İnsanlar ailelerinde mutlu olmayı öğrenmemişler ve etraflarında mutsuzluklarını tetikleyecek çok şey var.

Soru ne ki?

değer görmüyorlar, iyi kazanmıyorlar, kendilerine zaman ayıramıyorlar...

ha tabi bazıları da katıksız hırt.

Kendini beğenmişlik değil "öff zaten yarrak gibi hayatım var, her şeyden bezdim. Al işte ne alacaksan uğraştırma beni" tavrı muhtemelen o.

bezginlik, az paraya çok çalışma, sisteme güvenmeme vs vs

hemen herkes rahat/mutlu değil hayatından. ben de değilim ama önüme gelene tekme atmıyorum. bu biraz eğitim, kültür, görgü işi. görgüsüzlük had safhada. ki ülkemizin yüksek yüksek tepeleri de aynı... bu toplumdan çıktı, ne olacaktı ki?..

yine de kendimi kaybetmemeye çalışıyorum bu çomar sürüsüne karşı. çomar deyince sadece bir yaşam tarzını beğenen ya da bir partiye oy veren kitle gelmesin akla. inanç, etnik köken, siyasi görüş, yaşam tarzı falan fark etmiyor. çomar, çomardır!

mutlaka var. ama Avrupa'yla bizi ayıran en büyük özellik adamlarda istifa var. bizde ise zeytinyağlık

Vardir. Cok yogun degil, 9-13 arasi genelde. Gormedim ben kendim.

Var
Portekiz Fransa' İtalya yoğun
Yunanistan da da duydum

rusvet her yerde vardir, ama toplumlar arasinda en ayirt edici ozellik rusvetin nasil algilandigi.
- rusvet toplum arasinda ovunulecek birsey midir, yoksa utanilacak birsey midir. Ornegin turk toplumunda rusvet almak bircok durumda utanilacak birsey iken rusvet vererek is yaptirmak tam tersine ovunc sebebi. bu durum toplumdan topluma cok degisiyor.
- rusvet kanun uygulayicilar tarafindan nasil ele alindigi da onemli. bazi toplumlarda rusvet o kadar yaygindir ki kanunen yasak olsa da kimse bir yaptirim veya ceza uygulamaz. ama bazi toplumlarda kanunen en agir sekilde cezalandirilir. bizim toplumumuzda bu durumda kanun uygulanirken rusvet verip almamakla degil, rusveti kimin alip kimin verdigine gore kanunlar isletilir.

genel olarak bati avrupada rusvet alip vermek hem kanun yonunden hem de ahlak yonunden iyi karsilanmadigi icin gizli ve korkarak yapilirken ornegin dogu avrupada bu acik ve secik olarak yapilir ve korkulmaz.

rüşvet olmayan ülke yok. oran ve miktar bizdekine göre çok çok düşüktür ama

bulgaristan'da, sırbistan'da falan yaygın.

Büyük ölçekte dönüyor, trafik polisine değil de işte genel müdüre filan gibi. en basitinden fifa dünya kupası rüşvet olayları.

Bosna Hersek'te var cunku 10 euro istemisti polisler. Her yerde var ama elbette daha fazla rusvet veren halk tarafindan daha cok kutsanmiyor arada oyle bir fark var.

Ukrayna rüşvet ile döner derler, havalimanında 10 dolara bile mutlu olur polisler

italya'da ben küçük olanını görmedim. büyük olanı oluyor ama.

devlet içinde oldu mu ortaya çıktı mı hemen istifa oluyor. özel sektörde vb var. ingilizler fransızlar vb. alayı alıyor. hele yurtdışı projesiyse yani kendi ülkelerinde değilse ağzına ... lar.

genelde "biz hukuk devletiyiz, öyle şeyler olmaz bizde" şeklinde davranıp voleyi vuracakları yerde kaçırmıyorlar.

unesco türkiye ofisine başvurarak

Dışişlerinin sayfasını takip et, orada bazen ilanlar oluyor. UNESCO nun kendi sitesinde de iş ilanları oluyordu. Onun dışında Türkiye ofisinin ilan verdiğine pek denk gelmedim, bir tanıdığım oradan ayrıldı ilana çıkmadan hemen yerine birini almışlardı.

un jobs diye bir feed vardı orada bolca unesco ve unhcr ilanı oluyor
ama networking çok önemli diye duymuştum un işleri için.

o kıyafetin içinde tom cruise varmış gibi düşünsem; 8,5'dan 9 verirdim. Kıymetli cumhurbaşkanımız olduğu için 10 verdim.

tom cruise'da puanı kırdığım yer deri ceketin bel lastiği ile sağ parmaktaki yüzük.

geçen sıradan kamuflaj giydi diye eleştirilince abd başkanlarının montundan yapmışlar.

9.

megri megri yazmış

tekerlek biraz küçük gibi o sebepten 7.

karizma mı? rte mi?

sdkfhaskdfhaslkjh

Ben sahsen cumhurbaskanimiza bayildim. Ne giyse yakisiyor. Ben 15 veriyorum. Cunku kendisine olan bu buyuk sevgim 10 puana fazla geliyor. Cunku o benim ve hepimizin kalbini caldi. Cok asiri karizma birisi ve biz onunla gurur duyuyoruz. Sebebini bilmiyorum ama gurur duyuyoruz yani.

tövbe tövbe...

Apoletindeki gereksiz arma, ceketin yepyeniliği... Bu tarz küçük ipuçları, işin şov ve gösteriş olduğunu hatırlatan detaylar. Orası bu adamın doğal ortamı değil yani. Bunu da gözümüze sokuyor.

Bir de şunlara bakın

Putin: i.telegraph.co.uk
Atatürk: www.can-dostlar.org

12.5

Façan yansın karşiim.

Yurtdısında mı yaşıyorsun?

dedicated ip/vpn ile evet.

Türkiye'de yaşıyorum. Sanırım VPN satın almam gerekecek. Hiç iyi olmaz böyle.

standard VPN servisleri ile olmuyor, kendine özel IP numarası satın alman lazım

netflix vpn ile mücadel ediyor, ben biraz uğraştım olmadı.
sanırım allezz dediği gibi ip alman lazlm.

continental

l7.alamy.com

göbek ve yan bağlar yoksa yani fitsen neden olmasın.

t shirt uzunsa sokulması gerekli zaten. ama dar slim fitse gerek yok

Tabii ki olmazsın, güzel bir kemerle hoş bir görüntü oluşturuyor.

göbek olmaması lazım.
yoksa güzel durmaz.

bu olayı bir ben yaptığımda komik oluyor zaten anlam veremediğim şekilde. bir ara camide bir adam gördüm 50li yaşlarda. aynen böyle yapmış ama adam karizmaydı ya.

"Böyle gelmiş böyle gider" mantığı.

İnsanların yaptırım gücünün farkında olmaması ve devlet kurumunu kendinden üstün görmesi, yani "Devlet Baba" mantığı.

Devletin de sunduğu hizmetleri lütufmuş gibi göstermesi diyebilirim. Düşün yani sen devlete vergi ödüyorsun, yol, su, elektrik olarak geri dönsün diye. Adm çıkıp "yol yaptık" diye reklam yapıyor. Lan zaten yol yapacaksın. Senin işin o.

kurumlar düzgün çalışmıyor ki.
bu işin doğrusu, halkın değil polis, zabıta vs gibi kurumların yaptırımları uygulamasıdır. emniyet şeridine araç park ettiyse ya da otobüs kanunsuz taşıma yapıyorsa bunun çözümü yaptırımdır, ceza yazmaktır, halkın ortak tepki göstermesi değil.

Ama diyorsan ki niye ek sefer talep etmiyorlar, ortadoğu halkı işte itaate alışmış, garibanlık kültürünü benimsemiş, umursamaz bir halk. yani kültürel.

Yorgunluk, bikkinlik da bir neden olabilir. Hangi birine guc yeter ki tek basina. Insanlar her gun en az birkac boyle durumla karsilasiyor. Bir ses cikar, iki ses cikar, uc dort derken bir seyin degistigi yok ve ses cikardiginda sadece fazladan yorulmus oluyorsun. Bu sefer sineye cekmeye basliyorsun. Bir cek, iki cek,uc dort, gidiyor. Haliyle sineye ceke ceke insan da doluyor; bu sefer birbirine kaba davranarak o siniri bosaltiyor. Metrobuste sana omuz atarak, "Ayagimin altindan cekil" diye bagirarak kucuk sinir bosaltmalari yasaniyor.

Gecen gun bardak iyice tasmisti. Avcilar duraginda metrobus yolculari yolu tikadilar uzun sure metrobuse binemeyince, bos metrobus gelmeyince. Ancak boyle toplu olarak bardak tasacak ki, senin ses cikardigin ise yarayabilsin. Toplu ses cikarmak icin de orgutlenmemiz yok. Uc kisi bir araya gelip slogan atsa icerigine bile bakmadan damgalarlar; diger magdurlar "Yolu tikiyorsunuz, cekilin" diye seni suclar, aslinda onlar icin de cozum aradigina bakmazlar bile.

Korku. Yanlış park eden adama bir kelime ettiğinde adamın seni bıçaklayıp hiç ceza almadan iyi hal tutuksuz yargılanmak vs gibi etkiler ile elini kolunu sallayarak dolaşma ihtimali var. Bundan korktuğu için kimse bir şey diyemiyor genelde. Olay dolaylı olarak yukarıda da belirtildiği gibi yaptırıma geliyor.

ne olabilir ki bence evde oturmaktan pek farkı yok

Biz çadırın içine koyduğumuz şişme yatağa çarşaf seriyoruz. Önemli olan tembel olmamak. Yoksa her şey keyfe göre uydurulur.

hasmetizm 2046 çok güzel özetlemiş.
Tembel olmamak kilit ifade. biz de temizlik takıntılıyız ama kampa gidiyoruz. saatlerce çadırın içinden kum temizliyoruz gerekirse ama bir şekilde oluyor.

