Giriş
(11)

Avrupadaki duyurucular

the end of time
Selam, Salgin sebebiyle diken ustundeyim. Sirket henuz bir onlem almadi, en azindan almanyadaki ofisleri icin. Ise gidip geliyorum, arada bir evden calissam da. Bu hafta tamamen evden mi calissam diye dusunuyorum ancak esim gidip geliyor sonucta. Vitamin ve saglikli beslenmeyle bagisiklik sistemimiz
Selam,

Salgin sebebiyle diken ustundeyim. Sirket henuz bir onlem almadi, en azindan almanyadaki ofisleri icin. Ise gidip geliyorum, arada bir evden calissam da. Bu hafta tamamen evden mi calissam diye dusunuyorum ancak esim gidip geliyor sonucta. Vitamin ve saglikli beslenmeyle bagisiklik sistemimizi guclu tutmaya calisiyoruz ancak kis basindan beri bogaz agrim hic tamamen gecemedi, bu nedenle ekstra korkuyorum.

Neyse size sorum, nasil onlemler aldiniz, yasadiginiz yerlerde durumlar nasil?

Tesekkurler.
0
the end of time
(01.03.20)
ülke çapında kampanya başladı. catch it, bin it, kill it diye.

paranoyaya gerek yok diye düşünüyorum. işe gidip geliyorum. hatta hafta içi 4-5 farklı ofise gidip geliyorum. bir sıkıntı yok.
0
ozdek
(01.03.20)
bugün mutfak lavabosuna koyduğum sıvı sabun bitmişti, yenisini almak için gratis gibi bir markete gittim. nasıl bir panikse sabun kalmamış ya, girişe de "dezenfektanlarımız tükendi, şu markanın bu ürününün de dezenfekte edici olduğunu hatırlatırız" yazmışlar.

neyse sabunu buldum da, sonradan da düşünmeden edemedim bu insanlar şimdiye kadar ne yapıyormuş.
0
ron dennis
(01.03.20)
unalub
(01.03.20)
Onlem yok daha. Bir bakanlikta calisiyorum, yasal bir duzenleme yapilmadi Almanya´da.

Gunde on tane trene, otobuse biniyorum, hem de kronik hastaligi olan biri olarak. Duzenleme gelse de calismasam diye bekliyorum.
0
buf-e kür
(02.03.20)
çalıştığım yerde son dönemlerde kore, çin veya italya’da bulunmuş kişilerin işe gelmesini yasakladılar, 2 hafta eve gönderiyorlar ordan çalışın diye.

genel olarak el sıkışmayın diye telkinde bulundular.

bir de 1000 kişiden kalabalık etkinlikleri (maç, konser vs.) iptal ettiler.

ama dışarıda her şey normal, virüsle alakalı gözle görülen bir değişiklik yok. yer isviçre.
0
ben de
(02.03.20)
El sikma kulturu olan bir firmada calisiyorum. Oyle ki,
40 kisilik toplantida bile herkes herkesle el sikisir veya en azindan yarisiyla. Abartmiyorum.

Yavas yavas etrafa “ellerinizi yikayin, el sikismak sirket kulturumuz ama bu aralar pek el sikismayin” yazilari asmaya basladilar.
Her tuvalette dezenfektan var (hep vardi) ama simdi insanlarin kullandigini goruyorum. 11 ulkede faaliyet gosteriyoruz, italya’daki sirketimizin calisanlariyla mart ortasi toplanti planlanmisti ama skype’a gecirmeyi dusunuyorlar.
Sirkette daha cok “cok abartiliyor” havasi hakim ama italya’daki durum biraz endise ettiriyor.

Marketlerde her sey yerli yerinde, bir sikinti gormedim. Ama yarin kendi kullanimim icin desenfektan alacagim yine de.
Ha bir de cin’e is seyahatleri yasaklandi, tatilde oralardan donenler 2 hafta evden calisacaklar, oyle gelecekler. Italya icin bir sey var mi bilmiyorum su anda.
0
kuehles blondes
(02.03.20)
Limanına haftada iki cruise gemisi yanaşan, en büyük geçim kaynağı turizm olan Madeira Adası’ndan selamlar. Burada değişen hiçbir şey yok.
Ellerimi biraz daha sık sabunlamaya başladım. Vücut direncimi artırmak için limon sarımsak bal vs babaanne tariflerini tüketiyorum. Sıcak havalarda virüs etkili olmuyor diyorlar, bilemiyorum. Bekliyoruz bakalım.
0
hepbiarayisicinde
(02.03.20)
Hollanda’da dunyanin her yerinden insanin ofisimize geldigi bir sirkette calisiyorum. Kapiya duyuru astilar, su listedeki ulkelerde son 30 gundur bulunduysaniz bildirmekle yukumlusunuz ve iceri alinmayacaksiniz diyor.
Sirket seyahatlerinde de onumuzdeki 3 ay icin yeni seyahat planlamayin dediler. Biz ana ofis oldugumuz icin cok gitmiyoruz ama gelen cok, varolan seyahatleri de video konferans’a cevirmeye calisiyoruz herkesi dusunerekten.
Tum mutfaklara tuvaletlere pürel gibi seyler koyuldu.

Sahsi olarak da tuzlu suyla gargara ve burun temizligi, bol el yikama harici bir sey yapmiyorum.
Nisan ayinda Istanbul’a gidecektim tatil icin, onu muhtemelen iptal ederim.
0
mocha
(02.03.20)
Burada henüz 3-5 kişiye teşhis konuldu. Son teşhis konulan kişinin kullandığı bütün metro ağını dezenfekte ettiler.

Şirkette herhangi bir duyuru yok ama Berlin ve Madrid ofislerinden buraya gelip gidenlerin sayısını azaltacaklar.

Ben el temizliği konusunda pimpirikli olduğumdan başka bir şey yapmadım henüz.

Beni asıl endişelendiren 1-2 hafta içinde Türkiye'ye gidecek olmam.
0
bruce mclaren
(02.03.20)
Almanya'da NRW'de Almanlar marketleri bosaltmaya basladi.Buyuk marketlerde belli urunler bulunmuyor.Turkler her zamanki gibi dur bakalim ne olacak kafasinda.Yakin gelecekte Turkiye ile ucuslarin durdurulabilecegi konusunda endiselerim var.
0
turkuaz
(02.03.20)
bizim de 14unde turkiyeye gitme planimiz var 1 haftaligina, gitmesek mi diye dusunuyoruz su asamada.

bugun sirketten mail geldi yine, daha once italya, iran ve cin'e/den olan seyahatleri iptal etmislerdi. bugun mart ayi boyunca butun seyahatleri iptal edip, endiseniz varsa evden calisin diye mail attilar.

hayirlisi.
0
🌸the end of time
(02.03.20)
(13)

Sevgilinizin eskiden kapalı olduğunu öğrenseniz

wmeh
veya flört ettiğiniz kız daha önce kapalı olduğunu (aile-çevre baskısı vb. yüzünden) ama yirmili yaşlarının başında açıldığını söylese... ona karşı olan fikriniz değişir mi? soğur musunuz ondan?ekleme: daha önce de açılmakla ilgili bir soru sormuştum bir arkadaş için. bu sorum da yine aynı arkadaşın
veya flört ettiğiniz kız daha önce kapalı olduğunu (aile-çevre baskısı vb. yüzünden) ama yirmili yaşlarının başında açıldığını söylese... ona karşı olan fikriniz değişir mi? soğur musunuz ondan?


ekleme: daha önce de açılmakla ilgili bir soru sormuştum bir arkadaş için. bu sorum da yine aynı arkadaşın isteğiyle soruluyor. konuyla ilgili değişik mesajlar atacak arkadaşlara söylemek isterim ki sorunun benimle alakası yok :)
0
wmeh
(29.02.20)
soğumam. isterse sonradan kapansın yine sorun yok.
0
jelly bear
(29.02.20)
Jelly+1
0
Topalordek
(29.02.20)
ayrılırım
0
yedek
(29.02.20)
bana göre artı puan
tüm baskılara göre kendi düşündüğü/istediği şekilde yaşıyor olması pozitif etki yaratır.
0
MtKrt
(29.02.20)
Bende biraz soğurdum sanırım, ilk sevgilim kapanmak istesem ne düşünürdün demişti. bende ayrılırdım yapamazdık sanırım demiştim. aslında kendinle alakalı. kenidini dine bağlı görüyorsan çok bir sıkıntı olmamalı. ama dini kavramların tam karşısındaysan, işte o zaman kız arkadaşının bugünkü dünya görüşünü iyi ölçüp tartmalısın derim.
0
royalguard
(29.02.20)
soğunulur. soğurum
0
lilyb
(29.02.20)
Sıkıntı yapmam.
0
komando kani var bende
(29.02.20)
oncelikle kadinim ama kendimi boyle bir iliskide dusununce cocuk yasta bir baski sonucu yapilagelen bir aliskanliktan dusuncesi ve mantigiyla siyrilabilmis (benim dusunceme gore dogru yolu bulmus :)) ) bir insandir bu insan. bende sogumanin tersi bir etki uyandirirdi sanirim. tabii yine de davulun sesi uzaktan hos gelir belki yine de sogurum, birebir yasasaydim ne dusunurdum bilemiyorum.
0
in vino veritas
(29.02.20)
Soğumak ne alaka? Yıllar önce almış olduğu bir karar ve 20li yaşlarda açıldı ise bu onun karari, öncesi ise onun karari değildi.
0
biseysorcaktim
(29.02.20)
fikrim değişmez, soğumam. hatta kendi kendine bir şeyleri çözüp bilinçli bir açılma süreciyle beraber ateist/deist olmuşsa ayrıca saygılarımı sunarım.
0
Bruce
(29.02.20)
Türkiye'deki aile ve elalem ne der terör örgütlerine rağmen böyle bir karar alabilmiş olmasına saygı duyardım.
0
bruce mclaren
(29.02.20)
Helal derim ne soğuması
0
anarsika
(29.02.20)
benim için ekstra turn on. ben şu an bile kapandırmaya çalışıyorum sonra açılmak üzere.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(29.02.20)
(4)

Şimdi Türkiye hangisiyle savaşır resmi olarak ?

Avoiding The Puddle
A) RusyaB) Suriye (rejim)C) hiçbiri
A) Rusya

B) Suriye (rejim)

C) hiçbiri
0
Avoiding The Puddle
(28.02.20)
Elbette C
0
megalomaniac
(28.02.20)
Suriye = Rusya olduğu için birbirinden ayırmak saçma.
Türkiye'nin ikisiyle de savaşması için hiçbir sebep yok, Erdoğan iktidarını sürdürmek için bir şeyler yapıyor ama ne yaptığını kendi de bilmiyor bence. Bir sürü askerimiz ölür, öldükleriyle kalır.
0
fobfilm
(28.02.20)
Seçmen kütlesi "yeter lan bıktım senin milliyetçilik ve militarizm goygoyundan benim derdim adalet ve ekonomi" demediği sürece A veya B farketmez. Zaten birbirlerinden bağımsız hareket etmiyorlar. Bir de Tayyip kime savaş ilan ederse etsin Arap düşmanı tayfa Suriye'yi hedef alır, muhafazakar tayfa dış güç Rusya üzerinden yürür.

Gördüğüm kadarıyla yine dualar, birlik çağrıları, "muhalifim ama şimdi eleştirinin sırası değil" goygoyu gırla gidiyor.

Bu toprağın insanı düzelmez.
0
bruce mclaren
(28.02.20)
Türkiye'nin Rusya ile resmi olarak savaşa gireceğine inanacak kadar naif olamazsınız. Türkiye'nin bırakın Rusya'yı dünyadaki hiçbir ülke ile resmi savaşa girecek ekonomik durumu yok. Suriye ile de girmez.

cevap: C
0
himmet dayi
(28.02.20)
(15)

türkiye'deki kariyeri bırakıp abd'ye master'a gitmek

antikadimag
makine mühendisi olarak 13k maaş ile çalışıyorum. ankara. bekar. yaş 28. aile fakir. sıralamalarda dünyanın ilk 50 üniversitesi arasında gösterilen bir üniversiteden mba için %100 burslu dean's fellowship ile kabul aldım. stipend de var. aylık harçlığımı verecekler. miktar orada yaşamaya ancak yetec
makine mühendisi olarak 13k maaş ile çalışıyorum. ankara. bekar. yaş 28. aile fakir.

sıralamalarda dünyanın ilk 50 üniversitesi arasında gösterilen bir üniversiteden mba için %100 burslu dean's fellowship ile kabul aldım. stipend de var. aylık harçlığımı verecekler. miktar orada yaşamaya ancak yetecek kadar.

işi bırakıp 2 sene eğitim aldıktan sonra abd'de iş bulamazsam türkiye'de çalıştığım yere geri dönme şansım var. abd'de mezunlar yıllık 100k usd'ye imza atıyorlarmış.

300 bin lira maaş kaybım olacak. böyle söyleyince çok duruyor. ama diğer yandan abd eğitimi kariyerimi başka bir boyuta taşıyabilir. mba modası geçti diyenler de var.

bu durumda kariyere 2 sene ara vermeye değer mi? gitmeyi düşünüyorum ama farklı yorumlar varsa onları da dinlerim.
0
antikadimag
(23.02.20)
gidin.
değer, tabiiki değer.
0
jimjim
(23.02.20)
Türkiye’de 13 bin çok iyi bir rakam. Büyük ihtimalle 2 sene içerisinde terfi, maaş zammı vs. gibi bir durum da olur. Her iki seçenek de kötü olmaz gibi duruyor. Bence ailenizin düşüncesine göre şekillendirin kararınızı
0
ex animo
(24.02.20)
Ben gitmezdim. Maaşın çok iyi. Rahatını bozmaya gerek yok.
0
insomniac
(24.02.20)
gelecekte abd'de yaşama ve çalışma imkanı doğurması bakımından ben olsam kesinlikle giderdim. ama siz sadece master yapıp dönerim kafasındaysanız gitmeyin zira burda mevcutta kazancınız iyi.
0
outis2
(24.02.20)
Savunmada çalışıyorsanız kesinlikle gidin. Değilse de gidin gerçi ama savunmada 2 sene fazladan tecrübe sizi bir yere götürmeyecek. En kötü ihtimal dönünce (gitmediğiniz senaryoyla) aynı yerden devam edersiniz.
0
plutongezegendegilmi
(24.02.20)
Orda kalamazsan buraya geldiginde maas acisindan bi artin olmicak.

Modasi gecti demek sacma ama fark yaratmiyor o master derecesi artik.

Bilindik bi yerde calisiyorum.
Masterim var. Sirket profili bu konuda yari yariya ama master hikaye maas konusunda kimsenin umurunda degil.

Hedef buraya gelince daha cok paraysa yani gitme. Bosuna 300k kaybetme, bosuna para harcama oralarda.

Yok orda kalmayi zorlamaksa asil hedef:

Orda kalma sansi kucuk baya ama o kucuk sans icin bile kesinlikle giderdim ben olsam.
0
Flipsflops
(24.02.20)
Kariyerinize ABD'de devam etmek istiyorsanız MBA yapmaya gitmeden de makine mühendisi olarak iş bulabilirsiniz. H1-B süreci epey zahmetli ama iki yıl sürmez.

Ben olsam sadece kalburüstü bir üniversitede iki yıl geçirmenin katacakları nedeniyle (network, CV'ye katacağı değer vs.'den bahsetmiyorum) giderdim.
0
bruce mclaren
(24.02.20)
ben isi saglam olanlara kuzey amerika'yi tavsiye etmiyorum.

"abd'de mezunlar yillik 100k aliyormus" serin hikaye, boyle safsatalara inanmayin, istisnalar olabilir ama cogunluk malesef boyle maaslari uzun seneler goremiyor. muhendislik ayaga dusmus vaziyette, arz talep dengesi bozulali cok olmus.

ben olsam bir yandan calisirken bir yandan tr'de duzgun bir yerde MBA yaparim. MBA'in olayi zaten network. yurtdisinda MBA yaptin diyelim, doneceksen baglanti acisindan sana bir katkisi yok. kalacaksan baska.

CV falan ilk birkac iste onemli, sonra CV'ye falan bakan yok ya, ne bildiginden cok daha fazla kimi tanidigin onemli...
0
cooperr
(24.02.20)
@ el cevap - eywallah, hadisenin farkinda olanlari tek tuk olsada gormek guzel :o)
0
cooperr
(24.02.20)
ben de cooper'a katılacağım tek bir yer hariç.

"CV falan ilk birkac iste onemli, sonra CV'ye falan bakan yok ya, ne bildiginden cok daha fazla kimi tanidigin onemli..."

buna katılmıyorum. tr'de kariyer bir noktada tıkanıyor işte orada tabi ki kimi tanıdığın çok önemli ama iş terfi noktasına geldiğinde, pys'nin iyi çalıştığı şirketlerde elit bir mba çok öne çıkarır.
0
a darkness coming
(24.02.20)
Türkiye'de çalıştığınız yere geri dönme şansınız varmış o zaman gidin mutlaka ama geri dönerim kafasıyla gitmeyin.Kalıcı olacak gibi giderseniz psikolojik olarak, kariyeriniz de iyiymiş madem iş bulursunuz orda da sanki.
0
camene87
(24.02.20)
mba in modası geçti de çok iyiymiş ya ahaha. mba yi bilmiyorum ancak türkiye de ben genel olarak hiçbir master programı bitirmenin işveren gözünde bir manası olmadığını düşünüyorum. biz daha o seviyelerde bir ülke değiliz. master okumaya ya da btirmeye gerçekten yurtdışında değer veriliyor kendim bizzat yaşadım.
0
camene87
(24.02.20)
arkadaslar, iki sayfa kagida zaten yazabilecekleriniz sayili. piyasada biraz da isim yapmaya basladiysaniz pek kimsenin CV'ye falan baktigi yok, zaten olan olmus calismaya baslamissin. son isime CV falan yollamadim, onlar aradilar dusunurmusun diye, tamam konusalim dedim zira bulundugum sirkette mutlu olsam bile yine de mulakatlara mutlaka girerim piyasa takibi icin. konustuk gittim, CV falan almadim yanima. iki proje bastim goturdum onlar ustunden konustuk, 2 gun sonra teklif yolladilar. CV'ye bakip ne yapacak atiyorum 10 sene tecrubem var diyorsun zaten karsindaki salak degil sen konusurken notunu veriyor.

"master okumaya ya da btirmeye gerçekten yurtdışında değer veriliyor" - valla benim de deneyimim o sekilde olmadi. okulu bitirdim mulakatlara giriyorum, 10 mulakata girdim 5 tanesinde " yuksek yaptigin icin almayacaz" dediler. o nasil oluyor ya diyince kitap kurdu aramiyoruz dediler yolladilar. simdi calistigim sirkette 1100 kisi var, benim bolumun basindaki adamin onune doktorali, cift masterli falan CVler gelince cope gidiyor. zaten yonetici takiminin icinde doktorali falan adam yok. CEO, CFO gibi buyuk baslarin alayi duz muhendis zaten. yuksek palavra ya zaten hakkiyla yapan az. (bkz: cok da sey yapmamak lazim)
0
cooperr
(24.02.20)
"bu yaşta o maaş, oh maşallah" diyerek söze başlıyorum.

sonra hayretle soruyorum:
"git ya, ne duruyorsun, hemen git, tabii git" diyenler acaba burada 13 bin maaş kazanıyorlar mı ve/veya abd'de herhangi bir şey başarmışlar mı?
vallahi vebaldir, bekara karı boşamak kolay da, böyle işkembe-i kübradan sallanmaz!

hayat senin, gönül senin; burada kalıp da buruk hissedeceksen gidebilirsin.
ancak şimdiden bu standardı yakaladıysan ileride çok daha güzel imkanlar seni bekliyor gibi geliyor bana.
0
berhudar ol evladim
(24.02.20)
Giderim, okurum, buraya donup guzel para kazanirim mantigindaysaniz gitmeye degmez ama giderim ve hayatima orada devam ederim diyorsaniz gecirdiginiz her gun cok buyuk kayip.
0
erectrode
(24.02.20)
(6)

iş başvurusu üslup

diffarentiationation
mezun olunca kariyer'den başvuru yaptım baya ama olmadı, sonra yüksek lisansa başladım şuan 1. sınıf 2. dönemdeyim. şimdi tekrar başvuru yapmak istiyorum özelde.ama bunu söylemek yerine mezun olur olmaz yüksek lisans için sınavlara çalışmaya başladım ve yüksek lisansı kazandım demeyi düşünüyorum. ka
mezun olunca kariyer'den başvuru yaptım baya ama olmadı, sonra yüksek lisansa başladım şuan 1. sınıf 2. dönemdeyim. şimdi tekrar başvuru yapmak istiyorum özelde.

ama bunu söylemek yerine mezun olur olmaz yüksek lisans için sınavlara çalışmaya başladım ve yüksek lisansı kazandım demeyi düşünüyorum. kariyer.net'te sıfırdam cv oluşturacağım. "yüksek lisansın bana göre olmadığını ve özel sektörde çalışmak istediğimi anladım." gibi bir şey desem nasıl karşılarlar?

bu hikaye için en iyi sıfırdan başvurulara nasıl başlamalıyım?
0
diffarentiationation
(21.02.20)
zaten yeni mezunsun ve yüksek lisans öğrencisisin. sana deneyim lazım.

yeni mezun ilanlarına başvurmanı tavsiye ederim.

bir de biraz büyüyün. sana gerçekleri söyleyen insanların zararı olmaz... zararı olan hayal dünyasında yaşayanlardır..
0
ozdek
(21.02.20)
bence öyle yazma, belki iş yeri destekleyecek yüksek lisansını. iş yerinde böyle biri vardı. doktoraya kadar yükseldi. işsizliğinin senle ilgili yok. almak isteyen alır.
0
banacevaplazım
(21.02.20)
Yüksek lisans yapmışsınız, şimdi de iş arıyorsunuz. Bu normal gibi geldi bana, açıklamaya gerek yoktur herhalde.
0
firez
(21.02.20)
Hocam sorarlar neden bu süreçte işe girmediniz tarzında hani bunun aklında ileride akademisyenlik mi var tarzında.eğer siz derseniz ki o zaman yüksek lisans istiyordum fakat şu an özelde tecrübe kazanmanın bana çok uygun olduğunu düşündüm.Bir sıkıntı çıkarmazlar
0
bbb_1
(21.02.20)
akademik kariyerin beni tek başına tatmin etmeyeceğine karar verdim. özel sektörü de metresim yapmaya geldim de xdxdxd

edit: ik'dan birinin tavsiyesini de sallama zaten. devlet dairesinde yüksek derece memurun ofisine girmeden önceki çaycı gibiler. "abi bu memur bey ne zaman ofisinde olur" diye yanaşırsın ya ofisinde yakalayabilmek için. o kısa sürede aranı iyi tuttuğun çaycı gibi düşün bunları.

tecrübesiz değil de bir yerde çalışmayanları hali hazırda fena eliyorlar bildiğim kadarıyla. tecrüben isterse az olsun ama aktif çalışıp başka iş arıyorsan şansın daha yüksek. ben gözü kararttım dersen yalandan bi yerde çalıştığını belirtebilirsin. en kötü alanında böyle bir şans varsa freelance işler yaptığını falan söylersin şu an.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(21.02.20)
Başvuracağınız yerlerde lisans veya yüksek lisanstan tanıdığınız insanlar var mı? Varsa onların aracılığıyla tek sayfa CV ve yarım sayfa "X şirketine A, B ve C konularında faydalı olabilirim" gibi bir şey yazsanız şansınız daha artar bence.

Tanıdığınız kimse yoksa ve başvurmak istediğiniz firmanın referral bonus gibi bir programı olduğunu biliyorsanız LinkedIn üzerinden sizinle aynı okuldan mezun olan insanlara ulaşıp başvurmak istediğiniz pozisyonu ve neden faydalı olabileceğinizi anlatan bir mesaj atabilirsiniz. Referral bonus sistemi olmasa bile sektöre ve şirkete bağlı olarak denemeye değebilir.

Zira eğer kalburüstü bir okulu bitirmediyseniz İK sitelerindeki başvuru aşamasını geçmek biraz şans işi.
0
bruce mclaren
(21.02.20)
(6)

Hangi yayınevi

Alyoşa
Klasikler için soruyorum. Tolstoy, Dostoyevski, Gogol kitapları için iş bankası mı daha iyidir yoksa iletişim yayınları mı? Ya da kitaptan kitaba, çevirmene göre değişir mi? Hangisini tercih ediyorsunuz?
Klasikler için soruyorum. Tolstoy, Dostoyevski, Gogol kitapları için iş bankası mı daha iyidir yoksa iletişim yayınları mı? Ya da kitaptan kitaba, çevirmene göre değişir mi? Hangisini tercih ediyorsunuz?
0
Alyoşa
(16.02.20)
Ya iletişim orijinalden çeviriyor diye reklam yapmıştı ama bazı sıkıntılar var diye okumuştum. İş bankası iyi genel olarak. Bence fiyatı uygun olanı ya da bir ondan bir ondan al. Çevirmen önemli tabi ama bu iki yayınevi zaten belli bir skalada. Sorun yaşamazsın ikisinde de.
0
prole
(16.02.20)
iletişim vs iş bankası diye bir kıyas yapamayacağım ancak iş bankasından çıkan bir kitabı okuyup da muhtelif sebeplerle beğenmediğim olmadı.

yapı kredi yayınları ve iş bankası yayınları güven duyup sevdiğim yayınevleri. klasikler için tercihim bu ikisi olur.
0
biseysorcaktim
(16.02.20)
iletişim denemedim. iş bankası iyidir.
0
papuayenigine02561
(16.02.20)
İletişim pahalı olmasaydı tercih ederdim. İş bankası.
0
ryhmer
(16.02.20)
iş bankasından okudum çoğunu bi sorun yok ama karamazov kardeşler'de iş bankasında sorun var o yüzden can yayınlarından aldım. diğerleri iş bankası.
0
xu
(16.02.20)
Aynı kitabı alıp karşılaştırma yapmadım. İnsancıklar'ı İletişim'den, İnsan Neyle Yaşar ve Oblomov'u (gerçi Gonçarov'u saymamışsınız) İş Bankası'ndan okudum.

Çevirmenden kaynaklı bir sorun -en azından klasikler için- duymadım ama eğer Poe'yu nereden okuyayım diye sorsaydınız kesinlikle İletişim derdim.
0
bruce mclaren
(16.02.20)
(13)

Kendinize yakın gördüğünüz kitap kahramanları

Alyoşa
Şimdiye kadar okuduğunuz kitaplar içinden psikolojik, duygusal ve kişilik özellikleri açısından kendinize en yakın gördüğünüz kahraman hangisi ve neden? Film kahramanı da söyleyebilirsiniz.Benimki hangisidir diye düşündüm ama karar veremedim, Alyoşa değil yani nicki öylesine yazmıştım. Sizinkileri m
Şimdiye kadar okuduğunuz kitaplar içinden psikolojik, duygusal ve kişilik özellikleri açısından kendinize en yakın gördüğünüz kahraman hangisi ve neden? Film kahramanı da söyleyebilirsiniz.
Benimki hangisidir diye düşündüm ama karar veremedim, Alyoşa değil yani nicki öylesine yazmıştım. Sizinkileri merak ettim neler çıkacak diye.
0
Alyoşa
(13.02.20)
Oblomov'a yakın hissediyorum. Oblomov deyince de pek açıklamaya gerek kalmıyor sanırım nedenini. :(
0
hold short of the runway
(13.02.20)
@hold short of the runway kitabı okumadım ama kitabın kazandırdığı oblomovluk teriminden dolayı anladım az çok nedenini :(
0
🌸Alyoşa
(13.02.20)
ya benim yakın hissettiğim değil de bir arkadaşım beni budala'daki prens mişkin'e inanılmaz benzettiğini söylüyor. kendisi tezini de o roman hakkında yazıyor hatta şu sıralar. ben maalesef çevirisini beğenmediğim için 300-400 sayfa okumama rağmen sonunu getiremedim budala'nın... düzgün bir yayınevinden alacağım, maaşı bekliyorum hehe. o kadar çok anlattı, o kadar çok söyledi ki merak ediyorum.

mişkin benim aklımda gerzeklik derecesinde saf biri olarak kalmıştı hep, umarım ben yanlış hatırlıyorumdur :(
0
der meister
(13.02.20)
@der meister mişkin melek gibi bir karakter değil miydi aşırı iyi niyetli saf biriydi, arkadaşınız güzel bir benzetme yapmış bence^^
0
🌸Alyoşa
(13.02.20)
Küçük Kadınlar'daki Jo March. İlk okuduğum anda kendimi özdeşleştirdim. 10 yaşındaydım ancak. Şimdi baktığımda biz de ailecek maddi zorluklar çekerdik. Ben de bir süreliğine ailemden uzak yaşadım ve her ne kadar benden yaşlı olmasa da bir akademisyenle evlendim ;)
0
SiyamkedisiZorro
(13.02.20)
Güzel bir soru. O kadar çok ki..

Püsküllü Deve - Latif diyeyim.
Hâlâ, bazen tüm kalbimle vitrindeki mitralyöze sahip olmak istiyorum. :)
0
ebabil curnatasi
(13.02.20)
The End of Mr Y romanındaki Ariel Manto. Entelektüel arayışları yüzünden kendini binbir belanın içinde bulması ve çok fazla sorgulamadan büyük kararlar içeren her şeye atlaması açısından...

16-17 yaşlarındayken bir erkek arkadaşım vardı. Karamazov Kardeşler'deki Alyoşa'nın ona beni hatırlattığını söylemişti. Ne kadar sağlıklı bir değerlendirmeydi bilemiyorum, kendimi hatırlamıyorum o yaşlarda nasıl bir insandım.
0
sopiro
(13.02.20)
kavgam- adolf amca.

Danke schön.
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(13.02.20)
Kızıl ve Kara - Julien Sorel

sadece Julien kadar kadın delisi değilim.
0
karahan01
(13.02.20)
Tatar çölü - giovanni drogo.
0
olutaklidi
(13.02.20)
yabancı-meursault
0
datnet
(13.02.20)
Kendimle özdeşleştirmiyorum ama Rama Serisi'ndeki Richard Wakefield gibi bir arkadaşım olsun isterdim. Bozuk bir aileden gelmenin derdini günlük hayatında fazlasıyla çeken bir karakterdi. Bütün seride bana en gerçekçi ve samimi gelen karakterdi.
0
bruce mclaren
(14.02.20)
Birçok var evet.
Ancak 30'uma vardığım şu günlerde içimde hala bir Holden Caulfield taşıyorum.
(bkz: the catcher in the rye)
0
vonkhar
(14.02.20)
(5)

gölcük depremi vs. istanbul depremi

ahm1
cahilliğimden kaynaklanıyordur ama soruyorum işte.gölcük depreminin istanbul merkezine uzaklığı ile beklenen istanbul depreminin (olması tahmin edilen noktasının) merkeze/yoğun konut alanlarına uzaklığı hemen hemen aynı değil mi?e o depremde istanbul'da hiç bina yıkılmadığına göre bu depremde de mes
cahilliğimden kaynaklanıyordur ama soruyorum işte.

gölcük depreminin istanbul merkezine uzaklığı ile beklenen istanbul depreminin (olması tahmin edilen noktasının) merkeze/yoğun konut alanlarına uzaklığı hemen hemen aynı değil mi?

e o depremde istanbul'da hiç bina yıkılmadığına göre bu depremde de mesela fayın batı taraflarında olursa sadece silivri vs. civarındaki binaların yıkılması beklenmez mi?

bi de bazı kaynaklarda bu kuzey anadolu fay hattı'nı tek parça olarak göstermiyorlar. ona da anlam veremedim. hadi gölcük depremiyle kırıldı falan desen ama 1987 haritasında bile tek parça değil.
0
ahm1
(11.02.20)
Evet anca silivri cevresi bence de. Ama insanlarimiz (cahili, bilgilisi farketmeden) felaket senaryosu yazmaya bayiliyorlar.

Ben de bu senaryolardan bir ara cok etkilenmistim. Ciddi ciddi psikolojim bozulmustu.

Abartildigini dusunuyorum kisacasi. Hatta istanbul depremi yani aslinda marmara depremi zaten golcukle olup bitti argumani cok mantikli geliyor.
0
Flipsflops
(12.02.20)
Avcılarda yıkılan binalar oldu 17 ağustosta . resmi verilere göre : 17 Ağustos’taki depremden İstanbul’da en çok Avcılar ilçesi zarar görürken, ilçede toplam 270 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi de yaralandı. Avcılar’da 1823 konut ve 326 işyeri yıkılıp ya da ağır hasar görürken, 5 bin 106 konut ve 872 işyeri orta hasara, 3 bin 685 konut ve 461 işyeri de hafif hasara uğradı.
0
delikedidilimiyedi
(12.02.20)
değil, oradaki fay hattı ile istanbul arasında 40km var. beklenen istanbul depremindeki fay hattı bostancı sahile paralel ve adaların arkasında. tahminen şehire 5-6km mesafede.
0
orpheus
(12.02.20)
deprem mühendisiyim. depremde şiddet doğrusal olarak azalmaz. zemin durumuna göre bazı mevkilerde şiddet aksine artabilir ve yine bazı zemin durumlarına göre azalabilir böyle dalgalı bir hareket izleyebilir. gölcüğe en uzak yerlerden avcılardaki yıkımını, çöken binaların sebebi zemindeki problemlerden ötürü deprem rezonans etkisi yaratıp daha ağır hasar vermesiydi. beklenen depremde yine bu hasar bölgeleri belli. avcılar, fatih, bakırköy,beylikdüzü,büyükçekmece doğrultusunda zemin kaynaklı sorunlar olduğundan yine çok şiddetli hissedilecek. buna şöyle örnek verebiliriz deprem 7.4 şiddetinde olursa bu bölgeler 7,5-9,0 şiddetinde hissedebilir. ama bizim ülke bunu ciddiye almamaya devam ediyor. şimdiden allah rahmet eylesin. ölenler şehit değil insan faktörüyle ölecektir.
0
un4given
(12.02.20)
Cenk Yaltırak'a göre Marmara'da beklenen dört tane 7 üzeri deprem var. Doğu Marmara vakti gelen ve en yıkıcı olması beklenen segment.

