Gözükmüyor. İntihar hiçbir zaman güzel gözükmez. Böyle bir durumu intihara nasıl bağladın diye düşündüm hatta. O kadar gözükmüyor.

Is arayiniz.

iş bulmak kolay, vasıfsız eleman olarak nereye kadar gidilir, elinde bi diploma olmadıktan sonra ne yapabilirim , bundan 10 sene sonram daha mı iyi olacak şimdi işe girsem

ben önce "neden beni evden kovmak istiyorlar?" sorusunu sorardım kendime. kendi hatalarımdan dolayı öyle düşünüyorlarsa "ben bunu hak ettim ama düzeltmeye çalışmalıyım." derdim.

ama aksi durum için bir şey söyleyemem.

birak 10 sene sonrayi bundan bir hafta sonrasi bile daha iyi olacak.

keke 20'li yaşlarımın başındayım, yıllardır kaydım olmasına rağmen okulda 1. sınıftayım, ailemden uzakta istanbul denen bok çukurunda kendi kazandığım parayla takılıyorum. durumun güllük gülistanlık değil ama kesinlikle intiharı düşündürecek kadar kötü değil. ha öyle olsa da intihar etme zaten ama o raddeye gelmene bile çooook var daha.

fazla radikal bir fikir olabilir bu ama sana tavsiyem ailenden uzaklaşıp kendine bir hayat kurman yönünde. burs veya kredi aldın mı daha önce? almadıysan o çıkabilir. yurt da çıkarsa yaşadın. sadece onun parasıyla bile, zor da olsa, yürürsün. okursun yani onu diyorum. çalışarak da okuyabilirsin. kolay iş değil ama yapan çok fazla öğrenci var. oluyo.

"yaşın kaç olmuş" diyenleri siktir et. sen ayağa kalk, işine bak. 19 yaşında yapmadıysan 22 yaşında yap. "yaşım kaç oldu" diye kendini yersen 40 yaşında da aynı yerde olursun.

get ap biaç!

valla keşke ders çalışmanın dışında hiç bir sorumluluğun olmadığı 20li yaşların başına dönebilsem.

değil intihar etmek dansöz getirir göbek atarım. o denli mutlu olurum yani.

yıllar sonra sen de aynı şeyi düşüneceksin.

neden yarım gün bir işte çalışıp günün geri kalanında da kütüphanede ders çalışıp anne babanla makul saatlerde daha uygun koşullarda kısa süreli görüşmeyi denemiyorsun?

"bundan 10 sene sonram daha mı iyi olacak şimdi işe girsem"

muhtemelen evet. kapı kapıyı açar. yeni insanlar, yeni ortam, yeni fırsatlar demek.

intihar mevzusu canınızı sıkmış olabilir ama bende ağır depresyon yaşıyorum ilaçlar kullanıyorum , sadece akıl istedim sizden yada örnekler verip motive etmeniz için açtım bu duyuruyu, intihar etmek istesem şurda şu kafenin önündeyim haberiniz olsun ben ölüyorum diye duyuru açmam en azından

lan adam dertleşmiş derdini sıkıntısını anlatmış intihar mektubu yazmamış 10 dakika sonra gidiyorum falan dememiş ne coştunuz? bak bak bak laflara bak zararı olmayan dandik dandik cevapları sileceğine bu duyuruyu silecekmiş. pardon da bu duyurunun ne zararı oldu sana şimdi? ne insanlar var şurada ya. bi faydan yok gölge etme bari.

20li yaşlarımın başındayım, hiç sermayem yokken deli gibi borca girdim sirf annem babam mutlu olsun diye eczane açtım bok gibi bi beldede. Yandaki eczacılarla ayrı, eğitimsiz halkla ayrı, ukala sağlık ocağı doktorlarıyla ayrı, elemanla ayrı, depoyla ayrı ugrasıyorum, dev gibi sorunlarım var, ha bunun yanına her ay binlerce lira ödemem, çeklerim var. Dünyanın bilmem kaç tane ülkesini gez, 6 yıl istanbulda yasa sonra 8-9bin nüfuslu beldeye gel, sıfır arkadas dost. 7 aydır her gün gelen hastaya gülümsemek için zorluyorum kendimi. Ailemi idare ediyorum ama ben eriyip bitiyorum.
Demem o ki bro, beterin beteri var. uzakta olmak daha iyihissettiriyo bazen, bunu düşün derim.
Ne istiyosan onu yap, nasıl mutlu olacaksan, en önemlisi de kendini düşün , başkalarını düşünerek hareket ettiğinde hep daha fazlasını istiyolar, ailen dahi olsa.
Bik bik k neymiş, silselermiş duyuruyu, sacma sapan milyonlarca duyuru acıldı, bu mu battı

evet, hayat bok gibi. 18 yaşındayken de bok gibiydi . 28 yaşındayım hala bok gibi. çok çabalayıp bazen bi nebze iyileştiği zamanlar oldu. çoğu zaman çabalamama rağmen bok gibi kalmaya devam etti. bazen de ben çabalamayı bıraktım. o zamanlar iyice boka sardı. intihar etmek benim için hep bir seçenek olmuştur. bir köşede durur. o seçeneğin varlığını bilmek rahatlatıyor beni. ama görülüyor ki bu zamana kadar seçmemişim. aslına bakarsan sadece 1 kere daha profiterol yemek için bile intihar etmeyebilirim. çok lezzetli değil mi lan? ve işin en iyi yanı hayatının boktanlığı profiterolün lezzetini bozmuyor.

konuya dönecek olursak; hayat bok gibi. (ama profiterol çok lezzetli)

bu arada intiharın ne şakası, ne düşüncesi komik değil.

eğer böyle düşünceleriniz varsa doktora görünün. sonra sonu kötü olur.

burada eleştiren arkadaşlar da haklı. komik ya da çok basit bir şeymiş gibi her yere de yazmayın.

intihara kalkışıp sonra kurtarılan arkadaşlarla da dalga geçmeyin.

dostum söylemesi elbette çok kolay burdan ama götü sık üniye git part time iş bul bitti gitti ;) şimdi o intihar olayını ordan sil bakim hadi evladım

ay ben üniversiteyi de kazandım ama hala aynı havadayım. intihar etmeye sebep bitmiyor. yaşamak için bul mesela. inadına yaşa.

gozukmuyor.

okul her zaman okunur. onu kafana takma. 20 degil 30 yasinda da universiteye gidebilirsin, yas kisitlamasi yok sonucta :)

ama calisma hayatina bir yerden baslaman, para kazanman sart. hemen is ara. bir uzmanligin olmadigi icin her onune gelen isi yapabiliyor olman da sart.

Arkadaşım hem okuyup hem güvenlikte çalışıyor. 2 bin liraya yakın maaş alıyor. Hazır para yemeye alışmışsın sen sanırım.ben de öyleydim ama düzelttim.

gözükmüyor fakat büyümek daha hoş gözükebilir. zira biraz geç kalmışsın gibi. kıçın rahata alışmış o kadar. ya ne olacaktı? beyimiz yan gelip yatarken birileri üzümle besleyip başkaları da cebine 200 er 200 er banknot mu sıkıştıracaktı?

babaların oğulları ile ilişkilerinin özellikle 20'li yaşlarda iğrenç bir hal aldığını düşünüyorum. çünkü şu an 20'lerinde olan erkeklerin babaları o yaşta muhtemelen evden ayrılmış hatta belki kendi yuvalarını kurmuşlardı. o yüzden hala okurken ya da çalışmıyorken "bundan adam olmaz" gözü ile bakıyorlar. muhtemelen onların babaları da onlar 18-20 yaşındayken vs. aynı şeyi düşünüyorlardı. nesil farkını, zamanın değiştiğini 25 yaşında bir bireyin evde kalmış olmadığını anlatmak çok da kolay değil ebeveynlere hele bir de doğu kültürü etkisi varsa. olur öyle.

"para veren yok" çok çocukça bir bakış olmuş. iş veren yok desem anlarım da ben üniversite'deyken bile utanıyordum babamdan para istemeye, kaç yaşına geldim hala babamın eline bakıyorum diye. "para veren yok, intihar etsem mi?" çok yanlış bir düşünce olmuş. bir iş bul çalış. herhangi bir üniversite okumadığın için yüksek maaş beklentin ya da "ben bu kadar sene bunun için mi okudum?" diye alan değiştirme zorunluluğundaki sinir harbi de yok. kendi paranı ye.

bir de son 1-2 haftadır zaten inanılmaz arttı bu intiharlı duyurular vs. ne kadar hazıra, kolaya alışmışsınız anasını satayım. 20-21 yaşında adam, daha her şeyin başındayken hayattan ümidini kesmiş sıkışınca.

iş bul +1
ailen ile aranın kısacık sürede nasıl düzeldiğine şaşacaksın.

Kendi hayatını sonlandırmak bir seçimdir, kimse senin seçimine müdahale edemez, sonlandırmak istiyorsan sonlandırırsın.

Tamamıyla dibe battığına karar verdiğin zaman bana özel mesaj at, sana yardımcı olabilirim.

Not: Yardım kısmı intihar ile ilgili değildir.

son sorunu dikkate bile almıyorum. lim5 + onyüzmilyon

Durumunla ilgili:
Baban parası olduğu halde sana para vermiyorsa iyi yapıyor. Çünkü rahatını bozmak istiyor. çünkü seni önemsiyor ve senin ayaklarının üzerinde durabilmen için kötü olmayı bile göze alıyor. Babana sonra teşekkür edeceksin. Parası yok diye vermiyorsa bu da senin için bir şans. kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğreneceksin. Şansını iyi değerlendirmen lazım. Bu biir.

Bak dün 23 yaşında bir arkadaşımız çok güzel bir soru sordu. Tavsiyeler istedi. Verilen cevapların hepsi de o kadar değerli ki. Hepsi deneyimlerden edinilmiş, yol gösterici cevaplardı.
Şimdi sen soruyorsun, herkes çeşitli şekillerde sana yanlış sonuca vardığını söylüyor. Sormakla iyi yapmışsın demek ki değil mi. Yanlış düşündüğünü anlamış oldun böylelikle. Doğru sorular doğru cevapları getirir.Bböyle "param yok okulu okuyamadım intihar edeyim ben madem öyleyse" gibi değil de; şu konuda sıkıntım var, napam nedem bi akıl verseniz gibi sorarsan verilen cevaplar daha nitelikli olur. Konu kendince vardığın sonuca kaymaz. Vardığın sonuç dedim ama aslında sonuca filan varmış değilsin, sen de biliyorsun zaten sonuca varmadığını. Bir sonuca varmak için konu hakkında araştırıp bilgilenmek ve bilgileri yorumlayabilmek lazım. Seninki biraz kaçak dövüş oluyor, yan çiziyorsun ya da şımarıklık ediyorsun.
Tekrar; soru sormak önemli, doğru soruları sormak çok daha önemli. Bu ikii.

İşin küçüğü büyüğü olmaz, işleyen demir ışıldar gibi sözlerimiz gökten zembille inmedi. eskilerin söylediği sözlerin altında deneyimler var. Altları boş değil, dolu.
Böyle, olumsuz, önyargılı "10 sene sonra n'olcak ki sanki" dediğin sürece sittin sene geçse aynı yerde saymaya devam edersin.
Önce bakış açını bi derle toparla.
Süt kazanına düşen iki kurbağanın hikayesini oku. Başarılı adamların başarı hikayelerini oku. Bilim adamlarının hikayelerini oku. Oku yani, boş durma. Ama nitelikli okuma yap. Seçerek ve düşünerek oku. Bakış açının nasıl değiştiğini göreceksin. Kendin de şaşacaksın sonrasında, ben nasıl öyle düşünmüşüm diyeceksin. Bu üüç.

Gelelim 20'li yaşların başlarında okul yok askerlik yok mevzuna. Şaşıracaksın ama yalnız değilsin, istatistiki olarak çok büyük bir kitlenin içindesin. Bundan sonra hangi kitlenin içinde olacağın da sadece ve sadece sana bağlı. Neye karar vereceksin?
Çünkü karar girdap oluşturur. Hiç bir engel tanımaz, tüm engelleri siler süpürür. Karar çok çok önemli. Bu dööört.

