki bizdeki IT departmani zaten günlük birbiriyle iletisimi olmazdı çünkü isleri alakasizdi ama bizde sürekli iletisim var çünkü sürekli sikinti var surekli operasyonel olay var (gemi ertelendi, fabrika kapatildi, ucak ertelendi, talep tahminleri düştü vs vs sürekli 10-15 kisiyi etkileyen olaylar yaşanıyor)

yakın zamanda inanmıyorum. yapay zeka ve robotların daha aktif rol üstlenmesiyle olabilecek bir şey. her yerde tutsa bile türkiye'de tutmaz bu sistem :)

Ülkenin en büyük kurumlarından birinde IT.

Günün yarısında yatıyorum, oyun oynuyorum, dizi izliyorum, kitap okuyorum vs. ama öte yandan daha çok iş yapıyorum kalan vakitte. Çok çok verimli o yüzden geçilir diye düşünüyorum ki yukarılardan benzer yorumlar aldık.

Eksisi ne ama, hayatımda 17:32'den geç binayı terk etmemiş ben, geçtiğimiz hafta bir kez 21:30'a kadar çalıştım önemli bir şey olduğundan. Devam ettirirlerse kalplerini kırarım sanırım.

yerini almaz ama benim işimin evden de rahatlıkla yapılabildiği kendime kanıtlanmış oldu bu sürede; ben pek işlevsel olacağını sanmıyordum. muhtemelen haftada 1 home office talep edeceğim.

anlık hızlı reaksiyon gösterilmesi gereken takım işlerinde yaşıyoruz en büyük handikapı. ofisteyken hop sen şunu yap, pişt şu nasıl olucak diye paylaşım yapabiliyordun. şimdi arıyorsun o anda başka biriyle görüşüyor, o dönünce sen başkasıyla görüşüyor oluyorsun; bu açıdan yavaşlatıyor.

bir de günümüz insanının en önemli sosyalleşme alanlarından biri iş ortamı. bu sebeple bundan tamamen ayrılmak sosyal açıdan olumsuz etkiler birçok insanı diye düşünüyorum.

uzaktan calisma her sektor icin uygun degil. bu surecte goruldugu gibi IT sektorunde uzaktan calismanin negatif degil tam aksine hem sirket hem calisanlar icin pozitif etkisi var. Zaten Twitter ve FB bu surecten sonra da surekli olarak uzaktan calisma imkani sunacaklarini belirttiler. Bizim sirket de benzer sekilde calismalar yapiyor yakinda bizimkiler de duyurur. arkadaslarimdan duydugum kadariyla onlarin sirketleri de benzer sekilde uzaktan calismayi surekli yapmayi degerlendiriyorlar.

diger sektorlerde bu kadar yaygin bir sekilde olacagini dusunmuyorum acikcasi.

2,5 aydır evdeyim. Evden çalışıyorum. Arkadaşlarımın çoğu gitmek zorunda kaldı ben gidemedim. Gidemeyenler evden işi takip etmeye çalıştı ancak bir sistem yok. Tamam epostalara ulaşabiliyoruz. Zoom hesabı alındı. Bir çok işi yapabiliyorum ama kendi imkanlarımla.

Evdeki internetim hızlı, bu benim avantajım. Cep telefonumdaki 1500 dk bitiyor bir ay içinde. Bu benim maliyetim. Bilgisayar verilmedi bana, evdeki 7 yıllık bilgisayara SSD taktım, kendi paramla aldım. Office programlarına bağımlıyız. Anadolu üniversitesi AÖF kaydım var, ücretsiz office indirme hakkını buldum. Altyapı sağlanmadı bana, ben oluşturdum. İş kaybetme korkusundan elbette.

İşyerine yaklaşık 1 yıldır buluta geçilmesi yönünde baskı yapıyorum. Çünkü bir kaç deneme yapıp çok faydasını gördük. Ancak maliyetinden kaçıyorlar.

E sen bana bilgisayar verme, internet bağlama, telefon verme, yazılım verme, ben kendim uğraşayım. Böyle evden çalışma olmaz.

Birde evden çalışma kavramı suistimale dönüyor. Saat Gün kavramı kalmadı. Sürekli telefonda panik halinde iş isteniyor. Saatlerce video konferans yapıyorum. Özel hayat kalmadı. Odamda masa sandalyem yok. Koltuk var, bilgisayar altlığı ile çözüyorum.

Evden çalışma sürecine hazır olmadığımızı düşünüyorum. Fazlasıyla hemde. Sadece ben değil, diğer firmalar içinde aynı yorumu yaparım. Donanım ithal onu anladık ancak yazılım maliyetinin düşmesi gerekli. Acil olarak hemde. Ancak o zaman talebi hızlanabilir.

