format atmadan önce check disk'i dene.

www.powerdatarecovery.com

ben 1TB'lık harici diskimin başına gelince format atıp data recovery programıyla her şeyi kurtarmıştım ama dosya ve dizin yapısı bozulduğundan karman çorman kurtarıldı.

Bir sürü film, müzik, fotoğraf iç içe geçince pek lezzetli olmuyor.

photo-rec kurtarma programı ile kurtarılır..format atılmış olsa da (videoları bilmem ama )üstüne fotograf cekilmediyse ftg gene kurtarır.

Acaba geri yükleme noktalarının dosya boyutu mu şişkinlik yaratıyor?

www.jam-software.de

üstteki programdan nerenin kaç gb olduğunu görebilirsin.

win10, update etkin, 29,9 GB

bunun windows klasörüyle ne alakası var?

10, update açık, 12,3 gb.

Sistem geri yükleme açık mı? Windows.old klasörüne de bir bakın.

win 10 Pro, update aktif, yaklaşık 10 aylık. 50GB

3d sinema açın.

bir modern sanat enstalasyonu yapın. ticari sinema tekellerine savaş açın.

imaxleri iade etmeniz gerekirdi. (parası alınmıyordu)
diğerleri paralı gözlüktür her gittiğinizde yanınızda götürürseniz 2-3 lira gözlük ücreti ödemezsiniz.

want2die den en mantıklı yorum geldi teşekkürler :D

Ben pasif 3d tv kullanan arkadaşlara verdim gözlükleri, gidip 15tl vermesinler bir gözlüğe...

o ucuz power box dedikleri şeyler aracın lambda sensörünü yanıltarak az ya da fazla benzin gitmesini sağlıyor. pek işe yaradığı yok. çünkü motorun 2 tane optimum verimli çalışma noktası var. birincisi güç diğeri ekonomi. araç içindeki ecu senin hareketlerine göre zaten açık veya kapalı çevrim olarak bunu sürekli yapıyor.

ikinci yöntem ise ecu ile sensörler-enjektörler arasına takılan boxlar. bunlar daha gelişmiş. gene giden yakıt miktarı ve sensor yanıltma mantığında ufak da olsa ekonomi sağlayabilir. güç olarak belli bir fark yaratabilir.

üçüncü yöntem chip tuning. ecu içindeki kontrol cihazının komple yakıt ve ateşleme haritasını değiştiriyor. en verimli yöntem bu. ama gene ekonomi tarafında çok birşey olacağını düşünmüyorum. güç tarafında atmosferik motorlarda %10-15 turbolarda %30 civarı fark mümkün.

en son yöntem standalone ecu takmak. tüm araçlar için mümkün değil ama s2000-typeR türü hondalara yapıyorlar. aracın orjinal ecusunu sökerek tamamen programlanabilir bir cihaz takıyorlar. (bkz: hondata)

emisyon testinden geçemez bence araba. muayenede sıçabilirsin

@orpheus zaten yeterli açıklamayı yapmış. Ben zararından bahsedeyim.

Motorda hiçbir güçlendirme yapmadan yüklenirsen mekanik arıza oldukça muhtemel, "forged" krank, piston kolu, piston, egsantirik mili vs ile güçlendirmesi de gerekiyor (Eğer yüksek güç artışı yapılacaksa)

Piyasada ebatlarından beklenmeyecek kadar iyi giden dizel corsa, fiesta görebilirsin, hepsinin özelliği soba bacası gibi tütmeleri. Emisyon hak getire.

Performans artışına göre revize edilmesi gereken frenler de işin bonusu. Arabanın gidebildiği kadar durabilmesi de gerekiyor.

videoların hiçbirinde fizik kurallarına aykırı görünen bir durum bulamadım. ayrıca firma boston dynamics. yani troll youtube videosu çekecek bir firma değil. 15 yıldır adım adım her yaptıklarını yayınlıyor adamlar. ilk yaptıkları iki adımda bir devrilen robotları da var yıllar önceki videolarında.

hareket kontrol, ai ve ml teknolojilerinin gelişimine bakarak aslında boston dynamics'in bu kadar iletlemesi çok da şaşırtıcı değil.

minnacık bacak hareketi yapmıyor aslında orada, kendini 5-10 cm havaya fırlatıp ayaklarını yukarı çekerek aynı bir insan gibi zıplıyor. ayrıca o kütleyi kaldıran hidrolik, pnomatik sistemler inanılmaz güçlü olabilir. yani 3-5 cm bir hareketle 30-40 cm yukarı zıplayabilir.

kendi etrafında dönmesinde de bir gariplik yok. zıplamanın son anlarında ayaklarını çapraz konuma getirerek dönme momentumu sağlıyor.

atlas'ın tek videosu bu değil. hareket kontrolünde ne kadar başarılı olduğunu gösteren bir karda yürüme videosu da var.

www.youtube.com

bu da aynı robotun izleyici önünde canlı demosu

www.youtube.com

bürosit koltuğa otur, etrafında dönmeye başla, kollarını ve bacaklarını açıp kapat. Gördüğün gibi hızına etki ediyor.

İşin arkasındaki matematiğe bakmak istersen de buyur :

sinews.siam.org

o değil de takla bittikten sonra dengeyi sağlamak için bacakları yeni doğmuş buzağı gibi titretmesinden duygulanan bi tek ben miyim :p

gerçek.

olayın tek gerçek olmayan durumu (ilizyonu) şu adamlar f1 aracı gibi sadece bu işi yapabilen bir robot üretmişler, prototip yani. muhtemelen bu alet en basic şeyleri yapamıyordur sadece gösterilen şeyleri yapabiliyordur. zıplamak gibi. ki bunu modelleyip aynı görüntülerde bir robot koyunca insan lan bu koşuyo ediyo bunları da yapıyo gibi bir düşünceye kapılıyor.
o robotu yapma parasını manyak bi CGI firmasına verip bu videosu yaptıramaz mısın? bence yaptırırsın.

hah biri daha benim gibi düşünmüş. bana da fake gibi geliyor ilk izlediğimden beri. tabii firmanın fake video çekip yükleyeceğine ihtimal vermediğim için anlam vermeye çalışıyorum sadece. diyorum herhalde benim algım yetmiyor buna.

ters takla attığı kutunun üstüne çıkarken de sanki yukarıdan iple asılıymış da, matrix'teki neo'nun zıplaması gibi, cüneyt arkın'ın kalenin surlarına zıplayıp çıkması gibi bir görüntü var, benim de dikkatimi çekti.

ufak bir bacak hareketiyle o kadar yükselemez gibi geliyor. ayrıca bir o kadar da yumuşak konuyor. biz tabii insan hareketleriyle kıyaslıyoruz. yani o yükseklikte bir platforma insan zıplars daha çok gerilmesi gerekir. inerken de gümm diye sert konması gerekir. bu bayaa ufak bir hareketle o kadar yükseliyor, yumuşacık da konuyor. belki hayvanoz bir zıplama gücü, inerken nefis bi yumuşatma sistemi vardır. fake değildir ama benim algımı da ikna edemiyor bir türlü.

insan taklasına göre değerlendirdiğimiz için garip geliyor olabilir. 1.50 boyunda 75 kg'mış, bu fizikte insan için fazla çevik.

bi de benim görüşüm ağırlık merkezi bize göre daha yukarda gibi, ilk izlediğimde bana da tuhaf gelmişti.

ben hala o dönme momentumunu veren hareketi görmüş değilim "ilk zıplama anında". zıplar zıplamaz döndüğü için.

hadi bürosit'e oturdum kolları fıldır fıldır döndürdüm, dönerim. ama bu arkadaşın yaptığı minnoş hareketlerle çılgınlar gibi 180 derece dönmesi? yada o yüksekliğe arkadaşın dediği gibi matrixvari çıkışı. vfx gibi geldi baya bir bana. ama boston dynamicste yapmaz diyoruz, herifler güven sağlamışlar. takla konusu ağırlık merkezinin pozisyonu nedeniyle daha mantıklı ama o yüksek sıçrama ve etrafında dönme dalgası çok kıllatıyo beni agalar. fake amına koyyim diye bağırasım geliyo.

belkide üstünde çalışıyoz oldu olucak diceklerdir?

baya yazdım sonra sildim. neden tik yok bize? o kadar yazıyoruz?

al hacı. tick senin olsun be!

ters taklada aslında yaptığı şey kendini geri bırakıp hızlıca ayakları çekmek yukarı doğru bir zıplama yok sadece doğrulduğu için düz konumuna geliyor sonra kendisini arkaya bıraktığında ayakları hızlıca çekiyor hem kendini arkaya doğru bırakması hem ayakları çekmesi moment kazandırıyor. ayrıca atladığı yer ile indiği yer arasında kot farkı var o da kendisine yeteri kadar zaman kazandırıyor hareketi tamamlaması için. bu ters taklayı düz bir zeminde yapamaz yani. zaten sanırım baya takla atmıştır en düzü bu olmuştur onu koymuşlardır.

kutulara zıplama,
şimdi robot ağırlığa göre yukarısı ve aşağısı için bir enerji denklemi yazdık diyelim. ayaklardaki yay enerjisinin bu değerden yüksek olması gerekiyor ki zıplama gerçekleşsin bu aslında günümüzde oldukça kolay uygulamabilecek birşey yani o kütleyi bir sıkışmış yay sistemi (yay sistemi derken aklınıza sadece burulmuş demir gelmesin hidrolik, pnömatik herhangi bir sistem) o kütleyi oraya çıkartırsın. asıl soru çıkardıktan sonra nasıl dengede tutacaksın. işte burada kontrol mühendisliği devreye giriyor.
kontrol mühendisliği için,
youtu.be
videosuna bir bakın. en basit anlamda şunu yapar 'hacılar şimdi bu cisimde (çubuk, araba, robot, baraj, f-16, uydu, uzay mekiği artık ne ise) ne kadar fiziksel formül varsa yazıyoruz. sonra bunu programa yüklüyoruz her bir yere de sensör koyuluyoruz sensörden istemediğimiz bir veri geldiğinde program hemen aksi yönde bir hareket oluşturarak dengeyi sağlıyor. herkes mutlu oluyor'
şimdi bu boston'lular bunu güzel yapmışlar yani robotun kafadaki komutta vucüdun her yerine bağlı olan sensörlerden veri geliyor ve o bacaktaki titreşimler aksi yönde aksiyonlar alarak dengeyi sağlayacak.
tabi bu oldukça iş gücü isteyen bir iş bu sebeple savaş uçakları, uzay mekikleri gibi yüksek bütçeli projelerde fazla kullanılıyor.
adamlar buna yerleştirmişler güzel tabi.
ama dediğim gibi mesela adam bunun gibi 15 tane robot üretmiştir. bu sadece zıplıyordur. diğeri sadece yürüyordur bir başkası sadece el sıkıyordur vs. çünkü ne kadar çok iş yapmasını istersen o kadar çok veri giriyor ve program o kadar çok karmaşıklaşıyor mesela koşarken ayağı kaydığında birden zıplamaya başlayabilir vs gibi hareketler yapabilir.
show için yapılmış tabi ama bence görüntüler gerçek.

Gecen de bir kac yemek saklama kabi bedava gözüküyordu. Alanlarin hepsine yollanmis :)

Yani isine yariyorsa al gitsin, gerisini satici düsünsün.

Aldim :)

dayanamadım ben de aldım :)

duyurucular bitirdi stogu:D duyuruyu actigimda 11 stok vardi simdi 3 tane kalmis. hahaha. fingers crossed :D

Dayanamayip ben de aldim :D
Herhangi bi confirmation gelmedi ama, size geldi mi acaba :D

bana geldi mail adresime.

.com lu adres ama shipping filan almadi hayret :D icinden salatalik cikacak sanki kutunun :D

Dayanamadım ben de aldım ahahah :D Bana göndermezler gibi geliyor.

@kamyonsans

ben de ilk defa amazonda ucretsiz shipping gordum. hahahahaha.

@baldur2 imkansiz otesi bu siparisin boyle olmasi ama sonuncuyu da ben aldim sanirim :D

hem bu fiyat hem de .com'dan tr'ye ucretsiz kargo... satici unvani da " #DreamSeller" heueheuehueeheueee

siparisler iptal edilecek bence

158$ olmus su an hahaha

hahahaha. amazon gonderebilir. gondermezse chatten itiraz edicem :D

tam alacakken son adımda uyandılar, 158$ oldu fiyatı :)

abav 130 dolar da shipping koymuşlar :D neler olacak acaba göndermezlerse ben de itiraz ederim. Hiç değilse amazon bize hediye çeki verir o da bi şey adjksad ölücülük <3 :P

@kuehles blondes

o fiyat olmadi, o fiyata da satiyordu zaten; diger bizim aldigimiz stok bitince onlar aktif olarak gorunuyor sitede

efsane bir durum olmuş ya, ne kadar hızlısınız arkadaşlar. kaçırdım ben :/

donanimhaber oluculeri gibi olduk bir anda :D

insallah gonderirler, okuyup 100 dolara satarim :D : D:D :D D: D:D :D :D D:D :D :D D: D:D :D D:D :D:D

preparing for shipment oldu benim siparislerden biri. (kartta yer yoksa iptal olmasin diye iki siparis vermistim de)

benimki de preparing for shipment oldu. geliyor gonlumun efendisi :D D: D: D:D D:D: D

arkadaslar amazon yamuk yapmaz ama ne olur ne olmaz screenshot alin.

bana hala 10.69 ve free shipping.
ama almayı düşünmüyorum. 9 tane kalmış.

mobilde de yok artık :(

telefona msj geldi simdi 41,27 tl cekmis amazon :D geliyoreeeeeeeee

1 tane de hediye icin alacaktim ama mobil de bitmis :D kim aldi soylesin :P

benden de para cekilmis.

