Body+18-135mm

ne yapacaksiniz fotograf makinesi ile ve o lens ile. 18-135'in diyafram degeri muhtemelen digerinden daha düsüktür, bu durumda zayif ışıkta fotografi biraz zor cekersiniz. portre cekecegim, makro cekecegim diyorsaniz da 50 mm ama bu sefer panoramik manzara falan cekerken zorlanirsiniz.

ihtiyaciniza göre tercih yapmaniz iyi olur.

body + tamron 17-50 f2.8
biraz üstüne para koyman gerekebilir ama bir daha arkana bakmazsin.

aynı makinede amatör bir arkadaşım ilk başta 18-55 le başladı sonra 50mm aldı çok memnun genelde onu kullanıyor. ama dar mekanlarda böyle yayıla yayıla çekim yapmak istediğinde 18-55 kullanıyor.

18-55 + 50mm en mantıklısı gibi

tabiki 18-135 sakın amatör olup 50 mm ile başlamayın. önce geniş bir aralıkla kendinizi ölçün biçin. sevin. sonra istediğiniz lense geçersiniz. ki zaten 50mmlerin şöle bi olayı var çoğu zaman 50mm 1.8 alınır ve 2.3. alternetif lens olarak alınır. görüş açısı insan gözünün aynı olduğundan dolayı çekimler pek tat vermez. herşeyide çekemezsiniz. 1.8 de gayet yeterli olur çoğuzaman 1.4 e çok gerek yok bile. hem daha ucuz 1.8 200 lira bişiy. şöle yapabilirsiniz, 18-135 + 50mm 1.8 süper ikili olur. coşarsın!

18 - 135 ile başla en kısa zamanda 50mm f/1.8 al.

18-135 geniş açı ve yakınlaştırma ihtiyacını giderir. Portre için fiyat performans olarak 50mm f/1.8den iyisi yok. Mükemmel bir lens.

astigmat 1'den az olunca lenste kasma falan diyorlar ama seni rahatsiz ediyorsa neden kullanmayasin.

lenslerde marka konusunda göz doktoruna danismani tavsiye ederim. genelde ellerinde bir kac markanin deneme lensi oluyor, böylece hangisiyle daha rahat ettigine bakabiliyorsun.

yillik lens bilmiyorum, aylik ve günlük oluyor genelde. aylik lensleri bir ay takiyorsu her gece cikartarak. bir ay sonra yeni sete geciyorsun.
yillik biraz uzun geldi bana.
günlükte iste adi üstünde bir gün taktigin lensi aksam atiyorsun, ertesi gün yeni paket aciyorsun.

bir de gece gündüz lensleri var. mesela aylik. onlari bir takiyorsun, gün sonunda cikartmayip bir ay sonra cikartiyorsun, atip yenisini takiyorsun. pek cok kimse tavsiye etmiyor gerci. bunlarin hava gecirgenligi cok daha fazla oluyor. o yüzden ben gece gündüz lensi kullaniyorum, ama normal lensmis gibi her gün cikartiyorum. dezavantaji daha pahali olmasi.

Yoo değil. Niye imkansız olsun.

Nasil bir yol izlenmeli roket? Once staj basvurusu mu yapmali direk mi basvurmali?

Ben zamanında Bosch'ta staj yapmıştım, kısıtlı tecrübemden anladığım kadarıyla stajyer ve daha önceden çalışanlara ciddi öncelik veriyorlar. (Okulum daha bitmedi, henüz geri gidemedim :). Staj bir 'adım' olabilir yani, sonrası da muhtemelen gelir. O olmazsa PreMaster tarzı master öncesi programları var, master sonrası 'Karriere Einstieg' diye tanımladıkları bazı yetiştirme programları falan var. Var oğlu var.

Bundan ziyade oradaki master'ı bitirmek daha zordur bence. Porsche, BMW olmasa da illa ki güzel maaşlı bir iş bulunur master'ı bitirdikten sonra, ama Almanca Elektrotechnik master'ı zor olsa gerek epey.

baska kimi alacaklar ki, diyerek vereyim gazi :)

mühendis ihtiyaclari var, tabii ki Almanya'da okumus adama öncelik verecekler.

Konsoloslugun bilgi alabilecegin bir vize danisma hatti vardi(r). Orayi arayabilirsin.

ögrenci icin oturma iznine basvuracaksin ve ben bunu bir sirket üzerinden yapilabilecegine pek ihtimal vermiyorum bu yoldan gecmis biri olarak (ben gectigimde yil 2005, buralari dutluktu).

konsolosluğun hattı var ama ulaşmak pek kolay değil :/ idata denilen şirket sadece vize için randevu veriyor vize vermiyor ama ikisinde de net bilgi yok malesef bulamadım ne yapacağımı bi idatayı arayayım bakalım

Alka-Seltzer çak bi tane.

gidiyom valla parmak basmaya amuagoyim bida pazarpazar bukadar icersem.hatta icersem.

edit: yok arkadaş faydası yokk. ben en iyisi hap sipariş ediyim.

aspirin ve ekmek tuket.

sıkı, çok sıkı bir kahvaltı. olmadı sıcak bir çorba.

Alka-Seltzer ve vitamin iç bol bol

alka seltzer +1

soda iç geğirmen lazım iyi gelir.

Bol su ic

Sağlam zıçman lazım önce..

valla beyler bu konu sabit olmalı bence. alka sezer yokmuş ofiste miğde bulantı giderisi hap içtim akabinde sıcak bi su bardağı suya bi limon sıkınca rahatlattı şimdi daha iyi :)) herkese tşk favorilerde artık :)

alka seltzer'in olmadığı durumlarda sedergine de içebilirsin.

geçmiş olsun.
en iyisi sabah uyanır uyanmaz maden suyuna 1 limon ve bol tuz katarak bir dikişte içip akabinde kusmak.

miğde deme ben kusacam şimdi mide.

Alka-Seltzer + B vitamini al.
olmadi aspirin bul.

şampiyonların kahvaltısı Alka-Seltzer

Senden fatura ibraz etmeni istiyorlar. Bildiğim kadarıyla hediye olarak işaretli olmadığı sürece paketi açıp bakabiliyorlar. Yani paketi açıp içindeki 250 dolarlık faturayı görebilirler

En son gümrükte kalan malım için fatura ibraz etmemiştim? Kutunun üzerinde gift yazmıyordu ama gift olarak gönderilmişti.. bilemedim ki şimdi..

dünyanin her yerinde o kadar cok yapiliyor ki pakedin üstünde daha ucuz gösterme, gümrüktekiler de sasirmaz bu olaya. Kizmazlar, ödenen gercek miktara dair belge isterler.

zaten yanlisligi yapan da siz degilsiniz, pakedi yollayan.

içinde fatura yoksa neye bakacak?
ve ben hediye olduğunu söylersem?


yani şöyle, en son gümrükte kalan paketim için bildirime bakıp ona göre fiyat vermişlerdi.. hiç belge falan istemediler.

bu memura göre değisir. eğer paketi açar ve bildirimde yazan miktar ile içeriği uyumsuz bulursa, burada satıs fiyatı uzerinden vergi tahakkuk ettirir.

örneğin, bildirimde 10 usd yazıyor. adam paketi açtı ve iphone 5 olduğunu gördu. iphone 5 fiyatı uzerinden kdv ve gumruk alır.

ancak, eğer gönderen sirket değil gerçek kisiyse ve gift olarak isaretliyse kutu açılmaz. ya da açıldığını hiç görmedim diyelim.

hacım senin için baktım 825.000 TL vergiler dahil.
Ama yandex vergileri ödemiyorum yiğidim diyo
Yani 425.000 TL vergisi algısı var bunu yola çıkarabilmek için
Hayırlı olsun

Edit: KDV ÖTV hariç diyor evet.

satin alim vergisini falan ödüyorlar.

yillik motorlu tasitlari ödemiyorlardir diye tahmin ediyorum. onu iyi okuyunuz.

erken git.

Boarding Pass üzerinde yazan kapı değişebilir. O yüzden ekranlardan kapı değişikliği olup olmadığını arada sırada kontrol edin. Eğer erkekseniz, dış hatlar terminalinde çok güzel kızlar oluyor onları seyredin :)

yurt dışına çıkış pulu al. onlar kişinin pasaport kontrolünü bekleyip de sonrasında git pul al gel muğa goduum diyebilirler. moraliniz bozulur.

eğer çantanda yer varsa ve az kalacaksan yurtdışında duty free'den içki al koy çantana. %20'nin üzerinde alkol olan içkilerde 1 litre limitin var. dönüşte de 1 litre daha alabilirsin..

freeshopta oyalanıp uçağa girişi kaçırma.
el bagajındaki sıvılara dikkat et.

güvenlik kontrollerinde daha siradayken hazirlanmaya basla. Ceketini/montunu, varsa botunu ve laptopunu sira sana gelince veya uyari alinca degil öncesinde cikart.

30 yildir ucaga binip "bunu da mi cikartacagiz" diye soran amcalar/teyzelerden olup arkadakileri cildirtma.

bir de pasaport sırasındayken sarı çizginin gerisinde bekle.

puf diye bir anda ateş topu olmaz zaten.

önce kokar, koyulaşmaya başlar falan sonra duman falan fark edilir yani.

bahsettiğiniz şekilde kağıdın tutuşmasının mümkünatı yok desem yeridir. rahatlıkla çalışabilirsiniz.

