zaten mantık olarak önce müşteri bulup sonra sabunu üretmen lazım.

yoksa standart olarak migros'a en uygun fiyatı vermen lazım ki adamlar alsın.

ne alınır ne satılır bu işler nasıl olur sadece piyasaya girerek öğrenebilirsin. özellikle türkiye'de bütün işler ikili ilişkiler arasında döner.

www.hepsiburada.com

Siveno Defne Yağlı Doğal Sıvı Sabun 5 lt 97tl miş.

sen bu ürüne 25tl diyebiliyor musun? piyasa ona bakar.

problem sabun üretmek değil, problem sabunu satacak yer bulmak. şöyle diyeyim, eğer sabun satacak bir yer bulursanız, sabunu sizin için üretecek yeri bulmak yarım gününüzü alır.

Piyasada çoğu şey fason üretiliyor. Yani aldığınız F. Castell KAlem ya da arabanızdaki paspas, Zara'dan aldığınız Mayo... Bunlar Ferhatpaşa, Bursa, Okmeydanı gibi yerlerde üretiliyor.
Ürünün neye benzeyeceğini, nasıl kokacağını, hangi mamülden imal edilip ne miktarda ambalajlanacağını belirlemek kolay.
Migros Fbrikası diye bir şey yok zaten :j yani ben görmedim.

@Etanglement, zaten fason üretimden bahsediyorum. Migros fabrikası diye bir şey yok.

Ihale falan açılmıyor alakası yok. Fason üretim. Senin markan logon her seyin hazir. Esenyurtta da uretici. Gidiyorsun konusuyorsun adam diyor en az 500 seri ya da en az 1000 litre aylik vs vs. Anlaşırsin o uretir sloganini logonu neyse hazirlar paletler verir. Gerisi sana kalmis ister koy evine kullan ister bakkal bakkal gez satmaya çaliş

Türkiye'de çoğu girişimin sorunu budur.

Herkes önce ürünü üretiyor, restoranı açıyor, siteyi kuruyor. tüm enerjisini ve bütçesini buraya harcayıp satış ve pazarlamayı atlıyor.

Türkiye'de ve tabii dünyada da, ticaret büyük oranda ikili ilişkiler üstünden döner. Ürünün ne kadar iyi olursa olsun, onu çok iyi pazarlayacak biri olmalısınız ya da ekibiniz olmalı.

Senin ürettiğin sabunu toptancılara, temizlik şirketlerine, otellere, marketlere, birinin satması lazım. Bu sen olursun, ortağın olur, maaşla tuttuğun bir satış elemanı olur ama biri olmalı. Bu saydığım adamların hepsinin zaten hali hazırda aldığı ürünler var, niye seni alsınlar mesela?

özellikle otel, restoran gibi yerlere ürün vermek her zaman avantajlıdır. Çünkü sürekli sipariş gelir. Ama adam hiç tanımadığı birinden ürün alır mı? Şunu bilmek ister, sipariş verdiği gün 1000 tane ürünü ertesi gün kapsında bulmak ister vb. O yüzden güven ve ikili ilişkiler çok önemlidir.

Fason üretim için büyük markaların tedarik işleriyle uğraşan departmanlarına, satın almacılarına vb. ulaşmanız lazım. Onlara numuneler verebilirsiniz. Ama migros gibi büyük zincirlere fason üretim yapmak epey sermaye ve tecrübe ister.

Düşünün Migros'un her ilde şubesi var. Kendi markasıyla bir sabun ürettiğinde bunu her mağazasına koymak isteyecek. Tek seferde milyonlarca paket siparişi hazır edebilmenizi isteyecek.

Tabii bir de böyle markaların üretim standartları da yüksek olur. Mesela siz fason üretim de yapsanız tesisinizin çevre dostu olup olmadığı, çalışanlarınızın iş güvenliği vb konuları denetlemek siteyebilirler.

Farklı bir sektör ama Zara Türkiye'deki tüm fason üreticileri için çok yüksek standartlar koyuyor. FAbrikanın atık yönetiminden, işçilerin çalışma koşullarına kadar standartlara uygunluk istiyor.

İnternetten satış yapmak da bir opsiyon. ama orada da rekabet muazzan büyüklükte. Haliyle epey reklam harcaması yapmanız gerekir.

ticarette bilgiyi artırmanın en net yolu ticaret yapmak:) Hiçbir teorik eğitim pratikte karşınıza çıkacak şeyleri kapsayamıyor. Ama kosgeb'in online eğitimleri başlangıç için oldukça faydalı olur yeni iş kuracak biri için.

tr.wikipedia.org

www.onlinevisa.com

bu tür konularda resmi olmayan sitelerde verilen bilgilere itibar etmeyin, canınız yanar.
www.mfa.gov.tr

Parası iyiyse tamam de geç. Her şey çok iyi olursa 5 yıl çalışırsın. Bir şeyler kötü giderse de kötü bir yerde çalışmaya devam etmen için kimse sana ısrar edemez.

fakat 5 senelik bir sözleşme imzalanırsa ne olacak?

standart iş sözleşmesi yap, gerisini yav he he deyip sözlü olarak geç. beş sene çalışma sözü diye bir şey ne duydum, ne gördüm daha önce. çok saçmaymış.

5 senelik sözleşme yapılmaz bence ya, hastalığı var osu var busu var. normal sözleşme yapıp uzun süre kalacağım/kalmak için elimden geleni yapacağım dersiniz.

bence 1 sene yaptığın işle ilgili fikir sahibi olmak için yeterli bir süre fakat o işle ilgili donanım sahibi olmak için yeterli değil. o manada çekinceyi biraz haklı bulmakla birlikte 5 sene beklentisinin abartı olduğunu düşünüyorum. sebatkar olmanın sınırları çok açık çünkü. Öğrenmeye gelişmeye açık olman ve iş yerinde yaşayabileceğin zorluklara karşı motivasyonunu bozmadan mücadele etmen ayrı bir şey, sırf bir başkasının egosunu şişireceksin diye iş yerinde insana karşı mücadele etmen ayrı bir şey örneğin.

yanlış anlamadıysam sözleşmenin 5 sene olmasıyla alakalı bir şey yazmıyor mailde, aranızdaki akraba ilişkisine dayanarak böyle bir söz vermeniz beklentisine girilmiş. ben olsam bu süre zarfında iş değiştirmeyeceğimin sözünü veremem ama size beni bu iş yerine önerdiğiniz için mahcup etmeyeceğimin, yaptığım işi üzerine koyarak başladığım noktadan ileriye götüreceğimin sözünü verebilirim gibi bir dönüş yaparım.

Valla her şey bir yana ben böyle maili atan biri ile bir işe girişmezdim.

Bu madde iş kanununa aykırı 2 yıl sonra istifa etsen seni mahkemeye verseler davayı sen kazanırsın. 5 yıl çok saçma olmuş.

Çok tırt bir dil kullanmış. Muhtemelen ilerde seni manipüle edeceğini şimdiden söyleyebilirim. Bu üsluptaki ve düşüncedeki biriyle çok zorda değilsem çalışmazdım.

Ben mailde iyi niyet gosterisinden baska bir sey gormedim. Bir cok iste isveren calisanina belli yatirimlar yapar ve karsiligini gormek ister. Hele boyle personel sayisi az olan firmalarda uygun kisiyi bulmak icin daha ince eleyip sık dokumak durumundadir. Sizin cv de biraz sabikali. Buna ragmen size sans vermek istemis ve beklentisini ifade etmis.

Nitekim ise baslayip yarin obur gun yogun bi donemde zirt diye birakip giderseniz is veren zor durumda kalacak ve sizin akrabada mahcup olacaktır.

5 yil ayrilmayacagim diye cevap donmek mantikli olmaz tabi ama siz de bu iste uzun sureli calismak istiyorsaniz bunu ifade etmelisiniz.

mail'i size atan adam, çok doğru şeyler söylemiş. kaldı ki adam kendi iş yaptığı yere, kendi kefaletiyle adam aldıracak. doğal olarak sizin de orada uzun çalışmanız gerekiyor ki adam mahçup olmasın.

@co2s2, peki nasıl bir dönüş yapmalıyım?
mailde yazan telefon numarasını dogrudan aramalı mı yoksa mail ile bir yanıt yollamalı mıyım ki bi sonraki aşamaya geçelim?

arkadaşlar cevap maili yazalım mı yardım edin bana please.

5 yıl iş garantisi diye bakın olaya.
Maile gerek yok görüşmeye gidin.

bence 5 yıldan kastı önceki işlerin gibi 1 senede çıkmaman. Yani 5 olmaz 4 olur. Sonrasında değiştirmek istersen destek olur bence.

Bir de biraz haklı gibi, 5 biraz abartılı ama sektöre alışman zaten 1 sene, sonrasında kendini teknik olarak geliştirip doğru kararlar alacak hala getirebiliyor insan.

Bence mail atabilirsin. benimde planım bu şekilde vs diye

Senin icin bir firsat olarak gorunuyor. Oyle bir sozlesme imzalaman gerekmez, gerekirse de senin icin fazla bir sorun teskil etmeyecegini tahmin ediyorum.
Bu arada mailde olumsuz ne gordu arkadaslar ben hic anlamadim. Begenmeyenlere sebeplerini sorabilir miyim?

@bö : mail yazılmış, mail ile cevap verin

şuna benzer bir yanıt iş görür diye düşünüyorum;

Xxxx bey merhaba,

Öncelikle nazik ilginiz ve desteğiniz için teşekkür ederim.

Söz konusu pozisyonun benim açımdan ne kadar önemli bir imkan olduğunun farkındayım ve sizi mahcup etmemek için elimden geleni yapacağım. Kişisel olarak ben de, olağanüstü bir durum olmadığı sürece, uzun süreli çalışıp kendimi geliştirebileceğim bir işyerini tercih ederim. Sizin deneyim paylaşımınız da benim için çok önemli ve mesleki gelişimime faydalı olacaktır.

Ücret beklentimle ilgili olarak; .........

Tekrar teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.
Saygılarımla,

xxxxx

Ben de kesinlikle böyle bi üslupla yardımcı oluyorsa biri bana yanaşmazdım.
imnotsureabout, j r r tolkien hayrani +1

Liste disi ya da gizli olarak yukleyin. Zaten daha yuklerken yakalayip soyler telif var mi hangi sirketten vs.

müziği siz kendiniz yazmadıysanız ya da kullanmak için para vermediyseniz, her müzik teliflidir. riske atmayın derim.

"Search song copyright" gibi bi arama yaptığımda üç beş site çıktı. Parçanızı shazam, siri falan bakıp ismini girerek o database'lerde varsa öğrenebilirsiniz sanırım.

Özellikle royality free track arayarak ya da youtube kitaplığından bir müzik koyarak işi garantiye almak en güzeli.

Yüklerken çıkıyor zaten claimli olup olmadığı. Bir sorun yok derse paylaş diyorsun

surdan bi denenebilir www.icloud.com

@do you remember me,
icloud'da herhangi bir yedeklemem yok, hiç olmadı.

Notlar için seçilen klasör yanlışlıkla değişmiş olabilir mi? Mesela bendeki "tümü(icloud)" klasörü yerine "Notlar" klasörü seçildiğinde olmuştu aynı durum.

ayarlarda icloud notlarını kaldırmış olabilir misiniz? icloud notları yerine gmail notlarına bakıyor olabilir misiniz?

@arenas, @co2s2,

Hepsi kontrol edildi, onlarla ilgili değil maalesef.

Apple desteği aradım, 45 dakika boyunca uğraştılar ama olmadı. Hafızada belli bir yer tutması tek umudumuz. Belki cihaz kendi kendine geri yükler, bekleyin dediler. Başka da yapılacak bir şey yokmuş :(

www.ydsshop.com

base kullanmıştım memnun da kalmıştım ama en son cofra aldım (o da italyan) çok daha menununum. şuna çok benzer bir model var bende;

www.betais.com.tr

edit:

u-power'da iyidir. onlara da bir bak derim.

bende uvex vardi, cacik olmaz ondan. u power bakin ya da carsiya vs cikiyorsaniz delta'nin var guzel. wurth de bakabilirsiniz.

bizim şirkette uvex kullanan çok arkadaş var, herkes çok memnun ama ben şahsen dickies kullanıyorum, çok memnunum. aynı şekilde terra ve red wing kullanan arkadaşlar da çok memnun. aşağıdaki linkten bakın. fiyatlar yüksek gelebilir ama adamların kendi mağazalarına gidebiliyorsanız (İstanbul, Tuzla), pazarlıkla güzel indirim alabilirsiniz.

safetygo.shop

internet lazım. iptv yüklüdür içinde. eğer kablosuz bağlantı ile bağlanıyorsa modeme çok uzak olursa sıkıntı olabilir. kotalı internet varsa çabuk bitirir vs.

tv reklamlarındaki şeyler normal anten mi acaba?

Hicbir fikrim yok. Fiber internetim var. Modemden 3 metre uzakta olacak. Peki bunlar gayriresmi cihazlar mi.

