yürüyen bantların/merdivenlerin tam ortasından gidenler, onlar ne olacak? kulaklık da varsa bir de kulağında eyvah eyvah...

Ben de aceleciyim ve bu gibi insanlar önüme çıktığında ezesim geliyor - du. Hala aceleciyim ama yatıştırmaya çalışıyorum bu huyumu. Ortamına göre tepki veriyorum ya da saygı gösteriyorum. İşin yetişmesi gerekiyorsa beyefendinin / hanımefendinin keyfini bekleyemem ama yaşam tarzı olarak yavaşlığı seçenlere saygı duymalıyım, duymalıyız.

Mandıra filozofu diye bir film vardı. Bir de bir sürü kişisel gelişim kitapları. Tek doğru bizim yaşadığımız bildiğimiz değil.

"Uyuz" insanlara ben de katlanamiyorum. Kimseyi etkilemedigi bir durumda insan istedigi kadar yavas olabilir, ama ornegin market/magaza kasasinda oyalandikca oyalanan, promosyon urunler arasinda bes saat karar veremeyen, kapi agizlarinda, merdiven basinda, tek kisinin gecebilecegi bilimum yerlerde yavaslayan/duran, ucak koridorlarinda aheste aheste montunu cikaran, rafa esya yerlestiren, sol seritten suzulerek giden tipleri bazen gercekten bogazlamak istiyorum.

onları öyle kabul edeceğiz yapacak bir şey yok

arabası olanlar da biz yayaları ezsin, sonra biz de tüm araçları ateşe verelim, kurtulalım komple :)

maalesef dünya kendi halinde dönmeye devam ediyor..

nö. ben de nefret ederim.
yemin ediyorum elimden gelse ite ite ilerleyeceğim o yavaş yürüyenleri.
mesela teyzeler var, dank diye duruyor yolun ortasında camekanlara bakıyor.
mesela otobüse bineceğiz. geri zekalı daha yeni çıkarıyor kartını.
hele atm'de yarım saat işlem yapan embesiller çıldırtıyor beni.
zaten katil olmaya karar verseydim önce minibüsçüleri, sonra emlakçıları, en son da toplum yaşamına uyum sağlayamamış, başkasının zamanını çalan bu geri zekalıları avlamak olurdu hedefim.

Ben de sinir oluyorum ama bunlardan daha cok sinir oldugum sey 30 cm'lik kaldirimin ortasinda durup sohbet eden ve etrafi kesen ikili kiz grubu. Yoldan insanlar filan sove sove geciyor ona da guluyorlar.

onlar benim de hayret ettiğim, anlayamadığım insanlar.

ama yavaşlık da güzel olabiliyor. sol ayak bileğimi burkup bir hafta üzerine basamamış, sonrasında günlerce çoook yavaş yürümeye mecbur kalmıştım. vitrinleri ve insanları izleyerek küçük adımlar atıyordum. istesem de hızlanamayacağımı, başka seçeneğimin olmadığını bilmek beni kaplumbağa gibi yavaş ama huzurlu bir yaratık yapmıştı.

hala, bazen yolda yürürken aynı hıza inmeyi denerim ama birkaç saniye sonra tekrar tempom yükselir, o huzuru bulamam.

yıllarca bu şekilde serzenişlerde bulundum şu anda dünyanın en yavaş bireyiyle beraberim, hayati bir mesele yoksa konuşması bile yavaş yani çok şepayma başına gelirse üzülürsün hayatım yavaşladı tşk.

Yavaş yürüyen insan hayatta en tahammül edemediğim ilk 5 şeyin falan arasına girer sanırım. Bunların bir de yürüyen merdivenin sol tarafında dikilip etrafı seyredenleri var ki onlara sinirimi anlatmam mümkün değil. Yavaşlıktan da öte artık bu, 2 adım yana hareket etmekten acizler.

Onlar da öyle işte napalim ama ben hızlı hareket eden, tez canlı bir insan olarak tahammül edemiyorum ruhum sıkılıyor ne yalan söyleyeyim. Bir de böyle uyuz uyuz etrafta dolaşıp hicbir sey yapmayanlar. Hazırlanıyor, bir iş yapıyor sanarsın bekliyorsundur, bi bakarsın daha bir adım yol gitmemiş. Acelemiz yoksa yanimda yavaş yuruyene bir sey demem kendi hızımı azaltmaya calisirim genelde. Fazla hızlı olmak da iyi degil ama aşırı yavaşlığa hiç gelemiyorum.

babamda sağlık sorunu sebebi ile yavaş hareket edenlerden
umarım bir gün gelir ben yanındayken bu şekilde konuşma cüretini gösterirsin ve hayatının en kötü günlerinden birisini sana geçirtirim.

@basond, geçmiş olsun da buluttan nem kapmanın anlamı yok. sanki tek bacağı olmayıp da yavaş yürüyenlere sallamışlar gibi.

sadece yürüme de değil böyle ortak kullanılan yerlerde falan da genelde yavaş insanlar sinirimi bozuyor ama bazen ben de yorgun, bezgin, düşünceli falanken yavaş davrandığımı fark ediyorum. ama fark şu ki ben yavaş olduğum anlarda birinin herhangi bir eylemine engel olmamak için ona göre davranıyorum mesela tek kişinin geçebileceği kısımlarında hızlanıyorum kaldırımın, market reyonunda yavaş yavaş bir şey bakıyorsam kenarda duruyorum arkamdan gelene öncelik veriyorum falan. yavaşlığı farkında olunduğu ve gereği yerine getirildiği sürece tolere edebiliyorum.

gereksiz duyarlarda bugün, @basond; sağlık sorunu ya da başka istisnai durumları kastetmediğimi ve yavaş olmak zorunda kalanları değil de bunu yaşam tarzı olarak seçenleri kastettiğimi duyurumda yazmama rağmen tekrardan açıklama yapmak zorunda bıraktın ya beni, teşekkürler. baban için de geçmiş olsun. sevgiler...

benim en sinir oldugum tipler mesela metroda yuruyen merdivenden cikiyorsunuz, cikiyor tam tepesinde - yani herkesin cikip ulastigi yerde- kenara cekilmeden duruyor, ya da asagi iniyorsunuz, metroya yetiseceksiniz, aheste aheste. sen yavas git tamam da kenara cekil bari. doner kapidan cikiyorsunuz tam herkesin ciktigi yerde duruyor. yavas yavas boyle ya kenara cekiliyor ya cekilmiyor. ya ayak altindan cekilsene kardesim, dunyada senden baska kimse yok mu sanki.

he gereksiz duyar kasıyorum he,
yolda yavaş yürüyenleri de zaten alnından okuyup anlıyorsunuz. Merdivenden çıkanları sırtında yazdığı için anlıyorsunuz.
siz gıcık olmaya devam edin

ben arkadaşlarımı uykusunda boğmayı falan planlıyorum bu mesele yüzünden.
ne zaman kalkıp bir yere gidilecek, bir şey yapılacak olsa herifler 10 saat evden çıkamıyor. sanki her biri bana birer cambridge kontesi. saçlı sakallı adamlar bunlar ya.
tüm varlığımla nefret ediyorum.

İnsanlara bu kadar takılmak, insana hiçbir şey kazandırmıyor. Bunu farkedince kuş gibi hafifliyorsun.

Offf acilin once ben gomucem:D Hepsini yok edelim. Uzun namlulu silahlara mudahale edelim:)
Hastaligi olan, yorgun argin olana bir sey demem de gencecik zipkin gibi kizlar erkekler boyle agir agir takiliyor deli oluyorum.
Arkadas ust gecitte, kaldirimda, orada burada neden asiri yavas yurursun neden? Dusunuyorum dusunuyorum bulamiyorum. Yok yani bir sebep bulamiyorum. Arkandan kovalayan varmis gibi gitmesen de olur da neden kagni gibi hareket edersin arkadas, bu kadar cok mu zamani herkesin. Bunlar 500-600 sene yasamanin formulunu buldu da o yuzden mi bu kadar rahat yoksa?

Bazen yavas yuruyenlerin arkaasina denk geliyorum, sagdan soldan gececek yer de yok, resmen duracagiz o kadar yavas oluyorlar. Yani gitmekle gitmemek arasi bir sey, kanser olursun:) Ulan dur bari hic gitme bosver.

Kimseyi etkilemedigi durumda istedigi hizda takilabilir herkes ama topluma acik alanlarda genelde etkleniyorum. Daracik ust gecit ya da daracik kaldirim, onumde kagni gibi 2 kisi muhabbet ede ede gidiyor ve beni yavaslatiyorlar, lanet olasi ust gecitte neden vakit oldurmek zorunda kalayim? Kamlumbaga gibi giceksen allahin belasi kaldirimi ortalama! Kenardan yuru ki vaktini kaldirimda oldurmek istemeyen adam gecip gitsin.

Hangisi hastaliktan, yasliliktan ya da cok calismaktan hangisi keyfine tek tek tespit etmem mumkun degil zaten ama yavasligi sevmiyorum. Yavas insanlara denk gelmeyi sevmiyorum. En azindan baskalarini yavaslatacak davranislardan kacinsinlar pls.
Yavas hareket edenlerden daha sinir oldugum bir sey varsa o da daha yavas hareket edenlerdir:)

Ben de tezcanliyim, karsima cikmadiklari surece yavaslarla bir sorunum yok aslinda. Ama karsima cikmasinlar, hayati yavaslatmasinlar. Yoksa pirasayi da sevmem ama bana bulasmadigi surece sadece sevmemekle kaliyorum, pirasaya bir sey yapmiyorum.

Kendim çok hızlı ve telaşlı yapıdayım. Yavaş yürüyen, yavaş hareket eden insanlara anlam veremiyorum. Yok yani, bir şey nasıl o kadar yavaş yapılır, gerçekten anlam veremiyorum. Ama itiraf etmeliyim ki kendi yapımla da yoruluyorum. Belki de doğrusunu onlar yapıyordur.

buradaki hatunlar tanımdaki gibi bi erkek görünce 'çok cool ya' diye erimeye başlıyolar.
özellikle de hayata karşı bu derecede heyecan duyanlar.

yavaş konuşmak, sakin hareket etmekle yürüyen merdivenin sol tarafında durmanın ya da senin için önemli bir işi uzatmanın bi mantığı yok arkadaşlar. yukarıda bi arkadaş var sosyoloji masterı yapmış onunla kafa kafaya verin doğru başlığı açın bence.

boş işlerle uğraşıyorsunuz.

sağlık durumu ya da yaşlılık sebebiyle değilse ben de uyuz olurum. Hatta yüksek sesle uyarırım.

Ayrıca alınganlık yapmaya gerek yok, kastedilenin yaşlılar ya da hastalar olmadığını hepimiz biliyoruz. arkadaşıyla merdiven ortasında "röahhghshshsg" diye muhabbet ederek beni engelleyen adamın bir maruzatı olduğunu anlamam için alnında yazmasına gerek yok.

yavaş insanlardan şikayet edenlere, bunu bir kaç adım öteye taşıyanlara hazırladığım lafları da döşüyordum ki...

benim de onlardan olduğumu fark ettim. ama hızlı iş ortamında sürekli ayak altında dolaşan müdüre karşı. adamcagız artık beni görünce yol veriyor resmen.

"çok hızlı gittik. ruhlarımız geride kaldı" demiş ya hani dört nala giden bir kızılderili grubunu durduran reis. "biraz bekleyelim de ruhlarımız bize yetişsin"

bence bu kadar hız, koşturmaca normal değil. insani değil.

