Yarın farklı bir türünü kullanacağım umarım iyi olur.

@guitarissimo, Sizin kullanacağınız hangisi acaba?

Bir kac yil once kullanmistim. (Ayni marka degildir muhtemelen) hiiicc sevmemistim. Koku onler diyor ya tamamen yalan, islaniyor ve kaliyor oylece. Boyle olunca da bir de islak talas kokusu ekleniyor. Gerci ben agac pellet olani kullanmis olabilirim, hatırlamıyorum.
Pellet sevmedim ben kisacasi.

çam ağacı granülü

4 yaşımı hatırlıyorum kardeşimin eve hastaneden gelişini ona oyuncaklar yapmamı falan hatırlıyorum yani 4 ve sonrası benim için

okula başlamadan öncesini pek hatırlamıyorum ben, kesik kesik. okula başlamamı baz alabilirim ben bu ifade için. 6 yaş yani.

3

4 ve sonrası

Valla benim için cidden kafamın çalışmaya başladığı, kisiligimin oturduğu, yani yaptigimin sorumluluğunu halen alabilecegim zamana gonderme yapar ki 20-21 yaş. Ama hatirladigim zamana gonderme yapacak olursa 4-5.

Benim için söz ettiğim duruma göre değişiyor bu.

Kendimi bildim bileli gitar çalıyorum; 10 yaş.
Kendimi bildim bileli yemek yapıyorum; 15 yaş.
Kendimi bildim bileli çalışıyorum; 18 yaş.
Kendimi bildim bileli kuzenimle geçinemiyorum; 3-4 yaş.

Fakat daha genel bir yanıt vermek gerekirse 6-7 yaştan itibaren pek çok anımı net biçimde hatırlıyorum. Bir ikinci yanıt da bu olabilir.

sardunyanın çiçeksi bir kokusu yok daha çok otsu bir koku, hele sulayınca. şu an sardunyaların tam mevsimi çiçekli ve bakımı çok kolay, susuzluğa bakımsızlığa dayanıklı, kendini hemen toparlar, başlangıç için iyi olur

sardunya dayanıklı ve mevsiminde olduğu için tercih edilebilir.
bakımı kolaydır.

yarı gölgeye ve duvar diplerine ortanca. (boduru var, o terasa daha iyi olabilir)
çok güneşli bir bölge varsa begonvil.
hafif esinti elbet oluyordur, petunya ve cam güzeli.
güzel koku için gardenya.
saydıklarımın hepsinin mevsimi şu anda.

sıvı gübre de olur, solucan gübresi de çok iyi geliyor çiçeklere.

Gübre de isirgan otu gübresi ve kahve artigi tavsiye ederim. En ucuz hatta bedavaya toprağınızı beslersiniz.

en önemli şeyi yazmamissiniz: rakım ve konum.

@tabudeviren, İstanbul.

Haritatr.com'a göre rakım 21 m.

Fazıl Say olamayabilirsin. Bu kimin umurunda? En başta sen bunu umursamadan denemelisin. Hayat hızlı geçiyor. Başkaları kalkışmadı diye bu düşünceni iptal mi edeceksin? Hepimiz 30'dan sonra piyanoya başladık dersek 3,364.98TL verip siparişi onayla mı diyeceksin.

Üniversitedeki bi arkadaşım 27 yaşından sonra başlamıştı ve hiçbi müzik geçmişi yoktu. Gayet de iyi gitmişti ama okuldaki derslere katılmıştı, bol pratik yapmıştı. Kendi başına bu kadar hızlı yol katedilebilir belki ama doğru öğrenip öğrenmediğin nası check edilir bilemiyorum :)

Hicbir şey için geç değil
Ben de 27 yaş olarak yeni başladım keşke daha önce olsaydı ama olsun

Kesinlikle olur. Harika da olur.
Yardim isterseniz de teorik şeylerle alakalı buradayız.

Düşünmeden başlayın. Çok mutlu olacaksınız.

Ortalama bir piyanoyla başlayın derim. Metot olarak da simplypiano indirin yıllık abone olun, tertemiz öğrenirsiniz. Ben de bu şekilde 27 yaşında sıfır müzik bilgisiyle şarkı çalacak seviyeye gelmiştim.

tam olarak bu durumdayım.

@la triviata'nın bana verdiği gaz ile bu yola girdim. 27 yaşımda başlayacağım ben de en kısa zamanda.

Ben de daha dün piyanoya başlasam geç olur mu diye düşünmüştüm bu duyuru çıktı karşıma :)

Başlamak için tereddütlerim gitti.

Valla muzik kulaginiz ve belli oranda yeteneginiz ve calisma azminiz varsa olabilir gibime geliyor. Ben de azim ve muzik kulagi sifir. O yuzden pek surduremedim ama udemyde baya indirimli guZel kurslar var pandemi sirasinda is gorur.

Müzik aletlerine yüzde 30 ek vergi geliyor.

Hedefinizi doğru ve gerçekçi belirlediğiniz sürece hiçbir şey için geç değil. Sizinle yaşıt ve bir süredir kendi kendine çalışan bir arkadaşım dün dijital piyanosunu sipariş etti. Çalgıların her hafta yüzde 5 zamlanacağını söylemiş satıcı. Bence elinizi çabuk tutun :)

tayyip ne derse o oluyor, motivasyon, analiz, plan proje bekleme yani.

faiz lobisi diye uydurduklari kavrama uygun hareket etmek icin faizlerin dusmesi gerekiyordu.

@baldur2, evet anlıyorum ama bir fayda sağlayan oldu mu bu durumdan?

Bir iş yapılıyorsa bir şeylere ya da birilerine fayda sağlaması gerekmez mi? Mesela iş adamları mı kazandı bu durumdan? müteahhitler mi? Kimler? Hangi sektöre yaradı?

ya da hiç kimseye yaramadı mı?

Faiz artırıp azaltmak kuru ayarlamak için değil sadece. Faiz artarsa yatırımcılar kredi çekmez, dolayısıyla ekonomik büyüme olumsuz etkilenir. Faiz düşürmenin motivasyonu daha çok paranın ekonomik döngüye girmesini sağlamak. Bir anlamda dişlileri çalıştırmak anlamı da taşır. Ama bu kadar da kolay değil. Yani dövizin 7.2'ye geldiği bu zamanlarda faiz düşürmek doğru karar mı? Bence değil. baldur2'nin de dediği gibi reis ne derse o oluyor. Yoksa merkez bankasının birincil hedefi tl'nin değerini korumaktır. Bu anlamda faiz artışı beklenirken faiz düşürmek sadece reisin arzularını karşılamak için oluyor.

Kur acisindan degerlendirirsek, faizleri dusurmek zaten kuru azaltacak degil arttiracak bir hamle. Orada bir hata olmus sanirim.

Faiz, paranin o anki degeri (daha dogrusu edinme maliyeti). Bu yukselince, surec icerisinde insanlar (ve sirketler) paralarina daha cok tutunuyor, daha az harcama yapiyor, daha az yatirim yapiyor, issizlik artiyor, enflasyon ve kur azaliyor. Bu dusunce, surec icerisinde insanlar daha cok harcama yapiyor, daha cok yatirim yapiyor, issizlik azaliyor, enflasyon ve kur artiyor. Diger etkenleri sabit varsaydigimizda genel iliski bu.

Hukumetler her yerde her zaman faizi azaltma egiliminde cunku faiz dusunce yukarida saydigim surec (paranin edinme maliyeti azalinca ekonominin hareketlenmesi) onlara oy, destek ve ayaklanmama olarak donuyor. Yan etki enflasyon ileriki, gorunmez bir problem. Ayrica dusuk faizlerin yatirim ve harcama sevkini arttirarak ranti da kolaylastirdigini savunabiliriz. TCMB'nin teorik olarak ozerk ve bagimsiz olma sebebi bu, zira hukumetleri kendi haline biraktiginda enflasyonu goz ardi ederek sifiri tuketme ve en sonda para basarak devaluasyon yapma egiliminde. Bu sebeple, normalde, hukumet buyume sorumlulugunu kendine ustlenirken, diger yandan merkez bankasina paranin degerini koruma sorumlulugu yuklersin.

Ekonomi cok yonlu, bir suru ic ve dis etken var ve her seyi ayni anda kontrol edemiyorsun, bu yuzden pratik cok daha karmasik. Sosyal davranislar ve inanclar da muhakkak bazi seyleri etkiliyor. Ancak isin icine girmeden genel cerceve bu, sanirim ayni zamanda sorular icin aciklayici oldu.

En son aylar önce gitmiştim, bu süreç başlamadan çok daha önce. Bundan sonra da gitmem.

Gitmem.

uzun bir sure gitmem. kiyafet ihtiyacimi da bir sure erteler ya da online alirim. su siralar sadece market ve eczaneye gidiyorum ve giderim

Gitmem

çok çok önemli bir işim olursa giderim ancak ama kolay kolay olmaz muhtemelen.

Normalde ayda bir 9 ila 11 saatleri arasinda giderdim. O da her ay degil. Tamamen alisveris icin.
Asla arkadaslarla bulusma noktam olmadi avmler, olamaz da.

O avm kalabaligi beni oldum olasi tedirgin ederdi yani.

Su durumda asla gitmem. Covid tamamen silinirse bi gun yine ayda birlik rutinime donerim anca.

ne avmye, ne berbere gitmem.

gideceğim yer belli, market, eczane mecbur kalırsam hastane ve atm.

yolum önünden geçiyorsa değiştiririm.

ben giderim. hastalanırsam bana bi şey olmaz. bünye sağlam.

tek başıma yaşadığım için bulaştırabileceğim birisi yok.
dışarda birisine bulaşırsa bulaşır. o da nasip.

Avm ye giderim ama berbere gitmem.

Ne berber ne avm ikisinede birkaç ay daha gitmem

Aşı olana dek ne markete ne de avmlere gitmeyeceğim.
Ne yazık ki online alışverişe devam edeceğim.

Zaten avm'leri sevmeyen bir ev reisi olarak gitmem eşimin de gitmesine müsade etmem uzunca bir süre kanımca 2020 yılı içerisinde AVM sezonu bitti bizim için 2021 yılında ise duruma bakarım.

giderim.

gitmem.

Öngörüm: iptal edilir.

1 haziram pazartesi , bayramin hemen ertesi oluyor, o zaman baslar bence

@alttaraf, aslında ben de öyle düşündüm, bayram üstü yurtdışından bir yığılma olmasın düşüncesiyle ertelemişler sanki 20 mayıstan 28'ine. Yoksa 1 hafta ileri almanın mantığı ne olabilir ki.

uçak dolmayacağı için öyle bir uçuş olmaz

Özel durumlar icin belirli ucuslar olur, ancak normal seyahat ucuslarini unutmak gerekiyor. Ben avrupa tarafindan konuyu detayli takip ediyorum, resmi hic bir tarih verilmis degil. Mayis sonu satilmakta olan seyahat biletleri tamamen firmalarin öngürüleri ile belirledigi bir sey. Alinan biletler iptal olur, baska tarihe bilet alinmasi istenir, kesinlikle yanmaz. Ama parayi da geri ödemek istemeyeceklerdir. Ancak aradaki fiyat farkini mutlaka isterler. Simdiden bilet almanin bile faydasi yok.

Devletler önceden tarih vermekten kaciniyorlar. Fakat korkarim ki bu yaz özellikle hazirani yiyecekler. Sonrasi icin mum isigi kadar umut tasiyorum.

@nihannihan, benim de haziran'ın ilk haftası Almanya'dan misafirim gelecek. Biletini şubat sonunda almıştı. Konuyu düzenli olarak takip edenlerdenim.

AB bazı düzenlemeler yapıp yalnızca kendi içlerinde seyahate izin vermeyi konuşuyormuş. Youtube'ta nalan sipar'ı takip edebilirsiniz. Son iki videosunda bunlardan bahsediyor.

recelli tost ekmegini gordum ve kapattim. sarlatanlik.

40 kiloluk kişi de 200 kiloluk kişi de 8 kilo mu veriyormuş kesin? Fiziksel aktivitenin etkisi hiç yok mu?

Biraz beyinsel aktivite yapabilenler cevabı biliyor aslında.

Eğer arkadaşınızın ciddi bir kilo problemi varsa, diyete ek olarak daha hareketli bir yaşam biçimine geçiş yaptıysa bir ayda 8 kilo verebilme olasılığı var bildiğim kadarıyla.

Yıllardır diyet yaparım, bir ayda 5 kilonun üzerine çıkamadım. Epey fazlası olmalı.

Incelemedim, gerek de yok.
Arkadaşınız çok kilolu ise sıkı bir diyetle tartıda 8 kg düşmüş olabilir ancak bu kilo vermek demek değildir. Su, ödem atar vs ama bu şekilde devam ederse, fazla kalori açığı dan dolayı metabolizma yavaşlar ve sonra hızlandırmak çok zor olacağından daha fazla kilo alır.
Bu devirde lütfen mucize diyetlere falan takılmayın.
Gerçekten mucize istiyorsanız intermittent fasting ve ketojenik diyet i inceleyin. (ikincisi biraz zahmetli ve zordur ama ilkini uygulama çok kolay)
Tabi ilki beslenme düzenidir diyet değil ama şimdi uzun uzun yazasım yok.

