Sise hacmi.

şişe hacmi. iyi parfumse sakın risk alma, acımıyorlar:/

Şişe hacmi. 100 ml üstündeki hacimler kabul edilmez.
Tabi seyahat edeceğin ülkenin, bir güvenlik önlemi olarak bu limitleri değiştirme hakkı saklıdır. Duruma göre internetten kontrol etmen gerekebilir.
Örneğin, Soçi Olimpiyatları sırasında Sankt Peterburg'dan İstanbul'a döneceğim sırada, 100ml'lik yepyeni parfüm çöpe gitti. Olimpiyatlar nedeniyle bu sıvı limitini 50ml'ye düşürmüşlerdi.

10 yıllık doktor aylık 18.5k iyi aslında. $6.5k yapıyor. dolara göre ortalama olabilir ama türk parasına göre çok iyi :D bide aralarında en kötü mesleğin en kötü maaşı yıllık $20k yani 60 bin tl. burada memurların 2-2.5 yıllık parası falan.

Alim gucunu de dusun tabi ki.

taşrada okey de metropoller için mantıklı gelmedi. londra'da ortalama bi evin kirası 2 bin sterlinden aşağı değil. bu adamlar ne yiyip ne içicek? ingiltere'de kişi başına düşen gelir 45 bin euro. 10 yıllık doktor çift bile 2 çocukları varsa ülke ortalamasının altına düşüyorlar gelirde buradaki rakamları baz alırsak. hiç mantıklı değil.

ingilterede ve almanyadaki muhendis maaslarını biliyorum, bizim hayallerimizin biraz altında. tabi tl'ye cevirince yine buyuk paralar ama orda yasamak icin eh işte gibi.

değil. brezilya, meksika gibi zengin-fakir ayrımının keskin olduğu ülkelerde saçma. ingiltere gibi, almanya gibi, isveç-norveç gibi gelişmiş ve zengin-fakir ayrımının çok keskin olmadığı ülkelerde kişi başına düşen geliri göz önüne alarak bu gibi durumlarda fikir belirtilebilir rahatlıkla.

en.wikipedia.org

yeni başlayan makine mühendisi maaşları 24 25. seneye göre 30a ve üstüne çekiyosun ingilterede. ama şöyle bişe var oradaki arkadaşım anlatmıştı. ingilterede işe alım sürecinde hangi piyatın pazarlığını yaparsan onu alıyosun. 30 istiyorum diye kartını açık oynarsan 30 alıyosun. para önemli değil dediğin an boku yedin.

doktora gidip "teşhis şu mu" diye sorarsan o zaman doktora gitme zaten. kendi imkanlarınla iyileş, madem biliyorsun derdini. sağlık sisteminin bir güzelliği, doktoru beğenmedinse, başka bir doktordan randevu alabilmen. öyle yapmanı tavsiye ederim. bi de sadece şikayetini söyle, tıp eğitimin yoksa, doktoruna hastalık adı sıralamanın teşhis sürecine faydası olmaz haliyle.

ya kargn bilmeden konusuyorsun, adam bana şikayetin ne diye sormadı inanır mısın. girdim öküz gibi suratıma bakıyor, dedim böyle böyle hmm ok diyip onundeki kagıda baktı. saglık sisteminin yeni guzelligi e-nabız'tan yorumumu da yazcam merak etme, ama surda zaten sıkıntıda olan bi insana bıdı bıdı yapmak cok mantıksız. tıp eğitimim olmasa da kafam cogundan iyi calısıyor cok sukur, ama karsıma kim gelirsen gelsin yuzde 80'inin yaptıgı gibi köpek muamelesi cekmiyorum karsımdakilere.

sagolun, düzen sizin gibiler sayesinde işliyor. senin gibi saydırmaya niyetliler icin cumleyi aynen doktora sordugum şekilde degiştiricem, panikle kestirme yazmışım.

Zaten bu kargn gibi beceriksiz doktorlar ya da doktor seviciler yüzünden bu halde aq sağlık sistemi. Bi bitin lan artık.

Sana da geçmiş olsun hocam, başhekime de hasta haklarına da şikayet edin bence, kimse uğraşmayınca azıyo oçları çünkü.

devlete gitmekle hata etmişsin, bunu bilir bunu söylerim ben. devletten kime hayır gelmiş ki sana gelsin? en yakın zamanda (imkanların dahilinde tabii, imkanın yoksa öl zaten :/) özelde iyi bir doktora görün.

şurada da az çok anlatmıştım devlet hastanelerinin ne durumda olduğunu; (git: 1060469)

Bence senin sorunun psikolojik. Anksiyete söz konusu olabilir. Sağlık sistemini bitiren şey maalesef internetten hastalıkları araştırıp araştırıp doktorun karşısında bir sürü şey saçmalayan kişiler. Ritm bozukluğu çok ciddi bir olaydır ve çoğu zaman ölümcül olabilir. Normalde kalbin ritmi sinüs ritmidir. Ekoyla bakınca zaten o anda ritm bozukluğu olmadığı belli oluyor. Holter bana bir kez takıldı, sadece çarpıntıların zamanını kaydediyor. Yine de başka bir doktora gidin ama sadece şikayetinizi söyleyin. Gereksiz laf kalabalığı yapıp doktoru yönlendirmeyin.

bakın ben bisikletçiyim. bisiklet tamir ediyorum falan. işimin tanımı bu.
adam geliyor, "ön tekerimin akordu bozuldu" diyor. "peki" diyorum, tekere bakıyorum, hayır, akort bozuk değil. diyorum ki "bu tekerde sorun yok, fren ayarı bozulmuş".
adam ısrar ediyor. "yaa akort bozulmasa birden fren sürtmeye neden başlasın"
"frenin ayarı da bozulur arada öyle" diyorum.
"abi yap akordu işte" diyor.
bu sıra ben frenin vidalarını gerektiği kadar sıkmış ve fren kablosunu yağlamış oluyorum. ön tekeri çeviriyorum. sorunsuz dönüyor. veriyorum bisikleti adama. çeviriyor, lastik dönüyor. adam hala koyduğu teşhisin arkasında. ben deli oluyorum...

biri gelip benim işime karışsa, doğru bildiğimi kendi hayal dünyasında yanlışlasa, ifrit olurum. başka bisikletçiye yollarım. anlatabiliyor muyum? mantık basit. başka bisikletçiye git.

kargn eforların icin cok sagol. bilmişligine baska kapıda devam et, bekleme yapma.

@dissendium, bu kadar acıklamıs olmasam haklısın derim. ben hastalık arastıracaksam internetten ingilizce med makalesi okuyarak arastırıyorum, türklerinki mantıksız geliyor biliyo musun:/ en son crp'yi arastırırken 3 meme, 5 kolon, 6 akciger kanseri vakasıyla kanserle korelasyonunu arastırmaya calıstıkları makaleye geldim sarmadı bıraktım. sonra mesela bas agrısıyla gittigim norolog gunde 3 tam dideral yazıyor olmayan migrenime. senin de saglık sistemindeki bisürü manyaklıgı gormeyip tek sorunu gugılcı hastaya baglaman olaya ne kadar yetkin oldugunun güzel bi göstergesi.

tebrikler kardeşler, size özel tatminli ayrı bi duyuru acıcam.

"sonra bas agrısıyla gittigim norolog gunde 3 tam dideral yazıyor olmayan migrenime."
hacı sen doktor olmalısın yeaaa.. holter, dideral neyin her şeyi biliyorsun sen yeaaa... doktor gibisin vaalla.

Şöyle bir şey yazmıştım dissendium, senin için aydınlatıcı olabilir.
eksisozluk.com

dideral migren için değil yalnız

edit: hatta belki yazdığı diderali kullansan bu şikayetin olmayacak

kargn, öyle bi amacım olsaydı olurdum zaten sen tasalanma. ama ben insanlara istemeden de olsa zarar veririm diye o yolu secmedim, ama akrabalarımdan erzurum tıp'ı bitirip doktor cıkıverenler arabanızı cekin doktor bey geliyor dedirtti. böyle başa böyle tarak. bizim millete böyle sistem. çoook haklısın

@la noix, sen tıpcıydın hatırladıgım kadarıyla. malum eski bi yontem de olsa beta blockerları damarları geniş tutmak suretiyle rahatlattıgı icin migren hastalarına yazıyor bazen doktorlar. benim o donem bi carpıntı şikayetim yoktu, ama norolog sadece bas agrım icin gunde 3 tam dideral verdi. 40 mg olandan. Allah'tan ilaçlara karsı önyargılıyım da bas agrısını cekerim de bu kadar ilacı içmem dedim. sonra bi dönem tasikardi problemi yasayınca beta blockerdan haberdar oldum. doktor kısa bi dönem kullan o da gunde 2 yarım yahut ceyrek dedi. ben o 3 diderali alsam basıma neler gelebilirdi? bu arada su anki problemim tasikardi degil, farklı bi çarpıntı.

dedğin duruma benzer bi durumda bende var ama ben şüphelenmemiştim hiç. ancak bir yakınıma geçen haftalarda aort genişlemesi teşhisi konana kadar. onun başından da teşhiş koyamayan hekimler zinciri geçmiş ta ki özel bir doktordan randevu alana kadar. durumu doktora anlattıktan sonra bu doktorun da gözünden kaçmış ama yine de sonuçlarına tekrar bakmış. ve aort çapının normlin 3 katı kadar olduğunu fark etmiş. Sonuç olarak 2 hafta içinde ameliyata girmek zorunda kaldı.
Bende de aynı sorunlar olduğu için bende yana yana kardiyaloğa gittim ve 1 ay sonrası için holter sırası aldım. bakalım sonuç ne olacak..

bence başka hekimlerin görüşünü de al.

Devlet hastanesi doktorlarından özellikle orta yaşlı olanlarından dolmuscudan çekindiğim gibi cekiniyorum ben de. En son jinekologa gitmistim devlet hastanesinde, bakire misin? Evli misin? sorularının ikisine de olumsuz yanıt alınca surati bi karış, perdenin arkasına gecmemi söyledi. Malum koltukları biliyorsunuz. Bi hemşire gelip "Hemen soyun, çabuk!" falan dedi. Odada perde var ama ben o pozisyondayken dingonun ahırı gibi elini kolunu sallayarak giriyor bi suru insan. Tabii hemşire hanım bir de laf soktu bacaklarimi almadigim için. Çıkışta da bi şeyin yok dediler, yolladılar. Bi hafta kendime gelemedim.

uzun süredir yazmıyordum, şifremi bile unutmuştum vallahhh billah dayanamadım

"bu kadar acıklamıs olmasam haklısın derim. ben hastalık arastıracaksam internetten ingilizce med makalesi okuyarak arastırıyorum, türklerinki mantıksız geliyor biliyo musun:/ en son crp'yi arastırırken 3 meme, 5 kolon, 6 akciger kanseri vakasıyla kanserle korelasyonunu arastırmaya calıstıkları makaleye geldim sarmadı bıraktım"

Bu ne anlama geliyor, çok güldüm yahu. işte bilinçli hasta ve kendini bilinçli zanneden hasta arasındaki fark budur. ama siz ikinci gruptasınız :(

"malum eski bi yontem de olsa beta blockerları damarları geniş tutmak suretiyle rahatlattıgı icin migren hastalarına yazıyor bazen doktorlar"
beta blokajına damar genişletiyor diyeni vururlar, gece yatak odasına girip yastıkla vururlar. hacım sen ne yaptın:)

Şaka bir yana, eko ve ekg temizse, bu durumda kardiyologlar beta bloker önerir, tercihen propranolol (dideral) yazarlar. ama sizin durumda anksiyete bozukluğu gibi de duruyor. üstelik haftada bir kaç defa gelmesi de buna uyuyor. kalp krizi vs. geçiriyor olsanız, zaten şu anda entry yazamıyor olurdunuz.
Bence psikiyatriyle görüşün. Bu süreçte de dideral reçete edildiyse onu kullanın, psikiyatrik de olsa, ritm bozukluğu da olsa yardımcı olur. en azından şikayetlerinizi hafifletir.

kinolonlara dil uzatma sebepsiz,
sen atipik pnömoniden, komplike sistitten gene iyileşirdin ama
sepsis nedir bilemezdin ş.r.fsiz.
Yanetkileri çokmuş gibi gözüküyor, özellikle bir takım idiosinkratik yanetkileri mevcut insanları da haklı olarak korkutuyor ama bunlar genelde çok çok nadir. dirençli bakteri çağında, böyle bir bakteriyosidal ilaç bulmak çok zor. spektrum ve tedavi etme gücü en yüksek, yanetkisi en az olan 5 grup sayılacak olsa, kesinlikle kinolonları bu listede kendine yer bulur.

hahahah la noix cok enteresansın. enteresanlıklarını sıralamak gerekirse
1)klasik tıpcı refleksiyle meslektaslarını korumak niyetindesin. hiç bir zaman anlam veremedigim bi tutumdur. misal biz muhendisler işinde gariplikler yapanla tashak geceriz, geciliriz de kimse gocunmaz. nedense bu kutsal doktorlarda asla ve kat'a yanlış yapan bulunmaz. imeyzing
2)dideral'in etkisi benim umrumda degil, ilacı ben yazmadım. o dönem özel saglık sigortam oldugu icin beni carpacak adı en cok bilinen özel hastanelerden birindeki 45 yaslarındaki uz.dr. NOROLOG yazdı.
3)dideral'in antimigren etkisi var demedim, saglıklı kalp ritmine sahip bi bireyde(benimki normalde 70-80 bandındadır) 1 ay(norologum oyle onermişti) gunde 3x40mg dideral kullanımında olası durumlar nelerdir?
4)eski duyurulardan önyargıları varıp ezmeye calısmıssın tatlım, haklısın bende anksiyete bozuklugu var onun da bilincindeyim ondan kaynaklı sıkıntılarımla basetmeye calısıyorum. kimseye de dilemem. bunu bi üstünlük pozisyonu yapmaya calısman cok hoş<3. düşmez kalkmaz bi Allah derler, hatırlatırım.
5)1-2 yıllık doktor kapıdan girince anlıyorsa, tr'nin en iyi kalp cerrahlarından biri denen adamın eline sapasaglam giden dayım, sırf gerekli öncül tetkikler yapılmadı diye riskleri konusunda dogru duzgun bilgilendirmedigi bi ameliyattan çıkamadı. vuhuuu doktorlar harika

pubmed okuyan kişiyle dalga geçip, yerine doğrusunu söylemzsek olmaz. madem ki bir yanlışı eleştiriyoruz o zaman doğrusunu da yazmamız lazım.
gerçek ve güvenilir tıbbi bilgiye ulaşmak istiyorsanız, makaleler bunun başlangıç adresi değildir malesef. özellikle bir alanı merak ediyorsanız, o alandaki textbookları okumanızı öneririm.

dahili hastalıklar için harrison ve cecil en meşhurlarıdır. harrison biraz daha detaydır.
hastalığın sebepleri, patofizyolojisi hakkında bilgi almak için robbins patoloji iyidir mesela. tüm konuları ilgilendirmese de merak ettiğiniz yerleri açıp okuyabilirsiniz.

@ceycey e, böyle bilgisiyle dövse sıkıntı etmiycem zaten. ben doktora sordugumda cevap almak istiyorum, hatta anksiyeteyse onu da desin. ama şikayetimi sormayan bi doktor var ortada, bak gerçekten adam sormadı. sadece içeri girince suratıma baktı. e benim yasadıgım fiziksel bi durum/his var, bunla ilgili bi yönlendirme beklemek cok mu fantastik? o zaman sağlığımıza dair eforlarımız sabah aksam Allah düşürmesin diye dua etmekten baska bişiy olamaz.

ayrıca güzel türkçemizin elastikiyetine sıgınarak kullandım, kasılmanın azalmasıyla daha gevrek halde durmayı pek cok doktordan da gevşetmek olarak duymuslugum vaki. burda mahkeme salonunda ifade verir gibi kaldım ama son yıllarda pulmoner embolisinden anevrizmasına ailede türlü türlü öykü olunca insan hem panik yapıyor, hem istemeden bilgi sahibi oluyor. susup el pençe duramadıgımız tüm kutsal doktorlarımızdan özür dilerim.

BB damar gevşetiyor diyen adamın diplomasını yakarlar. o yüzden düzeltme gereği hissettim.

eski duyurunuzu okumadım. Şu anki şikayetleriniz anksiyete bozukluğuna uyuyor gibi. eskiden de var olduğunu biliyorsanız, tekrar değerlendirilmenizi öneririm çünkü anksiyete bozukluklarının birkaç alttipi var.

