Giriş
(7)

Yazdığım Kitaptan Işık Hızında Soğudum

lebaron
Herkese sıhhatli günler duyuru ahalisi, bir süredir çalakalem yazdığım derlemelerimi bir christopher tolkien edasıyla toparlamaya ve yeniden gözden geçirmeye başladım, kısa, 67 sahifelik bir deneme bu (19 sayfası önsöz), hikayeyi yapbozun parçalarını itinayla yerleştirir gibi oturttukça birtakım esi
Herkese sıhhatli günler duyuru ahalisi, bir süredir çalakalem yazdığım derlemelerimi bir christopher tolkien edasıyla toparlamaya ve yeniden gözden geçirmeye başladım, kısa, 67 sahifelik bir deneme bu (19 sayfası önsöz), hikayeyi yapbozun parçalarını itinayla yerleştirir gibi oturttukça birtakım esinlenmeler içerisinde olduğumu fark ettim yada en azından böyle bir şüpheye düştüm, kendime belki de haksızlık ediyorum fakat bu ihtimal beni içten içe bu kitaptan uzaklaştırıyor, kabaca, hikaye; 18.yy safeviler imparatorluğunun son demlerinde geçen oryantal bir doku üzerine kurulu, aşk yok, entrika yok, cinayet de yok. Ama kitabın koymak istediğim adı; evet o isim, başlı başına nereden esinlendiğimin bir cevabı da esasen;

Açıklıyorum;

Benim Adım da Kırmızı.

Şimdi söyleyin, böyle bir eser ne kadar özgün sayılabilir ki ? Bu 67 sayfalık tekmili birden külliyat adayı olan eserim, belki de hiç gün yüzüne çıkmadan tozlu raflar arasında kaybolup gidecek, sonra birisi o raftan alacak bir etajere koyacak, bir gün gelecek hiç var olmamış sayılacak.

Bu trajediden nasıl çıkmalı ? kitabın adını değiştirmek konusunda pek katıyım, geri adım atamam, bütün özgünlüğü alır götürür o zaman.

Bu eserin arkasında durmalı mı durmamalı mı ? yoksa hiç bakınmamalı mı ?

kendimi; intihar etmiş bir taşra berberinin şiir kitabı gibi hissediyorum.
0
lebaron
(27.06.25)
kitabı ateşle okuyalım hocam, ona göre bakalım.
0
klassno
(27.06.25)
Orhan Pamuk'a ulaşıp icazet alabilirsin. Böyle bir şey daha önce yaşanmıştı hatta Halide Edip'le Yakup Kadri Karaosmanoğlu arasında. Sizinki ikincisi olur
0
sekizdokuzon
(27.06.25)
İlk mevzu için bir diyemeywcwğim ama son söz olan:
kendimi; intihar etmiş bir taşra berberinin şiir kitabı gibi hissediyorum dan yola çıkarsak, ikinci kitap adı Kes Traşı olabilir. İçerikte, yakın çevreden duyulan yaşanan şeyler mizahi bir üslupla yoğurulabilir.
0
diyecevaplandı
(27.06.25)
bu konuda onlarca yüzlerce hikaye yazılabilir. bir şeyler esinlenilebilir sorun değil.

ama kitabın ismi çok kötü. pazarlama gimmick'i gibi duruyor resmen. özgünlük gerçekten pek önemli değil açıkçası. dahi anlamındaki de'li pek kitap adı yok bile.
0
sanal hayvan
(27.06.25)
Şairler de yazarlar da tarih boyunca birbirine nazire yapmıştır, ama doğrudan ama eserleri ile.

Sizinki daha bariz olmuş. Ama maksat nazire değilse çok dandik duruyor.
0
encokbenisevinnolur
(27.06.25)
Sorunun ne tam anlamadım ama kitap adıyla ilgili takıntı varsa "günümüz için" çok anlamlı değil bu takıntı. 2010'lu yıllarda Arjantin'de vatandaşın biri Borges'in kitabının tamamına ek yapıp kendi kitabı diye yayımlamıştı, savunması da "Ben metinlerarasılık yaptım" oldu. Dava sonucu ne oldu bilmiyorum ama adamı destekleyenler az değildi.
0
osuran imam
(27.06.25)
kitabının adını vermişsin işte, benim adım kırmızı'dan çok daha çarpıcı: intihar etmiş bir taşra berberinin şiir kitabı

üstelik kitap şiir kitabı bile değil. muazzam!
0
shadra
(28.06.25)
(8)

Dedikoducu, ama zaafınız olan bir arkadaşınıza ne yapardınız?

osuran imam
İş yerinde samimi olduğum bir kadın var, ebrar, dedikoducunun önde gidenidir, ama zaafım var kendisine, o nedenle yanında rahat rahat konuşuyorum. Ben ki ketumluğuyla meşhur biriydim, bunun yüzünden dedikodu yapar oldum, son üç yılda beni kendine benzetti yani.Olay şöyle cereyan etti: iş yerinde hay
İş yerinde samimi olduğum bir kadın var, ebrar, dedikoducunun önde gidenidir, ama zaafım var kendisine, o nedenle yanında rahat rahat konuşuyorum. Ben ki ketumluğuyla meşhur biriydim, bunun yüzünden dedikodu yapar oldum, son üç yılda beni kendine benzetti yani.

Olay şöyle cereyan etti: iş yerinde hayriye adında, kendi halinde bir kadın var, sever beni, ben de onu severim. bu sabah odama geldi, geçmişte esma ve belgin adındaki iş arkadaşlarımızla yaşadığı sorunları anlattı, bu şahısların kendisinin arkasından iş çevirdiğini falan söyleyip dert yandı. Neyse sonra gitti bu, bizim ebrar geldi, ben de laf arasında buna hayriye'nin söylediklerini aktardım, kadının haline üzülüyorum falan dedim. bizim ebrar olacak dedikoducu, bu lafları dakikasında gidip esma'ya yetiştirmiş, o da gidip belgin'e söylemiş, belgin de gidip hayriye'ye sen bizim arkamızdan böyle böyle konuşmuşsun demiş, lafları da benim yetiştirdiğimi söylemiş.

Hayriye beni görünce "ayıp ettin," dedi "niye gidip benim laflarımı esma'ya yetiştirdin hemen?" ben bir afalladım, mesai de biraz yoğundu, o gün esma'yla hiç görüşmediğimi bile unuttum, neyse sonra akşam aradım hayriye'yi, epey bir dil döktüm, "ben kesinlikle esma'yla konuşmadım, tek hıyarlığım ebrar denen bülbüle güvenmek oldu" dedim. Pek ikna olmadı, ama daha da yapacak bir şeyim yok.

Ama canım sıkıldı doğrusu. Üstelik ay sonunda işten ayrılıyorum. Hatta bugün son günümüzde. İş yerindeki son günümüzde bunların yaşanması hoş olmadı.

Siz olsanız ebrar'ı arayıp ağzınıza geleni söyler misiniz? Yoksa "olay daha da büyümesin", "zaten iş yerinden de ayrılıyorum, daha da tadım kaçmasın" mı dersiniz?

Ebrar'a zaafınız var ve onu arayıp kalaylarsanız muhtemelen bir daha hiç görüşmeyeceksiniz. Bunu da dikkate alın.

Not: İsimler gerçek değildir, "Sen bizim şirkette mi çalışıyorsun" diye aramayın lütfen.

Teşekkürler.
0
osuran imam
(26.06.25)
1- sizin dedikoducu olacağınız varmış ebrar sadece aracı olmuş.
2- diğer arkadaşların bu olay olmasa da sizle ilgili bir sıkıntısı varmış ki inanmışlar, böyle olmasa başka şekilde olacakmış.
0
encokbenisevinnolur
(26.06.25)
Dedikoduyu başlatan sizsiniz, tek suçlu oymuş gibi Ebrar'ın niye ağzına sıçıyorsunuz? Madem oradan ayrılıyorsunuz, ortalığı daha da karıştırmadan Hayriye'den doğru düzgün özür dileyin, "tek hıyarlığım ebrar denen bülbüle güvenmek oldu" diye değil çünkü o özür değil, suçu başkasına atmak.

"Boşboğazlık ettim, benim hatamdı, özür dilerim" mesela bir seçenek.

Edit: Aa ben sizi de kadın zannetmiştim :))
Fark etmez, şu olayda dedikodu zincirini başlatan hâlâ sizsiniz.
0
kobuzchu kiz
(26.06.25)
4 kadın 1 erkek olarak çalışmaktaydım. odada sürekli dedikodu döndü, ben duymamak için çabaladıkça sürekli benim görüşümü sorup beni o çukura çektiler. ben de madem öyle dedim. bende onlardan aldıklarımı millete yaydım. utanırlar da yanımda konuşmazlar diye. ama devam ettiler.
0
mikahakkinen
(27.06.25)
kobuchu +1 burdaki dedikoducu sizsiniz.
0
bay b
(27.06.25)
dedikodunun kralını yapmışsın bu saatten sonra ebrar'ı sağlam tersleyeceksin ve iki gün sonra sana aşık olarak geri gelecek.
0
duyuruuser
(27.06.25)
@kopuzcu Bu söylediklerini kadın dayanışmasına bağlıyorum, başka da mantıklı açıklaması yok. "Hırsızın hiç mi suçu yok?" diye sorarlar adama (bak adam dedim, ağzım ekşisin).

@duyuruuser Beni aramasını bekliyorum, çünkü hala sinirliyim, kendim ararsam kalayı bol tutarım. Dediğin gibi olsa... Ama nerde... İki haftaya şehirden taşınıyorum. Bu saatten sonra zor.
0
🌸osuran imam
(27.06.25)
kadın dayanışmasıyla alakası yok. dedikoduyu başlatan sizsiniz. ebrar'a anlatan sizsiniz.
0
art cat chocolate
(27.06.25)
Dedikoducunun hası senmişsin. Olm nasıl yaptıklarınızın farkında değilsiniz? Aynısını yapıp başına gelince ağlamak nedir?
0
Shepard
(27.06.25)
(14)

oyku severlere soru

deckard
En sevdiginiz oyku yazari kim? Sevdiginiz bir oykusunu hatirliyorsaniz onu da yaArsaniz pek sevinirim.
En sevdiginiz oyku yazari kim? Sevdiginiz bir oykusunu hatirliyorsaniz onu da yaArsaniz pek sevinirim.
0
deckard
(26.06.25)
mahir ünsal eriş diyebilirim.
0
patronaj1
(26.06.25)
Edgar Allan Poe - The Murder in the Rue Morgue
Ömer Seyfettin - Yüksek Ökçeler, Aleko
Sait Faik - Plajdaki Ayna, Lüzumsuz Adam
Orhan Veli - İşsizlik
0
encokbenisevinnolur
(26.06.25)
Memduh Şevket Esendal
Sait Faik Abasıyanık
0
Mirket
(26.06.25)
Benim topbeşim:

1. Oktay Akbal
2. Tanpınar
3. Haldun Taner
4. Memduh Şevket
5. Kenan Hulusi
0
osuran imam
(26.06.25)
Bilge Karasu - gocmus Kediler bahcesi (lise Ünv zamanı okumuştum çok hoşuma gitmisti)

Yakın zamanda okuduğum (3-5 sene once) Orson scatt card (derleyen) - yüzyılın en iyi bilimkurgu öyküleri

Farklı yazarlardan derlenmiş bir eserdi ama bilimkurgu sevmeseniz bile okunur o kadar iyiydi.
0
makbur
(26.06.25)
vüsat bener en sevdiğim. şehir dışında olduğumdan notlarım yanımda değil; lakin öykücü isen tümünü okumalısın.
0
adivar
(26.06.25)
Edebiyatımıza Zübük gibi bir şaheseri kazandıran Aziz Nesin'i de burada anmak isterim.
0
Mirket
(26.06.25)
sabahattin ali

apartman, sırça köşk, kamyon, pazarcı, köpek...
0
ya ben lan neyse
(26.06.25)
sait faik - haritada bir nokta, semaver, ipekli mendil, karanfiller ve domates suyu, lüzumsuz adam...
mahir ünsal'ın olduğu kadar güzeldik kitabı
tanpınar'ın adem'le havva'sı
nezihe meriç - bozbulanık
mustafa çiftçi - bozkırda altmışaltı
ferit edgü.- eylülün gölgesinde bir yazdı
haldun taner - şişhane'ye yağmur yağıyordu

bunların hepsi çok farklı telden hikâyeler...
0
black holes in the sky
(26.06.25)
Aziz Nesin
Her öyküsü ayrı iyi
0
etna
(26.06.25)
Refik Halid - şeftali bahçeleri
0
fyodor fyodorovic
(26.06.25)
Edgar Allan Poe: Berenice, the purloined Letter, the black cat, the cask of amontillado, the tell-tale heart
H p lovecraft: call of cthulhu
WW Jacobs: the monkey's paw
Shirley Jackson: the lottery

Korku sevdiğim için önce bunlar aklıma geldi<3
Yakın zamanda şermin yaşar ın hikaye kitaplarını okudum. Deli tarla güzeldi
0
kullanicadi
(26.06.25)
edebiyatla içli dışlı biri değilim ama çehov'u çok severim. yordam kitabın derlemeleri güzeldi, onu tavsiye edebilirim. kısa hikayeler başlıklı derlemesi bir çırpıda okunabilir.
0
zemberek
(27.06.25)
Çok sevdiğim bir tür değil, ama Bilge Karasu +1.
0
auroraaurora
(27.06.25)
(13)

Türkiye’deki birikimi yurtdışında faize yatırmak

osuran imam
Şu geldi aklıma: buradaki birikimimi euroya çevirip almanya'daki abime göndereyim, o da orda parayı faize yatırsın? Mesela 1 yıl falan faizde kalsın.Böyle bir şey mümkün mü? Mümkünse kârlı mı?
Şu geldi aklıma: buradaki birikimimi euroya çevirip almanya'daki abime göndereyim, o da orda parayı faize yatırsın? Mesela 1 yıl falan faizde kalsın.

Böyle bir şey mümkün mü? Mümkünse kârlı mı?
0
osuran imam
(12.07.23)
%0.10 ile yatırabilir tabi ki :)
0
mr.goodcat
(12.07.23)
Kıbrıs'ta Euro ile ev alıp,
yine Eur ile kiraya verin.
0
alfired
(12.07.23)
almanya'da belirli miktar üzeri mevduat tutan bankalara hükümet ceza kesiyor. öyle atayım parayı faiz versinler olayı pek yok orada. hatta bir ara 50k€'ya kadar parasını tutandan %0,5 kesinti yapılıyordu çoğu bankada. tabi son aylarda değişmiştir, muhtemelen yıllık %1 civarı mevduat veren bankalarda vardır.

ha tabi senin birikimin de abinin gelirinin küçük bir bölümü olmalı. adama sorarlar hayrola nerden geldi bu para diye. usd-eur cinsinden riksiz kar falan kovalıyorsan eurobond vs bakabilirsin
0
avatar is back
(12.07.23)
Olur bence. Faiz oranlarina bakmak lazim. Almanya'yi bilmiyorum ama illa %0.1 kadar dusuk olacak diye bir sey yoktur herhalde. ABD'de mesela %5'in ustunde gecelik faiz veriyorlar su aralar: www.investopedia.com
0
hot potato
(12.07.23)
Finans yatırım firmaları hesabınızda belli bir miktarın üzerindeki nakit için doğrudan ödeme yapıyorlar. Gördüğüm kadarıyla en yüksek oranı Interactive Brokers veriyor. 10.000$ üzerinde paranız varsa anında işlemeye başlıyor günlük olarak. Ay sonunda da hesabınıza geçiyorlar.

www.interactivebrokers.com
0
burka
(12.07.23)
yabancı bir hisse almayı neden düşünmüyorsunuz?
0
halanne
(12.07.23)
Euro Eurobondu al. 8.7.2027 vadeliden alırsan yıllık %6,56 faiz geliri alırsın.
0
Mirket
(12.07.23)
mümkün ama dünyanın en karsız yatırımı olabilir.

risk almak istemiyorsunuz anlaşılan, en risksiz yatırımı seçmişsiniz, risk olmadıgı için kar da yok
0
abelardo
(12.07.23)
evet faizler epey düşükmüş. kıbrıs işi aklıma yatmadı. finans yatırım, borsa, vs. de pek anladığım işler değil. şimdi diyeceksiniz ki "e otur öğren". haklısınız, ama bu da bir yetenek bence. olmayınca olmuyor.
0
🌸osuran imam
(12.07.23)
herkes öğrenmek zorunda değil tabi ki de. bu yüzden eurobond'lara yatırım yapabilirsin. yıllık 5-7-9 faizler alabilirsin. araştırmana, düşünmene uzun yıllar takip etmene gerek yok.
0
avatar is back
(12.07.23)
(bkz: eurobond)
0
synesthesia
(12.07.23)
Almanya'da faizler su an 2- 2.6% arasi.
faizin ne kadar süre daha böyle yüksekte kalacagini bilemeyiz. benim kullandigim platformlarda faiz günlük hesaplaniyor.
önümüzdeki ay faizi bitirdik vermiyoruz da diyebilirler.

0.10% diyenler yok kesinti diyenler biraz eski bilgilerle konusuyorlar. EMB cok faiz yükseltti.
0
sonsuz
(13.07.23)
dövize en çok ihtiyaç olan yerde (TR) en yüksek getiri alınır (%8 ve üstü). dışarı yollamak niye? hele ki geri gelecekse. eurobond ve mevduat faizlerini araştırın.
0
507
(13.07.23)
(2)

barthes'in yazarın ölümü denemesi türkçede hangi kitabının içinde?

fakat
bulamadım hangi kitapta olduğunu.
bulamadım hangi kitapta olduğunu.
0
fakat
(30.03.23)
kitapta yok, ben denk gelmedim.
0
deartheodosia
(30.03.23)
Dilin Çalışma Sesi kitabında var.
0
osuran imam
(30.03.23)
(2)

türkçe-osmanlıca çeviri

anxyte
iki üç cümlelik bir metinin osmanlıca’ya çevirilmesi gerekiyor. iyi osmanlıca bilen biri yardımcı olmak isterse çok müteşekkir olurum.
iki üç cümlelik bir metinin osmanlıca’ya çevirilmesi gerekiyor. iyi osmanlıca bilen biri yardımcı olmak isterse çok müteşekkir olurum.
0
anxyte
(24.09.22)
Cümleleri alalım, belki bir yardımcımız dokunur.
0
osuran imam
(25.09.22)
*yardımımız
0
osuran imam
(25.09.22)
(2)

Panik atak hakkında

veritaslibertas
Merhaba,Yanımızda panik atak geçiren birine ne yapabiliriz? Nasıl davranmamız gerekiyor? Kişi oldukça bilinçli, atak geçireceğini farkedince yapması gerekenlere hakim, benim yapabileceğim yardımcı olabileceğim bir şey var mı merak ettim.Teşekkürler.
Merhaba,
Yanımızda panik atak geçiren birine ne yapabiliriz? Nasıl davranmamız gerekiyor? Kişi oldukça bilinçli, atak geçireceğini farkedince yapması gerekenlere hakim, benim yapabileceğim yardımcı olabileceğim bir şey var mı merak ettim.
Teşekkürler.
0
veritaslibertas
(13.06.22)
lafa tutup dikkatini başka yere çekmek faydalı oluyor. ama zor iş tabi. çünkü o sırada başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi görünse bile dikkati tamamen dağılmamış olabilir. kendini dinlemeyi bıraktığından emin olmak lazım.
0
osuran imam
(13.06.22)
Kişiden kişiye değişiyor aslında. Sarılmanın iyi geleni de gördüm, konuşmayı isteyeni de uzanmayı tercih edeni de. Dikkat dağıtmasına yardım edebilirsiniz. Mesela etraftaki objeleri sayma bazen işe yarar; siyah koltuk, 3 sandalye, 2 sarı puf vs. Siz başlarsınız, o belki devam eder. Beraber nefes alıp verebilirsiniz, nefes alıştırmaları nette vardır. Güvende hissettirmek, atağın geçici olduğunu, biteceğini hatırlatmak, dikkatini dağıtmak. Bunları sağlayabilecek her şey denenebilir. Temeli için de terapi, gerekiyorsa da ilaç tedavisi, destek almıyorsa teşvik edebilirsiniz.
0
asteriks
(13.06.22)
(16)

Askerliğe giderken kitap götürmek

osuran imam
Böyle bi' çılgınlık yapılır mı? Millet götürüyor tabii ama kitapların can güvenliği tehlikeye girebiliyormuş sanırım. Tek başıma gidiyorum, kapıdan almazlarsa ne yaparım? Gittikten sonra evden istesem gönderseler daha mı mantıklı?
Böyle bi' çılgınlık yapılır mı? Millet götürüyor tabii ama kitapların can güvenliği tehlikeye girebiliyormuş sanırım. Tek başıma gidiyorum, kapıdan almazlarsa ne yaparım?

