AKP ye oy verenler Tayyip ve tayfasının geçmişi hakkında ne düşünüyorsa, CHP ye oy veren kürtler aleviler CHP nin geçmişine dair ne düşünüyorsa onu.

Ulan pkk eylem yapsa, silah bırakın meclise girin hakkınızı kansız arayın dersiniz, meclise sokmazsınız, ya da girerlerse "geçmişi" sorarsınız. bi acayipsiniz.

saygıdeğer rodion romanoviç,
savaş kirli bir şeydir ve ideal şartlarda değerlendirilemez. pkkdan da apodan da hazzetmem fakat gazetenizdeki yazıda da belirttiğiniz gibi suç işlemek bazı durumlarda maalesef gereklidir.
türkiye cumhuriyetinin 1938-2015 arası tarihini özet geçeceğim.
1.burası türk devletidir, türkçe konuşulur.
2.kürt isyanları başlar. evet emperyalist kışkırtmalar ve destekler vardır ama temeli olmayan bir isyanı sırf kışkırtmayla başlayamazsın. ancak ateşi büyütürsün.
3.1938 dersimde minicik çocuklar sivil anne babaları başları kesilerek öldürülür. sabiha gökçen tarafından bizzat bombalanırlar. mesela chpye oy verenler bu fotoğrafa bakıyolar mı? upload.wikimedia.org biri dışında hepsi öldü buradaki çocukların.
ha dersen ki o chp ile bu chp farklı, bence o chp ile bu chp arasındaki fark, hdp ile o eylemleri yapan pkk arasındaki farktan baya az.

4.türkiyede eğitim seferberliği başlamışken, kürtler cahil bırakıldı çünkü dilden anlamıyorlardı. araştırırsanız görürsünüz oradan "bu çocuklarla anlaşamıyoruz kürtçe bilen birilerinden yardım alabilir miyim?" diye mektup yollayan hocalar bizzat inönü tarafından kürtçülük yaptığı için sürgün ediliyordu. toprak reformu yapmak bi yana aşiret ağalarıyla kolkolaydı yöneticiler. ve bütün bunların üstüne kürt olmak hala suçtu. sırf kürt olduğu için öldürülen kyölüler var. (bkz: mustafa muğlalı )

5.sonra sosyalist hareketler başlıyor kürt sorununa pek eğilmese de ilk kez kürt hakları muhabbeti ortaya çıkıyor. ve 2 farklı darbeyle+kontrgerillalarla bu hareketler de aşırı kanlı şekilde bastırılıyor. burada dinciler, ülkücüler, kemalistler, gülenciler, ortanın sağı ve solu, ordu hepsi kolkola. şimdi bunu hesaba katarsak hdp ve minik sosyalist partiler dışında bu katliama karışmayan yok. nasıl oy veriyorsunuz?

6.maraş çorum olaylarında mhpnin bizzat katılımıyla yüzlerce alevi öldürülüyor. üstüne darbe oluyor diyarbakırda kürt olduğunu iddia edenlere bok yediriliyor. türkçe konuşamayana bok yediriliyor. ziyarete gelen annesi kürtçe oğlum dedi diye dövülüyor. (bkz: kamber ateş ) (bkz: 5 no'lu cezaevi )

7.şimdi bu arkadaşlarını işkencede kaybetmiş, liderleri idamlarda ölmüş, akrabaları maraşta çorumda katledilmiş, arkadaşları diyarbakır cezaevinde kendini asmış, asker zoruyla fare yemiş insanlarda oluşan nefreti tahmin edebiliyo musun? benim başıma gelse neler yapabileceğimi düşünemiyorum. peki bu insanlar nabıyor? yüzde 90ı hiçbir şey yapmıyor. acılarıyla derneklerde yasal eylemlerde hayatlarını geçiriyorlar.

8.yüzde 10u ise pkknın dinamik gücü oluyor. ve 1984te kısasa kısas eylemler yapan bir silahlı örgüte dönüşüyorlar. devlet hala kürt yok diyor, sanatçılarını edebiyatçılarını öldürmeye sürmeye işkenceye almaya devam ediyor. pkknın içindeki salt türk düşmanı kısım (apodan habersiz anlamında demiyorum) köy basmaya çocuk öldürmeye devam ediyor. ama bu eylemler çok tepki topluyor içlerinde ve yapanlar infaz ediliyor. (apo ve diğer üst kişiler onlara yıkıp ayrılıyor aradan maalesef)
9. ve işin üzücü yanı bütün bu derneklerdeki yüzde 90ın yapamadığı etkiyi köy basan silahlı örgüt yapıyor. çünkü devlet diğer barışçılları her gün dövüyor, seslerini kısıyor, kaale almıyor. 60 sene boyunca hiçbir parlementer, barışçıl sözü kaale almayan gördüğü yerde bastıran bir güce karşı patlayan ve işe yarayan bir volkanın hikayesini dinlediniz.

şimdi bunu bu kadar uzun uzun neden anlattım, çünkü şu anki hdpnin egemen gücü o eline çocuğu bırak insan kanı bulaşmamış yüzde 90'dan yani alevilerden, sosyalistlerden, kürtlerden, barış isteyen pkklılardan, alevi öldürmemiş islami kesimden, diğer partidaşları gibi ezilmiş yok edilmeye çalışılmış translardan, eşcinsellerden, katliama uğramış ermeni,rumlardan oluşuyor. hepsinin de ana isteği barış. ister inan ister inanma.


nazi özentisi hepar, vatan partisi alevi ve kürt düşmanlığı hiç eksilmemiş mhp, dersime katliam dedi diye kemal kılıçdaroğluna sözünü geri aldırtan, ermenilerin yanında yürüdü diye milletvekillerinin ihraç edilmesini isteyen chp, ve hepimizin bildiği kanlı işlerde eli olan saadet, bbp, akp
ölen bütün çocukların bir daha ölmemesi için hiçbir samimi adım atmıyorlar. ben bu adımları sadece hdpde görüyorum. ve oy veren insanlar da bu çocukları öldürenlere değil bir daha hiçbir çocuk ölmesin diyenlere veriyor.

ya bi bitmediniz gitti. "HDP'ye oy verecekler" diye başlayan duyurulardan gına geldi.

He kardeşim PKK'ya oy veriyoz. tamam mı, rahatladın mı?

kardeş bunlar ülkelerini çoktan satmış boşuna dil dökme.
hemen tayyipe oy verenler şöyle kemale oy verenle böyle diye atılırlar.
madem çok seviyorsun ülkeni çık dışarı sokaklara atıl ama öyle boş boş esnaf dükkanlarını yağmalamak için değil adam gibi ülkeni bu kan emicilerden kurtarmak için atıl. o zaman en önde bende gelirim seninle.
Hepiniz sahte devrimcisiniz hepiniz, sağ görüşlü birisi olarak ben sizden daha devrimciyim. 21 yıldır gazi mahallesinde oturuyorum, içiniz boş aga bomboş.
Yani sayısız sol görüşlü arkadaşım, kardeşim var. Faşist amerika deyip iphonedan tweet atarlar, burgera gidip "whopper" "whopper" diye inlerler, amerikayı bizden çok besler bunlar ama alayı bomboş.
Çoğuda üniversiteye gidiyor bunların, tahsilli adamlar he hani böyle saf insanlarda değiller.
Tabi atamız yine ileri görüşlülüğünü konuşturmuş;
"Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir."

Mustafa Kemal ATATÜRK

Siz yine bildiğinizi yapın verin HDP'ye AKP'ye CHP'ye oy, ucu size dokununca keşke ele avuca değer bir şeyler yapıp kurtarsaydım ülkemi bu kan emicilerden demezsiniz umarım.

bak hdp'ye niye oy verilmeli buradaki cevaplardan çok anlaşılıyor.

birisi tarihsel süreç için tane tane ne olup bittiğini sistematik bir şekilde anlatmış.

hemen ardından gelen satılmışdan girip, kan emiciden çıkmış ama bir mesneti yok yani, öyle saldırmış.

@hamitt'in izahına itirazın varsa söyle, ikna et vermeyelim.

Siz var ya siz.. Adamı zorla HDP üyesi yapıp, önlük giydirip bildiri dağıtmaya çıkartırsınız siz, ah siz yok musunu siz :) çok sıkıldım bu başlıklardan çook.

Ben senin oyuna karışmıyorum biraderim, "o da onun politik çapıdır, napalım böyle bir ülkede yaşıyoruz" deyip geçiyorum. Sen de benim için aynını de, geç.

@marido mesnet mi istiyorsun? 21 yıldır bunların içindeyim yetmez mi?
Halkçıyız diye bağırıp duranların eylem günü esnafa kepenk kapattırdığını biliyor musunuz? o adamın zararını kim karşılayacak bu halkçılar mı?
dayanak çok benim her günüm dayanak.

Sadece Maraş, Çorum sonrası gidenler veya Sivas sonrasında lanet edenler değil. Aleviler inançları ve kültürel birikimlerinden ötürü muhalif olmaya, sol görüşe ve zalimin zulmüne karşı durmaya çok daha yatkındır, bu da onlara yönelik daha fazla devlet baskısını doğurdu. Dolayısıyla o dönem yurtdışına çıkmak zorunda kalanların birçoğu Alevi kökenli kişiler oldu.

Not: Sünni kökenli bir aileden geliyorum, ateistim. Sonra mezhepçilik yapıyorsun demesin kimse, kapışmayak.

yurtdisinda hangi yurtdisinda? almanya mi, abd mi, fransa mi, avustralya mi
algida secmemissindir de dunya gordugunden buyuk

tunceli, maraş filan hadi bilindik de
ben Türkiye'de gireseunlu bir tane alevi görmedim giresun'un tamamen alevi köyleri varmış..Neredeyse tamamı yurtdışında (almanya-fransa ağırlık ama avustralyaya kadar gitmişler) adamların bazı şehirlerde mahallesi var :)
%70 demek mümkün değil yine de bence... toplu göçlerden koskaca bir urfa havalisi var mesela kaç yüzbin insanı var yurtdışında bilmiyorum hepsi sünni (konya, afyon vs de benzer)
ayrıca alevilerin bi de yurtdışında daha rahat, ben aleviyim diyebilmesi durumu var. burada zülfikarla gezebilen kaç kişi var? orada rahatlar.

yetmişlerde ve darbe dönemi siyasi sebeplerden yurt dışına yerleşmek zorunda kalanların bir çoğu alevi. bunda yukarıda da söylendiği gibi, ezilen olmanın getirdiği bir muhaliflik önemli etken.

zaten geniş olan bu kitlenin daha fazla büyümesinin nedeni de, giden ailelerin akrabaları bir şekilde yanına yamacına alması. sadece o dönem gidenler değil yani, onların burada kalıp baskı gören akrabaları da daha sonra gitti yanlarına.

Ekleyeyim: alevilerde akrabalara, eşe dosta yardım etme kültürü de fazlasıyla geniştir. O yüzden biz değil yurtdışına çıktığımızda, memlekete gittiğimizde bile akrabalarımızdan hayır görmüyor, üstüne kazık yiyorken :D onların yurtdışına gidiş için davet mektubu göndermeleri, kalacak yer, iş, dil kursu vs. ayarlamaları daha makul görünüyor.

ingilteredeki turkiyelilerin de cogu,kibrislilari saymazsak, kurt alevileri, hem de oldukca atesliler. giresun da alevi var diye sasiran arkadas muhtemelen kayseride bu kadar kurt var mi diye de dusunur ingiltereye giderse. sahsi gorusum aleviler de tr.den kacma istegi daha fazla, bi de sunniler de dini hassasiyet daha fazla oldugundan "gavur" memlekette yasama istegi nispeten dusuk kanimca.

kayserili kürt ve alevi çok arkadaşım var aslında :))

bi de şöyle bişey var, yurtdışında diyelim bir eğlence yerindesiniz
orada göreceğiniz türkler -genelde- okuma gibi amaçlarla gelmiş olanlar ve yerleşik olanlardan da alevi olanlardır (çok pis genelledim ama) genelde bu tutar
aleviler kızlarını diskoya klübe gidemezsin diye sınırlamaz, kızlar otomobil kullanır, okur çalışır hepsi vs.
gel bi de muhafazakar sünnilere -konyalıyım ve sünniyim- 35 sene yurtdışında yaşayıp, 1 kelime yabancı dil bilmeyip, evinden hiç çıkmayıp, -çıksa da ramazanda mukabeleye sohbete filan giden- o şekilde yaşayan tonla yengem var benim. bunların kızlarının da sosyal hayatları 0a yakındır, hatta avusturyada filan meşhurdur 14-15 yaşında evlendiriyorlar kızları memleketten hala ama hala. hatta erkekleri de kahveye filan gider :P bi de oyun makinelerine vs..bu adamlarla karşılaşma şansın düşük olabilir o yüzden. yok değiller kısacası varlar ama görme ihtimalin düşük olabilir.

yurt dışına gidenler arasında bol bol alevi bulunması değil, alevilerin alevi olduklarını yurt dışında daha rahat belirtebilmelerinden dolayı böyle göründüğünü düşünüyorum. zamanında zaten alevilere "öcü" gözüyle bakılıyormuş. gerçi şimdi de çok farklı değil. burada bile birkaç duyuruda "aleviler müslüman mı? neye tapıyorlar?" konuşmaları dönüyordu.

bir başka örnek için ateizmi düşünebilirsin. hanesinde dini: islam yazan herkes sence müslüman mı? türkiye'nin gerçekten %99'u müslüman mı? hemen hemen aynı mantık. sadece şimdi ateist olanlar daha çok dışlanıyor, tehdit ediliyor vs.