3x40mg dideral sorunuzu hala anlayamıyorum? günlük hayatta ben de belirli durumlarda kulanıyorum? kalp hastalıklarında genelde spesifik betablokerler tercih ediliyor. Kalbi sağlam olup, diğer organlar açısından betabloker özelliğine ihtiyaç duyulunca reçete ediliyor genelde. mesela kalp yetmezliğiniz olsaydı başka bir betabloker tercih edilirdi.

dayınıza Allah rahmet eylesin. komplikasyondan mı öldü?

fiziksel durumunuzla ilgili rahatsız yaşadığınız belli, yalan söylemdiğinizi anlıyoruz elbetti. ama takdir edersin ki, binbir çeşit hastalık, binbir çeşit şikayet var.
ben senin yaşadığın ölüm korkusunu anlayamam, doktor da olsam, azrailde olsam; aynı şekilde sen de benim geçen yaz yaşadığım böbrek taşı düşürme hikayemi anlayamazsın.
en fazla birbirimiz hakkında "uff ne zor iş yavvv" diye düşünürüz.
psikiyatrik hastalıkların küçümsenecek veya önemsenmeyecek bir yanları yoktur. nasıl ki hepimizin kalbi arasıra tekleyebilir, ayağı burkulabilirse, aynı şekilde beynimizdeki bir takım maddelerde bazen artıp azalabilir. Hepimiz için bu risk mevcut.

Tıp pragmatist bir bilimdir. hiçbir şeyinde garantisi olmaz.
mesela kandaz3 kardeşimin sayfalarca olumsuzluğunu bildirdiği kinolonlar milyonlarca insanın milyonlarca defa hayatını kurtarmış. kanser hastası halamın hayatını 3 kez kurtardığına ben şahidim.
öte yandan belki yüzlerce kişiye eklem rahatsızlığı, baş ağrısı gibi sorunlar yaratmış, belki bir kaçının ölümüne sebebiyet vermiştir.
bu durumda yüz veya bin kişi zarar gördü diye kinolondan vazgeçilmez, çünkü yerine bu kadar güçlü, güvenli, ucuz, kolay erişilebilir ilaç yok.

hayır, böbrek atardamarındaki aaa ile opere edildi ama öncesinde 1.5 ay yattıgı hastanede ameliyat edecek doktoru 2 defa gordu. bypass edilecek damar bacaktan alınacaktı ama ameliyatta aa bacak damarları cok kötüymüş dendi. paniklediler, kapl cevresinden almaya calıstılar vs. tabi ki kaderin önüne gecilmez ama riskleri konusunda bilgilendirilmediler, hala bilmiyoruz ameliyatta mı hata yaptılar yoksa aşırı riskli bi operasyonu göze mi aldılar? muamma. sonucta dayımın ameliyata girdigi süreçte ben ondan daha stresliydim, adam durumunun ciddiyetinin farkında bile degildi. görünürde de sapasaglam oldugu icin girip cıkıcam zannediyordu. o yuzden lutfen sorgusuz guvenmemizi kimse beklemesin. siz olsanız siz de guvenmezsiniz eminim. en iyi kalp damar hastanesi/cerrahı kombusu bu.

crp-kanser mevzuna gelirsek, bence gayet acık. alakasız tumorlerden alakasız rakamlarda kombo yapılıp, hiç tumor olmayan bi grupla bile karsılastırmamıslar. yani makaleyi okurken insan oyle hissediyor ki, son 1-2 yılda ellerine geçirdikleri hastalardan hmm ne cıkarırız diye dusunmus dayanagı yeterince olusturamadan sav geliştirmişler.

sözlükte de defalarca yazmısımdır, doktorların calısma sistemi sacma sapan. bu sistem hepimizi mahvediyor. ama insan sevmiyorsan bu meslegi okumasaydın be gülüm? ben niye okumadım. 3 kurusluk statü pesinde kosup, milletin agzına scmaya fırsat kollayanları gordukce sinirlerim hopluyor.

Ceycey çok doğru diyosun, ama oradaki eleştiri bunu gereksiz yazan cahillere. Sen de çok iyi biliyosun ki birçok branşta kapıdan girenin ağzına atıyolar, di mi?

@la noix, neden kendimi ustun goreyim? esas sen o tavrı gosterdigin icin sinirlerim hopladı. bak tekrar ediyorum, yalan mı soyleyecegim. odaya girdigimde sekreterini, yok yok önundeki kagıda bakıyordu. ve kafayı kaldırdı. kucuk bir soru isaretiyle suratıma baktı. bu doktor musveddesinin benle ilgilenmedigini bilmek icin burda sıraladıgım bilgilere ihtiyacım yok. adam beni tatmin edemedi, bi sorunum icin vakt ayırıp gittigim doktordan hmm ok diye cıktım. insan bu hizmeti nerde alsa sıkıntı eder? üstelik saglık bu.

valla senin ne şekilde söyledigin bence gayet aşikar, boşuna dememişler doktorların bilinçli hasta gorunce çıldırması diye. bence degiştirip ego sarsılması anında saldırganlasmaları yapabiliriz de olur. biliçli hasta senden iyi tıp bilecek hasta degil herhalde, analitik dusunebilen sorgulayabilen insan demek.


neyse az daha kasarsak 2. bi sezen aksu turkish music vakası yasancak.

bu arada lütfen kişisel algılama seni duyurudan az cok biliyorum, elinden geldigince insanlara yardımcı olmaya calısıyorsun. ama gerçekten ciddi bir zihniyet hatası oldugunu dusunuyorum, o yuzden bu cevapları tutucam burda. zihniyete musallat babında.

kandaz3
belki kinolondan bir yakınızı kaybettiniz, belki bir akrabanız aşil tendon rüptürü geçirdi sizi anlayabiliyorum. ancak sizce en güçlü Gr- etkisi olan hatta anaerop ve Gr+lere bile etkili bu ilaçtan vazgeçmeli miyiz?
vazgeçersek, bu ilaç yerine neyi koymamız lazım?
kültür beklemeye vaktimiz olmadığı komplike bakteriyel sistitlerde?
klaritromisin veremediğimiz atipik pnömonide?
yoğun bakımda serratia, psödomonas sepsislerinde?
mesela MDR tüberkülozda ne yapabiliriz (bu biraz ilersi için soru oldu)?
->işte bu tartışmada textbooklar ve makaleler çekilebilir.

bacaktan damara güvenmeyip, LIMA-RIMA dan almayı denemişler, sık sık her kalp cerrahının başına gelir zaten. Ne gibi bir telaş yapmış olabilirler ki?
aaa derken abdominal aort anevrizması olduğunu var sayıyorum. bir aşamaya kadar hiç müdahale edilmezken, bir aşamadan sonra saatli bombadır. bomba imha etme denenmiş mantıken. detaylarını uzmanıyla görüşmek lazım.


kanser tarama yöntemleri çok popi, yıllardır uğraşılıyor ama bir şey çıkamıyor. boşuna zaman kaybetmişsiniz makalede. zaten dediğiniz gibiyse kontrol grubu bile yokmuş ki, öyle makalenin yayınlanması bir garip. emin misiniz olmadığına?
gene de, genel tıbbi bilgiye sahip olmadan makaleye geçilmesi kafa karıştırır.

Dideral baş ağrısı sırasında değil ağrıları önlemek için günlük 80-160 mg reçete edilir. Bazı araştırmalarda 240 mg'i çıkıldığını görebilirsiniz. 120 mg ile başına bir iş gelmezdi. Bir de ilaçlar her hastalık için aynı dozda kullanılmaz. Aritmideki dozu farklıdır, hipertansiyona dozu farklıdır, anksiyeteye veya migrene farklıdır.

Buradan teşhis koymam doğru değil ama psikiyatrik bir sorunun varsa tam tersine hastalık bulgularını okumayı bırakman lazım. Farkında olmadan taklit etmeye başlayabilirsin. Doktorlar da böyle gibi hastalara nefesin daraldı mı, gözün karardı mı, göğsün sıkıştı mı falan filan diye sormazlar. Sen anlatacağını anlatırsın.

Son olarak Pubmed küçük resim. Temelini bilmeden, ki bunun yolu textbooklardır, orada okuduklarını sadece ezberlersin.

Ceycey, harbi bi kardeşe benziyosun ama bak şimdi; burada bir çarpıklıktan bahsediyorum, sen kinolonun gerçekten ihtiyaç duyulduğu durumları örnekliyorsun, ben soğuk algınlığına cipro dayayan bir yavşaktan bahsediyorum. Desene abi, evet bu sektörde var böyle orospu çocukları da, diye. Adamlar amerikada black box uyarısı ile kinolon veriyolar, burda 2 sene önceye kadar bu ilaçlar reçetesiz alınıyordu. Muadillerin kaçında yazıyo tendon ruptürü sence?? Ya da kaç meslektaşın bundan haberdar?

evet, devletimiz, doktorlarımız çok güzel, çok özenli, müthişler, muhteşemler. tüm sorun biz hastalarda. devlete kapağı atma tasasında olanda hiç sorun yok çünkü.

doktorlarımız çok güzel demiş miydim?

Bir de özel hastane doktorları iyi transferler diyelim. Orada çalışan hemşirelerin, laborantların, radyoloji teknikerlerinin kalitesini bilseniz adım atmazsınız. Genelde KPSS'yi kazanamayan, sağlık meslek lisesinden zoraki mezun olmuş tipler çalışıyor. Laboratuar mezunu birisi çok ünlü bir özel hastanenin yenidoğanında çalışıyor mesela. O yüzden özel hastanede masada kalmanız daha muhtemel.

@la noix, farkettim ki neyi vurgulamak istedigimi inatla anlamıyorsun. üstelik yazdıgın cevabı da silmişsin atarım boşta kalmış, kabul edelim gayet agır bi uslubu vardı o cevabın.

@lim5 kardeş, evet belirti okumayı bıraktım. anksiyete mevzuunda yeterince bilinçlenince. bişeye cevap verirken digerini unutuyorum. benim sorunum migren falan degilmiş, sonra gittigim doktor gülmustu hatta bu teshise.

@ceycey e evet anevrizma, yazdıgın bilgileri ben de biliyorum maalesef. imha icin gerekli gözlem yapılmadı maalesef, sonrasında ekip basındaki doktorla gorustugumde de ciddi sacmaladı. kendi aradı cagırdı zaten, aslında ailesi dava edecekti ama o gücü bulamadılar.

ben de sana soyle gercek bir ornek vereyim. turkiye'de olunabilecek en iyi yerlerden birine fizyoterapist aliniyor. adam sakatliklara bakiyor ama tani koyamiyor. her zaman soyledigi "Bi MR cektirelim, durumu konusuruz" MR gelmeden de kafasinda dusundugu taniyi da soylemesi lazim adamin ama raporlar vs geldikten sonra kagitta yazanin aynisini adama okuyordu. Yas olarak da yeni baslayan biri degildi ama iste maalesef boyle adamlar da var.

o zaman yazdığınız yazıyı düzeltmek lazım. çünkü o yazıyı okuttuğum tıpdışı biri, kinolon=kaka+ölüm olarak yorumladı.

vardır tabi orospu çocuğu. nerde yoksa söyle oraya gidelim. ama kinolon öyle ilaç sektörünü besleyebilecek bir ilaç değil. çünkü hem çok ucuz hem de patent süresi dolmuş jenerik ilaç
soğuk algınlığına yazılmaz ama atipik pnömoniyse yazılır. mesela ben yakınlarımdan biri atipik pnömoni olursa ilk kinolon tercih ederim. anama babama dediğim budur. atipik pnömoni de çok değişik bir hastalıktır. nezle gibi başlayıp, böğüre böğüre öldürebilir. Ben kendi aileme riske girmem. sana da girmemeni öneriyorum

halkın şunu anlaması lazım. top 2-3 özel hastane haricinde, özel hastanelerin doktor seçtiği falan yok. o en tepedeki özel hastanelerinde muayene, tahlil ücretleri için ev araba satmak gerekiyor.
devlette de doğru düzgün hizmet ve verimlilik yok. hastalara ayrılan süre açısından çok gerideyiz, bu kadar kalabalık, bu kadar yoğun hastanelerde işler nasıl yürüyor bazen ben de şaşıyorum. avrupadan gelen gözlemci hekimler falan şok geçiriyor hasta akınını görünce...

@la noix

hem müdahil edip hem de neden müdahil oldun diye sorgulaman çok garip. biz hastalar sizin tarafta işlerin nasıl olduğunu bilmiyoruz, o kısımla ilgilenmiyoruz da. doktora gittiğimde beni dinleyecek doktor istiyorum ve devlette kimsenin bunu yaptığını görmedim. özele gittiğimde yapıyorlar ama? müşteri gözüyle de baksalar yapıyorlar sonuçta ve sonuç olarak devlette gördüğümden çok daha iyi, özenli tedavi görüyorum.

önce bir tavra dikkat etmek gerekli, gerisi sonraya kalsın.

Ceycey, kötü zamanda hekim olmuşsun, modern tıp öleli çok oldu, artık ilaç şirketleri var. Naaptın, gittiniz mi Kıbrısa :p ?

www.yenisoz.com.tr
ethicalnag.org

Tamam, yardım et beraber düzeltelim entryi, sıkıntılı noktaları editleyelim.

kusura bakmayın duyuruya bir kaynak yapıyorum; ama benim de maalesef yıllardır süregelen bir taşikardi problemim var, en son doktora iki yıl önce gittim, gayet iyi bir doktordu da, dideral yazdı, ben tabii hala yaşıyorum bu taşikardi sorununu ama o kadar dağınık bir dideral kullanımım var ki bazen günlerce çrpıntım olur almam bazen çarpıntıya dayanamayıp yarım içerim. bu durumdan da çok sıkıldım, çarpıntının altında yatan sebep nasıl bulunamıyor anlamıyorum bu kadar çaresiz mi tıp sistemimiz? kuş kanadı gibi kalpten sıkıldım gerçekten dideral içmekten de...

@galandar, senin bana verdiğin bilmişlik kokan ama hiçbir şey bilmediğini ifade eden cevaptan sonra senin sorununun psikolojik olduğuna emin oldum. eğer gerçek bir hasta olsaydın gereksiz muhabbetlerle kafanı bulandırmaz ve gerçekten bir yanıt almayı beklerdin. ama görüyorum ki senin amacın hastalığını tedavi ettirmek değil kendine eğlence aramak. okuduğun makaleleri anlayacak altyapın olduğunu sanmıyorum. bunları okusan bile yorumlayacak tecrüben olduğunu da düşünmüyorum. sen bunu sadece kendini kanıtlama isteğiyle, kendini doktorun karşısında ezik duruma düşmeme isteğiyle yapıyorsun. türk doktorları küçümsemen de ayrı bir garip olay. elin İngilizleri bile tedavi olmak için Türkiye'ye gelirken her doktoru bir tutman çok ilginç. tamam kötü doktorlar var ama benim gözümde yarım yamalak makale okumuş biri, Google'da basit bir arama yapan hastadan daha tehlikeli. kendine dikkat et, sorunun psikolojikse kendine karşı savaş vermen gerekebilir, bu kadar inatçı olma.

@dissendium,

"Holter bana bir kez takıldı, sadece çarpıntıların zamanını kaydediyor"

+

"senin bana verdiğin bilmişlik kokan ama hiçbir şey bilmediğini ifade eden cevaptan sonra senin sorununun psikolojik olduğuna emin oldum"

tişikkirlir sipirmin

Boş konuşuyorsunuz, doktorun iyisi de var kötüsü de, hem özelde hem de devlette. Geçenlerde özele gittim, bana kasık fıtığım olduğunu söyledi. Sonra GATA'ya gittim, hiç de yokmuş öyle bir şey, gidip hastalık uydurdular üzerimde.

damga izi yoksa olur. damganın köşesi bile belliyse sıkıntı. 15 lira için girmem ben o riske, ama girip kazanan var.

15 lira yav, 15 lira
neyin şark kurnazlığı bu.
ne küçük dünyalarınız, ne küçük hesaplarınız var

Adam parayı kolay kazanmıyordur, baba parası yemiyordur, 2016 yılında sırf yurt dışına çıkıyo diye bi boka yaramayan pula haraç keser gibi 15 lira vermek istemiyordur şark kurnazlığıyla bi alakası yok bence. Bende verirken küfürler ettim yalan yok. Yinede @herzem ' in dediği gibi riske girmemek lazım.

Devletin her hareketinizde sizi ayakta skmesinden hoşlanıyorsanız problem yok. Ben haz almıyorum arkadaşım o kadar.

15 liradan bahsediyoruz aslanım
Bu yaptığının "ya ben boşa benzim harcamak istemiyom yaaaa" diye emliyet şeridine girmekten
Kimse bakmazken marketten birşey çalmaktan farkl yok.
Bir imza kampanyası, değiştirebilecek birşey olsun ben de katılırım, ama herkes yaparken bi akıllı sen olup bu kadar küçük mebla için çarıklılık yapıyorsan küçük adamsın, küçük kalacaksın

Yaw he hee.

