üzgünüm, ama evet, biraz öyleyiz.
yani bu farkında olmadan kıza karşı bir şey hissetmiş olmakla, elinden oyuncağı alınmış çocuk sendromu arasında olabilecek bir şey.
ne olduğunu iyi ayırt etmek lazım.

özellikle erkeklerin ilişki süreçlerinde yeterince açık olup, iyi iletişim kuramaması ya da yanlış mesajlar vermesi bu tip sonları hazırlıyor maalesef.

Sen kızı cepte düşündün, "kız bana hasta, beni sevgili olarak istese bile sevişiriz, bana göre cepte" dedin, kız da sırf bu düşünceye inat manita yaptı ve senin vazgeçilmez olmadığını gösterdi. Öyle duyguların olduğu için değil de, mis gibi fakbadi kaçtığı için sinirlendin. Sinirlenecek, ya da en azından tepki gösterecek durumda değilsin.

okumadım ama, buna atın intikamı derler.

okumadan niye cevap veriyosun zıbış?

hmmm fakirliğin altında ezliyo adam... ama durumunun ona verdiği kaygılar adamın üstünde ağırlık yapmayı bırakıyo bir yerden sonra galiba... ben de tam işin içinden çıkamadım ama kafamda böyle bi anlam çıktı sanki okuduğum zaman cümleyi.

hoporlor'un dediği gibi bir anlamı var. Öyle olunca saçma geliyor ama bence şöyle yorumlanabilir:

Yoksulluğun altında eziliyordu. Ancak durumunun (pozisyonunun) ona verdiği kaygılar o kadar fazlaydı ki, fakirliği düşünecek durumu yoktu, fakirliğin onun üzerine yaptığı ağırlığı dindiriyordu.

valla super cevirdiniz arkadaslar, tebrik ederim benden size bir elma, aranızda belişin

Neşe Sayles
Oceana

Yasemin Mori.

Ayrıca bu profilde arkadaşınız filan varsa tanıştırıverin kankalar.

hayret, kimse monica belluci dememis.

ikincisini de ekledim. hadi bayanlar beyler aradığımı bulamadım hala.
yasemin mori ve neşe sayles biraz uyuyor gibi aradığıma ama uzun saçlı da olması gerekiyor.

başka fikri olan yok mu... hala aradığımızı bulamadık. : /

mesela şimdi gördüm bu kızı da ...

haftasonu.com.tr

1-) o adamların konuştuğu dili biliyor musun?

cevap: hayır

2-) o adamların dilini bilmiyorsun ama süper ingilizcen var mı?

cevap: evet

3-) 4 senelik iş tecrübesi gerçekten süper bir şey mi? yabancı, uluslararası bir firma, ya da türkiyede çok popüler bir firma mı?

if cevap evet : internetten iş bakmaya başla oralarda.

if cevap hayır : oraya turist olarak gidip orada iş bulup kalman çok zor. Cebindeki bir miktar para senin orada takribi 6 ay kafanı bir yere sokmanı sağlayacaksa yeterli bir miktardır.

if else geçmiş olsun hacı yok öyle bişi

öncelikle yanıt için teşekkürler sevgili bonjurkes. direkt sıkayım ben kafama o halde :)
internetten iş bakmaya başladım aslında oralarda General Electric vb firmalara başvurdum. Cebimdeki bir miktar para orada 6 ay kafamı bir yere sokmamı sağlamaya ne yazık ki yeterli bir miktar değil.
oraya turist olarak gidip iş bulup kalmamın çok zor olduğunun ve bu kararın da çok zor bir karar olduğunun da farkındayım o halde şöyle belirteyim diğer cevap vermek isteyen arkadaşlar için;
canına yandığımın bu istanbuldan hatta gidişata bakarak bu ülkeden bir an önce çıkıp gitmek, ciğeri beş para etmeyen yurdum işvereni ve canımı yakan türk kezbanlar ile daha fazla uğraşmamak; sürüneceksem de çocukluktan beri hayalim olan avrupada sürünerek hayatımı kurmak istiyorum açıkçası... iş bu noktada zamanında(belki halen de) gemilere binip giden 4 yıllık fakülte mezunlarının kebapçı olup paranın bi tarafına koydukları gibi bir şekilde değil de efendi gibi 10 yıllık pasaportumu çıkarmış, sadece bayramda seyranda istanbula dönüp ailesi ile hasret giderme amaçlı bir kesin gidiş kararını alma arefesindeki bana en kötü case için birkaç cevap alternatifi sunabilecek bişeyler yazmanızı umuyorum. İçinde bulunduğum ruh hali olaylara objektif bakmamı ya da sağlıklı düşünmeme fırsatını benden almakta da bu yüzden siz benden tecrübeli yurtdışı deneyimi olan kişilerden bana sunabileceğiniz değişik alternatif çözüm yolları vermenizi bekliyorum.

tekrar cevap vereyim. Ben bu tip duyurulara normalde copy paste cevaplar yazıyorum. Çünkü, herkes türkiyeden bıkmış durumda, herkes kezbanlardan sıkılmış ve herkesin kafasında avrupa var.

1.5 sene avrupada kaldım, iş deneyimim de var eğitim de, şu an yabancı bir firmada çalışıyorum.

Ya gideceksin kaçak kalacaksın, turist gidip orada iş arayacaksın, ama kaçak olduğunda sana kimse iş vermez.

Ya işinde çok iyi olacaksın adamların gözüne gireceksin, ya da o adamların dilini iyi bileceksin.

Ben de aynı basamaklardan çıktım, Türk bir arkadaşım dedi ki (yurtdışında bar işletiyor). Türkiyede işsizlik varsa, bu ülkede de var. Adam kendi vatandaşı yerine seni işe alacaksa, değecek birşeylerin olması lazım diyor.

Avrupada kuru kuru sürünemezsin, sana vize verirler, vize bitene kadar takılırsın, sonra kaçak olursun, yakalanırsan işte bir daha vize alman zorlaşır vs.

İnatla bonjurkes sen ne diyosun olm diyorsan, hacı sen hayal kurmaya devam et, yazdığın bir dünya yok maalesef. İşte 10 senelik pasaport bik bik, olsa zaten senden önce sırada 20 30 kişi ekşiduyuru ahalisi olarak varız, emin ol

Öncelikle; kendi verdiğin cevapları değil, başkalarının verdiği faydalı cevapları tiklemen gerekiyor.

Soruna gelecek olursak... Kalacağın yerdeki dili bilmiyorsan işin zor. Bilsen bile zor bence. Özellikle İngiltere, İsviçre, Fransa gibi gelir düzeyi iyi olan yerlerde kalifiye iş bulmak yabancılar için kolay değil.

Elinde birikmiş para sana oralarda sadece 1-2 ay yetecekse, hiç iş bulamadan dönme ihtimalin yüksek. Bence en iyi opsiyon, yanında bedava ya da çok ucuza kalabileceğin bir tanıdık bulmak olurdu ama yok muhtemelen. Yoksa, şehir seçimini iyi yapıp, gidip ucuza bir oda bulup bir an önce bisürü işe başvurman gerekir. Ki bu işler içinde McDonalds filan da olsun bence. Hiç gelirin olmadan yaşamak çok zor ve kalifiye bir iş bulmak da kolay değil. Öte yandan, tezgahtar olarak filan çalışırken kalifiye iş bakmak da pek kolay olmaz ama en mantıklı yol o.

Tüm bunları bir kenara bırakacak olursak; bence senin aradığın şey yurt dışına gitmek değil. Çok cazip geliyor uzaktan ama öyle değil durum. Avrupa'nın çoğunda ikinci sınıf insan muamelesi görüyorsun. Kalifiye işlere girmen çok zor. Evin-işin tamam olsa, bu sefer sosyal hayattan sorunlar yaşıyorsun. Avrupa'yı sıcak insanlar ve fırsatlar dolu görebilirsin ama o pek öyle olmuyor. Yıllarca yaşadığın İstanbul'daki ortamı dışarıda edinmek pek zor oluyor. Türk insanından sıkılmış olabilirsin ama oradakiler de öyle çok cazip gelmeyecek. Millet kendi dilini konuşamayan insanlara çok yakın olmuyor genelde. Yani özetle, böyle bir girişimin seni mutlu edeceğini zannetmiyorum. Şu andaki hayatını ufak ufak daha kaliteli kılmak daha akıllıca bence.

Kolay gelsin.

Cevap veren herkese çok teşekkür ederim. Durumun vahim olduğunun bir kez daha farkına vardım ancak ilerleyen günlerde de bu başlığa verilecek cevapları sürekli takip edeceğimi bilmenizi ve farklı ülkelerdeki tecrübelerini aktaracak olan kişileri beklediğimin de bilmenizi isterim.
Macaristan olayını bu denli düşünme sebebim ülkenin ikinci büyük şehrinde 6 aya yakın erasmus ile kalan bir yakınımın oluşu ve özellikle öğrencilerin iş bulma konusunda hiç sorun yaşamadıklarına dair anlattıkları idi. Mevcut durumda öğrenci olmadığım için böyle bir şansımın olmadığının bilincindeyim lakin Türkiyedeki iş bulma ve hayat kurma umutsuzluğumun sürdüğü şu dönemde çıkarmış olduğum pasaportu sadece turistik gezi için değil temelli gidiş ve tüm zorlukları ile sıfırdan bir hayata başlamak için kullanma amacındayım. Herşeyin hayırlısı elbette ama sıradan bir yurtdışı hayali güden bir ergen olmadığımı bilin, 28 yaşımı doldurmakta iken bir takım olumsuzluklar nedeni ile yıllardır deli aşığı olduğum istanbulu terk etme ihtiyacı içerisindeyim ne yazık ki...

dostum, burda yazılanların hiçbirini dinlemeyip git. git ve dene. başaramazsan dönersin, denedim ama olmadı dersin. anlıo musun? kaderinin nerde ne şekilde değişeceğini bilemezsin.
herkesin kaderi, kaderin kırılış noktası farklıdır. dene. dene. dene. olmadığı yerde dönersin. kaybedicek bişi yok.
gittiğin yerde tanışacağın insanlar hayatının değişmesine vesile olabilirler. gittiğinde bulacağın işler yada bulamayacakların bir şekilde hayatına yön verebilir. burdan konuşmakla olacak iş değil.

bende yaziyim biseyler,

4-5 senedir avrupadayim, cok is ortamina girdim ciktim, hatta workshop, staj, part time is girip cikmadigim firma kalmadi, simdi en büyük firmalardan birinde almanyada tezimi yaziyorum.

cevap: senin aradigin sekilde bi dünya yok.

en basta dili bilip kendini ifade edebilmen gerekiyor bu ingilizce ya da örnekte macarca olabilir.

elektronik teknikeri demissin, 4 yil is tecrübesi demissin güzel ama mühendis is bulamazken teknikerin bulmasi daha zor, hele türkiyede okuduysa.

uluslarasi sirketteyse bu is tecrübesi belki, ama diger türlü hic sans yok.

hic cikmadan ayrica yurt disina ne bekledigin de muamma, orda güllük gülistanlik saniyo herkes, efendim her gidene hemen ciftlik veriyolar altina emrcedesler veriyolar zannediyo.

yok öyle bi dünya, transfer seklinde olmuyosa ya da ciddi basarilar yoksa,o ülkede okunup, calisilmadiysa cok cok zor, bikac örnek disinda da bilmiyorum.

sen işine gelen cevapları tiklemişsin ama özet geçeyim, kalinixta agapi mou 'nınkilere de cevap vereyim.

Dene gör tabi ki, ama sana olacakları söylüyoruz, bunu tek sen düşünmüyorsun. Bir kere burada çalışmadan, para kazanmadan nasıl oraya gideceksin o var.

tabi ki git dene, ama önce bi konsolosluğa uğra, onlar sana diyecek ki

evin var mı? araban var mı? şu an çalıştığın iş var mı? düzenli olarak gelirin var mı? ülkemde kalmayacağını nereden bilecem (Bak bu soruyu sana soruyor) vs.

Sen es kaza vizeyi aldın, gittin oraya. Orada şansını dene dene dene, vizen bittikten sonra geri dönme, dene dene dene, vizen olmadığı için iş bulama kaçak takılmaya devam et, dene dene dene, polis yakalarsa sınırdışı edil, bir daha diğer avrupa ülkelerine girmeyi hayal et, dene dene dene, kaçak kalırsan gizli saklı köşe bucak hayatını zindan ederek yaşa başka ülkelerde.

Bir ülkede yabancı işçi olarak çalışman için, o ülkedeki bir firma senin adına çalışma iznine başvurması lazım, ekstra bazı masraflar yapması lazım, sen bunlara değiyorsan seni tabi ki çalıştırır. mcdonaldsta o ülkenin bile vatandaşı çalışmak istiyorken seni almaz, dilin yoksa zaten mc de çalışamazsın.

yapabileceğin TEK şey, buradayken iş bakmak başka ülkelerde, Türkiyeden yabancı bir firmadan teklif almak, ya da yabancı bir firmanın içinde yükselmek ve oraya gitmek.

Yazdığım cevaplar işine gelmiyor biliyorum, istiyorsan vodoo bebeğinin üstüne adımı yaz, bebeğin kıçına kürdan batır, bunlar gerçekler, ve değişmeyecek olan gerçekler. Kutuya tik atmayarak bundan kaçamazsın.

Yapabileceğin tek legal yöntem yukarda dediğim gibi, ya da yabancı sevgili bulup evlenmek, onda da 5 sene falan evli kalman lazım açık oturum alabilmen için.

Öptüm bay

ultra genel bir soru olmus. istedigin cevabi olan yazilari internette rahatca bulabilirsin. sana onerim -eger yurtdisinda universite planin varsa- ulke ulke arastirip fiyat-kalacak yer-okul icin neler lazim- egitim dili gibi adim adim ilerlemen, takildigin yerlerde sorular sorman.

bu deddigin ulkelerde egitim oturmustur. genelde bunlarin orta sinif okullari bile bizdeki en iyi okullardan 100 defa daha iyi egitim verirler. okuyabiliyorsan oku. yalniz dikkat et gidecegin okulu ii sec zira buralarda bizdeki en kotu okuldan bile kotu okullar da vardir

nahçıvanla new yorku birmi tutuyorsun kardeş?

