Yeditepe derim. Yeditepede ki hem fransızca ayrıca isp ya da ing zorunlu dersin. Okulun imkanlarından sonuna kadar yararlanırsın, Sınıflar 200 kişilik fln da olmaz. Yeditepeyle ilgili başka soruların varsa sana yardımcı olurum.

İstanbul universitesinde "siyaset bilimi ve uluslararasi iliskiler" diye bolum mu acilmis? Hangi fakultesinde?

Vakıfta burslu okumayacaksan okumayacaksın derdi büyük dedem

@esenboga iktisat fakültesi olabilir

@kreuzberg imkan derken ?

iktisat fakültesiyse değmez. o zaman yeditepe.

siyasalsa tabi ki istanbul üni.

(puanın hangisine yetiyor bilmiyorum)

ikisinede yetiyor tercih sıralamamda sıralamalarını yapıyorum da

Valla gayet de işverenler ciddiye alıyor. Hocaları daha iyi, ders seçenekleri daha fazla ve daha kaliteli, bölüm Fransızca, mezun olduğunda 'advanced' liseden mezun olmuş gibi olmuyorsun, muhtemelen Yeditepe'de öğrettikleri çoğu şeyin A'sını İstanbul'da öğretmiyor olacaklar... Kesinlikle Yeditepe derim ben.

Hatta şurada vakıf üniversitende burslu okuyanlar fikirlerini yazmış. Yararlı olur bence: www.eksiduyuru.com

bi kararsız kaldım şimdi. ayrıca ingilizcesi de var

Vakif universitesi tabii ki.
Lisede okurmus hissi yaratan eski pusku bi okulda okumaktansa modern bi egitim alani her zaman ondedir. Yani bogazici veya odtu yoksa secenekler arasinda kesinlikle burslu ozele gitmelisin.

sosyalizm tribinden kurtulalım arkadaşlar. en iyi hocalar özelleri tercih ediyor

sosyalislik yok devletçiyim arkadaş

iş tecrübelerini çıkar cv den. o haliyle gönder. bir sayfa tutsun sadece.

adın, bilgilerin (evliyim bekarım öğrenciyim vs), son mezun olduğun okul veya derece, mesleğin, ilgi alanların. düz yazı halinde bile yollayabilirsin bunu.

ben daha birbirine benzeyen özgeçmiş görmedim. ben bambaşka bir şablon kullanırken arkadaşlar bambaşka şablonlar kullanmış. kediebesi'nin dediği gibi düzyazı bile yazabilirsin.

Burada bir öykü yarışmasına gönderilen öykülerin yazarlarına ait kısa özgeçmişler var. Bir fikir vereceğini tahmin ediyorum: www.altkitap.com

Bu arada yarışmalara gönderilen özgeçmişler, iş amaçlı yazılan özgeçmiş/cv'lerden farklıdır. Düzyazı biçiminde yazılır ve gönderdiğiniz yarışmanın niteliğine göre o yarışmanın konusuyla ilgili yaptığınız şeyler varsa onları öne çıkarırsınız. Sözgelimi bir edebiyat yarışmasına edebiyatla ilgili yaptığınız önemli işleri vb. Verdiğim linkteki örneklerden göreceksiniz zaten.

klupler, lisans sirasinda arastirma, konferanslar vs.

kulüp (sporla ilgili) olarak kamp adı altında kemer'e tatile giden ve bütün masrafları okula ödetenler biliyorum. en iyi sömürme yolu kulüpler.

bir defa düzgün bir vakıf üniversitesindeyseniz zaten bir sürü konferanslar, paneller vb. olur. ayrıca bir de özellikle sosyal bilimlerde amerikan filmlerindekini aratmayan adlara sahip enteresan dersler vardır. dersi zorunlu olarak almadan onlara girip çıkabilirsiniz. bu yöntemle osmanlıca öğrenen bile biliyorum.

Okan ile Bilgi kalite açısından çok farklı okullardır. Bölümünüze göre değerlendirme yapmak lazım. Bilginin mimarlık ile ekonomi bölümleri arasında da büyük bi kalite farkı var çünkü.

kiyaslamaya bile degmez,kesinlikle bilgi diyorum.kadrosuna bakman yeterli.hangi bolum istiyorsun bu arada?

okan üniversitesi cemaat üniversitesidir.
bilgiye git eğer bu ikisi arasında kaldıysan.

bilgi mühendislik-mimarlık olursa olur , ama şu aynı puanlarda devlet üniversitesimi yoksa aynı puanlarda bilgiyimi seçmek mantıklıdır ?

Bilgi de sosyal bilimlerde belli bir düzeye gelmiş bir okuldur. Ama mühendislik/mimarlık fakülteleri yeni açıldı. Dolayısıyla bu fakültelerde henüz adam gibi öğretim kadrosu hatta ders programı olmadığı için tavsiye etmem. (Mimarlık belki güzel sanatlar fakültesi ve mimari tasarım yüksek lisansı programının varlığından dolayı olabilir ama mühendisliği tavsiye etmem.)

Mühendislik okuyacaksan istediğin bölümün programını, akademisyenlerinin kalitesini, laboratuar imkanlarını vs. incelemeni öneririm.

Burslular ve burslu olmayanlar aynı sınıfta eğitim görüyorlar elbette.

bilgi mühendislik-mimarlık olursa olur , ama şu aynı puanlarda devlet üniversitesimi yoksa aynı puanlarda bilgiyimi seçmek mantıklıdır ?

sorunu ise anlamadım. Eğer puanın itü, yıldız yada mimar sinana (istanbul ve mimarlık için konuşuyorum) yetiyorsa. Devleti tercih etmelisin. yani en azından ben öyle yapardım.

mimar sinan oluyo diğerlerini hiç düşünme derim

yalniz eger mimarlik okumak istiyorsan odtu'den daha cok memnun kalirsin gibime geliyor eger tutarsa. yok o olmuyorsa mimar sinan bence de.

bolum bazinda degil de genel olarak devlet vs. ozel dersen, devlete gitme derim ben. devlet universitesinde garip bir burokratik hava oluyor, insan boguluyor resmen. hayata kusturuyorlar. tabi simdi okudugum bolumun kadrosu eger bir devlet universitesinde olsaydi oraya giderdim, o ayri. :)

İki universitede ortalamanin ustunde ozel okullardir. Okan ne cemaattir ne de apartman universitesi. İki universitede de bolumune gore degismekle birlikte cok kaliteli hocalar vardir. Basip parayi proflari getirirler. Puanin yetiyorsa bilgi derim ben.

Okan Üniversitesi'nin adı sorunlu. "Okan okan çok kokan" tekerlemesi çıkmıyor aklımdan.
Ama Bilgi başkadır. Bilgi'den mezun olunca Bilgi'li olursun.

bilgi'nin mimarlık bölümüyle ilişkisi çok eskiye dayanıyor. daha ortada hiçbir şey yokken mimarlıkla ilgili akademik projeler yapıyorlardı. sonra yüksek lisansı açtılar. en son da bölümü. ki öğrencileri falan da ödül aldı sanırım yakın zamanda uluslararası bir projede. ha unutmamak gerek ki santral istanbul kampüsünün mimarisi de ödüllü. bunun dışında genel olarak da bilgi'yle okan kıyas kabul etmez. bilgi derim. gerçi bilgi de çok bozdu diyorlar, bilemiyorum.

bu arada mimar sinan, boğaziçi, odtü, itü, galatasaray, ankara söz konusu değilse ve hele ki sosyal bilimler söz konusuysa özellerin adı sanı duyulmuş olanları (örneğimizde bilgi) çok daha iyidir. hele ki istanbul çok bozdu. bozdu bozdu bozdu, bir ara bozmaz der gibi oldu, gene bozdu.

dostum, simge ve sembol aynı şey zaten. :)

(bkz: simge)
(bkz: sembol)

üşenmişsin ama buyur:)

www.hermetics.org

o değil de.. "tahta" nınkini buldum.. al hayrını gör..
www.google.com.tr

benim için hiç sorun olmaz, bir gün kızım olursa dilediği gibi yaşasın cinselliğini. bunu gavatlık olan gören de ilk önce kendi adamlığını sorgulasın derim.

büyük bi kısmı heralde kendi çocuklarının ilerde aynı şekilde yaşamasına karşı çıkacak. hatta kimisi bilse bile bilmemezlikten gelecek, kendini kandıracak. günümzde de oluyor bu, bi iki yüzlülük söz konusu. cinsellik batıda yaşandığı gibi değil biz de, burda biraz "şeyleştirlen" bir olgu..

ama tam tersi yaşayan aileler de var. bi arkadaşım kız arkadaşının evinde kaldı haftalarca, kızın ailesi de evdeyken üstelik. seksini de yaptı sevişmesini de yaptı.. işte böyle babalar da var, öteki türlü aileler de.

benim kızım da kendi kararlarını kendisi verebilme özgürlüğüne sahip olacaktır.
sadece, bu kadar keyifli ve güzel bir duyguyu gerçekten her hatırladığında yüzünde gülümseme yaratabilecek biriyle yaşamasını isterim. evlilik gibi bir zorlamam olmaz.
not1: dişi kişiyim.
not2: yatıp kalkma tabir ettiğiniz şeyin "sevişmek" olduğu varsayımını yapıyorum. zaten kelime olarak baktığınızda da yatıp kalkma son derece düşüncesiz ve bilinçsiz bir eylem gibi görünürken sevişme kelimesinin "sev-mek" eylemini içerdiğini bunun da son derece sağlıklı ve normal bir eylem olduğuna inanıyorum.
not3: sevişmek gibi güzel bir kelime dururken (bakın eski türk filmlerinde bile kızın babasına "biz kızınızla sevişiyoruz" derler, ayıpçıl bir etiket sonradan yapıştı bu kelime üzerine) "yatıp kalkmak" tabirini kullanan birinin "geri kafalı" olmadığı fikrine de kesinlikle inanmıyorum.

izin vermek derken?
olur da annesine çekerse, anneannesine çekilen numaraları modifiye edip uygulayacaktır muhtemelen :)

yok yav, uygulamasın anlatsın, anlıyor olacağım. nitekim yakalanma korkusu fena şey. kendi diğer korkularının yanında bir de aileme ne derim korkusu hakikaten insanın yaşamını kısıtlıyor; haliyle kızımın/oğlumun insan gibi gelişmesini annesi olarak tercih edeceğimdir.

ki zaaten, o kafa yapısına bizim neslin "yatıp kalkan" kısmı da erişemezse başka hangi tarafı erişecek? bi zahmet erişmiş olalım diye umuyorum. amen.

Ben erkegim ve kizimin sevismesine izin vermem. Ogluma ise serbest hatta yaparsa gurur duyarim.
Pascal nouma bunlari soyleyince geri kafalilik olmuyor ama biz soyleyince direk ilkel oluyoruz.

"balik kraker" seni bu yorumundan dolayı takdir ettim.Bana böyle kafadan "geri kafalı" diye yazman ayrıca memnun etti dürüst yaklaşımından dolayı.

Ama yanıldığın nokta benim kastımı yanlış anlaman.Seninde yazdığın gibi türk filimlerindede kullanılan "sevişme" kavramı her zaman cinsel ilişkiyi içermez."Sevişmek" eskilerden beri dokunmak koklaşmak en fazla öpüşmeyi kapsar.Yoksa eskilerin babası hulusi kentmen e "kızınızla sevişiyoruz" demek biraz sıkar.Şimdilerde kapsamı genişledi.Yatıp-kalmak benim cinsel ilişki tekbaşına kullanıp işi hayvanlatırmamak için bulduğum bir kelime.Bilmem anlatabildim mi?

liseli

Ağır liseli klişe bir adamsın.

Öncelikle siz olaya zaten yatıp kalkmak olarak girerek bitirmişsiniz.

bryan fury, koskoca devletin adi osmanli len

Yaşımın sizlerden fazla olduğunu garanti ederim.

Pascal Nouma da söylese başkası da söylese kızının sevişmesine izin vermeyip oğlununkinden gurur duyan adam ikiyüzlüdür, ikiyüzlü ahlak anlayışına sahiptir. erkek yapınca erkeğin hakkı, kadın yapınca yasak!? gerçi izin verilse de verilmese de onlar zaten sevişiyor olacak. ha şu var, kızım olsa, bu zihniyetteki bir herifle sevişmesini istemezdim. sevişecekse hödüklerle sevişmesin.

ben herkesle yatıp kalmıyorum. sevgilimle yatıp kalkıyorum. yatıyoruz ve kalkıyoruz gerçekten de. kızım da her ay sevgili değiştirmediği sürece ve belli bir yaşı geçtikten sonra sevdiğiyle yatıp kalkabilir, yapmalıdır, ihtiyaçtır. ama ondan eminim olmalıyım, bunu kaldırabilir mi hazır mı korunur mu,karşısındakini iyi tanır mı. kısacası evladım salak değilse, olabilir evet.

not : dişiyim.

yasla olsaydı keske.

gadlemler , sigara içerken babama yakalandım diye bu kadar titriyorsan sevgilinle sevişirken babanı düşünmekten zevk alabilceğini zannetmiyorum.

