bunu sevebilirsin belki, tam istediğin kategoride değil ama www.imdb.com

The way var güzel film

@mervesayar +1
into the wild'i sevdiysen bunu da seversin bence. gayet iyi film.

One week var güzel film

Kon tiki var güzel film

The road da iyidir tam onun gibi olmasa da

@oriolus o efsane zaten kaç kez izledim kim bilir.
the way izliyeceğim teşeküler diğer tavsiyelerinizi de sonra ya saklarım artık.

Cast away izlemişsindir herhalde de benzer yönleri var

On the road da alıp başını gitmeli film fena değildir

Dersu uzala hepsini 5e boler 10la carpar. Dersu uzalayi izle.

İnto the wild gerçekten başarılı bir filmdi, o ayarda Özgürlük yolufilmini tavsiye ederim..

www.imdb.com

sabah işe gelirken gökyüzü masmavi, tek bulut yoktu. şimdi bakıyorum nohut kadar mavilik kalmamış olduğu gibi bulut kaplandı. ne ara bulutlar geldi, organize oldu, gökyüzü kapandı hiç anlamadım.

istanbul

zaten bizde şans olsa güneşte yaşardık..

bu dandik tutulma zaten merak etme. 99 ve 2006'dan sonra kesmez. bu arada marmara bölgesinde bulutlar yüzünden kimse göremiyor, kıskanmana gerek yok.

istanbul tuzla tarafı da öyle, çok bulutlu ve hiç görünmüyor. Ben de fotoğraf çekecektim :(

Çektim iki üç tane

almanyada suan 0 günes. Her yer sisli ve hava da blutmu var ne var beli deyil. sisden hic biyer görünmüyor

Çalışma hayatı çok zor ve stresli olunca zaten psikolojik yardım gerekiyor bir yerden sonra, fazla ilerlemeden müdahale etmek en sağlıklısı.

Kılıfın kendi rengi dışında kirlenme gibi başka bir şey var mı ?

Sesli güldüm kardeş geçmiş olsun

(bkz: tabi lan manyak mısın)

Kendin anlayamazsın, çevrendekiler fark eder sonrası psikaytri kliniği.

kılıf normal kılıf. niye yaptığımı hala anlayabilmiş değilim. psikolojim hafiften kaymaya başlamış herhalde. ama tam olarak ne yapmak lazım? anadolu yakasında kime gideyim?

Böyle bir kuşkun bile olsa bence bir uzmana danışmanda fayda var. Bir şeyin yoksa da emin okursun. Stres bu tarz durumların en önemli tetikleyilerinden biri.

malesef

Avea her yerede çekmiyor zor kurtulmuştum ve interneti iyi değil, ben vodafone kullanıyorum ama :)

yapma sakın ben de taşıdım aveaya 1 ay duramadım.

Arabalar 20-30 bin aralığında olduğundan beni zorlayacağı için; yatırım amaçlı motor almak istiyorum dersin.

ben olsam söylemem alır kapının önüne koyarım, sorarlarsa aldım buna biniyorum trafikten falan bıktım derim. Gerçi benimkiler bu huylarımı bildiği için artık bana karışmıyorlar, yani benim için demesi kolay ama sanki sende söylemesen iyi olur gibi geldi bana...

evden kovmaları aslında senin için daha hayırlı olur gibi be hocam :) 30 yaşında bu neyin çekincesi, ve ne hakla sana araba/motor sahibi olmana müsaade etmiyorlar?

tavsiyem ilk olarak ailenden ayrıl, tek yaşamaya başla. sonra da ne istiyorsan al.

ailenin bu baskisindan rest cekerek kurtulabilirsin, kurtulma yasin da gelmis gecmis.

bu resti cekmek icin de motosikletten daha kutlu bir sebep olamaz.

abi ailelerin eline ipi verince böyle oluyor maalesef. yapacağın şey basit, gidip alacaksın motosikleti ve aldım diyeceksin. eğer bahsettiğin şeyler olursa yani evden kovarlarsa, küserlerse, peki deyip ayrılacaksın. emin ol yine onlar pişman olacak.

tabi maddi durumunu bilmiyorum ama bence ailenin yanından ayrılmak için gecikmişsin biraz. 25-26 ideal yaşlar bunun için. aile belli bir yaşa kadar iyi, sonrasında kişilik gelişimini olumsuz yönde etkiliyor.

30 yaşındayım diyebilirsin.

28 yaşımdaydım, bana da aynı senin söylediğin şekilde davranıyorlardı. İnternetten bi motoru buldum, aşık oldum gittim kredi çekip aldım ve kapının önüne koydum. 1-2 hafta trip attılar sonra düzeldiler.

Koskoca adamsın, karışmalarına izin verme artık o kadar.

daha cok gencsin ailenin sozunden cikma. hele bir 40'ini doldur izin verirler elbet.

30 yaşında insansınız, ne izin alması?

ben de gittim a2 almaya hak kazandım, ailemi "bütün koruma ekipmanlarını takacağım" diye ikna ettim.

Sonuç, ehliyeti almaya gideceğim gün annem gazeteyi gösterdi, istanbul'da bir doktor üzerinde full ekipmanla düşmüş, boynunu korkuluklara çarpmış ve boynu kırıldığı için ölmüş. vücudunda tek çizik yokmuş. Hala dosyam duruyor...Hevesim de geçti zaten.

okul fena halde uzadığı için yeni yeni kendi ayaklarım üstünde durmaya başladımo yüzden böyle bir yaş sıkıntısı ortaya çıktı ama ne deseniz haklısınız tabi ki :( ama derdim izin almak değil en yumuşak nasıl atlatırımdı. en temizi çekicem krediyi alıcam moturu koyucam kapının önüne

aranızdaki ilişkiye baglı oldugu için malesef ona yorum yapamicam.

Özel hocadan eğitim almaktansa bence sertifikalı bir kurumdan alsanız daha iyi olur.

Fazla kola içen birisi değilim (çünkü normal kolanın tadı değişti, eskiden daha asitliydi) aradaki farkı anlayamıyorum.

coca cola ve diğer colaları içemiyorum. bana çok tatlı geliyor hepsi. lezzetli de değiller bana göre. normal ve diyet olunca ne fark var diyorsan, diyet olanlar daha da tatlı ve lezzet olarak da daha kötü.

ne fark var bilmiyorum da diet cola dunyanin en kotu icecegi.

zero'nun tadi coca cola'ya daha yakin. bi de pazarlama stratejileri farkli diye biliyorum.

zero'nun hedef kitlesi 30 yas alti erkekler. reklamlari falan da daha erkeksi zaten. light falan daha bi kadinsi.

daha detayli bilenler aciklar birazdan.

Diet cola'nın tadı farklı normal cola'dan zero ise normal cola tadında olma iddiasında.

(bkz: virgül)

Benim bildigim aralarinda sadece cok az kafein farki var ve zero tam bir pazarlama harikasi.

Deneylerde, fışkırmaya koladaki kafein ya da asitin neden olmadığı anlaşıldı. Sert ve delikli yüzeyi olan Mentos, diyet kola şişesinin içine atıldığında, su meloküllerinin çekim gücü yok oluyor ve hızla köpük oluşuyor. Ayrıca, Mentos’ta bulunan etkin madde "akasya sakızı" da suyun yüzey gerilimini hızla düşürüyor. Yüzey geriliminin hızla düşmesine diyet koladaki tatlandırıcı madde aspartam, ekstra katkı yapınca, hızlı köpürme ve tazyikli fışkırma gerçekleşiyor. Aynı sonuç, şekerli kola ile veya Mentos’un ezilerek kolaya atılması durumunda elde edilemiyor.
Adamlar böyle bulmuş.

pazarlama stratejisi. dieti erkekler cok tercih etmedigi icin zeroyu cıkardılar.

kuzu tandır

kavurma+pilav

aile dışında kimseyi ciddi anlamda umursamamak

Deliksiz uyku.

@douchebag doğru dedi yatayım amk saat kaç olmuş

çift okeyle bitmek.

hararet nardadır sacda değildir
keramet baştadır tacda değildir
her ne arar isen kendinde ara
kudüs'te mekke'de hac'da değil
sakın bir kimsenin gönlünü yıkma
gerçek erenlerin sözünden çıkma
eğer insan isen ölmezsin korkma
aşığı kurt yemez uçta değildir

hacı bektaşi veli

umursamazlık, duyarsızlık.

Para

double quarterpounder buzsuz diet kola

para +1

param olsa şu anki sıkıntılarımın %80'nden kurtulacağım

serotonin

Asgari gereksinimlerini (barınma, beslenme, sağlık, dinlenme, değer görmek) karşılayabiliyor olmak.

