Say.

bende Payel var, gayet iyi bence, 10. baskı yapmış zaten.

say'dan başladım, bittikten sonra tekrar okumayı payel'den yapacağım. benim elimdeki de 10. baskı.

Over the misty mountains i oricinal dilinden dinlemek vardı...:(

hiçbir filmin dublajlısı orijinal halinden iyi olamaz. ama "abi can dostum diye bir film izledik çok iyiydi ya" diyen güruhtansan müstehak tabii ki.

yok artık ya adamların gerçek sesini duymak varken!!! nasıl türkçe dublajlı iyi diyebiliyorsun anlayamıyorum yahu ilginçmiş
ALT YAZILI İZLE ALT YAZILI!

izlemedim ama dublajlıya git. burada altyazılı izle panpa diyenleri de takma. dublajlı izleyene laf edenlerin de ağızlarına kürekle vuracam birgün haydi hayırlısı.

abi sonuçta rol olsa ne olacak? her şey orijinalinde güzel. hiçbir filmi dublajlı izlememek gerek bence. yapmayın bunu kendinize.

@bir fincan kahve

hacı ben altyazı-dublaj muhabbetinin bu kadar dramatik hale getirilmesine dayanamıyorum. yoksa çoğu filmi bende altyazılı izliyorum.

Ahmet attila şentürk~divan edebiyatı antolojisi (ya da klasık türk şiiri antolojisi de olabilir kitabın adı. Evde şimdi. Tam hatırlayamadım) yky

Kitabın adı osmanlı şiiri antolojisi imiş ya..:\ ayrıca attila değil atilla imiş. Nüfus memurları sağolsun. Tiklerimi de atarsan sevinirim. Bundan iyi kitap bulamazsın. ;)

Yok bence. Olsa bu fotoğraftaki kadar da yüksekte duramazdınız.

o ayakkabı olmamış. =/

yükseklik korkusu olunca bu fotoğrafa bakarken bile "ananskym" oluyo işte.

bungee jamping yap bir gün kesin çözüm olur.

ben de tam tersi burada duramam, ama galata kulesinde vb. yerlerde rahatça dururum. Yükseklik korkusu olduğunu sanmıyorum. Ama içinizi kötü yapan bişeyler var :)

bence o ayakkabıyı giyerek bir yandan dosta güven düşmana korku salarken diğer yandan bu rüküş duruşunla aslında toplum baskılarına karşı yenilmez bir cengaver olduğunu kanıtlamış, kendi içsel baskı ve dayatmalarınla savaştığının mesajını alttan alta vermişsin. yükseklik korkun yok, bence kendinden korkuyorsun, yapma, deli deli olma.

seven sisters degil mi orasi ya

karşı kıyısı

Yükseklik korkusu olan birisi 70metrelik boşluğa bu kadar yaklaştıramaz kendini...

dengesizsin.

ahahahhahah pardon bilmiyorum soruyu da sesli güldüm.

Biliyorum bu telefonu,bende reklamına kitlenmiştim bayaa sağlam ulan şuna bak diyordum :D Harbi kırmışsın valla,helal :D Bi sonraki telefonum Go olacak diyordum bende,vazgeçtim bunu görünce :)

Sadece çizilmeye, suya ve toza dayanıklı o rahmetli telefon.

@drip nick i zaten kullanilmakta
Testlerde üstünden arabayla geçiyorlar ama :D

www.youtube.com

bildiğim sonynin bunun dışında bir vaadi yok telefon diğerlerinden daha dayanıklı ama kırılmaz değil.

oha ben bunu almayı düşünüyordum. o iki tane çılgın almanın yutubda yaptıkları testlerden etkilenmiştim açıkçası...bravo lan sony'ye filan demiştim...vay anasını...

abi o değil de caps apple'ın viral reklamı gibi olmamış mı =)

garantiye verdiğin kağıda aynen şöyle yazıyorsun. arabadan düşerken beton zemini düşürdüm. gerisi artık şansa kalmış.

3 değil 2 film olacak
öyle acayip çılgınlıklara gerek yok git izle işte
ben daha izlemedim o yüzden böyle rahat konuşuyorum

@neira

biraz geriden takip ediyorsun. 3 film olacak. =)

Ben gayet begendim, hatta film bittiginde ne oldu yahu daha yeni basladi diye dusunup uzuldum.

Konu bakımından bir LOTR değil ama kesinlikle izlemelisin. Biz yıllarca bu anı bekledik sen 3-4 yıl sonra mı izlesem diyorsun.

yapma volkan.

3-4 yıl sonra extended sürümlerini arka arkaya izlersin.

hobbit kitabında olay akışı hızlıydı diye hatırlıyorum. lotr serisi daha çok diyaloglar içerdiği için hacimce daha büyük. o yüzden bir kitaptan üç film çıkarılabilir biraz zorlama olsa da.
açıkçası beni tatmin etti.

peki ben de şey sorayım. lotr serisinden ilk 2 filmi izlemiş ve sizler gibi "eeeooooaaaa süper yaaa bayıldımm hamile kaldım zehirlendim yaaa" falan gibi tepkiler vermedim. öyle ki 3. filmi de izlemedim zaten. çünkü fantastik filmleri o kadar da sevmiyorum. neyse. şimdi ben buna gitsem nolur? lotr ile çok mu alakalı? yoksa ayrı bi film olarak düşünüp herkes gidebilir mi? arkadaşlarım falan gitmek istiyor, ben de 3 boyutlu muhabbetini sevdiğimden gitmek istiyorum da.

öyle yazıodu gazetede ne bilim 3e çıkmış yine
sphotos-b.ak.fbcdn.net
:)))
3 4 yıl beklenmez bence hemen git

@nathanieltroy komikli epey sahnesi var, cüceler neşeli varlıklar. hiç yoktan gülmüş olursun :)

her kitabından bir film yapıldı değil aslında, yüzüklerin efendisi üçleme, ama aynı konu. Kitaplar da birbirinin devamı haliyle.

@april12th, demek istedigim, 3 koca kitaptan 3 film cikti LOTR icin. Hobbit icinse 1 kitaptan 3 film cikacak..

@she was my baby

şimdi gitmedim ama hobbit'i okumuşsan bilirsin...arada olayları anlatmıyor çok detaylıca. "bu olay bilmem kaç yüzyıl sonra yaşanacaktı." "ya da bu olay bilmem kaç yy önce yaşanmıştı." diye. işte oraları da silmarillion ve hurin'in çocuklarında az çok bulabiliyorsun filan...bence oralardan da bir şeyler kattı. o araları doldurursan beş film bile çıkar.

benetton'un reklamlarını seviyorum ben. üründen çok renkleri ve mankenleri ön plana çıkartıyor.

www.youtube.com

bence bunu kullan.

email adresi var mı? yollayayım bir kaç görsel..

oralet osman var ama nostaljik olmasın demişsin. ben şunu çok severdim;

www.youtube.com

nike'ın zamanında yaptığı reklamların hepsi çok orjinaldi bi bak istersen.

bence apple 1984 reklamını incele ve götür

1: ilişkim var (daha doğrusu peşimde koşan bir avare)- fuckbuddy de var. (taş gibi bir rus)

2: ikisi de gayet güzel egom en üst kısımda.

1- Hiçbirisine sahip değilim.

2- Bi sevgilim olsa iyi olurdu ama yok. Bu konuda memnun olduğum bişey yok.

Hiç birine sahip değilim.Düzeyli bir ilişkim olsun isterdim.

Flört hikaye fuckbudy kolay iş.

1. yalnızım

2. eski sevgilimi özlüyorum. "ben de seni çok özledim, gel birlikte ol" dese olmazdım muhtemelen. eski günlerimizi, birlikteliğimizi, geçmişte yaşadıklarımızı özlüyorum. ama çok değişti. sadece onu özlüyorum. onu sevmemiş olsaydım yalnız olmak hiç koymazdı, yalnızlık sorun değil. yani şu an sanırım sadece geçmişimizi istiyorum. ne onunla yeniden birlikte olmak, ne başka birisiyle olmak, ne bir şekilde ilişki yaşamak... hiçbir şey istemiyorum.

yalnızım. şimdiye kadar flört, fuckbudy, normal ilişki vs vs her şeyi yaşayıp kendini yalnızlıkta bulmak, böyle rahat hissetmek çok ilginç. içindeki ufak bir boşluk dışında en iyisi bu gibi. ilişkiler sunduğu mutluluktan daha çok stres ve esaret veriyor gibi. ilerleyen zamanlarda tekrar deneyeceğim bakalım yaş numarası arttıkça değişen bir şey oluyor mu.

1-Yalnızlık
2-Yalnızlıktan gayet memnunum, memnun olmadığım tek kısmı başkalarının memnun olmadığımı sanıp yalnızlığımı bozmaya çalışması.

1- kendimleyim

2- iyiyim böyle

ilişkim yok, eski sevgililerimi özlemiyorum. yeni ilişki istemiyorum. flört edeyim, eğleneyim, güzel vakit geçireyim, olursa da sevişeyim bana yeter. gereksiz formalitelerden, saçma sapan 'mecburiyetlerden' bıktım usandım zira.

1. İlişkim var

2. İlişkimden memnunum ama genel olarak insanlardan haz etmiyorum. Misal ilk cevabı veren herifin yazdıklarını okuyunca tiksindim.

1- kendime sahibim
2- hayatı paylaşmayı özledim

1. ilişkim yok.
2. bunu buraya yazmam bir şeye yaramayacak. ondan memnun değilim işte.

1. ilişkim vardı. bitti. nasıl olması gerekiyordu, başlaması gerekmiyor muydu veya bitmesi mi gerekiyordu bilmiyorum.

2. karşı cinsle kolay ilişki kurabilen birisi değilim. kurduğum ilişkiler de sağlam oluyor yalnız duygusal anlamda ilişkiler değil. sağlam arkadaşlıklar şeklinde. sayısı da fazla değil. bir ilişkiyi yürütebilir miyim bu durumda bilmiyorum. normal arkadaşlık ilişkilerimi zor yürütüyorum zaten.

1- Şu an ikisi de yok. Düzenli ilişkiye zaten karşıyım ben.
2- Şu an olmasını ben istemiyorum.

buradan önerebiliyor muyuz?

nina simone - dont let me be missunderstood

ilan.memurlar.net

@marcelorios

ona baktım da orada sadece tezsiz ve doktora programı var. geçen senelerden tecrübeleri olanlar varsa bilgilendirebilirlerse sevinirim.

ilanlar açıldıkça oraya ekleniyor merak etmeyin.

en iyisi üniversitelerin kendi sayfalarına tek tek bakmak, size hangi üniversiteler lazım yada hangi bölüm?
odtü alıyor mesela: fbe.metu.edu.tr

mimar sinan alıyor ama her bölüm mü bilmiyorum

bolume gore degisir. bogazicinde bilg muh alirken diger bolumler almiyor bildigim kadariyla

yunilivır

Ben yunilevır dıyorum

WWF World Wild Fund for Nature

World Wild Fund for Nature -dünya doğayı koruma vakfı-
ya da
World Wrestling Federation -dünya güreş federasyonu-

yunileevır olması gerek okunuşu

piyasada yanlış da olsa genelde yünilever diye okunuyor. Ama en sık kullanımı bu şekilde.

türkiyede çalışanları dahil yünilever diye okur

wwf yi seslisozlukte okutabilirsin, kelime oldukları için.

abi niye yunilever? türkçe'de u yu diye mi okunuyor? vay arkadaş. devede ye de dividi dersiniz şimdi siz.

unilever diye okunur neden yunilever diyelim? ingiliz miyiz?

ben de ünilever diyorum çünkü reklamlarda öyle diyolar gibi kalmış aklımda, onlarla çalışan insanlar da ünilever diyordu.