şahsi tecrübeleri şahısların tecrübelerini aşan bir dünyaya genellemek bir bilişsel çarpıtma şekli. that is, the turks one has met in europe doesn't represent the turks in europe.

yorumlara ilave, itiraz ve highlight bakımından:

maraş'a kadar bir sürü alevi katliamı oldu... çok şerefli bazı teşkilatların... evvela bunu bilmek lazım. alevilik ne bilinmeyince alevi katletmek daha kolay diye bilinmiyor, herhalde... "kürt alevi" diye ayıracaksak - yorumlara göz attım diye ilave ediyorum, bugün hala "dersim" kelimesini işitmek birilerini ürpertiyor, çünkü dersim'i yok edemediler ve kimse dinlemese ve inanamasa da hikayelerini anlatmaya devam eden birileri var... bunu da bilmek lazım. sonra belki, ikinci savaş'tan sonra avrupa'da doğan işçi talebinin sadece almanya örneği için olsa bile hem osmanlı'nın sunni islam idaresinin sadece kağıtlarda lağvedilmiş olduğunu kesin olarak anlamışlıklarından, hem de yeniliğe açık olmalarından dolayı daha çok aleviler'i çekmiş olabileceği söylenebilir.

Gözlemin İngiltere için doğru bizim dandik köyün bile kahvesi var Londra'da. Köyde toplam kişi sayısı 80 galan kahveye bi gittim Tıka basa dolu. Bu göç olayı daha çok eniştem gitti biz de gidelim tarzında olmuş zamanında mesela halam ve amcam göç etmiş ondan hemen sonra Çorap söküğü gibi bizimkiler de göç etmiş.

Ben yürüyorum, bacaklarımı açmış oluyorum. Bir de su filan içiyorum, sonuçta 25 dakikada tamamen odaklanmam gerektiği için ona bile elim gitmiyor.

son cümlen, şimdilerdeki 1-2 senelik sıkıntının gelecekte çoluk çocuğunuz için çok büyük katkı sağlayacağı bilgisiyle yengeye/enişteye gitmeli bence.

Yeni çok makul görünüyor, bele ki sonrasında eski işinize benzer bir iş bulmanız da sorun olmayacaksa. Bence artılarını eksilerini eşinizle birlikte iyi bir şekilde tartıp uzun vadeli düşünmelisiniz.

Çok ucu açık bi konu olmuş. Eşin neden gelmek istemiyor. Vardiyalıçalışırken de yalnız kalacak gece bazı haftalar. Bunu en iyi sen bilirsin. Kimse sizi tanımıyor burda.

Çocuk olayı mantıklı. reavelyn e katılıyorum.

eksisozluk.com

evet arkadaşlar çocuğumuzun geleceği taktiği tuttu ve ikna ettim :-)
hepinize çok teşekkürler

Evet halen bir çok işletim sisteminden daha çok kullanılıyor.

Ve hatta

tr.wikipedia.org

Bireysel olarak o kadar yoktur ama kurumsal anlamda halen yaygin.

Bireysel kullanıyorum. İki tane laptop hala xp yüklü. Sıkıntı yok.

Ben de bireysel olarak kullaniyorum. Bazi oyunlari desteklemeyince can siksa da xp bambaska ya. Severek kullaniyorum.

ATM'lerde, otomasyon cart curt sistemlerinde halen kullanılıyor sanırım. Ben de bilgisayarı değiştirene kadar XP kullanmıştım, aman kim güncelleyecek deyip :D

Atmlerde kullanılıyor. Onlar da yavaş yavaş 7ye geçiyor.

Evde 3 pc var, birinde xp yuklu.

konuyla alakasız

koleksiyonun için düşünürsen www.eksimarket.com

dis macunu

değeri olan veya ileride değerlendirmek üzere saklamak istediğin paraları hiçbir işlemden geçirmemelisin, bildiğim kadarıyla bütün değerini kaybeder.

cillit bang eser kalmadi kirdeng! youtu.be

Bana da hiçbir işlemden geçirilmemesi en mantıklısı gibi geliyor.

bu franke ürünlerini temizlemek için bir sprey satıyor.çok etkili

sirke ile temizleyebilirsin.
(git: kimyaca.com)

Valla işime yarar diye kaydettiklerim genelde film dizi önerisi başlıkları. Onun dışında favorilerimde bu duyurunun en boktan sorusu var, hala güldürür

www.eksiduyuru.com

Yaaa tabii ki "uçaktaki yerim iyi mi" sorusu.
1,5 seneye yakın zaman geçti, hala ne zaman moralsiz olsam açıp kahkahalarla gülerim :D

www.eksiduyuru.com

Ben buna denk gelemeden silinmiş ama herhalde en efsanesi budur: eksisozluk.com

www.eksiduyuru.com

kedi kumuna işeyen kardeşimizi unutmayalım.

www.eksiduyuru.com

Beklediğim performansı alamadım gerçi, çok büyük sırlar bekliyordum ama..

Genelde işime yarayacak şeyleri alırım favoriye uygun zamanda bakarım tek tek..

eksiduyu.ru

soruya verilen ilk cevap harikadır :)

kedi kumu efsanedir.
bir tanesi arkadasinin bogazini kesmisti ne yapayim diye soruyordu.
biri de demir hapina miknatis tutsam ceker mi diye sormustu :D

Peşin satan/veresiye veren esnaf görselindeki figürler.

google görsellere capitalism art yazabilirsin.

eksisozluk.com

Mac kullanıcısı değilim ancak ssg bunun pil performansını yarı yarıya düşürdüğünden bahsetmişti, onu hatırlıyorum.

Bootcamp ile kullanıyorum. Makine 3 yıllık. Çok kötü değil ama yine de pek memnun değilim açıkçası. Yapabilsem mac os a geçerdim ama bu saatten sonra zor geliyor. norma laptopta yapıp bootcampli macde yapamadığın pek bir şey yoktur herhalde.

hem bootcampte hem de format değişimi ile kullanıldığında anlamsız ısınıyor

Yogurdu evde kendim yapiyorum, evet...
Bazi supermarketlerde organik urunlerin satildigi reyonlar var, kafama eserse ordan bir seyler aliyorum. kasaplarin "el yapimi sucuk" diye sattigi seyi alirdim eskiden de su an tuketmiyorum.

yumurtayı organik kategorisinden alıyorum nomal market yumurtası ile gerçekten çok farklı hem tat hem de sarısı/beyazının görüntüsü olarak. Belki gerçekten organik değildir ama tatları daha bi gerçek yumurta en azından.

Evde kullanmaya gayret ediyoruz. Annem yoğurdu kendi yapmaya başladı 1 senedir, bir de mevsim sebzesi meyvesi almaya gayret ediyoruz. Üreticisinden organik biber bulduk muydu kaçırmıyoruz.

Bir de bizimkileri yaylalı bostanlı bahçeli mahçeli bir yerlere taşınmalarına ikna edersem daha da güzel olacak :)

Hayır, umursamıyorum.

Bütçemiz belli, son zamanlada organi diye her şey gerçek fiyatının 4-5 katına satılıyor. Yine büyük üreticile kazanıyor, hem de organik tüketimin sera tüketiminden pe farkı olduğunu düşünmüyorum. Abartılmış bir bolon olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca tane yumurtaya 10 lira mı verilir? el insaf yahu.

evet, evde bunları yapıyorum ama organik sayılabilmesi için üretimin diğer aşamalarında da belli prosedürlerin uygulanması gerekiyor, organik olmuyor evde yapılan her şey.

Daha yeni kendi sarımsak tozumu yaptım. Çok severim baharat niyetine.

Biraz temele inelim. Bir ürünün organik olabilmesi için, misal bir domatesin organik olabilmesi için ekildiği tarlaya traktörün bile girmemesi gerekir. Ki traktörün egzozundan çıkan dumanın kimyasal etkileri yetiştirilen ürüne geçip doğallığına zarar vermesin. Temelde organik tarımcılık budur. Hayvancılık için de benzer örnekler bolca mevcut. Serbest dolaşımla beslenmiş herhangi bir kimyasal yemle beslenmemiş büyümesi için antibiyotik verilmemiş tavukların yumurtası organiktir. Hatta serbest dolaşmış tavukların yediği ota boka püsüre de herhangi bir kimyasalın bulaşmaması gerekir. Evde yoğurt yapmak için kullanılan süt için sağılan ineğin de tamamen organik yemlerle beslenmesi gerekir, Türkiye'de böyle bir şey yok ne yazık ki. En organik beslendiği söylenen hayvanlar bile belli bir oranda katkılı yemlerle beslenebiliyor kanun gereği. O nedenle organik beslenmemiz mümkün değil. Bizdeki organik beslenme garantisi, yumurtanın üstündeki tavuk boku. Onu görünce "Evet bu organiktir" diyoruz. Onun dışında %100 organik beslenmek için çok ciddi bütçeler ayırmak gerekir, ortalama bir kazançla organik beslenmek günümüz şartlarında imkansızdır.

türkiye'de organik tarım diye bişey yok, pazardan organik ürün almıyorum. birazcık daha organiğe yakın üretim yapan, tohum filan değiştiren, gübreye, ilaca dikkat eden üreticiler var, biliyorum ama onları alacak ne param ne araştırıp bulacak zamanım var. onun yerine memleketten akraba üretimi alıyorum, fabrikaya ürettiklerine ilacı basıyorlar kendi bostanlarında organiğe yakın bir üretim yapıyorlar :)
evde yoğurt yapmaktır, sebze meyveyi mevsiminde almaktır, salçadır, turşudur, tarhana, reçeldir bunları yapıyoruz annem sağ olsun

Organik kelimesinde karmasa var. Organik denilen sey angelus'un tarif ettigi gibi. Hakikatinde yuzde yuz organik olmasa da bu tarz sertifikali ve denetimli urunlere organik diyelim. Dogrudan ureticiden alinan ya da kendimiz yetistirdigimiz seyler organik degil. Onlara da dogal diyelim (aslinda dogal oldugu supheli oldugu icin ne kadar dogru bir terminoloji olur bilmem).

Organik urun kullaniyorum. En sik kullandigim organik urunler ekmek ve yumurta. Onun disinda cok kullanmadigim un ve makarnayi da organik aliyorum son zamanlarda. Nadiren de tavuk ya da sutu organik alabiliyorum. Genelde sutu normal kullaniyorum nedense.

Dogal urun soruyorsaniz, tavuk, yumurta, birtakim otlar, domates, yogurt, tereyagi, zeytin, sucuk gibi urunlere erisimim var ve bu tarz ev yapimi urunler kullaniyorum.

Hocam Demirtepe Metrosu'na çok yakın bir yer var bu tarz ürünler satan, GMK Bulvarı üzerinde. Yerini tam tarif edemedim ama şöyle gösterebilirim:

www.google.com!4m2!3m1!1s0x14d34efc5d62ca29:0xe0f3b7ec1b05a092

Burada Şelale Cafe'yi sağınıza aldıktan sonra yol boyu ilerleyin. Necatibey Caddesi üzerinden geçen bir köprü var, oradan devam edip Kızılay'a doğru ilerlemeyi sürdürün. Bir eczanenin ve Türk Dili Derneği binasının arasında, sağınızda kalması gerekiyor.