Doğu Marmara'daki deprem beklenen segment en son kırıldığında verdiği hasar nedeniyle adına Küçük Kıyamet denmiş. Bölgenin o zamanki nüfusunu ve yerleşimini hesaba katınca benzer bir depremin bütün Marmara'ya vereceği zararı tahmin bile edemiyorum.

Ziyadin Çakır'ın araştırmalarına göre İstanbul'daki yapılaşmanın büyük bölümü sele, heyelana, sıvılaşmaya ve çökmeye müsait zeminde.

Harita muhabbetinde iki farklı görüş var. Cenk Yaltırak ve Kandilli ekibi 2016'da Doğu Marmara'da ve geçen Eylül'de Batı Marmara'da olan deprem aktivitelerinin klasik deprem haritalarında olmayan faylarda olduğunu, bu segmentlerin tek parça halinde kırılmasının mümkün olmadığını söylüyor. Ki bu depremlerin periyodik olduğunu hesaba katınca kaydedilmiş depremlere bakınca bence de bu görüş daha mantıklı.

Celal Şengör ve İTÜ ekibi ise fayın tek parça halinde kırılabileceğini söylüyor.

Her iki tarafın hemfikir olduğu konu ilk aktivitenin doğudan başlamasının kesin olmadığı. Yani beklenen ilk büyük deprem son İstanbul depremlerinin olduğu ikincil fayların dibindeki iki segmentten birinde de olabilir.

Aklımda kaldığı kadarıyla özetledim. Umarım çok fazla yanlışım olmamıştır.
0
bruce mclaren
(12.02.20)
(8)

futbolla ilgilenmemek garip mi?

scudman1
fanatik beşiktaşlıydım. ama çok uzun yıllar önce, başlarım sizin oynayacağınız topa, diyip beşiktaşı da, futbolla ilgilenmeyi de bıraktım. uzun zamandır maç dahi izlemedim. her neyse bazen yeni tanıştığım insanlar, müşterilerim vs ile konu bir şekilde futbola gelince ve ben takım tutmuyorum diyince,
fanatik beşiktaşlıydım. ama çok uzun yıllar önce, başlarım sizin oynayacağınız topa, diyip beşiktaşı da, futbolla ilgilenmeyi de bıraktım. uzun zamandır maç dahi izlemedim.

her neyse bazen yeni tanıştığım insanlar, müşterilerim vs ile konu bir şekilde futbola gelince ve ben takım tutmuyorum diyince, garipsiyorlar anlam veremiyorlar. futbolla ilgilenmemek çok mu garip sizce de?
0
scudman1
(10.02.20)
kesinlikle değil, aynı durumdayım
0
superb
(10.02.20)
"Takım tutmuyorum" ile "futbolla aram yok" farkı söz konusu bana sorarsan.

Takım tutmuyorum demek = vegan
Aram yok = vejeteryan

Garip değil tabi ki
0
masseter
(10.02.20)
ben de besiktasliyim. idim de diyebiliyorum su an bunu yazarken beremden tut ic camasirima kadar hala kartal yuvasindan aldigim.urunleri giyiyorum. universitede iken kalkar antepe giresuna deplasmanlara giderdim.
sonra dedim ki ben ne malmisim. ki hala malim ahahahah
hele hele su son zamanlari gordukten sonra mac dahi izlemiyorum.
0
turbo sadık
(10.02.20)
değil ben de ilgilenmiyorum.
0
AlsterWasser
(10.02.20)
şöyle bir şey var. bir insanla müşterinle suya sabuna dokunmadan din siyaset dışında konuşabileceğin bir konu futbol. bir işçi ile bir patronu ortak paydada muhabbet ettirebiliyor. sen de işinde başarılı olmak ve insanlarla iyi iletişim kurmak için futbolla ilgilenmelisin. ben de eskiden bakardım şimdi hiç umrumda değil ama arada bir bakıyorum.
0
kelepir
(10.02.20)
Bu ülkede bu toplumda garip. Ilık derler adam. Acı ama gerçek. Kanser, tansiyon hastası oldum abi bıraktım artık o işleri diye anlatırsan hem samimi gelir, hem de anlayışla karşılanır.
0
freedonia
(10.02.20)
Türkiye'deki futbolla ilgilenmemek kesinlikle garip değil. Sahada oynanan futbol sefil, saha dışı olaylar ve taraftar tepkileri daha da sefil.

Uzun zamandır sadece Beşiktaş'ın maç sonuçlarına bakıyordum. Burak Yılmaz transferi ve bu sene iyice Başakşehir v2 oluşundan sonra artık maç sonuçlarına bile bakmıyorum.

Ama hala yurt dışındaki futbol kültürü ve taktikleri üzerine olan içerileri takip ederim.
0
bruce mclaren
(10.02.20)
Futbolla ilgilenmemek garip değil tabi ki. Kendim fazlasıyla ilgilenirim ama şimdiye kadar biri ilgilenmiyor diye garipsemedim. Bazen şu oluyor, futbol konusu açılıyor biri ben takım tutmuyorum sevmiyorum vs diyor, biz aramızda konuşmaya devam ediyoruz futbol muhabbetine, o dahil olmadığı için kendini garip görüyor biraz. Siz de böylesiniz muhtemelen.
0
valarmurgulis
(10.02.20)
(6)

Hangi Ülkeyi Tercih Etmeliyim?

reborn
Selamlar, malumunuz 2-3 milyon daha mülteci yolda, kendimi bir kaç senedir Türkiye'de kalmak için çeşitli yalanlarla / umutlarla kandırmaya çalışıyorum, lakin artık zerre umudum kalmadı.Yaşım 23, yazılımla uğraşıyorum, dünyanın her yerinde çok rahat yaşayabilecek bir para kazanıyorum, uzaktan ingilt
Selamlar, malumunuz 2-3 milyon daha mülteci yolda, kendimi bir kaç senedir Türkiye'de kalmak için çeşitli yalanlarla / umutlarla kandırmaya çalışıyorum, lakin artık zerre umudum kalmadı.

Yaşım 23, yazılımla uğraşıyorum, dünyanın her yerinde çok rahat yaşayabilecek bir para kazanıyorum, uzaktan ingiltereye çalışıyorum ve kendime aitte amerikada bir işletmem var, 2 kanaldan gelirim var, bi şekilde kendimi idare edebilirim, ingilizcem gayet iyi bir seviyede, günde birden fazla kişiyle konuşmak zorunda kalıyorum iş gereğiyle. Lakin eksilerimde var, liseden beri üniversite eğitimine karşı olduğum için, üniv'e gitmedim bu belki yabancı ülkelerin gözünde bir sorun yaratabilir (açıköğretimden 4 yıllık felsefe okuyor gözüküyorum yinede, askerlik için).

Çokta boğmadan, özellikle yurtdışında yaşamış kişilere sormak istediğim, hangi ülkeyi tercih etmem gerektiği ve nasıl bir yol izleyebileceğim.

Ben iş başvurusu yaparak gitmek istemiyorum çünkü zaten işim var ve uzaktan çalışıyorum, bu durumumu kullanarak mülteci veya farklı bir şekilde göç etme şansım var mı, yaşımın genç olması ve kazancım herhangi bir avantaj yaratır mı? yoksa hayal mi görüyorum?
0
reborn
(04.02.20)
Bu şartlarda biraz zor. Mülteci olarak nasıl gideceksin? İç savaş mağduru musun? Soykırım mağduru musun? Buna benzer bir sıkıntın var mı? Yoksa mülteci olarak gitmeyi unut.

Hangi ülke sorusuna gelecek olursak, oturma iznini hangi ülkeden kolay alabilirsen oraya gitmen lazım. Ama bu işler "ben ingilizce biliyorum, iyi para kazanıyorum." ile bitmiyor maalesef. İş bularak gitmek en mantıklısı. Ancak iş bulduğun firmanın da sana sponsor olması gerekiyor. Maalesef dünya istediğin herhangi bir kara parçasında yaşayabileceğin bir yer değil.
0
himmet dayi
(04.02.20)
Yasal mevzuatını falan tam bilmiyorum bilen birisi vardır veya araştırınca öğrenirsin muhakkak, Amerika da işletmen var ise neden oraya gitmeyi düşünmüyorsun, firma kurabildiğine göre işin başında durman için vize de sıkıntı çıkartmazlar diye düşünüyorum
0
birbilsem
(04.02.20)
Mültecilerden dem vurup başka bir ülkede mültecilik kovalamak muazzam olmuş.

İç savaştan kaçıp canını kurtaran insanla ABD'de iş kurup aynı zamanda İngiltere'ye uzaktan çalışan adamın ikisi birden tabii ki mülteci olarak sınıflandırılamaz.

Vergi verdiğiniz ve işletmenizin olduğu ABD'de E-2 gibi bir vize kovalamak dışında bir şansınız yok gibi.
0
bruce mclaren
(04.02.20)
gidebiliyorsan, kanada'ya git.
kuzenim orada yaşıyor ve görebildiğim kadarıyla huzurlu, mutlu ve çoğunluğu aklı başında insanlardan oluşan bir memleket.
0
pangea
(04.02.20)
hicbir ulke normal sartlarda turk vatandasini multeci olarak kabul etmez cunku ulkede ic savas gibi durumlar yok.

yapacagin en iyi yol is bulup gitmek. cunku gidecegin ulke senin gelirin olup olmamasinin yaninda saglik, emeklilik gibi sigortalarini nasil yatiracagini, vergisin nasil alacagini dusunur ve gelirini takip etmek ister. o nedenle de ister kendi sirketin olsun, ister freelance calis bir sekilde gelir beyani gostermen, ispatlaman, ve gidecegin ulkdenin de o beyan uzerinden senin vergini sigortani kesmesi gerekiyor. yoksa benim param var ben yasarim demek ile ikna olmazlar.

yazilimci isen almanyada bir is bul, 2 yil calis kalici oturumunu al, sonra kendi sahis sirketini kur rahat rahat yasa.
0
emrahday
(04.02.20)
multecilerden sikayet edip baska ulkelere multeci olarak gitmek istemendeki mantik hatasini gectik diyelim.

"dünyanın her yerinde çok rahat yaşayabilecek bir para kazanıyorum" demissin, bunu yapabilmek icin en az $3.5-4k yapman lazim ayda, e zaten bu parayi yapabiliiyorsan turkiye'de kralsin, cikip ne yapacan? yok eger bu seviyede kazanamiyorsan o zaman yurtdisinda turkiye'deki multeciler gibi yasamaya hazir ol, hatta onlardan daha beter duruma bile dusersin.
0
cooperr
(05.02.20)
(6)

20. yüzyıl özgür düşünceli kadın yazarları hk.

milord
hangi yazarları seversiniz? bu kapsamda en sevdiğiniz kitaplar nelerdir?
hangi yazarları seversiniz? bu kapsamda en sevdiğiniz kitaplar nelerdir?
0
milord
(02.02.20)
(bkz: hannah arendt)

totaliterizmin kaynakları serisini çok severim.
0
yeahbutso
(02.02.20)
Ben Tezer Özlü seviyorum. En cok da Çocukluğun Soguk Geceleri
0
hindistan cevizi
(02.02.20)
Ursula Le Guin, hemen hemen bütün öyküleri, romanları.
0
pirakochin
(02.02.20)
Janette Winterson
Firuzan
Lena Dunham
Aylin Balboa
Patti Smith
Sema Kaygusuz
Nermin Yıldırım
Mine Söğüt
0
kaset
(03.02.20)
Gülten Dayıoğlu
0
burka
(03.02.20)
Ursula K. Le Guin +1 Ben kurgudışı yazılarını daha çok seviyorum. Karmaşık bir konuda derdini bu kadar berrak ifade edebilen ve fikrinizi değiştirebilen insanlara hayranım. Sanırım burada en çok önerdiğim kitap Metis'in çıkardığı Kadınlar Rüyalar Ejderhalar seçkisidir: www.metiskitap.com
0
bruce mclaren
(03.02.20)
(13)

stresten ölüyom. gercekligi sorguluyorum. (yurtdisinda ise başlıyorum)

borisyellnikoff
ben hep yurtdışına gitmek istedim. ve gidiyorum.norveç'e. iş buldum.korku stres huzursuzluk hepsi var. hala gerçek gelmiyor.bi şey diyin ya. gerçekten gidiyo muyum ben? geçcek mi bu hisler.alışcam di mi. yaparım di mi.yapamazsam dönerim.offf bayilcam ya. gün geldi çattı.
ben hep yurtdışına gitmek istedim. ve gidiyorum.

norveç'e. iş buldum.

korku stres huzursuzluk hepsi var. hala gerçek gelmiyor.

bi şey diyin ya. gerçekten gidiyo muyum ben? geçcek mi bu hisler.

alışcam di mi. yaparım di mi.

yapamazsam dönerim.

offf bayilcam ya. gün geldi çattı.
0
borisyellnikoff
(01.02.20)
yaparsın, o kadar uğraşıp iş bulmuş zibille mülakatlara girip kendini kabul ettirmişsin, çalışma iznin hatta oturma iznin çıkmıştır kesin.
şanslı azınlıktansın. sen yapamayacaksın da biz mi yapıcaz. en mutlu sen olman lazım bugün.
0
morcivert
(01.02.20)
norveç biraz zorlar başta. hangi şehrine gidersen git zorlar. sağlık hizmetleri sosyal hizmetler vb bizimkiyle alakası yok. yaşam koşulları çok farklı. çok soğuk. çok pahalı vb. yapacağın ilk şey leasing ile araç almak olsun. araçsız norveç çekilmez. sonrası kolay, tadını çıkar.
0
Tears of Devil
(01.02.20)
Geçen sene bu zamanlar ben de aynı durumdaydım :) morcivert haklı, sürecin en zorlu ve stresli zamanları geride kaldı.

Bundan sonra en zaman alacak ve stresli iş ev bulmak. Kalifiye işçi statüsüyle gidiyorsanız muhtemelen ev tutma sürecini siz tek başınıza halletmeyeceksiniz. Ben ilk birkaç hafta relocation şirketinden bir çalışanla beraber ev bakmıştım.

Kurumların işinizi kolaylaştırmak için var olduğu, insanların sadece işinizi yapıp yapmadığınızla ilgilendiği ülkelerde düzen kurmak dert değil.
0
bruce mclaren
(01.02.20)
korkma ölmezsin.birikim yapamazsın belki ama kral gibi yasarsın avrupa'da.norveç oldugu için soğuklara ve saat farkına alışman belki zaman alır.orada hayat yazın yasanıyor.fırsat buldugunda kuzey ışıkları olaynı da mutlaka değerlendir.
0
siyahbeyaz1903
(01.02.20)
Tebrikler, Türkiye de yaptığına göre orada da yaparsın bence:) hem kabul edildiğine göre belli aranan şartlara da sahipsin. Elbet adaptasyon sorunu olur ama süreç bu ya, üstesinden geleceksindir. Umarım herşey istediğin gibi olur
0
gazozailacatmauzmani
(01.02.20)
Oslo’daysan yarın bir kahve ısmarlayayım sana :) Biraz şehri ve burada yaşamı anlatırım.
0
Northern Mariner
(01.02.20)
derin bir nefes al. oncelikle normal bir ruh halindesin, senin durumuna gelen her insan ayni seyleri hissediyor. korku stres endise... vs. hepsi gececek. kafandaki dusunceleri ciddiye alma lutfen. gercek degiller. birak kafandaki dusunceler soylensin.

aslinda bakarsan yurtdisi diye bir sey yok. hepimiz bir yerdeyiz. dunya evimiz. bir yere gittgin yok.

orada insanlar var, eminim cok guzel arkadasliklarin olacak. gelmek donmek istemeyeceksin muhtemelen.

ekleme: norvec'te arsalar ne kadar:) ? merak ettim. arsa al bol bol
0
Leonardo~Da~Vinci
(01.02.20)
meslek neydi?
0
in a world of magnets and miracles
(01.02.20)
Türkiye’de nasıl bir yaşamın vardı ve orada ne iş yapacaksın bilmiyorum ama yapacağın en iyi şey orayı burayla kıyaslamamak. İlk gittiğin andan itibaren bunu düşün, ulaşım-ev kirası-yemek vs. hiçbir yönden kıyaslama yapma. Orası yeni bir hayat, yeni bir dünya. Yaparsın elbette neden yapmayasın? Mutlu olur musun bilemeyiz, zamanla kendin karar verirsin her şeye.
0
zahlebinin
(01.02.20)
zahlebinin'in dediğini diyecektim aslında. ama önerisi çok zor bir şey. kıyaslayacaksın gayet. türkiye'de neyi bırakıp gittiğin çok önemli burada. ben, şahsen, türkiye'de orta-orta üst seviye geliri olup, maddi sorun yaşamayıp, manevi açıdan sosyal çevresi olan birisine kesinlikle ve kesinlikle -norveç dahi olsa- gitmeyi tavsiye etmem.çünkü gittiğin zaman ilk yapman gereken şeyler standartlarını türkiye seviyesine çekmeye çalışmak olacak. bunun için yoğun çaba ve zaman sarf edeceksin. bunu yaparken de "neden ben buradayım ki" sorusunu her gün daha sık soracaksın. evet, baştan cool hisettirebilir, yaya geçidinde beklemeleri, etrafında herkesin yabancı dil konuşmaları vs. orada doğup büyüyen biri olmayı ben de çok isterdim. ama türkiye hayalet gibi peşinden gelecek ve huzurunu bozacak. bak daha türkiye'de bıraktığın anne ve baba gerçeğine değinmedim bile.
0
in a world of magnets and miracles
(01.02.20)
2014'ten beri oslo'ya gidip geliyorum. afedersin native değilsen garip bir ülke.
oradaki türkler kendi aralarında kümelenmiş hep yoksa çekilecek gibi değil.
kolay gelsin.
0
dedim dedim de kime dedim
(01.02.20)
Alışırsın, yaparsın. Kolay gelsin.
0
aristarkos
(01.02.20)
comfort zone u zorladıkça genişliyosun, zone ile birlikte senin de sınırların genişliyor, daha az takan, halledilir ci bi insan oluyosun, gözünde büyümüyor değişiklikler, güç buluyorsun, kendini tanıyorsun, yapabileceğini görüyorsun, aslında yapabileceğini zaten biliyordun ama tahmin ettiğinden daha az zor olduğunu görüyorsun. aç kalma, sağlığın yerinde olsun, gerisi geliyor.

ilk challenge market bulmak, ikincisi doğru kuaförü bulmak olacak. kolay gelsin
0
sttc
(05.02.20)
(8)

güvenilir vakıf (tema, tegv, nesin vakfı)

aziz dostum jack
şu vakıflar, yerine gitmeyen bağışlar vs. konuşulurken aklıma geldi sizin güvendiğiniz hangi vakıflar var.mesela tema'ya, tegv ve nesin vakfı'nı nasıl bilirsiniz?
şu vakıflar, yerine gitmeyen bağışlar vs. konuşulurken aklıma geldi sizin güvendiğiniz hangi vakıflar var.

mesela tema'ya, tegv ve nesin vakfı'nı nasıl bilirsiniz?
0
aziz dostum jack
(31.01.20)
freebird5406_2
(31.01.20)
Nesin Vakfı, Hrant Dink Vakfı ve Ali İsmail Korkmaz Vakfı haricinde hiçbirisine zerre güvenmiyorum. Bu üçü dışında hiçbir yere bağış yapmam. Kitap alacaksam ya ofislerine gidip alırım ya da kendi web sitelerinden satın alırım (bazen kendilerine kalan pay farketmiyor, sormak lazım)

Aziz Nesin'in ta 50 sene önce nice şöhretli kallavi adam dururken çocukları kendine dert edinip bu işe girişmesine saygım sonsuzdur. Aziz Nesin'in de zamanında anlattığı bir sürü garip garip tipin para aşırmaya çalışma hikayesi var ama bildiğim kadarıyla hiçbirisi Kızılay-Ensar seviyesinde değil.

Diğer ikisi hakkında da olumsuz bir şey duymadım.
0
bruce mclaren
(31.01.20)
Çağdaş yaşamı destekleme derneği, Lösev, Akut, Nesin vakfı ve Alikev'e güveniyorum. Elimdeki belgelerden dolayı değil. Öyle hissettiğim için.
0
baal
(31.01.20)
Darüşşafaka
0
put it in your appropriate place
(31.01.20)
bu ulkede hic bir vakif yokki siyasi, dini sapaga batmamis olsun. hicbirine guvenilmez. kendin bulup yardim et.
0
mayeskuel
(31.01.20)
Ahbap Derneği var
0
Take it away honey
(31.01.20)
Darüşşafaka cemiyeti
0
Topalordek
(31.01.20)
Darüssakafa, Lösev, Tema Vakfi, Ahbap.
0
chitosan
(31.01.20)
(6)

Moskova'da çalışmak

dadananadam
Merhaba. Moskovada yaşayan birileri var ise yardımcı olabilir mi?Bir firmanın moskova ofisi için başvuruda bulundum (amerikan firması) ancak alım gücü ve maaş kıyaslamasında bir resim canlandıramadım kafamda. Bin500 euro maaşla moskova merkezde yaşam mümkün mü yoksa maaş çok mu düşük. burada bin eur
Merhaba. Moskovada yaşayan birileri var ise yardımcı olabilir mi?
Bir firmanın moskova ofisi için başvuruda bulundum (amerikan firması) ancak alım gücü ve maaş kıyaslamasında bir resim canlandıramadım kafamda. Bin500 euro maaşla moskova merkezde yaşam mümkün mü yoksa maaş çok mu düşük. burada bin euro ile geçinip gidiyorum (istanbul) ama orada nasıl olur? Bilenler ulaşsın pliz.
0
dadananadam
(30.01.20)
çok az. moskova pahalı bir şehir.
0
sckxyss
(30.01.20)
O paraya aç kalır vagzallarda şarap içip kapik toplarsın.
0
paudi
(30.01.20)
Ortada bir rakam yok zaten, örnek verdim rakamı. 5bin euro iyi bir maaş denebilir mi oranın şartları için yani?
0
🌸dadananadam
(30.01.20)
5 bin euro brüt Norveç ve İsviçre haricinde (unuttuğum bir iki yer daha vardır muhtemelen) Avrupa'nın her yerinde iyi para. Mesela Helsinki'de 1000 euro kiraya verip fazla zorlamadan ayda 900-1000 euro kenara koyarak yaşanabilir.
0
bruce mclaren
(30.01.20)
5 bin euro net maaş moskovada yaşanır. Ortalama sürünmeyecek bir parayı soruyorsan 3 bin dolar diye düşünebilirsin.
0
paudi
(30.01.20)
1500 euro örneğinden yola çıkarsak, yaklaşık 105bin ruble ediyor. moskova'da bu parayla bir ev arkadaşıyla yaşanır. tek başınıza çok zor. istanbul'da 3000 lira maaş almak gibi düşünebilirsiniz.
0
givemesomesubstance
(30.01.20)
(24)

Kim haklı (baba tribi)

eazy
Babamın kira aldığı dükkanlardan biri ve en çok miktarı aldığı yer ödemiyormuş. 9 bin lira biriktirmiş. her yeni ay kirasından da eksik gedik verip, o diğer borçlara ekleme yapıyormuş. vericem abi falan, idare et abi bizim saf tabi tamam ödersin biliyorum diyormuş. Bana bunları annem söyledi, hatta
Babamın kira aldığı dükkanlardan biri ve en çok miktarı aldığı yer ödemiyormuş. 9 bin lira biriktirmiş. her yeni ay kirasından da eksik gedik verip, o diğer borçlara ekleme yapıyormuş. vericem abi falan, idare et abi bizim saf tabi tamam ödersin biliyorum diyormuş.

Bana bunları annem söyledi, hatta yeni bir kredi çekmiş sıkışınca. Diğer aldığı yerler başka kredilere bağlı olduğu için bu kiracı ödemeyince sıkışmış. Ben bunları duyunca kan beynime sıçradı. Aradım bu adamı, dükkanına gittim. Abi bak böyle böyle, geçiktiriyormuşsun zamanında öde ya da yolları ayıralım. Bu birikince hiç ödenmez. İş olmuyorsa kapat hem sana zarar hem babama zarar. Bak bu sana bir şey diyemiyor ama sıkıntıyı kendi yaşıyor dedim. Adam açık açık diyo ki ''ben babanının rahatlığı, bir şey demediğini bildiğim için biraz geçiktirdim'' :D İyi dedim abi bundan sonra öde yoksa daha uygun yer bak. Tamam dedi çıkartmayın, belli müşterim var burada, artık geçiktirmeyeceğim. Eski borçları senet yapalım istiyorsan dedi. Tamam dedim yapalım. Yeni kira eski kiralar sorunsuz olsun bundan sonra...

Neyse, babam tabi konuştuğumu duymuş. Demediği şey kalmadı. Malda gözünüz var, doymadınız, alın sizin olsun, ben memlekete gidicem ne haliniz varsa görün. Dedim baba sen ne saçmalıyorsun ya? Elin adamı için niye sıkıntı yaşayacaksın, babanın oğlu mu bu herif dedim. Sen beni çiğnedin, seni ne ilgilendirir, gidicem o adama bundan sonra yavuz'a yatır diyeceğim, al her şey senin olsun diyor.

Şimdi annem yine aradı, 2 gündür konuşmuyormuş :D Ağzını açmıyormuş adam ya, tavuk gibi şişmiş bilgisayara bakıp duruyormuş. Ulan ben bir yerde yanlış mı yaptım acaba ya? Az önce yanından geldim, baba napıyon diyorum cevap vermiyor.

Ben mi yanlış yaptım acaba ya? Kafayı yicem 2 gündür düşün düşün. Başım ağrıyor sıkıntıdan.
0
eazy
(28.01.20)
Baban boşu boşuna halden hale girmiş sana teşekkür etmesi lazım
0
civilengineer.v
(28.01.20)
bazı babaların karakteri veya yetişme tarzından dolayı düşünme şekli böyledir. benim rahmetli de aynı şekilde tepki gösterirdi kesin. eğer huyunu suyunu biliyorsan önce ona sormanda fayda vardı. anahtar kelime "beni çiğnedin"
0
lazpalle
(28.01.20)
Yaptığın birşey yok. Bende olsam aynısını yapardım, baban boşuna sinir yapmış.
0
Topalordek
(28.01.20)
Boş trip atıyor. Bence sen haklısın. Benim de dedem böyle. Baban senin halletmiş olmana bozulmuş resmen. Kendini işlevsiz hissetmiş. Genelde ailenin büyük erkekleri işlerine karışılmasına alışık değil. Otoriteleri sarsılınca yıkılıyorlar.
0
anarsika
(28.01.20)
yukarıdaki cevaplara katılmıyorum.
babanı çiğnemişsin.
mal senin malın değil. babanın malı.
babanın yaptığı şey bence de yanlış ama sonuçta mal onun malı. istediğini yapar.
senin yapman gereken kiracı ile değil önce baban ile konuşman ve onu ikna etmendi.
sen resmen yavuzun beyazıta yaptıgı gibi idareyi ele almışsın kendiliğinden.
babanın bunu kafaya takması normal.
0
dafuq
(28.01.20)
Baban bu raconu sana değil de kiracıya çekseydi parayı alırdı çoktan.
0
noluyo yaa
(28.01.20)
kusura bakma da babanı çiğnemişsin. hafif tepki göstermiş bence.
mal kimin? babanın. sana ne? senin muhattabın baban kiracı değil.
işyeri sahipliğinin bi ağırlığı vardır. baban belki tatlı dilli olmasından kaybediyor sence ama sen babanın gözünde o saygınlığı yıktın şu an.

yaptığın kar/zarar hesabında doğru mu? doğru. ama çiğnemişsin babanı. babanla yeteri kadar konuşup buna ikna edecektin. senin yaptığın ne hissettirir babana biliyor musun?

sulh hukuk mahkemesine gidersin, babana vesayet kararı alırsın. bütün kararları onun adına verirsin. ama bunun için önce hastaneden vesayet altına alınmalıdır raporu alman lazım. işte baban biraz da duygusalsa hissettiği şey budur.

yaptığın şeyin doğrular ve yanlışlar kısmı var bence. yerinde olsam bir açıdan doğru yapmış olmanın da rahatlığıyla hata yaptığın kısım için babamdan özür diler gönlünü alır tatlı dille anlatırdım.
babaları sevin, üzmeyin.

edit : ben yazarken dafuq da hemen hemen aynı şeyleri yazmış. ona da +1
0
baharat
(28.01.20)
babandan habersiz gitmen saçma olmuş.
0
elorelia
(28.01.20)
mal babanın, para da babanın.
annen beğenmiyorsa ya da durumdan hoşnutsuzsa babanla konuşacak, muhatap sen değilsin.

babanı çiğnemişsin ve kiracısının karşısında da küçük düşürmüşsün.
isterse dükkanı hayrına, bedavaya verir, kira almaz.
sana düşmez buna müdahale etmek.

yardım etmek istesen de karşıdan talep gelmedikçe müdahale etmemelisin.
o zaman o yardım olmuyor.
dafuq+1
0
blatta hiberna
(28.01.20)
baban haklı + 1

önceden gidip, baba şu kiracının kulağını bir çekeyim mi diyecektin yordamıyla.
ayrıca belki baban kiracıdan memnun, tek kriter kirayı zamanında ödeme değil ki, ne manyaklar var görsen ya sen onu öldürürsün, ya da o seni.
bir de öfke kontrolü problemin var gibi. evet.
0
VivaLasVegas
(28.01.20)
bence sen haklısın ama baban da haksız değil. babana söyleyip gitsen böyle olmazdı. sen haklı olsan bile babanı ezmiş oldun dediği gibi. buna takılmış.
0
tabii lan manyak mısın
(28.01.20)
sen kendince haklısın ama o da baba.

anladığımız kadarıyla baban da böyle şeylere takan biri ve kendini ailenin reisi görmekten mutlu. haliyle kendisinin çözemediği veya sorun olarak görmediği bir duruma senin müdahil olup başarı elde etmiş gibi görünmen otoritesini sarsmış olmakla birlikte canını da sıkmış.

özür dileyip, sadece yardımcı olmak istediğini ve bundan sonra ondan habersiz onun işlerine burnunu sokmayacağını söylersen sorun çözülecek gibi.
0
aziz dostum jack
(28.01.20)
Baban bu raconu sana değil de kiracıya çekseydi parayı alırdı çoktan +1

Ama ille alttan alacan. "Sen böyle ifrit adamlarla muhatap olma diye iyi niyetle girdim araya " dersin. "Bilemedim, daha da karışmam" (ama trip atmadan) dersin, biter gider.
0
SiyamkedisiZorro
(28.01.20)
peder beyin otoritesini sarsmışsın
koskoca eazyoğullarından cevat bey para alamamışta oğlu ali gitmiş parayı almış dedirtmişsin.

adamın otoritesine çamaşır mandalı muamelesi yapmışsın. adam da üzülmüş.
0
dedim dedim de kime dedim
(28.01.20)
adam olsaydi da gidip parayi alsaydi. bu yastan sonra bulmaca cozsun eger eve para getiremiyorsa da erkeklik taslamasin
0
m4deniz
(28.01.20)
Yaptığın şeyde sorun yok ama mal senin değil 1, senden yardım isteyen yok 2. Önce babanı ikna etmeliydin, sen adam ölmüş de miras derdine düşmüşsün gibi davranmışsın.
0
lcha
(28.01.20)
@hey corc versene borc

abi sen yurtdışından geliyordun sanırım. Burada öyle avukat mavukat lütfen ya :DD Hele hele bu bizim sınırlar içinde kimse, benim için ''bu beni rahatsız ediyor. Bakın kontrat bu'' gibi bir şekilde şikayetçi olmaz :D

Kiracı kötü niyetli. Çünkü benim mahalledeki tüm esnaflarla, komşularla aram iyidir. her şeyi bana anlatırlar. Boşu boşuna sinirlenmedim. Çünkü bu adam başka bir yere şube açmış, yeni şubeye 2 çalışan almış. Kendi 2 dükkana uğramayıp, gezip tozuyormuş. Hee gitsin takılsın ama ödemesi gereken şeyleri ödeyip takılsın. 2. dükkanı açıyor, dükkanlara uğramıyor, çalışanların parası zamanında yatırıyor ama babaya gelince nasılsa sormuyor diye ödemiyor. Bunlar kulağıma gelince sinirlendim. Ve bunları babaya söyledim. Bak böyle böyle diyorlar dedim. Ama bir şey demedi.
0
🌸eazy
(28.01.20)
Baban haklı. Kötü niyetli değilsin elbette. Babanın iyi niyetinin suistimal edilmesinden rahatsızsın fakat izlediğin yol yanlış. Önce babanla oturup konuşman ve ona göre hareket etmen gerekiyordu.
0
battal gemalmaz
(28.01.20)
benim babam da böyle. senelerce anamın aldığı beş kuruşluk ayakkabıyı başına kakardı ama kiracıya gelince olur öyle şeyler insanlık hali bık bık bık. en ufak laf diyince de vay ben öleyim hepsi sizin olsun bilmemne bin tane laf. işin aslı, bu adamlardan işittikleri muhtaçlık nameleri adamların gururunu okşuyor. ben başka açıklama bulamadım.

sen annenden yürüyeceksin dostum. adam kiracı yüzünden kredi çekiyor ama çilesini tek çekmiyor, annene de çektiriyor. yalan mı? başlatmasın saygısına babalığına. baba olsun da madem malına sahip çıksın, anneni de düşündürtmesin.
0
windows95
(28.01.20)
Sen haklisin. Baban sansliymis o kafayla simdiye kadar mali mulku batirabilirdi.
0
hot potato
(28.01.20)
yavuzcum
senin niyetin dosdoğru üslubun yanlış. buna yanlış diyen de REİS BEY. o incindiyse öyledir, dediği gibidir. şimdi gidip gönlünü alana kadar her dediğini sineye çek, yalvar yakar icabında.
0
esref
(28.01.20)
sen haklısın.

sana dediği lafları kiracıya deseydi zaten böyle bir sıkıntı olmayacaktı. adam ödeyebilecekken babanı yumuşak yüzlü bulmuş ödememiş. eski insanlarda var böyle şeyler. ama sonuç olarak haklı da olsan git özür dile bir daha olmaz de. çünkü kırılmış biz ne dersek diyelim. ayrıca parayı kendisi alamadığı için kendini yetersiz hissetmiş olabilir. hassas dengeler bunlar. haklısın ama sonuç?
0
sanguine mcqaer
(28.01.20)
"Babayı çiğnemek" ne ya? Benim babam da sırf bu aile reisliği goygoyu, benim sikim daha uzun siniri yüzünden bir ara hayatı zehir etti bana.

