kablolu ise USB'den takarak, kablosuz ise bluetooth ile baglayarak kullanabilirsin. klavyenin ekstra bir ozelligi yok. taktigin gibi calisir

USB/bluetooth ile kullanilir evet ama modifier keylerde problem yasarsin.

Peki bahsettiğin sorun çözülecek türden mi? @superfluid

Ben bi 10 senedir falan windows kullanmiyorum o nedenle mac ayagini biliyorum =) ama en basit sekilde klavye kisayollarindan olmasi lazim, modeifier key seceneginden map edecegin tus secenekleri cikmali. Olmadi bir diger yol da uygulama indirebilirsin soyle bi sitede vermisler bi link ama calisiyor mu calismiyor mu bilemiyorum, (git: www.cultofmac.com). Ama muhtemelen anlamissindir olayi =)

Döviz büroları bozuyor. Daha geçen ay bir sürü bir yuro bozdurdum.

Bildiğim kadarıyla döviz büroları madeni paraları 1-2tl ye alıyor. Gerçek değerinden almıyor. Belki bankalar alabilir. Yada bütünletebilirsin üzerine biraz koyup.

20 liraya falan alırlar, gerçek değerinde almıyorlar

Bankalar almiyor diye biliyorum. Doviz burolari da yari fiyatina ya da daha altina aliyorlar.

Maltepe civarindaysaniz(istanbul) 3.5 liradan alabilirim.

TCMB'nin açıkladığı, bir önceki günün gösterge efektif alış-satış kurlarının ortasından alırım. hiç ihtiyacım yok, ama fırsatçıların varlığını okuyunca çok rahatsız oldum.

Kumar işi. Gidilmez bence. Hatta devlet hastanesi diş hekimlerine de gidilmez. Özele git

ben olsam gitmezdim.

diş hekiminizin yeni mezun olduğunu nasıl öğrendiniz
bu gibi şeyler söylenmez çünkü :D

ben gitmezdim. kanal için endodonti uzmanından başkasına hiç gitme zaten

Mezun var, mezun var. Kanal için biraz daha tecrübe gerektiği gerçek ama. Garanti olsun diyorsanız endodonti uzmanına gidin.

kanal tedavisi o kadar abartilacak bir hadise degil o yuzden gidilebilir.

implant falan yaptirilacak ise herkese gidilmez.

mezun var mezun var diyorum ben de.

hangi fakülteden mezun olduğu bile çok önemli, mezuniyete kadar kaç hasta baktığı en önemlisi.

ideal şartlarda okumuş öğrenci için diyorum ki, protezi 5-10 yıllıkta, kanalı 1-10 yıllıkta yaptırmak daha mantıklı.
kanal tedavisinde kullanılan prosedürler devamlı değişiyor ve eski hekimlerin birçoğu bunun farkında değil. mezun olduğu seneki aletlerle vs. devam ediyor. ben olsa kendini geliştirdiğinden emin olmadığım eski hekime asla gitmem.

not: 2015 mezunu diş hekimi.

Ben 6 tane dolgu yaptırdım; 2 tanesini 50'li yaşlarındaki tecrübeli bir diş hekimine, diğer 4 tanesini üniversite hastanesindeki öğrencilere yaptırdım. Öğrenci arkadaşların yaptığı dolgular sapasağlam dururken diğer ikisi 1 seneyi doldurmadan kırıldı :D. Ayrıca gömülü 20'lik diş operasyonumu da öğrenci yaptı (yanında hocası da vardı, sadece izledi), gayet temiz çalışmıştı sağ olsun. Tabi benim dediğim üniversite hastanesi Hacettepe, diğerlerinden iyi olabilir.

Kanal tedavisi bence riskli. Hekim degilim ama 3 tane kanal tedavili disim var. Kanallarin icin dogru duzgun bosaltamaz sonra dibinde sinirler kalir tekrar actirmak zorunda kalirsin falan ugras dur.

deniz yok ama call me by your name

mamma mia 1-2

Letters to Juliet

Den skildade frisor.

Harika bir filmdir

before midnight'ta muhteşem akdeniz (ege) manzaraları vardır ama izlemediyseniz önce before sunrise ve before sunset'i izlemeniz gerek

Mediterraneo (1991)

İo non ho paura
Corellinin mandolini

Oyle bi olay var miymis?! Bence anca indirimli popcorn menu falan alabilirsin =D

HD doner, Bay doner.

@superfluid
Bilet bizden derken indirimli bileti kastediyor sanirim.

@stavro hmm tavuk dunyasinda da varmis.

hekimi ne dedi acaba. belli bir düzeydeki boyu fıtıklarına fizik tedavi dışında ek bir şey yapmaya gerek kalmayabiliyor. ameliyat da gerekebilir. ciddi sinir basısı varsa sinirlerine daha fazla zarar vermesin diye ameliyata alabilirler. hatta durum acilse bekletmeden de ameliyat derler.

hangi hekime gitti? ftr - nöro - beyin cerrahi? beyin cerrahı ameliyat lazım falan dediyse korkmuş olabilir.

benim boynumda nöroloji fıtık teşhisi koydu, ameliyat dedi. fizik tedavi'ye gittim, ne ameliyatı, hallederiz dediler.

ay aylık fizik tedavi ile düzeldi, 2 yıldır bir sorun yok.

29 yaşındayım c5-c6 başlangıç seviyesinde bende var.
sol kolumun parmaklarıma kadar uyuşması ve göğsüme ağrı girmesi sebebiyle fizik tedavi doktoruna gittim ilk emar sonrası teşhisi koydu.

ilaç kullanıyorum evde boyun hareketleri yapıyorum şimdilik bir sorun yok.

Bir arkadaşımda artık ameliyatlık seviyede boyun fıtığı vardı. Kafasını kaldırmakta zorlanıyordu, sağa sola dönderemiyordu. Hergun yüzmeye gitti ve sabah akşam doktorun verdiği egzersizi yaptı 5 ayda turp gibi oldu. Korkulacak bisey yok ama dikkat etmek önemli.

Noro FTR ye yonlendirmis, orda da 3 diskte fitik tespit edilmis ama ameliyat gerekli denmemis. Hatta ilac olarak da sadece kas gevsetici ve vitamin vermis doktor ama zaten gittigimiz doktor genel anlamda ilaca karsi biri. Sanirim cok hayati bir durumu yok ama dikkat etmezse cok tehlikeli bir boyuta gelebilirmis. Once fizik tedaviyi bir deneyelim diye onermis.

Cevaplariniz icin cok tesekkurler. Amma panik yaptim bir an ya! Size ve tanidiklariniza da acil sifalar olsun.

Sadece kas gevşetici ve vitamin yeterli olmaz. farklı ilaçlar da olması lazım.
Emar sonucunu alıp farklı bir doktora gitmenizi tavsiye ederim.

Kalitesiz degildir belki ama cok iyi dr secmek lazim cunku cogu dr mal! Mesela bi defasinda tavsiye ustune gitmistim bu sebeple, kanal tedavisini yurtdisinda yaptirmistim ve bana dediler ki 6 ay sonra ustune kaplama yaptir yoksa kirilma riski var. Gittim devlete burda bana dedikleri "bence iyi is cikarmislar, gerek yok su an." 2 ay sonra ucu catladi..

Gecen dis eti apsesi icin gittigimde "Onun icin seni agiz, cene ve dis e sevk ediyorum randevu bak 7/24 bunun icin yapabilecegimiz bir sey yok" deyip cok alakasiz bi disime dolgu yapip yolladilar. Bu dedigim "arastirma hastanesi"nde oluyor. Apselerimle yolladilar beni eve ya!

Eger ciddi bir islemse yaptircagin bas parayi git ozele. Basit seylerse devlet iyi. O kadarini da yapabilsinler zaten!

Bir şekilde üniversitelerin diş hekimliğinde yaptırın. Randevu almak zor ama en azından yapılan iş iyi.

üniversite hastanelerine gidin. yoksa ağız ve diş sağlığı merkezine gidin

o da yoksa devlet hastanesi.

Evet, üniversite hastanesi iyi fikir. Aklımdan çıkıp gitmiş. Üniversite yıllarımda (20 yıl önce) yaptırdığım implant hala sapasağlam.

Bir soru: Ünv. hastanelerinde SGK'liler için ücretlendirme nasıl? Ücretsiz mi? Küçük bir miktar mı?

diş taşı temizliği mekanik bir işlem doktorun titiz çalışması dışında bir espirisi yok
ama iyi yapılmazsa dişin saçma sapan bir şekilde aşınıyor
6 ayda bir değil; gerekliyse yaptırılmalı, üst çene alt çene ayrı ayrı değerlendirilebilir

Ünv diş hekimliklerinde sgk ile tedavi olabilirsiniz. Devlet hastanesinde nasılsa orası da öyle. Dişimi öğretim üyesi yapsın derseniz fark ödersiniz, onun dışında da implant, kemik tozu vs tabii ki aynı devletteki gibi onları da ödersiniz. Ama çekim, dolgu, kanal onları sgk ödüyor.

Çapa'da diş çekimini dahi öğrenciler yapıyor haberiniz olsun. Ayrıca tüm gün orada oraya sürünüyorsunuz, adam akıllı ilgilenen yok, insanlar yığılı vaziyette. Birkaç gün önce Çapa'daydım, tam bir rezillikti. Paranız varsa hiçbir şekilde hiçbir bölüm için gitmeyin devlet hastanesine, inanın değmiyor.

18 yaşımda Murathan Mungan' a Şair' in Romani' ni imzalatmistim. Sonrasinda bu eser imzalatma olayini gereksiz bulunca kitaptan soğudum. 6 yıldır okumak icin kitapliktan alma motivasyonu bulamıyorum.

Brazzaville Jetlag Poetry

kitap, hakan gunday.
bir de konser kitapcigi vardi attim ama sanirim.

İlber Ortaylı ve Ataol Behramoğlu'nun kitapları

albüm içinden çıkan poster.

Kitap. Ben imzalatmadim, yazar imzalayip hediye gondermisti.

Umut Sarıkaya imzalı, işindeyim gücümdeyim.

jay-jay johanson imzali plak

turgut özakman'a imzalattığım şu çılgın türkler kitabı

Çocukken çok fazla kitabım vardı Muzaffer İzgü ve Gülten Dayıoğlu'na imzalattığım ama maalesef hiçbiri yok şimdi.

Şu an en kıymetlisi Patti Smith'e imzalattığım M Treni ve Çoluk Çocuk benim için. Bir de rozet vermişti bana.

Bir de Eril Tekeli'ye imzalattığım Asia Minor plağım ve Sunay Akın'ın yazlık bir yerde küçük bir gemi çizip imza attığı peçete var bir kitabının arasında sakladığım.

BB King imzalı CD var epey değerli.

ersin karabulut'un "sevgili günlük" adlı çizgi romanı.

Bi kitaplik dolusu imzali kitap var kitap fuarlari ve D&R toplantilarinda imzalattigim ama hepsi eski en sonuncusu lisans doneminden kaldi sanirim.