Cevaplarınız için teşekkür ederim. İyi akşamlar hepinize.

istesen de yapamazsın o dediğini.

onu yapman için büyüteçin odağını kağıda getirmen lazım. masa lambasıyla olur mu bilmem de odaklamadıkça güneş altında bile okursun sıkıntı yok.

wifi printer ise mumkun. degilse namumkun. ama 2 pc varsa atyorum bi odada pc var ve acik, ona printerin bagli olur, sora team viewerla icerden baglanirsin o pc ye laptop inla cikti alirsin. kulagini tersten tutmak oluyo biraz ama aklima bu yol geldi.

wifi yoksa uzun kablo lazım.

wifi yok sanırım.Usb kablo ile bağlıyorum.Bluetoothla falan olmaz mı ?

olmaz

yazıcıda wifi olup olmadıgını nasıl anlarım ?

wifi modem, acik bir bilgisayara bagli printer yeter. bilgisayar uzerinden printer paylasimi yapilir, ayni agdaki bilgisayarlar yaziciya be,lge gonderip yazdirabilir. hatta modemin modeline gore yazici usb ile modeme baglanabilir.

3g modem var

wifi modem yok demekki. bir ihtimal bilgisayarlara hamachi kurulup sanal ag kurulabilir. tamamen sacma bir fikir de olabilir.

iki bilgisayar varsa, ve iki bilgisayar da aynı modemle internete bağlanıyorsa ev içi ağınız var demektir zaten.

bu iki bilgisayarın bir tanesine yazıcı bağlı olur, o yazıcı paylaşımını açar, o bilgisayar açık olduğu sürece diğer bilgisayardan yazıcı kullanılır. Windows üzerinden başka bir program kullanmadan halledilebiliyor.

yazildigi gibi.
soy adindaki c haric diyelim.
breht gibi yani.

Bunların bir de yurtdışı versiyonları var. Pes videoları falan koyuyolar. Demek ki o.çocukluğu evrensel. Youtube bazen izlenme başına ödeme yapabiliyor ama bunların o amaçla yapıp yaptığından emin değilim.

Trolluk genel anlamiyla

benim de insanliga inancimin azaldigi anlar oluyor.

isin gücün yok mu demek istiyorum böyle insanlara.

youtube çöplük ve ayrıca maç yayınları kısa sürede uçuyor. o yüzden

goalsarena.org

tren kac saat daha uzun sürüyor ucustan?

tgv falansa cok fazla sürecegini sanmam. barcelona ve paris'te bir de sehrin icine gelecegim falan derken in bin ugrasir durursun.
trende mis gibi sehrin göbeiginden diger sehrin göbegine gidersin. mis.

vueling'e da bak. havaalanı daha yakın olabilir.

ryan air her zaman ikincil havaalanlarını kullandığı için ve bu havaaanları ile şehir merkezi arası ulaşımını kendileri sağladığı için, servis ücretleri için aşağı 15 euro ücret ödeyerek 4 kere bineceksiniz. aynı rotayı 2010 yılında ryanair ile kullandım. easyjet her türlü daha mantıklı. yani;

barcelona - girona airport
beauvais - paris
paris - beauvais
girona airport - barcelona

3 yıl önce böyleydi değişmişse birşey diyemem. siz yine de bir araştırın.

ya şimdi bu karar tamamen sana bağlı iki yolculuğunda avantajları var şöyle düşün trenle gündüz gidip barcelona-paris arasını trenle pencereden baka baka gidebilirsin kaç saat sürdüğünü bilmiyorum ama daha ucuz olacak ve bana çekici geliyor. Ama uçakla da, bende uçakla ryanairla gittim(kısa süreli ama paris in dediğin gibi 70 km kuzeyinde Bienvenue havalanı, oradan bir 45-60 dakika arası bir otobüs yolculuğu var), kısa sürede gidersin biraz daha pahalıya çıkar ama kısa sürede ulaşırsın.
Ben tren yolculuklarını sevdiğimden uzun da olsa treni tercih ederim ama karar senin tabiki.

bizimkiler tavsiye değil diye mi tik atmadın?

bildiğim kadarıyla önce sen ödüyorsun sonra sigortanı yaptırdığın şirketten talep ediyorsun ücreti.

sanırım durum şöyle işliyor en azından bende öyle oldu.
hastaneye ya da doktora gittiğinizde siz tedavinizi ve ilaçlarınızı cepten ödüyorsunuz. geri geldiğiniz zaman, faturalarınızla birlikte sigorta şirketine başvuruyorsunuz ve onlar size geri ödeme yapıyor.

finlandiyada ilacımı aldım, geri geldiğimde ilacın kutusu, fişi ve kredi kartı slibiyle birlikte acentaya gittim, onlar benden alıp istanbula (merkeze)gönderdiler. evraklar kayboldu. acentayı ve müşteri hizmetlerini yüzlerce kez arayıp sorduktan sonra, ödediğim telefon faturası ilaçtan daha pahalıya gelince pes ettim ve peşini bıraktım. üstelik bunu yapan anadolu sigorta. (gerçi benim acentam çok üçkağıtçıydı, öyle her gördünüz acentaya atlamayın hemen, hepsi aynıdır nasıl olsa diye)

seyahat sigortasi derken neyi kastettigine bakiyor.

bir seyahat sigortasi var bir de saglik sigortasi var.

bazi seyahat sigortalari seyahatinizi sigortalar. yani aylar öncesinden biletler alinmis, oteller ayarlanmis, pat hasta oluyorsun, veya baska bir durum cikiyor karsina policede yazan, o zaman sigorta gidemedigin tatilin masraflarini karsiliyor.

bir de saglikla ilgili sigortalar var, basina bir sey geldiginde hastane doktor masraflarini falan karsiliyor.
parayi cebinden mi odersin sonra sigortadan mi alirsin o yaptirdigin sigortaya bagli olarak degisiyor ama bir cogunda öyledir eminim. yoksa gittigin doktorun/hastanenin sigortayla halihazirda anlasmasi olmasi lazim ki "haci biz taniyoruz bu sigortayi, biz paramizi aliriz onlardan, senin paran gecmez burada" diyebilsinler.

göz dis ile ilgibi tedavilere gelince, bu sigortalar her seyi karsilamaz. özellikle seyahat öncesinde baslayan bir rahatsizliksa hic karsilamaz. gittigin ülkede aniden basina gelen seyler icin gecerlidir.
her seyin öncesi var tabii de kriter herhalde bunu bilip bilemeyecegindir.
dis icin falansa daha da dikkat. bazen avrupadaki devlet sigortalari bile karsilamiyor ki sanmiyorum seyehat sigortasi karsilasin.

omurga çatlağı sorunum olmuştu. cepten ödedim, türkiye'de ödediğim miktarın tamamı bana geri ödendi. benim sigorta axa idi yanılmıyorsam o zamanlar.

bu bahsettiginiz durumlarin cogunu karsilamaz seyahat sigortalari. zaten bahsedilmis, ab icinde de bir cok devlet sigortasi bu bahsettiklerinizi karsilamaz.

mesela disiniz cürük cekilmesi lazim, hiiccc sorun degil, cürük dis ücret vermeden cekilir, ammma velakinn yeni dis yapilmasi ya da ona protez hazirlanmasi ek ücret ve fazlaca bir ücret. bazi durumlarda hatta anestezi bile ek ücrettir, dis doktoru anestezi yapiyimmi diye sorar.

yani bu halde gidip anestezi olmadan, kanal tedavisi yaptirabilirsiniz belki, filmlere kitaplara konu olur bu acida:)

ama mesela böbrek tasiniz olsa seyahatteyken ameliyat olma durumunuz olsa bunda sorunsuzca ameliyat olabilirsiniz.

ayrica belirtmeden gecmek istemiyorum türkiyedeki doktorlar ve büyük oranda hastaneler ab dekilerden daha iyi ve tecrübelidir. ki bunlara cok iyi saglik sistemleri olan almanya ve avusturya dahildir(ikisinde de hastanelik oldugumdan bu ikisini örnekliyorum).

bana böbrek tasi semptomuyla yatip prostat kanseri teshisi filan konuldu...

he ayrica, zaten bu ülkelerden bir cok kisi türkiyeye tedaviye geliyor hem daha ucuz hemde kaliteli oldugu icin.

arac cagirilma olayi soyle oluyor;
1- fabrika uretim hatasi kronik problemleri belirliyor.
2- fabrika uretim hatasi olan araclari servislere bildiriyor
3- arac satildiysa, servisler arac sahiplerine ulasip tamir icin gun belirliyor. arac satilmadiysa ve zaten satici ayni zamanda servis ise kendi iclerinde hallediliyor.
4- arabadaki sorun cozulup fabrikaya raporlaniyor
5- sene sonunda da x marka su kadar araci geri cagirdi diye belirtiliyor.


-Bu geri çağırma olayının firmaya çok ciddi bir ekonomik zararı olmuyor mu?
arabadaki teknik bir sorundan olusabilecek bir olumlu kaza marka icin cok daha masrafli (hem pr hem de tazminat acisindan)

Haber verme olayi da söyle oluyor oluyor,

her sorun ayni önemde degil. Diyelim bir parcanin sorunlu oldugu ve degismesi gerektigi ortaya cikti.
güvenligi tehdit etmeyen veya müsterinin fark edemeyecegi bir seyse servislere haber verilir, arac servise geldiginde müsterinin haberi olmadan degistirilir, veya haber verilir ama müsterin özellikle bunun icin servise cagirilmaz. gereksiz yere hatali ürün satmisiz demenin anlami yok degil mi?

daha ciddi sorunlar icin telefonla ulasilip haber verilebilir, gelin parca degistirecegiz diye.

cok daha ciddi sorunlar icin, mesela güvenligi tehdit eden fren sistemindeki bir hata diyelim, gerekirse firma müsteriden araci kendi gelir alir.

masraflar her türli firma tarafinda üstlenilir. tabii ki cok ciddi paralar döner.

basin yolu firmalar tarafindan aktif olarak kullaniliyor mu bilmiyorum. ben firma tarafindan verilmis ilan gördügümü hatirlamiyorum gazetede. genelde yüksek sayida arac söz konusu oldugu icin basinda "haber" olarak cikiyor.

araç geri çağırma konusunda TR de yazılan tek yüksek lisans tezinin sahibiyim, iki farklı akademik makale de yayınlayıp pek çok mecra da sunumunu yaptım, pratikte de sektörün içerisindeyim, dolayısıyla soruyu görünce heyecanlanıp kısa kısa cevap vermeye çalışayım,