Hirvatistan iyi olur, hem adasi da var bir suru.

@kuehles blondes katiliyorum ama daha fransiz vatandaşı olmadigimdan ve hirvatistan Schengen bolgesi olmadigi icin...

Ben de ayni seyi arastiriyordum, ofistekilerden gelen genel yorum Hirvatistan seklindeydi.

Italya demissiniz, Sardunya Adasi'na gitmistim orayi pek onermem.

guney fransa da olabilir bana kalirsa.kalabalik durumunu bilemeyecegim.

(bkz: fuerteventura)

Yeme icme islerini seviyorsan san sebastian- on numero yer - tabi ne durumdalar en ufak bi fikrim yok - ne zaman normallesme baslar vs.

@crown sicilya adası dusunuyordum.

@fakyoras cogunlukla kalabalik ama pahalı da :) yani çok spesifik yer bulmak lazim orada.

@eauteamo aklimda ama ben akdenize bakan tarafda yer bakiyordum, san sebastian diger tarafa bakiyor. Ama yeme icme konusunda haklısın.

@bruce güzel bir seçenek gibi.

@logistics manager
Oturma izni yetiyor. Ab vatandasligina gerek yok.

Costa Brava'ya bakabilirsiniz, harika koyları, gezmek için güzel köy ve kasabaları var, kültürlenmek için de Figueres'te Dali Müzesine gidebilir, Girona'nın sokaklarını gezebilirsiniz. Yemekler, şaraplar, insanlar güzel. Iki sene önce gitmiştik, keşke tekrar gidebilsem :(

İspanya san Sebastian
Fransa da ise Biarritz (Capbreton) yada Narbonne Perpignan belki ilginizi çekebilir

hocam formül okunmuyor ama formülü makroya yazabilirsiniz. yani basit bir makro ile makro çalıştığında formülü uygulayabilirsiniz

(git: )www.hepsiburada.com

juki ve diğerleri dir dikişmakinasında.

@jamswety Marka okay, peki model? Çünkü daha üstüne cikabilirim max 1400-1500 civarına kadar heralde. Önemli olan kaliteli olmasi.

Vakit kaybettiren detayları makinenin hızlı bir şekilde halletmesi, hatalı kullanım ve arızalarda uyarması açısından elektronik bir model almanızı tavsiye ederim. 1800'e de çıkarım derseniz bence bunu alın:
www.sevmak.com.tr

bilemiyorum ama fiş şeklinde değil mi elektrik kablosu? prize fiş takmak kadar kolay olmalı elektrik işi.

@sutlu Nescafe malesef degiller. 3 fazli prizleri var.

3 fazlı priz olduğuna emin misiniz? B fotoğrafı var mı?

hizliresim.com

Bu da direkt alacağım ürünün montaj anlatımı;

hizliresim.com
Prizle takılan yok kısacası.
Böyle hepsi, baktığımda triphasé diyor öyle çevirdim.

Şimdi ikinci linkte 9 nolu şekildeki trifaze değil.

İlk linkteki de yanlış anlamadıysam biri 430 voltluk. Elektrik
Diğeri de iki ayrı hattan 220 voltluk Elektrik ile besleniyor.

Normalde evlerde trifaze elektrik olmaz.
Yanlış anlamadıysam burada denilen şu,
2 adet elektrik hattı bağlanacak cihaza.
Şimdi ilk linkteki 2x230 volt yazan resim var ya,
Orada L yazanlar elektrik kablosu. N yazan ise nötr hattı (tabi prizin iki deliği işte) G yazan da toprak. Yani prizde iki delik dişinde metal bir parça olur ya, orasi.
L1 L2 Diye ayırdığı da iki ayrı hat.
Şimdi sizin ocağı Koyacağınız yerde iki hat var mı?
Yerinden kaldırıp o kablonun da fotoğrafını koyarsanız daha iyi olur.
Özel bir durum yoksa bu montajı yaoabilirsiniz. Kontrol kalemine ihtiyacınız olacak tabi

Evlere de 3 faz gelir iz tek faz kullanırız. Burada yapman gereken senin tesisatın hangisine uygun aynı marka modelse cıkartmadıysan bakarak yapabilirsin. Ama dikkat et kendini telef etme

@yeliz adeley, yanlışsam düzeltin lütfen. Tr için konuşursak, ana sigortaya kadar 3 faz gelir ancak daire saatlerine tek faz bağlanır. Dolayısı ile daire içi tek fazdir.
Yanlışım var mı? Öyle ise bilgimi düzelteyim.