Gittikten sonra evden istesem gönderseler daha mı mantıklı?
0
osuran imam
(09.11.21)
Şunu da söyleyeyim, roman filan değil, teorik kitaplar götürmek istiyorum. Sosyoloji filan...
0
🌸osuran imam
(09.11.21)
bazı birliklerde kütüphane bile oluyor ya neden izin vermesinler, götür bence bir şey olmaz. ha taşımak istemiyorsan kargoyla göndersinler o da olur ama hayvan gibi ideolojik filan bir şey götürmüyorsan kimse bir şey demez.
0
ronartest
(09.11.21)
Ne çeşit askerlik? Askere kitap götürülür ama abartmadan.
0
dissendium
(09.11.21)
otostopçnun galaksi rehberini götürmüştüm.
kimse bir şey dememişti.

ama aklında olsun kitaplara kontrol edildi gibi bir kaşe vuruyorlar.
0
teritori
(09.11.21)
Gittiğiniz yere göre değişir. Askerlikle ilgili her şey gittiğiniz yere göre değişir zaten.
0
pispinti
(09.11.21)
Klasik askerlik işte, uzun dönem. Şimdinin uzunu yani, 6 ay. İşte gideceğim yeri de kestiremiyorum. Ya kapıdan dönerse? Bırakacak birileri de olmayacak. Çöpe mi gidecek kitaplar? O yüzden acaba önden gidip ortamı yokladıktan sonra kargoyla istemek daha mı doğru olur dedim.
0
🌸osuran imam
(09.11.21)
Gittiğin yerde kitapçıdan alabilirsin. Ben her hafta sonu D&R'dan alıyordum. İlk gittiğinde çok eşya oluyor. Dolap küçük. İki kitaptan fazla götürme derim.
0
dissendium
(09.11.21)
başlangıç için 1-2 kitap yeterli. sonrasında ortama göre bakarsınız.
0
sanal uyku
(09.11.21)
1-2 kitap götür çok fazla götürme.
Adında ve içeriğinde siyasi bir şey olmasın veya cins bir adı olmasın yeter.
Komutan onayından geçmesi gerekir kitapların. Gösteri peygamberi kitabını adından dolayı onaylamakta tereddüt etmişti mesela komutan bana.
0
lappuntamento
(09.11.21)
abi kim napsin senin kitabini, istersen 100 tane gotur umursamaz kimse de calmaz.

Abuk subuk isimli bisey goturme yeter. S*tr git diye bi kitap vardi marjinallik olsun diye onu getiriyorlardi o bile sorun olmadi.

Buyuk kislaya dusersen son 30 yilin en cok satanlar arsivine ulasip dumur olursun zaten.
Herkes aldigini giderken birakir esek gibi kutuphane olusur.
0
divit
(10.11.21)
4-5 tane götür. Ben de acemi birliğine üç tane götürmüştüm. Önce el koydular, ilgili komutan inceledikten sonra onay verdi, bana teslim ettiler. Zaten kütüphane vardı. Götürmesem de olurmuş. Ha senin gideceğim yerde yoksa o ayrı. Sen az götür, kütüphane yoksa çarşı izninde alırsın.
0
burty
(10.11.21)
Aklıma geldi de acaba bi' redhouse sözlük bi de bazı ingilizce metinler götürsem sorun olur mu? Çeviri yapmak için?
0
🌸osuran imam
(10.11.21)
Sorun olmaz. Çarşı izninde üç tane sözlük almıştım. Redhouse sözlüğü pantolonun cebinde taşıyordum.
0
dissendium
(10.11.21)
acemilikte 5-6 tane bitirmiştim.
asteğmenken zaten çok sıkıntı olmuyordu, ama zorlu bi üste denk gelsem; sıkıntı yaşayabilirdim. yüzbaşım, intranetten sakıncalı kitap listesine bakmamı sağlamıştı. neyseki, benlik bi durum yoktu.
0
barankovan
(10.11.21)
Her askerlik birbirinden farklı oluyor ve hepsi birbirine benziyor.
Gideceğiniz yerdeki komutanın, kapıdaki görevli askerin nasıl davranacağına bağlı.
Ben yaklaşık 7-8 sene önce yaptım askerliği. İlk girişte bavulda ne olup olmadığına bakmadılar, sonradan komutan dedi ki kitabınız varsa gelin onaylatın.
Sanırım ilk sayfasına damga vurdular veya imza attılar,
İngilizce de bir kitabım vardı, ne kitabı diye sordu, cevabıma göre bastı geçti.
Bence çöpe giderse üzülmeyeceğiniz bir veya birkaç kitap ile gidin, sonra duruma göre kitaplarınızı kargoyla ister ver sipariş verirsiniz.

Komutanlar genel olarak askerlerin kitap okumasını seviyor, etrafta serserilik yapacağına bir yerde oturup sakince kitap okumasını tercih ediyorlar.
0
michael_knight
(10.11.21)
şu an asker yolu bekleyen biri olarak yazıyorum.
covid sebebiyle çarşı izni yok, o yüzden çıkınca alırsın gibi bir durum yok. ama belki kargoyla sipariş verirsiniz.
sivilden götürdüğünüz ve içeri sokulmasına izin verilmeyen eşyalar emanete alınıyor, kapısı kilitli bir odaya konuluyor ve terhiste size geri veriliyor. o yüzden kitabınızı almasalar bile diğer eşyalarınızla birlikte emanete alırlar en kötü ihtimalle.
0
halanne
(10.11.21)
(2)

bir film vardı, neydi o?

osuran imam
Çok ayrıntı kalmamış aklımda ama bir vatandaşa "amelie tadında film önerir misin?" deyince onu önermişti. Sanırım filmin başında bir adam yolculuğa çıkıyordu, bir ormanda kayıp mı oluyordu ne oluyordu. Sonra tuhaf, köy gibi bir yere geliyordu. Burada bir şeyler oluyordu. Yanıltıcı olabilir ama adınd
Çok ayrıntı kalmamış aklımda ama bir vatandaşa "amelie tadında film önerir misin?" deyince onu önermişti. Sanırım filmin başında bir adam yolculuğa çıkıyordu, bir ormanda kayıp mı oluyordu ne oluyordu. Sonra tuhaf, köy gibi bir yere geliyordu. Burada bir şeyler oluyordu. Yanıltıcı olabilir ama adında (yani Türkçe çevirisinde) "büyük" geçiyordu. Tarih olarak 2012-2013 falan öncesi olması lazım.
0
osuran imam
(10.10.21)
merhaba, big fish mi acaba? www.imdb.com
0
kelek
(10.10.21)
ta kendisi yahu, büyük köpek balığı diye aratıp aratıp bulamadım. teşekkür ettim.
0
🌸osuran imam
(10.10.21)
(6)

Belli bir dönemde belli bir hastalığın yaygınlaşmasına salgın denebilir mi

osuran imam
Atıyorum 1870'ler boyunca hollanda'da aids hastalığı çok yaygınlaşıyor ve devlet aids ile mücadele için acil eylem planları yapıyor. Bu durumda aids hastalığına salgın denebilir mi? Burada önemli olan hastalığın ne olduğu değil. Demek istediğim, herhangi bir ölümcük hastalık belli bir dönemde toplum
Atıyorum 1870'ler boyunca hollanda'da aids hastalığı çok yaygınlaşıyor ve devlet aids ile mücadele için acil eylem planları yapıyor. Bu durumda aids hastalığına salgın denebilir mi?

Burada önemli olan hastalığın ne olduğu değil. Demek istediğim, herhangi bir ölümcük hastalık belli bir dönemde toplumun büyük çoğunluğunu tehdit ettiğinde salgın olarak adlabdırılabilir mi?
0
osuran imam
(22.09.21)
Deniliyor zaten.
Hiv icin epidemic lafi kullanıliyor. Who "global epidemic" diyor.
Kısacası evet.
0
logisticsmanager
(22.09.21)
Şimdi hastalık var hastalık var, salgın için hastalığın bulaşıcı olması gerekiyor, covid gibi veba gibi. Koşullar nedeniyle kanser vakaları hızla artsa bu salgın sayılmaz
0
freebird5406_2
(23.09.21)
Aids üzerinden gidelim. Zührevi bir hastalık. Neticede ilişkiye girilmeden aids kapmıyor insanlar (tam öyle mi bilmiyorum, öyle varsayalım).

İnsanların ilişkiye girmesine bağlı bir hastalığın yaygınlaşması salgın midir?
0
🌸osuran imam
(23.09.21)
Öncelikle aids'i yanlış kullanıyorsunuz. HIV virüsü insanlar arasında geçer ve "kapılan" şey budur. AIDS bu virüsün yol açtığı hastalığın en son ve ölümcül halidir. Günümüzdeki hiv pozitif kişilerin çok ufak bi kısmı (tedaviye uyum göstermeyenler, ilaçlarını kullanmayanlar vs) aids seviyesine geliyor.

HIV epidemisi denebilir tabii ki Coronavirüs epidemisinden bir farkı yok virüs olduğu için.

Ayrıca kan yoluyla da bulaşır HIV. Kan bankalarındaki kanlar HIV yönünden taranır. Ama mesela ortak iğne kullanan eroin bağımlılarında bulaş olabilir
0
nundu
(23.09.21)
E peki her yıl mesela şu kadar insanın ölümüne yol açan hastalıklar var. Bunlara neden salgın hastalık denmiyor? Yoksa deniyor mu?

Kimisi "sadece enfeksiyon hastalıkları için kullanılır" diyor, kimisi diğer hastalıklar da olabilir diyor. Hangisi doğru anlamadım.

Pandemi epidemi farkı coğrafi bir fark sanırım. İkisi de neticede salgın hastalığın kitlelere yayılmasını tanımlıyor. Orada bir fark yapmıyorum. Ondan ziyade her hastalık yaygın hale gelirse salgın olur mu olmaz mı, bunu anlayamadım.
0
🌸osuran imam
(23.09.21)
eğer hastalığın görünmesinde artış olursa salgın denebilir. Mesela uyuşturucu kullanılmasına bile salgın denebiliyor crack epidemic ya da heroin epidemic diye bakabilirsiniz. Cancer epidemic de olabilir tabii ki eğer bir artış durumu olursa, ama genelde tarihte salgınlar bulaşıcı hastalıklar olduğu için o şekilde bi anlam kazanmış.
0
nundu
(23.09.21)
(7)

Eski bir borç mevzusu

osuran imam
Şimdi şöyle ki, yıllar evvel bizim bir dergi çıkarma projesi vardı. Sponsor filan yoktu tabii. O nedenle imece usulü yaptık, kendi aramızda toplandık, herkes ilk sayı için bir miktar para verdi. Yani yazarlar aynı zamanda belirli bir miktar para ödedi ilk sayıyı çıkarmak için. Matbaa işleriyle uğraş
Şimdi şöyle ki, yıllar evvel bizim bir dergi çıkarma projesi vardı. Sponsor filan yoktu tabii. O nedenle imece usulü yaptık, kendi aramızda toplandık, herkes ilk sayı için bir miktar para verdi. Yani yazarlar aynı zamanda belirli bir miktar para ödedi ilk sayıyı çıkarmak için. Matbaa işleriyle uğraşan iki salak vardı. Bunlar matbaaya yanlış bilgi mi vermişler, tam hatırlamıyorum, bir şeyler oldu, bize dediler ki dergi yanlış basılmış, hepsi çöpe gitti (paranın üstüne yatmış da olabilirler, ama olan oldu artık). Ben de tabii sevdiğim birkaç kişiden para almıştım, adamların yazıları da yalan oldu, paraları da. Ben de açıkçası epey mahcup olmuştum, adamlara ulaşıp özür dileyemedim bile, ha bugün telafi ederim ha yarın derken ne paralarını ödedim, ne de süreçle ilgili bilgi verdim. Tabii hiç kimse parasını alamadı. Ama benim yönlendirdiğim bir iki kişiye karşı suçluluk duygum geçmedi hala. Adamlarla irtibatım da koptu. Hatta bana dargın olduklarını tahmin ediyorum, çünkü o olaylardan önce sık sık görüşürdük. Ben bunu telafi etmek istiyorum, ama nasıl? Yani şimdi gidip siz şu kadar para vermiştiniz, onun bugünkü karşılığı şu, alın paranızı diyemem. Bu vatandaşlara ulaşıp o gün yaşananlar için, kendilerine bilgi vermediğim için özür dileyeceğim, sonra ne yapmalı nasıl davranmalı? Yani paralarını mı ödesem, yoksa başka bir şekilde, ne bileyim bir hediyeyle filan mı gönüllerini alsam?
0
osuran imam
(05.05.21)
Anlattığın kadarıyla bu sürecin yönetiminde en büyük (hatta tek) hata sende. Kendimi karşı tarafın yerine koysam bu kadar zaman geçmiş bir konu üzerinden özür dileyen birini dikkate bile almazdım. Burada dikkat edilmesi gereken konu para ile ilgili değil elbette. O yüzden para ya da hediye meseleyi çözmez. Bunca zamandır herhangi bir iletişimin olmadığı için zaten umursamaz bir tavır halinde olduğunu düşünüp seni defterden silmişlerdir. Bu noktadan sonra geri dönmek öyle kolay olmaz.

Dediğim gibi ben olsam herhangi bir özrü kabul etmezdim muhtemelen. Hele hele maddi anlamda bir özür (hediye, para vs.) daha da kötü yapardı durumu.
0
himmet dayi
(05.05.21)
bence de adamların sana tavır koymaları paradan değil onlara açıklama yapmaman, dolaylı olarak insan yerine koymamandan dolayıdır. para alınır iş batırılır, durum samimi ve şeffaf şekilde izah edilse anlayış gösterilir.

"paranın üzerine de yatmış olabilirler" demişsin. Muhtemelen senin hakkında öyle düşündüler.

Olayı para ödeyerek çözeceğine inanman olaya ilgisizliğini gösteriyor zaten. Olan oluş, kendi vicdanın için özür dilemen seni rahatlatabilir
0
efruz
(05.05.21)
Parasını verdiğiniz şey yanlış da olsa niye çöpe gidiyor bu bir.gorecegim hepsini yanlış da olsa demen gerekirdi
Bu 2 matbaa salagini sıkıştırıp paraları diğer yazarlara ozurler ve izahatlar eşliğinde ulaştırabilirseniz aranizin düzelme ihtimali mevcut.
0
grinito
(05.05.21)
arkadaşlarının gözünden bakınca dergi çıkaracağız diye paralarını alıp sonra hiçbir şey olmamış gibi yolunda devam eden bir dolandırıcısın. aradan uzunca süre geçtiği için de gönüllerini alman pek kolay değil.

şimdi tutup da hediye alsan bir şey yapsan, lan bu çakal yine neyin peşinde? yine mi bizi düdüklemeye çalışıyor? diye düşünürler.
0
reanarchy
(05.05.21)
Olay şöyle oldu: ben başka bir şehirdeydim, matbaada güya bizimki dergileri almış, yanlış basıldığını görünce adamlara kızıp hepsini çöpe atmış, ben de üstüne gitmedim, herhalde bir şekilde telafi edilecek diye bekledik, ama olmadı. Ben de sorumsuz davrandım, onu kabul ediyorum. Ne bileyim, öyle oldu. Bizim elemanlar öğretmen olmuşlar, ulaşıp görüşmek istediğimi söyleyeceğim.

Dolandırıcı olduğumu düşünecek adamlar değil, tek sorun benim sorumsuzluğum.
0
🌸osuran imam
(05.05.21)
bence ulaş, görüş. herhangi bir para ya da hediye teklifinde bulunma. samimi olarak olanları izah et, mahcup olduğum için bugüne kadar açıklayamadım de. insan olan anlar durumu merak etme. belki de onlar da sen mahcup olmayasın, yanlış anlamayasın diye arayıp sormadılar ve diyecekler ki "olm manyak mısın lafı mı olur?"
bişey kaybetmezsiniz, özür dilemek erdemdir, sen vazifeni yap. maddi bir beklentileri varsa da en azından ima ederler görüştüğünde ve ona göre hareket edersin telafi için
0
cowboy
(05.05.21)
Bence aldığınız parayı aynen ve üzerine de en azından aradaki maddi farkı karşılayacak bir hediye koyarak borcunuzu ödeyebilirsiniz. Durumu da anlatırsınız böyle böyle diye. Hiç yüzüm yok yapamam derseniz adrese gönderim yapabilirsiniz notla. Bence şu anki duruma göre daha doğru olur.
0
havadakarada
(05.05.21)
(19)

Akademisyen olmak için evrimi kabul etmek şart mıdır?

osuran imam
Tuhaf bir soru oldu ama böyle bir olay var. Şimdi diyelim ki adam sosyoloji çalışıyor veya matematik, felsefe filan. Yani doğa bilimleri dışında bir alanda çalışıyor olsun. Bu şahsın akademisyen olması için evrimi kabul etmesi şart mıdır? Yani hukuken değil tabii, etik olarak soruyorum. Kendi aramız
Tuhaf bir soru oldu ama böyle bir olay var. Şimdi diyelim ki adam sosyoloji çalışıyor veya matematik, felsefe filan. Yani doğa bilimleri dışında bir alanda çalışıyor olsun. Bu şahsın akademisyen olması için evrimi kabul etmesi şart mıdır? Yani hukuken değil tabii, etik olarak soruyorum. Kendi aramızda tartışırken böyle bir mesele çıktı. Farklı perspektifler var mı, merak ettim.
0
osuran imam
(26.04.21)
Etik olarak niye şart olsun ki? Yani evrim kabulünün etik ile ilgisini çözemedim ben. Hani doktorlar için hipokrat yemini bişekil etik meseledir o yüzden şart olur falan ancak evrimin kabulü ya da reddinin akademisyenin görev tanımıyla etikle alakası falan hiç yok ki.

Misal kişi tarihçi ise ve gidip Osmanlı tarihi ile ilgili araştırma yapıyor ise evrimin kabulü burda ne gibi bir işlev görecek? Hangi durumun yasanmasinin ya da yaşanmamasınin önüne geçilmiş olacak. Sosyolog, filozof, matematikçi vs için de aynısı geçerli.

Kısaca bence çok alakasız şeyler.
0
j r r tolkien hayrani
(26.04.21)
Bırakın doğa bilimleri dışını, bu ülkede biyoloji bölümünde bile evrimi kabul etmeyen akademisyenler, öğretmenler vs olabiliyor. Böyle bir kıstas yok ki. Bana kalırsa tüm bireylerin evrimi kabul etmesi gerekir, ama maalesef gerçeklik bundan uzak özellikle bizim ülkemizde.
0
isabella was a ginger
(26.04.21)
Bana göre de alakasız ki çok başarılı olup hala yaratilisa inanan insanlar da var. Matematikte iyi olmak için dine inanmak/inanmamak/evrimi anlamak gerekli değil.

Biyolog olup evrime inanmayan biraz komik olurdu tabi. Ya da doğa bilimci vs olup.