1. Yurtdışında genellikle okullar ve hayat daha pahalı.
2. Eğitim daha oturmuş. Üniversitelerin olanakları daha fazla.
3. Eğitim kalitesinde bence fazla fark yok. Hatta Türkiye'de daha iyi bence iyi okullarda. (Türkiye'nin top 5'i İngiltere'nin top 5'inden iyi değildir. Ama uluslararası listelere baktığında Türkiye'nin 1 numarası listeye 300. sıradan girerken İngiltere'nin 10 numarası listede 200. sırada olabiliyor. Ama Türkiye'dekinin eğitim kalitesi çok daha iyidir. Sıralamada düşük olmasının sebebi makale sayısı, yurtların kalitesi, öğrenci başına düşen öğretmene falan bağlıdır)
4. Yurtdışındaki üniversiteler genelde daha çok tanınıyor. Özellikle Türkiye'ye döneceğinde, Türkiye'de okumuş birine göre ayrıcalıklı olursun.
5. Özellikle bu saydığın, ana dili İngilizce olan ülkelerde uluslararası öğrenciler çok fazla. Bu da sosyal ve kültürel olarak fayda ve tecrübe sağlıyor.

Kanadayı tavsiye ederim eğitim kalitesi açısından çok iyi ayrıca diğer ülkelere göre insanı daha hoşgörülü suç oranı çok düşük.Örneğin ingilterede ne kadar iyi bir ortama gidersen git zaman zaman görüceksin ki sırf ingiliz değilsin diye 2. sınıf insan muamelesi görüceksin ama kanadaya yüksek lisans için giden arkadaşlarım çok memnun kaldılar.bence paran varsa mutlaka git ama 1 yıl hazırlık şart.

burası türkiye, oluyor böyle

Kahretsin çok zenginiz ya.

(bkz: türk vergi sistemi)

vergi.

cevap soruda gizliymiş zaten. soru "vergi neden yüksek" olabilir. o da artık ekonomiyi araştırmakla ilgili. kaynakları kullanamama, dış borçlar, özelleştirme, başka ülkelere muhtaç olma, nüfus, vergi kaçakçılığı vs...

çünkü senın halkın öküz. örneğin ram üretir turkıye sonra o ram turkıye de turk malı dıye satılmaz yurtdısına satılır ustune yabancı bır marka basılıp turıyeye gelır senın okuz ınsanın onu satın alır.

tv desene aynı elektronıkte arabada ya da her hangı bır konuda aynıdır gıt burger king e agzına kadar dolu sırf karızma olsun dıye burger a gıden adam var bu ulkede. benzın mazot ucuz olsa anasının seyı kadar cari açık eklenecek kısacası halk öküz öküz olmasa bunca çözumu varken gıdıp kendisini su hale sokan hukumetlere oy vermez.

zamanında ostim de uretılıp yurtdısına gıden sonra markası degısıp gerı gelen yuzlerce urun orneklenmıstı tv de gulmustum halımıze.


muadili turkıye de varken yurtdısından gelen malı alma sevdası olan halkın tuketımı kısması ıcın hukumetler vergiyi verıyor katmerlı cınsınden olay bu.
halk okuz olay bu.

Her şey pahalı değil.

Son bir senemi İngiltere'de geçirmiş biri olarak burasının daha pahalı olduğunu söyleyebilirim. Ha, diyeceksin ki orada da gelir düzeyi daha yüksek. Doğrudur, ama yine de aşırı pahalı şeyler var.

Bir örnek:

-Ortalama üstü bir mühendis Türkiye'de en az 2000 lira maaşla işe başlarken, ortalama bir restoranda yemeğe 12 lira, tek oda için kira 500 lira veriyorsa...
-İngiltere'de aynı durumda maaş 1800, yemek 12, kira 600 pound diyebiliriz.
(daha ucuz ve daha pahalı şeyler de vardır ama, gelire oranla aşağı yukarı eşdeğer)

Yunanistan'da orijinal bir kitap 30 euro, Türkiye'de 20-30 TL.

Yarım litre pet şişede su İngiltere'de 1.20 pound. Ama musluktan da içme suyu akıyor.

Yani aslında gelir düzeyi belirli bir seviyenin üzerindekiler için fazla bir fark yok oranlarda. Ama asgari ücrete kıyaslayacaksan Türkiye'de durum içler acısı. Avrupa daha sosyalist bir düzende olduğu için alt tabaka insanı bile çoğunlukla rahat geçiniyor.

@long live rock n roll etten püften şeyler ucuz olsa nolur ?


HTC one x Türkiye fiyatı:2000 TL Almanya fiyatı:1000 TL yarı yarıya yaaa.

Burda Renault araba fiyatına Almanya'da son model Mercedes,BMW alınıyo. vsvs örnekleri daha da arttırabilirim.

Parfüm:Türkiye'de 200 TL Yurtdışı:yarı fiyatı

onu ülkemizin koyunlarına sormak lazım daha iyi bilirler

1-Ütretim değil tüketim ülkesiyiz.
2-Sanayiimiz yok (teknoloji,uçak, otomobil, vb.)
3-Her bokta dışa bağımlıyız (kendi ülkemizde daha iyisi olsa bile dışarıdan alıyoruz, nasıl bir mallıksa bu)
4-Hükümetin vatandaşını soymak için daha iyi bir silahı yok.
5-Her yeri satıp savan sevgili hükümetimiz nerden para bulupta seçim zamanı bilerek aç ve eğitimsiz bıraktığı insanların oylarını çalmak için makarna, kömür vs. alacak?
6-Toplanan vergide aslan paını ödeyen kesime yapılan denetimler ve yaptırımlar son derece zayıf. Dolayısı ile o pezevenklerin hükümetin isteyerek veya istemeyerek gözyumması sonucu ödemedikleri (aslında bizden ve devletten çaldıkları) paraları yerine koymak için onlara karşı aciz kalan hükümet senin benim bizim gibi kekliklere yöneliyor elinden geldiğince.

benzin pahallı herşey benzine bağlı ondan

hersey pahali degil.

devletin vergiyi denetleyebildigi alanlarda fiyatlar yüksek.

otomobil, gayrimenkul, benzin, enerji etc bu alanlarda vergi yüksek.

yoksa kira, marketler (göreceli bu) , hizmet sektörü ve özellikle kiyafet cok ucuz.

hayvan gibi kayıt dışı var ben şuan isyan edenlerin çoğunun fiş falan bakmadan en ucuza nasıl alırımcı olduklarını biliyorum bu da ilerisi için sorun oluyor. ayrıca benzin ucuz olsa v8 motorlu 3000 cc lik arabalarda satış patlaması olur.öyle salak bir halkız götü boklu şahine bile egzoz taktırıp güçlü göstermeye çalışan avanaklarla dolu ülke işimiz gücümüz gösteriş. elindeki telefonu 1 ay önce almış biri 1 ay sonra yeni modeli çıktı diye gidip onu almaya çalışıyo rborç harç. dünyada en hızlı telefon değiştiren halk türkiye neden? görgüsüzüzde ondan.

vergiler yüksek panpa. yalnız vergiler de dolaylı yoldan sana geri geldiği için bir nevi yatırım yapmış oluyorsun. cebinden para çıkıyor ama yine senin için harcanıyor. (en azından böyle olması gerek, türkiye'deki durum farklılık gösterebilir)

@ hayvan gibi yazar sana kesinlikle katılıyorum görgüsüz mü desem, gösteriş meraklısı mıyız desem ne diyim bilemiyorum. O kadar gösteriş meraklısı olmaya başladık ki daha "iyisi" olmak için götümüzü yırtıyoz. 7 seneden beri kullandığım yadigar telefonum sony ericsson w800' imle etüt merkezinde calışırken elinde 3g' sinden 4s' ine kadar ki skalada telefona sahip olan ortaokul bebeleri tarafından telefon konusunda taşak malzemesi oldum. Hocam siz niye iphone'a sahip değilsiniz minvalinde yorumlar. Daha göt kadar çocuklar prestij, markayla aklını bozmuş, oyundan başka bi bok yemediği telefonuyla hava atma derdinde. 7 sene sonunda artık ihtiyaçlarıma cevap vermediği için telimi değiştirdim s3 ile. Ama gösteriş için değil gerçek manada istediğim için aldım. Ekran parlaklığını kısık kullanmaktayım ev arkadaşım tarafından sonuna kadar kökle ki parıl parıl millet görsün amq. diye uyarılıyorum o kadar basitleştik ki... ben mi normalim yoksa onlar mı bilemiyorum.

e daha iyi değil mi sen demesi? böyle devam bence.

aynı duyguları yaşıyorum desen?

@neysene evet öyle diyim. uu beybi heyecanlandım

bir "yağmuyor yağmıyor, aslına bakarsan çok sıkıcı da değil ama sen yoksun ve berbat" geldi kız tarafından.

Bu şekilde arada cevaplarla git bence şimdilik, yani inceden hissettir ama açıkça söyleme.

Öteki duyuruyu da okuduğum için şu öneriyi yapayım: Lezbiyen olduğunu başka şekilde belli et, direk olarak teklifle gitme kıza, öyle bir düşüncesi yoksa ürkmesin. Mesela senin evine geldiğinde lezbiyenliğini ele verecek bir eşya bırak odanda, ne olacağını sen daha iyi bilirsin artık. Nebileyim, kadın manken posteri filan as, ima et, sorunca da söyle. Onun üzerine olan tepkisine bağlı olarak da ilgini belli edersin iyice ya da vazgeçersin.

e epki ağzını aradın mı hada lezbiyen olduğunu söyledin mi? tepkisi ne oldu?

@neysene söyleyemedim ya:/ birden uzaklaştırmak da istemiyorum kızı. böyle belli belirsiz sarılmalar falan da çok güzel lan, dün yine öyle sırnaşmış oturuyoduk, kardeşim bakıp sırıttı salak. anlıyolardır işte ne biliyim, belki kız bile anlamıştır,ama açıkça söylemesi zor işte. long live rock'n roll iyi demiş. iyi ki buraya sormuşum, değişik fikirler geliyor

Kadın manken posterı asmak ıtıcı gelmez mı kıza? Bırden bıre cınsellık boyutu kafada cakar ya uzaklasırsa?

yok direkt kadın posteri asmam da,mesela şey yapabilirim. ünlü bi kadından bahsederim, çok beğendiğimi falan anlatırım belli edicek bi üslupla

Evet bu çok daha ıyı bır fıkır.mutluluk gözukuyor ıkınıza bırkac gune

t.a.t.u grubundan bahsedilebilir. lezbiyenliklerinden konu açılması daha kolay olur. direk söylemediğin iyi olmuş. birazcık ağzını yokla önce. ilk başta kendini tarafsız göster ters tepmesine karşın.

bence olduğun gibi görün tamam yokla filan ama ters tepersede kendini öyle değilmiş gibi gösterme.

@ezocan ay hadi inşallah yaaa :)))) :D
@lunedor ters teperse çekinceğim bişey kalmaz zaten, nasılsam öyle tanısın.

fiziksel yakınlaşmayla açılmaktan kaçınılmalı bence böyle durumlarda. bir (eşcinsel-biseksüel) erkek arkadaşım bana fiziksel olarak yakınlaşmaya çalıştı ve benimde başıma daha önce böyle birşey gelmediği için o an için ters tepki verdim. afalladım. daha çok sözle, fiziksel iletişim olmadan durumunu açıklarsan eğer, sonucu daha pozitif olabilir kannımca.

Kızı azıcık cesaretlendiriyim dedim,gitti bana kızın tekini anlattı ya. O ilk duyuruda bahsettiğim arkadaş gibi olmayan kızı. Her dakika özlüyomuş falan. Bozuldum ne güzel dedim, karşılıksız olunca güzel değil dedi,sonra değiştirdi konuyu. Şansıma bak lan. Ama yok ben bunun peşini bırakmicam :/

bence fiziksel yakinlasma kizlar arasinda daha mumkun ve sorunsuz.
sarilmalar, saclarla oynamalar, elele tutusmalar, sonrasini yerini mini mini uyarici noktalara dogru ellesmelere goturmez mi?
fakat bence kiz lez degil gibi. bu kadar yakin temasta bi gomusmediginizin kalmasi lazim.

edit: aneaaa kiz itiraf etmis zaten ben cevap yazana kadar.

@yirtikfoto bunu itiraf sayabiliriz dimi? insan normal arkadaşından böyle bahsetmez diye düşünüyorum yani. bi de, temas falan oluyo iyi hoş da, biz bununla hiç baş başa kalamıyoruz ki doğru düzgün. o yüzden ilerlemedi işte o temaslar.

valla, panpa, naap ne et, yalniz kal. allah belami versin pantalonumdaki dikisler sokulurdu senn yerinde olsam.

kıza tatilde çekildiğimiz fotoğrafları atmıştım. "attığı resimlere bak, hani ikimizin oldukları" dedi. attım, ikimizin resmini profil resmi yapmış EHE EHE. bu kız şimdi üniversiteyi kazandı. gitçeği okuldan bi çocuk beni sormuş, o yanındaki de bizim okula mı gelicek diye. hayır deyince üzülmüş çocuk. tüh yaa dedim, şşşü dedi. nee dedim, gebertirim seni dedi MAL YAAA. bi resmini photoshopla çok komik yaptım, diyo ki herkes bayılıyo o gözlere yaa, napmışın gözlerimi. bayılmasınlaaar banane falan diyorum,kıskandın mı diyo gülüyom falan. böyle cilveleşip duruyoz ama bi bok olduğu yok yaa:( az daha cesaret versem kendi açılcak gibi lan

Ne oldunuz merak edıyorum ya.ne guzel flort edıyorsunuz.

valla şu bakımdan işin zor: kızlar arasında bu tip şeyler normal gözüküyor. örneğin ben erkeğim sevgilimde bende heteroyuz. sevgilim anlatırdı. bunların yurtta bir kız varmış uyanmadan benim sevdiceğin yatağına (sanırım yastığın altına) mektup bırakırmış. sevgisini ifade eden cümleler falan. valla ben garipsedim, dedim lez olmasın bu kız? yok ya değildir herhalde dedi. hani erkekler hissediyor ama kızlar bunları doğal karşılıyor.