Bence arkadaşın kaç kilo ki 8kg/ay verebilmus XD kolunu bacağını kesti herhalde.

yıllardır saklanan tüm fit arkadaşların sırrını barındıran mucize. 2 top meyveli dondurma keşke bu kadar ucuz bir şekilde ifşalanmasaydı. ah ah

Bizim 10 yıllık philips saç kurutma makinemiz daha birkaç gün önce bozuldu. Bozulmasından kastım da temassızlık sorunu. Tasarım ödüllüsüne gerek var mı bilmiyorum ancak philips öneririm :)

Kuaför makinelerinden alın, daha ucuz ama daha dayanıklı ve yüksek performanslı oluyorlar. Tasarım ödülü alamazlar yalnız, dümdüz siyah ve çirkinler. Model öneremiyorum, burada daha önce sorulmuş ve model önerileri verilmişti, onlara bir bakın isterseniz.

ben 7 yıl kadar önce bir philips makine almıştım 2300 wattlık, salondry pro diye geçiyor, o zamanlar 150 lira civarındaydı diye hatırlıyorum, çok pahalı bir makine değildi o zamanın şartlarında, çok daha pahalı makineler vardı. şimdi aynı türde makineler 400-500 bandına çıkmış sanırım. benimki hala çok iyi çalışıyor, hiç bir sorun çıkarmadı.

bu arada sanırım fön makinesi ve saç kurutma makinesi farklı şeyler. ona göre de watt'ın anlamı ve makinenin gücü değişiyor galiba. makine kuvvetine karar verirken belki dikkat etmek istersiniz diye yazayım dedim. Ama bu normal 2300 watt saç kurutma makinesi baya baya yeterli geldi bana hep.

Ben 2 ay önce bu duyuruyu açmıştım. Duyurudaki arkadaşlar sağolsun hayatımdaki en mantıklı seçimi yaptım. Reklam gibi olacak ama sadece 100 liraya Matrix diye adını daha önce duymadığım bir kuaför fön makinasi aldım. Hayatımda daha iyi bir makina kullanmamıştım. 10/10luk ürün. Gelen kullanan herkes hayran kalıyor. Acayip bir şey. 2500 watt. Aradığınız ve aldığınızda pişman olmayacağınız şey bu.

Edit yapamiyorum. Markası etapmış. Farklı modelleri de mevcut. Bir inceleyin isterseniz

arzum ar512 yıllardır kullanıyoruz. güçlü, 3 yıl garantili bir makina. daha da fazla para vermenize gerek yok.

daha önce cevapladık bunu silinmediyse. kuaför makinası öneriyorum ben de.

alacağınız en iyi ev aleti olacak. muhtemelen tasarımından sıkılacaksınız ama o sizi bırakmayacak.

benim aldığım 15 sene dayandı misal tamir ettirmeye üşendiğimden yenisini aldım.

Ben yaklasik 10 yildir phillips marka bir makine kullaniyorum. Kac defa dusurdum, en son arkasindaki hava ufleyen kisimdaki icine sac dolanmasin diye taktiklari koruma kismi ezildi baya ama hala tas gibi. Kontrol ettim su an hepsiburadada 300 tl ye inmis gorunuyor. Eger bilindik marka almayi dusunuyorsaniz tavsiye ederim.

Not: hic fon cekmeyi denemedim gerci. Saclarim cok fazla ve kivircik. Kurutmasi pek uzun surmuyor. Kullandigim diger ev tipi makinelere gore oldukca iyi hatta.

Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok ama doğalgaz borusundan öyle bir ses geliyorsa hemen doğalgaz firmasının acil hattını arardım ben olsam.

Şu an ses gelmiyor hocam, kapattım sigortayı, bu saatte gelirler mi bilmiyorum. Çok küçük bir şehirde yaşıyorum.

Gelmeseler bile ne olduğu hakkında fikirleri olabilir. Cidden acil bir şeyse ve gelemiyorlarsa size ne yapacağınızı söyleyebilirler. Bence hemen arayın.

hiç umudum yoktu nedense ama aradım ve hemen cevap verdiler. önce yapmam gerekeni söyledi, hepsini yapmısım zaten bilmeden de olsa. sonra da ekip yönledireceklerini söylediler. teşekkür ederim herkese.

@mezarkabul, peki nedeni neymiş bu durumun??

Merak ettim ben de. Neyin sigortasını kapadınız ? Sigortayı kapatınca doğalgaz borusundan gelen ses nasıl etkileşiyor ?

La casa de la papel Çorum olabilir mi?
Yan binada kazı çalışması yapıyorlar belki de.

Sorunu çözmedi, evin dışında doğalgaz vanasının altında elektrik kutusu gibi bir şey varmış. Onu açıp içinden bir şey söktü, elektrikçi ara dedi, onlar sorunu halletsin, forumu doldursun ben gelir açarım dedi. Şöyle bir şey var adam bunu yaptıktan sonra evin içindeki sigortayı açtım. Yüzde 70-80 azaldı ses. Baya uyunur bu seste :) ama kapattım tabii ben yine de. Şimdi gelen ses sadece elektronik bir ses, cızırtı. Gaz kspanmadan önce bir şeyin zorlanmasi/duvar delinmesibe benzer ama değil gibi bir ses vardı. Elektrikci de bir saate gelecek inşallah

Gaz alarmı bozulmuş. Neden değişik bir ses çıkardığını da açıkladı elektrikçi ama teknik bir dille. Evin dışındaki vananın orada bobin varmış. Gaz alarmının elektrik kablosu da gaz borusunun yakinibdab geçiyormuş vs bu kadarını anladım en fazla :)

firinda somon veya levrek guzel oluyor. alabalik da iyi olur.

Çipura/levrek. Ama bugünlerde somonda kampanya var galiba. Somon da güzel olur.

Çocuk varsa kesinlikle çipura. En lezzetli kültür balıklarından biri bence. Somon için mesela bir alışma evresi gerekiyor.

Lezzeti daha çok mevsiminde olup yağlanması ve deniz balığı olması etkiler. Mesela piyasada 3 çeşit levrek görürsün: kültür, deniz çevresinde yetiştirilen deniz levreği ve doğrudan balıkçının denizden çıkardığı olta levreği. Hangisinin daha lezzetli olduğunu soylememe gerek yok fiyatları da ayni sekilde katlanarak gider bunların. Mevsime özgü iyi bir f/p sahip balık bulamaz ya da tereddüte düşersen levrek cupra ve somon joker olarak değerlendirilebilir.

Sirf levrek demek icin duyuruya giris yaptim. Ben kacar bye.

baldur2 kankama harfiyen katılıyorum demeye geldim ve gidiyorum.

kaya levreği kesinlikle. şöyle bol baharatlı, zeytinyağlı. oy :)

levrek.
fileto yapın, sadece tuz ve karabiberleyip çok az yağlayarak fırına atın.
çıkardıktan sonra üstüne bol dereotlu, sarımsaklı, limon suyu ve zeytinyağından (ağır gelmez derseniz tereyağ da olabilir) oluşan bir sos yapın.
sonra bana teşekkür edin.

Çipura <3

Firin posetinde levrek. Arasina limon dilimi defne yapragi sogan sarimsak sikistirin birazda yaglayin. Misss.

levrek. yorumları okudum yine de yazıyorum.

Kimse yazmamış ama levrek de güzel olur.

levrek güzel olur kimse yazmayınca yazayım dedim

2 haftadır çıkmıyorum.

Evde zaman geçirmekle ilgili sorun yaşamıyorum ama herkes gibi geleceğe dair epey kaygılıyım.

Nerdeyse bir aydır çıkmıyorum :-/

Çalışıyorum çıkmak durumdayım.

Bunun dışında market, eczane, bankamatik çıkıyoruz yani mümkün olduğunca hepsini en tenha saatlere denk getirmeye çalışıyorum

3 haftadan fazla oldu, çöp atma dışında dışarı adım atmadım.

Çıkarsam da motosikletle çıkıyorum.

1 aydır hiç çıkmadım ama erkek arkadaşım hemşire, o her gün hastaneden gelirken evin ihtiyaçlarını alıp geliyor. çöpü o atıyor vs..

Cikiyorum, maalesef ev tasimak zorundayim. Tasima sirketleriyle, 10 kisiyle gorusmemek, fiziki kontaga gecmemek icin cok az insanla ve dolayisiyla cok daha yavas bir sekilde tasinmak zorundayim.

Zorunlu durumlar disinda asla cikmam.

2 haftada 1 kere markete çıkıyorum.

market harici çıkmıyorum ama bazen uzaktaki markete giderek kaçamak yapıyorum.

çıkmazmıyım, su almaya gidiyorum, eczaneye gidiyorum, inanırmısın bilmem çöp atmaya bile çıkıyorum. ne gezmek ne gezmek geçen bi çılgınlık yapıp atmye bile gittiğim oldu. tabi çöpleri 3 günde bir, ötekileri haftada 1 hallediyorum.

öö pis demeyin, kokacak çöpleri kapıcının toplama saatinde dışarı çıkarıyorum ama şişedir , pettir falan onları ayırdığım için 3 günde bir atıyorum.

34 gündür evden çıkmıyorum. martın 12sinde gelmiştim eve haftasonu tatili için sözde, o günden bu yana yürüyüşe/markete bile çıkmadım.

Her gün işe gidiyorum yani cikiyorum

microsft teams

teams ücretli galiba?

E yaşlı biri yok ama seni de hasta eder, öldürmese de hasta olursun uğraşırsın.

En azından balkonda havalandır, sonra koy dolaba.

Beyle

www.independentturkish.comğlik/marketten-aldıklarınızı-nasıl-sterilize-etmelisiniz-abdli-doktor-pratik

aşırı özene gerek yok, kolonyayı spreye koyun püskürtün. alkol hem uçucu hem de zehirlenmezsiniz.

sebze meyveyi suyla yıkayın yeterli.

kuru gıda var ise paketlerini kavanozlara filan boşalt, çikolata vs gibi boşaltılamayacak şeyler varsa dışarda beklet en azından azıcık. sebzeleri filan zaten poşetinden çıkarıp yerleştir.

buzlukta -20 derecede filan 2 yıl yaşayabiliyormuş virüs, normal 4 derecede ise 3 gün filan yaşarmış.

english.alarabiya.net

oncecouponatime.com

valla dün yoğurt kefir vs. almıştık direkt buzdolabına koyduk biz de. İçmeden dışını sileriz artık. Diğer şeyleri kapının önünde 1 gün falan bekletiyoruz. Silmedik hiç.

(edit: meyve sebzeleri sirkeli suda bekletiyor kardeşim, sabun çok acayipmiş bence iyi durulanmazsa kötü :D)

Elbette dezenfekte etmeniz gerekiyor. İşinizi şansa bırakmayın lütfen.

Annem havalandırdıktan sonra sirkeli suda bekletip yıkıyordu.

Artık biraz daha dikkatli olmamız gerektiğini düşünüp dünkü toplu alışverişten sonra meyve sebzeleri sabunlu sıcak suda iki dakika bekletip yıkadım. Bundan sonra da böyle devam edeceğim.

Paketleri koyuyorum kenara, oyle bekliyor biraz.

Ama son alışveriş yaptığımda tedirgin oldum. Aldım dezenfektan spreyi elime, bütün paketlere fisfisladim. İyi de oldu.

Sebze meyveler için sirkeli su ve karbonat karısiminda bekletiyorum. Virüsten önce de böyle yapardım.

almanyadan bir odeme yontemi eklerseniz yapabilirsiniz saniyorum. bir sey satin almaniza gerek yok, sadece alman karti eklenmesi yeterli olur.

ben yunana cevirirken bu kadar ugrasmamistim aslinda ama. genelde yontem bu oluyor.

Bu arada ulke degistirince 1 yil boyunca o ulkeyi kullanmak zorundasiniz. Ben bi ara degistirdim bi app yuklemek icin, sonrasi zulum oldu. Ana hesabim oldugu icin 1 yil bekledim.

Değiştiremiyorum ki :)

Başka bir google hesabı açıp onunla google play'de oturum açmayı deneyeceğim galiba.

m.apkpure.com

Ben böyle durumlarda yukarıdaki siteyi kullanıyorum. Dilerseniz siz de APK şeklinde indirip kurun.

@ m e b, indirdim ama kuramıyorum. Nasıl yapmam gerek acaba?

Tehlikeli olmasın? :(

@chihirovekohaku: ben, bölgesel kısıtlama olan uygulamaları o siteden indiriyorum. Şu ana dek de kötü bir şey ile karşılaşmadım hiç.

Neden kurulamıyor? Güvenlik gerekçesiyle varsayılan olarak telefonlar Play Store dışında uygulama kurmayı engelliyor ama genel ayarlardan izin vererek kurabilirsiniz.

Gönderdiğiniz linkle dosyayı indirdim.
Izinleri de düzenledim.

Dosyaya tıklayarak açamıyorum. Ek bir uygulama mı gerek acaba bu apk dosyasını kurmak için? @m e b

yaş kaç? kronik rahatsızlık var mı? sigara içiyor musunuz? hastanede kaç tane koronalı vardır? komple tecritte misiniz yoksa yakınınıza başka insanlar gelebiliyor mu?

hangi semptomlardan şüphelenip gittiniz? şu anda ne durumdasınız? oseltamivir, Hidroksiklorokin ve/veya azitromisin kullanıyor musunuz?

Tedavi süresince hangi ilaçları, vitaminleri kullanıyorsunuz?

geçmiş olsun. umarım en kısa sürede atlatırsınız.
belirtiler neler oldu hastahaneye yatışınız nasıl yapıldı (özel mi devlet mi)
yoğunluk var mı ? herkes tek kişilik odalarda mı ?
vakit nasıl geçiriyorsun ? kitap-bilgisayar-televizyon var mı ?
hangi ilaçları kullanıyorlar (bunu isterseniz özelden atın stokçular toplanmasın)

duş alma imkanınız var mı?

