Çocuk haklı ve hatta bence kızın motivasyonlarının tam olarak farkında bile değil. Kıza bir an önce yol versin.

Çalışan insanların her daim yanindayim.
1-2 hafta zar zor izin alabilmiştir cocuk, onda da sevgilinin kaprisleri, gizli gizli is cevirmeleri vs.

akli varsa yol versin.

çocuk haklı %100 haklı. yol vermesi lazım

Ne geniş ilişkiler var yahu. Soruyor musunuz hala yoluna versin mi diye...

Anlattığına göre kız biraz öküzmüş. Ayrıca çocuğun bi kere midesi bulanmış. Ayrılsınlar bence de

Anahaber ben senin gibi düşündüm açıkçası. Ayrılacak bir durum da göremiyorum ortada.

niye hepsini kendi ödüyor ki.

Kız terkediyorsa o işten hayır gelmez ayrıca.

bence kaş tatilini bahane yapıp kıza tekmeyi bassın

Yurtdışını iptal edebiliyorsa etsin geç olmadan. Parasına yazık

Cocuk hakli,yerinde olsam bitirirdim, nokta. Evet, aptal yerine konmus. Yurtdisi turunu iptal edemiyorsa bir arkadasini da alsin yanina gitsin, keyfine baksin ve en kisa zamanda duyarli bir sevgili bulsun kendine.

Ben bunu iyi niyetli bulmadım.

keşke bi araştırsaydınız.

www.r10.net

www.r10.net

domaininize ne oldu peki başkası tarafından mı alındı?

başka şirketin name serverında gözüküyor. register şirketinin elinde olabilir. onlardan yine aynı ücrete alabilir miyim domainimi? ya cevap vermiyolar, cidden çok sinirliyim

valla ne yapabileceğin konusunda pek fikrim yok ama domain düştü mü şu anda? yani başka bir firmaya transfer etmeye çalışsan olmuyor mu?

geçmiş olsun, bence arkasında durun ne gerekiyorsa yapın gerekirse dava açın.

vendorth

düşmedi hocam başkası kayıt yaptırmış. ayın 7'sinde başka şirketin name servrına yeni kayıt yaptırılmış

dostum kızma ama yani neden bu firma? özel bir sebebi var mı? çünkü bakıyorum da alan adı fiyatlarının en ucuzu 25 tl'den başlıyor. onlarca firma var işini layığı ile yapan falan filan...

hakkını mahkeme yoluyla araman gerekiyor bu bir gerçek...

webftp.gazi.edu.tr

yukarıdaki pdf dosyasını okuyup inceledikten sonra bilişim avukatına başvurman akıllıca olacaktır.. birde bahsi geçen alan adını türkiye'de biri mi yönetiyor şuan? başka bir şirket demişsin tr mi yabancı mı?

@Synche

Yabancı bir şirket, kendileriyle mail yoluyla iletişime geçtim cevap bekliyorum. Yeni müşterisi değilim karınca hostingin. 2 yıl önce başlamıştım. Hosting fiyatları çok uygundu ve hiç sorun çıkarmıyolardı. İlk o aldığım zamanlarda da yorumlar çok iyiydi. Lakin son zamanlarda tamamen boşladılar.

hacı cinyıs olman lazım, asosyallik tek başına yetmiyor. hem asosyallik de neymiş, çık dolaş yav.

@ pillimiyango
yok ben böyle iyiyim yaw.. sorum şu , büyük bir şirketle hiçbir bağın olmadan işe girmek mümkün müdür

Evet mümkün.hiçbir bağım olmadan büyük bir şirkette işe alınmıştım
Edit asosyal değilim.

asosyal var asosyal var. melankolik hiçbir işin ucundan tutmak istemeyen asosyallerden bir şey olmaz tabi. ama madem eşim dostum yok kendimi derse işe vereyim diyenler olur heralde.

teşekkürler

@sapkasiz cikmam abi

teşekkürler

@bir yudum
işinde ne kadar iyi olursan ol kendini satabilecek kadar iyi iletişimin (bkz: sosyal insan) olması lazım karşındaki işverenle. yoksa işverenin amcanın oğlu bile olsa ''odun gibi herif lan bu'' der, olmaz. ha hayvan gibi kasmışsan, türkiye'deki ilk 20-30 adamdan biriysen başka.

@tescillimarka

tembel uyuşuk insanlara uyuz olurum

hayatımın son 2 yılını öküz gibi çalışarak geçirdim. ve geçiriyorum

Büyük şirketler için, "iyi pozisyonlardan başlamak üzere" öyle bir örneğini görmedim.

Çok iyi eğitimli ve aile parası olmadan bileğinin hakkıyla eğitim almış bir arkadaşım (sayısal net puanda ÖSS derecesi, yüksek onur mezuniyeti, ivy league master vb.) bile dayı torpili ile bağlantı kurarak büyük şirkete ancak "iyi pozisyondan" başlayabildi. Çocuk sonuna kadar hak ediyordu o ayrı konu.

Ama alt pozisyonlarda ezilerek çalışmak için elbette referans olmadan alınan insanlar çok var. Zaten bu tip pozisyonlarda rekabet daha az. Yani önemli olan sadece şirket değil, şirkette yaptığın iş, pozisyonun önünün ne kadar açık olduğu ve buna bağlantılı olarak aldığın paradır.

Bağım olmadan büyük şirkette işe alınmıştım diyen arkadaş pozisyonu, yaptığı işi ve başlangıç maaşını da söylesin. Bana piyasının üstünde para vermeyecekse ve saygın ortamda insani çalışma şartları sunmayacaksa ne anladım ben o şirketin büyüklüğünden?

@pillimiyango

20-30 çok iddialı oldu. durum o kadar mı vahim asosyaller için...

beynim sürekli meşguldur, sadece dedikodu ve insan ilişkilerine tahamülüm yok.. alanımda hala eğitim alıyorum (yüksek lisans) yani 20-30 değil daha sıralama yapacak birşey çıkarmadım ortaya

@sapkasiz cikmam abi

teşekkürümü geri aldım

ne demek asosyal değilim

istediğim cevabı aldım sonunda

teşekkürler

@alabamalim

şimdi ders çalışmaya dönebilirim

@divit

zaten alanım bu

İş bulmakla sosyalliğin alakası bazı sektörlerde var ama çoğu sektörde pek önemli değil. Bilgili, tecrübeli, aranan bir insansan istersen bir kedin bile olmasın her türlü alırlar niye almasınlar. IT dediğin için kendimi örnek vereyim, asosyal değilim ama çevremin IT ile alakası yok. Yani bana iş bulma veya bir arkadaşlarına söyleme gibi durumları bile yok. Her işimi de kendim buldum. Torpil falan yok.

@osurdum

teşekkürler. moral oldu

Duyuruya yazmak için asosyal olma şartı mı vardı :)

Var olum, ben bile ise girdiysem herkes girer. Raad olun.

Sony iyiydi ama bozdu galiba :D
Migros'u severim, bim ve a101'de işini düzgün yapanlardan.

çok ağır vergiler var bu ülkede
neredeyse kazandığının yarısını kdv, varlık vergisi, damga o bu falan diye veriyorsun
ya fiyat artacak müşteri azalacak, ya da işi kalitesizleştireceksin
kanunların standartlara göre kontroller yapmaları, bu kontrollere uyanlara da vergilerde indirime gitmeleri gerekiyor.
Ben kızamıyorum şahsen bir çok firmaya, adam senden aldığı paranın yarısını vergiye, kalanını personeline dağıtıyor neredeyse

Doğuş grubuna bağlı firmalar.

Solem teknoloji sanat ve moda ltd :D

superonline fena değil bence.

oyle bir firma dunyada yoktur.

cunku senin cok iyi hizmet aldigin bir firmayi digeri itin g*tune sokar cikarir.

bugun baksan, bmw almayin su sorunu yasadim der biri, oburu mercedese yanasmayin der,

biri turkcelle bok atar, oteki vodafondan kacin der.

yani % 100 muster memnuniyeti saglayan firma yoktur.

Sunexpress
Ama Alman etkisi ile

Ptt

LC Waikiki'nin internet satisi. Adamlardan onlarca kez alisveris yaptim ve bir suru de iadem oldu. Kargo her zaman zamaninda ve ayni tarz ve kalitede paketlenmis sekilde geldi. Iadelerin de ucretlerini eksiksiz ve cok cabuk sekilde odediler. Ayrica bu firmanin magazalarinda da degisim ve iade ayni sekilde cok sorunsuz.

Ama Turkiye'de kaliteli hizmet alinabilecek firmanin neredeyse olmadigi fikrine katiliyorum. Cogunlugun mutlaka bir noktada bir defosu var.

hizmet sektöründe pek degil, ama üretim sektöründe cok iyi calisan firmalar var.

bir de cogu firma türkiye merkezli degil, seni dinlemeyecekler cogunlukla. en basitinden telefon sirketleri özellikle yazilim ve regional istekleri yok sayiyor, ancak general mobile forum donanimhaber okuyup bu istekleri yeni güncellemelere eklemeye calisiyor. garip degil mi?

otobüs firması olarak nilüfer. o kadar gittim geldim maşallahı var.

türk markası olmak zorunda değilse eğer Bosch diyorum. Bir buzdolabı aldım 15 gün oldu önce nakliyecilerle ilgili görüşümü aldılar bir sorun yaşadım mı diye, sonra kurulumu yapan teknik ekip için aradılar gereken bilgileri verdi mi memnun kaldınız mı diye, şimdi bir de bayii ile ilgili görüşümü almak için aradılar.

Samsung'un şikayet hattını aramıştım bayii ile ilgili sorunumu çözmeleri için o bayii ile sizin aranızda bizi ilgilendirmez demişlerdi.

Ben hayatımda hiç bu kadar hizmet için anket yapan, aldığım hizmetten memnun olup olmadığımı soran bir firma görmedim.

Bu görüş sözlüğün ilk zamanlarında kısmen geçerliydi.
İnternete ulaşımın kısıtlı olduğu, ulaşabilenlerin de bu oranda daha üst seviyede bulunduğu zamanlardı. Bilgisayarda birşey yapmak için İngilizce bilmek gerekiyordu.
Ama bunların olması insanları elit kılmıyordu. Sonuçta genel üniversite öğrencisi veya mezunu insanlar gelip birşeyler yazınca, ortamda ağır edebiyat tartışması da dönüyordu, taşak malzemesi de..
Bu zamanlardan kalan bir algı bu..
Şimdi it kopuk diyebiliriz..

ben de çok zeki, kafası çalışan, kültürlü insanlar olduklarını düşünürdüm tabii eskiden.

buram buram kültür akiyor eksisozluk.com

sözlüğün bir formatı ve kuralları olduğu için, cümlelerin ve anlatımın düzenli ve formal olması böyle bir algıya yol açıyor. Bunun dışında asla böyle bir genelleme yapılamaz. Gerçek bir entelektüelin ne başvurmak için ne de üretkenlik için sözlük benzeri bir platforma ihtiyacı olmaz zaten.

