Işık fotonlardan oluşur. Çekim gücü de yeterince yüksekse ışığı çeker. Kuzey ışıkları da örneğin kırılan Güneş ışıklarından oluşur.

@hic sikilmadan: lise 1 den sonra fizik yok bende. matematik de yok.

Işık hem madde hem de dalga özelliklerini aynı anda gösterir. Ünlü şrödirngerin kedisi deneyine de konu olur. Kutunun içinde bi kedi var, bir de üzerine düşen ışığın dalga ya da kütlesel özellik göstermesine bağlı olarak devreye giren bi zehir düzeneği var. Bu durumda kedi ölür mü? Böylece bi paradoks elde edilir.

@fayfim: kütlesi varsa ışık hızında sonsuza mı yaklaşıyor o kütle?

Uzulerek söyluyorum ki yukarida yazilanlarin bircogu yanlis.

Özetin özeti: Maddeler ve dalgalar hareket halindeyken en kisa yolu izlerler. Kutle cekim bir kuvvet degildir, kutleler uzay-zamani egip bukerler (gergin bi carsafin ustundeki bilye gibi). Bu bukulme "en kisa yolu" cizgisel olmaktan cikarir. Isik da (maddeler gibi) bu yeni en kisa yolu takip etmeye devam eder.

Kaynak: Outline of a Generalized Theory of Relativity and of a Theory of Gravitation, Albert Einstein, 1913

karadeliklerin birşey çektiğinin ispatı yok tam olarak. onların etrafında uzay büküldüğü için öyleymiş gibi geldiğine dair de teoriler var. karadeliğin kütlesi yok deniliyor bir kere. kütlesi olmayan şeyin çekimi nasıl olabilir. gibi gibi. bilimde aşırı "bilmişlik" de "cahillik" kadar değersizdir. kibirlidir.

Işığın kütlesi yoktur. "Kütle çekim" de hatalı tercümedir zaten. "Gravity" denen kuvvet hem kütlesi olan hem olmayan her şeyi çeker. Bunu da uzay-zamanı şekillendirerek yapar.

Yani sadece kütlesi olan şeyler değil, her şey kütleçekim kuvvetine maruz kalır.

kuzey ışıklarının bununla alakası yok, komple yanlış yukarıdaki bilgi.

Karadeliğin kütlesinin olmadığına dair kaynak pls.@ matrix

olm hiçbir şey anlamadım az çok.
ne konuşuyorsunuz lan siz değişikler.
neyse bazı bir ara zaman bakayım ben bu şeye.

@harzem , yanlış bilgi

ışık, max planck'a kadar elektromanyetik bir dalga olarak kabul ediliyordu. fakat planck araştırmalarında ışığın enerji paketleri şeklinde ilerlediğini farketti. hatta einstein'la çalışmalar yaptılar ve foton adı verildi

doğruyu söylemek gerekirse "ışığın durağan kütlesi yoktur".

fotonlar kinetik enerjiye sahiptir ve momentumu olduğuna göre, kütlesinden de bahsedilebilir.

good clean fun hakli, gerisi haksiz.

karadelik, ya da buyuk kutleler, uzayi bukerler. isik da o uzayda duz gider, fakat uzayin kendisi bukulmustur.

fizikciyim.

@janavarorion ışığın kütlesi olduğuna dair kaynak göstersene bakalım?

Ben de liseden doktora'ya kadar fizikçiyim. Diploma fotoğrafı yükletmeyin bana.

kütlesi kesinlikle olmayan fotonların da momentumu vardır. Momentum enerjiye bağlı sadece. Kütlesi olan maddelerde durağan kütle ve harekete bağlı olan enerji ile beraber hesaplanır momentum. Işıkta kütle yoktur, ancak enerji ve hız vardır ve sonuçta momentumu vardır.

e=mc2'deki "enerjinin kütle eşdeğeri" ile karıştırmayın sabit kütleyi.

uzayı bükme olayı da genel görelilik teorisinin kütleçekimi açıklamasıdır, bu yüzden hem madde hem ışık düz doğrular halinde hareket ederken büyük kütleli cisimler tarafından çekilmiş gibi görünür.

Ayrıca karadeliğin de kütlesi vardır.

not: herşeyi basit ve türkçe anlatmaya çalışınca anlatım hatası yapmış olabilirim. Terimlerin birçoğunun türkçesi yeterli bile değil.

@bigbadabum Schrödinger'in kedisi dneeyinin ışıkla bir alakası yok, ışık değil olasılık hesabıyla çalışan bir tetikleyici mekanizma da olabilir. Olay orada ışığın dalga mı kütle mi vs olduğu değil, olay gözlem yapılana kadar her olasılığın(kedinin ölü ve canlı olması) geçerli olduğu süperpozisyon durumu. Olay kedi yani.

Decathlon da uygun fiyatlı çantalar oluyor.

decatlon +1.
en ucuzunu aldim, 2 senedir bi sikinti yok.

hem sevinirim hem üzülürüm. çünkü bedduam fanatiklerinin herşeyi görüp anlamadan onun ölmemesi şeklinde. babamı arardım ilk. bence davutoğlu tek başına o despot havayı sürdüremez. daha ılımlı merkeze kaymış bir politika izler. merkez derken şu ankki konumuna göre.

14 yılın yaraları tabii ki sarılır. önce o akşam kızılaya inilip çok büyük bir halay çekilir :) rte ölünce akpnin oyları baya bi kırılır ve önce muhtemel chp-mhp koalisyonu daha sonrada chp tek iktidar olur. ekonomi bi süre aynı devam eder sonra iyileşmeye başlar.

diye düşünüyorum

daha bu gece rüyada gördüm. işid 8-9 devlet başkanına suikast düzenliyordu, mısır devlet başkanı falan da ölüyordu.
orda olmalıydınız beyler!

en çok da politik yönden hiçbir şekilde yenemedikleri bir adama "öldü, yaşasın lan, artık oyları kırılıcak :)))))))" şeklinde ezikçe bir bakış açısıyla yaklaşanları gördükçe ibret alırdım.

Ben isteyen herkese bira ısmarlarım. Bu ülkenin maalesef yaraları kolay kolay sarabileceğine ihtimal vermiyorum. Çünkü 10 senede 60 sene geriye gittik. Üstüne üstlük bir de yozlaştık. Biri gitse diğeri gelir. Daha pek iflah olmayız.

valla davutoğlu piyasada olmasa üzülürdüm ülke fetret dönemine girer diye. ama davutoğlu bayrağı devralır problem kalmaz. davutoğlunu iyi lider olarak gördüğümden değil, kötünün iyisi olarak gördüğümden. her yöne çekilebilen basiretsiz kılıçdaroğlu yerine davutoğlu'nu lider görmeyi tercih ederim.

tamam, erdogani sevmeyen sevmiyor onu anladık. peki halka hitap edemeyen, toplumun isteklerine cevap veremeyen ve bir çok seçim yenilgisine rağmen gerçekleri göremeyen muhalefeti ne yapalım?
90larda belediye başkanı olan erdoğan, seçimle birlikte yine böyle bir muhalefetin -sayesinde- cumhurbaşkanı olmadı mı?
yarin sabah ölse ne mi olur?
Allah celle celaluhu'n taktiri, hemen olmasa da bakarsin karsitlarinin bile erdoğanı mumla arayacaği baska biri iktidara gelir.
türkiyenin genel seyrine bir bakin. ilerleyiş eskisi gibi değil.

gelen gideni aratır

Kocsistem
Bimsa
Ebi(eczacibasi bilisim)
Anadolu bilisim hizmetleri
Microsoft tr
Ngn
Datamarket
Netas
Sentim
yeter mi sayayim mi daha :)

netinternet
radore
sadecehosting

cisco

26 yaz 23e ver.

eyv. sahibinden.com linki şudur: www.sahibinden.com

fiyat açısından sıkıntınız yoksa beyaz eşyada miele. Ömürlük gider bunun malları.

Ankara sitelere gelin yardımcı olayım ben 3 nesildir mobilyacıyız:)

beyaz eşyada kesinlikle bosch diyorum.
franke ve miele kullandım, guzel ama servis sıkıntısı felaket. arçelik vestel vs zaten uzak durun.

beyaz esyada bosch, mobilyada tepe home. biraz pahali gibi, ama sonra at-unut oluyor.

buzdolabı: no-frost'u olan, iç hacmi geniş, buzluğu altta olanları seçin.
bulaşık makinası: bardak kısmına dikkat edin, yüksekliği, eni, vs. bardakların sığamayacağı gibi olanlar var. aldıktan sonra rezil oluyor insan. bir de alttaki tabak koymaya yarayan geri yatabilenler iyi oluyor. tencereler daha rahat sığıyor.

elektirikli ocak alacaksanız gaz düğmeleri plastik olmasın. şekilli şüküllü olmasın, sonra aralara giren kirler temizlenmiyor. leke kalıyor.

çamaşır makinasını kurutmalı alacaksanız elektirik faturanızın çılgınlar gibi geleceğini öngörerek alın.

süpürgenizin çekiş gücü yüksek olsun, sessiz olsun. 60 desibel olanlar iyi. toz torbası olmayanlar rahat temizleniyor. su haznesi olanları kullanmak zahmetli.

mobilyaların altı yüksek olanlarını tercih edin. böylece evi süpürürken sürekli mobilya çekmek zorunda kalmazsınız. mümkünse yatak olabilen ve bazası olan şık modelleri düşünün. enza home'da güzel şeyler var.

mindere boğmayın, bir süre sonra koltukta minderler mi oturuyor siz mi belli olmuyor. hatta evi eşyaya da boğmayın. vitrine konsola hiç gerek yok. türk kafası koltukları bi üçlü bi ikili iki tekli almaya kodlanmış durumda. ev genişse iki üçlü alın, L alın, vs. kodlamayın hemen, zevkinize, ihtiyacınıza, yerinize göre alın.

el dokuması yün halı her zaman daha iyidir. kale'de ikinci el şahane halılar var. oralara bakın.

ikea'dan uzak durun. ömürleri çok kısa.

aklıma gelenler bunlar.

@ kullanıcı adı çok doğru ifade etmiş. çamaşır makinesi miele 5874 aldım buharla düzletme olduğu için tercih etmiştim. ütü yapmayacaktım çünkü. eşim de ben de ütü gerekecek kıyafet giymiyoruz ama yatak çarşafları olsun yazın gömlekler olsun gerçekten işe yarıyor. çok kullanışlı programlar ve sonsuz kişiselleştirebiliyorsun. yok sıkma deviri yok sıcaklık yok leke. o seri değişti ama galiba biz alalı 2 yıl oldu yeni seriler çıktı tam emin değilim. miele pahalı olmasına rağmen gerçekten harika bir makine çok memnun kalırsınız. servis de sorun değil söylendiği gibi garanti 2 yıldı garanti bitti ama ben eşyaları sigortalatıyorum her sene o karşılıyor bir sorun olursa ki bence çok yaygın ve ucuz servis demek çok sorun çıkaran beyaz eşya anlamına geliyor. beyazları da harika yıkadığını ekleyeceğim.

bulaşık makinesi de miele ve memnunum onu giriş modelinden almıştım. çatal kaşık en üstte çekmece şeklinde sepetli değil. alt bölmede baya yer kazandırıyor.

mutfak için ocak siyah cam veya metalik alacaksanız ömür törpüsü resmen. kurban olayım beyaz ocaklara bas cifi temizle. kızartma yapan yada ne bileyim en azından evde kahvaltı yapmayı seven biriyseniz. bir yumurta bile kırsanız silmek gerekiyor. benimki siyah cam. o da miele idi.

fırını kendi kendini temizleyenler var onlardan tavsiye ediyorum kullanan tanıdıklarım var yoksa fırın temizlemek gerçekten zor bir iş. baya eğer titiz biriyseniz fırını kullanmaz olursunuz. ben onu da miele aldım kendini temizlemiyor ama pişirmesi ve programları harika.

yatak için yataş athletic aşırı tavsiye ediyorum. yorgan ve yastıkları yataş climarella aldık. gayet iyi.

buzdolabı liebherr aldık soğutması iyi ve gayet sessiz. derin dondurucusu altta. tencere tava için baya yer var yukarda. hem derin dondurucuyu hem de dolabın seviyesini ayarlayabiliyorum. hatta istediğim zaman dolabı kapatabiliyorum. dondurucu açıkken.

mobilyayı ev sahibi olmama rağmen çok almadım bir koltuk takımı aldım tv'yi sharp aldım uzun araştırmalar sonucu. ama tv ünitesi bile almadım kütüphane çalışma masası falan aldım. onları da kendi şehrinde iyi bir marangozla anlaşıp yaptırabilirsin beğendiğin modelleri. herşey tam olsun anlayışıyla yola çıkınca bir sürü borç ve tıklım tıklım eşya dolu bir ev oluyor. düşünüp taşınıp alın. kırılmaca darılmaca yapmayın. herşey yavaş yavaş oluyor. hayırlı olsun bu arada.