- araç geri çağırmalarla ilgili her firmanın bir prosedürü vardır,
gizli operasyon, bir parçada "güvenlik sorunu yaratmamakk koşuluyla" bir hata tespit edilirse firma servislere bülten yayınlayarak araçlar rutin bakıma geldikçe değiştiriler, ki TR de pek çok örneği vardır, kimsenin ruhu duymaz
açık operasyon ; araç sahibi kontak bilgileri crm altyapısında var ise özel bir bülten hazırlanarak son kullanıcılarıla gönderilebilir
ek olarak medya vasıtası ile duyurulur ki tüm müşteriler bilgilendirilsin
ben süreli bir operasyona rast gelmedim, yani bu operasyon duyurunun yapılmasından 10 sene sonra da gitseniz serviste gerçekletirilir.
1983 de Audi'nin amerika'da gerçekleştirdiği büyük geri çağırma kampanyasında, firma sorunu kendi imkanları ile çözen son kullanıcıların zararını tazmin etmişti ancak son dönemde firmalar kendi servisleri ve operatörleri dışında çözülen sorunları tazmin etmiyorlar

- ilk başvuru adresi daima en yakın servistir,
- araçlar genelde fabrikaya yollanmaz, serviste çözüm bulunur. çok naiden farklı sıkıntılar ile araçlar toplantılıp yenisi ile değiştirilir. yanlış hatırlamıyorsam bir japon firması iki yıl önce TR de 200 civarı aracı yenisi ile ücretsiz değiştirmişti.

- avrupa ve amerakida yapılan pek çok araştırma, geri çağırma kampanyalarının iyi yönetildiği takdirde ortaya çıkan ekonomik maliyetlerden daha fazla bir pazarlama getirisi olduğunu ortaya çıkarmış ancak akademik olarak bu konuda farklı sonuçlar ortaya koyan araştırmalar mevcut, dolayısıyla net bir şey söylemek mümkün değil
diğer taraftan gerek araç üreticileri, gerek araç detay parça üreticileri ürün sorumluluk sigortası yaptırırlar bu tarz durumlar için,
misal geçen yıl içerisinde TR de üretilen bir miktar araç, Rusya'da geri çağırılarak çok pahalı bir sistemi değişti, ve maliyetin büyük kısmını sigorta şirketi karşıladı ama ilgili firmanın sonraki yıllarda sigorta maliyetlerine ciddi etki etti tabi bu operasyon

berenstraat'da niels cafe var. Kahvalti icin gidin.

kahvaltiyi atlamayin sakin, yumurta-süt-peynir olayini cözmüs adamlar, kahvaltilar bayram.

kanallarda gezen teknelerle 1-2 saatlik turlardan yapin. dandik gözükse de bir sürü bilgi sahibi oluyorsunuz sehir hakkinda.

wok to walk ta noodle yeyin. biraz pahalı gelmişti bana ama heineken'in bira fabrikası var 14 euro veriyosun fabrika turu+bira veriyolardı o da olabilir.

kek bi işe yaramıyo ona para vermeyin.

heineken turu güzel, bols turu da hoş ama çok da güzel değil. Amsterdam müzesi diğer büyük müzelerin yanında gölgede kalsa da bayağı başarılı bence. Patates kızartması yiyin, arjantin steak restoranları da tavsiye ederim.

belki daha pratik bir çözüm söylenir ama benim aklıma geleni (yok aslında google'dan arakladım bu fikri - "copy past assign to single key" aramasıyla, bir dene istersen), fonksiyonlu bir mouse alabilir, boştaki tuşlarına copy, cut, paste gibi fonksiyonlar atayabilirsin. az evvel kendi mousem'da denedim (logitech performance) evet ileri geri tuşlarının atama seçenekleri arasında copy paste seçenekleri görünüyor. ama parmaklar yine de yorulabilir gibi geliyor.

bu işi yapabilecek ucuz mouse'lar da vardır eminim.

valla ben de aradim google falan, fazladan cut-copy-paste tusu olan klavyeler de var zaten ucuz olmamakla beraber.

stajda isyerinde sinirli bir süre kullanacagim icin yatirima girmek istemiyorum. bununla birlikten disaridan getirdigim aletleri bilgsayarda kullansam killik cikartabilirler güvenlik hede hödö diye.

www.autohotkey.com şöyle bir program yapmış dayılar ama biraz vakit geçirmeniz gerekebilir tutorial kısmında. çözebilirseniz işinizi kesin görecektir diye düşünüyorum.

stackoverflow'dan aynı programa bir örnek: stackoverflow.com

Autohotkey'i indirip kurun, sonra da bahsettiginiz isi yapan bir script edinin. Eminim forumlarinda falan bolca vardir.

admin olmadigim icin yalan oldu installation, IT de yanasmiyor yüklemeye.

yine de cok tesekkürler.

v40.


gerisi barzo/apaçi arabası.

fiyatlarini ve donanimlarini bilmeden yaziyorum BMW 1 serisi.

A serisi de güzel ama benim gözümde BMW 1 olmaya calisan bir araba.

arka koltuklarda yolcu tasiyacaksan ise a3. saydigim ilk ikisinde arkada oturmak bogucu.

fiyat farkini inceleyerek golf'e de bakilabilir. sonucta a serisinin büyük mercedesler gibi 1 serisinin de büyük bmwler gibi bir havasi, konforu yok. illa mercedes bmw olmasina gerek yok bence bu segmentteki arabalarda.

hava aticam diye bu arabalari o kadar para verecegine adam gibi araba al. ha illa c serisi istiyosan golf al da paran cebinde kalsin sikkini isaretlemek istiyorum.

mamanız diyet mama değilse mamanızı değiştirebilirsiniz.

yaşlı maması yedirmeniz lazım
şu an yediği çabuk ve sağlıklı büyüsün diye bol besin takviyelidir muhtemelen

konserve diyet bu işin fast food'u.şimdiye kadar sadece yaş mamayla beslemişseniz zaten fitili ateşlemişsiniz.yaşına göre kediniz artık senior mamalarla beslenmeli. prescription diet mamalar öneririm. onların da konserveleri oluyor ancak kuru diyetleri daha çok öneririm. yaşla kuruyu karıştırıp yumuşak bir geçiş deneyebilirsiniz.

bazılarında odada banyo oluyor ama wc dışarıda oluyor. yani her türlü kombinasyon mümkün.
açıklamalarda belirtilmiş olması lazım.

istersen kalmayı düşündüğün hostelin sayfasına link ver belki daha iyi yardımcı olabiliriz.

c şıkkı gözüme estetik geldi

Ecz. Ahmet YILMAZ

Soy adını büyük yazdığınız takdirde, c şıkkı.

Yılmazyıldırım'ın yazdıgı gibi yani.

peki büyük mü olması gerekiyor soyadının ?

Büyük olması imla kuralları açısından olmasa da, genel tabirde güzel görünüm, saygı ve diğer şeyleri ifade eder. Büyük olması iyidir. Hem büyüğü kim sevmez ki? Hahahhadhahaasdfjkasdfjkgb

bu işi yapan biri olarak söylüyorum: öyle bir şey yok. sizin tutumunuza göre karşılık verirler. önce faturasız işlem yapamayacaklarını söyleyebilirler ama siz diretmelisiniz. sistemde kayıtlı çünkü o fatura bilgilerinin hepsi ve isterlerse gayet de güzel işlem yapabilirler. tarihini biliyorsunuz üstelik, çok çok rahat bulabilirler. önce kibarlıkla açın konuyu olmadı biraz çirkefleşin.. yoksa savarlar başlarından. yapmak zorundalar. arabanız yandı ve fatura arabanızla birlikte kül oldu diyelim.

Ödemeyi kredi kartı ile yaptıysan kart slibi ya da ilgili işlemin göründüğü kart extrenle de gidebilirsin.

hacı valla aynısını yazın ben bi çift sandalet için yaptım centro diye sikko bi markadan 2 oldu 3 oldu gidiyorum hala en son dedi mağaza müdürümüz şugün burda gittim neyse o gün müdürümüz bugün yoklar deyince başladım cırlamaya maaza kalabalık ama gorsen dedi tamam beyefendi toptancı da vardı yanında 5 dk ya aldım paramı çıktım.yani nasıl gitmen gerektiğini kestir bence 3 üncü ye gitme yan 2. gidişinde al parayı.

benzer bir sey levi's'ta olmustu. benim mont pamuklanmisti, fis falan sormadilar.

direkt baktilar satis fiyati ne kadarmis diye bizim aldigimiz dönem, ellerinde kalmadigi icin baska bir ürünle degisim yaptilar hic üstelemeden.

hiç sorun çıkarmadan aldılar. teşekkürler cevaplar için.

zengin diye ama ne hikmetse koç, sabancı, şahenkler, süperler, sadece fazla göz önünde o kadar yoksa ne farkı öbürlerinden.

seviliyor

o gun programda tayyip ile bagini israrla vurguladi spiker ama adam da ayni israrla kabul etmedi. ben ataturkcuyum dedi. ataturk olmasaydi simdi burda boyle oturup konusmazdik dedi. icki iciyorum dedi. biraz da gece hayati varmis. ulan simdi bu adam ak partili olsa tayyip yalakasi olsa bunlari soyleyebilir mi? 5 bin kisi ekmek yiyor ali agaoglu'ndan hepsinin sigortasi maasi gunu gunune tikir tikir yatiyor. bankalarda hesaplari belli, maliye kayitlari ortada en ufak bir acigi yok adamin. girisimci ve sonradan gorme bir insan kendisi. ben seviyorum aga

adamla ilgili hangi videoyu izlesem altında küfürler vs.balonu patlayak falan filan gibi sözler yazmışlar.

zengin diye değil. zenginliğin şovunu yapıyor, şovmen adam. onun dışında da ormanları yok etmesi, zamanında kötü evler yaptığı açık açık söylemesi vesaire.