ürünler gelince foto atar mısınız acaba?

www.amazon.com

böyle bi şey de var 10$ aldım hemen :D

@mehmed resad

o kutu sadece sanirim, kitaplar yok :)

Dreamseller'e ileti yazdım. Resmen çirkefleştim metnin ortalarında. Gönderecekler gibi geliyor. Adam büyük satıcı.

@baldur2 tüh ya :(( hahah kutuyla idare edicez ://

tekrar 10$oldu :))

@mehmed resad,
adama mesaj at icine salatalik koysun bari :D :D D: D:D :D D:D:D D:D D: bos kutuyu napcaksin.
saka bir yana iptal edebilirsin.

@baldur2 :))) iptal ettim seninki tekrar 10$olmuş onu aldım:)

hay arkadaş ya, tekrar 10 olmuştu. şimdi 158 gözüküyor. oyun oynuyor herhalde ya klsdjksdlf

10 dolara kapabildim ama gönderileceğini sanmıyorum.

Fiyatta tekrar 158$ diyor. Troll'leme mi bu? Değilse çok üzülürüm çünkü :(

Türkiye ye gönderimi kapamış asfhddgfjkf

Ulan alsam mı almasam mı dedim alayım dedim ürün kalktı bilgisi geldi. Bakalım alanlara gelecek mi :D

ikinci verilen linkten aldım ben de 10 dolara bakalım nolacak :)

Ya üstatlar bu dreamseller ın sattığında da kitap var gözüküyor? Üstte sadece kutu demiştiniz?

bak ilk ben yazıyorum başkasına gitmesin, gelenlerden 20 dolara satın alırım haa, ona göre...

ikinci link kutu falan değil yav ne kutusu o da tüm set. ilk linkle aynı ürün. ben 2. linktekinden aldım.

ölücü oldunuz resmen :) harry potter'ın bu kadar seveni var mıymış şaşırdım

Evet 2. link de ürün. 20 pound yazıyor ağırlıkta. Yani yaklaşık 10 kilo. Ama karttan para çekilmedi ? Sipariş yollanırken mi çekiliyor ?

Son 1 yazıyodu ben de aldım, ya biz vurgun yaptık ya da adam bize yaptı:)

gelirse buraya yazsanıza :)
bu arada 2. linkten ben de aldım ama siparişlerde gözükmüyor.

@sta bence gelmezse de yazsınlar :)

para çekilmiş benden de. kutudan hıyar falan çıkarsa baldur'u buluyoruz arkadaşlar.

benim karttan da cekmis, gelmezse yakandayim baldur.

isteyen varsa son bi tane www.amazon.com

Yola çıkan oldu mu? Benimki hala kargolanacak diyor.

Yok bende de ayni. Bence iyi en azindan satici iptal isteginde bulunmamis

arkadaslar calsin sazlar oynasin kizlaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaar :D :D :D D: D:D :D D
saticidan aldigim mesaj:

Thank you for contacting us.

We would like to inform you that your item has been shipped by using USPS and currently it is in transit to the destination and please be assured it would be delivered there within next 10-15 business days. In case of any further concerns, please feel free to get back to us.

Happy Thanksgiving Day in Advance,
James Robert.

@baldur2, eger kargoya verildiyse senin dogru; ancak benim siparise bakinca hala kargo icin hazirlaniyor diyor; eger kargoya verildi diye guncellendiyse ok :)

kargoya verildi diye guncellenmedi ama adamin sordugum soruya verdigi cevap bu. herhalde yalan atmiyordur :D

@baldur2; simdiye kadar iptal olmadigina gore buyuk ihtimal gelecek gibi :))))

Wtf kargolandı hahah hiç beklemiyodum lan

As bayraklari as as as!
"Your order has shipped!" diye mail geldi :D ay ben sok.

tesekkurleri alim :D

bana da kargolandi diye mail geldi, asabiliriz bayraklari gercekten. :) eyvallah baldur, bizi dh olucusu yaptin ya gozun acik gitmezsin artik ahaha

bu arada sanirim artik turkiyeye gondermiyor. This item does not ship to Istanbul, Turkey. Please check other sellers who may ship internationally. demeye baslamis.

"Harry Potter Hardcover..." has shipped."

yuppiiiiiiiiiii :D

adam daha turkiyeye gunahini gondermez : D: D:D :D D: D: D:D

aynen :D direkt tr'ye kapatir adam amazon'dan da bakalim bizim kutulardan ne cikacak, ben onu merak ediyorum asil :D

ya benim kredi kartında sorun olmuştu siparişim iptal olmuştu yoksa ben de almıştım :( satmak isteyen olursa 15 dolara alırım :)

ya benim doğum günüm geliyo, bence çifter çifter alanlar bana da hediye edebilir kasdjksaj, en olmadı çok faiz koymadan satabilir :p ballılar sizi, "keşke benim olsa" diye kıskanıyom şu an :)))

@sta, kaynak yapma lütfen önce ben istedim! hem ayrıca 20 dolar dedim, ölücülük yapma emeğe saygı *-*

ps. kuru 3.50'den sabitledik gel vatandaş...

abavv @su nanesi hepten ölücü çıktı. neyse fakirler ölsün hogwarts'tan selamlar...

benimki de dün kargolandı ama ben hala emin değilim. kesin gümrükte takılır bişi olur bu.

Paraniz iade edilecek diye mail geldi amazondan, e hani gondermisti? Iyice arap sacina dondu.

ben buna inanmıyorum ya. kutu içinden kurtlar böcekler çıkmasın?

dun kargolandi denildi ama karta iade edilmis simdi tutar, ne alaka ?!

Shipped dedikten sonra iade etmek:/ tam dolandiricilik. Ben bundan yurucem :/

iptal edildi. ama hani kargolanmıştı? bu dolandırıcı mağazayı şikayet etmek benim de boynumun borcu olsun. mağdurum.

Once shipped deyip sonra gondermedigi ortaya ciktigi icin yurudum ben de. Price hatasindan dolayi gondermek istememesini anlarim fakat, yalan yere shipped diye isaretleyip 2 gun sonra refund ederse, amazon'un ToS'una aykiri bir hareket muhtemelen bu.

nasil bir yol izleyelim ? ona gore davranayim bende

kargoya verdim diye boyle yapmasi olmadi

ben de iki tane almıştım. kargolandı denen ürün nasıl iptal edilebilir, amazon dolandırıcıları koruyor müşterisini değil vs. diye giriştim. 2*10 hediye çeki teklif ettiler. biraz daha şansımı zorlayayım diyorum.

@khiron amazonla nerden iletişime geçtiniz? Mail mi yoksa temsilci ile chat mi?

live chat.

bana refund diye bildirim geldi ama order sekmesine bakınca hala shipped görünüyor. sizde de öyle mi? napıcam?

bana sadece üzgünüm bu bizimle ilgili değil üçüncü parti satıcı işi dedi bıraktı:(

ed: eline ulaşabilir de belki çünkü shipped demiş başta dedi. öyle olsa bile paranı geri almayacaklar söz veriyorum dedi. bitti :(

tek atımlık kurşunumuz var. yarın sakin kafayla konuşucam ben amazon'la. bu arada şaşırmadım ben ya, gönderilse de kaybolur başına bir şey gelir diyordum. ufacık da olsa iyi bir şey neden yaşansın ki, hiç gereği yoktu.

Ben de live chatten hediye ceki istim bari.

live chat'ten ağladım en son finalde 5 dolarlık kupon hediye edeceklerini söyleyip yol verdiler.

bu arada kupon falan da gelmedi. ulan bak ya.

Ben 10 dolarlık hediye çeki aldım zaten göndermezler hediye çeki alırız o da bi şey demiştim. Aldığınız hediye çeki, hediye çeki olarak gözükmez ama sipariş verirken en sonda düşer ne kadarlık miktarsa. 5 doları kabul edenler ucuza gitmişsiniz xD

adam kutulu hp kitaplarının fotoğrafını gönderip gönderdim de diyebilirdi. geçmişler olsun herkeslere.

siz yine iyisiniz, bana paramı bile geri vermediler:D

para iadesi bana da hala gelmedi.

geçmiş olsun mini bir "aselsan hissesi tavan yaptı" heyecanı yaşamış oldunuz :)

yeri ve olayla birlikte şikayet edebilirsin, tabi kayıt varsa, etrafta mobese olan bir yerdir umarım. yoksa kendin görüntü almaya bak. böyle vasıfsız karaktersizlere dünyayı dar etmek lazım. geçmiş olsun.

En iyisi arac kamerasi alin. O sayede elinizde kanit da olur. Gecmis olsun.

İstanbul mu? Beyazmasa ( Alo 153)
Hatta ordan BİMER'e de yaz.

Plakasını aldıysan sosyal medyada da ifşa edebilirsin.

Trafikte yazılı olmayan altın kural : "arabası daha değerli olan geri adım atmak zorunda". istisnalar dışında işe yarar. Bir bmw mi sıkıştırdı ? Sen de sıkıştır, kaçmak zorunda olan o.

Araç içi kamera alırsan ön ve arkaya birer tane yerleştir, yola çıkmadan önce aç, yapılan bütün itlikleri kaydetsin, şikayetçi ol sonrasında.

türkiye'de kadın şoför olup da araç kamerasız yola çıkmak deli cesareti.

Araç içi kamera on ve arkayı çeken olucak. Ardından CD şekilde trafik polislerine yada dahada uğraşmak istiyorsan Savcılık

Prim birakmayin.

Polise gidin.

araç içi kamera bence gayet mantıklı. Erkek olmama rağmen beni de sıkıştırıyorlar, arkama geçip sellektör yapıyorlar. Ben bu gibi durumlarda aniden frene asılıyorum. arkamdaki piçin bana çarpmamak için panik olmasını zevkle seyrediyorum dikiz aynamdan. Bazen çirkefe karşı çirkef olmak gerekiyor.. Ama bunu abartmamak lazım

türkiyede'ki kuralsızlık artık kural olduğu için kurallara uyunca çıkıntı oluyorsun. Asıl sorun bu herkes 90 la gitse sıkıntı olmayacak ama biri çıkıp makas ata ata gidince tabi herkes şaşırıyor.

Ayrıca türkiyede kadın sürücüler için trafiği okuyamama durumu var önünde kocaman alan var kullanmıyor mesela trafik tıkanıklığına sebep oluyor göze batıyor.

Tabi park etme yada sıkışık bi anda kalınca kontrolünü kaybedip ne yapacağını bilememe durumu da oluyor.

bu durumu türkiyede gözlemleyebildim sadece birçok ülkede kadınların aktif düzgün şekilde araç kullandığını gördüm adını bilmediğimiz moritanya da bile kadınlar kuralsız trafikte gerçekten iyi araba kullanabiliyordu.

Almanya'da koca koca teyzeler essek kadar belediye otobüslerini, trenleri, tramvaylari kullaniyor. Kimsenin de kadinlar kötü sürücüdür dedigine sahit olmadim simdiye kadar. Bu fizyolojik fark nedense hep Türkiye veya bizim gibi gelismemis toplumlarin kadinlarinda var demek ki. 5 tane Alman adamla ayni ofiste calisiyorum. Kadinlar hakkkinda cinsiyetci bir tane söylem duymadim ki geyik muhabbeti baya bol bir gruptayim, her türlü sakayi yapariz birbirimize.

Ne diyelim azizim, Allah cografi konumun da hayirlisini nasip etsin :D

Finlandiya’da araba kullandım iki yıl faal olarak. Önümdeki aracın sürüşünde sıkıntı fark ettiğimde yüzde doksan kadın sürücü çıktı. Diğer yüzde on da yaşlı erkekler. Yani ister cinsiyetçi deyin ister önyargılı isterse başka bir şey; ama kadınlar erkeklerden daha kötü araba kullanıyor. Bunun kurallara uymakla da alakası yol zira Finlandiya’da herkes kurallara uyuyordu ve şehir içi maksimum 70’le gidiliyor zaten. Buna rağmen çat diye anlıyorsun sorunlu bir araba görünce.

Beni cebinden çıkaracak karın şoförler vardır mutlaka. Ama genel olarak erkekler çok daha iyi araç kullanıyorlar.

diğer ülkelerde de kadın sürücülere karşı ön yargılı olanlar var. mevzu bana göre tamamen tecrübe - tecrübesizlik ile alakalı. bizim ülkede ortalama bir erkek erken yaşta mevzuya ilgi duymaya başlıyor. 18 - 20 civarında ehliyetini alıp tecrübe kazanıyor. kadınların ise 24-25 yaşına kadar arabayla işi olmayabiliyor. bazısı ehliyet alsa da yıllarca kullanmayıp pratiğini kaybediyor.

trafikte genellikle yarattıkları durum tehlikeden çok anarşi. trafiğin doğal akışı dışında hareket etmeleri, kararsızlıkları vs. diğer sürücülerin dikkatini çekiyor doğal olarak. ne yapacağı belli olmayan bir sürücüyle yan yana gitmeyi ben de istemem.

Trafikte tehlikeli araç kullananları çoğu erkek. Yalnız trafikte BİLİNÇSİZ araba kullananların çoğu kadın.

