Güneş gözlüğü almaktan bir farkı yok. Parayı çok verince iyisini alıyorsun. Diğer türlü büyük ve rüzgar kesen bir güneş gözlüğü almış olursun teknik olarak. Bende iki tane poc marka var. Biri eski biri yeni model. Yeninin lensini carl zeiss yapmış. Kontrastı yerdeki (yol) tüm ayrıntıları rahatça görecek şekilde ayarlanmış, çok karartıp renklerden ve ışıktan mahrum bırakmamışlar ki gece bile takıyorum, güneşe rahatça bakabiliyorum ve güneşli bulutlu havalarda gökyüzünü hdr kalitede görebiliyorum. Amazon dan almıştım 3k civarı indirimdeyken. Pahalı ama tavsiye ederim kesinlikle

Oakley,

Oakley Radav Ev Prism uygundur bayağı

Fotokromatik/fotokromik bisiklet gözlükleri var - gündüz karariyo cami, hava karardikca da seffaflasiyor. Bir arkadasim öyle bir sey kullaniyor, cok memnun.

Ya da belki cami degisenlerden alabilirsiniz. Aksam seffaf camlari takar, gündüz koyu camlari.
Fiyatlari bilmiyorum ama arkadas oakley kullaniyor. Ben de uvex düsünüyorum.

Oakley biraz pahalı geldi. Bana kızar çok pahalı bir şey alırsam. Uvex'e ben de bakmıştım. Mesela şu model nasıl? www.amazon.com.tr

Bundan 6 sene önce aliexpress'ten yorumlara bakarak oakley replika gözlük almıştım. Çerçeve kalitesi falan baya iyiydi, sonra camını çıkarıp buradan oakley orjinal cam alıp takmıştım. Baya uyguna gelmişti, şimdi nasıl bilmiyorum fiyatlar.

"Böyle düşünceleri olan bir insan bana ne öğretebilir ki?" diye düşünürdüm ben olsam.

Ben sadece boş yapıyor sanmıştım ilk paragrafı okurken ama bayağı zararlı şeyler de söylüyor. Şikayet edin bence de.

Şikayet etsem işten atarlar mı diye düşünüyorum çünkü muhalif bir belediyenin kursu. Atılmasın da sadece düşüncelerini kendine saklaması konusunda uyarı alsın istiyorum. O yüzden şikayet etme konusunda tereddütlerim var.

Direkt atılacağını sanmıyorum, öncelikle soruşturma açılır, uyarı verilir. Siz şikayetinizi bırakın mutlaka.

hobi olarak kuran kursuna mı yazıldın :) ne anlatıyor?

Kesinlikle şikayet ederdim, orası propaganda mekanı değil. Ateizm propagandası yapsa onu da şikayet ederdim mesela.

El sanatları ile ilgili bir kurs ama gerçekten Kuran kursunu aratmıyor :D

yav he he de geç

Benim pek katlanacağım şeyler değil, kendini uyarırdım çok taraflı görüşleri olduğu ve halka açık bir kurs olduğu doğrultusunda. Bu şekilde devam ederse bi üste şikayet ederdim.

Kimse hocadır öğretmendir saygılı olalım kodunu bırakıp ya hoca hayırdır dememiş de ondan sonuç bu olmuş herhalde. Ha bu da şart değil, bana böyle şeyler söylemeyin tarzı bir şey deseniz de yetebilir. Ha nolabilir surat yapar biraz yuzsuzse laf sokacak yer arar ya da daha az ilgilenir. E öyle olursa da başka kurs mu yok ilgili konuda, eminim bulabilirsiniz. En pratik ve içinizi şikayet vsye göre rahat ettirebilecek çözüm böylesi gibi duruyor.

Alipaşa Köfte ve Ciğer çok iyidir. yarım porsiyon da köfteden deneyin derim. burdan kalktıktan sonra tatlı konağında hayrabolu tatlısı da yiyin mutlaka. iyi geziler.

Sırasıyla;
1. Aydın Ciğer
2. Ciğerci Niyazi
3. Kazım Usta

edirneliyim
bence niyazi

En meşhur Aydın ama kapısında sıra beklemeye değecek kadar fark var mı emin olamıyorum. Sıra yoksa olabilir.

Onun dışında Niyazi ve Akgünler olabilir.

Canım istedi yahu. Aydın veya Niyazi'ye gideyim ben de :)

Çiçek Tava Ciğer Salonu'nda yedik biz güzeldi.

Edirneli olarak cevaplıyorum, Aydın'ın porsiyonu daha fazla ve domates soğan vs bittikçe getiriyorlar o yüzden talep çok ama lezzetli olan ciğer Niyazi de yenilir.
Kazım Usta Ve Ciğerci Kemal'de iyidir, Aydın ve Niyazi de yer yoksa.

ciğerci niyazi'yi öneririz. yanına da cacık.

organik beslen, bol su iç. işlenmiş gıdalar, kalitesiz yağlar, çöp besin olduğu sürece hiçbir doktor, tonik işe yaramaz.

ben samimi söylüyorum çok yol denedim, yok genetikte yoksa olmuyor. şimdi en son bi tane yüz yıkama jeli aldım geceler, sabahları yıkıyorum sonra da la roche in siyah nokta kremini sürüyorum. samimi söylüyorum inanılmaz düzenli yaptım 1 aydır ilerleme 0.

güneş kremi de kullanmaya başladım en iyisinden, 500 tl harcadım bunlara. Yok olmuyorsa olmuyor. Ama güneş kremi kesin al düzenli sür mutlaka her dışarı çıkışında. la roche yine önerebilirim

Cilt bakım ürünleri derya deniz ama temizleme, nemlendirme ve güneşten koruma temel adımlar ve herkesin yapması gerekiyor diye biliyorum. Erkek cildi ve kadın cildi arasındaki farkı tam olarak bilmiyorum ama Çisem Çakır'ın youtube kanalı bayağı fikir verir ürün seçerken.

En temeli gabe h coud'un dediği, sigara kandaki oksijen miktarını azalttığından kötü etkiliyor.

Para gömeyim dersen eczanelerdeki dermokozmetik markalarına bakabilirsin. İnternetten almanı tavsiye etmem. Eczanede danışmanlar da oluyor.

Güneş kremi mutlaka kullan, leke ve yaşlanmaya çok etkisi oluyor.

Çinko ve biotin kullanmak
D vitamini almak
Hormon testi mutlaka, bozukluk varsa ilaç tedavisi

İyi uyku bol su
Hiç sigara
Spor veya düzenli yürüyüş/koşu yani bol oksijen ve oksijenli yıkım
Protein ağırlıklı sağlıklı beslenme (protein var diye adana kebaba abanmamak)

Güneş koruyucu
Güzel temizlemek ve gece nemlendirmek
Traşı düzgün yapıp nemlendirmek

Marka:La rocha posay ve veya lierac
Yüzünüze süreceğiniz şeyi eczaneden alınız gratisten değil

Bir de şu anda leke, siyah nokta vs için doktor tedavisinden önce kaliteli bir güzellik merkezinde(yani bir klinikte) 2-3 seans profesyonel cilt temizliği/bakımı yaptırabilirsiniz yaza kadar ancak kullanırsınız zaten.. bir de tam zamanı ultraviyole miktarı artmamışken.

250 gram dana ön kol, 750 gram dana döş etini çektir. içine yumruk kadar bir soğanı rendele, silme bir tatlı kaşığı tuz ile yoğur. iki gün dinlensin. sonra on numara ızgara köfte olarak ye. bana dua edersin.

500 g kıyma,
Püre haline getirilmiş yarım soğan,
Yarım paket Piyale köfte harcı,
1 yumurta,
Yarım çay bardağı su,
1 çay kaşığı tuz,
Çay kaşığının ucuyla karabiber ve kimyon

Ben bu tarife göre yapıyorum. Hem pratik hem de lezzetli oluyor.

Besin değerinin sıfır olduğunu ilk defa duyuyorum. Doğru olduğunu sanmıyorum.

www.google.com.tr

Şuradaki tarifi içine kabak ve maydanoz koymadan yapıyorum. Şu ana kadar yiyen herkes çok beğendi. Bana kalsa kabaklı hali de güzel.

Zayıflama yırtılmaları dediğiniz şey çatlaklarsa; kremlerle, asit içerikli ürünlerle vs çözülecek bir şey değil. Çok insan, çok ürün denedi, olmuyor :) Yok yere kremlere para dökmüş olursunuz.

m.youtube.com

Yukarıdaki videoda dermaroller ile bi tedavi uyguluyor kadın, doğumdan sonra. Fark dramatik. Bunun dışında Reddit’te dermaroller örneği var çatlaklar için, fark yine dramatik:

www.reddit.com

Dermaroller yüz için de güzel sonuçlar veren bir şey ama azimle kullanmak gerekiyor. Çukurlar, lekeler agresif birtakım ürünlerle geçiyor. Ama asit içerikli ürünler olduğu için, ben tavsiye etmiş olmak istemem. Kullanması riskli. Kendim kullansam da başkasına kullan diyemiyorum.

350 lira dediğiniz için de yazmak istedim. Aslında bu tür düzeltici tedaviler kozmetik ürünlerle olmuyor. Kozmetik ürünler pahalı ama etkinliği düşük, yüzeysel ürünler. Dermatologlar eczaneden temin edilebilecek daha uygun fiyatlı ürünler reçete ediyor sivilce izlerine, güneş lekeleri, epilasyon yanıklarına. Bu kadar bütçeye gerek kalmayabilir.

Şimdi okuyup bulmaya üşendim. Sözlükte madecassol ile ilgili entrylerde doktor tavsiyesiyle kullanıp memnun kalanlar yazmıştı. Missha'nın da Madecassoside diye bir serisi var işinizi görebilir. Testerları da satılıyor. Denemelik alabilirsiniz. C vitamini de lekelerin rengini açar diye biliyorum.

Artdehuile instagram sayfasını bi karıştırır mısın. Mucizevi sonuçlar görürsün. Tıbbi aromaterapi yağlarından oluşan, kişiye göre hazırlanan, sadece bayi eczanelerde hazırlanan ya da hazır ürünlerin satıldıgı bir marka.

Tam tersi karantinadan dolayı şu an ekonomik durgunluk olduğu için salgın bitince talep artacak ekonomik büyüme yaşanacak.

Neye talep artacak ki.. millette para yok. Şu an para kazanan memur ve iyi kurumsal şirkette çalışanlar. Esnaf bitik.

bizim zam dönemi nisan ayındaydı. normalde %20-30 arası zamlar konusulurken şimdi şirket fırsatcılık yapıp %5 sembolik zam yapıyor.(onu da başımıza kakıyor) halbuki geçen ay zam alsaydık şu an daha yüksek maaşımız olacaktı. çalıştığım sektör ve firma virüsten etkilenen bi iş yapmıyor şimdilik.

benim azaldı, internetten kazandığım sabit bir gelir var üç aşağı beş yukarı aynı seviyelerde giden.

bu iş stok grafik, stok fotoğraf ve stok video üretmek. tabi bununla beraber çeşitli ae templateleri, proje dosyaları falan.

ajanslara bağlı bir iş, %90 reklam ajansları, prodiksüyon ajansları satın alır.

haliyle neredeyse durma noktasına geldi. ben de hedef değiştirdim.

boş durmuyorum, satma potansiyeli daha düşük ama kolay olarak üretebileceğim bişey arıyordum, aklıma dünya bayraklarının animasyonları geldi, 70 ülke kadar bitirdim.

100e tamamlayınca bırakıp covid ile ilgili şeyler üreteceğim.

Benim arttı gelirim. Gerçi daha fazla çalıştığım için dengeliyordur emek/para oranı olarak. Onun haricinde evde olduğum için normale göre çok daha az para harcıyorum, güzel birikim yapma fırsatı.

Gelir azalmadı ama gıdadan elektroniğe kadar her şey o kadar zamlandı ki azalmış kadar oldu.

Ben maalesef sağlık sektörünün içinde olduğum için gelirimde azalma olmadı. Hatta güya dönerler yükselecek, artması bile mümkün.

bizim durumlar değişmedi henüz. eşimin şirketi avrupa'ya iş yapıyor. süreç uzarsa olumsuz olarak etkileniriz.
kardeşimin sevgilisinin restoranı var. onlar çok kötü durumda. çalışanları işten çıkardılar. batmamaya çalışıyorlar.
annem de esnaf ama şansımıza şubat sonu online satış yapmaya başlamıştı. bu sayede ayakta kalabildi.

Gelir arttı gider azaldı. Ticaret erbabı olarak yeni duruma hemen ayak uydurdugum için iş anlaminda sıkıntı olmadı. Vakit geçirme noktasında da sorun yok sadece etrafımda mecburi iletişimde olduğum kisilerin aşırı dikkatsiz ve hijyenden uzak umursamaz tavırları oldukça gerdi.

bu karantina dönemi daha basit yaşamayı öğretti bana. gelirim azaldı ama giderimi de azalttığım için büyük bir olumsuz değişiklik olmadı.

support.office.com

Kontrol edip ne yapmak istediğiniz anlaşılmıyor. Aynı olanlar silinsin mi, aynı olmayanlar A'ya mı kopyalansın vs.

Gecen bunu bi yerde duydum.
Yok oyle ekstra bi risk dedi bi dr.

bilim kurulu üyesi mehmet ceyhan kişi tamamen iyileştiyse sıkıntı yok, zaten insanımızın 1/3 'ü zatürre geçirmiştir dedi. geçen hafta habertürk'de yayınlanmıştı program yanılmıyosam.

29 mart cnn türk yayınıymış.

ürünü iptal et tekrar sipariş et.

tekrar sipariş ver, pahalı olanı da teslim alıp iade prosedürü başlat derim.

Ürün gönderildi durumunda iptal olur mu ?

