merhaba dünyalı, aramıza hoş geldin. bu halde olan çok insan var, hele bu sektörlerde. baş etmeyi öğrenmek ve kendini iyi hissedebilmek için önce psikolog derim ben. terk ediş ilk tercih olursa neyden kaçtığınızı da bilemezsiniz gibi geliyor bana. kaçılan şey çok belirgin bile olsa semptom gidermek gibi olur gibi. iç dünyayı tanımak iyidir güzeldir, hafifletir, kendi yolunuzu sağlam adımlarla buldurur. bencesi bu tabii.

ben de reklam ajanslarında art directörlük yapıyorum. gerçekten zor bir sektör.

fakat şunu söyleyebilirim; hayatımın en güzel zamanlarını da, en berbat zamanlarını da bu ajanslarda yaşadım.
sonunda anladım ki; sevdiğin işi yapmanın zerre önemi yok, önemli olan sevdiğin insanlarla çalışmak. o yüzden ben de gidip tostçu, sandviççi açayım diye düşünürken vazgeçtim, çünkü göt her yerde göt ve gelip yine beni bulabilir.

o yüzden karakterini güçlendirmeye, herkese karşı iyi olmamaya gayret et derim.

güzel bir ekip ve işler elbette gelecektir, sabır...

İmkan varsa mola ver ve ekip değiştir

bırak kız,
boşver başka işler yaparsın.
3.5-4 yıl önce, tr'nin en gözde en şahane firmalarından birinden istifa ettim. asla pişman olmadım, ölmüyorsun.
not: hala istanbuldayım, sevgiler.

i.pinimg.com

müzik dinlemeyi seviyorsan, sevdiğin şarkıların listesini istediğin zaman dinlemek istiyorsan aylık ufak bir ücret karşılığı kullanabilirsin. ücretsiz versiyonda reklam var. ne çalarsa çalsın fark etmez dersen o zaman radyoya devam.

tereyağı reklamı veya rastgele bişeyler dinlemek istiyorsan radyo dinle.

aile hesabına ortak ol ve ayda 3.5'tl karşılığında legal olarak 40 milyondan fazla şarkı dinlemek, bunlardan yanlış hatırlamıyorsam bir cihaza 3000 adede kadarını kaydetmek, kullanıcıların oluşturduğu 3 milyar playlisti kurcalamak, az da olsa sosyal kısımlarını kullanmak, yıl sonunda o yılki müzik dinleme alışkanlıklarına dair detaysız bir rapor almak veya 3.parti uygulamalarla bu raporu çeşitlendirmek, podcast vs gibi nimetlerden nemalanmak istiyorsan spotify kullan.

Çok kullanışlı. Hemen hemen her şarkıya dilediğin an ulaşabiliyosun. Bence bunlar kafi

Bence de gereksiz. Ama ogrenciysen tutari 7 lira. 7 lirayla birsey yapamazsin.

Sevdigin sarkilari nette tutabilirsin. Sonra onlari playlist edip istedigin yerde emek harcamadan dinleyebilirsin. Internette olmasi ve yasal olmasi sebeplerinden alabilirsin.

Ama yine soyluyorum cok dogru. Almana gerek yok. Bende haftada 5 dk dinlerim dinlemem. Radyo daha cok hatta ama fiyati cok uygun. Bir de eksikligi nedense sosyal ortamda sacma karsilik buluyor.

ben mesela neden üyeyim, radyo sevmem pek, çünkü playlist delisiyim. bir sürü farklı tarzda playlisti kendi keyfime göre oluşturmayı ve onları dinlemeyi seviyorum. spotify da tam bir playlist cenneti, çoğu zaman kendim oluşturmama bile gerek kalmıyor. konsantrasyon mu istiyorsun, hop sessiz-sakin-piyanolu-elektronik-indie ne tarz istersen var. sadece 60lar mı dinlemek istedin, farklı türler için playlistler var. bu playlist olayı büyük keyif benim için.

ek olarak bu karışık playlistler sağolsun bir sürü yeni keşif yapabiliyorum. yeni albümleri görmek istersem görüp albüm halinde dinleyebiliyorum satın almak zorunda kalmadan. yeni müzik keşfetmek istesem bir sürü keşif yolu var falan. premium olunca reklamla uğraşmıyorsunuz hem de istediğin şarkıyı istediğinde dinleme ve offline dinleyebilme mevzusu var. ben ayrıca memnun olduğum hizmete parası neyse de vermek istediğimden premium üyeyim.

bunlar tabi müzik ihtiyacınıza bağlı, radyoyla mutluysanız öyle devam, deneyip görmek istiyorsanız bakıverirsiniz ücretsiz üyelikten. amma yazdım yalnız, bunlar hep procrastination.

Eğer premium almak istersen; Üstte yazılmış öğrenciye 7 lira. Enparada %50 indirimli. Ben 3.5 liraya kullanıyorum :))

Bütün müziklerim elimin altında, her cuma dinlediğim kaydettiğim şarkıların söyleyenleri yeni şeyler çıkarttıysa beni uyarıyor, her pazartesi dinlediklerime göre şarkılar öneriyor. Kullanımı rahat, playlist yapması kolay. Ayrıca yeni sanatçılar keşfediyorsun, yeni şarkılar buluyorsun falan her türlü kral yani bu uygulamalar. tidal tical mı ne haltsa o, apple music, spotify hangisi olursa olsun müzik dinlemenin zahmetinden kurtardı bizi. 4 yıldır Spotify'a verdiğim her kuruş helali hoş olsun :D

Ama radyoda çıkanlar sana iyi geliyorsa, ne çalarsa onu dinlerim ben diyorsan evet gerek yok. Müzik dinlemeyi seven birisinin mutlaka kullanması gerek.

Canımın istediği zaman istediğim şarkıyı ve albümü dinleyebilmek için üyeyim. Onun dışında karışık playlistleri de süper, sayesinde bir sürü süper şarkı keşfettim. Ders çalışcam açıyorum konsantrasyon, coffeehouse. Müthiş, her moda her ortama göre müzikleri var. Zamanında empeüç toplamaktan imanı gevremiş bir bireyim, bence müthiş bir hizmet. Öğrenciyim ama öğrencilik bitince de 16 lira vermekten gocunmam helali hoş olsun.

ben de premium kullandim bi sure ve artik gereksiz olduguna kanaat getirdim. bedava uyelik yetiyor ve ne hikmetse uzun suredir hic reklamla karsilasmiyorum. (sanirim chrome eklentileri işe yarıyor.) telefonda muzik dinlemiyorum.

bu buradan alacagin cevaplarla olacak is degil. ucretsiz deneme surumunu al, bak. isine yariyorsa devam et.

Bence değil, muhattap olmak zorunda mı? bu mobbing işi de iyice duyar kasılma aşamasında, sizin için söylemiyorum yanlış anlamayın. Ne yapılırsa yapılsın hemen mobbing diye yapıştırılıyor.

Muhatap derken iş harici muhatap olmuyorsa mobbing değil diye düşünüyorum. Benim işyerimdekilerde benimle arada muhatap olmasa iyi olur misal adamlarla iş harici anlaşamıyoruz laf sokuyor vs madem öyle muhatap olmuyorum bende.

Mobbing: İşyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, karşısındakini pasifize etme, işten soğutma, iş yaptırmama veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar toplamıdır. (hukuksokagi.com )

Muhatap olmamak mobbing değildir, bir işyerinde herkes herkesle iyi anlaşmak ya da sürekli muhatap almak zorunda değildir. İşinizle ilgili yapması gereken bir şeyi yapmıyorsa ya da sizi muhatap almayarak işinizi yapmanıza kasıtlı engel oluşturuyorsa o başka. hukukçu değilim, sadece sizin yazınızı görünce google'dan basit bir mobbing tanımı baktım. her şirketin şikayet vs. mekanizması da farklıdır tahminimce. sistematik bir iş yaptırılmama durumunuz varsa, şirket içindeki şikayet ya da yönetim fonksiyonlarının çalışma şekline göre hareket edilir sanırım.

@nim oradaki mobbing tanıma uyan davranışları var bunun yaptırıma uğramasını nasil sağlarım

dediğim gibi ben sadece internetten tanım baktım, konudan anlamam. mobbing'in içeriğini okuyunca baya her şirketteki normal kabul edilen davranışların mobbing kapsamına girdiğini anlıyor insan. ama sistematikliğini kanıtlamanız falan lazımdır heralde. hiç bilemiyorum dediğim gibi prosedürleri de, çalıştığınız yerdeki iç mekanizmalara bakabilirsiniz heralde önce, her şirkette farklıdır sanırım.

Mobbing kanıtlayabiliyorsak haklı sebeple fesih nedenidir, hukuken başka anlamı yok. Gerisi çalıştığınız yerin kendi kuralları.

Toplu halde size karsi bir tavir varsa bu mobingdir.

Sorudan grup halinde hareket edildigini anliyorum.
Bence bu sekliyle bariz mobbing, dislayip yildirma politikasi

Ve yerinde olsam IK bolumu varsa anlatirdim. Ben zamaninda yapmadim, pisman oldum

Ne yaparsan yap kural dışı hamleyi ilk yapan sen olma. İşini aksatmadan yapıp gerisini salla. Ve mümkünse işin daha iyi yapılma potansiyeli olmasına rağmen onların bu tavrı yüzünden yapılamadığını üsttekilere hissettir.

Bütçe ne bilemedim ama yataginin basina lamba/abajur olabilir. Uyumadan once okuyorsa.
Okuma koltugu olur berjer gibi, ya da bunun uzunlari oluyor yumus yumus, içine gomulmelik.
Mini bi kitaplik/sevimli bi sifonyer filan olabilir yine ya da raf, Kendi yatak odasina o anlar okudugu kitaplari tutmak icin.

hepsi var evde ya :(

bütçe sorun değil, yeter ki beğeneceğine emin olayım.

bilmem koltugunuza Uyar mi ama ikea rödeby.

