lenovo thinkpad e15 al hocam

10.000 TL altı herhangi bir bilgisayar görür.
Zaten Win 10 kurulabilen sistem için matriks yanında kek kalır.

bahsettiğiniz kullanım ile isteğiniz bir tık çelişiyor. çok ince, taşınabilir ama büyük ekran. eğer ekranı da sorun olmaz derseniz huawei matebook 800$'ın tl karşılığı civarı satılıyor hep çok memnunum. incecik ve güçlü.

bu arada sadece matriks olsun, tarayıcı vs gezeyim dersen üstteki yanıta katılıyorum. çoğu laptop iş görür. illa büyük ekran dersen buna bakabilirsin www.hepsiburada.com

ya da o kadar güçlü laptop olmasa da olur dediğim işleri görse kafi dersen bu da güzel www.hepsiburada.com

not: satıcıları bilmiyorum sadece modeller için link attım teşekkürler

Thinkbook

Büyük ekran dediniz.

17inc olup da bulabileceğiniz en hafif laptop şu aradaş:

www.lenovo.com

Sadece 2kg

Ekran çok büyük olmasın (15inc civarı olsun) ama daha hafif olsun derseniz;

Dell Latitude, Vostro
Lenovo Thinkbook, Thinkpad

Gibi cihazlar 1-2 kg arasına bulunabilir.

teşekkürler arkadaşlar.

büyük ekrandan kastım 15inç'di zaten.

Yulaf bilinenin aksine uzun sürede yumuşar çünkü yulaf liflerden oluşan bir ürün, haliyle çözülmesi zaman alır. Yani sıcak suyu koydum 5 dakika sonra hazır gibi değil ben sıcak suyu koyup bi 20 dakika yarım saat falan bekliyorum, diğer türlü yumuşamaz.

ben sütlaç gibi pişiriyorum.
tavaya yulaf ezmesi ve su döküp pişiriyorum, suyu tamamen çekip pişince yumusuyor, üzerine süt döküp afiyetle yiyorum.

eti lifalif disindakiler bana iyi degil gibi geliyor.

onu da sut koyup yarim saat dolapta bekletsen yumusar.

hizli olsun diyorsan mikrodalgaya atsan iki dk'da yumusuyor.

hocam ben sütle blender'da çekip toz yapıyorum bunu. başka türlü ne yumuşuyor, ne yeniliyor. sütle yulafı çekince hem içecek gibi alması kolay oluyor, hem de yumuşatma gibi bir derdiniz kalmıyor.

Ben sabah büyük bir kupanın içine yulafı atıp üzerine protein süt ekleyip buzdolabına koyuyorum. Akşama doğru alıp kaşıkla yiyorum. Yumuşamış oluyor hem de içine lezzetli olsun diye abuk subuk şeyler katmadan güzel bir şey yemiş oluyorum.

Dümdüz yoğurtla beraber yiyorum ya yumuşamış hali çok sümüksü gibi geliyor bana. Sert halinin ağızda bıraktığı hissi seviyorum. Sütle de olur da yoğurtla daha güzel oluyor yazın özellikle serin serin güzel geliyor. Bunu da sağlıklı beslenme vs değil ara öğün olarak yiyorum yani kendi özgür irade tercihim :d

Şu ince öğütülmüş olanlardan alıyorsunuz: www.hepsiburada.com

Sütle biraz pişirince lapa gibi oluyor tam. Soğuk isterseniz önden yapıp buzdolabına atmak lazım.

Lifalif ile herhangi bir sorun yaşamıyorum. Biraz süt ile ocakta 5dk pişirince lapa gibi oluyor.

Hangi bankada hesabınız varsa o.
Birbirlerinden çok bir farkı yok.

Ama ekstradan ücret ödeyeyim, teknik analiz falan da yaparım diyorsan Matrix iyidir.

Bence de bankanız hangisi ise o.

komisyon orani cok yuksek bankalarin.

herhangi bir araci kurum.

info ya da osmanli bence.

mart'a kadar midas'ta komisyon yok bist için. sonrasında virman yapabilirsin.

wrangler

Wrangler +1

lee. hic pisman olmadim.

levis 512 çok ii

evet sağda solda bu yazıyı çok görüyorum ağı aşınıyor cepleri aşınır vs eskisi kadar kaliteli değil diye.

iyi denimler birim başına düşen ilmek sayısı ile olur. 12 civarı orta 14 civarı olanlarlar ise kaliteli olur.

denimlerinizin kaliteli olanları ya da sandığınız. bunlar desensiz olanları ve koyu renkli olanlar. o desen siz giydikçe kendisi oluşacak.

kaliteli dediğiniz denimleri çok yıkamayın. kaliteli denimin arkasındaki jakron deri olur iç yüzündeki dikişe bakarsanız paçasından içeri bakın kırmızı dikiş olur oradan anlarsınız.

açık renkli denimlerden uzak durun.

levis 3 serisi kot üretiyor. çabuk yırtılanlar dandik olanları ve veya açık renkli aşınmış ağarlaştırılmış olanlar. made craft serisi kaliteli olanlar. ki bu lc waikiki ile ile bir ara aynı pamuktan üretilirdi.

denim konusunda diesel momotaro j&j ve levi made crafted serisi wrangler lee diye aşağı doğru iner.

tavsiyem markaya takılmayın. koyu renkli sert ağartılmamış ve eskitilmemiş kalın hangisini bulursanız en uygununa onu alın.

Hangi ulkeler oldugunu yazarsaniz ona gore tavsiye gelir. Yurtdisinin tamami ayni degil.

Haklisiniz yazdigimi sandim atlamisim. Avusturya, Almanya, Fransa, ispanya, portekiz gibi ulkeler oncelikli hedefim.

Europass.

Vallaha ben Türkiye kullandığım düz cv ile is buldum Fransa'da. Ilk işim en ünlü fmcg firmalarindan biri, diğeri 20 milyar dolar ciroluk teknoloji firmasi.
Su an actigimiz ilanlara gelen cvlerin europass ile alakası yok. Gelenlerin yüzde 95'i aha bunla geliyor;
gss.gs

Logisticsmanager +1
Europass abartılıyor bizim ülkede, belirli bir standardı sağlıyor ama asgari gereklilik değil. Ben de yurt dışı bir sürü başvuru kontrol ediyorum, europass çok az. cv/resume template diye aratınca çıkan generic taslaklar iş görür. Sürekli kovalayacağım diyorsan novoresume'den üyelik alabilirsin.

Ben her yerde europass kullanıyorum, ABD'de bile

Europassı gömmüşsünüz de yukarıdaki arkadaşın yolladığı template zaten europassın nerdeyse aynısı.
Neyse bence de europass çok profesyonel durmaz. Fakat buradaki gibi net, iş tecrübelerinizi daha öne çıkaracak bir format iyidir.
Linkedin hesabı önemli.
Her işe ayrı motivasyon mektubu hepsinden daha önemli.

Kolaylıklar.

Daha da yükselecek.

Ne zaman satışlar azalır o zaman gündeme gelir.

Çubuk Kraker'in bile ucuzlamadığı dünyamızda Arabaların ucuzlamasını bekleyecek kadar iyi niyetli olmayın üzerler sizi :)

arabalar hiç ucuzlamayacak

ne ikinci elde, ne sıfırda

insanlar avrupada amerikada araba almak kolay diyor da, hayır orada da zor.

bak benim bir arkadaş zamanında 7-8 bin euroya 2008 audi a3 aldı 2.0 dizel otomatik. 2 ayda bir yeni bir problemiyle uğraşıyor şu günlerde.

sıfır alınacak araba bile en az 15 bin euro avrupa piyasasında.

en son geçen yaz bana "bekle boolm ucuzlayacak." dediklerinde 135'e bir araç almıştım.

şimdi o araç 175 oldu. öyle diyeyim.

@rain anlamadim nesi zor Avrupa'da araba almanin? Avrupa'da yasiyorum, 1 sene oldu sıfır titanium fiestayi 13 bin euroya alali.
Su an belki bir tik artmistir cip krizi ile alakali ama arkadasinizin yaptığı hata zaten audi öyle kaliteli sikintisiz bir araba değil. Premium arac almis premium arac sikintisi cekiyor.

Nice dostlarim sikintisiz ikinci eller ile dolaşıyor. En kötü ikinci en Hyundai/kia alirsin. Hyundai 5 yıl kia 7 yil garanti veriyor. Kafan rahat.

Türkiye için; düşmez. Imkani yok.

Bayramdan sonra ucuzlamaz mı?

Türkiye'de bugün her şey alabileceğin en ucuz fiyatta şu an.

@rain when i die, Ahahahaha Allah da sizi güldürsün.

Ucuzlamayacak. Alışın zamlara. Ne lazımsa erkenden alın. 90larda her şeyi toptan cok cok alır kilerde bekletirdik. O moda giriyoruz tekrar.

ucuzlayacak diyenler nasıl temellendiriyor anlayamıyorum.

Ülkede yüksek enflasyon var bir kere, zaten bu yüzden hiçbir şey olmasa bile her sene fiyat %15 artacak. Yüksek kur ve kur oynaklığı konusuna girmiyorum bile.

eğer bir aktrollsen kendini ucuzlayacağına inandırabilirsin:)

Tüketim çok azalsa ÖTV indirimi olurdu belki ama şu an asla öyle bir ihtimal yok.

Şu anda ÖTV sıfırlansa araba fiyatları 1 sene önceki fiyatlara gelir, ucuzlamaya yönelik bir şey olacağı yok. Kur düşmesi lazım. Bayiler muazzam karlılıkla çalışmıyor zaten, yani bu pahahalık markalardan gelen bir şey değil, fakirliğimizden ötürü. Avrupadaki kar marjları ile çalışıyor olsalar şu anki fiyatların üstüne %15 falan daha binerdi sanırım.

@rain when i die
alım gücünü atlıyorsunuz ama.

ben türkiyede 2013 honda crv satıp ingiltereye yerleştim 2 ay önce.
crv 20küsür bin pound'a satıldı (275bin tl)

burada 2018 full qashqai aldım 12 bin pound'a

burada asgari ücret 1600 pound.
türkiyede 2800

burada bir asgari ücretli benim arabamı alabiliyor 8 ayda
türkiyede 9 senede.

araba almak burada/avrupada/amerikada ucuz yani.
hem fiyatı türkiyeden ucuz
hem alım gücü/fiyat çok çok ucuz

ben de bakıyorum ve en azından önümüzdeki birkaç yıl ucuzlamayacak gibi duruyor. (en optimum çözüm hükümetin değişip doların düşmesi, üstüne yeni hükümetin ötv'yi de azaltması falan)

bu arada Türkiye'de her şey brutal seviyede o yüzden ekstrem pahalı evet. Hem alım gücünden hem vergiden.

Ekşiye zamanında Volvo XC90 başlığında hesaplayıp yazmıştım,
elin Avrupalısı yılda en az 30-40 bin euro kazanıp 70 bin euro ile bu arabayı alabiliyor,
biz yılda 9000 euro kazanıp bu araca *140 bin euro* ödemek durumunda kalıyoruz. Hem az kazanıyorsun, hem arabaya çok çok fazla (bu örnekte 2x) veriyorsun. Vergi işi beni çıldırtıyor. Hani paramız 10 kat çöp orası tamam ama niye devlete deli gibi vergi vermek zorundayız...