Sonuç:
Bir işe gir. İş beğenmemezlik yapma. En basit dediğin işten bile öğreneceğin çok şey var.
Üniversite okumak istiyorsan, meslek seçimini belirlemişsen işini o yönde ara. O sektörde olsun, getir götür olsun ne olursa olsun. Sektörü tanıman sonra çok işine yarar.
Bir yandan da sınava hazırlan.
Bir deneyimimi paylaşayım bu noktada. Okullar bittikten yıllar sonra bir kez daha sınava girdim. İki çocuklu çalışan bir anneydim. Koşullarımı anlatsam inanamazsın, işim o kadar yoğun ve yorucu ki. Çocuklar ufak. Ancak kendim için de bir şeyler yapmak istiyorum . İlgilendiğim konuda bilgilenmek istiyorum. Hiç çalışamadım desem yalan olmaz. Matematik konularına şöyle bi göz attım, toplasan 100 soru ya çözdüm ya çözmedim. Aldığım puan beni bile şaşırttı. Yaşamak, çalışma hayatı bana ne çok şey katmış meğer.
Demek istediğim şu, bir kenarda oturup kukumal kuşu gibi kara kara düşünme, kendini çürütme. Sahaya çık, oyuna gir. Terle, düş-kalk, yaralan, heyecanlan, sevin, zafer çığlıkları at... Hayatı böyle yaşarsan başlıktaki gibi demezsin. "Yaşıyom ben yaa :)" dersin.

hayat güzel bir şey değil zaten kardeşim. hayat ancak milyonerler için (yani sıkıntısı olmayan) ve sevip sevilenler için güzel.

Ha, bir de kimsenin hayatını trollemesine izin verme. Hiç kimsenin, hiç bir sözün, hiç bir davranışın.
Bir lafa bak laf mı diye bir de söyleyene bak adam mı diye. Ne yaptı ki şimdiye kadar diye sor kendine. Mızmızmız lara kulak asma. Kişinin aynası işi. Açık ve net.

2 yıl dişini sık bitir o okulu. 20 sene sonra milletin çocuklarına "ben okumadım pişmanım siz okuyun yavrııım" diyip gezmezsin en azından.

yurtdışını zorlaman gerekir. aynı durumdayız.
iki kez gittim, döndüm. şans, kalıcı olamadım. üçüncüde affetmem. giderim, gelmem.

yurtdısını zorlamak için herhangi bir yolum yok ne cebimde param var ne de beni cagıracak bir dayım var yani yurtdısında dayım var da götüne koyayım onlarin.

afedersin de benim yurt dışında bırak dayımı, tanıdığımın tanıdığı olsa şu an penceremden çok farklı yerlere bakıyor olurdum.
babamların akrabalarını bulduk italya'da, türkçe bilmiyorlar. roma'ya 25 km uzakta bi köyde yaşıyorlar, inanır mısın kalktım gittim. olacak gibi değildi.
not: yerlileri oranın. çingeneler.

Makinayi bitirince belki yeni zelanda, kanada filan gocmen olarak alir umudu.

@norek oraya gidebilmek icin bazı seyler gerekiyor para pasaport ne bileyim en azından kacak götürecek adam falan bende onların hiç biri yok :)
zaten dediğim gibi dayılarımı yok saysan da olur yani götlerine koyayım onların :)
bana o bakıs acısını mesajla falan uzunca anlatırsan da bir nebze olsun mutlu olurum.

okulu bitir, ostim'de kalbur üstü bir yerde bir yıl çalış. sonra ihale firmalalarından birine girer orta düzey yönetici olarak emekli olana kadar az çalışacağın, ortalama kazanacağın, boş vaktinin çok olduğu bir iş ile, bir miktar mütevazi yaşayarak hayatına devam edersin.

nereye gidersen git o okul sırtında hep yük olarak kalır haco.

makina mühendisliği sence nasıl bir bölüm? bölümünle ilgili ekstra birşeylerle ilgilenip kendini geliştirmen hoş olabilir. sanayi demiyorum ama, kulüp vs.

bir de mevcut hayatında vaktinin çoğunu etkisi altına alışkanlıkların var mı? arkadaş grubu, uzun süreli ilişki, alkol, bahis, online oyun gibi şeyler.. bunlar çabalamaya, 'değişmeye' fena halde engel oluyor, enerjini, inancını sikip atıyolar. kendimden biliyorum.

yine kendimden bildiğim ve yeni farkına vardığım diğer olay da şu: sadece şimdi var. bugün ne yaptıysan o. gece yatağa yatarken sabah spor yapcam diyorum, kalkınca unutmuş oluyorum. bunalıp tamam hadi işleri yoluna koyayım diyorum, satır satır program yapıyorum -akşamdan sabaha planları unutan ben- tüm o planlar hayal olarak defterlerde unutulup gidiyolar. özetle dün ve yarını düşünmek bugüne zerre enerji bırakmıyor.
naçizane düşüncelerim bunlardı, iyi geceler.

online oyun var aslına bakarsan ki burayı kazanma sebebim de o. bilmiyorum odtü makine kazanabilir miydim (kazanamazdım) ama bi gaziyi kazanırdım akıllı uslu ugrassam.
her booktan cok cabuk sıkılan biri olarak da sıkıntım cok.sanayide çalıştıgım zamanlarda sabah 7de kalkıp yola koyuldugum için uyku problemim de oldugu icin oyunu pek oynayamıyordum hafta içi yani olmazsa olmaz maaşlı iş gibi başında durmam gerekmiyor ama yine de vakti sikiyor orası ayrı. bizim okuldaki mi boyle yoksa tüm ülkedeki mühendislik mi boyle bilmiyorum ama paso teori harfli zilyon tane bi sike yaramayacak formül var. daha 4.sınıfa gelip torna ya da freze gormemis hatta cnc görmemiş adam var daha ne olsun bolum hakkındaki fikirlerim bunlar. @klar @rygar sagolun düşüncelerinizi paylastıgınız icin.

Ayni benim gibisin lan Ankara'nin griliginden kasvetinden olsa gerek cok var bizim gibi burada.ben okulu birakip 2 yil çalıştım şimdi part çalışıp tekrar okumaya karar verdim ama o motivasyonumu da kaybettim.
Okuldan baska bolume ve sehre yatay geçiş yapmayi deneyip yeni bir hayat kurabilirsin kendine.

en oluru eline diplomayı almak. bana kalırsa oldukça kolay bir üniversiteye geçiş yap. tabi 1 ve 2den ders almıyorsan

bu sene össye girip ankara kimya yazayım bari hiç olmadı işletme ot bok falan. mühendise teklif edilen 1.5k ve hazır giyim firmasındaki kasiyerin aldıgı 1.5k parayı(kasiyeri kesinlikle kucumsemiyorum alnının teriyle parasını kazanan herkes kutsaldır) aynı kefeye koydugun zaman okumanın ve o kadar sıkıntı cekmenin bi sike yaramadıgını gördüm. össye girmeden önce 70-80kg arasındaydım sacımda 1 tane beyaz vardı. şimdi 110kg ve sacımın her tarafında beyazlar olan hatta biraz da kel kalmıs biriyim. he yemeseydin amk inek gibi yemeseydin de denebilir siklemiyorum onları.
o kadar okuldan soguyunca bir ısı transferi dersinde bu ne lan deyip bakabiliyorsun derslerine hiç girmedigin icin.

okulu bitirebilecegine inaniyorsan bitir, ondan sonra da bir insaat firmasina rokie muhendis olarak basla. ama muhendislikle isim yok, bitirsem de yapabilecegimi dusunmuyorum dersen hemen okulu birak derim. herkesin universite okumasina gercekten gerek yok. zaten eger kisiligin yatkin degil ve hevesin de yok ise muhendislik yapmak cok zor olacaktir.

neye yetenegin/ilgin/hevesin var? neleri becebilirsin? bu sorulari cevaplamaya calis.

10 senedir okuyorum biraderim, hala lisans. okulu bitirmen üzerine tavsiyeler verebilirim. öncelikle ailenin bu olan bitenden haberi yoksa en azından kendine en yakın hissettiğin kişiye aç durumu. ya da şöyle söyleyeyim okulu uzattığını bilmiyorlarsa al karşına konuş onlarla. yük olduğun düşüncesini en kolay onlarla konuşarak atlatabilirsin ben de tek çocuğum benzer hayatlarımız var. ve (sen de bitirmeye kafaya koyduğunda) bitireceğim ama durum bu' de onlara. benim yüzümden aile 2 kere krize girdi bu 10 senede. zaten 10 sene aynı yerde okumayı kimseye tavsiye etmem. tüm tanıdıklar mezun olup gidiyor bahçedeki bayrak direğiyle bir kalıyorsun. neyse, olsa da sorun değil.

ilk girdiğim üniversiteyi 1. sınıfta bırakmıştım o zaman yaş 19 20 falan. senin durum biraz bunun için gecikmiş gibi duruyor. devam etmeni öneririm. ha dersen ki okulu düşününce her şey üstüme geliyor boğulacak gibi oluyorum. yapabiliyorsan 1 dönem dondur okulu, dön ailenin yanına aban kitaba aban müziğe... ama, emin ol akıl orada kalıyor bu baya zor, çevreden birinin en ufak lafında bile tüm moraller çöküyor.
beni okulu bitirmem konusunda en çok tetikleyen şey de 12ay askerlik yapma korkusu oldu. bu arada bitirmeyi düşünürsen de 29 askerlik için yaş sınırı. ama gündemi de takip et tayyipler yine 7 yıl sınırı getirebilir üniversitelerde okumaklara. (ya da geldi mi bilmiyorum!?)

okulu bitirmenin sırrı da devam meselesi. dersleri ders saatlerinde dinle, kendi notlarını tut. bu kısım çok önemli. sonra sınav öncesi notları gözden geçirdinmi genelde yetiyor bu çalışma.
çalışkan çalışkanla, tembel tembelle takılıyor arkadaş guruplarına bakarak insanların kaç senede bitireceğini az çok tahmin edebilirsin. benim çevremde de aynısı oldu 3-5 kişi hala devam ediyoruz (en eskileriyim tabe :) ama ben şuna karar verdim çalışacağım zaman ayırıyorum yolumu onlardan, ortak çalışma falan yalan. herkes çalışmaktan kaçacak yer arıyor. biri bıraksa da ben de arkasından bıraksam düşünceleri çok oluyor...
kişi oğlu tembel olmaya çok yatkın, hırs lazım biraz belki.

moralli değilsen ders programını 3 güne sıkıştır. para sıkıntım var demişsin, varsa imkanın az ders al. kalan 3 gün de çalışabileceğin bir iş bakın. 10 senedir okuyorum dediysem 5 senedir de aynı zamanda çalışıyorum. ama sakın ola ki final haftası işe devam etme :)

blog aç kendine. oynadığın oyunlarla ilgili yaz, fotoğraf çek koy. gezi hatıralar yaz ne bileyim. icatlar mucitlikler demişsin, www.instructables.com şu siteye üye ol karıştır. belki sen de bişiler yapıp paylaşırsın.
güzel giyin, tatlı konuş eeeöö.. neyse aklıma gelenler böylece şimdilik. sormak istersen çekinme. son 1 haftam kaldı final projesi teslimine, bitiriyorum ulan!

hoşlandığın şeyleri biliyorsun. onların üzerine yoğunlaş madem.

makine mühendisi olmak istemiyorsan olma. ama okul zorluyor ne biçim dersler filan diye değil, makine mühendisi olmak istemiyorsan, bundan sonraki hayatını o işi yaparak geçirmek istemiyorsan okulu bırak. yok valla o işi yaparken mutlu olurum esasında, benim sıkıntım okuldaki hocalarla diyorsan, derslerden/okuldan soğumana neden hocalarsa kimsenin senin hayatına bu derece olumsuz etki etmesine izin verme. "Hadi bakalım siz misiniz ben miyim" de, başla çalışmaya. Kararlılıkla inatla o okul biter.
Şöyle de yapabilirsin, kendine güveniyorsun madem, yeniden sınava gir, aynı bölümü başka okulda oku. aldığın ortak dersleri de saydırırsın fazlaca bir kaybın olmaz. ancak biliyorsun, o okuldaki hocalarla kafanın basmasının garantisi yok.
yok yaa makineler bana göre değil diyorsan:
binlerce meslek var. senin de dediğin gibi işin büyüğü küçüğü yok. neyi yaparken mutlu olacaksan o yönde ilerle, onu yaparken para kazan. hani derler ya sevdiğin işi yapıyorsan bir gün bile çalışmış olmazsın. o hesap, sevdiğin yaparken mutlu olacağın işi belirle. ilk adımın bu olsun.
meslek seçerken yol yöntem ne olmalı hakkında bir şeyler yazmıştım. tekrar yazmayayım, ilgileniyorsan şurada:
eksisozluk.com

mesela;

kitap okumayı harbiden seviyormuşsun. eksisozluk.com
kitapçıda çalışabilirsin, yayın evinde çalışabilirsin, blog vb internette bir şeyler yapabilirsin...

yemek yapmak; çok geniş olanaklar var. becerine, isteme oranına kalmış.

milleti eleştirip kulp takmak; demek ki eleştirel bir kafa yapın var. bak bakalım ne durumda, üzerine neler ekleyebilirsin, nasıl geliştirebilirsin.

her şeyi bırak.askere git.askerlik bittiğinde o kadar mutlu olacaksın ki.askerlik öncesindeki tüm sıkıntıların önemsiz gelecek.

