Ekşi Duyuru

doktorundan doktoruna değişir. kimisine ben soru soruyorum cildimle ilgili geçiştiriyor kimisi ayrıntılı cevap veriyor. doktorun sana gülmesi gibi bir durum yok ama dediğim gibi her dermatolog, cilt doktoru bu konuda yeterli değil. yani sorunlara göre ilaç yazmaya programlanmış bir çoğu.

o nedenle doktor araştırması yap bence.

güler, çok gereksiz. iyi bir cilt bakım merkezine gidin, oralarda cildinize bakıp size ürün satacak uzmanlar oluyor. o da illa birisine baktırmak istediğiniz için, yoksa kendiniz de iyi bir eczaneye gidip tavsiye alabilirsiniz.

gönül ergenekon
sibel alper
banu taşkın

bu kişiler dermatolog ama cilt bakımı yapan dermatologu olan bi yere de gidebilirsiniz yine de bence coğu para tuzağı,size ürün satmaya aklınızı çelmeye çalışacak bi cilt bakım merkezine gideceğinize dermatokozmetik alanında iyi bir doktoru tercih edin

Cilt bakım merkezine gitmeyi düşünmüyorum zaten zira tikican'in dediği gibi sadece ürün satmaya odaklanan insanlar cok fazla oyle yerlerde.

sana nacizane tavsiyem, cilt bakım konusunda takıntılı biri olarak. kendin araştır kendin öğren. doktora da gitsen cilt bakım uzmanına da gitsen kendi anlaştıkları marka vs üzerinden sana tavsiye yapacak. sen sadece cilt tipini öğren ürün seçimini kendin yap. artık birçok yerde ürünleri kullananların yorumları var, ürünlerin içeriklerinin ne derece sağlıklı olduğunu öğrenebileceğin siteler var. yani bu konuda kendin araştırsan çok daha fazla yol kat edersin. sen sadece cilt tipini öğren onu da artık birçok yerde öğrenebiliyorsun zaten

yerel belediyelerin kursları fena değil. örneğin beşiktaş /sarıyer belediyesi gibi. ayrıca aralarında pek çok özel kursu sollayacak, ekol olmuş bir yer var ki o da kadıköy bel.(kasdav)

onun dışında ismek diye bir oluşum da var ama genelde cemaatçi gün teyzelerinin toplandığı, buram buram gülsuyu kokan dersleri huşu ve hidayet içinde işlenen tipte bir yer. yıllar evvel (düşün bu kadar radikal bir tutum da yoktu o zamanlar) piyano kursuna gitme gafletinde bulundum ; piyano hocası hangi parmakla nereye basıyoruzu öğretirken -cinsiyetlerimiz farklı diye- elime dokunmak şöyle dursun 1 metre uzaktan kaşı gözüyle gösteriyordu..piii.

ben denedim, folyoya kapladıktan sonra fırına sürmek gerekiyor. çok faydasını görürsün.

sonuçları nasıldır bilmem ama önemli olan saç uçlarına sürmektir. tabi bir de uzun süreli kullanımlarda etkilidirler.

Zeytin yağını bilmem ama argan yağı çok çok iyi geliyor.

ara ara sıcak fön tutabilirsin. ben faydasını görüyorum, yumurta ve bal da katıyorum bir de karışıma. fayda derken mucizevi bir etkiden bahsetmiyorum tabi ama gayet parlak ve canlı saçlarım var.

argan yağı +1

hiç bunlarla uğraşma. zaten zeytinyağı vs saçtan temizlemek kolay olmuyor özellikle diplere de sürdüysen.

ben ara sıra çam yağıyla zeytinyağını karıştırıp sürüyorum.saçlarımda dökülme vardı dökülme durdu.Saçlarım daha parlak gözüküyor.kafama sürüp boneyi takıp uyuyorum sabahta bi duş alıyorum mis gibi.kesinlikle faydası olur.

Hiç bir şey olmaz

virüs olmasın sakın. bilgisayar çok dolu değilse biraz anormal bu kadar uzun sürmesi.. kapatsanız bir şey olmaz. antivirüsü kapatıp combofix ile tarayın bi isterseniz.

daha once izlemediginiz bir seriye baslayin. kitap ya da dizi gibi.

Stephen king kitaplarını okuyun. Mesela the mist falan. Sonuçta bir yerlerde mahsur kalıyor, dışarı çıkamıyorlar falan. Sen de çıkmak istemiyorsun. Tam sana göre. :)

yeni bir şehirde iki ay dahi dayanamayacak kadar mı güçsüzsün? bu soruyu kendine sormalısın bence. dünyanın en salak şehrinde bile yapacak bir şeyler bulacağıma eminim, iki ay da çok kısa bi süre sonuçta.

öncelikle hangi şehir bu diye bir soruyla başlamak istiyorum. çünkü şehrini söylersen orada olan, olabilecek arkadaşlar daha iyi bir fikir verebilirler. Bunun yanında kesinlikle dizi seyret. evde otur, odana geç ve friends gibi akıcı ve izle izle bitiremeyecegin diziler önerebilirim.

La chaux-de-fonds isvicre diye cevap vereyim.Bu sehirden birini bulabileceğimi sanmıyorum zira cok küçük bir yer.Ayrica belirttiğim gibi yıllarca burada yaşadığım icin aktivitelerin hepsini ezbere biliyorum.

annemle aramız iyidir,bize düşkündür.babamla çok iyi değildi,onu da kaybettik.yaş 29

Yas 22 annem bana cok düşkundur 27 gün tatile çıktım geldigimde bir daha bu kadar uzun gitme diye ağlıyordu neredeyse dun. Babamla da aram iyidir arkadas gibiyiz ama annem kadar sevgi pitircigi degil tabi.

beni yaş 21, anne- baba-51
annemle aram oldukça kötü. aynı evdeyiz. babamla iyidir. çok severim babamı. işinden dolayı uzakta. fakat ben aramam. o da arada arar beni.
her durumda arkamda değiller. kendi doğrularını dayattılar zamanında.

anne arkadadır baba o kadar değildir. arar sorarlar özerler. yaş 27.

Annemle aram iyidir, beni anlar ama onemli konularda karar aliyorsam kendi dogrularini bana dayatmaya calisir. Babamla aram kotudur, iletisimimiz sifira cok yakin. Kendimle ilgili hicbir konuda fikir danismadim, o da hicbir zaman boyle yap demedi. Fakat annemden ayri, babamla yasiyorum.

Eger annemden ve babamdan uzaktaysam, annem neredeyse her gun arar, hali hatrimi sorar, ne yaptigini anlatir. Babam pek fazla aramaz benim aramami bekler ama ben de aramam. Eger bir isimiz duserse birbirimizi arariz. Cunku konusacak bir seyimiz yok.

Yas 18

yaş 20

aram ikisiyle de iyi.

her durumda arkamdalar, hiçbir zaman kendi doğrularını dayatmaya çalışmadılar.

annem çok olmamakla birlikte bana düşkün. aynı evde yaşıyoruz ama tatile filan gittiklerinde her gün arar nerdeyse.

babam pek düşkün değildir, aramaz. ama bunun sebebi annemle bir arada olmaları mı bilmiyorum. belki farklı yerlerde olsalar babam da arar.

annem ve babam ne ben onların çocuğuymuşum gibi bana davrandılar ne de ben onları anne baba gibi gördüm.

3 yakın dost gibi geceleri balkonda işlerin gidaşatını ve kardeşlerimin okullarını konuşuruz. önemli bir şey de benim fikrimi alırlar. kardeşimin okullarda velisi benim. şirket konusunda babamla ortak karar alırız.

ben 25 annem 46 babam 50 inanılmaz genç ruhlular. tipleride annem babam gibi durmuyor. hep kız kardeşi sanıo insanlar beni onların. bende biraz ööle oldum.

ortanca kardeşim asla sigara içemez hiç birinin yanında ben lisede sigara ver derdim anneme.

öncelikli olarak o ikisi çok yakın iki dost hala aşıklar ama çok yakın dostlar. ben de onların küçük arkadaşıyım (: mutluyum bu durumdan. herkes çok garipser ilişkimizi.

ikisiyle de pek aram yoktur.. yani birbirimizin üstüne titreme gibi bi olayımız yok. sanırım kopuğuz. aslında aydın insanlar ama anne babamla oturup muhabbet etme gibi bir olayımız yoktur. ikisini de çok seviyorum. onların da beni sevdiklerini biliyorum. biraz uzaktan seviyoruz birbirimizi sanırım.

kendi doğrularını dikte etmelerinden ziyade, olumsuz bir durum içinde haklı olsam da suçlu benmişim gibi yaklaşımda bulunabiliyorlar. bu da canımı sıkıyor.

şehir dışında öğrencilik yaptım. haftada 1 kez arardık birbirimizi..

28 yaşındayım.

ben 23. yav annem ve babam süper insanlar ya. hayat bana kolay yemin ediyorum. ama bazen düşünüyorum da nasıl oluyor da diyorum ben onların çocuğuyum. arada çok üzüyorum onları, sevgilimi , arkadaşlarımı.. hüzünlendim lan.

yaş 20, ikisiyle de aram iyi. kendi doğrularını dayatmaya çalışmazlar, şehir dışında okuyorum, en fazla 3 günde bir ararlar, her gün aradıkları da olur.