yoksa zenginse sabancı da zengindi, nasıl memleketin en sevilen adamlarından oldu?

bence dilinin lalaşlığı kendini sevdiriyor. ayrıca en son reklamındaki replikler herkesin dilinde kopuyorum . bu değil, bu değil,bunlar çok sıradan, daha farklı şeyler arıyorum :)

ben bugüne kadar rahmetli sakıp sabancı'yı yan yana dizdiği lüks arabaların önünde güzel kadınlarla poz verip hava atarken görmedim. ya da rahmi koç'un dünya turu yaptığı yatı dışında bir taşıtını bile görmedim. orada da yatı ile değil, dünya turu yapması ile haber oldu. adamlar iş dünyasındaki hareketleri ile veya yatla dünya turuna çıkmak gibi faaliyetleri ile haber oluyor. ya da lan hiçbir arçelik reklamında rahmi koç'un çıkıp yan yana dizdiği buzdolaplarını iteleye iteleye bu değil, bu hiç değil falan dediğini gördünüz mü? "suyla çalışan buzdolabı, ben yaptım olacak" falan dediğini gördünüz mü?

ali ağaoğlu ise televizyon röportajına bile istanbul'de bir semtten bir semte helikopterle gidiyor, yetmez gibi tantana yaptırıyor, her gün arabalarıyla ilgili haberler. bütün projelerinin reklamlarında sürekli bir kendini öven süper tavırlarla kendi kendine oynamalar. ya bir laf var tam karşılığı da şimdi yazarsam gg olur diye yazamıyorum. hani sadece zengin bir müteahhit olsa, sadece projeleriyle karşımıza çıksa belki herkes sevecek.

Çünkü görgüsüz.

Halk gittikçe fakirleşirken bu adam zenginleşiyor ve bunun şovunu yapıyor. Sen açken adam karşında pastayı yemeyi bırak çöpe dökse sen bu adama sempati duyabilir misin?

görgü diye birşey var parayla alınamayan.

Köy agasının milyon doları olunca en fazla altın kaşık çatal kullanıyor?
ama italyan mobilyası bir yemek odasını almayı bilemiyor görgüsü yok.

Bu adam da zengin, ama görgüsü yok.
"kıroyum ama para bende" nin örneklerinden.

zamanında kötü evler yaptığını söylemesine neden kızılıyor onu da anlamıyorum. adam o zamanlar öyleydi diyor biz de öyle yaptık diyor. hatta bir birim hesabı var onlarda hatırlamıyorum ama mesela o zaman kanuna göre beton en az 5 birim olmalıymış bunlar da 5 birim yapmışlar. ama şimdi kanun 15 birim diyor. herkes 15 birim yapıyor. bu da süper birşey olarak algılanıyor. deprem yönetmeliğine uygun bina oluyor. 30 yıl sonra bu 40 birim olacaktır. o zaman desek ki 2012 yılında evler bok gibiydi hiç bu kadar sağlam ev yapılmazdı haksız mı olacaz. biz mütahit olsak kötü mü olacağız direkt olarak. elbetteki mümkünse bugün 40 birim yapılsın orası ayrı.

Ben kendi adıma kadınlara ilişkin düşünce ve tavırları nedeniyle sevmiyorum.

şimdi de kötü evler yapıyor.
istanbulun çeşitli yerlerini beton yığınına dönüştürüyor. hiç dönüşmemesi greeken yerlerini.
ve bunu sanki güzel bir şey yapıyormuş gibi göstererek yapıyor.
sırf para uğruna ormanları yok etmesini sevmemiz mi gerekiyor?

@ayqan zamanında kötü evler yapılmış fakat bu kanundan dolayı degil, (düşük bir ihtimal ama belki kanuni birimlere uymuşlardır) adam kumu denizden çekmiş ve evlerin çürük olmasının en büyük sebeplerinden biri de bu.

adama ev yapmasina izin veriyorlar adam da yapiyor, o yapmasa baskasi yapacak. her yerin betona dönüsmesi adamin sucu degil.

ama adam görgüsüz. bir sekilde basina falan cikarak halkin sevgilisi olacagini düsündü de bir yere kadar.

zenginin parasi zügürdü yorar derler ya, adam bu yolla baslarda epey reklam yapti. kendinden bahsetti ama evleri satti.

simdi biraz abartti, görgüsüz olan tarafini (gerci hep bir görgüsüzlügü vardi) fazla abartti. sempatik gelmiyor artik insanlara.

parası var diye sevilmiyor. hayatında kimsenin hayal bile edemeyeceği evleri yaptığı için, arabalara bindiği için sevilmiyor. sebep tek ve açık. kıskançlık.

hocam bu adam zengin falan değil, demin yazamamıştım, şimdi yazayım, bildiğin görgüsüz. bina satışından kazandığı parası falan da yok. sanki zannediyor musunuz o kadar koca koca inşaatları binaları cebindeki parayla yapıyor? esnaf gibi kredi alıyor adam. satıyor, kredisini ödüyor. zenginse yaptığı işten değil, baba parasından zengindir. onu da arabaya, kadına yatırıp yiyor zaten. binalardan. inşaat sektöründen bir zenginliği yok. benim de kredibilitem yüksek olsa, gidip milyor dolar krediyi çeksem ben de o kadar ev dikerim. zengin mi oldum şimdi?

lan zengin olan, para kazanan adam biraz vergi öder. o kadar bina satıyor, para kazanıyorsa hani lan vergi? koç grubundaki sabancı grubundaki her aile ferdi, ortak oldukları şirketlerinin kar paylarından dolayı her yıl rekortmen oluyor. bu adam o kadar zenginse niye en sonran bile giremiyor listeye? çünkü yaptığı işten dolayı zengin falan değil. hazır yiyor. bunu da görgüsüz gibi cümle aleme reklam ediyor. "hahaha bakın ne zenginim, siz metrobüste giderken ben rolls royce ile kızlara gidiyom" diye haber bültenine çıkıyor.

ali ağaoğlu sistemin olmazsa olmazlarındandır. sistemin sivilcesidir diyeceğim, ama anlatmak istediğime birebir uymayacak, sistemin paratoneridir desem daha bir anlaşılır kılacak söylemek istediğimi. ağaoğlu gibileri sayesinde sistem olumsuz yönlerini gizleyip kişiler üzerinden kendini aklayabilir. yarın öbür gün işler kötüye gittiğinde ağaoğlu'nun ipini çekilip yola devam edilecektir. aynen veli göçer'in depremde günah keçisi ilan edilmesi ya da cem uzan'ın servetinin bir anda yok edilmesi gibi. dolayısıyla, demem o dur ki, sevilmeyecek olan bir şey varsa o da ağaoğlu ve benzeri nicesini üreten sistemin kendisidir.

çünkü zengin ve görgüsüz, kıronun teki. mesela sakıp sabancı'yı seven birisi bunu sevemez.
her yerde yok helikopterim, yok efendim altın saatim, altın telefonum diye konuşuyor. haliyle küfürü basıyor millet.

şuda var İstanbul'un belirli yerlerini beton yapıyor ee iyi tamamda bu yapmasa başkası yapacak yani ağaoğlu yapmıyor ki sadece diğerleri bukadar büyük değil heraldeki bi çoğu dizi sponsorluğunda bırakıyor işi.

diyarbakir'da cabrio bentley'le gezebilecek bir kalbe sahip oldugu icin sevilmiyor.

kibritsuyu iyi bir noktaya değiniyor adamın esas olayı zengin olması değil bizim rüyamızda göremeyeceğimiz kredileri alabiliyor olması. bu inşaatlara girişirken merak etmeyin onun da götü uçukluyor bitecek de satılacak da kredi ödenecek diye.

Başarılı görmüyorum, zira aileden gelen bir sermaye ile iş yapmak Sakıp Sabancılık değildir.

Aileden zengin olmasına rağmen korkunç bir görgüsüzlük var. Sürekli dandik magazin programlarına çıkıp arabalarını tek tek fiyatlarını vererek tanıtıyor. "İstanbul'un neresinde trafik sorunu var, siz de benim gibi helikopterle gezin ahahaaa" gibi şeyler söylüyor. Hem karım, hem sevgilim, hem darlinglerim var filan diyip erol taş gülüşleri atıyor. İğrenç bi insan nihayetinde.

Kötü bir iş adamı. İşiyle değil, ünlü olmakla ilgileniyor. İnşaat sektöründe varlık gösteren hangi iş adamının yüzü bu kadar tanınır? Herşeye kendi ismini verir? Emlak reklamında kendisi oynar? Bu adam yerlerde sürünerek batacak, onu bekliyorum.

bunlari elle de kagida cizerek yapabilirsin, aradigin sey formatlarsa power point falan olur, word olur.

bayrakcilara alan sor onlar afis falan yaparken senin bayragi da yaparlar.

bayrakçılara internet sitelerinden sorabilirsin. ama para olayı falan nasıl olur bilmiyorum.

sealand prensine falan sormak lazım aslında :)

kendin yapabilirsin ama yapmazsin.

dersanede ss kuralina göre yaparsin.

bir gün iki gün derken bir bakmissin saatlerce ders calismissin. tek basina tembellige vurursun, zaman ucar gider.

ben olsam ben de öyle olurdu, bence sen de böyle bir duyuru actigina göre sende de öyle olur :)

burfak artı 1

fotocdncube.fanatik.com.tr

Mesela dota oynarken ona buna küfrediyorum, ortam öyle. Ama normalde tek kelime küfür duymazsın benden.

hakedene küfür ederim. rahatlatmıyor ama refleks gibi bişey sanırım. çok küfür etmem zaten.

gitmiyor.
rahatlıyorum.
işini düzgün yapmayanları görünce, eksik yanlış vs.. bide gol kaçınca mnskym..

evet hosuma gidiyor.
rahatliyorum.
sinirlendigim ya da takdir ettigim insanlara kufur ederim genelde. birer ornek;

-vay orospu cocugu nasil da atamadi o golu!
-vay orospu cocugu nasil da atti o golu!

gidiyor, her dakka söverim. rahatlatır beni. tabi ak dediğinde harbiden o fiili yapmayı düşünmüyor insan bildiğiniz gibi. Naruto'nun dattebayo'su gibi düşünebilirsin bunu :)

Küfür eden bir baba ve abi ile yaşayıp nasıl küfür etmeyen biri oldum bilmiyorum.

gidiyor,
evet rahatlıyorum

işini düzgün yapamayanlara, çok temel şeylerdeki aksaklıklara ve şu fani dünyada bana karşı tavır alan her şeye küfür ederim. çok küfür ederim. saygılar.

hayır küfür etmek hoşuma gitmiyor. küfür insanın ağzını pisletmesidir (imho).
bir de her küfür duyuşumda "insanın içinde ne varsa dışına da o çıkar" sözünü hatırlarım.

rahatlatmıyor da. küfürü çıkışı olmayanların "acil çıkış"ı olarak görüyorum.

