Bu is icin yapilmis lavabo-ac denen malzemeler var. Onlari da kullanmamak lazim. Ileride her turlu sikintiyi cikarabilir.
Bence bir tesisatci cagirip giderinize baktirin. Aslinda kendiniz de yapabilirsiniz eger kabinse. Altindaki bolme cikiyor. Orayi acarak temizleyebilirsiniz. Bazen giderin sifonunun pozisyonundan dolayi da tikanma yapabiliyor. Bu onerdigim kesin cozum tabii

@aynov teşekkür ederim ama,
Tuz ruhu plastik borulara zarar verir mi?

lavabo açıcı tozlardan almanızı öneririm. bunlar sadece organik maddeleri çözdüğü için tesisata bir zarar vermez.

tuz ruhu plastik kutular içinde saklandığı için plastik boruya da zarar vermez muhtemelen. ancak yıllar önce, alt katında internet kafe bulunan bir evde boruya tuz ruhu döküldüğünde boru erimesinden internet kafedeki müşterilerin üzerine tuz ruhu geldiğini ve adamın başının ciddi ciddi belaya girdiğini okumuştum. alaşımları farklı olabilir, her şey olabilir. bence de öncelikle lavabo açıcı maddelerden kullanın(buharını kesinlikle teneffüs etmeyin) olmazsa da bir tesisatçı çağırın.

Tuz ruhunun etken maddesi hidroklorik asittir.
Hidroklorik asit pvc kaplarda depolanabilir.
Pis su boruları da pvc den yapılır. Dolayısıyla tuz ruhu pvc borularınıza zarar vermez.

PVC ye zarar vermez ama bazi durumlarda baglanti yerlerinde izolasyon malzemesi olarak PVC haricinde de malzeme kullanilabiliyor. Lavabo acici kullanmak daha güvenilir bence.

philips değil.

öteki ikisi olabilir.

samsung ya da lg.
philips'i ele.

@philipsi neden elediniz hemen..

bende samsung var memnunum ama lg leri daha çok beğeniyorum

philips'in tüplü tv'sini kullandım, hiç memnun kalmadım. lcd alırken philips'i araştırdım, o seneki modeller usb'den mkv dosyalarını bile oynatmıyordu. oynattığı dosyalara altyazı eklenemiyordu. alan pişman oldu. samsung aldım, hiç problem çıkarmadı.

yıl oldu 2014 kesin düzeltmişlerdir ama mutlaka bir yerinde yine bir eksik vardır philips'in, güvenemiyorum.

lg hiç kullanmadım yorum yapmayayım ama hakkında sıkıntı duymadım.

biraz daha fiyat aralığını arttırarak Panasonic veya Sony'de alabilirsin.

Edit: ayrıca Philips'e de haksızlık yapılmış, genel olarak markaların kıyaslanması yanlış neticede, model model bakmak lazım.

şu format niye çalışmıyor bu video niye oynamıyor 3d filmde altyazı niye çıkmıyor bıdı bıdı etmek istemiyorsan samsung ya da lg. özellikle de samsung

Fiyat + Performans = LG

106 ekran LG aldım 3 hafta evvel. Bir tavsiye üzerine.
Iyi bir Elektronikçi arkadaşım var, onun tavsiyesi. TV süper.
Samsung ile LG'lerin ekranlarının aynı üretim olduğunu ve LG'nin Samsung'a göre daha doğal renkleri olduğunu söylemişti. Samsung'lar daha canlı renkler iletiyormuş ve gözlerin daha kolay bozulma sebebi olabilirmiş demişti.
Ama TV çok iyi...

Sharp.

İlla bunlardan biriyse LG.

samsung'um var ve çok memnunum. gerçi babaannemlere de samsung aldık ama o o kadar iyi değil.

60'' ve üstüyse Sharp, altıysa LG.

LG

panel teknolojisinde sharp ve diğerleri vardır da ev kullanıcısı diyince de samsung ve lg vardır.

ona bakarsan otomobil diyince de jaguar ve diğerleri vardır. ne yapalım, en iyisi o diye ötekilere bakmayalım mı?

sharp süper kalite olabilir ama en kalitelisi o diye daha orta hallileri es geçecek değiliz.

samsung'un ürünleriyle ilgili pek çok şikayet var sözlükte, aynı üretim bantlarında veya bölgelerde pek çok ürünün aynı anda yapıldığı, montaj vs. işlerinin çok da temiz olmadığını söylüyordu bir arkadaş.

philips'i de ben marka olarak kesinlikle tavsiye etmiyorum, ne mp3 çalarından, ne kulaklığından, ne de hdmi kablosundan hayır gördüm. evime sokmayacağım markalardan birisidir.

lg'yi önerebilirim. 3-4 sene önce lcd tv'sini aldık, en ufak bir problem bile çıkmadı şu zamana kadar. led monitörü de aynı şekilde. adamlar işi biliyor :)

Ben yenilerde lg aldım.görüntü çok güzel.42la620

Lg

o biraz zor gibi, o büyüklükte dosyaları pek upload sitelerine yüklemiyorlar. neden torrentsiz?

rapidshare gibi eski download yöntemlerini kullanan siteler mevcut hala, onlara bakabilirsiniz. onun dışında, kalitesi-altyazısız olması vs. içinize sinerse, firefox'un da, chrome'un da youtube'dan istediğiniz kalitede video indirmek için hazırlanmış eklentileri mevcut.

Sia

Yok, kendi sesimi seviyorum.

Edit: Sungun Babacan'in sesi cok hosuma gidiyor ama sahip olmak istemem. Benimkinden memnunum.

Morgan freeman'dir herhalde.

Bi de engin altan duzyatan var tabii. İnanilmaz tahrik edici.

radyocu ayça şen
şenay gürler

nick cave

hugh laurie
E

Amy Winehouse

erkek olarak jay kay'ın sesine sahip olmak isterdim.
kadın olsam erykah badu efsanem zaten.

aydoğan temel tabii ki. ama adam sesinin bilinirliğinden ve "o ses bende olsa ne kız kaldırırım hocam yaa" diyenlerden bıktığı için pek de güzel bir sey değil yani. gerçi bu birçok tanınmıs seslendirme sanatçısı için geçerli.

brad pitt.

will arnett in sesi cok iyi bir de.

www.youtube.com aizenin sesini istiyorum karizması ve yetenekleride tipte önemli tabi 4 4lük evil.

ruhi su

Sertab erener. Hem sarki soylerken hem konusurken sesi guzel.

Rutkay Aziz
Bi de Kerim Afşar vardı, rahmetli oldu.

erkek olsaydım haluk bilginer. adam o sesle herşeye ikna edebilir beni. tatlı hayatta incelttiği haliyle bile.

tom waits olabilirdi

1 toprak sergen
2 kid cudi

Vedat Kaptan Yurdakul, Hasret Gültekin, Paul Mccartney şu an aklıma gelenler.

(bkz: emir tayla)
(bkz: murat şen)

Çetin Tekindor.

till lindemann'ınki iyi olurdu. o kadar olmasa da yine iyi sesim, severim. ayrıca neye göre tik atıp atmadığını anlamadım.

sarki-replik vs.cok taklit yaptigim icin bazen kendi sesimi bulamiyorum. gulusumu filan kaybediyorum. kendi sesim hangisi bulamadigimdan normal konusmam tepkisiz, vurgusuz bir hale dondu. artik kendi sesimi istiyorum hangisiyse

daniel gildenlow

sia +1

Kadın olduğum halde, Asaf Avidan diyorum.

Evet kendi alan adımı kullanmak istiyorum. Yani şu an yok ama istediğim özellikleri barındıran siteden onu da satın almak istiyorum.

Ne sitesi olacağını söyle de yardım edelim. Hazır blog sistemlerinden tut alışveriş sistemlerine kadar bir ton şey var.

domain için godaddy.com a bakabilirsin, ancak birsürü şey kilitlemeye çalışıyorlar domaini alıncaya kadar, onlara dikkat edersen ucuza geliyor. 2 gün önce yaptım oradan biliyorum :)

hosting için ise duyuru'dan solem arkadaşla konuşabilirsin, fazlasıyla yardımcı oluyor. onun dışında güzelhosting, ihs gibi hpsting sitelerini sıklıkla tercih ediyor arkadaşlar ancak benim kendileriyle herhangi bir münasebetim olmadı.

İçerisinde mimari görsel çalışmalarımın olacağı bir site olacak. Yani %95 resim ağırlıklı.

@sevgikusunkanadinda dediğin siteleri de inceliyorum hemen.

Tavuk alsam bir sure? Eve Bit filan bulastirmadan temizler mi? Yoksa saga sola sicar da daha mi kotu yapar?

Siz ne kadar daireyi ilaçlatın, apartmanda varsa dolana dolana gelir. 8. kattaki bize gelmiş bir tanesi geçen gün.

Belki yolunu kaybetmiş falandır, biraz sabredin. Tek tük olabilir, ya da ilaçlattığınızda ölmüş, orada kalmış da olabilir. Ben bir taneyi göreli iki hafta geçti, başka görmedim.

Lavabo ve küvet deliklerinden çıkıyorlar, gözümle görmüştüm, uygun tıkaçlarla hepsini kapalı tutun ve bugün tüm deliklere 2-3 kutu lavabo aç yapın.

Bizim evdekilerin mutfağın lavabosundan geldiğini düşünüyoruz, onlar için en uygun ortam orası oluyor sanırım, beslenme, barınma vs... lavabo deliği kapatılırsa faydası olabilir, biz öyle yapmaya başladık.

grange'ı bilmiyorum da the lock artist hoşuma gitmişti benim

karin slaughter öneririm, özellikle will trent serisini.

Maxime Chattam var benzer türde yazan.

kuşku - jeff abbott
cani - james hayman (şiddetle tavsiye)
klon - kevin guilfoile (şiddetle tavsiye)
ikiz bedenler - tess gerritsen
akıl labirenti - marcus sakey
ölüm ve şeytan - mark schatzing
aklından bir sayı tut - john verdon

ve tabi ki harlan coben'in tüm kitapları. adam sanki 40 yıllık tanıdığınmış gibi bir hisse kapılıyorsun.

ahmet ümit.

adli tıpla ilgili bir çok ögeyi barındırsa da suç-polisiye olarak tess gerritsen önerebilirim.

cerrah'ı oku ilk,seversen çırak'ı okursun. rizzoli&isles serisi iyidir bence.

sherlock holmes okumadıysan çok ayıplarım. öncesherlock holmes külliyatını bitirmelisin bence.

@suicidal ronin, tess g.'yi daha cok korku ustune diye biliyordum, polisiye degil?
@angelus maxime chattam'i daha once duymustum ancak baya eski ayni tadi vermez diye vazgecmistim.

Algan Sezgintüredi ve Celil Oker. Bu iki polisiye romancısının kitaplarını keyfile okuyacağınıza eminim.

lisa gardner. bayılmıştım. önce 'tek başına' ardından 'saklambaç'ı oku.

sonrasında da kusursuz tuzak. çok sürükleyicidirler.

kemal tahir'in çevirdiği, bir kısmını da kendi yazdığı mayk hammer romanlarını tavsiye ederim. derini yüzeceğim'den başlayabilirsin.

Agatha Christie romanları ve Sherlock Holmes serisi seni zaten 1 sene kadar oyalar bence.

Bir pasivasyon sıvısı ile yüzeydeki pası alın, ardından durulayarak yüzeyi tekrar aktif hâle getirin.

İnternette pas sökücü veya rust remover olarak aratırsanız yazı, video vb. tonla kaynağa erişebilirsiniz.

emanet mi lazım size ? hemen bi crkt ayarlıyalım :)

pas sökücü çelikte incelmeye neden olur mu acaba?

biraz uzman eline bırakmanızı tavsiye ederim, ondan sonra "tarihi eserdi ama içine zıçtık" diye insanlara göstermenin bir anlamı yok :) şaka bir yana, gerçekten bu tarz eserler ciddi bir titizlikle bakımdan geçme ihtiyacı hissediyor. kendi başınıza yapmamanızı tavsiye ederim, her yerde bulunabilen 60 senelik abd senti değil sonuçta, 300 yıllık osmanlı kılıcı.

süt-yogurt-peynir tüketmedikten sonra hikaye.kalsiyum testi yaptırman gerek önce.

Bir diş hekimi çocuğu olarak emin olduklarımı cevaplandırayım:

2) Fazla değil, bence tam kararında. Daha azı, beslenme alışkanlıklarına da bağlı olarak elbette, diş çürüklerine sebebiyet verebilir, fazlasını zaten işyeri koşturmacası dolayısıyla siz yapamazsınız. Yine de saatte bir fırçalanmadığı, fırçalama kurallarına uyulduğu sürece üçken dört de olabilir. Orta sertlikte bir diş fırçası kullanıp, nizamında fırçalamalısınız ancak.

3) Hayır, Sensodyne diş hekimlerinin en çok tavsiye ettiği markalardan birisidir. Ancak görece pahalıdır ve çeşidi çoktur, tam fayda sağlamak ve hangisinin ağız yapınıza daha uygun olduğunu tespit için hekiminize danışmanızı öneririm.

4) Asitli içecekler diş minesinde sorun yaratabiliyor, hele ki ağız yapısı da dişlerin kolayca aşınmasına uygunsa. Şekersiz olması dışında koladan bu anlamda pek de farkı kalmıyor sodanın. Diyetine sodayı da ekleyen bir aile dostumuz(özellikle mineralleri için günde 7-8 tane içiyordu en az) bunları bardağa koyup, bir kaşıkla karıştırıp öyle içerdi. Bardak imkanınız yoksa bile üzerinden biraz içip, şişenin içinde hafif çalkalayarak asitliğini azaltabilirsiniz. Zira maden suyu oldukça faydalı vücuda, mesele bunun içine asit basılıp piyasaya sürülmesi.

5) Her diş fırçalama sonrası kullanmak zorunlu değilse bile gerekli. Çünkü diş-dil fırçaları ve gargara da kullansanız tamamen temizlik sağlanamıyor, arada kalan besin parçaları da dişler için çok ciddi bir sorun. Oran ver derseniz, %30-40 gibi bir miktardan bahsedilebilir. Ağızda bakteri oluşumu en fazla gece vakti oluyor, o yüzden günde bir kere, uyumadan önce yapılabilir. Nefes kalitesini artıracağı için dinlenme ve uykuya da az dahi olsa etki edebileceğini düşünüyorum.

yanılıyorsam düzeltin ama güvence olacak kadar parayı şimdiden koymadığınız sürece vadeli hesapla bu amaca ulaşamazsınız.

bence siz çocuklara özel eğitim sigortası tipi ürünlere bakın.

