sevgili mobidik,
ben liseyi parasız yatılı öğretmen okulunda okudum yani ben de 15 yaşımda ailemden ayrıldım, sömestir ve yaz tatillerinde ailemi görebildim. benim gibi olan, hala görüştüğüm onlarca arkadaşım var. benden üç yıl önce yani ilkokul sonrası ailesinden ayrılıp yatılı okulda okuyan onlarca arkadaşım da var. birimiz bile o zamana kızgın değiliz, ailemizi ya da başka bir olguyu suçlamıyoruz. neden biliyor musun, çünkü olduğu gibi kabul etmeyi öğrendik. değiştiremeyeceğimiz şeylerin olduğunu daha o yaşlarda farkettik.
biz okulda 300 kişiydik. ben 90 kişilik yatakhanede kalıyordum. 300 ayrı kişilik, 300 farklı hayat/aile/hikaye... biz bayram tatillerinde sömestirde bi heyecanla biletlerimizi alıp eve gitme hazırlıkları yaparken ailesi olmayan arkadaşlarımız bize yardım ederdi. ailesi olduğu halde gitmeyenler, gidemeyenler vardı. babası yaşadığı ilçenin en zengini olan bir arkadaşımızın yol parasını minnakçık diyebileceğim harçlıklarımızdan denkleştirir, annesini görmebilmesine yardımcı olurduk. ayakkabı alamayan terlikle gezen, okuyabilmek için böbreğinin birini satmayı düşünen arkadaşlarımız.. onun yanı sıra her hafta arabasıyla kızını ziyarete gelen sepet sepet yiyecek getiren arkadaşlarımız da vardı.
yetiştirme yurdunda kalan üniversite sınavını kazanamazsa devletin elini çekeceği yani sokakta kalacak olan arkadaşlarımızın sınavı kazanmaları için nasıl çabaladığımızı, biri kazanamayınca evlerimizi açıp nasıl iş aramak için seferber olduğumuzu görmeliydin. biz çok mu iyiyiz, hayır değiliz. mesela benim babam memur, benden küçük üç kardeşim daha var, annem ev hanımı. Okuldan siyasi bir kararla öğretmen olarak çıkamadık, üniversite hem maddi yönden hem ortalık karışık diye hayal. Çalışmam lazım. Diğerleri de üç aşağı beş yukarı ben gibi. Biz arkadaşımıza iş aramak için seferber oluduk. Bulduk da. Çalışırken biriyle tanıştı, evlendi sonra. Biliyor musun bu arkadaşımızın ailesi vardı. Başka kardeşleri vardı. Aile bakamayacağı için yurda vermiş. Kardeşlerinden birini de başka bir yurda vermiş. Ve unutmuş. Bu aile kötü bir aile mi, yanlarında kalan çocuklar için büyük olasılık değil. Benim için de büyük olasılık değil. Cahil ve çaresiz kalmış (aslında bırakılmış) ailelerden biri yalnızca. Yetiştirme yurdunda isimler yeter, dursun, songül.. gider. Allah'a mesaj yolluyor "başka verme bakamıycam" . Çünkü doğum kontrolünü bilmiyor, günah vs.
Bir keresinde okulda halıya basmayı özledim ama öyle böyle değil çok özledim. Tatil oldu eve geldim ayakkabılarımla birlikte çoraplarımı da çıkarıp halının üzerinde bulutun üstündeymiş gibi tad alarak anneme sarılıp başımı göğsüne gömdüm. Nasıl mutluyum anlatamam. Bir anda o arkadaşlarımın daha hiç halıya basmadıklarını, hiç analarının göğsüne başlarını gömmediklerini düşündüm. Onlar bunu özleyemezlerdi çünkü hiç yaşamamışlardı. O an benim hayata karşı tutumun ne olması gerektiğini belirleyeceğim kritik anmış, o zaman farkında değildim tabii, sonradan anladım. Ya onlar için üzülüp kendimi bu taddan mahrum bırakacaktım ya da benim kaftanım bu deyip tadını çıkaracaktım. İkinciyi yaptım. O kısacık anda vicdan ve aklın dengesini deneyimlemiştim. Kendi kaftanımı çıkarıp onun kaftanını giyseydim ben kendime karşı haksızlık yapmış olacaktım. O deneyimden tam 10 yıl sonra annemi kaybettim. İyi ki sarılmaya devam etmişim demi?