Ha İngiltere'de 1000-3000 pound arasına bir sürü ikinci el araba görmüştüm. Gayet bir asgari ücretle bile araba alıyorlar ama biz öyle zengin değiliz, hadi para birimimiz 12 kat düşük 12 asgari ücretle alalım, o da olmuyor :D

3 ay önce 185 bin liraya sattığım aracı alan arkadaş 205 bin'e sattı. öyle tüccar falan da değil he mühendis çocuk. araç: c180 2013

şimdi arkadaşlar herkes bana @rain demiş de anca gelebildim.

öncelikle satış sonrası hizmetlerde çalışıyorum. modern bir arabayı öyle bir bozarım ki 40 tane servis tamir edemez, o derece :) hyundai, kia, toyota dahil buna.

dediğim arkadaşlardan audi'li olanın triger kayışı koptu bükreş civarı bir yerlerde. şu an piyasası 4-5 bin euro olan arabamız, oldu sana 0 euro. kayışa sahip her arabada başınıza gelebilir bu. zincirse de ille de 100 bin civarı car car car zincir sesi çıkaracak mesela.

romanya'da 13 bin euro fazla bir para mesela. ortalamanın biraz üstü bir mühendis büyük şehirdeki maaşıyla kira mira yemek gibi hayati işlemlerini tamamladıktan sonra elinde kalan parayla ancak 1.5 - 2 senede 13 bin euroyu toplayabilir mesela.

burada yetkili servis bakımlı astra k 1.4 turbo 6 ileri manuel, dynamic donanımlı 10 bin euro (pazarlıkla 9 bine alınır bence)

yaklaşık 2 ay önce 1.6 turbo (160 hp mi 180 hp mi ne) 6 ileri manuel astra k (filo aracıydı geçmişinde) 12 bin euro'ya sattılar.

bunlara dediğim gibi 1.5 sene para biriktirerek (bak salt maaşı koyarak değil, arta kalanla) ulaşılabilir de sokacağın yine bok gibi romanya yolları olur.

ulan başka bir 9 bin euroluk astra k 2 kere piston kırmış amk. 9 bin euroya 2 kere motoru açılmış araba var oha. bilmeyeni sikerler resmen.

ha gider 10 senelik a3 alırsın 1.8 turbo benzin, yağ kaçırır. 320d alırsın partikül filtresi yanar.

belki de ben mesleğim dolayısıyla sorunlara ve masraflarına odaklanıyorumdur, kim bilir, meslek hastalığı.

mesela tyler hoover diye bir youtuber var. çok sever ucuz ve harap araba alıp gezmeyi. bir akrabasına bmw 645i hediye etti. sadece soğutma kaçaklarını tamir ettirdi. arabanın gerçekten adam olması için 6 bin dolar mı ne gerekiyordu halbuki. bakalım ne kadar süre dayanacak.

bu arada kayış koparan a3 2.0 dizel sahibi arkadaş, 2.0 dizel ford edge bakıyordu 2017 model 25 bin euro muydu neydi. s40 1.9 dizel sahibi arkadaş da kendine ford ecosport 1.0 turbo aldı 0, 22 bin euroya. bunlar da romanya'da büyük para bence de girdiler işte borca harca.

ben ise 0 borç, cimri harcamayan yahudi tayfa.

dövizde bir sıçrama olmazsa yaz sonu ikinci el piyasasında fiyatlar bi miktar geri çekilir, pazarlık şansınız artar.

Evet arkadaşlar, cevabı çok acı bir şekilde alıyoruz her geçen gün ;)

Yeni iş aramaya başlayarak çözüm bulabilirsiniz.

Çare yeni iş. İşyerindeki ortamı tek başına kişisel çabalarla değiştiremezsin, bu psikolojiden de çıkabileceğini sanmıyorum. Umarım memur falan değilsindir hareket alanın vardır.

Çözüm iş değiştirmek.

Yeni iş arayın.

Bu arada kendinizi daha dinç hissetmek istiyorsanız. İş sonrası mutlaka spora vakit ayırın. Büyük faydasınızı göreceksiniz.

Evet sancak ailesinden biri başkanlığa gelmişti galiba. Bence bu sansasyonel transferleri narkasında da kirli bir para trafiği var ama ispatlayamam tabi.

Adanademir net bir projeydi.

takip etmedigin cok belli. yonetim icin bir sey diyemem ama adana demir cok uzun suredir ikinci ligdeydi, her zaman da ulkenin en cok taraftari olan sehir takimlarindan biriydi. yillarca birinci lige cikmak icin ugrastilar, kac tane final kaybettiler. oyle bir yazmissin ki okuyan batmanspor bes sezonda amatorden super lige cikti sanir.

Su transferlere falan bakarsak iki sene sonra tekrar ikinci lige duser??

batirir bunlar kulubu..

Hic bir bağım yok siyasi ruzgar noktasinda hakkinda var ama taraftar tespitini her yerde yapma hocam futbol cahili derler :)

kalanlar genelde gerçekten istemiyor veya hazır hissetmiyor.

özetle oluyor, ne yapmak nerede yaşamak istediğinize karar vererek başlayabilirsiniz.

cevaplar için teşekkürler.

benim sorum tam olarak neresi veya ne yapmakla alakalı değil.

nasıl gidiyorlar bu arkadaşlar?

turist vizesi mi alıyorlar acaba?

ben atıyorum belarus'a gideyim 6 ay orada çalışayım istiyorum ama kafama göre gidemem değil mi? turist vizesiyle zaten kalamazsın o kadar uzun süre, çalışma vizesi de alamazsın. çünkü freelance çalışıyorsun. ee nabacağız o zaman?

Ben X ülkesine gidip 6 ay orda takılayım demek mantıksız zaten, ortamı sevecek misin, uyum sağlayabilecek misin belli değil. Önce turist vizesiyle gidilir, sonrasında eğer kalmak istiyorsan o ülkenin daha uzun süreli vize seçeneklerini araştırırsın, expat forumlarından ipuçları toplarsın, konaklama sigorta gibi maliyetleri nasıl düşürebileceğini, hangi şehrin neresinde yaşamak isteyeceğini vs keşfedersin. Birinci dünya ülkesi vatandaşları vize konusunda çok daha avantajlı tabi.

belarusa neden vize alamıyorsun?
turist vizesi alır 6 ay kalabilirsin.
gittiğin ülkede çalışıyor görünmeyeceksen problem ne olabilir? herkes gibi -gelirini gösterip veya aileni falan sponsor gösterip turist vizesi alabilirsin- 6 ay dedim çünkü turist vizesi 2 yıllık da verilse kesintisiz maks 6 ay kalınabiliyor.

yurt dışında çalışabilmek, tr dışında bir yerde sigortalı olabilmek için
ankara antlaşması yapıp (artık uk dışında) eu ülkelerine başvurabilirsin.
çok paran varsa ev alıp makedonya, ispanya gibi ülkelerden direkt oturum alabilirsin.
düz beyaz yaka çalışanı olarak istediğin yere başvurabilirsin. her yerde şansın olmaz ama almanya, hollanda daha çabuk buyur gel diyebilir.
kanadaya göçmenlik başvurusu yapabilirsin.
gelecek sene itibariyle uk de kanada benzeri bi puanlamayla göçmen alacak buna bakabilirsin.
eu ülkelerine master, dil okulu benzeri vizelerle gidip sonrasında verilen ek iş arama vizesinden yararlanabilirsin.
vizesiz istersen surinam'a gidebilisjfşlsjgf :p

öyle bi sormuşsun ki
yurtdışı diye bi yer varmış neresi yurtdışı gibi :D

edit: bi de expatlık başka şey göçmenlik başka şey onu da bi netle.

freelancer veya startup vizelerini arastirin, bir cok ulkenin boyle vizeleri var.

yani zaten avrupa birliginin olayi o. iscilerin serbest dolasimi falan. turkiye bunun parcasi degil. "Biz de gitsek olmuyor mu?"nun kisa cevabi hayir.

uzun cevabi, ulke bazinda arastirma yaparsan (mesela ankara antlasmasi falan) bir seyler cikabilir. bazi ulkeler master falan yapan ogrencilere mezuniyetten sonra gecici oturma izni sagliyor, bu belli sartlari karsilayan is bulunca kaliciya evriliyor falan... dedigim gibi her ulkenin sartlari farkli.

bir de tabii gitmek istedigin ulkede bir is ilanina basvurup kabul alamya calisabilirsin.

"İşlerim de çok şükür iyi gidiyor" kenara duzenli para at. cere cope harcama.

freelance calisip her sene ulke degistiren arkadaslarim var.
Bunlarin tipik iki ozelligi var:
1 - hali hazirda zenginler, istedikleri ulkeden vize alabiliyorlar, aslinda calismalarina falan da gerek yok, amaclari gezinti.
2 - saglam bir ulkeden vatandasliklari var, vize problemleri yok.

bu iki gruba giremiyorsan o is zor yonca..

Ulkenin ekonomik durumu baslica rn buyukhandikap. Kotu zamanda mezun oluyorsun. (TR icin konusuyorum)

Yaş önemli. Ayni gecmisle daha genc her zaman daha onde ama kotarilabilir bir handikap. Özel sektörde.

Staj olmasi guzel. Ama basta hep is yili tecrubesi isteyen ilanlar goreceksin. Sinir bozucu bir durum.

Ingilizcen fena degil degil, iyi olsun.