çalışanlar türkçe sunumlarda ve birbirleriyle konuşurken ünilever diyor. türk olmayanların da dahil olduğu toplantılarda ya da şirket içi ingilizce yapılan sunumlarda yünilivır deniyor.

istemeyen insanın askere gitmemesinden yanayım

işte yemek yaparlar temizlik yaparlar deyince orada sıçılmış olunuyor. bence zorunlu askerlik toptan kaldırılmalı zaten. askerlik hem zorunlu hem de sadece erkeklere olsun diyen bir kadın da kadın erkek eşitliğini savunduğunu iddia etmemeli.

zorunlu askerlik diye bir sey olmamali zaten, askerlik bir meslektir. kadin da yapabilir, erkek de. eğer kendi isteğiyle yapıyorsa tabii ki.

@roth farketmeden yine kadınları yemek yapmak, temizlikle ilgilenmekle sorumlu tutuyorsunuz ama böyle.

Ha, zorunlu olmazsa askerliği meslek olarak yapacak kadınlar da çıkacaktır zaten.

Bu haliyle çok zor.

kadının askerlikte yapabileceği tek şeyin temizlik ve yemek olduğunu düşünen bir kişi eşitlik savunuyorum demesin lütfen.

şu cevabın verildiği ortamda ne tartışılıyo ki,evet kadın erkek hiç bir zaman eşit olmayacak "yemek falan yaparlar ya da temizlik işlerine bakarlar" nedir yaa:)

Kadın erkek eşitliğini ciddiden savunan bir adam bana bir euro ile bir liranın eşit olduğunu ispatlamalı. Eşit aynı özelliklere sahip iki kavram arasında eşitlik olur. Biyolojik olarak fiziksel olarak duygusal olarak eşit olmayan iki kavramın eşitliğinden bahsederseniz de güler geçerim.

ha gelirsin eşit işe eşit ücret dersin. Falan filan. Ama kadın erkek esittir demeyin kardesim. Pozitif ayrımcılık olayını ne yapacağız peki? Söylenecek çok şey var aslında da neyse.

bence bitirebilirsin.

aynı dediğin şekilde bitirdim ben, ama hukuk ya da edebiyat değil benim. sınavlar dışında senede 3 kere falan gittim okula.

Edebiyatı bitirebilirsin de yine de haftada bir iki gün gitmen gerekebilir. Çünkü takip etmezsen geçemeyeceğin dersler var. Bi de tabii hocalara bağlı. Devamsızlıktan da kalabilirsin. Onu halledersen haftada bir iki günle bitebilir edebiyat. Gerçi istanbul üni çok kastırır onu bitiremeyebilirsin.

istanbul hukuk un devam zorunluluğu yok, neredeyse hiç devam etmeden, yalnızca önerilen kitapları okuyup, arada yapılan pratik derslerine gelerek, gayet bitirebilirsin.ha 4 senede bitmez ama, arada kaçırdığın pratikler falan olur, gerçi pratik kitapları da var onlara benzer soruluyor genelde sınavlarda, ama sende toplam 2 hafta vize dönemi, 1 ayda final bütünleme dönemine girerek sadece, geri kalan zamanlarda okula gelmeden kolaylıkla geçersin derslerin büyük kısmını.zaten dinlemekten keyif aldığın, dersten çok konferans anlatımı gibi dersleri olan hocalar var, 3. ve 4. sınıfta.onlara arada gelip hukuk vizyonu bilmemne herneyse edinebilirsin.

ankara hukuk'ta okuyan bir arkadasim istanbul'da yasiyor. senede bir iki defa sinavlara geliyor, o kadar.

okb misin bilemicem de abartmayı sevdiğin kesin. o kitap elbette bitecek ama bir yere de kaçmıyor yani. adam gibi uykunu alıp öyle oku. çalışıyor musun okuyor musun? nasıl zaman buluyorsun onca saat okumaya?

ben de öyleydim, kitapların önce özetlerini oku. nasıl biteceğini fln öğren, öyle başla. daha sakin olursun.
bi de o olay kitaba çok bağlı. game of thrones, harry potter serisini ben de öyle okudum, hepsi 1rer günde, ama her kitap öyle olmuyo.

işte kitap kaçıyor bir yere, bırakamıyorum yarıda takıntımı o.k. miyim neyim bilmiyorum.
çalışıyorumda, yani yaratılıyor zaman okumayı sevdikten sonra. okumayı zaman ayırıp yapılacak bişey olarak düşünmemiştim hiç, boş zamanım varsa gömülürüm kitaba

@sirkelimon; hah aynen her kitap oyle olmuyor haklısın, öyle olmayanıda yarıda bırakıyorum çok kotu ise. coğunluk yarıda bıraktıklarımıda kaldığı yerden hızlıca okuyup bitiriyorum aslında.. yok özet ya da sonunu öğrenmemeyi tercih ederim.

çok güzel birşey işte boş zamanlarında kitap okumak. ben de öyle yapıyorum ama 600 sayfalık kitabı da bir günde bitirmeye uğraşmıyorum. kitap ne kadar sürükleyici olursa olsun. sirkelimonun dediği gibi sakince bilerek okuyabilirsin.

okudukların aklında kalıyo mu?

okuduklarım aklımda kalıyor tabiki anlamada sorun yaşamıyorum ya da hızlı okumak için satır sayfa atlamıyorum, ama bitirmessem çatlayacakmışım gibi hissediyorum takıntılı biçimde.. hoş yapımda acelecilik var sanırım onamı bağlamam gerek bilmiyorum bu huyumu.. okuma alışkanlık değil ya benim için okumayı söktüğümden beri kitap düşürmemişimdr elimden, ailemde okur hep, hobi olarak görümüyorum kitap okumayı

faydalı bi takıntı ama gözünüze yazık.

sen çok sabırsız bi insansın, sorunun bu bence:)
kısa kitaplar okumaya çalış, hem sürükleyici hem de kısa bir sürü kitap var. sabahattin ali fln oku mesela. bazen öyle cümleler oluyo ki, dan diye kalıyosun, hızlı geçsen bile "ne dedin seeen?" diyip geri dönüp tekrar okuyosun, istemesen de yavaşlıyosun.
sürükleyici ama hızlı okuyamayacağın kitapları bul. nietzsche ağladığında'dan sonra ben biraz durulmuştum mesela ama arada bir kendi eyerini çekmen gerecek..

bir süre okuma kitap. okb değil bağımlısın :P sınırlayabilirsen onu da dene mesela tuvalete koy sadece o dakikalarda oku. süre bittiğinde bırak. yani bence sorun değil ama sen şikayetçisin diye bu öneriler. bana da oluyo bazen ben şikayetçi olmuyorum, benden şikayetçi olabiliyolar. :)

@sirkelimon evet guzel oneri dostoyevski delikanlıdan sonra uzun süre kitap okumayı bırakmıştım..

@kediebesi ya saatlerce tuvalette napıyor o insanlar anlamıyorumki ben o ayrı bi duyuru konusu sanırım.

Bende de var bu. Ama kitabı seversem oluyor bu tabî. Gerçi seçtiğim kitapların da yüzde doksanını seviyorum.

benim bir de nedenim var. Eğer bir iki gün ara verirsem dha önce ne olduğunu unutuyorum kitapta. Beş altı sayfa geriden söyle bi göz atmam gerekiyor. :\

(bkz: 21 aralık 2012)

cuma gününe denk geliyor. tek düşüncem bu. ertesinde haftasonu tatili falan

artık sadece "21" diyenlere bile küfrediyorum, tek düşüncem bu. yettiniz amk yusuf yusufa bağlıyorum artık ister istemez.

hiç ama hiç ilgilenmiyorum. bir şey olacaksa bunu hep beraber görcez zaten. bu tantana nedendir ki?

söz konusu komploysa çoğu açıdan sikkofield'a çakarım. ama bu tarihte en fazla bizim evin elektriği gider. o da sürekli gidiyor zaten. istanbul değil çemişgezek.

aynen imojeen

Minakodumun kıyameti kopmazsa çok feci küfrediciim. Kopsa da bitse.

ariel rubinstein bizim bolumde seminer verecek, super gun.

jay jay johanson konserine gidiyorum lan ben o gün yerim mayaları!

dogum gunum.

Vizem var, efsanevi bir dersten kalma olacak benim için.

ne bir şey olacağını ne de olmayacağını kimse kesin olarak söyleyemez diye düşünüyorum.

bu arada nick benden mi esinlenme yoksa? :p

bizim derginin yazılarının yetişmesi için son tarih. o gün değil ama sonrasında kıyamet kopabilir...

bu yüzden kardeşim hep kıl olurdu lan bana. ama ben yine de sorduğu soruyu çözmezdim. biliyosun işte niye söylemiyorsun yeaa diye ağlardı amk.

aferin la hope. zaten seni severim bilirsin. =)

yani bizim ürettiğimiz çözümle sorunlarının çözülebileceğine, bişiler öğrenebileceklerine filan kesin gözüyle bakıyor olman gerek bunu yazmak için. aptala cevabı 50 kere söylesen iki saniye sonra unutur yine o gen seçilir sen merak etme. zaten çözümü bildiğine inanmak yeterince mallık değil mi?
ama hazıra alışmacı sorulara ben de cevap yazmıyorum, onlar ayrı. yine de bu medeniyeti bu hale ortak bilincimizle ve bilgi paylaşımı sayesinde getirdik. bunlar kendi çabalasın bulsun dersen adam kendi hayatını senin ürettiklerinin aynını bulmaya harcar, üstüne yeni bi kat inşa edemez.

hee götoşlara bak. utanmasalar çiğneyipte verin diyecekler ibneler.

doğal seleksiyon varsa türlerin evrimi de var. insanların burada yaptığı tavsiye vermek. internet üzerinden kimsenin sorunu çözülmez, çözülemez zaten. ancak bu tavsiyelerle kişi kendini geliştirebilir, sorununun üstesinden gelmeye yönelebilir. ve bunu başarırsa evrilmiş olur. türümüzün evrimi için ortak çalışıyoruz, sürü davranışı sergiliyoruz diyebiliriz buna :)

sorunu çözmeye çalışanlar da doğal seleksiyonun bir parçası.

kendi sorunu yerine enerjisini başkasının sorunlarına harcayarak seyrelip gidecekler. üzülmene gerek yok yani.

bir çok şeyi kendi kendine öğrenmiş bir başka insan olarak ben de dediklerine %100 katılıyorum. "bir arkadaşım bakkaldan sigara almaya bile utanıyor onu nasıl rockstar yaparım" asdfgjfdg kafanı skim güldüm.

Kim neyi nasıl öğrenmek istiyorsa, kendi yöntemini ona göre seçiyor. Çok kişisel bir konu. Boşver sen.

google a yazsa çıkıyor adam geliyor burdan soruyor. katılıyorum.

kedime hangi mamayı alayım beyler :(. Duyuru açıyorum cevaplamıyorsunuz, tadıyorum hep ama tam emin olamadım hangisi güzel?

adam haklı.