Etik olarak sıkıntı kişi kendi inançları sebebiyle bilimi reddederse olur. Yani biyolog kişi evrime inanmayip gidip makale olarak insanlar bonobolarla alakasizdir vs derse, evet sıkıntı olur.
0
logisticsmanager
(26.04.21)
Sıkıntı şurda zaten: evrim bilimsel bir olgu. Bu durumda evrimi kabul etmediğinde doğal olarak bilimi de reddetmiş oluyorsun. E bu durumda senin akademide bilim yapman sorun yaratır. Çünkü evrimi reddederek bilime karşı durmuş oluyorsun.

Böyle mi hakikaten?
0
🌸osuran imam
(26.04.21)
insanlar kendi alanlarında uzmanlaşıyorlar ve akademisyen oluyorlar. özellikle de sözel bölümlerde evrim'in e'sini bile bilmesine gerek yok ki kimsenin ilerleyebilmek için. mühendislik bölümleri de sayısal mesela, bir sürü fen lisesi mezunu falan var, ama dine ve yaratılışa inanan insan sayısı epeyce bol. sizin söylediğiniz şey çok mantıklı olsa da ancak kurgusal bir ütopyada söz konusu olabilir galiba.

biyoloji okuyor bile olsa, önüne birtakım dersler çıkıyor, o da ezberleyip geçiyor sınavları, algılayıp içselleştirmesine gerek bile yok. dersi geçtikten sonra beyninden siliyor. "bu dersleri alıp, geçip de nasıl bu kadar cahil kalabilmiş" dediğim çok insan oldu benim.
0
isabella was a ginger
(26.04.21)
Evrim = Bilim çok yanlış ve sakat bir eşitlik. Bilim evrimden büyüktür, evrim bilimsel yöntem ve ölçütler sonucunda ortaya çıkmış bir şey sadece.

Bugün bir bilim adamı cıkıp da evrimin olmadığını bilimsel yöntem ve kanıtlarla sunarsa evrim de pekala geçerliğini yitirebilir. Bilim dediğimiz şey zaten bu. Onun gelişmesi ilerlemesi de böyle oluyor. Einstein gelene kadar da kimse Newton fiziğinden hiç şüphe etmiyordu o mantıkla. Einstein da newtondan şüphe ettiği için bilim adamı değildi o mantıkla. Gerçekte öyle mi peki?
0
j r r tolkien hayrani
(26.04.21)
Evet bilim evrimden tabii ki büyük. Ama neticede Bilim'in (yani baş harfi büyük olan, kurum olarak bilimin) bir disiplini tarafından gözlemlenmiş bir olguyu reddetmek, "ben şu şu disiplinin şu şu gözlemini kabul ediyor, şu şu gözlemini reddediyorum" demek anlamına gelmiyor mu bu? Bilim ve bilimsel düşünce bir bütün değil mi?

Bilim tabii ki yanılgıları dışlayarak ilerliyor, ama neticede her an tersi ispatlanabilir diyerek bilimsel bir gözlemi kabul etmemenin varacağı nokta bilim karşıtlığı değil mi?

Yani bunlar benim kabul ettiğim fikirler değil, sadece sorgulamak açısından yazıyorum.

Öyle mi, değil mi?
0
🌸osuran imam
(26.04.21)
bu bilimde "uzmanlaşma"nın getirdiği bir problem. pratik anlamda, bir alanda uzmanlaşmayı seçmiş bir kişinin ilerleyebilmek için diğer alanlarda ne gibi gelişmeler olduğunu bilmesine pek gerek yok. bu konuda bir yazı okumuştum ama yazarını hatırlayamıyorum. aklıma gelirse yazarım.
0
isabella was a ginger
(26.04.21)
Hocam çok ayrı şeyler bunlar. Bilim, bilim adamından bilimsel yöntem ve değerlere bağlı hareket etmesini ister. Bilimdeki her şeyi gözü kapalı kabul etmesini değil. Zaten böyle baştan kabullenme durumu en temelde bile bilimle çelişir çünkü dediğim gibi bu ilerlemeyi engeller.

Sen eğer çalışmalarını bilimsel doğrultuda yapıyor, onun değerlerine bağlı kalıyorsan yeter. Senin dediğin durum bilimde çok daha büyük sıkıntılara sebep olur, bilimi bilim olmaktan çıkarır. "Bu kişi evrime inanmıyor o yüzden onun çalışmalarını direkt ele" tarzı bir noktaya getirir. Sence bu mantıklı mı?
0
j r r tolkien hayrani
(26.04.21)
Ben işin felsefesiyle ilgileniyorum, o yüzden başta etik diye belirttim. Tabii ki bir sosyoloğun çalışma yapması için evrimi bilmesine bile gerek olmayabilir. O yüzden pratik kısmı bir tarafa bıraktım. Benim sormak istediğim, bilimin bir disiplinine karşı çıkıp yine de bilim yapmanın etik olup olmadığı. Böyle davranan birinin davranışı etik mi değil mi, bunu merak ediyorum sadece. Evrime karşı bir sosyoloğun çalışmalarının değeri filan değil.
0
🌸osuran imam
(26.04.21)
j r r tolkien hayrani çok güzel açıklamış. evrimde şu an için geçerli olan kuramların hepsini kabul ediyorum, aksini söyleyenle de selamı sabahı keserim yaklaşımı tüm bilim insanlarının kabul ettiği bir anlayış olsaydı şu ana kadar bilim diye anlattığımız şey gram ilerlemezdi diyor. en kesin görünen şeye bile şüpheyle yaklaşmak, bu böyle kabul ediliyor ama tersi de gayet mümkün olabilir diye düşünen insanlar sayesinde bilim ilerliyor. etik olarak da bilimsel olarak da hiçbir kabul şartı olmamalı mantıken.
0
del piero10
(26.04.21)
bence evrim ağacı'nın videosunun şu kısmı da epey açıklayıcı:

youtu.be
0
infernal majesty
(26.04.21)
Etik kısım işini nasıl yaptığın ile ilgilidir bence. En başta da dediğim gibi bir doktorun gidip hipokrat yemini etmesi kendi işindeki etik ile ilgidir çünkü bu durum işini nasıl yapacağını etkiler ve bu yemin ile de birtakım şeylerin yaşanmasının önüne geçilmiş olur. Evrimin ise etik ile, işini nasıl yapman ile ilgisi yok bence.

Bilim yaparken ilgili alanda araştırma yaparsin ve bişeyler sunarsin önemli olan budur. Sen gidip alanında bilimsel yöntemleri kullanarak araştırma yapıyor, yaptığın araştırmaları da bilimsel ölçütleri vs kullanıp sunuyorsan bilim yapıyorsundur çünkü onun ilkelerine göre hareket ediyorsun. Bunun dışında gidip evrimin olmadığına hatta dünyanın düz olduğuna bile inanabilirsin ve bunun da etikle alakası olmaz çünkü bunların senin kendi alanındaki işi nasıl yaptığınla pek alakası yok.
0
j r r tolkien hayrani
(26.04.21)
şöyle düşünün dünyanın düz olduğunu savunan yada yerçekimi diye bir şeyin olduğuna "inanmayan" bir akademisyenin alanı ne olursa olsun bilim insanlığına güven duyar mısınız? yani cidden bir matemetik yada sosyoloji prof. u dünya düzdür dese, gece ve gündüzü çeşitli varlık yaratıyor dese ne kadar başarılı olursa olsun ona saygı duyar mısınız? eminim yüzde 99 hayır diyecektir. e peki neden evrim söz konusu olduğunda aynı durum söz konusu olmuyor sizin için?

çok sık dile getirilmesine rağmen hala insanlar bilimde teori ve kanunu karıştırıyor. işin daha kötü yanı ise bilimin sorgulayıcılık "ilkesini" öne sürerek evriminde sorgulanması gerektiğinin öne sürülmesi ve bunun bilimin gereği olduğu iddia edilmesi. evrimin sorgulanacak bir tarafı yok evrim geçmişteki bilim insanları tarafından sorgulandı ispatlandı tıpkı dünyanın yuvarlaklığı ve kütle çekimi gibi. bilmem kaçıncı dereceden nonlineer denklemleri topografik hede hödösöne dair bir matematiksel kuramı ispatlamak için nasıl bir matematikçi öklid teorisini tekrardan ispatlayarak başlamıyorsa çalışmasına yaşama ve biyolojiye dair her hangi bir çalışmada da evrimin temel kuramlarının ispatlanması ile uğraşılmaz, geçmişteki ispatlar, kuramlar, çalışmalar doğru kabul edilerek onların üzerine kurulur yeni kuramlar.

ayrıca "matematikçiyse, psikologsa, sosyologsa bilmemneciyse evrimi kabul edip etmemesinin bir önemi yok kendi alanı değil sonuçta" şeklinde bir bakış açısının tehlikeli ve bilimsel düşünceyle bir alakası olmadığını düşünüyorum. zira bilim bir bütündür. bilim sizin inancınızdan bağımsız somut olguları irdeler, inceler. siz somut olguları işinize, keyfinize, mantığınıza, inancınıza uymadığı için kabul etmiyorsanız bilimsel düşünce üretecek mantaliteden yoksunsunuz demektir. şu halde üreteceğiniz çalışmaların da güvenilirliği sorgulanır olacaktır. evet belki "gelişmekte olan toplumların bireyselleşme sürecinde pandiklenmenin etkileri" konulu bir çalışmaya evrimin kabul edilmemesi doğrudan etki etmeyeecektir ancak evrimin reddine sebep olan düşünce, fikir ve inancın etkisinin yoğun olarak irdeleneceği bir çalışmada -misal toplum - birey - din ilişkisi gibi- evrimin reddinin sebep olduğu mantalite çalışmanın bütününe daha fazla etki edecektir kuşkusuz. çünkü çalışmayı yapan bilim insanı labarotuvara girerken fikir ve inançlarını kapının ardında bırakmamıştır.
0
issiz karga
(26.04.21)
@issiz karga +1

hukuken olayını geçtim, bunun etik sorgulamasını daha alanında bilim, araştırma, çalışma vs. yapacak kademeye gelmeden yapması, aşmış olması lazım. aksini iddia eden inançlıdır ve dinini reddetmemek için kılıf arıyordur. "bilim her şeye şüpheyle yaklaşır" önermesi elbette doğru ama evrim konusunda yanlış. 2+2'ye nasıl artık şüpheyle yaklaşmıyorsak evrim'e de yaklaşmıyoruz. çünkü evrim teori olmaktan çıkalı epey oluyor.
0
lesmiserables
(26.04.21)
@issiz
Hocam burdaki sıkıntı "güven" sıkıntısı. Kişiye duyulan güvenin bilimsel çalışmayı değerlendirme ile ilgisi olmamalı. En azından bilim camiası kişi ve yaptıkları ayrımını yapmış -ki zaten olması gereken o-. Eğer bir kişinin bilim insanı olarak değerlendirip değerlendirmeme kriteri neye inandığı ise zaten bu değerlendirme bilimsel, objektif bir değerlendirme değildir.

Kişinin bilim insanlığını değerlendirme kriteri o kişinin ilgili alanda nasıl çalıştığı ve ürettiği eserlerin, çalışmaların yine aynı alanda yetkin kişiler tarafından bilimsel kriterlere göre değerlendirilmesi şeklinde. Yani atıyorum "dünya düzdür" diyen bir prof olduğu zaman gidip onu "X konusunda bilgisiz olmakla" ya da "X konusunda cahil olmakla" nitelendirebiliriz ancak gidip de bilim insanı olmamakla nitelendirmeye çalışırsan işte o zaman iş değişir.

Bunun dışında "bilim şüpheyle yaklaşır" düşüncesine tehlikeli demek de bence esas yanlış olan. Bilim sana diyor ki "eğer yanlış olduğunu düşünüyorsan gel de ispat et" bu kadar basit. Sen gidip "öncekiler bunu yaptı" o yüzden aksini ispatlamakla uğraşma dersen bilimle çelisirsin çünkü o kapıyı kapatıyorsun. Bilim ise açık tutuyor, zaten eğer bir konu kesin ise başkası onun yanlışlığını ispat edemez ancak onun yanlışlığını belirlenen kriterler içinde göstermeye çalışmak da bilimin içinde olan bişey.

Bir de bilim her zaman "şunlar bunu bulmuş, ben de üstüne bunu koyayım" şeklinde gitmiyor ne yazık ki. Bazen yapılan bir deneyin, çalışmanın sonucu oyle değişik oluyor ki önceki çalışmaları yerle bir ediyor. Bu durumda gidip "ama öncekiler bunu ispatlamıştı, o yüzden bizimki yanlış olmalı" demiyorlar. Oturup onun sonucunda yepyeni birşey çıkarabiliyor.

Yine aynı örneği vereceğim sıkacak belki ancak Einstein gibi bir örnek var elimizde. Bu adamın yaptıkları resmen bilimde devrim niteliğinde olmasına karşın ısrarla "tanrı zar atmaz" vs deyip durdu. Şimdi bu adam evrimi bişekil kabul etmesine karşın bir yaratıcıya da inanıyordu. Ee sen şimdi gidip bugün "bilim insanı evrime inanmali" dersen yarın gider bunu "bilim insanı yaratıcıya inanmamali" şekline getirirsin. Ee ne olacak o zaman inançlı adamlar sirf inançları yüzünden bilim adamı değildir mi diyeceksin?

Işte bu yüzden kişinin neye inanıp neye inanmasınin onun çalışmalarinin değerlendirilmesinde pek ilgisi olmamali. Kişi ve yaptıkları ayrımını en azından bilimsel anlamda net olarak yapılmalı.
0
j r r tolkien hayrani
(26.04.21)
@j r r tolkien hayrani dostum belki ben birden fazla konuya aynı anda değinmek istdidğim için anlatmak istediğimi düzgün aktaramamış olabilirim ama dediklerimin aslında eleştirdiklerinle pek bir ilgisi yok hatta özünde senin yazdıklarının bir çoğuna da katılıyorum.

evvela bilim şüpheyle yaklaşır düşüncesine tehlikeli cümlesini aslında biraz türkiyedeki akademik ortamı düşünerek kurdum. hani papaz eriğini imana getiren ve sayıları son yirmi senede oldukça fazla artan kesim var ya onları düşünürek. bizzat "soy babadan geçer" ve "hayvanların duyguları yoktur" cümlelerini kuran doçentlerle tanıştım. işin "akademik" bakış açısı bu şekildeyken avam / halk arasında durum daha da vahimleşip "bilim her şeyi sorgular" cümlesi çok yanlış yerlere çekilip post modern bir tarzda yorumlanıyor. 1 - 2 hafta önce sözlükte yine bir evrim tartışması vardı ve bilim insanı olmadığı hatta kıyısından bile geçmediği kurdukları cümlelerden ve yürüttükleri mantıktan belli olan kişiler bu cümleyi işlerine geldiği gibi kullanarak evrimi çürütmeye(!) çalışıyorlardı. tehlike dediğim nokta bununla alakalı işte. normal, olması gereken bir bilimsel anlayış dediğin gibi "eğer ispatlayabiliyorsan gel çürüt" ama aynı zamanda "aksi ispatlanmamışsa eldeki verilere, deneylere, gözlemlere göre bu doğrudur ve bunu temel alarak yada buna referans göstererek yeni çıkarımlarda bulunulabilir" de der. umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir, bilimin sorgulayıcı olmasıyla hiçbir derdim yok bunun nasıl yapıldığıyla ilgili sıkıntılar var onlara istinaden kurdum o cümleyi.

şimdi güven ve bilim insanlığının değerlendirilmesi kısmında oldukça karmaşıklaşıyor iş. sen biraz işi inanç boyutuna indirgemişsin. son cümlelerinde özellikle inanç evrim çatışmasına çok değinmişsin. evvela biraz düşündüğün zaman senin de şunda hem fikir olacağına inanıyorum "inanç ve evrim çatışmaz. kişi hem bir yaratıcıya inanıp hem de evrim teorisini kabul edebilir" zira inanç çok geniş ve sadece 3 dine indirgenemeyecek kadar büyük bir kavram. üstelik örnek verdiğin einstein ın da düşünceleri zamanla farklılaşmıştı. onu da geçtim bir yerlerde -uzun zaman oldu kaynak veremeyeceğim kusura bakma- einstein ın inanç ve tanrı kavramlarının semavi dinlerdekinden çok farklı olduğunu onun kozmosu bir nevi tanrı olarak algıladığından bahsediyordu. bu doğru olmasa bile -en azından semavi dinlere inanmadığını biliyoruz- einstein ın deist olması evrimi kabul etmesi için bir engel değil. bu inanç meselesi bir yana üstelik einstein ın kuantum fiziği ile sorunlu olduğunu, tam anlamıyla kabul etmemek demeyelim ama kabul etmemeye meyilli olduğunu da biliyoruz. bu durumda ben eisnteinı bilim insanı olmamakla itham edebilir miyim? haşa :) ironik bir şekilde einstein ın düşünceleri ve inancı ikimizinde öne sürdüğü fikirlere anti tez :) şaka bir yana bilimsel güvenilirlik kısmına tekrar dönecek olursam yazımda bir örnek verdim, evet, bilim insanı reddetiği teorilerden çok farklı alanlarda çalışıyor olabilir ancak çalışma alanı reddetiği teorilerle kesişmeye başladığında ne olacak? laboratuvara girerken inancı ve fikirleri kapıda bırakmak derken bunu kastediyordum. farazi bir örnek veriyorum bilimsel açıdan doğruluğu olmayabilir, insan davranışlarının kökeni üzerine çalışan bir psikolog iş insanın evriminin ilk yıllarından bugününe aktardığı davranışlara, güdülere geldiğinde eğer "evrim yoktur, insan yaratılmıştır o yüzden o dönemden aktarılan bir güdü vs de söz konusu olamaz" gibi bir düşünceyle hareket ederse ne olacak? laboratuvar kapısı bu yüzden çok önemli :) insan kendi kişisel inanç ve düşünce dünyasında istediğine inanabilir, düşünebilir ama iş bilim icra etmeye geldi mi düşünce ve inancı icra ettiği çalışmalara engel oluyorsa bu kişinin bilimsel güvenilirliği sorgulanır doğal olarak. aslında önceki mesajımda pek farkına varmadım ama ucundan biraz kişi ve bilimsel çalışma ayrımını bulandırmışım. çok teoride tartıştığımız için pratiğe yansıdığında havada kalıyor olabilir yazdıklarımız. somut bir örnek olarak açıkçası pek zannetmiyorum ki batı akademik camiasında bilimin şu an doğru kabul ettiği kanunları -evrim, termodinamik, kütleçekim- reddeden söylemlerde bulunup da çalışmaları bir einstein, heisenberg, newton gibi ciddiye alınan çok fazla bilim insanı olsun.
0
issiz karga
(26.04.21)
sadece bizim ülkede değil, dünyada klasik darvinci evrimi kabul görmeyen bir çok bilim insanı var. biyoloji alanından da genetikten de hemde. hemde bizimki gibi tıraştan değil gerçek üniversitelerdeki akademisyenler.

buradaki asıl mesele evrim dediğimizde ne anlıyoruz veya ne anlamalıyız? ortak ata? rastlantısal evrim?

evrim kendi içerisinde bir çok tartışmaya sahip. darvinci biyologlar rastlantısal evrimi savunuyor örneğin. harvard'da dahi rastlantısal evrimi reddeden bilim insanları mevcut.

bunlarda mevcut. evrim ve islamı, evrim ve diğer dinleri bağdaştıran bir sürü akademisyen/bilim insanı da mevcut.
0
pardus
(27.04.21)
bugünkü popüler tabirle maymundan geldik argümanı gibi oldukça saçma bir soru bence.

evrimi kabul eden reddeden ve bunu da bir bilimsel arka plana dayandıran bir çok bilim insanı var. müslüman olupta kabul eden ateist olupta reddeden de var. hatta evrim ile ilgili ilk bilimsel çalışma olarak görülen eser islamın altın çağındaki bir müslüman bilim insanı Basralı El Cahiz'in yazmalarıdır. İlk kez doğal seleksiyondan ve daha bir sürü durumdan söz eden yine odur.