Top5 olmasi bana kalirsa bir sey ifade etmiyor. Artik ingilizce bilmeyen, yurtdisina cikmayan kalmadi gibi bir sey. Senin basvuracagin yerlere de zaten senin kalibrendeki okul mezunlari basvuracak. Tabi kalbur ustu isler icin girilen yarislardan bahsediyorum. Ulkenin durumundan degil.

ben senle aynı yaşda mezun oldum. şu ana kadar girdiğim her iş görüşmesinde mutlaka sordular bu soruyu. geçerli sebeplerin varsa çok bir sorun olacağını sanmıyorum. ben başka bir bölümde okuyup, okulu bırakmıştım. dolayısıyla geç bitirdim üniversiteyi.

dediğim gibi herhangi bir problemle karşılaşmazsın ama senle aynı yaşda insanlar senin çalıştığın bölümün müdürü oluyor. o biraz moral bozsa da yapacak bir şey yok, çalışmaya devam.

bir arkadaşım 30 yaşında makine mühendisliğini bitirdi. üstüne bir de askere gitti. sonra da gelir gelmez bursa'da iş buldu. 3-4 senedir çalışıyor.

ben de belki sorun yaşar diye düşünmüştüm ama hiçbir sorun yaşamadı. ortalaması 3'ün üzerindeydi ve çok iyi ingilizcesi vardı. bunlar etkili oldu diye düşünüyorum.

hangi alanda çalışmak istediğine karar verdiysen o alanda az da olsa bilgin ve tecrüben varsa yaş özelinde sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum.
işletme çok geniş bir alana sahip. finans kariyeri mi hedefliyorsunuz pazarlama mı insan kaynakları mı? yoksa diğer alanlar mı?
bu alanlarında kendi içerisinde spesifik alt birimleri var. mesela pazarlamada marka, kurumsal iletişim vs kısmında mı yoksa satınalma/satış kısmında mı çalışmayı düşünüysun?
bu gibi hususlarda ne istediğini biliyorsan ve deneyim de varsa, ingilizcende gerçekten durumu kotaracak seviyedeyse ciddi bir sorun yaşamazsın.

yazılan cevaplara katılıyorum işletme ve benzeri bölümlerde çoğu zaman mezun olunan okul önemlidir. siz hangi okulda okuyorsunuz bilmiyorum ancak tabiki her koşul ve iş/sektör için aynı ağırlığı olmaz okulun. örneğin açıköğretim(anadolu üniv) işletme mezunu olupta açıktan okurken aynı zamanda iyi yerlerde çalışan bilgisini, networkünü arttıran ve sonucunda sektöründe gerçekten bilgisiyle ve tecrübesiyle iş hayatının her alanından iyi pozisyonlarda ve iyi kazanan çok kişi gördüm. ik'dan it'ye kadar.
demek istediğim bu gibi disiplinlerde deneyim ve iş bitirebilme yetisi okul kadar bazen okuldan da öne geçebilir.
en ideali iyi bir okul çıkışlı olup sektörde de kabul gören sevlyede alanında deneyim sahibi olmak. zaten bu ikisi bir kişide olunca iş bulamaması çok zor:)

Çok gıral bir soru. Çeşitli buglar arayan biri olarak Ahmet görüneceği kanaatindeyim.

mehmet diyorum

Mehmet olarak görecektir.

çok net mehmet.

www.youtube.com

Telefondan hiç anlamam. Geçen sene Huawei al dediler ve düşünmeden aldım. Hangi modelini kullanıyorum onu bile bilmiyorum. O derece yani. Özellikleri filan umurumda değil. İlk başlarda iyiydi aslında ama sonradan ekranda sarı bir iz çıktı ve sonra dokunmatiğinin üst kısmı bozuldu ekranın. İnternetten baktığımda Huawei telefonlarının çoğunda oluyormuş bu. Huawei alıp böyle sorunlarla karşılaşırsanız şaşırmayın.

xiaomi mi 8 lite
xiaomi redmi note 7

ikisi de akiyor, 2binin altinda olmasi lazim fiyat. arttiysa bilemiyorum.

P smart 2019'd 3 gb ram var o kadar para verip öyle bir cihaz alma. Mate 20 lite, mi8lite, xiaomi redmi note 7 tavsiye ederim. Xiaomi alacaksan garanti olayını unutacaksın. Xiaomi türkiye garantili alsan bile distribütör evofone isimli tonla sikayeti olan bir firma.

Ben Çin telefonlarını tavsiye etmem o fiyata Samsung un uygun modelini alirim

Samsung m20

ocak şubat mart aylarından sadece al sat yaparak 2 3 bin tl ekstra kazanabilirdin :)

aynı fikirde değilim ama seçimden sonra patlama beklemiyorum.

5.80'e dogru bir hareket belki ama kuresel resesyon fiyatlamasi baslayana dek ciddi bir hareket beklemiyorum. o da 2020'yi bulabilir.

seninle aynı fikirdeyim. yükselse dahi max 5.70-80 görüleceğini düşünüyorum. geçen ağustos ayında kaldı insanların kafası hala. o tarz yükselişi sene sonu veya seneye belki görürüz.

yükselecek dediğiniz muhtemelen dolar kuru. ama gel gör ki ekonomistlerin çoğu ekonomik göstergelere bakarak yükseleceğini söylüyor. ben de açıkcası büyük çöküş bekleyenlerdenim ve geçen seneki döviz düzeylerini özleyeceğiz gibi.

bir de; cep telefonu, bilgisayar fiyatı tartışmalarından ne kadar hızla patates soğana geldiğimizi düşünürsek, hangi hızla dibe gideceğimizi de kestirmiş olursun.

türkiye'nin olumsuz yönde seyreden ekonomisini geçtim abd bir faiz artırımı ve sene sonuna kadar bilanço daralmasına gitse bile dolar yükselir. kaldı ki s-400 sorunu, avrupanın daralması, bizim borç bulamıyor oluşumuz, resesyona girdiğimiz gerçeği, parasal genişleme ihtimali ve daha nicelerini saymıyorum bile.

benim düşüncem bişey doğal seyrinden çıktıysa onu tekrar dengeye oturtmak epey vakit alır ve dengesiz bi sistem içerisinde ilerlemenin uzun vadede kaybettireceğini düşünüyorum.

5.30 seviyesine gelmesini bekliyorum, şuan bulunduğun seviyeden alım yapmak mantıklı gelmiyor.

Araba al gez toz.

Birikim yapılır.
Yılda bir-iki kez de gezmeye gidilir.

Geziyorum.

Birikim yapıyorum

Kesinlikle birikim yao, sonra cok faydasini gorursun. Bir de tatile git, yeni yerler gor.

her ay fiyatı n'olursa olsun, dolar altın alıyoz. tavsiye ederim.

arbaya girip, ailemin yanından taşındım.

dönem dönem çok değişiyor. genelde kenara para koyuyorum. bu ay altın almak hedefim

az da olsa biriktirmeye çalışıyorum. bahar ve yaz aylarında yurt dışına çıkmak istiyorum. üstüme başıma bi şeyler alıyorum. yiyip içiyorum. böyle şeyler yani. arada da anneme falan veriyorum ihtiyacı olunca.

Birikim yapiyorum. Cunku bekarkenki kadar efektif bir birikim yapilamaz hicbir zaman.

güne giriyorum bol bol

yurtdışı yurtiçi geziyorum. ama para birikmiyor tabi böyle.

geziyorum, haliyle para birikmiyor :-/

Motosiklet. <3

Araba besliyorum ben.

Biriktiriyorum, yurtdisi tatillerine gidiyorum. Gerektiginde aileme yardimci oluyorum, kardeslerime harclik veriyorum.

Ailemle yasamiyorum ama kira, fatura giderim yok gene de. Mutfak giderleri bana ait sadece :)

Neden bilmiyorum gene de cok birikmiyor.

işi kapınca kira vermeyeceğim aile evinde oturacağım için ancak ailem yanımda olmayacak. bu sebeple faturalar ve harcamalar bana ait olacak. arabanın motorlu taşıt vergisi, evin vergisi, benzin masrafı falan (mesela bir depo yakıt anca 8-9 iş günü gidiyor. bu da en az 230 tl depo masrafından 230*7 hemen hemen 1500 tlyi gömmek demek.) bana ait olacak. gerisini de eğlenmek için harcarım herhalde.

Birikim ve gezi/tatil.

Ukraynaya git. Suan biraz soguk ama gene de cok guzeldir. Gunletine bagli olarak birdeb fazla sehir gezebilirsin.

aslında ben schengen hazır iken schengen bölgesinden bir yerlere gideyim istiyorum

budapeşte

budapeşte +1. bir hafta uzun olabilir şehrin kendisi için, balaton, pecs, esztergom, debrecen, ve dahi bratislava'ya gidilebilir günübirlik.

hemi ucuz, hemi güzel. on numara.

ben olsam italya'ya giderdim roma floransa venedik falan gezerdim

italyaya 2 kez gittim, bayağı gezdim, budapeşte benim de ilk baktığım yerdi,

biletler de uygun, başka bir yer aklıma düşmezse oraya giderim gibi görünüyor zaten, başka öneri varsa ineceleyebilirim

Hic gitmedim ama kisin praga gitmek de benim hayallerimden biri. Karlar altinda resimlerini gormek cok hos. Onun disinda, ben bu yil almanya planlari yapiyorum, berlin munih, oralar da eglenceli, guzel gorunuyor.

Prag Budapeste'den cok daha guzel bir sehir..

teknik yetersizlik oldugunu dusunmuyorum. adam gs'de iyi oynarken atleticoýa gitti oradaki muthis performansi ile barcelona'ya gitti. karakterini sevmem ama gercek bu. neden kadroya giremedigine gelince siyasi gorusu ve ozel hayatinin payi buyuk bence. avrupali rte'ye diktator gozuyle bakiyor. o'da yakinligini gizlemiyor.

Bu 'adam'ı sigara izmariti kadar sevmem. Futbol hayatı embesilliği yüzünden bitmek üzere siyasi tavrının etkisinin olduğunu düşünüyorum.
Ama bir ara sözlükte aşağıdaki entryi girmişti birisi. Demekki salak olsa da az çok insancıl birisiymiş diye düşünmeye itti beni.

eksisozluk.com

herifin oynamamasıyla rte'ye yakınlığının ne alakası var?

barcelona hoca değiştirdi. yeni gelen hoca yetersiz buluyor muhtemelen.

bir de bu herifte ben oldum, dünyanın en iyi takımına dahi geldim, koy götüne rahvan gitsin bu saatten sonra gibi bir izlenim var. bunu sezon başında medyaya düşen göt göbek bağlayan fotolarından anlayabiliyoruz.

ardayı bende çok sevmiyorum kesinlikle insanı yönünün olduğunu düşünüyorum. fatih terimin medyanın önüne attığı bir futbolcu ancak oynamasını isterim. Eleştirmeyi biliyoruz ancak milli takımdaki olayların çok artması ardayı hedef aldı. bence en iyi cevap ardanın çıkıp takır takır oynması. ama bu durgunluk sessizlik garibime gitti.

bitcoin

bu ara alım yapmayın derim. çok yüksek. bölüp ikisinden de alabilirsiniz ama ben eth aldım.

bitcoin düşüşe geçecektir illa ki bir ara, o zaman bitcon alırsınız. yükseldiğinde kara geçersiniz.

Bence ikisinin de biraz düşmesini bekle öyle al.

ETH şu an 300 dolar seviyelerinde, dün bir ara 280'lere gelmişti mesela o gibi düşüşleri kollayıp harekete geçebilirsin. Bitcoin'i bir süredir takip etmiyorum sürekli çıkıyor gibi ama hiç belli olmaz ne yöne hareket edeceği temkinli olmak lazım.

parabolik gidiyor bitcoin. 4300'te top yaptı, bahsine varım ki 3300'lere falan düşecektir, sonra 1-2 günlük 3100'leri de görecektir. sonra yine pik yapıp 5000'lere uçar.

bugüne kadar hep öyle oldu çünkü.

eth 3.0 güncellemesinden önceye kadar bekleyip güncellemeden 1-2 gün öncesi eth alınabilir.onun harici btc şuan dalgalı hatta günlük 500usd düşüp geri çıktı 2 gün önce..o yüzden 3500lerde btc alıp artmasnı bekleyebilirsinz.şuan için bekleyin derim

Bitcoin'e buyuk ihtimalle correction gelicek birkac hafta icinde, 3000 hatta 2700 civarini deneyebilir. Belli olmaz ama, hic bir sey kesin degil.

Ytd.