Doğal seleksiyon denen olayın modern insan toplumunda geçerli olmadığını düşünüyorum. Nitekim sistem güçsüzü koruduğundan, onlar da yaşıyor ve ürüyor. Hadi bir nebze rekabet olsa da(kız tavlama, para vs), bunların gerçekten de insanın doğru yönde evrimleşmesini sağlayacak yönde olduğunu sanmıyorum. Çünkü mesela para kazanmanın kriterleri insanın biyolojik yapısı ve dnalarından oldukça uzak. Gel gör ki, asıl baskın olması gereken grup "akıllı ama utangaç", "kibar ve empati sahibi olduğundan itilip kakılan(trafikte dayak yiyen)" adamlar.

Çözümü anlatmayın konusunda haklısınız. Bu C dersinin ödevini soran adamlar için çok mantıklı, ama sosyal konularda her zaman öyle değil.

(bkz: adam hakli beyler)

Haklısın ama adam zaten dertleşecek öylede olsa böylede olsa soracak ekşiduyuru dan sorması karına bence tabi her b.ku burdan çözmeye çalışmayacak.

aslında çok doğru söylüyosun.ama insan üzülüyo ya napalım :)

O eksiğini gidermenin yolunu da burada cevap aramakta bulmuş işte. Ayrıca bazen herkes sadece cevap aramıyor, kendi cevabının toplum tarafından ne kadar onaylandığını ne kadar onaylanmadığını yani "commonsense" i ölçüyor.

yanılıyorsun, kulaktan dolma bilgilerle hareket ettiğini düşünüyorum doğal seleksiyonu çok yanlış anlamışsın, iyice oku öğren bence

iyi de hacı ben insanlara yardım ederken bir çok da yeni bilgi öğreniyorum. saçma sapan diye nitelendirebileceğimiz ve senin de sorunda örnekler verdiğin duyurularla ilgili de "beni çok eğlendiriyor bazıları" diyebilirim. bu arada sorunlarını çözemeyen adam zaten siktir olup gidecektir. ben ona şunu şunu yap desem ne olur ki? sonuçta farklı bi sorunla karşılaştığında saçmalayacaktır. her saçmalaması da siktir olup gitme sürecine katkı sağlar. vs. sorulması gereken bir diğer soru da "bunlar troll mü lan yoksa?" olmalıdır.
misal : şu anda doğal seçilim konusunda yeni bişeyler öğreniyorum.

kendini anlatmışsın abuk subuk sorular sorup burada millete sormayın demişsin.
Haklısın orası ayrı----------> (CEVAP BURADA)
Ama kendinde bu google da kolayca bulunabilecek abuk subuk soruları soranlardansın.

@çığlık atan biri var bu senaryoda +1
Edit: bu arada kendi işine gelenleri tikleyip gerçekleri yazan arkadaşa tik atmamanda çok ezikçe bir hareket bence.

sen yanlış yapmadın; bırak, dönerse senindir. dönmezse zaten hiç senin olmamıştır. =)

yedek oyuncuymuşsun.

insert in coin

Muhtemelen siz bir yerde yanlış yapmadınız. Hatun yaşına göre "tipik" özellikler gösteriyor, o da çoğunluğun içinde maalesef. Klasik "sorunlrm vr :S:S" tribi olabilir. Kafasına esmiş kabul etmiş, kafasına esmiş iptal etmiş. Bunu yapanla tam yakınlaşacakken "olmaz, kendimi hazır hissetmiyorum"u yapan aynı kafa işte.
"Nasıl düzeltebilirim?" içinse, açık açık sorup, konuşmayı deneyebilirsiniz.

biraz tabansız bi kızmış. Boşver gitsin.

Belki hakikaten arkadaşı olarak görmüştür. Teklifinizi de öyle görüp tamam demiştir. Buluşmadan önce de hatunun gözlerinin içine hayvanlar gibi baktığınızı farkedince çakmıştır durumu.

Ama muhtemelen öyle değildir.

ben gidip konuşayım neden böyle yaptın diye, en iyisi

@natnan zannetmiyorum ya en son beni kıskandırmaya çalışıyordu arkadaşımı kullanarak

kezban vakası vol 21321534

sahaflarda osmanlıca okuma kitapları var. böyle çocuk okuma kitapları tarzında. hatta bi tarafı osmanlıca bi tarafı latince olanlar da var. kolay olur onlar, ordan pratik yapılabilir.

Hayati develi hoca nın 1 ve 2 şeklinde iki kitabı var. Hem konu anlatım var yarısında da matbu var.

said nursi'nin kitaplarının nurcular osmanlıca orijinalini de basıyor. gidip istesen bedava verirler diye düşünüyorum.

Faruk kadri timurtaş hocanın kiatpalrı var. Bir de nadirkitap.com da matbu bir sürü roman hikaye vs vs bulabilirsin.

eğer bir kent arşivine sahip bi yerdeyseniz gidip eski osmanlıca gazeteleri okuyabilirsiniz. gayet yalın bir türkçe kullanılır çoğunda.

limitless.

Frequently asked questions about time travel

equilibrium

matrix , the

12 monkeys

gattaca

dark city

şu listeye de göz atabilirsin
www.filimadami.com

A.I.

limitless'ı izledim. berbattı.

Frequently asked questions about time travel'ı izlemedim. izleyeceğim.

equilibrium'u izledim.

the matrix. ok.

12 monkeys. izledim.

dark city'i izlemedim. izleyeceğim.

thirteenth floor'u kastettiniz sanırım. izledim.

a.i. izledim. berbattı.

District 9, Bladerunner,The Abyss, Solaris,Fahrenheit 451,Melancholia (2011),Dark City

eagle vs shark
napoleon dynamite

(bkz: big stan)

big lebowski

(bkz: shame)

whitnail&i
mozart and the whale

he bi de tabi stranger than fiction

hepsini izleyeceğim çok teşekürler

Barfly (1987)

bilimum wes anderson filmleri.

bi de türk var inşaat.

la bak bunu izle bu tam luzır filmi...hatta tüm aile luzır

little miss sunshine

ed wood

şimdi çok ağır konuşurdum ama...neyse...arkadaşın öğretmen olsun lütfen. formasyon alanlara çemkirmeyi biliyorlar. madem öyle, herkes kendi sahasında kalsın hacıt.

Siz, kadın gibi giyinen kadından, feminen çizgilerden hoşlanıyorsunuz, ki bu çok normal.
Arkadaşlarınıza sormak lazım "Sen hiç böyle cemaat ablası gördün mü?" diye, hele ki şu fotoğraflardan sonra.
Ben beğendiğiniz tarzları beğendim ama meydanı sorunun muhatabı erkeklere bırakayım.

kadının kadın (feminen) gibi giyinmemesi durumu var senin gözünde ancak bir çoğu rahatlığından dolayı jean+t-shirt seviyor. karışamayız.

giymese daha iyi olur.

aha sonunda benim kafada biri. işimiz zor panpa hakikaten.

bana sorarsanız; herkesin farklı bakış açısı var bu konuda. ben bunu 'tarz' diye adlandırmak istememekle beraber kolektif modaya uyan her hanımefendinin giyim tarzını seviyorum. kısacası olaya şöyle bakanlardan hoşlanmıyorum 'ben siyah giyerim öyle ise ...yım' ülkemizde çok vardır. bir şeyi adlandırmayı çok seviyoruz ya da adlandırılmışları kullanmayı. bu bölüm benim görüşüm. sevdiğim hanımefendi kuşamı:
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
türevlenebilir.
sizin fotoğraflarda verdikleriniz de hanımefendilerde kendini belli eden kıyafetler. sevilmemesi bana göre düşük ihtimal. sizin dediğiniz de mevzu bahis olan kot t-shirt değil, kot ve t-shirt seçimidir. size tavsiyem dar bakmamanız her kot ve t-shirt...vs giyen hanımefendiler mantıken kuşanmayı bilmiyor anlamına gelmez.

:)) peki.
stockholm'e alalım sizi

artvin'de yaşamıyorum ama artvinliyim. her sene giderim.

Artvin'de değil de Karadeniz'de yaşadım, Ankara'ya geldim geleli yüzüğü alınmış Bilbo gibi bir anda yaşlandım lan resmen.

benim hatunu otobüse bindirdim, memlekete gitti. otobüsten iner inmez ben ayrılmak istiyorum dedi. eski erkek arkadaşına gitmiş, o da siktiri çekmiş. biraz ortada dolandı, şimdi bulmuş yine birini.

biz de mutluyduk halbuki.

büyüklük sende kalsın.

herşeyin bi ilki var tabi.

sakın hakaret etme edersen oh der zaten adam değilmiş utanıp vicdan yapmasını sağla ok tamam peki falan yap inan bana hakaretten 10 kat iyi sonuç verir

istediğini de nasılsa ilerde ne salakmışım boşuna üzülmüşüm diyeceksin içinde kalmasın yardır gitsin.

ben hatuna şiirler yazarken o başka birisinin sidikli karyolasının yayları üzerinde zıplıyordu, mutluyduk. Büyüklük sende kalsın.

bence hiçbir şey deme. yeniden aynı şehirde bulunma ihtimaliniz var ise ondan dolayı arasını iyi tutmaya çalışıyor olabilir. siktir et hacı, sövsen ne olur, konuşmaya devam etsen ne olur. hiçbir suçun yok ve o kötü bir insan, hepsi bu. bak dalgana, cevap bile verme, yok say.

kız seni görmüş, beğenmemiş, döner dönmez de başkasının kucağına atlamış. siktiret uğraşma değmez, egosunu tatmin etmekten ileri gidemezsin. ama ilişkiyi kesersen ileride o sana dönebilir, bu seferde sen kıçına tekme atıp skoru 1-1e getirebilirsin. şimdilik sadece sabır.

valla beğendiğine eminim diyebilirim rahatlıkla. yok öyle intikamcı, maceracı bir kişiliğim yok ne yazık ki. skor filan tutmam pek.

sürtük deme de, böyle hakaret et ama daha ağır, ben seni böyle bilmezdim x, ama bundan sonra her gün başkasıylaymış deseler bile inanırım neden dersen iftiranın yakışanından korkacaksın falan de. bu arada ne demek istiyorsan de+10000 içindekiler seni yiyeceğine onu yesin.

İgnore her. Görmezden gelmek sanki hiç yaşamıyormuş gibi davranmak en güzeli. Hakaret etme. Sen ona hakaret ettiğin zaman aa harbiden lan ben böyle bi kızım mı diyecek...hayır...yine olan sana olacak...sen öküz olacaksın. Çünkü o kız ve o kafa öyle çalışıyor. Hiçbir şey deme. Unut. En güzel ve en büyük rahatlama yöntemi budur.

bak ağzına geleni söyle. yoksa içinde kalır. o içinde kalan şey her gün siker seni haberin olsun. yok şöyle olsaydı böyle olur muydu? bir sürü senaryo yazarsın kafanda.

ara içinden ne geliyosa söyle. hatta ne geliyosa. sonra siktiri çek. kapat telefonu ve numaralarını filan sil.

olum öyle bir kadına ihtiyacın yok. seni üzer o kadın. başka bir işe yaramaz.