Bu bizim şehir kültürümüz. Bazı şehirlerde de gayet yavaş yavaş yaşanıyor ve insanlar hızlı, seri davrananlara 'Huzurumuzu, sakinliğimizi bozdu' diye kızıyorlar.

Geçen sene yurtdışındayken kaldırımda biri çok yavaş yürüyordu. Arkadaşımla arkasında kaldık ve bana fenalık geldi, Üfff sesi çıkarmadım ama kızı hızlı bir hareketle solladım. Millet bana baktı 'Allah'ın öküzü ne yapıyor' diye, çünkü herkes aynı hızda hareket ediyor ve yolun ortasında tıkıyorlar her yeri. Arkadaş da 'İstanbul'dan geldiğin belli oldu, daha buralı olamamışsın' dedi kibarca. Oysa ben de ortalama bir İstanbullu hızında hareket ediyorum. Ne yavaş ne de koştururcasına hızlı ama ortalamaya göre hızlı. Sonra oradaki hıza alıştım, bu sefer İstanbul ilk bir hafta başımı döndürdü.

Yine böyle bir 'yavaş şehir'deki başka bir durumu da anlatıvereyim. Marketlerde kasalarda bizimkiler seri hareket eder ve hatta sen 'Ama ben daha paketlemeyi bitirmedim, kasiyer itekleyip duruyor benim ürünleri. Sonraki müşteri beni bekliyor' diye stres yaparsın ya; hah, öyle bir markette önümde en az 10 kişi var, ki bunun varlığı bile başlı başına 'En az yarım saat buradayız' püflemesi demek. Baktım, herkes çok sakin. Market kuyruğu değil de, evdeki koltuktaki kadar rahatlar. Bu memlekette de kasiyerler müşterilerle 'Nasılsınız? İyi misiniz? İstediğiniz her şeyi buldunuz mu? Aaa, bunu ben de kullanıyorum? Şunu denediniz mi, tadı nasıl; ona göre ben de alayım?' muhabbetini kasada 10 kişi dolu arabalarla da bekliyorsa yapıyorlar. Sıradaki hiç kimse de 'Hadi, kardeşim. Evimize gideceğiz daha' diye bir derdi yok. Hatta, derdi 'Evime nasıl olsa gideceğim, karşımdaki ile iki laf edeyim de gün güzel geçsin bari' diye bir bakış var. Düşün ki kuyruk uzamış ve reyonlara varmış, kasiyer 'Bunu yüzüne nasıl sürüyorsun, yatmadan önce mi, sonra mı' diye muhabbet ediyor. İnsanlar da 'Hadi, kardeşim' demek yerine 'Hmm, acaba yüze nasıl sürülüyor. Ne kibar insan' diyerek mutlu oluyorlar. Bazen muhabbetin parçası oluyorlar, 'Onu değil de, şunu kullansanız sanki daha iyi' diye. Aynı şehirde metronun yürüyen merdiveninde yürünmüyordu. 'Soldan yürünecek' diye bir durum yoktu, yürüyene 'Yazık, kimin çocuğuysa' diye bakıyorlardı.

Hızlı yaşamımı ilk sorguladığım andır. Gözümün önünden kaldırımda 'E yürüyecekseniz yürüyün' dediğim, kasiyerden 'Hadi toplan da, sonraki gelsin' bakışı aldığım günlere yandım. Hızlı ya da yavaş olmak sorun değil bence ama hızlı yaşamak zorunda olmak, buna alışmış olmak sorunun göstergesi bence. Hızlı yaşamak zorunda olmak, anı sindiremeden yaşamak zorunda kalmak demek kaçırdığımız bir şeylerin olduğu hayata yetişemediğimiz, hayatın bizden önde gittiği ve hızlı yaşadığımız için çevremizdeki güzellikleri kaçırdığımız bir hayat demek bence. Hızlı olmak ve hızlı olmak zorunda kalmak arasında ciddi bir stres, anksiyete, negatiflik farkı var. Hızla yaşamıyoruz, hızla tüketiyoruz sadece; çiğnemeden yutuyoruz.

Örneğin, Norveç'in yavaş tv'si var. Bütün gün bir trenin yolculuğunu, bir balığın avlanmasını gösteriyor ve çok da seviliyor. Araştırmacılar bu sevilmenin nedeninin 'İzleyicileri yavaşlatarak, hayatla aynı hızda olmalarını sağlıyor' diyerek açıklıyor.

Ben de İstanbul ortalamasında hızı olan bir insanım ve İstanbul gibi metropollerde, hatta Türkiye'nin çoğu yerinde yavaş yavaş hayatımızı yaşamamız mümkün değil. Yaşadığımız yer Serengeti Düzlüğü gibi yer; yavaş kalan kişi güçsüz antilop gibi aslanlara yem olur. Üstelik, insanı canlı tutan bir yanı da var ama yaşadığımız yerine Serengeti Düzlüğü olmasında bir sorun, bir sıkıntı var.

Birde yürürken hadi geçeyim diyip sağ yada solundan geçmek isterken, o tarafa doğru yönelir tekrar önü kapatanlar var ya :I

Ben mesela araç kullanırkende böyleyim, makam ön yada ardçı aracıyla giderdik hep, çakarlarımız olduğu için trafik açılır, hızlıca giderdik her yere.

"death is always the same, but each man dies in his own way". Carson McCullers - Clocks Without Hands

"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti."

Orhan Pamuk - Yeni Hayat

yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.

buf-e kur (kör baykuş) - sadık hidayet.

Hayatımın en mutlu anıymış,bilmiyordum.

Orhan Pamuk-Masumiyet müzesi

"mücevher takmamıstı ama gözleri vardı." Mehmet Eroğlu, Zamanın Manzarası

charles dickens - iki şehrin hikayesi

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana –sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece "daha" sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.

moby dick

"call me ishmael"

Hayatimin en mutlu aniymis, bilmiyordum. +1

"gregor samsa bir sabah huzursuz düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."
(kafka - dönüşüm)

normalde "en"lerim daha fazla ama şu an daha bir güzel, anlamlı ve vurucu geliyor bana.

Freebird +1

"Ben, hasta bir adamım.
İçi öfkeyle dolu, çekilmez bir adamım ben."

Yeraltından notlar

yürütürüm, sorun değil başka bir sürü şey var.

erkek.

çok seviyorsam, çok aşıksam yürütebilirim.
ama bununla ilgili bir burukluk da taşırım içimde.

bir de, yapmama nedeni nedir?
o önemli.

iğrenme falan gibi şeylerse yürümez ilişki elbette.

ilişkiyi de yürütürüm, evlenirim de, nolcak atla deve değil ki, onu da yapmayıversin..

hem benim de (her ne kadar iğrenmesem de..) pek sevdiğim söylenemez o_0

-erkek-

Kadınım, yürütürüm yürütmesine; zaten oral seks çok da aradığım bir şey değil ve klitoristen uzak tutmaya çalışıyorum zevki. Oral olacağına, arabada beş evde onbeş olsun da; 'Benden neden tiksiniyor bu adam. İltihaplı mıyım ben' diye bir kendimden şüphelenirim; güvenim düşer.

Ön sevişmeye "aşağılanma" olarak bakan bir kezo ya da kamilse bırak bakir ölsün. Karşılıklı birbirini tatmin edemeyecekseniz sevişmenin bir anlamı yok. K

sekste oral seks arayışım 1/10 filandır ama özellikle yapmayana denk gelince höst oluyorum. diğer durumlara bakarım, genel olarak ağır basıyosa evlenirim nolcak.

k

böyle birine denk gelmedim. sanırım yürütmezdim.

e.

evlenmem. onu bile yapmayan kadın ömür boyu misyoner ister herhalde. hiç çekemem.

e.

Yürütürüm, evlenirim. Ama götünü dönüp yatmıyorsa... Oral yapmıyorsa da bi zahmet ilgilensin, ilgilenmiyorsa o fena...

Kadın...

didgeridoo.

thumbs.dreamstime.com

şeytanın saati - a hora do diabo

cemil kavukçu -nolya
ya da cemil kavukçunun diğer öykü kitapları

Martı?

dinle küçük adam +1

kör baykuş, küçük prens, dinle küçük adam, palto. hepsi de güzel kitaplar.

köy baykuş kötümser ve psychedelic atmosfere sahip. bu açıdan diğerlerinden ayrılıyor.

Dirilen Şehir - Jules Romains

momo ve kucuk kara balik

momo :)

tepedeki psychedelic adam +1

20 sayfalık şey, çoğu satırındaki edebi ve içerik yoğunluktan dolayı zevkten hassiktir çektim.

hadi gözün aydın dileğin gerçek oluyor

motoru bozmanız yakın ve biraz kilo vermelisiniz.

(telveyi bile yalayıp yutmuşsunuz bu nedir ya?)

koşmak zor zanaat, bunu kabullenmek lazım. yıllardır 100+, 200+ gibi uzun mesafelerde bisiklet sürerim molasız vs. 2 sene önce ben de koşucağm ameka deyip ekipman aldım vira bismillah dedim başladım koşmaya ama o da ne! bisiklet üstünde 210 ları görüp banamısın demeyen kalbim 97 de teklemeye başladı, soğuk soğuk terledim, gözlerim karardı, attım kendimi yere uzanıp geçmesini bekledim. hemen akabinde efor testi yaptırdım bir sıkıntı çıkmadı, öncekilerden çok daha iyi çıktı hatta kalp emmi. 2 3 kere koşunca geçti. alıştıkça düzeliyor yani.

beş dk hafif tempo koşu/beş dakika yürüyüşle başlayıp altı/dört, yedi/üç şeklinde yavaş yavaş koştuğunuz dakikaları arttırın. bu şekilde giderek 20, 30 dakikaları, sonra bir saat ve üstü süreleri görebileceksiniz. bahar da geliyor, artık soğuk hava sorunu da yaşanmayacak.

şöyle bir saat kadar aralıksız koşabilir hale geldikten sonra daha da hızlanmak için teknik çalışmalar da yapabilirsiniz. şimdilik buna gerek yok, koşma alışkanlığı edinmeniz yeterli.

hantal kişi koşmaya kalkıştığında bacakları ona yetişemez olur.Ciğerlerinin yarısı çalışmıyormuş gibi nefessiz kalır. Ayakları zonklar, tabanları patlar gibi olur.Bacağın özellikle kaval kemiğinin olduğu kısmı acı içinde kalır.Koşarken insan geberiyor gibi olur.Kas zayıflığına bağlı olarak akşam olduğunda "ulan totocuklarım nasıl haşat olmuş yauv" bile diyebilir.
Peki nasıl koşucaz?
Motoru açmak ile aynı prensip.Önce 10 dk. hafif tempo koşu,5 dk yürüyüş.10 dk koşu 5 dk yürüyüş.Dinlene dinlene.Böyle 1 saat koşucaz.
Ertesi gün, 10 değil 15 dk hafif tempo koşu, 5 dk yürüyüş.15 dk. koşu, 5 dk yürüyüş.
Deneme yanılma yöntemiyle bu süreyi kendimiz ayarlayacağız.Ancak hemen yoruluyorum diye disiplinsizlik etmeyeceğiz, kendimizi zorlamadan açılamayız. Ama çatlayana kadar at gibi koşmayacağız tabii.
Ertesi gün yine 15 dk setlerle koşacağız ama tempomuz biraz daha yüksek olacak.Yine 15 dk bir tık yüksek tempolu koşu, 5 dk yürüyüş.15 dk koşu, 5 dk yürüyüş.
Bu mantıkla günden güne kendimizi yıpratmadan, orantılı zorlayarak açılacağız. Bir süre sonra 30 dakikalık, 45 dakikalık setlerle koşabildiğimizi görüp kendimize hayret edeceğiz. Cayır cayır yağ yakma da cabası.

göbek varsa erit önce. sonra kısa sprintli koşular yap. sprintlerin süresi ve hızı git gide artsın. salonda da bacak çalış.