Bazen bir kavramı tanımlarken ne olduğu değil ,ne olmadığı yazılabilir.
Yeryüzündeki bütün ızdıraplar aza kanaat etmemekten doğar.
(firdevsi)

islevselliktir tam olarak. İslevi olduguna inanan insan, yasamindan tatmin olur

sağlık.

İyi bir ekonomi ve düzenli seks..

Ve en önemlisi şükretmek.

motosiklet ile varacagın noktayı bilmedigin bir yola çıkmak ve güzel bir müzik listesi <3

Huzur, yastığa başını koyduğunda kimsenin hakkını yemediğinden emin olmak.

42

Kafanda birbirini kovalayan tilkilerin olmadığı huzurlu bir yaşam. akıl ve ruh sağlığı bence önemli olan

para varsa huzur var

kafa dengi bir eş, bol bol sevişmek

Kafandakiler.

para

ben de böyleyim. neşeli bir insanımdır ama mutsuzlaştım, sinirli bir halim var ve içe kapanma gibi durumlar yaşıyorum.

iki haftadır her gün kavga dövüş, stres, uykusuzluk... yalnız değilsin.

Aynen. Ben de normalde neşeli ve mutlu bir insanım ama şu dönem sanki sadece ben değil, insanlar da gergin. Laf sokmalar, tahammül sınırlığının azlığı. Belki de gergin olduğum için ben öyle algılıyorum?

genel olarak sanırım, ben dahil.
(git: 911569)

Havalardandır.

Bu konuda da yalnızsın

Şaka şaka Azcık ucundan beni de yaz.

Psikoloğa git.

Arkadaşlar, genel hayat tarzından bahsetmiyorum. Başlıkta da 'bu aralar' diyor zaten. Ama yok, ben başlıktan da anlamam derseniz, daha fazla detay için sizi iki fare yukarı davet edeyim.

bu aralar değil, hep böyle hissediyorum.

bölgelere göre değişiklik gösteren bir durum olduğu ortada..mesela iç anadolu bu hisler içinde..yalnız değilsin eskici

aynen. 2 haftadır hastayım, alercikim, hapşuruyorum. :(

aslında herkes bu şekilde. kimse kimseyi sevmiyor. çok güleryüzlüyümdür. bankaya gidiyorum sıram geliyor gidiyorum gişeye memura günaydın diyorum, işim bitince teşekkür ediyorum, memur tepki vermiyor. hastaneye gidiyorsun memur işlemini yaptıktan sonra geçmiş olsun demiyor. herkesin suratından şer akıyor. ben o yüzden gülümsemeyi, iyi dileklerde bulunmayı bıraktım. çünkü gülümseyi haketmiyor insanlar. yurtdışına çıktım orada insanlar böyle değil, herkes çok rahat görünüyor, sinirli insan çok yok orada. fotoğraf çekiyorum, adamın biri arabayla geliyor, durdu, benim fotoğraf çekmemi bekledi, hiç sinir belirtisi yok adamda. giderken de gülümseyip selam verdi. burada böyle bişey olabileceğini düşünemiyorum. adam zart zart kornaya basar, arabanın içinde öfke nöbeti geçirir, en olmadı iner arabadan ağzını, burnunu kırar.

valla maşallah deyin ben turp gibiyim

işyeri + yalnızlık + belirsizlik

havalardan olsa gerek, çok ciddi bir halsizlik ve isteksizlikle beraber depresyon var. yalnız değilsin.

Kayahan iyileşsin ve turneye çıksın isterim

vitamin

mfö olur,
ayhan sicimoğlu olur,
fazıl say olur,
borusan orkestrası olur,
almora'ya belki giderdim
candan erçetin olur.

bir she past away var.
başka yok şu anda.

Tarkan,
Leyla The Band

Kızılırmak ya da Kardeş türküler..

Kayahan,Nilufer konseribe gidemedim hala icimde derttir.ikisini tekrar bir arada gormek isterdim.

hüner coşkuner

şaka şaka :)

tarkan tabii ki

bandista

athena

Mehmet Erdem. Atilla Taş'ta gelsin yaa. Sırf cesareti, delikanlılığı için gidip dinliycem.

REDD

telvin trio gelsin erkan oğur'u dinleyelim

Şebnem Ferah. 12 kez izledim doyamıyorum.

çellistanbul'u dinlemek isterdim

Oya- Bora

Funda ARAR

emre aydın / gripin

portre

Portre fotoğraf çekimi..

ek olarak; vesikalık ?

hakkaten lan onu gibi nasıl çıkarız. ne tekniği bu nasıl çekilir bende merak ettim?

gamsiz olunmaz kanka dogulur.

Psikolog terapisi bu konuda bazı kişilerde işe yarayabiliyor. Bir de yıllar geçtikçe o kadar çok kazık yiyor, o kadar çok insanla ters düşüyorsunuz ki bir süreden sonra vücut bağışıklık kazanabiliyor (kazanamadı).

Sorunuza cevap: sonradan kazanılması çok zor, ancak minimalize edilebilir.

ben onu tam basarmak uzereydim. sonra olmamasi gereken seyler oldu basa sardim.

cevap: kazanilabiliyor ama geri kaybedile de biliyor. tabi kaybedilebilen bi yetenegi kazanmis sayilir miyiz, onu da sen yorumla :/

Insanına göre oluyor o işler. Senin en Gamsız dediğinin bile Yanında süt dökmüş kedi olduğu biri var. Anne,baba,kardeş,sevgili,arkadaş...

Değer verdiğin insana göre o iş. Ha işte Bazısı çok az insana değer veriyor Bazısına göre herkes değerli falan.

Ööle işte.

bireysel (maddi, manevi) bağımsızlığını kazandıktan sonra daha kolay.

sistemde önyüklü olarak geliyor ama ayarlardan aktive etmek gerekiyor. özellikle eski sürümlerde (eski nesil) aktive etmek biraz meşakatli, bazen teknik destek (psikoterapi, ilaç) gerekebiliyor, ama son güncellemeden sonra yeni nesillerde pek problem yok gibi, hatta onlarda direkt sistem ayarlarında açık geliyormuş.

Bence hiç zorlama olmayınca olmuyor çoğu zaman, meşk peşinde koş uzaklaş düşüncelerden.

Basina cok kotu seyler gelmesi lazim ondan sonra basina bir sey geldigi zaman bu da bi sey mi lan koy gotune rahvan gitsin diyorsun...

@harakii +1

folloş olmaktan geçiyor genelde gamsız olmanın yolu. ya da deli gibi paran olacak umursamayacaksın.

walking dead komiklisi

ilk bölümü izledim zombi sever olarak, alışamadım ama kötü değil izlenebilir.

ben zombi manyağı olarak sevdim değişik geldi.

ben müsait olduğum günler gelirim.

soruyu tam anlamadım ama, ben genelde müsaitim oynarım..

Limonun kabuğu puştluk yapıyor çok sert ve iç meyvesine yapışık.

Bu arada Greyfurt da kocaman aile boyu, onu da tek kişilik yapsalar ya :)

limonu boylamasına 4'e bölüp her bir dilimin kabuk ve meyvesi arasındaki çizgiden bıçakla geçersen rahatça soymuş olursun. ama bütün halinde kesmek çok çok zor tabi.

@lesmiserables, ama o zaman dilim dilim olmaz ki, sadece kabuğu soyulmuş olur. böyle bişey istiyorum ben mesela:
www.resimlerd.com

soyuluyor

fragmanlardan dedim güzel bir diziye benziyor sonra izledim ilk bölümü, pek beğenmedim. sarmadı beni.

Guzel dizi, ben eğlenerek izliyorum da bu zaman konusunu insanlar neden bu kadar abartti, anlamıyorum. Adamlar keyiflerinden 2.5 saat dizi çekmiyor, kanallarin yayin politikası böyle; onlar da el mahkum cekiyor. Sanki ilk kez 2 saat dizi cekiliyormus gibi tepki vermeye gerek yok ki.

Biz bu yüzden yayin saatinde televizyondan izliyoruz. Bir yandan da baska islerimiz varsa hallediyoruz.

Şimdiye kadar izlediğim en güzel yerli dizi desem olur. Ya da en iyilerin arasında diyeyim.
Her yönden doyurucu.
Akşam gülmekten karnıma ağrılar girdi. Repliklerin altı dolu, tempo güzel, müzikler güzel. Sımsıcak, nefis bir yapım. Umarım hep böyle gider diye diye izledim. Ki önceki yapımlarına bakarsak böyle gidecektir.

