Şartları var hukuki danışmanlık alın.

sonradan yakalanip tekrar gitmessen ne demek?Bedelliye başvurup gitmezsen bedelli askerlik hakkin yaniyor,kaçak olmakla alakası yok

hukukî danışmanlık alacak param yok

bir kere kaçak iken polis yakalarsa hiç bedelliye başvurmadan

yoklama ve asker kaçağı çok farklı şeyler. yoklama kaçağı bedelli çıkarsa yaşı tutuyorsa bu haktan faydalanır. zaten bedelliden faydalananların büyük kısmı bu gruptadır.

asker kaçağı çok farklı bir durum, yani seni askere alıyorlar acemi birliğine başlıyorsun bu aşamada veya usta birliğinde askerden kaçıyorsun.

a. Tabi olduğu yoklama yılı içerisinde yoklamasını yaptırmayanlar yoklama kaçağı,

b. Yirmi yaşına girmiş oldukları halde isimlerini nüfus kayıtlarına geçirmemiş bulunanlar saklı,

c. Sevke tabi olduğu halde sevkini yaptırmayanlar ile sevk edildiği birliğe katılmayanlar bakaya,

ç. Sevkini yaptırdığı halde kendisine tanınan yol süresi dışında birliğine katılanlar geç iltihak bakayası, olarak kabul edilir.

Yoklama kaçağı, bakaya, firar hepsi farklı tanımlar ve hepsini yaptırımları farklı ve şartlara göre değişkenlik gösterir burada temel hukuki bilgileri bile bilmiyorlar yanlış yönlendirirler sizi ayrıca amatör iş yapmış olursunuz param yok yazmışsınız ama bedelli askerlik yapmaya niyetiniz var enteresan.

Stand by me 1986
Sineklerin tanrısı

Kitaba istinaden soruyorum, Sineklerin Tanrısı diplemez mi? hiç biraz bile üzülecek yerim yok çünkü.

@yeter ki tak
Yaşam aşılı koşulunu yeni fark ettim. Sineklerin tanrısı olmaz evet. Düşüneceğim.

İo non ho paura

yani klasiklerden isterseniz primal fear diyebilirim ama izlemişsinizdir.

geçenlerde where the crawdads sing'i izledim, hoşuma gitti.
tavsiye ederim.

Primal fear i izledim. Diğerini ilk defa duydum bakayım teşekkür ederim.

The game. Begenmezsen gel ozelden kufret.

@floydian the game i izlemeyen de ne bileyim )

the best offer
el cuerpo

Şantaj?

ne bileyim abi en iyilerden birini söyleyeyim dedim listede görmeyince :)

gone girl var bi de aklıma gelen izlemediysen

Witness for the prosecution (1957)

hocam identity filmini öneririm.

Akmareul Boatda

kimse de demiyor ki spoiler diye. Filmin Supriz odakli oldugunu bilerek izlemenin anlami nedir?

China Moon
Above Suspicion (1995)
Bound (1996)

www.google.com

Bence tüm zamanların en güzel filmi.

Borsa

13 Ekim 2022 - perşembe - 19:45

fiorentina - hearts
deplasman ilk yarı 0,5 gol alt / 1.05 oran

Borsa ama tersde kalırsan 6 ay beklemek zorundasınız

Kur korumali mevduat
S

D

faiz dışında sıfır riskli hiçbir metod yok.
abd başkanı olsan faiz dışında 30 günde geri ödeyen %100 güvenli bir metod bulamazsın.

türk borsası zaten kumarhane ve yalan dolan merkezi.
kumar oynayacaksan zaten kasanın kazanması üstüne kurulmuş bir işletme.
ben riske girerim dersen rulette 17'e yatır 10 saniyede 35'e katla ne diyeyim :)

fon (tefaş üzerinden bakabilirsin) veya eurobond

borsada da bist30 hisseleri değerlendirilebilir. Uzun dönemli olacak ise sasa, hektaş, tcell, froto gibi hisseler değerlendirilebilir ancak sepet yap yani tek hissede olma

%5 aylık kazanç istiyorsun. çok riske girmeden kazanabilirsin aslında ama iyi bir bakınmak lazım. ben dolar bile kazandırabilir diye düşünüyorum. tam 30 gün olmasa bile aralık civarına gelmeden kazanmış olursun. onun haricinde bişey öneremem çünkü geriye kriptolar ve borsalar kalıyor oralarda da fed'in tavrına göre sakatlıklar çıkabilir

210 bini 2 ayda 275 bin yaptım. cevap fon.

nnf, hkh, mac bunlara bak.

borsa. ama iyi bir hisse bulman gerekir ve riski minimuma indirmen için tek bir hisseye yatırmamalısın paranı.

borsa ama bilgin yoksa hic bulasma. eurobond falan da alma sakin.

bizim zamanımızda kalan hatırlamıyorum. (ms. 1990'lar)
biraz sivri bir eleştiri olacak ama hazırlıkta da kalınmaz yahu. hani psikolojik ailevi vs. nedenler yoksa...

Hazırlıkta çok nadiren kalan olur. İngilizce'ye yeteneği ya da hevesi yoksa bir yandan da üniversite sınavına hazırlanıp yeni bölüm yazsın.

özel okullarda hazırlığı kasıyorlardı, ikinci kez alanlar biraz daha rahatlatıp geçiriliyordu.
bir tür para sirkülasyonu...

devlet okulunda ise çok kasmazlardı. bildiğin devamsızlık gibi problem yoksa yata yata geçilirdi

Baska bolum okusun demek ki ingilizceye kabiliyeti yok

bence şu durumda kimsenin almak istemeyeceği bir risk. dolayısıyla terim'in söylemesine gerek bile kalmamıştır diye düşünüyorum.

eğer bu bir belgeselse gösterilmeliydi ama şu şu sebeplerden sıkıntılı da denmeliydi. Filmi yapan Türk yapımcı ise onun kararıdır.

Bugün yapılamıyorsa demek ki belgeseli erken yapmışlar. 20-25 yıl sonra üzerine daha rahat konuşulurken ve belki Terim vefat ettiğinde yapmalılarmış.

Zaten tam bir pr calismasi,Hakan Sukure gelene kadar bin tane sey sayilir

netflix riske girmek istememistir.
terim'in boyle bir istekte bulunma olasiligi bence sifira yakin.

Fatih Terim Turkiye'deki en megaloman kisileri listesinden top 3'e girer tartismasiz. Belgesele 20-30 kere mudahale edip, ekleme cikarma yapmistir, Hakan Sukur gibi tehlikeli bir konuya niye girsin? Simdiye kadar Okan Buruk kovulur, Galatasaray'in tekrar basina gecerim belgeselle de taraftari kenetlerim plani yapiyordu. Ama Okan Buruku Allah korudu 3 tane son dakika galibiyeti ile sapkadan tavsan cikti, Ama simdi daha zor Okan'in isi cunku yildizlar geldi en ufak tokezlemede Okan yildizlari yonetemiyor, kariyerli, tecrubeli hoca lazim diyen Terimciler basini yiyecek adamin

ales istemeyen 1 yıllık yüksek lisanslar var onlarla uzatılabilir.

ama bence şimdiden ales ve ydsye gir kenarda dursun lazım olur. tezli yüksek lisans ile 3 yıl ertelenebiliyor rahatça.

Tecil olmadan da rahatca geziliyor

hiç görmedim, hiç dokunmadım, ne yer ne içer, nasıl çiftleşir, doğası nedir, doğal ortamı nedir, yalnız mı yaşar komün mü ister, hangi iklime yatkındır bilmiyorum fakat çok tatlı fotoğrafları var internette, yanımda olsun istiyorum diyorsunuz. ne güzel.
Geceleri ya da bir yere giderken 1,5 metreye 3 metre kafese konulan geri kalan zamanda evde serbest bırakılacak şekilde yaşatılan bir tavşana denk gelmiştim.
her türlü hayvanı kafese yahut parkenize mahkum edebilirsiniz bence. İnsan muktedir.

Mantıklı değil. Ben daha önce iki tavşanı balkonda beslerim diye zorla eve aldırdım. Ama yemeklerine pisliğini temizlemeye yetişemedim. Hızlı büyüyorlar çok fazla yeşillik yemeleri gerek çok pisliyorlar. Balkon hareket alanlarının çok altında. Doğaları gereği açık alan farz.

Benim tavşanlar bir gece operasyonla bahçeli bir eve verilmiş. Bir daha görmedim kendilerini. Buruğum.

Ses sorunu yok ama koltuk kanepe ve özelikle yer parke ise çok kötü kemiriyor, parkeler yada yerde ne varsa mahvediyor. Ben olsam beslemem. Bu arada o minicik hep minicik kalmıyor kocaman bişey oluyor.

Evde kedi gibi takılan tavşan gördüm.

Başlıca sıkıntılar sıçma ve kemirme. Tuvaleti çözen gördüm ama kemirme baki.

Bi de kazıcı bi hayvan evde mutsuz olur mu acaba bi bahçe olsa toprak eşelese daha iyi gibi sanki.

tavşan pet olabilen bir hayvan ama yukarıda yazılan nedenlerle müstakil evlerde bakılması daha uygun.
besleyen çok var.
bir kafesi olursa (büyük ve yerde duracak, geniş bir kafesten bahsediyorum) ona alıştırırsınız.
gün içinde dolaşır, siz evde yokken veya geceleri kafesinde durur.

Beslenmek.

Beslenmez tavşan kemirgen bir hayvandır belli bir süre sonra kemirme kazma ihtiyacı olacaktır ev ortamı tavşan için müsait değildir

vazgeçtim; teşekkürler

Çok hızlı büyüyorlar. 'Büyümeyen cinsi' diye satılanlar oluyor ki yalandır. Öyle bir cins yok.
Hemen temizlenmediği taktirde idrarı çok pis kokuyor.
Nedense kemirmeye hep evdeki terliklerden başlıyorlar. Bir saat gözden kaybolup bir terliğin yarısını kemirebiliyor.
Sesi yok. Çok hareketli bir hayvan değil.
Artık bakamadığınız zaman sokağa salamazsınız. 'Ben alırım' diyen biri çıkarsa bilin ki kesip yiyecektir.

Hollanda lop cinsi 2 yaşında tavşanımız var. Kedi gibi alıştırdık biz kesi kumuna tuvaletini yapıyor. Geceleri köpek çitinde kalıyor, kısırlastırmadan önce zordu ama kısırlastırdıktan sonra dünya tatlısı sakin bir yavşan oldu. Kemirme huyu ise dal ve samanı olduktan sonra eşyalara zarar vermez, köşe duvarları kemirdi ama maalesef o da olur diyoruz evcil hayvan sonucta:)

Amaranta ursula,senin tavsanlar muhtemelen tavsan kebapi olmustur

devils, the allegation fena değildi. şu sıralar perpetual grace diye bir diziye başladım, o da güzel görünüyor. başka hbo dizileri de vardı bu arada, six feet under ve sopranos gibi.

Masum’u izlemiştim. Başka da kayda değer bir şey yok gibi. (Kendi ürettiği içerikler için söylüyorum)

The Investigation

140journos SIKISMISLIK belgeseli güzeldi

The handmaids tale

mugla akbük koyu. marmarise giderken ugramistik marmariste oyle guzelisi yoktu:(
marmariste tekne turu/ heavenli bi sey alex kaptanin teknesi de guzeldi alex bey ilgiliydi. muziksiz relax bir ortam, koylar keyifli yuzmesi. surf tahtasini kapan geziyor

Akyarlar

geçen ay marmaris sogutkoyde, bugun vedat milor’un paylastigi beach’teydik.
www.instagram.com
bugune kadar bozburun, selimiye, datça civarında cok tatil yaptim, yedigim en iyi yemekler ve gordugum en iyi tesisti.

dark city

Bu listede Groundhog Day nasıl olmaz?

Predestination
Looper

gibi filmler eklenebilir belki.

tenet,inception,interstellar?

Labirent: Ölümcül Kaçış

2 ve 3 izlenmez. Konsepte de uygun değiller zaten.

Tek mekan ve bu ölçüde olmasa bile bir sıkışıklık hissi: 12 Angry Men

Thirteenth floor

Movie recommendation engine diye arat. Epey bi site var bunu yapan.