Nerden aliyorsunuz bunlari?
Guvenilir buluyor musunuz aldiginiz siteleri?

umarım bitcoin almışsınızdır :)

bence bu tarz diyetler çok sağlıklı değil. bir yerden sonra kalori alımı arttığı zaman dediğin gibi kilo artışı da başlıyor. bence günlük alman gereken kalori miktarının 250-500 kalori kadar altında almaya çalış, daha sağlıklı olur. günlük almam gereken kaloriyi nasıl hesaplayabilirim diyorsan www.thebodylabtr.com

kalori eksiltme. karbonhidrati azaltip yagi ve proteini artir. 1500'u yine al ama.

küçükbakkalköy, içerenköy, dudullu vs. olabilir. metro geliyor.

istanbul'da o paralara ev alınıyor mu yahu?

Ben görüş olarak eve yatırımı saçma buluyorum. O paraya istanbulda alınan evin kirası taş çatlasın 800-1000 rl olur. 280 ayda yatırımını çıkaran şeyi bir yatırımcıya söylerseniz gülerler, kaba olanı dalga geçer. Ev yatırımı ancak yatırımın %10-20-30 u gibi rakamlarla olmalı.

A r a m i s isimli arkadaş gelir birazdan 10 bin liraya ayda 5 bin lira kazandıran iş kurma modelini anlatır. Sizin paraya 28 iş kurar. Hatta 28 farklı iş bile kurabilir.

Neyse şu anda istanbul ve tr riskli, büyük bir kriz ve deprem var kapıda, ben istanbula yatırım yapmazdım. Bu para ile yurt dışına çıksınlar biraz riske girip, karı koca yılda maksimum 20 bin euro harcarlar, kasarlarsa 12 bine bile düşer. En büyük yatırım tavsiyem bu.

Serifali, soyak Yenişehir ve Çamlık civarina bak derim. Metro gelecek ve ataşehir e yakınlığı nedeniyle finans merkezi bittiğinde çok degerlenecek.

Yazdığın herşeye +1

dale carnegie'nin how to win friends and influence people diye güzel bir kitabı var. türkçesi var mı bilmiyorum, bence okumalısın.

diğer özelliklerin dediğin gibiyse bireyselliğindendir bence. bunu azaltmaya çalışırdım ben olsam (özellikle de bencilliğe kaçıyorsa).

ben bir insanda en fazla samimiyete bakiyorum. komiklik, tatlilik, eglenceli olmak bir yere kadar.

iliski kuracak insan buluyorsun enazindan. is iliskisi disinda pek samimiyetim yok insanlarla. bazen kafam rahat bazen de dert paylasamamamin sikintisini yasiyorum.

belki karsilastigin insanlar samimi degildir. belki de sen yeterince paylasimci degilsindir.

yardim almk belki kendinde farkinda olmadigin bir seyi ortaya cikartir. denemekten bir zarar gelmez.

@heartwork O kitabın türkçesi uzun zamandır var, gösterdiği yöntemler son derece etkili ama bir o kadar samimiyetsiz ve sahte, çünkü herşey tamamen taktikten ibaret. Sadece birisi üzerinizde uygularsa kolay fark etmek adına okunabilir.

@kapak Profesyonel yardım duruma göre belki faydalı olur da o kişinin gerçekten profesyonel olması lazım. Felsefe okuman veya gönüllü çalışmalar yapan derneklere falan katılman yararlı olabilir diye düşünüyorum.

sorunu kendin yazmışsın zaten. kendini çok bi şey zannedip biriyle tanıştıktan belki beş yıl sonra iç dünyana sokma ihtimali vermen:) o da belki.. bu sorunlarından dolayı insan ırkının yok olmasını isteme bencilliğin de cabası.. belki de düşündüğün kadar iyi bir insan değilsin?

benim hoşuma gidiyo.

başları güzel sonra boş sitcoma bağlıyor

başları güzel sonra boş sitcoma bağlıyor +1

en son 3. sezonu izledik, zorla bitirdik. ilk iki sezon güzel.

how i met your mother, friends modundaki dizileri seviyorsan izle

suq +1

başlarda güzeldi sonra baydı. izlemeyi bıraktığım 2-3 diziden birisi.

ikinci sezonun ortalarında saldım gitti. bu tarzı hiç sevmem ama new girl e ısınmıştım. bak aklıma getirdin belki kaldığım yerden geri başlarım :)

Harç bedeli vardı sanki bide. Eğer bu harç bedeli pasaport kaydı ile aynı şey ise yok. Değilse bide harç bedeli var işte.

e-devlet'ten halledebiliyorsun kaydetme olayını. 140 lira. ödemeyi'de ordan yapabilirsin.

simfree olmasına dikkat et onun dışında bir problem olmaz

Kimse söylememiş ama iCloud hesabını kendi üzerinize kendi mail adresinizle almanız gerek. Önceki şahıs kendi hesabıyla telefonun ilişkisini sonlandırmalı .

Herkese teşekkürler. Bir şey daha sorsam. Şimdi sevgilim telefonunu alalı henüz altı ay olmuştu. Onun iphoneu ben üzerime alınca apple care'e bir şey olur mu? Apple care devam eder mi?

kinoa'yı haşlamadan yiyebilecek misin? ben olsam onun yerine yulaf ezmesi yaparım. üzerine süt dök, at mikrodalgaya iki dakika. üzerine de çilek, muz, bal, tarçın falan... on numara olur.

Süt, sindirim sistemini yoran bisey. Ayrıca kinoa ile bile birleşince toplamda 5 gr protein ancak vardır o karışımda. Ben olsam böyle başlamam güne.

Bana göre yetersiz. 5 gr protein ile güne başlamak çok zayıf kalır.

sorun kinoa'nın az oluşu mudur? kinoa miktarını mı çoğaltmalıyım? yapıcı öneriler bekliyorum :)

laktozsuz temiz sutu once mikrodalgada 600w-1dk isitip sonra icine keyfe keder yulaf koyup 30+30 sn mikrodalgada tutuyoruz, mis gibi kahvalti.

ustune biraz meyve-findikfistik, diyet yoksa bal recel, sahane cabuk kahvalti.

ben sadece kahve sigara ile gune baslardim. bi ameliyat sonrasi kahveyi iptal etmem ve kahvalti yapmayi ogrenmem gerekti. al sana en bomba kahvalti;
soya sutu ve protein musli (www.nutrishop.com.tr aynisi migroslarda satiliyor)
oglen acikmazsan kizmak yok.

Hayvan sömürüsüz ve zulumsüz bitkisel sütlerolabilir mesela.

Kinao çok fazla protein içermez. Besin değerlerine bakmadım ama 100 gramında 10 gram protein ya vardır ya yoktur, süt de esasında anabolik bir gıdadır ama sindirim olayları baya sıkıntılı laktoz nedeniyle. Problem yaratmayacaksa kullanabilirsin. Totalde çok besin değeri var mı dersen çok var diyemem ama poğaçadan nutellalı ekmekten her şekilde iyidir.

@redlinetheturk 'un tavsiyesi baya aklıma yattı. protein müsli hakkında düşünceleri olan var mı? ya da böylesi başka bir pratik kahvaltı öneren? smoothielere gireyim mi misal? soylent adlı bir icat da varmış son günlerde.

4-5 yumurtayı 1 bardak yulaf ile blenderda karıştır.(miktarları azaltabilir ya da ihtiyaca göre arttırabilirsin) üzerine az biraz tarçın. tavaya dök, üzerini ört. 5 dk bir taraf 2 dk arka tarafı pişir. soğusun önce sonra buzdolabına koy, yanına biraz peynir ekle. sabah sıcak çay ile ye. kral kahvaltı sana :) hem de proteini bol. haa ben soğuk sevmem dersen sabah yap dediklerimi 10 dk hazır olur zaten..

Kinoa'nın 15 dakikalık bir pişme süresi var. Puf kinoa bilmiyorum, belki vardır, amaranthın öyle bir versiyonu var mesela. Pişmemiş kinoa yenmez sonuç olarak. Eğer direkt karıştırıp tüketeyim diyorsanız chia var. Chia puding de oldukça popüler, bir ton tarif bulabilirsiniz.

www.'dan sonra ss yazıp indirebilirsin. alttaki gibi;

www.ssyoutube.com

doremi

şarkı evreni diye bi program kullanıyorum. şu ana kadar bi sıkıntısı olmadı.

Doremi ve şarkı evreni yetersiz. MYT Material uygulamasını indireceksin.

Islak tuvalet kağıdı alın. O da yetmiyorsa beraberinde 500ml su ile girin tuvalete?

Bence turkiyede taharet var diye kagitla silmeyi bilememisin:/ taharet muslugu olmayan medeni ulkelerde kimse boklu gezmiyo. (Medeni dedim cunku hindistanda boklu geziyolar mesela)

Hic olmuyosa : o kakayi tutacaksin, illa otelde yapip ardindan dus alacaksin.

Ya da sise

aga ıslak mendil de yetmiyorsa götü servise götür, belki bağırsaklarda boşaltım sisteminde falan bi sıkıntı vardır. 15-20 dakika boyunca ıslak mendille sildiğin halde geçmiyorsa ya akıntı sızıntı bi şey vardır ya da götünü silmeyi bilmiyosundur.

islak tuvalet kagidi nasil fayda etmiyor kanki?

arkadasların iddiasının aksine 'medeni' ülkelerde yasadıgım yıllarda bolca boklu don muhabbetı dınledım ve gordum.

hindistana gitmedim ama avrupadan emın olarak konusabılırım ki o bokların izleri kalıyor, arada bir sadece dedıgın temızlık ıcın banyoya gırerler. evlerınde onlarında bır adet wc bır adet yıkanma olmak uzerıne genelde 2 klozet oluyor ama dısarıda durum boyle.



tuvalet mendılı dıye bır sey var ıslak mendıl gıbı ama zararlı da degıl. benım cozumum pet şişe ile yasamak her seferınde doldurup gırmek

Sabaha karşı uyanıp lavman yapman tek çare gibi. Ama sakın ishal olayım deme.

ıslak mendil değil de "tuvalet mendili" var işte, ıslak mendil gibi ama biraz daha kolayı.

ıslak tuvalet kağıdı çok güzel bir icat. ondan alıp rahat ediyorsunuz. çantada taşınabilir 10'lu paketleri olduğu gibi 60'lı ev tipi de oluyor.

önemli olan, üzerindeki işaretlere bakarak klozete atılabilir olanlardan almak ve bu sayede tıkanmasını önlemek. atılabilir olanlar bile 3 taneye kadar atılıyor klozete. sonra tıkanma riski var.

sensitive olanlarını alırsanız rahat rahat yaşar gidersiniz.

kardeş bak beş sene yurt dışında kaldım. dediğin probleme deva olan tek bir şey var o da bu itlerin götlerini silmek için marketlerde ıslak tuvalet kağıdı oluyor. itlere özel. hatta benimkinin üzerinde it resmi bile vardı. 5 sene götümü onla sildim. güzel bir tecrübeydi.

Spotify

kesinlikle pao-oly maçı


o başka bir dünya olur.

pana- fb maçı kaçmaz.
obra

pana - fb en çekişmelisi.