şarkı sözü yazmış lan. geel diyorum sana been, bu iş olur diyorum sana ben yazmış salak :D soraaa kalbimin boş tarafı tekrar çalıştı çünkü işin içine aşk karıştı, böyle hatunum olmamıştı birbirimize nasıl yakıştık yazmış, multitapın şarkısı. sevinçten kendimi pıçaklamaya gidiyorum gelcem hadi

imkan varsa kaçırmasın. kesinlikle gitsin. gerek var.

komik kaçmaz. hatta şu an ingiltere'de dil öğrenmeye gitmiş olan tanıdık var. bu kişi t.dili edebiyatı bölümüne okuyor.

öğren tabıkı de döndüğünde yabancılara türkçe öğreten kurslarda şansın çok yüksek.

aşırı gerekli. komik niye olsun be ? ben de türkçe öğretmenliği okuyorum mesela ama türkçe şarkı falan hayatta dinlemem. diyeceğim o ki sınırları ortadan kaldır.

Geçen dönem almanyada almanca kursunda bir türkolog sınıf arkadaşımdı.

Komik değil ama senin işine yarayacak bir dil seçmeyi dene. Özel bir kullanım amacın olmayacaksa ve İngilizcen yeterli değilse, iyi derecede İngilizce öğren bence, her zaman kullanışlıdır.

İngilizcen iyiyse ikinci bir yabancı dili öğrenmeye çalışmak gereksiz olabilir. Kullanmayacaksan unutabilirsin zaten.

kişiliği güzeldir, içi güzeldir belki. herşey tip dış görünüş demek değildir.

Adamda mercedes c 180 vardir askjhdgsahkjd

@kakao yok hacı ben ona karşıyım yok öyle bi dünya

abartıyorsun. sadece sevgilinle eskiden çıktı diye bir insan senin kusmanı sağlamamalı. ne kadar ayıp lan bir kere. onun da ana babası var. o da yaşayan bir insan senin gibi. kendine gel. kız arkadaşına da kendine de şimdiki ilişkinizi ziyan etme. önüne bak, geçmişi bırak.

"böyle bi adam" diye nitelemene sebep olan özellikleri ne? tipsiz mi? odun mu? serseri mi? sümsük mü?

edit: ha, şu mercedes-sever kız mı? belki çocuğun da mercedes'i vardı? :)

ne biliyosun belki cocuk seni görünce gitti eve öğürdü.kimbile.

ne gorundugu gibi ki... uyusmuslardir, anlasiyorlardir; buyutmeye degmez.

psikologa git hacı sen. bu kafayla çok yaşamazsın.

@dento ya tipsiz demiyelimde bi albenisi artısı falan yok düz bi adam yani insana koyuyor abi öyle herkesle olabilecek bi kızmış bu diyon kendini ayrıcalıklı görmüyosun

dogru zamanda dogru yerde olan yanlıs kişi..başka acıklaması yoktur sanırım

Eski sevgılı mevzuunu uzatacak olursan kendine edersin.bu saatten ıtıbaren bu konuyu salla.hele kız arkadasına hıc acma.ınsanı ruh hastası eder boyle seyler.

brad pitt olsam demem lan şunu. senin tipini çok merak ettim.

sen daha yakışıklı süper karizmatik olsa daha mı iyiydi? senden çirkin olması lehine bence.

@ruh kesinlikle daha iyiydi dediğim gibi diyosun ki vayy kız her önüne gelenle olmuyor yani standartları var diyorum mutlu oluyorum

yatakta iyidir belki

@fatihdr yatakta o ikisini aynı karede düşünce zaten kahroluyorum o konuyu hiç açma

20 yaşındayım hiç sevgilim olmadı lan,ben napim intihar mı edeyim ? ...

Bence bunda kafayı yemek gibi bir durum yok.
Bir şekilde olmuş bitmiş, ve de geçmişte kalmış. Düşünmeye bile değmez nasıl olmuş diye.
Hani bir de deriz ya bazen, şimdiki aklım olsa... Biraz da öyle bir şey...

Bana da olmuştu. Sevgilimin eski erkek arkadaşının fotoğrafını görünce "oha, bununla mı sevgili olmuş? çok mu yokluktaydı acaba?" diye düşündüm. Hatta sevgilime "pek yakışıklı değilmiş, niye birlikte oldun ki?" diye sordum bile, "iyi biriydi, iyi anlaşıyorduk, nazikti" falan filan dedi. Fazla takmadım kafaya senin kadar. Önemseme işte sen de...

bi albenisi yok demişsin adama da sende bence gökten zembille inmedin. Kendine göre kendini beğenip adama sallama. Sonuçta ikinizde o kızın seçtiğisiniz ve bu durumda sende o adamla aynı oluyorsun.

Ben anladim seni aslinda. Herkes bu hisleri yasayabilir ama daha once de yazildigi gibi kendi lehine cevirebilirsin. Kizi kopegin yapabilirsin, cunku kiz icin sen ulasilmaz ve asla kaybetmek istemeyecegi bir erkek haline gelebilirsin (gelmis olabilirsin). SOMUR derim, boktan heriflerle cikmanin cezasini ceksin.

"mercedes sever" kız ve " o tiple nası 7 ay bi ilişki yaşamış" erkek, tencere kapak olmuşsunuz..

kıvanç tatlıtuğ olsaydı eski sevgilisi o zaman da kompleks içinde yüzüyor olacaktın şimdi değil mi?

ciddiye alıp cevap veriyoruz ama sen ciddi misin yazdıklarında? kızın araba olayından yakınıp ertesi gün burda eski sevgilisi için yazdığın şeyler falan? kardeş ne ayaksınız siz?

Gönül bu . Belki seninde zamanında - Lan ben bunla nasıl çıktım - dediğin kişiler olmuştur .

@cominghome kıvanç tatlıtuğ eski sevgilisi olsa götüm arşa değer kardeş..

araba olayından yakındığım kızla bu aynı kız değil ki...

dogru zamanda dogru yerde olan yanlıs kişi+1

eski sevgilisinin çok yakışıklı olması daha mı iyi olurdu?

@antonin artoud anlatamıyorum galiba daha iyi olurdu tabi kız her önüne gelenle değilde yakışıklılarla çıkıyomuş belirli bir standartı var diyip mutlu olurdum basit bi kız değilmiş ayrıcalıklı bir kızmış derdim çok mutlu olurdum ama tipsiz bi herif görünce whattt diyorum yani benimle bu herifi aynı kefeye koymuş diyorum ve ayrıcalık hissetmiyorum.

belki tipe değil insanın kalbine bakarak karar veriyodur kız. insanların sadece tipine bakacak kadar sığ değil, kişilikleriyle değerlendirecek kadar seçici demelisin bence.

kendini üstün görmemelisin ,,,,
tip olarak yarılaman insanları yanlış kişilik karakter meselesi yanii
bilemessin

@meleklerde ağlar tamamda hayatta sonuçta bi estetik kaygısı var herkesin şimdi bu ikisi yataktayken lan hayal etmesi bile korkunç o kadar iğrenç bi manzaraki ya neyse ben kapattım bu konuyu..

Hayir, aksine boyle bir sey yaptiginizda sizin icin olumsuz bir izlenim olusturuyor.

www.eksisozluk.com

hayır gerekmiyor

Hayır.

Ancak edit yapıldığında sağ alttaki entry saati iki tane oluyor:

1. Entry girilme saati.
2. Son edit saati.

Bunu gören de "neyi editledi acaba?" diye düşünmesin diye bazıları "edit: edit sebebi/içeriği" şeklinde yazıyor. Halbuki çoğu zaman itici bile.

Bazilari "edit: edit sebebi/icerigi" yaziyor ama nasilsa eski halini kimse goremedigi icin oraya istedigi seyi yazabiliyor. Yani entry'nin icerigini tamamen degistirip altina edit: imla yazan da cok.

Dolayisiyla edit: imla yazmanin hicbir anlami yok, edit: imla yazmasi imla editi yapildigini gostermez. O yuzden bosu bosuna yazip okunurlugu iyice dusurmeyin derim.

"edit: imla"cıların hiçbir yazdığını ciddiye alıp okumam.

Hayır ama, şimdi bir şey okuyorsunuz, ve altında "şu tarihte değiştirilmiştir" tarzı bir bilgi var, bu durumda "ne değişmiş" diye ben not düşerim. Yani "ne oldu da değiştirdin yazını?" sorusuna "imla hatası yapmıştım, onları düzelttim, bu nedenle de yazım sonradan değişti" demiş oluyorsun. Bence faydalı.

@dampire, yahu senin oraya "edit: imla" yazman sadece imla düzeltmesi yaptığının kanıtı değil ki... metnin içeriğini de değiştirmiş olabilirsin. yazdığı metnin içeriğini değiştirerek cinlik peşinde koşan bir adam oraya edit: imla yazmayı akıl edebilir.

tamamen gereksiz ve de okuma zevkinin içine ediyor. etmeyin.

gerekmiyor.
edit: ...
yazmadan önce kimse onun düzenlenmiş olduğuna dikkat etmiyor zaten. saçma sapan bir şey.
"edit: imla" konusunu hele hiç açmak istemiyorum.

Sadece iki belge arasında, sadece iki sayı değerini (o sayının bütün göründüğü yerleri) değiştireceksen:

Belge 1'e git:
ctrl+f -> Replace
Find what: "00:01:00"
Replace with: "00:01:23"
'Replace All'

efendim öncelikle kullandığınız ms office sürümünü belirtseydiniz çok iyi olurdu ama office 2010 kulandığınızı varsayarak CTRL+H kısayolundan bul ve değiştir penceresini açıyorsunuz. aranan değer kısmına 00:01:00, yeni değer kısmına 00:01:23 yazıyorsunuz ve hepsini değiştir diyorsunuz.

dipnot: önceki ms office versiyonlarında bul ve değiştir kısayolu CTRL+F olabilir.

''Normalde bu adamlardan 1 den sigara istesem ağız göz eğerler, utanmadan benden paket istiyorlar.''

Aynen bunu de.

Söyleme kazandığını.

basini alin de

evet evet, onlara bunu goster:

www.itusozluk.com

Acil paraya sıkıştığını söyleyip her birinden ayrı ayrı 50 lira iste. bulunabilecek kadar az ama farkı gösterecek kadar iyi bir rakam.

çoğu vermeyecek ibnelerin.

al sana güzel bir turnusol ve bahane

Belki turist rehberi, şehre göre. Dillere çok hakim olmadığı müddetçe çok işe yarayacağını düşünmüyorum. İleri derecedeyse dil bilgisi, çevirmenlik olabilir ama o da zor, zira üniversite mezunlarını tercih eder çoğu yer o iş için de.

iwpag ın mesajına binaen
turist rehberi olmak için kokart gerekiyor
kokartsız turist rehberliği yapmak suç teşkil ediyor

Muhtemelen çözümü şudur:

www.valuewalk.com

Bu sayfadaki "For Google Chrome" kısmında yazanları tersine al.

2.cisi tabiki hem polerize hem de 1.gibi dünyayı kahverengi tonlarıyla değil adam giib siyah görürsün

kahverengi güneş gözlüğü bana oldum olası itici gelmiştir. oyun 2. ye

yatma vakti gelmiş. sizce hangi sözlük die okudum amk. bence 2.

Çok sakar değilsen cam kırılması problemi yaşamazsın. Ama çizilme sık karşılaşılan bir durum. O yüzden organik tercih etme.

Ben rb3342 kahverengi kullanıyorum. Ki sanırım 1 numara da ya aynı (rengi farklı) ya da çok benzeri. Benimki biraz büyük ve kahverengi olduğu için, benim de uzun kahverengi saçlarım olduğu için bana yakışıyor. Benzer durumdaysan tavsiye ederim.

Yani özet olarak; 1.

organik kullanmis bir insan olarak gercekten cok ciziliyor. bir de genelde giydigin renkler ten rengin sac rengin kas rengin falan da onemli ama birinci olan bence daha guel ama esmer bir insansan senin kompleksini bogabilir. o modelin kahverengi tonu deglde alttaki gibi daha yesilimsi bir tonu varsa onu secebilirsin ama yoksa birinci bence trendler otesi basarili bir gozluk dah uzun zaman sikilmadan kullanirsin.

kahverengi güneş gözlüğü nedir allasen müdürüm.

Al 2. yi söyle optikçi abiye istediğin camı taksınlar. Yoksada ellerinde getirtsinler.

mark lanegan - blues funeral albümünü dinle

johnny cash - hurt
cheb khaled - aicha
haris alexiou - gia ena tango
bruce springsteen - the river
angus stone - river
the connells - 74'-75'
red hot chili peppers - venice queen
dire straits - you and your friend
brook benton - rainy night in georgia

Bazıları bir doz yavaş ya da bir doz hızlı olabilir ama genelinde o aradığını düşündüğüm hüzünlü hava var bence. Bunları beğenirsen daha da tavsiye edebilirim bunlardan referansla.

ben bunu basarili buluyorum. yillar once torrent indirmistim. sana bilgi de veriyor. dikkatlice dinle.
www.youtube.com

Bildiğim kadarıyla yeni hareketler geliyor zamanla ama çok fazla değil. Genellikle benzer hareketler oluyor. Zamanla artırma olayı şöyle ki; sen ilk başladığında bazı hareketleri yapamazsın zaten, bacakların açılmaz filan. Birkaç ay sonra daha esnek olursun, hareketleri daha güzel yaparsın vs. Bir yerden sonra sabit devam ediyor sanırım. Zira bunun amacı vücudu mütemadiyen geliştirmek değil, sağlıklı ve esnek tutmak.

Hareketler arası da hiyerarşi var sanırım. Yani işte kol, bacak, arka vücut vs. şeklinde.

Ebru Şallı'nın videolarıyla halledersin diye tahmin ediyorum. Annem (52 yaşında) Ebru Şallı'yı TV'de izleyerek lastik kız gibi bişey olmuştu (haftada 5 gün). Benim bildiklerim de annemden dolayı.

pilatesin en faydali yonu kaslari esnettigi icin, kasin boyunu uzatmasidir. ozellikle masabasi oturarak calisanlara cok faydali. topsuz olani ise tempolu jimnastik gibidir. yuksek tempolu pilates yag yakmaya da yardimci olur. youtube'da da guzel videolar var.