@pilav bunlardan ben istiyorum da kendi beğenmiyor hanımefendi.

koltukta kitap okurken kahve fincanini koymak icin iyi oluyor aslinda.
madem öyle 180 derece dönüp geldim, bilmem hanimefendi begenir mi:
www.instagram.com

kahve aboneliği?

kafeingo.com a bakabilirsiniz

Tantra koltuğu alın, ikiniz de mutlu olun:)
Link vermiyorum, kendiniz bulun, 18+ diye.

Termos

@taurina - bu güzel fikirmiş bak, süpersin.
@kimberley - 5 sene oldu ya, üşeniriz öyle aksiyonlara artık.
@nax - var termos da :(

neden kitap almamak?

mutlaka amazon wishlisti falan vardir, oralari kurcalayin, 3-5 kitap alin. biri bana amazon wishlistimden kitap alsa baska hicbir hediyeden yasamayacagim mutlulugu yasarim.

www.amazon.com
Çok güzel kitap.

tumblr hesabı.

Duyuruya sözlükten giriş yapılamadığından biraz geç cevap yazabiliyorum, kahve (çekirdek) öğütücü düşünülebilir diyecektim. Kahveden anlamıyorum ama okuduklarımdan anladığım kadarıyla kalitesi önemli olan bir alet, kahve çekirdeklerini ısıtmadan falan çekenleri, incelik kalınlık ayarlatanları falan bi sürü özellikleri var galiba. Belki öyle bir şey düşünebilirsiniz.

instagramda kutubahene mi ne öyle bişi vardı.
kutu içinde kitap kahve ve ekstra bişiler paket halinde..

ist. hiç 15-20 dakikadan fazla beklediğimi hatırlamıyorum.

istanbul, hiç bir seçimde 1-2 kişiden fazlasını beklediğimi hatırlamıyorum, 15 dakika bile beklememişimdir. son 5-6 seçim için geçerli. öğlen ya da akşamüstü saatleri için bu bilgi, hiç sabah çok erken gitmedim galiba.

kardeş kusura bakma haklısın sürmemesi lazımmış ama tepkin abartı.

biraz abartmıssın. bir şey olmaz bol su ile yıkayın.

edit: abartmıssın derken bende kızardım. ama 2,5 saat geçmiş bir şey olmaz anlamında dedim. agzını burnunu dagıtmaya gerek yok gereken seyi demissin zaten.

haklısın ve abartı tepki görmedim ben.

ona ne? benim başıma gelse senle tam aynı durumda olurdum.

Çocukluğımdan hatırlıyorum ben bu ritüeli. Camide amcanın biri birden senin elinin üzerine sürer ardından sürdüğü şeyi elden ele gezdirirdi. Zararlı bir şey olduğunu sanmıyorum ama sürmemesi gerekirdi. Ama tepkin de abartı olmuş. Bu olaydan ziyade başka bir şeye kurulmuşsun önceden.

psikoloğa bir görünmelisin bence.

cevap: belli olmaz, 20 saat sonra da sorun olabilir.

Abartmamışsın. Abarttın diyenleri de cidden anlamıyorum.
Nefret ediyorum insanların başkaların çocuklarına “olağan dışı” şeyleri ebeveynlerine sormadan yapmalarına. Akraba olsa dahi. Ulan annem olsa bile bunu yapan burnundan getirirdim.

Sizin akraba profili de sıkıntılı, ne dersen de laftan anlamaz belli. Uzak tutun çocuğu.

sonuna kadar haklısın.

Abartmaya gerek yok bu kadar , psikolojik destek almanız önerilir

abartmışsın diyenler "çocukta deri hastalığı var" cümlesini okumadı mı yoksa benim kaçırdığım bir şey mi var

Cocuk hastaymis neden abarti diyor herkes?

Lutfen bu kisiler anne baba olmadan once tekrar dusunsun. En basta da dusunmeyi ogrensin.

abartmışsın diyenler bir de bunu okusun: rareddit.com

daha ciddi bir alerjisi de olabilirdi.

abartmışsın diyenlerin insan psikolojisinden hiç haberi yok. biraz alice miller falan okuyun.

tepkinizde haklısınız demek için geldim sadece, insanlar böyle şeyleri yapmayı kendinde hak görüyor, bunun dinle alakalı olanı size denk gelmiş, kişinin dindarlığıyla alakalı değil, dünyada herhangi toplumsal pratikler içerisinde yaşayan sıradan bir insan olmakla alakalı.. çocuğu rahatsız olacağı şekilde ve çocuk rahatsızlığını size belli ettikten sonra, "ne var sevgimden yapıyorum, o benim elime doğdu" falan gibi bahanelerle normalize ederek aşırı mıncırmak falan da benzer şekilde tepki gösterilmesi gereken bir şey mesela. ki siz çocukta bir de cilt rahatsızlığı var diyorsunuz. burada durum bir de aileden izin almadan çocuğa kafasına göre davranmak. çocuklara ailelerine sormadan yiyecek falan da verilmemesi gerekiyor, neye alerjik olduğunu bilemezsiniz sonuçta, bu da onun gibi bir şey.

genel olarak konuyla ilgili sakinlemeye çalışın, bir şey olmaz herhalde. ama bu, çocuğa isteyenin istediğini, çocuğun rızasının olamayacağı şekilde sürebilceğini göstermiyor. karşı taraf doğrudan size karşı art ya da kötü niyetli değildir. ama bu, kibralık çerçevesinde tavrınızı ya da rahatsızlığınızı belli edemeyeceğiniz anlamına gelmez. bence. ki galiba belli etmişsiniz zaten, karşı taraf da anlamıştır tahminen.

haklısın
tepkin abartı
not: alice miller falan okudum

ben de abartıyorsun diyenlere kızan arkadaşlara katılmıyorum. duyuru sahibinin öfke kontrolü yaşadığı önceki duyurularından açıkça belli. abartan cevap verenler değil duyuru sahibi

çoğu şeyi abarttığını düşünüyorum (diğer duyuruları gözlemle), adamın ağzını burnunu kirmalik bir şey yok. Kırsan eline ne geçecek onu da anlamadım. Yapan yaşlıdır da. Benim dedem de yapardı ben küçükken napalım şimdi. Kaldi ki hacı yağını sürmenin böyle bir amaç taşıdığını ilk defa sendem duyuyorum. Sürdüm dindar olacak mı dedi bu adam açıkça. Çocuk daha 2.5 yaşında böyle gidersen sürekli kavga edecek birini bulursun.

Haklısın ama tepkin abartılı. O sırada tepki verilmesi gerekiyor, sonrasında verilen tepki bu haltı yapan kişiyi mazlum haline dönüştürür. Çocukta sorun olup olmadığını doktora danışmanız gerekir. Ama daha da yanaştırmayın çocuğu bu kendini bilmezlere.

doktor tavsiye mi etti? yoksa reçete mi etti, yani tedavi mi uygulayacak?
tablet olarak alınan tırnak mantarı ilaçlarının karaciğere etkisi oluyor bildiğim kadarıyla, o yüzden tedavi uygularken sürekli karaciğer değerlerine bakıyor doktorlar, bu tür tedavilerde sürekli sizden testler isteyebiliyorlar sanırım kan değerlerinizi kontrol etmek için. tedaviden korkuyorsanız doktorunuzla bu yönde bilgi almak üzere konuşabilirsiniz. kendi başınıza ya da buradan okuyacaklarınızla karar vermeyin bence.

doktor reçete etti, o kısmı düzelttim. reçete ederken karaciğer fonksiyonlarıma baktı ve bir sorun görmedi. ancak yine de diyabet olduğum için çekiniyorum, zaten diyabette tırnak mantarı yaygınmış, şimdi kurtulsam bile tekrar nüksedecektir, acaba devedikeni ile beraber alsam zararı asgariye indirir mi diye düşündüm.

Bunun kremini kullanmaktayım.
Ara vermeden kullanırsanız, etkisini çok net görebilirsiniz.

Tırnak mantarı kremle pek geçmez. İlerleyebilen bir şey bu. Tekrar olursa mecbur tekrar tedavi olursunuz yoksa çok rahatsız edici deforme tırnaklarınız olacak yüksek olasılıkla.

vizeden farkı ne, vize alınca da belli bir süreliğine girebiliyosun?

böyle bir şey yok evet, ama şöyle bir şey var (bkz: abitur)

belki sorduğunuz şey bununla ilgili çok yanlış edinilmiş bir bilgi olabilir. abitur almanca sınavı değil, bizdeki üniversiteye giriş sınavı gibi bir şey. buna türkiye'de alman liselerinde okuyanlar da girebiliyor ve almanya'da okumak üzere başvuru yapma hakkı kazanabiliyorlar. ama yani vize yerine falan geçmiyor. belki bunu soruyorsunuzdur diye yazmak istedim.

hayır. süzgeçte kendi kendine kuruyor.

hayır. durulayıp bulaşıklığa, yer kalmadıysa masaya koyarım.

3 saate kalmaz kurur zaten niye birde bezle uğraşcam. bu bulaşık kurutmaya da hiç akıl erdiremiyorum.

bazı şeyleri kuruluyorum, camsa mesela üstünde su lekesi kalmasın diye, ya da sebze/et bıçaklarını mesela paslanmasınlar diye. tencere, tabak, çatal, kaşık, kase falan gibi şeyleri kendi haline bırakıyorum, hemen kullanmak ya da yerlerine kaldırmak gerekmeyecekse.