özetle kişinin bilim insanlığının rüştünü ispatlamaz evrime dair görüşleri. bu alanda çalışan insanlarda bile çeşitlilik mevcutken diğer disiplinlerde de bunun olması çok doğal olmalı.
0
outis2
(27.04.21)
(17)

Kitap satmak

osuran imam
Kitapçığını elden çıkarmak istiyorum. Üç bin civarında kitap var sanırım. Daha fazla da olabilir. Bunları topluca bir sahafa bırakıp toplu bir para alsam ne güzel olur ama kimsenin o kadar parayı bir seferde vereceğini sanmıyorum. Sosyal medyada hesap açıp satsam başıma iş açar mıyım? yoksa yasal mı
Kitapçığını elden çıkarmak istiyorum. Üç bin civarında kitap var sanırım. Daha fazla da olabilir. Bunları topluca bir sahafa bırakıp toplu bir para alsam ne güzel olur ama kimsenin o kadar parayı bir seferde vereceğini sanmıyorum. Sosyal medyada hesap açıp satsam başıma iş açar mıyım? yoksa yasal mıdır o yol? Nasıl bir yol izleyebilirim? Sahibinden, letgo filan denedim de iş yapmıyor o tür yerler.

Kitaplar genelde sosyal bilimler alanında kuram kitapları. Ders kitabı değil de işte kültür teorisi, sosyoloji, edebiyat, psikoloji filan. Kaliteli ve az bulunan kitaplar da var, roman şiir filan da. Yani iş yapacak şeyler. Ama mecra bulamıyorum.
0
osuran imam
(23.04.21)
excel dosyasında listeleyip burada bile satabilirsiniz bence.
0
eurhka
(23.04.21)
Sahaflar kiloyla alır çok çok yazık olur ederini bulmaz.

Sahibinden'e ve forumlara dev listesi olan ilanlar açmak ya da bundle'lar yapmak (onarlı falan) makul olabilir.
0
hedep
(23.04.21)
Hocam bir excel dosyası yaparsanız bana da yollayın lütfen. Sahaflar çok çok düşük fiyatlara alır maalesef.

excel +1
0
armagan abanuz
(23.04.21)
Asimov varsa aralarında bilmek isterim.

Excel +1
0
Jazz
(23.04.21)
Asimov yok maalesef
0
🌸osuran imam
(23.04.21)
fiyatlı excel +1
0
filteria
(23.04.21)
Hepsini sisteme gireceğim ama excel'den hiç anlamıyorum. Word olarak hazırlasam sorun olmaz inşallah.
0
🌸osuran imam
(23.04.21)
buraya koyun +1 en iyi bu şekilde değerlendirebilirsiniz
0
purrp
(23.04.21)
diger bir yolu kitapligin fotografini cekebilirsiniz.

satildikca guncellersiniz...

edit: Alfabetik dizilmisse excel-word icin ugrasmadan guzelce taranir.
0
idexo
(23.04.21)
Sahibinden ve Letgo'ya nasıl girdiniz? Tek tek ismiyle girmezseniz satmanız biraz zor. Ben kitap satın alıyorum mesela o sitelerden ama adını aratıp alıyorum. "Satılık kitap" yazıp 100 tane kitabın fotoğrafını koyanların ilanlarına hiç bakmıyorum, pek bakan da olacağını sanmam.

Yine en iyisi burada veya başkaca edebiyat forumlarında listeleyip satışa koymak. Eğer bekleyecek durumunuz da varsa en az 6 ay başka mecralarda satmaya çalışmadan sahafa vermeyin. Sahaf bire alıp yüze satacak, sizin de elinize 3 kuruş para geçecek.
0
son feci skilacci
(23.04.21)
Letgo gibi yerlere tek tek girdim, ama bunlar akademik vb. kitaplar, orada kimsenin o tarz kitaplar aramayacağını fark ettim sonradan.
0
🌸osuran imam
(23.04.21)
Fiyat aralığınız nedir? Yani yenisi üzerinden oranı?
0
ykyt
(23.04.21)
açıkçası planım şöyleydi: değerli kitaplarla görece daha az değerli kitaplar arasında fiyat farkı gözetmemek, böylece hepsini birden elden çıkarmak. atıyorum, üvercinka'nın özel baskısı var, bu kitabı sahaflar 150 liradan aşağı satmıyor. ben bu kadar fiyat koymak yerine, bütün kitaplara mesela 10 lira deyip aradaki farkı kapatmayı planlıyordum. bu sayede mesela dünya klasikleri filan da elden çıkmış olacak. ama tabii bunu yapmak için kitapları topluca satmam lazım. aksi halde dünya klasikleri gibi kolay bulunan kitapları elden çıkaramam.

tek tek satma işine gelince, bu defa hepsine bir fiyat biçmem lazım. onu da şimdiden bir şey diyemem. ama piyasa fiyatının altında olacak doğal olarak. belki nadir kitapların fiyatları biraz yüksek olabilir, o da işte tek tek satmanın dezavantajı.
0
🌸osuran imam
(23.04.21)
sahaflar sizin 3 bin kitabınıza şöyle bir bakıp "300 lira veririm" der, sonra tanesini 300'e satmaya çalışır, bazı değerli sahaflar var onlar gerçek sahaf da piyasanın çoğu böyle maalesef.
bazen mezatlar oluyor aslında ama mezatlarda önemli kişilerin kitaplarını satıyorlar bilemedim şimdi.
0
ckisc
(23.04.21)
uğraşmak istemiyorsan nadir kitapları ayır, teker teker satışa koy ya da buradan listele. genel olarak 3-5 liraya gidecek kitapları sahafa ver gitsin.
0
roket adam
(23.04.21)
koy şuuraya bir link, biri de alip sozluge koysun, hem biz gorelim guzel arsivini, al(a)masakta "vay be" diyelim, hem bakarsin cikar biri " aldim ulen" der sen de sevinirsin belli mi olur, yapacagin bir liste sadece..
0
alttaraf
(23.04.21)
Evet evet, liste hazırlamaya başladım bile. Ama tahminimden zor oldu. Şimdilik 800 kadarını girdim. İlgilenenlere teşekkür ederim. Hazırlayınca buraya koyacağım.
0
🌸osuran imam
(23.04.21)
(7)

Araştırma görevlisi tam olarak ne yapar? Asistanı olduğu hoca ona ne gibi..

asaf
..görevler verir? Derse girer mi, hocanın ne gibi işlerini halleder? Genel olarak araları nasıldır? Mail'leşirler mi yoksa telefonlaşırlar mı? Ekstra vereceğiniz tüm bilgiler altın değerinde.
..görevler verir? Derse girer mi, hocanın ne gibi işlerini halleder? Genel olarak araları nasıldır? Mail'leşirler mi yoksa telefonlaşırlar mı? Ekstra vereceğiniz tüm bilgiler altın değerinde.
0
asaf
(05.04.21)
Üniversitede okurken bir laboratuvar dersi almıştım. Dersi veren hoca sadece dönemin ilk dersine girdi ve bir daha derse girmedi. Kalan tüm derslere araştırma görevlisi girdi.

Araştırma görevlisi laboratuvar derslerine girebilir, deney yaptırabilir. Kısa sınav yapabilir. Sınavları, ödevleri, deney raporlarını değerlendirebilir. Sınavdan önce tekrar amaçlı ders anlatabilir, soru çözebilir. Hoca neye izin veriyorsa onu yapar.

Ders dışında hocası istedi diye ATM'ye giden araştırma görevlisi de gördüm.

Doktora öğrencisiyse araları daha iyi olabilir. Danışman hocası olduğu için okul dışında da görüşebilirler.

Not: mühendislik
0
dissendium
(05.04.21)
Normalde derslere girmemesi lazım, ama bazı yerlerde gayrı resmi derse giriyorlar. Bazen de hoca derse giremezse rica eder kendisinden, notları verir, derse sokar. Aslında hocanın özel işlerini halletme yükümlülüğü yok. Daha çok bölümle ilgili resmi işleri takip eder. Tabii bir yandan tezini yazmaya çalışır garibim. Ama uç örnekler de var. Mesela hoca "şuradaki kütüphaneden kaynak lazım oldu, ona ulaş bana gönder" falan diyebilir. Hocayla ters düşmemek için kabul edebilir araş gör'ümüz. Kabul etmez de hocayla çatışırsa tezi sıkıntıya girebilir. Takıştığı kişi danışmanı olmasa bile bölümde yere sağlam basmak için hiçbir hocayla ters düşmek istemez. Yarın öbür gün bölümde kadro açılacağı zaman işleri ters gitsin istemez. O yüzden araştırma görevlileri genelde uyumlu olmak zorunda hisseder. Fakat bazıları da artık sinirden kafayı yemiş, koy neticesine rahvan şey etsin modundadır. Özetle, araş gör'le hoca arasındaki ilişkiyi genelde hoca tarzı belirler. Samimi ve baskıcı da olabilir, mesafeli ve özgür de.
0
osuran imam
(05.04.21)
2547 sayılı yükseköğretim kanunu'na göre tanım aşağıdaki gibidir.

Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili
diğer görevleri yapan öğretim elemanıdır.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere (...yetkili organlarca verilen ilgili
diğer görevleri yapan...) araştırma görevlisinin net bir görev tanımı yoktur.

Şartlara bağlı olarak araştırma görevlisi-danışman ilişkisi çok farklı seviyelerde yürütülebilmektedir.

Sorduğun sorular genelleme yapılamayacak tarzda sorular olduğu için cevap veremiyorum.
Ben kendi danışmanımla karşılıklı çıkar ilişkisini güzel bir şekilde yürütüyorum mesela. Seviyeli bir abi-kardeş durumu diyebiliriz.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(05.04.21)
2547 sayılı YÖK kanununa göre araştırma görevlisinin görevi, idarece kendisine verilen işleri yapmaktır. yani idare kendisine ne görev verirse onu yapar.
belli bir hocayı asiste edecek bir düzeni varsa, hocanın yerine derse girebilir. ama normalde bu yasaktır, yani dönem boyu dersi asistanın üstüne yıkamaz hoca. ama asistanın üzerinde çalıştığı konudur anlatsın tecrübe kazansın der ya da doktora son aşamadadır, acemiliğini anlatsın diyebilir, ya da kırk yılda bir hocanın işi çıkar, hasta olur onun yerine girer. genelde soru çözümü ya da uygulaması olan dersleri asistanların üzerine yıkar hocalar.
gene hocanın tiynetine göre asistana şu şu konuda bir makale yaz getir der, üstüne ilk isim olarak kendi adını da yazar yayınlatır, ya da hakkaten hoca gibi hocadır birlikte çalışırlar, asistanına hakkaten bir şeyler öğretir birlikte yazarlar birlikte yayınlatırlar.
mailleşir de telefonlaşılır da, hocanın tarzına bağlı, asistanıyla kanka olup birlikte tatile giden, çoluk çocuk görüşen de var, ayda yılda bir iş olduğunda telefonda görüşen de mailleşen de. sabah arabasıyla hocayı evinden alıp özel şoför gibi dolaştırıp faturalarını yatıranı da var.
yani skalanın iki ucunda her türlü örnek mevcuttur.
bunlar tamamen okulun ve hocanın yapısına göre değişir. öğrenciyle hoca arasında köprüdür, öğrenci danışmanlığı yapar, sınav gözetmenliği yapar, tüm angarya işleri yapar, bunlar da bankodur. bunlarla eş zamanlı olarak da yls veya doktorasını yürütür. bitirince belki kadro alırım diye hiç bir şeye sesini de çıkaramaz garibim.
0
halanne
(05.04.21)
Kesinlikle hocasina bagli, yukarida dendigi gibi ATM'ye de gonderebilir, is taniminda olmayan seyleri yaptirabilir, bu mobbing'dir. Ben de ABD'de bu gorevi yapiyorum, ne yazik ki bir ustum yine Turk. Son dakikada da ders kilitliyor, internet sorunlu sular kesik falan bahanesiyle, ben de cok rahatsiz oluyorum. Tabi konusmak da elinizde ama hepsi bunu kabul etmez iste.
0
howfaristhesky
(05.04.21)
Tek hocayla işin olacak gibi bir algın oluşmasın bölümdeki tüm hocalarla işin var. Sekreterin işinden bölüm başkanının yapması gereken işlere kadar yapmışlığım var. Bu işin gecesi gündüzü olmadı benim için. Yukarda bahsedilmiş zaten. Ama bizim bir alt kattaki bölümde araştırma görevlileri için işler çok daha rahattı. Yani bölümüne göre çok şey değişir.
0
intihar etsem de kendime gelsem
(05.04.21)
Açılın araş gör geldi;

Araştırma görevlisi = angarya işler müdürlüğü

nerede bir angarya var araş gör'e yüklenir. bu kürsünün işleri de olabilir, okulun işleri de olabilir kişisel işler de olabilir.

tüm kürsü covid davasına esnek okula giderken ben her günümü okulda geçiriyorum. gitmezsem aaa neden gitmedin oluyor. dolayısıyla nöbet bende. sadece kürsü değil tüm okul bu şekilde.

kürsünün sağlık alanı olduğu için bir de laboratuvarı var. onun sorumluluğu yine bende. doktora öğrencilerinin takibi, doktora çalışmalarındaki sorunların çözümü danışmandan önce bende. hatta bir hocadan hiç bilmediğim doktoradaki spesifik bir konuda yardımcı olamadığım için fırça yemiştim.

covid öncesi her öğlen herkesden siparişleri toplar, öğle yemeği siparişini verirdim. şimdi az kişi olunca yapılmıyor. rahatladım azcık

proje varsa onun hazırlıklarının tamamı bende. projede olmamın ya da olmamamın bir önemi yok. tüm ön hazırlıklar bende. %90 laboratuvar çalışması da bende. nadiren sorumlular da yapabiliyor. yayında adım var mı? tabi ki yok :)

proje bitti yayın yazılacak yine bende. daha bugün biten bir çalışmanın dergiye yollanması işlemi var. Kürsüdeki doçent kişi ömründe hiç dergiye makale yollamadığını benim yapmam gerektiğini iletti. orijinal dosyanın yanında yollanması gereken şeyler var tablolar falan. hiçbirini ayarlamamış. hepsini ben yapmak zorundayım.

az önce uzaktan eğitim dersi için uygulama ders videosunu çektim. kürsüdeki tüm uygulama derslerinin sorumluluğu bende. ismen bir başka kişide olsa da o başka kişi derse şunlar hazırlanacak hazırla diyor. hazırlamazsam suçlu yine ben.

yetmemiş gibi teknik servis olarak da çalışıyorum. cihazların bakımı vs benim sorumluluğumda. arıza çıkarsa hocalara bildirmekle yükümlüyüm. bildirince tamam sen gerekeni yap diyor. neden bildirdiğimi hala çözemedim.

tabi bazı hocaların çocuklarının ödevlerini de yaptım. Arabasını yıkatmaya bırakmış aldım. ATM den para çekme haftalık zaten. İlaç yazdırma, sigorta işlemleri, fatura yatırma vs...

gece gündüz ayrımı yoktur. yaklaşık 1 ay önce 23:30'da zoom toplantısı yapmaya karar veren bir hoca mevcut. 2 doktora öğrencisi ile beraber haftasonumuzu kendi yazamadığı ve yeniden yazılma revizyonu gelen yayını yazmamızı istedi.

geçen gün bir tanesi ben hangi mailimi kullanıyorum bilmiyorum dedi...

25 yıldır aynı slaytları ppt dosyasından okuyarak para alan asalaklarla çevrili etrafım ve ben okuldaki bu durum bazında en iyi kürsüdeyim...

daha da yazardım da neyse... çok doluyum bu konuda. doktoram daha bitmedi. bitince 33/a kadrosundan istifa etmeyi düşünüyorum. (33/a kadrosu kalıcı kadro. ölene kadar üniversite bünyesindeyim anlamı taşıyor)
0
unique hint kumasi
(06.04.21)
(2)

arapça harflerin kullanıldığı bir kolye ile ilgili çeviri yardımı

surprise bitch
Merhabalar, muhtemelen bir ismin yazdığı şu kolye ile ilgili yardımcı olabilir misiniz? hangisi doğru tam anlayamadığım için ayna görüntüsünü de atiyorum. Şimdiden çok teşekkür ederimhttps://hizliresim.com/TwOGvR https://hizliresim.com/F3Pqao
Merhabalar, muhtemelen bir ismin yazdığı şu kolye ile ilgili yardımcı olabilir misiniz? hangisi doğru tam anlayamadığım için ayna görüntüsünü de atiyorum. Şimdiden çok teşekkür ederim

hizliresim.com

hizliresim.com
0
surprise bitch
(16.03.21)
İkinci pozisyon doğru. Murad yazıyor.
0
osuran imam
(17.03.21)
murad
0
camussar
(17.03.21)
(5)

İngilizcede "örneklem"i nasıl belirtiyoruz?

osuran imam
Atıyorum, çalışmanın başlığı "Türkiye'de Çocuk İşçiliği: İstanbul ve Ankara Örnekleri". Buradaki "örnekler"i nasıl ifade ediyoruz? "Examples of İstanbul and Ankara" şeklinde mi?
Atıyorum, çalışmanın başlığı "Türkiye'de Çocuk İşçiliği: İstanbul ve Ankara Örnekleri". Buradaki "örnekler"i nasıl ifade ediyoruz? "Examples of İstanbul and Ankara" şeklinde mi?
0
osuran imam
(05.03.21)
Samples of daha iyi olabilir.
0
camene87
(05.03.21)
şöyle olur derim:

Child Labor in Turkey: Case Studies of Istanbul and Ankara Cities
0
la lykia
(05.03.21)
@aloha, hocam bu örnekler ülkenin genel durumunu yansıtmak üzere örneklem içinden seçilmiş iki örnek. O anlamda kullanacağım.
0
🌸osuran imam
(05.03.21)
ben sample kullaniyorum bu durumlarda, ayda 1 research report yazip debrief yapiyorum. garipseyen gormedim
0
try again fail again fail better
(05.03.21)
iki tane ise case study, coksa sample bence.
0
camussar
(05.03.21)
(9)

Hassas Kulaklı Olmak / Gürültüye Tahammül Edememek

onkiloversemtamamım
Böyle birisiyim. Metroda çalgıcılar binerse çok sinirlenirim. Duyulabilecek mesafede yüksek sesle konuşana, yüksek sesle müzik/telefon dinleyene, egzozcu tofaşlara katlanamam. Komşu kapiyi sert çekse uyanıp içimden söverim. Uzar gider ama asıl demek istediğim eğer aranızda benim gibi varsa biraz der
Böyle birisiyim. Metroda çalgıcılar binerse çok sinirlenirim. Duyulabilecek mesafede yüksek sesle konuşana, yüksek sesle müzik/telefon dinleyene, egzozcu tofaşlara katlanamam. Komşu kapiyi sert çekse uyanıp içimden söverim. Uzar gider ama asıl demek istediğim eğer aranızda benim gibi varsa biraz dertleşmek. Kapıyı sert kapatıyosun gibi basit bir şey için komşuyu uyaracak halim de yok, normal standartta gürültü yapıyorlar belki ama ben de hassasım işte. En ufak şeye uyanıyorum. En ufak ses gelse uyku için yatağa girdiysem bütün uykum kaçıyor. Sonra sinirlenip 3 saat yatakta dönüyorum. En sevdiğim şeylerden birisi Noise Cancelling kulaklığım.