The American var george clooney'nin, yalnız hayatımda izledigim en sıkıcı film, dedim 2001 gibi bir şey mi acaba, yok yok cidden sıkıcı iğrenç ama dedigin tanıma uygun

(bkz: midnight in paris)
(bkz: to rome with love)
(bkz: Vicky Cristina Barcelona )

Taken
Ejderha Dovlemi Kiz(Ilk versiyonu isvecte gecen)

(bkz: eurotrip)

bir de, eğer yapımcı şirketi amerikalı arıyorsan harry potter serisi var.

in brugge.

adını doğru yazamamış olabilirim colin farrell falan oynuyordu.

angels and demons var bir de .

edit: nasıl unuturum. quills ve amadeus.

ayrıca (bkz: troy)

(bkz: king's speech)

(bkz: The Other Boleyn Girl)

(bkz: 300)

the tourist. angelina jolie ve johnny depp oynuyor.

emin değilim ama Roman Holiday ve Funny Face de olabilir.

gladyatör ve cesur yürek'i unutmuşum.

Just Visiting
the third man
paths of glory
barry lyndon

barcelona barcelona

akdeniz akşamları

tuana

ASTURİAS

En baba olmayabilir ama en sık karşılaşılan, en çok gideri olanlardan:

nothing else matters
knocking on heaven's door
yesterday

Bence baba olarak:

desolation row
layla
patience
where did you sleep last night

Not: Klasik parçaları değil de, daha çok akorlu, sözlü, popüler olanları yazdım.

(bkz: concierto de aranjuez)

honor list, dean list etc seklinde yazabiliyosunuz onu basarilar kismina.

Genelde kanıt olarak ek doküman konmaz CV'lere. CV'ye yazsan yeter. Misal iş başvurusu yaparken diploma fotokopisi filan verilmez zaten. Ya da Toefl sonucunun puanı yazılır sadece, belge eklenmez. İş alındığı takdirde bazen belgeler istenebilir işe başlamadan önce.

İlla ki koyayım diyorsan şöyle yap; bir satır olarak yaz "Bahar dönemi %10'luk dilimde bla bla" diye, yanına da bir yıldız (*) koy. Sayfanın en altına (footer) yıldızı açıkla web sitesinin url'si olarak, küçük fontta.

serabetan biraz daha ayrıntılı bir şekilde yazar mısın?

long live rock n roll peki url olarak yaptım diyelim zamanaşımına falan uğramaz mı? pdf formatında bu arada? ne gibi durumlarda silinebilir

Şu anda link ölü değilse ve CV'yi bu sıralar kullanacaksan dediğim gibi yap. Sonradan link ölürse yıldızı da linki de direk kaldırabilirsin.

Yani işin özeti aslında şu ki; CV'nde yazan şeyleri kanıtlamanı beklemez insanlar. Sen o linki oraya koyduğunda da kimse aslında gidip bakmayacak o linke teyit etmek için, işverenler buna vakit harcamaz asla. Sen CV'ye bir cümle olarak ekle bu başarıyı, kanıtlamaya çalışmana gerek yok, için rahat olsun.

güzel soru.
işe notaları okumayı öğrenerek başla. daha sonra yatkın olduğun, sesini sevdiğin bir müzik aletini çalmayı öğren veya nasıl çalındığını öğren, araştır.
öğrenirken o aleti iyi çalan sanatçıları tanı ve dinlemeyi ihmal etme. bunları yaparak bu kültürü öğrenmek için bir adım atmış olacaksın. bu sanat bir derya fakat söylediğimi yaparsan, hangi müzik türüne yatkın olduğunu bulursun veya seçim yapman kolaylaşır.
mesela gitarla başlarsan, eninde sonunda metalci olursun.

arkadaşlara katılıyorum iyi bir müzik zevki edinmek, amatörce de olsa müzikle uğraşmaktan geçiyor. iyi bir kulak ta gerekli aslında..

ama kültür dediğin kısım biraz daha teknik bölümü de kapsıyor en azından teorik olarak enstrumanları, notayı, armoniyi yani müziği tanı. sonra müzik türleri oluşumları, geçmişi, şuanki hali vs. o türleri temsil eden tanınmış isimleri bil en azından. sonra onların diskografisi vs vs.. böyle uzar gider.

bir de gitara başlarsan eninde sonunda metalci olursun diyenlere inanma.

bu konuda belli bir birikime ulaştığın halde de türkü dinleyebilirsin. buna da müzik tarzı diyoruz. o senin tarzın.

wearehunted.com ya da youtube'a take away show bon iver,megafaun yaz veya kafana göre seç take away show yazıp. beğenirsen seni bağımsız müzik hakkında bilgilendirebilirim. her alanda 90's hitsden bugüne kadar ! :D

Rolling Stone dergisinin 500 Greatest Songs of All Time listesinden başlayabilirsin. www.metrolyrics.com

Bunu indirip göz gezdirebilirsin bazılarına. Ama çoğu rock n roll bu listenin.

www.radioparadise.com şu radyoyu aç, çıkan şarkıların gruplarını araştır, sözlükten yorumlarını oku. araştırdıkça farklı sanatçılara çıkacak ve böylece geliştirmiş olacaksın kendini.

Yardımcı olacak birkaç nokta :

- İyi müzik zevki diye birşey yok. Bunun iyisi kötüsü yoktur. Birine göre iyi olan, başka birine göre rezalet olabilir. İyiyi amaçlama, kendine has olanı amaçla.

- Herşeyi bilmenin imkanı yok. Ah falanca klasik eseri nasıl bilmezsin?!? diye biri seni darlıyorsa, bil ki bu onun cahilliği. Bilmemekten gocunma, şevkin kırılmasın.

- Müzik zevki edinmek, bir yandan yeni birşeyden zevk almanı sağlarken bir yandan da hali hazırda zevk aldığınız şeyleri beğenmez hale gelmekle sonuçlanıyor. Aktif olarak müzik zevkini geliştirmek, gereksiz yere zevk aldığınız şeylerin sayısını azaltabilir.

sadece bir kızın gözlemiyle kendinden bu kadar şüphe etmemen gerekir bence ya.

insanları kendimden uzak tutuyorum derken sadece kızlardan mı bahsediyorsun? etrafında arkadaşların yok mu yani çok mu yalnız bir insansın? konu sadece kızlarsa oluyor öyle, haftada iki kere görüşelim geri kalanında kendi hayatıma bakayım istiyorsun. haklısın da. ilişkiler çok fazla ilgi ve emek gerektiriyor ve hiç bir zaman emeğine değecek bir getirisi yok. eminim bu şekilde olan tek sen veya ben değilizdir de. kendini düzeltmen gereken bir durum yok bence.

100 yıl arkadaşlık yapsanız dahi biri ondan seni anlatmasını istediğinde yine sevgilisi olduğun dönemdeki seni anlatır. çünkü en çok o dönemde senin hakkında kafa patlatmıştır. kurduğu cümleler mutlaka o dönemde vardığı sonuçları barındırır. aranızda şu an hiçbir şey olmaması bu durumu değiştirmez. o seni eski bir sevgili olarak yorumlamış bunu aranızda geçen konuşmadan da anlamak mümkün. anlattıkları ilişkilerin genelinde yaşanan sorunlar ama bu sorunları herkeste yaşayacaksın diye bir şey yok. konuyu birde ilişki yaşamadığın bir arkadaşınla konuş istersen böylece bir tek kişinin lafıyla kendin hakkında kanaat getirmemiş olursun.ama benim düşünceme göre kaç kişiyle konuşursan konuş kimsenin nasıl bir sevgili nasıl bir arkadaş olduğunu senden daha iyi bilme ihtimali yok. sadece insanları kırdığın noktalar alışkanlık haline getirdiğin hataların falan varsa onları öğrenirsin düzeltmeye çalışırsın.bakarsın işe yarar ama aksi halde de üzme kendini çok sevilen insanlar genelde çok taviz verenler oluyor.

Ulan az önce başka bir duyuruya aynı cevabı verdim: high fidelity izle; ayrılıklar üzerine bir adamın olaylara bakışı ve yaşadıkları hakkında eğlenceli bir film. Ordaki adam da en büyük ayrılıklarının neden yaşandığını, bunlardaki kendi suçunu anlamak için eski sevgilileriyle bir görüşmeye çalışıyordu filan. Senin durumun da benzer geldi. Eski sevgililerinle görüşüp ya da mesajlaşıp "benim sorunum ne ya? dürüst ol..." diye sorabilirsin.

Evlilik dediğin şey bir imza alt tarafı. Birini seviyorsan başka alternatifler aramazsın. Bu durumda ilişkini gözden geçirmelisin belki de. "Evli değilsin ki" çok saçma bir bahane. Evlenince daha mı çok seviyorsun da evlenene kadar her şey mübah diyorsun?

bence ayıp. diyelim ki daha iyi binopsiyon çıktı o kız... ee sonra? terk edeceksin yani öyle mi? işte burda etik değil... duygusal bir davranışmış seninki. arkadaşın biraz olaya araba alir gibi yaklaşmış. ne demek ”daha iyisini bulursun belki” :) ben anlam veremedim. araba alırken yaparım ben bunu. böyle şeylerde olmaz "bence" tabi...

sevgilin sana yapsa ve seni daha iyi birisi için terketse, bunun normal olduğunu düşündüğünü söylese senin tepkin ne olurdu?

çok enteresan ilişkiler çok enteresan kafa yapıları. filmlerden mi etkileniyorsunuz napıyorsunuz anlamıyorum ki...

@aspryn: Senin mantığına göre, bir aylık bir ilişkin varken, tam senin tarzın biri karşına çıksa bile, mevcut sevgilinle devam etmen gerekir. Halbuki ötekini tanısan belki de ruh ikizin çıkacak. Sonra git mevcut olanla evlen, kendine göre ortalama bir partnerle hayatını geçir; harcanmış bir hayat belki de.

@ali: Ayıp, evet, ama yine de sırf ayıp diye harcamış oluyorsun belki de hayatını bir anlamda. O zaman tipik amerikan filmlerindeki ayrılıklarda "You're not the one" gerekçesi geçerli değil mi?

@lilyb: Son birkaç cümlede bahsettim dediğinden.

@juninho: Az felsefe yapalım dedik.

belki daha iyisi çıkar gibisinden bir tüccar mantığındaysan zaten sen sevgilini pek sevmiyorsun. bence bir gözden geçir ilişkini. olmayacak gibiyse kıza da eziyet etmeden ayrıl.

not: tam okumamıştım duyuruyu uzun geldi. baktım da sen tam bu düşüncede değilsin sanırım. sözlerim biraz ağır olmuş olabilir, kişisel alma.

@esenbogan: Şu an sevgilim yok arkadaşım. İlk cümlede soruyu sorma niyetimi açık ettiğimi düşünmüştüm.

aspryn ne dediyse altına imzamı çakıyorum. ne düşündüğünü bilmiyorum ama o arkadaş gibiler evliliği bir "zorlayıcı güç" olarak algılıyor bu yüzden de ya aldatıyor ya da mutsuz oluyor. evliyken "daha iyi bir opsiyon" buldun diyelim. ne yapacaksın boşayıp ona mı geçeceksin ? pezevenklik yapmanın lüzumu yok seviyorsan en iyi opsiyon sevgilindir. "bi sevgili bulalım be abi" modunda takılıyorsan bi sikim olmaz zaten senden de o ilişkiden de.

sevgiliye "daha iyisini bulana kadar en iyisi bu." diye bakmak gibi bu sorduğun. doğrusu, sevgilin varken ya daha iyisi varsa da ben bulamadıysam psikolojisi iyi değil.

"Ama genel olarak sevgililik müessesesine fazla değer veriyoruz belki de"

aslında sen, evlilik müessesine fazla değer veriyorsun. Birine olan sevgini, attığın imza çoğaltmaz ya da azaltmaz. Dolayısı ile o kadını seviyorsan şimdi de seversin, evlenince de seversin.

Şimdi sen bir ilişki yaşıyorsun, sadık olduğunu onu sevdiğini söylüyorsun. Bütün bunların yanında, o kadına değer veriyorsan, ona saygı duyuyorsan, bazı sözleri sarfetmeden önce, bazı düşüncelerini fiilen gerçekleştirmeden önce onun bu konuda ne düşüneceğini, kalbinin kırılıp kırılmayacağını ve vereceği tepkileri düşünmelisin.
Zorunda değilsin ama yapmalısın. Etik olan bu.

Başka alternatifler daha cazip geliyorsa, başkalarını istiyorsan o ilişkiyi bitirmeli ve o kadının kalbini kırmadan, vaktini çalmadan, saygısızlık yapmadan yoluna gitmelisin. Onun haberi yok diye kendini rahat hissetme. Bu düpedüz saygısızlık. Onun hayatındaki yerine, sana olan duygularına, sana ayırdığı zamana ve sana duyduğu güvene saygısızlık.

Onu yok saymak çok yanlış.

sevgililik müessesesine bakış açına göre değişir. boş duracağıma iyi kötü anlaştığım biri olsun hiç değilse hayatımda diye düşünen insanlara göre normal. ama bir insanı seviyorken ve iyi anlaşıyorken arayışta olmak aklıma bile gelmeyen insanlara göre normal değil. tabi 2. gruptaki insanlar sevgilisi varken başkasını daha ilgi çekici bulup ayrılmak isteyebilir. ama bunu planlı programlı yapmak hoş değil bence.

bence bu da dahil her meselede karar verirken karşındakinin yerine koy kendini, bana yapılsa nasıl olurdu de, kendini yanıltmamış olursun.

yaptım. Büyük vicdan azabı çekiyor insan sonradan .

"Daha iyi"ler bitmez ki canım senin "iyi" nitelemene göre. Gözleri bakışları iyi olana gidince başka bi tarafı daha iyi olandan etkilenirsin. Öyyle uzar gider bu. Sevgilinin yeterince "iyi" olmadığına inanıyorsan onu bıraktıktan sonra daha iyileri keşfetmeye çalışırsın. Zaten sevgilin varken ne kadar yakından tanıyabilirsin ki başkasını.

aslinda iliskilerde dogru yanlis pek yok bu acidan onemli olan karsilikli bilgilendirme ve onam. yani sen kendin icin reva gordugun herseyi sevgilinin de yapmasini dogru buluyor ve destekliyorsan sorun yok.
davul dengi dengine caliyor yani. benzer hassasiyetleri olan insanlar birbirlerine durust olduklari surece yasayabilecekleri en duzgun iliskileri yasiyorlar. bakirenin bakirler evlenmesi de dogru, swinger ciftler de dogru. sapina kadar monogamist ciftler de dogru. herkes dogru insani bulunca iliski de dogru.
dolayisiyla bunun cevabini ancak sevgilin ve sen bilebilirsin cunku dogru sadece sizin kendi dogrunuzdur.