çoook çookk nadir küfür ederim. o da benim küfür dediğim şey zaten küfürü sevenlerin her hangi sıradan (veya sevgi dolu?) cümlelerinde "normal" bir şeymiş gibi kullandıkları şey(ler) oluyor zaten. ne ayronik!
(şimdi fark ettim iki tane "küfür" kullanıyormuşum)

evet gidiyor.küfür ruhun yelpazesidir.

sik kullaninca etkisi azaliyor. idareli ve yerinde hakkini vererek kullandiysam rahatliyorum.

dönem dönem azalip artiyor küfürlerim.

a serisi yeni kampanya fiatı, seneye fiatları yükselecek, bir sene kullanıp satsan bile karlı olacağını düşünüyorum

bmw ise zaten çok iyi sattı, aynı şeyler önümüzdeki sene onun için geçerli olmayabilir.

eğer ikisinden birini alcak isen bence a serisi ama ikisine de binen biri olaraktan şunu da söyleyeyim ne a serisinde bir mercedes e binmiş gibi oluyorsun ne de 1,16 da bir bmw kullanmış gibi oluyorsun. bmw ve mercedesin marka değeri benim için çok daha yüksekte, bu araçlar olmamış tam

bmw'yi daha çok severim ama bu sefer mercedes daha çok tercih edilesi duruyor. malzeme kalitesi çok eleştiriliyor ancak bence bmw'ye göre iç tasarımı daha güzel mercedesin. ayrıca panaromik cam tavanda beyaz arabaya ayrı bir hava katıyor. bence tek dezavantajı şubata kadar beklemek...

a da 1 seriside kullandım a basar geçer aga fiyat da böyle iyi 2013 de 85 bini vurur modeller. ben olsam a alırım içi falan da rahat bence yeni tipi de gayet hoş ayrıca manuelse yakıt performansı da mersodan yana

nasil fiyat veriyor fiyatlar belli degilse?

bence konus, bu fiyattan alirim, subat'i beklerim de.

İki sebeple mercedes daha yakin geliyor.
Birincisi bmw nin standard paketlerini hic begenmiyorum. En ufak bir estetik veya teknolojik unsur barindirmiyorlar. Disardan bakinca bmw, icerden dogan slx resmen. Dolusunu alirsan ayri ama hayatta o parayi ici bos bir arabaya vermezdim.
İkincisi de yukardaki arkadasin da bahsettigi gibi mercedes yeni ciktigi ve kampanyada oldugu icin onumuzdeki bikac sene nerdeyse hic deger kaybetmeyecek. C180 lerin kampanyada oldugu zamanlar alan tanidiklarim 2 sene kadar binip nerdeyse aldiklari paraya sattilar geri. Bmw lerin de piyasasi iyi ama bana mercedes daha sicak geliyor gibi.

Yahudi'ye sormuşlar kaç çeşit araba var diye; Mercedes ve diğerleri demiş.

a serisini görene kadar gulietta 1.16i falan karşılaştırıyodum birbiriyle a'yı bir gördüm kalanları hala karşılaştırıyorum..

mod degistirmekle sarj kisitlamasi olacagini sanmiyorum.

pili elinize aliyorsunuz yavastan gibi geldi bana.

@burfak daha yeni bilgisayar 2 aylık nur topu gibi. iyi hatırlıyorum AC bilmem ne performansla alakalı birşey sormuştutda yanlışlık basmıştım.

sistem geri yüklemeyi deneyebilirsiniz. ama bana da pil ölmeye başlamış gibi geldi.

@ayran maiden dediğim gibi hiç sanmıyorum. dilim soksun arılar performans diye diye bi hal oldum. bi seçenekti ve bastım elime tüküreyim. neyse tesekkürler

iste performansla pilin sarj oraninin ne alakasi olabilir diye düsünüyorum da bulamiyorum.

sarj derken farkli bir göstergeye mi bakiyorsunuz. evet zor bir ihtimal ama. ne bileyim belki performansi düsür pil daha uzun gitsin demissinizdir, pc de islemciyi en fazla %80'de calistiriyordur.

yeni laptoplarda pil ömrünü uzatmak için %80 dolu tutuyor (İstege baglı olarak), burda da var galiba degistirmek için cevabı; answers.microsoft.com

saçmalamayın @lizozom'un dediği doğru,
pil sekmesinden güç ayarlarına girip kurcala
ya da laptop'un kendi pil yönetim programından ayarla

marka model soylersen daha iyi olur. sonylerde Battery care diye bir program var. Ordan ayarliyorsun bunu.

aynen öyle batarya ömrü performans falan. evet battery care de vardı. tesekkürler.

tekrar teşekkürler. tek tıkla oldu. @lizozom eyv.

ekran kartının ikinci bir monitör çıkışı olması gerekiyor.

elinde bulunan ekran kartinin 1+1 vga, 1 vga + 1 hdmi, ya da 1+1 hdmi cikisli olmasi gerekiyor.

dvi çıkışı da olabilir tabii...

laptop'un varsa laptop'un kendi ekranini bir, ekran görüntüsünü disari almak icin olan baglantiyi kullanarak da bagladigin monitörü ikinci ekran olarak kullanabilirsin.

ya o kadar çok şey düşündük ki işte jüride Hülya Avşar'ın bilgisizliği, ya da kazananın sonradan unutulup gitmesi , ya da sosyo kültürel hayata uyum sağlayamaması falan ama hiçbiri engel teşkil etmiyo kanal için tıkır tıkır işliyo program üff ya

Bence en büyük problem halkın seveceği sanatcıları ayarlamak ve diğer kanalların yapacakları ataklar olurdu..Aynı saatte çok izlenen bir diziyi koymak gibi.

Pain of Liberation'ı ciddiye alma. Evde kalmış çirkin bir kız kurusu o. Ondan
öyle yapıyor.

Peşin Not: O Ses Türkiye'yi hiç izlemedim; ama içeriğinden az çok haberdarım.

Şimdi televizyon sektöründe çalışan biri olarak söyleyebilirim ki, -Hatta rakiplerimizden biri O Ses Türkiye programı- bir televizyon programının en çok ilgilendiği hususlardan biri ratingleridir. En azından bunun gibi büyük yapımlar söz konusu olduğunda.

AB ve Total'deki ratinglerde kafaya oynama zorunluğu vardır. Gövdede de yüksek olmak beklentisi içinde yayınlanır böyle programlar. İzleyiciye ne sunduğunun önemi elbette mevcut; fakat asıl dikkat edilen yer kanal patronlarının izlenmeden ve gelirlerden memnun kalıp kalmamaları.

Bunun haricinde kanal, zaten tutulup izleneceği garanti olan bu programdan çok yüksek beklenti içerisinde olacağı için yapımcı bunu sağlamaya mecbur durumda.

Reklam süreleri ve içeriği, programa çıkardığın yüzler ve onların kişisel duruşları çok önemli. İşin işine bir de -üst makamların kişisel istekleri- girdiğinde çok bilinmeyenli bir denkleme dönüyor program.

Acun Medya son zamanlarda çok başarılı işler yaptığı için artık sadece etiketten satar oldu tabii. Astronomik miktarlarda ödemelerin yapıldığı bu tür programlarda benim bile bilmediğim binbir türlü dolap dönüyor.

bak sunu dusn. oraya gelen yarısmacıların hepsı jurılerı secerken muzıkal yeteneklerı yuzunden secmıyorlar. hepsının kafasında bırsey var cıkar ılıskısı oluyor yanı. mustafa sandalın sesı cok guzel degıldır onların arasında. ama adamın produksıyon sırketı var ve bunun yuzunden o adamı secıyorlar belkı bana album yapar mantıgıyla. hulya avsarın tecrubesı var cevresı genıs daha saglam yerlere getırebılır benı dıye secıyorlar.hadısede ses vaar ıste sesım gelısır dıye dusunuyorlar. hatta jurılerde bana gel sana kım soyle yapar kım senı gelıstırır gıbı yarısmacıyı kapmak ıcın taktık uygukluyorlar.

bazende cok kalıtelı seslere yok deyıp ondan kotu seslere evet dıyebılıyorlar. ıste burda ordakı jurılerın ruhunu oksaması devreye gırıyor. objektıf olmuyorlar yanı. mesela hulya avsar ayda mosharraf dıye bır kızın hakkını barız yemıstır. i feel good u soylemıstı. sımdı kız tekrar gırdı ve utandı orda hulya avsar. kızın harbıden hayvanı sesı var. 1. olacak olcude ama gıttı kıytırık sısko herıfe eledı kızı. bu tıp seylerı dusunebılırsın. olay kendını jurıye pazarlamakta bıtıyor.

reddettikleri (ve böylece ünlü ettikleri) birinin program ve jüri hakkında iftiralar atması.
Survivor yarışmacılarından birinin yarışmadan birkaç ay sonra "orada hep yemek yiyorduk" demesi gibi

devamlı olamaması. 2 sezon, 3 sezon sonunda insanlar artık alışmış ve izlemiyor olacaklar, bu da bitmesine sebep olacak.

en büyük sikintisi bir yerden sonra baymasi olacaktir.

yine mi sarki yarismasi diye bayacak insanlar bir yerden sonra.

ilkinde, evet Türkiye'nin en güzel sesi buymus demek ki derken 4., 5. yarismada simdi hangisi en iyisi durumu olusuyor.

en ucuzundan renkli deterjanı al işte.
bir de yumuşatıcı.

sola deterjan, ortaya yumuşatıcı, sağa bi şey dökmüyo muyuz?

bi de yumuşatıcı şart mı dersin ya? 3 aydır yumuşatıcısız yıkıyorum bi kere olsun "uff çok sert bu, aman tanrım giyemeyeceğim bu tişörtü bu ne böyle beton gibi!!" demedim.

yumuşatıcı mis gibi yapar olum güzel kokutur iyidir yumuşatıcı. Şimdi hiç sağ sol olayına girme 2 tane aynı gibi yer var ya bi büyük bi küçük heh o küçük olan yer ön yıkama için orayı sittir et büyük olan yere deterjanı koy yumuşatıcı da zaten koyulcak yeri biliyodur kapak kadar koy ondan da

3 bölüm varsa iki ihtimal var.

