bitocin'e hayır, titcoin olabilir belki.

bitcoin,litecoin yapardım ben, litecoin ile o kadar yüksek para ile yüklü bir alım yapılır bu da bump'a neden olur, dump ederim hemen ama tabii bunu çokça yaptırmazlar ve yasal yaptırımı var.

Coin piyasası oldukça değişken bir yapıya sahip ve akilligelisim arkadaşın tabiriyle "kendisini regüle eden yapılar bulunmadığı için" suistimale veya kayıplara oldukça açık. Dolayısıyla bu sistemi sadece ufak ödemeler, Cointellect gibi projeler vs. için kullanmak bana çok daha mantıklı geliyor. Ayrıca devletlerin ve bankaların pek de hoşlaşmadığı bir sistem olması dolayısıyla iki gün sonra "dükkanı kapattık" derlerse hakkınızı arayabileceğiniz hiçbir mecra yok maalesef. En baştan (2007'de) Bitcoin'e 1$'lık yatırım yapsaydınız şu anda 100$ kazanmış olacaktınız ancak oradan yükünü tutan tuttu, gemi çoktan kalktı. Dolayısıyla anlık vur-kaç düşünüyorsanız bu da epey riskli.

Yatırım yapılamaz mı? Elbette yapılabilir, ben makul bir miktarla Cointellect'e girdim, yatırımımın tamamını aldım ve şu anda kara geçmeye başladım. Eğer işler yolunda giderse de yaklaşık 6 ay boyunca düzenli bir şekilde para alacağım ve verdiğim paranın yaklaşık 3 katını kazanmış olacağım. Paket bile yükselttim hatta, bağımlılık yapıyor meret :) şurada ayrıntılı olarak açıklamıştım mevzuyu: cointellect-nedir.blogspot.com.tr

Risk var mı? Var. Kayıp olursa üzülür müyüm? Azıcık. Riski aldığıma değdi. Ama kesinlikle 150 bin tl'mi böyle bir işe bağlamazdım, kafama silah dayasalar bir ihtimal İddia oynardım :)

Bunun haricinde, yatırımla ilgileniyorsanız hisse senetlerine bakmanız ve anlık olarak ciddi düşüşler yaşayanlardan bir kısmını kapatmanız mümkün olabilir. Yıllık gelecek temettülerle hem bankadan faiz alıyor gibi olursunuz hem de hissenin ani bir sıçrayışında paranızı katlayabilirsiniz.

Bunların hiçbiri yatırım önerisi değildir, ancak kesin olan bir yorumum var ki: yatırımlarınızı çeşitli yerlere serpiştirirseniz daha güvende olursunuz.

değildir. çok değişken bir piyasa coin piyasası.
havadan gelen bir paraysa bile mantıklı değil yani.

ben dükkan alırdım.

facebook'umu diyorsun?

en hizli kana karisan muz
teniscilerin muz yedigine sahit olmussundur olmadiysan da ben soliyorum tenisciler muz yiyor mac aralarinda molalarda vs de..

pekmez, mesir macunu

muz + keçiboynuzu pekmezi + fıstık + greyfurt suyu

pekmez, direk boruya gider. birde kişiden kişiye değişir.

(bkz: nurilla)
karikaturistan.files.wordpress.com

bu arada bir de şöyle bir öneride bulunacağım kerhane tatlısı minvalinde olacak ama iyi bir künefe de mala gidiyor. ben dbakır'da yediğim sadık künefe'de resmen kafamın kıpkırmızı olduğunu ve koşmak zorunda hissettiğimi hatırlıyorum.

Fındık. (bkz: arjinin)

anlamadım bile soruyu, bir yerlere paste yap bari

şu anda kod yanımda değil o yüzden yaklaşık olarak yazıyım. yani syntax hatası filan bişeyi yanlış yazmış olsam da. gerekli js dosyaları vs include edilmiş bi view sayfası. bu şekliyle çalışmıyor. document.ready'yi kaldırınca çalışıyor.

<script>
$( document ).ready(function() {
alert("afafs");
});
</script>
<form action="abc.com" method="post">
<input type="text"><br>
<input type="submit"></input>
</form>

etiketleri kontrol et hacım, bir yerde bir etiket tırnak vs. unutmuş olabilirsin o document.ready içinde falan

aynı kod başka bi yerde oluşturduğum tek html sayfasında düzgün çalışıyor ama önceden olan bir mvc projesi içinde çalışmıyor.

R10' un yarisi ilkokullu yarisi ortaokul. 50 liraya facebook yaptirabilirsin

Lisede pek bir sey uretmiyordum ama hep merakliydim bilgisayara. Su anki meslegimde bilgisayara hakim olmak cok onemli. Hala oyun oynuyorum. Ayni zamanda Python scripting ogrenmeye basladim.

lisedeyken oyleydim ben, yani 2-3 yil once falan. sonra istanbula geldim calismaya basladim falan. besiktas'taki evimden yaziyorum su anda bu satirlari :p

ama r10'dakilerin yarisi kadar bile bilgim yok. manyak gibi crawler falan yaziyor elemanlar. ben prenses gibi html-css-js yaziyorum. onlar yaptiklari isin uluslararasi standardina gore vasat, bense iyi sayilabilirim. fark bu aslinda ordakilerle. hindistan'da da 50 degil 5 liraya yaptirirsin yani facebook'u.

liseye gitmiyordum (bırakmıştım) ama 17 de falan başladım bende, sayılırmı bilemedim.

(bkz: Ben)

Süper işler yapıyordum, staj yaptığım yerlerde şaşırıyorlardı.

lise 1'de 4.sinif bilgisayar muhendislerinden cok daha iyi algoritma yazabiliyordum. 4 yil lisans 3 yil yuksek lisans okudum, lise bilgimin uzerine bir gram ekleyemedim. hatta muhtemelen gerilemisimdir. tubitak'in liseler icin bilgisayar olimpiyatlari oluyor. o olimpiyatlara calisan herkes deli gibi programlama yapabiliyor.

r10 filan iyiymiş. hiç bilmiyordum. sadece oyun oynuyorlardır herhalde diyordurm.

ben ortaokuldayken bilgisayarlar bu kadar yaygın değildi, yine de bilgisayarcı kitle ikiye ayrılırdı, amiga 500 ve daha az yaygın commodore 64 bebeleri. pc yeni yeni çıkmıştı. basic kursuna katıldığımı hatırlıyorum. şimdi o yaşlarda çocuğum olsa herhalde benden nefret ederdi; onu öğren bunu öğren deyip boza dükkanı açacağım için.

lisede başlayanlar geç kalmış. 90'larda ilkokul sıralarında başlamıştım ben ona ki 90'ların ortalarına kadar türkiye internetin ne olduğunu bilmiyordu. Şu an doğumhanedeki iki günlük çocuğun eline geniş bant internetli tablet veriyorlar. mutlaka uğraşan vardır.

dizi, film ve kahve bağımlılığım var. aynı anda 20 tane dizi izlemek insanı çok asosyal hissettiriyor.

edit: gerçekten bağımlı olduğumu hissediyorum. dizilerin yeni bölümü çıktığında eve kadar sabredemiyorum mesela otobüste, metroda bile izliyorum. yarın sınavım mı var? önce dizilerimin yeni bölümleri... ne olacak bizim bu halimiz?

@istenmeyen evlat, ciddi ciddi dizi bağımlısı mısın? 3 gün izlemesen mesela rahatsız hissediyo musun? ne bileyim dizi veya film yüzünden günlük işlerini aksatıyo musun? yapmayı sevdiğiniz, sürekli yaptığınız şeyleri sormuyorum. gerçekten bağımlı olduğunuz, hayatınızı etkileyen şeyleri soruyorum. bu duyuruda göte göt diyoruz plz

internet ve seks.

not: şöyle bir baktım da, kola sigara çay alkol bağımlılığım olmadığı için şanslı saydım kendimi.

İnternet.
Zamanında neredeyse 20 saat falan takılıyordum
bilgisayar a aşırı eğilimli biriyim oyun oynamıyorum ama Program dilidir ne bileyim üç beş programdır falan onlarda baya ilerlemiştim

Nivea lipstick yeni ürünü görsem hemen alırım 20 tane falan var evde.

Kalem ve kağıt koleksiyonum var beğendiğim kağıt varsa direkt alırım kalemde.

Başka bilemedim.

Ha bi de eski sevgiliden kalan hediyeler falan da atmam ya da arkadaştan gelen hediyeleri.

İlk aldigim mektup da duruyor bana platonik olanın aldığı hediye de.

Çikolata olmazsa olmazım sınav dönemi mesela beynim duruyor bi ısırık beni kendime getiriyor yada iki gün uyumasam beni bi ısırık çikolata kendime getirir. Falan

Maddesel olarak böyle annem ve kardeşlerim den de vazgeçemem. Ne kadar birbirimizi yesek de.

Kola
Sosyal medya

çikolata.

hayret! herkes sigarayi birakti mi lan niye haber vermiyonuz

Fastfood ve abur cubur başlığını bile açtım. utanma evresini atlattim kabul etme evresindeyim.

1- bilgisayarım. bilgisayarımla arama girmeye çalışan birisini hayatımdan çıkartabilirim ki daha geçen yaptım.

2- sigara. zamanında en yakınlarımı bile kandırdım bıraktım diye ama aslında içiyordum hep :(

samimi olmayalım boku çıkıyor.
ben günde iki demlik çay içerim. olayım bu.

-öncelikli olarak sigara.

-online başta olmak üzere internet yoksa bile kesinlikle bi oyun. pc olur telefon olur tablet olur bi şeyle sürekli oynama. (hiç olmadı küçük joe)

internet + battlefield 3. şimdi baktım battlelog profilime 1400 saat oynamışım. :((

Britanya'nın köpeği olduğum için tabii ki sütlü çay.

Müzik. Dinlemeyince sinirleniyorum bi süre sonra.

sigara, çikolata, öğrenme, yalnızlık, bir ara 4 5 sene önce sözlük bagımlısıydım artık az giriyorum.

İnternet,spor ve hedef bağımlısıyım.

2-3 gün spora gidemezsem içim içimi yiyor, evde şınav falan çekmeye başlıyorum. Spora gitmek için ektiğim hatunlardan harem kurardım şimdiye.

İnterneti zaten anlatmaya gerek yok amk, evde internet kopunca öte berimi alıp wifi kullanmak için starbucksa oturduğum az değildir.

Alışveriş de var diyebiliriz. Yani tipik böyle avm'den çıkmayan hatunlar kadar değilim ama cebimde para olduğu zaman batıyor biraz.

Neyse hedef bağımlılığı da şu: hayatım düzene girdiği zaman kuduruyorum. Sürekli elde etmek için çabalayacağım bir hedef olmalı önümde.

World of Warcraft bağımlısıydım. Her gün 8-10 saat Allah ne verirse. İş başlayınca bırakmak zorunda kaldım. Sabahlara kadar oynayıp işe giderek fazla yürümedi, fiziksel sınırı zorlayınca bitti.

-Abur cubut, fast food türevleri. Basit şeker içeren dandik her türlü yiyecek. Çabalamama rağmen bırakamıyorum
-defter. Küçük büyük, renkli, deri vs farketmiyor. Gördüğümde almadan duramıyorum
-el kremi. Her markanın neredeyse her çeşidi var diyebilirim.
-ve tabiki internet

Kola bagimlisiydim, simdi degilim. Duyuru bagimliligi da var biraz ama kabul edilebilir seviyede. Onun disinda kayda deger birsey gelmedi aklima.
He bir de jelibon bagimliligi vardi eskiden.

tırnak kemiriyom kendimi bildim bileli. allah kahretmesin ya.

inanılmaz çay ve kahve bağımlısıyım. sigarayı saymıyorum bile. onun dışında sosyalleşmeden yapamıyorum. gır gır, kahkaha bağımlılığı diyebiliriz. ayna karşısında kendimi izleme bağımlılığım var bir de.

açık hava bağımlısıyım. evden çıkmadan iki gün dursam bunalıma girerim. yürüyüş yapmam şart.
internet bağımlısı olduğumu söyleyebilirim ama işlerimi aksatmıyor.
okuma bağımlısıyım bir de. internetin başına oturup yaptığım şeyler hep okuma cinsinden. tumblr'm var. ilgili olduğum sanat dallarında yapılmış çalışmaları izleyebileceğim fotoğraflar var. ya epeydir izlemek istediğim film var diyelim. ben Twitter, duyuru derken bir türlü bu dediklerimi açamıyorum. okumak iptila.