Anne-baba 55 yaşında, ben 22.
Babamla diyaloğumuz; akşam eve gelir,kapıdan girer girmez 'nasılsınız' demeden 'yemekte ne var' diye sorar.Yemeğini yer sonra salona geçer , tv izler bizde kardeşimle odamıza gideriz.Çünkü bir dizi izliyorsanız sormadan değiştirir.
Annemle;10 yaşımdan beri hastadır.Haftada 1 2 kere doktora gideriz.Kalbimde sorun var diye kafayı bozmuş durumda.Bütün gün oram ağrıyor buram ağrıyor muhabbeti yapılır.
Bizi ararlar zaten eve en geç 6 da gelebilirsin, böyle olunca da arıyorlar yani.Onların doğrularından ASLA dışarı çıkamazsın. =)
Sonrada buna HAYAT dersiniz =)

annemle aram iyidir bana düşkündür bende onu severim bir tanedir. babamla 1 seneden fazla oldu konuşmayız aynı odada durmayız zaten çocukluğumdan beri kendisini pek sevmezdim hep kendi istediği gibi olmamı istiyordu ama ben öyle olmadım. benim yaş 19 annem 55 babam 59 yaşında

Yaş 33. Anne 60 Baba 64 yaşında.

Ayrı şehirlerde yaşıyoruz. Günde 2-3 kere görüşüyoruz. Bana düşkünlerdir. Genel olarak aramız iyidir. Bana düşkün olmakla üzerime titremek arasındaki çizgiyi bazen kaçırsalar da dayatmacı değillerdir. Karşılıklı olarak kararlara saygı esastır; ancak açık olmak şartıyla. Öyle bin tane şey yapıp, her şey olup bittikten sonra haber vermek hoş karşılanmaz.

yaş 23
annemle babamın arası iyi fakat genelde birleşip bana muhalefet oluyorlar. Mesafeyi koruduğum sürece karışmıyorlar, sıkıntı çıktığı da oluyor tabii zaman zaman.
Ben telefonumla hiç ilgilenmem, bu hep böyleydi yani onlara karşı bi tavır değil, o yüzden pek aramazlar nerdesin naptın vs. diye. Ama kızkardeşim telefonuyla çok ilgilidir mesela herşeyini anlatır anneme, onu mutlaka arayıp sorarlar gün içerisinde.

yaş 25, anne baba 54,
ayrı şehirlerde yaşıyoruz. annemle günde bi uzun telefon faslımız vardır, babamla en geç 2 günde bir kısa konuşma yaparız genelde annem üzerinden haberleşiriz baban bunu dedi, kızın şunu dedi şeklinde.

bazı konularda anlaşamasak da karşılıklı saygı sınırı aşılmaz. her konuyu oturur konuşur tartışırız ama saygısızlık etmeyiz ne onlar bana ne ben onlara. ikisi de bana çok düşkünlerdir, her ne yaptıysam hep arkamda olmuşlardır, maddi ve manevi olarak her zaman destektirler. ne yaparsam yapayım da hiçbir zaman ya acaba yanımda olurlar mı diye şüpheye düşmemişimdir.

canlarım benim çok özledim :(

Peki ya zaten yurtdışından öğrenci olarak geldiysek?

ailede sağlık problemi, maddi yetersizlik... gibi bişeyler olablir.

ailevi sorunların olduğunu belirten bir kayıt dondurma dilekçesi yaz..annem ile babam boşanıyorlar maddi sorunlarım da var falan de..bende işe yaramıştı

yazarın dilinde genel olarak sıkıntı var zaten.
iyi türkçe bilinse de değişen bir şey yok.
kötü.

Kardeşim yurtdisinda buyudugu sıkıntı yaşıyor ki bu konuda onu yadırgayamam.Ben güncellenmiş versiyonu var mı yok mu diye merak ettim zaten.

Ha bir de su var normalde hic turkce kitap okumayan birine 'kitabin dilinde bir sorun yok sadece ergenler anlamiyor' demek cok motive edici olmaz sanirim.

çok uzun süren tasvir hatırlamıyorum ben o kitapta, uzun uzun cümleler de yoktu ama kardeş yurt dışından geldiyse ve zor dediyse yapacak bi şey yok. bi şeyler okumaya ekşisözlük'ten ya da gazetelerden başlayabilir. daha kolay olur. ama normal şartlarda sabahattin ali okuyabiliyor olması lazım çünkü bi ahmet hamdi tanpınar kadar eski kelime de yok içinde. kitabı beğenmemiş olabilir sizi kırmamak için söylüyordur ya da tamamiyle kitap okuma eyleminden hoşlanmıyordur da bahane üretiyordur.

gazete okuması en iyisi o zaman bi süre ya da jules verne'in ince kitapları var.

maketçilik.

makrame bileklik falan yap. oldukça zihin açıcı, stres atıcı oluyor. youtube'da bununla alakalı eğitim zımbırtıları var.

sudoku, kakuro. sararsa güzel şeyler.
yapboz alabilirsin.
origami.

tenis kursları çok moda bu aralar tavsiye ederim.

www.griddlers.net

puzzle'a ver kendini ya da sağlam bir bilgisayar oyununa başla.

zuhuratbaba doğrusu. merkeze çok yakın. goo.gl

kuzenim kalıyor. nezih bir semttir. kiralar yüksektir. evler 4-5 katlı. para sorunu yoksa buradan ev tutulur.

zuhurat baba türbesi ve etrafı akıl hastanesinin oralarda zuhurat baba diye geçiyor, çamlık ve aşağısı, ataköye uzanan karabal caddesi vs

cips kullanarak kanepe yapabilirsiniz.
labne peynirin içine baharat karıştırın, sade cipslerin üzerine sürün. bira yanına atıştırmalık olur.

meyve rulz.

antik.eksisozluk.com

baget ekmeği ince ince kesiyorsun.
bi yüzünü hafif kızartıyorsun.
sarımsağı ortadan ikiye kesiyorsun kızaran yüzlere sürtüyorsun hafif kokusu geçiyor.
üstüne tercihe göre ayrı ayrı krem peynir zeytin ezmesi terayağı bal tahin çemen sürüyorsun.
üstüne gene tercihine göre tulum kaşar, peynir, salam, salatalık vs vs koyup kürdanı geçiriyorsun.
al sana renk renk tat tat türlü türlü kanepeler.

patatesleri ince ince kesiyorsun.
limonlu suda bi süre bekletiyorsun.
ardından kurulayıp kızgın yağa(tercihen fındık yağı) atıyorsun.
zaten çok ince olduğu için ve limonunda etkisiyle hem kararmıyor hem de çabucak kıtır kıtır oluyorlar.
havlunun üstüne döküp yağını aldırıyorsun.
varsa kese (süzme) yoğurdu ezip sulandırıp kuru nane kekik tercihe göre pul biberle bi güzel dip sos yapıyorsun. aynı şekilde tarla dometesi bulup kabuklarını soyup doğrayıp hafif zeytinyağı koyduğun derin ve küçük tencere veya tavada pişme ve erimesini bekleyip içine kuru nane kekik pul biber koyarak bi sos daha hazırlayabilirsin.

mantarlı tavuk sote veya nohutlu soğanlı kuşbaşı et yemeği yapabilirsin.
kime sorsan anlatır :

standart menü önereyim

Çorba (mercimek/düğün/kremalı mantar/ezogelin)

Salata

Şehriyeli pirinç pilavı

fasulye/türlü/vb

evet kremalı tavuk ve pilav iyi tercihtir.

tatlı olarak güllaç

mantarli tavuk sote iyi fikir

aynisini kirmizi etle de yapabilirsin. adinin havali olduguna bakma basit ve hemen yapabilirsin

yemekatlasi.com

malzemelerde sarap demis tabi onu es geciyoruz :)

soslu tavuk gögsü filan satilir, onu alin sadece pisirceksiniz zaten, firinda filanda olur.

yanina patates kizartmasi yapabilirisniz, ya da elma dilim patates alir makretten firinda yaparsiniz, yanina da domates corbasi hazir, ohh yarim saatte hepsi hazir.

enez, erikli uzak gelmezse düşünebilirsiniz bence.

Enez Erikli sivrisinekten geçilmiyor kesinlikle tavsiye etmem.

ağva

Atlas pasajının girişinde solda shadow var. İyidir onlar

Renkli dövmeler olmayacak,siyah küçük boyutta dövmeler olacak ikisi de.

zarar vermek istemiyorsan biraz zor. yarım limon bırak sevmezler kaçarlar diyorlar bir deneyebilirisn. emin değilim ama ondan da.

İlacı var sanırım koku yayarak uzaklaştırıyor öldürmeden

normalde yoksa; yarın giderler merak etme, onları çeken bir şey olmuştur. gitmezlerse diğer yöntemleri uygularsın.

Kaya tuzu serp giriş yollarına

yere yemek kırıntısı döküldüyse hemen süpür,bi de kahve serpebilirsin,gelmiyolarmış o zaman.

Limon sik odanin her yerine, %100 calisiyor.

odanızda mutlaka yiyecek buldukları için geliyorlardır. öncelikle yiyeceklerini ortamdan uzaklaştırın.

karıncalar nereden çıkıyor, yollarını takip edip bulun. çıktıkları yerin etrafına tebeşirle çizgi çekin, kalın bol tozlu tebeşir izinin üzerinden geçmiyorlar. veya marketlerden karınca tebeşiri alıp onunla da yapabilirsiniz bunu.

ayrıca karıncaları öldürmek istememenizden dolayı size teşekkür ederim.

