hizliresim.com

bunu az once gordum hosuma gitti
www.youtube.com

i.imgur.com

lh6.googleusercontent.com

i.imgur.com

24.media.tumblr.com

i.imgur.com

www.reactiongifs.com

s3.amazonaws.com

i.imgur.com
i.imgur.com

Favorilerimden biridir :) www.resimler.tv

"sadece bu parayı yatırıma yönlendireceğim" gibi düşünmüyorum aslında... bu paradan düzenli olarak taksit ödemesi yapılıyor, dolayısıyla azalarak bitecek.. o zamana kadar durduğu yerde çalışsın, akmasa da damlasın istiyorum :) günlük repoyu otomatiğe bağlama imkanım var mıdır?

Yalçın Küçük'ün kayışı koparmadan önce yazdığı "Aydınlar Üzerine Tezler" ve "Türkiye Üzerine Tezler" serisi vardı diye hatırlıyorum. Tekin Yayınları'ndan çıkardı eskiden, hala baskısı var mı, varsa nerelerdedir bilmiyorum maalesef.

@darknum haklı, fakat şöyle yapabilirsin;

dvd player dediğin, aslında amfili dvd oynatıcı yani home cinema dalgasını pc ye bağlayabilirsin belki.

cihaza bir bak, aux yada line in yada audio in gibi bir giriş varsa o girişe pc den sinyal verip hoparlörlerden çıkış alabilirsin.

dvd-player yerine başka bir aparat aracılığıyla bağlanma şansım var mı? dvd playera kıyasla daha ufak tefek birşey?

1000 wattxsaat= 30-40 kuruş civarı


100 wattlık ampul yerine 10 wattlık led koyarsan, her saat için 90 watt kazanırsın.
geri kalan kazancını sen hesapla dostum.

philips vs de değişim kolay ama diğer markaları bilemem.
led ampul ömrü en uzun olan ampuldur. aç, kapa yapmaya dayanıklıdır.

Görüntüsüne, ışık şekline alışamayabilirsin o yüzden birden fazla alma...

bence apartmanda sadece bir katta garantili ampüllerden dene. memnun kalırsanız diğer katlara da alın hocam..

Verbatim'in internet sitesine baktım, LED lambalar da satıyorlarmış. Türkiye'de alma imkanımız var mı bunlardan? Harddisk, USB bellek konusunda çok iyiler, LED'de de aynı performansı sürdürürler diye düşünüyorum :)

Asus ve Lenovo'nun söylediğin fiyat aralığında orta düzey laptopları var. Çoğunluğu 8 GB RAM, i5 işlemci, 2 GB ekran kartı barındırıyor. Harddiskin 5400 rpm değil de 7200 olmasına dikkat et derim, performansı çok etkilediğini söylüyorlar.

alma

kimse kesin bir şey söyleyemez bu konuda.

İyiye gideceğini falan sanmıyorum. Faiz oranıyla falan müdahale ettiler. Sterlinin değer kaybedeceğini sanmıyorum TL karşısında. Uçurum olmasa bile en az bir ufacık kar olacaktır kesin

bu tip karlar yüksek meblağlarda olur, düşük bütçelerde ufak kar olur değmez.

Örn: yolsuzluk op. civarında dolar 2.15 iken bir yakınım 200bin dolar aldı, dolar 2.30 lara çıktıgında yaklaşık 30 40 milyar kar elde ettiler.

1000 sterlinle en fazla 3700 tlden 4000 tl ye çıkarsın.

o kadar paran varsa iddaa oyna daha fazla kazanırsın.

Bayern, Athletico , Real ve City bankolar;

@hiro nakamura banko dediğin 4 takım geçen hafta 4 te 2 çekti haberin var mı :)

baytern 5, atletico 4 attı. real berabere, city yenildi. arkalarından konuşmayalım şimdi :)

Dövize 2-3 ay önce yatırım yapmak çok mantıklıymış, en azından şimdi anladık onu :) ancak şu anda büyük risk içeriyor bana göre, ayrıntılı şekilde tahlil etmeden, piyasaları araştırmadan böyle bir işe girmek bana göre tehlikeli. Yaklaşık 3700 tl'nin üzerine ne kadar koyma hedefin var? Zarar, risk arttığında senin için kabul edilebilir bir durum mu? Doğrudan vadeli hesaba koyarsan elinde 370 tl gibi bir kar olacak bir sene sonrasında, nispeten de çok risksizdir.

@xu perşembe günü tottenham a 5 attı City. ayrıca pazar günü de bayern ve athletico fark attı. real de genelde fark atıyor.

Ben adama tüm parayı tek maça bassın demedim :) 3 hafta bilemedin 4 hafta bu takımlara düzenli olarak oynasın parayı koyar zaten.

Ben olsam O parayla gider 26-27 liradan Pegasus hissesi alırdım. 5 ay sonra da param en az 5bin olurdu. Gerçi yatırım tavsiyesi değil bu. Yanlış anlama :)

Ben büyükşehir'de chp'ye ( sırf melih gitsin diye), belediye meclisinde hdp'ye vermeyi düşünüyorum. (genel seçimlerde alacakları oyu tahmin edebilmeliler, ve muhalefette temsilcileri olmalı).

ben hdp sempatizanı olarak, salman kayadan ve genel olarak hdp'nin yerel seçim politikasından hoşlaşmadığımdan, kaya güvenç'e vermeyi düşünüyorum.

mansur yavaş'ın -eğer seçilirse- faşistleşebilme ihtimali ve benim bu ihtimalde payımın olması riski nedeniyle ona vermeyeceğim. vicdan azabıyla yaşayacağıma melihle yaşarım :)

"Gökçek mi Yavaş mı" tartışmasının şu durumda çok abesle iştigal olacağını düşünüyorum. Evet, insanların Gökçek'siz bir Ankara hayali var ve Yavaş da Beypazarı'ndaki kredisinden ötürü "ne kadar kötü olabilir ki" denerek oy atılacak kişi gibi duruyor, ama şehirdeki sorunlara ilişkin atılacak dev bir adım göremiyorum ortada. ODTÜ'den geçen yol ve kesilen 5000 ağaç ne olacak? Saat kuleleri, fışkiyeler, Gökkuşağı denen ucube ve her tarafı köstebek yuvasına çeviren yol düzenlemeleri değiştirilecek mi? Belediyede sendikalaşma, taşeronluk konularında net bir duruş sergilenecek mi? MHP'nin görece pasif tavrından ötürü aralarına mesafe koyan ülkücüler bu belediyede kadrolaşacak mı? Bunların hiçbirinin net bir yanıtı yok. Sözlükte birazcık araştırırsak Yavaş'ın kafa yapısını, ayrıca Beypazarı'nda uyguladığı sistemin ne yoksulluğa ne de barınma sorununa çözüm getirmediğini görebiliriz. Yine de ikna olmazsanız, 3 MHP'li aday arasından dilediğinizi seçme özgürlüğünü sistem size sunuyor elbette :)

HDP'nin Salman Kaya'yı aday göstermesinin doğru bir karar olduğunu düşünmüyorum. "Yetmez ama evet" ten yana saf tutmasının haricinde, referandumda hayır oyu verenleri solcu saymadığını Taraf gazetesine açıkça beyan etmiş bir adaya, 2010'da ideolojik sebeplerinden ötürü hayır oyu vermiş birisi olarak oy atmak niyetim yok kesinlikle. Maalesef ki Kürt hareketi senelerdir Ankara'daki adaylara özen göstermiyor, ne yerel ne de genel seçimlerde. Şükrü Erbaş'ın 2007'de vekil olarak seçilmesi belki zordu ama imkansız değildi, mecliste bir şair görmeyi isterdim.

Kaya Güvenç ise bu noktada 3-4 sol hareketin nafile birleşme ve Gezi sonrasında yaşanan "Birşeyler oldu ve bu bizi değiştirsin artık, napalım? Hah, seçimlerde ittifak kuralım" çabalarının bir temsilcisi olarak duruyor. Eski TMMOB başkanı ve sosyalist, oy pusulasındaki en devrimci, en makul aday. Ben sandığa gitmeyi düşünmüyorum ancak pusulaya oy basmak niyetinde olsaydım Kaya Güvenç'e atardım diyeyim :)

Wall Street English var Atatürk Bulvarı üzerinde, kurları diğerlerine göre daha farklı, ara verebiliyorsun, istediğin zaman tekrar başlatabiliyorsun vs.. Ancak piyasaya göre biraz daha pahalı oluyor.

Efs dil kursu

www.efsdilkursu.com

arkadaşım gitti ve gayet memnundu, 1500 liraya da kız arkadaşı kayıt oldu

GM Discovery'yi sıfır alırsın. Güzel telefon. S3 mini çok küçük, GMD'nin ekranı çok daha büyük. Özellikleri de S3'le aynı.

Sıfır gmd öneriyorum. s3 kullanırken aldım, gayet memnunum.

samsung miniler iyi değil.

gmd +1 diyorum

bu fiyatlara ikinci el almana gerek yok. biraz daha koyabiliyorsan 800tl'ye moto g al bence. hem ozellik olarak cok iyi bir telefon hem de guncellemeleri dogrudan google'dan aliyor. yani guncellemeleri en gec 2-3 hafta icerisinde alirsin. aylarca beklemene gerek kalmaz.

www.teknolojix.com

General mobile discovery 650 lira ve kullanan arkadasim cok memnun.

