"ama hiç ortamım yok."

sorunun kaynağı da çözümü de burada. ne yapabileceğini senden başkası zor bilir ama bu sorunu gidermelisin.

ths+1 üstat yine nokta atışı yapmış. Tek yapman gereken bu gerçekten, seni kimse görmezse nerden tanışacaksın ki?

ekaterina +1, saygıdeğer abimiz nokta atışına çok güzel bir nokta atışı yapmış. hedefi 12den vuran bir oku tam ortasından vurmuş, ok yarılmış.
Resmen çözümü topraktan çıkartmış. inanılmaz güzel bir çıkarım var burada dikkat edersen.

İnternet ayağı da olan bir dolu aktivite grubu var. İnsanlar sadece romantik anlamda değil, iş için de yeni birileriyle tanışmak için buraları kullanıyor. Spor, gezi, sanat vs. Hangisi senin alanına giriyorsa kenarından bulaş.

Senin gibi insanlar var merak etme kardeşim, olayın sebebi kızları etkileyecek yakışıklıkta olmaman + büyük ihtimal zor beğenen biri olman + çevresizlik.

Eğer taktiksel gitmek istiyorsan ilk olarak kendine bir instagram hesabı açıyorsun, yediğin yemeği vs paylaşma tabi ki, fotolara abanmadan güzel bir arkadaş çevrenin olduğu, gezdiğini gösteren birkaç fotoğraf koyuyorsun.

Sonrasında Samimi olduğun arkadaşlarından seni birileriyle tanıştırmanı isteyeceksin. Bu ayıp bir şey değil. Yakın çevremde bu olaylara çok şahit oluyorum ve ilişki ömürleri uzun sürüyor, evlenen bile var. Kızlar dating'e karar vermeden önce inst. fotolarını inceleyecek, ona göre karar verecekler.

Bu olmazsa eğer dans kursları beyaz yakalıların dating yeri oldu artık. Biraz paraya kıyıp nezih bir kursa gidip birkaç ay takılabilirsin.

gittigidiyor, sahibinden, aliexpress, karşı sokaktaki eczanenin tezgahı (abla sattıkça ödersin bana, dursun şu tezgahın kenarında).

sağlığa ilişkin bir ürün olduğundan sahibinden ve gittigidiyorda satamıyorum sanırım. bir de internet satışında fatura vergi vs nasıl oluyor?? @theli

birkac arkadasina bolusturup sicak satis deneyebilirsiniz. restorantlara, barlara vermeyi deneyebilirsiniz.

bahsettiğim sitelerde böyle bir gereksinim olduğunu sanmıyorum.
Elektronik ürün olsa garantisini temin etmen gerekebilir ama bu sattığın aslında bir nevi solüsyon. GG'ye bi e-posta atsan yeter.

karşı sokaktaki eczane ise faturayı zaten kesecek fiş olarak.
Ha senden irsaliye isteyebilir o zaman sıçarsın.

söylediklerim işe yararsa 3 tane gönderirsin vereceğim adrese!!11

ya elimizde sadece icradan ihaleyle alındığına dair belgeler var. işe yaramasa da gönderirim ya eczanelere vermek iyi fikir deneyeyim bakalım

Editlenmiyor mobilden. Dugun salonu degil, evlendirme dairesi anlaminda sordum

Kağıthane'deki güzel, Sadabad'da. ama fiyat ve doluluk durumunu bilemiyorum.

Kalabalikligi bilemiyorum ama kucukyali nin 300 kisilik yerleri vardi. Tuzla'daki de epey buyuk

Eyüp'te açık havada yapıldığı için koltuklar dolsa bile millet ayakta da gayet iyi durabiliyor.

peki arkadaşlar bahsettiğim tarihler için, yer bulmada sorun yaşar mıyız? şimdiden mi hemen işleme başlamak gerekir?

o tarihler sezon içinde kalıyor, şimdiden başlayın bakınmaya. bir arkadaşım ağustos sonu için düğün salonu bakarken çoğu yerde yer yok diyordu. nikahta da durum aynıdır muhtemelen.

eyup belediyesinin eyup kultur merkezındekı büyük salonda yaptık. brut beton ve ahsap kullanılmış.. 800kişiden fazla davetli vardi. bide agustos eylul için gec kalmış olabilirsin. nikah gunu alma 6 ay onceden baslıyor ama salon tutulmaları daha da onceden.

oha ciddi ciddi yani salon bulamama ihtimalim var öyle mi

şahsen o tarihlere bulabileceğinden emin değilim.
Her tarih 6 ay öncesinden rezervasyona açılıyor.
açılmadan hemen önce memurun eşi dostu kapıyor iyi gün ve saatleri.
rezervasyona açılacağı tarihin sabahında kapıda kuyruk oluyor.
ben salon bulmak bir yana, dışarda başka bir salon tutmama rağmen nikah memuruna rezerevasyon yaparken uğraşmıştım.

@theli, ayvayı yedik öyleyse ya. hadi yine tanıdık nikah memuru var en kötü ihtimalle başka salona onu çağırırız da. poff

amerika'dan alman vizesi almak isteyen arkadaşım hem alman hem türk konsolosluğuna gitmişti. ( pasaportunuzu bir süre alacaklar, o sırada konsolosluk size geçici pasaport gibi bir şey veriyor)

türkiye için gerekli olan belgeler filan gerekiyor. ( neden gidiyorsun, nerede kalacaksın, paran var mı vs.. )

ingiltere'den Fransa vizesi almak için kovalamıştım.
fransa konsolosluğuna başvuruyorsun aynı TR 'de olduğu gibi (Sende Almanya'daki UK kosnsolosluğu olacak). Ama başvuruyu yaptığın ülkeden en az 9 ay vizen kalmış olmalı.

hangi sehirde ise uk konsoloslugu oraya gidip basvuru yapabilirsiniz, türk konsoloslugu ile isiniz yok.

gecici pasaporta ihtiyaciniz yok, zaten oturum vizeniz kart ise zaten pasaporta ihtiyaciniz yok, eger pasaport üzerinde ise vize zaten size bir belge veriyorlar, pasaportunuz konsoloslukta oldugu icin hic bir problem yasamiyorsunuz.

uk.tlscontact.com
uk.tlscontact.com

6 aylık vze ucretı 116 euro (sanırım bı de tlscontact a ucret edıyorsun sen onu 150 euro gıbı bırsey say)


1 ya da 2 yıllık vize alayım dersen 250 euro.
visa-fees.homeoffice.gov.uk


dipnot: berlin, ve munıchten basvuru yapabılırsınn

oralar film seti veya önceden temizlenmiş, dekorlanmış yerler olduğu için problem olmuyor. Ama sen bence deneme kendi başına. mikrop kapıp hasta olabilirsin.

Bu arada okuman yazman da baya iyi görünüyor, kaç yaşındasın bakayim sen?

dalga mı geçiyorsunuz? gerçek hayatta olması imkansız bir çok şey oluyor filmlerde, bunu mu kafaya taktınız?

kardeş dizi izlediğinin farkındasın di mi?

şey gibi oluyo bu. lost izlerken ya bu kadınların kılı tüyü niye çıkmıyo :// demek ki gibi bişey bu.

ya iyi misiniz arkadaşlar? dizilerde ve filmlerde neden mikrop kapmadıklarını soruyorum.

iyiyiz, şahsen ben iyiyim:) filmin kurgusuna mikrop kapmaları yok demek ki. ne dersiniz olabilir mi?

edit: aa dur, sen yoksa onların gerçekten bok dolu kanalizasyonlara mı girdiğini sanıyorsun?

Dizilerde ve filmlerde insanlar neden WC'ye gitmiyorsa o sebepten.

WC'ye gitmekle, kıl tüy çıkmamasıyla aynı şey değil ki bu. gayet süper kahraman gibi yaşıyorlar.

Çünkü diziler kurgularının gerçekçiliğiyle ön plana çıkmıyorlar. "süper kahraman gibi" omasını talep ediyor tüketici, arz da bu yönde oluyor.

ABD'deki kanalizasyon sistemleri çok büyük, bilgim yok ama tahminen belki sulandırılıyor veya sık sık filtrelendiriliyor olabilir. Ama muhtemelen saçmalıktır.

Dalga geçilecek bir şey yok, gayet mantıklı bir soru sormuş yahu, niye üzerine gittiniz bu kadar? Filmin kurgusunda adam pasta sıçıp onu yese "hmm kurgusu öyle olduğu için olabilir mi? bunu mu takıyorsun?" mu demek lazım.

Neden başrol oyuncuları ölmüyor? Aslında basit detaya inilmiyor, asıl amaçtan şaşmamak için. Hani baĞzı filmlerde "yoohhğğ artık amk" diyoruz ya onun gibi işte.

Düşünsene başrol oyuncusu yürürken birden başına inşaattan tuğla düşüp öldüğünü, normal hayatta oluyor filmde de olsun. Ya da işine giderken oyuncunun olduğu yer patlasın, ölsün? Araba çarpsın karşıdan karşıya geçerken, otobüs ezsin? Bunlar olmuyor çünkü "Film".

Gün gelirde imkan bulursam kanalizasyona indiği için ölen insanın hayatının filmini çekecem. Ya da durakta beklerken DALLAMA bir otobüs şöförünün gelip seni ezmesi gibi. Ya da madende çalışırken patlama yüzünden ölmek. Mitinge gitti için ölen insanlar...

yahu gercekten kanalizasyonda cekildigini mi saniyorsunuz onlarin?

www.youtube.com

edit: soruyu ben boyle anladim, iki turlu anlayan insan tipi de var. bilemedim.

Arkadas galiba dizilerde senaryo geregi neden mikrop kapmadiklarini vs soruyor. Hemen vurmayin.

bence pinkpeony senaryoda neden hastalanmadiklarini sormuyor, kastettigi sey adamlarin film cekimi sirasinda oraya gercekten girdigi ve gercek hayatta neden hastalanmadiklari sanirim???
zaten gercek kanalizasyonda cekilmiyormus.

süper zeki duyurucular yine amacından çıkarmışlar soruyu.

bence film/dizilerdeki aptalca mantık hatalarından yalnızca bir tanesi.

ya nedense insanlarda bi "gerçekçilik" sevdası oluşmaya başladı, kim başlattıysa ben onun ta... Abi dizide filmde en ufak bişeyde hastalanıp ölseler öyle dizi mi olur, o zaman Die Hard'lar Mission Impossible'lar yapılabilir miydi? Bu gerçek dışı halleri çok güzel bence. Ha o dizide boka batıp aynı kıyafetle devam ettilerse evet bi temizlenme sahnesi konulabilirdi. Ama genel olarak sinemada, dizilerde gerçekçilik değil "inandırıcılık" önemli. Bu anlattığınız inandırıcı olmadığı için garip geliyor, yoksa o dünya öyle olsa herkes kanalizasyonda yaşasa hatta orada pizza yeseler(Ninja Kaplumbağalar) kimse çıkıp sorgulamaz.

hatta bu durumu düşünmek okumak araştırmak isteyen arkadaşlar için (bkz: suspension of disbelief) diyip kaçayım.

kadıköyde dreamers'ın sırasında dev bi puzzlecı vardı, hala varsa orada satılıyordur diye düşünüyorum.

Iğdır merkez camisinin altındaki hacı pasajında görmüştüm sanırım. girişte oturan dedelere bi soruver.

(hangi ilde olduğu belli olmayan bir amatör duyurucu daha.)

