valla ne yalan söyliyeyim ikisi de hiç hoşuma gitmedi ama ikisinden birisi şartsa 1

1 çok rahat görünüyor. en rahatı belkide.
önümüz yaz. yağmur olmadığında güzel güzel giyersin.

5 ve 6 nasıl sizce?

Açık ara 1.

Ben alsam 2 yi alırdım.
ayrıca merak ettiğim, insanlar en çok hangi ayakkabıyı beğenirse o ayakkabıyı mı alacaksın :)) saçma değil mi? Hangisi hoşuna gidiyorsa al geç tatava yapma :)

kararsız kaldığım için hepsinin gözümde artıları eksileri var öne geçen yok

normalde hiçbiri ama illa bunlar arasından iki taneyse 1-3

Camper, New Balance, Nike/Adidas gibi sportif markaların sneakerları da güzel olabiliyor. Quiksilver da olabilir.

Skechers

Puma Suede al geç abi. Şort altına üstüne, kot mot falan farketmeden her türlü yakışıyor.

Ucu istiyorsan decathlon

Ben bankada işe bile vansla gidiyorum:) New balance, vans iyidir

www.youtube.com

hepsi burada var. açıklama kısmına bakın

10. Fugue in D Minor [23:07]
Sayenizde buldum teşekkürler.

yeni tek lastik al. yeni lastigi arkaya tak. arkadaki eskileri öne tak.

ben olsam 2 lastik alır öne takardım (önden çekişli değilse arkaya). arkalar aynen kalırdı. artan lastiği de yedek yapardım. elbette bu masrafı iki kat artıracak ama ön iki lastiğin eşit olması takıntım var.

25bindeki lastiklerin %50-60 omru kaldigini varsayarsak, opsiyonlar bence soyle:
param yoksa - dis kalinligi benzer cikma tek lastik alir devam ederim
az param varsa - iki yeni lastik alir, yarilani ve bir lastigi daha degistirir devam ederim. kesinlikle tek lastik degistirmem cunku araba bir yone ceker o zaman.
param varsa - lastiklerin dis kalinligi zaten %50 veya altinda ise yeni dort lastik alirim kafam rahat olur.

Ön iki yeni lastik. Sağlam ön lastik bagaja. Yarık çöpe.

Yeni geçtim. Memnunum.
59 iken geçmiştim. Mutsuzum.

Vodafone red10 cok mantikli. 1 seneden fazladir kullaniyorum memnunum.

Turkcell'in çekiminden memnun değilsen vodafone'dan hiç olmazsın. çekim gücü nedeniyle vodafone'dan turkcell'e geçmeyi düşünüyorum.

Turkcell'in çekmediği yerde Vodafone hiç çekmez.

Edit: Ben Turkcell, eşim Vodafone. Evin arka odalarında onun telefonu çekmiyor. Sürekli seyahat ederiz, gittiğimiz her yerde karşılaştırma imkanımız oluyor (telefonlar aynı). Şu ana kadar Turkcell'in çekmeyip de Vodafone'un çektiği bir yer görmedim, hep tam tersi oluyor. Hatta eşim Levent'te bir plazada çalışıyor, ofisin bulunduğu kat çok yüksek olduğu için Vodafone yine çekmiyor, beni whatsapp'tan arıyor.
Gerçi biz de şirket olarak Vodafone'a geçiyoruz şimdi, hiç istemiyorum bu yüzden.

red10 kullanıyorum zamanında 45 lirayken geçmiştim. ama son zamanlarda çark çevirme fiyaskosundan sürekli internet sitesi alışveriş kodu çıkması (anlaşmalı site tabiki); kırk yılda bir hediye GB çıkarsa da onu 24 saatte geri silmesi (ilk çıktığında 1 haftaydı) ve tarifenin datalarını sanki kulanımım dışında da azaltıyormuş gibi gelmesi (bu sadece şüphe henüz ölçmedim) dolayı biraz soğuttu vodafone kendinden. sürekli ek paket alıp 80-90 liralara çıkmak zorunda kalıyorum son aylarda. oysa önceden 10gb artarak yetiyordu. bir iş mi var önümüzdeki ay göreceğiz.


bu arada X'in çekmediği yerde Y hiç çekmez önermesi yanlış. Bulunduğunuz coğrafyada şirketlerin baz istasyonu yatırımları farklı olabilir. eşinizin dostunuzun telefonundan ölçümler yaparak bulunduğunuz yerde en hızlısı hangisi anlayablirsiniz.

Türk telekom'un çektiği evde vodafone çekmiyor. Sakın geçme.

turkcell'in çekmediği yerde vodafone hiç çekmez +1

vodafone'dan turkcell'e geçtim 2 ay önce. aman diyeyim. ayrıca vodafone turkcell'i protesto amaçlı geçen kütleden sonra bi şımarıklaştı bi götü kalktı. müşteri hizmeleri olsun bayileri olsun adamın yüzüne bakmıyor "lütfen" cevap veriyorlar. sakın diyeyim. aman!

turkcell'in çekmediği yerde vodafone çekmez diye bir şey yok. bölge bölge değişir, evde vodafone'u da bir tanıdığın telefonunda deneyin öyle karar verin.
baz istasyonu hangisinin daha yakındaysa o daha iyi çekeccek doğal olarak.
ben taahhüt vermedim, 69 lira mı ne ödüyorum. bizim evde tüm şebekeler zayıf, yaşadığım çevrede fiyatına göre en başarılı olanı yine vodafone. bu tarifeye turkcell 100 lira üzerinde para istiyor, o da dengini bulabilirsen.

10 üzerinden 7

T-shirtle birlikte ülkü ocakları başvuru referan mektubu birlikte geliyor sanırım :D

corc +1

guzel degil ya.

iğrenç :D

Acun sen misin :(

alırsan benle konuşma bidaha

yılan

-10

Eğer bütçenizi aşmayacaksa Steinberg - UR12 biraz daha kaliteli olacaktır diye düşünüyorum. Benim kullandığım Presonus iOne modelini de düşünebilirsiniz. Giriş seviyesi kartlar birbirine benziyor zaten.

Bu arada o girişe hem enstrüman jakı (çivi jak) hem de xlr kablo giriyor.

su itici spreyler işe yarayabilir. hiç Birkenstock terliğim olmadı bilmiyorum. amaç sudan uzaklaştırmaksa, su itici en iyi çözüm gibi geldi sadece.

Toplam cevap sayısı 1214
'Cevap bu' olarak işaretlenmiş cevap sayısı 985
'Cevap bu'/Toplam cevap oranı %81.1

3131
2442
%77.9

Toplam duyuru sayısı 109
Toplam cevap sayısı 8814
'Cevap bu' olarak işaretlenmiş cevap sayısı 6964
'Cevap bu'/Toplam cevap oranı %79.0

%76.5

herkes herkesinkini görebiliyor zaten merak ettiğinizi açıp bakın yahu niye soruyorsunuz ya da yazıyorsunuz ki buralara??

%70.9

Toplam cevap sayısı - 920
'Cevap bu' olarak işaretlenmiş cevap sayısı - 801
'Cevap bu'/Toplam cevap oranı - %87.0

%82.7

Toplam cevap sayısı: 5950
"Cevap bu" olarak işaretlenmiş cevap sayısı: 5159
"Cevap bu"/Toplam cevap oranı: %86.7

%90.4.

Titiz çalışırım. Boş yapmam.

1256
1079
%85.9

yaklaşık 5-6 yıldır doğru cevaba değil de her cevap verene tik atılıyor. whatsapp sağolsun burada da insanlar cevap "görüldü" olarak kullanıyorlar o tiki.

Sosis, salam gibi işlenmiş etler hayvanlar için zararlıdır. Onun yerine ucuza alabileceğiniz çiğ etlerden (sakatat vb...) vermenizi öneririm.

Tavuk cigerini aliyosunuz, pakedi 2 tl. 300 gr. falan. Onu evdeki sebzelerle pisiriyosunuz (kabak, havuc, patates, maydonoz) 1-2 avuc da pirinc koyabilirsiniz, biraz siviyag gezdiriniz, 1 bardak suyla iyice pisiyor, blenderdan gecirip pure haline getiriyosunuz. Soguk servis ediniz. Mmmm!

Kedi, köpek hepsi bayila bayila yiyo. Bu mamayi kuru mamalarla da karistirip verebilirsiniz.

Migroslar'da dostluk maması var. Goody-Migros işbirliği ürünü. 100 gramlık paket 1.50 tl. Çok ucuz. Ben alıyorum iki üç torba bagajda duruyor. Gördüğüm yerde bir iki paket açıp döküyorum.

O dostluk mamalarını genelde pek yemiyorlar. Kasaptan ilikli kemik alıp haşlayabilirsiniz, içine kuru ekmek, makarna filan. En ucuzu bu.

cevaplar için teşekkürler.

ben evde kendime bile bir şeyler yapamıyorken kemik haşlamak, sebzeli ciğer falan yapmak zor işler:)

(keşke bunu ilk mesajda belirtseydim...)

dostluk mamasını deneteceğim bakalım, severse ne ala.

temiz mama da çok uyguna mamalar var, besleyiciliği konusunda değişik yorumlar var ancak sınırlı bütçeyle bir çok hayvana faydalı olmak adına ideal. Goody den daha iyi ve ucuz olduğu kesin.Arada bir tavuk ciğeri haşlarsanızda sizden alası yok, haftada, 2 haftada 1 falan yapsanız yeter.

Dostluk maması çok pahalı aslında. Çok dandik ve hiçbir hayvanın yemediği 150 gramlık paket 1,5 lira. Ki petshoplarda kilosu 5 liraya daha lezzetli mamalar var. En ucuz ve kolayı ise n11 den ya da hepsiburadadan 15 kiloluk paket sipariş etmek 55-60 lira civarı oluyor paket. Size 1 ay gider.