şimdi sen yerden göğe kadar haklısın, sürtüklü falan konuşursan haksız duruma düşeceksin. delikanlılığını bozma, görmezden gel, o yakında sana bi şekilde bişeyler sorar/söyler, o zaman edebinle koyarsın lafı.

hep beraber ne kadar güzel saçmalıyorsunuz yahu.. bundan sonra yazacaklarım da ortaya, kişilere/kimseye değil..

cinsiyeti fark etmez, bir ilişkisi varken başka birinden hoşlanmaya başlamış.

hanginizin mantığı; kalbin birinden hoşlanma veya hoşlanmama isteğini kontrol ediyor yüce ve ulu büyükler, abiler ablalar? çıkacaktır aradan şimdi birkaç tane eminim.. ben de onlar "hı-hı. tabi paşam tabi ağam" diyeceğim...

kız başka birinden hoşlanmış.. belki ilk başta tam emin değildi, belki geçici diye düşündü?? sonra kalkıp söylemiş bunu açıkça. üstüne sürtüğü, bilmem hiç bir şeyi hak etmediği, bilmem nesi bilmem nesi kalmamış yani..

e, birlikteyken hoşlanmaya devam etseydi, hiç söylemeseydi, aldatsaydı.. daha güzel olacaktı değil mi? o zaman o güzel ağızlarınızdan hangi inciler dökülecekti acaba? o dökülenler de, konu mankeni kişileri değil o ağızların sahiplerini anlatıyor zaten..

sen de ağzına geleni söyle tabi.. içinde ne varsa dışına da o çıkar.. ama şunu unutma ki, söylediklerinle o kıza bir şey olmaz, sen "sürtük" dedin diye o kız sürtük olmuyor paşam, bu gerçeğin farkına varmak çok zor değil ama bir türlü varılamıyor nedense.. ama sen birlikte olduğun kız seni sevmemeye başlayınca hemen "sürtük" yaftası vuran beş para etmez biri olduğunu göstermiş olursun ancak.. davranışların/konuşmaların ne ise, kendine onları yakıştırıyorsun demektir. kişiliğin o demektir..

seni sevince dünyanın en iyisi, en kalitelisi, en güzeli, ama başkasını sevince yapıştırılmayan yafta yok... aferin size ileri ve gelişmiş görüşlü toplum bireyleri.. sonra niye kadın yok, bu kadınlar nerede, nereden bulurum, bilmem ne bilmem ne...

nasıl zihniyete sahip bir toplumda olduğunuzu görmek için lütfen şu görüntüye bir bütün olarak bakın...

şu rezil zihniyetleri gördükçe; "sussam gönül razı değil, konuşsam gözle sen ne inciler dökülecek ardından" diyorum...

buyursunlar, sıra sizde, dökün içinizdeki incileri..

e zaten bir aya yakındır varmış başka birisi. beni ipte tutmaya bakıyormuş, sıkıntı o. yoksa düzgün bir şekilde söyleseydi "sen orada, ben burada olmuyor. eskisi gibi hissetmiyorum sana karşı." diye, eyvallahımı çeker ve susardım. nitekim susuyorum şu an da. neyse ya.. uyuyup kalkınca ben de bana böyle davranabildiği için üzülmeme hiç değmeyeceğini anladım. iyi oldu böyle, iyi..

bak şimdi arkadaşım (ve okuyacak herkes);

durumun ister şurada anlattığından daha iyi olsun, ister binbir katı daha beteri olsun... karşındakinin yaptıkları onun kişilik hanesine yazılır, senin davranışların da senin hanene yazılır..

herkes kendi kişiliğine göre hareket eder.. yani "o da böyle yapmasaydı, o da şöyle olmasaydı" yalanlarının arkasına sığınmasın kimse... yaptığın, söylediğin her şey sensin.. gösterdiğin her davranış seni anlatıyor.. daha detaya bakarsak, yediğin yemek, giydiğin giysi, okuduğun kitap, yaptığın makyaj, seçtiğin saç rengi/modeli, vs vs her şeyin seni anlatıyor işte.. sözlere gerek kalmadan hem de.. sözlerle herkes kendisini istediği gibi yalan dolan anlatabilir, ama bu saydıklarımın hepsini birden yalan dolana ayarlaması mümkün değildir..

senin kız arkadaşının bir aydır başka birinin olması (bu arada "başka birinin olması" başka bir şeydir, "birinden hoşlanıyor olmak" başka bir şeydir) kaldı ki hangisi olursa olsun, kızın davranışları onuna kişilik hanesini gösterir, senin onlara vereceğin tepkiler de senin kişilik haneni gösterir..

diğer yandan, hoş veya etik veya ahlaki veya bilmem ne olmayan davranışları yapan insanlarla ilgili konuşurken, o davranışlarla ilgili konuşmak başka, o davranışlar üzerinden o kişilere hakaret etmek başka bir şey, bu "kocamaaannnn" farkı herkes neyiyle bakıyor da göremiyorum şaşırıyorum..

kız burayı görüp "sürtük" demen üzerine sana dava açabilir, bunu biliyor musun?

insanlara ne kadar kolay ve rahatça ve "basitmiş" gibi hakaret ediyor herkes. aklı sıra kendi düşüncesini söylediğini sanıyor. bir konuda düşünceyi söylemek" ile, "o konuda düşünen kişiye hakaret etme" arasındaki farkı görebilseler belki etmeyecekler.. valla dilimde tüy bitiyor bazı ve bu kadar "basit" şeyleri sürekli yazmaktan..

herkesin, cevaplarında bile başkalarına kolayca söylediği bir çok kelime, kanunalara göre hakarete giriyor ve karşıdakilere hukuki olarak hakkını arama hakkı veriyor.. yarın bir gün (ki ben kesinlikle öyle insanlardanım, yeri gelmişken söyleyeyim, kimse öyle burada bir şeyler sorduk diye, konuşuyoruz diye babasının malı zannedip de ağzına geleni sayamaz, hakaret edemez, terbiyesizlik edemez, anında hukuki hakkımı ararım) o konulara dikkat eden insanlara denk gelip de elinize mahkeme celbi geldiğinde, neticeniz tutuşup, bik bik ağlarsınız buralarda sonra..


yapmayın etmeyin yani.. hakaretli, çirkin kelimelerle konuşmayı bir şey sanıyorsunuz da hiç bir açıdan bir şey değil yani.. kelime dağarcığı yetersiz insanların kurtarıcısı oluyor yahu..

neyse, bayağı uzadı konu kusura bakmayın..
hadi selametle..

****
şunu da ekleyeyim;)

durum ne kadar kötü olursa olsun, bir insan ne yapmış olursa olsun;
kişinin o konuyu ele alış biçimi, yöntemi, yorum yapan kişinin kalitesine göre değişir.. kişiliğini ve kalitesini ortaya çıkarır daha doğrusu.. bu; haklıyı haksız, haksızı da haklı görme durumu değil..

misal kız arkadaşının yaptığı hoş mu olmuş? çok çirkin bir şey yapmış. demek ki kendine yakıştırmış yapmış. yakıştırmasaydı, baştan söylerdi..

diğer yorum olarak; senin ve cevaplardaki diğer sayılanları sayarak da yorum yapabilirdim. e ben de kendime yakışan şekilde yorum yapıyorum işte? benim haddime değil ki başkalarına yok "sürtük" yok, "orospu", yok şudur budur demek.. ki ben o kelimeleri hiç kullanmam bile.. çünkü tamamen başkaları için kullanılan sıfatlar.. ve ben kişilerden çok "durum/olay/davranış" ile ilgilendiğimden, hiç o tür sıfatlara gerek duymuyorum..

ayıp zaten ya, insanlar hakkında öyle konuşulur mu.. bir insan gerçekten fahişe bile olsa, yüzüne de söylenmez, hakkında da dedikodu yapılmaz.. bize böyle öğretmişlerdi büyüklerimiz.. ama şu ortamları gördükçe o büyükler bizim zamanımızdaki diğer nesillere niye öğretmemişler ona takılıyor kafam;))

ben nihayetinde isimsiz bir şahsım burada. nick'imin altına sığınıp sağa sola hakaret etme hakkım yok tabii ki. lakin isimsiz birinin, isimsiz eski sevgilisinden bahsediyoruz şu an. üslubumu beğenmediğini açık bir şekilde görüyorum da "dava edilirsin, ağlarsın buralarda." demen de bana rahatsız edici geldi mesela. daha önceden bundan tamamen bağımsız bir konu sebebiyle bir hakaret davasıyla uğraşmıştım ama hiç de tasvir ettiğin cinsten bir şey değildi açıkçası. göz önünde bulunduruyorum yazdıklarımın sonuçlarını. kaldı ki böyle bir durumda hakkı olması dahilinde dava edecek kişinin kim olacağı malum. bırak o karar versin. aramızda geçenleri, birbirimizle olan diyaloğumuzu filan hiç bilmeden fazla sert bir çıkış yaptığını düşünüyorum. belki aşırı dejenere bireyleriz,.. o bana yavşak diyor, ben ona sürtük diyorum. belki dün durum böyleydi ama bugün nişanlandık. ya da ne bileyim.. hiç böyle biri olmadı, başarılı bir yalancıyım veya şizofrenim.. burada insanlarla bu tarz şeyleri konuşmaktan büyük haz alıyorum. ne malum? dava edilecek olan ben, gözyaşlarına hakim olamayacak olan ben sonuçta.. boş ver.

edit: bunun dışında haklı olduğunu düşünüyorum ben de büyük ölçüde. hiçbir zaman pek terbiyeli biri olmadım ama yine de dün yazdıklarım kalitesiz gözüktü bugün bir daha okuyunca. anlık duygu dalgalanması, sinir, üzüntü, aşk, nefret, entrika, yalan rüzgarı ve katherine chancellor yüzünden böyle oldu diyelim.

@jack of hearts,

yanlış anlamışsın; her yazdığım konularla ilgili. sadece burada senin duyurun üzerinden yazıldığı için sanki sana yazılmış gibi düşünmüşsün.

sen de biliyorsun ki, o dediğim şeyleri burada 10 duyurudan 8 tanesinde görmek çok kolay.. yani çoğunlukta geçerli.. ben de kişilerle ilgili değil; zihniyet ve davranışlarla ilgili söyledim..

bahsettiğin seçenekler çok çok fazlasıyla geçerli evet.. ama işte bir noktada işler değiştiğinde, sen "ama biz böyleydik, ama şöyle derdik birbirimize" diye savunman hukuki ortamlarda geçerli olmuyor, yazılı kanunlar geçerli oluyor;)

bir yerde "ceza alacaksam ben alacağım, sana ne ki konuşuyorsun o kadar"a getirmişsin lafı.. ben kişisel olarak sana söylemedim ki onu, o tür davranan herkes için geçerli olan bir gerçeği (eminim herkes biliyordur) ben tekrar hatırlatmak istedim..

yoksa tabi ki sana, ona, buna, başkalarına verilen cezalardan bana bir şey olmayacak.. ama işte buna "sağduyu" mu dersin, veya ifade edecek başka isimler mi söylersin bilemem..

ama şurası kesin ki; yazdıklarımın hiç birisini ne kimseye kişisel olarak yazdım, ne de kötü niyetle yazdım...

kim kendinde görüyorsa ve almak istiyorsa alır.. sonuçta kimse kimseye bir şey öğretemez de, ileri götüremez de, kötü huylarından kurtaramaz da.. e ama bildiğimiz ya da düşündüğümüz güzel şeyleri "başkalarına da faydası olur belki" düşüncesiyle paylaşmak da bu kadar kötü karşılanmamalı diye düşünüyorum..

neyse daha fazla uzatmayalım da, tartışıyormuşuz gibi görünmesin.. sonuçta ben ne demek istediğimi anlaşılır şekilde ortaya koyduğumu düşünüyorum, bundan sonra devam etmek, gereksiz yere uzatmak olur..

son bir şey;
bu tür ifadelerimi, başka zaman başka duyurularda tekrar görebilirsin emin ol.. belki o zaman kişilerle değil, olay ve davranışlara yönelik fikir belirtmeye çalıştığımı daha net göstermiş olurum.


namaste,

Beni bırak da senin başarman lazım..malum tazminat olayları...asdasd

hırs yaparım la ben.. soğusam nolacak... gene ben kaybedecem...