Evet.

evet. kızın yerinde olsam engellerdim. "şimdi..." ile başlayan paragrafı okuyunca gülmeye başladım.

hahdsa hala gülüyorum.

kızı önce silmişsin kendi kendine trip yapıp sonra canın isteyince tekrar eklemişsin. ben olsam spam olarak bildirir sonra da engellerdim. senle mi uğraşıcam.

ergensin.

ilkokul geçen sene bittiyse yüzsüzlük değil.

yorumuna yanıt vermediği için niye arkadaşlıktan çıkarıyorsun

adeta tavsanin daga kusmesi.

yahu ne bileyim vefa arıyordum aslında.
en anlaştığım kişiydi kendisi.
soğuk davranmasaydı keşke.

içimde kaldı. @devilred: ergen değilim, sadece içime oturmuştu onun davranışı.
ama ben abartıyormuşum zaten yorumlarınıza göre.


geri çekeyim bari isteği.

1558 sene sonra görüştüğün kişiden ne sıcaklığı bekliyordun? eskidendi onlar. kız iyi bile davranmış bu tavırlar karşısında, sakin kalmış.

Haddinden fazla gereksiz bir hareket. Lutfen ilkokul arkadaslarina bu kadar duskun olma.

nickinden ilk ve orta dereceli okul ogrencisi anlamini cikardim. su halde, yaptigin normal

kimse senin yorumuna cevap vermek ya da arkadaş olarak kabul etmek zorunda değil.

cevap: evet yüzsüzlük.

Ilkokul arkadasliginin bir onemi yok. Birak kizin pesini afgdsegfd

diyorum ya, hiç mi hatrı yok eski günlerin?
ben zaten bu geçmişe dayanarak isteği yolladım. yoksa bir sürü kişi var istek yollamadığım vs.

hatrı varsa trip atıp silmeseydin. haketmişin.

Evet. Biraz ergen tavrı olmuş maalesef.

ilkokul arkadaşlığı mı kaldı? boş ver.

kıza bu kadar ısrarla teklif gönderince başka tarafa yormuştur haklı olarak.

o değil de sen niye durmadan böyle dengesiz hareketler yapıyorsun? bir ekle bir çıkar.

gangs of new york

Ingilizce belgesel var bildigim.
History Channel in Our Story diye belgesel serisi var. 3. Ya da 4. Bolumunu sirf ic savasa ayrilmis.

Niye itici olsun ki? Olabilir, olmayabilir; araba ile ilgisi yok.

Bir tanıdıgımın aylık kazancı 9000 TL. Ehliyeti yok, araç kullanmayı sevmiyor, biraz da korkuyor. Bu kadar.

Hayır. 30 yaş henüz çok genç.

değildir. ama ben araba kullanırken komplex yapıyorsa acımam atarım arabadan. hoş arabası olanda yapıyor bazen komplex, onuda atarım.

30 yaşında arabasız olmam beni itici yapar mı acaba diye düşünen adam itici olabilir. lakin hayatı boyunca hiç arabası olmayan adam sırf arabası yok diye itici olmaz. (bence)

Ne alaka? "30 yaşına geldiğimde arabam olmazsa bunu başarısızlık sayarım" kafası itici bence esas. Evlilik takıntısı olur ya bazı kadınlarda, o tarz.

Goztepe'de ikamet ediyorsun?
Göztepe rules bunlar.

duyurularına baktım yeni wraith olmaya adaysın. bence profesyonel yardım al.

Cok asiri itici kadinlar tarafindan itici bulunabilir.

wraith'i savunuyor gibi olmayayım ama (eheh) onun soruları "şöyle şöyle davranan insana ne denir", "bunu bunu yapan biri şu mudur" tarzı olurdu. yani bir etiketleme ihtiyacı duyuyordu o. kendini sherlock holmes olarak filan görmek istiyordu. böyle başka insanlardan farklı olduğunu düşünüyordu. o bakımdan ben onu çocukça bir saflık içinde buluyordum.

buradaki arkadaşımız ise bariz şekilde trollük yapıyor sanırım.

Eğer araba alması için mantıklı bir sebebi yoksa gayet akıllı adamdır. itici değil ama kız arkadaşlarla gezeyim diyorsa o biraz sıkıntı,belirli bir yaştan sonra kızla otobüsle gezmek zor olabilir, ama her yere metro olan bir şehirde yaşıyorsa sıkıntı yok.

itici değildir. son model spor arabası varsa çekicidir.

diyelim ki hep birlikte toplanıp itici dedik, yarın sabah ilk iş araba almaya mı gideceksin :)

amacını anlayamadım sorunun açıkçası. ama itici değildir. hele ki arabayı hava atma aracı olarak kullanan erkeğin yanında çekicidir bile.

benim bu. :)

aylık gelirim bir yılda sıfır araba almama gayet müsait ancak ehliyetim de yok, arabam da. istanbul trafiği ve terörist şoförleri ciddi anlamda korkutuyor beni arkadaş, itici bulsalar kaç yazar?

Hayir, yukarida soylendigi gibi degil, kadinlarin gozunde erkegin birseyi hava atmak amaciyla yapmasinin pek etkisi olmaz. Cunku cogu zaman bunu ya farketmezler ya da gormezden gelirler. Aslinda direk farketmezler de diyebilirim.

Soruna cevap: yeni yetme ne idugu belirsiz kizlar icin biraz iticidir:)

arabam yok,

www.individualife.net

var bende.. gayet çekiciymişim (bkz: söyleyenlerin yalancısıyım)

Iticidir, itici. Sen bakma istiklal caddesi mudavimlerinin ideal hayat goruslerine. Memleket kezban ve kamil kafalilarla dolu. Birak itici olmayi adam yurduna bile konulmuyorsun. Bunu araba aldiginda fark ediyorsun bu arada.

itici olur mu olmaz mı bilemem ama bu devirde ilginç oldugu kesin.

bi üstteki daly.rrak gibi babadan zengin değilse gayet doğal. evet.

@kuzey li uza git.

tabii ki değildir. bunu bu şekilde dert edinmesi iticidir.

değildir. artık insanlar 30'larında yeni yeni hayata atılmaya çalışmaya başlıyor. gayet normal. araba, ev, para, pul ölçüt değildir.

işin, gücün varsa araba da olacak arkadaş. o 4 teker olacak. modeli, tipi hiç önemli değil olmamasının yanında. arabası olan adam evlenilecek adam statüsüne giriyor direk. baba figürü odur yani.

bunu itici bulan genelde kızlar adına erkeklerdir. ayrı komik. hayır arkadaşım 23 yaşında 6000 tl kazanırken de yoktu arabam hala da yok :) [evet evim var]

bi günlük araba, bi klasik araba, bi de motosikletim var ama gene iticiyim onu napıcaz

bence çok çekici.

bi kadın olarak söylüyorum, çekici buluyorum 30 yaşında arabası olmayan erkekleri.

sizi temin ederim durum bu şekilde.

bu soruyu bir work and travel forumunda görmüştüm. onun da senin gibi bi hayali vardı. :)

cevap: hayır. yapamazsın, yasak.

Otobanda yasak. Ama otobana çıkmadan dilediğiniz gibi gezebilirsiniz tabii ki. Mesafe 5000 km kadar, gücünüzün yettiği kadar gidersiniz her gün. Günde 50 km gitseniz 3-4 ayda biter.

bikeacrossamerica.org
www.cycleamerica.com

psikologlar bu durumu stocholm sendromu, vatandaş ise seversen sikilrisn sikersen sevilirsin olarak açıklıyor.

Hepsi kurgu ve şov. Sadece propaganda amaçlı kamera çekiyor diye değil, bizi asmasın diye, gönlünü hoş tutup daha çok yağlayalım da daha az insanı kurşuna dizsin diye.

Eric Cartman'ın diktatör olmuş hâli.

Öyle bir şey vardı ki zaten. Yani eğer onu gördüğünde ağlamazsanız, sevinmezseniz asılıyorsunuz gibi bir şeydi. Kurmaca yani.

Belki de hallerine agliyorlardir. Mesela "AMK akil hastasi zirbo zicti agzimiza" falan gibi..

adamlar dogduklarindan bu yana agir bir sekilde propagandaya maruz kaliyorlar. disariya da acik olmadiklari icin devlet ne propaganda verirse onu yiyorlar. firavun gibi bir konumu olan birini sana da dogdugundan bu yana yari tanri diye deselerdi sen de onlar gibi hungur hungur aglardin.

yanlış anlaşılma değilde bu www.youtube.com

bizim hidonun ball demesi var yakin zamandan.

www.milliyet.com.tr

Şöyle bir şey yaşanmıştı. çevirmen hatası değil ama büyük bir gaf bence. Hatta canlı yayında izlemiştim. (bkz: )www.hurhaber.com

youtube ye "ich habe fertig" yaz.. tam olarak çevirmen değil ama yakın bişey..

milk port vakıası.

İzfaş Tercüme Krizi

Askerlik sana terhis belgesini almaya hak kazandıracak

Çok bir şey kazandırmıyor. Daha çok kaybettiklerine odaklan. Belki bir az soğukta kalmayı, az uyumayı, sorumluluk almayı falan öğrenirsin de bi ihtimal...

sabır.

askerlik insana bir şey kazandırmaz. birazdan burada da bazı kişiler çıkıp klasik bir takım şeyler söyleyecketir muhtemelen. ama o söylenecek olan şeylerin HİÇBİRİNİN askerlik ile bir ilgili yoktur, dolayısıyla askerliğin kazandırdığı bir şey de değildir.

askerlik hayatından 6 ayı çalacak olan, ve yaşadığın durumlara göre döndüğünde de fiziksel ve ruhsal olarak bir süre çöküntü yaratacak bir süreçtir.

bununla birlikte çok laylay lom bir askerlik de yapabilirsin belli olmaz. 6 ay boyunca algılarını mantığını, doğrularını, hayatla ilgili fikirlerini, ideallerini vs kapatacaksın. 6 ay sonra da kaldığın yerden devam edeceksin. dert etme, kafana takıp dert edeceğin bir durum değil şu an için.

Ben de 358 im aslında inatlaşmasam gitmeyebilirim ama gideceğim Allah kolaylık verecek inşallah:)

gideceğin yer tugaysa insanları tanırsın,sabretmeyi öğrenirsin.bazı şeylerin kıymetini öğrenirsin falan işte. gözünde büyütme askerliği.söylenenlere kulak asma.herkes istese de istemese de askere gidiyor.herkesin zamanı kıymetli.5.5 ayda da kimse kusura bakmasın hayat mayat değişmez. O yüzden kafanı boş laflarla doldurma.askerlik yapan tek insan sen değilsin .

değişik insanlar tanırsın ve bu insanların diğer insanlarla olan ilişkileri hakkında çok güzel deneyimler kazanırsın. çıkardan fayda sağlayanları, arkadaşlıkları öğrenirsin. düzeni öğrenirsin. askerdeki kurallar aptalca ama hala türkiye'nin en saygın kurumudur.

15 ay askerlik yaptım.

4 yilini verdigin universite sana ne kazandirdi ? Mal mal hocalarla ugrasmadin mi? Egitim olarak dusun, boktan sartlarda kalabilme egitimi.

eksisozluk.com

@divit en anlamlı teselli bu oldu. üniversiteden bişey kazandırabilmiş olsa bu halde gitmezdim askere zaten.