Binlerce yazarı var bu sözlüğün, nasıl böyle bir genelleme yapılabilir ki? Sonuçta biz dahil kimseyi özel genel kültür sınavlarına sokup yazar yapmıyorlar.

Ha arkadaşların da dediği gibi, internet kullanan insanın az olduğu sözlüğün ilk zamanları için kabul edilebilir bi durum bu. bunun da pek çok farklı sebebi var.

islamcı gençlere ekşi sözlük'ü fethedin çağrısı kırılma noktası bana göre. o saatten sonra muktedirin çomarları tamamen başlık ve içerik sabotesine başladı. bu sümeyye'nin trolleri seviyesine geldi ve gelişti.
bir çok kişi bireysel deneyimle doldurduğu zengin ve çeşitli üsluplardaki içeriği silip uzadı.
istenen ve planlanan toplum seviyesine uygun bir kültür mevcut şu an ;)

quaker +1.

sözlügün eski yazilarini okumaktan keyif alirdim, her seferinde genel kültüre bir sey katarlardi, kah ince mizah anlayisiyla, kah cok yönlü olmalariyla. simdikilerde öyle bir seye cok rastlayamiyorum, tabi arada kimi güzel yazilarda kayniyor dogal olarak.

bir de sözlügün söyle bir olayi vardi, sol framedan dolayi daldan dala atliyordun, müzik diye baslar sonra 2. dünya savasiyla alakali basliklarda bulurdum kendimi, android ve yeni cikan teknolojiler hakkinda ilk izlenimlere bakarken sinema basliklarinda bulurdum kendimi. bilgisayar basinda gecen 2 saatte yüzlerce konu hakkinda yüzeysel/derinlemesine bilgi ediniyordu insan. öyle de olunca cok yönlü oluyorlardi.

o dönemlerde eksisözlük okudugunu söyleyen adamla 1,5 saat araliksiz muhabbet ettikten sonra hala doyamiyordum. bazi insanlarda da öyleydi ama sozlukculerle sektirmeden, ortak en az 5 konu buluyordum. simdi sozlukten olduguna inandigim adamla 30 dk konusamiyorum. sadece futbol basliklarina bakmis, sadece survivor bölüm özetlerini okumus, sadece tek bir yere kanalize olmus. eskiler sömürür, emerdi sözlügü, sindirirdi resmen.

bu genelleme o dönemlerden, simdi o genellemeyi yapana süpheyle bakarim sözlüge hic giriyorlar mi acaba diye.

interneti olan herkese açık ve yazarlık şartları da aşırı şekilde azaltılmış bir ortamda yüksek seviyeden bir muhabbeti sürdüren yüksek seviyeli insanların olması türkiye'de internet kullananların 'seviye'sine göre imkansız. eskiden öyle bir yönelim vardı tabi, okuyucularını da geliştiriyor ve kendi seviyesine çekebiliyordu. ama son bir kaç yıldır, ekşi sözlük'e günde bir kaç kere giren birisinin ağır işsiz olduğunu, can sıkıntısından kıvrandığını rahatça söyleyebilirim.

son zamanlarda ekşi yazarlarına kaşı önyargı beslemeye bile başladım kültürsüz, kaba, cahil insanlar oldukları yönünde. elbette sokaktaki sıradan muhammed efendi'ye göre daha kültürlüler ancak cidden o kadar çok boş insan var ki sözlükte şu anda, kültürlülerin değil de trollerin buluşma mekanına döndü daha çok. bunda sözlükten tanıştığım veya bir şekilde tanıdığım insanların payı da büyük tabii.

ne kültürü bilgisi. türkiye ortalamasının bir hayli altında sözlük artık bana kalırsa.

Genellemeyi sevmem. Ama son 1 2 yıldır sözlük hiç ama hiç eskisi gibi değil. Hürriyetin okuyucu yorumlarından hallice entryler. Kadınlar kulübü sanıp yemek tarifi veren var. İmla falan hak getire...

Ama haksızlık da etmeye gerek yok, çok kaliteli yazarlar da mevcut.

eskiden evet genellikle öyleydi. hala varlar ama artık angut oranı o kadar fazla ki ekşi sözlük'ün çoğunluğu anguttur demek daha doğru bence. ben mi ? bilmem belki ben de.

edit: en rahat gözlenebileceği yer de en beğenilen entry'ler. genelde bakarsan saçma sapan bakınızlar hep debe oluyor.

%70'lik bir oran kültürlü, elit insanlar bence. %30'da son 3-4 yıldır ekşiye yerleşen orospu çocuğu yobazlar.

Kültür falan yok, hemen her başlıkta lan bu herif nasıl hayatta kalıyor diyebileceğin sığırlıkta tipler var.

ekşi yazarı kültürlü falan değil... sözlğün geneli hakkında bilgi edinmek istiyorsan itusozluk ve eksinin dünün en beğenilen entrylerine bakın yeter.. itülülerin oyladığı başlıklar daha kaliteli...

ben birkaç defa yazar oldum oldum sonra uçuruldum
yazar olmadan önce yazarların (10 yıl kadar önce) %20 sinin gerçekten sosyal ve kültürel anlamda çok birikimli olduğunu düşünürdüm.yazar olduktan sonra yüzde 10 nun ancak olduğuna kanaat getirdim kaliteli yazarların ve kaliteli trollerin olduğu zamanlardı.
şimdi tamamen özenti içerisinde yaşayan ve ağzı ishal olmuş fikri olmayan cahil it kopuk bir sürü insan dolmuş durumda.eskiden de vardı ama çok salça olmazlardı her şeye.

sözlükte neyi okuduğunuza göre görüşünüz değişebilir. özellikle müzik konusunda inanılmaz bir zenginlik var.
tarih, diller, hatta matematikte bir kavramın sözcük anlamını araştırıyorsanız sözlükte kültürlü insanların varlığını farkediyorsunuz.
bilgisayar kullanmakla ilgili insanlar deneyimlerini paylaşmışlar.
sözlüğün bir özelliği de, wikipedia tarzı bilgilerden çok, insanların kişisel görüşlerinin yer alması. bu durumda onların kültürlerinden dolayı mı fikir paylaştığını anlamak bazen zor olabiliyor.
ama tutup günlük siyasi konulardan başkasını okumuyorsanız sözlük size troller ve cevap verenler olarak görünür.

bakiye olmayınca kartınızdan çekiyor zaten.

fakat bir siteden alışveriş yapmayacağım. başka bir paypal üyesi var ona ödeme yapıyor gibi olucam yani bana sattığı birşey yok. yine de yapabilirim değil mi?

Şimdi biraz umut kırmak gibi olmasın ama 1 yılda samimi olmadıysanız, veya sen bu konuda adım attıysan fakat olmadıysa, bu işin böyle bir anda olması zor.

@once fazla denk gelemedik diyelim, benim de adım atma gibi bir amacım yoktu.

harbi hacı ya 1 senedir tanısıosn simdi mi acılmak aklına geldi derler adama. kızda şok olucak haliyle.

kabul etmesi için de bir sebep yok bunu sakın unutma. direk mevzuya girme. yavaş yavaş.

not: iki kere direk açılıp siktir yiğen yağız delikanlı.

bence de açılma. direkt hayır deme olasılığı yüksek. aranızdaki samimiyeti artır, niyetini belli et. onun vereceği tepkilere göre devam et.

öyle açılarak olmuyor ki bu işler biraz kendiliğinden gelişiyor. direk karşına alıp konuşarak olmaz yani. 1 senede neler yaptınız bilmiyorum ama bir şeyler içmeye davet et, ordan konserdir sinemadır işte birlikte vakit geçirebileceğiniz aktivitelere yönel. tipinden hoşlandıysa, sohbetini de seviyorsa bu tekliflere de sıcak bakacaktır. ama yok bir davet ettin gelmedi iki davet ettin gelmediyse zaten olmaz o iş. böyle böyle samimiyeti ilerlet işte sonra o sorar zaten klasik biz artık neyiz sorusunu.

valla hacı... muhtemelen ret yiycen ama sonunu düşünen kahraman olamaz.

uygun bir yere davet et. davet ettiğin yerde sesin başkalarınca duyulmayacak bir konum olsun. ben hep o konuda sıçıyorum. garson dinliyo gibi geliyo mk.

sonra da niyeti ahvalini söyle gitsin. ne oluyosa olur zaten. koy götüne...

Söylenen şeylere katılıyorum. Bir anda olmaz, olması zor. Samimiyet yavaşça artırılsın, duruma göre bakarsın.

tekirdag-corlu

Tekirdağ'ı pahalı bir il olarak bilirdim yanılıyor muyum?

mersin, alanya (şehir değil ama), fethiye vs. Bende seninle aynı duyguları paylaşıyorum bu arada, gerçekleştirebilirsen mutlu olurum, yolun açık olsun.

Bursa - Gemlik

sormak istediğiniz bir şey olursa seve seve cevaplarım.

tekirdayi degil corluyu oneririm. sanirim corlu ilce olarak sehir olan tekirdagdan daha buyuk.

fiyatlar buyuk sehirlere gore biraz pahali.

ama tatil icin gittigim sehirler disinda tek gidip kaldigim yer corlu.

sokaklar caddeler cok duzgun. insanlar cok baskici degil.
ben su an ankarada yasiyorum canim sıkılsa kafami dagitmak icin en az 20 dakika yol gitmem lazim . cok gurultu var ama orada islek bir cadde ve onun etrafina kurulmus bir minik sehir var. sessiz. sakin.

ne biliyim bana guzel gelmisti ya.

ha bir de kucukken hep ayvaliga giderdik. dusunurdum orada yasamayi. sonra kensi kendime olum burada yasanmaz ekonomi mevsimlik is olanaklari az falan diye ta o yasimda kotalardim kendimi.

Bartın nasıl bir yer örneğin giden bilen var mı?

muğla. kimse kimseye karışmaz. küçük bir şehirdir. yeni yeni gelişiyor. akyaka, fethiye, dalaman, marmaris.. istediğin yerlere de gidebilirsin günübirlik

aydin.
gorundugunden kucuk ve sirin bir sehirdir, her yere de yakin ohh miss..

eskişehir- çanakkale.

çorlu'da doğup büyüdüm. 3 yıldır oradan uzağım ama çok şey değişmemiştir sanıyorum. göçmenler tarafından istila edilse de hala çok fazla yerlisi olan, türkiye'ye kıyasla oldukça rahat ve baskısız bir yer. ben lisedeyken ağır asosyal olduğum için ortamlara mortamlara hiç girmedima ama iyi kötü barı kafesi olduğunu biliyorum. orion alışveriş merkezimiz var bi' de meşhur. sineması bowlingi osu busu bissürü şey var.