Altınyıldız Classics mağazalarına bak. Big&Tall diye bi serileri var 5XL fln ürünler oluyor yamulmuyorsam.

Öncelikle orta sınıf türklerin geleneği olan "söylersem anlar saflığı"ndan kurtulun. Çomar olarak tanımlıyorsanız, ona göre davranın. Söylemeye uyarmaya, dolaylı yoldan anlatmaya gerek yok. Ara polisi gece 2'de gelsin. Ver mahkemeye uğraşsınlar.

Umursamaz tavırlarına karşı gözlerini korkutacak bir şeyler yapmanızı tavsiye ederim.

benimkiler, biz seni rahatsız ediyoruz kusura bakma artık, diyor bari sevineyim ben.
maalesef bişey yapamaısınız, hele ev sahibi adama hiç bişey yapamazsınız
ha, gücünüze kuvvetinize güveniyorsanız belki gözdağı verebilirsiniz
polis, fuhuş yapıyorlar filan demedikçe ses de geceyarısı disko kıvamında olmadıkça gelmez. benim üst komşum polis, yanım astsubay ben gürültülerinden oturamıyorum...düşün işte.

Bu tarz durumlarda apartman toplantısı yapılıp, imza toplanarak mülk sahibi veya kiracı çıkartılabiliyor diye hatırlıyorum. Eğer herkes şikayetçiyse bunu bir araştırın isterseniz. Yoksa en güzel çare mobbing ve göz korkutma gibi duruyor, ama yasallığın o ince ve datlı çizgisinde yapılması gerek :D

her defasında polisi çağırın. her defasında mahalle görsün belki utanırlar. başka türlü laftan anlamaz çünkü böyleleri.

ben şunu bırakıp çıkayım eksisozluk.com

sevgikusunkanadinda +1

Apartman huzurunu kaçıran kişi hakkında toplantı kararı çıkarsa ev sahibi/kiracı farketmez çıkarılabiliyor diye biliyorum.

Bir de "araba çizmek" dediğimiz bir olgu var. Hoş şeyler değil tabi bunlar.

her gurultude vileda sopasiyla vurun, faturalarini mektuplarini yirtin, apartman kapisindaki zillerini sökün ya da basili haldeyken biseyle sıkıştırın durmadan calsin, geceki gurultuye polis cagirin (bizim apartmanda geliyorlardi), apartman sakinlerini orgutleyin, arabalarini da cizin tabii ki. kediniz kopeginiz varsa boklarini kapilarinin onune koyun.

sen yine şanslısın benim hem yan komşum hemde üst komşum anadolu çomarı. üsr kattakı oğluna davul bildiğin ramazan davulu almış çaldırıyordu. bütün komşular kapısına defalarca gitti sonunda yok ettiler davulu. çocuğuna davul alan adam normalde nasıldır sen hayal et.
yan komşu desen ayrı manyak bütün gün saçma sapan disco müziği açıyor tamama gece geç saatte açmıyor ama evde supurge yaparken süpürge sesini duymamak için müzik açılır mı? açılsa kaç desibel olur?

27 nisan'da gider 3 günlük rapor alırsın. ama okuluna sor, 30 nisan'da raporu sunman şart mı diye. sunman şartsa dönüşüne kadar rapor alırsın

yalnız raporlar artık baya ciddi inceleniyor. sana giren çıkan olmaz da doktor kendini senin için riske atar mı bilmem

İspanya'ya gidişiniz akademik bir sebepse mazeret raporu veya akademik izin alamaz mısınız acaba?

bunun bir geri dönüşü olduğunu sanmıyorum ama aklınızda bulunsun, tıkanık lavabo açacaksanız lavabo açıcı toz ilaçlar var, sıcak su ve ilaç ikilisi ile açılıyor o lavabolar.

Sorunuza cevap olmayacak ama aklıma ilk şu geldi :D www.empireonline.com

Akciğerlerine aldığın o iğrenç kimyasallar da cabası :(

Tuz ruhunu diş beyazlatıcı olarak kullananlar bile var. Bayağı beyazlatıcılığıyla meşhur. Geçmiş olsun.

gecmis olsun, bence takma cok, tecrube olmus.
kimyasallari genelde ufak bir bolgede test edip kullanmakta fayda var, giysiler icin oldugu gibi.

ayrıl.

bunda kırılacak bir şey göremedim, erkekler bizim kadar ince düşünemiyor sadece. sevgiliniz mühendis mi? :)

hoş olmamış ya gurur kırıcı, ayrılmak daha iyi hissettirmicek ama zor bi soru.

ya bir sey diyecegim. bunu kotu niyetle soylemeyip sirf patavatsizliktan soyleyen salaklar oluyor. o kadar salaksa ve seni seviyorsa sen de onu seviyorsan ayrilma. ama cin gibiyse ve senin bundan kirilacagini bile bile(bilmesi gerektigi halde demiyorum bak bilmesi gerek ama bilemeyecek kadar salak olanlar var) diyorsa ayril.

Cok bir sey olmamis ki. Adam anin patavatsizligina denk gelmis sadece, durumdan sikayetci degil ki. Dandik bir saka oldugu belli, bana dese ben de sakayi alir daha da igrenclestirir "Ben de harcadigini veriyorum ama, hehehe" falan derim. Tabii bunu soyleyebilmem icin ikimizin de ortak harcamis olmasi lazim, ki sen de her seyi ona aldirmadigini ve hatta hicbir sey istemedigini soyluyorsun.

Edit: shotgunwoman hakli. Sevgiliyi sen taniyorsun. Patavatsizligindan mi, yoksa gercekten icine dert oldugundan mi cikti, en iyi sen bilirsin.

dün gece uyudum üstünden bi gece geçsin, o da sabah işe gidecek diye üstelemedim. sabaha kadar uyuyamadım haliyle, öğle arasında konuştuk. tavrımı koydum. söyledim o da üste çıktı ve "ben öyle demek istemedim sen de biliyorsun geyik yapmak istemiştim. sonradan sıvadım. sen benim küçük hesaplar yapan biri olduğumu nasıl düşünürsün?" dedi. tartıştık. konuşmuyoruz şimdi.

sana bi şi diyim mi sevgilin cimri değil salak. ben neler neler diyordum ya vakti zamanında.

sen daha iyi bilirsin, bu tarz söylenmeyecek şey söyleme alışkanlığı varsa takılma hiç bu laflara. ağır sözler biliyorum da farkına bile varmamış olabilir yani.

Muhabbet akmis gitmis. Bilincli olarak hesap yaptığını dusunmuyorum.
Bir kere yapılmış bi patavatsizliktan bu sonuç cikmaz. surekli ayni şeyle karsilasirsan problem ara.
Biraz fazla buyutmussun bence.

Ayrıl ablacım.
Adam İstanbul'dan her ay senin için Ankara'ya geliyor, sana şarap çikolata alıyor.
Yola, şaraba, çikolataya, yemeğe çıktığınızda hesaba, şarkı mı söylüyor sanıyorsun?
Para harcıyor.
Adam sana güzelce bir şey sormuş, bir kere de desteklesene? 'Al tabi hayatım, sonuçta o senin ne taktığını unutmayacak, yarın öbür gün bizim düğünümüzde de aynısını o takacak' desene!?
Ama yok, illa adamın tersine gideceksin. Sonra da adam patavatsızca bir şey söyleyince, soğuyacaksın.
Hadi canım ordan!
Soğu, soğu da adam senden kurtulsun.
Hiç mi yüzün kızarmıyor adam onca masraf yaparken? Şarabı içerken demedin mi 'hayatım zaten her ay masraf yaparak geliyorsun, senin gelmen yeter, böyle pahalı şeyler alma..' diye?
Adam bunu dediyse iflahını kurutmuşsundur. Vallahi gece gece cinlerimi tepeme çıkardın yaa.

öncelikle onurum kırıldı yanlış bir ifade, sonradan düzeltilmiş gururum kırıldı diye ileriki dönemde kullanımı can sıkıcı sonuca yol açar diye bunu yazdım, yanlış anlamayın.moral bozukluğu ile yazılınca özensiz olmuş sanırım.

neyse konuya gelelim. kadın milleti olarak abartma gibi bi huyunuz var. anladığım kadarıyla güzel bir birlikteliğiniz var. bence bu tarz bir birliktelik böyle şakaları kaldırabilmeli. kız arkadaşımla beraber yaklaşık 4 ay işsiz gezdik. önce o iş buldu bikaç hafta sonra da ben. benim maaşımın daha yüksek olduğunu söylediğimde; yiyicem olm bütün paranı, iliğini kurutucam, dedi. sizin açınızdan baksaydım bu ilişki bitmişti ama işin şaka olduğunun farkındaydım uzatmadım konuyu. işe girdiğimizden beri neredeyse bütün harcamalarımızı beraber yapıyoruz. birbirimizin parasını yiyoruz yani.

işsizlik, parasızlık dönemlerinde bu konularda insan çok hassas oluyor, onun tezahürü sizinki de bana kalırsa. muhtemelen fazla uzatıp onu da usandırdınız ki şu an konuşmuyorsunuz.

ayrıl ya da barış demek kimsenin haddi değil. sakin kafayla düşünüp, karşı tarafla net konuştuktan sonra karar vermeniz en sağlıklısı. bir senelik emek var ortada ve bu çok basit bir mevzu. başka mevzular vardı da bu tetiklediyse bişey diyemem amam sadece böyle bi olaydan dolayı ayrılmak mantıklı değil.

"ooooo küçük takma sebebine bak. adsaktkaffğaha =)) ben de sana iyi davranıyorum bana ta küçük altın tak o zaman=)"
Lafının üstüne merak ettim kendisi bozulmamış mıdır?

@nikimin hakkımını veremedim sevgilimin kesesini düşündüm. basit bir konuydu ki kendisi sordu bana.

Vay anasini ya.. adamin ne salakligi ne cimriligi ne de patavatsizligi kalmis.
adamin hatasi sesli dusunmek. Adamin hatasi seni o samimiyet derecesine getirip bak amk hayat pahali suraya gelis gidis bile gram altin parasi demesi. Sanki "hatun ayin sonu nasil gelecek" der gibi. Bu adam hesaplayan adam degil.bu adam, derdi sikintisi olup oraya gelmek icin de caba gosteren samimi adam..Sen ayril bu adamdan, oraya gelmek icin 2 burma bilezik parasi harcayip gundeme getirmeyecek birini bul.

adamda bir sıkıntı yok.

ayda 1 ankaraya gelme yeme içme hakikatten pahalı ki adam zaten patavatsızlık yapmış sadece.

çok onurluysanız gururunuz önemliyse adam gelmesin siz gidin istanbula parayıda siz verin.

adam altı üstü bir altın parası da sana harcadım demiş.

bence bazı arkadaşların anlayamadığı bir şey var. sevgilisini görmeye geliyor bu adam. yani benim burada yaşadığımı bile bile başladı bu ilişkiye. en başında ben katlanamam diyip vazgeçebilirdi de, hiç sesim çıkmazdı. insan sevgilisi için yaptığı her şeyi sırf özveride bulunuyor diye başına mı kakmalı yani? arkadaşlar kimse kimseye zorla bir şey yaptırmıyor. bu konuda anlaşalım. ilişki bu, pazarlık kaldırmıyor.

işsiz olmanızdan mütevellit biraz hassaslaşmışsın o kadar

bence kafana takma hafif bir öküzlük var ama aldığını yaptığını yazan bir manyak da değil.

kendi kendine söyleyip kehkeh güleceği yerde sana yazmış, içi dışı bir ne güzel işte. ufak bir söz buna alınıyorsan, ayrılmayı düşünüyorsan erkek arkadaşına yazık.

işsizlik hassasiyet yaratmış bence de bünyede. adam patavatsızlık etmiş sadece ama büyütecek bir şey de yok normalde.

ayrıca bu "çetelesini tutmuş" tavrı karşıdaki için sinir bozucu gerçekten. benim kız arkadaşım da çok yapıyor. ikinciye olan bir şeyi söyleyince hesabını tutuyor, biriktiriyor oluyoruz. yahu bunun çetelesini tutmaya gerek yok, hatırlaması zor bir şey değil ki? adamın harcadığı parayı aşağı yukarı bilmesi pek hesap yapmasını gerektirmiyor bence.

e peki adam ne yaptı aşkım bana altını mı geri mi ver dedi?

bir de zaten ankarada olduğumu biliyordu istese gelmeyeblirdi,
zaten parasızım bunu bile bile çıktı
zaten iyi işi var yani para sıkıntısı yok
gibi şeylerle asıl siz prenses sendromuna girmişsiniz.

adam gelmese bu sefer parası var ama beni görmeye gelmiyor diyecektiniz, adam geliyor bu seferde gururum kırıldı diyorsunz.

bence adamdan ayrılın ankarada haftada bir çay içebileceğiniz maddi durumu ortalama birlyle çıkınki fakir ama gururlu türk kızı sendromundan kurtulun

Bence adam sadece biraz patavatsiz ama senin soyledigin 'gram altin al, herkese ceyrek alacaksak ohooo sözleri 'daha hesapci bir izlenim birakiyor bende.