2 saat önce asker arkadaşımla konuştum valla.güzel insanlarla tanışıyorsun.gerçekten insan tanıyorsun.biçok zorluğa katlanabilecğini görüyorsun.insanın her duruma alışabildiğini görüyorsun.gerektiğinde az uyuyabileceğini biliyorsun neyse amk askerliği unutmaya çalışıyorum siktiri boktan bi yer işte sıkcan dişini gelicen bu kadar.

Kardeş kaybedeceğin keşke 5,5 ay olsa. imkanın varsa bedelli yap. çekilmez bu askerlik. ve askerliğin sana vereceği tek şey de işsizlik olacak, çok işine yarıyor.. :)

İstediğin yerde tuvalete girebiliyosun :)

18bin tl

18bin tl verdim bedelliye. ilerki donemlerde de cikacaktir. bedelli parasi vermemis olmaya sevin ama ben 180bin de olsa o parayi verir yine gitmezdim.

Askerden yeni geldim sayilir. Nispeten zor sartlarda askerlik yaptim. Hic bir bok kazandirmadi.

Asker akli basinda olmayan adama birseyler katar belki ama kisiligin karakterin oturmussa hicbirsey katmayacagi gibi bazi seyleri goturebilir bile.

Benim icin tek teselli cok yakin bi arkadas edinmis olmam.

askerlik, savaş çıktığı zaman askere çağrılırsak neyin ne olduğu ile ilgili bir ön gösterim çoğu vatandaş için. ayrıca aktif olarak yaşayan büyük bir savaş ekonomisi ve dengesi var. bu çarkın bir şekilde dönmesi gerekiyor. bu askercilik oyununun oynanması gerekiyor. ancak diğer bir kitle var ki sınırda askerliğini yapıyor işte asıl o insanlara sormalı onlara bu deneyim ne kazandırdı? netekim asıl "asker" onlar. biz ve çoğumuz kobayız resmen.

4 yıllık okulunda ne kazandın?
5 ay askerlikte ne kazanacaksın?

Nazını çekecek kimse yok. Hiç bir şey öğretmese başladığın bir işi bitirmeyi öğrenirsin..

Aklı başında adama bir şey kazandırmaz. Ama öyle abartıldığı kadar da bir şey kaybettirmez. Sadece ömründen boşa giden 6 ay, biraz sinir kat sayın artar, sabretmeyi öğrenirsin. Ama sonunda sayılı günün bittiğini bildiğin için kalıcı hasar oluşturmaz sende. Kısacası o kadar strese gireceğin bir durum yok.

hanım arkadaşlardan özür dileyerek yazıyorum başka türlüsü aklıma gelmediği için bu şekilde ifade edeceğim.

sevişirken zevk alıyon dimi? birde tecavüz var zevkli bişi değil misalen. birini isteyerek diğerini ise istemeyerek yapıyorsun, isteyerek yaptığında kazanımlar oluyor, zevk, ruhsal rahatlama, kendini iyi hissetme, istemeyerek yapılanda ise zorlanma, depresyon, intahara kadar giden bir yol var.

askerlikden, okuldan, işten güçten bişiyler kazanmak istersen kazanırsın aksi halde tecavüz gibi olur.

hani demişler ya adam tanırsın falan hikaye onların büyük kısmı, ben 12 sene önce yaptım askerliğimi giderken anama inat nasıl gittiysem öyle gelecem adam olmayacam demiştim, öyle de geldim. ama şimdi orada geçirdiğim sürec içerisinde almamayı tercih ettiğim şeyleri düşşünüyorumda salakmışım aslında evet askerlik sen istersen bir şeyler katar sana. sorumluluk alırsın, zor şartlarda elinde yeterli imkanlar yokken bir şeyleri başarabileceğini kanıtlarsın kendine ve başkalarına, ayakta durmayı öğrenirsin, hayat öyle partilerde treesome'larla geçmiyor sikiyorsun her gün, kazandığın 3 kuruşuda devlet alıyor evleniyorsun ev geçindiriyorsun ve imkanların kısıtlıyken o aileyi ayakta tutuyorsun, sadece paranla değil yaptıklarınla yapmaya çalıştıklarınla, bunların temellerini askerlikte alabilirsin de almayabilirsinde. ha şunu diyebilirsin ben bunları anlamak/tecrübe etmek için askerlikden başka yollarda yürüdüm zaten o zaman diyecek bişi yok tabii. ama ne olursa olsun hayattaki her durumda insanın öğreneceği bişiyler vardır alıp almamak tamamen senin tercihin.

ortam eğlenceli. çok değişik insanlarla tanışıyorsun. değişik kafa yapıları görüyorsun. hapçıyla otçuyla koyun koyuna yatıyorsun. çok değişik küfürler de öğrenebilirsin.

özgürlüğünün kıymetini anlıyorsun. şehir de büyümüş yetişmiş birisi olarak anadolunun ne kadar çöp gençliğin ne kadar boş olduğunu anlıyorsun. ulan ne şanssızmışım da bu ülke de doğmuşum diyorsun

hiç değilse hayat tecrübesidir. mühendisinden hapçısına, akademisyeninden ayakkabı boyacısına türlü türlü insanın bir yerde toplanmasından gören gözler için kazanılabilecek çok şey vardır bence. hay böyle işin gelmez olaydım dediğin anlar bile sana katkı sağlayacak. 2-3 saat hiçbir şey yapmadan elinde silah ayakta beklemenin insanı kendisiyle yüzleştirmesi vs gibi sivilde yapmayacağın şeyleri yapacaksın.

not: ben bir sonraki bedelliyi bekleyeceğim.

ufkunu genişletiyor. ama negatif yönde.

the simpsons

futurama.

the simpsons

The simpsons

family guy!
özellikle eski sezonlar şahane.

family guy.

the simpsons>family guy>futurama>south park

ben bunlar yerine archer'a başlamanı tavsiye ederim o da ayrı. regular show da güzel.

sıralamaya açıklık getirme editi: şahsi beğenime göre sıraladım. her biri ayrı güzel. her biri farklı.

south park>futurama>the simpsons>family guy

Family sonra futurama.arta kalırsa Simpson.southa ben gülemiyorum,çok küfürlü

futurama çünkü bitti. ayrıca güzel tabi.

gulmeli sira
family guy > futurama > simpsons

dusundurmeli sira
simpsons> futurama > family guy

south park. digerleri tirt. hele ki the simpsons'in ilk 10 sezonu o kadar da iyi degil.

Hikaye olarak futurama.

Sicana kadar gulmek istiyorsan family guy.

Futurama>south park>simpsons
Family guy bunlarla karşılaştırılamayacak kadar kötü.

stewie'nin lois'e yaklaşık 50 sn. boyunca seslendiği sahne için family guy.
ikinci the simpsons. futurama sarmadı. south park?? ııh.

futurama > south park > the simpsons > family guy

eta olurmu bi bak derim

windows ta calismasini istiyorsan ve excel makrolarindan anliyorsan visual basic

.net diye ozetleyeyim sen oyle arastir
hic python java islerine girme.
madem windows ve gui istiyorsun onlara bak

C# dan sasma

Wallaha eger ii derecede js yazabilirim.diorsan nodejs ile masaustu yazabilirsin.

Platform bagimsiz olur hatta

vc#.net ile windows uygulamasi yazabilirsin.

asagidaki linkten Express 2013 for Windows Desktop'u indirip, kurcamalamaya baslayabilirsin.
www.visualstudio.com

projeyi nasil baslatacagina dair video.
msdn.microsoft.com(v=vs.90).aspx

c# nedir vs
channel9.msdn.com

www.homeandlearn.co.uk

oracle ya da ms access önerebilirim.

camlar ısıcam mı? pvc mi? eğer öyleyse cam ve pencerelerin izole halleriyle değiştirilmesi gerekli.

eğer problem cam değilse, duvarlara izolasyon yapılmalı.

@reanarchy o dediklerin kulaga pahali ve ugrastiran isler olarak geliyor.
kiraciyim, yazin cikicam zaten. gecici cozum ariyorum.

oda kuzeye mi bakiyor? kuzeye bakiyorsa zaten izolasyon olmadan isitamazsin.

odanin icinde duvarlara strafor dosersen bi nebze keser sogugu. bir de cam cifte isicam degilse o da sogutur. onun icin kalin perde kullanin. gerekirse eski yesilcam filmlerindeki gibi kadife kumastan perde yapin.

edit: elektrikli battaniye de ise yarayabilir.

Kağıt bantlar var. Pencere kenarlarına yapıştır. Bende de bir pencere hava almaya başladı. Kapattım pencereyi bastım bandı.

Pencerenin duvarla birleştiği yerlerden hava giriyorsa izolasyon köpüğü sıkın. Pencere ile çerçevesi arasına bant yapistirin.

Termal veya yün iclik giyin.

polar battaniye kumaşları satılıyor metreyle. onlardan alıp perde gibi tak. Eğer rüzgar alan oda kullanılmıyorsa aynı şeyi kapıya da yapabilirsin.

Ben koli yapıp saklıyorum. Anı lan sonucta, olmaz eyle.

ben ortada olan kıyafetlerini ayrılığın ilk zamanlarında toplayıp atmıştım. gördükçe kötü olurum sanıyordum. ama olmuyormuş öyle. kalan kıyafetlerini (gömleklerini falan) giyiyorum artık. kötü olmak için bahaneye gerek yokmuş yani.

gidenlerdenkalanlar.com

bana hiçbir etkileri olmadığından, önceden napıyorsam onları yapmaya devam ediyorum ben.

bi ev arkadaşım 3 ayda bir sevgili değiiştirirdi. hatta bi gece odaya iki kız attı pic, bizz uyuduk sanıyo, böyle gizli gizli.. buna eskilerinden biri bira bardağı almış. ama gebeş bunu 2 ay böyle içinde izmaritlerle falan ortada bırakmış. bu memleketine gidince ben de fırsat buldum attım çöpe. döndü, bardağı aradı, bulamadı sordu, dedim attım onu, lan onun hatırası vardı dedi. hassiktir dedim. iki hafta sevişip ayrıldığın kızın hatırasına takayım dedim. bu mcık benim orgu da almıştı odasına, üzerine kullanılmış prezeratiflerini falan atmışlar. sikerim böyle aşkların hatırasını da totemini de..

atmayi gorgusuzluk olarak nitelendirenler herhalde kendilerini asiri derecede yipratacak bir iliski yasamamislar ya da karsilarindaki insani o kadar da umursamamislar.

ben uzaktaydim, evime dondugumde yaptigim ilk is ne varsa cope atmak oldu.
insan yasadiklarinin siddetine bagli olarak hincini bu tarz esyalardan cikarmak isteyebilir ve bu normaldir.

seni bırakmış da orada bir kahve fincanını, bir ayıcığı mı bırakamayacak.
AT GİTSİN

de ayrı

kötü ayrıldığın birini hatırlatma durumu oldu mu atılması normal bence. ama öbür türlü baktığında his uyandırmıyorsa ne diye atasın ki? ben eski eşimin eski sevgilisinin vakti zamanında onun evinde unuttuğu şalı bile kullanıyorum :D

eşyalara bu kadar anlam yüklemeye gerek yok.
ben kendi eşyalarımı bile sürekli ayıklamaya çalışıyorum birikme olmasın diye.
eğer kullanabileceğim bir eşyaysa kalır, eğer çok değerli bir anısı varsa kalır, onun haricindekileri tutmam.

@trumanshow
Böyle mi:
s3-ec.buzzfed.com

Ben atarim, bitmis gitmis bir iliski. Ani kafada saklanir, esyaya gerek yok.

Şimdiye kadar duyduğum en iyi plan

bence gittiğin yerde içine sinen bir ülkede ve şehirde evlenip çoluk çocuğa karış.
plan çok iyi. ama burda yaşama bence imkanın varsa.

ne kadar bütçe ayırdın en çok onu merak ettim..

bence de süper plan.

birazdan seni kıskananlar gelecek.

para varsa nemo problemo...

yapilacak tek sey o dedigin su hayatta.

geri gelme +1
darısı başımıza güzel plan

ne güzel plan. inşallah tutar.