Oyle kilolu da sayilmam. 1.82 boyum, 76 kiloyum. Ama hayatimda ilk kez bu kiloya ciktim normalde hep 72ydim. Biraz aldigim kilolar da gobege gitti

c5k c10k aplikasyonlarını kullanın.

hahahahha hiç kasma dostum. koşmak kadar basit bi şey yoktur. bakma öyle 3 dakikada kıçının terlemesine. 1 haftada forma girer, çatır çatır koşarsın. öyle zor olduğunu iddia edenlere bakma. hayatımda yaptığım en basit spor koşmaktı. bu kadar boş olur bi spor. gözünde büyütme yani. başlarda yüksek tempolu uzun koşular yapamaman doğal. temponu yavaş yavaş arttırırsın.

www.egonomik.com

çokmuş o ya, ben ankara'da kan testi+bir gün konaklama, antibiyotik vs. 450-500 civarı bir şey verdim.
2017 için taban fiyat istanbul'da 450 tl imiş veterinerler odasının. www.vetbilgi.com

bu arada benimki dişiydi, erkek olanı aynı şeyler için 300 mü 350 mi ne tutmuştu.

Erkek kediyi 200 tl'ye kadar kısırlaştıracak yer bulursun. 600 falan vermene gerek yok. Bireysel veterinerlere sor, üniversite hastanesine falan gitme bu iş için.

Taban fiyatı kimse sallamıyor bu arada.

gelen kutuna bak mesaj attım.

hakikatten bu İstanbul üni. kendini aşmış, teşekkür ederim dediğiniz yerleri arastiracagim

Kadıköyde belediyenin yerinde sokak kedisi derseniz ücretsiz (kulağına iz bırakıyorlar) kendi kedinizse geçen yıl 200 tl idi erkek kedi için. İkametin kadıköyde olması gerekiyor, ama o konuda ben yardımcı olurum dilerseniz. Hemen randevu vermiyorlar 1 ay sonraya falan veriyorlar bir de.

başka vetlere bakın erkek kedi için çok o fiyat. benimkine 250 vermiştim ben.

Yuh, çok fazla cidden. Erkek kedi için standart ücret 200 TL'dir. Evinize yakın veterinerleri dolaşın.

250 tlye yaptırdım geçen hafta. 600 çok. arkadaşların dediği gibi 200tlye bile vardır belki

kaptan mağara adamı ya da shrekteki kurabiye

Patrick olur bu.

himmm, yani ben ustteki kahverengi kismi sac gibi dusunuyorum, favorisi var hatta. cenesi cikik genis bir adam kafasi gibi degil mi?

Fred çakmaktaş da olabilir sanki:p

ben buna benzettim
vignette3.wikia.nocookie.net

Direkt Elvis Presley'e benzettim ben :)

s-media-cache-ak0.pinimg.com

Çizgi film karakteri olarak da Fred Çakmaktaş +1

Cizgifilmden ziyade karikatür karakterine benzettim. Buna benzeyen adamlar çizen bi karikatürist vardı. Kimdi yaa..

bana johnny bravo'yu hatırlattı

otisabi

aynştayn dili bu
çakmaktaşlardaki betty de olabilir.

maymuna ve evet taş devrinde ki tiplere benziyor.

Özer Aydoğan karikatürlerindeki tiplere benziyor.

www.google.com.tr

ince kıvrık bıyık eklersek fransız şef olabilir.

barni moloztaş

ben olsam bunu the simpsons'tan ned flanders yapardım.

tr.wikipedia.org

yt3.ggpht.com

quagmire lan bu udsahfusadf

conan o'brien dedim görür görmez.

giggity giggity +1 :)

www.amazon.com
amazondan alabilirsiniz. bu köpük ama siz ne istiyorsanız onu aratın. gg'de falan da vardır belki

Kulaklık 10 küsür dolar zaten hocam, yenisini alırım o halde.

dandik 5 liralık bi kulaklık alıp onun ucundaki zımbırtıyı buna takabilirsin.

sanırım o pad lerde marka çok önemli değil.etrafında birilerinde vardır fazladan veya merter'e yakın bi yerdeysen bende var.

Bimilyonculardan kulaklık alıp onunkini kullanın. Hatta bazen dandik kulaklığa 3 tane kulaklık pedi konulmuş olanlar denk geliyor. Yedek parça amaçlı almıştım zamanında.

AliExpressden alın vardır orada birde dandik almayın

sennheiser'in distribütörü metan'ın yeri gümüşsuyu'nda. uğrayıp kulaklığı göster buna uygun bir şey var mı diye.

teknik servis de orada, prosedür cart curt yoksa bir iki liraya satarlar bir tane.

görünüş süper kötü.

inanılmaz rahattır ama çok çirkin

almadan önce sorman iyi olmuş. :)

annemde var, baya ıgrenc bır goruntu

:(

Bu nasıl peki?

www.skechers.com.tr

iki linki de açıp ne farkları var diye baktırdığına göre bi farkı yok. çok kötü

iki link +1

Duyuruda bir kere bile guzel bir ayakkabının sorulmaması :/

Görsel beklentiyle degil de rahatlık için dusunuyorsan mantikli. Cok rahat gorunuyorlar ama çok kötüler.

bu ayakkabı eczane torbasının içindeki şiş ve örgü ile birlikte satılmalı.

aquarium +1

İkisinin farkını gorememekle birlikte ikisi de çok çirkin.

keloğlanın çarığı gibi.

2. gönderdiğin güzel. Ben biraz daha farklı bir modelini kullanıyorum, abartıldığı kadar kötü durmuyor merak etme. Ve aşırı rahat. O rahatlıktan sonra görünüşü falan çok takmıyorsun zaten.
Benimki şuna benziyor:
i.ytimg.com
pa.namshicdn.com

Bir şu bantlılar daha hoş duruyor:
cdn1.sarenza.net

alperz fut +10 sesli güldüm

neden bu kadar zevksız model olmak zorunda? skechersın rahatlıgı her modelde asagı yukarı aynıdır. neden en babane modeller?

www.youtube.com

bunun bantlı olanını kullanıyorum ben, şu(git: www.ayakkabidunyasi.com.tr)

çok çok rahat ve bence daha estetik duruyor.

yalnız şu var, çıplak ayakla giyince sağlam koku yapıyor. babet çorabıyla giymek lazım.

salcano'nun donanımı daha iyi olmasına rağmen fiyatı daha ucuz.

sedona daha iyi görünüyor ve marka imajı daha olumlu.

iki bisiklette de bulunan süspansiyon, eğer asfaltsız dağ yollarında uzun kilometreler almayacaksanız hiçbir işinize yaramayacak. başka deyişle, şehirde ve şehirler arası yolda hiçbir anlamı ve gereği yok.

bunlar haricinde kullanımda belirgin fark yaratacak bir şey göremiyorum. daha teferruatlı bilgi verecek arkadaşlar gelir birazdan.

içinde salcano'nun olduğu bir ikilem varsa seçim kesinlikle salcano'nun dışındaki bisiklet olmalı. tabi bu işin latifesi. gerçeklere dönersek arkanıza aslı bisiklet'in desteğini alıp kendinizi güvende hissedebilirsiniz. benim oyum sedona.

Türkiye'de bisiklet kullanılmaz. Ben İzmit'te yaşıyorum. Bisiklet yolları birçok büyük şehre göre daha önce yapıldı burada. Neredeyse 10 yıl oldu, insanlar hala bisiklet yolunu benimseyemediler. Küçücük bisiklet yolunda bebek arabası süren de var, fotoğraf çeken de var, karşısına bisiklet (!) çıkınca sinirlenen de var. Kalabalık olmayan yerlerde vakit geçirmek için sürülebilir.

Hava soguyunca bisiklet kullanmayi birakirsaniz, sonra acik havada gezmek icin kullanilir iste. Almanyada yasiyorum iki yildir. Kar yerlerde buzlanmamissa, ki yilda birkac gün bile olmuyor yasadigim yerde, her disari ciktigimda bisikletimle cikiyorum. Iyi bir kislik bisiklet eldiveni, Decathlon`dan pantalon yagmurluk vs. isinizi görür.

Türkiyede evet bisiklet sürene trafikte rahatsiz edici bir seymis gibi davraniyor digerleri. Ama kasksiz, aksam olunca isiksiz cikan o kadar bisikletci gördüm ki. Siz, tam teskilatli yola cikin, dikkatli olun,zaten araba kullanmak da cok emniyetli bir etkinlik degil Türkiyede.

açıkçası bizim kültüre yerleşmemiş bu olay. belli şehirler olabilir belki, bilemeyeceğim ama saygı ve sabır yok hani bizde. bu olay ise direkt saygı ve sabır gerektiriyor. mesela almanya'da 30 yıldır yaşayıp hala bisiklet yolundan yürüyen, yol ortasında laflayan, bisiklet yoluna araba park eden türkler var. bugüne kadar trafikte kavga ettiğim birkaç kişi olmuştur ve istisnasız hepsi türk çıkmıştır. böyle tuhaf bir durum söz konusu. çözemedim hiçbir zaman bu tutumu. öte yandan saygıyı falan geçersek türkiye'de hakikaten tehlikeli de bir eylem bu, gayet ölüm tehlikesi var bana sorarsan.

Kendi blog'umun linkini vermem pek etik olmaz. Ama güvenli bisiklet sürüş teknikleri diye arama yaparsanız bir sürü içerik bulabilirsiniz. Bence bisiklete bu yüzden küsmeyin. Gelişmesi gereken bir kaç duyu organı ve bir kaç refleks var. Sonrası bamboleyyo bamboleyya :)

Genelde trafiğin az olduğu parkurlar kesfediyorum ben. Arabam da var. Ulaşımdan ziyade zevkine 30-40 km biniyorum. Eymir'de 3 tur mesela. Antalya'da kemer Göynük kanyon arazisi veya daha ara kasaba yollarında git gel gibi.
Onun dışında ulasim araci olarak uzak mesafeler inanilmaz tehlikeli ve arkadaşların bahsettiği uzre türkiye'de belirli sahil ksabalari dışında imkansiz ve tehlikeli. Bu kültürle ve bu tiplerle olmaz.

türkiye bu anlamda (en iyi ihtimalle) 50-100 yıldan önce almanya, hollanda, belçika filan olmayacak.

ya gözü karartıp kelleyi koltuğa alarak ulaşım ve antrenman amacıyla bisiklet sporuna yönelecek ya da üç beş kilometrelik dandik bisiklet yollarında, betonun dibindeki üç metrekarelik çimende mangal yapan hanzolarla dalaşarak pedal çevirmeye çalışacaksınız.

tabii bunları erkek olduğunuzu varsayarak söylüyorum. kadınsanız istanbul'da çok sınırlı birkaç güzergâh dışında tek başınıza bisiklet sürmenizi asla tavsiye etmem. kartalın avını kaptığı an gibi, sizi o bisikletin üzerinden öyle hızlı "alırlar" ki, bisikletiniz bir süre daha kendi başına gitmeye devam eder.

ince yapılıyım, bacağım da tıraşlı filan diye güme gitmemek için sakal bırakmaya başladım. arkadan kamyonun, tırın yaklaştığını fark edince şöyle bir yana dönüp simayı gösteriyorum "aman sakata gelmeyelim" korkusuyla. durum bu yani.

Erkeksen eh iste, kadinsan epey vahim.