@theli abdlilerin dunyayi abd'den ibaret sanmasi gibi istanbullularin da turkiye'yi istanbul'dan ibaret sanmasi gibi bir problem var :) ben artik il belirtilmemisse default istanbul sayiyorum.

Belki internetten de sipariş edilebilir, ya da kargolatabilirim diye düşünmüştüm esasen.

@freya kadıköy'de bulamadım bakmıştım bahsettiğin yere.

“Sarhoşluk veren her şey haramdır. Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.” (İbni Mâce, Eşribe: 10.)

önemli olan zarar vermesi değil ki.

(bkz: çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır)

sigara da zaten harama yakın mekruhtur.

öyle her şeyde vicdanımız, kimseye zararım yok falan diye kurtulamayız bence :)
meal.ihya.org

İslamda yeri yok. Misal kendi kızınla seks yapman serbestken bu yasak. Acayip bir din.

Onemli olan bilincin acik olmasi anladigim kadariylan oradaki "azi" kelimeside hic bir sekilde kullanilmamasi gerektigibi belirtiyor anladim

bir de sigara örneğiyle yola çıkarsak o işin ucunu bulamayız. birisi de çıkar patates kızarması da zararlı o da mekruh der.

islamda kendi kızınla seks yapmak nerde serbest merak ettim doğrusu. (hadis örnek vererek islam şöyle islam böyle demeyin)

alkol yasak, bu çok net. tiner, bali vs. sıkıntı değil.
islam çok ilginç di mi?

İyi de kuranda extacy haramdır yazması gerekmiyor ki. Ya da kokaın yasaktır size. Bazı şeyler çağın gereklerine uygun tespit edilmeli.

üstteki arkadaşlara cevaben tiner bali serbestliğini nereden anladın? o hadise göre öksürük şurubu bile günah çünkü kafa yapıyor.

ulan bana da islamı savundurtuyorsunuz ya helal olsun.

tıbbi kullanim, temizlik amacıyla kullanım, ısınma maksadıyla yakmak falan bunların yeri var. içmek istersen yasak, likörlü kek de yasak, elmadan armuttan aldığın da yasak. kendi vücudunun ürettiği alkol de haram, ne bok yersin bilemiyorum.

bugünün islamcılarına göre alkol almak, yılbaşı kutlamak, kadınla tokalaşmak falan büyük günah, ama belli ki trilyonluk soygunlarla, dolandırıcılıklarla hiç bir dertleri yok. hatta bir akp'li vekil günah işleme özgürlüğünden bahsetmişti. sen de bu özgürlüğünü kullan ve iç arada sırada. jet fadıl gibi umreye/haca falan gidip bu ufak günahları da sıfırlarsın sonra. malum o sürekli sıfırlıyor ve inananlar da sürekli kendisini affediyor ve paralarını güvenle tekrar tekrar teslim ediyorlar.

Adam inandığı dinle alakalı 1 sorusunu paylaşmış. İslam'a karşı olan ataklarınızı yapmanız için uygun yerin burası olduğunu düşünmüyorum. 40 yıllık ateistim, ben bile sinirleniyorum bu tarz durumlara.

Soruya gelecek olursak, dini tercihimi yapma aşamasında az çok kuran sayfası çevirmişliğimden bildiğim kadarıyla alkol almak İslam dininin kesinlikle haram kıldığı 1 şey olmakla beraber, bu günahı üstlenip üstlenmemek senin inisiyatifinde olacaktır diğer her şey gibi.

Benim müslüman olup alkol alan arkadaşlarım da, "günahsa da Allah'ım affetsin artık" vs sözlerle geçiştirip kendilerini rahatlatıyor.

paket indirimi, teknik destek, ideolojik sebepler.

aslında hiç bir fark olmaması gerekiyor. fakat siz hangi interneti alırsanız alın teknik desteği türk telekom aracılığıyla sağlıyor firmalar, çünkü alt yapı tt'ye ait.

tt kendi müşterilerine verdiği hizmeti diğer operatör müşterilerine vermeyerek aslında kendi hizmet kusurunu dsmart ya da vodafone'un kusuru gibi tüketici gözüne sokuyor.

yani işin içindeki pislik tt'den kaynaklı.

dahili meddah +1

yalnız şöyle bir şey var, firmalar da bunu kullanıyor aslında. örneğin superonline bana "türk telekom'dan dönüş alamıyoruz" gibi bir şey söyledi, türk telekom santraline bizzat gittim, dış firmalardan gelen talepleri bilgisayardan gösterdiler, bana ait bir talep falan yok. yani zaten sözleşmeye "bizi bağlamaz" yazdıkları için bu maddeyi de kullanıyorlar. sonuç olarak almadığım hizmete 3 ay fatura + cayma bedeli ödedim.

merhaba. ben geçtim çok memnunum bi ben memnunum herhalde. gerçi ben ttnetten geçtim. fiyatlar bi yana telefonla aradığında hemen karşında birini bulabiliyorsun. bölgesel/genel çalışma hariç hiç problemim olmadı. d-link modem verdiler antensiz falan ama, ttnetin modeminden çok daha iyi.

telekomdaki yetkili bir abi anlatmıştı. her bölge için bu firmalara belirli bant genişliği ayrılıyormuş. firmanın o bölgede müşterisi artarsa haliyle internet yavaşlıyor. "sonra gelip internetim yavaş diyorlar demişti"

form olmadan geri alamıyorsun havaalanında malesef

bu durum normal.
global blue dediğin bir aracı kurum.
senin adına işlemleri yapıp, sana ödediği parayı devletten alıyor.
Tabi sakalını da alıyor.

Eğer bu işlemleri kendim yaparım dersen, sakal sana kalır.

@theli bu işlemi havaalanında dönerken nasıl yapabilirim , elimde ürün ve ona ait fatura olacak , basitçe halledebileceğim bir işlem mi ?

detaylardan emin değilim, geçen bir arkadaş nişantaşındaki bir ofise gidip halletmişti ama kendim yapmadığım için bişi diyemicem

Fragmanı bile izlemedin bence.

@chicha ee? Sorduğum soruya cevap verip yardımcı olmak yerine niye kendince yargılıyosun?

Fragmanı izlemekle başlayabilirsin :)

Chicha haklı. En azindan fragmanı izleyip sözlükten filan baksanız anlarsınız az buçuk konusunu. Cevabı bulunmayacak kadar karmaşık bir soru değil.

konusu fanboy soguslemek.

Henüz film gelmediği için hikayeye ne kadar bağlı kalacaklarını bilmiyoruz. Ama kabaca Supermen'in bazı kayıpları sonrası idealizminin giderek kontrol delisi bir diktatörlüğe dönüşmesi ve Batman'in de bunun karşısında durması, süpermen'in en yakın arkadaşından mutlak antitezine dönüşürken iki tarafın da hatırı sayılır ölçüde yozlaşması. Filler tepişirken ezilen çimenler ve bonus olarak Dc dünyasının en büyük güç odaklarından olan bir uzaylı ırkının saldırıları.

Genel konsept böyle, her yöne kayabilir ama.

pbs.twimg.com

Ek olarak supermanin kötü gösterilmesinde lexin de rolü var.

@rygard, aferim. şimdi yarın bu vatandaş gelip "su kaç derecede kaynıyordu yeaa?" diye sorsa, hakkıdır.

good guy konsepti bitti abi. marvel de kahramanları birbirine kırdırıyor.
ayrıca injustice gods among us oyununda da batman ve superman birbirine giriyordu, gerçi orada paralel evren falan filan da vardı ama bakmanda fayda var ilgiliysen

1- o tarihte gidilmez, muson dönemi, dışarı çıkamazsınız :(

fakyoras +1
illa gidecekseniz günlük olarak burada harcadığınızın yarısı gbi düşünün ama elektronik ya da hediyelik alacaksanız tabii fark edebilir. Patong bölgesinde kalın. Phi phi turuna çıkın.

edit: he yav he, iki dakika yağmur yağıyor sıkıntı olmuyor ama üstü tenteyle kapalı tekne ile tura çıkılmıyor orada evet.

kafasını dışarı çıkaramayacak adama phi phi turu önermiş. karavan mı tutsun, kapalı tekne mi kiralasın?

yok, yukardaki negatif cevaplara aldırma. Ben de temmuz başında 2 haftalık gidiyorum, hatta biletimi de aldım. Muson dönemi olduğu doğru fakat günlerce yağan yağmurdan bahsetmiyoruz burada. mesela 20dk yağmur yağar, 5dk içerisinde her yer kupkuru olur. yani kesintisiz güneş qeyfi yapamazsın ama evden çıkmamak falan söz konusu değil.

1)
2) Turların her biri kişi başı yaklaşık 60 dolar civarı. James bond 1 gün, phi phi 1 gün, Fantasea 1 gün, safari turu 1 gün. yemekler de günlük min 10 dolar ortalama 30 dolar.
3) Patong beach de otel vs tutulursa ulaşımda büyük kar edilir.
4)bol bol güneş kremi, sinek kovucu, sinek/böcek sokması sonrası krem rahat terlik. bol bol pazarlık yeteneği.

1- haliyle yağışlı olacaktır. hava sıcaklığı 25'in altına düşmez. 30un üstüne pek çıkmaz. Yağar sağlam yağar ama kurur geçer sonra gene yağar. Yani yoğun ve kısa bir şekilde yağar.Hava Çoğunlukla bulutlu olur. Daha önce denediniz mi bilmem ama yağmur altında yüzmek hoş oluyor.
2- Fiyatlar yüksek sezona göre daha uygundur. Pazarlık sınırları iyice geniştir. Neler yapmak isteyeceğinizi bilemediğim için bütçe söylemek zor. Günlük 10 dolarla da aç kalmazsınız 100 dolarla da. Örnek vermek gerekirse phi phi turları ortalama 700Bahtan başlıyor içinde öğle yemeği dahil.
3- Fil safarisi veya trekking yaparsanız fazlaca çamur olacağından zorluk yaşayabilirsiniz. Güneş oranı az olması, yağmur olması sebebiyle skuba veya normal dalış yaparsanız görüş düşüktür. Sivrisineklerin üreme sezonudur yanınızda ilaç bulundurun.
4- hazır gitmişken krabi taraflarını da gezin.

iyi eğlenceler.

Zaten söylenmiş, yağışlı bir dönem. Ayrıca deniz çok dalgalı oluyor ve boğulmalar bu dönemde çok artıyor. Ama o sırada Koh Samui tarafları gayet iyi oluyor, çünkü Tayland'ın doğu tarafında. Ben bütün bu yazı Samui'nin komşusu Koh Phangan'da geçirdim, hava o dönemlerde çok iyiydi. Yani illa belirttiğiniz tarihlerde gitme zorunluluğu varsa Samui tarafını düşünebilirsiniz.

Kendi sitemde Tayland hakkında bilgiler bulabilirsiniz bu arada: www.taylandgezi.com

evet, ofisin önünde posta kutusu gibi bişi var oraya atılıyor genelde.
hangi şehirde, ülkede olduğun belli değil soruda. diğer soru için detay vermen lazım.
isviçre'de hırsızlığa, teröre v.s. karşı kasko gereksizken, kamboçya'da şart olabilir.

araci esenboga'dan alacagim. ankara ve yakin iller icin kullanacagim.

hakan şükür

Ilk eşi. Ayrıldılar 99depreminde vefat etti

onedio.com

fethullan gulen ile hakan sukur'un arasindaki kisi hakan fidan degil mi?

vay amk biz hakan şükür diyince inanmamış, onedio yu kaynak kabul edip inanmış =)) süpermişsin..

evet koskoca fotografta sadece hakan şükür var.

ozel batman hastanesi super, sehir belirtmedigin icin burayi tavsiye ediyorum.

ben de özel aradahan hastanesini tavsiye ederim.
Özel manisa hastanesi de fena değil.