(bkz: mayis kac mayis)

sen paradan haber ver.

sadece avrupa için 20 bin tl ayırdım şuan. zaten gezerken de çalışabiliyor olacağım. işim internetle alakalı olduğu için para sıkıntısı çekmicem hiç.

parasız gitsen daha maceralı olmaz mı.

beni de al be :(

baya iyi plan tebrik ettim

Çok güzel plan, tebrik ederim.

kabul edelim guzel plan.

benzeri planları yapan ve gerçekleştiren insanlarla tanıştım. gayet oluyor.

bir türk arkadaşım yaklaşık 1.5 yıllık asya ve orta doğu seyehati yaptı.

çinde tanıştığım bir rus genç yaklaşık 2 yıldır yollarda ülke ülke geziyordu.

bana misafir olarak gelen bir finli evinden 1 yıl önce ayrılmış kamboçya dahil çeşitli
ülkelerde 2-3 hafta kalmıştı.

geçen yaz ölüdenizde tanıştığım bir fransız yaklaşık 10 aydır türkiyede yaşıyordu.
bizim kampta bulaşıkçıydı. ne iş bulsa onla geçiniyordu.

bu tanıştığım insanların hepsinin ortak özelliği baktığımda ve konuştuğumda keyifleri oldukça yerindeydi.

Plan süper, umarım başarırsın. Yalnız şunu söyleyeyim. 20 bin tl = 6 bin euro kabaca. Bu parayla bir avrupa ülkesinde max 2 ay yaşayabilirsiniz.

Avrupadayken iş yapıp para kazanma olayına birşey diyemem ama 6 bin euro ile avrupayı gezmek (kalmayı demiyorum) zor. Kalacak yer bulursanız belki.

iyi yolculuklar şimdiden

gelmek? o kadar yeri gördükten sonra türkiye'ye dönebilmek? burada yaşayabilmek?
berbat bir plan... maddi durumun da bunları yapacak kadar iyiyse asla sonu türkiye'de bitmemeli böyle bir planın.

into the wild izleyip bende gaza gelmiştim taki sonunu izleyene kadar. her ecnebi gencin hayali ama tr de sonu çoluğa çocuğa karışmakla bitiyor.

guzel plan. sonucta 30 sene boyunca gezemezsin.

Ben de vize işini merak ettim dogrusu

şahane fikir.
de
hiç yurtdışına çıktınmı bilmiyorum ancak çıktığında geri dönmek istemeyebilir dönsen bile türk kadınıyla evlenmek istemeyebilirsin. benim son türk kız arkadaşım 5 yıl önceydi o günden bu yana türk kızıyla arkadaşlıktan öte gitmiyorum. gerek yok.

bütçeni görmemiştim. 6k euro ile avrupada idare edersin yaşam ancak çok sağlam bir bütçe değil açıkcası. özellikle transport işlemlerinde fiyat konusunda üzülürsün. almanyada trene verdiğin paranın üçte biriyle Ryanair'i kullanıp ülke değiştirebiliyosun mesela. ulaşım için sana bi kıyak geçeyim şu iki siteye bir bak. lokasyon ve hedef giriyosun aynı istikamete giden araçları buluyor car-sharing bildiğin.

mitfahrgelegenheit.de
blablacars.com

dönüşte evlenme kısmı hariç süper plan. o kadar şeyden sonra evlenmek istiyeceğini sanmıyorum.

Özgürlük hissi bağımlılık yapıyor..:)

hanım içmeyecekse ve gidip incelmeyecekse redbul işini görür. hatta hanım çok alakasız ise çişini bile yapabilirsin.

ben yaptım. oldu.

çayı redbulun içine dök.çay redbula rengini verir biraz. sonra redbulu süzer şişeye dökersin.

Çay demle güzelce rengini ayarla kimse anlamaz. İce tea varsa o da olur.

aklima sey geldi, sigarayi su dolu bardagin icine koysam o su sanirim o renge yaklasik bir renk olur di mi ? denesenize biriniz evde, bende sadece 4 dal sigara kaldi.

Şişe ne renk? Renkliyse su koy gitsin

@amator filozof sise seffaf renk baba ya :(

İçme. Ben bu gece içme diye spesifik olarak belirtmiş olsam ertesi gün o şişenin üzerinde sonsuz kimyasal test yapardım. Ateşe verirdim, tadına bakardım, koklardim, rengini tonuna kadar karsilastirirdim. Özellikle belirttiyse her türlu anlar.

Elma suyu varsa evde onu dök şişeye.

içine çay koyup yanında yere atıp patlatın hem kaza süsü vermiş olursunuz hem de uykudan sıçratmanın zevkiyle hazzı doruklarda yaşarsınız :)))

Kararlaştırılan şey eyleme döküldukten ve huzurla yatağa hanimin yanına uzanildiktan sonra tek bir hoh ile yakayı ele vermeyin de ;)

Çayı uzun uzun demlemenize gerek yok, cesmeden akan sıcak suyu demlige doldurup çayı bekletin kafi. Fokur fokur kaynama sesinden çekiyorsunuz sanıyorum.

bu akşam içmeni istemiyorsa sen de bu akşam içmeyiver?

Çay "demleme" şansın yoksa demleme ama eğer poşet çayınız varsa soğuk suya atsan da rengini verir o. Bi kaseye su koy, üstüne de bikaç poşet çay atıp karıştır.

beyler bayanlar, sisenin yarisini ictim bile. icme demeyelim artik cok gec :)

cozumu buldum beyler bayanlar.

ben bu siseyi zikkimlanacam, ki ne olursa olsun ne kadar icersem iceyim ben sabah 7 de ayakta olurum, yengenize kahvaltiyi hazirlar özür dilerim ondan. artik 2-3 saat surat yapar ama onu da ben hakettim yani.

siseyi komple kaybet. "canim cekip cekip duruyordu, sinirlendim attim" de.

Boyle kılıbık erkekleri gordukce kahroluyorum.

O viski icilmeyecek! Bu nasilis haci, evlilik emir alma sanati mi?

yengeden madem tırsıyorsun neden içiyorsun? :) bence vur elini masaya bu evin reisi benim lan de. şaka şaka :) şişeleri sakla bir süreliğine, çıkarken atarsın?

beyler bayanlar 10 dakika önce yataktan ciktim sabaha kadar icmisim la. siseden eser kalmamis, siseyi sakladim. sabah kalkar kalkmaz sacma sapan bir sebepten kavga cikardim (tam bir erkek kezbanim aq) simdi tartisiyoruz halen bu kahve makinasi neden eskisi gibi kahve yapmiyor diye :) sebebe bak aq. farketmedi bile olayi.

hani erken kalkıp kahvaltı hazırlayacak idin!

"cozumu buldum beyler bayanlar.

ben bu siseyi zikkimlanacam, ki ne olursa olsun ne kadar icersem iceyim ben sabah 7 de ayakta olurum, yengenize kahvaltiyi hazirlar özür dilerim ondan. artik 2-3 saat surat yapar ama onu da ben hakettim yani.
ivettivett"

yalancıııı :p

o zaman duyuru olarak akşam sana destek olunmuş madem şimdi de hanımdan yana olmamız gerekiyor.

egoistçe çıkardığın kavgayı telafi etmen, hatunun gönlünü alman lazım.
çiçek mi alırsın, bir yere mi götürürsün artık naparsın bilemem.

Buraya sadece çok üzüldüğümü belirtmeye geldim. İçki için birbirinizi yıpratacak (gizli gizli içmeler, birbirine yasaklamalar, saçma şeylerle kavga çıkarmalar) raddeye gelmiş olmanıza üzüldüm, yaptığınızı zafer olarak görmenize de çok üzüldüm. Biliyorum bana tamamen bok yemek düşer bu konuda ama sadece yukarıda yorum yapan arkadaşların kafasına bir soru işareti vermek adına söylüyorum. "Bu akşam içme" durduk yere de söylenmiş olabilir ama bunları yapabilecek bir insan varsa, "Bu akşamlık içme"nin bir geçmişi de olabilir. Belki her akşam içtiğinden "Bari bu akşam içme, beni seviyorsan" diyordur, belki alkolik olmasından korkuyor ve bir akşam kendini tutup tutamayacağına bakıyordur, belki bir ilaca başlamıştır veya başlayacaktır, belki misafire, arkadaşa alınmış bir viskidir, bütçe açık vermiştir ve yeni bir viski onları zorlayacaktır. Belki de dediğiniz gibi durduk yerde çıkmış bir "İçme"dir.

Neyse, kimse benden bir tespit istemeden ve daha önce dediğim gibi bana tamamen bok yemek düşecekken daldım buraya. O nedenle de özür dilerim.

Boşu boşuna kadının kalbini kırdın yalnız. Sonradan gönlünü alırken işin doğrusunu da anlat, boş yere onu üzmen dert olmasın kadının içine.

kadın eğer 'içme' diyorsa bir sebebi vardır, nitekim koca şişeyi bitirmişsin, kadın haklı yani, sebepsiz yere içme demediği belli.

istediğin kadar şişeyi yenile, içine çay doldur, ne yaparsan yap o kısmı hiç önemli değil. önemli olan, eşin (büyük ihtimalle haklı sebeplerden dolayı) senin içki içmeni istemiyor. ve sen onu kandırarak yine bildiğini okuyorsun. bir de üstüne yoktan kavga çıkarıyorsun. yani içkiyi içebilmek her şeyden daha önemli senin için. bunu iyi düşün bence.

Alkoliksin.

helal süper devam.

tam benim kafadan.

disleri cok fircalamak (gunde 3'ten fazla) dis minelerine ve dis etlerine cok ciddi zarar veriyor. (dis doktorumun sitesinde okudum.) dislerde sigaranin neden oldugu sariliklar ne yazik ki fircalamayla gecmeyecek kadar kalici. tavsiyem doktora gidip dislerinizi beyazlattirmaniz -ev ya da ofis tipi farkli metotlar mevcut- ve o beyaz dislerinizin bir daha sararmamasini saglamak icin sigarayi birakmaniz.

40 yilda bir olmak sartiyla. (bkz: karbonatla diş fırçalamak)

o sigaranın mahvettiği ne güzel kızlar gördüm ya düşündükçe içim acıyo
bir diş insanda o kadar farkettiriyor ki görüntüyü
madem kafaya takıyon al sana mis gibi bırakma bahanesi. simsiyah olduğu vakit kendinden tiksinceksin

soruna cevap yok. çünkü o 2 paket sigarayı içtiğin sürece o diş beyazlamıcak ve sararmaya, aralarını da karartmaya devam edecek

bir tane elektrikli diş fırçası alacaksın , macun olarak da paradontax florürlü kullanacaksın . tadı biraz kötü ama alışıyorsun . günde 2 kere hakkıyla fırçalarsan sararma söz konusu değil .

"Merhaba. Yurtdisinda ikamet edenlerin 3 ay icinde ulkeden ayrilmalari sartiyla ulkeden ayrilirken kdv'nin iadesini aldiklarini sanirim biliyorsunuzdur."

Ben bilmiyordum. Nereden nasil aliyoruz?

ilk defa duydum.

ki zaten ikamet ettiğin ülkede daha uygun değil midir fiyat... türk plakalı götürürsen giriş çıkış yapman lazım. eğer gittiğin yerin plakasını alacaksan türkiyeden ithalat gittiğin yerden ihracat işlemi yapman lazım..

onunla ilgili bir yasak göremedim. ayrıntılar için 55. sayfadan itibaren okuyabilirsiniz.
www.gib.gov.tr

www.verginet.net

şuradan devam edelim....

Oncelikle KDV'nin tamami iade olmuyor, cogu urunde %18 KDV oderken iadesi %12.5 oluyor.

Ayrica arabada sadece KDV degil OTV de var, bunu da goz onune almak lazim. Ek olarak araba zaten yurtdisinda cok daha ucuz. Misal simdi resmi sitelerinden fiyatlara baktim Mercedes Benz E 250 BlueTEC 4MATIC dizel Almanya'da vergiler dahil 52.389,75 Euro (yaklasik 147bin TL), birebir ayni araba Turkiye'de 281.200 TL. Yani ayni arabayi alan Alman 134bin TL daha az para oduyor.

Yanitlariniz icin tesekkurler arkadaslar. Turkiye'de, benim yasadigim ulkeye gore motorlu arac daha ucuz. Turkiye dunyanin en yasanilmayasi ulkesi degilmis, buraya geldigimde bunu anladim.

Ekleme: KDV'nin tamami iade oluyor bu arada. %12.5 degil.