Kamp dedin ve can evimden vurdun, 2017'de hiç kampa gitmeye fırsat bulamadım. Ama allah izin verirse bu sene sık sık gideceğim, kampın keyfi bir başka.

O gecenin karanlığı, doğanın sesi, ateşin keyfi, hele bir de semaver varsa değme keyine.

İlk gittiğin kampları tesis olan yerlerden seç, tuvalet sıkıntısı yaşamazsan başka ne pimpirikliği olacak ki?

"Aman yere yemek kırıntısı dökmeyin, ya ortalığı fazla dağıtmayın, halının kenarına dikkat edin, ya sehpalara hep çay damlattınız" gibi dertler olmadıktan sonra neye pimpirikleneceksin?

kamp yapmaya başlayınca kalmıyor pimpiriklik falan. ben de mutlaka çarşafımı serer öyle yatarım, yastığımı hep temiz tutmaya çalışırım. ama zorda kalınca aşıyor insan. yağmurlu bir havada kamp yaptığımda ayakkabılarımı dışarıda unutmuştum sırılsıklam olmuşlardı. yalın ayak dolaştım bir süre yapacak bir şey yoktu çünkü. böyle böyle bir yerden sonra rahatlıyor insan ve salıyor. kampın olayı o zaten.

şimdi havalar soğuk, kamp dediğin çadır madır orman , deniz kenarında falan olur.

eğer gidip koca gün araba içinde oturup, uyuyacaksan hiç gitme baharı bekle hevesin kırılmasın.

kampa giden bir suru pimpirikli kil insan var.

tek gece için plan yaparak başla.

bir gecelik pimpiriklensen de katlanırsın, baktın sevmedin bi daha gitmezsin.

Temiz bir konum seç bu mevsimde orman da göl kenarı olabilir, Biraz uzun bir çadır altlığı kullan - ki bu genel temizliğin çoğunu halleder- mini havlular götür ve yemek vs için ekstra kesme tahtası, kap, bulaşık teli vs al gerisi zaten gelir ha birde ormana girmeden evvel paçalarını kıvır ve ateşin isi üzerinde sinmesin diye cheeroke oyuğu aç. O kadar.

toefl ve yds dağ ve deniz kadar, siyah ve beyaz kadar farklı.

Reading 22/30
Listening 24/30
Writing 12/30
Speaking 20/30

78 diyorum en fazla sifir calismayla.

e-yds'den 95 aldım, toefl puanım 113'tü. buradan oranlayabilirsin. ama tabudeviren hakli, yds sacma bir sinav.

YDS'den daha basarili bile olursun cunku bizim devletin dil sinavlari dil olcmuyor sadece gramer olcuyor. Pratik Ingilizcesi olan birisi cok daha yuksek yapar TOEFL'da kanaatimce.

Burayı bu yüzden seviyorum işte. Varolun arkadaşlar.

vet sebebiyle ilgili bir şey dedi mi, ya da olabilir bunlar dedi mi?
güvendiğiniz bir vet ise çok panik yapmayın ama çok ilgilenmediyse başka bir veterinere götürün bence.
yani kötü bir şey olmaz yüksek ihtimalle ama işte içiniz rahat eder..

bir sicak su torbasi iyi olur sanki. yakmayacak sekilde. gozlemeye devam.

Hava geceleri çok soğuk, alışık olmadığı için muhtemelen soğuk almıştır, yakın zamanda ben de sokak kedimle benzerini yaşadım. 1-2 gün bekleyin, düzelir inşallah.

veteriner de alıp kafese tıkacak, sizin yanınızda dursun, soğuk almıştır. hayvancağızı sıcak tutun iyice. ishal olmuşsa ama götürün.

@kaputt gece olduğu için herhangi bir vete gittik ama yüksek ateş dışında net bir tanı koyamadı(yüksek dediğim de normal sınırın yarım derece üstü). sebebi dediğim gibi muhtemelen gece üşüttü dışarıda.

@cedex ishal yok şimdilik.

kedide soğuk algınlığı bana çok mantıklı gelmedi, ama yorulmuş olabilir. kusma da sokakta bir şeyler yediyse midesine dokunmuştur. muhtemelen önemli bir şey değildir.
ama yine de takip edin halsizlik devam ederse bence güvendiğiniz bir veterinere götürün.

Giderim. 2 katı maaş çok ciddi bir kriter.

Haa, gittim iş tutturamadım, geri dönmek istersem nasıl olsa alırlar diye düşünüyorum. madem o kadar sevilen biri, geri gelmek istiyorum diye üstlerine söylerse alırlar.

12 yıl aynı yerde çalışmış biri olarak gidilir diyorum .
değişim gelişimdir.

@himmet dayi
Geri almaları mümkün değil. Öyle bir politikaları var. Giden geri gelemiyor.

ben giderim şu anki maaşımın 2 katını veren yere anında damlarım.

liberal +1. fiyat önemli kriter. bir de tabi mevcut şirketteki rahatınızı diğer tarafta bulma ihtimaliniz de yüksek bir kriter. bu ikisi benim konfor+gelir baremimi yeterince karşılıyorsa babamın oğlu olsa durmam geçerim.

iyi araştırıp gidin. mümkünse içeriden bilgi alın.

meydan okumak istiyorsan gidilir. ama rahatımı bozamam diyorsan gidilmez. her şey para değil. paradan daha önemli şeyler var bu hayatta.

belki gittiğin yerde daha çok para alacaksın ama kısa süreli çalışacaksın. sonra sil baştan istemediğin ve maaşı seni tatmin etmeyen bir yerde çalışmak zorunda kalacaksın.

fazla maaş alan futbolcu çine gider ama az para aldığı takımdaki kadar mutlu olamaz. o başarıları yakalayamaz. daha güzel yaşantısı olmaz. para için rahat bozulmamalı bence.

bulunduğun yerde ilerleme şansın ne? aynı pozisyonda kalıp senelik en fazla %10-15 zam oranlarına talim olmak bir seçenek de olsa bir yerden sonra potansiyelin kaybı olarak görülebilir. yükselme şansın varsa 1-2 sene içerisinde, 2 katı ücret de senin mevcut sorunlarını çözmüyorsa kalman mantıklı olur. ancak yükselme şansın yoksa ya da 4-5 seneden mümkün değilse, borcun harcın varsa ya da şimdiki kazancın istediğin hayatı yaşayacak kadar yetmiyorsa geçmek daha mantıklı.

comfort zone'dan çıkabilmek lazım yeri gelince, yeni iş demek illa anlaşılmayan arkadaşlar demek değil, o iş olmasa bile başka iş bulunabilir.

Fazladan bir maaşın hayatımda neyi değiştirip değiştirmeyeceğine göre karar veririm.

Çalıştığım şirketle konuşup bu teklifi ve düşüncemi açıkça söyler, karşıdan gelecek teklifi duymayı beklerdim. 2 kat çok cazip bir teklif.

önceden konuşurum ekip nasıl, çalışma ortamı nasıl firma yeni mi yoksa kurulmuş bir düzeni var mı? siz hangi düzende yer alacaksınız ve hareket kabiliyetiniz ne şekilde olacak?
eğer sıfır bir firma ise sizi alıp 4 ay çalıştırıp olmuyor kompisko deme ihitmali var sonra eski firmanıza da dönemezsiniz,
veya en dramatik senaryo o firmadan sizi çekip firmanın gerilemesini istiyor olabilir,
eski veya kurumsal bir firma ise sorun yok tabi de yeni bir firma ise sakıncalar var yine yeni bir firma ise sözleşmede min çalışma zamanı vs koymanız lazım 6ay 1yıl gibi yoksa 3ay sonra battık biz sayanora kompisko diyebilirler

liberal +1

hayatim boyunca hep sabitligi, stabilligi sevdim fakat konfor alanimi terketmeyi prensip haline getirdim. hep faydasini gordum.

bi odadaki en zeki/yetkin/zengin vs. kisiyseniz, yanlis odadasiniz demektir.

şu an çalıştığın şirketle konuşup bu şekilde bir teklifin olduğunu ve maaş artışının kafanı karıştırdığını söyleyebilirsin. böylelikle onlar kadar olmasa da 1.5x yaparlar belki maaşını. böylece hem rahatın bozulmaz hem de %50 maaşın artmış olur.

Gidilmez

şu an çalıştığın şirkete bu tekliften bahsetmek mevcut şartlarını iyileştirebilir.
"bakın bana şu firmadan şu maaşla iş teklifi geldi, ama ben burda mutluyum ve kalmak istiyorum. o yüzden beni mutlu edecek bir maaş teklif edin" dersen orta yolda buluşursunuz bence.

2 kati her zaman yuksektir. 1000den 2000e cikmak da onemlidir, 5 binden 10 bine cikmak da.

Şu an çalıştığın yerde bunu öne sürerek tekrar pazarlık yap. İyileştirme yaparlarsa kal, yapmazlarsa yeni yere geç.

bizim şirkette bir çocuk var. geçen sene "başka iş buldum gidiyorum" dedi, bunu duyunca terfi ettiler ve kaldı. gerçekten çok iyi bir elemandı ama, bunu hak ediyordu. hatta geç bile kalınmıştı bence. bugün ben yapsam yemez yani güle güle derler :D eğer o kadar iyi bir elemansan zaten seni de tutmak için bir şeyler yapacaktır firman.