Gonderildi durumunda iptal olmaz sanirim. Ama iade edebilirsiniz.

Evet canlı destek ile görüşmelerimizde iptal aşamasını geçtiği için ancak ürün teslim edildiğinde iade söz konusu olabilirmiş.

Ürünü teslim almadan geri çevirebilirsiniz yada online üzerinden iade başlatabilirsiniz cevabını aldım.

Arkadaşlar ben pek internetten alışveriş yapan biri değilim ve iade başlatmatmadım hiç.

Teslim almadan geri çevirmek derken, kargo ile buyrun siparişiniz geldi imza atın kısmında kabul etmiyorum almıyorum demem lazım doğru mu anlıyorum ? Online iade zaten nedir hiçbir fikrim yok !

ürünü teslim alma. öyle iade olsun. öbür türlü teslim aldıktan sonra iadede sorumluluk sana geçiyor. misal kargocu çalıp boş paket teslim etse karşı taraf teslim almadık diyecek.

ürünü teslim alma geri gitsin, para iadesi de alırsın için rahat olsun.

mesafeli satış gereği geri almak zorundalar. kargo geldiğinde ürünü iade etmek istediğinizi söyleyin ama iade olduğunu belirtin. belirtmeyince kargoda 10 gün bekleyip ondan sonra geri gidiyordu galiba.

bence destek hatlari varsa oradan ulasirsaniz yardimci olurlar diye dusunuyorum.

Soruyu unutmuşum. Sizin çevre ne alemde ?

ya dün otobüste yere şaşal düşürdü öndeki kadın. su şişesi salındı durdu tabii, baya bir turladı, kadın da şişesini arıyor. dedim ki şurada ama alacak mısınız? ayy evet dedi ve aldı.
diyeceklerim bu kadar.

@jimjim delirmek üzereyim....

@Cesario ee tabi ki ondan da korkuyorum. Bu fıldır fıldır gezen arkadaşın anneannesi var çok yaşlı ve umreden gelen arkadaşları %99 vardır hadi dedim senden onlara bulaşmasın da onlardan sana bulaşsın bundan korkmuyor musun ? Dedim. Tepki yok..

@üğpoıuy elini yıkayan hasta olmayacak gibi bir algı yaratıldı bu bile büyük bir problem. Gerçekten çok zor.

E haklı bence. Hiç dışarı çıkmadan nasıl yaşayacaksın? Mutlaka bir yere gitmen gerekecek.

@black mamba keyfen geziyor iş güç sebebiyle değiş tamamen keyfi ve kalabalık ortamlara giriyor. Girmek zorunda değil. Bu bir toplum sağlığı meselesi.

Siz naptiniz peki? Stok yapip eve mi kapandiniz tamamen?

Hafta ici ise giden bir suru insan olacak; herkes evden calismaya gecmedi.
Inanmazsiniz merdiven alti yerler de degil calistiklari sirketler.

Insanlarla mesafenizi koruduktan (cok kalabaliklara girmedikten sonra yani), temizliginize ve gidaniza da (bagisiklik kuvvetinize) dikkat ettikten sonra sorun yok bence de.

He bi hafta gelir is alevlenir iyice ve sokaga cikma yasagi falan gelir o zaman disari cikanlara yonelik su anki tavrinizi takinabilirsiniz tabii.

Ama su an anlamsiz buldum bu tavri.

@Flipsflops stok filan yapmadım. Eve de kapanmadım. Zorunlu olan işlerimi yapıyorum sadece ofiste tek çalışanım dolayısıyla orada kimsenin bana bulaştırma ihtimali yok. Toplu taşıma da kullanmıyorum ayrıca.

Şuan dışarı çıkanların anlamadığı şey şu ki bu virüs şuan ülkede var ve yayılıyor. Neden sokakta bir kahve içme uğruna toplu alanlara girilip bu risk alınıyor ? Neden herşeyde son ana kadar her şey en kötü olana kadar beklenip sonrasında ciddiye alınıyor önlemler. İyice alevlenmesi demek bir sürü insanın ölmesi ya da hasta olması demek. Bu olana kadar herkes keyfi gezmelerini en azından azaltsa ne olur ? Sadece kendilerini değil toplumu tehlikeye atıyorlar.

İki kişi arasında minimum mesafe şartını koruyabilecek şekilde şöyle bir yürüyüşe çıkmak, temel ihtiyaçları gidermek için dışarı çıkmakta elbette bir sorun yok ama kafeye oturayım, dur bir şurayı gezeyim diye sağa sola dolanmak biraz akıl eksikliğinin belirtisi.

Ayrıca virüsle alakalı onlarca araştırma ve makale okudum ilk çıktığı günden beri. Ben hali hazırda birçoğumuzun çok önceden virüsle tanıştığına ve şu an taşıyor olduğuna kanaat getirdim. Virüsten kaçınma gibi bir durumun olduğuna da inanmıyorum şu saatten sonra. Bu işin okulunu okumadım ama yapılan matematiksel modellemeler ve hesapların belli bir doğruluk taşıdığına inanıyorum. O yüzden virüs sizdeymiş gibi yaşayıp karşınızdakinde de varmış gibi uzak durun.

Cunku insanlar bencil. Genc nufus "ben hedef kitlesinde degilim" deyip daha ileriki yasta olan annesi babasi ninesi dedesi vsyi ya da bagisiklik sistemi zaten zayif olan insanlari dusunmuyor. Virusu kapip tasiyici olabilecegini idrak etmiyor galiba sorun burda.

Etrafimdakiler ne yapiyor bilmiyorum ben pek insan icine giren biri degilim ama biz ailecek cok mecbur kalmazsak ve market disinda disari cikmama karari aldik :D

@desdenova34 bunu anlatmak istemiştim... teşekkürler...

@superfluid evet bunu bile düşünüp idrak edecek muhakeme yeteneği yok. Kaldı ki bugün hong kongdaki bir hastanenin enfeksiyon uzmanı açıklama yapmış. Hastalıktan ölünmese de kalıcı hasar bırakıyormuş. Nefes darlığı başlıyormuş sonrasında. Spor bile yapamaz hale gelmiş atlatanlardan bazıları. Bunlar da hafife alınacak şeyler değil. Kaldı ki kimsenin mi yaşlı anası babası yok gerçekten anlamıyorum.

twitter.com

Mümkün olduğunca çıkmamaya çalışıyorum ama cuma avm’ye gitmem gerekiyordu. Girdik zaten bomboştu, tüm kasalarda hijyenik temizleyici sıvılardan vardı, hemen işimizi halledip çıktık.
Yalnız umreden gelenlerin karantinaya alındığı doğru değil malesef. Komşumuz öylece geldi yani karantinaya falan alınmadı dün gelen kafile. Kadın kendini boş eve tek başına karantinaya aldı, çocuklarıyla bile görüşmüyor ama herkesin böyle bi imkanı yok, herkes bu kadar bilinçli de değil...

Dün alisveris merkezine gidip alisveris yaptim. Buyrun sorulari alayim :ddd

dün bir programda izledim halka sorular soruluyor doğru bildiğimiz yanlışlar vs gibi halk %60 bilinçli geldi ve gayet iyi bir rakam.
Ancak bazı cevaplar gerçekten korkutucuydu.

Ooo linc var geldim. Üniversite mezunuyum elit semtte dukkanin var. Umurumda dahi degil. Göktaşı çarpmasını daha cok umursuyorum o kadar söyleyeyim. Hicbirsey olduguna dair inancim yok. Bir bok oldugu yok. Toplumsal histeri. Seneye bu zaman adini dahi hatırlamayacaksınız.

akşam gs bjk maçı var. kahveler full ne bilinci ya herkes şaka sanıyor.

@Esinsin bizimkiler de öyle Yavuz Dizdar, Canan Karatay falan dinleyip biz zaten genciz, temizliğimize dikkat ediyoruz, iyi besleniyoruz deyip takmıyorlar. Onlarla aynı fikirde değilim ama haklı olmalarını gönülden isterim.

toplum gençleri çok düşünüyordu sanki bu zamana kadar. gençlerin toplum sağlığını sallamamasi da gayet normal. hedef kitle çok da umurumda değil. spora da giderim bara içmeye de. hedef kitle selametle ölebilir np.

Selam ben de cahilim ve linç yemeye geldim.

Yurt dışındayım, mümkün olduğunca evden çıkmıyorum. Fakat eve kapanmak çözüm değil. Ne yapacaksın bir sene boyunca zorunlu ihtiyaçlar haricinde evde mi kalacaksın? Ne yaparsan yap bu virüs her yere yerleşecek artık. Şu an yapılanlar yayılmayı yavaşlatma amacıyla yapılıyor. Fakat çok uzun süre bu uygulama devam edemez. Enfekte kişi sayısını zamana yayıp sağlık sistemine bir anda yüklenmeyelim deniyor fakat bu aylar ve belki de yıl alacak bir süreç. Hatta belki daha fazla. Bir sene boyunca bu önlemler devam ettirilirse çok büyük bir ekonomik çöküş yaşanır.(ki zaten bu işin en büyük etkisi her şekilde ekonomik olacak) İki ay sonra kapıları açıp her şeyi normale döndürmeye çalışırsan da vaka sayısı yine patlayacak ve yine aynı döngüye girilecek. Bir ay boyuna Avrupa'dan uçuşlar durduruldu şimdi. Bir ay sonra her şey normale mi dönecek? Mecburen uzatılacak bu süre.
Yapılabilecek tek şey ekonomik çöküşü göze alıp her türlü aktiviteyi minimuma indirmek; eve kapanan halkın sadece zorunlu haller durumunda dışarıya çıkmasını sağlamak ve hastalığı tam da bu anlarda kapıp eve götürmesini bekleyerek yavaş yavaş tüm ülkenin hastalığı geçirmesini sağlamak. Kaldı ki hastalığı geçirmenin bağışıklık kazandırmadığı yönünde bilgiler gelmeye başladı.(birkaç örnekten böyle bir genelleme yapılır mu bilmiyorum tabi)

Dün ankara tunalı civarında arabayla geçtim tıklım tıklımdı özellikle seğmenler tarafına doğru insanlar biralarını vs kapmış parktalardı.Benim arkadaşlar da bugün buluşmaya çağırdı gitmedim ama yarın işe gidicem mesela.Dönüşte markete gitmem lazım.Sonrasında terzide kıyafetlerim var onları alacağım yani hayat bir şekilde devam etmek zorunda.Bireysel olarak temiz biriyimdir evim de temiz ancak bunun yeterli olduuğunu kesinlikle düşünmüyorum.Biraz kaderci olmak lazım sanki çünkü gün içinde ister istemez birçok insanla muhatap oluyorsun.Bilemezsin ki yurtdışından mı gelmiş, umreden mi gelmiş vs vs

agam dışarıyla teması düşürün. havadan uçup gelmez muhtemelen virüs. temasla vb bulaşıyor çoğunlukla. dışarı girip çıkanları eli yüzü temiz tutsun. sakalınız varsa kesin diyor uzmanlar...

edit: temiz tutmak derken yanlış olmasın. herkes temiz tabi kimseye pis demek istemedim. nispeten daha temiz olsa yeter gibi gibi... ama sakal bıyık kesin diyorlar cidden.

mehmet öz'ün tavsiyeleri www.youtube.com

beta glukan 100 mg (eczanelerde çok kısa sürede bitecek)
c vitamini 1 gr
çinko 40 mg
ayrıca devid-3 ampul kullanın

devid-3 kullanımı için tavsiyem önce 2 gün arayla birer tane için. sonra kan testi ile düzeyini ölçüp 80'den azsa 1 tane, 50'den azsa 2 tane daha için.
kan testi yaptırmadan 2 taneden fazla devid-3 almayın sakın.

3-4 ayı var daha.

eylüle doğru diye tahmin ediyor ve daha da uzamamasını umuyorum.

Cinde aralığın sonunda başlamıştı ve bugünlerde bitti gibi. Mart sonuna bir şey kalmaz. Yani üç ay sürdü.

Bizde de iki ya da üç ay sürecektir tahminimce. Mayıs-hazıran gibi biter.

Panik haftaya daha da artar. Vaka Sayısında en az 5 kat kadar artış bekliyorum bir kaç gün içinde. (Bunun için tek dayanağim diğer ülkelerde de böyle başlamıs olması)

medyascope'da dinlediğim, adını hatırlamadığım bi uzman eylül-ekim gibi dedi.

onumuzdeki 2 3 hafta top yapar avrupa'da sonra durulur ve azalir, ama biter diyemeyiz, azalarak devam eder kisa kadar. ama hayat belli olcude normallesir mayista.

kaynak: mabadim

Eylül diye düşünüyorum ben de. Virüsün yeni merkezi Avrupa. Önümüzdeki 2-3 ayda burada maksimum etkiyi gösterip azalarak bitecek bence. 2021'de aşısı çıkar.

tr için soruluyorsa daha başlamadık, yakın zamanda bir ohal gelebilir.

Aşısı, ilacı çıkınca biter. Panik halimiz nasıl kaybolur diye sorarsan Gündeme daha önemli bir şey çıkarsa, haber kanalları korona dışında bir şey sunarsa etkisi azalır. Sürekli sosyal medyada korona ile ilgili yazılar gördüğümüz için paranoyak olduk.

sahan olabilir
www.sahan.com

getir uygulamasında gördüm bugün.

carrefour’dan alıcaz.
www.carrefoursa.com

Hotels.com, hostelworld, Airbnb gibi siteleri açıp onların haritasından baksan?

Ayrıca maps arama çubuğuna "hotels" yaz.

sehri hic tanımıyorum. o sitelerde ne sekilde arama yapabilirim emin değilim, arıyorum İTÜ yakınlarında otel ara diyemem ki. Ve asla gec kalmamam gereken bir etkinlik için gidiyorum, bu nedenle en yakın yeri secebilmeliyim. Başkasının telefonunda yapmıştım aslında, benimkinde olmuyor :/

haritada o bölgeye yaklaştırıp arama çubuğuna "otel" yazınca çıkıyor olması lazım.