Limitsiz demeyi unutmusum. 20mphs

Benim receiver bozulduğundan dolayı mibox ile idare ediyorum.Normal kanalları izlemek için ücretsiz uygulamalar var veya turkcel tv+ ya da bodafone tv vs de kullanabilirsiniz.35 mbos bağlantıda sorunsuz izliyorum.Ayrıca çoğu tv kanalının canlı youtube yayını var.

Lenovo Tab M10 TB-X605F 32GB 10.1" IPS Tablet Siyah ZA480027TR
www.hepsiburada.com

bunu aldım,
seyirtürk uygulaması (seyirturk.tk) ile kullanıyorum,
wi-fi(internet) ile tv, radyo, dizi, film
oturma odasındaki tv aylardır kapalı :)

www.muhasebedr.com

evet sirket kurup fatura ya da sahis sirketi kurup makbuz kesmeniz gerekiyor

şimdi mevzu şu;

diyelim ki bu sana para gönderen kişilerden biri maliyenin takibine takıldı, hesap hareketlerinden seni de bulurlar hesaplarına bakarlar

son 5 yıl içerisindeki fatura kesilmemiş gelirleri hesaplarlar stopaj+ceza'yı verirler.

bu 8 yıl sonra da olabilir haftaya da olabilir. risk bu.

Aylık 1 lira bile kazanç olsa bildirmek zorundasın. 9/6 ya da 9/10 vergi muafiyetine başvurabilirsin.

ne yaparsanız yapın, bir hizmetiniz karşılığında 10 lira bile kazansanız bunun bildirimini yapmaya, faturasını kesmeye ve vergisini vermeye mecbursunuz.

bunun kurallarla çözülebileceğini düşünmüyorum. mail sınırlaması yapılırsa ben mail atacaktım ama sınır yüzünden atamadım bahaneleri olur. öncellikle neden bu kadar çok kişinin cc'de olduğunun nedenin tespit edilmesi lazım sonrasında bunun farklılaşması için çalışma kültürü değişimi gerekecektir.

sınırlama koysanız bile etrafından dolanmak için bir yöntem bulur insanlar.

kimlerin cc'ye konacağı, şirket içinde bir kültür meselesi. bugünden yarına değişebilen bir şey değil ama ben genel olarak çalıştığım/yöneticisi olduğum şirketlerde şöyle yapıyorum. herkesin adıyla mail adresi oluyor. departmanlara ve ortak ilgi alanlarına göre de ayrıca grup mail adresleri oluyor. bu grup mail adresleri, mailleri sadece yönlendiriyor. kimse o mail adresinden mail atamıyor ama geleni görüyor sadece. bizde mail sadece bir kişiye gönderilir. geri kalan herkes cc'de olur.

bir de bir şekil bcc kullanımı var. (bir adı vardı unuttum) bu kullanımda birilerini bcc'ye koyuyorsunuz, mail'de de bu kişilerin bcc'de olduğunu belirtiyorsunuz. amaç şu, bcc'deki kişilere "bakın biz bununla ilgili çalışmaya başladık, haberiniz olsun" demiş oluyorsunuz ama işin devamıyla ilgili mail zincirinde yer almıyorlar çünkü detayları takip etmelerinin gerekli olmadığı düşünüyorsunuz. böylelikle, bcc'deki kişiler konudan haberdar oluyor ama mail zincirini de gereksiz yere almamış oluyorlar.

beyaz gömlek

Bol geniş bir pantolon tamamlayıcı olacaktır.

mankenin üzerindekiler güzel bence. o tarz yani.

resimdeki kızın giydikleri.

Beyaz sıfır yaka tshirt+açık mavi jean mis gibi olur

abs valiz ezer geçer.

Ben görsel olarak abs bavul seviyorum ama kumaş kesinlikle daha hafiftir. Ve kumaşın dolma kapasitesi daha fazla gibi sanki, sınırlarını zorlamak daha kolay. Benim abs bavulum boşken 3.5 4 kilo geliyordu nerdeyse.

abs var, abs var. kaliteli markaların plastikleri biraz daha esnek ve hafif olabiliyor.

kumaşı temizleme derdi var, yoksa daha kullanışlı bence, kırıldı yamuldu derdi yok. gerekirse kapasitesini de aşacak kadar esniyor zaten.
abs'in kalitelisi kumaşın kalitesinden daha pahalı diye tahmin ediyorum ayrıca ama emin değilim bundan.

Her abs hafif degil zaten. Co2s2'nin defigi gibi, abs var abs var...

uçakal seyehat ediyorsan abs tercih edilmez .öyle bir fırlatıyorlar ki çoğu kırılıyor parçalanıyor.
abs nin aldınmı samsonite alacaksın oda deli pahalı.
kumaş iyidir.

alma ihtimalin çok yüksek, özelden mesaj paylaştım.

şirket bu parayı size verip, sizi işten çıkartma konusunda niyetli ise, karşılıklı bir anlaşma imzalanarak çözülebilir.

"gitmiştir" doğru ama diğerleri konusunda tereddütlerim var.

değil tabii ki :D

"soğuktu/soğukmuş"
"vardı/varmış"
gitmiştir burada varsayım ise doğru olur ancak, neden? o gün eve erken gitmiştir, ondan. onun dışında "gitmiş" veya "gitti"

1 ve 2 yanlış.
3 doğru.
-miş eki alan sözcüklerin farklılığından kaynaklanıyor olabilir. 3. cümlede fiil zaman eki almış. 1 ve 2 için Türkçenin yapısına hakim, bilgili yazarlar yanıt verebilir.

Ağızlarda bu kullanım var,yazı dilinde yok. Büyük ihtimalle deyince soğuktur diye bitirilmeli. İkisi üst üste olmaz.
Büyük ihtimalle bıçak vardır.

1-2 yanlış.
3 doğru.

Açıklama:
"O gün hava büyük ihtimalle soğukmuştur."
tahmin mi ediyor ? (hava büyük ihtimalle soğuktu)
birinden mi duydu? (hava soğukmuş)

açıklama 2:
ilk iki cümle isim cümlesi.
sonuncu fiil cümlesi.

erken açıklama 3:
fiilde de bu yanlışın yapıldığını duydum.
örnek : ben buraya yanlış gelmiştirimdir. :D bu da yanlış. sorulmadan söyleyeyim dedim.

ikisi aynı anda olamaz.

O gün hava büyük ihtimalle soğuktu.
O sırada elinde büyük ihtimalle bıçak vardı.
O gün eve erken gitmiştir.

"Varmıştır" ancak "varmak" olarak kullanırsak doğru olabilir. "Şimdiye kadar eve varmıştır."
Var ve soğuk bu cümlelerde isim-fiil oluyor yanılmıyorsam, o yüzden "gitmiştir" doğru ama diğerleri değil. Birincisi bu.

İkincisi, ilk iki cümle soğukmuş, varmış diye kurulduğunda istediğiniz anlamı veriyor, -tır'ın anlama katkısı yok, o yüzden yanlış.

Edit:
Ama,
O gün hava büyük ihtimalle soğukmuş.
O gün hava büyük ihtimalle soğuktu.
Bu iki cümle arasında da anlam farkı var.

Daha önce kullandığım için bi arkadaş uyardı. Sonra biraz bakındım ama kulağıma o kadar doğru geliyor ki değiştiremedim.
Memlekete gidince farkettim bizim ailede herkes bu şekilde kullanıyor :D

Şuan çok kullanmaktan iyice yabancılaştım kelimelere. Açıklamalar için teşekkür ediyorum.

1 ve 2'yi ben de kullanıyorum ve bazen dalga geçenler oluyor. Yanlış diyenler neye dayanarak yanlış diyor yani kural ne?

Ben bir ara merak edip baktığımda aksi bir bilgi bulamamıştım.

Eylemde kullanılan ifade diğer türlü neden kullanılamıyor? Olmaz diyenler sadece olmaz demiş ama gramatik bir kaynak ya da sebep sunmamislar...

İlk iki cümledeki hatalar aslında çok bariz. Bir sözcüğe birden çok ek eylem getiremezsiniz.

soğukmuştur --> soğuk(isim kökü) + imiş(ek eylemin rivayetinin 3.tekil şahıs çekimi) + tur(ek eylemin geniş zamanının 3. tekil şahıs çekimi)

varmıştır --> var(isim kökü) + imiş(ek eylemin rivayetinin 3.tekil şahıs çekimi) + tır(ek eylemin geniş zamanının 3. tekil şahıs çekimi)

gitmiştir --> git(fiil kökü) + miş(duyulan geçmiş zaman kipi) + tir(ek eylemin geniş zamanının 3. tekil şahıs çekimi)

Yani 1 ve 2 yanlış, 3 doğru. Böyle dil bilgisi soruları kesinlikle sadece anlama bakılarak yorumlanmamalı, önemli olan mantık ve yapı.

ben 1 ve 2'yi yeri gelirse kullanırım.

yanlış olduğu nerede yazıyor güzel bir kaynak varsa inanırım.
yoksa yanlış değildir benim için.
"doğrusu bu" şeklinde gösterilen yazımlar sorudaki anlamı karşılamıyor bence.

@bluntaf

1. ve 1. cümleeki fiillerde neden miş mış eklerini duyulan geçmiş zaman kipi olarak değerlendirmediniz?

@zimbirik

1 ve 2. cümledeki fiillerde miş mış ekini duyulan geçmiş zaman kipi olarak değerlendirmedik çünkü 1. ve 2. cümlelerde fiil yok. Yalnızca fiiller kip eki alabilirler. Ek eylemin rivayetini ve duyulan geçmiş zamanı karıştırmamak için "mış" ve "miş"i ayırarak kıyaslayabilirsiniz."Ev soğukmuş."u "Ev soğuk imiş" şeklinde yazabiliriz ama "Bilal gitmiş."i "Bilal git imiş" şeklinde yazınca bariz bir şekilde saçma bir cümle oluşuyor. (bkz: imek) (bkz: haber kipi)

Kelimelere birden fazla ek fiil getiremezsiniz. O yüzden ilk ikisi yanlış. Üçüncü örenğin yükleminde ilki duyulan geçmiş zaman eki, ikincisi ek fiil. O sebeple üçüncü örnek doğru.

iş kanununa göre tek taraflı fesih ile tazminatını verip işe gitmeyebilirsin, neden esir olasın. sen yazılı dilekçe ile ik ya tek taraflı fesihini bildir ve yazılı cevap almaya çalış. gerekirse bir avukatla konuşun, böyle bir hakları yok.

iş arama iznin var istifadan sonra günlük 2 saat sanırım.
Yıllık iznin var mı içeride birikmiş

Bunları konuş, IK emir kuludur genelde.
Bölüm yöneticin "tamam çıkabilir" derse IK ses etmez.

En kötü üstteki arkadaşın dediği gibi
IK'ya "erken çıkış tazminatını ödeyerek şu tarih itibariyle gelmiyorum" diye dilekçe yazarsın, ödersin biter gider.
Mahkemelik olmaz, kanuna göre önce sana tazminat (maaşınla aynı) çıkarır, onu ödersen zaten mahkemeye gidecek birşey kalmaz.
Onu ödemez de, "orası benim çalışma yapamayacağım bir yerdi, mobbing vardı, cinsel taciz vardı" gibi bir argümanla gelirsen mahkemeye gider iş.

Tabii ki esir kalmadın. İş sözleşmesini tek taraflı fesheden taraf ihbar süresini tazminat ödeyerek ortadan kaldırabilir.

Tazminatını ödeyip çıkabilirsin, bunu kabul etmeme gibi bir durum yok. Ben de ihbar süresini beklemeden parayı verip ayrılmıştım.

ayrıca günlük 2 saat iş arama iznin var, bunu toplu ya da günde iki saat kullanmak tamamen sana kalmış. iş veren nasıl kullanmak istersen o şekilde kabul etmek zorunda. Toplu kullanmak istiyorsan iş verene yazılı olarak belirtmen gerekiyor.

İş arama iznini bir sor. İş arama izni opsiyonel bir durum değildir, her şekilde istifa gerekçen (iş bulmuş bile olsan) ne olursa olsun kullanabileceğin bir haktır. Onun peşine düş.

Onun ötesinde kullanmadığın izinlerin varsa onları kullanmak istediğini söyle. İzin kullandırtma yetkisi işverende, o yüzden belki parasını verelim kal derler. Ama iş arama izni öyle değil. Onu kullan kafadan 1 hafta düşmesi lazım.

O günlük 2 saatleri toptan da kullanabiliyorsun. O da senin ihbar sürende 1 hafta falan işte

böyle durumlarda bir avukattan yardım almakta fayda var. eğer mevcut şirketiniz söylediklerinizi kabul etmiyorsa ve söylediklerinizde haklı olduğunuza inanıyorsanız, yazılı gönderin. en azından sonradan problem olduğunda işinize yarar. bir de bu işler ik ile çözülmüyor her zaman. sizin amiriniz ile ya da şirket yöneticisi ile konuşmakta fayda var.

zaten iş arama izinlerini toplu kullandığınızda çalışmanız gereken süre 4-4.5 haftaya iniyor diye biliyorum ben ayrılırken öyle yapmıştım. bu zorunlu bir durum mu bilmiyorum ama parasını ödeyip çıktığınız sürece yarın da ayrılabilirsiniz ik size ayak sürümüş.