(bkz: tastedive.com)

imdb'nin de more like this sekmesi çok isabetli öneriler sunuyor.

imdb

www.criticker.com

filmleri oylamanız lazım önce. ondan sonra sizinle yakın oy veren insanlardan yola çıkarak filmler önerecek veya profillerine girip de bakabilirsiniz. ister 100 üstünden ister 10 üstünden oylayın (ama tabi tutarlı olmanız ve her film için aynı sistemi kullanmanız lazım). yüzdelik dilime göre eşitleyerek söylüyor zaten.

hacettepe, bogazici, ya da belki istanbul üniversitesinde okumayacaksan, okumanın hicbir anlami yok. bir sey ögreneyim dersen tabela üniversitelerinde ögrenemezsin, diplomam olsun diyorsan o başka, gider gelir alirsin diplomayi o kadar zorlanmazsin.

cesaretini kirmak istemezdim ama durum böyle.

her okulun eğitim kalitesi ve sistemi farklıdır. dilde genelde standart olmaz. yıllar önce istanbul üniversitesi rus dili ve edebiyatı bölümünde facia kitaplar kullanılırdı mesela arkadaşımdan biliyorum. kendim okurken ankara'da işin çok daha farklı olduğunu görmüştüm. derslerin içeriğinden tut da dilin öğretilme biçimine kadar çok şey değişkenlik gösterebilir.

bu yüzden dersleri zor mu, hazırlığı geçmek için nasıl çalışmam gerekir vs. havada kalan sorular. en başta sizin seviyenizi de bilmiyoruz zaten.

onun dışında tadellesever'e katılıyorum, kendim bir dil öğrencisi olarak tabela üniversitesinde ing. dili edebiyatı okumakla uğraşmazdım. hele ki burslu değilseniz ve üstüne para verecekseniz... hiç anlamı yok. aynı puanla gidin malatya'da urduca filan okuyun (tamamen sallıyorum) daha yararlı bir işle uğraşmış olursunuz.

tüm bunları üniversite mezunu olup iş hayatına atılmak isteğiyle yazdığınız varsayımıyla söylüyorum bu arada... siz eğer ingiliz edebiyatı benim tutkum, ben bunu kendimi geliştirmek için yapıyorum ve üzerine düşeceğim diyorsanız o zaman başka tabii. öyle diyen birinin de şu an hazırlığı geçmeye odaklanmasına gerek yok diye düşünüyorum, o istek varsa her türlü altından girilir üstünden çıkılır zaten bölümün.

is bulma kaygin yoksa okunur,yoksa uzak dur

Öncelikle cevap veren herkese teşekkürler öncelikle iş kaygım yok halihazırda zaten bir işim var. Ben bu bölümü gerçekten İngilizce öğrenmek için okumak istiyorum.
tabela üniversitelerindeki hocalarının da gerçekten iyi kariyeri olan hocalar var.

Ydt'den muhtemelen 50 net civarı alacağım İngilizce seviyem reading fena değil ama listening ve speaking zayıf.

mütercim tercümanlık daha ideal dil için

asla tabela üniversitesinde okunacak bir bölüm değil. zaman kaybı olur, uzak durun derim.

Tabela universitesi ne demek bilmiyorum ama tadellesever hocamizin soylediklerine +1
Ingiliz edebiyati okudum ben de, edebiyat ogretmeniyim.
Fakat ben 15-20 sene once mezun oldum, bir seyler degismistir herhalde.

Ben bir sene bir donemde dokuz ders aliyordum ve bunlarin neredeyse hepsinde bir dersten digerine bir metin bitirmemiz gerekiyordu. Yani bir hafta icinde dort roman, bir tiyatro oyunu, bir kac edebi teori anlamaniza yardimci olacak makale falan okumaniz gerekiyor. Ingilizce bilmiyorsaniz, okumayi cok sevmiyorsaniz yapilacak is degil.

Çok, çok, çok güzel bir deneyim.

Bir kere var olan sorunlarına çözüm bulmakla kalmıyor, varlığından haberinin bile olmadığı sorunlarını keşfediyorsun ve bunları da çözüyorsun.

Psikologla frekansının tutması çok önemli. Önce biraz tedirgin olabilirsin, kendini hemen açamayabilirsin. Zaman vermeli ve o kişinin karşısında kendini çok rahat hissedip hissetmediğine bakmalısın.

Psikologlar sordukları kilit sorulara senin cevap bulmanı sağlayarak sorunlarını çözmene yardımcı olur. Yani sorununu o çözmez. Bu yorucu bir süreç. Ama dediğim gibi çok ama çok keyifli çünkü sürekli ileriye doğru gitmiş oluyorsun.

Soruya cevap değil ama Psikonet yayınlarının kitaplarını öneririm. Bazı yorumlarda "bana da psikiyatristim önerdi, öyle okudum" tarzı yorumlar da var.

Hayatı Yeniden Keşfedin kitabını okudum. Ama her konu ile ilgili kitap var. İyi Düşünün diye bir kitap var, aynı şekilde özgüven ve sosyal kaygı, utanma ile ilgili kitap var. Kendi ilgi alanınıza göre alabilirsiniz.

Tabi siz yine mutlaka destek alın ama bu kitaplar da çoğu sorunun cevabını veriyor.

Bir arkadaşınızla konuşmaktan farkı yokmuş gibi hissediyorsunuz önceleri ama terapistiniz sizi biraz daha tanıdıktan sonra hiç de öyle olmadığını farkediyorsunuz.

Fakat ilk gittiğinizde karşınızda bir sihirbaz beklemeyin. Sonuçta sohbet ettiğiniz şekil bir arkadaşınızla konuşuyorsunuz ve arkadaşınız sizin sözünüzü çok bölmüyor, merakla dinliyor gibi olacak.

Bir defa gittikten sonra bu sorularınızın çoğu yok olacak.

Ben eşimin isteği üzerine gittim, kendisi de yıllardır gider, çok faydasını gördüm farkında olmadığım problemlerimi çözdük. Ancak sabır isteyen zamanla gelişen bir süreç. Bence herkese zorunlu tutulmalı.

Para tuzagi,cogu vakit doldurur hicbir sorunu cozmez,psikiyatrist daha faydali en azindan tip egitimi almis ilacla cozebiliyorlar problemi

2 farklı psikologla görüştüm. Terapi yöntemleri varmış. İlk gittiğim psikolog sadece dinliyordu. Ben de aklıma takılan şeyleri sormak istiyordum ama ortada bir kopukluk oluyordu. Sadece ben konuşuyordum ve bu nereye kadar devam edecekti :) sonra başka bir psikologla görüştüm ve önceki deneyimimden bahsedince aslında onun bir terapi yöntemi olduğunu söyledi. Ben ikinci psikologla karşılıklı olarak soru-cevap şeklinde devam ettim ve çok faydasını gördüm. O bana soruyordu, ben ona soruyordum.

Narkozsuz uzun bir ameliyata girmek gibi. Acı verici ve çok yavaş iyileştiren bir süreç. En azından bende öyleydi. Ben terapi sürecini 3'e ayırıyorum, tanışma, direnme ve çözülme. Bu her bir parçanın uzunluğu ve yoğunluğu değişebilir. Çok kişisel ve gittiğiniz terapistin yeterliliğine ve sizinle uyumuna çok bağlı bir süreç. Bu anlamda tamamen şans işi.

3 farklı psikoloğa gitmiş biri olarak yazmak istedim. Diğer iki terapistim arkadaşımla konuşuyormuşum gibi hissettiriyordu bu yüzden memnun kalmadım. Ama şu anki terapistim şahane biri, çok kısa sürede inanılmaz yol katettik. Seansları iple çekiyorum :) ve kesinlikle arkadaş gibi hissettirmiyor. Farklı bir terapi yöntemi kullanıyor, daha çok geçmişle çalışıyoruz günümüzden ziyade. Sonsuz güven hissediyorum terapistime, arkadaş gibi değil ama mesafeli de değil. Benimle beraber o da o hisleri yaşıyor gibi çok içten. Seans sancılı geçse bile çıktığımda hep çok rahatlamış oluyorum.

Çocukluk travmalarımdan biri bu film.

Bunu ben de merak ediyorum.

merak ettim fragmani izledim. 99 yilinda oyle el kamerasi karinca cekse falan gibi bir durum yok oncelikle. devil's advocate, deep impact mesela hala iyi olan ve o donemin filmleri.
bu film bana 80ler gibi geldi cekim kalitesi, sahneleriyle..

bence o zaman da seviye olarak kotu bulunmus olmali

VCD'de evde izlemiştim. o dönem izleyip de aklımda kalan ender filmlerden. bence çok başarılı.

ben izlemedim filmi şimdi trailer'a baktım. bence gayet tırt görünüyor. 99 yılında matrix çekilmişti ya. onu geç 25 yıl öncesinde star wars çekilmişti görselse aradığınız.

sıradan bir thriller işte. öyle olmasa zaten bugün unutulmazdı. kişisel hatıralarınızda yer etmesine saygı duyarak tırt diyorum. :D

Abi 99'da Matrix çıkmıştı. Senaryo şu bu geçiyorum, bi onun efektlerine bak bi de buna. Tutmaması baya normal gibi görünüyor.

99 yılında öyle filmler vizyona girdi ki,tutmaması normal,mesela titanic vizyona girdigi sene neredeyse tüm filmler zarar etti,viruse filmine benzer deep rising diye bir film vardi o da tutmadi,başarısızligin en buyuk sebebi yanlis yilda gosterime girmesi virusun

talihsiz bir yılda çıkmış. 1999 yılı sinemanın altın zirvesi sayılan bir yıl/tarih.

ayrıca bazen güzel filmler yanlış pazarlama, tanıtım eksikliği, dağıtım sorunları vs derken underrated kalabiliyor. böyle çok film var.

komedi/genclik:
eurotrip
road trip
american pie
superbad

komedi/yetiskin arkadaslar:
that awkward moment
cavemen
horrible bosses
old school
sideways
the lucky ones
grown ups
going in style

komedi/bilimkurgu:
this is the end
hot tub time machine
the world's end
attack the block

dram/kara mizah:
trainspotting

korku/komedi:
tucker and dale vs evil
zombieland
shaun of the dead

not: hepsi 2'den fazla kisinin oldugu ekipler/arkadasliklar

bu konseptte milyor tane film vardır ama benim aklıma ilk gelen en sevdiğim; 21.

@ermanen, @onemoremile @burty teşekkürler, bunlar ya izlendi ya da skalaya uymadı, başka ?

yine aklıma sevdiklerimden;

6 underground

Triple Frontier

ocean's eleven ve devam serisi

Kara komedi/gerilim

Shallow grave
Very bad things
The last supper(1995)
Stranger than fiction(2000)
Just your luck
Four dogs playing poker
The Lesser Evil(1998)

20.7 derece, eşofman, üste de kapşonlu var.

23 derece oluyor genelde

21 de tabiki usursün normalde 23 yaparım

25

26-27 derece sanırım,merkezi ısıtma ,apartmanın içinde de petekler var.karşılıklı iki dairede yaşadığımız için kapılar genelde açık.kapatırsak çok sıcak oluyor.

gündüz 23, gece 19

23

Şu an 19 derece termometre.
İçlik ve hırka giymiş durumdayım.Kombi 55 dereceye ayarlı.Hiç durmadan çalışıyor.

22 küsür,23. çok hafif üşüyorum, 1-2 derece fazla olsa daha iyi olurdu.

istanbulun şu soğuklarında 23-24 arası gidiyor.
havalar normal giderse 25
güneş çıktığında 27+

pay ölçerli merkezi sistem, cayır cayır yakıyoruz.

23ün altında evde otururken konforlu olmuyor..

20.2 derece su anda. Genelde kalorifer yakmiyorum cunku cok sicak oluyor o zaman. Ancak ben disaridan usuyerek geldiysem biraz yakiyorum tabi. Parasindan filan degil, konforlu hissetmiyorum. Sadece banyo kaloriferi kisik yaniyor.

(Disarisi -4 civari an itibariyle bu arada)

19 derece civarlarina dusse de rahatlasam. Yatmadan once hep 10-15 dk yatak odami havalandiriyorum sicaklik dussun diye. Bulundugum odayi da ara ara kisa havalandiriyorum.

Altimda esofman alti, ustumde normal bi uzun kollu var. kisin evde sort-tshirt oturma ihtiyaci duymuyorum cunku.

Manyak bir apartmanda yasiyorum,cayir cayir yakiyorlar kaloriferleri 27-28 derece oluyor

21 derecede ben de üşüyorum. Baya kulaklarım burnum ellerim... 23 olmalı en az ki burnunu çekmeyeyim

20.2
kot tişört üzeri hırka var. üşümüyorum da şimdi düşününce biraz daha ısınsa iyi olurdu.

eksisi gelecek ay para alabilecek misiniz? gelecek ay iş verecekler mi? saatlik ya da aylık maaşınız ne olacak?

vergi işleri nedeniyle yalan da olsa bir sözleşme gerektiğini söyleseniz?

bahsettiğim kişiler uzun süredir bu şirketle iş yapan insanlar ve ortak arkadaşlarımın da olduğu kişiler. para konusunda bir problem olacağını sanmıyorum. en kötü çalışmıyorum diyip bırakabilirim.

ama kafama çok karıştı araştırdıkça böyle çalışan çok kişinin olduğunu gördüm. bir de şu var diyelim 6 ay sonra buradan ayrıldım yeni bir işe girerken kime bu tecrübeyi nasıl ispatlayabilir insan.

aözleşmeli çalıştığınız işyerini de cv'nize yazıyorsunuz, kimse sözleşme sormuyor. bence bu problem değil.

benim daha çok vergi konusunda şüphem var. adamlar da bu şekilde çalışabildikleri kişileri bulduklarına göre bana özel neden sözleşme yapsın.

dövizle maaş alacak olmak cazip ama öte yandan sorular sorular işte.

keske bana da oyle teklif gelse. vergi de odemeyeceksin turkiye'ye is yapmiyorlarsa. daha nolsun. :)

@lemmiwinks sonradan vergi diye problem yaşamaktan korkuyorum :D

duyurunun amacını anlamadım. öyle şeyler diyosun ki bazen yabancı birilerinden bahsediyosun bazen ortak arkadaşlarım da var vs diyosun. ortak arkadaşların varsa bu işlerin nasıl olduğunu az buçuk da biliyor olman lazım orası da garip.

Mayış ne kadar?