Eklemeye duzeltme: KDV'nin tamami iade olmuyor, %12.5 iade oluyor. Yurtdisinda yasiyorum, cikarken Turkiye'den aldigim degerli seylerin tax free islemlerini yapiyorum gumrukte.

Kanunda KDV'nin su kadari yazmiyor ki ama, kdv iadesi yaziyor?

Kanunda sadece tek bir cumle ile "iade %18'dir" yazdigini sanmiyorum, eminim bir suru alt maddesi vardir.

Iade %18'e kadar cikabilir evet, ama bu aldiginiz urun tipine gore degisiyor. Mesela gidada iade daha yuksek sanirim, %18'e yakin. Ama urunlerin cogunda iade %12.5 sabit.

Ben daha %12.5 haricinde bir iade almadim, ama tabi araba alip yurtdisina da cikartmadim :)

arabaya tax free faturası kestirmeniz lazım. kestirebilecek misiniz onu araştırın önce.

yüz hatlarının belirginleşmesi büyük artı...

düzenli spor yapmak çok fazla gözde büyütülüyor. Önemli olan sağlıklı yaşamak için doğru beslenmek ve doğru yaşamak (spor'u bunun içine koyabiliriz)

bence kadınlar daha da seksileşiyor ama erkeklerin tipsizliğine birşey yapamıyorsun

evet. biraz sağlık konusu vs. ile ilgili. yani daha sağlıklı vücut, daha sağlıklı genler algısı yaratıyor. atalarımızdan kalan şeylerden biri daha. zayıf ve düzenli spor yapmanın getirdiği özgüven de var tabii ki.

saglikli insan guzel olur. duzenli ve dengeli beslenip, spor yapan insan da saglikli olur. haliyle daha da guzellesir. insan sismanlastikca cirkinlesir. ozellikle kadinlar sismanlastikca iyice cirkinlesiyor.

soruna cevap: evet, zayif ve duzenli spor yapan insanlar her zaman cekicidir. surati cirkinse bile vucudu sayesinde cekici olurlar.

aslında bu sağlıklı olmakla ilgili. Spor yapan insanlar sporun etkili olması için düzenli ve sağlıklı besleniyor. Bu durumdan insanın ten rengi bile etkileniyor gerçekten

böyle büyük değişimler geçiren insanlar ciddi özgüven patlaması yaşıyor.
o özgüvenli duruş da çekiciliğini etkiliyordur.

Şişman hallerine göre daha iyiler tabii ki.

Yüz bence de çok fark ediyor, daha sağlıklı gözüküyor. Özgüvenle de alakalı, zayıfken kendine daha çok güveniyorsun. Spor ayrıca mutlu da ediyor insanı.

Bulacagin yeni is yeri de ayni olacak, bosuna kasma. Sen kendi aldigin paraya odaklan ve is tercihini ona gore yap.

Sakin ol hepimiz o yollardan geçtik. İşyerinde sevimli olan birini görmedim. Sevimliyse de ilk birkaç ay sevimli. Sonrasında herkes gercek yüzünü belli ediyor. Bunu söylemek çok kolay biliyorum ama takmamaya çalış,öişi yap, çok muhattap olma. Çok zorlanıyorsan bir psikiologa git. Ama işinden vazgecme. Sen ordana yrılınca onlar mutlu mesut devam edecek paralarını alacaklar. Sen ise işsiz, kendine güvensiz ve parasız olacaksın. İnan değmiyor. Ben de o tarz insanlara katlanamadığım için iş değiştirdim hep, ama şu an işsizim ve sürünüyorum. Olan bana oldu. Aklını başına topla

bence iş bulmadan bırakma da ya da sen bilirsin çok kötü hissediyorsan kendini bıraka da bilirsin.
Ayrıca milletin açtığı duyurudan size ne ,istediğini açabilir sizden izin mi alacak, herkesin buna ben de dahilim açtığı aptal saptal ve gereksiz o kadar duyuru var ki. Bir de şunu merak ediyorum, isterse her gün benzer 10 tane duyuru açsın, sizi bu derece rahatsız eden şey ne ki bu duyuruda, başka işiniz mi yok.
not: bu arada naapsamı ben falan zannedersiniz böyle dedim diye aman ha, başka yerde şubemiz yoktur, sevgiler:)

İlk küfrümü de yediğime göre artık duyuru içindeki sansasyonel olaylara dahil olabilirim.

Ha ben rahatsız oluyorum diye duyuru açmamazlık etme, aç tabii ki. Bu tür eleştiriler olmazsa eğer nerden aklına gelecek yanlış yaptığın veya bokunu çıkardığın falan. Benimkisi yapıcı eleştiri yani.

Cevap: hâlâ aynı fikirdeyim, bence işi bırak.

Ben de hala aynı fikirdeyim, bilmem anlatabildim mi?

şimdi @naapsam evet üslubun daha kibar olabilir, burda anonimliğin de verdiği rahatlıkla daha freesin ama yine üslubu korumak lazım.Ama bu tarz şeylere ben de sinir oluyorum, fenalık geldi artık, işin mi yok her gün ayrı duyuru insanlar kendi açtıkları duyurulara bakmadan. İstersen troll ol, kimsenin burda böyle demeye hakkı yok, kimsenin babasının duyurusu da değil burası.Bu tarz laflar alenen kışkırtan ve enerji çalan cevaplar. Belki kızın gerçekten bir derdi var ve fikir alacak kimsesi yok ya da farklı fikirler duymak istiyor, hemen sen çok rererösün gına geldi bilmem ne geldi, bence önce bu anlayışı konuşalım. Bu tarz davranan çok insan var duyuruda ya dalga geçen ya enerji çalan. Asıl bu ayıp bir davranış herkesin kendine göre derdi var, bu platform da bunun için var
not:kimsenin güzelliğini çirkinliğini özgüvenini bilemeyiz ama bu tarz şeyler yapan herkes için söylüyorum kendiyle barışık olmadıkları kesin.Bence kızın üstüne gelmek yerine , bu tutum eleştirilmeli önce.Sen de @naapsam üslubu daha düzeltirsen daha iyi olabilir bu yaşta sana akıl verecek değilim ama bu şekilde haklıyken bile haksız konuma düşüyorsun

Ya adam/kadin -cinsiyetini bilmiyorum her neyse- bi sorununa çözüm bulmak için yardim istiyor. Belli ki çözüm bulamadi bu yüzden hep soruyor. Bence böyle durumlarda biraz saha anlayisli olun. Gormeyin gecin sizi rahatsiz ediyorsa.

@naapsam sen de insanlara çirkin ve ozguvensiz deme. İsi de birakma biraz daha sik dişini. Sabah kulakligini tak aksama kasar cikarma insanlarla minimum diyalog kur bu arada da deli gibi is ara. İlla ki bulcaksin. Biraz sabir.

kadıköy'de yazıcıoğlu'nda vardır diye tahmin ediyorum.

bu arada sağdakine en fazla 30 lira ver.

Nintendo'nun 4-5 ay önce Eminönü'deki bir dükkanda 100 TL'ye satıldığını görmüştüm. Tam olarak aynısıydı.

Sağdaki migros'ta bile satılıyor. :) Soldakinin de sahibinden.com'da olması lazım. Bir bakayım. Ama oyunlarını zor bulursun onun eğer elinde yoksa.

www.sahibinden.com

Olaya gel.

www.sahibinden.com
www.sahibinden.com
www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

30-40tl'ye bulamazsin nintendo gameboy original'ini. tetris yazicioglunda ya da eminonundeki dogubank'da vardir.

amac sadece oyunlari oynamak ise pc ya da android icin olan emulator ve romlari indirip oynayabilirsin.

apollo yazanı geçen perşembe metrogross marketten 2,5tlye evet evet yanlış duymadın tam 2,5 tlye aldım :) hem de 9999 oyunlu olanı

Programı kaydettiğin dosyada olacak not defteri. write yapmaya çalış, göreceksin oluşturduğu yeri zaten, yaratacak. exenin olduğu debugun bulunduğu klasör, ilk baştaki nereye kaydesilsin klasörü.

masaüstü biraz alengirli bir yer. windowsdan windowsa değişebilir yeri.

onun yerine root'a kaydetmeyi dene. "c:\\deneme.txt" gibi.

* uzun zamandır bu işlerle uğraşmadığım icin atlamısım sanırım, root'a her zaman yazılamıyormus. "c:\\temp\\\deneme.txt" gibi sabit bir dizinde açarsan arama derdin olmaz dosyayı.

*
önce dosya açılırken başarıyla açılıyor mu onu kontrol et.
açmada/yazmada/kapamada hata olmamalı

masaustune yazmasi gerekmiyor. verdigin path'e yazmasi gerekiyor. path vermediysen uygulamanin calistigi, (console uygulamasi oldugunu varsayiyiyorm) yani exe'nin yaratildigi yere acar.

kodu buraya yaz, bakalim.

int main{

FILE *fp;

fp=fopen("./dosya.txt", "a+");
if (!fp){
printf("Dosya acilamadi.");
exit 1;}
fclose(fp);

return 0;
}



bunu yazınca diyelim projen c:\\devc\\projects\\cprojem klasöründeyse oraya atar.

root a kaydetme. bazı windows sürümlerinde yazılımların kök dizine erişmesi için ek izinler gerekiyor. C: ye yaz dediğinde hata alabilirsin. en iyisi kullanıcı klasörü içinde bir yere götürmen.

halan.

sedat peker

diğer kayınçon olur.

düzeltme: diğer kayınçon olmaz. kayınçoyu enişte ile karıştırdım ben. kayınçonun bacanağıyla senin kan bağın olmaz, öyle uzaktan adamın biridir işte.

Alakasız birisi olur. Karının yengesinin eniştesi olur.

karının erkek kardeşi senin kayınçon olur. kayınçon bi kadınla evlenir. o kadının evli olan kız kardeşinin kocası ise kayonçonun bacanağı olur. sana uzaklığını da şöyle ifade edebiliriz. karının erkek kardeşinin(kayınçonun) karısının kız kardeşinin kocası. yani senin hiç bişeyin aslında. yanılıyo da olabilirim. ben bile anlamadım.

o değil de x olursa olay olur.

ama buna tam akrabalık ismi koymamışız ki nasıl isim vereceğiz?
çünkü:
sen: x
karın: ayşe.
kayınçon: ahmet (ayşe'nin erkek kardeşi)

şimdi ahmet'in bacanağı olması için evlenmesi lazım.
o da fatma olsun (ahmet'in/kayınçonun karısı)
şimdi, fatma'nın da kız kardeşinin evlenmiş olması lazım ki ahmet'in bacanağı olsun.
ona da hayriye diyelim.
ahmet'in bacanağı =hayriye'nin (fatma'nın kardeşi) eşi: ali.

sari cizmeli mehmed aga

sari cizmeli mehmed aga

eczaneden lasonil merhem al ezilen yerin ustune sur. bastirinca agri cok cok artiyorsa muhtemelen kirik/catlak var. doktora git.

Atla bi taksiye, git acile. Rontgen ceksinler. Boyle ne iyi gelir diiye sorup vakit kaybedecegine, doktora gorun

bir kadeh şarap veya bir bira ile yetinirdim.

alkolü neden bıraktığına ve senin isteyip istemediğine göre değişir bu. ama arkadaşlarının 3 yıldır içmediğini bile bile ısrar etmeleri hoş değil bence.

alkolü neden bıraktın ? özel değilse merak ettim.. yani bir bağımlılık sonucu bıraktıysan asla içme

baskasi icin alkol alma. icme istemiyorsan icme.

bağımlılık ya da değil. bir şekilde karar vermiş bırakmışsınız. 3 yıldır da içmiyorsunuz.

arkadaşlarınız bunu bile bile ısrar ediyorlarsa hoş değil.

arkadaşlarınızın ısrarına yenik düşüp içerseniz de nerede kaldı sizin kararlılığınız?

iç, siktir et.

portakal suyu iç, içinde buz olsun. topluca alkol alınan ortamlarda, elinde alkol gibi gözüken ama olmayan bir içecek ile, hemen herkes sarhoş olurken ayık kalmak ve çevreyi izlemek inanılmaz eğlenceli.

kilit cümleyi söylemişsin zaten: "tekrar ağzımı sürmek istemiyorum."

o halde o arkadaşlarını da rica edeceğim dikkate alma ve içme. bu şekilde de gayet mutlu ve eğlenceli olabileceğini belirt ve rygard'ın dediği şekilde takıl o akşam.

istemiyorsan, istemiyorsundur. arkadaşlara ne oluyor yahu?

içme, nefsinle mücadele et...

kafasi ucan arkadaslarla ayikken dalga gecmesi cok eglenceli +1
icme bence de onlarin israrlarina ragmen

Basili al

Basılı al +1

printerin kartus parasini da hesaba kat, kesin bir sonuca varacaksin.