@nabrukk
1- 31
2- hayır
3- 6 sene önce bıraktım, bazen nargile keyfi yapıyorum haftada 1-2
4- Devlet hastanesine gittim, tüm belirtiler olmadığı için test yapmadılar, ismini vermeyeyim özel bir hastanedeki tanıdığımı aradım, yanına gittim akciğer röntgeninden pozitif olduğumu anladılar, direkt yatış verdiler. Bir sonraki gün il sağlık'tan test geldi ve pozitif çıktım. Şu an kaç kişi olduğunu bilmiyorum ama özel hastane olduğu için çok değildir.
5- %100 tecritteyim, sadece hemşireler ve doktorlar girip çıkıyor power rangers kıyafetleriyle.
6- Normal, ağır olmayan bir grip geçiriyor gibiydim. Ateş 38'i nadiren geçti, genelde 37,5 - 38 arasında gezdi. İlk gece biraz zor oldu uyutmadı, sonraki 3 gün ve gece ise sadece halsizlik ve ateş vardı. Bu kadar hafif geçmemeli diye corona olduğuna imkan vermiyordum fakat tad alma ve koku duyumu kaybettiğimi farkedince kafama dank etti.
7- Ciğerlerime indiği için oksijen sıkıntısı çekme ihtimaline karşı bekletiyorlar, hiçbir şekilde ateş veya halsizlik kalmadı. Tad alma ve koku duyularım hala 0.
8- plaquenil, enfluvir ve azitromisin veriyorlar.

@goodmorning teacher, yukarıda yazdığım ilaçların yanında düzenli parol ve serum yapıyorlar. Bunların haricinde başka birşey yok.

@kararsızataletfilozofu Özel hastane olduğu için yoğunluk pek yok gibiydi ben girerken ama şu an bilemiyorum tabi odadan çıkamadığım için. Fakat bulunduğum katta yatan insanlar var. ÖZel hastane olduğu için T.V var. Evden bilgisayarımı getirttim telefondan bağlayıp dizi film izliyorum.

@Ala09 var ama kolumda damar yolu açıkken çok rahat olmuyor. 4 gündür buradayım 1 kere alabildim.

Çok geçmiş olsun. Size bulaştırmış olduğunu tahmin ettiğiniz birileri var mı? Siz pozitif çıktığınızda yakınlarınızı, iletişim kurduğunuz insanları, uğradığınız mekanlardaki insanları vs. test yapma durumları oldu mu?

Salgın için yeterince önlem almadığınızı düşünüyor musunuz, yoksa önlem almanıza rağmen mi bulaştı? Bulaşmadan önceye gitseniz neyi değiştirirsiniz?

@nabrukk
Sadece markete çıkıyordum. Nereden geldiği hakkında hiçbir fikrim yok. Geçen hafta cumartesi 3 arkadaşım bana geldi bira içmek için. Ben de pazar gün rahatsızlandım zaten onlardan kapmış olamam fakat pozitif çıktıktan sonra Bakanlık ve İl Sağlık Müdürlüğü aradılar son 3 haftada görüştüğüm kişilerin iletişim bilgilerini ve isimlerini ve Tc'lerini istediler. Ben de arkadaşlarımınkini verdim, onların da evlerine gidip ateşlerini ölçüp 14 gün evden çıkamazsınız demişler.
Birşeyi değiştirmezdim açıkçası aynı şekilde yaşardım nasıl kaptığımı ben de anlayamadım.

geçmiş olsun öncelikle.

arkadaşlarınızdan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? onlara test yapıldı mı? geçen hafta geldilerse 7-8 gün geçmiş ve inkubasyon süresi içersinde değil mi? içlerinden biri bulaştırmış olma ihtimali yüksek bana kalırsa.

son 2 haftadır maske kullandınız mı dışarı çıkarken? kullandıysanız maskelerin çeşidi türü neydi?

Nasil nereden bulastigini anlamadiniz? Bu surecte ise gidip geliyor muydunuz? Arkadaslarinizda herhangi bir belirti yok muydu? Kimden veya nerden bulasitginin tespit edilmesi konusunda bir sey yapilmadi mi?

@false pretension
Arkadaşlarım cumartesi günü geldi ve ben pazar günü hastalandım, arada sadece 1 gün var. Onlardan birinden kapsaydım kuluçka süresinden dolayı bu kadar çabuk ortaya çıkmazdı diye düşünüyorum.
Arkadaşlarıma test yapılmadı. Sağlık durumları şu an iyi. Rahatsızlanırsanız bizi arayın demişler ve 14 gün sokağa çıkamazsınız diye tembihlemişler.
Maske kullanmadım ama çok dikkatliydim dışarıda kimseye temas etmedim, eve gelince hemen kendimi dezenfekte ettim. Belki de maskesiz çıktığım için oldu bunlar bilemiyorum.

@postmodern

İşe gitmiyordum, arkadaşlarım sağlıklılardı ve hala sağlıklılar. Nereden kapmış olabilirsiniz diye sordular tahmin edemiyorum dedim. Umreden, yurtdışından gelen tanıdıklarınızla görüştünüz mü dediler o da yok tabii.

Bu post yukarı sabitlense faydalı olur diye düşünüyorum.

bir arkadaşım pozitif çıkmıştı, bunu hekim bir arkadaşıma anlatınca, korkma 5 günde belirtiler çıkar demişti, hastaneye gitmeden önceki 1 haftada ne yapmıştınız? market vs.?

Geçmiş olsun.

Çok geçmiş olsun. Umarım kısa zamanda iyileşirsiniz. Yanlış anlamadıysam şuan özel hastanedesiniz. Sağlık bakanlığı hastane masraflarınızı karşılayacak mı, kesin bir bilginiz var mı?

Markete gidiyordum 2 günde 1 kere. Devlet muayene masrafını karşılıyor fakat özel oda masrafını karşılamıyor. Ona da indirim yaptıracağım artık. Günlük 500 TL civarına düşerler sanırım gecelik oda fiyatını. Pandemi olduğu için oda fiyatları 2 kat kadar pahalıymış özel hastanelerde. Başıma böyle birşey geldi artık para kısmını çok da düşünmüyorum o yüzden. Devlete gittim test de yapmadılar röntgen de çekmediler. Başka şansım yoktu.

Ailenizden kisiler ile gorusebiliyor musunuz yani aslinda su sekilde ozel kiyafetler ile odaniza girmelerine izin veriliyor mu istenmesi durumunda?
Ayrica solunum sikintisi yasadiniz mi tam olarak nasil bir sey hissettiriyor?

Nefes darlığı ya da alınan nefesin yetmemesi gibi şeyler yaşadınız mı?

Hayır tamamen yasak. Kimseyi görmedim yattığım günden beri. Virüs ciğerlerime inmiş ama solunum sıkıntısı yaşatacak kadar ilerlememiş. Hiç solunum sıkıntısı çekmedim. Tad ve koku hissiyatsızlığı insanı biraz sinir ediyor yalnız.

Çok geçmiş olsun, yalnız mi yaşıyorsunuz evdekilerin durumu nasıl?

Kardeşim de pozitif çıktı fakat o evden hiç çıkmamıştı, benden aldı virüsü. Ciğerlerinde sıkıntı olmadığı için tedavisine evde devam ediyor o.

Cok geçmiş olsun. Hangi sehirdesiniz?

ne kadar süredir hastanede yatıyorsunuz? Ne kadar sürede iyileşirsiniz? Solunum sıkıntısı olunca nereyi aramamız gerekiyormuş? Acil şifalar dilerim

Konya'dayım.
4 gündür hastanedeyim, bir aksilik olmazsa yarın taburcu olup evde devam edeceğim.
Herhangi bir belirti hissederseniz 112'yi arayın demişler arkadaşlarıma.

Geçmiş olsun. Anlaşılan o ki eğer özel hastanede tanıdığınız yoksa kendi başınızın çaresine bakacaksınız.

Koku ve tat kaybı bir anda mı oldu? Yoksa normal nezledeki gibi seyrederken mi kötüleşti?

Yavaş yavaş mı köreldi bilmiyorum ama ben bir anda farkettim. Yüzde 10 civarında tad alabiliyordum. Hastaneye yattıktan sonra 0'a düştü ve hala da 0 şu anda.

@nicky nick hastalığın başlancıdından sık sık hapşurma var mıydı sizde?

çok geçmiş olsun. ilk başladığında boğazınızda gıcıklanma, balgam, boğaz ağrısı oldu mu?

Öksürük oldu mu? Bu öksürük nasıl bir öksürük? Gıcık tutmasından vs farklı mı? Ayırt edici bir özelliği var mı? Bir de, ben ancak tomografiyle corona virus anlaşılıyor sanıyordum, röntgende de belli oluyor mu?

@xu şiddetli alerjik rinitim var ve her sene Mart ayında başlar. Çok fazla hapşırma mevcuttu. Ama dediğim gibi bunun sebebi büüyk ihtimalle bahar nezlesiydi.
@denlar boğazımla ilgili hiçbir sorunum olmadı. Her insanda farklı seyrediyor. Doktorlar bile net birşey söyleyemediler bana burada.

@Phoenix pardon ilk geldiğimde hem röntgen hem tomografi çektiler, orayı atlamışım.
Öksürük belirtisi de hiç yaşamadım. Bir kere bile öksürmedim diyebilirim.
Şunları belirtmemde fayda var. 5 senedir düzenli spor yapıyorum, hem ağırlık hem de kardiyo beraber. Bunun haricinde beslenmeme çok dikkat ediyorum, günlük aldığım protein miktarı vb makrolarımı sayarım. Basit şeker tüketmem mesela. Hiçbir hastalık geçmişim veya kronik rahatsızlığım yok. Bunlar sayesinde biraz rahat geçirdiğimi düşünüyorum.

Peki bağışıklık konusunda net konuşabiliyorlar mı? Ne kadar sürede taşıyıcılığınız bitiyormuş? Yarın taburcu olmanıza sevindim inşallah tamamen atlatırsınız.

Ciğerlere inmiş demişsiniz ama nefes darlığı hiç yaşamadınız değil mi? Eğer yaşadıysanız tam göğüs kafesinin alt kısmında mı bir baskı oluyor nefes almak istediğinizde? Yani hiç bir yerde okumadım da henüz bu nefes darlığını kimse net anlatmamış, anksiyetiyeden farkı nedir?

Bir de ateş ve diğer belirtiler olmadan direk nefes darlığı olabiliyor mu?

Geçmiş olsun. Corona tedavisinş öZel sağlık sigortası karşılıyor diye mailler geldi bizim sigrpta şirketinden. Sizin yok muydu öss’nız yoksa mailler yalan dolan mı?

@ashley Onun için takip edecekler beni. İl sağlık müdürlüğünden evime hergün gelip ateşime bakacaklar ve nasıl olduğumu soracaklarmış. Negatif sonucu görene kadar belirli aralıklarda da testler yapacaklar sanırım.

@superfluid
Ciğerlerimde var ama çok yayılmış değil sanırım. Ben nefes sıkıntısı çekmeme sebebimi buna bağlıyorum.Doktora sorduğumda o da öyle düşündüğünü söyledi. İlk yattığım gün sanki dediğiniz gibi anksiyetedeki gibi bir darlık yaşadığımı düşündüm fakat odadaki parmaktan ölçü yapan makinadan devamlı olarak oksijen satürasyonuma baktım hiç 95'in altına düşmedi. O yüzden kuruntu yaptığımı düşündüm.

@condom öss maalesef yok bende. öss'ler pandemi kapsamında ödeme yapmıyor gibi okumuştum bi yerde ama tekrar bi check edin bence.

İshaliniz de var miydi acaba? Geçmiş olsun

ayyi çok geçmiş olsun.
yazın tabiki arada sıkılınca.
ama iyice de dinlenin, uyumaya çalışın.

hangi şehirdesiniz? çalışıyor muydunuz? nereden kapmış olabilirsiniz? hangi ilaçları veriyorlar?

tekrar geçmiş olsun.

@eylul ishalim yoltu fakat antibiyotik azeltin vermeye başladıklar o ishal yaptı.
@jimjim normalde çalışıyorum fakat hastalıktan önce 15 gündür işyeriyle bir temasım olmadı.
@cesario bende çıkınca kardeşimi de çağırttılar ve kardeşimden de swap alıp teste gönderdiler, ciğer tomografisine bakıp temiz görünce kendisi eve gönderdiler. Eve gönderirken 14 gün boyunca kullanacağı tüm ilaçları kendisine verip nasıl kullanacağını anlatmışlar. Ertesi gün de onun da pozitif sonucu geldi zaten. Bugün bu başlığı açtıktan sonra kendim hiç muhattap olmadan bir arkadaşımı hastaneyi arattım. Bir gece yatış herşey dahil 750 TL demişler. Pandemi olduğu için 2 katına çıkmış fiyat
fakat ekstra hiçbir şey yok herşey 750'nin içinde. Ben tanıdığım aracılığıyla biraz indirim yaptırırım büyük ihtimalle. Çok para belki ama konu sağlık olunca,bir de böyle bir hastalık söz konusu olunca göze batmıyor; vereceğiz artık.

Çok geçmiş olsun umarım tez zamanda atlatırsınız.

Herkes fiziksel durumunuzu sormuş ama ben ruh halinizi ve duygu durumunuzu merak ettim. Test sonucundan sonra neler hissettiniz? Panic, korku, endişe vs gibi değişimler oldu mu? Yani gerçekten nasılsınız? Kendinizi bu süreçte nasıl motive ediyorsunuz?