RAM'inin en az 1 GB olmasını tavsiye edebilirim.RAM kapasitesine bakmadan Xperia Go aldım, müthiş azap çektiriyor :)

viral reklam olabilir ama popüler birilerine yaptırmanız lazım. onun dışında çevresi geniş insanları maillerle, iletişim no.ları ile bulup davet edeceksin. broşürler çok iyi niyetli işler ama sokaklarda ya da apartman önlerinde savrulmaktan başka bir şeye yaramıyor, ele uzatılınca da çok itici. boşa masraf.

bunların yanı sıra, check-in yapanlara indirim, kampanya, bedava ürün seçenekleri sunabilirsin. öyle öyle sağda solda gören yorumlara ve seçeneklere göre yönelebilir. aklıma başka bir şey gelmiyor.

yeri nerede buraya yaz.reklamın iyisi kötüsü olmaz.

yemeksepetine girmek en iyi reklam bence. motorlu kurye falan masraflı olur diyorsanız ilk etapta sadece çevredeki sitelere götürürsünüz. sonra zamanla genişletirsiniz.

Daha çok 3-5 km karelik çevrede popülerliği arttırmak hedefimiz yalnız. Şu an için kapasite anca o kadar.

@hic

o zaman ellerinizle tadımlık ürünler götürüp ufak yaratıcı kartlar bırakabilirsiniz. broşür değil..

sürümden kazanmak. net.

ucuz satacaksınız o şekilde müşteri çekip bol satıp ufak kar edeceksiniz. çok severim mantı çi börek falan eskiden yaşadığım şehirler genelde hep ufak şehirlerdi hepsinde bir sürü açıldı ama pahalı olduğu için-bence- tutunamadılar.

mantı dendiğinde insanların kafasında oluşan ilk şey azıcık koyup yoğurdu basıp bi ton para istiyorlar. bu algıyı kırmanız lazım bence.

Bir de Sodexo tarzı yerlere nasıl başvurabiliyoruz bilenler için?

yukaridaki oneriler disinda bir facebook sayfasi ve blog da acilabilir. ilgiyi arttirmak icin facebook'ta 'sayfamizi 1000. begenen kisiye 2 kisilik cig borek,manti vs. bedava' gibi kampanyalar yapilabilir.

yakinda okul varsa ogrencilere indirim uygulanabilir.

bir fikir olarak daha, iyi takipçisi olan yemek/mekan üzerine yazan türk bloggerları bulup onlara ulaşıp seni ziyarete gelmesini ve ürünlerini tatmasını isteyebilirsin. hem yazısında yer verir hem de daha hesaplı bir iş olur. ama çok götü kalkıklardan bahsetmiyorum ortalama takipçili.

bu tarz yerlerde "akşam iki tek atalım" diyenlerin ilgi göstereceği mezeler de satılabilir belki (dolma, ezme, rus salatası, ciğer vs.) bunlara alışan insanlar ana yemek ihtiyacı duyduklarında, konukları geldiğinde vs. bu mekanı tercih edeceklerdir bence. eve sipariş seçeneği şart elbette. güleryüzü, dakikliği, prensipli olmayı saymıyorum bile :)

broşür ama her yere. posta kutularına, apartman girişlerine, otobüs duraklarına, halk ekmek büfesinin yakınındaki direklere vs.

'10 liram olsa 3 lirasını sermayeye, 7 lirasını reklama harcarım' -Philip Kotler

kron xc 750 var bende, temmuzda aldım toplasan 100-150 km sürmüşümdür. satayım sana 650 tl.

ne kadarlık bir bütçeniz var?

1000TL ayırabilirim. Sadece bisiklete tabi bu ekstra masraflar ne çıkar bilmiyorum. İlla ki kask-eldiven almak lazım.

@karsinin aksisi, hocam sıfır almak niyetindeyim. O yüzden teşekkürler.

sedona ve btwin orta karar, dediğiniz özellikleri sağlayan markalar. sedona yerli bir şirket ancak ürünlerinden herkes memnun gibi. btwin ise doğrudan decathlon'un markası. bakımlarını, sorun olursa değiştirmesini vs. de decathlon'dan yapabiliyorsunuz direk. selenin altında amortisör olmasın, aleti çok ağırlaştırıyor :) gerisi size kalmış.

sehiriçi kullanım için şöyle bi bisiklet var:
www.salcano.com
yok ben ara sıra belgrada falan gitmek isterim derseniz xc (cross country) bisiklet bakmak lazım

kron xc750 vb. bisikletler mtb diye adlandırılan bisikletlerdir. iş dışında araziye falan gitmeyeceksen inan çok gereksiz.

ben geçen yıl o fiyata sedona'dan 321 almıştım. şu bisiklet.

foto.mtbtr.com

çok memnunum yalnız bu sene bu modeli kaldırdılar. sanıyorum bizim model 320 oldu. yalnız dolardan dolayı fiyatı şu an 1300 civarlarında. kask-eldiven-gözlük-lamba derken 1450 civarına çıkabilir. bütçenizin üstünde ama değerlendirmeye alın derim. ayrıca dediğim gibi bisiklet dünyasında saçma sapan bir mtb hevesi var, eğer arazide kullanmayacaksanız almayın yani cidden gereksiz. ha yarın bir gün araziye girerim derseniz mtbleri de düşünebilirsiniz.

dahon.

dahon katlanabilir bisiklet. veya başka markalar da var ama bisiklet taşımayı zor olarak buluyorsanız katlanabilir sizin için en uygunu.

istanbulda bisikletle zor eziyet olur, senin için en iyisi motor bence honda sıfır 5 bin tlye kadar bulabilrisin iyi bişey, evet motordan korkuluyor ama sen hız motoru almazsan ve dikkatli olursan 4 km de birşey olmaz

içimden sana klas bisikletleri önermek geliyor fakat gerek yolun 4 km olması gerek yokuş olmaması gerek de senin 115 kg olman sebebiyle ucuz yollu herhangi bir bisikleti almanı öneriyorum. 90 kiloya inene kadar böyle git gel sonra güzelinden bir bisiklet bakarız :)

cms arıyorsunuz. e bu durumda yine yollar wordpress'e çıkıyor. kendi hostunuza wordpress kurunuz. veya ghost diye yeni bir blog altyapısı var, inceleyin.

ghost.org

scriptler arası sorunsuz geçiş yapmak mümkün mü peki?

çok zor. her birinin algoritması, veritabanı işlemleri, saklama okuma prosesleri farklı. ghost işinizi görecektir uzun vadede. biraz daha etkileşimli olsun derseniz de wordpress.

usenet e paralı üyelik falan lazım ve kastırıyor. adam gibi bir torrent hesabı bulun.

zaman zaman nadir bulunan filmleri, kitap pdf'lerini vs. bulmak için kullanmak istiyorum. tüm aradıklarım zamunda'da, arena-tr'de vs. olmuyor, epey araştırmak gerekiyor. virüs mirüs olayları derken, bilmediğim torrent sitelerini denemeye de korkuyorum açıkçası :) paypal kredi kartı vs. kullanmadan, ücretsiz olacak halledeceğim, yavaş insin farketmez.

nissan note(yeni olani) cok ideal bir araba.
c ve ya d segmenti sana uyar. B segmenti araba'da ise arkana kimse oturmaz ise sorun olmaz.
elentra, civic ilk aklima gelenler. hatta 2005-2007 temiz civic.
honda jazz'da olabilir. ic hacmi genis

sorunuzu sesli okudum evde, 193cm bir bey cevapladı (bkz: mitsubishi lancer)

renault clio symbol
ilginctir fluence e gore cok daha rahat bir arac.
vw golf plus
yeni kasa hb opel astra (2.02 bir arkadasimda var)

boyumm 191 ve volkswagen-polo(2007 model) kullanıyorum gayette memnunum

Peugeot Partner/Wolksvagen Caddy gibi araçlar sizin için seçenek olabilir. Genellikle ticari araç olarak bilinirler ancak aile aracı olarak kullanılmak için de idealler. İkisi de gayet rahattır, boyu da binek araçlara göre daha uzundur. Az yakar, Wolksvagen Peugeot'a göre daha çok kaçar :)

Mitsubishi asx

(bkz: define adası)
(bkz: denizler altında yirmi bin fersah)
(bkz: dünya'nın merkezine yolculuk)
(bkz: tom sawyer'ın maceraları)
(bkz: şeker portakalı)

Enid Blyton serüven serisi, çok güzel bir seri. Aynı yazarın Afacan 5'ler serisi de güzel onu da alabilirsiniz. Seri halinde almak istemiyorsanız bir tanesini alın, eminim çok beğenip diğerlerini de okumak ister.

Muzaffer İzgü'nün Ökkeş ve Anneannem serisini okutabilirsiniz. Çok güldürür.