Gereksiz yere frene basmak, virajlarda şeridini koruyamamak, aynaları kontrol etmeden şerit değiştirmek. Bir de yol verecek yerleri ağrıyor, inatlarından geberecekler. Kararsızlar, acil durumlarda devamlı panik havası hakim. Sol şerit babalarının malı, süratlerine bakmadan sol şeritteler. Korna sellektör ters tepiyor, gene inada bindirip çekilmiyorlar. Sonra makası çakıp geçince sen suçlu oluyorsun.

not: Cinsiyetçi bir dil kullanmamak için kasmadım. Böyle kullanan kadınlara ehliyet veren, emeği geçen herkesin...sebebi neydi ki ?

Almanyada otobus, kamyon, is makinasi, taksi soforu kadin gormek cok normal. Kimse onlara uzayli gozuyle bakmaz. dunyanin en duzenli trafigi almanyada akiyor diyebilirim, herkes kurallara uyunca kadinlarin surusunun erkeklerden farkli olmadigi goruluyor. Ama eger trafik kaos durumuna gectiginde kadinlar erkekler kadar gozu kara hareket etmedigi icin, kurallara daha bagli olduklari icin belki sorun yasiyorlardir. zaten ayni nedenle eger turkiyede bir kadin kural tanimadan suruyorsa "erkek gibi suruyor" deniliyor. ozetle almanyada kadin-erkek diye bir genelleme yapilmiyor, ama trafikte biri kurallara uymadan kullaniyorsa genelde "turk" diyorlar.

Belki kucuklukten beri erkekler kadar firsat bulamadiklari, belki de genellikle kadinlar gec yasta araba kullanmayi ogrendikleri icin boyle bir durum olabilir ama ayni sartlar altinda kuralli bir trafikte bence esit kadin-erkek.

ayrica hicbir gazetede soyle bir manset olmaz "fren yerine gaza basan 'erkek' surucu dehset sacti" ama ayni seyi kadin yapinca hemen 'kadin' vurgusu yapiliyor. erkekler de ayni hatalari yapiyor. istanbuldaki minubus soforleri hep erkek, nasil araba kullanidiklari malum. bu da algimizi etkileyen bir neden elbette.

Öncelikle cinsiyetçiliğin çok yaygın olduğu bir toplumda ve sözlükte alacağınız yanıtların kadınların kötü sürücü olduğu, beyin-vücut yapılarının uygun olmadığı savları olmasına şaşırmadım. Kadın olmak biyoloji ile ilgili de değil, cinsiyet kimliği 3 yaşından sonra belirleniyor. Diğer yandan dünyadaki ve özellikle Türkiye'deki trafik kazalarına baktığınızda çoğunluğunun erkek sürücüler tarafından yapıldığını tahmin etmek zor değil. Erkekler daha fazla araba kullanıyor evet ama çok sık da kaza yapıyorlar. Buna iyi sürücülük diyebilir miyiz?

Geçtiğimiz aylarda NTV'de izlediğim bir haberde yapılan araştırmada kadınların daha iyi araba kullandığı kanıtlanmış. Benzer bir haberi de şu şekilde buldum. ama dediğim gibi bunu beyine değil sosyal skillere bağlamak gerekiyor. www.telegraph.co.uk

Türkiye'de sosyolojik olarak bakarsak kadınlar araba kullanmayı erkeklere göre geç öğrenebiliyor ve kuralsızlığın kural olduğu Türkiye trafiğinin stresinde yeni başlayan olarak stresli olabiliyorlar. Bu kuralsızlık işte her gün cana mal oluyor ama kimse erkekler böyle demiyor.

chitosan +1

yurtdışında otobüs kullanan kadın gördükçe hala şaşırıyorum. ne kadar koşullandıysak. yaşamadığım için bilmiyorum ama trafikte türkiye'de olduğundan çok daha fazla kadın var.

trafikte kötü kullanan kadınlar da erkekler de var hatta orana dökersek erkekler daha fazla ama kadın olunca çok göze batıyor ve hemen "kadın işte yaa" deniliyor.

Trafikte kadin gorunce ustune ustune suruyorlar kadinin psikolojisini de bu durum etkiliyor. Erkeklerden cekiniyorlar ama kadinlarin uzerinde psikolojik baski da oluyor. Bir baligin da uzerinde o kadar baski olsa yuzmeyi unutur.

bi arkadaş aliexpress'ten sipariş etti lcd paneli ve evde kendi değiştirdi, şimdi kullanıyor :)

5-6 senelik tv için 2-2500 lira masrafı olur dediler.102 ekran

kullanma kılavuzunda, teknik servis kılavuzunda vs kullanılan ekranın kodu olur. Başarabilirsen servisten bu kodu al. Yurtdışından 50-100$ arasında bir fiyata bulabilirsin.

Değişimi elin yatkınsa kendin yaparsın, yoksa 100-200tl de ona gider.

abi 50 dolara 32" panel nerden bulup hangi kargoyla ne kadara saglam bir sekilde getirtiyorsunuz cok merak ettim.

panel televizyonun her seyidir. paneli cikardiginizda elinizde bi kac devre elemani ve ufak bi board ve plastik kalir. ve evet, televizyon butun olarak seri sekilde uretilip topluca kargolanip satildigi icin, fabrikadan sadece paneli almak, panel halinde lojistigini saglamak ve el becerisi ile degisimini yaptirmak televizyonun sifirindan daha pahaliya gelir.

5" telefon paneli olsa diger soylenenler dogru, aliexpressten alip degistirmek mumkun. ama televizyonlar icin gecerli degil.

Evet kimi zaman sıkıcı oluyor ama ileride değişik şeyler olacak tabiki.

izlemesin. çok dizi var beğenmediyse vakit kaybı.

valla bende yanlış hatırlamıyorsam ilk 5 veya 6. bölüme kadar sıkıntıdan patladım ama olay ondan sonra güzel hal aldı. fena değil izlenebilinir.

Bysb +1

ilk 5-6 bölüm sıkıcı ama sonra baya iyi gidiyor.

Gerçi kurgu içinde kurgu bu ne lan diyeni biri izlemese de olur.

3 bölüm izleyip bıraktım ben de...

Sırf Anthony hopkins'in oyunculuğu için bile izlenir.

Bırak gitsin. Ben ilk bölümü bitirir bitirmez 2. bölümü açmak istemiştim, hatta son bölümler daha az zevk vermişti.

benim beynim yetmedi bu diziye, ondan bıraktım.

tüm sezonu bir günde bitirmiştim ve hiç sıkılmamıştım bende mi bir anormallik var acaba?

5 mi 6 mı ne bırakmayı düşünmüştüm. can sıkıntısından izliyip uyuyamayıp bi daha izledim. sonuna doğru baya olaylar olaylar.

su dediğimiz şey zaten 2 hidrojen 1 oksijen, gazozun içinde de su var. suyun içinde su yani. o zaman neden gazoz içeyim ki? ilerleyen bölümlerde çok değişik şeyler olmuyor. hepsini götünden uydurmuş namussuz senaristler. zaten sonunda robotlar bilinç kazanıp kazan kaldırıyorlar.

hayır konusu yapay zeka, tanrı kompleksi, dualizm, bilim ve humanoidler üzerine kurulu bir dizi var ortada. şampiyonlar ligi gibi oyuncu kadrosu, hayvan gibi bütçesi var. senaryo ise senaryo. cgi ise allahı var. senin izleyebilmen için bu yapıma daha ne katılması gerekiyor onu çözemedim? sen mümkünse bu kafayla hiç bilim/fantastik kurgu izleme kardeşim.

Valla ya kurgu içinde kurgu mu olurmuş amuagoym.

Kart kullanıyorum ve çok memnunum. İkinci kumanda derdi yok. Kutu ne yapıyorsa aynısını yapıyor. Abim'de kutu kullanıyordu. Kutuyu azman çocuktan korumak için o da karta geçti, çok memnun.

kablo tv'nin kutusu zaten işlevsiz ve bir işe yaramıyor, modül mantıklı

modül alırsan tv'nin kanal değiştirme hızına mahkum kalacaksın. Kutu alırsan nispeten hızlı.

kutu kullanırken conax modül ile kart kullanmaya başladım, iyi ki kutuyu bırakmışım, aşırı memnunum.

memnundum daha doğrusu. taşındığım binada kablo tv altyapısı yokmuş. apartmanın merkezi uydusuna mahkum kaldım. ne de güzel kanalları vardı, ühü ühü.

edit: herkes modül önermiş, niye kutu alıyorsunuz onu anlamadım? modülle ilgili en olumsuz açıklama, kanal geçiş hızının tv'nize bağlı olduğu -ki o da pek olumsuz sayılmaz. nasıl olsa bütün duyuru troll'dür, dediklerinin tersi doğrudur falan diye mi düşündünüz?

Tamam. Kutu alıyoruz o zaman.
Çok teşekkürler

edit:Modül diyeceğime kutu demişim. Yazım hatasının bu kadarına da pes:) Merak etmeyin, duyuru halkına güvenim tam.

Volt = ohm x amper
Watt = amper*amper * ohm veya Watt= volt*volt/ohm

Burda ohm coil'e bağlı ve değişmiyor. Watt'ın değişmesi için amperin veya voltun değişmesi lazım. Mesela amperin değişmesi içinde esigara coil'e verilen voltajı değiştiriyor. Bu sayede watt artıp azalıyor.

V=I.R
P=V.I

V= Gerilim (Volt)
I= Akım (Amper)
R= Direnç (Ohm)
P= Güç (Watt)

İstersen düşük dirençli coil takarsın, I=V/R, daha fazla akım geçer ve P=V.I daha yüksek güçte kullanmış olursun.

Aynı zamanda coil sabit kalırsa cihaz gerilimi arttırıp azaltarak dolaylı yoldan akımı, ve sonuçta gücü değiştirebiliyor.

Yüksek güçte pillerin patlama ihtimali var, abartmamak lazım.

çok zor uğraştırıcı bir tarafı yok. her gün mama, sıu vericeksin, kumunu değiştireceksin, bol bol oyun oynayıp sevgiye boğacaksın :)

mobildeyim editleyemedim. arada bir veterinere götürüp aşılarını yaptırman lazım. ergenliğe girince gidip kısırlaştırma ameliyatı yaptırıcaksın. o ameliyattan sonra ayılırken çok kusuyorlar o zaman başında bekleyeceksin.

bizi 2 yildir en cok zorlayan tarafi kucukken tuvaleti bazen disari yapiyordu, o olmustu. kisirlastirma oncesi kizginlik donemleri biraz zor. tuvaleti duzenli temizlenmeli. onun disinda kolay aslinda. bir de koltuklari tirmaliyor bazen.

kedinin uğraştırıp uğraştırmaması biraz şans aslında. değişik değişik huyları oluyor ve değiştirmek çok zor. kimi kedi çok küçükken bile kuma tuvaletini yapmayı öğrenir ve asla başka yere yapmaz kimisi yapar, kimi kedi koltuk perde tırmalar, kimi miyavlar kiminin sesi çıkmaz, yavruyken her bulduğunu merak edip ağzına sokan var, çok hareketli olanı var diye diye gider.

normal davranışlar sergileyen bir kedinin ise pek uğraştırıcı bir tarafı yok. mama, su, tuvalet temizliği, aşılar rutindir ve kolaydır.

Bence tek dezavantajı tatil, misafirlik gibi konular. Ya aracınız olacak yanınızda götüreceksiniz ya da bir tanıdığınız olacak ona bırakacaksınız

Fusha +1

kedi işi şans işi.
bazen sokaktan aldığın tekir hijyen manyağı çıkarken,
bazen en cins kedi sıçtığı boka yatıp debelenip evde gezinir.

genel olarak uzun tüylülerin ve cins kedilerin bakımı daha zordur.

Erkek kedilerin 1 yaşına yaklaştığında "işaretleme" huyu başlıyor, kısırlaştırmazsan evin heryerine işer. Dışarı çıkmak için bağırır durur. Fırsatını bulursa kaçar.

Deli gibi tüy dökerler, evin her yeri kıl tüy olur, her gün süpürsen gene etrafta kıl tüy eksik olmaz. Bence en büyük sıkıntısı bu.

Tırnaklarını törpülemek için en sevdiğin koltuğunu parçalayabilir. Oyun oynayacağım diye önemli dosyaları paramparça edebilir.

Kumunu değiştirmek de zor bence, ne alırsan al leş gibi kokuyor, her gün kendi bknu temizlemeye üşenirsin o kadar...

mamasını koy, suyunu koy diyenler hiç kedi bakmadılar herhalde.

imza : 17 senelik kedi bakıcısı.

bi nasır tutsun ellerin hele, ilk günler can yakar.

bu para etmez sanirim ya.

Kıbrıs dışında veteriner bulabiliyor mu ? Ya da google'dan daha iyi yapabildiği bir şey var mı ?

Kimse veteriner bulmak için uygulama indirmez, açar google'ı "şehir semt veteriner" yazar.

Uygulamanı indirmedim ama gördüğüm kadarıyla arayüzü de deneme projesi kıvamında. Sana parlak gelen fikirler bazen patates olabiliyor.

Yazdığın proje 2 günde yazılamayacak, bir çok modül içeren komplike bir sistem/teknoloji barındırıyordur satarsın. Yoksa yeni başlayan herkesin yapabileceği bir programı satamazsın, işe yaramayacak bir uygulamaysa da arkadaşların ve yanlışlıkla indirenler dışında kullanıcı da bulamazsın.