öncelikle siktiret kafanda kurmayı ve otur dersine çalış. ama çalışmama gibi bir lüksün varsa eğer kulak ver, hocan sana gaz veriyo bence. hatta şu an aklından geçenleri bile biliyordur. ama bunu neden yapıyor diye düşünürdüm önce, eğer beni kazanmak istiyor gibiyse oturur başarırdım, ama daşşak geçiyor hissine kapıldıysam hiç siklemez, hocanında beni kazanma taktiğini götünde patlatırdım. hea sonuçta olan gene sana olacak, hocaya giren çıkan yok, o nedenle otur dersine çalış derim ben.

neden hocanın laflarını böylesine önemsiyorsun? başarabilirsin.

sen bizim sınıfta benim arkadaşım falan mısın?

1 dersim şu an aynen böyle.

ödevi bazı sebeplerle azcık baştan savma yaptım. sebeplerim de gayet geçerli. hmm olur her sene böyle ama tabi bütün sınıfı aynı seviyeye getireceğiz dedi. baya bildiğin sınıfın ortasında mal muamelesi yaptı. la havle dedim

hep o otobüs saatleri yüzünden ya 1 saat önce gideceğim ya yarım saat sonra. hocam dedim kırk defa bende böyle bi durum var gelin dersi yarım saat çekelim. yok efendim sorumluluk bilinç öğrencilik. her derse yarım saat geç giriyorum zaten senenin başından beri. bu ödev olayından sonra yine yarım saat geç girdim . ooo erkenciyiz bu gün dedi. vela kuvvet dedim.

ödev nasıl yapılırmış hafta sonu kafayı kırdım yaptım.

bu gün hocadan tek ses çıkmadı.

görüldüğü üzre sinir yapıyorum.

soğuyup dersten kalır seneye eşşek gibi bir daha almak zorunda kalırım aynı tripleri çekerek.. o yüzden yapabiliyorsan hırs yap :)

Bntyak tazminat sorunum yok benim, ben sıkılgan insanım öyle şeylere gelemem kenks , dersten kalsam da seçmeli ders almak zorunda değilim de amaaan aslında bir sürü şey var da anlatamıyorum burda yine de çalışayım bari :/

gitara ilk başladığım zamanlar kursa yazılmıştım müthiş bir hevesle. ben zannediyorum ki ilk günden metallica - megadeth filan yardırıcaz hocayla. ama hoca bunun yerine bir kaç egzersiz gösterip yollamıştı. açıkcası çok sıkıcı ve biraz da zor egzersizlerdi. sallamamıştım.

ertesi derste çalışmadığımı görünce "sanırım sen de hevesçi tayfadansın." demişti. bu laf acayip koymuştu. gitar kesinlikle bir heves değil, tutkuydu benim için. öyle ki sonraki hafta bütün egzersizlere hayvan gibi çalışıp geldim. hoca da sözünü geri almak zorunda kaldı. iyi bir ikili olduk sonradan da.

tezat gelebilir ama ekleyeyim, şu an okulumda anlattığın gibi bir şey yaşasam umrumda olmaz. demem o ki, durumuna göre değişir.

ciddiyetim düşer. dersten soğumam ama böyle hocaya da hırs yapılmaz.

anlattığın ilk olaydan sonra soğur, bırakırım. ikinci olayın yaşanmasına dahi izin vermem. okul mevzularında soğumaya aşırı meyilliyimdir zaten, fırsatı bulduğum anda kaçarım. üni 2.sınıfta ilk kez malzeme dersine gitmiştim. hoca soru sormuş bilememiştim. bi iki söylendi adam. ondan sonra ben o dersi 4.sınıfta zor bela verdim :)

seni beğendiği için motive etmeye çalışıyo.

sogusam noolacak? kendi bindigim dali kesmis olurum. hoca da "tavsan daga küsmüş, dagin haberi olmamis" diye düşünür.

etkilemez beni

hocayla konuşurum. hocam dersi geçmek istiyorum, fire sözünüze çok takıldım, bu dediğiniz doğru muydu? diye sorarım. o andan sonra normal modda dersi geçersin işte.

ben hoca olsam kızmam.

"normal" bir insansa kızmaz.

bence de kizmaz ama senin kagidi daha bir dikkatli okur.

sanki bunun genel bi cevabı varmış gibi.

nüktedan biriyse hoşuna bile gider ancak ketumun önde gideniyse iki ihtimal var; dürüstse, boşver der geçer kağıdınızın hakkını verir, değilse kağıdın suyunu çıkarır, düşük not vermek için elinden geleni ardına koyar.

hocanın yaptığı hatanın "hata" olduğuna emin misin? ya sen yanlış biliyorsan?

kesinlikle eminim. birkaç yerde hata vardı hatta ama şımarmadım.

doğru ve çok bariz bir hataysa, kızmaz.
ama harbiden sen yanılıyorsan, kızabilir.

aslında çok komik ve güzel olmuş.ama belki kızabilir,sorunlu biriyse.

o hoca benim ve kızdım. hem de çok :((((

o ayarı ben yesem öğretmenlikten istifa ederdim.
ya da..

bilerek böyle bir yazım yanlışını koyduysam ve direk yakaladıysan sana kafadan 100 puan.

Kizsa da, o kizginligi goze almaya deger bi ayar olmus bu. Risk almaya cesaret ettiniz, arkasinda durmayi da bilin.

çok iyi yapmışsın. belki dikkatinizi ölçüyordur. ben de sınav kağıtlarında dahi anlaımdaki de'leri, ek yanlışlarını falan düzeltiyorum da, bizim hocalar mal olduğundan dikkat etmiyorlardır kağıtları okurken.

bence gayet iddialı ve güzel olmuş. tebrikler. (: korkma.

bence de güzel yapmışsın. keşke diğer hataları da işaretleseydin tutarlılık açısından.

ben olsam kızmam...ama daha dikkatli okurum. ego patlamalarından hazzetmem.

bizim bölümde böyle bir şeyi yapsak o kağıdı kıvırıp monte ederlerdi.

bizim de bi gerizekali vardi bariz yanlis yazmis aq salagi kaadi sinavda soledik artizlendi orospu cocugu bunlarin kanini icmek istiyorum yeminle

gerçekten hoca olup olmadığıyla alakalı bir risk.

ciddi anlamda hoca ise tebrik etmesi lazım seni

yok üfürükten hocaysa sen bu yılı gözden çıkar artık yaz okulu mu olur büt mü olur :/

3 - 5 hadi 10 kız tanıyıp hepsini genellemek.. tüme varımı yanlış mı anladın acaba?

soruya cevap: var.

var. hem de çok.

of yok abi çevremde benim.

sahibinden az kullanılmış çıkarsız bi şekilde sevecek kız. doktordan...

irtibat için: güdümlü anne terliği

yedik biz onu.

o karakterde kızlar var evet, ama onlar da zamanla baska yönde bi kaşarlanma yasayıp insanlardan umudu kesiyorlar.

var.

Maalesef yok oyle bisey. Bulursan mesaj at burdan.

var tabi.

ama sen hem güzel, hem cilveli, hem de bu istediklerine uyacak kız arıyorsan o biraz zor.

Var ama sayısı çok az diyebilirim. Bir de çabuk fark edilip, keşfedildikleri için ya da sevdiklerini/hoşlandıklarını elde ettikleri için denk gelmen zor :)
Allah şansını, kısmetini açık etsin

var karşim.
gidip serserilere çatarlar.
iki dakka serseri oluver.

yok gibi ama var gibi.

Nedense bana tupusturuncu'yu çağrıştırdı ama o da değildir muhtemelen.

tusturuncu denedim ben de, ona da yok dedi. o zaman türkçenin bir eksiğidir diyebiliriz buna.

TDK yazım klavuzu adı üzerinde klavuzdur. Tupturuncu türkçedeki pekiştirme kurallarına uymakta ise yazım klavuzunda olmaması birşey ifade etmez.

TUÇTURUNCU!

@lpgli tosbaga

keşke yazım kurallarını içeren bir cevapta kılavuz yerine klavuz yazmasaydın :(

deli gibi turuncu da diyebiliriz ama eksik yine de.

o pekiştirme kelimeleri genelde ana renkler için oturmuş. bütün renkler için o kelime yok. eflatunu nasıl yapacaksın mesela? epeflatun?

tupturuncu sözlükte yoksa bile halk dilinde anlaşılır zaten.

edit: ana derken bilindik renkleri de kastettim tabii. mosmor ve yemyeşil de var sonuçta. mantığa göre tupturuncu da sözlükte olmalıydı ama çok yaygın olmadığı için dile oturmamış demek ki. mosmor ve yemyeşil daha kullanışlı sonuçta.

edit2: pespembe de var mesela. günlük hayatta kullanım durumuna göre de bazı renklerin pekiştirmesi sözlüğe de girmiş bence.

@lpgli tosbaga Diğer tüm renklerin pekişmiş halleri var. Ayrıca yazım kılavuzundan bahsetmiyorum, baktığım yer büyük türkçe sözlük.

@samfisher güncel türkçe sözlük yazım kılavuzundan daha geniştir kelime çeşitliliği bakımından

@devilred ben hala almancı gibi konuşmadığıma şükrediyorum :)

Turuncu farsça bir kelimedir. Anlamı kızıl sarıdır. Çok istiyorsan zorlama bir söyleyişle kıpkızıl sarı diyebilirsin. Ara renklerde pekiştirme olmuyor. Şimdi dağılabilirsiniz.

tupturuncu kullanabilirsin; ara renkleri pekiştirebilirsin; kimse bir şey diyemez.

@sayın...

burada bahsettiğimiz halk arasındaki kullanım değil tabii ki. Burada bahsettiğimiz şey sözlüğe alınıp alınmamasındaki kural. Ha halk bunu kabul etmişse kullanır tabii. Ama hiç tupturuncu diye bir şey duymadım kimseden bugüne kadar.

@bu nick tam yirmi alti karakter
yeşil de ara renk.
ama yemyeşil diye bir şey sözlükte var.
www.tdk.gov.tr

yani yanılıyorsunuz.

bu kuralların hep bir istisnasını bulabilirsin. Türkçe öyle bir dil. Aha yeşil var diye yanılıyor değiliz yani.

(bkz: mosmor)
www.tdk.gov.tr

zaten 3 tane ara renk var. bir tek turuncununki yok sözlükte. yani istisna olan turuncu, yeşil ile mor değil.

tupturuncu bence. tdk yı mail ile uyarınız :D

Peki hocam nasıl biliyorsanız öyle yapın.

çok net tupturuncu.
sözlükte olmayabilir ama bu çok net. tusturuncu olmaz zaten.