"hepsi imam nikahı kıydırır çocuklarına, hepsi traş!" (tıraş denmek istenmiş herhalde, nasıl bir üslup olduğuysa ayrı konu tabii)

tanımadıkları, kişiliklerini, dünya görüşlerini, aldıkları eğitimi, edindikleri görgüyü vb. bilmedikleri kişiler hakkında ne kolay genelleme yapabiliyor, ne kolay akıl yürütebiliyor insanlar.

@microfiction
ikiyüzlülük falan yok ortada. erkekle kadının seks ihtiyaçları çok çok farklı. kadın olup hiç mastürbasyon yapmayan binlerce kadın var. hiç bi kadın seks için yanıp tutuşmaz normalde. erkek öyle değil, 3 gün 31 çekmezse 4. gün düz duvara tırmanır. seks erkek için bir zorunluluktur. dünyanın her yeri genelevlerle doludur. hepsi erkekler içindir. erkek için seks olmazsa olmazdır.
üniversite hayatım boyunca veren kız arkadaşları edinmeye özen gösterdim. şu anda da o bakış açısıyla ilerliyorum. oğlumun da kendim gibi olmasını isterim. sonuçta o kızlar vermekten çekinmiyor, hayat görüşlerine ters değil, e bu şartlarda almak da bizim biyolojik bi görevimiz.

@durdenist sırf bu "canım kadınların cinselliği çok farklı. ahlaklı olan bir kadın öyle çok istemiyor" zihniyeti yüzünden türkiye'de kadınlar cinselliklerini yaşayamıyor. sadece bu yüzden yurtdışında parmakla gösterilen vajinismus vakaları bizde gırla. elin gavurunun kadının biyolojisi, cinsel gereksinimi çok mu farklı bizimkinden de orada kadınlar cinselliklerini özgürce yaşayabiliyorlar. yoksa onlar gavur olduğu için ahlaksızlar, o yüzden mi?

eğer kızıma izin vermem, oğluma veririm, gurur duyarım diyorsan bu ikiyüzlülüktür. bırak kızının cinsel olarak neyi istemediğine yine kızın karar versin, sen değil. yok kadın o kadar istemezmiş. istemiyorsa sorun yoktur zaten. sen kendini kandırmaya devam et kadınlar için cinsellik önemli değil, kadın cinsellik olmadan da yaşar masalına. hem kadın için cinselliğin farklı olmasıyla kadına (evlilik öncesi) cinselliği yasaklamanın ne ilişkisi var? kadının istememsi ayrı bir şey, ona evlilik öncesi cinselliği yasaklamak, ahlaksızlık syamak ayrı bir şey. oğluna helal olanı kızına haram kılmajsa ikiyüzlülüktür. kendine hak gördüğünü kadına görmemektir. bu zihniyetteki bir adam benim gözümde önüne gelenle yatan bir kızdan daha aşağıdır.

son olarak: allah sana kız evlat verir inşallah.

@mimikikili +1000

(bkz: mabel matiz)

unuttun mu beni sezen aksu dan dinliyoruz.

mor ve ötesinin son albümü güzel: tr.wikipedia.org

mehmet kaplan - nesillerin ruhu

oktay sinanoğlu ve osman pamukoğlu kitaplarını tavsiye ederim okumadıysanız.

şimdi, sizin siyasi görüşünüz dahilinde öncelikle ziya gökalp ve yusuf akçura okuyun derim. ziya gökalp'ın bütün yapıtları yky'den çıktı.aslında pek çok yayınevi basmıştır ama en güveniliri yky'dir. ama tek tek okuyacaksanız inkılap yayınları da az güvenilir değildir. türkçülüğün esaslarından başlayabilirsiniz. yusuf akçura'nınkileri de kaynak yayınları basıyor. halide edib'in de düşünce yazılarını okumanızı öneririm. zaten kendinizi türkçü olarak adlandırıyorsanız öncelikle bu adları okumanız zorunlu. ayrıca iletişim yayınlarından iki turan kitabını okuyun. bir doktora tezine dayalı olan bu çalışma türk ve macar turancılığını karşılaştırır ve türkiyedeki turancılığın büyük ölçüde macaristan'dan ithalini anlatır. ayrıca yine iletişim yayınlarının türkiye'de siyasi düşünceler ansiklopedisi dizisinden millyetçilik cildini alabilirsiniz. osman pamukoğlu'nu unutun derim, bir derinliği yoktur kendisinin. onun söylediklerini sokakta dile getiren çok kişi var. attila ilhan ve sultan galiyev de okuyabilirsiniz. ilginizi çekecek, sizi bilgilendirecektir.

siyasi kitaplar dışında selenge yayınlarını yakip edebilirsiniz. türkler ve türkçe konuşa halkların tarihleri üzerine önemli akademik kitaplar yayınlamaktalar. jean-paul roux'yu da unutmamak gerek. gelmiş geçmiş en büyük türkologdur. kabalcı yayınlarından çıkma kitaplarını yutarcasına okuyabilirsiniz. bir de mircea eliade'nin şamanizm kitabının ilginizi çekeceğini düşünüyorum. çok keyiflidir.

siyasi kitaplar ve türkçülük yazdınız diye bunları önerdim. başka tür kitaplardan hoşlanıyorsanız öneri yelpazesini genişletebilirim.

sabitfikir.com
izdiham.com

en eskisi altzine'dir bunların. sanırım 1998'den beri yayında. ayda bir neşredilir. fakat arşivleri kaybetmişler. bir de eski tasarımcıları olmadığı için internet ortamına uygun afili işler yok. bir de yekta kopan, murat gülsoy vb. artık siteyi daha genç bir ekibe devretti. yine de güzel hâlâ.

www.altzine.net
(bkz: altzine)

bu da bonus olsun: www.altkitap.com , www.egoistokur.com

bram stoker diye genç bir yazar var, son günlerde vampir romanları denilince ortalığı kasıp kavuruyor. tavsiye ederim.

son kitapları bilmiyorum (twilighttan başka) ama anne rice da ünlü vampir yazarlarındandır, okumadınızsa hani.

angela sommer bodenburg da muhteşem kitaplarıyla vampir dünyasını talan ediyor. bence bir bakın.


www.kitapdenizi.com

Arapça: آدم

en.wikipedia.org
tr.wikipedia.orgÂdem

www.languages-of-the-world.us böyle bişey var ama ne kadar doğrudur bilmiyorum

آدم

I üstünde - işareti olacak.
ters c'nin üstünde - işareti olacak.
sondaki harfin üstünde o işareti olacak.

bir de bu vesileyle bir anımsatma: adem ile âdem farklı şeylerdir ve hem türkçede hem arapçada farklı yazılırlar. adem yokluk demektir(örnek ademimerkeziyetçilik) ve a harfi kısa okunur. âdem ise ibrahimi dinlere göre ilk insanın adıdır.

@esreföldü:
elif'in üstündeki hareke degildir, uzatma anlamina gelen madda isaretidir:
upload.wikimedia.org

microfiction animsatmasina ek olarak;
yokluk anlamina gelen adem elif degil ayn harfi ile yazilir, tam olarak söyle:
عدم

Esnafa sor "Reks varmış sinema, nası giderim?" diye. Reksi bulduğun zaman görürsün, hemen yanında bir sokak uzanıyor içeriye. O sokak da Barlar Sokağı. İşte o sokakta sonlara doğru sağda Karga. Kapısının üstünde bir karga var, ondan tanırsın.

rexx sinemasıyla aynı yerdeymiş, yakın zaten iskeleye falan.
maps.google.com

O uzanan sokağın adı Kadife Sokak'tır. En azından biz Kadıköylüler için öyle. Her yerde bir Barlar Sokağı vardır lakin Kadife Sokak sizin aradığınız sokaktır.

www.altkitap.com türkiye'nin ilk e-kitap sitesidir. daha doğrusu ilk e-yayınevi. kendi kitaplarını yayımlıyorlar. basılmış kitapların e-kitaba dönüştürülmüş hallerinin bulunduğu korsan siteler arıyorsanız aradaığınız bu değildir, belirteyim.

tamamtamambuldum mesajı aldım harikasın.

zarar derken? götü kolla pampa. başka da bir zarar?ları olmaz.

zararı derken? bulaşıcı mı bu birader? bir zararı olmaz.

homofobiğim, olmaz diyorum.

panpa dikkat et sen yine de..kendilerine hakim olamazlar ellerler falan aman deyim

Homofobikmişsin gayet. Farkında ol da, değilim deme bari.

gayet de homofobikmişsin.

pardon,

hangi dünyalarda yaşıyorsunuz?

Hacı sen ne olur ne olmaz bunların yanında alkol alıp sızma , erkekliği tutar adamın, sabaha kadar bakmışsın adam sana 5 posta gitmiş, heee bu arada bu gayların deli seksi hatun arkadaşı olur genelde bir de muhabbetleri tatlıdır...

sen her gördüğün kıza tecavüz etmeye niyetleniyor musun? nasıl iğrenç ve gerizekalı bir mantığınız var? her gördüğünüz gay de ilk fırsatta sizi taciz mi edecek?

beyin herkese eşit verilmiyor ne yazık ki.

bir de "erkekliği tutar adamın, sabaha kadar bakmışsın adam sana 5 posta gitmiş" ne demek? birincisi eşcinsel de olsa adam zaten erkek. ha, eğer kasıt heteroseksüelliği tutar ise erkekle cinsel ilişkiye giren adam zaten eşcinseldir. bunun pasifi-aktifi yok. düzen erkek, düzülen ibne diye bir şey söz konusu değil; ikisi de eşcinsel.

İletişim veya İş Bankası.

iletişim tavsiye ediliyor genelde.

çevirmeni sağlam eski kitaplar. sahaftan...

iletişimden şaşma, çevirmenleri iyidir.

nihal yalaza taluy
ataol behramoğlu

bulduğun yerde bu ikilinin çevirilerine sarıl.

Bulabilirsen kesinlikle ve kesinlik Cem Yayınları ve Altın Kitaplar. Rus Edebiyatında üzerilerine yoktur. Hasan Ali Ediz ve Nihal Yalaza Taluy ilk evvela tavsiye ettiğim tercümenler. Cem'e, Altın Klâsiğe tercüme yapmışlar genelde. Kitapçılardan çıkmaz. Sahafa bakın. Sahaf bulamam diyorsan, kitapçılardan bu bahsettiğim tercümenlere bak. Oğlak ve Sosyal Yayınları tekrar basımlar yapıyorlar bu ara, bu tercümenlerin tercümelerine yönelmiş olma ihtimalleri var.

@ahmetvural1987 artık nihal yalaza taluy'un çevirilerini iş bankası basıyor (bu arada tercümen değil, tercüman, klâsik değil, klasik).

bunun yanı sıra rus klasiklerini okuyacağınız yayınevleri şunlardır: dostoyevski, tolstoy için can, iletişim, iş bankası. çehov'u everest veya cem'den okuyabilirsiniz. ikisinin de çevirmeni aynı. yayın haklarını cem'den everest satın aldı ve şimdi everest'ten çıkıyor. ayrıca oblomov'u ve gogol'ü okuyacaksanız everest'ten okuyun yine. zira oblomov'un tek tam çevirisi everest'te. son dönemde rus edebiyatında everest atağa kalktı. bahkin çevirileri falan da var. ayrıca yky'nin bastığı rus klasikleri de var. söz gelimi dostoyevski'den bir yazarın günlüğü veya puşkin'in bazı yapıtları gibi. onlar için de yky'den almak gerekiyor tabii.

cevaplar beklediğimden açıklayıcı oldu teşekkürler. sanırım iletşim ve iş bankası yayınlarında hem fikir olduk.

istanbul uni yi gec bence. umdugunu bulamayacaksin kampus ortami acisindan.

bi yer tutuyorsa bogazici iyidir.

ne okoudun sen ilk universiten ne

istanbul bilgi üniversitesinin santralistanbul kampüsü oldukça başarılı. zaten bilgi sosyal bilimler alanında başarılı bir üniversitedir. burslu girebiliyorsanız çok iyi olur. bölümlere bakmak gerek hangi bölüm santralde. tarih bölümü santraldeydi benim bildiğim. ya da bir bölüm bitirdikten sonra bilgi'de kültürel incelemeler y.lisansı falan yapılabilir belki.

www.jimithekewl.com

yazarodasi.blogspot.com
www.egoistokur.com

zaferyal.kuzeyyildizi.com

kedilervekitaplar.blogspot.com

limbo-pillow.blogspot.com
acetobalsamico.blogspot.com
devrimderki.blogspot.com
maliano.blogspot.com
avrupasinemasi.blogspot.com

www.egoistokur.com
yazarodasi.blogspot.com

bi' dergiye yazmam gereken bir yazı var. nasıl olsa da onu şekle şemale soksam diyorum. erteliyorum üzerinde çalışmayı. ama çok da ertelemeden bitiririm sanırım. ayrıca skype'ın öbür köşesindeki arkadaşımın işini bitirip iletişime geri dönmesini bekliyorum. bir yandan da çay içiyorum.