Android programlarda ajanslar 4-5k dan açıyorlar kapıyı.

cerberus takip, calls blacklist pro

enlight - bence en başarılı fotoğraf edit programı
monument valley - güzel oyun
limbo - güzel oyun

flightradar

halen kullandıklarım : automate (tasker alternatifi), substratum black stock theme, eset mobile security.
artık kullanmadıklarım : Unlock (Gravity Screen - On/Off), Lux Auto Brightness

Ios enlight en güzel fotoğraf editleme programı bana göre

smart ip tv (android)

(tv de kumanda ile en kullanışlı program)

Cam scanner a para verilir (edu uzantılı mailim olduğu için ücretsiz kullanıyorum)

recorder da iyi.

Afterlight

zamanında whatsapp 1 dolar mı neydi, ona vermiştim.

cam scanner
clz music collector

Sygic navigasyon kuşlandığım süre boyunca kusursuzdu. Fransa ve almanya köylerinde bile muazzam nokta atışı yaptı. Yol dolu olunca alternatif güzergah ayarlıyor otomatik olarak. Radarları, hız sınırlarını söylüyor.

igo europe
igo north america
farklı şehirler için gpsmycity walking map uygulamaları

camera+ - uzun pozlama için fakat yeterince denemedim.
nightcup pro - yıldız pozlama için fakat pek memnun kalmadım.
fm 17 - oyun masaüstü halini de satın aldım. (:
Quizup - oyun
enlight - foto edit için ama faydalı kullanamıyorum ve bu halime çok sinir oluyorum

Maçkolik
Acer ses kayıt
Swype klavye (ama şu an kullanmıyorum)
Package disabler programı
Wifi transfer pro

ios için puffin web browser.

veri tasarrfunu iyi kotarıyor, kendinden proxyli, flash oynatmaya imkan sağlıyor. hız ve fonksiyonellik de safariden daha iyi. kesinlikle parasına değer.

Enlight - çok memnunum

kaç kişi merak edip bu verdiğin hesaplara bakacak merak ettim.

ben baktım.

Ben de baktım.

Artfido, Dan_cretu, thenewstand, streetartbio.

Streetart ornegine bakarak bunlari verdim dogru mu bilemem :)

ders almak ayrı, iş ayrı. bırak ders almayı bir konu üzerine doktora yapsan bile işin pratiği ayrı teoriği ayrı. ben de ders alırken hiç sevmediğim konuları şimdi iş üzerinde çok zevkli buluyorum. en azından bu konularda staj yapıp öyle karar ver.

elektrik elektronik mühendisiyim, ben network diyorum. plc'yi tekniker, teknisyen, elektrikçi bile öğrendi, maaşlar diplerde.

Eğer bütün modülleri, sürücüleri ileri düzeyde kullanmayı öğrenmezsen pano montaj elemanından hallice olursun. Eğer şehirlerarası çalışan bir firmaya girersen ertesi gün hangi şehirde uyanacağını bilemezsin...

Gerçekten uzman mertebesine erişip şansına hakkını veren bir firmaya girersen ihya olursun ama çok düşük bir ihtimal.

Yurtdışına makina üreten bir firmaya görüşmeye gittim, plc işlerini fabrika sahibinin makina mühendisi oğlu yapıyordu...s7-1200/1500 kullanıyorlardı, gsm modül ve hmi kullanmayı bilmiyorlardı, istediğim maaşı söylediğimde yüzlerindeki ifadeyi hala unutmuyorum, asgari ücret mi düşünüyorlardı acaba...

Stajımı İzmirde epey hızlı çalışan bir otomasyon firmasında yaptım. Stajın ikinci haftasında bir adam geldi teknik lise mezunu yemiş bitirmiş siemensi beckhoffu kendisi web visual studioda custom scada tasarlayıp 3g modülünü siemense falan bağlıyor akıllı kod yazıyor. Networkde de böyle insanlar varsa o maaaşlar kuş olur. Firmadaki çalışanlar da şirket de profil olarak tırt ötesiydi. Hiç hoşuma gitmedi gerçekten. Sanki network de bilgisayarcıların plcsi gibi geldi. Nasıl ki her fabrikada bir panocu var bir tane de ITci var. O yüzden ikisini sordum. Network ucu güvenliğe ya da farklı alanlara gidebildiğinden bana daha az sıkıcı görünüyordu sormadan önce de bu kanaatteydim. Cevaplar için teşekkürler. Daha detaylı anlatan, başka alan öneren olursa onlara da şimdiden teşekkürler.

Network

ekran 140TL. Servis minimum 250TL ister. Benim tahminim 300-350TL isterler yönünde.

servise götür, telefoncularda ekran bulunmayabilir zira sadece türkiyede kullanılan bir telefon, generc bir marka değil.

bize de yıllık izinden düşürürürüz ya da çalış şeklinde iki seçenek sundular. ben çalışmayı seçtim.

özel sektör / z.kuyu

@hosein @want2die ben de yeni baslamis olmama ragmen izin al dediler ama daha ilk aydan bir sonraki senenin iznini niye yiyeyim

10 günüm ile katılıyrum. ama hiç bir planım yok. normalde evde oturmayı severdim. evde sıcak ne yapıcam bilmiyorum

Sanırım 6 gün kullanacağız. Özel sektör acımaz.

6 gün,özel sektör, isteyene yıllık izninden düşüp birleştiriyorlar. ben ptesi ve salı çalışacağım sadece yarım gün arefe için izin aldım.

10 gün, özel, taşınıyorum.

10 gün
Güneyde tatil planım var

30 ağustostan itibaren tatil kesinleşti. şimdi şirkette pazartesi salıyı da bağlamaya çalışıyoruz departman olarak

0 gün yapıcam.

özel sektör 10 gün- bu sene hiç izin kullanmamıştım bari bunu bağliim dedim. Yunan'a gitcem inşalla.

Biz sözde kamu kurumuyuz ancak çatı örgütten yazı geldi, idari izin yok normal mesai var diye. Ben de yapıştırdım yıllık izni, zaten bayram arkasına 4 gün alıcaktım, öndeki 2 güne de aldım (28-29), böylece kesintisiz 16 gün tatilim oldu.

10 gün ama zaten birleştiriyordum ben, izin formu doldurmama gerek kalmadı böyle olunca. özel sektör

Bir hafta onden bonus tatille 17 gun.

o kadar bilgi var ama adamlarla iletişime geçebileceğin ne bir telefon numarası ne de bir adres bulunmuyor mu?

şirket adresi ve telefonu var.

ama kendi mail adresini bilmeyen adama nasıl anlatacağım durumu onu bilmiyorum.

Bana da oluyor o. Çeşitli adaşlarımın faturalarını, google calendar davetiyelerini, hatta birinin hastane raporunu, birinin uçak biletini falan ben aldım hep, biri benim adresimle booking'e üye oldu, birinin iskoç arkadaşının fotoğrafları geldi falan. Birini Facebook'tan buldum, "böyle böyle bir durum var, nerelere verdiyseniz adresi düzeltin" dedim diye azarlandım sdhjsk.

Artık fatura gibi şeyleri direkt spam olarak işaretliyorum, görmüyorum. Çok mühim şeyler olursa da alıcıya ulaşamıyorsam göndericiye yazıyorum "yanlış geldi kardeş bu" diye.

aynı şuursuz bende de var. sağlık raporu, kredi kartı ekstresi, müfettiş soruşturmaları, dava dosyaları bana geliyor.

bankayı arayıp uyardım, düzeltemediler, spamlere ekledim.

Elektronik mühendisiyim turkcell ikidir çağrı merkezi elemanı için mülakat smsi gönderiyo. Mezun enflasyonunu sen düşün. Maaşlar düşük. Asgari ücret düşük. O yüzden beğenmiyor insanlar. Polislik de maaşı yüzünden rağbet görüyor.

Soru sormamışsınız ki adeta ben bunu yaptım insanlar niye yapamıyor diye homurdanmışsınız.

Metinde bulabildiğim soru şu oldu, çok mu Nazlı bizim insanlar?
Daha önce istifa etmiş bi insan olarak kaybettiğim sağlığımı kazandım işten çıkınca.

İnsani şartlarda çalıştırılmıyoruz çoğu zaman, yeterli ücreti de almıyoruz. Naz yapan varsa da ilk birkaç ay sonra çalışılacak gibi olsa çalışmak istiyor zaten insanlar.

@batuhanolabilir
bahsettiğin şey tamamen ne yazık ki sistemin vasatlığı. yani bazı kafalar var ki sana eğer işsizken ee ne güzel işte gidip çalış diyebilir, zaten sen mezun enflasyonundan bahsetmek için dedin ama başkaları şunu anlamasın açtığım duyurudan ''iş var elektronik mezunu çağrı merkezine gitsin çalışsın' demiyorum yani. bahsettiğim şey kendi işiyle alakalı veya yarı alakalı işlerde bile insanlar çalışmıyor. her yerin artısı eksisi var ama bir yerden başlamak gerekiyor gibime geliyor.

@kullanıcıadımbuolsun
haklısın. ülkede şartlar kötü. mesela sen istifa etmişsin, bir şey denemişsin ve etmişsin. ama denemişsin... bunların hepsini biliyor ve 7/24 sövüyorum ama olayın bu yönü de var. avrupa ile bizim farklarımızdan biri de şu, bizde aklınca üst sınıf göstergesi sayılan şeyleri avrupa'da temizlik işçisi de yapıyor. akşam barına diskosuna gidiyor sabah işine gidiyor ama bizde o bara diskoya gidip instagramdan o hayatları gören insanlar masabaşı iş istiyor.

abi soru ne olarak tam anlayamadım, herhalde biraz iç dökmüşsün. fakat onuruyla yaşamak isteyen insanların kendilerine yapılan muameleye eyvallah dememe hakkı olmalı diye düşünüyorum. tabi ki emek olmadan kazanç olmaz, ama bu o kadar yanlış aktarılan ve yanlış anlanan bir şey ki günümüzde doğru tahlil edebilen çok kişiyle tanışmadım açıkçası.

verdiğin örneklerden gidiyorum; mal taşımak için dört sene okul okumadıysa arkadaşın haklı bence, çünkü mal taşımak için ilkokuldan bile mezun olmak gerekmiyor mesela. bedenen yapabileceğin bir iş için neden diploma istenmiş ki, tabi ki isyan edecek. ya da satış yapmak gibi bir ideali yoksa, hayatı boyunca bunu amaçlamamışsa ve mutsuz olacaksa neden yapsın ki bu işi? çok stresli çalışma ortamı var diyenler haklıdır bence, işle alakalı sıkıntı olsa ve o işin doğası gereği gerginlik oluyorsa mızmızlık fakat ben çalıştığım hiç bir yerde işle ilgili sıkıntı yaşamadığım gibi verilen iş yüzünden derde düşen insan da görmedim. insanlar yüzünden strese girdim, gerildim. işveren zannediyor ki sana maaş veriyor diye sana sahip oluyor. insan gururuna yediremiyor, mal gibi muamele görmeyi kendine yakıştıramıyor. tabi ki kendi daha önemli öyle bir durumda, para her türlü kazanılır. bulur yaparsın bir şey, üç kuruş az alırsın fakat kafan rahat olur.

neyse, herkes çizdiği yolda yürür derler. inşallah çalışır başarılı olursun fakat temelde yanlış olan herkes çamurlu yoldan yürüyecek aslaaaaannnn bu işler böyle anlayışından kurtulursun. çünkü bu işlerin böyle olması gerekmiyor.

söylerken vicdanınız elvermiyor ki, sürekli "ben mi abartıyorum, yanlış olmasın vs vs" diye bir sürü açıklama ihtiyacı yapmak zorunda kalmışsınız. yazının yarısından fazlası izahat...

dediğinde evet doğruluk payı var ama ilk görülecek şey bu olmamalı bence.

patronlar köle bulmanın derdinde genelde, bizatihi devletin kendisi de öyle. insanlar ücretli kölelelik düzeninin parçası olmak istemiyor diye onları suçlamak yanlış. suçlanması gereken bu düzen. ama bu düzeni de oylarıyla devam ettiren onlar. bu yönüyle, tercihlerinin sonuçları dolayısıyla, onları suçlamak lazım.

iş tanımı yok, mesai tanımı yok, ücret tanımı yok. insanımız cok mu rahat falan... yapmayın allah aşkına. hem kendi işin gibi çalışacaksın, hem her işe koşacaksın, esnek olacaksın mesai saatlerinde, ücret asgari, sigorta keyfe kalmış. genelde böyle...

ezilene vurmak her zaman daha kolaydır. işsize vurmak çok kolay, iş beğenmiyorlar! işvereni aman pamuklara saralım, devletimizi aman övelim yüceltelim.

avrupa'da çöpçülük işi versinler buradan ne beyaz yakalar kaçar gider biliyor musun?

@evde liyakat kalmamış

şimdi belki ben sizle anlaşamıyor gibi gözükebilirim ama ben size katılıyorum. şu var, kişi satışçılığa başvurduysa istiyor demektir, millet 2 eleştiri yapınca vazgeçiyorsa olay başkadır. laf olsun diye başvurduysa da ideali yoktur demektir. yani biz eğer salt olayı sizin yaklaşımınızla ele alırsak yanılırız. eğer olaya sizin yaklaşımınızdan gidersek siz haklısınız ve ben de sizle aynı şeyleri söylerim. %100 doğru söylüyorsunuz. birileri bir şeyleri yapmak istemeyebilir, herkesin hayatına kimse karışamaz:) benim kastım şu, bizim gençler bir yerden başlamaya ki bunu da gitsin çok alakasız şekilde yapsın demiyorum... bir yerden başlamaya bile çekiniyor gibi geliyor. olay bu.

eğer ülkenin şartlarından, iş yükünden, patron davranışlarından gidersek asla diğer sorunları ele alamayız.

iş şartı, patron ülke şartlarından bağımsız olarak biraz yorumlarsak daha iyi olur.

iyi de ülkenin şartları, patron yaklaşımı, iş yükü filan bahsettiğiniz sorundan ayrı şeyler değil ki? bunlar bir bütünün parçası, soyutlayamayız. tabi ki şımarıklık yapan oluyordur, ekranda gördüğü hayatla yaşadığı hayat bir değildir fakat henüz bu gerçeğe ayamamıştır, olabilir. bunu yadsımıyorum. fakat tek tek bireyler için değişken şeyi koca bir bütüne yansıtıp bu da hep böyle ya insanlar şımarık diyemeyiz, yanlış olur bunu yapmamız.