Dün izledim ilk defa beğendim ben de.

gayet güzel dizi ama dediğin gibi 2.5 saat çok uzun. dizinin yarısında ne kadar güzel olsa da sıkılıp başka şeyler izlemeye ya da internette dolaşmaya başlıyorum.

bütün dizi ekibi de muhakkak rahatsızdır konudan ama belli ki kanal böyle istemiş.

biraz izledim daraldım orada kalan süreyi hala 2 saatten fazla gördükçe. yok abi türk dizileri kısalmadıkça izlenmez. onur ünlünün yaptığı işleri çok sevdiğim için denemek istedim ama 2-3 saat bir bölüme veremem kendimi.

o kadar tepki gösterdiler dizilerin uzunluğu için kısalacağına daha da uzuyorlar git gide bu nedir ya. en son 1,5 saatti bunların ortalaması ona çok uzun diyorduk şimdi 3 saate çıkarmışlar ahahah. 2 sene sonra da 5 saatlik dizi görürsem şaşırmam artık.

ilk bölümle dizi değerlendirilmez a dostlar, dizi bence çoh hoş o imam karakteriyle aralardaki ince ince giydirmeler falan gerçekten güzel, sonra mecnunun dedesi şimdi osman amca o karakter için diyordum bir yerde bu karakteri patlatıcaklar yine, dün akşam gördüm o sinyali ganyan oynama muhabbeti ve tutan ganyan bence onun işi ;)

Yıldız tilbe.

öncelikle soğanı ben seçerek alırım ve hep minnoşlarını seçerim. orta boyumsu olanları.

önce tam ortadan ikiye bölüyorum.

onu kestiğim tarafındaki daire tahtaya gelicek şekilde koyup. uzun bir bıçakla üstünü sıra sıra ince ince kesiyorum.

sonra 90 derece çevirip aynısını tekrar yapınca minnacıkk parçalar oluyor.

ben çok küçük doğrarım.

tahta yoksa ya da o an canım öyle istediyse de yine ikiye böldüğüm soğanı sol elime alıp dairesi üste gelicek kısımda yine önce bir sıra. sonra diğer sıra elimde tutarak kesip. sonrasında daire tarafından yatay küçülterek o ilk kestiklerime dik kesiyorum.

edit:

gözüm çok nadir yaşarıyor.

bonus: her yemeği soğanlı yaparım istisnasız. ve fazla fazla soğanlı tereyağlı yaparım. soğan <3

önce paralel, sonra dikine

2.bp.blogspot.com

->

www.mediterrasian.com

~

gözlerim yaşarmıyor pek, kabuğunu soyup ikiye böldükten sonra suya tutup bekliyorum biraz belki o yüzdendir ama sanmıyorum arada bi yaşarıyor ama ahım şahım abartı bir yaşarma olmadı hiç. belki keserkenki duruş ile alakalıdır soğan bir miktar önümde oluyor vücudumdan ve dolayısıyla başımdan, yani saldığı bi gaz varsa fln gözüme doğru gelmiyor direkt

lens de ise yariyomus sanirim.

soğan keserken sakız çiğneyin böylelikle gözünüz yaşarmaz diyorlar dene bakalım

önce yarım santimlik halkalar, sonra onları uzun çubuklar haline getirip yan yana diziyorum ve zırh ile girişiyorum.

sakiz yalan. tek gercek deniz gözlügü.

5 kilo sogan soymak durumunda kaldigim bir tarihte, burunlu, dalis gözlügü ve snorkelle soymuslugum var. ne menem, ne pis bir soganlardiysa, 1 tanesi 30 metrekarelik mutfaktaki herkesi aglatmayi basarmisti.

Musluğu açın. Yemekteyiz'deki Hasan söylemişti, anneme denettirdim birkaç kez işe yarıyor sanırım.

Soğanın alt tarafını (kökünü) dağıtmadan keserseniz çok daha az yaşartır.

Gordon abimiz uygulamalı olarak gösteriyor: www.youtube.com

Tam dibinde mum yakıyorum. Çoğu zaman işe yarıyor, bazen yaramıyor.

sogan cok goz yakarsa, bunu dikerken cok osurmuslar denir bizim buralarda :)

her sogan yakmaz mesela, cinsine gore degisiyor. sokaktaki manavdan aldigim olduruyor adami, salya sumuk agliyorum resmen. diger marketten aldigim da hicbisey yok.

gozlerimi yakacak bir sogansa kafami tam soganin ustunde degil de biraz geride tutuyorum. biraz da hizli kesiyorum ki etrafa dagilmadan bir ance bitsin.

Minik bir robotum var genellikle onda parçalatıyorum. Elde doğramak ya da rendelemek gerekirse de artık eskisi kadar gözüm yanmıyor. Soğanlar değişti onun için desem pek doğru olmaz çünkü aynı soğanı çocuklar doğrayınca gözleri haşat oluyor. Zamanla alışılıyor sanırım. Doğrama tahtasında doğrayınca daha az yanar, mesafe artıyor ya.

Ne yaparsam yapayım yok blender bozuk olduğu için el é mahkum.
Soğan güzel ama ince ve küçük soğan parçaları mi gözüm mü
ikileminde kalmayıp gözümün görüp kesebileceği en ince yi kesip bırakıyorum ve hatta her yarım da bir pencereden kafayı uzatıyorum soğuk hava çarpsın da gözlerim kendine gelsin




Ama

Soğan dogramadan önce bi parça extra yoğun çikolata alıp damağa yapıştırınca gözler daha Az yanıyor

Mesela eti kara gurme gibi

Yeni keşfettim
soğan acısı onu keşfedene kadar en iyi çözüm

Soğan yakıyo mu gözü ya??
Not: Lens kullanıyorum :)

soğanı ikiye böldükten sonra sudan geçirin, daha az göz yaşartıyor böyle.

Soğanı kullanmadan önce bi kaç saat dolaba at. Gözünü yaşartmaz

Kafama şeffaf poşet geçiriyorum :)

biraz muslugu aciyorum, evet israf ama gozum yanmiyo.

ortadan ikiye kesip yıkıyorum, vitaminiyle birlikte (varsa) acısı da gidiyor :) çok nadir yaşarır gözlerim.

cok acıysa lımon sıkıyorum ben

benim aşırı yanıyo, burnum filan da akıyo

musluk+1
ve ağzıma metal bir kaşık alıp onu emiyorum, en çok o işe yarıyor sanırım.

lens işe yarıyor evet ama lens kullanmayan birinin işine bu bilgi nasıl yarar bilemedim :)

dilinizi bi kuple dışarı çıkararak sadece ağızdan nefes alıp verin.

tarzsın.

fart mı yazıyor?

ııh

dövmem şekil yolumdan çekil. ben ayak bileğinin arka/yan tarafında daha çok seviyorum.

@kargn hahahah yok fast :D diğerinde de run...sorana hızlı yaşamak anlamına geliyo diyorum asşlsdaklsşasdf ^^

Bana göre değil. Ama bölge seçimi ilginç, değerlendirilebilir.

@sta kolunda beni sadece tanrı yargılar yazanlardan olmak istemedim ^^ kimsede görmedim ben o kısımda yapılan dövme. He başka bişey yapılabilirdi oraya ama o başka konu.

ne bileyim göz önünde değil bir anlam ifade etmiyor kıyıda köşede kalan dövmeler.
biraz abartı kaçabilir ama bu tarz dövmeler daha iyi oluyor bundan yaptır
sendeyap.net

bence apaçi ve gereksiz

sen şimdi kıvanç tatlıtuğ'a laf mı ediyorsun alsksk. ya ben genel olarak dövme sevmiyorum belki de ondan çirkin gelmiştir bilemedim şimdi

fartsın.

@steve rogers ben de istiyorum ondan sırf o dövmeyi yaptırabilmek için sağlam bir spor salonuna gidiyorum. Yaza doğru göğsüm kollarım kendine gelsin yaptırıcam o tarz göğüs kol omzu kapsayan bi tribal dövme ^^

eh.
*f ve diğer harfler arasında gereksiz boşluk kalmış, bir de bana çok 'bboy işi' geldi. biraz solunca daha güzel durabilir.