şişkolarla sıskalar olabilir, ülkü tamer çevirmişti türkçe'ye, oldukça da güzel bir dili var.

mercan adası
hala arada okurum :)

(bkz: harry potter )

al midilli
sardalye sokagi
yukari mahalle

hepsi Steinbeck'in. her biri ayri guzel.

edit: ay pardon, 13 diye okumusum yasini... neyse 4 yil sonra alirsiniz bu kitaplari da. 9 yas icin kucuk kara balik, ya da ilk martisini alabilirsiniz.

jules verne kitapları +1
mercan adası +1 (ben de hala arada okurum)
beyaz diş.
küçük kemancı (kızsa özelliklen)

siyah lale
siyah inci (attı bu, lan çok iyi kitap ya bi daha mı okusam)

jules verne +1
roald dahl'ın charlie'nin çikolata fabrikası gibi kitapları bir de.

suşa ile kiki
+jules verne

Az önce Starbuck izledim. Güzel filmdi tavsiye ederim.Aksiyon yok diğerleri mevcut.

bu ara önüme geleni öneriyorum.

life is beautiful

seven pounds

can dostum, 2012 yapımı filan fransız olanı. omar falan oynuyor. komikli duygusallı.

deli deli olma.

grizzly man.

belgesel ama sonunda ağlayacaktım nerdeyse öyle deyim. ilginç gelmişti bana konusu bir de.

www.imdb.com

the broken circle breakdown +1
ayrıca;
her
incendies

stand by me

Third Star.

Mendil bulundurmayı unutma yanında

yenilerden: Her

lars and the real girl.

karşı taraf yalancı şahitlik yaptırıp hayatını söndürebilir.

Baroya başvurmanız faydalı olabilir, hem prosedürle ilgili bilgi almak hem de avukat sağlanması açısından. Büyük ihtimalle hakkınızda delil bile yok, "fotoğraf çekerken gözaltına alındım, tarafımca yapıldığı söylenen suçların hiçbirini işlemedim" derseniz sorun çıkmaz gibi duruyor. Ancak sivil polisin şikayetçi olarak yazıldığı durumlarda adamla birebir karşılaştırırlar mı, dava ne yönde ilerler bilemiyorum. Avukatlara sormanız iyi olacaktır.

aklanırsın. ceza alırsan daha iyi olur. üst mahkeme- anayasa mahkemesi- aihm diye ilerleyerek sonunda yüklü bir tazminat elde edersin

fotoğrafçı olarak giderken basın kartın yanında mıydı? aksi halde pek bir geçerliliği olmayabilir.

mutlaka bir avukat bul, tanıdıklardan, barodan, çhd'den vs. yardım istemekten çekinme.

diğer yandan, saçma bir savunma kurma, mutlaka avukatına danış.

bu tip siyasi davalarda, daima senin açığını yakalamaya çalışırlar, kaçırdığın süreler, atlayıp gitmediğin yerler vb. olmasın.

Gayet açık, kısa, net ol, derdini açık açık anlat. Fotoğrafçı yerine gazeteci kullan, iddiaları "yalandır." gibi ifadelerle değil, "ben gördüm böyle oldu" gibi ifadelerle reddet.

konuşurken saygısızlık etme, sana dava açılmasının sebebi o hakim/savcı olmadığı gibi, seni bu işten kurtarabilecek insanlar da onlar.

ben bu yollarla bir siyasi davadan kurtuldum (vs.doğu perinçek), umarım sen de kurtulursun.

pek bir şey çıkmaz merak etme. çok kötü bir hakime denk gelirsen belki bir kaç ay verir, o da hükmün açıklanması geriye bırakılır falan, hiçbir şey olmaz. zaten o türden bir sonuca da itiraz edersin. polis saldırısına uğrayan sensin, burada esasında polisin yargılanması gerekiyor. bak memlekette şöyle güzel hakimler var, umarım bunlardan birine denk gelirsin; (bkz: mahkemenin rektöre ve polise verdiği tarihi ayar)

bu arada unutmadan, mutlaka istanbul barosuna ve çağdaş hukuçular derneğine danış.

Bir avukat arkadasa ulaştım sözlükten sagolsun. Gerekli bilgileri verdim. Iddianame bana henuz ulaşmadı Pazartesi iddianameyi alacağım. Ondan sonra gerekli savunma yazıları vs. yazmada yardımcı olacaklar.
Basın degilim olayları takip etmek isteyen bir foto-gözlemci olarak orada yer aldım. O donemki fotograflarım ve yorumlarımı paylaşmıştigim duyuru ekşiduyuruda gezinin ilk 3 haftası boyunca üstte kalmıştı belki hatırlayanlar vardır.
Hala öğrenciyim bu donem okulum bitecek. Duruşmanın oldugu tarih finallerimin başladığı güne denk geliyor. Umarım sıkıntılı bir donem yasamam.

Daha once benzer bir durusmaya cikmis biri olarak soyleyeyim, durusma tamamen hakimin inisiyatifinde. Sen ne desen de o yonlendiriyor yani. Ters dusmemeye calis. Zaten kalabalik bir durusma olur, benzer ifade verirsin. Chd ya da seninle birlikte yargilanacak orgut uyeleri varsa onlara ulas avukat isini hallederler, ama siyasi savunma verip vermeyeceklerini sor bence bi.
Em kotu hapis cezasi alirsin yuruyus kanununa muhalefetten ve hukmu erteelenir.

Yükseldiği andaki işlemleri şu araçla bir kontrol edin, hangi işlem ram'e yükleniyor ortaya çıkar.
technet.microsoft.com

Eğer sabit bir işlem gözükmüyorsa döküm dosyası oluşturup debug etmek gerekebilir.

Şimdi yüklüyorum, RAM şu anda 29 civarlarında. Yükseldiğinde kontrol edeceğim. Döküm dosyası oluşturmak, debug etmek vs. nasıl yapılıyor? Sözlükten biraz araştırdım ancak genel olarak programlamacılar için gerekli bir işlem olarak yazılmış :)

soru cok genel olmus.100 turk buyugu deyince akla gelen kisilerden hangilerinin cok bilindigi soyleneilir ki?

misal: www.sinifsan.com

hacı ilbey , süleyman gazi , akıncı beyleri , köse mihal

kesinlikle Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş derim.
Yaptıklarını okuyunca vay be diyorum o zamanda neler neler başarmışlar ama günümüzde ne haldeyiz keşke bir Nuri Demirağ yada Vecihi Hürkuş olabilsem diyorum.

Nur içinde yatsınlar...

kürşat.

Mustafa Suphi.

(bkz: vecihi hürkuş)
(bkz: fethi bey)
(bkz: sabri ergün)
(bkz: mustafa inan)
(bkz: ihsan ketin)

Tarihi kişilik değil belki hiçbiri ama, kadın şairler.
Mihri Hatun, Leyla Saz, Zeynep Hatun... Daha o kadar çok var ki. Bazıları en az Necati, Nabi belki Fuzuli kadar iyi ama anlatılmıyorlar, bilinmiyorlar.

aklima bisey geldi okurken onu paylasayim ne kadar alakali bilmiyorum, yasi 3'ten buyuk bir cocugun ortamdaki bir 'bebegi' kiskanarak uzun sure isaret diliyle simarik simarik takildigina sahit oldum. ha 3 yasindaki cocugun boyle bi simariklik yapabilme istegi olur mu onu kestiremedim iste.

Dönen şeylere ilgisinin olup olmadığını(çalışan çamaşır makinesi vs. gibi) sormuştum ama olmadığını söylediler. Yine de dediğiniz gibi olabilir sanırım. Anlayamadığım, herşey normal giderken bir anda böyle bir problemin ortaya çıkması.

@golgi, bulunduğu ortamda en küçük arkadaş kendisi :) o yüzden kıskanma durumu olmayabilir, anne sürekli kendisinin yanında zaten, üstüne üstlük tek çocuk.

Daha once normal konusan ve davranan bir cocuk 3 yasinda bir anda otistik olamaz. Ya daha once normal davranmiyordu ya da bu secenegi eliyoruz.

Destek almak en dogru secim. Fakat o noktaya kadar on hazirik olarak cocugun hayatinda gerceklesen ani bir degisim var mi? Ailede sorunlar var mi? Cocuk sosyal mi yoksa sadece anne ve babasi ile mibirlikte. Bu detaylari dusunsunler.

"sus! senin yüzünden başım ağrıdı" tarzı konuşmasını suçlayıcı biçimde bi konuşma yapıldıysa ciddiye alıp konuşmasının kötü sonuçlar doğurduğunu düşünüyor olabilir. o yaşlardaki çocuklar yapıyor böyle şeyler.

-Genelde sekerek mi yürüyor?
-Adıyla çağırınca tepki veriyor mu?
-Hiç mi konuşmuyor, heyecanlanınca vs. ağzından çıkan belli başlı kelimeler yok mu?

@trixi, bu aralar çeşitli periyotlar halinde oluyormuş bu durum. Bir gün yarım saat, ertesi gün 11 saat gibi. Ama hala net bir teşhis konmuş değil. Yürüyüşü konusunda bir anormallik yokmuş.