özgün bireyler üzerinden gitsek bile sayısız iyi, istenilen, arzu edilen iş buluruz bulmasına fakat iyi patron ve iyi çalışma koşulları çok az buluruz bence. allah kahretsin keşke lisede çalışıp boğaziçine girseydim ve şu an bu konuşmaları yapmıyor olsaydım :(((

Tv'de bakanımız da iş var ama gençlerimiz iş beğenmiyor diyor, çok sinir oluyorum. Ne tarz işler var acaba? Ülkenin önde gelen üniversitelerinden mezun olup çaycılık,şoförlük mü yapsınlar? Yapanları kınamıyorum yanlış anlaşılmasın ama bu insanlar o pozisyonlarda çalışınca mutlu mu olacak? İşverenler böyle böyle insanları sömürüyor. Utanmadan bir de "bizim elemanız falanca üniversiteden falanca bölümünden mezun şu kadara çalışıyor" diye küçümsüyorlar.

Mesela ben yıllar önce az maaş alıyorum diye çalıştığım yerden istifa ettim. Adamlar üç çevirmene ayrı ayrı para vermek yerine diğerlerini çıkartıp beni tuttular, benim maaşım aynı kaldı,istifa ettim. Kimsenin benim kadar az paraya çalışacağını düşünmemiştim. Sonra öğrendim ki bunlar yabancı bir kız bulmuş 600 tl'ye sigortasız onu çalıştırıyorlarmış. Sonra bu kız da çıktı,ondan da az paraya başka biriyle anlaştılar. İşte herkes yeter ki iş olsun, iki kuruş para kazanayım diye düşünüyor ama bence doğru bir davranış değil.

Zaten çoğu şirket işini doğru düzgün yapan birinden çok yalaka ve itaatkar elemanı tercih ediyor onların da poposu zaten rahat.

Bir arkadaşım şoför çocuğu kalp hastası bir yıldır iş arıyor ve bulamadı. İş beğenmeme lüksü var mı sence? Her yere başvurdu ama yok. Bir iki iş buldu çalıştı, parasını alamadı.

edit:@dramadi, boğaziçi mezunu arkadaşım var, toplamda 4 üniversiteden diploması var. 5 Ay iş aradı. 1500 Tl'ye İstanbul gibi bir yerde işe başladı. Başka bir arkadaşım da Koç Üniversitesi Bilgisayar müh.(burslu) bölümünden mezun, erasmus da yaptı, zar zor iş bulduğunu, 1 yıl çalıştığı firmadan da parasını alamadığı için ayrıldığını söyledi. Gerçekten çok zeki bir çocuktu, 2000 tl'ye çalışıyordu. Şimdilik aklıma bunlar geldi.

Gazeteleri okursan bahsettiğin okullardan mezun, kpss'den çok iyi bir puan alıp da mülakatta 60 verilen atanamayan öğretmenleri görürsün.

yeni mezun mühendisler iş beğenmiyor, ( mühendislik işinden bahsediyorum)
biraz çalışayım işi öğreneyim derdi yok adamın
insanlar sabah akşam dizi izlemeyi çalışmaya tercih ediyor saygı duyarım ama sigtir git derim

özetle iş beğenmeme durumu var

Sol realiteyi görmeyle değil insanlar böyle olmasın şöyle olsun durun dünyayı çok güzel bi yer yapçam diyerek doğaya meydan okumayla alakalı bir düşünce biçimi bir pseudo-din olduğu için boşa nefes tüketiyorsun.

valla şu iş beğenmeme eleştirisi gelince deliriyorum. yahu açın bakın şirketlerin bilançolarına. her yıl ne kadar kar açıklıyorlar. müteahhitlet bmw'lerden inmiyor ama insanlar 3 kuruş para talep edince, rahat şartlar isteyince iş beğenmemiş oluyor. beğenmeyecek tabii ya. gören de lüks standartlar istiyor sanacak. 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 5 bin lira.

onun dışında ülkedeki üniversite mezunları kalitesiz. adam mühendis oluyor matematik bilmiyor. üniversite mezunuyum diyor 2 kitap okumamış. ama bir insana önce sürüneceksin, bak ben süründüm bu yerlere geldim demek küfür etmekten beter.

bugün kro bir müteahhit işçisine 3 bin lira, mimara 3-4 bin lira verip 100 bin liraya mal ettiği evi 400 bin liraya atıyorsa burda byük bir sorun vardır. o ev o paraya satılıyorsa mimar gece 12'ye kadar çalışıyorsa tabii iş beğenmeyecek yahu. daha doğal ne olabilir? dua etsinler insanlar vahşi değil o evi müteahite sokmuyorlar.

Dolu olduğum bir konu çok şey söylemicem ama. İş beğenmemek diye bişey yok insani çalışma ortamları yok. Bir bankada çalışıyorum evet fena olmayan bir para kazanıyorum ama ne şekilde çalıştığımı bir ben biliyorum burnumdan geliyor tazminat ödemek zorunda olmasam anında çıkarım. Bu iş beğenmemek değil ruh sağlığını korumak zorunda olmak.

Black mamba + 1

valla herkes haklı
bence 90lı nesil çok şımartılarak büyümüş/büyütülmüş bir nesil.
çocuk okurken özel derslerle okul kazanmış, ünide 1500-2 bin lira harçlık verilmiş,
haftada 3 gün okula gidip, kız kesip diploma sahibi olmuş
bi mezun oluyor haftada 6 gün çalış, 1500 lira maaş.
bu çocuk nasıl çalışsın?

keşke biz de AB ülkesi olsak, maaşlar iyi olsa ya da ABD gibi okuyup çalışsa herkes, tornacı olması gereken orman mühendisliği, boyacı olması gereken uluslararası ilişkiler okumasa filan ama hem o değiliz hem öbürü..herkesi aile okutuyor, herkese mezunuiyet sonrası maaşlar kuş kadar (genelliyorum elbette). ayrıca havam batsın- iyi okul mezunuyum, hiç de öyle boğaziçi bitirdiysen 20 binin garanti filan değil. her bölüm bir mi?

anne -baba ya köylü-taşralı aslında hiç üniversiteye yollamaması gereken kapasitede çocuğu prestij için, kendisi gidemediği için yollamak istiyor. istiyor memur olsun. 2658 kere KPSSye giriyor çocuklar. ideal memur olmak.

ya da misal bankacı anne-baba. ama o zamanlar banka memurları eşşek yüküyle para alır, şıkır şıkır giyinirmiş filan. yine anne baba sanıyor özel sektör 80lerdeki gibi eğitimli insanı havada kapıyor, imkanlar sunuyor. oğlu özelde hukuk okuyor, kadın sanıyor mezun olunca 10bin lira alacak, altına araba emrine sekreter verecekler...çocuğu bu beklentiyle yetiştirirsen o çocuk tabi ki çalışamaz şu ortamda.

böyle sanrıları olmayan ayakları yere basan ailelerin, ayakları yere basan çocukları kapasitesine göre, imkanlarına göre bir orta yol buluyor.

Tartışmaya dönüşmüş olay...

üniversiteler 10 sene önce kontenjan arttırmaya başladı, patır patır üniversite açıldı ve şu an bu yapılan bkların acısı çıkıyor. Her yer vasıfsıza yakın mühendisle dolu.

Sanayini bir sürü mühendis mezun ederek geliştiremezsin. Daha 1 ay önce iş değiştirdim, 1 senelik mezun bir meslektaşım vardı, okulda o kadar sene ne okumuş çok merak ediyorum, bomboş bir teneke ! İşi bıraktı gitti, yds'ye çalışacakmış paşam...

Millet salla başını al maaşını derdinde, memurları gördükçe ben de özenmiyor değilim aslında. Büyük bir çoğunluk resmen boş vakit doldurup para kazanıyor, arada yaptıkları işler hobi gibi.

buradaki arkadaş boşu boşuna yüklenmeyin
al ben dedim "fakirlerin yaşam şartlarının yükselmesi lazım"
ne oldu bir yükselme oldu mu?
olabilirliği var gibi duruyor mu?
yakın gelecekte yükselecek mi sence?

evet tüm bayburt giderse bü'ye gidemeyenlerin iyi maaşlı iş bulma şansı düşecek, bu sefer de onlar sürünecek, illa birileri sürünecek. sürekli daha fazla insan sürünecek çünkü hem eğitim b.ka sarıyor hem eğitimde fırsat eşitliği ve bunlar dü zel me ye cek

ben 5 çocuklu ,tek göz evde büyümüş, ömrünü burslu okuyarak geçirmiş (buna y.dışında doktora da dahil) insanım ama benim çocuğum annesi benimki gibi ilkokul mezunu değil yüksek eğitimli olmasına rağmen benim yaptıklarımı %99 yapamayacak çünkü sistem kalmadı.

sistem bittiyse, deniz tükendiyse, deniz tükendi diyen adama ne yükleniyorsunuz ki?

deniz tükendi diyen adamlara yüklenmiyoruz. denizin tükenmesinin doğal olduğunu ve böyle olması gerektiğini söyleyenlere yükleniyoruz. "boğaziçi'ne giremiyorsan sürün, çalışsaydın da girseydin" demek başka "boğaziçine girerek iyi para kazanabilirsin ancak bu ülkede herkesin, işçilerin bile insani yaşam şartlarına ulaşması gerek" demek başka bir şey. 1.si kraldan çok kralcı olmaktır. karınca hikayesi gibi. evet bizim dememizle bir şey değişmeyecek ama safımız belli olsun.

bütün cevapları okudum @dramadi ye laf anlatmak için cevap yazmayın bence ahahhaha hepsinde okusaydın yeaa diyor, geçiniz.

bir iki laf edecek olursak, ben iş beğenmemekten ziyade diğerlerinin de değindiği gibi aslında şartların boktan olmasından yakınan insanlar görüyorum. gerçekten her şey süper de insanlar beğenmiyor değil hakkını alamadığı için çıkıyor.

Avrupadaki temizlik işçisi muhtemelen kolayca araba alıyor, bara ya da sinemaya gidiyor ama barda içtiği 2 şişeye 40 tl bırakıp çıkmıyor. bir kişi 2000 tl maaş alsa evli olsa eşi de çalışsa 1500 tl alsa nasıl her istediğinde çıkıp barda içip eğlensin senin ülkende mümkün değil. insanlar da farklı yol arıyor olmayınca zaten ya tekrar dönüp ayrıldığı iş gibi işe dönüp çalışıyor ya da şansı yaver giderse aradığına yakın iş buluyor.

tartışma başlatıcı içerik" gerekçesiyle, verdiğim cevaplar silinmiş peşpeşe az önce.

"bok bok bok" diye yazanlar duruyor. küfürsüz, hakaretsiz yazanların cevapları siliniyor.

devletin kendi koyduğu kuralları kendi kurumlarında deldiği, eğitim-fırsat eşitliğinin olmadığı bir ülkede "iş beğenmiyorlar" cümlesi acınası bir bakış açısı.

her yerde işinin hakkını vermeden, o kapasitede olmayan birçok insanla karşılaşıyoruz. bu bir gerçek.
işini, deyim haline gelmiş olan "memur zihniyetiyle" yapan çok sayıda çalışan var doğru.
kendini yetiştirmeyen/geliştirmeyen çok insan iş bulamıyor ya da yaptığı işte yetersiz kalıp, aldığı ücreti hak etmiyor bu bu da doğru.

iyi bir eğitim, iş deneyimi, kendini geliştirme falan eyvallah da; ülkedeki işsizliği açıklamak için "iş beğenmiyorlar" lafı çok yetersiz. olayı açıklamaya yeter sebep değil.

mevcudu ideal gibi sunma yanlışına götürüyor bizi. mevcut şartların önce eleştirisi, sonra değişimi... yapılması gereken bu. sömürü çarkına methiyeler dizmek değil.

benim aldigim yerde izlenmiyordu baskasi acinca bende gidiyor vs atiyordu sistemden sonrada kontrol etmemistim.

eger farkedilirse engelleyebilirler yani sonucta adamlari ne diye sikayet etcen ki ;d

Mobilim mesaj atamıyorum.
Acaba nereden aldınız? Web adresi var mı?

iptv multi connection değilse(ki ekstra ücret vermediyseniz değildir) 2 kişi aynı anda izleyemez ama tabi ki paylaşabilirsin.

iptv arayan da sözlüğe ve buraya baksın. reddit.com/r/iptv.

aynı ip'den izlersen bazı yerler izin veriyor, bunun dışında farklı ip'lerden bağlantı olduğunda 2 ihtimal var :

1) sonradan bağlanan izlemeye başlar, ilk izleyenin yayını kesilir
2) ilk bağlanan izlemeye devam eder, ikinci bağlanmaya çalışana yayın gelmez.

