beatsX kullanıyorum ama bir arkadaşımda Anker'in 17 euroluk bluetooth kulaklığı var amazondan aldı ve gayet memnun.

Bluedio diye bir marka var f/p olarak efsane diyebilirim.

2-3 farklı tarz var. hangisini istediğine bi bak önce. spor yaparken dinleyeceksen 'askı' modeller iyi düşmüyor kulaktan. xiaomi sports kullanıyorum ben. tıpaçlı olanlar var, boyunluk şeklinde olanlar var, kafa üstü var vs.

Ben bunu kullanıyorum. Teslim alalı 2 gün oldu. Şimdilik memnunum.

(git: www.aliexpress.com

Bluedio kadar dandik bir marka daha yok. Sürekli kopmalar ani hareket yapınca birinin kesilmesi falan. En çok review satın alan da firmadır.

Gecikme sorun yaratmayacak diye düşünüyorum o yüzden bir tane kz - zs6 muhteşem bir kulaklık 30 dolardı sanırım - ve kz Bluetooth modül gayet yeterli. Gayet efsane. Diğer daha uygun kz modelleri de olur. Zs3 zst falan aşağı yukarı hepsini kullandım hepsi şahane. Düşmedi şimdiye kadar benim kulağımdan.

Sennheiser kulaklığım bozuldu. Almışken kablosuz alayım diye düşündüm hepsiburada'dan Anker marka bir kulaklık aldım. Ben buradan indirimli 170 liraya aldım ama aliexpress fiyatı az daha uygun.. Kulaklık olarak 123 desibel ses çıkışı var ve ben sennheiser'den daha iyi olabileceğini düşünmemiştim. Bas sesleri çok çok iyi. Şarjı 1 haftalık kullanımda bitmedi..

tr.aliexpress.com

Ankerden şaşma,her ürünü kaliteli,harika bir marka.son müzarekecinin önerdiği modelde baya iyi

mi6 ceramic.

mi 6 aldım 1-2 ay önce.

son güncellemeden sonra iki sıkıntı çıktı ortaya;
1- bildirimler (her bildirim geliyor ancak telegram bildirimi iki kere geliyor. vatsap, müzik vs herhangi bi program arkada çalışırken onunla ilgili üstte devamlı X arka planda çalışıyor uyarısı kalıyor.)
2- müzikçalarda iken şarkı otomatik atladığında değil de kendin değiştirdiğin zaman ses gelmiyor. durdur başlat yapınca ses geliyor. bazen düzeliyor bazen böyle, kafasına göre işte.

bunlar dışında bi problem yok, memnunum.

ben şuradan almıştım, kredi kartına vade farksız taksit yaptığı için
profil.gittigidiyor.com

Ben de Mi6 aldım şu ana kadar gayet memnunum. Gittigidiyor, N11 vs. harici en ucuzu Migros'taydı ben alırken.

Max 2 aldım şarj nedir unuttuk

bende mi 5s hanımda mi 6 var memnunuz en son çıkan mi note3 ü övüyorlar. o da düşünülebilir.

mi6 kullanıyorum kesinlikle önerilir

mi note 3 aldım migros'tan. ziyadesiyle memnunum.

mi 6 icin delta servis garantili diyor, sıkıntı olur mu?

bozmazsan sıkıntı olmaz :d

yani biraz şans işi

huawei mate 10 Lite da fena gözükmüyor.
hem daha ucuz ?

her şeyin lite olanından, light olanından, alt modelinden kaçacaksın. redmi serisi xiaomi önermem mesela, mi serisi güzel. huawei p serisi falan iyi.

hey mi 6 cılar,
müzik çalarda açtığım parça devamlı çalıyor. bir kere çalıp durmuyor yani.
çalma opsiyonlarını kurcaladım değişmedi.
sizde de oluyor mu?

Diğerlerini bilmiyorum da Bim için şöyle;
Senden sınırsız veya çok yüksek miktarda ürünü ucuza alıyor. Hemen hemen başkasına satmana gerek kalmayacak kadar çok alıyor. Bu ürünleri kendi markası şeklinde ambalajlıyorsun veriyorsun.

private label deniyor. kendileri tabiiki ham madde fln vermiyor. fiyat bazlı teklif isteniyor. yani bana maliyeti 6 tl olacak gibi ton balığı yap deniyor mesela. ya da spesifikasyonlarını verip ürettiriyor. tam fıstıklı en az % 30 olacak şekilde çikolata üret gibi

meyve suyunu tamek uretiyor mesela, bim'in meyveleri toplayip tamek fabrikasina goturup meyve suyu haline getirtip geri alip marketine koydugunu sanmiyorum.

tamek yilda 100 birim urun satiyorsa bim kendi standartlarina gore 30 birim urun siparis verince ciddi iskonto sozkonusu oluyordur. ama bilgili degilim bu konuda.

ilk verdiğin örnek fason üretim ve hayır bim a101 gibi yerler fason değil private label olarak ürettiriyor ürünlerini. hemen hemen 2. dediğin gibi. sen üret diyor ben satçam diyor.

Zamanında bim be a101 için yağ üreten bir firmada çalışmıştım. Üstte dedikleri gibi private label deniyor. Bizim firmznın yağı ile aynı tanktan dolum yapılırdı şişe vs aynı sadece etiket farklıydı. Kalite farkı da yok arada tabi.

private label, max şu fiyattan bu kadar ürün üret bana diyor mesela. ürünün kalitesi maliyet kıstasına göre orjinal markanın tıpatıp aynısı olabilir ama genelde kalite farkı olur.

Ben olsam yatırım için kenara koyduğum dövizi bozmam.

5 Euro'sunu bozardım.. Euro yükselecek, en azından kardan zarar etmiş olursun.

not: yatırım tavsiyesi değildir.

Aciliyeti veya ihtiyacınız yoksa dursun.

Nayn.

Dolara çevirip en parada %3,25'e faize koy.

bende de 1 lira zannedilip yanlışlıkla para üstü olarak verilen 2 euro var. başlık takıp.

o kadar para seni bozar. bozma.

boz da euro tekrar 4 ' e düşsün rezerv nefes alsın.

boz, yüzde 40ıyla altın yap, yüzde 20 dolar, yüzde 20 borsa, kalan yüzde 20de likit kalsın. malum portföyü genişletmek mühim.

inşallah 5,19' dan bozmuşsundur.

sadece sen gör. foto yüklerken arkadaşlar kısmına tıkla.

i.hizliresim.com

Facebook sayfanizdaki "Hareketler Dökümü" kismindan zaman tunelinizde gorunup gorunmemesini de secebilirsiniz.

Fotoğrafı yükledikten sonra hesabınızı dondurup yeniden açın.

insanlar gorsun profilime ama 'x profil fotosunu guncelledi' diye kocaman cikmasin herkesin onune. sadece profilime girince gozuksun diyorum yani.

Finike

finike +1

bi kaç gün önce benzin istasyonunun yanındaki ağaçtan kopardık. hani öyle bağ bahçe değil, 2-3 tane ağaç vardı. tövbeler tövbesi ne kadar güzeldi ya. ben hayatımda öyle portakal yemedim. dalından olduğundan mıdır nedir muhteşemdi valla.

geçenlerde finikeye yolum düştü, e tabii portakallardan denedim.

şimdiye kadar ne yemişim dedim. gerçekten çok farklı.

ama finikeliler der ki; finike portakalı olayı bitirilmiş. her portakal üreten üzerine finike portakalı damgası vuruyormuş.

selpak gibi bişey olmuş yani. finike de yetişen portakallar ise satılamıyormuş, çöp oluyormuş genelde.

finike

ama akdeniz kuşağında her yerde olur. dalından koparmaniz o lezzete eriştenize yetiyor.

muhabiriniz alanya gazipaşa anamur dolaylarından bildirdi.

finike +2

finike

siyanüründen* kıbrıs gemikonağı'nda yediğim portakalların lezzetini başka bir yerde bulamadım.

net hesap lazım değilse şekillere bölmenizi tavsiye ederim. muhtemelen 1 dikdörtgen, 1 üçgen ve 2 daire parçası ile ütü tabanına benzer bir şekil oluşturup yaklaşık alanı hesaplayabilirsiniz.

integralle hesaplamak için o alanı veren formülü biliyor olmanız gerekir ki ölçmekten çok daha zor bunu çıkarmak.

bi de bir ihtimal kullanım klavuzunda yazabilir.

ütü tabanının tam karşıdan çekilmiş net bir fotoğrafını gönderip arka düz kenarının boyunu söyleyebilirseniz sizin için basitçe ve net olarak hesaplayabilirim..

nasıl yapılacağını anlatabilir misiniz acaba yazmam gerekiyor.

belki şu sayfadaki bilgiler iş görür: math.stackexchange.com

burada kilit nokta ütü yüzeyini tarayacak fonksiyonun silindrik koordinatlarda ifadesi, bu olmazsa integral kullanılarak alanın ifade edilmesi mümkün değil.

kartezyen koordinatlarda da bunu yapmak mümkün. ütünün fotoğrafı üzerinden (git:imgur.com şu çizimdeki) kırmızı hattı fit edecek bir eğri fonksiyonu bulunursa (-ki ikinci dereceden bir polinom bence yeterli olur), bu eğrinin x=0'dan x=x'e integrali çarpı 2 ütünün taban alanını verir.

ben teknik ressamım.. herhangi bir kenar uzunluğunu bildiğim cismin fotoğrafını, bilgisayar destekli tasarım programının boş çizim alanına kopyalayarak istediğim alanın hesabını programa yaptırabilirim..

airbnb?

@elo

oraya da bakiyoruz, buraya da. uygun olani bulmaya calisacagiz, tesekkurler.

www.eskisehir.net

belki faydası olur

hoparlör vs. çalışıyordur. sadece ekran gitmiştir.
hissiyatına güvenerek teleofnun caldiginde yesil olan kısma dokunursan konusursun bence.

telefon ekranıne fener tut bak bakalım gözüküyormu yazılar ikonlar.

ankesorlu telefon yok mu hala bir de?

Şimdi o renkli çatlak şekiller de görünmüyor. En sol ışık azalıyor artıyor sürekli sadece. Fener tutunca gördüm ekran da çok ince içten çatlamış. Başka da bir şey görünmüyor. piff

guzel bir challange var ortada.
sonucları yaz. arkadaslarinla nasıl bulustugunu:d

lcd ekran kırılmış, dokunmatik panel sağlam.
kullanamazsın.
ev telefonundan arayabilirsin.

Bilgisayar üzerinden whatsappa giriş yapmamıştım hiç. Ne kadar tutar ki yaklaşık? Teşekkür ederim.

mail...

Sabah uyandıracak alarmım bile yok:/

ver telefonunu tüm duyuru seni uyandırmak için helak olur :)

Note5'in ekranı 600-700 lira civarıydı sanırım.

Evet 600 e yaptılar yarım saatte

Bizim arkadaslarla yeterli parayi toplayip buyuk bi garanti franchise alip isi spor olsun diye yapma kararimiz var.

var. sermaye 0. 1 sene falan sonra tutarsa tutar, tutmazsa askere gider sabit maasli ise girerim.

Var. 500 bin lira ve bir ev yeterli olur.

duz sigorta hatti korur, kacak akim koruma rolesi insani korur. birlikte kullanilmasi idealdir.

sigorta degeri hatta ve binaya bagli, 40 amper anormal degil.

tek faz kacak akim rolesinde 2 kablo, 3 fazda 4 kablo olur. 3 kablolu ekipmani ben tam anlamadim.

muhtemelen sayacta kacak akim'in sinir degerinden yuksek bi kacak var, o yuzden atiyordu. ana sigortada da varsa, ev icinde guvendesiniz diyebiliriz.

kardeşim bunları sorgulayacağına git kaçak akım rolesi al ve rahatla. kaçak akım rolesinin atması iyi bir şeydir.

Rölenin atması evdeki bir cihazdan dolayı da olur, sık karşılanan bir durumdur.

Sigorta atıyorsa ya bozulmuştur, ya da evdeki bir cihaz yüzünden korumaya geçiyordur.

Ustalarımızın her zamanki tavrıdır bu, bir aleti söktüğünde sistem çalışmaya devam ediyorsa ona göre o alet gereksiz konulmuştur oraya.

Ev içindeki sigorta kutusunda da kaçak akım rölesi varsa sıkıntı olmaz, korkmayın.

sigorta ve kaçak akım rölesi ayrı şeyler, sadece tipleri benziyor. kaçak akım röleli sigorta diye bir sigorta tipi yok.

doğrusu hem sigorta hem kaçak akım rölesi olması.

bazılarında yok, taktırmıyorlar. nitekim sizin elektrikçi de takmamış. taktırın. komşulara söyleyin onlar da taktırsın.