Mezdeke actim oynuyorum,cok keyifli,baya terledim.

zuma oynuyorum

kafayı bozdum eski sevgilimi düşünüyorum lan.

mal gibi oturuyorum banker biloyu izlemeye çalışıyorum ama gözümün önünde ev arkadaşımın kız arkadaşıyla oynaşmasını izlemek zorunda kalıyorum.

neden istanbulda değilim ve kan ihtiyacı olanlara yardım edemiyorum diye dertleniyorum.

jazz dinliyorum televizyondada belgesel var ona bakıyorum.

Harry Potter And The Order Of The Phoenix izliyordum ara verdim.

satılık bişey ilanım için gelen tekliflere cevap yazıyorum. bir de ula benimkisi eskidi ve yıprandı şimdi bi fotoğraf makinesi alsam gircek 400 - 500 birşey. 12 taksit olsa acep olur mu olmaz mı vb fırtına yaşıyorum.

şarap ve sigara içiyorum

yarına misafirimiz var oyun havası cd istedi ama halaa hazırlamadım ne bk yicem ne dicem diye düşünüyorum. süt içtim, kardeşimle kavga ediyorum. offf!! üstüne sigara mı yaksam bi dene diyorum bi de düşünüyorum baban bile senden az içiyo, çok içme ayıp olur adama, niye ayıp olsun sigara bu ama üzülür yine de çok içme diyorum kendi kendime. hala kararsızım içip içmeme konusunda. şükür başka derdim yok. bi de tırnaklarım kırılıyo bi düzelmedi ona çok üzülüyorum. evet hepsi son beş dk içinde olanlar. pek bişi düşünmüyorum yani-sigara konusu hariç.

sağ elim kaşınıyo para mı gelicek acaba? ne garip şeyleri düşünüyorum!

beyaz show açık ama bakmıyorum, canım çok sıkılıyor. kafamı falan kaşıyorum.

Yarin sinava girecegim. Yattim ama uyuyamadim. Telefondan duyuruya girip oyalaniyorum gozlerim yorulsun diye.

şahan'ın eski skeçlerini izlemekteyim.

www.rainymood.com + www.youtube.com

dolacak ve taşınacak boş kutulara bakıyorum. taşındıktan sonra bunları daha huzurlu dinleyeceğim, onu düşünüyorum.

birazdan duyuru haxball açılacaktır heralde onu bekliyorum.

plank hareketleri yapıyorum, nerdeyse mekik kadar başarılı, omuriliklere de zarar vermiyo.

bir puan yuzunden sikilen yaz tatilim icin yas tutuyorum.

sıkılıyorum.

nihayet forrest gump'ı izlicektim aksilikler oldu yine ertelendi meçhul bir geceye.

arkadasın ev arkadasıyla skandal derecede yasadıklarını dinliyorum mesajlarını okuyor. dinlemek keyifli sanki.

abimle dalaşıyorum.

yazlıktayım ama bugün 18:30 feribotuyla dönücemi keşke 1 hafta daha kalsam diye düşünüyorum

tşk ederim ama bir yerde şu yazıyı okudum.(Kiralananın sahibi olmayan kişi – ergin ve mümeyyiz olmak (iyiyi kötüden ayırt etmek) şartıyla – malik olmadığı taşınmazı kiralayabilir.)vekaletten filan bahsetmiyor o yüzden çelişkiye düştüm.

evet, maliki olmak zorunda değil. vekaletinin de olmasına gerek yok. böyle bir halde dahi sözleşme geçerlidir. yalnız bir mesele var, eğer söz konusu kişi maliki olmaması sebebiyle kiralanananı devredemezse bu kendisinin sorunudur. sözleşmeden doğan sorumluluğu vardır yani. yoksa sözleşme geçerlidir. kiralananı nasıl teslim edeceği veya kiracının kullanımına sunacağı kendi sorunudur. belki sonradan mal sahibiyle konuşur vb. ama sözleşmeye bir halel gelmez.

sorunuza soruyla yanıt vereyim: kindle arapçayı destekliyor mu? bu soruya verdiğiniz yanıt olumluysa ikinci aşamaya geçebilirsiniz demektir.

bildiğim kadarıyla desteklemiyor hatta kiril alfabesini de desteklemiyor ruslar nasıl yaptıysa kiril alfabbesini sokmuşlardı kindlea

Valla soruyu sorduğum zaman ben de bilmiyordum destekleyip desteklemediğini, hatta kindle hakkında hiçbir şey bilmiyorum bile diyebilirdim. Ancak internette bulduğum mobi formatındaki 60 mb'lık dosyayı kindle'a atınca, dosyayı tanıdı ve sorunsuz açtı. Yani arapçayı destekliyormuş. Ya da attığım dosyadaki metinler aslında resimdi ve kindle onları sadece resim olarak görüntülüyor (tabi böyle bir şey olup olamayacağını da bilmiyorum). İçindekiler sayfasından istediğim sayfaya ulaşabiliyorum yalnız.

abdest almadan okuma, günah.

resim olarak kaydedebilirsin.

aile, toplum baskısı. coğrafyamız. erkek egemen toplumu.

her sevgilim bi kere versin ama karım bakire olsun kafası.

sebebi muhtemelen her sevgilim bir defa versin ama karım bakire olsun diyen türk erkekleri olsa gerek. meali: toplumca sahip olduğumuz ikiyüzlü ahlak anlayışı.

edit: uykusuz her gece atak davranmış.

gercekten soruyor musun bu soruyu?

turk erkeklerinin %80'i "bakire olmayan kizla evlenmem" mantalitesindeyken, ulkemizde namus halen bacak arasinda araniyorken?

e o zaman niye diğer bokları yiyolar? yani her haltı yaparım seni ilişkiye girmeden tatmin ederim moduna giriyolar?

çok sebep olabilir.

bu kavramı kendisi düşünmeden kabullenmiş olabilir.(aileden veyahut kültürden)
erkeğe güvenmiyordur.
kendini gerçekten kocasına saklamak istiyordur.
çevresi ona namusun bacak arasında olduğunu kafasına kazımıştır.
kendisinin en değerli organı olarak görmektedir.

birçok sebep olabilir. seviyorsan saygı göster, sevmiyorsan uğraşma çünkü senin değiştirmen, onun ilerideki suçluluk duygularını sana yöneltmesine neden olabilir ve çok başın ağrıyabilir.

cunku cinsellik yasamak istiyorlar onlar da. partnerlerini de mutlu etmek, ellerinde tutmak istiyorlardir herhalde. ama ileride koca bulamam, orospu damgasi yerim gibi dusunceler nedeniyle bakire kalmayi tercih ediyorlar.

turk erkeginin buyuk cogunlugunun abaza kalmasindaki en buyuk etken, kadinina ikinci sinif insan muamelesi yapmasidir, yani turk erkeginin kendisidir gene.

@yirttin gotumu sahin agam; maşallah bu nasıl nick böyle abi:p

her neyse, yani pek bi duygu beslenmiyosa hiç uğraşma o yoluna sen yoluna diyosunuz?

"her neyse, yani pek bi duygu beslenmiyosa hiç uğraşma o yoluna sen yoluna diyosunuz?"
@cunku kardes değiliz, seni sevmesi eşittir sana vermesi, öyle mi?

@g7mor, tabii ki hayır ama sonuçta belirli yaşa gelmiş etmişsin, illa ihtiyaç duyuyorsun cinselliğe ve bunu yaşamak istemek gayet normal bana göre.

@cunku kardes degiliz, lise yıllarında şahin k filmleri izlerdik :)

(bkz: yırttın götümü ağam)

edit: nicke daldık soruyu atladık. sen bu kızı hayatının neresine koyuyorsun. eğer ki bunu düşünme gereği dahi duymadıysan kızdan ayrıl derim. ama sırf bu isteğini yerine getirmedi diye değil. duygularını incitme sakın. saygı göster kıza. kendisini eşya gibi hissetmesin. yada açıkla böyle böyle ama üslub önemli.

gönülden tavsiye; ne istiyorsan onu yap.

çünkü türk kızlarının kukusu altın kaplama. evlenmeden verirseler eğer değerinin düşeceğine inanıyorlar.

@yirttin gotumu sahin agam; ben bu kızı yani pek bi yere koyamıyorum hani devam ederse eder modundayım. eğer anlaşamazsak o yoluna ben yoluma fakat bunun dediği şey 6 yıl gibi bir süre. kendince yaptığı planlardan sonra ben 6 yıl sonra evlenirim moduna girmiş. lan 6 yıl ne bekliyosun vicdansız.

yahu cinselliği niye tü kaka görüyoruz? e iki taraf da sağlıklıysa iki tarafın da cinsel gereksinimleri varsa elbette seni sevmesi eşittir seninle sevişmesidir. birbirini seven iki insanın cinselliklerini paylaşmalarından doğal ne olabilir? bu zaten bir ilişkinin esaslı unsuru değil midir?

öte yandan bir dişinin "her türlü tatmin ederim ama zarımı elletmem" tavrı bana müthiş ikiyüzlü geliyor. sen ileride kocana yalan söyleyeceksin demek ki. asıl ahlaksızlık (bakire olmamayı orospuluk sayanlarla birlikte) budur. yalan söyleyenden korkacaksınız!

böyle diye diye bütün hatunlar önüne gelenle yatıyo. bu da toplum baskısı değil mi?

artık toplum baskısı mı kaldı? her boku yiyolar sadece zar kalsın derdindeler.

@microfiction, bakire olmayanın orospu sayıldığı bir dönemden, bakire olanın orospu sayıldığı bir döneme geçişin sancılarını yaşıyoruz.
bu kardeşimiz diyor ki "bu kız bana vermiyor, benim arzumu tatmin etmiyor, ben buna tekmeyi vurayım".
bende asıl amacın cinsellik olduğunu, sevginin, cinsel ihtiyacın karşılanması halinde vaadedilen bir ödül olduğunu anlıyor ve bunu soruyorum.

"her boku yiyorlar bi zar kalsin" diyorlar cunku millet olarak o zari namusun sembolu olarak goruyoruz. olay bu kadar basit. uzerinde sosyolojik olarak kitaplar bile yazilabilir -ki yazilmistir da- ancak ozet gecmek gerekirse, budur. seni sevip senle sevismesi de birseyi degistirmez. birgun birsey olur da bakire olmadigini anasi, babasi, kardesi, amca oğlu anlarsa belasini siker diye de korkuyordur. yani bir kizin bu konudaki tek korkusu ileride bunla degil baskasi ile evlenirsem ve bekaret ararsa diye en azindan kafam rahat olsun degil. bu konuyu dusunurken yasadigimiz toplumun yapisini isin icine fazlasi ile katmak gerekiyor.

bir erkeğin bakire(!) kızlarla bir başka erkeği aldatabilsinler diye alternatif (çocukça) yollardan ilişkiye girmeye çalışması düşük erkek kalitesini göstermez mi?

eh düşük kız kalitesiyle düşük erkek kalitesi bir araya gelince de düşük seks kalitesi kaçınılmaz olur.

tekme vurmak ha.yeme bizi:)

korumalığın duruş şekline bir gözatın. kadının yediği g den sonraki duruşuna bir daha göz atın. biraz da heyecan, adrenalin serpin üzerine.

cinsellik "beyin"dedir bacak arasında değil. orgazm'da heyecanın zirvesidir. buradaki heyecan o kişiyi böyle etkilemiş. kişisel tercih ve düşünce tarzı mutlaka bunu kolaylaştırmıştır. yoksa her roller coastera binen orgazm olur diye bir şey yok. görmüşsünüzdür, bayılanlar da var.

pek gercek degil gibi geldi bana.

süre olarak çok çok kısa.

numara bu

@ben smyrna: yani kadin beyniyle mi orgazm oluyor?

kisisel tercih ve dusunce tarzi izin verdigi icin mi?

cok sacma bence.

kadinin orgazm olmasi icin kendini rahat ve guvende hissetmesi lazim. boyle roller coasterin tepesinde, bence hic mumkun degil. heyecan ve tahrik belki karistirilabilir ama orgazm... sanmiyorum.

(bkz: ha eşeğin semerinin kaşı ha sikimin başı ) fıkrasındaki gibi güvenlik demirinin teması etken olabilir. aynı erkeklerde taşak kamaşması olayı gibi bir şey.

amma abartmışlar. yok kadının orgazm olabilmesi için kendini güvende hissetmesi lazım falan. Sadece kimi kolay olur kimisi zor.

heyecanlanmış, uyarılmıştır ama orgazm asla

@mr fusion: Sadece kimi kolay olur kimisi zor demişsiniz de, aklının ucundan geçmiyorken bu kadar alakasız bir ortamda 30 saniyeden kısa bir sürede orgazm olabilen kadının çok çok nadir bulunması lazım. öyle olsaydı adam o kadar şaşırmazdı sanki.

geyik lan bu. hatun geyik yapıyor gayet.

negze organ bu kuku,sürtünme ve adrenalindir.

fake.