Yok ya ne sıkıntı olacak. Kolaları satsan parasını çıkarır zaten.

arabayı çekmemiş ki, içecekleri satıyor olmasın? migros kamyonu gibi o ne be! bundan daha az gazlı içecek stoğu olan bakkal var.

araba görünmüyor ki arabayla ilgili yorum yapalım. özelliklerine bakıldığında yılı, km'si iyi, fiyatı da uygun gibi. ama şu içecekleri bir toplayıp bakmak lazım.

Tamam adam iyi icecek reklami yapmis da arabayi soruyorum, ona cevap verelim pls.

koltuklar kötü durumda. araç vip değil, "abeci stayla". Abi sanırım meşrubat toptancısı.

coca cola virali..

dan bilzerian'ın arabası gibi bi iki ufak eksik olmasa D:

üstüne soğuk meşrubat içersin.

söylediği kadar temizse alınabilir belki
işi bilen birine göstert almadan önce motoru falan kontrol etsin vw servisleri ve parçaları hayvan gibi pahalıdır ona göe

pire olabilir mi?

tahta kurusu olabilir ya küçük ve inanılmaz kasınıyorsa. bed bugs olanından.

Doktora gittim. Isırık olduğunu teşhis etti. Ama ne o da birşey diyemedi. Pire olsa bir şekilde görmem gerekmez mi? @türk kızı evet minicik ve inanılmaz acıyıp kaşınıyor :(

Pireyi görmek için baya aramanız gerekir, giysilerin kıvrımlarına, dikiş altlarına falan çok güzel saklanırlar. Pireden şüpheleniyorsanız son zamanlarda giydiğiniz her şeyi ve onlarla temas eden giysileri, çarşafı yastığı falan ne var ne yok hepsini mümkünse sıcak suyla (yani 30 derece olmasın) yıkayın.

pire benim başımın belası. pıt pıt diye ordan oraya atlar, yakalamak bir mucizedir. artık yakalamakta iyice uzmanlaştım. kolay kolay ölmez. tırnakların arasınra çıtırt ezmen lazım onu. (bkz: orgazmdan zevkli anlar) ısırdığı yerde ağlatacak kadar kaşınır. himalaya tuzunu suda eritip kaşınan yerlere sür hemen alıyor kaşıntıyı.

Hmm. Yarın evi ilaçlatacağım. Umarım geçer :(. Yoksa bu gidişle delireceğim :(

(bkz: yakarca)

Telefonu şarj ettiğine göre 5V olur. Varsayımın yanlış.

Neyse, zener diyotu diye bir şey var. Onunla voltage divider yaparsın. En basit yol bu.

telefonlar için kullanılan standart powerbank çıkışı 5V'tur. ayrıca volt güç birimi değildir.

5V'tan 3V'a düşürmek için çekilecek akıma göre bir regülatör gerekiyor. İnternette hazır bulabilirsin. "buck converter" diye arat, hazır kart şeklinde satılıyor.

Ön direnç kullanarak dusurebilirsiniz.

Yayın neyse o dur hocam. Sizin nasıl aldığınızdan çok, karşı tarafın nasıl sunduğu önemli. Tabi sizin de maksimum faydayı almak için sağlayıcı tarafından önerilen program ve codec'leri güncel tutmanız gerekiyor.

Karşı tarafın kalitesinden eminseniz, kısa çözüm olarak, daha stabil ve hızlı bir internet bağlantısı edinmeyi deneyin.

@cursor
Bi yerlerde okumuştum diye hatırlıyorum o yüzden sordum. Yayının bi yöntemle daha kaliteli hale getirilebildiği yazıyordu.

internetini etkin kullanamıyorsan belki. Ama dediğim gibi, olay öncelikle senin internet hızın ve karşı tarafın nasıl sunduğu ile ilgili. Karşı taraf 480p sunuyorsa zaten senin onu iyileştirme şansın yok. Veya sıkıştırma yöntemleri yetersiz veya kötüyse yine yüksek internet hızları olmadan iyi yayın izlemenin bir yolu yok.

Bunun kesin bir çözümü yok, kendi tarafını kontrol et ve yayıncı ile görüş.

gerçek hayat, csi dizilerindeki gibi sonsuz çözünürlüklü videolar gibi değil üzgünüm. kaynağı iyileştirme şansın yok özetle. yoksa zaten tüm suçlular yakalanırdı heryerde kamera var şuan..

ip tv'de her kanalın kalitesi ayrı. kimisi 480p, kimisi 720p, film kanalları 1080p. Büyük maç zamanları 4K ya çıkarıyorlar.

Senin yapabileceğin tek şey internet hızın düşükse bunu minimum 25mbps civarlarına çekmek olur.

eski patron büyük bir işte hakedişlerin ortak hesapta toplanması için açtı. 3 kişi açtılar. malzeme tedarikçisi + 2 uygulamacı olarak.

sonuç : ortaklardan birisi online hesap şifresiyle hesabı boşalttı, zarar milyon mertebesinde...

(git: www.eksiduyuru.com)
müteselsilli hesapların bu tarz durumlarda boşaltılması durumuyla alakalı önceki yargı kararları kılavuz olabilir diye düşünüyorum. Boşanma kararının konuşulmaya başlandığı tarih ispat edilebilirse belki bu kötü niyetli davranışın ardından hak talebi değerlendirilir. avukata danışmak en güzeli.

tavsiyem müteselsilsiz hesap açılması. yani imza gerektiren işlem yapılırken iki imzanın da alınması gereken ortak hesap tipi. eşler arasında, ya da hesap ortakları arasında güvensiz bir durum varsa, çözüm olur. iki sorunu var;
1- her işlemde şubeye gitme zorunluluğu.
2- bir ortağın ölmesi durumunda paraya acil ihtiyaç duyulursa, çekilememesi durumu. miras süreçlerinin tamamlanması beklenecektir. Ölenin ardından çıkan masraflara tek başınıza katlanmak zorunda kalırsınız, paranız olduğu halde dokunamazsınız.

müteselsilli hesapta da bahsettiğiniz örnek olay durumu söz konusu olabilir. en çok karşılaşılan olay, haylaz kocanın tüm parayı yemesi şeklinde :)

işin özü bu bir hizmet. insanların davranışları sebebiyle yaşanabilecek sorunlar hesaba mal edilemez. Hizmet iyidir. İnsanlar kötü.

Bir hikayem yok aslında.

Genel olarak seküler bir yaşam tarzıyla yetiştirildim aileden zaten. Çocukluğumdan beri, ortaokul civarlarından beri bu tarz dini şeylere hiç anlam veremedim. O zorunlu din dersinden nerdeyse kalıyordum..Çok net hatırlıyorum son anda hoca 2 vermişti. Beni çekemedi içine ne biliyim.. Hep kuşkulu sorgulayan bir yapıdaydım zaten ama adını koymadan dine bulaşmadan çocukluk geçti.

Oturduğum yerdeki çevremdeki çekirdek arkadaş grubunun da benim gibi olamasının büyük, çok büyük bir etkisi vardır yalnız. Çocukluk arkadaşlarım..Şu an o grupta herkes ateist. Hatta nerdeyse aktif olarak iletişim olarak kurduğum tüm çevrem bu şekilde.

Sonra biraz daha büyüyünce kendimi daha da tanımaya, bilmeye başlayınca özellikle felsefe dersleri almaya başlayınca, üzerine tarih, sosyoloji, psikoloji, dersleri almaya ve bu tarz alakalı kitaplar okumaya başlayınca her şey daha da netleşti.

Sonra daha da sistematik bir hal almaya başladı tabii..

agnostizm

küçükken kuran kursuna, camiye aile teşviğiyle gitmiş biriyim. insanın kafasına vura vura ibadet etmeyi öğrettikleri için ilk önce soğudum. sonra lise zamanımda izlediğim belgeseller, okuduğum kitaplar ve çevremdeki insanların görüşlerini de dikkate alarak, bu kutsal kitaplarda tasvir edilen yaratıcının gerçek olabileceğine dair şüphelerim arttı. tabi ilk zamanlarda şüpheyle başlar, ya varsa dersin. inkar etmeye çekinirsin falan.

zamanla daha da ileri gidip bir yaratıcıyı reddettim. her inanmayanın bir isyankar dönemi olur. artık o kadar isyankar değilim. bu fikirlerin oluşması için insanın düşünsel olarak olgunlaşması gerekli tabi. tanrıyı reddetiğimin 7. yılında kafamda olgunlaşan bir düşünce var o da " yaratıcı illa bir tanrı formunda olup insanlara çeşitli testler uygulayıp sonunda onlara mükafatlandıracak/cezalandıracak bir kavram olmak zorunda değil. hatta yaratıcı, yaratıcı olduğunun bile farkında olmayabilir. "

kızlara hava atmak için farklı olmaya çalışırken herkese atayistim deyince geri dönemedim bi daha...

Agnostik ateistim. İlkokulda sokaktaki bütün arkadaşlarım gidiyor diye kıskanıp ben de kuran kursuna gittim, lisede müdür yardımcısı kafamız çalışmadığı için oruç tutmamızı istemeyince inatlaşıp kadınla kavga edip azimle oruç tuttum. Ama bütün bu zaman boyunca Jules Verne'le başlayıp bilim kurgu okudum, ansiklopediler, Bilim Çocuk dergileri derken bilime hurafeden daha çok güvenmeye başladım. Sonra gerisi geldi zaten.

kuran okudum. yeterli oldu.

annem babam müslüman ama pek ibadetlerle ilgisi olmayan chp zihniyetinde insanlardı. (şimdi namaza falan başladılar o ayrı). babam yazları cumaya gider, bir de ramazanlarda oruç tutarlardı falan. pek dindar olmayan rahat bi çevrede büyüdüm. bir dönem kendi kendime 5 vakit namaz kılmak bir de yaz kuran kursları haricinde zaten dinle pek ilgim yoktu. üniversiteye başlayınca da doğal süreç sonucu ateist oldum işte.

hani böyle kırılma noktası ararsak ilkokul'da okula kuran getirdiğimiz 1-2 ders olmuştu dkab dersinde. o gün rastgele açtığım "kadınlar sizin tarlanızdır, istediğiniz gibi sürün" ayeti beni gerçekten dehşete düşürmüştü o yaşta. onu söyleyebilirim belki.

Ateistim. Çok uzun sürdü benim süreç. Çünkü son derece dindar bir ailede büyüdüm. Lise çağlarına kadar 5 vakit namaz kılar ağzıma içki sürmezdim. İlk oruç tutmayan insanları ben lisede gördüm mesela, şok olmuştum görünce.

Üniversite yıllarında yavaş yavaş sorgulamaya başladım, ama soğuk denize girer gibi oldu bu süreç, önce ayak parmağımı soktum, geri çektim, bi daha soktum. Önce ufak şüpheler, içimden töğbestağfrullah demeler falan. Sonra kuranın mealini okudum, diğer dini kitapları okudum. Evrim teorisini okudum. Dinlere karşı olan görüşleri okudum falan derken yavaş yavaş kopmaya başladım. O sorgulama korkusundan sıyrıldıkça iyice saçma gelmeye başladı. Böylece dinden çıkmış oldum. Tabii ki bu anlattığım süreç 18 yaşımdan 22-23 yaşıma kadar süren, oldukça uzun bir süreç oldu. Burda yazarken bi anda olmuş gibi gelse de o çocuk yaşlarda derinlere yerleştirilen şeyleri sarsmak oldukça zorluydu.

18-19 yaşlarında, (bkz: an american crime) diye bir film izleyip sonra dünyanın her yerinde bu tür olayların olduğunu idrak edince birşeylerin bize anlatıldığı gibi olmadığını anladım.

İlkokul 5. sınıftayken insanların putlara, güneşe, aya vs taptığını öğrendikten sonra oldu. Bir gün bahçedeki tahta sedirde oturmuş ağaçlara kuşlara bakarken güneş batmaya başladı.
"Güeş her zaman bizimle değil, ay desen keza aynı, demek insanların daha kalıcı bişeye ihtiyacı olmuş, elleriyle putlar yapıp ona tapmışşlar, bi şekilde onların da yandığını yıkıldığını görmüşler ve ulaşılamaz, yanmaz yıkılmaz batmaz bişey bulmuşlar adına da tanrı demişler. Bir düzene kurallara ihtiyaçları vardı çünkü kalabalklaştılar, düzeni bu şekilde sağlamışlar işte..." dedim.

17 yaşarımdayken diğer dinlere ait kitapların bazılarını, islamın çeşitli çevirilerini okudum. 30'lu yaşlarımda antropolojiye, felsefeye baktım,insan davranışlarının kökenleri konusunda inclemelerim oldu, ekonomiyle marksizmden gelen bi yakınlığımız oluştu vs. sonrasında edindiğim her bilgi bana din konusunda ilk düşüncemin doğruluğunu gösterdi. sadece toplumsal düzen gerekliliğine başka olgular ekledim.

ya cokta kasmaya gerek yok,
biraz aklin , fikrin, beynin varsa, dogustan gelen malligi egitim sayesinde ustunden attiysan ve artik bir gerizekali degilsen , bir tanri olmadigini ve olamayacagini coooookk rahat anliyorsun ve dogal bir ateist haline ister istemez geliyorsun, hepsi tastamam bu iste..

inançsız olarak yetiştirildim. babam dinlerle dalga geçerdi, dedem bayramlarda falan akrabalarla din tartışmaları yapardı. bana da sirayet etti bu durum. ben de okulda arkadaşlarımla dalga geçerdim. din dersi sınavlarında komikli cevaplar verirdim falan. büyüyünce de dinler inanmadığım, tanrı kavramı da ilgilenmediğim bir şey olarak kaldı.