çok alakalı değil ama dedikodu yapasım geldi. duydum ki, geçenlerde türkiye'nin en iyi şirketlerinden birinde 6 tane baş mühendis aynı anda istifa etmiş ve rakip firmaya geçmiş. iyi para teklif edildiyse gitmişlerdir yani neden kalsınlar ki. ben de işimden acccayip memnun olmama rağmen açıkçası 2 katı maaşa aynı ayarda firmaya giderdim.

İki yıllık tecrübem var, bahsettiğiniz detayların birçoğu kendi ölçeğimde benim için de geçerli ve %50 değil de %40 maaş artışını kabul ettim bugün şu an son saatlerim mevcut iş yerimde.

Ben de epey gel-git yaşadım ama diğer arkadaşların bahsettiği gibi konfor alanını terk etmek gerekiyor ilerleme kaydedebilmek için.

hııımııınaaaaa. gitmeyi bırak çalıştığım yeri bombalarım. uhhh paraya bak...

sorman abes, gidilir

aynı sektörde anı ayarda firmalar arasında aynı pozisyonda iki kat maaş olmaz.İşin yükselme kısmından bahsetmemişsin.Yükseliyorsan git.

Aynı konfor artı iki katı maaşsa gidilir. Ama sadece iki katı maaşsa düzenini bozmaktan korkuyorsan gidilmez herşey para değil günün büyük bir kısmını işte geçiriyoruz orada huzurlu ve severek çalışmak çok önemli.

Ben gitmedim pişmanım sen git

Değişim gelişimdir'e kesinlikle katılıyorum. Şimdiye kadar her türlü challenge'e atladım ve hiç pişman olmadım.

usulü şu, önce danışman hocaya sorulmalı kimleri çağırayım diye.
hoca zaten bir kadro sayar. eğer sana sorarsa da, aklında bir liste olsun onları sebepleri ile söylersin. ama danışmandan önce teklif etmene gerek yok.

1 kişiyi seçme hakkınız var ama asla seçemezsiniz belki seçilmiş kişi danışmanınıza zamanında bir kazık atmıştır O yüzden danışman ne diyorsa o. Siz öneri sunun mesela hatzis lil hocamız jürimde olabilir mi acaba o derse ki evet tabi lil iyidir gelsin. Arayın konuşun, sorun. Önce danışman sonra eylem. Kalanı seçemez ama danışmanınız güçlü bir hocaysa bir şekilde ona müdahale eder ayarlar yok pasif hocaysa artık siz tezinize bakın oluruna bırakın :)

doktora tez jürisi ise senin hocanın bunları düşünmesi lazım bir zahmet. sen sadece usülen sorarsın tez örneklerini nereye yollayayım ona göre hazırlık yapacam gibi birşey söyleyip hocanın nabzını yoklarsın.

hoca seçti, haberim bile yoktu
sonra bana tebliğ ettiler peki dedim

Onlar da oyle, yapacak sey yok diye telkinde bulunuyorum kendimi ama yine de geriliyorum ben.

Benim dogrularim onlari duzeltmiyor, onlarin yanlislari devam ettikce ben agresif oluyorum.

sinyal vermeyen insanlar mutsuzluktan, dertten tasadan geberip gitseler keşke...

bende sürekli sevdiğim müzikler açık olduğu için ve müziğe devamlı eşlik ettiğim için gerginlik olmuyor fazla. tavsiye ederim.

Yalnız olmadığını bil. Çok normal insan trafikte karşısındaki insanların nasıl bu derece öküzleşeceğini ve ayılaşacağını kabullenemiyor. sorun burdan kaynaklanıyor en azından benim için böyle.

geçen gün bir sokakta yokuş aşağı inerken karşımdaki şoför müsvettesi artık nasıl bir düşünce yapısındaysa sırf ben yokuş yukarı geri geri gideyim diye o yola hızlı hızlı gelip üstüme sürdü ben selektör yakınca da araba içinden bana bağırınıp çağrınıp hızlı hızlı geri giderek çok afedersiniz .ktirdi gitti. Yanımda eşim vardı olmasa hır çıkabilirdi sabah sabah sinirimizin bozulması ile kaldık. Düşün yok yere kavga edecektim ayıyla mantıklı yanım ulan değer mi diyor ama diğer yanım bir insan nasıl bu kadar ayı olur onu kabullenemiyor, böyle olunca da sinirleniyorum.

Yapacak bir şey yok trafikte şoför bozuntusu, maganda sırf ego tatmini için insanları geren tipler olduğunu kabul edip buna göre hareket edeceksiniz. Her insan karşısındaki kişiye sizin gösterdiğiniz saygı ve adabı gösteremiyor malesef.

Hatasını kabul edeni anlarım ama hatasını kabul etmeyip üste çıkan lavuklar için sinirinizi bozmaya değmiyor.Birkaç dakika sonra veya arabadan indikten sonra unutuyorsanız normalsiniz ama sürekli kafanıza takılıyorsa iyi değil.

ben gecen kucuk capta bir dayak yedim, bir kere de bicakla kovaladilar, o yuzden artik pambik gibiyim trafikte, ciddiyim.

gerilmeyin, gerek yok. siz gene kendi saygili, kurallara uygun kullanmaniza devam edin.
esime onune kiran ayiya korna caldigi icin bicak cekildi. ablama silah gosterildi. bir suru manyak var trafikte ve malesef kimseyi duzeltemiyoruz cunku bu bir karsindakine saygi meselesi ve aileden ogrenilen bir sey bence. degil trafikte baska bir yerde, mesela is yerinde hatta umumi tuvalette bile kimsenin bir baskasina saygisi yok. he diyip geciyorum artik.
kenid yontemlerimi buldum.
tuvalette sifonu cekmeden cikmissa, pardon esyanizi unuttunuz, ya da b.kunuzu unuttunuz falan diye geri cagiriyorum. ama bunu yaparken sinirli degil sakince, cok normalmiscesine yapiyorum.
trafikte ben seridimde, hayvan gibi trafikte beklerken yandan yandan girmeye calisiyorsa, cami acip son derece sakin bir sekilde onume kirarsan carparim acimam diyorum.
ters yonden gelene yol vermeyip el frenini cekip bekliyorum.
yokus yukari cikarken, hatta tam duz yola cikacakken onume kiran okul servisini kapisinda yazan numarayi arayip sikayet ettim. ha bu arada gene el frenini cekip bekliyordum.
olur da biri bana hakarete varan seyler soylerse inat edip, ugrasip sikayetci oluyorum.

umursamayin cunku duzeltemezsiniz.

Ben de atarlı bir insandım lakin bi iki olaya karıştım, sonra ne gerek var dedim. Memleketin hayvanını ben mi adam edicem, neden böyle bir misyon üstlenip kendimi yoruyorum ki dedim. Camları kapatıp müziğimi dinliyorum, daha müsamahalı yaşıyorum, böylesi çok daha güzelmiş.

Giysi koy giyinirken üstüne otur falan

ondan zıplayarak yatağa atıyorsun kendini

zenginlik belirteci o. bi sike yaradığı yok. o olmasa yere atıcağın şeyi onun üstüne atıyon...

tears of devil+1
kapitalizmin sembolu o koltuk

uzun boylula riçin değil mi oğlum o? yataktan ayakları taşmasın diye.

www.youtube.com

bizde var, zenginlikle ilgisi var mi bilmiyorum 100-200 lira bir sey olsa gerek.

pijamalarimi koyuyorum uzerine, sabah corap giyerken ustune oturuyorum, yatagi toplarken ustune yorgan vs koyuluyor. pratik kullanimi bu sekilde.

Oturup ayakkabı çorap falan giymek için diye biliyorum.

Gelinlik ve damatlıkla oturup fotoğraf çektirmek için değil mi o?

başıma bir şey gelmeyecekse sevişirken yorulursan ona oturup dinleniyosun :)

Dns değişikliği falan yaptınız mı wifide?

netflix'in vpn'e karsi korumasi var, dns'i google dns yapip
vpn'i kapatin.

0,60 kuruştan aşağıya düşeceğini sanmıyorum.

Ankara işe git gel, normal kullanımda 7-8 litre arasında yakıyor.

8-9 arası diyorum

122 lik passat 7.9 yakıyordu. İstanbul da aşırı trafikte 9 lt

Inazuma ?

ktm duke 250 2016 modeli işini görür.

Kesinlikle ilk bakacağın şey ABS olmalı, hiç öyle kahve ağzıyla "abs fren mesafesini uzatıyor" diyenlere bakma.

Bir aracı hızlandırmak teknik olarak basittir, önemli olan nasıl durabildiği.

Motosiklet süren maymun videoları var, ver altına hızlı motosiklet düz yolda 200 + hızlara ulaşırlar.

Önemli olan durmak, durabilmektir.

suzuki inazuma

Piaggio mp3 :)

valla bu aralıkta 20 bin km kullandığım f 650 gs derim başka da bişey gözüm görmez. çok lezzetli bi arkadaş kendileri. yakıt ekonomisi olsun, ağırlık dengesi olsun, abs'si olsun (hayatımı kaç kere kurtardı), elcik ısıtması olsun, tokluk hissi olsun bambaşka bi yerde Japonlara göre.

son sürati güncel 250'liklerle aynı hemen hemen ama güvenlik olarak hiç biriyle kıyas kabul etmez.

keyif/fiyat performansı olarak çok iyi. onun düşük devir ikinci ve üçüncü viteslerdeki hızlanmalarında tek silindirli motorunun egsozundan çıkardığı karadeniz takası sesini yerim ben.

ABS mutlaka olsun. Yeni başlayanlar için müthiş nimet.
Duke 250 Abs iyi bir seçim gibi duruyor.