Mobil olduğum için uzun uzun yazamayacağım.
Sadece efrasiyab87 +100 diyorum.
Benim söylemek istediklerimi özetlemiş.

Ayrıl da bana gel :) gerçi bende izmirdeyim yürümez ki elbet kıskanırsın sen beni.. Yani uzaktan zor be.

lan sevgilim olmadığına sevinecem nerdeyse. adamın dediğinde bişi yok ama siz kapitalizm ruhuna işlemiş kadınlar husus para olunca beyniniz duruyor.

ayrıl da çocuk kurtulsun bence senden.

O senden ayrılsın, çekilecek dert gibi durmuyorsun.

Onur, gurur kırılması mı? wtf?! Ne alaka? Hesapçı olan sensin. Üstüne üstlük bir de alıngan ve kötü niyetlisin. Adam sana "ben senin yanına her gelişimde bi altın parası harcıyorum zaten ajsdhakj" dediğinde senin de "valla içim parçalanıyo, inşallah bi gün daha yakın oturmaya başlarız ve ben de çalışmaya başladığımda daha rahat ederiz, o zamana kadar çok teşekkür ederim" filan demen gerekirdi. Sen kabul etmek istemesen de gerçek bu yani kusura bakma.

Ayrılacak, uzatacak bir mevzu yok bence.Gerçek muhabbeti yazıya dökünce biraz soğuk duruyor gibi ama çocuk espiri olsun diye de söylemiş olabilir aranızdaki samimiyete güvenerek. Take it easy

böle malları nereden buluyosunuz bi anlasam...

prenses sendromu +1

sen su geyigin uzerine "cok sogudum, affedemiyorum" muhabbeti yapiyorsan zaten ayrilmaya bahane ariyormussun bence.

-bana da altin tak o zaman eheh
+zaten takiyorum eheh
-AMAN TANRIM NASI BOYLE BISEY SOYLERSIN KUCUK HESAPLARIN INSANISIN ASAGILIK PISLIK

diyalogunuz tam olarak boyle gorunuyor ahahah. abartmanin alemi yok.

bu kadar ince düşünme hasta olursun :)

prenses sendromu maalesef. adam inşallah tez farkeder de kurtarır kendini.

bir de tepki alınca açıklama yaparak iyice sıvamışsın "sevgilisini görmeye geliyor, zorlama yok"

her ay istanbul- ankara yolculuk yap, şarap çikolata falan al. küçük bir laf söyleyince adam "hesap yapan sevgili" olsun.

(bkz: 2.5 milyar maaş benim mazotuma yetmez) gözümde şu kadın canlandı.

öncelikle, rumble in the jungle ve efrasiyab87 +1

adam fazla burnunuzu kaldırmış sizin. ayrılıp ayrılmamak kısmı size kalmış ama bence o adamı hak etmiyosunuz.

ilişki bu, pazarlık kaldırmıyor..

sen adama "ben de sana iyi davranıyorum, bana da küçük altın tak" derken bu dediğin aklında mıydı? ilk faulü sen yapmışsın. tamam onun yaptığı da öküzlük ama, bence sen başlatmışsın..

Sen anlamadım ne aldın da diye sorarsan o da öyle cevaplar .

"ben de sana iyi davranıyorum bana ta küçük altın tak o zaman=)"

şunun kadar rahatsız edici değil adamın yaptığı. soğuyacak biri varsa o olmalıydı bu kişi.

Yav arkadaş derste aklıma @devilred'in söylediği, gelip yazayım dedim benden önce davranmış :D bence de bu muhabbetin böyle ilerlemesinin yolunu sen açmışsın. Yazık lan çocuğa, valla bak. Bir de surat filan yapacaksın büyük ihtimalle, kendini kötü hissedecek.

tamam, dün akşamdan beri benim de aklımdaydı ama çok kişi yazmış diye yazmamıştım ama dayanamadım.

@devilred ve @sevgikuşunkanadında + 1 hangi koşulda olursa olsun o espiriniz hiç yakışık almamış. ben de sana iyi davranıyorum bana da altın tak filan.

tamam aranızda bir samimiyet var. öylesine konuşuyorsunuz.

hepimiz günlük konuşmalarımızı incelesek ne dangır dungurluklar, ne mana bozuklukları, ne yanlış anlaşılmalar bulabiliriz. ancak madem karşıdakinin bir lafından hemen alındınız siz de kendi söylediğinize bakın.

Prenses sendromu falan demişler ne alakası var? Adam belli ki kafasında "ulan ne kadar harcamışımdır bu gelişimde" diye hesaplamış, altın masrafını düşünürken pat diye söylemiş.

Sahsi fikrimi soyleyeyim, yok yere bozulmussunuz. Ortada bir patavatsizlik var bu dogru ama konuyu bu noktaya surukleyecek baslangici siz yapmissiniz "ooooo küçük takma sebebine bak. adsaktkaffğaha =)) ben de sana iyi davranıyorum bana ta küçük altın tak o zaman=)" cumlesi ile. Boyle bir muhabbet olmamaliydi ama erkek arkadasinizda kotu bir niyet goremedim.
Evet, ona haksizlik ediyorsunuz, patavatsizlik hos bir sey degil ama o kadar buyutulecek bir sey degil. Kurdugunuz o cumle ile pekala erkek de size kirilabilirdi.

Yani bir tezatlik var, bu muhabbetlere girebiliyorsaniz, bu gibi seylere alinmamali, buyutmemelisiniz.

harici telefon bataryası,

bu ülkede vpn sanırım.

trekking botlarım, monitörüm, fotoğraf makinem

El tarayıcısı, fotoğraf makinem bi de yanımda arkadaşım var süt pompası diyor :)

Bose senheiser beats markaları
Ayrıca skoda marka arabalar
birde

gitarım, pedallarım
iç çamaşırlarım
parfümüm
demir döküm tavam
kulaklığım

bodum french press. trekking botuna ben de katılıyorum. bir de kullandığım apple ürünleri =)

son dönemlerde gerçekten verdiğim paranının hakkını veren ürünleri düşünüyordum ben de. sayısı yapılan harcamaya göre çok az gerçekten.

özellikle tekstil ürünleri fecahat.

edit: sennheiser kulaklığı unutmuşum. 4. yılında.

ikea mokapot
sennheiser cx300-ii
tefal grill
iphone 5

Garip olacak ama, Ugg botlar.
Ayaklarım çılgınlar gibi üşürken hiç bir çorap, hiç bir bot onun kadar ısıtıp onun kadar rahat değil.
5 yıldır filan kullanıyorum, dikkatli kullanımla eskimediler de, mis.

501
Converse
Macbook Air
T-Box'dan 20 küsür liraya alıp camlarını numaralı yaptırdığım güneş gözlüğüm
Üniversiteye başlamadan alıp 6 yıldır bavul misali kullandığım Jansport çantam
Yine ÖSS'ye girmeden önce aldığım artık rengi bulunmayan Faber-Castell
Yine ÖSS'ye girmeden önce saatim yok diye deneme çıkışı alıp hala severek kullandığım Swatch
Üzerine bilimum toka alsam da yıllar önce aldığım, şekli şemali bozulsa da kullanmaya devam ettiğim lastik tokam

Seyyar sarjim, resmen hayatimi kurtariyor.

Tüm Apple ürünleri kısmına bende katılıyorum. Air, kompaktlık olarak falan gönülleri fazlasıyla fethetse de, ilk çıktığında aldığım ipad2'yi kullandığım kadar, hiçbir elektronik ürünü kullanmamışımdır herhalde. Her gün 4-5 saat bankosu var. Üzerinden çok geçmesine rağmen hala sorun çıkarmayan iphone4 ve ipod nano var. Fanboyluk olucak ama ödenen para piyasadaki diğer ürünlerden biraz fazla olsa da hakkını fazlasıyla veriyor bence.

İphone 5s
Missha bb cream
Turksat uydunet aboneliği
Koton şişme mont(: (kaz tüyü değil, sıcacık)
New balance 574
Decathlon sırt çantası 9 tl olanlardan***mis
L' occitane katı parfüm

kesinlikle giyim kuşam ürünleri değildir.

lenovo laptop (f/p oranı %100)
tost makinesi (olmasa hayatımın bir dönemi karnım doymayacaktı belki de)
n&d kedi maması (birileri kedilerin tahıl yememesi gerektiğini anlamış sonunda)
profine köpek maması(hipoalerjenik kuzulu yavru büyük ırk köpek maması şeklinde aradığım tanıma %100 uyan türkiye'deki tek ürün bu, muadillerine göre de ucuz)
tadım ballı yerfıstığı (biraz çiğneyip fıstık ezmesiymiş bu meğersem diyorum içimden, çünkü fıstık ezmesinin fiyatı bunun 8 katı)
rossman'dan aldığım şemsiye (3 yıl oldu hala kıramadım)
narciso rodriguez for her edt (ama 100 ml olanı, her gün kullanmıştım bir yıla yakın süre bitmedi, üstüme boca etmek zorunda kalmıyordum çünkü kalıcı olsun diye)
toshiba taşınabilir harici disk (tipi güzel ve küçük olan ilk taşınabilir diskim, eskilere kıyasla hiç yamuğunu görmedim)
ysl göz kalemi (hayatımda ilk defa bir göz kalemine 60 tl verdim, her gün kullandım 3 yıldır ama bitmiyor lan, bir 3 yılı daha var gibi)
steam indirimlerinden üç kuruşa alıp 300-400 saat oynadığım oyunlar (başta skyrim, civ 5, don't starve ve eve online)
doğalgaz kartına aralık'ta yatırdığım 50 tl (o gün kartı sayaca soktuktan sonra sayaç bozuldu, o 50 tl ile bugüne kadar bin tllik doğalgaz kullandık)

asus zenfone 5 699tl
nba league pass

www.decathlon.com.tr

-deuter çantalar
-macbook Air
-go pro hero 3+
-maps.me
-teb yıldız priority

ipad mini

unluler diye okudum, o nasil ola ki dedim

Yimirta

Sony fotoğraf makinesi (6 seneyi devirecek)
1,5 senelik laptopum (çalışıyorum, okuyorum, yazıyorum, çiziyorum, izliyorum ve şu ana kadar hiçbir problem yaşatmadı bana)

Arkadaş şimdi bunu buraya yazdık ya kesin ikisinde de bokluk çıkacak, görün bakın :D

ipod touch 4.nesil
WD harici HDD
note 4
garnier saf ve temiz 3 in 1
10 11 yıl kadar önce aldığım 5 li saç maşası
giyim kuşam cidden yarıyolda bırakıyor insanı bu aralar.
meselam tommy hilfiger çanta aldım deri detayları var, 3 5 yerinde aşınma oldu firma kullanıcı hatası dedi taş çatlasın 5 kere kullandım ve çok absurt yerlerinde aşınmalar benim yapmam zor yani falan



neyse aklıma gelirse eklerim

should've would've could've

hahah çeviri duyurusu değil ki bu.

@tiny penny, Makele vs. sandım önce. Bakındım ama bir şey ulaşamadım eğer öyleyse bile.

Kafaya vurmalı pişmanlık bu başka birşey değil. Kendim şahsen sık sık yaşıyorum.

hesaplayan adamlar?