Evet, böyle bir şey mümkün. Kadın orgazmı zaten büyük bir çoğunlukla klitoral olduğu düşünüldüğünde mantıklı. Buna benzer başka şeyler de var. Sırf orgazm olabilmek için kendisini boynundan asanlar vardır. Çoğu kere ölümle sonuçlanan bu vakalara otoerotik asfiksi denilmekte. Yani orgazm olabilmenin tek yolu cinsel birleşme veya mastürbasyon değil. Yedikleri basıncı, yukarıda yazıldığı gibi klitorisin üstüne denk düşen korumalığın bağını, adrenalini, soluk alıp verişteki ani dğeişikliği falan göz önüne aldığımızda olabilecek bir şey. Videodaki de hiç de öyle feyk değil.

Ve üstelik bu alete binip de tek orgazm olan kadın bu videodaki değil. Bkz: www.youtube.com

vajinal orgazm haricindeki diğer orgazm türlerinin alayını hikaye olduğunu, vajinal orgazmdan alınan hazzın yüzde biri anca olacağını unutmamak kaydıyla.

bildiğim kadarıyla saçını ört falan şeklinde değildir durum. mahrem yerlerini örtmekten ibarettir.

buradaki linklerden bakabilirsiniz:

www.kuranmeali.com

Örtünme (Tesettür) 24/30, 24/31, 24/60, 33/32, 33/33, 33/53, 33/55, 33/59,
Örtünmek (Elbise Giymek) 7/26, 7/27, 7/31, 7/32,

erkeğin gördüğünde erekte olabileceği yerleri ört.
ha kıldan tüyden nasıl uyarılıyorsak artık...

ozellikle bas ortusu ile ilgili olanlar soyle:

Nûr Suresi 31. ayet

Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tabi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.


Ahzâb Suresi 59. ayet

Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.


Ahzâb Suresi 33. ayet

Evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

A’râf Suresi 27. ayet

Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.

NGC nin Kuran belgeseli var iki saatlik. Onu izle, çok eski bi kuran bulmuşlardı, cami resimleri falan vardı, birde başörtüsünü incelediler, o zmanın arapçasıyla yorumlanınca bekaretinizi koruyun gibi birşey çıkıyodu ortaya.

buradan; kuran'da saçı örtmek yok çıkıyor sanki?

"işte bak bu cümle kadınlar saçını örtmeli diyor" diyecek birisi yok sanırım.

magara adamının yazdıklarını okumaya mı üşendiniz acaba
"Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler."

e böyle diyormuş ya hala altına böyle bişey çıkmıyor diyorsunuz

Başörtüsü erkek tahrik olmasın diye değildir. Bu çok sığ bir düşünce. İslamda hiçbir şey bu şekilde hesaplanmaz. Oruç Allah istedi diye tutulur, namaz O istedi diye kılınır, başörtüsü O istedi diye örtülür. Zaten bunun için 'inanç' diyoruz. Yoksa mantık aramaya çalışmak bir noktadan sonra kaytarmak için sebep aramaya dönüşüyor.

Bir diğer husus, Kur'an ile ilgili şöyle yanlış bir algı var. 'Kur'an da yazıyor mu bu?' sıkça duyduğumuz bir cümle. Eğer Kur'an öyle bir kitap olsaydı insanların neler yapıp neler yapmayacağını listelerdi, mesela:
madde 1: içki içme, madde 2: oruç tut vs... O zaman şu an olan kütüphaneler dolusu tefsire gerek kalmazdı. Halbu ki Kur'an böyle bir kitap değil, inanan birinin bu şekilde bir yaklaşım içinde olması da onu yanlışa götürür.

Kur'an ile birlikte ilk başta sünnet sonrasında tefsirler vs. incelenmeli.

Neyse sorunuz bu değildi zaten. Magara adamı yazmış gerekli ayetleri.

@snp_kubra,

al bak bi';
www.hurriyet.com.tr

@johan sebastian,
cevap işin teşekkür ederim; ama "yuh be hoca"
hacı, soyun emevilerden falan mı gelmekte?

mealleri, kelimelerin yanlis veya dogru cevrilmesini tartismaya cok gerek yok.

nur/31'de "konsept" olarak, kadinin, "süs" olarak gorulebilecek kisimlarinin, helali olmayan erkeklere karsi ortulmesi gerektigi soyleniyor.

kadinin sacinin "süs" oldugu da cok tartisma goturecek bir durum degil. ornegin eksi sozluk'ten bir ornekteki istatistiklere bakabiliriz:

www.eksisozluk.com

edit: link calismiyor ama bu baslikta "saç" kelimesini arayin...

@magara adami,

"süs" mü? nerden çıkarttın şimdi "konsept olarak; kadinin, "süs" olarak gorulebilecek kisimlarinin, helali olmayan erkeklere karsi ortulmesi gerektigi soyleniyor."u?

"süs olarak görünen kısımları..." çok garipmiş.

senin "süs olarak görünen kısımları..." mantığına uyan bir örnek vereyim o zaman; aynı başkılta "el"i ara.

ayet gayet acik:

"Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler."

yani diyor ki "istisnai sekilde gorunen bir yerlerin olabilir ama, sen orani burani (zinet=ziynet=süs) mumkun oldugunca gosterme."

sus derken kupelerini gosterme demiyor herhalde. kime gore neye gore sus?

"Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar"

yani diyor ki: "hatta kapattigin yerler (ki burda kalcadan bahsediyor olsa gerek) hareket ederken belli olmasin diye de kivirmadan yuru."

zaten, Ahzâb/59'a bakarsak, o "dış örtü" denilen sey de carsaf olsa gerek.

daha abartacak olursak, "mumkunse evden pek cikmayin" temali da ayetler var.

uygulanmasi yonunde kararlari kimin icin aliyorsunuz anlamadim ama, "ortunmek aslinda kuranda yok, bunlar hep siyasi guclerin uydurmasi" demek de dogru olmaz. konu islam ve kurallari ise bu isin kitabi var, acip okumak lazim.

tabii butun kurallara uyulmali midir, bu kurallarin ne kadarina uyan ne kadar musluman olur, coguna uymayan ama inaniyorum diyen munafik olur mu, bunun kararini vermek kime duser bilmiyorum. en azindan bana dusmez.

inanan ama basi acik, veya inanan ama alkol kullanan, inanan ama zina yapan, yalan soyleyen, kotuluk yapan, harama el uzatan bir dolu insan var.
konunun uzmani asla degilim ama; "inancin gereklerini yerine getirmek" bambaska bir konu.

"ben yuzde yuz musluman olmak istiyorum, inancimin gereklerinden yerine getirmedigim hic bir sey kalmasin" diyen insan, zaten basini da orter. kitabin cevirisi acik degilse bile, herhalde en uc durumu dusunup ona gore hareket edilmeli.

el orneginiz icin soyluyorum, eldiven kullanan turbanli kadinlar da var.

evet.

saçın örtülmesi gerektiği kesinlik içeren bir şekilde kelime telaffuz edilerek yer almamaktadır. magara adamının alıntıladığı nur suresi 31. ayette geçen baş örtüleri kısmı birebir çeviriden değil yorumdan kaynaklanmaktadır. diyanet olsun, elmalılı olsun başörtüsü yorumuyla bu ayeti çevirirken; abdülbaki gölpınarlı, edip yüksel örtüleri, yaşar nuri opsiyonel bir şekilde örtüleri/başörtüleri şekilde çevirmişler. baskın görüş başörtüleri şeklinde, doğrunun ne olacağı tam kesinlik içermeyen bir ifadede olay tamamen sizin referans kabul ettiklerinize bağlı. kendiniz incelemek isterseniz:

www.kuranmeali.com

Bir yerde bir yanlış var. Nur suresinde başörtülerini değil, örtülerini göğüs yırtmaçlarının üstüne vursunlar yazar. Kullanılan sözcük orada örtüdür. Masa örtüsü için de yatak örtüsü için de kullanılan örtü yani. Ki bu 31. ayetin ve Nur suresinin indiriliş sebebi ve surenin bağlamı dahilinde değerlendirildiğinde çok daha mantıklıdır. Orada peygamber döneminde baskı gören mümin kadınların kendilerini ulu orta belli edip tehlikelere maruz kalmamalarından söz ediyor. Bu sebeple de ziynetlerini örtmelerini söylüyor. Göğüs yırtmacı da zinetlerin bulunduğu temel yerdir. Sözcüğü başörtüsü diye tercüme edenler yanlış etmekteler. Bir ayet, sure vb. yorumlanıp tefsir edilirken cımbızla tek bir cümlecik çekilip bakılmaz.

Ziynet, takı demektir. topukları yere vurunca ziynetler şangırdar. Hele ki o dönemde kullanılan kolyeler, halhallar vb. düşünülünce. Ayrıca görünen kısımlar müstesna olmak üzere ziynetlerini teşhir etmesinler ne demektir? Eğer bunu vücut güzellikleri olarak yorumlarsak saçmasapan bir anlam çıkıyor. Ziynetin gerçek anlamı olan süs takısı anlamında yorumlayınca her şey anlaşılıyor. Zaten surede de dediğim gibi müslümanların baskı görmesinden vb. söz edilmektedir.

mürdümgiriz, neden öyle dediniz ki? :)

Microfiction haklı, o ayette direkt başörtüsü diye geçmiyor; örtü yahut ona benzer bir kelime olarka geçiyor. Ama kastedilen şey nevresim takımı değil elbette.

Bir de bakın, söylemek istediğim verilen cevaplarda açıkça görülüyor. Kur'an bir beklentiyle okumaktan dolayı herkes istediği noktaya çekebiliyor. Bu nedenle sünnet ve tefsirler önemli işte. Yoksa, evet ihtilaflı konular var. Çok büyük islam alimlerinin farklı yorumları var. Kaldı ki mezhep dediğimiz farklı yorumlar var, ama buralardaki en ufak yorum farklılıklarını bile alimler cilt cilt kitaplar yazarak, ehli sünnet temeline dayandırarak açıklamışlar. Orda aslında şunu demek istiyor gibi birşeyler söylemek bizim gibileri çok aşar. Sofi'nin Dünyası değil nihayetinde mevzu.

Microfiction,

Ziynet sadece takı anlamına gelmiyor. Mesela sakal da erkeğin ziyneti'dir gibi bir ibare vardı (kaynağına bakıyorum, bulup eklemeye çalışacağım. O halde ziynet takının yanında; güzel gösteren, süs gibi manalara da geliyor olabilir- ki sakal erkeğin ziyneti ise kadın için de bu tür birşeyden söz edilebilir heralde.

Yine de bu söylediğimi araştırmam gerek, net birşeymiş gibi söyleyemem.

bir de şu var, kastedilen, "baş örtüsü" değil, örtü diyelim. örtü, bir şeyin üzerine örtülür benim bildiğim.

yani aşağıdan yakaya kadar örtülen bir örtü, yine garip oluyor. bir şekilde yine yukarıdan aşağı örtülmesi lazım. yakanın yukarısında da, "baş" var.

tabii, johan sebastian'ın dediği gibi önemli olan yorumdur. yoruma açıksa bu da bir yorumdur :)

kadınlarımızın dışarıda mahrem bölgelerinin görünmemesi ve diğer er bireyler tarafından dikkat çekmemesi için vücutlarını örtmeleri gerekmektedir. Ayaklarını yere vurmaması gerektiği (ki bunu yeni gördüm), vücut hatları diğerleri için çekici bulunabileceği, hatta ve hatta tecavüz sebebi oluşturabileceği için kapatmak zorundasınız. bildiğim kadar, okunulanı yorumlamaya çalışınca bunlar çıkıyo.(Sığlığın dibine vurmak bu olsa gerek heralde?)
Ha tabi birde yasak kılınılmış yasaktır, sorgulanılması, düşünülmemesi gerek diyenlerde ulemadır. Doğrudur.

@benlik bu kadar:

tecavuzle, tahrikle konunun alakasi yok.

"helal" yani es olmayan, ama potansiyel olarak nikah dusebilecek, yani yakin akraba olmayan bir erkegin, kadinin vucudunu gormesi, veya kadinin gorulmesine musaade etmesi, "haram"dir.

inanan insanin da "niye haram?" diye sorgulamasi yanlistir.

mesele bundan ibaret.

ben satayım? bütün uykusuz serisini 300 tl'ye vereyim sana.

kadıköy çarşının oralarda migrostan yukarı doğru çıkarken dergi satan yerler mevcut. aralarında çizgiromanların da özel bir yeri var. oradan bolca bulabilirsiniz.

bende de bir dünya çizgiroman var, görüşebiliriz...

turkcecizgiroman.blogspot.com

Rexxten aşağı inerken sağda bir dükkan var. Adam türlü türlü minyatür, figür ve çizgi roman satıyor.