30 faktör bence hem korunmak hem de bronzlaşmak için ideal. yüzünüz hassas değilse ona da 30 faktör kullanabilirsiniz, ama ben yüz için 50yi tercih ediyorum. ayrıca yüzün için kozmetik markalarının abartılı ürünlerine kanma, normal bi güneş kremi al derim (günlük kullanım için söylüyorum.)

arınçın 10 dediğinden 9una inanma. ha çarşı çok öne çıktı, bunlardan epey adamı toplayabilirler. belki artık destek çekmişlerdir falan ama belli olmaz tabii.

Parktan duyulan sloganlara göre doğru değildir.. Tam anlamıyla belli olunca düzeltirim..

Sol örgütlerin direnişi sahiplenmesinden sonra yaptılarsa şaşırmam artık, ilk 3 gün bilfiil polise karşı saldırmadan direndim ertesi günler gezide olmayınca kendimi kötü bile hissettim o derece inanmıştım ama artık gidince durasım gelmiyor saçma sapan oluşumlar türemiş orda. Hayatta herşeye saygı duyarım ve toplumdan dışlanan gruplar için tepki gösteririm. Ama kalkıp da orda Apo posterlerini sallarlarsa yanlarında durulmaz. İlk günler sağcı kesim de bizleydi ülkücü tayfa bile yanımızdaydı ama artık direniş hala desteklesem de sadece ordaki sol örgütlerin bir direnişi oldu toplumun gözünde.

@maxilian
sol örgütlerin direnişi sahiplenmesi? direnişin en sağlam darbesini onlar indirdi zaten.
yav siz kendinizde misiniz? cuma gecesi yani polisin meydanı terk ettiği günün doğduğu gece en önde yanımda kaç tane sol örgüt mensubu düştü kalkamadı da taşıdılar, gazı yiyen dağılırken elinde bayrağıyla dimdik duranlar o "sahiplendi" dediğiniz sol örgütler zaten. kendinize gelin lan. gazı yediğinizde ilk yardımı yapan da örgütlü solcu, barikatları taşıyan da sol örgütler. adamı hasta etmeyin. siz de halk desteği oldunuz. polisin sadece gazla hepimizi süpürmesi işten değildi. ara sokaklarda polisle kovalamaca oynayan solcular olmasa tünele kadar süpürürlerdi bizi. ulan hiç mi age of empires oynamadınız amk.

Parktan gelen sesler paylaşılmış.. vine.co
Emrah Serbes'ten yanıt: k1306.hizliresim.com

Ek olarak "direnişi sahiplenmek" demek pek doğru olmaz belki ama direnişe destek olmak her sol örgütün görevidir.. Şuan orada bulunan oluşumların yakından gözlemlediğim kadaryla %90 ı direnişin ilk gününden beri oradalar, olaylar çıkıp memleket ayaklandığından beri değil geziye girilen ilk günden beri.. O günlerde herkes beraber aman ne güzel diye bakılan durumdan şimdi neden rahatsız olunuyor anlamıyorum, atatürkçüler atatürk posterleriyle oradalar, partililer parti bayraklarıyla kendi sloganlarıyla oradalar destek halindeler, mesele tek bir partiye hatta tek bir kişiye karşı verilen direniş ise buna karşı olan herkesin orada olması kadar normal bir şey yok diye düşünüyorum..

@kargn

evet onlar da büyük acı çekti, evet daha antremanlı olduklarından dolayı direnişe daha yarar sağladılar doğru. Ancak 50 senedir taksimde ilk defa sabahladılarsa bunun sebebi onlar değil bu olayı destekleyen halktır. Sol örgütleri ülkenin geneline vursan kaç eder %5-6?

Sahiplenmek işte budur. Orda olmalarının sebebi benim gibi insanların meydana çıkmasıydı. Şu direnişi senelerdir olan sol örgütlerin mücadelesiyle karşılaştırmak istiyorsan en basitinden duvardaki mizaha bak. Yıllardır uçuk sloganlardan başka birşey olmayan duvarlarda artık mizah duruyor. Biraz siyasi mantıkla düşünün anasını satayım neyin kibrindesiniz anlamıyorum. Meydana gelip de Apo'nun bayraklarını gören ortadirek bir aile direnişi destekler mi? ille de dediğim dedik kafasıyla, empati yeteneğinden yoksun bir şekilde sürdürülürse bu eylem hiçbir yere varamaz.

@maxilian

sahiplenmenin iki yaygın anlamı var. biri işinin takipçisi olmak. diğeri alakası olmayan işlerde hak iddia etmek. ben ikincisine göre yaptım yorumumu çünkü üslubun ona yakın anlam çıkartıyordu. senelerdir sol örgütlerin mensuplarıyla çekinmeden arkadaşlık yaparım, hiç örgütlü solcu olmadım, gayrıciddi olmadıkları gibi espri yoksunu odunlar da değildirler. yani o duvar yazıları, o herkese sempatik görünen çiziktirmeler, o anonim eserler kafanda yarattığın başına buyruk herhangi birinin değil, herhangi birinin eylemi meşrulaştırma amacının nesnesi de değil, belki bir sosyalistin, belki bir anarşistin çiziktirmeleridir. onlardan böyle işler çıkamayacağına dair önyargın sadece senin önyargın.
bir de, sen taksimi görürsün, varoşta, emekçi mahallelerinde, kürdistanda sabahlayan sol ya da kürtçü örgütler yıllardır vardır, oraların direnişi evvelden beri taksime benzemez, yani eylemi bırakıp iki tek atamazlar barikat arkasında.. taksimi hedef olarak gösteriyorsan, aklı başında kimse için kritik bir sayıya gelmeden taksimi işgal mantıklı değil zaten. sol örgütlerden neden böyle bir şov beklediğini açıklasan belki bunu beklemekteki mantığını çözerim. ya da çözmem. apocu kürtlerin varlığı rahatsız etmiş işte seni. normal. yani çarşı okey, türeyen solcular (ki ne türemesi adamlar ben gittiğimde oradaydı hala oradalar) bi nebze ama apocular ouvv. tamam abicim, böyle işte. anladım ben seni. kırmızı çizgilerini de biliyorum. çarşıyı sola solu da pkkya bağlamanı da anlıyorum. kullandığın dil doğruları örtmese ve itiraz gelmeden hak edene hakkını versen bence sorun da yok ya, neyse.

Oluşur. Gerçi söyledikleriniz tansiyon düşüklüğüne de benziyor ama göz bozukluğu da yapar. Bir yerden sonra hiç geçmeyen baş ağrısı yapabilir ayrıca. İhmal etmeyin.

tvarsivi.com

Bulacagima dair bir umudum yoktu,sevindim gorunce.Tesekkur ederim sahiden.

demir eksikliği varsa da oluyor sanırım.

Gecen seneki kan degerlerimde Demir eksikliği çıkmıştı,ilaç kullandım 3 ay kadar fakat ilginç bir aile hekimim oldugu icin bu sene tekrarlamadı testleri;zaten gecen sene her sey normal çıkmış,oyle soyledi.

(git: www.google.com.tr

www.sagligimiza.com
buradaki önerilerden sana uygun olanı deneyebilirsin.
bir de ben oldukça fazla su içerim fakat göz altlarım sürekli mordur, kardeşimin ve babamında aynı şekilde. sanırım birazda genetik bir durum bu.

Bende biraz var, genetik. doktor bobreklerinle de ilgili tuzlu yeme dedi

topla kol komşu göster olanı biteni ses çıkarılması gerektiğğini insanlık dışı bişeylerin döndüğünü anlat.

troller var bir sürü provakatörler var. bilgi akışını doğru sağlamak çok önemli. doğru olan bilgileri yay lütfen.

À VOTRE ATTENTION! LA DÉMOCRATIE TURQUE, ELLE A BESOIN DE VOUS!
En suite d’une manifestation pour la conservation d’un parc au sein du quartier central d’Istanbul qui est envisagé d’être démoli pour la construction d’un centre commercial, la police turque a lancée une attaque violente contre les manifestants paisibles avec du gaz lacrymogène visé directement sur les corps des gens et de l’eau à haute pression. Dizaines des protestants sont hospitalisés et l’accès au parc est bloqué sans base légale. Les médias turcs, qui sont directement contrôlé ou ont des liaisons politiques et économiques avec le gouvernement, refusent de traiter les incidents. Les agences de presse turques également bloque la diffusion de l’information sur les évènements.
SVP, diffusez ce message pour que le monde prenne conscience de l’état policier turc crée par l’AKP de Recep Tayyip Erdoğan, qui est souvent considéré comme un modèle exemplaire pour des pays du Moyen-Orient. La démocratie turque s’attend à votre soutien. Merci!

bunu okuyabilir çevrendekiler.

konsoloslukları arayıp istanbul,taksimin neden güvenli olmadığını açıklamalarını istiyorlar bir de

bak mesela birkaç alt duyuruda camide alkol alınımı ile ilgili yorumlara bak. ne zihniyette ki insanlar var gör. onların insanları yanlış yönlendirmesii önle.

i.ensonhaber.com
i.ensonhaber.com
i.ensonhaber.com
i.ensonhaber.com

Sizin gibi eyleme sadece 'iki ağaç' gözüyle bakmıyorum yalnız,bizim düşüncelerimiz farklı.

Eylemi sonuna kadar destekliyorum lakin zarar vermeyelim diyorum.