500 adet basmak üzere zarf alırsan zaten vereceğin para 50 TL oluyor. Buna kartuş ve zaman kaybını da katman gerekecek.
Eğer şirket yeri adı vs. değiştirmeyecekseniz basılı al geç kafan rahat olsun.

bu iş için beşiktaş'a gidin. gerçekten yaparlar. ya da konuşun bildiğiniz bir yerle. durum bu diyin nakit verirler belki siz de istediğinizi yaparsınız.

Fakir doyurmak nedir...

Marketlerde Geçmiyor mu bu meret. Çevrende sor soruştur biri vardı market alış-verişine yardımcı ol.

esnaf lokantalarinin hemen hepsi guvenilirdir. cogu boyle 3-5 kurusa tenezzul etmezler. burada anlattigini onlara da anlat, senin icin fakiri de bulurlar onlar.

Ben erzak alınması taraftarıyım. Ticket geçen süpermarketler var. Gir, kendin al erzağı koli yap, sonra durumu iyi olmayan kişileri tespit edip teslim et. :)

ne guzel dusunmussun tebrik ederim.

esnaf lokantalarina rica etsen onlar bulirlar ihtiyaci olan. ya da sokakta mendil satan tarticilik falan yapan kucukler oliyor onlara da yemek ismarlayabilirsin. tinerci tipli degil de gercekten durumu iyi olmayan cocuklar oluyor. onlari secebilirsin

marketten gıda alıp vermek daha mantıklı. 50 liraya yapacağın mantıklı bir alışverişle bütün aile doyar birkaç gün. oysa lokanta da yemek yerse 3 bilemedin 4 defa yemek yiyebilir bir kişi.

hangi bankaya bağışlamış? olay türkiye'de mi olmuş? kadının ruh sağlığı yerinde miymiş? ailesiyle problemleri mi varmış? kadın hayatta mı? ailesi miras davası açmış mı? :)

Vakıfbank, evet kadının ruh sağlığı yerinde. Bunu herhangi bir haber ajansına vermek istiyorum birisi haber yapar heralde :D her türlü bilgi mevcut. Kadın ölmeden hemen önce yapmış bu bağışı.

Banka kendisine verilen parayı durduk yere hayır işine kullanmaz. Ya işin yasal kılıfı için gereklidir ya da başka bir şey.

Kadında da hiç akıl yokmuş. Hayatını komple o bankada gecirmediyse ve insanları soyduğu için vicdan yapmadiysa amaçsız. Eğitim sağlık vakfı falan mi yokmuş. İnsan hayret ediyor.

mermiye kafa falan atmış olabilir. özel şirkete bağış mı yapılır lan

şahsen vakt-i zamanında kapitalizm karşıtı, kendince hümanist bir insandım. bi süre kendimce destek de verdim kapitalizmle mücadeleye. zaman geçtikçe, insanları daha iyi tanıdıkça fikirlerim tam tersine döndü, insanlardan tiksindim, kapitalizmin tiksindiğim düşük insanları besin zincirinin altında tutan bir sistem olduğunu gördükten sonra da kendisini sevmeye bile başladım. belki halamızın başına da böyle bir şey gelmiştir ondan bağışlamıştır parasını kapitalizmin en büyük silahlarından olan bankaya. insana değil de bankaya bağışlanması konusunda insan tiksintisi dışında bir yorum getirmek zor görünüyor.

Ölmeden hemen önce yapmış olmasına dikkat çekerim. Çok ilginç.

Bankaya para bağışlanabiliyor mu ya? O ne demek?

bankayı hayır kurumu sanmış olmasın? biri uyarsın kadını:)

olmaz öyle şey, senin bilmediğin bir ayrıntı olmalı :) banka nasıl alsın o bağışı? öyle bir olay var mı yasal olarak? nasıl gelir gösterecek onu? ayrıca ölmeden hemen önce yapması miras hakkı doğurabilir, avukata danışsınlar tanıdık birileriyse. haberi de parayla satmayı düşün :)

Sıcak bilgi geldi verilen burs miktarı 400 TL imiş. Evet okuyan her akrabaya 400 TL'ye kadar burs veriliyomuş aylık.

belki de miras kalmasını istememiştir çoluğuna çocuğuna. küskündür, ya da ne bileyim kimi kimsesi yoktur.

Ooo evet güncel bilgi geldi arkadaşlar şu an haber sitesine veriyorum bunun üzerine tüm ayrıntılarıyla. Kadına yaşlılık döneminde kimse bakmamış. Kimseye miras vermek istememiş. Gitmiş bankaya vermiş parayı. Sorun çözüldü.

tsk ya bagıslayan vardı en son da bu cok saçma ve inandırıcı değil

Yılmaz bir kapitalizm destekçisi olabilir teyze. Varım yoğum feda olsun demiştir belki de.

Kimsenin teyzeyi dolandırmadığından, teyzenin de akıl sağlı yerinde oldugundan emin miyiz? "Bankanın gönlü"nden kopup burs vermesi bana da saçma geldi. Banka dediğinden en fazla ufak bir ödül töreni, kıytırık bir plaket falan beklerim ben.

Acaba ilgili bankanın burs kontenjanı var da teyze aslında buna mi bağışladı parayı? Oyle bir sey varsa teyzenin akrabalara da burs vermesi mantıklı olabilir bak. Hoş 5 milyon lirayı bağış yapabilen insanın torunlarının Bursa ihtiyacı varsa yazık lan.

Akrabalarina inat yapmistir.

Vakıfbankı vakıf sanmış olmasın alaskdjlskad

kim bakar lan o karıya, yemiş yemiş sıçmamış onu da gitmiş bankaya vermiş

memlekette ve dunyada bu kadar ac ve bilac insan, canli varken bankaya vermek...iyiki gebermis bence.

ya bir de vakıfbank'a mı vermiş!!!

devlet bankasına versin de paracıkları ayakkabı kutularından toplar seneye.

ille bağış yapacaksan neden bankaya yaparsın, hayatımda duyduğum en aptalca şey kâr amacı güden bir kuruluşa bağış yapmak.

ben arkadaşının yerinde olsam gider o halanın bokunu yer yine de ayarı verirdim, çocuk bilmiyor bu işleri.

Güncel bilgi: Sadece 5 milyon TL değil. Bir de İstanbul'dan 50 daire de bağışlamış. Vakıfbank'a yalnız olayın üstünden uzun bir zaman geçmiş. Kadının kocası ise soylu bir aileden geliyor. Söylesem hepiniz tanırsınız eminim.

Şimdi sen o'nun ölmediğini mi iddia ediyorsun?

@sorumatik Ölü

bakılmamış makılmamış da ahbap, bir insan parasını bankaya niye bağışlar ki onca ihtiyacı olan vakıf dernek yoksul yetim aç varken. ali ağaoğluna verseymiş.
saçma oğlu saçma.

http :// whois.sc /DOMAINADI

taratmayla falan ugrasma ilk etapda. linux live cd ile ihtiyacin olan dosyalari google docs'a yukle ve kendi dosyalarini kurtardiktan sonra usb drive'i kurtarmaya kas.

www.ubuntu.com

Taratma.

Flashi ac. Klasor seceneklerine gir. Sistem dosyalarini gizle diye bi secenek goreceksin. Oradaki tiki kaldir. Tum klasirlerini goreceksn. Sonra oradan baska yere kopyala.

Flashi formatla sonra yine flasha at.

@halitkin, işe yaradı teşekkür ederim. Ve böylece dosyaları neden fotokopicideki tek bir bilgisayarda görebildiğim sorusu da cevaplanmış oldu.

Rica ederim. Benim bu yuzden cope attigim flash bellek olmustu. Illet bir virus programlar falan fayda etmiyor.

birilerine muhtaç olmadan hayatını idame ettirebilmek/ettirebilecek durumda olmak. iyi olmasa da bir iş lazım.

iş yanında duygusal olarak da öyle olmak önemli

İş ve para en gbüyük kısmı ama onun yanında ruh dengesi olarak da stabil olmak gerekebilir.

ekonomik bağımsızlık

duygusal ve maddi anlamda hayatını sürdürebilmek. para kazanıp geceleri ağlama krizlerine giriyorsan bi anlamı yok sanırım.

tamamen ekonomik bir kavram. zaten ekonomik olarak güçlü olduğun sürece hayatındaki diğer gelişmelere hakim olursun. ekonomik güç kişilik kazandırır.

Evet. Para olduktan sonra diger seyler halledilinir ama devamli is sart

şu şarkıda gizli cevap;

www.youtube.com

maddi-manevi hayatını kendi idame ettiren dengede olan kişi

Ekonomik olarak kimseye muhtac kalmadan yasayabilmektir bence.

anne baba mantığıyla evet, sana yeten bir işinin olması. başkasının eline bakmamak.

ama başkasının eline bakmayıp da kendi ayakları üzerinde duramayanlar da var. ruhen ve aklen de huzurlu olmak ve mutlu olmak, kendine yetmek de bu kavramın içerisine girebilir.

intihar eden mehmet pişkin de maddi anlamda gayet kendi ayakları üzerinde duruyordu. ama bazen desteğe, "üçüncü bir ayağa da" ihtiyaç duyabiliyormuş demek ki insan. yoksa tökezleyebiliyor. aramızda nice mehmet pişkinler olduğunu düşünüyorum. sonuç olarak maddiyat çok önemli de olsa, herşey demek değil.

abartmamak sartiyla rahat takil, sonucta karsindakiler de insan.

İşe alanlar, herşeyi bilmeni beklemezler. Bildiği ile bilmediğini ayırabilen, bilmediğini sükunetle ifade edebilen ama öğrenmeye hevesli ve niyetli olacağını gösterebilen insan beklerler.

Saydığın unvanlara sahip olabilecek kadar, bir şekilde ömür tüketmiş emek vermiş insanlar, pozisyonlarının anlamını bilen, idrak edebilen ve gerekli saygıyı gösterebilen bir insan isterler. Tecrübelerine saygın olduğunu gösterebileceğin fırsat olursa değerlendir.

Bazı işkolları hariç, genelde had bilmek ve mütevazılık tercih edilir. Kararlılık ve sadakat algısı oluşturabilecek cümleler dikkat çeker, olumlu değerlendirilir.

Heyecanlanman normaldir, bunun anlayışla karşılarlar, heyecanını bastırmak için hiç olmadığın bir kişiymiş gibi davranmaya başlar, -örnek olsun diye söylüyorum- tuhaf ahkamlar kesmeye başlarsan itici olursun. Senin olduğun yerden geçtiler, belki onlarca belki 100'lerce geçeni de gördüler. heyecanlanırsan, bunu onlarla paylaşmaktan çekinme, anlayacaklardır.

İş görüşmesi, önce kendini temsil etmekle ilgilidir. Sen eminim ki bu işe uygun olduğunu düşünüyorsun, kendin olarak, doğal halinle bu işin altından kalkabileceğinden eminsin. O zaman yapman gereken belki sadece kendin olarak kalmayı başarabilmek görüşme esnasında.

Başarılar dilerim.

ben hepinizin evinde olan, ülkenin en büyük firmalarından birine tasarımcı olarak girecektim. aynı böyle yüksele yüksele görüştüm. en son kişiye geldiğimde, istediğim görevden şaşmış buldum kendimi. işinle benzeşen her işi kitlemeye kalkarlar, alışırsın şunu da yaparsın falan derler. sakın isteğinden şaşıp da kabul edeyim deme. "ben bu görevi değil, şu görevi yapmak istiyordum" diyebil. beni havada kapıyolardı valla sonunda komple vazgeçtim 3 gün aradılar arkamdan.

backgroundworker ya da thread kullanman gerek.
stackoverflow.com
msdn.microsoft.com

ayrica datagridview'e tek tek kayit ekleme ameleligine girme. datatable falan kullan, isin bitince datagridview'e ata. her seferinde gui'yi yenilemenin anlami yok.

stackoverflow.com

sakin, boyle sakin?
play.spotify.com

babana rest çekip kendi hayatını kuracaksın.

yapacak kadar cesaretin yoksa babanın kahrını çekeceksin

he babam he babam. sonra ekonomik özgürlüğünü eline aldığında haydi babam eyvallah. yoksa bir ömür boyu mutsuzsun.

bir tarafta devam eden, iyi kötü çorbayı kaynatan bir işin var. emek vermişsin, bir sürü problem yaşamışsın ama bu güne getirmişsin. sonra kendi başına iki koyun gütmemiş çocuğun geliyor, onu beğenmedim, bu çirkin diye bir şeyler diyor.