üçü de birbirinden güzel maç. gs maçı da fb maçı da izlenir. özellikle gs bu sene inanılmaz hücumcu bir kadro kurdu. bol sayılı maçlar çıkabilir. daha önce izlemediysen ben olsam pao - oly maçını izlerim tabi. atmosfer açısından. fakat genelde çok kısır geçer pao - oly maçları.

ben de olsam tamamen stresten uzak, basketbolun keyfini çıkarabilmek için pao-oly maçına giderdim. pao-fb ve pao-gs maçlarında muhakkak delirecek bi sebep olur çünkü, kavga çıkar, hakem kararları abartı derecede ev sahibinden yana olur, haksız düdükler çalınır vs. bence en güzeli kim kazanırsa kazansın keyif alacağınız maçı izlemek.

Pana - oly
Ve pana - galatasaray

Ikisine de git :D of kiskandim

üçünden birini seçme şansım olsa kesinlikle pana-oly maçını seçerim. şüphe götürmez bir gerçek.

bence pao-oly'ye git. fener de olabilir ama gs ı ıh, bizi tokatlarlar gibime geliyo, pek ateşli/olaylı bi maç olmaz gibi o.

ayrıca @hypathia, pao-gs maçında kavga çıkacak ama pao-oly maçında çıkmayacak, öyle mi? :) hem adam panathinaikos taraftarıyım diyor. galatasaray ve fenerbahçe hiç değilse türk takımı, hatta biri zaten desteklediği diğer takım. olympiakos'a yenilirse pao, gayet de üzülür. tamamen anlamsız bi argüman. şu andan itibaren ocak dışısın.

@der meister onun pao taraftarı olması kısmını atlamışım evet :) ama yine de asıl takıldığım nokta kavgadan ziyade hakemlerin yanlı kararları, son 2 sene fb ülkerin euroleague maçlarında ve daha az da olsa efes 'in euroleague maçlarında ben ekran başında delirmiştim hakemler yüzünden. bi de orada salonda yunan taraftarlarla beraber olmak bence daha da strese sokup bütün keyfi kaçırabilir. ben o salonda olacaksam türk-yunan takımı maçı gerilimi yerine yunan-yunan takımı maçının gerilimini her durumda tercih ederim. o yüzden hala söylediğimin arkasındayım efenim, pao-oly diyorum

Pao - oly tabii ki..

Nba'den sonra gitmek istedigim basketbol maclari arasinda ilk 3'te..

pao-osfp maçına bilet bulamama sıkıntısı olur diye pao-fener maçına gideceğim 16 aralıkta. hem fenere söverim rahat rahat :)) galata yenilir zaten üzülmeyelim durduk yere. herkese teşekkürler. olympiakos maçına da gidecem bir gün mutlaka ^^

Ben yurtdışı iphone se diyorum. Böyle bir teknik servis böyle bir hizmet olmaz abi, ben seviyorum hiç mağdur olmadım.

@gözü açık sevişen yahudi iphone düşünmüyorum hocam.daha önce kullanmadım ve yapamam,alışamam gibi geliyor.android olsa daha bir iyi olacak :)

abi max 1500 demişsin ama belki aşma imkanın olursa iphone se al 1999tl, 3 sene rahat kullanırsın hiç problemsiz.

kesinlikle m5, düşünme bile al geç.

muazzam bir telefon, elbette ufak tefek keşke olsa(32 gb hafıza gibi) dediğin şeyler var ama muhteşem bir cihaz.

ben hiçbir android telefonun sağlıklı bir perfrmansla 2 sene hizmet vereceğini düşünmüyorum bu arada. keşke androidden vazgeçsen.

general mobile'dan uzak dur.

m5'in bahar dönemine kadar sorunları vardı. iyi telefon ama kesinlikle forumlara bir bak çözülmüş mü problemler diye.

pil için lenovoyu düşünebilirsin. kameraları çok iyi değil ama.

asus zenfone modelleri. özellikle zenfone max.

Asua zenfone 2 laser.

iphone 5s al

Gm alma da be alırsan al.

Samsung j7 2016 nasıl ?

keep fit

feeling your oats

www.urbandictionary.com

Mesela;

"Cumali, you're in fine fettle this morning."

Meali;

"Cumali bu sabah çok dinç, çok zinde görünüyon lan"

Burdaki fine fettle bir nevi zinde olmak anlamına geliyor.

zinde olmaya yakin, havasinda olmak, boyle kipir kipir hissetmek "to be on the mood" dur.

to be in good condition da denebilir.

you look chipper

merhaba. ı'm fresh? i feel fresh sankim.

to keep fit diyorum ben de

www.nasildenir.com

Anladığım kadarıyla maddi olanaklarınız pek iyi değil. Para için askere gitmeyi düşündüğünüze göre. Evli olmasaydın banko Almanya derdim ama bilemiyorum. Hadi karın da gitti diyelim senle birlikte. Nasıl geçineceksiniz? İş bulabilecek misiniz?

Aynı mantıkla yurt dışına bir umut parasız bir şekilde çıkan arkadaşlarım oldu. Kimi aradığını bulamadı, kimi de gayet güzel işler buldu. Bence teknik açıdan kendinize güveniyorsanız, işinize ve yabancı dile hakimseniz ve bir süre kendinizi geçindirebilecek maddi imkanınız varsa Almanya'ya gidin.

27 yaşını aştıysan veya üni'de 7 yılı doldurduysan öğrenci olsan da alıyorlar diye biliyorum

Öğrenciliğiniz devam ediyorsa, lisans ise 29 yaş, yüksek lisans veya doktora ise 35 yaşı doldurmadıysanız sorun yok. Aslında bu işlemi okulun yapması gerekiyor; öğrenci işleriyle görüşseniz onlar hallederler. Siz gitmek istiyorsanız da öğrenci belgesi yeterli.

çok net olmamakla birlikte yüksek için sınır 29 diye biliyorum ben devlet sitesinden bakmakta fayda var doktora için 35 diye hatırlıyorum

29 yaşını doldurduysan, eğitime devam edebilmen için askerlik şubeden "şartlı askerlik durum belgesi" alıp okula vermen gerekiyor.

yok artık almıyorlar hemen askere, yaş 29'u geçmediyse herhangi bir sıkıntı yaşamazsınız. 29'u geçtiyse de mezun olana kadar ortalıkta gözükmeyin işte pek.

düzenli şınav, mekik ve barfiks yaparsan bir şeyler olur.

üstteki yağ tabakasını atmak için diyet ve koşu/bisiklet şart. kaslanma ondan sonra ortaya çıkar.

Ön kol için dumbel ve barfiks, arka kol için şınav. Göğüs için de şınav. Yanlız şınavın 15 çeşidi falan var, incelemen lazım. En az 5-6 çeşidini yapman gerekecek.

Karın için de bin tane hareket var, ne kadar çok yaparsan o kadar iyi.

dambıl ile hemen hemen her bölgeyi çalıştıran hareketler var. salon olmayacaksa ben dambıl derim.

A.s
paran varsa bi bench sehpası al sonra düz bar ve ağırlık plakaları. Abartılı goruntu pek kolay olmuyo zaten. Yemek icin de yumurta ve lor peyniri en ucuzu

Madbarz.

hiç can sıkıntısından diyip geçiceksin. çok şeye yarıyor elbette. ama günlük yaşayan insansı zihniyete anlatırsan bile dinlemez seni.

muhtemelen ilk 20 dakika sizin gibi şaşkınlık geçirirdim. ardından sessizce haklısın hacıt der uzaklara dalardım. ayaküstü muhabbet etmek dışında pek bir ilişkim kalmazdı kendisiyle.
ama kitap okumayı seviyorum buna zaman bulamıyorum diyen insanlar ve kitap okumayı sevmiyorum ama sevmek isterdim diyenler bir şekilde göz ardı edilebilir diye düşünüyorum.
not: entel değilim. yılda maksimum 12 kitap okuyorum.

Cahillik mutluluktur. Senden benden mutludur gül gibi yaşıyodur kendi hayatında. Çıkıyor öyle insanlar arada bana da denk geldi ne gerek var kitap okumaya, hayali karakterler bana nasıl fayda sağlayacak diye. İnsanlarla tartışmak çok gereksiz. Birinin fikrini değiştirmek zor. Ben söylersem bir kere fikrimi söylüyorum hala anlaşamadıysak aynen yaa diyip geçiyorum.

cehaletin yüceltildiği bir dönemdeyiz maalesef. azıcık okuyan herkese "entel" diyenler, bu kelimeyi hakaret olarak kullananlar artmaya başladı. bence asıl bunların bu lafları toplum içinde etmeye utanmalarını sağlamak lazım.

diyeceğiniz şeye gelirse de, böyle insanlarla konuşmak hiçbir işe yaramayacağı için susar geçerdim.

Mağara serin miydi kardeş? Şaşıranlar sanırım kendi fanuslarının dışına hiç çıkmamışlar. Hadi onu geçtim istatistiklere de mi bakmadınız? Gerçi dini kitaplar ve 3 günde yazılan aşk romanları sağolsun kitap okuma oranı olduğundan yüksek gözüküyor. Gündem konusuna gelince inandığı ve inancına göre ölümden sonraki hayatını sonsuza dek çizecek olan dininin bile kitaplarını okumayan, kulaktan dolmayla ya da "efendi"lerinin anlattıkları ile dini yaşayanların, güncelin takibinde olmasını beklememek lazım pek.

@rectoa nın dediğinden aklıma geldi de çoğu insan yaşlılar özellikle okumuş da ne olmuş uzaya çıkmış da ne olmuş tarzında yorumlar yapıyorlardı sokak röportajlarındaydı sanırım. Daha geçen de rektör dedi ya okuma oranı arttıkca beni afakanlar basıyor diye :) Şaşılacak bir şey kalmadı bence.

kitap tabii ki okumalı ama ben bu gündemi takip etme işini biraz abarttığımızı düşünüyorum. baktığın zaman siyasetçi değilsen eğer hayatına katkısı sıfır. türkiye'gibi bir ülkede gündemin içine boğulmak insanı sinir etmekten başka bir şeye yaramıyor. bir süre siyasetle ilgili haberleri takip etmedim. twitter'a girmedim, ekşi sözlükteki siyasetle ilgili konuları sol frame'den çıkardım. sadece ilgi alanlarım ve kendimi geliştirebileceğim konulara yöneldim. inanın, çok daha verimli zaman geçiriyor insan. üzerine de akp gündemine boğulup sinir olmuyorsun.

kitap okumamak seni cahilin çok olduğu toplumlarda yalnız bırakmaz. kitap okumadın ya da gündemi takip etmedin diye kötü bir hayatın olacak diye bir kural da yok. arsa alır, daire satarsın, son model araban olur. küçük mafya olursun, sana saygı gösterirler. Kalabalıktan yana olurlar bir de bunlar.