Mt 25 kullanıyorum, abs yok ama 2 silindirli güzel bir makine. Fazlasıyla sana yeter

Cbr250

şarjlılarda dyson dışında beklediğin verimi alamazsın. öyle "vuuuuuuuuuu" diye bir çekim olmaz. gırgırın hızlısı işe diğerleri.

teritori +1, black and decker da iyi diyorlar.
ben de siemens var hiçbir işe yaramıyor.

hocam ben fantom hamarat aldım hem filtreli hem de çekişi iyi hem de yerli üretim sevisi de tatminkar

sarjli dyson guzel cekiyor demeye geldim. 180 dolara almistim, uzun boru almadim. (sapli mapli alinca pahaliya geliyor buradan almaktan farksiz oluyor)

neredesin bilmiyorum ama tişört giyme başkan ayazda hasta olursun, hava çok fena ankarada. Ben fotoğrafı görünce üşüdüm.

açık renkli pantolon(resim düzken sağda olan)

siyahi yapistir

Siyah

Siyah ya da gri.

kış olmasa gri derdim ama kış olduğu için siyaj

passiflora sersemlik yapıyor bende. gerçi öyle yapmayan sakinleştirici yok sanırım.

geçmiş olsun. ben de aynı durumda olduğum için seni anlayabiliyorum. ne için kullanırsan vücut seni o şekilde yönlendiriyor. sen stres ve kaygıdan dolayı oluşan sıkıntıları atmak için kullanır ve iyi geleceğine inanırsan seni rahatlatabilir. ben passiflora şurubu uyumadan önce içince uykum geliyordu ama gündüz içince hiçbir belirti vermiyordu mesela. dideral ile birlikte kullanımı için bir doktordan veya eczacıdan yardım al ama.

Tamamen bitkisel, zararsız bi ilaç demişlerdi ben de uykusuzluk çektiğimde şurubunu içmiştim. Yani muhtemelen oluşturduğu sersemlikten dolayı tam kapasite düşünemediğinden kaygı azaltıcı etki gösterebilir. Sersemletmeden vs
kaygını azaltma ihtimali ancak bilişsel davranışçı terapi yöntemleriyle bir psikolog,psikiyatrist yardımı ile olur.

arkadaşım kullanıyordu, baya sersemlettiğini söylemişti. ben de benzer bir durumdayım. ilaca ihtiyacın yok bence, kendini rahatlatabilirsin. bu ara hava da pek iç açıcı değil ama boğma kendini, çalışma saatleri arasında nefes almalık bi park falan bul. :) bende işe yarıyor. Berlin de park dolu zaten.

selam
gözlem doğru tenis raketi ne kadar küçükse kontrolü o kadar kolay olur ama gücü de o derece az olur. başlangıç seviyesinde gerekli güç çıksın diye büyük ama kontrolü zor raketlerle başlanır.
zaten büyük raketler güç raketi, küçükler kontrol raketi olarak adlandırılır.
kondisyonunuz çok iyi ve kollarınız güçlüyse kontrol raketi iyidir, ama yeni öğrenen biri için çok yorucu olur ve istenen tekniği oturtmak zor olacağı için tavsiye edilmez.

büyük raket-> scooter
küçük raket-> yüksek ccli motorsiklet gibi.
pro oldukça raketi küçültebilirsiniz.

büyük kafaya sahip raket yeni başlayanlar için ve biraz da sürekli slice vuranlar için.
genellikle kurslarda büyük kafayla başlatırlar, iş ilerleyince küçük kafalı bir rakete geçmek daha uygundur. el alıştıktan sonra daha çok kontrollü oynamak adına biraz daha küçük ve hafif raketler tercih edilebilir.

ayrıca 27 inç değildir o.
90 inç olur, 100 inç olur raket kafası 27 olmaz :)
ben mi yanlış biliyorum acep?

alandan bahsediyorsak 100 inç-kare civarı olması lazım doğru.

çocuk raketleri dışında raketlerin boyları standart 27 inch oluyor. Bazı modeller uzun raket tercih edenler için 27,5 inch olarak çıkartılıyor ancak bunlar piyasada çok zor bulunurlar.

Kafası normalden küçük raket dediğin gibi manevra açısından rahat da olsa, şu aşamada çok küçük kafalı raketlere yönelmen güç yaratma konusunda sorun yaratır. Vuruş tekniğini oturttuktan sonra raket kafasını küçültürsün, yeni başlayan birisi için 100 inch kare ideal kafa boyu olarak düşünülebilir, 98 ile de çok sorun yaşamazsın ancak 95 ve aşağısına inmeni önermem.

Ben ilk 98 kafa ile başladım, 8 sene geçti hala 98 kafa raket kullanıyorum.

bavulla da getirmiş olabilirler. Kim ekran kartına kışt der ki. illegal degil birsey degil.

vergi kaçakçılığı olabilir evet, bavulla getirse bile bu şekilde satışı muhtemelen yasal değil. fatura kesiyor mu ki?

mevcut dolar kuruyla tanesi yurt dışında 5000'in azıcık üstüne satılıyor, bu adamlar tanesini 3.500'den satabilecek kadar ucuza nasıl buldular; benim bir tahminim yok. ya ürün sahte, ki benim oyum buna, ya da evga'nın sahibi bunlara kıyak geçmiş. eski kart olsalar mining patlamadan önce aldılar diyeceğim de, kartlar bu işten sonra çıktı bi de. sakat iş valla, sormak lazım aslında.

bavulla riske girecek kadar ucuz bir şey değil hem de 80 adet imkansız, bir tanesini kaptırsan bütün kar nanay. işin içinde başka bir iş var gibi.

yalnız toptan fiyatıymış
min 20 adet diyor

Sahte veya refurb olması muhtemel bence de.

hocam toptan fiyatta bir ürün üreticiden değilse %20 üzerindeki indirimler çok zor diye düşünüyorum. ciddi bir fiyat farkı var. mining çıkması ref. olabilir.

ufuk açmaya geldim.

bazı ürünler gümrükte takılyıor ve faturasız vs. getirildiği için yani tamamen kaçak statüsünde olduğu için yakalandığında kimse almaya gelmiyor. bu ürünler de gümrük firmaları tarafından açık arttırma yoluyla satılıyorlar.

açık arttırmalarda da gümrük firması yetkilileri güzel hile hurda döndürüyor.
"100 tane ekran kartı açık arttırmaya çıkarıldı, 5 tane teklif geldi, 100 tanesi toplam 100bin liraya satıldı" diyip apar topar kapatıyorlar. sonra da gümrük firması yetkilileri bu ürünleri linkteki şekilde piyasadan ucuza, ama açık arttırmada aldıklarından pahalıya satıyorlar.

garantileri kesinlikle olmuyor.

bu şekilde 15 bin liralık monster laptopları 6-7 bin liraya alan tanıdıklarım var. araba bile düşüyormuş bazen.

1100-1200dolares'e ebay'de var. simdi bunu satan adam orada %10 ebay'e odeme yapiyor onu cikar. 1000dolares diyelim, pesin verecem yuzyuze 20tane falan alacam dese 800dolarese kadar duser bir satici. daha fazla indirimi bilmiyorum.

Kacak olmasina kacaktir,o kismi kolay.

Asil olay su.simdi bu arkadaslar menbaginda 900 dolares,japonya da 100000 yen,asagi yukari ayni para,arti vergi,hadi onuda geri aliyorsun.bu egeli guzel kardes bunun 20 sine 70 tanesi3,5 istiyor.halka hizmet diye buna derim ben.dev bilgisayar firmalarini terbiye eden,vatandasin madencilige merak saldigi bu kara gunlerde ,bu yoklukta 80 taneyi yoktan varedip sirf turk gencinin ,blablabla.of ben sistim yazarken ama bu is kolpa,ya dolandirici,ya refurb,fake boyutunu bilmiyorum,nereden tutsan elinde kaliyor.

Sonra alip bunu maden kasiyorsun,bizdeki elektrik dalgalanmalarindan daha kartin yeni kendine gelirken eline aliveriyorsun o zaman bu cengaver kardesleri nereden bulup agacim kart elimizde catladi ne yapabiliriz diyecegiz.

Daha cok buranin meshur dolandiricisi varya mil var,elite kart satiyorum en son madenci kutusu satiyorum diye cikmisti ortaya onlara benziyor bu is.

evga nın global garanti politikası var. fatura sorup sormadıklarını bilmiyorum ama sadece ürünün orjinal olmasına bakıyorlarsa bu ürünler de garantiden faydalanabilir diye düşünüyorum.

there's no such thing ya da kısaca no such thing diye biliyorum. Günlük konuşma tabi.

What the f•uck you talkin about derim ben. Aklima gelen bu. Sokak dilinde.

How come? Nasıl olur ne alaka gibi diye düşündüm resmi bi ortamsa eğer.

Its not about that,
Its got nothing to do with that.
What does it have to do with that?

"It doesn't make sense" diyebilirsiniz.

It is a far cry from.

how come?
daha sertse "what? no way"

@mavijojobatanecigi +1

@camussar +1

Bullshit.

"What's the relevance" da diyebilirsiniz.

img2.cdn.tgrthaber.com.tr/images/ckfiles/images/2(1932).jpg

silah değil, sanırım taşınabilir bir jammer.

(bu gibi durumlar için tinyurl kullan, özel karakterden dolayı oluşmayan linkleri kısaltıp paylaşabilirsin).

link şu: tinyurl.com

Drone düşürmek için kullanılan bir silah.

drone için kullanılıyor

aselsan ihtar
iha jammer

www.janes.com

drone savar.

haberlerde çıktı bu alet, (git: www.kanalmaras.com)

teşekkurler. mobilden girdigim icin linki duzeltemedim.

yeni sordum 195 tl
tall boy filtre kahvesi 39 tl

Bankayı arayınca ediyolar. Bana da 27 tl kaçmıştı böyle

Bankadan iptal ettiriyorsunuz, içindeki bakiyeyi hesabınıza yatırıyorlar.

benim ptt'den aldığımı telefonla iptal etmemişlerdi. bireysel gitmek gerekiyor ama banka telefonla halleder.

levrek somon çupra hangisini isterseniz :)

norveç somonu

çipura fırına çok yakışıyor. arasına defne yaprağı koyun bir adet.