Herif babanızı aptal yerine koymuş, göz göre göre kirayı ya ödemiyor ya da eksik ödüyor. Ödenmeyen kiranın sadece kendisine değil bütün aileye zararı var. Kazık kadar adam bunu düşünmekten acizse sizin çıkıp inisiyatif almanız yerden göğe kadar haklı bir hareket.

Bizimki de bir ara market alışverişi yapmakta bile zorlandığımız bir dönemde çalışmaya başladığım ve eve gelince de freelance iş yaptığım için böyle dellenmişti. İçtiğim kolaya çatmaktan, yediğim lokmayı saymaya kadar kavga çıkarmak için elinden geleni yapmıştı. Tam iş teslim edeceğimi bildiği halde gidip evin internetini bile kestirmişti. Üzerinden 10 seneden fazla zaman geçti ama şimdi yazarken bile sinirlendim.

Daha önceki ilişkinizi bilmiyorum tabii ama size tavsiyem alttan almayın. Aile reisliğini, çiğnemeyi, ezmeyi yutmayı cartı curtu kafasına bu kadar takıyorsa hakkını doğru düzgün arasaymış.
0
bruce mclaren
(30.01.20)
baban haklı evet, mal gerçekten babanın, isterse satar isterse yakar isterzse kendi kıçına sokar sizin o mal üzerinde her hangi bir tasarrufunuz yok eğer malın edinilmesi sırasında maddi bir kaynak sağlamadı iseniz.

babanızın maddi sıkıntı yaşaması sizi ve ailenizi elbet etkiler ve bu duruma müdahale gerekir ancak bu babanızın otoritesini çiğneyebileceğiniz anlamına da gelmez. belki kiracısı ile arasında bilmediğiniz bir hukuku, anlaşması var?

Siz hangi hak, hangi hukuk ile kiracı ile konuşabiliyorsunuz? Ben olsam benim anlaşmam babanla, sen kimsin derdim; buna verebileceğiniz tatmin edici bir cevabınız da yok. Babanızın arkasından ondan habersiz iş çevirmişsiniz. Onun/ailenin iyiliği için art niyetiniz olmadan ancak habersiz onaysız yapmışsınız, herhangi biri ve herhangi bir konu için bunu yaparsanız her zaman tepki alırsınız, benim arkamdan nasıl böyle haraket ettin ben bilmiyormuyum konuşmayı, benim aklım yokmu ağzım dilim yokmu, sana mı sordum diye.

En uyuz olduğum şeydir fikir almadığım düşüncesini öğrenmek istemediğim halde bunu belirten insanlar. Bir konu anlatırım ortasında dalar abi şurada şunu yapsaydın olmazdı diye, hacı dayı konu o değil, konu en sonunda soracağım soru, ve daha soruyu sormadım bile.

Babanızla konuşun bir art niyetiniz olmadığını parada pulda değil kendisinin çektiği sıkıntıyı hak edecek bir şey yapmadığı halde sıkıntı çekip borçlanıp derdini arttırmasına gönlünüzün razı olamadığını, onu bu halde görmek istemediğiniz için bu şekilde davrandığınızı anlatın. otoritesini ezdiğiniz için özür dileyin, barışırsınız tekrardan.
0
selam
(30.01.20)
(3)

yurtdisi / dovizli askerlik

eksimtrak
yurt disi isci statustunde tecilliyim simdilik. tecil yas limitini 35e indirmisler gecen sene. ee 35ten sonra direk asker kacagi mi oluyor nasil oluyor? bir de vatandasliktan cikmaya engel mi?
yurt disi isci statustunde tecilliyim simdilik. tecil yas limitini 35e indirmisler gecen sene. ee 35ten sonra direk asker kacagi mi oluyor nasil oluyor? bir de vatandasliktan cikmaya engel mi?
0
eksimtrak
(25.01.20)
yurtdışında çalıştığın sürece sorun yok diye biliyorum ama bedelli öde diye mi yapıldı acaba?

vatandaşlık mevzuunu konsolosluğa sormak lazım.
0
ozdek
(25.01.20)
35'ten sonra kacak olmuyorsun, yoklama verip bir sonraki celbe kayit oluyorsun, yada dovizle askerlik yapiyorsun.

vatandasliktan cikman icin turkiye devletine olan borcunun olmamasi gerekiyor. askerlik de vatan borcu sayildigi icin onu da odemen gerekiyor
0
crucio
(26.01.20)
35'e indirdiklerine emin misiniz? Ben geçen yaz 35/g maddesinden yararlanarak yurtdışı işçi olarak ertelettim. Bütün belgelerde limit 38 yaş olarak geçiyordu.

Yaşadığınız ülkenin vatandaşlığına geçtikten sonra Türkiye vatandaşlığından askerlik yapmadan çıkabiliyorsunuz. Tabii bu herifler dövizli askerlikteki paranın kokusunu alırlarsa kanunu değiştirebilirler. Belli olmaz.

Edit: Harbiden değiştirmişler. Sayfa 18: www.resmigazete.gov.tr
0
bruce mclaren
(26.01.20)
(7)

Amerikan polislerine fazla yüklenilmiyor mu sizce de?

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
Merhaba Arkadaşlar,PoliceActivity diye Youtube'da takip ettiğim bir kanal var. Polislerin müdahale ettiği olaylar esnasında bodycamle çekilmiş anları yayınlıyorlar. Dikkatimi çeken bir nokta var. Kaç tane video izlediysem şüpheli/zanlıların hepsi de resmen kafayı sıyırmış, mental açıdan sağlıklı ol
Merhaba Arkadaşlar,

PoliceActivity diye Youtube'da takip ettiğim bir kanal var. Polislerin müdahale ettiği olaylar esnasında bodycamle çekilmiş anları yayınlıyorlar. Dikkatimi çeken bir nokta var. Kaç tane video izlediysem şüpheli/zanlıların hepsi de resmen kafayı sıyırmış, mental açıdan sağlıklı olduklarını düşünmüyorum. Ellerinde de mutlaka kesici veya ateşli silahlar var. Polisler bunları ikna etmek için deyim yerindeyse bozuk plak gibi sürekli yere yatmalarını söylüyor, ateş etmek istemediklerini ve onları öldürmek istemediklerini söylüyorlar. Ama laf olsun diye değil bayağı gerilmiş şekilde söylüyorlar.

Aklı başında olan birisi köşeye sıkışınca karşı koymaz ve yere yatar. Bodycam görüntüleri olduğu için polislerin ne hissettiğini daha kolay anlıyorsunuz. Bazıları çok soğukkanlı oluyor bazıları da bayağı gergin, telaşlı oluyor.

Her neyse şüpheli/zanlılar, polislerin çoğunun elinde profesyonel otomatik saldırı tüfekleri olmasına rağmen teslim olmak bir yana dursun polislere saldırıyorlar, resmen polislerin üstlerine koşuyorlar. Polisler de refleks olarak vuruyorlar tabi.

Şimdi benim burada anlamadığım bir nokta var. Amerikan polislerine karşı yaygın bir nefret var. Onları şiddet yanlısı ve orantısız güç kullanmakla suçluyorlar. Ama izlediğim videolardan yola çıkarak bu iddiaların çok ön yargılı ve yersiz olduğunu düşünüyorum. Videoların altına her ne kadar yine yersiz biçimde suçlayıcı yorum yapan kullanıcılar olsa da polislerle empati kuran ve onları destekleyen kullanıcı sayısı daha fazla tabi ki. Ama şimdi gerçekleri göz ardı edemeyiz, gerçekten orantısız güç kullanan, gereksiz yere silaha başvuran polisler de var. Onlar ayrı zaten. Şimdi aşağıda izlediğim videoların birkaçının linkini paylaşacağım.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Siz ne düşünüyorsunuz sizce haksız yere yüklenilmiyor mu? Bana biraz SJW'nin işi gibi geliyor. Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim. Bu arada Amerikan polisi sevicisi falan değilim. Teşekkür ederim.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(24.01.20)
Kanala olumlu-olumsuz tüm videoların yüklendiğini düşünürsek, benim de izlediğim kadarıyla polis şiddeti abartılıyor. Fakat abartanlar genelde bir etnik gruba veya buna benzer şeylere mensup olan, bunu da açıkça belli etmeye çalışan kişiler.

Police Activity kanalı polisin nasıl davranması gerektiğini tüm yalınlığı ile gösteren bir kanal. Adama elindeki sopayı bırakması için 40 kere "drop the weapon" diyen insanlardan bahsediyoruz genel olarak. Görev bilinci üzerine apaçık derstir o videoların çoğu. Fazla söze gerek olduğunu düşünmüyorum.
0
aristarkos
(24.01.20)
polisten her yerde nefret edilir, abd'ninkilere sesin daha çok çıkmasının sebebi oradakilerin daha rahat insan vurmasından kaynaklanıyor. medeni seviyedeki ülkelerden bahsediyorum tabii, bunlar arasında abd polisi gibi göz göre göre insan öldüren var mı, yok? o halde en çok onların konuşulması da normal. "onlar ayrı zaten" diyemezsin, amacı topluma hizmet olan bir birimin bu kadar göze batacak hata yapıyor olmasını "istisnalar kaideyi bozmaz" yaklaşımıyla değerlendiremezsin.

tekrar ediyorum, polisler adam öldürmeseler de sevilmiyorlar ama bu yaklaşım bile medeni ülkelerde polisin halka karşı ekstra ihtiyatlı olmasını sağlıyor. bir de adam öldürdükten sonra "aman canım çok da yüklenmeyin" dersek o ölümler 2'ye 3'e katlanır. o yüzden polis gibi, politikacı gibi karşı koyulamaz güce sahip insanların karşısında her zaman terazinin öbür kefesi gibi durmak lazım.
0
Bruce
(24.01.20)
duyurunu görünce bu kanaldaki videoların bazılarına baktım, dikkatimi çeken ilk şey en az 7 8 el ateş edip kimsenin ölmüyor olmasıydı.

nasıl bişey aklım ermedi. polis şarjörü adamın üstüne boşaltıyor adam ölmüyor, hala yürüyor, saldırmaya devam ediyor. koşuyor falan?
0
hem şişko hem deli
(24.01.20)
Polislerden nefretin en önemli sebeplerinden birisi, meslek içinde insan kollamanın çok olması. Zaten bodycamde anlattığın insanların çoğu "suicide by police" yapan tipler.

Mesela esas sıkıntı, bir polis kamera kaydı ile birini vursa ve tamamen haksız olsa, hapis cezası almayı geç, meslekten ihraç bile etmiyorlar. O tarz adamlar cezalandırılmayınca da insanların polis nefreti artıyor.

Yani kötü polisten çok örnek var, silahsız insanları vurmaları felan. Mesela bir örnek vardı, bi ihbar geliyor polis yanlışlıkla ihbar edilen evin yanındaki eve giriyor kapıyı açan adamı vurup öldürüyor. Ve bu adamlar "kendimi savundum, karşıdaki bana tehlikeli gibi gelmişti" gibisinden saçma savunmalar ile 15 gün uzaklaştırma alıp geri dönüyor.

Ayrıca polis memuları orada çok eğitimsizler. Mesela Almanya için konuşuyorum, orada polislerin akademi gibi 3-4 yıl süren bir eğitimden geçmesi gerekiyor, bu sürede insanlarla nasıl konuşulur, olaylara nasıl müdahale edilir, "deescalation" nedir bunları öğrenmeden mesleğe başlamıyorlar. Amerikada da genelde polisler birkaç aylık bir eğitimden geçiyor ve eğitimin temeli kendini halktan savunma üzerine. Böyle olunca da silahlarını kullanmaya çok düşkün oluyorlar.

Mesela böyle yazdıkça tekrardan aklıma bir olay geldi, bikaç hafta önce olmuştu. 2 soyguncu bi dükkan soyup üzerine FedEx kargo aracını kaçırıp, şöförü de rehin alıp kaçmaya başlıyorlar. Kaçtıkları araç saatte 100ün üzerinde gidemeyen, her an GPS ile takip edilebilen bir araç. Polisler ise 50-60 araçla bunu takibe başlıyorlar film gibi. En son ise otobanda trafik sıkışıklığında durdurup silahlı çatışmaya giriyorlar. Polisler milletin arabasını felan kalkan olarak kullanıyor ve olayın sonunda soyguncular, rehine ve trafikte bekleyen suçsuz birisi vurulup ölüyor. Burda durup dersin bu polisler bu kadar aksiyon meraklısı olmasa o iki suçsuz insan hayatta olacaktı ama işte.
0
Haldamir
(24.01.20)
bu kanalı bir kaç yıldır takip ediyorum. abd polisi sabrı > peygamber sabrı diyorum.

senin de dediğin gibi sjw, politik doğrucular vs her yerdeler. güvenlik önlemleri eksik bile kalıyor abd'de. arazi geniş, nüfus 330 milyon, kontrol çok zor, bakkaldan ekmek alır gibi mağazaya girip silah alabiliyorsun, school shooting'lerin haddi hesabı yok. Pc başında kendine hayat kurup yaşayan kitleler var, suburblarda, kent merkezinde uzakta çok izole hayatlar yaşanıyor. manyak üretim merkezi gibi memleket. kuzuların sessizliği filmindeki buffalo bill gibi.

ben abd polisine kızmıyorum.
0
heidi'nin dedesi
(24.01.20)
abd polisine yüklenenler tatlı su solcuları. ben yüklenmiyorum mesela.
manyak katil hırsız psikopatlar polisin üzerine saldırınca polis tabi vurmak zorunda kalıyor. ben de çok video seyrettim ve polis defalarca uyarmasına rağmen zanlı teslim olmuyor üstelik polise saldırıyorsa polis vursun artık bir zahmet
0
dafuq
(22.03.20)
Abartmıyorlar zira neredeyse dokunulmaz durumdalar. Genellikle ya teşkilat içinde ya da mahkemede korunuyorlar. Çok bariz olaylarda bile aldıkları ceza sınırlı.

Bence o yorumcular polis şiddetini meşrulaştıracaklarına her barzonun istediğinde eline nasıl shotgun geçirebildiğini sorgulasınlar.

Sadece ikinci videoya baktım. Elinde shotgun olan herife daha ilk anda nefes almadan DROP THE FUCKING GUN diye bağırmak <3 (ahah bir de silah gerçek değilmiş)
0
bruce mclaren
(22.03.20)
(11)

Ateistlere soru

ya ben lan neyse
inanmasanız da beğendiğiniz ayet/hadis var mı? merak ettim. sağ olunuz.farz ibadetsiz müslüman.
inanmasanız da beğendiğiniz ayet/hadis var mı? merak ettim. sağ olunuz.

farz ibadetsiz müslüman.
0
ya ben lan neyse
(16.01.20)
Azhab 53
0
baal
(16.01.20)
İronik olacak ama "Rabbin seni terk etmedi" bana baya etkileyici geliyor.
0
jacque
(16.01.20)
Oku, yaradanın adıyla oku.
Yalnız Türkçe ye hatalı çevrilmiş. Oradaki oku read değil recite. Yani ezberden okumak, alıntılamak gibi birşey.
0
prizmatik
(16.01.20)
isa'nın çarmıhta can verirken söylediği :

Eli, Eli, lema şevaktani ?
Rab, Rab, beni neden terkettin ?

İncil'den.
0
prizmatik
(16.01.20)
Pulp fictondaki ünlü ezekiel 25:17
0
prizmatik
(16.01.20)
ayet mi hadis mi bilmiyorum ama
"komsusu acken tok yatan bizden degildir"
"komsusu tokken ac yatipta kilicina davranmayanin aklina sasarim"
"musluman hirsizlik yapar mi? yapar, musluman zina eder mi? eder, musluman yalan soyler mi? muslumanken asla!"
0
alttaraf
(16.01.20)
“Zulüm bizdense, ben bizden değilim” diye bir söz var Hz.Ali söylemiş mi ona atfedilmiş mi bilmiyorum. Bir alevi arkadaşım bu sözü bir arkadaş ortamında hararetli tartışmada tam yerinde alıntılamıştı. Çok güzel, anlamlı bir söz.
Gene Hz. Ali’nin: “Bir insana başkalarının yanında verilen öğüt, öğüt değil hakarettir” sözünü çok severim.

Onun dışında mevlanın hemen hemen çoğu sözünü severim. “Topraktan geldik gene toprağa gideceğiz, mühim olan çamurlaşmamak” gibi.
0
wertyu
(16.01.20)
Kuran'dan değil ama ilk okuduğumda "oha!" demiştim. Başından sonuna kadar okuyun. Türkçe çevirisi de çok iyi:

- www.biblegateway.com
- incil.info

Nefreti bu kadar edebi bir şekilde dile getirmek ayrı bir meziyet. Bunun yanında Kuran'ınki ergen öfkesi gibi kalıyor.
0
bruce mclaren
(16.01.20)
tebbet suresi 1. ayet.

"ebu leheb'in elleri kurusun, kurudu da."

bana her duyduğumda mindfuck yaşatan tuhaf bir cümledir. allah'ın beddua etmesi, beddua ettikten sonra allah olduğunu hatırlayıp ebu leheb'in ellerini kurutması falan enteresandır.
0
sir gawain
(16.01.20)
ondan geldik ona döneceğiz.

inna lillahi ve inna ileyhi raciun.
(bunu başlangıç ve bitiş noktası aynı olan bir daire gibi düşünün)
0
füt
(16.01.20)
bunu okudugumda sevmistim, bir zeytinci olarak:

Nur, 35

Allah, bütün göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûru, içinde kandil bulunan bir oyuğa benzer. O kandil cam fânûs içindedir. O fânûs, inci gibi parıldayan bir yıldızdır. Ve o kandil, ışığını doğuda da olmayan batıda da olmayan mubarek bir zeytin ağacından alır. Ve o ağacın yağı, öyle arı duru öyle parlak ki, neredeyse yakılmadığı halde de ışık verecek, nûr üstüne nûr. Allah nuruna erişmek isteyeni dilediği şekilde nûruna eriştirir. İşte bunun için Allah insanlara örnekler vermektedir. Çünkü herşeyi bütün boyutlarıyla, yalnızca Allah bilir.
0
ebabil curnatasi
(16.01.20)
(15)

dinsiz arkadaşlara bir soru

egokalp
oğlunuz olursa sünnet ettirir misiniz?nedeniyle birlikte yazarsaniz mutlu olurum
oğlunuz olursa sünnet ettirir misiniz?

nedeniyle birlikte yazarsaniz mutlu olurum
0
egokalp
(12.01.20)
Dinden kasıt Müslümanlık ise Müslüman olmayan bir çok kişinin de sünnet olduğunu göz önüne aldınız mı acaba?
0
kisa
(12.01.20)
18 yasinda kendisinin kararina birakmak agir basiyor ama sirf toplum disi ilan edilmesin diye ettirmeye de sicak bakarim. Ne yazik ki, bizim toplumumuzda bu tarz ozel konulara herkesin burnunu sokma hevesi var ve insanlarin kisisel gelisimlerini olumsuz yonde etkiliyor. Mesela dalga gecilmeye musait bir isim bile koymayi dusunmem sirf bu sebep yuzunden.

Not: Bazi cinsel sorunlara yol acabildigini duydum eger dogru ise kesinlikle yaptirtmam.
0
vogojin
(12.01.20)
ettirmem, gereksiz riskli bir hareket.
0
hewit
(12.01.20)
Evet. Cunku hâlk bunu istiyor.
0
sadakatsiz
(12.01.20)
Ettirmem. Hiçbir faydası yok. Eziyet resmen. Ben nispeten geç ve hastanede oldum. O gün operasyondan sonra çektiğim acıyı hala unutamam.
0
bruce mclaren
(12.01.20)
işin içinde çıkamadıgım bir soru bu malesef :(

sünnet olmasına gönlüm razı değil

ama çevremiz şok olur ve inanılmaz baskı görürüz. ayrıca çocuk da hayatı boyunca türk toplumunda baskı altında olur.

umarım bu ola azalarak biter en kısa sürede
0
dafuq
(12.01.20)
Amerikali erkeklerin cogunlugu saglik sebebiyle, Yahudi ve Muslumanlar dini sebeplerle sunnet oluyor. Ben de ettirirdim.
0
crown
(12.01.20)
ettiririm. dinle alakalı değil, sağlıkla alakalı olduğu için. lisede hristiyan bir arkadaşım bu nedenle sorun yaşamıştı, çok iyi hatırlıyorum. ben de o zamana kadar biraz bilgisizdim. kim ne derse desin yaptırırım.
0
MtKrt
(12.01.20)
ettiririm. kültürel sebeple.
0
Hakan1980
(12.01.20)
Bu ay 6 aylık oldu, haftaya falan ettireceğiz. Toplum baskısını biz kaldırırız ama o çocukluk ve ergenlik döneminde kaldıramayabilir. Yurt dışına biz de göndermek istiyoruz okul iş vs ama ne olacağımız da belli değil.
0
somethinginthewayshemoves
(13.01.20)
Adı üzerinde sünnet, ama toplum bunu farz, şart gibi dayatıyor.
Oğlumuz ilkokuldayken arkadaşları da sünnet oluyor diye gaza geldi. Biz de sağlık için diyerek sünnet ettirdik.
Aslında ateist olup olmamakla ilgisi yok bu konunun. Çünkü sonradan bir yazı okudum ve ufkum açıldı. Olay bir çocuğun vücut bütünlüğüne zarar vermek ve aslında bir suç. Ve bunu yapan cerrahlar da rant elde etmek için
bu suça ortak oluyorlar. Bir de "erkek oldun" diye sertifikalar veriyorlar.
Çocuk aklı erince karar vermeli.
Başımdan aşağı kaynar sular döküldü olaya bu yönüyle bakınca. Tek avuntum, sünnet derisinin dar olmasıydı.
0
pro9it9is9
(13.01.20)
ettiririm. konunun benim için dinle bağlantısı yok.

ki sırf "vaooov soo muzlim" diye bi şeyleri yapmaktan vazgeçseydi ohoo..
0
kablelvuku
(13.01.20)
Ettirmek istemiyorum ama evleneceğim kişi ve ailesi tatlı su Müslümanlarından. Yani dinle hiç ilgileri yok ama böyle bir şeyin olmama ihtimalini akıllarına bile getirmiyorlardır. Onlar için önemli olduğundan bir teklif ederim ama sanırım çok uzatmam mevzuyu. Ama kesinlikle çok küçükken ve törensiz yaptırırım. Bir de çocuğun toplum içinde yaşayacağı baskıyı da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
0
jacque
(13.01.20)
Dinsiz degilim ama fikrimi yazayim.Sunnet kadar sacma bir sey yok.Cocugum 4 yasinda simdiden mucadeleye basladim.Amacim sunnet olup olmamaya kendi karar versin dusuncesini esime asilamak.
0
turkuaz
(13.01.20)
ettiririm, yabancilar da sunnetli seviyor zaten daha cok.
0
baldur2
(13.01.20)
(6)

İlk ABD uçuşu için önerileriniz?

but that was just a dream
Nelerdir?İlk uzun uçuşumu Lufthansa ile Frankfurt aktarmalı olarak Denver'a gerçekleştireceğim. Ayrıca ABD'ye de ilk gidişim. Hem uçuş için hem de ABD için tavsiyelerinizi merak ediyorum.Şimdiden teşekkürler.
Nelerdir?

İlk uzun uçuşumu Lufthansa ile Frankfurt aktarmalı olarak Denver'a gerçekleştireceğim. Ayrıca ABD'ye de ilk gidişim. Hem uçuş için hem de ABD için tavsiyelerinizi merak ediyorum.

Şimdiden teşekkürler.
0
but that was just a dream
(12.01.20)
Kahvaltıda kahve ve donut alıp aynasızların kıçını tekmele.

O değil de çok özledim, selam söyle.
0
lisw
(12.01.20)
yanına ağrı kesici al. başın ağrırsa içersin.

lufhansa yemek veriyor ama burdan frankfurt uçuşunda yemek yoktur büyük ihtimal o yüzden sandviç gibi bir şey al yanına. aktarmada beklerken falan yersin.

eğer tek gidiyorsan abd'de havalimanı girişinde bekletilebilirsin.

bavulunda et ve benzeri şeyler olmasın. kuru gıda gibi yiyecekler olabilir. sorarlarsa doğruyu söyle.
0
mr.goodcat
(12.01.20)
Pasaportu unutmayin
0
duygusuzromantik
(12.01.20)
abd içinde de aktarma yapacaksanız valizleri son varış noktasında değil abd'ye giriş yaptığınız ilk havalimanında alıyorsunuz.

Valizde taşıdığınız yiyecekleri uçakta dağıttıkları formda deklare edin (gerçi indikten sonra da kiosklarda aynı şeyi soruyorlar) bilmediğiniz şeyi dürüstçe size sorulmadan söyleyin, salağa yatarım derseniz ve anlarlarsa sıkıntı.. ayrı bir yere çekip sorguluyorlar, açıp karıştırıyorlar çantayı falan.

güle güle :)
0
Oscar
(12.01.20)
Eğer değişmediyse inişe yarım saat ya da 1 saat kala kabin görevlileri doldurulması gereken şöyle bir formdan bahsedecek: www.cbp.gov Bazen gezip teker teker soruyorlar bazen de el kaldırmanızı istiyorlar.

Aktarma yaparken kontroller uzun sürebilir, bir sürü soru sorabilirler. Çantanızı kontrol etmek için izin isteyebilirler. Bütün belgeleriniz tam ise ve kabine alınabilecek şeyleri harfi harfine takip ettiyseniz endişe edecek bir şey yok.

Ben en çok indikten sonraki pasaport kontrolünden endişeliydim (internette çok fazla korku hikayesi var) ama hiçbir sorun çıkmadı.

Mevsimden ve gittiğiniz yerden dolayı sizin için sorun olmaz ama genellikle iç mekanlar acayip soğuk oluyor. Haziran ayında ısınmak için konferansın yapıldığı binadan dışarı çıktığımı hatırlıyorum :)
0
bruce mclaren
(12.01.20)
Yanınızda biraz nakit dolar taşıyın, sorabilirler.
0
kaset
(12.01.20)
(20)

işsizlik ve intihar

problem34
Son zamanlarda işsizlik kaynaklı intihar vakaları görüyorum.Ne bileyim bunlar hiç mi simit satayım vb düsüncesi içine girmiyor ? Neden direkt canına kıyıyolar ? Bu kadar intihar kolay mı ? Türkiyede cidden açlık var mı ? Belediye vb kurumlar yardım etmiyor mu ?
Son zamanlarda işsizlik kaynaklı intihar vakaları görüyorum.Ne bileyim bunlar hiç mi simit satayım vb düsüncesi içine girmiyor ? Neden direkt canına kıyıyolar ? Bu kadar intihar kolay mı ? Türkiyede cidden açlık var mı ? Belediye vb kurumlar yardım etmiyor mu ?
0
problem34
(05.01.20)
hiç simit satmayı denedin mi?
0
rentts
(05.01.20)
Onlar simit satmayı düşünüyordur da, işveren bu bizle kaç gun simit satabilir ki, sonuçta üniversite mezunu, yarın bir gün bırakır gider, istediğimiz gibi de ezemeyiz diyip işe almıyordur.


Memurlar.net sayfasında isyan eden kişileri görebilirsiniz. İyi puan alıyorsunuz mülakatta eleniyorsunuz. Özele gidiyorsun "sen bizi bırakıp gidersin" diyorlar.

İnsanlar çaresiz kaldığı için intihar ediyor. Ben hiç kimsenin masa başı iş olmadığı için intihar ettiğini düşünmüyorum.

Ve evet, yardım eden kimse yok. Aç olan kişilerin sayısı oldukça fazla.
0
geçerkenugradım
(05.01.20)
İntihar etmek için sadece aç olmak gerekmiyor. Aslında kimse kolay kolay açlıktan intihar etmez zaten, bazı şeyleri gururuna yediremediği için eder. Yoksa git sokakta bir lira iste milletten karnını doyurursun yine yada lokantaları gez karnım aç param yok de illa ki yemek verir sana birileri. Hayattan beklentisi kalmamıştır, bugüne kadar istediği hiçbir şey olmamıştır, toplum baskısından yılmıştır, aile baskısından yılmıştır, arkadaşı kalmamıştır vs. bin tane ana sebep var aslında. İşsizlik bataklığına girdiğinde bunların birçoğu default olarak geliyor zaten. her gün babandan 20-30 lira harçlık beklemek koyar insana bir süre sonra. Arkadaşların bir yere gider paran olmadığı için gidemezsin, gitmek istesen bile giyecek doğru düzgün kıyafetin olmayabilir, gururuna dokunduğu için türlü türlü bahaneler uydurursun, bir süre sonra ister istemez asosyal olursun, ondan sonra da intihar fikri kafanda ciddi yer etmeye başlar.
0
mesa
(05.01.20)
@rents sokakta kağıt dağıttım.Simitte satarım.

@geçergünugradım ve @mesa sanırım haklısınız ama intihar sırf iş bulamıyorum diye olmamalı .İnsanı iş bulamamak girişimci yapmalı !
0
🌸problem34
(05.01.20)
bir işsiz olarak söyleyebilirim ki etmiyor. işsiz gençleri anlayamıyorum bende. ama 30+ işsizlik ağır geliyor insana. kimseden para isteyemiyorsun birde insanın gururu kırılıyor yani. ama 30 yaş altı hele 22 23 yaşında gencecik çocukların yapabileceği bir sürü iş var. bir çoğu üniversite mezunu olduğu için "iş" 'i kendine yakıştıramadığı için çalışmayıp bunalıma giriyor. tanıdığım bir sürü minibüs şöförü seyyar satıcı vb var üniversite mezunu. biraz onur kırıcı olsa da hayatın gerçeği çalışıp para kazanmak. ama gençler biraz şey... şey işte... yani bir sürü bar günlük 100 150 liraya işçi arıyor, tanıdığım 2 bar sahibi çalışacak adam bulamıyor her hafta birini işe alıyorlar, önümüzdeki hafta "bu iş zor" diyerek insanlar işten çıkıyor. sebebi de kendilerinin üniversite mezunu olması diyor arkadaşım. ama türkiyede ciddi manada açlık var. bunu tartışmak yersiz olur. ülkede çalışsan bile açsın şu an. asgari ücret açlık sınırının "biraz" üstünde, yoksulluk sınırının ise epey altında. dolayısıyla büyük bir kesim aç, ama genel olarak çok büyük bir kesim yoksul diyebiliriz.
0
Tears of Devil
(05.01.20)
işsiz insan nasıl girişimci olsun peki? örnek verin mesela. cebinde para yok girişimci olacaksın?

kuzenim ankara antlaşmasıyla ingiltereye gitti. tüm birikimi gitti. ailesi de üç evini sattı.
0
geçerkenugradım
(05.01.20)
O zaman genç işsiz %25'in tamamı çıksın simit satsın, pazarda limon satsın, kağıt toplasın. Hatta bunların büyük bir bölümü de 4 yıl okumuş olsun. Okumamış kitle de siyasi bağlantıları ile bağladıkları işlerle altlarına Range çeksinler. Böyle mantık olur mu yav? Aynen islam devriminden sonraki İran ve Amerikan işgalinden sonraki Irak'taki gibi senaryolar. Kasım Süleymani inşaat işçisiyken komutan yapılmış. Irak'ta tanıştığım işadamı vardı, mütahhitlik yapıyordu, Saddam döneminde bakkal işletiyormuş, sonra koskoca mütahhit yapmışlar adamı. Hocam işte bu ziniyet gençleri intihara demesek bile karamsarlığa sürüklüyor. Devletin görevi elbette her gence iş bulmak, her açı doyurmak değildir; fakat piyasayı canlandırıcı ve her bireyin kendi ayakların üzerinde durabilceği ortamı desteklemektir. Bizim iç politika ayrı, dış politika ayrı... Aha Suriye bitecek mi diye düşünürken Libya başladı. Böyle yönetilmez...
0
malheiros
(05.01.20)
Hocam şimdi dünyada bin bir çeşit insan var. Milyon tane farklı karakterde insan var, milyon tane farklı yaşanmışlığı olan insan var. "Bak ben simit sattım bla bla yaptım herkes yapsın" diye bir genelleme yapamazsın. Kahve muhabbeti olur yani bu. İnsan psikolojisi bu kadar basit bir şey değil.
0
mesa
(05.01.20)
sokakta simit falan satamazsın.
çorap bile satamazsın.
bir sefer kadıköy de midye satan bir çocugu 15-20 kişinin dövdügünu gördum. iki uc kişi olsa ayırırsın bu oyle degil bildigin çete gibiler. tezgahı kafasına vura vura kırdılar.
0
kulustur
(05.01.20)
İnsan psikolojisi bu kadar basit bir şey değil.

nerede yaşıyorsunuz bilmiyorum ama dünyanın birçok ülkesinde açlık var.

olayın belediyenin yardım edip etmemesiyle alakası yok. bu soru için bir uzmanın cevap vermesi gerekir. bunlar da, ekonomist, toplumbilimci, ruh bilimci ve ruh doktoru.

olay gerçekten simitlik bir durum değil çünkü. bireysel bir ihtihar ancak uzmanlar bunu farklı ve gerçekçi boyuttan açıklar. burda da o yok.
0
market_arabasıyla_terör_estiren_trafik_canava
(05.01.20)
Olaya sadece sokakta bir şey satmak yönünden girip gideceğim. Her köşe tutulmuş siz tek başınıza bir şey yapmak isteseniz dayak, tehdit vs ile yaptırmıyorlar . Sandığınız kadar kolay değil.
0
damla sakızlı dondurma
(05.01.20)
aynen damla sakızlının dediği gibi geçen tvde zabıta simitçinin simitlerini götürdü. adam 750 liram gitti diyordu.

bir de çiftçilere destek vereceğiz dediler. tarım kredisi desteği verenler 50 bini 150 bin olarak ödüyormuş.bunun linkini bulamadım. fox haberde izlemiştim 2 gün önce.
0
geçerkenugradım
(05.01.20)
Sokakta mafya ve çeteler var kolay değil o işler. Anında tepene çökerler senin.
0
komando kani var bende
(05.01.20)
Simitçi çok acil işim çıktı, tezgaha bakar mısın desin sana yalvara yakara. Sen de kabul etmiş ol, o 10 dakika sana 10 yıl gibi gelir, tanıdık biri görse rezil olucam düşüncesiyle kurdeşen dökersin
0
neverletyougodown
(05.01.20)
sen nerede yaşıyorsun l.a'da falan mı?
0
anarsika
(05.01.20)
İnsanlar durumlarının düzelme imkanı olmadığını düşündükleri için hayatlarına son veriyorlar.