Adima imzali ajda pekkan kaseti var. 90 li yillardan kalan

John Nash tarafından imzalanmış makale.

jean claude van damme imzalı bir foto var 90 li yillarda bir dergiden adresini alip posta göndermiştim.

rammstein'ın tüm üyelerinin imzaladığı bir kart. VE KAYBETTİM. evet. orijinal imza mı gerçi bilmiyorum ama rammstein'ı türkiye'ye getiren organizatörlerden biri vermişti bana sağolsun, orijinal olduğunu düşünüyorum o yüzden. bu kokoreççide mi nerede fotoğrafı olan kadın, kıvırcık saçlıydı yanılmıyorsam, ismini hatırlayamıyorum şu an. elinde sınırlı sayıda vardı ve onları hediye ediyordu galiba. mesaj atıp "ben de çok istiyorum bana yok mu :((" demiştim, sağolsun bana da göndermişti. o vardı bir tek. o da taşınırken falan kayboldu gitti ya da bir kitabın arasında duruyor hala. çok aradım, bulamadım.

Bir eser değil ama koyu galatasaraylı Nejat Uygur'un benim için "en büyük Fenerbahçe" yazıp imzaladığı kağıt.

Erdal beşikçioğlu imzalı bir delinin hatıra defteri tiyatro broşürü.

Donem baski Ara dinkjian ve mfo plaklari.

İmzalı Moğollar ve Redd albümlerim (CD) var. Redd’in dağılmamış ilk kadrosu ve Moğollar’da da Engin Yörükoğlu’nun da imzası var.
Altay Öktem’e bir sürü kitabını imzalatmıştım.
Hugh Howey’den imzalı Silo var.
Geçen yıl TÜYAP’ta Yalvaç Ural’a kitap imzalattım.

Fakat bir arkadaşımda adına imzalı Aziz Nesin kitabı var, onu çok kıskanıyorum.

Every way that I can
Hard rock hallelujah
wild dances

En underrated'lardan:

Rodolfo Chikilicuatre - Baila El Chiki Chiki > www.youtube.com

Sébastien Tellier - Divine > www.youtube.com

TWIN TWIN - Moustache (bunlar sonuncu oldu asdsa) > www.youtube.com

En iyileri de Lordi, Manga (1. olmalıydı, hakkı yendi), Ruslana, Natalia Barbu, Softengine, Athena, Mor ve Ötesi. Bunlara link bakamadım şimdi. Genel olarak rock-metal performansları.

Helena- my number one
m.youtube.com
Ruslana - wild dances
m.youtube.com

sebnem paker dinle www.youtube.com
lena satellite www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

1- lene moje youtu.be
2- femme fatale youtu.be

pandoranın kutusu açıldı.!!11!1!!

www.youtube.com

secret garden - nocturne
www.youtube.com

Şebnem paker <3

youtu.be

Bence

Anne-Marie David - Tu te reconnaîtras
(git:www.youtube.com )

bu yarışmada azerbaycan bizden daha orjinal ve başarılı valla helal olsun ya.

www.youtube.com
www.youtube.com

Ben mangayi seviyorum en cok.

ege olabilir. görkem de çok var hem kadın hem erkek. anıl çok var yine böyle.
edit: bir de bence bu sizin hayatınızdaki insanlarla alakalı. görkem isminde kadın çok gördüm mesela, ama görkem ismi benim için erkektir, ilk aklıma gelen bu olur. çünkü çevremde erkek görkem vardı. bence böyle. aşağıdaki yüksel örneğini de görünce yazayım dedim.

Şöyle bir yazı gördüm:

"Yüksel" adıyla 98 bin 938 kadın ve 79 bin 783 erkek bulunurken, "Deniz" ismini 81 bin 498 kadın ve 56 bin 386 erkek kullanıyor.

Deniz kadar full uniseks az vardır istatistiki olarak ama çevreye göre değişir bence de, benim de aklıma Hikmet geldi mesela. ayrıca bkz. eksisozluk.com

tansu, toprak

Doga

Şafak

muzaffer, özcan, ayhan, seyhan.

göksel

tansu, ege +1
ekin

ekin

görkem geldi aklıma. hatta üni'de sınıfta bir erkek bir kız vardı görkem isimli. bahsederken kız görkem nerede falan diyoduk :)

Tuna.

yüksel,
göksel
ege

görkem +1.

ortaokulda bi piç vardı görkem diye, erkek. bi de sevgilim oldu görkem diye, o da kadın. onun dışında her iki cinsiyetten de eşit ölçüde görkem ismi duymuşluğum var.

ege denmiş. oğlumun adı ege. koyarken ben de tereddütte kaldım (git: 411206), büyüdüğünde sıkıntı olur mu diye ama gördüğüm kadarıyla uniseks olmakla beraber çoğunlukla erkek ismi. ege diye bir sürü erkek var (oğlumun yaşıtı veya daha büyük yaşta), ama ege isimli kadın hatırlayamıyorum.

Ekin
Evrim

beren

Burda yazılanlardan ekin, evrim, doğa, ege ve tuna uniseks. Kalanlarında bi cinsiyet baskın bence.

Bunlar dışında güneş, belki biraz yağmur diyebilirim. Bi de solcularin verdiği diren ismi de hem kız hem erkeklerde var sanirim

eren diyorum hatta arkadaşım vardı evlendi kendisi eren eşinin adıda eren :))

Şimdi aklıma geldi İlkay da tam uniseks denebilir

eniz ya da enis duydum geçenlerde

kot pantolon

Iphone x ya da herhangi bir ıphone almak istiyorum ama 4000 tl ve yukarısını nasıl veririm. bilmiyorum?

pringles yemedim krizden sonra. ayda bir falan yiyordum.

Airpods.

Çok pahalı anasını satayım.

affınıza mağruren; (bkz: fleshlight)

sebep: maddiyat sorunlari ve turkiye'de urun cesidi azligi

Macbooka gomulu klavye.

Harici klavye kullanmaktan kafayi yiycem sanki masaustu bilgisayar kullaniyorum gibi her yere 2 parca gidiyorum ya. Sebep enflasyonu yukselten insanciklardan oturu gelen maddi sikinti.

trivial pursuit klasik artık üretilmiyormuş.
oyun bilgisayarı alıcam ancak aracımın sıkıntı yaratmasından dolayı alamıyorum.

teva zirra sandalet

dsquared2 sweatshirt

Vit-A Pos göz merhemi. Hem eczanelerde yok, hem muadili de yok, şaka gibi.

-Dayanıklı, güzel bir omuz çantası (postacı tipi).
-Kitap (Yeniden okumak ve elimde seti olsun diye Harry Potter serisini almak istiyorum).
-İyi bir kulaklık (Aslında aldım ama dandik almak zorunda kaldım ve baş ağrıtıyor).
-Mont.

İşte bunlar hep parasızlık. :(
-

PS4 Pro, 4K TV ve Red Dead Redemption 2.

Parası sorun değil ama zaman yok. Alsam hiç oynayamam maalesef. Aklım hep orada ama. Her gün Amazon'da gezip Ps4lere bakıyorum. Psikolojim bozuldu sanki.

Kindle ve kobo (bulamadım)
Yeni bir iphone ve dizüstü (çok pahalı)
Orijinal iphone şarj kablosu (4 ay içerisinde bozulacağını bildiğim için almadım)
Ps4 (oyunlar için de ayrıca para ayırmam gerekeceğinden almadım)
D&R’dan kitap (42 tl 1 kitap için çok fazla)
Skechers ayakkabı (çok rahat olmasına rağmen 6. ayında deforme olacağını bildiğim için o kadar para vermek istemedim)
İndirimsiz kozmetik ve kişisel bakım ürünleri (büyük indirimleri bekleyip stok yaptım)
Vichy’nin spesifik bir şampuanı (geçen sene bu kadar pahalı değildi)
Optik lens (6 aylık lensler işin 600 lira üstü bir bütçe ayırmam gerektiği için sürekli erteliyorum)
Cinemaximum bileti (onun yerine indirimli sabah seanslarına veya tiyatroya gittim)

Ne çok şey alamamışım, üzdü :(

olması gerekenler:
bosch ankastre set modellerini bilmiyorum ama çelikti. tercihen bosch marka çamaşır/bulaşık/buzdolabı
miele robot süpürge veya dyson şarjlı süpürge.
demirdöküm nitromix kombi 28kw ve demirdöküm panel radyatörler.
3x klozet/banyo bataryası/lavabo bataryası. 14 tane taharet musluğu. 2 tane mutfak bataryası. 2 tane duş teknesi ve kabini. 3 tane çamaşır makinesi musluğu.
tahminen 15-20 tane priz, anahtar vs.

olsa güzel olacaklar:
lg veya sony led tv.
ps4 ve/veya msi gaming pc
logitech g29 direksiyon seti ve/veya setin takılacağı koltuk.

Hediye alıp gonderecekmisin yoksa?
Bir an o hisse kapıldım da :)

birkaç mesleki kitap.

Multigroom tiras makinesi.
Arastirmaya usendigim icin alamiyorum.

Üç ay değil yaklaşık 1 yıldır; eskiyen ve çizilen 8 yıllık gözlük çerçevemin ve 3 yıllık camlarımın yenisini alamıyorum. Hem vaktim yok, hem çok pahalı.

AirPods.

800-850 arası olsun alacağım hemen. Nöbetteyim.

kot pantolon

Muhtelif sanat eserleri.

Aynı durumda sayılırım. Ben çalıştıktan sonra bir de başkasına ders anlatır gibi kendime anlatıyorum. Daha kalıcı oluyor

Ezberlemiyorum, öğreniyorum. Bağlamı anlayıp farklı kaynaklarla destekleyerek o konuyu bir bilgi ağı halinde zihnime işliyorum.

yazarak çalışmak ve birine anlatmak.

Birine anlatır gibi kendime anlatmak +1 (Yüksek sesle)

Okuduklarını gözünde canlandır, masalsılaştır. Böylelikle akılda kalma ihtimalini artırırsın

Hızlı okuma sık tekrar.

Surekli tekrar.

önce bir kere üstünkörü okuyorum konunun ana hatlarını anlamak açısından. sonra madde madde özetini çıkartıyorum. son olarak her maddeye bir anahtar kelime belirliyorum, alt alta yazıyorum ve anahtar kelimeleri ezberliyorum. zaten görsel hafızamn da iyi olduğu iin alt alta yazdığım kelimeler gözümde canlanıyor.

bu yöntemin iyi yanı zaten belirlediğin bir kompozisyon oluyor. her şey sıralı ve bütünlük içinde. sınava girdiğinde aklına geldiği gibi konunun bir başından bir sonundan bir şeyler yazmıyorsun.

ezber gibi görünüyor ama bu şekilde çalıştığım bütün konular yıllar sonra bile büyük ölçüde aklımda.

Kesinlikle yazarak. Tekrari zihninden yada yuksek sesle yapmak yerine yazmak...

Bunun yolu mecbur kalmak bence. Sozele calismak olum, bunu keyifli hale getireek bir sey yok bence. Sozelin sikilmadan calismasi mi olur. Yumurta kapiya dayanmasi lazim anca.

Yumurta kapıya dayandı zaten elimde 1300 sayfalık bir kitap var sınava da 2 ay kaldı. Kitabı daha önce alamazdım geçen hafta basıldı. sınav ilanı da 1 ay önce verildi. Başka kaynaklardan calısabilirdim bi nebze ama calışmadım o da benim salaklığım.

Ben de önce 2 kez okuyup, aklımda kalanları yazıyorum. Hem öğrenmiş hem de yazdıklarımdan neleri atladığımı görmüş oluyorum.

Zıplarım. Oturuyorsam da yerimde zıplarım.

moonwalk yaparım.

camdan sarkarım.

genelde hüzünleniyorum ben o kadar mutlu olduktan sonra, açıyorum bi tane de hüzünlü müzik ooh

müzik açar oynarım, müzik yoksa kendim söyler oynarım. yandan yandan

amuda kalkarım

Ben de zıplayan gruptanim; etkisi de birkaç gün sürüyor ustelik, çok sevindigim zamanlarda günlerce yerimde duramam.