Meselemiz 3 1 mi değil ama bunu herkes bilir evlere de 3 faz gelir sayaca kadar çok lazımsa da dağıtıcı idareden talep edilir

Yok tabi meselemiz bu değil. Laf yarıştırmak için yazmadım. Eksik bildiğim bir şey varsa düzeltmek için sordum.

@logicisticsmanager,
En rahat yol mevcut cihazın bağlantısının fotoğrafını çekmeniz olacaktır. Daha rahat yardımcı olunabilir.
Normalde ev içinde trifaze olması standart bir durum değil ancak yaşadığınız yerde, evinizde durum nedir bilemiyorum ama. Gördüğüm kadarıyla. İki ayrı hattan besleme yapılabilir.

Ek bilgi,
Tek hattan da yapılsa çalışır ancak kablo kesiti, sigorta değeri vs bilinmediği için Böyle bir şeyi yapın diyemem. Şu anda bu durumu netlestirecek tek şey de sizin fotoğrafı ceeniz gibi görünüyor.

Şunu söyleyebilirim, bu cihazla sizinki aynı şekilde ise, bağlantıyı rahatça yaparsınız, endişelenmeyin.

Hazı ne trifaze si? Türkiyede evlerde trifaze yok. 3x2,5 kablo ile sauaçtan hat çekilecek. Uygun sigorta konulacak bunlar varsa elektrik bağlantısını normal bir şekilde sigortadan yapıyorsun olup bitiyor.

Bu ocak fırınla birlikte mi montaj yapılıyor?

Kablo uçları bu şekildeyse bu uçlar daha önce hazırlanmış bir sokete takılacak demektir.

6 ve 7 numaralı resimlerde bağlanan soketi görüyoruz, böyle bir yere bağlanıyor olmalı. Yani bir kumanda panosu filan olmalı bu bağlantı için.

Ama bu kadar kafanızın karışmasına gerek yok, siz yeni bir montaj yapmayacaksınız, eskiyi söküp yeniyi takacaksınız. Eskinin nasıl bağlandığını görürsünüz sökerken.

Konudan bağımsız dip not; yeni binalarda evlere de trifaze çekiyoruz, sigprta kutusuna bakarsanız "trifaze kaçak akım rölesi" görürsünüz.

Donanımlar ve kullanım amacı önemli. Çocuk var mı? Performanslı kullanım gerekli mi? Güvenlik donanımları ne seviyede bakmak lazım. Golf konforda ve iç mekan kalitesinde iyi, focus yol tutuş konusunda iyi.
Astraların bir motor serisinde piston kırma muhabbeti vardı ona da bir bakın isterseniz.

üçünü de kullandım.
en oturaklısı focus ama donanım olarak en zayıfı focus.
astraya ısınamadım ama iyi araba yine de.
donanım olarak en iyisi de golf sanırım.

halen focus kullanıyorum ve eğer ilk beklenti donanım değilse focus derim. "yok aga öyle oduna da binmeyelim" dersen golf.

@bahoho focus ve astra en yüksek donanım o kesin, golf Technology allstar diyor baktıklarım genelde. Çocuk gelecek 5 senede yok. Performans cok da önemli değil zaten her yer radar her yer hız siniri fransa'da...
Astra o olayı başka yerde de duydum.

@teritori Focus dışını cok begeniyorum, özellikle önü ama iç kalite diğerlerinden geri plastikte falan bana göre.

Yakıt önemli ise golf al, Astra alma focusta ikisinin ortası. Ben olsam genel manada golf alırdım. Bu arada focus hb ise kesin almazdım satarken zorlanmak istemem.

@topalordek fransada sedan yok gibi, daha göremedim. O sebepten sıkıntı olacağını sanmam. Zaten satmak için almiyorum, önemli olan güzel olmasi, güvenilir olması. Üçü de benzer fiyatlarda zaten.

Euro kısmını ben görmedim tr de maalesef araba alırken çoğu kişi mecburen satışına bakıyor çünkü piyasada belli başlı araçlar hemen nakde çevrilebiliyor. Kolay gelsin.

Golf daha rijit.

Bu seçeneklerin arasında en iyisi golf.

Görünüm, konfor ve güvenlik önemliyse bu üçlünün içinde işçilik ve malzeme kalitesiyle artısı var.

barış balcı olabilir mi?

@mtkrt cok tesekkurler aynen o. Biraz okuyup egleneyim.