şüphe kalmıyor. gerek yok.

valla hiç şüphe kalmıyor içimde. çamaşırı 100 derecede yıkamak daha temiz hissiyatı yaratabilir ama dediğin gibi bir defa giyilmiş şeyi dahi yıkıyoruz artık. öyle olunca 100 derecede yıkamaya gerek yok. bir de gereksiz yıpratıyor kıyafeti.

Ben hep kisa programda yikiyorum misler gibi cikiyor camasirlar

İç çamaşır harici olabilir bence de ama iç çamaşır daha yüksek ısıda yıkanmalı bence. Yahut ağ kısmına ütü vurulabilir kuruduktan sonra.

kısa programlar daha fazla tükettiği için eco programları seçiyorum. Ama ihtiyaç olunca kirli kıyafetleri dahi kısada yıkayıp tertemiz aldığım oldu. Şüpheye falan geerek yok :)

donumuz konusunda şüphe kalıyor. donlarımı uzunda yıkıyorum, başka türlü içim rahat etmiyor.
diğerlerini atıyorum kısaya.

cc al hacı. ya da full mondeo. siktir et passat'ı superb'yi falan.

superb bence.

cc ile passatin asiri farki yok. hatta passat daha bile rahattir muhtemelen.

superb tam gider.

Superb +1

superb derdim ben de ama yanılmıyosam diğer adaylara göre fiyatı çok üstte. son piyasayı takip etmedim aklımda kalan sadece.

VW almazdım ben. son olaydan sonra bendeki imajı yerle bir oldu ki ondan önce de hiç hoş tecrübelerim olmadı. otomatik vites jettanın yokuşta kaydırması mı dersin kronik arızalar mı dersin..

ford hastasıyımdır ancak bu araçlar arasında f/p olarak bence en iyisi insignia. almanlar arasında da oldukça popüler ve şaşırtıcı derecede az yakıyor. firmaların servisçileri de hesaplı ve uzun ömürlü oluşundan ötürü genelde insigniayı tercih ediyor burda.

Bu bütçeye Ford kuga diyorum.

Bekara karı boşamak kolay derler ama yerinde olsam doktorumun peşinden giderdim

Hastane, poliklinik, evde doğum vb. fark etmez. Kendinizi doktora emanet ediyorsunuz. Ben olsam doktorun peşinden giderdim.

erkeğim ama hamile kalsam sanırım ben de güvendiğim doktorun peşinden giderdim.

doktor peşine

ama sizin özel durumu da bildiğim için tam teşeküllü bi yer daha mantıklı olabilir. hoca büyük ihtimal başka hastanelerde de doğum yaptırıyordur, o seçeneklere bakın (medical park gibi büyük hastanelerde mesela)

başka iyi bir hastanedeki iyi bir doktora git... neden illaki ya aynı hastane yeni doktor ya da aynı doktorun kötü polikliniği seçenekler?

@la noix hocayla tekrar konusucagiz ama disarda dogum yaptirmaya pek taraftar degildi. Bu yeni yerde de yenidogan yogun bakim oldugunu soyledi (gece nobetci yenidogan dr u yokmus tabi normalde nasildir onu da bilmiyorum yenidogan hemsiresi bakiyormus)ama donanim falan epey eski gorunuyor. (Tarti bile eski ev tartilarindan hallice kriter mi belki degil ama oda boyleyse diger yerler nasildir dedim) Bilip bilmeden de yorum yapmak istemiyorum hoca cok biliyorsan git diyebilir :)

@ucan spagetti canavari baska hastane de iyi bir dr bulmak icin pek zamanim yok en azindan ya bildigim dr ya da bildigim donanimina guvendigim bir hastane olsun diyorum ama onerilere de acigim Avrupa yakasinda su iyidir derseniz bakabilirim.

bence doktorunu sık boğaz et başka hastanede doğuma gelsin.

@yue ayip olur ya dogumumu yaptirsin cok isterim ama sik bogazda edilmez ki

sıfır bajaj al 15.000 tl.
veya zamanın varsa bi vosvos alıp adam edebilirsin.

ben olsam palio alırım. o paraya daha genç bir araba almış olursun çünkü. yoksa model yılı olarak 2000 hatta 95 altı bakman gerek. yedek parçası da ucuz, fena bir seçenek değil.

(bkz: ford ka)

la ne bajaj ı. motorsiklet lan bildiğin.

bulabilirsen ford escort.

+1 palio.

piyasası var.

5-6 bin liraya reno 5 al.
lada samara temiz bulursan al.
zorlarsan 2 kapılı 206 bulursun, bulursan yapıştır.

palio +1

broadway derim ben de.

Ford ka +1

ucuzdan pahalıya yazıyorum.

broadway, renault 19, palio, clio. bütçene göre.

tabii hemen koşa koşa patent alıyorsun 200 bin lira verip.

önce piyasayı araştır. daha önce örneği denenmiş mi diye.

fikrin patenti (fikir hakkı) yok.

önce ürün.

Önce proje haline getirmelisiniz. Kağıt üzerinde ayrıntılı döküm şeklinde. Profesyonel destek almalısınız bu konuda. Ardından yatırımcı araştırmalı ve sunum yapmalısınız. Desteği kapınca projenizin önceliklerine göre yazılımcılar bulup gizlilik sözleşmesi yapmalı (standart zaten) ve çalışmalara başlamalısınız.

Projeyi fikir olarak da satıp kenara çekilebilirsiniz. Fakat bunun için de projelendirme basamağını geçmiş olmanız lazım.

önce gizlilik sözlesmesi ile birlikte bir ajansa yada gelistiriciye ürünü yaptiriyorsun. sonra yatirimci bulup ise para yatirmasi icin ikna etmen lazim, daha sonra da sirket kurup ürünün marka ve patent haklarini kayit altina aldiriyorsun.

fikrin de mobil uygulamanın da patenti olmuyor. gerçekten iyi bir fikir olduğunu düşünüyorsan ve bolca kurcalayıp benzer bi şeyin hayata geçirilmediğine eminsen (en azından türkiyede), fikrinle kuluçka merkezlerine başvurup girişimcilik üzerine her türlü desteği -maddi, manevi- alabilirsin.
itü çekirdek kuluçka merkezinden bildiriyorum.

Özelden yürü.

Yazılımlar (ne için üretilmiş olursa olsun) patentlenebilirler. Bunun için 20 bin bile harcaman gerekmez. Bu konuda yardımcı olurum.

Kuluçka merkezi, kosgeb, girişimcilik bunlara +1.

merhaba. şöyledir böyledir diye çok emin olamadğımdan yazmak istemedim. aşağıdaki konulara bakarsanız bir fikriniz oluşabilir.
- termodinamiğin birinci kanunu
- kojenerasyon
- evrendeki enerji her zaman 0 birimdir. negatif enerji, pozitif enerji.

tr.wikipedia.org

evrendeki enerjinin hep bir birim olduğu söylenir. ancak önemli olan bu enerjinin hangi oranının işe dönüştürülebildiğidir ki bu da her bir enerji dönüşümü ile tek yönlü olarak azalır. hiçbir zaman artmayacağı gibi hiçbir zaman sabit bile kalmaz. sabit kalmasının tek olasılığı evrende hiçbir enerji dönüşümünün olmamasıdır.

termodinamiğin birinci yasası enerjinin yoktan varedilemeyeceğini ve tersinin de mümkün olmadığını söyler. birinci yasaya göre bir reaksiyona A birim enerji giriyorsa yine A birim enerji çıkmalıdır. ama birinci yasa enerjinin kalitesini (kullanılabilirliğini) dikkate almaz. ikinci yasası ise enerjinin bir formdan (ör. ısı) bir başka forma (mekanik) dönüşürken kalitesinin azalacağını söyler. bu kalite azalımı üretilen entropi ile doğru orantılı olarak değişir. yani entropi üretimi (bir süreçte) ne kadar fazla ise o oranda enerji kalitesi düşmüş olur. kaliteden kastım da enerjinin işe dönüştürülebilmesidir. enerji ile ilgili tasarımcıların ana amacı sistemleri minimum entropi oluşturacak şekilde tasarlamaktır.

2B<=A olmak üzere dediğiniz olabilir. En iyi ihtimalle kayıp yoktur, ama kazanç hiç yoktur.

Merhaba,
Termodinamik ilkeleri ve e=mc^2 formülüyle her maddenin bir enerjisi vardır. Bunu çeşitli şekillerde depolayabilir. (ör. kinetik enerji)

Elinizde bir 1 kg top olduğunu düşünün ve 10m yükseklikte dünya üzerinde sabit konumda olduğunda sahip olduğu potansiyel enerji mgh ile 1.10.9,81 olacaktır.
Bunu serbest bıraktığınızda sürtünmeleri ve kayıpları ihmal ederseniz yere çarpma anındaki kinetik enerjisi potansiyel enerjisine eşit olacaktır. (m/2.v^2).

Bunlar dışında maddelerin bir de iç enerjisi vardır, genelde akışkanlarda kullanılır ilgilenen alan ise akışkanlar mekaniğidir.

Herhangi bir maddenin toplam enerjisinden (iç enerjisi+kinetik+potansiyel+..) fazla bir enerjiyi o maddeden elde edemezsiniz. Toplam enerjisini tek bir enerji çeşidine dönüştürseniz dahi toplam enerjisini geçemez.

Bahsettiğiniz A=2B enerjisini farklı enerji dönüşümleriyle olabilir ancak dediğim gibi zaten elde ettiğiniz enerji boşluktan gelen bir enerji olmaz. Zaten o maddeden elde edilmiştir yada dışardan enerji eklemişsinizdir (ısı değişimi gibi).

Merak ettiğiniz başka bir konu yada açıklamamı istediğiniz noktalar olursa mesaj atabilirsiniz.

@Euxinos007 verdigin cevap icin tesekkurler. Fizikci degilim ancak asil merak ettigim husus eger enerji her zaman icin a=2b+kaybolan (degisen, donusen enerji turuyse) tum everendeki enerji her halukarda asil 1 birim enerjiden turemis farkli enerji cesitleridir. Yani evrenin en basinda ya da evrenin de oncesi var ise hep 1 birim enerjiden bahsediyoruz.

O halde bu bir birim enerjinin ortaya cikmasi icin gereken enerjinin kaynagi hakkinda kafa yormamiz gerekirse nasil bir dusunce cizgisini takip etmeliyiz?

Bi yerden sonra inanman lazım.

O yüzden ulan bu işleri kendim de deneyeyim ve gozleyeyim diyip bilim adamı olmamız veya bu bilim milim işleri hep aynı ekolün elinde olmasın diyerek pozitif bilime ve bilim insanlarına destek olmamız gerekiyor.

Bir de havadis değil ki anasını satayım bilimin yanlislanabilir olma ilkesi var yinelenebilir olma ilkesi var. Bunca yıl okudum elli yaşıma geldim adım joshua aha bu da teoremim kabul edin köpekler deyince literatüre geçmiyor bilgi yav.

Oha artık.

haci atomu bilemem ama sana gosterilen uzay gercek yani en azindan bir kac tanesine teleskopla iyice baktim yalan yok orda. Ha sunu diim niye yani niye adam saklasin senden bunu.

Kardeş truman show mu izledin naptın? İstersen dünyanın düz olduğuna da inanabilirsin, nasıl olsa dünya turu yapamayacaksın. Atom altı parçalarklari tanımlıyor bilim adamları, sen atom var mı diyorsun. Bilimin nasıl işlediği üzerine daha fazla düşün bence.

abi curuttun de hayir bizimki dogru mu dediler? 7 milyar insan var, bilimin kendi kurallari dahilinde kim curuturse onun dedigi gecerli olur.

sanki bilim kurumu diye dunyada tek bir kurum varmis gibi dusunmek yanlis.

al incele, farkli bi sey bulursan kanitla. bu oyle degil boyle de. kim engelliyor ki? biz de "lan milyonlarca bilim adami var, elbette incelemistir" diyerek inaniyoruz iste. the truman show gibi bir sey olmasi lazim ancak.

ote yandan, pozitif bilimlere ait bir bolumden mezun olmus biri olarak diyebilirim ki mantiksiz olan bir sey yok gibi. her sey uydurma, tum bilim adamlari bizi kandirmak icin ugrasiyor bile olsa iyi bir temele oturtmuslar.

abi bu bilim dediğimiz şey dışarıya kapalı bi zümrenin biz eğitimsiz cahil insanlara kısmen sunduğu birşey değil ki. akademik makaleler ortada üniversitelerin kapısı herkese açık, emek veren gidip akademisyen oluyor.

yani neden böyle bişey olsun ki?

adam m.ö. atomu tanımlıyor, uzak yıldızlar hakkında teori üretiyor, benim vatandaşım 2016'da atomun varlığını sorguluyor. :/

1. Atomlar fotoğraflanabiliyor. Hatta atomlarla yazı bile yazılabiliniyor.
www.google.com.tr

2. Cern'de elektronu filme aldılar: www.youtube.com
Elektronun keşfi: www.youtube.com

Atom çekirdeğinin keşfi: www.youtube.com

Göremediğin bir şeye yok demek doğru değil. Bir şeyin olmadığını kanıtlamak imkansız.

ortalama bir teleskop alıp şehir ışıklarından uzak açık bir gecede gökyüzüne bakarsan "aa harbiden uzay internette gördüğümüz gibiymiş" diyeceksin.