@drava: bence orada calisanlarla bir konus. dedigim gibi vergi odemiyor olmalari lazim turkiye'ye is yapmiyorlarsa. onlara bir sey olmadiysa sana da bir sey olmaz. duzenli gelen yuksek miktarda dovizi farketmislerdir elbet. ama muhtemelen vergi odesen bile avantajli bir is olacaktir.

@şirkette çalışanlarla ortak arkadaşlarım var diyorum yazdıklarımı anlamamışsın. işin nasıl olduğu belli her ay hesabına para atıyorlar birisine para gönderir gibi. adamlar vergi olayını göze almış çalışıyorlar.

ben bir problem çıkabilir mi onu araştırıyorum. çalışanların başına bir şey geldiğini öğrensem burada sormam herhalde.

@kreatin maaş baya yüksek aga

@lemmiwinks evet benim de aklıma gelen bu düzenli gelen döviz illa birisi bakar yani. bir muhasebeciyle konuşacam yarın bakalım o ne diyecek

bu işin uzmanı değilim ancak devlet sana bu para nerden geldi diye sorduğu zaman kanıtın olması lazım. yoksa sıkıntı olabilir. bu yüzden şahıs şirketi kurup yurtdışındaki o şirkete fatura kesmen gerekiyor.

Diplomaya bakiyorlar mi yoksa,gittigin kurslar sertifikalar falan mi önemli?

@kreatin diploma hiç sormadılar

@amour fou sanırım olması gereken o. yarın muhasebeciyle görüşüp detaylı öğrenmeye çalışacam

Sözleşmenin olup olmaması vergi açısından önemli değil. Parayı her ay getirip elden teslim etmeyeceklerse her türlü vergi ödemen gerekecek. Veyahut ABD'de bir banka hesabı açacaksın, parayı oraya yatıracaklar, vergini orada ödeyip parayı buraya göndereceksin falan. Yani sözleşme vergi işinden bağımsız bir şey.

Ben de iki yıldır startup'lara remote çalışıyorum, "sözleşme yapmayalım" diyene rastlamadım. Kaldı ki çok bir anlamı da yok aslında, yani sözleşmeye uymasalar gidip o ülkede dava açmaya falan uğraşamam, avukatı yolu falan daha pahalıya gelir. ABD'de zaten istedikleri zaman kovabiliyorlar, tazminat olayı yok. E o zaman niye sözleşme yapmak istemiyorlar? Burada bir sıkıntı var.

arkadaşım çalışıyor öyle memnun. ben de deniyorum ama olmuyor

sözleşmenin vergiyle alakası yok, her ay yüklü para gelirse hesabına vergi riskine girersin. burada şimdi ben şu kadar sene alıyorum başıma bişey gelmedi diyenler damlar ama pek çok kişiye patladı bu.

@plutongezegendegilmi açıkcası neden yapmıyorlar bilmiyorum hocam. en azından kendlilerine göre mantıklı bir yanının olması lazım.

araştırdığım hatta gelen mesajlardan sonra da gördüğüm oldukça fazla bu şekilde sözleşmesiz çalışan varmış.

Diger elemanlar şu an havale alıp 2 yıldır sorun yaşamamışlar mi? Sen de başka sonra düşünürsün.

"Türkiyeye çalışmayacaksan gelir vergisi vermeme" olayı sadece eğer firma burada bir "irtibat ofisi" açmış ve gerekli yasal işlemleri hallettiyse geçerli. Eğer hiç böyle bir legal entity'leri yoksa, o zaman o paranın gelir vergisini ödemen, kendi sigortanı kendin yapman falan gerekecek. yok bana para geliyor direkt öyle çekeceğim dersen iki gün / iki ay / iki yıl sonra maliye tepene biner.

Vergisel olarak, biraz da ne kadar ödeme alacağınla alakalı bir durum ama evet devletin geriye dönüp bu paralar sana gelmiş bunları nasıl kazandın madem kazandın vergisini ödemen gerekir deme ihtimali var bunu 3 ay içinde de 5 yıl içinde de geriye dönüp isteyebilir.

bu arada normalde 5 yıl önceye kadarki olan gelirlerinden soruşturma açılıyor. 5 yıl dolmadan hakkında soruşturma açılması durumunda bu kazançların hem faizi hem de cezasını ödemen gerekir. bir arkadaşım böyle bir duruma düştü oradan biliyorum. diğer çalışanlar gibi vergi vermeden iş yapmamanı tavsiye ederim. acısı sonra çıkıyor maalesef.

bugün muhasebeciyle görüştüm. kayıtsız yapmaya kalkılırsa tam kumar. 3 ay sonra da sorgulanabilir 3 yıl sonra da ya da kimse umursamayabilirmiş.

yapılması beklenen ise şahıs şirketi kurup karşı tarafa fatura kesmek. yani ya bir cesaret girip bir kaç ay çalışıp sonra karar vermeli ya da hiç bulaşmamak lazım. cevap yazan ve mesaj atan bazı arkadaşların da dediği gibi kimisi yıllarca çalışır bir şey olmaz kiminin de 2. ayda kabak başına patlar.

ikinci eleman olmamak için biraz deneyip şirket kurma işine girebilirim ya da ayrılabilirim. şimdilik bir süre denenebilir gibi görünüyor.

peki şahıs firması olup fatura kesildiğinde şu meşhur yazılım faaliyetinde %50 muafiyet mevzusunu bilen bir tanrının kulu var mıdır aranızda?

panik satışı

Cunku dovizin durumundan dolayi bakanin istifa ettigi ve yeni bakanin dovize mudahale edecegi (mesela faiz arttirimi ile) dusunuluyor. Yeni merkez bankasi baskani da o anlama gelebilecek bir aciklama da yapmis.

Piyasa yeni ekonomi yonetimi ve faiz arttirimi ile ilgili beklenti satin aliyor.

Abd doları değerinin bir hayli üzerinde daha çok düşecek. Bakmayın siz ekşide yazanlara

@ahm1 +
@sta -

türkiye'nin riskleri yüksek olduğundan ve bazı temel adımları atmadığından, dolar başka para birimlerine göre TL karşısında aşırı değerlenmişti.

şimdi köpüğünü atacak.

şurada verilerle tane tane anlatmışlar: www.karar.com

mevcut başgan IMF ile anlaşmamak için inat edeceğinden, orada belirtilen rakamlara da inmez ama @sta'nin dediği gibi 7,19a kadar gelebilir.

tamamen ekonomi yönetiminin atacağı adımlara bağlı.

@sta

teknik analizine saygı duyuyorum. 8.50'den sonra düşeceği öngörülüyordu zaten diğer teknik analizlerde de. Ancak bir günde %5,5 düşüşü (50 kuruşa yakın) "teknik analiz karşim" ile açıklamak biraz abes. bu düşüş gündem ile ilgili düşüş. piyasa beklentisi MB başkan değişikliği ve bakan istifası sonrası değişti.

TCMB başkan değişikliği ve Berat Albayrak istifası olumlu beklenti yarattı. 8.30 lara kadar geriledi dolar fakat daha aşağı inmesinin ve özellikle de altının çakılma sebebi Pfizer şirketinin aşı için yaptığı olumlu duyuru.

Dünyada salgının bitişine işaret eden bir aşı gelişmesi olunca risk iştahı arttı. Biden seçildi teşvik paketine göz kırpıyor, salgın bitti yani yeni yatırımlar geliyor vs.

geçici bir düşüşte olabilir beklemek lazım.

Benzerlerinden bende de iki tane var, geçen ay cilt doktorum kontrol etti ve takip edilmesi gerekiyor dedi. Büyüteçle fotoğraflarını çekti, 6 ay en geç 1 sene sonra kontrole gel tekrar dedi..

5-6 mm'den büyük olanlar riskli oluyormuş genelde

Videolar aynı işi görmüyor mu?

para kazandirmayin şu tiplere lütfen internetten cok rahat ogrenebileceginiz seyler

program yazmaya bakış açınız, "yazacağı bir program" şeklindeyse. vereceğin her para çok tabi. (size göre). hangi seviyede olduğunuz, spordan beklentiniz, spor bilginiz vs bunlar önemli. salona gidip her makinadan 12 tekrar yapıp çıkan adamın programlamaya vereceği para bence helali hoştur. 130 kg squattan 140 a çıkmak için plato aşıcı program uygulayanlar var vs. her konuda bizden iyi bilen birileri olduğunu unutmamak lazım. bilinçli tüketici iseniz aldığınız hizmetin hakkını verirseniz daha ne olsun. haftada 4 gün spora gider, kaldırdığım ağırlıkları not alır düzenli artışa gidersen. hareket formların doğruysa her kas grubunu haftada min 2 kere çalıştırıyorsan, muscle-mind connection, rpe 7-8 bandında çalışmayı biliyorsan da sonuç alırsın. neye ihtiyacın var ve destek almadan bunu karşılayabilir misin önce buna cevap vermen gerekiyor.

hangi dil

Dil okuluna gitmedin mi ?

bir arkadasim sifir ingilizceyle gittiği katar ve birleşik arap emirliklerinde 10 yil yasadi tarzanca konusarak

italyanca.
Birincisi tipten dolayı galiba italyana benzettikleri için herkes benle italyanca konuşuyordu markette orda burda. Ben de gülümseyip si si diyip geçiyordum. Sonunda baktım anladım ki, gülümsedikçe konuşmana gerek yok. Öyle böyle diye diye öğrenmeden geçti gitti. Sonra etrafımdan dolayı dili anlamaya başladım ama hala fiillerin çekimini falan yapamıyorum tek bildiğim ne bilim kelimeler :(

Danilo Şef Türkçe öğrendi ama onun eşi Türk. İtalyan sevgili işe yarayabilir.

Bence siz istemiyorsunuz. Istemeyince olmuyor. anladığım kadarıyla zaruri bi durum da oluşmuyor mecbur değilsiniz yani

İtalyan sevgilim var 6 aydır, adama zorla türkçe öğrettim, kavun karpuz etc resmen biliyor, ama bana sorsanız tık yok. Acaba öğretme kapasitem öğrenmekten daha mı iyi diye düşünmeye başladım. Aile zoruyla ingilizceyi 9 yaşında öğrenmeye başladım, her haftasonu özel kurs, eve yabancı au-pair falan. Ama ancak 20 yaşında konuşmaya başladım. Acaba dil konusunda problemim mi var benim :/

calismak istemiyorsun herhalde, oturup calisman lazim. istemiyorsan yapacak bir sey yok. 3 senede bedava duolingo italyancayi gunde 15 dakika calisip 2 kere bitirirdin, gunluk hayatinin %85ini hallederdi. Hatta o temelle orada yasiyorsan hemen hemen hepsi hallolurdu. Oturup calismadan, konusmadan, sadece milleti dinleyerek olmaz yani.

ingilizce bildikten sonra dünyanın büyük bir bölümünde hayatta kalmak neden sıkıntı olsun? italyanca konuşmak zorunda değilsiniz demek ki. atıyorum doktor olarak çalışmaya gitseniz etraftakilere zorla öğretmek gibi bir şansınız yok. eğer istiyorsanız konuşmak bu zorunluluğu kendi kendinize siz yaratacaksınız ve çekinmeyeceksiniz. fiil çekimlerine kafa göz dalacaksınız gerekirse. insanlar bu sefer sizi düzeltecek.

biri bana 16 bin lira maas verse ilk ucakla turkiye'ye donerim.

sanirim şube müdürlüğü falan pozisyon

sızın ne ıstedıgınıze baglı aslında. hayatınızı nerede devam ettırmek ıstıyorsunuz ve eger cevap yurt dısıysa butun ıhtımallerı goz onunde bulundurup konfor alanından cıkıp gıdebılecek mısınız? bunları cevaplamak lazım. kararlılık ve cesaret.

Ben sürekli giden arkadaşlarımın gazına geliyorum ama burada sahip olduğum yaşam standartlarına beyaz yakalıya ortalama 2.5-3k veren Avrupa ülkelerinde sahip olamayacağım diye düşünüyorum. Hatta bir süredir "turkiyedekilere hava atacağım diye Avrupa'da mülteci mi olacağım?" diye düşünmeye başladım. Ki senin yarın maaş alıyorum:)

Not: bi de yurtdışı tecrübem oldu geçen sene.

@komorebice cevabını aradığım soru tam olarak o zaten. sırf yurtdışında yaşayabilmek için bu konfor alanı bırakılır mı? ingiltere'de 2.500-3 bin pound net maaş verecek bir iş bulsam bugün düşünmeden giderim mesela ama iş bulmadan doğrudan yüksek lisansla gitmek tam bir sis bulutu.

@prole aylık net 2,5-3k maaş ile hiç bir batı avrupa ülkesinde mülteci gibi yaşamazsın. bekarsan kral gibi, evliysen eşin çalışmıyorsa da yine buradan kat be kat güzel bir hayat yaşarsın.

Valla geçen sene italya, fransa ve İsviçre'de bulundum. Türkiye'de kendi evim var. Senin gibi düşünmüyorum. Yalnızlık, toplumsal yalıtılmışlık ve bir oranda düşen refah seviyesi olacak o maaşa.

1 yıl almanya'da yaşadım. hollanda, macaristan vb. bir kaç ülkede de kısa süreli bulundum. Evet avrupada genele sirayet eden bir yalnızlık, izolasyon söz konusu ama ben yalnızlığı buradaki kaosa tercih ederim. Normalde de kendimle vakit geçirmeyi seven bir insanım zaten. almanya'ya her gittiğimde orada yaşama fırsatım olmadığı için kafayı yiyip dönüyorum mesela.