@doxanikee kulağa en doğru gelen tupturuncu ama o da dediğin kadar "net" değil kanımca.

ara renk olmasından dolayı olabileceği benim de aklıma gelmişti, ama ermanen'in dediği gibi yemyeşil aklıma geldi.

tupturuncu duyuyoruz halk dilinde aynen var o artık şeyleri dene portakal gibi turuncu bilmemne gibi turuncu böyle seç artık gibi ekiyle betimle

ingilizcede de orange kafiyeli kelime yokmuş sanırım ya da 1 kelime vardı

alturuncu

turuncunun kendinden cart bir renk olup pekiştirmeye ihtiyaç duymamasından kaynaklanabilir.
çünkü turuncu deyince zaten bir iki ton gelir, geri kalan tonlarının başka adları var.

bir de turuncu çok garip bir kelime. üstüste söyleyince iyice garipleşiyor.

siz kimsiniz diyebilir kizcagaz.

yapmadan bilemezsin. karı milletinin sağı solu belli olmuyorki.

oralet basit bişey değil mi ya

siz kimsiniz derse ben de bunun için geldim ama asıl siz kimsiniz derim? :))

yuh be abicim ne yaptın sen? o kız sana göre değil, salla gitsin.

sosyetik hatuna oralet alırsan seninle taşşak geçmesi muhtemel.

arkadaşlar herhangi bir kıza yaparsam o ne der diye 2. sorum da var.

seni tanımasa bile nezaketen teşekkür edip oraleti içer bence. içmese de reddetmez yani alır masasına koyar. ama götü kalkık bi hatunsa ne yapacağı belli olmaz.

abi neden oralet onu anlayamadım, kahve çay v.s daha normal bişey gibi.

oralet ne ya.

hahahaha oralet

bu düşünce yapısına sahipsen hiç şansın yok hatuna oralet ısmarlayacakmış gece gece güldüm :)

www.youtube.com

çay veya kahve yerine oralet çogzel bir seçim bence;)

al git ve "birine oralet ısmarlamak istedim, kura çektim sana çıktı:)" diyerek masasına bırak. gülümseme eksik olmasın yüzünden.

o sırada ağır hareket et. onun tepkilerine bak. sonra yine gülerek uzaklaş kendi masana doğru yürü. o sırada kız seni davet edebilir, dönüp oturursun. veya masana gittikten sonra da bakıp gelebilir (veya masasına çağırabilir).

ya da ilk başta tersleyebilir, buna da hazırlıklı ol.. ama sen de yine pozitif bir tavırla, "pardon ya, alt tarafı bir oraletti. ne kadar yanlış bir şey yaptığımı şimdi çok iyi anlıyorum. kusura bakma rahatsız ettim" diyerek uzaklaş.. (bu cümle yerine daha güzellerini koyabilirsin. ama orta tutumu ifade etmeli. ne çok sert, ne de fazla yumuşak. sadece "biraz" umursamaz.)

bildiğim kadarıyla okul kendisi belirliyor bunu gelişmiş ülkelerde. ingiltere'de genellikle üniformalı kolejler. amerika'da da özel kolejlerden üniformalı olanlar var.

en.wikipedia.org

ABD'de eyaletten eyalete, hatta sehirden sehire durum degisebilir. Ama genel olarak benim gozlemledigim, ozel okullar uniformali, devlet okullari serbest. Ama bilader, kizlar Subat'tan itibaren bi soyunmaya basliyor, okula mi gidiyo, plaja mi gidiyo anlamiyosun. Hepsi degil tabii, bazilari. Cok abartiyolar yani. Zaten mini sort neredeyse bi standart olmus. Erkekler de sort, t-shirt parmakarasi veya spor ayakkabi seklinde genellikle.

avusturalya da gördüğüm öğrenciler tek tip giyiyordu,küba öyle ,almanya da rastladığım öğrenciler serbesti,hollanda ve belçika da serbest giyinmiş öğrenciler gördüm,filipinler,hindistan da tek tip bu liste uzar bunlar sadece benim rastladığım görüntülerdi, gördüğüm bölge veya okulu kapsıyabilir kesin bilgi değildir.

çekmiyor. takriben sekiz aydır da bizde yok.

TP ekle bölümünden yapman gerek dostum.

gayet çekiyor.

ama çıkmamasının sebebi tp diye bi yer vardır tüm frekans listesinin olduğu uyduda. bu menü de veyahut kurulum un içinde bir yerde olabilir. uydudan uyduya değişiyor. orda frekansı çalışmayan, boş yer tutan frekansları sileceksin. sanırım tp listesi dolmuş. o yüzden hangi kanalı ararsan ara kanal çıkmıyor.

3 kızdan hoşlandım üçüyle de çıktım.

2 şeyi çok istemiştim hayatımda 2 side gerçekleşti. o yüzden bugüne kadar için winner kabul ediyorum kendimi.

www.youtube.com

gerçekten inanmadığım hiç bir şeyin peşinden gitmiyorum. bu, sonunda istediğim olmasa bile beni bir loser yapmıyor, aksine güçlü hissediyorum.

observer'ım, gerek görürsem de moderator; ama ne winner ne de loser'ım...

loserın allahıyım allahı

everbody loves losers

o kadar winner'ım ki buraya yazsam megaloman derler.

lol.

Triceps çalışıyorum.

procrastination. onu bile düzgün yapamıyorum hatta, madem işini yapmıyorsun eğlenceli bi şey yap değil mi?! delicesine sıkıldım :/

Claymore izliyom.

ubuntu yüklemeye çalşıyorum hocu wifi çalışmıyor. (git: 517179)

garı arıyom garı garı

Uyumaya hazirlaniyorum:)

işim var. forum sitesi tasarlıyorum am.k

(bkz: çay sigara huzur)

Türev dallamasiyla bogusuyorum amk biktim ya, yapiyorum yapiyorum yanlis cikiyo cevap

panik

bira içip tavla oynuyoruz.

aynen panpa, 2012/1 kılavuzu ile tercih yapmaya çalışanı da var burda.. bu kişi benden yüksek aldıysa zaten ben böyle sistemin taa...

cevap: liyakat ama onda da çok torpil dönebilir.

torpil olmadığını düşünün yaw :) bende biliyorum 1.sırada olduğumuzu hatta şöyle diyim manavgat belediyesi kpss den 1 ay önce tam 20 tane eleman aldı hiç biri de kpss ye girmemişti ama sözleşmeli memurlar 1 sene sonrada kadrolu olurlar zaten. kpss de çözüm değil ki yapan gene yapıyor.

liyakatla alim bu ulke icin en son tercihlerden biri olmali. yoksa herkes kendi liyakat kriterlerini koyar ortaya. hele de bu zamanda.

zenigt

kılavuzu okumadığını düşünüyorum panpa. önce bi kılavuzu oku sonra konuşalım. einstein olsan kâr etmez. amk kılavuzundan bi bok anlamadım ben mesela. ben de 4001 lere saldırdım. olacağı oydu.

bu nick tam yirmi alti karakter@ zaten benim derdim kılavuz değil sorum o değil

evet okumadım gerek yok zaten memurlar nette robot var yeterli zaten yani kılavuza bile gerek yok zaten hangi bölüm den mezun olduğunu biliyorsun o kadar da zor değil bence şuradan tercih yapmak

www.memurlar.net

Öğrenim düzeyi ve Mezun olunan bölüm seçip ara diyorsun bu kadar. :) inşallah atanırsın.

artık bu memurlara hakaret olayını bırakın. sürekli kedi ciğer ilişkisi aklıma geliyor.

devlet dairelerinde işinizin düştüğü yurdum vhki'lerinden veya gih sınıfındaki en düşük derecedeki yeni memurlardan başka, bu ülkede binlerce kariyer sınıfı memur var, binlerce sahada yarıl yarıl yardıran mühendis ünvanlı memur var.

bakın ben kendimi örnekle, ayda en az 2 haftasonu çalışması yapıyorum,(hiçbir maddi manevi karşılığı yok, ne fazla mesai ne izin) mesai saatlerim sabah 8 akşam 5 görünse bile gece 3'de eve geldiğim vakalar mevcuttur. yüksek gerilim altında ülkenin en kötü işveren şirketi bile çalışanına koruyucu donanım (baret, ayakkabı vs) tahsis ederken, koca devlet işçisine mecburiyetten bu iş güvenliği ekipmanlarını verirken, mühendise hiçbirini vermiyor. (15 kv izole ayakkabı 120 lira, parasını verip aldım).

yani bazı kurumlar hala özel mantığıyla çalışabiliyorken, bazı kurumlarda hala 50'li yılların memurları iki satır klavye kullanmayı bilmeden emekliliğini bekleyebiliyor.

genelleme yapmayın.
adamı hasta etmeyin.

corona@ duyuru memurların hepsi neden gerizekalı diyemi açılmış bakıyorum yok ne sormuşum iyi oku bence.

zenigt

ben öğretmenim, işim olmaz da, arkadaş için bir bakayım dedim, içinden çıkılması imkansız kodlar var. iyi bakmamışsın. memurlar.net'in veya robotların çözebileceği bir iş değil.

kimisi için varlığının kanıtlamaması yeterlidir ? sana yeterli mi ?

ben o kadar zeki değilim. yok derim. hayır var diyen olursa döverim. bu.

Olduğunu kanıtlamayarak. (Tamam mı koçum)

insanlar her şeyi bilme ve açıklama yeteneğine sahip midir ki hakkında sadece kanıtlanamıyor diye yok sayılsın ?

kanıtlamaya çalışmayarak.

yahu önünde iki seçenek var o halde. inanmak yada inanmamak. bu kişisinden kişisine değişir. varlığınıda yoklugunuda kanıtlayamadığın seylere inanırsın yada inanmazsın. olaylar olaylar yani.

olmayan şey hayal edemediğin şeydir. :)

(bkz: olmayana ergi)

Hangi şey? (hangi sandalye'ye göndermedir.)

bir şeyin olmadığı kanıtlanamaz. ama bir şeyin "belli bir yerde, alanda" olmadığı kanıtlanabilir.

carl sagan'ın garajımdaki ejderha diye küçük bir hikayesi vardır bunla ilgili olarak;

www.eksisozluk.com

birincisi her eğitim fakültesine giren, öğretmen olma düşüncesiyle buraları yazıyordu, bence de devletin bu insanları öğretmen olarak atama zorunluluğu yok fakat bu kadar öğretmen açığı varken bu insanların öğretmen olamaması (formasyon almış olanlar dahil) sanırım tartışmayı yaratıyor.

edit: ha bir de devlet öğretmen açığını daha yetkin kişiler olan eğitim fakültesi mezunları ile kapatabileceği yerine, sözleşmeli öğretmenlik diye ucuz iş gücü ile farklı branşlardan da insanları sömürüyor, asıl konu bence bu sömürü olmalı

devlet atayabileceği veya özel sektörde istihdam edebileceği kadar eğitim fakültesi açmalı/açmalıydı.

eğitim fakültesinden mezun olup öğretmenlik yapmak istemek de sanırım gayet mantıklı.

öğretmen açığı ve çalıştırılan ücretli öğretmen sayısı da belli olduğuna göre yine en doğal haklarını arıyorlar.

1) devlet bunları atamak zorunda değil.
2) atanamayan öğretmenler diye bir sorun yıllardır var ve bu bölümler halen dolup taşmakta, bu sorun ortayken oraya yazıp 4 yıl sonra atanamıyoruz diye ağlamak çok saçma.
3) atanamayan öğretmenler, diğer insanların ekmekleriyle oynamaya başlıyor, iibf'lilerin yerleştireceği kadrolar öğretmen ataması için kaydırılıyor. örneğin, 1000 müfettiş alacaksa gelir idaresi başkanlığına 200 tane alıp 800 öğretmen alıyor.

tek çözüm eğitim fakültelerinin kapatılması.