Türkiye "o kadar" kötü bir yer değil bu aralar dünya genelinde her ülkede sorun var zaten, Türkiye'de sıkıntı son dönemlerde islami amaçlı baskı oluşturulma çabası ve gerçekten çok saçma konularla gündemi meşgul edip geleceği satma işleyişi.

Avrupanın belli avantajları var elbet fakat ben ülkenin terk edilecek durumda olduğunu sanmıyorum daha doğrusu terk etmenin iyi olacağını sanmıyorum.

İş imkanın olursa dön çünkü bu aralar pratikte en çok canını sıkacak şey işsizlik olur.

akp. akp. akp. akp. islam toplumu.

bölgesel ve kendi yargılarınıza göre iyi veya kötü olduğu değişebiliyor ama genel olarak baktığınızda,

mesela şu -> tartıştığı polisi görevden aldıran vekil çocuğu beni rahatsız ediyor, önyargılı çok fazla, kendi dinini ve ırkını üstün tutup seni de kendi kurallarına uygun davranmaya zorlayan insan sayısı çok fazla.

iki yüzlü dandik insanlardan oluşan büyük çoğunluğu eğitimsiz cahil halk , kendi gibi olmayanları kendine benzetme çabasında olan insanlar , ya sev ya terk et diyip kendini mahallenin horozu sananlar , gecenin şu vakti ilahi dinleyen komşular , sokaktan geçen davulcu , özellikle ezan sesinin desibelinin yükseltilmesi , devletin bazı konularda tekel olup anamızı ....... , yüksek benzin fiyatları , hemen her alanda yüksek vergiler , devletin sosyal hizmetlerde çoook geride olması , eyüp belediyesi zihniyetinde insanların coğunluk olup ses yükseltmesi , hapishanede ki öğrenciler , gazeteciler , fethullah gülen gerçeği daha sayıyım mı ?

3000 den fazla kazanıorum istanbulun göbeğine çok yakın oturuyorum , çekip gitmem ama niye diyecek olursan abuse ediorum sistemi ekseri ondan , batının sistemi abuse edilemeyecek kadar iyi

tartıştığı polisi görevden aldıran vekil çocuğu beni mutlu ediyor mesela çünkü kendinden güçsüze köpek gibi davrananların kuyrugu nasıl sıkışıyor sert kayaya tosladıklarında görüyoruz

o kadar kötü değil olması, yine de çok kötü olduğu gerçeğini değiştirmiyor maaalesef. keşke olmasaydı.

Avrupa ülkelerinde bunların hiç olmadığını söylemek aptal hayranlıktır, burada esas önemli nokta şu tamam hadi istisnai?! şeyleri(Rusya'da evsiz katliamı, Fransa'da yaşanan olaylar, İspanya ekonomisinin çöküşü vs) bir yana bırakırsak kabul, avrupa insana daha çok değer veren bir sisteme sahip fakat bu insan kendi vatandaşı, avrupada bir Türk olarak yaşamakla İngiliz olmak çok farklı şeyler, galiba giderim diyen veya kör batı hayranı arkadaşlar bu noktayı atlıyorlar biraz.

Kısaca dönmeni öneririm ben çünkü bu sistemi arzu eden adamlar kaçarsa bu ülke istemediğimiz zihniyete mahkum edilmiş olur ki kaçma fırsatı olmayanlara da yazık olur böylece.

@fatihkkk @want2die @ocanal
Anlıyorum dediğinizi, bunlar beni de rahatsız ediyor. Buradan haberleri okuyunca da rahatsız oluyorum. Ama bunların belki de hiçbiri beni doğrudan etkileyen şeyler değil İstanbul'da yaşasam (yaşarken). Evim-okulum-işim belli, takıldığım yerler belli, gece çıktığım yer belli. Ha diyeceksin ki "senin başına gelme olasılığı da var her zaman". Ama yok denecek kadar az o koşullar.

@mortac
Cahil kesimle alakam mimimum düzeyde olur, serserisiyle yobazıyla ilişki kurmam, hapishanedeki öğrenci-gazeteci beni bağlamaz (şiddetle karşıyım bunlara, ama benim hayatımı 1. dereceden etkileyen şeyler değil. yurt dışında da aynı etkiler). Hayat da her yerde pahalı. İşte sadece sosyal hizmetler, trafik kaosu, şehrin düzeni filan geçerli sebepler.

@lunedor
Doğru diyorsun. Avrupa'nın yerlisi gibi de değiliz burada tam olarak. Dışardan bakınca daha iyi görünüyor.

Evet. 32432523523. dünya ülkesiyiz.

3000 lira maaşla anca sürünürsün. 2000 lira sırf benzin, kira/mortgage, faturalar filan. Haftada 250 liran kaldı.

1 konser bileti -- 150-200 lira.
1 mojito --- 30 lira.
1 yemek en az 50. kız arkadaş filan derken genelde 100+.
1 sinema seansı (gf + popcorn filan) en az 50 tl.
1 saat otopark 10 tl.
.
.
.

edit: yanlış anlayanlar olmuş, 3k benim maaşım değil. ilk soruya cevap.

ülkenin istemediğim şekilde yönetilmesi ve o yönde şekillendirilmesi benim canımı sıkıyor, her 2 insandan birinin benle zıt fikirde bir siyasal düşünce içinde olması beni soğutuyor. iskandinavya,kanada yada avustralya; kaçarsam beni arıyacakları ilk yerler burası.

@long live rock n roll -> dude bağlamaz diyorsun iyi hoş ama sen onları değil onlar seni buluyor bu memlekette , mesela bugun ku kadıkoyde şiddet olayları ile ilgili mahkemede mayıstan beri hapsedilen adamlardan ikisi tesadüfen oradan gecmekte olan insanlar .. aynı şekilde daha bir kaç sene evvel 1 mayısta hastaneye gaz bombası atıldıgını unutma , akıllı adam zaten gidip mayına basmaz ama serseri mayın gibi bunlar ve çoklar , ağzına alkol sürmezsin trafiğe cıkarken kurallara % 100 uyarsın ama 18 yaşında tayyibin oğlu sana kırmızı ışıkta çarpabilir sonra butun kaza delilleri silinebilir.. yada bu memlekette jet fadıl ın milletvekili secilme sartlarına uymadıgı herkes tarafından bilinebilir ama o sırada hapiste olan adamı ilerde meclise sokmak için bu gözden kaçırılabilir.

@point me at the sky
Hiç öyle 8764385. dünya ülkesi değil Türkiye. Bazı konularda Avrupa'nın gerisinde olabilir ama olayı büyütüyor gibisiniz. Birçok ülkeden arkadaşım var benim. Söz gelimi ben İngilizlerin pratik olmaması, kötü havadan filan şikayet ederken Lübnanlı bir arkadaş "Burada sürekli elektrik var. Lübnan'da hemen her gün elektrik gidiyor" demişti de, neleri kıyaslamamız gerektiğini hatırladım. Ayrıca yaptığın hesap da uçuk; Yanlış değiller ama lüks. 2-3 odalı evi yalnız başına tutup en lüks yerlerde yersen, Avrupa'da da ortalama bir maaşla geçinemezsin. Yemek 50, mojito 30 diyorsan Etiler-Bebek'ten çıkmıyorsundur. Evi de paylaşırsan faturalarla 1000 lira rahatlıkla yeter masraflarına.

@jedilance
Canını sıkacak şeyler her yerde var. Dünyanın başka bir yerinde yaşasan da yabancılık çekeceksin, emin ol.

@want2die
O kadar sefasını süremem Türkiye'nin ama gene de geçim derdim olmaz, tadını çıkarabilirim diye tahmin ediyorum. Bakalım zaman ne gösterecek...

@mortac
Ya o kadar zaman yaşadım ben de Türkiye'de, başıma bir iş gelmedi. Tamam, belki haklısın, ihtimal Avrupa'ya göre daha fazla belki. Ama her yerde böyle şeyler var. Avrupa'da da katil var, terörist saldırısı oluyor. Esas mesele bu durumun ruh halindeki yansıması. Ki onu da, hayatını belli bir çerçeveye uydurursan aşabilirsin.

çoğu nefretle yazılmış objektiflikten uzak şeyler.

Türkiye ne çok iyi ne de çok kötü, evet bir baskı var, evet benzin pahalı ne bileyim başka şeyler de var. Tamam da bunların olması bir ülkeyi en kötüler kategorisine mi sokuyor? Kuzey Avrupa ülkeleriyle karşılaştırırsak tabii ki kötüyüz, ama o zaman dünyanın yüzde 90 ı kötü kategorisine giriyor.

Bir ingiliz hocam vardı, bana ingilterede gece sokakta bulunmanın türkiyeye oranla daha tehlikeli olduğunu söylemişti, sadece bir örnek. Ayrıca avrupa'da direkt olarak 2. sınıf vatandaşız.

Yemeğe 50 lira veriyorum diyen arkadaş, bir düşün bakalım yaptığın şey normal mi değil mi? Şu dünyada kim yemeğe istediği kadar para verebiliyor söyler misin? Ayrıca o 50 liralık yemeği ucuza yiyebilmen için üreticilerin aç karna çalışması gerekir, anlıyorusn umarım.

parasi olana iyi, olmayana kötü. bu kadar basit.

@long

gidip burger kingde yemiyoruz heralde bu yaşta. etiler-bebek değil asmalı, taksim, cadde filan onlar. en ortalama yerde bile 2 kadeh şarap veya 2 bira 20-30 lira zaten yemeğin yanında.

"merkezi" yerlerdeki kiralara ve benzinin fiyatına bir daha bakmalısın.


sıralamayı farklı kriterler üstünden yapıyoruz sanırım. tartışmanın anlamı yok.

Zaman zaman yasanabilirlik olcegi arastirmalari yapiyorlar dunyadaki sehirler arasinda. Ulasim, gelir dagilimi, isdihdam, sehirlesme, suc orani vb gibi onlarca parametreyi goz onunde bulunduruyorlar. Vancouver, Cenevre, Zurih basa oynarken Turkiye'den sehirler uganda, somali irak, afganistan gibi ulkelerin sehirlerinden biraz onde geliyor.

Bir de Turkiye'de beni en cok rahatsiz eden agir sinif yapisi. Insanlarin statu meraki, her seyin statu gostergesi olmasi ve bunun getirdigi sonradan gormelik. Tahammul edemiyorum. Gelismis ulkelerde bu durum bu kadar agir hissedilmiyor. Evi boyamaya gelen adam dunyanin bir cok ulkesinde tatil yapmis olabiliyor. Felsefe tartisabiliyor. Bir kere Cenevre'de binayi temizleyen amca eline gitarimi aldi Wish You Were Here caldik birlikte.

*öncelikle türkiye kötü bir yer değil. özellikle açlıktan asla ölünmeyecek olması gibi bir avantajı var memleketin. çünkü ekmek, su ve bilimum yiyecek ihtiyaçları dünyanın neredeyse tamamından çok daha ucuz ve taze/kaliteli. bu nasıl avantaj demeyin oh avrupa avrupa fırsat bulsam kaçcam sana dediğimiz ülkelerde düzenli olarak her sene açlıktan ölen 20-50(doğu avrupada bu rakam coşuyor) insan var. ha geneli evsizler, sarhoşlar vb. ama bu bir sorun.

*ikinci olarak devletler insana hayatına daha saygılılar, ama vatandaşlar o kadar da değiller. 3000 lira maaşlı arkadaşın hesabına da hayran oldum anasını satıyım. lüks bir yaşam şekli o:

*en önce konser bileti 150-200 lira değil. konsere her ay gitmiyorsun, gitsen bile bu bir ihtiyaç değil lükstür. evet mojito 30 lira lanet olsun, bu da bir lüks ama arkadaş. yaşama hesabı yapıyorsan aylık alışveriş-elektrik-su hesaplarsın. yemeği evde yemek gibi bir seçenek var madem büyüdük, adam olduk para kazanıyoruz. her akşam her akşam kız arkadaşla dışarı çıkmıyoruz, kaldı ki kız arkadaşımız da olmayabilir, varsa da alman usulü denen şey var. maddi durumun sürekli yetmiyorsa kızla masraf paylaşırsın. yok öyle 100+ falan yani. 1 sinema seansı 25-50+ ona katılıyorum. bu büyük şerefsizlik benim nezdimde de, ama avrupada daha da pahalı. otopark ve benzin gene lüks oluyorlar, 3000'e sürünürsün diyorsun arabayla geziyorsun. istanbul'da araba hamallık. kısaca bu arkadaş lüksleri koymuş sadece, yaşam ihtiyaçlarını değil yani.

*insanlar dünyanın merkezi istanbul'da yaşadıklarından hemen istanbul'u baz alıyorlar türkiye dendiğinde, bir de medyada çıkan kötü haberleri. fırsatım olsa gidicem bu sebeple diyen arkadaşların hayallerindeki ülkelerde bunlardan beteri oluyor. ülkemden utandım diyoruz bir olay olunca zaten utanmak için millet sıraya geliyor. türk insanı dünyada tanıdığım objektiflikten en uzak milletlerin başında geliyor. her şeyi işine geldiği gibi anlayıp dramatize etmesi de ayrı bi şey. bi başlık vardı sadece türkiye'de olabilecek olaylar mı ne diye, işte okudukça görüyorsun ki bırak türkiye'yi dünyanın her yerinde olan olaylar oradakilerin çoğu, ama insanlar bilgi sahibi olmadan fikir ve hattı yargı sahibi oluyorlar.

bunları da geçersek gittiğiniz ülkede sanatçı vb. değilseniz, ikinci sınıf ve bazen üçüncü sınıf vatandaş olarak davranılacak size. daha say say bitmez.

avantajlarını da sayabilirim avrupada yaşamanın, ama o da çok uzun sürer. kısaca sevgili dost, avrupanın da türkiyenin de yaşamak için avantajları ve dezavantajları var, ama türkiye'de yaşanmaz diyen dingilleri de dinlemeyeceksin çünkü memleket dışı fikirleri objektiflikten çok uzak.

sadece para değil; toplum, ülke refahı ve düzeni gibi şeyler de etkili oluyor hacı.
ayrıca 3000 tl maaş çok sosyal bir insan için anca denk gelir. istanbul en güzel ve en büyük şehirimiz ama çok yorucu ve yıpratıcı her şey sorun. geriye kalan illere gitsen burayı tutmuyor. kanada gitme imkanım vardı o zaman vazgeçtim şimdi bazen pişmanlıklar yaşıyorum gitmediğim için, istesem şimdi gidebilirim ama önceden gitmek ve geleceğimi orada kurmak isterdim.
son olarak oralarda kalacaksan artık ben buraya aitim hacı demelisin bence.
her yaz bmw x5 alıp tatile türkiyeye geleceksen mutlu olamazsın.
gelenlere bakıyorum da sanki orada suyun altında duruyorlar da buraya gelince nefes alabiliyorlar.