Kısacası sosyal hayat anlamında bir hayal kırıklığı endişem yok. Gözümde büyüyen tek mesele standart bir beyaz yaka iş bulabilmek için 2-3 yıl tekrar debelenmek zorunda kalacak olmak.

@baldur2 hangi ülkedesin, hangi işle ne kadar kazanıyorsun mesela?

ıste gozunuzde buyuttugunuz ıcın harekete gecemıyorsunuz. ben bu ısı ınat edıp bulurum, pes etmem dıyorsanız gıdın deneyın. armut pıs agzıma dus olmayacak sonucta, mutlaka caba gostermenız gerekecek. buradan neden gıtmek ıstedıgınızı ıyıce dusunun ve orada ılk bırkac sene karsı karsıya kalacagınız zorlukları dusunup tartın. 5 - 10 sene sonra ulke daha da kotuye gıtmıs olursa ve sız burada kalmıs olursanız neden denemedım keske gıtseydım dıye pısman olabılırsınız. gıtmek ıstedıgınız bellı ama garantıcı olacak durumda degılsınız anladıgım kadarıyla. zaten bı mıktar sızı ıdare edecek paranız da var sonrası sızın azmınıze bakıyor. en sonunda ıyı kı yapmısım dıyebılırsınız.

net 2500-3000 "birim" net maas bence rezillikten baska birsey degil, avrupa, amerika, asya, ortadogu, turk and caicos adalari, tazmanya vs fark etmez. eline boyle bir para gecenin turkiye'de cektigi sikintilar malum.

hali hazirda ulkende asgarinin 6 katini alip hala yurtdisina cikmaya calismak pek akil kari degil. yurtdisinda da asgarinin 5-6 katini alabileceksen cik tabii ama oyle bir maasi da allame-i cihan da olsan kolay kolay vermiyorlar.

ozetle, git bir cay demle sonra da otur bi soluklan diyorum.

Sorunuzun cevabı çok kişisel. Aldığınız maaş düşünüldüğünde tr’de ekonomik olarak sıkıntı çekmiyorsunuz. Yurtdışında standartlarınızı düşürebilir misiniz? Dışa dönük/içe dönük hangi karaktersiniz? Aile bağlarınız nasıl? Daha bir çok etken var bence.

Tek kriter on sene sonra ülkenin geleceği hal olsa imkanı olan herkes çekip giderdi. O yüzden kafanızdaki bu soru işaretlerini sizi iyi tanıyan insanlarla değerlendirmeniz daha doğru olur. Yüzeysel olarak yanıt vermek gerekirse; yerinizde olsam gitmezdim. Çünkü on sene içinde ülkede zenginle fakir arasındaki uçurumun daha da açılacağını düşünüyorum.

bu kadar para kazanıyorsanız ve eğer bir süredir kazanıyorsanız, yeni mezun çaylak gibi yüksek yapayaım sonra belki de iş bulurumdan daha iyi bir göç fikriniz olmalı.
ankara antlaşması olur, tr'de ya da yine gideceğiniz yerde size yedek gelir getirecek bir eticaret veya danışmanlık işi olur herhangi bir şey.

yoksa yaşınız master için geç değil, güzel olabilir.
yaşam kalitesi açısında da gittiğiniz yerde orta karar veya orta üstü iş bulmak yine de ve yine de sizi çok mutsuz etmez şu anki koşullarınıza göre. alım gücü, iş ilişkileri, yaşam koşulları, çevre, trafik vs vs çok fazla kriter var sizi oralarda iyi hissettirecek.

yalnız dediğim gibi tek aklınıza gelen master ve sonrası ise uk yerine kanada falan daha mantıklı.

bir de cidden 10 sene sonra şu ankinden daha çabuk aksiyon alıp gitmek isteyebilirsiniz bunları da düşünün. tr giderek dibe vuruyor.

dediğim gibi şimdiden iş arayın. ya da iş seçeneğiyle ilgili daha doğru gelir elde etmeyle ilgili daha başka alternatiflerle güçlendirin kozunuzu derim.

*** bir de 15k kazananın kafası çok rahattır algısına katılmıyorum, insanlar kendi az maaşları üzerinden değerlendiriyorlar. elbette buna da şükür ama herkesin yaşam niteliğine göre harcamaları değişiyor/artıyor. sizin biraz daha az kazanan versiyonunuzum. 3k kira veriyorum en basitinden.. hayat standardı sadece "ekonomik" faktörlerden oluşmuyor yani. avrupada nispeten az parayla (ama köle maaşı demiyorum) daha mutlu olabilirsiniz.

türkiye'de 2 sene öncenin parasıyla ailece ayda senin iki katın civarı kazanıyorduk (şirket aracım c200d idi- odam 40 m2 civarıydı - özel çay kahve servisim ve şirket şöförüm vardı). konfor alanımızın çok konforlu olmasından 39 yaşına kadar bu hareketi yapamadık. sonra krizin geleceğini görüp 2 sene önce uk'e taşındım. şu an gayet mütevazi bir hayat yaşıyoruz aracımız bile yok.

Avrupa'da (uk, almanya, fransa gibi) yerlerde asgarinin 6-7 katini kazanacak adam Türkiye'de 50 bin-100 bin kazanir, 15 degil. Buradaki maaş artışları ve siniflar arasi fark Türkiye kadar yüksek değil. Burada 7bin Euro ile bir tane dag manzaralı havuzlu villanın kredisine girersin, yanina istersen bir tane 3 serisi falan lease edersin ugrasmamak icin ayda 600 Euro. Geriye sana 3600 euro kalır. Paris'te olmaz tabi ama diğer her sehirde olur.

Bu Avrupa'daki maas konusunu netlestirdikten sonra; sormaniz gereken soru siz ne istiyorsunuz. Ben zamanında gelirken biriyle konusmustum Fransa'da, 3 arkadas zamaninda karar verip mezun olunca yl ile gelmisler farkli avrupa ülkelerine. Hepsi de cok mutluydu. Konustumuzda hepimizin aslinda Türkiye'den bikma sebebi; insanlari, kural tanımazligi, hukuksuzlugu, liyakatsizligi. Hala da öyle, haberleri okurken daraliyorum, tatile geldiğimde trafik direkt daraltiyor, değnekci diye bir kavramin olup hiç kimsenin iplememesi bile yetiyor beni sinirlendirmeye.

Bu sebepten amaciniz "ya para su gibi eriyor acaba yurtdisi mi yapsam" ise zorlanabilirsiniz çünkü ilk süre buldugunuz maas belki düşük gelir belki Türkiye'deki rahatliginiz olmaz. Ama "bu ülkede daraliyorum, ülkenin insanini sevemiyorum" ise mutlu olursunuz çünkü bu dertleriniz olmaz çoğu zaman. Misal Türkiye'de cok az kullanilan bir yolun yaninda yasardim, otobus saatte bir, yok eskicisi yok overlinkcisi dolmus donerken araba var mi diye uyarmak icin korna basmasi vs vs. Su an evimin yaninda cok kullanilan yol var, otobus falan geciyor vizir vizir, haftada 2-3 korna sesi anca geliyor. Bu arada ingilizceniz varsa yalniz kalmazsiniz, benim yaşadığım 400 bin kişilik sehirde yabancilar grubu var, toplaniyoruz, takiliyoruz vs. Tabiki arkadaslarimi özlüyorum ama bundan 20 sene onceki gibi degil artik. Özellikle büyük sehirde bunların peşinde kosarsaniz yalniz kalmazsiniz. Sizin gibi bir sürü insan var gene gelen.

@dumbest_man_alive mevzuyu çok iyi kavramışsın hocam. Sorunun ana kaynağı zaten esasen, talep gören, her yerde karşılığı olan bir mesleğimin olmaması. O yüzden mecburen yüksek lisansa yöneldim. Masterdan sonra alan değiştirmeyi de planlıyorum zira. Esas kaygı duyulan nokta iş bulma süreci zaten kısacası. Tr Avrupa arasında sosyal hayat vs. karşılaştırmaya gerek yok benim için. 2,5k aylık net maaşlı stabil bir iş bulduğum noktada gerisi benim için teferruat. Ama dediğin gibi bu corona hikayeyi çok bozdu.

2019 Nisandan beri nasıl çıkabilirim diye düşünüyorum. Geçen sene ne olursa olsun gideceğim modundayken, bu sene maddi açıdan çok daha rahat olmama rağmen tereddütte düştüm. Nedeni gerçekten covid mi yoksa konfor alanımı bırakmamak için bana bahane mi oldu bu covid ondan emin değilim işte.

@logisticsmanager yukarıda yapılan hesaba ben de katılmıyorum. TL’nin alım gücünün ne kadar düştüğünün hesaba katılmıyor. TR’deki asgari ücretle insani şartlarda yaşamak mümkün değildir. Avrupa’daki asgari ücretle ise (1.600 EUR diyelim) büyük şehirleri saymazsanız tek başınıza gayet insan gibi yaşar sosyal hayatınız falan bile olur. Avrupa’da master yapan bir çok insan gayet güzel bir öğrenci hayatı yaşayarak, makul düzeyde bir sosyal hayat sürdürerek aylık 900-1.000 EUR ile çok rahat geçiniyor.

@jimjim şu anki kalifikasyonlarımla avrupa’da doğrudan bir iş bulmam imkansıza yakın. Bankacılık sektörünün yazılım, IT gibi insan kaynağına ihtiyacı yok. Beni normal bir Avrupa vatandaşından öne çıkartacak ilave bir yeteneğim yok kısacası. O yüzden yüksek lisansa yöneldim. Kanada’yı zamanında araştırıp bana uygun bir yer olmadığına karar verdim.

@komorebice hocam yazdığınız zaten benim sorunun paraphrase edilmiş hali. Benim düşmeyi düşündüğüm yol sizin saydığınız gibi ben inat edip, pes etmeyeceğim demek. Ben de soruyorum ki buna gerek var mı.

Bu başlığı açmamın sebebi siz de görüyorsunuz ki cevabı basit değil. Yakın çevremde beni tanıyan bildiklerime sorduğumda kimisi komorebice gibi işin zorluğunu kabul edip yine de gaz veriyor yapmalısın diyor, kimileri ise elinde mis gibi işin var manyak mısın diyor. O yüzden bir de sizlerin görüşünü almak istedim.

"... sektöründe sevmediğiniz bir iş yapıyorsunuz"

Insanlarin %90'i sevmedigi bir isi yapiyor zaten. Baska bir ulkeye gitseniz gene buyuk ihtimalle secmediginiz bir isi yapacaksiniz. Zaten is bulmak gorece olarak zorlasacak dolayisiyla cok secici de olmayacaksiniz.

"hayaller vs hayatlar"

Acikcasi yazdiginiz duyuruda hayal gormedim. Yani "sunu istiyorum, o yuzden bu spesifik ulkeye gitmek istiyorum" elementi eksik. Burada devam edicem: Bence genel kural olarak gitmeyi dusundugunuz ulkeye kulturel olarak bir ilgi, ozentilik falan hissetmiyorsaniz, onunuze zorluklar ciktiginda pes etme, zora gelememe, mutsuz olma ihtimaliniz artar. hani (bkz: britanya'nın köpeğiyim ondan ingilizce yazıyorum) diye klasik bir baslik vardir ya, kopegi degilseniz arkadas olmamasindan tut markette normalde tukettiginiz urunlerin olamamasina kadar ufak tefek her sey gozunuzde buyur.

Kulturel ilgi olamadan da sadece ekonomik amacli goculmez mi? Goculur. Ancak sizin durumunuz bu degil, Turkiye'de iyi bir geliriniz var zaten. Dolayisiyla goctugunuz ulkeye asimile olmak icin ozel bir istek hisetmiyorsaniz Turkiye'deki hayatini baz alip memnuniyetsizlik/pismanlik hissedebilirsiniz.

Bir tanidigimiz vardi hep Buyukada'da yasamanin hayalini kurdu, butun hayali oradan kucuk bir daire alip tasinmakti. Senelerce para biriktirdi, en sonunda emeklilik ikramiyesini de ustune koydu butun parasiyla gitti ordan bir tane kucuk daire aldi.
Ilk bir iki sene keyfi cok yerindeydi, evi yerlestirdi falan sikinti yok. Sonra baktik vapulardan falan sikayet etmeye basladi, vapurlar gecikiyor, firtina cikiyor iptal oluyor, haftasonlari les gibi kalabalik vs. Sonra pahaliliktan sikayet etmeye basladi, bir bidon su istanbul'un en pahali semtlerinden bile daha pahaliya patliyor vs. Sonra yastan dolayi artik siksik doktora gitmesi gerekti adamda isine yarayacak doktor yok falan derken satti eskiden yasadigi yere geri dondu.

Bu yurtdisi hayallerinde de ayni problem var. Oncelikle sunu bir kabullenmek lazim, asgari ucret civarinda takilan herkes dunyanin heryerinde surunuyor, kesin bilgi. Avrupa’da 2500 avro yapan krallar gibi takiliyor gibi birsey soz konusu degil, bunu direk kendi kardesimden biliyorum. Maaslar malesef hic ic acici degil oldukca kalifiye bir eleman olsan bile. Bildigin fakirsin iste bunu allayip pullayip iyi parymis gibi gostermenin kimseye faydasi yok.