1. ihtiyaçtan fazla mezun var. fen edebiyat mezunu olup formasyon alıp öğretmen olduğunu iddia edenlerde eklenince karışıyor ortalık
2. tabiki de hayır. hiç bir bölüm mezunlarına garanti vermiyor ki öğretmenlere verdiği sözü tutmuyor muamelesi yapılsın
3. elbette böyle hissetmemesi lazım. nasıl ki bir uluslararası ilişkiler mezunu olarak atanamayan ateşeyim ühüüüüü demiyorsam öğretmen olduğunu iddia etmemesi lazım ama işte...
4. bu mantıkla düşünürsek herkesin hopalyıp zıplaması lazım katılıyorum.

Herkese teşekkürler sanırım olay tam düşündüğüm gibi. Fazla prim vermemek lazım o zaman bu arkadaşlara. Ayrıca atanamayan ateşe hoşuma gitti :) Tüm atanamayan ateşeler sokağa ...

eylem yapabilmeleri, seslerini duyurabilmeleri kalabalık olmalarından kaynaklanıyor yoksa aynı şey mühendisler için de teknisyenler için de geçerli.. Ayrıca şöyle bir şey var. Devlet eğitim vermekle yükümlü, öğretmen sağlamakla yükümlü ancak bunun eğitimini almış öğretmenleri atamak yerine ayda 600 liraya işletme mezunu, bankacı, kamucu adamlar sözleşmeli öğretmen yapabiliyor ve öğrencilere bu insanlar eğitim veriyor. Şimdi senin mesleğin ne bilmiyorum fakat senin mesleğini sana hakettiğinin 3'te 1 maaşla yaptırmaya kalksalar, ya da 3'te 1 ücrete razı olan niteliksiz bir adama yaptırmaya kalksalar sen bundan rahatsız olmazmısın? Herşeyi geçtim bu insanlar mal üretmiyor, çocukları, gençlere yol gösteriyorlar. 4 sene boyunca binbir türlü eğitim dersi, çocuk psikolojsi vs vs dersleri almış kpss'den 80 hatta bazı dallarda 90 üstü çekmiş adamlar yerine 600 liraya ne iş olsa yaparım diyen bir kimyageri derse sokarsan bu ülkenin geleceği ne olur?

ben daha hiçbir öğretmen adayının diğer memur adaylarının haklarını aramaya hakkı yok dediğini duymadım.

okul ihtiyacı-öğretmen ihtiyacı belli zaten bu arkadaşların protestoları buradan temelli.

ülkenin ihtiyacı olan gelir müfettişi öğretmenler yüzünden karşılanamıyorsa, bu yine ülkenin sorunu buyursunlar sayın müfettiş adayları haklarını arasınlar.

mantıklı olmayan senin mühendislik ile öğretmenliği karşılaştırman. sosyal devlet ilkesine göre eğitim ve öğretimi devlet her vatandaşına parasız olarak sağlamak zorunda değil mi güzel kardeşim? o yüzden mühendis ile analoji yapamayız. eyyorlamam bu gadar.

edit: öğretmen olduğunu iddia etmemesi mi lazım? oeh. adamın elinde öğretmenlik diploması var la, ne olduğunu iddia etsin, mühendis olduğunu mu? bu mantıkla işsiz bi mühendiste mühendisim demesin aga.

@cecilia

çok yanlış gelmişsin yalnız sen. uluslararası ilişkiler insana herhangi bir meslek titri kazandırmaz. mühendisler, doktorlar ya da öğretmenler gibi.

@accorbite, yalnız o konuya girersek çıkamayız. maliye bakanlığına tüm iibf mezunları, açıköğretim iibf mezunları alınıyor, maliye bakanlığının "bana maliye mezunu lazım, kamucu gelme sen" demesi lazım, dışişleri bakanlığının da "ulusçular gelsin, diğerleri gelmesin" demesi lazım.

edit versem görünmeyecek şimdi. mühendislerin öğretmenlerden daha fazla olduğuna inanıyorum ayrıca. ama mühendisler genelde özel sektörü tercih ediyorlar. son çare olarak kpss ye yöneliyorlar. fakat öğretmenin özel sektörde gidebileceği tek yer dershane. dershane de öğretmeni amele gibi kullanıp asgari ücret veriyor. durum bu.

@dead and broken yoo gayet öyle diyor zaten. bana 3 endüstri mühendisi 20 işletmeci 5 kamucu lazım diyor ona göre sınav açıyor. Bazı uzmanlıklarda yada memurluklarda İİBF,Mühendislik gibi fakülte ayrımına gidiyor kurumlar. Ki yapılan iş alınacak eğitimle öğrenilecekse İİBF yada mühendislik vizyonunun olması yeterli görülüyor kurumlar tarafından. He tabi her bölüm için sürekli ayrı ayrı kadro açılmış olsa daha iyi olur..

Ona bakarsan dış işleri bu sene Endüstri Mühendisi de aldı daha önce alıyor muydu bilmiyorum? Demekki ihtiyaç var ya da faydalı gördüler ki istiyorlar. Aynı mantalite ile gidersek Sağlık Bakanlığı neden çevre mühendisi alsın ki? Demekki lazım oluyor.

@bu nick tam yirmi alti karakter, peki yıllardır bu sorun varken, eğitim fakültesine girip 4 sene sonra atanamıyorum ben diye ağlamak saçma değil midir?

@accorbite, hocam demiyor öyle. gelir uzmanı alıyor mesela, direk maliye'ye yani, bak şartlara;

- En az 4 yıllık lisans eğitimi veren fakültelerin Hukuk, Siyasal Bilgiler, İktisat, İşletme, İktisadi ve İdari Bilimler fakülte/bölümlerini veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen 4 yıllık fakültelerden birini son başvuru tarihi itibariyle bitirmiş olmak.

he anam bize titr vermiyor armutuz biz siz öğretmensiniz yürüyün sokaklar sizin.

@cecilia

olayı kişiselleştirmen garip. diplomanda ne yazdığına bakman yeterli halbuki. benimkinde öğretmen yazıyor. bir doktorundakinde de doktor yazıyordur muhtemelen. avukatınkinde avukat(iki yıl staj yapması gerekliliğini göz önüne almazsak). mühendisinkinde mühendis. bunda alınacak bir şey yok.

@dead

o zaman hiçbir şey yapmayak, bu kadar öğretmen ihtiyacı varken oturalım evimizde? sorunu çözmek için bişey yapmayalım yani?

insanların hak aramasını "ağlamak" diye adlandıran sizin gibiler oldukça bu ülkeden daha da bi bok olmaz.

İhtiyaçtan fazla öğretmen var diyenler niye her okulda 5er 10ar sözleşmeli öğretmen alındığını açıklasınlar.

Akp devleti şirket kafasıyla yönettiği için ucuza getirmeye çalışıyor eğitimi de. Amaç yapay bir işsizlik yaratmak.

Öğretmenlerin işverenleri ya devlet oluyor, ya özel okullar ya da dersaneler bunu yaz bir kenara.

Öğretmen açığı var bunu da yaz bir kenara. Hala sınıflarda gırla öğrenci var.

Öğretmeni atayan MEB aracılığı ile devlet, öğretmen olacak mezun sayısını YÖK aracılığı ile belirleyen yine devlet. Yani bir üniversite ben 500 kişi alıcam bölümüme diyemiyor yök sen 10 kişi alacaksın derse.

Düşün şimdi başbakan çıkıyor üniversitelerin kontenjanlarını arttırdık herkese okuma şansı verdik diyor. İnsanlar öğretmenliği tercih ediyor nasıl olsa atanırız diyerek. Sonra başbakan çıkıyor diyanet işlerine kadro açarken, emniyete polis alırken, açık olduğu ortada olan okullara öğretmen atamıyor. Sözleşmeli öğretmenlik adı altında sendikal haklardan yoksun bir konum icat ediyorlar ve insanları bu şekilde öğretmen yapıyorlar. Atandı denilen de bu adamların kadroya alınması oluyor.

Sonra atanamayan öğretmenler dersanelerde çalışırken bir de bu dersaneleri kapatıcaz diyor. Yani devlet aslında en baştan kontenjanları düşürüp birikmeyi önleyebilecekken yapmıyor. Üstüne üstlük bu kişilerin tüm çalışma imkanlarını da kısıtlıyor.

Sorun eğitim fakültesi mezunlarının şımarıklığı olduğu kadar hükümetlerin yavşak politikaları da.

@bu nick tam yirmi alti karakter

bak güzel kardeşim;

burda bir kuruma arzuhal bildirmediğimiz için sohbet rahatlığında ben sen biz siz şeklinde gelişine gidişine görüşlerimzi beyan ediyoruz. yani benim olayı kişiselleştirdiğim yok. yani benim ateşeyim atanamıyorum dediğim de yok.
ben sana şunu söylüyorum senin de benim de bu okulları nasıl bitirdiğimizi herkes biliyor. bu ülkede adam akıllı eğitim veren, mezun olunca evet ben oldum dedirtecek bir kaç okul, bir kaç bölüm var. gerisi üfürükten teyyare ... sen diyorsun ki; ben öğretmenim. kabul ama yanlışlar en baştan başlıyor. sen kpss gibi abuk bi sınavla atanmayı ve öğretmen olmayı istiyorsun. ama sorgulamıyorsun ki neyimi ölçüyor bu sınav benim ??

şunu anlatmaya çalıştım; bu ülkede ihtiyaçtan fazla eğitim mezunu var, üstüne bi de ne akla mantığa hizmetse fen edebiyat mezunlarına verilen formasyon var. yani iki tane okul mezunu öğretmen olduğunu iddia ediyor, hatta biri diplomasında yazdığını söylüyor. tamam kabul haklı diyelim devlet ne yapıyor. eşşekliğin daniskasını yapıp 3 de 1 maaş ile işletme mezununu ingilizce dersine sokuyor. okul öncesi diye bi bölüm açıyor ama 1. sınıf anasınıfı düzeyinde olacak sakin olun diyor. eee hani okul öncesi dendiğinde kreşler deniyor.

evet benim diplomada iibf mezunudur yazıyor ve evet beni kabul eden bölümlerde öğretmen arıyorum, doktor arıyorum demiyor iibf mezunu arıyorum diyor genel itibari ile. ama asıl benim gireceğim kurum ateşe alan dış iş bak. meslek memurluğu sınavına hemen hemen her bölümü kabul ediyor. yani istersen boşver öğretmenliği sen titrini al ateşe ol. kimse seni tutamaz.

ya konu dağıldı gitti sanki ben ne diyorum. yanlışlık 1 değil 5 değil diyorum. her aşamada akla mantığa sığmayan salaklıklar var. sen bi atanamayan öğretmenler diye kalmışın orda diyorum.


bu arada ben öğretmenim zaten ama bi kaç boy büyükler geçecek elimden biraz daha eğitim almam lazım sadece.

@cecilia

buradaki sohbet kpss'nin saçmalığı değil ki zaten.

kpss'nin saçma olduğunu düşünmediğimi nereden biliyorsun? kpss denen gudubet yapı öğretmen seçemez bir kere. hadi başka meslekleri yine belki...ama öğretmen dediğin şey performans sanatçısı gibi bir şey yahu.

yani güzel kardeşim, sınavla öğretmen olmak istiyorumu nereden çıkardın anlamadım. sınavın adı batsın.

öğretmen fazlalığı konusuna gelince, bu ülkede yetişen öğretmen kadar açık da var ona emin olabilirsin.