İk aslında yapacak da yönetici gider ayak maraz çıkarıyor. İş arama iznini en son düşüyorlar, toplamda beş gün. Bu beş gün de izinli gözüküp yeni işe giriş yapamıyorum söylediklerine göre.

nasıl yapamıyorlarmış yahu? işlerine gelmiyor. yarından itibaren işe gitmesen bile en fazla yapabilecekleri sana dava açıp 6 haftalık maaşı alırlar senden. Ki çoğu zaman iş mahkemeleri işçi lehine çalışır, sen "daha iyi bir iş buldum, yeni işi kaçırmamak için hemen bıraktım" dersen onu bile alamayabilirler, bu şekilde işçi lehine sonuçlanmış davalar var.

İstifayı yollamak için 3 haftayı bekleme, noterden hangi tarihten gönderdiysen o tarih baz alınır, geriye yönelik günleri saymazlar.

Yöneticinle güzelce konuşup arayı bulmaya bak, boşver ik yı. Ha gene olmadı ondan sonrası sana bağlı, ne kadar çirkinleşebilirsin o sınır sende. Baktın yollamıyorlar gel ofise otur sabahtan akşama çay kahve iç çık hiçbirşeye dokunma, laf ederlerse de napçan işten mi kovacan diye laf sok :) Tabii bu son seçenek olsun, ne olursa olsun gemileri yakmamak, dostça ayrılmak en güzeli.

O arada sana 3 hafta tamam deseler bile bir sürü laf edecekler bu arada, hiç kulak asma moralini bozma duymazlıktan gel. Süreyi tamamla çık gt.

yönetici sorun çıkarıyor yazdığını sonradan gördüm, o zaman sert oynayıp diş göstereceksin, "ben 3 hafta sonra çıkıyorum işinize gelirse, razı değilseniz yarından itibaren gelmiyorum" deyip blöf yapacaksın. bu arada dava falan dedim yukarıda benze durumda ertesi gün çıkıp giden 4-5 kişiyi tanıyorum, ne dava açıldı ne de başka bişi oldu, firma çok kinci lanet bir yer değilse uğraşmaz zaten seninle.

Ben en iyisi 1 haziranda istifa ettiğimi yarın noterden de göndereyim 29 hazirandan itibaren çalışmayı bırakacağımı da belirterek üstünü de veririm parası neyse artık yoksa yeni işten olacağız.

hiçbir şey yapmayın, gitmeyin.

Laptop + yemek icin dusundum

standart radyatör ise uymayabilir gibi geldi bana. bir de ne kadar ağırlık taşıyabileceği önemli.

dümdüz bir masa alın radyatörün önüne koyun. neden koyamayasınız ki?

Ikea'da katlanır masalar var, katlandığında ufacık oluyor ya da duvara sabitlenebiliyor. Ona bakmanı öneririm.

tesekkurler cevaplar icin. gorerek almak daha makul sanirim ikeaya bakacagim

@co2s2 surekli acik olsun istemedigim icin alan kaplamasin diye

errtelediginizde once faiz yiyenleri bitirmeye calisacaksiniz sonra o esnada odemeniz gerekenler de faizlenecek mesela benim de aylik 400 odemem lazimken sonrasinda pesin 6000 falan yatirdim ki daha fazla birikmesin diye. o canimi yakmisti biraz hhh:) bence direkt baslayin. cunku hicbir zaman odemek istemeyeceksiniz ve taksitleriniz, ihtiyaclariniz vs her zaman artacak

paranızı zorla almazlar

@ala09, faizli ödeyeceğimi düşünürsek tabii ki ertelememek daha mantıklı ama benim ertelemeyi düşünme nedenim erteleme faizlerinin zaman zaman silinmesi. birçok kişinin silindiğini biliyorum ama belli olmaz tabii ki.

öncelikle "paranızı zorla almazlar" gibi bir şey yok. gayet de alırlar.
biz de paramızı alana kadar ödemedik eşimin borcunu.
sonra hooop bütün hespalarına bloke geldi. gidip paşa paşa yapılandırma ile ödedik.

belirli bir süre ödemeyince e-haciz geliyor. ödemeyeceksen bankada para falan tutma.

ben şahsen ödemeni salık veririm. faiz biniyor sürekli ve az bir miktar değil. gelirin varsa öde. af falan çıksa da en fazla faizin bir kısmını siliyor.

bence ödeyin kurtulun. yarın öbür gün başınıza sağda solda problem açabilir. eşimin böyle borcu vardı, arabasını satarken problem yarattı.

4 yılda 26 bin çok değil. bence ödenir gayet. hazır aile evinde harcamalar da azken ödemeye başlayın. ilerde maaş artınca zaten çok koymaz taksitler.

13 yildir odemiyorum. E-haciz disinda hicbir halt yapamiyorlar.

Bu devlet üzerine mülk olan ögrenciye burs verdi, ödersem namerdim.

iktidar degistiginde o borçlar silinecek zaten.

En üstteki cam kısımdan değil de, saate yapışan en altta yapışkan ve ince bir tabaka var fotoğrafın sağ altında kalan vidanın hizasında görünüyor. Onun altına tırnak sokabilirsen çıkacaktır.

sanki bu çıkması gereken bir cam koruma naylonu değil de, orada kalması gereken bir parça gibi geldi bana.

ama illa çıkması gerekiyorsa, tırnağınızla içten dışarı doğru bastıra bastıra çizgi çekin aynı yerde. bir yerden sonra deforme olup boşluk yaratacaktır.

yesil kundura

yeşil yazmak için tıkladım

www.boyner.com.tr

fiyatı uçuk olmayan otel aradığınızda mesele tamamen şans işine kalıyor. ben adam&eve önerirdim ama fiyat fazla gelebilir.

Ucuk fiyattab kastiniz nedir bilmiyorum ama voyage otellerini ovuyorlar, yemekleri vs kaliteliymis ama sonucta binlerce insanin tatil yaptigi bir yer, romantik olacagini sanmiyorum.
Kucuk butik otellere, manzarali villalara bakabilirsiniz.

Sarıgerme Tai çok tavsiye etmişlerdi bana ama gidemedim. Bir göz at.

six senses kaplankaya

www.sixsenses.com

sentido lykia olabilir.

Voyage belek

zeytin peynir yumurta domates maydanoz
sucuk, patates, menemen

kahvaltıda sadece kahve içiyorum. ekmek ve sütsüz kahvaltı istersen hindi fümeli soğanlı biberli yumurta yapabilirsin. çorba içebilirsin.

Her türlü çiğ sebze ve ot, yumurta, peynir, zeytin. Üstlerine çörek otu veya kekik ve zeytinyağı ekliyorum.

Kahvaltıda hiç süt içmiyorum. Ekmek de neredeyse hiç tuketmiyorum. Bir de süt çok da faydalı değil diye biliyorum. Süt ve kahvaltı ikilisi çocukluğumdaki reklamlarda kaldı.

Ben genelde haşlanmış yumurta/yulaflı omlet+ 1 kase yoğurt+ peynir+zeytin+domates+salatalık ile yapiyorum.

haftaiçi kahvaltı yapmıyorum. haftasonları bol sucuk üzerine yumurta kırıyorum 2 ya da 3 tane. yanına domates salatalık yeşillik

Salam-sucuk-sosis, peynir ve yumurta akını çırpıp pişirince ekmek kıvamında olan adını bilmediğim o şey. Yumurta tadı kırılsın, biraz daha ekmeğe benzesin diye un da ekliyorum bazen.

alerjim olduğu için gluten ve süt içeren hiçbir ürün kullanamıyorum (laktozsuz versiyonları da dahil)
mönülerim şu şekilde oluyor genelde(her birini farklı bir gün gibi düşünebilirsin):
* karamelize soğan ve mantarlı omlet, yanına kuzu kulağı, maydonoz, nane gibi yeşil otlar
* viyana usulü patates salatası + haşlanmış yumurta
* menemen
* yeşil biber + yeşil zeytin + siyah zeytin + haşlanmış yumurta + ceviz ( bunların hepsini salata gibi bir kasede yiyorum. üzerine tuz, karabiber, pul biber, kimyon, toz kişniş, limon kekiği koyuyorum)
* avokado + haşlanmış yumurta + ceviz + hindi füme ( bunları da salata gibi kasede yiyorum. baharat olarak da karabiber, fesleğen ve tuz koyuyorum)
*glutensiz brownie (tarifini verebilirim, şekersiz aynı zamanda) + kahve

bir de yeni bir keşfim var, www.trendyol.com
şu paket içerisindeki her şey çok lezzetli. alıp buzluğa atmıştım, bayağı uzun süre idare etti beni. hafta sonu kahvaltılarında yukarıda saydıklarımın yanında ek olarak yiyebilirsin.

eğer karşıya geçersem zapata'dan karabuğday ekmeği alıyorum. onu da tavsiye ederim.

bazı sabahlar ise patatesli yumurta yapıyorum ama bence o biraz kalorili, o yüzden onu sık yapmıyorum.

edit: yukarıda verilen önerilerden paketli olanları satın alacaksan, içindekiler kısmına bakmanı öneririm. hiç aklına gelmeyen ürünlerde gluten olabiliyor. bir de yulaf içeriği, glutenin en büyük taklitçilerinden, onu da deneyerek yemeni öneririm.

Harika önerileriniz için teşekkür ederim ^^

@irene glutensiz brownie harika olurdu, ne zamandır brownie yapsam diyorum sağlıklı beslenme çabalarımı baltalamak istemediğim için vazgeçiyorum her seferinde.

Sürdürülebilir olarak, yumurta süt ve ekmeksiz olarak, zeytin, yagsiz peynir, domates, salatalik ve maydanoz ile birlikte epeyce kilo vermisligim vardir.

Diger seyler zamanla yapmaya usenilen seyler oldugu icin pek devamliligi olmuyordu. Yumurtayi da kolesterolden oturu birakmistim.

Ki ben agir kahvalticiyimdir, patatesinden sucuguna, yumurtasindan,simitine, boreginden menemenine kadardi, simdi ikisinin ortasinda bir hayat yasiyorum

-Ceviz
-keçi boynuzu unu ve greçka unu ile yaptığım şekersiz bademli kurabiye
-tatlı patates

Glutensiz yulaf. Yanina meyveler, kuru meyveler ve findik,fistik... Süt olarak da, bitkisel süt.

sabah peynirli omlete yulaf atıp yedim
haslanmış yumurta+lor peyniri karıştırdığım da oluyor.
el blender i ile yulaf+ yogurt+ muz vb yapabilirsin. shake içine taze zencefil de atmaya başladım, çok yakışıyor bence. benim için en sürdürülebilir kahvaltı shake ile yapılanlar.

Şirket şu an kâr etmiyorsa ikinci sene sonunda yıllık 500 bin kâr getireceği nereden biliniyor, bu kısım açık değil. Girilir ya da girilmez diyecek kadar tecrübem yok ama kâr etmeyen bir şirket için kredi çekmezdim. Az da olsa direkt kâr getiren bir şirket olsa mantıklı olabilir.

@dissendium, ikinci sene sonu kâr bilinmiyor tabi, işi "işler" hale getirebileceğimi düşünüyorum. İşin mevcut sahipleri müteahhit, hiç bilmedikleri bi alana girip kalmışlar.

1.5 milyonu neye veriyorsun? Kira şerhi mi, kamudan alınan ihale mi, ip mi, nedir yani şirkette para eden?

@stewie, kira şerhi var, az biraz da ekipman var, ama asıl olay marka ve halihazırdaki müşteriler. Yani çok iyi durumda olduğu için değil ama sıfırdan başlasam 1,5 milyona bir senede kuramam. 4 milyona (ki o kadar param yok) 2 senede kurarım, 3. sene sonu 1 milyon kâr ederim, roi 7 yıla çıkar. O yüzden ortaklık daha mantıklı geliyor.

Ben olsam bu işte marka değeri müşteri portföyü falan bunlara para vermem. Yani şerefiye sınıfına girecek değerlere para vermem. Çünkü adamlar tıkanmış diyorsun, ben girince iş açılacak daha çok para akışı olacak diyorsun. Bu sadece senin faydana olan bi durum değil. Eğer adamlar gerçekten tıkandılar ve önlerini göremiyorlarsa işi açacağını düşündükleri bir ortaktan marka değeri, mevcut müşteriler vs gibi kalemlerden para almazlar. Eğer bunlardan para almaya çalışarak seni ortak etmek amacında iseler de ya seni koparmaya çalışıyorlar ya da işin içinde başka bi bokluk var iyice boka sarmadan bi kısmını da olsa birilerine kitleyip para kısma derdindeler ytd.