öndelikle tebrikler, çok mantıklı bir iş yapıyorsunuz.

hedeflerinize göre kendiniz araştırmanız en doğrusu. ne kadar para yatırmayı düşündüğünüze göre değişir. azar azar, yavaş yavaş yükselecek diyorsanız alacağınız azıcık yüksek faiz, aylık/yıllık kesinti/işletim ücretleri tarafından yutulabilir. birçok banka, belirli meblağın üzerinde mevduatlardan bu kesintiyi almıyor.

faizin yanında bunları da araştırın.

Enflasyon etkisinden çocuk büyüdüğünde şu andaki nominal değeri yüksek gözükse de satın alma değeri yine üç aşağı beş yukarı aynı kalır.

Hisse al. Akenr şimdi 1.14, al 10.000 lot, çocuk 18'e geldiğinde 20 den sat. 20 olmazsa bul beni.

borsa-döviz gibi yatırım araçlarına da yönelebilirsiniz vadeli hesap açmak yerine. tabii ki biraz daha seçici olmak, araştırmak, uğraş vermek gerekiyor ancak ortaya çıkan sonuçlar çok daha tatmin edici. grafiklerle ve verilerle sabit olarak buyurunuz: akilligelisim.com

bu iş riskli olur, ben başka seçeneklere bakayım derseniz de iş bankası'nın kumbara hesabı var. çocuğunuz adına açıp, her ay belli bir miktar para yatırıyorsunuz(karttan talimat verince de oluyor, hatta o şekilde daha rat oluyor). 18'ine gelmeden bozdurup bozduramayacağını da belirleyebiliyorsunuz,farkında olmadan ufak ufak büyüyor. babamın 4-5 sene önce, ben 18ime girmeden yaptığı güzel işlerden birisiydi, çok faydasını gördüm.

Herhangi bir bankanin, tercihen is bankasi gibi guvenilirinden, borsa agirlik fonuna koyardim ben olsam.

eklemeyi unutmuşum, eğer başlangıçta elinizde yüklü bir miktarla gider (100k gibi) veya kartınızdan x lira kadar harcama yapacağınız vs. gibi şeyleri taahhüt ederseniz sanırım kesintiler vs. de minimuma inebilir. bazı bankalar çalışanlarına bu konuda daha geniş inisiyatif verebiliyor.

garanti'nin şuradaki ürünlerine bir bak istersen bir kaç seçenek koymuşlar. hangisini beğenirsen kullan. aynı ürünleri diğer bankaların internet sitelerinden de bakabilirsiniz.
www.garanti.com.tr?

ağladığında istediğini yaparsanız, ağladığı zaman her istediğini elde edebileceğini zanneder. bırakın hiç ilgilenmeyin, ağlarken siz kitap okuyun, tv izleyin ona bakmayın bile. bir süre sonra susacak mecburen.

bazılarını 1.5 yaşındaki kızımda yapıyor, ilgisini başka yöne çekerek o durumdan kurtulmaya çalışıyoruz, bir iki kurtulamadık bıraktık ağladı ağladı ağladı uyudu :)
alt değiştirme, saç tarama felan gibi sıkıntılı durumlar büyüyene kadar sürecek galiba.

inadım inat kıçım iki kanat diyen çocuğa nasıl davranalım?
- inat dogustan gelen bi ozellik degil. daha once bisey icin inat etmis, ve istedigini almis. cocuga inat etmeyi ogretmissiniz. inat ettigi seyi yapmazsaniz zamanla duzelir.

sokağın ortasında yüzüstü yere uzanıp ağlayan çocuğa ne yapalım?
- bekleyin. sonsuza kadar oyle yatacak hali yok. bes dakka aglar on dakka aglar yorulur, kaldirir bise olmamis gibi nereye gidiyosaniz oraya gidersiniz. cocuk akilli. 'ben simdi zirlarsam anam babam millete rezil olmamak icin dedigimi yaparlar'i kapmis.

tut ki anladık, istediğini yapmalı mıyız, yapmamalı mıyız, oyalayacak dikkatini çekecek hiçbir şey fayda etmiyor, kesintisiz ağlıyor
- yapilacak biseyse yapin, yapilacak bise degilse yapmayin. koca koca insanlarsiniz, cocugun aklina ne bakiyonuz. ister de ister. agliyosa da aglasin. dunyanin sonu degil?

annesine babasına çok şiddetli vuruyor. ben kızıyorum, sesimi yükselterek otorite kurmaya çalışıyorum, annesi kızmıyor, yumuşak yumuşak iknaya çabalıyor. hangi davranış doğru?
- agzinin ustune bi tane cakacaksin, o dogru. sesle falan otorite kuramazsin. otoriteyi cocuk coktan kurmus sizin ustunuzde. neyi nasil alacagini o biliyor. siz bilmiyosunuz. nasi ana babasiniz anlamadim ki

@joel:

ana babalık da doğuştan gelen bir özellik değil. nedir ne değildir soruyoruz, öğrenmeye çalışıyoruz işte. siz nasıl tavsiye verensiniz ki bizim ana babalığımızı sorguluyorsunuz? yanlış yapıyorsak "şu davranışınız yanlış şöylşe davranın" dersiniz, dikkate alır uygularız. "ne biçim ana babasınız anlamadım" ne demek yahu? bu nasıl terbiyesizce bir cevap?

ben "istediğini vurarak elde ediyor ve alıyor, vermezsek vuruyor" gibi bir şey demiş miyim? okumamışsınız bile. sinirlenince hatta sinirlenince de değil, oyun oynarken vuruyor. o oyun sanıyor, biz oyun olmayacağını anlatmaya çalışıyoruz, bunu da ne şekilde yapmamız gerektiğini de bir bilene, yaşayana sorarak öğrenmeye çalışıyoruz. siz nasıl tavsiye verensiniz ben de onu anlamadım ki. muhtemelen anne veya baba veya konu uzmanı değil, hariçten gazel okuyan birisiniz. lütfen başka soruyu trolleyin, ciddi ve mantıklı cevaplara ihtiyacım var. çocuğun ağzına iki tane vur gibi tavsiyelere değil.

Dikkatini dağıtacakmışsın hocam, öyleymiş o işler.

Psikolog olarak www.tavsiyeediyorum.com bu soruda söylenen her şeye gönülden katılıyorum. Yorumlara değil ama. Sorgulamak bana-bize düşmez.

joelskellington+1 ne kadar ilgi gosterirseniz o kadar tepenize biner. aglyarak, yere yatarak birsey elde edemeyecegini ogretmeniz lazim. benim yegenim de istedigi birsey olmadiginda kafasini kapilarin kosesisne vururdu. bir iki yapma dedik yada istedigini yaptik surekli yapmaya basladi. sonra kafasini vurmaya basladiginda hic orali olmamaya basladik. ona bakmadik bile tv izlemeye muhabbet etmeye devam ettik. bir iki daha yapti, sonra birakti

bizimki de 22 aylık benzer durum bizde de var.

size tavsiyem bir şeye hayır dedikten sonra yapmayın, bir şeyin yapılması için ağlıyorsa hiç yapmayın. susarsan yapacam, güzelce iste yapayım diye teşvik edin. güzelce istemedikçe yapmayın. bir şeyleri ağlayarak yaptırmak huy olmasın sonra.

bizimki ağlama nöbetine girdiğinde veya iyice inatlaştığında kucağıma alıp tatlı kızım, güzel kızım, babasının gülü vs. diye seviyorum yatışıyor, yatışınca indiriyorum. veya ilgisini sevdiği merak ettiği şeylere yöneltmeye çalışıyorum, hadi gel kapıyı beraber açalım, beraber pencereden arabalara bakalım, hadi çiçeklere su verelim vs. (babasıyla bir şeyi beraber yapmayı çok seviyor).

babasına vurmuyor bizimki ama annesine altını değiştirirken var gücüyle vuruyor eşeksıpası. o zaman da acıdı, üf oldu diyip suratımızı ekşitiyoruz, vurmayı kesiyor bir süreliğine, ama bunu oyun haline gitermeyin.

bizde de annesi sesini yükselterek otorite kurmaya çalışıyor, ben ymuşak konuşuyorum ama dikkat ettim, bir süre sonra annesinin uyarılarını dinlememeye başladı. kızsa da pek umursamıyor. ama benim bir cık cıkım veya kaşlarımı kaldırmam bile onu durduruyor. çocuğa sesinizi yükseltmenin dozunu tutturamazsanız çocuk azar arsızı oluyor.

altını değişirkenki güreşleri en aza indirmek için eline oynayacağı bir şeyler veriyoruz. mesela ıslak havluyu eline veriyoruz içinden bi tane mendil ver diyoruz, o mendili çıkarıp vermeye çalışması falan derken duruluyor biraz.

ayrıca mümkünse hemen hergün dışarı çıkın, yürüyüş yapın, parka gidin vs. enerjisini böylelikle atınca evde daha uysal oluyor.

ve ayrıca çocukla inatlaşmayın, kontrol sizde olmak şartıyla orta yolu bulmaya çalışın. illa benim dediğim olacak demeyin. sizin istediğiniz şeyi onun yöntemleri ile yapın, onu da işin bir parçası haline getirin. mesela yemek yediremiyorsanız küçük bir tabağa yemekten biraz koyun, eline de küçük bir kaşık verin, hadi ye diyin. o yemeği kaşığa alıp yemeye çalışırken siz de bu arada ona yemek yedirmeye çalışın vs.

kafasını vurma konusunda da o anlarda ilgisini başka yöne çekin.


veeeeeeeeee pek bilinmeyen ama öğrendikten sonra kızımın uyarılarımıza rağmen neden tam zıttını yaptığını anlamamı sağlayan bilgiyi paylaşmaya geldi:

büyük kulaklı pembe filler uçamazlar.

yukardaki cümleyi okurken gözünüzün önüne öncelikle büyük kulaklı pembe fil gelir. uçamadığı değil. 2 yaş civarındaki çocuklarda da vurma derken onun zihninde vur canlanır öncelikle, yapma derken onun beyninde yaptığı çağrışım yap-tır. bu çocuklar henüz -me -ma ekinin işlevini tam kavrayamamışlar. onu kendimizce engellerken aslında eşeğin aklına karpuz kabuğu sokuyoruz. biz yapma derken o yap anlıyor. zihninde yapmamak değil yapmak canlanıyor.

elindekini yere atıyorsa atma demeyin, gel çöpe atalım diyin. başını vuruyorken vurma demeyin, gel bu yastığa başını vur diyin. işlerin biraz daha kolaylaştığını göreceksiniz.

not: bunaldığınız zamanlar, bu çocuk biye böyle dediğiniz zamanlarda yalnız olmadığınızı hatırlayın, hemen herkes aynı yollardan geçiyor.

@kibritsuyu: kanka ne baariyon? geyik yapiyom benim tarzim bu? beyenmiyosan tik atmazsin olur biter. tikimi de vermisin zaten eyw

ciddili yaziyom: benim gorusum, cocugun ustune cok titriyonuz. yazdigindan ben 'aman cocum aglamasin, uzulmesin; bise istiyosa yapalim, alabiliysak alalim, almazsak sonra travma falan olur allah muhafaza' gibi bi ana baba figuru gordum.

cocuk dogadaki her canli gibi hayatta kalma icgudusuyle hareket eder ve ihtiyaclarinin karsilanmasi icin elindeki tum olanaklari kullanir. cocuk aslinda bicok yetiskinden cok daha iyi bi manipulatordur. istedigini aldirmak / yaptirmak icin hangi yontemin ise yaradigini deneme yanilmayla ogrenir ve kullanir. kullandigi yontemler cocugun karakterini sekillendirir. seker dukkaninin onunde yere yatip aglayarak seker aldiran cocugun buyudugunde duygu somurusu yapan bi yetiskin olmasi ihtimali, sekeri neden istedigini anlatan (ya da en azindan eliyle anasina babasina gosteren) cocuktan daha yuksektir.

misal: "kaka yapıyor, soymak bi dert, kavga dövüş altını temizledikten sonra bezi bağlamak bi dert, giydirmek bi dert." demissiniz. kavga dovus temizletiyorsa bi temizlemeyin bakalim altini? kendin icin degil cocuk rahat etsin diye temizliyosun sonucta. 'bu hareketleri yapmaya devam edersen sana yardim edemem'i sozle ya da davranisla anlatabilirsen olay bitmistir. ama yok zorla temizliyorsan cocukta 'ben agzina da sicsam bu benim bokumu temizleyecek' dusuncesini yaratiyosun. onun uzerinde bir otoriten kalmiyor. otoriteyi cocuga veriyosun. dusme ustune cocugun.

@joelskellington, bir evladının olmadığı yazdıklarından o kadar belli ki, çocuğun olduktan 2 yıl sonra görüşlerini tekrar almak lazım. evlat büyütürken 2+2=4 olmuyor işte

@yemrem: neden 2+2 4 olmuyor? cocuk dogarken matematik devrimi olarak mi doguyor?

@joel kardeş ben de senin gibi düşünüyorum. umarım çocuğumuz olduğunda bu disiplini sürdürebiliriz. Asıl modern anne-baba budur bence.