İnternet +1 ve deli gibi stalklıyorum önüme geleni kim olduğu önemli değil asjhshs instagramda isimden isime zıplarken saatler geçiyor fark bile etmiyorum.

internet + porn, sigara

-cod 2 ve age of empires 2 multiplayer bağımlısıyım.(aslında 4 kişilik bir arkadaş grubu olarak bağımlısıyız)

-kırtasiye ürünleri bağımlısıydım, 2 senedir temizim.

-okuduğum bölümle alakalı kitap satın alma bağımlısıyım, bu bana aşırı pahalıya mal oluyor.

-son zamanlarda parfümlere sardım, umuyorum ki bunun bağımlısı olmam, olursam sıçtım. (birkaç haftadır sabahtan akşama kadar parfüm forumlarını talan ediyorum ve neredeyse her gün parfümeriye gidiyorum)

-farklı şeyler deneme bağımlısıyım, hiçbir zaman herhangi bir şeyde "tamam artık hep bu" diyemedim, aklına ne gelirse; mesela bir şampuanı veya duş jelini çok beğeniyorum, ama 1 hafta sonra daha egzantrik bir şey görünce rafta onu da alıp denemek istiyorum.

-son olarak, hız bağımlısıyım. allah kahretsin ki bu konuda ne yapıp nasıl aşabileceğimi bilmiyorum. kullandığım araç bana ait de değil, trafik olmadan önümde boş yol görünce basıyorum da basıyorum, sadece gece yapıyorum bunu. kesin trafik kazasından öleceğim, allah kahretsin.

valla düşman edinme kendine sanırım kiracısın. dükkan sahibi olduklarından çevreleri geniş olur. yüz göz olma bn bunu öğrendim insanlarla uğraşmayacaksın üç kuruşluk mevzulardan...olayın boyutu değişiyor çünkü. ha bak illa bir şeyler yapmak istiyorsan. maliye'ye fiş vermiyorlar diye ihbar et sgk sigortasız işci çalıştırıyorlar diye ihbar et. yüreğin soğusun.

öncelikle daha fazla uyarmak için gideceksen eğer çocuklarla değil de bir gündüz vakti aile büyükleriyle sakinken ortada gürültü yokken konuşmakta fayda var.

aile kimdir, necidir, ne derece manyaktır bilmediğim için mevzu büyür büyümez diyemiyorum elbette ama Türkiye şartlarında olayın büyüme ihtimali, karşılıklı zarar verme ihtimali de yok değil.

hal böyle olunca en mantıklısı aile büyüklerini uyarmak, sonrasında da devam edilirse karakola gitmek.

ayrıca yaşadığın binada bu durumdan rahatsız farklı birileri yok mu? onların da desteğini alarak uyarmak, polise başvurmak daha etkili olabilir.

öte yandan aile, eş veya çocuğunuzla birlikte falan yaşıyorsanız ekstradan temkinli olmak gerekli.

ne yaparsan yap sabırlı olup öfkeni kontrol etmeye bakmalısın. haklıyken haksız duruma düşmek, hatta bu işten zarar görmek çok daha kötü ve zor bir durum.

eyvallah. teşekkür ederim mantıklı bir yaklaşım ama üç kuruşluk mevzu olarak görmemek lazım, hemen hemen her şeyden önemli bir şey çünkü bu uyku. yarın işe gideceğim. yarın da değil birkaç saat sonra anasını satayım :)

evet kiracıyım. ama onlar da kiracı. hatta evsahibimiz aynı kişi. bunun bir artısı olabilir mi ? ev sahibime durumu anlatmamın bir faydası olur mu acaba?

benim aklıma maliye ye şikayet etmek gelmişti, fişten ziyade 24 saat açık diye. sanırım yasak bu durum çünkü.

Adıyaman'ı bilirim. Maalesef günün sonunda sizi haksız çıkarırlar. Oranın polisi böyle şikayetlerde şuna bakar: "Alkol alıp, alem mi yapıyorlar? Hayır. O zaman sorun yok."

@emfuzi, makul ve mantıklı tavsiyeleriniz için teşekkürler.

dediğiniz gibi, haklıyken haklı duruma düşmemek için elimden geleni yaptım. inanın baya kibarca uyardım her seferinde. gecenin dördünde uyanan bir adam en fazla ne kadar kibar olabilirse değil, sanki uykudan uyandırılmamışım gibi sakince uyardım.

tek başıma yaşıyorum. ama yine de temkinli davranmak istiyorum, gurbet eldeyiz sonuçta.

dediğiniz gibi bir de sabah gitmek lazım o halde. teşekkür ederim değerli vaktinizi ayırıp cevap verdiğiniz için.

@pardonan, açıkçası birkaç hafta öncesi hariç polisle hiç muhatap olmadığım için bu konu hakkında bilgi sahibi değilim. ama polisi çağırdığımda bi yarım saat kadar gelmediler (ki adıyaman küçücük bir yerdir.) sonra tekrar aradım, ekip yolda adresi bulamamışlardır dedi ve on dakika sonra ekip geldi. (camdan seyrediyorum ben aşağı inmemiştim o vakit.) dükkana girip beş dakika kadar çıkmadılar, bunu da polisler bu konuda hassaslar diye yorumlamıştım o vakit. uzun uzun konuştular diye.. ama sanırım siz haklısınız... vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.

yanlış anlaşılma olmasın üç kuruşluk olay dediğim önemsiz meselelerden trafikte yol verdin vermedin kavgasından insanlar ölüyor. bak hem de adıyaman'mış aşiretleri olur bilmem nesi olur. boş ver. ev sahibiyle konuş madem ortak. babalarıyla konuş. tek yaşıyormuşsun sonra sıkıntı çıkarırlar ben de aynı durumu karşı komşumla yaşıyorum. gece güm güm kapıyı çarpıyor üstüne piyano çalıyor ben bir iki kere uyardım sonra o sonra o saat 22 de çok konuştuğum gerekçesiyle kapıyı çaldı saat on ve gerekçesi çok konuşuyormuşuz. neyse baktım olay büyüyecek boşverdim cidden takma kafaya değmez.

Hocam kulak tıkacı al kafan rahat olsun.tabi bu geçici bi çözüm.inş en kısa zamanda çözüme kovuşur.çok sinir bozucu bi olay ben de yaşamıştım benzer bi olay

@high hopes of the sozluk, açıkçası bunu nişanlım da tavsiye etmişti. kendisi de bir iki ay önce almıştı gündüz vakti ders çalışabilmek için . (ev arkadaşlarnın hafif gürültüleri bile çalışırken rahatsız ediyormuş)

bilemiyorum üstat. burda beni sinir eden uykumdan olmanın yanısıra zihniyet. anlamıyorum ben aga, bir kişi size geliyor sabahın dördünde beşinde, yaptığınız gürültüden rahatsız oluyorum dikkatli olun diye uyarıyor ama siz hala devam ediyorsunuz. insan yerin dibine girer böyle bir durumda bir daha bırak yüksek sesle müzik dinlemeyi müzik dinlemem ben o durumda. takarım kulaklığı en az bir ay kulaklıkla müzik dinlerim yeminle :)

işte böyle. bu zihniyete yenik de düşmek istemiyorum. birinci önceliğim uykumu almak ikinci önceliğim haklı olduğum bir davada bu zihniyeti yenmek istiyorum..
vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.

ayrıca ev sahibi ortak madem neden ev sahibinle konuşmuyorsun ki? ne kadar rahatsız olduğunu dile getirirsen eğer ev sahibi de uyarabilir.

tabii bu durumda da bu dükkan kiracıları ne kadar süredir ordalar, ev sahibiyle samimiyetleri nedir gibi birçok durum söz konusu olacak. ev sahibi belki de onların tarafında olacak.

Ulan cok sinir oldum. Verecek bi fikrim aklkm da yok. Tasinirken cam pencere indir bir de not birak ses yapmayin demedik mi diye.

küçük bir ihtimal tabii de, konuyu tatlılıkla çözme şansı da var. yine gündüz vakti, sakin ve sempatik bir şekilde bu gençlerle biraz sohbet edip, arkadaşça, abi şefkatiyle yaklaşıp çocuklara birer tane kulaklık hediye edersin. müziği kulaklıktan dinleyin lan keratalar gece 12'den sonra vs diye motive edebilirsin belki.

tabii ne kadar etkili olur bilemem ama en azından kulağa hoş geliyor.

@emfuzi ev sahibi ile samimiyetleri yüksek diye duymuştum. ama yine de bir sonraki aşama sanırım ev sahibi ile konuşmak olmalı. kulaklık meselesine gelince hakkaten iyi fikir ama ben bu saatten sonra yapamam, sinir oluyorum artık elemana.

@mr fusion mesajınızı geç fark ettim (uykulu olduğumdan mütevellit) haklısınız gerçekten, dediğiniz açıdan bakınca üç kuruşluk bir durum..

@proletarier aller lander vereinigt euch, sizin meseleniz olmasa da sinirlenmeniz, benim için değerli ve sıkıntımı az da olsa hafifletiyor.

hepinize ne kadar teşekkür etsem azdır. valla duyuru olayını bir iki aydır kullanıyordum. ilk günden beri bir çok konuda faydasını gördüm ama bugün ayrı bir yere geldi duyuru benim için.

benim bildiğim 12 den sonra açık kalmaları için bir ruhsata ihtiyaçları var, bak bakalım ruhsatları var mı?

öğlen vakti git aile büyükleriyle konuş: bak abi/gardaş neyse ben de buralı değilim bu civarı tavsiye etti menzilden arkadaşlar sessiz sakin olur dediler problem olmaz dediler güvendim ev tuttum her gün her gün uyanmak zorunda kalıyoruz gece arkadaşları bikaç defa uyardım siz de bi güzel dille konuşun size zahmet vs.

diyeceğin bunlar.

@selam, ruhsatlarına bakıp şikayet etmek de çok mantıklı, teşekkür ederim. maliye ye mi yoksa zabıtaya mı şikayet etmek gerekiyor? bileniniz var mı ?

geri zekalılıkları kanıtlanmış ve beni hayattan bezdirmiş olan üst komşum yüzünden her gece 3 4 5 gibi inanılmaz derecede rahatsız edici gürültülerle uyandırıldığımdan sizi çok iyi anlıyorum.

yöneticiye 3 kez söyledim olmadı
kendim 4 kez söyledim olmadı ve bunların iki seferinde birinde gece o vakitte çaldım kapıarını, 1 kez de 5 te yöneticiye gittim buyrun inelim benim eve görün sesi diye.
ki ev benim.
onlar kiracı.
deliriyordum artık en sonunda tak tuk tak tuk yukarıdan gelen seslerden.
bir de başka bir ilde kaymakamlık yapıyor bu adam ama sabah gidip akşam geliyor. bazen haftanın iki üz günü yokmuş kadın annesiyle yaşıyormuş bi de evde.
bebekleri var şu bu dendi beyefendi eve geç geliyor dendi ama bir yıldır bir şekilde idare ediyorum zaten uyarılarla tavana oklava vurmalarla.
bebe varış sözde ben hiç bebek sesi duymadım oradan üstelik. varsa yoksa pataküte yürüme sesi sanki halay çekiyorlar takırrrrrrr tukuuurrrrr bi şey devrilme sesi gibi.

bir kez de şikayette bulundum adı kaymakam bey çıktı olay kapandı.
en sonunda gittim emniyete şikayette bulundum. eğer gerekeni yapmazsanız yukarıda neler dönüyor diye ve benim kişisel alanıma taciz ediliyor diye savcılığa gideceğim ve her türlü kanıtı da toplayacağım sizi de dahil edeceğim bu memurlarınızın sergilediği kaymakam bey olayını da dedim.

bu arada kaymakam beyi hiç göremedik konuşmak için kadın tamam tamam yeaa diyor eşinizle konuşmak istiyorum diyorum eşim müsait değil diyor bana.

neyse karakolda da salladım valla kafadan öyle bir şey yapabilir miyim bilmiyorum bende bi böyle memur, polis, banka, karakol korkusu var zaten. silah şeyinden mi ne.

neyse, o günden beri ses hala var ama öncekinin 4 te 1 i kadar. buna da şükür deyim zıbarıyorum artık geceleri rahat rahat.
ev sahibiyle de görüşmüştüm bu arada. bir fayda etmedi.

bazen insanların arsızlıklarıyla baş etmenin tek yolu çirkefleşmek yahut korkutmak sanırım.