1 normalde sayaç üzerinde tek standart sigorta olur, kaçak akım rölesi olmaz. sizde niye öyle bilmiyorum.
2 sigorta değeri kafadan belirlenmez. projesi öyledir.
3 evdeki sigorta değeri de projede yazar kafanıza göre değiştirmeyin
4 kaçak akım rölesi nötr hattını da okur, normal sigorta okumaz. muhtemelen nötr için bir işlem yapmıştır

son olarak evde kaçak akım rölesi varsa sayaç üzerine kaçak akım takmanıza gerek yok. o kaçak akım rölesi sizin tesisatın koşullarında sadece sayaçtaki kaçağı algılar

Tesekkurler aydinlatici oldu. O zaman soyle diyebiliriz: Sayacta kacak akim rolesi VE sigorta vardi. Bu kacak akim rolesi ya bozuldu ya da saat ile daire arasinda bir kacak var (cunku dairedeki butun sigortalar kapaliyken bile saatteki role atiyordu actiktan 5 saniye sonra yani daire ici bir kacak sebepli olmasi mumkun degil?), elektrikci bu roleyi sigorta ile degistirdi su anda saatte iki sigorta var. Evdeki sigorta 40 amper (bina yeni bina, dairelerin orijinal sigortasi)) o yuzden saatte 40 amperlik bir sigorta olmasi, sistemde herhangi bir problem vardiysa en azindan onu büyütmüyor. ben boyle anladim...

Edit: simdi tekrar baktim. Evde kacak akim rolesi var, bu ayni zamanda sigorta degildir diyorsunuz. Uzerinde In: 40A yaziyor ama kacak akim korumasi ile alakali bir seydir belki. Odalarin sigortalari, biri 20A, biri 10A, digerleri 16A.

evde klima şohben varsa 10a 16a sigorta az kalır. aynı anda çamaşır makinesi, şohben, klima çalışırsa kaldıramayıp atabilir. topraklaması olmayan veya olan elektrikli cihazlarda bazen kaçak olabilir. saç kurutma, tost makinesi vb. gibi.

sagol mika, bu dediklerim ayri sigortalar oda oda. klima, camasir makinesi, bulasik makinesi vs bu sigortalara ayri ayri bagli (oda oda gibi tam haritasini bilmiyorum su an) ve bugune kadar onlar sorun yaratmadi hic. Sadece 4-5 ayda bir evdeki kacak akim rolesi atiyor kendi kendine geri acinca duzeliyor.

dedigim gibi saatteki kacak akim rolesi, evdeki butun sigortalar kapaliyken atiyordu yani bir sorun vardiysa bu saatle ev arasinda olmali? o da durup dururken ne olabilir ki? Bir sabah kalktigimda atmisti (gece atmis olmali) asagi inip actim ve butun gun problem yaratmadi. ama ayni gunun aksamina tamamen gitti, aciyorsun 5 saniye icinde atiyordu.

Ama gercekten bir problem varsa, butun sigortalari kapatip saatten her sey kapali olmasina ragmen elektrik cekimi olup olmadigina bakayim mi (sayac ilerliyor mu falan diye)? kacak akim oyle bir sey mi? yani her sey kapaliyken elektrik cekip fatura sisirme durumu falan olabilir mi? ben daha cok guvenlik amacli (banyoda falan insan guvenligi) diye biliyorum röleyi o yuzden onu attiracak bir sey saati hareket ettirir mi diye dusundum ama konuya hic hakim olmadigimdan bilemedim.

@gram altın

alanımda çalışmak istemiyorum, olabildiğince basit bir iş arıyorum. belboyluk, garsonluk gibi. dediğim gibi şu anki işimde beynim patlamak üzere. işle yatıp işle kalkıyorum zaten. bi 6 ay bardak taşımaya razıyım sosyalleşme imkanı olduğu sürece. maksat o 6 aylık sürede ingilizcemi 'advance' seviyesine çekip sonrasında mühendislik kariyerime devam etmek.

buyrunuz, eksisozluk'ten goruselim.
planiniz mantikli, tutarli gozukuyor. daha spesifik seylerden (aradiklariniz, ozellikleriniz, vb.) soz edebilirseniz sorulariniza mumkun mertebe yanit bulmaya calisirim.
yogunluktan firsat bulabildikce tabii (=

merhaba.
Benim eski ev arkadaşım şu an avustralyada. O da inşaat mühendisliğini bitirip hemen oraya geçti dil okulu muhabbetine. Aynı zamanda bir dönercide çalışıyor. Bu tarz bir iş düşünüyorsanız iletişime geçip bilgilendirebilirim

o ingilizceyle kebapçıdan ötesine geçemezsin. gerçekler acıdır. kebapçılar da asgari ücretten bir dolar fazla vermez ki asgari verirse ona da şükredersin.

ielts 6 benim bildiğim vasat ingilizce. 6 ayda advanced olmak hayal gibi.

bunlara hazırlıklı ol yoksa hayalkırıklığına uğrarsın.

Değildir.

Bir sorun çıkacaksa ilk başta çıksın, 10 yıl sonra değil.

Değildir. Bi Yalanı seveceğine gerçekleri sevelim ki

bu soruyu soracak kadar saf olduğun için dene ve gör diyorum. öğrenmiş olursun.

Aptallık olmadığına inanmak istiyorum. Ben herşeyi en başta ortaya döken biri olarak şeffaflıktan yanayım. Eğer karşındaki bu durumu suistimal edebilecek potansiyeldeyse bunu da görme şansı verir hem. Değilse zaten mis.

Dostum, bilmiyorum hiç dikkat ettin mi ama ilişkilerde "gizem, mistisizm" isteyen, "biraz gizemli olsun" diyenler kadınlardır. Gizemli olmak demek kabaca "bazı şeyleri gizlemeyi" gerektiriyor en azından. Buradan pay biç işte ne kadar dürüst davranman gerektiğini veya bunun aptallık olup olmadığını.

Evet, sanirim %100 durust olundugunda ortada merak edecek hicbir sey kalmiyor ve iliskinin tadi kaciyor. Ancak bir seyler saklanarak yasanacak iliski de bana gore degil. Ben her zaman kartlari acik oynamaktan yanayim. Insan bu denli sevdigi ve deger verdigi birine bile icten pazarlikli olarak hareket edip bir seyleri saklamak zorunda hissedecekse o iliskiyi hic yasamamasi daha iyidir. En azindan kendimize olan saygimizi yitirmemis oluruz.

Dediklerinde çok haklısın, gönül ister ki senin dediğin gibi düşünen birilerini bulalım ama neredeyse yok gibi bir şey. Mevcutta da durum böyle, o yüzden üzülmemek için akılda tutmak gerek bunu.

geçmiş konusunda yalan söyleme ama genel olarak hiçbir şey söyleme. konuşmak istemiyorum de, bir şekilde hallet. benim hayatım sikildi afedersin o konudan. onun dışında kendi hisleriniz için dürüst olun. naçizane tavsiyem söyleme konusunda cimri olursanız yukarda anahtar kelimeleri geçen heyecanlı ve gizemli bir ilişkiniz olur. yalanla dolanla da doğru düzgün ilişki olmaz. el özet; yalan söylemeyin, doğruyu da çok söylemeyin.

her zaman doğruları söyle, ama doğruları her zaman söyleme.

@icim urperiyor bu ne kadar güzel bir laftır. çerçeveletip asmak lazım duvara.
altına imzamı atıyorum.

her ilişki rol ve saklama gerektiriyor. bu sebeple %100 dürüst davranmak aptallıktır.

uyguluyor muyum peki doğru olanı? hayır. hiç bir zaman. hep aptal oldum.

aptallık değil ama her doğruyu da söylemeye gerek yok bence, yalan söylemeden de söylenmemesi gereken şeyler söylenmeyebilir.

Yüzde yüz dürüst olmak, hayatına dair herşeyi anlatıp çıplak kalmak demek eşittir tüm zaaflarını kullanılır hale getirmektir. kimse ilişkide dürüstlük palavrasını atmasın, kimseye yalan söylemem fakat şu hayatta öğrendiğim tek bir şey varsa birinin beni tümüyle bilmesine izin vermemektedir, çünkü "insanlar kötü". O kadar saf olmamayı yaşayarak öğrenen bilir. @İdexo +1

ben de tersi açıdan bakayım. dürüst olmadığına dair herhangi bir his uyanınca karşı tarafta, bence bunun dönüşü olmaz. ilişki uzun ömürlü olsun diye bir şeyleri gizledin ve bu taktikte başarılı oldun, sonuçta ilişki uzun süredir devam ediyor diyelim; bu ilişkide geçmişe dönük bilgilere sahip olma olasılığı doğru oranlı olarak artacak. ve bunlar öğrenildiğinde, ola ki güven ilişkisi ortadan kalkarsa ve karşıdaki "ya yine aynı şekilde davranıyorsa" derse, pek tadı kalmaz diye düşünüyorum...

Dürüst olmakla her doğruyu söylemek arasında ufak gibi gözüken ama çok büyük bir fark var

evet, herkes bilmesi gerektiği kadar bilmeli.

eski sevgililer ile olan özel şeylerden, arkadaşlarla olan özel şeylerden bahsedilmemeli, sevgilin sana zamanında güvenmiş olan ya da güvenen insanların seninle paylaştığı özel şeyleri bilmek zorunda değil.

eğer çıkma tarzı bir ilişkiden bahsediyorsak ilişkiye dair olan her düşünce bence açıklanmalı , alttan alma gibi bir durum olmamalı kartlar açık açık oynanmalı öbür türlü illa zamanla sabır bitiyor.

Sır / yalan başka şey "gereksiz dahi olsa hislerini bütün çıplaklığıyla ifade etmesi" başka şey. Tarz meselesi. Ben bir sürü insan tanıyorum, patavatsızca birilerinin yüzüne hakarete varan eleştirilerde bulunup arkadaşlaığı bozulunca "çok dobraydım, taşıyamadılar beni" diye ağlaşan.
Siz ilişkinizde dürüst olun, yalan söylemeyin ama lütfen yerine göre konuşun. Hislerinizi bütün çıplaklığıyla değil, lisan-ı münasiple ifade edin.

hukuki olarak bilmiyorum da taahhütlü mektupla gönderebilirsin mesela.

ihbar mektubuna çok gerek olacağını sanmıyorum. istifa dilekçeni İK'ya ver. Onlardan imza alıp bir nüshasını sakla.

İadeli taahhütlü yollarsan olur.

İadeli taahhutlu yolla ayni gun de mail at. Yeni hayatinda basarilar.

Posta işine girmeye gerek yok. Konuş yöneticinle böyle böyle de. Zaten ihbar süren 4 hafta bu süreden fazla çalıştıramaz seni.

Bu adamların hiç bir yamuğu yok mu sana? Ne bileşim sigortanı düşük gösterirler fazla çalıştırıp paranı vermezler bunlar olan şeyler. Mis gibi haklı fesih sebebi ne uğraşıyorsun ihbarla falan direkt çık git noterden ihtar gönder. Ya da öncesinde konuş çıkışını yapsınlar bir iki güne yapmazlarsa maille haber verip ayrıl sonra istersen yine noterden ihtar gönder.

@bayc

o konuda yok. sirket kurumsal sayilabilecek turk sirketlerinden biri. hic yamuklari yok, daha da fazlalari var.

yok ya çok yüzeysel duruyor yanık. aldığın koku da büyük ihtimal o yüzey kaplaması olan plastiğimsi malzemenin kokusudur.

evet çok ciddi bir yanık gibi görünmüyor. ama yanık kısmı ve çevresinin aşırı sıcaklığı üstüne buz koymama rağmen yarım saate ancak gidince biraz ürktüm.

problem olmaz.

Note 3

Note 3 yag gibi.kamerasi efsane.tek gicik tarafi son arananlar listesinde birine dokunur dokunmaz arama yapmasi.

daha mı iyi mi 6dan falan?

Note 3 kullanıyorum ben de mi6 ile arasında kalmıştım 350lira fiyat farkı vardı değmez diye vermemistim. Kamerası falan daha iyi

mi note 3 almayi dusunuyorum ben de.

bana devlette asm'de yapildi, gayet memnunum.

dis konusunda biraz sanssiz biriyim, ortodonti dahil ozelde yaptirdigim istisnasiz hicbir uygulamadan memnun kalmadim. devlettekilerde ise %80e varan memnuniyet orani var benim icin.

alsancaktaki diş hastanesi- Nilgün GÖKTANIR

kahramanlarda (fuar arkası) CTG diş hastanesi var. Oraya bir sorun derim.

iPad şarjından bahsediyorsanız resmi sitede herhangi bir sorun olmayacağını yazmışlar.

verir. (cihaz degil, hizli sarj proseduru bataryanin nihai kullanim omrunu ((cycle)) kisaltir)

hem telefon hem sarj aleti destekliyorsa kullanilir.

Vermez, daha doğrusu hızlı şarj kabul eden işlemciler genellikle %80'den sonra yavaşlıyor. Bazı android cihazlar yüksek amperli adaptörle geliyor hatta.

normal olan bu. İlk yıl yüzde 4 kayıp normal. Apple zaten kapasitenin yüzde 80 altına düşmeyeceğini söylüyor. Doğası gereği lityum iyon pil kullanmasan dahi düşüş eğilimindedir.Çok daha verimli kullanmak için sıcak ortamdan uzak tutman gerekiyor. Çok aşırı işlem yaptın alet sıcak diyelim alıp çantaya atarsan bu ömrünü azaltıyor mesela.

maalesef.

Rahat ol ben alalı neredeyse üç yıl olacak, 6 saat gidiyor hâlâ ki benimki pro, bildiğim kadarıyla air'ların daha uzun gidiyor bataryası.

arada bir bilgisayarı fişten çıkarıp şarjı boşalana kadar kullanın, sonra kendiliğinden kapansın, bir iki saat öyle bekletin. sonra şarja takıp tekrar açıp kullanmaya devam edin. bu pilinizin ömrünü uzatır. haftada bir filan yapın.

luchetti'nin yazdığı işleme kalibrasyon deniyor ve lithium-ion piller için gereksiz ve zararlı bir işlem, mümkün olduğunca bataryayı dolu tutmalısın. Yapman gereken şey yanında şarj aleti varsa takmak, yoksa takmamak, bu kadar.