Türkçe konuşmayı bilmeyen, pozitif bilimi anlamayıp bunu bir, "sorguluyorum ya bu da bir bilim ilkesidir." gibi cahilce kalıplara sokan bir kişinin özel mesaj yoluyla bana hakaret etmesi doğru yolda olduğumu gösterir. :)

Elbette yalan. Universite'de akademisyen adaylarina ilk soylenen "biz bu insanlari kekliyoruz, sakin disari sizdirmayin."

Saka bir yana skeptizm okuyanlar icin guzeldir, ama dikkat! Birinci kosul okumak. Eger dedigin gibi olsaydi, laboratuvarda yaptigimiz hicbir seyden sonuc alamazdik.

Adam haklı mesela ben de dünyanın yuvarlak olduğuna inanmıyorum halen.
Koskoca dünyanın top olacak hali yok ya. Hem yuvarlak olsa seke seke giderdi ve çok sallanırdı, ayrıca burdan bakınca dümdüz görünüyor.

trolleme bir yana da atomlar filan rahatça gözlemlenebilir. atom altı hatta proton bileşenleri de teorik olarak hesaplanır sonra uygulamalı olarak dolaylı yoldan ispatlanır.

@tezek de demiş. al bi teleskop geceleri takıl, jüpiter senin venüs benim ordan da uranüse selam çakarsın sonra da ver elini samanyolunun derinliklerine. (o kadar göremezsin)

kesinlikle haklısın, bunları sorguamak lazım, belkide matrix'de yaşıyoruz ama bunu asla bilemeyeceğiz...

bu da benım teorim klasmanına bile yaklasamıyor :/

teorik anlamda kabul edildiği şekliyle atom diye birşey yok. m.ö.sinde atom olarak tanımlanan şeyle bugünkü atom farklı şeyler. atom etimolojik olarak yunanca "atoma"dan gelir, yani bölünemez demektir. bölünebilen ve parçacıkları olan şey atom olmuyor yani, atomaltı parçacık filan derken "atom"altı demiş oluyoruz. asla bölünemeyen atom bulunursa bu bir devrim olur herhalde ya da tanrıyı bulmakla eşdeğer birşey olur. belki de gerçekten atom diye birşey yok ya da bütün evreni içine alan tek bir atom var.. veya bütün evreni saliseler içinde dolaşabilen bir parçacık.

@gloomy, terimler ve kavramlar zaman içinde anlam değişikliğine uğrayabilirler.
günümüzde atom terimi "bölünemeyen" anlamında kullanılmıyor.

Gördüklerimiz konusunda haklısın. Bir insana kendi gözümüzle baktığımızda gördüğümüz farklı, gece görüş kamerasıyla baktığımızda farklı, termal kamera ile baktığımızda farklı görünür. İnsan gözünün algıladığı dalga boyu kısıtlı, bu yüzden gördüklerin de sadece gerçekte olanın belli bir kısmı.

panzerkampfwagen +1.

atomlar görülebiliyor. bunu gören aletin adı da elektron mikroskobu.

diğeri için de teleskop diye bişey var, şahane.

araba uzmanı değilim ama ilk araç için hasar görmüş bir arabayı, eğer sahibi tanıdık değilse almazdım. bir de burada çok sık söylenir, eğer yıllık kullanacağın km çok yüksek değilse yüksek fiyatlı dizel araba yerine daha düşük benzinli muadili daha iyi olabilir.
ama sana bu yorumu yaparken; bir önceki arabamı sırf beğendiğim rengi var diye dizel almıştım :)

kilometresi daha düşük olsa daha iyi olur ayrıca. umarım 207 kullanan birileri de yorum yaparlar.

ek: bu arada corsa'lara da bakılabilir belki.

Aman diyeyim peugeot'dan uzak dur o yaslarda.

Guncel kasalarda sikinti yok da, peugeot'nun dibe vurdugu senelerin arabasi. Devamli mekanik ve elektrik arizalarina hazir ol. O paralara guzel bir clio veya polo bul, geç. İyi bir fiesta da bulabilirsin.

O yillarin pejolari sus kopegi gibi. Sevimli, atarli ama kuru siki.

Ben de o civarda bakıyorum , benzinle otomatik istiyorum şimdi Honda civiic ler var

peugeot alınır mı ki, bence bedava verirler ise al, nasıl olsa servis ve diğer masraflar ile 2-3 yılda kendini amorti eder, fransızların dünyaya teknolojik ne katkısı olmuş ki peugeot güzel araba olsun.

Ustteki yorumlara katiliyorum ve dizel olacaksa 100.000 km ustundeki arabalar bakimlari iyi yapilmamissa cok masraf cikarir. Corsa ya da jazz bakabilirsin.

O kasa pejodan uzak dur. Citroensporluyum, git 1.4 dizel motorlu 206 al daha iyi.

ortalama değerler
yılda 10bin yapılırsa

yakıt 2000
kasko 1500
trafik 800
bakım 500
vergi 500

1. aracın modeline ve silindir hacmine göre MTV

www.muhasebedersleri.com

2. en ucuz 400 tl'den başlayan yıllık zorunlu trafik sigortası
3. en ucuz 500 tl'den başlayan yıllık kasko (isteğe bağlı)
4. en ucuz 400 tl'den başlayan yıllık periyodik bakım (yetkili - yetkisiz servis, aracın yaşına vs göre artar)

Şöyle düşünebilirsin, aylık yaklaşık olarak en az 200 tl masrafın olacak, arabayı hiç çalıştırmasan bile.

Otopark yıkama kullanıma bağlı olarak değişiyor. Aylık 30-50

araçtan araça değişir. (1.2 halk arasında fındık motor corsa araba için)

yılda 2. defa mtv vergisi 2*110 tl
yılda 1. kere zoronlu trafik sigortası (geçen sene 300 tl bu sene 700 tl)
yılda 1. kere kasko(zorunlu değil) (yok)
2 yılda bir muayene (500 tl)
yılda 1. kere periyodik bakım (300 tl)
yılda 2.kere lastik değişimi (zorunlu değil) ( 2*50 tl)
3 yılda bir lastik alımı(kışlık/yazlık) (zorunlu değil) (4 teker*150)

Bunları yıllık olarak bölersek yılda en kötü arabada bile 1500 tl masraf çıkarır. eğer modelli/markası yüksek araba ise 3000-4000 tl kadar yolu var.

Aylık bezin/otopark/yıkama gibi giderler kullanıma bağlı min. 100 tl den başlar.(o da sadece arabayı bakkala gidip gelmede kullanırsan.)

sürekli masraf bence.
evim metro güzergahında olsa ilk işim arabayı satmak olurdu herhalde.

aktif kullandığım araba için yıllık değer kaybını da 12ye bölüp eklersem aşağı yukarı 3500 lira gidiyordur(1000 lirası benzin). bir araç daha var o dizel, onun da gideri yakıt hariç aylık 1000 lira falandır.

aracın aylık masrafına ek olarak benzin dışında;

kasko+sigorta, bakım, vergi, muayene, yıkatma, vale, otopark ücreti, lastik, trafik cezaları ve en önemlisi değer kaybı.

değer kaybından kastım şu, 2 yıl önce 100 bin liraya bir araç aldınız 2 yıl sonra bu aracı satmak istediğinizde atıyorum 90 bine sattınız. ama sizin 2 yıl önceki verdiğiniz 100 bin liranın bugünkü değeri 100binx1,1x1,1 enflasyon değerlerine göre. yani 121bin. sizin bu durumda zararınız 30 bin lira. bölün 24'e aylık 1250 lira sadece arabanın değer kaybından zarar ettiniz demektir. bu ihmal edilecek bir para değil.

Yıllık

3500 bakim
500 lastik
1300 kasko
750 trafik
1000 mtv
200 muayene
500 ceza (bu biraz hayvanliktan)
250 temizlik
500 muhtelif (araba katılım, bebe koltuğu, silecek değişimi, tablet tutucu ıvır zıvır. )

5 yılda bir de 40bin verip yenilemek gerekiyor.

Böl yap hesabını işte.

O ihbar tazminatında bir yanlışlık var sanırım.

içerde birikmiş izinler size ait, onları alırsınız. ihbarı çalıştırmak varken doğrudan ödeyeceklerini zannetmiyorum. kıdem de onlar sizi atmak istemedikçe alamazsınız. şirketin il değiştirmesi, mobbing, iş tanımı değişikliği yoksa o da zor.

ooo zenginsin hocam, brüt ücretin oldukça yüksek :) 2 seçeneğin var;
1-en kolay seçenek kendini yüz kızartıcı şeyler dışında kovdurmak olacaktır.
2- askere gitmediysen askere gitmek.

aksi takdirde bildiğim kadarı ile alamazsın bunları. hepsi içeride kalır. firmaya da bağlı ancak sadece izinlerini ve fazla mesailerini alırsın ve çıkarsın.

bence istifa etme, olayı yokuşa sür ve kendini kovdur. etik olmaz ama 30 bin az para değil :) onlar için ufak senin için büyük para :)
bol şans.

@rock n roll jesus yalnış derken neresi? internet üzerinden bi siteden hesaplattım bunları.


@labebebige
valla maaşım gayet iyi ama artık çalışmak istemiyorum en azından bu sektörde plazalarda insanlardan şehirden hepsinden nefret eder hale geldim.

içerde birikmiş parayı alabilirsem ufaktan bi iş yaparım diyorum tabi kafamda bi fikirde yok orası ayrı.

100 lira kadar bi birikle kafamızın rahat olacağı aylık 1-2 bin bırakıcak iş tavsiyelerinede açığım. ayvalıkta evde var kira derdim olmaz.

hocam öncelikle sakin ol. ara sıra gelir insana böyle kaçma istekleri.
sakin sakin araştırmalarını yapmaya devam et. planlarını programlarını yap. 2 aylık planını al kağıt önüne yaz. excel'de programlamalarını yap, hesaplamalarını geçir oraya. tazminatını yakma mutlaka, üzülüyor insan.

askere gittin mi ?

şirket bu paraları devletten almıyor.
istifa edersen kıdem alamazsın.
senden nefret ediyorlarsa sen yeter ki yarın git ihbarını ödeyelim diyebilirler ama bu ücreti ödeyeceklerini hiç sanmam.
bence kıdem ihbar değil de, müdürünle oturup konuş, ben 4 senedir bu firmadayım diyerek ikale önerebilirsin.
yıllık izin ücretini tabii ki alacaksın.

@labebebigel askere gittim, açıkcası son zamanlarda anlamlandıramadığım bir şey var neden çalışıyoruz? sürekli bi tüketme daha iyisi sürekli bir yarış.

4 yılda 30 bin lira şirket seni kovsa bile alamazsın.tavan ücret uygulaması denen bi şey var.şu anda tavan ücret 4000 lira. hadi kovuldun diyelim kıdem ihbar izin falan 20 bin lira olur max. eğer SSK girişin (herhangi bir işyerinden) 99 eylül öncesinde ise tazminatı alabilirsin kendi isteğinle çıksan bile.
özellikle sinirli bir zamanda böyle kararlar almak çok daha kolay, sakin kafayla bi daha düşün derim.

eğer maaş ödemeleri düzensiz ise bunu bahane edip istifa ettiğin taktirde ihbar hariç kalanları alabiliyorsun. şirketimizde yaşandı ve verdiler tazminatlarını.

Sağolun arkadaşlar.

@asilov 3000 nin 2-3 katı kadar maaşın ama bu hesaplamalada tavan değer var onun üzerinden hesaplanıyor.

@eyyar alamazsın derken neye dayanarak alamazsın dediğini açıklamıyorsun. Ben bu hesaplamayı internet üzerindeki bir siteden hesaplattım dediğim gibi net bir bilgim yok zaten alamayacağımıda kabul ediyorum sonuçta işi bırakan benim

Bu hesapta bir hata olduğu doğru;

3 yılı doldurduğunuza göre, 3 brüt maaş tutarı kıdem tazminatı var demektir. 3 maaş 15bin.

8 hafta 2 ay etse, 2 aylık maaş tutarı 18bin.

2<3 olduğu için, ve çarpmanın dağılma özelliğinden ötürü biryerlerde bir hata var.