üniversite hastanelerini tavsiye ederim

Geçen gün şehir belirttim bir tane cevap gelmedi. Şehir yazmayınca kafadan 3-5 cevap geliyor. Gerekirse ozel batmna hastanesi'ne gideriz :)

Şaka bi yana şehir: İstanbul.

check-up'ı neden yaptıracaksın?
sorun cinsel hastalık şüphesi ise direk git doktorla konuş onlar da nereye bakacaklarını bilsinler.

Sorun hastalık şüphesi değil. Senede bir diş, göz, kulak kontrolüne gidiyoruz. Orda bile bir sürü problem karşımıza çıkabiliyor. Fakat 26 yaşına geldim bi kere bile üroloğa gitmedim. O yüzden acaba check-up yaptırsam nasıl olur diye merak ettim.

Check-up sırasında cinsel hastalıklara da bakıyorlarsa iyi olur, bakmıyorlarsa ayrıca yaptırmam gerekir mi diye merak ettim bir de.

26 yaşında birinin hayatı boyunca üroloğa gitmemesi gayet normal.

anormal olan şikayeti olmayan 26 yaşında birinin hastaneye gitmesi.

Suni et teknolojisinin gelişmesi demek gerçek etin fiyatının çok artması, sadece zenginlere kalması demek. Kurban kesmek olayının bitmesi mümkün değil.

Kurban kesmek bir alışkanlık değil, İslam dinince vaciptir. Tarihe karışması söz konusu değil. Kur'an'da "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes"(Kevser suresi) geçer, kurban kesmek İslam'a bir kültürün etkisi sebebiyle sonradan girmiş değildir.

İmanın şartlarından biri de Kuran'a imandır. Kuran'daki herhangi bir ayeti yok saymak şartlardan birinin olmadığını gösterir.

kurban kesmekle suni et arasında nasıl bir bağıntı varki kurban tarihe karışsın.

Bu mantıkla namaz kılan robot yapılınca "Namaz kılmak tarihe karışacak mı" diye sorabilir misin?

35 yıl sonra hulya avşar kurban niye kesiyorsunuz suni et dağıtın diyecek. Medya bunu tartışacak.

evet tarihe karışacak. yani karışması gerekir.
Kurban kesme işi aslında fakir fukaraya, yiyecek bulamayana iyilik yapmak, senin yediğini onun da yemesini sağlamaktır. gerçek islam bunu söyler.

"Arap kültürü etkisindeki islam ise, "kurban kes, bunun havasını da herkese at" şeklide buyurur. Yani eğer niyetiniz gerçek islamdaki gibi fakir doyurmak ise, kurban kesmeyi bırakmanız ve doğaya, hayvanlara daha fazla zarar vermeden bu besini dağıtmanız doğru olur.

her şey niyet aslında.

@theli +1000

Bunu her yerde herkese açıklamaya çalışıyorum ancak insanlar o kadar dogmatik ki, yazan neyse ona yöneliyorlar. Arkadaşlar sizce de mümkün mü ya kaç sene öncesinin şartlarının hala birebir uygulanabilmesi? Ufkunuzu biraz genişletin ne olur. Ramazan'da tüm gün aç kalıp iftarda masayı üç bin çeşit yemekle donatan insanlar geliyor aklıma siz böyle dedikçe. E adam kitaptakinin aynısını yapıyor mu? Yapıyor. Niyet? Yok. Bu adam ibadet mi etti şimdi? Evet diyorsanız üzülürüm halinize.

Evet arkadaşım kısa vadede olmasa da uzun vadede bunun tarihe karışması gerekir. Ama bu coğrafyada zor.

1-kurbani turklerin araplardan daha cok onemsedigi bir gercek. islamdan onceki kulturden gelen bir olay cunku.

2- bu nedenle kimse kurban kesmeyi birakmaz.

3- yapay et yayginlassin normal eti agzima surmem. beyond meat'i deneyenler, gercek tavuktan farkinin olmadigini soyluyorlar. bill gates direkt olarak destek veriyor bu projeye.

merak edenler icin:
www.youtube.com

kurban kesme olayi islama kendisinden once gelen dinlerin ve kulturlerin bir yadigari oldugu icin sadece ihtiyac sahibine iyilik etme degil, kan akitma amaci da vardir, yani kelimenin tam anlamiyla o hayvan allah icin kurban edilir. gozunuzun onune bakire kurban eden antik toplumlari da getirebilirsiniz, buna inanan birine bak artik gerek kalmadi nasil diyemezseniz.
gelelim suni et olayina, hersey maliyete bakiyor, ne yazik gida sektoru ile ilgilenmis ve biraz okumus insanlar icin durumun ne kadar vahim oldugu ortada. cok fazla insan var, yeterli tarim arazisi yok, buyuksehirlere goc artiyor, herkesin saglikli beslenmesi su anda istatiksel acidan mumkun degil. bu bilgiler isiginda bu denklemde suni etin varligi maliyetleri ne kadar etkiler bilmiyorum, mesela bildigim kadariyla karadan fazla okyanus var, en fazla tuketilen hayvansal protein kaynagi balik urunleri, en ucuz protein kaynagi ise bocekler. en pahali ve cevreye en zararli protein kaynagi icin buyukbas hayvan. buyukbas hayvan yerine suni et uretimi olacaksa o kalem altinda basarili olabilir, fakat ben pek cok insanin want2die'in gosterdigi tepkiyi gosterecegini dusunuyorum.

1 kilo eti 40.000 dolara üretebiliyorlarmış. daha yıllar var bunun tüketiciye ulaşması için, kafanı yorma. kavurmaya devam.

Kurban kesmek ile suni et haberini iliskilendirmen gerçekten çok güzel olmuş ilk aklına bu geldi herhalde...

Denildiği gibi et elit yiyecek olur. Besin değeri de duzgun olmaz onun zaten. Kurban da bitmez ama hayvanlar azalıp pahalilasacagi icin kwsebilecek kesil çok azalır

ben de alırım varsa

Bi tane de bana yazin.

arkadaşlar, 1,5 sene kadar o özelliklerde araba bakmış biri olarak kötü haberi ben veriyorum çok üzülerek. o paraya o özelliklerde araba yerine sadece akbil / kentkart/ ankarakart doldurulup toplu taşıma ile ferah yolculuk yapılabiliyor maalesef.

Hoca o paraya araba cakmaktaslarin arabasi olur. Yani sen iterek goturursun

1500-2000 liraya güzel atlar var, hem az yakıyor.

olm millet mal mı 50.000 lira verip sıfır araba alıyor, masrafsız olsa hepimiz alırız.

herkes dalga gecmis ben ciddiye alayim, lada samara 1997, lpglisi az yakar, 1.5L motor cekisi fena degildir, yedek parcasi ucuz, masrafi az, sistem zaten basit ustalar anlar arabadan

sorunsuz olsun diye arabaya 50.000 de verme amk.

2005 model Daihatsu Sirion'um var.
-2x airbag,
-abs,
-otomatik vites,
-direksiyondan F1 vites,
-108 beygir,
-toyota yaris motoru (1,3).

bu arabayı 70.000 km de 15.500TL ye 2012 de aldım.
Şuan 140.000 deyim, 4 yıldır bir küçük masraf çıkarmadı. aldığım hali neyse şuanda o. Periyodik bakımlarını su parasına yaptırıyorum, yetkili servisinde.

Yani "öyle bir araba yok" değil. ama marka takıntısından, tok kapı sesinden vazgeçmen gerekebilir. Marka takıntısı diyorum çünkü mesela sirion, japonyada "Toyota duet" diye satılıyor. Aynı araba...

Fiat uno olabilir tüplü az yakar, ufaklığıyla şehir içinde rahattır kullanması.

-1994 model broadway
-1990-1992 toyota corolla.

O fiyata masrafi olamayan araba varsa hem kendime hem de size alirim bir tane.

94 model Broadway'i ya saka olsun diye yazdiniz ya da soruyu soran arkadasin "masrafsiz" ifadesini gormediniz:)

www.sahibinden.com
super az yakiyor, fakat goruntuyu onemsemiyeceksin.

bu ülkede otomobil tam bir saçmalık, ama yapacak bir şey yok, şimdilik bu ülkede yaşamaya mecburuz; madem tavsiye edilecek bir şey yok benden tavsiye arayanlara, bulursan bize de söylecilere; araştırdıklarımdan özet geçeyim.

suzuki maruti: 2000-2001 model 8000-9000 lira civarında, kullananlar masraf çıkarmadığını çıkarsa bile ucuza halledilebileceğini söylüyor, km'de 15-20 kuruş yakması da cabası.

daihatsu cuore: 2004-2005 model 11000-15000 lira civarı, bu da klasik japon arabaları gibi az yakan, az masraf çıkaran motoruna göre iyi performans gösteren araçlardan biri.

Lada vega: 2005-2006 model, 10000-13000 lira arası, daha çok aile arabası gibi göründüğünden bana uygun değil ama sedan olarak alınabilecek fiyat performans araçları

Ha diyeceksiniz, madem biliyorsun bize neden soruyorsun? Buradaki amacım, bu araçlar dışındaki tavsiyeler ve varsa bu araçları kullanan ve önerenlerin görüşleri; bu şekilde benim görüşlerimin de karşılık bulması.

Umarım bu tavsiyeler de at arabası, akbil ve kentkart arayanların işine yarar.

Suzuki, daihatsu falan hikaye bu arabaları alırsan elinde patlar ve yarı fiyatına satarsın.

Efsane kasa corolla ama o fiyata bulman zor. Polo bakabilirsin.

sarı olmayan megane coupe ?

laguna 1 98-97 model bulunur citroen xsara alınabilir o paraya az yakması degil az masraf çıkarmasını düşünmelisin. aylık 250 lira masrafın ekstra masrafın olucak ona göre tercihini yap kenarda hertürlü arızaya karşın 1000 lira para ayır

zamanında uzun süre broadway'e bindik. öyle ekstra bir masraf çıkardığını hatırlamıyorum. broadway iyidir.

kendi arkadaşlarıma sordum maaş kartını eline veren de var daha az aldığını söyleyip bununla ailesine yardım eden de borçlarını ödeyen de..

bence eninde sonunda bilecek. sen para kacirmiyorum desen de bir sorgulama olacak. Ben olsam hic girmezdim bu islere.

Bence zammı da söyle, biriktirmek istediğini de söyle.

Yalan kötüdür. Birikim yapmak iyidir.

Daha iyisi aldığın zam eğer yeterliyse örneğin 1-2 yıl içerisinde ödeyebileceğin bir yatırım yap. Yazlık olur, küçük bir arsa olur.

Çarçur olmasın.

yalan kötüdür.


ben kendi adıma böyle bir şeyi öğrensem çok kırılırdım.
eşini kırma.

Eşim maaşımı geçtim, ayda kaç para nakit harcadığımı bile bilir.
Ben de onun ne kadar harcadığını.. Gelirlerimizi tek elde (ben) toplayıp bankaya yatırırız, ardından ay sonunda nakit harcamalar ve kredi kartlarını düşüp birikimizi hesaplarız.
İyi niyetli bile olsa sanki bir süre sonra sorun çıkartabilecek bir durum gibi sizinki..
Güven meselesi..

söyle. ilerde öğrenirse daha büyük sorunlara yol açar. ayrıca eşin dışında kimseye söyleme, o da söylemesin.