Kramer bile daha çekici ya bence :/

sana göre normal.
zaten böyle bir adamla evlencen

lonelyman +1

tmm
seviyosan konuş

durum senin açından kötü, ben ise şöyle düşündüm: o zaman benim bile şansım var. yaşasın?

tonton kel baba figürü olarak görmüş olabilirsin

"bakın nefesi vermese de olur, alması önemli. sevgi olduktan sonra bunları birlikte aşarız" noktasına varılmış gibi.

çekici zaten. :P

ahahahah çok güldüm. Bir röportajda Jason Alexander, o role hazırlanırken hep Woody Allen'ı düşündüğünü söylemişti. Onun karizması yansımıştır belki de :P

ruhun teyzeliğe terfi etmiş ablacım

Erkek eli fetişi?

images-na.ssl-images-amazon.com

evinin baş köşesine asıver.

ruh ikizin bence. cok uyarsiniz. daha önce görmemis olabilirsin, uyarayim yine de.

www.youtube.com

Hemen pretty woman izle boyun posun devrilsin ayip senin yaptigin moduna gec ve kurtul.allah korusun o tutmazsa devami danny devito tobe yarabbim hasa.

Birde havuza girdigi shrinkli bolumu izle o da kurtarir.

oluyor öyle arada. bende muhteşem yüzyıldaki şehzade anasını çekici buluyorum.

Mantıklı. Kendisi felaket anlarında çok iyi bir önderdir: www.youtube.com

Ben commuter'ımda kullanıyorum 110psi basabiliyor. Komik geliyor bana 20 liralık pompadan bu performans :)

yarıyor alabilirsin. yol bisikleti için yetersiz ama. max 60-70 psi hava basar bu. yol bisikelti 100-110 ister ona ayaklı pompa lazım. ama en azından yolda kalmamanı sağlar yani.

@yazar yazmaz yazan yazar, net 110 basıyor ilginç bir şekilde, ısınıyor ucu ama basıyor yani.

bowie, ya psi göstergesi bozuktur ya da sende çelik gibi bilek var. önünde saygıyla eğiliyorum:)

@yazar yazmaz yazan yazar bunda zaten basınç göstergesi yok, 20 liralık pompa. kullandığım jant zaten 70 80 psi altında doğru verimi veremiyor, minimum 100 psi gerekiyor, ki bu ölçümü evde harici basınç göstergesiyle yapmıştım. ama cidden fazla ısınıyor aletin sibopla buluştuğu conta.

üçüncü sefer aynısını aldığım pompa bu. kesin bilgi: yol tekerine 110 basıyor.

soruna yanit degil ama biraz ufku açma adına :
www.orduulubey.gov.tr

Üniversitelerin fizik-astronomi topluluklarının ve gözlem evlerinin astronomik açıdan önemli gecelerde gözlem etkinlikleri yapıyorlar. Onlara katılabilirsin.

Hevesinizi kırmak gibi olmasın ama direk ben teleskopu elime alcam ve yıldızlara bakacam diyerek başladığınız bir hobiden etkinlikten 2 gün sonra vazgeçersiniz.

Astronomiden tat almak istiyorsanız göz - dürbün - teleskop - gözlemevi şeklinde gözlem yaparak başlamanız daha doğru olur. Bu konuda tavsiye edebileceğim kitaplar;

Astronomi ve Teleskoplar hakkında teorik ve pratik bilgilere ulaşabileceğiniz kitaplar:

1. Gökyüzünü Tanıyalım - M.Emin Özel/ Talat Saygaç, Tübitak Yayınları


2. Yıldızların Altında - Michael Rowan-Robinson, Tübitak Yayınları

3.Resimli Evren Atlası - Mark A. Garlic, NTV Yayınları

4.Yıldızlar Altında Bir Yıl - Charles Laird Calia, Akılçelen Kitaplar

1. ve 3. Kitap pratik olarak çok tecrübe katacaktır.

bu sorunun cevabını gokbilim.com'da aramalısınız.

şimdiye kadar takılıp okumalar yaptığım en iyi iki forumdan biriydi. orada zaman geçirin, sorabileceğiniz her şeyin cevabı var.

Edit: m.facebook.com

Bence dinlen evde, usutursun

hava gayet iyi ya... uludağ'a da çıkmıyorsunuz sonuçta. çıkın bir tur atın.

yat, dinlen. gitme.

Ben üstümde ince deri montla baygınlık geçirdim 5 dakika yürüyüp, içimde de ince gömlek vardi yine. Hava gayet güzel bence, biraz temiz hava iyi gelebilir.

Gidilir tabi

Biraz önce orada idim, hava gayet güzel. Gidilir.

Kesin değil. Su anda Erdoğan'ın kitlesi üzerindeki karizmasina, devletin tüm imkanlarina, akp'nin propaganda makinesine, yüzlerce kanala onlarca gazeteye rağmen kesin değil. Ama akp'nin sicili düşünülürse ibreyi evete kaydırmak için legal illegal herşeyi yapacaklardır.

Yine de umutsuzluğa alışmayın.

Kesin gibi geliyor bana..akp ile uzaktan yakindan alakasi olmayan erkek arkadasim bile referandumda evet diyecegini soyledi.nedenini sordugumda sacma cevaplar aldim.nedense erdogana gereksiz bi sempati beslemeye basladi.birkac gundur bunun sokundayim:/

ekşisözlükteki tayfa ile türkiye'nin alakası yok dostum. referandumdan %60'a yakın bi oranla evet çıkar.

%25 CHP, %10 hdp, %2 diğer, topla ne etti? 37 hayır, 63 evet.

%25 chp, %10 hdp, %2 diğer + %? mhp. mhp'nin tamamının evet diyecegini dusunmuyorum. ve bu parti seçimi olmadıgı icin sonucu kestirmek mumkun degil, bu yuzden hayır cıkma ihtimali normal bir secimdekine gore daha yuksek; yine de kesin degil. sonuc ne cıkacaksa cıksın, oranlar birbirine cok yakın olacak diye dusunuyorum. evet cıkacaksa bile bunun %55'i gececegini sanmıyorum. Evet cıktıktan sonra oranın onemi yok tabii...

@ougkour +

ekşi sözlük belirleyici değil bu konuda. akp hayir deseydi, hayir çoğunlukta çıkar. artık çoğunluğun düşündüğü şey şu :
devlet = akp = erdogan = hükümet = halkin istedikleri = evet ..
artik bu kavramlar türkiyede eş anlamlı hale geldi. muhalif olanlar da belki bir kaç kavram hariç en az üçüne aynı düşünceyle bakiyor. gecen seçimler öncesi akpnin oylarini (şoyle böyle olursa diyerek) neredeyse %20 lere düşürenler vardı. aksine oylar hep yükseldi.
(yanilmiyorsam) 2007 genel seçimlerine günler kala bir aksam tv de haberleri izliyoruz. trafik kontrolü sirasinda asiri derecede (ayakta dik duramayan) alkollü sürücüye gerekli islemler yapiliyor polisler tarafindan. alkollü sürücü muhabirin uzattigi mikrofona :
(evde) 5 tane oyum var. hepsi akpye diye söylenip sallanip duruyordu.
yani memleket sarhoşumuzun bile derdi alacagi ceza degil, seçimlerdi.
açik konuşmak lazım.
hayır diyenler referanduma (tabiki halka) gitmek istemeyenler. o zaman halk daha baska kendisini nasıl yönetsin ?
çünkü onlar halk(a) değil, fil (pardon) çomar (!) birilerine göre.
çomarın sandık başında ne işi var peki?

chp seçmenini %25, hdp seçmenini %12 ve mhp seçmeninin de %14 olup da bahçeli'nin bütün evet propagandasına rağmen %10'unun hayır vereceğini farzedersek, ki bunlar bana göre maksimum rakamlar, toplam %%47 hayır seçmeni çıkıyor. çevremdeki mhp seçmeni neredeyse ikiye bölünmüş durumda. fazla iyimser bile yazdım.

evet çıkacağı kesin değil çünkü.
bu bir referandum, diğer seçimlere bakarak tahminde bulunmak hatalı olur.
ekonomik durum, işsizlik, ölümler, tecavüzler, dünya genelinde kartların yeniden karılıyor oluşu, alternatifsizlik, ötekilik içeren söylemlere devam edilip edilmeyeceği vs masaya konulunca durum belirsiz görünüyor. her an her şey değişebilr.

@astrid evet demek istediğim bu, toplumda garip bi erdoğan sevdası var. youtubedaki tüm referandum röportajlarını izledim, evet ağırlıkta ama ne dediğini bilen yok, bazıları biz tayyipçiyiz diyor bazıları o bende kalsın diyor, adam niye evet verdiğini bilmiyor ama gırla evet var. hayır diyen daha az kesim ama açıklamasını da yapan kişiler oluyor.

@her name was hexadecimale, "seçim şaibeli derler" demişsin seçimler şaibeli değil mi? 30 mart 2014 ankara bb seçimlerini hatırlatırım. türkiyenin gördüğü görebileceği en büyük şaibe burada döndü.

@hayat aklini konusacak bir filozof uret, bence her an her şey olabilir sözü türkiyede işlemiyor. referandum röportajlarını izlersen anlarsın

Ben mesela hiç incelemedim maddeleri öyle göz ucuyla baktım ve Rte evet istediği için her türlü evet vereceğim. Kafam rahat yahu, Reis var nasılsa...
Neyse tahminim 65 e 35 gib. Umutu unutun

Değil. Akp içerisinden hayır oyları çıkacak, en yakın komşum AKP'li fakat parlamenter sistem gitmemeli hayır vercem diyor adam. Daha içerisinde bulunan feto mensubu insanları saymıyorum. Bu adamlar hayırdan korkmasa meclis oylaması yapılırken bir oy atan adamın yanına 3 adam daha sokmazlardı. 80 tane feto millet vekili var akp içerisinde milletvekili olarak bu kadar ise toplumu siz düşünün.

MHP neredeyse %70 civarı hayır diyor çevremde çok fazla milliyetçi ülkücü kesim var hepsi Son seçimde MHP ye verdiği için oylarını köpek gibi pişman olası bir erken seçimde MHP nin baraj altındakalacağından eminim.

Saadet Partisi de hayır diyeceğini açıkladı bu tarz uç islam görüşleri de bunları takip edecektir muhtemelen biat kültürü bunu gerektirir. Diğer diye adlandırılan kesimi de koyduğun zaman %5 gelir diyorum en azından.

Hdptutuklamalar ile hayır diyeceği kesin bir halde tüm Kürt halkı Erdoğana karşı nefret içinde bizi kandırdı diye.

CHP zaten hayır çıkıyor komple.

Bütün bunların sonucunda ben eğer bir hile hurda olmazsa hayır çıkacağını düşünüyorum, evet çıkmaz ekşi şöyle komünist yuvası böyle CHP sevdalısı diyen arkadaşlar da mantıklı bir argüman ile açıklarsa eğer sözüne daha çok güven olur bence.

Gözü açık yahudi ye göre hayır yüzde 85 evet yüzde 15 lerde
Ya hala sıkılmadınız şu çevrem geyiklerinden, adamlar 60 ın altına düşmez

tuncay özkan'lık etmeye gerek yok. zübük 15 temmuz'dan sonra bulduğu her fırsatta şov yapıp elini bu kadar güçlendirmişken her zamankinden de fazla destek alması mümkün. yani istemesek de hayır çıkma ihtimali sıfıra yakın.

@1adam
@her name was hexadecimale
@ne nicki be(2)

Evet diyecek olup mantıklı bir argümanı olan var mı? Ben şunun için şu maddenin şurası için evet diyorum diyen var mı?