Kuru mamalar genel anlamda hayvanlar için son derece sağlıksız şeyler. Hiç kontrol edilmeyen bir sektör. Tahılı basıyor firmalar:) Fiyatları da hiç ucuz değil söylendiği gibi. Yemek hazırlamaya gerek yok. Emin olun çiğ et hayvanların en sevdiği ve en yararlı şey. Tavuk ciğerini alıp önlerine koymanız yeterli. Mahalledeki kediler tavuk ciğeri verdiğimde birbirlerini eziyorlar:)

La casa.

oz

farklı bir tarz: "utopia"


not: lütfen duyuruyu silme.

Oz +1
The wire
Westworld
Homeland

oz ve the wire ile de boşalırsınız artık

www.filmlerinsesi.net

senin ilacın;

(bkz: emmanuelle )

Oz (seninle dizi zevkimiz aynı hemen hemen)

Oz a başla bana teşekkür edeceksin.

the mentalist benim için.

ve shameless, o dediklerinizin hepsini yaşatan bir dizi :P

teşekkürler hepinize. oz'a başlıcam galiba.

gönül isterdi hepsini izleyebiliyim ama zaten dizileri çok yavaş izlyen bi insanım. oz da 6 sezonmuş, bi seneye biter artık asmdkjas.

derhal mindhunter izle.

La casa de papel bir sezon (netflixden izlersen iki sezon) şiddetle tavsiye ederim :)

Biri gelip "yememek" şeklinde bir espri yapmadan önce şunu söylemek isterim, marketlerde çemeni sıyrılmış pastırmalar var, onları deneyebilirsiniz. Yalnız kokuyu tamamen ekarte etmez onu bilin, az da olsa kokar yine. Çünkü çemen kokusu ete de yansır, istendiği kadar sıyrılsın, kokarsınız. Zaten pastırmayı pastırma yapan çemendir. Ha ama Kayseri'den veya Kastamonu'dan çemensiz pastırma sipariş edebilirsiniz yalnız onun tadı hiç güzel değil, şimdiden söyleyeyim.

dışarı çıkmayacağın bir günün öncesinde ye. koltuklara falan duş almadan yaklaşma. çünkü geçekten -espiri olsun diye demiyorum- geçmiyor.

yememek diyeceğim ama espri amaçlı değil.

Yememek esprisi için biraz geç, gömdüm ama şimdi düşünüyorum 1 hafta ne yapsam diyerek

Karanfil cignemek.

Açılın kayserili geldi... Ben yedikten sonra bilerek terleyip duş alıyorum koku kalmıyor.

Seni mutlu ettiyse bi önemi yok, ama bir parfüme 330 TL vermek için iyi bir gelir sahibi olmak lazım. Denge yoksa mantıksız.

yok. sen bir hesaplayan adam'sın.

media.altersozluk.com

Ben öğrenci harçlığımı biriktirip o zamanki sevgilime o civarda bir parfüm hediye etmiştim.

Seviyordum, o da parfümü seviyordu.

herkesin tutkusu başka, neden salaklık olsun..

**ama borç batağındaysanız ve tutarsız harcıyorsanız kısmaya çalışın.

özentilik. kaybolup giden şeye o kadar para verilmez. tenin gerçek kokusu daha özel ve değerlidir.

Onu üç yıla yaymaya çalış, bitirme bir seferde bari. Yılda 110 liraya denk geliyor, çok değil. Bu hesaba göre salak değilsin.

Ben o paraya Chanel'in parfümünü almıştım. Sıkıntı şu ki kalıcı da değil. Sen de tahminen EDT'sini aldın. Neyse o hâlâ duruyor, sonra gittim Bvlgari EDP aldım. O çok daha pahalı ama küçük boy almıştım bir de indirim falan vardı Boyner'de.

Alınır yani niye alınmasın. Bence fıs hesabın yanlış ama.

genelde parfümlerine birkaç yüz lira verenler için çok normal bir fiyat. sen salaklığından şüphelenecek kadar bunu sorguladığına göre o insanlardan değilsin ve bütçeni muhtemelen aşmışsın. salaklık değil de kendini şımartmışsın diyelim. çok da abartılacak bir şey değil, alınır yani.

Euro yüksek sorun orda. 65 Euroluk parfüm çok da pahalı diil aslında.

Seviyorsan fıslat gitsin, artık geri dönüş de yok zaten.

Ohh sefan olsun ya, yapıştır geç. On kere mi geleceksin dünyaya? Düşünme bu kadar.

Kaliteli parfüm fiyatları genelde o skalada zaten artık. Doların yükselmesiyle fiyatlar iyice uçtu, annemin yurt dışında alıp günlük kullandığı parfüm 800 lira olmuş Türkiye'de. bEnim kullandığım parfüm de 400-500 lira arasında değişiyor sanırım artık.

Velhasıl parfümlerin genel fiyatına göre normal ama siz bütçenizi aşıp aldıysanız bu seferlik kendinize jest yaptığınızı düşünün.

Bu tarz markaların parfümler bu kadar, üzüyor ama yapacak bir şey yok.
Gözüne uyku girmeyecekse alma daha uygunlerine yönel, çıldırasıya sık.

itunes’da 15 tl, kiralama 5 tl.

bilgisayarınızın tam modelini + bios (ör. Lenovo Ideapad 520-15IKB bios) diye yazarak nette aratırsanız bulabilirsiniz belki, bazen farklı kombinasyonlar olabilir.

onu nereden görürüm? kasada bir amblem vs yok.

kasanın değil anakart'ın modeline bakman lazım. www.computerhope.com burası yardımcı olabilir.

Ben notebook diye düşündüm nedense bir an. arkadaşın dediği gibi bakabilirsiniz.

klavyende fn tuşu varsa aynı tuşları fn ile dene bir de. benim anakart normalde f12 ile açılıyor yeni aldığım klavyede fn+f12 basmak gerekiyor mesela.

bilgisayarı açtıktan hemen sonra klavyeden "tab" tuşuna sürekli bas. böylece önde splash görüntü vs. varsa onlar yerine hangi tuşla ne yapılacağını görürsün. ya da o ekranda bios bilgileri yazar. "american mega trends" ya da "intel" gibi sonra oradan bulursun tuşu kombinasyonunu. eğer F tuşları olmadı ise muhtemelen delete olabilir. bir de bazen f2 oluyor.

Heat - oyunculuk, kadro, görüntü, öykü, karakter hepsini beğendiğim için.

Terminator 2 - tüm zamanların en iyi aksiyon filmi olduğuna inanıyorum. Geçen sene sinemada tekrar gösterildi. Soluksuz izledim belki 100.defa

Taxi Driver - o sıradan gözüken hikayesinin içerisinde çok şeu barındırdığı ve atmosferi için.

Shawshank Redemption - umut

Alien ve Aliens - ayrı ayrı harika filmler olduklarını düşünüyorum. İlkinin atmosferi ikincinin aksiyonu ön planda.

Yüzük kardeşliği

Dark Knight

Inception, Interstellar - kafamın içinde daha önce hiç girmediğim odalara girdim.

buffallo 66, lost highway, 25th hour, oslo 31 august, yakin plan, victoria, le conseguenze de'l amore, devil's advocate, naked, black swan, pi.

kendinden bir seyler bulma veya estetik, kurgu, muzik kullanimi, karakter betimlemesi, altmetin zenginligi olarak etkilenmisimdir herhalde. kisisel hikayeleri seviyorum.

leviathan.

ortaokul-lise döneminde rus klasiklerini çok sevmiş, onları okuamktan inanılmaz haz almış birisi olarak leviathan'ı izlerken "dostoyevski film çekse aha böyle olurdu" diye düşünmüştüm. izlerken o kadar mutlu ve dolu hissettiğim başka bir film olmadı. dünyanın en iyi filmi falan diyemem, hatta bariz biçimde değil; ama benim için yeri çok başka. everest'in zirvesine tırmanıp da manzarayı ilk kez görmek gibi bi' şeydi.

das leben der anderen ve das boot da benim için aşağı yukarı bu seviyededir. uzun uzun anlatacak bi' şeyi yok aslında işte rus ve alman manyaklığının, benim ilgimi çekebilecek en güzel şekilde görselleştirilmiş halleri olduğu için çok sevdim.

Eyes wide shut. Sebebini bilmiyorum.

Hayatımda bir kere ve lise çağlarımda trt’de izlemiştim ve beni deli şekilde etkilemişti ve niyetse unutmuyorum: lorenzo’s oil

les choristes. çünkü çoğüzel.

le samourai
çünkü yönetmen beni anlatmış

Biri Broken Flowers. Bu filmi ilk kez 2012 yılında indirmiştim, bir gece yarısı açtım izleyeyim diye ama vazgeçip uyudum galiba. Sonra 2016 yazında izledim, çok beğendim, 4 sene erken izlesem böyle olmazdı büyük ihtimalle, filmin sonunda There Is an End diye bir şarkı çalmaya başladı, o hoşuma gitti çalmayı öğrendim, sonra onu çalarken ilham geldi bir şarkı besteledim, güzel oldu.

Öteki Lost in Translation. Onun da ismi çok hoşuma gidiyordu ama sevmem diye senelerce izlemedim, sonunda 2016 yazında izledim bunu da, bayıldım. İyi ki ertelemişim izlemeyi. Buradan da So Into You diye bir şarkı keşfettim, film de bayağı etkiledi, nedenini tam bilmiyorum.

dalga geçeceksiniz ama Amelie.

Türk filmi olarak da kış uykusu.Her sene kar yağınca izlerim.Ritüel oldu

hatırlamayadım.
belki eskiden vardı, unuttum.

yine de özel demeye en yakın film "il postino" oluyor.
çok samimi bir film gibi gelmişti. müzikleri de güzeldi. filmi hep tebessümle izledim. bu tebessüm aynı zamanda bir hüzün de içeriyordu.

Motorsiklet günlüğü- her izleyişte umut ve istek dolu oluyorum.

Filth.

Yeniden izlemedim ama çok iz bıraktı bende.

the fall. oordaki kızı evladım gibi sevdim. keşke öyle bir yavrım olsa. resimag.com/p1/bca08cb366.jpeg

Edward scissorhands.