Medeniyet, kurallar, kaos olmamasi, insanlarin birbirine duzgun davranmasi vs ilk canim cicim yillarinda size duygusual olarak doyurabilir ama eninde sonunda butun bunlarin sizin karninizi doyurmadiginin farkina varacaksiniz. Is zaten o noktadan sonra karismaya basliyor ama kimse bunu konusmuyor, herkes “oraya bir kapagi atalim sonrasini dusunuruz” kafasinda. Sonunda - benim gordugum- cogunlukla husran yasaniyor.

görüşün. genelde kampanya neyse ondan faydalandırıyorlar. ek bir indirim duymadım.
teklife bakın ama ondan iyisi yok bence. öyleyse devam.

uygun fiyat vermezlerse vodafone ve turkcelle'e bakın, ttnet kazık.

Ben 2 ekimde yeniledim. önceki stabil hızlı tarifelere ek akıllı tarife çıkarmışlar. Gece gündüz farkli hizlarda oluyor. gunduz 50 mbps olurken aksam 20 mbps dusuyor hızı. İsmi hayata renk katan'di,bana yeterli geldi acikcasi. Ama yuzeysel okursaniz sanki hep 50'ymis gibi yaniltabilir sizi. Siteden detayli her seyi okuyun. Telefonla sizi arayip tarife onerdiklerinde de tarife ismini ogrenip arastirin sonra onay verin. Oldu bittiye getirmeye calisiyorlar cok sinir bozabiliyor.

Bu hafta yenilendi. 25 mbit sınırsız 66 tl. En ucuzu buydu.

ben akilli sinirsiz tarifemi yenileyegim 40 lira veriyordum 10 lira zam gelmis gelmis yeni taahute

Önce temel ihtiyaçlar sonra luksler diyorum.mario da oynamayı verin.

Yapılan en büyük hata bütün z kuşağının akp karşıtı olduğunu zannetmek. Aksine akp destekçisi z kuşağı sayısı akp destekçisi olmayan z kuşağı sayısını 3 e katlar. Ayrıca o bu işlere kızıp oy atmıcam diyen kişi sayısı vatan partisinin seçmeninin tamamının yarısıdır.

@param olacak: burada o oranların tam tersi yazıyor ama: www.karadenizgazete.com.tr

Turkiyede zaten konsol alan kesim orta-üst sınıf çoğunlukla seküler seçmen bedava ps5 bile dagitsa iktidara oy vermezler zaten.ayrica doviz uctu,araba almak hayal oldu buna rağmen akp'nin herhangi bir oy kaybı yaşamayacaktır

1 Anket sonuçları TR gibi bir ülkede sadece sayılardan ibarettir.
2 CHP nin yaptırdığı ankette tabi ki söylem ve çıkarım bu olacak, sana tavsiye, istanbulda isen en yakın zamanda Fatih'te sokaklarda dolaş, bağcılara, esenyurt'a git bak gerçeklik oralarda.

@param: güzel kardeşim bu araştırmayı yapan şirketin sahibi ak partiden mv aday adayı oldu nasıl ciddiye alalım biz seni?

hocam ben de çok üzgünüm konsol fiyatlarına çıksa da alsak diye bekliyordum kaç zamandır ama nolur bu ülkede böyle şeylerin bir şeyi değiştireceğine inanma üzülürsün.

@yaben Alma kardeşim beni ciddiye bu duyuruyu da silme bende favorilere aldım önümüzde ki ilk seçim zamanı tekrar bir araya gelelim, z kuşağının oy oranlarına bakalım. Umudunu ve ümidini takdir ediyorum, keşke senin gibi olabilsem.

@param: sahibi akp'li şirketin anketine "chp yaptırmış" diyorsun. z kuşağı yüzde 75 akp'yi destekliyor diyorsun. seni kimse ciddiye almaz. ben silmem mod. silmezse.

Sorgulayabilecek bir nesil yetişmiyor. Z kuşağı inanılmaz sıkışmış bir nesil oldu maalesef. O yüzden siyaseti banal bulacaklarını ve seçimlere katılım oranlarının git gide düşeceğini düşünüyorum. ((bkz: Kaynak götüm))

Yakın zamanda bir seçim olsa, danışmanlardan biri illa ki bu konuyu dile getirir gençlere bir göz kırpılırdı.

Fakat @paramolacak'ın tahminine ben de katılıyorum, muhalif kesim pek evlenmeyen, evlense de 1 çocuk ile aileyi sürdüren bir zihniyete sahip genel olarak (hdp seçmenini ayrı tutuyorum)

Aksine AKP seçmeni ise genç yaşlarda evlenip 2-3 çocuk yapan genel Anadolu İnsanı, Reisicumhur "en az 3 çocuk" derken bu tavsiye ile dalga geçen muhalefete de selam olsun!

bu tamamen kiralanacak eve, yaşam standartına bağlı diye düşünüyorum. o maaşla 2 bin lira kira+faturalar olacak şekilde bir ev bulunduğu taktirde yaşanır bence.

Fahiş bir kira ödemediğin ve lüks harcamalar yapmadığın sürece yaşanır.

çok rahat yasanir,rezidanslarda 800-900 liraya bile 1+0 evler var,faturalar 300-400 lira tutsa gerisi sana kalıyor

Anadolu yakasının neresi olduğuna bağlı. Kadıköy'de yetmez, Pendik'te yeter.

yaşanmaz, geberir gidersin diyenler gelecektir muhakkak. Rahat yaşarsın

bostancı'da 3+1 evler şu an 3500-4000 bandında. aidatıyla beraber 4000 diyelim.
elektrik su doğalgaz 400 gelsin.
yeme içme bekar adamsın yemek yapmayı bilmiyorsun diyelim. günlük 60 tl dışarıdan yemek bütçesi. 1800 tl bu yaptı.
araba aldın borcu yok desek bile yakıt sigorta bilmemne masrafı 800 tl diyelim.
daha bunun dışarı çıkması eğlenmesi ıvırı zıvırı kıyafet harcaması, araç masrafı, muhtemel tatillerden dolayı oluşacak kredi kartı harcamaları falan var. bunları hesaplayamıyorum bile.

son madde hariç 7000 tl oldu bile. sanırım öldün.

Ben yaşıyorum, yaşanıyor yani.

Not: Kadıköy'deyim.

Bekar adama 3+1 ufak gelir en az 5+1 olmalı bence

Tek kişiysen yaşanır.

3500-4000 diyor sanki herkes lüks yaşamak zorunda

yaşanır daha azına yaşadım 1 sene tek başıma. ilk başlarda abonelik ücretleri vs diye faturalar yüksek gelince belin bükülüyor biraz 2-3 ay sonra rahat edersin.

Hahaha dadasalon +1

5800e cok rahat yasarsin. 1+1 duzgun ev tutarsin hatta 2000e. Hic de surunmezsin.

major depresyon konusunda bakimindan sorumlu olacagi bir ev hayvani sahiplenip onun bakimini ustlenmesinin iyi geldigini biliyorum. topluma kazanma konusunda ilk adim olabilir. barinaktan sahiplenirse daha da iyi olur, hayvanin hikayesiyle kendini ozdeslestirip ona sarilir, gezdirirken sosyallesir, iyi gelir kisacasi. psikologlarin tavsiye ettigini biliyorum bunu. yurt disinda boyle calismalar var, rehabilitasyon icin. ama bipolar, psikoz gibi durumlar varsa tavsiyemi geri aliyorum. o konularda durum baska, bilgim az.

Hocam, psikoz diyorsunuz. O “ilaçlar işe yaramıyor, daha kötü oldum” lafı çok normal. Hastalığın alevlendiği dönemde oluyor. İlaçlara devam edilmeliydi, ama ilaçlar hastalık üzerinde etkisini gösteremeden kesilmiş anlaşılan.

Çözüm: Prof’a gerek yok. İyi bir psikiyatra götürün, tedaviye tekrar başlansın, tedavi bırakılmasın.
Tek başına terapi, psikolog vb etki etmez düşüncesindeyim.

askerlik yapti mi?

Yenideden doktora ve terapiye başlaması en sagliklisi. Lape hastanesi, Nlp hastanesi gibi yerlerden doktor bulabilirsiniz. Düzenli ise gitmesi önemli.

millenicon ve turknette daha ucuz sanirim 79 lira gibi birseydi

TTNET kadar kötü bir şey görmedim. Ben de 16 MBit'e kadar olanı almıştım Babamların eve. 5'i geçtiğini görmedim. Bi de güya fiber internet.

İyi bence. Aynısına 115 ödüyorum ben.

çok kötü ya. Aynı altyapıyı kullanan turknet'te 35 mbit 85, 75 mbit 95 lira. Üstelik taahhüt de yok.

berbat.
turk.net arkadaşını getir ile bir ay bedava (kod için mesaj), taahhüt yok ve çok daha ucuz. altyapı da aynı.

100 mbit 76 tl ödüyorum tv dahil Uydunet

Çok iyi yemek yapıyorum zaten 20’li yaşlarımda aşçı olmak istiyordum. Olmadığıma üzülmüyorum ama.

Hukuk bilgim iyidir. Bazı kanunlara hakimiyetim işimden kaynaklı ama genel olarak ilgimi çeken bir alan olduğu için hukuk okumamış insanlardan daha hakim olduğumu düşünüyorum çoğu konuya. Mezun olduktan sonra hukuk okumadığıma pişman olduğum bir dönem oldu ama pandemi döneminde avukat arkadaşlarımın çalışamadığını görünce o konuda da bir arzum kalmadı :)

Tekrar 20’li yaşlara dönsem ne iş yaptığımdan bağımsız olarak beni yurtdışında yaşatabilecek bir iş sahibi olmak isterdim. Ama ilgi alanı olarak soruyorsan, şu ana kadar yaptığım her iki işimi de çok zevk alarak yaptım.

Felsefe ve sosyal bilimlerde tercümanlık, ya da sanatsal işler. Ama bu işler para kazanma aracı olarak yapılınca istediğim şeyleri yapıp tatmin olamazdim, yani farklı bir meslek secmezdim.

Mesela şöyle örnek vereyim, çeviri sadece; bir YouTube kanalim var orada ilgi duyduğum felsefeci, şair yazar sinemacı psikoloji teorisyeni kişilerin video ya da ses kaydına altyazı hazırlayarak yapiyorum. Ancak iş olsaydı istemediğim şeyleri de az ya da çok çevirmek zorunda kalacaktım ve çeviri işini o zaman sevmezdim.

Ya da kısa filmler çektiğim oluyor yine YouTube kanalına yüklüyorum, ama sinema işinde olsaydım çok şanslı değilsem en azından ömrümün bir aşamasında reklam filmi çekmek, bir TV kanalında kurgucu vs olmak vb. işlerle ugrasacaktim ve bunu istemezdim ancak mecburen yapardım.

Velhasilikelam insan sevdiği şeyleri iş olarak ve gecimini sağlama amaçlı para kazanmak için yapmamali, yaptığı şeyi mesleğini de aşırı sevmemeli diye düşünüyorum bu konuda.

prof. iş olarak, yönetmenlik, reklam alanlarında hala çalıştığıma ve kazandığıma göre iyiyim.
amatör olarak, her çeşit alkol yapımı, fermente, distilasyon, icki + yemek yapımı konusunda çok iyiyim. damak tadım da çok iyidir.
20’li yaşlara dönsem b.t yazılım + b.t. donanım konusuna yönelirdim. 1-2 dil daha öğrenmek isterdim.

1-kamyon vs ağır vasıta kullanmak.
2-tır şoförlüğü, özellikle uluslararası

1.

Müzik / Bateri

Zamanında sahne, konser vs gibi profesyonele dönük işler yapmışlığım var ve kendimi hiç bir zaman yeterli görmemiş olsam da grup arkadaşlarım ya da çevremdeki insanlar iyi olduğumu söylerler.

2.

El ustalığı gerektiren işlerle uğraşmış olmayı çok isterdim. Marangozluk ya da demir işleme işleri vs gibi.. Şimdi düşününce tarımla alakalı işler de olabilirdi sanki..

simdiki aklim olsa lise bile okumaz,direkt meslek falan ogrenirdim,kendi isimi kurmak mantikli olurdu

1- Bazı spor dallarında (futbol, yüzme, jimnastik).
2- Mesleğim dışında başka bir alana kanalize olmak istemezdim.

Meslek: Elektrik-elektronik mühendisliği.

Çok iyi masaj yaparım. Bel boyun sırt omuz kafa bacak, ayak hariç komple. Ama öyle amatörler gibi değil, önüme yatan kulak memesi kıvamına gelmeden kalkmaz. Kırk yılda bir görüştüğüm akrabalar arkadaşlar ortam müsaitse hadi bi masaj derler. Asker arkadaşımla konuşuyorduk, "olm senin yaptığın masaj hala aklıma ankara'ya biletini alıyım gel bana masaj yap" diyor. Mesleğimde bile bu kadar iddialı değilim bu arada, o derece.

Mesleğime de çok kanalize olarak başlamadım aslında, bişeylere kanalize olmayı çok sevmiyorum. Gezmeyi gezdirmeyi seviyorum, özel turist rehberi olmak güzel olurdu.

saf korku, jump scare mi istiyorsun? ispanyol, yani orijinal rec benim izlediğim en korkutucu film jump scare ve gerilimli atmosfer açısından.