Teknoseyir den misin ?

Polisiye seviyorsan the missing

master of none

sitcom tarzı olanlar var 20 dakikalık.

popüler olanlardan rick and morty var.

the end of the fucking world.

her bölüm 20 dakika ve toplam 8 bölüm.

onun dışında rick n morty'yi öneririm. onu izlediysen bojack horseman.

Nerde kalmıştık isimli bir dizi var. Türkmax kanalında yayınlanmıştı. 13 bölüm. Haluk Bilginer, tatlı hayattaki irfan var. Şebnem dönmez ve Deniz Arcak var.

nerede oturduguna bagli olarak, var.

izmir.
mühendisim.
çok parada gözüm yok. ingilizcem var orta seviye.

Tamircilik var. Oturarak tamir ediyorsun. Laptop telefon tamir ediyorsun, para geliyor.

icim urperiyor şehirden bahsetmemiş :)

biliyorum lazor ben de o ihtimalin konumuzla alakası olmadığını vurgulamak için o yokmuş gibi davrandım :)

format çekip recovery yapmayı araştırdınız mı? belki bu konuda hizmet veren birini bulursunuz.

ikinci olarak teknik olarak virüs yüzünden çalışmıyorsa, bunu belki başka işletim sistemi kurulu bir bilgisayara bağlayabilirseniz kurtarabilirsiniz.

onun dışında, windows mu, mac mi? mac'de şifrelenmiş veri mi? bir sürü detay var.

osx de tam çıkartamadım ama mesela disk biçimlendirirken çeşitli formatlar vardı, hani dosyaları şifrele bilmemnele, criptola falan gibi.

calismasi lazım
yeni windows kurun ama dosyaları silmeden kurun
eski dosyalar windows.old icinde olacaktır
ya da direk ilgili klasorde

harici olarak recovery programiyla denediniz mi?

harici olarak baglayip*

Ubuntu gibi linux bir bilgisayara bağlayarak rahatlıkla alabilirsiniz dosyaları. Virüs vs. linuxda çalışmayacak etkili olmayacktır. Ubuntuyu flash belleğe atarak kendi bilgisayarınızda kurulumsuz çalıştırabilirsiniz.

o ssd yi harici hdd lere donusturen kit ile herhangi bir macbooka baglayip istediginiz dosyayi alabilirsiniz

Linux dağıtımı ya da mac os +1

Virüsü Windowsda yediğini farzediyoruz.

@lafacukur
ilk başta bende vermem diyordum ama kaliteli bir mouse cidden üretimi artırıyor bilgisayarda. Mousumun sağında 6 adet tuş var, hepsini bir web sitesine bağladım, sadece o tuşa tıklayarak ışık hızıyla web sitesi açabiliyorum.

www.hepsiburada.com

şu, 1000 dpi'ymiş.

A4 Tech G3-280A. 1000dpi. Her yüzeyde çalışıyor bu fiyata mükemmel bence

Microsoft Comfort Mouse 4500 Business 1000 dpi.
Bu sene haziran ayında 9. yılımızı kutlayacağız. Benim yüzümden kablosunun ucu koptu ona rağmen çalışıyor. bozulana kadar devam.

Normal kullanımda ve çalışırken mouse kullanmıyorum, intuos kullanıyorum . Oyun için deathadder chroma var.

james donkey kullanıyorum. kablosuz modeli, 102 sanırım. 3 dpi ayarı var, en yükseğinde kullanıyorum. 2000 dpi galiba. bazen ikinci seviyeye düşürüyorum.

logitech m185. 4.5 sene önce laptop çantasıyla beraber almıştım. elim hiç başka mouse aramadı yıllardır. pili de 1 seneden fazla gidiyor, nerdeyse bitmiyor. taş gibi mouse.

Logitech performance mx. Ama anywhere mx 2 almayı düşünüyorum.

bimden microsoft 850 kablosuz klavye&mouse setini yakaladım. 1600 dpi imiş. memnunum tabi.

m705 1000dpi imiş.
memnunum. bozulursa ve garantisi bitmiş olursa ya aynısını ya da bir üst modelini alırım.

logitech g602 kullanıyorum ben de, çok komplike ancak büyük ve ağır buluyorum, bundan önce 2007'de aldığım microsoft marka kablolu fareyi kullanıyordum. 10 yıldan fazla kullandım hala da ilk günkü gibi çalışıyor, 1500 dpi.

Logitech g700s, normal kullanımımda 1650 dpi da. oyunlarda değiştirdiğim oluyor ama çok ciddi değişiklikler değil. 1500-1800 arası.

4. senesini devirdi. çoh çoh memnunum. bozulursa yine bundan alasım var ama zamanında 200'e almıştım şimdi 600-700 lira falan sanırım. düşündürücü. tek eksisi, 2000 mah şarjlı pili 2 günde bitirebiliyor.

Normalde hp standart kablolu mouse kullaniyorum, bugun amazondan vintsing diye kablosuz bir mouse siparisi verdim 10 dolara alinabilecek en iyi mouse imis reviewlara gore.

www.logitech.com

25-30 lira bir şey. nişan alırken pek iyi değil.

logitech g300s, 2500 dpi. tuşlarını oynadığım oyunlara göre ayarladım. 2 dpi ayarlama tuşu vardı wheel altında, birini alt+tab olarak ayarladım falan. öyle yuvarlanıp gidiyoruz.

magic mouse 2

logitech m185

pil 1 seneden fazla fazla gidiyor

A4 tech OP-620D kablolu mouse.

Logitech kablosuz ışıksız mavi. Pili çok iyi gidiyor ışıksız olduğundan. Yani ben öyle dişünüyorum.

Katılmıyorum.

Nope

Güldü kesin verecek değil mi bu? Eğer öyleyse katılıyorum.

Çoğunlukla katılıyorum. Şarjım bitiyor. Nedenini editlerim.

Edit: Hepimiz niyeti yanlış yorumlayabiliriz de, bazı kişilerde bu rutine binebiliyor. Herkes için değil ama bazı insanlar için gerçekten öyle olduğunu düşünüyorum. İlk olarak “güldü verecek” diye düşünenler için. Karşı cins arkadaşı pek olmayan herkes değil ama bazı kişilerde o olabiliyor ya da bazı nedenlerle ilgi görmemiş kişilerde de. Örneğin, bir kız arkadaşım var ve çok istediği halde sevgilisi olmadı. Ben erkek olsam kızla sevgili olurdum ama fazla kiloları başta olmak üzere, birkaç nedenden pek yaklaşan erkek olmadı ve şu anda biri samimi olduğunda beyaz gelinlikli hayallerini anlatıyor bana. Aynı şekilde lise sonu üniversite başında benim de bir abazanlık döneminde Şener Şen gibi “Ay irkek mi o” dönemim de oldu. Eğer sevgili arayışı saplantı haline gelmişse ve ilgi arayışı çoksa, kibarlık gerçekten de flört olabiliyor.

Bir de tam tersi aşırı yakışıklı, aşırı güzel kızlara zaten hemen hemen her gelen bir yürüdüğünden onlara yapılan kibarlık da varsayılan olarak flört gibi görünebiliyor. Bir “Tabii ki bana yavşamaya geldi” durumu söz konusu olabiliyor. Herkes için geçerli değil yine.

'kibar olmak bu gunlerde o kadar nadir ki, ekseriyetle 'flort etmeyle' karistiriliyor.'

seklinde amme hizmetimizi de yaptiktan sonra evet, katiliyor ve artiriyorum. bazen salaklikla, eziklikle de karistiriliyor.

Karsi cins icin oyle malesef. Dogrudur, insaniyet namina bir sey yapmaya kalkiyorsun karsindaki kadin salak gibi yazildigini zannediyor bazen. 1-2 boyle olduktan sonra odun gibi izliyorsun insanlari yardima muhtac olduklarinda falan ondan sonra da muhtemelen iclerinden geciriyorlar neden yardim etmiyor yeaa diye.

"... confused with yürümek" olsaydı daha çok katılırdım. Ya ben çok ama çok aptalım "yürüme" kavramını bilmediğimden ya da çoğu kişi ota boka "Ahahha, o bana/sana yürüdü ya :(" diyor karşı cinsten iyi bir şey duyduğunda. Bazen gönül işleri kategorisindeki sorulara verilen cevaplara bakıyorum örneğin. "Bu bana yürümüş mü?" minvalinde sorulara "Yürümüş resmen" tadında cevaplar verilmiş.


"Herkes bana yürüyor, herkesin ilgi odağı benim." gibi megaloman/ego kokan zihniyetin doğurduğu hastalıklı düşünce işte.

kadın tarafından bakınca nasıl görünüyor bilmiyorum ama hanzoların yanında bir kadına kibar davranınca "oo anlayalım yenge ayakları mı" gibi yıvranç durumlar söz konusu olabiliyor.
gavur ellerindeki kızları bilemem ama buralarda bir kadına gerçekten kibar davranınca ona yüründüğünü düşünmesi yaygın bence. bunun sebebi hem kibarlığın nadir olması hem de biz türk erkeklerinin kaz gelicek yerden tavuk esirgenmez mantalitesi diye düşünüyorum.

yine de bu konuda sorumluluk kadınlarda, size kibar davranan her erkeği potansiyel tehlike görmek için biraz daha beklerseniz daha iyi olur. bu işin çözümü "o zaman kibarlık yapmayalım" olmaz çünkü. hem ayırca gerçekten kibarlık yaparak bir yürümenin de kimseyi zararı olmaz.

Birçok defa bizzat yaşamış ve birkaç defa da karşı cins tarafından uyarılmış biri olarak +1

Hatta @icim urperiyor +1

@Bruce uyaranlardan ikisi yabancıydı ama evet burada daha sıkıntılı

salçalı kaşarlı, salçalı domatesli, sucuklu yumurtalı tostları yaptım, başarılı buldum.

@icim urperiyor, kavanoz salçalar güzel oluyor mu tosta? yoksa ev salçası falan mı?

domates ya da salça koyup üstüne de kekik serpebilirsiniz.

Cheddar peyniri koy

Tostcu erolu izle...baya değişik tost çeşitleri yapıyor adam..

eğer yapmıyorsanız ekmeklerin dışına tereyağı sürün :)

Duzenli arac kullanan biri degilim ama 2 ay kadar once arabayla sehir disi git-gel yaptim. Otoyolda beni cilgina ceviren sey ben orta seritte otoyol hizinda giderken milletin 1 metre kadar arkama yapisarak gitmesi idi. Amac nedir gercekten anlamiyorum, kicima yapismanin amaci nedir yani burnunun dibinde bir araba goremeyince kriz mi geciriyorsun nedir? Cok sabirsizsan solla ya da adam gibi bir mesafeden takip et yav nasil bir kafa bu? Ya da surtunme katsayisini dusurup daha az yakit yakmak mi amacin hayatini riske atarken? Gercekten sebebini merak ediyorum, hatta boyle yapanlar varsa bir zahmet aciklasinlar kufur falan etmeyecegim hicbir sey demeyecegim sadece sebebini soyleyin.

Bir de sol seritte ben sollama esnasindayken aninda birinin kicima yapisip selektor yapmasi senin de dedigin gibi. Arkadas nasil bir acelen var, hepinizinki mi hayat memat meselesi lan? 30sn gecikmeyi hesaba katacak kadar aceleniz mi var arkadas arkanizdan tecavuzcu falan mi kovaliyor? Sollama yapiyorum yani bir dur sollayip saga gececem zaten benden sonra gecer gidersin arkadas. Bunu yapan adam gozumun onunde otoyolda takla atsa zerre acimam, icimde bir rahatlama hissi olur cok ciddiyim.

Ben de tam trafik magandasi olup kendine biri haksizlik yapinca kufreden kisilerden rahatsiz oluyorum. 100 metre otede U donusu olmayacak yerden donuyor, dondukten sonra biri onune gecince bir de ona hakliymis gibi korna caliyor.

Edit: Sanirim bunun nedeni trafik cezalarinin dusuk olmasi degil, ceza yazilmamasi. Bence her yanlista siddetine gore para, puan, hapis cezasi olmali. 300 kez kirmizi isikta gecince sadece birinde ceza alirsan bu durum insanlari cesaretlendirir.

1- elinde telefonla mesaj yazanlar

2- sol şeridi işgal edenler.

haldır huydur makas atanları yazmıyorum bile. hani o zaten facia

sinyal vermeyenlerin direk yüzlerine karşı yedi cedlerine sövüyorum. duracaksan da döneceksende vereceksin o sinyali. ortalıkta araba varsa da vereceksin yoksa da.

sinyal vermeden şerit değiştirenlere uyuz oluyorum. müneccimlik dili ve edebiyatı okumadığım için.

makas atanlar kadar rahatsız eden bir şey varsa o da önüm doluyken arka tampona yapışıp selektör yapan çakallardır. sonra bu çakallar sağa çıkıp hızlanıyor ve önümdeki araçlar araya girmeye çalışıyor (takip mesafesi boşluğuna). hah işte tam o sırada hafif hızlanıyorum ve o çakallar sağ şeritte kalıp ya eski yerine dönüyorlar ya da daha geriye düşüyorlar. trafikteki en büyük zevklerimden biri de budur.