Bilek Hotel var 4. Levent'te. Maslak misafirhanesine sor İtü'nün. Ayrıca İTÜ Maçka sosyal tesisleri oteli var. Oradan da gidebilirsin biraz uzak da olsa.

Ayrica mapsi ac, itubayazaga yaz, konuma git. Sonra arama cubugunu temizleyip hotels yaz, ara. Hepsi çıkıyor.

@peterpare +1

ayrıca bölgeye yaklaşıp otel yazınca alakasız yerlere götürürse, hiç bozmadan tekrar okulun oralara gidip "bu bölgede ara" butonuna basarsan bişeyler bulmaya çalışır

Çünkü çoğunluk işini sevmiyor.

Çoğunda iş ahlâkı yok ve yarı eğitimliler.

Ahlakın yoksa işini iyi yapmak için sebep de yok.

Ahlakı vardır. Yaptığı iş için yeteri kadar ödüllendirilmiyordur(maaş, hak vs). Bu sebeple çok da tınlamıyordur.

üstte yazanlara ek olarak özel sektörde çalışanların büyük bir kısmı 2 kişilik iş yapıyor, çalışma saatleri de uzun. yalap şalap bir şeyler yapıyolar.

Sadece kendi işi ile meşgul olan özel sektör çalışanı az çalışmalar sadece anı kurtarma amaçlı ve iyi yöneticiler yok bence

Kimse planlı yaşamıyor, günlük yaşıyoruz. Politikalarımız da böyle hayatlarımız da.
İşi, yapmak için değil geçiştirmek için yapıyoruz. O anlık, idare etsin yeter diye.

Bu konuyla igili "Türk Milleti ve “Sikinin Ucuyla İş Yapmak” Gerçeği" başlıklı bir başucu eseri var, şuraya bırakıyorum:

medium.com

işini iyi yapanın kıymeti bilinmiyor, kötü yapan cezalandırılmıyor. Fazla devlet memuru kafalıyız özel sektörde bile.

Bir de genel olarak çalışma kültürümüz böyle olduğu için işini düzgün yapmayan bile iyi yapıyorum zannediyor.

Çünkü bedelini ödemiyoruz

Sadece türkiye de değil bu dünyanın her yerinde aynı.sadece buradaki duyuruları takip et, herhangi bir alışveriş veya hizmet için ilk belirtilen kelime f/p.bunu derkende aslında fiyat,fayda filan kastedilmiyor,ucuza nasıl kapatırım soruluyor veya interneten alışveriş yapacaksın,otel ayarlayacaksın,.ilk gelen hali recommended.ne yapıyoruz ilk iş olarak,ayarlardan price-low to high i seçiyoruz.sana demiyorum bunu hepimiz böyleyiz.sonrada ucuz olandan yüksek fayda bekliyoruz.tamamen şansa kalıyor gerisi,iyiyi görünce şaşırıyorsun.

Hem 2,5 lira hem cam kenarı olmuyor işte.zihniyette zincirleme bozuluyor.sen ucuza almaya çalışıyorsun,o da mühendisi asgari ücrete çalıştırırım,materyal kalitesini düşürürüm,başka türlü kurtarmıyor.işi yapan bu paraya bu iş mi olur,bende burayı sakızla yapıştırırım diyor.sonra herkes mutsuz.

kendine saygisi olmayanin kime saygisi olabilir ki. kendine saygi duymak icin de bir nedeni yok cunku hic erdem sahibi olmamis. hayattaki basarilari, tuttuklari futbol takiminin basarisi, dogduklari ulkenin bayragi, vs. yani gercek bir basari yok.

Evet hem insan hem sistem kaynakli. Ahlaksizlik ve zeka dusuklugu, insani; isini iyi yapanlarin dislanmasi, ekonomik gercekler ve baligin bastan kokmasi sistemsel.

Isini iyi yapanlar goze batmiyor

para az diye millet kasmıyor. hizmet sektöründe falan millet müşteriye küfür eder gibi bakıyor. adama 3 kuruş para verince bu normal.

teşekkür eden de yok.

dayınıza neden söylediniz ki? kimseye anlatmayın bundan sonra.
eğer ki anneniz boşanmayacaksa zaten hiç dillendirip ortaya dökmeyin meseleleri. bilmediği şey onu üzmez. hem aldatılıp hem boşanamama psikolojisi daha kötü olur 20 senelik evli, 3 çocuklu bi kadın için. yok gözü karadır, boşanır diyosanız kanıt toplayın söyleyin, açın davayı.
eğer ki babanızın hamurunda varsa da yapacak bi şey olduğunu sanmıyorum. senelerdir devam eden ilişkiyi çocukları öğrendi diye bırakır mı? sanmıyorum.

babanızın tepkisi karakterine göre değişiklik gösterecektir ancak kuvvetle muhtemel söylediğinizde size kızacaktır. babanız kendi suçunu, sizin telefonu karıştırmanızla bastırmaya çalışabilir. nasıl izinsiz alıyorsunuz gibi..
neden böyle yapıyorsun baba gibi sorgulayıcı olmayın ters tepebilir.

dayınıza söylemeniz pek olmamış ama siz de biriyle paylaşmak istediniz muhtemelen. bundan dolayı bir şekilde anneninizin kulağına gider.

biraz soğuk davranın duruma göre hareket edin. kadın evlendiğinde muhtemelen eskisi kadar görüşemeyecekler.

Uzun yıllardır sürüyorsa muhtemelen anneniz de biliyordur zaten. Size karşı tabii ki "babanızın asla aldatmayacağını düşünen birisi" izlenimini verecektir, zira üç çocuk yetiştiriyor ve insan ilişkileri, aile, babalık vs gibi kavramlar üstüne pozitif mesajlar vermesi ideal.

Duymak istediğiniz şeyin bu olmadığını biliyorum ama bence sizin yapabileceğiniz çok bir şey yok. İlk etapta sizin ve annenizin fiziksel güvenliği tehlikede değilse, yani babanız dayakçı, şiddete eğilimli biri değilse, biraz soğukkanlı davranmanız gerekir. Başka insanlara anlatarak annenizi daha fazla mağdur etmeyin, bence dayıya falan anlatmak yanlış olmuş. En küçük kardeşinize de anlatmamanız iyi olur, zira o yaşta çocukların istikrara ihtiyacı vardır ve yaşam düzenlerinde herhangi bir şeyin değişebilme ihtimali kaygı oluşturabilir.

Burada yapmanız gereken şeylerden birincisi bu durumdan nasıl bir sonuç beklediğiniz. "Boşansınlar" sizin karar verebileceğiniz bir şey değil, annenizin ve babanızın ilişkisiyle ilgili bir karar. "Babam anneme doğruyu söylesin"? "Babam diğer kadınla ilişkisini bitirsin"? Ne olmasını bekliyorsunuz yani bu bilginin sonucu olarak? Alice In Wonderland'de kediye hangi yoldan gitmesi gerektiğini soran Alice'e, kedi "nereye varmak istediğine bağlı" diye cevap verir. Önce nasıl bir sonuç almayı istediğinize karar verin.

Dayi ve yenge ne alaka? Artık herkes biliyor demek. Bir şekilde konuşulacak. Ama eminseniz de yine sakin bir şekilde durumu babanıza anlatın önce.

Kardeş, annen boşanmayı kaldıramayacak karakterdeyse bırak gitsin. Öğrenip ne yapacak, sürekli bunun bilgisiyle mi yaşayacak? Babanız da zaten bunu biliyorsa aldatmayı bırakmaz.

anneden önce annenin erkek kardeşine ve eşine anlatarak çok büyük bir hata yapmışsınız.

dayınıza neden söylediniz? çocukmusunuz diyecektim ki yaşları görünce anladım ki çocuksunuz gerçekten

kimseye bir şey söylemeyin. kadın evlenmek üzere dediğinize göre bu ilişki yakın zamanda biter zaten. bence çok kurcalamayın. hele senden küçük kardeşlerin hiç kurcalamasın.

Dayiniza neden soyluyorsunuz. Her ne olursa olsun ortaya cikana kadar ve ilk olarak bilmesi gerekenler bilene kadar bu bir sir, aile sirri.

Babanizin tek hatasi esini aldatmak degil, cocuklarina bunu ogretememis olmasi.

Dayına söylemen aldatma olayından daha üzücü. Büyük ihtimal bunu şimdi tüm sülale öğrenecek. Çok kötü yapmışsınız.

Dayı girmeseydi gizleyin diyecektim ama en güzeli annenize anlatın. Babanızla o yüzleşsin. Siz araya girmeyin.

Sizin yerinize başkasından duyarsa, daha çok üzülür.


.

yapabileceğiniz pek bir şey yok, bu annenizle babanız arasında bir mesele. sadece annenize söyleyip söylememek konusunda karar vermeniz gerekiyor. bu da zor bir karar.

şahsi fikrim annenin bilmeye hakkı olduğu yönünde. hayatını kime adadığını bilsin, boşanmayacaksa bile ona göre davranır. hele ki artık başkaları da öğrenmişken. ben olsam sadece adam tarafından değil, bilip de gizleyen herkes tarafından aldatıldığımı hissederdim öğrendikten sonra.

annenize söyledikten sonra da herkes kendi işine baksın, asla karışmayın gerisine. çok bile kafa yormuşsunuz. babanızla da şimdi veya daha sonra bu konuda muhatap olmayın. çift ilişkisi başka bir şey, ebeveyn-çocuk ilişkisi başka. sizin olaya karışmanız anneniz için sorunu dallandırıp budaklandırır. babanıza da sizi suçlama fırsatı vermiş olursunuz. bırakın ayrılırlarsa ayrılsınlar, konuyu kapatırlarsa kapatsınlar. kendi işinize gücünüze okulunuza odaklanın.

Dayınıza anlatmanız hiç iyi olmamış, hadi sadece dayı olsa kardeşinin evliliği için sır tutar belki ama işin içine yenge de girince herkes öğrenir sanırım.

Anneniz belki bu durumu biliyor ama umursamıyordu, belki de umursuyordu ama bağrına taş bağlıyordu.

Şimdi herkesle beraber öğrenirse bir adım atmak, harekete geçmek zorunda kalacak belki.

Belki de bozmak istemediği evliliğini başkaları ne der diye bozmak zorunda kalacak.

Kardeşinize bile anlatmamanız gerekiyordu büyük olarak, olan olmuş artık.

Bence dayınıza ve yengenize olayı yanlış anladığınızı böyle bişey olmadığını, ortalığı karıştırmamaları gerektiğini söyleyebilirsiniz.

Sonrasında annenize de söylemeden babanızla konuşarak çözmeye çalışın.

Annenin konuyu bildiğine bire on bahse girebilirim.
Siz de onun yaptığını yapın. Üç maymunu oynayın.
Yalnız daha önce Dayı ve Yengeyi, söylediklerinizin 'yanlış alarm' olduğuna ikna edin.

öncelikle böyle bir şeyi yaşadığın için çok üzgünüm. ben 23 yaşındayım. davranışlarınızı anlıyorum.

burada herkes size kızmış. korkma, pişman olma. sakın kendini suçlama. dayına söylemek kötü bir şey değil. gerçekten değil. bunu öğrenmek çok acı ve ağır olmalı. bunu bir yakınınızla paylaşmak istemeniz çok doğal. sakın kendinizi suçlu hissetmeyin. burada yazılanlara bakmayın.

şimdi bak canım. sen üniversiteye hazırlanıyorsun. öncelikle kendini düşünmek zorundasın. her ne karar verirsen ver önce kendini düşün.

kanıtları almanız iyi olmuş. babanın tepkisi nasıl olursa olsun suçlu hissetme. baban nasıl biri? şiddet uygular mı? bağırıp olay çıkarır mı? annen çalışıyor mu? anneannen deden hayatta mı? onlarla ilişkileriniz nasıl?

bence annenize söylemelisiniz. insanlar neler yaşıyor neleri kaldırıyor. ama bunu söylemeden önce ona kararı ne olursa olsun onu desteklediğinizi, onun yanında olduğunuzu söyleyin.

bu saklanacak bir şey değil. bu olay duyulduğunda utanması gereken ve rezil olacak tek kişi baban.

kendine güven. olayı iyice düşün.

bütün sülaleniz öğrenmiş olabilir. ama bu hic önemli değil. ben de aldatıldım evleneceğim dediğim adam tarafından. bunu saklamak bir yana dursun, herkese söyledim. onun akrabalarına, arkadaşlarına, kendi aileme ve arkadaşlarıma. herkes öğrenmeli onun ne kadar iğrenç biri olduğunu dedim. suçlu ben değilim, utanmadım asla. ve paylaştığım insanlar bana destek oldular. bu iyi geldi.

edit: ben herkese anlattım diye siz de herkese anlatın demedim. ama herkes duyduysa ve bunun sonuçları olursa burada suçlu siz değilsiniz. bunu anlatmaya çalışıyorum. zaten suçlu babanız, bundan sonra ne olursa kendi etti kendi buldu. babanızın tepkisinin ne olacağını biliyorsunuzdur. ona göre hareket edin. belki babanız çok iyidir size karşı. bu annenle babanın ilişkisi, siz onunla düşman olmak zorunda değilsiniz. ama olmak isterseniz de olursunuz. sizin kararınız.