Neyse çok uzattım da aranızda benim gibi olan var mı? Ben biraz anormal hassasım ama bizim gibiler için her gece zulüm oluyor arkadaşlar
0
onkiloversemtamamım
(27.02.21)
evet. en sıkıntılısı da mizofoni olmayan insanların bu tür tepkilere anlayışsız oluşu.
0
papa ikinci jambon
(27.02.21)
seninle çok ortak noktamız var gibi.. ben daha çok apartman gürültüsü ve bulunduğum ortamda yaptığım işten bağımsız sesler çıkartan (sohbet, tv izleme vs.. kişilerden rahatsız olup işe konsantre olamıyorum.

yıllar önce şu uyku tıkacını aldım.. (git: www.hepsiburada.com) özellikle gece geç saatlerde yatıp öğlene doğru kalktığımda çok işe yarıyor. sabah saatlerinde ev içinde ve komşularda çok fazla ses olur.. ancak bu tıkaç ile hiçbirini duymuyorum. hatta o kadar alıştım ki bazen kulağımdan çıkmış oluyor sesleri duyunca hemen uyanıyorum.
0
jepa
(27.02.21)
Valla bi kere denemiştim uyku tıkacı ama demekki benim kullandığım dandikmiş,hiç işe yaramadı diye bir daha kullanmadım. Bu dediğini bir alıp deneyeyim dediğin kadar iyiyse beni büyük dertten kurtarmış olursun
0
🌸onkiloversemtamamım
(27.02.21)
Yüksek seslerden -birisi için normal ses benim için çoğu kez yüksek oluyor- inanılmaz rahatsız oluyorum. Sırf bunun için müstakil evde ya da binanın en üst katında oturmak istiyorum. Daha iki gün önce odama nasıl ses yalıtımı yaptırabilirim diye araştırdım. Özellikle dikkatimi toplamam gereken anlarda bu duruma aşırı sinirleniyorum.
0
GoodMorningTeacher
(27.02.21)
@onkiloversemtamamım evet ayrılmaz ikili olduk :) kaybedersem ya da o anda kullanamadan uyumak zorunda kalırsam ne yaparım diye dert ediniyorum bazen. small medium large seçeneği serçe parmak kalınlığına göre oluyordu sanırım.. onu araştırıp doğru ebatta alırsınız. dışarıda da kulaklıkla müzik dinleyerek çözmeye çalışıyorum.
0
jepa
(28.02.21)
Konuyla biraz alakasız olacak ama böyle bir film izlemiştim. American horror story kuşağında mıydı neydi. Ta cnbce zamanları, 2007 filan olacak. Orda böyle sese karşı ilginç şekilde duyarlı bir vatandaş vardı. Sonunda kulaklarını kesiyordu filan. Epey korkutucu gelmişti o zamanlar. Ben de işim gereği sessiz ortamlara ihtiyaç duyuyorum, neyse ki aile apartmanında yaşıyorum da sorun olmuyor. Gene de sabahları sokak gürültüsü yüzünden uyanıyorum ve kulağa bir şeyler tıkayıp tekrar uyuyorum. Çalışmak için de çatıdaki odayı kullanıyorum. İstanbul'da kaldığım dönem şehrin uğultusu beni deli ediyordu. Sonra sakin bir şehre geçtim de rahat ettim. Ama gene de alışmaya çalışmak en iyisi. Şehir dediğin gürültüden ibaret. Herkesin müstakil ev ya da küçük şehirde yaşama imkanı olmuyor haliyle.
0
osuran imam
(28.02.21)
Gece uykulariniz nasil derin uyuyabiliyor musunuz
0
seyyar satıcı
(28.02.21)
Ben de sizin gibiyim. Gece tıkaçla uyuyorum. Sırf gürültü yüzünden en üst ve oldukça yüksek kat bir eve taşındık. Ona rağmen gece defalarca uyanıyorum. Şimdi de orman arazisinde bir ev arıyoruz. Açık ofiste çalışmaktan sinir hastası oldum. Bose’nin dışarıdan gelen sesi kesen kulaklığı iyi oluyor.
Sizi çok iyi anlıyorum. Arada bir atarax şurup iyi oluyor uyku için.
0
suicides underground
(28.02.21)
@seyyar, uykum çok deliklidir. gece 2-3 defa uyanirim ama eger komsu veya ailem ses yaparsa. yoksa pek uyumam. uyku kalitem dusuk ve hafif uyurum.
0
🌸onkiloversemtamamım
(28.02.21)
(8)

Güneş paneli - Elektrik hesabından anlayanlar, yardımınıza ihtiyacım var

hayirsiz
Öncelikle bu konularda bilgim yok, o yüzden işi bilenlere soru çok saçma gelebilir.Yaklaşık 250 m2 bir evi (kötü ihtimalle çoğu odasını diyebiliriz), elektrikli ısıtıcı ile (veya klima, kalorifer de olabilir) ısıtabilmek için ne kadar güneş paneline ihtiyacım var? Evin çatısını tamamen kaplasam, ara
Öncelikle bu konularda bilgim yok, o yüzden işi bilenlere soru çok saçma gelebilir.

Yaklaşık 250 m2 bir evi (kötü ihtimalle çoğu odasını diyebiliriz), elektrikli ısıtıcı ile (veya klima, kalorifer de olabilir) ısıtabilmek için ne kadar güneş paneline ihtiyacım var? Evin çatısını tamamen kaplasam, arazinin de minik bir kısmını kaplasam yeterli olur mu? Yaklaşık 30-40 dönüm bir arazim olacak, yer sorunum yok. Yer Trakya bu arada.

Arazi almak istiyorum ama büyük olsun istiyorum, şehir merkezindeki büyük arazilere çılgın rakamlar istiyorlar (doğalgaz elektrik vb var), ben biraz şehrin dışında alayım diyorum, oralarda da doğalgaz ve elektrik yok (elektrik bazılarında var ama doğalgaz kesin yok) haliyle.

Gece kullanmak için elektriği tesla powerwall (Türkiye'ye getirtebilir miyim bilmiyorum) veya muadili bir batarya ile depolamayı düşünüyorum.

Bu arada bu işlemin ekonomik olması gerekmiyor, siz bana "olur ama şu kadara mâl olur, ya da kesinlikle olmaz" derseniz o cevapları da okumak isterim.

Cevaplarınızı bekliyorum, teşekkürler.
0
hayirsiz
(13.02.21)
Pek bir bilgim yok ama şunu hatırlıyorum: Devlet, meskene kurulacak güneş enerjisi sistemi için teşvik veriyordu. Hatta panel kurup fazla elektriği dağıtıcı firmaya satıyor bazıları. Onu araştırabilirsin. En azından kurulum masrafı azalabilir.
0
osuran imam
(13.02.21)
bu işlerde tanıdığım tek dürüst kişi (bkz: hüseyin kafadengi)'dir.
başkasından 20 bin fiyat listesi alacağınız işi 10 bine nasıl halledeceğinizi anlatır.
www.youtube.com
0
frostpunk
(13.02.21)
12-15K bandındaymış :-) ben de öğrenmiş oldum.
www.solarfirsat.com
0
ankarakecisi
(13.02.21)
30-40 dönüm arsanız olacaksa, evin çatısına falan yapmanıza gerek yok. bir müstakil ev için, maksimum 15kw güç ihtiyacınız olacak desek, dizeceğiniz paneller 300-400m2 yer kaplayacaktır. evinize de en yakın yeri seçersiniz, çünkü hem panelleri zaman zaman temizleyeceksiniz, hem de hırsızlık vb. olabilir eve yakın olması ideal olur.

kabaca hesabını da 0,30$/w panel maliyeti + 0,30$/w akü, invertör, kablolama, işçilik gibi düşünün.

15kw için, 15000 x 0,60$ = 9.000$ gibi olur.

şehir dışında müstakil evde, bir de 40 dönüm arazi içinde elektrik faturanız 600-700 liradan az gelmez emin olun. bu durumda da 7-8 senede sistem kendini amorti eder, sonrasında da bir 7-8 sene daha ek masraf yapmadan evinizin elektrik ihtiyacını karşılar.

eğer öyle bir yerde 15 sene oturmayı planlıyorsanız, bu yatırıma girin. yok, heves ediyorsanız en ucuz sistemi de kursanız zarar edersiniz.
0
malheiros
(13.02.21)
İşin içine ısıtma girdiği zaman olayın rengi değişiyor. Mesela metre kare başına yıllık ısıtmaya giden enerji 90kWh olsa. Evin tamamı için 22500kWh enerji gerecek bir yılda. Yılda 6 ay boyunca ısıtma kullanılıyor olsa. 22500/180=125khW günlük enerji ihtiyacı demektir. Günde 6 saat boyunca tam kapesiteyle elektrik üretiyor olsalar. 125/6=20.8kW buluruz bu da sadece ısınma için gerekli enerji. Tüketimi her gün 125kWh olarak varsaydık ama belki bir gün 150 ertesi gün 100 olacak. Ekstra pay bırakmak lazım günlük toplam elektrik üretimi için.
0
reactionic
(13.02.21)
Bu kadar cevap geleceğini tahmin etmiyordum, herkese çok teşekkür ederim. Hesaplama konusunu biraz araştırayım.

@malheiros,

Silme konusunu hiç düşünmemiştim, dediğiniz daha mantıklı.

Arsayı 5-6 ay içinde alacağım, ondan sonra da evi yaptırmak için birikim yapacağım, muhtemelen 2 yıl içinde taşınabilirim. 29 yaşındayım, bundan sonrasını orada yaşamayı düşünüyorum. Hayalim hep bu olmuştu, işlerim iyi giderse sanırım biraz erken gerçekleştirebileceğim.
0
🌸hayirsiz
(13.02.21)
şimdi bir kere güneş enerji sistemleri eğer şanslı iseniz yani bulunduğunuz yerin güneşlilik şartları çok uygunsa günde sadece bir kaç saat tam kapasiteye yakın çalışabilirler. Ki bu da yaz günlerinde olur. Kış günlerinde çok daha az kapasite ile çalışacaklardır ki sizin bu aylar çok daha fazla enerjiye ihtiyacınız olacak.

Sonuç olarak; normal şartlarda o büyüklükte bir ev ve ısıtma dahil bir sistem için 30KW'ya yakın sistem gerekir, kışın olacak düşüşü düşünerek, 50KW kurtarır amma velakin ihtiyaç duyacağın akü ve inverter maliyetleri çok çok yüksek olacaktır. Kışın bazen 2 gün doğru düzgün güneş görmeyeceksin, bu durumda paneller sizi kurtarmayacaktır. En iyimser tahmin ile 500.000TL ile kuracağınız sistem bile bazen sizi kışın yarı yolda bırakacaktır ve de Akü değişim zamanları size bir ev parası daha yaktıracaktır. Elektrik gridine bağlı daha az akü ihtiyacı olan ve yıl boyu üretiminiz ile tüketiminizi azaltabileceğiniz 10KW bir sistem (bireysel üretici için sınır bu idi diye hatırlıyorum.) çok daha mantıklı olacaktır.

Yani tam off-grid kuracaksınız, elektrik bağımlı değil, daha çok odun - kömüre dayalı bir ısıtma sistemi ve gerçekten iyi yalıtılmış bir ev yapmayı göz önüne almalısınız.
0
cursor
(13.02.21)
hesap kitap kısmıyla bir ara ilgilenmiştim çalıştığım şirketin bu konuya ilgisinden dolayı ama projeler ilerlemedi ben de kenara kaldırdım attım. ancak şunu söyleyebilirim. solar ve batarya teknolojisi çok hızlı ilerliyor. o yüzden şu anda enerji ihtiyaç tespitinizi yapın fiyatınızı da alın tabi ama 2 3 sene sonra bu enerji miktarını daha az panel ile veya daha verimli bir şekilde halledebilirsiniz hiç belli olmaz o iş. teknolojiyi takip etmeye devam edin. bir de hem su hem elektrik için kullanılan paneller bile mevcut şu anda ileride daha da gelişir onlar da.

temizlik demiş arkadaşlar temizlik gerçekten önemli. büyük güneş enerjisi tarlalarında bazen bu işi robotlara yaptırdıklarını bile duymuştum.
0
argent dawn
(13.02.21)
(4)

"Kaybettin mi?" Yoksa "Kayıp mı ettin?" mi?

oophelia1
"Kayıp mı ettin?" Diye sorulduğunu biliyorum ama bunu hangi dil bilgisi kuralı sağlıyor öğrenmek istiyorum. Dil bilgisi bilen arkadaşlar yeşillendirirse sevinirim.
"Kayıp mı ettin?" Diye sorulduğunu biliyorum ama bunu hangi dil bilgisi kuralı sağlıyor öğrenmek istiyorum. Dil bilgisi bilen arkadaşlar yeşillendirirse sevinirim.
0
oophelia1
(03.01.21)
Bunlara yardımcı fiille kurulan birleşik filler deniyor. işte kaybetmek (kayıp etmek), hasta olmak, vb. "kayıp ettin mi?" yapısında sözdizimsel bir değişim söz konusu. bu da aslında anlamı değiştirmek veya vurgulamak için yapılıyor. ama başka durumlarda, bu ilk sözcükle yardımcı fiil arasına arasına başka sözcükler girebiliyor: "söylediğimden hoşnut bile olmadı" gibi. bunu "söylediğimden hoşnut olmadı bile" diye kurarsak anlamda ufak da olsa bir değişim, bir vurgu değişimi olur.
0
osuran imam
(03.01.21)
kayip mi ettin kulaga daha dogal geliyor.

kaldi ki bu ikisi anlam olarak farkli aslinda.
kayip mi ettin derken, bilmedigin bir soru soruyorsun.
kaybettin mi derkense, sanki o kisinin o seyi kaybedip kaybetmeme ihtimalini biliyormussun veya tahmin ediyormussun da, kaybettigini onaylamak icin soruyorsun gibi geldi.

Not: emin degilim ama cikarimim bu yonde.
0
baldur2
(03.01.21)
baldur+1

Eklemem gerekirse, spesifik olarak bu kalıbın doğru hali dahi kulağa biraz ters geliyor. Hangisini kullanacağını bilemediğinden "kayba mı ettin" gibi biraz yöresel bir ağızla bu ifadeyi kullanan insanlar bile gördüm.
0
synesthesia
(03.01.21)
Kayıp mı ettin doğru. Çünkü kaybetmek aslında edilgen fiildir, fail yani özne isteyerek yapmaz, irade yoktur ama olumsuzluğun sorumluluğunu üstüne alır özne. Yani bu kelime öyle bir kelime. Yoksa eğer bir şeyi ortadan kaldırmak, yok etmek, görünmez veya ulaşılmaz kılmak tarzında bir anlamda kullanılacaksa "kaybettin mi" diye de sorulabilir ama kaybetmek kelimesinin kendi anlamı olmaz, argo olur ve zaten bence çok az kullanılıyordur.
0
1bir1bir1
(03.01.21)
(6)

orhan pamuk

aynose
kar romanını okumaya başlamıştım ama bunaltılı ruh halim kaldırmadı kitaptaki sisli atmosferi ve siyasi ortamı. orhan pamuk'un atmosferi daha sıcak bir kitabını önerebilir misiniz? masumiyet müzesini okudum sadece.
kar romanını okumaya başlamıştım ama bunaltılı ruh halim kaldırmadı kitaptaki sisli atmosferi ve siyasi ortamı. orhan pamuk'un atmosferi daha sıcak bir kitabını önerebilir misiniz? masumiyet müzesini okudum sadece.
0
aynose
(30.12.20)
Benim Adım Kırmızı polisiye tadında, "katil kim?" temalı bir kitap. ama tabi cinayetten ibaret değil, olay örgüsü belirgin anlamında söylüyorum. kara kitap'a kıyasla daha kolay okunuyor o nedenle.
0
osuran imam
(31.12.20)
kafamda bir tuhaflık
0
scudman1
(31.12.20)
Türkçeyi katleden bu adamın kitaplarıni Türkçesi okunmuyor.
İngilizce leri daha akıcı.
0
istanbullu zenci
(31.12.20)
Cevdet Bey ve Oğulları
0
ankarakecisi
(31.12.20)
Kafamda bir tuhaflık
0
bir demet ben
(31.12.20)
masumiyet müzesi bence okunması en kolay romanlarından birisi. En zorlandığım kitabı kara kitaptı. En iyisi bence benim adım kırmızı
0
spankenstein
(31.12.20)
(3)

Bağlama öğrenmek

but that was just a dream
Merhaba,Bağlama öğrenmek istiyorum. Şu anda yardım alabileceğim kimse yok malum şartlar gereği. İnternette detaylı videolar var bunlar üzerinden 0’dan öğrenmek mümkün mü?Eğer mümkünse başlangıç için nasıl bir bağlama almak gerekir?Teşekkürler
Merhaba,

Bağlama öğrenmek istiyorum. Şu anda yardım alabileceğim kimse yok malum şartlar gereği. İnternette detaylı videolar var bunlar üzerinden 0’dan öğrenmek mümkün mü?
Eğer mümkünse başlangıç için nasıl bir bağlama almak gerekir?

Teşekkürler
0
but that was just a dream
(26.12.20)
Yıllar önce sırf internetten istifadeyle bağlama çalmayı öğrendim ama hevesim çabuk geçti.
Başarabilirsin. Benim sözünü ettiğim yıllarda internetten istifade imkanları hem daha kısıtlıydı.
İyi bir kısa sap bağlama ve tuner edin.
Önce idare eder bir şey alayım, öğrenince iyisini alırım düşüncesi yanlıştır. Öğrenmek için iyisi şarttır.
Tuner'in uygulamaları da var diye biliyorum.
Azim önemli.
0
Mirket
(26.12.20)
bağlamadan anlamam ama eşim iyi bağlama çalar. eşime hediye bağlama almıştım. geri verdi meğerse bağlamayı çalacak kişi kendi seçermiş. tınısı ona uygun olacakmış falan. bir arkadaşına bağlama aldılar bu yaz. online ders alıyormuş baya da ilerledi. video falan atıyor gayet iyi ilerlemiş.
0
suicides underground
(27.12.20)
Kısa sap istiyorsan Arif Balyemez; uzun sap istiyorsan Latif Öz... Bunların youtube kanalları var. Videolarını sıraya göre takip ederek ilerleyebilirsin. Ama önce nota öğrenmek lazım. Arif Balyemez'in kanalında nota dersleri var sanırım. Notayı hallettikten sonra çalışmayla gerisi gelir. Ama bu öyle üç beş ayda çeke çeke, bilmem ervahı ezelde çalarım gibi bir şey olmaz. İleri seviye türküleri çalman için düzenli bir çalışmayla temiz iki yıl gerekir. Ben öyle düzenli çalışmam, bir gün çalışır bir gün bırakırım, dersen bu iş olmaz. Öyle yürümüyor.
0
osuran imam
(27.12.20)
(2)

astım gibi hastalıkları olup da korona geçirenler bakabilir mi?

matilda
Annemde kronik bronşit ve ritm bozukluğu var. Teyzem yeni mastektomi ameliyatı olduğu için sık sık yanına gidip ilgilenmesi gerekiyor diğer ablasıyla dönüşümlü olarak. dolayısıyla koronaya yakalanma durumu var gidip gelirken. annem için çok endişeleniyorum. bu tarz kronik hastalıkları olup korona ge
Annemde kronik bronşit ve ritm bozukluğu var. Teyzem yeni mastektomi ameliyatı olduğu için sık sık yanına gidip ilgilenmesi gerekiyor diğer ablasıyla dönüşümlü olarak. dolayısıyla koronaya yakalanma durumu var gidip gelirken. annem için çok endişeleniyorum. bu tarz kronik hastalıkları olup korona geçirenler nasıl geçirdi. annem "bana bulaşırsa kesin ölürüm" kafasında. tabii orasını Allah bilir de yine de geçirenler nasıl geçirdi merak ediyorum.
0
matilda
(14.11.20)
Bizim bi arkadaşta böyle bir durum yaşandı. Babası yaşlı, koah, tansiyon filan var. Annesinde de tansiyon var. Çocukta astım başlangıcı vardı yıllar evvel. Neyse bizim arkadaşla babası üç dört günde çıktılar hastaneden, anne biraz daha uzun kaldı, bir hafta filan sanırım. Halbuki kırklı yaşlarında başka bi arkadaş nerdeyse bir ay kalmıştı hastanede. Yani bu işler belli olmuyor. Kimin ne tepki vereceği (bazı genellemeler yapılsa da) muamma.
0
osuran imam
(15.11.20)
Teyzem astım hastası koronaya yakalandı. 8-9 gündür hastanede yatıyor, oksijenle destekliyorlar sürekli.