- kararsız hareketlerde bulunan sürücüler
- bulunduğu şeridin ilerisinin dolu olduğunu gördüğü halde ona göre aksiyon almayıp yumurta deliğe dayanınca önüme kıranlar
- tabi ki sinyal vermeden önüme kıranlar
- sol şeridi işgal edenler
- makas at atıyosan ama her taraf doluyken yapma bunu
- sağa park etmek icin aniden yanasıp burnunu tekrar anayola sokanlar

Ota b.ka hayvan gibi korna çalanlar, makas atan ve herkesi tehlikeye atan hayvanlar, iki araba arasında bulduğu 5 cm boşluğa yoktan var olup birden aracın önünü sokmaya çalışan taksiciler ve sinyal vermeden şerit değiştiren veya sağa/sola sapan tipler listemin üst sıralarında geliyor.

beklemeli yerlerde emniyet seridinden veya sagdan soldan gelip araya kaynak yapmaya calisanlar. 'siz salaksiniz, ben cok akilliyim o yuzden beklemiyorum' diyolar ya adeta, onlara sinirleniyorum en cok. biz sanki bilmiyoruz o hareketi yapmayi.

Sol şeridi işgal eden mallar çok rahatsız ediyor. Genelleme yapacak kadar uzun süredir kullanıyorum, ya kadın çıkıyor ya da yaşlı birisi. Aynalarını zaten kontrol etmiyor, sellektör yapıyorsun orta şerit boş çekilmiyor, korna çalıyorsun çekilmiyor. Sağından geçeyim diyorsun, tepene çıkıyor.

Önüm doluyken arkadan sellektör yapanlara da uyuz olurum, napayım önümdekinin içinden mi geçeyim.

Bir de sinyalsiz duran ve dönenlere bodozlama dalasım geliyor.

*korna sesi. ota boka sabirsizca, saygisizca, hosgorusuzce, geceyarisi mahalle arasindan gecerken bile korna calmak. daha yesil yanmadan bipleyip ondeki araci taciz etmek.

*ozur dilemeyi bilmemek. karsisindakinin hayatini tehlikeye atmis bile olsa bir elini pardon minvalinde kaldiramamak. ve hosgorulu olmayi bilmemek. en ufak hataya, beklemeye sabri olmamak.

*sol seritte miy miy gitmek.

*sinyal vermemek.

*ondekinin dibine yapismak.

*suursuzca yola atlayan, kirmizida sallana sallana gecen, kaldirim bosken yoldan yuruyen yayalar.

*ne yapacagi anlasilamayan, son anda en uc seride gecebilen, ordan sapaga girebilen, yolu babasinin tarlasi gibi kullananlar.

*yaya gecisini engelleyecek sekilde park yapan araclar.



*

1. sağ şeritten sol şeride geçerken sinyal vermeyenler.

arkasından yaklaşıyorum sol şeritten geçip gidicem, pat diye sola geçiyor sinyalsiz. aynı zamanda beni en çok tedirgin edenler.

2. şehir içi dar yolda, yolu dik kesen şekilde park etmiş araç sürücüsünün yolu kontrol etmeden laps diye çıkması.

en çok bu ikisi beni tedirgin ediyor.

3700'lük air'in ekranı kötü bence t450s'in de 2-3 modeli var ekran çözünürlüğünün farklı olduğu onları karşılaştırın bence önce.

@valkin,

maalesef t450s için o kadar seçeneğim yok. sıfırını bulmak bile pek kolay değil.

macbook air ekran konusunda standart diye biliyorum, seçenek yok yine. ama macbook'ların ekranı her türlü tüm laptoplardan daha iyi oluyo bence.

standart değil retina olanlar ve olmayanlar olarak 2'ye ayrılıyor.ben retina kullanıyorum arkadaşım için retina olmayan modele baktık renk ve çözünürlük farkı çok yüksekti.ekrana çok önem vermiyorsanız dizi, film izleyip, internette takılırım diyorsanız air bence de mantıkı o zaman.

amaca gore degisir. macos ve windows farki var en basta. duz kullanim icinse ve onceden de windows kullandiysaniz thinkpad maci dover bence. t430 kullaniyorum ben de. ama mac hic kullanmadim, desteksiz salliyorum yani.

Çözünürlüğüne baktım, Air'dan yüksek ama çok da fazla yüksek değil. Bir de Lenovo bir türlü IBM'in doksanlardan kalma kalas tasarımından vazgeçemedi, üzerine Windows denen garabeti ekleyince o çözünürlük farkı değmez, Macbook alır.

macbook. sarji daha uzun gidiyor, kullanimi daha rahat, daha hafif, daha dayanikli, ikinci elde daha iyi.

ekran meselesinde farklari benim gozum secmiyor, bilemiyorum.

T450 değil ama t440 ve x250 çok sattım satıyorum. Thinkpad diyorum.

@babilbaligi,

macbook "daha dayanıklı" demişsin. Thinkpad Nasa tarafından kullanılmış, dünyanın en sağlam ve dayanıklı bilgisayarı şuan :)

aseton plastikleri eritebilir ya da matlaştırabilir.

Aseton sür de bilgisayarın işlemcisi neymiş oradaki boşluktan onu izlersin :))

Şimdi çıkarttın çıkarttın. 2 ay sonra falan çıkartayım dersen renk farkı oluşur.

Normal tırnakla çıkar. Çok büyük ihtimalle yapışkan kalmaz. Ama kalırsa da elinle ovalayarak çıkartırsın zaten. Aseton falan kulanayım deme. Eline alırsın yepyeni bilgisayarı.

cikarma derim
cikaracaksan da tırnaginla kaldır
camsil ile sil abartmadan

ben de cikaririm hep onlari. tirnakla kaldiriyorum, kalan yapiskani da bildigimiz silgiyle cikariyorum.

ekseriyetle çin mali oldugu icin dayaniksiz. akü ömürleri kisa, akü degisimi maliyetli, performansi dusuk, guvensiz.

Bisiklet yolları olmadığı için.

Eli yüzü düzgün ve daha uzun ömürlü pili olan cihazlar çıkması lazım. Yani adam akıllı motosiklet markalarının düzgün cihazlar üretmesi lazım, bisikletten bozma çin malı ürünler ile ancak çiğ köfteciler dağıtım yapar.

Ne zaman normal trafiğe çıkabilecek düzgün görünümlü scooter tipli az yakışıklı cihazlar çıkacak o zaman yaygınlaşır.

Cub motosikletler çok dayanıklı ve kullanması kolaydır ama emmi gibi gözükmemek için pek bulaşılmaz misal onlara da, o hesap.

aküsü 3 sene gidiyor, 600 TL ye değişiyor demisti.
benzin masrafıyla karşılaştırırsan çok az .

aldığı bu:

www.kralmotor.com.tr

100 km gitmez, hangi modelmiş o ? 20-25 km giderse iyi. yazılana aldırma.

ayrıca hızları ve torku çok düşük. belki mahalle içinde olur ama uzun yola çıkılmaz.

sence neden hala honda, yamaha gibi üreticilerin elle tutulur elektrikli motosikletleri yok ?

Bundan 6-7 sene önce o zamanlar daha yeni çıktığı zamanlar yavaş yavaş yaygınlaşıyor falan hatta bordo renk bir model vardır ilk modellerden herkes bilir, 3-4 bin liraya satılıyordu hatırladığım kadarıyla. Millette de otomatikmen şöyle bir algı oluşuyordu, lan buna bu parayı vereceğime gider Scooter alırım daha iyi sonuçta Scooter da az yakıyor hem daha hızlı. Hani belki elektrikli daha tasarrufludur da gene çok fark olmuyordu. Tabi o zaman benzin falan da daha ucuzdu.

Bir diğeri, arkadaşların dediği gibi aküsü, parçalarınım dandik olması, bayır çıkamaması (ilk çıkan modeller) falan bunlar hep etkiliyordu yaygınlaşmamasını.

Bir de benim düşüncem ilk zamanlar çok satması hep meraktan.

Giderim. 2 katı maaş çok ciddi bir kriter.

Haa, gittim iş tutturamadım, geri dönmek istersem nasıl olsa alırlar diye düşünüyorum. madem o kadar sevilen biri, geri gelmek istiyorum diye üstlerine söylerse alırlar.

12 yıl aynı yerde çalışmış biri olarak gidilir diyorum .
değişim gelişimdir.

@himmet dayi
Geri almaları mümkün değil. Öyle bir politikaları var. Giden geri gelemiyor.

ben giderim şu anki maaşımın 2 katını veren yere anında damlarım.

liberal +1. fiyat önemli kriter. bir de tabi mevcut şirketteki rahatınızı diğer tarafta bulma ihtimaliniz de yüksek bir kriter. bu ikisi benim konfor+gelir baremimi yeterince karşılıyorsa babamın oğlu olsa durmam geçerim.

iyi araştırıp gidin. mümkünse içeriden bilgi alın.

meydan okumak istiyorsan gidilir. ama rahatımı bozamam diyorsan gidilmez. her şey para değil. paradan daha önemli şeyler var bu hayatta.

belki gittiğin yerde daha çok para alacaksın ama kısa süreli çalışacaksın. sonra sil baştan istemediğin ve maaşı seni tatmin etmeyen bir yerde çalışmak zorunda kalacaksın.

fazla maaş alan futbolcu çine gider ama az para aldığı takımdaki kadar mutlu olamaz. o başarıları yakalayamaz. daha güzel yaşantısı olmaz. para için rahat bozulmamalı bence.

bulunduğun yerde ilerleme şansın ne? aynı pozisyonda kalıp senelik en fazla %10-15 zam oranlarına talim olmak bir seçenek de olsa bir yerden sonra potansiyelin kaybı olarak görülebilir. yükselme şansın varsa 1-2 sene içerisinde, 2 katı ücret de senin mevcut sorunlarını çözmüyorsa kalman mantıklı olur. ancak yükselme şansın yoksa ya da 4-5 seneden mümkün değilse, borcun harcın varsa ya da şimdiki kazancın istediğin hayatı yaşayacak kadar yetmiyorsa geçmek daha mantıklı.

comfort zone'dan çıkabilmek lazım yeri gelince, yeni iş demek illa anlaşılmayan arkadaşlar demek değil, o iş olmasa bile başka iş bulunabilir.

Fazladan bir maaşın hayatımda neyi değiştirip değiştirmeyeceğine göre karar veririm.

Çalıştığım şirketle konuşup bu teklifi ve düşüncemi açıkça söyler, karşıdan gelecek teklifi duymayı beklerdim. 2 kat çok cazip bir teklif.

önceden konuşurum ekip nasıl, çalışma ortamı nasıl firma yeni mi yoksa kurulmuş bir düzeni var mı? siz hangi düzende yer alacaksınız ve hareket kabiliyetiniz ne şekilde olacak?
eğer sıfır bir firma ise sizi alıp 4 ay çalıştırıp olmuyor kompisko deme ihitmali var sonra eski firmanıza da dönemezsiniz,
veya en dramatik senaryo o firmadan sizi çekip firmanın gerilemesini istiyor olabilir,
eski veya kurumsal bir firma ise sorun yok tabi de yeni bir firma ise sakıncalar var yine yeni bir firma ise sözleşmede min çalışma zamanı vs koymanız lazım 6ay 1yıl gibi yoksa 3ay sonra battık biz sayanora kompisko diyebilirler

liberal +1

hayatim boyunca hep sabitligi, stabilligi sevdim fakat konfor alanimi terketmeyi prensip haline getirdim. hep faydasini gordum.

bi odadaki en zeki/yetkin/zengin vs. kisiyseniz, yanlis odadasiniz demektir.

şu an çalıştığın şirketle konuşup bu şekilde bir teklifin olduğunu ve maaş artışının kafanı karıştırdığını söyleyebilirsin. böylelikle onlar kadar olmasa da 1.5x yaparlar belki maaşını. böylece hem rahatın bozulmaz hem de %50 maaşın artmış olur.

Gidilmez

şu an çalıştığın şirkete bu tekliften bahsetmek mevcut şartlarını iyileştirebilir.
"bakın bana şu firmadan şu maaşla iş teklifi geldi, ama ben burda mutluyum ve kalmak istiyorum. o yüzden beni mutlu edecek bir maaş teklif edin" dersen orta yolda buluşursunuz bence.

2 kati her zaman yuksektir. 1000den 2000e cikmak da onemlidir, 5 binden 10 bine cikmak da.

Şu an çalıştığın yerde bunu öne sürerek tekrar pazarlık yap. İyileştirme yaparlarsa kal, yapmazlarsa yeni yere geç.

bizim şirkette bir çocuk var. geçen sene "başka iş buldum gidiyorum" dedi, bunu duyunca terfi ettiler ve kaldı. gerçekten çok iyi bir elemandı ama, bunu hak ediyordu. hatta geç bile kalınmıştı bence. bugün ben yapsam yemez yani güle güle derler :D eğer o kadar iyi bir elemansan zaten seni de tutmak için bir şeyler yapacaktır firman.

çok alakalı değil ama dedikodu yapasım geldi. duydum ki, geçenlerde türkiye'nin en iyi şirketlerinden birinde 6 tane baş mühendis aynı anda istifa etmiş ve rakip firmaya geçmiş. iyi para teklif edildiyse gitmişlerdir yani neden kalsınlar ki. ben de işimden acccayip memnun olmama rağmen açıkçası 2 katı maaşa aynı ayarda firmaya giderdim.