Hayir

Network skalasinda massimo dutti var smart casual’da

beymen business ve beymenin tum alt markalarini tavsiye ederim, ozellikle outletlerinde cok guzel uygun urunler bulabilirsiniz. ayakkabilari da cok kaliteli oluyor.

Hangi ulkede yasadigini bilmiyorum ama turkiye'deki hicbir marka Uniqlo kadar f/p degil.

Gömlek için avva olabilir. Lufian'da güzel pantolonar vardı.

Lufian a bakmanı tavsiye ederim.

@hot potato fransa. Yani 300tllik gomlek 50 euro demek. Ki burada indirim disinda tarzima uygun 50 euro gomlek zor.

@deathrow bana massimo dutti hep biraz daha zayif kisilere uyacakmis gibi geliyor. Spor yaptığımdan dolayi ince biri degilim, çoğu gomlek koldan ve gogusten olmuyor. Keza pantalon... Bacaklarim kalin o yuzden cok zorluyor.

Boyner e dal. Ya da ykm kalitesini anlarsın zaten markaların

(bkz: eminönü)
(bkz: sirkeci)

vapur, tranvay, marmaray hepsi var, ayrıca istanbulun merkezi

ben üç yıl önce benzer bi şey yapınca beşiktaş'ın tam göbeğinde bi hostelde kalmıştım. Ulaşım baya kolay olmuştu. Eğer hostelde kalırız diyorsan Puffin Hostel'di adı.

Kadıköye geçerken kullandığım vapuru saymazsak sadece bi kere otobüse bindim gezide, o da Sultanahmet civarına gitmek içindi. Sonra ordan yürümeye başlayıp taksim yapıp sonra da Beşiktaş'a yürümüştüm bir gün boyunca tüm tarihi yarımadayı gezerek. Başka bir günümü de Dolmabahçe'den başlayıp Bebek civarını yürümekle geçirmiştim. O yüzden lokasyon olarak Beşiktaş tavsiyemdir.

Nefret etsem de Talimhane'de kalın. Ya da Galata taraflarında.

Puffin hoştur evet. Ama besiktas cooook civcivli hareketli bi muhit. bas döndürebilir.

Taksim tarafında kalırsanız hem tarihi yarımadaya yakın olursunuz, hem de merkezi. Çok civcili olduğu için Galata tarafını deneyebilirsiniz.

Cihangir'deki manzaralı airbnb evleri çok hoş.

Kadıköy tarafında kalırsanız Eminönü tarafına vapurla geçmek çok güzel oluyor, ayrıca sahili ve çarşısı kalabalıklaşsa da çok popüler hoşunuza gidebilir.

Sultanahmet'te kalacaksanız bu oteli tavsiye ederim. emzoe.com

Kesinlikle sultanahmet

Sonuc olarak sultanhamet civarinda karar kildim, tesekkurler herkese

ehliyet bulundurmamanin 235 TL cezasi var. Ehliyet nosunu biliyorsan bu cezayi odersin. erken odersen %25 indirimli olur

@1917 peki benim ehliyetimi olup olmadığını nasil biliyorlar? Yani sisteme girip mi bakiyorlar? 235 lira alabilecegil bir risk eger sadece numarayı bilmek yetiyorsa.

genelde merkeze soruyorlar.

Ama 1 kere bu cezayi yedim bitti diye bir durum yok , ertesi gun rutin kontrolde bir kere daha durdurur gene yazarlar ihtimal var

son 2-3 çevirmediler şöyle bir şey oluyor. ehliyet arabanın bagajında oluyor. polis isteyince inip alayım diyorum. gerek yok numarayı söyleyin yeterli diyor. hatta sanırım TCKN ile de bulabiliyor. ama dediğim gibi yalan söyleyerek denemedim ehliyet bagajda duruyor :)

Ben redmi note 3 pro kullanıyorum. 2 yıldan fazla oldu 800 küsür tl'ye almıştım.

En ufak bir pişmanlığım yok. Yavaşlama gibi şeyler de yok.

Nufus kayit örneğinden baska bir belge yok bildigim kadarıyla. Ama annenizle teyzenizin de kardes olduğu gözükür mu pek emin değilim. Evlenince farkli kutuge geciyorlar çünkü

ikisi de boşandı hocam.

Ziyaret amaçlı geliyorsa gerek yok. Davet ettiğine dair bir form dolduruyorsun postalıyorsun bu kadar.

ikinizin de birbiriyle kardeş olan ebeveynleri vukuatlı nüfus kaydı alırsa görülebilir. iki kişinin de bütün kardeşleri ve cocuklaır görünüyor.