çorlu hem gelişmiş, kalabalık bir yer hem de büyük şehrin kaosundan uzak, kıyıda köşede sakince takılabileceğin bir yer. ben büyürken nefret ettim ama şimdi çok özlüyorum.

bartın sorusunu cevaplayayım(ben zonguldaklıyım);
yazları sahil kasabaları canlanır(amasra-inkum), ortam şenlenir.
ama kışın yapacak hiçbir şey yoktur.
bartın merkezinde ne insan ne sosyal aktivite bulabilirsin.

Es-es,hem guzel hem ucuz.

yalova... sessiz ve sakin.. merkezde degil de ilcelere dogru ev bakarsan ucuz kira var. milleti oyle karismaz etmez. soyle yobaz boyle bilmemnedirler denilen bir koyunde tek basima yasadim tek vukuat yan gozle bakma olmadi. ayrica guvenli bir sehir

böyle şeylerde hep aydını öneriyorlar.

Kocaeli/Karamürsel.

İstediğin tüm şartlara uyuyor.

House of Cards sevene > The Americans

edit: tabi buna gelene kadar kesin izlenmesi gereken yapımlar:

dexter, breaking bad, sopranos, oz, six feet under, house

hannibal 2. sezon efsane

gelmiş geçmiş en iyi dizi için;
(bkz: the sopranos)

sherlock

sherlock 2016da yayınlanacakmış 4.sezon aq

aralarında arrow'un ne aradığını çözemedim ama bunları seven bunları da sever:

fargo
black sails
da vinci's demons
boardwalk empire

fargo

yeriz bence

@cesario, orası zaten kesin. bahis için soruyorum :) ama oynamayacağım sanırım. 37 handikap çok fazla. amerika'ya güvenemiyorum. bizimkilere de güvenemedim şimdi, nette falan da herkes amerika geçer demiş. ne ara bu kadar dandik takım olduk biz ya.

kesin yeriz.

bu faul işlerinde çok iyi ibneler ya

e yani var biraz.

Cevabı ne yapacaksın ? Ben de bunu merak ettim.

Cevab veriyorum: eved.

Tahrik olup cevap vermek istiyorlar.

Trollüğün mantığı sazan.avi, işte bunlar da o sazanlar.

bir delinin(troll) kuyuya attığı taşı, çıkarmaya çalışan 40 kişi, her yerde vardır, doğaldır.

trolleri, bu adamların başlıklarına yazmayarak değil, bu adamların cirit atmasına izin vermeyerek engellersin. tabi engellemek isteyen bir kuyu sahibi var mı? orası muamma.

burada da bir sürü var. evet aptal sanırım. tanıdığım aklı başında yazarların, yıllardır badim olan adamların hiç trollere kandığını görmedim.

Aslında çok akıllı adamlar, yalnızlar bence biraz.

Hirs yapiyorlar bence. Tutamiyorlar kendilerini

air güzel acıklamıs işte. savan avı işte.

Dünün en beğenilen entrylerine bak bir hafta üstüste anlarsın.

Eksi ben 2008de yazmaya basladigimda da boyleydi. O zamanlar zenci, nbdi, dengizik gibi troller vardi ve kimisi cok komik oluyordu :) yine trolleri beslemeyin diyenler vardi. Yanlis hatirlamiyorsam onetim uyari bile yapmisti trol besleyenleri konu alan.

troll yuvasıymış da, kırk akıllı olarak ekşiiciler hata ediyormuş da...


he, chp'li olmayan, dindar olan, ateistlere sorular soran, solcuları eleştiren, sağcı herkes troll zaten.


bu zihniyettekiler de aptallıklarını kanıtlıyor zaten.

soru ve nick uyumu :))

ben şahsen aptal olduğumu hissediyorum zaman zaman

yarı yarıya. ama aptalların elinin ayarı olmadığından aptal yarı aşırı baskın çıkıyor.

şimdi en beğenilen 10 entryme baktım en uzunu 3 satır. okumayı da sevmiyorlar. kime ne laf soktun kime ne ayar bkzı verdin onun derdinde okuyucular. her birimiz de bi immanuel tolstoyoski, bi nazmiye demirel, bi vulpius olamayacağımıza göre :(

önde giden aptallardan biriyim ben mesela:)

insanin aptallik anlayisina gore degisir. kimisine gore kisinin yalnizca eksisozluk'te bulunuyor olmasi dahi aptal olarak nitelenmesi icin yeterlidir.

anlamiyor da olabilirler, ne kadar zekice cevap verdiklerini gostermek, begenilmek istiyor da olabilirler, troll'leri verdikleri zekice cevaplarla yeneceklerini dusunuyor da olabilirler.

benimki öneri olacak.
bazı forum sayfalarında 1 sayfada alta alta 15-20 tane video koydukları zaman bilgisayarın anası ağlıyo, hantallaşıyo bi süre işlem yapamaz hale geliyo.
bu konuya dikkat edin bence, aynı sayfada 3'ten fazla video olmasın.
herkeste 8 gb ram i7 işlemci yok maalesef.

Her sayfada tek video olacak. Forum değil de daha çok blog tarzı olacak.

Sağol yine de. :)

Bu da örnek:
www.ilovegermanstyle.net

Adsense banlar böylr bir siteyi kurallar değişmediyse

@tescillimarka
yok bayadır adsense ile çalışan bir site. Ayrıca niye banlasın?

Eğer telif hakkına sahip olmadığınız bir videoyu embed koduyla sitenize yerleştirirseniz adsense banlar. Tabi bunlar hep kontrol, şikayet sürecinde gelişir. Şikayet yoksa ban da yok.

Dizilerin kendi sitelerinde var bildigim kadariyla. Mobilim link veremeyecegim ama en basiti comedy central'a bakabilirsin. Orada var bolumler.

Workaholics'ten baslayin lutfen :))

Diziler torrentten altyazılar divxplanetten

@tescillimarka,

Torrent'e koyan nereden alıyor,mesele orada.Altyazılar divxplanet'ten ise dizimag neden çevirmen arıyordu kendilerine.Yoksa onlar da özgün olması için mi kendileri çeviriyordu.

öncellikle yazdıklarımda bir yanlış varsa lütfen uyarın.

herkes kaynak için torrenti önermiş ama o zaman korsan içeriği bulundurduğun için yasal olarak suç işlemiş olursun. ama vk.com gibi yabancı bir kaynak bulursan telif hakkı söz konusu olan içeriği sen barındırmadığın için zora düşmezsin. ama öyle diziyi indirip siteye yükleme işi bence biraz ters.

yan ceplerine koyuyorlar

gençlik kollarında başkan olmasa da yardımcı olarak görev yapan samimi bir arkadaşım vardı. Alıyo musunuz lan üç beş bişiler dedim. Yok dedi, herkes gönülden yapıyor dedi. ya beni yedi, ya da hakikaten öyle. bilemiyorum.

koluna göre değişir heralde.

almıyor.

kimin kolu olduğuna bağlı o

z2 aradığın özellikler bakımından gayet iyi. Genel anlamda da Sony kalitesi cihazın her özelliğinde kendini gösteriyor zaten.

kamera önemliyse sony, diğer her konuda htc.

tartışmasız sony.

kiyas.la

ikisini de suya at, hangisi çalışmaya devam ediyorsa onu seç.

el cevap: sony tabisi.

bir de htc ultrapiksel diye bir saçmalık çıkarmış. "hepiniz feysbuka koymak için fotoğraf çekiyonuz amonyum, 20 megapikseli naabacaanız" demeye getirip "sözde" daha kaliteli 4 mp kamera koymuş.

yoo. ben facebook'a koymak için çekmiyorum fotoğraflarımı beyfendi. defol.

Z2 döver. macera arama Z2'ye bas geç. 5 yıl telefon derdin olmaz.

nexus serisi hariç en iyi android deneyimini hep htc'de gördüm. kullanıcılardan da aynı şekilde yorumlar alıyorum.

ben kim miyim? bir dost.

sony candır.

Sopranos
Six Feet Under
Breaking Bad
House of Cards

hangisini izlemedin bilemiyorum, izlemediğini izle aralarından. hepsi de sarsıcı.

Six Feet Under

film önermeye geldim: (bkz: celda 211)

six feet under.

1- style.css 150. satır:

.mb45 {
margin-bottom: 45px !important;

***45 yazan yeri 0 yaparsan yukarı çeker.

2- buranında değiştiğini göreceksin.

style.css 242. satır div.gdl-page-item padding 0px yapın
style.css 150. satır mb45 margin-bottom 0px

değişiklik yapmadan önce dosyanın yedeğini alın.

aynen boyle yaptim ben de (margin 45px olan yeri), 0 layip temanin ayar kısmında yer alan custom css yerine yapistirdim ama olmadi.

o kutucuga tam olarak eklemem gereken kodu yazabilir misiniz? malesef o kadar cahilim..

tesekkurler

ftp kullanmıyor musun? tema dosyalarında style.css isimli belgeyi aç notepad++ ile, direk dediğim satıra git.

@tescilli

tema panelinden yapacağıma dedigin gibi yapayim, direk kaynagindan cozum. tesekkurler

çoğunlukla böyle bir sevda yok muydu zaten? aksine azalıyor artık diye biliyordum.

yok ya cogaliyorlar harbiden.

10 yil sonra "kocam beni dovuyor" diye tweet atarlar artik nabalim

Bence de azalıyorlar. Kendi yüzdemden biliyorum. Aksine kadınlar maço olmaya başladılar.

Azalıyordu şu bıyık ve sakal modasi yüzünden geri hortladi bence.

@soso
Aksine baya artti. Gayet eli yuzu duzgun, okumus, normal cevreden adamlar da bunlarin gazina gelip mahalle delikanlisi rolu yapiyor. Belki dizilerden olabilir ? Bkz:kuzey tekinoglu.
Cogaliyorlar donem donem demek ki.

maço erkek seven kadın barzodur, kıronun önde gidenidir. öyle kadınlar (kadın demeye utanıyorum) höt zöt seviyor. erkek dediğin kibar, nazik, saygılı olur. yeni türemedi, hep vardı. çünkü hanzo erkek ve kadın hep vardı.

bir teori olarak; karaktere göre değişebilmekle birlikte baba figürü hayatında etkin olmayan, olamayan kızlarda bu daha sık yaşanan bir şey.

eski sevgilim beni bırakıp bi maçoyla takılmaya karar verdiğini söylemişti.. :) açıkçası komik geliyor insana. sen mi salaksın, ben mi çok akıllıyım diyerek noktayı koymuştum. ben bu yaşananların üzerine ona bir tokat bile atmazken, çocuk ağzını burnunu düzmüş kızın. alkışlıyorum bu kadın zihniyetini.