@tescillimarka, dediğiniz kesinlikle yapılabilir ama babası biraz iletişime kapalı bir tip gibi geldi. ama ölümden öte köy yok mantığı ile gidip sakince derdimi anlatabilirim sanırım. değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.

@mimimi, katılıyorum. bazen çirkefleşip sert çıkmak gerekiyor. bugün dükkandan çıkarken de söyledim çocuğa. "böyle derdimi adam gibi anlatıyorum diye bunlar oluyor değil mi" diye. hayatımda hiçbir zaman çirkef olmayı beceremeyen biri olarak bu sefer çirkefliği becerecek kıvama geldim sanırım. umarım sizin de sorununuz büyük oranda değil tamamen çözülür. kıymetli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

ne demek, lutfen...

defalarca nazik bir şekilde uyardım. okulum var, yarın 10 saat dersim var, uykumu alamayınca ben çok zorlanıyorum, zaten çok zor uyuyorum lütfen biraz hassas olun.

çirkeflik yapmayı ben de çok fazla beceremem ama bu bana büyük bir tecrübe oldu hatta sözlükte bununla ilgili şeylerden çok bahsettim.
sürekli teşekkür eden insan, olması gereken şekilde bir ardıma karşı mesela ya da dolmuşta yer verildiğinde örneğin ya da su getirdiğinde biri ona vs.
sürekli pardon, bakar mısınız, rahatsız ettim, lütfen gibi nezaket cümlelerini topluma karşı kullandıkça bunlar nezaketle dikkate alıp size dönüş yapacaklarına iyice tepenize çıkıyorlar.
etkisiz eleman gibi görülüyorum sanırım ben o zamanlar.
ama işte demek ki bazen bu dilden anlıyorlarmış.

küçük yer şu bu diye çekinmeyin bence. hafiften siddetliye doğru yapın yapacağınızı. onlar da kiracıymış üstelik.
ben epey rahatladım altı aydan fazla süredir.
size de kolaylıklar diliyorum.

@mimimi, tavsiyeleriniz dikkate alacağım. iyi geceler diyeceğim ama sabah oldu :) günaydınlar :)

tekrardan herkese teşekkür ederim. gidip uyumaya çalışacağım, cevap yazan olursa birkaç saat sonra tavsiylerinizi, önerilerinizi okumuş olacağım.

belediye diye biliyorum ama gece gelmezler nasılsa, ispati için gece 3 de falan kredi kartı ile alışveriş yapın, fiş + pos extresini saklayın.

akşam 5 ten sonra gürültüyü şikayet edemezsiniz.

çevre ve şehircilik bakanlığı gelip ölçüm yapıyor desibel filan. maalesef akşam 5 ten sonra çalışmıyorlarmış.

www.eksiduyuru.com

-----------------------

bana kalırsa taşın, bazı insanlar orospu evladı oluyor. dağlı oluyor. çirkef oluyor. dağlı adama anlatamazsın. önce taşın. sonra şikayet et. bu arada da söylen ama. kavga çıkarma sadece.


www.eksiduyuru.com

adıyamanlı bir arkadaşım vardı üniversitede ve adamın babası bildiğin ağaydı.
ama hem babası hem kendisi dünya kibarıydı. çok açık söylüyorum okul hayatım boyunca daha efendi bir adamla tanışmamıştım.

bana kalırsa en mantıklısı ilk etapta bu iblislerin ailesi, akabinde de ev sahibin ile konuşmak. ayrıca koca binada -hatta sokakta- senden başka rahatsız olan yok mu?

siz muhatap olmayın, ev sahibi uğraşsın. gürültü nedeniyle evden çıkacağınızı söyleyin. taşınma masraflarını da kendisinden isteyeceğinizi belirtin. o hal çaresini bulur.

tek başınıza olduğunuz bir yerde, daha dikkatli olun. haklı olmanız sizi korumaz.

Belediyenin Cevre Koruma ve Kontrol mudurlugunu ariyorsunuz. Gurultu ile ilgili sikayet dilekcesi olusturuyorsunuz. İlgilenmezlerse kaymakamliga sikayet ediyorsunuz. Ufak marketin canlı muzik iznine sahip olmadigini ve gereginin yapilmasini istiyorsunuz.

Sikayet olustururken Cevresel Gurultunun Kontrolu ve Yonetimi Yonetmeligine atifta bulunun. Eger Cevre Koruma ve Kontrol mudurlugunde islem yapilmayacaksa Zabita Mudurluguna yazi yazilip (radyo, ses sistemi ya da sizi ne rahatsiz ediyorsa artik) gurultu kaynaginin kaldirilmasi gerektigini, aksi durumda ust makamlara sikayet edeceginizi soyleyin.

Kesin cozum :)

Ps: Adıyamanda belediye nasıl ilgileniyor durumla bilmiyorum. Cevre Koruma Mudurlukleri olmayabilir, ama yine de sikayet olusturun. Size 20 gun icinde cevap vermek zorundalar.

@selam, mantıklı bir öneri gerçekten denemeye değer :)

@ibomiu, taşınmak tercihlerim arasında olabilir ama alt sıralarda olur muhtemelen, ya da son çare diyeyim.

@teritori, samimi olduğum bir komşumla konuşacağım, o da rahatsızdır bu durumdan muhtemelen, bir kat üstümde oturuyor. onunla beraber ev sahibi ile konuşabiliriz. rahatsız değilse ya uykusu çok ağırdır ya da marketin hemen üstündeki daire benim olduğu için benden yukarılara gitmiyor olabilir ses.

@archley, ayrıntılı teknik bilgiler için çok teşekkür ederim. kesinlikle bu çözüm yoluna başvuracağım bugünki sitemim-şikayetim de sonuçsuz kalırsa.

vaktinizi ayırıp cevap yazdınız, aklıma gelmeyen birçok fikir beyan ettiniz hepinize ne kadar teşekkür etsem azdır. her şey gönlünüzce olsun :) umarım hayatınızda böyle saçma sapan bir sorun ile uğraşmak zorunda kalmazsınız.

Biraz önce ev sahibini aradım, durumu izah ettim. Adam gece dükkanın açık olmasına şaşırdı ve birkaç kez emin misin onlardan geldiğine sesin diye sordu. Kesinlikle eminim, aşağı indim dükkana dedim. Kendisin ben babalarıyla görüşürüm, siz muhatap olmayın dedi. tekrarlarsa eğer çıkmalarını söylerim dükkandan dedi. (umarım bu konuda samimidir.)

Artık sinir harbi yaşamak istemediğim için sıkıntının tekrar etmesini beklemek istemedim açıkçası. Haberdar etmek istedim sizleri :) Bu vesile ile tekrardan hepinize çok teşekkür ederim. Değerli vakitlerinizi ayırdınız, güzel fikirler verdiniz... İyi akşamlar.

(bkz: dermatolog)

oradaki sivilceler muhtemelen sivilce değildir
ha traş ediyorsan olabilir ama

hocam traş etmiyorum, dermatolog'a da gitmek istemiyorum. yurtdışındayım şu an.

bu problem senin yurt dışında olduğun dönemde başladı ise yediklerin, stress vb. çevresel değişiklikler nedeni ile olabilir diye tahmin ediyorum, dermatolog falan değilim tabii ama çevresel değişkenleri gözden geçir derim.

güzel botmuş ben de alam.

askere git bi daha giymezsin

pantolonlarını değiştir, gardolabını yenile.

biktiysan giyme, basit yani.

abi anlamiyorum yani, seviyosan giy, yok sevmiyosan niye giyiyosun, bota aliskinim diyosun, aliskinsan hosuna gidiyosa giy arkadasim, aliskanligini nasil degistircez?

gercekten bu kadar rahatsizsan bi caps koy buraya dalga gecerler fena zaten, bir daha utanctan giyemezsin.

clarks +1 ürünleri güzeldir

divit +1, ben de severdim bu botları, askeri hizmetten sonra öyle bir tiksindim ki; kış dönemi için aldığım yds'nin şu yandan fermuarlı olan eagle botlarını uzman çavuşun birine bıraktım. Tamam o istedi de verdim ama istemeseydi mutlaka verecek birini bulurdum.

Rahatlığına rahattılar orası ayrı. Ama Ben camel active'in uzun boğazlı buffalo derisi botlarını giyiyordum ondan önce maalesef ondan rahat değildiler. Şimdi Northface gibi daha rahat outdoor bir ayakkabı giyiyorum. Gönderdiğin linkteki gibi janti olmasına da gerek yok sırf asker botlarından kurtulacağım diye.

Ben şunu giyiyorum şu an: archiwum.allegro.pl

askerde alıştım vazgeçemedim. asker botu iyidir. vazgeçip napacan

ben cevapladim gardasim.
buradan negzel anovalar cikar ^^

Ben de cevapladım.

yanıtladım, iyi çalışmalar.

anket yapıyoruz

Ben de cevapladım

yanıtladım, sonucu paylaşmayı unutma! :)

tamamdır

12. Soru metni hatali mi? Sozluk'u mu soruyorsun duyuruyu mu?

Tamamdır :)

Cevapladım, sonuçları merak etmekteyim.

cevapladım

Cevapladim. Kızlar eklesin.

Ben de cevapladım.

cevapladım ama 12. soru yanlış olmuş.

Cevapladim, sonuçlara bakinca buradaki insanların buraya güven duyduğunu gördüm, güzel bir şey

hayırlı olsun.

güzel olmuş eline sağlık yanıtladım.

linkte anketin linki mevcut ne demek :)) yanıtladım ben de

1 mi en önemli 6 mı en önemli?

ben de cevapladım. @purpurum 6 önemli oluyor sanırım.

ben önemli olanları 1 yaptım valla.

Cevapladım ben de.

Sonuçlar zaten görünüyor bu arada :) Bitirdikten sonra "see previous responses"a tıklayınca görünüyor. :)

yukarida da soylendigi gibi 1-6 olayi cok acik olmamis. 1'in uzerinde onemsiz, 6'nin uzerinde onemli yaziyo olsaydi daha rahat anlasilirdi.

ben de cevapladım, iyi çalışmalar.

cevaplandı

cevaplandı.
kolay gelsin.

cevapladım, yazılan cevaplar arasında eğlenceli içerik de yok değil :)) ==> docs.google.com

bu kadar degerliyse, bikac ayda bir cok beceriyi elde edebilirsiniz yazilim ile ilgili. kendiniz koymaya baslarsiniz tuglalari.

yani fikirler her yerde ama uygulama olarak uygulanmayan fikir ekonomik anlamda degersizdir.

start up lari degerli kilan fikir adami ile birlikte ayni kisinin uygulama yapmasidir, cünkü adam eforunu, bilgisini, teknik degerini koyar fikirle.

iyi bir fikir olsa idi herkese anlatmam lazım derdin, kimseye anlatmıyım diyorsan o kadar iyi bir fikir değildir merak etme. işimiz gücümüz yok senin fikrini mi çalacaz çalışan bir sürü fikri iş'i buraya uygulamak varken. birde bi site geldi aklıma olm çok acayip bişi diyorsun ya o işler öyle siteyi yaptım ortaya koydum iki günde patladı falan olmuyor pek. siteyi yapmak 1 ay, o işi işler hale getirmek 6 ay. dolayısı ile boşver böyle yersiz endişleri.