@batlegolas +1

Herkes neden sizi suclamis anlamadim ben.
Burada utanmasi gereken birisi varsa o da evlenme arifesindeki bir kadinla iliskisi olan, evli barkli, 3 cocuklu baban.
Bütün bilgilerin fotograflarini, kaydini almaniz iyi olmus. Mümkünse herseyi google drive gibi sitelere falan da yedekleyin. Bosanma asamasinda cok lazim olur.
Su anda senin de, kizkardesinin de yaslari kücük; o yüzden bir aile büyügüne -dayi ve yenge- danisilmasi iyi olmus.

Bundan sonra ne yapilacagina dair yorum getiremiyorum ama buraya kadar sorun yok. Ben olsam ben de aynisini yapardim.

iple asılı bulma fantazisini kahkahalarla okudum. milletin gizli küçük emrah arşivi falan var galiba, boş zamanlarında bol bol izliyorlar.

ailem içanadolulu ve malum yerlerde nesilden nesile aşağı yukarı her arpası az biraz fazla gelen adam karısını aldatır. daha bir günden bir güne bundan utandığı için kendini öldürmeye kalkan adama rastlamadım. aksine, etraflarındakilerden saklamazlar bile bunu. aha bu adam da kadının fotolaroyla doldurmuş telefonu. hahahahaha adam asacak kendini ha? zerre kadar utanmaz ki kendini assın. gördünüz karşınızda el kadar çocuğu korkutun.

ya git annene anlat kardeşim her şeyi. bu yükü sen ve kardeşin omuzlamak zorunda değilsiniz iğrenç bir şey bu. annen de boşanmayacaksa boşanmasın ama karı koca bu boku sizden gizlemeyi becersinler söyleyin de.

burda el kadar bebelerin güven duygusu bir daha geri gelmemek üzere yerle bir olmuş bizimkiler babanın totosunu kurtarma peşinde. yarabbi nafaka senaryosu bile kuran var. abi biz niye erkeksek erkekleri korumalıyız misyonuna giriyoruz ki ben onu anlamıyorum.

Evli bir adamın karısını aldatması çocuklarını kayınçosunu dahası bizi niye ilgilendirir. Babam annemi aldatsa, vay aq azgın tekeye bak der geçerdim, görmezden gelirdim, beni ilgilendirmez çünkü, belki annemin haberi var aralarında anlaşmışlar, bizim ahlakımız bozulmasın diye söylememişler bize, kayınçoyu bacanağı toplayıp duyuru mu yapmaları lazım, ben ne karışırım, belki annemle swinger partilerinde takılıyorlar, karışmaya ne hakkım var?

bu karar bence babanızın sizle, eşiyle, yakın etrafı ile nasıl bir ilişkisi olduğuna bağlı; bunu tartarak haraket edin her zaman.

Hicbir sey yapmayin. Su an hicbir seyi cozemesiniz müdahale ederek. Yapılacak en rasyonel hareket olu taklidi yapmak olacak. Diger hicbir sey iyi bir sonuc getirmeyecek, siz bilirsiniz.
Kalkip dayıya yengeye bilgi vererek zaten isleri iyice karistirmissinkz, dsha kotu hale getirmeyin. Sandigindsn cok cok dsha fazla ailede oluyor bu olaylar. Herkes sizin gibi yapsaydi ortada evli cift kalmazdi.

Olan olmus artik, daha fazla kurcalamayin. Unutun gitsin. Kadin zaten evlenecekmis, muhtemelen yollari ayıracaklar babanla.

Anneniz kaldıramayacaksa, boşanmayacaksa söylemeyin. Babanız bildiğinizi anladıysa belki kendi konuşur sizinle. Ona da bir şey sormanıza gerek yok. Ekran görüntüleri kalsın bir köşede. İleride belli mi olur işler çirkinleşir bir mahkeme süreci falan yaşanırsa kullanırsınız. İnşallah yaşanmaz.

ben yemek şirketinde çalıştım. biz en fazla 1 ay tutuyorduk ama evde daha uzun süre tutulabilir.

biz aylarca hatta 1-2 yıl tutarız sorun olmaz diye biliyoruz ama olur muymuş?

1 ay

kapağın iç kısmında yazması lazım.

3 ay kadar tutup kullanmışlığım var

google amcaya sordum 9-12ay diyor.
6 ay gideri var bence..

Ulkenin ekonomik durumu baslica rn buyukhandikap. Kotu zamanda mezun oluyorsun. (TR icin konusuyorum)

Yaş önemli. Ayni gecmisle daha genc her zaman daha onde ama kotarilabilir bir handikap. Özel sektörde.

Staj olmasi guzel. Ama basta hep is yili tecrubesi isteyen ilanlar goreceksin. Sinir bozucu bir durum.

Ingilizcen fena degil degil, iyi olsun.

Top5 olmasi bana kalirsa bir sey ifade etmiyor. Artik ingilizce bilmeyen, yurtdisina cikmayan kalmadi gibi bir sey. Senin basvuracagin yerlere de zaten senin kalibrendeki okul mezunlari basvuracak. Tabi kalbur ustu isler icin girilen yarislardan bahsediyorum. Ulkenin durumundan degil.

ben senle aynı yaşda mezun oldum. şu ana kadar girdiğim her iş görüşmesinde mutlaka sordular bu soruyu. geçerli sebeplerin varsa çok bir sorun olacağını sanmıyorum. ben başka bir bölümde okuyup, okulu bırakmıştım. dolayısıyla geç bitirdim üniversiteyi.

dediğim gibi herhangi bir problemle karşılaşmazsın ama senle aynı yaşda insanlar senin çalıştığın bölümün müdürü oluyor. o biraz moral bozsa da yapacak bir şey yok, çalışmaya devam.

bir arkadaşım 30 yaşında makine mühendisliğini bitirdi. üstüne bir de askere gitti. sonra da gelir gelmez bursa'da iş buldu. 3-4 senedir çalışıyor.

ben de belki sorun yaşar diye düşünmüştüm ama hiçbir sorun yaşamadı. ortalaması 3'ün üzerindeydi ve çok iyi ingilizcesi vardı. bunlar etkili oldu diye düşünüyorum.

hangi alanda çalışmak istediğine karar verdiysen o alanda az da olsa bilgin ve tecrüben varsa yaş özelinde sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum.
işletme çok geniş bir alana sahip. finans kariyeri mi hedefliyorsunuz pazarlama mı insan kaynakları mı? yoksa diğer alanlar mı?
bu alanlarında kendi içerisinde spesifik alt birimleri var. mesela pazarlamada marka, kurumsal iletişim vs kısmında mı yoksa satınalma/satış kısmında mı çalışmayı düşünüysun?
bu gibi hususlarda ne istediğini biliyorsan ve deneyim de varsa, ingilizcende gerçekten durumu kotaracak seviyedeyse ciddi bir sorun yaşamazsın.

yazılan cevaplara katılıyorum işletme ve benzeri bölümlerde çoğu zaman mezun olunan okul önemlidir. siz hangi okulda okuyorsunuz bilmiyorum ancak tabiki her koşul ve iş/sektör için aynı ağırlığı olmaz okulun. örneğin açıköğretim(anadolu üniv) işletme mezunu olupta açıktan okurken aynı zamanda iyi yerlerde çalışan bilgisini, networkünü arttıran ve sonucunda sektöründe gerçekten bilgisiyle ve tecrübesiyle iş hayatının her alanından iyi pozisyonlarda ve iyi kazanan çok kişi gördüm. ik'dan it'ye kadar.
demek istediğim bu gibi disiplinlerde deneyim ve iş bitirebilme yetisi okul kadar bazen okuldan da öne geçebilir.
en ideali iyi bir okul çıkışlı olup sektörde de kabul gören sevlyede alanında deneyim sahibi olmak. zaten bu ikisi bir kişide olunca iş bulamaması çok zor:)

mesela kalça ya da pirzola gibi parçaları tencereye (tercihen düdüklüye) koyup, içine çarliston/kapya biber, domates, kekik, kimyon vb. (zevkinize göre, bol baharatla) ve biraz suyla pişirebilirsiniz.
yağa falan hiç gerek yok, tavuk kendi yağıyla pişiyor zaten.
çok da güzel oluyor.
aynı şeyi bütün piliçle de yapabilirsiniz.

domatesliden kastınız salçalıysa, düdüklüde ya da tencerede yine salçayı yağ ile kavurup aynı şekilde pişirebilirsiniz.

Az zeytinyağında soğan ve kapya biberi biraz da sarımsağı soteleyip borcama yerleştirdiğiniz tavuk butlarının üzerine döküp doğru fırına. İlk önce yağlı kağıtla üzerini örtün iyice piştikten sonra 15 dakika ızgaraya getirin. Nefis oluyor.

bir arkadaş haşlanıp didiklenmiş tavuğu körileyip kavurmuştu. tadını sevmiştim.

eklemeyi unutmuşum. aslında tavuk göğsü için soruyorum. spora başlıcam. bu yüzden sürekli yemek gerekecek. ızgara uğraştıcı oluyor ve uzun sürüyor. fırınlayabilirim belki.

Arasına kaşar loru koyup fırınlamanı öneririm.

Döküm tavada çok güzel oluyor. Döküm olsun ve içi ızgara gibi olsun, düz olmasın yani.

döküm alın.

cevaplar için çok teşekkürler, o zaman ek soru :)

hangi döküm tava? çok büyük olmasına gerek yok, tek kişilik bi' şey kafi.

30cm çap ideal misafir geldiğinde ikinci üçüncü dilim eti falan atabiliyorsunuz. ne kadar ağırsa da o kadar iyidir (ısıyı tutması açısından)

Çelik tavada da olur, günlük olarak da daha pratik döküme göre.

biz de bu var: urun.n11.com 3 yıldır kullanıyoruz, memnunuz. Fiyatı bundan çok daha uygundu ama 40 lira civarıydı.

Karamazov kardeşler'i tekrar okuyorum ve bu sefer daha bir tadını alıyorum kitabın.

storytel i keşfettiğimden beri kitap okumuyorum, dinliyorum. okumanın yerini bence yüzde yüz tutmuyor ama iki haftada iki kitap bitirdim. Kemal Tahir den Esir Şehrin İnsanları nı ve Mary Shelley den Frankenstein okudum. Şimdi de Dorian Gray in Portresi ni dinliyorum. Neredeyse yıllardır doğru düzgün kitap okumuyordum, çok iyi geldi aslında. Tavsiye ederim.

Film izlemek için de Mubi ye üye oldum. Sinemayla biraz içli dışlıysan her yerde rahatlıkla bulamayacağın çoğu fena değil gibi filmler yayınlıyorlar. Oradan rastgeldikçe izliyorum. Küçük Korku Dükkanı (196 versiyonu), Sister ve Still Ailce i izledim orada da. Netflix'te en son Bojack Horseman ın son sezonunu izlemiştim. Mindhunter ı yarım bıraktım, ona devam edicem bi ara. Bir de The Irishman i övüyorlar, yayınlandığında onu da izlemeye çalışıcam Netflix te.

@epistemic_regress
teşekkür ederim tavsiyeler için. mubi uzun zamandır aklımda. korsandan uzaklaşmak istiyorum. ben de bir filmsever olarak burayı öneririm: www.shortoftheweek.com ilginç güzel kısa filmler var burada.

astronomi makaleleri. gayet zevkli.

@aceminick Saray'ın Gözdesi harika film.

Aleksandr Puşkin-Erzurum Yolculuğu.

Teşekkür ederim site için. Bakıcam en yakın zamanda. Vizyon filmlerinden de ulaşabilirsiniz Parazit ve Ve Sonra Dans Ettik i bayağı övüyorlar. Vakit bulursanız.

Horace and Pete's

Storytel gerçekten çok güzel. Beyaz Diş ve Saatleri Ayarlama Estitüsünü kendim okurken sıkılıp bırakmıştım. Storytel'de severek dinledim ve hemen bitirdim. Kablosuz kulaklığım bozuldu. Bozulmadan önce evi süpürürken, bulaşık yıkarken, yemek yaparken falan sürekli dinliyordum.

Yakın zamanda Moliere'nin Cimri'sini dinledim, tiyatro olarak. Sesli kitap olarak da Stefan Zweig'ın Gömülü Şamdan'ını bitirdim. Dizi olarak The Good Place izliyorum. En son izlediğim film de Cinayet Süsü, hafta sonu Parazit'i izlemek istiyorum.

Tiyatro sezonunu da açtım. Radyum Kızları ve Bir Nefes Dede Korkut'u izledim. Kötü oyunlar değillerdi ama bende bir iz bırakmadılar.

En keyif aldığım The Good Place izlemekmiş. Şu an farkettim.

elimdeki kitaplar bitince storytel'e bakarım merak ettim. yazılan kitaplara bakıyorum bu arada. güzel şeyler okuyormuşsunuz hepiniz.

@petekpare
parazit'i sürekli görüyordum vizyonda olduğundan haberim yoktu.

Ay ve Şenlik Ateşleri'ni okuyorum. Bir süredir kitap okuyamıyorum ve gittikçe zorlaşıyor benim için. Acilen silkelenmem lazım.

Bir de tiyatroya verdim kendimi bu aralar. En son Kontrabas'ı ve Hamlet'i izledim. İkisini de çok beğendim tavsiye ederim.

ahmet hamdi tanpnar-huzuru'u okuyorum.shameless başlamış 10.sezonu.onu izliyorum bir de .

gagasını kesmeseydiniz daha mı iyiydi bilemedim ama fotoğraflarını çekip atarsanız patibuldular'a vs yükleyebiliriz, muhtemelen kaçmıştır, sahibi de onu arıyordur.

Kaçmamış da olabilir. Erenköy-Göztepe civarında papağanlar gördüm ben. Gözümle görmesem inanmazdım.

Manavgat'da bir tane muhabbet kuşu kaybolmuş. Orada yaşıyorsanız olabilir belki.

Sahibini arama bulman zor olur.

Petshopdan muhabbet kuşu için yemlerden al, suluk al bir de kemirmesi için taş.