@asisamus ilk yaptırdığım an çekmiştim fotomu o yüzden çok koyu görünüyor. Soldu zaten ama hala çok güzel bence <3

kendin beğeniyorsan, gerisi önemli değil hızlı çocuk :)

hiççç ama hiç beklemeidğim bir anda yapılanı makbuldür benim için. öyle şatafata gerek yok.

erkek arkadaşlarına "evlenme teklifini şöyle şöyle yapıcaksın" diyen kızlar gördü bu gözler.

füt +1. aklımdan bile geçmeyen bir anda yapılsın, şok olayım yeter. yüzük olmasına bile gerek yok. hatta önceden hissettirecek bir organizasyon da olmasın, normalde gitmediğimiz şık bir yerde yemek falan gibi :D tamamen sürpriz olsun.

Ben daha önce hiç hayal etmedim. Aslına bakılırsa "evlenelim mi? e iyi hadi evlenelim" bile olabilir duruma göre. Sadece öyle ortada kalan şeyleri sevmiyorum. Yani bişey ya "olabildiğince sade" olsun ("evlenelim mi hadi evlenelim, çat, al sana nikah" gibi) ya da özenilmiş olsun. Başbaşa bi yemek eşliğinde yüzüğün çıkarılıp "benimle evlenir misin" diye sorulması, konuyla alakasız adamların zorla gelip keman çalması fikri bana göre değil, çok gergin, çok komik geliyor. Bunun yerine kısa mesajla bile olmasını tercih ederim, yüzüğe zaten gerek yok :D Bu atraksiyona girmek istiyosan zaten evlenme düşünceniz vardır ve senin de tek amacın bu duruma bi anı bırakmak olur. Bunu da zorunluluktan "sırf sormuş olmak için" yapmak çok gereksiz; yüksek bütçeli olması gerektiğini düşünmek de çok şekilci ve samimiyetsiz duruyor. Bu yüzden yapılacaksa maneviyata hitap edilmeli. Bu maneviyat da kişiden kişiye değişir elbet.

Neyse. Hayalim yok da erkek olsaydım kalıcı ve manevi emek içeren bir şey yapmak için çaba sarfederdim sanırım. Yaptığım şeyin karşımdaki insanın duygularına dokunmasını isteyen bir ego girerdi çünkü ortaya.

Tek kural olarak toy ve heyecanlı bir an olduğu için ileride bol bol gülmek, çoluğa çocuğa gösterip eğlenmek için teklif nasıl olursa olsun bi köşeden o anı muhakkak kaydederdim. İçinde deniz olsa, bol bol fotoğraflarımız, içten bir konuşma, "benimle evlenir misin" cümlesinden daha yaratıcı ve samimi bir soru cümlesi, sevdiğimiz bir müzik, güneşin batışı. İşte o kadar yani. Çoğu şeyi doğa sunuyor zaten :) Yüksek maliyetli bir prodüksiyondan ziyade, sevilen şeyleri birleştirerek huzurlu bir atmosfer yaratmak; çok para harcamaktan ziyade ince görmek en önemlisi diye düşünüyorum.

Bunu yazarken yaklaşık 50 lira bütçeli çok süper bi teklif buldum ama paylaşamam çalınmasını istemiyorum kusura bakmayın :( Off allahım acilen erkek olup birisine evlenme teklif etmeliyim sanırım :( :D

Ne guzel kulturumuze isliyorlar kendi adetlerini su batililar. Evlenme teklifi falan yok. Ben yapmadim. Yapmayi dusundum, vazgectim.

Cok ergence ve ezikce geliyor bana. Iki insan evlilik asamasina kadar geldiyse, iliskiye basladiklari gun zaten evlenme teklifi edilen gun sayilir.

Asin bunlari artik bence. Otobanda yol kesip pankart acanlar, diz cokup tovbe isteyenler.

Evlenme teklifi etmezse evlenmem diyenini gordum ben ya.

salak kızlar film gibi evlilik teklifleri hayal edip salak bi çocukla evlenip çile çeker, akıllı kızlar evlilik teklifi için maymun olan adama güler kendi filmini çeker.

mumya diye bi film vardı. ikinci filmiydi galiba, kızçe ile adam böyle piramitlerin nil nehrinin üzerinden doğru gece vakti uçuyorlardı zeplin gibi bir dalgamotorla. yıldız mıldız dravdan da olsa ambiyans güzeldi. o filmi gördüğümden beri aklımda o şekil evlenme teklif etmek var. da oralarda balonla gezi gibi bir atraksiyon var mı onu bilmiyorum :D

erkeğim ve hiçbir plan yapmıyorum. çok sade ve tek özelliği beklemediği bir anda olacak olması. muhtemelen yüzüklerimizi de kendim yapıcam.

evlilik teklifinin şatafatına, genel olarak şatafata ve gösterişe meraklı kadınlardan tiksiniyorum.

Hayalimdeki evlenme teklifi diye bir şey yok ama evlenme teklifinin nasil olmaması gerektiği konusunda yorum yapabilirim. Büyük bir organizasyon sonucunda başka insanların da dahil olduğu, gösterişli şeyler zerre hoşuma gitmez. Boğaz'da ışıklarla ya da ucak showlariyla gökyüzüne benimle evlenir misin yazdirmak fln komik şeyler. Sanki teklif etkileyici olmayınca kabul etmeyeceğiz.

Diz çökmek bile tartışılması gereken ayrı bir mevzu.

ben hep aşağıdaki gibi teklif etmek isterdim, o yüzden bu yaşa kadar bekar kaldım ya :D

www.youtube.com

bana şiir okusun.

bıyık dünyanın en çirkin şeyi. kes
31/k

Kesme oğlum niye kesiyorsun. Askerde bol bol keseceksin zaten.

Kadınlar bıyığa bayılır. Bıyıklıyla öpüşmek istememen çok doğal, sen erkeksin. :)

kızım bıyıklıları seviyorum nokta :)
nice erkek bıyıksızken hiç çekici değil.

kes panpa. yavaş yavaş bıyıklılar elensin, tek bıyıklı-sakallı ben kalayım adlkjasd

Caps ver yakışıyor ya da yakışmıyor diyelim
bıyık yakışıyorsa kesme bazıları bıyık tan zevk alıyor :)

Üst dudak direk kaybolur üç yıldır bıyık varsa :D yavaş yavaş azalt keseceksen de.

caps at.

araya kaynayayım, saçım siyah sakalım kızıl/buğday sarısı fakat bıyıktan vazgeçemiyorum. sadece bıyık bırakınca çok cins duruyor. sakalla bıyık olunca da bıyığın bir manası olmuyor. ne yapayım ne edeyim çok dertliyim :(

duyurucuya not: bıyık candır

Bıyıksız olmaz üstat "since 2011"

bıyık yakışan adam bıyık bırakmalı bence. kadınların bıyık sevmiyorum demesinin nedeni suratındaki bıyıkla mundara dönmüş nice delikanlının gerek hipster olmak, gerekse burak özçivit olmak için kendilerine hiç yakışmamasına rağmen bıyık bırakmasıdır. yoksa sana yakışıyorsa hiçbir kadın da kalkıp bıyığına laf etmez, şapur şupur da öper. no worries.

yine de bıyıktan vazgeçeceksen kesin taktik veriyorum: öncelikle bıyığı tam sakala çevir yavaştan. sakalı da kısa kese kese kirli sakal formuna sok, daha sonra da sinekkaydı çak. en fazla karşılaşacağın tepki "abi sende bıyık yok muydu yahu?" olur.

Keps +1.

Bıyığın durumunu düşünmen gerekmeyecek kadar gençsin, kes gitsin.

Bende stalin biyigi var goturdugum kizlarin haddi hesabi yok.
Umarim bir fikir vermistir.

Ben cinsiyet bildirmene guldum valla :)

herkese yakışmıyor, yani biyik var diye her erkek Malkoçoğlu olmuyor.

caps ver.

10 yildir sakalliyim.

Kilit soru şu : Bıyık sana yakışıyor mu?

Kenan İmirzalıoğlu ve Burak Özçivit gibi oyunculara benzemek için bıyık bırakıp Cemaat abisi gibi dolaşan tipler var piyasada. Bıyığın yeteri kadar gür mü?

Değilse kes hiç zorlama.

Badem biyik diye bi kavram var.

koyu renkler güneş ışığını daha iyi soğurur, dolayısı ile biraz daha sıcak kalmanızı sağlar. siyah olması ise modayı çok yakından takip edememek ve siyah rengin çok kasmadan her tür ayakkabı pantolon çanta vb aksesuarla düzgün görünmesi de etmenler arasında olabilir.

yazında yakmasa koyu renkler giymeye devam ederiz bence :)

Kolay geliyor siyah tonlarında giyinmek. Bir de biz kıyafetleri kombin halinde almadığımız için uygun rengi uydurmak vs zorlandığımız konular. Pek kafa da yormuyoruz açıkcası.