@vudin, Hesaplayan adamlar değil, demek istediğim pişmanlığın istikrarlı olmamaktan dolayı yaşanan şekli. Örnek verelim; mesela çok iyi enstrüman çalıyorsunuz yıllardır ama herhangi bir band vs. kurmanız için besteler yapmanız yapmasanız bile belli şarkılar üzerinde birlikte çalışıp vakit geçirmeniz gerekir, yıllar geçtikçe şu kadar zamandır bir şeyin içerisinde olsaydım şimdiye şöyle olmuştum hissi ama kuvvetli olanından yakanızı bırakmayanından bir çok şeyi biliyor ama hiçbirinin etkin olarak kullanmıyor oluşunuzdan belki de.

Türkiye'ye yollamazlar, velev ki bir yanlışlık oldu yolladılar, gümrükte takılır. ABD'den gelecek birisinden ricacı olmanız veya buradan satın almanız en iyisi gibi duruyor.

100 dolar takılıyor mu gümrüğe? onun limiti daha yüksek değil miydi ya da başka bir sebebi mi var?

amazon yollamıyor

soldaki daha genç ve güzel, sağdaki muhtemelen ilk eşi/sevgilisi adamı kaybetmemek için soldakine de katlanıyor :(

www.milliyet.com.tr

Gayet de mutlu görünüyorlar. Adamı kıskanmıyorlar mı merak ediyorum.

Er kişisi olarak asla ve de kat'a demezdim. İlişki, hissedilen duygular ve her türlü unsur o zaman diliminde tek bir kişiye ait olur bana göre. Diğeri samimiyetsizlikten ibaret.

"Ama insan içgüdüsü çokeşlilik" deniyorsa eğer, interneti telefonu spor ayakkabıları ve her türlü teknoloji ürününü çıkartıp mağaraya yerleşilmeli. Zaten onlarca aşamadan geçip şimdiki kurallarına sahip olmuş bir toplumlar bütününde "ama içgüdü" dendiği zaman bir sürü sapıkça ve kanun dışı şeyi meşrulaştırabiliyorsunuz. E yanlış haliyle. Şimdiden savunma yazayım istedim.

Bunları görsem "hanımefendi gavat mısınız" diye sormak isterdim :D

iğrenç bişey amk.

bu herif bu kadar modern gözüküyor olmasa; cübbeli sarıklı olsa, sağındaki kadın kapalı, solundaki kadın peçeli olsa buradaki yorumlar bambaşka olrudu.

halbuki durum birebir aynı.

Kameramotor+1
Gavur yapınca sadece istediği için yapıyor, sarıklı adam dini buna alet ediyor. Fark bu bence.

bence haber yanlış lanse edilmi burada, adam iki sevgilisiyle yaşıyor tamam da, kadınlar da biseksüelmiş zaten, onların da iki sevgilisi var yani, iki kadın birbiriyle de sevgili aynı zamanda. var böyle ilişkiler, o kadar enteresan değil yani.

Yobazlar nasıl da qudurmuş. :) Burada "erkeğin iki karıya sahip olması, harem kurması" söz konusu değil. Bu aşk üçgeninde her bir kişi diğer ikisini eşit miktarda seviyor, arzuluyor.

Ben böyle bir ilişki sağlıklı biçimde yönetebileceğimden emin değilim fakat biseksüel eş hedefim. Tek seferlik biseksüel kadın partnerler ilişkiyi renklendirir, güçlendirir. Aynı kadın sürekli katılırsa olayın boyutu değişir, sıkıntı çıkar.

Gavatlik, baska bir sey degil. Bizde olsa "kumallik" "metreslik" oluyor ecnebide "modern" hayat. ama bu uc kisi ve bu tarz iliski yasayam insanlara mutluysa bize bir sey demek dusmez tabii, ama asla kabuledemezdim.

Tersi olsa ne olurdu acaba. ^^ iki erkek arkadasiyla evde yasayan kadin. Ahahah. Bence avrupalilar bile buna hazir degil. :dd

Edit: kadinlarin bi oldugunu okumadim, o zaman gayet mantikli ya. Cok pratik. Haha. Tebrik ediyorum. :p

soldaki tam bi ay parçasından kopmuş bir taş bu duruma nasil katlaniyor anlamak gerçekten zor.

seviyorum bu hatunları.

bir woody allen hastası olarak çok bok atamıyorum böyle ilişkilere. ama benim için uygun değil.

galiba yok. 3'ü de ayrı aptal ayrıca.

ben hazırım da, toplum değil amk:)

Bizim firmada bayan arkadaş taciz edildiği için genel müdüre çıkmıştı. taciz eden arkadaşı (mühendis) aynı gün içinde işten çıkardılar. savcılık mı, firma müdürü mü diye sorarsan ben firma dışından hallet derim. sonra işyerinde dedikodusu hiç bitmez. sorunun tam cevabı bu olmayabilir ama yaşanmış bir örnek vermek istedim.

Cevabınız için teşekkür ederim ancak işten çıkarılan taraf taciz mağduru. Tacizi gerçekleştiren kişi suçu ispatlanmasına rağmen firma tarafından korunmakta.

Taciz edene taciz, işyerine de mobbing ve haksız yere işten çıkarılma davası açılabilir bence. Eğer kanıtlar sağlamsa (maalesef ülkemizde kadın beyanı yeter sebep sayılmamakta, örneklerini görüyorsunuz) burunlarından fitil fitil geleceğine eminim.

işçi kurumuna şikayet edip + dava edebilirsin.

Kanıtlar sağlam arkadaşlar.

Değerli hukukçu arkadaşlar yardımlarınız bekleniyor.

sanmıyorum

hızlı edit: bu hareketle etkilenecek insan 30 sn sonra karar değiştirip ışid e bile oy verebilir

küfrede küfrede chp'ye oy veren birisi olarak söylüyorum:
hep aynı şeyler..

bu kez çok enerjik ve kararlı bir parti görüyorum umut ve azim daha fazla gibi. yine ülkenin zihniyeti değişmedikçe çok zor ama bunlar güzel şeyler

Sadece "Kemal Bey gençlerin ilgisini çekecek şeyler yapalım sosyal medya filan" dendiği için atılan bir hamle olarak görüyorum. Sözlük'ün de çok işine gelmiş ki kurumsal hesaplar açılmış, cevap verme modu eklenmiş. Yakında firmaların, vekil adaylarının kendi propagandalarını yapacakları günler de gelecek gibi duruyor. Zaten her soruya cevap verme zorunluluğu da yok, isteneni yanıtlayıp sonrasında mevzuyu sonlandırabiliyorsun.

Oyunu söylene söylene HDP'ye verecek bir birey olarak kararım değişmedi. CHP'nin Esenler'deki komplocu teyzeye ulaşması gerekiyor, bana değil.

adam vaatlere çok odaklandı eskiye nazaran(niye dedin bunu deme sorulara cevaplardan bu anlaşılıyor). bunu çok olumlu görüyorum ama hdp'nin barajı geçmesi lazım. yoksa verirdim chp ye. daha önce de verdik.

Bugün bu tür hareketler chp için seçim sonuçları için aşırı değişiklik getirmez, sadece chp'ye oy atan insanın içinin daha rahat etmesini sağlıyor, ha bir de atsam mı atmasam mı diyeni için olumlu hareketler bence.
Sonuçta hangi partiye oy atacağının kararını vermişlerin fikrini değiştirmek zor, bugün akp bir şekilde tek başına iktidar olamasa dahi ülkenin halkına bakmak lazım, chp esenlerdeki teyzeye gitse ne gitmese ne, yani bu insanlar chp'yi kemal kılıçdaroğlu'nu savununca aslında pek bir şey değişmez, bu sefer de saçma sapan bir şekilde diğer partileri kötüleyebilecekler veya dolandırıcı-dinci adamlar bir anda dürüst dindar insanlara dönüşmeyecek.

Ve en önemlisi bu ülke hiç bir alanda bir anda evrim geçirmeyecek, daha da kötüsü bana kalırsa pek evrim geçirebilecek yanı da kalmamıştır.

Ben. AKP ye verecektim, baktım ergenleri ciddiye alan bi parti var, ona vereyim dedim. Kemal aga ya asdfaddsqfafaf. Süper yaklaşım:)

Fikrim değişmedi. Ama güzel buldum.

Chp'ye oy vermem için kafama silah dayanması lazım. Yok lan, o halde bile vermem.

www.enfal.de

Unutmadık şu günleri.

aradığınız şey stumbleupon, üye olun ilgi alanlarınızı seçin. aradığınız herşey önünüze gelir

İngilizceniz olduğunu varsayarak Quora diyorum.

bunu yapana "hiç yokmuş gibi" davranırsan problem olmuyor. en azından ben böyle yapıyorum şimdiye kadar bir sıkıntı yaşamadım.

Not: Ayrıca birşey sorabilir miyim diyenler de var tabi. Bakıyorum tipi düzgün değilse sert şekilde soramazsın deyip geçip geçiyorum bu kadar :)

bunlar izmir'deki askerlik şubesi etrafında nesilden nesile
sakın ama sakın şikayet etme.at hırsızını bile çalar bu ipneler

Bunlar benden para isteyince basıyorum ajitasyonu, abi işte ben de öğrenciyim, kirayı ödeyemedim daha falan. neredeyse onlar bana üzülüp para verecek hale geliyor heheh.

Param yok diyince içtiğim sigaraya kadar isteyeni oldu. Kız arkadaşım yanımdayken boyacı çocuk gelip siftah at derken anama kadar sövdü,hiç cevap vermedim bile. Güvenpark'ta oluyor bi de bunlar,adamlar çete gibi resmen,polise söylesen tüyecekler. Hatta şikayet ettin diye senin yüzünü unutmayacaklar,her ordan geçtiğinde salça olacaklar ki arkadaşımın başına geldi. Yani bi çözümü yok gibi,Allah'a emanet yaşıyoruz,katlanıyoruz böyle şeylere.

Tenhalardan uzak durup, halka açık yerlerde de hiç umursamadan yürürseniz problem kalmayacaktır. Bu tarz tiplerin amacı hep yıldırıp travma yaratarak birşeyler koparmak üzerine oluyor, daha ötesine insanların içindeyken girişemezler.

Para yok deyince inanmıyorlar haliyle. Bir sefer elimdeki içeceği uzattım "istiyosan al, param yok dedim" kurtuldum. Kısa bir süre sonra Mecidiyeköy meydanında birini bıçakladıklarını da duyduk.

Polise şikayet edince yüzünü hatırlayıp intikam alırlar mı bilmiyorum, milyon tane insanla karşılaşıyorlar kalabalık yerlerde. Ama polisin bir şey yapacağını hiç sanmıyorum. Polis anca tipi düzgün, işe okula gidiyor gibi görünenleri seçip kimlik soruyor, ego tatmin ediyor bence.

sen de onlara bir şey sor "hayatın anlamı ne?" ya da "buradan antalya'ya nasıl giderim?" gibi falan, kafa karışıklığından yararlanıp tüy. ben böyle yapıyorum.

bi video var, bilek güreşi yaparken kolu kırılıyor adamın. yutubda bul izle bilek güreşi hevesi falan kalmaz hiç, rahatlarsın.

Yav heveslisi değilim zaten :) teknik bir soru bizimkisi.

faal olan bütün kol kasları ve omuz, göğüs, sırt, muhtemelen bütün core kasla falan fistan. hepsi çalışır onların.
anahtar kelimeler;
squat, deadlift, fat grip deadlift, bench press, dips, nöromasküler.

biceps curl gibi izole hareketlerle,çok tekrar düşük ağırlık odaklı setlerle kuvvetlenilmiyor diyorlar. ben diyenlerin yalancısıyım.

pomodoro tekniği'ni deneyebilirsiniz. İrade ve sabır işi bu biraz da, ayrıca psikolog desteğinin de faydası olacaktır.

hangi branşa gideceğini bile bilmeyip "ama doktorsuz" demek iyiymiş, adam yiyor sanki doktorlar.

psikiyatriye gideceksin, muhtemelen ilaç verecek. konsantrasyon probleminin onlarca sebebi olabilir tabii onu bulmak da önemli.

selvi boylum al yazmalım, çiçek abbas vs. çaldıkları benim en sevdiğim. hangisi olduğuna bakmadım.

3

4 yani cahit berkaylı olan. Özellikle devlerin aşkı'nın sonlarına doğru metin türkcan ve sonrasında gelen saksafondaki gazı başka bi yerde bulamadım. En sevmediğim de son çıkan. Çökertme fena olmamış ama diğer türkü fazla oynak daha güçlü türküler daha güzel oluyor bence.

www.youtube.com

doğa için çal - akapella var bir de seçenekler arasinda. (ki ben sevemedim onu)

belki ilk göz ağrısı olduğundan bilemiyorum ama 1 bence.