Başlangıç için bunlar yeterli. Sonra ben buna bakmaya kararlıyım dersen detay verebilirim.

yakın zamanda kaçmıştır. muhabbet kuşları çok narin dışarıda hayatta kalmaları neredeyse imkansız diye biliyorum. hangisi hatırlamıyorum bir belediye instagramda paylaşıyordu kayıp hayvanları, belediyeye ya da matilda'nın bahsettiği hesaba falan yollayın. belki bulunur sahibi.

il bulduğunuz yeri etiketleyerek bir twit atın isterseniz.

kaybeden belki bakar.

avm'de veya yakin cevrede pet shop var miydi? varsa belki o gun kus almis birisi tasirken kacirmistir. kus yavru mu? yavruysa pet shoptan yeni alinmis olma ihtimali daha fazla.

yetiskinse belki bir ilan hazirlayip yakin cevrede agaca vs. asabilirsiniz. kusunu kaciran eger gercekten duskunse bir sure cevrede gezip arayacaktir hayvani.

arkadaşlar hepinize teşekkür ederim. hayvan yem yiyemediği ve su içemediği için işyerinde arkadaşlarla seferber olduk. yemini kahve değirmeninde çektik, sulandırıp şırınga ile verdik. hemen kendine geldi. tırnak makası ile gagasını kestik, çekilmiş yemden yemeye başladı. şimdi (4. saat) normal yem yemeye başlıyor. ötmeye hareket etmeye falan başladı, gözlerinin feri geldi hayvanın...

@ matilda: gagasını kapatamadığı için yem yiyemiyordu. zaten aç kalmıştı, yiyebilmesi için mecburen biraz kestik. akşam veterinere götürüp tekrar kestireceğim.
@ SiyamkedisiZorro: hayvan baya kötü durumdaydı. pek yaşam alanında gibi değildi.
@ Sonsuzluk: Manavgat burdan 600 kilometre.
@ kablelvuku: aldım. bilgi verirsen iyi olur.
@ petekpare: zaten hayvanın mecali kalmamıştı, kaçamadı bile...
@ dedim: tivit attım.
@ jimicik: avm kapısında buldum zaten, petşopa sordum yok dediler.

Sadece gece uyurken kafese koyun. Sürekli elinizde olsun öpün gagasını evin kafasını sevin. ensesini sevin. Asla rahat bırakmayın omuzunuzda kucağınızda dursun. Göğüsünü de sevin. Oyun oynatın zilli boncuk gibi bişey alın
Böyle 1 hafta rahat bırakmayın sonra en iyi arkadaşınız olur.
Yoksa yabani olur. =)
edit : uçtuğu zaman konduğu yerden alın korkutmadan tekrar sevin.

elimde tutuyordum yanıma aldım. youtube'tan kuş videosu açtım. o ötmeye başlayınca o da ötmeye başladı. sonra elimden uçtu. :( arkadaşını arıyor sanırım :( o sesle konuşuyor şimdi :(

Kuşa bi huzur ver,yavru daha bırak alışsın,başlangıç ayarlarıyla uğraşıp durma.bi yerde 2 saat duruyorsa bırak dursun.

kuş ilk alındığında kafesi göz hizasında bir yere asılır. bir hafta boyunca dokunulmaz. her gün yemini, suyunu değiştirirken alçak sesle konuşulur. bir hafta boyunca eve ve sahibine alışması lazım. daha sonra kafesin kapağı açılır. bu sefer hayvan kendiliğinden sahibine yanaşmaya başlar.

İlk gün yemez, içmez, reaksiyon vermezler. Ben de fazla darlanırsa insan düşmanı olabileceğini düşünüyorum. Tülü varsa çekin 1 hafta falan kendi halinde kalsın.

ya bu kuş hep duruyor ya :( kafesten çıkardım sabah 2 saat hiç yerinden kıpırdamadı koltuğun üzerinde durdu. ne ötüyor ne hareket ediyor. çok mutsuz sanırım. youtube'tan kuş sesi açınca ötüyor ama kandırmış hissediyorum :( benim değil zaten kuş. 1 hafta sonra sahibi alacak ama 1 hafta boyunca mutlu olsun istiyorum. sonrası için söylicem arkadaş alsınlar bir tane.

o zaman youtube'dan video açacağına ıslık öğret hayvana. benim kuş, ben eve geldiğim zaman ya da ilgi istediği zaman benim öğrettiğim ıslığı çalıyor ilgi istemek için.

hayvanı bayağı darlamışsınız ama anlıyorum :) biz de öyleydik. biraz zaman verin bir hafta içinde düzelir. youtube'dan video açmayın, onun yerine siz ıslık çalın. bir de bizimki yavruyken başının okşanmasından çok hoşlanırdı. avucumuzun içinde uyurdu. en büyük zaafları yemek, o şekilde de kendinize alıştırabilirsiniz.

kuşun kuyruğu titriyor gibi. neyi olabilir? ev sıcak baya. üşüdüğünü sanmıyorum.

bir de gerçekten hareket etmiyor. :(

haluk levent?

Ona cok mesaj gidiyordur ya. Gormez bence @kibritsuyu

su aralar cok cok revacta olmayan ama aslinda eskilerin guvenilir ve kaliteli isimlerini tercih ederdim ben olsam, sebnem ferah, kirac gibi isimlere bakardim, tek bir unlu yerine gruplarla da sansini deneyebilirsin, yuksek sadakat, manga, duman gibi.

bir de tabi kanatsiz melek mujdat gezen var ama yazik su aralar kafasi cok doludur.

Sinan Çalışkanoğlu iphone isteyen, Aslıhan Gürbüz de tatil isteyen takipçisini ifşa etmişti. Demek ki dm'lere bakıyolar :)

@petekpare. Oyle bir sey istenmeyecek aslinda.

belki makul bir isteği geri çevirmezler.

Demet Akalın

Berdan Mardini. Kesin gorur.

Selena gomez

arnold schwarzenegger.
ve evet, soyadını tek seferde yazdım!
plaketimi hazırlayın.

mi max 2 süper telefondur, fiyat performans oranı çook yüksektir. iyi seçim olabilir.

Asus zenfone 3

@petek
asus önceki telefonuydu, pek memnun kalamadık:/

asus zenfone 3 demeye geldim. Kocaman ekranı var.

zerrin özer - her şey seninle güzel

not: aklıma geldikçe ekleme yaparım

benim kuzen bununla girmişti, bence gayet hoş.
www.youtube.com

Benim kuzen de bununla girmsiti: Enya - Holy time

Bu aklma geldi simdi de:
The Moody Blues - Nights In White Satin

www.youtube.com

www.youtube.com

bu çalsa fena olmaz :)

www.youtube.com

youtu.be

www.youtube.com

olaya biraz ciddiyet katar.

youtu.be

Benim geçen sene bu zamanlarda 2. gün içinde gelmişti.

Yerinden alinamiyor, PTT kargo ile gelecek mecbur. İkinci gün duymadım hiç ben olsam bir haftayı gözden çıkarırdim. Pazartesi basvurursan hafta bitmeden gelir ama muhtemelen. Tabi asıl önemli olan randevu alabilmek.

İzmir’de başvurduk ertesi gün sabah PTT getirdi yani 24 saat içinde elime ulaştı diyebilirim

miras önemli bir konu.

benim görüşüm kuran sırlar kitabı değil. okuyunca çok büyük sırlara vakıf olmayı beklersek haksızlık olur diye düşünüyorum ki vakıf olan da vardır. ama her okuyuşta vakıf olmak demek herkesin müslüman olması demek. o zaman imtihan ya da irade olmaz.

ayrıca bu kadar güçlü bir varlık aklın alamayacağı muazzam yapılar yaratmışken küçük gibi görünen konularla ilgilenmiş ama muazzam yapıları yaratırken zorlanmamış ya da kaynak harcamamış. ona göre belki de en fazla göz açıp kapamak kadar zor. (hatta hiç zorluğu yok ama anlaşılsın diye ölçeklendirdim) hem küçük gibi görünen şeyler belki yaratıcı nezdinde bu azametlerden çok daha önemlidir ve bu, yaratıcının insana verdiği kıymeti gösteriyordur? (ilahiyatçı değilim, kendi düşüncem.)

burası alıntı. kuran'da devlet ve vergi:

"Kur'an'da mali mükellefiyetlere çeşitli ıstılahlarla temas edilmiş, nihayet bunlar içinde zekat ve sadaka ıstılahları, müslü-manlann devlete ödedikleri her nevi vergileri ifade eden ıstılahlar olarak yerleşmiştir.

Kur'an'da mali mükellefiyetleri ifade eden "taam" (K. 74/44, 89/18,107/3, 69/34, 76/8), "nasib" (K. 6/126,16/56), "hak" (k. 51/19, 70/24, 30/38, 6/141,17/26), "infak" masdarımn tasrifi (K. 2/3,195, 215, 219, 239, 261, 262, 264, 265, 267, 270, 272, 273, 274, 3/92, 4728, 8/36, 9/34) ıstılahları hem Mekki ve hem de Medeni ayetlerde tekrarlanmış, "ihsan" (K. 2/83, 4/36), "birr" (K. 2/177, 3/92) ve "kard" (K. 2/245, 5/12, 57/11,18, 64/17) ıstılahları ise sadece Medi­ne devrinde zikredilmiştir.

Zekat ıstılahı Kur'an'da 8' i Mekki surede[190] olmak üzere 30 ayrı ayette ma'rife (belirli isim) olarak[191] (K. 2/43, 83,110,177, 278, 4/77,163, 5/12, 55, 9/5,11,18, 71,19/31, 55, 21/73, 22/41, 78, 24/27, 56, 27/3, 31/4, 33/33, 58/13, 73/20, 98/5, 7/156, 23/4, 30/39, 41/7) tekrarlanmıştır.

Zekat ıstılahı yukarıda kaydedilen ayetlerin 26 sında namaz­la birlikte aynı ayette,[192] K. 23/2, 4 ayetlerde ise namazla beraber aynı siga içinde, fakat iki ayrı ayette zikredilmiştir.[193]

Zekatın müteradifi olarak kullanılan "sadaka" ve "sadakat" ıstılahları ise Kur'an'da 12 ayette (K. 2/196, 263, 264, 276, 4/114, 9/58, 60, 79,103,104, 58/12,13) zikredilmiştir. Bu ıstılahların yer aldığı surelerin hepsi de Medeni surelerdir."

kaynak: www.ilimdunyasi.com

Bir çok yeri çelişki doludur

@medusa: örnek?

Ben sorunuza cevap verecek kadar bilgi sahibi değilim ama İlber Ortaylı'nın şu konuşması geldi aklıma:

youtu.be

abi şöyle bir şey var, eğer yaratıcı varsa, o çok güçlü biri/bir şey. onun için önemli olanı kendi öğrenilmiş bilgilerimizle değerlendirmemiz saçma. müslümanlar buna allahın tasarruf hakkı diyorlar. ayrıca aynı güçteki bir yaratıcı kadını erkekten daha aşağı yaratmış olabilir. kim ne diyebilir? eşit olması gerektiğini kim söyledi bize.

o yüzden inançsızlık bir yerde isyan şeklinde olmalıdır.

kuran konusunda ise okuduğum kadar fazla lokal.

bakış açısı ve dolayısıyla soru yanlış olduğu için buna cevap vermek ne hakikate hizmet eder ne de şüphelerinizi giderir. onun yerine kısaca iki noktayı vurgulamak isterim, olaylara sağlıklı bakmanız ve bir sorgulama sürecindeyseniz bunu sağlıklı yürütmeniz için:

1. "kudretli bir supreme being varsa" koşulu, akabinde getirdiğiniz itirazları geçersiz kılar. kudretli bir supreme being varsa -ki siz böyle bir küme açmışsınız- o, her şeyin en iyisini bilen, her şeyi en iyi yapan ve kudreti sorgulanamaz değil midir? supreme being'e akıl mı öğretiyorsunuz? kadir-i mutlak bir ilahi varlık, sonraki soruları mantıksal olarak anlamsız kılan bir koşuldur. tanrı'yı var kabul ettiğiniz andan itibaren, o'nun olmasını murad ettiği şeyleri sorgulayamazsınız, "şirktir bu" anlamında değil, temel mantık açısından.

2. "personalize edilmiş bir tanrı figürü"nden rahatsız oluyorsunuz, çok güzel. peki düşündünüz mü, burada yazdığınıza göre "kendi kafanıza" uyan bir tanrı figürü istiyorsunuz kısaca. bu, personalize edilmiş bir tanrı figürünün son noktasıdır. yani siz, kısıtlı idrak sahibi bir ölümlü (yani mahluk-yaratılmış) olarak, idrakinizde bir ilah portresi çiziyorsunuz ve ilahın bu kriterlere uymasını bekliyorsunuz. asıl beşerî standartlara indirgenmiş tanrı bu olmaz mıydı, -haşa- yukarıdaki tahtında oturup yalnızca, size göre BÜYÜK sayılan konulara dair hüküm veren bir tanrı, istediğiniz bu.

son not: inanmak için okuduğunuza sevindim. bu niyet gerçek anlamda halisse, serüveninizin inanarak biteceği zaten kesin. ancak "kur'an okuyorum" denerek yapılan en sık ve ölümcül hata meal bataklığına batmak. kur'an okumak denince anlaşılması gereken: anlamını bilmeseniz de arapçasından okumak (çünkü Kur'anın lafzı mucizedir, okumayı bilmiyorsanız muhakkak öğrenin) ve ömer nasuhi bilmen/elmalılı hamdi gibi büyük islam alimlerinin tefsirlerinden anlamını kavramaya çalışmak. o tefsirlerde öyle detaylar göreceksiniz ki bir çırpıda harcadığınız miras, boşanma gibi "ufak sosyal meselelere :)" bu kadar değinilmesiyle ne murad edildiğine dair aydınlanmalar yaşayacaksınız. ve kur'anın özüne inmeye başlayacaksınız.