Aradığın yer kesinlikle kadıköy ptt'nin yanında bulunan Akmar Pasajıdır. Oradaki sahaflarda eski-yeni çizgi romanları bulabilirsin hem de uygun fiyata...

akmar'ın biraz yanında kadıköy çarşısının alt katlarında 2-3 tane çizgi roman dükkanı mevcut.

boşandı

boşandı sonra.

erken bosandi.

dost hayatı yaşıyor.

değilim pek. ali ahmet gibi kolay bir çırpıda söylenen bir isim olmasını tercih ederdim. adım abdulmuttalip. şaka lan şaka o değil.

ben gayet memnunum. yani ailem daha iyi ne ad koyabilirdi bilmiyorum.

memnunum sanki ben.

ismimden memnunum ama ismimin bilinmesinden hiç memnun değilim.

evek, az bulunan bir isim. memnunum yani.

Memnunum...
Daha kötüsü olabilirdi :) abdülkadir gibi :)

ekin. bayılıyorum ismime.

ikinci bi isim robert güzel olurdu,walla bak,xxx r. xxx diye de cakardim oyle olsa,amerikan baskani gibin.
bruce ismide guzel aslinda batman yuzunden degil,guzel isim

memnunum ben de fatih' ten.

adımı sevmiyom soyadımdan tiksiniyom amk

Adım Mert. Tam tiki ismi. İşin kötü tarafı tip de tam tiki tipi. İtirazım var!

nadir isimlerden birine sahibim ve çok memnunum. eğer doğruyu söylüyorlarsa güzel bir ismim varmış :)

gayet memnunum sadece karaibrahimgilmi esprisinden yoruldum.

tolgahan olmadığıma o kadar seviniyorumki. tolga'dan gayet memnunum çocuğum olsun yine tolga koyarım adını.

pek degil. kendisinden degil cagristirdiklarin kaynakli ama.
ablamin ve kiz kardesimin isimleri daha güzel.

Değilim aq.

memnunum. genelde iltifat alırım.

memnunum. ama türk kökenli bi isim olsaymış daha iyi olurmuş . cenk ,hakan kağan, alp er tunga gibi.

Şebnem. Çok seviyorum. Seçme şansım olsa, yine Şebnem olurdum.

yunus. çon naif bi isim amk, halbuki ben teeey.
değilim

seviyorum da. ne burcu? sorularından tiksiniyorum.

ekincan. valla memnunum ismimden, hatta liseye kadar tek bende var zannediyodum

nadir ismi olanlar isimlerini de söyleseler ya? hem nadir hem de gizli mi acaba isimleriniz?

bi yerde okumuştum çoğu kişi isminin,koyulabilecek en iyi isim olduğunu düşünürmüş.bana sorarsan bende memnunum

değilim. birbiri arkasına iki tane arap kökenli isim olunca pek de iyi olmuyor. üstelik iki isim arasında ünlü uyumu bile yok. fonetik de değiller.

ben küçükkene 18 me gilince ilk iş ismimi değiştircem diyodum ama sonra ismimi sevmeye başladım kendi kendime çok nadir rastladıgım bı ısım hatta o kdr nadırkı ılk okul hacamın ısmıydı bıde bır sanatcının ısmı yanı 3 kısıyız bıraz yaslı ısmı hatta ama güzel bence yaa anlamı güzel bikere :)isminle yasamayı öğren sevmiyosan eğer :)

memnunum, soyadımla da uyumlu ve az bulunur bir isim.
çekinecek ne var; gündüz mor

değilim aq

benim ismim de çok havalı. gayim ama kızlar duyunca direk aşık oluyolar.

memnun değilim, cok genel bir isim zaten aile büyüklerinden. yani düşünülmeden konulmuş bir isim. amma velakin insanda tip olmayınca ismin falan da pek önemi olmuyor, bunu anladım. çok süper manyak bir adım olsa da bir anlamı olmazdı.

çoook memnunum. ama son zamanlarda bazı popüler dizilerde görünce sinirim zıplıyor.

ismimi eskitiyor ipneler.

türkiye de ismimin kullanım oranı binde 1 den çok az fazlaymış. burada yazıyor:

www.ismididikle.com

isim güzel de hoşgeldin harun abi espirileri ben de heyecan uyandırıyor. :)

ahmet iyidir ya kısaltılıyo uzatılıyo sonunda d konabiliyo cennetin kapısında yazıyo daha ne olsun.

tapıyorum. (cem)

markasını sktimin sigarası yüzünden ortaokul yılları biraz sıkıntılı geçse de, ben de çok seviyorum ismimi.

Memnunum ben. Daha iyi olabilirdi ama fena değil. Tufan.

kendi ismimi severim, babaannemin ismi olan ilk ismimden nefret ederim. bana da adımı değiştirerek "nazım hikmet misin sen leleoleo" esprisi yaparlar. değiştirir misin dersen üşenirim, kalır öyle.

daha önce iş bankasından, şimdilerde de ithaki'den çıkmakta olan "böyle söyledi zerdüşt" adlı mustafa tüzel çevirisi güvenilirdir. bunun dışında kayda değer say yayınları ve kabalcı çevirileri var. geri kalan tüm çevirileri boşverin. alacaksanız bu üçünden birini seçin. zaten nietzsche'nin bütün kitaplarını tek tek çeviren bir say yayınları var bir de ithaki.

İthaki'ninki iyiydi baya gönül rahatlığıyla alabilirsin.

hocam hangisi iyi bilmiyorum ama oda yayınlarının ki gerçekten berbat.

Psikoloji okuyan, Kaan H. Ökten'den felsefe dersleri, hatta felsefe okulu sertifikası da almış biri olarak Kabalcı Yayınları'nkini tavsiye ederim.

kabalcı yayınlarına ait olan ahmet cemal çevirisi artık basılmıyor. onun yerine aynı çevirmenden pinhan yayınlarından çıkmış yeni kitap var. araştıranlara duyrulur.

radyo gumussuyundaydi :)

hayır, gümüşsuyu'ndaydı kent fm 101'in binası. elemanların evleri ve habitatları kadıköy'de ama.

bir kişi daha gümüşsuyu derse dediğin gibi kadıköy olacak. ha gayret.

ek bilgi: o dönemlerde Kadıköy'de barlar çok yoktu. yörenin ilk ele gelir rock barı Karga'dır ve uzun süre de tek tabanca takıldı. onun açılışı da sallamak gibi olmasın ama 1996 civarı olmalı kabaca bir hesapla.

kanka allahsız gomunistleri bırak sana helal süt emmiş bi kız alalım.

olm o dışarda gördüğün güzel kızların birde parti evlerindeki makyajsız hallerini gör sen.

ben de akp nedir bilmem etmem, ama ona oy verince cennetten arsa veriyorlarmış o yüzden ampule basıcam.

olm o dışarda gördüğün güzel kızları biz çatır çatır sikiyoruz haberin olsun. gel sen de sik panpa

Haklısın panpa. Ama kominizm yine iyi, sen bir de komünizm i gör.

(bkz: komünizm)

Walla okuduklarının yarısını okudum ve şöyle bir sonuç çıkardım;

cahil olman, sorup öğrenerek düzeltilebilir de, şurası kesin senden bi bok olmaz.

o değil de ben bir yerde okumuştum. kominizm gelince aile denen şey kalmayacakmış. herkes karısını bacısını başkalarıyla paylaşacakmış. böyle de rezil, böyle de ahlaksız bir şey. türkiye'ye kominizm gelmesin diye ben de ampule basacağım. çoluğumuz çocuğumuz kominiks omasın.

Kim diyor komünist kızlar güzel diye lan?

tüm çıtır kızlar faşistse sikeyim sosyalizmi diye bir şey niye var o zaman abi?

panpa komünizm, sosyalizm bunlar gelecek de devrimle falan değil, kaynaklar tükendiğinde kendiliğinden gelecek. :D

dostum sen akp'den hsp'ye (has parti) geç derim ben. cCc islami sosyalizm cCc

işçiyim, üretenlerin sermaye araçlarına sahip olması güzel bir hayalden başka bir şey değil. çünkü insanız ve insanlara güvenilmez. o sistem kurulduğunda, eline yetki geçtiğinde istismar edersin. sen etmezsen ben ederim. film yine başa sarar.
-komünizm dünyada uygulanamadı.
-komünist gençler arasında samimi olarak davasına hizmet edenler olduğu gibi, heyecan arayanlar da var.
-tkp'nin komünizmle ilgisi olmadığı da söyleniyor, sözlükte çokça tartışılıyor bak istersen.
-türkiye'de komünist bir partinin iktidar olma ihtimali o gençlerin samimiyetine bağlı. daha önce gelmedi.
-içlerine girmek istersen, kürt olduğun için, "halkların kardeşliği" temasından başlayacaklar.
-aklı başında komünistler, dinlere inanmasa bile saygı gösterir ve sebeplerini açıklamaya-anlatmaya çalışır.
-evliyim, kızlar hakkında yorum yok.

erkek yerine bay denilmediği için. "evet erkekler böyle böyle yapıyor, bayanlarsa şöyle şöyle" gibi kullanımlar var. sanki kadın demek ayıpmış da bayan denilince onu kibarlaştırıyormuş gibi davranıyor çoğu insan.

baağyan muhabetinden herhalde. ben saçma buluyorum. bağyanım

bir de kendisine bayan diyen kadınlar var ki düşman başına :)

bişeye takayım da, itirazım olsun da çok akıllı görüneyim demek için.

türkiye sakatlar derneği varken, sakat değil özürlü diyeceksiniz deniyordu.
özürlüler vakfı var, bu sefer de engelli diyeceksiniz çıktı.
görme engelliler vakfı var mesela, bi kısım insan şimdi engelli değil kısıtlı diyeceksiniz diyor.

politically correctliğin dibine vurmaca.

kadın dediğinde kükreyen bayanlar var, bayan dediğinde ben kimi baymışım diyen kadınlar. ha bi de ben kızım diyenler var, ona hiç girmiyorum.

hızımı alamadım devam ediyorum editi; ve hatta sen bana bunu dedin, hayır o yanlış bu doğru vs gibi tartışmaları çıkaranlar da bu kelimeyi ve tartışmasını kullanarak vicdan mastürbatörlüğü yapmaktalar. nasıl ki yürüyüşe katılmayıp, eylem yapmayıp, sözlükte yazarak devrim yapanlar, sansüre karşı olanlar, hayvan haklarına sahip çıkanlar ve nükleer santrallere karşı çıkanlar varsa; bu tartışmayı yapanlar da oturdukları yerden " feminist " oluyor, kadın haklarına ve kadına sahip çıkmış oluyor.

bazen öyle ortamlar oluyor ki hanımefendi kelimesi soğuk kalıyor. ben orada seslenirken;

"kadın" mı dicem. "bayan" derim abi..

@elalemin derdi, mesele hitap ederkenki kullanım değil. kadın denilmesi gereken yerde bayan denilmesi. erkek sözcüğünü rahatça kullandığımız yerde kadın da diyebilmek. yoksa hitap ederken kimseye "hey, erkek!" veya "adam!" diye de seslenilmiyor. ama "erkekler bunu böyle yapar" denilen yerde "bayanlar da şöyle yapar" diyorsan sorun vardır.

(bkz: bayan değil kadın/@boshi)

Kadının cinsel kimliğini göz ardı etmek adına bayan dendiği gerekçesiyle. Ben dişi bir insan olarak pek katılmıyorum. Zira eğer bu kadın/erkek kelimeleri cinsel kimliği vurgulayıcı olarak kullanılıyorsa ben resmi ortamlarda kadın diye anılmak istemiyorum. Niye? Çünkü insan ve bireyim, cinsel kimliğimden ziyade insan/birey kimliğimle ve profesyonel kimliğimle anılmak isterim. O yüzden bu argümandan da hiç hazzetmiyorum açıkçası.

Ayrıca da cinsiyeti erkek olan ve sevgilim olmayan bi insana da erkek/kadın karşılaştırmalı konseptinde bakmam yani. O benim için "X bey"dir veya sadece "X"tir duruma göre. "Bay"dır yani. Niye? Çünkü daha kibar.

Nası bu duruma geldi anlamadım da "bayan" kelimesi benim bildiğim normalde saygıdan kullanılır. Aynı "bay" kelimesi gibi. Bana "bayan" diyen kimsenin de kötü niyeti yoktu. Şovenist falan değilim belirteyim. Şu halde bile bu takıntıyı buluttan nem kapmak gibi görmekteyim.

duyuruda belirli aralıklarla sorulan bir soru bu.aramaya inanarak bolca gereksiz tartışmaya ulaşabilirsiniz.

repins'e katılıyorum.
ayrıca "erkek" kelimesinin karşıtı "dişi"dir.bunu bilir bunu söylerim arkadaş.

edit:

buf-e kür ;

dişi

sf. 1. anat. Yumurta oluşturan veya yavru doğuran (birey). 2. Erkeği tarafından döllenecek biçimde oluşmuş (hayvan veya bitki): Dişi kedi. 3. a. Kadın. 4. Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden girintili olan: Dişi klişe. Dişi kalıp. 5. Yumuşak, kolay işlenen (maden). 6. mec. Verimli, doğurgan. 7. mec. Şuh, işveli, çekici.

erkek, -ği

a. 1. İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı. 2. biy. Sperma oluşturan organizma. 3. Yetişkin adam, bay, er kişi, kadın karşıtı: �Erkekler gelince buraya, karılar işte böyle kaçar.� -O. C. Kaygılı. 4. Koca: Kadın erkeğini uğurladı. 5. sf. mec. Sözüne güvenilir, mert. 6. sf. Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı. 7. sf. Sert, kolay bükülmez: Erkek demir, erkek bakır.