İki yıllık tecrübem var, bahsettiğiniz detayların birçoğu kendi ölçeğimde benim için de geçerli ve %50 değil de %40 maaş artışını kabul ettim bugün şu an son saatlerim mevcut iş yerimde.

Ben de epey gel-git yaşadım ama diğer arkadaşların bahsettiği gibi konfor alanını terk etmek gerekiyor ilerleme kaydedebilmek için.

hııımııınaaaaa. gitmeyi bırak çalıştığım yeri bombalarım. uhhh paraya bak...

sorman abes, gidilir

aynı sektörde anı ayarda firmalar arasında aynı pozisyonda iki kat maaş olmaz.İşin yükselme kısmından bahsetmemişsin.Yükseliyorsan git.

Aynı konfor artı iki katı maaşsa gidilir. Ama sadece iki katı maaşsa düzenini bozmaktan korkuyorsan gidilmez herşey para değil günün büyük bir kısmını işte geçiriyoruz orada huzurlu ve severek çalışmak çok önemli.

Ben gitmedim pişmanım sen git

Değişim gelişimdir'e kesinlikle katılıyorum. Şimdiye kadar her türlü challenge'e atladım ve hiç pişman olmadım.

ben buna 5 tane hdd bağlıyorum(tplink var bende aynısı hemen hemen, birtanesinin hızlı şarj portu var bendekinde) ama bilgisayarda kullanıyorum, ipad'e bağlanır mı bilmem.

data transferi yapmayacaksanız uygun bir 5v adaptör çıkışına dişi usb bağlatarak da işinizi görebilirsiniz. yani amper ihtiyacına göre seçilen 5v çıkışlı bir adaptör ve dişi usb alıp elektrikçiye giderseniz 3-5 lira karşılığında ikisini birbirine bağlar muhtemelen.

4gb ram 32bit altında gözükmez. zaten.

komple 64 bit temiz kurulum yapmanızı öneririm. bende de abisi t430 var. sorunsuz çalışıyor win7 64 bit ile. ssd var bi de bende, yağ gibi akıyor alet. çok memnunum. thinkpad'lere kolay kolay bir şey olmaz, yazılım desteği de üst seviyede mümkün. global anlamda kullanıcısı çok olduğundan sorunlar da bir şekilde çözülür.

@sutlu nescafe; anlamadim demek istedigini

@icim urperiyor; ya bayaa sevdim aleti tam istedigim ozellikleri var. kucuk ekran 180 derece aciliyor, mat ekran filan... ama iste bu durumlar icin ne yapabilirim onu dusundum. genc yasta nallari diken bir laptopum vardi. ondan alabilecegim bir ram var. o uyar mi iste onu soruyorum.

nescafe'nin demek istediği, 32 bit işletim sistemi 4gb'dan fazla ram'i adresleyemez. hatta 3.8'e falan tekabül ediyor sanırım adres sayısı. yani bilgisayarda 16gb ram bile olsa, 4'ten fazlasını kullanamazsınız şu an. 64 bit işletim sistemi kurmalısınız.

gpuz frekansın yarısını gösterir. yani benim t430'da olduğu gibi sizin ramler de 1600mhz. lakin bizim seri bilgisayarlarla yaşıt çoğu bilgisayar 1333mhz frekansında ram'e sahip. thinkpadler iş bilgisayarı olduğundan bi tık üst donanım koyarlar genelde. yaşla doğrudan alakalı değil, ram özelliklerine bakıp frekansı düşük değilse takabilirsiniz. düşükse de takarsınız ama bu sefer 2 ram de düşük olanın frekansında çalışır.

(bkz: Tits or gtfo)
Sorry, ifşa yoksa cevap yok.

ddr3 1600 ram takacaksın. 800 Mhz yazmasının sebebi (bkz: Double Data Rate) düşük olan ram'i yüksek çalışan bilgisayara taksan bilgisayar saçmalar.

etrafında bilgisayar işinden birazcık anlayan biri varsa, onunla gidip şu bilgisayarını bi temizlet derim ben. termal macununu da yenilesinler. nerede yaptırabileceğine dair öneriler için yeni başlık açabilirsin.

daha sonra düzgün bir windows 10 kuracaksın. o konuda link falan filan verebilirim. sonra debian mı ubuntu mu salakware mı ne kurarsan kur.

2 slot var
ikinci rami takabilirsiniz
bir kontrol et calismazsa cikar cok dusunme
bir temizlet temizletebilirsen ama thinkpad i acmak zordur
ssd ile kullanabiliyorsan kullan
ama yoksa da temiz bir windows 10 64 bit kur
yaşadığın sıkıntılar tamamen driver dan
hic bir driver i manuel sitelerden vs. indirip kurma

icim urperiyor ben cevap verene kadar hallettmiş :)

electro-music.com

Ordaki transistorun gorevi nedir?

Ve kondansatorun direnclerin görevi nedir? Devreyi tamamen anlamak maksadiyla soruyorum spesifik bi gorevleri var mi?

aile desteği varsa yurtdışına git.

aile desteği var da öyle bir destek isteyemem utanırım. yurtdışı çok masraflı olur bana harcasınlar istemem o kadar. keşke 18 yaşına tekrar dönebilsem..

+1 icim urperiyor

yurt dışına çık. sandığın kadar pahalıya mal olmuyor. hatta cepken delik git ki başını çaresine bakabil. ''çok masraflı olur'' işin bahanesi. durumu hiç de iyi olmayan bir aileden gelip çıkmış biri olarak diyorum. insan kendi kendine mazlum edebiyatı yapıyor, çok pahalı olur vs. diye. tembellik, bahane, anksiyete, yapmaya çekinme miksi bu.

kendini beğenmiyor ve değiştirmek istiyorsan aileden dışarı çık ve gerekirse başka işler yapıp kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalış. yurt dışı güzel bir bahane bunun için. herkes yabancı, kimse yok. sike sike yapmak zorundasın.

keşke sağlığım yerinde, biraz da maddi ailevi desteğim olsaydı. bir dakika düşünmezdim kalmayı.

yurtdışında napacam ki? 3 ay ingilizce kursu ingiltere’de 50.000 liraya geliyor kalmasıyla yemeğiyle, az para mı bu..

İstediğin bölümü oku. Zor bir şey değil.

Yerinizde olsam sevebileceğim bir yüksek lisans programı bulmaya çalışırdım.

turist vizesiyle git. workaway yap. bulaşıkçılık yap, garsonluk yap.

istesen yapacak bir yığın şey bulursun. amerikaya başvur işte, çıkarsa senindir çıkmazsa hiç senin olmamıştır zaten... şu an sağlığım ve vizem olsa cebimde iki bin dolarla gidip iki ayda tüm düzenimi kurardım.

bunlar hayatı öğrenene kadar geçici yapacağın işler. hiç çalışmamışsın mesela, bunların sana ne öğreteceğini tahmin bile edemezsin. öncelikle ''napıyorum ben burada ya'' hissini tatmak bile bambaşka bir şey. bunları tadınca yolun belirginleşiyor zaten. okumakla bir yere varılmıyor gerçekten. o sadece kendini geliştirme yolunda bir araç. ha çok istiyorsan asıl okumak istediğin bölümün yüksek lisanslarına başvur orada. amerika bölüm dışı başvuru kabul etmede esnektir. ortalaman düşükse bir tık düşük kolejlere gidersin, onların feesini de çalışıp ödersin zaten.. çalışmak bir şey değil orada, çalışma iznini/ssn'i vatandaşı bile takmaz. okul rakamlarını da kafanda büyütme, ödenir.

böyle bir şey düşünürsen, bana yazabilirsin. bildiklerimi anlatıp yardımcı olmaya çalışırım.

Nihilist olmak başka depresyonda olmak başka.
At olmak başka at kafalı olmak başka.

Bahane herkeste bulunur.
Kendi hayatın için başkalarını suçlama.Suçluysalar bile suçlama çünkü bu sadece bugün olduğun kişiye zaman kaybı yaratır.

Umutsuzlanma. Evde oturma. Uykuyla günlerini geçirme.

Kafası çalışan bir iki arkadaşın varsa onlarla buluş. Çözersin.

turkiyede ne okudunuz ?

amerikada community college araştır

31 yaşındayım, hiçbir şey yapmadım. Ben kendimde yeniden başlama gücü buluyorsam sen de bulursun. Şimdi "Keşke 25 yaşıma geri dönsem..." hoş mu? :) zaman geçiyor, zaman izafi. Siktiret yani.

istanbul hukuk mezunuyum.. hukukçuluğu hiç sevemedim, zaten bölüm iğrenç sıkıcı mesleği de görüyoruz etraftan.. diplomam çekmecede duruyor

taşaklı bölümmüş, cv referans biraz şişirirsen bir tık aşağı okulda da değil iyi okullarda da master bulabilirsin.
hukuk zaten zor bir bölüm gpa nın düşük olmasına tolerans gösteren okullar var, zaten öğrenciyken ne yaptığına daha çok bakanlar da var.

ilgilendiğin bölüm ne? ne okumak isterdin, bulalım sana bir master program.

Çaykovski, ilgin için çok sağ teşekkürler..
2.21’le bitirdim, rezalet..
İlgilendiğim alan psikoloji sosyoloji felsefe gibi şeyler.. nasıl master buluruz ki? öyle çat diye bulunur mu?

Edit: Aslında tıp ve mühendislik de ilgi çekici, hukuk dışında hepsini yapabilirmişim gibi geliyor, hukuktan acaip nefret ettim..

rica ederim. işim gücüm yok, yapabilecek birilerine motivasyon sağlayabilirsem ne mutlu bana.

psikoloji sosyoloji felsefe...

şimdi şöyle söyleyeyim. ben vaktinde psikolojide çap yapmak istedim. sonra bir kaç ders aldım, işin hiç de beni ilgilendirmeyen bir kısmı olduğunu gördüm. akademik psikoloji bana hiç verimli gelmedi hatta biraz kahvehane muhabbeti gibi geldi.
master psikoloji bir işe ne yazık ki yaramaz. doktora da yapmak gerek. ancak öyle hem akademide hem klinikte bir şeyler yapabilirsin lisansı başka olan bir kimse olarak. bunu vakit konusuyla eliyorum şimdilik.

felsefe. bir arakdaşım avrupada felsefe okudu berlinde doktroasını yapıyor. ben de felsefeyle ilgiliydim fakat yaptıkları tam olarak x kişinin felsefesi, kuramı üzerinden bokla oynamak. akademik felsefe tam bir yalan, en azından bence amerikada bu okunmaz.

bu durumda bana mantıklı gelen tek şey sosyoloji. kişinin kendini geliştirmesiyle akademide ilerlemeye çok müsait bir alan.
bu alandan baksak uygun olur mu?

bir de amerikada çok farklı özelleştirilmiş alanlara master var. hani uluslararası ilişkiler değil de mülteci ilişkileri gibi. atıyorum kafadan tabi ama tam nokta atışı bir konuyu ve alanı hedef alan veya daha genel bir dalın daha alt başlığı üzerine programlar var.

senin yapmak istediğin iş ne tarz bir iş olur. akademi seçeneklerinin dahilinde mi? düşündüğün ''şöyle yapsam hoş olurdu'' dediğin, yakın bulduğun bir çalışma alanı var mı?

akademi seçeneklerim dahilinde tabii..
soruya net cevap veremem de hoş olurdu diyebileceğim bir sürü iş var..

mesela ağaçların içinde, denizin üstünde belki de altında, havada, daha doğrusu doğanın içinde doğayla ilgili bir iş yapmak çok hoş olurdu. tek bildiğim bu. bir de alet kullanarak(cerrahın neşteri, aşçının bıçağı vs) ,hesap yaparak, çok insanla muhatap olmayarak bu tip işler isterdim...

Ne yaparsan yap bi yerden başla bence. Durdukça daha kötü olacaksın.

stajını da yapmamışsın galiba, mesleğin içine girmeden ne olduğunu anlayamazsın hukuk öyle bir şey. okulda gördüğün dersler seni kusturmuş olabilir ama uygulamada belki kendine göre bir şeyler bulursun. sevdiğin bir alana yoğunlaşırsın, birkaç yıl içinde o alanda aranan avukatlardan biri olursun. sana benzer bir süreçten geçip iühf'yi 3 yıl uzatarak bitiren birinden tavsiye, stajını tamamla ruhsatını al, meslek sana göre mi değil mi anca o zaman anlarsın.

nihilist at

E hocam o zaman naturel tarım diye bir şey var onu yapsanza direkt? Ahım şahım bir para da gerekmiyor onun için. eksisozluk.com ekşi Sözlük’te matematik köyü nickli arkadaş bu işi yapıyor ve nasıl yaptığını anlatıyor. Entryleri nde bir incelersen ve biri aracılığıyla iletişime girersen belki sen de benzer şey yapabilirsin.

25 yaşımda istediğim bölümü okumaya başladım.
senin gibiydim ancak lise versiyonuydu. zorla istemediğim bi liseyi okuttular üstüne de 3-4 sene okuduğum bölümün mesleğini yaptım. sonra 2 sene yatıp bi yandan sınava tekrar hazırlandım.
benim istediğim bölümün üni sınavı puanıyla çok alakası yoktu yetenek sınavı istediği için o yüzden teorik ders yerine resim çizmeye ağırlık vermem gerekti.

valla istediğin bölümü okuman için hiç de öyle geç değil bu depresifliği üstünden atıp artık her şey için çok geç olduğunu düşündüğün kafa yapısından çıkarsan hoş şeyler olacak.