Bir yazılımcıya dışarıdan iş yaptırmak çok zodur. İşten anlamıyorsanız ve karşınızdaki düzgün biri değilse çok uğraşırsınız ve çıktı almamanız muhtemel. Referansla birini bulmanızı öneririm. Bir de fikir üstüne yazılım yapacak çok fazla kişi tanımıyorum, işi analiz etmeniz, detaylandırmanız gerekir. Veya en mantıklısı ortak olarak girmeniz.

Refenasla birini bulup belki detaylar öncesinde gavurun NDA dediği gizlilik anlaşmasından imzalayabilirsiniz.

Bir de "Ideas are like children, there are none so wonderful as your own.."

yilbasinda istanbul'da sokaga cikilmaz. hele yabanci bir kizla hic cikilmaz. ölebilirsiniz bile o derece sakat is

bence klasik kız kulesi artı etiler mekanları olabilir.

Evden dışarı çıkılmaz. Maresalx çok haklı.

Niye olelim yahu? Sokakta gezmicezki, bir yerlere gidicez. :S

harcayacak param var diyorsan,

boğaz manzaralı bir otel odası tut. jakuzide zaman geçirin, oda servisine abanın, minibarı yağmalayın, bornozlarla takılın, elinizde şarap kadehleriyle hah hah hah diye gülün.

o kadar da param yok diyorsan, benzerlerini evde yapın. migrosu yağmalayın, dolma, çiğ köfte, cips, rus salatası falan alın.

bence de evde takılın, yoksa zehir olur geceniz

yılbaşında istanbulda dışarı çıkılmaz. o işi geçelim.

www.zomato.com

gemide filminin bir repliği vardı ya, ..kerler kamil ...kerler diye, işte o olur, yılbaşı dediğin evde oturulur tombala oynanır sevişilir falan.

Tavuk sote, bulgur pilavının default eşidir.
karnıyarık da olabilir.

mantar, yeşil biber, domates falan karıştırarak tavuk sote olur.

Al bi konserve nohut at hemen soganli salcali suya 10 15 dk kaynat enfes. Of aciktim.

arnavut ciğeri var hazır pişmiş, 2.5 tl falan al karıştır ekonomik :)

tavuk kanatlarını az sirke ve sarımsakla ovala, yarım saat dinlensinler, kızart sonra.

Tavuk ve konserveden baska fikri olan var mi?

uğraşırım diyorsan et sote de harika gider. kıymalı herhangi bir zebze yemeği de çok iyi olur.

Taze fasulye, turlu, firinda veya sulu kiymali Patates, Tursu, cacik...

yeşil mercimek (kara şimşek)

bi koca tas cacık yap bol sarmısaklı ye işte bulgur pilavıyla yanında başka yemeğe gerek yok boşver ne uğraşıcan

tursu/yogurt. of ne gider ha.

Salata ve ayran.

patetes yemeği, soğan, ayran

Patates yemegi.

çok iyi yaptın, hdd her zaman işe yarayacak ve olması gereken bişey. ileride "iyi ki almışım, iyi ki 2 tb almışım" diyeceksin.

şu pc parçalarına vs niye bu kadar para veriyonuz olm ya?
bunun yerine çıkıp iki kıyafet neyin alsan üstüne başına daha iyi olurdu. bence tabii.

bir insanın 700gb ne verisi olur diye düşünüyorum, düşünüyorum bulamıyorum. ben film filan indirince indirdiğimin 2 katı kadar upload yapıp siliyorum. çok aşırı beğendiğim filmler haricinde elimde tutmuyorum.

iyi yapmışsın moruk, bence 700gb verisi olan adamın elindeki veriler değerlidir. 300 lira sorun olmaz ona.

Iyi yapmışsın. Benim bir sürü var toplam 3-4 tb yapıyor, verdiğim paraya pişman değilim. Hep resim dolu.

USB 3.0 ise değer bence. Tebrik ederim harika bir şey almışsınız shdkfhsj :)

hacı gereksiz bence. ne yapıcan o kadar şeyi? elimde 128ssd ve 100gb dropbox var, fazlasıyla yetiyor.

çok materyalist olma her şey internette var zaten, git üsüne başına bir şey al, parfüm al ne bileyim.

tabi iyi yapmışsın. 700 gb veriyi nerde tutucan sığıntı gibi. allah kimseyi yersiz yurtsuz bırakmasın.

Bende WD 2 TB 3.5 inç var. 214 liraya almıştım Hepsiburada'dan. 2.5 inçe göre normal bence.

kanka göte giren şemsiye açılmaz salla boşver
bi daha almadan önce bize sor :) en iyi biz biliriz,hdd'nin en iyisini de biz biliriz,çünkü biz iyi biliriz

@@ çok materyalist olma her şey internette var zaten, git üsüne başına bir şey al, parfüm al ne bileyim.

ne bilesin gerçekten:)

cevap olarakta evet gereksiz bi harcama olmuş ama zamanla öğreniyo bunları işte insan. zengin olmak lazım bi anda öyle bi harcama yapmak için.

işe yarar elbet dursun kenarda. ben de biraz önce millerim yanmasın diye 2tb 2.5" harddisk aldım shopandmiles'dan. evde 5tb harddisk neredeyse dolu durumda duruyor öyle.

Teselli istiyorsan pek içine sinmemiş demektir. Valla ben param olsa/olduğunda birkaç disk daha alıp önemli bulduğum şeyleri bir daha yedekleyeceğim. İki diskte olsun daha garanti olur diye :D

Şu an WD Mybook 2tb 3.5", WD Elements 1tb 2.5", Transcend 500gb 2.5", Maxtor 160gb 2.5" harici disklerim var. Bu harddisk olaylarını en başında takip ediyordum dikkat ettiysen, 160gb'lık almıştım zamanında peey ne günlere geldik. :D

2 sene once 250-300 tl arasi bi para verdim ben de. Hem de 1 tb. Hem de ne icin biliyo musun? 700 film 40'a yakin dizi icin. Simdi diyorum bi insan niye arsiv yapar? Beni kim teselli etsin aq.

Zamaninda o paraya anca 320 gb aliniyordu off superdi her sey sigiyordu icine. Bence cok iyi yapmissin agzimin suyu akti ben de almak istiyorum cunku.

gayet iyi yapmışsın.
yalnız gitar amfisi gibi güçlü mınatıslardan hoparlörlerden uzakta koru derim :)

acronis true image la da bi yedeğini al pc nin..

bu devirde harddisk mi alınır la.

gereksiz hareketler bunlar, dropbox alıp içine atardım ben olsam, (gerçi ben direk s3 kullanıyorum)

For ile yapmayı dene derim.

linux shell for'a zorladım becemedim msdos "/s" parametresi ile alt klasörlere de musallat edebiliyorduk uygulama yapılacak kaynak içeriği, linux'te de vardır böyle şeyler kesin..

find -iname "*.cr2" -exec convert {} -resize 610x407 -quality 82 /media/photo/y/{}.jpg \;

aklıma ilk gelen çözüm, gerçi şu durumda filename.cr2.jpg olacak isimleri sanırsam.

diğer taraftan for için yapabilirsin

for name in find -iname "*.cr2"; do
filename="${name%.*}";
convert ${name} -resize 610x407 -quality 82 /media/photo/y/${filename}.jpg;
done;

burada böyle acayip bi tırnak işareti var, bkz: da verilen biçimde (link'e dönüştürdü ipnetor)
convert eğer yoksa dizini oluşturuyormu bilmiyorum, eğer oluşturmuyorsa biraz daha geliştirmen gerekiyor (if [! -d ] falanla artık )
migre mogrify var onu dene istersen.

@selam

for'suz find -exec 'in argümanı eksik diye hata verdi

for find ise iyice karıştı "convert" kendinden başka bir komutsatırı tabanlı programı kullanırmış, o program çok kızdı buna olay olaylar... :)

benim için sakıncası yok cr2.jpg isimli olmasının hatta daha iyi bile olur...

gelmeyi düşünüyordum da, hasta gibiyim hafiften, çok uzakta olduğundan gelmemeye karar verdim.

gidecektim, sponsor bulamadım.

devfest'le çakışıyor. :/

widee tarafını belli etmiş oldun, bizden değilsin :P

çok güzeldi la bu arada, yarında (c.tesi) var bekleriz.

nakitle almak %10-%20 arası kâr etmeni sağlayabilir

param varken taksitten uzak dururum her zaman. taksitin hiçbir avantajı yok.

ben de oyle dusunuyordum; ama arkadas dedi ki para biriktirmeye devam et, kenarda guvence olarak kalsin. ev esyalarini da taksitle alip maasinla ode. bence cok mantikli.

bi malun taksitli fiyatı her zaman peşin fiyatından fazla oluyor. cebindeki on bin lirayı da değerlendirecek başka acil ihtiyacın yoksa peşin almak daha mantıklı.

Ben nakit verme taraftarıyım.
Borcun olacağına akşam tavuk döner ye, ama aklının bir kenarında borç derdi olmasın

taksitle aldığın zaman durduk yere birikim olsun diye koyduğun paraya değer kaybettirmiş oluyosun. yani bile bile zarar ediyosun. peşin alınır kenara yine taksit öder gibi para koyulursa, aradaki farkı esnaf alacağına kenara koymuş olursun.

kenarda güvence olarak kalsın denilen miktar da 10 bin tl sonuçta. kenarda dursa nereyi kurtarır? evi satıp beyaz eşya alacam demişsin gibi konuşmuş arkadaşın.

nakit, bir kere taksitle bişi aldım hayatımda o kadar, daha taksidi bitmeden işten olmak, yarı yolda kalmak var, o zamana kadar o birikmişde uçar (benden uçmaz ama yinede işimi şansa bırakmıyorum) sonra borçu olduğum kişiye mahçup olurum, utanırım.

Birde nakit ile kar edebilen arkadaşlara nasıl olduğunu sorabilirmiyim? ben yapamıyorum yine aynı fiyatı veriyo mağazalar.

hayır.

Bedelli askerlik sadece kısa dönem hakkı olanlara tanınan bir hak mı ki? Benim bildiğim tek kriter yaş.

bedelli askerliğin esprisi sen devlete parasını veriyorsun, o da seni tüm askeri vecibelerinden kurtarıyor. savaş, seferberlik vb. halleri hariç.

Nasıl olduğunu merak ettim şimdi.

yapılmış askerlik görevi hangi durumda yanacak onu merak ettim.

Annem cizip, biraz suyla tepsiye koyup firinda yapar. Guzel oluyor.

mikro dalgada yapıyor bizimkiler. fena olmuyor.

haşlayabilirsiniz.

ılık suda bekletiyorum ben. kestaneyi çizerken tek bi paralel çizgi değil de çapraz çizik atıyorum. daha kolay soyuluyor.

@icemint, hiç haşlamasını duymadımdı, nasıl yapıyor baya çizip suya atıp kaynatıyoz mu? ne kadar haşlanıyor? haşlanmış kestaneden kestane şekeri yapabiliyoz mu? (hastasıyım)

ben biraz önce haşladım. çayla beraber mis gibi oldu.

haşlama +1 hatta yarısını ayırıp kestane şekeri yapabilirsin.

bi de közleme tepsileri oluyor delikli. onlarda da hoş oluyor.

ekleme: uh cevabını görmediydim. çizip direk haşlıyosun. cinsine göre ortalama 20-30 dk oluyor. kestane şekeri biraz zahmetli. soyup bi daha şerbette kaynatmak gerekiyor. gece bekleyip ertesi gün bi daha kaynatıyosun. ben denedim dışarda satılanlardan saha güzel oldu.

haşlamasını en kısa zamanda deneyecem (bu akşam belki) kestane şekerini de bir ara deneyecem. çok seviyorum kestane şekerini 10 kilo olsa yerim :)

çizmeden haşlıyorum ben. içlerine su girsin istemem.
kestane zaten tatlı bir şey ayrıca. ne şekeri. cıs. zehir. olabilemez. :)

ben bu aralar yapmıyorum ama yaptığım zaman 1-2 dakika kaynatıyorum. açılsın kestane. sonra fırına veriyorum.

yap yap çogüzel oluyo^^

@icemint ben ucuzundan alıyom tatlı olmuyo :( hem bi daha mı gelecez dünyaya yaf. kestane şekeri çok güzel bişey^^ şekerini tariflerdekinden az koyunca kestane kokusunu da hissediyosun.

retargeting deniyor o olaya.