Farklı olmanın toplum tarafından gereksiz yere zorlaştırılmasını, kötülüğün bayağılığını ve şefkati çok iyi anlatıyor. Hem hüzünlü hem sıcacık.

before sunrise, before sunset ve before midnight. her seyden uzun uzun konusabilen bi cift soz konusu. hayalimde hep boyle bi seye sahip olmak var o yuzden sanirim.
the holiday. her izledigimde icimi simsicak yapiyor mutlu umutlu bir film.

daha cok vardir ama aklima gelenler bunlar suan

Güzel bence.

muazzam bence.

Ben de milli duygulardan bağımsız olarak bayağı beğeniyorum.

Larda yüzen Alsancak ne demek?

şu anki bestesi ile Türk İstiklal Marşı dünyanın en iyileri arasında ilk sıradadır. ardından sovyet marşı ve çeçen marşı gelmektedir.

bestenin ne olduğunu bilmeyen sığırlara sormuyorum diye not düşseydin keşke.

Beste ayri olarak cok guzel. Mars ayri olarak cok guzel. Ama bu beste bu marsa uygun degil. Niyet okumaktan hoslanmam ama bunu dillendirenlerin niyetinin bu degil, yeni devlete yeni mars oldugu inancindayim.

Prozodi problemi vardır (nim milletimin , tüten en son ocak o be)

Lakin “izmir’e giren türk atliları düşünülerek” yapılan bestenin ve “ilk dizeleri duvarlara kanla yazılan” şiiri ile tüyleri diken diken eder.

Önce şiiri içselleştrip okununca ne prozodi dinler insan ne bişey..

Maç önceleri , pazartesi ve cuma törenlerinde anlamını yitirttiler yıllarca.

Olimpiyatlarda altın alan bir sporcumuz için çalınınca da fena eder misal.

İlk bestelenişi aslında daha hızlı imiş ama plak teknolojisi yüzünden yavaşlatılmış derler , youtube’ta iki katı hızla dinleyince daha değişik oluyor. Hatta 1-2 dönem önce buna benzer bir çalışma vardı Cb senfonide...

Bence çok iyi değil ama kötü de diyemem. Yani karizmatik diyebilecegimiz bir tonda ama çok daha üst düzey milli marş melodileri de var. Bi kere marşi söylemek baya zor ve ikinci kitada artık sıkılıyorum ben söylerken.

Ben sovyetler, abd, kanada ve kazakistan marşlarini seviyorum. Fransa da güzel mesela. Yani çoğu ülkenin marşı kaliteli zaten, bizimki öyle ahım şahım gelmiyor.

Ama değişmesine de kesinlikle karsıyim, bu haliyle kalmalı, çünkü iyisiyle kötüsüyle milli marşın bestesi modern cumhuriyet bestecilerinden zeki üngör'e ait ve Cumhuriyet geleneği açısından önemli.

pxhere.com

Gerci hala ne oldugunu tam anlayabilmis degilim.

Ben böcek sanırdım. Hatta etraftan cemre düşecek konuşmalarını duyduğum zaman dışarı çıktığımda ya kafama düşerse diye korkardım. Tabi ki küçükken :)

En komiği bende galiba. Karpuz kabuğu.

göktaşı sanırdım.

çok çizgi film izlemekten benimki sanırım:D yuvarlak olan dünyaya bir damla su düşer ve her yer aynı anda ışıldayıp tekrar eski haline döner.

Ad aktarması. Bunu ilkokulda öğrendim. Düşme deyince cidden bir şey düşecek diye beklemeyi bıraktım.

İklim değişmesi, ılımak diye algılarım ben.

uzaydan toprağa, havaya ve suya taş düşüyor sanırdım. o taşı ilk bulan yetkililere bildiriyor ve "cemre suya düştü" gibi haberler öyle çıkıyor sanıyordum. hatta bahar geldiğinde etrafa bakardım hep cemre belki bizim buralara düşmüştür diye.

Tenis topu büyüklüğünde sihirli bir alev topu gibi bir şey sanırdım ama nereye düştüğünü bilmiyordum. Bizim evde pek lafı geçmezdi. Dolmuştaki bir adamdan “Cemreler düştü artık. Havalar ısındı” dediğinde kafamda öyle alev topları canlandı. Tunak Tunak Tun klibinin başındaki gibi bir şeyler düştü sanıyordum.
youtu.be

çoğumuz top gibi bir şey olduğunda hemfikir olmuşuz çok ilginç. boyutlar farklı tabii. göktaşı ile tenis topu arasında bir skala.

ben de avuç büyüklüğünde yanarlı dönerli bir top düşüyor sanırdım küçükken.

Ben bir nesneye benzetmezdim. Gece yarısı herkes uyurken gerçekleşen gizemli bir olay gibi gelirdi bana.

Alttan yediği rüzgarın etkisiyle beşik gibi sallana sallana, adeta ağır çekimde yere düşen beyaz bir tüy gibi davranan bir cisim.

Öğrenmemek için de yazılanları okumuyorum, kesin birisi doğrusunu yazmıştır.

Sihirli, parlak bir damlacık gibi bir şey. Geceleri düşer.

ben bişey sanmamıştım, kulağa o kadar saçma geliyordu ki gerçek olmadığını, soyut bir anlama sahip olduğunu anlamıştım. küçükken çok zekiymişim maşalla, büyüyünce geçti.

sihirli bir damla +1

Noldu ki omg oldun

bacaklar.

Sirasiyla

- gunduz festival alanlarinda konser izlemek ne sikici

- videonun fps’si yukseksmis sanirim.

- mercedes’e bak ne reklam almis, piuu.

- bu kadin torpille mi cikmis sahneye

hatun fena.

kızcağızın star ışığı yok, liselerarası şarkı yarışmasına çıkmış gibi takılıyor gibi bir hisse kapıldım.

Dua lipa çok güzel kadın.

Eteğini fazla çekiştirmiş. Çekmeseydi ne olacağıni duşündüm. Beline kadar çıkar mıydı acaba?

sahnede biyerlerini açmak yetiyor artık anlaşılan
ses performans sahne hiçbi halt yok.

Ne güzel bacakları varmış! Kylie Minogue’dan beri piyasa bir bacak açlığı içindeydi, belki o doldurur ama Kylie kadar star ışığı yok sanki bunda. Biraz da at gibi, Kylie daha kibar ve albenili. Eteği çok çekiştirdi yalnız.
Sesi de güzelmiş.
Şarkı dandikmiş. Sesi bu şarkıyla harcamış. Bir gün sesine giden bir şarkı söylerse güzel olur sanki.

araba çıkacak diye heveslendiydim, hayal kırıklığı :(

Lahmacun.

pizza yiyorum genelde.

Şu an tereyağlı ve soğanlı bir hamburger olsa. üfff

pizza. hatta akşama söyleyeceğim.

Pizza

Kavurmalı kaşarlı pide.

Sipariş verecek olsam kumpir söylerdim tam şu an.

Pizza

ıslak hamburger

pizza

tercihim Boeuf bourguignon olurdu.

tavuklu pilav

adana

tacosking.com.tr

senin kullanımına bağlı. windows + kullanacağın programların yeteceği bir kısım için c'ye ayırsan mantıklı olur.

kendi yaptığım şeyi söyleyim misal. bende tek hdd değil 3 tane var. 2 si 500 gb biri 8 tb.

ilk 500gb lükte windows, programlar oyunlar var.

ikinci de fotoğraflarım, dropbox klasörüm, spotify'ın kendi şifrelediği data olarak kullandığı kısım ve belgelerim var. belgelerim klasörünü ve spotify'ın asıl yer kaplayan bu dosyalarını farklı bir yere kaydettirmek biraz değişik.

üçüncü 8tb'lik komple film.

windows çökerse, ya da c ye herhangi bir şey olursa bana yarayacak her şey zaten başka disklerde.

Ayırma ne gerek var?

İhtiyacın olduğunda Windows içerisinden ayırırsın

arşivleme alışkanlığın yoksa ayırmana gerek yok.

sık format atıyorsan ve sabit dosyaların (arşivin) varsa; ihtiyacına göre 1/4 veya 1/3 oranında ayırıp kalanına sabit dosyaların için kullanabilirsin. çeyrek veya üçte bir oranında ayırdığın kısıma ise windows kurarsın. programların ve oyunların çok yoğunsa fifty fifty de olabilir.

yani özetle windows kuracağın yer ağzına kadar dosyayla dolu olacak şekilde kalmasın yeter.

M705'i 6 yıldır sorunsuz kullanıyorum.

G300S var bende de. 2 senedir kullanıyorum. Şimdiye kadar kullandığım en güzel mouse bu oldu.

Bir de MK250 diye bir klavye mouse seti var 10 yıldan fazladır kullanılıyor fakat mouse'un sağ tıkı 2 senedir çalışmıyor.

geçtiğimiz temmuz civarı almıştık gamer logitech mouse. eşim sağolsun habire düşürdüğü için bozuldu tabii. garantisi devam ediyordu, şansımızı deneyelim olmadı ücreti neyse tamir ettiririz demiştik. iki üç hafta sonra yenisini gönderdiler. edit: model G300s

10 yıl kullanan var. Düşürmediğin fırlatmadığın sürece bozulmaz mouse

M185 var, bimden almıştım, sanırım 8 sene oldu, m325 var 4 sene oldu, g602 var eylülde aldım.
Hepsi gayet güzel çalışıyor. M325 çok güzel bir mouse boyutuyla falan bence.

Bendeki M180'i de 6 seneden fazladır kullanıyorum sanırım. USB alıcısını kırınca kenara atmıştım, yıllar sonra garantisi bittiğinde sitelerinden müşteri hizmetlerine yazdım nereden satın alabilirim diye, adamlar taa Hollanda'dan bir gün içinde ücretsiz gönderdiler ufacık alıcıyı.