------------------

dişilik, -ği

a. 1. Dişi cinsten olma durumu: �Ne istediğini bilen iradeli bir kişiliği ve dişiliği vardı.� -H. Taner. 2. Cinselliğin özelliklerini ön plana çıkarma ve bundan yararlanma durumu. 3. mec. Kadına özgü olma durumu.

erlik, -ği

a. 1. Erkeklik, yiğitlik. 2. ask. Er olma durumu.


gördüğün üzere dişiliğe karşı erlik(erkeklik) kullanılır ama dişi kelimesinin karşıtı erkektir.dişilik ve dişi sözcükleri farklı anlamlara sahip olduğundan dolayı,erkek kelimesinin karşıtı dişiliktir diyemeyiz.erlik kelimesinin karşıt anlamlısı dişilik olur,doğrudur.
ben dedim ki; "erkek" kelimesinin karşıtı "dişi"dir.burada mutabıkız sanırım...

*kaynak: TDK

TDK kaynaklı:
''bayan'': 1.Hanım yerine kullanılan bir unvan.
2.Kadın özel adları yerine kullanılır. (Bunu da Türkler için kullananı daha pek görmedim, ''Miss Smith'' tarzı bir kullanım bizde yoktur. Nurullah Ataç'ı okurken rastlamıştım sadece.)

Kısacası gereksiz bir kullanım. Kadın veya hanımefendi tercih edilmeli. Rahatsız olunacak kadar da seksist bir yaklaşımı var.

Düzeltme: @patriot dişiliğe karşı erlik kullanır.

@aileena siz hiç "bıyık bırakmak bayların çoğuna yakışmıyor" veya " meclisteki bay nüfusu çok fazla" gibi bir kullanım gördünüz mü? ayrıca konunun karşındaki kişiyi cinsiyetiyle görmekle ilgisi yok. kadın veya erkek demek zorunda kaldığınız yerde birey mi diyorsunuz? konuyu karıştırıp bambaşka bir yere götürmüşsünüz. bununla ilgisi yok.

kadın kullanılması gereken yerde (yani hitapta falan değil) bayan sözcüğünün kullanımı aslında bilinçaltını yüzeye çıkarır. erkek sözcüğünü gönül rahatlığıyla kullandığınız bağlamda kadın diyemiyorsanız bu saygı aslında kadın sözcüğünü kaba bir kullanım olarak gören mide bulandırıcı bir "kibarlık"tır.
sağlaması da çok basit. bayan kullandığınız cümlelerde bayanı bay ile değiştirin, bakalım oluyor mu?

kadın demenin ayıp olarak algılanmasının sebebi kız-kadın ayrımındandır ki bu yüzden bekarete kadar uzanır konu. bayan demek bu ikilemden kurtarıyor insanları, bu yüzden de kadınlardan tepki görüyor.

duyduğum en saçma tartışma ve inatlaşma.

çok basit. kadın kelimesi "seks yapmış kız" anlamına geliyor. kız-kadın ayrımı mevcut. bu cinsiyetçi bi bakış açısıdır. kadın kelimesine olumsuz bi anlam yüklenmiş durumda. kibarlık adı altında da dilde seksizm normalleştiriliyor. türkiye'de zaten kadınlara yönelik bu aşağılayıcı tavırlar hep kibarlığın arkasına saklanılarak yapılıyor. mesela dolmuşa kadın biniyor, hemen erkek kalkıp yer veriyor. bunun arkasındaki düşünce ne? "ben erkeğim, kadınlar ayakta duramaz ben durabilirim". o sırada erkek kişi bunu düşünmüyor ama o hareketin ardındaki mantık bu. kibarlıkla, nezaketle ne ilgisi var ki yoksa. böyle işte.

@microfiction Ben öyle kullanıyorum gerçi de genelde kullanılmadığı doğru. Kadın/kız/bayan tartışmasını hala anlamsız bulmamı engellemiyor bu. Yani her dilde var bu en nihayetinde. En basitinden "miss/madam/mam" gibi mesela. Fransızlarda da var(matmazel, madam). Avrupa'nın ahlaksızlığını almışız gibi bir durum da olmadığına göre ortada, bana cidden saçma geliyor. Kız/kadın muhabbeti daha ziyade yaşla ilgili gibi bi de. İngilizce'deki "girl/woman" muhabbeti gibi. Biz de elbette kız gelimesi bekaret işareti ama sonuçta bu kelimenin üstündeki etiket "Bayan değil kadın diyin"le geçecek bir şey değil. Kadın kelimesi için de aynı şey geçerli. Toplumsal bilinç oluştukça değişir bu tip şeyler. Bence bu tartışma da gerilim yarattığı için çok da faydalı değil. Yani sonuçta bi dünya insan var hala "bayan" kelimesini kullanan ama bunu kız/kadın cinsellik içerdiği için değil de karşısındaki insanla arasındaki mesafeden dolayı yapan. Ben bay kelimesinin kullanılmamasını da hoş bulmuyorum mesela. Yani diyeceğim o ki "bayan" kelimesinin kullanımı değil de "bay" kelimesinin kullanılmaması benim için rahatsız edici. Kediden bahsetmiyoruz sonuçta.

Tabii ki kız/kadın ayrımı bir toplumun cinselliğe bakış açısında bir etken ama bu kelimeler çok uzun yıllardır kullanılıyor ve artık cinsellikten ziyade yaşı ifade eder duruma gelmiş.

Beni dediğim gibi bayan kelimesinin kullanımı değil bay kelimesinin eksikliği rahatsız ediyor. Sebebi de tamamen kişisel. Bay deyince gözümün önüne son derece centilmen ve sofistike bir insan gelirken erkek kelimesi kediden bahseder gibi bi tuhaf. Yani şöyle bir durum var erkek kelimesinin karşılığı kadın değil de dişi benim gözümde. O yüzden kadın/kız/bayanlar için farklı kullanımların olması benim için sorun değil. Erkekler için de olsa güzel olur bence. Kişisel görüş tabii. Sorun tamamen benim bakış açımda da olabilir ama -belki de ben çok şanslı bi insan olduğumdan- hiç kadın demek ayıp olduğu için bayan diyen insan görmedim. Görmediğim için belki bana tuhaf gelmiyor. Görsem rahatsız eder tahminen ama görmediğim için insanların bahsedilen sebepten bayan dediğine inanasım gelmiyor.

bay kelimesinden türetilmiş olması bile yeter.

kadınlar erkeklerin yan ürünü değildir, bu yüzden kadına hitap ederken erkek unvanının yan ürünü olan bir unvanla hitap edilmesi kadına saygısızlıktır.

@aileena miss/madam/mam kullanımı bambaşka bir şey. bunlar zaten bayan karşılığı. ama gavuristanda kimse bunları kadın sözcüğü yerine kullanmıyor. madamlar geliyor, missler gidiyor demiyor. kadınlar geliyor vb. diyor. aynı biçimde mistırlar şöyle etti falan da denilmiyor. miss/mister vb. bunlar hitap biçimleri ve kişinin adıyla birlikte kullanılıyor. bayanın kadın sözcüğü yerine kullanımasıyla ilgisiz yani. yoksa kimsenin bayan brown, bay carver veya ayşe hanım, hüsamettin bey vb. şeklindeki bir kullanımla derdi yok.

Ben de bayan kelimesinden fazla hoşlanmam. Saygılı bir kelimeymiş gibi görünüyor ama nedense bana bu şekilde hitap edildiğinde bir dışlanma, küçümsenme hissediyorum. "Abla" deseler bu kadar alınmam doğrusu.

Ancak bir de şu var. Bu aralar bir grup da işi iyice abartttı, hiç bir şekilde "bayan" kelimesinin kullanılmasını istemiyor. Ben buna da karşıyım. Bazen bir ortamda "şuradaki adamlar" "şuradaki erkekler" diyemiyoruz,özellikle duyabileceklerse "şuradaki beyler" dememiz icap ediyor. Bu tür durumlarda "hanım" veya "bayan" kullanılabilir bence.

Erkek kelimesinin dildeki karşılığı dişi, bu kelimenin yalnızca hayvanlar için kullanılıyor gibi algılanmasının nedeni de dişilerin gereksiz hassasiyetidir. Kadın kelimesi İngilizce'deki "woman" kelimesine karşılık gelmektedir ki bunun erkekteki dengi "adam"dır. Cinsiyet sorulan formlarda vs. erkek kelimesinin karşıtı olarak dişi sözcüğü kullanılmalıdır.

repins +1

nt'de var cilt cilt. al oradan oku.

buna daha öncede aynı cevap vermiştim.
uzman bir prof. tavsiyesidir;Abdülbaki Gölpınarlı çevirisi...
Mesnevi Arapça değil,Farsçadır, ek bilgi vereyim.

bir de alakasiz olacak ama farscanin ne kadar güzel bir dil oldugunu ve mevlana'nin dizelerinin ne kadar melodik oldugunu anlayabilmek icin davud azad i öneririm. henüz dinlemedi iseniz mutlaka dinleyin.

mesneviyi okumak için önce mevlanayı ve şems i tanı sonra oku diye tavsiye ederim.çünkü mesneviyi okurken ruhunla okursun okumalısın.ama yok okudum demek için okuyacaksan baştan bi sayfa sondan bi sayfa oku tamamdır.kitaba gelince abdulbaki gölpınarlı en iyisi. bu arada mesnevilerin hepsi aynı sadece dil farkı var.

doğan yayınlarınca yayımlanan oldukça başarılı bir mesnevi tercümesi vardır. onu alın. mevlana'nın torunu veled çelebi çevirmiş, abdülbaki gölpınarlı da gözden geçirmiştir. en temizi odur.

www.dogankitap.com.tr

ama yetmeyebilir. onunla birlikte açıklamalı olarak okumak için abdülbaki gölpınarlı'nın inkılap'tan çıkma mesnevi şerhini edinmeniz gerekir. bunu zaten hangi tercümeyi alırsanız alın edinmeniz gerekir ama benim bildiğim kadarıyla piyasadaki en makbul çeviri doğan'dan çıkan. bu ikisiyle birlikte mesnevi okuma keyfiniz odanızın bir köşesinde gökteki şems gibi parlayacaktır.

oktay aslanapa'nın türk sanatı isimli kitabında bulabilirsiniz.

sivas divriği ulu cami
tr.wikipedia.org

bu arada bir düzeltme: camiiler değil, camiler. camiiler demek camisiler demektir. camii, camisi demek. sultanahmet camii, sultanahmet camisi gibi.

herkese en içten dileklerimle teşekkür ederim.
yazıyı elimden geldiğince yazdım, yorumlarınızdan da faydalandım.

ihsan oktay anar tarzı biraz muğlak olmuş.
benim adım kırmızı olabilir. konu ve anlatım bakımından benzeşebilir. yahut beyaz kale.

Ali Teoman'ın Uykuda Çocuk Ölümleri romanı derim ben. Hatta bence İhsan Oktay Anar iyi bir tahkiyeci olmasına karşın Ali Teoman daha iyi bir romancıdır da aynı zamanda.

bir programda yaşar nuri öztürk bunlara gerek olmadığını, camilerin minaresiz yapılabileceğini söylemişti.

benim bir fikrim yok.

edit: yaşar n. öztürk bu söylemini hoparlörlerin (yani teknolojinin) varlığına dayandırmıştı

inanan herkesin namaz vakitlerini adı gibi bildiği bir yüzyılda, günde 5 vakit ezan okunması kadar gereklidir. çok minareli bir camiiden yükselen sevap daha kıvamlı olsa gerek. 7 kere hacca gidip cenneti garantilemek gibi. bilemiyorum, sosyolojik bir tez olarak araştırılmalı.

aynı şekilde adama sorarlar, müslüman olup da camii-eğitim kurumu miktar mukayesesi yapan adamlar hangi dine'e inanıyor.

bu dünya sınav yeri. ahiret hayatı ve allah'a iman için buradayız. kuranda da gayet açık şekilde belirtiliyor. aslında o bile az. şu an hayatımızın yüzde 20'sinde din yer alıyorsa yüzde yüzünde olmalı.

birinci ağızdan konuştuğuma bakmayın. din'le alakam yok. eğer inanıyorsanız sivrilik yapıp ikide bir laiklik bilmem neylik diye eleştri yapmayacaksınız. tüm emir ve kaidelerin dogmatik olduğu ilahi din'lerde bu tür eleştrilere yer yoktur.

@mayeskuel;

gerçekten dinin içinde olmasını isteyen adam minareye, ezana neden ihtiyaç duysun? hayatımızın içinde din olması için illa gözümüze, kulağımıza mı sokulması gerek? göz ve kulak yerine istediğin organını koy.