Etrafa zaran verenler direniscilerin arasına karışan marjinal gruplardı. Taşkınlık yapanlara vatandaşlar müdahele ediliyordu. Uyarılar yapıldı. O kadar insanı kontrol etmek her zaman mümkün olmadı. Ama engel olmaya çalışıldı.

Otobüs yakmak, vatandaşa ait mala-mülke zarar vermek; beyinsizlikten başka bir şey değil. Provokatör denen kimseler, aynı zamanda faşist olduklarından, kolay kolay bir şey söylenmiyor.

Bir de şu dezenformasyon olayı var ki, midem bulandı artık. Twitter provokatörleriyle uğraşıyoruz. Bunları yapanlar kimlerdir bilemiyorum fakat bazılarının aptal gibi her söylenene inanıp, bir de doğruluğundan eminmiş gibi başkalarına yaymaları tam bir aptallık örneği. Haklıyken haksız duruma düşmekten ziyade, olayları sadece TV'den takip eden zavallıların gözünde, hepten haksız duruma düşmek oluyor bu.

En basitinden cuma günü istiklalde akşam saatlerinde 2 mal vakıfbankın camları indirdi, insanlar galeyana geldi, 2-3 kişi kovalayıp dövecekti hatta ama kaçtılar.

En basitinden oturan insanlara sabah baskını yapıp eşyalarını yakarak haksızlık yapıp sonra ama onlarda cam kırıyorlar demek komik oluyor.


yapanlara gelince sivil polis veya provakatörler diyorlar ama ben aşırı uçların yıkıp yakmaya alışmış adi uçları olarka düşünüyorum. biraz bdp'Li birazda sol fraksiyonlara mensup piçler. GEnel olarak %99 karşı tabi bu tür şeylere.

Aynen böyle düşünüyorum. Dün çok rahatsız oldum yapılan gereksiz şeylerden. Anlamsızdı çünkü yapılanlar. Haklıyken haksız duruma düştük resmen. Milletin özel arabasını yakıp yıkmanın, ulaşım için kullandığımız otobüsleri kullanılamaz hale getirmenin hiçbir manası yoktu. Uyaran birkaç kişi vardı, alkışla destek verdim.

etrafa zarar verenlerden herkes rahatsız hatta bununla ilgili bir yazı dağıtılıyordu bir ara. uyaranlar oluyor polis otobüsünü devirmeye çalışanları durduranları gördüm dün ama yangın çıkaranlar mesela oldu onlar da belli ki amaç dışı kişiler ve yangına su taşıyan onlarca insan da oldu, bu çevre zararı marjinal grup veya sivil polis ile yapılıyor olma ihtimali çok yüksek ama şu da var o zararların büyük çoğunluğu polis işgali ile yapıldı dükkanların camları vs yani ama medya bunları farklı yansıtıyor, yoksa çöp topladık kaç saat dün bugün de çöp toplayan çiçek ekenler olmuş gerçek grubun böyle şeyler yapma durumu yok zaten yapanlar da uyarılıyor e tabii hiç olmasa daha iyiydi.

tabii doğru değil. düşünüyorum da bunun önüne nasıl geçilebilir, uyarıdan anlayacak adam zaten en başta böyle bir şey yapmaz, yapanı yakalayıp polise teslim edemezsin, dövemezsin, fotografla deşifre edemessin, hem hiç bir şeye yaramaz hem de zaten olan olup bir kere bunların derdi başka dendikten sonra ortaya çıkartmışsın kaç yazar. dışardan izleyen adam otobüse zarar verildiğini hatırlar, kimin yaptığını amacını bilmesine gerek yok onun için.

eylemciler oturuyor - polis gaz sıkıyor
eylemciler gaz sıkan polise taş atıyor.
polis gittikçe artan bir tempoyla gaz bombası atıyor.
eylemciler karşılık veriyor.
polis geri çekiliyor.
eylemcilerden bazıları polise taş atıyor.
eylemcilerin geri kalanı taş atanları engellemeye çalışıyor.

olay bu şekilde.

edit: polis derken çevreyi de kastediyorum.eylemciler polise karşı direnmek için etrafa zarar verdi.

biz adam gibi gittik eylemimizi yaptık ama etrafa zarar veren çok oç vardı

gece zarar veren marjinal gruplara karşılık sabah giderseniz parktaki izmaritlere kadar büyük bir titizlikle temizlik yapan yüzlerce insan görürdünüz.
evet etrafa zarar verilmesi yanlış ama bunu bütün direniş hareketinin üzerine yıkmak da çok yanlış.

bazı itlerin çevreye zarar vermesi için eylem olmasına gerek yok. otobüs koltuklarını, durakları, bankları, toplu kullanılan bir çok mala zarar veriyorlar. eylem gibi heyecanın yükseldiği anlarda katlanarak artıyor. provokatörler var, sivil faşistler var, bir de öküzler var.

bahçeliden nefret ediyorum. darbe döneminde sağlam ülkücü olan babam benden daha çok nefret ediyor. o yüzden ben sikime takmıyorum bahçelinin ne dediklerini. açıkçası mhplilerinde taktığını sanmıyorum. allaha emanet duruyor o koltukta.

ya saçma sapan konuşuyor işte.

mattiadestro'ya katılıyorum.
aralarında kesinlikle mhp'liler de var.
zaten enteresan olan da bu.
yani bu kadar "farklı" insanın bir araya gelebilmiş olması.

Haberler saptırılıyor,

Devlet Bahçeli'nin Polis suçlu değil polise emri veren suçlu sözleri
Bahçeli Polisi korudu! şeklinde aksettirliyor.

Evet ama polisten yana olduğunu göstermez.

Bence biraz bekleyin siyasilerin gerçek tavırları için.

Bahçeli ülkücü zevatın alayından akıllı adam.
Akp mhp seçmeni geçişliliği en yüksek olan seçmen grubu, "oy verdiğiniz partiye oy vermeseydiniz hangi partiyi desteklerdiniz" sorusunu soran anketler vardı (Sanırım Konda'nın). Mhp'nin Chp, komünistler ve Bdp'yle aynı eylemde olmasının Akp tarafından nasıl kullanılacağının hesabını yapıyordur.

toronto, queens park'ta eylem var. televizyon kanallarının gelmesi bekleniyor

izmir alsancaktaki olaylar malüm. şu saatte bornova civarında oturanlar da evlerinden çıkıp sokaklara dökülmeye başladı.

Dolmabahceden barbaros bulvarina geldim simdi. İnsanlar hepsi disarda tencere tva alkis islik ses yuksek btn arabalar kornaya basio. Bi grup taksime cikmayi denio. Bi kisim hep burda. İnanilmaz ses var. Gayet kalabalik. Ben taksimi deniyorum ama evden ilac toplicam sabah gidicem. Krem agri kesici ilac ihtiyaci vrdi bn en son istiklaldeyken. Besiktastan Taksime gidicekler bana msj atsin. Gidecegim yine

şişli/harbiye aralıksız gaz atılıyor.

İzmir/Buca çıt çıkmıyor.

Telefonda konuştuğum teyzem bakırköyde insanların tencere ve tavalarla sokağa çıktığını söyledi..

Benim oturduğum yer bayrampaşa, ses seda yok..

kocaeli'de yarım saat önce falan kocaeli üniversitesi umuttepe kampüsünde öğrenciler yurtlardan dışarı çıkıp hükümet istifa diye bağırıyordu.

yine aynı saatlerde izmit cumhuriyet parkında insanlar toplanmıştı.

muhtemelen iki grupta devam ediyordur.

küçükçekmece sessiz ne yazık ki

Butun barbaros insan doldu. Kosarak grlen maskeliler panzer gelicek diyorlar. Sanmiyorum ama yeterli kalabalik var. Kipirdanmio artik

Kocaeli: Şu saatte merkezde 50-100 civarı gösterici olması lazım, en son kitap okuyorlardı. Akşam 5 gibi sorun çıkmayan bir protesto yapıldı, birkaç yüz kişi katıldı ona da.

Kocaeli: Şu saatte merkezde 50-100 civarı gösterici olması lazım, en son kitap okuyorlardı. Akşam 5 gibi sorun çıkmayan bir protesto yapıldı, birkaç yüz kişi katıldı ona da.

Hisarüstü/Boğaziçi Üniversitesi sokağa döküldü.Etiler,Hisarüstü halkı onlara destek veriyorlar.Çatallarla,tencelerle olabildiğince ses çıkartıyorlar.Arabalar kornalarla katılıyor.

Barbarosta su ile puskurtneye basladilar. Besiktasta da artik panzer varrrr

İstanbul/Acıbadem'de sürekli korna sesleri ve tencere tava sesleri var. Yaklaşık 1 saattir aralıksız sürüyor.

izmir mavişehir amk bütün zengin bebeleri uyuyor

Düzce'de herkes uyuyor.
Düzce halkının yüzde biri bile biliyorsa olanları, ne mutlu.


Yeni öğrendim, şu an toplanıyorlarmış merkezde Anıt Park'ta. Gerçekten çok ilginç bu.

ktü kampüste saat 3.30 gibi başladı, hala devam ediyor, güzel de sesleri çıkıyor.

kağıthane. iki saat önce iki apaçinin kavgasıyla heyecanla balkona fırladım.. maalesef tık yok.

@bilkent üniversitesi


hayalet kasaba, gerçi finaller bitti, herkes dağıldı memleketine.

olabilir. küt diye daha iyi derler ama. sonuçta kafaya koyduysa birakmak için en büyük adımı atmış bence.