Hukukta milli irade her şeye karar veremez. Halkın karar sınırı hukuktur. Halk tecavüzü suç olmaktan çıkarmak istese çıkaracak mısın? Tabiki #HAYIR.

Yapılan değişiklik(garabet) Anayasaya, insan hak ve özgürlükleri ile Anayasanın üstünde olan hukukî ilkelere aykırı. Dünya'da hiçbir yerde olmayan bir şeyi önümüze koymak istiyorlar.

Kendinize güveniyor ve gerçekten başkanlık istiyorsanız, Amerikan tarzı yasama, yürütme ve yargının keskin bir şekilde ayrıldığı, 2 meclisli bir sistem yapın herkes savunur. Ama AKP'nin amacı tabiki demokrasi filan değil. Meclisi ve siyasi partileri etkisiz hale getirip Tayyip saltanatını oluşturmak.

akp nin kendi tabanında evet demeyecek bir kitle var. en yakınındaki adamlardan bile hayır diyecek olanların varlığı konuşuluyor. 100 yıllık emeğimiz boşa gitti, biz bunları yapmak için çıkmadık bu yola diyen islamcı ideoloji, gerçek dindarların islam dışı uygulamalardan rahatsızlığı ve bizatihi sayın cmhurbaşkanının aldığı kararlar, toplum bilim ve tarihimiz bana evet'n çok zorlanacağını gösteriyor.
referandum röportajlarını izlemedim çünkü medya medya değil, çünkü gazete ilanıyla referandum için çalışacak insanlar arandığını biliyorum vs. bu işsizlik ortamında millet biraz para bulmak umuduyla o işe talip olacaktır. 1502 tl alabilmek için üç aylık iş bulma kursuna gidecektir. bunlar gayet normal şeyler. tıpkı varlık fonuna devirlerin olduğu döenmde esnafın avcunu oğuşturup kendine düşecek payı hesapladığı gibi. suçlamıyorum, adam aylardır devletten parasını alamamış, n'apsın başka çaresi yok.
hayır diyenin kellesinin koltukta olduğu bi ortamda hayır diyecek olanın sandığa kadar susması da çok normal. bilmemne bankasından kredi çekmek bi yana aldığı burs o bankaya yattı diye işsiz kalanlar var, kim konuşabilir ki.
bu ülkede artık her an her şey olabiliyor, dün canım ciğerim denilenerin şimdi düşman olabildiği gibi, ergenokon gibi, diğer devletlerle ilişkilerimiz gibi... say say bitmez, örnek çok.

Ortadoğu denkleminde kartlar yeniden karılıyor, kraliçe ve putin önemli oyuncular, trump faktörü çok belirleyici değil bana göre. almanya da öyle.
kraliçe beni korkutuyor açıkçası.

sonuç ne çıkarsa çıksın referandum bu ülke için kafasına sıkmak gibi bişe. umarım cumhurbaşkanı bu hatadan dönme yürekliliğini gösterir.

arkadaşlar şimdi sürtüşme zamanı değil, şimdi birbirimizi dinleyip anlama zamanı.
solcular elitisliği bırakmalı, dinciler de eskiye ilişkin öfkelerini bırakmalı.
dinciler; haklısınız, ikna odaları kurulmuş, o olmuş bu olmuş, kin duydunuz öç almak istediniz. bence o öç artık alınmış olmalı değil mi?
solcular, herşeyi bilirim, ben okudum sen okumuyorsun, cahilsin demekten vaz geçmelisimiz.

bu referandum içeriği itibarıyla geri dönüşü olmayan bir karar. çoluk çocuk torun torba geleceğe bırakacağımız çok önemli bir karar.
kendi kişisel düşüncelerimizden, kırgınlıklarımızdan, öfkelerimizden sıyrılmayı bilmemiz gerek. herkes eteğindekini eteğinde tutsun ya da daha iyisi bi kenara atsın n' olur.

bir toplulukta düşmanlık yaratmak çok kolaydır, aynı şekildde o düşmanlığı bitirme olanağı da vardır. sosyal psikoloji bilimi deneylerle bunu kanıtladı. toplumun tümünü ilgilendiren bir durumda düşman grupların işbirliği yaptığı, bu işbirliği sırasında birbirlerini anlama olanağı buldukları, hatta en yakın arkadaşlarını eski düşman gruptan seçtikleri görüldü.

birbirimizi dinlemeye başladığımız noktada çok da farklı şikayetlerimizin olmadığını, ortak konularımızn çokluğunu görme olanağımız olacak. lütfen anlaşmak için konuşun, yargılamak veya suçlamak için değil. hepimiz insanız, geldik gideceğiz, sevgiyle yaşamak varken neden öfkeyle yaşamak zorunda kalalım ki? her din, her öğreti, her düşünür sevginin değerini anlatmaya çalışmış. nefreti yücelten bir din var mı?
müslüman çoğunluklu bir ülkede yaşıyoruz. bu nedenle örneğimi kur'an'dan vereyim. bakara suresi 85. ayeti şu anki durumumuzu gayet açık şekilde yazmış. buyrun istediğiniz mealden okuyun:
www.kuranmeali.org

% 60 - 70 diyenler troll inanmayın. 2014 CB seçimlerinde katılım %75 Recep Tayyip Erdoğan oyu ise %51.79 idi. Sandıga gitmeyen kesim CHP ve laik kesim idi ekmeletttin için.

AKP 15 temmuz'dan sonraki havayı kaybetti, Şaban dişli olayı malum bir çok yerde görevlerden almalar şirketlere kayyum atamalar tutuklamalar vs her 40 kişiden 1 kişi dolaylı yada dolaysız yoldan etkilendi. 150 bin kamu görevlisi ihraç aileleri yakın çevresi var bunların el koydukları şirketler çalışanları en büyük örnek istiklal ve Aydınlı grup. Toz pembe hava yok yani. MHP seçmeni %60 hayır diyecek AKP seçmeni içinde de ciddi hayır ve kararsız var. Kürtlerin tavrı ve CHP ve küskün oy kullanmayan seçmen sandığa giderse hayır çıkma ihtimali var. AKP politikalarından anlayabiliriz hayır diyenlere sert bir tavır yumuşadı. Trump seçimi kazanacağı kimse ummazdi her seçim sürprizlerle açıktır.

onu yazan eleman kendisini normal, demokrasinin işlediği bir ülkede zannediyor sanırım. muhalefetin hatalarından biri de bu. demokrasi, adalet ve hukuk gibi kavramlar yok bu ülkede ama hala bunlar varmışcasına hareket ediyor millet. ha başka çaresi mi kaldı? kalmadı sanırım. şimdi soruyorum, bu ortamda sandıklar cidden kontrol edilebilecek mi? sandıklarda nöbet tutan iyi niyetli insanlar bu çakal takımına direnebilecek mi? olağandışı, pis bir ortam var. ne erdoğan sıradan bir insan ne de akp sıradan bir parti. şu ortamı normalleştiren söylemler bunlar. ha evet oranı %60 falan da olmaz tabii, ucu ucuna kazanırlar.

ha şayet hayır oranı %60'larda olsaydı katılabilirdim. o zaman da referanduma gidilmezdi henüz zaten.

ya her şeyi geçtim, hayır çıkınca erdoğan sonucu olgunlukla karşılayıp kabullenecek mi? bazı durumlar vardır, sorunun çözümü için artık çok geç kalınmıştır. bu da onun gibi. küresel ısınma da aynı şekilde. sen kıçını da parçalasan gezegenin içine ettin bile, geri dönüş yok hani.

decathlon'a gidin, buna benzeyen bir sürü model var. fiyatlar da iyi.

yuksek ihtimal oakley

teknik olarak mümkün.

bu yogurdun mu bozuk oldugu anlamina geliyor? yoksa bende mi boyle tepki verdi?

midesi bozulana yoğurt yedirmezler mi ya? bu yoğurt sana ne etti.

bozuksa her şey mideni bozabilir, yok değilse zor, başkası da yedi mi bu yoğurttan, onda bir şey var mı?

yok yemedi ondan onu test edemiyorum. sabah 9dan aksam 5e kadar is yerinde masadaydi, oda sicakliginda bozulabilir mi?

yoğurt ne zaman yapıldı? normalde bozulmaması gerekir o kadar sürede.

yogurt pazartesi aksami 8-9 civarinda yapilmistir.

ben süreyi yanlış anlamışım 8 saat masada durmuşsa oraya git geli de varsa uzunca bir süre bu, ev yapımı yoğurtlar da malum daha hızlı bozulma sürecine giriyor, bu yüzden ihtimal var. durumun kötüyse mutlaka doktora görün. geçmiş olsun.

nasıl bir maya kullandınız? bu hazır probiyotik, kombiyotik mayalardan kullandıysanız mide-bağırsak alışık olmadığından ilk birkaç gün sorun olabiliyor.

link hatalı olabilir mi?

Link hatalı değil. Duyuru'da sıkıntı var. Hepsiburada linklerini abuk subuk sitelere yönlendiriyor. Mobilden gayet rahat açıyor. Pc'de de linki kopyalayıp adress çubuğuna yapıştırınca açıyor. Yönetimin el atması lâzım şu soruna..

bunlara referans monitör kulaklık deniyor. yani sesin karakterini hiç bozmadan olduğu gibi dinleyici aktarıyor. bu yüzden ya on binlerce liralık hi end sistem kuran audiophile'ler ya da ürettiği şeyi olduğu gibi duymak isteyen prodüktörler kullanıyor.

yani ya ağır derecede zengin bir müziksever olacaksın ya da bu işlerden iyi paralar kazanan bir prodüktör. ki bir kulaklığa bu kadar para verebilecek insanlar çoğunlukla sennheiser de tercih etmez. adı hiç duyulmamış, sadece müzik profesyonellerinin bildiği bir ton hi end markası var, genelde onlara yöneliyorlar.

mühendislikleri çok yüksek. gerçi kulaklık işinde fiyatlar absürt seviyelere ulaştı, bu kısmen daha mütevazi bir kulaklık fiyat konusunda. bir de doların 4 olması pek yaramıyor.

hd800'ü bir buluşmada dinlemiştim, inanılmaz bir kulaklık. o dönem hd650 kullanıyordum ama 800 ayrı bir seviye idi.

@filteria hd600,650,800 serileri iyidir ya. sennheiser'ın alt segmentleri pek rekabetçi değil ama bunların f/p'ları iyi.

hd800 öyle "aşırı" pahalı bir kulaklık değil aslında. biz çok fakiriz. amerikalı arkadaşlarım hd650, dt990, hd800 falan filan gayet bir kaç ay az harcayıp alabiliyor.

neyse, geleyim hd800'e. gerçekten çok iyi bir kulaklık. çok rahat. yani üç saat kesintisiz çalışsan da yorulmuyorsun. ve ses iyi bir odaya kurulmuş iyi hoparlörle kıyaslanabilir seviyede. tabi iyi akustikli odadaki iyi hoparlör kadar iyidir demiyorum. ama onlarla kıyaslamak komik olmaz.

şimdi gitsen bunu denesen, dışarı ses sızdırır, dışarıdan ses alır falan. sen de dersin "dandikmiş". ama o sızdırmanın sebebi açık tip kulaklık olması. açık tip olduğu için de sesi boyamıyor. baslar uğuldamıyor tizler kafa ütülemiyor falan.

neyse, parasını hak ediyor yani. paran yoksa ve yine de açık tip kulaklık istiyorsan dt990'lara bakabilirsin. onlar da çok iyidir. kadife kaplısını alırsan rahat rahat müzik dinlersin.