AKP <3

ne şark kurnazlığı amk ya?! hangi ülkede gördün de adamın hesabına kurnazlık diyosun?! devlet resmi yollu gözünün içine baka baka haraç kesiyo senden ben de olsam aynısını yapardım sırf puştluk olsun diye! istersen 100 bin kazan ayda farketmez!

cevap: üstünde damga izi yoksa olur ancak memurlar gayet çotank diye yapıştırıyor damgayı genelde

Bilgisayar sistemine işleniyor olması lazım o pul ödemesi o yüzden olmaz gibime geliyor.Devletimiz karıncanın bile belini incitmiyor.

buğğnlar elitist, gidip viyana cafelerinde bir kahveye 15 euro vermeye erinmezler devletimizin gül gibi biber gazı, kursun alacagı 15 liranın hesabını yaparlar. ahlaksızlar sizi.

el-cevab: damga yoksa yabıstır tabi, ama erken gir sıraya yemezse cıkıp alırsın tekrar

elmalarla armutları karıştırıyorsunuz
sanki ben bu kanun için haklı ve güzel demişim gibi davranıyorsunuz.
Kanun haksız, para almak baya açık açık "deli dumrul vergisi"
ama 15 lira için yapılan da çingenelik bu kadar basit.
aradaki farkı anlamanızı beklemiyorum, 15 liranın hesabını yapan adamlarsınız sonuçta.

devlet senden sırf yurtdışına çıkıyosun diye 15 lira haraç alıyor onlarca ülke gezdim görmedim böyle bi uygulama. ne bu "15 liranın hesabını yapan adamlarsınız" lafları amk?! ha devlet beni düze düze laçka oldum diyosan o ayrı konu tabi. çok boş konuşuyosun da ben de salak gibi cevap veriyorum hala yazdıklarına.

Corc hakkaten normalde ben de bu tarz seylerde tartısmaya girmeyi sevmem ama bu dangalak duzen sizin gibi halk arasından destekcileri oldugu icin yuruyor.

adam seni ayakta itiyor, bunun kucuk hesapla ne alakası var? burda anonim oldugumuz icin soylemekte beis gormuyorum, ben üstüme basıma marka giymem ama kazancımın cok ustunde hatta kazanmadıgım zamanlarda bile surekli yardım yaparım ama gereksiz itemelere/vergiye/dangalıklıga 1 lira fazla verirsem kendimi kotu hissederim. eminim sen marka giyen kendinden baska birini pek dusunmeyen, rahatın icin sana ne söylenirse he diyen bi insansındır. yuzde 95 oylesindir yani, sizin modeller öyle oluyor cunku. uyusmus beyninle hayırlı traşlar.

Kör bir adama renk nedir anlatıyor gibi hissediyorum yav

KANUN HAKSIZ!
HARÇ ALMALARI MANTIKSIZ VE İĞRENÇ

bunları 2-3 kere okuyun lütfen.
kanun haklı, devlet haklı, iyiki alıyorlar falan demiyorum

ama varsa böyle bir kanun, herkes ödüyorsa, sen de ödeyeceksin
15 lira için çingenliğin luzumu yok.

haftada 2 kez yurtdışına çıktığını düşün. benim eski şirketimde sırf bu şekilde çalışan mühendis vardı yağlı maaşla. haftada 30 ayda 120 lira para yapar. ne için? hiçbişey için. ha senin gibi adam muhtemelen 15i veren 120yi de verir gibi saçma salak bişe diyecektir ama neyse. firma sahibi olunca anlarsın bu giderlerin nereye nası ve neden kaçtığını.

@uuth

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre; 2014 yılında
yurtdışına çıkan Türk Vatandaşlarının sayısı 2013 yılına göre %4,4 oranında artarak
8 milyon 363 bin 966 kişiye ulaştı. Bu sayı 2013 yılında ise 8 milyon 11 bin 654 kişi
olarak gerçekleşmişti.

8.363.966 * 15 = 125.459.490 Milyon TL

şahsen bana bunun neden alındığını mantıklı şekilde açıklayabilirsen susacağım. hiçbir mantıki açıklaması olmayan bu meblağ vatandaş olarak benim kanıma dokunuyor. mesele 5 lira 10 lira değil. dışarda kahveye veriyosun o parayı. ama karşılığında kahve içiyosun. 15 liraya ne alıyosun peki devletten? ha diyosan ki ya ben yere 15 lira düşürsem dönüp almam eğilmeye değmez o tabi senin paran senin bileceğin iş.

Corc ben de bir köle pazarında dogmus bir köle cocuguna özgürlüğü anlatıyorum ama anlamıyor gibi hissediyorum buna ne diceksin?

üstelik o cocugun algılama ihtimali senden daha coktur muhtemelen en azından ucan kuslara falan bakar feyiz alır. gerçekten cok enteresan.

KANUN HAKSIZ
ama parayı ver


TECAVÜZ KÖTÜ
ama bi kereden bişiy olmaz



EVED

Ekstrasistol deniyor, stres, sigara , uykusuzluk tetikler.Genellikle kalpte organik bir sorun oldugunu gostermez ama cok sıklasirsa doktora gitmekte fayda var.

Yada anksiyete.

Lola90'nin bahsettigi tetikleyici unsurlarla beraber daha bi hissedilir olur. Kafeinle birlikte tavan yapar.

Bir ara bende de anlattigina yakin bir rahatsizlik vardi.
Genelde yuz ustu uyurum, ne zaman yataga girsem deprem oluyormus gibi sarsilirdim. Kalbim deli gibi atiyor hissinden kurtulamazdim.
Gezmedigim bolum kalmadi, kardiyolojide olabilecek butun testleri yaptim ama sonuc yok. Guatr(troid) olabilir; su, bu olabilir dediler ve ne kadar test yaptimsa yine sonuc yok.

En son psikiyatra gittim. Ordan da ciktiktan sonra "aslinda yasadigim bu hayat gercek degil, tum bunlari ben kafamda yasiyor olabilirim, su an bir yasam unitesine bagli da olabilirim" moduna soktu (Hikaye biraz uzun, hatirladikca gulerim :))

Peki su an durum nedir? Neler degisti?
Benim onerim hayatini gozden gecirmen gerektigidir.

Mesela ben ne yaptim:
- Ogrencilik zamanindan kalma hazir kahve aliskanligimi biraktim(neredeyse butun sivi tuketimim nescafe idi).

- Sigarayi biraktim.
Iciyorsan sayet, (Sigarayı Şu Anda Bırakın - Allen Carr) kitabini kesinlikle oneririm.
Uyku, kisisel bakim, butce vs. neredeyse her seyde verim aldim.

- Kahve yerine su tuketmeye basladim.

- Spor yapmaya basladim.

- Calistigim yerde projeler nedeniye surekli stres altindaydim, ordan ayrildim.
Aksam eve gelince is dusunmemeye basladim.
Bos zamanlarimi degerlendirecek guzel meskaleler bulmaya calistim.
Disarda kocaman bir dunya varmis onun farkina vardim.
Dikkat edersen, normal insan gibi yasamak disinda yaptigim ekstra hic bir sey yok.

Bu arada, zaman icinde bu rahatsizliga alisiyorsun, yapacak bir sey yok diyip carpintilarla yasamayi ogreniyorsun.

Ustte bahsettigim degisikliklerden bir kac ay sonra bir gun fark ettim ki, carpintim yok. Yani bu, o gune ozgu bir sey degildi, sadece o gun dikkatimi cekmisti. Ne kadar zamandir normale dondugunu halen bilmiyorum.

Bu durum olmasa eski yasantimdan kurtulamazdim. Son olarak, "bir musibet bin nesihatten iyidir" diyip gotum gotum buralardan uzaklasiyorum :)

@mov eax esp, detaylı cevabın icin cok sagol. bende de var anksiyete bozuklugu ve o sallantı hisli carpıntıyı cok iyi tanıyorum. onda genelde tek dert hızlı ya da sert atması. ama bu daha degisik bişey, resmen biri borudan bişey akıtıyor ya da orası uste uste vuruyor gibi. anksiyeteden olan carpıntı kendini dinlediginde cıkar ya hani, bişeyle ugrasırken cogunlukla hissetmezsin. bu direk fizyolojik, alakasız zamanlarda buradayım diyor ve beni korkutuyor:(

Kastettigin seyi yorgun ve uykusuz oldugum zamanlarda ben de hissediyordum. Anksiyeteden dolayi herhalde, kuruntu yapiyorum diye dusunuyordum. Bir gun yine oldugu zaman yanimda halam vardi, sol kolumu izlemesini soyledim. Kasten mi yapiyorsun diye sorunca, kuruntu yapmadigimi anladim. Lola90'nin yazdigini okumadan anksiyetenin bir etkisi oldugunu saniyordum.

Canim benim, kardiyolojiye git durumu anlat, 24 saatlik takibe tabii tutsunlar. Bir sey cikmazsa, sorun yasam kalitenle ilgilidir.

mal mısın sen niye yapamam diyip bıraktın? oynamazsan kazanamazsın. en azından iyi ya da kötü bi sonuca varırdınız. şimdi kendini yer bitirirsin. çok seviyorsan git peşinde dolaş. oda seviyorsa dönecektir.

e sizin beraberliğiniz süresince, sevglin senin hastalığını bilmiyor muydu? bilmemesi/anlamaması mümkün değil çünkü anlattıklarına bakılırsa.

Hersey karsilikli. Zorlami birlikte olmus senle. Benimde yasca buyuk kiz arkadaslarim oldu. Hepside evlilik istiyordu. Bende istemiyordum ve acik acik isine gelirse diyordum. Cocuk oyuncagimi evlilik. En buyuk sorumluluk. Kendini hazir hissetmeyen insana evlilik baskisi yapilirmi. Bencilliktir, pismanliktir.

saturn + 1
Hiçbir şeyin farkına varmamış mıydı ki? Belki "Öeh" deyip gidecek, belki de "Tamam, seni bunlarla kabul ediyorum" diyecek, kararı durumunu anlattıktan sonra ona bırakman gerekmez mi?

Bir de kızı sevmişsin de, o kadar da sevmemişsin gibi. Ya da ilk başlarda seviyormuşsun da, şimdi o kadar da çekmiyormuş gibi. Bu kadınla birlikte olmaya başladığında kendini ve takıntılarını unutarak "Evleneceğiz" diyecek dereceye gelmişsin. Şimdi de "Yok, ben dedim ama evlenemem" ayarındasın. Ne bileyim, olduğun kişiyi beğenmiyorsun, kızın da olduğun kişiyi beğenmeyeceğini kabullenip hemen vazgeçmişsin gibi. Kurtulmak için uğraşmak, onu kaybetmekten daha zor geliyormuş gibi görünüyor buradan. Belki de kurtulmayı denedin ama yoruldun ve bıraktın. Yanlış anlama, bunun için suçlamıyorum. Bu böyle de olabilir ama şu hareket sevdiğin kişiden ayrılmaktan çok, kafasında çoktan ayrılmış birinin vicdan muhasebesi gibi. "Seviyordum, kaybettim"den çok "Ben ona nasıl bunu yaptım" içinde gibisin.

Evlenilir, evlenilmez; bu ayrı bir konu. İlişkinin içinde her şey var ve her şey ilişkiye dahil ama vicdanla sevgiyi birbirine karıştırmamak gerek. O iyi olacak, kararının arkasında dur.

Ah su evlilik delisi kadinlar, halbuki isi oluruna biraksalar ne guzel olcak.Sana tavsiyem geciyor, gececek, tebessum kalacak yuzunde sadece ilerde.Biraz sabir.

Kardeş çok şükür ölümcül bir hastalığa falan yakalanan yokmuş.
Hemmen okb terapisine başlarsın, Kız arkadaşınla da açık açık konuşursun. "Zorlu bir süreç, atlatana kadar bana destek olmak istersen, işler yoluna girince (eğer evlenmek istememenin tek sebebi buysa) daha sağlıklı bir ilişkimiz olabilir, belki evlenebiliriz"
İşte bittiiii, bu kadar. Karşılıklı sevgi ve anlayış olursa bir sorun olmaz arkadaşım, niye olsun. Bulmuşsun, kolay mı, bırakma. Biraz daha emek ve sebat gerek, bu!

Ben evlenemem. Ben evimden ayrilamam. Yapamam. Ya okb den ya ana kuzusu olmaktan ya ozgyvensizlikten ya biseydn bilmiyorum. Ben bunu icten ice bile bile onsuz olmayayim diye evlenicez dedim. Simdi gunun birinde evlenemeyecegimi soyluyorum. Kandirmak bu. Tesekkurler fikirler icin. Ben evlenmem, evlenemem, baba olmam. Ben kendimi biliyorum. Bu ilerde gecer bisey dgil. Ne yapayim ben boyleyim.

bunu içten içe bile bile bunu vaadederek bana olan duygularını tekrar alevlendirdim ve şimdi o da üzgün. biliyorum. ben onu çok seviyorum. kendimi sevmiyorum zaten. keşkelerim var hep. şöyle olabilseydim, böyle olabilseydim. biraz dik durup adam olabilseydim. olmuyo işte napayım. tedavı falan hikaye bence. senelerdir ilaç kullanıyorum ben. kabul, daha dayanıklı yaptı. değiştirmedi ama. değiştirmez de zaten. belki böyle yetiştirildim. belki böyle doğdum. bilmiyorum işte ya. döktüm içimi.

ciddi misin ?

duyuruyu okuduğumda bir anda daha bir ay önce ayrıldığım kız arkadaşım geldi aklıma.
sen evlilik moduna girene kadar onu bekleyemez misin veya o seni bekleyemez mi? yani hep bekar kalma gibi bir düşüncen varsa tamam haklısın. yoksa, oturup ikinci bir konuşma yapmak en doğrusu. bir ömür boyu beraber yaşanacak insanları bulmak kolay bir şey değil ve kaybetmekte kolay olmamalı.
eğer doğru insan bu diyorsan konuş, yoksa heryerden sil ve bir daha arama.
evet, ciddi misin?

once saturn'un sorusuna cevap versen cok iyi olur aslında. sen bu kızla/oglanla nasıl bir birliktelik yuruttun? eger durumun bahsettigin kadar agır ve bişeyleri basarabilmişseniz, sevgilin daha fazla fedakarlık da yapabilir gibi.

bahsettiğin sorunları sen gözünde büyütüyosun. canım sen de ezdirme kendini diyen psikolog olucam şu an. bi temiz dövüşe mi girmen, adrenalinli bi spor mu yapman, paraşütle mi atlaman gerekiyo bilmiyorum. yani bu kadar antipatik boyutlardaysa kadın kurtulmuş zaten ama sanmıyorum ya, herkes evlenebilir, annesinin evinden çıkabilir falan asşfdlkjsdf şunları yazıyo olmak bile saçma. aşağıya da karikatür koyuyorum.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

dur ya tanıdığım biri üstünden bi anı anlatarak ne kadar saçma olduğunu pekiştirmek istiyorum. üniversitedeyken bi kız vardı, kendisiyle sadece ilk yıl falan muhatap oldum çünkü çok salaktı, bu da daha o zamanlardan bi anı. böyle çok şey bi kızdı, stereotip yapmadan nası anlatsam, onay almak için yaşayan bi insandı. akademisyen falan olmasını zaten beklemez ve istemezdin öyle bi insanın, ona rağmen ortalaması 4'e yakındı ve bunun için hocalara yağ çekme, yalan, ihtiras, arkadaşının ayağını kaydırma ne varsa yapardı. özel hayatında da çok özgüvensizdi. bi erkeğin elini bile tutmuş olacağını sanmıyorum o dönem. ortaokula giden kızlar gibi gider birilerine platonik aşık olur saçma sapan defterler yazardı. of sldkfjsdf. arkadaşları içinde ezik bi konumdaydı ama konu onay alacağı bi şeylere geldiğinde elindeki her şeyi ortaya döker, geri durmazdı. neyse. bu kız ailesinden de baskı görüyordu diye duyuyodum.

bi keresinde bi mevzu oldu bi yerde flüt mü bi enstrüman gördük. hep ne kadar çalmak istediğinden bi şeylerden bahsetti de bahsetti. ee niye çalmıyon dedim. yani enstrümanın parası falan öyle bi sorun gibi değildi mevzu, yoksa ayı gibi sormam zaten. neyse şey dedi bu. "bir keresinde küçükken babama söylemiştim o da sen çalamazsın dedi. o yüzden sonra ben de çalmayı düşünmedim" gerçekten çok ezik ve kafasız bi kızdı ama çok acınasıydı da. yani o sinir bozuculuğunun arkasında bi dram yatıyodu. evet.

Ne demek ciddi misin, ne demek sacma. Ne kastediyorsunuz amlamadim.

Ben farkli anormal davranan yasayan biri degilim. Bunlarin hepsi kendi icimde, hissettiklerimde ve evimde.

O gayet normal birini tanidi hep. Normale yakin veya.

PSİKOLOJİK DESTEK ?
PSİKOLOJİK DESTEK ?
PSİKOLOJİK DESTEK ?
PSİKOLOJİK DESTEK ?
PSİKOLOJİK DESTEK ?
PSİKOLOJİK DESTEK ?

Ne destegi. Gittim psikologa psikiyatira. Degisen bir sey yok. Mantiksiz da zaten. Benim icimde yasanan seyleri, hissettigim duygulari kim konusarak cozebilir ki. Psikiyatrist bi nebze ilacla rahatlatabilir. Cozmez tamamen tabi. Bu kisilik veya neyse.