Ayrıca, sanki simit satmak çok kolaymış gibi yazmışsınız. Küçük girişimcinin Türkiye'de devlete veya devletin gayriresmi aygıtlarına (mafya vb.) haraç vermeden serbestçe iş yapması mümkün değil. Simit ve limon satmayı geçtim dilenemezsiniz bile. En iyi ihtimalle vergi gelirinin dörtte üçü dolaylı vergilerden sağlanmıyormuş, kimse vergi kaçırmıyormuş gibi tepenize çöküp "sen devletine nasıl vergi ödemezsin" diye tepene çökerler.

İşsizlikten fırsat yaratıp girişimci olmak için mülkiyet haklarına saygılı bir hukuk devletinde yaşamak lazım.
0
bruce mclaren
(05.01.20)
@angina instagramdan satış yap,büyük şehirde iş ara hayat güzel !
0
🌸problem34
(05.01.20)
insanlar onca sene dirsek çürüttükten sonra günde 10 saat karın tokluğuna çalışmak istemiyorlar, hele ki diğer insanların nasıl yaşadığını çok daha rahat bir şekilde görebildikleri böyle bir devirde. bunun adı da "şımarıklık" oluyor, "nankörlük" oluyor. bu zihniyetteki adamların yatacak yeri yok. yattığı yerden para kazanmak isteyen birinin intihar ettiğini zaten görmezsiniz. o fakir diye beğenmediğiniz, iş beğenmediğini söylediğiniz insanların çoğu türlü türlü aşağılamalara, terbiyesizliğe maruz kalarak sırf karnını doyurabilmek için türlü türlü işte çalışıyor genelde. onca sene eğitim aldıktan, belli bir alanda kendilerini geliştirdikten sonra insanca simit satabilmekten fazlasını yapmak istemeleri tuhaf mı?

bugün 4 bin lira maaş alan şanslı sayıyor kendini. bu parayla ne yapabiliyorsun sen mesela? ömür boyu çalış. ev mi alacaksın? araba mı? sabah akşam peynir ekmek yersen belki 45-50 sene sonra yaparsın işte. insanların psikolojisi bozuluyor. kimse yatmak ya da saraylar sahibi olmak derdinde değil. sadece şunu soruyor insanlar: başkaları refah içinde yüzerken ben niye bunca uğraşıma rağmen hep mücadele etmek zorunda kalıyorum? etsem ne olacak, ömrümü sırf aç kalmamak için çabalamakla mı geçireceğim?

buna diğer sorunları da ekle, dağ gibi büyüyor işte. psikolojin bozuluyor. çalışkan, mücadeleci, yırtık insanlar yerine göre günde 16 saat çalışır, gardırobun içinde uyur, tuvalette yatar vs... onlara helal olsun tamam ama bu "norm" değildir. insanlık onuruna, gururuna yakışan bir şey değildir. insanların bunu normalleştirmesi, insanlardan bunun beklenmesi şerefsizliktir. hele ki okula gitmiş, eğitim almış, 22-23 yaşına kadar dirsek çürütmüş insanların yarına çıkıp çıkamayacağını düşünmek zorunda kalması devletin ve düzenin ayıbıdır. hiçbir kimse insanca yaşayabilmek için "katma değer üretmek" zorunda olmamalı; komünizmi mabadından anlayan arkadaşlar gibi "doktorla işçinin maaşı aynı olsun" falan demiyorum ama insanlar iş bulabilmeli ve günde 8 saat çalışan her insan belli standartlara kavuşabilmelidir. oyuncak değil bu, insan. haftada 40-45 saat çalışan insanlar bir parça et yiyemiyorsa, yırtık ayakkabısını yaptıramıyorsa bunun sorumlusu o insanlar değildir. devletin görevi de bu insanlara sahip çıkmak, insanlara iş ve yaşam konusunda destek olmaktır.

robot değiliz hiçbirimiz. sen yıllarca uğraşıp bir ev yapsan, ben de seninle dalga geçer gibi gelip dinamitle patlatsam "neyse yenisini yaparım" deyip gidecek misin? hiç üzülmeyecek misin? bu ülkenin başına ne geldiyse bu garibanlığı normal bulan, hak arayana "nankör" diyen, vasatlığı ve varoşluğu yücelten anlayıştan geldi. bunu üniversite mezunu olup da iş bulamadığı için intihar eden insanlar yerine gidip patronlara anlatsanıza. onlara sorsanıza bakalım çalışanları tembel miymiş?

ulan benim annem 50 yaşında sabah akşam, gece gündüz demeden çalışıyor. bir ara temizliğe giderdi, ben masaj yapmasam ertesi gün yerinden kalkamıyordu kadın. şu kadıncağız 200 lira fazla istese "tembel" olacak, "nankör" olacak; iyi yaşayamadığı, çocuklarına gelecek sağlayamadığı için psikolojisi bozulup da intihar etse "niye simit satmamış" olacak öyle mi?

şu kapitalizmi, patronları, girişimcileri sevdiğiniz kadar sadece insanca yaşamayı arzulayan ve bunun için halihazırda haftanın 40-45 saatinden vazgeçmeyi göze almış insanları sevseniz ya lan, çok mu zor?
0
der meister
(05.01.20)
Soru saka gibi
Der meister +1
0
hindistan cevizi
(05.01.20)
@der mister o kadar güzel ve net yazmış ki ekleyecek bir şey bulamadım cevap olarak.
0
nifak tohumu
(05.01.20)
(9)

İtalyan bir arkeologun Türkiye'de yaşaması/iş bulması

finduilas
evet, başlıktaki gibi.Nişanlım İtalyan, İtalya'da iyi bir üniversiteden Arkeoloji mezunu. Kendisi bu yıl Türkiye'ye geldi, Ekim ayından beri Türkçe öğrenmekte. A2 kurunu gayet başarılı bir şekilde tamamladı, B1 kurunda ilerlemekte.Şimdi, sorularım şunlar:1. Türkiye'de Arkeoloji mezunu olup, Türkiye'
evet, başlıktaki gibi.
Nişanlım İtalyan, İtalya'da iyi bir üniversiteden Arkeoloji mezunu. Kendisi bu yıl Türkiye'ye geldi, Ekim ayından beri Türkçe öğrenmekte. A2 kurunu gayet başarılı bir şekilde tamamladı, B1 kurunda ilerlemekte.
Şimdi, sorularım şunlar:
1. Türkiye'de Arkeoloji mezunu olup, Türkiye'de çalışan/iş arayanların durumu malum. Kazı, müze vs. gibi iş olanakları nelerdir? Kendisi iyi bir İngilizce'ye sahip ayrıca C1 seviyesine kadar da Türkçe öğrenmeyi kafasına koymuş durumda.
2. Türkiye - İtalya kıyası yapmadan, eğer yoksa iş olanağı, başka neler yapabilir kendisi?
0
finduilas
(26.12.19)
2. Çokuluslu projelerde kodamanlar veya ekipler arası diyaloğu sağlamak için tercümanlık yapabilir (yeminli tercümanlık sertifikası alması gerekebilir) Yayıncılık sektörü rezalet, İş Bankası gibi yerlere İtalyan klasiklerini çevirmedikçe para kazanması zor. İtalya'nın girişimciler için Ankara Antlaşması benzeri bir vize programı var. O programa başvuranlar için danışmanlık yapabilir (eğer oranın bürokrasisiyle içli dışlıysa tabii, genel olarak yaşamla ilgili danışmanlık da olabilir, bizim millet araştırmayı sevmediği için epey bir potansiyel görüyorum :)) Tabii bu saydıklarımın hepsi için iyi kötü bir network oluşturmak lazım.
0
bruce mclaren
(26.12.19)
kazı ihtimali daha yüksek ama müzeler çökenin kalkmadığı yerler.yabancı kazı başkanlarıyla irtibata geçmesi lazım.yürüyen 30 civarında kazı var bu şekilde,içlerinde italyan üniversiteleride var.geçen sene yüzde 51 türk çalışan şartı gelmişti ama yinede italyan bir arkeologun şansı var.

italya dan unik ziyaretçi sayısı çok yüksek,klasik turist rehberi yeterli gelmiyor.örnek olarak istanbuldaysa klasik topkapı sarayı ayasofya olayından çıkıp istanbuldaki latin eserleri,ceneviz eserleri gibi daha özel alanlarda profesyonelleşip farklı bir rehberlik yapabilir.
0
duptıs
(26.12.19)
arkeologlar tr'de işsiz zaten bir de italyan mı katılacak aralarına.
komik valla.

anca italya'nın sponsor olduğu kazılarda falan iş bulabilir onu da oradan ayarlamasında fayda var.

imkansız demiyorum ama anca ajan falan olsan bu yolu seçersin herhalde.
0
ozdek
(26.12.19)
evlenin ve italya'ya gidin, hatta oradan almanya veya daha farklı bir ülke de olabilir. maceraya ne gerek var?
0
burya
(26.12.19)
karkamıştaki kazı ekibiyle tanışmıştım, başlarında bologna üniv prof. vardı. tüm ekip italyandı. sosyal medyadan (mail vs) iletişime geçme bir şans oluşturabilir.
0
kapti
(26.12.19)
AB projelerine bakın. İtalyan eleman arayan olabilir. Gerçi son dönem projeleri hep göçmenlere yönelik ama...
0
balik kraker
(26.12.19)
açılın kesin gelir kapısı geldi
ilk etapta, lisansını edinmesi kolaysa rehberlik
sonra italyaya gitmek isteyen öğrencilere danışmanlık, sadece italyan lisesi çıkışlılar değil, italyada güzel sanatlar ve mimarlık okumak isteyen sayısız öğrenci var. bu siteden bir mimar bile vardı, italyaya gidemedi tabi o ayrı.
0
esref
(26.12.19)
Malatya arslantepe kazı ekibi italyan diye hatırlıyorum. Bu tarz kazı alanlarını araştırabilir.
0
Phoebe
(27.12.19)
cevaplar için teşekkürler arkadaşlar.
Şu an burada çalıştığım için, İtalya'ya gitmem pek söz konusu değil. İtalyanca bilgim de orada çalışacak kadar çok değil.
Yalnız, şöyle bir araştırma yapınca, rehberlik için sadece Türk vatandaşları rehberlik ruhsatı alabiliyor-muş. TUREB'in sitesinde öyle okudum.
Danışmanlık hizmeti yapabilir mi, yapabilir. Ama şu an İstanbul, Ankara veya İzmir gibi büyük şehirler ikamet etmiyoruz.
0
🌸finduilas
(27.12.19)
(7)

Avrupa'da halk neden monarşiye karşı değil?

ya ben lan neyse
çok aşağılayıcı bir şey değil mi bu monarşi? demokrasinin beşiği ülkeler bir de.bu tip sorularda "senin ülken daha bik bik" diyenlere söylemek istiyorum: durumun farkındayım. ben onların bakış açısını merak ediyorum.
çok aşağılayıcı bir şey değil mi bu monarşi? demokrasinin beşiği ülkeler bir de.

bu tip sorularda "senin ülken daha bik bik" diyenlere söylemek istiyorum: durumun farkındayım. ben onların bakış açısını merak ediyorum.
0
ya ben lan neyse
(24.12.19)
Monarşi sembolik. Bizde nasıl Osmanlı'nın geleneksel, kültürel ve tarihsel mirası varsa onlarda da monarşi benzer bir çağrışıma sahip. Tabi li onların modern devletleri de bu yönetim biçimi içinde şekillenmiş olduğu için Osmanlı'dan farklı. Ayrıca Avrupalı sıradan bir vatandaşın sıradan bir TC vatandaşından daha fazla bir siyasi bilinci yok.
0
prole
(24.12.19)
@prole: bu adamlar demiyor mu "benim vergimle bunlar neden lüks içinde yaşıyor? onlar da tavuğun götünden çıkan yumurtaya muhtaç ben de..." diye. hem bunu söyledikten sonra 7 sülalenle birlikte hayatının ...kilme riski de yok.
0
🌸ya ben lan neyse
(24.12.19)
sembolik onlar, tarihle, geçmişle bağlantılarını korumak gibi algılıyorlar. Hiç biri yırtık dondan çıkar gibi siyasete bulaşmıyor, partiler üstü bir yapıları var, göstermelik birkaç karar onaylayıp, davetlerde sömürge ziyaretlerinde bulunuyorlar. Ama sosyal medya ile birlikte bunların ayrıcalıklarına karşı artan bir hareket oluşuyor yavaş yavaş, topyekun bir karşı çıkış için epey zaman geçmesi lazım. Prens Andrew olayı gibi şeyler yavaş yavaş büyüyüp kar topuna dönüşecek ama daha çok zaman geçmesi lazım
0
neverletyougodown
(24.12.19)
Vergi olduğundan emin misin? Aristokrat ailelerin toprak gelirleri, şirketleri var. Kraliyet ailesi gelirleri vergilerden kaynaklanmıyor olabilir.

Edit: haklısın. Vergiler de varmış: www.gzt.com/amphtml/aktuel-kultur/ingiliz-kraliyet-ailesinin-mal-varligi-ve-harcamalari-belli-oldu-3508898

Tartışmalar varmış ama yani bizde de *** çocukları var işte. Çıktı harcamaları, saray var. Şunu göz önünde bulundurmak lazım sadece, Avrupa medeniyeti o kadar da medeni değil. Teknolojik gelişmeleri ve emperyalizm sayesinde ekonomik olarak ileri olsalar da barbarlık aynı barbarlık. Bu konuda oldukça eminim:) Ama vergilerin ne kadarının kraliyet ailesine gittiği, ne kadar göze soktukları da önemli toplumsal tepki için. Eğer mesela İngiltere'de Corbyn secilse bu bütçe kisilabilirdi tahminen. Ama onun için de halkın büyük çoğunluğunun muhafazakarlari desteklememesi gerekirdi. Muhafazakar destekleyen halkın kraliyetle sorunu yok zaten.

İsveç'te de kral var ama siyasi bir rolü yok pek. Nobel falan veriyor. Oralarda güçlü demokrasiler var. Vergi durumunu bilmiyorum ama vergilerin krala gitmesini elestirmek için ya güçlü bir sol ya da güçlü bir liberalizm lazım ki Avrupa'da bunlar o kadar da güçlü değil.
0
prole
(24.12.19)
Monarşiyi de kiliseyi de seneler önce yerlerine oturtup sınırlarını belirlemişler. Bugün iki kurumun da pek bir gücü yok.

Bütün Avrupa monarşilerinin yıllık bütçesi bir diyanet ya da külliye bütçesi eder mi bilemedim (ederse genel bütçeye oranı ne kadardır?) Güzel bir araştırma konusu olur.

Her monarşinin yolu demokrasiye çıkmadığı gibi her cumhuriyet de batı demokrasisi olacak diye bir şey yok (bkz: malum ülke) Ben artık ülkelere monarşi-cumhuriyet, devletçi-liberal, sol-sağ yerine açık toplumdan mı yanalar kapalı toplumdan mı diye bakıyorum.
0
bruce mclaren
(24.12.19)
@hey corc versene borc +1, adamın ülkesi refah içinde, özgürlükçü, sağlık sistemi iyi, alım gücü iyi, iş bulamadığında bile devlet yardımını veriyor, kral/kraliçenin pratikte pek bir söz hakkı yok.

Ne yapsın bu adam monarşi var diye isyan edip devrim mi yapmaya kalksın? Hadi yaptı diyelim, pratikte adamın hayatında ne değişecek?
0
noluyo yaa
(24.12.19)
İngiltere örneği var karşımızda kapı gibi. Biz 19. yüzyılda göstermelik de olsa padişahın yetkisini “sınırlamaya” çalışırken adamlar 1200’lerde magna carta İle kralın yetkilerini sınırlamışlar. Adamlar geleneklerine sonuna kadar bağlı ama iş demokrasiye, özgürlüğe gelince kral hikaye. Kaldı ki bu adamların anayasası da yok. Ama taşlar yerine öyle bir oturmuş ki bu geleneklerinin değişmesi imkansıza yakın. Ayrıca arkadaşların dediği de doğru. Ekonomi, gelişmişlik, refah belli bir seviyenin üstündeyse halk monarşi olaylarına kafayı çok takmıyor. Neden-sonuç açısından kraliyetin ve onun sömürge politikalarının toplamı şu anda hümanist takılan vatandaşların refahını etkiledi.
0
silah taciri
(24.12.19)
(14)

Oyun tavsiye eder misiniz? / biraz önemli

KUCO
dünyadan soyutlasın beni, öyle bir oyun olsun... türü hiç fark etmez.
dünyadan soyutlasın beni, öyle bir oyun olsun... türü hiç fark etmez.
0
KUCO
(19.12.19)
Skyrim
0
chicha
(19.12.19)
cs go
the walking dead serisi
final fantasy xii
0
toua tokuchi
(19.12.19)
metro serisi
0
ya ben lan neyse
(19.12.19)
world of warcraft
diablo iii
warframe
borderlands serisi
0
knight of cydonia
(19.12.19)
borderlands 3 olabilir yeni oyun oynarım dersen, yok sistemim eski dersen borderlands 2 oyna çok uzun süre oyalar ve çok fazla oyuncusu var.
0
hem şişko hem deli
(19.12.19)
eski oyun ama oynamadıysanız mount and blade fena kitler:)
Europa Universalis de öyle
0
anten
(19.12.19)
knight online, hayat offline krdşm asdfas

insurgency
the witcher
iji diye amatör bir oyun var, o da fena sarıyor ben bu hafta 40. defa indirdim oynuyorum.
lol?
0
Tears of Devil
(19.12.19)
Football Manager kadar dünyadan soyutlayan bir oyun oynamadım :)
0
bruce mclaren
(19.12.19)
dota 2.
kaptırırsan fazla soyutlanırsın.
0
sanquis
(19.12.19)
Factorio
0
masseter
(19.12.19)
cs
dota 2
0
datnet
(20.12.19)
gris, limbo-inside de seni soyutlar. gerçi hikayeli tüm oyunlar seni soyutlar. witcher serisi, to the moon, brothers - a tale of two sons...
0
ya ben lan neyse
(20.12.19)
argent dawn
(20.12.19)
Epic games müthiş indirim yapmış. Assassin's Creed origins ve odyssey normal sürümleri toplamda 93 Tl, Dlc ile isterseniz toplam 172 tl ye denk geliyor bence kaçırmayın.
0
jorah the andal
(20.12.19)
(19)

yurt dışında yaşayanlar - nereden katılıyorsunuz

bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
duyuruya hangi ülkenin hangi şehrinden katılıyorsunuz?kaç yıldır yurt dışındasınız?memnun musunuz?
duyuruya hangi ülkenin hangi şehrinden katılıyorsunuz?

kaç yıldır yurt dışındasınız?

memnun musunuz?
0
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
(18.12.19)
Merhabalar,
Isvicre'nin Cenevre sehrindeyim. Haziran 2019'dan beri buradayim. Su anda gayet memnunum. Hersey yolunda.
Sevgiler
0
interview with the vampire
(18.12.19)
Köln, okul bitince memnun olmayı umut ediyorum
0
vhs kaseti
(18.12.19)
Londra
Son 2 yildir
memnunuzdur
0
Sebastian
(18.12.19)
londra son 2 yil, oncesi bangkok, oncesi istanbul
memnunum :)
0
try again fail again fail better
(18.12.19)
viyana'dan katılıyore

2013'ten beri burdayım

gayet mutluyum
0
viyana kangurusu
(18.12.19)
Fransa kirsali, yakinda sehre tasinacagim gibi, 2 senedir buradayim, onceden bir sene buenos aires, her halukarda turkiye"den daha mutluyum.
0
hewit
(18.12.19)
Mlada Boleslav / Cekya.
2,5 yil.
Ileri derecede memnunuz.
0
erectrode
(18.12.19)
4 yıl dubai - yemen turkusu...
0
mrduck
(18.12.19)
freiburg/almanya
6 ay oldu
memnuniyeti ölçecek derecede elimde done yok. buraya geleli başıma gelmeyen kalmadı. alışırız inşşşşş.

şunu da şuraya bırakayım;
www.youtube.com
0
japon askeri
(18.12.19)
1 ay oncesine kadar leicester-ingiltere'de idim. simdi oradaki isim bitti Turkiye'deyim. is bulursam donerim. leicester, ingiltere'nin en guzel yeri degil; ama turkiye'den iyidir. Firsatim olsa, iskocya ya da galler taraflarinda yasardim. cok guzel yerler. farkli ulkelere de is basvurusu gonderiyorum: hollanda, isvicre, amerika, (belki) kanada..
0
ubi dubium ibi libertas
(18.12.19)
Bir yildir Düsseldorf. Toplamda 4,5 yil olacak.

Donulmeyecek bir memnuniyetsizlik yok.
0
buf-e kür
(18.12.19)
londra, 7 ay.

fena degil simdilik, keyfim yerinde.
0
captainobvious
(18.12.19)
Son 10 senedir 1-3 sene aralıklarla çeşitli ülkelerde yaşadım. Şu anda Toronto, Kanada'dayım. Fena değil, memnunum.
0
fxinturevi
(18.12.19)
KKTC sayılır mı? :) 5 senedir Lefkoşa'dayım.
0
Başkalaşım
(18.12.19)
Helsinki, 10 ay. Memnunum hatta keşke daha önce gitseymişim diyorum.
0
bruce mclaren
(18.12.19)
Kanada
15+ sene.
Kimseye "buraya gelin" demem.
0
cooperr
(18.12.19)
20 sene amerika, 8 fransa. Amerika daha iyi. Ama bazi yonleri kotu. Fransaya gelmeye gerek yok. Daha kuzeye tasinmak icin firsat kolluyorum.
0
beriberi
(19.12.19)
Amerika / 1.5 yildir burdayim
0
oscar
(19.12.19)
avustralya. 6 sene olacak neredeyse.

tas catlasin 5-6 seneye turkiye'ye donecegim. burasi cok uzak her yere. madem bir tane hayatimiz var ailemizle gecirelim bari. yoksa bildigin yeryuzundeki cennet.
0
baldur2
(16.05.20)
(2)

Yurtdışı iş mevzuları

ismira007
Lise mezunu (üniversite terk) bir arkadaşım var. Elemanın İngilizcesi çok iyi. 5-6 sene kadar da iş tecrübesi var. Laboratuvarda benim yanımda çalışmıştı. Bu arkadaş yurtdışında iş bulabilir mi? Yer önemli değil? Bana sordu da ben pek bilmiyorum.
Lise mezunu (üniversite terk) bir arkadaşım var. Elemanın İngilizcesi çok iyi. 5-6 sene kadar da iş tecrübesi var. Laboratuvarda benim yanımda çalışmıştı. Bu arkadaş yurtdışında iş bulabilir mi? Yer önemli değil?
Bana sordu da ben pek bilmiyorum.
0
ismira007
(10.12.19)
Almanya´nin yeni gocmen yasasini arastirsin. Universite mezunu aranmiyor, ayrica lab. alaninda sanirim acik var, calistigi alani kanitlarsa isci vizesi alabilir direkt. Tek sarti, basvurudan once orta derecede Almanca ogrenecek.
0
buf-e kür
(11.12.19)
Yurtdışındaki şirketlerden iş teklifi alacak kadar kalifiye olup olmadığını biz bilemeyiz. Kalifiye ise ve sözleşmesinde yazan yıllık ücret atıyorum 50.000 eurodan yüksek ise (her ülkenin minimum gelir şartı farklı) lise mezunu olmasına bakmadan çalışma vizesi/oturum izni veren AB ülkeleri var.

İngilizce seviyesini belgeleyebiliyorsa, çalışma vizesi/oturum izni başvurusunda dil seviyesini kanıtlamasını isteyen ülkelerde (hepsi istemiyor) avantajı olur. Bu arada isteyenler genellikle İngilizce yerine ülkenin yerel dilini bilip bilmediğine bakıyor.
0
bruce mclaren
(11.12.19)
(10)

fransa'da hayat diğer avrupa ülkelerine göre çok mu zor

bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
yoksa bu protestolar daha çok fransızların protest kişiliklerinden mi kaynaklanıyor? devamlı süregelen bu memnuniyetsizlik hali hayat standardının eskiye göre fransa'da çok düştüğünün mü göstergesi? ingiltere, almanya veya italya gibi ülkelerle karşılaştırınca ne durumdalar?
yoksa bu protestolar daha çok fransızların protest kişiliklerinden mi kaynaklanıyor? devamlı süregelen bu memnuniyetsizlik hali hayat standardının eskiye göre fransa'da çok düştüğünün mü göstergesi? ingiltere, almanya veya italya gibi ülkelerle karşılaştırınca ne durumdalar?
0
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
(06.12.19)
Fransa'da bir kaç defa bulundum ve 2 sene İngiltere'de yaşadım. Tamamen bi yerimden uyduruyorum şu anda ama Fransa'da protestoların daha fazla olmasının sebebi adamların protesto olayına alışkın olmalarından kaynaklı - krallarını öldürmüşler ne de olsa. İngilizler kolay kolay sokağa çıkmaz.
0
euteamo
(06.12.19)
ekonomi ile alakalı değil. fransız ihtilalini yapanların torunları, gayet normal yani :)
0
candide
(06.12.19)
Hayır sendikalar daha güçlü ve grev kültürü daha yaygın.

Mesela fransa'da birini işten atmak imkansıza yakındır, İngiltere'de grev yapmaya kalk seni kapıya korlar.

ayrıca en.wikipedia.org
0
noluyo yaa
(06.12.19)
İngilizler 1200'de falan kraliyet yetkilerinin Magna Carta ile kısıtlayıp demokratik düzene uymaya zorladığı için demokrasi anlayışı çok uzun bir geçmişe dayanıyor, Fransızların yaptığını bi 500 yıl önce yapmış adamlar, haliyle İngilizleri bu anlamda sokağa çıkmıyor diye düşünmemek lazım, özellikle yetmişli seksenli yıllarda anarşinin İngiltere'de zirve yaptığı yıllardır, öğrenci ayaklanmaları sol tandanslı ayaklanmalar, ki Avrupa'da en uç sol eylemler genelde İngiltere'de olur, oldukça yaygındı. Mesela 1 Mayıs gösterilerinin en hard yaşandığı Avrupa ülkesi de yine İngiltere'dir. Gel gelelim bugün bu olaylar yaşanmıyorsa, tek nedeni ekonomik refaha ulaşılmış olmasıdır, başka bir nedeni yok, insanlar yaşamlarından memnunlar. Yarın ucu kendilerine dokunacak bir olay yaşansa sokağa inmekten çekineceklerini sanmıyorum. E Almanlar zaten robotize sistem, sokağa inmelerini beklemek çok gerçekçi olmaz fakat Fransızlar kültürel yapı itibari ile ne İngilizler gibi ne de Almanlar gibi bir ülke; adamların %60'ı etliye sütlüye karışmayan Doğu Avrupa kafasındaki köylü toplumu, ki orijin olarak gerçek Fransız diyeceğimiz kişiler de bunlar, şehirdeki halk Afrikalı etnik grupların yüksek olduğu bir popülasyona sahip, grevlerdir gösterilerdir eylemlerdir, bu tip olayların çıkış noktası buradaki topluluklar aslında, yani Fransız İhtilali ile ayaklanmaya alışmış bir toplumun yaptığı bir şey değil pek, "ezilme" olayına müsamaha göstermek istemeyen Afrikalı etnik grupların bu olaylarda payı daha yüksek bana kalırsa.
0
angelus
(06.12.19)
Protesto ve hak arama yerel kulturun bir parcasi. Noluyo yaa'nin dedigi gibi Fransa'da isveren tarafindan feshedilmesi mukun olmayan sozlesme tipleri var, tabi bu sozlesmeleri herkes alamiyor ama yine de Fransa'da durumu ozetleyen bir sey. Bu hak arama olayi fransa'yi gunumuz vahsi dunyasinda bir miktar fakirlestiriyor, fakirlestiriyor diyorsam zenginleri daha az zengin yapiyor, bir abd gibi takilsalar daha iyi buyume sartlarina sahip olurlardi ama hicbir insan fransa gibi bir yapi yerine abd'de dogmak istemez zaten.

Macron ise fransa'yi bu acilardan ehlilestirmek icin ugrasiyor ama kolay degil.

Angelus'a duzeltme; bu hak arama yapisinin temel motoru sudur budur diyemeyiz. afrikali halk beyaz fransizdan daha aktif degil bu konularda.
0
hewit
(06.12.19)
Bayağı yazmışsınız ama mesele şu: son zamanlarda zamlar oluyor, maaşa yapılan zamdan fazla vergi yükü biniyor. Bu da fakirleştiriyor yani. Geçende ulaşım biletine zam gelmiş.
0
prole
(06.12.19)
Bir arkadaşım Fransada yaşıyor ben de sordum, "işler azıcık bozulsa grev yapıyorlar yasal hak zaten" dedi. Bizdeki gibi son aşamaya gelince ses çıkarmak(hatta onu bile yapmıyoruz) yok.

Tek başına iş yavaşlatan grev yapan vs. bile oluyormuş. Adamların genlerine işlemiş.
0
nhk ni youkosu
(06.12.19)
şiakyet etmek ve eylem yapmak fransızların milli sporu. kendileri bile dalga geçiyor bu konuyla
0
argent dawn
(06.12.19)
Alıntı: grev yapmak, ya da greve gitmek kelimesinin kökeni, fransa'nın greve meydanında, işten çıkartılan insanların toplanarak protesto yaptıgı yerdir.
0
neck_and_neck
(06.12.19)
Fransa'ya özgü mü emin değilim. Birey ve vatandaş olabilmiş toplumlarda protesto ve grev oldukça yaygın.

Yunanistan'da birkaç yıl önce polis şiddeti nedeniyle halk ortalığı yakıp yıktı.

Finlandiya'da Posti grevi yeni bitti. Dayanışma için başka meslek dalları da greve gitti. Bazı otobüs hatları 1 gün çalışmadı. Sonunda istediklerini aldılar. Hatta bu nedenle hükümet düştü.

Fransa'daki güncel durumun ekonomi ile beraber politik nedenleri de var. Sağa karşı uzlaşılarak seçilen bir adamın içinden Tony Blair çıkmasını beklemiyorlardı. Bir de halkın talepleri uzun süre yok sayıldı. Haliyle tepki eşikleri çok daha düşük.

Bizdeyse hakkını arayana ve hesap sorana "devletine el uzatanın eli kesilir" deniyor. Kültür farkı :)
0
bruce mclaren
(06.12.19)
(13)

Hiç musevi, rum tanıdıklarınız/arkadaşlarınız oldu mu? Nasıl tanışabilirim?

kayanyıldız
Hiç türk yahudisi yada rum bir arkadaşınız oldu mu? Nasıl taşınabilirim?
Hiç türk yahudisi yada rum bir arkadaşınız oldu mu? Nasıl taşınabilirim?
0
kayanyıldız
(12.11.19)
Uzun zaman önce bir cumhuriyet balosunda yahudi bir kız ile tanışmıștım. bir süre beraber olduk ama her ne kadar iyi kazanıyor olsam da ekonomik olarak baya üst seviyedeydi - ki türkiye yahudi ve rumlarının neredeyse tamamı böyle - ailesi ve yakın çevresi ilişkimize pek sıcak bakmadı ayrıldık.

Bu insanları genel olarak kaliteli etkinliklerde görebilirsin takıldıkları yerlerse genelde yalnızca kendi cemiyetlerine mensup kimselerin olduğu lokaller.
0
apocalipy
(12.11.19)
Ermeni, rum, yahudi tanıdıklarım oldu. Genelinin sosyoekonomik durumu iyi olsa da aralarında çok zengin olmayan, ortalama hayatlar yaşayanlar da var. Genellikle çok içine kapalı bir hayatları var. Nereden bulursun bilmiyorum. Bulsan da napacaksın? Durup dururken yaklaşmaya çalışırsan “ne ayak bu adam” diye şüpheyle bakabilirler.
0
i ve been mistreated
(12.11.19)
Haklısınız ama kötü bir niyetim yok sadece fazla meraklı ve ilgiliyim. Liseden beri Türkiye’deki azınlıklar ile ilgili çok okudum araştırdım. Fakat hiç biri ile tanışma şansım olmadı.
Sadece türkiyenin başka yüzlerinide görme tanıma istediği bendeki.
Geçen şalom gazetesinde 7 Kasım Perşembe günü İstanbul Üniversitesi Doğu Dilleri Enstitüsü Auzef Kampüsü Binasında ‘Gelin Tanış Olalım’ etkinliği kapsamında yahudi türkleri ile bir sohbet günü düzenlediğini okudum ama geç gördüm duyuruyu katılamadım.
0
🌸kayanyıldız
(12.11.19)
istanbuldaysan ermeni ya da rum kiliselerine takılırsan rastlarsın.
yahudi biraz zor çünkü çok azlar ve sinagoglara genelde girilmiyor.
0
prizmatik
(12.11.19)
üniversitede Ermeni iki arkadaş tanıdım. Bildiğin bizim gibi insanlardı işte hiçbir fark göremedim. Biri kızdı ve sevgilisi Türk’tü mesela. Belki de evlenmişlerdir şimdi. Yıllar oldu.
0
catch the arrow
(12.11.19)
Türkiye'deki gayrımüslim cemaatler oldukça kapalı. Üniversitede tanışmıştım ben bir kaçıyla. Müslüman bir Türk olarak ve özel bir gerekçen de yoksa rutin selam, merhaba muhabbetinin ötesinde ilişki kurmak biraz zor bence.
0
redskull
(12.11.19)
Eski patronum yahudiydi. Çilingir çağırırken bile çevresinden tanıdık var mı diye sorardı. İşin garibi bulmuştu da. Set çekilmiş bi çevrede yaşadıkları doğru.