A sitesi reklamları bir başka siteden istiyor, siteye Z diyelim, Z nin attığı cookie'ye Z'den erişilebilir sadece, B sitesi de Z yi kullanıyor ise, Z senin daha önce nerede olduğunu biliyor, ona göre reklamları optimize ediyor. Ancak burada A sitesinin Z'ye yardımcı olması durumu var, yani A sitesi diyor ki bu gelen kullanıcı şu anda TV'lere bakıyor vs, Z bunu kendi tarafında tutuyor, sonra sen B sitesine gittiğinde Z sitesi diyor ki bu az önce a sitesinde tv'lere bakan adam, ona tv reklamı varsa onu gösterelim yoksa da şunu gösterelim.

Siteler reklam altyapısını aynı yerden alıyorlar, örneğin Google Adsense.

Anladığım kadarıyla bir sitenin başka bir sitenin cookiesine erişebilmesi için siteler arasında bir protokol gerekiyor, yanlış mıyım ? Yoksa bu A, B, Z sitelerinden ayrı P sitesi de erişebilir mi tüm çerezlere?

Bir site sahibi çerez sayesinde ancak kendisine nereden geldiğinizi veya kendisinden sonra nereye gittiğinizi öğrenebilir. Onu da hatta alexa.com bile gösteriyor genelde. Ötesi için bilgisayarınızda zararlı yazılım denen programlardan olması lazım ki sizin ne yaptığınız tam takip edilebilsin.

Fakat sizin sorduğunuz şey selam ın dediği gibi muhtemelen retargeting/remarketing. Özellikle de normal içerik siteleri ( haber siteleri, bloglar vs) network dediğimiz reklam ağlarını kullanıyorlar para kazanmak için (google adsense veya appnexus vs) ve sitelerindeki alanları genel reklama açıyorlar. Bu alanlarda çıkacak reklamlar hedefli oluyor çoğunlukla. özellikle bir e ticaret sitesi retargeting kullanıyorsa sizin çerezinizin reklamı bu alanlarda gözüküyor. bundan sonrası selam ın açıklamasına bağlanıyor zaten

bu sizce nasıl bir sorun?

Benimki de öyle idi. İdrar yolu enfeksiyonu olabilir belki, biz de şüphelendik zamanında ancak değilmiş. taze suyu önünden eksik etmeyin.

Kakasini yaparken canı yaniyor olmasin? Kabiz olmadigindan emin misiniz?
Eger oyle bi durum varsa bi cay kasigi zeytinyagi icirebilirsiniz.
bol su koyun saga sola. Susuzluktan da olur.

Diger ihtimalleri bilemicem.

kumuna gidip ağlıyorsa kabız olmuştur süt içirebilirsiniz biraz

kumu temiz değilse de girip tuvaletini yapmaz ve ağlar.

kumu temiz değilse benimki de öyle yapıyor

kis da geldigine gore sahlep?

vanilyalı çay al muhteşem

chado marka tavsiye ederim.

Salep + 1
Mis gibi, tarçınlı tarçınlı.

Sıcak cikolata
Ballı sut :)

gerçek kuşburnu al, çayını yap. ben zeytin yaprağı çayı içiyorum arada, güzel yani. çamların iğne yapraklarından da çay yapabilirsin. adaçayı var, poşette değil. gramla al demle işte. papatya vs. de olur. poşet çay olmak zorunda değil. git aktardan al işte.

nesquick?

sıcak şarap?

Aktarlara gidip ordan biseyler alabilirsin

hangi ülke olduğunu söylerseniz daha iyi olur sanırım.

tunusa ya da lübnana giderdim sanırım.

türkiye'de yaşardım. bence türkiye ortadoğu ülkesidir.

Dediğim gibi, şu an örnek suudi arabistan ama, ben açıkça İsrail'i de merak ediyorum, Lübnan'ı da..
Hepsine şu an savaş terör dertleri var.. Neye göre gitmeyi kabul edersiniz işte..

Erkek olduğum için suudi Arabistan'a giderdim ama kadınlar için zor bir ülke. Buradan bile zor.

Çok önyargılı olacak ama İsrail daha yaşanılabilir gibi geliyor nispeten. Ama ben yapamazdım sanırım.

1: İsrail
2: Türkiye
3: İran
4: Ölüm

Ben de mesela birinci sıraya İsrail'i koyuyorum. Niyeyse din baskısı en az orada olurmuş gibi geliyor.
Daha sonra Lübnan fikri iyi geliyor. Gidenler çok beğeniyor..
Ama ikisinde de terörizm çok yüksek..
Ha suudi arabistan ise çok farklı bi kafaymış.. Kız baya gitti gördü, evlilik öncesi araştırdı.. Derdi ayrı oraların..

lübnan. tartışılması bile gereksiz.

Gitmezdim. Sevdigim kadin icin de gitmezdim.
Edit: Yasama hakki olsaydi bu hakkimi kullanmazdim.

Cevapları "vatandaşlık hakkınız olsaydı" üzerine verirseniz daha iyi olur..
Zorlama yok, yaşama hakkınız var..

gitmezdim galiba. Neden derseniz; Ortadoğu ülkelerinin hiçbirisi türkiye'nin sahip olduğu imkanlara sahip değil. Turizm, eğlence, tarih, ekonomi,istikrar, güvenlik yaşam tarzına tolerans vsvs gibi türkiyenin sahip olduğu imkanlara diğer ülkelerde yaklaşmanız imkansız. Çoğu ülke bunlardan 1-2 tanesine sahip gerisi yerlerdedir. Türkiye bir almanya,fransa olmasa da ortalamanın üstünde bir hayat kalitesi imkanı sunan bir ülkedir. Ortadoğuyla mukayese bile edilemez.

Fas, Tunus gibi kuzey afrika ülkeleri sayılıyor mu bilmiyorum ama illa yaşanacaksa bu ülkelerde yaşamak isterdim. Suudi Arabistan'da hayatta yaşamak istemezdim. Lübnan zaten Mersin gibi bir yer. Tek farkı Hristiyan nüfus fazla olduğu için okuyan, yazan insan sayısı biraz daha fazla. Onun dışında zaten bu bölgedeki ülkelerin hepsi b.ktan ülkeler. Bu ülkelerin insanları için yaşamak değil hayatta kalmak başarı.

ortadoğu her anlamda (yaşam, zihinler, düşünceler) ''lağım'' gibi bir şey, ki türkiye'de bir ortadoğu ülkesi zaten.

illa türkiye'den çıkacaksam, başka bir ortadoğu ülkesi vatandaşlığım olacaksa iran'ı tercih ederdim. islam devrimi falan bugünkü iran'ı bi kenara bırakırsak; kimliği, kişiliği, kültürü olan bir ülke. farsçaya'da bayılıyorum, kaynağına gitmiş olurdum, üstelik memleket hasreti çekersem, tebrize giderdim,

suudi arabistan, katar matar hep yapay yerler, kişiliksiz yerler. evet iran dışındaki seçenekler hiç ilgimi bile çekmedi.

Suudi Arabistan örneği verildiği için orada yaşayabilirim dedim. Önceliğim orası değil, yanlış anlaşılmasın.

mısır, iran.

dubai tabii ki de.

çünkü ortadoğu'da en yaşanılır ve en güvenli yer orası. sahilleri de güzel. her milletten insan da oluyor.

onun dışında abu dhabi ve beyrut düşünülebilir.

(ne kadar yapay olsa da).

valla Türkiye de dahil hiçbir Ortadoğu ülkesinin önünde bile geçmek istemiyorum.

kimse jordan dememiş. uzanlar bile jordan vatandaşı :P

edit: ürdün ortadoğunun bilecik'i galiba :D

iran. gidip gördüm kaldım. hıristiyanlar çok olmadığı halde (!) okuma yazma kültür mevcut... insanlar harika.

komşulara sor, apartmanda varsa illa ki kullanan birisine denk gelirsin.

hep uydunet sanırım. ben de uydunet'ten geçtim. hata etmiş olabilirim :/

Fiber olunca sokakta kazı yapılıp kablo doseniyor. Apartmana dogalgaz gibi kapıya kadar kablo doseniyor. Hatta işyerinin evin içine de modem koyuluyor. Evden ciksaniz da o kutu evde kalıyor.

Modem değil bu arada evin içine konulan.bir kutu oradan modeme kendileri hat çekiyor.

yok hocam ttnet'in sol gibi değil çakma fiber, vdsl yani. o yüzden kazı, daireye ekstra kutu veya kablo gelmiyor (diye biliyorum). telefon hattı modeme takılıyor yine.

aha apartmandaki bu:
pbs.twimg.com

bir de süperonline'den arayıp sorsana. ikisi de aynı altyapıyı kullanıyor biliyorum.

sol yok malesef, altyapılar farklı :(

dolap açılıyosa bi aç bak içine, fiber kabloları turuncumsu bi renkde

telefon kabloları var ama dediğim gibi vdsl telefon üstünden diye biliyorum.

tcdd

Otobüs firmalarından var mı bildiğiniz?

hep duyduğumuz, okuduğumuz kedileri otubüse almadıkları. bagaj bölümü de çok tehlikeli.

soruna cevap değil ama; kediye bi ilaç veriyolar uyuyo hayvan, birde çok güzel taşıma çantaları var taşıma çantası olduğu belli olmuyo pek onlardan alıp çaktırmadan getirebilirsin gibi geliyor ama denemedim tabii.

yolyola vb. uygulamalar ile deneyebilirsin daha iyi olur diye düşünüyorum.

Cevaplara bakmadan önce üzerine tekrar düşündüm de otobüs uygun olmaz gerçekten. İçeri almazlar, bagajda gitmek çok fena olur. En iyisi arabayla giden birilerini beklemek ya da tren. Çok teşekkürler.

bi tek tom cruise. yanlış anlaşılma olmasın ha öyle hoşuma gittiğinden falan değil hayranlık diyelim başarılı biri, oyunculukta kendine has bir tarzı var falan.

Kadınım, evet kadınlarda en azından benim çevremdekilerde böyle bir şey var, ama cinsel bir istek söz konusu olarak değil, sadece güzelse hoşuma gider. Yorumları çok merak ediyorum bu arada patlamış mısırımı aldım izliyorum. Bu arada ben yazarken cigerdelen arkadaş aynı yorumu yazmış çok iyi cidden

var böyle bişey. ben bir erkek olarak yakışıklı adama hakkın veririm. bunu açıkça ifade ederimde herhangi bir ortamda.

Hayır, bilakis kıskanıp gıcık olma var.

Seksüel kısmını bi tarafa bırakırsak da başrolde çok yakışıklı/güzel oyuncular olunca bende adeta bi yabancılaştırma efekti etkisi yapıyor (efekt etkisi biraz şey oldu ama başka nasıl ifade ederim bilemedim).

yok valla, hatta erkek şarkıcı bile dinlemem.

"keşke vücudum böyle olsa" diyorum. adamın yüzü bir şey ifade etmiyor benim için. kendi çapımda vücudumu şekle sokmak ve güçlendirmek için uğraşıyorum zaten.

Ben erkek arkadaşlarımla öpüşmeyip kafa tokuştuyorum ki bozmayalım, sen gelmiş ne diyorsun asdfgsfa

Öyle bir şey yok.

Çünkü bir şey izlerken oyuncunun yakışıklı olduğunun farkına varmıyorsun. Gördüğün şey ortada, ama beyin ona yakışıklı sıfatını yüklemiyor, aktörün tipinin neye tekabül ettiği tanımlanmıyor.

Korkmayın hacı bu kadar, kimse ibne demez.

Estetik birini gördüğüm zaman izlemek keyif verir. Ancak bu sadece tipiyle sınırlı değil. Duruşu, jest ve mimikleri, konuşması bir bütün halinde olmalı. Örneğin Muhteşem Yüzyılı Mehmet Günsur'un parladığı bölümlerden sonra sırf o adam için izlemeye başlamıştım. Öldü ve takibi bıraktım.

adam yakışıklıysa bakıyorum. alış veriş sitesinde bi manken var adama giydiği şeyler inanılmaz yakışıyor. onun yüzünden bi ton kıyafet aldım.

mickey rourke'ın gençlik yıllarını beğenirim mesela.

hayır, hiçbir erkeği yakışıklı bulmuyorum..

bir tek christian bale var. ama zevk alma gibi değil de saygı gibi daha çok.