çıkması için dua ediyoruz
0
PoscheN
(15.11.20)
(2)

Bir film arıyorum

osuran imam
Şehirlerarası bir yolculukta, otobüste izlemiştim. Pamukkale'ydi muhtemelen. Şimdi şöyle ki, zombi filmi diye hatırlıyorum; ama insanlara bulaşan bir virüsten de söz ediyor olabilir. Filmin odaklandığı bir grup insan, tarihi yapı benzeri bir kafede toplanıyordu. Zombiler mi neyse işte onlar da her y
Şehirlerarası bir yolculukta, otobüste izlemiştim. Pamukkale'ydi muhtemelen. Şimdi şöyle ki, zombi filmi diye hatırlıyorum; ama insanlara bulaşan bir virüsten de söz ediyor olabilir. Filmin odaklandığı bir grup insan, tarihi yapı benzeri bir kafede toplanıyordu. Zombiler mi neyse işte onlar da her yeri kaplıyordu. Muhtemelen 95-'05 arası bir filmdi. Görüntü kalitesi filan da pek iyi değildi.

Verdiğim sahneler pek ayırt edici olmadı sanırım, ama uyur uyanık izlemiştim. Aklımda pek bir şey kalmamış.
0
osuran imam
(23.10.20)
shaun of dead olabilir mi? www.imdb.com
0
rare
(24.10.20)
Evet, buymuş. Teşekkür ettim.
0
🌸osuran imam
(24.10.20)
(1)

Uzun sap bağlama çalmaya başlamak

freebird5406_2
Gitar geçmişim var, internetten kendi kendime öğrendim aynı şekilde bağlama öğrenmek istiyorum youtube da önerdiğiniz dersler kanallar var mı ?Tellerini de değiştirmem gerekiyor, üzerindeki tellerin kalınlıklarını bilmiyorum, anladığım kadarıyla 0.18 ve 0.20 lik tel takımları var hangilerinden takma
Gitar geçmişim var, internetten kendi kendime öğrendim aynı şekilde bağlama öğrenmek istiyorum youtube da önerdiğiniz dersler kanallar var mı ?

Tellerini de değiştirmem gerekiyor, üzerindeki tellerin kalınlıklarını bilmiyorum, anladığım kadarıyla 0.18 ve 0.20 lik tel takımları var hangilerinden takmalıyım, önerdiğiniz marka da olursa sevinirim

Bu tel takımını almayı düşünüyorum, yorumlar da iyi görünüyor
www.hepsiburada.com
0
freebird5406_2
(19.09.20)
Latif öz sanat eğitim... Bu kanaldaki uzun sap dersleriyle iki üç yılda epey ilerleme kat etmek mümkün. Yalnız videoları sırayla takip etmek önemli. Arada mızrap vuruşlarıyla (yani tavırla) ilgili videolar oluyor, onları da kaçırmamak lazım. Uzun sap bağlama kısa saplısına göre daha karmaşık. Hem akort sistemleri değişiyor, hem kalıplaşmış mızrap vuruşları var.

Latif öz'le birlikte ayaz müzik kanalında da epey solfej mevcut.

Fatih evsen var. Akdeniz üni'de hoca. Yeni başladı ama güzel ve zor eserlerin solfejlerini yapıyor.

Necati uçan, kanalında neşet ertaş'ın eserlerini en özgün haliyle solfejliyor. Neşet ertaş ve orta anadolu tavrı için çok faydalı.

Gökhan karakaya genç ve iyi bir icracı. Uzun sap içim egzersizleri epey faydalı. Onun da kanalı var.

Son olarak, hasan genç de yutup'a girdi. Devam eder mi bilmiyorum ama egzersizleri epey faydalı.

Benim tavsiyem, latif öz'ün ilk 40-50 dersini sırayla bitirdikten sonra diğer kanallara eşzamanlı olarak geçmek.

Tel kalınlıkları 0.18 - 0.20 uygun. Ama hangi sese çekileceği tamamen sazın tekne boyuyla ilgili. 39 cm ve altında ise do'ya kadar çekilebilir. 39-42 arasındaysa si uygun olur. Telleri çok zorlamamak lazım ki sapı attırmasın.

Kolay gelsin.
0
osuran imam
(19.09.20)
(2)

Elalarını şarkısında geçen bu kısmı anlayabilen?

The Student
Evet arkadaşlar yine 90'lardan bahsederek biraz gülümsetmek istiyorum sizi. Bu şarkıda 25 ve 35. Saniyeler arasında ne dediklerini anlayabilen var mi? Youtube videolarının yorum kısmında "sümüklü laubali" diye tahmin edilms ama bence o değil. https://youtu.be/LGf6Q3BLULo
Evet arkadaşlar yine 90'lardan bahsederek biraz gülümsetmek istiyorum sizi. Bu şarkıda 25 ve 35. Saniyeler arasında ne dediklerini anlayabilen var mi? Youtube videolarının yorum kısmında "sümüklü laubali" diye tahmin edilms ama bence o değil.

youtu.be
0
The Student
(27.06.20)
"sidikli sulukule alayı" gibi bir şey diyor.
0
osuran imam
(27.06.20)
sidikli veya sümüklü avare oldum
0
dakota
(06.08.20)
(3)

Fiil çekimi

yetkili birine benzeyen abi
Türkçede yapıyor olacağız diye bir fiil çekimi yok diye biliyorum. Doğru mu?Peki yapmış olacağız var mı?Çünkü yapacağız ve yapmış olacağız aynı anlama gelmiyor.
Türkçede yapıyor olacağız diye bir fiil çekimi yok diye biliyorum. Doğru mu?
Peki yapmış olacağız var mı?
Çünkü yapacağız ve yapmış olacağız aynı anlama gelmiyor.
0
yetkili birine benzeyen abi
(17.05.20)
"yapıyor olacağız" niye olmuyor? yazılmış işte, "yapıyor olacağız": gelecek zamanın belirli bir parçasındaki sürekliliği anlatıyor: "siz geldiğinizde biz bulaşıkları yıkıyor olacağız."

"yapmış olacağız" da aynı şekilde var: gelecek zamanın belirli bir parçasının bitmişliğini gösteriyor: "saat 9'da bu iş bitmiş olacak."
0
osuran imam
(17.05.20)
bunun günümüz dünyasında atfedilen kullanımlar dışında dil bilgisinde bir yeri yok mu?
ne diye geçiyor?
0
🌸yetkili birine benzeyen abi
(17.05.20)
türkçe'de birleşik zamanlar var: hikaye, rivayet, şart. bunlar da i- fiiliyle yapılır:ü

geliyor i-dim
gelecek i-miş
geldi i-sem

vb. ama bu yukarıdaki konular dil bilgisinde (bildiğim kadarıyla) geçmiyor. bence bunların birleşik zamanlar içinde işlenmesi gerekir. bence tabii. dilci değilim. dilciler ne diyor, onu da pek bilmiyorum.
0
osuran imam
(17.05.20)
(4)

neredesin firuze filmini izlemiş olanlar

osuran imam
firuze'yi tanımlamak gerekse hangi sıfatları kullanırdınız? deli, saf, iyi niyetli, temiz kalpli, vb. aradığım bir kelime var, bulamıyorum. şöyle ki, firuze aslında gerçekliği yitirmiş, fakat bu ortaya çıkana kadar da güçlü bir kadın imgesi çiziyor. işte bu merkezden çevreye çekilme, yani firuze'nin
firuze'yi tanımlamak gerekse hangi sıfatları kullanırdınız? deli, saf, iyi niyetli, temiz kalpli, vb. aradığım bir kelime var, bulamıyorum. şöyle ki, firuze aslında gerçekliği yitirmiş, fakat bu ortaya çıkana kadar da güçlü bir kadın imgesi çiziyor. işte bu merkezden çevreye çekilme, yani firuze'nin imajının bir anda tersine dönüşmesinden sonraki o yeni imajı tanımlayacak bir kelime bulmaya çalışıyorum. çünkü firuze'nin öyküsü tam olarak bu kelimede saklı aslında. evet, o iyi niyetli, temiz kalpli biri filan ama bütün bunları da içerecek şekilde daha genel bir kavram olmalı. var yani, inanıyorum.

belki işe yarar bir şey çıkar buradan...
0
osuran imam
(01.05.20)
garip mi meczup mu?

"ya elleşme meczup işte" falan...
0
ya ben lan neyse
(01.05.20)
@ya ben lan neyse, yani meczup sanki acımasız bir sıfat. firuze bizde acıma uyandırıyor. daha şefkatli bir kelime var sanki. garip? belki...
0
🌸osuran imam
(01.05.20)
Şu an aklıma gelmedi aradığınız kelime.t
ennessee williams’ın arzu tramvayı oyununu okumanızı ya da oyunu (marlon brandolu olan versiyon) seyredip
blanche dubois karakterine bakmanız işe yarar belki. Karakter ona gönderme bi yerde. Beyazlar (blanche) içinde falan bi tip firuze aynı patetiklik falan.
0
jimjim
(01.05.20)
paranoid şizofren
0
elestirman
(01.05.20)
(6)

kasabalılığı köylü kafasını eleştiren kitap önerileri

kahver
kasabalılığı, köylü kafasını (köy insanını değil), yani gelişmeye kapalı, aşırı gelenekçi kitleleri, kabile zihniyetini eleştiren kitaplar önerebilir misiniz. sosyolojik olabilir, sosyal psikolojik olabilir, roman olabilir, akademik olabilir fark etmez. şimdiden teşekkürler.
kasabalılığı, köylü kafasını (köy insanını değil), yani gelişmeye kapalı, aşırı gelenekçi kitleleri, kabile zihniyetini eleştiren kitaplar önerebilir misiniz. sosyolojik olabilir, sosyal psikolojik olabilir, roman olabilir, akademik olabilir fark etmez. şimdiden teşekkürler.
0
kahver
(20.03.20)
Direkt aklıma Türk klasiklerinden Yaban geldi, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun.


Bunun dışında sinemada kesinlikle Nuri Bilge Ceylan derim.
0
nabrukk
(20.03.20)
yeşil gece - reşat nuri güntekin
0
nickimin hakkini veremedim
(20.03.20)
Cumhuriyet döneminin hemen bütün yazarlarında vardır bu konu.

Roman yazılmış.

Hikaye olarak mesela kemal bilbaşar'ın, nahit sırrı'nın, samim kocagöz'ün hikayeleri var.
0
osuran imam
(21.03.20)
Bir de taşradaki yapıyı anlatan doğan avcıoğlu'nun Türkiye'in düzeni kitabı var aklıma gelen.
0
osuran imam
(21.03.20)
winesburg, ohio. sherwood anderson öykülerinin derlemesi. türkce cevirisi de var diye biliyorum.
0
proteus
(21.03.20)
Dursun Akcam romanlari olabilir.
0
kakalamar
(21.03.20)
(6)

Türkü eksperlerine

osuran imam
Bu ezgi neydi? Veya böyle bir ezgi var mıydı?https://voca.ro/30yCWOXuYHD
Bu ezgi neydi? Veya böyle bir ezgi var mıydı?

voca.ro
0
osuran imam
(08.02.20)
alevi türkülerinin ritmine benziyor, bugün bize pir geldi mesela
0
freebird5406_2
(08.02.20)
deyişlere ya da nefeslere başlanmadan önce böyle bir başlangıç, giriş olarak çok kullanılır bu, daha çok ritimle ilgili. bir alevi deyişi açıp bu ritimle dinle, rahatlıkla uyacaktır.
0
ardolf rendall
(08.02.20)
ali ekber cicek'in bir eserine benzettim ama sozler aklimda degil.
0
tabudeviren
(08.02.20)
Sanırım aşık sulari. hamamlı bir türküsü vardı onun müziği bu.
Bulursam ismini yazarım.
0
kirmizipilotkalem
(08.02.20)
Suları. Ey hamamcı.
0
kirmizipilotkalem
(08.02.20)
Alevi türkülerine benzer olabilir, ama benim aklımda daha spesifik bir şeyler vardı. Mesela Atım Arap'a benziyor biraz. Orta Anadolu olabilir veya bir tür (karşılama, vb.) olabilir. Sulari'nin türküsünü andırıyor, ama tamamen çalım tekniğinden sanırım, yoksa ezgi farklı. Bakalım, belki bulan çıkar.
0
🌸osuran imam
(08.02.20)
(9)

dünya klasiği olabilecek türkçe kitaplar

tabudeviren
hangileri olabilir?
hangileri olabilir?
0
tabudeviren
(16.01.20)
tehlikeli oyunlar
tutunamayanlar
huzur

ilk aklıma gelenler.
0
tepedeki psychedelic adam
(16.01.20)
Anayurt Oteli
Kürk Mantolu Madonna
İnce Memed
Aşk-ı Memnu
Aylak Adam
Çalıkuşu
Yaprak Dökümü
0
cemallamec
(16.01.20)
saatleri ayarlama enstitüsü
0
iddaaci
(16.01.20)
Sait faik ve oktay akbal bazı öyküleriyle bu listeye girer.
0
osuran imam
(16.01.20)
Vedat Türkali- Bir Gün Tek Başına
0
Amaranta ursula
(16.01.20)
ince memed
0
gezegen olan pluton
(17.01.20)
Kitap değil de yazar dersek Orhan Pamuk tabi ki hocam. Ki oldu da sayılır herhalde, nobel aldığına göre.

Hangi kitabı daha iyidir tartışılır belki, kişisel bir şey sonuçta. Benim favorim cevdet bey ve oğulları.
0
plutongezegendegilmi
(17.01.20)
Orhan pamuk dışında yok, kürk mantolu madonna falan demişsinizde o dönemin yazarları rus edebiyatından kopyala yapıştır hep, bizim için önemli yazarlar ama özgün eserleri olmayan adamlar hep
0
docrivers
(17.01.20)
orhan pamuk sessiz ev, kara kitap zaten olacak.
sait faik'in oykuleri olabilir bir de.

Yusuf Atilgan, Oguz Atay, cok cok iyi yazarlar olmasina karsin, eserlerine "dunya klasigi" denemez. Yasar Kemal de oyle. Calikusu'na falan gulerler valla. :)
Dunya klasigi dediginizde, dunya edebiyatinda ilgili donemin sahikasi olan, nesiller sonra bile, isledikleri evrensel temalarla ilgi cekebilecek kitaplardan soz ediyoruz. Bir de o sekilde siniflandirilmak icin dogallikla dunyaca "taninmasi" lazim. Orhan Bey taniniyor, biliniyor. Sait Faik dunyada cok bilinmiyor. Bilinse, cok iltifat edilir diye dusunuyorum.
0
ebabil curnatasi
(17.01.20)
(1)

drakula ve veblen için hangi yayınevi/çevirmen

denek hayatım
Aylak Sınıfın Teorisi Thorstein Veblen / 2 yayınevi var. Urzeni'den çıkmış çevirmeni Cumhur Atay.Yayınevi hakkında hiçbir fikrim yok. Çevirmen ise 20-25 kitap çevirmiş. iletişim ve otonom falan da var bunların içinde.Diğer yayınevi Heretik. Bunu da duymadım. İki kişi var çevirmen. Hüsnü Bilir , Eren
Aylak Sınıfın Teorisi Thorstein Veblen / 2 yayınevi var. Urzeni'den çıkmış çevirmeni Cumhur Atay.
Yayınevi hakkında hiçbir fikrim yok. Çevirmen ise 20-25 kitap çevirmiş. iletişim ve otonom falan da var bunların içinde.
Diğer yayınevi Heretik. Bunu da duymadım. İki kişi var çevirmen.
Hüsnü Bilir , Eren Kırmızıaltın. İkisinin de bütün çevirileri aynı yayınevi, toplamda 10 tane çevirileri var.

Hangisini seçelim?

Drakula da ise seçenek çok daha fazla.
Ayrıntı, Can, İtihaki, Yabancı, Alfa
İthaki ve Yabancı da çevirmen aynı. Niran Elçi. Çok fazla çevirisi var. Çoğu ithaki.
Can, Zeynep Bilge. Pek çevirisi yok sanırım.
Diğerlerine bakarken kayboldum.

Hangisini seçelim?
0
denek hayatım
(12.01.20)
İkincisi için; can'dan şaşmayın.
0
osuran imam
(12.01.20)
(13)

Kızılok şarkılarında çalan

osuran imam
O klasik enstrüman hangisi? Hani bir harmanım bu akşam'ın, gönül'ün girişinde çalan nefesli olduğunu tahmin ettiğim enstrüman?
O klasik enstrüman hangisi? Hani bir harmanım bu akşam'ın, gönül'ün girişinde çalan nefesli olduğunu tahmin ettiğim enstrüman?
0
osuran imam
(27.09.19)
klavye?
0
kablelvuku
(27.09.19)
hayır hayır.

www.youtube.com

hemen girişte... fonda gitar, o tamam. bir de önde nağmeyi veren bir şey var. onu merak ediyorum?
0
🌸osuran imam
(27.09.19)
sitar? dinleyemiyorum su an ama tahminen yazdım
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(27.09.19)
Flüt değil mi ?
0
jackyr
(27.09.19)
Yan flüt
0
el conquerador
(27.09.19)
yan flüt mü? o nasıl yan flüt, anlamadım. daha egzantrik bir ses geliyor bana. okarina filan.
0
🌸osuran imam
(27.09.19)
Burada çalan pan flüt değil demi youtu.be
0
olaylar olaylar
(27.09.19)
Düz ıslık, kalvye, synthesizer ya da söylediğin okarina.
0
podrostok
(27.09.19)
Olaylar, pan flüt bu. Ama kızılok'unkinde farklı, daha yumuşak bir şey çalıyor. Vurgular o kadar belirgin değil. Muhtemelen kamışı ağzın içine giren bi şey (o da nasıl bi tarif olduysa artık).
0
🌸osuran imam
(27.09.19)
podrostok
(27.09.19)
alperz
(27.09.19)
Burada da dökümü var;

www.discogs.com
0
podrostok
(27.09.19)
podrostok, onu gördüm ama pek inanmadım. ebow muydu neydi, onunla mı elde etmiş o sesi? biraz zor geldi bana ama bunların işi belli olmaz. klavye daha yakın sanki.
0
🌸osuran imam
(27.09.19)
(9)

Scart girişi olmayan tv'ye uydu nasıl bağlanır?

osuran imam
Şu tv'yi almak istiyorum: https://www.hepsiburada.com/navitech-ld-2260fhd-22-55-ekran-full-hd-led-tv-p-HBV00000CG13A?magaza=Hepsiburada&utm_source=pc&utm_medium=cimri&utm_campaign=c&utm_content=c&utm_term=454&wt_pc=cimri.c.454.pcFakat yazdığına göre scart girişi yok. Bunlara uydu nasıl bağlanıyor? Y
Şu tv'yi almak istiyorum: www.hepsiburada.com

Fakat yazdığına göre scart girişi yok. Bunlara uydu nasıl bağlanıyor? Yeni uydu mu almak gerekecek? Yoksa dönüştürücü filanla halledilir mi?
0
osuran imam
(17.09.19)
HDMI
0
dolan dolmuş
(17.09.19)
Hocam yanlış bilgi vererek yanıltmak istemem ama tam enin olmamakla birlikte sanırım bu daha çok monitör vazifesi görsün diye geliştirilmiş bir alet.
Yani evde tv olarak kullanmaktan çok, misal bir işyerinin duyuru ekrani, kuyumcunun veya döviz bürosunun bilgi ekrani gibi bir işte kullanılmak üzere.
Ben iki üç yıl önce ucuz bir TV bulduğum için sevinirken, mağaza görevlisi aslında onun pek de tv olmadığını söylemişti bana :))
0
yesil basli govel santor
(17.09.19)
Aynı tür alet olabilir.
0
yesil basli govel santor
(17.09.19)
TV olarak da kullanılıyormuş ve evet HDMI denen bir girişi var, yalnız benim anlamadığım HDMI çıkışını bütün uydulardan alabiliyor muyuz acaba, yoksa HDMI çıkışı olan bir uydu mu almak gerekiyor?
0
🌸osuran imam
(17.09.19)
Elbette TV olarak kullanmak da mümkün ama Uygun TV alıcısı bulunabilirse :) ben HDMI üzerinden bağlantı sağlayan bir alıcı hiç görmedim. Belki vardır ama görmedim.
0
yesil basli govel santor
(17.09.19)
HDMI - RGB Composite çeviriciler var nette bulabilirsin. Eski konsolları 4K TV'lere bu şekilde bağlıyorlar zaten.
0
Avoiding The Puddle
(17.09.19)
Yeni tvlerde scart olmuyor pek. Yeni uydularda hdmi oluyor. Dönüştürücü ile falan uğraşma. Bok gibi görüntü verir çalışırsa da. Uydu al ucuzundan.
0
glamdr1ng
(17.09.19)
HD yayın çıktığından beri, uydu alıcılarının çıkışı HDMI oldu.
Mevcut uydu alıcınızı kullanamazsınız. Yeni uydu alıcı almanız lazım.
0
ycaycayca
(17.09.19)
Arama kelimelerini veriyorum; "hdmi mini uydu"

Mesela; urun.gittigidiyor.com
0
John Bloor
(17.09.19)
(9)

ssd'ye geçmek ve ram değişikliği

osuran imam
selam dostlar,bilgisayarım şu: https://www.epey.com/laptop/lenovo-g5045-80e3015mtx.htmlkısaca özetlersem; amd a8 işlemci, 500 gb hdd'si var. ram 4 gb (ddr3l imiş bu). bilgisayar çok yavaş, ikide bir takılıyor falan. dvd romu da bozulunca dedim ki buna ssd ve yeni 8 gb'lik bir ram takayım.ssd şu: htt
selam dostlar,

bilgisayarım şu: www.epey.com

kısaca özetlersem; amd a8 işlemci, 500 gb hdd'si var. ram 4 gb (ddr3l imiş bu). bilgisayar çok yavaş, ikide bir takılıyor falan. dvd romu da bozulunca dedim ki buna ssd ve yeni 8 gb'lik bir ram takayım.

ssd şu: www.hepsiburada.com

ram'e henüz bakmadım.

ilk olarak; bu ssd iyi mi sizce? önerebileceğiniz başka bir marka/model var mı?

ikinci olarak; bir ram marka ve modeli önerirseniz minnettar kalırım.

son bir soru olarak, sizce bu kadar masraf yapmaya değer mi? cihazın ömrü bunlarla birkaç yıl da olsa uzar mı?