En çok 3'ü seviyorum

Benim favorim 3, özellikle de Gesi Bağları'nda Dilek Türkan ve Sevcan Orhan çok iyiler.

Edit: Fuat Saka'yı unutmuşuz.

öncelikle skoda yeti'yi zamanında çok inceledim. güzel araba ama biraz hafif ticari araç havası var.
dacia'yı çok bilmiyorum, ama güvenli değil deniyor.

ikisi arasında seçim yapılacaksa yeti derim. fiyat farkını da gözeterekten, en azından skoda iyi bir marka, yeti 4 çeker (stepway 4 çeker mi?), biraz tipi kayık ama dacia'dan iyidir.

Gorunus, guvenlik, saglamlik nedeniyle yeti tabii ki.

kesinlikle yeti, ikisini karsılastırmak bile ayıp. donanım ustunlugunu hiç saymasak bile güvenlikle alır yürür skoda.

10 bin farka rağmen yeti

köyde değilsen dacia alınmaz be hacı. sebebi euro ncaplerde cortlaması, malzeme kalitesi kötü, marka değeri düşük vs.

Skoda'ya olan güvenimden ve Dacia'nın teneke gibi olduğunu düşündüğümden Yeti diyorum ben de. Aradaki 10 bin fark hem dolu olmasına hem de malzeme kalitesine kesinlikle değecektir uzun vadede.

tabiki yeti ama sizi bu iki araç arasında ikileme düşüren şey ne oldu, aslında önemli olan bu. bunu yazsaydınız daha güzel olurdu. şahsen ben merak ettim.

@copy paste

genelde köylere gidip gelirken kullanacağım. yeti'yi alıp böyle toz toprakta bırakmak istemiyorum. bir yandan da dacia'nın boşluğu canımı sıkıyor, 40 bin lira dacia'ya değmez ama yeti'yi de o yollara sokmaya kıyamıyorum.

ne yapsam bilemedim.

madem koy yollarindasin. al bir L200

eğer keyf, kent, genç ve design için olsaydı kesinlikle yeti ama bir abimizle 1,000 km dacia deneyimim oldu bırak yetiyi metiyi direkt bunlar. arabayı yapmışlar.

ben olsaydım gözüm kapalı yeti derdim.

nedeni ise, almak istediğim bir araçtı, bütçeden dolayı alamadım. tipi farklı, güzel, crossover tarzında, bence...

üç senedir skoda yeti kullanıcısıyım, benden kaçırıp kaçırıp kullanan babam da gitti yeti aldı, sonra da babamın bir arkadaşı. şimdi de eşim düşünüyor.
demem o ki skoda alın pişman olmazsınız. ki taş gibi arabadır adı üstünde yeti. dağa bayıra da rahatlıkla sürersiniz.

Benim oğlan da oynamıyor, kızım (ikisi de kedi) oynuyor. sevdiği oyuncağı as tahtaya? kedi otu sür? vs.
bazen hiç oynamıyor, yapacak bir şey yok.

poşet sarmıştık biz etrafına az da olsa ilgisini çekmişti.

ona reddedemiyeceği bir teklif götür :)
şaka şaka oynamıyorlar onla. kedi otu falan yaramadı.

Zorlamayın derim. Bizimki hiç gitmiyordu tırmalama tahtasına, dur şu ucundaki ponpona bir pati vursun da belki sever diye kucaklayıp yanına götürmüştüm, korkup kendisini resmen bana zımbaladı tırnaklarıyla, gözüm kararmıştı :D

Edit: Fast food restoranlarında ödül olarak verilen kurmalı fare, böcek tarzı eşyaları deneyebilirsiniz, oradan oraya atlıyordu bizimki onları kurup önüne sürünce.

En çok takıldığı odanın tam orta yerine koyun. %100 çalışıyor.

ipli oyuncakla tahtaya doğrı yönlendirin sürekli, oyuncağı yakalamaya çalıştıkça tırnakları takıldı ve tırmalamaya öyle başladı benimki.

gravity screen işe yarayabilir. yakınlık ve/veya hareket sensörü ile telefonu açabiliyor.

Ayarlar>Kişiselleştirme> Akıllı arama işleme, çağrı aldığında kulağına götürdüğünde yanıtlar.

Ama en bastiti mikrofonlu kulaklık veya bluetooth kulaklık kullanın.

cyanogen rom ayarlarında vardı ama xperia'da var mı bilmiom.

telefonun on/off tuşundan da bahsediyor olabilir.

@animalma, tam olarak ondan bahsediyordum evet, power düğmesi demeyi unutmuşum :)

başak burcu musun? hayırlı olsun :P yapacak bir şey yok böyleyiz.

(bkz: sebebi neydi ki)

Kıyamam ya anneme sordum geçmez o dedi ve sonra ay bize de gelsin dedi ya


Geçmiş olsun kafanı başka şeylerle meşgul et.

neira, başak burcu değilim ama başak burçları beni görse bunalıma girer :)
indescribable, gelirdim size de temizliğe ama bir türlü bitmezdi annen bana kızardı :)

Bizimkiler de evde deniyorlar şu anda, limon ve sarımsak olduğu için (içinde bir kimyasal madde vs. yok, koruma amaçlı atılmış asprin bile yok) bir zararı olacağını sanmıyorum. Ancak ölçülü alınmalı, malum fazla sarımsak tansiyon hastalarına iyi gelmeyebiliyor.

bizimkilerde 1-2 kez denemisti, iyi geliyor filan demislerdi ama bilemiyorum :)

şimdi beni tırstıran şey şu, diyelim ki damar tıkanıklığı var. sen bunu içiyorsun, por çöz gibi söküyor damardaki şeyi, ordan koca bir parça kopartıp gidip daha dar bir damarı tıkamaya sebep olma riski olamaz mı?

bende duydum hatta anlatan adam ölümsüzlük iksiri gibi anlatmıştı bunu.
doktora sorulmadan herkesin içmemesi taraftarıyım, çeşitli hastalıklara etkisi olabilir.

Genelde damar çeperlerine yağ birikmesi sonucu meydana geldiğini biliyorum buda o kür ile erir sanırım.

Öyle bir şey olsaydı kimsenin damarlarında trigliserit birikmezdi damar tıkanıklığı damar sertliği olmazdı kötü kolesterolü yükselmezdi kalp krizi geçirmezdi beyin kanaması yaşamazdı felç olmazdı. Sarımsak mucizevi bir besindir ama o kadar da değildir.

limonla sarımsağın direkt damara gittiğini mi düşünüyorsunuz? anlamadım, direkt damariçine enjeksiyon mu yapılıyor bu kürde?

hayır öyle değilse, her yediğimiz içtiğimiz gibi gastrointestinal sistemden geçiyorsa (ağız, mide, bağırsak, anüs, tuvalet) klinik şekilde anlamlı olabilecek etkisi olduğunu düşünmüyorum

Ceviz, keten tohumu gibi kaynaklar var.

omega 3 önemli bişi beyin ve vücut için, tabii illa yapay takviye olarak değil balıktan almak daha kolay ama vejetaryenseniz solgar'ın falan kesin vejetaryenlere uygun versiyonları vardır.

Bitkilerden alımı hakkında şöyle bir paragraf var bu adrete www.medimagazin.com.tr
"Balık ve yumurta tüketmeyen vejetaryenler (yani veganlar ve lakto-vejetaryenler) büyük miktarda deniz yosunu yemiyorlarsa, dokosaheksaenoik asit (DHA) ve eikosapentaenoik asit (EPA) omega-3 yağ asitlerini yeterince alamazlar. Buna karşılık, vejetaryenler vejetaryen olmayanlara göre daha fazla miktarda omega-6 yağ asidi almaktadırlar. Bu yüzden istenmeyen bir durum olan, yangıya eğilimi artıran omega-6 yağ asidi/omega-3 yağ asidi oranının fazlalığı söz konusudur. Yine bir omega-3 yağ asidi olan alfa linolenik asidi (ALA) bol miktarda içeren keten tohumu gibi maddelerin alımı ve ALA’nın vücutta DHA ve EPA’ya dönüşümüyle bu problemin aşılabileceği düşünülmüştür. Ancak, kişiden kişiye değişmekle birlikte, ALA’nın EPA’ya ve daha sonra DHA’ya dönüşümünün kısıtlı olduğu anlaşılmıştır. Geriye alternatif olarak alglerden (su yosunlarından) DHA ve EPA elde edilmesi kalmaktadır."

omega 3 sadece balıkta olmuyor, balıkta daha çok oluyor tabi.
ayrıca gıda takviyesini en en son tercih olarak görüyorum.

Bugünkü bitkisel ve tahıl ürünleriyle beslendikleri için hayvansal beslenme nedeniyle vücutta yoğun şekilde omega 6 birikimi oluyor. Doğal şartlarda omega 3 ve omega 6 alımı 1:1 oranında olması gerekirken bugünün şartlarında 1:1000 oranında oluyor. Omega 6'nın fazla alımı, omega 3'ün işlevselliğini bloke ettiği gibi vücut içinde enflamasyona neden oluyor. Omega 3'ün alımından çok omega 6'nın alımını düşürmek gerekir. Omega 6 alımı düşmediğinde kilo kilo omega 3 alsanız bile çok işe yaramıyor ne yazık ki ama takviye omega 3 alımı en azından omega 6'nın kötü etkilerini bir nebze oranlayabiliyor. O nedenle asıl önemli olan omega 3 almak değil omega 6 alımını kısıtlamak.

YOrgunlukların sebebi b12 de olabilir. Kan testi yaptırman daha iyi oluır psikolog tavsiyesi yerine.
Veganlarda omega 6 ve omega 3 ün 12:3 olması öneriliyor. Normalde 12:1 civarıyken öneri.

Yosunlarda mesela epa dha yüksek. Keten tohumu var aktarlarda, onda var vbayağı omega 6 ama yağ da fazla, kilo aldırabilir. Her gün bir iki kaşık ymekle veyha sade yenebilir.

ve ceviz tabiNormal bedenler çevirebiliyıor çünkü birbirine.

Semizotunda vardı sanırım Omega3. Ancak elbette ki hayvansal/bitkisel oranını tutturmak da şart.

Kullananlar işe yaradığını söylüyorlar. Ancak markası ve omega 3-6 oranlarının vs. de iyi incelenmesi gerek.

Yakın aday olmadığı için böyle yapıldığını düşünüyorum. Bunun haricinde, halihazırda bulunan rektör okul içindeki pek çok yeri özelleştiren, hükümetin dümen suyunda gitmese bile o kadar da şikayetçi olmadıkları bir isim. Ahmet Acar göreve ilk geldiği zaman Ural Akbulut'un bile açılmasına gerek görmediği tüm dosyaları tekrardan çıkarttırmış, bir sürü kişiye soruşturma açtırmıştı. Atamakta sakınca görmediklerini, olası itirazları ve tepkileri o an için göze alamadıklarını sanıyorum.

Son soru için ise olası 1-2 senaryo var:

- Ahmet Acar tekrardan aday olacak mı bilmiyorum. Ancak adayların arasında mutlaka sosyal demokrat, aydınlanmacı tabir edilecek hocalar çıkacaktır. Tayyip'in önüne gelen listede bu kişiler olacağı için haklarında danışmanlarına kısa bir araştırma yaptırıp, kendi açısından "kötünün iyisi"ni seçebilir. Gene tadımız kaçar ama kısmen mutlu son olur. Benim rektör olarak görmek istediğim kişi ise Ali Gökmen'dir, ancak mevcut durumda imkansız.

- Yırtık dondan çıkar gibi muhafazakar, AKP'ye yakın bir aday listeye girer. En az oyu alsa bile YÖK başa koyar, Tayyip bunu onaylar. Olay çıkar, gol olur. Öğrenciler de, hocalar da seçimin meşruluğunu kabul etmezler. Bazı gruplar rektörlük işgali yoluna gidebilir (ne kadar ayıp!) bu meseleler sonucunda tutuklananlar, okuldan atılanlar veya uzaklaştırılanlar da olur.