öncelikle bazı girişimcilerin de düştükleri bir hata var. bunu netleştirmek gerekir. şirket; yöneticiler şirketten maaşlarını aldıktan sonra mı kar elde etmiyor yoksa aldıktan sonra mı etmiyor? eğer yöneticiler maaşlarını almadan kar da etmiyor zarar da etmiyor düşüncesi varsa bu zarar demektir.

1- şirket kar elde etmiş olsa girilebilir.
2- iş sözleşmeniz başka iş yapmanıza izin veriyor mu? şirket yönetmek başlı başına bir iş. kenarında kıyısında durarak 20+ kişilik ekibi olan bir şirketi organizasyon kurulu olsa dahi yönetmeniz çok zor.
3- yine aynı şekilde emeğinizin karşılığı olan maaşı alamıyorsanız zarardır.

ticaret, şirket yönetme, çalışan yönetme, organizasyon yönetme, mali işler, hukuki işler vs. tecrübeniz yoksa hiç bulaşmayın. hisse oranında hiçbir şeye karışmadan maaşınızı alabileceğiniz şirketlere yatırım yapın derim.

@hayal fazlasi,

1- Evet, ortaklar (bilfiil fazla çalışmasalar da) para almıyorlar. O açıdan bakarsak aslında zarar etmiş şirket. Ama elemanların başka işleri de var, bunun başında durmak istemiyorlar zaten. O yüzden yönetimi bana devredip hissedar olarak kalmak istiyorlar.

2- Mevcut sözleşmemle ilgili bir sorun yok. Alakalı ama farklı sektörler.

3- Emeğimin karşılığını başta 2 yıl alamayacağım evet, zaten o yüzden maaşlı profesyonel yönetici bulmak yerine hisseleri bir miktar ucuza satıp yönetimi devretmeye çalışıyorlar. Benim aynı işi sıfırdan kurmam 2-3 kat daha maliyetli olur. Aslında o noktada da yatırımcı var, ama 500k az verip 1 yıl zaman kaybediyorum. Değer mi emin değilim.

4- Organizasyonla ilgili bir sorunum yok. Yorucu olur yani ama altından kalkılmayacak bir iş değil, tecrübem var.

Varan 1- Şirket şu an kâr etmiyor ama zarar da etmiyor. yıllık 500k civarı kâr edebilirim diye düşünüyorum.
Varan 2- yıllık gelirim zaten 500k civarı.

Yorum: Hocam kafaniz mi karisik, su ikisini yan yana koyunca bana pek mantikli gelmiyor.

Cevap: ROI olarak 4 yil cok iyi. hele ki yillik 500k'lik bir is icin. Realistik ise girilir ama sizin yerinizde olan birinin bu riski almasi mantiksiz.

Şu ortamda döviz kazanmayan bir şirkete yatırım, çok mantıklı değil.

"Ben şirketi ayağa kaldırınca ihracata başlayacağız, döviz gelecek" diyorsanız, denenebilir.


.

Dostum yanlış anlama ama bu soruyu sorman bile bu tarz işlere girmemen gerektiğini gösteriyor. Yönetim / finans bilmeyen yazılımcıların açtığı unicorn niteliğindeki şirketler hariç kesinlikle bu teklif kabul edilmez. Hiç bir aklı başında iş adamı, seneye 500 bin tl kar getirme potansiyeli olan bir işi 1.5 milyon liraya satmaz. + olarak kar etmeyen bir müşteri kitlesi de para etmez. Şu an ben şirket kurar, her şeyi maliyetine satarsam bir sürü müşteriye ulaşırım mesela, ama bu (şirketi satmayı düşündüğüm bir yazılım işi dışında) mantıklı bir iş yaptığımı göstermez. Fiyatları azıcık yükseltince mesela müşteriler kaçar gider. Eğer 1.5 milyon içinde makinalar, gayrimenkuller vs olsaydı yine düşünebilirsin derdim. Ama bu şartlar altında mayın tarlasına giriyorsun diye düşünüyorum.

Bence bu tarz işlerde çalışan olarak (özellikle de yönetici koltuğunda mümkünse) biraz vakit harcayıp sonrasında böyle şeyler araştırmanı öneririm, aksi takdirde ciddi zarar edebilirsin bu örnekte olduğu gibi. Hatta onu da boşver, anlış hatırlamıyorsam IT / yazılım işindesin, zaten müthiş gelişen ve önü açık bir iş,, 5 seneni ıvır zıvır geleneksel non-scalable işlere gömüp yurdum ticaret insanı ile muhattap olup kendini yıpratmandansa bu emek ve parayı kendi alanına yatırıp bambaşka bir pozisyonda olabilirsin diye düşünüyorum.

Böyle şirket değerlemesi olmaz. Bu değerleme üzerinden de yatırım kararı verilmez.

2. maddedeki olayı yapmak imkansız gibi olabilir. İnsanın kendi işi 24 saatini alır.

anlamadığın sektöre para yatırmak ilginç bir karar olabilir ama cevaplardan bir ikisinde bahsedilmiş, şirketin bilançosunu dikkatli okumak lazım. bir mali müşavir ile birlikte incelemenizde fayda var. mesela bizim şirket aslında ciddi kar ediyor ama bilanço okumayı bilmeyen birisi şirketin zarar ettiğini sanabilir çünkü döviz kredimiz nedeniyle kur farkı zararı görünüyor. halbuki gelirimiz de döviz olduğu için kur farkı zararından etkilenmiyoruz aslında.

zaman içinde kendiniz şirkette yönetici olarak çalışmaya başlama imkanınız var mı?

itü çekirdek express' e kabul almış bir proje ile ilgilenirseniz görüşelim :)

Yılda 500k karlı iş için yıllık 500k maaştan vazgeçilmem.

Etsy turkiye mikro ihracat grubuna bakin fb da uye olun. Kargo sirkerleri in temailcileri de orada var, ozel fiyat veriyorlar

PTS ile görüşün kesinlikle. çok iyi rakamlar veriyorlar.

Bu gruba üye olup post açın. Çok faydalı bilgiler edinirsiniz.

www.facebook.com

Cok genis bir soru. Isiniz nerde ise o bolgeye yakin olun oncelikle. En kotu muhitte bile iyi yerler var, en iyi muhitte bile kotu yerler var. Londra'da bin cesit milletten insan var atiyorum cok ferah diye Finchley'e tasinirsin, ama hirsizlar, kapkaccilar zengin bolge diye Finchley tarafini hedef aliyordur vs. Biraz sans meselesi. Council evleri denen meret oldugu icin en nezih bolgelerde bile belese devletten yasayan ipe sapa gelmez tipler olabiliyor. Gene de temel olarak nezih yerleri yazayim: (Birinci bolgeyi yazmiyorum turistlerin, zenginlerin bolgesi zaten).
Kuzey: Camden Town, Chalk Farm, Kentish Town, Hamsptead, Finchley, Muswell Hill, Islington
Dogu(Guney dogu kastedilmistir): dlr ustundeki duraklar, cogu sessiz, sakin
guney: clapham, balham, wimbledon
bati: Hammersmith, Chiswick, Richmond, Fulham, Putney

Bu arada sehrin ceperleri Bromley, Bexleyheath, Welling, Beckhenham, Sidcup, Upminster, Hornchurch, Teddington, twickhenham, Watford, Romford, Woodford iyidir beyaz Ingiliz gorebilirsiniz en azindan.

Memleket hasreti cekenler icin Dalston, Stoke Newington (Hackney'de olabilir bazi yerleri gentrifikasyonla cok gelisti, entel, sanatci yuvasi oldu). Harringey, Tottenham, Edmonton'dan kesinlikle uzak durun tum Gaziantep, Maras gelmis mubarek. Arti Bulgar, Romen cingeneleri de ABden cikiliyor diye toplu goc yapti tam bir kesmekes oldu o bolge su an. Ayrice tek bir etnik grubun odaklandigi Wembley, Lewisham, Woolwich, Barking, Ilford, Heathrow, Hounslow gibi yerlerden de uzak durulmali.

Bigidenesoralim podcast serisinde londrada ev bulmakla alakali 1-2 bolum var. onlari da dinleyebilirsiniz

@neck and neck

“ Wembley, Lewisham, Woolwich, Barking, Ilford, Heathrow, Hounslow ” burada bahsedilen etnik grup nedir acaba ? siyahiler mi?

ek olarak : eksisozluk.com

herkesin deneyimi, butcesi, bilgisi farklidir bu yuzden nerede oturulur cok degisir. yukarida yazarin ornek verdigi camden - chalk farm arasi londra'da uyusturucu kullaniminin en cok oldugu londra'nin en eski pislik semtidir fiyatlarda merkeze yakinligi acisindan asiri pahalidir.

Yine diger ornek Islington mukemmel bi yerdir, Islinton'u Essex Road ikiye ayirir yolun solu Londra'nin en buyuk council evleri ve hapishanesine bakar yolun diger tarafinda Boris Johnson, Jeremy Corybn oturur. Daha dun burada Metro cikisinda cicek satan adam bicaklanarak olduruldu. Camden ve Chalk Farm'dan da cok daha pahalidir.

Clapham Town, Clapham Junction, Clapham North yesil, aktif, ve eglenceli bi yerdir. Yasayan nufusun buyuk kismi Avusturalya'lidir ve genc/ev paylasimi cok oldugu icin komsular asiri gurultulu olabilir. Bu listede digerlere gore nispeten daha ekonomik yerlerden.

Fulham Broadway, Parson Green, Hammersmith, Ravenscourt Park, Stamford Brook, Turnham Green, Gunnersbury, Kew Gardens ve Richmond bati Londra'nin yasanabilir/nezih geneli aile yogunlugu ve beyaz olan semtleridir. Buralarda council house baya azdir.

Iyi ya da kotu bu yukarida adi gecen tum mahalleler yasanir, evi, sokagi, komsusuna gore hersey degisebilir. Ama oturmaman gereken yerleri yazabilirim;

Bromley, Bexley, Bexleyheath, Welling, Sidcup, Eltham, New Eltham, Sidcup, Thamesend. Bu mahalleler Londra'da sag partilerin %70 ustunde kazandigi, yasanlarin beyaz irkci ingiliz oldugu, Brexit'e Londra'da evet demis mahallelerdir. Soyle bi pazar gunu oglen 2-3 gibi gidersen zaten ne demek istedigimi anlarsin. Son olarak asiri suc orani olan Seven Sisters, Edmonton, Cheshunt, Wood Green.

Eger bi isin varsa, adresi belliyse su sitede arama kutusuna yaz ve oraya belli bir capta arama yap. Begendigin bi yer olursa soyle ben ozellikle bakarim suc oranini da gosteririm. www.rightmove.co.uk

Selam, biz esimle ealing broadway'de oturuyoruz 8 aydir, memnunuz. Yukarda baska yerler denmis ama malum karantina cok gezemedik bilmiyoruz cogu yeri daha. Clapham ve islington'i duydum sirketteki arkadaslarimdan, kotu yerler olsa ingilizler oturmazdi herhalde.

Richmond civarinda bisikletle gezdigimizde mahalleleri cok sevmistik. Metroya filan bakmak lazim, her gun gidilecek bir yer varsa ona gore bir yerlerde oturmak daha mantikli

@phiphi Lewisham, Woolwich siyahiler, afrika. Diger yerler hint, pakistan asillilar, ozellikle ilford, barkingde ortadogu, arap da cok. Sonuc olarak beyaz nufus cok az, stick out like a sore thumb durumu oluyor, Londra diye gelip Lahore, Lagos'da yasamis oluyorsun bir anlamda.

@try again'in yazdigi su kisma kesinlikle kaltilmiyorum, alintiladim:
" Ama oturmaman gereken yerleri yazabilirim;

Bromley, Bexley, Bexleyheath, Welling, Sidcup, Eltham, New Eltham, Sidcup, Thamesend. Bu mahalleler Londra'da sag partilerin %70 ustunde kazandigi, yasanlarin beyaz irkci ingiliz oldugu, Brexit'e Londra'da evet demis mahallelerdir." Brexit'e evet demeleri irkci olduklarini gostermez, cok farkli dinamikler, dezenformasyonlar dondu o referandumda, onlarin karsi ciktigi tamamen farkli kulturdeki non-eu gocmen aslinda ama kabak eu'larin basina patladi. (Bu arada ustteki gruba Thamesmead araya karisti sanirim, Thamesmead en az Lewisham kadar siyahi bir bolgedir)

Su sozunu de anlamadim: "Soyle bi pazar gunu oglen 2-3 gibi gidersen zaten ne demek istedigimi anlarsin." In cin top oynuyor abi pazar gunleri o semtlerde, ne guzel sokaklar her yer senin (lockdown, virus nedeniyle oyle sanmayin virus onceleri de cok gitmisligim var sakin, ferah, nezihlikten cit cikmiyor ozellikle pazar gunleri, Keske pazarlari oralara isinlansam:) gocmen semtleri desen curcuna: ambulans sirenleri, suclu arayan polis helikopteri, arabayla rap muzik acip dolasan siyahiler, evde mangal bbq yapan kalabalik gocmen aileler falan. ha bu arada camden - chalk farm arasi londra'da uyusturucu kullaniminin en cok oldugu yer falan demissin ama o gece hayati kaynakli, o kadar bar, clubin cok oldugu yerde normal yani, junkieler orda yasiyor diye cikarsama yapamayiz.