2010'da mx1100 almıştım. 5 6 sene bilfiil kullandım, şu an çekmecede duruyor kullanmıyorum. ama hala çalışıyor.

7-8 yıldır klavye mouse setini kullanıyorum, hala taş gibi çalışıyor.

vodafone kullanıyorum 1 senedir, telekomdan geçmiştim. 1 kere falan sıkıntı yaşamışızdır.

superonline fiber değilse, aynı altyapı kullanılacak, daha iyi olur mu pek emin değilim.

hele bizim gibi hala adsl kullanmak zorundaysanız daha iyisi olmayabilir hiç.

3 yıldır kullanıyorum. Tavsiyemdir.

Bulunduğum yerde fiber yok maalesef.

karbonat rahatlatır.

kocakarı cevabı olacak ama,
"sinir stres vücutta ilk mideye vurur" sebep sinir stres kaynaklı ise çözümü de orada yapabilir. reflünün tek sebebi strestir demiyorum tabi.

yaparken rahat ettiğim şey ise yastığımı yükseltmek oldu.

Çok teşekkür ederim . Peki sebze ağırlıklı beslenmek mi gerekir bu durumda ?
Ayrıca kahve yasak diye okudum sitelerde sütlü kahvenin de zararı olur mu acaba ? Laktozsuz falan ?

hatundan ayrılınca reflü falan kalmadı. ilişkisi varsa ayrılsın, yoksa da bulaşmasın sakın. :)

uzun vadede kefir iyi geliyor. kefir içsin en doğalından. mümkünse ev kefiri.

Çok teşekkür ederim Cevaplarınız için

@alsterwasser mayalı içecekler zarar vermez mi ? Kusura bakmayın bilgisizligimden soruyorum .

Reflü teşhisini kim koydu bu önemli. Ben de reflüyüm diye yıllarca çektim meğerse midemde yara varmış o tedavi edilince bir şey kalmadı.

Merhaba. Yaklaşık 6 ay boyunca günde 10 tane ilaç kullandım reflü için. 3-4 farklı doktora gittim. 2 kez endoskopi yaptırdım. Geçmedi.

Ama sürekli insanlar bana kudret narı denen bir şeyi önerdi. İnanmadım. Taksici ile reflü konusu açıldı kudret narı deri. İşyerinde herkes öyle dedi. Ailem arkadaşlarım internette gördüğüm yazılar hep kudret narı önerdi.

En Son tamam ulan dedim. Gittim aldım. 24 lira falan aktar da. Aksu vital marka bal aromalı aldım. Günde 2 kez öğlen ve sabah kahvaltıdan yarım saat önce bir tatlı kaşığı yedim. Tadı ilk başta iğrenç geldi kokusu falan. Denemeye devam ettim. 1 ay falan içinde midem yemek borum dümdüz oldu. Hiç sıkıntı kalmadı. Şimdi yediğim şeylere biraz dikkat ediyorum. Sabah uyanır uyanmaz şu içiyorum. Akşamları yatmadan 2 saat önce yemek yemeyi kesiyorum.

Alkol de alabiliyorum her şeyi yiyorum. Hiçbir sıkıntım kalmadı.

Benden kesin ve net bir tavsiye. Kudret narı deneyin.

(bkz: kudret narı)

ben uzun süre doktora direndim ve reflü olmadığımı düşündüm ama her köfte, soğan, turşu, salça yedikten sonra geğirdiğim ve midemde şişkinlik olduğu için ikna oldum. ilaç kullandım faydası pek olmadı. bu saydıklarımı yemezsem sıkıntı yok. evet çay, kahve de tüketilmemeli, tiryakiysen günde maksimum bir bardak demişti doktor.

Cevaplarınız için çok teşekkür ederim . Hepinize sağlıklı ve iyi gunler dilerim

1. koyu kahverengi, 2. siyah. tek fark bu gibi.

renk farkı var sanırım. biri siyah biri gri gibi algıladım ben de.

www.epey.com

m.youtube.com

@goodz

teşekkürler, fakat bu değil :)

bi an bunu hatırlattı ama değil herhalde.

www.youtube.com

@tepedeki psychedelic adam

değill. elektro gitarla çalınıyordu yanlış hatırlamıyorsam.

Yüksek dağlara doğru?

aslında çaldığınız tam olarak bu değil ama ufak bir farkla buna çok benziyor.

www.youtube.com


edit: oo elektro gitarla falan çalınıyor postunu şimdi gördüm ben.
edit2: bunun linkini de atmışlar zaten:) bulursan buraya yaz merak ettim.

@someonewalksalone

cok benziyor, resmen araklamislar dedigim sarkidan.

fazıl say- insan insan?

Aynısı değil ama benzettim. youtu.be

su

kim diyo salgam olmaz diye?? efsane olur

deve sidiğiyle ye o zaman.

edit: haram değil işte kana kana içsin.

salata ve su

birayla taze fasülye bile gider.

Soda+limon

Ben heeer yemegi en cok suyla yemeyi seviyorum. Kola sevmem, ice tea seftali icerim disarda genelde ama su tercihim. Bira falan da yemek sonrasi icmeyi severim yemek yerken su daha guzel gidiyo

Şalgamla da balik gider bence

turşu suyu

beypazarı'nın limonlu c+ maden suyu soğuk olmak şartıyla iyi gidiyo, turşu suyu da aynı şekilde.

soğuk espri de güzel gider bak. bak mesela: deve sidiği iç hahahvahavhahavha. nası iyi dimi? ağzın ortasına vurma isteği uyandırdı?

Kola

kim diyo rakı günah diye?? efsane olur

şalgam niye olmuyo ki +1
zaten başka meşrubat kalmadı su iç madem :/

Limonata içiyorum, ama balığa ve salataya limon sıkmıyorum, çünkü o zaman yoğurtlu iskenderin yanında ayran gibi olur.

aynen şalgam.
ayrıca kola zararlı da nolacak ölmezsin ya.
sanki her gün 3 öğün balık yicen

inciraltında tekne içine odun sobası kurmuş adam, şahap usta, onda yiyorum ekmek arası sardalya vb, civardaki en iyi yapan o, yanında hep çay içiyorum ben, bence çok yakışıyor.

11.22.63
Handmaid's Tale

peaky blinders
stranger things

Orange is the new black.

İzlemediğinizi varsayarak yerlilerden 7Yüz ve Masum'u öneririm. Yabancılardan da The Night Manager, Stranger Things, Mindhunter ve Altered Carbon diyebilirim.

Black Mirror ve Dark izlediyseniz Handmaid's Tale aradığınız heyecanı vermez. Ben de bu kadar iyi yoruma uyup şans verdim, ilk bölümü zor bitirdim. Çok güzel bir kitaptan uyarlanmasına rağmen dizi o kadar yavaş ve bariz bir şekilde ilerliyor ki kitabı okumayan biri bile rahatlıkla bir sonraki olayları tahmin edebiliyor. Ben sıkıldım ama siz bir şans verin yine de.

11.22.63 de Stephen King eseri malum. Güzel bir mini dizi. Dönemini gayet güzel yansıtmış.

The missing ve the fall i izle.tas gibi dizi ikisi de.

utopia

%3
The Handmaid’s Tale
Utopia

Fargo
True Detective
Utopia
Mr. Robot

ve The Missing'e +1 öyle dizileri seviyorum. Umarım 3. sezon gelir :)

Westworld
True Detective
Halt and Catch Fire

westworld
mr. robot
mindhunter

Utopia +1

Ayrıca, ben de yeni başladım ama iyi gibi >> End of the f**cking world

Peaky Blinders (2017'de izlediğim en iyi diziydi hatta genel olarak en sevdiğim dizi diyebilirim)

Carnivale (büyülü gerçeklik, marquez seviyosan bu diziye bayılırsın bazı bölümlerinin yönetmenliğini marquezin oğlu yapmış)

Fargo (her sezonu ayrı hikayeli dizi, ilk sezon efsaneydi, buradaki nickim diziden :))

geniş aile

FARGO
MCMafia
Manhunt Unabomber

reklam virusu yemissin
uygulama sende yüklü degilse
android olsaydı ustune basili tutardın
hangi uygulama bu bildirimi gonderiyor bulurdun ve silerdin

Başka bir isimle aynı durum bende de var. Çözümü bulamadım

steve jobs cular neredesiniz
yok mu bildirimin hangi uygulamadan geldigini gorme yolu?

aynen katılıyorum.
bu filmle gora'nın alakası yoktu abi.
216 bile yeşillik olsun diye öyle geldi. saçmalık.

bir çok uzatılmış/gereksiz sahne yerine bunun içini doldurabilirlerdi katılıyorum. belki o zaman gora ile alakasız bulanlar da daha memnun olurdu.

Hem oyle hem de film icinde baska sahnelerde deginiyordu ama her turlu bombos bi filmdi.

çünkü dünyaya geliş amacı filmin sonunda belli oluyor.

filmin sonunda diyor ya hani ölüyorum falan o yüzden geldim?

robotun pili bitiyomuş işte yav

evet haftasonu yaptım günlük kart çıkartıyorlar

ben de h.sonu yaptım, sürekli kart çıkarttım sık gideceğim için.

Arkadaşlar, günlük kartı ticari işletmemiz olmadan da çıkartabiliyoruz yani değil mi? Doğru mu anladım? Ücretli mi bu kart?

Ücretsiz. Ticari işletme olmaya gerek yok.

Artik tek giris vermiyorlar. Direkt kart cikariyorlar.

Cumartesi alışveriş yaptım. Bireysel olarak da kart veriliyor ama benim kart hep evde kaldığı için günlük alışveriş diyorum kasiyer isim soyisim alıyor sadece. Faturada görünmesi için.

Bazen o.kagida gerek görmüyorlar giriyorsun yapiosn alisverisini

ticari işletme şartı yok. ama çok fazla bir avantaj da bekleme bence. piyasada 10 lira, metrodan 6-7 liraya alırım diye düşünme.