Lan annem oyle demedi. Uygun degil bana gore degil. Annem hayatim benim. Hayattaki en buyuk destekcim. Kac yasinda olursam olayim ne olursa olsun her daim yanimda olan, beni hep seven, heo dusunen, hep destek olan biri annem. Konu okb falan degil. Ben evlenemem. Bunu bilerek icten ice, ona evlenecegiz dedim. Ya neyse ya. Sagolun.

çözmez derseniz evet çözmez. psikolog ne çözer kusura bakmayın da o kadar cahil bir tavır ki aslında size cevap yazmaya bile gerek yok.

o dediğin bir çok insanda var, zamanla aşıyorlar, ilaç alma git gel psikologa anlat konuş yaz zamanla törpülenirsin, zaten sevgilin anlamaz mı sanıyorsun bu anlattıklarını içinde yaşadıkların yanında cok ozguvenlı bır ınsan ımajı mı cızıyorsun sanıyorsun

annen de kusura bakma ama annenden bellı neden boyle oldugun, insan ogluna boyle mı destek olur, evlenemezsınmıs? ne özürlüler rahatsızlar hatta zihinsel engelliler evlenıyor akıl hastalıgı desek 3 kısıden 1 ınde var sendeki ne kı bunların yanında

dıceksın kı sevgılıne, senı sevıyorum ama boyle boyle boyle takıntılarım var. ben artık degısmek bunları asmak ıstıyorum bana destek olup elımı tutarsan deneyelım evlılık olmasada bı nısanlılık vesaıre beraber psıkologa gıdelım

sonra zaman gosterecek

Haci sen ne diyosun Allah askina. Senden bi bok olmaz anlaminda demedi diyorum. Evlenmem evlenemem ben istemem yasayamam baskasiyla diyordum hep. O da artik hani evet evde daha mutlu olursun dedi.

Cahil falan degilim bu arada. Yillardir psikiyatri psikolog gordum ben. Pozitif bilim mi kardesim bu. Degil. Cozdu mu beni. Hayir. Ee?

valla iyi yapmışsın ayrılarak, kızın hayatını da altüst etmenin bir anlamı yok.

öncelikle kendini bir kabullen. yok önce evlenirim demiş sonra olmaz demiş, şu dengesizliği bir at önce. eğer onu kaybetmeyi istemiyorsan da onun için savaş. hastalığı da gayet psikologla yenebilirsin.

hastalığını kabullenip ben böyleyim ya deyip kolaya kaçacaksan da sevme kardeşim, kimsenin hayatını hiç etmek zorunda değilsin. annen de bundan dmeiştir zaten. sen bu kafa yapısıyla bence de biraz zor.

sen zaten ilişkisinde sen gibi olmamışsın, normali oynamışsın. şimdi kendini gösterdikçe kaçacağını düşündüğün için korkudan kendin ilişkiyi bitiriyorsun.

tavsiyem, doktor çözüm evet, defalarca gittiysen bin defalarca daha git.

İki ay once diyarbakirdan geldim askerden. Anlastik?

Doktor cozum falan degil. Benim kisiligim Bu. Yapi meselesi. Bazi insanlar da evine ailesine daha cok bagli oluyor. Ben boyle oldugumu gozardi ederek, onunla olabilmek icin belki de icten ice kendimi inandirdim evlenicez dedim. Hatali olan benim zaten. Ben cok uzuluyorum. Ama onu da ben uzdum.

Ona evlenecegimizi, onu cok sevdigimi soyledigim bi mektubun fotografini yolladi dun gece. Ben herseyimi anlatmistim bi yazida. Yine dunbgece. Ona cevaben yolladi. Ve sunu soyledi. Sana 2.kez evet dedigim gune lanet ederek uyuyorum bu gece.

Yani nasil kotu hissedilir. Nasil. Anlatamam su an hissettiklerimi.

bunun i5 modelini 2200e pcdepo'dan almistik, kisa bir sure sonra orasi da batmisti :)

indirim falan ayaklari yalan, standart fiyat gosteriyorlar.

peki bilgisayardan memnun musunuz? zaten hepsiburada'dan almiycam, kendi bilgisayarcım var ornek ıcın koymustum

kardesim kullaniyor, pek bir sikayeti olmadi. lakin, kasasin kalitesi biraz dusuk. galiba cad programlari cin, islemciden ziyade ekran kartinin iyi olmasi onemli. i7li bir bilgisayar yerine i5li bir modele, daha iyi bir ekran karti tercih edilebilir.

ben de su siralar, autodeskle calisiyorum. hp zbook kasa, quadro ekran karti olmasina ragmen calistigim modelden dolayi kasiyor, bazen program cokuyor.

www.instagram.com

kolsuz agop çok övülür. vitiligo bende de var belli bi bolgede ama ben gitmedim, bi akrabam cocugunu goturmustu. allah'tan onunki de ilerleyici tip degildi. bu hastalıgın maalesef dısardan tedavisi cok zor. ama uzak duracagın bişey varsa o da stres. nerende olursa olsun kafaya takmayacaksın. hayatımda gordugum hem tip hem karakter olarak en hos insanlardan birinin suratında at gibi lekeler var, hiiiç gozume batmıyor. bazen kendimdekine cok moralim bozuluyor bunu dusunmeye calısıyorum.
eski duyurularından erkek oldugun izlenimine kapışldım ama cok nadir de olsa yine de hashimoto tiroiditine baktırmanı öneririm. bu sebep oluyormus. tekrar soyluyorum stres yapmayacaksın.

arkadasim vitiligo otoimmun bir hastaliktir, yani vucudun bagisiklik sisteminin kendi icinde yanlis sinyal almasi ve kendine saldirmasi sonucu olusan bir hastaliktir. kaynagi kandadir (bagisiklik sisteminde).

otoimmun hastaliklarin genel olarak tedavisi modern tibbin henuz basari saglayamadigi meselelerden biridir.

diyecegim odur ki, malesef vitiligonun tedavisi pek cok diger otoimmun hastalik gibi yoktur. umut SATAN coktur, ancak malesef gunumuzde caresi yoktur.

dusun ki ise yarayan bir yontem var; dunyada milyonlarca vitiligo hastasi var ve bu careden milyarlarca dolari ANINDA kazanacak ilac sirketleri var. bu eczacinin / lokmanin bile bildigi careyi onlar da bulup herkese yuksek fiyata satmazlar mi saniyorsun? dunyanin onca universitesinde onca ogrenci ve profesor bu hastaliklarin kodunu kirmak icin bosu bosuna mi calisiyor?

caresiz hastaliklarda insanlar care ararken daha da stresleniyor. kendine bunu yapma.

otoimmun hastaliklar gizemlidir, bazen geldikleri gibi giderler. internette gordugun "once" - "sonra" fotolari bazen kendi kendine duzelen hastalari gosterir (ama onlara sorsan, gecmeden onceki ay amuda kalkmistim ondan duzeldi derler) bazen de fotograflar kronolojik olarka terstir.

Biri sana bu hastalik icin care satiyorsa ya cahildir, ya da seni dolandiriyordur.

Otoimmun hastaliklardan cekmis ve cekmekte olan biri olarak soyluyorum. Olmayan seylerin pesine dusup moralini ve parani tuketme. Vitiligo dunyanin sonu degil. Seni 2 ayda yataga baglayip oldurecek otoimmun hastaliklar var. Sukret ve gec. Gecmis olsun.

Ben de robokot'un yazdıklarıni yazmaya gelmistim aslında. Aynen ben de otoimmun bir hastalık sahibiyim, bu tür hastalıklar tedavu edilebilir olmasa da "idare edilebilir" kategorisindeler. Yani tedavi yerine idare etme yöntemi arastirsanız daha net ve iyi sonuclar elde edersiniz gibi geliyor cunku birseye umut baglayıp hayalkırıklığına uğramak da basli basina bir travma. Öyle ot çöp olayına ise sakın sakın girmeyin. Baldıran da doğal marul da doğal ama salatamızı baldıranla yapmıyoruz.

Aklıma ilk Friends geldi. Bir de Borat :)

Ha bir de Woody Allen

seinfeld, friends, cheers, frasier, malcolm in the middle, jimmy kimmel, jimmy fallon...

ha ne alaka diyebilirsin ama bir de jack nicholson geliyor.

durum komedisi geliyor bana direk. larry david'in askerleriyiz.

Amerikan mizahı denince ilk aklıma gelen stand-up gösterisi. Orada bu neredeyse bir..ne denir? kültürün daha doğrusu mizahın bir parçası yada temeli hatta. Biliyorsunuz orada stand-up yapılan bar vb yerler var, amatör isimler sahne alıp içinde en sivrilenler bir süre devam ettiriyor, oradan tv ve sinema dünyasına geçiyorlar ve bu tahmini 40-45 yıl öncesine dayanan ve o zamandan beri devam eden birşey.

Örnek olarak Jerry Seinfeld, Steve Martin, Richard Pryor gibi isimleri inceleyebilirsiniz.

Mizaha bu şekilde başlayan komedyenlerin bir kısmı aynı zamanda kendi talk showlarıyla tvde yer almışlardır, gene örneğin Steve Martin, Jay Leno, sanırım Whoopie Goldberg de var.

Talk show yapan diğer komedyenlerden aklıma gelen Conan O'Brien, Jimmy Fallon.

yazılanlara ek olarak politically incorrect stereotip şakaları ya da ırkçı şakalar bir alt başlık olmalı diye düşünüyorum. amerikan komedisinde ciddi yer tutuyor bana göre. kolay gelsin.

Oncelikle not dusmek isterim ki tez konusunda buradan fikir almaya siddetle karsiyim. Buradan tez konunuz hakkinda bir cikarimda bulunmayin.

Kendimce aklima gelenleri bir kategorizasyona sokayim.
Stand-up gosterileri, sit-com diziler, Amerikan komedisi (filmleri), eglence gosterileri mizansenleri, talk-showlar, cizgi filmler, animasyon diziler, internet memeleri, rapci atismalari. Bunlarin hepsinin derin birer alt kulturu var. Ek olarak roast gibi fevkalade bir tur var ama onu bir kategorizasyona koyamadim.

Akademik olarak soruna cevap oluyor mu bilmem ama Louis c.k. candır.

"eski karım..." bilmem ne bilmem ne diye başlayan ve güldürmeyen espriler.

the office (US version)

Yo mama so...

youth da bu minvaldedir.

yolda uyuyabiliyorsan çok sıkıntı olmuyor, 12 saatlik uçuşumun sanırım 11 saaatinde uyuduğum için (evet danayım :) ) ben burdan ankaraya gitmiş gibi olmuştum mesela. ama uyuyamıyorsan çok sıkıntı.

yine de amerikaya aktarmalı uçan şirketlerin uçakların koltukları nispeten rahat oluyor (klm ve alitalia denediklerim)

Cok fiyat farki yoksa aktarmasiz tek uçuşla git.

tek

Çok fiyat farkı var, yaklaşık 400 tl fark var, ama skyscanner'da en ucuz bilet 1.300 küsür, sonrası hemen 1.500, 1.800 diye gidiyor, 1.300 tl olandan korkuyorum biraz.

thy ile tek git delimisin
diğer türlü alanlarda in, ineceğin ülke avrupa ülkesiyse transit vize bokuyla uğraş
eğer farklı havayoluyla gideceksen bi de bavulla uğraş falan zor işler
bin tek seferde git işte güzel güzel

400 tl dediğin 100€ aşşa yukarı, indiğin alanlarda yemek içmeye harcarsın zaten, 400 lira için değmez bütün gününü piç etmene

Fiyat farki icin degmez.

Arada 200-300€ fark olsa ok ama.

Arica neyden niye korkuyosun anlamadim? Aeroflot cok basarili bi havayolu. Ozellikle uluslararasi ucuslari

Açıkçası araştırmadım gitmeyi düşündüğüm hava yolunu, koltuklar rahat olmaz, iğrenç bir uçuş demeyimi olur benim için diye tırsıyorum. Uluslararası uçuş bir kere yaptım pek fikrim yok ama Pegasus gibi bir şirkete denk gelirim diye endişelenmiştim. Söylediğiniz içimi rahatlattı teşekkürler.

400 lira fark bisey degil. Tek ucusla git.

400 lira büyük para bence öğrenci adam için, aktarmalı git.

buradakilere bakma, yiyeceğe içeceğe 400 lira harcayabilen tipler var 9-10 saatte. (ne yiyorlar merak ettim)

400 lira hakikaten çok para benim için, bir bavulla gideceğim muhtemelen zaten, ve beklediğim yerde de çok bekleme yapmayacağım, yemeğe içmeye o kadar harcamam kaldığım yerde gibi geliyor. ama yine de tavsiyeleriniz benim için önemli, teşekkür ederim.

aktarmayı aynı firma ile devam edecek şekilde yaparsan arada bavul al tekrar check in yap gibi dertler olmaz bu arada. bavulun aktarma yapacağın uçağa aktarılır, aksi durumu da belirtirler ama genelde 1 aktarmalı uçuyorsan olmaz öyle bir şey. bir de çoğu şengen ülkesi amerika vizesi olduğu zaman transit vize istemiyor (örn., italya, hollanda)

1300'lük bilet daha konforsuz diye bir şey yok. Uçak aynı uçak.

Aeroflot ile tokyo'ya gidip geldim.

Toplamda 4 ucus oldu yani.
Her ucak cok konforluydu, uzun sureli ucusum da oldukca iyiydi.
Bence o konuda sikintin olmasin ama rusya transit vizeyi napar bilmiyorum. Daha pahaliya gelebilir. Vize parasina bak.

Aeroflot ile Moskova aktarmalı New York'tan geldim. Toplam 24 saate yakındı. Yeşil pasaportum vardı benim de, transitte herhangi bir sorun olmadı (gerçi dönüyordum zaten de, dışarı çıkılabilirdi de). Deli gibi uçak korkum var, yolda gözümü kırpmadım hiç; Moskova'da havaalanında yarım saate yakın uyudum.

Eğer 400 TL fark sizi Amerika'da zorlayacaksa, dar bir bütçe ile gidiyorsanız, aktarma yapılması mantıklı. Kısa süreli mi gidiyorsunuz, yoksa en az iki-üç hafta kalacak mısınız? Kısa süreliğine (1 haftalığına) falan gezmeye gidiyorsanız, ilk gün heba olur. Direkt uçuş alınması daha rahat olur ve orada rahat gezilir. Orada bir üniversiteye biraz da uzun bir süreliğine gidiyorsanız, babanız da memurmuş, o 130 dolar orada kurtarıcı bile olabilir; o durumda aktarma mantıklı.

transatlantik ucuslarını pegasusla karsılastırma. herkes delta'ya gömer mesela bana gayet rahat gelmişti. standartlar yuksek oldugu icin insanlar cok sey bekliyor. thy'nin de tek olayı zırt pırt gelip bişey alır mıydınız demek bi de koltuk eglence sistemleri, biz lükse alıskın diiliz bana fazla gelmişti:)new york'a indikten sonra 3 saat nereye gidiyorsun? ucakla mı yani? avrupa'nın cogu yerinden amerika'daki diger sehirlere gidebilirsin. aramanı öyle yap, illa abd'DE iniş yerin ny olmak zorunda diil.

New York'ta indikten sonra Binghamton'a geçeceğim üniversiteye, bir dönem kalmaya gidiyorum. Binghamton'a gitmek de sürekli toplu taşıma, metro vs aktarma isteyen bir şey, yaklaşık 3 saat gözüküyor belki daha da uzun. Eğer aktarmalı uçak yorarsa bir de Amerika'da yolculuk epey zorlayacak beni, bir de tek başıma olacağım, her neyse.

THY'nin tek seferlik uçak bileti, yaklaşık 11 saat, zannettiğimden daha pahalıya geliyor, öğrenciye %30 indirim sanıyorduk ama %20'ymiş. THY uçak bilet satış noktalarında promosyon biletler Amerika'ya daha ucuza gelebilir öğrenci indiriminden dediler, ama maksimum ne kadar ucuza gelebilir yani, yaklaşık 2bin ödemem gerekir kesin.

Gönül isterdi ki THY ile gideyim, ama arada çook fark var. Bir süre daha burs bakınacağım, olmazsa Rusya üzerinden giderim herhalde.

işin vardır, araya girmesin, zor durumda kalma diye haber vermediğini düşünüyorum. kötü bir niyeti yoktur kesin.

'Son sınavlara girip çıkıyorum, sınav haftasındayım.'

edit: farkettim de bu cevabım çok yavan kalmış belki tarihi erteleyebilirdi baban ama yurtdışı gezisi öncesi halletmek istemiş olabilir fıtık sorununu. bence üzülmemen gerek. seni düşündüklerinden böyle yaptılar.

klasik erkek gururu işte, sana zahmet olmasın diye böyle yapmıstır tabi. fıtık diye cok önemsememiştir, bi de saglık isinde. ama tatlısert payla tabi, en basiti de olsa ameliyat ameliyattır. yanında biri bulunmalıdır efem.