Evet, John Mayer'ı gitar çalarken izlerken içim gidiyor ama yüzde yüz heteroseksüel bir erkeğim.

Şu güzel kadınları izlemekten hoşlanan kadınlar nerede tam olarak bir görmek istiyorum. İzlerken sürekli bok atanlarına bir ben rastladım herhalde.

Hoslaniyorum tabi. Bildigin heteroyum ama yakisikli adamlara hayranlik duyuyorum, sempati duyuyorum, izlemekten hoslaniyorum filmdeki yakisikli adami. Ya da bir filmde bizim @animal gibi vucut gordugum zaman da hosuma gidiyor, "ne estetik vucut be!" diyorum, hosuma gidiyor.

Bu adama hastayim mesela, yakisiklilikta son nokta bu adam: www.google.com.tr

Kivanc'a hastayim mesela turklerden. Bir kadin cikip "kivanc yakiskli felan diil yaa, babyface iste bee" dedimiydi yumrugu suratina indiresim geliyor:)
James hetfield'i da seviyorum, sesi bir tarafa yakiskli, karizmatik adam. Hosuma gidiyor mesela o da.

@hiko'ya katilmiyorum, ben baya farkediyorum.

çağatay ulusoy baya yakışıklı lan. keyif alıyor musunuz diye sormuşsun, hayır almıyorum tabi. ama yakışıklı şimdi piç, hakkını vermek lazım. vücut, duruş falan 10 numara. kıskanmıyorum değil hani.

Bakarım, beğenirim de yani. Estetik sonuçta. Obje gibi düşünülebilir biraz.

Ya niye beğenmeyelim?Hayır beğenmiyorum diyen de "ben ibne miyim lan?" diye kendine sormaktan korkuyordur.

Bayağı heteroyum ama şu adamı görünce 2 kez bakıyorum ;

bit.ly

Oh öpsem yalasam diye gelmiyor içimden. Ama diyorum ki ulan ne güzel göz & kaş var adamda, vücut çalışmış süper fiziği var benimde imkanım olsa keşke, bu boy bende de olsa diyorum.

erkek yakışıklı ise yakışıklı olduğu kabul edilir. homofobik ya da ergen değiliz hepimiz sonuçta. fakat bunun dışında kalanlar için sorduğun soruya cevabım hayır.

hayir. ne kiskanmak, ne hayranlik, ne sempati, ne izlerken ekstra keyif almak, ne gicik olmak, hic bir etkisi olmuyor bir erkegin "gorselliginin". aynen hiko seijuro'nun dedigi gibi, oyle bir tanimlama yapmiyor beynim, oyle bir yorum getiremiyor, dolayisiyla duygusal herhangi bir etki de yaratmiyor.

edit: bu arada bunun hemen hemen tum heteroseksuel erkekler icin ortak bir durum oldugunu dusunuyordum acikcasi. mehmet gunsur icin muhtesem yuzyil izleyen adamlar oldugunu ogrenmek beni biraz sasirtti.

Homofobik değilimdir. Ama erkekler midemi bulandırıyor. Her tür yakışıklı, sevimli görünüşün, tavrın altındaki duyguları bildiğimden yaptıkları/göründükleri herşey ya aptalca ya da sahte geliyor.

Ama kadınlar öyle mi? Kedi canını onların.

gayet "adam taş gibiymiş" dediğim adamlar var. bunun kadın/erkek muhabbeti olamaz.

kıskanma azcık olur, bakıp "bu erkekse biz neyiz amk ya" diye iç çektiğim oluyor arada. onun dışında vücut falan yapmışsa ona kesin dikkat ederim, bu da sporun yan etkileri.

izleyip örnek alıyorum.

çok düşündüm bu konuyu, yakışıklı diye seyrettğim takip ettiğim erkekler var mı diye. Yok. Genellikle başka bir erkeği seyretme nedenim, hal ve hareketleri bilgisi, konuşması vs vs oluyor.

yaw millet adı ibneye çıkacak diye amma tırsıyor. estetik böyle bir şey değil ki mk. yakışıklı olan adam izlenir. ama mesela bende yakışıklı olmak bir kriter değil izlemem için. mesela murat boz türkiye'deki en yakışıklı adamlardan biri bence ama gerizekalının teki ne şarkıları güzel, ne programları güzel, hiçbir şey yok adamda. o yüzden izlemem. izlediklerimi de bu herifle sevişmek istiyorum gözüyle izlemiyorum :D zaten soruyu heteroseksüel olarak cevaplıyorum.

Edit: air ile benzer şeyler yazmışız sonradan gördüm. millet ibne demesinler diye kafa tokuşturuyor lan olaya gel :D Bu arada egoistlik var o ayrı bir şey, mesela kenan imirzalıoğlu, kıvanç tatlıtuğ gibi isimleri yakışıklı bulmuyorum.

1-2 tanesine saygı duyarım ama genel olarak kıl olurum ben.

güzel her şeye bakarım keyif de alırım, bu seni bir kategoriye sokmamalı bence.

gençler, hepimiz ortalama türk erkeğiyiz. sağlık için spor yapan sayımız gerçekten az. geri kalanlardan da vücut yapanların büyük çoğunluğu "kız tavlamak/düşürmek/kaldırmak" amaçlı olarak yapıyor. buna zaman harcamayan ve harcayamayanlar ya da harcasa da muvaffak olamayanlar olarak tabii six-packli, adonisli birini görünce keşke ben de böyle kaslı olsaydım demek farklı bir şey. "oyhş x ne kadar yakışıklı. televizyona çıkınca ekrana kitleniyorum. izlemeye doyamıyorum, ağzımın suları akıyor" moduna giriyor (ya da bunu ultra üstü kapalı şekilde belirtiyorsanız) ve heteroseksüel olduğunuzu düşünüyorsanız size bir haberim var, değilsiniz.

gerçi güzel/seksi/hoş vs. bulduğum birkaç kadın oyuncu var ama milla jovovich hariç hiçbirinin filmlerini veya dizilerini izlemeye kasmıyorum. öyle olsa tricia helfer'in oynadığı garip dizileri vs. de izlerdim :)

ayrıca millet ne der deyip de kafa tokuşturuyorsanız, yakışıklı/kaslı şu bu vücut görünce şekilden şekile giriyorsanız homofobiksiniz arkadaşım.

valla bende var galba o dediğinden. mesela hugh laurie'siz house olmazdı benim için. jason statham'ı da izlemeyi seviyorum. brad pitt de var sonracıma. daha uzar gider bu. sokakta yürürken yakışıklı birini görürsem vay eleman da sağlammış da diyebiliyorum. homofobik olmadığım için beğendiğim birinin gelip beni düzeceği korkusuna sahip değilim.

coni depp severim. tipi iyi yani. onun dışında filmleri hep aktörlerine göre seçerim ama tiple alakasız. edward norton'un tüm filmlerini izlerim gibi şeyler. ama coninin istisnası var nedense. o dandik filmlerini bile seyrediyorum adam için

terbiyesize bak, birde "ultra üstü kapalı bir şekilde" belirtiyormuşuz. yazık lan nasıl bir zihin yapısı varsa.. size bir haberim var diyor birde..

@nawar
hacı evet en erkeğimiz sensin ve biz de ara ara gidip vurduruyoruz. valla helal olsun nasılda çıkardın bizi pes doğrusu! senin gibi beyinlere bu ülkenin çok ihtiyacı var, harcanıyorsun.

valla hangi erkek yakışıklı hangisi çirkin farkında değilim. ama brad pitt gibi karizmatik ve kendimi yerine koyacağım erkekleri seyretmekten keyif oluyorum, yani ben de bu durumda böyle yapardım ya da yapmalıyım diye düşündüğüm kişileri seyrediyorum.

sırf yakışıklı yada güzel kadın var diye izleyemiyorum ama gideri var bir filmde olunca izlerim.

Heteroseksüel erkek yoktur, biseksüelliğini inkar eden kişi vardır.

guzel kadinlari "cok guzel" diyerek takdir ediyor ve izliyorum. seyir zevki. kadinlarin sanirim daha cok aksesuari, susu pusu ve sairesi de var dikkat celbedecek, dolayisiyla izlerken hemcinslerin hosuna gidiyor.
erkeklerde de gordum "cok yakisikli adam" diyerek seyredenleri. son derece heteroseksuel erkeklerdi.

desperate housewives izlerken de durum böyleydi, ilk zamanlarındaki vampire dairies'i de. ara ara da böyle oluyor. oradaki erkekler 'güzellik skalasında' kadınlardan daha iyi olabiliyor.

kısacası yakışıklı erkekleri izlemekten ben keyif alıyorum, yalan yok. buna ibnelik diyecek adam varsa da desin, ne diyeyim. heteroseksüelim. ama böyle de bir şey var.

desperate housewives'taki mike'ı, the originals'taki klaus'u da beğenmeyeceksem vay bana...

frank zane denen badici abiyi anatomi atlası niyetine izlerim arada.

Ben de ara sira bu adami izliyorum zevkine: Galeride guzel bir tabloya bakmakla ayni sey gibi.
sincanperformans.com
lifetv.vn

genelde iş işte bulunur
yani sen bir firma ile iş yaparsın o firma seni beğenir ise bazı işleri için sana iş teklifi yapabilir. Böyle oluyor.

Yada torpilli oluyor rica ediyorlar bir müdüre oda arayın bakalım gelsin görüşelim diyor.

özenli doldurulmuş linkedin, xing tarzı sitelerden de teklşf geliyor baya.

aylar öncesinden bırakılmış cv'ler üzerinden de gelebilir.

Ha bide teee zamanın birinde cv göndermiş oluyorsun sonraları arıyorlar gelin diye.
Artık net üzerinden oluyor tabi.

Genelde kaynak iş yapılan müşteri vs. ama Linkedin'den de teklif alanlar oluyor.

arada eş dost vardır, tavsiye edilmiştir
linkedin'den görmüşlerdir
kariyer.net'te görmüşlerdir

kendi adıma, linkedin, github, blog üzerinden, birinin çözülmesi gereken bir problemi oluyor, yazdıklarıma çizdiklerime bakıp bu herif bu problemi çözer diyorlar, çalışıp çalışmadığın her ortamda belli değil (misalen github yada blog'dan geliyorsa) görüşelim diye teklif ediyor, linkedin'den gelenler ise nerede çalıştığını biliyor, genelde bir firma seni başka bir iş yerinden çıkartıp alıyorsa %12 den az olmamak kaydı ile zam yapar maaşına + diğer şirketin sunduğu ayrıcalıkları sağlar, linkedin'den gelenler bunu bilir zaten, ona göre firmalar gelir.

iş teklifi alma olayına inanmıyorum ben açıkçası. iş teklifi aldım dedikleri şey allah bilir "sizinle bir görüşme yapmak istiyoruz"dan ibarettir. ona kalırsa ben de uhuuu, ne iş teklifleri aldım da reddettim. nedense işsizim ama hala.

sözüm meclisten dışarı fakat bazen de kişinin doğrudan kendisinin yaptığı başvurusuna yanıt geldiğinde, kişi bunu "iş teklifi aldım" olarak da sempoze edebiliyor.

babişkomuzu ''baba bana iş bul'' deyip babamızın ''ersinciğim bi genel müdürlük pozisyonu aç da al şu bizim kızı al, ben de senin transitini halledeyim'' demesini sağlıyoruz ertesi sabaha müdür olmuşuz.