Eskiden sadece ticari isletmeler alisveris yapabiliyordu.3 4 yildir perakende musterilere de alisverise actilar
Perakende musterilerinin bagzı urunlerde kisitlama oluyor, mesela bir kasa alabilir ikincisine izin vermiyorlar, ticari isletmelerde boyle bir sorun yok
Alisveris yapabilmek icin ticari isletmeler vergi levhasini veriyolar ve metro kart alabiliyolar
Normal musteriler ise yukaridaki gibi tek girislik kart veriyorlar.Metro arada normal musteriler icin metro kart cikartiyor sayili oluyor ve hizla tukeniyor

Bayii fiyatı ciddi bir avantaj sağlıyorsa bayiiden al tabi, aynı fiyata yine bayii tercih ederdim ama +200 TL üzeri bir fark varsa yurtdışından söyle gelsin.

1000 dolar üstünü gümrükten çekmek için baya uğraşırsın. Bayi üzerinden al.

Limit 1500 euro olmuş amazondan da alabilirsin. Mobildeyim silemedim.

Arada 500tl gibi bir fark yok ise her türlü bayii daha mantıklı.

bayi uzerinden cok buyuk ihtimalle 1000-1500 tl daha pahaliya alirsin

bike24, wiggle, chainreaction, tweekscycles, bike-components, bike-discount, planetx gibi yerlere de bak. cannondale lefty gibi ozel birsey almiyorsan canyon modellerine de bak.

benim anladığım kadarıyla o kopan topraklama mantığına benzer bir şey (sanırım). amfiden cızırtı geliyordur değil mi? lehimlerseniz çözülecek gibi.

gitarı bağlayınca hiç ses gelmiyor. birazcık oynayınca ses geldi ama sonra tekrar gitti. jackın ucuna dokununca cızırtı geliyor evet.

orası bağlı olmadan ses alamazsın.lehimlemen lazım.

ben siyah bantla yapıştırdım 3-4 yıldır sorun çıkartmadı.

Doğal şeker yerine rafine şeker kullanıyorlar. Kinder Bueno alıyorum. O da 2,75 TL. Bisküvi almıyorum artık. Güzel değil hiçbiri. Kremalı bisküvi yok piyasada. Kurabiye gibi bisküvi üretiyorlar. Kuru kuru yenmiyor. Olala sufle kek alıyorum bir de. Başka da bir şey yok.

sanırım şu mısır şurubu denen şey epey etkiledi tadını. tüm abur cuburlar deli gibi şekerli.

eti cin, çokomel ve eti puff, bunların dışında sevdiğim bişey kalmadı ne yazık ki

ha bir de 40 yılda bir canımın çektiği negro var.

düşün bak bu kadar monosogdyum glutamat basmalarına rağmen hala beğenmiyorsak kim bilir nasıl rezil şeyler aslında.

geçen gün sorulmuştu benzeri bir soru. tatmin edici yanıtlar vardı. arayabilirsiniz.

yağ çok önemli. kalitesiz yağ kullanıyorlar. o kadar ki, katkı maddeleri ve yapay tatlandırıcılar koymasalar o yağla yapılan -şey- yenmeyecek kadar kötü gelecek damak tadımıza.

ekonomik sebepler ve kalitesiz malzeme kullanımı bu sonucu doğurdu.

Cappuccino aromalı brownie vardı kaldırılalı yıllar oldu. Oysa çok da lezzetliydi yar etmediler bize.

Eski ürünlerin kaybolması bir yana, mevcut ürünler de anormal bozuldu. Tadını net bildiğim ürünler dahi artık rezil edilmiş durumda. Her şeye aşırı derecede şeker basıyorlar artık. Şekeri seven insanı bile tiksindirecek boyutta. Çikolata alıyorsun, şeker ısırıyormuşcasına tada sahip.

Yine bir diğer taraftan bu ürünlerin boyutlarını da küçültüyorlar çaktırmadan. Bu da demek ki olay büyük ölçüde ekonomik bir sıkıntıdan kaynaklı.

açıkçası çok da iyi yaptılar çok da güzel yaptılar. tatları mahvolmasaydı hala aklım kayacaktı bu tarz ürünlere. ben olumlu yanından bakmaya çalışıyorum. geçen rulokat özlemiyle yanıp tutuştum, aldığım paketi bitiremeden çöpe attım resmen.

gerçi bunların kötüleşmesiyle ters orantılı olarak mahalle pastanelerinde falan bile baya yenilebilir tatlı ürünleri yapılmaya başlandı ve tatlı çeşitleri inanılmaz arttı. eskiden bi tavuk göğsü bi profiterol yallah idi durum, şimdi öyle mi ya. /: pastanelere dadanıyorum ben artık bu durumda. sen de boşver bisküvi falan, dark side'a geç.

@burka, aynısı mıdır bilmiyorum ama kahveli brownie intense var 10lu pakette.

şu kurabiye kalktı gitti piyasadan, daha bunda nasıl iyi niyet aranır.

aytaslarmesrubat.com.tr

böyle leziz bir kurabiyenin tutulmaması ihtimali var mı? daha ucuza getirmeyi deneyip aynı tadı elde edemeyince piyasadan çekiyorlar, başka ihtimali yok. aynı tadı geçtim "meeh yerler ya bunu" bile diyemiyorlar düşün artık. kalanlar da bu meeh'ler işte.

Müsadenle duyuruna ortakçı çıkacağım. Eski lezzetler yok gerçekten. Piknik diye bir bisküvi vardı 25 kuruş falandı o bile acayip lezzetliydi. Yok artık.
Uzun süredir snickers yemiyordum belki 3 sene olmuştur. Geçen canım çekti bir tane aldım. Leş gibi şekerli geldi tadı. Ben yemeye yemeye bana mı ağır geldi yoksa değşti mi tadı?

bi öneride bulunayım o zaman.

'bolçi' bulursanız bi yerde, dinlenme tesislerinde oluyormuş, müthiş bi şey. ben markette fıstıklı çikolata istesem damak alıyorum mecburen ama bolçi varken damak'ın çok da adı geçmez gibi.. 10 lira falan bi kare çikolatası ama tadı muhteşem.

@ismira007, snickers da gerçekten değişmiş. geçen ben de twix aldım gerçekten, abartısız yiyemedim. bu kadar iğrenç olabilir. albeni bile daha güzel.

Doğal şeker diye bir şey yok. Yani var da hiçbir zaman abur cuburlarda tatlandırıcı olarak meyve ya da bal falan kullanılmadı. Şeker pancarından elde edilen şeker de rafine şeker.

Eti Burçak Sütlü Kremalı ve Eti Brownie'nin tadı hâlâ gayet güzel bence.

Şölen ve tadelle markalı ürünler hala güzel bence.

ulker peki ve eti turti'yi ozluyorum ya.

Torku No.1 gayet guzel, eskinin guzel gofretleri gibi.

3 kutu rulokat faciasından sonra gerçekten artık herşeyi batırdıklarına inanıyorum. Neyse ki çokonat, eti cin, eti puf ve çokomel, negro aynı gibi, bir de Ülker çubuk kraker. Arkadaş yazmış da içi krema dolgulu doğru düzgün bir bisküvi yok.

ben de şunu merak ediyorum:
satışları nasıl?

sadece buraya yazanlar değil, çevremde de çok kişi bu şekilde düşünen. markete girdiğimizde bisküvü çikolatanın olduğu reyona hiç uğramayız bile.

eskisi gibi satmıyordur herhalde markalar. bir bilginiz var mı?

ben bu yüzden üşenmeyip nestle'ye mail attım kısa ve öz niyetimi belli eden amacım da piyasaya ürünü yeniden sokmaları falan değil böyle duygu sömürüsü yaptım pirinç patlaklı gevrekleri çok severdim çocukken hep nestleciydik biz dededen falan neyse adamlar dönüş yaptılar 1 hafta sonra kadar, o ürün sizin pazarda satılmıyor biz sizi yerel sağlayıcılara yönlendirelim dediler sadece. insan bi adres yolla 2 paket yollayalım der falan. öyle yani. artık nestle düşmanıyım.

şaka bi yana bu konuyu bi ara araştırıcam çok merak ettim.

di mi!

glikoz + fruktoz şurubu. o değil pastaneler falan bile kullanmaya başlamış sanki. yıllar evvel şekerpare almayı bıraktım. bu tarz şerbetli tatlılarda çok belli oluyor içine ne bok kattıkları. zehir gibi bir şey.

eti takılıyorum ben de. üzeri hitit güneşli kakaolu bisküvisi ve burçak'ın klasik versiyonunda pek tat farkı algılamıyorum. cin'de de. bunlar dışında bir şey almıyorum genelde.

yalnız etiketlerinde çatır çatır yazıyor şurup olduğu. sadece dozajını daha iyi ayarlamışlar belki, diyebilirim. ya da başkasının algıladığını ben algılamıyorum.

ülker'i zaten boykot edeli yıllar oluyor. nadiren dayanamayıp albeni alıyorum. birkaç ay evvel almıştım, o da kötü değildi sanki ama ondan emin değilim.

kurabiye ve kekler bundan en muzdarip olan grup sanki. ya da onlarda ne leş olduğu daha belli oluyor.

torku'ya hiç bakmadım ama en azından toz şekerleri düzgün. direkt pancardan üretilme diye biliyorum. adamlar şeker üreticisi sonuçta. ürünlerinde kendi şekerlerini kullanıyorlarsa belki denemek lazım.