üzülmeyesin, sınavlara falan etkimesin diye yapmıştır belki. amca işi bozmasa öyle olacaktı sanırım.

bence şahsi bir şey arama. sınav dönemi gibi bir sebepten dolayı söylenmemiş olabilir. benzer şekilde babam, bana haber vermeden koroner bypass ameliyatı olmuştu ben başka bir yerdeyken. haberim olsa kalkıp gelirim diye haber vermemişler. babalar böyle şeyler yapabiliyor yani.
ha peki sonra noldu? ben de hıncımı almak için onlara haber vermeden deviasyon ve sinüzit ameliyatı oldum haber vermeden. sonra bana "niye haber vermiyorsun, gelir başında dururduk" dediler. "siz haber verdiniz mi?" dedim.
sen de benim gibi yapabilirsin.

aynisini sen de yap
Fake bi foto koy hastanede yatar gibi
bypass sonrasi serum qeyfi falan yaz basligina da
Bakalim ne tepki verecek?

@douchebag: hahah double date yaparız :p

Ben varım diyorum... Ama kullanıcı adımı özelden paylaşıyorum :) Dost var düşman var :P

Bende varım diyorum.

Binde vırım

ben dee!

varım diyor

varsanız kullanıcı isimlerinizi yazsanıza nasıl bulucam sizi :D

özelden yazcaz

bok gibi bişey afedersin hiç beğenmiyorum bu şeyleri.

not: ermeniyim

dedigin gibi daha fazla motif vardı bence, o sonuncu karsılıklı oynadıkları da bıcak horonunun bıcaksızı gibiydi.

öte yandan videoyu izlerken baya huzunlendim. bikaç hafta önce tiflis'e gitmiş, korkumuzdan erivan'a gecememiştik. ama bakıyorsun, muzikler, danslar, ritimler hatta tiplerimiz bile aynı nerdeyse. aynı topraklarda var olup şimdi böylesine nefret duymamız iç acıtıcı. bi de adamlar gayet onurlu bi şekilde savasa gittiklerini sanıyorlar. enteresan bu insan canlısı.

ben de ermeniyim ve türkiyede bu halayı çeken ermeni görmedim. ermenistana özgü bişe olsa gerek

şu vidyonun youtube karşılığı yokmudur, iş yerinde yasaklı.

sivas düğününe gitmeni tavsiye ederim :) bizim halaylarda da çok çeşit var sadece üç ayak değil ki o millet bilmediği beceremediği için öyle. hatta ilk birkaç halayın aynıları bizde de oynanıyor. ha ama adamlar 10 numara güzel oynuyorlar ona laf yok

o kadar da güzel değil. bizde daha güzel oynayanlar var.

belki de ilk kez bir videoyu tam izlemedim. ilk 2 dk için söyleyeyim;

-halay çekmeyi bilmem ama izlemeyi severim. bir sivas, erzincan tarafı düğünlerine git çok daha iyilerini görürsün.

-bir kere erzurum baş barı var. ne kadar dalga geçilse de şemmame bile bundan daha organize bir halay.


ayrıca zurnada ritim, müzikk denilen bir şey yok aynı şey kafa ütüleyici.

anne tarafından ermeni, baba tarafından kürdüm. her iki kültürü de çok iyi bilmekteyim, dilleri, halayları falan iyi bilirim ama böyle bir halayla ilk kez karşılaştığımı da dile getirmek isterim.

cam tavanlı spaceback çok daha güzel görünüyor leondan. bir de dizel farkı var. o yüzden her türlü rapid spaceback.

rapid +1

skoda cok begendigim bi araç, daha bugun rapidi birine gosteriyordum. öte yandan tr.de 2. el piyasası malum; marka takıntısı var insanlarda. leon bunu son bikaç yılda ancak aşabildi, skoda'da biraz daha zaman var.

uzun sure kullanacaksan bunlar önemli diil ama, sevdigine yürü

Seat Leon alırdım düşünmeden.

leon fr 1.4 dsg yi düşünürüm led de var sunroof da 1.2 den az yakar act.

Peki 0 değilde 70 bin civarına ikinci el leon 1.6tdi dsg yi de düşünürsek ne dersiniz?

leon alasın var galiba :) illa leon olacaksa da ikinci el dizel alacağıma 0 benzinli alırdım ben, hem vergi avantajı var.

Aslında spaceback cidden daha mantikli neredeyse leon benzinli fiyatina dizel arac almış oluyorum hem de 0. Sadece 2.elde nasıl bir durum olabileceği düşüncesinden ötürü leon u da dusunmeden edemiyorum

seat'ın ikinci eli skoda'ya göre hızlı değil.

seat'ın ikinci eli skoda'ya göre iyi diyemeyiz ama leon'un ikinci eli rapid spaceback'e göre çok daha iyi.

Hepsini bir araya getirdiğimizde 5 6 yil kullanmayi planladığım bir arabada dizel olmasi 2.el piyasasindan daha on planda kaliyor sanki

Beypazarı kurusu olabilir mi?

yöresi hakkında bi fikrin var mı? pek cok yorede degisik ekmekler kurutulur yenir, ekmegin tipine göre şekli degisir

@balik, beypazarı kurusu değil. benziyor aslında ama benim yediğim daha tatsız, aromasız bir şeydi.

@galandar, doğudan bir yerden geldiğini söylemişlerdi ama tam yerini hatırlamıyorum.

www.haber3.com
bu ekmek cok guzeldir mesela, aynı dedigin şekilde tuketilir bak bakalım benziyor mu?

şekli benziyor ama özel bir adı yok sanırım bunun. benimkinin özel bir adı vardı, onu hatırlamaya çalışıyorum.

cok fena kafaya taktım, g(k)olot mu acaba?

skyscannerdan takip ediceksin.

biletin sağı solu belli olmaz ben 2010 millet 6 ay önceden 1000 dolara bilet alıyoken son 2 hafta kala 700 dolara gidiş dönüş almıştım deltadan. son dakika da çok ucuz biletler bulabilirsin ama garantisi yok bu işin.

Amerika'ya mı son dakika uçak biletini bu kadar ucuz buldunuz?

evet ist-JFK uçuşuydu

bu arada 2010daydı şimdi farkettim yazım hatası yapmışım üstte

Biz dönüşte uçağı kaçırmıştık, ertesi gün için 600 dolara aldık adam başı, olabiliyor

new york-milano olması lazım

sene: 2009

Ben de 2010'da bir ay kala 750 dolara Fransa aktarmalı gidiş ve Delta aktarmasız dönüş bileti almıştım New York'a. Sürekli bakmak lazım, Skyscanner/Kayak falan.

bazen orbitz de iyi fiyat veriyor.

al sana dev hizmet getirdim bilgisayarımın derinliklerinden. bi köşende dursun.

i.hizliresim.com

okurken çalışsın. ailenin sırtına binmekten başka bir alternatif geliştirin. burs bulsun vs. ama o bölümü okusun mutlaka.

söyle yahu, yazıktır çocuğa.

Söyle söyle. Annen baban "o rakam için çekinme" diyebilir. Zaten parası varsa öyle der. Yoksa da bilmeleri iyi olur durumu, belki başka bir çıkış yoku bulurlar.

mutlu olmayacağı bir şey yapmasın, sonradan pişman olursa geri kalan hayatı boyunca sıkıntı ve pişmanlık çekebilir.

söylesin, gerekirse birlikte söyleyin. konuşmaktan bişey olmaz. ayrıca çalışırsa biraz gelir elde eder, en azından masrafların bir kısmını karşılar.

Ailenin durumuna göre söyle. Eğer taşınmayı, vb. kaldırabilecek durumdaysanız, söylenebilir ve ona göre plan yapılabilir. Ailenin hiç durumu yoksa, isteğini çok büyük sıkıntılarla gerçekleştirebilecek gibiyse, çok üzülürler "Çocuğumuzu istediği okulda okutamıyoruz" diye, vicdan azabı çekerler hayat boyu, kardeşin de sevmediği iş için ailesini suçlar.

Okurken çalışmak bir çözüm ama her bölüm için işlemiyor. Eğer dediğiniz kalitede bir bölümse, dönemler boyunca gurk tavuk gibi oturup çalışması da gelebilir ama örneğin yazın bir yerlerde çalışabilir.

uy yazik ya soyle bence de. ama senin soyledigin anlasilmasin. annenler agzindan laf almis gibi ayarla. ya da anlasilsin ya, sonucta onun mutlulugu icin.

ben de boyleydim, aman yuk olmiyim filan ama neticede zorluklara katlanmak icin karsinda koca bir hayat var. 4 yil daha destek gormek kotu bir sey degil. ileride telafi eder.

Durumu sıkıntida olan bir aile değiliz aslında. Sadece iki kira ki bizim şimdi odedigimize göre 3 kira ve biraz masraf olacak. Annemler de haliyle eskisine göre bir tık sikisacaklar ama altından kalkamayacaklari bir şey değil bence. Kaldı ki onunla beraber taşınırlar hiç sorun olmaz ama düzenlerini bozmak istemiyorum diyor.

oturup konuşmalarını sağla, "emin misin, gerçekten istediğin bu mu?" diye başlasınlar belki açılır çocuk, üzülmesin ileride. istemediği bir bölüm okursa üzülür.

Kardeşini ikna et sonra söyle. Yük olmak istemezsen çalıştıktan sonra ödersin önündeki hayatı düşün falan de. Millet ne zorluklarla okuyo istediği yerde, oluyo yani böyle şeyler. İçim ürperiyorun dediği gibi çalışır vs. O işler bi şekilde halloluyor. Lisede insan bu meblağları gözünde büyütebiliyor ama para bi şekilde bulunur senin de dediğin gibi.

söyle tabiki de. çocuğun geleceği söz konusu

söyle, cocuk gerçekten istiyorsa istedigi bolumu okusun. bu gözler ne iyi universitelerde bolumlerde sırf sevmedigi icin tutunamayanları gördü.

Söyle

Ben unuttuğum zamanlarda sabah aç karına da içiyordum, sorun olmuyordu. Kardiyolog bana yatarken almam daha iyi olacağını söylemişti. Bu da ek bilgi olsun.

yatarken almak cok enteresanmıs.

Benim nabız zaten düşük atıyor, sen en iyisi yatarken iç demişti. Onunla alakalı sanırım.

yanıs bilmiyorsam bu tarz ilaçlar açken daha cok etki ediyor. akılda tutmakta fayda var

Cikma ihtimali var.

idata vip üzerinden 2-3 günde vize alanlar varmış. tur firması benzer bir hizmet kullanıyor diye ümit ediyorum.

Idata ile 3 günde aldım 1 ay önce.

var ama madem şirket büyük vip vize alın

bilgisayardan okey falan takılsın işte?

e öğret bilgisayarı işte.

Benim babam maksimum 1 ay dayanabildi o moda, sonra iş buldu, şu anda çalışıyor. Bu arada emeklilik çok istediği bir şeydi ama gerçekte biraz sıkıldı. Sağlık sorunu yoksa tekrar iş arasın.

öncelikli soru, babanızın işi neydi? bu hayati önem arz edebiliyor bazen. ona göre cevaplar vericem.

babam şoförlük yapıyordu. emekli olduktan sonra devam ettirmek istediği bir iş değil. iş bakıyorum onun için ama bulabileceğimi sanmıyorum.

Su anda bircok emeklinin bu modlarindan kurtulmasini sagliyor bilgisayar. al ogret adama kendisine sosyal medyada gezinsin internete baksin. akrabalariyla, dostlariyla konussun tartissin kavga etsin. cani sikilmaz bir daha.

soruyu babanızın asker/polis olma ihtimaline karsı sordum. onlarda cok ciddi bi emeklilik recoverı gerekiyor.

babaya eglenceli bi hobi bulmak cok önemli. facebook amca teyze yeri oldu diye bosuna demiyolar, al gundemi takip etsin hem. ama insanlarla direk sosyalleşebilecegi etkinlikler daha güzel olur. örnegin istanbuldaysanız ismek kursları, ya da varsa briç ogrenip oynayabilecegi bi klup.

benimkisi sabah 7-8 gibi kalkıp kahvaltı hazırlıyor. uzun uzun annemle kahvaltı ettikten sonra da apartmanın altındaki iş yerinde takılıyor oradakilerle arkadaş olduğu için. arada bir uğruyor. evdeyken yaptığı şeyler de sudoku çözmek ve yabancı dizi izlemek. özellikle prison break'i çok heyecanlı bulmuştu. zombili diziler de var ilgisini çeken. hatta lost'u da zamanında takip ediyordu. bence bunları izletebilirsin aşklı türk dizilerinden sonra ilgisini çekebilir.

Bir hobi edinmesi için teşvik edin.

Bütçe durumunuza göre:
- maket yapımı vb birşey olabilir, ahşap model gemi vb birşey de olabilir.
- gene el becerileri üzerine marangozluk, ahşap vs türünde birşeylerle uğraşabilir, birşeyler üretebilir (ahşap oyuncak, süs eşyası vs).
- çini tabak boyayabilir
- severse puzzle yapabilir

Böylece hem birşeylerle meşgul olur, hem de ufak tefek birşeyler üretebilir ileride.
Yeni şeyler öğrenmesi zihnini, beynini dinç tutması açısından da önemli.
Ayrıca bazı belediyelerin ücretsiz kursları oluyor, ilgisini çeken birşey olabilir.

Son olarak, balkonda çiçek böcek birşeyler yetiştirebilir.

çöp.

Çöp

Yakınsam klozet. Yerde toplanmışsa süpürge. Kendim oynarken baya döktüysem odamdayımdır, yerde halı yok yere atıyorum. 1-2 güne bir de yerleri supuruyorum.

Çöp. K lozeti tikama ihtimali yüksek.

çöp. yerde köşede biriknleri elektrikli süpürge ile çektiriyorum. zaten hemen hemen her gün açılıyor süpürge biriken bişey olmuyor.

çöp

Çöp

tr'de kanalizasyon sistemi yeterince gelişmiş olmadıgı icin kesinlikle klozete atmıyorum. lütfen kimse de atmasın.
çöp

yumak halinde birikmiyor saçlarım. dökülüyorsa da elektrik süpürgesiyle temizleniyor. he elektrik süpürgesinin içindekiler nereye gidiyor onu tam bilmiyorum ama.

işimi sevmiyorum ama çalışma şartlarım iyi olduğu için katlanıyorum. bugün aynı şartları bana sunabilecek başka bir sektörde daha fazla keyif alabileceğim bir iş bulsam o saniye bırakırım. lakin yeni bir iş bulmadan istifa etme gibi bir lüksüm yok zira para kazanmam lazım, bu yaştan sonra babamın eline bakamam, gurur yaparım.

Memnun gibiyim ama değil de gibiyim aslında kararsızım.

Sirf para kazanmak zorunda oldugum için katlaniyorum, iş yerim dedikodu yuvasi, patronum bi garip .elimden olsa paraya muhtaç olmasam 1 dk katlanmam .

valla ben de bıktım istifa ettim, baya sonra iş aramaya basladım. bulamıyorum da bikaç aydır ama yine olsa yine istifa ederim.
kendine hayatı zindan etmenin anlamı yok. hem maas da yatmıyomus, ittir et

İsimden memnunum çünkü para kazanıyorum. Para kazandıracak hobim olmadığı için para nerdeyse orda mutluyum. Heh heh

kararsızım, patronum ve şefim bol bol müşteri toplantılarında beni utandiriyor. gururla ben şu şirkette çalışıyorum diyemiyorum. Namı pek iyi değil sektörde. sigortamı düşük yatırıyorlar. harıl harıl iş arıyorum ama izmirde malesef imkanlar kısıtlı. bi iş bulmadan istifa etmeyi götüm yemiyor, ama her gün en az bir kez bunu düşünüyorum.

la cara oculta

mientras duermes

yine karşınızda izlediği 5 filmi yıllardır her yerde öneren lümpen meister!

plemya. filmde sesli tek bir diyalog yok. karakterlerin hepsi sağır ve işaret diliyle anlaşıyor dolayısıyla. altyazısı falan da yok. sözlükte çok güzel yazmış birisi: ilk 10 dakika "bu ne lan" diyorsun ama sonra öyle bir kaptırıyorsun ki vuhu. çok sevdim ben, güzel filmdi. yurmuh gibi oturdu göğsüme.

relatos salvajes

Nereye gittiğine bağlı. İyice uzun yol uçuşlarında oluyor genelde de, yurt içi veya Belgrad gibi yakın yurtdışı yerlere gidenlerde olmayabiliyor.

Ispanya, almanya, hollanda ucuslari mesela

İspanya, Hollanda'da büyük olasılıkla oluyor. Uçak atamalarına bağlı olarak, eğer sıkışıp bir yurtiçi uçağını yurtdışına atamamışlarsa oluyor. Almanya için de genelde olduğunu duydum. Ama Pegasus'un uçağında yokmuş mesela. Kesin değil ama oluyormuş gibi varsayılabilir.