@amaranta Açıkçası benim psikolojim öyle çok bozulmadı. Tad ve koku hislerim körleştikten sonra zaten covid-19 olduğunu anladım ve hastalığı hafif geçirdiğimin farkına vardım. Doktorlar da rahatlattı ve pek bi korku da olmadı içimde. En zor yanı hastane odasında insan yüzü görmeden vakit geçirebilmek. Hayatında daha önce hastane yüzü görmemiş, serum dahi yememiş, çok hareketli bir ruha sahip bir insan olarak bir hastane odasına tıkılı kalmak biraz yıpratıcı oldu.
Yalnız bir de şunun farkına vardım. Böyle haberler inanılmaz hızlı duyuluyormuş. Belki 5-7 senedir görüşmediğim, çok samimi omadığım arkadaşlarım aradılar veya yazdılar. Bir de öyle bir konuşmaları var ki sanki pankreas kanseri oldum 6 aylık ömrüm var.

@nicky nick, bugün nasılsınız?

@chihi Taburcu oldum, ilaç tedavim evde devam ediyor. Gayet iyi hissediyorum.

dostum cok gecmis olsun, ucuz atlatmissin.
cok merak ettigim bi konu var market alisverisini dezenfekte ediyor muydun?
bir de arkadaslarimla bulustum demissin ama nadiren virus cok erken de cikabiliyormus.

Çok geçmiş olsun.

Atesin kacinci gunde dustu? Bizim arkadasin 10gundur dusurulemiyor da.
Hastanede asagi yuakri ne kadar masraf cikacak bir fikrin var mi? Tat ve koku alma sikintisi ilaclarin etkisi olabilir mi?

geçmiş olsun. arkadaşlarım şu an iyi dediniz ama en son ne zaman konuştunuz. hasta olsalardı haberi size gelir miydi?
markette insanlara yaklaşıyor muydunuz? kasada sıra beklerken ki mesafeler 1,5-2 m miydi?
alışveriş sırasında elinizle yüzünüze temas eder misiniz?

eve her gelişinizde kendinizi iyice temizlediniz mi?

bu kadar detaylı soruyorum çünkü nereden geldiğini merak ettim herkes gibi. sosyal mesafeye ve ürünlerin hijyenine dikkat ettikten sonra virüs size nasıl bulaşmış olabilir acaba?
milyonlarca insan alışverişe devam ediyor. belki yanılıyorumdur ama tüm kurallara dikkat edilmesine rağmen virüs diğer insanlara geçiyor olsaydı çok daha fazla insan hasta olurdu gibime geliyor. siz ne düşünüyorsunuz?

@galandarkostumu @amanalone
Markete giderken eldiven ya da maske kullanmadım.Sanırım bu kısımda biraz cahilce davrandım. Markette normal sıraya girdim öyle çok fazla bir mesafe filan koymadım kimseyle arama ama kimse ile de kesinlikle temas etmedim. Dikkatli olduğumu düşünüyordum o günlerde ama biraz küçümsemişim heralde virüsü. Eve gelince de kıyafetleri çıkardım ve makinaya attım, elime bol miktarda dezekfektan sıkıp duş aldım. Elimi yüzüme götürdüğümü hatırlamıyorum ama istemsiz olarak götürdüysem de bilemiyorum farketmedim. Başka ihtimal olmadığına göre büyük ihtimalle alışveriş esnasında kaptım ama nasıl, kimden veya nereden kaptım maalesef bilemeyeceğim.
@stavro Ateşim evde 3 gün devam etti, hastanede ise ilk gün bir kere 38'i gördü, sonra bir daha yükselmedi. Arkadaşının ateşi devam ediyorsa da solunum sıkıntısı yaşamadığı sürece büyük bir problem yok bence. Doktorların en çok korktukları şey solunumdu ve devamlı sordukları soru da "Solunumda güçlük çekiyor musun?" sorusuydu. Zaten röntgen ile virüsün akciğerdeki yayılım populasyonunu biraz anlayabiliyorlar sanırım ve ona göre yorumlayabiliyorlar.Her sabah röntgenimi çektiler.En azından bende öyleydi.
Hastaneden çıkış yaparken ödeme kısmını benimle ilgilenen hemşireye sordum. Bizim bilgimiz yok siz evinize gidin sizinle sonra iletişime geçerler dediler. Hala da bir ses çıkmadı.
Arkadaşlarımla ise hergün konuşuyorum, sağlıklılar herhangi bir sıkıntıları yok.
@ amanalone dediklerinde haklısın. Ben de önlem alındıktan sonra alışverişte virüsün kolay bir şekilde bulaşabileceğini düşünümüyorum, öle olsaydı dediğin gibi tüm insanlık virüsten kıvranıyor olurdu. Ben maskesiz ve eldivensiz çıktığım için olmuş olabilir.

maske, eldiven kullanmıyorum.

insanlara yakın olmamaya gayret ediyorum. pek konuşmuyorum, ağzımı aça aça yürümüyorum.
geçen çamaşırları yıkayıp duşa girecektim, bari önden markete gideyim dedim. döndüğümde hem kendimi hem kıyafetlerimi yıkadım. sık sık dışarı çıkmıyorsan bu makul ve yeterli bir önlem bence.

maske neyse de, eldiven kullanmak bana hastalığı daha bulaştırıyor gibi geliyor. elinde eldiven olunca her şey yapabilme özgürlüğüne kavuşuyor insanlar. ben eldivensiz daha dikkatliyim. ayrıca yanımda ufak bir sprey dezenfektan oluyor. sıkıveriyorum içim rahat etmezse.

az önce marketten geldim. eldiven taktım sadece. kimseye 2 metreden fazla yaklaşmadım. aldıklarımı balkona attım, bozulacaklar hariç 2 gün ellemem. üstümdekileri çıkartıp makineye attım, duşa girdim.

kesinlikle kullanıyorum.
mehmet hoca eminim iyi niyetle mantıklı şeyler söylemiştir ancak mantık iyi niyet bizim toplumda yok. normal şartlarda değiliz.

maskeyi,
1.hasta olduğu halde maske takmayanlardan korunmak için,
2.kendi elimi yüzüme burnuma getirmemek için kullanıyorum.

eldiveni de iki kat giyiyor ve üstüme başıma değdirmiyorum. ayrıca zaten üstümü başımı eve girince tersten çıkarıp yıkıyorum.

ya şu demeçlere sinir oluyorum.tamam belki iyi niyetle söylenmiştir ama yine de sinir oluyorum.
biri de söylesin doktorlar, hemşireler, danışmada duran sağlık personeli sekreterler neden takıyor maske eldiven. yani hastaya temas etmeyeni, uzak duranı da kullanıyor.
madem sadece hastalar takmalıydı o zaman sağlıklı doktor neden takıyor ameliyat falan da yapmıyorken üstelik. bunu kimse düşünmüyor mu cidden yaa!


elbette takıyorum eldiven maske.
rewlack+1

Sadece maske çünkü eldiven sadece psikolojik güven veriyor insanlara. Zaten geçirgen bir yapısı var, ellerimi illaki dezenfekte edeceğim sonrası, onun için eldiveni gereksiz buluyorum.

Bende makina yok o nedenle dışara giydiğim kıyafetler ayrı ve çıkarken sadece onları giyiyorum. Biriktirip haftada bir bir akrabamda gidip yıkıyorum. Şu an yapabileceğim daha iyi bir çözüm yok.

Onun dışında et peynir vs değilse aldıklarım dışarsı sıcaksa balkonda ya da oda sıcaklığında 2.5 saat bekletip yerleştiriyorum. Aldığım bazı ürünleri salça, ketçup, makarna gibi,, hemen kullancaksam paketlrini sabunla yıkıyorum.

Artık ne kadar işe yarıyor bilmiyorum da imkanlarım buna el veriyor şu an :)

Hiçbir şey takmıyorum. Eve gelince elimi yıkıyorum sadece. Bir de dışarıda asla yüzüme ellemiyorum.

Biz maske de, eldiven de kullanıyoruz. Bu konuyla ilgili çelişkili demeçler veriliyor, ben doğru kullanımda maske-eldiven ikilisinin koruduğuna inanıyorum.

Eldiven, maske takmıyorum.
Marketler 10'da açılıyor. 10.15 gibi gidiyorum, çalışanlar dışında kimse olmuyor. Eve gelince de ellerimi yıkamaktan başka bir şey yapmıyorum.

arabada eldiven var bolca. arabadan indikten sonra eldivenleri takıyorum. alışverişimi tamamen bu eldivenle yapıyorum. arabaya geri binerken eldivenin birini çıkarıp torpidodan ıslak mendil alıp kredi kartımı o ıslak mendille (kolonyalı) silip cüzdana koyup diğer eldiveni de çıkarıp ikisini bir çöpe atıyorum.

Normal şartlarda maske ve eldiven korur ancak
1-maske belirli bir süreden sonra işe yaramaz hale geliyor. Değiştirmeniz gerekiyor. Islandığı için
2-eldivenler çift kat ve her 1 saatte 1 değiştirilip üstteki atılmalı
3-elinizde eldiven olması sadece elinizdeki açık yaralara bulaşma riski için gerekli olabilir. Zira eldiveniniz olmasıyla elinizi dezenfekte etmeniz açısından bir fark yok.
4-doktorlar ameliyat veya müdahaleden sonra maske ve eldivenlerini yeniliyorlar.
5-doktorların özellikle eldiven kullanması direkt şüpheli vakalara müdahale, ameliyatlarda açık yaraların her ihtimale karşı elinden enfekte olmasını engelleme, hemşirelerin de aynı sebeplerle iki hasta arasında ellerini yıkama imkanı bulamaması durumu yerine eldiven değiştirerek mikrobu bir hastadan diğer hastaya taşımaması için.

Evim markete 5 dakika yürüme mesafesinde. Toplu alışveriş yaptığımız için markete pek sık gitmiyoruz. Son gidişimizde, pazar günü eldiven ve maske taktık. Hızlıca alışveriş yapıp marketten çıktık.

Az önce komşum, market çalışanlarından birinin corona testinin pozitif çıktığını söyledi. Biraz korktum tabii ama gerek paketleri çamaşır sulu suyla silmemiz, hemen duş almamız, elbiseleri 60 derece yıkamamız ve eve dönünce antreyi, kapı kollarını yine çamaşır suyuyla silmemiz, ellerimizi sürekli yıkamamız... bunları düşününce az biraz rahatladım.

Umarım bir sorun yaşamayız. Şimdilik turp gibiyiz.

ilk başta umudum vardı, kötümser bakmıyordum. çünkü getireceği sonuçlar en çok onları etkileyecekti kriz ortamında. ama 3-5 gün içinde o umudum da kırıldı, umreden elini kolunu sallaya sallaya gelenleri gördükten sonra.

ben kayıtsız şartsız hükümet karşıtı bir insanım. akp'nin yapacağı herhangi bir iyi hareketin altında art niyet ararım. kimse de inandıramaz beni bunların insana, ülkeye faydalı bir iş yapacaklarına. altında kesin bir art niyet vardır. 2009'dan beri ilk defa br konuda kendilerine güvenmek istedim, cidden dedim yani başarsınlar ben de göt olayım. onda da sıçıp batırdılar.

şu anda bişey hissetmiyorum, diğer her konuda olduğu gibi bu konuda da millete faydası olmayan şeyler yapıyorlar, 10 gün önceki "şeytan görsün yüzlerini" moduna döndüm. ne açıklama okuyorum ne de izliyorum. herkes kendi başının çaresine bakacak, kimseden bir şey beklemeyecek.

Güzel başlayıp hızlı batırdılar.

Türk insanına tavsiye ile bir şey yaptıramazsın. Sadece umreciler mi, yurt dışından gelen hiç kimseye doğru dürüst bir önlem almadılar. Umreden 15 bin kişi zaten gelmişti, kalan 5 bini karantinaya alındı.

Doğru zamanda doğru önlem alınmadı. 'Şahsım' aksini söylese de durum bu maalesef. İlk vaka sonrası artış sayılarına bakarsak durumun en kötü olduğu ülke Türkiye. 'İtalya gibi olacağız' deniyor. İtalya bizden iyi durumda.

Çok şey yazdım ama sildim, halkı kötümserliğe sevkediyor diye hakkında işlem yapıyorlar. Sıçtılar, sıvıyorlar, tüy dikmesi kaldı.

Değersiz hissediyorum. Kendi başımın çaresine bakmaktan başka bir yolum yok. Devletin önderliğinde toplumun bir ferdi değil, devlete rağmen toplumun bir ferdi olarak görüyorum kendimi.

Başarılı bulmuyorum yönetim sürecini. Hükümetin salgına karşı takındığı tavırla dalga geçen caps'lerin ne yazık ki haklı olduğunu düşünüyorum.

Önlem almak noktasında geç kaldılar. Avrupa'dan gelenler de, umre'den gelenler de karantinaya alınmak noktasında geç kalındı. insanlara güvendi devlet ama toplum durumun ciddiyetinin farkında değildi. bir kaç ünlünün dışarı çıkıp gezmesi laf olduktan sonra, yine laf olsun diye onları evlerine davet ettiler.

haklarını yemeyelim, çabalayanları vardı içlerinde. ama durumun ciddiyetini önemsemeyenler ya da kendini özel sananlar güvene bomba koydu.

açıklamalara güvenmiyorum. daha ne olsun. şeffaflık denilen şey palavraymış.

Başarılı buluyorum. Hükümet olarak ellerinden geleni yaptılar yapıyorlar kriz yönetimini oldukça şeffaf ve eksiksiz yönetiyorlar. Bu krizi dünyada en iyi yöneten ülkelerden biriyiz Hükümetin aldığı tedbirler sayesinde virüsün Türkiye'ye girmesi 3 ay ötelendi bu süre zarfında bir çok tedbirler alındı diğer ülkeler tedbir alma konusunda çok geciktiler ve hatta ihmalkar davrandılar avrupa ülkeleri yüzlerce insan öldükten sonra Türkiye'nin 1 vakada aldığı tedbirleri almaya başladı.