Sadece bıçağı kuruluyorum. Bıçağı kurulamazsan paslanır.

nö.

ben kurulamıyorum ama geçen düşündüm, bulaşık teli kireç tutuyor, altında lekeler oluyor, teli de ayrıca yıkayıp temizlemem gerekiyor vs. ayrıca o kurumuşları tekrar alıp dolaba rafa vs yerleştirmek gerekiyor. oysa yıkadığım gibi kurulayıp kaldırsam hiç bunlara gerek kalmayacak.

Öğrenci nerede

muhtemelen yaptırılamaz çünkü öğrenci reşit bir birey olarak eğitime orada hak kazanmış oluyor, yani üniversite ile tüm bağlantı kendisinin üzerinde, onun izni olmadan da dediklerinizin yapılamıyor olması lazım. Onun izni olmadan ailesine kendisiyle ilgili bilgi bile verilemez, yönetmeliklerce öğrenci bilgileri gizliliği sağlanıyor. öğrenci izni ya da vekaleti olmadan muhtemelen olamayacaktır bu işler.

Özel okul dediğiniz üniversite herhalde, reşit biriyse vekaletsiz bir şey yapamazsınız. Hatta vekaletlerin de çeşitleri var, belli amaçlar için hazırlanmış vekaletle başka işler yapamazsınız falan.

Öğrenciye ulaşmak imkansız demişsiniz, öğrenci inadı mı nedir detsy vermemişsiniz ama eğer öğrenci hastalak sebebi ile, yatalak olma, bilinci kapalı olma gibi durumlar varsa belki heyet raporu ile ailesi yapabilir okulda işlemler. Tabii konunun uzmanı değilim sadece fikrimi söylüyorum...

iPhone kullanıyorsanız saat > sayaç > sayaç bitince çalmayı durdur.

10 dakika kurarsınız bitince müziği durdurur.

Spotify'da settings > Playback > Autoplay - autoplay'i kapalı hale getirirseniz bu dediğinizi yapmaması lazım.

bir şekilde bu ayarı bulamıyorsanız lana del rey'in önerisini yapabilirsiniz. (öneriyi gerçekten şarkıcı olan lana del rey yapmış gibi oldu böyle yazınca :D)

@nimberjack; Ben de diyorum Lana Del Rey ne alaka :) Anca algıladım.

Spotify içinde bulamadım ayarı hala.
Sayacı denedim oldu, ayarı yapana kadar bununla idare edeceğim.

Teşekkürler tekrar.

hocam kaydeti sol tarafta artı işareti yerine sağda 3 noktanın 1. sırasına aldılar yeri değişt.

Biliyorum ama işte 3 noktaya basınca 1.sırada beğen çıkıyor bende.

her şarkıda mı böyle yoksa sadece belli bir şarkıda mı? sizin fiziksel kütüphanenizden bir şarkıyı sanki spotify'ın içindeymiş gibi görüyor olabilir, o yüzden ona spotify şarkılarından farklı muamele yapıyordur. Sanki bana bu tarz benim bilgisayarımdaki şarkılardan göstermişliği var diye hatırladığımdan yazdım. Tamamen yanlış bir şey söylüyor olabilirim, varsayım sadece.

Biraz uğraştım ama bazı kelimeler çok uçuş uçuş söylenmiş, şarkı da pek soyut, kimi yerlerde bağlam üzerinden düşünerek anlamaya çalıştım ama benden de bu kadar çıktı:

This blowing wind is bending all the trees
Snowflakes in the air draw the wide highway
Faces kept warm with the scarlet scarf
Cold red boots are frozen but still she’s found strength
She might find blood on the snow
Fresh lipstick traces
A jewel in the glove
(A lover/another?) whatever she finds
She listens to the harming sinterwind
Singing song she couldn't sing
She listened to the harming winterwind
Singing songs.

The growing fever hits his body
To the window snowflakes moving in a curvy way
Keeps looking outside to watch the planes
To the white stains he dreams as (if he?) could fly away

(Bu kısmın ilk başında bir oz büyücüsü göndermesi kesin var ama çıkaramadım bir sürü şeyi)
He might find yellow brick road
Shoes (....) witches
the life eater (....)
(A lover/another?)
whatever he finds whatever he finds
He listens to the harming winterwind
Singing song she couldn't sing
She listens to the harming winterwind
Singing songs, singing songs…

buna harcanacak mesai yerine bütün sosyal medya hesaplarına "sözleri yazın agalar" diye darlasan daha kolay ve kesin sonuç alırsın bence.

edit: ben de denedim ama yok yani çok zor.

@nimberjack, gününüz güzel geçsin, emeğinize sağlık. Teşekkür ederim.

@proletarier, sayenizde bir tribe daha girdim. Aynı isimde birkaç grup var. Benim aradığım gruba dair tek şey bu single. Adamlar bulunamamak için var olmuş resmen.

olayı anladım mı emin değilim ve yazacağım şey aşırı basit olacak da, yani bunu yapmışsınızdır herhalde diyerek yazıyorum. numarayı görüyorsunuz sanırım, numarayı bir kenara yazıp, iphone'da manuel olarak kaydetmek gibi bir yol önereceğim.

+ yerine 00 koymayı denedin mi?

0030 1324325436

@nimberjack o dediğini ilk olarak yaptım. numarayı yazıp bitirince ekleme tuşu (+) kaybolup gidiyor.

şimdi anladım mevzuyu, o zaman 00 önerisi tepedeki psychedelic adam +1
kendi telefonuma da baktım ve denedim, başına 00 koyunca kaybolmamalı.

@tepedeki psychedelic adam onu da denedim. aynı sonuç + kayboluyor, ekleyemiyorsun.

sizde ekleniyor mu?

@nimberjack acaba benim telefonda mı var bir sıkıntı?

çok ilginç gerçekten, bir de başka bir numara kaydetmeyi deneseniz, herhangi bir numara yazarak, onda da kayboluyor mu + işrareti acaba?

ben denedim kaybolmadı bende bu arada.

googleladım konuyu, şöyle bir şeyle karşılaştım:

"Go to your contacts app and click on groups. Do nothing, just click DONE. That should do it."

forums.imore.com

belki bu tür garip bir sıkıntıdır? bir de icloud'da contacts işaretli mi ona da bakın diyorlar sanırım.

UK universiteleri icin:
University of X - formal kullanim
X University - informal kullanimdir
(e.g. Uni. of York resmi adi, Yoru Uni informal adi gibi)

Tabii istisnalari da var. Onlar da kurulus/tarihten gelen sebeplerle.

Bildigim kadari ile amerikada bu ayrim yok.

soru üzerinde fikir yürütüyorum. Sanırım "ikisi de x üniversitesi demek iken, neden birinde "university of x" denirken birinde "x university" deniyor? "gibi bir sorunuz var. (ikincinin kalıbında neden "of" kullanılmadığını özellikle sormuyorsunuzdur sanırım, o zaten anlam bakımından gramatik bir hata yaratır.)

University of London örneğinde - "of London" bir şekilde "London('ın) Üniversite-si" gibi yapıyor ismi. "University" kelimesi baştayken araya "of" gelerek anlamlı hale getiriyor tamlamayı, bir yerin üniversitesi olduğunu vurguluyor gibi bize.

"New York University" isminde "New York" kelimesi "University" isminin tamlaması oluyor kendiliğinden, kelime diziliminden ötürü.

şöyle bir ek açıklaması da olabilir sorunuzun. Özellikle mesela İngiltere'de birçok üniversite için "University of" kalıbını görürsünüz çünkü hepsi bir yer ismiyle biter, bir şehrin ya da bölgenin üniversitesi gibidirler. O şehirlerin üniversiteleri olduğunu anlatmak için "şuranın üniversitesi" diyebilmek için "university of" kalıbı tercih edilmiş olabilir özellikle kuruluşlarında.

Amerika'da ise, "harvard" mesela yerin adı değil, kuruculardan birinin soyadı gibi bir şeydi sanırım. O mesela "university of harvard" değil, "harvard university". "harvard'ın üniversitesi" diye anlamıyoruz onu yani, "harvard" özel isimli bir üniversite olarak anlıyoruz. onu "university of harvard" diye kullanmamız hiç bir zaman anlamlı olmayabilir bu şekilde mantık yürütünce.

sonuçta iki kalıp da gramatik olarak doğru. ve bizde türkçe'de zihnimizde sadece "x üniversitesi" kalıbıyla karşılıkları var. bir de bunlar özel isimler, üniversitelerin adları konulurken bu şekilde tercih edilmiştir diye düşünerek çok kurcalamamakta fayda var :)

Until" can be ambiguous. You may need to use other words to be clear.

tek basina net bir sey ifade etmiyor. illaki sonrasinda saat ya da "cob" falan vardir.

@brkyılmaz saat vs yok sadece until 18 october bitmesi lazım diyor.

until, birlikte verildiği anı veya günü kapsayan bir anlam verebiliyor, yani bu örnekte 18 october dahil olmalı ama bir üstteki cevabın dediği gibi, eksik verilmiş kabul ediliyor ifade.

şöyle açıklamalar var misal:
english.stackexchange.com

"Up to" anlaminda oldugundan benim oyum o belirtilen tarih de dahil secenegine gidiyor. Hatta saat falan verilmediyse 18 Ekim 23:59'a kadar gecerli diye dusunuyorum. Su ana kadar da bu dusuncem bi sikinti cikarmadi.

belirsiz. özellikle sözleşmelerde bu belirsizliği ortadan kaldırmak için "including", "on" gibi kelimeler kullanarak o günün de dahil olduğunu belirtirler. "until" bu dahil olma durumunu tam karşılamıyor.