Sonra eğitimli azınlıkların getirdiği yeniliklerden yaşamları boyunca faydalanmaya çalışırlar. 200 sene kızarlar yeniliğe, sonra kabullenir ve sonraki yeniliklere kızarlar.

dolayısıyla bu tipler için sorun da yok. “Kitap okusan ne olacak okumasan ne olacak” derler. cehalet cesaret mutluluk koyun koyuna.

bir insan buz gibi beyaza siyah diyorsa, ikna edemezsin. çamura yatmak en kolay tartışma yoludur. ben kabul etmiyorum der, götünden 1 milyon tane safsata sallarsın. safsata zaten yetersiz kişilerin ihtiyaç duyduğu yoldur. bu tipler için can kurtarır.

avrupa yakası dizisinde gaffur bir gün dergiye gidiyor. derginin sahibi kubilay çay içerken karşısına oturuyor. kubilay’a sen zengin misin diyor. O da evet diyor. “Sen de aynı yerde oturup çay içiyorsun ben de. o zaman ne anlamı var ki zengin olmanın” gibi bir şeyler diyor. kubilay kalakalıyor. al bak mis gibi safsata.

yurtdışında yaşayıp o dili öğrenmemiş olmakla övünen bunu da bir bokmuş gibi anlatıp karşısındakini iknaya çalışan safsatacılardan çok görmüşsündür.

eğitimli, okuyan, gündemden haberi olan insanın çok daha akıllı çok daha bilgili çocukları olur. eğitimsizliği yüzünden evladı ölen anne sayısı, eğitimli kadınlarda daha azdır mesela.

muhakeme yeteneği, bilginin gücünden hayatın her alanında yararlanmak gibi katkılar sağlar kitap okuyup, gündemi takip etmek, en basitinden. Bu tip adamlara cevap vermeye değmeyeceğinden daha fazla uzatmak istemiyorum. bence sen de bu tip adamlarla sohbeti uzatma.

burada tamamen deneysel amaçlı, haklı olan birisine karşı cevaplar girdim. komşusu çok gürültücüymüş. ben de komşusunu tuttum. çok fazla cevap geldi konusuna. ben genel kabul gören şeyler söyledim ve mağduru oynadım. birden destek yağmaya başladı bana ve konuyu açan dayak yedi.safsata yap kazan.

bu tip saftsatacılar bana denk geldiğine itin kıçına sokuyorum ve orada bırakıyorum. tavsiye ederim.

"diye bağırdı sığır adam" derdim herhalde.

www.enyenikarikaturler.com

uruguay? onedio.com

Uruguay'di diye hatirliyorum.

Polonya vardi onedio.com da yerlesmek icin neden diye.

kamboçyayı da bir araştırın

uruguay

www.coopersguns.com

Breaking bad.

oz izle kesin.

Modern Family komedi olarak. Tamamen kendine özgü bir yapım, üç senedir Emmy alıyor gene alacak.

(bkz: orange is the new black)

person of interest.

masters of sex ve suits ^^ yeni sezonları da başladı hem :')

the wire.

gerçekçilik istiyorsan downton abbey veya boardwalk empire diyorum.

Tavsiyeler icin cok tesekkurler hepsi harika gozukuyor. Yazilanlarin neredeyse hepsini ilk kez duydum.

masters of sex diyecektim, yazılmış. boardwalk empire diyorum bende.

olabilir de olmayabilir de.

uçağa binerken metal bi şeyden geçiriyorlar. yandex.com.tr şunun gibi. buna sığıyosa sorun yok. seninki uzun gibi sanırım biraz.

ne yazık ki tamamen o gün orada bulunan görevlilerin psikolojik durumuna ve genel olarak hayata bakış açılarına bağlı bir durum. tamam geç de diyebiliyorlar, hayır mümkün değil de. ama spor çanta dediğine göre çantanın bez gibi yumuşak bir formu olduğunu ve o metal şeye hafif ittirerek sokulabileceğini düşünüyorum. iyi şanslar.

çantayı @yilki ati'nin gösterdiği fotoğraftaki şeye sığacak kadar boşalt, yanında bir arkadaşın varsa ona ver ya da geride bi yerlere koy eşyalarını. görevliye çantanın sığdığını göster, ok desin, sonra al eşyalarını geri koy.

ben aynı problemi italya dönüşü blu-express ile yaşamıştım ve bu şekilde çözdüm.

biliyorum biraz çakallık ama istanbul'dan aynı firmayla italya'ya giderken hiç sorun çıkarmayan şirket, italya dönüşü canavar kesilmişti. bizim de verecek paramız yoktu. :)

he tabii sen 15 kiloluk bagaj hakkı satın almışsın. o 55x40x20 cm kabin bagajı için geçerlidir muhtemelen. sen zaten bagaja vereceksin anladığım kadarıyla?

başıma geldi .
(git: yandex.com.tr )

şu görseldeki alete sığmadı. yanıma poşet almıştım fazlalıkları ona aktardım el bagajı olarak poşeti yanıma aldım . sorun olmadı

Genellikle baktıkları @yilki ati'nin verdiği şeye sığıp sığmadığı. İnsanlar ona sığdırmak için gerekirse itip kakıyor, bir şekilde sokuyor. Sende o şekilde başarabilirsen sorun çıkmaz sanırım.

softback cantalarda sikinti olmaz. bir karkas gostericekler sana, cantayi oraya sokabildigin surece iceri de sokabilirsin.

peki arkadaşlar bu limitler aldığımız bagaj hakkı için de geçerli mi?
kabine almasam çantayı, bagaja versem?

Hocam o limitler kabin bagajı için geçerli. Sen bagaj hakkı satın almışsın, yani çantayı check-in'de teslim edeceksin. Boyutu önemli değil. Ağırlığına bakarkar sadece.

Sen değil çevrede ki insanlar anormal. Sevmiyorsan üzülmezsin. Bazısı numaradan duygusallığa bağlayıp üzülüyor numarası yapıyor ama sen sahici bir insansan diğerleri gibi numara yapamazsın. Bende üzüldüm somaya mesela ama Facebook'ta bakıyorum millet orasına burasına SOMA yazmış foto çekip Facebook'a koymuş ya da yüzünü azcık karalayıp hoop #soma tag'i ile instagrama. Şimdi bu ibne popülistler mi daha üzgün ben mi ? Cevabı vicdanlarda gizli..

Ben de aynıyım ya. Duygularını çok dışarı belli etmeyen, düşüncelerimi de kendime saklayan biriyim genellikle. İçe dönüğüm de diyebilirim. Belki o yüzdendir.

alakalı muhtemelen:
(bkz: adil dünya inancı)

Mahsun Kırmızıgül - Düşde Gör

Ah düş te gör kardaş düş te gör
Aman aman düş te gör
Bir zalimi bir soysuzu
Bir güzeli sevende düş de gör
Ah sağ olan ne bilsin hastanın halından
Sevmeyen ne bilsin sevenin halından
Ah düşmeyen ne bilsin düşenin halından
Aman aman düş de gör
İyi günden güzel günden
Vallah kötü güne vallah zor güne
Aman aman düş de gör düş de gör

Söz - Müzik : Mahsun Kırmızıgül
Aranjör - Yönetmen : M. Kırmızıgül

www.dailymotion.com

Acısını kendi içinde, sessiz ve derinden yaşayan insanlar bana hep daha samimi gelmiştir.

Dedem mide kanserinden öldü, ağlamadım, çektiği acıların bittiğini düşündüm. Halam sevdiğim birkaç akrabamdan biriydi, aynı hastalıktan kaybettik. Birkaç gün kendime gelemedim, ama ağlayamadım. Yüksek sesle ağıt yakanlar benim ruhsuz olduğumu düşündü ve acılarına reklam arası verip beni eleştirdiler!

Soma meselesi. Evet çok üzgünüm. Ama tepkilerimizin daha çok öfke kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Yaşanmayabilirdi, veya çok daha az kayıpla atlatabilirdik, ama rezillikte, sorumsuzlukta, ihmalkarlıkta, inkarda çığır açtık.

Soma meselesi için, "soma :(" temalı paylaşımların hemen öncesinde/sonrasında komik video paylaşıp "hahaha koptum" yorumları yapan insanlar görüyorum. bu yüzden bazı kişiler samimiyetsiz. ve gerçekten ne kadar acı bir olay olsa da herkesin söylediği gibi ateş düştüğü yeri yakar. ama şu da var ki her ne kadar ateşin düştüğü yerdekiler kadar üzülmüyorsan da, gülmeyeceksin, eğlenmeyeceksin, çok keyfi şeyler yapmayacaksın. bu benim görüşüm. ben facebook'uma herkes gibi madenci resmi koyacağıma, facebook'umu dondurdum. müzik bağımlısı ben olaydan sonra 1 şarkı bile dinlemedim. bunları söylüyorum ama bundan da daha fazlası olmalı. çünkü o insanlar böylesi tarif edilemez acıları yaşarken, biz biraz olsun keyfimizden kısmalıyız.

Dün tam olarak çok yakın bir arkadaşıma aynı şeyi sordum. Büyük bir patlama noktasına gelene kadar ağlamıyorum, o patlama noktası da büyük olaylarla oluşmuyor, küçücük bir şeye patlayabiliyorum. O da yılda bir kere ağlarsam öyle oluyor, yoksa o da olmuyor. İlk iki cümlene aynen katılıyorum. Bazı durumlarda (örneğin şu son olaylarda) üzüldüm, beynimin tepesi attı ama ağlayamıyorum, içimden gelmiyor, boğazım düğümlenmiyor. Hayır, içime de atmıyorum. İçimi dinlerim ben, oradan da bir çığlık falan yükselmiyor. Arada kendimi kalpsiz hissettiğim için zorluyorum. Çevremdekiler panik veya yıkım içinde oluyorlar, benim sakinliğim gitmiyor öyle durumlarda. Üstelik, bu Soma olayında üzüldüğümden kat be kat sinirlendim.

Bu konu için değil ama başka konular medyanın da sürekli ajitasyondan prim yapmaya çalışmasından daha da fenalık geldi. Her türlü medyadan gelen "Ailecek evde boğuldular; oysa sınavlara hazırlanıyordu", "Evleneceklerdi, trafik canavarı izin vermedi. En son fotoğraflarında bakın, ne mutlular", "Kaçırdılar, daldan dala uçurdular; oysa ne hayalleri vardı. Günlüğüne şunları yazmıştı", "İşte böyle öldürdüler" haberlerini ciddiye bile alamıyorum. Bir noktadan sonra üzülemediğim için üzülüyorum sadece. Adil dünyaya da inanmıyorum; tam tersine hepimizin pisi pisine ve tamamen şans eseri yaşadığına, topluca yok oluşumuzun bir parmak şıklatması kadar ses getireceğine, adaletin yerini bulmayacağına, kötülüğün ve iyiliğin olup da denk gelmediği sürece insanın yanına kalacağına ve birçok kabak gibi şeytani şeyin cezasız kalacağına inanıyorum. Çok çabuk neşeleniyorum ama üzüldüğümde sadece sakinleşiyorum.

