Her saba yolda aşırı sayıda şirket arabası görüyorum. Her yerden plakalarında "rent-a-car" tarzı yazılar yazan arabalar çıkıyor. İlk olarak bu arabaların vergilerinin köklenmesi ile bir miktar rahatlama yaşanabileceğini düşünüyorum.
Bir yandan kültürel değişimden öte kültürel bir devrim de lazım. Plazada çalışan üst-orta düzey bir yöneticinin araba ile işe gitmemesi ile "Fakir galiba, cimri galiba" cümleleri ile başlayıp dalga geçmeye vatan arkalarından konuşmaların azaltılması gerekiyor.
Bazı ilçelerde ilçeler arası belediye bisikletleri hizmetleri konabilir. Avrupa'da bir ton şehirde olan süper bir uygulama ve CEO'lar bile bu uygulamayı tercih edebiliyor. Bunu ile yaymak çok zor. Ben Beylikdüzü-Beşiktaş arasını bisikletle gidersem, zaten sonraki adımım işi bırakıp olimpiyatlara katılmak olur. Ama Beylikdüzü içinde böyle bir uygulama olabilir. Bunun da şöyle bir sıkıntısı var. Ne kadar yüzyıllardır yerleşik hayat sahibi de olsak hala göçebe kültürü baskın. Gittiğimiz yerleri talan edip, dağıttığımızı toplamıyoruz; bir daha oraya dönmeyecekmiş gibi dağıta çize bırakıyoruz. Yolda yürürken hiç düşünmeden, zevk için ağaç-çiçeği kıranlar, sıkıntıdan direkleri, bankları anahtarları ile çizenler çok yaygın. Truva Atı'nın içi bile saçmasapan yazılar, çizilerle dolu. O bisikletler de üç güne hurdaya dönebilir. Bu da aslında kültürel dönüşümün parçası olmalı.
İstanbul'un da cazibe merkezi halinden çıkarılması gerek. Memleketinde iş*aş bulsa İstanbul'a gelmeyecek birçok kişi var. Ya da memleketine dönmeye can atan birçok kişi var. Örneğin, Merkez Bankası'nın İstanbul'a gelmesi gibi ortalığı daha da kalabalıklaştıracak önerilerden ziyade; küçük yerlerde girişim ve tarım teşvikleri olabilir. Gerçi bu tarz şeyler var ama tarım öldürülürken, millet taşı toprağı altın diye İstanbul'a geliyor.
Bunun dışında çok katlı yeraltı ağları. 7-8 katlı. Her yere bunlardan atlaya zıplaya çabuk şekilde gidilebilen ağlar ve metrolar olmalı.
Halkın da çoğu fakir, kalabalık olduğundan çoğu görünmüyor. Fakir kısım eğlenmediğinden, sosyalleşmediğinden, ev-iş düzeninde olduğundan gözümüze görünmez olabilir. Aynı halkın %10'unun engelli olması ve bizim neredeyse hiçbirini (çok azını) görmememiz gibi. Yine de şehir kalabalık olduğundan, o küçük oran bile kalabalık oluyor.
www.biketoworkblog.com