Sigara azaltarak bırakılmıyor. Şimdiye dek sigarayı bırakan kimi gördümse hep "şak diye" kesmiş içmeyi. Bunlardan biri de babam. 15 yıldır içmiyor.

Bir de, iş bulsun kendisine. Mesela arduino diye bir alet var çok eğlenceli.

küt diye bırakmak en iyisi.

benim başlamam da bırakmam da çok enteresan gerçekleşti. sürekli sinir nöbetleri geçirdiğim bir dönemde başladım ben. sadece tepem attığında yakıyordum. sonra giderek arttı. boş zamanlarımda yakmaya başladım. 2 günde 1 paket falan içmeye başlayınca artık bağımlı olduğumu kabul etmiştim ama bırakamıyordum da.

o sırada şansıma evde, annemlerin yanında 1 hafta kadar geçirmem gerekti. annem de beni ağzına sürmez olarak bildiğinden orada kullanmadım. 1 hafta sonra okula gidip yaktığım sigara beni çok tiksindirmişti. tiksinince, zevk almayınca bırakmak da kolay oldu.

tabi öyle yıllardır kullanıp bırakmadım ama bence en zor dönem ilk 1 hafta. insan gerçekten çok zorlanıyor ilk hafta. ama ilk haftayı atlattıktan sonra kontrol altında tutmak kolaylaştı. bana kalırsa da pat diye bıraksın.

Normal kadın

balık etli / normal arası kadın.

kadın bütün olarak sevilir.

bu soru da her ay soruluyor nedense...

slim fit erkek pek hoştur. şişmiş kaslardan hiç hoşlanmıyorum ben şahsen.

Butun olarak sevilir,bunun farkindayim,notunu da dustum zaten.

Ben aklinizdaki fiziksel guzellik algisini merak ettim.

erkekte pek zayıf sevmem, kaslı erkeklerin sayısı da o kadar fazla değil günümüzde açıkcası. yapılı erkeklerin daha iyi göründüğünü düşünüyorum. kadınlara gelirsek de özellikle fashion tvdekiler gibi olmaya kasmıyorsa o kadını da yargılamamak gerekiyor ve belli bir boyun üstünde bir kadın misal çağla şikel boyunda bir kadın normal kiloda çok iri görünür aynı o voleybolcular gibi. normaldir ama iri durur. zarif olması için uzun kadınların biraz daha zayıf olması gerekiyor bence. ama kemikten kırılmak da demiyorum. güzel zayıflar da var. normal kilodaki kadınlardan da bir farkı yok bence. fiziği güzelse kilosuna göre güzeldir. çağla şikelin kemik yapısı onu biraz öyle çirkin yapan özge ulusoy da çok zayıf ama çağla gibi durmuyor. daha zarif duruyor.

kadın dediğin az ele gelecek. ama az gelecek, çok değil.

zayıf kadın. erkekten anlamam.

harbiden bunun matematiği olduğunu mu sanıyorsunuz ? "at gibi" tabirinin hakkını veren de var, gerçekten zayıf olması gereken de var. eğer öyle bir standart olsaydı bütün kadınlar o kiloya hücum ederdi.

cok zayif insan hic cekici gelmiyor bana.

bu işler hep deneyerek. pembe,seftali ve kahve tonlari dışında başka ne ton var bilmiyorum bu arada (: insanların tenlerini beyaz buğday esmer diye ayırmak yanlış. bilekleriniz deki damarlar yeşil mi mavi mi yani cilt tonunuz sarı mı pembe mi. sarı ya da pembe ye göre renkleri seçmek daha doğru çünkü. daha fazla ayrıntıya girmiyorum en mantıklısı bir kozmetikçiye gidip denemek olucak. ben buradan sana beyazsan pembe al derim ama aslında sarı alt tabanlısındır ve sadece şeftali oluyordur. deneme esnasında bir ayna alarak dışarıda güneş ışığında sürülenleri kontrol etmekte fayda var. bir kere bir fondotende şoka girmiştim mekan aydınlatmaları yanıltıyor. kapatıcı olarak loreal benim gözümde asla kullanmayacağım markalardandır ama ev arkadaşımın kapatıcısını bir kere sürmemle şok geçirmem bir olmuştu yapay olmayan aydınlık veriyor ama kapatıcılığı 10 üzerinden 6. ürünün ismini daha sonra söyleyebilirim.

kapatıcı olarak ben maybelline in affinitone unu kullanıyorum. tüp içinde ruj gibi. bana da arkadaşlarım tavsiye etmişyi, ucuz olduğu için iyi değildir sanmıştım ama çok memnunum. doğal duruyor. ışıltı olayını bilemem tabi.

@gloria,kullanacagim ton kayisi veya bronz tonlarda olacak zaten ona eminim.Ben marka onerisi istemistim,ton tavsiyesi alabilirim ama kendime yakistirmiyorum diger tonlari begenirsem kullanirim diye de not dusmustum :)

marka ben mac'ten şaşmıyorum ozaman (:

saç rengin ne ona göre de aslında önemli cildin kadar. yazarsan yardım edelim.

Koyu kestane sac rengim.

ben de kapatıcı arıyorum.gecen senelerde bobbi brown'un standında ingiliz dadısı kılıklı bir teyze,bi kapatıcı sürmüştü.daha başarılı bir göz altı kapatıcısı denemedim ben.ama fiyatı fazla geldiği için almadım.
geçenlerde yine boynerdeki standına gidip o kapatıcıyı alayım dedim ama standdaki kadının uyguladığı hiçbir sey o eskiden denediğim ürün gibi değildi.
üretimden mi kalktı,kadın mı bilgisizdi bulamadı bilmiyorum.

allık olarak da mac ve shiseido kullanıyorum.
hafif bronz bi etki ile gölgelendirmek istersen mac trace gold'u öneririm.çok abartmadan sürülünce parlak bronz ve hoş bir ton veriyor.
şeftali ya da pembemsi bi ton ile de canlılık katabilirsin.

ayrıyetten yakınlarında mac mağazası varsa kesinlikle gidip orada uygulatarak deneyin ve cildinizde nasıl duruyor görüp alın.
size yakışmaz diye düşündüğünüz bir ton düzgün bi uygulamayla cok farklı olabilir.

Bence Gümbet çok çok güzel, Bodrum'un merkezine de yakın. Ayrıca eğlence mekanı vs. ne ararsan da var. Denizi de fena değildi.

Yahşi. Merkeze en yakın beldelerden biridir, buna rağmen tatil köyü gibidir. Denizi mükemmel ötesidir. Tavsiye olunur.

gümbet'ten kesinlikle uzak durun. inglitere ve avrupa'nın en kötü turistleri haliyle rezalet bir gece hayatı ve kötü bir denizi var. gümbet'e gidene kadar çınarçığa falan gidin daha iyi

akyarlar (bodruma uzak ama müthiş bir denizi var)
Torba (güzel deniz, bodruma yakın)
gölköy (denizi güzel bodruma uzak, gece hayatı hareketli, çok yakın türkbüküne yakın)
yalıkavak (denizi idare eder, bodruma orta mesafede)
yahşi için boo ya moon'a kesinlikle katılıyorum

bir de bitez var. denizi güzeldir. bodruma da yakın bir mesafede

biz 2 yıl önce yalıkavak'a gitmiştik. denizi muhteşemdi. balıklarla beraber yüzebiliyorsunuz.

Çoktan gittiniz mi bilmiyorum. Ama bu sene Yahşi'de tatil yaptık Mart döneminde. Mart'ta olmasından mütevellit bayağı bir sakindi, ama yazın bile olsa aşırı gürültülü ve gereksiz turistli bir yer olacağını sanmıyorum. Beyaz taş evlerin ve otellerin bol miktarda bulunduğu da bir yer. Kesinlikle öneriyorum.

Butik otelde kalalım derseniz de Satsuma Suits'i öneririm, güzide bir yer.

annene madonna ve ajda pekkan ın estetik cerrahlarının telefon numaralarını ver. direkt çözüm..

"Micro Plus" diye bir uygulama yaptırdım ben selülitlerime. Tamamen geçirmiyor tabii ki ama çok azaldılar. Annenizin ki henüz başlangıç aşamasında ise çok daha etkili olur diye düşünüyorum. Bir de ben diyet filan da yapmadım yani. Her sabah nutella yiyorum :) Yediğine içtiğine dikkat ediyorsa, bu işlemden çok güzel sonuç alabilir bence.

selülit gitmiyor (doğal yollarla) varsa bilen ben de bu duyurudan nemalanayım ama annenin asıl büyük sorunu psikolojik. kadın demek ki daha da yaşlanınca kırışıklıkları artınca, yaşlılık lekeleri çıkınca vs. bunalıma girecek. ünlülere özenmek için 44 fazla bir yaş değil mi? tabii ki herkes güzel olmak ister ama bugün bunu takıntı haline getiriyorsa bu ömrü boyunca sürecek demek ki

Bir dakika yanlis anlasilmasin.Takinti degil asla ben yanlis aktarmis olabilirim.Unlulere ozenmek gibi bir durum hic yok zaten. sadece baktigin zaman hakli, her yasta guzel olmak her insanin hakki ki annem kendine bakmayi,guzel gorunmeyi,saglikli olmayi istemistir her zaman.Selulitin de bir tedavisi varsa neden 44 yasinda diye bosversin ki?

kese yapsın düzenliolarak onun dışında maydanoz suyu da ödem atıyor baya,şekeri tuzu azaltsın bunun dışında birysel yapabileceği bişey yok.