@arandur: eyvallah kanka. ogretecez herkese gercek ana baba nasil oluyomus

çocuğum yok ama rock n roll'un tavsiyesini annem küçükken bana uygularmış, anlatır arada. tv izler, kitap okur beni kendi halime bırakırmış. ben çok inatçıydım, hala öyleyimdir annem hariç (:

şimdi gerçekten de söylemek kolay geliyor.

yanlış tahlil etmişsiniz, "aman cocum aglamasin, uzulmesin; bise istiyosa yapalim, alabiliysak alalim, almazsak sonra travma falan olur allah muhafaza"

şeklinde davranmıyoruz, davranmadık da. ağladığı zaman "aman istediğini verelim de sussun" da demiyoruz. ama çocuğu olan bilir, ağlamasına da dayanamıyorsun. katılırcasına ağlıyor. en son daha minik bebekken "uyumuyor ağlıyorsa kendi haline bırakın, ağlar ağlar susar sonunda uyur" dediler. tam 2 saat kesintisiz ağladı ve uyumadı. ertesi gün sesi çıkmıyordu, fenerbahçe galatasaray derbisini kale arkasından izlemiş fanatik gibi tıslıyordu. gel de dayan şimdi buna. kafayı mermere vuruyor abi sert de vuruyor, bırak elleme bir iki vurur geçer gibi değil, bir iki vurur, üçüncüde karpuz gibi yarılır zannedersin sıkıyorsa bırak kendi haline.

delirirken kafasını yere vuruyor, canı acıyınca daha çok ağlıyor. alıp anlatıyorum büyük adam gibi "bak öyle saçma hareketler yaparsan canın acır işte böyle, yapma" diyorum. belki beyninin bir yerine işliyor ama anlayıp da "evet demek ki kafamı vurmamam lazım" diyebildiğini hiç sanmıyorum.

altını kendi için temizlediğimizi anlatmaya çalışıyoruz zaten ama henüz o bağlantıyı burabilecek yaşta değil. e o zaman temizleme de görsün dersen de "hmm temizlemeyince pişik oluyor canım acıyor, demek ki temizlemeleri lazım, o zaman rahat durayım" bağlantısını da henüz kurabilecek yaşta olduğunu sanmıyorum. bu dedikleriniz belki birkaç ay sonra olabilir.

@yemrem'in cevabı üzerinden cevap vereyim kendi uyguladıklarımızı.

** ları ben yazdım.

size tavsiyem bir şeye hayır dedikten sonra yapmayın, bir şeyin yapılması için ağlıyorsa hiç yapmayın. susarsan yapacam, güzelce iste yapayım diye teşvik edin. güzelce istemedikçe yapmayın. bir şeyleri ağlayarak yaptırmak huy olmasın sonra.

** zaten bir şeye hayır dedikten sonra ağlamasına dayanamayıp "peki o zaman yapayım bari" demiyoruz. aynen davranışımız budur.

bizimki ağlama nöbetine girdiğinde veya iyice inatlaştığında kucağıma alıp tatlı kızım, güzel kızım, babasının gülü vs. diye seviyorum yatışıyor, yatışınca indiriyorum. veya ilgisini sevdiği merak ettiği şeylere yöneltmeye çalışıyorum, hadi gel kapıyı beraber açalım, beraber pencereden arabalara bakalım, hadi çiçeklere su verelim vs. (babasıyla bir şeyi beraber yapmayı çok seviyor).

** çoğunlukla yatışmıyor. aksine pata küte vuruyor. iyice kendini yerlere atıyor, sanırım "dediğimi anlamıyorlar" diye. khenüz anne baba'dan öte konuşmaması da buna etken. ama annesi yatıştırma konusunda daha başarılı.

babasına vurmuyor bizimki ama annesine altını değiştirirken var gücüyle vuruyor eşeksıpası. o zaman da acıdı, üf oldu diyip suratımızı ekşitiyoruz, vurmayı kesiyor bir süreliğine, ama bunu oyun haline gitermeyin.

** alt değiştirirken anne ve anneannesi ile güreş mücadelesi içinde, ben daha başarılıyım. vurmuyor ama güreşiyor resmen. kendini kasıp ters köprü pozisyonu alıyor kafası ve ayakları ile. eline bir şey verip onunla oyalanırken bağlayabilirsek bağlıyoruz.

bizde de annesi sesini yükselterek otorite kurmaya çalışıyor, ben ymuşak konuşuyorum ama dikkat ettim, bir süre sonra annesinin uyarılarını dinlememeye başladı. kızsa da pek umursamıyor. ama benim bir cık cıkım veya kaşlarımı kaldırmam bile onu durduruyor. çocuğa sesinizi yükseltmenin dozunu tutturamazsanız çocuk azar arsızı oluyor.

altını değişirkenki güreşleri en aza indirmek için eline oynayacağı bir şeyler veriyoruz. mesela ıslak havluyu eline veriyoruz içinden bi tane mendil ver diyoruz, o mendili çıkarıp vermeye çalışması falan derken duruluyor biraz.

ayrıca mümkünse hemen hergün dışarı çıkın, yürüyüş yapın, parka gidin vs. enerjisini böylelikle atınca evde daha uysal oluyor.

** evde delirince parka götürüyoruz, enerjiyi atıyor, bu sefer eve girmek istemiyor. dört kat merdiveni çıkana kadar bağırış çağırış apartmanın içinde. merdivenin ortasında "kendi haline bırak ehehe" de olmuyor. orada kendini yere atarsa paldır küldür yuvarlanır mazallah.

ve ayrıca çocukla inatlaşmayın, kontrol sizde olmak şartıyla orta yolu bulmaya çalışın. illa benim dediğim olacak demeyin. sizin istediğiniz şeyi onun yöntemleri ile yapın, onu da işin bir parçası haline getirin. mesela yemek yediremiyorsanız küçük bir tabağa yemekten biraz koyun, eline de küçük bir kaşık verin, hadi ye diyin. o yemeği kaşığa alıp yemeye çalışırken siz de bu arada ona yemek yedirmeye çalışın vs.

kafasını vurma konusunda da o anlarda ilgisini başka yöne çekin.


veeeeeeeeee pek bilinmeyen ama öğrendikten sonra kızımın uyarılarımıza rağmen neden tam zıttını yaptığını anlamamı sağlayan bilgiyi paylaşmaya geldi:

büyük kulaklı pembe filler uçamazlar.

yukardaki cümleyi okurken gözünüzün önüne öncelikle büyük kulaklı pembe fil gelir. uçamadığı değil. 2 yaş civarındaki çocuklarda da vurma derken onun zihninde vur canlanır öncelikle, yapma derken onun beyninde yaptığı çağrışım yap-tır. bu çocuklar henüz -me -ma ekinin işlevini tam kavrayamamışlar. onu kendimizce engellerken aslında eşeğin aklına karpuz kabuğu sokuyoruz. biz yapma derken o yap anlıyor. zihninde yapmamak değil yapmak canlanıyor.

elindekini yere atıyorsa atma demeyin, gel çöpe atalım diyin. başını vuruyorken vurma demeyin, gel bu yastığa başını vur diyin. işlerin biraz daha kolaylaştığını göreceksiniz.

** bu tavsiye çok güzelmiş. deneyeceğim.

not: bunaldığınız zamanlar, bu çocuk biye böyle dediğiniz zamanlarda yalnız olmadığınızı hatırlayın, hemen herkes aynı yollardan geçiyor.

Birde bunun beş yaş sendromu var ki oralara şimdilik girmeyelim.

Öncelikle bazı durumlarda duyuru sakinleri ile karşılıklı oturup konuşma fırsatına sahip olmadığım için hayıflanıyorum. Üşenmiycem elimden geldiğince yazmaya çalışacağım.

Benim çocuğumda bu durum kendini göstermeye başladığında ilk başlarda umursamamış fakat tamamen teslim olduğumuzu eş dost söyleyince kendimize gelerek anlayabilmiştik. Saatler süren ağlama nöbetleri, fırlatmalar, kafasını salladığında uyumayacağım direnmelerine varıncaya kadar durum pek fenaydı.

Ben bir pedegogla bireysel olarak görüştüm çünkü çocuğumun bu durumunu benim de tutarsızlığım ya da ona davranışlarımın dozunu ayarlayamamam sebep olduğunu ya da ilerlettiğini biliyordum. Her şey çocuğundan değil anne baba olarak bizden de kaynaklanıyor. Sonra pedegog beni yönlendirdi sinirlendiğim zamanlar neler yapmam gerektiğini vs vs. Öncelikle kurallı programlı ve sğlamaya geçtiğinde karşısında kendisi gibi kararlı gözler görmeye ihtiyacı oluyordu çocuğun. Ağlamaya başladığında odasına kucaklayıp götürüyorduk ya da sevdiği bir oyuncağı elinden alıp kaldırıyor ve hiç onunla ilgilenmiyormu gibi yapıyordum. Yemin ederim sana saatlerde balkon yerlerinde göstere göstere ağlayarak bana nispet yapıyordu. ses tonumu mümkün olduğunca yumuşak tutmaya çalıştım. Tabi çiftlerle bitmiyor bu iş etrafta onu şımartacak büyükler varsa onlarında sizin aldığınız kararlara saygı duyması gerekiyor ve desteklemesi.

Aslında çocuğum şimdi kocaman bazı şeyleri unutmuşum ama eşimle konuşayım bi yazarım size yeniden

bir uzman yardımı her zaman için en iyisidir diye düşünüyorum. sizi aylarca oyalayıp bir adım yol götürmeyecek merkezlerden, kişilerden uzak durulmalı elbette.

hacettepe'de çok bilinen bir prof. dr. var, ferhunde öktem. şahsen tanımıyorum ancak çok olumlu yorum duymuşluğum var hakkında.

bu arada kafaya vurma olayı, psikolojik veya fiziksel bir eksikliğin doğrudan dışa vurumudur.vurma durumuna elbette ki odaklanın, kalıcı bir hasar olmasın, alışkanlık haline de getirmesin. ama daha önemlisi, sanırım sebeplerini tespit edip onlara doğrudan müdahale edebilmek.

alma.
bir kere ortada amortisör denen saçma şeyden olan bisiklet alma.

sakın alma, binilebilecek kalitede bir bisiklet ortalama 400 tl'den başlar. alüminyum kadro, düzgün bir vites sistemi şart.

www.sahibinden.com

ikinci ellere yönelin.

sakın alma.
ben alcam sanırım çok beğendim.

sakın.

almıyom arkadaş..

Alma alma.

İkinci el olsun gerekirse amma, alüminyum olsun kadrosu. Orta amortisörü olan bir Ümit almıştık vakti zamanında, eşek ölüsü gibiydi arkadaş...

Gelenektir, penceremin önünden ayrılmadan çalmadığı sürece çalsındır, geçsindir, gitsindir. Benden bahşiş falan da alamazdır.

kafa zikmekten başka bir işe yaradığı yok. Başlarım böyle geleneğe.

sikeyim boyle gelenegi

eskiden teknoloji yokken davulcular uyandırıyormuş da şimdi niye var bilmiyorum. Bir de oruç tutmayanlarda sahura kalkıyor bu yüzden

benim düşüncem, müslüman olan adam zaten davul sesiyle değil, alarmını kurarak kalkıyor sahura. Bu durumda davul salt gürültüden başka bir şey değil. Bu ezan gibi dini bir şey de değil. Bunu Israrla devam ettirmenin bir anlamı var mı?

hoslanmiyorum hic. urkutuyor beni :c ama ozellikle +35 te bi mutluluk yarattigini gozlemliyorum, o vakit azicik sempatik geliyor ama i ih cekilir sey degil. uyumuyoruz ya da alarmla kalkiyoruz biz.

Rezalet. Hangi aklı başında insan davul sesiyle uyanmak ister ya. Kalkmak isteyen her türlü kalkıyor zaten.

Rahatsız oluyorum ve tamamen anlamsız gereksiz buluyorum.

artık gereksiz buluyorum fakat madem insanlar seviyor devam etsin de sahur topu nedir artık bir çok şehirde atmaya başladılar, gecenin sessizliğinde iftardakinden daha fazla çıkıyor sesi apartmanlar arasında yankılanıyor

gece davulcu geçiyor
ezan okunuyor
saat, alarm, cep telefonu gibi araçlar var

bunun üzerinde bir de sahur topu cidden rahatsız edici bir yöntem.

Hayatımın ilk yumruklu kavgasını para istemeye gelen davulcuyla yaptım. Uyanmak istemiyorum zaten üstüne bir de para alıyolar. Laik bir ülkedeyiz yahu müslüman var olamyan var.

şu an burada olmama sebep olan şey. uykumdan zıplayarak uyandım sayesinde. nasıl sevgi doluyum anlatamam..

çalınmasını falan geçtim de kapı kapı gezip para istemeleri resmen trajikomik bir olay.ulan ciddi ciddi çok önemli bir iş yaptıklarını zannedip,hiç tanımadığı etmediği adamların ziline basıp para istiyorlar.acayip bir özgüven bu ya keşke bende de olsaydı valla.ulan hem gece gece dünyanın en gereksiz müzik aletiyle(şahsi fikrim-en azından tek başına çalındığında-hoş zurnayla da kötü) kafa sikiyorsun bir de üstüne utanmadan gelip para istiyorsun.olum çok ilginç lan gerçekten.

Olmasa daha iyi olur.

kapıma geldiğinde siktir çekmeyi planlıyorum.

dipnot olarak söyleyeyim, genelde kapı kapı çalıp para isteyenler sahte davulcular olabiliyor. zira bizim buradaki davulcular asla zil çalmazlar. yıllardır da aynı davulcular geçiyor buradan, tanıyoruz artık. davulu çalar geçerler, isteyen çıkar balkona verir parasını. son iki senedir sahte davulcular geliyor ve zili çalıyorlar para istiyorlar; biz de kovuyoruz, rencide ediyoruz, toplum içinde parmakla gösteriyoruz.

bir keresinde antepte bir kac gece kalmam gerekiyordu birinin evinde, tam da ramazanin basladigi gunler. neyse, o gece de nasil sicak, uyku uyunmuyor. bu davulcu basladi dank dank dank, ritimsiz sekilde kafa sikiyor, sokagin bir ucundan obur ucuna gidip gidip geliyor. karsi binadan basladi kadinin biri "ya cik git burdan, cocuk uyuyo burada bebek var" diye, davulcu da "hanim hanim dinine sahip cik" gibisinden biseyler soyledi. kadinin sesi kesildi. davulcu da gidip gelmeye devam etti, sonra sokaktan cikti. soyle bir bes dakika sonra yine geldi. orada 30 saniye falan kalmistir, bir gurultu, bir cagirti, pencereden bir baktim ki halk ayaklanmis, davulcuyu linc etmekte. davulcu zopayi yedi, ondan sonraki gece de gelmedi haliyle.

Mahalle baskısından başka birşey değil bana göre de. Artık alarmlı saatlerin bile demoda kaldığı, cep telefonunun uyku sırasında oluşan titreşimleri ölçüp ona göre insanı üzmeden kaldırabildiği bir zamanda yaşıyoruz. Hastası var, çocuğu var, uyku problemleri çekeni var, sabah erkenden işe gitmek zorunda kalacak ve o bir saatlik fazladan uykuya gerçekten ihtiyacı olan insanlar var. Tüm bunları düşününce korkunç bir bencillik, görmemişlik ve "ben uyanıyorsam sen de uyanacaksın, sokakta da yemek yediğini görürsem ağzını burnunu kırarım"cılığın yansıması olarak görüyorum.