Benim de mesela açık yeşil bir montum var. Nadiren giyebiliyorum.

ben gereğinden fazla dikkat çekmemek için siyah giyiyorum.

Benim için geçerli değil bu sanırım. :) Ben gayet rengarenk giyiniyorum.

Yazın pembe mor mavi giyinirken, kışın siyah gri lacivert geziyorum. Sevmiyorum bu karanlığı ama herkes siyahken pembe giyersen göze batıyosun :(

renkli giyiniyorum 2 montumdan biri (kislik) parlak mavi otekisi de (baharlik) ates kirmizisi. ama su oluyor, montumu giydigim gun icime benzer tonda tisort giymek iyi olmuyor mesela. kirmizi montun icine turuncu ya da acik mor tisortlerimi giyemiyorum. ayni sekilde mavi montu giyecek hava varsa o gun mavi sweat giyemiyorum. gibi. o yuzden siyah ya da en azindan koyu renk mont her zaman daha kullanisli. ama bayik :)

Üretilenlerin çoğu o şekilde, rengarenk şeylerin modeli çok bulunmuyor. Bir model beğeniyorum, sadece siyahı ve grisi var. Renkten önce model beğeniyorum. Elimdekiler de siyah ve gri doğal olarak. Yoksa mor kabanım da vardı zamanında, çok severdim.

turistlere bakıyoruz rengarenk giyiniyorlar montları vs. biz kapalı toplum oldugumuz için koyu giyiniyoruz. zaten izmir gibi bir şhirde dahi 350 kişilik fakültede bir arkadaş bu parlak renkli mont giyiyo diye laf ediyolar, belki kıskançlık belki şu bu ama biz böyle bi toplumuz işte. nedeni bu.

kültürden gelen bir alışkanlık aslında

vala ben, i5 işlemci 8 gb ram ve 2gb ekran kartlı pc kasasını 750 ye satamadım sahibindende :)

Parçaların tam model kodları yazmiyor sanirim. büyük ihtimalle nispeten uyduruk modellerdir. Sıfırı 1350 lira ise direk yarıya indir fiyatı. Hatta o fiyata bile zor. Hazır PC almayın. Toplamada bile makine ne kadar iyi olursa olsun ikinci ele düştü mu külliyen zarar.

işlemci i5'in orta sınıf diyebileceğimiz bir işlemcisi, ekran kartının 2 gb olması tamamen göz boyama amaçlı, teknik özelliklerine baktığımızda 64 bit ki bu gerçekten çok vasat bir ekran kartı olduğunu gösteriyor. 1600 mhz lik 4 gb rami var.

işin özeti açık söylemek gerekirse ben fazla para vermezdim. para edebilecek şeyler dvd, hard disk vs. orada. 800-1000'in yanına yaklaşmaz ama o kadarını söyleyebilirim.

depo savaşları gibi olmuş yorumlar :)))

temiz 1 teklik etmesi lazim

max. bin eder. son kullanıcı alırsa o da.

1000 liraya satabilirseniz haber edin :)

dolar yükseldi de, o paraya bundan çok daha iyi bilgisayar toplanabilir. hazır pc fiyatları göz boyuyor, bunlara bakıp kıyas yapmayın.

Komple kapat bence, kafan daha rahat olur :)

Ben 50 gb akn 16 mbps 47 tl (+ 25 tl telefon) kullanıyorum. 24 ay tahattütlü.
Herkese eşit ücreti yok zaten ttnetin, belki sana daha uygun ya da daha pahalı ücret belirleyecek.

10 senedir ttnet kullanıyorum bi problem yaşamadım. ttnet kullanıcam gene.

ttnet sözleşmem bitince yenisi imzaladım. 24 Mbps, 75 GB AKK ve alo net 12 ay taahhütlü 56 TL. Alo net de telefon hattın açık ama kullandığın kadar ödüyorsun. ekstra bir masrafı yok ve faturan da tek, sadece ttnet faturası geliyor. çiftelli gibi bir ismi var kampanyanın. çok memnunum. evim dslam'e yakın olduğu için internete hızı çok iyi.

biz de 47 liralik fiber internet kullaniyoruz, 2 yil tahattutlu. bir sorunla karsilasmadim simdiye kadar.

şimdiki zamanlar için uygun yaş bence.

olabilir. ama ben olsam daha geç doğururdum.

geç.

cocugunla arandaki yas farki fazlalasacagi icin gec.

ama kendi hayatini yasamak adina da erken.

fiziksel ve ruhsal olarak anne acisindan super bence, hatta biraz gec bile. artik insanlar 27-28'de ancak duzen kurabiliyor, haliyle cocuk da gecikiyor. ama cocuk 12 yasindayken 50 yasinda olmayi da istemezsiniz sanirim, cok buyuk fark olusuyor bu durumda.

anam beni 19'unda mi ne yapmis. ben simdi 20 yasindayim mesela, kadina bakiyorum hala 30 yasinda gibi. cocuk acisindan cok olumlu ve hos bi sey bu. cogu arkadasim ikinci veya ucuncu cocuk, anneleri hep 55-60 yasinda. bakiyorum da benim kadar samimi ve yakin olamiyorlar analariyla gordugum kadariyla.

cocuga anne degil ayni zamanda arkadas da olabilmek gerek. o yuzden yardirin derim. adini dermayster koyun lutfen kiz erkek fark etmez. anlamini sorarsa nufus mudurune de dedemizin adi dersiniz.

ideal bence

ablam o yaşta kalmıştı. normal bence.

tamam erken değil, ama geç de olduğu söylenemez. benim eşim 32 yaşında ikiz doğurdu. 40'a kadar yolu var artık. (yine de 35'ten sonra biraz zor olabilir)

normalin sonu / geçin başı.

sahip olacağınız çocukta 31 yaşına kadar beklerse gebelik sürelerini de sayarsak yaklaşık 63-64 yaşında torun sahibi olacaksınız. bence daha fazla vakit kaybetmeyin.

çocuk yetiştirmek zaten çok yorucu ve zor olduğu için 31 yaş erken değil.

sağlık açısından soruyorsanız artık öyle 30'undan sonra doğurmak tehlikeli gibi bir görüş yok. Evet şartlar daha riskli hale gelebilir ama çok daha ileri yaşlarda doğuran kadınlar var. Hele zaten annelerimizin kuşağına bakarsanız ilk çocuklar erken yaşta olmuş olabilir ama 40'lı yaşlara denk gelen çok çocuk var.

annelik yapabilmek açısından soruyorsanız kimse iki dakika sonrasının ne olacağını bilemiyor o yüzden arada yaş farkı az olsun çocuğun filan yaşı da görülebilsin demek çok safça. Ayrıca "arkadaş" olmak gibi birşey yok. Anne anne olmalı yani. Arkadaş olalım deyip bilinçsizce evlenip çoluk çocuğa saniye düşünmeden karışanlar yüzünden boktan bir nesil geldi geliyor.

Çocuk sahibi olmak için asıl sorulması ve endişelenilmesi gereken konu başka ama bunu da burda söyleyince adamı linç ediyorlar.

normalin sonu / geçin başı +1

erken olmadığı kesin. ancak çok geç de denemez.

o zaman doğurayım ben bir tane :)

mesglsn sanirm bn yatiyrm + 1
Ne bileyim, benim sülalede en erken 34 yaşında doğuruyorlar, genelde de 38-40 civarı. Anneler manneler de böyle. 31 bana normalmiş gibi geliyor. İşyerinde de genelde 30-36 arası doğuruyor millet. Geçen bir hocamız 46'sında doğurdu. O bana da bir fazla geldi.

gereksiz bir iş. yaştan bağımsız olarak.