Kıro erkek sevdasını bilemiyorum da maço erkek sevdası vardı ya, ben hatırlıyorum okuldaki arkadaşlarımın sohbetlerini, hepsi "ben bana karışan erkeklerden hoşlanırım", "yumruğunu masaya vursun, dediğini yaptırsın" gibi cümlelerle pekiştirerek dile getirirlerdi bu isteklerini.. Hatta bir tanesi direk "serseri olsun, ben serseri severim" derdi :)
Neredeyse tüm arkadaşlarım da evlendi gitti, ne ailemde ne arkadaş çevremde bir tane mutlu evlilik yok..

Böyle konuşan kızlara "salak" yaftasını yapıştırıyorum ben valla kim ne derse desin..

ekşide bile sıkça görürsün bu sevdayı...

sevgilisine kural koymayan gavaşlar diye başlık açıyor bu tipler. maço erkek her daim sevilir. deveyi diken seveni siken yaranır demişler.

maço erkek sevdası uzun zamandır var. bizim kızlar kendisine değer verildiğini görmekle her hareketine karışılması arasındaki eşek kadar kalın çizgiyi bilmiyor. facebooktan ordan burdan erkek arkadaşlarının sildirilmesini sahiplenilmek sanıyor. facebooktan arkadaş silmekle başlar , gerçek hayattaki erkek arkadaşlarınla konuşmanın yasaklanması şeklinde devam eder, yolda yürürken şu erkek sana niye baktı diye şekillenip evde ağzının yüzünün dağılmasıyla sona erer.

konu o tarafa kaydığı için belirtmek istedim. burada bahsedilen (kadının hal ve hareketlerine karışmak manasındaki) maçoluk ile kadına şiddet arasında doğru orantı yok aslında. yani özgür dünyada, bir insan partnerinin giyim kuşamı, hal ve harekatı hakkında yorum yapabilir elbette lakin bence insana en çok yakışan, partnerinin hayatına müdahale hakkını kendinde görmemek, uyuyorsa o haliyle kabul etmek, uymuyorsa voltasını alıp gitmektir fakat kadına sözlü/fiziksel şiddet ile geri kalan her şey arasına bir çizgi koymak gerekiyor ki şiddet normalleşmesin.

burada barzo, kıro vs diyenlerden, en alternatif, gotik, hipster, vegan kızlarımıza kadar, bütün kızların içinde maço erkek sevdası vardır.

yatakta maço, mutfakta romantik, kız arkadaşlarımınız yanında kılıbık, ailemizin yanında beyefendi seviyoz.

birey olduğunun farkında olarak yetişmemiş, baskıyla büyümüş kızlarda olur bu. malesef ülkemizde kızların da erkeklerin de çoğunluğu bu şekilde büyüdüğü için geçerli bir durum haline geliyor.

Entel dantel erkeklerin bir kısmı aşırı pasif ot gibi takilan tipler olduğu için maçolar ilgi görüyor. Kişisel deneyimimden yürümek gerekirse 1 tanesine öküzlüğün kralini yaptim aşırı bağlandı. Diğerine centilmen ve nazik adam modunda takildim gitto bir başkasını sevdi.

kulaklarımın kanlı canlı duyduğu bir sohbeti de aktarayım ki sorunun cevabı tam olarak pekişsin. 2 kız yolda yürürken yeni tanıştığı erkeği şöyle tanımladı : "öküz mü taş fırın mı tam olarak karar veremedim ama daha çok taş fırın gibi duruyor".

fargo.

Oz

dexter

true detective +1

her bölümün başında sonunda soundtrack parçalarını defalarca dinlemek de hediyesi

true detective'e gelene kadar ne diziler var.

Sopranos'ta öyle suçluyu bulmak gibi bir konu yok ama efsane dizidir.

FBI, suçlu, cinayet vs seviyorsan: Dexter, Mentalist, White Collar.

24

Arkadaşlar ilginiz için çok teşekkür ederim. Son olarak şunu sorcam, bunlarin arasinda final yapan diziler var mi? Mesela biraz baktimda OZ ilgimi cekti 6 sezonmuş. Ben hani başlayip bitiriyim diyorum bir kerede.

kendi yanıtıma cevap vereyim. fargo bitti. yani olaylar sonlandı. ikinci sezonda yıllar öncesindeki baska bir olayı anlatacaklarmıs.

bu arada tabii oz baskadır. oz harikadır.

İyi geceler,

The Wire. Şu ana kadar bahsedilenlerle karşılaştırma bile derim. Oz hariç. İkisinden birini seç. İkisi de bitti yıllar yıllar önce.

nikita

the wire +1

çalışıyor göstersen olur.

Hocam nasil oluyor oyle. ben hem icinde ymm olmayan bir sirkette calisiyorum hem nasil ymm yaninda calisiyor gibi olacagim?

smmm yanında da olur, ymm şart değil.

aynen yeminli şart değil.

Ahahaha kız bildiğin herife izin vermiş yazsın diye ama sen ayrılalım deyince sen suçlu olmuşsun bir de ahahaha.

Kızı unut. O çocuğa gider o.

BIRAK BE KARDEŞİM KARI MİLLETİ İŞTE AMK. Çocukla konuşmaya devam ediyormuş belli ki. Acil falan hep ayak oyunu bunlar. Amk karıları, gir istakrama bi dünya serumlu karı fotoğrafı var. Hepsi de çk ktym ksyrm ayağına yatıyor.

RAAHT OL.

hayır gelmez o karıdan bırak gitsin.

bi kesin ayrılın, haftaya o çocukla olacak. bunları yazmak için harcadığın efora yazık harbiden.

neden o çocuğa gidip sen hesap sormuyorsunda kızdan kendi kendisini korumasını bekliyorsun? kız milleti hacım fıtratında güvenilir liman bulmak var, sen güven vermezsen ama bugün ama yarın çıkıp gitcek o limandan.

en sakatı senin de dile getirdiğin gibi manu. gerisi kolay.

Real + MANU güzel kombinasyon olabilir.

Bence değmez iddaa'ya bir senelik para yatırmaya.

5 büyük ligi şöyle oynardım ben:

İspanya - Real Madrid
İtalya - Roma(sürpriz bekliyorum, zaten Juve'den Conte de ayrıldı)
İngiltere - ManU(Van Gaal kaptırmayacaktır, ManU'nun geleneğinde var zaten şampiyonluk. Ek olarak Avrupa'da yoklar, en az kayıp onlarda olur sakatlık, form düşüklüğü vb olarak)
Almanya - Münih
Fransa - PSG

sadece juventus tutmaz diyorum.

galatasaray ile manu'yu değerlendirmezsek zaten diğerlerini de değerlendirmeye gerek yok pek. gs de manu da olamaz bence. barça alırsa alır, bir de roma alabilir.

ya zaten para yatırma dediğimiz 7 lira, unuttum bile ben onu artık. 1 sene sonrasına bi kaç yüz sene yatırılmaz elbet ama 7 lira bi şey değil. bu arada ben conte'nin juve'den gittiğini unuttum ya, geçen seneki gibi domine edemeyebilirler haklısınız.

Çok başarılı olan sonradan taklitleri de çıkan bir uygulama vardı (amerika'ya özgü ama unuttum adını). Bu fikri bulan kişiler çok komik rakamlara hindistanda birilerine yazdırmışlardı kodları. Onları da popüler online iş yapma sitelerinden birinden bulmuşlardı. Belli bir ücret ve bütçe ayırarak bu platformlarda iyi referansları olan kişi/şirketlerle anlaşabilirsiniz. Ayrıca bu şekilde sizin için app geliştiren firmalar oluyor, iş modelleri bu ama tabii ilk seçenekten daha pahalı olabilir.

freelancer.com

(bkz: chevrolet camaro)
ihtimal yüzde 1 :D
neden yüzde 1 diyorsan cevap burada:
(bkz: #37056587)

böyle bir adaletsizlik olamaz aq. adamlar bizden 25 kat daha üst seviyede.

(bkz: tesla model s)

mimkin değil...

çocukluğumdan beri porsche 911'e hastayım. bi kere sürmek istemişimdir hep ama olmadı. bu aralar range rover sport istiyorum. gerçekleşme ihtimali var ama biraz zor. şu an kullandığım araç ise bmw.

chevrolet chezoom
%0. çünkü konspet otomobil.
ihtimal dahilinde olan alfa romeo 156 %80, alfa romeo 159 %40

valla net bir araba yok ya. herhangi bir amerikan arabası olur. mustang olur, corona olur, camaro ss olur. bilemiyorum. kavuşma ihtimalim de ölmezsem %100. abd'ye yerleşeceğim birkaç seneye. oraya gittikten sonra o arabalara ulaşmak zor değil.

mercedes sl serisi. yasal puruzleri gidermeme bakiyor, birkac ayi bulur.

(bkz: bmw z4) %80

lada niva. mevzu arabayı almaktan ziyade o arabaya benzin parası yetiştirmek. bir 8-10 yılı var diyorum

(bkz: honda jazz)

ihtimal var tabi. Allah hayırlısını kısmet etsin amin.

scoda fabia veya mercedes smart. fazlasında gözüm yok :) temizini bulsam, biraz da elimde para olsa alırdım ancak sanırım bir 3-4 sene beklemek gerekecek en az..

(bkz: mercedes cla 200 amg) yok ben alamıyorum sanırım bunu. İlk etapta hele bi' a180 amg alayım da sonra bunu alırız. Ama yok yani banka falan soymam lazım.

edit: söylemeyi unutmuşum, şu an ehliyet alacak bütçe yok ortalık karışık :(

bu durum bende kademeli. mesela şu an toyota corolla. uzun vadede nissan gtr

audi a3 sportsback dizel-s tronic

bir 5 seneye kadar alırım, gerçekçi hayal kuruyorum, ama yine de yakın zamanda alamam, en erken 5 sene sonra arabam değişir.

mercedes g63. tamamen kendi paramla alacak olursam bikaç senesi var inşallah.

2014 ford mustang %3,14149265358979

(bkz: skoda yeti)

3 ay sonra inşallah.

coupling

modern family tabii ki!

black books, spaced, how not to live your life, louie, coupling, pschoville, utopia

community izleyebilirsin. tam mavra

wilfred. sçırtmalık bir şey bitmesin diye izlemiyorum o kadar yani.

misfits , the crazy ones

scrubs +1
new girl

blue mountain state

frasier, extras

(bkz: 2 broke girls)
(bkz: my name is earl)

orange is the new black

entourage

(bkz: the it crowd)
(bkz: black books)

Community, scrubs, new girl +çok

Ctrl+v'ye alacağım artık bunları :p

Kürk Mantolu Madonna
Tutunamayanlar
Anayurt Oteli'ndeki Zebercet de içine hapsolmuş ve yalnızlaşmış bir adam.

Edit: Raif Efendi, evet.
Tutunamayanlar'daki Turgut Özben ve Selim Işık. Selim topluma kabul edilme mücadelesini kaybeder, Turgut ise Selim'in gittiği yolların üzerinden geçer.

tehlikeli oyunlar

karakterlerin isimleri nelerdi?
kürk mantolu madonna'daki raif efendi idi yanlış hatırlamıyorsam. tutunamayanlardaki turgut özben miydi?

tehlikeli oyunlardaki kim lüzumsuz adam mansur'a ya da aylak adam C.ye denk düşen?

raif efendi denilen pısırık ve döneğin önde gidenini karıştırmayın diğerleriyle.