Bahşiş mi? Ne bahşişi :)

işlevsel olarak gereksiz ki artık uyandırma işlevinden dolayı değil de kültürel bir öğe olduğu için devam ettiriliyor. yalnız bunu o davulcu arkadaşlara da söylemek lazım ki işi abartmasınlar.

not: bulunduğum yerde davul ve zurna ile bu işi yapıyorlar. gecenin bi yarısı "aman melekem kavur balıkları" eşliğinde sahur yapma keyfi bir başka, henüz inmedim ama ara ara mahalleli (alevisi-sunnisi karışık) sahurda aşağıya inip 5-10 dakka davul-zurnayla halay çekiyorlar, sonra herkes evine dağılıyor, davulcu dolaşmaya devam ediyor.

buna ne kafa z.ktiler bea diye de bakabilirsin, gülümseme eşliğinde de izleyebilirsin, mizacına, hayata bakışa bağlı

ben 25 senedir gidip geliyorum ama halen bulamadım
önerim
4 saat kadar uzaklıkta (istanbul ).

hocam doğru diyorsunuz da ankara'da öğrencilik çekiyorum. yılın 9 ayı orada olunca bazen bunalıyor insan, arada hafta içi hafta sonu yakın bir yerlere gitmek istiyor hep aynı yerler...

selamlar. ben ankaralıyım. ben ankaradan nefret ederim. ancak yapılacak onlarca şey var. olumsuz bakınca hiçbir şeyi görmüyoruz, -ruz diyorum çünkü ben de on beş sene "hiçbi şey yok ya pff .s.s" kafasıyla yaşadım. lütfen bu durumu aşın. duyuruda zibilyon tane soru var böyle. şahsen iki tanesini cevapladım, lakin bulamıyorum şu an. aklımda olan şeyleri yazayım, boş kalmasın.

. buz pateni (hani şu 7. caddeye giderken sağda, milli kütüphanenin orda otoparkından faydalandığımız bina bu görevi üstleniyor.)
. eymir gölü (bisikleti olsun, yürüyüşü olsun, ben gittiğim hiçbir ilde bu kadar huzurlu bi mekan görmedim. yakında belediye alırsa orayı, ankara'nın bağları dinleye dinleye gezilir.)
. seğmenler parkı (tunalı'ya gittiğimizde hep finali burada yaparız. şahsen bence orası ankara'ya ait değil. başka bir ilin bir parçasını bırakmışlar yanlışlıkla.)
. laser tag (kentpark falan gibi bir avm'de vardı. kalabalık çogzel oluyor.)
. ulus (bence ankara'nın en pis yerlerinden biri ancak o eski havası nefis. gezin görün.)
. beypazarı (ben diyim 100, sen de 150 km, ankara'ya da benzemiyor.)
. opera, tiyatro, sinema (zamanlarına bakmak lazım, benim de bilgim yok pek. cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası hemen doluyor o kesin.)
. tabiat tarihi müzesi (bence oraya müze demek az. ayrıca giriş ücretsiz, müze kart falan istemiyorlar.)
. odtü (macera olsun diye gidilebilir. her seferinde kimlik vermeden geçiyorum, egomu tatmin ediyorum, falan.)

daha sayayım mı?

hocam valla saysanız çok da güzel olur. odtü'de okuyorum ve beypazarı ile tabiat tarihi müzesinde dışındaki dediklerinize gittim, gördüm, yaptım.

www.tripadvisor.com

(bkz: aramaya inanmak)

edit: (bkz: foursquare)

hala cafe/restaurant/mesire yeri türevindeki arayışlarım sürmektedir.

Kumrular'daki Saraçoğlu Mahallesi'ni yıkılmadan önce görmeni öneririm. Mimarisi, dizaynı, sokaklarının arasındaki havası çok farklı gerçekten, Kızılay'ın o saçma kalabalığının arasında gizli köşe gibim bir yer. Maalesef ki kentsel dönüşüm kapsamına alındı, yakında orada ultra lüks işyerlerini, rezidansları görebiliriz.

Yalnız geç bir saatte gitme, tek de gitme. Tek-tük de olsa sıkıntılı tipler olabiliyor. Fotoğraf makinesi de al yanına mümkünse, 1-2 sene sonra "Ulan Kızılay'ın dibinde şöyle bir yer vardı ağzına sıçtılar" nostaljisi de olur :)

Galapaghost- Running full album

ladylovely.bandcamp.com

bir de Eddie Vedder. Ukulele songs vardır yine full album

www.youtube.com

The Ukulele Orchestra of Great Britain'ın cover'ları, özellikle Psycho Killer
www.youtube.com

Somewhere over the rainbow- Israel Kamakawiwo'ole versiyonu
www.youtube.com

sophie madeleine çok sevimli ve güzel bir ablamız:
www.youtube.com

bu adam çok iyi:
www.youtube.com

bir de burda tumblogu var hatta adamın:
ukehunt.tumblr.com

bunlar bir süre idare eder bence seni. blogu incele, çok fazla var orda... ukulele seven bulmak zor, sevindim valla :)

I'm Yours(ukulele): youtu.be

:)

jake shimabukuro çok saygıdeğer ukuleleci abilerimizdendir, unutmadan:
www.youtube.com

ör- my guitar gently weeps (coverı)
www.youtube.com


oh hadi bugün doyucan ukuleleye, iyisin :D

Oo bizim kizlari unutmusunuz.

youtu.be

Birde bunlarin inglenook diye gruplari var

youtu.be

www.youtube.com

cocoon-chupee www.youtube.com

beirut- postcards from italy

www.youtube.com
tam dinlerken gelmiş ya soru :)

Edit: yok la baya baya 8 ay öncesindenmiş soru biri durduk yere canlandırmış :D
olsun ben dinlerken gördüm soruyu var mı? hıh!

ukulele ^-^ yildizladim hemen postu

calmaya mi calisacaksin? dinlemelik mi?

martina topley'in baby blue'su nefis
ve tabii ki iz'den somewhere over the rainbow bir klasik

instagramda iamjohnbarker diye bi kullanici var. zibilyon tane vidyosu var. minik minik calmis koymus. akorlari da veriyor.

Postcards from italy'nin bir de peyrson coverını dinleyin, şahsi favorim.

Favorilerime aldım :) @yirmisantim Beirut'tan örnek vermiş, ben de devam edeyim: elephant gun.

r10.net e girip , ordaki piyasaya göre bir fiyat belirleyebilirsin.

R10.net'i referans alırsak 400-450 TL gibi bir fiyat istenebilir. Sayfanın aktifliği vs. gibi konular da fiyata etki edebilir. Ama en önemlisi kaç paraya satarsan seni mutlu eder :)

r10.net +1

Satmak yerine, eğer sayfanın kullanıcılarıyla etkileşimi iyiyse attığın postlara reklam alabilirsin, uzun vadede daha çok kazandırır. Çok özel değilse sayfa ismini mesaj yoluyla alabilir miyim?

Bu sefer seveceğin bir bölüme gir, yan dal ya da çift ana dal zorla. Bu durumda geç mezun olmanın dezavantajı pek olmaz.

Edit: Bir de içini ferah tut. Emeklilik yaşında bitirenler var. Amacın için biraz kendini sikacaksin, arada çıkıp gezersin. Boş yere kapanmiyorsun. Rahat ol. Valerian root var çok paniklersen.

en yakin arkadaslarimdan biri 21 yasinda birakti, yeniden girdi. simdi hem mutlu hem de ikinci lisans donemini cok verimli geciriyor.

eger sevecegin seyi yapacaksan 22 hic gec degil.

Geberix, öncelikle aramıza hoşgeldin :) ben de bu pazar 2. sınavıma gireceğim, başarılı olursam üniversite içinde bölüm değiştirmeyi düşünüyorum. 91 doğumluyum, yaşıtlarım mezun oldu ya da olmak üzere, bir kısmı işe bile başladı. Benimse elimde şu anda hazırlıktan bu yana geliştirmeye uğraştığım İngilizcemden başka birşey yok. Yalnız değilsin, öncelikle onu söyleyeyim. bu işe bir şekilde bulaşmaya çalışan-bulaşan-lanet ede ede bölümünü okuyup içinde ukte kalan birçok insan var.

Aile çok ciddi bir handikap bu mevzuda. Seneler sonra üniversite bırakıp hazırlanmayı bırak, ilk sene puan iyi gelmediği için tercih yapmaman bile aile için ciddi bir sorun gibi görülebiliyor. Maalesef bu konuda çok katılar, yıl kaybettiğini, bunun da hayatında eksi olarak hanene yazılacağını düşünüyorlar(doğru-yanlış yönleri var elbette) tutan bölüm/okuduğun bölüm vs. onlara normal, okunabilir ve geleceği olan bir bölüm olarak gelebiliyor.

Bu tarz durumlarda aileni doğrudan karşına almamanı öneririm. Ben yaptım, pek güzel kavga etmiş idik. Tane tane, elindeki tüm mantıklı argümanları kullanarak anlat durumunu. Bu argümanlar aileden aileye değişir, burası tamamen sana bağlı.

İkinci olarak ise, hem kendine hem de ailene bu konuda ciddi olduğunu kanıtlamak zorundasın. Mezun olarak hazırlanıyorsan, bir işte vs. de çalışmıyorsan, o kadar boş vaktin olacaktır ki, her şeyi yapabilecekmişsin gibi hissedersin(muhtemelen sen de yaşamışsındır) ama o zaman su gibi akıp gidiyor, bir bakmışsın ki, YGS'ye 20 gün kalmış ve sürüsüne bereket matematik konusu üstünden geçilmeyi bekliyor. O yüzden "sene içinde sıkılırım o kadar erken başlamayayım" demeden, yazın ufak ufak çalışmaya başla. Diyeceğim o ki: çoğumuz bu hatayı yaptı. Tekrar etme kesinlikle :)

Ev yakınlarında kütüphane varsa büyük avantaj. Herkesin çalıştığı bir ortamda geyik yapma imkanın azalıyor, şevk de geliyor işin açığı. Hatta bulunduğun muhitte sessiz sakin bir cafe vs. varsa ara sıra kendini şımartıver gitsin :)

Mutlaka plan-program yap. Pomodoro tekniği adı verilen faydalı bir zaman yönetim metodu var, Ekşisözlük'teki başlığında bol bol açıklamasını bulabilirsin. Ben kullanıyorum, çok faydasını gördüm. Ama katı şekilde uygulamak şart.

Dershaneye gideceksen etütlerde üşenme, hocana sorular sor. Bilemediğin en basit soruları bile sor. Bıkabilirler, bezebilirler, ama sana çok faydası olacak. Yine çoğunluğumuzun yaptığı bir hataydı bu: dershane biter bitmez çantayı toplayıp işimize gücümüze dönmek. Bunu da tekrarlamamaya çalış.

Hepimizin bir hastalığı daha: test kitaplarının içinde sevdiğimiz konudaki tüm testleri bitirip, zor gelenin yüzüne bile bakmamak. Emin ol hiçbir şey katmıyor, bunlarla uğraşmadığın için geçen vaktini, hedefini, gelecek yaz neler yapacağını, okumayı istediğin okulun nasıl güzel olduğunu vs. düşün ve kendini zorla ki bir şekilde o "bu konu zor" eşiği aşılsın. Aştıktan sonra gerisi bir şekilde gelecektir.

Bu süreç içinde kendini de ihmal etme. Unutma ki bu sene çok sıkı çalışsan bile, sonraki yıllarında hiç bu kadar boş geçen vaktin olmayabilir. Hobilerin varsa bunlara da vakit ayır, bokunu çıkarmadan tabii :D niyetlendiğin şeyler varsa, yaşın daha da ilerlemeden ufak bir giriş yap. Ben bu sene içinde senelerdir planladığım şekilde, düzenli spora başladım, bisiklet sürmeye başladım. İnanılmaz stres atmamı sağladı, sağlıyor. Bunun gibi, aklından geçen, yapmak istediğin şeyleri yap.

Biraz uzun ve dağınık yazdım, umarım emir minvalli, katı kurallı sert cümleler yazmamışımdır, arada kaçtıysa affola. Kendi deneyimimden birşeyler aktarmaya niyetliydim sadece. Tekrar ediyorum: Yalnız değilsin, kötü birşey yapmıyorsun, inat edersen de sonu çok güzel olacak ;) kolay gelsin...

abi sen onu bırak, ben boktan bi bölüm için iki sene hazırlık okudum, anca bölüme geçicem. arkadaşlarım emekli olucak nerdeyse ben hala 1. sınıfa geçmeye çalışıyorum. :D demem o ki neden olmasın yani, hiç de geç değil 21 yaş. :)

İstediğim mesleğin bölümünü okumadım diye dertleneceğime mezun olduktan 3 sene sonra punduna getirip tekrar başladım. Seneye mezunum. İyi ki korkmamışım. Ne de güzel yapmışım pek de güzel yapmışım. Geç diye bir şey yok, hayaller için bedel ödemek var. Ödenecek, yapacak bir şey yok.

osym yeni bir şeyler hazırlıyordu. sınava önceden girdiysen, girdiğin seneki puanı kabul edip yerleştirecekler falan. onu bir araştır istersen.

güzelhost kullanıyorum gayet iyi.

Vaktiyle sorduğumda şöyle öneriler geldi, al-alma şeklinde: www.eksiduyuru.com

faiz biniyor.

bankadan 3000tl kredi ceksem 1800 tl faiz istemez:) en fazla 1000 tl ister

evkur'un olayı bu, kredi kartı kullanmayıp "aman borç gelir haciz gelir" korkusu yaşayanlara 1,5-2 katına, uzun taksit seçenekleriyle mal satıyor.

bence bunun evkur müşteri profiliyle alakası var. sonuçta adam kredi kartı alamıyorsa veya adamın kredi kartı yoksa, kredi çekemiyorsa eli mahkum taksitli alışverişi evkur gibi senetle mal satan yerlerden yapacak. e bu konuda da tek seçenek evkur olunca, istediği gibi fiyatlandırma yapabiliyor.

evet 1800 lira geçirmeyi hak görüyorlar.

Evkur buradan para kazanıyor. Evkur buradan İNANILMAZ paralar kazanıyor.

O değil de kredi çekemeyen adamın ya da kredi kartı olmayan adamın ne işi olur iMac ile. İşi gereği lazımsa da 2000 tl faiz vermek yerine alternatif yol bulur.