şu ülkenin millî eğitimi boktan olduğu için biz zaten bu durumdayız ya. birisi gelmiş 3 ayda öğretmen yetiştirmiş birisi gelmiş uzaktan eğitim ile yetiştirmiş birisi gelmiş öğretmen açığım var deyip doksanlarda iktisatçısını, avukatını, mühendisini öğretmen yapmış...

e şimdi de o öğretmenlerin yetiştirdiği neslin öğretmenin çabasını anlamasını, hakkını teslim etmesini filan beklemiyorum ben. bu öğretmenlerden emeği, hak aramayı öğretmesini de beklemediğim gibi.

şimdi özel sektör konusuna, formasyon konusuna filan gireceğim iş iyice uzayacak, o yüzden hiç girmiyorum.

son olarak, kimsenin atanamayan öğretmenlerde kaldığı yok, duyuru başlığı bu. tartışılan konu bu. e atanamayan öğretmenlerin seslerini çıkarması ise konu "bu kadar gudubetlik var, sıra sana mı geldi, otur len yerine" diyorsanız zaten boşverelim bu işi.

s3 için yapılan dayanıklılık testlerini izle. fırına sokuyorlar, suda bekletiyorlar, camını çizmeye çalışıp beceremiyorlar, yere atıyorlar, bana mısın demiyor telefon.

yok abi ekşide son yazılan s3 entrysine bak.

videolar inandırıcı değil ki google da aratınca bile çok fazla sonuç çıkıyor videoların gizli reklam olduğunu düşünüyorum

tabii ki dayanıklılık denince akla nokia gelir.

(bkz: nokia lumia 920)

(bkz: nokia'nın tank üretmesi)

xperia go. suyun içine at, çamurun içine at, istersen üzerinden arabayla geç. aha bu da kanıtı;

www.youtube.com

bu tarz cihazlar için kötü bir geçmişim var. kolay kırıyorum özellikle ekranlarını. kırılınca 600 tl istenen bir s3 var bunu göze almak yemiyor şu an.

sigorta yaptır istemesinler 600 tl

www.eksisozluk.com

sıcak bi oralet ısmarla

dinlediğin ilahi güzelmiş de MSN iste HEMEN

akşama evde bomba yapıcaz de.

Pilavlı sohbet var de.

bayan degil kadin de bir sey anlatirken. ama turkce bilmiyorsa farketmez

"Bayan ne la, doğrusu kadın!" derse aç tdkyı ne neymiş göster.

Kurandan ayetler okuyarak ona küçük süprizler yap.

onun o ensesine doğru filan ayarlama butonları olucak hocu. "adjust" yazar genelde. oradan ayarlayabilin.

acem kadınlarının süse düşkünlüklerinden gir kaş, göz yardır

iltifat edeceksin, cok kibar davranacaksın-agdalıya kacabilir- ve masculen olacaksın. en buyuk kural da sakın ama sakın araplarla karıstırma.

sagolun dostlar sonucları aktarcam size

bi hocam vardı gittiğim almanca kursunda. 8 dil biliyor. almanca ana diliydi. ancak annesi ve babası farklı ülkelerin insanları olduğu için +2 dil de ordan gelmiş. Annesinin de ebeveynleri farklı iki ülkeden, e bunlara ek olarak litvanca, letonca yı öğrenmiş, kısmen benziyor zaar. tr ye gelince türkçeyi de öğrenmiş. her ne kadar gramer olarak kusursuz olmasa da oldukça akıcıydı.

yani mesleğinin dil öğretmenliği olması, küçük yaşta farklı dillerin konuşulduğu ortam içinde bulunması ile bu kadar dili öğrenme fırsatı bulmuş.

Dayımın oğlu...yedi dil biliyor. Japoncayı yazabilmek için iki yıl japonya da kaldı. Kendisi lise mezunu. Öğrendiği dilleri kendi çabasıyla ögrendi. Şu anda istanbul un hatırı sayılır bir otelinde yönetici. İngilizce ve fransızcayı bildiğini adım gibi biliyorum. Japonca konusunda ise japonlarla sohbet ettiğini gôrodukten sonra inandım. Neyse fazla uzatmayayım. Durum bu.

lisedeki ingilizce öğretmenim. kendisi türkiye'de yıllardır yaşayan bir belçikalıydı.

flemenkçe,almanca,fransızca,ingilizce,türkçe,ispanyolca ve italyanca konuşuyordu rahatça. belçikalı olunca zaten ilk dördünü rahatça öğrenmiş, türkiye'de türkçeyi, arjantin'de ispanyolcayı sökmüş birisiydi. italyancayı ne ara öğrenmiş onu hatırlamıyorum.

beş dil biliyordu (şu anda hayatta değil), çok iyi/anadili düzeyinde idi. lise mezunu. çocukluğunda ve gençliğinde 1-2 yabancı ülkede (batı+doğu) bir süre kalmış, ancak bildiği tüm dilleri oralarda öğrenmemiş, tam olarak her bir dili nasıl öğrendiğini bilmiyorum. mesela anadil düzeyinde fransızcası olduğu halde, ileri yaşında fransız kültürün konuşma/sohbet kuruna devam etmişti. yabancı kanalları izlerdi tv'de. lise bittiği gibi çalışma hayatın atıldı, bazı kamu kurumları ve büyük bir yabancı şirketin türkiye ofisinde çalıştı. genellikle yabancılarla burada ve yurtdışında muhatap olacağı işlerdi.

kitap okumayı son zamanlarına dek bırakmadı. sadece dil değil, başka konularda da meraklıydı. düzeli, disiplinli, mantıklı, farklı kültürleri yargılamadan değerlendirebilen, insanları tanımaya çalışan, yardımsever ve espritüel biriydi.

dedem. 9 dil biliyordu. 78 yaşında 10. dil olarak Rusça'ya merak salmıştı. Enteresan bir insandı.
İngiltere'ye gittiğimizde İngiliz misiniz? Nerede bir ingiliz gibi ingilizce konuşmayı öğrendiniz diye sorarlardı.
Ben hayatımda duyduğum en "temiz" almancayı onda duydum. Çok iyi İsviçre dialekti de konuşurdu.
Kuzenim Tevfik Fikret + GSU mezunu. Çok iyi Fransızca konuştuğunu söylerdi.
Amcam bir İtalyanla evli. Onunla da sorunsuz konuştuklarına şahit oldum.
Doktordu, dahiliyeciydi.
Radyoda klasik müzik çalarken "Bach'ın piyanosundaki siyah tuşları duyuyor musun? Bu yüzden bu adam bu kadar önemli bir besteci" diyebilirdi.
Bunun bir kabiliyet olduğunu, genlerle alakalı olduğunu savunurdu. Kitaplardan öğrenmiş, hafızası çok kuvvetliydi. Bir de 18 yıl İsviçre'de Başhekimlik yapmış Almanca ve Fransızcayı orada öğrenmiştir sanırım.
Osmanlıca, Arapça ilkokul zamanlarından kalmış zaten

peki bu insanların hayata bakışları nasıl? kültürleri, amiyane tabirle oturup kalkmaları nasıl? kendilerini ifade konusunda sıkıntı yaşıyorlar mı? olaylara bakışları nasıl? belirttiğim gibi, bir dil bir insan lafından ilerlersek, cidden bu adamlar bir kaç insanın hayat görüşüne sahipler mi?

@dahinnotha biz (babam, ben , annem ve amcam) yakın zamanda farkına vardık ki durumlar karşısında hep dedemin bir lafını söylüyoruz. dedem derdi ki... diye başlayan cümlelerin ardı arkası kesilmiyor. Ve yazmaya karar verdik. Not alıyoruz artık. Dedemin hikayelerini, laflarını, hayata bakışını, özlü sözlerini, bize anlattığı çocukluk hikayelerini. Yavaş yavaş unutmaktan korkuyoruz sanırım. Aktarabileceğimiz kimse kalmadı çünkü.
Bugün 30 yaşımda bile başım sıkıştığında, karar veremediğimde, ne yapacağımı bilemediğimde hala onun bana 1989 yılında bir ilkokul çocuğunun hatıra defterine yazdığı 1 sayfalık yazıyı okuyup her defasında dünyam aydınlanıyor.
Kültürüyle, adabıyla, gustosuyla inanılmaz biriydi. Tek kötü özelliği (ki bence onun yerinde biri için kötü bir özellik sayılmaz bile) kibiriydi.

kuzenimin arkadaşı vardı. ingilizce, almanca, isveçce ve türkçe biliyordu.

ege ünv. edebiyat fakültesi alman edebiyatı bölümünde gertrude durusoy.
oturup konuşmuşluğum yok ama kendisi alman. üniversitede ingilizce çalışıyor. sonra italya ve ispanyada görev yapıyor. oradan polonya'ya gidiyor. (bu arada dillerini öğreniyor bu ülkelerin) daha sonra türk bir akademisyenle tanışıp türkiyeye geliyor. şimdi de ege ünv'de profesör. türkçesi de su gibi şakır şakır konuşuyor.
almanca, ingilizce, ispanyolca, italyanca, lehçe ve türkçe. bunlar benim bildiklerim. ekşi sözlük'te 10 dil bildiğinden bahsediliyor. (bkz: gertrude durusoy)

doktorsan ve kurtarma ihtimalin varsa evet diye biliyorum. normal durumda nasıl bilmiyorum.

suç olması lazım

Yalan mı doğru mu olduğu bilinmeyen çok ûnlû bi fotoraf vardır. Afrikanım bir ülkesinde ölmek üzere olan bi cocugun basında bekleyen akbaba...bu hikayeye göre adam fotorafını çeker fotoyu yetistirmek üzere olay yerinden ayrılır ve cocuk ôlüe. Eger bu hikaye dogruysa pek suc teskil etmiyor sanırım. Ama vicdani olarak bakarsak bence suçtur.

yani tabi doktor, polis, olayın olduğu yerdeki güvenlik görevlisi vs bunlar hariç soruyorum.

zerre katkım olmamış ölümünde diyelim fakat bi baktım adam gidiyor, hiiç oralı olmuyorum ya da uç olsun göbek atıyorum anasını satayım. kameraya da kayıt edilmiş meğer. hakim beni sen kötü bir insansın sıçacam babanın sarap çanağına diyerek cezalandırabilir mi?

@bu nick 26 karakter Kevin Carter'i diyorsun. o adam ölümü seyretmiyor, muhtemelen ölecek bir çocuğu sallamayıp yoluna gidiyor, belki şok hali belki salt kötülük bilemiyorum.

ben daha acil bir durumdan bahsediyorum. ya işte adam at şu simidi boğuluyorum diyor ben de nah çekiyorum filan.

(en azindan) trafik kazalari icin suctur

nasıl yani örneklesen?

şoka girdim gibi benzeri bahanelerle kurtulabilirsin öyle durumdan. insan yapısı sonuçta bakakalabilirsin öyle bir durumda.

suc abi iste trafik kazasina seyirci kalmak. baktin arabanin biri kaza yapmis, gelen giden yok ama sen de basip gidersen sonra mobese, eds bilmemne ile iplemedigin tespit edilirse bu suctur. en azindan kitabinda boyle. yoksa gercekten kac kisiye bundan oturu ceza verilmistir orasi ayri (0 bence).

hakkaten ya ne örneği istemişim ki trafik kazası işte.

bi şekilde bu durumdan memnun olma halimin kanıtlanmasından bahsediyorum. yakın çekim olur, adam ölmez beni şikayet eder filan. bi hukukçu yazsa iyi olurdu.

yazmadınız adam öldü.

zarar vereceği kimseleri ondan uzaklaştıracaksın, kendi haline bırakacaksın. oluyo öyle bazıları.

Oç miyiz ki bilelim la?

ileride baba olduklarinda, oç olmayacaklarina dair yemin etmelidirler.