Ne güzel kadınsın sen...
Bu yalan sayılmaz, aklına koyduğun şeyi yap.
Öğrendiğinde sana kızmayacaktır.

ben kesinlikle dayanamaz söylerdim, ama peşine de ben zam almamışım gibi düşünüp ekstradan gelen parayı direkt birikim hesabına aktaracağım diye ekleyebilirsiniz. bizde de eşim aynı durumda maaşı umduğumuzdan çok daha fazla arttı. daha dün konuyu öğrenir öğrenmez aradı ve beklentimizin üstündeki kısmını da birikim hesabına yatırmaya karar verdik.

Birlikte yatırım yapmaya teşvik edin. Niyet güzel olsa da bazı insanlar yalan konusunda hassastır.

biriktirmek istediğin kısım kadarıyla emeklilik falan filan gibi bişeye girmeyi teklif et direk. ikiniz için de aylık belli bir miktar artık buraya yatacak yoksa siksen biriktiremeyiz falan diye ikna et.

eğer aklından "maaş zammı aldığımı söylemesem mi" düşüncesi geçtiyse bile o ilişkide sıkıntı olduğu bellidir. Bence söyleme, yani ilişki uzun sürmez zaten diye tahmin ediyorum, ayrılık esnasında maaşını bilmemesi iyi olabilir. Bak kadın veya erkek olduğunu bilmeden yazıyorum bunları. Aynı durumda o olsa ne yapardı diye düşün. Eğer "o da söylemezdi heralde" derseniz o ilişkiye daha fazla yatırım yapmayın derim. Eğer "o hayatta böyle birşey yapmaz, mutlaka söylerdi" diyorsanız, problem sadece sizde demektir. İlişki esnasında belki karşı taraf sizin bu içten pazarlıklı karakterinizi süspanse edebilir ama değişik olaylarda yıpranma payı artacak ve ilişki sorunlu hale gelecek demektir. "Amma abarttın" demeyin, çünkü gelir-gider dengesinin ortak planlanıyor olması ilişki için önemli bir tahkimat direğidir, yıkılmasını istemezsiniz. Eğer gelir gider dengesini etkileyecek bir hamle varsa, iki tarafta bilmelidir. Gizli yapılan bir alışveriş, gizli borca girmek, maaş artışı gizlemek, gizli ek gelir elde etmek. ne amaçla olursa olsun zarar verir.

eşine dürüst ol. ekstradan gelen parayı birikim hesabına aktaracağım deme ama bence. eşine emrivaki olur. her konuda ortak karar almalısınız. beraber yemeli beraber biriktirmelisiniz. yavaş yavaş kısın beraber.

"Beklediğimden çok zam aldım ama ne kadar olduğunu söylemiycem, birikim hesabımıza koyucam bi kısmını, haberin olsun" de. Üslup değişebilir ama tema bu olsun.

Ben de benzer durumlarda ( ekstra para geldiginde vs) söylüyorum ama parayi onun eline vermiyorum. Bende kalınca da yarısından fazlasını birikim hesabına atabiliyorum (aaa hiç de param kalmamış ki filan diyerek). Birkaç ay sonra da birikmiş şekilde olan parayi gösteriyorum. Ya da ihtiyaç anında çıkarıp veriyorum. Böyle böyle borçların hepsini kapattırdim. Tablet mablet gibi ekstra bir sürü şeyi zorlanmadan aldik.

Demem o ki söyleyin ama parayi ona vermeyin, param bitti demek de gerçekten pembe yalan. Çünkü sonra çıkarıp veriyorsun.

gizlemek hoş değil yalan söylemek affedilir bir şey değil.

bence zammı söyleme birikim yap. esine soylersen birikim yalan olur gibim geliyor.

EDİT: sonra ögrenirse o da sıkıntı ya.

Zart olduysa o ilişkide sikinti olduğu bellidir bok olursa o ilişki cok sürmez. Amk ilişki düşmanları. Kadın iyi birşeyler yapmaya çalışıyor herifin aklına gelenlere bak. Neyse.

Poly hanım zaten söylenmiş. Ne kadar niyet iyi olsa da yalan herşeyi mahvediyor. Biz iyi niyetli insanların genelde huzuru böyle ufak tefek şeylerden kaçıyor. Eşiniz zaten bu mevzuda hassas, gurur yapabilecek bir yapıdaysa hiç boşuna eğri büğrü yollara başvurmayın doğru yoldan devam edin. Hem şimdiye kadar tutumlu davranamadınız diye bundan vazgeçmeniz de gerekmiyor. Önünüzde uzun yıllar var inş. Bu sene sen cok zam alırsın seneye o on numara maaşlı bi teklif alır oraya geçer. Geçer yani bunlar. Yalan olmasın yeterki.

hadi bi şekilde öğrendi diyelim. nasıl açıklayacaksın o zaman bu durumu?

birbirinize yalan söylemek yerine 'para bulduk harcayalım' kafasından çıkın bence. koskoca insanlarsınız.

asla eşinin arkasından iş çevirme.parayı kendine ayırmıyorsun ve iyi bir şey yapmak istiyorsun ama güveni yıkma.oturun bir bütçe yapın ve ona göre harcayın ama asla güveni yıkmayın.

Yalan iyi degildir. Ortaya cikarsa sizin iliskiniz ciddi buyuk yara alir. Maasinizi soyleyin, zam kismina dokunmayacaginiza birbirinize soz verin ve beraber biriktirin

Esimin massinin iki kati kadar kazaniyor(du)m (ucretsiz izindeyim). O zaten neredeyse hic para harcamaz. 1 kredi kartimiz var, onu benim maasimdan oduyoruz. Faturalari paylastik aramizda. Geri kalan maasinin neredeyse tamamini ortak hesaba vadeliye koyuyor, acil lazim olursa diye ufak bir miktar maas hesabinda birakiyor

Benim de maasim vadesizde dururdu, kredi karti odenirdi. Ozellikle vadeliye almamistik acil durumlar icin. Orada biriktirdim para. Simdi kredi karti hala o hesaba bagli, 5-6 ay yetecek kadar daha para var

zammi soyle, hic yokmus gibi davranacgiz ama de, ben o parayi suraya yatiriyorum de.

evli değilim ama evli olsam bilirdi.

es bilmeyecek de kim bilecek aga. maas soylememe olayinin da bokunu cikarmamak gerek. nasil bir kulturse kimse kimseye borc vermemek icin kimseye maasini soylemiyor.

Eşine zammı söyle ama para biriktirmek istediğini de söyle, söylemezsen ilerde ihtiyacınız olduğunda aa bende para vardı mı diyeceksin ? Ayrıca böyle bir şeyi eşinle konuşabilmen lazım.

yarın öbür gün ortaya çıkarsa hoş bir durum olmayabilir.

ikimizde biliyoruz böyle bişeyi ben yapamam öğrenirse çok kırılır böyle bişeyi o bana yapsa kırılmayı geç kesinlikle altında başka bişey arayıp çok büyük olay çıkartırım :)

bence hiç yalana dolana bulaşma söyle gitsin.

Bugune kadar soylemissin bundan sonra da soyle. O alsa o da soylerdi herhalde.

Ama birikim yapmak istedigini de belirt.

Soyle soyle. Söylemezsen ilerde sıkıntı olur

para insan hayatında bir araçtır. yüceltmeye gerek yok. evlenince söylerim, hatta ben kontrol etmekte zorlanırsam direkt ona veririm maaşı. beni bozmaz. o kontrol edemezse ben yönetirim mali işleri.

küsüratlarını ve ek tazminatları bilmez

saklamak bana da doğru gelmiyor. bu durumda olsam ben söylerim. o yükü taşımam.

Biliyor her ay aldığımız maaşları tam söyleriz

soyleyince daha cok harcamaktan korkuyorsun, ama hicbir seyi varsaymayin, baskasi adina karar vermeyin. keske bunu aynen ona da aktarabilseniz. belki biriktirmek icin motive olursunuz.

Öyle birşeyi eşin sana söylemeseydi ne kadar kırıcı olacağını bir düşün...

herkese teşekkür ederim. sizlerin de cevapları ile eşime maaşımı söyledim. tahmin ettiğim gibi üzüldüğünde de burada cevap veren bir arkadaşın dediği gibi işler değişken belki bi zaman sonra işini değiştirdiğinde sen daha cok alacaksın gibi motive edici konustum. sonrada bu beklemediğimiz farklı hiç yapılmamış gibi düşünüp ortak hesabımızda biriktirmeyi teklif ettim kabul etti. çok rahatladım valla.

Biz bunun icin bir uygulama gelistirdik:

(bkz: timeset)

neden bahsediyosunuz ogrenmek istiyoruz?

merhaba. bence cevabı burada tr-tr.facebook.com

hangi şehirde olduğunu söylemezsen, monitöre ekmek banmaktan öteye gidemezsin.

Kastamonu taraflarında meşhurdur bu iş. Bir de İzmir'de Çoban Kuzu Çevirme var ki enfestir tadı.

12-17 yaş arası metalciydim, elektroniği çok saçma buluyodum. "o ne abi yea, müzik bile değil yea, ruhsuz yea" diyordum. şimdi sabah akşam elektronik dinliyom, gayet memnunum.

ne hoşuna gidiyosa onu dinle abi. ben şu an canım istese yine metalika dinlerim. istemiyorum ama. istese dinlerim. heç de bi şey olmaz. şahsen elektronik müziği çok daha fazla seviyorum ben. gerçi artık müzik öyle bir hale geldi ki kategorizasyon manyağı olduk. şimdi ben nitzer ebb dicem, die krupps dicem, eisenfunk dicem birisi çıkıp "hmm onlar elektronik değil, elektro tekno şapşik progressive cnm ;))" dicek. ama ebm'dir endüstriyeldir seviyorum ben bunları çok.

Ben de aynı şekilde gidip sonra Infected Mushroom ile elektronik müziğe geçmiştim ve sonucunda kız arkadaşımla Murat Dalkılıç halk konserine falan gittik 2-3 sene sonra. Böyle yani

"metali anlamamışsın" diyen cevap hariç diğerlerine katılıyorum.
Bence bu geçişi kaçınılmaz görüyorsan, darkpsy gibi metale yakın türlere yönelmeni tavsiye ederim.

gerçek nedeni gg olmayacaksa şu: eskiden metalci gençlik kendini yeşil bir maddeye vuruyordu. artık çeşit çeşit bonibon şekerler ortaya çıkınca şekerin kafasının metal ile gitmediği durum oluştu ve aynı sertliği içeren ve o kafaya da uyan elektronik e geçiş oldu. eskiden black ve death metalden başka bir şey dinlemeyen metalci arkadaşlarımın büyük çoğunluğu şimdi trance dj i falan oldular. bi ben mal gibi hala tool falan dinliyorum :D

lars ulrich diye bi yavuşak var mesela en son oasis dinliyodu. :)

metal müzik camiasında böyle bi tarikat havası vardır o yüzden başka türlere meyledenlere hoş gözle bakılmaz ama insan doğası gereği sıkılgandır yeni arayışlara girebilir öyle olmasa hala dede efendi dinliyor olurduk. :P

yılların metalcisiyim o kadar güzel elektronik müzikler keşfettim ki hayran kaldım. ama benimki geçiş değil. ruh halime göre elektronik de dinliyorum death metal de.

bence türlerine göre müzikten ziyade iyi müzik kötü müzik vardır. m j mesela pop'un kralı ve her albümünü zevkle dinlerim. kendimizi kalıplara sokmanın lüzumu yok. ne beğeniyorsan onu dinle.