Ya deterjan, yumuşatıcı ve leke çözücü / çamaşır suyu vs gözü
ya da ön yıkama, deterjan ve yumuşatıcı.

Yurttaki görevliye sor, o bilir ne yapılacağını. Deterjansız yıkama mı olur yahu..

eğer üç bölme varsa iki tanesi büyük bir tanesi küçüktür onların. o diğerlerinden daha küçükçe olan yumuşatıcı gözü. yumuşatıcı olmazsa olmaz değil ama koku verir, yumuşatır. diğer iki gözden asıl deterjan konan da diğerlerine göre en büyük olan oluyor. solda olur genelde. ona da deterjan koyacaksınız. diğerine bi şey koymasanız da olur. zaten ön yıkamalı yıkamıyorsanız fark etmez. ön yıkamalı da yıkamaya gerek yok acayip bir kir durumu yoksa.

bir de bi deterjan bi yumuşatıcı alsanız o size kaç ay gider, o kadar da öğrenciyiz açız muhabbeti yapmaya gerek yok. deterjansız çamaşır mı yıkanır ya hu.

Yumuşatıcı gözüne sirke de koyun biraz, hem çamaşırların rengi parlar, hem de o koku sorunu kalmaz.

yumuşatıcıda marka aramaya gerek yok "Bulut" yeter de artar

asdagshjdklşas,dsad

yumuşatıcı kısmına bim marka yumuşatıcıyı koycaksın işte herkesin söylediği gibi. çok koyayım da çok güzel koksun diye bi mantığa kapıla. bi kapak atın yeter.
önyıkamayı siktir et zaten.
deterjan kısmını da öyle mal gibi doldurmayın. deterjanı iyi bi marka alın. bim falan almayın. omo-alo vs adını duydugunuz bır marka alın. odadakılerle ortak bı 10 kılo alırsanız butun sene götürür o sizi. çok da ekonomik olur.
üstünde ölçüleri yazar deterjan paketinin. mal da değilsiniz sanırım. okursunuz üstünde yazanları. kimi ürünler konsantre-hiperkonsatre falan oluyor. onlar daha az konuyor falan da bütün bunlar üstünde yazar.

yumuşatıcı şart değil gibi değil. şart koçum. bi kere mis gibi kokutur. kızlar hemen verir. bi de özellikle el havlusu, yüz havlusu, taşak havlusu, bornoz gibi şeyleri beraber yıkayın. onları yıkarken mutlaka yumuşatıcı koyun. hatta biraz bolca koyun bunlarda.

bunlar da 101 aldığınız için ekstralar:
çamaşırları makinadan çıkarınca, asmadan önce bi havada çırpın. hava marifetiyle düzleştirerek asın. etiketlere bakmaya üşenmeyin. tersyüz edilerek makinaya atılması gereken şeyler var, o uyarıları sikleyin.
kazak-atkı gibi yünlü şeyleri atarken de sakin olun. önce mutlaka annenizi arayın. yoksa kazaklar el kadar kalıyor.
akıllı olun, ayık olun.

@fatihk, kurulama için de makina kullanıyoruz, makinası var. ama tersyüz etme olayına bakmamıştım. ben ütü için bile lak diye baskılı tişörte dümdüz girişen adamım. bakcam.

o makinaları da her boku kurutmak için kullanmayın. zaten etiketlerin bazılarında(özellikle kazaklarda) yazar makinada kurutmayın diye. ki imkanınız varsa normal tişörtleri falan da makinada kurutmayın. kaliröferin falan üstünde kurutun. yani ölümcül bişey değil ama kötü bişey o makinalar çamaşır için.

ayrıca yuh amk, ütü de yapmayıverin. ütüye gerek yok ki amk. tişörtü insan gibi asarsan, insan gibi kurursa ütüye gerek kalmaz.

pamıklıları 30 derecede yıkıcan yünleri pamıklarla değil ayrı atıcan makinenin üzerinde yazar onun ayarı her şeyi tersten yıkamakta fayda var

makineden makineye degisiyor hocam sirasi.

ama söyle bir ipucu vereyim. o deterjanlarin falan konuldugu cekmece gibi seyi cikar, o ceplerden biri böyle havuz gibidir, yani sivi koysan akmaz kenarindan. orasi yumusatici icin iste.

digerlerinin arkasi aciktir. su koysa hemencecik akacak gibi.
o bölmeler toz icin, yani deterjan icin.
o iki bölmeden biri ön yikama, biri ana yikama icin. boylari farkliysa kücük olan ön yikamadir büyük ihtimalle.

ama en temizi ne biliyor musun? simdi makineye gidip markasini modelini bir kagida yaziyorsun, sonra odaya gelip internetten kullanim kilavuzunu bulup indiriyorsun, bir güzel okuyorsun.

benim de kombi bozulduğunda ev sahibine söyledim o ödedi direkt. ama dediğiniz gibi çok bir masraf çıkmamıştı, 50 lira kiradan düştüm. Sizin ödemeniz mantıklı gözüküyor ama çok ücret veriyorsa siz bir servise gösterebilirsiniz, en azından içiniz rahat olur.

ya tanıdık usta var bir de o görsün deyin. sizin akraba bir usta alsın gitsin. karşılamalısınız tabi. sonuçta ada kombiye tekme tokat girmemiştir heralde. üstüne bir de adam çıkına kombiyi götürmeyecek yani sizde kalacak. taşınmazların tamiri ev sahibine aittir. ama siz daha ucuza yapacak birini bulursanız istemem bu adamı benim ustam yapsın dersi aradaki farkı kendi cebinden öder kiracı.

500 tl diyor ya adam.
evine hırsız girer kapısını kırar yaptırırız, sıktı artık iyice.
1 liralık evde de daha ucuza kalıyor sorsak pahalı kalıyorum der.
hukuki açıdan kimin ödemesi lazım ki?
kimisi malı sen sağlam teslim ettiğinden o korumakla yükümlü o öder diyor, kimi de sen ödersin diyor şaşırdım iyice.

bence de akrabanız bir kombiciyle gidip ücret alsın. bizim tanıdık kombici var onla anlaştık o yapacak, biz üstleniriz bu durumda diyin, buna rağmen diretirse vardır bence işin içinde bi iş.

normalde ev sahibinin ödemesi lazim. normalde diyorum ama bak.

adam gidip kendi bozduysa yanlis kullanip o zaman kendi ödemesi lazim. zamanla eskidiyse ve normal bir sekilde bozulduysa ve adamin hatasi yoksa senin ödemen gerekiyor.

ama her türlü sen secersin kimin tamir edeceigini. adam yok illa ben yaptiracagim faturayi yollarim diyemez.

belki hatali kullandi bozuldu caktirmamak icin sokmuyor eve.

adam korumakla yükümlü iste, ama korusa bile bozulabiliyor zamanla adamin korumasinda bir eksiklik olmasa da. bu durumda sen karsilarsin.

500 lira nedir ya? bakımını, kullanırken olan ufak arızaları (kendi hatasıysa falan) kendisi karşılamak zorunda. Siz kesinlikle kendiniz bir kombici yollayın yakınınızla en azından kombinin derdi neymiş onu öğrenin. Bu adamın kullanımından dolayı bozulmuşsa onun ödemesi lazım, kombi kendiliğinden göçmüşse siz ödersiniz.

Biz bi eve ilk taşındığımızda kombinin içindeki çip mi anakart mı neyse artık o yanmıştı, çalışmıyordu. yaptırdık, ev sahibi ödedi. o bile 2 sene önce 100 lira tutmuştu:S 500 liralık ne olmuş merak ettim şimdi.

burfak +1

bizim evinde kombisi bozulmuştu, servis çağırdığımızda kullanıcıdan kaynaklı bir sorun olmadığı, içinde bir kartın bozulduğunu söylediler. durumu ev sahibine iletince kendi ödedi 300 tl'lik bir masrafı.

yani kullanıcının hatası gibi bir durum yoksa ev sahibi ödemeli.

adama , eğer senin yanlış kullanımından kaynaklı ise senin karşılman gerekiyor de. sonrada kendin bir kombici bulup adama gönder (onun tespitine göre sana ödeme yaparım ya da yapmam de). 500 tl seni zikmeye karar verdiğinin göstergesi. ulen 5 yıl garantilisini daha yeni aldım 1000 tl ye

en.wikipedia.org

asil bir hastaliktan dolayi cildirmaktan da gelse kavram genel olarak böyle cildirmalar icin kullaniliyor.

bizim basin cinnet diyor, yurtdisinda amok kosmak falan diye geciyor.

yüklediğin şerefsiz bir uygulama mani oluyordur.

nasıl bulucaz bunu

bütün uygulamalari tamamen kapatiyor musun home button'a cift tiklatim acilan menüden?
bir kapat bakalim önce hepsini, sonra halen oluyor mu bak.

sonra deneyerek falan bulursun belki hangisinin engelledigini.

deneme yanılma yöntemiyle silerek. nasıl olsa geri yükleyebilirsin.

nette biraz araştırınca buldum ios 6 güncellmesinden sonra assist touch açıkken olmuyormuş..apple bunu çözsün diye çemkiriyor yabancı forumlarda millet

tam bilmiyorum da hep derler ya kücük yatirimcilar hep kaybeder diye. ben de düsündüm neden kaybederler diye, hep aklima senin ikinci yazdigin geldi.