"kurk mantolu madonna" cok guzeldir ama dedigin minvale "icimizdeki seytan" daha yakin.

tehlikeli oyunlar'daki karakter hikmet

Dediğiniz kişilere "protagonist" adı veriliyor.
Adalet ağaoğlunun aysel'i, attila ilhan-sokaktaki adam'daki hasan mesela.
Daha var aslında ama şimdi yazılmamış bunlar geldi aklıma

Oğuz Atay tüm kitapları.
Peyami Safa, Yalnızız
Hakan Günday, Kinyas ve Kayra
Ahmet Hamdi, SAE ve Huzur

Kürt Mantolu Madonna ve Anayurt Oteli önerilerine +1 koyuyorum.

ben hakkettim gibi de etmedim gibide. 5 senedir tatil yapmak istiyorum 2000 gündür aynı evde uyanıp kalkıp durdum :(

ben ettim aslinda ama daha hala vakti gelmedi. insallah bi kis masali bari olur yoksa 3. sene olacak tatilsiz gecen.

Dibine kadar ettim. Ama cok ufak capli bisey disinda 2 yildir yok.

hakkettim.
gecen jafta 3 gunluk bir kacamak yaptim ama tadi damagimda kaldi lan.

etmedim gitmiyorum da. erkenden gidip işe güce başlayacağım o yüzden.

ettim mi etmedim mi bilinmez ama arkadaşlarla gidiyorum 4-5 günlüğüne ya. para da yok ama couchsurfingden ayarladık birşeyler. valla özlemişim başka bir şehre yayılmayı.

internet üzerinden rahatlıkla yapabildiğim, az vaktimi alan bir işim var. onu yaptım bütün sene. günde 6-7 saat kadar falan dota veya futbol maçı izledim. kendim oynadım. başka sanırım HİÇBİR ŞEY yapmadım.

bence tatilden çok dayak hak ettim. benim gibi yaşayıp da yazın denize menize giden tiplere çok gülüyorum. yani denize gitmek her zaman güzel, gitsinler tabii de "hmmmm tatil..." kafasıyla gittikleri zaman komik oluyor. koca sene yattın zaten amk neyin tatili ki yani, desene şuna yaz geldi yüzcem diye?

takdir ettim ben bu soruyu. koca sene hiçbir şey yapmayan insanların "pff tatile ihtiyacım var" geyiği bana çok aptalca geliyor çünkü.

Derslerim çok kötü geçti bu sene. Yaz okulunda 3 ders alıyorum. Bu 3 dersten de en kötü BB alamazsam sınıf tekrarı olacak. Eğer alırsam (insan 2 dönem üst üste F'lediği dersten ve vizesinde 100 üzerinden 1 aldığı dersten BB getirebilir mi bilmiyorum ama) tatili kesin olarak hak ediyorum.

Tatil demişken... Geçenlerde fark ettim ki 2004'ten beri sadece 1 defa yaz tatili yaptım, o da üniversite sınavından sonraki yaz. Onun dışında hep dersane falan ile geçti. Üniversite başlayınca tatil yapıcam dedi. Geçen yaz hazırlığı geçmek için kursa gittim, sadece 3 hafta tatil yaptım. Şimdi de yaz okulundan sonra tam 1 ayım var. Yaz okulunda önce 2 hafta ara vardı, onda da ameliyat oldum. Sömestr tatilinde de ameliyat oldum. Tatil ne tam olarak bilmiyorum bu aralar yani.

O da ne?

Doğduğum gün hak ettim ben aslında.

sonuna kadar ettim! 1 hafta çıktım hatta, ama daha döndüğüm anda bir sonraki tatili hak etmiş bir pozisyona düştüm otomatikman. ama bir daha ne zaman çıkarım ya da havalar bozmadan çıkabilir miyim bilinmez...

en çok ben hak ettim.

1. 3 yıldır adam gibi tatil yapmıyorum. 3 yılda 50 gün iznim birikti, 10 hafta eder.

2. bu sene 3 kere üst düzey performans gösterdiğim için prim aldım, 2. prim gibi bir olay bile yok normalde.

3. bu sene, tüm çalışanlar arasında iki kere ödül aldım; en iyi performans, en düzgün karakterli (people award) çalışan

4. sene sonunda ücretimi %50 artıracak terfi alıyorum.

etmiştim, kullandım da iznimi.

şimdi bayramda 5 gün memlekete gitme durumum var mesela ama onu hak etmemiştim bence. mecbur gitmek zorundayım. içime sinmeden gideceğim. cumartesiyi senelik izinden düştüresim var. (normalde bayramda çalışıyoruz)

Son bir aydır çok çok verimli olmasam da önceki 10 küsur ayı düşününce, hatta geçen sene iznimin yarısından fazlasını kullanmadığım düşünülünce hak ettim. Zaten son bir ay verim azalmasının sebebi yorgunluk, kaldırmakta zorlanmaya başladım.

Aramızda bitirelim hemen seni mi kiricaz

12.04.2017 (küsürat verdim salladığım belli olmasın)

eğitim sistemi "düşman yaratmak" üzerine kurulmadığı zaman. malesef az gelişmiş ülkelerde hep böyle ama bu durum. olay vatandaşlarda bitiyor. hala daha ilkokulda öğrendiği tarih bilgileriyle afilli tespitler büyük cümleler yapıyor/kuruyor. bi araştırmak lazım önce her şeyi.

100 yıl sonra, 200 yıllık araplar sırtımızdan vurdu geyiği ne zaman bitecek diye soran insanlar hala olacak.

edit: belki demek istediğim anlaşılmamıştır, devam edecek bitmeyecek demek istiyorum yani.

geçmişi siktir et de araplar şimdi de boktan. bitsin bitmesin yine de kılım onlara.

bitmez ki araplar böyle bir ırk birbiriyle bile anlaşamazlar.örnek filistin de mülteciler ürdüne sığınır ürdünde iç savaş çıkar suud lar ırak hükümeti düşürmeye çalışır katar haması destekler ateşkes yapmamasını ister vs vs çoğaltabilirsin sabaha kadar araplar birbirine bile tahammülü olmayan bir topluluk.malesef bu ümmetçi anlayış ve aşiret kültüründen kaynaklanıyor ırkçılık yapmayalım diye realiteyide kaybetmemek lazım

Arap seviciliği bittiğinde biter bence. Uluslararası ilişkiler güç ilişkileridir. Güçlü olanın yediği bok ne olursa olsun doğrudur, hakkıdır. Ayda beşbinliralık katma değer üretip asgari ücretle ömür çürüten adamların derdi ne zaman uluslararası ilişkiler, araplar olmaktan çıkar. O zaman bu saçma muhabbet de kendi kendini tüketir. Ayy insanlar ölüyoy diye çitlenbikliğin anlamı yok. Ölür biz de öldürdük, bizim insanımız da öldü. Ne ölenler gazzedekilerden farklıydı ne biz israilden barbar. Adam akşam eve ne götüreceğini değil gazzeyi düşünüyor , sanki bir bok yiyebilecek. Diyeceğim Boş adamlığın partisi yok. Akpli olup israile sallarsın, chpli olup araplara sallarsın. Sonra fani dünya internet aleminde 1-2kb prosteto bırakıp göçersin bu dünyada.

Bitmez, çünkü bize bahane lazım.

Milliyetçilik bittiği zaman.

(bkz: kuteybe bin müslim)

tr.wikipedia.org

tr.wikipedia.org

Araplar saç ektirmek için sürekli İstanbul'a gelip kendilerini hatırlatıyorlar, bitmez bence.

Yok oyle birsey bana sorarsan. Bulmali, ama bulmadigi da oluyor. Boyle bir tabiat duzeni yok.

birkaç sene evvel biri hakkımı yemişti ve duydum ki düşmanımın başına denen olaylardan birini yaşamış. bir oalyın elbette tek bir sebebi olamaz ama ben bir şekilde acısının çıktığına inanıyorum. yine de allah yardımcısı olsun tabii.

kin tutmak yıpratıcı bir şey, affetmekse kendinizi azat etmek.

bulmadı, bulmuyor, bulmaz. herkes ettiğiyle kalır.

Buluyo tabi, ben ettim mesela gayet de guzel buluyorum

edenin bulduğuna inanıyorum.

illa da herkesin göreceği şekilde büyük kazalar değil, dışarıdan çok başarılıdır mutlu gözküyordur ama aslında ne uyuyabiliyordur, ne de yediğinden tad alabiliyordur, aile hayatı berbattır, mutlu değildir hep huzursuzdur vb. bazı insanlar cehennemi tek başlarına yaşarlar.

eden bulur. ama ne kadar ettiği senin bakış açına göre değişir, belki o kadar etmemiştir.
bulur ama senin için önemli/yetersiz olsa da onun için önemli/fazla şekilde bulur.

çok kafaya takma, önemli olan onun mutsuzluğu değil senin mutluluğun. .

bu sorunun yanıtı:
(bkz: rte)
bulduğunda güncelleriz:)

bi sevgilim vardı bana hep yalanlar söylerdi, eski sevgilisiyle sürekli konuşur sonra da bana konuşmadım derdi. gerçekten psikolojimi derin etkileyen olaylar ve hayal kırıklıkları yaşadım. burada anlatmakla bitmez. sinir krizi filan geçirdiğimi biliyorum. ama salak gibi devam ettim seviyorum diye. ilişkinin ilk 1 yılında bana bu şekilde acılar çektirdikten sonra 1. yılımızı kutlamaya 4 gün kala "ben sana karşı bi şey hissetmiyorum artık yaa" diyerek ayrıldı. başka bi kız mı var diye sordum. yemin ederim yok, keşke başkası olsa, o zaman bi sebebim olurdu dedi. hayatımda hiç o kadar aşağılanmış ve hiç o kadar mutsuz hissetmemiştim. eyvallah deyip çayımı bitirip kalktım. 4 gün sonra aradı, akşama yemeğe çıkalım mı dedi. olur dedim gittim. 1. yılımızı kutlamak için beni yemeğe çıkardı, bensiz geçen 4 günde beni ne kadar çok sevdiğini anlamış, eşeklik etmiş falan filan.
o günden sonra bana karşı tavırları tamamen değişti. gerçekten kıymetimi anlamıştı. sonraki 1,5 senede eski sevgililerle konuşma, yalan söyleme, yok efendim sevmiyorum demeler filan hiçbir şey olmadı, beni hiç üzmedi diyebilirim. toplamda 2,5 senelik bi ilişki yaşadık. ancak yalanları, gizli saklı işleri filan her şeyi geçtim de, bana seni sevmiyorum diyerek benden ayrılmasını hiç unutamadım.
gel zaman git zaman ben yurt dışına gittim. 6 ay kaldım. orada ispanyol bi çocuğa aşık oldum ve sevgilimi aldattım. sonrasında sevgilimden ayrıldım ve ispanyolla sevgili oldum. türkiyedeki sevgilim 3 kez filan benim bulunduğum ülkeye gelip beni ayrılmamaya ikna etmeye çalıştı. aylar boyunca her gün yalvardı. 7-8 kilo verdi üzüntüden. ama ben dönmedim. gerçekten aşık olmuştum. 2,5 sene ilişki yaşadığım birine böyle kazık atmış olmak içimde büyük bir yara açsa da aşık olmuş olmak baskın geldi.