@newsman

sana cevap vermek babında değil. hatta senden önce yazdığım ve seni kısımsal olarak onaylayan yazımla beraber bu cevabımın da durmasını isterim.

tanrıyı personalize etmek denen şeyin bir tartışmada yeri olabilir. sadece kendi içinde nispeten tutarlıdır. fakat insanı tanrısallaştırmanın hiçbir manası ve tutarlılığı yoktur. hatta tanrıyı kişiselliştirme iddiasını da boşa düşürür. şöyle,

1- ''kuran arapçasından okunmalı çünkü lafzı mucizedir.'' bu basbayağı bir yalandır. çünkü tefsirlerin genelinde kuranda apaçık bir mucize yer almamasının nedeni olarak sınav kapısının kapanmaması olarak yer alır. o yüzden mucize değildir. hatta 'okuyup anlayasınız diye arapça gönderdik'' ayeti de tutarsızdır. çünkü arapçal bilmeyene gönderilmemiş gibi bir anlam çıkar.

2- mirasın, boşanmanın önemli konular olduğunu bir yerlderden öğrenmeye gerek yok. toplum için önemliyse önemlidir. tek özelliği toplum yaşamının tekdüzeliğini korumak. eğer bu konula, tanrının insana biçtiği duruma göre önemliyse(eğertanrıyı personalize etmiyorsak tanrı için önemli olmamalıdır) bugün daha önemli yüzlerce konu olmalıdır. çünkü tanrı insan hayatı için önemli olan konuları bize göstermektedir. ve bu konular yarattığı düzen gereği değişmektedir.

3- inanmak için okuduğundan zaten inanarak bitmesi gereken serüven de saçma sapan bir argüman. yine tanrının yarattığına tanrısallık addetmek. buna karar verici allahsa, onu buna zorlamak gibi bir anlam çıkıyor.

sizin bu primitif felsefi yaklaşımlarınızı eski yunan filozofları bile sizin kitabınızdan bin sene önce çürütmüş. çok öyle yeni bir şeymiş gibi sunmanıza gerek yok. inanmak için kuranı okuyan adama onu bırak da tefsir oku demek de aymazlık. tefsir okuyup inanmayana da gel deyrez zor a yerleş mi diyeceksiniz?

neyse uzatmayacam ama inançlıların inanıyorum deyip kestirmemesi ve sürekli bir açıklama getirmek istemeleri yüzünden inançlıların birçoğunun gerçeklikten koptuğu görülmekte. ama inançlıyız ve buna inanıyoruz sizene diyebilselerdi bugün inançlı sayısı çok çok daha fazla olurdu eminim

Tanrının net ölçü koyduğu sınırlar kuranda belirtilmiştir. Kalan diğer her şey insanların inisiyatifine bırakılmıştır. Devletin vergisi denmiş ama hangi devlet? Kuranda devlet geçiyor mu? Zekat ve infak çok kez geçiyor mesela. İnsanların kaç çocuk yapacağı insanlara bırakılmış. Bayramlar dahi kuranda geçmez. Bu, bayram diye bişeyin olmadığı anlamına gelmez. İnsanlara bırakılmış. Her toplum kendi bayramını üretip kutlamakta özgür. Tanrının temel olarak dini çok yalındır. Ama insanlar karmakarışık hale getirmişler. Din olmayan neleri neleri din sanıyoruz...

Kuran'ın turkcesini eleştirel bir kafayla okursan şüphelerin artar, yavaş yavaş dinden çıkarsın.

inanmak icin kuran okuyan ve onda inanacak hususlar ararken bu asiri kisisellestirilmis hukuki duzenlemelerden rahatsiz olan biri icin kotu haberim var, cunki buradaki tek sorun miras hukuku gibi ferdiyetci bir duzenlemenin boylesine kapsayici bir metinde yer almasi degil, ayni zamanda bu duzenleme yer alirken matematik hatalarinin da yer almasi.
feraiz, avliyye ve reddiye anahtar kelimeler. arastiriniz.

@devcileyin

herhangi bir tefsirin kapağını açmadığınız, ayrıca olayın aslını anlamaya dair bir çabanızın ve yeterliliğinizin olmadığı o kadar belli ki :)

1. hangi tefsirde geçiyormuş "sınav kapısı kapanmadı diye kur'anda mucize yer almaz" benzeri bir şey. diğer nebilerin ümmetlerinin açık mucizeler görmesi normal de son rasul için niçin böyle bir şey olsun? islam muktesebatına biraz olsun hakim olan herkes, kur'an'ın allah katından yani levh-i mahfuzdan arapça olarak indirildiğini, dolayısıyla be te se cim diye onun harflerini okumanın esas olduğunu, kur'anın lafzının şeksiz şüphesiz mucize olduğunu bilir. çünkü -allahualem- resuller gönderildikleri ilk kavme uygun olan mucizelerle donatılmıştır; antik mısır'da sihirbazlık/büyü önemli olduğu için hz.musa'nın mucizelerinden en önemlisi firavun'un sihirbazlarını yenmesidir, yahudi toplumundaki şifacılık kültü sebebiyle hz. isa ölüleri dahi diriltme mucizesiyle desteklenmiştir, söz ve edebiyat'ın toplumda müthiş bir etkisinin olduğu 6.-7. yy. arabistan'ında ise sözlerin en üstünü olarak kur'an nazil olmuştur. "bir benzerini getirin" denerek müşriklere meydan okuyan birçok ayet vardır, bu benzerini getirmek içerikten ziyade formla alakalıdır. şayet kur'anın lafzı mucize değilse niçin böyle bir meydan okuma vardır? kur'an sözlerin en güzeli, peygamber (sa) de birçok kez vurguladığı üzere arapça konuşanların en "beliğ"sidir. lütfen bir mevzu üzerine konuşacaksınız, hele bu islamsa, sathi ve yetersiz bilginizle/bakış açınızla konuşmayın.

2. halis niyetle, inanmak isteyip, iman devletine kavuşmayı arzulayıp bu yola giren bir insanın sonunda inanacağını varsaymak tanrı'yı bir şeye zorlamak değil, aksine bizzat allah'ın kelamından ve resul'ün sünnetinden çıkarım yapmaktır. a) insanların niçin inanmadığını ve allah'ın onların kalplerini niçin sonsuza kadar mühürlediğini anlatan bir ayet-i kerime: "Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır." b) bir hadis-i şerif: "her doğan, islam fıtratı üzere doğar." bu iki şer'i bilgiyi birlikte düşününce şu sonuç çıkar: insanın bir doğası vardır -> tabula rasa olarak gönderilmemiştir -> kendi eylemleri neticesinde doğasından şaşar -> niyeti iyiyse doğasına döner. sonunda imanı veren elbette ilah'tır. ancak hüsn-ü zanda bulunmanın önünde hiçbir engel yoktur?

"kur'an okuyana tefsir oku" demiyorum, "me'al okuyana tefsir oku" diyorum. bu ikisinin farkı çok bariz değil mi? her şeyi doğru yapıp müslüman olamayabilir, çünkü bu -iktibas yaptığım ayette buyurulduğu üzere- kalbindeki hastalıkla ilgilidir, bunun için "niyet" şerhini düşmüşüm ilk mesajımda.

probleminiz islam bilgisine muttali olmadan mevzuyu konuşabileceğini düşünmeniz. ben "yeni" bir şey söylediğimi iddia etmiyorum, bin yıllık kelam/tefsir literatürümüz ortada, benim onun üstüne söyleyecek sözüm yok. "primitif felsefi yaklaşımınız", "eski yunan filozofları bunu çürüttü" lafları falan komik, ezbere, lisede felsefe dersiyle tanışan ergen heyecanında laflar :) oysa burada daha ciddi bir konu var.

son cümleleriniz de ayrı garabet. "inanıyoruz" deyip kestirip atmamız gerekiyormuş. caner taslaman ya da diğer modernist müslümanların "kur'an'da kuantum var onun için inanıyorum" duruşu kadar absürt bir duruş bu. kelam ilmi diye bir şey var, her dinde var yani. tanrı'nın mahiyetini anlamaya çalışmış inananlar. bizim -kelami tartışmalar vesilesiyle- inançlı sayısını arttırma diye bir çabamız yok, inanmayanlar her zaman inananlardan, cehennemlikler ise her zaman cennetliklerden fazla olacak zaten, Allah'ın takdiri bu. Biz Allah'ı, Allah'ın anlattıklarıyla anlamaya çalışıyoruz, bundan büyük devlet yok.

@dek dubara

sözlükte "kur'anda miras bölüşümü" başlığında bu konu fazlasıyla tartışıldı, ateistlerin iddialarının boş olduğu tane tane anlatıldı. hala mal bulmuş mağribi gibi buna atlanılması çok tuhaf, şu iki entry yeter:

eksisozluk.com
eksisozluk.com

sevgili hocam
tabu can cekisiyor din bu
serisini okursan
celiskileri referanslarla goreceksin
bu yuzden oldurmuslerdir turan dursun u
bu celiskileri mantıga oturtmak icin kafa yormus bunca islam bilgini ama hikaye

@newsman, şimdi arkadaşım konuyu kişisel bir çatışmaya dönüştürmek hoş değil lakin yaklaşımın çok sığ. bilmedikleriniz maalesef söylediklerinizi aşıyor. yani en azından şu yazdıklarımı karşıt ne yazabilirim diye değil de inanç ve yaratıcı kuramı açısından farklı ne olabilir diye bakarsan daha memnun olurum. bunu söylememin birkaç nedeni var. ben seni kişisel olarak eleştirmedim. yazdıklarının yetkinsizliği seni ilgilendirir. senin de öyle yapmanı tercih ederdim.

önce yazdıklarına kişisel bir cevap vereyim sonra toparlayayım.

1- tefsir kapağını açmadığım çok belli diyorsun, yalnız bu benim işim değil. bu konuda bir iddiam yok ve benim için bu konu ayakkabımın renginden daha önemli değil. tabii ki senin için daha önemlidir. ben soruya cevap verirken de inanç kuramı ile ilgili daha fikir sahibiyim. ve yaratıcı varsa tasarruf hakkı ondadır yaklaşımının kendi içinde tutarlı olduğunu söyledim.

yalnız tefsir kapağını açtım, sınav perdesinin kalkması diye yazan said nursi dir. sanırım mektubat kitabında olsa gerek(emin değilim kısa bir araştırmayla bulunabilir) hatta kıyamette güneşin batıdan doğmasını açıklamaya çalışırken batıdan doğmasının son mucize olduğunu o anda sınav kapısının kapandığını, tövbenin artık kabul görmediğini anlatır. orda da tanrının her an tüm insanlara gösterdiği mucizeler olursa sınavın anlamı kalmaz diye de ekler. hatta yanılmıyorsam birkaç yerde daha anlatıyor olabilir. (evet başka kitaplarını da okudum) sen konuyu peygamberlerin mucizesine getirmişsin de ben kuran da apaçık bir mucize dedim. yani 1914 de birinci dünya savaşı başlayacak diye yazmaz kuranda dedim. islama göre peygamberlerin mucizeleri var diye anlatmışsın da ben bununla alakalı bir görüşüm olmadı. islama göre peygamberlerin mucizelerinin var olduğunu ben de biliyorum tabii ki.

''lütfen bir mevzu üzerine konuşacaksınız, hele bu islamsa, sathi ve yetersiz bilginizle/bakış açınızla konuşmayın.'' diye yazmışsın. işte anlatmak istediğim bu. senin lise son sınıf dediğin :) inanç, inanmayana göre bir felsefedir. senin için var olan kutsallığı beni alakadar eden bir durum değildir. yetersiz bilgimle abdestin şartlarını seninle tartışmıyorum arkadaşım. inanç kuramında yaklaşımınızdaki yanlışlıklardan bahsediyorum. anlamadığınız, bu konudaki sizdeki şey yetersiz bilgi değil, bilgisizlik. karşısınızdakini her zaman iki kategoride değerlendiriyorsunuz ya bir sapkın, ya bir potansiyel mümin. birincisini aşağılamaya çalışıyor ikincisine de doğruyu bulabilmesi adına sürekli bir merhamet gösteriyorsunuz. bu da mümin olmayan birinin sizinle olan iletişimini sıfıra indirgiyor. ben doğruyu bulmaya çalışan biri değilim. ama islamı çürütme konusunda da mücadele veren biri de değilim.