üstad kanuni olarak almanızın bir yolu yok, sadece anlaşarak verilebilir bu tazminat. Ancak plaza ortamında pek o tür şeyler olduğunu zannetmiyorum.

Bu çıkma isteği maalesef maaşlı köle olarak çalışan birçok insanın başına gelen bir durum. Eğer varsa 1 hafta kafa izni kullanın. İş yerinizden memnunsanız çıkma isteğiniz dolayısıyla düzeninizi bozmayın derim. 1 haftadan sonra da kendinizi aynı şekilde hissediyorsanız, oturup yöneticinizle tazminat konusunu konuşursunuz. Sonuçta karşı tarafın iyi niyetine kalmış bir durum.

evliyseniz iş bulmadan eski işinizi bırakmamanızı öneririm.

herkes maaşınızı hesaplamaya koyulmuş, bu da bizim memleketin ilginçliği işte.

"son zamanlarda" derken, ne kadar zamandır ayrılmayı düşünüyorsun ve ne zaman ayrılacaksın?
Bu düşüncelerle biraz daha çalışmaya devam edersen motivasyonun ve performansın yerlerde gezecek, onlar senin istifa etmen için bu tutarı ödemeye razı olacaklar. Tecrübeyle sabit.

@pepee yaklaşık 1 senedir, 9 ay kadar önce bu sebeple çalıştığım birimi değiştirdim ama değişen bir şey yok 1-2 ay iyi gitti sonrası yine aynı.

Biraz daha dayan o zaman. Büyük kurumsal bir şirketse kayda değer oranda düşen performansını göz ardı edemeyip ayrılmanı isteyeceklerdir. Tabii seni tazminatsız çıkarmalarını sağlayacak büyük bir hata yapma bu süreçte. Kolay gelsin, allah sabır versin.

Sıkma canını dostum. Ben de aynı ruh halindeyim. Sosyal anlamda daha aktif olmaya çalış. Son 2 aydır görüyorum ki içimizde bir virüs var, üşengeçlik virüsü, kaçma gitme dürtüsünden besleniyor. İnsan o virüsün farkında ama ona karşı gelemiyor, daima o kazanıyor. Eğer bunu yenersen ruh halin değişecektir. Sözlük bunun araştırma tarafı için bulunmaz nimettir.
Sağlığın yerindeyse kendini ve hayatını değiştirebilirsin. Umutsuzluğa kapılma.
Bir tarih belirle ve o tarihi milat olarak say. O tarihe dek işini ve sosyal hayatını tekrar bir gözden geçir. Değişecekleri ve sabitleriniz Belirle. Kurtuluş içimizde :)
5. Günün şafağında doğuya bak, esen kal :)

Bu arada rumuzun muhteşem hocam, kıskandım doğrusu :)

Performansini dusur ama bunu caktirmadan yap. Tavir yapma agesiflik yapma sadece gonulsuz calis ama ozellikle yaptigin belli olmadin.
Ben 1 sene 10 ay icin net maasimin 4 kati kadarini aldim.

sözlüğün kitabı çıksa çok tırt bir şey olurdu. bence çıkmasın. ben almazdım.

böyle bir kitap çıksa yazarlar telif hakkı isterdi evet.

@mimikikili basım tarihi 2002. Ben güncel bugünden bahsediyorum. Ayrıca burada sadece alıntılar mevcut anladığım kadarıyla tamamı yok.

Milyonlarca entry'yi kitap haline getirdiğinde ortaya çıkacak maliyet kimse tarafından karşılanamaz.

(bkz: interneti print etmek)

çok gereksiz her dakika internete ulaşım imkanımız var okumak istediğimi açar sözlükten okurum.

Withdraw kurumu varsa öneririm.

Tecrübeli bir öğrenci geçtiği dersi tekrar almaz.

P.s. 7 sene sporluyum.

Neeuy! withdraw kurumu ne yav :) öyle bir şey mi var

3 iken 1 e düşmüşse, o dersi tekrar alacaksan 1 kredi elde edersin.

dersten çekilme yok mu? vardır bence.

Q5 tipi daha güzel hele kadınsan ideal. Hangi şehir bilmiyorum küçüklük genelde avantajdır. Vergisi de daha az. Yakıtı bilmiyorum da az olma ihtimali yüksek.

İkisi de aynı motoru kullanıyor, vw grubunun 3.o motoru olması lazım. Audi diyorum, çünkü Audi.

Onun dışında malzeme kalitesi gözle görülür biçimde farklı, Audi çok daha güzel yapmış q5'leri. çok daha dayanıklı, çok daha konforlu. Ve daha uzun ömürlü.

Dezavantajı, bakım maliyetlerinin yüksek olması. O da yakıtın yanında dert olmaz :)

Tuareg'in platform olarak muadili Q5 değil Q7. Ama şehiriçi icin Audi Q5 2.0 TDI Quattro çok daha ideal olur.

audi tabii ki

Google reader
Moon reader

kurtuluşta evler eski genelde ama bakımlı ev bulunabilir sanırım. yakın da sayılır ulusa.

ben de ev arıyorum bu arada ankarada :) en geç 1-2 hafta içinde ankaraya taşınıyorum.

eryaman demeyin demişsiniz de en iyi tercih eryaman yada batıkent. asosyal olmazsınız eryamanda merak etmeyin ev açısından ve ulaşım açısından bu ikisi dışında önerebileceğim pek yer yok.

Eryaman'da oturuyorum, yol gözümde inanılmaz büyüyor Kızılay'a vs giderken. Gidişi ayrı dert, dönüşü ayrı dert. Eskiden sanki daha kısa sürede geliyordu 541 mesela Kızılay'dan, ya da cidden "yol gözümde büyüyor" :|

batıkent. gayet yeni evler var; o paraya müstakil ev bile bulursunuz.

kurtuluşa gelsene deliganlu

AKM durağı'na yakınsa . bence Yenimahalle'den (ışınlar mahallesi-miralay nazım bey sok. civarı) ev bakabilirsiniz. ivedik cd'si üzerinden Ulus dolmuşları geçiyor ve ya ivedik-yenimahalle metro duraklarına yakın olması iyi olur. varlık mahallesi filanda olabilir .

Dikmen, Sokullu, Ayrancı'da oturun. Dolmuşla Kızılay 10 dk.

kurtulus +1

gelin takilak

kimse seçenek olarak görmemiş sanırım ama aydınlıkevler, güneşevler civarı da düşünülebilir. ulusa, kızılaya, tunalıya falan uzak değil ve kiralar da nispeten uygun.

şimdi şuradan başlayayım...ulus için bir ulaşım problemi yok ankara'nın en ücra yerinden bile ulus'a araç var...

yazdıklarınızdan yola çıkarak size buraları önerebilrim...

küçükesat
köroğlu
büyükesat
nenehatun
birlik cad.
kavaklıdere
kızılay mah.
bahçelievler
yenimahalle
batıkent (ben özellikle ilk yerleşimi severim)
kolej
kocatepe
ayrancı
güvenlik cad.
paris cad.

buralarda 1000 liraya gayet güzel evler bulunabilir...kültürel - eğlence aktivitelere ulaşmak için yeterince iyi lokasyonlar bunlar... Ama bana genel olarak soracak olursan çankaya'da tutun abisi evi...içi bakımlı eski çankaya apartmanları bulabilirsiniz ve gerçekten çok güzeller...

batıkent. metro ya binersin aktarma vs. uğraşmadan 15-20 dk da akm'desin.

Batıkent diğerlerine bakma derim. Metro ile ulaşım sağlarsın hem de muhit iyi

koy blendera, yanına yakıştırdığın meyvelerle smoothie yap. ya da kiwi pie filan yapabilirsin bilemedim. pasta türü şeyler işte

nefis yemek tariflerine girip aramaya kivi yaz. belki ilgini çeken bir tarif çıkar.

Kivili salata dene.

reçel yap.

+1 @eksi sözlğk e bir daha geldim

reçel tabiki

buzluğa at, rendeler smoothie yaparsın sonra.

vergisi var tlnin dolar karşısında değeri var... ya da yok.

ya o kadar gb lı hem de pluslı olanı iş adamları falan alıyorlar genelde.

ya da gerçekten durumu iyi olanlar. koymuyor yani o para.

6s in fiyatı şu an 2.800 falan düştü bir yerlerde. bir kaç aya yani 7-8 aya iyice düşer.

yeni modeli gelince de düşer. yani aslında bu piyasada hemen balıklama atlamamak gerekiyor.

iphone 7 nin 6s ten farklı olacağını düşünmüyorum. 6s alan bir insan da gayet mutlu olur.

www.phonearena.com

huawei p8 bir cok acidan iphone 6 dan iyi, sadece 389 avro. 1200 lira türk parasıynan. iphone a verilen paraya yazik.

huaewi p8 ile iphone 6s'in karşılaştırması iphone a hakaret olmuş.

orda yazan rakamlara bakmamak lazım, kamerası bile alıp götürür iphone'nun.

açıkçası param olsa alırdım. kullanana yazık olduğunu düşünmüyorum. arkadaşımda 6s plus 128'lik var, "adamlar yapmış aga" dedirtiyor alet.

amerikadan alınır alet tr den alınmaz.

Insanlarin parmagina taktigi yuzuk, koluna taktigi saat daha degerli. Tabi herkes "aaaa bu X marka saat", "Y marka pirlanta" diyemiyor, iPhone daha kolay tanindigi icin goze batiyor.

Onu gectim en az 30-40 iPhone degerindeki mallarini millet boy boy sokaga birakip evine gidip uyuyor.

Ayrica iPhone pahali degil, Turkiye'de alim gucu dusuk. Bazi ulkelerde asgari ucretin yari fiyati. Turkiye'ye oranlarsaniz 650 TL'lik telefon kullanmakla ayni sey.

4 kullanıyordum epeydir 5 sene falan olmuştur sonunda perti çıktı açılmadı bir daha yenisi gereklilikti yani lüks değil 5s aldım dün mis gibi, hızındanda gayet memnumum.bu akıllı telefonun son çıkanını almak trend olmuş hacu boş beleş işler işte

Kamerası iyi diyenlere o paraya git 2. el DSLR makine bir de güzel lens al, yanına da idare eder bir akıllı telefon daha iyi... Çok değil 1 yıl sonra eskiyecek telefona 4300 vermek akıl kârı değil.

yalnız ip 7,8,9 çıkınca artacak fiyat kur kaynaklı, en düşük model abdde yıllardır aynı fiyat, hatta enflasyon hesaplayınca daha da ucuzlamış bile :)

türkiyede acayip pahalı apple, ben almanyadan alıyorum ciddi fark ediyor fiyat.

Kimseye zorla satmıyorlar. O parayı o telefona verenin (umarım) vardır bir bildiği. Yoksa da benim paramla almadığı sürece sorun yok. Ben android dünyasından memnunum. 1000 liraya aldığım telefon benim hayatımı ayfondan daha fazla kolaylaştırıyor. Aklın varsa sen de alma, aklın varsa başkalarının işine burnunu sokma.

Bırak kim ne istiyorsa alsın, sen kendi işine kendi hayatına bak.

iphone 6s plus 64gb var bende. çok memnunum. tablet ihtiyacım yok, psp ihtiyacım yok, kamerası harika.

abd'de ortalama kişi başı gelir tr'nin 4 katı, iphone fiyatı yarısı.

biz üretmediğimiz teknoloji ürününü almak istiyoruz, bizde karşılığı olsa fiyatlar böyle olmaz. yani rekabet yok tr'de. bizden de bir samsung çıksa, apple 4.300 tl fiyat biçemez ürününe.

Gelir vergisi, SGK kesintisi, damga vergisi gibi kesintiler ilgili mevzuatları uyarınca işverenler tarafından personele ödenen ücretler üzerinden kesilir ve ilgili kurumlara aktarılır. Bu kesintilerin kimden ne oranda yapılacağı yine o mevzuatlarda belirtilmiştir. Örneğin gelir vergisi yıllık 12600TL'ye kadar %15 oranındadır, sigorta kesintisi %14, işsizlik sigortası %1, damga vergisi yaklaşık %1 olarak belirlenmiştir. İşyeriniz brüt maaşınızdan bu kesintileri hesaplar/yapar, sigortayı SGK'ya, vergileri maliyeye aktarır.

kusura bakmayin da arkadaslarinizin is yerini suclamasi baya baya komik:) devlet oranlari belirler, is yeride o oranlara gore 3 ayda bir muhtasar beyanname ile ilgili tutarlari devlete sizin adiniza oder. Ha is yeri odemeyi yapmaya bilir ama bu sizi baglamaz, siz verginizi odemis olursunuz yine de, devlete is yero borclu olur. Is yeri siz ile devlet arasinda aracidir bu durumda. Devlet su oranda kes bana ode der

44 Teşekkür ederim. Yani iş yerinde bitiyor her şey. 'Örneğin gelir vergisi yıllık 12600TL'ye kadar %15 oranındadır' demişsin benim 5 aylık gelirim desem ayıp olmazsa tabi, bir de o parayı ya da daha fazlasını aylık alanlar da var. O zaman onlar 7-8 ayda %100 oranını doldurup eksiye mi gidiyor bedavaya mı çalışmış oluyorlar??? Fazla düz mantık oldu ama. Ve yine mevzuatlar gereğince demişsin bu mevzuatlar kim tarafından belirleniyor. İşverenlerin ortak bir kararı mı? Cidden çok fransızım konuya...

oscar bana da çok komik geldiğinden bi buradan fikir alayım dedim. Yani iş yeri bir şeylere uyarak dayanarak yapıyordur illaki. Anlam veremedim.