@mattiadestro,

bu ürünlerin tartışmasını döndüğü forumlarda, bu işleri çok iyi bilen insanlar böyle sennheiser, akg, bose modellerine karşı az bilinen ama çok ileri düzey markaları önerip duruyorlar, ona istinaden söyledim. hani arkadaşı "bundan da ötesi var" anlamında bilgilendirmek için.

yoksa hd800 iyidir tabii.

pink floyd high hopes
pink floyd comfortably numb
pink floyd paintbox
pink floyd lost for words
pink floyd coming back to life
pink floyd sorrow
pink floyd take it back
pink floyd learning to fly
pink floyd fearless
pink floyd echoes
pink floyd hey you
pink floyd flaming
queen 39

siouxsie and the banshees - cities in the dust
open.spotify.com

pat benatar - love is a battlefield
open.spotify.com

laura dan , self control gelsin.

Belouis Some - Imagination

pink floyd - the divison bell.

komple albümü atabilirsiniz.

anita ward-ring my bell

sade - smooth operator

imagination-in the heat of the night

yıllar önce böyle bir oluşturmaya başlamıştım bayadır düzenlemiyorum ama bi gözatarsın

open.spotify.com

ağırlık çalışan insanlar ağırlıklara kuvvet uyguladıkları sırada, yani "kaldırırken" nefes verir, indirdiklerinde alırlar. bunun aksini iddia edene denk gelmedim, yani genel geçer bir kural diyebiliriz.

nefesinizi açmak için de, orası için harcayacak enerjiniz varsa "spinning" gibi bir şeyler deneyebilirsiniz.

Uzatmana gerek yok doğal şekilde nasıl nefes alıp veriyorsan o şekilde yap. Uzattırsan hareketin nefes verme bölümündeyken diyaframında fazladan oksijen kalır, valsalva manevrasını da bilmiyorsan içorganlara zarar verir oluşan baskı.

ne zaman nefes alıp vereceğimle bir sıkıntım yok da

sanki kaldırma anında bir pump (huh) var, indirmede de oh rahatladım hemen nefes alayım hali ya da çok önemsenmiyor ordaki nefes alma süresi gibi. nefes fazla süreye yayılmıyor gibi, yani böyle gözlemledim ben. biraz ayrıntı ama (:

ya da bu pump durumu, haddinden fazla bir ağırlıkla çalışınca mı meydana geliyor?

çok ilginç, araştırıyorum. teşekkürler.

daha çok compound ve ağırlığı bol hareketlerde kullanılan bir nefes tekniği sanırım. omurgaya yük bindirmemek, merkezi güçlü tutmak için. çok güzelmiş.

ben o kadar ayrıntıyı bilemem ama nabzınız yükseldiğinde nefesinizin dengesinin bozulması normal. belli bir eşikten sonra "verdiğim kadar alayım" , "diyafram kullanayım" filan denilemiyor.

kolay gelsin.

üç günlük iş olsa motive olmak daha kolay da 30 dakikalık olunca zor oluyor.

evet, çikolata filan ısmarlayın kendinize.

kahve için, temiz hava alın ve tek hamlede halledin gitsin.

yapacağın bir şeyin önüne sıkıştır. mesela tam sigara yakacakken dur şunu yapayım da öyle yakayım de ve o an hemen başla.

çok kaba değil mi? bu tip ayakkabıları günlük kullanımda beğenmiyorum ben.

@carabelli, kaba ayakkabı seviyorum diyosan güzel. umarım boy ve kilo uygundur da az buçuk skinny giyiyosundur. bol kotların altına güzel durmaz sanıyorum.

@elorelia ayaklarım küçük 40 numara giyiyorum o yüzden kibar ayakkabılar giyince kuğu gölü balesine çıkacakmış gibi duruyorum. ondan dolayı hafif kaba ayakabılar seçiyorum ki ayaklarım büyükmüş gibi olsun:)

hafiften yürüyüşe çıkmış teyze ayakkabısı havası var. çok sevmedim. ayrıca ayaklarını olduğundan büyük gösterirsen çirkin görünür asıl.

güzel bence.

ayakkabı iyi görünüyor ama hemen altta önerdiği internationalist ve tavas modelleri daha güzeller. sizin baktığınız da önerilen diğer iki modelden daha güzel.

biraz laf sokar sonra geyiğe bağlarım, dert etmem.

Kırmadan düzelt. Ama buna anlamlar yükleme. Sadece hafizasi kötüdür.

Bu arada düzeltme işini abartma. Rahatsız edici çünkü.

Evet, sık sık yapıyor ve üzülüyorum çünkü ben neredeyse birçok ayrıntıyı hatırlıyorum ama kasti yapmadığını biliyorum.

Ben de eski sevgiliden ornek vereyim, cok kez soyledigim ve benim icin onemli olan seyleri soruyordu hic bilmiyor gibi, ya da anlatinca ilk kez duymus gibi tepki veriyordu, sordugu zaman ben de ilk kez soyluyormus gibi soyluyordum. Daha once soyledigimi hatirlatmiyordum. Ama uzuluyordum tabii.

Bence bu eger bir hastaliktan vs kaynaklanmiyorsa, yani her seyi hatirlayip da sizin dediginizi unutuyorsa, onem vermediginin gostergesidir.

ben böyle konularda biraz takıntılıyım. sevgilim bunu sık yapıyorsa ve unutkanlık (tıpkı sakarlık gibi) onda bir huy değilse, bozulurum.

kadınlar böyle gereksiz saçma şeyleri erkeklerden daha iyi hatırlar. bence sen de erkek gibi ol

Normal karşılıyorum. Bir sürü şey anlatıyorum aklında tutamaması normal. Çok önemlileri hatırlasın yeter.

Bizde unutan taraf benim :( sevgili üzülüyor ama benim de elimden bir şey gelmiyor çünkü zaten çok unutkan biriyim. Markete giderken 3 şey alacaksam 1ini kesin unutuyorum o derece. Evet karşıdakini önemsemiyormus gibi oluyor ama bazen de öyle olmayabiliiir :/

Ona et yedirin, B12 eksikliği olabilir.

Ona küçük sürprizler (köfte, sucuk, kebap...) yapın.

basliklarindan yok mu farkli boyutlarda? degistirip degistirip deniycen.

kulaklıkların silikonu uyumsuzdur. değiştirin düzelir.

Sorun kulaklık uçlarında

çıkmaz. tıpa gibi. çıkması mümkün değil. zaten cıkıyorsa bas sesleri duyamazsınız.

uygun başlık çözer.

verdiğim linkteki kadar pahalısı olmasa da spor kulaklığı denenebilir, inanın kolay düşmüyor kulaktan.

sennheiser.com.tr

Ten Days That Shook the World (Dünyayı Sarsan 10 Gün) (Hem kitap hem filmi mevcut)

edward halett carr'ın rus devrimi'ni inceleyen kitapları.

pdf linki de verebilirim.

sıkıntı büyük diyecektim ama, yokmuş bir şey.

öfffffff. klasik, ucuz dikkat çekme çabaları işte.
yalnız değilsiniz.

ahahaha filteria +1, büyük bir sıkıntı görüyorum. görülmeyecek gibi değil. bu yine dikkatli bakınca anlaşılıyor ama. bazı fotoğraflar var, yarım saat incelesen bile "yok ya pipi değildir bu" diyemiyorsun.

Sikinti büyük sen baya fesatin sanki

malım ben galiba.
bi sıkıntı göremedim

Sıkıntı bayağı büyük :(

anlamadım ya ne var?

bi sıkıntı var evet

@doxanikee sıkıntı var!

ben hala çözemedim.
sıkıntıyı çok net görüyorum.

www.youtube.com

(bkz: suzan kardeş)

tabii ki,

www.youtube.com

eksisozluk.com

www.youtube.com

ayrıca ketencoğlu olmalı.

Makedon folk müziği de benden gelsin. Ezberlediğim ilk balkan şarkısıdır kendisi :)

www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

bakın bu adam bizim türküleri de söyler yunan aksanıyla. güzeldir.

www.youtube.com

dikanda iyidir

www.youtube.com

vk.com a üye ol oradan da şu gruba üye ol
vk.com

zibilyon tanesini dinle

Yok.

sürekli müzik dinliyorum ama müzik dinlemek işimi gücümü aksatmıyor. işimi gücümü konserler aksatıyor. bir şarkının canlı versiyonunu açıyorum mesela, sonra of lan diyorum bu konser çok başarılı, tamamını izliyorum. onunla yetinmiyorum, başka konserlere atlıyorum falan derken sonu gelmiyor.

hayır yok

galiba var. müziğe dalmaktan işimi gücümü aksattığım çok oldu.
bir odaya kapanıp hiç kıpırdamadan saatlerce müzik dinleyebilirim.

Bende ergenliğimden beri benzer bir şey var sanırım. Zaten belli birkaç şey hariç her yaptığım işte arkada müzik olur illa ki ama bir de sevdiğim grupların konserlerini izlerdim saatlerce. Öğrenciyken ders çalışmak için erken kalktığım günlerde ayılmak için bile açıp konserlerden 2-3 parça performansı dinlerdim.

Şimdi de sürekli dinliyorum ama eskisi kadar çok konser izlemiyorum ya da bütün turneleri, festivalleri falan günü gününe takip edip plan yapamıyorum eskisi gibi.

filteria +1

şunu da dinleyeyim şimdi işe dönerim deyip dönemediğim çok oluyor.

Filteria +1

filteria +1

var. uyurken bile dinliyorum.

uyurken, arabada, bir şeyler okurken, duşta..

boğazdaki yarışta esas sıkıntı mesafe değil. esas mesele akıntı, dalga ve kalabalık içinde yüzebilmek. bence yaparsın.

1- Yeterince iyi olursan bitirebilirsin tabii. Ama öncesinde havuzda elemeler oluyor zaten, her isteyen katılamıyor. 2 sene önce bir arkadaşım katılmıştı. Dediğine göre, boğazın yarısında akıntı tersine, diğer yarısında akıntıyla birlikte yüzüyorsun. Ve akıntı bayağı güçlü olduğu için, tersine yüzme kısmı bayağı zorluyor. Biz de izlemeye gitmiştik hatta, bayağı sürüklenenip rotadan sapanlar olmuştu.

2. Tehlike anında, yanlarda grupla birlikte ilerleyen botlar var, onlar seni kurtarır.

direkt yarisa katilamiyorsun zaten. once havuzda elemeler oluyor. elemeleri gecersen yarisi da bitirme sansin var demektir.

saglik ekipleri var. bir sey olursa onlar mudahele eder.

denizde akinti var. durgun suda oyle bir sure daha zor.

kesinlikle aşağılamak için söylemiyorum ama şu abla bile bitirdiyse ki öyle gözüküyor ben çok rahat bitiririm. bogazici.olimpiyatkomitesi.org.tr

evet eleme olayını biliyorum arkadaşlar onu çok rahat tempoda geçerim zaten. 30 dakikada 800 metre istiyorlar.

Kendini bu şekilde başkasıyla kıyaslama bence. Öyle ablalar var ki, sana tur bindirebilir.
Kendine güveniyorsan dene. Senin için tek sorun akıntı olur.

Ayrıca katılım sayısı yüksek olursa bu limitleri değiştirebilirler.

Edit: Baktım şimdi, 800 mt 30dk kriteri var ancak bunu başaranları iyiden kötüye listeleyip kontenjan sayısına göre alıyorlarmış. Katılımını garantilemen için daha iyi bir derece yapman gerekir.