44 yaş artık geçmiş ondan diye söylemedim. "takıntı" kelimesi ciddi bir sorun olarak gözüktü sadece. sen kızı olarak sorun görmüyorsan muhtemelen yoktur. sonuçta biz görmüyoruz, bilmiyoruz. bu arada krem kullanan tanıdıklar var işe yaramamıştı.

Yanlis anlasilma benim basligim yuzundendir o zaman,affola :)

vichy nin lipometric ürününü kesinlikle tavsiye ediyorum, aksatmadan kullansın. hem ben hem de annem kullandık, çok memnun kaldık ikimizde herkese tavsiye ediyorum. kısa sürede etki ediyor düzenli kullanınca.

Ayrıca 44 yaş yolun sonu değil. İnsan ömrü çok uzadı. Anneni takdir ettim. İnsanın fiziğini, kendini önemsemesi, güzel yaşlanmak istemesi en doğal hakkı.

çok sağlıklı olduğu söylenemez ancaaaak, bana bir cilt doktorunun bana söylediğine göre güneşin altında saatlerce kontrolsüz yatmaktan daha güvenliymiş solaryum. sırtımdaki sivilceler için gitmiştim, bana tavsiye etmişti. tabi ki az giriceksin, hem sefer olarak hem dakka olarak.

çok tehlikeli.
bu konuda açıklama yapmaya uğraşmayacağım ama girmekte kararlı göründüğünden çok daha önemli ve yararlı bir kaç şey yazacağım;
*mutlaka solaryum için özel krem kullan girerken. çıktıktan sonra da nemlendir yeterince.
*bronzlaşmak için 4 seans yeterli ; 1.seansta mutlaka ve mutlaka 5 en fazla 6 dakikayla başla 10dakika ÇOK FAZLA! HELE İLK SEFERİ İÇİN ÇOOOOOK ÇOOOK FAZLA! Bak iki kere yazdım.
*aradan 4 gün geçsin; 8 dakika gir. 3 gün geçsin yine 8 dakika gir, 3 gün geçsin 10 dakika gir. süper bronzlaşırsın.Araya mutlaka yeterli zaman koy.
*bu aralar sevişmiyorsan ya da senin/partnerin için sorun olmayacaksa her yerini bronzlaştırma; ne kadar korunsan o kadar iyi.

Yalniz yanlış anlaşılmış sanırım,kesin girecegim diye bir durum yok hatta söylediğim gibi sonradan korkup vazgeçtim.


Benim anlamadığım sey bir kere girince bile bu kadar zararlı oldugu dogru mu?solaryum bağımlısı olmayacaktım sonucta.

yalnız bir kere 10 dakika girince o seni bütün yaz götürücek diye bir şey yok.

Yahu bunlari biliyorum,Türkiye'ye gelene kadar zaten etsin istemistim.1-2 ay kadar yani :)

Benim ogrenmek istedigim sey farkliydi.

erken kırışırsın.

ultraviole ışınlar (güneş dahil) zararlı. kıllarımızı kaybettikten sonra zaman içinde bedenlerimiz bu duruma karşı bronzlaşmak şeklinde bir tedbir geliştirdi, ancak söylediğim üzere, bu bir önlem.

sağlıklı olan, tenimizin doğal rengi. bu yüzden güneş görmeyince tenimiz normal rengine dönmek istiyor. çünkü "sağlıklı bronzlaşma" diye bir kavram yok. yok yani direkt.

diğer örnek nasır. sürütnmeye maruz kalan yer zarar görmesin diye derimizin aldığı bir önlem. etken ortadan kalkınca nasır da düzelir. nasır sağlıklı mı ? ha bir zararı yok evet, ama normalinin normal cildimiz olduğu malum.

neticede kararı siz verin. "güneş çok sağlıklı" değil, D vitamini sentezi için sadece eller ve yüz bile günde 15-20 dakika güneş görse yeterli denir. bundan sonrası fazlalık.

solaryumun teknik detayını bilmiyorum ama güneş'ten daha zararlı olacağını sanmıyorum. zira güneş'e istediğimiz gibi ayar yapamıyoruz ama solaryum muhtemelen insan sğalığı göz önüne alınarak geliştirilmiştir. ha ama temel prensip aynı, cayır cayır ultraviyole.

Universitesine gore degisir. Bazi universiteler dil puanin yoksa kendi dil sinavini yapar ama hepsinde yoktur. O yuzden ydsye gir mutlaka.

Bazilari da mesela dil puanin yoksa der ki yuksek lisansa baslarsin ama bir yilda yds ye girip baraji asman lazim der. Yani sen master yaparken yds ye girip baraji gecmeye ugrasirsin.

Sonuc itibariyle bugunden itibaren en yakin yds hangisiyse gir derim.

öyle bir şart yok. ales ve yds birbirinden bağımsız sınavlardır.

İlk YDS 1 Eylül'de yapılacak. Başvurular Ağustos ortası başlıyor sanırım.

konuyla ilgili mevzuat: mevzuat.basbakanlik.gov.tr

ikisi de birbirinden bağımsız sınavlar. biri diğerinin ön şartı falan değil. halitkin in dediği gibi bazı üniversiteler kendi sınavlarını yapabiliyor ya da dil belgesi getirmen için 1 sene süre verebiliyor ama bu süre boyunca sana ders vermeyebiliyor.

ayrıca girmek istediğin üniversite mülakat yapıyorsa dil belgenin olmaması eğer gerçekten kendine güvenmiyorsan senin için bir eksi olacaktır. ha şu da var ki son yds (aslında ilki) tam bir saçmalıktı. ben sınava girmedim fakan 300 bin kişinin girdiği bir sınavda 220 bin kişi 50'yi geçemiyorsa, ortadaki saçmalığı görmek zor değil. ben bir daha girmeyi düşünüyordum ama artık toefl veya ielts gibi seçenekleri değerlendirmenin daha mantıklı olacağını düşünüyorum.

Oncelikle tesekkur ederim hepinize ve belirteyim yuksek lisans icin daha benim zamanim var,arkadasim icin arastiriyorduk.

Bu durumda sart degil ama herhangi bir dil sinavina (yds,toefl vs)girmesinin daha avantajli oldugu konusunda hemfikiriz degil mi?

girsin girsin de iyi çalışsın. üds den millet çalışmadan 70-80 alırdı eskiden. ama artık çalışarak 50 almak bile çok zor görünüyor ydsden.

YDS'ye de girsin. İyi puan alırsa ne güzel, lazım olursa kullanır.

Girsin tabi. Cunku iki (3 de olabilir) yil gecerliligi var ydsnin. Herseyi gectim ingilizcesinin ne durumda oldugunu gorur en azindan.

Rimmel 404 icon style

bordo ojeye istediğin renge ulaşana kadar siyah karıştırsan mesela?

@kenar oyle cok degisik bir renk ortaya cikar sanirim,ayrica oje de kuruyabilir sanki ama bilemedim.

flormar olmasın demişsiniz ama şöyle bir katalogları mevcut kendilerinin :P
www.dunyaforumlari.com

istemedigimi belirtmistim ama sayin lunedor :)

Sally Hansen'in bu renk bir ojesi var fakat numerosu aklimda degil. Kiosklarindan ya da online satis yapan web sitelerinden bulabilirsiniz tahmin ediyorum.

www.evoria.com
www.evoria.com
www.evoria.com

evet bunlar olabilir gibi geldi markası da farklı hem :)

Avon - Midnight Plum

istediğin oje china glaze hounting www.google.com.tr

satın almak için www.kozmetiksite.com

ben yıllardır chanel 18 - rouge noir'ı kullanıyorum 2 şişeye yakın bitirdim asla da değiştirmem.

kitap okuyup güncel fransızca gazeteleri, haberleri takip edebilirsiniz. en azından kelimeleri hafızanızda tazelemiş olursunuz.

unutmuyorsun aslinda, bildiklerin, daha onceden uyguladiklarin veya ogrendiklerin beyninde biraz daha geriye itiliyor sadece. sen onlari tekrar ettikce, yeniden ait olduklari yere gelecekler.

ama ne kadar geriye itersen, tekrar onlere gelmeleri de o kadar cok tekrar, zaman gerektirecek.

bu durumda bol bol pratik yapman, film izlemen, kitap okuman, fransizca diyaloglara girmen, fransizca gazete okuman vs. senin menfaatine.

bende de aynı durum var, fransızcayı gün geçtikçe unutuyorum. ama arada bir skype'tan tanıdık kişilerle konuşarak biraz olsun kendine geliyor yeniden, sen de öyle yapabilirsin. veya fransız kültür merkezi'nde bu konuyla ilgili bir şeyler vardır belki, pratik yapma şansın olabilir.

birkaç sene hiç konuşmasan türkçeyi bile unutuyorsun. konuşmaya başladıktan 1-2 gün sonra düzeliyor, 1-2 hafta içinde de neredeyse fark kalmıyor merak etme.

her dil beynin farklı bir lobunda kodlanır. o bakımdan unutmak durumu söz konusu olmaz sadece daha önce de söylendiği gibi baskın olan dil öne çıkar bunu en aza indirgemek için eğer fransızca dışında başka bir yabancı diliniz varsa ikisini birlikte çalışın. ben ispanyolca öğrenirken öyle yapmıştım.

her iki dilin aynı seviyede olması pek mümkün değil ancak ara ara pratik yaparak aralarındaki farkı azaltabilirsiniz.

daha önce söylenenlere ek olarak uyumadan önce bir şeyler dinlerseniz mesela televizyonun karşısında uyursanız derin uykuya geçene kadar daha fazla bilgi depolanabiliyor. ben denedim %100 çalışıyor

poşet içinde en fazla 1 litreye kadar izin var, ama bu 1 litreyi de en fazla 100 ml'lik koyabiliyosun.
yani 100 ml'lik 10 tane sıvı şisesi falan koyabilirsin.

bi de şunu buldum flypgsden:
Uçağa sokacağınız el bagajında 1 litrelik ağzı kilitli torba içerisinde her biri maksimum 100 mililitrelik kaplarda sıvı, jel, aerosol taşıyabilirsiniz.