ODTÜ'nün bu konudaki en büyük kozu tarihi, Hasan Tan'ın rektör olamaması gibi bir örnek var önümüzde (6 ay sonunda istifa etmişti). Ancak mevcut duruma bakarak, olası bir Hasan Tan vakasının çok daha uzun sürebileceğini tahmin ediyorum.

Yanlış hatırlamıyorsam ODTÜ'deki rektör adayları kendi aralarında bir karar alıp kamuoyuna duyurmuşlardı. Seçimlerde birinci olan aday dışındaki adaylar süreçten çekilecek, böylece sadece birinci aday atanabilecekti.

Çiğnendiğini hiç duymadım. :l

o vakit yutuyoruz?

çiğnersen kanı birden sulandırırsın. yapma.

Yani başka yollar da olabilir de sahneyi dokturlara bırakıyorum. aşlsksşlk

Çiğnenirse hiçbir anlamı kalmıyor, onun olayı bağırsaklarda çözünmesi zaten. diren yutun gitsin.

Yutulması gerekiyor.

dışında kaplama olan ilaçlar çiğnenmez, diye gördük biz. bunun da dışında enterik kaplama var, ki bunun amacı mideyi sapasağlam geçsin, sonra çözünsün. çiğnemeden yutmalı (doktor değilim).

eczacıyım çignemeden yutunuz

3

Ben neden link falan goremiyorum?

sol 3
sag 5

okul puanıyla birlikte 300

10. En çok bana soracaksınız.

1.99

ne testiymis bu merak ettim.

edit: 20 yaptim
2. deneme 26

şasdşaskdş sesli güldüm ya link koymayı unutmuşum :)

106.186.25.143

link eklendi

19.

benim gözler bozuk zaten :)

25

19 yaptık. ne olcak şimdi :))

25

31 pilot
21-30 normal
15-20 lower than normal
11-15 worse than bad

imiş

28 ama süre mi bitti ne oldu daha gidiyordum aslında. Evet elf'im.

29

ikinci denemede 33 :)

1. deneme ( 26 ) i.hizliresim.com
2. deneme ( 31 ) i.hizliresim.com

cep telefonu 2. deneme 38!

22 yaptım. buradaki pilottan kasıt ne, bildiğimiz uçak uçuran pilot mu? pilot olmak istiyom ben, üzüldüm. pilot olamıyoz mu şimdi?

ilk deneme 32
ikincisi 36
imgur.com

Ilk deneme 26
2. deneme 29
3.yu denemedim:)

Aslinda kontrasti artirip denemek lazim.

sonuncuyu da buldumdu ama basarken süre bitti ^^
www.youtube.com
buradan lasik operasyonumu yapan (bkz: sinan göker)'e tekrar teşekkürler (bkz: swh)

22..

imgim.com

24

Ilkinde 30 ikincide 33

34 yaptım da mor tonlarını ayırt edemiyorum doğru düzgün onu fark ettim. Ekrana göre değişiyor heralde.

22. ve fakat bu test neyi ölçüyormuş?

Your score: 25

süre olduğunu fark edemedim ama, bir yandan sohbete girdim. bence 1-2 falan olmam lazım o yüzden :D

düzenleme: tekrar yaptım 32 oldu. o maviler çok canımı yaktı.

37 :)
i.imgur.com

29

ilk deneme 27. dur bi daha yaparım pek anlamadım bu olayı:D

22 yaptım bilgisayarda mavi ışığı kısan gözü koruyan uygulama yüklü etkisi var mı bilemedim kapatıp tekrar deneyeceğim

edit: 3 kere yaptım hepsi 22 çıktı. çalışıyor program :D

33 yaptim ama renk seçme konusunda fena degilimdir zaten

ilk ve tek denemede: 23

yuh 44 iyiymiş

23

22

iki göz açıkken 18
prntscr.com

sağ göz ile 19
prntscr.com

sol göz ile 20
prntscr.com

ne işe yarıyor ki bu?

i.imgur.com

Your score: 24

20

17

İlk denemede 26. şimdilik İkinciyi yapmayı denemeyeceğim, sonra çok pis sarıyorum böyle şeylere.

Your score: 22

GMK üzerinde, Ankara'ın Demirtepe durağının dibinde bir fotoğrafçı yapıyordu diye hatırlıyorum. İsterseniz farklı yerlerden fiyat alın, çoksa epey tutabiliyor toplamı.

domainlere whois işlemi yapıldığında domain sahibinin iletişim adresi, mail adresi, telefonu, ismi vs gibi bilgilere erişilir.

gizlilik aldığınızda ise o bilgiler bu hizmeti sunan firmalar tarafından gizli tutulur.

Gizli olmasa büyük bir sıkıntı yaşaması söz konusu mudur peki? Yani ne gibi sıkıntılar doğabilir, bu bilgilerden spam listesi yapanlar mı var? Ya da alan adı korsanlığını önler demiş mesela? Bu bilgilerle alan adı korsanlığı yapabiliyorlar mı?

İsim soyisim olarak Google'da aratıldığınızda birçok kişisel bilginiz (domain şirketine vermek zorunda olduğunuz ev veya iş adresi dahil) kabak gibi ortada oluyor. Bazı firmalar bu bilgileri toplayıp listeliyor zira, sayfalarında kalıyor.

Ben yapmadım pişmanım, gizlilik korumasını tavsiye ediyorum şiddetle. Ya da zararsız, sorunsuz bilgiler verebilirsiniz.

bildiğim kadarıyla derneklerde stopaja dair bir istisna bulunmuyor. hatta gelir vergisi kanunu'nun 94. maddesinde (stopaj ile ilgili madde) derneklerin de stopaja tabi oldukları yazıyor.

ben tamamen yanlış anlamışım o zaman :(. teşekkürler.

Yaşadığımız, hatta ödemediğimiz ve zamlı şekilde ceza aldığımız için ilk ağızdan cevap veriyorum :) sözleşmede yazan kira üzerinden %20 stopaj ödeniyordu 2 sene önce. Arkadaşlar derneği kapatmak mı, taşınmak mı yoksa faaliyetlerini yer olmadan fakat dernek adı altında mı sürdürmek istiyorlar? Ona göre alternatiflerinizi sunabilirim.

Ancak mutlaka derneğin kayıtlı olduğu numarayla bağlı olduğu vergi dairesine gidilip kira süresi ve miktarla ilgili açıklama yapılıp, ne kadar borç olduğuna göre bir sorgulama yaptırılmalı.

@sevgikusunkanadinda, faaliyetlerini yer olmadan fakat dernek adı altında yürütmek istyorlar. bu şekilde kiradır, stopajdır bu gibi giderlerden kurtulmak istiyorlar. aslında yerlerinin olması önemli çünkü bir şekilde duyan kadınlar başvuru merkezi gibi oraya gidiyorlar, ordan onlara yol gösteriliyor, işte sosyal güvenliğe git, şu dilekçeyi ver, baroda tanıdık şu kişi var falan diye. yer önemli yani diğer taraftan bakıldığında.

Ortak kullanıma gitmek masrafları bir nebze kısabilir. Örneğin bir avukat bürosu veya tur şirketi size odalarından birisini kiralar, sözleşmede bu odanın tutulduğu belirtilir ve stopaj o ücret üzerinden ödenir. Hem dernek ulaşılabilir olur hem de masraflar kısılır. Merkezi bir ofisi olan dernek üyesi varsa değerlendirin derim :)

Çok güzel bir noktadasınız bence, birçok bağımlı "ya bırakmak istiyorum ama tadı çok güzel meredin" deyip deyip içiyorlar. Krizi avantaja çevirin ;)

Mideni bulandırmasına rağmen içmek istediğine göre muhtemelen nikotin isteği.

ben de çok nadir içerim ancak ortamdan ortama. bir dal marlboro light bile içsem o gece ben pertim. diğerlerinde hiç böyle bir şey olmuyor. eğer istediğin zaman bırakabileceksen, sosyal içici olarak takılabilirim diyorsan başka sigaraları dene. yok benim iradem güçsüz dersen hazır miden bulanırken bırak zararlı :)

ankara'da trek satan güngörler var bildiğim kadarı ile. erdoğanlar bisiklet ve delta bisiklet var bir de, ikisi de iyidir. farklı markaları satarlar zaten.

Erdoganlar bisiklet bu sene specialized getirmeye basladi.

Fiyat/performans olarak alacagin en iyi sehir bisikleti specialized sirrus derim. 1500 tlden basliyor fiyatlari 10 bine kadar cikiyor. Butcene gore herhangi birini alabilirsin, pisman olmazsin. Hafif saglam ve ataktir.

sirrus +1

Carraro bisikletimi Güngörler'den almıştım, hizmetten de oldukça memnun kalmıştım. Oldukça ilgililer, tavsiye ederim.

bir dizinin yeni sezonu başladığında önceki sezon ve sezonlarda olanların çoğunu hatta bazen hepsini unutmuş oluyorum bile. en iyisi biriktirip izlemek bu yüzden. yakında game of thrones başlayacak mesela ama hiç heyecan duymuyorum çünkü diziyle ilgili çok az şey hatırlıyorum.

O bende de oluyor, en baş sebebi ardı ardına izlemek sanırım. Eğer diziyi normal sezon ayarında, uzata uzata izlersen olmaz gibi geliyor bana.

Bir de dizilerin çoğunluğu aşırı sanatsal, müthiş ibret aldığımız yapımlar değil, yemek yerken, canımız sıkkınken izlediğimiz çerezler genelde. O sebepten ibret almak vs. durumu da olmuyor, beyin çebuk atıyor arkaya.

Olmaz mı ozu prison breaki 3 kere izledim ben. Son seferde kardeşim de izledi onunla konuşma tartışma falan derken öyle daha bir aklımda kaldı.
Eskiden böyle uzun sezon arası verdiklerinde ara ara refresh atarlardı bi bölümlük bir previously gibi ama artık yapmıyorlar sanırım.

@corneillus

hatta "dhkp-c operasyonunda yakalanan alman mit ajanı" olarak arattım, yine sonuç yok.

asıl korkum 50 yaşını geçmiş bir almanın, 50'lerden beri sovyetlerden çok çekmiş bir milletin vatandaşının marxist-leninist bir terrorist grubun sempatizanı olduğunun iddia edilmesi olacak ve bu çok normal bulunacak.

Meselenin iç yüzünü bilmeden yardırıyorum:

Daha öncesinde Aliza Marcus isimli bir gazeteci, Kan ve İnanç ismiyle dilimize de çevrilmiş olan bir kitap yayınlamıştı. PKK tarihiyle ilgili olan kitap için hem eski hem de yeni militanlarla görüştü, bu yüzden ne örgüt ne de devlet kendisinden hiç haz etmedi. Çünkü örgütün günahı sevabı neyse, olabildiğince objektif bir şekilde ortaya koymaya çalışmıştı.

Bu yakalanan kişi de bir gazeteci olabilir, Türkiye'de varolan devrimci yapılar üzerine bir araştırma yapıyor olabilir, arkadaşlardan veya Grup Yorum'dan etkilenip sempatizan olmuş olabilir. Bu yakalanma hadisesi kendisinin örgüt üyesi veya ajan olduğunu göstermez.

henüz yazdığım cevaptaki ironiyi anlamadan "o mit değil bnd" deyip sonra da çok zeki olduğunu kimse iddia etmesin. Bu kadar sığ insanlar bilip bilmeden cevap da yazmazsa iyi olur. hem soruya cevap değil hem de alakasız yerlere çekiliyor konu.

ayrıca @sevgikusunkanadinda beni yanıltmadığı için üzüldüm.

Soru: Sözlükte başlığı var mı?

hahaha 70 iq ile uluslararası komployu deşifre etmiş teşkilattan küçük berkay.
cevaptan sonra edit: 70 iq abartılı bir tahminmiş

@rygard sözlüğün %95'i bu şekilde. adam oturduğu daşşak kokulu odadan mit'i deşifre ediyor. Süper zekalı olduklarından türkiye'de yaşamayı da herşeye tercih ediyorlar zaten.

normalde girdiği üniversite derslerininden, sınavlarda 70 alamayıp, iq olarak kendini 70 üzeri görüp cevap yazanlar burda çok. seninde katılcağın gibi kendini "ben herşeyi zaten çözdüm, yorumlara acıyorum, insanlar çok aptal" modundaki süper zekalar genellikle ekşi duyuruda millete laf yetiştirmeye çalışıyor. ama hiç biri kendini yalnız hissetmemeli, sonuçta dünya büyük ama kendince daha büyük akıllarında oynanan oyunları çözebilecek kadar da küçük.