özellikle paketlenmiş ürünlerde seçim şansı bırakmadılar. aslında imza kampanyası, sürekli protesto vs yapılsaydı iyi olurdu. seçme şansı cidden yok.
sigaranın alkolün sağlığa zararlarını anlatırken, kamu spotları vs ile, glikoz şurubunu, gluteni coşmuş ürünleri, gdo'yu pompalıyorlar maaşallah piyasaya.

keşke yasaklatabilsek bazı katkı maddelerini. sağlıklı şey yemek lüks oldu. ekmekler rezalet, şeker rezalet, abur cubur zaten rezillikte zirve yaptı, sebzeler anormal parlak, kalın, susuz ve çekirdeksiz mutant yaratıklar gibi vs. biz bunların hepsini de üretiyorduk ayrıca.

keyfimizin de içine ettiler artık en son. ben sigara içiyorum hala, sigaralar bile leşleşti.

bu arada : #22164700

asıl olay budur. tahkimci eşş... liboş şerefsizlik olunca bir nanenin altında, savaşması böyle zor oluyor işte. elin dobermanı. git hallet diyorlar böyle tiplere, bunlar da gelip hallediyor.

bunu yapmak için vatanı, insanı falan sevmemek gerek cidden.

hani küfür eder misiniz falan filan diye soruyorlar ya, alın işte, buraya nadide küfürler sıralamak elzem aslında, hatta görev. entryde bahsi geçen bu adam(!) gibileri "benim oyum cahille bir olamaz" dediğinde işte o can alıcı soru beliriyor: "sen bizi sevmiyorsan oyun bırak eşit olmayı, keşke olmasa zaten. keşke sen var olmasaydın." aynı sebeple: liyakat önemli diyoruz, peki liyakat tek başına yeter mi?

Şeker pancarı üreten çiftçiye zararını falan bilmem, doğrudur ama vücudunuz hangi şekeri yediğinizi anlamıyor emin olun. Yani şeker pancarından üretilmiş şekerden yapılan abur cubur yiyorum, günde beş çorba kaşığı bal yiyorum kafam raad diyen varsa demesin, hepsi aynı halt.

Sucrose, HFCS, invert sugar, honey, and many fruits and juices deliver the same sugars in the same ratios to the same tissues within the same time frame to the same metabolic pathways. Thus, if one accepts the proposition that a given product will be sweetened with one of the fructose-containing nutritive sweeteners, it makes essentially no metabolic difference which one is used.

Aşağıdaki linkten detaylıca okuyabilirsiniz şeker ve şuruplar nedir ne değildir.

ajcn.nutrition.org

İdeal olan kaynağından bağımsız olarak tatlı şeyleri çok minimal düzeyde tüketmek.

Doğru, gerçekten çok çok kötü şu anki aburcuburlar. Acı bir tat kalıyor ağızda, tatlı değil sanki.

@godoşu beklerken
Yazdıklarına katılıyorum.
Bildiğim kadarıyla o kanun cargill denen firma için çıkarılmıştı. Adamlar bir ülkede kanunları kendilerine göre değiştirtip öyle işletme kuruyor.

yukarıda alıntılanan makale bilgisinin biraz yanıltıcı olabileceğini düşünüyorum. konu şeker başlığındaki her şeyin monomerinin şeker oluşu değil sadece. olay iki şeker arasındaki yapısal farkın sindirim ve emilim gibi metabolize olma süreçlerindeki fark ve bunun etkisi (artı içine katıldıkları şeyi daha stabil hale getirdiği söylenen şurupları, şurup haline getiren kimyasal reaksiyonlar dizisinin başka maddeler oluşturup oluştuurmaduğının sorgulanması):

*linkini verdiğiniz makalenin yazarı John S White, ufak bir arama sonucu, anlaşılıyor ki Atlanta'da "White Technical Research" adlı "danışmanlık" hizmeti de veren bir fimanın sahibi. Bu adamlar bize danışmanlık yapmıyor, şirketlere yapıyor. Küçüğünden (pastane zinciri olsun), büyüğüne (monsanto, cargill, vs.)

conflict of interest'i bağımsız çalışır gibi göründüğü için yok. kötüye kullanmak isterseniz güzel bir yöntem.

* ben de size açıktan conflict of interest'i olan bir makalenin commentary linkini vereyim.
www.jci.org ki aynı article bu şurupların tüketici algısında yarattığı olumsuz etki yüzünden ürünlerinin reklamını hfcs free diye yapmaya başladıklarını da söylüyor.

(mısır şurubuna alternatif şekilde metabolize olan şeker pazarlamaya çalışıyorsanız mesela burada olası bir bias sahibi olmanızın bir anlamı olabilir. yoksa tüm bias'in mısır şurubu kullanan dev firmalar lehinde olması gerekiyor, diyerekten burada belirtilen conflict of interesti çok ciddiye almadım.)
buna göre makalede fruktozun glikoza göre farklı metabolize olmasından bahsediliyor. yani bunlar elbette monomer hallerinde "şeker" ama bunların insan vücudunda değişik miktarlarda alımı ile oluşan değişim de başka.

bakın bu makalede fructose'un insulin sensitivity'si üzerine etkisi yüzünden diabet yaratma riskine (bahdesilen insulin sensitivity düşmesinde şüphesi edilen olayla ilgili makale abstraktı: www.ncbi.nlm.nih.gov ve früktozla ilgi makale olmayan bir yazı da burada www.medpagetoday.com )

karaciğere dişe daha fazla zarar verdiğinden de bahsedilmiş.

artan adiposity (adipose tissue yağdan oluşan dokuydu bildiğim kadarıyla, obezite faktörü yani bu, zaten makalede öyle bir kısım olacaktı)
yani çalışmada aynı sürede glikoza kıyasla aynı miktarda fruktoz tüketenler belirgin şekilde fazla kilo almış.

belirtildiği gibi bu çalışmadaki eksiği değerlendirmeciden aynen alıntılıyorum ki: "the study stops short of showing whether fructose consumption would decrease insulin sensitivity to the same degree in the absence of visceral fat gain. Statistical analysis of the available descriptive data appears to suggest that the changes of body fat and insulin sensitivity are not necessarily codependent. "

ama bence bu tam anahtar nokta: aynen dediğiniz gibi sağlıksız şeyleri fazla tüketen, şeker ve yağ içeriğine yönelen kimseler dün kiloluyken bugün morbid obezlerse sebebi bu olmasın?

yani aşırı miktarda glikoz tüketen insan vs aşırı miktarda früktoz ve türevlerini tüketen insan diye düşünürseniz fark ortaya çıkıyor. visceral fat'iniz olması için obez olmanız gerekiyor zaten. e olduktan sonra fruktoz ciddi zarar verecek demek oluyor:

bu arada meyvedeki fruktozla sofradakinin farkı neyle beraber tüketildikleri demiş bir doktor:

www.diabetesdaily.com

yani şimdi bu doktor da işine geleni söylüyor olabilir. ama dünyaya baktığınızda, artan obeziteye baktığınızda adamın söylediklerinde bir mantık görüyorsunuz. bu bok aynı bok olsa da, bir meyvede bunun metabolize olması ve absorpsiyon süreçlerini yumuşatan ve yavaşlatan etkenler var diyor. (glikoz mu fruktoz mu geyiği bir yana)




daha kapsamlı bir makale buldum, belirtilmiş bir conflict of interest de yok daha doğrusu araştırmacı olmadığuı beyanında bulunmuş, hepsini şu an okumam maça ister, bir kısmını okuyup bir kısmında göz gezdirdim diyeyim, ilk bakışta diğerlerinden daha iyi gibi geliyor: www.ncbi.nlm.nih.gov

Bu makaleye göre iki yanda da çoğu iddia aslında inconclusive, bu sonuçları çıkaracak long-term study'ler henüz mevcut değil.

HFCS'e olumsuz bakanlara eleştirisi ise abartılı şekilde yüksek doz alımlarında yapılan çalışmalarının sonuçlarını değerlendirmiş olmaları. Zİra o da şöyle diyor: "The issue of dietary fructose and health is linked to the quantity consumed, which is the same issue for any macro- or micro nutrients. "

Fakat o noktada aklıma morbid obezler ve genelde obezite geliyor. Tamam obezite fruktoz hatta HFCS arasında doğrudan anlamlı korelasyon kurmaya kalkmasınlar, eleştirildiği gibi, ancak o zaman bu çarpıcı paralel artışın sadece tesadüfi olduğunu gösteren kanıtları sergilemeleri gerekiyor. Dolaylı ilişkinin tam nerede dolaylandığını da göstermek lazım. "Henüz çalışmalar yok" demek "ilişki yok" demek değil.

Conclusion'ın baş kısmına bakarsınız diğer önceki makale değerlendirmesinde bahsettiğim faktörler yarı yarıya olumlanmış. Yani hem doğrulanmış hem sorgulanmış. Bir göz gezdirirseniz anlarsınız.

Ancak şunu da aklınızda bulundurursanız güzel olur: Inconclusive olan ne? "It appears that fructose does cause..." mealinde cümlelerde hangi çalışmalar eleştirilerle beraber doğrulanmış? Peki bu dietary sugar tipi hakkında olumlu bir şey söylenmiş mi?

Bu arada siparişi amazondan değil de başka bir siteden gibi düşünün amazon zaten kendisi hesaplıyor o da tamam yani.

Bu tür durumlarda gümrük memurları zisden bu ürünü gerçekten bu fiyata aldığınızı ispatlamanızı istiyor, sitenin ekran görüntüsünün işe yaradığını duydum bir iki arkadaştan.

Ürünün linkini verip bakmaları da istenebilir, tabi fiyat değişmediyse.

Bu durum çoğu zaman "bu kadar büyük bir ürün bu kadar ucuza olmaz" mantığı güttüklerinde oluyor. Yani alınan ürünün 29 Euro olması mantıklı ise sıkıntı olmaz.

İçindeki faturaya göre, amazon mesela kuponlu/anlık indirimlerde, asıl değer üzerinden alıyor vergiyi.

Ürün Çin'den gelecek iyi ki Amazon örneği vermeyin dedim herkes Amazon yazmış:)

Çin'den gelen ürünlerin içinde de fatura olmaz ve ürünün kutusu çok büyük gerçekten ve normalde de 55 dolar olması lazım. Fakat ben 29 dolara aldım.