“It” en çok korktuğum film ama palyaçolardan korktuğum için olabilir

teksas katliamı ve halloween

sinemada izlediğim için ekstra korktuklarım the exorcist director's cut ve hollywood remake'i olan ring.

bilgisayar ekranında izlediğim halde en gerildiğim film herhalde blair witch'tir.

rec'ten de tırsmıştım. dar alan+zombi kombinasyonu, fikir zaten geriyor.

jeepers creepers'ın ilk yarım saatinde de yine gerildiğimi hatırlıyorum.

bunun dışında öyle aman aman korktuğum gerildiğim bir film hatırlamıyorum.

Blair witch project
House on Haunted hill
the others
Signs

26 bitmek üzere, 27 olmamış. O yüzden 26 derim ben.

26 yaşında olur.
Doğum günü geçince de 27 deriz. 3 Aralık tarihine kadar 26 yaşında.

net rakam isteyenlere 26,7890411 diyebilirsin. istersen 26,79'a yuvar daha kolay olur.

söylemen gereken şey, tamamlanmış olan yıl sayısı. yani 26. ama gördüğün gibi 27'ye de oldukça yaklaşmışsın. 26'nın sonları diyebilirsin.

Sözelciler bunu karıştırıyor nedense. Şöyle açıklayın belki anlarlar; 1 ocakta 93te doğan bir çocuk 2 ocak 93te 1 yaşında mıdır? Hayır 1 ocak 94te 1 yaşında olacaktır. Bu gün alma muhabbeti de ayrı bir gerzekçe mantıktır. Aynı mantıkla 100 yaşından da gün alıyorsun. Mühendislik okuyunca günlük hayattaki bu 'karmaşalar' aşırı aptalca geliyor insana.

26

i.imgyukle.com

bir karışıklık yok aslında. doldurulan yaş söylenir. şu anda 26 yaşındasın. ama aslında küsuratı var, 26.7 yaşındasın. 3 aralık'ta 27 yaşını dolduracak, yani bu dünyada 27 tam yıl yaşamış olacak, doldurduğu yaş olan 27'yi söyleyeceksin.

ama ben olsam doğum gününe bu kadar az zaman kalmışken, doldurduğum yaşın tam sayısına yuvarlayıp 26 demem. niye geçmiş 9 ayı çöpe atayım ki? bebe gibi 26,5 da denmez. ben olsam yarı yolu geçtikten sonra yukarı yuvarlayıp 27 derim.

Sadece netten başvurmak yeterli değil artık. Tam bana göre dediğin bir ilan görürsen fabrikaya/firmaya elden cv bırakmaya gideceksin, içeriye girmene izin vermezlerse özgeçmişi kapıdaki görevliye bırakacaksın. Linkedin veya google üzerinden firmadaki IK sorumlusunun mail adresini bulup cv'ni mail atacaksın. Kısacası işi koparacak olan sensin, işi ne kadar istediğini belli et ki diğer adayların önüne geçesin.

Sans bu isler tamamen.
Ilanlara basvurup bekliceksin.
Herkesten seni farkli kilan bi ozelligin yoksa durum bu.

Bence elektronik basvuru yeter bu arada. Mecralari cesitlendirebilirsin sadece. Onyazi belki etkili olabilir. O da belki. Gercekten sans bu isler.

Bu arada amacin kpss parasi biriktirmekse alt seviye islere de basvur, sekreterlik falan.

Korona yuzunden is bulmak daha zorlasti. Herkes senle ayni durumda ayrica.

Erkek sekreter almıyorlar. Alt seviye işlerde de çalıştım 4-5 ay. Günlük 50₺’ye. Amacım sadece KPSS değil. Özel sektörde de yok iş. Firmanın bana göre dediğim ilanı için kapıdaki görevliye verdiğim CV’leri toplasam. Burdan köye yol olur.

bence kapıdaki görevliye cv vermek mantıklı değil. beyaz yakalı değilim. uzak olduğum bir alan ancak kapıdaki görevliye kaldıysa kariyerin sıkıntı zaten büyük. iş olsa bile o şekilde olan iş burnundan gelir.

ilanlara başvururken cv'ye ek olarak o şirkete özel yazdığın kendini tanıttığın ve neden o pozisyonda başarılı olacağını anlattığın bir önyazı eklemeyi önerebilirim.

kapıdaki görevliye cv bırakmak bana da mantıklı gelmedi.

Hangi okul?

Dil varsa yurtdışını kovalardım ben olsam Ya da sil kursuna giderdim.

Dil de var da yeterli değil. Belgelendirmek gerekli. Onun için de para lazım. Kurs falan bir sürü masraf.

Artik internette bir suru ucretsiz dil ogrenme secenegi var, bunlara bakin.

Ve hep red yiyorsaniz IKlardan geri bildirim isteyebilirsiniz, belki cok basit bir seyi yanlis yapiyorsunuz gorusmelerde vs.

Alanınızdan mezun ve işe giren kişilerle Linkedin ya da başka yerlerden, tanıdık vasıtasıyla bağlantı kurup öneriler isteyin. Sizin yeteneklerinizi öne çıkaracak şeyler olmalı.

Bankaların sınavlarına bakın.

Dil için kursa gitmenize gerek yok. Tüm kurslar ücretsiz internette var, Özkan Çelen ile baştan başlayabilirsiniz. En azından mail yazacak, anlayacak İngilizceniz olur. Zamanla ilerletir sınavlara da girersiniz.

Kariyer net'te alanınızla uzaktan ilgili olabilecek işlere bakın, atıyorum Çağrı Merkezi olabilir, telekom firmaları, e-ticaret, dış ticaret, gayrimenkul vb. Buralarda istenen yetenekler için yine ücretsiz kurslar ve sertifikalar var internette onları kovalayın. MT programları, AB programlarında işler, işkur (mutlaka başvurun) mtstajprogramlari.com olabilir.

Sanki okula gidiyormuşsunuz gibi günde 4 saat düzenli bu kurslarla vakit geçirin. En sonunda olacak ve mutlu olacaksınız. Ülkenin durumu belli doğru stratejiyi geliştirmek önemli.

İş arama sürecinde garsonluk, oyun abiliği vb yapabileceğiniz ufak işler bakın, en azından bahsettiğiniz sınavlar için birşeyler biriktirirsiniz. Başka sorularınız varsa mesaj atabilirsiniz.

kuduz sokakta denk gelebileceğiniz bir şey değil.
90'lardan beri kuduz vakası görülmüyor büyük şehirlerde.
zaten tek bir hayvan kuduz olsa, olduğu bölge karantinaya falan alınıyor.
yani "bulaşmış olabilecek" bir durum olduğunu sanmıyorum.
pansuman yapın yeter, geçmiş olsun.

yapmayın lütfen. biraz araştırsanız göreceksiniz zaten. sokaklarda kol gezip birdenbire gelişen bir hastalık değil. sizin kendi beslediğiniz evcil hayvanınız aşı sırasında tuttuğunuz için sizi ısırmış. mesele bu.

Cevaplar için teşekkürler. Muhtemelen boğuştuğu kediler yine civardaki beslediğimiz kedilerdir, onlarda da bir sorun yok. Nadir olduğunu duymuştum ancak yine de içim rahat etmedi.

Bir de veterinerde ısırınca hemen alkolle yıkadık ancak bu şişlik niye oldu ona da takıldım. Top dikine parmağa çarpınca oluşan şişlik gibi şişti.

can havliyle sert ısırmıştır, kemiğe falan gelmiştir.
ya da belki siz elinizi çekerken ters bir şey oldu, hem ısırıldınız hem incittiniz.
şişlik normal yani böyle durumlarda.

Gecenlerde gozumuzun hep onunde olan ama sokakta yasayan bi kedi isirdi beni de, kanadi, sisti, morardi isirdigi yer vs. acile gittim, doktor eger bu kediyi gozlemleme sansin varsa gozlemle, 10 gun icinde ortadan kaybolursa gel yapalim asiyi dedi. Sanirim kedi kuduz olursa 10 gun icinde olecekti, o yuzden oyle dedi.

Kediye de bana da bir sey olmadi bu arada, uzerinden 10 gunden fazla gecti. Ama renkten renge girdi isirdigi yer. Ozellikle kedilerden gecme riski dusuk kuduzun, hele hele evcil bi kediyse daha dusuk dedi doktor arkadaslarim.

Gecmis olsun.

yarasa tarafindan saldiriya ugramadiysa birsey olmaz

Kisiyee ozel odev yapiminda iyi para var diye biliyorum. Issiz oldugum donemde az kalsin aklim celinecekti o konuda. Etik mi? Degil.

1000 k kazanmak için seo'sunun en iyi sekilde olmasi lazim ki ilk sayfalarda çıksın

Aylık 1k pardon.

@eileen yazılar bana ait.

bazı ülkelerde uber gayet güzel çalışıyor. taksi plakaları yok. buna ne diyorsunuz?

taksi plakası ilk çıktığında zaten bu işleri yapan insanlara teklif edilmiş aslında ve almışlar. daha sonra bu olay yıllar içerisinde ticarete dönmüş. açıkçası para aklamadan tut, vergisiz kazanca kadar bir çok işlem için kullanılmış ve kullanılan bitcoin gibi bir meta. düzgün regüle edilmediği için de fiyatlar şişik.

devletin nasıl bir karı oluyor? vergi ise mevzu "korsan" taksileri de vergiye tabii tutabilir ki taksiciler de vergi kaçırabiliyor.

taksi sayısını kontrol etmek için. bu kontrol mekanizmasının bazı sonuçları oluyor. mesela trafikteki araç sayısını da bir nebze de olsa kontrol ediyorsunuz. plakayı serbest bıraksanız herkes taksici olur haliyle trafik sorunu artar. ya da plaka sahipleri adı altında ayrı bir alt sınıf oluşturuyorsunuz. bu alt sınıfı kendi çıkarlarınız (oy, vergi, rüşvet, taşeron iş yaptırma, kamuoyu oluşturma vs vs) için kullanabilirsiniz.

Mehmet vergi vermeli, para kazanıp cebe atmak olmaz.

Ha sisteme yeni taksi girmemesinin nedenini sorarsan, taksi lobisi. Bir de taşımacılık sektörü içerisinde olduğu için devlet düzenlemek ister. Çok daha sıkı denetimlenmeli aslında

Olaya tum sistemin ideal sekilde calistigini varsayarak baslayacagim.

Taksi plakasi sistemlerini olusturanlarin mantigi: Her onune gelen insan para karsiligi insan tasisa vergi ve denetim acisindan sikinti olur. Biz bunu bir sisteme baglayalim.

Gercek hayatta ise bu plakalarin verilisleri, soforlerin denetimi ve vergi alimi sikintili oldugu icin boyle bir garabet olustu. Su an Istanbul taksi plakasi 1.300.000 TL

Aylik kirasi da 8000 TL. Gunde 270 TL ediyor.

Bunun sebebi de taksi plakasina yatirim yapan guclu ve onemli kisiler + taksici lobisi yeni taksi plakasi cikmasina engel oluyor. 80lerden beri istanbulda yeni taksi plakasi yok.

Türkiyede deniz taşımacılığı neden gelişmemişse onunla alakali olabilir,mesela eskiden istanbul-izmir,bodrum-istanbul feribotu vardi,herhalde bazi otobus firmalari rahatsiz oldu ki bunlar kaldirildi ayni kafa

Plakalar(taksi , otobüs vs) ne işe yarar ?

-Kara para aklar.
-Rüşvet olarak çok güzel verilir.
-Vergisiz servet transferi yapılır.
gibi işlere yarar. Bu sebeple değeri düşmesin istenir . Kim sever Vatandaşı / Hizmet alanı

Hayatımın son 15 yılında herhalde en uzun süre salona gitmediğim dönem bu dönem oldu, önümüzdeki süreçte de yılbaşından sonraki döneme kadar gitmem ama hiç şikayet etmedim bu durumdan zira öncesinde sürekli yüksek yoğunluklu antrenmanlar yapıp yüksek kaloriler aldığım için gereğinden fazla kütle kazanmıştım, bu dönemde daha az kalorilerle daha düşük yoğunlukla istasyon çalışmaları yapıp daha lean bi form tuttum, bu daha çok hoşuma gitmeye başladı, gelecek dönemde de bunu salon çalışmalarına entegre edip devam ederim gibime geliyor.

hayır. önlem filan hikaye. giden büyük risk altında.

Gidilmez. Son bir hafta icinde yakın cevremde covid cikanlar oldu ben pandeminin başındaki gibi korkmaya başladım, spora filan gitmeyin bence evde yapın. Herkesin her yere dokundugu oksijenin az olduğu alanlar.

evet 2 hafta oldu spora gitmeye başladım. biz ofise de döndük 1 hafta ofis 1 hafta ev. toplu taşıma da kullanıyorum mecburen.

ben 1 aydır macfit e gidiyorum. kimse maske takmıyor (çalışanlar hariç) fakat koca salonda 3 5 kişi var ve herkes mesafeli. devamlı da temizlik yapılıyor.

spor salonlarına güvenmiyorum, istedikleri kadar temileyip araya mesafe koysunlar, her üyenin peşine birisini takıp devamlı kullandığı aletleri temizleme şansları yok. duş kısmı da dert.

Açıldığı gibi başladım. Sabah salona ilk giren olduğum için nispeten risk düşüyor ama yine de riskli tabi.

giriste ates olcumu,yapiyolar ama gelenler cok bilincsiz kimse havlu getirmiyor,kullandigi ekipmani temizlemiyor

youtube, bein sports haber

avrupa ligi finalini, bein sport haber youtube kanalından izledim. bu da öyle olur heralde.