Levrek.

fırında yağlı balıklar pişirilir. bence paraya kıyıp çinekop/sarı kanat/lüfer pişirebilirsin. mevsimi zaten. levrek, çupra bunlar çiftlik balığı. deniz levreği dediklerine de bakma. onlar da basbaya çiftlik balığı.

Sogan patates eşliğinde somon diyorum

levrek

içine bol sarımsak-maydonoz
güzelce zeytin yağı ile iç dış sıvazlama
tane kara biber

yeaah

valla haftada 1 gün balık fırınlıyorum ama hepsinin de tadı aynı geliyor bana. çiftlik balığı diye sanırım.

sadece palamutun eti daha bir sert oluyor gibi geliyor bana.

levrek, çupra.

patates-soğan-kapya biber-sarımsak ile marine edersen yanına garnitürü de hazır olmuş olur.

alabalık

Eğer tek tek temizlemeye uğraşırsan sardalya. Yaprak şeklinde açıp sırtı yukarı gelecek şekilde tek kat dizip üzerine çok az zeytinyağı damlatıp ve tuz serpip çıldırtan bir lezzet elde edebilirsin
K

somon.

minakop.

benim seviyem b2. goethe institut'de öğrendim.
kitap olarak sicher serisine bakmak lazım.
bir de sınava yönelik testler, ödevler veriliyor goethe institut de onlar çok faydalı oluyor.
bence bir şekilde kursa gidin, b1'den b2 olmak kursla birlikte 6 ay alıyor, yazılan makaleleri filan birinin okuması da önemli.

onun dışında kendiniz çalışacaksanız, sicher b2 alın ve üzerinden gidin. bir de gelbe kitabı var onun üzerinden de bir geçmek lazım.

Oben?

neue gelbe diye bi kitap vardi lisedeyken onu kullaniyorduk, baya bi isime yaramisti. onun harici sinava hazirlik icin dökümanlar var deneme sinavi gibi, onlar is görebilir. kursa gitmeden sanki biraz zorlar gibime geldi bi de.

DSD verdim lisede, yanlış hatırlamıyorsam C2'ye eşdeğerdi ya da C1. Bana sorarsan kesinlikle kursa gitmen gerekiyor. A-B kurlarını kursa gitmeden geçebilirsin ama C kurunu alman almanca bilginden ziyade sınav stratejisi ile alakalı bir şey.

Son soruya cevap vereyim. ABD'de yapardım. Almancaya ya da Fransızcaya harcayacağım enerjiyi kendi alanıma harcardım. Üniversite belirtmemişsiniz ama dünya üniversite sıralamasında Almanya ve Fransa'daki üniversiteler ilk 50'den sonra listede görülmeye başlıyor. Hedefiniz büyükse ABD en iyi seçenek.

amerika'da çok çok iyiysen 4 yılda belki bitirirsin ama genelde iyiler 5-6 yılda, hocasına göre 7-8 yılda bitiriyor.

Merhaba.

Ylsy ile gidecek olsam abd istemezdim zira gercekten yeterlik sinavi ve oncesindeki surec turkiye ile benzer bir sekilde ilerliyor. Stresle basa cikma yontemleriniz size yardimci olmadiginda veya tokezlediginiz anda yaninizda birisi yoksa zor zamanlar sizi bekleyebilir.

Ben almanya’da doktora yapiyorum. Doktora programim uc yil, uc yil icinde en az uc ilk yazarli makale sarti yazili olmasa da sozlu olarak var. Ya kendi onerdiginiz projede ya da danisman hocalarinizin projelerinde doktora tezinizi hazirliyorsunuz. Bol arastirmali, calismali gorece kisa bir surec olmasi sizi korkutmasin zira tez yazarken elinizin altindaki yaptiklarinizi dusununce zorlanmiyorsunuz. Gecen yil ortalama doktora mezuniyet suresi 3.17 yildi. Hatta soyle diyeyim, 40 yasinda ucuncu cocugunu doktoranin ikinci senesinde doguran bir arkadasim 4 senede tamamladi. Zor elbette ama imkansiz degil.

Ben tum bu tecrubelerime dayanarak, sizin alaninizdan bagimsiz, almanya’yi dusunmenizi onerebilirim. Simdiden kolayliklar ve basarilar diliyorum.

Burada torpille hemen bir programa gireceksen Ingiltere'de parasiyla 3 yilda yaparsin bizim bina universiteleri gibi dusun. Hukuk okuyorsun ama okuyanla okumayan arasinda bir fark olmuyor. Diploman var sonucta torpille her turlu yere yukselirsin.

Ogrenmek istiyorsan ABD'nin iyi okullarina gideceksin. ITU ile Istanbul AVM Universitesi ayni degil.

ben bazen 8-10 km yürüyorum kışın ormanlık alanda.
termal içlik ve kışlık trekking ayakkabılarım var. çamur değilse sorun olmuyor. çamura batınca zor ama.
14 km rota iyi gibi eğer güvenlik ve kondisyon sorunu yoksa.

soğuktan ölmezsin ama kurt-domuz vb. yabanilerin çıkmayacağından nasıl emin oluyorsunuz?

Ya kurt, domuz ne ararsan cikar oralarda gitmeyin oturun oturdugunuz yerde. Polonezkoy'e gidin Belgrat Ormani'na gidin. Olmadi Florya Ormani'na gidin :D

yağlar kışın sıcak tutuyor

hiçbir faydası yok. kendinizi kandırmayın.

sağlık sigortası veya ilaç şirketleri için genel anlamda faydası vardır elbet

Kadınlar için yararı, zayıf hemcinslerine göre daha kolay sevgili/eş bulmaları. Malum erkeklerin büyük çoğunluğu afedersin g.tlü göbekli hatunlardan hoşlanıyor.

sigara içenler öl -yanlış yere geldim bi dk.

çok yakın bir arkadaşım, bir haftalık patlamış apandisit, ölebilirdi, yağlar bölgeye baskı yapıp iltihabın vücuda dağılmasını engellemiş. sebebini bulamadıkları hafif ateş olmuş, öyle ortaya çıktı. ha kilolar olmasaydı belki çabuk fark edecek bu aşamaya gelmeyecekti onu bilemiyorum.

Ben hep kilolu insanların kuvvet açısından daha avantajlı olduğunu düşünmüşümdür, bunun için çaba harcamamış olsalar bile. İmrenirim hunharca.

Erkek adamsın seksilikten bahsediyorsun.

Şişmanlığın hiç yararı yok, örnekte olduğu gibi

Vücut yağlarında Aromataz diye bir enzim var, erkekte testosteronu östrojene çeviriyor. Yani bir erkeğin ne kadar yağı varsa testosteronu o kadar düşüp östrojeni o kadar yükseliyor, bu da erkeklik özelliğinin azalıp kadınlık özelliğinin artmasına neden oluyor. Bu bilgi ışığında şişmanlık faydalı mıdır yararlı mıdır tekrar düşünülebilir.

trafik kazalarında daha az ölümcül yaralanma oluyormuş

aşçı olsaydın seni tercih ederdim çünkü
zayıf aşcıya hiç güvenmem.

tek pota sokak basketbolunda pota altında milletin götünden kan alırsın başkada artısı yok

*kalabalık olarak arabaya sıkışılacaksa eğer önde rahat bir şekilde tek yolculuk etmek
*normalde öğrencilere verilmeyen asansör kartına sahip olmak :D

Haha ne güzel duyuru. Dolduralım burayı hatuna atıcam kilo alsın acık :P
bu arada şişman hatun seksidir bence ya niye öyle diyosun

tahta sandalyede otururken kic kemiginin batmamasi.

fırsat varken git. 2-3 günde anca şehri gezersin. gelecek sefer fırsat bulduğunda da yakın çevredeki sarayları, müzeleri vs gezmek için gelirsin.

güneşin erken batması bir dezavantaj. ben olsam biraz daha beklerdim.

aralıkda gitmiştim ama çok zevk alamadım. bir kere hava soguk oluyor dışarda zaman geçirmek eziyet. hava erkendne kararıyor.

eyfel kulesiin orada çimlerde oturup şarap içme hayalim vardı ama yalan oldu soğuktan.

kısacası hava güzel olunca gidin

Cumle sadece bu mu? Onu/arkasi var mi?

takip ettiğim kişi twitterda bi fotoğraf paylaştı, masaj aleti gibi bi şeydi. ben was ist das dedim o da bunu yazdı

Ustunde ne oldugu yaziyosa (fotoda) steht drauf yazmis olabilir. "Orada yaziyo iste" "ustunde yaziyo" gibi bi anlami var bu kontextte.

Baska kullanimlarda baska anlami olabiliyo bu kelime obeginin.

üzerinde yazıyor demiş

Tabii ki politika, o kurumların önemsediği tek şey Amerika'nın çıkarları, kendi aralarında mücadele vs. söz konusu olamaz dış işlerinde.

Abd'nin Turkiye politikasi noktasinda Pentagon ve Cia'nin ciddi fikir ayriligi yasadigini okumustum bir yerlerde.

Fikir ayriligi demokrasinin gostergesi, biz aliskin olmadigimiz icin bize garip geliyor boyle seyler.

traveller +1

farklı sesler çıkabiliyor ve bu çok normal. tarih boyunca da böyleydi, abd'de tek adam olmaz.

awd ihtiyacın oluyor mu?
yoksa xtrail seni tatmin eder.