THY'yi bilmiyorum ama Sunexpress ve Pegasus'ta Almanya-İsviçre-Avusturya uçuşlarında olduğuna denk gelmedim. Daha uzak uçuşlarda olabilir.

Uçağına göre. Eski 737-800'lerde çoğunda olmuyor.

Pegasus da ne ekranı kafayı mı yediniz? Pegasus uçaklarının hiçbirinde ekran yok. Thy de ise gideceğim yere bağlı ispanya uçaklarında oluyor almanya uçaklarında da değişiklik gösteriyor köln e giden uçaklarda hep vardı ama düsseldorf a gidenlerde hiç yoktu.

isvicre'de bazen oluyor bazen olmuyor.

büyük olasılıkla oluyor ama garanti veremez kimse

pegasus dandik gördugu rotalarda(bu benim tespitim yoksa ekran vardı) bilgilendirme ekranını bile acmıyor. film vs kesinlikle yok.

thy'de ucak modeline göre degisir diye tahmin ediyorum.

thy avrupa rotalarında genelde film izlemek için tavandaki ekranları kullanıyoruz. önünde ayrı ekran olan uçuşlar 5-6 saatlik uçuşlardan itibaren başlıyor amerika falan abartıyor. tabi ki filo düzenlemeleri, rotasyonlar, yoğunluk vb. nedenlerle arada kısa rotalarda da yeni ve teknolojik uçakları görebiliyoruz. şans meselesi.

erkek misin? nasıl besleniyorsun? çay-kahve içmez misin?

hakkaten temel reyiz misin nesin arkadaş? yarısını bana ver bu iş huzur içinde çözülsün

Erkeğim çay değil de mutlaka hergün en az 2 kupa filtre kahve içerim, çok mağdurum:(

still hastalığında yükselebilir ferritin

bana da yetmiyor. günde min 10, max 13 saat uyuyorum anca kurtarıyor.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim yok hamile olmadan öncesini yazdım zaten. normalim bu.

ya cok yoruluyorsundur, ya cok streslisindir, ya metabolik sıkıntıların vardır. secenek cok yani, bunları sen gözlemlersin en iyi.

normalde benim uyku surem 8 saattir, ama son dönemde 9-10dan az uyumuyorum, hep depresyon bunlar.

8 saat omrumun hic bir bolumunde yetmiyor bana.
Sta nin dedigi gibi 13 saat anca yetiyor.

çok uyumanın nedenlerinden biri de gözle ilgili sıkıntılar.Gözlerinizi fazla yoruyor olabilirsiniz gün içinde.Bilgisayara çok fazla bakmamaya çalışın.

Muhtemelen uyku kaliteniz kötü.Uyuduğunuz oda yeterince havalandırılmıyor da olabilir yada üst solunum yollarında kaliteli nefes almanızı engelleyen sıkıntı da olabilir

sabit bir uyku düzeni tutturmalısın, belki bir doktora gidip danışabilirsin, aytıca her kişinin uyku ihtiyacı farklıdır. TED'te bu konu ile ilgili videolar yardımcı olabilir.

Rope - alfred hitchcock

izledim onu nice kardeş

el cuerpo

corpse of anna fritz

insaat

dizi olur mu?

behzat ç.'de öle bi bölüm vardı. ahmet kural'la murat cemcir'in oynadığı bölüm.

(bkz: pete pay etti)

im july

fazlasıyla, tam kendi olarak, benny's video

(bkz: very bad things)

Kolpaçino'da böyle bir sahne var.

Weekend at Barnine's

Bonus olarak: Visitor Q

bence bi cilt doktoruna gitmelisin. lazer tarzı şeyleride cildiyeciler yapıyor en azından hekim gözetimnde olmus olur.

lazer yüzdeki tüyleri çoğaltıyormuş evet. kadınlar kulubunden bildiriyorum. hormonal bi sorun varsa bu tüylerin tekrar çıkması, başka yerlere de yayılması olası bence. doktorlarla çalışan yerlere gidin bence. sadece güzellik uzmanı çalışan bi yer olmasın yani.

sözlükten kirlikedi yüzüne iğneli yaptırıyordu. ona özelden mesaj atmayı deneybilirisin. ilgili başlıkta tecrübelerini de yazmıştı hatta.

hormon tedavisi olmadan epilasyon yaptırma

Yüze lazer değil iğneli tavsiye ediliyor. Ama önce doktora gitmelisin, tüylenmenin nedenine göre bir tedavi belirlerler, yoksa yeniden çıkıyormuş.

yuze uygun bi agdayla alip sonra tuyleri azaltan o the eczanelerde satilan serumlardan uygulayabilirsin.

(the otocorrect olmus :D mobilde editleyemedim)

yüze aman lazer yanastırmayın, aman diyim.

sadece iğneli olur.

@galantar kostumu, niye çoğalıyor mu? yoksa zararlı mı?

İğneli deneyimi olan varsa mesaj atabilir mi

ben cogalttıgına inanıyorum, eger baska bi sebeble çakısmadıysa ben vucuduma lazer yaptırdıktan sonra yuzumde ve vucumdaki ince tuyler kalınlastı. orda calısan kadın da bunu dogrulamıstı. iğneliyi duzgun yere yaptırırsan iz bırakmaz, zaten önce deneme icin bi alana yaptır. cildin cok kötü reaksiyon verirse devam etmezsin, ama gunes bakımını duzgun yaparsan hiç bi sıkıntı olmaz. biraz gec kaldın ama, yazdan sonraya bırak derim. kesinlikle günesten cook iyi korunması lazım igneli ep bolgesinin.

biraz tüylenme var diye yüzüme lazer yaptırmıştım. o tüyler bildiğin kıl oldu, olmayan yerlerde de kıllar çıktı. baktım baş edemiyorum iğneliye başladım. çok tavsiye ederim, beni kurtardı resmen. yüzümde delik filan da olmadı. hatta sabredebilsem vücuduma bile lazer yerine iğneli yaptırırım ama çok zor. kesinlikle lazer yaptırma yüzüne, ben ettim sen etme, cidden rezil ediyor çünkü.

uzman değilim fakat benzerinin kendime şu durumlarda geldiğini tespit ettim.2-3 günü hiç enerji sarfetmediğim ve bilinç altında boş vakit diye düşündüğüm şeylerle meşgul olduğumda gelmektedir.genelde bunu destekleyici ek olarak bir sıkıntı düşüncesi de eklenirse o zaman seyreyle saçmalığı.

hissi cok iyi anladım, arada ben de yasıyorum ama ben hep panik atagıma baglardım. sizin durumda panik yok gibi, ben de merak ettim cevabı

panik atak birden sebepsiz yere başlayan bişey değil diye biliyorum ama bakayım yine de bi neymiş ne değilmiş

@no frost panik atak birden sebepsiz yere başlayabilen birşeydir.

@sta aynen, ben kaç atagımı hiç bişe yok dedigim gunde yasadım. ya 1 ay sonraki bişeye kafayı takıyorum, ya haftalar önceki bi sıkıntımı. insan nerden vuracagını anlamıyor namussuzun

@sta öğrenmiş oldum. aslına bakarsan benim olay tamamen sebepsiz ve birden olmadı, şuan biraz daha yerine oturuyo taşlar. dizi izlerken 1 hafta önceki bir olay geldi aklıma, detaya girmek istemiyorum ama şöyle diyim hayatımın en endişeli en korkunç anlarıydı bu anlar ve bi süre aklımı yitirdiğimi sanmıştım, gerçeklikle bağımın koptuğunu düşünmüştüm. sonra kendime geldim ama o olayın etkisi tamamen geçmedi. işte dün diziyi izlerken o an geldi aklıma ve aynı hisler vücudumu sardı birden tekrar.

Bu dedigine benzer durumu zamaninda bende cok yasadim. Lise donemlerinde yaz aylarinda evden cikmazdim. Mahalleden birisiyle kavga etmistik sanirim. Neyse ailem surekli bu konuyu dalga meselesi halinde ya da buyuk bir ciddiyetle irdelerdi. Dışarı çıkmamız icin bize baski yapardi. Hatta is oyle noktaya gelmisti ki. Aksam vakti disari atildigimizi hatirliyorum. Neyse... Iste boyle dışarı cikmadigim zamanlarda kitap okumaya calisirdim. Benimki zamanim bosa gecmesin ve sorumlu bir insan olarak gorevimi yerine getireyim duygusuyla hareket etmekti. Okuduklarım tabiku bir şeyler anlatiyordu bana fakat bunlar yeterli gelmiyordu. Hep bir seyler eksikti. Sonra bu yaz donemlerinden birinde halamin kizi bize misafirlige geldi. Oturduk konustuk. Havadan sudan bahsetti. Ilgilenmedigim seyler anlatti. Su an bile hatırlamıyorum. Ama o an hatirladigim en net sey. O uzerime coken siklet bir anda kayboluvermisti. Yani benim bir anlam veremediğim tum o dusunceler bunalimlar uçmuştu. İste o zaman kendi kendime dedimki bunun sebebi yalnızlık.

Not: daha da uzun yazmak isterdim ama hem eksisozluk mobilde yazmak cok zor hem de gece 3.30.

@tamamen evet katiliyorum dediklerine. buraya yazma amaclarimdan biri de zaten insanlarin cikip "bende de var aynisi" ya da "olur oyle sikinti yapma" falan demeleriydi. yasadigin seyi ne kadar yabancilastirirsan o kadar buyuk bi problem oluyo. biri cikip panik atak olabilir ve ne hissettigini cok iyi anlıyorum dediginden beri daha iyi hissediyorum kendimi. cunku yalniz degilmisim. cok tesekkurler hepinize, gayet ise yaradi duyuruyu acmam.

aynı durumdayım, 2 hafta once gittim doktora. benim de icimi kemiriyor ama doktor cok sık karsılastıgımız bişey dedigi icin rahatlatıyorum kendimi. meme tipimiz riskli ama fibrokistik Allah korusun meme yapısı kanser olusturmaya daha musait, surekli kontrol altında tutulmalı.

diğer ikisini bilmiyorum da birincisini doktorlar pek sallamıyor, bende de var, kendi arkadaşım olan doktor da çok önemli bulmadı. Ama tabii diğer verilerle birleşince önemli olabilir.

Hayatında uçağa binmemiş ekşiciler aşırı abartıyor, bir şey yok fazla normal uçak yani. Al gitsin.

sürekli uçuyorum bugün de uçucam bir problem yok. rötar için kimseye ihtiyacınız yok sitesinde gerçek kalkış varış saatleri var.

Koltuklari dar, tum ucus boyunca paso reklam dinleniyor, yemek falan parayla. Ama ucuz fiyatliysa al yani. Madrid o kadar uzak degil, 3.5 saat dayanilir. Bilet fiyatlari arasinda <50 euro fark varsa thy tercihimdir

Rötar olayı abartılıyor. Bunun haricinde Madrid'e giderken değişen bir şey olmayacak, pegasus aynı pegasus. Koltukları dar, servis yok. Eğer gerçekten ucuz ise al(arada 100lira varsa), değilse değmez yorulduğuna.
Ayrıca pegasus plus üyeliğini unutma, Madrid'e git gel en az 20₺ uçuş puan kazanırsın.

pegasusla madrid'e gittim. uçak doluydu (yaz olduğu için de olabilir)
sıkıntı yaşamadım. fiyatına göre normal koltukları konforu falan.

insanlar pegasustan thy rahatlığı bekliyor. low-cost bir firma, eğer koltuğuna sığarım diyorsan onu seç. bir insan 3.5 saat susuzluktan ölmez. yer bulma sıkıntısı gideceğin tarihe göre değişir.

rötar'ı da çok abartılı değil. söylediği saatte varıyorsun gideceğin yere.

ben sık sık hatta tüm yurtdışı uçuşlarımı pegasus ile yapıyorum. hatta daha dün uçtum yurtdışı. thy ile muazzam bir fark var. 800 liraya thy tek kişi gidiş dönüş verirken pegasus o paraya çift kişi uçuruyor.

koltuklar da o kadar dar değil. dar tamam da ölmezsin yani üç saatte. ben singapurdan thy ile döndüm. bak singapur diyorum bilete verdiğim parayı, yolculuğun uzunluğunu düşün. boyum 1.75 olmasına rağmen önümdeki koltuk dizlerimi sıkıştırıyordu. mahvolmuş bir şekilde indim. pegasus'ta aynı koltuklarda 5 santim daha fazla boşluk var.

rötar olayı da türkiye'ye giderken 15 dk rötar yaptı. havada kapattı zaten onu. inmemiz gereken saatte indik. geçen senenin sonunda sabiha gökçende pistlerde tamir vardı. o yüzden rötar yapıyordu esas uçaklar.

madrid e pegasusla rötarsız uçtum birkaç ay evvel. abartılıyor.

ben pegasusla yurtdısı +10 ucus yaptım, sefa pezevengi degilim zengin de degilim. yemegini checkinde secersen iyi olur. 50 lira gitsin max ucak ici harcamana, yine cogu rotada hayvan gibi ucuz thy'den. ben pegasusu begeniyorum kim ne derse desin.

ayrıca hasta olana su vermediler gibi yorumlar var ekşide, onu yapan kabin görevlisinin hayvanlıgıdır. daha gecen haftaki ucusta amcanın biri panik atak gecirdi, kaç kişi deli divane oldular adamın basında. tamam biyere inmek firma icin sıkıntı o var da, tavırları gayet duzgundu. sonuc: ekşi'de pegasus fazla kotuleniyor.

Ilk linktekine sakin para vereyim demeyin!

ilk duyurunuzu bilmiyorum ama bunlara bakıyorsanız eğer hiç düşünmeden 95-96 model modifiyesiz lpg'li şahin alın hem bakım, hem yakıt, hem vergi vs. masrafınız yok seviyesine düşsün.

o yaş aralığında diğer araçlar çok üzer sizi.

linklere bakmadan felicia yazmaya gelmiştim, aferin vermişsin:) temizini bulursan cook iyi arabadır, hele acemiysen saga sola carpabilirim diyorsan bu arabadaki yurek anca ust sınıflarda bulunur.

özet: felicia

edit: yakıtı unutmusum, işlerguclerin dedigi gibi aman o yasta dizel araba almayın. az yakan benzin yahut lpg

İlk duyurum şuydu: www.eksiduyuru.com

@stavro, ilk linkteki neden olmasın? Masraflardan ötürü mü?

@galandar kostumu, 5-6 senedir araba kullanıyorum ancak düzenli olarak değil. LPG var bu modelinde. Çıkartsak çok yakar mı?

O yaşta mercedes almak baş ağrıtmaz. Ama 240d tutulan bir model değil. Temiz mercedes yaşı ne olursa olsun binilir arabadır. Yalnız 84-85e kadar olan dizeller çok yakar. Sonrasındaki dizelleri de bütçenizi aşar. 87-90 arası 190d 2.5 20 bin civarıdır.

vejetan tm kitlesi: tümör yayılmış demek

çok geçmiş olsun. başka doktora da danışın ama doktora danışırken tedavide gecikmeyin

@la noix

Dostum ameliyat yapılamaması ne demektir peki? Yani başka bir şekilde tedavisi mümkün mü? Doktor geç kalınmış büyük ihtimal ve zayıflamışsın dedi.

mide kanserinin de çeşitleri var. bu çeşide göre tedavi protokolü farklı olabilir. örneğin sadece kemoterapi/radyoterapi verilebilir. konunun uzmanı değilim, yanlış bilgi de vermek istemem

kanser genel olarak biraz şans işi maalesef. ne kadar iyi beslenelim, ne kadar radyasyondan vs uzak duralım, yine de bizi bulabiliyor.

Öncelikle çok geçmiş olsun. Kardiyadan başlayıp antruma kadar uzanan... ifadesinde kardiya midenin üst kısmı, antrum ise alt kısmı oluyor. Burada baştan sona yayılmış anlamı çıkıyor. Belki bu sebeple çok emin konuşmuş olabilir. Tedavide sanırım önce kemoterapi ve bazı ışınlarla ile tümör küçültülmeye çalışılıyor, sonra eğer tümör ameliyat edilebilecek kadar küçülürse bazı operasyonlar yapılabiliyor. Şu anda yapacağınız tek şey ciddi bir tedavi programına hazırlıklı olmak ve moralinizi yüksek tutmak. Yaşadığım yerde bile yakın bir zamanda akciğer kanseri sebebiyle iki komşumuz vefat etti. Ne yazık ki son zamanlarda kanser vakalarında gözle görülür artış var.

Çok geçmiş olsun. Sizi çok iyi anlıyorum. Ben teyzemi mide kanserinden kaybettim. Bilimsel bilgim yok ama neler yaşadığını gözlerimle gördüm ama hastalık aşamalarını dinlemek sizi daha çok üzecektir. Ne diyeceğimi bilemedim ya. Çok geçmiş olsun..

Bir de not: her mide kanseri aynı şekilde olmuyor. moralinizi yüksek tutun. başka doktorlara gidin mutlaka..