Yapmayin yahu, müzik zevki bu. Din falan degil, bu kadar büyütmeyelim. Dun onu dinlersiniz bugun de bunu. Dini inanc, siyasi dava vs den vazgecmek gubi algilamanin anlami yok.

39 yaşındayım. ana türlerim hala rock/metal, ama elektronik dahil diğer türleri de dinliyorum. elektronik olarak ama daha çok kraftwerk, depeche mode gibi şeyleri dinliyorum, vokalsiz duptıs çok bayık geliyor. psy trance dahil hepsine de girdim, ama özellikle progressive rock/metal sevdiğim için trance gibi türler beni doyurmuyor. shpongle'ın bayağı hastası oldum ama bi tek.

ancak bir anda tarz değiştirme olmadı bende, rock/metal hep 1. planda oldu, "once a rocker always a rocker" hesabı. eskiden beraber çaldığımız falan bazı arkadaşlarım "artık metal kaldıramıyorum, elektronik dinliyorum" diyince kızmıyorum ama sadece üzülüyorum biraz. çünkü bizim arkadaş olmamızı sağlayan zaten metal müzikti, benim neredeyse bütün kalıcı arkadaşlıklarım metal yoldaşlığı sayesinde oldu. belki yalnız hissettiriyor kendimi eski arkadaşların "davadan dönmesi". :) ama kafa kaldırmıyorsa artık yapacak bir şey yok tabii. bende de nasıl kafa varsa artık, hala bu yaşta büyük zevkle morbid angel, carcass falan bile dinliyorum. ölene kadar da devam sanırım.

güvenirim, alisveris yaptım.

Direkt pnr kodu gonderiyor. Dunya devi zaten adamlar, sorun yasamadim hic.

Direkt pnr kodu gonderiyor. Dunya devi zaten adamlar, sorun yasamadim hic.

güvenilir, işin garanti olsun istiyorsan havayolu şirketini arayıp teyit alırsın.

evet guvenilir

Elimde bir firmadan (firma adı söylenmez) şu kadarlık bir teklif var denir ya da zarf atılır. O fiyata düşüp düşemeyeceklerini sorarsınız ona göre gelişir.

Tabi en önemli şey elma ile elma'yı karşılaştırıyor olduğunuz.

Çok adam gördüm ya buna transport dahil değilmiş ya da et kalınlığı farklıymış diyip ucuz aldığını zanneden.

yani mail attın 'şu malın şu kadarı için teklifinizi bekliyoruz' dedin mesela..

onlarda 'sayın dddkd bey ilgili teklifi ekte bulabilirsiniz' diye attılar baktın doğru düzgün imzalı teklif.. atıyorum adet başı 5$ demiş firma..

şimdi sen ya şunu 4$ yapta alalım 5000 tane nasıl diyorsun?

'piyasa koşulları ve maliyetlerimiz açısından kabul edebileceğimiz tutar 4$'dır. teklifinizi güncellediğiniz taktirde alım yapacağımızı belirtmek isteriz'

mı diyorsun

yada firmayı arayıp 'ya selamlar teklifinizi aldıkta bunu 4$'a çekme imkanımız var mı?' mı diyorsun..

tabi hiç tanımadığın firma için soruyorum.. tanıdıkla bi şekilde halledersin..

"sektörde çalışanlar" benim sorum da bu, sektörde çalışan denince aklınıza ne geliyor? hangi sektör olduğunu yazmamışsın. Daha önce de gördüm bu ibareyi. Sektör denince belli bi alan mı aklınıza geliyor?

Senin cevabına gelince;
Fiyat kırılımı talep ediyorum. Hangi aşamaya ne kadar para ödeyeceklerini yazmalarını istiyorum. Böylece nerelerden fiyat kırabileceklerini değerlendirip teklifin pahalı mı ucuz mu olduğunu anlamış oluyorum. Şuursuzca "şu kadar yap alayım" denmez. diyen var ama köy kafasıyla emekliyorlar.

sektörde çalışanlar demek işte dışarıda çalışanlar..

''Hangi aşamaya ne kadar para ödeyeceklerini yazmalarını istiyorum.''

bunu cidden yazıyor mu firma? garipmiş..

paypal?

Bitcoin

Fidye isiyse beni de yazin ☺
Nerde oldugunuzu bilmeden ancak bankadan olur. Veya en azindan bir yere ugrayip almaniz lazim yine ogrenmis olur. Araya 2. 3. Kisiler sokulabilir. Boylece kritik olan kisinin yeri belli olmaz.

bankanın "cebe para gönder" şeysiyle

Bitcoin türevleri.

paypal ya da banka havalesi ile karşı tarafa anonim kalabilirsiniz.

polis bile bulamasın diyorsan bitcoin.

paypal ve bitcoin harici bir yöntem yok diyebiliriz.
Yani para bankaya bu ikisinin haricinde giriş yapmamalı.
Vergi sistemi dolayısıyla bankaya giren çıkan para takip edilebilir.
Mebla büyükse, paypal ve bitcoin 'de riskli. bir kaç hesaba bölünmesi gerekir.
"bukoli" uygulaması geldi aklıma bir de. kamerasız çalışan bir bukoli şubesi iş görebilir belki. detay verebilsen aslında oluru bulunur.

demek ki bu tür şeylerin 1 ay sonra silinmesi gerekli görülmüş di mi?

her şeyin içine viagra koymuşlar bu nufus artışı kime yarayacak :)

kadıköy - akmar,
Taksim - hsbc'nin yanındaki pasaj, uk konsolosluğuna giderken.
Kozyatağı carrefour da ikinci el çizgi roman fuarı vardı geçen hafta.

nadirkitap.com bir de şişlide güzel bi sahaf vardı ben de sık sık giderdim, hoş sohbet biridir. hala duruyordur sanırım Sahaf Erol Yilmaz Halaskargazi cad. No 336 Sadiklar Pasaji Kat 2 daire no 37

problem olmaz.
Dağ başında lastik patlayınca nasıl servis beklemen mantıksızsa bu da aynı şey.
yapıştır!

normal.

metabolizma hızına, mide boyutuna, bağırsaklardaki enzim salınımına kadar çok farkedebilir.

sen bulduğun yere sıç, iyidir.

1.

fakat ne oluyor anlamıyorum, cuma cumartesi bu rakam 3-4 olabiliyor. (aynı seviyede yemek yiyorum.)

ay ne tatlı bi duyuru. kaka <3

1. bazen 2. bazen hiç. ama muhakkak gün aşırı.

Normali 2, fazlası ishal dediydi dohtur

kaç günde 1 diye sorman lazım bana. 2-3 günde 1 yapıyorum bazen 4-5 günde 1 oluyor.

eskiden günde 1 kereydi artık 2-3 günde 1 sebebini bende çözemedim banada benimki normal gelmiyor.

Bu metabolizmadan metabolizmaya göre çok değişen bir şey. Günde 2 normal. Benim günde bir gittiğim azdır, genelde 3-4 günde bir giderim. Bunun için de doktora gitmiştim, doktor "Problem yok. Bünyen biraz israfı sevmiyor, ne göndersen emiyor 'İsraf olmasın' diye, haliyle atığı az" demişti. Hatta bir dönem bu tutumluluğu yüzünden zararlı şeyleri emip zehirlenmişliğim var.

tam senin sıklığında.
normalim 2.
bazen 3 bazen 1.

günde kaç kere ŞAKA yapıyorsunuz diye okudum başlığı, dedim yaptığı şakaları mı sayıyo acaba :/

cevaplarda "metabolizma, mide boyutu, bağırsaklardaki enzim salınımı"nı görene kadar soruyu yanlış algılıyordum :/

günde kaç kere ŞAKA yapıyorsunuz diye okudum başlığı +1

yediğime içtiğime dikkat ediyorsam 3 günde bir, etmezsem her gün.

2-3 günde 1

bu soruyu öğle yemeğinde sorduğun için seni kınıyorum.

senin durumun normal, hatta düzensiz beslenme ve fast food çağında bu normalliğe yat kalk dua et derim :/

günde 1 bırakıyorum.

her gün minimum üç. vay amk sizi görünce götümden soğudum.

sen elinden geleni yapmışsın. hatta fazlasını yapmışsın.
suçluluk duymanı gerektirecek bir durum yok.

Eğer olay bahsettiğin gibiyse bu arkadaş zaten pişkin ve sorumsuz bir tip. Ne yaparsan yap onun pişkinliğini alt edemezsin zaten. Onun için boşver. Ama şu müdüre gelmediğini söyleme olayı gereksizmiş bence. Müdürün bunun takibini yapması lazım, senin değil. Sen kendi işine bakacaksın. İşleyişi engelleyen bir durumsa gelmediği için işleyişin durduğunu söyleyebilirsin (belki de böyle oldu bilmiyorum).

buradan ne kadar uzun anlatırsan anlat, kimse sana suçluluk duy/duyma diyemez.

Madem olay anlattığın kadar net, madem bu adam bu kadar haksız ve sen bu kadar doğru bir şey yapmışsın, gelip neden bizden destek isteyesin?

Bence anlatmadığın bazı şeyler var. bu durumu yaşayan kişi gelip buradan böyle bir destek arayışında bulunmaz. Suçluluk hissediyorsun bir şeyden, belli.

tavsiyem: mümkünse ortak arkadaşlarınla görüşüp onların fikrini al.

yapılacak çok birşey yok.. rahatlamak istiyorsanız bir mail atın burada yazdıklarınızın aynısını varsa detaylı bir şekilde gün ve tarihler ile yazın kendisine gönderin.. suç atacak bir yer arıyor büyük ihtimalle..

Abdurrahman+1

Adamın kovulması gerekiyordu ama bununla ilgili işlem yaptırmanın sorumluluğu sende değildi. Yani teknik olarak evet, onu kovduran kişi sensin. Ama suçluluk duymana da gerek yok. Çünkü sen yapmasan da sonucun bu olması gerekiyordu. Üstelik çalışanlar arasında adalet duygusu diye bir şey olmalı. Bunu istismar edenler karşılığını bulsun.

bence senin yüzünden atılmış.
resmen adama kıl olmuşsun. gıcıklık olsun diye müdüre gitmişsin.
adam işe gelmedi diye değil arkadaşlarıyla gezmesini çekemediğinden şikayet etmişsin.
madem amiri değilsin sen neden gidip müdüre söylüyorsun. adamın ekmeği ile oynamışsın.
bence o yaftayı sonuna kadar hak ediyorsun.
kraldan çok kralcılığın anlamı yok.
çalışanlar daha fazla tatil istemesinden ve daha az çalışmak istemesinde de doğal bir şey yok.

sen düzgün çalışırken, aylaklık edip senin emeğini sömüren birine karşı iyi yapmışsın.

hatta geç bile kalmışsın bence.

onun yapmadığı iş de size yükleniyor sonuçta.

hiç kendini suçlu hissetme, ülkede gücü yeten gücü yettiğini s.ker, ne yazık ki böyle durum, kendini s.ktirmedin diye suçluluk hissetme.

ulan 1000 kişinin çalıştığı muhtemelen kurumsal bir firmada nasıl müsade ediyorlar böyle bir adama aylarca? geç bile kalmışsın kafana takma.