Öyle deme işte. Burası türkiye.

arada 15-20 dakikalık uyku uyuyabilirsiniz herhalde.
Bu yöntemle olabilir.

@İnerbliss: Pis bi' huyum var uyuduğumda kendim uyanmazsam yanımda devlet başkanı sikilse uyanmam. Pek olası bi' ihtimal değil

www.kapicin.com

bununla birlikte kola iç işe yarıyor ama 3 gün için yeterli değil tabiki

bu mevzuyu sağlayan bazı ilaçlar var doktor reçetesiyle yazılan, dikkati toplamayı da sağlıyor. bu tür ilaçlara bağışıklığı olmayan bireyler üzerinde gayet etkili oluyormuş. ancak bünyenizle ilgili fayda-zarar konusunda birşey diyemem maalesef.

çok fazlı uyku denen bir mevzu var, kısa aralıklarla uyuyup enerji topluyorsunuz. belki onu araştırmak faydalı olabilir, buyurunuz: eksisozluk.com

@durbikonuscaz ilk defa gördüm bunu. 10 tane yapıştırsam götürür mü ki?

2.5 gün uzun bir süre. ben gece vardiyasında proses uzun olursa oturduğum koltukta gözlerime yenik düşüyorum, hele bir de yatak yanıbaşındaysa olmaz o iş.

onlayn oyun oyna, mola verebileceğin, mesela quest yap, farm işine gir, grind yap, bir dizinin 2 ssezonunu izle, başka bir diziye geç, yüzünü yıka aralıklarla, spor yap.

Modiodal

Öyle aşkın ızdırabını.. Öyle iş mi olur lan.. Neyse.. Arada kalkıp bi kaç tur egzersiz işe yarayabilir.

ben kola içerdim beni kola uyarıyor çünkü

kahve bahane
kolayla rahat iki gün dayanırım

ha bi de çikolata

@Sevgikusunkanadinda ayştayn da bu şekil uyuyormuş diye bi' duyumum var eskilerden kalma. Ama dediğim gibi ben kısa süreli uyku uyuyamıyorum. Şu reçeteli ilaçları araştıracağım ama.

modiodal ve kahveyi (ki ben filtre sek kahve öneririm) aynı anda olmamak şartı ile içebilirsiniz bence. arada 4-5 saat olsun. uyuyacağınızı sanmam.

48 saatten sonra uykun daha bir açılıyor zaten. Ama tavsiyem aralarda ufak ufak kestirmek üzere kendini ayarla zira plansız bir uykuya dalma sonucu bütün işini mahvedebilirsin. Ayrıca muhakeme ve karar yetilerin de zayıflayacaktır.

@Lim5: Duymuştum onu bak! onu da bi' araştırayım.

@dark
final haftalarında bir bardağa iki tane koymak kaydıyla 3 bardak içiyordum tabi ki yanında kola. işe yarıyor

Yazdım bunu da ^^

benim de oyle agirdir uykum ama bu tarz bir sey yapmistim arada aldigim 1 2 saatlik uyku bile o kadar iyi gelmisti ki, tek basiniza mi olacaksiniz hep is arkadasi olmayacak mi beni 1 saat sonra tokatla ustume soguk su dok deyin olsun bitsin. telefonda musteriyle konusurken uyuyakalmaktan ya da bir soruyu cevabin bildiginiz halde yorgunluktan soyleyememekten iyidir. bazi insanlar yapiyor uykusuz ama bazilarinin kafa gidiyor tamamen.

biyoloji hocam üniversite zamanında bir ilaç aldıklarını söylemişti. 2-3 gün kadar hep dinç tutuyormuş, hiç uyumuyormuşsun uykun gelmiyormuş. ama süre sonunda bi 5 gün ayağa kalkamıyormuşsun. ilaç nedir bilmiyorum, tıp öğrencilerinden alıyorlarmış ozamanlar. belki olabilir, bilemedim.

ben aşağıdaki metodla 48 saati rahat görmüştüm, ama 60 saat konusunda bir deneyimim yok.

filtre kahve - kola - portakal suyu - su.

bu dördünü arka arkaya daya kendine, kafein, şeker ve vitamin seni ayakta tutar. dozları isteğe göre ayarlarsın.

p.s. deneyimlerime göre kahve-kola ve kahve-portakal suyu ard arda olmalı ve ardından su içilmeli. portakal suyu-kola pek işe yaramıyor. bir de suyu sakın unutma, zira bünye susuz kalınca direk ağırlaşıyor.

kahve, vitamin desteği, saat başı kan dolaşımını arttıracak ama yormayacak hareketler.

Dostum ÖLME ihtimalin var şu şeylerin sonunda. Kralını yapsan 30 saatten sonra negatif etkilerini görmeye başlarsın. En temizi innerbliss'in dediği, emin ol ufak bi koltukta 20'şer dakikadan günde birkaç defa kısa power nap kassan iyi gelir sana. Aman diyeyim dikkatli ol.

Çoluk çocuğun, gençlerin öldürülmesinden sonra ama ile başlayan cümleler kurulduğu günden beri en uzak kutuptayım ben kendi adıma.

kader.

bu her zaman olan normal bir olaydır.

valla gezi olayları yeni yeni siçaklığını kaybetmişken, bi polis otobüsü düşmüştü. hürriyetteki yorumlarda "geçmiş olsun" yorumuna bile olumlu oydan en az 3 kat fazla olumsuz oy vardı. düşün yani..

bu kafayla bu ülke bok çukurundan hiç bi zaman çıkamayacak.

polisler o kadar da eğitimli insanlar değiller. amirleri dikiyor bunlara müdahale edin diyor mecbur ekmek parası dikiliyorlar oraya dedim ya çok eğitimli insanlar değiller çoğu en azından hepsi demek yanlış olur, adam amirini hatta çok çok daha üst makamları suçlamak yerine karşısındaki eylemcileri suçluyor her şey için hıncını onlardan çıkarıyor. kutuplaştıran aslında tepedekiler bizim bi bok yaptığımız yok.

edit : hadi polislerin çoğu gerçekten çok bilinçli insanlar değiller, bilinçli geçinen "koyun" olmadığın savunan kitlenin tepedeki birkaç ensesi kalının sebep olmaya çalıştığı kutuplaştırma çabasını fark edememeleri hatta ekmeklerine yağ sürmeleri de ayrı bir acınası.

ne ara kutuplaştık söyleyeyim mi: sokağa çıkan insanın kafasına biber gazı sıkıldığında, otopark köşelerinde linç edildiklerinde, 10 polis tarafından dövülerek öldürüldüklerinde, 12 yaşında çocuk öldürüldüğünde kutuplaştık.

ölen hiçbir polis umurumda değil. zerre umurumda değil hem de. çok iyi bir insan da olsa umurumda değil.

@proletarier,

ya bırakın şu ekmek parası palavrasını yemezler. doyduk bu palavralara.
amiri mi kafalarına biber gazı sıkın diyor.
amiri mi, 10 kişi bir eylemciyi sıkıştırıp öldürene kadar döv diyor.
amiri mi otoparkta sıkışanları öldürene kadar döv diyor.
amiri mi saçından yakalayıp yerlerde sürükle diyor.

hangi kanun yazıyor bunları yapmalarını. bana ucuz ekmek palavralarıyla gelmeyin. bu adamlar yok edilmesi gereken canavarlar. o yüzden geberip gebermemeleri sikimde değil.

@kamera motor tamam aslanım sakin ben de böyleydim bi zamanlar geçer. belki bilgisayar başından kalkıp karşına iki polis geldiğinde de konuşma denen yeteneğini kullansaydın anlardın. zaten dediklerimi zerre anlamadığın da aşikar benim dediğim polis eylemciyi suçluyor üst kademeleri değil adamlara hayvan gibi mesai yaptırıyorlar zaten süper eğitim almamış adam çabuk sinirleniyor elinde de silah var karşısındakileri suçluyor hıncını onlardan çıkarmaya çalışıyor ekmek parası için biber gazı sıkıyorlar dediğimi hiç sanmıyorum ?

edit : ayrıca polis sistemi sadece bir maşa. polis devletlerinin oluşumunu incelemeni tavsiye ederim. hatta en bilineni şuradan başla. (bkz: schutzstaffel)

Kanka yanlış anlama ama s.ktir et

@kamera motor tamamen kendin ile çelişiyorsun. o polisler dediğin gibi kimseden emir almadılar bir insanı dövmek ve öldürmek için (bu işe karışan polislerden bahsediyorum), tamamen kendi yapılarında bu var. Bana aklı başı düzgün, tutarlı bir insan çıkıpta bunun emrini verdiler onlarda öldürdü diyemez. Hergün izliyoruz, birleşik devletlerde polis nasıl terrörist eylemlerde bulunur. ama bu videoların altında kendi ülkesinin polisini savunan amerikalılar bizim ülkemizdeki molotof atanlara plastik mermi ile karşılık verilmesini barbarlık olarak buluyor. senin gözün daha ne kadar kör olabilir ki?

@mytituaEd Yourvenom ya evet tamam uzatamayacağım sizle tartışmayı kısa bir süre önce sonsuza kadar bitirmeye karar verdim çünkü.

evet, gezinin ilk günü hippilerin arasında bi bidon biber gazını ağızlara boşaltarak gezen polise de molotof atılıyordu, o olaydan 15 gün önce beşiktaş maçında taraftarların arasına motorsikletle girip 3 el havaya ateş eden polislere de beşiktaş taraftarları molotof atıyordu (bilmeyen ve hatırlamayanalr için: beşiktaşlılar maça gidiyordu marş söyleyerek. bunlar da kalabalığın arasından geçmek isteyivermişler). evet biz hepimiz molotof ve taş atan insanlarız. polisler de çok masum kişiler. asla haketmeyene biber gazı fırlatmazlar, döverek öldürmezler.

tamam amk sizinle tartışma bu kadardı. alın kendi dünyanızda yaşayın ne yaşayacaksanız. dediğim gibi: ölen polisler artık umurumda değil. çünkü o eşiği, o vicdan eşiğini ben küçük çocukları öldürmeye başladıklarında ve bunların başının o çocuklara bile terörist dediğini duyduğumda aştım.

@kamera motor uzatmamn iyi olur çünkü içiyorsun sanırım ve içtikçe saçmalıyorsun, bendeki intiba bu(bu arada ben de içiyorum ama saçmalamıyorum). dedin ki "beşiktaş maçında taraftarların arasına motorsikletle girip 3 el havaya ateş eden polislere de beşiktaş taraftarları molotof atıyordu" olay burda zaten. Bir yanda kendi hayatının derdine düşmüş "İnsanlar" diğer yanda onları yakmak adına molotof atan gözü dönmüş şehir eşkiyaları. 17 yaşındaki Serap Eser'i kimse unutmadı.


@royal sen istediğini söylemekte özgürsün sana kimsenin karışacağını sanmam. tek sorun şiddet uygulamak. sen bu şekilde düşündüğün için şiddet uygulayabileceğini sandığın anda hem bir çok vatandaşın hayatını tehlikeye atöış olursun hem de kendi hayatını. Dünyanın hiç bir yerinde şiddet hoş karşılanmaz ve topluma yapılmış bir tecavüz olarak görülür. umarım hayatının geri kalan kısmında da şiddete eğilim göstermezsin.

@royal ahaahahaha şerefli olsaydı polis olmaz mıydı ? peki kardeş ben sana bıçağı takayım tamam mı sonra selamımı çakıp gideyim polisi aramaz mısın ? aramamalısın ama çünkü onlar şerefsiz, şerefsizlerden mi yardım isteyeceksin. ne sığ insanlarsınız ya.

sen uzaylı dilinden konuşuyorsun daha da bir şey söylemiyorum sana.
evet beşiktaş taraftarı molotof atıyordu, hippiler molotof atıyordu, 12 yaşında çocuk molotof atıyordu, bi otoparkta linç edilen çocuk molotof atıyordu, ali ismail korkmaz molotof atıyordu.

evet bütün dünya molotof atıyordu ve türk polisi bunları engellemek için cansiperane mücadele veriyordu.

beyin özürlülere not: "eveet hippiler de molotof atıyordu, beşiktaş taraftarı da molotof atıyordu. tek masum kişi polisti" bir ironidir. hippilerin arasında bi bidon biber gazını boşaltan polise karşı koyabilecek en donanımlı hippinin elinde el çantası vardı.

olum ilk ben yazıcaktım fıtratında var diye yaa çok üzüldüm :(
olur böyle şeyler demekten başka hiiç bir duygusal kıpırdanma yok içimde onlarda ilerde baskı ve zulme ortak olacaklardı olmasaymış iyiymiş tabi ama üzelmedim ya kısacası...

@kamera motor bana sadece mantık içeren cümleler kurduğun zaman senin cevaplarını dikkate alacağım. şu an cevap verebileceğim bir şey malesef yok.