Ender görülür bi bitki türüymüş gibi öğrenmek incelemek maksadıyla yaklaşamazsın tabi :) twitter'dan takibine alabilir iletişime geçebilirsin. Mantıklı olanı bu.
0
IncredibleMau
(12.11.19)
çok fazla musevi arkadaşım var.
ortaokulda tanıştım hepsiyle.
lisede tanıştıklarım da oldu.
çocukluktan o şekilde tanışılmazsa, cemiyet anlamında içlerine girmek biraz zor.
o yüzden nasıl tanışabilirsiniz bilmiyorum.

ermeni bir erkek arkadaşım olmuştu.
sadece anne tarafından Ermeni'ydi, yani kendi babası da ermeni değildi.
dolayısıyla bizim açımızdan bir sorun yaratmamıştı ailesi.
lisede 3-4 ermeni arkadaşım vardı, onlar son derece tutucu ve kapalıydılar mesela.

süryani tanıdıklarım da var, onlar da özellikle evlilik konusunda aşırı katılar.
ama bunlar dostluklarına falan yansıyan şeyler değil, kendi hayatlarını öyle yaşıyorlar sadece.

benim yok, ama babamın çok rum arkadaşı vardır, hepsini çok sever, çoğu zaman birlikte zaman geçirirler, yerler, içerler.

yani kadın-erkek ilişkisi açısından hâlâ bir kapalılık var çoğunda, ama dostluk anlamında ve sosyal ilişkiler açısından gayet normal ve hatta ortalama üzeri iyiler diyebilirim.
o yüzden doğru ortamı bulunca dost olmakta sorun ya da zorluk yaşamazsın.
sadece böyle izole bir topluluklarmış gibi bakmaman lazım tabii.
0
blatta hiberna
(12.11.19)
tamamen iyi niyetli yaklaştığınızdan şüphem yok ama otantikleştirdiğinizi düşünürlerse kötü hissederler.
0
jeanvaljean21
(12.11.19)
üniversitede sınıf arkadaşlarım genelde azınlık mensubuydu. ermeni ve rum arkadaşlarım vardı, halen daha iletişim halindeyiz instagram ve facebook üzerinden. yahudi arkadaşım olmadı ama hiç.
0
burya
(12.11.19)
muhit ve okul. cocukken arkadaslarimin arasinda bol miktarda ermeni/suryani vardi.
0
cooperr
(12.11.19)
Yahudi ve Ermeni arkadaşlarım oldu. Aynı iş yerinde çalışıyorduk.

Bir de müslümanlaştırılmış Ermeni arkadaşlarım oldu. Hatta kendilerinden sünni Türk olduğunu söyleyen bir arkadaşımın "biz aslında Ermeni'yiz" demesiyle haberdar olmuştum. Hrant Dink Vakfı'nın bu konu hakkında çalışmaları var.

İstanbul'daysanız İstos Yayınları'nın kafesi var. Genellikle ayda bir etkinlikler düzenliyorlar. Hatta çoğu etkinlikte Aras ile beraber kitap satışı da yapıyorlar. Twitter'dan etkinliklerini takip edebilirsiniz.

Dışarıya kapalı olmaları normal. Komşum/arkadaşım dediğim insanlar her fırsatta malımı ve sevdiklerimi ganimet olarak görseydi ben de aynı şekilde davranırdım.
0
bruce mclaren
(13.11.19)
Muhit+okul+iş çevresi

Düşünüyorum çocukluğum Cihangir ve Bakırköy çevresinde geçtiği için arkadaşlarım, esnaf vs. bir sürü tanıdığım oldu azınlıklardan. Hepsi zengin değildir ama benim tanıdığım insanlar çok görgülü idiler. O zamanlar bunu fark etmezdim. Benim ailem de öyleydi çünkü. Ne zaman farklı farklı arkadaşlarım oldu, değişen Türkiye ile birlikte değişen aile profillerini fark etmeye başladım. O aileler (belki de çevreleri konusunda daha tutucu oldukları için) daha az değiştiler.
Nasıl tanışabilirm kısmına cevap çevre ile ilgili olacak. Bir de kim olduklarından bağımsız "aaa siz rum musunuz, bayılırım..." demeyeceğinizi düşünüyorum.
0
SiyamkedisiZorro
(13.11.19)
(24)

ülkeden defolup gitmek lazım diyip fırsat ayağına gelince emin olamamak

Bruce
ben hep "ilk fırsatta defolup giderim" diyenlerdendim ama fırsat yaratmak için acele etmiyordum. kariyer planlamamı onun üzerinden şekillendirmeye çalışıyorum, orta-uzun vadede giderim diye düşünüyordum.geçtiğimiz günlerde önüme çok enteresan ve beklemediğim bir fırsat geldi. iş arkadaşım doğma büyü
ben hep "ilk fırsatta defolup giderim" diyenlerdendim ama fırsat yaratmak için acele etmiyordum. kariyer planlamamı onun üzerinden şekillendirmeye çalışıyorum, orta-uzun vadede giderim diye düşünüyordum.

geçtiğimiz günlerde önüme çok enteresan ve beklemediğim bir fırsat geldi. iş arkadaşım doğma büyüme fransalı ve strasbourg'da bir süre önce yaptığı yatırımın işletme ruhsatını almaya çalışıyordu. restoran-kafe tarzı, inşaatı iç dizaynı derken toplamında 200 bin euro'ya yakın yatırım yaptığı bir işletme. artık umudu kesmişken bu ruhsat çıktı. eşiyle beraber istanbul'a taşındı 1-2 sene önce ve geri dönmek istemiyor. ama bu ruhsat çıkmışken oradaki yatırımının da ölmesini istemiyor(orada başka işletmeleri de var uzaktan hallediyor ama verim alamıyor). benim hep gitme niyetim olduğunu biliyordu, bu iş de olunca git işlet orayı dedi bana. işveren olarak çalışma izni ev vs. konularında bilgisi var, daha önce bu şekilde işçi çalıştırmış, prosedürleri vs. her şeyi biliyor.

dedim ben pek anlamam bu işlerden, o da "bana güvenilir adam lazım işlerin başında durup az buçuk hesap kitap bilen" dedi; zaten orada bir çevresi ve işleri yapacak elemanları var.

pat diye önüme çıkınca ne yapsam bilemedim. strasbourg küçük ve istanbul'a göre oldukça sakin bir yermiş. aslında severim sakinliği ama ne bileyim, sıkılır mıyım diye düşünüyorum. kimseyi tanımamak, herkesi ardında bırakmak gibi sosyal çekincelerim yok ama konfor alanı aşma konusunda pek hevesli değilimdir genelde. gidip bir sürü prosedürle uğraşmak korkutucu geliyor. işi yapabileceğime inanıyorum ama biraz üşengeçlik biraz da cesaretsizlik yüzünden ne desem bilemedim. inanılmaz bonkör bir adam, o yüzden 3 kuruşa falan çalıştırmaz beni onu biliyorum. beni çok seviyor ve dahası güveniyor. işletme işlerinden geldiği için kimin kime ne maksatlı yaklaştığını da biliyor, benim parasından pulundan dolayı samimiyet kurmadığımın da farkında. buradaki yatırımları konusunda fikir alır, danışır eder. benim de güvendiğim ve yarı yolda bırakmaz dediğim bir insan.

buralardan gitmeye niyeti olanlara soruyorum, böyle bir fırsat çıksa karşınıza ne derdiniz? kulağa nasıl geliyor?
0
Bruce
(04.11.19)
Ben giderdim. Seni buralara bağlayan bir sey yoksa git bence.
@xportant i okuyunca hak verdim. Dil ve isletme tecrübesi yoksa cok sıkıntı olur.
0
Amaranta ursula
(04.11.19)
@forgi, kalıcı ve düzgün bir işim var ama maaşlı çalışan vahşi beyaz yaka cangılında ormanın kıralı olacak azim ve hırsa sahip değilim.

@amaranta ursula, ailem var ama onlara çok bağlı değilim; 2 ayda 1 gelsem ziyarete sorun yaşamam.

@xportant, arkadaşımın bu tipte işlettiği 2 restoranı var fransa'da. ikisini de gelmeden o işletiyordu, hatta 1 tane daha varmış onu satıp da gelmiş buraya. 1 restoranla başlayıp oranın yemeklerini yapıp sonradan büyütmüş, yani işin mutfağından ve zorluklarından gelen biri. 2 restoranı kendisi buradayken yürütüyor bir şekilde ama ben oradayken daha çok kazanıyordum, sorumluluk verdiğim kişi işleri güzel takip edemiyor diyor. yani 200 bin euro'luk yatırımını bana emanet etmeyi göze aldığına göre bir şeyler biliyordur diye düşünüyorum ben, en azından neyin kötü gidebileceğinin farkındadır. sorumluluk sahibi ve gastronomiye dair ilgisi ve bilgisi olan biri olarak benim açımdan sorun çıkmayacağını düşünüyorum ama ona "sen bana bırak abi ben hallederim uçururum" demedim, demem de.
az buçuk almanca ve fransızcam var günlük anlaşabilirim ama civarda çok türk varmış zaten. bir de ingilizcem var iyi seviyede.
0
🌸Bruce
(04.11.19)
Ulkeden gitmek ya da gitmemem, bu ayri mesele de oyle elin isine guvenerek hayatinda kokten degisiklik yapilmaz. Cok fena canin yanabilir. Sen simdi diyeceksin ki yahu ne eli, arkadasim kankam kardesim falan. Oyle bir apisip kalirsin ki.
"orada kurulu is var, git islet, bana guvenilir biri lazim" bunlar insani kisa zamanda tav eden cok tehlikeli ifadeler. Yani adamin kotu bir niyeti olacak diye bir sey yok. Isler onun da tahmin ettigi gibi gitmez falan, anliyor musun?
Kisacasi tr'den gidip gitmemeyi degil bu ise guvenilir mi mevzusunu olcup tart bence oncelikle.
0
stavro
(04.11.19)
ulan millete ne arkadaşlar var be.
buralarda tutan yoksa git. ama dil ve iş zorluğu var gibi.
0
scudman1
(04.11.19)
@stavro, onu da düşündüm aslında ama kaybedecek bir şeyim yok gibi geliyor. işi bırakmış olacağım en fazla, onu da döndüğümde bulurum. yaşayacağım kötü tecrübeler sıkıntılar arkadaşla bozuşmak göze alabileceğim şeyler; başka da gelmiyor aklıma canımı çok yakacak bir şey.
0
🌸Bruce
(04.11.19)
gitmeyip hayatının geri kalanını pişmanlıkla geçireceğine gidip, pişman olup, geri dön. geri döndüğünde cv'ne yurtdışı tecrübesi bile ekleyebilirsin. kesinlikle git!
0
sinek kral
(04.11.19)
Daha once yurtdisina cikmadiginizi veya en azindan baska bir ulkede bir donem yasamadiginizi varsayiyorum.

1- Fransizca biliyor musunuz?
2- "Orta-uzun vadede giderim"lik bir yani yok ki bunun? Kimse kolay kolay 45 yasinda gidemez, zira "hadi gel istedigin zaman" seklinde islemiyor. Yurtdisina yerlesmenin esas olayi erken gidip ilk 5-10 sene sikinti yasayip sonrasinda sefasini surmek. Ilk kapagi atma olayini da ya evlilik, ya yuksek lisans ve sonrasinda kalma veya turkiye'de iyi bir okuldan mezun olup kisa surede yurtdisinda is bulma seklinde yapiyor bir cogu. Bu yuzden herhalde hic yurtdisinda yasamadiniz dedim.
3- "strasbourg küçük ve istanbul'a göre oldukça sakin bir yermiş." yine buradan da daha once cikmamis pek cikarimi yaptim. Istanbul'a gore kiyaslama yapma hastaligina yakalanirsaniz mutsuz olma ihtimaliniz %100. strasbourg'un buyuk kucuk olmasinin da gene konuyla alakasi zayif, zira burada esas soru dil biliyor musunuz? Bir de oradaki lokal halkla kaynasmak icin ekstra bir giriskenlik ve enerji sarfermezseniz illa ki sikilacaksiniz, bu "istanbula gore kucuk strasbourg"a da gitseniz boyle veya daha buyuk new york'a da gitseniz boyle. her turlu sifirdan bir cevre yaratmaniz lazim.
4- restoran isletme girisimcilik vs konusunda bilgim yok. o da dil bilmeden yol bilmeden nasil yapilacak biraz kafam karisti. duz masa basi maasli is olsaydi atla derdim.
0
hot potato
(04.11.19)
ben de bu aralar yurt dışında yaşam için harekete geçmiş biri olarak size fikirlerimi yazmak isterim.
öncelikle, yazdıklarınızı okuyunca sizin başka bir ülkede yaşam ile ilgili çekinceleriniz olmasından ziyade bunu istemiyorsunuz izlenimi oluşuyor. yani kararsızlığınız orada yaşayacağınız zorluklardan çok türkiyeyi terk etmek ile alakalı gibi görünüyor. eğer işin zorluğu konfor alanından çıkmak ise onu dirayetli bir şekilde aşabileceğinizi düşünüyorum. ben genel olarak görüşlerimi yazayım;

düşünülmesi gerekenleri yazarken türkiyedeki aile, eş, çocuk vs. konularına girmiyorum. bunlar zaten sizin ilk düşündüğünüz şeyler olsa gerek, ailevi koşullar uygun olmasa zaten bu fikre kapılmazdınız. bunun dışında birkaç faktörü dikkatlice ele almanız gerektiğini düşünüyorum;

1. yabancı diliniz orada yaşamak için yeterli mi?
2. daha önce fransada bulundunuz mu? fransız yaşam şekli size uyar mı?
4. orada eşiniz dostunuz, arkadaşınız vs var mı?
5. uzun vadeli olarak kendinizi orada görüyor musunuz?
6. eğer giderseniz yaşam kaliteniz yükselecek mi?

bana sorarsanız en önemlileri 2 ve 5 numaralı faktörler. o yaşam tarzı size uyarsa zamanla yaşam kalitenizi de artırabilirsiniz, dilinizi de geliştirebilirsiniz. eğer uzun vadeli düşünmüyorsanız ise sizi oraya götürecek motivasyonun ne olacağını iyice belirlemelisiniz (çok para kazanıp türkiyede o parayı kullanmak gibi).
çalışma ortamının arkadaşınızın yanı olması avantaj, bürokratik süreci de onunla birlikte aşacağınız için yine şanslısınız. strasbourg neredeyse avrupanın tam göbeği. muhtemelen 4-5 ülkenin en güzel yerlerine istanbul-ankara mesafesinde ulaşıyorsunuz.

son olarak bence bir izin kullanıp gidip orada bir hafta on gün süre geçirin. karar vermenize yardımcı olacaktır.
0
semyasa
(04.11.19)
@hot potato, yurt dışına çok kere çıktım, avrupa'da toplamda 2 ay kalmışımdır çok sefer gidişte. fransa'da 1 hafta kaldım ama strasbourg ya da çevresinde değil. konunun yurt dışına çıkmamakla alakasını da anlayamadım pek; ne kadar çıkmış gitmiş olursan ol kurulu düzen kurmadıkça bilemeyebiliyorsun zorlukları.

istanbul'a kıyaslama yapıyorum çünkü istanbul'da yaşıyorum, hayatımın rutininde ne kadar değişiklik olacak bunu en net bu şekilde görebilirim. bir şeyler kaybedeceğimi biliyorum ama gideceğim yer herhangi bir avrupa başkenti değil, haliyle ayrıca küçük ve sakin olacak. sıkılmamın sebebi insanlarla kaynaşmamak değil yapacak etkinlik olmaması, ben istanbul'da da yalnız takılıyorum genelde.

az buçuk almanca ve fransızcam var günlük anlaşabilirim ama civarda çok türk varmış zaten. işletmede çalışan garson aşçı vs'nin dil sıkıntısı olmayacak, aralarında türkler de olacak. dilimi geliştirmem 2-3 ayımı alacaktır maksimum.

bu adamın orada bir tedarik sistemi, çalışacak profesyonelleri(garson, aşçı, satın almacı vs.) var zaten. ben ise o insanların işlerini doğru yaptığından emin olacak ve muhasebe konusunda doğru bilgi verip arkadaşımın söylediği doğrultuda değişiklikler yapacağım. direkt işletmecilik tecrübem olmamasını bu yüzden çok sorun etmiyorum çünkü aktarımı doğru yaptığım takdirde arkadaşımın bilgisi ve tecrübesi ile hem uygulamayı halleder hem de işi öğrenirim diye düşünüyorum.
0
🌸Bruce
(04.11.19)
yaşını bilmiyorum ama 30 altı ise git dilini geliştir en azından. 3-5 sene kalır dönersin. strasbourg sakin yer ama köy değil en azından. etrafta Colmar, Freiburg gibi gezilecek yerler de var, o bölgeyi gezersin, zaman geçer. zaten Alsace bölgesi, mis gibi doğa, şarap.

ama işletme sahibi olacaksın, sorumlulğun yüksek olacak, muhtemelen haftada 50-60 saat çalışacaksın. esnaf gibi dükkanda durup tüm gün türklerle muhabbet edip bunalabilirsin. ofis işi dğeil sonuçta.

bol şans
0
sttc
(05.11.19)
@sttc, muhtemelen en büyük sorunum da bu çalışma saatleri konusu olacak. iş-özel hayat dengesine önem veren bir insan olarak bu konu çok kafamı kurcalıyor ama getirilerinin yanında götürüleri de olacak bu işin elbet. bunun üzerine biraz daha düşünmem lazım ama, ona katılıyorum; teşekkürler.
0
🌸Bruce
(05.11.19)
Emin olamamanız gayet normal bence. Anlattığınız kadarıyla çok fazla gri alan var. Gitmenin bir sürü yasal vs. prosedürü var. Türkiye'de ev kapatmak bile bir sürü iş. Ben olsam tam karar vermeden önce işverenle gri noktaları gidermek için görüşürdüm. Eğer 1-2 yıl içinde düz beyaz yaka olarak 9-5 mesaili konforlu bir iş bularak gitme ihtimaliniz varsa nispeten düşük ücretli, başka bir iş bulma ihtimalinizin yüksek olmadığı, yoğun mesaili ve stresli bir işi kabul etmenin bir esprisi yok.
0
bruce mclaren
(05.11.19)
@bruce mclaren, eğer mevcut işim üzerinden düşünürsek yine beyaz yaka olarak öyle bir ihtimal var 2021 için ancak orası muhtemelen romanya olacak. bunun için de romence öğrenmem lazım, hem bu dert hem de romanya<fransa.
iş değiştirirsem ne olur bilemem ama o kısım tamamen muallak, o yüzden hesaba katamıyorum.
0
🌸Bruce
(05.11.19)
@el cevap, yok kızmadım tabii ki istanbul karşılaştırmasına. demek istediğim şuydu, neleri kaybedeceğimi görmek adına bu karşılaştırmayı tabii ki yapacağım. belirttiğim gibi istanbul'un muadilini zaten aramıyorum ama bir barcelona, paris, londra'ya da gitmediğim için normalden ne kadar daha fazla şey kaybedeceğim, bunu net olarak anlayıp ona göre kabullenmem gerekecek ya da göze almayacağım; bunu belirtmek istedim. istanbul'un aynısını aramıyorum yani, öyle olsa avrupa'da paris ve londra'dan başka seçeneğim yok bunun farkındayım örneğin.

dil konusunu sorun etmiyorum, dediğim gibi günlük anlaşmayı sağlayabilirim ve kısa süre içerisinde öğrenirim ama bunun önemli olduğunun farkındayım. sosyallik boyutunu özellikle ilk başlarda çok vakit ayıramayacağıma düşünürsek o sürede geliştireceğim dilimle aşarım diye düşünüyorum.
0
🌸Bruce
(05.11.19)
@Bruce, o zaman iş arkadaşımla süreci mümkün olduğunca beyaz yaka-işveren ilişkisi gibi yürütmeye çalışıp şansımı denerdim büyük ihtimalle. 2021'e kadar aynı iş ihtimalinin olup olmayacağı meçhul. Fransa ile Romanya arasında dağlar kadar fark var.

Ben bu sene içinde yurtdışına taşındım. Sakinliği ve düzeni seven biri olarak kolay kolay aynı sürece girmem. Hatta bir süre daha ülkeyi ve şehri geçtim, iş değiştirmeyi bile düşünmüyorum :) O nedenle "önce Romanya ile başlayalım sonra daha iyi ülkelere bakarız" benim için pek cazip bir plan olmazdı (ki sizin de çekinceleriniz benimkine benzer)
0
bruce mclaren
(05.11.19)
"inanılmaz bonkör bir adam, o yüzden 3 kuruşa falan çalıştırmaz beni onu biliyorum. "

bizim insanimiz yurtdisinda birbirini duduklemeye bayilir. bu sekilde yurtdisina cikip ciddi sikinti ceken, saga sola para kaptiran cok insan ile karsilastim. ben bu senaryoda once bir sekilde parayi saglama alirim. gerisi zaten bir sekilde gelir eger yurtdisinda yasamak istiyorsan, yasayarak goreceksin.
0
cooperr
(05.11.19)
@cooperr, tecrübeyle sabit bir yorum yaptın gibi anladım, o yüzden ayrıca dikkate alacağım yorumunu :)
bonkör deme sebebim, biz buradayken bana elimi cebime attırmamaya çalışacak kadar bonkör. herkese karşı böyle, hatta ben diyorum bu kadar fazla verici olma söğüşlerler seni diye. bundan sebep sorun yaşamayız diye düşündüm.
0
🌸Bruce
(05.11.19)
Sadece bir kisiye bagli olarak kalkip baska ulkeye yerlesmezdim. Teklif en yakin arkadasimdan gelse de yerlesmezdim. Ancak siz gittiginiz ulkede, arkadasinizla olan is, diyelim ki bir iki sene sonra bittikten sonra da kalabileceginizi dusunuyorsaniz, gidin kesinlikle.

Sadece bir pozisyon ve bir arkadasa bel baglamak benim gibi hayatinda b, c plani olmasini isteyen bir kontrol delisini cok rahatsiz ederdi. Kendime sorardim: "O is yurumezse planin nedir?" Tatmin edici bir cevabim varsa, giderdim.

Sehir ve sosyal hayat konusunda cekinmezdim. Strassbourg, evet kucuk ama benim ilgimi ceken bircok kente yakin. Dil ogrenmek icin de guzel bir yer. Ayrica Elsass saraplari denilince benim kalbim daha hizli carpiyor. Gastronomisi de fena degildir, oyle olmak zorundadir zaten (EU Parlamentosu nedeniyle). Universitesi nedeniyle de cok duragan bir yer sayilmaz aslinda.
0
buf-e kür
(05.11.19)
Tanidik biri icin calismakla ilgili turnosol kagidi olarak gordugum bir soru var :

Isletmeye ortak olmak. Ben olsam ne olursa olsun bunun benim icin buyuk bir degisiklik olacagini bu yuzden adimlarimi saglam atmam gerektigini izah eder ve boyle bir cozum buldugumu soylerdim ve kendisine ortaklik teklif ederdim. Senin odeyebilecegin bir hisseyle kabul ederim. Atiyorum %10 kar ortakligi gibi veyahut %30 direkt ortaklik. Bunun karsiliginda sadece var olan isletmenin isletmesi degil ayni zamanda buyume hedefleri koyacagimi isletmeyi belki baska lokasyonlarda subelerle gelistirecegimden falan bahsederdim.

Rakamlari salladim benzer bir sey onerilebilir. Buna yaklasimi bence bu konuda ne kadar samimi oldugu hakkinda bence cok bilgi verecektir sana.

Ve tabii ki her seyin sozde degil kagitta olmasi en birinci oncelik olmali. Bu baban olsa da sozler kagida dokulmeli.
0
seksli harf
(05.11.19)
Bir kisiye bagli olarak asla baska ulkeye gidip burdaki duzenimi degistirmem. Baskasinin lafina asla guvenmem. Daha once gittim yasadim orda kuzenim vardi o prosedurlerde yardimci oldu kalacak yer konusunda adaptasyonda vs ama ben ona da guvenerek degil b plani olarak parama guvenerek gittim. B planin varsa git. O is yerinde sorun yasayinca baska is bulabilecek motivasyon ve donanima sahipsen git. Aksi halde hic bilmedigin bi alanda, hic bilmedigin ulke ve baskasina guvenerek gidilmez. Turkiye döndüğünde beyaz yaka olarak tekrar is bulabilmek o kadar da kolay olmayabilir ulkede ekonomik kriz var. O riski de dusun.
0
hindistan cevizi
(05.11.19)
Ben şu hayatta her 5-6 yıla bir düzenimizi kendi isteğimizle toptan sarsmamız veya sarsacak bir durum çıktığında da izin vermemiz, o akışa kapılmamız gerektiğine inanıyorum. Hatırladığım kadarıyla 27-28 yaşında falandınız siz. Herhangi bir dönüş ihtimalinde şu ankine denk bir iş bulmanız mümkün mü? Yani sektörden ayrı kalmanız size ket vurur mu? Misal, ben İngilizce öğretmeniyim, bir fırsat çıktı diye Amerika'ya gidip üç sene kalsam, sonra herhangi bir yerde tekrar iş bulabilirim zira o ara aksine benim yabancı dilimi ve international-mindednesslığımı (!) destekleyen bir şey olurdu. Sizin birkaç sene ara vermeniz telafi edilmesi çok zor bir açık yaratır mı?

Bunun cevabı tahmin edilebilirse, gidin bence.

Ha ama şunu kabullenerek gidin, arkadaşınızla aranız muhakkak bozulacak. Muhakkak olacak bu. İş ortaklığınız tamamen sona ermese de, çok defa "lan ne pislik herifmiş, evlerden ırak" diyeceksiniz. Bu sizin için önemli bir detaysa, gitmeyin.
0
sopiro
(05.11.19)
-gelen malzemenin kalite kontrolü
-faturaların, tehir edilen ödemelerin takibi
-yiyecek ana malzemelerinin, içeçeklerin, kahve şuruplarının vb. stokların takibi
-kağıdından peçetesine, kırılan tabak çanağa, pipete, aşçı önlüğüne sarf malzemeleri
-belediyeye ödemeler, harçlar, elektrik/doğalgaz/su faturası
-işçilere ödemeler/sigorta
-işçilerin shiftleri, izin istemeleri, hastalanmaları, avans istemeleri, bitmeyen istekleri
-servis edilen yemeğin kalitesi
-müşterinin konforu, onları hoşgeldin beşgittinlemek. müşteriye aptallık eden çalışanların ardını süpürmen, toplaman
-müşterilerin güvenini kazanmak, çekirdek müşteri kadrosu için çabalamak
-çevre esnafla ilişkiler
-söylenmiş, (bkz: patrona hesap vermek)
-izne çıkacağın zaman patronla oturup konuşmak
-en önemlisi, adisyon. hesap almayı unutmamak. müşterinin ödemeden kaçmasına mani olmak. günsonunda çıkan yemek kadar adisyon toplaman.
-burada bağlamını herkesin ya da etrafındakilerin anladığı bir espriye orada kimsenin tepki vermemesi
-oraya; esprilerinden, hava durumuna, siyasetine kadar yeniden adapte olman, oriyenteyşın.
şimdi aklıma gelmeyen dahası.
0
esref
(05.11.19)
arkadasinizla oturup dogru duzgun sozlesme yaparsaniz kimse kimseye yamuk yapamaz. her seyin bir cozumu var. yasiniz kac bilmiyorum ama eger gercekten istiyorsaniz, korkularinizin arkasinda yasayarak hayati yasamis olmuyorsunuz, istediginiz yasami degil korkularinizin yonettigi yasami yasamis oluyorsunuz, kendi hikayenizin basrolu degil baskasinin hikayesinin figurani oluyorsunuz. ulkenin %98'i gibi. dedigim gibi eger gercekten istiyorsaniz, once ne sorunlar olabilir, ne kaybedebilirsiniz, ne ters gidebilir bunlari bir gozden gecirin (turkiye'deki isinizden bahsetmiyorum, yapacaginiz isle ilgili) arkadasiniz o kadar yakinsa alin karsiniza konusun, cok sert olmasina gerek yok ama iki tarafi da koruyacak guzel bir anlasma yapin. arkadasinizin belli ki cok deneyimi var bu konuda, bu benim icin bir arti olurdu mesela. baliklama atlayin demiyorum ama yasamdan bu kadar korkmak cok sacma geliyor, almaya cesaret edemediginiz riskleri baskalari aldigi icin istediginiz hayatlari yasiyorlar ve siz de o hayatlara gipta ediyorsunuz (sizin ozelinizde soylemedim ama genel olarak durum bu).
0
kassiopeia
(05.11.19)
ayrica strasburg'da sikilir miyim falan bana biraz komik geliyor, almanya'nin 10000 nufuslu bir koyunden bahsetmiyoruz, AB'nin bir cok organinin bulundugu bir merkezden bahsediyoruz, binlerce expat var, her yere tren var, strasburg stuttgart arasi bir saat, her yere ucak var, Avrupa'nin guzide sehirlerinden birinde sikilan insanlarin ciddi bir cogunlugu turkiye'de kafeye gidip oturmaktan baska sosyal aktivite bilmiyor.
0
kassiopeia
(05.11.19)
(1)

Kernighan & Ritchie C kitabı tercümesi

yargin
Herkese Merhaba,Elinde Kernighan ve Ritchie'nin meşhur c kitabının tercümesi olan, özellikle pdf hali varsa nereden bulabileceğimi bilen birisi varsa yardım bekliyorum.Bir de başlangıç seviye için türk yazarlardan kimi tavsiye edersiniz?
Herkese Merhaba,

Elinde Kernighan ve Ritchie'nin meşhur c kitabının tercümesi olan, özellikle pdf hali varsa nereden bulabileceğimi bilen birisi varsa yardım bekliyorum.

Bir de başlangıç seviye için türk yazarlardan kimi tavsiye edersiniz?
0
yargin
(04.11.19)
Bu kitabı yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 20 sene önce sadece Seçkin diye bir yer çevirip bastı ama o dönemin forumlarında çevirisi pek beğenilmiyordu (zaten Alfa sağolsun Türkiye'deki teknik kitapların çeviri kalitesi yerlerde.) PDF'ini geçtim sahaflarda bile bulmak zor olabilir.

Kitap bence biraz eskidi ama hala daha güncel bir kitaptan sonra okumanın faydası olabilir. Ben yerinizde olsam şu kitaba bakardım: modernc.gforge.inria.fr

Ücretsiz olarak okuyabilirsiniz. Türkçe çevirisi yok.

Muhtemelen bunu duymaktan bıkmışsınızdır ama benim kariyerimdeki en büyük hatam İngilizceden önce çeviriler yoluyla kod yazmayı öğrenmekti. Şimdiki aklım olsa ilk önce en azından teknik metinleri okuyacak kadar İngilizce öğrenmeye gayret ederdim.
0
bruce mclaren
(04.11.19)
(11)

neden insanlar kredi kartına bu kadar düşman?

birmilyonunvarmi
kendime 5500 liraya laptop, 2500'e ps4, 2000'e de cep telefonu hedefi koydum ama nakit param olmadığı için alamıyorum. nakit almaya çalışsam 3'ünü birden anca 6-7 aya alabilirim. kredi kartım olmuş olsa yarın üçünü de alırım. garantinin maaş müşterisi olduğum için kredi kartını aidatsız veriyormus.
kendime 5500 liraya laptop, 2500'e ps4, 2000'e de cep telefonu hedefi koydum ama nakit param olmadığı için alamıyorum. nakit almaya çalışsam 3'ünü birden anca 6-7 aya alabilirim. kredi kartım olmuş olsa yarın üçünü de alırım. garantinin maaş müşterisi olduğum için kredi kartını aidatsız veriyormus. sadece taksit özelliğini kullanıp düzenli şekilde taksitlerimi ödeyebileceğimi düşünüyorum ama hem ailem hem de konuştuğum kişiler kesinlikle kredi kartı çıkartmamamı söylüyor. neden bu insanlar kredi kartına bu kadar düşman? bence kontrollü kullanırsan her türlü kardasın.
0
birmilyonunvarmi
(04.11.19)
çalışan biriysen bahsettiğin gibi ödeme yapabilirsin. çalışmıyorsan ve ödemeyi aksatırsan yaptığın 10 bin tl'lik alışveriş sana çok daha pahalıya gelecek.

hatta şu an bile bu alışverileri vadelendirdiğinde geri ödemesi bayağı vade farkı koyacaktır.