Normal nüfus kaydı alınca artık kardeşler çıkmıyor. Vukuatlı denince bir farkı olur mu bilmiyorum, belki kardeşler artık hiç çıkmıyordur

Vukuatlı nüfus kaydında sadece ve sadece dikey nüfusunuzu görürsünüz. Anne, baba, çocuk. Kardeşe dair bir şey bulamazsınız.

harici firmalar ile iletişim, takvim oluşturma, planlama, gelen giden, iç organizasyon, feedback, evrak takibi, aksiyon planları vs.

bu iş üretim yapılan bi organizasyonu ilgilendiriyorsa üretim planlama ile ilgili olduğu için lojistik geçmişi olanlara bakıyorlardır. lojistiği yapan her işi yapabilir gibi. lojistik genelde üretim planlama ile yakın çalışır. ama geçici bi iş, 4. kişi olarak alınıyor, belli ki dönemsel peak sezonda yardımcı olacak biri olacak. audit için muhtemelen yurtdışından geldikleri için ingilizce yeterli olacak. ama uzun dönem çalıştıracakları birinin fransızca bilmesini şart koşacaklarını düşünüyorum. yani sözleşme uzamaz gibi.

IK'ya mail at. Adamlar sana kesin donus yapana kadar o isi olmamis say. Is aramaya devam et.

2 hafta çok kısa süre, mail atabilirsin tabii ki ama iş olmamış say. Bu arada maili ik ya atman gerekir arada referansın yoksa.

gider ama beyaz toz halinde baharat göndermeyin.

sıkıntı oluyor. önermem kendin uçakla gidersen götür.

Simdi iki tane gorus oldu :) ptt yurtdisina yollanamayacak seylerde de yazmiyor baharat. Emin olamadim.

elbise ve ayakkabıda sıkıntı olmaz.

emsal teşkil eder mi bilemiyorum ancak arkadaşım giysi dolu bavulunu kore'den türkiye'ye yolladığında, bavul türkiye'ye girerken problem çıkmıştı gümrükte. 600 tl civarı para istemişlerdi.

Gümrükte sorun olmaz fakat kargo pahalıya patlar.

normal postayla takipli gönderirseniz, cok buyuk olasilikla, sorun cikmaz.
ancak, turkiye'deki postada urunlerin ne için gonderildigi, kime gonderildigi, bedeli gibi bazi sorular soracaklardır. onlara yanit verilmesi gerekir.

Ardıç (über minnoş oynamalı kum plaj) ve Ayıbalığı'nda (kayalıklı yüzmeli sahil) denize girebilirsiniz (merkezden uzak arabayla anca). Bi de merkezde dondurmacı var iyiydi diye hatırlıyorum, karşı kıyıya karşı akşam oturulabilir. Ayıbalığı'nda denize gelmeden yamaçta bi yer vardı on numara kalamar yapardı. Duruyorsa +1.

selam. bir tavsiyem yok ama ağustos ayındayız. şu an çanakkalede bile deniz girmek isteseniz su soğuk olmayacaktır. neyin telaşını yaptınız anlamadım.

selamlar, eşim uzun yıllar karayiplerde yaşadığından malesefki bizim çok soğuk sularımızda yapamıyor. bu sebepten.

@super kahraman Su soğukluğuna ne kadar alışkın olduğunuza bakar. Hep Antalya, Bodrum gibi bir yerde denize girmiş olanlar Akçay, Ören, Burhaniye gibi yerlerde denize alışamıyorlar, anca dalıp öıkıyorlar. Aynı şekilde İzmir kıyısında Seferihisar'ın suyu soğuktur, kalan kişiler zamanla alışır ama Ağustos'ta girilebilir hale gelir mesela ama yengem "Çok soğuk" deyip beş günde toplam beş veya on dakika girebilmişti mesela.

Ben de Mordoğan-Karaburun taraflarını önerecektim. Oralar sakindir, ancak denizi kayalık ve deniz kestanelidir. Ona göre önlem almanız gerekebilir. Biz plaja denk gelmemiştik çok, genelde kayadan atlama şeklinde yüzdük ama ortalık çok sakindi.

Merhaba,

• Karaburun: bodrum koyu: küçük bir koy ama suyunun sıcaklığı ve temizliğinden çok memnun kalmıştım
•Çeşme: Kocakarı plajı: çeşmede gittiğim tek plaj. Hem halk plajı hem de paralı plajı ic ice. Yüksek sesli müzik yayını yok. Tuborg gold plajdaki büfede bu sezon 12tl idi. Şezlong fiyatları da uygun. Suyu çok güźel.
Mordoğan: Ardıç plajı: beachleri çeşmedekiler gibi görgüsüzlerle dolu değil. Suyu soğuk. Beni hasta etmişti.Ondan sonra bir daha gitmedim.
Seferihisar: Akarca plajı: Beachleri aileler icin genelde. Suyu haftasonu pis. Sıcaklığı fena değil.

kadıköy'e geç ya napıcan oralarda...