@mytituaEd Yourvenom amerikalı insanlar polislerini övüyormuş muş... yahu be adam şimdi bak karşılaştırdığın kültürler tamamen farklı ve siyasi konjektürde farklı işte farazi duygusal konuşmalar yapıyorsun.. şimdi aç kurtlar vadisini gaza gel sonra padişahına yatmadan önce 3 subaneke bir elham oku yat hadi bakalım...

royal'in dediklerine katılıyorum. belki ülke şartlarından ötürü seçmiş olabilir ancak yine de polis olmayı aklından geçirmek dahi benim için yeterlidir.

ama karşı tarafın her daim sunduğu o insafsız, herhangi bir vahşeti meşrulaştıran argümanları kendim de kalkıp sunamam. yok öyle bir dünya. ben yine kendim gibi olup "çoluğu çocuğu, ailesi vardır, umarım sağlığına kavuşur" diye aklımdan geçiririm. ister romantik olayım, ister fazla iyimser. ne yazık ki buyum. ama bir polisle oturup iki kelime etmem, o gaddar herifin saçma sapan savunmalarını da dinlemem. ancak kesinlikle bir insan için gebersin gibi bir şey diyemem. onlar gibi olamıyorum ben.

polislerin hepsi bilincsiz ve elindeki gucu kotu kullanacak kisiler degildir elbet, fakat curukleri kendi aralarindan ayiklamalari gerek.birbirlerine de hakim olmalari gerek. atiyorum bankaciyim, mesai arkadasim baskasinin parasini caliyor. susup banane mi derim, hem meslegimin hem bankamin guvenilirligi icin hem magduru korumak adina bu isi duzeltmek icin gerekeni mi yaparim. ben gerekeni yaparim, banane diyene saygi ve sempati duyacagimi sanmiyorum.
bir suru asker sacma sebeplerle (karisini aldatmis vb) ordudan ihrac edilirken, bariz olumcul hata yapan kisilerin kayirilmasi, korunmasi tabi ki insani cileden cikariyor. adalet olmayinca duzen yurumuyor iste.

kedidir kedi

konu uzamış , genel itibariylede uzun uzun üzerinde konuşulacak bi konu...şahsi fikrim bu ülkenin polisi , jandarması , askeri benim için herzaman saygıyı hakeder...
bu tarz on binlerce kişinin olduğu kurumlarda , 50-100 polisin yaptığı yanlışlıkları bütün camiaya yaymak saçmalıktır...tecavüz eden öğretmen haberinden sonra nasıl ki bütün öğretmenler tecavüzcü olamaz , nasıl ki tribünlerde taraftarlar adam bıçakladığında bütün tribünler katil olmuyor aynı şekilde bu kurumlardada genelleme yapmak pek doğru değil

kaldı ki kutuplaşmanın olduğunu söyleyen ve bi tarafı kutuplaştırdığı için eleştiri yapan kişilerin kullandığı sözlerde pek birleştirici değil...örn ; "ülkeyi şu şu şu öyle bi kutuplaştırdı ki" , arkasından gelen cümle "bu polisler iyiki ölmüş" veya "bunlar hakettiler" veya "bu kafadaki insanlar zaten aptal" gibisinden ayrıştırıcı cümleler pek samimi gelmiyor çünkü ortada ciddi bi paradoks var

Senelerdir (ve özellikle son bir senedir) meydana gelen birikme bu tarz kazalarda ortaya çıkıyor maalesef. Ben bunun sorumlusunun da birikimini bu tarz yerlerde patlatan insanlar değil, onları buna mecbur bırakan şiddet uygulayıcılar olduğunu düşünüyorum. Polisler, palalı satırlılar, politikacılar, adına ne derseniz artık.

Polisin şiddetine doğrudan maruz kalmış veya en azından tanık olmuş birisinin şu haberi okuyup da sırıtarak "Eee allahın sopası yok işte" dememesi imkansız.

Amirleri dikmiştir oraya bunlar da napsın emir kulu yıldırım yemişler :( Amirleri hep pis bunların:( emir:( kulu:( ekmek:( parası:( molotof:(

lenovo iyidir

ne alabilirsin bilmiyorum, ancak acer alma. sakın!

Şuna bir bakın:
www.sadecenotebook.com

Sony Vaio. Illa ki işine yarayan ucuz bir modelini bulursun.

kardeş sakın asus alma hele hele x serisini sakın ama skın alma. çok tırt bi teknik servisleri var.

bu arada dell alabilirsin

fiyat aralığı verirseniz daha kesin öneriler alabilirsiniz bence :) arkadaşların yazdıklarına ek olarak ben de acer, hp, casper ve toshiba'yı karalisteye almanı öneririm. msi özellikle oyun notebookları konusunda epey ilerledi, bana göre bir bilgisayar oyunları sağlam çalıştırmayı becerebiliyorsa her işi görebilir, uzun süre de dayanır.

ben ge70 kullanıyorum 4-5 aydır ancak 17inç olduğu için biraz ağır gelebilir. daha ufak modellerine bakabilirsiniz.

(bkz: #30643048)

Calisirken su kacir icine

Arka fan kısmından saç gönder. Saç telleri fana dolansın. (Elde uzun saç varsa)

ıslak bir corabı geçir ağız kısmına, kurut. bir süre sonra atıverıyor kendi kendine. bazen kalıcı oluyor, bazen geçici.

Onunu arakasini yanmayacak biseyle kapatin. Calistirin yada bi tomar sac uzun sac yollayin parvaneye..bunlari yapip yatmayim i sure izlemede kalin . Yada deli gibi durmaksizin calistirin yotulana kadar.
Not bunlari yapmayabilirsinizde sadece fikir olack seylerden sorumlu degilim.akliniz fikriniz var

@durbi nolur nolmaz diye uzaktan hortum vasitasıyle yapiveriniz :)

arka tarafından küçük pamuk taneleri at yanıyor onlar içinde bozluyor sonra.

içine tahta çubuk sok (pervaneye)
kalem olur mikado çubuğu olur chopsticks olur.. sonra çalıştır. pervane dönemesin. sonrası malum.

Kırmadan makineyi aç içinden motora giden kabloyu ayır sonra geri kapa, fabrikada baglanmamis gibi olsun.

küveti su doldur, makinayı fişe tak çalıştır, makinayı eline al, küvetteki suya gir ve makinayı suya batır.

Asdfgh yalnız arkadaş hepimiz hobi olarak saç kurutma makinesi mi bozuyooruz napuyoruz biz ya?

Pamuk yollamak? Asdgjld

Uzun saç olayı artı bir ama teknik aksaklık gibi görünmez tabi.

arkada hava alan kısmı kapatılarak olabiliyor sanırım. eğer termostatı yoksa ısınmayı kaldıramıyor ve bozuluyor alet soğuyamadığı için.

ama tehlikeli bir mevzu tabii, sıkıntı yaratabilir her türlü. dikkat edin derim, yangın çıkmasın evin içinde, size de bir zarar gelmesin.

Aç bozulana kadar aralıksız çalıştır. Da amaç ney ?

dikka et bozayım derken birilerini elenktrenk çarpmasın.

amaç?


içine su kaçınca falan bozulduğu yok


içi su dolu vileda kovasına minik kardeşim düşürdü

şuan hala canavar gibi

Haklısın, ingiltereye birazda turistik amaçla gitmek istiyorum, bol bol yabancı dizi film izliyorum.

fiyat konusunda sorununuz yoksa wall street kendini kanıtlamış bir yer. kur atlatma bazında çalışıyorlar,ders saatleri de sizin müsait olma durumunuza göre ayarlanabiliyor, gayet esnek. bir ara kuruluş yıldönümleri dolayısıyla indirim vardı ancak devam ediyor mu bilmiyorum.

bir de buraya gitmeye kesin karar verirseniz tanıdık birini bulup onun aracılığıyla kayır yaptırın. hem siz ufak da olsa bir indirim alırsınzı hem de üzerinden kayıt olduğunuz arkadaş kur kazanır, faydanız dokunur :)

Önce grameri hallet, işin biraz kurdu ol. Bu açıdan kurs doğru bir tercih. Gramer bilmeden dizi/film falan izleyemezsin.

Açıkçası kurslar hep standart, en ucuz neresini bulursan oraya git.

Edit: Bir işin temelini bilmeden nasıl onu doğru şekilde kullanmayı planlıyorsunuz acaba? Sen bu grameri önemsemeyen salaklara bakma :D Gramerden sonra ingilizceye yönelik diğer yeteneklerini geliştirmelisin. Keza sen de bunun farkındasın sevgili soruyu soran arkadaşım :) Lafım sana değil.

hala gramer diyenler var ya yapmayin etmeyin. dizi filme devam haci. ama kullanilan kaliplari falan not al kendi kendine tekrar et. aynada kendi kendine konus falan ne bileyim yasa yani olaylari senaryolari canlandir. sadece tek basina bi kelimeyi ogrenme. cumlesiyle kalibiyla ogren. ha bi de asiri derecede kitap blog vs oku tabi ki.

Londra dışında "sıkıcı sacma sapan sehirler yerine eglenebilecegim bir yer" yok maalesef. Yine siz Greater London içerisinde kalmaya bakın.

selam!

brighton iyidir eğlence ve marjinallik anlamında.
istanbuldan gidiyorsanız londra dışında bir yer kesmez ama sizi, onu söyleyeyim. fiyatlarda da "konaklama hariç" çok fark görmeyeceksiniz. elbette küçük ve denize kıyısı olmayan bir şehir daha uygun olacaktır ama orada da aradığınız eğlence olmaz.

--

aile yanında kalmanın avantajları farklı, yurdun, öğrenci evinin farklı olur. özgürlüğünüze düşkün biri iseniz, "yemeğimi kendim pişirmeli ve istediğim saatlerde yemeliyim" diyorsanız aile yanında kalmayın. ama aile yanında kalırsanız direkt oralı yerel insanlarla -en azından- akşam yemeklerinde sohbet şansı bulacağınızı unutmayın. yurtlarda ve öğrenci evlerinde kalanlar ise sizin gibi insanlar olacak. yani bunun artısını eksisini hesaplamanız, ona göre karar vermeniz lazım.
ben öğrenci evinde kaldım.

masraflarınızı da istanbul x 2 şeklinde düşünebilirsiniz.
şuralardan da aşağı yukarı kontrol edebilirsiniz: www.tesco.com

Aile yanı dil öğrenimi ve masraflar açısından daha mantıklı olacaktır, çünkü yemek ve market alışverişi masrafların aile yanında büyük ölçüde düşecek. Onun haricinde, eğer yurtta kalırsan etkileşime geçeceğin insanların çoğu senin gibi dil öğrenmek için gelmiş insanlar olacak, dolayısıyla dili doğal haliyle öğrenmenin de bir nebze önüne geçmiş olacak bu durum. Aile ise native konuşmalar konusunda kendini zorlamana, isteklerini ifade etmene, hatta çok iyi anlaşırsanız güzel diyaloglar kurmanıza ve sonrasında bunu sürdürmenize bile fırsat tanır (bir arkadaşım 2-3 sene önce İngiltere'de yanında kaldığı genç çiftle hala Skype'den temas halinde)

Sosyalleşme meselesini dil kursundaki insanlarla kaynaşarak, organizasyonlara katılarak da çözebilirsiniz. Yurt bu durumda ekstra birşey katmayacaktır. Yurtta kalmanız da şart değil bu ortama dahil olmak için, benim kaldığım yurda misafir olarak gelen çokça insan oluyordu kurstan(maalesef benim için yurt yanlış karardı)

Liverpool'u önerebilirim eğlencenin ve gezip-tozmanın da olabileceği bir yer olarak, Manchester'a da otobüsle 1 saat civarında.

Yine de gideceğiniz bölgeyi seçmeden önce Youtube'dan o bölgenin aksanına bakın derim. Liverpool güzel ve Londra'ya göre ucuz bir şehirdi fakat Scouse aksanı bazen insanı çıldırtabiliyor. Kötü olduğu için değil, anlaşılması epey zor olduğundan :)

Az az yiyin bir şey olmaz.

yeme aga, yarin sabah goturursun ac karnina iyi gelir.

yersen bir sey olmaz ama acir yani.

ye bişey olmaz.
sonra da ağzını tuzlu suyla çalkala iyice.

özellikle 24 saat kesinlikle çok soğuk ve çok sıcak yasak.
çok can çektiyse eritip yiyin. ama daha sonra yaratacağı sıkıntılardan dolayı yemeyin derim.

hatta 24 saat sıcak duş alınmaz. pipetle bir şey içilmez. sigara içilmemesi lazım vs

@female demon,

Ne gibi bir sıkıntı yaratabilir? Google'da aradım da, bazı doktorlar dondurma yenmesini önermişler. Çünkü besine ihtiyaç varmış falan filan.

diş çekimi sonrası dondurma yenmez bademcik ameliyatında var öyle bir şey. yani size tek tek x sıkıntısı diyemem ama sinirler açık halde şu an. yara bildiğiniz o yüzden sağlıklı olmaz. yine size kalmış elbet

Valla ben dayanamadım, sağ tarafla küçük küçük yiyorum. Sol tarafa pek değdirmemeye çalışıyorum. (Çekilen diş solda.)

Dişim çekileli 6 saat oldu.

Hayırlısı olsun.

20 yaş dişim çekildiğinde 2-3 gün süt ürünü tüketmememi önermişti doktorum, bakteri oluşumunu hızlandırma riskinden ötürü. Ama değil mi ki yemişsiniz, yatmadan önce güzelce gargara yaparsanız sorun olmaz diye düşünüyorum :)

İçindeki şeker bakteri oluşumunu hızlandırabilir. Açık yara neticede.

Gözler hassas ise değer, birinde a5 diğerinde a7 işlemci olması da hız açısından uzun vadede daha çok fark yaratır. + 1 yıl daha fazla ios güncelleme desteği de var.

Retina mini çıkıncaya kadar mini almadın ekranı nedeniyle.

Çoğunlukla okuma yapacaksan eğer, e-ink teknolojisi olan bir tableti tercih etmen daha iyi olur sanki. Kobo glo isminde bir alet mevcutmuş, sözlükteki arkadaşların da referansıyla bir müsait zamanda almayı düşünüyorum. Diğer işlerini de artan parayla alacağın bir aletle halledebilirsin.

Ama Ipad'i kafaya koydum dersen, sıradaki önerileri bekleyiniz :) maalesef bilgim yok.

@sevgikusunkanadinda tesekkurler. normalde kitap okumak icin kindle kullaniyorum zaten ama pdf okuyabilmek icin ipad almaya karar verdim cunku okumam gereken pdf'ler kindle'da cok rezil bir hale donusuyor. Kobo hakkında bilgim yok ama kindle'dan cok ama cok memnunum :)

@christopher nolan tesekkur ederim bilgi icin, gozler hassas evet, normalde o yuzden kindle kullanıyorum zaten ama diger dokumanlar olunca ipad gerekiyor mecburen. hız ya da ios destegi o yuzden cok onemli degil, ama gozleri yoracaksa yaramaz :)

Eğer okuma yapmayacaksan normalşnden al dersim ama retina almalısın. O üçyüzlira elbet eriyecek bir şekilde ama sen her zaman pişman olacaksın normal aldığına.

Dize tekme at. (Dengesini yıkar atarsın.)

Şişmansa karın ve kaburgalar arasında olan boşluğa vur. (Nefesi keser)

Kafa atayım demek gibi risklere girme sakın.

Iki elle makina gibi işleyeyim triplerine girme olmaz. :) güçsüz elin hangisiyse onunla denge sağla, adamı tut, hedefi sabitle. Diğer elle pancar motoru gibi rocky bam bam bam işle.

Çüküne falan tekme atma birşey olursa Polislik olursan gg olma ihtimali var.

Not: Bi kümbet dayak yiyip gelirsen bana özelden mesaj at 2 kamyon adam yığıp savaş çıkaralım sjskfldsks

Mobildeyim editleyemiyorum.

Yukarıda ki arkadaşın attığı fotoları ve dediklerini sakın yapma. Sakın, kesinlikle ve kesinlikle.