12600'den sonra 30000 TL'ye kadar %20 oranında gelir vergisi kesiliyor, onu da geçerse 110.000 TL'ye kadar %27 oranında kesiliyor, onu da geçerse galiba %35'e çıkıyor. YAni eksiye düşme yok. Toplam gelir arttıkça "çalışanın" ödediği oransal vergi ve dolayısıyla nakdi vergi de artıyor.

Olayı daha iyi anlamak için bordro örneğinizi alıp incelemenizi tavsiye ederim.

Şuradan hesaplayabilirsiniz.

intvd.gib.gov.tr

istanbul'da, bir arkadaştan duyduğuma göre, sarı taksinin 35 lira yazdığı mesafeye 19 liraya götürüyormuş korsan.

(bkz: bir arkadaş)

kabaca taksinin yarısı. tabi hep arkadaşlardan duyuyoruz.

1 ölçek yeter. 1 çay bardağı kadar ediyor. varsa çamaşır sodası da koy.

çok kirliyse fena olmaz.

30 risksiz.

on yikama asiri kirli seyler yoksa pek ihtiyac degil,

30'u baz al.

40 derece iyidir, 30 yeterince temiz gelmiyor bana. ense kısımlarında kararma varsa azcık pril sıkıp atın makinaya

after shave ürünleri kullan ve için alkol OLMASIN. cildin kuruysa balsam, yağlıysa losyon kullan.

istifa etmek sorunu kokten cozer.

fırça + arko tıraş sabunu ile tıraş oldum, hiç tahriş olmadı. daha sonra köpük ile tıraş oldum, hemen tahriş oldu. ikisinde de tıraş bıçağı aynı. kullanmıyorsan fırça + sabuna şans ver.

fırçayı sıcak su dolu kaba koy, dursun biraz. yüzünü ılık suyla ıslat. tıraş sabununu yüzüne sür. fırçayı kaptan çıkartıp biraz salla, fazla suyu gitsin. fırçayla yüzüne masaj yaparak sabunu iyice köpürt. tıraşını ol.

eski tip traş sabunu +1.

1- Sıcak suyla yüzünü yıka, sonra köpüğü/jeli sür,

2- Gillette Fusion Proglide gibi iyi bir bıçakla 1 kere, en fazla 2 kere aynı yerden geçerek traş ol. Zaten her gün traş oluyorsan kaçırmaz bir şey.

3- Adam gibi bir traş sonrası ürünü kullan.

Tahriş ve kızarıklığı bir deri pomadı kısa sürede halleder, ama yağlı olur bunlar, sürüp dışarı çıkamazsın.

ciltle alakalı bi durum. ben bimden tek bıçak alıp öndeki korumayı kırıp haşırt haşırt traş oluyorum. hiç bi şey olmuyo. sıcak su ve kaliteli jilet senin sorununu çözer sanırım. yine de böyle hassas hassas alıştırırsan cildi zorluk çekersin. ben hiç acımam valla direkt geçiriyorum suratıma bi şey olmuyo.

babamın tıraş seti;

straightrazorplace.com

zamanında 10 yıla yakın berberlik yapmış. kendisi de bu setle tıraş olur. sadece usturası farklı, solingen usturayı kaldırmış uzun zaman önce, jilet takılan usturalardan kullanıyor. daha hiç yüzünde tahriş mahriş görmedim, hatasız sinekkaydı tıraş olur. ben de ustura kullanıyorum ama market köpüğüyle, biraz tahriş oluyor. el becerisiyle de alakalı.

o tahriş kravattan oluyor, jiletle köpükle falan alakası yok, muhtemelen kravat takıyosun. takmadığın zamanlarla karşılaştır. takmama imkanı yoksa çok sıkma.
olduğunda çabuk geçmesi için; traşı akşamdan ol, kurulandıktan sonra boyun boğaz kısmına bebek pudrası sür öyle yat.

Para veriyorlar.

ev sahibine mi belediyeye mi? belediyeye veriyorlarsa tam bir komedi?:)

(bkz: ilan reklam vergisi)

ev sahibini bilmem, devletin aldığı budur.

binayı yapan zaten müteahhit. sen damgalı binadan daire satın alıyosun. müteahhitin daire sahiplerine reklam parası vereceğini hiç sanmıyorum.

@optum, Binayı satın almaktan bahsetmiyorum. Kendi oturduğu binayı müteahhite verenlerden bahsediyorum. Satın alanlar zaten görerek alıyor senin dediğin gibi.

değil. bu kadar takılmaman gerektiğini düşünüyorum.

İtici değil de saçma olarak görüyorum. Kelimenin yerine geçecek bir şey kullanırsın anlarım da bu tarz k*fürler biraz çocukça geliyor, senin kadar takmıyorum ama :)

aynen öyle.

Porno yerine ferre demek anlamlı ama senin dediğini yapmak çok da anlamlı değil

Çok itici. Küfür edemeyeceksen siktir git, edeceksen adam gibi et. Götün yemiyorsa hiç yazma amk.

Karmaya inanıyorum ama Allah'ın bu tür işlere gireceğini sanmıyorum. Onun olayı bu dünya ile ilgili değil sanırım. Yani sen iyi bir şeyler yaptın diye Allah seni bu dünyada ödüllendirmez.

evrenin ya da herhangi güç sahibi bi oluşumun bizi ödül ceza yöntemiyle eğittiğini düşünmüyorum malesef :/ ama bi butterfly effect tabi ki var. hem fiziksel olarak hem de olaylarda nedensellik olarak.(aslında bu fiziksel kısmı da açıklıyor neyse)

Iyilik yaptigin zaman kendi kendini onaylamis oluyorsun ve senin de iyi seylerle karsilasmaya layik oldugunu dusunuyorsun. Yani bir sekilde bunu hakettigini dusundugun icin iyi seylere izin veriyorsun bence.
ayni sekilde bence kotuluk yapan insanlar zamani gelince yaptiklari kotulukler icin kendi kendilerini istemeden de olsa cezalandiriyorlar. Sabote ediyorlar kendilerini.
ben boyle bir aciklama getiriyorum bazen. Ama butun isleyis sadece bundan ibaret degil.

birkaç sene önce arkadaşımla onun arabasında giderken yaşlı bir amca otostop çekmişti. acayip de bir kar yağışı vardı o gün. gideceģi yere kadar bıraktık. amca inerken dua ede ede inmişti arabadan.

2 ay sonra bu arkadaş başka bir arkadaşının arabasında kaza geçirdi. karşıdan gelen arabayla çarpıştılar. içindekilerden biri yola fırlamış, nasıl olduğunu kendisi de hatırlamıyor. çarpışmanın etkisiyle araba takla attı. açılan kapıdan düştüm sanırım diyordu. emniyet kemeri bağlı değilmiş. kendine gelince arabadan duman çıktığını görüyor. arabanin içinden bizim arkadaşı da çıkartıyor. şoförü çıkartacaklerken araba alev almış.

o kazadan kurtulmasını ben hep o yoldan aldığımız amcanın ettiği dualara baglarım.

ödüllendirmesini değil de cezalandırmasını gördüm. abv boyle sistemin asgfdasgda

ne kadar içten iyilik yaparsam yapayım bazen oluyor bazen olmuyor :)

(bkz: algıda seçicilik)

(bkz: loto)

(bkz: causality)

evrenin umrunda değiliz. varız veya yokuz. hareket ediyoruz veya etmiyoruz. şartlar ve sonuçları var. toplumyaşayışı için geliştirdiğimiz etik, ödülledirme vs evrende yok. evrenin benliği falan yok, egosu da yok, kırbacı da yok.

evren kişiliği olan ve bu kişiliği yöneten birşey değil. ayrıca evrene genel olarak baktığın zaman toz zerresinden küçük boktan bir gezegende (yıldızda bile değil) yaşayan, yaşadığı gezegenin dışından görüntüyle seçilmesi imkansız minicik bişeyi evren niye ödüllendirsin?

kendinizi o kadar büyük görmeyin, güneş sisteminin dışından bütün dünyanın görüntüsü penceredeki toz zerresi, o bile çok büyük.

al sana resmi, i.dailymail.co.uk o boktan bokta var ya, işte onun üzerindeyiz.

koca evrenin işi gücü yok, seninle mi uğraşacak?

dediğin gibi olsa tüm alamancıların TR'de şirket kurması gerekir.

arkadaşınla şirket arasında istihdam anlaşması var mı?
yani o şirketin bordrolu çalışanı mı yoksa W8-9 filan imzalamış mı?

oradan maaş alıp burada yaşayan alamancılar vergilendirilmiyor Türkiyede zira orayla bura arasında 1- ikili vergilendirmeyi önleme anlaşması var 2- adamlar oranın istihdam koşullarına tabi oranın SGKlısı, işsizi, maaşlı elemanı, emeklisi, her neyse

kısacası ABD şirketinin "çalışanı" ise durum farklı freelancer olup yurtdışına çalışıyor ise farklı, diye biliyorum.
ha ama bizim vergi yasalarımız çağın gerisinden geliyor, bu durumların net açıklamaları yok. koca gelir vergisi yasasında şu durumu net açıklayan bir şey yok. olay özelgelerle gidiyor, ben de bunu anlamıyorum.

ben de yurtdışına iş yapan frelancer'ım şirket değilim SGKlı çalışanım bizim durumumuzda yıllık belli bir limite kadar gelir vergisi olmuyor ben de senelik o kadar para çekiyorum ama beyanname vermiyorum (SGKlı çalışıp ek iş yapan kaç kişi beyanname veriyor onu da merak ediyorum aslında). maliyenin canı isterse hepimizi öper o ayrı.

orada vergi veriyor ise burada vergi ödemez. orası artık neresiyse orada vergi daha düşük olduğu için(aksi imkansız) orada vergi ödesin, belgelendirsin. maliye vs. gelirse o belgeleri gösterir.

ayrıca evet. türkiye'de gelir vergisi %50ye yakın.

Gerekmez.

Bu mantıkla inşaat firmaları ile yurtdışında çalışan her işçinin vergi ödemesi gerekirdi.

ben de benzer bi işe başladım geçenlerde. internette yazılanları epeyce inceledim ama sonucunda daha fazla kafam karıştı. en güzeli bir muhasebeciden yardım almak galiba.

bu arada bu konuyu incelerken şöyle bir konuyla karşılaştım: bu faaliyet 2012'de yazılım hizmeti ihracatı olarak belirlenmiş ve gelir vergisinden %50 oranında muaf tutulmuş. www.aslanhuseyin.com

O konuyu da inceleyebilirsiniz.

düzeltme: soruda yazılım geçmiyormuş yahu. benim kafa sürekli oralarda olduğu için soruyu da oraya kaydırmışım :)

Gerekir. ama bunu ya Turkiye'de odeyecek ya da yurt disinda odeyecek. Yurt disinda odemesi daha karlidir muhtemelen, ulkeye gore bakmasi lazim.

@ihanet kac kisilik: Insaat firmalari ile yurt disinda calisan herkes vergi oduyor zaten.

Not: Yurt disinda calisiyorum

@niye ama arkadaşımın bir anlaşması varmış şirketle ama dediğiniz gibi w8-9 gibi bir şeyler yokmuş. 1 yıllık consultant agreement'mış. yani arkadaşım danışmanlık veriyor. maaşı türk bankasına aylık ve dolar olarak yatıyor. açıklamada da hangi dönem için yatırıldığı yazıyor. yani anladığımız kadarıyla danışman olarak gösteriyorlar o tarafta. w8-9 nedir?

@abstracteur orada vergi vermiyor? zaten türkiye'de yaşıyor. şirketin gideri olarak görünüyor orada. orada vergi vermesi biraz abes olur zaten :)

@hobolo ama doğru tahmin, yazılım sektörü. muhasebeciler de artık kendileri de nasiplensinler diye mi nedir şirket kur deyip duruyorlar. hiçbirinin bu tür yeni çalışma şekilleriyle haşır neşir olduklarına, gerçekten bildiklerine ve yetkin olduklarına inanmıyoruz.

@crown yurt dışında kime ne vergisi ödeyecek bu kısmı hiç anlamadık.