Kadıköy.
Cok yanlış yerlerde geziyorsun

Vize islemi icin buradayim arkadaslar, yoksa hadi taksimi gezeyim demedim. Zaten burasi cift serit yol gibi olmus beyoglu degil santiye.

Ne yiyeyim asil o da onemli var mi oneriniz? Ya da icilecek bir yer.

istiklal caddesi koton un sokağından aşağı in azıcık inci profetirol var meşhurdur dene derim .
taksim meydanında da kızılkayalar da ıslak hamburger yemeden gidersen üzülürüz.

Abi modaya git bostancıya git ya, ne işim var. İstanbula yeni gelen tribine girmişsin resmen, taksim ne ya!

Arkadaslar lutfen vurmayin oldum.
Vize islemim var diyorum, sabah 7de ataturke inip 09.30dz olan vize icin kadikoye mi gideyim :)

türk alman kitabevi - kitap,kahve, bira
beyoğlu sineması - sinemaya niye gitmiyorsun iyi oyalar
fıccın'da yemek ye.

Bkz: Kadikoy sokaklarinda amacsizca dolasmak

köprüdeki o yöne doğru olan sabah trafiği 6.30 da falan başlıyor. bence en erken kaçsa onu alın. tabii eğer ikinci köprüden geçiyorsa o saatte havataş, erken gitmiş olursunuz biraz.

dönüş için de işinizin bitiş saatinin üstüne bi 4 saat koyun derim. gidiş tarafında da gişelerde sıkıntı oluyor akşam saatlerinde. mesai saatlerinde daha boş olur 50 dk da gidilir genelde.

tas catlasin 7 de sabihadan e 11 e binmen gerek.

@seljax adamı niye kadıköye yolluyon, bin havataş taksim arabasına git. en erken uçağa al bileti de.

iki üçak var arkadaşlar
ya 40 tl fazla verip 5te varıcam
ya da daha ucuza 7de inicem.
tavsiyeniz?

5 de çok erken olur şimdi ya. 7 de tam riskli saat.
gene de ben olsam sanırım 7 yi alırdım. tabi uçağın hiç rötar yememesi lazım, tam dakikasında inmesi lazım vs vs.
6 da varan bi uçak olsaydı iyiydi.

Barı da kaldırdığına göre, tabii ki.

Standard her salonda olan olimpik bar 20kg dır ve sayılır. Herkes koyar diye biliyordum.

yeni başladığımda ben de sadece plakalar sayılıyor zannediyordum.

bar ağırlığını her zaman ekleyin. hem standart bu, hem de ne gerek var yani kaldırdığın ağırlıktan 20 kilo eksik kaldırdığına inanmaya :)

Sayman gerekir, olimpik müsabakalarda bile plakalarla birlikte bar da hesaplanır, olimpik barlar zaten 20 kilo hesaplanılmayacak ağırlıklar değil neticede o da bir kuvvet uyguluyor sana, ona da direnç gösteriyorsun.

ben de herkes kuvvetli ben mi güçsüzüm diyordum :)
eyvallah beyler bayanlar.
1 günde 20 kg güçlendim sayenizde.

barın ağırlığından size ne, belki ilaç kullanmış da almış o kiloları?

ben hesaplamıyorum.

Prospektüsünde bu şikayete dsir bir uyarı varsa bence doktor ile temasa geçin

Başka bir antibiyotik için böyle istenmeyen bir durum olmuştu doktora söylediğimde bıraktırdı

alerjik reaksiyon olabilir. doktora gidin bence.

daş araba mı ?

Volkswagen golf efsane kasa

Mazda 3 (gerçi bu eski sayılmaz)

toyota corolla efsane kasa

Alfa romeonun 2002 den sonraki kasaları

Volvo 850 t5

daş:
mercedes w116, w123, w124, w126
lexus ls400
toyota land cruiser 100
subaru legacy outback / forester

keyif:
bmw 2002 turbo
vw golf mk1/2 gti
vw corrado
opel speedster
lotus elise 111r

LADA SAMARA <3 güvenebilseniz diye bi şey yok, nükleer savaş çıksa su bidonlarımı ve yiyeceklerimi alıp samarama biner ve radyoaktif serpintinin ulaşamayacağı yere kadar tin tin kafam rahat bi şekilde giderdim. muhtemelen daha iyisini alacak param hiçbi zaman olmayacak zaten ama ehliyeti alıp şöyle dandik de olsa araba alabilecek duruma geleyim direkt lada samara alcam ya.