şimdiki zamanı filan yok bunun, modern hayat dedikleri saçmalık içinde doğadan benliğimizden koptuk.
30 yaş bir kadının doğurganlığı için çok önemli bir biyolojik yaştır. 30 a kadar hamile kalmayan kadında dişi hiç hamile kalmadığı için üreme faliyetleri azalıyor ve hamile kalma ihtimali çok düşüyor. ama 30 dan önce 1 kere doğum yapmış bir kadın 45 yaşında bile tekrar hamile kalabilir. vücut tekrar kullanma ihtimali olduğu için her daim hazır tutuyor.
velhasıl kelam. 30 geç.

gayet normal, herkes ilk çocuk olarak düşünmüş ama, zaten insanlar ikinci ya da üçüncü çocuğu bu yaşta yapıyorlar, yani 27-35 yaş arası hamilelik en yaygın ve normal olanı. çocukla arandaki yaş farkı da tam kıvamında olur ayrıca.

ya kardeşim tamam "strong and independent woman" ayağına hiçbir şey yapmak istemiyorsunuz, imkanınız olsa çocuğu da erkek doğursun diyeceksiniz tamam da saçmalamayın ya. yeni neslin bozuk olmasının sebebi çocukların erken doğması yani öyle mi? ne alakası var? istiyorsanız 40'ınızda doğurun, ben bu yanlıştır ya da kötüdür demiyorum ama "anne annedir, ne arkadaşlığı" yaklaşımı da komple saçmalık.

aileden söz ediyoruz burda. "büyük insan" figürleri çocuğun gelişiminde çok önemli rol oynar ki bunlar da genelde anne baba oluyor. ben 15 yaşındayken annem 60 yaşında olsun istemezdim işin açığı. kendimi şimdiki kadar rahat hissedemezdim. arada ciddi bir kuşak ve anlayış farkı oluşurdu çünkü eminim.

20 yaşında çocuk doğurmak lazım demiyorum. bu yaşlar da çocuk için erken. daha kendini bile tanıyamamışken insanın çocuk yapması doğru değil. anam kendisi de der, "senin zamanında hiçbi şey bilmiyodum o yüzden biraz arıza oldun sen" diye ama bu demek değil ki 30'dan önce çocuk yapılmamalı.

anne aynı zamanda arkadaş olmalıdır evet. annelik çocuğu emzirmek, beslemek, büyütmek, ihtiyacına koşmaktan ibaret değil. dediğim gibi, 40 yaşındakiler çocuk yapmasın ya da yapmaları sağlıksız olur demiyorum ben bu ayrı bi konu ama genç yaşta doğurmak çocuk için bence avantaj.

ben kendi çevremde gördüğümü söylüyorum. şu an annesi 40-50 yaş aralığında olan arkadaşlarımın tamamına yakını anneleriyle samimi ilişki içerisindeyken, 50 yaş üstünde olanlar "eh anne işte yea" mertebesinde. çoğunun iletişimi bile çok kısıtlı.

anne önemlidir olm. hadi çocukken tek görev "annelik" olabilir ama oğlunuz kızınız 20 yaşına geldiği zaman da "anne"ye ihtiyaç duyacak. o zaman da ağzına emzik mi vereceksiniz? yaşların yakın olması bu açıdan avantaj. ben başımıza bi hastalık, kaza bela gelmezse 5 sene sonra anamla italya'yı orayı burayı gezmek istiyorum mesela. ha ben de sevgilimle gezeyim istiyorum ama sevgilim yok nabiyim, anacağızımı götürürüm.

şimdi sen 40 yaşında doğursan çocuğun bunu yapabilecek mi? en genç zamanlarında annesinin yaşlandığını, elini eteğini çektiğini görecek çocukcağız. süper bi anne olabilirsin ama üzülür bu durumda velet. genç anne daha iyi. "moruk tuzu uzatsana aq" dersin çocuğa.

siz mesela hiç 50 yaşında milf gördünüz mü? görmezsiniz. çünkü o ideal anne yaşı değildir. eyyorlamam bu kadar.

ne açıdan baktığımıza bağlı, fizyolojik olarak en ideal yaş değil. geç sayılabilir.

ben 31 yaşındayım eşim 30 yaşında. ben artık istiyorum eşim de 1 sene daha bekleyelim en azından biraz daha hayatımızı yaşayalım diyor da daha ne hayat yaşaması zaten 1.5 senedir sevgiliyiz evleneli 7 ay oldu ve kendisiyle 11 senedir kankayız. tatillere gittik beraber sıçana kadar içtik takıldık daha ne bekliyoruz diyorum sanırım hazır hissetmiyor. benim de hormonlarım azmış durumda belki ona okuturum sizin düşüncelerinizi diye sormak istedim.

Normal

eşin istemiyorsa çocuk istiyorum diye ısrar etme bence. belki gerçekten hazır hissetmiyordur kendini baba olmaya. taraflardan biri istemiyorsa zorlamamak lazım. seneye demiş, seneye olsun o zaman de geç.

Hazır olmadan çocuk yapmama kısmına katılıyorum. 31 ve 32 arasında fark yok nasıl olsa. Olmadı, seneye ısrar edersin "Hadi, zaman geçiyor" diye. Bu kısmı eşine okutturacaksan önceden haber ver ki sileyim. Ya da değiştirip "Evet, çok acil çocuk yapmak gerek. Çocuk gelince hazır olunur zaten" falan yazayım.

yalnız 2 çocuk istiyorum onu da düşünmek lazım. aralarında 1 yaş olsa süper olur. eşime de okutturucam :)

ideal

Benim icin gec bile.

neresi erken yahu? millet aklını kaçırmış. birkac sene daha ilk hamileliğini yaşamazsan bida hicbir zaman anne olamazsın. 12. sınıf biyoloji dersinden hatırlıyorum. (swh)

fizyolojik olarak ilk gebelik için geç
psikolojik olarak cevabı sen daha iyi biliyorsun

ha 31 yaş geç diye hiç mi anne olmayalım? tabii ki hayır

kimden olduğuna göre er ya da geç olabilir...

ya bence geç yaaa benim annem 33 yaşında beni kucagına almış allahım şu an ne sorunlar yaşıyorum bi bilseniz..

benim annem de 33 yaşında anne olmuş ama mesela aramız süper iyidir hiç sorun çekmedim biraz da kişilikle ilgili bence o.

beni annem 42 yaşında doğurmuş(Kaza kurşunuyum :P), aramızda hiçbir çatışma vs. olmadı. yaşla değil, kişilikle alakalı bu durum bence de.

İlk çocuksa geç.

seviyorum

duyduğumda kapatacak ya da ortamı terk edecek kadar sevmiyorum, önce sesini sonra şarkılarını. daha önce hiç bir şarkıcıya/gruba karşı böyle bir şey hissetmemiştim.

populer oldu tiksindim insanıyım ben. sevmiyorum.

sesinin rahatsız ediciliğinden öte şarkıları çok manasız geliyor bana ya. "du bakim şu kelimeyi de koyarsam afili olur" diyor sanki yazarken. (şarkılarını kendi mi yazıyo onu da bilmiyorum da, kim yazıyorsa işte)

bir öksürse içten bende oda rahatlayacak gibi. sadece sultan süleyman sarkısını biliyorum ve denk gelirse dinliyorum ama mabel matizi sevdiğim için değil aysel gürel'i sevdiğim için. olması ile olmaması arasında fark yok ama öksürse iyi olacak.

Kapı zili gibi sesi var. Sevip sevmeme gibi bir durumum yok ama dinlemem.

seviyorum diyemem ama normalde şarkı söylerken sesiyle oynayanlar çok çok itici gelirken (örnek 1. cem adrian, örnek 2. mehmet erdem) mabel matiz itici gelmiyor. 'aşk yok olmaktır' a güzel bir cover yapabilmiş olmasının etkisi olabilir üzerimde.

Belki uğraşsam şarkıların bol gitarlı ve sözsüz halini sevebilirim de yanık yanık, mırıl mırıl bir şeyler anlatmaya çalışmasını sevmiyorum.

Donald Duck'a benzetiyorum sesini, berbat bence. Komik buluyorum, dinlemem.

Arada bir (ama çok arada bir) dinlenecek bir ses o kadar.

Sevmiyorum, antipati duyuyorum. Popüler kültürün bok yemesi.

sevmiyorum.

İyranç

sevmiyordum, canlı performansına denk geldim o günden beri pek seviyorum. <3

indie rafet el roman

Arabada denk gelince annemle yan gözle bakışıp kahkaha atıyoruz :D

cem adrian, halil sezai ve mabel matiz'i gemiyle açıklara gönderip batırmak isterdim o derece diyim, hiç bi nedenim yok, bak sinirlendim yine gece gece :P

Minnacık bile ipucu yok mu? :)

Juno diye atıyorum. Tek isimli madem ahah... Fransız filmi değil ama kızın tripleri yakın gelmişti o zamanlar

İlk aklıma Jeux d'enfants geldi.

je m'appelle elisabeth

jules et jim var eski. başta dış ses karakterleri filan tanıtır amelie'deki gibi sonra olaylar gelişir. nerdeyse birebirdir hatta kullanım şekli.

buldum :)

Delicatessen

dominique pinon :)

bravo vala nasıl buldun..?

pişpiriğin suyu mu çıktı ki..

beyin gerektiren bir oyun da ondan.