En guzeli due on kullanmak boyle durumlar icin.

galiba aradığınız oyun (bkz: doodle god)

benim bilgime göre bu tablo spss'te değil excel'de yapılıyor ama belki bir yolu vardır spss'de yapmanın.

Tablo SPSS'te yapılmıyor, sadece dataları SPSS'ten alıyorsunuz, bu tabloyu excel ya da word gibi bir programda hazırlıyorsunuz, SPSS'te gördüğünüz sonuçları da maddelerin karşılıklarına yazıyorsunuz.

Datalar da sadece "n" (kişi sayısı) ve yüzde gördüğüm kadarıyla, her ilgili soru için frekans almışlar kısacası. manuel olarak yazmışlar tabloya.

Mesela yaş değişkenleri varmış kategorik (18-30, 31-50, 51-66 yaş aralıklarında), yaş değişkenine frekans almışlar, sonra da bu frekansları tabloya her bir yaş aralığı için kendileri yazmışlar. En altta da toplam kişi sayısı yazıyor, araştırma 293 kişiyle yapılmış sonuçta, onu da manuel yazmışlar.

biz daha önce verdik bilet fotokopisi (kendimiz bireysel başvuruyoruz) bir yerlerini karalamak aklımıza bile gelmedi, bir sorun da yaşamadık ama okuyunca da "ya hakkaten" dedik, neden olmasın. belgelerinizi teslim ederken başvurduğunuz yerdeki çalışanlara da sorabilirsiniz belki.

youtu.be
duke dumont ocean drive olabilir mi?

yakın ama değil maalesef:( hold on mu diyor diye ben de düşündüm oh no yerine de. iki türlü de bulamadım şarkıyı. bugün radyoda mı nerde duyduysam artık çok takıldı aklıma.

arctic monkeys olabilir mi ki do i wanna know?

yok yok değil. allah allah ben ıslığımı dinleyince birebir şarkı çalıyo gibi geliyo ama dışarıdan farklı anlaşılıyor demek.

guy richie filminde geçen bir şarkı gibi sanki..

yok ya sen iyi çalmışsındır da ben baya sallamışım do i wanna know u dinleyince anladım :)

youtube.com

bu da değil maalesef ama reklamda çalıyordu sanırım benim aradığım da.

Belki? youtube.com

ya bence bu değildir ama, rock değil zira, yine de deniyorum, avicii-wake me up?

yok 2si de değil. aslında araba değil de telefon reklamı falan da olabilir sanki öyle hatırlıyorum. bu arada editliyorum soruyu mırıldandığım bi versiyonunu da koyuyorum.

bu sizin dediğinizin temel alındığı asıl şarkı. coca cola sanıyorum bunu daha sonra kızlı erkekli bir koroyla hızlandırılmış şekilde punk bir versiyonla kullandı. sözler farklı olabilir, belki marka başkadır ama kulağımda gibi bu şarkı bir türlü çıkaramıyorum.

www.youtube.com

bilmiyorum o söylediğiniz halini dinlemem lazım:/

papa roach - last resort?

www.youtube.com

The black keys şarkılarına benzettim ben.

yahu bir araba reklamında mı geçiyordu bu şarkı. Sanki otomobil reklamında geçiyor diye hatırlıyorum. Hatta bir jip reklamı diye aklımda kalmış Hatta opel mokka diye baktım bulamadım.

İkea'dan bir çok şey alınabilir ama çekyat, koltuk vs kesinlikle önermem.

Anamın evinde 60 senelik koltuklar var yeni gibi. Kendi evimde İkea bir tane eskittik ucuza getirim diye almıştım, şimdi Jysk aldık o da aynı bok(isveç malı sanırım) o da eskidi.

Türkiye'de ziyaret ettiğim arkadaşlarımda İstikbal falan var görüyorum bin basar İkea'ya.

ikea, tape home'a bakın. ikea'nın kaliteli koltuklarına göre daha ucuz, ama daha kaliteli.

2.5 senedir söderhamn köşe koltuk kullanıyoruz, memnunuz.

Sitelerde gel ben yardımcı olayım 50 yıldır buradayız

yukarida da esnafi varmiş ama ben yine de bildigimi soyleyeyim sitelerde duduklenme fiyat arastirmasi yap mutlaka disari gore.

4 senedir söderhamn kullanıyoruz.hem salonda hem de misafir gelince yatak olarak.
çok memnunuz.
www.ikea.com

ikea söderhamn iyi dayanıyor, çok da rahat, 3 seneden fazladır kullanan biliyorum gayet güzel koltuk hala. Sadece biraz yayılmalık bir koltuk olduğunu hesaba katın, böyle eski tip koltuklar gibi çok dik oturulamayabiliyor. ikea'da çok dandik koltuklar da var, onlar çabuk dağılıyor olabilir, fiyatlardan anlarsınız iyileri kötüleri.

siteler uzak durun hem de koltukta; ikea konusunda cok bilgim yok ama tepe home tavsiye ederim

Nacizane tavsiyem sitelerden uzak duracak olursanız ider. Rapsodi, doğtaş dan da uzak durun çünkü onlarda siteler ile bağlantılı koltukcularla anlaşmalı çalışıyor. Sadece marka çakıyorlar üzerine.

onun hediyesine geleneksel karşılık olarak hamam seti olabilir, böyle tas, ipek kese, sabun ve ufak bir peştemal içeren bir şeyler. set olarak da bulunuyor ama tam olarak nerede bulunur bilemedim, siz kendiniz de toplayabilirsiniz.

bu arada peştemal her zaman güzel bir hediye bence tek başına da, hem de çok buralara özgü, çok güzelleri bulunuyor, plajda bile kullanılıyor mis gibi.

samanpazari kalr zrytinhane hamam seti

Banyo seti gonderdi diye hamam seti alma bence :)
Guzel turk motifli taki olabilir, yine disi turk isi desenli cep aynasi. Guzel bir fular/sal.

valla bulabilir miyim diye meraktan aradım ama bula bula şöyle bişi buldum:

www.boredpanda.com

fakat bu öyle eski değil, yine de belki işe yarar diye buraya bırakıyorum.

ben de jack of all trades and master of none dedikleri yapıdayım, bir şeyi çok iyi öğreneyim diye uğraşmadım hiç, birçok şeyi azar azar deneyimlemeye öğrenmeye çalıştım

enstruman çalmayı da internet üzerinden öğrendim fakat bana en fazla katkısı olan şey sivil toplum kuruluşlarında gönüllülük yapmak diyebilirim. Birçok insan tanıdım, kendimi öğreniyor ve mutlu hissettim

nicki sevdim,

ilk atışı ben yapayım : sudoku

örgü örmek. inanılmaz bir rahatlama ve huzur, üstelik çok basit şeyler ördüğünüzde bile çok güzel olabiliyor. ya da nakış (embrodiery). ya da tığ (crochet). o kadar güzel şeyler yapılabiliyor ki aklınız gider. üstelik youtube tutorial dolu, ben örgüyü de tığı da sadece youtube videoları izleyerek öğreniyorum, oldukça eğiticiler.

modern embrodiery meselaları:
s-media-cache-ak0.pinimg.com
scontent-sjc2-1.cdninstagram.com
www.brwnpaperbag.com
www.brwnpaperbag.com
s-media-cache-ak0.pinimg.com

örgü güzellikleri:
www.purlsoho.com
www.instagram.com
www.instagram.com
www.loveknitting.com

tığ işi meselaları:
i2.wp.com
(bkz: amigurumi)

olmuyor 1 yaştan sonra yarım kalıyor aşırı azimli olmak lazım

Burhan öçal kayınço da yok, lanet olası spoti. Kul ahmetin ceketi benim de çok sevdiğim bir şarkı o da yok aynen, sorun sende değil yani.

Spotify kesinlikle bütün müzik zevkinizi bulabileceğiniz bile mecra değil. Çok kaliteli ses vs sunabilir ama dilediklerimin %70ini burada bulamıyorsam sorun bende değil spotifydadır.

youtubedaki ses kalitesi spotify gibi olsa zaten kimse bakmaz spoify ın yüzüne. popüler kültür köleleri hariç tabii.

benim dinleyipte bulamadığım bir şey yok o yüzden i <3 spotify

hele 2016 için bi liste önerisi yapmış bana özel bayıldım yaaa..

uzun süredir spotify premium kullanıyorum. öneri algoritmasının dandikliğine ben de katılıyorum, hala spotify sayesinde keşfettiğim bir şey yok. 3 yıllık dinleme verim ellerinde olmasına rağmen. ses kalitesi konusunda da yukarıdaki arkadaşa katılıyorum, spotify ın ses kalitesi iyi değil.

arşiv konusunda da belli ki bir çabaları var, eskiden olmayan şeylerin eklendiğini görüyorum bazen. ben de şahsen youtube'dan mobilde düzgün müzik dinleyebilsem spotify in yüzüne bakmam.

arkadaşa mesaj olrak da attım. 2 şarkının ismi yanlış. halk arasında öyle biliniyor olabilir ama maalesef albümde öyle yazmıyor. şarkılar burda, tarayıcınıza kopyalayıp yapıştırın.

open.spotify.com
spotify:user:kalipioo:playlist:4mldJL0drTIBviiI4jvbth

mr.brown +1

mesela barış manço - ahmet beyin ceketi ismiyle şarkı gayet karşımda duruyor şu an. tekrar kontrol etmenizde fayda var.

Burdaki cevapları görünce gidip baktım da, kayınço da brother in law'mış :D özür dilerim spoti günahını almışım.

Boya kokusu hamileler için sorun teşkil eder mi acaba? Önce bir bunu ogrenmek lazım. Eğer sorun yoksa önce duvar yerine genişçe bir kağıtta denersiniz, güzel duruyorsa duvara geçis yaparsiniz.