@theli
Evet haklısınız kendisi hakkında sonradan aklıma gelenler var. Mesela 1 ayda bitirmesi gereken bir işi 4 ayda bitirdiği için kurumun en az 150 bin TL zararı var. Bu zarar da her yıl artacak. Ama kusurun bu arkadaştan kaynaklandığını benden başka bilen yok.
Ne kullandığını tam bilemiyorum ama kafası iyi olup işe gelmişliği de oldu. O zamanlar bile ofiste akşama kadar uyumasına izin verip idare etmişliğim var. Yeni alınan personele yapması yasak olduğu halde nöbetini devredip arkadaşları ile yemeğe çıkması var. O nöbet günü işlerin patlaması ve kendisinin pişkin pişkin suçu yeni gelen elemana atması var.

Aslında vicdanen rahatım ama bu işe kendisinin ihtiyacı vardı şu an çok zor durumdadır eminim. Herhangi bir şekilde rapor getirse zaten işten çıkarılmayacaktı. İşsizlik maaşı da alamıyor haliyle.

Sağda solda yalan konuşması bir tek canımı sıkan.

Onun yüzünden başin ağridi ise, iş yükün artti ise, üstlerine yalan söylemek zorunda kaldı isen, yine mesele yukarida aynen anlattiğın gibi ise az bile yapmişsın, geç kalmışsın hatta.

olur ki seni ararsa şunu söyle:
bence burada harcanıyorsun, sana layık bir yer değildi zaten.

ciddi ciddi çevremde de var yok yere rapor almalar, nedensiz geç kalmalar...

tanidiğim biri hep derdi zaten:
denetimsiz,gözetimsiz iş yapma ahlakımız yok.

vay arkadaş bir gün işe gitmesek sanki ayıp bir şey yapmışız gibi teslim ediyoruz raporumuzu, iyileşmeden de hasta hasta işe dönüyoruz. o adam o işte çalışamasın zaten bir zahmet. geç bile kalmışsın, burda da suç kişinin müdüründe insan elemanının kaçta gelip gittiğini bilmez mi pes.

valla ben böyle tiple birlikte çalışsam atılmasını zaten sağlardım. sen beni attırdın diyene de adam olup çalışsaydın da atırmasaydın derdim, diğer herkese de öyle derdim. adam gezip tozarken sen arkasını topla, üstüne bir de kötü ol.
olay anlattığın gibiyse, "evet yaptım çünkü hak etti" moduna geçerdim.

burada ekmeğiyle oynayan biri varsa o da kendisi, işini savsaklayıp, kaytarmak için bahaneler üreteceğine bir zahmet çalışsın. hastalık olur, ailede vefat olur, o başka.

İhtiyacı varsa çalışacak o da, yapacak bir şey yok. Burs değil bu iş.

Öncelikle işiyle ilgili arkasını toplayarak hata etmissiniz. hastalikla ilgili ya da gercekten cokn onemli bir mazareti yoksa sirf arkadas oldugunuz icin eksiklerini kapatmaniz yanlis. Sonucta size de yaptiginiz isi tam yapmaniz,eksikleri ve yanlislari gostermeniz icin para odeniyor. Ust yönetim herkesi tek tek kontrol edemez. Işin sağlıklı yürümesi kontrolü çalışan herkestedir.
Isinizle dostluğu ayırmayı becerememissiniz size düşen eksik olanı idareye bildirmekti. Herkes kendi yaptığından mesuldur çünkü.
(işi jurnaljilige taşımaya gerek yok. Bu durumu ispiyonculuktan ayıran önce bir cizgivardir. )

Olan olmuş. Bu saatten sonra söylediklerine kulak tikamak ve sessizliginizi korumak. Sizi kışkırtmak için herseyi yapacaktir. bu duruma alet olmayin.
Olur da size bir sey soran olursa benimle ilgisi yok, ise gelmeme sebebini raporla belgeleyemedigi için atıldı deyin ve daha fazla açıklama yapmayın.
Siz konuştukça karşı tarafa cevap hakkı dogar. Hakliyken haksız oldugunuzla kalırsınız.

istifa etmeniz ağız burun kırmaya haklı gerekçe oluşturmayacak. cezai kovuşturmayı göze alıyorsanız yapın tabi.

Önce istifa et, aradan zaman geçsin, gündemler değişsin sonra ağzını burnunu kır, senden şüphe edilmesin ;)

kendi ağzını burnunu kırıp istifa etsen daha süper olur :)
www.youtube.com

Sorudan çocuk işçi çalıştırdıkları anlaşılıyor.
bence seni dava edemezler.

kırma.

ama söylemeden edemeyeceğim @4 can yakmış :(

@burberry delidir ne dese yeridir.

@4 cok iyiymis ya:D:D

bence @2 cok mantikli konusmus ^^

tek tavsiyem, mutsuzsan mutlaka istifa et

3 sene zorlandım, mobbingin alasını gördüm.

3 hafta oldu istifa edeli. o rahatlıkla insana zaten bir iyi enerji bişi geliyor. 3 ayrı iş teklifi aldım.
en bahalısına geldim.
ama hayatını tamamen alt üst etmeden yap bunu.
tazminatını almaya çalış. bak ben aldım her şeye rağmen.
ağız burun kırmak hoş değil. bu tür çatışmalarda mutlu olan, gülümseyen taraf kazanır.

ben müdürümün üstünün odasına girdim söylemek için
"neden mutlusun?" dedi
gitmek istiyorum dedim. "beni ikna et" dedi.
gülen sıfatıma bakın dedim.
2 gün sonra aldım çıkışımı, ay sonu tazminatımı yatırcaklar.

morstraples

morçatı

moreller
morcivert
morumsu
morkokulukadınlar
morfil
keyf-imor
morlarötesi
mosmor
mourinho(şaka)
morafrodit

moruk

morsayfalar.

morgıç (hem mortgage, hem de mor popo...) :P

morallik.com (hem moral bulma sitesi, hem de kozmetik ürünü olan allık)

Naturmort

ne blogu? yemek blogu mu gezi blogumu, kahve blogumu, ev işlerimi? konu olursa bulması kolay olur

mortingenstrayze

mortingen şıtrayze
mort

mor çatı kullanılıyor ztn dernek adı.

@selam

Aile, anne-cocuk, kişisel.

mortalcombat

deeppurple ile alakalı bir şeyler olabilir. ya da türkçelerştirip, derinmor vs olabilir.

mormor

Patlıcanrengi
Mormenekse
Karalahana

(bkz: mor havuç )

(bkz: mor menekşe)

(bkz: mor oje)

(bkz: mor ruj)

(bkz: mor salkım )

mor yazma

morkalem.club
bence morkalem güzel. alan adını değil de uzantıyı değiştirin. club iyidir. hem mor kalem klübü gibi hani?

Morblog - morsite (Çok orijinal olmadı ama)
Mormenekşe (haIr şarkısı da var)
Morbakış
Dalga geçmeyin ama morcivert geliyor aklıma, hem de ciddi ciddi


Mor olmak zorunda mı, biz bir fanzin çıkarmıştık ve adını Cadı Kazanı koymuştuk. Bence blog için de güzel olur.

mor-al (hem ironi var hem güzel bi kelime)
morötesi
mor ve menekşe

Morpati. Morcati gibi ama değil gibi.

Tüh. Veterinerinmiş, alınmış zaten. :)

Morheybe? Bu müsait.

Mordunya da müsait.

morev
moroda

esmoralda

birgul muydu esinizin adi?

morbirgul olsun :p

mor ped pembe tampon
dr moreau ve gadınları
gadın olmak mor olmaktır
mor gözlü canavarın kapatıcısı
mor diye bağıran östrojen
morla imana gelen testosteron
morun 50 şeysi kademesi
morbeyinliler
mortimer'ın pembe kakacığı

ya off. ciddi hiçbir şey bulamıyorum. morblog güzelmiş bence.



mor gezegen olur mu?

morkide ve mor gezegen çok hoşmuş bence.

morunellitonu: kitaptan dolayı SEO açısından çok güçlü bir site ismi olabilir.
moryasam

morkadın

Mor-art

Mor papatya

Tabii ki Mortal Kombat.

morkide +1

morcivert +1903

bi de armor

edit : hocam bi de tüm bu isimleri aktarırken link verelim (sözlü olarak ta).. bak bunların hepsini ben buldum şair olacakken bankacı oldum, olmasın ;)

türkiye'de gider

Ok, galiba gidebiliniyor:

eksisozluk.com

gidemez.
Star wars'ın türkçe düblajlı izlenmeyeceğini düşünürsek, 7 yaşındaki çocukta altyazıyı takip edemeyeceğinden gidilemez.

ailesi eşliğinde gidebilir ama ailesi de onunla birlikte dublajlıya gitmeli işte.

@theli, babam ilk(4.) star warsı falan sinemada izlemiş adam, şimdi göz/gözlük probleminden dolayı altyazılı filmleri sevmiyor bu filme de dublajlı gidecek :) O yüzden ayrılacağız ben ayrı altyazılı seansa gidicem.

o zaman güç babanla olsun @rodri!

Tab bulup notalari kendin cikarsan daha kolay olmaz mi? Online rock sarkilarinin notasini bulmak zordur cunku.

ofisteyim youtube açamıyorum ama bir eleman vardı, ekrana notları verip altta ufak pencerede kendisi çalıyordu, imkan varsa youtubedan bir bak istersen.

dövme yaptırcam demeyesin?

@floydan ve zamanin otesinden gelen buz gibi suser, çok sağ olun ama bir enstrümanda çalmak için lazım değil notalar. O yüzden video vb. format değil görseli lazım.
@theli, Evet, arkadaşım dövme yaptıracak o yüzden porte olan halinin görseli lazım.

bu tarz işler için oteller ufak toplantı odaları kiralıyorlar.
bir bak derim.

O çok kapsamlı olur ya şuan için gerek yok. İlerisi için düşünürüm ama. Teşekkürler

çok formal bi iş değilse akademi kafe'nin alt katında bu tip bi oda var.

bağdat caddesindeki kahvecilerden birinin alt katında toplantı odası vardı ama hangisi hatırlamıyorum, kahve dünyası olabilir, caddebostan migrosa inen sokaktan caddeye çıkarken solda kalıyordu.

h.sonu veya iş çıkış saati değilse "cafe kafka" sizin için biçilmiş kafkan olur.
Hem ferah, hem elit, çok güzel dekorlu, manzaralı, sigara içilir bir teraslı, nispeten hesaplı, merkezi.

yeldegirmeni taraflarinda Kabuk bahce cafe var onerebilecegim. genelde kimse olmuyor. yada onun karsisinda, bir tane cafe var, orda da kimse olmuyor genelde :) fiyat olarak da uygunlar.

dolar düşer

edit: altta tartışmalar yorumlar gırla gitmiş :)
fed büyük ihtimal faiz artıracak ve dolar düşecek. faiz artırmasa zaten düşer. doların artması için faizi aşırı artırması lazım ki bunu da yapmayacak.

ama uzun vadede dolar zaten artacak. soru yarına yönelik oldugu için böyle cevapladım.

Fed faiz artırırsa dolar düşer

yıllardır kurdu kendini piyasalar, yeter artık yükseltmye başlasın faizi hafiften. ki piyasalar da yönünü belirlesin.

düşer dolar ama.

dolar yükselir.

Çok merak ettim de FED faiz artırırsa dolar nasıl düşecek? Biri açıklayabilir mi? Zira ön görülen eğer 0,50 baz puan bir artış gelirse doların 3,07 rekorunu tekrar edeceği.