@matilda
Dostum zahmet olmazsa yazman lütfen yaz. Tüm sözlüklerdeki yazılanları vs okuya okuya bitirdim

oncelikle cok gecmis olsun, yakin zamanda akciger kanseriyle cok icli disli oldum, konuya biraz hakimim.

Biyopsi sonucuna gore kanser olup olmadigi eger kanser ise de turu belirlenecek. Daha sonra pet cekilip kanserin baska bolgelere organlara yayilim olup olmadigi arastirilacak ve evrelemek yapilacak.

Mide kanserlerinde opere edilebiliyor ve mide alinabiliyor ancak doktorun dedigi gibi ne kadar yayildigi onemli bir sey. evrelemede ileri derece cikar ise kemoterapi ve radyoterapi yapilacaktir.

Maddi durumu bilmemekle birlikte onkolog olarak istanbul da sualp tansan oneririm.

Ancak durun henuz bir sey belli degil, biyopsi sonucu ciksin oncelikle

cok gecmiş olsun, öncelikle yasayan kimseden umut kesilmez. bunu diyenler haybeye konusuyor gibi geliyor ama öyle degil.
yazın dedeme teshis kondu, baya degisik bi kanser cinsiydi. ankara'da yuzlerce ameliyat yapmıs denilen doktora goturduk, ameliyat edilemez cok ilerlemiş durum zor gorunuyor dedi. bi tanıdık sayesinde baska bi doktora goturduk, aynı gun içinde bak, cümle şu "allah'ın izniyle burayı kar gibi temizleyecegiz". o da ameliyat etmedi ama agır bi radyoterapi+kemoterapi kombosuyla tedavi oldu. dusunun bu kadar buyuk belirsizlikler var, önce siz guclu duracak babanın moralini yuksek tutacaksınız.
teshisinde umarım yanılır doktor, ancak yanılmasa bile midesi neredeyse tamamen alınıp yasayan hastalar var. hangi cins oldugu önemli.
tedavi icin bikaç doktora danısmayı dusunecek kadar bilinçlisiniz zaten, benim nacizane onerim imkan dahilinde ise ankara olacaktır. istanbul'da işi cok ticarete dokmusler parasal acıdan cok zorluyorlar ote yandan tabi ki iyi doktorlar da var. ankara'da iyi bi hocayla basarılı sonuclar alınabilir insallah. onkolog önerisi isterseniz mesaj atın lutfen.

tekrar gecmiş olsun

ne derlerse desinler lütfen umudunuzu kaybetmeyin.. babam ameliyat olamadı prostat kanseri yayıldığı için.. doktor suratıma,hiç çekinmeden "böyle hastalar 1,5-2 yıl yaşar" dedi.. çok zor bir süreç.. 2 doktor eşliğinde sürdürdük bir süre.. özel sigortası olmadığı için tetkikleri üniversite hastanesinde, kontrol ve muayeneleri özel hastanede yapıyorduk.. babam şuan gayet iyi.. ilaçlarını kullanıyor hala.. kan değerleri, radyoterapi vs işe yaramış görünüyor..
umarım sizin için de her şey yolunda gider ve yayılması engellenir..
çok geçmiş olsun..

Kolay gelsin ancak katılımcılara araştırmacılara ilişkin temel bilgileri vermemişsiniz. Akademik bir çalışma deyip geçmek yeterli değil. Katılımcılar bir çalışma kapsamında size veri sağlarken araştırmacılar hangi kurum(lar)a bağlı, onlarla nasıl iletişime geçebilir, bu çalışma ne kapsamında yapılıyor, etik izni hangi etik kuruldan alınmış vb. konularda bilgi sahibi olmayı hak ediyorlar. Üzgünüm ancak bu haliyle oldukça özensiz ve bilimsellikten uzak gözüküyor, dolayısıyla toplayacağınız veri de bu doğrultuda özensiz olabilir. Bunun yanı sıra, ikinci soruda 5li Likert'in Hiç katılmıyorum seçeneği alttaki imleci hareket ettirmeden gözükmüyor. Bunu değiştiremiyorsanız da sorunun başına şu seçenekler arasından uygun olanı işaretleyin şeklinde bir uyarı koyarsanız, yanıtların dağılımı konusunda hassas davranmış olursunuz. İyi çalışmalar!

Edit: Bahsettiğim konularda değişiklikleri yapmışsınız, şimdi çok daha iyi gözüküyor. Ben de çalışmaya katıldım, kolaylıklar dilerim.

2 kere gittim katılmayım mı ankete ?

Amasyalıyım.
Galiba ankete katılmamam gerekiyor.
Kolay gelsin o zaman.

hiç yoktan amasya'ya gidesim geldi, vay arkadas

Bati dunyasinin soykirim dedigi Ermenileri topluca yuruyerek cole gondermek. Boyle yaparsaniz bu insanlar elbet ölür, bu soykirimdir diyorlar. Turkiye'nin tezi de amac bu kisileri oldurmek degil Rusya'dan uzaklastirmakti seklinde. Iki tarafin hipotezini de dusundugumuzde dogrudan askeri ya da sivil bir saldiri soykirima ya da cok buyuk olumlere yol acmamis.

Ermeni soykırımına pek çok Kürt aşireti de katıldı ve katliamda payı var diye biliyorum. Hatta Ahmet Türk geçtiğimiz aylarda çıkıp Kürtlerin bu katliamdaki rolleriyle ilgili bir beyanat verip özür dilemişti. Pek çok Kürt siyasetçiden bu tarz beyanatlar duymak mümkün. Diğer taraflardan kastınız buysa, bu cenahta durum böyle.

Taner Akçam'ın konuyla ilgili ayrıntılı araştırmaları mevcut. Kitaplarına bu konuyla ilgili göz atabilirsiniz ya da doğrudan kendisine ulaşabilirsiniz. Tatmin edici bir geri dönüş yapacağını düşünüyorum.

Katliamın dışında mallara el konması meselesi var bir de. Onu şöyle böbürlenerek anlatanlar var, dolayısıyla bu beklentinizin yerine gelmesi o kadar da kolay görünmüyor: eksisozluk.com

Dersim Katliamı sonrası "şöyle yaptık, böyle öldürdük" diyerek anlatan çok fazla asker var. 1915'e dair de mutlaka kayda geçmiş birkaç kaynak bulunur diye düşünmekteyim.

Benim annemin dedesi, kendi yanlarindaki ermeni koyu olduruldugunde cocukmus. Ondan dinlemistim zamaninda. Bu ermeni koyu bizim koyu basmayi planliyormus. Bizim koylu bir gelin bunu ogrenince haber vermis koye. Daha sonra o ermeni koyu basilip buyuk cogunlugu ucurumdan firat nehrine atilarak infaz edilmis. Hatta sanirim annemin dedesinin babasi o koyde yetim kalan bi cocugu da alip kendi cocuklariyla buyutmus. Bana o adamin da adanaya mi ne yerlesip terzilik yaptigini soylemislerdi.

Bunu ilk duyali epey oldu, o zamanla kafam cok basmazdi bu islere. Simdi oturup bunu daha detayli, soru sora sora dinlemek isterdim ama ne yazik ki oldu bunu anlatan kisi.

Ben de dinlemiştim o zaman bu bahsettiğiniz kişilerden birini. Kendisi mevzubahis dönemde asker imiş bana anlattığı kadarıyla gerçekten birçok ermeni öldürmüşler ancak olay şu şekilde olmuş. Bunlar yaklaşık yarım günlük mesafedeyken haber geliyor, toplanıp askerler gidiyorlar söz konusu köylere. Köylere girdiğimizde gözlerimiz kör olsaydı da yapılan vahşeti görmeseydik diye diledik demişti. Bizim vatandaşları vahşice katletmişler ermeni çeteleri. Bizim askerler de ondan sonra yakaladığı ermeniyi allah yarattı demeden öldürmüş. Ama biz vicdansız değildik çocuğu yaşlıyı ellemedik demişti. Fakat sonuç olarak ciddi miktarda ermeni çetelerini öldürmüşler.

Bizim koyde buyukce bir ermeni mezarligi var. Harap durumda bakimsiz. Bir de kilise temeli var. Ama ermenilerin varligi muallak. Onlari hatirlayan yok. Bizim koyun 250 yil kadar bi gecmisi var. Mezarlik o kadar eski olabilir. Kilise denen sey kilise olmayabilir. Koylunun soyledigi o. Ermeniler nerede bu mezarlarin sahipleri nerede hicbir bilen konusan yok. Agiz birligi edip konusmama karari aldiklarini sanmam. Ama yoklar. Arayan soran da yok. Civar koyler hep ermenice isimliydi. Bizim koyun adi her zaman turkceydi. (250 yildir) onlarda mezarlik var mi bilmem.

Babamin hatirladigi soyle bir olay var. Ama emin degil. 5 6 yaslarinda oldugunu soyluyor. Yanlis hatirlayabilirim diyor. Iste babam cocukken ilceden cok buyuk arsalari ermenilerden yok parasina satin aldiklarini soyluyor. Ben bu konuyu merak ettim. Hakikaten ilcede cok buyuk topraklarimiz var. Anne tarafimin da oyle. Ve sivasta ermeniler genellikle guney amerika ya gocmus diye bi bilgiye ulasmistim. Simdi herhangi bi guney amerika belgeseli acin. Ozellikle arjantin. Turkce konusan sivasli bi ermeni ile konusmalari neredeyse kesin.

Netice itibari ile bence ufak catismalar haricinde bi ani anlatabilecek olan cikmaz. Yani ermenileri iste soyle kestik kanlarinda dus aldik filan sanmiyorum. Varsa dahi munferif hadiselerdir. Daha cok 1915'den 60lara 70lere kadar goce zorlama seklinde vuku bulmustur. Kendi ordusunun iasesini saglayamayan osmanli'nin ermenilerin gocunde guvenligi sagligi saglayabilecegini dusunmek bence hayalden de ote turklere bok atmak icin sarinilan bi hadise. Tecrit sirasinda ermenilerin verdigi kayiplarin normal oldugu kanaatindeyim. Anormal sartlar altindaki topraklarda ermenilerin basina normal seylerin gelmesini beklemek abes olurdu. Diger yillarda uygulanan baski ve yildirmanin ise alcakca oldugunu dusunuyorum.

erdoğan aydın'ın "milliyetçilik: türkiye'nin çıkmazı" isimli kitabında, bizzat kendi ninesinin "ermeleri nasıl öldürdüklerini" anlattığına dair bir pasaj vardı. benim de aklımda o kalmış.

AHMET TÜRk DENEN ŞAhıs özür falan şov yapacağına bugün oturduğu taş konaktan yönetiminde olan tarla bahçeleri ermenilere teslim etsinde görelim ne kadar samimi olduğunu. kürtler sırf türklerin başı derde girsin diye bu tip açıklamlar yapıyor diyarbakır van bitlis muş vs de bir tane kürt arazisi kalmaz hepsi ermenilere geçer bunu biliyorsunuzdur.

Bunu bilmiyorum ama dedemin babasinin ermeni cetelerce ruslara teslim edilip sonra esir olarak sibiryaya calisma kampina gonderildigini biliyorum.

Iki tarafta da acimasiz insan coktu ve bir de hitlerin holokostuyla karsilastirdigimda ayni sebep-sonuc iliskisini goremiyorum zaten.

üstte yazılanlardan ve kendi tecrubelerimden biliyorum ki bu ermeni meselesi ve rum techiri meseleleri cok karıstırılıyor. 2 taraf da gayrimuslim ve tarihler yakın oldugu icin sanırım.
ben buyuklerimden rumlarla ilgili duydum(yöre karadeniz) ama maraşlı/malatyalı tanıdıklarımızın ermenilerle ilgili anlattıklarını biliyorum. ermeniler konusunda millet agız birligi etmişcesine yok kadınlarımıza saldırıyorlardı, bizi öldürceklerdi, sonra bizim komsular onları oldurdu.ama biz kesinlikle olaylara karısmadık, hatta evimizde ermeni aileyi sakladık falan filan. bu kadar benzer hikaye olunca cok inanası gelmiyor insanın. bence soykırım degil ama maalesef toplumsal ayrısmalar bi basladı mı, fitil bi alevlendi mi yangının boyutu akıl almaz radde geliyor. muhakkak munferit olaylar olmustur ama bunun ötesinde toplu bi şekilde ırk ve din bazında karsı karsıya gelmiş toplumlardan bahsediyoruz. zaten ermeniler ve türklerdeki bu milliyetçiligin ve karsı ırk nefretinin baska acıklaması olamaz bence.

öte yandan rum mevzuna gelirsek, ki malum su an yunanistan'daki cogu pontus da bi soykırım olduguna inanıyor, olay biraz daha makul bi şekilde hatırlanıyor bence. benim buyuklerimden duydugum, cok duzgun komsulukların oldugu, fakat giderken rumlara cok buyuk hainlikler yapıldıgı yonunde. genelde karadenizde su an toprak ya da altın zengini falan varsa istisnasız yakasında bi dedikodu vardır, ya rum gömüsü buldular, ya dedesi ceteciydi gidenlerin malına/arsasına el koydu diye. yasadıgımız dönemleri bile degerlendirmek bu kadar zorken, gecmiş gizemini koruyor.

abimin istanbul üniden arkadaşı vardı azem abi. içi dışı bir adam kıvırmaz. kendisinden bizzat duymuştum "dedem 10 15 ermeniyi o dönem sala doldurmuş hepsin öldürüp boğaza" bırakmış diye. bu kendisinden duyduğum olay. öte yandan rahmetli anneannemden de kendim duydum nehirlerin kızıl aktığını. inanın ya da inanmayın bi ermeni olarak çok da şeyimde değil açıkcası.

taner akçam'ın kim olduğunu ağabeyi dr. alper akçam'a sorun.

arnold toynbee'in kendi yazdığı blue book hakkındaki yorumu: "wartime propaganda" (savaş dönemi propagandası)

aram andonyan aynı şekilde kendi iddialarına 1937'de olsa gerek propaganda diyor yargılandığı mahkemede ve tarihi karalamakla suçlanıyor. ama bunu itiraf ettiği mahkeme nazi mahkemesi olduğundan bunu saymayalım.

vahakn dadrian'ın toynbee'nin bu kitabına sonra referans yaparak yazdığı kitaba yine referans ederek böyle kaynak zenginleştirme metodlarıyla yazdığı kitaplardan birinde mesela biritish foreign office 14 gibi bir dipnot var, ona bakarsanız onun da yakıldığını görürsünüz.

ama çatır çatır düzgün tutulmuş kayıtlar vetalat paşa emirleri bizim arşivlerimizde duruyor. birinci dünya savaşı'nda bolşeviklerin taşnak yağma ve saldırılarını engellediğinin kaynakları ve ayrıntılar ruslar'da da var.


dedelerin yaşattıklarıysa sorun, bizim millette öyle bir olay var. şöyle öldürüldük, böyle öldürüldük demiyorlar, öğretmiyorlar. gidin bir de yunan tarih kitaplarına bakın. ek: yani bizde "görgü tanıkları"ndan olay derleyerek kitaplaştırma yok. ben bunu da anlamıyorum. "dedim oldu"dan öte bir doğrulama kriteri yokken neden böyle şeyler kitaplaştırılır.

e kesmekle de övünecek halleri yok, zaten doğrudan bir saldırı değil tehcir sözkonusu. işin komiği savaşları fırsat bilip biz de toprak koparalım kafasında gaza gelen doğu bölgesinde aynı şehirler üzerinde hak iddia eden bir ermeni ve kürt grubu olması ve bunların osmanlı'da bizim bölgenin adı kürdistan'dı yeeey demeyi bilirken oradaki feodallerin birbirini kırdığında kıranın sonradan "türkiye cumhuriyei" adını almış tüm bir milletin olduğu iddiasındaki fantastik çelişki. burada ne şiş yanıyor ne kebap. kendileri toprak koparmaya çalıştığında hükmettikleri iddiasında oldukları faraza bir halkın özgürlüğü söz konusu oluyor; sen ayaklanma ve yağma bastırdığında, bunların istediklerini almasına engel olduğunda soykırımcı oluyorsun.


siz kendiniz neden bakmıyorsunuz ki kaynaklara? bak ben bunu saçmalık olarak görenlerdenim. bununla ilgili rus arşivlerinden çıkan bir sürü bilgiyi mehmet perinçek kitaplaştırdı falan.

e bir de işin vahan'lı taner akçam'lı yanı var. bunların hepsinin elinde güya belge var. hangisi doğru?