"evlattır, atsan atılmaz satsan satılmaz" diye düşünüyorsun, "hele bir askere gitsin de bakalım, adam olur belki" diyorsun kendi kendine ama sıkıyorsun dişlerini de bir yandan, kötü bir laf etmemek, çocuğun moralini bozmamak için. evladın hala mutluluk diyor, zevk alamıyorum diyor, bir şey diyor. E kendi başına bir şey de yapmıyor, ne istiyor yahu bu çocuk? okutmakla hata mı ettik acaba, neyse, dur bakalım.

işte bu yüzden umursamıyor.

" Sirket de Avrasya'ya Orta Doguya falan hitap ediyor. İceride calisanlardan tut musterilere kadar herkes cirkin geliyor bana."
- adamin umursamamasinin sebebi seni adam yurduna koymamasindan. sen degil de baban gelsin, ona tavsiye verelim. onun senden daha cok tavsiyeye ihtiyaci var. zira sen bu kafa yapisiyla hic bir yere varamazsin.

"Ne yapiliyor boyle durumlarda?"
ya bu deveyi gudecen ya da bu diyardan gideceksin. yok oyle hem babamin isini yurutmeyeyim hem de babam parami kesmesin dunyasi.

Adam sana işler durumda bir şirketi bırakmak istiyor sen mırın kırın ediyorsun o da iyiymiş be hocam.

"Benim idealimdeki iş bu" diyeceğin mesleği bulmaya çalış. Baban o zaman durumu anlayacaktır. Şuan senin idealin yok adam işsiz kalacağını düşünüyor muhtemelen.

şirket sana kalınca kurumiçi dilediğin düzenlemeleri yapar, yeni pazarlara açılabilirsin.

şirket sana kalınca o giyim kuşamı sana berbat gelen insanları (ki bir çoğu senin yerinde olmak istiyordur) ve şirketi kendi istediğin seviyeye getirebilirsin. eğer kendine güveniyorsan.

bir süre şikette çalış, kendi paranı kazan. sonra eyvallahı çeker gidersin.
sıfırdan baba parasıyla gidilmez öle dışarlara.

Ben giderim tek basima

özellikle tek gitmek istiyorum çoğunlukla. ama olmuyor. hep konser öncesi buluştuğum kişi ekleniyor yanıma zorla. ve orada da zaten karşılaşıyorum :/

tek gitmek daha harika emin ol

illaki gidecek biri bulunur, tek de gidilir. ha konsere gidecek arkadaş arayanlara özel sosyal ağ kurcam diyorsan; last.fm ve tastebuds var hali hazırda

Tek gittiğim oldu, ama can dostumla gitmeyi tercih ederim. Yoksa hiç gitmeyebilirim de. Gitmemek de bir seçenektir yani.

yurtdışındaysam ve bir daha zor denk gelir diye düşünürsem giderim. buradayken gitmiyorum ama, çekilmiyor tek başına.

en guzeli tek gitmek

@hellojack illaki gidecek bir bulunur da yanındaki kişi sıkılınca üzülüyorsun. Boşuna vaktini çalmışsın gibi, onu sevmeyeceği bir şeye zorluyorsun.

Bazen de düşünüyorum zevklerimin uyuşmadığı insanlarla mı arkadaşım diye. Böyle düşünmek de kötü hissettiriyor.
Ama benim kadar eğlenecek birileriyle gitmek çok daha iyi olurdu eminim.

@unorthodox bence de çekilmiyor, herkes birileriyle gelmiş sen sanki yapayalnızmışsın gibi. Aslında ben sinemaya da tek gitmedim hiç. Belki de bir yerden başlamak lazım.

@pardonmyfrench ayakta tek olmak bence de hiç iyi olmaz. Çok istediğim biri değilse ayaktakilere tek gitmem.

bugüne kadar gittiğim konserin haddi hesabı yok. hatta şu konuyu açmıştım.

(bkz: ilk kez konsere gideceklere tavsiyeler)

hemen hemen hepsine de tek gittim, özellikle tek gittim.

çünkü ben sevdiğim müzisyeni izlemeye gidiyorum oraya. olay sahnedekiyle benim aramda. yanımda biri olmasına ihtiyaç yok. hatta ayak bağı oluyor.

mesela kız arkadaşlarımla gittiğim konserlerde yok ben göremiyorum, yok ben susadım, yok bira almaya gidiyorum sen de gel, yok tuvalete gidicem, yok ben cok yoruldum, yok ben sıkıldım yok su yok bu tüm konserin içine ediyor.

o yüzden konserde tanıdık denk gelirse köşe bucak kaçıyorum hatta.

eğer konserden keyif almak istiyorsan tek başına gitmelisin zaten.

şu da var çok sıkılırsan yanındakiyle tanışırsın. bu şekilde tanıstıgım ya da benimle tanısan cok insan oldu mesela. çünkü ortak bir amaç için oradasın yanındaki kıza/adama selam verdiğinde gayet güzel muhabbetler dönebiliyor.

tek başına gitmem, ac-dc, judas konseri falan değilse birlikte de gitmem gerçi. oturur evimde izlerim dvd'den bluray'den.

Ben olsam tek giderim.
Çünkü başkası seni kırmamak için gelse " acaba beğendi mi o da eğlendi mi kaygısı taşımak daha sıkıntılı.

tek gittigim cok oluyor dediginiz sebeplerden oturu. hatta bazen tek gitmeyi isteyip tek gidemediklerim de oluyor. bazi konserlerde insan yasin ve arkadaslar onunde olusturdugun karakterin yersiz sinirlayiciligindan bagimsiz deneyimlemek istiyor ani. cok yakin olmadigin biri bunun onunde bir engel teskil edebiliyor. simdi geriye donup bakinca, an ic ve dis etmenlerin boyundurugu altinda bir butunse, tek gidip gitmememin konserin hafizamda biraktigi hissiyat konusunda ana etmen olmadigini soyleyebilirim. gecen hafta misal cocugun biri ankara'dan tek basina gelmis konsere. 15 yasinda. normalde yasi tutmuyor diye change.org'da bir imza dalgasi acmis oyle gelmis bir de. agladi filan konser boyunca. simdi o cocugun astigi engelleri goz onunde bulundurunca, istiyorsaniz, sizin de yalniz olmanin getirecegi olumsuzluklari -ki onlar da varsa- asabileceginizi dusunuyorum.

tek giderim. neden gitmeyeyim. sirf yalniz kalmamak icin baskasinin nazini cekemem.

Daha sevdiğim hiçbir müzisyen Türkiye'ye adımını atmadı o yüzden gidemiyorum ama gelseler giderim.

2006'daki Depeche Mode konserine tek gitmiştim. 8 sene olmuş amk üniversite öğrencisiydim o zaman.

Hep gidiyorum tek basima.

Biriyle gittiğim konserlerde muhabbetten midir yoksa kalabalık birbirimizden ayrılmayalım diye rahat rahat pogo yapamıyorum :)
artık girişte değilde çıkışta hep tek oluyorum..

Üniversite şenliği gibi ise, tek gitmemeyi tercih ederim ama konser gibiyse ona tek de giderim, çok da giderim. İkisinin de tadı ayrı. Hele ki çok istiyorsam, her türlü giderim.

Belki konserle ilgili zirve yapanlar vardır Limon'da falan. Tek gitmek istemiyorsanız orada sözlük milleti ile gidip orada kaynaşabilirsiniz.

giderim aga.
cevrende seninle ayni muzik turunde insan yoksa kacirdigin konserlerin haddi hesabi olmuyor sonra.

tercih etmem ama bugüne kadar çok yalnız konsere gittim. senin sevdiğin sanatçıları başkası sevmeyebiliyor, sabahtan işleri olduğu sevseler bile gelemeyenler oluyo, ''hep aynı setlist sıkılmadın mı?'' diye soruyo hatta bazı arkadaşlarım. bi keresinden bi konser için 5 ayrı kişi tarafından ekilmiştim ama yine de gittim o konsere, yine olsa yine giderim...

server'a kalmış bir olay.

url'lerde fark ediyor mu? ne zamandan beri? yoksa da hayırlı olsun, yeni mi internet bağlatmışım?

cunku linkin sadece yazisi kucuk, kendisi degistirilmemis halde.

edit:
i.imgur.com

Domain name case insensitive'dir. Kalan kısımlar windows server için insensitive, linux server'lar için ise sensitive'dir(tabi ki server'da insensitive çalışacak şekilde tutulabilir)

@elon
yok oyle windows'ta boyle linux'ta soyle diye bir sey. routing denilen bir kavram var. hatta sadece sunucunun degil uygulamanin da routing konfigurasyonuna gore degisir sunucudaki buyuk kucuk harf algisi ..

Şehir merkezi, otelden şaşmayın.

Savaş falan da dert etmeyin, Rusya Kırım'a girdikten sonra iki defa gittim geldim bir sıkıntı yok.

Eğlence mekanları konusunda ise yardımcı olamıycam. Ben Kiev'in ve Donetsk'in fabrikalarının ve sanayisinin olduğu bölgeler konusunda bilgiliyim. Ama sözlükte bile yeterli bilgiyi bulursunuz diye tahmin ediyorum.

deli misin arkadasim? ukraynada ic savas var, gitmeyin kieve mieve.

illa yurtdisinda vizesiz gitmek yer icin bakiyorsan gurcistana git.
www.tripadvisor.com

kievde sıkıntı yok. gidin bence. ülkenin donbass bölgesi ve kırım sıkıntılı. onun dışında sıkıntı yok.

bir kaç arkadaşım şuan kiev de savaşın hüznü varmış şehirde onu söyleyeyim.

yani yeni yılda böyle eğlenirler ama dimi... ne bileyim yılbaşı diye gidip boynu bükük dönmeyiz dimi?

10 sene.

abd'ye garsonluk yapmaya gelecegine hic gelme kardesim. vasifsizsan eger o parayi biriktiremezsin. bir de ustune borc takip turkiyeye donersin. oyle biriktirilir gibi gozukur ama yine de biriktiremezsin.

abd pahali bir ulke. vasifsiz oldugundan buyuk ihtimalle part-time islerde calisacaksin, sigorta vs gibi guvencelerin olmayacak ve bunlarda ek masraf olarak geri donecek.

wat bir olcu degil. onu kafandan cikart.

senin dedigin gibi marangozluk, sihhi tesisatcilik vs gibi el becerisi gerektiren meslekler edinmelisin ki en azindan katma degerin olsun, para kazanabilesin. zaten bir dolu vasifsiz beyaz var, onlarin arasindan elinde bir meslegin olmadan siyrilma sansin yok.

dil varsa polislik okuluna gitmek geldi aklıma. fena para kazanmaz.
alaskaya gidebilir, yazın balık avlarlar kışın yengeç. boktan iş ama 1 senede 80k yapabileceği tek iş sanırım.

orduya yazılsın biriktirir bir kaç senede herhalde

illa program yazman sart mi? .reg dosyasi ile registry'de degisiklikler yapmak mumkun.

support.microsoft.com

dostum buna program altında yer vermem lazım. biraz daha araştırayım, olmadı .reg dosyası yazar onu çağırtırım butona tıklayınca.

ben registry kaydının değişmesiyle düzelecek ufak tefek 8-10 sorunu düzeltecek bir program yazmayı düşünüyorum. işte "görev yöneticisi açılmıyorsa tıklayın" diyecek, kullanıcı tıklayınca regeditten ilgili anahtarı değiştirecek ve sorun çözülecek. problem bu yani.

ödev maalesef. vermem lazım bir kaç güne. dışarıdan .reg dosyası çağırınca hoca kabul eder mi bilmiyorum.

ok, o zaman asagidaki ornek kod isini gorur.

thedotnetsource.blogspot.com