Her bir yolcu sadece 1 tane poşet taşıyabilir.

Poşet olarak 1 litrelik kilitli buzdolabı poşeti kullanabilirsiniz.

Son güvenlik kontrol noktasında sıvılarınızın içinde olduğu kilitli poşeti çantanızdan çıkararak x-ray cihazına ayrı olarak koymanız gerekmektedir.

şehir içinde plajlar var, evet. temizlik açısından da gayet iyi. ama türkiye'de ki plajları denizi felan oraya değişmem. 10 kat daha güzel bizim memleketin kıyı şeridi.

Denize sırayla girmek gerekebilir. Tüm şehirde olduğu gibi plajlarda da hırsızlar kol geziyor.

kabin bagajı sınırlarına uygun 1 adet el bagajı hakkınız var sadece. boyutlarına özellikle dikkat ediyorlar ve de bunun dışında ki her türlü bagaj ekstra para demek. internetten uçuş öncesi bagaj hakkı almanız gerek aksi halde uçağın kapısında daha pahalı bir fiyata satıyorlar. dedigim gibi sadece 1 tane el bagajı hakkınız var bedavaya.

edit: el bagajı dışındaki bagajların her parçası için ayrı para ödüyorsunuz zaten. ona hiç girmiyorum.

O ne kadar sacma bir seymis yahu,neden alirken bunu belirtmemisler ki o zaman bilet alirken ek bagaj hakki mi almam gerekiyordu?

20 kg hakkin var, sorun yok. ekstra kg varsa isaretliyorsun bilet alirken.

edit: yanlis bilgi vermisim kusura bakma. 20 kg yu maalesef satin alman gerekiyormus 11 Euro ya. el bagajinda agirlik siniri yok ama ebat siniri var : 56x45x25cm ölcülerini gecmeyen, ucakta koltuklarin uzerindeki bolmeye kaldirabilcegin agirlikta olan bir el bagaji hakkin varmis ucretsiz. gerci forumlara baktigimda ekstra parayi vermeden bagaj verdigini iddia edenlerin sayisi da cok ama bilemem.

20 kg hak alınmış ise var yoksa sadece el bagajına(tek parça) izin veriliyor ama ücret mukabili bagaj hakkı alınabiliyor bilet alınmış olsa bile.

detaylar için;
easyjet.custhelp.com

90 litrelik sirt cantasi ile bindim. sorun cikmadi. cantayi bir kutuya oturtuyorlar, sıgarsa tamam, sigmazsa ekstra ücret veriyorsun. 90 litre tam sınırdaydi.

içecek olarak sodayı ben limon, frambuaz veya vişne ile karıştırıyorum.

yoğurt
meyve
meyveli yoğurt (şekersiz)
salatalık
cacık
ayran
eti form ve mavi yeşilin abur cuburlarını dene bi de.

evde atıştırmalık patates cipsi yapmak için şöyle bir şey var: dx.com
bu olmadan da mikrodalgada deneme-yanılma yöntemiyle patatesler jilet gibi kesilerek, baharatlar ilave edilip yenebilecek cipsler yapmak mümkün.

içecek olarak karadut şerbetinin içine maden suyu ve buz. mmhh!

fındık-fıstık.

yağsız ve tuzsuz patlamış mısır. gayet güzel.

ayrıca fındık-ceviz-badem-fıstık bunlardan güzel atıştırmalık mı olur ya nası atıştırmalık gibi gelmez.

Bana eti formdur, fındık fıstıktır yerine meyve atıştırmak daha hoş geliyor. Böyle elma armut değil de mevsimine göre küçük meyveler yenebilir, mesela çilek, kivi, üzüm, erik ya da badem salatalık ve çeri domates gibi sebzeler.

@rotten,sorun fazla güzel olmaları zaten.1 Kase yiyorum bu sefer kendimi durduramayip,e yine aynı kaloriye denk geliyor.

bademi tek geçerim.

atistirmalik olarak salatalik en guzeli bence. hem serintiyorda.
icecek icin de soda. mumkunse tuz orani en az olanindan ve aromasiz. illa aroma isterim derseniz icine limon, portokal, lime falan sikin bir de taze nane muhtesem bir serinletici oluyor. ayni sekilde soguk suyun icine de bir kac limon guzel oluyor.

-tercihine göre farklı peynir çeşitleri
-hindi füme jambon (polonez-nişasta filan yok çünkü) ile bir şeyler. mesela üçgen kesip baharatlayıp fırına verip biraz kızartıp cips niyetine yiyebilirsin. ya da yufka gibi düşünüp içine peynir koyup sigara böreği şeklinde sarıp yumurta sarısı sürüp fırınlayabilirsin.
-fındık fıstık ama çiğ olsun. kavrulmuşlar pek iyi değil.
-form bisküvilerden kaçın derim, aslında kalorileri de düşük değil ve çok miktarda karbonhidrat içerdiğinden deli gibi acıktırır üstüne.
-şeker oranı çok yüksek olmayan meyveler


ekstra bilgi, aromalı sular yapabilirsin. mesela farklı meyvelerden çaylardan filan koyup cay gibi demleyip soğutup süzebilirsin. en basiti sürahinin içine taze nane ve limon dilimi koyarsan çok ferahlatan bir aroması oluyor. internette bolca su tarifi var. bi yerlere kaydetmiştim, bulunca eklerim buraya editleyerek.

edit: eğer kalori değil de yiyeceklerin karbonhidrat miktarlarına bakarsan daha iyi beslenirsin aslında. cünkü karbonhidrat daha çabuk acıktırıyor ve fazlası yağa dönüştülüyor vücutta. protein ağırlıklı beslenmek hem dahaz aaz cıktırır hem de bir süre sonra vücudun depodaki yağları kullanma kararı alır :) karbonhidratı sıfır olan onlarca besin var, ye yiyebildiğin kadar :)

icecek olarak soda degil de maden suyu icin. icine bir de limon dilimi attiniz mi sizden iyisi yok.

eksisozluk.com

(bkz: arcalion)

cafergot var 100 mg kafein var içinde 2 tane atarsın kahvaltıdan sonra olay biter ..arcalion bi boka yaramıyo saf para tuzağı zaten alma

arcalion hiçbir işe yaramıyor stimol de. ikisinden de uzak durun.

bir de kesin biri önerecek önce ben söyleyeyim: 1 adet yeşil elma yiyiniz. :)

modiodal dene. iyidir o.

yarım remeron al

her halukarda vucudun toparlanacagi icin ayni kiloda bile daha iyi durursun. dedigin gibi kas-yag orani ile alakali. spor candir, gidin.

gitme. senin gibi iki ay gidip sonra bırakacaklar yüzünden bisiklet ve koşu bandı sırası bekleyip duruyoruz. lanet olsun böyle sezonluk bir de fit insanlara.

Sezonluk gitmediğimi ekimden sonra yeniden başlayacağımı belirtmiştim dikkatli okursanız benim sorduğum sey farklı.

Ayrıca sizin gittiğiniz spor salonuna yazılmam imkansız olduğu icin iciniz rahat olsun bence.

ayni agirlikta olup daha kilolu gozukuyorsaniz kaslarinizi kaybedip yag baglamissiniz demektir. sporcu arkadaslar daha iyi bilir ama kas kutlesi yag kutlesinden cok daha agir oldugundan cok fit bir vucutla 50 kg cekebilirsiniz. dolayisiyla agirlik olcu birimlerine takilmamak gerek. spora gidin tabi gitmeden olmaz.

Gidin.

"Çalış-ye-dinlen-tekrar et" mottolu bir yaşam biçimi;

- Fit görünmenize,
- Enerjik olmanıza (sabah turşu gibi uyanmak, anyone ?)
- Tek seferde uyuyup uyandığınız bir uyku düzenine,
- Yalan yanlış yapıyor olsanız dahi plasebo etkisiyle kendinizi daha iyi/özgüvenli hissetmenize sebep olur.

3 haftadır ağırlık kaldıramadığım için kendimi suç işliyor gibi hissediyorum.

Miskinlik güzel. İşten döndükten sonra paldır küldür üstü başı değiştirip kendinizi güya daha fazla yormaya gitmeyip kıçı devirmek suretiyle bilgisayar/tv/ yahut arkadaşlarla kafe/bar takılmak tabii ki daha çekici.

Yine de gidin. Mükâfâtını da alın.