Kendime alacak olsam ve bunlardan biri olmak zorunda olsa ilk tercihim Volvo olur, onu Honda ve Nissan'lar takip eder.

rexton diye bir arac var koreli, marka degeri pek olmadigi icin populer degil ama kardesi kyron vardi, kullandim, iyi araclar,tank gibi..

nissan xtrail bulabilirsin ancak motor kasaya yeterli gelmiyor. qashai seni kesmez. honda fiyat performansda seni mutlu eder temizini bulursan al. xc60 bulman zor o fiyatlara.
320d den bu araçlara geçmek performans anlamında yere yığılmak gibi bir şey.

çok net forester.

4x2 de olur diyorsan volvo, olmazsa crv, olmazsa forester;

yakıt problemim yok diyorsan
www.sahibinden.com

forester, olmadı xc60 bence

forester. uzun sure 2004 xt ve 2013 modellerini kullandim.

herseyden once subarunun symmetrical awd sistemi listedeki diger tum modellerden kat kat ustun bir sistem. youtube de karsilastirma videolari var incelemeni tavsiye ederim.

boxer motor aracin agirlik merkezinin ciddi anlamda yere yakin olmasini sagliyor, bunu yol tutusu ve deng olarak sana fazlasiyla hissettiriyor.
donanim olarak tatmin eder. servis sikintisi cekmezsin, ben yillarca kullandim, ne parca ne servis sorunum olmadi (ankarada yasiyorum.)

ic mekan kalitesi volvo haric hepsinden daha iyidir. volvonun icini gormedim onun icin ondan iyidir ya da kotudur diyemem.

diger rakiplerinden biraz fazla yakar ve malum ust dilimden oduyorsun vergiyi. tek dezavantaji budur bu arabanin.

Kamyonet

4x2 sikinti degilse Volvo. 320D'den inilip digerlerine binilmez.

1- Nissan Xtrail: Cvt şanzımanla işim olmaz ve d sınıfı olmasına rağmen önden qashqai copy-paste.

2- Nissan Qashai: yüzü çok eskidi, tasarım dili hala güncel ama yüzü eskidi işte. İnsignia'nın 2009-2016 efsane tasarımının da yüzünün eskimiş olması gibi.

3- Volvo XC60: Diğerlerine göre Premium ama bedeli ağır. Diğerleri gibi 1.6 dizeli yok, 2.0 vergi mağduru. 140'a imkansız.

4- Honda CRV: diğerlerine göre küçük derken? arka koltukta bacak bacak üstüne bile atabilirsiniz bunda. 9 ileri ZF şanzıman ve 4x4 için alırdım. Ama yeni kasa geliyor bu yıl. Arkadan Volvo'nun jiplerindeki c şeklinde led tipine geçmişler. Yüzü eskiyecek yani.

5- Forester: Ağzıyla kuş tutsa dışarıdaki ve özellikle içerideki tasarım için para vermem. 90'ların kupkuru konsolu var hala araçlarında. Kaldı ki 1.6 dizeli de yok. Evlerden ırak.

@steward ah ah amarok istiyorum da izin vermiyo hatun :(

pmp işe yarar elbet ama çalışılan sektöre hakim olmak lazım. örneğin otomotiv adına hiçbir şey bilmeden otomotiv firmasında project manager olamazsınız. o yüzden ideali sektöre yönelik bir diploma artı project management sertifikası.
yani özetle sorudaki endişe haklı, pmp önemli de olsa neticede bir sertifika.

pmp sertifikasi aldiktan sonra devlet calisma izni veriyor mu, veriyrosa kac ay/sene veriyor onu arastirsin. sirketler kolay kolay sponsor olmuyor.

insaat sektoru icin:
PMPye cok guvenmemek lazim, insaat muhendisligi icin asset bile degil bence. proje yonetimi yapan firmalarda asset olabilir, hani 10 kisiden elediler son ikiye kaldin, diger elemanla kafa kafaya ise ve onun PMPsi yoksa seni burun farki one gecirebilir. ama rakibin ana dili ingilizceyse mesela, sende MBA, PMP, PHD...vb bile olsa isi alman zor gordugum kadariyla. project management'da bunlar ingilizlere, irlandalilara ve iskoclara bayiliyorlar.

@cooperr mütercim tercümanlık ingilizce mezunu. 10 ay da litvanya'da yaşadı ingilizcesi son derece iyi durumda yani. he ırk olarak ayırırlarsa tamam evet ama dil açısından geri değildir :D

direkt inşaat olmak zorunda değil bildiğim kadarıyla başka alanlarda da olabiliyor pm.

@hot potato okurken okuduğun süre boyunca part time. okuduktan sonra da 1 sene full time

10 ay litvanya'da yasamanin iyi ingilizceyle ne alakasi var anlamadim ama benim demek istedigim $u: ana dili ingilizce degilse kanada'da insaat sektorunde PMlik kolay kolay yaptirmiyorlar.

birde PMlik baska sektorlerde olabilir ama mesela IT'de PMlik deneyimi olan biri insaata nasil gececek, onu da bilemedim. neyse, arkadasina kolay gelsin..

bence de pek bir işe yaramaz.

Çok fazla nakite ihtiyacın olmaz, kart kullan derim. Norveç'te sadece nakit geçen yer sayılıdır. Taksi, otobüs, tren, bakkal, market her şey kartla çalışır. Kredi kartından kur farkı çok yemiyorsun. Ben öyle yapıyorum memleket İsveç, Norveç'e 3 saat mesafe arada gidip geldiğim oldu ama çok alışveriş yapmadım çok da bakmadım zaten çok da farketmiyor.

dört kere norveç'e gittim son iki gidişimde bırak kronu dolar bile götürmedim. her yerde kredi kartı geçiyor, bence 50 dolar götür havalimanında seven eleven var orada kron yap geç.

Sürekli Norveç’e gidiyorum. Yaklaşık 4 yıldır bir kere kronla işim olmadı. Sadece kolleksiyon olsun diye ortası delik bozuk paraları aldım arkadaşlardan :)

vize için topladığınız belgelerin birer kopyası yanınızda olsun. sigortanın orjinali değil de bir printer çıktısı olsa iyi olur.

pek birşey soran olmuyor ama sigorta, kalacağınız yer ve dönüş biletiniz ile ilgili bir belge yanınızda olursa iyi olur..

Tüm araç satış işlemleri noterden olur.

Mutlaka mesai saatinde ve noterde yapılır satış. Diğer türlü hiç bir işlemi kabul etmeyin.

pazartesiyi beklemekten başka çare yok.

Pirzola. Hele ki miktar kısıtı yoksa.

pirzola

pirzola

pirzola, arkadaşların da dediği gibi beyti seven yüzde 99 bulamazsın.

pirzola çok güçlü bir rakip çünkü

Ben beyticiyim.

pirzola

pirzola

Beyti. Pirzola sevmem.

Bu da soru mu, pirzola tabii ki.

beyti

senet varken rehine gerek yok.
ama senet isleri karsilikli guvene vs dayaniyor, arac kredisi gibi bankacilik sisteminin bir parcasi degil. mafya da bu yuzden bu isi seviyor.

Fransız Polinezyası.

Hindistan

almanya ya da hollanda'ya giderdim ben olsam.

st louis, missouri

hollanda, avusturya

Döviz üzerinden maaş alacaksan Filipinler’i değerlendir derim ben. Manila’da international school’lar var çocuğu gönderebilirsin. Eğer 2-3 bin dolar civarı bir maaş alacaksan mesela, oranın en zenginlerinden olursun.

İsviçre yada İsveç/Norveç. Özellikle kuzey ülkelerinde eğitim efsanevi. Çocuğunun geleceği için önemli bir detay

ne iş yapacaksınız?

Yeni Zelanda.

angelus hoca daha iyi bilgi verir birazdan ancak benim kişisel deneyimim spordan önce sert bir kahve içmek dayanıklılığımı artırıyor.

overhead press kadar zor bir hareket yok zaten takma kafana. ama ben onu direkt smith machinede oturarak yapiyorum, beli kirmaya gerek yok :D

2,5 kg 5kg ile takılırken güzel gelirdi şimdi nefret ediyorumm. her hareket seviyeli birş ekilde artarken ohp 2 ayda bir anca artıyor. zaten fıtık oldum ohp yüzünden. fıtık başlangıcı var.

Ben de stronglifts yapiyorum ama overheadde kilo arttirmak zor. Su anda 60 kilo yapiyorum toplamda. Deadlift, bench press, row pull up falan onlarda duzenli arttiriyorum.

Kendi adıma şöyle söyleyeyim: Ben antrenmana sabah yedide gidiyorum, normalde squatta 120 kiloya gelene kadar aç karnına çok iyi antrenmanlar çıkarıyordum ama 120 kiloyu geçtikten sonra antrenman sonlarına doğru katabolizma yaşadığımı hissetmeye başladım, zira benim çalışma 2,5 saat sürüyor ve bir noktadan sonra vücut çok fazla strese girdiği için negatif geridönüşlere neden olmaya başlamıştı, yani çalışma performansında düşüşe neden oldu. Şimdi biraz daha erken kalkıp karbonhidrat-protein karışımı yapıp öyle gidiyorum antrenmana baya faydasını gördüm, ağırlıklarım tekrar düzenli şekilde artmaya başladı. Hatta bench prestte 1 ay boyunca 95 kiloyu geçememiştim, bu yönde taktik değiştirdiğimden beri 100 kiloyu rahat bi şekilde çıkarmaya başladım. Benim önerim, kana daha çabuk karıştığı için antrenmandan 1 saat önce karbonhidrat-protein karışımı bir shake hazırlayıp içebilirsin, daha çok vaktin varsa 2 saat önce bi kompleks karb. protein kaynağı olan bir şeyler yiyebilirsin, bunlar performansı biraz daha olumlu yönde etkiler.