Bir doktor, durumun duyma probleminden de kaynaklanabileceğini söylemiş. Yakın zamanda önce KBB'ye, sonrasında da çocuk psikiyatrisine görünecek çocuk.

adil kullanım noktasını aşmışsınızdır büyük ihtimalle. o yüzden internet hızınız 3mbit'e düşürülmüş. başka bir torrent deneyin en çok indirilenlerden onda da böyleyse yüksek ihtimalle adil kullanım noktası.

arena-tr'yi de denedim sonuç aynı maalesef, 350 civarında sabitleniyor. nasıl bu kadar çabuk oldu anlamadım, daha ayın yarısına bile gelmemiş idik :) teşekkür ederim..

3 yıl önce abone olduğumda zyxel marka bir modem vermişlerdi. Sürekli olarak bağlantı kopuyordu, modemi kapatıp açarak düzeltiyordum. geçen sene aşağıdaki tp link modemi aldım. Eskisini her gün kapatıp açarken bunu bir senedir 4-5 kez kapatmışımdır. Yani çok memnunum.

www.hepsiburada.com

tp-link'i sözlükten de araştırdım, çok fazla sıkıntı yaşanmış sanırım. elektronik gerçekten şans işi galiba :)

www.vatanbilgisayar.com

bunu kullanan arkadaşımız var mı, asus modem tavsiye eder mi?

anladığımdan değil de yine de cevap yazmak istedim. muhtemelen ilaçlardır sorun olan. bi de anne baba da etkendir. Ona takiyordur kafayı. umarım kardeşin kısa sürede eski haline kavuşur.

www.brainsciencefoundation.org

www.njmonline.nl

neurosurgery.mgh.harvard.edu

www.cancer.org

jnnp.bmj.com

emedicine.medscape.com

ilaçlar olabilir ama yaşı gereği geçiş döneminde olduğunu unutmamak gerek.
kesinlikle (dr'a da danışmak kaydıyla) takım sporlarından birini öneriyorum. voleybol, su voleybolu, çim hokeyi vs vs...
takım sporu olması daha önemli hiç olmuyorsa yüzme de güzel.

Hangi ülkedesiniz bilmiyorum ancak kardeşinizin dil öğrenmek gibi bir isteği veya yeteneği varsa bunu güçlendirmek için yanınıza gelebilir bir süreliğine. Hem birlikte vakit geçirirsiniz hem de siz duruma doğrudan el atmış olursunuz, sosyalleşme veya arkadaşın kaygılarını daha rahat anlama konusunda.

Bir diğer öneri ise yine yetenekle alakalı olarak müzik, resim gibi grup içinde öğrenebileceği ve anlaşabileceği insanlarla dolu bir ortamın içinde bulunması olabilir. Grup iletişimi içinde vakit geçireceği ve kendisine de hobi ilerletme süresinde bol bol vakit ayırmak zorunda kalacağı için kafasını taktığı sorunlardan bir süre olsun uzaklaşabilir, bu da kısa vadede olmasa bile uzun vadede meseleyi çözmesi için bir adım.

Yine de size en çok yardımı dokunacak kişi bütçenize uygun ve güvenebileceğiniz bir psikolog, belki gerekirse de psikiyatr gibi görünüyor.

herhangi bir uzmanlıgım yok fakat ben de bireysel çalışmalar onerecektım.
kardesınızle kendımı bır tutma hadsızlıgıne dusmeyecegım ama şu kendın dısındakı herkesın refahını dusunme, kendını onların mutsuzlugunun sorumlusu ılan etme gibi tutumları bırakamamaktayım. o da bu rahatsızlıgı sebebıyle kendını degersız hıssetmeye baslamıs ve etrafındakılerın mutlulugunu dusunerek sizin bir sıkıntınıza derman olmaya calısarak degerını bulmak ıstıyor gibi geldı.
psikolog pisikiyatr + bireysel spor ya da baska bir hobi ile kendi olarak yapmanın kendını sevebılmenın ve takdir edebılmenın yollarını arayabılırsınız.
sankı en temel sıkıntı kendını bılmemek ve gerceklestırememek gibi gelıyor bana. sadece şu soyledıklerınızden cıkardıgım bunlar.

Kafasına göre arkadaş bulamıyor. Üniversiteye hazırlanıyor bu sene tekrar, hem ingilizce kursu, hem dershane bunalıyor. Gitar ve şan dersi aldı, ama yoğunluktan bıraktı. Ara sıra gitar çalar hala. Kilo vermesi gerek, spora gittik beraber o zaman epeyce kilo verdi, ama yalnız gidince yeterli motivasyonu olamıyormuş gibi geliyor. Yarıda bırakmaktan korkuyor, yemek yemesine hakim olamadığını söylüyor. Kilo vermeden hayata karışamayacak, ama kilo vermek için bi şey de yapmıyor, 20 kilo fazlası var. Daha da kötüsü sert bir düşüş yaşadı. Kızların ilgi odağı olan popüler bir erkekken bir anda içine kapanıp kilo alması, benim yanında olmayışım, onu çok olumsuz etkiliyor.

Yanıma gelme gibi bir düşüncesi yok, çünkü buranın eğitimi almanca, onu bu serüvene sürüklemem diye düşünüyorum. Kesin hedefleri var, onun peşinde koşuyor.

dacia'ya bindim. rahatlıkla söyleyebilirim ki çok uğraşmışlar ve arabanın içininin rahatsız ve kalitesiz olması için ellerinden geleni yapmışlar. sanki bilerek o kadar kötü yapılmış ki ''şu hayatta ne yarrak gibi arabalar var'' diye düşünüp, biraz daha fazla para verip renault alasın.

Ucuz olmasının sebebini şöyle açıklayayım. Donna Karan diye bir modacı hanımefendi var. Onun bir markası var Donna Karan New York diye, bir de bu markanın alt markası olan ve fiyatları daha uygun olan DKNY denilen bir marka var, onlar da orijinal ürün fakat ana üretim yelpazesinden satın alınamayan ürünler için geçerli. bir tık alt kalitede.

Dacia da bildiğim kadarıyla Renault'nun DKNY'si. Bu yüzden daha erişilebilir fiyatlarla satılıyor.

Araba gurusu değilim, hatta hiç anlamam, marka açısından neden daha ucuz olduğunu açıklamak istedim. Renault servis ağı göz önünde bulundurulduğunda parçasının rahat bulunabileceğini tahmin ediyorum örneğin ama bilen biri varsa "gerizekalı mısın" demesin. çünkü sadece fikir yürütüyorum şu andan itibaren.

Tabii, alt segment olmasının çeşitli götürüleri de oluyor, örneğin güvenlik testleri vesairede tahminimce ana markanın bir tık altında kalıyorlardır. Fikrim bu kadar.

dacia için duyduğum en iyi yorum "iyi mühendisler ucuz araba yapmışlar."

Ülker - Renault
Halk - Dacia.

Aksesuara, güvenliğe , sese gürültüye pek önem vermiyorsan cazip.
Aksi takdirde işini görmez.

Sen rahat rahat gözünü kırpmadan alıyor musun ki, satışta da aynısı olsun..

Dacia Logan ve Peugeot Partner arasında kalmıştık, arada yaklaşık 10bin civarınd afark olmasına rağmen(Dacia daha ucuzdu) Peugeot'ta karar kıldık. Farkın sorun çıkartmama ve 2. el satışında kendisini amorti edeceğini düşünüyoruz :) Dacia kullananların hakkında yaptığı yorumlar pek güven vermiyor, ikinci elde satışı ise çok sıkıntılı diye biliyorum. Satmaya kalksan satamazsın, haydi almaya gönüllü birisi çıktı, içinin acıyacağı bir fiyattan vermek zorunda kalırsın.

750 gb için normal. Bi de stokta yok.

stokta olmadigi icin o kadar ucuz.

şimdi sipariş verilse, stoğa girdiğinde bu fiyattan alabiliyor muyuz?

GE60'ın bir versiyonunu arkadaşım almıştı, GTA 4'ü çalıştıramayınca epey hayal kırıklığına uğradığını hatırlıyorum. Ancak onun haricinde ses kalitesiyle, sağlamlığıyla MSI güzel bir alternatif.

Kendisi GE60'ın 2700 tl civarında olan bir modelini almıştı, SSD'lileri, Haswell işlemcili olanları vs. epey değişiyor, biraz araştırmanı tavsiye ederim. MSI'da hava çıkışı yan tarafta bulunuyor, GE70'e sahibim şu ana kadar ısınma sorunuyla karşılaşmadım.

Ekleyeyim, orta segmentte Lenovo'nun çok güzel ve ihtiyaç karşılayan modelleri bulunuyor(1500 lira civarında, i5 işlemcili SSD'siz). Ancak istediğin kriterleri karşılar mı bilemedim...

tabiki msi, düşünme bile..

eğer ge60 alırsam benim işlemci de 4700mq olacak. yorumları araştırdım da biraz haswell mimarisi iyi diye biliyorum, puanlaması da genelde 10 üzerinden 8 ve üstü civarı oluyor. ekran kartı da keza öyle sonuçlarda. yalnız ge60 ın bir kaç versiyonu var sanırım dediğin gibi doğru olanı almak gerek sorunda o zaten. sonra öyle gta 4 gibi bi oyunu da açamayan laptopla bakışmayalım yani.

bu arada alırsam ki eğer msi ın modeli 2OE.

tabi ki de msi. tartışmasız. bu arada GTA 4 meselesine gelince, onun sebebi korsan olmasından dolayı. nvidia ile ilgili bir sorun. yoksa ge60'ın açamayacağı oyun yok. crysis 3'te bile harika performanslar veriyor.

ekleme: ben gt740m ile bile gta 4'ü son ayarda çalıştırmıştım. gtx'den bahsediyoruz burada.

asus n550 basar ikisine de

@serge gainsbourgg, almadan önce mutlaka haswell işlemci olup olmadığını teyit ettir. hem veri yolu kullanımı hem de güç tasarrufu açısından çok daha ileri durumdalar 3. nesil işlemcilere göre.

asus'un 5400 rpm'li harddiski olan ama rami, ekran kartı vesairesi çok iyi olan modelleri var, onlar da harddiskten dolayı performansta biraz düşük kalıyorlar.