Geçmesini beklerim. Lâkin çok uzun sürmez.

evdeysem evin içinde amaçsızca yürürüm.

"amuda kalkarım" cevabından sonra "takla atarım" denmesini bekliyorum.

nereden inanalım sevindiğinize di mi ama?
:))

umarım hep mutlu olursunuz.

beni tanıyanlar "hiç öyle biri olmadığım" için çok şaşırıyor ama dans ediyorum ben. genelde afrikalı kabilelerdeki dayılar gibi acayip acayip hareketler yapıyorum. bazı figürleri taklit ediyorum ama beceremiyorum. kafamın üstünde dönmek istiyorum ama onu yapamıyorum. 100 kiloyum zaten öyle bir şeye kalkışsam boynum kopar muhtemelen.

Arkami donup kis kis gulerim sonra buzlar kralicesi moduma geri donerim. Cok da uzatmamak lazim.

dans ederim/şarkıya eşlik ederim bağıra bağıra. roman, cıstak cıstak yabancı müzik allah ne verdiyse.

ofis sandalyesiyle olduğum yerde üç beş tur dönerim..

Başka insanları sevindiririm, lokum dağıtmak olur, sadaka vermek olur, sokaktaki çocuklara hediyeler olur, olur da olur.

Alinacaklar belliymis. Genelde belli oluyor zaten. Sana da iyisin kardeşim mesajı büyük ihtimalle

Ne saçmalıyor bu diyip devam ettirmişler.
Denetleme mekanizması olmayınca böyle oluyor takma kafaya.

Sinavim cok kotu gecti diyen arkadasim ki bu arada alesi ve ingilizcesi de cok yuksek degil. Hocanin 1 telefonuyla 95 puanla ilk 4 e girdi ve alindi. 4 kisi aliyorlardi. Aradakileri hep dusuk puan vererek elediler. Gebze teknik.

Sen diger almak istemediklerinden iyisin diye onore etmişler.
Tam davalik konu da, neyseh

Kendi öğrencilerimizi alacak olmasak seni alırdık; durmak yok, yola devam demek oluyor. Kafaya takmayın, araştırma görevlisi alınırken hocalar hep bildikleri adayı iyiye tercih ediyor. Doktora/yüksek lisans teziniz bitince jürideki hocalara yollayın :)

akademik kariyerden umidi kesmen icin bir isaret fisegi bence, bak bu eblehler gibi olma aklini kullan ozel sektorden yardir diyorlar. sana kiyak yapmislar :)

hacettepe genelde kendi öğrencisini alır, hatta bazı kadrolar için buna göre ilan verilir, yüksek lisansta da bazı alanlarda hoca çalışmak istediği öğrenciyi sınavlardan önce kendisi belirler, mülakat ve sınav formalite icabı bazı durumlarda.

Buyuk serefsizlik yapmislar ama burasi Turkiye =)

tam olarak şok eskipazar içiyorum. hatta beypazarı fazla sert geldiği için onu tercih ediyorum. yumuşak içimli olarak uludağ var.

1-beypazarı
2-st.pellegrino

beypazarının reklamı yapılsa pelegrinoyu geçer

Beypazarı varsa onu tercih ederim, yoksa kızılayı arar gözüm. Hiçbir bilgim yok hangisi iyi ya da kötü.

Beypazarı.

beypazarı tabi ki.

Beypazarı

Kizilay limon hastasiyim 7 senedir

Uludag +1

sarıkız tombul şişe, ama her yerde yok

beypazarı ve kızılay.

Beypazarı ve Kızılcahamam Çamlık dönüşümlü, Kızılcahamam'ın geğirtmesi diyaframa kadar iniyor gibi, bence başarılı.

Sarıkız + 1

Beypazarı

akmina seviyorum.

Beypazari iciyordum ama sanki tadi degisti yazdan beri

Kızılay'ın afyonkarahisar olanı değil de erzincan olanını içiyorum.

Sırma ve Kızılcahamam

Sırmayı migros ve bim mağazalarında bulabilirsiniz.

avşar.afyon yöresine ait.ufak tombul şişe.

Fiziken ciddi manada yorulmak?
Uyuyamazsanız bayılırsınız

zaman +1. onu demeye geldim. spor denilmiş ama yeteri kadar yoruyor mu acaba.

aynı sorun bende de var çünkü, sırf gece rahat uyumak için kendimi yorduğum oluyor... ayrıca anlıyorum çok zor bi şey bu... inşallah bir an önce düzelir...

yalnızlıkla mı alakalı bu durum? veya sorun gece düşündüklerinizde gizli olabilir mi? zaten bir sürü şey denemişsiniz, sebebini tespit etmek lazım diye düşünüyorum.

Seninde normalin budur belki. İnsanlara uymaya çalışana kadar kendinin farklılığını kabul et.

kafein kola kahve vs azalt
gece kalori alımını kes
pc oyunu gibi şeyleri de yapmazsan uyursun..

ertesi gün normal beyin ve fizik aktivitesi sürdürebiliyorsan, neden uymak için kasıyorsun ki?
uyuma, demek ihtiyaç duymuyorsun
vücudumla ne kadar inatlaşırsam o kadar ters tepiyor benim- ben de uyuyamıyorum, bebekken bile öyleymişim.
ama açık havada filan olunca uyuyorum, çok yorulunca uyuyorum ya da 3-4 gün uyumayınca 5. gün deliler gibi uyuyorum. herkes 11 yat 6 kalk insanı değil. olabilir.

Bana gece kalori alimini kesince acayip bi enerji geliyor. Sitenin cevresini 10-15 tur kosarak alicak gibi. Bence yatmadan onceye kalorisi dusuk, mideyi yormayacak birseyler ilistiriver.

Ayrica fiziksel olarak cok yorulsam da uyuyamiyorum ben mesela. Bayilip siziyorum birkac saate tekrar uyaniyorum sonra tum gece ayaktayim. Bu sebeple beynini de yoracak birseyler ekle ve fiziksel olarak ck yorucu ktiviteleri aksama erteleme.

Uyku haplarindan vs uzak dur. Ben ck onemli mulakat/sinav vs oldugunda 200mg aldigimda bile uyuyamiyordum cunku endisemi yok edemiyordum kafamda. Bu sebeple yataga asla endiseli girme. Artik yoga mi yaparsin, meditasyon mu bilmiyorum. Orasi sanakalmis.

Cok baharatli seyler de yeme aksamlari.

1 gün uyuma ertesi gün 10 da uyu uyku devrini atlatmaya çalış
uyku devir saatin kaymış bence

Ciddi sekilde uyuyamama sorunu olan birinde fiziken yorulmak falan hikaye. Ise yaramiyor efendim, onu geciniz.

Bir de adam 2 saat uyuyor, ertesi gun normal beyin aktivitesinden bahsediyorsunuz:) Uyumaya kassin bir zahmet biraklaim da.


Eger mumkunse hic uyumayip ertesi gun uyumayi dene diyebilirim. Pek bir caresi yok aslinda. Bu bir ihtimal ise yarayabilir.

Dusuncelerden anksiyeteden uyuyamayanlara Altin ipucu ile geldim:
Izlemelik, basit, neseli Bir turk dizisi buluyorsunuz orn. Yalan dunya, leyla mecnun, avrupa yakasi
Gun icinde izlediginiz bolumu gece yatarken laptoptan acip duyabileceginiz kadar kisik sese ayarliyorsunuz
Bir sure izleyip sonra gozunuzu kapatip dinlemeye basliyorsunuz
Dusunmenizi engelleyerek kolayca uykuya daliyorsunuz.
Not: ekran isigini en dusuk seviyeye alip yuzunuze capraz aciyla izliyorsunuz ki isik direkt yuzunuze vurnasin
Youtube da otomatik oynati kapatin ki sabaha kadar beyninizi yormasin.
Sonrasinda tesekkurlerinizi bekliyorum:)

Yillarin tecrubelisi.

Ekleme: onceden izlenmis bolumu izlemek cok onemli. Cunku daha once izlemediginiz bolumu gece yatarken actiginizda, ne olacagini merak edip dikkat kesiliyorsunuz ve yine uykusuz kaliyorsunuz.

her sabah 7 de uyanarak çözebilirsiniz

dusundugunuz seylerin isinize yaramiyor olmasi ama dusunmeyi durduramamaniz mi sorun, mesela? oyleyse headspace gibi bir app. deneyebilirsiniz.

(bkz: validol)

Sorunun kendisi cinsiyetçi ve önyargılı iken cevabı nasıl bunlardan uzak olacak?

Soruya başka bir soru ile yanıt vereyim; Diktatörler neden hep erkek?

@reyals ben gözlemle, veriyle konuşuyorum. duygularla ya da önyargılarla değil. doğru ve makul insan olmanın cinsiyetle hiçbir ilgisi yok. evet diktatörlerin hepsi erkek. böyle yüzlerce örnek verebilirsiniz. hepsine de katılırım. o da somut veri sonuçta.

kadınlar daha duygusal, daha vicdanlı ve empati yeteneğine sahip, daha çok kitap okuyorlar.
* erkekspor.

bence burada önemli kelime "tahakküm" bir konuda tahakküm altında olan kişiler/topluluklar başka tahakküm altında olanlarla daha kolay bir bağ kurup farkındalık kazanıyor olabilir

cinsiyetten bağımsız olarak içinde bulunulan durumla ilgili demek istediğim

Beslenme aliskanliklari daha uygun, kilo kilo et yiyen kadin gormedim hic.

//Bütün alakasız şeyleri sildim

Duygusal olarak zayıf oldukları içindir. Vegan erkekler de çok farklı değil. Zayıflıktan kafayı yemişler. 3. dünya savaşı çıktığı zaman görürüz onları.

valla etrafımda kadından çok erkek vegan var. tırt bir genelleme olmuş. karikatürize edilen vegan tipi genelde kadın olduğu için öyle sanıyor olabilirsin.

Daha duygusal oldukları içindir muhtemelen.
Kadin ile erkek arasinda bircok biyolojik fark var sonuçta, bu duygusallik farki da biyolojik farklarin bir sonucu.
Kadinlarin duygusal somuru ile kolay manipule edilebildiği dogru olup sorumlusu erkekler degil "biyoloji" dir.
Gunumuzde bir biyoloji ile savasma ve bu gercekleri inkar etme furyasi aldi yuruyor batida fakat gercekleri değiştirmeyecegi icin bir yerde tikanmak zorunda.

Cunku cogu veganligin olayini ve felsefesini kavrayamamis sadece kilo vermeye/form tutmaya odakli aptallar.

O videoyu izleyen bir insan dünyadaki diğer insanların iyiliği için en azından Trump'a oy verebilirdi. Sokakta gördüğünüz, çevrenizde olan erkeklerin de çok büyük oranı bu şekilde. Çoğunluğu öyle değil diyen ya çoğunlukla gaylerin olduğu ortamlarda takılıyordur ya da yalancıdır.

"Bunu anlamanız için kadın olmanız lazım, sokakta yürürken tedirgin olmanız lazım, tecavüze, tacize uğradığınız anda suçu ilk önce kendinizde aramaya mecbur bırakılmanız lazım."

Ben de bunu diyorum ya. Erkeklerin suçu bu. Keşke zamanında Erkekler kadınları da savaş alanına götürseymiş de biyolojik bazı farklılıklar dışında da eşit olsaymışız. O hastalıklı insanlar yok olur da umarım kadınlarla daha adaletli, eşit koşullarda tartışabiliriz.