Fed faiz arttırırsa dolar yükselir çünkü ülkedeki sıcak para faizlerin artmasıyla kendi ülkesine geri döner kapiş?

bir mal pazarda eskiden olduğundan daha az ise fiyatı yükselmiş olmalıdır.
FED faiz arttırıp dolar satışını azaltırsa tahmin et ne olur?

Şu hale bak, duyurunun ekonomistlerinden 3 kişi düşer demiş 3 kişi yükselir. Doktor olsanız battık demek ki :D.

Peki FED'in faiz artırma olasılığı ne sizce?

hem düşebilir hem yükselebilir. öyle tek başına düşer demek doğru olmaz.

bunun için ekonomist olmak gerekmiyor, ki ben ekonomist değilim.
Yukarda sorduğum soruyu değerlendir, cevabı kendin bul.

Faiz arttırımı yapılacak, sonuçta yıllarca boşu boşuna avrupaya para saçmadı abd. şimdi geri toplama zamanı.

Ha o faiz arttırımı bugün mü yarın mı bilmiyorum. ama eşyanın tabiatı gereği o faiz artacak.

en.wikipedia.org

dolar bir izlensin beyler (:

ağzı olan konuşuyor, klavyesi olan döktürüyor.

her zamanki gibi.

Fed faiz artirdi ve dolar düştü :) biliyoruz da konusuyoruz. Bakınız ilk cevap.
Bir de troll falan yazanlar olmuş şaka gibi :)

Piyasalar beklentileri satın alır, gerçekleri satar. Faiz artışı beklentisi satın alınmıştı zaten, dolara etkisi nötr olur.

acilen işşsiz iibf mezunları kpss ile devlete atanmalı.

fren mesafesi 7 derece altına düştüğünde çok ciddi fark ediyor. geçen seneyi kış lastiksiz geçirdim. arabayı sitenin içindeki otoparka koymuştum. kar yağınca orada 2 hafta yattı. sonra yollar açıldı fakat sitenin otoparkından arabayı ön tarafa çıkaramadım. normal lastik ile 2 cm karda kaldım.

geçen hafta çamlıca tarafında biraz eğimli bir yolda arabayı yaz lastiği ile zar zor çıkardım. kaldı ki lastiklerim çok kötü değil. lastikler patinaj çekmeye başladı. bildiğin araba sola doğru yanaştı. bunu görür görmez ertesi gün kış lastiği aldım. aynı yolu dün akşam kış lastiği ile tıngır mıngır çıktım.

sıcaklık düştükçe risk artıyor aslında.
Kış lastiği ile yaz lastiği arasındaki en büyük fark donma noktaları.
Yani hava soğudukça kış lastiği elastikiyetini daha az kaybediyor.

daha dikkatli ve yavaş kullanırım bu sezon diyorsan, karda çıkmam diyorsan şart değil bence.

not: geçen sene 2 adet olan kış lastiği adetimi bu sene 4 e çıkarttım. doğrusu bu.

Hava soğumaya başladığından beri virajlı yokuşlarda, yol da nemliyse gazı köklersem kıç atıyor benimki.

Evet. Kış lastiği soğuklukla ilgili konu temelde. Kar ve buz ikincil ve üçüncül etmenler.

normal lastik hamurları 7 derecenin altında sertleşiyor, kış lastikleri 7 derecenin altında yumuşak kalıyor

kış lastiğinin asıl olayı hamurunun düşük sıcaklıklarda sertleşerek yol tutuşunun düşmesine sebebiyet vermemesi.

karla buzla alakası yok lastik 7 derecenin altında farklı karakteristik gösteriyor olayı o. ha bu sene 7nin altına düşmez hacı diyosan o senin bilceğin iş :)

haftada 1 çıkıyorsan ve karda, buzda çıkmayacaksan alma ama arabayı her gün kullanıyorsan, kar, buz farketmez çıkarım diyorsan alman lazım.

kaza olacak polis gelicek kar lastiğin olmamasından dolayı seni kusurlu bulacak, kasko da aynı şeyi diyecek 3bin tl seve seve vericen.. sonraki senlerde de buraya sormadan taktıracaksın

evet.

uçak biletlerinde bütün saatler yerel saat olarak yazılır. Yani ispanya saati.

iyi yolculuklar.

türkiye saati.

ispanyanın saatinin 13:45 olabilmesi için türkiyede saatin 14:45 olması gerekirki uçak türkiyeden ispanyaya 5 saatte gitmiyor.

benimde zihnimi bulandırdınız şöyleki;

türkiyeden saat 9:55 te kalkan uçak zulu saat olarak 7:55 te kalkıyor olacaktır düz hesap 8 zulu diyelim.

saat 08:00 zulu da kalkan bir uçak LTFJ(sabiha gökçen)-LEMD(madrid barajas-gideceğin yeri madrid olarak ele aldım barcelona olsa bile bir fark yaratmaz-) arası rotanın uzunluğu 1502 nm idir. bir uçak genelde irtifadaki hızı 0.78 mach olarak sefer yapar. 0.78 mach 35000ft te -56 derecede 822 km/saat gibi bir rakam vermektedir. 1502nm 2750 km yapar onuda saate bölersek 3.5 saate yakın bir süre eder.

şimdi saat 8 zulu da kalkan bir uçak 11.30 yaklaşmasıydı kalktısıydı derken 11.45 zulu da ispanyaya iniyorsa türkiyede saat 13:45 iken ispanyada saat 12:45 idir.

ek bilgi barcelona rotası daha kısa.

ispanya saati.

yerel saat yazılır+1
ispanya saati

9.55 TR saati,
13.45 SPA saati.

uçuş 3 buçuk saat sürüyor. saat farkı 1 saat.
buraya soruyu yazmak, hesaplamaktan daha uzun sürmüş olmalı

4 buçuk saat sürüyor 3 buçu değil.
ispanya saati.

@sckxyss silme ba sonra bu yazdığını. ibretlik kalsın.
edit: madrid için de söylüyor olabilirsin gerçi.

luchetti +1

Uluslararası kuraldır bu, varış noktasının yerel saati yazılır.
Uçuşun kaç saat sürdüğünden bağımsız olarak genelde hava yolları gecikme oranını düşük tutmak için uçuş süresini uzun gösterir.

Hele Ryanair geç kalksa bile inişte bugün size söz verdiğimizden 16 dakika önce indik diye marş çalar. 13:45'ten daha önce inersin muhtemelen ama tahmini varış İspanya yerel saatiyledir.

edit : bugünkü Madrid uçuşu kaydı.
PC-537 Madrid-BARAJAS 320 09:55 13:45 09:47 13:32 İndi

evet ben sonucu kesinkez buldum. cevap ispanya saati imiş.

ama şöyle bir olay varki www.flightradar24.com linkte görüleceği üzere; 13:45 iniş saati ilan edilen uçak 13:10 da inmiş. geç kalkmasına rağmen. pegasus saati uzun yazmış. o rota o kadar uzun sürmez çünkü.

yolculuk ne kadar sürüyor bilmiyordum ben, o yüzden sordum. onu da öğrenemedim. 3 buçuk diyen var 4 buçuk diyen var.

türkiye saati diyen var ispanya diyen var. ben de ispanya diye hatırlıyorum ama uçuş yaklaşık 4 saat sürüyorsa, bilette yazan İspanya saati olamaz çünkü şu an İspanya bizden 1 saat geride. 12.40 olması lazım oranın yerel saati.

kafam çok karışık...


edit: son 2 mesaj ben yazarken yazılmış. sorun halloldu arkadaşlar, teşekkür ederim hepinize.

@reavelyn o yazan saat kesin kez ispanya saati ama o saatten erken inersin çok büyük ihtimalle.

Zamanında varış istatistiklerini yüksek tutmak için bazı havayolları uçuş sürelerini uzun yazıyor.

Dip not : Madrid'de inilen pistle terminal arası taksi süresi 20 dakikadan fazla sürüyor. Yani uçak 13 gibi iner muhtemelen ama terminale yanaşması 13:30'u bulabilir.

normal bence, hiç benzemiyor zaten tuborg'a efese. tamamen farklı tür bir bira.

tuborg gibi asitli bir lager olmadığı için normal. yumuşak içimlidir guinness. çok soğutmanıza gerek yok. mümkünse kutudan değil de sifondan için bir yerlerde. cam şişesi bulunuyorsa o da olur. köpürmesi de normal, özellikle köpürsün diye bir mekanizma var kutusunun içinde.

öncelikle, marketten aldığın guinness i bardağa koyup da içmelisin. marketten alınan guinness'in buzdolabında 2-3 saat bekletilmesi tavsiye ediliyor. koyduktan sonra da renginin tamamen siyah olmasını beklemen gerekiyor. zaten 1-2 dk sürmez bile bu.

tadı çoğu kişiye başlarda acı gelir. zamanla alışınca tadından yenmez ama. orient'in dediği gibi asitli olmadığından su gibi gider. guinness'in kendi gibi köpüğü de mühim. köpürmesi gerekiyor ve köpüğünün tadı farklıdır. köpüğünün bile ayrı fanları var. musluktan koymasının da bi adeti yordamı vardır. öyle diğer biralar gibi bardağı yan yatırıp koymakla olmaz. son olarak da, kutulardaki guinness in ya da istanbuldaki herhangi bir bar/irish pub daki guinness'in tadı dublin'de içilen guinness'in yanına bile yaklaşamıyor.

soruna gelirsek; sanırım fiyatı, rengi vs dolayısıyla inanlar daha büyük bir etki bekliyorlar ama etki bakımından diğer biralardan farkı yok. yani, hiç etmemişsin. :)

soğukluk, köpük v.s. üstte söylenen her şeye katılıyorum.
Sadece Washe'nin sonda söylediği "Dublin'dekinin yanına bile yaklaşamaz" doğru değil.

Guinness dediğin atölyede üretim yapan bir şirket değil. Dünyanın her yerinde aynı tadı yakalamadıkça satış bile yapmazlar.

Kutu - şişe - fıçı arasında fark olabilir, itiraz yok.
Ama şişeyi ister Sivas'ta iç ister newyork'ta, farkı anlayamazsın.

Fark var diyen, kendini ortamın, şehrin güzelliğine kaptırmış demektir.

@theli, dublin'de guinness storehouse da içtiğim guinness'in tadını başka hiçbir yerde almadım. dediğin gibi guinness kalite kontrol olarak çok sıkı çalışıyor. publardaki guinness muslukları da özel, nitrojen soğutma vs var ve dublin'de hatta muhtemelen irlanda'daki her bar/pub'ı ayda 1-2 sefer gezip kontrollerini yapıyorlar ve birayı koyan barmenleri nasıl koyduklarını izleyip teste tabii tutuyorlar. bunca şeye rağmen üzgünüm. ben dublin'de içtiğim guinness tadını başka yerde almadım.

irlanda dışında (ingiltere ve ispanya hatırladıklarım) ülkelerde de guinness içen arkadaşlarım var. orda içtiklerinde hiç sevmemişler. ortam güzeldi o ayrı ama ben istanbul'u da seviyorum :)

telefonun, televizyonun, bilgisayarın kullanım dilini ingilizce yap. yaarın yapma, hemen yap.

kitap okumani tavsiye ediyorum ben. once oku. bilmedigin kelimeleri arastirip bir kenara not edebilirsin, daha sonra tekrar bakarsin arada sirada.

dil tamamen aliskanlik meselesi. Ingilizce yayin tuketmeye basla. youtube'dan ingilizce kanallari takip et, yabanci diziler de listening icin guzel. konusmak icin de en once forumlarda takilabilirsin, oyun oynayabilirsin. bulabilirsen cevrendeki ingilizce muhabbet gruplarina katilabilirsin.

ingilizceyi ders gibi calismak yerine aktif kullanmayi ogrenmeni tavsiye ediyorum.