(bkz: 2020 istanbul olimpiyat oyunları açılış töreni)

Burada Türkiye'yi varsayarak yorumlar yazmış insanlar bisürü.

2016 brezilya'da.

biz 2020'ye adayiz.

2020'ye adayız.

açılış mevzunda kolbastı olma ihtimali beni çok korkutuyor, onun dışında tarihten yürürdük heralde. bi de tarkan çıkardı.

mehterle acardık kılıç kalkan ekibi olurdu bi de

Elimizde bir örnek var. 2010 dünya basketbol şampiyonası açılışı. Tamam bu çok daha büyük ölçekli ama, genel bir fikir verebilir. Vereceği fikir de, bok gibi olur

erzurumdaki kış olimpiyatlari acilisini izlemedi isen, henüz rezalet görmemissindir demektir.

Mehter, havai fişek ve anadolu ateşi olur garanti.

Bizden hareketli şarkılı türkülü şeyler beklemek doğru değil, kültürümüzde yok bu. Yani müzikle olacak iş değil bu. Anadolu medeniyetlerinden harika bir açılış çıkarılabilir bence.

Tabii iyi bir iş çıkarmak zor olur, çünkü elimizde malzeme yok ingiltere kadar, ha bize de sıra gecesi hazırlayın deseler, biz de onlara çakarız.

ortalama bir şey olurdu. organizasyonu zaten bir yabancı yapardı. bol bol oryantalizm, arada aslında moderniz biz algısı, semazen, lale, lazer vs.

Çıkar çıkmaz değişebilmen lazım. Ben yaptım oldu. Ancak 1 ay içinde en fazla bir kez değişebilirsin sanırım. Onun dışında; güncellemesi biraz vakit (yarım saat) alabilir. Akşama tekrar dene.

Bir başkasına verirdim bedavaya muhtemelen, ya da pet shop'a filan. Yani durup öldürmezdim elbet ama onunla aynı evde yaşamak iyi hissettirmezdi muhtemelen.

üzerinde deney yapıp canavara dönüştürürdüm. sonra şehre salardım, insanların kafalarını koparır yerdi.

birincisi bir hamster'ım olacağını hiç sanmıyorum.
ikincisi hadi hamster'ım oldu diyelim, babam ona basmamak için bir çaba sarfetmez, görmez de zaten onu yürürken.
üçüncüsü hadi bütün bunları göz ardı ettik dediğin senaryo gerçekleşti, hayvanın suçu ne? hiçbir şey yapmazdım.

öldürürdüm. sonra o hemstırın amcasının oğlu beni ödürürdü. sonra benim abim onu öldürüdü. sonra hemstırın kardeşi abimi öldürüdü. kan davası böyle uzar giderdi

hayvanın suçu yok ama onu her gördüğümde tekrar o kötü ana dönmemek için evden uzaklaştırırdım.

la adam o hemstır için ölmüş ne yapacan biraz babanın oğlu/kızı ol allah aşkına adam fare yüzünden değil hassasiyeti yüzünden ölmüş...ya da dikkatsizliği ya da ya da hay ben hemistırın!

babamın intikamını alırdım

o değilde neden böyle bir soru sordun abicim? cidden böyle bir şey olmuş gibi tırstım. nası bi senaryo öyle. cevaba gelirsek o hayvana gözüm gibi bakardım öncekinden daha fazla bakardım. sonuçta babam onun canı yanmasın diye ölmüş. bakmazsam o cana, babam boşu boşuna ölmüş gibi olmaz mı? tabi yattığım yerden yazıyorum gerçekten böyle bşi olsa tepkim farklı da olabilir.

o hamster'ın çocuklarını,onun gözleri önünde öldürürdüm.varsa diğer yakınlarını da...daha sonra da kendimi vururdum.
peki hamster'a ne olacak diyeceksiniz.
onu bu acıyla yaşaması için sağ bırakır,intikamımı bu şekilde alırdım.
şaka tabiki.hayvanların ne suçu var,severim ayrıca veletleri.
ama o hamster'ı bir daha görmek istemezdim.

kabahat hamsterda değil bende olurdu.. ne işi var ayak altında? bunun vicdan azabıyla yaşamaya çalışırdım işte..

hamster'ı camdan atar ve kendi salaklığımın vicdan azabı için psikoloğa giderdim

önce kendimi sonra da hamsteri vururdum

3-İslâm kültüründeki semâvî dinler kavramı zaman zaman İbrahimî dinler kavramına karşılık olarak kullanılmasına rağmen birebir aynı dinleri karşılamaz. Semavî dinler daha kapsamlı olup İslam'da İbrahim'den öncekiler de dahil Âdem'den beri indirildiğine inanılan ve bugün unutulmuş bütüm dinleri içine alır.
...
Semavî dinlerin diğer tek tanrılı dinlerden ayrıldığı nokta bu dinlerde sonra gelen dinin önce gelen dinlerin peygamberlerini ve din büyüklerini kabul edip ve saygıyla anmasıdır. Ancak tersi durum her zaman geçerli değildir. Örneğin İsa ve Muhammed Yahudilikte, Muhammed ise Hristiyanlıkta peygamber kabul edilmez.(Vikipedi)

8- Saçma bir yargı gibi geldi bana. Zira, bahse girerim 100 sene sürmüş onlarca din vardır. 'ortalama ömür' saçma bir ölçü. Sen Hıristiyanlık ile putperestliği filan aynı kefeye koyamazsın. Öte yandan, bizim bilmediğimiz onlarca din ortaya çıkıp kaybolmuştur tarih boyunca. Gerekli bir yargı da değil zaten.

1. çok farklı kategorileme sistemleri var. temel olarak bir grup felsefik/mantık üzerinden ilerlerken, bir grup salt teizm üzerinden ilerliyor.

2. hayır. sükse yapmış dinler dogmalı diye sana öyle gelmiştir.

3. var.
ibrahimi demek birbirlerine selam çakan üç dini kast etmek. tabii isa mohammed'i, musa da isa'yı tanımaz etmez. bunun üzerine teoriler var. ama temelde bir nevi devir teslim var aralarında gibi özetleyebiliriz ve ibrami hepsi tanır. semavi dinler, tek tanrılı dinler kümesine dahil. ibrahimi dinler semavi dinler olarak da anılabiliyor.

4. farklı dinlerde değişiyor olabilir esas kaynak book of genesis. just google it.

5. dindir. wicca da din. hepsi din.

6. sen edersin, belki katılan olur. gerisini sizin ekip düşünecek. plan-proje bol. bak adnan oktar'a. feyz alınası.

Franklin'i izle.
düyanın daha çok dine ihtiyacı var mı?
din manasız.
neyini dinleştireceksin fatih bey'in?

7. bilmiyorum, sanmıyorum.
bak burdaki arkadaş da dinini ABUZİTTİN olarak değiştirmeyi sormuş ama cevap alamamış. :(
www.hukuki.net

8. dinler kadar saçma bir genelleme. çok kısa süren ve baskılanan ama 5 bin yıldır devam edenler de var.
ve hayır kaynak bulamadım. ama aramaya inancını yitirme.

9. bence değildir. birkaç hoca vardır. onlar iyidir herhalde. konuyla ilgili çok bilgim yok ama seçmeli teoloji dersi veren hocaları bulup, onların derslerini dışardan takip edebilirsin. Hocalar ilgili öğrenciyi severler. Örnek de vereyim: Bilgi'de Kültürel İncelemeler'de Saime Tuğrul Kutsal, Kurban ve Modernite veriyor, senin aradığın kıvamda ve hoşuna gider diye düşünüyorum.

belki sen de teoloji okursan, 10 yıl sonra bu durumu değiştiren insanlardan biri olursun. o da var. kahramaning.

(:

güzelmiş.

o sözün içerdiği anlam sizin duruma uymuyor.. birbirimize bu kadar yakınken(gerçek anlamda yakın) niye bu kadar uzağız gibi bi anlamı var..

buzzlightyear+1

hey gidi uzak mesafe zamanları. sitemkar olduğuna katılıyorum, umut ve iyimserlik önemli çok :)

tersine çevir mesela, I am there, and you are here. We're always together, no matter what.

gibi.

53 entryin az beğenilmiş 3 entryin çok kötülenmiştir.

Zamanın ötesine gitmişleri sildiysen olabilir. Puanın eksiye düştü bi kere, sonradan silince düzelmez.

Bir de şöyle bir teorim var: (bkz: #26528357) Yani beğenilen entry'lerin, genelde beğenilen entry'lerin olduğu başlıklardadır belki, o yüzden sözlük ortalamasına göre geride kalıyor olabilirsin falan filan...

nerede geçiyor bir de onu yazsan daha iyi olurdu.

iş şartlarında, çalışma ortamı olarak yazmışlar. büyük oranda lokal seyahat olacağını da belirtmişler. seyahat olacağı için mi sanal, anlamadım ki...

Emin olmamakla birlikte, muhtemelen 'evden çalışılacak' anlamına geliyor. Ofis yok ya da o pozisyon için ofiste yer yok diye tahmin ediyorum.

sirkete gore değişmekle beraber birden çok ofiste çalışabileceğinizi söylemek istemişler. tabi bunu seyahat anlamında da kullanmak istemiş olabilirler.

bence de ofisten çalışmamak anlamına gelir virtual. yani örneğin web sitelerindeki adminler veya içerik yöneticileri gibi.

Troll. Bisürü nick altına yazıyor aynı şeyi.

gayet tabi.

raad ol. öğrenirsin daha.

sen de sorun yok, ilk 3-4 bölüm oluyor öyle karışıklık sonra toparlıyorsun.

durmak yok yola devam

2 sezon izledim, hala daha kim kimdi karıştırabiliyorum. gayet normal yani.

ilk bölümler herkes aynı şeyi yaşadı. kitabını okumayanlar dışında tabi.

hatta öyle ki dizi sitelerinde kim kimdir grafikleri yapıldı bol bol. çünkü herkese çok karışık gelmişti.

ama sabret bikaç bölüm sonra oturuyo yerine her şey.

Ben ailevi ilişkileri bununla takip ettim (Google'a "Game of Thrones family tree" yazarsan dahası çıkar, ama dikkat et, bazılarında spoiler olabilir. Bunda yok):
25.media.tumblr.com

Mesela şu daha kapsamlı, ama biraz spoiler içeriyor. İsimlere bakabilirsin ama açıklamalarına bakma. 1. sezon bittikten sonra istediğin gibi bakabilirsin:
24.media.tumblr.com

Olaylar olurken mekanları da bu haritadan takip edebilirsin:
www.moviedeskback.com

çoook çook çoook ağır spoiler


starklar ve targaryenler akraba pampa

2. sezonda daha bir alışık geliyor isimler, akrabalık ilişkileri vs.
Bence netten isimlere ve kim hangi aileden bilgisine tekrar bakın, belki bir faydası olur. www.imdb.com

spoiler:

ejdarhaların anası çok güzel.

Denemedim, güvenilirliğini bilmiyorum ama, hem Türkçe, hem İngilizce var gibi görünüyor;

divxplanet.com

sağol da biliyorum kısmi var zaten. bak 3. sezonu üşenmişler yok. efsane bu dizi efsane.

@long live rock n roll

verdiğin linkte 3. sezonun yarısı yok

1- lazer ameliyatını 24 yaşında oldum. 29 yaşındayım bir ilerlemem olmadı. Kornea kalınlığını ölçtürebilirsin. Zaten herkese yapmıyorlar ameliyat gider lens kullandığını ve ameliyat için uygun olup olmadığını bilmek istediğini söylersin. Ölçerler, sen de paranı ayarlar, lens kullanmayı bırakırsın.En azından fikrin olur.

2- özel fiyatları çok değişken diye biliyorum şehir ve hocaya göre çok fark olur.

1- Lazer ameliyat için, ameliyat öncesinden 6 ay boyunca lens kullanmamış olmanızı şart koşuyorlar. Ben lazer oldum ama numaralarım ilerledi. Şimdi tekrar olacağım, veya olamaycağım tam bilmiyorum. Sizin yerinizde olsam, 6 ayda bir kontrole gider ve ilerlemenin durduğundan emin olduğumda ameliyat kararı alırdım...

1- Ben 19 yaşında oldum lazer ameliyatını, ama benim çok düşüktü numaram. 3 küsur yılda ilerleme olmadı.

Genel olarak asosyal bi toplum olduğumuz için.Sevgilim olsa ben internetimi bile kapatırım.ama nerdeeee,,,saydığın sitelerin hepsinde ben de takılıyorum,nedeni:yalnızlık george kardeş. :(

bence konuşmayı ve iletişim kurmayı, anlatmayı çok seviyoruz. hepsinden çok company olayını seviyoruz. yani yanında birilerinin olması hissini. bu yalnızlığın karşı anlamında değil. herkes yalnız kalmamayı başarabilir sonuçta. ama yol arkadaşlığı ayrı bir şey.

çünkü (bkz: türk genci tanışmak ister)

bence konuşarak yeterince anlatamıyoruz, ondan. anlatabilecek durumda olsak bile o anlatılacak kişiyi yakınımızda bulamıyoruz her zaman.

hayat bizim ülkede pahalı. sosyalleşme biraz da para diyelim.