Etin Cinsel Politikasi diye bir kitap var, üc bes cumle ile ozetlenebilecek cinsten değil. Bu kitapta sorunuza tutarli bir cevap bulabilirsiniz.

Burada gelip "kadinlar daha duygusal" gibi sacma sapan yargilarla cevabi verilecek bir soru degil.

Sorunuzu ya da tespitinizi genişleteyim: Sadece cis*kadınlarda degil, LGBT-I bireylerde ve Israil'de de ortalamaya göre yaygın veganlık. Şiddetle, şiddetsizlikle, zayıf-güçlü ilişkileriyle iç içe cevap.

Kadinlarin empati ozelligi olmadigi icin redpill cikmadi mi olm zaten. Kadinlar asiri realist ve acimasizdir. Duygu yogunlugunu hemen yasarlar biter, erkekler senelerce atlatamaz.

Oyle empatiyle olsaydi evde kedi besleyip sonra ona inek eti yedirmezlerdi.

kadınların empati yeteneğinin daha gelişmiş olduğunu söyleyen bilimsel makaleler:
journal.psych.ac.cn
www.ncbi.nlm.nih.gov
www.ncbi.nlm.nih.gov
bunun dışında ben de beslenme alışkanlıklarıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. onun nedenleri de araştırılmalı tabi, erkekler yalnızca kas oranları daha yüksek olduğu için mi daha et ağırlıklı besleniyorlar, yoksa başka nedenler de var mı diye...

Arkadaşın attığı kaynalardan sonra kendimi sorguladım ve neden böyle düşündüğümü anladım. Neyse ki kaynaklarda beynin çalışma sisteminden de bahsetmiş. Sizden özür diliyorum.

Empati yeteneği ortalama bir erkekten iyi gelişmiş ama demek ki empati ile işler yürümüyor.

erkek doğası gereği savaşçı ve vahşi olmalı/olmak zorunda, aslında sorunun doğrusu veganlık erkeklere uygun olmadığı için kadınlarda daha çokmuş gibi görünüyor.

"kadinlar daha duygusal" ifadesi sacma sapan bir yargı degil, hatta yargi degildir bir sefer. Kulaga basit geliyor olmasi bu gercegi etkilemez.
He bunun vegan olmanın altinda yatan sebeplerden olup olmadigi tartisilir.

Ek olarak "daha duygusal" olmak karsi tarafi daha ustun kilmiyor zaten.
Feminazi ordusunun gerceklere ve bilime (evrim, biyoloji gibi) savas acmasinin altindaki temelsiz motivosyon buyuk oranda bu gibi seyler oldungundan dedim...

@stavro, "kadinlar daha duygusal" yargisinin dayanaklari yok. Dolayisiyla sacma sapan demek gerekir. Cumlede "bilim, evrim" kelimeleri kullaninca, inanilma derecesini artmiyor o cümlenin.

Duygusalligi, mutlulugu, depresyonu etkileyen baska etmenler var, bunlar maalesef kisaca "penis sahibi olmak ya da olmamak" ile iliskilendirilemiyor modern zamanlarda. Su kelimeleri aratarak, yuzlerce analize ve empirik calismaya ulasabilirsin:
"Gender and Emotional Expressiveness"

Kaynak: Gender differences in emotion perception and self-reported emotional intelligence: A test of the emotion sensitivity hypothesis

www.ncbi.nlm.nih.gov

"We found no support for the emotional sensitivity account, as both genders rated the target emotions as similarly intense at both levels of stimulus intensity. Men, however, more strongly perceived non-target emotions to be present than women. In addition, we also found that the lower scores of men in self-reported EI was not related to their actual perception of target emotions, but it was to the perception of non-target emotions."

Aksine modern zamanda bunlar oldugu gibi kultur, sosyal dinamiler vs. ye baglaniyor, aksini soylemek icin kor olmak lazim. Modern zamanlarda bu mevzular ne alemde bunun bir orneginden birisin sen de.

O kelimeleri aratarak neler bulacagimi gayet iyi biliyorum, tesekkurler. Hayatimda ilk kez goruyor olmayacagim muhtemelen.
Netten bir study bulup alinti paylasarak olaya "noktayi koymaya" zahmet etmene gerek yoktu.


Kelime aratmak demisken, insan beyni uzerimde bu zamana kadar yapioan calismalardan, norolojiden biyolijiden de cesitli aramalar yaparak bircok seye ulaşılıyor. Yine inandırıcı olma kaygisi iceren kelimeler secmis bulundum ama mevzu ile ilintili kelimeler bunlar maalesef, muadil kelime bulamadım mecbur kaldim. En basitindem bir takim hormonlatin neler yapabildigi gibi ilgi cekici seyler ogrenilebiliyor. Sadece ornek verdim yanlis anlasolmasin. Gerci "modern zamanlarda" bunlarin pek onemi kalmadi. Zamaninda yaptigi calismalae modern zamana uygun olmayonca simdilerde topa tutulan bilimcileri de goruyoruz.

"Kadinlar daha duygusal" argumanini kahvede kagit oyanayan bir adamdan duyabiliyor olmak onu uydurma bir genel kabul, genellemeci temelsiz bir "yargi" yapmaz. "Erkekler fiziksel olarak daha gucludur" de bir yargıdan ibaret degil ornegin. Bu argunanim sansli tarafi da dogrudan fiziksel olarak gozlemlenebiliyor olmasi, yoksa onun da isi zordu:) hele de modern zamanda.
Dayanagi var mi yok mu bakmadan once bir "olabilir mi oyle bir sey, lutfen olmasin cunku" kafasindan cikmak lazim zaten.
Bos gecmis olmayalim bir tsne koyalim biz de: www.amazon.com

kendilerinin dunyanin merkezi olmadiginin farkinda olduklari icin olabilir.

Ben bugun kullandim o hatti. Evet, seferler gecikmeli ama sebep raylarin bakimindan dolayi. O nedenle normalden gecikmeli geliyor ama bi 20dk kadar once ciksan yetisirsin rahat.

disiplinli çalışmak savaş zamanı gelişmenin zorunluluğu hitlerin baskılarıda askeri alanda gelişmeleri hızlandırmış tabi.

Disiplin falan fasa fiso. Hepsi asiri benciller. Egoistligin sonucu olarak boyle olduklarini dusunuyorum. Cunu istediklerini alana kadar her turlu pislige basvuruyorlar.

Almanlar ulus devletlerini diğer Avrupa devletlerine göre geç kurdu. İdeolojik aynılaştırmayı pompalamayan merkeziyetçi bir yapının var olmaması özgür ve farklı düşünce ortamlarının olmasını sağladı. Ayrıca Almanların bu geç uluslaşmasından dolayı ne sömürgeleri vardı ne de coğrafyaları doğal kaynak zenginiydi.
(bkz: resource curse)

Naziler iktidarı almadan Berlin dünyanın en özgürlükçü şehirlerinden biriydi. Bakma bazıları Hitler Almanya'ya sanayi devrimi yaptırdı der. Almanya zaten devdi ve bir çok umut vaadediyordu. Naziler bu sanayiyi kendi amaçları için sömürdü ve onlarca başarılı bilim adamının dünyaya dağılmasına sebebiyet vererek Almanya'nın geleceğini çaldı.

oncelikle, insanlari irklarina gore ayirmayi, etiketlemeyi dogru bulmuyorum. her birimiz insaniz. irk kategorizesi dogru degil. ben dunya'ya o gozle bakmiyorum.

bos isle ne kadar az ugrasirsan, kim olursan ol yaptigin iste basarili olursun. seni ilgilendirmeyen, isin olmayan seylerle ugrasmak, zaman oldurmek yerine herkes sadece kendi isiyle ugrasip isine kafa yorsa, odaklansa dogal olarak parildar.

Eğer barbar halk arıyorsan önce kendi ait olduğun halka bakmanı tavsiye ederim :)
Almanya'nın bilimde Amerika'dan veya Britanya'dan üstün olduğunu söylemek pek mümkün olamaz. Eğer anglosaksonların (alman+ingiliz+iskoç vs) kavim olarak bilim ve diğer şeylerde diğer topluluklardan üstün olduğunu söylersek bu daha doğru olur.

Anglosaksonların üstün olmasındaki zannımca temel sebep şudur:
Fenotip = Genotip + Çevre. Eğer tüm canlılığın tek bir ortak atadan geldiğini düşünürsek genotipi bir kenara koymamız gerekir. Geriye tek bir şey kalıyor: Çevre
Dikkat ederseniz bilimsel ve kültürel olarak en gelişmiş toplumlar hep iklimin soğuk, havanın genel olarak kapalı olduğu yerlerde yaşıyor: Almanya, İngiltere, İsveç, ve Kuzey Avrupa'nın tamamı, hatta Rusya. Amerika'yı saymıyorum çünkü Amerika zaten biyolojik tarihi göz önüne aldığımızda çok yeni bir ülke. Zaten Amerikan toplumunun ana direği de anglosakson'dur.

Peki neden soğuk iklimde yaşayanlar bu konularda daha üstün oldu? Bence 1- Soğuk hava insanları ısınma, barınak, besin bulma gibi problemlere daha mekanik ve pratik çözümler bulmaya zorladı, bu da bu insanların beynini daha fazla çalıştırmasına neden oldu. Yıllar geçtikçe beyinleri sürekli problem çözme ve fikirler üretmeye yönelik evrimleşti.
2- Soğuk hava insanların sürekli topluluk halinde hareket etmesinden çok, mekansal zorluklar nedeniyle bireyselleşmeye itti. Yalnız kalmanın vermiş olduğu düşünce egzersizleri fırsatı da onların yeni ve yaratıcı fikirler üretmesine sebep oldu. Ve yılllar yılı beyinleri yine bu yönde evrimleşti.

Eğer dünyanın siyasi haritasına bakarsanız nerede gelişmemiş, sürekli birbirine yiyen insanlardan oluşan ülke görseniz hep sıcak iklim ülkeleridir. (İstisnaları hariç tutuyorum) Bkz: Ortadoğu, Türkiye, Afrika'nın tamamı, Latin ülkeleri, Çünkü evrimsel olarak bu saydığım çevresel avantajlara sahip değillerdi.

Çevre ve doğa, varlıklara bilgiyi kodlayan yegane veri deposudur. Bu yüzden bir soruya cevap arıyorsanız, o sorunun içinden çıktığı çevreye bakın derim.

why nation fail kitabını okursanız iklimin gelişim ile ilgili olmadığını göreceksiniz, yine 1000yılındaki medeniyetler ve m.ö. medeniyetler bunların başlıca sebepleri

bir çok sebep var ama ben temel bir sebepten bahsedeceğim

adamların her meslek için idol aldıkları en az 10 adam var
mesela
makineci, kimyacı, sosyolog, doktor, arkeolog, şair, yazar, felsefeci, atlet, psikolog vs
hadi bırak doğa bilimlerini vs diyelim ki hobi olarak taş topluyorsun veya yaprak biriktiriyorsun bu gibi şeyler için bile adamlarda idol alabileceğin en az 10 adam var ve bu idoller kendi mesleki yeterliliklerini ve geçmişlerini kitaplaştırmışlar ve müzeleştirmişler.

mesela çok iyi bir mühendis olmak istiyorsan idol alabileceğin en az 50 adam var bunların hepsinin müzesi, kitabı ve kendi otobiyografileri var. okuyup haa demek ki böyle yapmış diyebiliyorsun.

bizde her mühendis tekerin icadından başlıyor işe. o alman yapar aq temel bir bariyer olmuş çünkü araştırmasa da bakıyor geçmişine öyle ahım şahım bir iş yapan adam yok. bilinç altında kayıtlı bu maalesef.

bizde 1400'lü yıllardan beri kim var? oktay sinanoğlu mu? yunus çengel mi? hüsnü özyeğin mi? kim var doğru dürüst tanıdığımız veya araştırıp bulmak istediğimiz.

yani elemanlar hangi meslek dalı olursa olsun o mesleğin etiğini, kültürünü bir sonraki insanlara bırakıyor ve yeni gelen adam oradan daha güçlü bir şekilde devam ediyor.