Gramer olayini ders gibi calismaktan baska caren yok tabi. Onu da bir ingilizce gramer kitabi alip haftada 1 konu uzerinde calisarak halledebilirsin.

Diyelim ki bu hafta simple present tense, gelecek hafta simple past tense. Tense'leri de calisirken yine yazarak/kullanarak calismak en iyisi. Past tense calisiyorsan anilarini dusunup anlatmaya calisabilirsin gibi.

Kolay gelsin

şahsi görüşüm, televizyon ve kitap için henüz erken. duolingo ve lingualeo ile biraz uğraş temel iyice bir otursun, daha sonra voscreen ile devam edersin. kulak biraz alıştıktan sonra televizyon ve kitaba geçebilirsin.

bu aralar ben de ingilizce çalışmaya başladım. engvid'in videoları gayet başarılı. ingilizce altyazı seçeneği de var ve ücretsiz. ayrıca talkenglish.com'a bakıyorum arada cümle kalıpları üzerinden gidiyor ve bence mantıklı bir yöntem. onun dışında oxfordun ingilizce de sık kullanılan 3000 kelime listesini çıkardım. ezberlemeye çalışıyorum. cümle içinde kullanarak.

kozyatagında kozzy var onun içindeki sinema uygun fiyatlıydı sanki. geyet de guzel yani.

dün sözlükte de yazdım. cinemaximum biletlerini donanımhaber'de 10 tl'ye satıyolar. gidin ordan alın ucuz ucuz izleyin filmlerinizi.

Donanımhaber, r10.net gibi forumlarda kupon kodu satanlar var. 10-11 TL'ye alabiliyorsun. Sinemaya gidince de bilet alıyorken kupon kodunu veriyorsun.

Bahçelievler Metroport AVM. 8 TL.

donanımhaber'e gerek yok. bu grupon tarzı sitelerde her daim fırsatlar oluyor cinemaximum için. 3d, haftaiçi/sonu gibi birçok seçenek var.

kupon - öğrenci indirimi değilde gidip gişeden alacağımız şekilde şeey ederseniz..

profile avm sineması fiyat/performans olarak epey iyi

@vecihi ile fikret: kaç para?

kadıköy rexx sineması fiyatları:

Tam: 13 TL
Talebe: 11 TL
İlk Seans: 11 TL
Halk günü: 12 TL

avrupa yakasında profilo F/P açısından iyi +1
donanımhaber'den cinemaximum kod +1

bir de benden gelsin: shell istasyonlarında sandviç ya da kahve alana cinemaximum bilet 13 tl.

gel vatandaş gel.

avşar sinemaları genelde uygundur.

www.pam.com.tr

Trump Towers'ta da bilet 12 TL sanırsam, ama abur cubur her sinemada olduğu gibi pahalı. En alt kattaki Migros'tan Aypop + ice tea'ni alıp çantana sokup öyle girebilirsin :)

adam iki üç film izleyeyim demiş.
Bahçelievler metroport olmaz yani.

8tl yi veriyorsun fakat izleyemiyorsun.
henüz sorunsuz film izleyebilmişliğim yok orada.
ya elektrik kesintisi ve jenerator olmayışı,
ya netleme yapmadan play tuşuna basıp giden makinist..

Sapphire avm'de Cinema Pink sanırım hafta içi fiyatları çok uygunmuş, bir arkadaşım bahsetmişti

yani adele için söylenen her şey piyasadaki insanların yüzde doksanı için geçerli değil mi? hepsi proje, hepsi piyasaya sürülüyor. ofkors. yetenekli olanlar yeteneğiyle, diğerleri türlü sansasyonel olayla sürülüyor. sadece lirikleri için kim meşhur olabilir?

güzel ses, güzel şarkılar, melankolik beste ve sözler, kilolu (görselliği ön plana çıkmayan) bir kadın. bunlar bir araya gelince insanlara sempatik geldi herhalde. güzel şarkılar derken önemli olan nokta ise söylediği şarkıların neredeyse hepsi çok başarılı. en azından şimdiye dek kofti şarkılar yapmadı hiç. ama yine de tam olarak bu kadar sevilmesinin nedenini ben de bilmiyorum. şeytan tüyü olabilir, çok da şey etmemek lazım, dinleyin geçin :)

Çok uzun yıllar sadece metal müzik dinleyen biri olarak, Adele'den daha iyi sesi olan bin kişilik listeni görmek için devamlı bu duyuruyu takip edeceğim.

Adele'yi beğenme ama Katy Perry dinle değil mi? Çünkü Beyonce, Ariana Grande seks satıyor ama Adele satmıyor. Hadi onu eleştirelim.

uzun yıllardır synth pop dinleyen biri olarak sesi adeleden güzel 100 cinsel yönelimi belirsiz erkek vokal benden.

Şişko camiasının gururu, biraz da o yüzden. Şişkoluğunu komiklikle paraya çevirmeyen ender insanlardan.

@theli
sen tenekeye devam edersen guzel ses bulamazsin tabi :)

@Traveller
beyonce disindakileri cidden tanimiyorum. simdi google'dan bakacagim.

kraliçenin tebaasından olduğu için iyi pazarlanıyor.

@nathanieltroy, @angelus

oha sisko mu ki bu kiz diyordum kendi kendime ki images'tan baktim simdi, harbiden hafif kiloluymus. videolarinda hic oyle durmuyor.

son 5 yıldır ingiltere'nin çıkardığı dünyaca en fazla insana hitap eden müzik şahısı olduğu için meşhur. şarkılarını dinlemek için seçici bir zevke gerek yok, kendi halinde bir tadı var.

mobilemob; Hafif kilolu demek fazlaca iyi niyetli bir yaklaşım olur. Fotoğraflarında videolarında ölümüne fotoşop ve filtre uygulanıyor, ona rağmen şişko. Doğal halini sen düşün artık.

(bkz: rolling in the deep)

-Herkes piyasaya itekleniyor bir şekilde, Adele tuttu.

-Sesi güzel, tüm zamanların en iyi vokalistleri listelerinde hep ilk 10'un içinde. Birincileri ise Aretha Franklin. Ben bal sesli insanları, yanık seslilerden daha çok seviyorum, hele Someone Like You'yu söylerken kulaklarımı çok tırmalıyor ama o benim teknik bilmezliğim. Kadının bilmemkaç oktav sesi var, kulağı bilmemkaçlık hassasiyette falanmış.

-Doğru zamanda çıkarılması da etkendir. Atıyorum ki, Aretha Franklin'le aynı zamanda çıkmış olsalardı, arada kaynar giderdi. Örneğin, aynı şey bu hatun sayesinde Sam Smith'in başına gelmedi ama gelmiş kadar oldu. Sam Smith adanın diğer bir gurur kaynağı, deli gibi ödüller içinde yüzüyor ama başarısı Adele'inkinin yanında ve sonrasında, uluslar arası arenada biraz gölgede kaldı. Hani, Schumaher için "Birinci oldu, çünkü Ayrton Senna gibi rakibi yoktu" derler ama doğruluğu tartışılır; Adele için de aynı şey geçerli. Çok başarılı ve etkileyici ama tüm zamanların deyince insan bir durup "Acaba" diyebiliyor.

-Şarkıları yanık yanık, gönlü buruklara hitap ediyor. Şarkıları çoğunluğu bireysellik, eğlence, "Salla gitsin" veya "O halde bu akşam parti" temalı olunca, insanlara biraz Jane Austen-vari bir nostalji, anlam, vb. yaşattı.

-Aynı şekilde şarkılarındaki enstrümantasyon (böyle bir kelime varsa). Normalde popüler şarkılara bakıldığında basit ve insanın ağzından düşmeyen melodiler ve Pitbull ağırlıklı bir rap solosu içeriyor. Bu açıdan da özellikle 25+ grubunun bir nostalji özlemi, bir "Bunlar da şarkı mı" serzenişi oluyor. Rolling in the Deep'i ben de habire dinliyorum. Haliyle, araya rap girmeden ve tanıdık enstrümanlarla şarkı yapması da milleti çekiyor. Aynı şeyi Bruno Mars da yaptı mesela, bir "groove" tutturdu, oradan aldı yürüyor. Sonuçta araya rap girmeyen, ticari amaçlı olduğu belli belirsiz olan şarkı talebini dolduruyor.

-Görünüşüyle bir şey yapmaya çalışmayınca, yapamayınca daha da değerlendi. Safi müzik yeteneği ile bir şeyler yapmaya çalışması takdir gördü, "Popoyu açmadan, namusuyla şarkı söylüyor. Pür yetenek" diye daha da körüklendi.

-Tuttuktan sonra, 80'li yılların Sezen Aksu'su gibi "Sevmeyeni dövüyorlarmış" haline geldi. Yani seven de var, sevmek zorunda kaldığı için seven de.

Mutsuz şişman kızlar için umut kapısı olmasının da etkisi var.

adele zayıfladı dostlar

sevmem ama patladığı zamanlar "someone like you" diye şarkı yapmış. bunu da terkeden sevgilisine yazmış falan öyle hikayeler dolanıyordu.

adele'in olayi sudur arkadaslar: ikinci albumunu cikardigi siralarda, saturday night live' in konuk sarkicisi oluyor. o hafta da amerikan baskanlik secimlerinde herkesin konustugu, her yerde takip ettigi sarah palin konuk sunucu. butun amerika o programi izlerken, adele'i de dinliyorlar. sonrasinda adele amerika'da patliyor. sarkilarinin sakinligi ve sozlerinin " ask ask uhuhuhu terkettin uhuhuh" olmasi da isin tuzu biberi. sesi guzel zaten ona laf yok. bir de hitap ettigi kitle liseli degil. bu da onu bir ust kategoriye sokuyor piyasada. bu durumda da kitlesi biraz agir basli oluyor ve bir kere dinleyip kenara koseye atmiyorlar.

kadin ilk hafta 3 kusur milyon album satti, spotify'a falan vermedigi icin albumu. ikinci haftada 1 milyon ustu satmis. dusun artik

Dogru saklandiysa yenir tabi.

gerektiği gibi muhafaza edildiyse yenir.

dün akşam marketten alıp buzdolabına koydum bugün de çıkardım. dondurucuya değil ama normal kısmına.

dün, t.e.t.t. 1 gün geçmiş tavuk eti yedim, bugün at gibiyim çoğavedersin.

biraz da kokuyor diyorsanız kesin bozulmuştur. riske atmayın.

Ye gitsin bir şey olmaz. Dondurucuya atsan daha iyiydi ama en nihayetinde markette de dondurucuda muhafaza edilmiyor etler dikkat edersen.

Bozuk etin kokusunu anlamamak mümkün değil, direk atarsın zaten. Renginde de bir sıkıntı yoksa bir şey olmamıştır.

kuru şampuanla tanış, ıslak mendil ile haşır neşir ol, iki hafta sonra kaşıntılar başlayacak onları da ciğer şişinin ucunu köreltip içeri sokup halledebilirsin.
Bu arada çok geçmiş olsun.

Ben ayağımı bozduğumda küçüktüm anneme babama yıkatıyordum kendimi, büyük yaşta çözüm nedir bilmiyorum. Belki de sabunlu su ufak bi kapta bezi ıslatıp silerek, sonra da elinle çok az su ile ortalığı ıslatmadan durulanabilirsin.