Ingiltere'de yayinci kurulus btsport mesela, onun youtube kanali canli verecek, hatta linkini vereyim simdiden kontrol edin: www.youtube.com muhtemelen her ulkenin yayincisi kimse, youtube'dan o yayinlar jest olsun diye korona muhabbeti de var. finalleri youtube'da vermeye basladilar 2-3 sezondur. sadece o ulke iplerine izin veriyorlar sanirim. Sizin yayinciniz kim onu bulun, sonra onun youtube hesaplarina bakin

cbc sporttan izleyebilirisn,ama hola vpn kur azerbaycani seç izleniyor gayet guzel

ne ucuz ki.

orası değil ruh sağlığı hizmeti almak genel olarak pahalı pandemi öncesi de orta halli bir yerde 200-250 civarıydı

Bildiğim kadarıyla haftalık art arda 5 seans öneriyorlar başlayınca, sonra psikolojik ekonomik durumuna göre sıklığını belirleyebiliyorsun

Her yer bu şekilde mi öneriyor onu da bilmiyorum

300 liraya bulduysanız kaçırmayın bence.
iki haftada bir değil, haftada bir isteyecektir muhtemelen ama ona göre bir düzenleme de yapılabilir belki.

pahalılığı tartışılır.
psikolojiniz hayatınızdaki en önemli şeyiniz ve bunun da bir bedeli var.
bu insanların o güne kadar aldıkları eğitimin, deneyimin, o muayenehaneyi ya da kliniği işletmenin de bir bedeli var.
hayatınızı etkileyen sorunu 5-10 seansta çözüp hayatınızı bir anlamda düzeltmenin de bir bedeli var muhakkak.
baktığınızda sadece karşınızda oturup dinliyor olabilirler ama yaptıkları iş kolay değil.
kolay olsa kendi başınıza halledebilirdiniz.

diğer yandan, bu insanların da sizin derdinizi dinlerken "kirayı bu ay nasıl ödeyeceğim?" diye düşünmemesi gerekiyor.
yani verdikleri hizmet karşılığında belli bir refah seviyesinde yaşamak istemeleri ve ona göre bir ücret talep etmeleri normal.

belediyelerin ya da devletin bazı kurumlarının da psikolojik destek hizmeti sunduğunu duymuştum ama detayını bilmiyorum.

edit:
bir de tabii 50 lira verilen şeyle, 300 lira veya daha fazlası verilen şeye karşı hastaların ve danışanların da ilgi gösterme şeklinde fark oluyor.
o da bir faktör.

Dertliyim.
Ucuz olanları güvenilir değil, ciddiyim. Arkadaşım gitti olanı da bozdular gibi oldu.

Sana 300 dedilerse çok şanslısın geçen sene bana 500 dediler bi de ayda 4 kez gelen kişilerle ilgileniyolarmış sadece.

Özetle ayda 2000 tl verecek parayı bulmak da kolay olmadığından gitmedim tabi. Sonra da gelip herkes gitsin diyolar. Saçma sapan işler. psikologlar kirasını nasıl ödeyeceğini düşünmesin tabi ama bi şeyleri düzeltelim diye giden bizler de kiramızı düşünmeyelim.

Loop gibi.

pahalılığı tartışılabilecek bir konu değildir. hayvan gibi pahalıdır.ülkede bu kadar iyileştirilmesi gereken ruh hastası varken her seans için 600 lira istemek biraz insafsızlık bence , bunların belli bir piyasası olmadığı için ne kadar iyi gibersem o kadar iyi olur düşüncesiyle o fiyatlar belirleniyor.Bana gelip de yok kirayı nasıl ödeyeceklerini düşünmemeleri lazımmış gibi saçma sapan şeyler söylemeyin.

geyik muhabbeti yapmak icin 300 lira,bugüne kadar herhangi bir sorun cozen psikolog gormedim,psikatrist ayri tabi o tedavi icin ilac yaziyor

pahalılığı elbette tartışılır.
seansı bin lira olan da var, 200 lira olan da.
birinden birini karşılayabilirsen karşılayabilirsin.
sonuç olarak özel bir hizmet alıyorsunuz.
bir bedeli de olacak elbet.
keşke olmasaydı ama var.
özel hizmet veren kimse kamu yararına çalışmak zorunda değil.
isterse seansını beş bin lira yapar, o parayı verebilenle ilgilenir.
devletin sunduğu seçenekler keşke daha iyi olsa, o ayrı konu.
kendi yerinde hizmet veren insanı bu bağlamaz ki.

ayrıca hiç dinlemeden, anlamadan ilacı yazıp hiçbir sorunu çözmeyen psikiyatr da var, hatta çoğunluğu böyle.
bunun dışında, terapiyle de ilaçla da iyileşen veya en azından sorunlarının büyük kısmını çözen fazla sayıda insan var.
herkes kendine uygun yolu bulup şartları izin verdiği sürece oradan devam etmeli.
sorunu olan ve yardım almayı düşünen insanların motivasyonlarını "aman zaten işe yaramıyor" diye bozmanın anlamı yok.

edit:
Acream +1
burada psikologun geçim derdiyle verilen örneğin ne demek olduğunu şöyle açıklamam lazım iyice anlaşılması için herhalde:
psikologun değil, devletin bunu düşünmesi lazım.
belki devlet bünyesinde çalışan psikologların şartları iyileştirilmeli ki, yönelim daha fazla olsun.
ya da belki belli düzeyde bir sigorta kapsamı gibi bir şey olsun falan filan, detayını bilemem.
ama evet, bu insanlar da kendilerini düşünmek zorundalar.
kendisine göre, kendine değer gördüğü fiyatı belirlemekte özgür.
ve evet, kamu hizmeti verecek diye aç da kalmaması lazım çünkü sorumluluğu bu değil.

tam tersine, her yıl telefon değiştirmeye, on tane spor ayakkabı almaya, tatile gitmeye ona buna para bulunurken, kredi çekilirken, insanın psikolojik sağlığı için jimjim'in dediği gibi bir miktar belirleyip, bununla hareket etmiyor oluşu sorun.
gerekirse fedakarlık edip gitmek lazım.
ama destek aldığınız yeri para vermeye değer görmüyorsanız zaten oradan ne kadar verim alabilirsiniz, bu da ayrı bir tartışma konusu.
herkes bu harcamaları yapmıyor elbette ama bunları yapıp, "gitmem lazım ama parama kıyamıyorum" diyen bir kitle de mevcut.
bu noktada psikolog neden fedakarlık yapması gereken taraf olsun ki?

antalya'da bir terapist ayda 8 kere gelmezsen ilgilenmem, parayı da peşin alırım dedi (bu üslupla söylemedi tabi). parayı peşin almalarının sebebi de sürekli gelmelerini sağlamak içinmiş (yersen).

gerçekten çok pahalı, benimde çözemediğim sorunlarım var, beynimin içinde düşünceler kaynıyor resmen ama gidemiyorum.

iç dökmüş oldum biraz, kusuruma bakmayın.

edit: lcha +1. psikoloğa ayda 2bin vereceksek biz nasıl ödeyeceğiz kirayı diye düşüneceğiz bu seferde.

yani yine biz fakiriz diyeceğim ama linç yerim herhalde.
her şey pahalı +1
bir de tartışılır, sağlık ve daha önemlisi ruh sağlığı ucuza kaçılabilecek bir konu değil. ayrıca yetişmiş, bu alanda gerçekten tedavi sağlayabilecek uzman sayısı az.
bunları göz önünde tutarsak, piyasayı da bilen biri olarak 300 iyi bile diyorum.
bir de şöyle bakın bu tedavi sürecine, diş yaptırmak gibi ya da nebileyim bir şeyi tamir ettirmek gibi. toplu halde düşünün.muayene ücreti olarak değil de 5-10k verip kurtulacağınız bir ihtiyaç gibi.
dalga geçmiyorum ama eski mutfak dolaplarını değiştirmek için 10k bütçe ayırmak gibi yani.

"diğer yandan, bu insanların da sizin derdinizi dinlerken "kirayı bu ay nasıl ödeyeceğim?" diye düşünmemesi gerekiyor."

güldüm buna. kira derdi çeken psikolog/psikiyatr/terapist var mı bu ülkede ya da dünyada? en yeteneksizi bile orta üst sınıf hayatı yaşıyor. gözü açık olanlar direkt zengin statüsünde zaten. ben henüz geçim sıkıntısı çeken psikolog görmedim.

bilakis terapiye ihtiyaç duyan insanın derdini anlatırken "kirayı bu ay nasıl ödeyeceğim?" diye düşünmemesi gerekiyor. bir meseleye ancak bu kadar tersten yaklaşılır.

sonuç: evet pahalı. orta gelirli biri olarak, delirmeme ramak kalmadıkça asla içime sinerek psikoloğa terapiste vs. bu parayı vermem.

Yukarıda bir cevap yazmıştım; buraya da yazayım.

Günde çok fazla danışan alamıyorsun zaten; zihinsel olarak yuk bir durum. Her seans öncesi dosya okuma, seans sonrası kendin için ufak rapor yazma, seanslar arasına az da olsa ara koyma vs gibi durumlar oluyor. 'Haydi bakalım sıradan alalım sizi' gibi bir durum olmuyor yani. Odaklanabilmek ve kaliteli seanslar geçirebilmek için aralıklı çalışmak şart.

Sonrasında terapistlerin (hem psikolog hem psikiyatrist) terapi eğitimleri bayağı maliyetli ve hiç bitmeyen, sürekli kendini revize eden bir süreç. Bu yda seans ücretlerine etki ediyor haliyle. İnsanlar 15000 lira yüksek lisansa pahalı derken terapistlerin bir eğitimi o kadar nerdeyse.

Üçüncü olarak da terapiye giderken biraz zorlanarak gitmelisiniz zaten (seans basi 1000 lira olsun demiyorum) seansı 50 lira olan bir terapist sizi maddi olarak çok zorlamaz; bu yüzden ayırdığınız zamanı da çok onemsemeyebilirsiniz. Sadece turkiye'de değil, tüm dünyada böyle.

Seansı 500-600 lira olan psikolog az zaten; psikiyatrist var. Psikolog o kadar yüksek ücretle seans yapıyorsa gerçekten ekstra bir durumu vardır. Istanbul'da genelde 300-350 lira arasında değişiyor; 250ye kadar düşen yerler var.

Ha bana kalırsa buna devletin el atması lazım. Seans ücretinin yarısını sigorta karşılasa bu kadar sorun olmaz. Onun dişinda durum bu. 50-100 liraya danışan alamazsınız.

11 yıldır devlette çalışan bir psikolog olarak soruları alabilirim. hastanede terapi başvuruları olabiliyor. ancak her hastanede oda sıkıntısı var. bakanlık doktor bakanlığı, psikolog tehdit unsuru gibi görülüyor. personel dağılım cetveline göre her ilçe hastanesinde bile ortalama en az iki psikolog bulunuyor. onları da hasta haklarına vb benzer yerlere atabiliyorlar. sevk zinciri de şöyle ilerliyor. mhrs'den psikiyatriye başvuruyorsunuz. görüşme ihtiyacınız varsa, psikiyatrist de halden anlayan biriyse psikolog yönlendirmesi yapıyor. alacağınız hizmet ise hastanenin ortamı, psikologun motivasyonu gibi değişkenlerce belirleniyor. konuyla ilgili soruları olanları alabilirim.

bu ülkede her şey şans işi. Elektronik alırsın, şansına bozuk gelmeyebilir 10 sene kullanırsın, şansına 2 senede 3 kere servise yollarsın...

internet sağlayıcıları da aynı şey. Lokasyona göre, orada çalışan ekiplerin kalitesine ya da ruh haline göre internet kalitesi değişiyor. Komşulardan biraz belki öngörü alabilirsiniz ancak yine de dedenizin şansına kalıyor bence iş.

Tahahhütsüz olması nedeniyle, kendileriyle çok sorun yaşamış ve hala yaşıyor olsam da türknet'i öneririm. en kötü ihtimalle sıkıntısız iptal edersiniz.

"turk.net - millenicom'da sorun cok sik cikiyormus"

Çok insan kullandığı için çok şikayet görüyorsunuz.

Şu anki durumda millenicom iyi gibi, geleneksel olacaksa Türk Telekom'dan vazgeçmeyin derim, ben kendim millenicom kullanıyorum ama ailem Türk Telekom'da ve öyle olmaya devam edecek çünkü bir sorunda direkt hizmet almak gerekiyor ve bunu Türk telekom'un kendisinden hizmet almadan çözmek pek mümkün değil.

kanblonet duran kotali,16 mbps yeter sanirim en ucuz tarifelerden biri

Sahte olduğunu kabul ederek konuşayım, öyle sahneler işler var ki, sırıtıyor Kabul ama bu rolü yaparken de ciddi darbeler alıyorlar benim gördüğüm.

hocam tabii ki tiyatro. soruyu sormanız abes. stunt yapıyorlar.

sahte ama ne kadar gercekci gorunurse o kadar daha zevkli. hayvan gibi adamlar 2 darbe alinca gebermezler ya.

o darbeler gerçek olsa her maç en az biri ölür. çocukken ben de gerçek sanırdım.