Yapamazsan mal gibi kalır dayak yersin.

Yaparsan sonun hapis olur adamı öldürürsün , sakat bırakırsın.

Hayatımda onlarca defa kavga ettim hiç kendimi riske atıp hayalara boğaza çalışmadım. Varsın azcık hırpalan ama yeter ki öldürme, sakat bırakma. Bunu adam için demiyorum. Sana yazık olur hayatın biter. Haberlerde çok görüyoruz örnekleri.

adam sildi cevabını zaten. çok teşekkür ediyorum.
başka taktik?

diyalektik.
bel altı çalışmak istersen, demagoji.

dostum yapman gereken gardini dusurmemek, suratini ve kulak bolgeni, bogazini korumak. bu sebeple boksorler nasil gard aliyorsa öyle gard almaya calis. kullanmadigin kolunu geride emniyet olarak tut, kullandigin kolunu da yumruk atmak icin kullan. tasaklara vurabilrisin bir sey olmaz bence ama cok abanma tabi, sakat sonucta. onun disinda seni yere falan yatirir yumruklamaya baslarsa iki kulagina sap diye vur ellerini sanki alkislayacakmissin gibi, tum vucut dengesini kaybeder o an, 1-2 dk da kendine gelemez. duyma kaybi yasama ihtimali de var, vurus gucune gore %30 ihtimal.

kavgaya yüzüne kafa atarak başlayacaksın. bundan başka önemli bir nokta yok.

pis burun (ayakkabının ucuyla yani) kaval kemiğine bir tekme at yakasına yapışırken. çok acıyan bir bölge ama tehlikesi fazla yok. ama en mantıklısı kavgadan uzak durmak. illa dalacağım ve biraz da dağıtayım dersen hemen dal. vursana gelsene gibi saçmalıklarla uğraşma. dayağı at yada ye işte yahu :)

bu taktikler iyi güzel hoş da, ben yurdum insanını tanıyorsam senin karşına tek gelmeyecek. 4 5 tane delikanlı bul köşede dursunlar, eğer eleman kalabalık gelirse onlar da gelsin.

Hayatımda doğru düzgün kavga etmedim. Ancak edenlerden sıkça duyduğum şey: "ilk darbeyi mutlaka sen vur" oluyor.

dostum yaşın kaç bilmiyorum ama 18 yaşından küçük isen sana çok tavsiyem yok. 18 üstü isen ki muhtemelen öylesindir. bu yaşlarda herkesin içinde yumruklu vurmalı kırmalı çok kavga olmuyor. daha doğrusu etraftakiler ayırıyor. taktik tam burada başlıyor. konuşmaya başlarken medeni davranırsan karşındakini cesaretlendireceğin için daha agresif yaklaşmasını sağlamış olursun. dişe diş arkadaş deyip sen baskın olursan, korkmadığını karşıdakine hissettirirsen, bu kavgayı göze aldığını gösterirsen işte o zaman kan dökmeden savaşı masa başında kazanmış olursun. ondan sonra diklen diklenebildiğin kadar. işin bir sonraki görüşmelere sarkmasını istiyorsan etraftakilerin ayırabileceği şekilde bir itiş kakış yapmalısın. hadi ucuz kurtuldun yine :)

seviyorum burayı ya hepinize teşekkür ediyorum

çok hızlı olman lazım. ilk darbe senden gelmeli fakat o ilk darbe yüze olmamalı. öyle kavgadan anlayan biri değilsin söylediğin gibi. yüze doğru, gözün gördüğü bir darbe geldiğinde refleks olarak kişi kendini korumaya alır. senin o yumruk da ya gardını almış elemanın kafasına ya da kafatasının üst kısımlarına gelir. senin elin daha çok acır.

kafa atmak ve ilk yumruğu kafaya atmak kavgayı bir anda başlatmadığın sürece mantıksız taktikler.

eğer hızlıysan ilk vuruşu onun yapmasını ve ıskalamasını sağlamanı, o boşa çıktığında saldırıya geçmeni tavsiye ederim. gerçi o da biraz tecrübe işi. sonra yumruğu yediğin ile kalma.

gardını almaktan vazgeçme. dize tekme, kaval kemiğine tekme önemli. dizden yukarıya tekme atma. dövüş-savunma vs. sporu bilmediğinden muhtemelen yanlış atarsın. o da bacağını yakalar seni balerin gibi gezdirir.

yumruk atmayı ve tekme atmayı öğrenmen önemli. bunları sık yapamayacaksın tabii. çünkü filmlerde izlediğin gibi olmuyor kavgalar. eğer ayıran olmazsa kısa sürede çok yakın dövüşe geçiyor. orada da güçlü olan kazanıyor. rakibinden güçlü değilsen onun seni sıkıştırmasına ya da yakalamasına izin verme. eğer rakibinin kolları bacakları vs. uzun ise, senden uzaklaşmasına izin verme.

şuraya vur, buraya vur diyemem. sonra adama bir şey olursa biz de yanmayalım taktik verdik diye :) aç youtube'u arat.

en olmadı gardını almayı öğren. iyi kapan. ister adam yorulunca saldır, ister dayağını ye ama minimum hasarla kurtul. :)

emanet olsun yanında. o çıkarırsa çıkarsın. çıkarmasa çıkarma. çeneye yan kenardan salla. benim tavsiyem budur. yumruğun sağlamsa teknik bilmeden puan kaparsın.

bi şey olmaz, yat uyu.

Cift yastikla yatsan iyi olur bu gece, basin yuksekte kalmali.

abi o pamugu 3-4 saat nasil tuttun orada :( yarim saatte bir degistirmen gerekiyordu. neyse, agri kesici kesmediyse yapacak pek birsey yok idare edeceksin, yat uyumaya calis, bende bugun kopru icin disciye gittim ayni dertten muzdaripim :) anime felan izlerken sizmayi dusunuyorum.

Hemen öyle dinmez. En az 2-3 gün o kan tadı geliyor maalesef ağza.

Güçlü ağrı kesiciler al bir sıkıntın yoksa, doktor tavsiye ettiyse ufak ufak, yarayı zorlamadan gargara yap bence(ben faydasını görmüştüm) geçmiş olsun, büyük acıdır bilirim.

Antibiyotik de vermiştir her ihtimale karşı diye. Bana vermiişti alfasilin yada alfoxil ağrı kesiciyle beraber mis gibiydi ama ben ameliyatını oldum.

Kardeşim çektirdi 20likten bir önceki dişini. Çok kanadı ama gece rahatsızlığı vermedi sadece 3köklü diye çene ağrısı çekti.
Çenesi dar agzı küçük olunca çekim sırasında epey zorlanmış çeneyi açmak için. Ondan.

Yani o kan bişi yapmaz sana ama başın az yüksekte uyu çok rahatsız olcak gibi hissedersen
Geçmiş olsun iki üç güne düzelcek

dondurma yiyin. yakin zamanda bir arkadasimin cekildi yirmilik disleri, alttakiler. bir hafta boyunca buz kompres uyguladi bir kere. sonra bol bol dondurma yedi. en olmadi bir buz karesi cevirdi agzinda. ama aggri cekilecek, ilk gece uyutmayabilir bile. gece boyunca da sizinle ilgilenebilecek biri varsa buz koysun. gecmis olsun

Mafia II

1 de olabilir de eski.

ps varsa elinin altında kesinlikle metal gear solid serisi. bir ve ikiyi oynamazsın muhtemelen çok eski oldukları için sarmaz fakat 3 ve 4ü de oynasan yeterli.

ps yoksa, assassin's creedleri oynayabilirsin.

dishonored da çok güzel oyundur. sevdiğin tarzla ilgili bir şeyler demiş olsan daha spesifik örnekler de verilebilir.

ps yok olmadığı için de anca mgs rising revengeance oynayabildim pc'de harikaydı. dishonored da oynadım o da çok beğendiğim oyunlardan biriydi. assassin's creed serisi çok övüldüğü için birinci oyundan başlayayım dedim ama hiç sarmadı ilk oyunu bıraktım kaldı öyle. batman arkham serisini çok sevmiştim özellikle arkham city'yi.

Metro Last Night var, kitaptan uyarlanmış bir oyun. Çok ilerleyemesem de başlangıcı hoşuma gitti benim.

far cry'ları oynadın mı? sleeping dogs'da iyiydi.
watch dogs'u oynamayı çok istiyorum ama sistem gereksinimleri çok fazla.

bir de pokemon seviyorsan, küçükken de gameboyun oldu ise veya olmasını çok istedi isen bence emülatör indir bilgisayara, sapıklar gibi pokemon oyna derim. ben oyun saati olarak resmen günlerimi vermişimdir pokemonlara.

max payne 2
alan wake pek eğlenceli değil.

last of us

Ps varsa uncharted ozellikle turkce seslendirmeli olanlardan...muhtesem!

mafia
max payne 1,2
far cry 3
BioShock Infinite
Prince of Persia serisi

PlayStation:
Uncharted serisi
God of War serisi
last of us
--
Uzunca olanlarından :
Diablo Serisi

Mass Effect serisini de çok öneriyorlar ancak deneme fırsatım olmadı.

Hitman absolution
Bastion

Eskilerden:
Max payne
Hitman
Sanitarium
Warcraft

medal of honor

feysbuk atar öyle arada mesaj ciddi bir şey değil. ben de istanbul'da olmama rağmen, bursa'dan izmit'den giriş yapmışım gibi görünüyor.

Aynı gün gece 4'te gizli bir numaradan arandığı için biraz daha ciddiye aldık hocam, daha önce de hiç karşılaşmamıştık böyle bir maille.

Vpn ile girdiyse ondan olmuştur. İp den yer tespiti yapabilirsin.

babus peki emin misin kiz arkadasinin firefox, win 7 vs kullanmadigindan yani o olmadigindan?

Eminim. O saatlerde bilgisayarı kapalıydı, Firefox da kullanmıyor, Chrome'cu kendisi.

öncelikle facebook ve mail hesablarinin password larini degistirin. iki password da ayni olmasin. bir kagida yazsin unutmamak icin. adres saglayicilarinda (hotmail, yahoo v.b.) ek mail adresi koyma secenegi oluyor, misal birisi hotmail hesabini ele gecirmeye calisti, diger ek mail adresin üzerinden yeni password olusturup hesabi kurtariyorsun. bende almanya'da ögrenci yurtlarinda kaldim senelerce, komsum hintliler bilgisayarimi benden iyi biliyorlardi :) ip sini salak degilse degistiriyordur, bulman o bakimdan zor elemani. alisveris yaptigi siteler icin ayri, sosyal medya icin ayri e mail hesabi kullansin.

bilinmeyen numaradan aramaya devam ederse bildigim kadariyla numarasini cikarttirabiliyorsun polise basvurup. Tabii kendi telefonundan aramasi kosuluyla. Internetten ararsa kayitlardan cikmaz.

ikisi arasında kaldıysan s5.

samsung pişmanlıktır.

s4 ve general mobile discovery kullaniyorum. discovery diyorum. sen düsün.

s4 s5 cok güzel telefonlar da samsungun verdigi update hizmeti sacmalik. adamlar bozan update yapti, su an touchwiz crash olup duruyor. ha ama bataryada sorun oldu, aldigim yer olmaz dedi, samsung ytkili servise gittim, aninda alip tamire götürdüler, (hem de ücretsiz sorgu sualsiz, faturasiz) iki güne geri aldim. cillop gibi. ama yazilimsal olarak alip bi rom bisi kurmak bisi yapmak lazim. touchwizle yasanmaz.

aslinda s5 görünüm olarak farkli bir göz atmak lazim böyle konusuyorum ama. varsa google play editionlara yönelin. temizdir.

ARkadaşlar cihazı alırsam zaten root edip custom rom yükleyeceğim. Açıkçası biraz kararsız kaldım.

custom rom için en iyi destek genelde samsungda oluyor sanırım. s2 için hala custom rom çıkarıyorlar ben telefona kurmaktan sıkıldım adamlar hala güncelliyorlar

z2 al. (ayrıca s2 iyi ya)

touchwiz boktan bi launcher. bunu herkes kabul ediyor hakli olarak ama bu samsunglarin kotu telefon oldugu anlamina gelmiyor. touchwiz yerine kullanilabilecek tas bi bisuru launcher var tek sikinti toucwiz ise.
dis kasanin kalitesizligi derseniz eyvallah gercekten plastikle olacak is degil.

@diss0640

hocam s2'nin kamerası pert oldu artık ram de yetmiyor uygulamalar için. Z2'yi inceledim ama sanal tuşları pek hoşuma gitmedi açıkçası. Samsung fanlarının custom rom desteği de çok fazla olunca gönlüm Samsung'tan yana açıkçası.

elin hamaratsa ebayden 3 dolara kamerayı alır 10dkda takarsın hocam.

@argent dawn

hiç beceremem o işleri :)

@kresto note 3 alınır bence onun yerine daha uygun

o zaman al parçayı telefon servisinde taktır =) s2 candır bozulana kadar kullanacağım böyle giderse. s5 çıkana kadar bozulur diyordum s6yı da göreceğiz herhalde=)

Xperia Z'yi yakından görme, kullanma şansım oldu(kendim de pek memnun olmadığım bir Xierpa modeli kullanıyorum) gayet güzel bir alet. Büyüklüğü dert olmayacaksa (ki s5'le, g3'le çok bir boyut farkı yok sanırım) z2'yi beklemenizi tavsiye edebilirim Sony'e güvenerek :)

Öyle hiç bir markanın bağımlısı yada savunucusu olmam ama yerden yere vurulan S4'ün bir kullancısı olarak inanılmaz memnunum telefonumdan. Batarya şişmesi yaşadım, aynı gün içinde teslim ettiler. Teknik servisini de çok kötülüyorlar ama sadece batarya değişimi için bile ilgi ile sorunumu çözmeye çalıştılar. Neyse sözüm teknik destek anlamında Samsung en iyiler arasında. Bir de telefonuna salak saçma bir sürü uygulama yükleyip, yükledikleri uygulamaların yüzünden yaşadıkları sorunları Samsung'a bağlayanları ayrı tutarsam, çevremde S4 ve S5 kullanan herkes memnun telefonundan. Telefonum 6 aylık bir cihaz olmasa S5 alırdım kesin. Hem kaliteli teknik destek hem de öyle itin götüne sokulacak bir tasarıma sahip olmadığını düşündüğümden. Cihazın sağladığı kolaylıklar doğru kullanıldığında LG hiç bir şekilde Samsung'a yetişemez. Sony falan denilmişte ekranından, kullanımından, arayüzünden hatta ve hatta teknik hizmetlerinden hiç memnun olmayan 2-3 arkadaşım var. Hepsi de Samsung'a terfi etti.