30 yıldır hatta daha fazladır fransa, isviçre gibi ülkelerde birden türeyen bir kürt tarihi var, alfabesini bile martin bilmem ne diye bir adam hazırlamış, 30 yıl evvelden sallayınca titrin de varsa bugün meşru dokümanların oluyor. tarihi kazananlar yazar, bugünün kazananları da emperyalistler.

zıt kaynaklar, zıt bilgiler, zıt belgeler, doğu ülkelerinde başka bilgiler, batı'da başka. artı osmanli arşivlerine göre tutarsızlık olduğu söylenen ermeni nüfusu (bu kadar ölmüş olamazlar çünkü zaten şu kadarlardı gibisinden) e 2000'lerin başlarında 2,5 milyon kişinin öldürüldüğü de yazıyordu, şimdi 1.2-1.5 arası sabitlenmiş olmasının belki bununla da ilgisi vardır.


ne arşivlere bakmaya yanaşıyorlar, ne iddialarından vazgeçiyorlar ama "soykırım yoktur" dediğin zaman mahkemeye verseler de suçlayamıyorlar ve suçlayamayışlarını da ifade özgürlüğü bahanesine veriyorlar: o zaman ne diye o günlerin gazete kupüleri çıkarılarak savunma yapılmasına izin verdin; dahası o savunma hangi karşı iddia için yapıldı? "ifade özgürlüğü bu konularda olmamalı" dese karşı taraf, dönem gazete küpürlerini gösterek mi savunma yapılır?

osmanlı arşivlerinde, koç üniversitesi'nde talat paşa'nın yazışmaları, tercümeleri vs'ini damgalı halde barındıran bir kitap var, bordo renkli. ismini hatırlamıyorum. ancak burada hem çoğu taşnak olan ermenilerin osmanlılara ve bölge nüfusuna saldırıp yağmaladığı, hem de o dönem 5 milyon insanın, çoğunluğu müslüman(3 milyon civarında, etnik kökenler belirtilmemişti) olmak üzere, doğu ve güney bölgelerinde hastalıktan öldüğü yazıyor. ben bunları okuyalı 11 sene oldu.


size birisi bir kitaptan voo muhteşem diye bahsediyor, sonra siz o kitabın dipnotlarını kontrol edince başka bir gerçekle karşılaşıyorsunuz.

bu propagandalar yapılırken potemkin zırhlısından resim koyup "öldürülen ermeniler" diye bahseden bile olmuştu.

bir sürü insan ölmüş bu açık ama bugüne dönük bir hesap yüzünden belli ki kritik önemde gerçekler çarpıtılıyor.


bu arada soykırım olsaydı asıl bunu tartışacak bir ülke olmazdı. bakın kızılderililere, yahudilere. hiçbiri saldırıda bulunmuyorken katliamlar başlıyor. bunlar konuşulmuyor da bu iddia tartışılıyor. orada katliam var, burada tehcir ve tartışılan bu. çünkü masaya oturtulmak isteniyor tc.


kaldı ki gerçek soykırımlara bakalım: almanlar özür dilemişler, peki yahudilere toprak mı vermişler? abd kızılderilileri rezervuarlardan çıkarıp eylateler mi vermiş?

ama ermenistan ermenileri hala ağrı'ya ararat diyor, sivas, kars, van vs şehirleri istediklerini gösteren haritalar görüyorsun nette.


e siz de başlayın o zaman şimdiden, bizim de on seneye ölü dedeler, resimler, hikayeler külliyatımız olur. sallarız arşivleri, filmler yaparız, 50 seneye salt bu konuda onbinlerce paper'ımız ve kütüphanemiz olur,paraphrase ederek tek bir article'ın içeriğini yine kendi kütüphanemizde sipariş ettiğimiz kaynakların hepsini birer birer kullandırarak çoğalttırız. bugün bazı ülkelerde yapılan bu. o zaman sormana gerek kalmaz. ayrıca adam kesmenin nesiyle övünülecek? biz anca yunanlıları deniz döktük diye övünüyorduk onun da nedeni belli; yine bir saldırıya başarılı karşı savunma yapılabildiği için. neyse, özetle bir tehcir olduğunda, dönemin osmanlı halkı veya bugünkü türk halkı bununla neden övünsün ki? osmanlı'da hep fetihle, ganimetler için yağma yapmakla övünen yaratık sürüleri oldu, tamam. bizimkilerin övündüğü bu fetihler ve bununla övünmek de iğrenç bir şey.

ya neyse. ben burada çok objektifmiş gibi bir dil takınıp sana sikko tarihçiler önersem, anlayacak mısın?

burada yalan atıp atmadığımı, şu an mesela, ne biliyorsun? niye kendiniz bir şeylere bakmıyorsunuz arkadaş, böyle mi öğreniliyor bu tür şeyler?

siyah

bence ikisi de çok güzel. ama siyah sıradan biraz, gri olan daha iyi o yüzden.

Bence ikisi de kötü.
Sırf N harfi var diye ayakkabı alınmamalı bence.

@cahs yok ya N harfiyle ilgili falan takintim yok, zaten bulundugum ulkede oyle turkiye'deki gibi abartilan bir marka degil kendisi. ben fiyati uygun diye bakiyorum, soylemesi ayip 90 tl'ye falan geliyor, bence iyi fiyat

ikisi de güzel

ben de o n'ye uyuz olmakla ve siyahı 1 tık daha şık bulmakla birlikte, o kumasta siyah cabuk renk atar kötü durur. bastan gri almak daha mantıklı olabilir

ikisinin de önleri çok çabuk eskiyecek çok dandik. o süet gibi şey iğrenç bir şey tavsiye etmem.

gri

tanımadan sevdim resmen çocuğu, "ben çalışmadan kazandım yeaa ben zekiyim taaam mııa" diyenlerin ağzına ağzına kürekle vurmuş çocuk.

ben de çok sevindim izleyince bu çocuğun kazanmasına <3

çocukta hank moody karizması var resmen, kıskandım valla :)

bu adam yürür asdkasjdka

konuşmada bi takım sıkıntılar var gibi ama çocuk realist beaaa. yürümez koşar bu :D

cok tatlıymıs, ama bogazici bilgisayar büyük yanlıs olur. tanıyan biri varsa ulassın

Onun disinda cok bir sey yokmus demek ki.

ne aradıgınızı belirtirseniz daha detaylı yardımcı olabilirim. cocuklar kac yaslarında, araba var mı? saf doga mı ulasım kolay olsun mu gibi.

Cocuklar 6-9 arasi 4 tane. Araç ile gideceğim, ulaşım kolay olursa daha iyi olur. Amacımız doğada 2-3 gün geçirmek. Teşekkürler şimdiden.

pardon şimdi gordum yazdıgınızı, o halde ulasım kolaylıgı öncelikli. o kadar cocukla zorlu yollara girilmez zaten:) rize'de ayder, trabzon'da zigana, akcaabat'ta hıdırnebi önerilebilir.

*tipik türk kafası on* ya bu ukraynalı erkekler raad biliyon mu karıları götlerini başlarını açıyo laf etmiyolar, domuz yedikleri için kıskançlık hisleri kalmıyormuş biliyon mu gavatların* tipik türk kafası off*

türk kadını tek bir tip mi? iyisi de kötüsü de olamaz mı tıpkı ukrayna kadınları gibi.

Ne coksa itibari dusuyor azizim. Misss gibi istavrit bile begenilmiyor ucuz balik diye, ucuzlugu cok cikmasinda yoksa miss gibi balik. valla 3 aydir gurbetteyim tatsiz tuzsuz balik yiyoruz. Bir farki yok.

ukrayna dedin ve der meister yolda.

ulkesine/milletine gore genellenemez ama yine de "genelde" sarisin nufusun yogunlukta oldugu yerlerde esmerler begenildigi icin onlar bize, biz onlara yaziyoruz. ukraynali arkadasim cok var ama erkek hic yok. hatta birisi bir sureligine ev arkadasimdi ve ulkesindeki erkeklerin kaba ve saygisiz oldugunu soylemisti. simdi git turk kadinina sor, belki bir cogu ayni cevabi verir. ama is farkliliga gelince karsidakini etkilemek icin kibarlasiyor demek ki insan.

@floydian, degil tabi ama genelleyemez miyiz? kabaca sormusum işte hiç fikrim olmayan bi kultur. genel gecer yorumlar yapılabilir bence. misal ben gordugum ulkelerin gordugum kadarıyla haklarına 1-2 cumle yazarım, cok absurd bişiy degil bence:/

ayrıca genellemeyelim derken beni cok pis genellemişsin, turk kafası mode:)

siz türk kadınları kendinizi niye ezikliyosunuz bu kadar ben onu anlamıyorum. milletçe birbirimizi itin gtüne sokmaya o kadar alıştık ki dışarda birisi ilgilenince şaşırıyoruz. hiçbir ırkı genellemek doğru değil tabii ama benim bildiğim, ukrayna kadınları da tıpkı bizim kızlar gibi (hatta bizimkilerden daha fazla) ilgi istiyor. ne bileyim çiçektir, böcektir, romantizmdir böyle şeylere bayılıyolar(mış). o yüzden, ukrayna erkeğinin de normalde öküz olmasına rağmen hatun kısmına karşı ilişkide çok kibar ve naif olduğu söylenir genelde. en azından benim aldığım duyum bu yönde. ukrayna'yı çok severim, millet olarak ukraynalıları da severim ama "ukrayna erkekleri/kadınları şöyledir" diyecek bir konumda değilim açıkçası, duyduklarımı söylüyorum. ha bu duyduklarımı da yine ukraynalılardan duydum.

bak mesela ben kısa ukrayna seyahatimde dimitri diye bi bebeyle tanışmıştım arkadaşı beklerken. gelip sigara istedi. ayaküstü lafladık biraz. iki dakikada kanım ısındı çocuğa. elinde çiçek vardı. sevgilisinin doğumgünüymüş, onu anlattı heyecanla biraz. sonra sevgilisi çekip götürdü zaten, yoksa herif bana sülalesini anlatacaktı belli ki - nerede doğduğundan girmişti zati konuya. sevgilisi yanındayken çiçek niye elemanın elindeydi onu anlamadım ama, kendine aldı herhalde ya da sonra veririm dedi.

velhasıl, bence ukrayna erkekleri genel olarak iyidir. öyle çok şey çocuklar değiller benim gördüğüm kadarıyla. ukrayna'dan adam çıkmaz diyemem. bak işte kendin değerlendir.

bir araştırma okumuştum:
balayı insanların çok dışarı çıkıp gezdikleri bir dönem değilmiş
adam evlilik hazırlıklarından ve kızın ailesinin isteklerinden bayılıyormuş genelde.
kız da gelinlik için kilo vermeliyim, şurada güzel görünmeliyim, buna hava basmalıyım stressinden sonra pelte kıvamına geliyormuş.
bir de balayındayız diye, aktif cinsel hayatı olan çiftler bile, beklenti içine giriyormuş.
Baya "ense" yapacağınız bir yere gidin bence
sonra gezmeli, görmeli kültür turuna gidersiniz.

@der grund, yok yahu, birlikte para biriktiriyoruz balayı için.

@corc, bizim evlilik hazırlığımız da yok, sadece nikah yapılacak. kınaymış, davul zurna düğünmüş vs öyle dertlerimiz yok çok şükür:) gelinlik de hazır bir tane alıp geçeceğim. o yüzden gezmeli, görmeli tatilde sorun olacağını zannetmiyorum.

güney afrika ya da avustralya-yeni zelanda. brazil-arjantin de olabilir.

Karayipler'e hala gidebilirsiniz, Barbados kasirga alaninin disinda kaliyor. Ingiliz kolonisi oldugu icin dil de sorun olmaz. Tavsiye ederim. Giderseniz cool runnings'i bos gecmeyin derim.

üşenmezseniz yeni zelandaya gidilebilir.
ben olsam balayını iki ay ertelerim ne olacak ki, istediğim yere karayiplere giderim. illa tatili evlilikten sonraki gün yapmak diye kural yok ya, resmi bi izin de değil işten alınacak.

Kanarya Adaları..
Mis gibi hava, yanardağ turları, abidik gubidik insanlar, plajlar..

Meksika degil de machu picchu falan olabilir. Meksika'ya karsi kotu duygularim var. ya da soyle guzel bi brezilya turu falan oooh

Yeni zelanda da guzel fikir. Kolay kolay baska turlu gidilemeyecek yerler secilmeli bence

brezilya-arjantine gidildi.

balayını ertelememe nedenimiz, bayram tatili ile yıllık izini birleştirme isteğimiz, daha sonra gitmeye kalksak bu kadar uzun bir tatili bulamayacağız :/

@joel, ya aslında baktım ets'nin falan eylül için karayipler turları var, giden gidiyor herhalde. jamaika tarafları nasıldır?

kanarya adaları da iyiymiş aslında.

@la noix meksika'da gangısterler olduğu için mi?:P
aynen, başka zaman ha deyip de gidemeyeceğimiz yerlere bakıyoruz.

@meksikayla diplomatik sorun olup duruyo surekli. Bi de ne bileyim o kadar gezilecek yeri yokmus gibi geliyor bana

Cancun meksika

Karayiplere her mevsim gidilir ama o tornado season dedikleri donemde neredeyse araliksiz yagmur yagiyor. Jamaika'ya gitmedim ama en guvenlik acisindan en sakat ulke diye duydum.

Cancun meksika demeye gelmiştim üstte yazılmış

yeni zelanda +1

seyseller

malezya

(güney amerikada zica virüsü var :/ )

@kucukharfler zika uzuuuun surekdr guney amerikada ama transvers gecis nedeniyle mikrosefali yapmasi yeni goruluyor

bi bali, bi bora bora neyinize yetmiyor ben anlamıyorum ki?!

@la noix transvers geçiş ne bilmiyorum. Yani şu an tehlike yok mu?

receteyi veriyorum : mauritus

ben görmedim ama giden bi arkadas asık olmustu

Bence böyle açık konuştuğunda ters tepki almadığını hatta olumlu tepkiler aldığını farketmiş ve bunu alışkanlık haline getirmiş. Genelde erkekler yanlış anlaşılmamak için çok dikkatli konuşurlar, kasılırlar falan ama aslında rahat, açıksözlü ve böyle sempatik olduklarında daha çok dikkat çekerler. Bu arkadaş bunu keşfetmiş.

Bence ilgilenme. Yani o bir sinyal gönderdiğinde hemen ona yönelme, bir süre yap bunu. Uzun süre senden karşılık alamayınca ne yapacak bakalım?

Sütüne pislemis kedi yavrusu gibi boynunu büküp gotum gotum yaklaşıyor ben biraz uzak dursam. "Ne oldu? Moralin yine bu şeye bozuldu di mi? Birine mi kizdin? Bana mi kizdin? Gel bi yemek yiyelim, guldururum ben seni". Ya bi de çok konuşuyor. Hoslaniyorum ayağına saatlerce adamı dinliyorum. Basım agriyor. Matematik sorularını cozuyorum ya, nasıl lanet bi friendzone. Ama bu kadar saçmalığın arasında bi güzel sözü iyi geliyor, ne bileyim.

Bir hafta gormesem kendime gelirim sanırım.

ciddi bir şekilde açık açık sor yazıyon mu lan sen bana diye. yazmıyorum derse kurtulursun, yazıyorum ulan derse mardine gelin olarak yollarız seni :)

Bi kere bu adamdan sana bi b*k olmaz, onu bi kenara yazalım. Bence flortozlugun dibine vurmuş, evet. Ve evet, var böyleleri malesef. Ama anlaşılıyor ki sana düşündüğün anlamda bi ilgisi yok, takılıyor sadece. Senin etkilendiğini farketmiş olacak ki, muhabbet iyice civimis (köye gelir misin vs). Sana -afedersin- yavsadikca sen de kanka ayağı yap, dokundukca tersle, bi aklı başına gelsin. Cıvık afedersin..

Ya bi de sanırım biseksuel. Yani, muhtemelen hayatı boyunca itiraf edemez bunu kendine ama biseksuel adamlar da gayler gibi kadınlarla daha bi içli dışlı oluyorlar ya, acaba ondan mi böyle bu? Gece gece zihin muhakememi duyuruya yansittim. Aslında sorun olmayan ama yine de insanın kafasına takılan mevzulardan biri. Tesekkur ederim cevaplar için.

Ben gay olabileceğini düşündüm okurken.

O da olabilir aslında

gay demeye gelmiştim:/ gay degilse fazla yavsak üzgünüm

bende de biseksüel izlenimi bıraktı. gay de olabilir, bilemedim. arkadaş gibi takılmaya devam et bence. eğer ciddi ciddi hoşlanıyorsan ağzını ara şakayla karışık.

Açıkçası ben de gay ya da biseksüel olabileceğini düşündüm okurken. (Yeminle aklıma geldiydi) "Oooo gözlerimi alamadım" deyişi falan hissedilmeden söylenen laf gibi.

Öyle olmasa bile adam flörtözlüğü ezberlemiş, kişilik haline getirmiş. Hareketler ezberden. Dediğin gibi flört içine sinmiş. Ben olsam, hoşlanıyorsan tam gaz yavşar ama matematik çalışmasını "Ya fıstığım, olurdu da şu şu planım var. Tüh!" derdim. Hareketlerini sallamaya veya ciddiye almaya gerek yok. O eğleniyorsa, ben de eğlenirdim.

acemi'nin dediğini yazmaya gelmiştim, taktik +1. çok ekmek yedim bu şekilde ne yalan söyleyeyim