Duvar kağıdı tek başına yapılacak bir şey degil. Biz de salonda duvarımiza yapacaktık, iki kişi beceremeyince arkadaşımızı çağırdık. Gerçi bu el becerisiyle ilgili olabilir.

Hiçbiri olmazsa stickerlar gayet hoşmuş.

duvara deseni bilgisayardan projeksiyon makinası ile yansıtarak çıkarabilirsiniz, ardından kontürlemesi ve boyaması var, internette aratınca birçok örnek uygulama ve desen çıkıyor

desenler için akrilik boya kullanıyorlar, bir de çocuk odası olduğu için boyaların zararsız olanından seçmek gerek

Bence kendiniz boyayabilirsiniz, zira stencil kolaylığı var.
google'da leaf stencils, baby animal stencils diye bir aratın, örneğin:
goo.gl

bulduğunuz figürleri istediğiniz boyutta bastırıp, desenlerin içlerini çıkarmanız lazım, sonra stencili duvara koyup içini boyuyorsunuz. bu arada hazırları da satılıyor bazı sanat/hobi malzemeleri dükkanlarında.

kısaca anlatımı şu şekilde:
www.wikihow.com

boyamak için normal boyalı duvar üstünde yağlı boya kullanmışlığım var, ucu düz ve kalın kıllı bir fırça alıp pıtpıt duvara vurmak suretiyle boyardım (böyle tarif etmek zorunda kaldım kesin bi adı vardır tekniğin), sünger bastırmak suretiyle de olur, hem çok boya gitmiyor, hem dokusu yumuşak ve güzel oluyor. Ya da dümdüz boyarsınız. Hem yağlıboya kolay bulunan bir şey ve setini aldınız mı her renk oluyor elinizde.

bence stencil olayına bir şans verebilirsiniz, stickerlardan daha güzel olacağı kesin gibi.

edit: boya kokusu mevzusu arkadaşların dediği gibi önemli, onu doktora danışmakta fayda olabilir.

biz düz açık renk boyadık, tablolar astık. sticker tarzı çıkması zor olan şeyler için de dolap, yatak falan beyaz seçtik, kendi istediklerini yapıştırıyor.

daha kolay, daha temiz. akarı kokarı yok. 2 çiviye bakar. sıkıldıkça tabloları da değiştirebilirsiniz

onu bilmiyorum ama izlemediyseniz black mirror 3. sezon 1. bölüm de bununla ilgili.

bu konuyla ilgili social media isminde bir kısa film var. bahsettiğiniz şey olmayabilir ama konu aynı

Ben şu kızı biliyorum bu konu başlığından ama yabancı kendisi:
www.boredpanda.com

Gördüğün derslerin ilgi alanınla uyuşmadığını fark ettiysen yanlış tercih kurbanı olabilirsin. Geçme notu 65 değilse 60 gayet iyi bir not. Bir dersten 40 alınca o dersi geçebileceğim diye sevindiğimi bilirim.

Üniversitenin biraz böyle bir şey olduğuyla barış sağlayarak işe başlayabilirsiniz. Türkiye'de öğrenciler o kadar yarıştırılıyor, üniversite o kadar gözlerinde büyütülüyor, o kadar stresle yükleniyorlar ki, üniversiteden beklentileri tavan yapıyor. Üniversite eğitimi, özellikle Türkiye'de size konunuzla ilgili temel kazadırmaktan ötesini muhtemelen yapmayacaktır, temel becerilerle donatılmak kötü bir şey değildir bu arada, uzmanlaşmak istediğiniz sürece üzerine kendiniz koyacaksınız, gerekirse ileri eğitimler alacaksınız, bu normaldir.

Bir de üniversite aslında size biraz entelektüel birikim kazandırma yeridir. Üniversitede okurken aslında özgürsünüz, neye eğilmek istiyorsanız ona eğilin, okumak istediğinizi okuyun, çalışmak istediğiniz yerde çalışın, öğrenciliğin sağladığı fırsatlar vardır mutlaka, onları kovalayın. Üniversiteniz sunuyordur birtakım tecrübeler edinme şansı, sadece derse girip çıkarak öğrencilik yıllarınızı bitirmemeye bakın, yolun başında olduğunuz için bunu yapabilirsiniz, yüreklendirmek adına yazıyorum tamamen. Üniversite siz ondan bir şeyler kopardığınız sürece işe yarayacaktır.

Bu arada ilk dönem derslerinden hemen ümidinizi kırmayın, genelde (üniversite ortak dersleri ve alınması zorunlu tutulmuş, tüm üniversitelerde olmak zorunda olan dersler gibi kısıtlamalardan dolayı) belli kurallar neticesinde mecburen almanız gereken derslerdir, belki bölümünüz için hayati önemleri bile yoktur. İlerledikçe daha bölümünüze özel dersler gelecek, seçmeli ders aşamasına geldikçe daha istediğiniz şeylere yöneleceksiniz, ilk seneyi çok dert edinmeyin derim. Bölümlerin de eli kolu bağlı olabiliyor ilk sene dersleri için. Bir de notlarınız çok kötü değil muhtemelen, daha sevdiğiniz dersler geldikçe daha iyi olacaktır diye düşünüyorum.

Bu arada zaman geçti ve baktınız derslerden hala verim alamıyorsunuz, mutlaka hocalarınıza gidin, size derste çok az şey veriyor gibi görünebilirler, ama genelde göründüklerinden daha doludurlar. Onlardan öneriler isteyebilirsiniz, kendinizi geliştirme isteğiniz samimiyse bu isteğinizi karşılıksız bırakacaklarını sanmıyorum.

Uzun lafın kısası, ilk dönemden gemileri suya indirmeyin, ama gerçekçi olmayı da unutmayın. Üniversite hayatı siz çabaladığınız ve üniversite içi/dışı kendinizi geliştirdiğiniz sürece anlamlıdır. Hayatınızın en rahat dönemlerinden birindesiniz, öğrencilik birçok kapıyı açar, ne kadar çok şey öğrenirseniz (ki bu dediğim gibi çoğunlukla kendi çabanızla olacaktır, çünkü dersler size özel değil, bir öğrenci grubuna, yani genele hitap etmek üzere de hazırlanır) hayatınızda nasıl ilerlemeniz gerektiğini öyle anlayabilirsiniz.

Daha da kısası üzülmeyin, moralinizi yüksek tutun, üniversite hayatının tadını çıkarın.

bahçeşehiri bilmiyorum ama vestel özyeğinle anlaşmalı

bahçeşehir için:
coop.bahcesehir.edu.tr

hiç mi yok :(

1. soruya cevap: ki-kare testi kategorik verilerle yapılır, yani nominal ve ordinal datalarınız içindir, sürekli veriler kullanılmaz. t-testlerde bir adet kategorik bir adet sürekli veriye ihtiyacınız vardır. Sürekli veriden kastımız da scale data oluyor. Hatırladığım kadarıyla çok hızlıca yazdım, umarım yardımcı olur.

2. soru için, zaten anlamlı ilişki çıkmamış ve korelasyon değeri de düşük, yani korelasyon da yok, daha doğrusu çok zayıf, burada garip bir durum yok sanki?

başlığı hortlatıyorum yeni sorularım var :)

kısmi korelasyon ile kovaryans analizinin birbirinden farkı nedir ?

baş belası olabilir mi?

otel odalı sahneler bunda var da:
youtu.be

bana da bu gibi geldi ama filmi taradım hızlıca, bulamadım o sahneyi. belki de bu filmde değildir o sahne.

bu arada odaya giren kişi metin akpınar değil de zeki alasya da olabilir.

youtu.be

aa evet ama tam o dediğim yeri kesmişler mi ya kadın soyunuyor diye. yuh ya. neyse başka yerden bakarım ben oraya.

sansürlemisler evet. vidyo altindaki yorumlarda da belirtilmis.

1 kez muayeneye gittim. randevulu gittim tabii ama öyle bir sıra vardı ki randevulu olmama rağmen 1 saate yakın bekledim. zaten erken gidiyorsun biraz. orası ana baba günü gibiydi. randevusuz gitme boşuna gider beklemiş olursun gibi geliyor bana.

Uzun uzun beklemeye razı isen gidebilirsin randevusuz.

Randevusuz alımların kalktığı söyleniyor, risk almayın.

randevusuz gidilmiyor, oraya gittiğinizde bir sıra numarası almanız gerekiyor işlemler için, zaten randevunuz yoksa, o numara veren aletten numara bile alamıyorsunuz bildiğim kadarıyla.

Haliyi krem ya da beyaz tonlarinda acik renkli alin ama cok desenli olmasin mumkun oldugunca sade olsun bence.

Perde isini de de yastiktaki yumusak hafif mavi tonlardan ve beyaz tul kombininden olusturursaniz guzel olur bence. Ya a koltuk seritlerindeki gibi altin sarisina yakin bir ton da olabilir.

Halıyı pek bilememekle birlikte neferkitty'ye katılıp perdeler için hafif mavi tonlar diyeceğim. Pastel mavi bu tür kahve ve bejlerle çok güzel uyum sağlıyor, şöyle bir mavi mesela:
cdn2.hometone.com

ya da mesela:
www.ogotobuy.com

açık renkli olan fena değil. ama oda zaten ufak olduğundan ve arkaya baktığından biraz koyu tonlar karanlık gösterecek. koltuklar zaten koyu :-/ halı deseni için var mı bir tavsiye?

döküm tavayı iyice ısıtarak yağsız yapabilirsin.
fırında yağlı pişirme kağıdı ile yapabilirsin
sıcak su ile poşe yapabilirsin
fırında haşhaş kaplı yapabilirsin

vs

en güzel fırında oluyor bu, yağlı fırın kağıdının üzerine balığı koyuyorsunuz, biraz zeytinyağı çok değil, üzerine tuz karabiber koyuyorsunuz. etrafına ikiye ya da dörde kesilmiş soğan domates falan koyabilirsiniz isterseniz, istediğiniz başka sebzelerden ufak ufak doğrayıp koyabilirsiniz hatta mesela kabaktır patatestir, ama hiç biri şart değil. 200 derecede 25-30 dakikada baya olmuş olur.