@youshookmeallnightlong, oyun orjinaldi, ondan kaynaklanmıyor sanırım.

@sevgikusunkanadinda ozaman baska bi sorun vardir. Grafik olarak acmamasi imkansizin otesinde cunku.

yıldız tuşu tam olarak basmıyor o yüzden tuş takımını değiştirmek çözüm olur :)

Yıldız tuşuyla değil, üstte bulunan en sağ ve en sol tuşlarla yapılıyor tuş kilitleme/açma işlemi. Sanırım yazılımsal ama nasıl çözüleceğini bulamadık.

ileri düzey E72 kullanıcısı olduğum için merak ediyorum. :D

* telefon açılıyor ve tuş kilidi girene kadar sıkıntı yok, doğru mu?
evetse,
* iki tuş da normal şekilde çalışıyor mu?
evetse okumaya devam edin. hayırsa tuş bozuk demektir :)

tuş kilidi girmeden tuş kilidini iptal edin önce (tuşlarım bozulunca ilk yaptığım şey bu oldu)
telefonu bilgisayara bağlayıp komple yedekleyin.
sonra formatlayın gitsin. yazılımsal ise bu şekilde düzelir.

güvenlik kodununuzun 12345 olduğundan emin olun önce. (telefonu kapatma yerinden telefonu kilitle deyin 12345 kabul ederse odur.) tabi gene başa dönüyoruz bataryayı çıkar tak vs..

formatlama= *#7370# (etkin bağlantı var filan derse offline moda alıp deneyin)
yedekleme önemli. her şeyiniz silinecek... ve sonra telefon sıfırlanmış olacak. sonra gene bilgisayara bağlayıp geri yükleyebilirsiniz istediğiniz her şeyi.

batarya dolu olsun bu işlemi yaparken.


ps: umarım boşuna konuşmamışımdır :)

@supergirl, tuş kilidi telefon açıldığında kendiliğinden geliyor, o arada bir girişimde bulunma imkanı yok maalesef. ve tuşlar normalde çalışıyordu, fiziki bir problem yok.

format olayını ise çok güzel anlatmışsın, bir şekilde tuş kilidini etkisiz kılabilirsem deneyeceğim.. boşa konuşmadın o yüzden :)

ama nasıl, tuşları kilitleyip bataryayı çıkarttım. tuş kilitsiz açılıyor. sizde de öyle olması lazımdı? telefon kilidi değil di mi bahsettiğiniz hani şu 12345 girdiğimiz? (değildir heralde)

telefon kapalıyken yapılan bi format da var yes tuşu no tuşu filan gibi ama bu durumda yedekleme yapamazsanız sanırım.

virüsümsü bi şey olmuş da olabilir. geçmiş olsun.

keşke olsaydı be :)

tuş kilidinden kastım en sol üst ve en sağ üst tuşlara üst üste basılınca olan, şifresiz kilit olayı. bir yedek alabilirsek iyi olur, içinde yedeklenmemiş dönüşü olmayan bilgiler mevcut. sanırım bir telefoncuya götürüp hallettirmeye çalışacağız...

sanırım altyazıları doğrudan divxplanet'ten alamaz.

bsplayer'in olayı şu şekildeydi zannımda: izleyici altyazıyı divxplanet'ten alıyor, izlediği videonun içinde altyazıyı etkin kılıyor. bsplayer'in ayarlar bölümünde "altyazıları gönder" seçeneği kendiliğinden işaretli olur, o şekilde veri çektiği 3 siteye bu altyazıları gönderiyor (bunu iptal ederseniz istek dışında yollamıyor tabii) sonrasında da bir şekilde eliyor, bakıyor, arşive atıyor, istediğimizde de şakkadanak buluyor diye tahmin ediyorum.

ayrıca divxplanet'te 2 sezon üst üste indirmek isteseniz bile belli bir saniye süresi konmuş durumda, doğrudan "flood control" sayfasına aktarıyor sizi. bu haliyle yapılması zor gibi.

Ekstra olarak divxplanet altyazilarini .rar uzantisiyla paylaşıyor. Tek tek tüm divxplanet altyazilarini çekip başka bir servera atmak gerekebilir.

1000 lira 1 yılda yaklaşık 85 lira faiz getiriyor enparada. Yani yaklaşık %8.5'lik bir faiz garanti. İş bankasının nedir karşılaştırmana yardımcı olur belki.

mevcut paran 5000 civarı ise şunu önerebilirim. yaklaşık 4 senedir altın piyasasını takip ederim. altının gramı 85tl altına düşer düşmez paranın hepsini yatırabilirsin. tahminim 6 aylık dilim içinde 100tl'ye kadar yükselir. tahminim tutmazsa 1 yıl içerisinde garanti kar edersin.

Burada hisse senedi oranı %37,20 olarak verilmiş, borsanın düşüşüyle bir miktar sıkıntı yaşanacak. Devlet tahvillerinin daha büyük oranı mevcut, aradaki farkı kapatmaya yeter mi? Borsa şişik durumdayken almıştık sanırım tüm bu fonları.

@burty, henüz hesabı ayrıntılı incelemedim, para epeydir yatıyordu orada :) ancak bu civara yakın olduğunu tahmin ediyorum. Gram fiyatı sanırım şu anda 86,5 tl civarında. Gram altın mı tavsiye ediyorsunuz? Bu şekilde al-sat yapılınca bankanın komisyonu nasıl olur?

işçilik sıfır olan her altını tercih edebilirsin. banka hesaplarından altın almayı kesinlikle tavsiye etmem. bankaların satış fiyatları hep daha yüksek olur. hesaptaki paranı nakde çevirip herhangi bir kuyumcudan alıp yastık altı yapmak en mantıklısı. ufaktan bir hesap yapayım sana. altın gram alışı ile satışı arasında genelde 0,05 tl'lik bir fark olur.

farzedelim 5000 tl var elimizde. bugünün altın kuruyla tüm paramıza altın alırsak; 5000/86,58=57.75 gram altının olur.

gün geldi altının satışı 95 tl oldu. alışı da muhtemelen 94.5 olacaktır. elimizdeki altın 57,75 gramdı. 57.75x94.5=5457.37 tl

bu dediklerim 3 gün içinde de gerçekleşebilir, 2 yıl içinde de. 1 yıl önce altın 109'a kadar yükselmişti. bu ülkede hiçbir zaman görülmemiştir altının 1 yıl boyunca aşırı yükseliş göstermediği. sabredip doğru zamanlarda alıp satarsan iyi bir yatırım aracıdır.

borsa bu seviyede iken kumbara fonlarını bozma. yükselene kadar bekle.
birde bankaya gittiğinde müşteri temsilcisi arkadaşa söyle. eskiden "0P" ekranı vardı. o ekranda kumbara fonuna toplamda ne yatırıldığını, güncel değerinin ne kadar olduğunu görebiliyorduk. Söylesin sana.
Belki internet bankacılığından da görebilirsin. Kurcala bakalım.

Ayrıca artık o düzenli fon alma olayını bence iptal edin. Onun yerine bireysel emeklilik ödemelerini başlatın. Farkı göreceksiniz ;)

Ve babanıza dua edin. Akıllı adammış. Onun hatrına parayı çarçur etmeyin. ;)

yakın zamanda bankaya gidip, paranın son halini öğreneceğim arkadaşlar. otomatik fon alım talimatı yapıldı mı, yapıldıysa hangi aralıklarda bilmiyorum. açıktaki parayı çeker, tavsiyeleri değerlendiririm diye tahmin ediyorum. çok teşekkürler tüm tavsiyeler için..

@cliquot, zaten tüm çabam çarçur olmaması adına :)

tablet işini görmez.

ultrabook al

çok teşekkür ederim; ama parasal olarak mümkün değil bu öneriler.

kişisel tercihler farklı olabilir ama ben netbook derim. tablet de kullandım ama bilgisayar hissi vermiyor, okurken rahat ama yazarken falan(torrent vs) verim alamadım. belki de kullandığım tabletlerden dolayıdır, düşük modelli tabletler kullandım.

win7 basic kullanıyorum, ms office için bir fark edeceğini sanmıyorum.