67 kasa mustang alirdim ben

Nissan micra 1.3 gx alırdım. Triptonik mi ne o da olsaydı dadından yinmezdi.

Yani fransaya gidiyosan s65 amgye bin. Ben bindim boyut değiştirdim.

E30 M3 alırdım.

mercedes sec 500 (siyah), araba hala çok karizmatik duruyor.

starmoz.com

bmw z3

azure mont blanc legend e benzemiyor başkan. legend metalik kokuyor benim hoşuma gitmiyor. azure da hoşuma gitmedi ama legendden evladır.

Eyvallah hocam, infinite rush siparis verdim. Cok var piyasada azure gibi parfum ( anteus cakmasi hehe). Bakalim begenecekmiyim.
Bir de terre attim yanina :)
Ps. Cok para girdi. Ben nasil GIT falan alirim :(

cunda geçen sene uzun apartta kalmıştım odalar çok genişti. sarımsaklı plajını öneririm ben o taraflarda denize girilecek kıvamda oluyor.

bergama en fazla 1 gün. ayvalık ve cunda da 2şer gece kalın. çok seversiniz.

merhaba. hayır olmuyor hudut geçis belgende fotografın var zaten. tipinden bile bellidir asker olduğun hayırlı teskereler.

Sorun olmuyor, bizler de öyle gittik geldik.

bu kitaplar cok moda bence guzel fikir. ama kuru kalem epey soluk durabiliyor. istersen kuru kalemin yanısıra keceli kalem de al

www.sanatmalzemeleri.com

faber castell
van gogh
derwent

bu üç marka da iyidir. biraz da tercih meselesidir. Kimisi daha yumuşak kimisi daha sert. birazda çizer arkadaşın nasıl kalem tercih ettiğiyle ilgili. Bunların yanı sıra aquarell kalemler var. normal kuru boya gibi boyayıp fırça ile sulandırabiliyorsunuz. suluboya oluyor sonradan. kullanması zevkli kalemlerdir.

büyükler için boyama güzel fikir. keçeli kalem denmiş, o kitapların sayfaları nasıl incelemedim ama eğer arkalı önlü ise ve kağıt kaliteli değilse arkasına geçirir ve kullanılamaz hale getirebilir kitabı. ( ki kaliteli olsa bile bir parça da olsa rengini gösterir hoş olmaz yani :)

daha sipesifik bir sorun olursa cevaplayabilirim :)

büyükler için boyama kitaplarının çakmalarını bilmiyorum ama asıl olanı alırsanız keçeli kalemde arkaya geçme problemi olmuyor. ayrıca renkler daha canlı oluyor kuru boyaya göre.

Geçmiş olsun, ama hazırlıklı olmanız için şimdiden, sanki hiç duymamışsınız gibi ben de söyleyebilirim ki, ayaklarınız mahvolacak.

Silikon tabanlık kullandım ben 6 ay boyunca. Bir nebze de olsa rahat ettiysem o silikon sayesinde oldu. O da bir nebze. Daha profosyonelleri var mı bilmiyorum. Decathlona mutlaka bakın.

ortopedist dukkanlarinda daha genis yelpazesi urunler bulabilirsini. bilginiz olsun.

hacı naparsan yap o bot ayagını belliyecek:(

Ortopedist dükkanı +1
Bir de skechers ayakkabıların yeni ürettiği ya da benim yeni tanıştığım ayakkabı tabanları var efsane. O da şöyle bilmiyorum hiç dikkat ettin mi harici hdd çantaları içi öyle rahat ki hani dışardan darbeye düşmeye karşı korumalı aslında düz ama hdd yi koyunca şeklini alıyor falan. Hah o tabanliklar olabilir sanki sana .

Deichmann da tabana yapışan tabanliklar var topuklu ayakkabı kurtarıcısı oradan biliyorum evet rahat ettiriyor postallarda ne kadar etkili olur bilemem.
Silikon tabanlık alacaksan şu yapışıp sonra çıkarıp yıkayarak tekrar kullanabileceğin şekilde al. Yapışmayan silikon tavanlar ayakkabı içinde kayıp kendi kendine yapışıp kopuyor.
Bunları topuklu ayakkabı ya uygun tabanlık ararken yaşadım.

Ha postalları giymeden her sabah buz gibi soğuk su ayaklara tut. Aynı şekilde gece postallaru çıkarınca.