Doğuştan engelli insanlar beni bu sorgulayışa itti. Ha aileden de aman aman din aşılaması görmedim ama bu tür eşitsizlikleri sorgulamam, ilahi adalet denilen şeyin bir tür kılıfmışçasına şükürcülüğe hizmet ettiğini düşünmem beni bu muğlaklığa itti.

Müslüman ve dini bütün? bir ailede yetiştim. yazları camiye gönderildim, ergenliğimde yazları kuran okumayı öğrettiler. ama kimse meali konusunda bir şey söylemiyordu.

2008'de merak edip elmalılı hamdi yazır'ın tefsirini okudum, benim müslümanlık hikayem orada bitti. Allah inancımı kaybetmedim, illa adı konulacaksa deist oldum.

Küçükken çok dindardım, anneme kapanması için baskı yapıyordum. Bu tabii ilkokul, en fazla ortaokul zamanı. Ailemde anneannem dışında dindar yoktur. Yazları anneanneme gidiyordum kalmaya, beni kuran kursuna gönderiyordu. Mahallede bir abla vardı, o ara ara çocuklarını çevresine topluyor, din temalı korkunçlu hikayeler anlatıyordu, cehennemde nasıl yanacağımızı falan. Sanırım bunların etkisiyle dindar oldum. Dindar demeyeyim de aslında, korkmaya başladım. O yüzden anneme falan baskı yapıyordum kapanması için:P

Sonra büyüyüp kendi düşüncelerim oluşmaya başlayınca, bu da lise son ve üni ilk yılı oluyor, dinle ilgili her şey saçma gelmeye başladı. Sanki birden aydınlanmaya başladım. Kuranı okudum (türkçe- diyanet vakfı çevirisi), tüm evreni yaratan ilahi güç böyle bir kitap yazmış olamaz dedim. Etkilendiğim biri veya bir olay olmadı. Kendi kendime dinsiz oldum yani. Dünya üzerindeki büyük-küçük hiçbir dine inanmıyorum. Ama bir yaratıcının olup olmadığını bilmiyorum. O yüzden sanırım agnostik düşünceye daha yatkınım. Ateizm de bir inanç şekli bana göre.

1-14 yaş arası almanya'da büyüyüp, sonrasında kız çocuklarının inanılmaz kısıtlandığı ve hor görüldüğü bir ortama döndük. almanya'da da kuran kursuna yollardı ailem bizi. ama türkiye'ye o küçük iç anadolu kentine döndükten sonra, kız çocuğu onu yapmaz günah, öyle oturmaz günah, abisine sarılmaz günah, okula gitmez günah diye diye çıldırttılar beni. lise 1 gibi falan oruç tutmayı, eve mahallede ki şeyh gelince başımı kapatmayı, sohbet toplantılarına gitmek için zorlanmayı falan reddetmeye başladım. mahalle muhtarının evinde sabahlara kadar zikir çekildiği bir ortamdan bahsediyorum, senelerde 90 ların başı, refah partisi ev toplantıları falan almış başını gidiyor. kendi öz ablamda bir tarikata girmiş, onunda yöneldirmesiyle, okulumun kapısına falan çarşaflı kadınlar geliyor beni ikna edip doğru yola sokmak için. çok kuvvetli çatışmalar yaşadım ve hatta şiddet gördüm, evden kaçtım üni okuyabilmek için. kişisel gelişimimde önce feminist oldum ben, sonra deist. benim çıkış noktam din ve kadın ilişkisi idi, sadece islamiyetten bahsetmiyorum bu arada.

birden fazla meal okudum, inceledim, notlar aldım, araştırdım derken üniversite hazırlık sınıfının ortalarında din kavramına hiç bir şekilde inanmadığımdan emindim. hala ara ara bu konularda ki yayınları, araştırmaları, belgeselleri falan takip ederim.

şu anda din konusunda inananlara karşı bir saygısızlık etmiyorum, bana saygısızlık edildiğini hissettiğimde tepkimi koyup restimi çekiyorum o kadar. ama bir fikir tartışması olduğunda, karşımdakiler neden inandıklarını, benim neden inanmadığımı anlatabildiğim kadar sağlam bir argümanla anlatamıyorlar ve sohbet mutlak bir sessizlikle bitiyor.

tarikatta olan ablam 80 yaşındaki annemle hiç bir şekilde ilgilenmiyor, telefonlarını açmıyor, yıllardır görüşmüyor. ama ben, hacı annemin orospu olacağından emin olduğu dinsiz kadın, 17 yıldır anneme bakıyorum, her türlü sorunu ile ilgileniyorum, maddi manevi elimden geleni yapıyorum. vicdan sahibi olmak, iyi bir insan olma gayretiyle yaşamak, bütünsel alandan bakabilmek, hümanist olmak gibi yaklaşımların din ile hiç bir ilgisi yok. din eşittir erdemli insan düşüncesine kesinlikle katılmıyorum.

internetin büyük etkisi oldu. belki üyeleri vardır burada, eskiden ütopyam diye bir forum vardı, hala duruyor mu bilmiyorum. ben o zamanlar 12-13 yaşındayım. atatürk'ün deccal olduğunu söyleyen, el kaide militanından hallice efsanevi bir elemanım. o forumda beni ciddiye alıp da benimle iletişim kuran insanlara cidden çok şey borçluyum. oradan tanıştığım kişiler olmasa belki şu an ışid'e katılmış olurdum jsfhsjk.

benim ailem dindar ama laf olsun diye söylemiyorum gerçekten çok ılımlı insanlar, özellikle annem. bizim evimizde atatürk de dahil kimseye karşı öyle nefret dolu bir konuşma ya da fikir gelişmedi. ben tamamen kendi ergenliğim ve manyaklığım yüzünden aşırıya kaçmıştım.

sonra beni bir aile büyüğümüzün isteği ve desteğiyle "kamp"a gönderdiler üst üste üç sene boyunca. abiler ortamı işte ama fetöcülerin değil, nurcuların. ortam şahaneydı, öyle apartmanda falan değil koskocaman havuzlu, futbol sahalı tesiste takılıyorduk. iki hafta sürüyordu bi kamp. bizim paramız yoktu, aile büyüğü göndermek isteyince ben hiç istemediğim halde (çekingendim ondan istemiyodum, yoksa din iman konusunda dünya markasıydım) ona diş geçiremeyecekleri için mecbur "git oğlum" dediler, gittim.

orada her şey güzeldi. bize iyi davranıyolardı, çokça eğleniyoduk falan, o açıdan hiçbi sıkıntı yok. yani tacizdir, itliktir serseriliktir ben kendim hiç öyle bi şeyle karşılaşmadım. gelgelelim, ilk defa o kadar kalabalık ve "dinli" bir ortama girmiştim ve zamanla soğudum. anlattıkları şeyler olsun, dikte ettikleri yaşam tarzı olsun, din-iman-milliyet üçgeninde anlattıkları olsun pek hoşuma gitmedi. bi keresinde babam aramıştı. "ben burda biraz daha kalırsam ateist olcam baba" dediğimde çıldırmıştı, bağırıp çağırıp küfürler etmişti. daha önce hiç öyle görmemiş, duymamıştım. o olaydan sonra kayış iyice koptu. kendimi yalnız hissettim, "ben bu işlerin adamı değilim, benim yaşayacağım insanlar bu insanlar değil" düşüncesi oluşmaya başladı.

bu kamp mevzuu 12-14 yaş aralığında gerçekleşti diye hatırlıyorum, üç yaz. internette sürtmeye başlamam da yanlış hatırlamıyorsam 12 yaşıma tekabül ediyor. ütopyam'da militanlık yaptığım dönemler. orada bir sürü kuul, atayiz gençle tanışmıştım. başta birbirimizden nefret ediyoduk ama forumda göre göre, iletişim kura kura zamanla aradaki buzlar eridi ve oradan iyi arkadaşlar edindim. ben 12 yaşındaydım ama düzenli olarak benimle konuşan, bana arkadaşı gibi davranan 20-22 yaşında insanlar vardı. o zaman anlamıyosun tabii bunun ne kadar kıymetli olduğunu. ben şimdi 12 yaşında bi çocukla çok samimi olamam, düzenli olarak konuşamam sanırım, hele ki bu arkadaş islamcı militan ayarında biriyse. "amk çocuğu" deyip basarım engeli. onlar öyle yapmadı, babam bile tükmüklü tükmüklü küfrederken her türlü saçmalığımı dinleyip yanımda oldular, yardımcı oldular.

öyle öyle "dış dünya"yla iletişim kurmaya başladım işte. 14 yaşına geldiğimde dinle alakam kalmamıştı, öyle ergen ergen takılıyordum ama ateist falan da değildim. annemle babamın arası o ara pek iyi değildi, kendileri bana gerekli din eğitimini de verdikleri kanısındaydılar, haliyle üzerimdeki baskı azalmıştı - gerçi allah var (pun intended), hiçbir zaman baskıcı sayılmazdı ailem, hiçbir şeye zorlamadılar. ben onlardan görüp istiyodum.

bu arada kamptaki ikinci ve üçüncü senemde satanist olduğunu söyleyen birkaç çocukla tanışmıştım. nurcu kampında allahsız terör örgütü oluşturmuştuk bi nevi, boş vakitlerimizde birlikte takılıp din falan konuşuyoduk artist artist. ergenliğin zirvesindeydik ama gerçekten güzel muhabbetimiz vardı, kendimizce neyi yanlış bulduğumuzu anlatıyoduk birbirimize. o yaşta, öyle bi ortamda, öyle ailelerde büyümüş çocuklar olarak cidden çok büyük cesaretmiş harbiden. ya casus olsalardı? eheh.

neyse işte böyle gelişti mevzu, "öfkeli militan"dan "yontulmuş ayı"ya döndüm. 14-16 yaş aralığında sanırım dinle ilgili hiçbi şey düşünmedim. sonra tekrar bi boşluğa düştüm, dedim ulan allah'ı tamamen unuttuk, böyle yaşanmaz, benim hayata tutunabilmem için bi şey lazım. o dönemde hatırlıyorum, irem diye bi arkadaş vardı. hatta facebook'umda ekli hala haha. ateist olduğunu biliyodum. gittim ona dedim, irem nasıl dayanıyosun amk, ben allah'ın olmadığını düşündükçe delirecek gibi oluyorum. ölünce toprak olmak istemiyorum, cruise seyahatine falan çıkabilmek istiyorum. o da sağolsun aşırı kuul davranıp "deal with it" demişti sadece. o anları hiç unutmuyorum. kendimi o kadar çaresiz ve ezik hissettiğim an sayısı azdır. karşımda ateist ve gayet rahat bi insan var, bense "allah bence yok ama allah'ın olmamasını kabullenemiyorum, bana yardım et" diyen, kafası karışık bi elemanım. kendimi ona kıyasla çok küçük ve güçsüz hissetmiştim.

sonra bi sene falan cidden bayağı kafa patlatmıştım, hatta bi ara delireceğimi düşünüp ekstra üzülmeye başlamıştım. malum, "dinli" çevrelerde böyle hikayeler çok sevilir. allah'ı sorgulamaya başladıktan sonra aklını kaybeden bir sürü insan vardır. öyle olurum, herkesin efendi-zeki bildiği, sevdiği bi çocukken allah'ı sorgulamaya cüret ettiği için kafayı yiyen biri olurum diye korkuyodum.

sanırım lise 2'den itibaren tamamen geçti o mesele de. alıştım ölünce toprak olma, yeryüzünde başıboş olma fikrine. öyle yani. o günden beri de atayiz militan olup çıktım. insan manyak olunca müslümanmış dinsizmiş fark etmiyo, ruh hastası her yerde ruh hastası :((

velhasıl kelam benim hikayem potansiyel ışid militanının yontulup sosyal hayata ve dünyaya kazandırılması şeklinde gerçekleşti. verilmiş sadakam varmış. internet üzerinden türlü türlü "bullying"e maruz kalıp daha da yalnızlaşıp radikalleşebilirdim mesela, haberlerde "çok sakin bi çocuktu, kimseye zararı yoktu, 75 kişiyi niye öldürdü anlamadık :((" diye görebilirdiniz. ama anamın babamın göstermediği anlayışı elin atayizi gösterdi işte, "bak kardeşim böyle bi hayat da var" dediler, sonra kuran'ı falan da okuyunca dedim bence allah yok. öyle yani. şu an 23 yaşında ateistim, bekarım, çocuğum yok. ha "umarım tanrı vardır" diyorum içten içe çünkü sonsuza kadar değilse bile bi 500-600 sene yaşamak istiyorum açıkçası. yaratıcı olsa güzel olurdu.

Ana santral seni arar, senin numaran düşünce de seni müşteri temsilcisine bağlamaya çalışır. Bu sırada sende arama sesi duyarsın.

Sana bir şey yazılmaz ama müşteri temsilcisine bağlandığında "klima bakım servisi bik bik" derler, daha hayırlı bir iş için aramadılar.

İş atıyor sana.

Link yok, 30€'ya kadar olan ürünler kozmetik/sim kartlı elektronik değilse takılmıyor gümrüğe.

Onlarca alışveriş yaptım bir şey olmadı aliexpress'ten. Takipli kargoyla almanı tavsiye ederim, hem daha hızlı oluyor hem de postacının insafına kalmıyorsun.

alışveriş yaparken kargo seçeneğinde çıkan AliExpress Standard Shipping bu seçenek mi?

iki kargo seceneginde de tracking information icin available yaziyor dikkat ettiyseniz. ikisi de takipli yani. standard shipping'i secerseniz 7 dolar farkla daha hizli gelebiliyor sadece.

fiyati 30 euro uzerinde olan urunlerin siparisini verirken siparis notuna urunun 30 euronun altinda oldugunu belirtmelerini yazarsaniz sorun olmuyor.