***varan 1*** o bana etti, sonra bi şekilde benden buldu. (kesinlikle intikam için yaptığım bir şey değildi, gerçekten aşık olmuştum)

ispanyolla yaşadığım müthiş aşk ülkelerimize döndükten sonra da devam etti. kendisi türkiye'de iş başvurularına bakıp buraya temelli yerleşmeyi düşünüyordu. benimle evlenmek istediğini söylüyordu. ailen hristiyan birine izin vermezse müslüman da olurum diyordu ve bunları söylerken gerçekten hissederek söylediğine, bunların yalan olmadığına kalıbımı basarım. benim okuduğum üniversitede doktoraya başvurmak için ispanyada ielts kursuna bile yazıldı. tüm planlarımız onun buraya gelmesi üzerineydi. fakat aramızdaki binlerce kilometre bu aşkı korumaya engel oldu ve 7-8 aylık bi ilişki yine bir aldatmayla son buldu. bu sefer aldatılan bendim. dünyanın en büyük acısıymış. salak gibi kurduğumuz ütopik hayallere üzülmekten helak oldum. bu olayın üstünden yaklaşık 1 sene geçmesine rağmen hala hatırladıkça midem kasılır, zaman zaman gözlerim dolar.

***varan 2***
ben türk sevgilime ettim, aynısını buldum.

yalnız hikayemiz burada tıkanıyor çünkü lanet olasıca ispanyol arkadaşımız beni aldattığı kızla yaklaşık 1 senedir sevgili. mutlular mı mutsuzlar mı bilmiyorum. ama bu kadar süredir devam ediyor olmaları bana inanılmaz koydu. insanım neticede. onların mutsuzluğu için dua edip durdum aylarca. baktım tanrıdan bi işaret gelmiyor, ben de durumu kabullendim. kin dolu bir şekilde yalvarmayı bıraktım. insana gerçekten zarar veriyor. allah mutlu etsin, bir yastıkta kocasınlar demiyorum tabi ki ama artık onların mutluluğu ya da mutsuzluğu beni ilgilendirmiyor. kendimi azat edilmiş hissediyorum.

kusura bakmayın çok uzun yazdım ama üzerinde baya düşündüğüm bir konuydu bu, paylaşmak istedim :)

Genel olarak ben ettiğim her şeyi bulmuşumdur, iyi anlamda da kötü anlamda da. Eskiden daha çok takıyordum sanırım kafama, zamanla geçiyor hepsi. Bulmuş bulmamış hiç umurumda değil, ha gönül borcu diye bir şey kesinlikle var. Bu dünyada çıkmasa öteki dünyada kesin çıkar. O yüzden ah almamaya çok dikkat ediyorum, tek suçlu ben olayım karşımdaki mağdur durumuna düşmesin.

Her zaman bulmaz. Yanına kar kaldığı da çok olur. Ektiğini biçiyorsun bir şekilde ama o biçilenin verimi ile ekilenin verimi arasında dağlar kadar fark olabiliyor. Bazen de buluyor, denk geliyor.

Bunu istemek, biraz yapılanın henüz sindirilmediğini, kabullenilemediğini, unutulamadığını, arkada bırakılamadığını gösterir. Bunu umursamamak değil de şiddetle istememek daha garip bir ruh hali; naiflik ve anti-bencillik gibi bir ruh durumu gösterir. Umursamamak, aklına bile gelmemesi ise olayın arkada bırakıldığını, hayata devam edildiğini gösterir.

Ben hayatın hiçbir alanında-gönül işleri, aile ilişkileri, iş, sosyal yaşam vs-eden bulur ve ilahi adalet kavramlarının olduğuna inanmıyorum. Hele gönül işleri için kesinlikle inanmıyorum. Bugün bizi üzein kişi yarın üzüldüğünde, bunu ilahi adalet, karma vs olarak görmek biraz acı hafiflemesi gibi geliyor bana. Yoksa hayatındaki kadınlara/erkeklere durmadan kazıklar atmış ama şimdi gayat mutlu mesut yaşayan birçok insan var çevremde.

dünyayı bu hale getirenlerin acılar içinde ölmesini görmek güzel olurdu.

bulmalı. ama yaptığım en ufak bir gafta bile ettiğini bulan hep ben oluyorum nedense, karşı taraf hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor her seferinde.

bazen buluyor bazen bulmuyor, bazen bulmalı bazen de bulmamalı
istememek koca bir yürek ister, istemek bitmeyen bir intikam hissile insanı yiyip bitirir ama bunun yanında çok güçlü bir yaşama, mücadele etme, azim ve kararlılık motiasyonu kazandırır.

eden bulur. bugun olmasa yarin. iyilik icin de kotuluk icin de gecerli bu. ben buna inaniyorum en azindan, icimi rahatlatiyor. genelde de hayatta boyle oldugunu goruyorum. ama illa sana kotuluk eden herkesin basina gelen kotuluklerden haberin olmaz. intikam olsun diye boyle islemiyor cunku sistem.

Başıma gelmedi. Bana kötülüğü dokunan, beni üzen insanlar; ne hikmetse çok daha iyi konumlara geliyor, çok mutlu oluyor filan. Ben de üzüldüğümle, zarar gördüğümle kalıyorum. Gerçi kimseye beddua etmedim hayatımda, onunla alakalıdır belki.

İyilik de kötülük de insanın yanına kalıyor.

Ben Dockers'tan memnunum kanvas çok giymem gerçi bir tane Dockers var ondan da memnunum.

dockers güzel mavi güzel değişik renkler giyiyorsan gap güzel.

Abdullah Kiğılı var. Boyunu seçebiliyorsunuz.

dockers&mudo

Massimo Dutti

Fikri tescil edip daha sonra açacağın herkese gizlilik sözleşmesi imzalatacaksın.

@cakabo teşekkürler evet biliyorum ama benim merak ettiğim daha ziyade, sitenin nasıl yayılabileceği.

bende de var bi tane denedik siteyi kendimiz kuramadık kurdurtalım dedik 30binlira istediler olmuyor biz beceremedik umarım sen yaparsın..

@divit, facebook gibi tutsa ve aynısından 100 tane çıksa kaç yazar? insanlar çakmasına mı girer yoksa aradığı insanı bulma ihtimali çok daha yüksek olan orjinal facebook'a mı girer?
evet köküne kadar orjinal değiller ama aklımdakine benzer bir site henüz görmedim.
şaka yapıyor demem valla siteler bitince mesaj kutunu yeşillendiririm o zaman hacı

sözlüğe, duyuruya reklam ver. şu google adsense al muhakkak. facebook twitter takıl sora. internette böyle yayarsın

@zenciamacalismiyor, en azından bir dizimag kadar tutacak olsa 30 bin bir şey değil bence, toparlanıp verilir. amar o riske girmek de var işte.

@air, twitter kullanmıyorum ve facebook umda çok az arkadaşım var 300 e yakın diyelim. ordan yaysam, ekşi sözlük ve duyurudan yaysam, gerisi gelir umarım.

Türkiye de maalesef yazılımlar patent veya faydalı model ile korunamamaktadır...yazılımı koruma gibi bir isteğiniz var ise işiniz biraz zor ancak telif hakkı ile ve notere giderek tasarımlar ile ilgili bir koruma alınabilir.
İşi yaymaya gelince para lazım reklam lazım :)

biz de düşündük 2 ortağız, ama o riske giremedik.. zira iş 30 bin lira ile bitmiyor. reklamı viral çalışmaları vs'i siteyi yaymak kolay değil. Zaten biz siteyi yaptıktan sonra melek yatırımcılardan en az 50-100 bin lira reklam bütçesi almayı planlıyorduk bi iki tanesiyle görüştük ancak elle tutulur bir şey olmadan sadece fikirle olmayacağını söylediler.. Yapın gelin sonra bakalım dediler biz de yapıp gidemedik. Bir tanesi herşeyi ben üstlenirim dedi ancak %80 hisse istedi.

Bir şey yeterince iyiyse, yayılır.

Bir şey yeterince iyi değilse, ama paran varsa yayılmasına yardımcı bir şeyler yapabilirsin, ama risk her zaman vardır.

Fikrin herhangi bir değeri yoktur, fikir dediğin soyut bir şey. Değeri olan şey 'uygulama'. Ortada somut bir şey yoksa, düşünce gerçeğe dökülmediyse hiç bir manası yok. İmzalayacağın gizlilik anlaşmasının da hiç bir manası olmayacaktır yasal olarak.

Kimse fikre para vermez. Hiç bir teknik ve mantıksal altyapısı olmayan bir işe de yatırımcı bulamazsın.

Yapman gereken şu: bir yol planı çiz. Ne yapman gerekiyor bunu gerçeklemek için. Kim gerekiyor. Nasıl adamlar gerekiyor. Ay ay planla. Gelirine giderine kadar. Deli gibi planla. Ancak öyle yatırımcı bakabilirsin. Business plan'in bile yokken zor yani.

gloobalde reddit'te dene şansını bence.

Facebook gibi bir site demişsin. Sanırım facebook'a birkaç farklı şey ekledin. Farklı bir tema falan gibi. Temadan kastım tematik anlamında tabi ki. Facebook gibi bir sitenin tutması pek olası gelmiyor bana. O artık kökleşmiş bir site.

Siteyi yapmak için birkaç seçenek var. Ya kendin yapacaksın ki bilmiyorsan komplike bir siteyi yapman 4,5 yılını alır. Ya bir ortak bulacaksın ve o siteyi yapacak. Ya da sermaye koyup şirket açıp, elaman tutacaksın.

Bunların dışında projeni hazırlayıp yatırım ajanslarına, melek yatırımcılarına falan sunacaksın. Onlar da yatırım için çok dikkatti incelerler. Yani ekonomik ve finansal verileri sakın unutma raporunda. Çok detaylı bir veri sunman lazım. Yatırımla ilgili, kırılma noktaları, maliyetler, karlar, riskler, swot analizleri, pazarlama stratejileri gibi.