Yanıtlarınız için teşekkürler arkadaşlar. Aslında sadece nasıl hissettiğinizi merak etmiştim ama paylaşımınız için teşekkürler.

hiçbir şey hissettirmiyor. bugüne kadar ne fayda gördük de pandemi zamanı bir fayda görecektik. boş boş konuşuyorlar, herkes kendi ohalini ilan etsin ne demek arkadaşım? şeffafız, ülkemize üç ay korona girmedi ne demek? apaçık yalan söylüyorlar, nasıl olsa kimse kanıtlayamıyor yok derler kim bilecek. süreci de iyi falan yönetmediler. devlet vatandaşına nasıl yardım edeceğini açıklayacak diye beklerken devlet vatandaşından yardım istedi ya daha dün akşam. kocaman bir şaka bütün bu olanlar. yazıma bir şey hissetmiyorum diye başladım ama sanırım gerçekten çok sinirliyim. insanlar kara kara faturamızı kiramızı nasıl ödeyeceğiz diye düşünüyor, hala televizyonda her yerde süreci nasıl iyi yönettiğimiz konuşuluyor. sıçayım sürecine ya.

Hükümet diye bir şey yok tek adam ve onun bekası var, önce bunu kabul etmemiz lazım.
Her şey bu kişinin iki dudağı arasına bakıyor. İktidarda kalmaya devam edebilmek için sürekli savaş çıkartarak gencecik askerleri ölüme gönderdiklerinde neler hissediyorsam (Ne kadar çok ölüm, o kadar çok oy zihniyetiyle), pandemiye karşı olan tutumlarında da aynı şeyi hissediyorum.

turkiye'nin iflas ettigini hissediyorum. bu durumda, is yok guc yok, ekonomi durmus, devletin vatandasindan para istemesi kasada tek kurus yok demektir. herkes basinin caresine bakacak, suc oranlari artacak muhtemelen ilerki surecte, abd ile birlikte tum dunya resesyona girdiginde fakirlik ve aclik tavan yapacak.

Güzel başlandı ama muhtemelen bazı kaygılardan dolayı zamanında bazı adımlar atılamadı.

Bence: Bir aşamadan sonra, yurt dışından gelen herkes 2 hafta karantinada kalmalıydı. Hadi onu kaçırdık, 2 hafta bir sokağa çıkma yasağı ilan edilip, hastalar tespit edilmeliydi.

Bilim kurulu, elinden geleni yapıp uyarıyor ama hazinede para yok. İnsanları eve kapatırsanız, neyle besleyeceksiniz. Herkes stok yapamadı...

Kısacası hükümet : "Durum vahim, herkes başının çaresine baksın. Ben de para yok" diyor.


.

Fazla bir sey hissettirmiyor cunku profilleri cok net ve tam olarak kendilerinden bekleneni yapiyorlar.

tse3.mm.bing.net
tse1.mm.bing.net

Ama bu tutuma verilen tepkiler yok mu, iste onlari okuyunca gozum donuyor.

Zemin çelik olsa da yapı dandikse kağıt gibi dağılır, zeminin sağlam olması yüksek yapılar için maliyeti düşürür ya da yükseltir sadece, yoksa uygun teknikle kuma bina inşa etsen depremde yıkılmaz.

Dakika durmayın, taşının.

Şişli'den Maltepe'ye taşınmak kesinlikle mantıklı değil. Zemini iyi değil Maltepe'nin. Şişli ve civarında sağlam zeminli bir yeni binaya taşınmanız kaygılarınızı azaltacaktır.

Maltepe'ye taşınınca bu sefer oranın 1. derece deprem bolgesi olduğu gerçegi sizi korkutacak.

@john bloor: ama fay hattına çok yaklaşmış oluyoruz ya. bu büyük bir sıkıntı değil mi?

@chihi: işte, şu an bile kaygılandırıyor.

Marmara'da 7+ üzeri deprem üretmesi beklenen dört ayrı fay hattı var. Nereye taşınırsanız taşının fay hattına yakın olacaksınız. Cenk Yaltırak'ın MTA'nın haritalarını kullanarak yaptığı ivme haritaları var. Şu grupta detayları var: www.facebook.com Maalesef semt veya sokak bazında detay veren bir harita yok.

Bence bu konuda tavsiye vermek için bilinmesi gereken bir sürü parametre var. Yani zemin ve bina sağlam olsa bile çevredeki binaların veya istinat duvarlarının zarar verme ihtimali var. Ben olsam bir uzmanına danışırdım ama o uzmanı bulmak ayrı bir mesele :(

"Nereye taşınırsanız taşının fay hattına yakın olacaksınız."

ne kadar kuzeyde olursan o kadar iyi diye biliyorum ben.

maltepenin neresi?
e-5 ve üstü nispeten iyi
yeni bina eskisinden her açıdan iyidir.

taşının.

Fay hattının üzerinde de olsan yeni bina eski binaya göre her zaman avantajlı.

Yeni ve eski diye ayırmamız yaşla alakalı değil aslında, bize göre 99 depremi öncesi ve sonrası olarak bir çağ kapanıp bir çağ açıldı inşaat sektöründe.

Sisli zemini saglamdir dogrudur da o zeminin ustundeki bina saglam mi peki

Bu lafi cok duyuyorum.. ama canim bizim zeminimiz saglam...bunu soyleyen de eski ve kacak katli binada oturuyor..

Cahillik mi avuntu mu karar veremiyorum nolduguna..

Her turlu genc bina daha iyidir yani.

Ama su ara tasinamazsin ki :(

Maltepe dediginiz yer buyuk bir yer, sahile yakin oturmazsaniz e5 ustu sitelere bakin. Her yerinin zemini kotu degil. Nish adalarin ustu kayalik mesela

olur

Olur, çok da iyi olur. Her yemek yapışında soğan doğramakla uğraşmamanın rahatlığını keşfedince buzlukta hep doğranmış soğan bulundurmaya başlarsın hatta.

OLUR

pati +1
Ek olarak, sarımsak dişlerini de ayıklayıp bir poşetle buzluğa atabilirsiniz.

Gayet de güzel oluyor. Ben de denemiştim. Azıcık koku oluyor donana dek. Birkaç güne o da geçiyor.

Benim hep yaptığım şey bu ama ben robottan geçiriyorum. Her zaman 2 kilo soğan alırım birkaçini dışarda bırakır kalanı robottan geçirip porsiyonlara bölerek buzluğa atarım. Yemek yaparken aşırı pratik oluyor.

Her seferde kullanacağın kadarını ayrı ayrı buzdolabı poşetine koymanda fayda var

ıslak mendil acayip bir leke bırakıyor ekranda.

kolonyalı kağıt havlu ile siliyorum ben.

vermez de ıslak mendilde 0 alkol var. neyi nası dezenfekte etmeyi düşünüyosunuz :D?

zarar vermez. kolonya ile silin hatta.

Islak mendil derken, şu restaurantlarda çıkarken elimizi temizlediğimiz kolonyalı mendil demek istemiştim.

Dezenfekte eder mi bilmem de, brn gözlük silmek icin olan islak mendilleri kullanıyorum. Telefon üzerinde cilt yağı vs bırakmıyor.

Direkt kolonya sıkıp kurumasını bekliyorum. Telefona bir şey olmadı şu ana kadar (iphone x)

Dikdörtgen bir kaba biraz kolonya dolduruyorum. Telefonun dış kapağını ve koruma kılıfını çıkarıp kolonya doldurduğum kabın içine bırakıyorum.

Ardından bir tutam pamuk ya da peçeteye kolonya döküp telefonu 30 saniye boyunca siliyorum.

Son olarak telefonun dış kapağını ve kılıfını yıkayıp kuruluyor ve tekrar kullanmaya başlıyorum.

Telefonum su geçirmez. Kolonyayla veya alkollü dezenfektan ile resmen yıkıyorum 2-3 günde bir

Kolonyanın eli temizlemesi için ele sürdükten sonra ovalayın sertçe diyorlar. Aynısını telefona da yapıyorum. Pamuklu güzel ıslak mendile kolonya boca ediyorum hemen uçmasın diye, sonra bastıra bastıra siliyorum telefonu. İlkini yaptıktan sonra havlu kağıt ile siliyorum sonra 2. kez uyguluyorum.

Telefon üreticileri dokunmatiğie zarar verir diye açıklama yapmıştı. (bulursam eklerim) Ben ıslak sabunlıu bezle silip kuruluyorum. Silmeden önce telefonu kapatıyorum. Burada yazılanlara göre kendimi çok gevşek ve tedbirsiz buldum şimdi :(

ıslak sabunlu bez +1

çoğu kolonyalı mendilin içinde alkol yok

ise filan gitmek icin evden cikmam gerekmiyo. o yuzden markete vs giderden sirf dezenfekte etmekle ugrasmayayim diye telefonu evde birakiyorum ben.

sorunun cevabina gelirsek, olur da yanima almam gerekirse sonrasinda %80 alkolle temizliyorum.

www.youtube.com

Siyam kedim var. Mama konusunda çok seçici. Royal canin'e para vermek istemedik artık daha fazla ve brit care kısırlaştırılmış kedi mamasına geçtik. Afiyetle yiyor. :) 3 aydır da herhangi bir sorun yaşamadık

spacking +1

Erdem Hoca'nın kitabı kesinlikle.

Devlet Hastanelerine gidebilirsiniz.
Taksim egitim araştirma (taksim ilkyardım) hastanesi'nde gögüs hastalıklarına kolayca randevu bulunabiliyor.

150 Liraya true wireless huaweinin olduğunu zannetmiyorum.

True Wireless kulaklıklar apple dışında birbiri ile eş çalışır, genelde sağ kulaklık ana kulaklıktır, konuşmaları falan o yönetir, bu yüzden bahsettiğiniz şey pek olabilir bir şey değil.

edit: sistem konusunda yalancı çıktım, 2 sene önceki modellerde dediğim gibiydi bence diyerek kendimi haklı çıkarmak istiyorum :P

Doğru, huawei değildi xiaomiydi. Birinde görmüştüm.

Merhaba, evet bende o şayomi kulaklık var ve bu şekilde kullanılabiliyor :)

@chihirovekohaku süper. Sizdekinin modelini yazabilir misiniz? Siz de mi ayrı ayrı kullanıyorsunuz acaba, yoksa birini kaybettiniz falan mı?
Merak ettiğim ikisi de farklı tel.lere bağlanıp görüşme müzik vs olaylarına girilebiliyor mu.

konudan belki bağımsız ama tek kulaklık kullanmak hiç sağlıklı bir şey değil.

xiaomi airdots ile belki yapılabilir. kaliteli kulaklıklar genelde bağımsız çalışmıyor.

Airdots'un çok sahtesi var, dikkatli olun alırken.

Bende Anker Soundcore Liberty 2 var, kulakliklar birbirinden bagimsiz farkli telefonlara baglanabiliyor. Sesi de oldukca iyi ve sarji tek seferde 6-8 saat gidiyor. Ama Turkiye'de var mi varsa bile fiyati uygun mu bilmiyorum.

@jelly bear Tek kulaklığın ne gibi sakıncası var acaba? Yani kalite olarak mı diyorsunuz, müziğin kalitesi vs?

Anladığım kadarıyla airdots bu işi görür? Alırsam xiaomi mağazasından alırım. Pahalı bir şey istemiyorum ama anker'e de bakarım @haldemir, teşekkürler.

Xiaomi airdots ile dediginizi yaparsiniz. Zaten bluetooth cihazlarda (airdots left -airdts right) olarak iki ayri cihazmis gibi gorunuyorlar.

Aksamlari film falan izlerken tek kulaklik yetliyor ama ozellikle kalabalik yerlerde tek kulaklikla muzik cok tat vermeyebilir.

@brkylmz bugün xiaomiye gittim kadıköyde ptt içindeki, satışçı arkadaş bilmiyordu o zaman. Çünkü sordum, tek kuaklıktan eşleşiyor dedi. İki kulaklık tek cihaza eşleşir dedi. Anlatamadım sanırım ama olmuyor gibi bişe dedi.
Airdots tws galiba model. Sizin dediğiniz model varsa nokta atışı onu alayım?
İnternette bu soruyla ilgili bir cevap yok:)

@artci sarsinti

Evet o model. O arkadasin anlattigi normal kullanim sekli. Normalde sag kulakligi sadece telefonla esliyorsunuz. Soldakini ise sag kulakliga yaklastirip ikisinden ayni sesi aliyorsunuz. Demek istediginizi tam anlamamis.

130 lira falan. Yukarda da dendigi gibi sahtesi o kadar cok ki. Telefoncudan almak biraz riskli olabilir. Youtube'da fake or real airdots diye aratip nasil ayirt ettiklerine bakabilirsiniz.

elinden gelen her şeyi yapıp her seferinde sanki onun için yapmıyormuş damgası yiyen insanların bırakıp gitmekten başka çaresi yoktur.

Gasligtinge maruz kaldigini fark edebildiysen sahane. Cunku ruh halini komple olaylara bakis acini bozan bi manipülasyon bicimi o. Kurban oldugunu fark etmek cok zor. Psikiyatrik destek alip hayatimdaki ruh hastalarindan kurtulup onume bakardim.

bırakıp gitmezseniz hayatınızı zindana çevirirsiniz. ama birbirimizi seviyoruz falan diye kasmayın. o sadece kendini sevdiği için size bunu yapmakta sakınca görmüyor zatem. genelde narsistik kişiler yapıyor bunu. bolca profesyonel video ve yazı var. mutlaka araştırın ve çımaya çalışın o döngüden.