Shellac kalıcı oluyor da böyle uzuyor dipten dipten dipleri açık oluyor tırnağın gözüküyor gıcık oldum ben, bir de 65 tl'ye mi ne yaptırmıştım nail pro muydu neydi yanarım yanarım o giden paraya yanarım. çok gereksiz bir para. üşengeçim ben diyorsan düşünülebilir ama :)

argan yağı ben loreal matrix'ten aldım içinde var valla diplere süremiyorum bunu ama böyle elektriğini alıyor gibi onun da saçımı yağlandırdığından dolayı olduğunu keşfettim. :D Daha biterse almam heralde. Kırık saça hiçbir şeyin faydası yok ya.

1- dipten çıkan kısım iğrenç görünüyor. aynı paraya 10-15 kere güzellik salonuna gidip normal oje sürdürürsünüz zaten.

2- bu argan yağı bana altın çilek furyası gibi geliyor. bence gereksiz yere pohpohlanan bir ürün.

ben l'oreal'in ürettiği, kuaförlerde satılan mythic oil diye bir şey kullanıyorum; onu tavsiye edebilirim, cidden farkı görüyorsunuz.

shellac ben bi ara ust uste yaptirdim. ozellikle yazin ayak tirnaklari icin muhtesem diyebilirim. ayak tirnaklari gec uzadigi icin daha uzun kaliyor. ustune istedigin ojeyi surup sonra asetonla silebiliosun altta shellac kaliyor yine.

ama el icin ayni seyi soyleyemicem. ilk 1 hafta cok guzel sonra uzadikca cirkinlesiyor.

argan yagi bende kullaniyorum loreal olani. sacimi agirlastirdigini dusunuyorum. boyle kirli gibi geliyor. yagli yagli. ama duzlestirdikten sonra cok kuru oldugu icin suruyorum mecbur.

sapancaya gidin. ya da idobuslarla bursaya da gidip gelebilirsiniz bir günlüğüne.

edirnede saroz ve erikli
balıkesirde avşa var benim gittiklerim...çok güzel yerler...

havalar ısındığında kaçırılmayacak yerler

internet bankacılığınız varsa bir bakın karttan para çekmişler mi diye?

Internet bankaciligi icin degisik bir sistem var burada ufak bir makinayla calisiyor filan.Onu da ben anlamiyorum pek.

bkm diye bir şey var türkiye'de de şifre girmiyorsunuz. reklamları öyleydi en azından.

şifre istenmez zaten. arkadaki güvenlik numarası istenir.

alla alla emin misiniz?3d secure filan da mi istemiyor?

3d secure ise ister, değilse istemez. bankanızı arayıp ödeme gerçekleşmiş mi gerçekleşmemiş mi öğrenebilirsiniz.

aynı etki evet. fakat 1 bardağa yarım limon çok. 1,5 litreye 1 limon hatta yarım limon sıkın. ya da böyle küçük küçük limon parçaları atın suyun içine.

taze nane de kullanılabilir.

limonun suyunu sikip eklemek yerine mesela elmanin bir dilimini bir surahi suyun icine at sadece rayihasini versin.

"Su içemeyenlere içecekleri suyun içine birkaç dilim salatalık, limon dilimi ya da nane yaprağı atması tavsiye ediliyor. Yeterli miktarda su tüketmek kilo vermeyi de kolaylaştırıyor."

Kaynak: sag-lik.net

alt ast yükselmiştir.

bahardan olabilir. benzer sorunlar bende ve çoğu insanda da var.

e mutluluğun iyi maddi durum ve güzel bir fiziksel görünüme sahip eş ile elde edilebileceğini düşünüyorlar. çocuklarının mutluluğu hala önemli yani.

Köpeğinin bile bi sokak köpegıyle çiftleşmesini istemezsin, bu böyledir.

para,pul,zenginlik,dış görünümle değil,başka yönlere bakmalılar bence.

cunku bunlara sahip olmamislar ve bunlar olursa kesin mutlu olunacagini dusunuyorlar.

ilkel biçimde baktığımızda: yakışıklı/güzel olan sağlıklıdır. sağlıklının genleri yiidir. çocuğunuzun genlerinde sizinkilerin yarısı vardır ve ilkel bir içgüdü ile genlerinizin en iyi şekilde devamını istersiniz

zengin ise başarılıdır, başarılı ise zekidir, zeki ise sağlıklıdır ve genleri iyidir

çilek olur, nane olur, fesleğen olur.

Roka, Yeşil soğan, sivri biber..

Mümkündür. Bulabilirseniz kedi tırnağı güzel bir seçim olacaktır gerek çiçeklerinin binbir türlü rengi, gerek yapraklarının şekli çok tatlı bir bitkidir.

Eğer soğanını bulabilirseniz lale bile yetiştirebilirsiniz

marijuana da oluyor. pek güzel kokmuyo ama.

patates kabuklarını keser soyarsın ya, kalın doğradığın olursa göm toprağa. onlar üremenin yolunu bulur. ufak patatesler tomurcuklanır, haşlar yersin.
haa fasulye de oluyor çok şahane.
bi de nohut ekmiştim, yaprağına böcek yumurta bırakmıştı, yumurtalar kırılmıştı, yavru böcekler etrafa yayılmıştı. güzel gözlem olmuştu.

caylakkk,lale soganini ekmeyi cok denedim ama hic cicek acmadi,yetistirmeyi beceremedim yani.O yuzden laleye karsi cekimserim.

babam saksılarında çilek yetiştiriyor ve tadımlık da olsa yiyebiliyoruz.

çilek yayılmak isteyen bir bitki, yuvarlak saksıda olurda genişlemek istediğinden bi süre sonra sıkıntı oluyor, bizdeki ölmüştü, artık havasından suyundan da olabilir mi olabilir. dikdörtgen geniş saksılara dikmiştik bi keresinde de onda yan taraflarına doğru üremişti

bizim komşunun kızı balkonda patlıcan yetiştiriyordu.

çilek oluyo ama çok az verim alabiliyosun. tadı şahane oluyor yalnız :D

Olabilir valla. Eksiklikleri düzeltirlerse neden olmasın.

olmadı hocam.

geçen gün arkadaşın biri beni eklemiş, bana bir şey yazmış. ben onun yazdığını göremedim.

niye, onu eklemedim, diyeymiş. ulan 2 saat pin falan ara, pin girmeye çalış diye uğraştım durdum. bi de girdiğim pinler de yanlış dedi.

sonra döndüm wassapa, arkadaşa dedim ki "sikerim messageme'sini, amerikayı yeniden mi keşfetçez amına koyim."

google+ niye tutmadı? çünkü facebook'ta ihtiyacımız olan her şey, fazlasıyla vardı. ve en önemlisi tanıdığımız veya tanıyor olabileceğimiz herkes facebooktaydı.

wassap/messageme olayında da durum aynı.

tinyurl.com

Buradan baktım ama tam o saate denk gelmiyor sanki,daha geç saatlerde gıbı.

güneş işte o saatte ufukta görünüyor. bütün havanın aydınlanması da bikaç dakika sonra başlar.

sonuçta güneş doğmadan önce de şafak denen bir aydınlık var. senin ne kadar aydınlık beklediğine bağlı :)

Ankara'ya da 6.17 demiş ama bildiğin 6'da aydınlanıyor hava.

telefon markasına göre değişiyor o. nokia ise öyle yazabilir mesela. 1:21de mesaj attıysa 1:'1de online olmuştur.

Mesajı yolladıktan sonra İnternet'e bağlanması gece 1i bulmuş olabilir? Senin mesaj tek tık ise evet gitmemiş yani babanın telefonu su an ya kapalı ya internet yok

internet bağlantısını kesip whatsapp'a gir mesajını yaz yollaya bas whatsapptan çık internet bağlantısını kur. bu şekilde online zamanından sonrasında mesaj yollanabiliyor. belki yolladığı esnada bağlantı yoktu farketmedi mesajda interneti yakaladığı anda gelmiştir sana.

bazen oluyor öyle şeyler, sonra düzeliyor

beyaz tenliler zaten bembeyaz olur. güneşte anında pembeleşir fln. kışın hayalet gibi gezer. süt beyaz tabir ettiklerimiz çoğunlukla sarışın olur. ama diğer renkler de görülebilir. kızıllar da genelde beyaz olur.

buğday ten daha sarı tonlu beyaz ten ile bronzlaşmış ten rengi arasında değişir. saç rengi de sarıya yakın ile kahverengi arasında değişir. sarı buğdaylar da var. güneşte aşırı kalmadıkları sürece süper bronzlaşırlar.

esmer, bronzlaşmıştan daha koyu ile zenci arası renk. hintliler mesela. saçlar istisnasız siyah. güneşte zenci olurlar.

kumral dediğimiz buğday tenli olup açık kahve saçları olan kişiler.

teni beyaz olup, saçı siyah olanlara esmer diyenler var ondan karıştırmışsındır belki. bana tuhaf geliyor neden öyle diyorlar anlamıyorum.
beyaz ten süt beyazı renginde olur. beyaz ten işte.
buğday tenliler her daim hafif bronzmuş gibi görünen kişilerdir.
esmerler ise daha koyu renkli tene sahip kişiler. benim bildiğim bu:)

buğday ten, sarının daha koyusu. en güzel kadınların olduğu kategori.

www.prevention.com

bak bu kız buğday tenli, ne esmer ne de açık bi rengi var tam ikisinin arasında. yabancılar bunları olive, exotic falan diye de ayırmışlar ama biz de bir kavram kargaşası var. crimsonlady'nin dediği gibi, siyah saçlı bembeyaz kıza esmer diyen olduğu gibi esmer ama platin saçlı birine de sarışın diyen var.

upload.wikimedia.org bu esmer