@dedim dedim o kitapta ne yazıyor bilmiyorum ama bahsettiğin şey biraz anlamsız. Bu onlarca idol neden onlarda ortaya çıktı'nın cevabı nedir o zaman? Doğanın her şeyin sebebi olduğu benim teorim değil zaten (Eğer bir sebep sonuç ilişkisi kuracaksak) Bilim adamlarının hemen hepsi bunu söylüyor, buna Einstein da dahil. Bahsettiğin kitaptan daha güçlü referanslar anlayacağın.

@fobfilm

senin için ekran görüntüsü aldım hocam, osmanlıya biraz giydirmiş ama olsun. culture'den önce çoğrafya iklimi vs açıklıyor işte.

i.hizliresim.com

www.dr.com.tr

burada çeşitli hipotezleri örnekler ile açıklıyor bu çoğrafya, iklim, kültür cahillik vs etkili midir diye.

işte adamlar da mükemmel bir kültür aktarımı alışkanlığı var. bu sadece bilimsel değil puzzle yapan adam bile neyi nasıl yaptığını insanların nasıl yapması gerektiğini vs yazıyor ve sonraki nesile aktarmaya çalışıyor. bir tür toplumsal alışkanlık biraz almanca literatür taradığında taş toplayıcıların (amatör) klüplerini bu klüplerin kendi müzelerini falan görüyorsun. kafayı yersin yani.

bu alışkanlık kaç yılında nasıl başlamış onu bilmiyorum.

@dedim dedim bu bahsettiğin aktarma alışkanlığı bir sebepten ziyade doğanın beyinlerine bahşettiği özelliklerin sonucu. Daha temel/biyolojik düzeyde bakarsak anahtar bir şekilde: çevre. Soğuk ve kapalı iklimin neden olduğu fikri ise tamamen bana ait tabi, doğru olabilir yanlış olabilir bilemem orasını. Ama doğanın etken olduğu fikri bilimsel olarak ispatlı. Seni hariç tutarak söylüyorum, bu söylediklerim Evrim'in doğruluğunu kabul etmeyen bir insan için hiçbir anlam ifade etmez tabi.

celal şengör'ün bu konudaki cevabı:

www.youtube.com

nrn güzel bir noktaya değinmiş. Bir yerde ne kadar çok merkeziyetçilik ne kadar çok tek başlılık varsa gelişme o kadar az oluyor. Almanya sadece bilim alanında böyle değil. Ufak ufak köyler bile 200 küsür yıllık biralarıyla meşhur. Kendi kimliklerini oluşturmayı başarabilmişler. Nüfusu 1.000'i anca bulan köylerin dünyaya kültür ihraç edebilmeleri muazzam bir şey. Nişanyan bu nedenle Almanya'nın neresine gitseniz bu şehir-taşra farkına pek rastlamazsınız diyor.

Ufak ufak şehirlerinde kasabalarında bile belirli alanlarda bilinen bir sürü eğitim kurumları var. Yanlış hatırlamıyorsam deneye dayalı eğitim reformunu Avrupa'da ilk uygulayan ülkelerden biriydi Almanya. Bir de sanayi ve eğitim kurumları arasındaki bağ güçlü. Otomotiv gibi alanlara yönelik meslek okulları sektörden direkt destek alıyor.

çünkü bizimki gibi ülkelerde insanlar birbirleriyle ancak bu şekilde anlaşabiliyor. kim en büyük küfürü ederse çoğunluk onun yanında olur sanılıyor vb. bunu lisede vb yapılan küfür atışmalarından da ("ooooov ne koyduuuu" içerikli olanlar) gözlemleyebiliriz. konunun ne olduğu önemli değil. büyük küfür eden haklıdır.

Stres atiyorum, keske burada da serbest olsa da kufurlessek.
Bizim ulkede stres atacak yer yok.

Not: Mesajdan kufretmeyin engellerim sonra isiniz duser.

gelişmemiş ülkenin gelişmemiş insanları olduğumuz için. birbirimiz ile doğru dürüst iletişim kuramıyoruz, çünkü bilmiyoruz. kelime dağarcığımız da sınırlı. bir noktadan sonra elimizde anca küfür kalıyor.

Değerli bahisçi kardeşim. İkişer adet örnek verirsen haklısın diycem. Şimdilik bence haksızsın ve sana laflar hazırladım.

kufur etmeyenler genelde yorum yapmiyor, kufur eden tipler cogunlukla yorum yapiyor. kufur ediyorlar cunku bunu bir beceri saniyorlar. cok kufur gormenizin sebebi bu.

bizde de cok terbiyeli ve duzgun konusan yazan taritisan insanlar var elbette. bu tiptekiler daha az yorum yapmayi tercih ediyorlar ya da hic yorum yazmiyorlar. ya da sizin izlediginiz tipteki videolari izlemiyorlar. baska turden videolar izleyip yorum yapiyorlardir. bir suru olasilik var gordugun gibi.

Aynisi benim de dikkatimi cekmisti. Ama Turk YouTube'u boyleydi. Amerikan YouTube'unda bu yok. Baska ulkelerde durum nasil bilmiyorum. Avrupa kanallarinda irkcilik cok dikkatimi cekiyor ornegin. Ingilizler Fransizlari, Fransizlar tum Avupalilari asagiliyor.

Turklerde gordugum genelde "alay etme" durumu. "Ay cok salak" ama ben herkesden daha zekiyim daha yetenekliyim tramvasi goruyorum.

Çünkü insanlar okumadigi için kendini düzgün kelimelerle ifade etmekten aciz. Bunun bir ileri boyutu da tekme tokat girismek zaten.

Bu sığ zihniyetten gerçekten nefret ediyorum.

İnsanlar birbirlerine hakaret ederek güç gösterisi ile karşı tarafa üstün geldiklerini sanıp üste çıkmış olmanın (!) verdiği zafer sevinci ile dünyaları yonettiklerini falan sanıyorlar sanırım.

Ya gerçekten işsiz güçsüz çok beyin var ortalarda, boyle ucuz ucuz davranışların arkasina saklaniyorlar.

Bu tur varlıkları konuşurken bile içim darlaniyor.

küfür,sinkaf yerine göre duruma göre yakışık alır bence.

Bizde sitenin dış görünüşüne etki edecek şeyler yasak. panjur vb. Hatta klimanın dışa takılmasına bile karışıyorlar. Site genel karar almış olabilir.

Site icindeyse oy cokluguyla onaylanmasi gerek diye biliyorum. Bizim sitede kafasina gore birkac kisi kendi aralarinda anlasip yaptirdiklarinda mahkemelik oldular ve mahkeme site yonetimini hakli bulup sokturme karari aldi. Ama hala sokmediler o ayri konu =D

1- yasal değil, binadaki tüm maliklerin onay vermesi gerekiyor. dış cephe değişikliği oluşturduğu için.
2- şu uzatılan emlak affı kapsamında bu tarz yapı değişikliklerinin de af kapsamında olduğunu, yaptıranlar için aftan faydalanılabileceğini duymuştum. bu kapsamda araştırın bi.

İmar ve şehircilik kanunlarıyla alakası yok, fakat site ve bina yönetimi dış görünüşü tek başına değiştirdiniz diye sıkıntı çıkarabilir.

Bu kadar gerekli bir şeye sıkıntı çıkarırlarsa da keyifleri bilir, bence taktırın sizden sonra başkaları da mutlaka taktıracaktır.

Sayisal ve sozel kisminin puanlari ayri birbirini etkilemiyor. Size ozellikle sayisal kisim puani verilip sozel kisim onemli degil dendiyse sayisali cozmeniz yeterli. Ama Amerikada falan bir yere basvuracaksaniz sozeli de yapmanizi tavsiye ederim.

Yok, Odtü'ye başvuracağım ve Ales yetişmeyecek o yüzden araştırıyorum. Tabii ki daha kapsamlı bir araştırma da yapacağım ama aklımdakini hızlıca sormak istedim, çok teşekkürler.

Sözel kısmı konusunda bir şey yazmamış 155(quantitive) yazıyor sadece.

şu an fark ettim in the case of international students demiş :( neyse onu sorarım bölüme.

safra kesesi de olabilir. dahiliye'ye falan gitme, uçuk olsa önce dahiliyeye git diyen tipler var. sen genel cerrah'a git direkt.

Böbrek olabilir, fizik tedavide de bakılıyor bobrekse.

aynısı bende de var. sanırım üşüttüm. gripte oldum zaten. grip geçer gibi oldu ama bel ağrısı geçmiyor. şu an otururken bile ağrıyor. çok berbat.

kendi tecrübelerime göre; böbrek ağrısı genelde sabit bir yerde oluyor ve beraberinde idrarda yanma, koyuluk gibi şeyler de oluyor. bunlar yoksa dahileye giderdim, zaten konu başka birinin ilgi alanıysa yönlendirirler ve ücret talep etmezler. özel hastaneye gidilecekse telefonda randevu veren kişi de yönlendirebiliyor. geçmiş olsun.

tercüme yaptırmadım ama okulunuzun öğrenci işlerine bir sorun diplomanın tercümesini alabilir misiniz diye

tabii ingilizce için konuşuyorum, başka dil içinse okul vermez muhtemelen

İngilizce diploma supplement alabilirsin %90 üniversiteler veriyor.

Onun haricinde maksimum 50-70 tl civarına diplomayı çevirirler. Noter onayı da bir 50-100 tutar ama yurtdışında noter onayı istemezler. Sadece apostil yaptırmanız yeterli.

daha önce almanya'da çalışma vizesine başvurmuştum. aldım da vizeyi. noter onaylı yazmasına rağmen tamamını sadece yeminli bir tercümanda çevirttim ve hiçbir sorun olmadı. apostil de yaptırmadık.

Valla ben Izmirdeyim yeni yaptırdım ve hiç de ucuza gelmedi o Diploma Eki denen zimbirti. Çeviri lisans + y.lisans 450₺ artı Noter hem notere hem kişinin kendisine onay kopyası Vs derken 1000 kusuru buldu.

Bence de okula sorun ilk once. Vermezlerse kendiniz cevirin, Kizilay'da herhangi bir tercume burosuna gidin, yeminli tercuman kasesi basabilir misiniz diyin, ben tercuman oldugum icin bana bedava yapmislardi, daha once calistigim bir buro da degildi. Utanirim derseniz, gitmeden once telefonla sorun yapabilirler mi diye.

Sonra isterseniz notere onaylatin, isterseniz apostil bastirin. Notere onaylatacaksaniz yeminli tercumanin bagli oldugu notere gitmeniz gerekir. Umarim ucuza halledersiniz.

Olmaz kizgin yagda pisiyor sinitzel

benim bildiğim onlar önceden pişirilmiş ürünler o yüzden olur tabii ama tadı kötü olur sanıyorum.