şuraya da bakabilirsiniz daha yaratıcı bir şeyler için norvecdenizurunleri.com

somontarifi.com

Dün akşam yaptık valla enfes.
döküm tavayı ısıtıyorsun.
balığı tuz ve karabiber ile çeşnilendiriyorsun.
ısınmış tavaya atıyorsun. 3-4 dakika bir yanı, 3-4 dakika diğer yanı olmak üzere pişiriyorsun.
ay bayılajaam.
yanına da güzel bir yeşil salata yapıyorsun.
patates haşla birde öncesinde. yanında nasılsa çok güzel gidiyor.

ben bunu her hafta fırında yapıyorum. öncesinde bir saat marine ediyorum, o da şöyle:

genişçe bir kaba yarım limonun soyu, yarım portakal suyunu sıkıyorum. içerisine 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı, ince kıyılmış az biraz maydonoz ve dereotu, bir yemek kaşığı bal, bir tatlı kaşığı hardal, bolca çekilmiş karabiber ve deniz tuzu ekleyorum. somona bu karışımı yediyorum bol bol. bir saat oda sıcaklığında bu şekilde beklettiğim somonu, yağlı kağıt yardımıyla 200 dereceye ayarladığım fırında 25 dakika pişiriyorum.

yerken gözlerime yaşlar doluyor lezzetten mütevellit.

tarifleri gorunce kendimden utandim :) hakkini veremiyormusum. ben yesil salata yapiyorum. somon'u da teflon tavada yagsiz bir sekilde pisiriyorum. bazlamayla cok iyi gidiyor.

dereotu sarımsak limon suyunu rondoda cekiyorum. fırın torbasına balıklarla birlikte atıyorum. hatta torbaya kup dogranmıs patatesleri de atıyorum. 1 saat kadar fırında pişiriyorum. super.

Silme duyuruyu lutfen tarifler super, takipteyim :))

meğer hepimiz sürekli somon yiyormuşuz. ben de bizdeki tarif süper sanıyordum, diğerlerini de deneyelim.
bi de somon çiftliği mi kursak türkiye'de ne yapsak? bu işin ucu açık gibi (:

@mermize'nin tarifi beni benden aldı. denemem lazım. teşekkürler.

Haftasonu oluyordur

avm'lerle birlikte 00:00 seanslari bitti. avm'ler 22:00'de kapandigi icin buna donuldu bildigim kadariyla.

sacma bir kanun vs yoktur "eminim" 00:00'dan sonra olamaz vs diye.

cuma ve cts geceleri oluyor. ankara'da pek cok sinema da var. tabi filmin popularitesine gore de degisir. ilave seans koymak. avm'ler ile pek ilgisi yok. netice icerideki bowling, bilardo, teras bar gibi yerler gece 1 e kadar acik.

Teşekkürler cevaplar için, haftasonu seanslarına da baktık, onu atlamışız. sadece çok popüler filmler için 00.00 seansları var anladığımız kadarıyla (mesela star wars'a var bi tek, diğer filmlere pek yok, gibi.)
bizim hatırladığımız da eski zamanlardı, demek ki hakkaten değişmiş bir nebze...

eskiden 2 kişiye bile salon açılırdı. artık maliyet kısıyorlar. gece 00.00 daki seansa kimse gelmez mantığıyla gerek duymöuyorlar.

evimizin her şeyi ikea'ya baktık mı ?

evet baktım ama orası artık ikea = evimizin her şeyi - dekoratif aydınlatmalar oldu benim için. orada yok maalesef.

eminönü'ne baktınız mı acaba? orada bulabilirsiniz bence. hem kışın yılbaşı ışıklarının falan gelmesiyle çok artıyor böyle şeyler, hem sırf ışık satan dükkanlar da oluyor, gitmediyseniz denenebilir.

bir çeşit çil (ya da ben) deniyor ingilizce aratınca, lentigo simplex diye bir terimle bahsediliyor. bazı kediler (calico ve sarmanlar) özellikle bunlardan çıkarmaya meyilli olurmuş, kedilerde olabilen bir şey deniyor. isterseniz spots on cat nose gibi aratıp bir bakın, lentigo simplex cats diye de aratabilirsiniz. zararsızdır diye geçiyor genelde, ama siz yine de bir gösterin veterinere, başka bir şey olmadığından emin olun, kaynaklar da yine de veterinere danışılması gerektiğini belirtiyor.

come my room diye bir şey yok.

yalnux +1

Verdiğiniz iki örnekteki anlamlar farklı, ilk cümle odama gel demekten uzak; öyle bir cümle ancak kedi veya köpeğiniz adının my room olması halinde geçerli olur. ''come''dan sonra araya bir de virgül attınız mı, ''odam, gel!'' demek.

Burada to yön belirtmek için kullanılır

come my room, doğru vurgu ile söylenirse 'odam gel bakim buraya, hanimiş' anlamında.
'to' bir preposition, -e -a eki gibi, burada odam+a ifadesinin oluşmasını sağlıyor.

edit: kaymak daha anlamlı açıklamış :)

come my room diye bir şey yok, düz çeviri uygularsak come my room "gel odam" (my room - benim odam) oluyor, odama gel olması için "to" var arada.

meğer herkesler yazmış ben yazana kadar.

Open the door ile
open to the door
ne farki var o zaman?

hareket belirten fiillerde yönelme durumu varsa "to" kullanılır. buna istisna fiiler de vardır tabi. bazen bu istisnaları yaratan isim grubu kelimeler de olabiliyor.

go to school - okul-a git.
come to me - ba-na gel.
run to the sea - deniz-e koş

hug me - bana sarıl (istisna)
come home - ev-e gel (istisna)

open the door "kapıyı aç"
open to the door "kapıya aç" demek oluyor. (yön veriyor gibi yani, kapıya doğru aç gibi bir şey oluyor)

open to the door diye de bir şey yok.

open the door var. çünkü open yönelme veya belirli bir yöne hareket belirten bir fiil değil.

open THE door = kapıYI aç
open TO THE door = kapıYA aç

come from my room, not your room. var bir de.

hahaha olm open to the door ne lan :D ciddi ciddi aiciklamaya calismissiniz bir de :D

makale için intihal kontrolü yapan yazılım ithenticate. ücretlidr. üniversiteler satın alip personelinin kullanımına sunabiliyor. google'in olayini bilmiyorum.

ithenticate doğrudur, buna benzer turnitin diye bir program da var mesela, öğrencilerin ödevlerini yüklemesi istenebiliyor, yazılanların ne kadarı nereden alınmış tespit eder. ikisi de ücretli ve evet üniversiteler çalışanlarına sunuyor. yani öğrenci olarak bir hocanızdan rica ederek belki kullanabilirsiniz, ya da okulunuzun kütüphanesi ile görüşün, onlar da bakıyor olabilir bu işlere, genelde bu anlaşmaları onlar yapıyor ve okula sağlıyor.

otomatik portakal
bülbülü öldürmek
beş sevim apartmanı-mine söğüt

tesbih ağacının gölgesinde. bülbülü öldürmek okunduktan sonra tabii.

linkteki duyuruya bakabilirsiniz, iyi kitaplar sıralanmıştı burada epey:
eksiduyu.ru

farklı tarzlar okuyacaksan benden gelsin:

ince memed- yaşar kemal (bu bi seri 3 kitap sayabilirsin)
kazancı yokuşu- ferhan şensoy

ekleme:
sol ayağım- christy brown
pal sokağı çocukları - (unuttum yazarını)

premium'a özel olabilir belki? ben de ilk kez bugün gördüm. geçen hafta premium'a geçtim.

@nathanieltroy

e başından beri premium kullanıyorum?

Gözat bak uygulamada. Discover oluyor sanırım ingilizcede. Orada olmasi lazim.

tamam gözat'tan keşfet'e zaten gidiyorum ama ondan sonrasında tıkanıyorum. nerede bu haftalık keşif listesi dedikleri tam olarak? senin için önerilenler diye bi şey var bende, onda da 12-13 tane albüm var. senin için yeni çıkanlar var, onda da albümler var. sonrası da şunu dinlediğin için şunları öneriyoruz diye diye gidiyor. e ama hani tek tek şarkılı liste?

sol menude playlist bolumunde discover weekly isimli, spotify tarafindan yaratilmis playlist: i.hizliresim.com

ayni playlist'e sol ustteki browse menusune girdiginde en solda da rastlayabilirsin: i.hizliresim.com

@hjarteblod

baktım şimdi, vallahi de billahi de yok bu şey bende. nasıl var edebilirim peki?

bende playlists kısmının içinde "discover weekly by spotify" diye bir liste var, sanırım ondan bahsediyorsunuz, yani haftalık keşif playlistlerin içinde oluyor diye biliyorum ben, nitekim bende de öyle.

demiştim ama cevap verilmiş meğer, ne kadar zamandır spotify kullanıyorsunuz? bir süre sonra çıkıyor sanırım bu, sizin bir süre dinlemeniz gerekiyor olabilir düzenli olarak.

burayı editliyorum sürekli ama spotify kendisi websitesinde diyor ki, en az iki haftadır dinliyor olmalısınız, bunu yanlışlıkla unfollow ettiyseniz, browse kısmından discover'a gelin, oradaki ilk playlist sizinkisi diyor.
support.spotify.com!/article/discover-weekly

hjarteblod shamelesstaki lip'e benzettim seni nedense :D

yaklaşık 20 gündür kullanıyorum programı ama bundan mıdır bilemedim. 20 gün yeterli değil mi ki?

az kullanmanla alakalı olabilir. geçmişte dinlenilen şarkılardan örnek alarak oluşturuyoruz diyorlar. yersen tabii.

community.spotify.com

30 günden sonra geliyormuş

edit : nvm. 2 hafta geçince gelmiş olması lazımdı allah allah

gece gündüz açık neredeyse yahu, en çok kullandığım programlardan biri oldu ve ben ısrarla bulamıyorum herhangi bir liste.