Çapulcular devrim yapmış diyorlar.

Soma ve Uğur Kurt'la ilgili yapılan bir işgal eylemi idi. Rektör üniversiteye polis girişine izin vermiş, öğrencilerin çok sert şekilde dövülerek gözaltına alındıkları söyleniyor. Gelişmeleri takip etmek isteyen akademisyenler ve avukatlar gözaltılara yaklaştırılmıyormuş.

Işgalde yeni moda he:)
3-5 çapulcu kapıyı kapatıp, işgal var devrim yaptık diyor; polis gelince çatıya kaçıyorlar... Hadi devam etsene işgaline ve devrimime...

@ne nicki be

Muhtemelen bu cevabımı silerler ama söylemeden duramayacağım. Neden küçümsüyorsun eylemi, karşı koyuşu, muhalefeti. Ne kadar küçük beyinlisiniz. Sizin gibilerden adam olmaz. Sadece acıyorum.

orijinal win 7 ile gelmişse kopya win 8 kurmak kötü olur. hatta win 8 her türlü kötü her yerde uyumsuzluk sorunları vs. durumları var hala win 8 için.

ne kadar tanıdığım varsa 8 li gelen bilgisayarını 7 ye çevirdi. microsoft bile pişman.

7 ile gelen laptopu 8'e (orijinal) yükselttim. hiçbir sorun da yaşamadım şimdiye kadar.

Gereksiz olur. Pek bir artisi yok. O sacma sapan metro interface'i dayamislar filan.

Bilmeyenler nasıl sallamış nasıl... Herkes bilgisayar mühendisi... Windows 8'i gönül rahatlığıyla kurabilirsin. Microsoft Windows Vista'dan pişmanlık duyuyor. 8'den değil. 8'in çekirdekten itibaren yapısı değişti ve acayip hızlandı. Bende inatla 7 kullanmaya çalıştım fakat 8'i kurup 10 gün kullanınca herşey kafamda daha met oturdu. Rahat ol rahat. 8 piyasadaki tüm donanımlarla uyumlu. Uyumlu olmayan programlar. Onuda sağ tık compability ile çözersin.

8 değil de 8.1 kur rahat et

Windows 8.1 update 1 yükle. Değişikliği fark edeceksin.
Yükleme aşamasında uygulama, bilgisayarının donanımının uygun olup olmadığını zaten test ediyor. Bu sebeple "uygundur, haydi kur" diyorsa, haydi kur :)

freedos gelen bilgisayarıma 7 kurmakta zorluk çektiğim için kopya 8 yükledim, şu anda sorun yok. ancak 8'in stabil bir işletim sistemi olması için epey uzun zaman(ve yeni yeni sürümler) gerekecek gibi duruyor. şimdilik 7'den şaşmayın, sözlükte, bilimum bilişim forumunda "abi olmuş bu" ları duyarsanız da yükseltin gitsin derim.

"abi olmuş bu"

imza : 8 yıllık yazılım mühendisi

ucube ucube konuşmamak lazım. 1 yıla yakın zamandır w8 kullanıyorum ve insanların söyleyip durduğu şu aşılamayan uyumsuzluk sorunlarını daha zerre yaşamadım. ayrıca metro arayüzü kesinlikle inanılmaz derecede kaliteli bence.

win 8.1 i rahatlıkla kurabilirsin, hızı win7 ye 9, vistaya 19 basar. gayette stabil.

Bulunduğum kampüste her sene 100 bisikletin çalındığını duyunca meseleyi biraz araştırma yoluna gittim. Şöyle bir ürün mevcut, talebinizi ne kadar karşılar bir inceleyin isterseniz: urun.gittigidiyor.com sanırım bir hafta içinde böyle birşey edineceğim.

Bunun haricinde, belki bir katlanabilir bisiklet alırsanız daha rahat edersiniz, diğerlerinden daha hafif oluyor mu bilemedim gerçi.

bisikleti ne kadar mesafede ne kadar kullanacağınız önemli baya bildiğin bisikletle gezip tozacaksanız katlanır bisiklet işinizi görmez. büyük cantlı normal bi bisiklet almanız lazım. merdivenlerden elinizle çıkaracaksanız hafif bişeyler bakın.

o kilitler bir demir makasına bakar.

siz bir şekilde dairenize sokmalısınız başka çaresi yok.

Katlanabilir bisikletleri araştırabilirsiniz.

Avrupalılar dev zincirler kullanıyor. On tekerden baslayıp kadroyu sarıp arka tekerde bitiyor. Onlardan alabilirsiniz. Yine de bir demir makasına bakar ama napalım sürmeyelim mi
Ben evin icine koyuyorum. Bisikletim hafif

Sanirim yapilmiyor.

Goksuparki
Mavigol
Ya da mogan.

Altinpark konusunda emin degilim

mogan iyidir.
goksu cook kalabalik oluyor.
mavigol apacilerle şerokilerle dolu.

mavigöl tam size uygun bi yer

Yapay arıyorsan göksu, harikalar diyarı gibi parklar. Doğal arıyorsan kızılcahamam, ayaş.

beypazarı, vadi tarafı.

ümitköy-çayyolu taraflarına doğru ilerleyince yerleşimden uzak kalan(ama önünden otobüsün fian da geçtiği) bir yer mevcut, tam ismini hatırlayamadım. orada bulunan mekanlarda kendi malzemelerinizi getirip mangal yapabiliyorsunuz. giriş ücretli, 20-25 lira civarındaydı sanırım.

Kursa gideceginiz yerde soylerler uzun kisa meselesini.muhtelemen uzun olur. Evet 60 70 lira uygun baslangic icin.

Ben özel ders alacağım. Yani kısa ile yada uzun ile başlamak benim tercihim olacak. Hangisi daha iyidir sizce?

valla ben uzunla basladim nedense hoca istemedi kisa almami. Uzun oneririm o yuzden.

Uzunla başlayıp o şekilde öğrenmeniz daha iyi olacaktır uzun vadede, sonrasında da uzun sap bağlamayı kelepçe takarak kısa sapa dönüştürebilirsiniz her zaman :)

bizim bi arkadaş var çok sever bağlama alacak insanlara yardım etmeyi. nickini vereyim istersen mesajdan.

Uzun / kısa seçimi ne tür müzikten hoşlandığına ne tarz şarkı / türkü çalmak isteyeceğine göre değişir

pardon, belirtmeyi unutmuşum. 70 liraya kadar filan çıkabilirim, temiz ses alsın, versin yeter :) pek öyle özelliğe lüzum yok.

Normal şartlarda bir insan o mesafeden içer, kimse de birşey demez bence. Ama mevzubahis Bayülgen olunca, "Ben anarşiğim yasak tanımam sinir bozarım ehehehe" moduna girince insanların tepkisini çekiyor. Dolayısıyla iki kelam etme ihtiyacı hissediyor kişi bence.

Videoyu hatırlıyorum, kadını faşist olmakla itham etmişti. Allahaşkına, faşist lafı ne ara bu kadar ayağa düştü?

şöyle haksız buluyorum, sigara içmeyi okan kendinde hak bulabiliyorken aynı haktan onu dinlemeye gelip sigara içen dinleyicler bu haktan yararlanamıyorsa ortada bir eşitsizlik olduğu içün okan'ı haksız buluyorum.

bir de okan çok bozdu. bozmaz dedik yine bozdu. öyle böyle değil. fena bozdu.

okan'ın fuat avnisi için şöyle buyrun.

(bkz: zeenogr delorange)

Bence de haksız.

haksız. o kadar haksız ki gerçekten şu an acayip açıklamaya üşendim.

not: sigarayla düzenli bir ilişkim var.

bu adam cok artiz. tamam kadin uzaktan etkilenmez isguzarlik yapmis olabilir ama okan da artiz yani. kapali alanda o kadar kisinin karsisinda sigara icmek nedir yani. git arada zikkimlan.

bence okulda konuşacak konu bulamamış, ajanstan bi kadın getirmiş demiş işte "ben sigara içiyomuş gibi yapıcam sende gel astımım var rahatsız oluyorum diye çirkeflik yap bende seni yerin dibine sokayım malzeme çıksın". ben başka bir açıklama bulamadım çünkü

Somalıyım. Ankara'da öğrenciyim. Ankara üni. öğrencileri bir yürüyüş tertip etmişler,arkadaşım haber verdi ve katıldım,katılmaz olaydım. Benim memleketimde komşularım ölürken,somaya destek olmak,yapılan ihmallere dikkat çekmek için ben bu eyleme gitmişim fakat bazı provokatör (umarım yanlış duymuşumdur), içinde kürdistan,pkk geçen kürtçe slogan attılar. Çok kızdım,belki de yanlış anladım ama bilmiyorum,ben orada soma için toplanıldığını zannederken işin içinden başka şeyler çıkıyor,ben bu hisse kapıldım ve bir daha eyleme falan gitmem. Giderim birilerini "yuuuhh" diye bağırırım en fazla(!)

Öğleden sonra okula gideceğim devam zorunluluğu var iptal açıklaması yapmamışlar. Tabipler birliği iş bırakıyormuş hocalar da bırakır mı bilemedim. Siyah giyerim.

uzun zamandır gözlerimden yaş akmıyordu. duygusuz bir adamım aslında fakat bugün birkaç kere iki gözümden de yaş aktı. özellikle sedye olayında...

..ve malesef bugün halı sahada hiçbir ama hiçbir işe yaramayan sol ayak parmaklarımdan birini (serçenin yanındaki fuzuli) kırdım. apar topar hastane derken, 1 hafta yatacağım gibi gözüküyor.

Küba, Venezuela, Şili'de 1 gün iş bırakma ve 3 gün yas ilan edilmişken, Türkiye'deki sendikalar (onların da bir kısmı elbette) bir haftalığına sadece 3 dakika iş bırakacak. Dakika artar-azalır mesele o değil. Bu mudur bu meselenin tepki yolu?

Tertiplenen yürüyüşlerde olacak gözüm kulağım. Emekçi olmadığım için elimden bu kadarı geliyor.

Ben de iş bırakıyorum bugün. Bir de bir yürüyüş var, ona gideceğim. Üstüme ne giyeceğimi çok da düşünmedim.
Sendikaların çoğu 1 gün iş bırakma + 3 dakika saygı duruşu belirledi.

tek siyah kyafetimi dün giydim, bugün de koyu renk giyindim yine
tüm gün haber takip etmicem ama gözüm orada olacak, onun dışında mecburen hayat devam ediyor, mecburen işe gideceğim. işe gitmesem daha kötü olur zaten dün bi şekilde mesaide kendimi tuttum, eve gelince bi tv bi ben, izleyen yok, boşaldım. tüm gece ağladım, gözlerim ağrıyor şimdi de

dünki eylemlere katılmak için kılımı kıpırdatmadım, nedenini birfincan güzelce yazmış..

TURK-IS'e bagli isletmelerde bugun saat 8.00'den cuma sabahi 8.00'e kadar is yerlerine gidilecek, ama uretim yapilmayacak.

Renault, Tofaş, Arçelik, Otokar, Karsan, Mercedes Benz, MAN, Ford Otosan, BSH Ev Aletleri, Hema Endüstri, Compenanta, Türk Traktör, Delphi, Çolakoğlu, Borusan Mannesman, İçdaş, Turk Metal Sendikasina bagli olan kısmı.

alienware vardı da fiyatlarını bilemedim. bi de istanbulda toplanan monster vardı galiba. aklımda bunlar kalmış.

msi'lara bak bence.

msi+

monster piyasaya çok iyi girmesine rağmen son zamanlarda epeyce sıkıntı yaratmaya başlamış sanırım, sözlük yorumları da buna paralel olarak değişiklik göstermiş hemen. ben olumsuz yorumlar yüzünden monster'dan vazgeçip MSI almıştım, tavsiye de ederim.

şimdi burası bir sürü android ve apple fanları dolacak kötüleyecekler

ama iyidir. 1,5 senedir 825 kullanıyorum. kamerası ve boyutu dışında bütün özellikleri hemen hemen aynı iki telefonun. maşallah tık demedi.

diğer arkadaşlar işte efendim bizim sevdiğimiz-ihtiyacımız olan applicationlar yok diyorlar. bir de windows phone şöyle böyle diyorlar. ben seviyorum, gayet güzel çalışıyor.

işte herkesin ihtiyaçları var, ona göre telefon alacak.

3-4 aydır kullanıyorum rootmuş, jailbreakmış bilmem gayet stabil severek kullanıyorum. Bir sürü yazılımsal salaklıkları mevcut ama bu son güncellemeyle eksiği ne varsa tamamladılar gibi

daha önce smartphone kullanmadıysan kullanabilirsin.

eğer averaj bir android kullandıysan delirirsin kullanırsan.

@plainwalker +1

son 2 aydır görüğüm en haklı adam.

Bu modelin RAM miktarı 512 MB diye hatırlıyorum. Eğer öyleyse, aynı RAM miktarına sahip bir Android telefon kullanıyorum, ciddi anlamda donma problemleri mevcut. Gözönünde bulundur derim.

925'i diğer sefil android cihazlarla karıştırmayalım.
925, en baba samsung ve en baba apple cihazının toplamından daha iyi fotoğraf çeker.

925, android bir cihazın 3te biri özellikle, onun 10 katı performans verir.

ve şu "android kullandıysan delirirsin" lafnı söyleyen arkadaşlar da boş muhabbet. çünkü windows phone, stabilite açısından android'in ayıptır söylemesi "anasını siker". ben android kullanıcısıydım ve o günlere lanet ediyorum şuan.

yok jailbreak çıkmış, yok bilmem ne güncellemesi, yok telefonu aç tepende 3 tur döndür öyle kullan. yok bilmem ne. 2 ayda bir şişsin tekrar sıfırla. içine 1 milyon gb ram de koysan menü geçişleri kassın.

windows phone aldım kafam rahatladı. inanılmaz hızlı bir cihaz kesinlikle tavsiye ediyorum. 2bin liralık sikko androidlere para vereceğine, 925 al. dört dörtlük bir cihaz.

ha bi de, androidin saçma sapan bi sike derman olmayan çöp uygulamalarının fanı değilsen de, her programı blursun mağazada.