Bununla birlikte overhead press gibi itme hareketleri her zaman zordur. Yani squat deadlift gibi hareketleri ayı gibi yapabilirsin ama bench press overhead press zordur, hele overhead press yaparken güç üretimi bir noktadan sonra durur kesinlikle artmaz. Ben 130 kiloyla squat yaparken overhead press ağırlığım 60-65 kilo civarıydı, bundan fazlasını da denemiyordum zaten, zira omuz tüm vücutta en kolay sakatlanan (Rotator Cuff yırtığı) bölgedir. Kaç kiloyla çalışıyorsun bilmiyorum ama diğer hareketlerde ilerlemen iyiyse overhead press için çok fazla zorlamanı ben önermem, olduğu kadarını yap yeter zaten tüm vücut egzersizleri her bölgeyi etkiliyor, omzun sadece overhead press yaparken etkilenmiyor.

Bir de iyi bir powerlifting kemeri al kendine, şu 13 mm'lik kemerlerden kullan BB kemerleri bir işine yaramaz. Ayrıca yapmıyorsan valsalva manevrası yap, bilmiyorsan öğren. İyi bir kemer ve valsalva manevrası hayat kurtarır.

herşey bilgi değerlemeye bağlı. benzer melodilerde 30 eşleşme buluyorsa. senin ipden lokasyonuna, yaşına, arattığın şarkılara bakıp onunla uyuşabilecek en doğru şarkıyı sunuyordur. yani ben olsam öle kodlardım.

bazen bulabilir bazen bulamayabilir.
öznitelik vektörleri çıkartıyor, eğer şarkıya has öznitelikleri temiz çıkarttıysa bulabilir.

türk kökenlidir o kişiler.

rusya federasyonu vatandaşı ama rus değil bir kısmı. tatar, başkurt vs vs.
rus olanlar da karışmışlar işte.

türki cumhuriyetlerin vatandaşları oluyor onlar genelde. kazakistan, özbekistan, azerbaycan vs. sovyetler zamanında olmuştur muhtemelen.

akbar butaev diye biri var mesela tip zaten hiç rus gibi değil kesin rus kökenli değildir. kültür çeşitliliğidir yani dendiği gibi.

Çerkes Çeçen tatar vs soyu oralardan geliyor olmalı

Ben şirketin verdiği aracı kendim kullanırken bile ekstra dikkat ediyorum, ne kardeşime veririm ne de kardeşim benden böyle bir şey ister. Saçma bir şey.

Çok basit, kesinlikle tahsis etmezdim.

Asla.
Tek seferlik bile vermem.

vermezdim

araçta gps vs yokmuymuş? nereye gittiğini takip ederlerse foyası meydana çıkar.
bende vermezdim.

Şirket iliğimi bile sömürse o ayrı konu bana tahsis edilen arabayı başkasına vermem ayrı konu. Sözleşmeyi bozmuş olur, haksız duruma düşer. şirket işten atsa ve bundan sonra referans için arayan yere kendisine zimmetlenen malı kötüye kullandığını söylese arkadaşınız ne kadar kötü bir duruma düşer bunun farkında mı acaba?

başına bir şey gelince anlar.
ayrıca araç takip sistemi varsa yakında ortaya çıkar.

İnsani kısmı umrumda olmaz da allah korusun bişey olursa şirket seni paramparça eder. Yapmazdım.

asla böyle bir şey yapmam, kuzeniniz işinden olur güven ilişkisini bariz zedeliyor, 1 kuruş bile vermezler emeğini yakar. kaldı ki bir kaza olsa başına açılacak dertlerden haberdar mı? bunun hukuki, cezai sorumluluğu var. yapılacak iş değil yaptığı.

başına birşey gelmez umarım. gelirse işin içinden çıkamaz. ne kasko ne sigorta ne iş güvenliği kalır. herşey birbirine girer. çok fena başı ağrır. ki türkiye trafik koşullarında küçük ya da büyük başına birşey gelmemesi mucizedir.

millet cakal. fenasi, bu tiplerin de esegi yuruyor. yalniz, biz araclari takip edebiliyorduk, bu nasil kurumsal sirket? adamlarin eline kendisine karsi cayir cayir koz veriyor. aferin.

Yasal ve etik degil.
Bu yapilan gorgusuzluk mu diyim medeniyetsizlik mi bilemedim.

Etikten ziyade olası bir kaza durumunda çok büyük risk zira zimmetlenen kişi dışında kullanılıyorsa kasko devreden çıkıyor. Araç ne bilmiyorum ama en ufak bir şeyi bile orjinal servisine yaptırtıyor kiralama firmaları, adamın anasını ağlatırlar.

Hep söylüyorum, Özal ile başlayan dönemde insanlar yavaş yavaş etik davranışın enayilik olduğuna alıştırıldılar. Eskiden ayıp diye bir şey vardı ve cehalet kötüydü. Artık ayıp yok, ayıp'ı rasyonalize edecek bir sürü argümanları var ve cehalet yükselen değer. Maalesef kuzeniniz de bu değerlere sahip (ya da gerçek değerlere sahip değil mi demeliyim).

Bir not; kurumsal şirkete tek bir haber giderse kuzeninizin işten atılma mertebesine kadar yolu var.

Acımamak lazım şirketlere

belediyeye, zabıtaya yaz, ondan takmasalar elbet takacak bişey bulurlar.

ben müşteriyim, istersem 10 liralık alırım istersem 20 liralık, kismeyi bağlamaz verecekse verir, vermeyecekse de insan gibi söylemesi gerekir.

bu sigara değilki tekelden paket açtırıp 2 tane alacaksın içinden.

kimisi de kemik falan almak istediğinde atar yapıyor.

ne var arkadaşım? etler tatsız, kıyma alıyorsun sinir içinde, ben kemik suyuna çorba yapıcam? belki köpeklerime vericem, parasıyla değil mi?

abartmamışsınız. kadın orada yaptığı terbiyesizlik.

Haklısınız da keşke sakin kalıp sakinliğinizle dövseydiniz. Ben de olsam sinirlenirdim, ayrı.

Tüketici hakem heyetleri de vardı.

Anlattığınız kadarıyla ortada somut bir şey yok? Kadın vermem dememiş. Sadece bir yüz ifadesinden sesinizi yükseltmeniz?

Bir de; kendinizi anlatırken "sesimi yükselttim" ondan bahsederken "bağırdı".

Kötü bir gün müydü?

kötü bir gün değildi o kadar mutluydum ki hava da güzeldi, ama şu an sinirden ağlayabilirim. evet vermem demedi.
.

rahip haklı.

Söz konusu kıyma olunca 10 TL'ye denk gelecek 250 gr etin bir kısmının kıyma makinesinden geçmemesi gibi bir durum oluşabilir.

Tavrı her ne olursa olsun çok çirkin ama bunu dile getirmek isteyip söylememiş olabilir.

Abartmışsın.

tamam haksızım, kasaplara gittiğinizde 10 liralık et almayın sizler de. keşke vermem deseydi, o zaman şikayet ederdim demedi ama demekten beter etti. başına gelmeyen anlamaz.

Sevgili @for day to break, bu, abartılacak bir durum değil sanıyorum. Orada sesinizi yükseltmek yerine, bir sorun olup olmadığını sorabilir, beklediğiniz yanıt geldikten sonra da "Eşinizden alıyorum, bir sorun olmuyor." diyebilirdiniz.

Hala daha buna takılmanız da sağlığınıza zarar, devam edin efendim. Size kasap mı yok?

Eklemesem ölürdüm: "Haklisin, cok haklisin da alacagin yok."

Geçen Instagram da doğal ürünler satan bir kadın var, yarım kilo zeytin istedim az olur falan vs dedi ama gönderdi. Bildiğin poşete koymuş göndermiş kargo ile. Elime geçti zeytin herhangi bir koruyucu olmadan direk poşet içinde ezile ezile suyu aka aka gelmiş. Mesaj attım işte yarım kilo az olduğu için kap bulamadim vs. Bende dedim ki tadına bakmadan 5-10 kilo alacak hâlim yoktu aslında deneme için aldım beğenirsem 10 kilo alırdım annemler ve kaynana için ama ezik zeytin gönderen birinden zeytin meytin almam dedim sonra özur diliyor vs iş içten geçti. Tepkinizi koyun alışverişi kesin ama bilsin bu insanlar.

Abartmamışsın, kadın abartmış. Boşver bi daha uğramazsın olur biter.

Kadin ayip etmis ama senin de Tepkin yanlış olmuş. Kadinin ters bakislarini hissetmişsin sadece, bunun karsiligi ses yükseltmek olmamali. Bi sorun mu var diyebilirdin ciddi bir ifadeyle. Karsilikli bagiracak bir durum degil, gereksiz olmus.

kaç yaşındasın merak ediyorum. hoş bir şey yaşamamışsın ok da "başına gelmeyen anlamaz" nedir ya sldflkdgjldf.

hassas anına denk gelmiş, takılma boşver. başka yerden alırsın etini bundan sonra.

Ben bu tavrı esnaflardan sürekli görüyorum. Bir keresinde sarımsak yüzünden pazarcıyla sorun yaşamıştim. Iki kisiyiz o yüzden az alıyorum. Onlar da az almamdan hoşlanmıyor.

abartmışsınız

Sen daha çok haksızsın.

Yazdığını okudum da "başına gelmeyen anlamaz" nedir ya? Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Buna benzer şeyleri hepimiz hergün yaşıyoruz ama senin gibi olay çıkarmıyoruz. Böyle durumlarda nasıl alıngan olunmayacağını, nasıl "bağırmadan" durumu idare edeceğini öğrenmelisin o halde.