Ön pişirmeden geçtiği için ısınır ve yenecek kıvama gelir ama tavadaki çıtırlığı ve rengi kazandıramazsınız.

Ici tamamn pismiyor, cig kaliyor. Birkac marka denedigim icin net soyleyebiliyorum =) Tava sart.

bırakın adam mutlu olduğu hayatı yaşasın, her şeyi düzeltmek gerekmez

Öncelikle size sevgilerimi gönderiyorum, ne güzel arkadaşlarsınız.

Hayatımda hiç o online oyunlardan oynamadığım için ahkam kesmek istemiyorum ama bu oyunların ciddi bağımlılık yarattığına inanıyorum. Kardeşim de bir oyun bağımlısı (hatta bununla ilgili benzer bir duyurum olabilir silmediysem). Eşinin saatlerdir evde olmadığını fark etmeyecek kadar bağımlı bir arkadaşım daha var. Müdahale edildiğinde ikisinin de ortak savunması şuydu “boş vakitlerimi nasıl geçireceğime karışamazsanız, bu benim hobim, ben bundan zevk alıyorum, sizin hobilerinize zevk aldığınız şeylere karışıyor muyum vs vs”.
Arkadaşım boşanma noktasına gelince mecburen bıraktı, kardeşim aynen devam ediyor.
Bunları şu yüzden anlattım, başka biri bunu hobi ya da boş vakit eğlencesi gibi değerlendirebilir ama gözleri kan çanağı olana kadar oyun oynayıp işe okula gidemeyen insanlar tanıdığım için bunun bir bağımlılık olarak değerlendirilmesi gerekiyor bence.
Bu yüzden tıpkı diğer tüm bağımlılar gibi önce kendisinin bağımlı olduğunu kabul edip, bu durumu değiştirmeye karar vermeli. Sizin yapabileceğiniz şey bence bunu fark etmesini sağlamak. Dost acı söyler, yüzüne karşı çat çat çat söyleyin. How i met your mother müdahale toplantısı gibi yapın mesela :) Başka da yapılabilecek pek bir şey yok.

Bu yapiklariniza cevap verebildigine gore bagimlilik cok ciddi boyutlarda degil yoksa size cok raat resti cekebilirdi. Tavsiye edebilecegim tek sey bu durum daha kotuye gitmeden kendisinin bunun zararli sonuclariyla yuz yuze gelmesini saglamak. Bir sekilde farkina varmali ama kendisi.. Cunku siz de yardimci olmaya calissaniz, profesyonel yardim da alsa hepsi gelip gecici.

sakıncası yoksa, hangi oyun?

Lan ne arkadaşlar var ya, bizimkiler bokunda boncuk arıyordu.

@102468 İnanın bu tarz konuşmaları defalarca yaptık ama boşuna. Konuşma sırasında haklısınız diyor, değişiklik lazım diyor ama oyuna geçene kadar. Etkisi sadece 10 dakika sürüyor. Gerçekten bu çocuk ne ara bu hale geldi anlamadık. Acaba başka problemleri var da bu şekilde mi uzaklaşıyor diye çok araştırdık ama bizim ulaşabildiğimiz kadarıyla görünürde yok. Umarım hiç yoktur da. Onun dışında, vakit bulabildiği zamanlarda ilgilendiği çok güzel şeyler vardı. Şimdi hepsini bir kenara attı ):

@odyofil elbette herkesin mutlu olduğu şeyi yapmasını destekliyoruz ama bunlar sorumluluklarının önüne geçmediği sürece.


@sanxis çok teşekkürler ^^ hayatımızda doğru ve güzel insanlarla karşılaştık o yüzden birbirimizi korumak istiyoruz.

Konuya gelince, sizin de bahsettiğiniz gibi işler dönülmez bir noktaya ulaşmadan yardımcı olmak istiyoruz. Umarım kardeşiniz de bir an önce normal hayat düzenine kavuşur.

Bu kısım çok tanıdık “boş vakitlerimi nasıl geçireceğime karışamazsanız, bu benim hobim, ben bundan zevk alıyorum, sizin hobilerinize zevk aldığınız şeylere karışıyor muyum vs”. Bazen çok sert tartışmalar yaşanıyor. Biz de yapmamız gerekenleri yerine getirmemeye başladığımızda elbette bize müdahale etmelisin diyoruz, sessizleşiyor. Oyun sırasında fazlasıyla gergin, daha önce hiç duymadığımız küfürler (kendisi çok nadir küfür ederdi), hakaretler havada uçuşuyor.


@superfluid Şimdi yazdıklarımı yabancı birisi gibi tekrar okuyunca, sanki tüm hayatımız, onun iyileşmesi için çabalarımızla beraber onun etrafında dönüyor gibi anlatmışım. Haliyle sizi de çabalarımıza her zaman cevap alabildiğimizi düşünmeye itiyor. Şunu söylemeliyim, bizler okul, iş ve diğer sorumluluklarımızı yerine getirdikten sonra fırsat bulabildiğimiz her küçük anda bunları yapmaya çalışıyoruz. Günlük rutinlerimize göre ayarlıyoruz. Bizim bu kadar yoğun olmamız da sinir bozucu insan nefes almak istiyor ama yaşam şartları! Aslında hepimizin yeterli vakti olsa, hep beraber belli süre oynar sonra oyunları kazandığımızda kutlama, kaybettiğimizde teselli için bir şeyler yapar devamlı vaktini orada geçirmesini engelleriz, belki :/


@late viper şu sıralar popüler olan 2 oyun.

@insomnia sadece çabalıyoruz keşke gerçek anlamda yardımcı olabilsek :(

kalır ama yazık. :(

Suyunu mamasını farklı köşelere birden fazla koyun ortaya üç beş oyuncak. Kalır.

Birisi kontrol etse fena olmaz.

ben bırakmıştım o kadar süre, yapmış olduğum bir elektronik sistemle de kontrol etmiştim.
evde rahat rahat takılıyor ve sağı solu dağıtmaya başlamıştı en son.
eve geldiğimde yüzüme bakmayan kedi üstüme zıplamıştı. canının sıkıldığı her halinden belliydi. o yüzden bir daha böyle bir şey yapmadım. anahtarı komşuma bırakıyorum artık gelip arada bir sevsin diye ya da anlaştığım bir pet otele bırakıyorum. fakat pet otelde de kafese tıkıyorlar o yüzden o seçeneği de önermiyorum.

kalır. kalsın eşek, bir şey olmaz, kafa dinler. Suyu bol yedeklemek lazım. bir de kapıları falan sabitleyin.

kalır, benim bıraktığım zamanlar oldu. mamasını, suyunu iyi ayarlamak lazım. bende 2 tane var o nedenle 2 tane büyük kum kabını iyice dolduruyorum çıkmadan önce. kum kapları çok pis olursa kabın yanına yapma huyu var bir tanesinde. tehlikeli olabilecek alanların kapısını kapatıyorum. örneğin salonda televizyon devirebilirler ben yokken salona girmiyorlar, mutfağa girmiyorlar vs. 2 tane oldukları için sıkılmıyorlar, döndüğümde hiçbir şey değişmemiş oluyor. aklım kalıyor o ayrı, biri kontrol edebilse daha iyi olurdu.

Kediler 1 hafta kadar ac/susuz yasayabilir ama dondugunuzde fena trip koyar. Kisacasi kalabilir =D

3 gün kalır.

normal. o kimliğin suretini bir şekilde alacak.

içiniz rahat etmiyorsa kimlik fotokopisi çektirip üzerine çapraz çizgi çekip "hede hödö işlemlerinde kullanılmak üzere" yazabilirsiniz. en azından farklı bir işlemde kullanamazlar, kullanırlarsa da izniniz dışında kullanıldığı kanıtlanabilir.

ama sıkıntı olmaz. her türlü abonelikte fotokopi almak yerine bunu yapıyorlar artık.

sevmedigim isler..

Normal. Almanyada da hep boyle yapiliyor.

zaten ben de burasi turkiye oldugu icin tirstim :(

kimlik bilgileriniz olmadan nasıl abonelik başlatabilirler ki?

Normal , panik yok.

normal. turknet'de hatta siz kendiniz sisteme yüklüyorsunuz

kimlik fotokopisi yerine fotograf cekmesi garibime gitti zaten ama kotu niyetli biri fotokopinin ustundeki bilgileri de pek ala kullanabilir. biraz evhamliyimdir da...

superonline görevlisi de bunu yaptı ben bağlantı açtırırken

anladim, tesekkurler..

geçenlerde Turkcell görevlisi de yapmıştı, hatta fotokopi verelim dediğimizde, aslının fotoğrafını çekmem gerekiyor demişti.
kimliğin aslını gördüklerine dair bir kanıt niteliğinde oluyormuş sanırım. önceki yıllarda kimlik fotokopileri kullanılarak kişiden habersiz açılan hatlar yüzünden sıkıntı yaşadıkları içinmiş.

malesef kendimi yiyip duruyorum ve bu bence en azindan benim adima bir sorun

Olan oldu bi dahakine daha dikkatli olurum deyip geciyorum. Kafaya takinca neyi cozeceksin ki zaten?

iş konusu dışındaki her şeyi tam olarak böyle atıyorum kafamdan. iş konusu daha gıcık.

millette ne dertler var, şükret, falan deyip gazlayın kendinizi. sevdiğiniz bir kahve alın falan, yani neyi seviyorsanız onu alın, çocuk avutur gibi, onlar da işe yarıyor.

Bu ikisinden biri neden olmak zorunda olsun? Dalımı kıranın ağacını g*tüne sokarım felsefesine inanıyorum.

Günde 20 saat uyuyan bi canlı bu.

Eve gelince kendisini bulamazsaniz dolaplarin icine bakin. Dolabin icine saklanmayi seviyor bizim koftehor

valla ben bizimkini uyurken nerdeyse gormedim desem yeridir, bizimkinde bi anormallik de olabilir gerci fazla hiperaktif =D

evde yalniz kaldiginda dagitip dokmedigi yer kalmiyor. hele ki mutfak aciksa tezgahta her seyin yeri degisiyor. banyoya girdiyse lifleri ayakkabiliktan falan topluyoruz. bu sebeple evde biraktigimiz zaman camekanli balkona birakiyoruz.

her kedi ayni degildir tabii ki ama bizimki super hareketli.

bu arada bizimki disi ve 9 aylik.

Yaşına, cinsine, cinsiyetine göre değişebilecek bir soru sormuşsunuz. Hayvanlar da insanlar gibi, tek tip bir huyları yok ki.

bazıları yalnızlıktan hoşlanmıyor ve intikam alır gibi eşyalardan çıkarıyor, bazıları mışıl mışıl uyuyor, tembellik yapıyor.
yaşı küçük ve erkekse yaramaz olması daha olası. gibi gibi.