Kendini yalnız hissetmemeliler sonuçta bir dünya bu kendini akıllı zanneden aptallardan oluşuyor.

bazıları kendine duyuruda millete akıl verebilecek kadar güven duyuyor. Değil mi? senle hemfikirim.

(bkz: alman vakıfları ve bergama dosyası)
(bkz: necip hablemitoglu)
(bkz: alman vakiflari)

Beni şaşıtmayan bir gelişme; ihbar sonrası bu kişinin kimliği ortaya çıktı.

"Terör örgütü DHKP-C’ye yönelik operasyonlarda gözaltına alınan Alman uyruklu İngiliz Kaczynsk'in ajan olduğu, cezaevinde de kendisini imam olarak tanıtıp ajan aradığı anlaşıldı.
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesinin ardından terör örgütü DHKP-C'ye yönelik düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan ve çıkartıldığı mahkemece tutuklanan Alman uyruklu İngiliz vatandaşı Stephan Shak Kaczynsk'ın İngiliz ajanı olduğu belirlendi.

Kaczynsk'ın İngiliz ajanı olduğu, Göteborg ve Maristat Cezaevi'nden arkadaşı İ.K.'nın polise yaptığı ihbarla ortaya çıktı.

2010 yılında Stephan Shak Kaczynsk'ın beraber kaldıkları cezaevinde imam olduğunu ve kendisine İngiliz ajanlığı teklifinde bulunduğunu söyleyen İ.K. fotoğraflarını görünce tanıdığını ifade etti."

bu tarz haberlerin AKP ye yarayacağı düşüncesiyle "özgür basın" bunları dillendiremiyor. bu kişi ilk yakandığında da "özgür basın" tarafından haber değeri görülmemişti.

www.haber7.com

Biri haber7 linki vermiş öbürü haber.sol

İkisi de çok tarafsız

işte bunlar hep cahil olduğu konuda cesurca konuşabilmek ve alakasız şeyleri bir araya koyup bunu doğru olarak birilerine yutturabilmek. çıkıp savunan da var bu abuklukları, orası daha da saçma işte.

bnd'nin komünist-radikal sol illegal örgütün şehir gerillası eylemini desteklemesi nedir yahu en başından? ne yiyip ne içiyorsunuz gerçekten... elinde hiç başkası kalmamış gibi Lehçe soyadlı, Alman uyruklu İngiliz ajanını, Türkiye'de iş yapmak adına imamlık örtüsü ile cezaevine yollayan mi6 hayal etmeler, vesaire; rastgele sözcükler yazıp sonra sözcüklere ek, aralara da bağlaçlar koyup anlamlı birşey mi oluşturmaya çalışıyorsunuz?

@corneillus enson yazdığım gibi bu tarz konular bir şekilde haber değeri bulamıyor. kim tarafından? dhkpc terröristlerine laf söyletmemede usta olan kişiler taraafından. kim bunlar dersen bugün tanıştım birisiyle adam savcıyı öldüren herife şehidimiz diyor ve kendisi hardcore chp'li, bulunduğum ilin konularını mhp gençlik kolu gibi çok iyi biliyor(espiri yok). ifade özgürlüğü diyorum ama bir yandan da bu kişiyi polise "canlı bomba olabilir, kendisi değilse arkadaşları olabilir" şeklinde ihbar ederek vatandaşlık görevimi yerine getiriyorum. bu kişi çok sevdiği batıda "ermeni soykırımı yoktur", derse önce polis tarafından göz altına alınır sonra para cezasıyla cezalandırılır. ifade özgürlüğünün beşiği değil mi* ama olay doğruyu tartışmak değil, bekçiyi dövme. keşke bir isveç olsa. ama isveçte kimse kimseyi öldürmez bırak öldürmeyi aklından bile geçmez. ondan sonra akp yi isveçle kıyaslarlar. yok orda ifadew özgürlüğü var. lan yarrağım sen kendi ülkende özgürlükçüyü bırak adamlar para vermeyeni öldürüyor haberin yok. sweeden a özeneceğine git chp içindeki aşırı milliyetçileri temizle tabi sen de onlardan biri değilsen. ki herkesin bildiği gibi şakası bile kötü. chp de güzel bir strateji var iktidara gelemeyeceklerini bildiklerinden bol dağıtıyorlar. herkes mazot 1 lira olcak dediğinde millet güldü, o strstejiyi kimse kabullenmedi bakalım mhp ile bir ortaklık kurarsak kimse verdiğimiz sözleri sallamaz modunda takılıyor, bir çok akıllı onlsr var halk da salak amk.

Abi 1100 nokia.

Eğer duyma ve görme konusunda da zorluk yaşıyorsa, "yaşlı telefonu" olarak da satılan ürünler mevcut: www.concox.com.tr

www.gold.com.tr

Ancak fiyatı biraz pahalı gibi.

@brad pitt abi fazla o zaten elindeki telefon ondan daha basit :D

Sony xperia z kullanıyorum 2 yıldır ve çok memnunum.
Xperia Z ve üstü modelleri tercih edebilirsiniz. Hepsi sağlamdır.

t2 ultra var. alamz olaydım. alma aldırma.

Z3 Compact kullanıyorum, cihaz muhteşem, dün gece itibariyle de lolipopa güncelledim, yüklü 76 uygulama vardı, bir çok insan takılmalar oluyor falan diyordu ama bir kaç yeniden başlatmanın ardından cihaz yağ gibi akıyor, özellikle bir kaç uygulamada açılış ciddi seviyede arttı.

Go isimli bir modelini kullanıyorum 2 senedir, RAM'inin 512 MB olması ve kötü kamerası dışında hiçbir şikayetim yoktu. İhtiyacımı karşılamadığı için değiştireceğim, çok büyük ihtimalle yine Sony tercih edip Z2 alacağım.

Z2 kullaniyorum, cok memnunum. Z2 ile z3 arasinda oyle ahim sahim fark yok, paran yetmiyorsa z2 de alabilirsin :)

Kucuk bir sey istiyorsan z3 compact da cok iyi.

küçük telefonların gelmiş geçmiş en kralı z3 compact.

bu bahsettiğin olay aynı siteye daha sonra girdiğinde bilet fiyatlarının artması. geçmişi değil de cookies silinmesi gerekiyor.

Farklı bir tarayıcı kullanabilirsiniz, eğer geçmişteki bilgiler vs. de silinecek kötü olacak derseniz.

son 2 saat internet verilerini sil, modemi de resetle, ip aynı kalırsa yine pahalı kalıyor fiyatlar

O sadece Pegasus'ta oluyordu. Onda olması da normal zaten.

gizli modda bilet alabilirsin

bazi suruculer uyku modundan cikista sorun cikarabilir, yeniden baslatmaniz gerekebilir. bunun disinda ufak bir miktar enerji tuketimi olur uykuda olsa bile.

edit: hibernation modu daha cok tavsiye ediliyor. komut istemine powercfg -h on yazdiktan sonra denetim masasindan kapagi kapattigimda hibernate edecek sekilde ayarlayin.

evet kapatsan iyi edersin

ben iş yerimdeki bilgisayarı ayda bir falan yeniden başlatıyorum arada şişiyor çünkü. onun dışında ömrü azalacaktır ister istemez

güncelleme yapmaz. düşünsene çok önemli rapor yazıyorsun daha kaydetmedin şak diye güncelleme olayına yeniden başlatır.. üzülürsün.

Windows 8 ve 8.1'de ayda bir kapatmanın yeterli olacağını söylüyorlardı. Ancak Windows 7 ya da daha alt bir versiyon kullanıyorsanız şişme yapabilir, bilgisayar daha yavaş çalışabilir.

güncelleme için haber veriyor zaten 2 gün içinde yeniden başlayacak falan diye. ya da mesela 15 dk diyor vs haber veriyor yani.

8 kullanıyorum. yani çok da bir şey yapmıyor o zaman öyle mi. oyun vs de oynuyorum(lol, smite, portal vs yüksek grafikli ya da işlemciye yüklenen oyunlar) fazla yoruluyor bilgisayar bu da etkiler mi acaba

ortodoks marksistlerle aralarındaki farklara yoğunlaş derim. illa ki çıkar

hegemonya kavramı. Marksist altyapı belirlenimciliğini ters yüz eden bir kavram. Bunun dışında sivil topluma ilişkin 3 farklı analizi var ancak lisans düzeyinde sorulması ayıp olur. Mevzi savaşı, elitlerin rolü, tarihsel blok gibi kavramlara bakmakta fayda var. Bunlar hegemonya ile de bağlantılı.

Protector güzel demiş. Hegemonya kavramı üzerine yoğunlaş.

Pasif devrim kavramı kendisine aitti sanırım, bunu biraz araştırıp Marksizme katkılarını irdeleyebilirsin. Hegemonya kadar önemlidir o da.

hapishane notları'nı mutlaka okuyun derim.

critical theory ile ilgili de soru gelebilir.

ister pound olarak ister lira olarak, senin isteğine kalmış.

bankadan çekerken söylüyorsun x olarak ya da türk lirası olarak almak istiyorum diye.

aslinda senin istegine degil, karsi tarafin nasil gonderdigine bagli.

Bir gonderi ucreti var ve o gonderi ucreti gonderilen paranin pound mu yoksa tl mi olduguna gore degisiyor. Bu eskiden boyle degildi (yani gonderi ucreti tl ya da foreign currency icin farkli degildi) ama son bir yildir boyle.

Pound olarak gondermesi cok daha mantikli, cunku WU'nun conversion rate'i genelde piyasaninkinden daha kotu oluyor. Tabii gonderi ucreti biraz daha fazla oluyor ama yine de daha karli oluyor senin icin.

Simdi WU ile sana pound gonderilmis diyelim... o 100 pound bankada duruyor, eger sen bankaya TL olarak istiyorum dersen banka o 100 pound'u alip kendi conversion rate'ine gore (ki bankalarin rate'i piyasaninkinden daha kotu) TL'e cevirip sana veriyor. Eger pound istersen, direkt 100 pound veriyor. Eger TL olarak gonderilmisse ve sen pound olarak istersen senin alacagin 100 pound olmaz, misal 94 pound olur. (94'u salladim, biraz daha dusuk ya da biraz daha yuksek de olabilir)

Fakat sen onu pound olarak iste (eger pound olarak gonderilmisse) sonra da git sarraflarda bozdur. Daha karli olur.

Ben Western Union'in internet sitesini surekli kullanip, ABD'den TR'e surekli dolar yolluyorum. Bence gayet uygun.

Umarim yukarida bahsettigim olayi anlatabilmisimdir... biraz karmasik oldu sanki... Ama olay arkadaslarin dedigi gibi senin istegine kalmis degil.

Western Union epey komisyon alıyor diye biliyorum, soygun resmen. Vaktiyle İtalya'da kalan bir arkadaşım için duyuru açmıştım, belki fikir verebilir: www.eksiduyuru.com

riamoneytransfer.com

karsi taraf kredi karti, banka hesabi ya da debit kart ile online olarak gonderebilir. alici turkiye'deki butun vakifbank subelerinden para cekebiliyor.

yalnız yaşıyorum birisiyle eve çıkmayı düşünüyordum hemen vazcaydım hiç düşünmemiş gibi davranıyorum çok sağolllllll

Onun yaptığı anormal değil, senin düşüncelerin de anormal değil. Aynı evde olmasaydınız arkadaş bile olabilirdiniz, ama aynı evde olmuyor işte. Senin attığın bir adım da var burada, onun attığı da. Ya yaza kadar başka bir ev bulup çıkacaksınız ya da yazı bekleyeceksiniz.

ana babasının evinde iyi şımartmışlar onu. aynen böyle biriyle yaşadım, yalnız onun farkı odasını bok götürürken (bana göre pislikten içeri adım atılacak gibi değildi odanın hali) kendisinin her sabah bir koca kazan suyu bitirerek duş alması ve her gün üzerindeki kıyafetleri makineye atıp, süsünü parfümünü sürünüp yine o çöp odaya dönmesiydi.

bunun gibi temizlik ve ortak yaşama saygıyla alakalı şeylerde frekans tutmuyorsa o iş olmaz. ya onu gönder ya da sen başka ev bak kendine.