Bilgisayardan giriş yapıyorsun değil mi? Ben mobildeyken bulamamistim, bilgisayardan denedim geldi. indirince mobile de yüklendi hatta.

bir sonraki hafta çıkacağı görüşündeyim, çıkmazsa yine buluşuruz buralarda ^^

40-50 gün değil artık. 20-25 günde geliyor...

Daha geçen ay alışveriş yaptım 5 adet. ucuz olsun demiyorum .. Biraz pahalı da olsa bulayım bu şarj aletini.

ayarlı adaptörler var. ucunda 4-5 çeşit giriş var. onları deneyin, uyuyorsa onlardan alın. 10 lira falan.

internet dışı bir öneri sunacağım, çevrenizde kesin bir philips yetkili servisi vardır, yedek parça tamir vesaire gibi işleri yapan. internetten yetkili philips servislerine bir bakıp onlara sormayı deneyin, parası neyse onlardan alırsınız getirebiliyorlarsa.

Teşekkür ediyorum . Philips servisine sorayım ben o vakit

Benim olmayan şeyi kıskanmıyorum.

Yalnız sen öylesin sanırım.

Asla kıskanmam. Gıpta etmek daha dogru olur.

kıskanmıyorum da. gerçekten bi şeyler konusunda başkasını benimle aynı şartlardayken daha başarılı bulduysam hırs yapıyorum. ama o kişiyle alakalı herhangi olumsuz bi düşüncem olmuyo.

malesef içiniz fesat. yok yok değil, şimdi öyle yazanlar olur, inanmayın. fakat özgüven probleminiz olabilir. hayatı tanımlayışınızda sıkıntı olabilir. beklentileriniz gerçeklerinizle uyuşmuyor olabilir. hayatı bunları kafaya takarak yaşıyorsanız yardım almakta fayda var. sizin hayat kalitenizi düşürür, iyi bir şey değil bu çok oluyorsa. gıpta edilir o ayrı ama sizdeki kontrolden çıkıyor gibiyse ve kendinizi başarısız hissetmek gibi yerlere bunlar üzerinden varıyorsanız sıkıntı. bu sıkıntıyı omzunuzda yük olarak taşımayın, farkında olup söyleyebilmeniz bile güzel.

yeterli donanimin yoksa ve uretmek adina ozellikle bir kapasiten yoksa bu boyle devam eder. insan olarak yapabilecegimiz icin kiskanma vs. olmuyor. sıkıntı büyük sende.

1adam'ın dediği gibi. Kıskanma değil de gıpta ediliyor yani. O da keşke onun yerinde olsaydım şeklinde değil de daha çok, herkes bi şeyler yapıyor ben ortada kaldım şeklinde vuku buluyor. Önceden böyleydi tabi, şimdi ben de bi şeyler yapmaya başladım, ben de hayatın içindeyim artık. O yüzden sıkıntı yok. (oss sınavı dönemleriydi)

Kıskanmam. Mutlu değilsem mutlu olmak için yollar ararım. Başarısızsam başarılı olmak için ne gerekirse yaparım. Ama kendime bakarım, başkalarıyla kıyaslamam kendimi hiç. Bunun sonu yok ki, her zaman kendinden daha iyi durumda olan birini bulursun. Kıskançlık hissi olmayan bir insanım hayatta hiç kimseyi kıskanmadım. Sadece iş hayatında benden başarılı olan kişilere (negatif duygulara sahip olmadan) özeniyorum.

kıskanma değil de ne güzel keşke benim de olsa diyip örnek alıyorum

Herkes de cennet meleğiymiş bakıyorum (burada kızgın surat var.)

samimi soruya samimi cevaplar olarak bak. kimse etrafa çiçek dagittigini ima dahi etmiyor bana kalirsa.
:)

ben de mevsimler'in tersine benim olmayan şeyleri kıskanıyorum.

örneğin eskiden hiç ama hiç kıskanmadığım sevgilimi ayrıldıktan sonra ölesiye kıskandım.

hayatları çok güzel insanları kıskanıyorum. çünkğü bende yok :(

Eğer sevgiliden yeni ayrılmamışsam, işten atılmamışsam, birileri yakınlarda vefat etmediyse ya da buna benzer bir şeyi çok taze yaşadığım bir dönemde değilsem, acım taze değilse, kıskanmadığım gibi sevinirim. Mutlu çift görünce, ikisine birden yukarıdan sarılasım gelir, iş için de sarılasım gelir; genel olarak sarılasım gelir zaten. Çok acılı bir andaysam, o zaman da kıskanmam ama "Ne kadar da dipteyim, Allah da benim belamı versin" diye kendime acırım. Eski sevgilimi görmedim hiç birileriyle, ama kafamda canlandırdım şimdi; gördüğümü değil de, yanında başka biri ile mutlu bir şekilde resmettim. Kıskançlık değil de, garip hissederim. En son gördüğümde yanında ben vardım bilmemkaç yıl önce de olsa, aldatılmış gibi hissetmem tabii ki de, bir garip ve sakil gelir büyük olasılıkla.

kıskanıyorum

bende kıskanma değil de sinirlenme oluyor. hatta çok saçma buluyorum bu derdimi. mesela çoluklu çocuklu bir aile fotoğrafını gördüğümde "yeter artık doğurmayın kaç milyar olduk be" diyorum, üçüncü dördüncü çocuğunu doğuranlara ayrı sinirleniyorum.

Kadinlari kiskanan erkeklerin ozguveni yoktur. Iyi sevisemiyor olabilirler, paralari yoktur, cirkin olabilirler...

ben de hissediyorum bazen, hatta bu nedenle facebook'u bıraktım tamamen. ben onların sahip oldukları şeyleri istemiyorum da, onlar ne istediklerini biliyorlar ve elde etmek için çabalıyorlar. benim kıskandığım da bu. ben efsane tembelim ve hiçbir şey yapmaya mecalim yok sanki. biraz uğraşıyorum ama elimin köşesiyle. o kadar da fırsatım varken çarçur ediyor olmak çok dokunuyor bana ama kendimi değiştiremiyorum da. annem hep hayattan saklanmaya çalıştığımı söyledi geçenlerde. insanların hayatlarını görünce o yüzden ben de başarısız hissedip utanıyorum kendimden. neyse duyurunu da ağlama duvarı olarak kullandım, özür dilerim.

ben de kıskanıyorum, sevgilisi olanları bile kıskanıyorum.
bu yılbaşı ve sevgililer gününde de yalnız olacağım. sanki herkes çok mutlu ben mutsuzum, herkesin çabasız başardığı bir şeyi başaramıyormuşum gibi hissediyorum.

Sosyal ağdaki mutluluk gösterilerine inanmayın lütfen. O fotoğraf çekimine has gülücükler, sonrasında normaliteye bırakıyor kendini. Herkes kendini maskeliyor. Facebook a baksanız herkes cok mutlu. Yersen.

Kıskanmak meselesine gelince, benim sahip oldugum veya olmadığım bi durum, fark etmez. Ben mutluyum, huzurluyum şu an. Onlar mutlu olmuşlarsa da ne güzel der geçerim ki genelde çoğu pozu inandırıcı bulmam o ayrı.

Herkes kıskanır. Gıpta etmekte kıskanmanın bir tık aşağısındadır. Kıskançlık insanın tabiatında vardır. Kıskanmam diyen kendini kandırır.

kimseye hasetle bakmayı geçtim imrenmedim bile. şu ara hayatımda uç güzellikler ile uç boktanlıklar aynı anda halay çekiyor. ama vardır bir hayır ve benim başıma geliyor bunlar. kontrollü deneylerin adamıyım, aynı koşulları yaşamadığım insanların neyini kıskanayım ya da onlar benim neyimi kıskansın.

Hak ederek kazandıysa kıskanmıyorum, Allah daha çok versin diyorum, helal olsun diyorum. (para, başarı, mutluluk... herhangi bir şey için)

Hak etmeyerek kazandıysa kıskanmıyorum, acıyorum.

eski sevgili filan umurumda olmaz da işleri her daim tıkırında giden insanlara içten içe bi kıskançlık duyuyorum.

@grgn +

Hayır, kendi işine gücüne odaklan.

hojdur.

sakızlardan çıkan gecisi dövmelere benziyor.

bence güzel, seviyorum watercolor tattoo görüntüsü.

ben beğenmedim.

Kötü

sakızdan çıkma +1

sakızdan çıkma +1

sakızdan çıkma gibi doğru güzel de değil

içindeki renkleri falan değiştirip, farklı bir desen/resim koyulabilir. bu şekilde sakızdan çıkan dövmeler gibi gerçekten.

oglum sizin sakizlardan ne guzel dovmeler cikiyormus oyle.
bence hos

Nerede yaptirdirn? Yaptiracaksin?

nays.