Bu ürün kocamanmış yav deyip geçirecekler muhtemelen vergiyi. Ama itirazını nasıl yapmak lazım iletişim kısmı nasıl oluyor onu anlamadım? Fatura beyanı falan demişsiniz de iletişim nasıl oluyor fax mı istiyorlar e posta mı atıyorlar kim bana nasıl ulaşacak ya da ben mi arayacağım gümrüğü o kısmı sormuştum aslında.

sezonların son bölümleri o sezonun önceki bölümlerine ekşici tabiriyle "selam çakıyor". onun dışında bölümler/sezonlar arasında herhangi bir bağ yok.

İzlenir

@nrmnm +1 "easter egg"leri kaçırıyorsun. Sadece sezon finali değil bu arada. Başka bölümlerde de oluyor arada. Bu arada sezon boyunca inceden gösterilen, arka planda işlenen şeyler oluyor, sezon finalinde. İzlemek büyük sıkıntı yaratmaz.

kahvenin kendisinden oluyor. yapılış yöntemi ile pek ilgisi yok. kahve çay tarzı şeyler reflü-gastrit tarzı şeyler yapar zaten bilinen bir şey bu. azaltmak en iyisi. bende de aynı sorun var. yanma başladığı zaman bir tatlı kaşıpı karbonat yutuyorum. biraz rahtlatıyor. tavsiye ederim.

ben de ne zaman midem yansa filtre kahve içerim geçer. demek ki senin mideye yaramıyor.

tavsiye için teşekkürler, ama biraz daha detaylandırırsam sorun şu: hep aynı kahveyi yapıyorum. geçen sene devamlı makinede yapıyordum ve mide yanması sorununu hep çekiyordum. bu sene kahve içme sıklığımı düşürdüm epey, içtiğimde de french press'te demliyorum ya da dışarıda içiyorum. french press'te demlediğim de makinede yaptığım da aynı kahve içerik olarak. ama aylar sonra ilk defa makinede yaptım yine midem yandı geçen seneki gibi. çoktandır bu sorunu hissetmiyordum.

bence mideni fazla yoruyorsun, ondan sonra kahve de ağrıtıyor.

makine belki sıcak suyla biraz daha fazla keskin olmasına sebebiyet veriyordur.

benim 35 senedir mideme dokunan şeyler hiç değişmedi, mesela mercimek çorbası, salça.

sende yeni yeni bişeyler çıkıyorsa bi göstersen iyi olur.

midenizin günden güne durumu ile ilgilidir bence. kahve miktarını aşırı abartmıyorsanız pressde içtiğiniz kahveler çok farklı olmaz zaten. bir de çok bekletmemek önemli.

uğraşırım diyorsanız tantuni gibi yapabilirsiniz onla lezzetli oluyor.
fırında papates, soğan vb. sebzelerle harmanlayarak pişirebilirsiniz.
biber olsaydı fajita da yapılabilir diyecektim.

Kremalı tavuk göğsü. Varsa mantar soğan da koy

Üşenmezseniz fırında, mısır gevrekli

yemek.com

Dieser Artikel kann nicht in die Türkei geliefert werden. Siehe Details

Google Translate: Bu öğe Türkiye'ye teslim edilemez. Ayrıntıları görün

buradaki kahve makinelerinden aldığını, tr'ye getirttiğini entry girmiş herkes. verdikleri linklere tıklıyorum, hepsinde aynı şey yazıyor. trye gönderilmiyor diyor.

nedir bunun aslı anlamadım.

sepete ekle alırsın. türkiyeye teslim edilemez diyen bir çok ürün aslında geliyor. sepete ekle diyip alman lazım.

sepete ekle ve siparişi onayla butonuna kadar gel. zaten o butona basabiliyorsan verebiliyorsun. veremezsen adres istediği kısımda bu adrese gönderilemez diyor. o ürünün altındali notu dikkate alma. burda olay sepete atıp ilerlemek.

ben bu seferlik sizin için denedim.


Ürünler : EUR 30,24
Posta ve Paketleme Ücreti: EUR 19,23
İthalat Ücreti Depozitosu: EUR 10,13



Ürünü Amazon.de'nin bünyesindeki bir mağaza değil de Amazon.de'nin kendisi sattığı için Almanya'ya verilen KDV'yi sizden düşmüş ürün olmuş 30.24 Euro. 19 Euro kargo ücreti istiyor. 10.13 Euro ise Türkiye gümrük vergisi olarak istiyor.

Toplam 59,60 Euro. 1-2 Euro da bankanız komisyon koyar. Değmez yani bu fiyatlara.

Bence kargosu bedava ürünler bulmaya çalışın ve ürünün altındaki açıklamaları sallamayın. Mesela kargo bedava yazıp da ürünün kendisi kadar kargo çıkabiliyor siparişin son aşamasında. Dediğim gibi TR'ye gelir mi gelmez mi, KDV vergisi kaç euro düşer, kargosu beleş mi öğrenmek için şimdilik en iyi yöntem siparişi onayla sayfasına gelebilmek. Bu arada dilini Türkçe olarak ayarlayabiliyorsunuz sitenin. Büyük oranda çevrilmiş.

Eyyorlamam bu kadar.

iyi de dermanı kalmamış yav. çizgili veriyor çıktıları herhalde, yarısı var yarısı yok testte gözüken:) muhtemelen aynı printerları kullanıyoruz. gayet güzel sonuç bu. benimki 1000'den sonra cortladı.

Öyle olduğuna bakma abisi, performansı yerinde. Yeni nesile taş çıkarır kendisi.

ağzından öpmezsen olur bence.

bende brother var 300 tl ye aldım. 50.000 sayfa çıktı aldım hala banamısın demiyor. siz bunları yapıyosanız benim alıp arabayla gezdirmem falan lazım :)

@acemi

nişan ne zaman?:P

@al basmadan donu var

Hocam bence senin evin yarısını onun üzerine yapma zamanın gelmiş.

öp gitsin

Allahın emriyle isteyelim onu sana

ben bir epson'dan 13.817 sayfa çıktı almış insanım. hepi topu iki yüz liralık mürekkep verdim, daha bitmedi mürekkepleri. tanklar da dolu.

tatile mi çıkarayım yazıcıyı?

@ismira
evet lütfen

@babilbaligi

tektaş alınız

yazıcıyı bırak şimdi homtek nasıl?

bu arada bende canon kullanıyorum tanklıydı tankı söktüm 1 senedir tanksız kullanıyorum. su sıralar kartuş iyi performans vermiyor çizgili çıkarıyor. öneriniz varsa beklerim.

em bence

yasal olarak mumkun degil. vatan da bu konuda benim tecrubeme gore hic iyi degil. yine de denemek lazim...

Hic dokunmadiysaniz kutusuna bile magaza mudurunun insafina kalmis da oyle bile zor hele bu zamanda. Adam yaptigi her satisi aksam uyumadan once dusunup mutlu oluyordur.

Elden alındıysa zor.

10 yıl önce hiç öyle bir yükümlülükleri olmadığı halde -hem de HDD gibi bir ürünü- iade almışlardı. Ben de şaşırmıştım. Bildiğin kasaya bağlanmıştı hem de naylonunu yırtmayı falan geçtim:) Sanıyorum şanslı günümdeydim. Cevap olarak zorunda değiller ama imkansız da değil. Müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşabilir.

geri verdim arkadaşlar. temiz suratlı bi yalancı olunca iş yapıyor XD

ev. kalamar kızartıcaz bi tek farklı olarak sanırım.

Ev. Tek. Portakal.

Uyucam

arkadaşlar parti diye tutturdu, merkezde ev kiralayalım, içelim sonra kulübe gidelim sonra eve gelip tekrar içelim dediler ama hem param yok hem de istemiyorum açıkçası, son etkinliği pek beğenmemiştim, yrrak gibiydi ortam kimse kimseyle ilgilenmiyodu. otururum evde muhtemelen, özel bi şey yapacağımı sanmıyorum.

Arkadaşta toplanacağız.

Yalnız bir şey yapmadan geçicek

Evde, yalnız, mümkünse 22.30'da yatağa girmiş olarak.

3 senedir yalnız giriyorum yılbaşına ve bağımlılık yarattı. Harika oluyor, deneyin.

Tek başıma kendimi dışarı atacağım.

Bana kalsa hazır 3 gün tatil varken evden çıkmazdım ama arkadaşlarım kendi kendilerine plan yapmışlar İstanbul'a gelmek için. Onlarla olacağım yani mecburen.

sopiro +1

Planım vardı ama nöbet kitlemisler yılbaşına.

arkadaşlar tutturdular evde içelim diye. fakat hiç canım istemiyor. ankara' ya gitme durumum var sevgili annem ile. bakalım.

Gündüz babamla sinema-yemek, akşam da annemle evdeyim.

Arkadaşlarla çıkacaktık ama annem de babam da bozulunca ektim.

o gün çalışmayı düşünmüyorum. böylesi özel günlerde kendime tatil vererek kendimi normal insan gibi hissediyorum. o gün uzun süre sonra ilk kez yemek dışında içki tüketeceğim. ayrıca bir de izlemediğim bir film ve dönem şerefine daha önceden izlediğim bir film seyredeceğim. gündüz de geçmişin çağırdığı yerlere; ya nişantaşı'na ya da arnavutköy'e uğrama planım var.

ek: 1'i sabahında da snoopy, şirinler ya da heidi'den 2-3 bölüm izleyeceğim.

Ev, bence en güzeli.

üç yıldır üstüste nöbet kitliyorlar, çalışacağım :/önceden napıyordum cin içerek victoria’s secret show izliyordum.

ailede bir sürü boşanmış insan olduğu için -teyzeler ve dayı- kuzenler, teyzeler, dayı, hatta dayının eski eşi falan da hep beraber yılbaşı kutlayacağız da inşallah dayı kişisi çok içmez, içince saçmalıyor çünkü :/ en küçük kuzenim 10 yaşında, aslında onun için toplanıyoruz bir nevi, yoksa annemin kalça kırık, iki teyzemin de evi istanbul'un birer ucunda, üstelik biri ağır gripli. ha bir de zaten herkes çalıştığı için zor görüşüyoruz, babama zaten her yıl olduğu gibi gene nöbet kitlediler, üç gün evde yok adamcağız :/ muhtemelen küçük kuzenin gönlü olsun diye tombala oynar, mandalina sıkarız gözümüze karşılıklı aşjksdlsajda

ha bir de yılbaşı gecesi huysuz virjin varmış, onu izleyip nostalji yapabilirim umarım, bir sorun çıkmaz da :/ ya da ne bileyim, böyle bir son mutluluk kazanıp sonra da ölmem de, falan... amma da dahi anlamında de ve şu suratı kullandım -> :/

üniversite arkadaşlarım ile maaile bursada evde buluşuyoruz. zaten ayda bir buluşuruz çoluk çocuk.