Kriz olduğunda hisse fiyatlarının düşeceği beklendiğinden kısa vadede nakite ihtiyacı olanlar veya altın, mevduat gibi görece risksiz alanlara yatırım yapmak isteyenler hisselerini satarak nakite geçiyor. Bu satışların başlaması da bir nevi fiyatları daha aşağılara çekiyor.

Bu fiyatlar düşerken bu hisseleri alanlar ise o an düşmüş fiyatlar kendilerine makul geldiği için alıyor. Yani beklentileri kağıdı uzun vade tutup krizden sonra prim yapacağını öngörmek de olabilir, düşmüş fiyattan daha fazla düşmeyeceğini bekledikleri için de olabilir.

böyle duyurularla böğrümüze kaynar sular döküyorsunuz :( amsterdam yada prag diyorum.

Londra. Schengen gecerli degil ama UK'de biliyorsunuzdur zaten.

Paris? kalacak yer bulabilirseniz tabii ki.ikinize de ortak uzakliklar hem.
ispanya'nin neresinde? Barcelona'ysa mesela kalacak yer arama derdinden de kurtulursunuz, hem de cok güzel bir sehir yeni yil icin bence.

@exist is pretty prag cok soguk olur diyorlar. herkes sokaklarda oluyor mu?

@düşünüyorum öyleyse vurun 2011 yilbasinda londra'ya gitmistim. cok bi parti havasi yoktu ama tabi sehir zaten yetiyor.

@burfak paris de olabilir aslinda ama "yeni yila nerede girilir" listelerinde rastlamadim hic adina.

arkadasim barcelona'da. orayi hem gordum hem de ikimiz de baska bi sehire gidelim istiyoruz.

pragda inanılmaz güzel kutlandığını ve herkesin sokakta olduğunu biliyorum. kalabalık canlı bi gece oluyor.

prag en ucuz ve en eglencelisi galiba. cek hatunlar da cabasi :)

prag it is o vakit.

bratislava

Paris'te bir bok yok. Geçen yıl bütün geceyi sokakta geçirmiş bir insan olarak kesinlikle Paris'ten uzak durun derim. Ben Berlin'de olacağım bu sene, sizi de bekleriz.

Prag'da iyi fikirmiş aslında, ben de değerlendireyim bunu. :)

Madrid. Sol meydanı. 12 üzüm.

yarasi varsa gocunacak zaten ne yazsan üstüne alinir.

sirfinti tarzi seyler de dösersen daha cok dikkat ceker.

Pek soruya cevap olmayacak ama kendimce fikrim şudur ki kapak olarak yazdığınız sözün içeriği ne olursa olsun karşı tarafın öyle ya da böyle egosunu beslemekten başka işe yaramaz. Düşüneceği tek şey "aklı hala bende kalmış" olacaktır.

Aslında öyle zaten :( ya olay ne aslında biliyormusunuz sürekli gorusemiyoruz çalıştığımızdan dolayı bende yaklaşık 10 gündür sürekli görüşmek istediğimi söylüyordum zaten ctesi gunu görüşecektik mesaj attım ki zorla gorusecem artık bu kadar yuzsuzluge getirdim olayı gelen cevap " hava kötü yağmur yağıyor uykum var modum değişirse haber veririm " bu mod lafına oyle bir bozuldum ki o mesajdan sonra tekrar Nerdesin diye mesaj atmış bende surdayim dedim o da bende ordayim yazmış bende sadece ok yazdım gel goruselim demedim ki gorusmedik de,bir daha da iletişim kurmadık ama icim icimi yiyor :(

Neden oynanmasın?

beton zeminde nasıl olur, top orada da aynı şekilde seker mi diye sordum.

hem üstü de pütürlü sanki hafif.

Oynanır güzel de olur yalnız beton topa, tahta masadan daha fazla itme uygular top daha hızlı hareket eder. Başka bir ifadeyle iki cismede aynı kuvvette yumruk atsanız, betona vurduğunuz zaman canınız daha çok yanacaktır.

En ufak pütür bozar oyunu.

üstünü mermer falan da kapladiklari oluyor da beton da oluyor bazen disaridaki umumi pinpon masalari.

tabii ki topun sekmesi falan farkli olacaktir tahtaya göre de napsinlar? disarida tahta dayanmaz yagmura falan.

şantiyede falan kullanıldığı olur bende vardı turuncu. 2-3 hat şeklinde gayet de kesiyodu dışardaki sesi

bu arada benim dediğim işlevsiz plastik ses önleyici kulaklık öyle bi girişi falan yok tek amacı sesi engellemek

sennheiser'ın öyle modelleri var sanırım, bir arkadaşımda kulak üstü(ama çok büyüklerden değil) bir modeli vardı takınca baya kesiyordu sesi.

edit: bu direkt engelliyor malzemesinden dolayı. Pilli olanlar belirli bir frekans yayarak engelliyor o farklı bi durum-daha profesyonel şeyler için diye biliyorum.

edit2: sanırım HD-238 239 modelli falan. Görünüşü öleydi.

peki pilli ve kulak içi olanlar, müzik çalmazken de engelleme özelliğine sahipler mi?

bazilarinin var evet.

genel olarak bahsetmek gerekirse disaridaki sesleri mikrofon araciligiyla ölcüp, tam tersi frekansta dalgalar vererek o sesleri sifirliyorlar.

bir cok markanin var. pilli calisiyorlar. benim arkadasiminkini bir müzikcalara baglamadan da kullanabiliyordunuz.

ben sennheiser cx II 300 kulaklıklarım (kulakiçi) öldükçe onları bahsettiğin işte kullanıyorum. gece yatarken özellikle. aynı kulaklığı, müzik dinlemesem bile uçakta kulağımda takılı bırakıyorum. ha %100 kesmiyor tabii, ama -sese karşı hassasiyeti yüksek biriyim- ben bu şekilde kullanıyorum, ve işe yarıyor. daha iyisi varsa eğer bulsam onu kullanırım.

Bunun yanında bose'in quitecomfort 15 pilli modelinin bu işte bayağı iyi olduğunu duymuştum (headset). Tabii müzik çalarken, kapalıyken nasıldır birşey diyemiyorum. Çok da pahalıdır; ABD'de 300 usd filanmış. burada 1000 lirayı bulur.

1) top rated seller ise güvenilirdir.
2) kargo ücreti ürün sayfasında yazar. shipping country seçeneğini turkey yaparsan görürsün. turkey yoksa türkiyeye göndermiyordur.
3) ortalama 10 günde gelir.

14 günden önce daha ulaşmadı bana hiç (çinden). ürünün ne oldguna bağlı sıkıntı çıkıp çıkmayacağı, link yada ürün adını verirsen kesin sonuca ulaşaibliriz

ebay'deki bir saticidan aliyorsun, ebay'in kendisinden degil unutma.

o yüzden bunlarin cevabi degisiyor.

aldigin kisi güvenilirse evet güvenilir.
kargo ücreti de saticinin talep ettigi bir sey. bazilari cazip hale getirmek icin satisi kendi ödediginden daha azini talep edebiliyor veya kargoyu tamamen üstlenebiliyor (yurtdisi icin pek ihtimal vermiyorum gerci)
kac güne gelecegi de saticinin nerede olduguna, paranin eline gecmesinden kac gün sonra postaya verecegine ve hangi tip posta olarak yollayacagina göre degisiyor.

1- güvenilirlik satıcıya göre değişir. ama paypal ve ebay her zaman satıcıdan çok alıcıyı korur, bir terslik olursa çok çok istisnai durumlar dışında paranızı iade alırsınız.
2- kargo ücreti ürün sayfasında yazar, yazmıyorsa satıcıya mesaj atıp sormanız gerekiyor.
3- kaç günde geleceği nerede olduğunuza bağlı. amerika'dan gelen paketler için konuşacak olursam ebay'den istanbul'a ürün gönderttiğimde 4-5 günde geliyordu genelde, ama izmir'e gelmesi 2 haftayı geçebiliyordu.

Taksiyle falan hiç uğraşmayın derim, metro gayet iyi. 15-20 dakika civarı sürmesi lazım.

metro 15dk falan... çok daha rahat, çok da kolay

metroyla git niye taksiye para vericen ya 10 durak falan arası yarım saat bile sürmez

taksi en az 20 tutar, metro daha iyi.

Evet otobüs firmalarının havaalanına servisleri oluyor...

20-30 arası yazar trafiğe göre.

taksiyle ugrasilmaz + 1
metro varken trafige birakmayin isinizi.

degmez. bir tesisatci halleder gibi geliyor bana. riske girme, gaz bu.

ocağın servisi bağlayacak.

şakaya gelmez dikkatli ol en sonda köpükle bağlantı yerlerini kontrol et kırırdak metal hortumla çok oynama.

sütlü +1

yaptığına değdi değil mi? bence çok iyi yapmışsın. aklında kalacağına yapmak lazım her şeyi.

mo ne demek korece?

korece mo ne demek?
yuh! falan mı?

bizim orda saygıdandır de geç yemezse zaten azarlar bişeyler yapar utanılcak bişey olmaz çakarsan napıcan ülkeyi mi terketcen arkadaşım.

serin bir hikaye.

Kuzey kore'ye kaç, orada kahramanca karşılanacağına eminim.