önümüzdeki boğaz yarışının kayıtları alındı diye biliyorum. alınmadıysa da şu an için orada yüzebilecek kondisyonda değilsiniz.

denizde çok daha rahat ve hızlı filan yüzülmez. akıntıyı arkana alırsan daha hızlı olabilirsin ancak. havuzda yüzmekle denizde yüzmek aynı şey değil yani. deniz daha zor, akıntılar (özellikle boğazda) çok yorucu olur ve dalgalar nefes almanızı güçleştirir.

o fotoğraftaki kadına benzer fiziğe sahip insanlar manş denizi'ni yüzerek geçebiliyor. (45 km civarı) görünüşe aldanmamak lazım.

ben insanlardaki bu yarışma deliliğini anlayamıyorum. havuzda 1000 metreyi muntazam alamazken boğaz yarışına katılsam mı diye düşünmek neden?

bence yaza kadar bolca yüzün, yazı denizde geçirin ve önümüzdeki kış da yüzmeye devam edin. o zamanki kondisyonuna göre havuzunuzdaki hocalara da danışarak yarışa katılmayı düşünün.

@filteria, ne o? düşünmek yasaklandı da haberimiz mi yok? duyuruyu açmamın sebebi bu zaten bak soruştuyorum katılsam mı acaba bitirir miyim diyorum?

bu ota boka ayar vermeye çalışma isteği neden asıl?

neden yarışmaya katılmak istemeyeyim ki? bir spor yarışmasını bitirince alınan hazzı dünyada pek az şey veriyor.

o kondisyonla dereceye giremezsin ama boğaziçi yarışını çok rahat bitirirsin. zaten nal toplayacak adamlar elensin diye 800 metre/30 dakika gibi bir eleme yapıyorlar. o elemeyi geçersen, akıntıyı da doğru kullanabilirsen çok rahat bitirirsin.

sözlükte de yazıyor. adam 6500 metreyi 47 dakikada bitirmiş önceki senelerde. oysa havuzda 1500 metre erkekler rekoru 15 dakika. boğaziçi yarışında 47 dakikada bitiren adam 1500 metreyi 10 dakikada geçmiş gibi görünüyor ortalama. rekor mu kırmış? hayır, akıntıyı doğru kullanmış.

ha kendine güvenerek gidip akıntıya kapılan da yok değil ama benim kondisyonum biraz daha iyi olsa kesinlikle katılırdım.

sadece sorunuzu cevapladım. siz almış olabilirsiniz ama ben ayar vermedim.

kolay gelsin.

@kibritsuyu, elemeleri geç asıl olay o diyorsun yani:)

@filteria

yarismaya katilmayi dusunmekle ilgili bir sikinti yok bence. neden olmasin yani? kime ne zarari var? elemeyi geciyorsan, katilabilecek sartlari tutturuyorsan neden olmasin? illa cok iyi olmaniz gerekmiyor. yarismanin butun olayi kazanmak degildir. profesyonel sporcu olmak zorunda da degilsin. baskasinin hakkini yemiyorsun. ee? sorun ne yani? kazanirsa aferim, bitirirse gene aferim, diskalifiye olursa da cani sagolsun. hic bir sporcu, koc vs. yarismaya katilmak isteyen bir insana gecip yarismak icin yeterince iyi degilsin demez. soyle calis, boyle beslen dersin. katilma demezsin.

ayrica yarisma atmosferi cok guzel, kesinlikle o ortamda bulunmani tavsiye ederim. etrafta isinmasini yapan insanlar, yarisa kadar uyuyanlar, tezahurt yapanlar, heyecan vs. yasamak lazim.

1- boğazda sadece akıntı dalga ve kalabalık değil, boğazda yüzmenin verdiği stres ve soğuk su da performansını düşürecek. ama katıl ne kaybedersin.

2- sırt üstü uzanacaksın. zaten hemen yardıma gelirler.

Atmosfer çok güzel +1

Ya benim gittiğim sene (2015) onur konuğu adam walker katılmıştı, çok güzel ve coşkulu bir ortam vardı cidden. Organizasyonu başarılı oluyor. Yüzmesem bile bayağı heyecan yapmıştım:)

Sen elemelere katıl dediğimiz gibi, bitirip bitiremeyeceğini adamlar sana söyleyecek zaten, bitiremeyecek kapasite olanları tercih etmezler.

Elemeleri geçemesen bile 2018 için hazırlanmaya başlarsın, bir hedefin olur.

Bol şans.

beş kilometre koşamayan bir insan "maraton koşmayı istiyorum dese "süper, çalış ve koş" derim. ama, "bak iki ay sonraki şu yarışa kayıt yaptır" demem. yazdığım cevapta da "bir sene daha yüzün" dedim, çok şey mi istemişim?

yarış ortamında ben de bulundum, biliyorum nasıl olduğunu ama tekrar söylüyorum: bir insan sınırının üzerindeki bir yarışa, yarışırken hiçbir keyif alamayacağı halde neden koşturur bilmiyorum. daha önce buna benzer birçok arkadaş gördüm. bu insanları anlayamadım ve hala anlayamıyorum.

yapabilir miyim/yapmalı mıyım? diye sorup yapamazsın/yapmamalısın cevabı verene böyle tepki verilmesini de ayrıca komik buluyorum.

umarim katilirsin. cok cok guzel olur bence. ben size katiliyorum, yarisa katildim, derece aldim derdinden ziyade acayip keyifli bir deneyim olacaktir, bogazicinde yuzeceksiniz, ne guzel ne keyifli.
illa herseyi sonuca baglamaktan, insanlari asagi cekmeye calismaktan ziyade, deneyimin/surecin kendisinden keyif alindigini algilamak lazim.
eger 800m/30dak. ise eleme sarti bence elemeleri kesin gecersiniz.

@filteria,

2 ay değil 5 ay sonra yarış.

yarış şu an benim sınırımın üstünde evet ama ben de o zamana kadar açığı kapatabileceğimi düşünüyorum.

anlayamazsınız...

Yanlış bilmiyorsam 800 metre 20 dakika olmalı eleme sınırı, hatta bu yaş gruplarında ve cinsiyette daha da fark ediyor. Bir arkadaşım 18 dakika ile elenmişti, elenme nedenini süre olarak söylemişti, 30 dakika bu ölçekte bir katılım için bana düşük geldi. Bunun dışında mutlaka şansınızı deneyin, çok güzel bir organizasyon, kazanmanın değil katılmanın önemli olduğu nadir şeylerden. Çok keyifli.

bakın, "1000 metreyi 30 dk'da alıyor ve havuzun kenarına tutunup soluklanmadan gidemiyorum" diyorsunuz.

şimdiye kadar tek seferde 2000'i bırakın, 1500 metre bile yüzmemişsiniz. durum buyken 6,5 kilometrelik açık deniz yarışına katılsam mı diye soruyorsunuz.

insanlar da "katıl katıl, çok şey olursa ters dönersin seni bota alırlar" , "bence insanları aşağı çekmemeli (oha!) ve pozitif olmalıyız" filan diyorlar.

ben sadece "neden yahu, neden? ters dönüp "bitiremiyoom, alın beni" diyecekseniz, böyle bir ihtimal varsa (ki çok yüksek) neden oraya gidiyorsunuz" diye sordum. maksat yarış heyecanıysa, bir sene sonraya kalsın. olmuyor mu?

dediğim gibi, yarışın kayıtları kapanmış olmalı. ama kapanmamış olsaydı da beş ay içinde o açığı kapatabileceğinizi hiç sanmıyorum.

kayıtlar kapanmadı zaten eleme usulü neden kapansın ki? ne kadar başvuru o kadar para... ben şu an için dinlenmeli olarak yüzüyorum dedim hepitopu 2 ay bile dolmadı ay sonunda dolacak. toplamda 9-10 saat falan yüzdüm yani.

ben hangi acil durumları kastettiğimi belirttim. arkadaş da gayet makul bir cevap verdi.

ve ben de 5 ay boyunca seansımı da haftada 4 güne çıkartıp sıkı bir şekilde bu yarışa katılmazsam ne olayım... eğer buralarda olursan madalyalı resmimi de sana atıcam söz!

farkında olmadan çok sağlam gaza getirdin beni teşekkürler ayrıca.

"ben sadece "neden yahu, neden? ters dönüp "bitiremiyoom, alın beni" diyecekseniz, böyle bir ihtimal varsa neden oraya gidiyorsunuz" ya ne kadar saçma bir soru bu? herkesin başına gelebilecek şeyler en kral yüzücü bile yarşı bırakmak zorunda kalabilir olabilir yani. ya ayağıma kramp girerse diye yarışmayacak mıyız yani nasıl bir fikir yapısı bu?

kayitlar kapanmis olmali'dan biraz daha net bir cevap isterseniz buyurun; bogazici.olimpiyatkomitesi.org.tr

İlk başvuru bogazici.olimpiyatkomitesi.org.tr adresinden internet üzerinden 04.Ocak.2017 ile 15.Mart.2017 tarihleri arasında yapılır.

Bu arada "6500" seni korkutmasın, yarışın büyük kısmında akıntı yönünde yüzeceğin için havuzdaki 6500den çok çok daha az efor sarf edeceksin. Kanlıcadan başlayıp Kuruçeşmede bitirmelerinin bir nedeni var:) Havuzdaki 6500 ile boğazdaki 6500 arasında dağlar kadar fark var. Sadece akıntının ters döndüğü kısımda yönünü şaşırmaman gerekiyor.

Bir de bu sene katılım bayağı yoğunmuş galiba, o yüzden elemeleri geçmek için 800ü 20dk altında bitimeyi hedefle.

madalyayı bekliyoruz.

yanınızdan seri kulaçlarla akıp geçenlerden biri de ben olabilirim, ona göre.

www.youtube.com

birilerini geçmek gibi bir derdim yok. yarışı bitireyim yeter. başarılar...

o hatta akıntı var o yüzden daha hızlı yüzersin. akıntı dursan da seni oraya götürüyor.

hastasıyım naif gergin tartışmaların. henüz 2 aylık yüzücü için böyle bi yarışmaya katılma düşüncesi sadece heves olabilir sanırım. bence de acele etmeyip hazır olunduğunda yarışmaya katılmak daha mantıklı her yönden.

Bence senin iş olur, ama bir iki sene çalışman lazım. Olmaz değil, ama bu sene biraz erken bir hedef gibi görünüyor. Eleme ortada, istersen katıl bak.

Haftada iki gün biraz az gibi, güzel bir program yapman ve bu işten anlayan biriyle çalışman yardımcı olabilir.

İlk cevabımı tekrar ediyorum, bence yaparsın. Ama baya çalışman gerekir.

@babilbalığı, bu sene yapıldı bitti yarış.

@yazar, ne oldu? Katılabildin mi?

bornova manisa yolu üzerinde, o gördüğünüz evler de evka'lar olabilir gibi geldi.

(13 senedir izmir'e gitmedim, emin olamıyorum)

evka 3 veya evka 4tür

evka 3

İzyuva mı acaba

alkol halleder.

adamlari sakin dahil etme.

beden dili, olmadı gönül diliyle yürü.

kimseyi dahil etme.
fayfim +1

Ya dümdüz yürü işte aq, "Hello are you sex? Big tits open it" desen bile bir daha görmeyeceksin kadını.

Kız beni son en son anda ekti. dağılabiliriz, teşekkürler

Açmalıydın kesinlikle. Saçma sapan bir tip olduğu ortaya çıkardı büyük ihtimalle. Şu an da bunu dert etmezdin ne güzel.

@kulağına küpe işte o an kız kıza muhabbette bana anlattığı birşeyi ortaya dökmek hata olur diye düşündüm salaklık ettim :(

çocukla yalnız olduğumda kızın aslında sevgilisi olduğunu anlatsam öyle telafi etsem?