"orada vergi vermesi biraz abes olur zaten :)"

neden abes olsun? tersine genelde vergi tahahkuk eden yerde ödenir. benim anladığım adam bordrolu çalışan değil.
yani alamancıların ya da inşaatçıların durumuna uymuyor

vergi şu vergi = tr'de maaş aldınız dimi, maaş alırken gelir vergisini, damga vergisini, SGK primini herşeyi işveren ödemiyor mu? ödüyor. ABD de maaş alan kişinin ödemesi gerekn bin türlü vergi vardır işte o vergi.

sonuç olarak bu kişi "çalışan" değil = yani bordrosu yok, yani karşısındaki firma "işveren" değil, "müşteri" adam "maaş" almıyor, "ücret" alıyor. bu kişi freelance olarak hizmet ihraç eden birey.

önce burayı bir netleştirelim.

W8-W9 ABDli şrketlerin ben bu kişiye para veriyorum ama vergi işlerine karışmıyorum çünkü bu birey ABDde ikamet etmiyor diye imzalattıkları bir belge. Ama aslında bu da çok işe yaramıyor.

"hiçbirinin bu tür yeni çalışma şekilleriyle haşır neşir olduklarına"

diye muhasebecilere de çok ilişmeeyin. adamların yapabileceği bişey yok. türk vergi sisteminde ben consultancy agreement ile ABDdeki firmaya birey olarak çalışıyorum, uzaktan, diye bişey yok. yok, yani bir hüküm yok, adamlar ne yapsın? Evden çalışma ve uzaktan çalışma 2013 sonunda bir yasayla yasal statü kazanacaktı ama kıdem vs. konularında anlaşılamadı sonra oldu mu bilmiyorum, yanlış bilgi vermeyeyim. 2014'e kadar böyle bir kanunumuz yoktu yani ondan sonra da seçim atmosferine girdik, bilmiyorum öyle bir kanun çıktı mı...

ha bir de şunu ekleyeyim türk vergi sistemi "bağlılık" ve "iş akdi" olaylarına bakıyor
buradan bakılınca da bu kişi freelance değil (bizim salak vergi sistemi açısından freelance kimseyi takmam kafama göre çalışırım, demek oluyor, nasıl olacaksa...), oysa işverenin talimatlarını, belli bir sözleme çervesinde izleyerek vs. dediği şekilde iş yapmak zorunda olan kişi ile bir bakıma işveren-işçi ilişkisi varmış gibi oluyor:) böyle bir yorum da gayet yapılır

buyur gel çık işin içinden. ben bu konuyu senelerdir araştırıyorum hala işin içinden çıkamadım. farklı vergi dairelerinde farklı uygulamalar var, bunu da ekleyeyim, vergi dairesi bile bilmiyor neyin ne olduğunu.

arkadaşın hesabını yurtdışına alıp oranın kartı ile burada harcama yaparsa, mümkün olduğu kadar kendi adına para transferi yapmadan idare ederse bi bok olmaz.

sadece tr'de gelirsiz ve sigortasız olur, sağlık güvencesi (evet tam yazarken gülme geliyor) ve emeklilik konularında sıkıntı olursa olur.

p.s. açıkça istisna diyor. zaten gerekmez. herhangi bir sıkıntı ihtimaline karşılık, sözleşme vb. belgeleri iş bitiminden sonra 10 yıl saklamasında fayda var. geçmişe dönük hesap sorabilirler.

Arzuhalciye gittiniz sanırım yanlışlıkla :) ya da kendini avukat olarak tanıtan bir Arzuhalci olabilir :)

Avukatım. Kim merak ettim bu arkadaş. Bir de her şey dahil ( harç tebligat keşif bilirkişi temyiz) bence avukat dahi olmayabilir.

kazanacağına eminse, karşı taraftan alacağı ücreti düşünüp senden sadece masrafları almış falan olabilir. ya da sadece davayı açmak için istemiş olabilir. yoksa fazla düşük.

dişçi 10 tl maliyetli dolgu için 150 tl istiyor. kimse onunla pazarlığa girişmiyor veya gelip duyuruda sorgulamıyor. ama avukat 200 tl para isteyince sorgulanıyor.

neden?

avukatınıza verdiğiniz paraya acımayın. çünkü iş ve vekaletle birlikte sadece para değil sorununuzu da ona devrediyorsunuz. dişçi ya da doktor sorununuzu devralmıyor ama.

az istemiş bilginiz olsun. bilirkişi masrafı varsa o idari davanın maliyeti zaten en az 300-400 tl'dir.

1. dişçiyle de pazarlık eden insanlar var. ben uygun fiyatlı bir dişçi tercih ediyorum mesela.
2. doktor ya da dişçinin sorunu devralmadığını, sorumluluk almadığını belirtmek garip oldu. Avukatın davayı kazandıramama hakkı vardır ve sorgulanmaz. ama doktor ya da dişçi yaptıklarından sorumludur ve ortaya çıkan sonuçtan dolayı ağır cezalar ve yükümlülükler altına girebilir.

Avukattan çok bir beklentim yok, hani biraz yatkınlık sağlarsam bundan sonraki davalarımı da kendim açcam inşallah. üzerinde biraz çalışcam.

Bu umut sadece bizde değil, başka ülkelerde de var. Doğum öncesi sancılar bunlar. sonrasında hayirlisi ile herkesin yüzü güler inşaallah.

Sabır acı, meyvesi tatlıdır.

yav yazıp yazıp siliyorum, ne yazsam buradan atılırım biliyorum.

çok uygun kelimelerle söylemek istiyorum ki; bir gün can yeleği ve botlarla bu ülkeden kaçmak zorunda kalacağız.

zamanında fırsatım varken ülkeyi terk etmeyen beynimi sikeyim diyorum. kötü olur dedim ama afganistan da olmayız herhalde dedim. yanılmışım.

Yok. Ben şahsen bu kadar gerzekle aynı gemide olmamaya çalışıyorum. Sağlam ülkelerden gayrimenkul, para getirecek şeyler falan bakıyorum. Uzun süreli vize veren ülkelerden vizeleri hazır tutuyorum. Evim kapıkuleye 6 saat, arabamın deposu sürekli dolu duruyor.

Bu boktan ülkenin ne zaman patlayacağı belli olmaz, uğraşılmaz bu kadar beceriksizi adam etmekle.

alman ya da ingiliz bir teyze ile evlenip yurtdışına kaçasım var..

tabi ki umudum var. zoru görüp dünyanın en çözülemeyecek sorunlarını yaşayan ergenler gibi düşünmemek lazım.

İnanılmaz güvensiz, huzursuz yaşıyoruz.

Kalabalık yerlerde yürürken bomba saldırı vs. sebebiyle geriliyorum. Yalnız yürürken taciz vs. sebebiyle geriliyorum.

Yolda yürürken rüzgar varsa geriliyorum çünkü kafana bir yerlerden bir şey düşme ihtimali çok yüksek. Mesela Levent'te bulunan Finansbank binası inşaat halindeyken, uçan bir tahta birinin kafasına düşüp ölmesine neden olmuştu. İstiklal'de cam düşmüştü bir kızın üzerine hatırlıyorsunuzdur belki.

Başına bir şey gelse kimsenin seni korumayacağından da emin oluyorsun. Bak örneklere
Bomba patladıktan sonra ilk gelen çevik kuvvet, sıkılan gazlar.. Ardından ambulans vs. gelebilirse geliyor.

Ülkenin doğusunda olan olaylara, Suriye göçmenlerine filan hiç dokunmayacağım.

İnanılmaz huzursuzum. Düzelmez, hiç umudum yok.

ben cağaloğlunda çalışıyorum, kızkardeşim sultanahmette. olayı duyduğumdan beri kendisine ulaşmaya uğraşıyordum. ulaşamayınca kendim gidip bakmak istedim, göndermediler bir canlı bomba daha varmış diye. deliye döndüm 80 kere falan aralıksız aradım aşağı yukarı. neyse ki bugün izinliymiş, evde uyuduğundan duymuyormuş. ondan yana kafam rahat fakat şimdi de ben eve nasıl gideceğim onu düşünüyorum.

tapu kadastroda ve ayasofyada çalışan arkadaşlar çok kötü görüntülerden bahsediyorlar. gerçekten çok tedirginim. hiç bu kadar umutsuz olmamıştım. her şeyi bırakıp kimsenin bomba patlatmaya uğraşmayacağı kadar küçük bi yere göçüp orada yaşamak istiyorum.

basliga cevap: umudum yok

sorulara cevap: malesef bilmiyorum

hiç umudum olmamıştı. böyle gelmiş böyle gider, şaşırılacak bir şey yaşamıyoruz zaten.

Çökmüş, bezmiş, umutsuz yüreklerle iyi bir yere gidilmiyor. Öncelikli olarak kendi akıl ve ruh sağlığımızı sağlam tutmamız lazım.
Çok haber izlemeyin yani hep haber izlemeyin, daha çok bilimsel gelişmelere bakın, iyi işleri gözden kaçırmayın, bol bol paylaşın.
Bizden çok daha kötü durumu yaşayıp atlatan ve üstelik de çok kuvvatlenerek çıkan ülkeler var.
Bundan daha kötü günler gördük dersem doğru olur mu bilmiyorum. Nereden baktığına göre değişir.
Özgürlükler açısından dibe vurmuş durumdayız. Siyasetle ilgin olmasa da sözlerin seni mahkum edebiliyor.
Rüşvet gitti yerine daha büyük çaplı bir organizasyon geldi.
Hiç bu kadar gruplaşmamıştık.
Oysa hepimiz insanız. Derdimiz karnımızı doyurabilmek, barınabilmek, hastalandığımızda bakılabilmek, mutlu olabilmek ve huzur. Bölünmesek bunları düşünüyor olurduk. O alevi, bu snni, bu kürt bu türk demezdik. Bizim birbirimizi insan olarak kucaklamaya başlamamız lazım.
Ekonomi en önemli unsur. Ekonomiyi çok iyi anlamak lazım. İşin kaynak noktası orası çünkü. Almanya'nın kaybetmesi, Amerika'nın kazanması nasıl oldu? Oysa savaşa sokmak için tavuk gibi didikleyip duruyordu Almanya Amerika'yı demi? Ekonomiyi iyi anlayan ülkenin eli kuvvetlenir.

Bu nedenle bizim eğitime gerçek anlamda önem vermemiz, destek olmamız lazım. Biatçılarla doğru bir yere gidilemiyeceği açık. Düşünen, üreten akıllar lazım.
Üzülüp büzülüb panik olmak yerine taşın altına elimizi sokalım. Herkes ne yapabiliyorsa bir ucundan tutmaya çalışsın.

Nereye gideceğimiz ne yapacağımıza bağlı. Hedefi olmayan gemiye hiç bir rüzgar fayda sağlamaz. O hedef bizim için bilim olmalı. Gerçek bilim. Biatçılarınki değil.

ülkeden var, kendi hayatımdan yok. ülke daha karanlık dönemlere gidecek, can yeleği ile kaçma örneğindeki gibi bile olabilir belki. sonra bir noktada insanlar "yeter" diyecek. önce bu hükumetten kurtulunacak, daha sonra bu hükumetin zihniyetinden ve zararlarından kurtulunacak. ondan sonra hızla gelişmeye olması gerektiği gibi medeniyete doğru ilerlemeye başlayacağız. maalesef "din elden gidiyor" goygoyu dönecek. gelişmeler baltalanacak. ilerleme hızı azalacak. orta-doğu ülkesi ile doğu avrupa ülkesi arasında ortalama bir şekilde de olsa en azından şimdikinden iyi bir yaşam sürülecek. sonra yine aynı süreç yaşanacak ama her seferinden yobazlık daha da azalacak. elbet bir gün bunlar aşılacak. bu 50 yıl mı sürer, 150 mi bilemem.

tabii rönesans bizim ülkeyi de vurur ve aydınlanma çağına katılırsak daha kısa sürede olur.

hiç umudum yok.
bunlar iyi günlerimiz bence.

benim konustugum tum orta yasta insanlar erdogan'in butun siyasilerden daha beter oldugunu soyluyor. su anki kadar kotu olmadi bu ulke yani.

bugunler de bir son bulacak elbette. ama genel cizgi hep islama yakin olacak. bu halk bunu istiyor. bu yuzden de hicbir zaman bir avrupa refahina erisemeyecegiz.

her kesimi hemen hemen eşit düzeyde etkileyecek bir felaketle birlikte aklımız başımıza gelebilir diye düşünüyorum. türkiye'nin çok ciddi bir travmaya ve buhrana ihtiyacı var bence. yani şakayla karışık belirtmek gerekirse; bir nevi reset atılmalı bu ülkeye. bu deprem olur, savaş olur, bilemiyorum artık. tabii ki istemem hiçbirini fakat umudun var mı diye sormuşsun, "normal şartlarda yok" demeye getiriyorum ben de lafı. sorun siyasi falan değil bence. kültürün kendisinde ciddi bir yozlaşma var, onun sonuçlarını yaşıyoruz, yaşamaya da devam ederiz.