öptükten sonra gitmeseydin iyiydi bence.

neyse. bence kesin git. öptü kacti daha fena. onun da hosuna gitmistir belki?!

öptükten sonra kaçtığın için asıl kezban sen olmuşsun bu hikayede. hiçbir şey olmamış gibi git, yalnız kaldığınızda dünkü olay için üzgünüm de. verdiği reaksiyona göre devam edersin.

öpüp kaçmak ne lan ahahha :) minibüs sapığı mısın lan sen?

kocası yakuza falan değilse sik amk onlar dar oluyor kanka, kezban olma öptün işte büyütme amk bence sikişseniz iyiydi ya neyse

hem ne her şeyi soruyosun abicim, sikebilir miyim diyeceksin yatacak olsanız?

Saat sabah 6.44 am =/ 8.30 am gibi kulda olmam gerekiyor, zama aklaşıor....mesajlarıız için teşekkürler^^

başvuru için kesinlikle bir deneme videosu falan gönderiyorlardır.
oradaki yetkili abiler de değerlendiriyorlardır ona göre geliyorlardır.

yoksa öyle bakın bakın ben napıyorum diyince toplanmıyorlardır.

tamam da deneme videosundan sonra rekortmen sıçarsa ne olacak?

belgeyi alamiyor.

kesin vardir onun masrafi falan zaten. o kadar prof hakemler falan bedavaya gelme zaten. o para yaniyordur mesela.
bir de tv'de falan canli yayinlaniyorsa feci rezil oluyorsun.

bir de bazi rekorlarda hemen kirildi denmiyor, inceliyorlar falan sonradan diyorlar bu olmus.
yani her seferinde hop diye vermiyorlar basarili olsa bile deney.

yazılı sözleşmeniz yoksa kavga etmek veya küfür edip çıkmaktan başka yapabileceğiniz bir şey yok.

sözleşmen yoksa bir şey yapamazsın. haa ama arkam var ağzını burnunu kırdırırım diyorsan o başka.

iyi kötü fotoğraf varmış da, düğün videolarının gitmesi ne demek yahu!! bence bir avukat ile görüşün derim. kolay bir şey değil bu.

300TL düğün fotoğraf+videosu için çok ucuz. Bit yeniği orda başlıyor zaten. Üzülerek söylüyorum ki malesef yapılabilecek çok birşey yok :/ dedikleri gibi gidip hıncını küfürle dayakla belki alabilirsin o kadar. ANcak buu sana güzel fotoğraf ,güzel video kaydı getirmeycek malesef.

edit : 300 tl karşılığı anlaşma fotoğrafçı - düğün salonu arasında olan birşey, biz parayı direk düğün salonuna verdik, salon da fotoğrafçıya. yani direk ben - fotoğrafçı arasında olan birşey değil.

bence sizin kavga etmeniz gereken yer dügün salonu.

fotograflari firlatin dügün salonunun isletmecisine.

adama acikca sor, "senin dügününün fotograflari böyle olsa cildirmaz misin" diye? "video kaydi silinse cildirmaz misin?" diye.
"neden adam gibi fotografci/videocuyla calismiyorsunuz" diye.

fotografciyla bir yere ulasamazsiniz.

düğün salonuna parayı vermeniz güzel. düğün salonu sözleşmenizde bunlar yazıyorsa eğer yani fotoğraf ve kamera dahil diye. sözleşme ile birlikte avukata gidiniz. belki tüm düğün masraflarınızı geri alırsınız. taahhütt yerine getirilmedi diye.

düğün salonu maliyetini kısmak için dandik bir fotocuyla anlaşmış. veya fotocuya çok düşük para verdiği için fotocu da siklememiş mevzuyu. o paraya bu kadar olur demiş.

organizasyonu kim yaptıysa ona gidin. verdiğiniz paradan kesin. avukata danışın vs. ama iş zor görünüyor.

koşu bandı alıp da düzenli kullanan birini görmedim çalışma istasyonu biraz daha mantıklı hb'de uygun fiyatlı kaliteli ürünler var... (ikisinin de fiyatı yüksek)

+eksi_kisilik

alıpda düzenli kimse kullanmıyor, motivasyon eksikliği yüzünden..

2 sene öncesine kadar düzenli spor yapıyordum, 1.88 civarı boy, erkeğim, son 1 yılda aldığım 20 kilo ile 90'a yaklaştım. asıl amacım kilo vermek tabi ama kas da yapsam fena olmaz :)

bana da biraz küçük geldi bu çalışma istasyonu ama amacım da bir hulk olmak değil tabi.

kosu bandi bende ve annemde duzenli kullanimda topuk dikenine sebep oldu. belki genetik bir yatkinlik da vardir ama nette baska insalara da oldugunu okudum:

www.livestrong.com

istersen bir ay falan spor salonunda duzenli kullan bir sorun yoksa satin alirsin. ezbere alirsan benim gibi elinde patlayabilir.

ben spor salonu diyorum. evde olunca alet birazdan birazdan diye diye ötelersin yalan olur hevesin gecince.

spor salonunda ise evden bir ciktin mi temiz sporunu yapar dönersin.

hem diger calisanlarla falan motivasyon olur.

bir de adam gibi antrenörler varsa yanlislarini düzeltir, daha saglikli spor yaparsin. arada programini degistirirler sporun renklenir falan filan.

Basit aletler onlar. Bir adaptör ve bir kablo alt tarafı. Bir şey olmaz.

verebilir.

verebiliyor bazen, aşırı ısınma yapmıştı mesela benimkinde.

Arkadasimin iPhone'unun ana karti yandi. Kesin zarar verir denilemez ama orijinale gore zarar verme riski daha yuksek.

normalde vermez ama, malzeme kalitesi dandik olduğundan dolayı zarar verme riski olabiliyor.Hiç riske girme bence orjinal al.

verir hatta iphone uyarıyor seni bazen. Özellikle şarj kablosunun takıldığı yer bozulabiliyor

Yan sanayi şarj cihazına takınca benimkinde mesela ekranın üstüne tıklıyordun altına tıklanmış gibi davranıyordu. Yani zarar verebilir.

hiç bişey olmuyor.bende 2 orijinal 3-4 tanede çakması var.
hatta orijinaliyle şarj ederken cihaz sapıtıyor bazen.dokunmatik özelliğine bi haller oluyor.ve şarjdayken telefon görüşmelerinde küçük çapta kulağımı elektrik çarpıyor.çakmalar ise adam gibi şarj ediyor.ama bazen veri aktarımı yaparken çakmalarda sorun çıktı

bazilarinda alet sapitabiliyor. hard reset midir nedir öyle abuk sabuk bir reset yapmadan kurtulamiyorsun itunes'a baglayip.

arkadasimin basina geldi, benim de geldi. hatta sarja taktim, sabah alarmla kalktim bir baktim kilitlenmis.

alarmi da kapatamiyorum. kafayi yedim.

itunes'a baglayin aktive edin diyor ama baglayinca server'a baglanmadi falan diyor, illa resetleyecen baska yolu yok.

disarida falan öyle bir durumda kaldin mi mictin yani.

Kimse kusura bakmasın ama orijinal değil de yan sanayi şarj cihazı takıldığında sapıtıyorsa, o tamamen Apple'ın totoşluğudur. Onda bile kendilerine muhtaç kalmanız için saçma sapan bir düzenleme yapmışlardır.

her yan sanayi de olmuyor ama bazilarinda oluyor. ama evet bence de apple'in totoslugu

iphone da bir simgeyi diğerinin üzerine bırakarak klasör yaratabiliyorsunuz. mac os da aynı olmalı. bir deneyin.

aynen.

simgelerin yerini degistirmeyi biliyorsaniz kolay. bilmiyorsaniz bir simgenin üstüne basili tutun, yani tiklayin ama cekmeyin parmaginizi. bir saniye sonra falan semboller kiprasmaya baslayacak. yerlerini degistirebilir veya gruplayabilirsiniz.

bir simgeyi digerinin üstüne getir otomatik olarak grupluyor, bir de isim yeri cikiyor degistirmek istersen itimatik olarak verdigi ismi.

Teşekkür edebilir miyim?
Teşekkür ettiğimde mesajların silindiğini biliyor musunuz? Soru olunca silmiyorlar (mı?)
Ezop dili.

cevaplarin yanindaki beyaz kutucuga tiklayinca "tiklemis2 oluyorsun, biz de sen tesekkür etmissin gibi algilayip mutlu oluyoruz.

sorun yok.

ama evet, yalnizca tesekkürler yazarsan siliniyor gereksiz mesaj kirliligini engellemek icin.

Ama bunu bana kimde deme ki? ;=)

salça var mı salça_? salça varsa sosisleri dilimle yuvarlak yuvarlak. tavada yağ kızdır sonra sosisleri kızdır böyle sonra salça koy azcık onu da çevir. sonra biraz su dök yarım çay bardağı kadar. kaynat onu su buharlaşsın. tuz pul biber falan kat. yanına peynir çıkar süper oluyor.

tavaya çok az yağ koy, 1 çorba kaşığı kadar. sonra ocağı yak. yaktıktan sonra 10a kadar say, sosisleri içine koy. alt kısmı kızardıkça sosisleri çevir. kararmadan, al ye.

ufak ufak doğra az suda haşla, al ocaktan içine ekmek doğra kedi köpeğe ver yesin, sen yeme sosisleri.
salçalı yumurta yap kendine ekmek arası birazda kaşar at ye.

tencereye su koy kaynasin.
kaynadiktan sonra atesten al, icine sosisleri koy, bekle isinsinlar.

ekmegin arasina koy, ketcap sik afiyet olsun.

sosisli omlet de olur.
mikrodalgada da pisirebilirsin ici su dolu bir kaba koyup.

birazcik daha aciklayici olursan yardimci olabilirim belki.

galiba c# ögrenecek kaynak ariyor..

google - c# tutorial'dan ilk cikana tiklayin bence..