Tek bişi dicem : aynı durumda olup 33 yaşındayım ve 25 olsam hiç durmam 2. Okul okurdum
Hemen yap bunu !
Ben maddi olarak 2. Okula bütçe ayıramazdım imkan varken hemen başla

Hazırlan, çalış, özel ders al ve İlgilendiğin alanlardan birini -psikoloji sosyoloji felsefe gibi- boğaziçi üniversitesinde kazanmaya uğraş. Benim de içimde kaldı. Benim yerime de okursun:)

her şeyden üniversiteye kadar aynıyız bölüm farklı :)

ales puani kasip YLSY'ye basvurabilirsin.

Avukat olma, biraz İspanyolca öğren gir Zara'ya mağaza müdür ol yükselirsin sonra. Tabii bunu örnek olarak verdim birçok şey yapılabilir bölümünle alakasız.

Ben de iki tane adı güzel okul bıraktım, senden biraz daha gencim, Fransa'ya gitmeye çalışıyorum, psikolojiyi okuyacağım gidersem. Asıl istediğim bu mu? Yoo ama maksat hem yurt dışına gitmek hem de az çok ilgim olan bir şeyi okumak. Bu sene gidemezsem seneye kesin giderim, o bir senede de girer bir yere çalışırım herhâlde bilmiyorum. Senin gibi çok insan var yani onun için anlattım.

Ne istediğinizi bilmiyorsunuz, temel sıkıntınız bu.

Ailenize hukuk okumak istemediğinizi söylediğinizde alternatif ne okumak istediğinizi söylüyor muydunuz? Öyleyse o istediğinize yönelebilirsiniz. Değilse ailenizi suçlamayın.

Psikoloji, sosyoloji, felsefe demişsin. Bu bile karambole bir cevap.

Kısacası ne istediğini net bulmaya çalış. Hala bulamazsan en iyisi bir yerden başlamaktır. I was made for you doğru demiş, ben senin yerinde olsam meslek hayatına girerdim zira okuyacağın ikinci bölüme de böyle tepki vermeyeceğinin garantisi yok.

Bence çalış.Boş ver okulu ..

yurtdışı konusunda parayı dert ediyorsan avrupa düşün, hem ilgilendiğin alanlarda iyi okullar var hem de okullar ücretsiz gibi bir şey. üstelik bir sürü burs var, dad yi araştır. kaldı ki misal berlinde hem okuyup hem çalışabilirsin türk şehri gibi. ingilizce programlar da vardır, ama otur bir sene almanca çalış hakkaten hevesliysen.

hukuka olan uzaklığın memlekette hukuka ilişkin mesleklerin ayağa düşmüşlüğünden dolayı ise bi daha düşün yine. fakültedeki ezber sınavlardan tiksinmiş olman hukuku sevmediğin anlamına gelmez. hukuk çok kapsamlı bi alan, felsefesi de var sosyolojisi de. felsefe sosyoloji seven bir insan hukuku da sever. fakültedeki hukuk felsefesi ve sosyolojisi dersini de düşünme bunları okurken :)

almanya konusunda niyetlenirsen mesaj at, programlar hakkında yardımcı olurum. ulaşması çok zor şeyler değil bunlar, ama içine girdikten sonra ne yaparsan yap yine çok çalışman gerekecek.

ayrıca türkiyede istediğin bölümü okuyacaksan da ailene yük olmak zorunda değilsin. hem çalış hem oku. yaşın bitirdiğinde problem olmaz çünkü hukuk diploman da ister istemez işine yarayacak, cvni dolduracak hangi mesleği yaparsan yap.

“hukuka olan uzaklığın memlekette hukuka ilişkin mesleklerin ayağa düşmüşlüğünden dolayı ise bi daha düşün yine”

abi hukukçu olmak şerefsiz olmak demek bu devirde, kimse sevmiyo herkes şerefsiz ahlaksız gözüyle bakıyor, insanların bakışı beni çok soğuttu sözlüğe avukat başlığı altına bakınca bile tanımadan etmeden ne küfürler hakaretler saydırmışlar.. ayıptır abi böyle iş mi olur zaten depresyonla anksiyeteyle boğuşuyorum bir de böyle şeyler bana çok ağır geliyor.. geçen bir ortamdaydım hukukçu olduğumu duyan dört kişi de saldırmaya başladı yok şöyle olurlar yok böyle paragözler yok hukuk olmayan memlekette saçma iş yapıyolar yok antipatikler ahlaksızlar vs vs ne biçim salladılar. ama sen üstüne alınma vs.. alınıyorum abi dedim ben de.. alınıyorum yani, neyin nefreti bu anlamıyorum..

etraftaki insanlarin cahil cahil sacmalamalarini umursamamayi ogrenecek yasa gelmissiniz aslinda.

oyle kariyer yapacam, en mudur olacam, head of ceo olacam gibi bir derdiniz yoksa, girin devlete bir memuriyete. Sabah git, oglen adliyeye gidiyom ddiye cik, macka parkina git. hafasonu bos, gez dolas. 4'te isten cik, kurslara git neyi ogrenmek istiyorsan.

psikoloji-sosyoloji ile ilgilenmene engel değil hukuk geçmişin.Hatta farklı bir disiplinden gelmen avantaj bile oluyor çoğu zaman.Bardağın dolu kısmına bak.Farklı bir bakış açısı getirmiş olursun yapacağın işlere

istediğin bölümün yüksek lisanslarına seri başvuru yap. güzel bir niyet mektubu hazırla, ottan boktan üniversiteler dahil her yere başvur.

25 yaş hiçbir şey için geç değil.

Çalışma hayatıma 27 yaşında başladım. Tavsiye şu an için veremem, durumlar farklı fakat kendini kötü hissetme sadece. Yavaş yavaş da gerçekleşmedi yani birden işe girdim ve arkası geldi.

Ne istedigini bilmiyorsun. Ben de hukuk mezunuyum ve ben de hala ne istedigimi bilmiyorum. Okuli nefret ederek okudum. Ilk gunden burada olmamaliyim dedim ama tekrar sinava hazirlanmaya cesaret edemeyip koyverdim. Nefret ede ede okudum. Kafam hep bulanikti. Sonra staj yaptim yine nefret ettim. Staj bitince sansim yaver gitti ve iyi bir patronum oldu. Isi kitabina gore yapan, meslegi cok seven, heyecanli ve ahlakli biri. Calistikca ve insanlarin sorunlarini cozmeye basladikca isimi sevdigimi fark ettim. Bazen dellenip kafama sicayim dedigim oluyor tabi ama genel olarak mutluyum.

Baskalarinin meslek hakkinda atip tutmasina aldirma. Yozlasma bir tek hukukcularda degil tum toplumda var. Isini duzgun yapan insan sayisi cok az. Ben artik onlara yav he he diyorum. Sen de oyle yap. Baskalarinin dusunceleri senin hayatin icin belirleyici kriter olmamali. Muhtemelen aksini dusundugun icin bu bolumu sectin ama unutma millet olarak baskasini yermeye bayiliyoruz. Fiilen calisiyor olsan sen de muhtemelen adliyedeki memurlarin allah belasini versin falan diye gezerdin. Her yerde her zaman istisnalar vardir bunu unutmamak lazim.

Benim tavsiyem ise girip bir sans daha vermen yonunde olacak. Kendi deneyimimden yola cikarak soyluyorum bunu.

Eger boyle de olmazsa baska seyler denemekte fayda var. Ben fakultenin 5. Yilinda girip bir yerde baristalik yaptim. Yok bu degilmis dedim mesela. Isin icine girmeden ogrenemiyorsun gercegi.

aşçılık kursu vb. ilgi alanına yönel, gencecik adamsın.

benim avukat istanbul hukuk mezunu 12 yıl çalıştı sonra ben marangoz olucam dedi mesleği bıraktı. insan marangoz olucam derken böyle tahta at, aslan, gemi falan yapar değil mi? yok bu eleman ben mutfak dolabı yapıcam dedi. şu an kendisi mutfak dolapları yapıyor lşte masa falan. öyle mutlu ki oturup konuşmaya başla sana 5 saat mutfak dolaplarını anlatsın. sonra soluklanıp masalara geçiyor.

yani try try try and try again you will find your luck.

elektrik bandıyla estetik bi şekilde bantlarsanız hem ince hem güzel oluyor.

sıcak silikonla kaplayarak dış etmenlere karşı koruyabilirsiniz.

elektrikçi yapar, kullanılan aletllerin kaç watt çektiğini hesaplıyorlar, sigortaların ne kadar kaldıracağına bakıyorlar, kablo kalınlığı da önemli tabi.

ana şalter kadar yüklenebilir ancak tek hattan yüklenemez. her hatta da hat başı sigorta kadar yüklenebilir ancak hat başı sigortaların toplamı ana şalteri geçmeyecek şekilde yapabilir.

Sözleşme gücün 5kw tır büyük ihtimalle. Faturada yazar sanırım. Çok üstüne çıkarsan güç yükseltme işlemi yapman için ihbar bırakırlar zaten büyük şehirde isen. Kabloların yeterince kalın ise istediğin kadar yüklen bişe olmaz. Sigorta atar en fazla. Elektrikçiye danışın, kötü tesisat yangına dahi sebep olur. Şakası yok.

Yeni bir bina olsa az çok belli olurdu ancak eski buna ise tesisata bakmak gerekir,ana hattın kablo kesiti kaç mm direkten gelen,ana sigorta kaç amper ,daireye çıkan kablo kesiti kaç mm ve daire hat başı sigortası kaç amper,eski bina ise topraklama var mı varsa ne kadar saglikli çalışıyor,tek faza mi ihtiyaç var yoksa üç faz gerekli mi,cihazın enerji kablosu kesiti ne olacak ,direkt prizden alırım dersen onun kesiti 2.5mm kablo maksimum 21 ampere kadar dayanır .

Özetle burada önemli olan sistem ne kadar akim çekecek,tek faz mi 3 faz mi gerekli buna göre kablo ve sigorta seçimi kontrolü yapılır karar verilebilir

eski yada yeni olması fark etmiyor.Elektrik tesisatı adam gibi yapıldıysa eskiyen bir şey değil.Öncelikle kabloların kaçlık olduğuna bakacaksın.Her kablonun akım taşıma kapasitesi farklıdır.Sonra sigortaya bakacaksın.Tesisat düzegün yapılmışsa sadece sigortaya bakman yeterli

decathlon'dan hepsiyle rahat cikarsin diye dusunuyorum, secenekler de mevcut

kışta olduğumuz için paranın çoğunu monta gömersen içerisine daha uygun şeyler giyebilirsin. bot'tan da parayı kısmamak lazım yani
250tl mont
200tl bot
150tl geri kalan, bunları decatlondan uygun fiyatlara alabilirsin.

ben olsam eski botlarım varsa eğer durumları çok kötü değilse bu senede bi boya cila yaptırır giyer parayı monta gömerdim.

Bot + Mont zaten 400 en aşağı.

Eşofmanı bilemem ama bu mevsimde 2 tişört 10 çift çorap da maks. 80-90 tl.

tişörtler icin lcw. çoraba da oradan bakabilirsiniz.
botlar için decathlon demeye geldim ben de...

montu da oradan alabilirsiniz sanırım.
eşofman bilemedim?

Max 150 ye bot hotiç.

Uzun uzun yazmiim morhipodan 450ye çıkarsın.

defacto ve lcw'den bot hariç maximum 200 liraya çıkarsın. H&m ye gidersen yine bot hariç 300'e çıkarsın. 300-400 lirayada iyi bir markadan bot alabilirsin.

hopi kampanyalarına bak. 300 tl'ye 50-100 hopi gibi kampanyalar oluyo. pahalı ürünleri bot ve mont mesela bu kampanyalarla al. kazandığın hopilerle eşofman, tişört çorap filan alırsın rahat rahat.

bot hariç hepsi için defacto. 5 liraya bile tişört var outletini bulursan. şehrinde nerde defacto outlet var önce bul sonra oraya git.
bot da var aslında defactoda ama rahat eder misin bilemedim ben 2 sene kullandım rahattı ama yırtıldı, sonra aynısını aldım rahat edemedim aldığımın boynu kırılmadı hep arkası vurdu falan. öyle

hocam aklımda çok bi apaçi gibi canlandın, yeşil nike, fısfırlu eşofman falan.

mont ve botu decathlon'dan al elbette. ya da tabanı delinen, su geçiren vs eski botunu yaptırmak da güzel bir seçenek. geçen sene artık umudu kestiğim yırtık bir spor ayakkabım 20 liraya yepyeni oldu bu şekilde.

çoraplar ve tişörtleri nereden alırsın bilmem ama ucuz diye dandik bir şey alma. markası önemli değil ama aldığın şeyler mutlaka pamuklu olsun. mümkünse 100% pamuk. yoksa korkunç kokarsın.

bot 110 lira www.decathlon.com.tr
mont 140 lira www.decathlon.com.tr
eşofman üstü (polar) 70 lira www.decathlon.com.tr
eşofman altı iyisinden 50 lira www.decathlon.com.tr
tişört 20 lira www.decathlon.com.tr
çorap 2 çifti 9 lira.www.decathlon.com.tr

toplam 450 liraya çıkarsın.

hepsinin daha ucuzları da var, neredeyse 200 liraya da halledersin. ama o kadar ucuzunu almanı önermem.

decathlon +1

Sırf başlığı okuyunca decathlon canlandı gözümde :)

bot için yeşil kundura sitesine bak

mont, tshirt, esofman için koton, defacto
çoraplar ve esofman için pazar
bot için decathlonda güzel tipli bir şey yoktu. bulunduğun yerdeki ayakkabıcıları gez güzel şeyler vardır.