şu an kredi çekip onu ödemek kredi kartı kullanmaktan daha avantajlı olabilir.

edit: ek olarak kk kullanan insanların hepsi öncelikle senin gibi tasarlayıp başlıyor. sonra başka bir masraf daha çıkınca ordan harcama yapmaya devam ediyor. bu kullanımın sonu gelmiyor.

ayrıca asgari ödeme tutarı ödense de (esktrenin 3'de 1'i) yine de faiz uygulanır.
0
ayin yazari
(04.11.19)
yerinde kullanmadıklarından.alıyorlar sonra öderiz deyip ödeyemeyince kredi kartı suçlu oluyor.

hesabınızı bilirseniz hiçbir şey olmaz çıkarın,kullanın da.
0
drako
(04.11.19)
bunlar teknolojik kolaylıklar. bunlardan uzak kalmak senin tercihin, ama dünya bu olayı çoktan bitirdi. İsveç yakında fiziksel parayı kaldırıyor.

bu mantıkla, bilgisayar ve cep telefonu kullanımına da aynı nedenlerle rahatlıkla düşmanlık edilebilir.

belki 20 yıldır kredi kartı kullanıyorum, bir kere bile gecikme faizi ödemedim. kredi kartı sayesinde yapabildiğim şeyler ise anlatmakla bitmez.
0
ebabil curnatasi
(04.11.19)
etrafta çok fazla kredi kartı mağduru var, o yüzden yaşlılar korkuyor. gençler daha cesur. kredi kartıyla ödeyemeyeceğin kadar masrafa girip batmak için ağır aptal ya da balık iradesine sahip olman lazım. 10 küsür yıldır iki kredi kartımı aktif kullanyorum, henüz bir sıkıntısını görmedim.
0
sir gawain
(04.11.19)
Elinde o kadarcik nakit para yoksa o kadar haracama yapma diye dusunuyor bircok insan. Nakit almaya calissam o parayi 7 ayda anca biriktiririm diyorsan PS4 senin neyine diye yanit veririm mesela ben ailen olsam.

Bir de yukarida yazildigi gibi, atiyorum bunlari 9 aylik taksitle su an aldin. 6 au sonra yeni masraf cikacak, yeni bir elektronik ivir zivira heveslenip alacaksin, borc artacak vs. Kredi kartinin olayi bu, tuketimi arttirmak.
0
hot potato
(04.11.19)
Eğer tek kredi kartı kullanırsan ve kart limiti 1 maaşın kadar olursa sıkıntı yaşamazsın. bunun ötesine geçtiğinde gelir-gider dengesini kuramadığın anda kısır döngülere girersin.

1. Aşama : Maaşı karta gömüp 1 maaş geriden hayata devam etmek
2. Aşama : Asgarisini ödeyerek borcu ötelemek
3. Aşama : Ödeme geciktirmek
4. Aşama : Ödemeyi hiç yapamamak
5. Aşama : Kart iptali ve haciz.

Kart limitin 1 maaşını geçmediği sürece gül gibi geçinir gidersin. Geçtiği anda işte senin gibi bunların hepsini alayım taksit taksit öderim diyen birisi gider limiti sömürür. Aylık ekstre tutarını ödediğinde elinde kalan harçlık kadar para hayat standardını düşürdüğünde açılan limit kadar ilerlemeye devam edersin.

Böyle böyle b*k çukuruna doğru gitme olasılığı var.

Üçüncüye tekrar ediyorum, kart alırsan 1 maaşını geçmeyecek bir tutarda olsun, limitinizi 2459842356873456 milyon dolara çıkaralım tekliflerinin cazibesine kapılma "olsun kötü gün olur lazım olur" diye düşünme.
0
kimlanbu
(04.11.19)
Kredi kartı; alışveriş çılgını olmadığın ve ön gürülü bir insan olduğun sürece süper olay. Benim 2 kredi kartımın toplam limiti maaşımın 3 katı. Nispeten düzenli bir hayatın varsa, kredi kartım var diye normalde yapmadığın harcamaları yapmayacaksan (nakitin olmadığı için yapmayacağın herhangi bir harcama) al istediklerini.
0
yercekimini kendine ceken adam
(04.11.19)
Çünkü bizim insanımız çoğunlukla kredi kartı kullanmayı bilmiyor. Rakamlar ortada, kredi kartı borcunu doğru düzgün ödeyemeyen asgarisini ödeye ödeye geçinen milyonlar var.

Düzgün kullanırsan gayet işlevseldir ama hesapsız kitapsız biriysen kullanmamalısın, kimse de kendine kondurmaz hesapsız kitapsız olmayı. Ben uzun yıllardır kullanırım, hep dönem borcumun tamamını ödedim ve 1 kez bile faiz ödemedim. Kredi kartı psikolojik olarak para harcama hissinden uzaklaştırır bence, fakat ben cebimdeki nakit parayla harcama yapmayı yıllar önce bıraktım şahsen. Benim param bankadaki hesap cüzdanında bir numaradan ibaret, haliyle kredi kartı da çok yabancı değil bana.
0
nabrukk
(04.11.19)
Birkaç sene önce olsa ben de düzgün kullanıldığı takdirde kredi kartının epey avantajlı olduğunu söylerdim. 10 küsür yıldır kredi kartı kullanıyorum. Ne kredi kartı ne de kredi borcum var ama bu ekonomik şartlarda 10 bin lirayı (özellikle de şu an elimde olmayan 10 bin lirayı) elektronik alete gömmezdim.
0
bruce mclaren
(04.11.19)
Aynen öyle. Eğer düzgün kullanırsan kart süper bir şey.
0
roket adam
(04.11.19)
Burada (ve sozlukteki baslikta) herkes getirip 20 senedir kullaniyorum bir kere bile geciktirmedim odemeyi yaziyor. Bundan yola cikarak demek ki iyi diye bir sonuca varamazsin zira cok patlayan olmasina ragmen "nasil olsa kredi karti diye abandim sonra agzim yuzum yamuldu" diye entry giren yok. Her kredi karti kullanimi bir basari hikayesi.

Buradaki esas sikinti kredi kartinin seni gereginden fazla tuketmeye, ihtiyacin veya oncelik olmayan seyleri almaya alistirmasi, bunu normallestirmesi. Borcu aksatmadan odemis, faize takilmamis olmaniz kredi kartini dogru kullandiginiz, elinizdeki parayi gereksiz harcamalarla carcur etmediginiz anlamina gelmez. Para harcayarak paradan tasarruf edemezsiniz.
0
hot potato
(04.11.19)
(12)

Okuyacaginiz yeni kitaplara nasil karar veriyorsunuz

instant crush
Yeni kitaptan kasıt son 20 yil içinde yazılmış ve belli bir edebi değer taşıyan kitaplar. Ne zaman kitap alacak olsam ya klasiklerden alıyorum ya da bilimsel kitaplar alıyorum. Günümüzde yazılmış kaliteli, ozgun içerik yoktur diye dusunerek bir seyler kaçırıyor olmaliyim ama hicbir zaman yeni basılm
Yeni kitaptan kasıt son 20 yil içinde yazılmış ve belli bir edebi değer taşıyan kitaplar. Ne zaman kitap alacak olsam ya klasiklerden alıyorum ya da bilimsel kitaplar alıyorum. Günümüzde yazılmış kaliteli, ozgun içerik yoktur diye dusunerek bir seyler kaçırıyor olmaliyim ama hicbir zaman yeni basılmış bir kitap almaya elim gitmiyor.

1-Bu tarz kitaplardan nereden haberdar oluyorsunuz?
2-Önereceğiniz kitap var mi?

Tesekkurler.
0
instant crush
(02.11.19)
Aslı erdoğan
Latife tekin

Türk edebiyatından takip ettiklerim arasında ilk aklıma gelenler.

Şiir ve biyografi severim. Dolayısıyla son 20 yıl kriterini bağlı kalmadan sadece ilgi alanlarıma yönelik yazarlar ya da ilgilendiğim konularla
ilgili kitapları alıyorum.
Tavsiye edilen kitaplara bakıyorum, hoşuma giderse onları da alıyorum.
Böyle böyle büyüyor kütüphane.
Mobildeyim, düşük cümleler gramer hataları için özür dilerim.
0
balik kraker
(02.11.19)
Edit:yeni kitaplardan arkadaş tavsiyesi, İnternet yorumları ya da gazetelerdeki kitap tanıtımlarıyla(kitap ekleri vb) haberdar oluyorum.

Polisiye severim mesela sevil Atasoy, Ahmet Ümit dememiştim. Onları da ekleyeyim. Daha düşünsem neler neler çıkar da...
0
balik kraker
(02.11.19)
Arkadaşlarıma soruyorum
0
westblack
(02.11.19)
Turk edebiyatiyla sınırlamayın lutfen dunya edebiyatını daha cok bilmek istiyorum aslinda
0
🌸instant crush
(02.11.19)
Dilerseniz kütüphanemim parti parti fotoğrafını çekip atayım. Tek tek yazamıyorum çocukla zor oluyor.
Ama genelde eski kitaplar oluyor bende de...
0
balik kraker
(02.11.19)
"Roman türü tüm dünyada düşüşe geçti" çok acayip bir önermeymiş. Sadece self-published kitaplarin bile on yılda yüzde dörtyüze yakın arttığını düşünürsek, edebiyat alanında artık daha diverse açılımlar yapıldığını göz önünde bulundurursak en azından sayı olarak bir düşüş olmadığı aşikar. Kalite olarak düşüşe geçtiği düşüncesiyse burada öne sürülen, yine elimizde yetersiz data var. Bu klasik kitapların zamana yenilmediği bir gerçek, fakat günümüzde yazılan bazı romanların da ikiyüz yıl sonra okunup okunmayacağını bilmiyoruz, zira daha o kadar zaman geçmedi üstünden. Sırf yeni diye "salla gitsin" diye bakmamak gerekir. Ha tabii, yukarıda bahsettiğim self-publishing imkanlarının artmasıyla herhangi bir sektörel onay ihtiyacı olmadan bir çok şey basılabiliyor ama o da genelleme yapmak için yeterli değil diye düşünüyorum.

Ben okumayı sevdiğim türlerden gidiyorum. Mesela modern dönem İngiliz yazarları özellikle ilgimi çekiyor. Jodi Taylor, Gavin Extence, Alastair Puddick, Christopher Shevlin, Caimh McDonell vs gibi yazarlar birbirine benzer tarzlarda ürünler çıkarıyorlar, onları takip ediyorum. Haliyle sevdiğim bir yazarın yeni bir kitabı çıkınca onu alıyorum.

Booker ödülü vs almış kitapları takip etmeye çalışıyorum bazen. Ya da seçmemde faydası oluyor diyeyim.
İnstagram'da sevdiğim bazı yazarları takip ediyorum, onların önerdikleri kitapları okuyorum. (bu en önemli kriterlerimden biri olabilir.)
Non-fiction içeriğinde ilgimi çeken konuları takip ediyorum.
Amazon'da ve başka kaynaklardaki yorumları okuyorum.
Ayrıca yazarlardan oluşan bir community (buna ne deniyorsa) içindeyim, herkes birbirine tavsiyede bulunuyor.

"Önereceğiniz kitap var mı?" çok geniş bir soru, ne tarz, nerelerden olan kitaplarla ilgileniyorsunuz ki?
0
sopiro
(02.11.19)
al benden de o kadar.
benim gibi insanı okumaktan soğuttular. daha gençken ne kadar okursan o kadar iyi mottosu ile okuyordum. sonra boş beleş birbirini tekrar eden şeyler okuduğumu fark ettim. önüne gelen kitap yazıyor yazıyordu ki okuyarak bitiremezdin. bu bende paradigma değişikliğine yol açtı. sonraları seçici olmaya başladım. bir nevi diyete benzedi bu. bazı tür ve kişilerden uzak durdum. özetini bile okumadım merak etmedim. ---hiç bir şey kaybetmedim--- bunu görünce de diyet azdı. daha da seçici oldum derken öyle bir noktaya geldim ki neyi okuyacağımı ince eleyip sık dokurken okuyacağım şeyle ilgili okurken zamanım geçiyordu. bunu netflixde izleyecek film bulamayıp filmleri önceden araştırmaya başladığın ve sonunda saat 11 de hiç bir şey izlemeyemeden yatıp uyuduğum bir sürece benzetebilirsin. şimdi de bu döngüden çıkamıyorum iyi mi? yani bir şey okumaya karar verip, bu okunur mu deyip, hayır bu daha iyi diye düşünür olduğum ve enerjimi buna harcayıp okuyamamakla sonuçlanan döngüden. aradığım şey sahicilik ve stil.. konu önemli değil neredeyse. cevap olmadı yorum oldu ne yapalım idare et.
0
jeharfi
(02.11.19)
takip ettiğim goodreads hesapları var. zevkini sevdiğim insanlar var. her zaman birebir tutmasa da beğeniler çoğunlukla denk geliyor.
goodreads'te bir süre geçirdikten sonra benzer zevklere sahip insanlardan bir kitle oluşuyor. oradan oraya derken de o istediğiniz kapı açılıyor. ya da yeni çıkanları takip edip risk alacaksınız.
türk yazarlarda o risk %90 ihtimalle gerçekleşiyor, yabancı yazarlarlarda da %50, %60 oranında... yeni çıkanları takip ederken çok övülenlerden genellikle uzak duruyorum ben. yeni çıkan değil de, dilimize yeni çevrilen "kalbin yardımcı fiilleri" diye bir kitap okudum mesela, macar bir yazarın, kendimi kesecektim. sonra hakkında ne yazılmış diye biraz gezinince yere göğe koyamayan pek çok yazı ve blogger gördüm. garip cümleleri art arda dizme telaşındaki deneysel yazarlardan zerre kadar hazzetmiyorum ama nedense türkiye'de çok övülüyorlar. anlaşılmayanı en iyi ben anlarım zihniyeti herhalde bu.

sürekli klasik klasik, daraltıyor. keşiflerden biri mutlu edince yepyeni bir dünya açılıyor önümde, o yüzden o riski almaya devam ediyorum.
0
benyazarsamolur
(02.11.19)
Sevdigim yayinevlerinden cikanlari listeletiyorum idefix.com benzeri sitelerde.

Melisa kesmez'in kitaplarini oneririm. 3 oyku kitabi var ve hepsi birbirinden sevimli. Yeni yazarlara baslangic icin dogru bi tercih olabilir.:)
0
la.luna
(02.11.19)
Takip ettiğim, sevdiğim yazarların yeni kitapları çıktıkça online satış sitelerinden haberim oluyor.

Bağımsız kitapçıların Twitter ve instagram sayfaları çok faydaları oluyor yeni yazarlar keşfetme konusunda.

Mesela izmir'de Yerdeniz kitapçısı. Sahibi Nuray hanım çok tatlı kadındır. Twitter sayfasında sürekli "okuyun, duacım olursunuz" şeklinde kitaplar paylaşır. Çok faydasını gördüm.

twitter.com
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(02.11.19)
Merak ettigim konularla ilgiliyse yazarı da bilim insanıysa
0
sordum soruyu
(02.11.19)
Zihni milli eğitim ve medya tarafından iğdiş edilmiş bir nesilden olduğum için henüz Türkçe edebiyatın klasiklerini okuyorum. 20'li yaşlarımın ortalarına kadar Tanpınar'ı ve Kemal Tahir'i rejim karşıtı olarak gördüm diyeyim, siz anlayın :)

80 sonrası modern Türkçe edebiyattan sadece İhsan Oktay Anar'ı hakkıyla okudum.

Ben de arada bir acaba neleri kaçırıyorum diye düşünüyorum ama eğer son 30 yılda yeni bir Yaşar Kemal çıksaydı bir şekilde haberimiz olurdu :)

Kitap tavsiyesi için bir sürü kaynaktan faydalanıyorum. Murat Sevinç'in Gazete Duvar'daki kitap yazılarını takip ediyorum. Emrah Safa Gürkan herhangi bir konu ile ilgili kaynak eserleri paylaşıyor. Sevan Nişanyan'ın önerdiği kitapların da boş çıktığını görmedim. Daha Harari ve Kahneman bu kadar patlamamışken o önerdiği için okumuştum.

fivebooks.com'da alanında uzman kişilerin önerdiği kitaplara bakıyorum. Eğer Goodreads ve Amazon'da çok fazla zıt yorum okuduysam libgen'den kitabı indirip göz atıyorum.

Dünya edebiyatında diğer alanları bilmiyorum ama bilimkurgu alanında son yıllarda iyi yazarlar çıktı.
0
bruce mclaren
(02.11.19)
(4)

Yetenekleriniz ile ek iş yapmak?

trend
Para kazandırır mı? Yoksa sadece duygusal anlamda mı tatmin eder?
Para kazandırır mı? Yoksa sadece duygusal anlamda mı tatmin eder?
0
trend
(02.11.19)
şu an ne iş yaptığına göre değişir. asgari ücret ile çalışıyordum ek iş olarak tasarım ürünler yapmaya başladım ve sattım. sonrasında zevk için bir kaç kursa gittim el emeği tarzında.

baktım iyi satıyorum işi bıraktım. bir süre sonra şirket açtım, şu an lüks olmayıp dört duvar olsa da kendi evim ve lüks olmasa da beni istediğim yere götürecek bir arabam var.

ben şans diyorum buna. kimileri fırsat değerlendirme.
0
bisorumvargaliba
(02.11.19)
Benim hobilerim zamanla hem ana mesleğime hem de ayda az çok gelir getiren ek işlere evrildi.

Ana mesleğimle alakalı uzun zamandır birkaç uzun süredir uğraştığım proje haricinde teknik bir şey okuduğumu ya da yaptığımı hatırlamıyorum. Bazen iş dışında geek muhabbeti yapmak bile bayıyor.

Ek iş olarak "hem hobimle uğraşayım hem de para kazanayım" diye başladığım şeyler birkaç ay sonra iş yetiştirme telaşına evrilince eziyete dönmeye başladı.

Bence hobilerin hobi olarak kalması en güzeli.
0
bruce mclaren
(02.11.19)
Hobiye dönüşen yeteneğin para karşılığı yapılması insanı hobiden soğutuyor, en azından benim için geçerli. İşin içine para girince keyif de azalıyor. Bu noktada bruce adaşıma katılıyorum ben de. Para kazanmaya dönüştürdüğüm iki hobim bir noktadan sonra o hobinin hoşuma gitmeyen kısımlarına evrildi ve bıraktım. Ne olursa olsun "task" haline dönüşen hobiden keyif alınamıyor bence.
0
Bruce
(02.11.19)
şuan yeteneğimle ana işimi yapıyorum ek iş yapsam o da para kazandırır, güzel iş ise keyif de alabilirim kime iş yaptığıma göre değişir tamamen
0
nahtoderfahrung
(02.11.19)
(13)

Avrupa milliyetçilerinden size de gına gelmiyor mu artık?

epistemic_regress
Geçtiğimiz hafta 12 senedir Türkiye'de yaşayan ve çalışan bir İngilizle tanıştım. Sohbeti açtı, sürekli mesajlaşmaya, konuşmaya başladık. En başından Türk milliyetçisi olup olmadığımı sordu. Bildiğim kadarıyla değilim ama ülkenin kültürünü, geçmişini, sosyolojisini bilmeden üst perdeden atıp tutan a
Geçtiğimiz hafta 12 senedir Türkiye'de yaşayan ve çalışan bir İngilizle tanıştım. Sohbeti açtı, sürekli mesajlaşmaya, konuşmaya başladık. En başından Türk milliyetçisi olup olmadığımı sordu. Bildiğim kadarıyla değilim ama ülkenin kültürünü, geçmişini, sosyolojisini bilmeden üst perdeden atıp tutan avrupalılara katlanamıyorum dedim kırık ingilizcemle. Konuştuğumuz süre zarfında alakalı alakasız her sohbete Türkiye ile ilgili şikayetlerini sıkıştırdı bu süreçte. Çoğuna hak veriyorsun fakat hani önyargıyla ve kibirle edinilmiş izlenimler olduklarını da farkediyorsun. Sürekli Türk erkeği ve kadınını tiye alması, kendi ülkesinin zamanındaki kolonileşme politikalarını bile dolaylı olarak övmesi, neredeyse zorla the office izletmesi falan yaklaşan fırtınanın ayak sesleri gibiydi.

Dün öğretmenler grubunda sınavlarla ilgili ufak bir anlaşmazlık yaşadık (öğretmenim ben bu arada). Öğrencilerin yapabileceklerinin ötesinde sorular sormak istiyor diğer öğretmenler. Ben de soruların öğrencileri çok fazla zorlayacağını, çoğunun sınıfı geçemeyeceğini söyledim ama diğer öğretmenler pek oralı olmadı. Ben de derdimi bu İngiliz arkadaşa açayım dedim. "Tabii ki zor soracaksınız, yoksa öğrencileri hayata nasıl hazırlarsınız?" gibi bi şey dedi. Ben de liseye yeni başlamış öğrencilere ilk sınavdan böyle bir bozgun yaparsak derse karşı daha büyük bir önyargı geliştireceklerini söyledim. Bence suyun altını yavaş yavaş açmak lazım, öğrenciyi birden bire kaynar suya atamazsın. Hayata hazırlamak böyle bi şey olmasa gerek.

Nasıl yaptı anlamadım ama olayı ülkecek gerçeklerden kopuk yaşamamıza bağladı. Arada İngiliz özdeyişleriyle süsledi konuşmasını. Liberal olduğumu söyledi. Öğrencilerin kendi başlarına hayatta kalmasına izin vermiyorsunuz dedi (bu konuda haklı ama ben bunu kastetmemiştim). Hatta çok acı, siz çocuklarınıza hayır ı duymayı öğretmediğiniz için Türkiye'de bu kadar fazla tecavüz ve kadın cinayetleri oluyor gibi gerçekten yapılabilecek en sığ, en aptalca çıkarımı yaptı.

Zaman zaman yurtdışında yaşasam daha mı huzurlu olurum diye düşünüyorum ama yükselen milliyetçilik ve Doğu düşmanlığı akımından burada bile payıma düşeni alıyorsam, oralarda nelere maruz bırakılırım, kestiremiyorum.

Aynı duruma birkaç defa düştüğüm oldu. Yani karşılarında sürekli kafa sallamamızı, ya evet, Türkiye boktan!" dememizi bekliyorlar. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri yle bireylerin tamamının entelektüel, sosyal vs gelişmiş düzeyleri arasında şaşmaz bir korelasyon olduğunu var sayıyorlar. Üsttenciler, rahat bir sohbette bile kendinizi nutuk dinlerken buluyorsunuz.

Siz neler düşünüyorsunuz? Bu durum canınızı sıkmıyor mu artık?
0
epistemic_regress
(30.10.19)
Boyle seyler yasamadim Avrupa'lilarla ama bahsettigin konuda benim de gayet canımı sikardi. Agizinin payını da verirdim. Sahsen yaşadığım ülkeyi sürekli gomen insanim, ama karşıma gecip sizin ulke soyle, sizin insaniniz boyle diye atip tutabilecek kisi bir ingiliz degil.
0
stavro
(30.10.19)
Ben istdan once Londra yasadim. Ve iyi gorece pahali semtlerde yasayan ingilizlerin genel olarak kendilerini her milletten ustun tuttuğunu gordum bizzat yasadim. Ayni semtte oturuyoduk herhangi bi munasebetsiz hareketim olmamasina ragmen orda bulunmami hazmedemiyo gibilerdi. Genel olarak bi asagilama hali vardi uzerlerinde.
0
hindistan cevizi
(30.10.19)
biz istedigimiz kadar milliyetci olalim bizden baska kimse milliyetci olamasin kafasi biraz tuhaf bence. bunlar hep disa kapali olmaktan.
0
hot potato
(30.10.19)
@xportan: bu konuşmadan sonra muhabbeti kestim.
0
🌸epistemic_regress
(30.10.19)
ingiliz eleman gayet hakli gozukuyor burada.

Yilin 3-4 ayini Turkiye disinda geciriyorum ve canimi siktigi falan yok acikcasi. Bizim comarlardan bagisilik kazandim heralde, ki sayilari da karsilastirilmayacak kadar az burdakilere gore. En fazla iki cumleden muhabbetin nereye gidecegini kestirip yav he he diyip geciyorum.
0
twq
(30.10.19)
Olay Istanbul'da geçiyor.
0
🌸epistemic_regress
(30.10.19)
sikmiyor. cunku ben kendimi herhangi bir irka, ideolojiye, mezhebe, millete, dine ve ulkeye ait gormuyorum.

dolayisiyle boylece ne ustum ne astim oluyor. insani bir varligim ben. hepsi bu.

beni bir kenara birakalim simdi.

yabanci arkadas bilinsiz, keza siz de ayni sekilde. boyle tartismalara, kalp kirmalara hic gerek yok.
0
Leonardo~Da~Vinci
(30.10.19)
böyle konuşan adamın burada ne işi varmış? kendi ülkesinde iş bulamadığı için olabilir mi acaba? sen en azından kendi ülkende, doğduğun büyüdüğün yerde iş bulabilmişsin. o kadar muhteşemse bassın gitsin ülkesine.

yabancı dil bölümünde okuyorum ünide, bazen alman hocalar kantarın topuzunu kaçırır gibi oluyor. ters ters bakıyorum ya da sinir olduklarını bildiğim için açıyorum telefonla oynuyorum sallamıyorum dediklerini. kesiyorlar o zaman. adamların istediği sen onlarla tartış, kavga çıksın falan. yüz vermeyince oturuyorlar bir yerlerinin üstüne. zaten bahsettikleri kadar muhteşem olsalar burda işleri ne.
0
windows95
(30.10.19)
3 senedir Almanya'dayım. Her milletin iyisi ve kötüsü olduğu gibi onların da var.
Tam da dediğin gibi bir sürü insana denk geldim. Kibirli, üstten bakan, seninle konuşurken her boku senin kültür farkı yüzünden geri kalmana bağlayacak olan.
Eğer karşılık verebileceğim birisiyse ben de kaba davranıyorum, herşeyi başlarına kakıyorum. Supervisor gibi benden daha üstteyse he deyip geçiyorum enerjimi o insanlarla kavga ederken harcamamak için.
Ve evet Avrupalılar arasında da çok fazla sığır var, bir de ilginç bir şekilde bu heriflerin okumuşları da yobaz oluyor :O
0
chitosan
(30.10.19)
Adamın söylediklerinin ne milliyetçilikle ne de doğu düşmanlığıyla alakası var. Gerçekleri söylemiş. Türkiye h*lkı tam olarak budur. Gerçekler yüzüne söylenildiğinde de söylenilene cevap vermek veya özeleştiri yapmak yerine söyleyenin milliyetine veya dinine giydirilir. Söyleyenin Türkiye pasaportu varsa kesin satılmış vatan hainidir.
0
bruce mclaren
(30.10.19)
İngiliz'in ilginç tespitleri varmış seni tanımak istiyorum yiğidim beni mutlaka ara.
0
Ufuk
(30.10.19)
Boş konuşmuş iste. Buna haklı diyen tamamen aşağılık psikolojisi yaşayan eziktir. Kendi ülkenin milliyetcisini sevmiyosan bunu da sevmezsin. Bir ülkeyi herhangi bir istatistiki bilgi bile olmadan tecavüzcü ilan etme psikolojisi rezalet ve ciddi bir suçlama. Begenmiyorsa ne arıyor burda? Hatta milliyetçi dediğin siyasi ve milli değerleri kullanır resmen ırkçılık yapmış.
0
cilekesgargi
(30.10.19)
ben genelde doğru bilinen yanlışları düzeltmeye çalışıyorum onun dışında çok üzerime alınmıyorum. ancak şunu fark ettim ki daha kötü bir ülkede yaşayınca aynısını ben de yapmaya başladım. şu an arnavutluk' ta yaşıyorum ve türkiye buranın yanında avrupa gibi kalıyor. çoğu şey o kadar boktan ki sürekli bir şeyleri eleştirirken buluyorum kendimi. düşününce bir ingiliz' in böyle davranması normal. ancak türkler avrupalılar sadece bize karşı böyleler zannediyor. bize karşı önyargıları dafa fazla tabii ki ama onlar da kendi içlerinde bazı milletleri burnu havada görüyor. sadece fransa içinde bile parislilerin çok burnu havada olduğunu söylemişti fransızlar.
0
bana bir nick verin
(16.11.19)
(3)

kablonet aboneliğimi nasıl iptal ederim?

olaylar olaylar
gittiğim yerde zaten kablonet varmış. diğer evdekini kapatmanın yolu yok mudur?
gittiğim yerde zaten kablonet varmış. diğer evdekini kapatmanın yolu yok mudur?
0
olaylar olaylar
(30.10.19)
evin sahibi ya da ana kiracısı siz iseniz kabloneti nakil ettirmeniz daha uygun olacaktır.
ev paylaşımı falansa bilemiyorum tabi ama kablonet genelde taahhüt ile çalışır ve taahhüt bozulursa sizden parasını alır.
faturanızın arkasında taahhüt süresi yazar eğer varsa.
kapatmanın yolu da çok basit arıyorsunuz sadece. sonra size ait olmayan modem vs varsa getirin diyorlar.
0
ozdek
(30.10.19)
Artık aramanıza bile gerek yok. Kimlik ve üyelik bilgilerinizin olduğu bir dilekçe yazıp faks çekmeniz yeterli. Geçen hafta yurtdışından üç günde kapattırdım.
0
bruce mclaren
(30.10.19)
Cayma bedeli ödersiniz diyor. Ikamet bilgilerinizi yollayın diyor ısrarla
0
🌸olaylar olaylar
(30.10.19)
(1)

Bedelli Askerlik Ücret Ödeme

oekuklu
Selam,Malumunuz bedelli ödemeleri Ziraat, Halk ve Vakıf bankalarına yapılıyor. Sorum şu, benim başka x bankasında olan paramla nasıl ödeme yapabilirim? EFT mümkün mü? Keş para mı isterler nasıl yaparız?
Selam,

Malumunuz bedelli ödemeleri Ziraat, Halk ve Vakıf bankalarına yapılıyor. Sorum şu, benim başka x bankasında olan paramla nasıl ödeme yapabilirim? EFT mümkün mü? Keş para mı isterler nasıl yaparız?
0
oekuklu
(24.10.19)
Kasım 2018'den sonra değişmediyse EFT mümkün değil. Ben Garanti'nin şubesinden nakit çekip Vakıf'a ödemiştim.
0
bruce mclaren
(24.10.19)
(7)

R. Tayyip Erdoğan'ın siyasi zekası nerden geliyor?

levent bilgen
Sevenleri alınmasın ama ara ara fazlasıyla "makyavelist" buluyorum. Siyasi varlık iddiası olan dini söylemin ruhuna uygun siyasi refleksleri olmadığı da hepimizin malumu.Bir yandan dini söylemlerin gerekliliklerini yerine getirirse de bu defa "mutlak adalet" gibi bir şeyi sağlamak zorunda; ki bu da
Sevenleri alınmasın ama ara ara fazlasıyla "makyavelist" buluyorum. Siyasi varlık iddiası olan dini söylemin ruhuna uygun siyasi refleksleri olmadığı da hepimizin malumu.

Bir yandan dini söylemlerin gerekliliklerini yerine getirirse de bu defa "mutlak adalet" gibi bir şeyi sağlamak zorunda; ki bu da demokratik sistemin ve çoğulculuğun olduğu bir siyasi sistemde kendisinin sonu olur.

Dünya kadar siyaset bilimci, akademisyen çeşitli çıkarımlar yapıyor, gayet muteber stratejistler siyasi tahminlerde, değerlendirmelerde, yorumlarda bulunuyorlar ama kendisi bir şekilde işin içinden çıkıp orta ve uzun vadeli kişisel çıkar sağlayabiliyor.

Öyle ya da böyle 17 yıldır nüfusu 80 milyonu aşkın bir ülkede tek başına iktidar. Haklı birçok sebep sunabilirsiniz cehalet vs. gibi. İyi de madem bu kadar basitse başkası onu alt edip yerine geçsin.

Rize kütüğüyle Kasımpaşa'da doğmuş büyümüş, entelektüel bir geçmişi olmayan, eğitimiyle ilgili çeşitli söylemler olan biri. Okuduğu kitaplar sadece belli bir görüşe ait şiirler ya da edebi kitaplar bildiğim kadarıyla.