şimdiden sağ olun, var olun.
0
osuran imam
(03.09.19)
ssd olarak samsung 860 tavsiye ederim. ram olarak bir 4gb daha takınca kullanılabilecek hale geliyor.
0
bahoho
(03.09.19)
ssd'ler uç aşağı bes yukarı birbirinin aynısıdır. bence o kısma çok takılma
ram'in uyumluluğu önemli o yüzden ezbere model verilemez. marka olarak kingston veya crucial'dan sapmam.

son olarak bu masrafları yapmaya değer ama ram sistemde ısı artışı yaratabilir o yüzden fan da elden geçirilirse sizi +2.5 yıl idare eder.
0
zaoaratu
(03.09.19)
@zaoaratu, hocam bu uyumluluk meselesini nasıl anlayabiliriz? ddr3 olan herhangi bir ram takılabilir mi? bir arkadaştan almak istiyorum, 4 gb'lik ddr3 var elinde. onun uyumlu olup olmadığını nasıl anlayabilirim?
0
🌸osuran imam
(03.09.19)
2 yolu var
1- satın alacağın ram markası neyse, sitesine girip bakabilirsin. uyumlu cihazlar arasında kendi bilgisayarını arayacaksın.
2- 100% olmamakla birlikte hertz ve DDR tipi uyuyorsa çoğunlukla uyar.
0
zaoaratu
(03.09.19)
aynı sorunu geçen hafta ram ve ssd upgrade ederek hallettim. ram bilgisayarın açılış hızını vs çok etkilemiyor. yüksek performans gerektiren uygulamaları kullanırken işe yarıyor. ssd dramatik ölçüde etkiliyor çok memnunum değiştirdiğim için.
aldığım ürünler bunlar:
ram: urun.n11.com

ssd: www.hepsiburada.com
0
war of the world
(03.09.19)
ddr3 mü ddr3l'mi emin olmanız gerek. ddr3l ise ddr3 çalıştırmaz.
0
war of the world
(03.09.19)
@war of the world, hocam ddr3l.

arkadaşta şu ram var, almak istedim ama sanırım uymuyor: www.amazon.com
0
🌸osuran imam
(03.09.19)
maalesef. çift slot varsa 4gb ram alın zaten 8gb olanlar pahalı. sahibinden üzerinden cüzi fiyatlarda bulabilirsiniz.
0
war of the world
(03.09.19)
Boş slot varsa bir adet 4 gb 1600 mhz ddr3l alıp takabilirsin.

Ama ram bulmak için acele etmene gerek yok, SSD hemen al tak geceyle gündü gibi fark edecek.
0
John Bloor
(04.09.19)
(6)

yeni gelen KYK kredi ödemesi zammı?

zebragibi
Merhaba, Geri Ödeme Başlangıç Tarihi 2020 Temmuz olan KYK kredi ödemesi Anapara 27500 TL olarak görünüyor, herhangi bir gecikme zammı vs... yok. Hatırladığım son borç 18000 küsür TL idi.Bu 27 bin borç ne iştir? tefe/tüfe muhabbeti midir? artacağını bilsem 18 bin iken ödeyemez miydim? ve Geri ödeme b
Merhaba, Geri Ödeme Başlangıç Tarihi 2020 Temmuz olan KYK kredi ödemesi Anapara 27500 TL olarak görünüyor, herhangi bir gecikme zammı vs... yok. Hatırladığım son borç 18000 küsür TL idi.

Bu 27 bin borç ne iştir? tefe/tüfe muhabbeti midir? artacağını bilsem 18 bin iken ödeyemez miydim?

ve Geri ödeme başlangıcına kadar bir zam daha yeme ihtimali var mı?

Teşekkürler şimdiden.
0
zebragibi
(23.06.19)
Benim de aynı durumda. 15 binden, 25 bine gelmiş. Bu sene iş bulup ödemezsem muhtemelen seneye ocak ayında bir zam daha yiyeceğiz.
0
osuran imam
(23.06.19)
Beyaz eşyaya endeksli dedikleri bu mu oluyo
0
(s)AINT
(23.06.19)
17.3ten 21e fırladı benim. ödeme erteleme talebinde bulundum 15 gün oldu neredeyse ne zaman sonuçlanır kesin erteliyorlar mı bilen var mı?
0
bahoho
(23.06.19)
27500 borçta 18000 küsür TL borç değil mi? ödeseydin o zaman, bu nasıl mantık?
0
vladimirdökümov
(23.06.19)
BEnim 10k ya 2 k görünüyor faiz

Burdan bakıyorum
intvrg.gib.gov.tr
0
CursedChico
(24.06.19)
Artacağını zaten biliyordun almaya başladığın gün öğrenmiş olman gerekli :) imzaladığın formda yazıyor herşey.
0
yekkyea
(24.06.19)
(2)

ıslıktaki şarkı

heavy smoker
https://vocaroo.com/i/s1anKXxRc1OBsabahtan beri dilime takıldı hatırlayamıyorum adını
vocaroo.com

sabahtan beri dilime takıldı hatırlayamıyorum adını
0
heavy smoker
(19.06.19)
mamak türküsü?

Girişine benziyor biraz.
0
osuran imam
(19.06.19)
nelly - dilemma ?
0
superfluid
(19.06.19)
(2)

Önemli bilgiler içeren dosyanın kargoda kaybolması

osuran imam
24 saatte teslim edileceğini taahhüt ettikleri evrak dosyasını 48 saat geçmesine rağmen yerine ulaştıramadılar. Dosyanın kaybolduğunu düşünmeye başladım. Bütün kimlik bilgilerimi içeren bir dosyadan bahsediyoruz. Dosya hakikaten kaybolduysa şirket dava edilebilir mi? Sonuç olumlu olur mu? Hukukçular
24 saatte teslim edileceğini taahhüt ettikleri evrak dosyasını 48 saat geçmesine rağmen yerine ulaştıramadılar. Dosyanın kaybolduğunu düşünmeye başladım. Bütün kimlik bilgilerimi içeren bir dosyadan bahsediyoruz.

Dosya hakikaten kaybolduysa şirket dava edilebilir mi? Sonuç olumlu olur mu? Hukukçular ne der bu işe?
0
osuran imam
(19.06.19)
Nereden nereye yolladinız? kargo takip sayfasında ne diyor? Dağıtıcı şube evet kaybettik dedi mi? Belki hala dagitimdadir. Sakin olmakta fayda var.
0
elorelia
(19.06.19)
Transfer merkezinde olduğu görünüyor. Varış şubesine ulaşsa yine kabul edilebilir, ama iki gündür transfer merkezinde ne aradığı belli değil. Arıyorum, bekletildiği söyleniyor, neden bekletildiği belirsiz.
0
🌸osuran imam
(19.06.19)
(7)

Çalışmayan Arkadaşa Bebek Hediyesi

bokmuhendisi
Herkese selamlar,Sevdiğim bir arkadaşımın bebeği oldu. Kendisi bir süredir çalışmıyor. Hediye olarak bebeğe kıyafet alacaktım ama sonra düşündüm herkes alıyor onu.İhtiyacı olan bir eşyayı öğrenip onu almak istiyorum mesela bebek bezi falan. ama nasıl sorulur hiç bilmiyorum. Ne demek gerekir acaba?Ti
Herkese selamlar,

Sevdiğim bir arkadaşımın bebeği oldu. Kendisi bir süredir çalışmıyor. Hediye olarak bebeğe kıyafet alacaktım ama sonra düşündüm herkes alıyor onu.

İhtiyacı olan bir eşyayı öğrenip onu almak istiyorum mesela bebek bezi falan. ama nasıl sorulur hiç bilmiyorum. Ne demek gerekir acaba?

Tikler gelecek,
Teşekkürler
0
bokmuhendisi
(16.06.19)
Bence doğrudan para vermek daha mantıklı. para da tabii çeyrek altın olarak veriliyor, malum.
0
osuran imam
(16.06.19)
İmam+1

Altın alman çok makbule geçer. Şimdi gider bez alırsın,bebeğin cildine bir marka iyi gelmiyordur ziyanlık olur vs. En temizi bütçenin el verdiği şekilde bir altın al nazarlıkl birlikte tak.
0
ManikD
(16.06.19)
sormadan butcene gore sayida alabilirsin ama tabi ceyrek/yarim/tam altin en kibarcasi olur
0
alttaraf
(16.06.19)
hediye çeki de verebilirsin ya da dolar veya euro verebilirsin, al-sat farkı daha az olur altına gore.
0
s0phiesw0rld
(16.06.19)
Çeyrek çok gelirse gram altın da alabilirsin
0
mobydick
(16.06.19)
Butcene gore dolar tak. (Altin al sattan zarar etmesin az da olsa)
0
brkylmz
(16.06.19)
Ebebek gibi bir yerden bütçeye göre bir hediye çeki veya çeyrek altın en makbul olanı bence.

Nerdeyse 1 ay önce baba oldum ve en çok işimize bu şekilde gelen hediyeler yaradı. Kıyafet oyuncak falan herkes alıyor zaten. Mantıklı olan neye ne zaman ihtiyaç duyarlarsa o zaman kullanabilecekleri bir hediye.

Altın döviz hediye çeki.
0
emfuzi
(17.06.19)
(3)

Tez, doktora vb. akademik çalışmaların kullanımı neden kısıtlanıyor?

Bysb
Yökün tez merkezinde bazı akademik yayınlar, belirli bir tarihe kadar kullanımı yazar tarafından kısıtlanıyor. Bunu neden yapıyorlar? Mantığı nedir
Yökün tez merkezinde bazı akademik yayınlar, belirli bir tarihe kadar kullanımı yazar tarafından kısıtlanıyor.

Bunu neden yapıyorlar? Mantığı nedir
0
Bysb
(04.06.19)
Kitap olarak yayımlıyor bazıları. Zaten öyle mutlak kapatma yok. Hem süre sınırı var (3 yıl), hem de kütüphaneler üzerinden istenebiliyor tezler.
0
osuran imam
(04.06.19)
Artık patent başvurusu dışında kısıtlama olmuyor. Eskiden makale, bildiri çıkarılacaksa kısıtlıyorlardı
0
horowitz
(04.06.19)
belki benim gibi nedenleri de vardır: hiç sevmediğim arkadaşlarla laboratuarda aynı konularımız var aşağı yukarı, tezi ilk bitirecek kişi de ben olduğum için ve yapılanlardan farklı yöntem kullandığım için tezimi görüpte kullansınlar istemedim.
0
wishmaythşngs
(04.06.19)
(1)

Bir Başka Bölümde Master

ovungec zeus
Ben uluslararası ilişkiler mezunuyum ve işletme alanında kendi okulumda master yapmak istiyorum. Ancak lisans zamanı işletmeden herhangi bir ders almadım. Dışarıda da işletmeyle ilgili bir şey yapmadım. Ancak bu alana ilgim var. İleride kariyerime katkısı olacağını düşünüyorum. Ales ve toefl puanlar
Ben uluslararası ilişkiler mezunuyum ve işletme alanında kendi okulumda master yapmak istiyorum. Ancak lisans zamanı işletmeden herhangi bir ders almadım. Dışarıda da işletmeyle ilgili bir şey yapmadım. Ancak bu alana ilgim var. İleride kariyerime katkısı olacağını düşünüyorum. Ales ve toefl puanlarım gayet iyi (88, 99). Sizce farklı bölümden gelecek olmam bir sıkıntı olur mu?
0
ovungec zeus
(02.06.19)
Olmaz. Ama sanırım bilimsel hazırlık okuman lazım. Tabii kabul edilmek de ayrı mesele. Genelde başka bölümlerden gelenlere karşı bir önyargı vardır. Ha eğer sınavda ve mülakatta bu alanda birikimin olduğunu gösterebilirsen kimse gözünün üstünde kaşın var diyemez.
0
osuran imam
(02.06.19)
(1)

Eskiden Vergi Sistemi

Jeckson
Yüzyıllar once vergi sistemi ne kadar verimliydi?Mesela çiftçilerin mahsullerinin yarısından fazlasina el kondugu oluyormuş bazı xamanlarda. Ama vergiyi tahsil eden kişi çiftçinin ne kadar mahsul elde ettiğini nereden anlıyordu? Çiftçilerinin yalan beyan ya da bazı mahsulu kaçırma gibi şansları yok
Yüzyıllar once vergi sistemi ne kadar verimliydi?

Mesela çiftçilerin mahsullerinin yarısından fazlasina el kondugu oluyormuş bazı xamanlarda. Ama vergiyi tahsil eden kişi çiftçinin ne kadar mahsul elde ettiğini nereden anlıyordu? Çiftçilerinin yalan beyan ya da bazı mahsulu kaçırma gibi şansları yok muydu?
0
Jeckson
(31.05.19)
Aşar tahsilatını yapanlar yöre eşrafından olunca bunlar köylüyü iyi tanıdıklarından ne yapar eder ürünü bulurlarmış. Ne bileyim mesela dini duygulara dokunup damardan girince köylü haliyle, eğer saklamışsa, ürünün tamamını çıkarmak zorunda kalırmış. Hikayelere romanlara yansıyan böyle olaylar var. Malum, aşar daha yeni kaldırıldı. Yakın zamana kadar bu tür uygulamalarda neler yaşandığını oradan takip edebiliyoruz.
0
osuran imam
(31.05.19)
(17)

Hayatınızda yapmak istemeyeceğiniz meslek nedir?

neysene
Yani böyle fiziki zorluktan ziyade irrite edici olduğu için hayatta yapmam bu işi dediğiniz meslek nedir?Örnek olarak “beni kan tutar, ceset görmeye bile dayanamam” deyip asla bir doktor olamam ya da spesifik olarak cerrah olamam diyebiliriz. Ama ölüm riski çok fazla ve ağır iş olduğu için maden, in
Yani böyle fiziki zorluktan ziyade irrite edici olduğu için hayatta yapmam bu işi dediğiniz meslek nedir?
Örnek olarak “beni kan tutar, ceset görmeye bile dayanamam” deyip asla bir doktor olamam ya da spesifik olarak cerrah olamam diyebiliriz. Ama ölüm riski çok fazla ve ağır iş olduğu için maden, inşaat işçisi olmam cevabı geçersiz. İstisna olarak ağır şartları olsa dahi mühendislik dallarının tümü geçerli.

Benim cevabım ise pazarlama olurdu. Böyle birilerine allayıp pullayıp bir ürünü laflar döküp satmaya çalışmak çok irrite gelir. Bu yüzden ticaret yapabilecek biri de değilim mesela.
0
neysene
(27.05.19)
Yükselik korkusunu tetikleyecek meslekler bana uymazdı mesela. pilotluk, belki inşaat mühendisliği, vb. onun dışında asla yapmam dediğim iş yok sanırım. ama sanırım mühendislikler gibi doğrudan pratik işlerden ziyade teoriyle daha haşır neşir olan meslekleri tercih ederdim.
0
osuran imam
(27.05.19)
Devlet memurluğu. İnsanı insan yapan her şeyden yoksun, mevzuatsız nefes alamayan, sırtını devlete dayayıp yaptığı hiçbir şey için vatandaşa hesap vermeyen insan topluluğu.
0
bruce mclaren
(27.05.19)
Bankacilik. Sikimsonik iliskiler, anti samimiyet, adaletsizlik
0
tunaktunaktun
(27.05.19)
polis,zabıta,avukat,bankacı,muhasebeci vs vs uzar gider bu liste ama kısacası dışarda olmayı seviyorum ve kendi işimi bırakıp dışarda olacağım işler yapmaya başladım. keyif alıyorum aç kalmıyorum mutluyum
0
gündüz m
(27.05.19)
İnsan ilişkileri/müşteri ilişkileri olan işler insanların ben haklıyım musteriyim tavri insani deli eder
0
basond
(27.05.19)
yerinde sayma imkanının olmadığı, varlığını sürdürmek için daimi olarak yükselmen gereken ve bunu da birilerinin üstüne basarak yapman gereken bilimum beyaz yakalı mesleği. Ayrıca polis, zabıta, güvenlik görevlisi vs.
0
evandro roncatto
(27.05.19)
Pazarlama
0
eipcack
(27.05.19)
Polis, hemşire, bankacı
0
jacque
(27.05.19)
Müşteri ilişkilerinin yoğun olduğu ve kapris çekmemi gerektiren her türlü iş, çünkü insan ilişkilerim iyi değil, kimsenin nazıyla da oynayamam. Şu anki işimde zaman zaman müşteri kaprisine maruz kalıyorum, kara cahil yobaz müşterilerle muhatap olduğum da oluyor, sık olmamasına rağmen yetiyor da artıyor bile, her gün işimde bunu yapıyor olmaya dayanamazdım.

Sonra muhasebecilik gibi sıkıcı işler de istemezdim, çünkü sıkıcı, yani uzun süre aynı yerde oturup aynı şeyi yapamıyorum içim daralıyor.
0
pati
(27.05.19)
satış.

ofise dış firmalardan insanlar şöyle mallarımız var düşünür müsünüz diye geldikçe üzülüyorum böyle hayat mı geçer diye. dilenci muamelesi falan değil asla. aldıkları primlerle, altlarındaki tatile giderken bile kullanmaları serbest sınırsız beleş yakıtlı araçlarla şartları çok iyi. ama işte.
0
onemoremile
(27.05.19)
sağlık çalışanı; doktor, hemşire, hastabakıcı, banko görevlisi, aklına ne gelirse.

hem o kadar insanın kaprisini çek, hem canlısıyla hem ölüsüyle uğraş, çocuğun hastayken nöbet tut, elinde reçetesiyle gelene katlan, terini kokla, bokunu temizle, hem de kuş kadar maaş al.

gece gündüz çalış, kimse kıymetini bilmesin. hayatta yapmak istemem.
0
babilbaligi
(27.05.19)
ben de pazarlama yapamam, insanlara yalan dolan söyleyip umut vaat etmek istemem. avukat, emlakçı, pazarlamacı, bankacı... sahte samimiyet işleri bana göre değil.
0
mikahakkinen
(27.05.19)
Sağlık çalışanı, bankacı, bir de insanların kişisel bakımlarını sağlayan işler (kuaför, manikürcü, epilasyoncu gibi)
0
aquarium
(27.05.19)
çiftçilik
0
nickini degistiren yazar
(27.05.19)
çağrı merkezi çalışanı.
0
nickini degistiren yazar
(27.05.19)
Diş hekimliği.