çok alakasız yazmışsın.

o senin fikrin. ve bu fikrinin terimsel adı: allah'a şirk koşmaktır. ezan ve camii kuran'da olan şeyler. eğer gözünün içine sokulmasından rahatsız oluyorsan yeni bir din kurup ona inanacaksın.

21.yy'da insanlar mızmızlanmaya başladı. teknoloji bu hızla ilerlemeye devam ederse 21.yy'da dinler nasıl bir hâl alacak çok merak ediyorum:)

verilen egitimden rahatsizlar.
Sen sinifa girerken selaminaleykum dedirtmezsen cocuklara, kizlarla erkekleri ayni sinifa sokarsan, kizlarin baslarini kapattirmazsan, degil okul yaptirmayi, cocuklarini okula gondermelerine bile minnettar olmalisin.
Tersini yap; git bir medrese, bir imam-hatip ac. Bak bakalim gelen bagislarin hesabini tutabiliyor musun?
Maalesef din boyle: Medeniyetin onundeki en buyuk engel. Bir kanser.

peki o zaman, kutsal kitap 2 minare gereklidir diyor mu? veya 6 minare dikerseniz göz kamaştırıcı olur diye bir tüyo mu var?

dindarla dinciyi karıştırmayın.İslam özü itibariyle lükse gösterişe karşıdır.evet camiye market okul hastane kadar ihtiyaç vardır ama minare olsa da olur olmasa da.olana değil olması gerekene bakın.İslam'ı cübbeli ahmet ten değil yaşar nuri den öğrenin eğer öğrenme istediğiniz varsa...atıp tutmakla cahil avuntusu oluyor.

@cedricvolokine

seviyene iniyorum müsaadenle.

o zaman şöyle yapalım, dikelim her camiye 10ar minare. hatta nüfusa bölelim kişi başı 1 minare düşecek şekilde donatalım camileri (eheh diye gülerim, dine hakaret dersiniz şimdi)

islam mimarisi, türkiye kültürü diye döşeriz haberleri yabancı medyaya.

ee ne yararı oldu?

lan adamların kilisesine gölge düşürmek için hunharca camii inşaa edilmiş, bu da yetmemiş adamların kilisesine minare dikmişsiniz.

şimdi 1 minare yaptırmakla 1 okul yaptırmanın aynı masraf olcağını düşünen babalar eğitim tabiki gerekli devlet niye yapmıyo demiyosunuz da sizin dediğiniz o adamlar okula kayıt yaptırırken kayıt parası veli toplantılarında okulun güvenliği temizliği içinde aidat ödüyo ulan adamların kilisesini mi yıktık yuhh ibadet yerleri estetik açıdan güzel yerlerdir sekreteri ile ilişkisi olan adamdan vaaz alırsanız böyle olur babalar dini kendi kafanıza mantığınıza göre de yorumlamayın koskoca kitap var ortada ne gerek var namaza dimi 5 şart orda yazıo babalar ister yaparız ister yapmayız ama bu var ve tedavülden filan kalkmadı okullar tabiki yapılsın da minarede bi yerinize batmasın

hangi din mantik ile ayni cizgide ilerliyorki?

@raskov
1- devlet niye yapmıyor?
kesinlikle her zaman diyorum. benim vergimle cami yaptırılıyorsa aynı şeyi diğeri için de derim. kesinlikle derim.
2- 'ulan adamların kilisesini mi yıktık yuhh'
yıkmaktan daha beter söylediğim şey. araştır eğer öyle değilse camiye para bağışlayacağım veya istediğini yapacağım.(cami yıkmak olarak değil de üstte dediğim şekliyle araştırırsan anlam kaymasından kurtulursunuz, kaymaz.)

3- 'sekreteri ile ilişkisi olan adamdan vaaz alırsan'
sekreteri ile ilişkisi olan kim? bu yaşıma kadar (21 sanırım) kimseden vaaz almadım. hatta en son danışacağım kişi olur din adamları, onu da sanmıyorum.

4- 'dini kendi kafanızla kendi mantığınızla yorumlamayın'
benim kafama, benim mantığıma uymayan dine neden inanayım o halde? veya şunu mu kastediyorsunuz(çoğulluktan çok nezaketen -uz) 'mantığına uymasına gerek yok o kutsaldır'/' mantığına uydurmaya çalışırsan dinden çıkarsın'

lütfen daha düzenli yazın 10 dakikamı aldı anlamak.

ben minaresiz cami gordum bu arada oncelikle bunu belirteyim. bir adet gibi dusunun bu durumu bir rituel din icin. kiliselerdeki can da anlamsiz ama kiliselerde can mevcut. vs vs

daha cami yazmaktan âciz cahil insanların (camii değil, cami! camii camisi demektir. sultanahmet camii/camisi gibi) ahkam kesmeleri ilginç oluyormuş.

@mayeskuel cami ve ezan sözcükleri kuran'da hangi ayette geçiyorlarmış acaba çok merak ettim. bulun da söyleyin bakalım. cami bir tek ayette geçer, o da âli imran suresindedir. orada da allah'ın cami yani toplayıcı olduğundan söz eder. bilip bilmeden konuşmayın. kuran mescitlerden söz eder ama bu mescitlerin biçimi, dört duvar arasındaki binalar olup olmadıklarından bahsedilmemiştir. minareler, ezan kuran'da geçmezler. bunlar insan yapısı şeylerdir.

ezan da icat edilmeden önce peygamber döneminde tartışıyorlar "çan mı takalım, davulla mı çağıralım müminleri namaza" diye. sonunda ezan yönteminde karar kılınıyor. öyle minarelermiş vb. allah'ın emrettiği şeyler değil bunlar. yok şirk koşmaymış falan diye bilip bilmeden din adına ahkam keserek allah rolüne soyunmayın. asıl şirk koşmak budur.

ayrıca kimsenin laiklikten bahsettiği de olmadı. dinle ilgili konularda mantığını konuşturan kişilere karşı yok laiklik bilmem ne diye işi siyasileştirmeyin. kimsenin bundan bahsettiği yok. bu dünya madem sınav yeri, önce yeni nesilleri eğitilmesini, özgürce düşünmesini sağlayın ki bu sınavdan yüzü ak çıkabilin. allah'ı aradığınız dört duvarın etrafına fallik kuleler dikerek sınav mınav veremezsiniz. ancak göz boyarsınız.

p.s. madworld doğru söylüyor, dünya üzerinde minaresiz sürüyle cami var. şu türklerin islam'ı yalnızca kendi ülkelerinde yaşanandan ibaret sanmalarıa hastayım. sırf bu zihniyet yüzünden zamanında ibn batuta'yı konya'da linç etmeye kalkmışlar namazı bozuyor diye.

hunharca camii yapmak ne demek Allah aşkına, yasak mı cami yapmak amk. iyi etrafta kilise var diye cami de yapmayalım. başka bir ibadethane yapmanın diğerine gölge düşürmesi olayını da anlamadım. + en azından adamların yaptığı gibi camileri yıkmamışız, minare dikmekle yetinmişiz.

@elmalılı...
benden yukarı bir seviyede olduğunu da nereden çıkardın? olaya yaklaşımım dini değil, mimari ve kültürel. nedir bu düşmanlık camilere minarelere? sevmek zorunda değilsin tabi ki ama saygı duymayı bilmen gerekir. isteyen cami yapsın isteyen kilise. minareler ya da çan kuleleri sizi neden bu kadar korkutuyor anlamadım.

@vincenzo
ayasofya ile ilgili araştırma yaparsan sırf kubbe boyunu geçmek için osmanlı'nın götünü yırttığını görebilirsin. yanılmıyorsam edirne'deki şu meşhur ucube ile bunu başarmışlar.

yıkmamışız ki minare dikmişiz anlayışın hakkında yapacağım hiç bir yorum yok. çok saçma.

@cedricvolokine
evet çok düşmanım. din için yapılan tüm yapılara düşmanım. kilisesi de camisi de aynı şekilde batıyor. israf.

çocuğun 50 kişilik sınıflarda okuyorsa özellikle daha çok batıyor. soyunma odaları bile olmayan, spor salonu bulunmayan, öğretmenlerin okul bahçesini otopark gibi kullanıp çocuklara oyun alanı bırakılmayan okullara kaynak bulmak, ödenek ayırmak varken camilere para yatıran kişiler daha çok batıyor.

@khaz
gücünüz yetiyorsa dikin malum heykeli, sizi tutan yok. ama önce bunu kaldırabilecek bir toplum bulmalısınız, tabi varsa dünya üzerinde.
@elmalılı...
ortada dönen o kadar çok saçma sapan ihale yolsuzluk car curt vs. varken devletin yapmadığı, halkın üç kuruş para toplayıp yaptırdığı caminin sizi rahatsız etmesi gerçekten ilginç. ben de isterim insanların o paralarla okul hastane vs. yaptırmasını ama para onların olduğuna göre tasarruf hakkına karışmak da bize düşez sanki. ne diyeyim saygı duyuyorum. keşke herkes saygı duyabilse

merdümgiriz +1

eskiden uzaklara duyurabilmek için ezanı daha yüksekten okuyalım demişler. ağaçlara çıkmışlar yok, evlerin çatılarına çıkmışlar baktılar o da olmuyor. napsak napsak derken minareyi bulmuşlar. sonra her caminin yanına bir de minare konduralım demişler. bu ihtiyaç günümüze kadar değişikliğe uğramış kültürel bir simge ve camilerin görsel estetistiği anlamına gelmiştir. minaresi olmayan cami çıplak sayılan günümüz koşullarında sabah akşam günde beş vakit ezan okunarak gürültü kirliliği yapılmaktadır. artık günde beş vakit namaz saatlerini bildiren saatler var efendim. isteyen herkes bunlardan edinsin bir tane. teknoloji de çok ilerledi zaten.

eller aya gidiyor, bizlerse hala yaya...

@cedric =>> önce okula sonra camiye :)


insanlar biraz daha bağnaz olmasalardı hemen bir kuşak önceki kuşağın eğitim seviyesi biraz daha yüksek olsaydı, alım gücü yüksek ve tatil imkanı olsaydı gezip görme dünyadan haberdar olma gibi imkanları olsaydı böyle bağnaz olmazlardı. genlerimize işlemiş bizim türk halkı olarak bağnazlık. her şeyi sorgulamadan kabul ediyoruz- biraz açıp gözümüzü bakabilirsek gerçek dünyayı ancak o zaman algılayabiliyoruz. kalkıp camiye değil onun yerine eğitime verseydik paraları, daha güzel yarınlarımız olabilirdi. din bireysel bir konudur. bu yüzden insanlar camiye para versin vermesin ben karışmam ama bana saçma geliyor.

bu ülkede daha çok camiye minareye mi ihtiyacımız var yoksa daha çok eğitimli insana daha iyi şartlardaki okullara mı? insanlar camiye verilen paraya değil de eğitime verilen paralara karşı çıkıyor. neden? çünkü artık eğitim de din gibi yozlaşmaya içine iyice siyaset ve yolsuzluk girmeye başlayalı çok oldu. (ayrıca eğitim ücretsiz olmalı zaten)

bir de neden diyanet işleri var ülkede? neden resmi bir kurum? ayrıca neden milyonlarca imam devletin kadrolu memuruyken çoğu kişi işsiz. imamlık bir meslek midir yahu?? din bana ne verebilir? ben okuyayım yıllarca en kompleks problemleri çözeyim edeyim kalkıp inanmadığım bir dinin adamları devletin kadrolu memur olsun? devlet bizi cezalandırıyor mu inanmadığımız için?

sakin ol şampiyon. bildirim gelmiş bakayım dedim.

@sivrisinek;
pampa bu duyurunun modası çoktan geçti. yaklaşım tarzın çok saçma geliyor bana. bunca cami insanlar arasında bağışla mı dikiliyor? kaldı ki kendi aralarında bile para toplayıp dikseler bana saçma geliyor.

zaten öncelikli konumuz minare. cami değil. bireylerin okullara ayırdıkları para ve minare dikmek için bağışladıkları parayı kıyaslaman hepimizin hayrına olur.

bu arada tamam din veya adı her neyse devlet dediğimiz otoritenin bu konuda özgürlük sağlaması gerekiyor. bu konuda hem fikiriz. şu soruyu sormam gerekiyor 'devletin öncelikli olarak hangi özgürlüğü/hakkı vermesi gerekiyor? bireylerin öncelikli olarak hangi hakkına sahip çıkması gerekiyor?'