Yaymak için tabi ki reklam için sağlam bir bütçe ayarlaman gerekir. Facebook ve Twitter'dan arkadaşlarına söylemeyle olacak bir şey değil bu. Listendeki kişileri bile sisteme geçiremezsin. Denemek istiyorsan bir facebook sayfası aç ve herkesi davet et. Bakalım kaç tanesi sayfanı beğenecek :)

Patent alman yazılım işlerinde pek mümkün olmuyor. Çünkü patentte %70 kuralı var. Eğer içeriğinin %70 ini değiştirirlerse çok rahat piyasaya sürebiliyorlar. E haliyle farklı kodlarla %70 i değiştirilir rahatlıkla :)

@roket adam, tescil ettireceksem zaten önce sitenin en azından bir taslağını hazırlattırıp öyle bu işlere girişmeyi düşünüyordum. yani business plan ım yok çünkü fikir aklıma geleli daha birkaç saat oldu :D bir de anlamam bu işlerden, okuduğum bölümle de zerre alakası yok. ama bir plan çizeceğim tabi yavaş yavaş.

@klassno, reddit i çözemedim ben yahu. gerçi sadece bir kere girip, bu ne be diyip çıkmıştım ama evet reddit de bir seçenek, teşekkürler.

@secilmis uye, yok konsepti tam yazamadığım için buraya, teknik olarak en yakın örnek facebook o yüzden onu dedim. yoksa birkaç yeni özellik ekleyip popüler bir site elde edemem biliyorum, kemikleşmiş bir site sonuçta.
fikir aklıma daha bugün geldi, hiç alanım da değildir bu tarz işler ama dediğin yolda ilerleyeceğim evet.

yardımcı olup, fikir veren herkese çok teşekkür ediyorum arkadaşlar :)

ben biraz da sosyal sorumluluk porjesi yaptım ama duyuramadım, reklamsız olmuyor.

www.acilkanarama.com
www.facebook.com

@titiraprap çok güzel düşünmüşsün yahu, yazık olmuş böyle bir sitenin tutmaması. ilk defa şimdi görüyorum ben de.

@ a gun
şimdilik duruyor da sms olayını iptal ettim.

eğer kolayca çalınıp uygulanabilecek bir fikirse, sandığın kadar kaliteli ve özgün bir şey değildir kardeşim. whatsapp'ı bile adam açıkça yazmış anlatmış bundan yıllar önce.

Breaking bad.

oz izle kesin.

Modern Family komedi olarak. Tamamen kendine özgü bir yapım, üç senedir Emmy alıyor gene alacak.

(bkz: orange is the new black)

person of interest.

masters of sex ve suits ^^ yeni sezonları da başladı hem :')

the wire.

gerçekçilik istiyorsan downton abbey veya boardwalk empire diyorum.

Tavsiyeler icin cok tesekkurler hepsi harika gozukuyor. Yazilanlarin neredeyse hepsini ilk kez duydum.

masters of sex diyecektim, yazılmış. boardwalk empire diyorum bende.

Bol bol kaynak okuyorum finans alanında. Küresel piyasaları haberleri düzenli takip ediyorum. Staja başlıyorum. Ünide ilgili kulüplerle içli dışlıyım. Yetersiz ama

aöf işletme mezunuyum.

kek bir bölüm. bence gereksiz bir bölüm. ülkenin gerek duyduğu bir dal değil.
bitiren de mali müşavir falan oluyor işte.

alt segmentlerden birinde kendimi geliştirmekiçin kıçımı yırtıyorum. finansı seçtim ben. pazarlama, yönetim organizasyon vb gibi segmentlerde gelişmek lazım. yoksa okuncak bi bölüm değil.

up
var mı başka?

uzun vadeli düşünerek alışveriş yapacaksın bu durumda. yaz sonu indirimlerinde bi sonraki yaz giyeceğin şeyleri alacaksın, kış için de aynısı. fabrika satış mağazası gibi yerleri de öğrenmen iyi olabilir. mesela mavi jeans'in bayrampaşa'da böyle bir mağazası var, geçen yaz sonunda o sezonun tshirtlerini 5 liraya satıyorlardı. gibi gibi şeyler.

Sorduğuna göre muhakkak +25sin.
15-20 civarı kurtarıyorda sonrasında olmuyor.

Hani kelepir düşürmek istiyorsan internette dolaşman gerekir, bende çok sevmem ama kimi zaman iyi markaların ciddi indirimleri oluyor. Tabi bedenini denk getireceksin vs ben yapamıyorum mesela.

Ama mağazalardan alacak olursan öyle bir şansın yok. Yani ben bulamadım. Dünya para bayılıyorum ama güzel kıyafetler gerçekten. Onun haricinde ucuz mal kendini net bir şekilde gösteriyor.

Lcw ve defactoda da bu tür pantolonlar var. Outlet de gezebilirsin

kadınlar ucuza giyiniyor ama hergün farklı giyiniyor bizle aynı hesaba geliyor. dockers gap zara pantolon gömlek ayakkabı 400-450 tutuyor takım ama uzun süre giyinebiliyorsun. hergün farklı bi kombin giyinme zorunluluğu görmüyorum ben kendimde erkek olarak. bedenlerini öğrenip internetten alışverişe de yönel hafiften.

Bitt pazarları... 25 liraya bir senelik kıyafet alıyorum. Takip etmek, kovalamak lazım ama...

istedigin markada hangi bedenin sana uydugunu biliyorsan internetten cidden ucuza alabilirsin bir ton markayi. Bir de yerli markalara bak daha cok derim cunku dockers filan turkiye'de efsane sacma fiyatlara satiliyor. ayni sey GAP ya da Tommy icin de gecerli.

iyi giyinme anlayışın marka giymek mi?

250 liraya colins'ten 3 tane pantolon alırsın.

lcw, defacto, colins gibi yerlerden alışveriş yapmıyorum artık çünkü kıyafetleri ilk yıkamadan sonra paçavraya dönüyor. (kot pantalonlar hariç)

marka giyinmek umrumda değil açıkçası, kullan at kıyafet giymek istemiyorum sadece.dockers o standardı sağladığı için örnek verdim ama tek renk tişörtlerde erdem'den (marka) giyiniyorum mesela.

kadınların havıza girmesi çok ilginç.

Daha önce hiç duymadım. Kadınlar havuza giriyormuş he mi? Vay anasını...

hem de bikiniyle mi ?

ne var ki?

sitelerde kadınların bikiniyle havuza girmek garip karşılanıp,erkeklerin beklentisi topless olmasıdır, bundan dolayı şaşırmışlardır

Tiz kellesi vurula o kadinin!

Yok artik.

galeri.netfotograf.com

Bizim sitede bikiniyle girmek yasak..
Nudist sitesi burası.. Çarşambada ikamet ediyoruz.
Traşsız da kimseyi almıyoruz, hijyen açısından..

Güneşlenme açısından da yararlı oluyor, iz yok bişey yok..
Akşamları da swinger falan işte.. Havuz kenarında ama..

işte bunlar hep seks

geçenlerde de birileri konuşuyordu muhammed isminde bir arap 12 yaşında bir kız çocuğunu karı yapmış kendine diye.

kisisine gore degisir tabiki.

adam gibi konus lan göt" de.
daha samimi.

direk sarhoş musun değil de iyi misin bi garip konuşuyorsun falan diyebilirsin.

sarhoşsa olmaz da değilse ayıp olur

niye ayıp olsun ki o.O ben diyorum, çok saygı çerçevesinde resmi bi konuşma değilse göze batmaz bence. Bana dese tanımadığım biri gülerdim

Neyin var bir sorun var bu gece sende de. O zaten söyler söylemezse de

Keşke komple yasaklansa.

bana kalırsa o kadar karışmaya hakkımız var zira sigara içenler ağırlıklı olarak sağındaki solundakilere önem vermiyorlar. ben açık havada bile rahatsız oluyorum ki çoğu işletme daha içeride sigara içilmesine müsade ediyor.

diğer nokta evet sağlık harcamaları.. bazı ülkelerde sigara içenlerden daha fazla vergi alındığını ya da doktora gittiklerinde 2. sınıf muamele gördüklerini okumustum .. her ülke bu yolda ilerliyor.. özellikle gelişmiş ülkelerde " neden benim ödediğim vergilerle sigara içenlerin sağlık masrafı ödensin " algısı var.

angelus+1
içenler kendisini düşünmediği gibi çevrelerine de saygıları yok

Hakkımız var, pasif içicilikle zehirleniyoruz. Onlar her yerde umursamazca içiyorlar. Yasağa rağmen stadyum tuvaletinde içen gördüm.

devletin komple sigarayi kaldirmasi gibi bir sey olabilir mi ya.
o sigarada ki vergi hic bir yerde yok.
bunlar sadece bak biz spot falan yaptik siz icmeye devam ettiniz biz mesul degiliz cabalari.

sigara içen biri olarak yolda yürürken sigara içenlere uyuz oluyorum. ben bile önümdeki adamın dumanından rahatsız oluyorum içmeyen çok daha fazla olur. bunun astımı falan da var. gerçekten çok içme ihtiyacı hissediyorsam kimsenin olmadığı kaldırıma geçiyorum veya yolda yürüyorum.

sağlık sistemine büyük yük getiriyor. sigara içen biri olarak sigaranın ve tütün ekiminin komple yasaklanmasını desteklerim. böylece sigara da esrar gibi milletin ayda yılda bir denk gelip içtiği zararsız bi şeye dönüşür, kurtuluruz. tabi böyle şeyler bi anda olmaz çözüm sürecini zamana yaymak lazım

sağlık masraflarından dolayı.

kimsenin bi tarafı yemez sigarayı yasaklamaya merak etmeyin. milletin bi keyfi var ona da gelmiş on tane laf ediyorlar.

sigara icmiyorum ama devletin sigara icme demesine karsiyim. sormaz ki neden iciyosun

vergi+pasif içicilik. bence sigara tümden saçma bir şey, insanlık tarihinden silinse keşke.

hastane masraflarindan dolayi oldugunu düsünmüyorum. sigara alkol yasaklariyla azaltmasa kullanma oranını daha fazla giriyo devletin cebine hastane masraflarina nazaran

Birileri IV. Muratçılık oynamak istediği için. Sigaradan alınan vergiden sağlanan kazanç, sağlık bakanlığının bütçesinden fazla. nasıl bir yük getiriyor şu durumda, anlamadım.

Ha tiryaki miyim? Yoo, hatta sigarayla şöyle bir durumum var: antik.eksisozluk.com

Kalabalık caddede yürürken içen, kapalı durakta içen, ne bileyim AVM'lerin önünde kocaman geniş alanlar yokmuş gibi tutup tam giriş-çıkış kapısının önünde içen düşüncesizler yüzünden arttı içmeyenlerin antipatileri. E haklılar. Ben -arada bir de olsa- içen birisi olarak evimin içinde içirmez, kar kış demeden misafiri balkona yollarken, sen kalkar kapalı durakta içersen, biraz duraktan uzaklaşıp 5 adım geride içmezsen, insanlar da tepkiselleşir işte.

Kısaca toplum hayatına adapte olamamışlar yüzünden, herkes sorun yaşıyor.