Aynen qnq :(

zerre umudum yok. millet neleri tartışıyor biz hala insanlara başkalarını öldürmenin yanlış bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. ne ev alıyorum ne de araba. ne olur ne olmaz diye para biriktiriyorum. o kadar umutsuzum.

umut ülkede değil insanlıkta olmalı, ülke umurumda değil, sınırlar devletler gelecekte tarihte kara bir leke olarak kalacak. önemli olan bunlardan ders çıkarıp akıllanmak.
(bkz: venüs projesi )

var.

Ders için mi, soru mu var?

Kafka bir soru var da mutabik olamadim arkadaslar. Bilene danisma meselesi

Sorabilirsin.

gönder gelsin.

Sorum vardi şuraya linkliyim görmeme ihtimalinize karsi mesaj da atayim.

hizliresim.com

1 ve 3 olacak.

koliyle ya da kasayla almakta sorun yok, ama birim fiyat değişmiyor.

Aynı şekilde mağdur olanların bir araya gelip, dilekçe falan vermesi geldi aklıma. Sayınız çoksa, bir şekilde vazgeçerler sanki.

sayımız çok değil, 50 kişi falanız. ama biz zaten o otobüse 4 liradan fazla para ödüyoruz ve cidden başka hiçbir alternatifimiz yok. metromuz yok, metrobüsümüz yok. ve biz bu otobüs var diye o işler, o evleri tercih ettik. hepimiz çalışan insanlarız. hiçbirimizin mesaisi 7de başlamıyor ki 6.10'a sefer koyuyorlar.

7-7.30 otobüsü olarak tekleseydi yine kabul edilebilirdi. ama 6.10 otobüsü, 7de leventte olurken kim ne yapcaak bu otobüsü? hepsini geçtim 12.45, 13.45 gibi otobüsleri, leventte çalışmaya giden kim neresine sokacak?

kadir topbaş,
bimer, şikayet var, 153 gibi yerlere şikayet yazdım. başka napsam ya

özel servis ayarlayabilirsiniz. günde 200 liraya o yolu götüren birini bulursunuz gibi bence.

522n işine yarıyor mu?

zaten problem 522n'de.

o otobüsün saatini iş saatleri dışına aldırdılar. :(

Twitterdan ibbbeyaz masaya yaz

Bi de mesajiniz cok agresif, biraz daha uygun bir dil kullanmanizi oneririm

30 yıldır istanbulda yaşıyorum taşdelen i ilk defa duydum cahilliğimin kusuruna bakmayın...baya baya levent e ters bir yermiş ama iett yi aradığınızda ne söylediler? yeni hat mı koyacaklar yoksa komple bir şey yok mu?

belli sayının altında kalan hatları iett kapatabiliyor. muhtemelen yeterli kullanım sayısı yok diye düşünüyorum.

ben olsam tek yaşıyorsam işe yakın bir yerde ev kiralardım. aileyle yaşıyorsanda kötü taşınma olayları.

Uzun yolu en iyi ben anlarım üni zamanı her gün 5 saatim yolda geçiyordu.

Umarım tekrar açarlar ama baskı kurmanız lazım iett ye sürekli şikayet maili atın. change de bir imza kampanyası başlatın illa ki başkaları da katılır hattı kullanmasada

@seindfeld,

ya otobüs kalabalıktı. yani körüksüz bir otobüs tamamen doluyordu (çok sıkış tepiş olmasa da, tam doluyordu). ve bu otobüse çift bilet basıyorduk, hakkını veriyorduk yani. Bunun karşılığında da 3 saatlik yolu 1 saat ile 1 saat 15 dakika içinde katediyorduk.

ve biz bu otobüs var diye leventteki işi kabul ettik veya buraya taşındık. Yoksa ya işi kabul etmez, ya buraya taşınmazdık.

car pooling sitelerini araştırın, aynı yönlerde gidip sadece benzin parasını ortak olacak şekilde insanlar bulabilirsiniz belki.

bütün kotlarım levis, wrangler ve lee dir. başka şey giyemiyorum (yanlış anlaşılmasın, kalıbı olmuyor) ve hiç renk atma olmadı şimdiye kadar.

kot değil keten vb ise hepsi soluyor, pahalı almayı bıraktım. ucuz alıp soldukça yeni alıyorum.

Yıkamada da sıkıntı olabilir. Ben tersten 30 derecede, renkliler için olan bir deterjan kullanarak, pantolonları yine aynı kumaş pantolonlar ile yıkıyorum, solma problemi yaşamadım. Her türlü markayı da giymişimdir. Bahsettiğin markalardan da pantolonlarım oldu, hala da var, en sağlamları da Lee'ninkiler çıktı.

ben her yerden pantolon alırım. pazardan da koton'dan da lcw'den de. henüz solma, yamulma problemi yaşamadım çok fazla. bence yıkama ayarları ve kullanılan deterjanla da ilgili olabilir. beyazlar hariç hiçbir çamaşırı 30 derece üstünde yıkamıyorum, tersten ve rengine göre sıvı deterjanla yıkıyorum.

urun.n11.com

bu koyu çamaşırların için kullanabileceğin en etkili ve ucuz deterjanlardan biri. solmayı epey bir geciktiriyor. ama lcw, koton gibi yerlerden aldığın pantolon elbet solacak. sadece biraz daha geciktirilebilir.

koyu renkliler için olan sıvı deterjanlardan (perwoll siyah) al. ters çevir ve <40 derecede yıka. mis gibi oluyor.

kotonu bilmiyorum ama lcw nin pantolonları ya genişledi, ya da yamuldu gibi bişey oldu. 30 derecede, arielle yıkamama rağmen. mavi jeansin arası eriyo, bende eridi neyse dicem ama kardeşim çok zayıf onun pantolonu da eridi, levis ise sağlam.

renkli çamaşır yıkarken yumuşatıcı koymak solmalarına neden oluyor diye duymuştum. bir de uzun süre güneşe maruz kalıyorlarsa kururken doğal olarak solacaklardır.

koton ve lcw@den sonrasini okumadim.
loft al. fiyat performans orani en iyi markadir kotta, siklik istiyorsan jack and jonesa bak, biraz pahali ama inanilmaz guzeller.

ilk defa lee'den siyah pantolon alayım dedim ilk yıkamada gitti renk. levis iyi dayanıyor ama, tavsiye ederim.

cevap: perwoll

ölsün. soyumuz kurusun da vicdanlı bir grup yaşasın şu güzelim topraklarda.

Ne o ekranda bu sözü söyleyen kadının gerçekten bu konuda samimi olduğuna inanıyorum ne de onu eleştirenlerin.

2 tarafında amacı farklı ve o kadar belli oluyor ki.

askerin polisin cocuk/bebek oldurmesinden duyulmayan rahatsizlik bunun dile getirilesinden duyuluyor.

olaylara uzak tv basindaki insanlarin hersey gulluk gulistanlikmis gibi hayatlarina devam etmeleri isteniyor.

tabi olanlarin duyulmasina yanlislikla, bir anlik boslukla da olsa sebep olanlarin da linc edilmesi lazim ki bir dahha kimse yeltenmesin boyle bir seye. cocuklar olduruluyorsa da sessizce oldurulsunler.

www.cumhuriyet.com.tr

al, beyaz gibi suya sabuna dokunmayan, ulkedeki en ortayolcu adama teror sorusturmasi acilmis :D

mk ulke degil bok cukuruna, lagima batmis timarhane.

bak işte o kafa bu kafa. acemi tam o kafada. önemli olan çocuğun ölmesi ölmemesi değil, kimin nasıl öldürdüğü bu tipler için. işte bunlarla hepimizin soyu kurusun ki vicdanlı insanlar gelsin yerimize.

Bundan daha iyisini bulamazsin, hic bosuna arastirip zaman kaybetme :

www.monsternotebook.com.tr

200 tl de ogtenci indjrimi var.

Monster onermem cunku ince ve hafif degil. Macbook veya baska uktrabook tarzi aletlere bakabilirsin. Normal ince laptoplar da olur. I5 islemcili olsun en az ram 8 gb ideal fazlasi gereksiz optik surucu de kullanilmiyor artik onu cikartip bi de ssd caktin mi tadindan yenmez.

www.vatanbilgisayar.com

Monsternotbook kullanışlı bir bilgisayar fakat bende diğer arkadaslara katılıyorum, ince olmasi sürekli her yerde kullanabiliyor olmak filan önemli benim için. Kadıköye bakacağım. Teşekkürler.

lenovo y50-70 öneririm.

www.teknosa.com

Mac :)

abi allahaşkına max diyen adama mac demeyin gözünüzün yağını yiyeyim. ezberlemişsiniz mac ler hızlı oluyor kaliteli oluyor diye ama max için durum geçersişz. MAX dediğiniz şey donanımı kullanır, mac de olsa, pc de olsa içindeki donanım neyse odur. Saçmalamayın. Konu hakkında bir fikriniz yoksa susun bilen cevaplasın. Haftada bir benzer soru geliyor buraya hep aynı şeyleri yazıyorum.

1- Mac için max, pc için max gibi değil. Daha yolu var. Bir de max'in fiyatı 4000 dolar. Öğrenciye ise bedava. Peki sizce, mac için max öğrenciye de bedava mı? Efendim?

2- Max bilhassa render alırken İşlemci ve Ram'i ölümüne sömürür. Mac'lerdeki ram miktarını söyler misiniz? Efendim? EVet mac'lerin işletim sistemi daha az ram yiyor, bu yüzden akışken, doğru, peki maxi apple mi üretti? efendim? Max mac de olsa, pc de olsa o ramin anasını bacısını belleyecek.

3- Max'te modelleme yapoılırken çıldırmamak için de ekran kartı haddinden fazla önemlidir. Ve oyunlar için olan bazı mükemmel ekran kartları bazen max için hiçbir boka yaramaz. 3ds max'in kendi recommended ekran kartları ekseriyetle quadro serisindendir. usa.autodesk.com al bak inanmıyorsan.

Evet bazı gtx modelleri de çok iyidir. mesela gtx 690. Mesela gtx 980, hatta gtx 970, ama asıl amaç max ise quadro alınmalı. quadro k4200 gayet yeterli. Peki söyler misiniz bana mac diye zırvalayıp duranlar, hangi macte bu ekran kartı var?

4- Render süresi max kullanan adamın en önemli sorunudur. Bunun azalması için işlemcinin fazla çekirdek sayısı olması gerekir. Frekansı düşük olsa bile ne kadar çok çekirdek varsa o kadar iyidir çünkü render alırken her bir çekirdek bir parçayı - bucketi temsil eder. Bu yüzden xeon işlemciler idealdir. Yok xeon işlemci olmuyorsa hiç değilse 12 çekirdekli bir i7 (5820k) gayet iyidir. Sonu k ile biten işlemciler hem biraz daha hızlıdır hem de overclock yapılabilir. Overclock ile yüzde 40a varan render süresi kısaltma işlemleri yapılabilir. Hangi macte bu işlemciler var? efendim? bu işlemcilerin olduğu macler kaç para? Duyamadım?

5- İşte aynı bu sebeplerden dolayı laptoplar da max kullanmak için uygun değildir. Bir kere monitörleri küçüktür. Monitör gamutları zayıftır, çözünürlükleri düşüktür. Overclock edilmeleri zordur, masaüstüne nazaran aynı olan parçalar iki katı daha pahalıdır ve yine de masaüstü daha soğuk kullanılabildiğinden aynı performansı veremezler. Aynı zamanda kompakttırlar ve ömürleri daha kısadır. İşlemci ne kadar soğuksa o kadar iyi, ama bir laptop da yeteri kadar soğutamazsınız. Siz hiç svı soğutmalı laptop gördünüz mü? Neden sıvı soğutma kullanıyor tüm render makinalarında? Bir bildikleri olmasın sakın?

6- Soruyu soran kişinin maxe yeni başladığını varsayarak söylüyorum. İyi bir laptopla ki 3-4 bine alacağın bile yetersiz, sadece basit bir kaç sahne yapabilirsin. İyice öğrenmene bile engel olur. Pratiklik açısından laptop tercih ediliyorsa bile laptop yerine bir tablet artı masaüstü bilgisayar alınabilir. İleride ciddi modellerle uğraşıldığında o laptopun pratik sandığın hiçbir özelliğinin bir boka yaramadığını gözlerinle göreceksin.

7- 4000 tl ile alınacak bilgisayar ssd+32 gb ram+i75820k (veya 6700k)+uygun anakart olacaktır. Ekran kartı ise başlangıç seviyesindeyse quadro 620k şimdilik olmak şartıyla yeterli olacaktır. İleride sli 2x970 gtx'e geçilebilir, veya tek 980 gtx, veya titan vs. veya gidip adam gibi bir quadro k4200 alınır kafa rahat olur.