şaka tabiki de 3 ay önceden olur olmadık her yere cv atıyoruz ne olcak başka :)

bahsedilen iş teklifi mülakat sonrası verilen teklifte olabilir. yani bi platform üzerinden başvurursun ya da dedikleri gibi bi yerlerden cv vs bulunur mülakata gidersin. olumlu geçerse firma sana bi iş teklifi yapar.

benim mi algımda sorun var anlayamadım. iş teklifi almak nasıl bir şey oluyor? benim bildiğim, doğrudan bir "x hanım/bey, sizin yeriniz bizde hazır, bi he deyin yeter" iş teklifidir. mülakat istekleri, mülakat sonrası gelen teklifler iş teklifi değildir. firma senin peşinden koşuyorsa iş teklifidir kısacası, diğerleri sadece "iş teklifi aldım" deyip göz boyamaktır.

devilred haklı

basond haklı

kariyerden filtre ederek buluyorlar.

beni çok aradılar öyle 1-2 yöneticilik için görüştüm işimden vazgeçmedim ama ileride inş. kariyer cvin güncel olursa güzel olur.

kendi fotomu koyup hidden yapmışlığım var :)

html'e koymak cok dogru olmayabiliyor ya. ne bileyim ben itici buluyorum, kendimin de o kadar dom elementinin arasinda gorunmesini istemem. easter egg koyabilirsin mesela klavyeden adini yazip enter'a basinca fotografin gelir falan.

ben genelde css'in ilk bikac satirina isim, twitter username, sirket adi falan yaziyorum.

ayrica humans.txt +1, ama tabii sadece kendini yazarsan biraz bencil olur :)

Şöyle bişi var.
github.com
humanstxt.org

editi gör: <link type="text/plain" rel="author" href="hetetepe://domain/humans.txt" />

tüfi
tüylü fistik

tofito

aremis

caps şart.

ursula. (yüz yıllık yalnızlık'taki ursula'nın üzerine. evin gerçek sahibi hani.)

isim tek heceli veya en çok 2 heceli olsun ki kedi ismini öğrenebilsin.

bizimkilerin adlarını diyeyim:
tin tin tin tin yürüdüğünden tintin
mırıl mırıl konuştuğundan mırmır
ingiliz ve meraklı olduğundan sherlock

yani biz böyle sevimli, kolay da öğrenilen isimler şeyyaptık. tavsiyem kediyle bir bağı olacak sevimli bir isim koymanız yönünde.

açık renk demişiniz ama onun kendine has özellikleri de vardır. :)

benimkinin ismi mia, bir de arya vardı sahiplendirdim. sokakta bulduğum birinin ismine de dürüm koymuştum

recel

caps or no name

bızır olabilir. ayıp ama sevimli bir isim.

Boncuk
kirloş
yeşilçama saygılar.

topaz.

Momo
Miyu

zilli (benimkisi fıstık, rezerved yani rici ediiiciim)

rudy... bizim kızın adı rudy

Kira koy

Tuvaleti alışana kadar kolay ulaşabileceği yerde dursun. Kumu gösterin. Patisinden tutup kuma sürtün biraz. Gerisini o halleder.

koku alma problemi olmayan, akli dengesi yerinde tüm kediler kum gördüğünde eşeler yapar ve üstünü örter. kumun yerini belletmek yeterli.

kumunu biraz gazete kırpıklarıyla karıştırabilirsiniz. etrafı koklamaya başladığında tuvaleti geldiğini anlayıp kumunun üzerine bırakabilirsiniz. etrafa işediğinde gazeteyi çişe bulayıp kumuna bırakabilirsiniz. zamanla (1-2güne) anlayacaktır kumuna yapması gerektiğini.

Kumu leğene koyduysanız kenarları fazla yüksek olmasın.

çok eşeleyip kumu dağıtabilir. sinir bozabilir. çok derine inmeye çalışabilir. kumu 10 cm kazıp dibe ulaşıp hala eşelemeye çalışabilir. sabırlı olunuz, metin olunuz.

Kuma kendin işeyip, teşvik edebilirsin.

Kendi girmiyorsa, arada bir kucaklayıp kumun içine koyun. Tuvaletin nerede olduğunu anlasın hayvan. Bir kez kumun içine yaparsa, bir daha yapmaz başka yere zaten.

kutu kedinin rahatlıkla girebileceği kadar yüksek olsun, çok yüksekse önüne bir basamak gibi bişi yapın, kediye de bir kere kumu gösterin o kendisi hallediyor gerisini.

HARİKA İNSANLARSINIZ

yukarıdakiler + 1

muhtemelen mars'a insan gönderecekleri program hakkında açıklama yapacaklardır. onun duyurusunu yapmışlar. bu akşam tsi 7'de açıklama yapılsın detaylarını öğreniriz.

hea ben geçti gitt idiye düşünüyodum izliyim bare

bedelli askerlik talep etmek etik değil bence. yararlanmakta etik açısından bir sorun göremiyorum.

şöyle ki, bedelli gündeme getirilip duracağına, bedelli için talep oluşturulup durulacağına insanlar haklarını aramak için örgütlenip zorunlu askerliğin ortadan kaldırılmasını talep etseler zaten ortada böyle bir sorun kalmayacak. bedelli askerlik denen şey çok zalim bir şey. ben 18000 tl bulabilirim, dolayısıyla hayatımı garanti altına alırım ama bulamayanlar gidip canlı kalkan olur demek bu. bedelli askerlik talep etmek de, devlete gidip "benim 5 ay vaktimi değil, lütfen paramı gasp et" diye yalvarmak oluyor. saçma.

buna karşın, askerlik kapıya dayanmış, tek başımayım, askerlik denen şeyi ortadan kaldırmaya gücüm yetmiyor ve devlet beni ZORLA askere götürmek üzere. hayatımdan alıkonacağım. başka çarem yok ve bedelli çıktı. yararlanmak zorundayım. mecburen devlete 18000 lira fidye verip ömrümün 5 ayını esaretten kurtaracağım. bunda etik olmayan bir şey göremiyorum. don't hate the player, hate the game.

Şimdi buraya ne yazsam askerlikten soğutma kapsamında suç teşkil edecek o yüzden yazamıyorum da türkiye'deki zorunlu askerlik yapan askerler gerçekte asker değil zaten. Askerdeki adamlara sorun mesleğiniz ne diye. Öğretmen işçi doktor avukat savcı, tezgahtar ressam vs. şimdi sen bu adamları topluyosun 1 ay eğitim veriyorsun. 5 ay da askerlik yaptırıyorsun. Sonra salıyorsun bu adamlar zaten asker değil ki . adam o 6 ay boyunca askerlik bitince dışarıda ne yapsam işi nerde bulsam falan bunları düşünüyor. Bunda herkes hemfikir değil mi? Vatan millet sakarya diye askerlik yapan adam bile bunu düşünüyor. DÜşünmek zorunda çünkü 6 ay 12 ay sonra salacaklar bunu ve dışarda bi baltaya sap olmak zorunda. yoksa aç kalacak. doğru mu doğru. Bu adamdan ne gibi bi askerlik bekliyorsun ?

Bi mühendislik öğrencisinin devlete mezun olana kadarki maliyeti onbinlerce lira. bu kadar parayı devlet harcıyor adamı mühendis yapıyor bi o kadar parayı da öğrencinin ailesi harcıyor masraf ediyor ama ondan mühendis olarak değil de asker olarak faydalanıyor. Vatan hizmetiyse bırak bu adam çalışsın işini yapsın. vatana hizmetin en alası öyle olur. Öğretmen öğretmenlik yapsın ressam ressamlık, avukat avukatlık yapsın. Asker de askerlik yapsın. Askerlik 6 ay takılınıp gelinicek bir olay değil. Meslektir. Profesyonel askerler olmalı. Çok iyi eğitim verilmeli, son teknolojiyle donatılmalı ve bu adamın mesleği askerlik olmalı. Nasıl ki kasaptan, avukattan futbolcu olmuyorsa, kaynak ustasından da asker olmaz. Ama bizde yapılan bu. Herkesi doluştur eline tüfeği ver. 1 ay eğitim. sen askersin. 6 ay sonra hadi eyvallah sen tekrar çaycısın. travma bu sadece. bu işin bir boyutu.

diğer boyutu da şu. Adam işini kurmuş evlenmiş çocuk yapmış. Askerlik geliyor. Çat. bırak bütün bunları askerlik yap. e ev kirası? faturalar? eşin ne yiyip ne içecek? çocuk ne olacak? hepsi ortada kaldı. Bu da işin ikinci boyutu. Bu adam zaten ülkesine katma değer sağlayan bir adam. Kalifiye iş gücü. Bu adamı mevcut pozisyonunda değerlendirmek varken işinden gücünden edip çakılların üstünde süründürmek mantıksız. savaş çıkar, seferberlik ilan olur zaten o zaman herkes cepheye gider. o başka bir olay.

İkinci paragrafta yazdıklarına aynen katılıyorum. Şöyle özetliyim; bu düzende herkes kendi hayatını yaşıyor. Ben bedelli yapmamış olsam işim, evim, özel hayatım darmadağın olacaktı. Gitmemin %100 olarak hayatımı ve çok yakınımda ilgilenmek durumunda olduğum insanları mağdur edeceği gibi bir gerçeğim vardı. Hala borcunu ödüyorum ayrı konu. Herkesin bu tarz "bahaneleri" vardır belki ama öte yandan bu ülkeye askerlik yapmak gibi bir borcum ve zamanım olduğunu düşünmüyorum. Milli kimliği inkar eden bir düşünce yapım yok ancak mevcut koşullarda gidip yaprak toplamak ve bunun vatan borcu gibi baskılar altında dayatılması hoşuma gitmiyor.

Devlet/ordu/terör ilişkisini de bizzat dağlarda görev yapan kimselerden çok defa dinledim. Fakir çocuğu ölsün = benim başörtülü bacılarıma saldırdılar başka birşey değil bana göre. Devlet 32 senedir bu saçmalıkları halledememiş ve ölmesi için çocuklar mı arıyor? nedir olay?

Madem vatan borcu ve çok kutsal bir durumu var bu işin, devlet neden para karşılığı bunu "bedelli" adı altında satıyor? Kutsal olduğunu ve fakir çocukların öldüğünü düşünenler de genelde bu hükümete oy veren tipler madem öyle neden oy vermeye devam ediyorlar? Ülkenin en ücra yerinde bile oy verdiği partiden nemalanacağını düşünen milyonlarla dolu, ikiyüzlü seçmenlerden ve her bulduğu koşulda ters çevirip arkamıza geçen bir hükümetten bahsediyoruz.

yaauv sanki evlilik çocuk yaparken askerlik yoktu da sen 30 yaşına gelince birden bire önüne askerlik çıktı. benim tanıdık çocuk yaptı sonra "ühühühü benim bebeğim var" diye hergün mail atıyor devlete. amk karıya çakarken devlete mi sordun. biz bilmiyor muyduk evlenmeyi çocuk yapmayı niye koşa koşa gittik. sen daha doğduğunda askerlik önünde var zaten belli. meslek lisesine gidip sonra beni üniversiteye almıyorlar ühühü demek gibi aynı.

askerde işler hep sabittir, 10 nöbet yeri varsa 50 asker varsa o grupla döner. sen askere 10 adam gönderirsen bu sefer 10 nöbet yeri 10 kişiyle döner. elemanlar da nöbet ağacı olur.

bu ülkede işin düzgün yapan adam her zaman enayidir. 2 yıl vergiyi ödeme af çıkar, trafik cezasına af, askerliğe af. hiç bi boku yapmayın nası olsa affediyorlar.

ha ben olsam bazı adamları askere almam. bizde adam vardı askere gelirken anası ölmüş babası kardeşlerini dövüp sokağa atmış elde para yok bu çocuk askerde. şimdi bu adamı askere almak kadar saçma bişey olabilir mi? bu adama bedelli çıkarsan 1000 tl yapsan yine ödeyemez. böyle adamları tespit edip eve göndereceksin

@futbolcu zorundasın diye bir şey yok, çıkmasaydı okuldu yurtdışı idi vs. idi bir yol bulacaktın zaten, şimdi böyle bir şey çıktı faydalanmayı tercih ediyorum desen daha doğru gibi geldi bana. seçeneklerin arttı ve bunu seçiyorsun normal bişi yine.

İlk bedelli askerlik deprem'e yardım amaçlı çıkartılmıştı, çünkü devlette para yoktu, bir gelir kaynağı oluşturdular ve hiç kimseninde sesi çıkmadı çünkü ortada bir felaket vardı. Şimdi ise devletin parası bittikçe bedelli askerlik çıkartıyorlar, o paraları sikindirik 3 senelik asfalt yapan mütahit yandaşlarına yediriyorlar. Bu neden ile bedelli askerliğe ben karşıyım, o para şehit ailesine, gazilere, yada başka bişiye harcanmıyor ki.