Sabah bu soğuk su koyabilir ama postallar çıkınca rahatlik etkisi.

Ha bi de topuklar ya da hemen üstünü vurmalar için de yine o silikon bantlar dan alabilirsin ve kalın çorap giy bence.

o mağazalarda satılan tabanlıklar bi işe yaramaz. askeri malzeme satan yerlere bak. Kumaş filan olmayacak sünger olmayacak. bildiğin jöle kıvamında tabanlıklar var. baya da kalın kaba bişey. onlardan kullandım ben 25 35 tl arası satılır. diğerleri bi işe yaramıyor askeri botta.

Tabanlığı bota koyup giymen biraz zor.ben almıştım ama hiç kullanamadım mesela.botu büyük al.erken git dene falan tabanlıkla.veya markasını bilmiyorum da komutanlar giyordu yandan fermuarlı falan onlardan da alabilirdin daha rahattır.

düz taban olup dağcılık ve trekkingle uğraşan bir insan olarak çözümü ortopediste gidip ayak profilimi bilgisayarlı bir sistem ile çıkartıp ona uygun tabanlık üreterek buldum. 250 kayme verdim ama en azından kafam rahat.

jole kivamindakiler silikon oluyor zaten.

Tabanlıktan ziyade YDS ya da Magnum gibi iyi bir markadan, ordunun verdiği standart bota en çok benzeyen botlardan birini almanızı tavsiye ederim.

Ordunun verdiği botlar o kadar kötü ki tabanlık bile fayda etmiyor, ilk iki hafta paramparça ediyor ayağı resmen.

Son zamanlarda gördüğüm kadarıyla kimse laf etmiyor bu tip botlara. Gidince göreceksiniz zaten rütbeli personelden bile o botu giyen çok az kişi vardır.

renkli ekranda problem yok. kamera radyo olmasin yeter. radyoyu da bilemezler gerci. sadece kamera-internet olmayan herhangi bir telefon iste.

Aynen, Samsung e1205. Bir de kulaklık ayarla, gerekirse radyo dinlersin. Yasağı salla, çaktırmadan kimseye göstermeden dinle. Yakalasalar bile bir şey olmaz.

E1205te ekraninda kocaman fmradio amblemi var. Sorun olur mu acaba?

Olmaz.

Oncelikle tesekkur ederim sayende bu sistemden haberim oldu, tam ihtiyacim olan seydi.

Turkiye bankalarina disardan TL harici bi para biriminde transfer alamiyorsunuz maalesef. Canli destegiyle konustum, kesin bilgi. Ama kur farki minimum oldugu icin degisen pek bisey olmuyor.

Transfer swift değil mi?

TL hesabınıza gelir mi nasıl olur bilmiyorum, fakat daha geçen gün yaptığım şeyi söyleyeyim. Bana depozito geri ödemesi yapılacaktı İngiltereden, £250. Benim Garanti'de hem TL hem GBP(pound) hesabım var. Pound hesabımın iban'ını ve swift kodunu verdim, onlar transfer ücreti olarak £25 kestiler(gerçek ücret ne kadar bilemiyorum belki kar ediyorlardır). İki gün sonra £204 pound ulaştı, baktım Bank of Scotland arada 21 pound kesmiş! O aradaki banka da kafasına göre kesiyor yani. Garanti kesmiş gibi görünmüyor.

transferwise almasa bile aradaki banka her kimse kafasına göre kesebilir yani. En kötü enpara'dan vadesiz dolar hesabı açıp o hesaba istersiniz gelir.(dolar hesabı açılabildiğini varsayıyorum)

edit: eğer olsaydı ben parayı paypal'a isteyecektim. Siz de transferwise'dan paypal'a gibi bir seçenek varsa onu tercih edin derim çünkü paypal Türk bankalarına bedavaya gönderiyor.

tam tersinden bahsedersem, Türkiyeden gönderirken de Garanti internetten gönderince 50tl sabit kesiyordu, karşı banka da £6 kesmişti. Aracı falan kesmemişti.

enparayı arayıp sordum; bizim bir ücret şeyimiz yok dedi, bilmiyorum bakalm. transferwisede da ücret çıkarmıyor zaten.

euro yollayıp tr ulaşıcak, onu fark ettik biz de sonradan.

swift ile

türkiye'ye gönderi için transferwise, transferwiseturkiye.wordpress.com

havalanında parayı kontrol etmıyorlar artık ıstedıgı kadar getireiblir.

Transferwise en uygunu.

transferwise üzerinden 8600 tl hiçbir ücret ödenmeden transfer edilmiştir.