"Keşke vermem deseydi de şikayet etseydim" demişsin. Çok çirkin ifade. Sen kadına bilenmişsin. Senin kötü bir gün geçirme ihtimalin var da onun yok mu? Ayrıca orası özel bir ticarethane ise isterse "10-20 liradan aşağı satmıyoruz" bile diyebilir. Buna hakkı var yani. Senin bir yüz ifadesinden bağırmaya hakkın yok asıl. Evet onun da anlattığına göre surat yapmaya hakkı yokmuş (memnun kalmayabilir ona karışamazsın) ama sen çok daha haksızsın.

Kimse bizi mutlu etmek için yok. Böyle mesele bile denmeyecek şeylerden etkilenmemek senin elinde. Dünya senin, benim etrafımda dönmüyor yani.

@kendi kendine yasayan yavrucak, o fiyata satmıyoruz deseydi. öyle bir şey deme hakkı var mı yok mu bilmiyorum. yoksa şikayet ederdim. kadına bilenmedim. bu yaşadıklarımdan sonra kurdum o cümleyi. ayrıca şikayet etmek gayet güzel olurdu.

ayrıca başına gelmeyen anlamaza, niye gülsem mi ağlasam mı bilemedin ki. keşke ağlamayı tercih etseydin beraber ağlardık.

1- olayı tek taraflı anlatıyorsun.
2- hiçbir kasap 10 liralık et istedi diye vermem demez.
3- tane ile meyve bile alıyoruz yeri geliyor.
4- muhtemelen haksızsın çünkü bu tür olaylar hep mi senin başına geliyor? biraz kendine dönüp bakmalısın.
5- bunları da eleştirmek için değil kendini sorgulaman için yazdım.

@naksidil, evet bu tür olaylar başıma çok sık geliyor dedim ya az kişi olduğum için fazla tükenmiyor. az almam da esnafın işine gelmiyor. niye herkes küfreder gibi yazıyor ki.

@sycu "o" dükkana gitmeye mecbur değilsin?

ayrıca; nezaketsizlik suç değildir?

bu olayda haksız olabilirim sorun değil zaten öfkem geçti. ben beni haksız buluyorsunuz diye size kızmıyorum. esnafların az ürün vermeye yanaşmamaları çok saçma. başına gelmeyen anlamaz evet. umarım gelir başınıza.

"Keşke vermem deseydi de şikayet etseydim"

"bu karıyı parçalamak istiyorum şuan"

Ve çelişkilerle dolu ifade geliyor:

"kadına bilenmedim. bu yaşadıklarımdan sonra kurdum o cümleyi. ayrıca şikayet etmek gayet güzel olurdu."

-for day to break

@kendi kendine yasayan yavrucak, bunun neresi çelişkili, ben mutlu bir şekilde kasaba girdim. eti alıp çıkacaktım. çelişkiyi nerde gördün anlayamadım? ayrıca böyle alt alta madde madde yazınca anlatmak istediğin gerçekten çok etkileyici olmuş. :D

@scyu fikrim değişmedi, hala nezaket göstermek zorunda olmadığını düşünüyorum. Kimse kimseye nazik olmak zorunda değil; olsa güzel olurdu evet. Zaten 2000 yıl önce "birbirimize daha hoşgörülü olmalı ve nazik davranmalıyız." diyen adamı ağaca çiviledik.

nazik değilse ve senin aradığın şeylerden biri nezaketse bir daha gitmezsin. Nezaket arayan başkaları da gitmezse o dükkanın olduğu yerde artık "kaba bir kasap" olmaz.

Karısının ehliyetinin olup olmaması başka bir konu, bununla ilgili şikayette bulunabilir, bulunmalı da bence.

Genel nezaket kuralları yasa değildir. Bir insana, "Bu adam bana kaba davrandı" diyerek yaptırım uygulatamazsın.

Toplumda yazılı olmayan normlar ve bunlara uyulmadığı takdirde uygulanan yaptırımlar vardır, onlar uygulanır, oradan alışveriş yapmamak bunlardan biridir.

(Baş selamı) Arz ederim!

Abartmışsın, hala abartmaktasın.

"... der gibi harekette bulundu, çirkin baktı" vs bunlar ne demek anlamadım. Bir bakıştan, bir mimikten bu kadar anlam çıkarma.

"Yan baktı" cinayetlerinin fazlasıyla yaşandığı bir ülkedeyiz zaten, bu kadar gergin olmayın...

eşim de beni haksız buldu. rahibin dediği gibi kimse sana kibar davranmak zorunda değil dedi. ben hala düşündükçe kendimi haklı görüyorum. yasaları ben koysaydım onu cezasız bırakmazdım. umarım bir daha karşılaşmam.

@for day to break

Beni ürkütüyorsun, çok ciddiyim. Ne demek ya hu, bir mimikten dolayı insan cezalandırmak?

- haksız mıyım, abartmış mıyım?
+ abartmışsın
- hayır abartmıyorum başına gelmeyen anlamaz

@rahip, başına gelmeyen anlamaz.

@for day to break

Gerçekten burada kimsenin böyle bir muameleye maruz kalmadığını mı düşünüyorsun? Muhteşemsin! Zihnin hep böyle pırıl pırıl kalır umarım.

Bir de başına gelmeyen anlamaz demişsin ama mesela ben en çok taksicilerden görüyorum bu hareketi. Kısa mesafe beğenmezler, uzun mesafe hiç beğenmezler, trafiğe girmek istemezler. Yüzüme karşı of puf yapan, cıkcıklayan çok gördüm. Ama hiçbir zaman sinirlenip taksiden inmedim. Binmişim, götürmek zorunda. Hahah sıkıyorsa götürmesin.
Ha bazısı bahane bulup hiç arabaya almıyor, onların da plakasını alıp direkt şikayet edip tatmin oluyorum.
Bir daha karşılaştığında sakin ol ve bırak işini yapmak zorunda kalsın.

Sevgili for day to break,

Mesele sadece bu olay değil ama yazdıklarından yaptığım çıkarım şu: başkasının keyfini kaçırmasını istemiyorsun hatta belki gönlünü hoş tutsun istiyorsun. Önceki cevabımda yazdığım şeyi tekrarlayacağım, dünya kimsenin (senin de) etrafında dönmüyor. Kimse kimsenin gönlünü hoş tutmak zorunda değil. Muhtemelen bu beklentin hayatının her alanında seni zora sokuyor. Seni zora soktuğunu kadar yakınları da yıpratır.

Kendini üzmemek senin elinde, kimseye bağlı değil bu. Kendini haklı görmeyi bırakıp hayatındaki beklentilerini buna göre oluşturursan hem sen hem yakınların çok daha rahat edersiniz diye düşünüyorum.

Bundan önceki cevaplarım daha direkt cevaplardı ve sıkıntının sende olduğunu farketmeni istediğim için öyle yazmıştım. Bir de böyle yazıyorum ki belki bu senin ve senin egon için daha kabul edilebilir olur.

Kolay gelsin, iyi günler.

@rahip, bu tür şeyler yaşıyorsan ne güzel işte, yarana parmak basılmış. ayrıca zihin, beyin karıştırma olur mu çirkinleşmeyelim?

@pegy çok haklısın aslında ne yaparsa yapsın iyi günler dileyip eti alıp çıkmalıydım.

@for day to break, tavrım belki nefret ettiğim "ya sev ya terk et" iğrençliğine geldi (belki de gelmedi) ama ne olur yaşadığın toplumun farkına var. Bu insanlar senden çok uzak değiller, akrabaların, arkadaşların bunlar. Bu da ancak sen çocuklarını, yeğenlerini, arkadaşlarının çocuklarını nazik olmaya yönlendirirsen değişebilir.

Ben, bana kibar davranan esnafı buldum, alışverişimi onlardan yapıyorum. Ben teşekkür ediyorum, onlar da rica ediyorlar, mutlu mesut yaşıyoruz birlikte.

Öğrenciyken akşamları üç tane domates, iki tane soğan, iki tane salatalık vs. alıp salata yapardım ev arkadaşımla. Aylarca böyleydi bu. Bir defa olsun kimse bana "ya ama bunlar çok az" demedi. Var böyle esnaflar. Bulacaksın, inanıyorum!

kadının tepkisini yanlış anlamış olabilirsiniz, o sizde bir şeyi yanlış algılamış olabilir. yani söz konusu tepki ve mimikler olunca, olayın subjektifliği "haklı-haksız" ayrımını ortadan kaldorıyor.

bana kendi gerginliğinin kurbanı olmuşsun gbi geldi. zaten az aldığın için kendi içinde rahatsız olmuşsun. kadının belli belirsiz ifadesi üzerine tepki göstermişsin.

erkek john malkovich gibi duruyor ama emin olamadım

ed harris diyecem de tam emin değilim

paul bettany gibi geldi.

paul bettany +1

william'ın burnu biraz kemerli yalnız. gözler de biraz aşağı doğru. bettany'ninki de çekik.

ne bileyim, ben de bu ikisi arasında kaldım ama bettany diyesim geldi. bukalemun gibi adam zaten. kilo değişimiyle yüzü de çok değişiyor. bir diğer fotosu mesela:

starschanges.com

üçüncü bir aktör vardı ama belki iskandinav bir aktördü, aklıma gelmiyor. lars mikkelsen gibi ama daha derin göz çukurlu falan.

edit: william'a baktım şimdi. alın da farklı adamda.

sea life hotelin hangi karşısına bakıyorsunuz? sahildeki yürüyüş yolunun kenarında olması lazım, büfeciye sorabilirsiniz. olmadı sahil yolu üzerinde polis merkezine sorun.

Sordum fakat belediyenin yol çalışması yüzünden kaldırılmışlar :(