Genel olarak yaş aralığının düşürülmesine karşıyım, bedelli askerlik olsun tamam ama atıyorum 35 ve üzeri insanlar için olsun, 20 yaşında çavuş olmuş velet 30 yaşındaki adama emir vermeye utanıyor, emri alanda siklemiyor açıkcası. dolayısı onlara olsun, para da faydalı işlere kullanılsın.

Aksi halde benim 18 ayım ne olacak diye soruyorum ben. bana yazık değilmiydi? ki ben askere giderken iyi bir para kazandırmıştım devlete zaten (vergi ssk vs.)

bedelli askerlikten faydalanacaklara kimsenin birsey deme hakki oldugunu dusunmuyorum. askerligi zorunlu kilan devlet, bedelli secenegini sunan da devlet. eger bir hata veya ayip varsa bu yine devletin kendisinindir. bedellinin etik olmamasindan cok, siyasetin bu konuyu kullanmasi esas etik olmayan durum. benim de kardesim askere gidecekti hatta islemlerini de yaptirmisti. sonrasinda siyasiler her firsatta bedelli sozu edince vazgecip bedelliyi bekledi. yani insanlar da keyfinden beklemiyor bazen. bu beklentiyi olusturan yine ayni siyasetciler. dolayisiyla gidip 6-12 ay uzak kalacagima veririm 18bin lirayi bedelli yaparim dusuncesi doguyor. bunun icin insanlari suclamak artik pek dogru degil.

mutfakta prize takılı olan neler var?

Öğrenciysen çöp patlamış olabilir..

Buzdolabı, fırın (o sırada çalışıyodu). Ben fırından şüpheleniyorum ama patlayıp çalışmaya devam etmesi?

sehpa,

kahkaha attım!

soruya cevap: elektrik gittiğine göre sikorta attı. peki nası geri geldi? o zaman sikorta atmadı.

şöyle diyeyim, evin içinde herhangi bir şey patladığında sigorta atıyor. o sigortayı kaldırmadan da yeniden elektrik gelmiyor.

geçen sene aynen bu şekilde tost makinesi patladı elimde gecenin üçünde, dediğim şekilde gerçekleşti olay. sigorta attırırdı yani sizde patlamış olsaydı.

sigorta atma sesi olabilir, gerçekten patlama gibi oluyor. mutafağa yakınsa şalterler oradan gelmiştir. fırınınki atmadıysa, nereninki attı acaba.

Ya şalteri babam kaldırdı sanırım ama ses şalter atması gibi değil de patlama gibiydi. Ahan alev alacaz dedim.

Sarj aletidir %100

elektrikli aletlerin takılı olduğu prizle bakın. Yanmış İsli isli belli eder kendini priz.

@yarmasimo

bu anlattığım tost makinesi patlamasında bomba gibi bir ses ve anlık bir alev çıktı. eğer öyle bir ses idiyse evdeki elektrikli tüm cihazları kontrol edin mutlaka. yangın mangın çıkarır allah muhafaza.

bütün prizli aletlerin yanına gidip koklayın (ciddiyim) yanık kokusu gelen bişi varsa o dur. değilse dışarıdaki elektirik telleri bir şekilde birbirine değmiş olabilir onlarda baya ses yapıyo.

İşte her şey çalışıyo, hasar almış bi cihazımız yok an itibariyle:/
Sigortadan patlama sesi gelebiliyosa rahatlicam.

sigortadan bence. bende de bir sebepten atmıştı, öyle çok güç harcayan cihaz da yoktu anlayamadım, dedim nereden geldi bu patlama sesi, böyle bazen fişi prize takarken patlama olur ya onun yankılı hali, sonra evin bir bölümünde elektrik olmadığını anlayınca fark etmiştim sigorta sesi olduğunu.

edit: tecrübe ve teknik konuşmuş @maxhoper :)

evet, sikortadan patlama sesi de gelir, prizden ışıklar da çıkar.

ekleme: rispekt maxhoper!!!

kaçak akım rölesi atmış olabilir. o daha tok bir ses çıkartıyor.

fırının alt yada üst rezistanslarından biri patlamış olabilir. Özellikle alt resiztans metal sacın altında olduğu için görülmez. Patladığını anlayamayabilirsiniz. Fırından çıkan şeylerin altı iyi pişiyor mu :) Metal sacı söküp rezistansa bi göz atabilirsiniz.

İkinci olarak da üçlü prizde patlama olmuş olabilir.

sigorta atarken tak diye ses çıkar, fırın çok yüklenmiştir, aynı hatta bağlı çalışan başka bir şey de açtıysan sigorta atmıştır.

Böreğin altı pişmemiş patlamadan sonra. İşte bu kadar, teşekkürler maxhoper, buyuksun duyuru...

cevap çok başarılıymış gerçekten, adam snaypır beyler!

ben pek görmedim..yedirmezler :)

zenginleşme değil ama asker arkadaşımın babasının mesleği yokmuş. kumarla geçindirmiş evini senelerce. kendi diyordu benim babam kumarcıydı diye.

kasa her zaman kazanır

kahveciler ve kumarhaneciler.

pokerden iyi para kazanan arkadaşlarım oldu. ama sonra uzun vadede geri kaybettiler mi, bilgim yok.
bi tanesini hatırlıyorum ama, bi 6-7 sene evvel kasıp amerika'ya turnuvaya gidip, iyi bi derece yapıp 60-70 bin dolar mı ne vurmuştu.

Bağımlılık haline geldikten sonra kısa süren bir zenginlikten, önceden olduğundan çok daha zor durumlara düşenleri gördüm. Pokerden, blackjack'ten zengin olunur. Ama dediğim gibi kısa sürer o zenginlik. Bi sürekliliği olmaz.

duydum lan. hatta öyle zengin oldular ki evler arabalar yanlarında çocukları için bakıcılar ve hizmetçileri ile başka ile misafirliğe gidiyorlardı artık vay anasını demiştim.

duymadım. duymadığım gibi bu camianın içinde bulunan bir adamın ben daha kumardan zengin olmuş bir kişi görmedim demesi de pekiştirdi.

Zenginler daha da zenginlesir, fakir olup kumarla zengin olan azdir. Pokerde cok buyuk paralar kazanilabiliyor.

çok para kazanılır. ama çok para kazanan adam kazandığı parayı alıp köşesine çekilmez. "ooo bunda iyi iş var hacı" diyip daha fazla kazanmak için daha fazla oynar, kazandığını da kaybeder. insanoğlu doymaz. o yüzden kumarla zengin olamaz.

hayır bilmiyorum. eşimin kardeşlerinden biri oynardı, arada kazanırdı da. haydan gelen huya gidiyor, bir faydasını görmedi.
sonra işe sarıldı, şimdi durumu iyi. çalışarak elde ettikleri kalıcı oldu.

ayrıca: www.eksiduyuru.com

bizim burada serkis diye bir abi zamaninda tek basina altiliyi tutturmus. kahvedekilere de epey kiyagi dokunmus. milletin yillik komurunu filan almis. sonra da amerika'ya gitmis. o yuzden hala nami yurur buralarda. dayimin yazliginin orada bir adam apartman yaptirmis altilidan kazandigi parayla. girisinde at nali asiliydi. bir de babamin akrabasi yaziciliktan cok para kazaniyor. adam ankara'da, istanbul'daki yazicilara bile is verdigi oluyor. bunlardan baska calismadan yasayan tipler de var, ama onlar rahat gecinemiyorlar pek.

"kazandığını da kaybeder" diyen arkadaşlar hayatlarında kaç tane profesyonel bahisçi görmüş merak ediyorum.

ben bizzat tanıyorum 500 küsür lirayla girip de birkaç ay içinde 10 bin lira kazanan bir adam. bunu sürekli yapıyor. kendi hesabına göre toplamda 40 bin küsür lira karda. spor bahsi yapıyor.

poker veya bahis yaparak uzun vadede zengin olmak imkan dahilinde. yine çok düşük bir ihtimal ama mümkün. milli piyangoyu falan zaten saymıyorum. ama rulet masasına oturan adam zengin çıkamaz diye düşünüyorum. bu tip oyunlarda oyuncunun kendini kaybetmesi için en küçük detaylara bile özen gösterilir.

ama bilgisayar başında spor bahsi yapan biri uzun vadede kazanabilir. herkes ağzından salyalar saçarak varını yoğunu basmıyor. adam kasasında 10 bin lira varken her bahsine MAKSİMUM 100 lira yatırıyor mesela. böyle yaptığın zaman batman imkansıza yakın.

dediğim gibi yine düşük bi ihtimal ama "kumarda sadece kasa kazanır" gibi ezbere laflarla insanları yanıltmayın. siz 100 liralık bahis yapıyorsanız bunun 3'ü bahis şirketine gidiyor örneğin. adamların payı o. sizin bahsinizin ne olduğu önemli değil, onlar kendi payını alıyor. kalan para diğer kazananlara gidiyor. yani bahiste daima kazananlar ve kaybedenler var. birileri kaybediyorsa, birileri kazanıyordur. kasa sürümden kazanır, sizin yatırdığınız paradan değil.

Kumar dedigin hastalık, daha cok kazandıkça daha cok kaybedersin cunku bur sure sonra kendine engel olamazsin. Sonrası aile faciasina kadar gider. Çocuğunun hakkını gidip kumarda kaybedenlerinden tut da kendini kaybedene kadar her şey mevcut.

Nefret ederim kumardan da, kumar oynayandan da kumardan muhabbet edenden de. Uzak durun siz de lütfen.

40 küsur yaşında olup hayatını sadece kumardan kazanan epey zengin bi abi tanıyorum. senede toplasan 15 gün memlekette durur. onun dışında sürekli ülke ülke gezer, poker turnuvalarına falan katılır (kumar değil o demeyin şimdi). bi de acayip liglerin acayip maçlarına bahis oynar. yanında özel defterle falan gezer birilerine telefonlar açar bahis oynattırır. bu adam boğaziçi mezunu ve kendisini tanıdığım 10 küsur yıllık süre zarfında herhangi bi işte çalıştığını görmedim.

@pescador istatistik denilen bir bilim dalı var. elbette kumardan para kazanmak mümkündür.

kasa her zaman kazanır lafının arkasında ise istatistik artı başka durumlar var.

at yarışı sayılırsa var tanıdığım, at yarışı oynuyordu, bir gün tutturdu, o parayla borsaya girdi orada da iyi bir gelir yaptı, sonra başına bi iş geldi hastane mastane ameliyat derken o para eridi gitti.

benim şimdiye kadar gözlemlediğim kadarı ile paraya aç olan adam o parayı idare etmesini bilmiyor, bir şekilde hiç oluyor. parayı idare etmeyi bilen adam ise amua koyuyor ortalığın.

5.5

5

nedenini de yazarsak iyi olur sevgili 5 verenler

gayet güzel, kendine has bir güzelliği var.

lana del rey havası var.

sana puanım 9 fakat shopsuz fotoğrafları muhtemelen 4-5 dir.

7,5 veririm.

güzel baya güzel ama çekici değil. fotosunu motosunu bilmem ben kıza bakarım. 7,0

7 dedim görür görmez, en aşağı 7.
Duyuru iskandinav erkekleri yine sıralamış üj bej

çok sıradan geldi bana, güzel ama dönüp aa ne güzel kızmış ya diye bakmam. ve shopsuz hali 4. üzerinde oynanmış olanlar da 5.

5 hos ama cok etkileyici degil bence

Boy da uzunsa 8 veririm.

5

burnu baya kötü

@hep mutlu, estetik algıya göre nasıl

çirkin değil.

illa puan vereceksek 12.5 falan.

7. Guzel kiz. 7 cunku cok cok guzel diyebilecegim alimi yok.

nüfusuma alacaksam 6, top model yarışmasına soksan 4

edit: memeler küçük ve sönükmüş gibi geldi. 2'şer 3'er kırptım.