Gercek olsa kan cikar

Bunlar sahte. Zaten spikerler de komedi programı sunar gibi sunuyorlar.

Bu dövüşlerden önce prova yapıyorlar. Aynı hareketleri bir kaç kez yapıp ondan sonra seyirci önünde gerçekleştiriyorlar.

Provalar esnasında sakat kalan ve sanırım hayatını kaybedenler olmuş. Yani sahte olmasına karşın yine de sert bir etkinlik.

bunu cidden sordun mu sen ya?

dovusler gercek diyen de hakli bu arada.

sahte demek yerine yukarida bahsedildigi gibi kurgu. stunt yapiyorlar. yani gercekten ipten atlayip takla atiyorlar. gercekten masalara sandalyelere dusuyorlar vs. ama bunlar daha onceden calisilmis kurgulanmis hareketler. bu demek degil ki senin benim yapabilecegim bir is.

televizyon dizisi gibi. kotu yapilinca cok kotu oluyor. ama guzel oldugu zaman da sana gayet eglenceli bir zaman gecirebiliyor.

yani sahte derken sanki guresilmiyormus, cgiymis gibi de anlasilabilir. o yuzden kurgu vb. kelimelerle tanimlamayi daha dogru buluyorum.

Dövüşler sahte ama tıpkı gerçek dövüşe hazırlanır gibi antrenman yapıyorlar koreografi çalışıyorlar yaptıları bir çeşit gösteri tekrar tekrar çalışılmış hareketler. Çocuk kadın herkes orda eğlence için geliyor kimse kan görmek istemez. Tabi bazı sahnelerde ister istemez darbe geliyordur ama zaten antrenmanları bunun için. Hem sakatlık çıkmasın hemde karşı tarafa zarar gelmesin diye. Abd De olsam gider izlerdim Trump bile o show'a katılmıştı.

Tekvando ve boks antrenmanı yaptığım zamanda salonda illa ki vuruş açısına göre kanama yada morarma olurdu kaldıki dikkat ettiğimiz hâlde bu adamlar ne kadar çok çalışmış ve profesyonellesmis ki gayet eğlenceli iş çıkarmışlar.

Şiddet gercek ama,önceden calisiliyor hatta olenler bile oldu guresirken

peki kimin kazanacagina da mi onceden karar veriyorlar? sonucta sampiyonluklar var, kemer falan aliyorlar.

baldur2,reytinglere göre,seyirciler hangi güreşçiyi seviyorlarsa ona göre kimin sampiyon olacagi belirleniyor

Beyond the mat diye bir film vardi biyografi tarzi belgesel güreşlerin arkaplanini anlatiyor

The Wrestler filminde işleniyordu bu konu. orada sahte ama kimi zaman can yakıyor.

bir de john cena sakatlanmıştı. yanlış hatırlıyor olabilirim.

Olabildiğince tirişkadan birbirlerine vurmaya çalışıyorlar. Ama o kadar antrenmana ve hazırlığa rağmen ringde ölen, sakatlanan, kolu kanadı kırılan çok oluyor. Bir de bu WWE dışında, bu işleri pay per view kanallarda ya da underground ortamlarda baya kanlı canlı yapanlar var. The Wrestler filmine bir bakın derim.

Bence sözleşmeyi kontrol edin, eğer sözleşme yenilenmesi gibi bir durum olursa parayı ödemek zorunda kalırsınız hem de bir senenin tamamını.

Sozlesme kim bilir nerede, atmisimdir. Ama yine de kayit yenileme tarihi gelmeden yapamazlar sanirim, degil mi?

Yeni dönem başlamadan kayıt sildirisen kimse bir hak talep edemez. Kayıt yenilemezsen öğrencilikten çıkmazsın pasif öğrenci olarak kaydın devam eder. Borç da işlemesi mümkün okulun yönetmeliklerini didiklemen gerek.

Simdi geldi aklima, tutustum ahwhshs onumuz bayram ogrenci isleri kapali

Öğrenci işleri kapalı ama sözleşmeler, anlaşmalar, okulun kuralları mutlaka vardır. Baştan sona oku.

Kayıt yenileme gelmeden yapamazlar, tercihlere de daha var. Bayramdan sonra halledersiniz inşallah

ben 10 yildir kayit yenilemedim hala kaydim duruyor ama para falan talep etmediler

onlara bu isi birakma. sozlesme senet falan vardir, icraya verirler. ugrasir durursun. git ve kendin iptal et.

bence rahat ol. özel üniversite ücretleri peşin ödenir ve zaten ücret ödenmeden kayıt da olunmuyor derslere. hizmetini almadığın bir şeyin parasını talep edemezler zaten.

Lisans'ta 27 yaş sınırı vardı. 27'yi aştıysanız, "buyrun askere" diyebilirler.

En sağlıklı bilgiyi, bağlı olduğunuz askerlik şubesini arayarak alabilirsiniz.


.

yas siniri 28

edersin sorun olmaz . tek can sıkan şey zırt bırt kağıt imzalamak ve bazı kendini bilmez polislerle ağız dalaşı oluyor. okulun yakınında ev tut gbt den uzak dur tamamdır.

Eskiden 29 yaşını doldurduğun anda okul kaydını yapmıyordu, yeni askerlik sisteminden sonra bu 28'e çekildi. 28'i bitirdiğin an okul kaydını yapmaz.

Eğer bu yaş sınırlarına takılmıyorsan okul için önemli değil, askeriye sıkıntı çıkarırsa da askerlik şubesine öğrenci belgenle gider halledersin işini.

Eğer yaşa takılıyorsan ve kayıt yaptırmak istiyorsan da yapılabilecekler var. Bu durumdaysan da durumunu özelden yazarsan adım adım yazarım. Gerçi artık pek bir şey farketmiyor, lisansı bitirsen de 6 ay, ilkokul mezunu olsan da 6 ay.

yeşil yolu trt1 veriyor. yasaklı olamaz.

ama Trainspotting i Türkiye'de vermeyeceklerini net bir şekilde söyleyebilirim :D

Yesil yol degil o yol filmidir. Yesil rengi fazla olmus, trt 6 ayda bir verir yesil yol'u.

Trilyon tane yasaklı film var reis. Şu dönemde hatırlamıyorum ama darbe dönemlerinde örneğin yasaklanan filmler var. Bereketli topraklar üzerinde ilk akılla gelen.

yılmaz güney'in yol filmi yasaklıydı. yeşil yol değil.

Midnight Express
You Can't Win 'Em All

Ve bunlar gibi yabancıların bir şekilde Türkiye'yi konu ettiği birçok filmi yasaklamışlardır eminim.

Bakur yasaklandi, 2016 idi yil sanirim.

Düzeltme: Türkiye´nin yasak getirmesi 2015 yilindaki festivaldeymis. 2016, Avrupa festivallerindeki gosterim senesi oldugundan, o yil aklimda kalmis.

yesil yol sinemalarda bile oynadi

kemal sunal sesiyle;
alla allaa diyorum
soru norveçte mi soruluyor acaba
bu ülkede winnie the pooh yasak haberiniz var mı?

ha bu arada bir dönem kemal sunal'ın filmlerinde de yasaklamalar var.
www.youtube.com

bakur
kimlik
bir gün mutlaka
yol
duvar
bahoz
karanlıkta uyananlar
bitmeyen yol
dersim 38


bunlar ilk çırpıda aklıma gelenler. onlarca film var.

Srpski film yasaklı. Bizim haricimizde birçok ülkede daha yasaklı diye biliyorum.

Kesinlikle Indiana Jones

bu tarz film bulmak imkansız gibi birsey ama dizi olarak Relic Hunter tavsiye ederim aradığına en yakın bu diyebilirim.

sağolun kardeşlerim. bizim kuşak yerini çoktan bırakmış sanırım z kuşağına :) biz nostaljiyle yaşayanların devri bitiyor.

tam olarak nasıl kurtulursun bilmiyorum ama baya uzun bir hukuksal mücadele seni bekliyor. şimdiden allah kolaylık versin.

şirket hala faal mi görünüyor, sağa sola borç mu takmışlar, nasıl haberin oldu?

Ayrıntıları bilmiyorum ama sizin adınızı kullanarak üzerinizden para kazananlar için de bir sürpriz düşünün..

kimlik bilgilerinizi calmislar muhtemelen,savciliga basvurun birde nasil ogrendiniz?

Anneme mesaj atmışlar, bunlar bir toplantı yapmışlar, 6 ortaktan birisi şirketten ayrılıyormuş ve hissesini 2 üye arasında paylaştırmışlar. O iki kişiden birisi de benim. Baya tc no’m falan yazıyor. İmzalamam gereken bir karar metni yollamışlar. Bi de anneme! Ordan hemen edevlete girip üstüme şirket var mı siye bakınca şok oldum haliyle...

sağlam bi avukat şart. umarım kredi, vergi borcu falan çıkmaz. zor iş. şirketin tam adı varsa sicil gazetesinden yetki durumuyla ilgili vs bişeyler görebilirsin belki.

Bu arada öğrendikçe editliyorum... çünkü ömrümde uğraşmadım böyle şeylerle.

Bu 6 ortaktan 4’ü zaten çıkmış. Biz iki ortak kalmışız. İkinci ortak başkasına aktarırken imzama gerek olmuş ve bu noktada öğreniyorum her şeyi.

Edevlette kısıtlı bilgiler var tabii... 150.000 liralık sermaye varmış. Borç harç göremiyorum tabii. Ancak anneme mesaj atan adama bende mesaj attım. Sizi mahkemeye vericem falan diye. Umarım erken/acemi davranmamışımdır. Hani adama avantaj vermemişimdir.

Geçmiş olsun. Şirket muhtemelen paravan. Milyonluk vergi borcu ve cezası olduğunu düşünüyorum. Devredip kaçanlar da muhtemelen sizin gibi kurbanlar. Yakında asliye ceza mahkemesinden vergi usulsüzlüğü için tebligat gelecektir.

Noterde herhangi birine vekalet verdiniz mi, bir şeyler imzalattılar mı?

Gerçekten tarih o kadar eski ki hiçbir şey hatırlamıyorum.
Yarın avukata gidiyorum zaten orda görücez artık.

Herkese tekrar çok teşekkür ederim.

Avukat şart kere şart. Mutlaka bir tanıdığınız vasıtasıyla iyi bir avukata ulaşın. O size süreci açıklayacaktır. Geçmiş olsun.

Edevlette bu hizmet varmış.

Ticaret bakanlığı -> sahibi / ortağı / yetkilisi olduğum ticari işletme

Burdan öğrenebilirsiniz.

taahhütsüz 100 lira altına çok zor. zaten bir çok firma bağlantı ücreti alıyor astarı yüzünden pahalıya gelir. en mantıklı seçenek turk telekomun 2 veya 3 aylık yazlık paketi. bağlantı ücreti yok.

kablonet varsa bolgenizde uye olabilirsiniz,ben eski uye oldugum icin uygun fiyattan oduyorum yeni uyelikler daha pahalli olabilir,39.90'a tarife var ama 27 ay tahaatutlu

aynı durumdan şikatetçiyim.

Türk telekom bağlantı ücreti istemiyor ama modem ücreti kitliyor.
Türk net bağlantı ücreti istiyor, modem yoksa modem ücreti kitliyor.

Sırf şunlara para kazandırmamak için istanbulda kaldım.

Bu arada türknet 75 lira aylık ücret çıkarttı.(hız 35'e kadar)
12 ay falan kalma sözü vermiyorsun.

netspeed kullaniyorum ben. limitsiz en dusuk tarifesi. memnunum tavsiye ederim. netspeed.com.tr

Turknet taahhüt yok, 88 lira olacak şu an 76. Ben daha önce 3 kere abone oldum bağlantı ücreti ödemedim, modem var diye modem de ödemedim.

Edit: Ben daha önce hep aboneliği transfer etmişim, ilk kurulumda ücret varmış.

turknet kullanıyorum uzun süredir, memnunum. 35e kadar kullanıyorum, evde 33 rahat görüyorum.

Memur kafasıyla beklersen iş zor tâbi. En basitinden c# bilen adam finans piyasası için robot yazar, sağda solda 5 bine çalışacağına parasını çıkarır.

Ben bir başlangıç yaptım ama soğudum açıkçası. Özellikle freelance işlerde sürekli benim o kadar param yok ki diyorlar. İstediği de 10 saatlik iş.

bu tür işlerde yapabilirlik çok önemli.

bak bi video yapıyorum koyuyorum stok sitelerine 1 tane satıyor.

adam bi video yapıyor koyuyor aynı yerlere 1000tane satıyor.

o da yapıyor ben de yapıyorum, program aynı program, aradaki kalite farkı bu kadar bariz yani.

her sektöre balon , abartma olarak bakmayalım, bu iş bir eczacılık değil yani raftan ilacı al, sisteme gir ver, bitince ecza deposunu ara gelsin. bu insanın yetenek ve kabiliyetii ile sınırlı.

yazılımcılıkta diploma önemsiz kalıyor, adamlar yaptığın işlere, ne kadar işe yaradığına bakar. diploma falan faso fiso, kaç tane lise mezunu yazılımcı arkadaşım var ve hiç işsiz kaldıklarını , sitem ettiklerini duymadım ya da çok alakasız mesela bankacılık okumuş, spor akademisi bitirmiş arkadaşım yazılımcı oldu.

bir tanesi türk telekoma yazılım üreten ufak bir firmada çalışıyordu, para altında kaldı mesela.