8- Bunlar dışında alınacak laptopla hiç mi max yapılmaz. Yapılır, ama bir seviyeye kadar. Çünkü seni kısıtlar. İyi yapıyorum sanırsın ama yapamazsın. sen kimsin lan nerden biliyorsun diye soracak olursan eğer, özel mesaj at anlatayım.

9 - Sinirlendirmeyin beni. Benim bahsettiğim sistem daha pahalı ama daha uzun ömürlü. O lenovalar adam maxi öğrenip porfesyonel kullanmaya başladığında yanacak. Ben bu işin ekmeğini yiyorum lan. en çok bana soracaksınız en çok bana. Ben saksı değilim.

eczacıbaşı ansiklopedi mi çıkarmış

Tam kaynağı yazıyorum. Eczacıbaşı, Dr. Nejat F., Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi 1, A-F, Yem Yay.) A'dan Z'ye kadar var hem de kütüphanede, yayınlanalı da bi hayli olmuş.

edilir yav çok şey yapma bu tür konularda. ben tezime bile ne kaynaklar yazdım, aklın durur...

hoca aşırı hassas bu konuda, teslim için de yarın son gün ve çok riskli işlere giriyorum. hep son dakkayım :((((

bizde de vardı böyle kıl bir hoca. hatta seminer dersime gelirdi sende olduğu gibi. kaynağa falan da dikkat ederdi ama senin kaynak ansiklopedi neticede. olur yani. ben google linki falan vermiştim, geçtim ama asdfghjklş

hocanın adı osman mı :D ?

aha, evet ya........... oha aynı bölümdeyiz...

demiyorum tabi, osman değil, özgür'dü bizimki :P

ahahhhahahahahahahah

edilir tabi, niye edilmesin?

başlığı okuyunca aklıma ilk tuvalet kağıdı geldi.

GAP kazak. Sıradan marka niye pahalı lan bu diyodum ki yanılmışım

abi bu kıl testereleri oluyor ya... orta 3 te herkes pahalısından almıştı. ben ucuzunu almıştım. baya farklıymış meğerse. ben aynı işi yapar diyordum ama...

genelde bu alet edavat kısmında oluyor bu fark etme.

Merrell bot...30 sene ayaklarıma üzüldüm neden daha önce almadım diye...

tuvalet kağıdı :))

Kedi kumu
Pamuklu gomlek/kazak (daha polyester urun giyinmem)
Cilde temas eden butun makyaj/cilt bakimi urunleri
Kol saati vs vs
Benim babamdan dolayi bu konuda hassasiyetim var. Bizde ayakkabi ayakkabicidan, saat saatciden (michael kors yerine swatch, casio ya da seiko misal), gozluk gozlukcuden (prada olmaz, rayban veya persol falan olmali) alinir.
Ucuz mal alacak kadar fakir degilim felsefesini benimsemis bulunuyorum ben de :) ama tabi ucuzdan kasit kaliteli urune hakkini vereceksin oluyor bizde.

Çekirdek kahve, marka vermeyeyim ama bazı kulaklık modelleri

bot, bilgisayar, çekirdek kahve, güzel olan her şey.

miele - çamaşır makinesi
eşşek ölüsü gibi yerinden kıpırdamayacak kadar ağır ve gerçekten heriflerin 20 yıl garanti verdiği kadar sağlam.


mercedes s serisi - kendim almadım elbette, kısa bir süre kullanma fırsatı buldum sadece. gerçekten farklı bir "şey"miş.
daha önceleri de üst seviye çok araç kullanmıştım, land cruiser, camry, 5 serisi gibi.. ama bu başkaymış.

Tuvalet kağıdı, ayakkabı, bilimum elektronik ürün.

tereyağ ve kayısı. önceden mahalledeki süthaneden alıyorduk tereyağı. bi yer keşfettim hayatımda yediğim en güzel tereyağ. neye katarsan level atlatıyor yemeğe.

kayısıyı normal pazardan alırdık. patron tanıdığından getirtti bu yaz. böyle kayısı yemedim ben arkadaş. ve ikram ettiğimiz herkes ama herkes nerden aldığımızı sordu yer tarifi istedi. şeker ne ki bal ne ki o derece yani.

Kesinlikle ayakkabı. Çok net. Sonra parfüm, pantolon, tuvalet kağıdı, peçete ve tabii elektonik aletler.

Hayatımda ilk defa paraya kıydım edp parfüm aldım. Saatlerce duruyor kokusu yoğunluğunu kaybetmeden sadece alt notalarak geçerek ve öyle içinde duş almadan 2 sıkma ile etrafta da kendini hissettiriyor.

aklima ilk ayakkabi geldi.

Uniqlo'nun Ultra hafif kaz tüyü montu. Üstünde yok gibi, iphone ile aynı ağırlıkta. Kolayca katlanıp küçücük cantasına sıgıyor. Büyük rahatlık.

Bunun dışında tuvalet kağıdını çok önemserim, en iyisini alırım.

Dell Xps 13 - Şirkette mac kullanmak sıkıntı olduğu için aldım, görünüşü, performansı, ekran çözünürlüğü 4-4lük bir makina.

dijalli'ye katılıyorum doğal elyaflı tüm tekstil ürünleri. Polyestere göre daha dayanıksız, daha çabuk solan, daha çabuk ütüsü bozulan, daha hassas yıkanması gereken ürünler olsa bile insanın hayatına level atlatıyor resmen.

yatak. kalitelisini alınca zımba gibi kalkıyorum.

motosiklet
bilgisayar
tuvalet kagidi
ayakkabi
cilt bakim urunleri - makyaj malz.
uyku tulumu

her iş yeri için zorunludur.

bazı bölgelerde online olarak yapabiliyorsunuz ya da kimlik bildirme formu var iki nüsha doldurup birini kendi arşivinize, diğerini de kolluk kuvvetine veriyorsunuz. çıkış olduğunda da sizdeki formun altına çıkış tarihini yazıp yine kolluk kuvvetine teslim ediyorsunuz evrağı.

ülkenin yüzde 80'i uygulamıyordur o başka tabi.

Zorunludur. Ama uygulanmazsa ceza kesilmiyor.

Bir de bununla uğraşacağız.
@judagor hocam İstanbuldayız online bildirim nasıl yapabiliriz?

evet zorunlu aslinda kimsenin yaptigini da gormedim bugune kadar, karakola gitseniz bunun icin onlarin da bir seyden haberdar olduklarini sanmiyorum :D her sey internetten bildiriliyor ise giriste, gereksiz bir uygulama

istanbul'da var mı bilmiyorum hocam ya.

bursa, konya, antep, antalya var bildiklerimden.

araştırmak lazım ya da emniyete ulaşıp sorun bi.

Sanmıyorum İstanbul'da yapıldığını. Hele inşaat gibi sabit işçileri ve işçi sayısı olmayan sektörde kimse uğraşmaz.

Özlük dosyası tutmak yeterli bence. Hani karakoldan geldiklerinde/gelirlerse onu istiyorlar. O dosya zorunlu mesela.

www.facebook.com
metin bey'le irtibata geç, alanında iyilerdendir. çok yardımı olur.

37 ve 42.

Devlet?

devlet duruyor valla dolar gidiyor faturalar gidiyor ama devlete bir şey olduğu yok bence.

hükümette gidebilir ama devlet biraz zor sanki.

Az bir miktar dolar elimde mahsur kalmisti, onu bozdurabilirim iyi tarafindan bakarsak. Zarar etmeyeyim diye bozdurmuyordum.

çünkü istikrar bunu gerektirir. neyse ağır küfür ederdim de susuyorum

bana giren girmiş diyerek buraya veda ediyorum ... teşekkürler devlet teşekkürler ak parti teşekkürler doğan güneş teşekkürler doktorcum ....

2002-2013 arası dolar neredeyse sabit kaldı ve biz buna alıştığımız için 2-3 yılda doların 1.6-1.7 kat artması bize aşırı geliyor şu an. ama 2002 öncesinde dolar her yıl 2-3'e katlanıyordu. yani hiç yaşamadığımız şeyler değil bunlar, dolar 3 oldu diye birden batacak hali yok ülkenin.

edit: şimdi okudum yazdığımı da sanki akp savunuculuğu yapıyormuşum gibi olmuş, amacım o değil.

istediğiniz istikrar götünüze girsin. koydum masaya istikrarı, gidin alın gerizekalılar.

eskiden bankadan kredi cekerken araya es dost tanidiklar girerdi. peder kredi cikti diye havalara ucardi. sonra sokakta kredi almayani dovme donemi gelmisti. eski zamanlar yeniden geliyor.

Facebook'ta Barcelona, Milano fotolari yerine yazliklarda cekilmis fotolari daha cok gorunce anliyorum memleketin halini. Sanirim bi sonraki asama kebapcilarda cekilen grup fotolarinin azalmasi.

herkese saka gibi geliyor ama her gecen gun ekonomi anlaminda eksiye gidiyoruz, bugun asansorde 2 avukat ofislerine cikarken bagkur 570 tl olmus, o para ile bir ay gecinenler var; ofisi kapatip annemin babamin yanina ciksam daha mantikli dedi. kucuk esnafi filan gectim, orta esnaf vb. bile cok kotu durumda

direkt ateşe koymamaya dikkat edersen çıkarmaz.

Cam çaydanlık hiç görmedim.

Ama cam demlik var bazı elektrikli su ısıtıcılarında, o da ocakta değil biliyorsunuz.

Tencere olarak da borcam türü fırın kapları var. Ancak onlar da ocak üzerinde kullanılmaz, sadece fırın için.

Cam her zaman en sağlıklı seçenektir, alüminyum ve plastik yerine cam kullanmak daha doğru genel olarak mutfakta.

Doğrudan ocaktaki ateş üzerinde kullanılan cam ürün çıktı mı bilmiyorum, normalde kullanılmaz çünkü çatlar. Ocak üzerinde kullanım için en sağlıklısı çelik, kaliteli olmak şartıyla.

(Teflon ürünler çoğunlukla ne yazık ki alüminyum gövde üzerine kaplamadır bu arada, seramik görünümlüsü, graniti vs de dahil, dolayısıyla çizilme vs olduktan sonra pek kullanılmamalı).

1 yıldır cam çaydanlık kullanıyorum direkt ateşe koyuyorum hiç bir şey olmuyor hem suda daha çabuk ısınıyor . ısıda saatlerde dursada hiç bir şey olmuyor hem sağlıklı hemde çaya o metal tatlar geçmiyor.

evde 20-30 yıllık bir cam demlik var, ıhlamur vs için kullanıyorum, bildiğimiz ocak ateşinde. şahane olay.
böyle bir şey: s-media-cache-ak0.pinimg.com

Ve sizler sayesinde acayip aydınlandım şu an:)) Artık bambaşka bir insanım bu çaydanlığı gördükten sonra, artık hayata başka gözlerle bakıyorum:)

Ve fakat bu durumda, alaşımını merak da etmedim değil ateşe dayandığına göre. Ayrıca şu durumda borcamın da alaşımını merak etmeye başladım. Buradan yetkililere sesleniyorum, açıklayın bu alaşımları.

cam tencere sulu şeyleri pişirmek için iyi (ör.kuru fasülye), taneli şeyleri kuru olarak pişirmek için kötü (ör.pilav)

bunlardan hem kendime, hem de anneme aldım. daha önce işkence çektiriyormuşum diyorum kendime.

www.ikea.com.tr
www.ikea.com.tr

cookplus'tan aldım.

www.cookplus.com

fiyatına göre iyi.

tam olarak şu.

www.cookplus.com

urun.gittigidiyor.com

Valla bu harika bir set. Evladiyelik yani...

Pahalı olmayan kriterler arasındaydı :)

tefal zen. seramik bıçak, 50 lira.

o kadar memnunum ki, anlatamam.

edit: 39 lira olmuş, tam olarak şu arkadaş.
tefalshop.com.tr

madem fiyat gittikçe artıyor, şunu önereyim ben de;

www.kliksa.com

baya uzun süre götürür. şaka bi yana, yerel bıçakçılara baktınız mı? işi bilen ustalar çok güzel bıçaklar yapar. çünkü bıçakta önemli olan hammadeden çok işçiliktir. su verme, ağız açısı, geometrisi vs.

Sürbısa! Sürmene bıçağı satıyor abiler, 20 lira civarına alınabiliyor ve daha önce hiç bu kadar mutlu etmemişti bir bıçak beni.

sürbisa kesinlikle.

victorinox

www.gib.gov.tr

mali müşavirini değiştir.

bunu bakanlığa soracak adam evinin yolunu da bakanlığa sorsun.

değiştir+1.

mali musavirinize duzenli odeme yapiyor musunuz ?

@kamyonsans evet yapıyoruz.

Firma Bursa'da ise talibim

Mobilden yazıyorum editleyemedm denetim olarak da talibim