Manipülatif insanlarla uğraşılmaz. Bırak, arkana bile bakmadan uzaklaş.

Gaslighting'e karsi ghosting yapar, hicbir sey söylemeden hayatimdan cikarirdim.

Burada anlatılan kelimelerin hiçbirini anlamadım ama @chitosan'a katılıyorum.

davranmamalıyız.
chitosan'ın dediği gibi ghosting'le karşılık verip onun o narsist kişiliğini altüst etmeli, önümüze bakmalıyız.

Hayır itici değil.

bazı varlıklar anlamıyor maalesef, yapmak zorunda kalıyor insan. itici olduğunu düşünmüyorum. insanlar diğerlerinin her davranışını yönlendirebilme haddini görüyor kendinde, bari buna karışılmasın.

İtici değil.
Ben de yapıyorum. Yapıldığında gıcık olmuyorum.

Yanlış anlaşılacağına böyle olsu. Whatsapp zaten yanlış anlaşılmak için çok musait bir platform.

İticilikle ne ilgisi var anlamadım. Ben son yazılan mesaja yapmıyorum. Bazen iki konu birbirine giriyor o zaman alıntılayıp cevaplarım. Anlaşılmaması mümkün olmayan durumlarda kullanmam. Ama son mesajımı bile alıntılayan kişileri de itici bulmam. üşenmemiş yapmış ne var bunda.

alışkanlıktan olabilir. bazen gereksiz yere ben de yapıyorum. yoğun konuşulan whatsapp gruplarında takılmaktan oluştu bende bu alışkanlık.

bence de değil.
hele ki kelime kelime yazıp, konudan konuya atlayanlar için yapılmış bir icat olarak değerlendiriyor, kod'u yazanlara tişikkirlirimi iletiyorum.

Galiba yeni yeni adabı muaşeret kuralları doğuyor. Böyle bir şey neden itici olsun? O zaman msn messengerda titreşim göndermek de iticiydi?

yani şöyle diyeyim, kaşının üstünde göz var diye bile insanları itici bulabilecek kıllıkta biriyim; ben bile buna takılmam. biraz kompleks mi yapıyorsun sanki?

1 çünkü daha pratik, 2. seçenek gelmemişti aklıma hiç ama daha pratik olacağını sanmıyorum 1'den. azıcık sirkeli suda da bekletmek lazım bu arada.

yapraklarını tek tek ayırıp önce biraz sudan geçiriyorum.
sonra sirkeli suda bekletiyorum, durulayıp kuruluyorum, sonra doğruyorum.

Yiyeceğim kadarını elma gibi kesip geri kalanı kaldırıyorum. Kestiğimi ise içini dışını gevşetip biraz suda bekletiyorum, tercihen sirkeli su. Sonra akan suda birerli ikişerli yıkıyorum.

2 ye bölüyorum. En dış yaprağı atıp geri kalanları tek tek yıkıyorum. Sonra yıkananlari sirkeli suda bekletiyorum . Durulayıp kurulayıp 3 gün icinde yiyorum. O kadar dert ki çoğu zaman yikamasindan üşenip almıyorum bile.

Peki 2. yöntem hakkında ne düşünüyorsunuz?

2. yöntemi genelde cafe,catering firmaları, restaurantlar yapıyor. büyük su havuzlarında bekletiyorlar...

2.yontemi ben de kafe mutfaginda gormustum daha kolay yikandigi icin hic yikamadan ilk yapraklari atip dogradiktan sonra yikiyorum daha kolay yikandigini dusunuyorum.suda bekletmek de temizlik anlayisi

Şirince'de şömineli bungalovlar vardı, adını unuttum ama tek bir işletme vardı google'a yazarsan çıkar. Güzeldi orası. Şarap alırsınız, şömine başında şarap içersiniz :)
Şirince'ye iki gün fazla, gezecek çok yeri yok, kışın nispeten ölü, ama gitmişken efes'i fln gezersiniz.
Alaçatı'yı bilmiyorum.

İyi gezmeler :)

Şirince kleseas otel bu mevsimde çok güzel oluyor konaklama için tavsiye ederim. şirince'den efes gibi antik yerlere ulaşım çok kolay. Seçenek olarak Şirince daha iyi gibi. Mevsim yaz olsa Alaçatı derdim.

Peki ya Foça?

Şirince çok güzel olur, Foça belki ama yine de çok iyi bi seçenek değil. Alaçatı bu mevsimde çok kötü

Şirince de sihirbazın evinde kaldık güzeldi otopark olayi sikinti merkezde parali bi otopark var yuruyorsun bi 3-4 dk yollar dar ve taşlı

alaçatı haftasonu hariç boştur. şirince her zaman kalabalık ve trafiği leş. şirinceye gerek yok alaçatıda sakin kalabilirsin.

Alaçatıda sokak köpekleriyle gezersin. Şirince iyi tercih bu tarihlerde, keyif alırsın.

Atanıp doğuya gidersen ülke kaynaklı mutsuzluğun depar atar, bence yurtdışını zorla.

Vereceğim cevap işine yarar mı emin değilim:
Şu an tarif ettiğin durum, hayatla ilgili karar verme değil de içinde bulunduğun durumdan kaçma planı şeklinde. Hani net bir yol ayrımında değilsin zaten, sadece mutsuz olmamak, işte iyi para kazanmak... istiyorsun ve bunlar soyut şeyler; nereden hangi şartlarda, nasıl temin edebilecegin belli olmaz.

Kararini daha somut şeyler üzerinden vermek belki de bunlar yerine, çünkü bahsettiklerinden hangisini secersen seç ucunda nasıl bir yere çıkacağını ne biri söyleyebilir sana, ne de bir garanti/vaadte bulunabilir.

Sözün özü, mutluluk ve para konusunu tabii ki hesaba kat, ama sadece buna da odaklanma; nihayetinde sayıp doktuklerin icinden, hangi yoldan gidersen git şartlarını senin yol boyunca verdiğin kararlar, yaptığın şeyler oluşturacak.

+1 encokben...

Bu şekilde kendini daha çok yıpratırsın. Bir soluklan. Yeni şeyler deneyeceğin kısa bir seyahat planı yap. Ülkede vardır mutlaka daha önce hiç gitmediğin bir şehir. İşi gücü gelecek kaygısını mutluluğu bir kenara bırak, kendini tamamen adapte edeceğin bir geziye çok bir kaç gün.(gezmeyi sevmiyorsan, başka birşeyler deneyebilirsin, marangoz atölyesinde masa yapmak gibi, onu sen bul) kafanı meşgul eden düşüncelerden uzaklaşmak iyi gelecek. Sonra kendine sor gelecekte nasıl bir hayat yaşamak istiyorum. Soyut, ucu çok açık şeyler yerine net cevaplar bulmaya çalış. Bir arabam olsun gezeyim deme mesela, ferrarimle italyadan ispanyaya seyahat edeyim de. Zaten bu istediklerini gerçekleştirmek için neler yapman gerektiğini az çok tahmin edeceksin.
Hedefi belirledikten sonra yol çok da önemli değil. Her yolu seni bir şekilde hedefe ulaştırır. Hedef olmadan olmaz. Kal sağlıcakla.

Yapacagın iş parti farketmeksizin siyasete bulaş çevre yap mümkün oldukça zengin olsun çevren tecrübe kazandıkça iş kurup serbest çalışırsın

Ben de işsiz bir tercüman olarak yazayım. Bu sektör battı. Tercümanlık mezunu arkadaşlarımın çoğu polis oldu. İngilizce öğretmenlik okuyor olsaydınız daha iyi olurdu. Onların ataması kolay sanki. Bir de yurtdışına gitmek için avrupa gönüllü hizmetini deneyin. Orada çevre edinirsiniz. Türklerin olduğu yerde avukatlık yaparsınız belki dili öğrendikten sonra.

Tercümanlıkla ilgili sorularınız varsa yanıtlarım.

Merhaba Sanguine,

Eğer Türkiye'de yaşamaktan mutsuz olduğunuzu söylemeseydiniz, o zaman arkadaşların dediklerini uygulamanız belki yeterdi. Ancak şu an kısa vadede iş görür givi geliyor bana.

Eğer birikiminiz varsa, yeni bir ülkeyi deneyimleyebilirsiniz. Olumsuzlukları hesaba katmak gerek elbette fakat eğer azmederseniz niçin olmasın?

Hollanda yerine Almanya'yı düşünebilirsiniz belki master için? Hollanda'da master programları Almanya'ya göre daha pahalı.

Kolay gelsin.

25 yaşındayım, avukatım, kendi ofisimde çalışıyorum. Yaşadığın tüm umutsuzlukları birebir yaşıyorum. Hatta çevremdeki çoğu avukat arkadaşım ve ortaklarım da yaşıyor. İçinde bulunduğun umutsuzluk ve mutsuzluk durumu genel olarak bizim meslek grubunda ve gözlemlediğim diğer meslek gruplarında da yaşanır halde. Dolayısıyla sana özel bir kaygı olmadığını belirtmek isterim. Bunun genel sebebi de dünya değişirken bizim sürekli olarak yerimizde saymamız ve ülkenin içinde bulunduğu ve gitgide kötüye giden ekonomik durum tahminimce.

Ben içinde bulunduğum umutsuzluk ve mutsuzluk durumundan nasıl uzaklaşıyorum?

1-Mesleğimiz stresli ve sürekli olarak mutsuz insanlarla uğraşmak durumunda kaldığımız için çevremi meslektaştan arındırdım. Çünkü iş çıkışı oturup bir şeyler içmek istediğimde sürekli olarak yok şu dava nasıl oldu, yok hakim kararda hata yaptı, yok müvekkil ücreti ödemedi, yok şu dosyadan şu kadar kazandım gibi muhabbetlere maruz kalmak istemiyorum. Meslektaş olarak görüşmeye devam ettiğim arkadaşlarım da aynı muhabbetlerin dönmesinden şikayetçi olan ve farklı şeyler hakkında konuşmak isteyenler insanlar.

2-Yeni bir hobi edindim. En son lise yıllarında resim yapmıştım. O dönemde, hocalarım resim konusunda eşsiz bir yetenek olmasam da elimin yatkın olduğundan bahsederlerdi. Malum, üniversite sınavı, dersaneler derken hiçbir zaman okuldaki dersler dışında doğru düzgün resim yapmaya fırsatım olmamıştı. Gittim bir atölyeye yazıldım, yeni insanlar tanıdım, yağlı boya çalışıyorum ve haftanın 2 günü 3'er saat buna ayırmak meditasyon etkisi yarattı. Benim fikrime göre, insanın üretken olması birçok sorundan uzaklaşması için harika bir meditasyon yöntemi.

Resim, müzik gibi uğraşlar yerine yemek yapmak, bir şeyleri tamir etmek, puzzle bitirmek vs bunlara dahil edilebilir.

3- Eskiden, üniversite ve staj döneminde çok fazla şey okuduğum için kitap okumaktan kaçıyordum. İş gereği hala çok fazla şey okuyor ve yazıyorum fakat artık kitap okumayı bu sebeple ekstra görmemeye başladım. Düzenli olarak kitap okuyor, düzenli okuyan arkadaşlarımla fikir alışverişinde bulunuyor, okuduğum yazarlar hakkında araştırma yapıyor, kütüphanemi zenginleştirmeye çalışıyorum.

4-Her ay olmasa da en azından 2 ayda bir, farklı bir şehre gitmeye çalışıyorum. İş için gittiğim yerlerde bile gezmek için kendime vakit ayırıyor sonra geri dönüyorum. Sanki günlerce kalmışım gibi bana çok iyi geliyor.

Tüm bunlara rağmen, hayat hala mükemmel değil. Ama hangimizin mükemmel ki? En mükemmel hayatı yaşadığını iddia eden biri bile, biraz düşündükten sonra kendi hayatı hakkında mutlaka bir pürüz bulacaktır. Mümkün olduğunca kendini yenilemeye ve geliştirmeye odaklan. Gelecek kaygısı hepimizde var. Para yaşamak için iyi bir araç, ama asıl amaç kendimiz olmalıyız bence. Sen kimsin, kim oldun? Fazla Polyanna bir tavır sergilemek istemiyorum fakat durum bu. Umarım en yakın zamanda üstesinden gelirsin. Sevgiler.

hayır.

Bişi olmaz... yılan çorbasına devam

Bol bol el yıkıyorum. Maske de alacağım.

Yapabileceğim çok fazla bir şey de yok açıkçası.

Yok.

master'ın çok bir getirisi olmayabilir. Master yerine direkt doktora düşünebilirsin.

Bence lisans ya da doktora olarak bak.

Almanyada master dersleri oldukca zor. Doktora bence de daha mantikli. Burs bulursaniz kabul alma şansiniz oldukça artar. Tekrar lisansa baslamak bana göre çekilecek çile değil.

Acikcasi,lisansa tekrar baslamak ne kadar zor olsa da;omur boyu is bulma sikintisi yasayip,hem de kit kanaat bi maasla calismak cok daha zor.O yuzden lisansi zor olsa da destekliyorum.

Tabii gece eksik yazmışım. Çalışıp okuyacağımı da düşünürsek, ne kadarlık bir birikimle gitmem gerekir?