"Kızın aslında sevgilisi var" demek başka bir şey onu yapma, dedikodu gibi olur ve sana düşmez.

Ama şöyle söyleyebilirsin:
Bu kız biraz dengesiz galiba ilk konuşmamızda bana erkek arkadaşı olduğunu ve evliliğin çok saçma olduğunu söylerken sonrakinde tam tersi davrandı garip bir kız vs.vs.
Nasılsa kız sık sık gelmiyor çocukla bir sonraki görüşmende ne garip biriydi değil mi falan der konusunu açarsın sebebini sorunca da anlatırsın.

Be böyle dengesiz insanlara pek bulaşmam mesela beni korkutur, sana da bulaşmanı tavsiye etmem Madem böyle safsın uğraşamazsın bu manyaklıklarla başın ağrır :)

@mutekebbir öyle yapıcam sanırım.

dengesizden ziyade hani evlenmek için yanıp tutuşan ama teklif alamadığı için "evlilik saçma" diyen kadınlar vardır, bunu derken de aranırlar, bana bu tarz kadınları anımsattı. evlilik saçma deyip evlilik meraklısı olan.

kasmana gerek yok aklı gerçek anlamda sendeyse ona bakmaz zaten. ama kız şıllık biriyse ve erkeği baştan çıkarırsa hormon tabi bu karşı koyamaz geceyi onla geçiredebilir.

yine de kontrollü bir şekilde yaklaş erkeğe elini çabuk tut adım at göster sevdiğini. ne biliyim.

bu arada dünde internetteki çocuk yüzünden depresyondaydın hızlandırılmış aşk turunda mısın :)

@aat bh aramızda henüz o anlamda bişey yok benden hoşlanıyo mu emin deilim, facete fotolarımı beğeniyor arada "saçın çok güzel olmuş" falan diyo ama somut olarak hoşlandığını gösteren bişey yok.ayrıca adım atıp napıcam ki ?"senden hoşlanıyorum" diyemem bikere o hatayı yaptım ve değerim düşmüştü, olay bitmişti orada.

orada konuşurken gülümsüyorum, muhabbeti uzatıyorum hadi gel kahve içmeye gidelim diyorum hayır daha ne yapayım ?

erkekler basit düşünürler kızlar gibi komplike değil. hoşlandıysa yıllarca bile platonik kalır.

bir de kafasını karıştırmayı dene mesela yarın uzak dur kendisinden.

ben genelde bir kızı kıskançlık ile test ediyorum. bir şekilde kıskandırıp anlıyorum. nasıl yaparsın biraz düşünmek lazım.

@aat bh öyle diyorsun ama herkes "bi erkek bi kızdan hoşlanıyosa ne yapar eder kesin bi şekilde açılır" diye düşünüyo :(

belki sevgilisi veya sevdiği başkası vardır. veya cesareti yoktur.

o kız o bebeyi kapar
sonra kullanıp çöpe atar.

adama acıdım.

evet, tabirler yavan olsa da pasif kalmışsın.

her şeyi karşı tarafa bırakıp hamle yapmamak kötü sonuçlanıyor. en son buluşmam arada aklıma geliyor da kafayı yiyecek gibi oluyorum, o kadar çok hata buluyorum ki. oldukça salakça davranmışım. bu yüzden bir şeyleri belli etmen, yeri geldiğinde geri adım atmaman gerekiyor.

Bence sol taraftaki erkek, dudak yapısı ve elmacık kemiklerinden yola çıkıyorum.

soldaki. ama böyle sorunca bi kıllandım.

Sagdaki sanirim cunku unlu bi moda dergisine kapak olan ilk trans birey diye bi haber vardi gecen twitterda ordaki kisiye benzettim.

sağdaki.

farklı cevap olsun.

çeneli.

Soldaki cok net erkege benziyor ama buraya sorduguna göre sagdaki erkekmiş.

çoğu soldaki dedi ama sağdaki erkek

www.instagram.com

net sagdaki

soldaki daha erkeksi duruyor ama belli olmaz

sağdaki benim bir arkadaşa benziyor -erkek-

Ikisi de kadin, erkek gormuyorum bu fotoda.

sağdaki dedim yorumları okumadan önce.

başta "oha çok belli bu, soldaki!" dedim. öyle olunca, "bu kadar bariz olduğuna göre şaşırtmacalı soru, kesin sağdakidir" dedim. sonra "böyle düşünmemizi istiyorlar. yanıltacaklar. valla da soldaki!" dedim. sağdakiymiş. vay amk.

şaşırtmacalı soru. cevap sağdaki. soldakinin yüz hatları daha kemikli ve erkek olarak düşünülebilir ancak soru şaşırtmacalı :D

soldakinin hatları daha erkeksi,

ama cevabım sağdaki.

(cevapları okumamıştım. doğru tahmin olmuş. soldakinin özellikle elmacık kemikleri ve çene yapısı biraz daha köşeli olsa da göz, kaş çevresi ve toplamdaki ifadesi daha kadınsı)

açıp bakarım.böyle de net bi insanımdır.

Bakar bakmaz anladım sağdakinin erkek olduğunu cidden çok bariz.

bence sağdaki. çok erkeksi duruyor.

edit: sağdakiymiş. ben de şimdi okudum.

soldaki diyeceğim ama kesin sağdakidir.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

Her şey illüzyon

gavurların trosu bile türk kızlarının %90'ından güzel mk.

açıp bakmadan bilmek zor. ancak sağdakinin omuz genişliği biraz daha fazla geldi bana. erkekler kadınlara göre biraz daha geniş omuzlu olabiliyor.

Hidrolik makineler dersindeyim. Yerinde olmak isterdim. Geçmiş olsun.

İş yerimin Ankara ofisindeyim. İş bitti, takılıyorum. Deli uykum var. Akşama İstanbul'a dönüyorum.

dota 2 oynuyorum

geçmiş olsun.
pazartesi işe başlayacağım. şimdilik kitap okuyorum, birkaç albüm dinliyorum.

işteyim, son iki haftama girmiş bulunduğumdan etliye sütlüye karışmıyorum.
götü devirdim, internette takılıyorum öyle.

Üşeniyorum.

iş yerindeyim, akşamdan kalma, uykusuz, terk edilmiş ve mutsuzum.

tam evden cikip spora gidicektim, musteriler pespese arayip spora gitmemi engellediler sanki ortak calisiyorlarmis gibi.
simdi musaitim ama asiri usengeclik geldi gidesim yok spora falan. pc basinda takiliyorum mal mal.

işyerindeyim ama iş bitti akşam 6'ya kadar boş takılıcam.

yatıyorum. dünden beri pain of salvation - undertow dinliyorum. işten kovuldum. iş aramaya ne isteğim ne gücüm var. şiir okuyorum. yazı yazıyorum. ikinci defa tutunamayanlar'a başlayacağım.

çalışıyordum, 15, 20 dk. mola verdim. müzik dinleyip duyuruya bakıyorum. birazdan geçen hafta pas geçtiğim spor salonuna gideceğim ve eve dönüp dinleneceğim.

Ayagimi incitttim ama iyilesiyorum. Koltuk degnegiyle yurumek cok zormus.

Kardesim geldi yanima, o bana bakiyor. Bugun disari cikmak istiyorum ama bakalim bakalim.
Ha bir de 7 yillik evimden ciktim, bugun anahtarlari geri verme islemi olacak. 7 yildir sorun cikarmayan ev sahibim bana hem yalan soyluyor su anda hem de uyuzluk yapiyor, evet.

Puzzle yapıyordum. Bu kadar mı karışık olur.. Hem yapamadım hem başından kalkamadım. Şimdi yeter artık diyip kalktım.

olm işsizmisiniz öğrenci misiniz. özendim la. kimi dota oynuyo kimi puzzle yapıyo kimi kitap.
işteyim, yardırmaca.

@yons yeni mezun işsizim

Ne guzel hepiniz de calisiyosunuz masallah. Evdeyim acaba bu gün zamanımı nasil öldursem diye dusunuyorum.

Tek kelimeyle harika. İyi beslen, üç dört haftada farkı görürsün.

süper olur.

Düzene oturtursan ve beslenmeye de dikkat edersen kısa zamanda six packli olabilirsin:)

Vakit ayıramadığın zamanlar fitness sonrası da yarım saat yüzebilirsin, ben bazen öyle yapıyorum.

O zaman 1 ay sonra başlıyorum bu dediğime :)

aşırı. her yalnız kaldığımda lapsss .daskdasok

evet.
ama gurur duyduğum bir şey değil.

kız arkadaşım yakalıyor bazen. utanıyorum.
eminim başkaları da görmüştür ve yadırgamıştır. mümkün mertebe yapmamaya çalışıyorum.

alerjim var, burnum kuruyor falan. o sebeple.

haz verdiği gerçeği +1

radardan özellikle hanımın radarından uzak olduğum sürece o biçim.

evet. hatta daha büyük zevkim kürdan ile kulağımı kaşımak.

Evet en sevdiğim ucu kuru dibi sulu burnun tüm kanalını açan o sümük.

hayır tiksiniyorum çocukluğumdan beri karıştırmam. görüntüsü en tiksinç şey hatta

Dahinohta ve gozu acik sevisen yahudiye +1

Çocukluğumdan beri cok yaparim alerjik rinit oldugum icin ama zevk de aliyorum acikcasi :( baskalari varken yapmiyorum tabi de yalnizken cok yapiyorum

umarsizca karistiriyorun.

Hayır. Hayatta en tiksindiğim şeylerden biridir burun karıştırmak. Küçük çocukları bile burun karıştırırken görünce aşırı tiksinirken koca insanların nasıl bunu yapabildiğini hiç anlamıyorum.

sabah yüzümü yıkarken ve akşam duşta su ile burnumu temizlemeye çalışırım. öyle yapınca karıştırmalık bişey olmuyor.

Yalnız olduğumda haldır huldur girişiyorum.

Bok ve makat hakkında saatlerce ahkam kesebiliyorum sıkılmadan ama burun ifrazatı hakkında iki satır yazı dahi okuyamadığımı fark ettim. Hayatı uçlarda yaşadığımı sanıyordum, uçlarda yaşayanlar sizmişsiniz burun karıştırıcılar.
Bari masanın altına sürmeyin lan.

Evet

Burun karıştırıcılar, anal dönem fiksasyonu olan insanlar.
Ben de sürdürmekten yanayım,karıştırmam burnumu.

karıştırmayayım diyorum ama arada kendimi bilgisayar başında, dalgın gözlerle burnumu kurcalarken yakalıyorum.

sonra da çıkardığım şeyi fuşşt diye parmak ucuyla savurup "hehe, bir daha karıştırmayayım" diyorum.

Tabiykii, karistirmayana cok sasiriyorum. Gerci trafikte filan sanki kimse gormuyomus gibi girisenlere de ayri sasiriyorum. Bazen tuvaletteyken bi bakiyorum gunlerdir karistirmamisim ulan burnumu karistirmaya bile vaktim olmamis goruyo musun asdfgg ama kuru olmasi tercihim hazine bulmus gibi oluyo asdfg

oo hemde nası

Evet. Burundan o cismi çıkartınca o rahatlama hissi <3 ben.

oo hem de nasıl. beyin ameliyatına girsem her şey tanıdık gelir o derece. ama yapmamın sebebi özellikle kışın hava değişikliği beni mahvediyor ve burnum inanılmaz kuruyor. tek sebebi o

(bkz: hem de ne)
işyerindeki sandalyem bunların kurumuşları ile dolu. kuruduktan sonrası dökmesi çok güzel oluyor, pütür pütür düşüyorlar.