Hal böyleyken böyle bir siyasi zekaya nasıl sahip olabiliyor? Toplumu okumakta nasıl bu kadar başarılı olabiliyor? Doğuştan gelen bir şey mi? Yoksa sonradan da sahip olunabilecek bir meziyet mi bu?
0
levent bilgen
(24.10.19)
bu yapılanlar başarılı olarak görülüyorsa siyasi zekadan bahsedebiliriz fakat ben olanları başarılı bir politika olmadığını gördüğümden erdoğanın siyasi bir zekası olmadığına inanıyorum sadece ona bağlı bir dolu cahil dinle kandırılmış seçmeni var o seçmen sayesinde şu an vatandaşın tepesine heryönde çökmüş durumda ülke kendi pisliğinde bile boğulamıyor düşün başkasının pisliği içinde boğulup gidiyoruz o kadar kötü bir siyasi zeka sahibi kendisi ayrıca sadece dinl kandırılmış vatandaş dışında bir de şark kurnazı vatandaş var bencil ve kendine başkasını vatanını milletini düşünmeyen akp li olarak belli bir noktaya gelmeye çalışan atm lerden maaş alanlar yattığı yerden sırf akp li diye hesalplarına maaş yatanlar akp rektörlerin tüm sülalerini işe yerleştirmesini saymıyorum bile halkın büyük bir kısmının edep halsiyet ve karakter sorunu var

başkası alt edip yerine geçsin dediğin CHP de kemal kılıçtaroğluda farklı bir zeka sahibi değil zaten o hatta bence erdoğandan bile daha kötü ve beceriksiz bir lider o yüzden hiç bir şey düzelmeyecek aksine dahada kötüye gidecek kanısındayım

halk zaten yıllardır cahil bırakiliyor eğitim sistemi çok kötü ekonomi berbat durumda buna rağmen vergi üstüne vergi zam üstüne zam geliyor halk sesini çıkaramıyor zaten korkuttular halkı ve halk aman ağzımın tadı bozulmasın düşüncesinde ses çıkarmıyor çıkaramıyor !! birde üstüne geçim sıkıntısı binince adam yaşama hayatta kalma çabasından siyasilere itiraz etmeye tepki göstermeye mecali kalmıyor bu arada bu fırsattan yararlanıp maaslarına zam yandaşlarına tarikatlara para aktarmalar devam ediyor lüks içinde yaşama halkının vergileri ile devam ediliyor
0
baknedicem
(24.10.19)
Kitlesinin zekasizligindan. Tövbe ya.
Bu kitle de bir günde oluşmadı tabii. Bir süreç var arkasında.
0
auroraaurora
(24.10.19)
erdoğan'ın atatürk'den sonraki en etkili siyasi lider, hatta en karizmatik lider olduğunu düşünüyorum. Karizmadan da kastım siyasi karizma, toplumu etkileme gücü, sürükleme gücü anlamında konuşuyorum.

siyasi zeka konusunda da erdoğan'ı başarılı buluyorum aynı şekilde, fakat bu salt bir şekilde erdoğan başarısından ziyade, arkasında çok iyi bir ekip olduğunu düşünüyorum. tek başına olduğunu sanmıyorum. fakat son dönemlerde ciddi bir şekilde yalnızlaştığını, arkasındaki bu ekibi de kendi hırsıyla egale etmeye çalıştığını bundan dolayı da eski halk desteğini yavaş yavaş kaybetmeye başladığını düşünüyorum.

bu arada bu satırları erdoğan hayranı olarak değil, siyaset bilimi açısından değerlendirerek yazıyorum. yoksa kişisel olarak neredeyse hiçbir politikasını desteklemiyorum erdoğan ve ekibinin. fakat objektif olup siyaset bilimi açısından değerlendirdiğimde sonuç bu.

erdoğan'ı değerlendirirken iktidara geldiği ilk dönemden başlamak gerekiyor incelemeye. nasıl bir rüzgar aldı arkasına hatırlayanlar veya geçmişi kurcalayanlar bilir. birçok merkez ülkenin desteğini aldı, çeşitli cemaatlerin desteğini aldı. meşhur referandum süreçlerinde birçok cemaat kapı kapı gezip erdoğan lehine anayasa değişikliklerine evet denilmesini istedi mesela.

bu gibi şeylerden dolayı erdoğan'ın tek başına bir siyasi figürden ziyade bir hareketin görünen yüzü olduğunu düşünüyorum.

ve evet, şimdiye kadar girdiği hiçbir yarışı kaybetmemesi, karşısında duran tüm liderleri malup etmesi (son yerel seçimler hariç), yönetim şeklinde, yasamada, yürütmede veya yargıda istediği tüm değişiklikleri yapabildi. ve tüm bunlar onu başarılı bir siyasetçi yapıyor. attığı adımların doğru olduğunu söylemiyorum bakın, atmak istediği adımları atabilmesi onu başarılı kılıyor diyorum.
0
reanarchy
(24.10.19)
Siyasi zekası dediğiniz şey esasında muhalefetin ve seçmenin sefilliği. Bakın 17 yılda yaşanan onca rezalete hiç girmiyorum, sadece 4 ay önce sonucunu beğenmediği için iptal ettirdiği seçimleri ezici farkla kaybetti. Bu saatten sonra muhalefet karşısında toparlayamaz derken sadece iki hareketle sefil muhalefeti dağıttı:

1. Diyarbakır, Mardin ve Van belediyelerine kayyum atadı
2. Kuzey Suriye'ye girdi

Hem kendi tarafındaki safları sıkılaştırdı, hem muhalefeti darmadağın etti, hem de muhalif kesimin en az yarısının takdirini kazandı.

Bu şartlarda ağaç kabuğunu bile koysanız Türkiye'de seçim meçim kaybetmez.
0
bruce mclaren
(24.10.19)
Erdoğan'in başarısının altında 70'ler sosyolojik travmasi (koyden kente göçüş) ve milli görüş ruhu var.

Milli görüşün ilk parladığı zamanlarda hedef aldığı kitleye bakın, bakırköy'de, şişli'de, kadıköy'de dolaşmadı bu ekip. Sultanbeyli, bağcılar, gop gibi köyden henüz kente göç etmiş, su bile verilmemiş, hizmet götürülmemiş, devletin sahibi kesim tarafından insan görülmemiş kesime hitap ettiler. Bunu gerçekten yaptılar. Varoşta yaşam mücadelesi veren bir insan için genel devlet prensipleri, dış politika ve hatta ekonomi gibi şeyler gerçekten önemsiz çünkü bu adamlar zaten fakir, zaten kıt kanaat geçiniyor, ekonomik kriz fakirlerin değil orta kesimin anasini ağlatır her zaman. Bu insanlara hastane, okul, cami, yol, su tesisati yapınca bu insanlar mutlu oldular. Oluyorlar.
Üstünkörü bir bakışla "çomar" diye kodladigimiz insanlarin söylemine bakın, hastane diyor bu adam. Haklı. Okul diyor, kuzenlerimizin eskileriyle okuduk 90'larda. Elbise değil ha, kitap eskileri.
Bunun gibi şeyler, erdoğan ve ekibi işte bu gariban kesime sarıldı, sahip çıktı.

Su an yalpalamalarinin tek sebebi ise kadrolarinda bu ekipten olanlarin artik emekli olup sahadan çekilmesi, yerlerinin nargile cafelerde büyümüş toplumdan habersiz, o çileyi cekmemis, ihaleci, rantçı tipler tarafından doldurulmuş olmasi.

Erdoğan'in sadece 2 söylemine katıldım bu güne dek, biri şu meşhur "cehape zihniyeti" ki hayat kadar gerçektir bu tespit, diğeri de "Türk milleti alim değildir ama ariftir" sözü. Bir anda aydınlanma olup da tokat vurmadi millet 31 martta. Muhalefetin hele hiiiiic de öyle organize bir başarısı olmadı. Her zaman yapilan yapıldı fakat bu sefer akp'ye yeter artık diyen kendi kitlesi vardı.
0
aksi kanitlanmadikca cocuktur
(24.10.19)
öyle bir soru sormuşsun ki ne yazsak hapisteyiz bro. duyuruda böyle sorular sormayın. ne saysak şikayet ediyolar, sonra sorgusuz sualsiz emniyet...
0
Tears of Devil
(24.10.19)
rte zeki bir siyasetçi değil. herhangi bir sağ siyasetçi sadece. tr yi sağ merkez yönetmiştir. bu böyle.

ha bir de aşırı şanslı. seçildiği dönem global ekonominin yükseliş dönemi. gelmeden önceki hükümette zaten ekonomik ve banka sistemi reformlarını gerçekleştirmişti. imf programı uyguluyorlardı. adamın tek yaptığı bu reformları tersine çevirmemek oldu.
0
charlotte blanc
(24.10.19)
(20)

Evlenmeden aynı evde yaşamak

tuborg yesili
Hakkında düşünceleriniz neler? Ben olması gerektiğini düşünüyorum buna göre de yaşadım. 2 yıldır birlikte yaşadık ve şimdi evleneceğiz. Ancak bir arkadaşım bugün bu konuyla alakalı çok gereksiz ve çirkin bir durum gibi bir yorumda bulundu. Bir yandan haklı benim ailem bilmiyor bu durumu. Bir yandan
Hakkında düşünceleriniz neler? Ben olması gerektiğini düşünüyorum buna göre de yaşadım. 2 yıldır birlikte yaşadık ve şimdi evleneceğiz. Ancak bir arkadaşım bugün bu konuyla alakalı çok gereksiz ve çirkin bir durum gibi bir yorumda bulundu. Bir yandan haklı benim ailem bilmiyor bu durumu. Bir yandan da haksız evleneceğim insanı a dan zye tanımamı sağladı.
Siz ne düşünüyorsunuz?

Edit: tahmin edersiniz ki kadın tarafıyım
0
tuborg yesili
(21.10.19)
evlenmeden aynı evde yaşamak, bir erkeğin yapacağı en büyük hatalardan biridir.
0
datnet
(21.10.19)
Efsane gerekli bir sey. 3.5 yillik sevgilimle 2 3 ay ayni evde yasayip birbirimizi bogma noktasina gelmiştik. Harika anlasicagimizi düşünürken adamin icinden gestapo cikmisti. Ev icnde farkli bi kisiligi varmis. Iyi ki deneyimledik.
0
hindistan cevizi
(21.10.19)
Sen haklısın
0
Delay Fuze
(21.10.19)
1.5 yıl kadar aynı evde yaşadık. Geçen ay evlendik, hayatımızda hiçbir şey değişmedi.

Hata falan diyen fuckbuddy aramaya devam etsin. Ev halini, neleri sevip sevmediğini, iyi kötü huylarını, iş bölümü durumunu bildim, o da beni tanıdı bu sürede aynı konularda. Öteki türlü kumar olacaktı, bir baktın dışarıda veya evine misafir gittiğinde sana gösterdiği yüzü ile gerçek yüzü bambaşka.

Bence bir sakınca yok ama ailelerin bilmesi sıkıntı olacağı için biz de çaktırmadık. Arada hala telefonla konuşurken vs. söylememizde sakınca olmadığının farkına varamıyoruz :)
0
chicha
(21.10.19)
5 yıldır aynı evde yaşıyorum seninle aynı durumdayım. Pişman değilim, daha evlenmedik.
0
olaylar olaylar
(21.10.19)
neden çirkin olsun? 2 yıl mutlu yaşamışsınız ve zaten evleniyorsunuz. bunun nesi çirkin?

ailen bilmiyor çünkü eski kafalı muhafazakar insanlar bu durumu kaldıramıyor. aynen senin eski kafalı arkadaşının kaldıramadığı gibi.
0
dafuq
(21.10.19)
Aynı evde yaşamadığım biriyle evlenmem muhtemelen. Biriyle evleneceksem de bi türlü aynı evi paylaşma eylemini hayata geçirmeye çalışırım. Aksi benim için çok zor ve bence evliliklerin bitmesinin en büyük sebebi bu.
0
Bruce
(21.10.19)
Gunah degil mi yoksa normal
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(21.10.19)
Evlilik her türlü kumar. Ben 15. ayımda evimi polis çağırarak terkettim. Bir ay önce de güllük gülistanlık değildik belki ama 14 ay bir ruh hastası ile yaşamışım.
belki 24 ay sonra dellenecekti belki ilk ay. Önceden aynı evde yaşasam yine anlamayacak onunla evlenecektim.
0
cilekli pasta
(21.10.19)
arkadaşınızın ne dediğine bakmayın, en mantıklısını yapmışsınız. he, görücü usülü evlenip, evlenmeden önce birbirini görmediği halde bir ömür mutlu yaşayan da var. 5 sene birlikte olup 3 ayda boşanan da. hiçbir şeyin garantisi yok ama siz emin olmak için elinizden geleni yapmışsınız.
0
suyu_arayan_adam
(21.10.19)
Ben zaten evliliğe karşı mesafeliyim ama eğer evlenmeye karar verirsem evlilik öncesi en az 1 yıl aynı evde yaşamak isterim.
0
bruce mclaren
(21.10.19)
ben çok anlamsız buluyorum.
0
xvyz
(21.10.19)
birlikte yaşamak karşındakini tanımak açısından savunulan bir şey.
bu savunma mantıksız da değil.

fakat diğer yandan, birlikte yaşayacaksam evlenirim.
evlenmeyeceksem neden birlikte yaşıyorum?
evli değilsem neden evli değilmiş gibi yaşamayayım?
karşındakini tanımak için tatile gitmek, arada bir birbirinin evinde kalmak falan gibi şeyler tabii ki birlikte yaşadığındaki kadar yeterli olmasa da, biraz yeterli olmalı bence.

chicha'nın dediği şey ("hayatımızda hiçbir şey değişmedi) bence çok kötü.
bunu iyi anlamda söylediğini biliyorum, o ayrı.
saygı da duyuyorum tabii ki.
insan hayatında risk almak ya da sürpriz beklemek istemeyebilir.
ama ben evlendiğimde hayatımda bir şey değişsin isterim.
aynı evde yaşayıp, aynı evden çıkıp aynı eve dönmek bence ilişkinin ruhunu çok öldüren bir şey.
madem öyle, o zaman da evlenmeye ne gerek var?

dediğim gibi, genel olarak mantıksız olmayabilir.
ama bana göre değil, saçma buluyorum.
ilişki için de aslında düşünüldüğü kadar iyi olduğunu düşünmüyorum.

arkadaşınızın yorumu da gereksiz tabii ki.
çünkü muhtemelen tutucu ve yargılayıcı bir tavırla söylemiş.
benim dediğim tamamen kendi bakış açımla ve ilişkilerle ilgili.
siz ne istiyorsanız yapmışsınız, mutluysanız da gerisinin önemi yok.
0
blatta hiberna
(21.10.19)
Tabii ki yaşamalısın. Keşke herkes deneyimleyebilse bunu yapabilenlere bahşedilmiş bir lütuf bu bence.
Tercih eder etmez o kişinin kendi bileceği iş ama çirkin ifadeler söyleyenle ilişkimi keserim net. Saygısızdır o insan. Olmasa daha iyi olur o arkadaş
0
eksi sozlugun tatli insani
(21.10.19)
chicha +1, 2 yılın sonunda evlendik. Aynı evde yaşamasak muhtemelen evlenmezdik.

o zaman da evlenmeye ne gerek var?
Birincisi, muhafazakar aile :)
İkincisi, henüz muasır medeniyetler seviyesine ulaşamadığımızdan common law marriage'ın yasalarımızda yeri yok, belediye onayıyla evlenmedikçe devlet bizi aile olarak tanımıyor.
Bir de üçüncüsü (bu benim için evliliği gerekli yapan en büyük şey olabilir, biaz da takıntı olabilir) birimizin başından bir kaza geçse, hastaneye kaldırılsak, ne bileyim bir ameliyat olacak olsak hastane diğerimizi "aile" olarak tanısın; ilk önce eşime/bana ulaşsınlar, acil durumlarda birbirimiz için söz hakkımız olsun istiyorum. Evlenmeden olmuyor o da.
0
kobuzchu kiz
(21.10.19)
Amerika'da zaten yaygın olan bir şey evlenmeden birlikte yaşamak, çocuk sahibi olmak.
0
Avoiding The Puddle
(21.10.19)
Evlenip 2 yıl sonra ayrılanları gördükçe yapılması şart bir şey gözüyle bakıyorum ben, daha iyi evleneceğin kişiyi nasıl tanıyabilirsin ki, sonra başlıyorlar çok değişti sevgiliyken böyle değildi demeye. Ayrıca da hayat sizin saçma yorumlarla canınızı sıkmayın. Ben hiç bir erkek arkadaşımla beraber yaşamadım öyle ciddi bi ilişkim pek olmadı çünkü ama dediğim gibi aksi şekilde evlendiğimi düşünemiyorum yıllarca beraber yaşayacağım kişinin ev halini bilmem, alışmam lazım.
0
carmenta
(21.10.19)
Sizin için çok sevindim. Bence de gerekli ama ben aynı evde yaşasam çocuk isteyene kadar evlenmezdim. Yurt dışında olsam çocuk için de evlenmem. Birlikte yaşayınca bana evlenmek gereksiz geliyor. O kadar zahmete neden katlanayım zaten birlikteyiz diye düşünüyorum.(düğünleri sevmediğim için biraz da) ama ailemle aynı şehirde yaşadığım için biraz zor. Annem yeni tanıştığım insanlara bile koca adayı olarak baktığı için asla gerçekleştiremeyeceğim bir şey.

Bunu yapamayıp uzun süreli tatile gitmiştim ben sevgilimle ve 5 senede hiç tanımadığımı fark etmiştim. Aynı evde yaşasam nelerini görecektim kim bilir.
0
jazzabel
(22.10.19)
bakış açısı ile alakalı. ben de kız arkadaşım ile tamamen aynı evde yaşamasam da haftanın 5 6 günü beraber kalıyordum. bu zamana kadar da hiçbir negatif yanını yaşamadım.
0
gazozailacatmauzmani
(22.10.19)
kadınım, kesinlikle yaşanmalı diye düşünüyorum. ne kadar çok şeyi değişik algılayacağınıza inanamazsınız.
0
mobydick
(24.10.19)
(9)

proje hükümet mi?

facebook
selamlar, kimine göre safsata kimine göre ise gerçek olan "dünyayı kontrol eden güçler"in akpyi proje olarak başa getirdiklerini düşünüyor musunuz? bir kaç örnekle bu tezimi destekleyeceğim.rte ile refah partisindeyken onun çok yakınlarından olan biri (adını hatırlamadım ama açıklamasını hatırlıyoru
selamlar,

kimine göre safsata kimine göre ise gerçek olan "dünyayı kontrol eden güçler"in akpyi proje olarak başa getirdiklerini düşünüyor musunuz? bir kaç örnekle bu tezimi destekleyeceğim.

rte ile refah partisindeyken onun çok yakınlarından olan biri (adını hatırlamadım ama açıklamasını hatırlıyorum) refah partisindeyken son günlerinde rte bizden uzaklaşıyor, yabancı plakaları olan araçlarla toplantı yapıyor demişti. sonra akpyi kurdu dedi.

2002 - 2005 arasında bir şekilde uluslararası alanda başarılı olduk;
- eurovision birinciliği 2003
- dünya kupası 3.lüğü 2002 (takip edenler bilir, gruplardan sonra adam gibi güçlü takımla karşılaşmadık hiç)
- dünya konfederasyon futbol 1.liği
- turist sayısının 12 milyondan 23 milyona çıkması

Tüm bunlar sizce akpnin "dış güçlere" verdiği sözler sonrası parlatma adımları mıydı? tüm bunlar komplo teorisi de olabilir.
0
facebook
(20.10.19)
Büyük ortadoğu projesi’nin eşbaşkanıyım şeklinde belirtmişti recep tayyip erdoğan. Bu proje nedir bilmiyorum. Ama son 16-17 senede ülkede çok şey değişti. Sosyolojik olarak, psikolojik olarak çok şey değişti ülkede, vatandaşta. Hukuk, siyaset, ahlak, dış ilişkiler falan filan. Olumlu mu olumsuz mu değişti size bırakıyorum.
0
silah taciri
(20.10.19)
tam 23 sene önceki şu gazete manşeti yeterli olur sanırım. tesadüf bugün de 20 ekim :)

www.halkhaber.org
0
candide
(20.10.19)
Her sey proje. Birileri agiz acip konusurken birileri planlayip yapiyor. Kendi kendine olacak degil ya? Esas soru "dunyayi kontrol eden gucler" veya "proje" sahibi kim?
0
dunal
(21.10.19)
konfederasyon kupasında birinci olmadık
0
mysql34
(21.10.19)
rte, genclik yillarindan beri surekli siyasetin icinde ve surekli olarka bulundugu yerlerde sivrilmis ve one cikmis birisi, Turk talebe Birligi, ilce ve il(Istanbul) genclik kollari baskanligi vs. Yani parti icinde zaten sivrilen ve daha o zamanlardan Erbakan sonrasinda partinin basina gececegi dusunulen birisi. ustune ibb baskani seciliyor ve refah partisinin altin zamaninda, cok iyi bir belediyecilik donemi gecirerek, istanbulda da ciddi bir destek aliyor arkasina. sonrasinda bir siir yuzunden hapse atilmasi "magdur" olmasina sebep oluyor ve tarafsiz yaklasanlari ve adaletten yana olanlari da tayyip'in arkasinda topluyor. bundan sonrasi da zaten kar topunun cig gibi buyumesi gibi devam ediyor.

ayrica baktigin zaman tayyip'in ve dis gucelerin elinde olmayan cok fazla kirilma ani var:

1) siir'den dolayi hapis yatmasaydi bu kadar destek bulamazdi(hakimlerin de bu projeye destek olmus olmasi lazim)
2) hapisten sonra siyasi yasakliydi. siyasi yasagi kalkmasaydi millet vekili ve basbakan olamazdi(deniz baykal da projenin parcasi?)
3) bana gore tayyip'i asil yenilmez yapan 2007 zamani baslatilan "tehlikenin farkinda misiniz" ve sozde "cumhuriyet" mitingleri. bu iki olay tayyip'in secmenini iyice kenetledi ve 90'larda erbakan'a yapilan baski gibi algilandi.

rte dis gucler(amerika, avrupa) ile gorusmusmudur? %90 gorusmustur. gorusmeyen siyasi bir guc olamaz bence. kilicdaroglu'da parti baskani olmadan once obama ile gorusmustu. belki rte amerika ile belli bir anlasmaya da varmis olabilir. ama proje demek cok gercekci degil. cunku rte'nin bu noktaya gelmesinde sans faktoru de vardi, dis guclerin kontrolunde olamayacak donum noktalari da vardi.
0
crucio
(21.10.19)
Bu söylemin muhalefette alıcısı çok fazla zira hem "dıj güjler" milli bahanemiz hem de özeleştiri yapmaktan kurtardığı için çok konforlu bir seçenek. Eğer Tayyip dış güçlerin projesi ise, O'na meşruiyet sağlayan bütün kurumlar da o "üst akıl"ın bir parçası.

O dönem esen özgürlük rüzgarlarının, Batı ile iyi ilişkilerin ve Türkiye'nin uluslararası imajının bir anda iyileşmesinin sebebi AKP'nin dış güçlerin projesi olmasından ziyade zihin dünyası 1930'larda kalmış bir ülkede gerçekten değişim vaat eden ilk ciddi siyasi hareket olmasının etkisi olabilir mi? (LDP varken ilk demek biraz fazla iddialı ama kitlesel desteği olan ilk hareket diyebiliriz.) Tabii AKP bunları içeride devlet/orduya karşı kalıcı olabilmek ve öç almak için yaptı. Sonuçta Cumartesi Anneleri ile bile görüşen bir partiden bahsediyoruz. Ben elde İran örneği varken ve bunların geçmişi belliyken bu hareketlerini yemezdim ama kabul edelim ki hem içeride hem de dışarıda bir sürü kulanışlı aptal çıktı.

Kendi problemlerini çözmüş ve stabil bir Türkiye, Batı için her şeyden önce kendi çıkarları açısından önemli. Geçen sene Türkiye'nin borçlarını ödeyememesinin Avrupa'daki bankaları zora sokacağına dair yazılar çıkıp duruyordu. Ayrıca, 18 milyonluk Suriye'den gelen göçmenlerden dolayı paniğe kapılıp Tayyip'in her türlü tehdidine sesini çıkaramayanlar 80 küsür milyonluk ülkeyi karıştırmaktan ne çıkar sağlayacaklar merak ediyorum.

Sonuçta Türkiye bir kısmını devraldığı, bir kısmını da kendi yarattığı sorunlarını bunca yıl yok saymayıp, Avrupa'nın Portekiz ve İspanya haricinde 1945'ten sonra rafa kaldırdığı eskimiş fikirlerde ısrar etmeseydi bugün bu meselelerin hiçbirini konuşmuyor olurduk.
0
bruce mclaren
(21.10.19)
pardon, konfederasyon kupasında 3. olmuştuk.
0
🌸facebook
(21.10.19)
Türkiye gibi ülkeler üzerine "proje" üretilmeyecek kadar vasat hatta vasat altı ülkelerdir ve yine bu ülkelerdeki olay örgüsü hep sebepler ve sonuçlar üzerine döner. Çünkü kendi kaderimizi tayin etmekten uzak bir milletiz, birilerinin bizim üstümüzde senaryo kurgulamasına gerek dahi yok.

Sol 70'lerde atağa kalktı, gladyo devreye girdi.

Gladyo devreye girince ülkede kaos baş gösterdi.

Kaos baş gösterince darbe için zemin hazırlandı.

Darbe ülkedeki tüm sol ve aydın kesimi ayıkladı, asimile edip aradan çıkarttı.

Ülke kanbur kalınca meydan liboşlarla ve dincilere (bknz. FETÖ) kaldı.

O dincilerin siyasi uzantılarıyla asker karşı karşıya geldi 28 Şubat yaşandı.

Sonrasında aydın kesim ekonomik buhranlara ve bozuk koalisyonlara yem oldu.

Sonuç itibariyle de meydan tekrar malum kesim ve onların tebaasına kaldı, son kazanımlarımızla iktidarın ilk yıllarını rahat rahat yaşadılar ama 10 seneden az bir süre sonra o da ellerinde patladı...

İşte sana 1970'ler ile 2000'lerin başı arasındaki olaylar döngüsünden çok kısa ve özet bir liste.
0
Avoiding The Puddle
(21.10.19)
Dunya kupasi muhabbetini hic anlamadim? O zaman iktidarda akp degil uclu koalisyon vardi. 4-5 ay sonraki secimde akp nin birinci olmasi beklense de, tek basina iktidar olacagini dusunen pek yoktu. Adamlar kendileri bile sasirmisti secimden sonra hatta. Turkiyeyi parlatmak adina Isvec ve Belcika(yanlis hatirlamiyorsam potansiyel 2. tur ve ceyrek final eslesmesi bunlardi Japonya ve Senegal yerine) ile de mi anlasmis kuresel gucler? Bazen bu tip turnuvalarda kura bali ile iyi netice elde edebilir takimlar. Bir kac sene evvel Cl de Monaco'nun yari finali yapmasi, 2010 Wc'de Gana'nin son saniye penaltisini kacirmasa yine yari final yapacagi gibi.. Misal su saglam jenerasyonla Turkiye onumuzdeki Avrupa Sampiyonasinda iyi bir derece elde etse kuresel gucler yine bizi sevmeye basladi mi diyecegiz?
0
twq
(22.10.19)
(4)

Bir soz vardı bir yerde tutsak olacağıma bir yerde mezarim olsun gibi?

charles darwinin torunu
neydi bu söz??
neydi bu söz??
0
charles darwinin torunu
(19.10.19)
ya istiklal ya ölüm
0
ground
(19.10.19)
o değil ya :D Hitler'in miydi sanki ?
0
🌸charles darwinin torunu
(19.10.19)
Che'ye atfedilen "dizlerimin üstünde yaşamaktansa ayaklarımın üzerinde ölmeyi tercih ederim" sözü var. Türkçü-İslamcı tayfanın kahramanı bir Çeçen'in de benzer bir sözü var, bir ara her yerde karşıma çıkıyordu. Muhtemelen her popülist lider bunun bir varyasyonunu söylemiştir.
0
bruce mclaren
(19.10.19)
“I prefer to be in the grave in Colombia than in a jail cell in the United States.”

― Pablo Escobar
0
crucio
(19.10.19)
(6)

Trump'ın kafa gidik mi?

prizmatik
The Apprentice'den falan izleyip takip eden var mı?Deli ayağına mı yatıyor, olayı ne?* amerika gibi yerde başarılı olmuş bir işadamı değil mi bu?
The Apprentice'den falan izleyip takip eden var mı?
Deli ayağına mı yatıyor, olayı ne?



* amerika gibi yerde başarılı olmuş bir işadamı değil mi bu?
0
prizmatik
(17.10.19)
böyle düşünmenize sebep olan şey nedir gerçekten anlamıyorum.
benim takip ettiğim kadarıyla oldukça zeki.
üslubu size farklı geliyor diye neden deli olsun.
0
dafuq
(17.10.19)
dengesiz saçma sapan konuşuyor, bazen de davranıyor.
bizi rezil etti kendi de rezil oldu.
0
🌸prizmatik
(17.10.19)
adam deli değil. zekidir ya da salaktır diyemem. ancak patavatsız derim. çok rahat bir şekilde patavatsız olarak tanımlarım yani bu adamı.
0
draconas
(17.10.19)
Adamın özgüveni inanılmaz yüksek, dünyayla dalga geçiyor. Aptal bir adam değil bence. Herkesi müthiş manipüle ediyor. İçeri dışarı çok farklı oynuyor. Sonuçta hep kendi istediği oluyor gibi lanse ediyor. İlginç bir karakter yani.
0
roket adam
(17.10.19)
kendini bir şey sanan görgüsüz zengin. türkiye'de de çok var bunlardan
0
anais
(17.10.19)
Şu kitabı okumuştum www.goodreads.com Duygu durumu aşırı değişken, manipüle etmesi çok kolay ve takdir edilme takıntısı var (kitaptan hatırladığım kadarıyla)

Ama kabul etmek gerekir ki adam çok komik. Kürtaj karşıtı insanların karşısına çıkıp şunu demesine hala gülüyorum :D youtu.be
0
bruce mclaren
(17.10.19)
(20)

Delilerle ilgili şarkılar ya da içinde "deli" geçen şarkılar.

godless frog
Aklınıza gelen içinde "deli" geçen ya da delilerden, delilikten bahseden şarkılar neler?Bi liste gibi bir şey yapmam lazım da. Şimdiden teşekkür ederim.
Aklınıza gelen içinde "deli" geçen ya da delilerden, delilikten bahseden şarkılar neler?

Bi liste gibi bir şey yapmam lazım da. Şimdiden teşekkür ederim.
0
godless frog
(15.10.19)
emel müftüoğlu'nun "deli et beni" diye bir şarkısı vardı, çok güzeldi.
0
blatta hiberna
(15.10.19)
norm ender-deli
0
kirmizimsi
(15.10.19)
Mor ve Ötesi - Deli
0
klakie
(15.10.19)
mfö - deli deli kulakları küpeli
0
ben demistim zaten
(15.10.19)
Yeni Türkü-Deliler
0
angelus
(15.10.19)
aleyna tilki- nasılsın aşkta şarkısında delinin aşkı bambaşka diye söz geçiyor ya da ben öyle anlıyorum:)
0
ashleybon
(15.10.19)
crown
(15.10.19)
yandan ercetin - umrumda degil
0
hot potato
(15.10.19)
Sezen Aksu - Adem Olan Anlar www.youtube.com

Delilerden mi akıllılardan mı bahsettiği tartışılır ama :)
0
bruce mclaren
(15.10.19)
harika avci - deliyim ben
0
hot potato
(15.10.19)
hande yener- deli gibi
0
kelepir
(15.10.19)
özdemir erdoğan - sevdim seni bir kere
duman - deli
sezen aksu - ikili delilik
sezen aksu - bir zamanlar deli gönlüm
ebru gündeş - deli divane
tarkan -kış güneşi
tarkan - ay
tarkan - hepsi senin mi
tarkan - kimdi
ajda pekkan - resim
sertab erener - aldırma deli gönlüm
mustafa sandal - deli yangın

aklıma geldikçe editlerim.
0
tabirimekruh
(15.10.19)
Oynatmaya az kaldı
Beni siz delirttiniz

Büyük ev ablukada şarkılarından birşeyler çıkabilir. Bir de şurdaki listemde adım adım delirmeye eşlik edecek birkaç parça bulabilirsiniz:

open.spotify.com
0
zihua
(15.10.19)
yazilmamis bir sey ekleyeyim, feridun duzagac - deli
0
in vino veritas
(15.10.19)
Şebnem Ferah Deli Kızım Uyan
0
hot potato
(15.10.19)
Hande Yener - Nasil Delirdim
0
hot potato
(15.10.19)
Hadise - Deli Oğlan

Bir de adını bilmiyorum ama şu eski meşhur şarkı var ya hani "ah kalbim ben senden çok çektim, söyle nedir bu halim? Valla sen delisin..." diye dizeleri olan.
0
grgn
(15.10.19)
kenan doğulu- deliyim gözü kara deliyim
0
Bartebly
(15.10.19)
Yasemin Mori- Deli Bando ve Yeniler şarkısı
0
coca cola
(15.10.19)
zeynep casalini-delilik
0
feykalade
(17.10.19)
(4)

Futbol ve asker selamı

olaylar olaylar
Sizde ne alaka bu ikisi demiyor musunuz? Ayrıca neden futbolda hep karşımıza çıkıyor. Basketbolcunun asker selamı verdiğini düşün ya da voleybolcu. Yahu ne gerek var bu şova.
Sizde ne alaka bu ikisi demiyor musunuz? Ayrıca neden futbolda hep karşımıza çıkıyor. Basketbolcunun asker selamı verdiğini düşün ya da voleybolcu. Yahu ne gerek var bu şova.
0
olaylar olaylar
(15.10.19)
Harekat basladigindan beri jimnastik dahil butun milli sporcularda gordum acikcasi.

Ne alakasi var demiyorum.
0
kuehles blondes
(15.10.19)
onlar da veriyor zaten. operasyona, orduya destek gostermek icin iste... asker olduklarini zannettikleri icin yapmiyorlar. sovun ne geregi var konusunda haklisin. reyiz asker kartini oynayarak zayif karnini buldu yine herkesin, butun ulkeyi hizaya getirdi jddjdjd cok guluyorum, ben umidi kestim bu adam secim kaybetmez artik. kaybetse de gitmez. simdiden baslamis zaten nukleer geyigine. 8-10 yila dukkani tamamen kapatip gideriz
0
der meister
(15.10.19)
Spor müsabakalarının tamamı şov üzerine kurulu. Neden birinci olan ödüllendiriliyor? Antik yunandan beri tamamen şov bu işler. Bahsettiğiniz durumu futbol takımları yapsa mantıksız evet, ancak milli takım bütün ülkeyi temsil ediyor. 11 Kişinin birbirine top atması insanları heyecanlandırıyorsa bu durum şovdur.
Suriyede çatışan askerlerin büyük bir kısmı maçı izlemiştir. Selam vermek onlara öyle bir moral oluyor ki bilseniz şaşırırsınız. Hatırlandıklarını ve unutulmadıklarını hissediyorlar.

Sur operasyonları sırasında benzer bir durum olmuştu. Ünlü birisi video çekip iletmişti yolda gördüğü bir hayranı isteyince. O tim içerisinde video öyle güzel karşılandı ki yüzlerine mutluluk geldi.