Kırılması, dişlenmesi, parçalanmasından korktuğunuz her şeyi bi odaya koyup kapıyı kapatın.

amelie haklı, mesela bizimki yaşlı bir teyze, an itibariyle evin en yaşlısı bile olabilir, bayramlarda patisini öpüp harçlık olarak mama alıyoruz XD ben kendisini hiç hareketli görmedim sanırım. mesela her kedi gece delirmesi yaşar, bizimkininki 5 dk falan sürüyor alkdjşadjsa ha son zamanlarda dışarı kaçmak gibi bir huy geliştirdi ama böyle yaşlı teyzeler amcalar gibi meeehh meeehleyerek yürüyor, arada pisssmi diyor falan, çağırdım -giriş katta oturuyoruz ve pencereden normalde kediler girebiliyor tel açıksa falan, bizimki ise kesinlikle atlayıp giremiyor, haliyle apartman kapısını açıyoruz- toplamda 5 basamak merdiven var, ikisini çıktı üçüncüye yattı kaldı yorgunluktan XD böyle gülüyorum ama ölürse de çok üzülürüm, pislik prensesim çünkü o benim <3 ha biz kendisini sahibi yaşlılıktan öldüğü için sokakta kalınca aldık, yani bize geldiğinde zaten yetişkindi. şu zamana kadar hem ben hem de ailem bir sürü kedi baktı-bakıyor, her birinin karakteri çok farklı cidden. mesela yavru olduğu halde çok sakin olan var, yetişkin olduğu halde kötü kedi şero gibi takılan var. ama genelde yavrular aşşşırı hareketli olur. sarı kediler çok sayko olur -feline energy diye araştırırsan bulursun, sarı kediler ayrı bir enerjik oluyor- tekirler duruma göre takılıyor, çok kendinden emin oluyorlar. siyah beyazlar aşırı zeki ve panik ataklı oluyor XD beyazlar -mesela benimki gibi- genelde sakin oluyorlar, niye bilmiyorum. ama tabi bunlar çok genel gördüğüm şeyler, böyle derim de sakin bir sarıya denk gelirsin mesela hiç şaşırmam.

@pasp, sarı ve alnında m çizgisi olan kediler aşşırı hamur gibi oluyor, haberin olsun :)

kamera sistemi kurdum ben. bugün baktığımda klavyemin üzerinde geziniyordu. indirene kadar canım çıktı. odada genelde uyuyor oluyor. geziyor, yemek yiyor. vs.

karakterine bağlı. "kedi" diye genellemek yanlıştır diye duyar yapar gibi bi cevap vermek istemezdim ama mesela benimki konuşuyodur kendi kendine, anneminki ortalığı dağıtıyodu, kaçmaya çalışıyodu, bazı şanslılarınki uyuyor dana gibi 20 saat.
kendisine sorun, bizim vereceğimiz cevaptan daha çoğunu alırsınız.

@amelie: aşlskjdşad iyiymiş, öyle kedi görürsem yoğururum o zaman hemen! :3 yakın zamanda görmedim de sarı m çizgili olan.

ha bir de bir uyarı: annem, ben, kardeşim kedi manyağı olduğumuz için dışardaki kedileri de sıkıştırıp severiz, yapmayın, iki senede bir hasekiye gidiyoruz kuduz aşısına, en son gittiğimde adam yakında böbrekleri ve karaciğeri eline vericez o olcak dedi, zaten aşılar bu sefer yatak döşek etti ateşten. o yüzden üstteki yazdığımı "aşılı sarı m çizgili" olarak limitliyorum XD biz salağız evat :(

Yaa yazik:(
eve alim diye sevin diye yapiyor muhtemelen ic guveysi alinan kucuk eniste gibi ne yapacagini sasirmis garibim.
Siz yine de çok şaapmayin yaziktir.

saknleşene kadar tepki verme, sevme yiyecek falan verme.
sakinleşince ver. az çok öğrenir.

bizim sitenin onundeki kopekler de boyle oldu ya. bi de baska kopekleri de yaklastirmiyorlar, ustune kopeklerini gezdiren insanlarin kopeklerine saldiriyorlar. 'hoyt, hoop, sst!' diyip bagirinca ustumuze atlamayi kesiyorlar ama hayvan sevgisi bi yana benim de canima yetti. valla siz yemek vermeyi ve ilgiyi laf atmayi azaltsaniz da baskalari besledigi surece ayni coskuyu surduruyorlar =)

bi cozum bulursaniz diye takipteyim.

tahmin ediyorum ki 6-12 ay arası bişeydir o.
evet kötü gibi görünecek ama o yaşta laf dinlemeyeceği için sert yapacaksın.
ama takmayacak tabi, öyle de bir durum var.
yanında ufak sopa gibi bişey bulundur. vur demiyorum bak. yere falan vur hızlıca o kaçar zaten. yaşı da biraz büyüdüğünde bu hareketleri sözle ikazla bırakır duruma gelir.

evet sanırım daha yaşını tamamlamamış. kulağında küpesi de yok zaten.

sert yaptığımda da korkuyorum, üstüme saldıracak diye, atkıyı eşimin boynundan alırken bayağı bir hırlaştı çünkü vermemek için.

Ani tepkiler verip kafasını karıştırmayın, herşeyi oyun sanıyor aptallar.

Elleriniz kaldırıp bekleyin, bi durum "lan ne yapmam lazım şimdi" diye anlık düşünecektir.

Kalın ve sert bir ses tonuyla "hayır" diyin, çok fazla kelime kullanıp kafa karıştırmayın.

Sakinleşip uslu durduğunda verin ödülünü, hayır diyip kızarken gözlerine bakmayı unutmayın.

Kızarken sevecen olmayın, böyle böyle alışacak.

ıslanmadıysa ok. ama kenarına bile değse muhtemelen nemlenecek o tabletler.

ühühü ıslandı işte sorun o.

o zaman ıslak ve kuruları ayrı yere al-dım. peki bu ıslanan tabletlerden birini yarın kullansam mesela bişi olur mu?

Sandozlardan mi bahsediyorsun? Valla ben de hep yanlislikla nemli bardaga 1-2 tane fazla kaciriyordum snra da kabina geri kouyordum. Tek sorunum yapisik tabletler oldu su vakte kadar baska bi problem olmadi =D

bardağa birden fazla düşürmeyi nasıl beceriyorsunuz ?
ben bardağa değil elime bir tane düşürüp onu bardağa koyuyorum. doğrudan bardağa düşürürseniz mutlaka arada fazla düşer.

@aslindasorunumpsikolojik elime düşürmeyi sevmiyorum ve şimdiye dek bir sorun olmamıştı.

elime düşürmeyi sevmememin de nedenleri var.

bunu akıl edecek yaştayız sanırım hepimiz? öncesine değil de, sonuca odaklansak ne güzel olur.

Buttermilki normal yagli sutten ustune bi corba kasigi limon ya da sirke ekleyerek kendin de yapabilirsin. Onun yerine belki kefir kullanilir ama o eksimsi tadi tam vermez gibi geliyor. En iyisi kendi buttermilkini kendin yap derim =D

Kefir kullanıyorlar evet

Değer

degmez

yani soyle diyim, parasina deger mi diye soracaksan cidden degmeyen bir sehir ama mesela paran olur, gidiyim bi bakiyim dersin o zaman cok guzel. bence bekle.

ben berlin'de para harcamadan eglendigimi hatirlayamiyorum, muze desen para, yemek desen oohooo, otel zaten uf. noel marketine git, canin bisey ceksin alama. gezip gorecek yerlerde devamli alisveris merkezi, sokagi zirti pirti, yine oralarda kazara bisey begensen "yav butce" diye almayip donmece. gece eglenmeye cikmayacagini varsayiyorum zaten, oyle olsa 1000 tl ile donmen mumkun degil.

berlin sırf havasını atmosferini görmek için bile gidilesi bi şehir. Diğer avrupa şehirlerinden farklı bence. değer derim ben. parayı az harca, fakir yaşa nolcak. gitme müzeye, parkta otur, sandviç ye. ordakilerle takıl. çok değer.

Berlin'e gitmedim ama tarihe ilgin varsa hiç düşünme git. Berlin duvarı, Brandenburg Kapısı...

Berlin'e gidip napıcan, yozgata git daha iyi.

çok soğukta istanbul sokaklarında bi tur at..
bak bakalım soğuğa rağmen keyif alıyor musun..
keyif alıyorsan git tabi..

her fırsatta dünyayı gezmek lazım :)

Christmas markete gidersin pek cok lokasyonda var. Ayrica o kadar da soguk olmuyor. Zaten market alaninda bisiler icersin herhalde =D

ya kalın giyinir gezersin nolcak sanki :)

kesinlikle ve kesinlikle değer. hele bir de ucuz uçak bileti bulduysan kaçırma derim.

Değer tabii. Berlin her türlü değer.

Hiç düşünmeden git. Ayrıca müze para, yemek ooo, otel uu diyen olmuş. Bunlara nerede para harcanmıyor onu da söyleseydi bari.

Psikoterapi gibi danışanın çabası ve emeğiyle ilerleme kaydetmenin mümkün olduğu, uğraştırıcı, sancılı, kişilerin hayatları boyunca kaçtıkları bir takım gerçeklerle yüzleşmelerini gerekli kılan yöntem ve teknikler bütününün yanında; sıklıkla semptomatik tedavinin bir bardak su ve hap şeklinde sıkıştırılmış mucize şifa biçiminde kullanılması oldukça kolaydır (tedavi kısmı da tartışılır zira psikiyatri tedaviden çok bireyi iş gücü olarak normalleştirme ve üretime dahil etme üzerine çalışan bir alan. Tabii ki vaka üzerinden konuşmak lazım. Psikiyatriyi komple gömdüğüm anlaşılmasın).

Durum vahim degil ama doktor-ilac firmalari arasi bag cok super kuvvetli demek daha dogru olur bence. Cogunlukta olan bir takim paragoz doktorlarimiz sayesinde her naneye anti-depresan kaktiran cok fazla hekim demeye dilimin varmadigi insancik mevcut.

ben ruh sağlığı çalışanı olarak bunda tüm etkenlerin toplu olarak değerlendirilmesinden yanayım.
ilk olarak pfizer gibi güçlü şirketlerin sağlık sektöründeki güçlerinin etkisi, daha sonra sağlık sistemindeki doktorlara baskının ve insanların çabuk çözüm bulma isteğinin ve kötüye kullanımınla beraber değerlendirilmesi gerekiyor.

psikolojik rahatsızlıklarda çözüm odaklı çalışıldığında 8 seans terapi ortalaması beklenir. ancak insanlarımızın aceleciliği ve sorunlarını çözmek yerine ertelemeleri anti-depresan kullanımını artıyor.

ayrıca bu ortalamaları cezaevleri yükseltiyor, çoğu hükümlü tutuklu antidepresan kullanıyor.

Doktorların ilaç firmaları ile bağlantısı denilmiş de bu primer bir sebep değil. Bu ancak belli bir ilacın yazılma oranını etkiler. Her hekimin de arasının iyi oldugu farklı bir firma olabilir, ama 5 sene önceye göre bu ilişki neyse şimdi de odur, ilaç yazma oranını değiştireceğini sanmıyorum. (meşru olduğunu söylemiyorum, bence etik değil ama önlenebilir bir durum da değil).

Doktora sistem 10-15 dakikada bir randevu atıyor. 15 dakikada hastanın hangi sorunu anlaşılabilir, hangi sorunun kökenine inilebilir? Hekimlere sorsanız onlar da aldıları eğitimi kullanamamaktan, hastanın sorununu değil semptomları çözmekten şikayetçiler. Doktorun vakti yok, hastanın da özele gidecek parası yok. Hal böyle olunca antidepresan kullanımı artıyor tabii ki.

Diğer yandan yukarıda cezaevleri denilmiş, benim de aklıma fetöden alınanlar geldi. Açığa alınanlar, hapistekiler, bunların anası,babası, eşi, çocugu derken depresyonda olan insan sayısı da arttı.

her gün daha boktan bir güne uyanmamıza bağlıyorum. bir ülkede hiç mi güzel bir şey olmaz ya?