Bromley, Bexley.... diye giden semtler bizim beyaz yakalinin en kisa surede uyum saglayabilecegi yerlerdir. Beyaz irkci ingiliz kesim de var muhakkak iyi de biz Turkler olarak tipimiz zenci, hintli gibi degiliz ki zaten, dili duzeltip sosyallesecegiz iste eldeki imkanlarla, komsun olur, is arkadasin olur, pubda, cafede yan masadaki insanla olur, gymde olur. Gidip de 20 yildir beraber buyumus, birlikte okumus ingiliz arkadas grubunun icine almazlar zaten adami. Hamgimiz Suriyeli birini almisiz ki yakin arkadas grubumuza? Asil irkciligi beyaz olmayan Ingilizden gorursunuz Ingiltere'de, gocmen gocmeni sevmez, seni rakip olarak gorur cunku, ozellikle eskiden gelen beyaz olmayan gocmenler zamaninda cok zorluk cektiler, politik dogruculugun olmadigi, irkciligin daha fazla oldugu zamanda yasadilar, ama goruyorlar ki yeni gelen gocmen bir de beyaz yakaliysa onlarin yasadigi zorluklari yasamiyor, onlarin seviyesine cok kisa zamanda gelebiliyor bunun sonucunda eski gocmen yeni gocmene karsi daha fazla acimasiz olabiliyor kiskancliktan dolayi. Ha bu arada gocmen de entegrasyonunu saglayacak, dilini halledecek tabi, hemen olmaz ama zamanla halletmesi lazim en azindan. Weak formunu, contractionunu, alfabedeki tum sesleri ae, schwa, w, ng bilecek hepsini, yeri geldiginde glottal stop, yeri geldiginde i was like'li konusacak, slangi, phrasei, deyimini ogrenecek kullanacak, unlemini bile taklit edeceksin yanlis bir hareket yaptiginda oops unlemi ilk aklina gelebilmeli, gazete mansetlerindeki kelime oyunlari pun'lari anlayabilmeli temelli orada yasayacak insan, caba emek gosterilmeden olmuyor bu gocmenlik denen meret maalesef

öncelikle hayırlı olsun. londra'nın ulaşım olanakları inanılmaz ama yine de işinize aktarmasız ulaşabileceğiniz bir yer olsa süper olmaz mı? bir ofiste çalışacaksanız, nerede?

bir de okullar çoğunlukla oturduğunuz adrese göre kabul ediyorlar. bu sebeple çocuğunuzun gitmesini isteyeceğiniz bir okul bulup ona göre adres seçmek de makul mantıklı olacaktır.

semt semt tavsiye veremem ama yaklaşık 5 yıl önce ben de taşınıyordum. o zamanki araştırmalarım sonunda kendime greenwich'i uygun bulmuştum, hem çalışacağım yere tek vasıta idi, hem de türk nüfusunun yoğunluklu olduğu bölgelerden uzak durmak istiyordum. bir de yine çalışacağınız yere göre, londra'nın dışında bir yerde çalışmanız da mümkün olabilir. hem daha sessiz sakin bir yer olur, hem de kiralar ciddi düşük olur. mesela bir arkadaşım chelmsford'da kalıyordu, aslında çok dışarıda görünüyor ama trenle londra merkeze 35 dk'da geliyorsunuz. tren istasyonu da bizim ofise yürüyerek 7-8 dk idi, orada kalmak da bir opsiyondu mesela benim için.

Mandarin oriental bodrum ile eşleşiyor Google lens'te.

Olabilir evet. Ben google görsellerde aratınca genelde arapça kaynaklar çıktı karşıma. Bu sebeple yurt dışı olabilir diye düşündüm.

prnt.sc

@lideraydin merakımdan soruyorum. google'da nasıl araştırdınız? resmi google görsellerde aratınca gelen ilk 2-3 linke tıkladım. mandarin oriental bodrum olduğunu buldum.

@co2s2 resme sağ tıklayıp "Google içinde resim ara"ya tıkladım. Chrome kullanıyorum ve attığım sonuçlar çıktı.

savcılığa vereceksiniz kayıtlarla birlikte. adama da bir şekilde savcılığa verildiğini iletin ki gözü korksun.

adamın kendi telefon numarasından görüştünüz ve adamın kendi banka hesabına para gönderdiniz. bu dolandırıcı gerçekten gerizekalıymış

hukukta şöyle bir şey var. birisinin banka hesabına para gönderdiğinizde, siz alacaklanmış, adam da borçlanmış oluyor. savcıya durumu anlattığınızda, savcı da adama bilader bu para neden geldi sana anlat bakalım diyecek. mantıklı bir cevap veremezse, ki veremeyecek, parayı size geri ödemek durumunda kalacak. arada hapse mapse girecek. elinizde yazışma falan var mı?

artık olan olmuş. yazışma falan yoksa da bir şekilde çözülür gibime geliyor. ama genel uyarı olarak, birine para gönderirken:

1 - whatsapp'tan "şu hesaba şu parayı şunun için gönderiyorum, gönderdim" gibisinden teyit mesajları atın. hatta mümkünse karşı taraftan da teyit alın.
2 - parayı gönderirken açıklama kısmına kesinlikle ama kesinlikle "şunun kaporası bunun kaporası" gibisinden yazın

O bilgiler de yalan olabilir. Bir arkadaşın kimliğini çalmışlar seneler önce. Onun adıyla böyle kapora dolandırıcılığı yapılmış. Hatta çocuğun adına banka hesabı bile açılmış paralar oraya geliyor. Ama çocuğun haberi bile yok.

O yüzden o çalıştığı yer, adı, banka hesabı bile aslında başkasının adına hatta olaydan habersiz birinin adına olabilir.

www.youtube.com

Tüm mahalle yapıyor demişsin, sonra çevremde yapan yok demişsin. Çelişkini yakaladım :) Youtube'dan video izle en iyisi. Bazı tekniklerle daha hızlı tutuşuyor kömür. Odun kömürü alacaksın, mangal için yazar üstünde. Izgarada tavuk kanat yapması çok kolaydır mesela. Onunla başlardım ben olsam.

çok zor değil abi, ateşi yakacaksın kömürler kor kıvamına gelince etleri dizeceksin altlar pişince ters düz yapacaksın, üzerinde et varken harlamamaya çalışacaksın.

kor kıvamına gelene kadar harlayabilirsin.

ayrıca ızgarayı önceden koy ısınsın iyice boşken. sonra 1 adet kuru soğanı ortadan kes ve sıcak ızgaraya sür her yerine. hem temizlenir hem güzel bir aroma koku verir.

patlıcanı da koy közlensin güzelce. miss. soğan domates biber de olur.

ortası delik kömürler var onlar iyi oluyor, briket mangal kömürü sanırım adı. bir de hemen tuz buz olan kömürler iyi olmuyor. kömür işi biraz deneme yanılma, iyi dayanan kömür buldun mu oradan devam ediyorsun. mangalın türü çok önemli değil. alta tahta parçalarını koyup üstüne kömürleri koyup tutuşturuyorsunuz. tutuşturmak için de tutuşturucu jel veya sıvılar satılıyor onlardan almanı tavsiye ederim. aksi takdirde tutuşturcam diye çok uğraşırsınız. bir de ateşledikten sonra üstüne baca koyuyoruz ve bir süre kendi halinde yanmasını bekliyoruz. sonra kömürler yandıkça kızarıyor ve belli bir kıvama gelince kömürü dağıtıp büyük parçaları kırıyorsun. yelleyerek kömürün iyice yanmasını sağlayabilirsin. et pişirme de ayrı bir konu tabi.

briket kömür şöyle birşey:
www.hepsiburada.com

baca da şöyle birşey, nalbularda var:
urun.n11.com

bir de mangal kömürü tutuşturma bacası var ben kullanmadım ama mantıklı duruyor, eleman aşağıda kullanmış:
www.youtube.com

kömürü tutuşturmakta zorlanıyorsanız nalburdan salama alacaksınız küçük tüpün ucuna bağlayıp ateşi hizlica kor haline getireceksiniz aman kendinizi yakmayın, kömürlerin üzerine tutunca cat pat kolunuza yüzünüze sıçrayabilir

sunu gibi birsey
m.trendyol.com

dostum ben de son 3 ayda sıfırdan öğrendim, hatta eski duyurularım da var. baya kolay gerçekten. olay şu: mangal kömürü aldın, çıra falan da alıyorsun. çıraları yakıyorsun kömürler de ısınmaya başlıyor. belli bi süre sonra kömürler kırmızı - gri bir hal alıyor. mangal alevde yapılmaz, alev dinmiş olacak tamamen.

sonra üstüne ızgarayı koydun kuyruk yağı ile yağlıyorsun. köfte falan atacaksan deneye yanıla birkaç dakikada ısıtarak yavaş yavaş denersin. mesela kalın dilim yağlı bir antrikot al, mangalın sıcak tarafında 2 tarafı da 2'şer dk pişir, sonra biraz ateşin dışında ağır ağır pişmeye bırak, 2 tarafı da 3'er dk daha pişir. çıkar birini al dene.

çok kuru oluyorsan çok pişiriyorsun ya da çok alevli demektir. az pişirip ara ara alıp tadına bak. bi de mümkünse youtube'daki meaty cheesy kanalını takip et ve bir et termometresi de al.

altın kural ateş harlıyken et koymamaktır. kömürler köz haline gelene kadar beklemeniz gerekir ki ısının çok yüksek olması gerekir ki böylece et kabuk bağlayıp suyunu içinde tutmalıdır. bu yüzden eti devamlı oynatmamalı-sürekli çevirmemelisiniz. bekleyip kabuk bağladıktan sonra diğer tarafı çevirin. başlangıç için en kolay köfletelerdir-sonra tavuk-şiş kebap en son kırmızı et.
ateşi harlarken sebze koyabilirsiniz. soğan-domates-biber vb.

marine yapıyorsanız kırmızı eti iki saat, beyaz eti en az yarım saat bekletin.
sosa mümkünse çok tuz atmayın. hatta tuzu mangaldan aldıktan sonra tabakta atabilirsiniz
kaya tuzu en iyisidir hatta belli süre sonra şov yapabilirsiniz=D

2-3 kere ile öğrenilmez. hele hele başınızda kimse yoksa, mümkün değil öğrenilmez. deneyin bir kaç kere daha. illa çözersiniz.

1 - kömür şans işi ama asıl problem kömür değildir. her kömürle iyi kötü mangal yapılır. önemli olan mangalbaşının kömürün durumunu iyi gözlemlemesi.

2 - mantık şu. çıra, gazete vs ile bir ateş yakacaksınız ve kömürleri bu ateşin üzerine koyacaksınız. kömürler de yanacak, önce kıpkırmızı hale gelecekler, sonra da renkleri hafif solmaya başlayacak. üzerlerinde gri-beyaz bir kül tabakası oluşmaya başlayacak. et koyacağınız ızgaranın kömürlere olan mesafesine göre bu aşamadan itibaren et koymaya başlayabilirsiniz.

bu ateş meselesi için mangalmatik - kömürmatik vs adlarla satılan yuvarlak, boru gibi şeylerden alabilirsiniz. birisi bununla ilgili bir link koymuş cevap olarak. en kolay ikinci mangal yapma yöntemi olabilir. şaloma ya da pürmüz en basitidir. ama gerek yok. bu boru gibi şeyi alıyorsunuz. en altına 3-5 çıra atın. hatta bol bol çıra atın. yakın. üste kömürleri atın. yanmaya başlayan kömürleri alta alın. bir süre sonra eliniz alışacak. şöyle yapın. sırf deneme olsun diye, tek çıra ve tek parça bir kömür ile bir kaç kez deneyin. illa çözersiniz.

mangalın ustası tek çırayla yakar mangalı:D

3 - ama en önemlisi adam gibi et alın. şimdi bizim evin karşısında yanyana 4 tane market var. bim, şok, migros ve yerel bir market. bim'in köftesi ne yaparsanız yapın kupkuru oluyor. şok'un bir nebze daha iyi. migros'un köftesi ile yerel marketin köftesi insan gibi oluyor. siz bim'den aldığınız köfteyi mangalda yaparsanız, kupkuru bir şey olur.