1100 tl ye notebook ve kindle alınır.

istanbul bilişim'e bakarken aklıma asus vivobook'lar geldi. onlar iyi gibi, ama istanbul bilişim'e güven olur mu ondan emin değilim.

yazı yazmak için tablet pek tavsiye edilen bir araç değil. dokunmatik ekranda uzun süre yazı yazmanın ciddi sağlık sıkıntılarına sebep olduğu yönünde araştırmalar mevcut.

dediğiniz fiyat civarında alt-orta segmente mensup bir laptop alınabilir diye tahmin ediyorum, lenovo'nun bu tarz ürünleri mevcut. acer, casper gibi markalara ise kesinlikle dokunmayın derim, astarı yüzünden pahalıya gelir hem de sinir stres sahibi olursunuz. doktora öğrencisine yaramaz pek :)

tablette karar kılarsanız ise en azından göz sağlığını ve bilekleri yormamak adına e-ink teknolojisine sahip bir tablet ve yanına tabletle uyumlu bir bluetooth klavye almanız çok faydalı olur.

teşekkürler. zaten klavyeli kılıf elzem. tablet alınırsa illa o da alınacak.

Kiralayacaksan sadece tanıdığa var. Rent-a-car sahipleri duyarsa peşini bırakmıyor çünkü. Bu tabi şahıslara kiralyacağın zaman. Şirketlere kiralamanın mantığı yok bence, satma ihtimalin varsa sat. parayı da faize fln koy bilemedim.

liriamer, biraz daha açma imkanın var mı, rent-a-car şirketlerine neden vermeyelim? Bu tarz bir işe uzun uzadıya koşturma imkanımız yok çünkü, yapacaksak mecburen şirkete vereceğiz. Aracın piyasa değeri şu anda 16,500 civarlarında, kiralarsak nasıl bir artısı olur merak ediyorum.

dvd den kurulum yaparken yapıyorsun hepsini. SSD nin ismi listede görünüyor zaten. oraya kurarsın windows'u. hdd leri de kurulum yerini seçtiğin ekranda biçimlendirirsen windowsu kurduktan sonra biçimlendirmeye tekrar uğraşmazsın mis gibi olur. kullanım açısından ssd ile hdd arasında hiçbir fark yok. yani hdd ye yaptığın her şeyi ssd ye de yapabiliyorsun. ssd var diye heyecan yapmışsın sadece. raat ol :)

dosyaları dvd'ye yazdırdım ve bilgisayarı açtım ancak şu anda "aptio setup utility" yazan bir bios ekranı çıktı. nereden değiştirmem gerektiğini bulamadım açıkçası.

8 senenin ardından medeniyete ulaşınca bir anda ne yapacağımı bilemedim hocam, ondan :D

isonun içeriğini flash diske kopyala laptopu usb den çalıştır o kendi atar zaten. ben hep öyle yaporum.

pc açılırken f12 ye basarsan boot seçeneği gelir ordan usb yi seç.

hp-toshiba-casper-acer'den özellikle uzak durmam gerektiği intibası oluştu bende :) biraz sıkıntılı olduklarını duymuştum, o yüzden harici disklerini bile almadım.

Hocam uzak durman gereken listeyi iyi özetlemişin, Toshiba'dan özellikle uzak dur zaten. Ben 4-5 ay önce yeni laptop aldım eskisi toshiba idi, şu an Asus kullanıyorum tasarım, performans ve fiyat olarak bence piyasanın lideri Asus. Zaten almadan önce uzun araştırmalar sonucu Windows işletim sisteminde Asus'un Eru etkisi yarattığı sonucuna vardım, daha ötesi yokmuş diyorlar. Biri çıkar aksini ispatlar illa ki ama sen Asus al pişman olma. :)

laptop'tan 6-7 yıl verimli çalışmasını beklemek hayal. 3 üzerini her şekilde kar saymalısın. elbette, 5 yılı veya üzerini deviren laptoplar var, ama performans olarak, özellikle cep telefonlarının bile coştuğu bu dönemde senin isteklerini ne kadar karşılar bilemem.
bluray'le hiç uğraşma, ssd'li al.

Anladigim kadariyla elinde vhs kamera var, vhs video da var mi?
Hos sorun degil kamerayi da bilgisayara bagliyabiliyor olman lazim. Oncelikle kayit yapmadan video veya kamera arti, elindeki neyse , kafasini iyice temizle. Sonra da aleti bilgisayarda tv karti varsa tv kartina bagla. Boylelikle dijital ortama istedigin gibi kaydedersin. Dvd bence cd'den daha mantikli.
Eger tv karti yoksa ara kablolar var, bir taraf usb diger tarafi de su sari mavi kirmizi vs gibi renk goruntu ses kablolari var ya onlar gibi. Yaninda kayit yapabilicegin bir programla birlikte geliyor.

kaliteyi yükseltemezsiniz. çünkü zaten mini kaset dediğiniz tahminime göre yüzde 90, hi-8 kasettir. çok ama çok düşük ihtimal compact vhsdir.

orijinal hi-8 kopyalarından cd ya da dvdye aktaran yer bulmanız çok ama çok zor.

vhs kopyalar ise hi-8'den daha düşüktür. ama neticede cdye aktaracağınızda bu düşük kopyalardan aktarma yapılacak. birebir aynı kalite olacaktır her durumda. "bendeki kayıtlar kötü ama ben kopyaların daha iyi görüntü kalitesine sahip olmasını istiyorum" diyorsanız. saniye bazında ücretlendirileceğiniz film stüdyolarına gitmeniz gerekir :)

sizin durumunuzda dvd-cd aktarımı yapan herhangi bir yer yeterli.

@nwnd, kamera da arçelik marka vhs oynatıcı da mevcut elimde. ne derece sağlam olduklarını bilmiyorum :) yeni alacağım bilgisayarda kullanmak üzere de avermedia'nın harici tv kartını almış idim, onda sorun yok eminim.

hangi programı kullanmamı tavsiye edersin? video işleme üzerine pek bir bilgim yok, kayıp yaşatmayacak bir program olsun yeter.

@elestirman, tamamının orijinal hi-8 videolarının olduğunu sanmıyorum, babam küçük kasete çekim yapar vhs'ye aktarırdı. sanırım o kasetleri tekrar tekrar kullandık biz epey. bazılarının ufağı da var, sanırım ondan yaparsam nwnd'nin önerdiği şekilde aktarım yapabiliyorum??

saniye bazında ücret ödemeye pek güç yok açıkçası :)

Pek isine yaramayacaktir ama bilgi olsun diye soyliyeyim dedim. Yurtdisinda built-in sistemler var. Video oynatici gibi uzerinde dvd kayit aletide var, boş dvd'yi ve kopyalamak istedigin kasedi takiyorsun, kasedi izlerken dvd'ye kayit yapiyor. Var boyle cihazlar...

yazar olmayanları yeni siteye yönlendirmek için.

böyle olunca antikten link vermek de biteceği, süreci kendi açılarından kolaylaştıracağı için böyle bir yol seçmişler.

çünkü arkadaşlar insanlara kimsenin alışamadığı ve reklamlarla tıka basa doldurdukları beta'yı kakalamakta oldukça kararlı. bir süre sonra antik'i kaldıracaklarını da -açıktan olmasa da- beyan ettiler zaten.

bunu kodların artık sistemi şişirmesiyle, yeni siteye geçmenin zorunlu olmasıyla açıklıyorlar, eyvallah. ama anlamadıkları şey kimsenin kodlarla, vesaireyle bir derdi yok, zaten o olaylardan çok çakozlamıyoruz. öyle 10-15 arkadaş, azıcık da maddi kaynak olsa zaten her şey daha farklı olurdu ;) insanların derdi rahat kullanımlı, tema seçimli, reklamı az, kaliteli bir sözlük. bunu betada da yapabilecekse eyvallah. ama beta bir sürecin açık göstergesi minvalinde, kimse de -eski moderatör ekibi dahil olmak üzere- hoşnut değil.

tam olarak sorunun cevabı olmadı ama uzun zaman takipçi, 5 sene de sözlük yazarı olarak epeycene dolmuşum :) pardon.

(bkz: sedet yönetimi)

arkadaşın da dediği gibi, bu tarz pazarlar genelde ayrancı tarafında kurulur. veya tunalı civarlarında bulunan 2. el dükkanlarından temin edebilirsiniz ihtiyaçlarınızı.

dekorasyon ürünleri için ise bahause, koçtaş gibi yerler geliyor aklıma.

demek istedigini anladim ve hazir ol cevapliyorum:
cebeci pazari.

Tüfekcioglu kiz yurdunun arka tarafinda kaliyor. Pazar gunu sabahtan baslar, oglene kadar iyi seyler kapisilmis olur. Tum evi ordan ayarladik biz. Eski esyalar, makineler, para koleksiyonlari, biblolar, fincanlar... Her sey var ama tabi cogu ikinci el, hatta çöpten ordan burdan bulunma. Guzelce camasir suyuyla temizlediginde bir seyi kalmiyor, rahat ol.

O kadar eksikliğe rağmen, şurada upuzun şeyi gayet dopdoğru ve düpdüzgün yazmışsınız.

Doktora gidiyorsanız, bunu söyleyin. Bizim için önemli olmayabilir, onun için önemli olabilir. Tabii, bir dikkat eksikliğiniz de varsa, "Bunun derecesi nedir" kısmı da vardır. Belki de sizin korktuğunuz kadar değildir. Belki sadece kontrol kulesi olamazsınız (evet, kule). Belki, şu anda gözünüz korktuğundan gözünüzde daha da büyümüştür.

