bak şimdi arkadaşım (ve okuyacak herkes);
durumun ister şurada anlattığından daha iyi olsun, ister binbir katı daha beteri olsun... karşındakinin yaptıkları onun kişilik hanesine yazılır, senin davranışların da senin hanene yazılır..
herkes kendi kişiliğine göre hareket eder.. yani "o da böyle yapmasaydı, o da şöyle olmasaydı" yalanlarının arkasına sığınmasın kimse... yaptığın, söylediğin her şey sensin.. gösterdiğin her davranış seni anlatıyor.. daha detaya bakarsak, yediğin yemek, giydiğin giysi, okuduğun kitap, yaptığın makyaj, seçtiğin saç rengi/modeli, vs vs her şeyin seni anlatıyor işte.. sözlere gerek kalmadan hem de.. sözlerle herkes kendisini istediği gibi yalan dolan anlatabilir, ama bu saydıklarımın hepsini birden yalan dolana ayarlaması mümkün değildir..
senin kız arkadaşının bir aydır başka birinin olması (bu arada "başka birinin olması" başka bir şeydir, "birinden hoşlanıyor olmak" başka bir şeydir) kaldı ki hangisi olursa olsun, kızın davranışları onuna kişilik hanesini gösterir, senin onlara vereceğin tepkiler de senin kişilik haneni gösterir..
diğer yandan, hoş veya etik veya ahlaki veya bilmem ne olmayan davranışları yapan insanlarla ilgili konuşurken, o davranışlarla ilgili konuşmak başka, o davranışlar üzerinden o kişilere hakaret etmek başka bir şey, bu "kocamaaannnn" farkı herkes neyiyle bakıyor da göremiyorum şaşırıyorum..
kız burayı görüp "sürtük" demen üzerine sana dava açabilir, bunu biliyor musun?
insanlara ne kadar kolay ve rahatça ve "basitmiş" gibi hakaret ediyor herkes. aklı sıra kendi düşüncesini söylediğini sanıyor. bir konuda düşünceyi söylemek" ile, "o konuda düşünen kişiye hakaret etme" arasındaki farkı görebilseler belki etmeyecekler.. valla dilimde tüy bitiyor bazı ve bu kadar "basit" şeyleri sürekli yazmaktan..
herkesin, cevaplarında bile başkalarına kolayca söylediği bir çok kelime, kanunalara göre hakarete giriyor ve karşıdakilere hukuki olarak hakkını arama hakkı veriyor.. yarın bir gün (ki ben kesinlikle öyle insanlardanım, yeri gelmişken söyleyeyim, kimse öyle burada bir şeyler sorduk diye, konuşuyoruz diye babasının malı zannedip de ağzına geleni sayamaz, hakaret edemez, terbiyesizlik edemez, anında hukuki hakkımı ararım) o konulara dikkat eden insanlara denk gelip de elinize mahkeme celbi geldiğinde, neticeniz tutuşup, bik bik ağlarsınız buralarda sonra..
yapmayın etmeyin yani.. hakaretli, çirkin kelimelerle konuşmayı bir şey sanıyorsunuz da hiç bir açıdan bir şey değil yani.. kelime dağarcığı yetersiz insanların kurtarıcısı oluyor yahu..
neyse, bayağı uzadı konu kusura bakmayın..
hadi selametle..
****
şunu da ekleyeyim;)
durum ne kadar kötü olursa olsun, bir insan ne yapmış olursa olsun;
kişinin o konuyu ele alış biçimi, yöntemi, yorum yapan kişinin kalitesine göre değişir.. kişiliğini ve kalitesini ortaya çıkarır daha doğrusu.. bu; haklıyı haksız, haksızı da haklı görme durumu değil..
misal kız arkadaşının yaptığı hoş mu olmuş? çok çirkin bir şey yapmış. demek ki kendine yakıştırmış yapmış. yakıştırmasaydı, baştan söylerdi..
diğer yorum olarak; senin ve cevaplardaki diğer sayılanları sayarak da yorum yapabilirdim. e ben de kendime yakışan şekilde yorum yapıyorum işte? benim haddime değil ki başkalarına yok "sürtük" yok, "orospu", yok şudur budur demek.. ki ben o kelimeleri hiç kullanmam bile.. çünkü tamamen başkaları için kullanılan sıfatlar.. ve ben kişilerden çok "durum/olay/davranış" ile ilgilendiğimden, hiç o tür sıfatlara gerek duymuyorum..
ayıp zaten ya, insanlar hakkında öyle konuşulur mu.. bir insan gerçekten fahişe bile olsa, yüzüne de söylenmez, hakkında da dedikodu yapılmaz.. bize böyle öğretmişlerdi büyüklerimiz.. ama şu ortamları gördükçe o büyükler bizim zamanımızdaki diğer nesillere niye öğretmemişler ona takılıyor kafam;))
0