Ikisi de ayni surede biter, master ve lisans. Bu yonuyle dusunurseniz mantikli olabilir. Master dersleri ciddi okullarda gercekten cok agirdir, zaten sistemine alismaniz ve o kadar odev yukunun altindan kalkmaniz 3 seneyi aliyor. 3 senede de Almanya´da lisans okunuyor. Master bitirmek elbette maasiniza yansir. Yari zamanli calisma hakkiniz universite ogrencisi statusu kazandiginizda dogar. Dil kursuna giderken oyle bir secenek yok mesela. Herkes zaten bir sekilde calisiyor ogrenciyken, okulu uzatiyor, kesin bilgi.

Okunan bolumle alakali gercekten gelecekte hicbir sey yapmak istemiyorsaniz, yeni bir lisans okumak mantikli olabilir. Almanya´da 2. lisans senesinde zaten 2. bir bolum daha okuyorsunuz. Lisansi bitirdiginizde daha dolu olursunuz.

Yas, en azindan Almanya´da hala inanilmaz takinti yapilan bir durum degil. Türkiye´deki gibi hic degil. Almanya´da kalma planiniz varsa, bu konuda negatif dusunmenin anlami yok. Insanlar 30larinda is degisikligi yaparlar, yeniden farkli bolumlerden egitim alirlar. Bu cok az kisinin yaptigi bir "simariklik" olarak algilanmaz. Cevremde hep kendi halimden yakinirken duyduklarim soyleydi: "35 yasimiza kadar bir sürü farkli alanda calistik, farkli alanda egitim aldik. Bu normal. 30 yas yeni bir meslege baslamak icin gec degil, sakin ol."

Ben neredeyse 30 olacagim, yeni alan degisikligi yaptim ve baska bir bakanliga gectim. Calistigim yerdeki herkes, yeni lisans bitirip ilk defa ise girdigimi dusunuyor.

@buf-e kür, peki maddiyat kısmı için ne diyorsunuz? Tahminimce yanımda 12 bin euro kadar bir miktar olacak. İş bulması var adaptasyon süreci var, belki bir 4-5 ay iş bulamayabilirim.

Hangi sehirde ve nasil sartlarda yasadiginiza cok bagli. Sanirim aylik 600 Euro alti cok zorlar. Bloke hesap ilk yil icin zaten isteniyor, o olmadan gelmek imkansiz. Burada yasarken is bulursaniz, maasinizi gosterip oturum izni almaya devam edebilirsiniz. Bu durumda bloke hesap istenmez.

2 sene Almanya´da yasayanlar simdi BAFOG alabiliyorlar. Yani 3. yilinizda, egitim bursu alabiliyorsunuz. Aldiginiz miktarin sadece yarisini ve onu da faizsiz geri odeme durumundasiniz. BAFOG ile rahatca gecinebilirsiniz.

Dil sorununuz yoksa, dil kursuna gitmeden universiteye baslayacaksaniz direk calisma izni cikar. Is her sehirde var. Bulamazsaniz kendi universitenizde calisirsiniz. Kafesinden, kutuphanesine butun birimlerinde ogrenci calistirirlar zaten universiteler.

Parfüm

kaynak kişi avrupa olarak aktarmış türküyü ancak muhtemeldir ki aslı başkadır. bir farklı versiyonda "yaşmak" denmiş. buna binaen yaşmak, tülbent, yazma vesairi betimliyordur, "made in eu" anlamında.

ithal koku gibi geldi bana da

Evet, koku mantıklı gerçekten.

www.repertukul.com

www.ulkucudunya.com

avrupa kesim saç varmış o yıllarda. onla alakalıymış.

Sahibi cozum bulacak siz degil ki. Kopegin altini baglayip cikarsin her seferinde o zaman.

Kopek cisi kakasi kokusu burun kanatmaz. Temizlenirse koku moku da kalmaz. Eger kokunun sorumlusu gercekten o kopekse, yoneticiyi gazlamayin. Apartmana giris cikista burnunuzu tikayiverin. Yazik gariban hayvana bir sey olmasin.

@la.luna sizi empatiye davet ediyorum, aynı durumda olsanız bu şekilde mi davranacaktınız?? gereksiz duyar kasmayın.

Sizi çok iyi anlıyorum. Yakın zamanda benzer bir durum yaşadım. Onlarca kediyle yaşayan biri vardı apartmanın giriş katında. Apartman girişi ölesiye çiş kokuyordu. Bu kişi apartmandan taşındıktan sonra beyaz sirkeyle, domestoslu suyla 2-3 kez giriş silindi. Kokunun tamamen çıkması neredeyse bir ay sürdü.

Köpeğin sahibiyle nazikçe konuşmayı deneyin isterseniz. Köpek elbette kendini tutamayıp çişini yapabilir ama temizlemek de sahibin sorumluluğu. Çiş kokusunu aldığı söylenen spreyler var. Onlardan da önerebilirsiniz.

2 kere işten çıkarıldım. Birinde evde otururken işten çıkarıldığımı öğrendiğim için kavga etmeye imkanım olmadı. Diğerinde de gidip sövmek isterdim ama gerek görmedim. Bazı insanların yüzüne de tükürseniz anlamazlar.

Oldu, çok sinirlendim.
İznimi bile patron efendinin keyfine göre almışken, işten çıkacaksan bize en az iki üç ay ver diye duugu sömürüsü yaparken tam Türkiye'ye gelmeden önceki gün bana türkiye'den dönünce kendine yeni iş bul hadi eyv çekti pezevenk.

Sonuç? Çok daha iyi şartlarda bi iş buldum, ama o pezoya da sövmekten geri kalmıyorum hala.

İşten çıkarılmadım ancak önce saygısızlık ardından da haksızlıkla karşı karşıya geldiğim oldu. İlk seferki saygısızlıkta toydum, gereksizce naif davrandım. Sonra o mesele içimde çok büyüdü. İkincisinde haksızlık ettiğinde kapıyı çarpıp çıktım. Keşke daha ağır konuşup çıksaydım diyorum bazen ama kavgacı bir mizacım yok. "Artık sizinle çalışmayacağım" diyip çıktığımdaki iç rahatlığı muazzamdı.

Sonra gözümü karartıp kendi işimi kurdum, mis gibi de oldu.

çalıştığınız yer ne kadar profesyonelse ona göre değişiyor.
mesajla işten çıkarıldığımı da öğrendim (bu amatör kafalı patron demek), istifa edeceğimi anlayıp benden önce davranan ve beni suçlu duruma düşürerek ayrılmamı zorlaştıran patron da oldu (bu, direkt şerefsiz grubuna giren patron demek)

kavga ederek ayrılmadım. ama aşırı kibarlıkla kavga etmek isteyenleri sinirden kudurtmuşluğum vardır. insan gibi ayrıldığım, hâlâ görüştüğüm yöneticilerim de oldu. ama az.

haksızlığa uğradığını düşündüğünde, direkt boşvermeyi tavsiye ederim. çünkü kavga ederek, karşıdakine bir salak olduğunu hatırlatarak anca kendi günlerini sinir-stress dolu geçiriyorsun. başka bir işe gerekmiyor. yanından ayrılacağın insanı ne eğitmen işe yarar, ne bozman. beddua bile etmeden ayrılmayı yeğlerim.

2 kere başıma geldi. ancak ikisinde de zaten ben artık isyanlardaydım çıkarsalarda gitsem modundaydım. bu yüzden çok koymadı ancak uzun süre çalıştığım yerler olduğu için rahatsız etti.

birincisinde 9 sene fln çalışmıştım patron ve müdür çok baymıştı artık, arkadaş ortamı çok iyiydi en çok ona üzüldüm, para konularında ciddi haksızlık vardı. bir açığımı buldular bende panik oldum hak idda edemedim. sonradan düşünce iş işten geçmişti tongaya gelmiştim. tazminatta alamadım malesef 5 yıl kadar bir tazminat yandı. ancak hayatım sabah akşam iş olmuştu. kendime geldim çıkınca. arkama bile bakmadan gittim. pahalı bir tecrübe oldu bana.

diğeri 3.5 sene idi. zaten orda da bayılmıştım. dışardan gelen ithal bir müdür yüzünden kendinden tecrübeli olan herkesi çıkarttırdı 6 kişiydik, sinir küpü etti herkesi. başka iş planlarım vardı. şansıma dava açmayalım diye ekstra tazminatta verdiler bu çıkardıkları kişilere saolsunlar. akıllanmıştım bu sefer araştırdım iyice basacaktım davayı, hepimiz dava açacaktık. ekstra tazminat ilaç gibi geldi zıplaya zıplaya kimseyle kavga etmeden ayrıldık. dava açsak 2 sene uğraşacaktıkk sıcak para lazımdı banada. sektörün en en kurumsallarından biriydi bu firma.

15 gün oldu kovulalı, 3.5 senedir çalışıyordum ama para kazanma falan yok. Bezmişlik, motivasyon kaybi vs. artık ne dersek diyelim bunu adına çıkmak istiyordum zaten.
Verdiler tüm hakları kaçarcasına gittim.
Ama yine de çok sövdüm arkalarından yurtdışına kardeşimin yanına çıkacaktım 21 gün izin vardı biriken içeride. Evrakları istedim ikdan, ertesi gün beni işten çıkarıp, hevesimi kursağımda bıraktılar. Sırf işin yoğun olduğu zamanda gitmeyeyim diye de ertelemiştim 3 hafta.
Siz siz olun böyle işverenler için planlarınızı ertelemeyin.

oldu. detaylarını hatırlamayacağım kadar unuttum.

çalışıyorum yine. mecburuz. ekmeğimizin peşindeyiz.

Çoook.

Bilhassa üniversite yıllarımda o kadar çok kapı önüne konmuşumdur ki sayısını ben bile hatırlamam.

Şimdi şükür kendi işimin patronuyun, kendi kendimi kovamıyorum yani :)

Bir kere işten çıkarıldım. Saçma sapan bir aile şirketinde çalışıyordum, müdür diye başımıza koydukları askerdeyken üstlerine itaatsizlik ettiği için malulen emekli edilmiş eski bir astsubaydı.

Bir gün bir liste getirdiler bu ne dedim mıntıka temizliği listesi dedi arkadaş. Her gün şirket bahçesindeki dökülen yaprakları, köpek bklarını temizleyecekmişiz. Beni yazmayın dedim, "müdür" geldi "ama biz burda bir aile gibiyiz bik bik" diye konuştu, köpeklere ben bakmıyorum, bkunu temizlemek bana düşmez dedim.

Tamam dedi, bir sonraki ay çıkışımı veriler. "kimlanbu biz sana iş veremiyoruz, bizim verdiğimiz işleri sen yapmıyorsun, senin yapacağın işler bizde yok" dedi lavuk. Hiç pişman değilim. Benden sonra esas işleri halleden tecrübeli teknisyen işi bıraktı, arkasından en kıdemli çalışanları işi bıraktı, yeni gelen mühendis işi bıraktı, ben girdikten sonra işe giren 2 teknikerden birisi daha bıraktı derken dükkanı kapatmış gitmişler.

Sonra bu "müdür" lavuğu da patronla ters düşmüş, hak ettiğini bulmuş.

edit : sonradan benim çalıştığım şirkete işçi olarak girme ihtimali vardı, "ya ben ya o" diyebilecek kadar kıdemliydim, o kozumu kullanmama gerek kalmadan işine taş koydum.

iki defa kovuldum.
birisi ilk işimdi. zaten askere gitmek için istifa etmiştim sonra vazgeçmiştim. sevmediğim bir işti. kovulunca üzüldüm, sonra askere gidene kadar yattım bir kaç ay, iyi geldi. bir kaç ay önce istifa edip vazgeçtiğim işten tazminat alıp çıktım böylece.

ikinci kovulmamda işimden nefret ediyordum. hiç çalışmıyordum. patron farketti 3 ay sonunda "bugün son günün" dedi. tamam dedim. mesai bitiminde fazladan bile çalışıp işleri bitirdim çıktım gittim. sonra da telefonlarını açmadım hiç. koymadı bile.

Yıllar önce Konyalı Ahmet'e gidiyorduk. Kocaman bir tabak tereyağlı mercimek çorbası ve yanında çeşit çeşit meze geliyordu. Her şey çok lezzetliydi. Şimdilerde nasıldır bilmiyorum. Lokasyon: Özkanlar

hakan çorba balçova

en iyi dönerleri yemiş biri olarak söylemeliyimki izmirde çok iyi dönerci yok. yiyecekseniz kemeraltına gidebilirsiniz.

bornova merkezde yaylacık var efsane çorbaları oluyor

Köfteci remzi, bostanlı cami yanı. Kelle paçası iyidir. Yani o civara göre. Bir de adını unuttum. Köfteci remziyi arkana alıp sağa dönüp ışıklardan tekrar sağa dönüp, dümdüz devam edip çöp kutularını geçtikten sonra karşına çıkan hırdavatçıyı da geçip, yanındaki tavukcunun yanında bi kelleci var, orası da iyidir ama kazıktır bayağı.