@compadrito: Dikkat eksikliği dislekside de görülebilir ve Boğaziçinde bir bölümün başkanı Disleksi (kendş söylemişti) ve yayınları var, eşi var çocuğu var vb. Demektir ki dikkat eksikliği her zaman o son paragraftakilere götürmez.

@rit: En en en iyisi hakkında iyi referanslar bulunan bir psikiyatriste gitmeniz. Eğer siz tespit edemezseniz size yardımcı olabilirim.

jesterdvine hocam, siz burada yorum yaziyoken bana ancak bok yemek duser, onu bastan belirtiyim de, sonradan bana kizmayin.

ama hastalik yok hasta vardir diye bi kural oldugundan da haberdarim.

bu isler iki iki 4 eder seklinde yurumuyo yani. her nikotinman akciger kanserinden kaybetmiyo hayatini. dedem 82 yasina kadar kunde bi paket Bafra icti geyigi vardir mesela...

dolayisiyla, hep, genel olarak ibaresini kullanmakta fayda var. bi de dikkat eksikliginin ne kadar agir oldugu onemli.

ote yandan, beynin ne kadar muhtesem bi organ oldugunu siz benden daha iy bilirsiniz. bi eksiklik varsa, baska bi yonden o eksiklik telafi ediliyo.

ruh i'de disleksi oldugunu sanmiyorum. olsaydi, bu yasina kadar ortaya cikar ve kendi de biliyor olurdu.

tarif ettigi sey dikkat eksikligine benziyor. hafif bi derecesi olabilir ve iy bi planlamayla, hayatini surdurebilir fazla ariza cikmadan...

@compadrito: Estafurullah sayın rito..Herşey bir yana disleksiyi sadece sizin "surekli isten atilirsiniz. evliliginiz dogru durust yurumez. cocuklariniz mutsuz olur." demenize karşıt örnek olarak verdim "dikkat eksikliği hep aynı şeye yol açmaz" deme amacıyla.

Pazartesi günü güvendiğim bir psikiyatristle görüşeceğim ve arkadaşımızın durumunu anlatacağım. Mutlaka iyi bir fikir verecektir.

merhabalar hocam;

dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu(dehb) isminde bir teşhis var bu tarz durumlarla ilgili. her dikkat eksikliği bulunanda hiperaktivite bulunacak diye bir durum da yok (benim aklım bir karış havadaydı ama sınıfın en uslu öğrencisiydim mesela)

ilaç kullanılarak üstesinden gelinebilecek, ancak tamamen bitmeyen bir sorun. bunun teşhisinin yapılabilmesi için ciddi ciddi üzerine düşülmesi gerekiyor yalnız. tembellik, sevilmeyen işin yapılmaması, procrastination vb. durumlardan tamamen farklı bir bozukluk.

kendi hikayemi anlatayım: ben bu şikayetlerimin son bulması için psikiyatra gittim. psikiyatr sağlık ocağı tarzıyla, şikayetimi dinleyip 2 dakika içinde bir ilaç yazdı. bu şekilde ilaç kullanmak istemediğimi, hiçbir sorunumun kaynağını araştırmadan ilaç yazdığını söylediğimde ise "dikkat eksikliği" konusunda uzmanlaşmış bir psikoloğa yönlendirdi beni.

psikologlar önce bu durumu ne zamandan beri hissettiğinizi, ne zamanlar yoğunlaştığını öğrenmek istiyor ve hayatınızdaki yerine dair örnekler ve detaylar istiyorlar. ardından ise bu konuyla ilgili birtakım testler yapıyorlar. testlerin ayrıntısını burada yazmayayım, hem bir kısmı spoylır içerir hem de işin süprüzü kaçar :)

yaptırdığım testler sonrasında konsantrasyon sorunu, hiperaktivite bozukluğu yaşamadığım ve kısa süreli hafızama ilgili herhangi bir sorun olmadığı saptandı, dikkatimi toplayamamamın yaşadığım kaygı problemleriyle vs. ilgili olabileceği söylendi. bunun sonrasında ise terapiye yönlendim. internette geçirdiğim vaktin, dikkat eksikliğimin, erteleme ve planlama sıkıntılarımın kaynaklarını araştırıyor, çözüm bulmaya çalışıyoruz.

tavsiyem: bu konuda ilgi, zaman ve bir miktar da para ayırın. para tuzağı olduğunu hissettiğiniz yerlere ise kesinlikle gitmeyin. 3 ayda alabileceğiniz yolu kasti olarak 1,5 senede aldırtan onlarca merkez ve kişi var.

umarım yardımcı olabilmişimdir. selamlar.

@benaaymi

(bkz: bence nesli) yazimi okur musunuz hocam?

dikkat eksikliginin "hyperfocusing" diye bir unsuru vardir. paradoksal bir unsurdur. bu ne perhiz, bu ne lahana tursusu, hani bu herifte dikkat eksikligi vardi? o zaman bu ne? dedirtir insana...

dikkat eksikligi olan insanlar oyle seylere oyle bi konsantre olabilirler ki, normal bir beyinli bir insanin sadece agzi acik kalir.

dolayisiyla, dikkat eksikligi olanlardan cok iyi profesyonel savasci olur. yani yuksek teknoloji savascilarindan bahsediyorum.

normal beynin eee, evelek, gevelek diye dusunecegi isleri, cat, cat, cat, cat, vurur oldurur, bitirirler...

bunu da bu hyperfocusing ozellikleri sayesinde yaparlar.

dikkat eksikligi olan kisi futbola merakliysa, sizden cok daha iyi algilar o maci...

işini yaparken mi heyecanlanmak istiosun, aşık olup mu heyecanlanasın var, yemek yerken mi tutkulu olamıosun, nedir yani tam anlayamadım ben.

yeteneklerini profesyonelleştirdiysen ve artık bunları "görev ifa etmek" olarak yapmaya başladıysan normal bir durum. bunun haricinde ecnebinin "burn-out" dediği sorunu da yaşıyor olabilirsin, birçok işe heveslenip, ciddi anlamda mesai harcadıktan sonra hiçbirinde tam olarak başarıya ulaşamadığını görmek bunu tetikleyen etmenlerden birisi.

keşke bende hiç heycanlanmasam...
lan insan arkadaşlarının içinde dahi eli ayağına dolaşır mı!

hayir, genel. "heyecanlanmak" iste. olumlu bi' konu olmasi tercih sebebidir tabii. konu heyecanlanamamak. sevinememek gibi nasil anlatsam... ya da hic uzulememek gibi. heyecan duygusu eksik. oyle iste.

ve hayir, islerim bana gorev gibi, memuriyetlik gibi falan da gelmiyor.

bundan 5 sene önce psikiyatr'a gitmiştim ve heyecan bozukluğu teşhisi koymuştu doktor.o kadar heyecanlanıyordum ki ellerim su içinde yüzüyordu resmen.bir kağıdı elimi yapıştırıp dakikalarca bekletiyordum.şimdi ise senin durumundayım.hiç bir şey bana heyecan vermiyor.hissiyatsız yaşıyorum öylece.sanırım yıllar önce hakkım olan heyecanı birden tükettim.

@sovyetik, cok mantikli, cok guzel plan; ama ne yazik ki... ben mal oldum artik sanirim.

ya nolacaktı? ömrünün sonuna kadar sweet 16 heyecanıyla mı yaşayacaktın? medet falan yok. yaş ilerledi hayat böyle. çok zorlarsan belki kendine küçük sürprizler yapıp blog falan yazan bir tip olursun en fazla. ay hiç heyçanlanmıyorum dediğine göre olma ihtimalin yok değil. bana sorarsan etrafına, insanlığa faydalı; kendine karşı daha dürüst, kendisi için daha az hatta hiçbir şey istememeyi becerebilen, kendini zorlayan bir insan olarak yaşamaya çalışmaktan başka yapacak bir şey yok bir yetişkin için hayatta.

evlen gitsin :)

@troll, cok ozur dilerim moruk, dusunemedim... ben de artik kendisi icin hic bir sey istememeyi becerebilen bir insan olma yoluna gireyim en iyisi.

eve 2 tane bayan erasmus öğrencisi almak.

Aynı günde 2 otobüs şoförü dövmek bir taksiciden dayak yemek veakşam üst kat komşuyla pıçaklı mıçaklı birbirine girişmek. Niye öyle bi gün geçirdim hiçbir fikrim yok daha da kötüsü ertesi gün hatırlamıyordum bile.

üstüme koşan lağım faresine tekme atmıştım. 3- 4 metre uçtu vikleye vikleye. kedi gibi bir şeydi.

not: fare fobim var.