Ertesi gün çalışacağım malesef. Hatta o gün De akşam 6'ya kadar çalışacağım. 7 buçuk gibi evde olup tüm geceyi erkek arkadaşımla film izleyerek geçirmeyi planlıyorum. 12 olur olmaz da yatış :(

1 kilo mandalina alıp dizi film takilmaca.

ev ortamı gibisi var mı? missss

muhtemelen 00.00 olmadan sızacağım. manitaya kalsa şuraya gidelim buraya gidelim. iyi gidelim de mekanlar dolu para yok nereye?
güya ailesi otele gideceklerdi olmadı bana gelirsin başbaşa gireriz yeni yıla dedi. tabiki reddettim olası ailesinin geri dönmesi benim onların gözünde itibarımı sıfırlar diye.
kardeşim gelecekmiş
ay bilemiyorum altan ben uyucam galiba.

parti vericektim. parti vericek tüm arkadaşlarımla bağımı kopardığım için yıkıklar gibi mandalina emicem evde...

Anne babamın yanına gidicem onlarla evde güzel bi yemek yeriz sonra da 12 olunca sarılırız

youtu.be

bilgisayarında bir matematik formülü çalıştırıyo, çalıştırdığı formülün çıktısında ilk 4 karakter 0 ise "coin" veriyor.

bu coin'nin ne sayısal ne matematiksel ne anlamsal hiç bir değeri yok, uzay araştırmalarında da kanser araştırmalarında da genom işlerinde de kullanılamaz falan bişi.

bunu değerli yapan tek şey talep, peki insanlar neden talep ediyor bunu, manyaklar mı? ev/araba alacak parayı bir tane "0000asecd5sdf56z1xc5s6zf6"'ye neden veriyorlar? çünkü biri geldi dedi ki ben böyle bişi buldum, istersen sana bunu satarım. olay buradan başladı buralara kadar geldi.

bildiğim kadarıyla hiç bir şey hacı. bir paranın karşılığında da o mal ya da hizmet lazım değil. yani öyle zannediliyor ama değil. (işin uzmanı falan değilim yanlış anlaşılmasın)

bitcoin'in olayı bitchain denilen hedede. bitchain çok güçlü, kırılması neredeyse imkansız bir şifreleme yöntemi. bitcoinler bu şifreleme yöntemini kullandığı için de güvenilir. değeri de tamamen bu güvenirliliğinden geliyor. altın bu noktada çok net bir örnek şöyle ki;

altını değerli yapan nedir? yumuşak, işlenebilir, parlak ya da sarı olması mı? esasında hayır. altın insanların üzerinde değerli olduğuna ittifak ettikleri, belirli bir miktarda olan, kopyalanamayan, suni olarak üretilemeyen bir şey. doğada var olduğu kadar var. bunu zamanında birileri bulmuş, işlemiş, satıyorum demiş birileri de almış. böylelikle ortaya bir "değer" çıkmış. sonrasında ekonomik sisteme bir şekilde entegre edilmiş, orasını ben anlamam. ekonomist arkadaşlar durumu daha iyi anlatırlar.

ama mesele şu; altının kendinden bir değeri yok ve doğada belirli bir miktarda var. bitcoin de öyle. kendinden bir değeri yok ve belirli bir miktar var! evet bitcoin'in mucidi satoshi Nakamoto (kimliği tam olarak bilinmiyor) sistemi toplamda 21 milyon ya da milyar emin değilim bitcoin oluşturulabilecek şekilde tasarlamış. tıpkı altın gibi! belirli bir miktarda bitcoin var ve olabilecek. evet işin özünde bu bir yazılımın koruduğu elektronik, güvenli bir para birimi. bu mining yapan abiler de aslında sistemin devamını sağlıyorlar ve karşılığında ödül olarak küçük bir miktar bitcoin kazanıyorlar(dı). o da şöyle; düşünün bir altın madeni var, bol bol altın var. madenin sahibi diyorki gel kardeş şurdan altın çıkar ben de sana biraz altın vereyim. başta çalışan kişi sayısı azken kazanç fazla oluyor tabi, sonra bu duyan koşturuyor madene çalışan sayısı birden artıyor! binlerce kişi oluyor. hal böyle olunca maden sahibi abi de düşürüyor kazançları. şimdilerde miting yapmanın çok karlı olmamasının sebebi de bu. bu örnekte yanlış anlaşılmasın madenci abi biri değil "sistem" bitchain denilen şifreleme yöntemi.

çok uzattım. buraya kadar oku. anlamadığın bir yer varsa sor ona göre tekrar yazayım :)

not: 1 kuruş bile bitcoinim yok. netflixde izlediğim bir belgeselden anladıklarım bunlar :)

@cmysn: e bu sanal değil mi hocam? yarın birisi çıkıp "artık bitcoin limiti 50 milyon!" derse ne olacak?

diyemiyor hacı abi. yazılımla belirlenmiş bir şey bu. çok güçlü bir yazılımla. bu paranın gücü burdan geliyor zaten. yani en azından herhangi biri yapamıyor bunu. belki de hiç kimse yapamıyor. işin burası çok teknik bir konu. yazılım uzmanı falan olmak gerek. belki de daha fazlas..

ama herkes meselenin özünü kaçırıyor. bitcoin esasında bir siber başkaldırı. parasal sisteme karşı yapılmış çok anarşik bir hamle. yani bu paranın kontrolü kimsede değil. bir denetleyicisi de yok. şimdi çok kıymetli diye herkes alıp satmaya çalışıyor ama çıkış noktası bambaşka.

dünyada hemen hemen her ekonomik meta birilerinin kontrolü altında. örneğin dolar... amerikada dolar federal rezerv bank tarafından üretiliyor. sanılanın aksine sahibi devlet değil! şahıslar... parayı belli bir borç karşılığında üretirler. kontrol bunlardadır yani. keza euro... türk lirası... hep aracı kurumların elindedir. bitcoinde ise aracı kurum yok! kontrol yok! takip edilebilirlik yok! sistemin bir sahibi yok yani. bu anlamda bir devrim! ve bu devrim amerikanın hiç hoşuna gitmedi mesela. bir sürü düzenlemeyle bitcoini ele geçirmeye çalıştılar fakat nafile! bitcoin resmen küllerinden doğdu ve sonuç bu. en son 18bin dolar civarıydı. çok takip etmiyorum açıkçası :)

üretim sayısını değiştirebiliyorlar geçen sene kazarak neredeyse hepsini çıkarmışlardı arttırdılar limitini.

çok sağlam bir olay değil yatırım için. ama para transferi için çok mantıklı türkiyeden yurt dışına gidecek biri alır bitcoini orada bozdurur. yada kirli işlerde aynı mantıkla

@kararsızataletfilozofu

kaynak nedir bilmiyorum dediğim gibi pek takip etmiyorum ama sanırım bu söylediğin pek doğru değil. en son nisan ayında tüm bitcoinlerin ancak 2033 yılında mining edilebileceği konuşuluyordu. böyle bir artırımın zannımca pek mümkün olduğunu düşünmüyorum zira işin mantığına ters.

en basit şekilde bu videoda anlatıyor. şahsen ben burdan çözdüm olayı.

www.youtube.com

nedir ne değildir, nasıl alınır gibi sorular için buyursunlar:

bitcoinnasilalirim.blogspot.com.tr

bağlanır. hem pcye hem iphone kurulan program vardı. unuttum ama ismini.

nope. caletti'nin dediği pc yi iphone üzerinden kontrol için. iphone'u fare niyetine kullanıyorsun.

malesef

iPhone'da imleç var mı? Yok. Yani hayır.

Edit: İlginçmiş ama bildiğin gibi Android rahatça modifiye edilebiliyor, iOS'da mümkün değil.

@i was made for you, Android’de de yok ama mouse bağlanabiliyor.

Video'dan kaynaklı olabilir. Ses kanallarından biri kapalıdır diye tahmin ediyorum. Yan yatırdığında sağ-sol, dik yaptığında üst-alt kanallardan ses geliyor galiba.

Sallamış da olabilirim. Video'nun linkini gönderirsen ben de deneyeyim. Bende de 7 var.

Bunu 7 plus’ta ben de yaşamıştım. Her videoda olmadığı için videonun kendisinden olduğunu varsayıp önemsemedim.

youtu.be Şu videoda oluyor bende.şimdi açtım yine o şekilde oldu.

Bende de aynısı oldu. Dik konumda alttan, yatay konumda da üstten ses gelmiyor.

Diğer videolarda iki hoparlör de çalışıyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yetkili servisle görüşmeye gerek var mıdır sizce?

Evet yine oldu. Muhtemelen videonun kendisi ile ilgili üstte de yazdığım gibi

425*24*30/1000

@alperz, 1.9 Amperin herhangi bir rolü yok mu bu hesaplamada?

425 = 220*1,9 akim 1,93 falandir yuvarlamayla 1,9 yazmislardir.

yani aslinda asil amperin rolu var fakat o watt'la hesaba katilmis oluyor.

yani zaten 425 = 1.9*220 olduğundan öyle oluyor.

35.38 dolar karşılığı sıkıntısız gelir, siparişinizi verdikten sonra tüm sorumluluk amazondadır yaşanacak aksaklıklardan sorumlu değilsiniz. Gelmezse paranız iade edilir, ama gelmemesi için hiç bir sebep yok.