Yasaklara genel olarak umarsizca karsi biri olarak ilgili sigara duzenlemeleri ve fazlasi kesinlikle sosyal yasamimiza lazim. Cunku sadece iceni ilgilendiren bir mevzu degil. Tabii yogun egitimle desteklenmesi gerekiyor.

Ha yonetici arkadaslarin derdi saglik sorunlarinin getirdigi maddi kulfet tabii. Bizim yasamimizi sallayan yok.

İşleri yok galbaa.ülkede bi bu düzgün değil ya işte sürekli bunla uğraşıyolar.diğer her şey bal gibi çünkü.sağlık sisteminde de.olm biz devlet bize baksın diye15 yıl üçyüzküsür lira ödeme yapıyoz suriyelilere beleş bakıyo eleman.dün sıra gelmedi lan bize devlet hastanesinde yabancılardan..bu benim karşılaştığım..karşılaşmadığım daha nice bokluk var ama daha sigarayla uğraşsınlar işleri yokmuşcasına.tebrikler.

Sağlık harcamaları en büyük neden.

www.who.int

kalifornikeyşın

spartaküs

spartacus

Game of Thrones

true blood

masters of sex

Spartacus
Banhsee
Nip/Tuck
Suits
Californication

shameless.

Sex and the city ))

Tell me you love me.

master of sexi izle derim sevgili badim, alanına da uygun.

rome

russian institute

spartacus
izlemiyorum ama vikings de oyle galiba.

entourage

aşk-ı memnu

1) hangi okulda okuduğunun bir önemi yok, yeterince akıllı ve bölümünü severek okuyorsan dışarıda başarılı olursun, açık kaynaklı/özgür yazılım projelerine dal, bir kaç projede yer al ve/veya kendin proje geliştir, iyi bir şeyler yaparsan daha okulun bitmeden işin olur. mal gibi okursan sadece sınavlara çalışır uygulama alanları ile ilgilenmezsen ot gibi biri olursun. yapma...

2) sanat/felsefe/psikoloji/sosyoloji gibi bir alana yönel bunlarla ilgili okumalar yap elinin altında internet var atom bombası şemaları bile var ararsan eğer, yok böyle şeyler seni sarmıyorsa fizik/matematik falanla ilgilen biraz. sadece okuma yapsan bile bunların mevcut yeteneklerine kazandıracaklarını okul sana kazandıramaz.

3) bir şeyler yaşamadıkça veya düşünmedikçe konuşacak bişi de bulamazsın sıkıcı birisi olursun. ikinci madde bunu olumluya çevirir. oku/düşün/dene.

vakıf ünide tam burslu okumak gibi var mı ya. erasmus exchange ne varsa yap. her yazokuluna kal. istediğin alandan dersler al beğenmedin bırak başkasını al.

Bence yatay gecis yapma, tam burslusun madem mis gibi. Erasmus da kazanmissin daha ne? O zaten sana iyi bir tecrube katacaktir. Sonrasinda yuksek lisans vesaire icin odtu itu gibi yerlere basvurursun zaten, yatay gecis yapinca bazi derslerini saymayabilirler ve bu da okulunun uzamasina neden olabilir. Okulundan da memnunsan ben girisme derim.

Su an yaz tatilindesin zaten, ozellikle birseyler yapmaya kasma. Rahatlamaya bak, zaten icinden gelmeyen biseyi yapsan bu da sana bir seyler katmayacaktir. Ama mesleki gelisimin ve kisisel gelisimin adina, en azindan ingilizce kitaplar okuyup diziler izleyebilirsin, ya da bilgisayar alaniyla ilgili seni sikmayacak kaynaklar edinebilirsin. Bir baladin mi gerisi gelir gibi geliyor bana. Ama inancli olmalisin biraz, eger kazanc saglamak istiyorsan.


Arkadaslik konusunda da inan hepimiz 3 asagi 5 yukari ayni seyleri yasiyoruz. Hangimzin 5 tane cok cok samimi arkadasi var ki? 1-2 en fazla. Bence buna takmaya gerek yok. Senin kafanda biriyle rast gelmen gerek sadece. Asosyal biri de oldugunu dusunmuyorum sadece samimi arkadasinin olmamasini dert etmissin ama inan bana dert edecek sey degil bu. Daha ne ortamlara gireceksin, ne insanlarla tanisacaksin, hele de erasmus yapinca, ohoo...

uzun uzun yazardım ama baktım ki erasmus'a gidiyormuşsun. oraya gitmeyi bekle. sonra hepsi düzelecek :)

Öncelikle teşekkürler hepinize.
Okul konusunda itü'ye başvurmayacağım odtü olursa da duruma göre bakacağım çünkü ora gerçekten mezun olmak istediğim yer. Erasmusu orada da kazanabilirim/kazanamaya da bilirim ama odtü olursa giderim sanırım.

Onun dışında bir şey başaramamın sebebi inanmamam değil aslında sadece çabuk sıkılmam burada iş bende bitiyor bunu düzene koyacağım.

Konuşacak bir şey bulamamamın sebe de düşünmemem değil her şeyi düşünürüm aslında ne nasıl olacak falan hesaplarım kafamda. Kafa dengi biri olduğu zaman baya sohbet de ederim tabir-i caizse susmam hatta ancak öyle insanların sayısı çok çok az yada ne bileyim gel çıkıp gezelim şunu yapalım diyebileceğim kafada biri yok çevremde bundan şikayetçiyim.
Dediğiniz gibi tanışacak çok insan var bakalım yaşam ne getirecek. Son zamanlarda çok dolmuştum yazıp anlatmak burada iyi geldi diyebilirim. Tekrar teşekkürler

1. 2 kez tam burslu olarak üniye gittim. ilkinde sen ring aracı beklerken milletin porshe ile okulun içinde fink atması falan çok koydu. adama aylık gelen para babamın 25 yıl çalışıp aldığı emekli ikramiyesi kadar dünyada adaletin olmadığının canlı ispatı olmuştu benim için.psikolojimi bozdu işin doğrusu. gerçi o yıllar geride kaldı sanırım artık herkes gidiyor vakıf üniversitelerine. yatay geçiş denedim 3.24 ortalama ile fakat ne hikmetse başvuru yaptığım üniversitenin rektörünün 2.20 ortalaması olan yiğeni tam da o sene yatay başvuruları için taban 2.00 ortalamaya düşmüşken girdi ben kaldım. okuduğum bölümü değiştirmek için tekrar össye girdim başka bir özel üniye yine %100 burslu girdim. bu kez yurt, yemekhane falan da ücretsiz burslulara 2 yıl okuduktan sonra yatay geçiş yaptım fakat gördüm ki orada aldığım eğitimin 1/10 kadar kalite yoktu.üstüne bir de saymadıkları dersler dolayısıyla okul yıllarım iyice uzadı. şimdi devlet üniversitesinden 3.67 ortalama ile mezun oldum ve işsizim. öyle yüksek paralar kazanayım - yok iş beğenmem gibi egolarım da yok. fakat mülakatlarda neden geç mezun oldunuz sorusu çok sık soruluyor. aradan geçen yıllar dolayısıyla adam benim yerime 22-23 yaşında mezun olmuş kolay eğip bükebileceği birisi ya da 5 yıllık iş tecrübesine sahip birisini işe almayı tercih ediyor doğal olarak. bunları da iyi hesapla aynı dersler olabilir fakat kredileri aynı değilse saymayabiliyorlar.daha önce verdiğim dersin kredisi az olduğu için değil çok olduğu için saymadıkları oldu. okuldaki spike ya da bölümünle alakalı bilgi, belge sahibi olabileceğin aktiviteleri ve proje odaklı çalışmaları kaçırma sakın -gerçi ben de kaçırmadım ama senin bölümünde daha önemli-

2. üniversitedeki klüpler bu yüzden var, ben üniversite yıllarımın en güzel zamanlarımın bir kısmını bu kluplerde birşeyler yaparak geçirdim. hatta daha güzel bir örnek olarak maddi durumu çok iyi olmayan ve burslarla itüde okuyan bir arkadaşım kendi durumu gibi sıkıntılı fakat potansiyeli olan liselilere bedava özel ders veriyordu. şu anda da oldukça iyi bir geliri var ve o öğrencilerden 2 tanesine burs veriyor. işe yaramanın en güzel örneği odur benim gözümde.

3. arkadaşlık ilişkileri aynı sosyal statü ve yakın çevrelerde oluyor. eğer ortak bir nokta bulamıyorsan zaten uğraşmayacaksın.ortak konu/çıkar için üniversitedeki klüpler bu konuda da sana oldukça yardımcı olacaktır. yine de düğününde sadıçlık bile yaptığım en yakın arkadaşım en eski arkadaşımdı. fakat bu ilişkiler zaten yaşadığın çevre, evlilik/bekarlık,iş/meslek grubuna göre illa ki değişecek ilerde. çoğu arkadaşımla görüşmüyorum bile asıl mesele zaten facebooktan sadece istek yollayan ya da doğum gününde nice yıllara ehe yazısı yazan onlarca insan yerine yıllarca birbirinizi aramadığınız halde 5 sene sonra aradığında ben de şuraya taşındım artık şöyle yapıyorum, bu yaz tatile beraber gidelim geçmiş yılları anarız diyen bir avuç insanla muhatap olmakta. bu da ancak uzun zaman karakteristik özelliğin örtüştüğü için beraber takıldığın insanlarla oluyor.

vakıf üniversitesinde okudum. hiçbir zaman üniversite bilgim/üniversitemle işe girmedim.

yalnızca büyük şirketlerde, yeni mezun durumunda olduğunuzda işe yarayan bir etikettir hangi üniversiteden mezun olduğun.

piyasada 1 yıl ve üzeri çalıştıktan sonra herkes yetkinliğine, önceki işindeki başarılarına bakar.

şu an çalıştığım şirkette, odtü mezunu bir arkadaşı verimli olmadığı için göndersek mi, göndermesek mi ikilemi yaşanıyor.

ısparta sdü mezunu bir arkadaşsa hızlı bir şekilde terfi alıyor...

olay senin ne yaptığına bakar.

vakıf üniversitelerinin imkanları çok daha iyi. bence de geçiş yapma. ama kendini geliştir. bilgisayar mühendisiliği alanında okulda öğrendiklerin piyasada hiçbirşeye yetmez.

yukarda da dedikleri gibi açık kaynak projelere yönel ve katkıda bulunmaya çalış. ilk olarak dokümantasyonlara katkıda bulunarak başlayabilirsin.

erasmus'a gidersen goreceksin donuste canin hic bisey istemiyecek, ben az da olsa kendi ihtiyaclarima gore programlar falan yazardim, simdi sikmisim bilgisayarini modundayim, gezeyim tozayim kafa rahat hayata devam edesim geliyor

radikal iyi. gerçi o da basılı değil artık, internetten takip edersin

internet varken boş uğraşlar peşindesin. bir dünya site, twitter hesabı vs var.