şapka gibi bir alet var ucu bacalı, adını hatırlayamadım ama çok işe yarıyor. yakma konusunda en acemiyi bile usta yapar.
buldum;
www.hepsiburada.com
(bunun daha basitleri de var)
www.hepsiburada.com

malzeme önemlidir, kömürün iyisini alın mesela, çıranız olsun, kolay çalışmak için inşaat eldiveni alın ayrıca.

yalnız olay sadece mangal yakmak değil. közü iyi ayarlamak ve pişirmek tecrübe ister onu youtubetan değil ancak yaparak ogrenebilirsin.

basitçe;

çıra odunları çadır kurar gibi koni biçiminde yapacaksın ki hava akışı devam etsin yoksa boğulur söner.

ateş iyice coşunca kömürleri dök üzerine.

alevler sönüp kömürler köz haline gelince koy üstüne nevaleyi.

tavuk varsa ilk tavuk atılır. sonra et sonra köfte.

www.hepsiburada.com

- Öncelikle bu üründen mutlaka alıyorsun, işini %50 kolaylaştırır.

- Ürünün alt gözüne bir miktar gazete kağıdı, üzerine birkaç parça çıra koyuyorsun.

- Üst gözün alt kısımlarına büyük parça, üst kısımlarına ise ufak parça kömürleri koy. Kömür paketinin dibindeki toz gibi parçaları tam yanma gerçekleşene kadar asla dökme, yukarı doğru olan hava akımını keseceği için sıkıntı yaratır.

- Kömürlerin hepsi yanıp mavi alev yok olunca kömürü mangala dökebilirsin. Kömür konusunda cimrilik yapma yoksa etler pişmez, o borunun tamamına yakını, hatta tamamı dolu olsun.

- Dana antrikot mangalda çok iyi olur fakat suyunun içeride hapsolması için "mühürleme" yöntemi şart.

- Tavukta mühürlemeye gerek yok, ağır ateşte sıcaklık en iç tarafa nüfuz edene kadar pişmelidir.

- Köfte yaparken sokak köftecileri gibi sık sık çevirmek lazım.

- Kuzu şiş, külbastı vb de harika olur.



Ek notlar:

- En son kalan köze patates, soğan vb gömebilirsin, korkma kolay kolay yanmazlar.

- Biberi en başta koyarsın ama öncesinde kızdırdığın teli yarıya kesilip çatala takılmış soğanla güzelce temizle.

Afiyet olsun :)

Hızlıca okudum ama yazıldı mı göremedim, mangalda en önemli şey odundur. Çünkü ateşi büyütmek, kömürleri tutuşturmak için bol oduna ihtiyacınız var.

Kömür torbasından çıkan çıra bu işe asla yetmez, bol bol odun hazırlayacaksınız. Bol bol derken bi poşet değil tabi, en azından demet halinde avucu dolduracak kadar.

İlk hızlı yanma için ince kıyım odunlar olmalı, kalem kalınlığında gibi, onların üstüne biraz daha kalını, onların üstüne biraz daha kalını. En üste de parça kömürler.

Püf noktası ağaçlar ve kömürler arasında hava boşluğu olacak, rüzgarlı bir yer is ekendi kendine yanar. Değilse yellemek lazım.

Ateş büyüyüp kömürlerin alt kısmı yanınca mangalın diğer köşesine itip çevirerek yeni kömürler ekleyin.

Mangalda siyah kömür kalmayacak kadar tüm kömürü kor hale getirin.

bi tane flamethrower al ver kömürlerin, odunların üstüne hiç yorulmaya gerek yok

hiçbiri

d

O,

palyaço olan

hiçbiri de kim ozaman bu? çok yerde görüyorum.

"O" olabilir ona da benziyo ama tam da değil gibi..

Görsellerde arayınca şu site çıktı
www.nikiluwa.com
tişörtün üstünde de yanlış değilsem motörhead'in ace of spades sözleri var ama görselle bağı ne bilemedim.

çok dükkanlar kapalı .. kiracı zor bulunur ama aynı şekilde satış fiyatları düşmüştür. köşede duran paranız varsa ve ucuza yer bulabiliyorsanız alın

esnaflar patır patır batarken kısa vadeli değil uzun vadeli bir yatırım olarak düşünülecekse mantıklı olabilir.

yatırım için ev alacagına dükkan almak daha mantıklı.

Ev dükkan aldırmaz ama dükkan ev aldırır der eskiler. Yatırım amaçlı uygun kupon bir yerse +1

Yeri guzelae gayet mantikli. Evet kucuk esnaf kepenk kapatiyor ama yeriniz kurumsal kiraci icin ıygunsa mis gibi olur

Banka zincir market zincir fastfood gibi kiracinin ilgisini cekecek bir lokasyonda tabi.

Dükkan her zaman her yerde üzerine yatırım yapılabilecek bir şey.

Union

gassay berbat olur

Gassay ne ya? bunu bir yerde gorsem duysam imkani yok Galatasaray ile bagdastiramam

galatasaray bir semt ismi olduğu için kullanmanızda problem olmaz gibime geliyor. ancak tse'den girip marka patenti vs alınmış mı kontrol etmek lazım

El makinasını bilgisayara bağlayamazsın.
Bu yazıcılar demirbaş için kullanılır genelde. Masa sandalye falan.
5li barkod kağıtları var küçük ölçğ istersen.
Bir de barkod yazıcı alman lazım.
Sonrasında bilgisayardan yazdırabilirsin.

biz bir ara normal yazıcıdan etiket basıp yapıştırmıştık. a4 ebadında kendinden yapışkanlı etiketler var. çok masrafa girmeden halletmiştik, bizim ürün sayısı düşüktü. örnekte 14 adetlisi var ama daha fazla sayıda etiket bulunduran kağıtlar da vardır.

örnek: www.hepsiburada.com

www.melkateknik.com

bizd bu makinadan var. bir de bartender programı var bilgisayarda. sanıyorum bartender programı içinde farklı ölçüdeki etiketler için dizaynlar var.

program excel dosyasından raf etiketini otomatik olarak oluşturmuş oluyor. bartender programı içinde istediğimiz ürünün olduğu sayfaya gidip raf etiketini basıyoruz. buna ihtiyaç yok sanırım sizde.

ürün etiketini ise biz her seferinde baştan yazıyoruz ama bunu neden yapıyoruz bilmiyorum. isterseniz her ürün için ayrıca bir bartender dizayn oluşturabilirsiniz. personel de ilgili ürünü açar ve istediği sayıda yazdırır.

bizdeki en küçük etiket 2cm*4cm

daha küçüğü var mı bilemedim ama vardır mutlaka.

yapmak istediğiniz şey için, bir bilgisayar olması şart. bir program olması şart. basit bir barkod okuyucusu ve basit bir barkod yazıcı gerekecek. benim önerim, bu sistemi kendiniz kurmaya çalışmaktansa, bir firma ile anlaşın, onlar halletsin. kendi başınıza uğraşmak kolay değil.

etiket konusunda br ek bilgi vereyim. barkod etiketlerin termal ve ribonlu olarak iki çeşidi var. termal baskı bildiğimiz yazarkasa/fax kağıdına basmak gibi ve dayanıklılığı-kalıcılığı düşüktür.

ribonlu denilen tür ise çok ince bir baskı jelatinini ısıtarak üzerindeki tabakayı kağıda aktarmak şeklinde çalışır ve dayanıklılığı çok daha yüksektir, gümüş veya başka renk etikete baskı yapabilir. ucuzdur ama etiketin yanında bu ribon malzemenin de bir maliyeti olur.

bu iki baskının yazıcıları da farklıdır. ve bazı türler her iki etiket tipine de baskı yapabilir.

Bayiilerin 2. el kısımlarına bakabilirsiniz. Fiyat konusunda çok fark etmiyor ama en azından karşınızda bir şirket oluyor. Bir de araçlarda ne problem varsa söylyorlar. Sürpriz yaşamazsınız aldıktan sonra.

Megane, i30, Kia Ceed de ekleyebilirsiniz modellere.

Ben 2018 model Elantra kullanıyorum. Benzinli, otomatik. Tüketim verisi şehir içi 9,5 litre ama benim yol bilgisayarım şehir içi 7,2 litre gösteriyor. Benim ölçümlerim ise 7,5 litre. Aşırı km yapmıyorsanız dizel ile aradaki farka çok da değmez yani.

www.fordikinciel.com

etrafınızda tanıdık varsa tanıdıktan almak en iyisi.

sarı sitedeki ilanların yarıdan fazlası zaten galericilerin. çoğunluğu da şerefsizin önde gideni. geçen sene hanıma araba bakıyoruz. adam yazmış şöyle temiz böyle temiz.. aradım araba oradaysa geliyorum diye. gel dedi. gittim, arabayı sordum, araba yan galerininmiş ama kaportacıdaymış. beklersen gelecek dedi. yok uzaktan geldim, işim var falan dedim, adam beni kaportacıya götürdü. "kazasız problemsiz sıfır hata" diye ilan verdikleri arabanın:

- arka tampon kırık
- ön kaputta boya yanığı var
- her yer çarpık
- arka koltukların havalandırma çıkışı (ön koltuğun altında olur) bagajda. bu ne dedim? yedek dediler. koltuğun altına baktım, yerinde değil. koltuğun altındaki havalandırma çıkışını neden çıkartırsın?
- torpido altındaki izolasyon malzemesi yerinden çıkartılmış

tüm bu bilgileri birleştirmeye çalıştım. birleşmedi.

adamlar arabayı "süsletip" problemsiz diye çakacaklar bize.

diğer cevaplardaki gibi bayilerin 2.el kısımlarına bakmakta fayda var. en azından garanti veriyorlar.

ama işin sonunda onlar da galerici.

tanıdık olmadan hep risk

Geçenlerde iki araba baktım, ikisi de galericiymiş (pek öyle anlaşılmıyordu), üstüne de arabaların ikisi de "bir arkadaşınınmış". Başkaları ile buluşup baktık vs.
İyice saçma bir durum var.

çok kilometre yapmayacaksanız dizelin hem fiyat farkına değmez, hem de ikinci elde dizel daha risklidir. kullanmak biraz daha özen ister, herkes de dikkat etmez, yani alacağınız araç özenli kullanılmadıysa sizin düşük çekiş, yüksek tüketim vb. sorunlarla karşılaşmanız, veya büyük bakım/tamir masrafları çıkarması daha olası.
bir de arabalar 4-5 yaşından sonra gerçek rengini göstermeye başlıyor, önceki sahibi de birazcık masraflı olmaya başlayınca süsleyip ittirmeye çalışıyor.

hasar kayıp oranı vardır. yani ne kadar prim tahsil edildi, ne kadar ödeme yapıldı. hem bireysel olarak, hem de genel olarak. çok ekstra bir durum yoksa, bireysel hasar kayıp durumundan sebep zam gelmez, gelen zam genel hasar kayıp oranına daha paralel gider. tabii bu zam oranının enflasyonu geçeceği durumlarda, sigorta şirketi gerekirse zarar yazmayı da düşünecektir.

90 sayfalık bir cevap yazabilecek insanlar var bence bu sorulara :) Burası Türkiye çünkü.. İstanbulda yaşıyorsanız araba almayın derdim ama o bile önü arkası değişebielcek bir konu duruma göre. Yine de araba çoğu zaman gerekli bir araç. Sosyal hayatınız önemli bilemem ama maaşınızdan ne kadarını kısabileceğinizle paralel değişir konu.

Ne kadar kredi çekeceksin? Sedan mı ufak arabı mı? Almak saçma değil. Hemen al. Fiyatlar yükseliyor sürekli.

100k civarıysa 2012-2014 fluence otomatik bak. Geniş, az konforlu iş görür araç.
140k 2021 Egea var. Manuel. Otomatiği daha çıkmadı galiba.
230k 2021 Megan var. Sedan. Manuel. Otomatiği 300k falandı.
Gibi gibi.

+ilk aracını 0 alma.
+otomatik araç alacaksan japon tercih et.
+100bin km üzeri dizel alma.
+otomatik şanzıman arızası pahalı olabilir ancak dünyanın en konforlu sürüşünü sağlar.
+yaris,jazz,i10,i20 bakabilirsin.

1 - istanbul içi için küçük bir araç alın
2 - madem siz anlamıyorsunuz, servis ağı geniş olan ve sadece yetkili servislere mahkum kalmayacağınız markalara, yani çok satan markalara bakın. örnek fiat, opel, hyundai, kia, renault.. hem yedek parça ucuz olur, hem de her yerde bakıma sokma, tamir ettirme şansınız olur.

hiç bilmeyen insan için 50 binlik araba dert kapısı olur.

50 üste kredi çekip fluence mantıklı. Masrafı üzmez.

Manuel baksaydınız 50 bine gayet iyi araç bulabilirdiniz. Otomatik olduğu için biraz kredi çekmeniz gerekecek sanıyorum.

Mika hakinen güzel yazmış ben de aynılarını ekleyecektim. İlk arabaysa ikinci el daha mantıklı olacaktır.

Maksadınız şehir içinde bir yerden bir yere ulaşmaksa, compact sınıf dedikleri otomobiller gayet işinizi görür.