Beta'da ucuz ve kaliteli botlar var

Bel dediniz ve yüzme tavsiyesi default olarak geldi.

Ben haftada 2 gün gittiğim yüzmede ilginç şekilde artan bel ağrısını haftada 4 gün yüzmeye çıkararak 5%'e indirdim.

@onemor

bel agrisi degil, bel tutulmasi. aniden gerceklesen, noktasal agri. normal sartlarda belimde agri yok. ara sira herkesin basina gelebilen bu sey 3 kere ust uste oldu 10 gun icinde, onu soruyorum.

yer etmiş nlaşılan. zedelenme olmuş, zayıf nokta iyileşme fırsatı bulamamış.

önce o bölgeyi korumaya al. fazla yüklenme, ani hareketlerden, ağır kaldırmaktan, ani ısı değişimlerinden ve uzun süreli oturmaktan kaçın. yolculuklarda yanında sırtına koymakık minik bi yastık bulundur. otelde de baldır altına koyarsın sırt kasların rahat eder.

bölge iyileştikten sonra sırt kaslarını kuvvetlendirmeye yönel. ısınma hareketleri, sırt kaslarına yönelik hareketler yap. yolculuk uzun sürecekse molalarda inip yürü. hatta otobüste bile arada kalkıp biraz durup oturabilirsin. her ne kadar yükü sırta vermeyecek şekilde oturmaya çalışsan da yine de yük biniyor ister istemez. kalkınca yükü ayaklara alıyorsun sırt rahatlama fırsatı buluyor.

hepsi bir arada o fiyata zor ama xiaomi tatmin eder gibi. yalnız şu kvk garantili de ithalatçı garantili de olsa sorun çıkarsa işinz zor. diğer markalar için de servis işi aynı apple dışında.

o yüzden mi5 ve üstü iyi gibi.

hepsiburada filtreleme yapıp, forumdonanımda beğendiğin telefonun artılarına ya da eksilerine bakabilirsin..

www.hepsiburada.com

Böyle bir telefon yok maalesef.

Casper ViaV9

xiaomi 5x var (a1 olarak da saf android versiyonu var), kamera konusunda baya iddiali ama yetkili satisi var mi bilmiyorum.

Tahrik indirimi alır.

Mesajlarda, fotoğraflarda vs. bile bu indirim uygulanıyor bazen. Yatakta basmış. İndirim kesin alır.

ilk soruyu bilmiyorum.

ikincisi, sanirim salakliklarindan aliyorlar. bizim de alt komsunun evli cocuklu basortulu akrabasi, alt komsunun evine adam almisti. annem durumlari kotu diye yemek ve esya goturmeye gidince kapidan sesleri duyunca basildi asdfghj. dusun kocasi gelse apartmanin girisinden duyacak karisinin sesini. dupeduz gerizekalilik.

Eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü vardır. Karısı olduğu için bu indirimi alır, hatta karısı “sen ne biçim erkeksin” dediği için karısını öldürüp haksız tahrik indirimi alan da var.

Ancak karısı değil de sevgilisi olsaydı, böyle bi indirim söz konusu olmazdı.

bel üstü her darbe bıçak silah öldürmeye yönelik kabul ediliyor.

Evli bir kadının evinde işi pişirecek kadar ileri gitme cesaretini nerden alıyor bu insanlar?
----yokluktan ve heyecan arayışından. hayatlarında bir şey yok.

Varoş cinselliği kadar leş bir şey yok, her türlü pislik bunlarda.

Onu öylesine sormuyorlar mı? Ben hep öylesine soruyorlar diye düşünüyordum.

şirkete göre değişir. ilk başladığım yer küçücük bir ofisti ilk çalışanlarıydım. maaş beklentimi sorduklarında yeni mezunum 1500 olur heralde dediğin in 1500 verdiler. halbuki bütçeleri 1800müş.
bazı şirketler daha gelişmiş ik politikasına sahiplerse zaten belirledikleri bütçeyi verirler yazılana bakmadan, hatta sormazlar bile. bence minimuma gerçekten düşündüğün miktarı yaz.

1000 lira da verebilirler, standart bir maaşları varsa onu da verebilirler. Tamamen şirkete bağlı. Ben mesela son girdiğim yerde aynı böyle bir aralık söyledim, ortasını verdiler. Sonra pişman oldum ama. Bin lira daha yüksek söylesem vereceklerdi muhtemelen.

üst limitin de üstünü verdiklerine şahit oldum. şirketin yeni mezun işe başlayan herkese verdiği maaş standarttı. başvuran kişi de maaş beklentisine bu maaşın 60%'ını yazmıştı :)

güzel bir sürpriz olmuştur.

ben arkadasimin 3000 aldigini bildigim yere direkt 3000 dedim. bana 2800+agi demislerdi.

Bunun standardı yok 4000 isteyip 3000 teklif ettiklerinde yok çekip sonra 6000 lirayla geri döndüklerini biliyorum

mühendislik ve üstü pozisyonlar için yorum yapayım.Görüşmelere IK ve adayın bölüm yöneticisi katılır.

Beğenilen bir adaya iş teklif etme sürecinde adayın istediği ücret şirketin adaya ayırdığı bütçeden az ise bile IK pozisyona ve adaya göre önerilecek ücreti çalışır.Öncelikle çalıştığı rakamı bölüm yöneticisiyle paylaşır. Bölüm yöneticisi de elindeki mevcut çalışanlara,tecrübelerine,karşıdaki adayın iyi olup olmadığına bakıp teklif edilen ücreti IK ile değerlendirir.

Aday'a düşük ücret verilmesi bölüm yöneticisi için sonraki süreçlerde hep sorundur.Düşük maaşlı adam mutsuz olur,zam dönemlerinde onun maaşını doğru düzgün yükseltemezsiniz.Bu açıdan ben bölüm yöneticisi olarak bu adam zaten kabul etmiş düşük ücreti diye düşük almasını istemem.Mümkün olduğunca ederi neyse onu almasını,gerekiyorsa IK'dan maaş teklifini yükseltmesini isterim.

Bu arada 1000-1500 TL yazmanın bir anlamı yoksa tire'den sonrasını kimse kaale almaz.Bu adam 1000 TL'yi kabul eder şeklinde düşünürler.

üzerinde amper değerleri yazmıyor mu? yazması lazım. yazmadığını farzederek cevaplıyorum, eski bir psu ise (5-6 yıl ve daha eski) 12v çıkışı 20a vermez yeni psularda gpu ihtiyacı arttığı için 12v çıkışları 20a gibi değerlerde. eskilerinde dahaçok 5v ve 3v kullanıldığı için onlar genelde 20a gibi değerler verirler. Led aydınlatman çok uzun değilse 4-5amperden fazla çekmeyecekse sıkıntı yaratmaz.

edit: tek kablodan çekmek yerine www.instructables.com dan power supply from psu diye ara bütün 5v-3v-12v kabloları ayrı ayrı voltajlara göre birbirine bağlayıp çıkış yapmışlar çoğunda yüksek amper gereken yerlerde, yani tek kablo/çıkıştan 20a çekemezsin muhtemelen kablo kalınlıkları yetmez, içini açıp modifiye etmen lazım sitedeki örnekleri iyi incele

20a civarı akımı 5volt çıkışından alabilirsin ancak. 12 volt çıkışından 1.5-2 amper gibi bir akım çekebilirsin çoğo psudan. kutunun üzerinde hepsi yazması gerekirdi aslında, etiket sökülmedi ise tabii.

12v cikis degeri kanallar arasinda bolunuyor mu? birden fazla soket var cunku, toplam cikis degeri mi uzerinde yazan? birden fazla soket ciktigi icin soruyorum.

mesela bina girisinde de 50a sigorta olur ama prizden 50a cekemeyiz ya, o hesap.

Sigorta ve priz örneği doğru bir örnek değil, sigortadaki amper değeri dayanabileceği en yüksek değeri gösterir.

Yanlış hatırlamıyorsam bütün voltajlar kendi içinde aynı kaynaktan besleniyordu. yani her 5V bir kanal, her 12V ayrı bir kanal gibi. Kapağını açıp doğrulayabilirsin.

Kaç metre led kullanacaksın, kaç ampere ihtiyacın var hesapladın mı? Belki de işini görecek hayli hayli.

Ben olsam direkt takar denerdim, en fazla ledden tam ışık verimi alamazsın. Bir zarar vereceğini sanmam.

su an memlekette degilim, acip bakamadim. tek kaynaktan besleniyorsa harika, icine dogrudan lehimlerim. fakat bu sefer de fan aklima geldi, cok ses yapar mi diye dusunmeye basladim. 2 amper yeterli olacak sanirim, tam hesap yapmadim ama yaklasik 4 metre 5050 led serit, metre basina 60 led var.

metrede 1.2 amper çekiyormuş 5050 olanlar, 4 metresi 4.8 amper yapar.

Ben olsam denerdim, power suply'ye diğer voltajlardan yük binmeyecek. Çalıştırma ihtimali yüksek.

Olmadı 5 amper led trafosu 20 TL, hem daha ufak daha kibar.

Elindeki led şerit değerli bir şey ve bozulmasından korkuyorsan 5 amper çeken 12 volt herhangi bir cihaz ve ölçü aleti ile elindeki power suplyyi dene, Ledi sonra tak.

Power supply koyacağın yer ferah ve havadar ise, estetik kaygısı da yoksa aç kapağını hava alsın fansız da çalışır. İlla fan çalışsın ses de yapmasın dersen, eski fan ses yapıyorsa fanı değişirsin.

Nick ve başlık uyumsuzluğu :) iddia oynama bence. Hobi ortamlarına etkinliklere git. Mutlaka bulursun kafana uygun birilerini.

Dota oyna kardesim. Kafayi sifirlar ama hayatini bitirir.

'comfort zone' ile ilgili biseyler oku. icine hapsolmussun ve sunu bil ki comfort zone seni öldürür.

evden cik, aklindaki kursa git, bi hobi bul, gerekirse tekrar is degistir, birine selam de, gerekirse kavga et. yasadigini kanitlamazsan, bir istatistik olarak kalacaksin.

Sevgilisi olanlarin da en az yarisi mutsuz zaten. Issiz basina is bence ya. Anca kirk yılda bi saygi sevginin esit oldugu iliski bulcan da ohooo.

Bence kiz arkadastan ziyade kaliteli vakit gecirip sohbeti seni mutlu edecek arkadasa odaklan. sevgiliden daha mutlu edici boylesi bence.

Sosyal medyadan yürü. Çok daha basit ve etkili.

Eğer yakışıklı değilsen ve zengin de değilsen yapacağın iki şey var:

1. Vücut yap. Kadınların sana yaklaşımı inanılmaz değişiyor.
2. İyi giyin.

Üstteki ikisini becerirsen tipsiz olmama rağmen kadınlarla iletişimin çok daha iyiye gider.

tek kişilik mutsuzluk iki kişilik mutsuzluktan iyidir.

son iki yildir (cevremdeklerin deyimiyle) cok kovaladim. en uzun sureni 3 ay surdu. hepsi dert, bi kafama gore birini bulamadim. biri olsa iyi olur ama o birinin de kafama gore biri olmasini istiyorum artik. ugrastiracak, dert tasa sahibi yapacak biriyse hic olmasin daha iyi.

son birkac aydir bos vitese taktim, kafama takmiyorum, birini bulmaya calismiyorum. olursa olur kafasindayim. insanlar kimlerle nerelerde tanisiyor. elbet biriyle bir yerde tanisim diyorum.

arkadaslarimla bulusuyorum, bazen tek gelen bir tek ben oluyorum ama kimse de cikip aha sap geldi demiyor. belki senin kuzenlerle alakalidir :)

Cevaplar için teşekkürler. Toparlıyorum, yazıcam şimdi.

Hepsini bosver beni dinle. Iki seyi hemen birakiyorsun: Iddia ve masturbasyon. Iddia nedir ya? Biri parani emiyor, digeri libidonu, farkinda degilsin. Kuzenlerin biraz dallamaymis kizma da. Arkadaslari da siktir et. Seni aramayani sen de arama. Ondan sonra abicim madem calisan birisin kendine soyle yeni gomlekler, pantolonlar kendi karakterine uygun ama simdiye kadarki tarzindan biraz farkli renklerde tonlarda birseyler al. Gorunusun sana yeni gelsin. Daha sonra da ilgi alanin her ne ise (iddia disinda ya yapmayi sevdigin ya da merak ettigin en azindan 1 adet sey mutlaka vardir su hayatta) buna gore bir gruba katil. Sosyal medyada milyonlarcasi var. Istanbul'u gezen gruplar var, Pedalsorler diye bir bisiklet grubu var vs. Hayat akisini azicik degistir. Ve ayrica illa birini seveceksin asik olacaksin diye bir sey yok. Karsi cinsle arkadas olmak dostluk kurmak da guzel ve keyifli birseydir. Ha frekans uyar, elektriklenme olur, olabilir insaniz yani oyle oyle gider.