Biraz kasvetli bir oyun. Kasvetli derken fazla detaycı yani. Zor bir oyun diğer kağıt oyunlarına göre. 50'li yaşlar biraz daha relax mı oluyor acaba o yüzden mi bilmiyorum. Stressli bir oyun çünkü.

çok eskiden modaydı çünkü. hatta tek tük klüpleri bile vardı.
o zamanın gençleri şimdinin yaşlıları.

ulan hala bazı kahvelerin tabelasında "aile bezik briç salonu" yazıyor memlekette.

içeride ne aile var, ne bezik oynayan var (bezik takımı bile yoktur kesin), ne de briç oynayan var.

king yokken briç vardı. briç o zamanın gençlerinin king'i idi. onlar yaşlandı, onlar oynuyor. gençlere king daha eğlenceli, daha basit geldi, gençler king oynuyor.

briç hakikaten oyun kısmı king ile, batak ile aynı olan, ama o baştaki konuşma kısmı itibariyle çok pis taktik gerektiren bir oyun.

Brici sadece 50 yas ustu oynamiyor. Milli takim var, genc milli takim var, universite takimlari, turnuvalari var. Emeklilik icin cift ya da tek olarak zaman gecirilebilecek, kafa egzersizi yapilabilecek ve sosyallesebilecek cok iyi bir secenek. O sebeple 50 yas ustu tarafindan tercih ediliyor.

Ayrica kahve kulturum pek yoktur ancak kahvelerde bric oynandigini bilirim. En azindan eskiden. Eski briccilerin cogu kahveden yetismedir. Kahvelerde oynadiklari sistem genelde gorendir (bkz: goren). Tecrube etmemekle birlikte eminim su anda da kahvelerde bric oynayan coktur.

@f_d ben yüzlerce kahve gördüm ama daha hiç briç oynananı görmedim. okey, batak, 51, king ama briç yok.

Kulupler cogalinca kuluplere kacmis olabilirler. Bilemiyorum. Ya da belki saatleriniz tutmamistir.

selam uzaylı biz dostuz derim.

takımları nerede bunun, kuyruğu var mı, am mı lan o, vb sorularla anatomisini incelerim.

hemşerim naber derim, sonuçta dunya da uzayda e bizde uzaylıyız. mustafa topaloğluna büyük haksızlık yapıldığını düşünüyorum birde.

Once bi sekilde iletisim kurup bana zarar vermeyeceginden emin olduktan sonra gider sarilirim heralde.

disi erkek farkmaz, yavsarim. o kadar da zeki bir yasam formu degilse evlilige ikna etmeye calisirim. bir sekilde kurtulmak lazim buralardan.

kurtar beni diye bağırırım. belki anlar.

Taş atarım

mikecek halim yok, bakar bakar giderim..

Ben kaçarım ya. Korkarım yani. Hele ki Shyamalan'ın signs ındaki uzaylılardan sonra acayip tırsıyorum ben.

şey yapmaya çalışırım. yani şey.

Büyük olasılıkla altımı doldururum korkudan.

örgütlerim, leninizm öğretirim ona.

nerelisin diye sorarım sonra da verdiği cevaba aldırmaksınız neresinden derim

sevisirim

proletarier iyi noktaya temas etmiş, pavyona satılabilir aslında.

Nasıl seyahat ediyorsunuz diye sorarım. Fizikçiyim.

Soğuklar bugün bitiyor ha gayret, çalışmaktansa yolculuk yapıyorsun yerinde olmak isterdim :)

Hep karda boyle mahsur kalmak istemisimdir.

head and shoulders clinical strength baya iyi. sacin/cildin cok fazla kuru degilse bunu kullanabilirsin.

sanki saç dökülmesinin önemli bir sebebi de kepekmiş gibi geliyor bana. o yüzden kurtulmak lazım. mecitefendi aldım aktardan o da tırt cıktı. bi faydalı guzel bı sey bulamadım arkadaş..

zetion.

eğer klinik denecek kadar fazla kepek probleminiz varsa zetion kullanın. problem geçtikten sonra hedenşoldur.

ölümcül bir kepek yok aslında. ama saçımı hızlı hızlı ovunca kepek dökülmeye başlıyor.
hedenşoldur'u deneyim olmadı. sebamed saçmı kurutmuştu ve herhangi bir faydasını görememiştim maalesf..

Nick inde çözüm hede' n shlder ;)

su iki urunden de cok memnun kaldim

www.neutrogena.com
www.walgreens.com

turkiyede var mi bilemedim.

ben clear'ın kırmızısını kullanıyorum birkaç aydır, memnunum.

Bence kullandığın su ve saç yapın hepsi önemli, yanlış kullanacağın şampuan saçlarını dökebilirde..

Normal zeytinyağlı sabun kullanan arkadaşıma uydum bende saçım kepekten geçilmiyor şimdi, zetion kullandım işe yaramadı, sebamed bana iyi geliyor onu kullanmaya başladım, dediğim gibi tavsiyeler bir nebze işe yarıyor.

eczaneden ketoral şampuan alın. kesin çözüm. kırmızı rengi garip gelebilir ama kepeği yok eder.

kışın cildin kurumasından luyorsa eczaneye de sorarak pirdolin, nizoral gibi şampuanlardan kullanabilirsin. bir de kaşınıyorsa onu önleyici tonikler var adını hatırlayamadım şu an. tamamen yok etmiyor sorunu ama insanı baya rahatlatıyor.

Alakasız olacak ama bu Californication da Shameless tarzı bir dizi mi? Öyleyse ben de onu izleyim bari.

blue mountain state

hung.

blue mountain state izledik ama

shameless uk var :D

the hard times of rj berger

bmsin lise versiyonu. californicationa benzemiyor gerçi :/

modern family belki

hung hung.

ne diye kestiler o diziyi bilen beri gelsin.

(bkz: entourage)

hiç. bir şey yapmıyorum. şimdilik tekrar geri getirip bir kez daha kaybetmeye gerek yok. böyle idare etmek daha kolay...

valla ben bi sürü bişi yaptım da hangisinden başliim :) heyecanım bi geldi ama eksik bişeyler var, ufak tefek sinir olduğum şeyler var filan. sıkıldığın, bunaldığın ne varsa dönüştürmeye, değiştirmeye uğraş. zor, sancılı ama işe yarıyor.

biraz klişe olacak ama, hakketen güzel ne oluyorsa o boktan süreçten hemen sonra oluyor.
o yüzden ben herşey çok kötü gidiyorsa seviniyorum kesin güzel birşey olucak diye.
Oluyor da hakkaten.

Bende Pantera konser kaydı açıp spor yapıyorum, iyice terledikten sonra duş ve sıkma portakal suyu içiyorum :) daha ne olsun..

(Ama öncelikle sana ne iyi gelir onu bilmelisin)

Spor yap

Saka bi yana asik ol. Bolca disari cik. Biseyler ic ve guzel kiz/oglan avina cik ;)

tatile gitmeden 2 gün önce ve tatil boyunca hergün 1-2 tane imuneks iç. bende çok işe yarıyor.
tatile giderken stres yapıyorsam stres bağışıklığımı düşürür ve beni hastalıklara açık hedef haline getirir. ya grip olurum ya da dişim ağrımaya başlar.
ama imuneks gibi bağışıklığı güçlendiren bir şey içersem hasta da olmuyorum, bir yerim de ağrımıyor.
umca da olur, al yanına hergün suya damlat iç. bağışıklığını güçlü tutsun.

Ben uçmadan önve katarin (grip olmayayım diye) ve sedergine (vitamin ve baş ağrıma iyi geliyor)
Birde naneli şeker, yolculukta bulantıma birebir.

Ama çok yorgun oluyorum bilerek; yolculukta uyuyayım diye yoksa yollar çok sıkıcı :)

terliyor muyuz yolculuk esnasında? o ter üzerimizde kururken şunun fotoğrafını çekeyim şu tavan amma yüksekmiş vay efendim orayı da göreyim derken hava akımlarına maruz kalıyor muyuz? bu durum yaz kış demez hasta eder.

Ben de tatillerin ilk bir-iki günü hasta oluyorum, ama sebebini biliyorum. Tatile çıkmadan önceki birkaç gün o kadar yoğun oluyorum ki (ev-iş-hazırlık-geç yatma-tatile çıkmadan bir önceki gün çok çok geç yatma vs.) pilim resmen bitmiş oluyor ve bünye tatili bulunca seriliveriyor yere. Hava değişimi önemlidir, evet, ama immuneks, pharmaton vs. takviye ilaçları C vitamin bünyeni toparlamakta yardımcı olur. Bir da tatil öncesinde çok yorgun olma.