Ben de uzak doğu otomobillerini öneririm size. Nedenini de söyleyeyim. Çünkü toyota ve honda gibi markaların üretim politikaları uzun süre kullanım üzerine. Şöyle kabaca anlatayım. Bir otomobilin maliyeti 100 lira olsun. bu 100 liranın içinde malzeme, mühendislik, donanım, tasarım gibi unsurlar var. Japon markaları 100'ün 60'ını mühendislik ve malzemeye ayırıyor.
Avrupa markalarını 60'ını donanım tasarım gibi unsurlara ayırıyor. Bu çok kaba bir hesap ama markaların üretim politikaları kabaca böyle.

Haliyle dünyanın birçok ülkesinde honda, toyota gibi markalar daha az sorun çıkaran, daha dayanıklı markalar olarak kabul görüyor.

honda jazz, toyota yaris, hyundai i20 gibi otomobiller düzenli bakımları yapıldığı sürece, düzgün bir kullanımla çok uzun süre idare edebilir sizi. 80-90bin liraya bu araçları bulabilirsiniz piyasada. Vergi ve bakım maliyetleri de oldukça düşüktür bu araçların. Küçük oldukları için park etmesi kolay vs.

Sadece doğru aracı seçmek önemli:) Kazasız temiz bir araç bulmaya çalışın. Bu her marka için geçerli

@anten 90 binliraya kaldı mı ya o araçlardan ? 2006 model ve aşağısını da almamak lazım sanki..

gişelerden ihlâlli geçip on beş gün içinde hgs alırsanız cezasız odeyebilirsiniz. bankadan alabilirsiniz. sanırım ptt den de alınıyor.

Köprüden geçmeniz mantıksız, o parayı vermeye gerek yok. Köprü rotasını takip edip, Körfezin alt kısmından (Gölcük Karamürsel vs.) geçerek Bursa'ya ulaşmanız daha mantıklı. Bazen trafik olabiliyor o yolda ama, geçeceğiniz saate bağlı. Yine de köprüden geçmezdim ben olsam.

osmangazi'den geçmeye gerek yok. bu rotayı aynen takip edin ama gölcük sapağından çıkın, gölcük-karamürsel hattından bursa'ya devam edin. süre olarak yaklaşık aynı sürede gidersiniz. hgs için shell ya da opet'lere bakın. bazılarında satıyorlar.

edit : ben yazana kadar tss yazmıs :)

Roidmi 2s var sanırım bizim arabada memnunuz. Çift çıkış usb de var, şarj aleti olarak da telefondan müzik anlamında da memnunuz.

Bir tek şehirler arası yolda falan ayarladığın boş frekansa başka yayınlar girebiliyor, şehir içinde sorun olmuyor ama hifi kalitesinde ses de beklemeyin tabi.

chicha_v2 yanlış anlamış sanırım. fm vericisinden bahsediyor galiba.

ben şöyle anladım. içinde mp3 olan usb stick taktığınızda mp3'leri çalabildiğiniz usb girişine bir cihaz bağlayacaksınız ve cihaz bluetooth'la telefona bağlanacak. ben böyle bir cihaz görmedim ama aliexpress'te incelemek lazım. saçma sapan bir dolu ürün var ama böyle bir ürüne gerek var mı bilemedim? %99 ihtimalle bu usb girişlerine telefonunuzu bağlayıp müzik açmaya çalıştığınızda müziği araba hoparlörlerine verir. hatta büyük bir kısmında ileri geri düğmeleri falan da çalışacaktır. telefonla konuşmayı da telefon üzerinden yapacaksınız. dediğiniz cihaz varsa bile aynı şeyler olacak. o yüzden böyle bir cihaz yoktur, gerek de yoktur diyorum.

@co2s2 evet aslında istediğim oydu. Sanırım usb olsa bile bir ucunu AUX girişine bağlamak zorundayız. Şu alttakini almıştım ama olmayınca iade ettim.

www.hepsiburada.com

calistigim son firma sifir koli kullandi ve kendileri topladi evdeki her seyi (ozel esyalar ve degerli seyler haric) fiyat biraz artti ama kesinlikle degdi her kurusuna; calistigim firma her seyi sifir olarak acti ve kullandi, giderken de zaten evde kaldi hepsi bir daha kullanma olasiliklari yok, koca evden sadece 1 icki koktely bardagi ve 1 tane dandik olan abajur kirilmis, kendi paketleyen ayni donemde bir arkadasim biraz daha ucuz olsun diye kendi ugrasti her sey ile sonu husran oldu maalesef, cogu seyi kirildi ya da zarar gordu

koli kiralamayı da deneyebilirsiniz. ucuzdan kasıt nedir tam olarak bilemiyorum ama bence taşınma konusunda paranın alabileceği en güzel hizmetlerden biri bu ve karton koli almaktan çok daha uygun fiyatı. ne bantla ne yırtıldı ıslandı derdiyle uğraşıyorsunuz. geliyorlar plastik kolileri bırakıyorlar, siz taşındıktan sonra da kapınızdan geri alıyorlar. işbirliği yorum gibi oldu ama yemin ederim hayatta çok az şeyden bu kadar memnun kalmışımdır.

www.kaplumbox.com

en son ev taşırken gelen taşımacılar bim'de satılan "bili bili" yumurtalarının kolileri ile gelmişlerdi. en iyi kolinin bu olduğunu söylemişlerdi. bim bim gezip özellikle bunları topluyorlarmış.

Satılanlar pahalı yav ben bi kaç gün migrosun mal alma kısmına gidip oradan toplamıştım epey de çıkmıştı.

iPad'e Crack'li program yüklenemediği için MB

alacağınız cihazda ne yapacaksınız? biri bilgisayar, biri tablet. ipad'ler çok muazzam makineler, azımsanmayacak sayıda insan için bilgisayar yerine geçecek kadar iş görüyorlar ama hala bilgisayar değiller. hem laptop, hem de ipad alan bir dolu insan var, öyle düşünün.

mesela python'da kod yazacaksan derleyicisi iyi değil ve bazı paketler çalışmıyor ipad'e göre değil.

vaka sayısı derken her gün açıklanan yeni vaka sayısı mı? toplam aktif vaka sayısı mı?

Aslında sitesindeki şehirlere karşılık sayıları toplayıp il sayısına bölünce 188 gibi bir sayı çıkıyor. Ama tabi bu 01-07 mayıs tarihleri için geçerli.

son 7 gün için çıkan vakaları toplayıp 830a bölebilirsiniz. 98 falan çıkıyor olması lazım.

www.worldometers.info

7 gün hareketli ortalaması 12.292
83 milyon / 100.000 = 830
Günlük ortalama 100.000 kişide 14.8 ediyor.

Portekiz için bahsettiğiniz 100 binde 500 sayısı, bir günlük değil, son 14 gün boyunca gerçekleşen vakaların toplamından hesaplanıyor. Yani son 14 günde Türkiye'deki vaka sayılarını toplayıp 100 bin kişi başına düşen vaka sayısını hesaplayacaksınız. Ben yaklaşık 300 civarı hesapladım.

"Countries with an incidence rate equal to or greater than 500 cases per 100,000 inhabitants in the last 14 days"

merhaba, guncel bilgi eklemek icin geldim. 14 gun falan yazmiyor burada? sef sitesinde tam olarak soyle yaziyor. acaba 14 rakamini karantina gunuyle mi karistirdiniz?

Citizens travelling from countries with an incidence rate of Covid-19 equal to or greater than 500 cases per 100 thousand inhabitants (South Africa, Brazil, Cyprus, India, Lithuania and Sweden) must comply with a prophylactic isolation period of 14 days at home or in a place pointed out by health authorities.

100binde vakalar genel olarak haftalık ortalama düşünülüyor.

Turistik vize ile ab girişleri halen kapalı.

Eğer vizeniz çoklu girişe uygunsa, vizeyi aldıktan sonra X ülkesine giriş-çıkış yaptıysanız, vizeniz de hala geçerliyse Y ülkesine gitmenizde bir mani olmaması lazım sanki? Ama tabii pandemi koşulları turistik vize sıkıntı olabilir.

Yine de işinizi sağlama almak istiyorsanız, şirketiniz zaten prosedürleri biliyordur. Sizi zaten onlar gönderiyorsa bütün belgelerinizi hazır ederler. Etmeliler yani:)

kısa süreli iş için için gidiyorsanız (müşteri ziyareti vs) zaten turistik vize ile gideceksiniz. "iş vizesi" diye ayrıca bir şey yok. çalışma izni var, o apayrı bir şey. ben yıllarca şengen ülkelerine turistik vizeyle gittim geldim, kapıda ne için geldin diye soranlara, müşteri toplantısı dedim geçtim. (bazılarında fiziksel iş yapmış olmamıza rağmen)

doğru anladıysam sizin buradaki derdiniz, covid19 seyahat yasakları nedeniyle seyahat edemiyor olmak. vizenin kendisi değil. öncelikle gideceğiniz ülkenin yürürlükteki seyahat kısıtlamalarını iyi okumak lazım. basit bir müşteri ziyaretini kabul etmiyor olabilirler. örneğin ingiltere'den türkiye'ye seyahat yasağı var şu anda ama biz ingiltere'den adam getirdik buraya karantina falan olmadan. eğer basit bir müşteri ziyareti yapmayacaksanız, karşı firmadan alınan bir mektup ve sizin firmanızın yazacağı bir mektup ile gidebiliyor olmanız lazım. sgk evraklarınızı, firma evraklarınızı falan alın yanınıza.

ama en nihayetinde kapıdaki memurun insafına kalacaksınız. örnek vereyim, zamanında çok acil bir şekilde danimarka'ya gitmemiz lazım. 8 kişiyiz, sadece ikimizde vize var ama yapacağımız işi yapacak vizeli adam türkiye'de yok, danimarka'dan da adam toplamak istemiyoruz (toplayacak network'ümüz de yok) neyse, karşı taraftan davet yazısı aldık herkes için, şirket olarak bir dilekçe yazdık, bütün evraklar falan filan derken, elimde kalın bir klasör dolusu evrakla çıktık yola. istanbul'da önce checkin'de, sonra pasaport'ta, sonra kapıda heryerde problem çıktı, "vizeniz yok danimarka sizi almaz" dediler. bırakın dedim, ona onlar karar versin, bu benim problemim, sizin probleminiz değil. herkese en az 20şer dakika laf anlattım. neyse bir şekilde çıktık yola, indik girdik kuyruğa, memura anlattım, bakın böyle böyle sadece bizim yapabileceğimiz bir iş, yoksa felaket olur falan filan. adam beni 30 sn falan dinledi, sonra herkesi şakır şakır vizesiz içeri aldı.

Gecerli vizeniz varken kisa sureli bir is seyahati icin bile olsa tekrar vize alamazsiniz zaten. Is icin geldiginizi kanitlayin -davetiye, mektup, neden online olamadig vs- o sekilde girersiniz bence.

yukarıda yazılanların aksine schengen'de turistik vize ve çalışma izni haricinde iş maksatlı alınabilen vize de mevcut. ancak (tecrübelerime dayanarak yazıyorum burayı, sonra kapıdan dönerseniz vay efendim demeyin) schengen turistik vize ile iş amaçlı giriş-çıkış yapmışlığım çoktur. elbette bunlar hep "normal şartlar altında". yani pandemi döneminde aklımda böyle bir soru olsa direkt konsolosluktan bilgi almak isterdim.

3008 kullanıyorum çok memnunum.

Toyota chr, skoda kamiq, hyundai tucson, honda crv, peugeut 3008 bakilabilir gibi

3008 +1

Alacaksanız tam şimdi beklemeden alın. Bu ay sonunda büyük zamlar gelecek.

3008 +1 ancak 3008 boş paket oluyor bütçenizle, 2008 in en dolusuna da bakabilirsiniz.

suvlar bsuv csuv dsuv diye ayrılıyor. genişlik,konfor vb. değişkenler var. ben c5 aircrossun metini baya duydum. 3008 2008 dizayn olarak güzel ancak bence tatmin edici araçlar değil.

Kamiq yerine seat arona veya ateca. Skoda severim ve kullanırım ama Kamiq hoşuma gitmedi. Karoq da olabilir. 21 mayısa kadar 420bin fiyat gördüm dün sitede.

Hyundai Tucson kullanıyorum. Tek bir sorun yaşatmadı bugüne değin. İç ve dış tasarımı ile sürüş konforundan çok memnunum.

kia sportage şiddetle öneririm.

o paraya sıfır suv aldığınızda küçük bir araç almış olacaksınız. iyi bir tercih değil bence. ama benim fikrim bana, sizin fikriniz size.

araba almanın zamanı yok artık. indirim olduğunu görmedim uzun zamandır. galericiler stok yaptığı için, arz talep dengesi iyice şaştı

C5 aircross, yalnız hani paketi aldığına dikkat et epey farklı donanım seçenekleri var.

O fiyatlarda cok baktık,

Ford Kuga

Peugeot 3008
Citroën C5 Aircross (sehir icinde sorun olmayacaksa, en heybetlisi bu)
Opel Grandland X

Nissan Qhasqai

Seat Ateca
Skoda Karoq

Gayet alinabilir, güzel araçlar. Yakit olarak düşünüyorsaniz en az yakan Grandland X. Onun dışında hepsi sizi cekmesine bağlı. Mesela c5 in ferahligina tav olmuştum. 3008 in ic dis tasarimina.