Gaziantep 42 atakent

bence 100 tl daha çıkıp 2600 tl'ye xiaomi mi 9t almak daha mantıklı. a50 veya note 8 pro gibi budget değil, flagship sınıfında sayılır.

www.hepsiburada.com

doğru telefonu bulmuşsun kardeşim.

rakamlarla oynanma gibi bir durum olamaz hele hele kamera çözünürlüğü kısmında imkansız. çünkü herkes test edebilir çektiği fotoğrafın çözünürlüğünü. yani oradaki rakamları öyle sallama yapamazsınız. 50 çeşit benchmark programı, 50 çeşit test yöntemi var her özellik için. aldığınızda oturup kendiniz de teker teker test edip bakabilirsiniz doğru söylüyorlar mı diye.

ha bu arada eğer daha yüksek megapixel daha iyi kamera kafasıyla bakıyorsan ki türklerin geneli böyle bakar telefonlara yanılırsın. eğer büyütüp billboard'a afiş falan yapmayacaksan telefonun kaç megapixel olduğunun günümüz telefonlarında bir önemi yoktur. kullandığı lensin kalitesi önemlidir.

ha benim için kamera önemli, alabileceğim en iyi kamerayı almak istiyorum 2500 tl ye diyorsan diyafram açıklıklarını kıyaslayabilirsin. %100 doğru sonuç vermez ama genel olarak diyafram açıklığı daha düşük değere sahip olan kamera daha iyi çekim yapar.

pubg kasmasın 2500 liraya zor. işlemcisi kuvvetli olmalı. çünkü lanet oyun ayda bir güncelleme yapıyor. xiaomi 8 pro video performansı ciddi kötü. videoları youtube'dan izleyebilirsin.

bir arkadaş a50 demiş, ben de a70 diyorum daha iyi olur. oyun performansı açısından ama yine de samsung s serisi, huawei pro veya iphone 8 plus ve üstü olabiliyorsa bunları tercih etmelisin, ikinci ellerine bakabilirsin.

Note8pro pupgde hdr ayarda bile rahatça ve akıcı oynaniyor ve işlemcisi a50den her türlü işlemci test uygulamasında bir buçuk kat daha yüksek puan alıyor. Amiral gemisine çıkmaya gerek yok. 2500e mi9t de güzel paket onda da snap730 var. Illa samsung alınacaksa a70 olur.

Redmi note 8 Pro iyidir. Teknoloji ile aranız iyiyse miui debloat diye aratın gereksiz Çinli uygulamaları da silin süper telefon.

Kamera sayı ile oynama değil, yanılmıyorsam samsung'dan alıyorlar kamera sensörünü. Ama zaten 108mp fotoğraf çekmeyeceksiniz, pixel binning diye bir olay var kaliteli bir 36mp diye düşünün. (108 cekebiliyorsunuz ama ekstrası olmuyor)


İhtiyaçlarınız karşısında ideal telefonlardan birini bulmuşsunuz zaten. Rom falan kurma gibi ilgileriniz varsa Pro olmayan modeli alın, hiç bulaşmam diyorsanız Pro super seçim.


Tanıdığım en nerd insan da o telefondan aldı, hiçbir şikayeti yok

Kardeşime samsung m30s aldık. 6000 mah pil, 24 mp kamera. Memnun gayet.

2000 liraydı galiba.

Klasiktir. Deveye boynun neden eğri diye sormuşlar. Nerem doğru ki? demiş. Milli piyango'da da hile yapılmaması için bir engel göremiyorum.

Şu twitterda gezen cnn'in haberinin videosundan mı bahsediyorsunuz? Tamam milli piyangoya ben de gram güvenmem ama o videoyu izledim ve gereksiz bir gaza gelme hatta belki de bilerek sazan.avi olduğunu düşünüyorum. Bütün toplar çekildikten sonra haberde altyazıya sayılar geliyor hemen ama arkadaki kızlar ellerindeki topların yazılı olduğu kartları kaldırmaları zaman aldığı için sanki önce altyazı gelmiş sonra sayılar açıklanmış gibi duruyor mesele bu.

Şahsen, gıcır gıcır yeni model arabalar -kasa güzellikleri öncelikli olarak- dikkatimi çekse de, kullanım kolaylığı ve rahatlık açısından çok temiz ve bakımlı bir nissan micra 1.3 gx aklımı başımdan alır.

Arabalardan hiç anlamıyorum. Benim için ayırt edici özelliği rengi. Dolayısıyla benim dikkatimi çekmez.

Bence yeterli maddi gücü olan kadın-erkek herkes yeni model araç ister/sever. Param varsa niye 97 model araç alayım? derim.

Soruya cevap; Hiçbir araç dikkatimi çekmiyor. Bazen kırmızı, çam yeşili gibi renkler görüyorum, onlara bakıyorum yalnızca. Marka model bilmem.

Hiçbiri. Bunlar yerine eski de olsa bir harley motor daha dikkat çekici olurdu aynı fiyatlara. Fiat linea'nın hiç şansı yok, taksi modeli :) honda'da bayağı bir eski artık. Asla dikkat çekmez. İlla eski olacak ya jip ya da klasikler ilgimi çeker.

2015 yılına kadar şirket aracım skoda octavia ve superb tarzı araçlardı. takım elbiseyle falan kullanıyordum ama yolda bir kişi dönüp bakmıyordu.

2015-2018 arası bmw ve mercedes şirket araçlarım oldu. artık yoldaki tacizlerden rahatsız oluyordum.

model anladıklarını sanmıyorum ama logoyu tanıyorlar.

kızlar arabamın rengine ve temizliğine dikkat ediyordu hep.

işte rengi ne güzel, işte ne kadar temiz bakıyorsun ne güzel kokuyor gibisinden.

bir tek volvo ise dikkat kesiliyorum. Başka bir şey dikkatimi çekmiyor. Üretim yılı ya da modeli, rengi ya da temizliği ilgi alanıma girmiyor. Bir araç, taşıt olması dışında bir beklentim yok. Sahibi ile ilgili bir şeyler ima ettiğini düşünmedim hiç. Volvo ise başka.

Ben beyaz araba falan diyorum, arabasını bilmediğim biri beni alacaksa mesela araba ne renk diyorum agafs ama konforlu arabaları seviyorum

@amaranta +1 tam olarak. Hiçbir araba dikkatimi çekmez.

Klasik arabalar

Aston martin

Bentley

Bunlar haricinde hiçbir araba dikkatimi çekmez

Ne eski honda ne yeni bmw

güvendiğim bir kuruluş yok. bu ülkede her yerde bir kan emicinin olduğunu düşünecek kadar gerçekçi ya da paranoyağım artık.

Lösev.

Losev dahil hiçbir vakifa güvenmiyorum

Geleceğe Işık Tut diye bir oluşum var, köy öğretmenleri çocukların ihtiyaç listelerini sıralıyor, siz de alıp yolluyorsunuz. Para bağışı kabul etmiyorlar.

Naçizane bir şeyler yollamıştım, haliyle okullardaki öğretmenlerle irtibata geçmem gerekti. Telefon numaram escort numarasından hallice dağılmış sağa sola, "GADIN NUMARASI HÜLOĞĞ" diye arayanlar oldu. Bunu söylemeden geçemeyeceğim.

Sorun etmeyecekseniz, çocukların hatrına ben tavsiye ederim gönderide bulunmanızı. Allah için kadın öğretmenlerle ve oluşumu yöneten hanımlarla hiçbir sorun yaşanmamıştı.

Can pet/ sokak hayvanlarına . Aldığın ürün direkt dağıtıcılara gidiyor.

Bu konuyu uzun uzun araştırdım ve beni en fazla ikna eden Lösev oldu.

Lösev+Darüşşafaka

Losev. Hiçbirine %100 guvenmiyirum ama.

Ben mavi'de 120 liraya satılan kazağı dolap uygulaması üzerinden 40 liraya aldım. Tertemizdi. 2 yıl giyerim. Mümkün olduğunca temiz ikinci el almaya çalışıyorum.

Almayacaksin, elindeki kazaklari giyeceksin.

Daha alt segment magazalara bakin.

Gercekten artik ucuz markalar da kaliteli urunleri uretiyor

h&m conscious'dan bi kazak modelinin 4 farklı rengini almıştım. seneler oldu, pamuklanma oldu biraz ama dönüp dönüp onları giyiyorum. 120 lira mı neydi ben aldığımda.

Evet ya aynı şeyi düşünüyorum. Hayatımda lcw almam diyordum ama artık onlara bakıyorum. Bizim mayış aynı ama mavi,mudo, zara, Bershka artık bana network, fabrika ayarında oldu :(

Trendyol'da 50 liraya şahane kazaklar vardı.

ikametgahı aldırman gerekli değil, ama oturacağın yere aldırman başka şeyler için faydana olur. aile hekimin mahallendeki olur, tebligat gelir, bankadan kredi falan işlerin olur, bulunduğun şehire ikamet aldırman iyidir.

e-devlet şifren yoksa onu al, gerisini zaten iş yerin yönlendirir. mesela detaylı sağlık raporu istiyorsa, anlaşmalı yeri vardır veya şuradan alabilirsin derler gider alırsın. kasma yani...

anladım çok teşekkür ederim

ikametini taşıman zaten zorunlu. yine de taşımasan oluyor fakat taşımanda fayda var. adına tebligat falan gönderilirse kayıtlı adresine gönderilir çünkü. ikametin istanbul'da değilse iski'den su aboneliği başvurusu yapamıyorsun mesela böyle sorunlarla karşılaşabilirsin.

sigortanı işyeri başlatacak onunla ilgili senin yapacağın bir şey yok. istedikleri evrakları da sana bildirip işe başlamadan getirmeni isterler ya da başladığın zaman belirtip tamamlaman için belirli bir süre tanırlar zaten. yoksa kimsenin işe başladıktan sonra vakti olmuyor. artık çoğu evrak da e-devletten kolayca alınabiliyor.

İkametgahınızı almazsanız 500 liraya yakın para cezası ödüyorsunuz diye hatırlıyorum. :) Bir an önce aldırmanızı öneririm :)

60-70 lira bir şey o ceza ya 500 falan değil. onu da mümkün mertebe kimseye kesmiyorlar zaten. fakat diyelim ki önceki adresinde tek yaşıyordun, sonra taşınınca da aldırmadın ikametini. senin eski adresine taşınan biri kendi ikametini oraya aldırınca sen boşa çıkıyorsun. 20 gün içinde de yeni ikametini bildirmezsen daha sonra gittiğinde sen yasal süreyi aşmışsın diye mecbur kesiyorlar cezayı. eski adresin ailenin evi diyelim, bu durumda taşımasan da yasal olarak hiç bir sorun yaşamazsın. ailenin seni bir yerlere gammazlamayacağını varsayıyorum tabi :D

ayrıca aile hekimi de otomatik geçmiyor, özel olarak girip e-nabızdan başvuru yapman gerekiyor aklında olsun.

çook teşekkür ederim

nem alma cihazını ilk defa duydum, klima kullanılmıyor mu o iş için?

Banyo için yıllardır Trotec kullanıyoruz. Memnunuz. Büyük ortam için olanlardan. O da şimdi birkaç bin TL vardır.
Yakın zamanda anneme Bird marka almıştım. 750 TL gibi. Söz ettiğiniz odaya yeterli olur bence. Gayet iyi nem alıyor. Ama şimdi baktım, bazı sitelerde satılmıyor artık.

www.hepsiburada.com
Bizde de şu Bird var, epey iyi iş görüyor.

ebac kullanan var mı acaba?

Dış parazit dedikleri şey ense damlası zaten. Zararı olacağını düşünüyorum. Kedi pirelendiyse vakit kaybetmeden yaptırmanızı öneririm.

Iyi bi markaninkini yaptirin yeniden.

Düzeltiyorum. 1 hafta önce yapılmış dış parazit. Gene de yaptırmalı mıyım ?

1 hafta önce yapıldıysa yapılmamalı, özellikle de yavruysa. Bizimkinj sokaktan aldığımızda piresi vardı ama veteriner olur da evden atıldıysa ve kısa süre önce dış paraziti yapıldıysa diye aşıyı yapmadı. 15 gün sonra yapalım dedi. Biz de eve gidip kediyi yıkadık, 15 gün idare ettik. tamamen geçmese de yıkamak büyük oranda azaltıyor. Pirelerin bizi ısırması ya da evi basması gibi bir durum olmadı.

Bizim kedi de dıs parazit damlasının ayı dolmadan pirelenmişti. Çareyi ilaçlı banyo ve ardından kaliteli bir pire tasmasında bulduk. Iki aydır rahatız.

En iyisi veterinere danışmak tabii.

Geçtiğimiz hafta izinliydim. Bugün sabahtan beri sendromluyum. Yarın nasıl çalışacağımı düşünüyorum. :(

benim pazartesi günü dersim yok, salı sendromu yaşıyorum o yüzden. gerçi yarın iş var, halletmem gereken diğer şeyler var ama olsun onlara canım çok sıkılmıyor, sığır gibi yatmaktan iyidir kafam dağılır.

geldi yine sendromum :/

Haftanın 7 günü çalışınca pazartesi sendromu kalmıyor. ♡

delireceğim. (._.)

Pöf!

haftanın 7 günü çalışınca sendrom kalmıyor tavsiye ederim...

Çeliktepe, Hisarüstü, Beşiktaş, Gayrettepe

Bir ay öncesine dek Gayrettepe'de maksimum 10 yıllık binalardaki 1+1'ler 2500 lira civarındaydı. Gayrettepe yaşam için çok uygun. Sakin ve rahat. Öneririm eğer ev bulabilirseniz.

Metro durağına mesafeniz de yürüyerek 15-20 dakika olacaktır.

Fulya ortaklar caddesine bakabilirsin

peki 7-9 bin maaşı olan biri için 2.500 ev kirası + aidat filan da olacaktır sanırım normal mi dersiniz, bunun istanbul oranı nedir ortalama maaş/kira?

Gayrettepe'de 2600'e tek 1+1 görünüyor şu an. Diğerleri 4000'den başlayarak devam ediyor.

Beşiktaş ve Şişli dolaylarında zemininin sağlam olduğu söylenen semtleri işaretledim. www.sahibinden.com

Yerinizde olsam içime sinecek, mümkünse sahibinden ve en az masrafla kiralayabileceğim bir yer bulurdum. Kira + aidat dahil faturalarınızla 3500'ü geçmemeye çalışın bence.

EK: www.sahibinden.com

*Az kat, yeni bina, işinize yakın, zemin de iyi galiba.