Yalniziz.

(bkz: why do turkish people add me on facebook)

bar gibi sosyal ortamlarda türk kızlarının iletişim kurmadan uff snne be slq modunda takılmasının türk erkeklerini daha güzel ve insancıl yabancı hatunlara yöneltmesi

Diğerlerini bilmem ama connected2.me sitesini kuranlar zaten Türk.

dışarı çıkıp yaşamayı bilmememizden. insanlarla tanışmaktan korkmaktan. mesela bir zirveye ile kimseyi tanımıyorum diye gelmiyor insanlar. ama o insan oraya gelmediği zaman ne yapayım diyip conneted da takılıyor. olay bu yani.

Sevişecek partner bulmak için iyi bir yol olduğunu düşünüyor insanlar bunun. Cinselliği ve sevgililiği doğal olarak yaşayamayan bir toplumun yan etkisi.

yüzyüzeyken, çoğunluğun duygularını ifade etmekte sorunları olduğuna inanıyorum.
buna kendim de dahilim.
klavye başında daha dingin, derli toplu oluyor sanki insan.
buna kendim dahil değilim.

O 1 litrelik limit el bagajı için. Valiz için bildiğim kadarıyla net bir limit yok. 3 litrenin filan sorun olacağını zannetmiyorum. Yani mesele "kendin için mi alıyorsun, ticaretini mi yapıyorsun" olayı.

Ayrıca el bagajındaki 1 litre için; Duty Free'den aldığın ürünler için geçerli o sadece. Onun dışındaki, 100 ml'yi geçen sıvıları almıyorlar uçağa elde.

duty free'deki ürünlere göre değişiyor. 2 hafta önce ben de duty free'deki çalışandan öğrendim. bazılarından 3 şişe, bazı sigaralardan 4 paket falanmış. alkol kullanmıyorum, size de tavsiye etmiyorum :)

öyle 3 litre olur evet. yani duty free'de bir poşete toplamda 3 litre sokabilirsin. bavula da bavulu teslim ettiğin check-in'cinin keyfine bağlı. sınır diye bir şey yok aslında. mesela biz italya'dan gelirken bir bavula 8 şişe şarap koymuştuk.

bavul derken cevap kabin bagajı mı uçağa verilen bagaj mı fark ediyor. mantıken kabin bagajına zaten duty free'den alınanlar hariç 100ml üstü her türlü sıvı yasak.

ülke içinden vergisi vs. ödenip de süpermarket vs. yerlerden alınan şeyler için hiç sınır yok diye biliyorum. Nitekim bu zamana kadar sürekli hediyelik şarap getirdim, bir keresinde bavulumda 7 şişe şarap vardı. Son gelişimde 4 şişe vardı bu zamana kadar hiç sorun yaşamadım.

Duty free'yi ilgilendiren bir soruysa cevap havayolu şirketine göre değişiklik gösterebiliyor :) Ülkemizin uçakta duty free satış yapan güzide bir firması alınan ürünleri pasaporta işlemiyor böylece hem yerden hem havadan alışveriş yapılabilmiş oluyor.

ekleme: bavuldakiler için check-in yapan elemanın insafına kalmak gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil. sonuçta bavulu açıp göstermek diye bir olay yok.

İlişki konusunda en yakın arkadaşından tavsiye alması normal, ama verilen tavsiye normal değil. Bence sevgilinden gizli o kezbana laf etme, sonra "benim arkadaşıma ne hakla laf edersin" olayı çıkabilir. Sevgiline söyle "bu kezban ne hakla böyle bir şey diyor. bu resmen 'yan cebime koy' anlamındadır, alındım bundan" de. Seni onaylarsa da bir ara bu kezban arkadaşa aynı şeyi söylersin çok üzerine gitmeden.

konuştum hocam sevgilimle de, "tamam sen bilirsin. hallet sen" dedi. zaten işin içinde sevgilim varsa saldırgan konuşamam, ama yine de nasıl konuşacağımı tam kestiremedim. kezban benden mesaj bekliyor hala.

Afedersin ama senin sevgilin de biraz saf mı desem, pasif mi desem. Yani kendi dominant düşüncesi yok gibi, hem seninle olan konuşması hem de çocuğa cevap verememesi konusunda. Ama bu kötü bir özellik olmak zorunda değil.

O zaman söyle kezbana uygun bir dille; "X'e (sevgilin) yardımcı olmaya çalışmanı anlıyorum ama böyle bir tavsiye vermek, beni dolaylı olarak 2. plana atmak oluyor. sevgilisi olan birinin, kendisine yazılan çocukla böyle konuşması uygunsuz bence ama sen de bunu teşvik etmiş gibi oldun. X benim için önemli, ben de onun için. sadece bu konudaki tavrının hoşuma gitmediğini belirtmek istedim, yanlış anlama, sana bir garezim yok" gibisinden bir şeyler söyle/mesaj yolla.

benim kafam iyi galiba, hiç bir şey anlamadım ne soruyor arkadaş???

Hocam kezbanla nasil konuşmalıyım onu soruyorum.

Edit: imla

anlattığından pek bişey anlamadım ama çocuğun ilgisini hala anlamıyorum diyosa yalan söylüyodur. o kadar saf olamaz heralde, çocuk açık açık söylemiş işte.

Sayın stepne
Sıkı takipcinim
Benim sevgilimde ikizler
Benzer olaylar yaşıyorum
Ama bu kadar benzerlikten sonra
"ulan acaba oyuna mi geliyoruz"diye düşünmüyor değilim

çok zor valla böyle şeyler söylenmesi ama çaktırmadan masasına kibar bir şekilde açıklayıcı bir not bıraksanız? kim olduğunuzu tahmin edemez hem?

bizde yaşamıştık böyle bir sorun. en iyisi kenara çekip açıkça konuşmak.

bu arada bu mühendis makine mühendisi mi ?

biz ancak işten ayrıldığında kurtulabilmiştik, kendisi bunu bilmeden ve dikkat etmeden, sizin kendi çabalarınızla kurtulmanızın mümkün olduğunu sanmıyorum.

sabah o gelmeden masasına roll on koy.

ya da açık açık söyle. ama yanlış anlamaması için önden kısa bi konuşma yap.

ayni durum bende de var. iyi bir oneri gelse de uygulasam. buram buram ter kokuyor adam!

''şu sıcaklarda 2 ayda bir duş almak bile yetmiyor bazen'' de.

yahu bunların hiç birisi denmez :(((( @want2die sen bu aralar çalışmıyordun gel bi 1 hafta çalış bizim ofiste panpa nolursun. hiç de umrunda değil arkadaş insan bi kendini koklar, şimdilik sadece kendinin yanında sağı solu kokluyorum alla alla falan diyip sağa sola kafamı çeviriyorum da yok hocu anlamıyor.

www.terkokuyorsun.com
:)

direk söyle. alıncak bişey yok.

sende kok. onun kokusunu almazsın. ve ya onun kokusunu alıyorsan mantıken o da senin kokunu alır kendine gelir belki. kısasa kısas.

ik'ya söyle herkese mail atsın. yaz aylarında her gün yıkanmanızı, işe gelirken deodorant ıvır zıvırları üzerinize boca etmenizi, dermotolojik problemi olanların doktura danışmasını rica eder, önemle duyrurur, okumayanları kapı dışarı ederiz yazsınlar. olay çözülür. hem genel bilgilendirme olur.
işe yeni giren elemanlara ik böyle uyarı yapar aslında. ik yoksa sözü geçen abi/abla departman bazında yollasın maili.

odaya parfüm sık.

yaşça büyük bir abiyle öğlen yemeane çıkartın orada o onu söylesin.

ya da bir erkek çalışan gelsin ofisteki kızları çekiştirirkene laf arasında söyleyiversien " kötü kokuyon olm bayaa. böyle yaparsan kızlar vermez " desin.

bizde de var bunun versiyonunudan 6 yıldır falan eleman bizde. kaç kez dedik olmyor. herif ayı gibi ve çok terliyor.alıştık artık. araba seyahetlerinde falan camı açıyom böyle.

insana kendisi kokmaz hacı. o mühendis arkadaşın burunları artık o kokuyu duymuyor.o yüzden dışarıdan başka birisi söylemedikçe de anlamaz.

hatta bizim kokan arkadaşın olduğu odaya girdiğimizde, kokuya dayanamayan bir arkadaş burası çok pis kokuyor demişti ve kokan arkadaşta cevap olarak, evet senin çoraplar çok pis kokuyor demişti. bizde susmuştuk amk.

eğer iş hayatında da yeniyse açık açık konuşun. "müşteri karşısına çıkacaksın ileride", "patron kıl kapar" filan diyin. ama adamın kokusundan bahsederken suçu kişisel hijyene fazla yüklemeyin. "genç adamsın kendine bak" diye filan verin gazı.

ben ilk işe girdiğim zamanlar şefim açık açık fazla sarkastik konuştuğumu, milletin ironiden anlamayacağını kiminle nasıl konuşacağıma dikkat etmemi filan söylemişti. hiç öyle alınmıyor insan.

bizim yurtta vardı bu sene okula başlayan biri düştü bizim odaya ne desek anlamıyo kapıyı pencereyi açın ceryan yapsın filan diye bağırıyodum odaya girdiğinde ama anlamıyodu 2 ay kadar odamızda kaldı ve banyoya gittiğine tanık olmadım sabahları şampuan falan olmadan saçlarına krem sürmek için ıslatıyodu sadece allahın leşi sonra attık odadan ama diyeceğim o ki bunlar anlamıyo laf vurmayı falan,kendileri almıyo kokuyu sanırım biz attırdık kurtulduk ama sen direk söylemelisin sanırım yada en fazla sıcakları falan kullan "hava çok terletmiyomu ya leş gibi olduk gibi" şeyler ama bilemedim allah sabır versin sıcak havada çekilecek dert değil.

bi vantilatör falan alsanız. söylenmez de öyle direk :/

@thebug'ın söylediği olabilir. Ama bu durumu umarım çok kişi bilmiyordur umarım. Yani adam şimdi alay konusu olmasın bütün şirkette.

Direk konuşup söyleyeceksen de şöyle bir yol izleyebilirsin;

- Ya benim burnum aşırı hassas, mesela metrobüse filan binemiyorum pek kokudan.
- Sanırım senden gelen koku alıyorum ve rahatsız ediyor benim bu durumumdan dolayı.
- Benim bir kuzende de vardı bu, biliyorum bazı insanların kokusu ağır oluyor. Hatta kuzenim X duş jelini ve Y deodorantı kullanıyordu ve her gün duş alıyordu sırf bundan dolayı, işe yaramıştı. (X ve Y'yi ciddi ciddi araştır. Duyuru'ya sor gerekirse)
- Yani biraz dikkat edersen çok sevineceğim. İşte fazla dikkat ediyorum böyle şeylere.

Gibi cümleler kur. Ilımlı yaklaşıp utangaç davranırsan darılmaz umarım. Konuşmayı da mesai sonuna yap ki o gün tekrar göz göze gelmeyin, ikiniz de utanabilirsiniz. Hatta cuma günü, mesai bitişinde konuş ki hafta sonu deodorantı filan alma şansı olsun.

Ağız kokusu (yemek kokusu) devam ederse, yanında mentollü sakız bulundur ve ikram et yemeklerden sonra.

Nasıl söylenmez abi ya. 1 gün, 2 gün söylenmez. 3. gün abi deodorantı değiş istersen diye yavşanır. Çekilir mi be.

oda kokusu al bence o varken üff ya falan diye tribe gir sık o tarafa doğru alttan mesajlar vercen madem söyleyemiyosun:) belki üzerine alınır.

@thebug iyi güzel demişsin ama küçük bir ofiste çalışıyorum, toplamda 5 kişiyiz zaten, ik falan yok.

@sofrabezi, odaya parfüm kesinlikle çözüm değil bugün bir kutu airwick bitti resmen.

@strangerinhere alınmıyor yaa, sağa sola kafamı çevirmekten boynum kopacaktı bugün.

@want2die peynirli :D

@c1b2k3 klima aldırdık yeni de, kapalı ortamda onun da etkisi yok yani.

@want2die ve nasıl söylenmez abiciler sağolsun iyi gaz aldım, çıkmadan patrona söyledim hallederiz dedi bakalım şimdi o düşünsün :D

"Ya arkadaşlar odada çok ağır bir koku var,camı açalım,havalandıralım" gibi sözlerle alttan mesaj vermek +1

adam bu yaşına kadar koktuğunun mutlaka farkına varmıştır ya da birisi mutlaka ona bunu hissettirmiştir eşek değil ya. ha eğer binde bir ihtimalle kendisini mis olarak zannediyorsa biri onu uyarmalı.

bizde aynı problem vardı. o arkadaşın patronuna söyledik. patron tamam ben kibarca hallederim dedi. sonra ne mi oldu:

e: eleman
p: patron.
e, p.nin odasına girmiştir, p ardından girer, odayı koklar:

p: snıff snıfff burda çok kötü bir koku var, çok kötü kokuyor burası ya bu ne
e: ben şimdi girdim valla p bey.
p: yok yok herhalde gömleğinden geliyor bu koku. yıkamıyor musun sen gömleğini?
e: yıkıyorum da.. bla bla

böylece patronun gerçekten böyle kibarlıkla(!) konuyu halletmesi üzerine sorun bir iki hafta kadar çözüldü. ama huylu huyundan vazgeçmiyor, söyleyeyim.

Tuzlayın.

şirkette yeni ve şimdilik senin sorumluluğunda olması, seni en yakını haline getiriyor. böyle bir sorunu da senden duyması bence en iyisi olur. patronun tavrı kırıcı olabilir ve tüm gün senin yanında duran bir elemanın motivasyonu senin de huzurunu etkiler.
bence en mantıklısı; "durum ciddi olmasa uyarmak istemezdim ama hem diğer çalışanlara, hem de müşterilere karşı sorumluluklarımız gereği kişisel hijyenimize dikkat etmemiz lazım. başkası seni uyarmadan önce ben söyleyeyim istedim bıdıbıdıbıdı.." gibi bir konuşma yapman olacaktır. hem böylece gelecekte de sana saygı duyacak, söylediklerini önemseyecektir.