Fakat hic biri kesinlikle bu paralar etmez. Ama napican mecbur, bizim ulkemizde arac pek zarar ettirmiyor.

otellerin restoranlarında, otelde kalmayan kişiye hizmet verilmiyor. aynı mantıkla otelde kalmayana plajı kullandırmamaları lazım.

benim 17günlük kapanmada 2 3 günlük gittiğim otel, tanıdık 1 2 aileyi günübirlikçi olarak almıştı.
Yer bodrum, torba.

@co2s2 haklısın ama otelde konaklasam plajını kullanabılıyorum degıl mı?

yanı yasak sadece parası olmayan sınıfa mı? param varsa gıdıp otelde kalıp restoranda yemegımı yıyıp ıckımı ıcıp, gunduz plajda denıze gırıp bıra pattıs yapabılıyor muyum?

plajlar otellere ait degildir. kamu malidir. sezlongunu kullanamazsin, tesisinden faydalanamazsin ama denizine girebilirsin. tabi boyle diyince burasi turkiye, adam sikayet eder picligine, polis gelir sana ceza yazar. plajla otelin baglantisi yok. ama yasak sirasinda denize girme kismi ile ilgili her sey olabilir.

tamamen farazi konuşuyorum, polis jandarma gelse kimlik sorsa otel rezervasyonunu gösteremeyene ceza kesmeleri lazım şu anki durumda. ama polis gelip otele sırayla turistlere kimlik sorar mı, sanmıyorum. otel bu sorumluluğu alır mı, onu da sanmıyorum. bence bu iş sıkıntılı.

@do you remember me : haklısın ama gidip otelin kapısında "plaj sizin kardeşim, istediğim gibi girerim" diye kavga etmek de hiç mantıklı değil, sonuç alamayacağınız da garanti gibi.

@co2s2 tam tersine, eğer arkası olan bir otel değilse, ihbar ettiğinizde ceza kesiliyor. ha size bir faydası var mı yok ama olsundu.
ama yasak zamanı, ben denize giricem diye kapısına dayanmayın tabi.

Kıyı kanunu gereği "otelin plajı" diye bir şey yoktur. Dolayısıyla belki otelin havuzuna girebilirsiniz ama denize giremezsiniz.

Yeni genelgeye göre bir konaklama tesisinde kalıyorsanız sokağa çıkma ve seyahat yasaklarından muafsınız. Elinizde bu durumu ispatlayan belge olması koşuluyla.

@halanne : uygulamaya ben de karşıyım ama sonuç alamamaktan kastım başka. otelin kapısına gidip "bilader ben gireceğim bu plaja, sokmamazlık edemezsiniz" diye ne kadar uğraşırsanız uğraşın. almazlar sizi içeri. haaa ihbar edip ceza aldırmak mümkün olabilir ama o gün o plaja giremezsiniz.

bir de otellerin çoğunluğunun bir tanıdığı vardır. kimse kafasına göre kapatmıyor. kurumlardan resmi izin alınmasa bile, birilerinden birşeyler karşılığında izin alınıyordur. kaldı ki, bir ticari işletme bu şekilde sahili kapatıyorsa, ceza kesmeye yetkili kurumun adamları gidip "ya arkadaş siz burayı kapatmışsınız ama olmaz böyle, bizim müdürümüz/amirimiz bilmem kim bey/hanım sizinle bir görüşmek istiyor" gibisinden uyarıda bulunurlar. sonra işin oluru halledilir.

herhangi bir tv + mibox benim için en müthiş kombinasyon. denediğim hiçbir dahili smart. mibox kadar akıcı ve pratik olmuyor. yönlendirme gerektirmeyen bluetooth kumandası bile büyük avantaj. yıllardır niye yapılmamış anlamıyorum.

lg'nin en ucuz modelleri işinizi görücektir.

Beğendiğiniz tv+ mi stick

bizde epey eski bir panasonic plazma tv var. Görüntü kalitesi falan tatmin ediyor. Televizyonda da bir sıkıntı yoktu. Yeni TV mi alsak diye düşünürken, 220 tl mi stick aldık. TV'nin havası değişti:D

Evdeki düz tv 220 tl'ye smart tv oldu. Yani tv'nin uygun girişi varsa direkt böyle bir çözüm işinizi görür.

Bu arada yukarıda da yazılmış, dahili smart tvlerle kıyaslayınca performansı daha iyi geldi bana.

En güzel yanı da chromecast olayı. Mesela telefonu (android) olduğu gibi tvye yansıtabiliyorsun.

Ben ilk tvmi ambilight icin philips aldim. Bence ambilight olsun mu olmasin mi onemli bir soru olmali. Deneyimi cok etkiliyor

TLC tv ler yeni türkiye pazarıan giriyor.yurtdışında baya tutulan bir marka.
fiyatlar da uygun gibi.

seneler önce 2 arkadaşım antalya'da bir otelden yer ayırtmak istediler. hem fiyat pahalı geldi, hem de 2 erkek alamayız dediler. bunlar da rezervasyonu, uçak da dahil olmak üzere ukrayna'da bir acente üzerinden yaptılar. ayrıca bir uçak bileti alıp ukrayna'ya gittiler, 2-3 gün orada kaldılar, sonra acentenin ayarladığı uçak bileti ile antalya'ya gittiler, otelde kaldılar. ukrayna'ya dönmeden yine kendi aldıkları biletlerle istanbul'a döndüler.

yine de daha ucuza geldi.

Co2s2 peki ukrayna’dan değil de direkt tr’den gidemiyorlar mıydı? Bir de acentenin adını öğrenebilir misin?

@sta : bu dediğim olay 15 sene önce oluyor. acentenin ismini hatırlamaları mümkün değil. neden doğrudan gitmediler? yanlış hatırlamıyorsam, bir grupla tur gibi yapılan bir organizasyon idi. "biz geldik ukrayna'dan yaptılar rezervasyonumuzu" demeleri işe yaramayacaktı

Ben Fransa'dan booking üzerinden baktim, sonra Türk sitelerinde arastirdim. Türkiye'deki daha ucuzdu. Böyle bir fark var mi emin olamadm yani.
Yanlis hatirlamiyorsam pasaport falan istiyorlardi yurtdışından geldigini görmek icin, gecen de sorulmustu.

şuradan bir bak uçak dahil bu fiyatlar. tabi sofya'ya gidip uçağa oradan binmek gerekiyor. gerçi istanbul-sofya arası 100 - 150 lira falandı en son.

şimdi baktım twitte yer alan otel de var seçeneklerde. 7 gece 18 bin tl falan yapıyor sanırım uçak dahil.

www.romanticholidays.eu

(git: eksiduyu.ru)

burada olay aslında firmaların bütün oteli kapatıp charter uçak kiralayarakvs. maliyetleri inanılmaz düşürmesinden kaynaklanıyor. yerli-yabancı algısının çok doğru olduğunu düşünmüyorum. yukarıdaki linkte de yazdım, türk pasaportuyla bahsi geçen ucuz tatilden ben yaptım.

Sirf bunun icin Opera browser indirdim, kendi VPN'i var.

www.genmirror.com

youtube'dan video indirten siteler var. öyle bir siteden indirmek de çözüm olabilir.

Verebilir ki verir de gozun aciyorsa falan

Teorik olarak verebilir tabii ki.

Tabi ki verir.

1 haftalik? neden kipkirmizi olduguna gore degisir. akı kizardiysa sabaha gecebilir bile.

verebiliyor. hatta sokak aralarındaki bazı saçma sapan küçük hastanelere girdiğinizde "rapor almak istiyorum" diye girdiğinizde muayene ücreti karşılığında haldır haldır veriyorlar.

Country tarzı sever misiniz

@opitseri evet. Hatta birkaç model beğenmiştim ancak fiyat yüksek geldi.

ider en uygun fiyatlısıydı. uzun yıllar da kullanılıyor. ama öyle ahım şahım değil tasarımları.

bence mobilya sağlam olduğu için alınmalı, güzel tasarım ikinci planda olmalı. tasarımı güzel olan ama sağı solu kırık olan bir mobilya hiç işe yaramaz.

vivense degil. kesinlikle uzak dur.

mevsim aynı kaldığı sürece bir küçük bavul ve bi el/sırt çantası bana yeter. 14 yaşımdan beri göçebe yaşıyorum, gide gele öğrendim bu işleri.

1 haftadan kısa olanlar için sırt çantasıyla gidiyorum.

gün sayısı * (don, çorap, tişört)
gün sayısı / 3 * (pantolon, gömlek)

2 haftadan uzun kalacaksam zaten yıkamam lazım, o yüzden maks 10 günlük kıyafetle gidiyorum. yazın yine sırt çantası iş görüyor da kışsa kazak falan çok yer kaplıyor, mecbur küçük bi valiz.

Buyuk bir sirt cantam var, genelde her seyi ona sigdiriyorum. Tek tuk de olsa elimde ufak bir canta oldugu oluyor. Genelde 2 pantolondan fazla almam. Daha fazla gerekmesi cok kucuk bir ihtimal, olursa da yenisini alirim gittigim yerde diyorum.

Çocukla gidiyorsak 2 bavul. Çocuksuz gidiyorsak sırt çantası

Bir hafta on gune kadar sirt cantam ile.

Daha uzunlari icin duruma gore kabin boy veya orta boy valiz ve yine ayni sirt cantam. O sirt cantasi olmadan cikamiyorum yola :D

3 Ay dolaştım kabin boy valiz ile, 5 Siyah düz tişört, 1 ceket, 2 siyah pantul. Don ve çorap kullan at sistemdi.

iş için gidiyorsanız ve otel masraflarınızı şirketiniz karşılayacaksa en azından haftada bir düzenli olarak kıyafetlerinizi otele verin, temizlesinler. eğer sizin cebinizden çıkacaksa ve otel laundry'sine para vermek istemiyorsanız, çorap ve çamaşırlarınızı her akşam yıkayın. gömlek, tişört ve pantolonlar için de haftasonu çıkıp bir laundry bulun, otelden ucuz olacaktır.

böyle bakınca 2 haftalık seyahat ile 1 aylık seyahat arasında, tedbirli davranmak adına farklı kalınlıkta bir mont ya da hırka ya da anorak almak haricinde bir fark olmaması lazım. en kötü ihtimalle gittiğiniz yerde bir şeyler alırsınız.

exfat yapmalısınız.

exfat

fevkalade yazım hatalarım için özür dilerim, mobilim :)

1: ayanın durmasını sağlayan stoper kırılmış olabilir. Servise götürürseniz tamir etmez direkt değiştirirler. Bundan anlayan bi özel servis bulunur mu? Bence zor.

Powerfold'u (yani otomatik kapanıp açılmayı) devre dışı bırakabiliyorsanız muayene il ilgili bir sorun olmaz. Bence bu haliyle de olmaz ama emin değilim.

aynada kırık yoksa, yani görüş açısından sorun teşkil etmiyorsa geçer diye düşünüyorum.

aynanın kapanıp kapanmaması umurlarında olmaz diye düşünüyorum. durması gereken yerde duruyor mu?

ayna otomatik değil, elle açılıp kapanan türden. ortalama 70-80'le e-5 üzerinden işe gittim 1 kere denemek için, ayna duruyor. şehirler arası yolda 160-170 basınca durur mu emin olamadığım için bantladım ben nolur dolmaz diye. o dönme mekanizması biraz yalama olmuş daha önce hiç muayeneye araç görmedim, kendi aracım falan da yok muayenede adam aynaya elini atıp bu yerinde duruyor mu diye bakıyor mu bilmiyorum bakmazsa ruhu duymaz çünkü. görüşte falan hiçbir sıkıntı yok.

@co2s2, hızlı gidersem (80 üstü hızda denemedim) rüzgardan ayna kapanır gibime geliyor. ortalama hızlarda durması gereken yerde duruyor sıkıntı yok.

@himmet dayı, özel servislerde şansımı deneyeceğim en kısa zamanda, şirketin araçlarına bakan 2 usta var onlar belki yaparsa yapar ama sorduğum kişiler genellikle aynayı değiştirler komple dedi sizin gibi. ben yine de bir umut ışığı arıyorum :)

geçer merak etme.

Matematik olarak hesap doğru fakat o gördüğünüz fiyat ön satıştan alınan Casper’a ait değil, daha ön satış coinleri serbest kalmadı. iou token olarak aratırsanız görebilirsiniz, o borsalarda satışta olanlar böyle üretilmiş tokenlar olmalı.

Ekleme: tabii coinler release olduğu zaman aynı fiyat grafiğine dahil olacak mı onu bilmiyorum, erc20 tokenlarda olduğu gibi kontrat adresi olmadığı için takip de edemiyorum.

evet hesap doğru. hatta daha da kötüsü bir ara 39 dolar seviyesini gördü.