Kişisel hijyeni şaibeli bir sürü insanın ağzıyla uğraşıyorsun, asla yapamayacağım bir şey.
0
marla is in my head
(27.05.19)
sağlıkla ilgili herhangi bir meslek. öğretmenlik.
0
catch the arrow
(27.05.19)
(2)

Türk filmlerine ait senaryo veri tabanı

sarkadran
Böyle bir kaynak var mıdır? Özellikle gişede iyi işler yapmış, yurt içinde ve yurt dışında ödül almış olan filmlerden bahsediyorum. Yani bir nevi ulusal tez merkezi gibi ya da sci-hub gibi (başka bir örnek gelmiyor aklıma) bir kaynak varsa eğer yardımınızı bekliyorum.
Böyle bir kaynak var mıdır? Özellikle gişede iyi işler yapmış, yurt içinde ve yurt dışında ödül almış olan filmlerden bahsediyorum. Yani bir nevi ulusal tez merkezi gibi ya da sci-hub gibi (başka bir örnek gelmiyor aklıma) bir kaynak varsa eğer yardımınızı bekliyorum.
0
sarkadran
(26.05.19)
Türk Sineması Araştırmaları var, BİSAV'a bağlı. Oraya bir eposta atın bakalım, belki ellerinde o tür şeyler vardır. Tezler, kitaplar filan var ama senaryo var mı yok mu bilmiyorum.
0
osuran imam
(27.05.19)
Teşekkürler.
0
🌸sarkadran
(27.05.19)
(4)

Sıkıldığım, okuyamadığım bir kitap olduğunda çok moralim bozuluyor

bir fincan kahve ile film izlemek
Durum bu. Anlayamadığım, içine giremediğim bir kitap olduğunda (çoğunlukla fikir kitapları) çok moralim bozuluyor. Salak gibi hissediyorum bildiğin. O kitap için yetersiz olduğumu düşünüp canım sıkılıyor. Kitapları yarım bırakmaktan da hoşlanmadığım için (bu duyguyu yaşadığımdan dolayı) kitapla cebe
Durum bu. Anlayamadığım, içine giremediğim bir kitap olduğunda (çoğunlukla fikir kitapları) çok moralim bozuluyor. Salak gibi hissediyorum bildiğin. O kitap için yetersiz olduğumu düşünüp canım sıkılıyor.

Kitapları yarım bırakmaktan da hoşlanmadığım için (bu duyguyu yaşadığımdan dolayı) kitapla cebelleşiyor ve vakit kaybediyorum. Örneğin zevk almadığım halde 100-150 sayfa okuyor, sonra kabullenip bırakıyorum falan.
En son, Karen armstrong'un Tanrı adına savaş kitabına başlamıştım mesela. Bu durumu yaşadım, zevk almadan 150 sayfa okudum anlamadan. Sonra bıraktım

Sizde durum nasıl? Böyle hissettiğiniz zaman napıyorsunuz? Kitap yarım bırakır mısınız?

Tavsiyeniz varsa alırım bu durumu aşmak için
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(13.05.19)
oluyor tabi. bırak. belki sonra okuma isteğin gelir zorlamaya gerek yok
0
hitsumo
(13.05.19)
bu sorun genelde benzer zaman dilimleri içerisinde farklı alanlarda kitapları okuyan kişilerde oluyor. ruh halinin istediği kitaplar vardır ve onlar hem motive eder hem de akıcıdır.
ben paragraf paragraf ilerliyorum. paragrafı anlamadan diğer paragrafa geçmiyorum. çok ilgimi çekmiyorsa bırakıyorum. dünya üzerinde bir sürü kitap var ve her fikri beğenerek, isteyerek okuyacağıma dair kimseyle bir anlaşma yapmadım. ömrüm yeterse ve o kitap ilerideki benin karşısına tekrar çıkarsa belki yeni bir şans verir okurum. bu konuda şımarık olmak bence daha iyi.
0
silver apple
(13.05.19)
Belirli bir sıraya göre okuma yapmak gerekiyor. Tabii eğer amacın kendini yetiştirmekse... Yoksa öyle aylak bir meraksa zaten yapacak bir şey yok. Peki sıra nasıl belirlenir? Okudukça tabii ki. Ne bileyim, marx bilmeden baudrillard ya da Benjamin okumaya çalışmak saçma olur. Böyle belirli bir program dahilinde okur ve biraz da sabırlı olursan 3-5 yılda altyapı oluşur.
0
osuran imam
(14.05.19)
bu yüzde elli yazarın suçudur. sizi tutamıyordur. yüzde elli sizin payınız var. suç değil ama bu, çeşitli etkenleri olabiliyor:

-kitap size hitap etmiyordur. tavsiye yahut merak üzerine başlamışsınızdır. suçluluk duymayın böyle bir durumda. kaldırın rafa. tekrar elinizi atmaya ihtiyaç duymuyorsanız zaten ne âlâ, boşa zaman kaybetmemiş olursunuz. yok tekrardan okuma ihtiyacınız olursa geri dönersiniz o zaman kitaba.

-kafanız meşguldür. insanoğlu malum 7/24 dikkati toparlanmış bir halde olmuyor. bazan odaklanamıyoruz, bazen dalgın oluyoruz. böyle durumlarda daha hafif, daha çerezlik kitaplara yönelin. mesela fantastik kurgu, çizgi roman gibi...

-okuma mevsiminiz değildir. aylarca bir gram ilerleyemediğim bir kitabı başka bir zamanda yalayıp yuttuğumu bilirim. bazen insana izleyeceği bir film, arkadaşlarıyla yapacağı bir sohbet, muhabbet ortamı yahut farklı bir aktivite daha cazip gelebiliyor. bir kitaba başlayınca ille de o kitabı bitirmek zorunda hissetmemeniz lazım. bu sıkıntıyı çeken birçok insan biliyorum. aynı kitapla cedelleşmekten sıra diğer kitaplara gelmiyor. sözgelimi beş kitap okuyabileceği bir zamanı tek bir kitapla uğraşarak, hem de mutsuz bir şekilde geçiriyor.

kitaplar yarım bırakılabilir. dönüşümlü okunabilir. bir kitabın okumasına kısa yahut uzun süreli aralar verilebilir. kendinize o an canınızın ne istediğini yahut o kitaptaki bilgiye, görüşe, yaklaşıma ne kadar ihtiyacınız olduğunu sorun. o an ne yapmak isterseniz, onu yapın.

kendimden birkaç örnek vereyim:

1997 yılında bir kitap fuarında bir arkadaşım "kur'an'da insan psikolojisi" isminde bir kitap hediye etti bana. o sene yardımcı doçent olmuş bir ilahiyatçının doktora teziydi. çok orijinal bir çalışma. çok da ilgimi çekti. ama ne zaman elimi attıysam ilerleyemedim. bazen yarısına geldim ama hep pes ettim, bitiremedim. yazarı şu anda profesör ve yakında belki emekli olacak. kitap hâlâ kütüphanemde duruyor.

1001 gece masallarını okumaya 2002 yahut 2003 yılında başladım. tam metin 16 cilt. bir müddet sonra hikayeler tekrarlıyor gibi gelince sıkılıp bırakıyorum. ama birkaç ay yahut yıl sonra geri dönüp bir iki cildi yine zevkle okuyabiliyorum. sonra sıkılıp bırakıyorum. sonra devam ediyorum. orhan pamuk "hiç kimse 1001 gece masallarını baştan sona atlamadan okumamıştır" diyor ama katılmıyorum. son iki cildim, yani 100 gecem falan kaldı. bazen sıkıcı gelen hikayeler bazen çok zevkli gelebiliyor.

eğer kitap aşırı bilgi yüklü akademik bir kitapsa, satır satır okumak zorunda değilsiniz. kitap basıldıktan sonra bazı satırları emin olun, yazarı dahil kimse bir daha okumuyor. bu tarz kitapları okurken skimming, scanning gibi üstünkörü gözüken ama faydalı yöntemleri kullanacağız. veya bir kitapta bazen birkaç bölüm sizin işinize yarayacak şeyler değilse, onları atlayacaksınız.

ben aynı anda çok kitap bitiriyorum. mesela toplu taşımada hep kitap okurum ama aşırı odaklanma gerektirmeyen şeyleri. sakin kafayla okumam gereken yerleri odama kapanıp okurum. evde bazen kitap saatlerimiz oluyor, eşim ve oğlum ile içeceklerimizi alıp okuyoruz (herkes kendi kitabını). bazen eşime yahut çocuklarıma sesli okuduğum sayfalar oluyor. bazı kitapları oğlumla ortak okuyoruz (o bana, ben ona dönüşümlü). uykudan önce yahut ev işi, tamirat türü şeyler yaparken sesli kitap dinliyorum. bunların biri diğerine engel değil. ama bazen bir kitap sizi öyle içine çekiyor ki, diğer tüm kitapları bırakıp onu bitirmeye odaklanıyorsunuz. bitince başka kitaplar tat vermiyor, kendinizi bitirdiğiniz kitaptan tekrardan bölümler okurken buluyorsunuz. bir dönem ara veriyorsunuz okumaya yeniden okumayı özleyene yahut ihtiyaç duyana dek...

kitap beğenmemekten ve kitap bitirememekten korkmayın. kendinize daha toleranslı olunca daha çok, çok daha fazla sayfa okuduğunuzu göreceksiniz.
0
dilemma of subscribtionability
(14.05.19)
(9)

politik - protest şarkılar

jameskeenan
bildiğiniz siyasi göndermeli politik veya protest şarkılar neler, türkçe olanlardan.
bildiğiniz siyasi göndermeli politik veya protest şarkılar neler, türkçe olanlardan.
0
jameskeenan
(07.05.19)
Bir Şey Yapmalı - Moğollar
0
himmet dayi
(07.05.19)
durduramayacaklar (halkın coşkun akan selini) - cem karaca

soundcloud.com

bu edit'in de hastasıyım, hatırlattığın iyi oldu
0
füt
(07.05.19)
bandista grubunun şarkıları öyledir.
0
winston
(07.05.19)
f. kızılok - demirbaş
mvö - darbe
r. su - ellerinde pankartlar
metinkemal - deniz koydum adını
yeni türkü - mamak türküsü

70 sonrası pek çok türkücü var. "amerikan köpeği", "devrim kervanı", vb. türküleriyle emekçi. "jandarma"sı ile rahmi saltuk. "taban uyanıyor", "balta" gibi kült türküleriyle aşık ihsani. "şu metrisin önü"yle ali asker. ne bileyim sevinç eratalay vardır, daha az bilinen.
0
osuran imam
(07.05.19)
Ozbi - Rant Hilafeti - www.youtube.com
Ozbi - Kazulet - www.youtube.com
Ozbi - Asi - www.youtube.com
0
vladimirdökümov
(07.05.19)
moğollar'dan ıssızlığın ortasında şarkısı direkt madımak olayını anlatır mesela.

Daha modern olarak da bence Mor ve Ötesi Cambaz da protest bir şarkı denebilir.

Ayrıca Gezi'den sonra Duman'ın yaptığı ya da başka bi iki grubun yaptığı şarkılar vardı. Onlar da olabilir.
0
nundu
(07.05.19)
Radical Noise - Çığlık, Uyan
Cem Karaca - Bedava Yaşıyoruz, beni siz delirttiniz.
Duman - Masal
0
foolrules
(07.05.19)
Ceg-hirsiz var
0
Deathrow
(07.05.19)
SELDA BAGCAN
MOR VE OTESI
0
jimicik
(07.05.19)
(3)

bu cümleyi şöyle çevirsek?

osuran imam
"I tell people I am likely to see regularly that I suffer from epilepsy.""İnsanlara, muzdarip olduğum epilepsinin düzenli aralıklarla meydana geldiğini kabul etmek zorunda olduğumu söylüyorum."motamot olmuyor ama anlamı verir sanıyorum?
"I tell people I am likely to see regularly that I suffer from epilepsy."

"İnsanlara, muzdarip olduğum epilepsinin düzenli aralıklarla meydana geldiğini kabul etmek zorunda olduğumu söylüyorum."

motamot olmuyor ama anlamı verir sanıyorum?
0
osuran imam
(07.05.19)
yanlış anlamışsın.

"düzenli olarak rastlama durumum olan insanlara epilepsiden muzdarip olduğumu anlatıyorum" demiş.
0
bohr atom modeli
(07.05.19)
Mota mot çeviri :

Düzenli görme ihtimalimin yüksek olduğu insanlara epilepsiden çektiğimi söylüyorum

Ben çevirecek olsam :

Düzenli görüştüğüm insanlara epilepsi hastası olduğumu söylüyorum.
0
kimlanbu
(07.05.19)
Kırk yılda bir, bir şey anladım, onu da yanlış anlamışım.

Sağ olun dostlar.
0
🌸osuran imam
(07.05.19)
(6)

Bir Klip Aramak Ama Bulamamak :(

silah taciri
Bir klip arıyorum.. Klibin kime ait olduğunu hatırlayamıyorum. Tekno tarzda bir şarkının klibi olmalı. Klipteki görüntü kahramanımızın bakış açısı. Spoiler olacak ama finalde kahramanımızın zannettiğimiz gibi erkek olmadığını öğreniyoruz ayna sayesinde. Yani o’nun gözünden ilerliyor klip. Biliyorum
Bir klip arıyorum.. Klibin kime ait olduğunu hatırlayamıyorum. Tekno tarzda bir şarkının klibi olmalı. Klipteki görüntü kahramanımızın bakış açısı. Spoiler olacak ama finalde kahramanımızın zannettiğimiz gibi erkek olmadığını öğreniyoruz ayna sayesinde. Yani o’nun gözünden ilerliyor klip. Biliyorum güzel bir şekilde tarif edemedim ama belki neyden bahsettiğimi bilen arkadaşlarım vardır :)
0
silah taciri
(21.04.19)
Beherit
(21.04.19)
Oha çok güzel klip. Yalnız anlamadım şeyi kahramanımızın zannettiğimiz gibi erkek olmadığını öğreniyoruz derken orayı anlamadım.
0
cizgilerebasancocuk
(21.04.19)
@Beherit maalesef bu değil :/

@cizgilerebasancocuk klip boyunca yaptığı her şey erkek gibi. Dışarıdaki hareketleri, karşılaştığı insanlara karşı filan.

Dışarıya çıkmadan kokain kullanıyor, içkinin dibine vuruyor sokaklarda yürürken. Klibin sonunda dışarda karşılaştığı, tanıştığı bir kadınla kendi evine gidiyor ve seks yapıyor. O kadın evden gittikten sonra bizim kahraman aynaya bakıyor ve kendisinin de kadın olduğunu görüyor. Sonra tekrar bayılıyor.
0
🌸silah taciri
(21.04.19)
kablelvuku
(21.04.19)
osuran imam
(21.04.19)
@osuran imam işte budur!! Sansürsüz klibi çok tehlikelidir bunun :)
0
🌸silah taciri
(21.04.19)
(3)

Şu cümleyi...

osuran imam
"Not any more, though, as Scotland and Northern Ireland have taken over the lead." nasıl çeviririz?
"Not any more, though, as Scotland and Northern Ireland have taken over the lead."

nasıl çeviririz?
0
osuran imam
(15.04.19)
keşke başını da yazsan. belli ki önceki cümleyle anlamsal bir bütünlüğü var. bu haliyle çözmek zor.
0
sir gawain
(15.04.19)
paragraf şöyle:

Their case is not unusual for Pirkko and Heikki, aged 46 and 47. They live in Finland, where the death rate from heart disease used to be the highest in the world. Not any more, though, as Scotland and Northern Ireland have taken over the lead.
0
🌸osuran imam
(15.04.19)
"İskoçya ve Kuzey İrlanda liderliği aldığından beri değil"
0
ilkot
(15.04.19)
(2)

Öğrenim Kredisi

dogushowbiz
Üniversite okurken öğrenim kredisi aldım. Mezun olduktan sonra herhangi bir geri ödeme yapmadım ve geçen hafta eve tebligat geldi. Ödemezseniz haciz gelecek, faiz işleyecek vs vs yazıyor. Şimdi bu durumda bugüne kadar ödemediğim tüm tutarı ödemem mi gerekiyor? ödemeye bu aydan başlasam yine haciz vs
Üniversite okurken öğrenim kredisi aldım. Mezun olduktan sonra herhangi bir geri ödeme yapmadım ve geçen hafta eve tebligat geldi. Ödemezseniz haciz gelecek, faiz işleyecek vs vs yazıyor.

Şimdi bu durumda bugüne kadar ödemediğim tüm tutarı ödemem mi gerekiyor?

ödemeye bu aydan başlasam yine haciz vs uğraşır mıyım?
0
dogushowbiz
(15.04.19)
Eve gelen tebligat üzerinde hangi tarihe kadar ne kadar ödemeniz gerektiği yazıyor olmalı.
0
rakidabalikolsa
(15.04.19)
geçmiş dönem taksitlerini, yani birikmiş borcu, bir seferde yatırmak gerekiyor. bana da öyle olduydu. 2500 civarında toplu ödeme yaptım, sonrasında normal ödeme planına uygun olarak ödemeye devam ettim.
0
osuran imam
(15.04.19)
(3)

egzama atağı

Lanovaromana
Selamlar,Ben kendimi bildim bilelim egzamam vardır, nadirce atağa geçer, hemen kortizonsuz coresatin sarı'yı sürerim dindirir, geçer. Son zamanlarda inanılmaz streli bir dönem geçirdim, hiç olmadığı gibi bir egzama atağı başladı ve coresatin hiçbir şekilde etki etmedi. Türkiye'ye döndüğümde doktora
Selamlar,
Ben kendimi bildim bilelim egzamam vardır, nadirce atağa geçer, hemen kortizonsuz coresatin sarı'yı sürerim dindirir, geçer. Son zamanlarda inanılmaz streli bir dönem geçirdim, hiç olmadığı gibi bir egzama atağı başladı ve coresatin hiçbir şekilde etki etmedi. Türkiye'ye döndüğümde doktora gittiğimde artık coresatin'in içindeki etken maddenin kaldırıldığını söyledi. yerine kortizonlu bir ilaç verdi ki atağı durdurmak için işe yaradı, eşlik etmesi için de elidel verdi. elidel de hazır hafifleyen atağa hiçbir şey yapmadığı gibi bir de internette elidelin kansere sebep olması ile ilgili araştırmaları görünce bıraktım. Şimdi atak devam ediyor, kortizona dayanmak istemiyorum, herkesin derisi ve çözümü farklıdır ama böyle bir şey yaşayıp da kortizonsuz çözen oldu mu? var mıdır bir yolu?
0
Lanovaromana
(14.04.19)
locoderm krem kullanıyorum ben. aşırı etkili olduğunu söyleyemem ama bir iki gün kadar tutuyor.
0
diyarbakir karpuzu
(14.04.19)
blue cap'i arastirabilirsjn ama dolar artisiyla cok firlamis fiyatlari.
0
omonia
(14.04.19)
sözlükte egzama ve seboreik dermatit başlıklarının şükela (yani en beğenilen) yazılarına bak, orada pek çok kimsede işe yarayan şeyler yazıyor. özetlemek gerekirse, bunun kesin çözümü ketojenik diyet denilen bir diyette, sonra probiyotiklerde. ben de on yıldan fazladır uğraşıyordum. şimdi elidel filan kullanmadan kurtuldum hemen hemen. başlıklardan birinde yazdım. oradan araştırabilirsin.
0
osuran imam
(15.04.19)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.