Aynı şekilde benim de mahrum olduğum şeyler çoktu. Ben bunu asla yaşayamayacağım dediğim şeyler vardı. Bütüne bakınca hepsini görebiliyorsun ve hayatlar çeşit çeşit malum.
Hepimiz çocukluğumuzda kendi seçimimiz olmayan kaftanlar giyiyoruz. Ama yetişkinlik öyle değil. Kendi istediğimiz kaftanı dikebiliriz, hatta dikmeliyiz. 15-30/40 yaşlar kendi kaftanımızı diktiğimiz yaşlar oluyor. Vaktinde yapmayıp/yapamayıp daha geç yaşlarda yapanlar da oluyor. Bence sakıncası yok, geç de olsa yapmak önemli.
Bunları şundan anlattım; dünkü yazında stres yaşadığın, panik olduğun belliydi. Geçti gitti, ama hala arkasında duruyor gibisin. Buradan öyle görülüyor en azından. Hepimiz ara ara panik oluruz, hepimiz stres yaşıyoruz bu çok doğal. Yönetmeyi öğrenmemiz lazım.. Arkasında durmak hatalı, o zaman bir dahaki benzer durumda yine aynı şeyleri yaşarsın.
Annene neden kızdığını biliyorum. Sevmediğin, önemsemediğin, değer vermediğin için değil, tam aksine ona değer verdiğin, kendine yakın hissettiğin için kızdın. En çok sevdiğine kızar insan ve taş bu nedenle uzaktan gelmez. Benim çocuklar da bana kızarlar zaman zaman. İyiki kızıyorlar. Çünkü gelişme varsa acısı da olacak, bunun kaçarı yok. Yetişkin olanlarla iki taraflı oluyor, artık onlar da benim hatalarımda gereken tavrı gösteriyorlar. Böyle olması çok hoşum gidiyor açıkası. Demek doğru gitmiş, her şey yolunda diyorum. Benim de en basitinden yaşım gereği bilmediğim değişimler oluyor veya o an düşünemiyorum, aklımda başka şeyler oluyor , eskisi kadar hızlı değilim, eskisi kadar hızlı düşünemiyorum vs.
Senin dün yaşadığın olay bizde olsaydı kızlarımın tepkileri büyük olasılık şöyle olurdu:
18 yaşında olan büyük olasılıkla senin yaptığın gibi panik olur bana değil ama kankisine "annem şöle şöle yaptı, canım çok sıkkın kanka akşam üzeri çıkalım bi, yada sen bize gel en iyisi, arayacağım yerler var sen yanımda ol bari" derdi.
30'u nun üzerinde olan diğer kızlarım da şöyle derdi ; "bu gün saat dörde kadar aramam gereken yerler var anne, bekleyebilecek gibiyse dörtten sonra tamir işini birlikte yapabiliriz. Bu arada sen de bana aramam gereken yerler konusunda destek olabilirsen çok iyi olur"
Tekne kazıntıma haksızlık olmasın şimdi, o da artık daha tutarlı tutumlar geliştirmeye başladı. Sakin kalıp durumunu izah ediyor, kendini tanımaya başladığını anladığım kararlar veriyor, gerekçelerini çok güzel anlatıyor. Zamanla daha da iyi olacak.
Son olarak; ilk soruna cevap vermeden önce hakkında biraz da olsa fikir sahibi olmak için önceki duyurularına bakmıştım. Okulun 9 yıl sürmesi vnedeniyle çevrenin olumsuz bakışlarından rahatsız olmamak için yollar aradığını gördüm. Yapma güzel kardeşim.
Kendini olduğun gibi kabul et ve öyle sev.Neysen o'sun. Ne bir eksik ne bir fazla. İyileştirmen gereken yönlerini bil, onları düzeltmek için çabala. Yarışın, hesabın kendinle olsun.
Kendinle barışık olduğunda yolun daha kolay, daha aydınlık daha pürüzsüz olacak inan buna.
0