Ucuz kargoyu seç. Nota fiyatı düşük belirtmesini yaz. Gümrükte kalmas bir şey olmaz

radyo varsa ve farkederlerse bandrol muhabbetine uğraşırsın, prosedürü nedir araştırmadım.

not kısmı neresi? adres bilgilerini girdikten sonra mı çıkacak?

evet

geçen sene vardı

on cam haric cezasi yok .

artık onaylı kuruluşlardan yaptırılmayan filmlerin cezası var. izmir'de geçen hafta canına okumuşlar milletin.

Uygunluk belgesinin olması gerekiyor, kontrollerde gösterilmezse ceza yazıyorlar.

Ek olarak henüz onaylı kuruluş yok

Ikı numaraya kadar serbest ön cam hariç.

Yine anlaşmazlık var cevaplarınızda belge alıyor muyuz nerden alıyoruz sonuç olarak?

Belgeyi sen almıyorsun. Aslinda su an hala yasak. Resmi gazetede yayinlanan yeni yonetmelige onayli olmak uzere on yanlara yuzde 70 arkalara yuzde 20 yi gecmeyecek sekilde takilabilecek. Ama bu onay meselesi cozulmedi bakanligin yetkiyi ne sekilde kimlere verecegi hala muamma.

ankara'da cadı avı başlattı valilik, şehrin her noktasından gece-gündüz demeden denetim yapılıyor.

onaylı cam filmi istiyorlar, onda da ön camlara film yapmıyorlar zaten. şimdi izmir'de de başlamışlar sıkıştırmaya diğer illeri bilemiyorum.

Gecen arkadası polis çevirdi sadece ön camda olduğu için ceza yazdı yanlara birşey söylemedi.

@trollziya siyah camlı araçlar serbest sadece sonradan yapıştırmalar mı böyle uğraştırıcı?

gift işaretlemesin, sadece fiyatı düşük yazsın. hatta yazmasan bile tecrübeli bir satıcıysa kendisi düşük yazıyor.

ufak bir şey olduğu için geçme ihtimali yüksek.

Bende alabileceğin tüm aksesuarlar ve çok daha fazlası mevcut. Aynı fiyata verebilirim. Bir heves aldım 3 kere video çektim. Ama yi4k olan versiyon benimki.

4k ya gerek yok teşekkürler.

açıp bakıyorlar sonra internetten fiyatına bakıp yine gümrüğü çakıyorlar. adamlar akıllandı artık.

her gün yüzbinlerce paket geliyor irili ufaklı. tek tek hepsine nasıl açıp bakacaklar? ayrıca açıp bakmak gibi bir hakları var mı ki?

xrayden geçiriyorlar zaten ne olduğu gözüküyor. emin değillserse açıyorlar gayet hakları var. sonra gümrüğün üstünde içeriği kontrol edilmiştir yazan bantlarıyla kapatıylar.

Bu ne kadar goturduyse o kadar. Bulabilecegini sanmiyorum gerci orijinal bataryasini artik.

orijinal almaktansa 'nohon' gibi nispeten kaliteli üretim yapan yan sanayi almanızı tavsiye ederim. zira lityum piller raftayken bile ömrü tükenen pillerdir. s4'ün üretiminden itibaren 4 sene geçtiğini düşünürsek orijinal yerine daha 'taze' batarya almak daha mantıklı.

mevcut olan çalışıyorsa adaptör almanıza gerek yok.

Ben de deji kullanıyorum tavsiye ederim. Orjinalden daha uzun ömürlü

orjinal yok, bi ara hepsiburada da orjinali denk gelmişti kaçırdım. Alacaklarının hiçbirisi aynı performansı sağlamayacak, 1 seneye kalmadan aynı duruma düşecek.

zamanında araştırdığımda deji hakkında ilk aylar için oldukça iyi yorumlar vardı. @
fazla silgisi olan var mi'da belirtmiş zaten.

ben telefonu 2012'de almıştım, geçen eylülde bataryası şişmeye başladığı için değiştirdim.

şimdilik iyi gidiyor, ama orijinal batarya bulmak sıkıntılı bir iş. teknosa'da vardı hala var mı emin değilim. bulursanız alın bence, min 2 sene götüreceğini düşünüyorum ben.

Sony yenilendi, artık android ve menüler akıyor. Oldukça kullanışlı.

65"
www.vatanbilgisayar.com

75"
www.vatanbilgisayar.com

modeli ne?

asus proart pa248

Şu upstream kablosu takılı mı? Benzer bir monitör bende de var ancak öyle çalışıyor.

arkasında printerlarınkine benzer bir usb port olması lazım, ara kablo ile bilgisayarın usb'sine bağlaman gerekiyor ki çalışsın.

sayfa sayısı, satır sayısı, muhatap sayısı, hızlı ya da normal posta gönderimi gibi kriterlere göre değişkenlik gösterir. ama dolu dolu bir sayfa 80-90 tl tutar muhtemelen.

1 ay önce kadar çektim, yanlış hatırlamıyorsam 80tl civarı.

pazartesi günü çektim tek sayfa 100tl (hızlı posta)

denemedim ama ışık kirliliği olmayan bir alanda manuel modda diyafram ve enstantene ayarını uygun şekilde yaparsan sonuç alma ihtimalin var.

3.5 diyaframla çok çok zor. o diyaframın yetmesi için ISO 6400 olmalı ki 100D'nin ISO performansına göre çok kumlu olur

www.lonelyspeck.com

ccleanerda var bu. isimle boyutla falan eşleştirebiliyormuşsun. hiç kullanmadım ama

duplicate file finder kullanmıştım ama seneler oldu.

(bkz: picasa)

senelerdir visipics kullanırım, algoritmasını çok beğeniyorum. çok verimli programdır.

"Bu ne lan herif hatun tribi atmış resmen" diyecektim ki en sonda cinsiyeti gördüm. Sevgilim değilse trip çekmem, isim yazmadığı sürece de istediğini yazsın, kendi çalsın kendi oynasın.

Anladığım kadarıyla arkadaşın baya ergen diyebileceğim bir insan. Sosyal medyada laf çarpıtmalar falan geçsin bunları açıkça neye kırılıyorsa söylesin. Senin hatan ne ki açıklama yapmama izin vermedi diye yazdın?

1- bilmiyorum. bir sebepten soğuk davranmaya başladı demişsin. o sebebi biliyor musun? biliyosan bize de söyle yorum yapalım. bilmiyosan da öğrenmek için uğraşma, o gelsin.
2- hiç bi şey yapma. illa görüşmek isityorsa arar zaten tekrar.

1.ne istiyor diye soruyorsun ama asırlardır bu soru cevap bulamadı maalesef.takma ve yaptığı herşeye bi anlam yükleme,belki nedensiz yapıyor.

2.sakin kal her zaman nasıl davranıyorsan öyle davran,en azından ben böyle gıcık gidiyorum ama bak hala bana aynı diye düşünür belki vazgeçer

Amaan ağır kezban işte hocam. Not2 de belirttiğin gibi davran bir süre sonra "ya noluyo yaaa" moduna geçer o

1. ne yapmaya çalıştığını kendisi de bilmiyordur muhtemelen. üstünde düşünme bile.
2. kafaya takılacak mevzu değil, iyi oldu de bence geç gitsin. sevgilin bile olsa böyle tripler çekme, karınsa değişebilir tabi mevzu bişey diyemem :S
3. bence, ne güzel, kendiliğinden kurtuldum diye ileride sevineceksin bu duruma.

Bi 'derdin nedir' diye sormak neden bu kadar zor gelmiş sana anlamadım. Tamam onun yaptığı çocukça ama ona bile keşke aramızdaki sıkıntı neyse bana söyleseydin diyebilirdin, demediğine göre aslında çok değerli bir arkadaş değilmiş, hepimiz o yaşlarda o anlasın tiplerine girerdik nihayetinde.

Peki, nasıl yardımcı olabiliriz?

"Ben gelir alırım güzel abicim" diye girersen muhabbete yumuşarlar. Azıcık da eve getirilmesini isteyenleri kötüleyip birlikte sövdünüz mü tamamdır.

300tl ve yukarısı tutarda aidat ödenen bir yer kimsenin kimseyi pek umursamadığı (takmadığı) ilişkilerin içten değil, şeklen kaldığı ya da hiç bir düzgün şekil alamadığı bir yerdir.
Doğru dürüst komşuluk ilişkisi yaşanmaması nedeniyle siteden taşınan insanlar biliyorum.
Anladığım kadarıyla bu gibi yerlerde çevre çok kalabalık olsa da paranın bizzat kendisine bağlı gelen bir yalnızlık türü mevcut.

Kargopark kursunlar o zaman. Benim bir dönem oturduğum sitede kargopark vardı, kargolar buraya bırakılırdı, sms'le gelen şifreyler alırdık kargomuzu. Emanet dolapları gibi.

hocam pahalı değil mi? ben son iki senedir bimden alıyorum 30-40 liraya işimi görüyor. sağlam geldiyse size ömürlük kullanıcam diyosanız alın ama yoksa değmez. o paraya 4 tane alırım arabada durur kırıldıkça yenisini alırım ben olsam

bauhaus'ta 35 lira katlanır sandalyeler. 6 tane alırsın bu fiyata yani sen hesap et.

yuh çok fazla, hem dandik görünüyor hem de pahalı. aşağıdaki sandalyeden set düzersin bu paraya.

www.hepsiburada.com

Etmez o kadar. Dağılıyor zaten illaki. 30 liralık al geç, dağılınca yenisini al. Ağaç varsa gittiğin yerde hamak al decathlondan, sandalye yerine de kullanırsın. Çok rahat oluyor

Biz Metro'dan almıştık yıllar önce. Hala sapasağlam. Ayak uzatma şeysi bile var. Görüyorum, satılıyor aynısından. Yeşil ve mavi seçenekleri var.

mini istersen
www.merterelektronik.com
kasalı istersen
www.merterelektronik.com
tanıdık firma. reklama girerse kaldırabilirim.

@lazpalle firma onemli degil de ürün iyi mi? Goruntu kalitesi cok kötü olmasa iyi olur.

ben ip tv öneririm. andorid cihazı yurtdışından getirirsen 50$ (3gb ram, 32gb rom vs). eğer tv bir kaç senelikse zaten harici cihaza da gerek yok, sadece smart ip tv uygulamasını veya muadilini kurup hizmet satın alman gerekiyor.

digiturk ten dsmart'a, rusya kanallarından amerika kanallarına kadar her şey açık. legal değil tabii ki :)

foça tarafında kamp alanları var, tavsiye verecek kadar tecrübem yok, yol üstünde tek tek girip denizini/duşunu/kamp alanını beğendiğin bir tanesinde konaklayabilirsin.

3g için operatörlerin kendi tabletleri oluyor. hat satma derdine tableti uyguna veriyorlar.

mantıklı yatırım ve gidişatın intihar noktası piranha aristo; samsung tab serilerinden düşük özellikli lakin uzun kullanım sunacak modellerine yönelin derim. He para babası olsak apple mini retina ile başla derdik sen de sormazdın o da var.

ipad 2017 alın. Müşteri karşısına piranayla çıkmayın. En kötü galaxy tabs 2 ya da 3 alın.

asus zenpad bakabilirsin, kırdırırsan telefon olarak da kullanılabiliyor.

bizimkiler gerçek anlamda sahada oldukları için panasonic toughbook kullanıyorlar

bu sene itibariyle herkes şahsi hattını kullanmaya başladı çünkü kurumsal tarifeler resmen kucağa oturtuyor. o yüzden taahhütlü hat işine giremeyiz. yalnız ikiz sim card diye bişe varmış galiba tablette de kullan hattını diye onu araştıracağım.

müşterinin karşısına çıkmalık bir durum yok aslında. mevcutta servisçi şirkete gelip sisteme veri girmekle uğraşıyor. bizim amacımız işemrini atadığımız görsün gitsin işi yapsın tabletten yazılımla veriyi girsin imzayı çaksın hem servera hem de müşteriye göndersin bitsin. o yüzden çok afilli bir cihaza ihtiyaç yok pili dayansın sim kartı olsun yeter

Samsung galaxy tab 3 alın fiyatı fena değil ama simkart kullanabilmek için root gibi birşey yapmak gerekiyormuş zor bir şey değil bilen birine yaptırırsını.

Rossmann'da falan gözlük silme mendilleri var. Ufak kolonyalı mendil gibi ama silinen yüzeyde nem/leke falan bırakmıyor. Onları bi deneyebilirsin.

52'li kutusu 6 tl falan.

cam sil ve kağıt mendil ile gayet temizleniyor.

ıslak mendil iz yapar. en kolay çözümü su ile yıkayıp el değmeden kurulaman.

lcd temizlemek için antistatik spreyler var, gözlük temizleme beziyle kullanırsan güzel bir sonuç alabilirsin.

Alkol bazlı dezenfektan. Migros'tan alabilirsiniz, 6-7 lira bir şey ve kocaman sprey. Yağ falan bırakmıyor.

(bkz: technisub)

bu işlerden çok anlamam ama aşağıdaki şnorkeli senelerdir kullanıyorum ve ultra rahat.

www.mertsubonline.com

Mares - Mağaza: Galatamarine

Decathlon'a da bakabilirsiniz

sporasub. aşırı memnununm.

onur sub diye bir marka burada distribütorlüğünü yapıyor.

snorkel+maske'yi 220 tlye aldım.