@Traveller yaptırmadım ama yurtdışında yaptırıcam büyük ihtimal

çizimlerini çok beğendim ama peace olmasını sevmedim.

boş bir usb ise, disk utilityden diski yeniden formatlayabilirsiniz, ama tabi disk utility görüyor mu şu anda belleği bilemedim, ama formatlamak istiyorsanız oradan ancak.
doluysa ve içindeki dosyalar ink uzantılıysa başka bir şey tabi.

disk dolu, ne vardı hatırlayamadım ona bakacaktım zaten.

o zaman şöyle bir çözüm önermişler bir websitesinde, sanki belki işe yarayabilir:
www.mac-help.com

Try this,
Double Click on the Drive to open a window into it.
In Search Field press Space key
This will show you the Search Ribbon
Ensure the Search location is the USB Drive
Click the round Plus button
Set Kind is Image

Did it find anything?

diyor. ama sizinki masaüstünde usbyi zaten folder olarak açacak şekilde göstermiyor olabilir yazınızdan anladığım, o zaman bu da işe yaramaz.
sanırım usb virüslü demek oluyor her türlü, internette bakınırken anladığım kadarıyla.

virüs kapmış olabilir disk. dosya uzantısını değiştiren virüs vardı. windowsta tarat bi.

başka bir bilgisayarda içine baktım, içini boşalttım, orası tamam.

format atayım dedim ama disk utilty nedir nerede bulunur bilemedim. sağ tıkladım, format at gibi bişe göremedim.
sistem tercihleri klasörüne baktım, finder'a bakındım, göremedim.

mac bilgisayarda usb belleğe format nasıl atılıyor?

mac'te üst sağ köşede bir büyüteç işareti göreceksiniz. o işarete tıklayınca spotlight search açılacak, oraya disk utility yazarsanız size gösterecektir. Buradan bulamıyorsanız, desktop'ta boş herhangi bir yere tıklayın, yani bir uygulama, bir dosya, bir tarayıcı falan seçili olmasın. o zaman yukarıda sol üst köşede, yanyana, finder-file-edit-view-go gibi şeyler göreceksiniz. oradan go'ya gelin, ikinci bölümün en altında utilities'i göreceksiniz, şöyle bir işareti var: cnet2.cbsistatic.com
orada disk utility'yi görebilirsiniz.

Sonrası da şöyle:
disk utility'ye geldikten sonra soldaki panelden formatlamak istediğiniz diski seçin. fisrt aid-erase-partition gibi şeyler göreceksiniz sağ panelde. oradan erase'i seçin. volume format kısmından nasıl biçimlendirmek istediğinizi seçin (windowslarda da kullanılır olsun istiyorsanız msdoslu seçebilirsiniz) erase dediğiniz zaman formatlayacaktır.

Pencerelerin nelere benzediğini görmek için şu linke bakabilirsiniz:
www.kenstone.net

burada çok fazla detay var, onlara takılmayın, sadece disk utility penceresi için yolladım.

herkes farklı şekilde konsantrasyon sağlar, o yüzden size doğrudan klasik müzik dinleyin iyi gelir demek doğru değil, denemeniz lazım. ben mesela instrumental indie dinlerken çok mutlu mesut konsantre oluyorum, sadece piyano melodileri dinlerken de, ya da oda orkestrası modunda olanlar da oluyor, ama komple orkestra dinleyemem, kimisi de onla konsantre olabiliyor. kimi insan cafe gürültüsünde iyi konsantre oluyor, kimisi kütüphane sessizliğinde. deneyin ama denemenizde bir sakınca yok.

hiçbiri olmuyorsa, tam sessizlik lazım diyorsanız dışarıdan ses geçirmeyen kulaklıklar var, onlardan alıp takabilirsiniz.

Hangileri Onlar, aldim geçen bi ise yaramadi. Hala alt katta konusan insanlarin gürültüsünü duyuyorum. Yok mu bu işin uzmani?

Study musics diye youtube'da arattir. Bunun için hazırlanmış özel müzikler var.

şunlara benzeyen bir şeyler dediğim
www.sony.com.tr

ya da bunun müzik dinlenilmeyen olanları var
g04.a.alicdn.com

kulak tıkacı modunda olanlar işe yaramaz, baya böyle headset modunda olanlarla ancak.

Valla napcam bilmiyorum herseye hassas hale geldim. O dedigin de pahalıydi sanirim ve ne kadar keser acaba sesi..

kendim kullanmadım ama, bu müzik dinlenmeyen sadece kulaklık olanlardan gürültülü bir açık ofiste kullanıp faydalı olduğunu söyleyen gördüm. müzik dinlenebilir olmayanları çok pahalı değil, yani sadece böyle kulağı kapatan kulaklık olanlar, onlara bir bakın olmadı, ses geçirmeyen kulaklık ya da gürültü engelleyici kulaklık yazınca çıkıyor internette online satın alınabilen bir şeyler.

nimberjack'in dediği bildiğin inşaat kulaklığı. sanırım tekzende falan bulabilirsin. fiyatının pahalı olacağını zannetmiyorum 40-50 max.tır tahminim

Anladım. Bi miktar enstrümantal ile deneyecegim şansımı. Olmazsa onlardan alacağız artik pek bir opsiyon kalmıyor

sözlü şarkılardan, daha önce tanıdığın şarkılardan uzak dur. ludovico einaudi playlisti işini görür, onun dışında mediation playlistleri var youtube'da epey, onları deneyebilirsin, daha fazla öneriye ihtiyacın olursa, çekinme.

spotify de tracks for study var. ordan takılıyorum ama... bilemedim. benim olayım tamamen verimle alakalı. acaba sıkıntısını görür müyüm

hayır ritm tutmuyorsanız ayağınızla veya başınızla(aralarda olabilir sıkıntı yok) bundan bir şey olacağını zannetmiyorum.

sync için itunesta kulandığınız kısımda, telefonu bağladığınızda çıkan menülerde yani, photos kısmını bulun, o bölümde birtakım folderlar açıktır ve seçilidir, onları syncliyodur. o synclediği klasörlerin tiklerini kaldırınca atmaz telefona.
sorun bundan kaynaklanmıyorsa bilemedim.

kablosuz ölçüm yap, sonra da ethernet kablosunu takıp dene. sorun devam ediyorsa problem %99.8 ttnet'tedir. arayınca dersin kablolu da denedim kablosuz da, modemin bağlı olduğu telefon kablosunu da değiştirdim, yine çözülmedi. o zaman uğraşmaya değer görürler, onlar yalan söylüyorsa sen de söyle.

bi ethernet kablosuyla bilgisayar modeme bağlıyken ölçün (kablolu bağlantı hızını almak için) bi de kablo bağlı değilken evin değişik yerlerinde hız testi yapın, bunun farkı ortaya koyması lazım. internet hızına bağlı olmaksızın veri alışverişi bilemedim. ttnet sonuçta şunu der genelde standart, 16mbite kadarsa mesela internetiniz anca 10-11mbit falan alırsınız wirelessta, yani onu sağlayabiliyorlar ancak genelde. kablolu bağlanınca 13-14 falan çıkar heralde 16mbite kadar paket örneğinde. bu karşılaştırmadan bahsedildiğini düşündüm ben de.

bu arada modeminize güncelleme gelmiş mi ona da bakabilirsiniz, güncelse eğer onu da diyebilirsiniz ttnete, modem ayarlarıma da baktım bir şey yok diye.

evet bende en fazla 3,5 mbi,t bağlantı görüyorum ve sırf wireless yüzünden bu kadar düşmediğine de eminim. modemi bilgisayara yaklaştırıp kablolu deneyeyim o zaman teşekkürler.

o yayın tepesini bastırdığınızda yayın üstündeki bölümdeki boşlukla (iç kısımdaki delik yani) alt kısımdaki delik aynı hizaya gelecek, öyle basılı haldeyken ipi geçireceksiniz delikten, tepeyi bıraktığınızda deliklerin içte olanı yukarı gidecek ve ip sıkışmış olacak, sonra da ipi istediğiniz kadar çekebilirsiniz sıkıştırmak için. yani böyle olması lazım.

mümkün olduğunca durmaya çalışanlardan, ama burada kritik nokta arkadan gelmekte olan aracın dikiz aynasından kontrolü, istanbul gibi vahşi trafiklerde bazen gerçekçi olmak gerekiyor, arkadan deli gibi gelen varsa yavaşlamamakta, gaza basıp geçmekte fayda olabiliyor.

Mesafeye göre pozisyon alanlardanım

sadece 1 kere geçmek zorunda kaldım. korna çala çala ödğm bokuma karıştı. normalde emekli memur gibi kullanırım. arkadaşlar bana verir arabayı genelde.

yeşil yanıp sönerken duranlardanım :D şaka şaka geçerim.

kırmızıya yakalanmayayım derken gaza bastığınızda geçmiş olabilirsiniz ama ışıklardaki eds lerden bazıları hızı da ölçüyor. bu şekilde çalışan çok nokta var. ışıktan kurtulurken hızdan ceza yiyorsunuz. şehir içinde sınır zaten 50, biraz da hızlanıyorsunuz, kolayca 60 a falan geliyorsunuz. ceza da eve geliyor.

@sttc oha var mı öyle bir olay? benim bir araba parası ceza yemiş olmam gerekiyo o zaman.

Eğer arkadan gelen araç durabilecek bir pozisyondaysa yavaşlarım (gerekirse sert bir şekilde) ama geçebilecek durumda ve hızdaysam da geçerim.

Mesafeye ve kavsak yogunguluna gore degisir. Ama hizlanip gecmeyi tercih ederim. Hatta izmir'de yesil yanip sonmeye basladigi an yavaslayip duran suruculere ayar oluyordum. Istanbul'da suruculer daha pratik..