@sivrisinek eğitimde bağış toplama zorunlu değil. isteyen verir isteyen vermez. vermedi diye de okula kayıt yapmamazlık edemezler. bağış makbuzu veriliyor nihayetinde. aidatlar bile saçma. eğer okullara yapılan yardımı ceplerine indirmese müdürler gayet de iyi geçinir okullar. hoş eğitime ayrılan para da ciddi anlamda yetersiz. hükümet memnun kaygısız gibi zaten.

durumu çarpıtma lütfen. ben isteyen istediği yere para versin diyorum. isteyen cami de yaptırsın ama şu ezanın sesli olması cidden bazen çok geriyor beni. avrupa ülkelerinde de bir sürü cami var ama onlar sesli mi yapıyor bu işi? neden dinlemek zorundayım ki? bir de caminin dibindeyim. en güçlü ses sistemi de bizim camiye ait. insan her sabah 5te kalkar mı sesiyle? güzel uykum tatlı uykum..

ayrıca insanlar neden kilise yapmak istediğinde cemevi açmak istediğinde zorluk çıkartıyorlar? neden din seçmeli ders değil? bu ülkede müslüman hariç bir çok alevi ve hıristiyan mevcut. onların neden diyanet gibi bir başkanlığı yok? neden cemevleri ibadethaneden sayılmıyor? demokrasi bu demektir. azınlığın da hakkını vermek, zıt görüşlere saygı çerçevesi içerisinde muhalefet yapmak demektir. zaten azınlığı korumuyor onların hakkını gözertmiyorsan onlar köledir ezilenlerdir ve cidden bir anlamda monarşik yapıya sahibiz demektir. çeşitlilik olsun ki etnik yapıda doğruları görebilelim. yoksa herkes aynı kafada aynı düşüncede olduğu zaman tartışılacak bir şey kalmaz.

sonuç olarak eğitimli olup da refah seviyemiz yüksek olaydı bu kadar çok camiye gerek duyulmaz herkesin evinden internetten, takvimlerden vs ezan saatlerini takip etmeleri sağlanırdı. hal böyleyken ne camiye gerek kalırdı (kaldı ki en güzel manzaralı arsalar üzerinde hep yüksek pencereli camiler vardır) ne de onun çifte minarelerine. geçerliliğini yitirmiş minareler artık birer süstür. ayrıca osmanlıdan kalan kendini kanıtlamış camiler hariç diğerlerinin hiç bir sanatsal ve tarihi değeri yoktur.

@sivrisinek
'devlet zaten dini en son plana atıyor' dedin ya, artık seninle karşılıklı tartışmamam gerektiğini anladım.

sakın yanlış anlama, bu seni veya fikrini dinlememek istediğimden değil. aksine daha çok tartışmak isterdim ama kendime göre bir tartışma sınırım var. senin böyle bir yorumda bulunman, benim sana ne söylersem söyleyeyim tartışmanın bu çizgide devam edeceğini gösteriyor. bu da zaman kaybı ve sinir harbi ortaya çıkarıyor.

sevgiler,
F.Kafka

arkadaşlar ben sadece görüşlerimi ve herkes gibi inandıklarım üzerinden düşüncelerimi yazdım. ayrıca birine bir cevap yazmak için illa ki ikili diyaloglara gerek yoktur. anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az demiş atalarımız. mutlaka bir bildikleri vardır.

www.pekguzelseyler.blogspot.com ilgini çeker mi bilmem.

www.biyolokum.com

yazarodasi.blogspot.com

her resmin altında hayatın sırları tadında şeyler var.

wesago.blogspot.com

benbugunbunuogrendim.blogspot.com

www.beslenme-cantasi.com

nasıl unuturum bunu:

meyvelitepe.org

müthiş! tamamiyle doğal yöntemlerle tarım yapıyorlar ve bu konularda kafa yoruyorlar. dervaes ailesinden (urbanhomestead.com) sonra benim idolüm bu çiftlik.

karaentari.tumblr.com

michaelsikkofield.blogspot.com

radikal kitap, vatan kitap, cumhuriyet kitap vb. kitap eklerine bakın. bir de notos dergisinin arka tarafında kitap tanıtımı bölümleri var. buralardan kitap tanıtımıyla ilgili fikir edinebilirsiniz.

ha, bir de burada insanlar başka insanlar yardım, fikir vb. istiyorlar. insanların sorularına karşı zevzeklik yapıp hiçbir anlam ifade etmeyen şeyler yazmanın bir âlemi yok.

yeni msjlaşma olayı var kullanmıyorsan ona geç

yeni mesajlaşma aparatı sayesinde anlık yazışmaları da kaydediyor facebook.

artık onlar heba oldu maalesef, hem geçmiş de tutmuyordu o pek

karsinizdaki insanin fiziki ozelliklerine-egitim seviyesine efendim rutbesine gore degisiyordur bence bu laf yapamama seviyesi. Bir dahaki sefere karsinizda konusmaniz gereken insani butun bunlardan siyirip degerlendirin. Daha dogrusu konusmaya baslamadan bu degerlendirmelerin, ongorulerin hic birini yapmamaya calisin, silin kafanizdan. Hepsini tek insan olarak gorun...

psikologa gidebilirsin. çözüm bulanları gördüm

şöyle bir tavsiyede bulunayım. ki bunu bana daha önce bir psikiyatrist söylemişti. insanlarla diyaloglarınızı önceden kurgulayın. size ne söyleyebileceklerini, sizin ne diyebileceğinizi vb. bütün seçenekleriyle kafanızda kurgulayıp hayal edin, bunun üzerine zihninizden rol yapın. daha sonra kurguladığınız diyalogları uygulamaya çalışın. burada iki önemli unsur var. birincisi hayal etmek, ikincisi ise kendinize telkinde bulunmak. kendinize sık sık telkinde bulunun. telkin, insanın kendisini geliştirmesinde ve gündelik hayatta zorlandığı şeylerin üstesinden gelmesinde en etkili enstrümanı. sırf öncesinde değil, söz konusu durumlar meydana geldiğinde kendi kendinize "hadi şimdi müdahale et. yapabilirsin, şöyle şöyle de." diye kendinizi zorlayın. durumun bilincinde olun. yapılmamış bir şey olmadığını iyi biliyorum. bu durumun üstesinden gelenler mevcut.

ağzı laf yapan bi arkadaş edin onu toplum içinde gözlemle daha yararlı bir şey olmaz..

çok alternatif bir yöntem olacak ama evde hayvan besleyip bunu biraz kırabilirsiniz.

yazılmış olanın en az yarısı kadar silinen de var.

(git: 167388)

(git: 251149) bu muydu

moderatörler silmiş olabilir. alidesidero'nun açtığı bir duyuruydu.

yok ben sildim entry'nin yazarına yönelik hakaret içeren ifadelerden dolayı. modlog'da sorun var galiba.

hakaret içeren ifadelerimi silmek yerine tamamen duyurumu uçurmuşlar, teknik sorun nedeniyle de ihale bana kalmış, iyi mi?

neyse yani.
özgürlüğü gördüm (bir mahsum kırmızıgül filmi)

sonuç olarak benim fikrim değişmedi. karalama yapan bir insana karşı "bunu neden yaptın?" veya "delillerin neler?" demek için ekşi sözlük yazarı olmam şartmış bunu öğrendim.

felsefeyi çok seven bir canlı olarak güzel ve benim için de biraz özel olan bir felsefe kitabının gerçek dışı imalarla karalanmasına ve kitap hakkında art niyetli manipülasyon yapılmasına sessiz kalmadım ama konuya uzak olan ne kadar kişi varsa beni neredeyse çağdışı ilan edecekti.

kocaeli'de

kocaelinde

kocaeli'de. oradan kocanın elinden bahsedilmiyor. kocaeli'den bahsediliyor. özel isim olduğundan kocaeli'de.

kocaeli'nde, nişantaşı'nda, kırklareli'ne, eski deyişte kadıköyü'ne (daha sonra kadıköyü, kadıköy'e dönüştü)

yer adları bileşik ad olduklarında yani iki sözcüğün bileşmesinden oluşunca ekler tamlamaya uyarak ekleniyor. kural bu.

kaynak: ana yazım kılavuzu

edit: hakkari'nin ne alakası var? :) oldu olacak istanbul ve gaziantep'i de örnek verin. yapısal olarak bambaşka adlar. bu arada tunceli bir istisna ve tunceli'nin doğrusu da yakın dönem metinlerde ve yazım kılavuzlarında tunceli'ne şeklinde geçiyor.

hakkarinde ya da tuncelinde denmediği gibi kocaelinde de demek yanlış.Kocaeli'de doğrusu.

edit: Asıl gaziantep ve istanbulun ne alakası var.Hakkari ve tunceli ses benzerliği açısından verilen örnekler sadece.Orada bahsedilen sanki koca-eli kadı-köyü ya da kırklar-eli de bazıları kafasına göre kural uyduruyor.

(bkz: neyin kafasını yaşıyorsun)

adapazarı için de aynı sorun mevcut.

adapazarı'na mı adapazarı'ya mı?

ben şöyle diyorum. kocaeli'ye adapazarı'na.

komando. bildin mi? heh işte o olur büyük ihtimalle. artı mı eksi mi sen karar ver.

askere alırken sorarlar, herhangi bir belgen vs var mı diye, var dersen bi göözlerine batarsın.

ama komanda olma şansın %50 zaten askere alınırken, orada sana biri, sen komanda olcan yiğenim derse bitmiştir o iş,

zaten düz tabanım, boy desen o da komando olmak için elverişli değil pek, üniversite mezunuyum bir de.. fiziksel durumum komado olmaya elverişli olmamakla beraber paraşütle atlamaya uygun kısaca :) komado olayı haricinde başka bi etkisi olmaz mı?

düztabanları askere almıyorlar.

senin o belgen senden önce askeriyeye ulaşır.
komando falan olma işi alınacak asker ve ihtiyaca göre belirlenir.
ihtiyaç varsa giydirirler.
komando olmak içn boy pos önemli değil
160 boyla veya 57 kilo ile komando olanda var.
paraşütçü lazım olursa kullanırlar seni olay bu.

düz tabanları askere almıyolar diyen de kim? her ikisi de düz taban (pes planus) ayağımla gittim paşalar gibi askerlik yaptım, raporum da vardı ama spor istirahati alabilirsin o raporla ben aldım, keyfi olarak spora da katıldım ama. eskidenmiş o düz tabanları almıyolar felan.

üniversite mezunları paraşütçü komando olamazlar, sadece dağ komando (piyade veya jandarma) olurlar. dolayısıyla paraşütçülük belgesi sizin için şu aşamada komando olma sebebi değildir. ayrıca fiziki durumunuz el vermiyorsa ve üstelik düztabansanız ve bunu belgelerseniz de komando olma ihtimaliniz de %0'a iner. ama askerlik yapmazsınız diye bir durum yok.

twitter.com bu zaten baya takip ediliyor. üniversite gençliği.

twitter.com bu mutsuz. bugün keşfettim. gelecek var gibi.

twitter.com bu da ekşici piç morti. gideri var.

twitter.com

twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com

ben varım? Bol bol saçmalıyorum, olmaz mı?

twitter.com

twitter.com!/BenTekSizHepinz

yazarının ölümünden 50 yıl sonra, kitabın tüm telif hakları dünyaya aittir. Serbest yani.

benim bildiğim kadarıyla ab ve türkiye'de zaman aşım süresi yazarın ölümünden itibaren 70 yıl.

Yazarın ölümünden sonra 70 yıl doğru olan. Ama bir anımsatma: yabancı bir yazar öleli 70 yılı geçse bile söz konusu metnin bir çevirmeni olduğu için çevirmen açısından da telif ödenmesi gerekir.

Türkiyedeki belli ba$lı telif ajanslarının bilgilerini vereyim. onlardan profesyonel destek alabilirsiniz.

* NURCİHAN KESİM TELİF AJANSI ®

FİLİZ KARAMAN

Cagaloglu Yokusu, Saadet Han

No: 42-204/205

Sirkeci Istanbul

tel:(212) 526 91 30

www.nurcihankesim.net

e-posta: [email protected]

=======

** AKÇALI TELİF HAKLARI AJANSI

KEZBAN AKÇALI
Tel: +90 216 338 87 71 - +90 216 348 51 60
Fax: +90 216 414 22 65 - +90 216 349 07 78
E-mail: [email protected] – [email protected]
ADRES: Bahariye Cad. 8/9-10
81300 Kadıköy / İSTANBUL

=======

*** ONK AJANS

OSMAN N. KARACA
HATİCE GÖK
Tel: +90 212 241 77 00
Fax: +90 212 241 77 31
E-Mail: [email protected]
Web: www.onkagency.com
ADRES: Cumhyuriyet Cad. No: 30, Pak Apartmanı
Kat 4, Daire 9, Elmadağ - Şişli/ İSTANBUL

muhtemelen pagan - yabgu gibi tırt turancı gruplarıdır.

şu parçanın heavy metal versiyonu vardı,o olabilir.

tr-tr.facebook.com

metal versiyonunu bulamadım şimdilik,bulduğum anda editlerim.

Edit: www.youtube.com

bahsettiğim video buydu.mayeskuel bulmuş sağolsun...

@mayeskuel, bilmiyorum, içinde söz olmadığı için tırt turancı olduklarını düşünmemiştim aslında. yani gayette folk metal icra ediyorlar diyebiliriz. sözleri olmadığı için bende olumlu bir intiba bırakıştı açıkcası.

@p a t r i o t, yok abi bu "dombyra" olması lazım. bu değil yani maalesef. benim aradığımda söz yok.