2-insanların niçin inanmadığını ve allah'ın onların kalplerini niçin sonsuza kadar mühürlediğini anlatan bir ayet-i kerime: "Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. ''

yani bu konu bahsettiğim bilgiye giriyor. bilmiyorum. ama yorumumu söyleyeyim mi? hastalık, organizmada gelen anormal durumdur. kendi kendine olmaz. istemsiz bir durumdur. tamamına yakın durumu iyileştirilebilir. yani inanç konusunda bir hastalık olduysa allahın onu arttırmaması gerekir mantıken. çünkü insanların kendine inanmasını ister ve bu nedenle binlerce elçi göndermiştir. cehenneme atma isteği tasarruf sayılır ama inanmamasına neden olma tasarrufa girmez. hadisi de bilmiyorum. bu konu ilgimi de çekmiyor.
''Biz Kur'an'ı sana her şeyin apaçık bir beyanı olarak indirdik'' tefsir okunmalı iddian kısmında bu ayeti nereye koyacaksın? neyse dediğim gibi çok ilgimi çekmiyor. herkesin ayrı bir islam yorumu var. dayım da fanatik bir dindar. her şeyin kuranda yazdığını hadislere inanılmaması gerektiğini anlatıyordu geçen.

bundan sonrası top bende. :) islam bilgisine sahip olmadan konuşmak diyorsun. lütfen şunu anlayın artık. rica ediyorum. çevrenizin dışından biriyle konuştuğunuzda onu islamı bilmemekle itham etmeyin. onunla konuştuğunuz an islamın içinde değilsiniz çünkü. islami bilgi islam içinde önemlidir. bu bir.

ikincisi, komik ezbere dediğiniz şeyin üstünden batı medeniyeti ortaya çıktı.(ahlak ve tin değil kastım, bildiğin sanattan ve bilimden bahsediyorum) bilmediğiniz şeyler üstünden ahkam kesmeyin artık.
platonun bilgi felsefisinden, sokratesin akıl kuramından, aristonun toplum yaklaşımından bahsediyorum. çok basit bir şey söyleyeceğim. bu adamların gerçek bilginin eleştirellik barındırmasınını 2500 yıl önce salağa anlatır gibi anlatırlar. okumadığını tahmin edip neresini anlatayım ki. oturup okumanız gerekiyor. gerçek bilgiye ulaşmak değilse amacın inanmak daha mantıklı/konforlu ise saçma sapan bir şekilde felsefe ilminin atalarına yok ergen hezeyanı demen gerçekten de bilgiye erişemediğini gösteriyor. çünkü kastımı bilmiyorsun. ayrıca çok iyi bildiğim bir mevzuda kastımı bile anlamadan böyle bir konuda böyle demen komik duruyor. ben sana kafa kesen insanların savunduğu şeyleri savunuyorsun diyor muyum? yok liseli ergenmiş. yani senin için bile kafa kesip tekbir getiren birinin düşüncelerini savunacağını liseli ergeninkini savunursun değil mi? sana anlatmak için uç bir örnek verdim. yoksa onların fikirlerini savunduğunu söylemiyorum. ama en azından bu konuda biraz daha karşındakinin bu konuyu bilip bilmediğini sor veya anlamaya çalış. komik duruma düşmeye gerek yok.

son olarak evet inançlı birinin bir yerde muhakkak, inanıyorum deyip kesip atması gerekiyor bence.çünkü övündüğün mucizeleri görmüyorsun. inanıyorsun. bu ikisi farklı şeyler. inanınca otomatikmen onları doğru kabul ediyorsun. bin yıl önceki mucizeyi duyup inanan kimse olabilir mi?

enteresan şekilde aksi de öyle. inanmıyorum deyip inanmamak gerekiyor. tanırının olmadığını nerede kanıtlayacan? nasıl bile değil.nerede. ilk yazdığım cevap da buydu, inanamamak biryerde isyandır diye. bu otoriteyi zımni kabuldür bir yerde.

kelam ilmi var diyorsun. bak artık anlamış olman gerekiyor. kelam ilmi allahı konumlandırma çabasıdır. inandıktan sonra belki tutarlıdır bilmiyorum. ama felsefe boş kafayla yapılır. ve bir noktadan tüme varmaya çalışılır. kelam ilminde allah sorgulanmaz. o yüzden bir felsefe bile sayılmaz.

Trende geçip geçmemesi önemli değil demişsin ama bir afacanlık yapıp şu filmi önereyim: Train to Busan

@angelus; izlemiştim onu, teşekkür ederim. zaten onu ilk kez tren yolculuğunda izleyecek olsam o yol bitmezdi herhalde:)

inside out. güzel bir animasyon filmi.

satantango

the commuter, upgraded , mad max

bugüne kadar tl mevduatta tutma hatasını gösterdiysen parayı annene babana yada kardeşine emanet ver, onlar değerlendirsin.

Mahfi bey altınla ilgili şöyle bir şey demiş. Benim param olsa altın alırdım.

eksisozluk.com

En para sanırım %19 veriyor. Ama Bi' tane fon %23 veriyor, ama hangisi bilmiyorum ona bakabilirsiniz. PTT fonları varsa onlardan birisi olma ihtimali yüksek.

Sepette en az 3 enstrüman olsun. Altın + dolar + çok çok az hisse senedi. Borsa şuan çok ucuz.

ona herkes kral katili diyor ama aslında kralı öldürmesinin asıl sebebini anlatıyor(adam haklı) kral tüm şehri yakacaltı savaşı kaybedince herkesi öldürecekti vs gibi birşey bu yüzden onu öldürdüm tüm şehri yok etmesine engel olmak için gibi bir şey diyor tam o anda stark geldi dinlemeden beni mahkum etti bu lakap üstüme kaldı gibi bir şey anlatıyor.

bu arada videoyu tıklamadan direk bu sahne kesin demiştim.

Kral, Robert'ın isyanını bastıramayacağını anlayınca bütün şehri yakmaya karar veriyor. Jaime de buna engel olmak için kralı öldürüyor.

Aslında son ana kadar krala sadık kalıyor, bir yandan babası krala ihanet ediyor,bir yandan kral masumların canına kastediyor.

Hatta şöyle bir şey söylemişti ki, efsane:

" sana yemin üzerine yemin ettiriyorlar. kralı koru, krala itaat et. babana itaat et. masumları koru. zayıfları savun. ama ya baban krala karşı gelirse? peki ya kral masumları öldürürse? bu çok fazla! ne yaparsan yap, bir yemininden bir diğeri için vazgeçiyorsun"

jamie kral adam ama çevresi kötü.

>Benim bozuk psikolojimi kenara bırakıp tadilat işind odaklanırsak sizce nasıl bir çözüm uygun olur?

Soruyu tam anlamadim ama... Fiyat alınır yapilacak seyler icin fiyat uygunsa yaptirilir iste.

Yoksa yaptiralim mi yaptirmayalim mi diye mi soruyorsun? Onu bilmek mumkun degil ne kadar geliriniz gideriniz birikmisiniz var bilmeden.

Ote yandan kotu mutfakli banyolu ev insanin ustune ustune gelir dogru, psikolojik olarak da ihtiyaclari olabilir sizinkilerin.

Evin degerini de arttirir. Yani ev sizin oldugunu varsayiyorum tadilata giriyorsaniz, harcanan para bir cepten diger cebe giren para bir yerde cunku kendi mülkünüz ve modern banyolu mutfakli evin degeri o is icin yapilan masraftan fazla bir sekilde artar bir gun satacak olsaniz.

Kentsel donusum falan soz konusuysa bulundugunuz cevrede o zaman belki bosuna olabilir. Bina yakinda yikilacaksa falan...

hocam yaptırın yazıktır.

mutfak ve banyo o kadar önemli ki. salonda üzerine güzel mobilya koyarsın yine göze hoş görünür ama eski bi banyo, kararmış derzler, sarı sarı lekeler... bence imkan varsa yaptırın.

şu dönemde kredi çekip hiçbir iş yapılmaz, yaptırılmaz. varsa borç alabileceğiniz eş dost o şekilde yapın. sakına kredi çekmeyin

Ben de kredi çektirmek istemiyorum ama babam bahis bağımlısı ve tahtaları eksik bir adam. Biz kredi borcumuz olsun deyip idare etsek o gidip gizli gizli çekip gene parayı batıracak. Bir sene iyi bir işte çalıştım adam bana araba al diyor sjsjsjsjsjs vallahi kafayı yicem. Ben araba alanlara enayi gözüyle bakıyorum adam araba istiyor ki bende sadece on bin lira var.

Duyuruyu tam olarak neden açtım bilmiyorum. Herhangi bir konuda kafa açıcı yorumlar gelebiliyor. Ben de ev tadilat işlerinde akıllıca bir trend falan vardır haberim olur diye düşündüm sanırım

o zaman babanın borcunun bitmesini bekleyin ve ona kredi çektirin. böylece bahise yüklü para da yatıramaz. annen de o zamana kadar para biriktirsin.

Geçen bir banyo tadiladı gördüm instagramda. Şu: www.instagram.com

Bazı şeyleri boyalarla filan kendiniz halledebilirsiniz belki. Sizin mutfak banyoyu görmediğimden tam bilemiyorum tabii ama eliniz yatkınsa boya, hazır kartonpiyerler (tavana yapıştırmalık), bataryaların değiştirilmesi gibi şeyleri sizler de yapabilirsiniz. Daha az maliyetli olur. Mesela batarya değiştirmeyi Youtube'dan bakarak halledebilirsiniz.

Ben kayınvalidemin evi için eşimi ikna ettim zar zor. Evi tadilat yaptırdım. Ev adana'da. Tadilat için yirmi bin lira kadar para gitti.(Mutfak dolapları, banyo, iki tuvaletin ikisi de tadilat gördü. Ayrıca doğalgaz ve tesisatı bağlandı. En son ise boya badana ve yerlere lamianant döşenmesi ile tadilat bitti. Tabi bir de mutfağa ankastre set yapıldı.)

Onlar kredi çekeceklerdi bu iş için. Ben kredi çekerek aldığım arabamı sattım. Eğer kredi çekeyim de yaparım derseniz hiç ben de tavsiye etmem. Çünkü; anneniz geçici olarak çalışıyor. Tütün ithal edilmez belki ama fabrika ben çalışmıyorum derse kredi borcu sizi zorlar. Nitekim biz binmediğimiz arabanın borcunu ödüyoruz. Eğer para birikir veya parayı bir yerde tutarsanız çok iyi olur. Çünkü fiyatlar uçuk, her şeyde olduğu gibi.

Tadilat sonrasında kayınvalidemin güzel ve rahat bir evde oturması ise işin iyi tarafı. Son olarak @petekparenin dediği de çok mantıklı. Tadilat yaptırın parayı idareli kullanarak.

banyo için birşey diyemeyeceğim banyo her türlü biraz para tutacaktır ama mutfak için şunu önerebilirim. büyük yapı marketlerde hazır mutfaklar var. yani ölçüleri standart, eğer o ürünü beğenirsen yapı marketinin ustaları gelip evine yapıyorlar. bu hazır mutfaklar inanılmaz ucuz rakamlara satılıyor. atıyorum piyasada mutfak dolabı işi yapan bir ustaya 4000 e yaptıracağınız bir mutfak dolabını orada montaj dahil 1000 lira bir rakama alabiliyorsunuz. tabi kullandıkları malzeme daha dandik oluyor elbette ama inanın kullanımda herhangi bir sıkıntı yaşamazsınız. ben 40 yıllık bir lojman evine bu şekilde mutfak dolabı + tezgah + alt dolap üst dolap seramiğini de yaptırmıştım. 2000 tl ye falan halletmiştim. her gören de çok beğenmişti. yani totalde küçük dokunuşlarla eski evler de oturulabilir hale gelebiliyor. kalkıp müteahitin birine gereksiz para kaptırmayın. gidin ustaları siz bulun, derdinizi ne istediğinizi anlatın. biraz daha zorlanırsınız elbette ama o elinizdeki 10 bin liraya baya birşey yapabileceğinizi söyleyebilirim. :)

Facebook Jolly grubunda dün bir sürü Likya gönderisi gördüm. Herkes teşekkür ediyordu. Katılıp sorabilirsiniz üyelere. Geziye gidenler iletişimde kalıyorlar. Ne giyelim, ne götürelim ve nasıldı diye çok soran oluyor.

Biz geçen yıl Jolly'ninkine katıldık. Memnun kaldık genel olarak. Otel olarak Remer otelde kaldık. Çok temizdi ve yemekleri de yeterliydi.

Otel çok da önemli değil aslına bakarsanız çünkü sabah çıkıp akşam geliyorsunuz.

Biz araba kullanmak istemediğimiz için tura katıldık ama aslında tam araba kiralanıp doyasıya gezilmelik yerler.

Bi de biz uçakla İzmir'e gelip ordan otobüsle devam etmiştik. Yol çok uzun sürmüştü. Direk Dalaman'dan tercih ederseniz daha iyi olur. İlk gün çok yoruldum ben.

Jolly mi Ets mi sorusuna gelecek olursak gördüğüm kadarıyla hepsi aynıydı. Her gittiğimiz yerde farklı tur şirketlerine ait otobüsler gördük. Ets, jolly, anı tur, tatilbudur otobüslerini hatırlıyorum. Bence ucuz olanı seçin.

çok teşekkür ederim.

@Lim5 grubu bulamadım rica etsem link atabilir misiniz? Resmi sayfa çıkıyor sadece.

şudur herhal:

www.facebook.com

Bende ışıklı ayna içeren set var. Biyigima uyguladim birkaç kez ama çok acitiyor. O yüzden verdiğim parayla kaldım. Kalın çıkarmadı. İyi ki de çıkarmamış yani, nasıl bir cesaretse bendeki biyiga uyguladim. :)

Ben aldım ve kullandım fakat memnun kalmadım. Tüyleri doğru düzgün almıyor. Yüz temizleme fırçasını da kullanmadım hiç.

ben de bu ürünü çok araştırmıştım vaktiyle. pil yetişmiyor, pili azaldıkça performansı düşüyor şeklinde yorumlar vardı.

bi boka yaramıyor

ardından girip kapıyı kapatan

ikinizde de suc var ama asil kapida unutan da oran fazla :)

erkek olan suçlu. :)

edit: ikiniz de erkekseniz ikiniz de suçlusunuz.

anahtar kimin elindeyse, kim açtıysa sorumluluk ondadır

Suç degil de hata diyelim. Eşinizin ardından içeri girerken anahtarın kapıda olduğunu görüp almadıysanız siz hatalısınız. Anahtarı farketmediyseniz eşinizin hatası.

abi gelir tinercinin teki uyurken basar jileti boğazınıza

siz neyi tartışıyorsunuz anlamadım ki?

Anahtarla açanda artik anahtarin sorumlulugu. Ben tekrar bakmazdim anahtari almis mi diye.

hırsız girseydi, hırsızın hiç mi suçu yok derdim.
%50-%50 paylaşın bence.