Ozet: Ufak bir degisiklik ve hareketlilik. Baska bir sikintin yok! Bu dediklerimi yap ve bana ozelden gelismeleri bildir! Temiz bir delikanliyi aleme kazandiracagiz baska yolu yok!

selam tekrar. cevaplar için teşekkürler. detaylandırayım. vakti olan canı sıkılmış olan da okur belki.

en samimi arkadaşım. kız arkadaşı benle görüşmesini istemiyo. sebebi de onla kıbrısa gitmemiz. kıbrısta harem lipstic gibi mekanlar var ya. onlardan birine gittik. ben ilişkisi varken kıbrısa gitmemek istemesini anlayabileceğimi ve istiyosa gitmeyeceğimizi söyledim daha yola çıkmadan. zira bileti falan önceden almıştık. sebep de afedersiniz karıya gitmek falan değil aslında. merak. ne kumarhane ne öyle bir mekan görmedik. ikimiz de gidip deneyimlemek istiyoduk açıkçası. neyse gittik. yedik içtik oynadık. gitmeden önceki gece de bu mekanlardan birine gittik. yani ikimiz de isteyerek. ben zorlamadım. neyse girdik.

(ben parayla birlikte olma işini ahlaken doğru bulmuyorum. bana yanlış geliyor. 27 yaşında yarım yamalak cinsel bi ilişki yaşadığım için, abazalık değil ama merakla ordan biriyle birlikte olmak istedim. oldum da. yani hemen hemen. neyse.)

girdik mekana. arkadaşım da ben yapmam diyodu. izliyodu öyle. sonra o da girmek istedi ücret falan konuştu ama çok geldi ona sonra. iğrenç gelebilir bu sohbetler kusura bakmayın. bence de öyle ama işte.. neyse döndük istanbula. benim arkadaşım diğer arkadaşlarıyla o günün goygoyunu döndürmüşler. işte kızlar söyleydi böyleydi falan filan. sonra kız arkadaşı whatsapp mesajlarını görmüş. benim arakdaşım da demiş ki brad zorla götürdü. ama öyle değildi aslında. ben gerek vicdanen gerek ahlaken gerek de bi sakatlık olmasın diye istiyorsa hiç o tür mekana gitmeyebileceğimizi de söyledim. ama o da istedi gitmek. sonra kız demiş görüşmeyin işte, ya o ya ben falan.

benim arkadaşım iş yerinde mutsuz çok. benle artık görüşmesi çok nadirleşti. neyse ben seviyorum ama çok 15 sene sonuçta. en yakınım. eski iş yerimde müdürlerle çalışanlarla falan biraz aram iyiydi. zorladım ettim cv'sini verdirttim. görüşmeye girdiğinde içeriden soruları aldım falan filan. bu konu haricinde hiç konuşmadık pek arkadaşımla zaten. kız arkadaşıyla görüşüyodu. bi de bunların arasında kız ya ben ya brad demiş buna. bana söyledi. dedim sen ne diyosun. e tabi kız arkadaşımı seçerim falan dedi. e üzüldüm ama normal heralde hayatları beraber olcak hep. sanırım. yarın da ik ile görüşecek. olacak gibi. cuma belli olmuş ik görüşmesi ama bana haber verme gereği duymadı. az önce söyledi. o kadar uğraştım söyleseydi keşke dedim ama.

okb var bende ya da geçti karakterim böyle bilmiyorum. insanlar sevmiyo galiba beni. bi nebze alıştım. kaderim benim bu şekilde diyorum. ama yemin ederim ben kötü bi insan değilim. hep iyi niyetle bir şeyler yapıyorum. kendimi övmek için söylemiyorum ama öyle ne bileyim. dua ediyorum hep. birileri hakkında kötü konuşmuyorum. yaparsam başıma kötü şeyler gelecek diye de hissediyorum. ama arkadaşlarıma değer veriyorum. yardım ediyorum elimden geldiğince hep. ama olmuyo.

annem ve kızımızı (köpeğimiz) hayatta her şeyden daha çok seviyorum. yaşamaktan keyif ve mutluluk duyduğum tek nokta onlar. başka kalmadı. eskiden işe gitmeyi de seviyodum. iyi insanlar vardı orada, aram da iyiydi. kendimi tanımama rağmen, bilmeme rağmen başka bi yere geçtim. kötü oldu. daha çok para. olmayan mutluluk. belki sizler daha güçlüsünüzdür, belki ben değilim. ama ben mutlu hissetmiyorum. iyiden iyiye allah korusun kızım ve/veya annem ölürse intihar ederim, bunu düşünüyordum artık şüphe duymuyor hale geldim. inşallah intihar edince cennete girememe konusunda bi açık kapı vardır.

kız arkadaşım olsun isterdim evet. ben de mesela dışarı çıkayım buluşayım arkadaşlarımla, beni çağıran arayan soran insanlar olsun, beni düşünen biri olsn isterdim. ihtiyacım da var. bir şey de yapamıyorum heralde. yani elimden gelen bir şey yok pek. üzülüyorum ama. gerçekten. hayal kuruyorum. artık hayal kurduğuma bile kızıyorum. heveslendirme kendini diye. her pazar günü sonraki hafta sonu için arkadaşlarıma yazıyorum, benle buluşmalarını sağlamaya çalışıyorum. olunca da kendimi kandırıyorum ya hafta sonu full dışardaydım diye.

hep mi böyleydim. böyle mi yetiştirildim. kaderim mi bu. bilmiyorum. sorgulamıyorum da artık. bizimkilere yansıtmamaya çalışıyorum. bi yandan böyle şikayet ettikçe daha kötü şeyler olursa diye endişe ediyorum, aile sağlık vs. içime atıyorum. belki de ciddi hiçbir sorunum yok ben kuruntu yapıyorum. bilmiyorum ama var belki de.

iddaa işte beni oyalıyo. güne başlarken bi beklenti yaratıp zamanı geçiriyo. galatasaray öyle. galatasaray'la beraber twitter işte. dursun istifa falan filan. kimse yokken belki de mecburen daha çok bağlanıyorsun.

düşünceleriniz ve mesajlarınız için teşekkür ederim.

Valla evli olmasan aynı senim. Evli olunca çocuklar hanım falan zaman geçiyor. Boşluk kalmıyor iş güç borç harç derken. Bi iki de hedef koydum hayatla ilgili iddaa hissi veriyor bu hani beklenti gibi.

Evlenmenin tavsiye ederim. Kız arkadaş geçici bi olay. Evlen. Çocuk sahibi ol. Çok daha çekilir hale geliyor hayat. Başkalarının hayatlarına dokunma fırsatı veriyor sana.

Ben memnunum tavsiye ederim.

Masturbasyon meselesi de cidden dert. O konuda da yapma dicem ama boşluk doldurma önemli. Yoğun ol bişeyler öğren bir şeyler hedefle.

birilerini bulmak istiyorsan sosyalleş derim. bir kursa git, aktiviteye katıl. yeni insanlarla tanışabileceğin ortamlara gir. yoksa zor.

ayrıca kusura bakma ama kuzenlerini sikeyim. ne demek sap da geldi? en büyük başarısı evlenmek olan sığır tipler galiba. evli olmak dışında kendilerini tanımlayamıyorlar. kusura bakma ama dalga geçilecek bir durum yok kuzenlerin saçmalaması.

o evden ayrılıp ailenle bütün bağını kopararak başlayabilirsin.

30 yaşında, işi olan bir kadınsın. Ailenle yaşaman için herhangi bir sebep yok. En kısa zamanda ayrı bir eve taşın ve kendi düzenini kurmaya çalış. Onlarla iletişimini de minimuma indir.

Bu süreçte kesinlikle psikolojik destek almalısın aksi takdirde yaşadıkların ömür boyu senin önünü keser.

çok isterim ama yapamıyorum. bakın ezik yetiştirilmek, ezilmek, aşağılanarak büyümek öyle birşey ki, hayata karşı çok korkak oluyorsunuz. başkaları için bebek oyuncağı olan şeyleri yapamıyorsunuz ya da adım dahi atamıyorsunuz. Açıklayıcı olabildim mi bilmiyorum. Zatebn bana ev bulma vs.konularında manevi bakımdan destek olabilecek 1 tane bile arkadaşım yok.Yoksa istemem mi bu aileden kurtulmayı.

@fragile kaldı zaten, bu yaştan sonra zaten ben iflah olmam ki.

ayrı ev konusunda dediğim gibi ben bir hayat korkağı oldum çıktım, ezik pasif biri oldum çıktım.

Öncelikle muhakkak bir psikolojik destek alın, emin olun size çok iyi gelecektir. Sonrasında en kısa sürede o evden ayrilin. Sırf kan bağınız var diye ömrünüzü sevmediğiniz insanlarkaberaner geçirmek zorunda değilsiniz. Tamamen hayatınızdan çıkarın demiyorum zira aile, belki zamanla onlar da hatalarını anlarlar ama evden ayrılın, mesafe koyun.

Geçmis geçmişte kalmış, lakap konusunu vs de çok kafanıza takmayın. Artık belirli bir yasa gelmiş, kendinizi geliştirmiş, kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadınsıniz.

Ama psikolojik destek almayı lütfen ihmal etmeyin.

Kendini iyi ifade ediyorsin ama çok da ezik değilsin bence. En azından hissettiklerini yazıya dökecek kadar güçlüsün. Ben de şu an annemle sorunlar yaşıyorum ama bunu anlatamıyorum. Asıl ezik benim. Az önce sinir krizi geçirdim.

Yani evet o evde iş yürümeyecek gibi, ekonomik bağımsızlık varsa ayrı yer mantıklı.
prof. destek de gerekli olabilir denildiği gibi ama şu an alma imkanın yoksa bakış açını minnacık da olsa değiştitmeye çalışman iyi olabilir. ama ev sıkıntı.

Ayri ev ve psikolog +1

ayri eve cikma, baska sehre tasin.

@fraise o lakaba üzülmemek mümkün değil, onur kırıcı bir lakap, lise yıllarımı lanet ederek hatırlıyorum.Onurum gururum kırıldı, kişiliğimin geliştiği yıllarda buna maruz kaldım. Aşamıyorum bu aşağılanmışlığı.

küçüklükten itibaren "sen edenemzsin, yapamazsın, beceremezsin" diye büyüttüler beni. korkuyorum işte, hayatla başa çıkamamaktan.

bir de hayat enerjisi düşük, son derece bezgin bir insanım. işyerine zor gidiyor yapmam gereken işlere binbir güçlükle konsantre oluyorum. kaldı ki ayrı ev, bir sürü sorumluluk binecek sırtıma. bu bezgin bekir, herşeyi erteleyen sonsuza kadar devamlı erteleyen biri olarak altından kalkamam gibi gelyor.

30 yaşına gelmişim, paramı kazanıyorum ama bu bile bana saygı duymalarına yetmiyor. Hani para önemli ya güya. Onlara göre ben hala küçükken ezdikleri çocuğum. Benim odamı alıp kafana göre eşyalarımı atamazsın diyorum anneme, annem bunu anlamıyor. Tabi atarım diyor. Çıldırıcam. Çıldırıcam.

Bu da yetmiyor, canımı yakmak, tartışmada bana üstün gelmek için lisede bana takılan lakabı söylüyor. Bu nasıl anne ? Yanu elalemin anaları çocuklarının üzerine titriyor. O yeter k mutlu olsun diyor. İnsanlar çocukları özgüvenli olsun istiyor. Benimki de sıkışınca bana lakap takıyor. Sonra da orosğu diyor.

Burada sizin yaşıtınız çok güzel insanlar var. Eminim yardımcı olmak isteyeceklerdir size.

Hemen ayrıl tek başına yaşamaya başla korkulacak hiçbir şey yok emin ol. Şartlar durumlar iyiye gitmeden önce mutlaka kotu gider. Anne veya baba kim olursa olsun. Resti çek kendi yolunu ciz . öğrenci bir arkadaşla eve çıkabilirsiniz.

30 yasinda bir kadin olarak dayak yeme ve onur kirici ithamlari yasamaya devam etme cesaretini gostermek ayri eve cikma cesaretinden daha ciddi... once bunun farkina var. Sonra tekrar konusalim..

Icha, benim özdeğer bilincim yok. özdeğer duygum yok. ben kendimi değersiz görüyorum.

Sadece aile de değil, istisnasız girdiğim her ortamda bunu yaşadım, yaşıyorum, istsnasız ezerler beni her ortamda.

yaşayamadığın ergenliği şu anda yaşıyor gibisin. avantajın kendi durumun hakkında aslında çok da negatif olmayan ancak objektif bir durum analizi yapmışsın. farkına varmak aslında çözüm olduğunu anlamanın ilk adımı.

maddi durumun yeterli ise aileden ayrıl. belki bie ev arkadaşı ile ortak eve çıkarak çok daha düşük maliyetlerle bunu yapabilirsin. ikincisi bir psikologdan yardım alabilirsin. var mıdır bilmiyorum ama online olarka benzeri sorunlar yaşayan community ve destek gruplarına ulaşmayı deneyebilirsin.

ailenin bu tavırlarını kendi ezikliklerini yansıtma ile senin üzerinde gidermeye çalışması olarak tahmin ediyorum.

çözülmeyecek şeyler değiller. geç de kalmış sayılmazsın.