çevremdeki herkes kullanıyor kendim hariç, ben de Alain de Botton ekolünden geldiğim için kendimi idare ediyorum kendi kendime psikoterapi yaparak.

(gereksiz) dusunce tiryakisi olmaya bagliyorum.
bu tiryakiyi besleyen teknoloji ve sosyal medya oldugu gorusundeyim. bu tur nimetler, isimize yaramakla beraber, bagimlilik yaratma uzerine yaratilmis.

cevremde depresif insanlarin hepsi de aktif sosyal medya kullanicisi. bence bu artis durumunun sebeplerinden biri teknoloji/sosyal medyadir.

ikinci sebep, dusunce bagimliligidir. farkinda olmadan gereksiz cok fazla dusunce akisi insani gerceklikten alip baska diyarlara goturuyor.

bizimki sabah olmuştu akşam veterinerden aldığımızda biraz yalpalayarak da olsa koşturuyordu, ertesi güne hiçbir şeyi kalmadı. bizimkinde kısık göz fark etmedim. ameliyatın farklı hayvanlarda etkisi farklı olabilir. belki anestezinin ayarını tutturamamışlardır, enfeksiyon olmuş ya da ameliyatın stresiyle hastalanmış da olabilir.

Biz disi kedimizi 6 aylikken kisirlastirdik, 3 gun sonra kendine gelip canlandi. Ilk gun anestezinin etkisi gecmeye basladikca ciyaklayarak dolandi sonra yine gitti yerine yatti. ilk 3 gun hic bisi yemedi, zorla yedirdik onu da cikardi ama sonra kendine geldi. 1 haftaya kadar toparlamazsa vete gidersiniz.

Yarın akşama toparlaması lazım. Yoksa veterinere danışmakta fayda var. Bizimki 48 saat sonra kendine gelmişti.

Bizimki 4-5 saat sonra gayet kendinde bir şekilde yemek yedi, yürüdu vs. 8-9 saat sonra gayet normal modundaydi, ertesi gün sağda solda koşturmaya başlamıştı. Veterinerin kullandığı anestezi, kedinizin direnci vs birçok değişken var ama ben olsam yarın bir veterineri arayıp sorarım.

anladığım kadarıyla değişken bu süre..
benim sıpa mamayı suyu sıkıntısız yiyip içiyor. gece yatağa gelip gurgurunu da yapıyor.
sanki biraz bitkin gibi. ama ameliyattan çıktı sonuçta ben de abartıyor olabilirim. bu sabah oyuncaklarından birini salladım, bi anda gözlerini açtı delirecek gibi oldu, yorulmasın diye oynatmadım.
biraz daha bekleyeyim olmazsa, olmadı veterinerini ararım.

carrefour ve kipa su'nun iyi olduğunu duymuştum.

Bana gayet lezzetli geliyor. Daha önce çalıştığım dönem günde 3 litre içerdim

Bana aci geliyor tadi.

eksiup.com

(3) de del_r yi yalni birak sonra tetaya gore turevini al, duzenle falan iste resime ekledigim gibi.

superfluid +1

açıklama olarak da adım adım eğer görsel yeterli olmuyorsa:

zaten 3. adımda sadeleştirebildiği kadar sadeleştirince (r+delta_r)^2 = r^2+B^2-2rBsin(theta-w) demiş.

iki tarafı da kök içerisine alınca:

solda r+delta_r = kök içerisinde (r^2+B^2-2rBsin(theta-w)) oluyor

delta r ikinci equation için aradığımız bilinmeyen olduğu için onu yalnız bırakınca da;

delta_r = (kök içerisinde (r^2+B^2-2rBsin(theta-w)))-r oluyor

şimdi bu şekilde bunu türevini aldığımızda kuralı kullanarak:

adım adım kuralı açıklamayacağım ama en kötü derivative calculator bulup internetten adımlarına bakabilirsin

superfluid'in dediği sonuç çıkıyor

e zaten ön taraftaki -4pi/lambda içerisinde theta barındırmadığı için konstant olduğundan türevini alırken sana ekstra bir farklılık yaratmadığından direkt onları çarpıyorsun.

-ler birbirini götürüyor.

pay ve paydadaki ikiler birbirini götürüyor.

bütün sadeleştirmeler yapıldığında oradaki sonuca ulaşılıyor.

3 sene önce apple'ın internet sitesinden alışveriş yaparken eft ile ödeme yapmıştım yapı kredinin uluslarası şubesiydi heralde 3-4 iş günü beklemiştim ama belki başka şeyler yüzünden gecikmiştir.

kredi kartı anında

Havale 4-7 gun, kredi karti ile odeme aninda cekilir ama sizin hesabinizdan ertesi gune duser.

Kredi kartı anında çekilir

tek başınıza seyahat ediyorsanız bavullar dikkat çekecektir.. 1-2'den fazlası kaçakçılık olarak algılanabilir. uçaktan indikten sonra gümrük tarafından çevrilip çevrilmeyeceğinize bağlı bir durum.
nothing to declare desen neden burdan geçtin derler. hadi declare edeyim desen başına daha büyük iş açılabilir.

kendin için kullanacaksan legoları bim poşetine koy kutulardan çıkartıp :D

bavul icinde sikinti cikarmaz havayolu gorevlileri.

sorun olabilecek tek yer burada indiginde gumrukten gecme.
seni xray'den geciredebilirler esgecedebilirler.

takilsanda sikinti olmamasi lazim, bizim yigenlere hediye aldim gibi.

Ben birinin 20kg lego parcasiyla Amerikaya giris yaptigini ve sadece TSA tarafindan arandigini ama baska bi sikinti cikmadigini okumustum ama TR icin durum nasi olur bilmem :)

Bim poşeti harika fikir. Ama kutuları almasam da ATATURK havalimanında gümrükçülerden kıllanıyorum. satmıyacağım kendim için aldım.
3 bavul yapıyor bendekiler ve uçağın iniş zamanı dubai, çin, usa uçaklarına denk geliyor, muhtemelen tüm güçleri ile saldıracaklar.
Başıma ne gelecek bilmiyorum ama gaza geldim şansımı deniyeceğim.
burada bırakıp bir daha gelebilirim ama kim bilir ne zaman.
yine kıllandım ne yapsam acaba :)
Hepinize teşekkürler.
sonucu yazarım 20.12.2018 TR ( tarihi editledim değiştirdim kıllandım aranızdan biri o gümrükçülerden olabilir diye )

bavula sigdir. genelde benim gordugum acikta bircok kutu tasiyanlari kenara cekip ariyorlar.

sevimli bir hobi. ne farkı var kedi beslemekten?

Iki turlu dusunurum;

1) Evi b.k goturuyor ve adam temizlik yapmaya yeltenmiyor.
2) Gercekten karinca besliyor bir camekanin icinde. Bu durumda kucukken izledigi filmlerden etkilenmis herhalde der gecerim :D

güzel düşünürüm. insanlık umut puanına +1 yazarım

Bence balık beslemek gibi, üstelik daha ilginç bir hobi. Yaratıcı ve ilginç bir insan olduğunu düşünürdüm.
www.youtube.com

olumlu olumsuz bir şey düşünmem. hayırlı olsun keke derim.

karinca ciftligi oldugunu. karincalari basi bos biraktigini zannetmiyorum. guzel bir hobi.

çocukluğumu hatırlatır.

ben de karıncayiyen besliyorum derim.

Birlikte çalıştığım arkadaşımın (35 e) karınca kolonisi var. Karıncaları beslemek için bulduğu böcekleri eve götürüyor (evet börtü böcek koymak için kutu taşıyor yanında). Biz manyak diyoruz. Evlen, çocuk yap diyen de var.
Hatta soruyu ve cevapları kendisine okuttum.

adam da mutlu karincalar da mutluysa bize ne yemek duser bakalim

aa ne guzel derim. ilgimi ceker. bir suru soru sorarim.

ateş karıncası değilse bence sorun yok.

bir de youtube a ant farm yaz. karıncaların o kumları oyup ev yapması falan aşırı dinlendirici bişey.

bi süre sonra insanın iyice dikkatini çeker ve araştırmaya başlar.

ekstra bişey düşünmem. bu da böyle bir adam herhalde der geçerim.

ben de bir süre beslemiştim, ne var ki bunda?

içi sıvı jel yem dolu şeffaf kutu gibi aletler var. Atıyorsun karıncayı onlar kazıyor falan izliyorsun.

ne var yani ne var!?

İlgi çekici. Neden olmasın.

Cevapları okudukça ben şaşırıyorum, arkadaşın hoşuna gidiyor ya bir tek biz manyak diyoruz sanırım :/

Teraryumda mı bildiğin evin içinde mi? Değişir :D

Bir zamanlar set halinde satılıyordu internette diyecektim ki hala satılıyormuş. Çok normal bir durum bence.
www.google.com.tr

www.gittigidiyor.com

Akvaryumda balık besler gibi camekanlı özel yerinde besliyorsa eyvallah ama öyle serbest evin içinde geziyor ise normal karşılamam.

Özverili derim. Formikaryum bakimi bence özel bir hobi.

Kendileri beslenemiyor mu derim.
Biraz çocukça bir şey yaptığıni düşünürüm. Ya da ilginc olmaya çalışıyor herhalde derim. Gerçekten karınca merakı olan evde beslemez gibi geliyor.

yılbaşında bunu hediye ederim www.hepsiburada.com

ne kadar antin kuntin isler derim. ama
en azindan hobisi var diye derin saygi duyarim.

Belki benim kusurum ama bu yasa geldim bir tane bile karinca besleyen dostum olmadi. Bu adam çan egrisinin ortasinda degil o kesin. Degisik.

Ben de bir dönem Süleymancık beslemiştim,hür iradesiyle geldi,hür iradesiyle gitti 1bucuk ay birlikte yaşadık, aylardır da kuş besliyorum yine benden bağımsız geldiler,yerleştiler. Gelene git demiyordur adam,yufkadır. Ne güzel.

Ya hu sen de demedn mi "aa ne ilginç bir ara görmek isterim" diye?

Kaplumbağa ya da balık besleyenden bir farkı yok, sadece nadir bulunan bir hobi.

superfluid +1

cocuklugum o karinca ciftliklerine hayranlik duyarak gecti, tvde gormustum ama o zamanlar yoktu turkiye'de. sonrasinda da cok pahali ve az ulasilabilir olduklari icin almadim. simdi artik hevesim yok ama hevesi olan insani da garipsemem. bence cok normal ve eglenceli bir hobi. yuvanin gelisimini gunluk olarak takip edebiliyorsun, dizi gibi. nesi garip ki?

sürüyle soru sorarım, çok ilgimi çeker. hiç de abuk subuk bi şey değil bence. karınca kolonileriyle ilgili vidyo kaynıyor yutup.

20 TL lik bir ders alip gelecege yatirim yapmissiniz.

Cok fazla kafaya takmayin bence.

Bir daha benzer durumla karsilasinca ilk once "hayir" diyerek onleminizi alin. En iyi engelleme yolu bu.

böbreğinin gitmediğine şaşırdım doğrusu bu saflıkla.

sokakta ''bir şey söyleyebilir miyim'' diyip çok kibar konuşan insanlardan uzun adımlarla uzaklaşacaksın.

2018 deyiz
hala çalışıyor mu bu numara.
neyse, ders olsun.
deneyimler pahayla ölçülemeyecek kadar kıymetlidir.

gel ben de bi sigara içeceğim o sırada biletini de kestiririz diyip bileti kesmeye gidebilirdin, onu da yapmamışsın hocam bence iyi dostluklar kur onlar sana yardım eder.