Arkadaşım şöyle bir yorum yaptı: "Tecrübe ile birlikte eskisi gibi üzülmüyorsun bazı şeylere, insanın derisi kalınlaşıyor. Tecrübelisin sen. Üstelik ne olursa olsun, hayatına devam edeceğini biliyorsun. Seni ne yıkabilir ki, bu yüzden de üzülmüyorsun" diye sağlam bir güç ara gazı vermeye kalktı. Çok da yemedim, ama az ego okşaması yaşadım. Zira öyle de ahım şahım tecrübem de yok, herkesten farklı bir iki şey yaşamışımdır, çokça da şey yaşamamışımdır. Kendi adıma bu neyin tecrübesi, neyin kalın derisi diye düşünüyorum. Yine de belki sizin için bu durum geçerlidir.

@dafaiss sanmıyorum dostum. Çünkü tanrı inancına sahip değilim.

ateş düştüğü yeri yakar. yeterince yakınına düşmemiş demek ki ateş, düşünce sen de yanarsın. herkesin acıyı içinde hissetme eşiği farklıdır. ben de senin tersine üzülen ama bunu kimseye göstermemeye çabalayanlardanım. gösterirsem, o kadar açıkça serilirsem daha toparlanamam sanki.

solo le pido a dios

zaten akpye karşı olan adamlar meydanda. niye düşsün

Ben de çok merak ediyorum bunu. O kadar saçma sapan yönetiyorlar ki durumu artarsa şaşırmam doğrusu.

Yuzde 40lara duser

düşer ama çok büyük bir düşüş olmaz bu. destekleyenler zaten körü körüne destekledikleri için gözleri pek bir şey görmüyor, yanlı haberlerle bilgileniyorlar.

düşmez. düşsede bu gezi parkı meselesı yüzünden değil kürt açılımı yüzünden olur en fazla.

gezi parkı olayı aslında tayyibin arkasını sağlamlaştırdı kendi kitlesinde. işine yaradı.

şu an yüzde 40 seviyesinde. ama kürtlerin çoğu açık destek veriyor. sakin olmak lazım ekonomik krizde yavaş yavaş satışlar başlayacak ;)

Düşmez. Yıllarca bu umudun gerçekleşmesini bekledik ama her seferinde hüsran oldu.

ekonomik krizde oyları düşecek diye sevinmek nedir yahu?

ekonomik kriz sayesinde Tayyip bu günlere geldi zaten.

bir ekonomik kriz gelir, tayyip gider bu sefer daha kötüsü gelir.

ALmanya örneğini unutmayın.

sırf tayyip gitsin gerisini siktir et mantığıyla bir b.k yapılamaz.
adamda zaten bu b.ktan zihniyet sayesinde 10 yıldır başta.

benim düşüncem sivil olarak başladık ancak amaçsız gidiyoruz. hükümet istifa deniyor ama hükümet istifa etmez en olabilecek olan ki olacak erken seçim . ancak örgütlenip tayyipin karşısına biri çıkarılmazsa oylar bölünecek ve adam bu sefer çoğunlukla tekara alınca tabiri caizse kan kusturacak hepimize.
ayrıca eğer bir lider belirlenmez ve de böle körü körüne gidilirse ab işe el atar ve suriye gibi oluruz.
bunun yanında fetullah tayyibi desteklemiyor şuan . ab çok sessiz tayyibin süresi bitmiş olabilir. ab şu an tayyip in karşısına fetullahı çıkara bilir seçimlerdeki. tayyipi var eden fetullahtı cemaat çok fazla örgütlü durumda . yani başımıza fetullah gelirki o zmn ne olur aşikardır.
halk hareketi evet . hiç bir yandaş yoktur. doğrudur. hiç bir partide yoktur. doğrudur. benim görüşüm yeni bir parti kurumalı. bu partinin başına getirilecek olan kişi sağın oyunu alabilecek biri olmalı ki muhafezakar kesim oy versin. ama aynı zamanda aşırı milliyetçi olmamalı ki doğudan kazanılan güç kaybedilmesin.
yani kısacası örgütsüz devam edilemez artık ilerici biri seçilmeli,manifesto yayınlanıp ne istediğimiz resmi larak belirlenmeli gibi geliyor bana.

Kesinlikle düşecek. Ama önemli miktarda düşüş için ayaklanan halkın güçlü ve temiz bir lider seçip karşısına çıkarması gerekiyor. Kılıçdaroğlu, bahçeli vs ile olacak iş değil. Onlar da ülkenin bu hale gelmesinde tayyip kadar suçlular. Önemli olan tam bağımsız ve herkesi kucaklayan bir tek adamın ortaya çıkması ve halkın güvenini elde etmesi.

Eğer böyle biri çıkarsa %50 oyu o olacaktır, emin olun. Devir artık sağcılık, solculuk, milliyetçilik, ırkçılık devri değil. Çok modern bir değişiklik içindeyiz. Devir artık herkesin özgürlüğünü birinci sıraya koyan, eğitimi bir numaralı ilke edinen, kimsenin düşüncesine karışmayan devirdir. Bu nedenle parti yanlısı değil, fikir yanlısı olmalı insanlar. Bu yönde de bir parti kurulursa başarı elde edilebilir.

Benim şahsi fikrim de şudur. Seçim barajı %1 gibi bir orana düşürülmelidir ve siyasi parti zihniyeti ortadan kalkmalıdır. Meclisteki 550 kişinin her biri sadece milletvekili olmalıdır, hiçbiri hiçbir partiye üye olmamalıdır. Her milletvekili kendi partisini değil, kendi fikrini desteklemelidir. Halk da kendi milletvekilini seçmelidir. Böylece partiye değil, milletvekiline oy verilmiş olunur. Milletvekilleri de kendilerini halka anlatmak için daha çok halka yakın olmak zorunda kalacaktır. Çağımızın artık en ideal yönetim biçimi siyasi partisiz, milletvekillerinden oluşan cumhuriyet'tir.

iki çuval fazla kömür verirler ne olacak.

samanyolunun ilkokulundan mezun birisiyim. gördüğüm kadarıyla hiç çekinmeden, altına imzamı basacak şekilde söylüyorum ki gerilla yetiştiriyorlar. ki ben ilkokulunu bitirdim, erkek liselerinde ya da üniversitelerde neler var tahmin bile etmek istemiyorum. erdoğan çıksın desin ki arkadaşlar ben orospu çocuğuyum, bir ara annemin papa ile münasebetleri olmuş, yürrüü bee zaten muhammed'den önce 600 yıl hristiyanlık hak dindi derler.

bir miktar düşücek bence ama asıl chp nin oyları düşecek, çünkü onu destekleyen insanların çoğu sokakta ve chp nerdeyse hiçbir şey yapmıyor..

sağda bı rlıder olmalı kı oylar bolunmesın odaklanmamız gereken konu bu arkadaşlar, bolunurse akp yıne başa gelebılır ama tayyıp olmaz numan kurtulus olur, tayyıp köşk e çıkar yada chp- bdp koalısyon yapıp yenı bır hukumet kurar

akp'nin oyları düşmez belki ama ibb yalan olacak gibi geliyor akp için. eğer br de mustafa sarıgül aday olursa kesin gibi.

ana vatan ve doğru yol bitirilmeseydi belki.

sağ merkezde başka bir lider/parti çıkmadıkça çok zor.

oyunu kuralına göre oynayan bir akp var.

ilerde ne olur belli olmaz, kürt açılımı ile düşer düşerse.

%44 falan olur ama yine iktidar olurlar

seçim zamanı dağıtılacak;
kömür, sabun, altın, çamaşır makinası, kuran gibi promosyonlarla dengeyi tuttururlar yine.

akp'nin kendi içinde de özgürlüğe demokrasiye olan inancı taşıyan bir kesim var, yani tayyipe tapmayan. yetmez ama evetçiler çoktan kayış attı, türban için oy verenlerin de aralarında aslında türbanı siyasi rant için değil özgürlükleri için savunanlar da vardı, onlar da tayyipin gerçek yüzünü gördüler.
ancak, ve bu önemli bir ancak; alternatif bir siyasi örgütlenme yok. bu yukarıda saydığım gruplar belki akpye oy vermeyecek olablir ama chp akp'den daha mı iyi diyerek yine akpye oy verebilir.
kesinlikle bir "demokrasi partisi"nin kurulması gerekli. ben ki şahsen hayatım boyunca sağ partilere oy vermem ama chp'nin bu muhalefetsizliği yüzünden chp'ye de vermeyebilirim. bence sürecin bu duruma gelmesinin sorumlusu hiçbir şeye tepki vermeyen, adam gibi bir duruş sergilemeyip akpnin güçlenmesine ve tayyipin götünün kalmasına sebep olan chp'dir. şu anki durumda belki bdp'ye bile verebilirim, zira belki de yıllarca medya tarafından yanlış yönlendirildik; belki de "polis" bizdik ve "halk" da kürtlerdi. medya ise yine medyalığını yapıyordu.

hangi dizileri izliyorsun, çok merak ettim.

dizi-mag.com. süperdir.

yeterince açık olmadı herhalde. takip ettiğim bazı diziler dizimag vb türk sitelerinde yok. bu sitelere bütün dizileri koymuyorlar ne yazık ki.

Aynı sorunu ben de yaşıyorum. Torrentle bölümleri indirmeye başladım ama olacak gibi değil. Şu sitede bi şansını dene istersen.watchseries.biz

www.sidereel.com istediğin dizinin bölümleri için çeşitli linkler veriyor, hepsi çalışmıyor ama mutlaka çalışan birkaç tane çıkıyor.

insanlarla kolay iletişime geçen biriysen ve sürekli birileriyle iletişim halinde olursan acayip yararı olur. ama yok içine kapanık, utangaç biriysen çok da yararı olmayacaktır. pratik her zaman iyidir.

apir interdiyt ne ya.iyi kötü ortadir dostum.

bu da yeni cikti basimiza,benim ingilizce apir intermediyt abi.

1 ay gidip ögrenmekse amacin bosuna gitme bence.ne sana faydasi olur ne de diline,bosuna para kaybi,dil ögrenmek istiyosan,ülke,firsat, etc bahane.

ögrenmek istiyosan zibilyon kaynak var önü+nde.

en basta aklin var.al eline bi kitap oku,indir film dizi seyret,ayna karsisinda tekrar et.kendi kendine kitap oku sesli.

binbir türlü yolu var bu isin

son ay içerisinde 3 tane request aldım. birini onayladım fakat plan değişikliğinden dolayı misafir edemedim.

1- Çok bozdu muhabbeti klasik "x çok bozdu yeaa" muhabbeti. Her zamanki kadar kötü Türkiye'deki üyeler.

2- Merkezi yerde değilse tercih etmez gelecek kişi tabi zorda kalmadıkça, niye etsin? Bir kriter yok. Profilini dolduruyorsun, biri gelmek istiyorum derse, buyur gel veya gelme diyorsun. Bu kadar.

3- Var tabi.

doğrudur abi. bende kalan bir kızın couch hesabına baktık beraber, bizimkilerden "buluşalım, eğlenelim" temalı mesajlar havada uçuşuyordu.

ben bi sürü farklı kişinin kanepesinde kaldım mesela son 1 yılda.