Photographer +1000 tam benim kafadan :) ayrıca tartışmayın ikiniz de suçlusunuz, hadi kapıyı açan kişi unuttu, dikkatsiz belli ki, bir an önce eve gireyim de yorgunluktan ölüyorum mantığıyla aceleye getirmiş, arkasındaki kişi de ona güvenip nasılsa almıştır anahtarı mantığıyla hareket etmiş. Sonuçta her ikisi de dikkatsiz ve suçlu.

%100 eşiniz suçlu. kapı anahtarla açılır, sonra anahtar bir yere bırakılır. ben her eve girdiğimde kapı deliğine de bir bakayım demem.

Aynı şeyi eşimle yaşadık. O da beni suçladı. Açan suçlu işte o kadar!

Kapiyi acip ustunde anahtari unutan suclu.

açan anahtarıda almak zorunda eşin suçlu. hep kolaycılık olmaz.

Anahtarla kapıyı açan suçlu

Yıl olmuş 2018 hala kapıları 100 yıllık anahtar tekniği ile açıyoruz, bence tek suçlu kapı üreticileri.

Anahtarla açan kişi anahtardan sorumludur. Son giren kişinin anahtarı alma yükümlülüğü yoktur.

acan kisi kapiyi acar anahtari soker. sonucta anahtar onun anahtari, cantandan cikardin, kapiyi actin, anahtari soktun, cantana geri koydun.

bundan bagimsiz olarak tabii ki erkek suclu.

gece kapiyi iceriden kilitleme aliskanligi edinin. anahtar takmak falan zor geliyorsa mandalli kilitler var disarisi anahtar icerisi elle cevirmeli mandal. kilitlenmemis kapilari acmasi o kadar kolay ki...

Anahtar suçlu.

anahtar +1.

kanı bozuk anahtar.

Bence kapıyı açınca sakin sakin girdiyseniz ve buna rağmen unuttuysa eşinizin, o sırada bir şeylerdn konu açmışsanız, aynı anda size cevap vermeye çalışıyorsa ve bu yüzden dalgınlığa geldiyse çoğunluk sizde olmak üzere ikinizin suçu.

kapı suçlu :)

bu şekilde işlem gerçekleştirebildiğinize göre çözümü basit anlaşılan.
Bileti thy'den aldık ve thy bizleri muhtemelen yeni bilet almaya mecbur bırakmak adına bu sorunu çözmeye yanaşmıyor.

eşim yabancı, biz bilet sorunu yaşamadık ama pegasus ve thy'deki üyelik soyadlarını değiştirirken @petekpare'nin yazdığı gibi belge talepleri olmuştu.

thy'den cevap beklemeksizin genel merkezlerine veya bu tür işler için verdikleri faks numarasına PNR ve talebinizi belirtir bir faks çekin bence. pasaport, evlilik cüzdanı ilgili sayfaları ile birlikte. işlem ücretsiz olmayabilir, büyük olasılıkla değildir, iletişim no vermenizde fayda var.

Yarım saat içinde halletmişlerdi ya çok zor bir işlem olmasa gerek. Bence de evlilik belgesi, rezervasyon numarası ve eşinizin kimliğinin resmini mail atın.

yanıtlar için teşekkür ederim, tüm kanallardan iletişime geçip düzeltmesini sağlamayı deneyeceğim.
sikayetvar gibi sitelerde thy hakkında bu gibi şikayetler bir hayli fazla olduğundan ekstra çaba harcamak gerekiyor sanırım.

entry'nde de boyle dadaist takildiysan, ondan olabilir.

bende bazen başlık acıyorum kimse iplemiyor neden olabilir bende bilmiyorum :(

spor salonunun imamhatipe dönüştürülmesi şeklinde açıp daha kısa bir entry yazıp link verseydiniz bana daha bir iplenirdi gibi geliyor. Bilemedim...

entiriyi sil, "imam hatip" yerine "i.h. lisesi" yaz başlığa böylece sansüre takılmasın. entiriye de haberin içeriğini kopyalama, millet uzun bulup okumuyor. ilk satır kalsın bir de link kalsın.

Başlık okununca spor salonu yapmak yerine habire imam hatip yapılıyor gibi anlaşılıyor. Yani belli bir yer değil de genel tavrı eleştirme başlığı sanılmış olabilir.
Bu tür başlıklar trol başlığı olma olasılığı, trol kaynaması vs nedenlerle rağbet görmüyor olabilir. Kesin şudur diyemem sözlükte o kadar vakit geçirmiyorum çünkü.

Başlık açınca kanallara bağlarsan yazının okunma olasılığı artar, yazını ilgili kitleye ulaştırmış olursun.
Çünkü çok kişi kanallar ve/ya badilerden izliyor sözlüğü. Debe bazen iyi çıkıyor ama çoğunlukla kof, debeye bile bakmıyorum ben mesela. Oylamaya da çok takılma, okuyup yararlanıp oylamayan çok oluyor.

edit: ilgili kanallara bağladım.

imam yazma +1

haber sunan spiker gibi değil de daha göze gelecek öznel bir yorumla birlikte daha kısa bir entry yaz. haberi okumak isteyen linke tıklar okur. sözlük orası, copy-paste haber sitesi değil. kullanıcılara o yüzden yazar deniyor.

başlığı gecenin yarısında açmanızın da katkısı vardır elbet.

Güzel bir şişe şarap yanına vazo ya da çerçeve.

Pasabahce magazalarinda harika seyler oluyor. Oralara bakmanizi siddetle öneririm.

trivial 2000ler çıkmış, onu alabilirsiniz ya da ev ürünleri satan bir markadan hediye çeki.

degistirme karti ile pasabahce +1
begenmezlerse cok alternatif var.

satranc takimi

yakın arkadaşsanız ve evlerinde yoksa mikrodalga :) bana getirildiğinde çok sevinmiştim.100-150 tl civarı oluyor genelde

Fincan takımı almayın :) aslında ufak tefek ev eşyalarından almayın çünkü çok hediye geliyor. mikrodalga çok güzel fikir.

hava temizleyen bitkilerden birini sik bir saksi ile braber alabilirsiniz. bir de mesela anlami olan pasa kilici gibi birsey olursa super olur.

Mikrodalga +1 kesinlikle. Ivır zıvır almayın, işlerine yarayacak bi şey olsun.

Belki evlerinde vardır mikrodalga. Biz evlendiğimizde eşimin bekarlığından kalma vardı mesela. Bence de mutlaka değiştirme kartıyla beraber Paşabahçe ürünü uygun olur.

Fondü seti olabilir. Çikolatasını da alın ama. Evliliğin ilk zamanlarında öyle sunumlar yapılır genelde. Bütçe belirtilmediği için minimum tutuyorum.

ben babaanne gibi nevresim takımı alıyorum. desenini beğenmese de misafir gelince serer diyorum. sevdiği takımları böylece her seferinde yıkamamış olur.

captain fantastic

izledim :/

Good place

(bkz: people of earth)

Planet Earth 2

Ben bu ara Humans izliyordum sonra orjinali olan İsveç yapımı Akta-Manniskor' a sardırdım,çok güzel yaa.

dizi yeni değil ama ben yeni izlemeye başladım, peaky blinders 1920 ler ingilteresi atmosferi seviyorum

this is us

hacksaw ridge

The handmaiden

www.imdb.com

www.imdb.com

www.imdb.com

başka? :)

Stranger things
westworld
Preacher
Horace and pete
better things
The night of
planet earth 2
mars

son dönem derken? son yüzyılı kastediyorsak ben diyorum ki kaygısızlar.

komedi seversen,kişisel triom,
community,arrested development ve modern family dizilerini şiddetle öneririm tabii izlemediysen:)

eve gelen elektrik faturasını görünce uğrayacağın şoku düşün..

Ben de almayı düşünüyorum ama genel olarak "çamaşırlarda koku yapıyor" gibi genel negatif bir geri bildirim var. Bunun hakkında yorum yapabilecek var mı?

Bizimki hoover marka, çok memnunum, sorun yapmıyor. Koku da yapmıyor, mis gibi çıkıyor.

ayrı olması daha iyi, daha sık bozulduklarını duymuştum tümleşik olduklarında.
10kg yıkamalı çamaşır makinasına da gerek yok bu arada.

bir de herşeyi kurutmaya atmayacağını düşün, çünkü yıpranıyor kıyafetler. sadece çoraplar havlular beyazlar giriyor bizde kurutmaya.

Bizde var beko marka ama çok randıman alamıyorum çünkü kırışık yapıyor. O yüzden ütü kuruluğu yapıyorum. Koku olmuyor. Buram buram yumuşatıcı kokuyor hatta.

Biz bir aydır kullanıyoruz, bosch marka aldık. Şu anlık çok çok memnunuz. Hemen çamaşır makinesinden çıkarıp kurutma makinesine atıyoruz. Mis gibi yumoş kokusuyla ve yumuşacık çıkıyor. Kırışık önleme programı da iyi çalışıyor. İnanılmaz rahatladım, herkese anlatıyorum :)

biz 1 ay önce aldık kullanıyoruz gayet memnunuz.
ancak biz kurutma makinesi aldık ayrı ayrı makineler.
yardımcı olacaksa bosch 8 kg kurutmalı.

Cık, çamaşırlar düdük gibi kalıyor. Daralabilecek durumdakileri atıyorum, risklileri askıda kurutuyorum yine.

yer uygunsa çamaşır makinasının üstüne/yanına kurutma makinası koymak daha mantıklı oluyor. ayrı ayrı alınan makinaların daha çok programı var ve ikisini aynı anda çalıştırabiliyorsun.

Alınabiliyor.

türkiye'nin her yerindeki nüfus müdürlüklerinden alabiliyorsun.

geçen farklı bir ilçeden alırken (ikametim kartal'da ben maltepe'den aldım) evrakları imzalayan şef neden kendi nüfus müdürlüğünden almıyorsun falan diye tatava yaptı, tartıştık baya. o tarz bir şey diyen olursa alttan falan alma sakın. haddini bildir.

yorgan, battaniye falan yıkarken büyük olan daha avantajlı olur, bu.

evde 8 kilo kullanıyoruz, yıkayamadığımzı birşey yok. yorgan, battaniye, bebek döşeği, kilim, paspas falan ne varsa yapıştırıyoruz. yine de ben olsam 100 lira fazla verir büyük olanı alırdım.

kilosu yerine tambur hacmine bakın. kilo olayı hikaye. bazen aynı tambur hacminde daha yüksek kg yazan makineler oluyor.

Bizdeki de 8 kilo çift kişilik elyaf yorgan yıkandığını biliyorum.

9 kilo var bizde. 8 olsa da olurmuş

9 alırdım

yıkayabileceğin en büyük şey çift kişilik yorgan. 8 kiloda da rahat rahat yıkanıyor. çamaşırhane işletmeyeceksen 9 kilo gereksiz.

Bu iki makine de 63 lt tambur varmış. Peki nasıl oluyor ? Bu bilgi üzerine 9kg almak mantıklı mı ?

8 var bende, yatak yorgan her sey yikaniyor. tambur hacmi olayini bilemiyorum.

9 kg kapasiteli bir tamburda yatak döşek yıkanır da eğer aile çok geniş değilse veya her hafta dağlar gibi çamaşır çıkmıyorsa, almaya gerek yok bence. 9 kg'de
4-5 kg'lik yük yıkanmamalı, tambur kayışına zarar verebilir. Boş tambur dönerken daha çok sarsılır ve makinenin çeperine çarpar :S. Fakat diğer yandan da 7 kg üzerinde yatak tutak var ise, ve 8 kg' kapasiteli makine var ise, burada da sürekli yıkanmamalı. Zira içinde hareket edecek yer bulamayan çamaşırlar makinenin bir tarafında yığıntı oluşturacak ve ağırlık merkezi bozulan tambur yine zarar görecektir. Özetle, 7 kg üzerinde ağır eşyalar için 9 kg kapasiteli makine iyidir. -şahsi fikir.. :D

Yorgan için şart.

bazı markalarda hacim aynı olup rulmanları değişik oluyor. yani gözle baktığınızda fark göremeyebilirsiniz.

su ve elektrik tüketim oranlarına bakın. 8 kiloluk makinede 4 kilo yıkarsan ziyan olur.

(bkz: how not to live your life)
(bkz: coupling)

25 dakika da mı olmaz? the it crowd diyecektim. bundan daha komik bir dizi yok bence çünkü.

South park

My Name is Earl

brooklyn nine nine
modern family

the it crowd

uzun sezonlu olmasın denmiş, 9 sezonluk diziler önermişler ahshf

wilfred
4 sezon (toplam 49 bölüm) x 20 dk.

anime olur mu? ben de böyle 20 dakikalık dizi aradığım bi dönem death note izlemiştim çok memnun kalmıştım. çok bölüm de yok zaten hemen biter. başka anime izlemedim ben ama belki sen beğenir diğerlerine geçersin

Silicon valley

will and grace
modern family
two and a half men

Erkekseniz ve Hangover tarzı filmlerden hoşlanıyorsanız tamamen erkekler üzerinden anlatılan bir dizi var. Entourage.

Seks, kadınlar, Holywood, alkol, uyuşturucu vs.

Modern family.

Son zamanlarda aksamlarimin neşesi.

Ha bu arada dizi olarak da scrubs cok iyi. 8 sezon civarı ama akiyor dizi

(bkz: flight of the conchords) (27-28 dk civarı sürüyor)
(bkz: little britain) (Bu da 20-30 dk sürüyordu diye hatırlıyorum)

community

modern family +1

sanirim 2 yillik ogle arasi dizisi envanterim oldu sagolun var olun :)

Good place güzeldi.

Catastrophe ve Togetherness

veep
20 dakika civari olmasi lazim ve bence cok komik :)

weed

new girl ama 6 sezon oldu :/

how not to live your life. hayatımda izlediğim en komik şey.

onur mete