şöyle keskin bi parfüm al, arkasından enseye boşalt hepsini, sonra hiçbir şey yokmuş gibi gidip otur.

hamama gidin beraber.
erkek misin bağyan mı ?

Beraber yaşayıp napıcaksınız ki, orayı anlayamadım. Yetişkin adamlarsınız anladığım kadarıyla, ev işlerinde üzerine düşeni yapıyorsa ortamı germenin anlamı yok bence.

hacı elemanı bırakman çok büyük ayıp olur.

bu konuyu niye dert ettiğinizi de anlayamadım açıkcası. Yani eleman odaya çekilip temizlik, bulaşık, yemek vs.. işlerine el atmıyorsa uyarırsınız olur biter ama bunun dışında işte sırf odasına kapanıyor diye aynı evde yaşamamayı düşünmeniz bana pek mantıklı gelmedi.

daddy +1

adı üstünde ev arkadaşı, evdeki görevlerini yapması yeter. zaten sana iyilik de yapmış daha ne istiyorsun. ha sürekli sizinle gezsin tozsun istiyorsanız orası ayrı.

Şimdi şöyle ki sizi satan arkadaşlarınız seninle yola devam eden elemanın -kendilerine göre- bir yamuğunu görmüşler ki (Kavga da edildi diyorsun) yollarını ayırmışlar. O süreçte senin o elemanla bir problemin yokmuş ama sevgili bulduktan sonraki hal ve tavır değişimi de senin için sorun teşkil etmekte öyle ya da böyle, yani aynı elemanın sen de bir yamuğunu görmüş bulunmaktasın anlattığına göre.

Aynı şekilde sonradan size katılan ev arkadaşınızın aynı evde bireysel takılma durumuna istinaden senden daha büyük bir sıkıntısı var belli ki. Hatta senin bu konudaki görüşlerine bariz bir şekilde etki etmiş bile olabilir ki öyle görünüyor. Ama üzülerek söylemeliyim ki herif ödemeleri aksatmıyorsa, evin dirlik ve düzenine istinaden formaliteden de olsa yapması gereken her şeyi kuralına göre yerine getiriyorsa senin kuruntulu ev arkadaşına bok yemek düşer.

Bu durumda eleman suçlu değil. Ha ödemeleri aksatıyor, o, bu, şu durumları varsa o zaman açık açık konuşun ve yollarınızı ayırın derim. Ama şu durumda size sonradan katılan ev arkadaşına bireyselliğe ve kişi özgürlüğüne ilişkin 2-3 kelam ederek ihtar çekmen, sorun çıkarmaya, mızmızlanmaya devam edecek olursa da kendisini sepetlemen yerinde olacaktır diyorum.

bence sonradan bulduğunuz elemanda tüm problem.koy götüne tekmeyi gitsin.ailemisiniz karı koca mı ne beraber yaşaması bişeyler paylaşması.diğer arkadaşın kral adammış bu arada ( tabi diğer arkadaşların da dediği gibi ev ile ilgili konularda vazifelerini yerine getiriyorsa).

"En yakın arkadaşım manita yaptı, arkadaşlarını umursamıyor artık" şeklinde olsa soru gene anlarım biraz. Ama neticede yetişkin insanlarsınız. İyi anlaşmak, ev arkadaşları olarak zaman geçirmek güzel ama herkesin kendi hayat planları var neticede, ve öncelikleri. Büyütülecek bir konu değil bu. "Adamın yüzüne bakasım gelmiyor artık" gibi bir durum yoksa 3 kişi arasında, herkes kendi hayatına baksın.

demek ki benimle ev arkadaşı olsa o arkadaşın birinci ay sonunda evi terk ederdi :) ne o öyle karı koca gibi sürekli beraber takılmak felan. bulaşıktır yemektir temizliktir onları aksatıyorsa apayrı tabi de onun dışında "ama odadan çıkmıyo kiii" diyenin ağzına ağzına terlikle vurasım gelir benim. sana ne amk benim sosyalliğimden kız arkadaşımdan.. bak sinirlendim şimdi..

kaçıncı sınıftasın bilmiyorum da okul bitene kadar sen bu elemanla takıl, bitince de zaten herkes kendi yoluna gidiyor. sonradan çok arayacaksın ah ulan şimdi felanca olsa da iki takılsaydım diye.. kıymetini bil bu zamanların.

hasta mıdır nedir bırak konuşsun gören de size zararı dokunan birşey yapıyor sandım

"Biz ortada kaldığımızda, bu arkadaşın burada tanıdığı insanlar onu eve almayı teklif ettiler, beni ortada bırakmamak için onların yanına gitmedi zamanında. "
size bu kıyağı yapan adamı sevgilisi var siye bırakmayı mı düşünüyorsunuz. Nası birisin sen arkadaşım ödemeler tamam, görevler tamamsa size ot yemek düşer. Eleman kırk yılda bir hatun yapmış bırakın keyfini çıkartsın. Ha çok beraber takılmak istiyorsanız yengenin arkadaş çevresinden birer hatun da siz yapın mutlu mesut yaşayın.

benim ev arkadaşından anladığım, arada salonda denk gelince iki geyik çevireceğin, evin işlerine giderine ortak adamdan ötesi değildir. istersem 1 hafta odamdan çıkmam. kendi evimde de gidip konuşayım ayıp olmasın diye mi takılacağım la? ev arkadaşı işte, coşmayın fazla.

1.si satmadım seni :))
2.si olayı eksik anlatmışsın...

@caglayanli bi dur ya.

eksiblog ile erişim problemi oldu. bir kaç dakika sonra tekrar deneyiniz
"...the operation timed out ..." --j.s. bach

bana gelen uyarı da bu.

belki şu an off olmuştur.

eklenti: ve şu an açılıyor mesela, sorunsuz ve evet chrome kullanıyorum.

bende de var aynı uyarı. zamanla düzelir diye ummaktayım.

Google Chrome güncellendi. Fare'yi bookmark'ların üzerine götürünce götürünce highlight olma şekli değişti mesela. Onunla alakalı yeni bir güvenlik ayarıdır diye tahmin ediyorum.

gitmeyen kesim derken sürekli erteleyenlerden mi bahsediyorsun. nasıl gidilmiyor?

uzun hikaye, vicdani ret diye bir kavram var, oradan araştırmaya başlayabilirsiniz, buradan alacağınız öznel cevapların bir şeye merhem olacağı yok. vicdani ret denilen şeyi 1 saat okumayın, günlerce haftalarca okuyun, örnekleri filan inceleyin, görüldüğünden çok daha kapsamlı, dalları olan bir konudur.

sürekli erteleyenler.askere gitmeme bahaneleri fırsatları yaratanlara.mesela benim kuzenimde asker çocugu olmasına rağmen gitmiyor.daha teclili yaşı vs yasal sınırlar içinde ama mantaliteyi anlamıyorum o kadar.

ben tc'nin batısında doğdum. kuzenlerim hakkari van şırnak gibi yerlerde askerlik yaptı genel olarak. hatta masterı olan kuzenim bildiğin şırnakda abisi de yüksekovada yaptı. ben de büyük ihtimal oralara düşücem. canım da kıymetli olduğu için oralara gidip ölmek istemiyorum. ben de isterim çanakkalede izmir de askerlik yapmak ama talih işte.

Çoğunluğun fikri "erteleyebildiğim kadar erteleyeyim, o zamana kadar belki bir bedelli olur, belki yasa değişir paralı askerlik filan gelir, yırtarım" şeklindedir muhtemelen.

Bir de şu var; mezun olur olmaz gitmenin bariz bir avantajı yok, ertelemenin de dezavantajı yok. İnsan evlenmeye filan karar verirse evlendikten sonra gitmek olmaz, o yüzden 'mecbur kalınca' gidecek oluyorlar.

Benim kendi durumum ayrı...

orda çiçeklerle karşılamıyorlar neticede. insanların hakkında sadece rivayetler duyduğu bir ortama da gönüllü bir şekilde atlayıp gitmesini bekleyemezseniz. o yüzden ha babam ertele de ertele yapıyor millet.

ha bana kalsa olabildiğince erken gidilip halledilmeli.

Anama bacıma sövülmesinden, ot yolmaktan, 1-3 nöbet tutmaktan, 3 kuruşluk adamlara emredersin komutanım çekmekten, cezalı çukur başı beklemekten, bidona selam vermekten, komutanın karısının poşetlerini taşımaktan hoşlanmıyorum. Yeterli gelmediyse 100-150 madde daha sayarım.

Düdüt: Askerden kaçmaya, ertelemeye falan çalışmıyorum bu arada. Günü gelince gideceğiz. Bedelli askerlik adı altında bana zorunlu kılınması insan haklarına aykırı bir angaryadan kurtulmak için 30000 lira ödemek de askere gitmek kadar aptalca zaten.

yatak toplamak istememek bile bu soruya cevap olabilir.

not: gittim, geldim. gerçi yatak kırışık diye 5 hafta çarşım kilitlendi ama olsun. eğlenceliydi.

21. Yyda bir kisiyi zorla bir yere goturmenin SUC oldugunu dusundugumden.

@nozel he babacım he tamam küfür yok askerde. Sen onu -hadi askere gidip gelen tanıdıklarımın şehadetine, okuduğum ve derhal buraya link koyabileceğim (evet askerini hedef tahtası olarak kullanan ya da ceza olarak eline pimi çekilmiş el bombası veren komutan erlerin anasına çok saygılıdır, asla küfür etmez) gazete haberlerine inanmazsın da- okuduğum mahkeme tutanaklarına anlat. Hiçbir şey yapamıyorsan ekşi sözlükte askerlikle ilgili başlıkları bir oku. Bir de askerlikle ilgili tek sorun insanların anasına sövülmesi gibi aradan cımbızla laf çekilmesine de hastayım.

''Bizim bi' arkadaş komutanını dövdü''. Hah işte onu diyorum, ben de vurdum tekmeyi yüzbaşının kapısına...

Bir de kısa dönemsem sorun yok, uzun dönemsem anama küfür serbest öyle mi? Ne güzel İstanbul be!

15 milyonuncu edit: Sabahtan beri konuşuyoruz hiç dayak demedik bu arada. Onu da bir yalanlasanıza çok eğlenceli olur.

basitçe tamamen şans eseri bu topraklar üzerinde doğmuş olunması sebebiyle, er kişinin istemediği bir şeye zorlanmasını ters bulduğumdan dolayı. sözlükte de söylediğim gibi, bu devlet bana hiç bir şey vermediğinden dolayı benden bir şey isteme hakkı olduğuna inanmıyorum. bu ülke içinde ne zamanımı ne de hayatımı feda etmeyi istiyorum. bunun kariyerle, hayatla alakası yok. isteyip istememekle alakalı.
sırf sayıyla savaş kazanma takdiği bilgisayar oyunlarında kaldı sadece ne yazık ki...

biz yaptık, siz neden yapmıyorsunuz mentalitesi de temelinde sakat açıkcası. her ne kadar sorunuzun nispeten iyi niyetle geldiğini düşünüyor olsam da, askerlik konusunu düzgün tartışamıyor olmamızın en büyük sebeplerinden birinin de bu mentalite olduğunu düşünüyorum

sorduğun soruların hepsi cevaplanıyor dizide bence cevapları duymak yerine izlesen daha zevkle izlersin ama istersen sana orjinal dildeki kitapların en sonuncusunda ne olduğunu anlatıyım diziyi hiç izleme :D

Sonradan açıklanacaksa anlatmayın. Ama bir kısmını ben kaçırdım gibi geldi. İlk 2 soru belki açıklanır ama 3. sorunun muhabbeti önceden geçmişti de ben anlamadım.

Bu arada daha diziye başlamadan önce, 2. sezon 1. bölümü izlemiştim, o yüzden bir miktar spoiler biliyorum zaten. Bir de aileleri kavramak için google'dan "game of thrones family tree" diye aratıp inceledim; bazılarında "X tarafından öldürüldü" gibi notları istemeden gördüm :/

1- ned birz geç kaldı taht odasına gitmekte. önceden gidip joffrey krallığını ilan etmeden belgeyi sunmalıydı.

2- şehir muhafızlarını ned'in adına satın alacaktı ama lannisterlar için aldı.

3- ilerde öğrenirsin.

londra'da ucuz birşey mi varmış? bir yaşıma daha girdim valla.

edit: elektronik demek istemiştim. burada da kiyafetle cantanizi doldurabilirsiniz..

ucuz kiyafet icin: h&m ve primark (daha ucuz bi marka yok)

h&m fena degil, primark genelde dandik oluyor. bir de primark`da kiyafetten daha fazla sey var... yani her sey var orada.

Primark var her yerde, kıyafet olarak çok ucuz her şeyi bulursun.

Elektronik olarak; sözgelimi iPhone 500 pound. TR'ye göre ucuza geliyor.

elektronik icin beeeeelki gumtree.com dan bulursun. ingiltere nin baya meshur bi ilan sitesi

lan yoksa hala demokratik bir ülke miyiz?

hem de bunu yaptırdığım yer gebze. (erkekler bile türbanlı, düşün)

atayistlikte dokuz puan önümüze geçmişsin. kendimden utanıyorum.

Nasıl yaptın? Nereye şikayet ettin? ben de yolundan geleceğim

sen bu gazla hükümet değiştirirsin valla :)

bilemiyorum yani sen atayistlik yapmışsın ama bence bu sefer din kazandı.

@Wolfware, duyuruya yaza yaza hükümeti de deviricem, bak görün hepiniz.

Seni allahsızlığı yayma kürsüsü başkanı yapalım.

gebze mi? orada 18 sene yaşadım böyle şeye tanık olmadım. bi süre sonra bangır bangır acısını çıkartırcasına başlamazlarsa iyi :/

Hele bir okunsun da, kısmışlarsa valla bravo.

jedi dinine mensupsan, güç sana daha yakın artık panpa. May the force be with you.

git yapmak için;
duyuru id yaz, git yap. örnek (git: 123456)

büyük marifet yapmışsın aferim!

kalpli duyuru acmissin, gonuld dostlari falan filan, gelmez kimse.

(bkz: böbrek.avi)

(bkz: dalak.jpg)

Bobrek.avi degil beyler. Hatta bahsi yukselteyim; gelen arladaslara bobreklerimi nufuz cuzdani fotokopisine sarip teslim edicem.

böbrekleri paket yapıp göndereyim