çok bozdu yeaaaa muhabbeti tamamen klasik muhabbet katılıyorum üstümdekilere.

tercihen bisiklet süren ve fazla bisikleti olan insanlarda kaldım ben :P

insan ağırlamadan dışarıya misafir olarak gidilebiliyor mu peki?
ya site galiba sadece profil oluşturmak amaçlı. işin geri kalanı iki kişinin anlaşmasına kalmış yani benim anladığım.

couchsurfing maceralarını anlatmak isteyen, tip&hints vermek isteyen varsa yazmalarını diliyorum.

- çok bozdu olayı yok. kim söylediyse iyi uydurmuş. insanların artık türkiye'ye gelmek istememesi? ahahah.
- başını sokacak yeri olan ya da olmayan herkes kayıt olabilir. benim evim köyde mesela, bi dünya da misafirim geldi. misafir kabul edip etmemek sana bağlı. istersen profil aç, hiç misafir kabul etme, sadece milletin evinde kal ya da hiçbirini yapma, sadece o şehirdeki buluşmalara git. hiiiç farketmez. devlet dairesi değil cs.
- e heralde yani.

ilk sorunla başlayalım,couchsurfing bozdu geyiği üstte de belirtildiği gibi klasik muhabbet olmasının yanında karı kız düşürmek için profili olanlar da azımsanmayacak derecede.türkiye'ye gelmek istemiyorlarmış lafı ise abartı tabi.

insan ağırlamadan elbette misafir olarak kalabilirsin,öyle bir şart yok.ancak ağırlayacak olan kişinin senin hakkında az çok bilgi sahibi olabilmesi için profilinin eksiksiz+fotoğraflı olması önemli,arkadaş sayısı+referanslar da güvenilirliği arttıran başka bir unsur.şahsen bugüne kadar fotosuz,referanssız kimseye istek göndermedim,kabul de etmedim.

kalacağın kişinin referanslarını ve profilini iyice irdelediğin zaman zaten nasıl biri olduğu hakkında az çok bilgi edinirsin,ona göre istek gönderirsin.şansıma bugüne kadar kaldığım kişilerle baya bi eğlendim,sıkıcı olanına rastlamadım.

al bakalım

Согдиана - Сердце - магнит

katya cehova - ya tebya lyublyu
yolka - provans
alisa - dojd'
dom kukol - klyukva

çok akıllı işi denemez.

deli işidir.

deli işidir.
bizzat dahil olduğum grup.

edit: duygular daha yoğun olur, buluşmalar falan.

Öpersin, tat gelir. Bildiğin şeker tadı. Denedim.

size bağlıdır. zaman zaman gidip görebilirsiniz, gördükçe mutlu olursunuz falan. deneyin bence.
bende aralarında bulunuyorum bunların ve hiç bi problem yok gayet güzel gidiyor. görüşme fırsatımız vs. oluyor yani.

Evet deli işidir. Deli işi yea bu diyerek vazgeçen görmedim, umarım ilk sen olursun.

yorucu yahu.. her yönden yorucu, yıpratıcı.

bi de uzak dediğim fr-tr

öyle hadi dedin mi gitme şansın yok yani.

O zman sana neden birliktesin diye sorarlar.

ancak işin içinde olanların anlayabileceği bi durum gibime geliyor. eğer bi gün (meçhul tarih değil 2 sene-3 sene vs vs) kavuşacaksanız neden olmasın?

buna deli işi değilde daha çok sivri zekalıların işi diyelim. benimde kız arkadaşım değil aynı il sınırı içinde olmak aynı ülkede bile değliz ama buluşmamıza az kaldı. eğer seviyorsan uzak mesafe ilişkisi -sık görüşmediğiniz için-daha tatlı geliyor insana. sevmiyorsan eğer aynı mahalle dışında ki kıza bile uzak mesafe diyebilirsin. hem ben ne yakın ilişkler gördüm aynı şehirde olup sık görüşemedikten sonra.

bunu sorguluyorsanız yeteri kadar sevmiyorsunuz demektir yoksa seven için düyanın öbür ucu olsa nedir...

yeteri kadar sevmek nedir? en son lisede aşık olmuştum sanırım. bu devirde kim kimi 1-2 yıl bekler ki? -ki yanlış anlamayın beklemekten kastım birileriyle yatmaması değil-
mantıklı iki insan gibi ortak bir hayat kurma çabasından bahsediyorum...

sıkma canını seviyorsan ''gönder gelsin''. uk mesafe ilşkilerinde maksimum bekleme süresi 2+1 yıl desek. her yıl en az 1-2 defa görüşebilirseniz eğer neden olmasın. hem ileride birleşebiliriz diyorsun. o kız senin dostum almadan gelme =)

süreye bağlı.
amaca bağlı. (gideyim hayatım kurtulsun)
ama o kadar da değil. iki taraf da bunu kabullenirse sorun yok. 10 yıl da beklenmez ama.

uzun süreli görüşememin verdiği özlem ile birlikte buluşmalar hep dolu dolu geçer, harika olur ama o döndüğünde beraber aldığınız o haz yerini yine özleme bırakacak, o güzel bir şey değil. uzun süreli görüşme olmazsa, eninde sonunda biriniz mutlaka sıkılacaksınız ve başkasıyla yatacaksınız. içinde sevgi olan her şey gibi uzak mesafe ilişki de çok güzel ama normal bir ilişkiye göre bitme süresi o "mesafe" yüzünden kısalıyor. bir şekilde bitiyor, yürümüyor.

sen aldırma kimseye usta. bence devam ettir problem yok. az görüşürsünüz ama çok görüşenlerden daha iyi olur bu görüşmeleriniz. daha güzel geçer, gittiği zaman ya da senin geri geldiğin zaman her neyse anıları anlatıcaksınız gülüceksiniz bence süper olucak.

Sorunun cevabı hepsi-bir-arada şu değişkenlere bağlı:

Ne kadar seviyorsun?
Zaten, en fazla ne kadar sevebilirsin? Aşka inanıyor musun?
Haliyle, değer mi?
Bir de tabii, mutlu sona ulaşma ihtimali var mıdır, ve olası ise, olma uzaklığı nedir?

Avantajlar, dezavantajlardan ağır basmalı ki bir iş yürüsün. "Muhteşem bir insansın uzak mesafe sevgilisi, bunun uğruna yakınımdaki, daha orta karar bir insanla yaşayacağımın yirmi katı dert tasa yaşamaya hazırım", diyebilirseniz, deli işi değildir.

Tabii bunu diyebilmek için, elde edilebilecek ortalama bir sevgilinin gerçekten yirmi katı iyi olması gerekiyor uzaktaki insanın.

Ama yirmi kat bir yana, ufak tefek şüpheleriniz, acabalarınız, ya şu ufak noktadan bir şeyler patlayabilir gibi geliyor bana, gibi düşünceleriniz varsa, deli işi değil zırdeli işidir.

Tabii bir de bu hisler düşünceler karşılıklı olacak da... Bu en zoru zaten, o yuzden illa ki bir taraf daha cok uzulur aci ceker.

İstatistiksel olarak, "Bu devirde aşık olan insan mı kaldı" ve "Muhteşem insanlar haliyle toplumda çok çok az görülüyorlar, onlar da kendileri gibi olanlara bakıyorlar haliyle" verilerine bakacak olursak, evet deli işidir.

dönüşü belliyse sürdürülebilir ilişki,
değilse deli işi bencede duygu törpüsü durum.

deli işi değilse de mal işidir.

Kesinlikle hiç gerek yok.

beklemeye, özlemeye ve sevmeye değecek biri ise gerisinin önemi yok. çok feci halde tecrübe konuşuyor.

Çok çok sevmiyorsan bulaşma hiç.

en fazla link verebilirsin. önce soundcloud tarzı bir siteye yükle müziğini, sona linki koy.

pdf dosyası olmadığından emin misin?

crdownload = chrome download

chrome ile indirirken yarim kalmis. acamazsin. isimle arat googleda oyle indir. asd.pdf.crdownload ise asd.pdf diye arat

hmm her zaman ki gibi süpersiniz. benim yerime basşka biri indirmişti normalde ücretli bi siteden bakalım bulmayı başarabilece miyim.

leon. konu kapanmıştır:)

un prophete.

hemen kapadın konuyu. neyse bu da iyidir. naif bi film. gürültü şamata arıyorsan tavsiye etmem: les choristes

(bkz: le scaphandre et le papillon)

la mome
la science des rêves

Une Vieille Maîtresse

birisinin amelie yazmasını beklerdim :)

(bkz: Les Choristes)
Jeux d'enfants
Le Dernier métro
La Cité des Enfants Perdus
La Haine
Angel-A
He Loves Me... He Loves Me Not
La promesse

Hepsini beğenebileğiniz gibi hiçbiri de sizi tatmin etmeyebilir.

un prophete +1
ne le dis a personne

haneke'nin tüm filmleri muhteşem bence. ama en iyisi (bkz: le temps du loup)

Kesinlikle "Les Choristes"

taxi serisi, bence yani =)

monsieur ibrahim et les fleurs du coran

mouchette
pickpocket
400 blows
daha yenilerden nicmacs

amelie en güzeli, hatta hiç biri amelie nin aynından geçemez.

ama başka güzel;
jeux d'enfants
le pact des loups

les choristes, la haine, le scaphandre et le papillon

Souhaitez-moi bonne chance.

keskinlikle (bkz: ils se marierent et eurent beaucoup d'enfants)

(bkz: Jules et Jim)
(bkz: Trois couleurs: Bleu)
(bkz: La Double vie de Véronique)
(bkz: Le Herissón)
(bkz: Au revoir les enfants)
(bkz: Le Souffle au coeur)

amilie

türkiye'den yasaklı diye biliyorum. dns'le filan halletmen gerek sanırım.

givenchy blue label

bide şöyle inceleme yapan bir site var zamanında duyuruda paylaşılmıştı
bikoklasanasunu.blogspot.com

bargello 517 kodlu erkek parfümünü tavsiye ederim. kimle tokalaşsam/öpüşsem "parfüm iyimiş ha markası ne" diye soruyorlar. tabi zevk meselesi.

not: kemer altı girişinde var, ama tükanın adını unuttum :).

(bkz: fikri)

(bkz: vizontele)

PACO RABANNE ONE MILLION

jil sander sun men....tam yaz kokusu hafif ve çok hoş vanilyalı (hiç vazgeçmediğim iki parfümden biri)

burberry touch

ben bvlagri aqva'dan o dediklerini hissediyorum. ilk başta deniz gibi kokuyorsun ama böyle rüzgarlı havada gelen koku var ya onun gibi. izmirde yaşıyorsan anlarsın ne dediğimi az çok deniz var en nihayetinde. açıldıkça koku böyle akşam üstü gittiğin boş sahildeki deniz kokusuna dönüyor. hatta yemin ederim bazen yosun kokusu bile alıyorum gibi oluyor. böyle her daim ferah her daim enerjik bir koku. tek eksisi sigara ile beraber kullanıldığında çok çabuk siliniyor üstünden insanın. çok derin anlattım çünkü çok seviorum. normalde isim verir geçerdim.

issey miyake - summer edition

giorgio armani code. gram düşünme bence :)