Turknete hiç bulaşma, adsl olarak hepsi aynıdır aşağı yukarı, bulunduğun yerde internet hızı da önemli

Bu arada ben ttnet 51 lira ödüyorum 16 mbit 50 gb akn, taahhüt falan yaptırın 1 yıllık daha ekonomik olur..

superonline kullanıyorum yıllardır. 50 tl, limitsiz. hızda da hiç sorun yaşamadım. (reklam gibi olmuş.)
turknet hakkında fikrim yok maalesef.

turknet kullanıyorum, 3 akrabamı daha geçirdim şimdilik sıkıntı yok. Tamamen bulunduğun bölge ile ilgili. Bence geçebilirsin.

çok fazla.

fazla o yüzden beklentilerimi kıstım. ama beklemediğim şeylerin (iyi anlamda) 5 katı başıma geldi.

8593927494473828291 Everest kadar.

Beklemiyorum artık

Beklemeye beklemeye böyle oldu faiz işledi

yapma volkan yapma. ebesinin nikahı kadar.

Burdan koye yol olur.

Miktar olarak çok az. Ama 3 yılın sonunda hala etkileyecek kadar büyükler. Ki 3 yıl benim için ergenliğin ortasına denk geliyor. :)

edit: Dertlendim amk gece gece.

Az, ama hepsi çok ağır.

bilemiyorum altan bilemiyorum..

ufak tefek aslında, şaka maka iyi yaşadım ha.

Dünyanın etrafını 20-30 kez falan dolanır herhalde.

Ben hep 10 çifte şans verdim, deplasman takımı handikap yaptı :) olsun be bunada şükür ne yapalım insan olmak kolay değil..

Fazla degil.

çok fazla. psikolojik olarak pek sağlam birisi değilim, normalde he deyip geçilebilecek çoğu şey bile benim için travmaya dönüşüyor. 18-20 yaş arasında belki de attığım her adım FAIL oldu. 30 sayı öndeyken kaşla göz arasında 20 sayı geriye düşen basketbol takımı gibiyim. özgüvenimi, inancımı kaybetmiş durumdayım. tekrar öne geçsem bir şeyler olacak ama nasıl geçeyim yav olmuyo işte. yapamıyom.

Hayir, sanmiyorum. Cogaldi. Orta yas ustu de katildi son yillarda aksine.

aksine arttı.
bizim zamanımızda sadece metalik tayfa takardı. şimdi herkeste var amk.

ne kavgalar ettik küpe taktığımız için.

elbette. o moda iken hepimiz liseli idik. e hadi üniversitede de devam edelim dedik. ama sonra memur olunca haliyle bitiyor. yeni jenerasyon da küpeli gençlik ile tanışamadan emoluk, rapperlik flnla tanıştı büyüdü fln. neyse :D

sakaldan küpeler görülmüyordur :D

Hayır, artık son derece normal bir olay haline geldiğinden önemsemiyoruz sadece.

Ben hala takıyorum hatta 3 senedir kulağımda.ama iş hayatına atıldığın zaman genellikle çıkarmak zorundasın küpeni.

oyle bir durum var kesinlikle cevremden biliyorum fakat ben 8 senedir takiyormusum. vay ake baya olmus.

kötü kokması olabilir belki. Bence gayet kullanışlı ama.

kimyasaldan uzak durmak iyidir.

kremin jiletten bir farkı yok etki olarak.

not: o da kalınlaştırıyor yani.

jilet kılları kalınlaştırır efsanedir yok öyle bir durum.

Krem yakarak döküyor. Abartili bir ifadeyle; bi nevi kimyasal silah gibi. Arada cilt de telef oluyor dolayısıyla.

daha pahalıya geliyor bir de :)

eskisi gibi kötü kokmuyor be ya..

"Jilet killari kalinlastirir" bir efsane mi gercek mi bir sey diyemem ama kendimden ornek verecek olursam, askere gidene kadar gunluk tras olmuyordum, askerde hergun olmaya basladigimda 2 ay icinde sakalimdaki degisiklik farkedilmeyecek gibi degildi. Efsane oldugunu kabul etmiyorum. Placebo etkisi de degildir heralde:)

Cildine ciddi zarar verir. Şöyle dusun senin zorla çekip koparabildigin tuy bi krem surunce kendiliğinden dusuyor ne kadar zararlı olduğu burdan belli. Eger alternatif olabilecekse tuy sarartici biraz daha zararsız diye biliyorum fakat o da koyu renk çıkartiyo deniyor

www.amazon.co.jp

830 liraymış teşekkürler..

spor kategorisine girse de bisiklet. özellikle uzun mesafelere gitmek.

Quadcopter uçurmak.

Fotoğraf çekmek, müzik aleti çalmak

Deniz varsa yakınlarında Balık tabiki de.
Hem temiz hava, hem doğa hem deniz rahatlatır insanı.
Ucuz bir hobi. Arkadaş edinmekte zorlanmazsın.
Rastgele demen yeter bir balıkçıya direk konuya girer zaten :)
gezersin bol bol. başarırsan karnın doyar. bi bakmışsın ki vazgeçemeyeceğin her an aklında olan değişik bir hayatın olmuş.

metod kitabı aldım kendi kendime org öğrenmeye çabalıyorum. şarkılar çalabildikçe de hoşuma gidiyor. bir enstrümana merakın varsa öneririm.
geçen senelerde de yine hem ilgimi çektiği hem de uğraşması zevk verdiği için codeacademy'de kod öğrenmeye başladım. bilgisayarla içli dışlıysan bu bile bi alternatif olabilir.
yine kendimden yola çıkarak önerebileceğim şey gönüllü projelerde yer almak. hem yeni insanlarla tanışırsın hem de kendini iyi hissedersin.
el becerine güveneen biriysen de hobi marketim'i ziyaret etmeni tavsiye ederim.

Gezmek bence en büyük hobilerden birisi, yeni yerler yeni insanlar yeni tatlar daha ne olsun..

Gerçi kış aylarında yağmur çamur gezmek sıkıntı oluyor, el sanatları kursu veya kapalı havuzda yüzmek gibi sosyal aktiviteler güzel gelebilir.

maket uçak yapmak.ama biraz masraflı hobi.

yoga ve puzzle

hobi, ''bundan sonra bunu yapacaksın, al bu senin hobin'' denmesi ile olmaz. söylenenlere ilgi duyuyor olsaydın bunları zaten yapıyor olurdun. bir insanın hiç hobisinin olmaması sosyopati sebebidir. ilgilendiğin ama ''unuttuğun'' bir şeyler mutlaka vardır, onları bir düşün.

linol baskı (linocut)
akşam masa başında ince ince uğraşmak pek eğlenceli :)

bir de fotoğraf çekiyorum zaman buldukça.

geçen gün şu das seramik hamurlarından aldım ama sevemedim onu.
kanaviçeye dalmayı planlıyorum:)

Puzzle bir kere yaptım 1500lük, dünyadan koparıyor sizi. Benim favorim yeni tarifler denemek. DIY projesi yapmak istiyorum bir gün.

fakire teselli bulmak kolay ondan hep.

parayla saadet olmuyor diyenle, "ama teknoloji çok saçma birşey. mesela 3310 bana yetiyor. diyen" aynı kişi olabilir mi acaba?

eksiduyu.ru

tamamen katılıyorum.

Zengin olmadan bu saadet olayını cevaplamak zor, çevremdeki zenginler çok çalıştığı için huzuru yok kafayı yemişler, çalışmayan zenginlerde paranın kölesi olup kaybetmişler kendilerini..

parayla saadet olmuyor'u en düz haliyle anlarsak yanlış tabi. ama orada kastedilen "sadece parayla saadet olmaz". bu haliyle de doğru.

teknoloji çok saçma bir şey. çakmaktaşından el baltam bana yetiyor.

@m e b 'in duyurusuna verilen cevaplar şok etkisi yarattı bende.

birisi sakıp sabancının şeker hastası olduğu için adana kebap yiyemediğini yazmış. lan sanki rahmetli çok zengin olmasaydı şeker hastası olmicaktı. Aynı zamanda kendisi adana kebap yiyemediği için hayata küsmüştü.. Ama böyle bi durum yok. Ya da sabancının oğlu hastaydı ama zengin olmasaydı hasta olmicak mıydı? falan filan.

o parayı paylasacak kimselerin yoksa hiç bir anlamı yok.

ama yinede parasız olmaktan iyidir tabii ki lan.