Kız arkadaşımla yürürken 6 serserinin laf atması sonucu kendime güvenip 6sınıda dönmem ve benim suçlu bulunmam sonucu bir gece içerde kalmam

edit: o değil gelen cevaplara göre gördüm ki @straight gigolo abimizin başımızda olma şartıyla the expendables 3 kadrosunda oynayabiliriz. bu ne amk hepimiz action heroyuz resmen. birimiz el bombası atar,birimiz komşuyla bıçaklı kavgaya girer,diğerimiz ali boğazına dalar bir diğerimizde 6 kişiyi döver hahaha

Başıma salıncak çarpması ve benim hala yaşıyor olmam.

arabayla yağmurda döne döne kaymak, anayolun sol şeridinde trafiğe ters şekilde kalakalmak.

yol boş olmasaydı muhtemelen bunları yazıyor olamazdım.

uçağın düşmesi ve ölmemem

trafik kazası, yaralanma (dudak parçalanması, 2 diş dökülmesi), operasyon falan filan.

couchsurfing üzerinden ağırladığım brezilyalı, amazon ormanlarında kabile arasında yaşamış bir çift, gösterdikleri vahşi doğa fotoğrafları, anlattığı hikayeler, artı yanında getirdiği ve düzenli giydiği insan derisinden yapılmış deri ceketi.

elimde bavulumla, kalacak yerimin olmaması rağmen(burdaki dili de bilmiyodum o zamanlar)avrupada bir ülkeye yerleşmiş olmam.

bi gece çatışma arasında kalmıştım, bikaç el sıkmışlardı, düşününce çok da uç değilmiş.
aklıma başka hiçbir şey gelmedi, ne kadar risksiz, güvenli, izole bir hayatım varmış. üzüldüm resmen.

Spacecake kafası. Otele yolu bulamayacağımı, sokakta bir yerde kendimden geçip sızacağımı, soyulacağımı düşündüm. Bişey olmadı, vardım otele.

geçen kış karda buzda hiç düşmedim :D

birini gözünden vurmak.

selaleye giden dik ve dar patikada ayagimin kayip yuvarlanmaya baslamam ve yuvarlanirken ilerde patikanin yon degistirdigi gormem durmaya calismam ama duramamam. olecegimi anlamam, ama son anda arkadasimin beni gorup ustume atlayarak ucurumdan dusmemi engellemesi ve bir kac bin metre parasutsuz freefall yapmaktan kurtarmasi.

o olaydan bir kac sene sonra da yasimin artik tutmasi sebebiyle efes'e serbest parasut yapmaya gitmem hahah :)

bu cevapları okuduktan sonra duyuru fight club açmamız kaçınılmaz oldu. özel mesajdan numaralarınızı yazın beyler. haftaya cumartesi rahat kıyafetler giyip zirve yapıyoruz :P

candy crush saga level 273

Düşündüm de anlatmaya değer bir olay bulamadım. Ne mazbut hayat yaşıyormuşum amk..

*kışın şantiye de pick up ile aracın buzda kaymasından dolayı yemekhaneye arkadan girip önden çıkmak.

*karşı şeritte kaza yapmış olan transitten fırlayan(sol şeritin ortasında duruyordu,polisler falan da taşı kaldırmamışlardı) kaldırım taşına çarpıp takla atmak.

*elimi şarjlı matkap ile delmem,merdivenlerden yuvarlanmam,v.s kafa gözün yarıldığı birçok olay.

ne renkli hayatlarınız varmış amk.

+askerlik yaptığım gemiden firar etmek. kendimi Shawshank Redemption Andy gibi hissetiğimi hatırlıyorum. sonrasında komutanın bana benimde ona girişmemle hapis falan filan.

+armutlu'da hiç tanımadığımız birinin evinin balkonunda iki erkek gizlice uyumak. tabi camları tıklattık bir kaç tanesi dolu çıktı. boş olduğuna inandığımız bir tanesine girdik.

+komutanın yemeğine sümük atmak, çayına işemek.

+kuş gribi dönemi sahte sağlık raporu ile yurt dışına insan kaçırmak.

Samimi söylüyorum; yaşamıyorum. Bu ne lan ??

amına koyum bu ne lan böyle dışarı çıkıyorum çılgınlık yaşamaya gidiyom ben.önce bi kahvaltı yapayım ama aç karna çılgınlık olmaz.
edit: ben de askerde ktm'den kaçmıştım lan o olur mu?

koluma gaz bombası yemiştim, felç etmişti resmen. 30 sn solda olsaydım ya boynuma ya kafama gelecekti. it oğlu itler.

Yıllar evvel ünv. öğrenci iken bineceğim trende, tren kalkmadan önce ses bombası patlaması, polisin trende arama yapması ve bir ses bombası daha bulması. Hemen herkesin trene binmekten vazgeçmesi. Cimri babamın, bişey yok kızım polis buldu bombayı, biletin yanmasın diyip beni trene bindirip yolculaması. Bütün gece tırsa tırsa uyumadan Ankara'ya ulaşmam.

Annemin, bu olay üzerine babamla on gün konuşmaması. Evet.

ilkokul üçte iken avluda akşam yemeği sırasında, sarkan çamaşır ipini oyun olsun diye boğazıma dolayıp da çıkartamamıştım..
mosmor olmuştum, annem kızacak diye de haber vermemiştim ama sonra ablam teyzeme söylemişti, teyzem ince parmağını boğazım ile ipin arasına sokup sonra oraya bıçak sokarak kesip beni kurtarmıştı..

sonrasında gelecek olan dayağı bildiğimden hayatımın en hızlı koşuşuyla üst kata çıkmaya çalıştım ama yine de terlik isabet etti.. sağolsun annem :)

hacılar bu konu nasıl tekrar hortladı? hortlayabildi yani? teknik olarak soruyorum.

edit: ha yanda gözüküyormuş. ben ilk cevaptan sonra tekrar yukarı çıkmıyor sanıyordum.

tax free alabilmeniz için tax free makbuzlarınızı öncelikle tax free ofisinde onaylatmanız lazım.
abiler onaylarken aldığınız ürünleri göstermenizi isteyebilir. bavulunuzu vermeden, aldıklarınızı kolayda bir yere koyun. makbuzlarınızı onaylatın.
daha sonra valizinizi verdikten sonra, genelde pasaport kontrolünden önce olur, tax free gişesine bu onaylı makbuzlarınızı ibraz edin, size nakit mi kredi kartı mı diye sorarlar, ben kredi kartına iade istemiştim, 1 hafta içinde iade ettiler. nakit isterseniz gişenin elindeki nakit durumuna göre nakit ya da çek olarak veriyorlar.
nakitte kesinti olabiliyor.
çek isterseniz de çeki bozduracak yer sıkıntısı oluyor. bulsanız bile komisyon alabiliyor bozdurduğunuz banka.

parfüm paketli de olsa, tax free kilitli poşetinde, içinde faturası olduğu zaman sıkıntı yaşamazsınız.

dışarıdan alıp yanınıza almak istediğinizde sıvılarda sıkıntı yaşayabilirsiniz.
o yüzden parfüm, deodorant, kabine almayın, valizin kırılmayacak yerinde taşımaya gayret edin.

Tesekkur ederim, bu gayet aciklayici ve oz oldu:) bir sorum daha olacak, aldigim elektronik urunu 2-3 haftadir kullanmaktayim, sorun yaratir mi?

ilk aklıma gelen şey, ctrl home tusuna basılı tutarak bir akç dakikada en basa gelip ctrl a falan

benim de aklıma gelen şey "facebook bilgilerini İndir" şeysi. hangi formatta iniyor bilmiyorum ama fotoğraf, sohbet filan hepsini bir dosya olarak sunuyorlardı.

@hewit, bunu nereden yapabilirim?

sağ üstten hesap ayarları diye tıklayınca çıkan sayfanın dibinde ufak bir yazı yazıyor, ona tıklayarak.

ek olarak hemen indiremiyorun, sana haber veriyorlar ama çok da uzun sürmüyordu hatırladığım kadarıyla.

Şu anda deniyorum, bugün yarın gelir herhal...

@neira, senin metodu da almak istediğim konuşma kaydı için kullandım, geçici bir çözüm bile olsa %100 çalışıyor:)

Çok teşekkürler yardımlarınız için.

google aramalarımda word refference diye bi site çıkıyor. kalıpları orada soruyor millet. bi bkz.

filitsata.com'dan gramer açıklamalarını ve konularla alakalı quizleri bulabilirsin.

www.ego4u.com

Küçük Vampir Serisi / Angela Sommer-Bodenburg , Charlie'nin Çikolata Fabrikası / Roald Dahl

Severse Tübitak kitapları da bulunsun evde.

ömer seyfettin dururken ..........ya da gülten dayıoğlu......ya da............anladın sen

Pıtırcık!

bitmeyen öykü, michael ende

masalın aslı- vasıf öngören

ışın çağı çocukları, sanırım gülten dayıoğlu'nundu. 24 yaşındayım, yanımda olsa tekrar okurum; küçükken bana bilimi ve geleceği sevdirmişti.

Ülkü Tamer'in çevirisinden Şişkolarla Sıskalar kesinlikle bulunmalı. Can Yayınları'ndan çıkıyor.

Bu arada bu duyuru 2011'de girilmiş, ben seneler sonra nerde hortlattım, neden hortlattım, nerede görüp de yazdım bilmiyorum. Neyse.

Ayrıca Ömer Seyfettin +1 diyelim.

Hemen Ömer Seyfettin -1 diyelim.
Öncelikle Ömer Seyfettin çocuk öykücüsü değil. Ömer Seyfettin okumamış ve öyle sayılabilecek arkadaşların ise aksini düşünmesi oldukça normal. Öyle yerleşmiş sağlam bir algı var. Şaşırmasam da kızmamak mümkün değil.