Umursamayan da vardır. Ancak ülkenin ordusu operasyon düzenlerken , ülkenin futbol takımı selam gönderirse bu moral olur.
0
member of illuminati
(15.10.19)
Futbol için kesinlikle demiyorum. Türkiye gibi ülkelerde futbol-siyaset-militarizm iç içe yürür. Beyoğluspor ve Gençlerbirliği'nin (Cavcav öncesi dönem) tarihlerine, AEK'e basının yaptığı muameleye bakmak bile futbolun nasıl siyasetin-ordunun güdümünde olduğunu göstermesi açısından yeterlidir. Eğer yapmasalardı şaşırırdım.
0
bruce mclaren
(15.10.19)
(8)

Esad'in catir catir sivil vurduğunda inaniyor musunuz?

stavro
Bu adamin ulkesinde bir teror sorunu var. Ve bu teror sorunu bir savasa donusmus durumda. Bu sirada kendisini de - ana akim medyanin iddaasina gore - habire sivil vurmakla mesgul. Surekli insan öldürüyor, kendi ulkesinim vatandaslarini yokediyor. Ote yandan batili ulkeler de bu ulkedeki isid sorunun
Bu adamin ulkesinde bir teror sorunu var. Ve bu teror sorunu bir savasa donusmus durumda. Bu sirada kendisini de - ana akim medyanin iddaasina gore - habire sivil vurmakla mesgul. Surekli insan öldürüyor, kendi ulkesinim vatandaslarini yokediyor. Ote yandan batili ulkeler de bu ulkedeki isid sorununu cozmekle mesgul yine ana akım medyadan duyduğuma gore.
Bununla birlikte medyada donen bu laflara karsilik hicbir Esad savunmasi duymuyoruz. Yani politikacilar genelde aciklama yaoarlar, hakkinda dunyadanin dirt bir tarafinda ileri geri konuşulduğunda bunlara karsilik verirler. Bunu da gormuyoruz. Ben sivil vuruyorum ben terorle savaşıyorum, ya da vuruyorum ama hele bi sor niye vuruyorum falan diye bir aciklama ya da savunma yok

Tum bunlar buradan bakinca nasil gözüküyor, komik bir sahne gibi degil mi? Esad gercekten sivil vuran bir savas suclusu ve yokeldimesi mi gerek? Katil esed mi?
Korfez savasi oncesi de Saddam sozum ona kuveytli bebek oldurtup duruyordu cani sikildikca...
0
stavro
(06.10.19)
Bunu bilebilmemiz için Suriye'de olmamız gerekiyor. Herkes birşeyler diyor lakin şuan Suriyeyi parçalara bölüp çatır çatır domaltip bolecekken birden ruslar geliyor hayaller bitiyor. Lakin bir gerçek var samdakiler Arap alevileri ondan deliriyorlar. Lakin Rusların doğalgaz ve sıcak Deniz hayali sayesinde ve İran'ın sıranın ona geleceği düşüncesi şia desteğini almasını sağlıyor Lübnan'dan gelen Hizbullah Irak'tan gelen Şii desteği bugün Suriye'nin ayakta kalmasını sağlıyor.
0
protrek
(07.10.19)
batı medyasıyla yaptığı bazı ropörtajları izledim. adam sivil katliamı ve kimyasal silah haberlerinin tam da kendi ordusunun kazandığı sırada servis edildiğini, böyle yöntemler kullanılsa bile zamanlamasının ne kadar mantıksız olacağını düzgün bir dille ifade etti.
0
sinek kral
(07.10.19)
Ben bu konuda hiçbir tarafın sivillerin öldürülmesiyle bir derdinin olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca AKP medyası 2+2=4 dese "lan acaba neden böyle dediler, acaba 5 olabilir mi" diye düşünürüm. Bunlar bir şeye kötü diyorsa o şeyin iyi olma ihtimali kötü olma ihtimalinden çok daha fazladır.
0
bruce mclaren
(07.10.19)
havuz medyasini takip etme, zehirlenirsin. :)
esad ve suriye konusunda konusmayi riskli buluyorum, Turkiye'de gerceklerden bahsetmek gozalti ve hapisle sonuclaniyor bu aralar..
0
ebabil curnatasi
(07.10.19)
inanmıyorum.

sivillerin çıkmasına izin verilen çatışma bölgesinde kalanların sivil olduğuna genel olarak inanmıyorum. siviller çatışmadan kaçıyor ve Esad kaçanları vurmuyor. Türkiye'ye gelen yüzlerce suriyeli ile detaylı mülakatlar var, bir tane sivil konvoy vurma hikayesi yok.

çatışma sahasında kalırsa vurur, vurabilir, vurmalıdır da. hakkıdır. iç savaş çıkmış, adam sivil mi düşünecek?
0
babilbaligi
(07.10.19)
Hendek olaylarında bizi de "turkiye cumhuriyeti sivil kürtleri katlediyor" diye lanse etmeye çalıştılar ama yemedi.

Dünya, ozellikle avrupa bu konuda ikiyüzlü. Insan hakları inanin o ozendigimiz ülkelerin zerre umrunda değil. Bu gerçeği idrak etmek lazım.
0
aksi kanitlanmadikca cocuktur
(07.10.19)
bütün savaşlarda siviller ölür. 2. dünya savaşında dresdende ölen almanlar, londra da ölen ingilizler, hiroşima ve nagazaki de ölen siviller gibi.

önemli olan saldırıyı yapanın mümkün olduğunda siviller ile düşmanlarını ayrıştırmaya özen göstermesi. ama bazen at izi it izine karışıyor.

suriyede de her aktör sivil öldürmüştür. ama tabiki işidin katliamları gibi değil. kimi zaman bölgeyi boşaltmayan siviller savaş bölgesinde olduğu için ölmüştür, kimi zaman yanlış istihbarat sonucu vs.

ben esadın toplu katliam yaptığını bilerek öldürdüğünü tam anlamıyla düşünmüyorum. ayaklanan sivilleri, bölgeyi terketmeyen sivilleri kurtarmak için fazlaca kafa yormadan bombalamış olabilir oraları ama esad onları kendine düşman olarak görüyor olabilir.

böyle iç savaş durumları çok karışık ve çok katmanlı, detaylı olaylar. biz siviller yeteri kadar bilgiye ulaşamayabiliriz bile. bu devirde haber kanallarına da güven yok pek maalesef.
0
NightBringer
(07.10.19)
Kendim de cevap vereyim.

Esad hakkinda soylenenlere kesinlikle inanmiyorum.
Bati pr'i cok guzel calisoliyor, ırak savaşında oldugu gibi.

Sivil öldürülen yer ariyorsan bir tsne kameranin, mikrofonun girmedigi 3. Dunya ulkelerine gideceksin. Bol bol kan dökülür ve dunyanin gozu görmez. Neden, cunku kimse gostermez. Neden gostermez, cunku kimsenin isine yaramaz.

Esad'in sivil oldurme muhabbetinim hicbir mantigi yok. Nereden tutarsan elinde kaliyor bu iddaa. Dunya genelinden bahsediyirum tr ozelinde degil. Dunya genelinde mainstream medya bu kampanyayı yurutuyor.

Insanlar bu hikayeye inanıyor mu diye merak ettigim icin sormak istedim.
0
🌸stavro
(07.10.19)
(12)

bu ülkenin bizi çok yorması

black mamba
bu ülkeden çok yoruldum. birkaç şey merak ediyorum. bu ülkede yaşanan bazı zorluklar sanırım başka hiçbir ülkede yok.şimdi türkiye'de boktan bir eğitim alıyoruz ufak bir azınlık dışında. ingilizce üniversite okumuş biri bile doğru düzgün, olması gerektiği gibi ingilizce konuşamıyor. bir şekilde okul
bu ülkeden çok yoruldum. birkaç şey merak ediyorum. bu ülkede yaşanan bazı zorluklar sanırım başka hiçbir ülkede yok.

şimdi türkiye'de boktan bir eğitim alıyoruz ufak bir azınlık dışında. ingilizce üniversite okumuş biri bile doğru düzgün, olması gerektiği gibi ingilizce konuşamıyor. bir şekilde okul bitiyor. ancak çook ufak bir azınlıktaki okullardan mezun değilsen sıçtın. çok komik ücretler, aşırı ve ödenmeyen mesailer. sigortanın asgariden yatırılması diye bir çakallık var bu ülkede. merak ediyorum bu tarz sorunlar başka ülkelerde var mı?

bu ülkede çok çalışarak ufacık bir şey elde ediyoruz. o elde ettiğimiz şey de hiçbir şey. ne temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsun ne hayatını yaşayabiliyorsun. dün başlık da vardı sözlükte. dandik bir fiat araba 150 bin civarı.
0
black mamba
(03.10.19)
evet ülkece sorunumuz kimse çalışmak, uğraşmak istemiyor herkes istiyor ki hiçbir şey yapmadan aylık 50k euro ben kazanayım.

sanayici istiyor ki dünyanın en düz işi bana gelsin
patron istiyor ki aynı işi 500 yıl yapayım kimse upgrade istemesin
çalışan istiyor ki bir mesleki kitap okumadan 1000 yıl en yüksek ücret bana verilsin.

kendin hariç herkesi suçla aferin doğru yoldasın. arkadaşa plaketini verelim.

avrupa'da bir firma ile iş sözleşmesi yap bakalım adam neler yapıyor. dersin ki biz daha çaylakmışız maaşı düşükten gösterme falan filan.
0
dedim dedim de kime dedim
(03.10.19)
neler yapıyor anlatsanız da bilsek biz de

soruya cevap olarak, ekonomi ve alım gücü, maaş olarak yerlerdeyiz bizden öncekiler hiçbir şey yapmadı ve hala tek yaptıkları şey bizi suçlamak. yazık ki ne yazık.
0
garavel
(03.10.19)
@dedim dedim bu yazdıklarımdan çalışmak istememizi çıkarmış olman büyük başarı.

nereden biliyorsun yanlış yolda olduğumu. diyorum ki türkiye'de işini düzgün de yapsan hakkını alamıyorsun. birçok insan var 5 bin maaş alıyor sigorta daha düşük. bunun olmamasını istemek mi 50k euro kazanmak?
0
🌸black mamba
(03.10.19)
@sour tabii genel bir yorum yapmışım. bildiğim kadarıyla araçlardan ve teknolojik ürünlerden bu kadar vergi alan bir ülke yok. var mıdır? şu mesailerin ödenmemesi, sigortanın asgariden ödenmesi vs. gibi çakallıklar yok herhalde başka bir ülkede. tabii ülkelere göre farklı dinamikler var. vergilendirme, maaş hesabı vs. farklı olabiliyor.
0
🌸black mamba
(03.10.19)
daha da kötüsü düzelme emareleri bile yok. istanbul, izmir, ankarada bir şeyler değişiyor olabilir ancak anadolu da her şey bozulmuş ve değişmiyor. temel ihtiyaçların bu kadar sorun olmaması lazım. su,elektrik,sağlık,benzin,sigorta kasko vs. her şey dert.
0
mikahakkinen
(03.10.19)
2015,2016 ve 2017'de ingiltere'de calisilabilecek en iyi yer secilmis (genel olarak ilk 10da) bi marka icin calisiyorum mesai verilmiyor. maasin asgari yatmasi gibi birsey haliyle soz konusu degil. yapilan sozlesmeler, ozellikle bazi maddeler gercekten agir ama isini dogru yaptigin surece kafana takacak birsey yok.

turkiye'de 2 kisi 20bin tl gibi bir kazancimiz vardi, oradayken cok iyi para oldugunu dusunuyordum ama en son turkiye tatilinde 4 gunde 7bin tl harcayinca o kadar da iyi olmadiginin farkinda vardim. maas arttikca yasam giderleri artiyor, luksler artiyor. maslow'un piramitindeki kendini gerceklestirme ihtiyaci turkiye'de cok pahali ingiltere ya da bati avrupa da ise siradan bisey o yuzden alinan maas ancak yasam masraflarini karsiliyor ve uzgunum degisecegi de yok
0
try again fail again fail better
(03.10.19)
bizi bu hale sokanlar siyasilerden başkası değil, olamaz da. bırakalım insanımızı suçlamayı.
0
olaylar olaylar
(03.10.19)
evet ya hep siyasiler suçlu, bende geri zekalı gibi hep kendimi suçluyordum.
gideyim de lahmacun yiyeyim.
0
dedim dedim de kime dedim
(03.10.19)
oncelikle amerika kitasindayim. bence genel durum su:

artik beyaz yaka maaslari bile genel hayat giderlerinin gerisine dustu, asiri refah icinde ve izole sekilde takilan birkac isvicre tarsi kucuk ulke haric dunya'nin genelinde bu boyle.

sadece sabah kalkip ise gitmek ve gunde 8-9 saat basmak yetmiyor. bir yandan maasli calisirken bir yandan da disardan is kovalayacaksin. misal, bankacilik sektorundesin, borsadan kovalaman lazim. insaat sektorundesin, o zaman emlak/arsa falan kovalayacaksin gibi. bildigin sektor ne ise artik.

dedemlerin donemine bakiyorum, tek gelirle 3 cocuk buyutmusler. babam tek gelirle 2 cocuk buyutmekte zorlanmis. ben tek maasla bir cocugun altindan kalkamiyorum. cunku artik yetmiyor.
0
cooperr
(03.10.19)
Dedim dedim de kime dedim haklı. 50 cent'in de şarkısı var, get rich or die tryin diyor. Bizdeki standart beyaz yakalıların yaptığı işe ve ülkeye katkıları amerikada mekdanısta çalışan zencilerle aşağı yukarı eşdeğer. Okulu "bir şekilde" bitiren, yıllarca Ingilizce görüp tek kelime konuşamayan adamların dünyanın hiç bi yerinde rahat bir hayatı olmuyor maalesef.
0
roket adam
(03.10.19)
Politikacılar yığınların aynasıdır. Ahlaksız bir insan topluluğunun seçtiğinden ne hayır gelecek?

Kendine dokunulmadıkça yapılan hiçbir şeye ses çıkarmayan, yaşadığı hiçbir şeyden ders almayan, doğulu kalıp Norveç standartlarında yaşamak isteyen bir yığının parçasıyız.

Eser Karakaş, Ruşen Çakır, Bekir Ağırdır gibi "halkın" vicdanından ve adalet duygusundan bahseden iflah olmaz iyimserlere gülüyorum. O vicdan duygusunun kaybolması atanacak 40 bin öğretmene, 30 bin belediye işçisine, 80 bin memura ve başka ülkelerin topraklarında fetihçilik oynamaya bakar.

80 nesli ve sonrası kafasına reset atmadıkça bu ülkenin hiçbir sorununun çözüleceğine inanmıyorum.
0
bruce mclaren
(03.10.19)
evet Türkiye'de yaşamak gerçekten çok zor. bu doğru. diğer ülkelere göre fazlasılya zor.

çünkü bizde hesap sorma kültürü yok. verdiğimiz paranın, verdiğimiz oyun, verdiğimiz eğitimin, verdiğimiz desteğin hesabını düzgün soramıyoruz. ya çok aşırıya kaçıyoruz, ya da hiç sormuyoruz.

benim düzgün yaşayan toplumlarda gördüğüm en önemli özellik bu. çatır çatır hesap soruyorlar, hesap vermekten kaçanı da gömüyorlar.

örneğim son derece basit; hiçbir ülke eğitim sisteminin içine sıçan bir siyasi partiyi bir daha seçmez. ne pahasına olursa olsun, seçmez. ama biz seçeriz.

bunu al atatürk döneminde yapılanların tasfiye edilmesine uygula, fabrikaların kapatılıp dışarıdan alınmasına uygula, ekonominin çökertilmesine uygula, tohum meselesine uygula, şehir planlama sistemine uygula, toplu taşıma sistemine uygula uygula da uygula.

bak 6 şiddetinde bir deprem oldu, bir tek bina yıkılmadı, bir tek kule devrilmedi ama hizmet veremeyen telekom şirketine hesap soramadık. yarın enkaz altında can çekişirken bu soramadığımız hesap yüzünden kimseye haber veremeden geberip gideceğiz. işverene hesap soramıyoruz, işçiye hesap soramıyoruz. kimseye hesap soramıyoruz.

bence esas sıkıntımız bu.
0
babilbaligi
(04.10.19)
(16)

Hangi iş?

signore
A- (mevcut iş) 3200 tl maaş + yemek. Eve çok uzak, 35 km. Neredeyse ömür boyu garantili. Maaş 5-6 yıl enflasyon oranında artar, 5-6 yıl sonra şimdinin 5500 civarına çıkar. Çalışma saatleri az, çalışma ortamı çok iyi.B- (olma ihtimali olan iş) 5700 tl maaş. Eve 7 km uzaklıkta. 6-7 yıl garantili, bund
A- (mevcut iş) 3200 tl maaş + yemek. Eve çok uzak, 35 km. Neredeyse ömür boyu garantili. Maaş 5-6 yıl enflasyon oranında artar, 5-6 yıl sonra şimdinin 5500 civarına çıkar. Çalışma saatleri az, çalışma ortamı çok iyi.

B- (olma ihtimali olan iş) 5700 tl maaş. Eve 7 km uzaklıkta. 6-7 yıl garantili, bundan sonra ise işsiz kalıp iş aramak çok büyük bir ihtimal. Prestiji ilk işe göre çok daha iyi. Çalışma temposu çok daha yoğun olacak, hatta sırf bu iş için ayrı bir yabancı dil bile öğrenmem gerekebilir.

Yol ve maaşı düşününce doğrudan B diyorum ama hem çok çalışma hem de gelecek garantisi yok gibi. A da garantili olsa da garantili low level life gibi bir şey. B'nin peşinden koşayım değil mi?
0
signore
(01.10.19)
elbette b.
0
ozdek
(01.10.19)
düşünmeden b.
0
alwayschargeneverbend
(01.10.19)
tabii ki B

6-7 yil garanti diyorsun, uzun bir sure, bu surede kim ole kim kala...
0
exlibris
(01.10.19)
yeni bir dil ogreneceksin, daha prestijli bir yerde calisacaksin, 6-7 yil garantisi olacak ama yine de bunun sonunda issiz kalacaksin? o nasil ismis, hangi sektor ki bu? ben b secenegi icin o kadar umutsuz bakamadim acikcasi. rahat is ortami ve az olan calisma saatleri aklini celiyor olabilir sanki?

ayrica 6-7 yil sonra yasayacagimizin bile garantisi yok :) sanki b'yi secmemek icin bi sebep yok gibi.
0
in vino veritas
(01.10.19)
B
0
basond
(01.10.19)
B demeyen sizi sevmiyordur
0
bahoho
(01.10.19)
a sirketinde senin isverenin olsam, b'yi secmedigini duydugum gun senin is sozlesmeni fesh ederim. bu kadar mal birisini ise aldiklari icin senin ise alim surecindeki herkesi de seninle beraber yollarim.
0
crucio
(01.10.19)
Bu denli buyuk varsayimlarda bulunman yanlis, 5 sene sonra issiz kalacagim demek anlamsiz.Yani her turlu b
0
eksimeksi
(01.10.19)
Tabii ki de A
Bi kere ömür boyu garanti.
Çalışma saatleri az, çalışma ortamı çok iyi. Burası çokomelli.
Naapıcan çalışma temposunu stresini. Kafan rahat olsun. Sanki herkes başarıdan başarıya yelken açıyor idealist aq.
0
[GODDARD]
(02.10.19)
Bak hele bak adam işveren olsa şutlarmış eğer o işi seçmezse. Nasıl kafalar bunlar ya. Madem elrmanda potansiyel var sen yükselt adamı? İşini geliştirsin, maaşını yükselt sana da kazandırsın. Başka pozisyona al. Hakkını da verirsin. Ne de olsa adam idealist, gözü yüksekte işine yaramaz mı? Onu işe alanı da çıkartacakmış helal sana be
0
[GODDARD]
(02.10.19)
35 den sonrasını okumadım. b şıkkı
0
ayaklibalik
(02.10.19)
A'ya giderken çekilen çile çalışma saatlerinin azlığının ve çalışma ortamının iyiliğinin bütün artılarını alıp götürüyordur. Biraz daha yakın olsa içimdeki devlet memuruna dur diyemeyip A derdim ama bu şartlarda bence de B.
0
bruce mclaren
(02.10.19)
B derdim
0
faik abi
(02.10.19)
İş garantisi diye bir şey yok bu dünyada. Devlet memuru bile olsan Türkiye'de garanti işim var diyemezsin. Buna ilaveten yeni şeyler öğrendiğin iş daha iyidir. Seni geleceğe hazırlar.

B.
0
gzg
(02.10.19)
Yakın olduğu ve maaşı çok daha fazla olduğu için B tabii ki.
Maaşı geçtim de yolda geçirilen zaman hayat kalitesini dibe çekiyor 2-3 yıldan sonra. Onaylandı.
0
piremses
(02.10.19)
7 yıl plan yapmak için uzun bir süre. Ben önümüzdeki sene hangi şirkette olacağımı bile kestiremiyorum. B diyorum.
0
kablelvuku
(02.10.19)
(17)

İstanbul'da yaşamaya çalışmak delilik değil mi?

grrrrrrrrrr
Deprem gerçeği varken İstanbul'da yaşamaya çalışmak çok saçma değil mi? Depremden kurtulsak bile her açıdan bitmiş bir şehirle karşı karşıya olacağız ve o şehrin yaralarını sarması yıllar belki on yıllar sürecek. Bütün bunlar ortadayken İstanbul ile ilgili plan yapmak bana çok aptalca geliyor. Ne ya
Deprem gerçeği varken İstanbul'da yaşamaya çalışmak çok saçma değil mi? Depremden kurtulsak bile her açıdan bitmiş bir şehirle karşı karşıya olacağız ve o şehrin yaralarını sarması yıllar belki on yıllar sürecek. Bütün bunlar ortadayken İstanbul ile ilgili plan yapmak bana çok aptalca geliyor. Ne yapılabilir onu da tam olarak kestiremiyorum, sıkışıp kaldık.
0
grrrrrrrrrr
(01.10.19)
İnsanımız deli olmasa bu denli istanbul aşkı olmaz zaten. İstanbul deprem olmasa da orta-alt sınıf için yaşanabilecek bir şehir değil.
0
roket adam
(01.10.19)
yapılacak bir şey yok iş dünyası İstanbul'da, insanların başka çareleri yok, ayrıca çok insan şikayet eder ama az insan bir şeyler yapar.
0
mysql34
(01.10.19)
istanbul'da ciddi bir deprem olursa sadece istanbul değil tüm ülke o yaraları sarmaya çalışacak. istanbul'da olan her şey tüm ülkeyi etkiliyor. birçok insan iş imkanı nedeniyle istanbul'da,şehrin keyfini sürdükleri için değil. bir de tabii alışkanlık var, kalkıp başka yerde iş-ev aramak, düzen kurmak insanlara zor geliyor. gerçekten isteyen insan sürekli iş arayışında olmalı, belki meslek değiştirmeyi düşünmeli, daha az para kazanmayı kabul etmeli vs.
0
asteriks
(01.10.19)
İstanbul'da yaşamayan için, buradaki maddi imkanları anlamak çok zor galiba onu anladım.
Evet giderler çok daha fazla ama inanılmaz bir beyaz yaka nüfusu var buranın, hangisi nereye kaçsın ki?

@asteriks'in dediği gibi herkesin göze alabileceği bir şey değil bu. Her şeyi geçtim, meslek değiştirmek o kadar kolay değil bu saatten sonra. Sen hazırsın diyelim, bakalım seni kim kabul edecek işe?

Denklemin bilinmeyenleri çok yani. Ha dersen ki ölümü bekliyorsunuz, orada da insanın garip bir içgüdüsü var. O musibeti yaşamadan da aksiyon almayacaklar.
0
piremses
(01.10.19)
Ben seviyorum burada yaşamayı valla. İstanbul gezene tozana gayet güzel şehir. Klaslığı var buranın. Neyse, zaten burası yıkılırsa, hee ben doğanın böyle güzel bir yere kalleşlik yapacağını düşünmüyorum o ayrı :D Hadi yıkıldı diyelim, Türkiye'de zaten hayat durur. İstanbul'un yaralarını sarmasını geç, her yer yara sarmaya başlar. Taaa Erzincandaki adam bile etkilenir bundan.
0
eazy
(01.10.19)
Bu hep soruluyor ama anlaşılmayan bir şey var bazı iş alanlarının istanbul dışında şansı yok. Ben risk yönetimi alanında çalışıyorum iş meslek değiştirmediğim sürece istanbul dışı iş bulma şansın sıfır. Başka bir şekilde istanbul’dan gideceğiz o ayrı ama kolay bişey değil bu. Başka iş bulsunlar istanbulda yaşamasınlar hayatın gerçekliği ile örtüşmüyor.
0
tuborg yesili
(01.10.19)
Medya sektöründe çalışanlar nereye gitsin
0
olaylar olaylar
(01.10.19)
Bu mantığa göre Türkiye'nin %60'ında yaşamak delilik. Malum, tek deprem bölgesi İstanbul değil. En mantıklısı İç Anadolu'da yaşamak o zaman.
0
vhdl
(01.10.19)
Degil.
Her turlu imkan burada.
Bundan 105 yil sonra olma ihtimali 1 yil sonra olma ihtimalinden farkli olmayan potansiyel bir deprem icin sehri terketmeyi dusunmuyorum.

Bu mantikla Turkiye'yi terk etmen lazim direkt. Turkiye deprem bolgesi.

Sen istanbulda deprem beklerken 3 yil sonra Izmir'de siddetli deprem olur ona yakalnirsin mesela. Izmir'de buyuk bir deprem beklenmiyor olabilir, olduktan sonra ogreniriz onu. Gozler Izmir'den gecen fay hatlarina cevrilir, ona gore yorumlar yapilir, tahminler yurutulur. Golcuk'te de deprem beklentisinden soz edilmiyordu 99'dan once, ama oldu. Istanbul deprem bolgesi iken Son 20 yilda istanbul cevresinde 2 buyuk deprem oldu. Ayrica Van'da oldu.
Deprem ongorulebilir bir sey degi. Hava tahmini gibi olsaydi o zaman sehri terkederdim.

Ayrica bu mantikla tasit da kullanmamak lazim. Trafik kazasinda olme ihtimalini matematiksel olarak hesapladiginda depremden daha korkman gereken bir sey oldug ortaya cikiyor.
Matematik boyle soyluyor.

Delilik degil benim icin IStanbul'da yasamak.
0
stavro
(01.10.19)
delilik. Türkiyede yaşamak ayrı bir delilik. insanlar neden türkiyeden gitmiyorlarsa istanbuldan da o yüzden gitmiyorlar.

iş, güç için insanlar istanbulda. gerçi nüfus bir 10 milyon azalsa o zaman yaşancak şehir olur da..tabi bir de deprem muhabbeti.

@eazy istanbulun klaslığı yok.

hayatın heyecanı meyecanı yok.
0
Kutup Ayısı
(01.10.19)
çok da deli damgası yiyecek bir durum göremiyorum. önceki cevaplarda da dendiği gibi bazı sektörlerin kalbi burası. örneğin reklam/medya sektöründe gidersin ankara veya izmir'de de belki iş bulursun ama ne yaptığın iş seni tatmin eder ne maaşın.

deprem konusuna gelince de tsunami ya da hortum tehlikesi olan yerlerde bile insanlar hayatlarına bir şekilde devam ediyor. demek ki insan böyle bir varlık. başına bir şey gelmedikçe sırtını belki şansa belki başka bir şeye dayayıp hayatına öleceğini düşünmeden devam ediyor. ama bu uçağa binerken bile geçerli bence. sürekli risk alıyoruz. ve bir şekilde devam ediyoruz.
0
muslugubozukhayrat
(01.10.19)
Ben Istanbul'da yaşıyorum doğma büyüme. İnsanlar buradaki iş imkanlarını abartıyor, inanılmaz bir işsizlik var Istanbul'da. Boş boş dolaşan milyonlarca insan var. Evet maaşlar bi tık daha yüksek ankara ve izmir'e göre ancak masraflar on tık daha yüksek. Metrobüste falan sürüneceğime gider küçük bir şehrin kralı olurum daha iyi. Beyaz yakalı yanılgıları bunlar, başka şehre gitmeyi kendi gururuna yedirememe tripleri. Böyle yaşamayı insanlar nasıl kendine yedirebiliyor hayret ediyorum. Ayda yılda bir konsere tiyatroya gidecek diye insan sabah akşam metrobüste yaşar mı yav.

Reklam medya sektörü denmiş, mesela Izmir'de Arkas holding'in hiç mi işi yok reklamcılık üzerine? Ya da sallıyorum Kayseri'de Boydak Bolding'in herhangi bir reklam departmanı yok mu? Gecemi gündüzümü Arkas'a girmeye harcasam, kapısında yatsam yine istanbul'Da metrobüs çilesi çekmekten daha kolaya gelir, kariyer açısından da daha mantıklı olur.
0
roket adam
(01.10.19)
Ayrica surekli Istanbul depreminin kritigi yapilmasinin onemli bir nedeni de metropol olmasi, ulkenin en kalabalik sehri olmasi, ulkenin merkezi olmasi.
Onumuzdeki 50 yil icinde IStanbul'da yikici bir sarsinti olmayip ulkenin cesitli yerlerinde 6-7 tane dogal afet kategorisine girecek siddette deprem olmasi gayet de ihtimal dahilinde. Boyle bir durumda bile Istanbul depremi konusulmaya devam edilecek.
Insanlar karsinia bir deprem haritasi konulunca olayi hava tahmini gibi turarli ve net tahminler uzerinden yorum yapilabiliyormus gibi algiliyor.

Hatta, kalabaliktan trafikten bilmemenden bikmissindir zaten yasamak istemiyorsundur bu sehirde orasi ayri ama, "deprem olacak" diye isini gucunu evini barkini tum duzenini birakip bu sehri terketmek delilik aksine bana gore.
0
stavro
(01.10.19)
@roket adam, türkiye genelinde işsizlik var bu sadece istanbul için geçerli değil ki. küçük bir şehirdeki bir holdingi hedefleyebilirsin elbette ama o işyerinden memnun kalmadığın aşamada alternatiflerin ister istemez tıkanır. (ki bence çoğu insanın da korkusu bu) küçük şehirde yaşamam ya da yaşayamam demiyorum sadece gerçekçi bakıyorum. keşke kendimi daha güvende hissedeceğim şartlar oluşsa ve gitsem. fakat bence şu anki türkiye ikliminde bazı sektörler için hayat istanbul'dakinden kolay değil.

kısacası, pılımı pırtımı toplayıp reklam/medya sektöründe çalışmak için küçük bir şehre gitmektense buradaki şartlarımı iyileştirmek çok daha rasyonel geliyor. konu da depremden saptı baya ama oldu artık.
0
muslugubozukhayrat
(01.10.19)
@stavro, Gölcük ve Düzce depremleri en azından 92'den beri bekleniyormuş. Hatta Gölcük depreminin eli kulağında olduğunu söyleyen son çalışma 97'de yayımlanmış. Emin olunmayan şey Gölcük'ten sonra Düzce'nin mi Marmara'nın mı önce kırılacağıymış.

Bazı meslekler için mümkün olmayabilir ama kalifiye çalışan sıkıntısının epey yüksek olduğunu hesaba katınca uzaktan İstanbul'daki şirketinize çalışmak gayet mümkün. Çoğu ofis canlısı işini Slack, Skype, Hangouts, Google Docs vb. ile çok rahat yapabilir. Hatta alacakları maaş azalacağından şirketlerin işine bile gelir.

Ekstrem bir örnek olacak ama sırf çalışanlarının askerlik sorunu nedeniyle Kıbrıs'ta ofis açan şirketler biliyorum :)
0
bruce mclaren
(01.10.19)
@bruce mclaren
O dediginiz cok cok kisitli bir is alani icin mumkun. Sirketin kendi ofisinde degil de uzak ofisten hangouts ile maille bilmemneyle isini yurutebilecegin cok az kolu var calisan insanlarin genelini dusununce.

Diger soylediginiz icin kaynak var mi? Yanlis anlasilmasin salliyorsunuz demiyorum, kaynak varsa incelemek icin soruyorum.
0
stavro
(01.10.19)
@stavro, ben de son 1 haftada bölgedeki depremlerle alakalı okuduklarımdan ve izlediklerimden öğrendim. Hatta yorumumu atarken bulup ekleyecektim ama ne yazık ki direkt kaynağını hatırlayamadım şimdi. Bulursam mesaj atarım.

Zamanının çoğunu şantiyede geçiren bir inşaat mühendisi veya esnaf için uzaktan çalışmak mümkün olmaz tabii ama standart bir plaza canlısının (şirket dışı personelle yüz yüze ilişki kurmasına gerek olmayan her pozisyon) uzaktan çalışamaması için bir sebep düşünemedim.
0
bruce mclaren
(01.10.19)
(19)

İngiltere'de geçirilen zor zamanlar,Türkiye'ye dönmeyi istemek ama dönememe

odiilde
Arkadaşlar selam,Biraz uzun olacak fakat en ufak fikrinize bile ihtiyacım var.Yabancı bir firmanın Türkiye departmanında çalışmak üzere İngiltere'ye göre görece bayağı düşük bir maaş ile (2300 pound) 2 ay önce Londra'ya geldim. Bana beş seneye yakın bir süre sponsor oldu bu firma. Gelmeden önce Türk
Arkadaşlar selam,

Biraz uzun olacak fakat en ufak fikrinize bile ihtiyacım var.

Yabancı bir firmanın Türkiye departmanında çalışmak üzere İngiltere'ye göre görece bayağı düşük bir maaş ile (2300 pound) 2 ay önce Londra'ya geldim. Bana beş seneye yakın bir süre sponsor oldu bu firma. Gelmeden önce Türkiye'den bıkmış, aşırı motive bir halde buraya gelmeyi düşleyen, evli ve çocuksuz bir birey. Depresyon ve panik atağım var ilaç kullanıyorum. İş teklifi ve süreç arasında babamı kaybettim. Bütün bunlara rağmen çok motiveydim. -Dim çünkü işler hiç iyi gitmiyor.

Eşimle geldik fakat eşim Türkiye'deki işi sebebiyle dönmek zorunda kaldı benim yerleşimime yardımcı olduktan sonra. 2-3 ay sonra 2 haftalığına gelme ihtimali var. Onun gelmesinden sonra da 9 günlüğüne benim Türkiye'ye gitme ihtimalim var. Hatta bir terslik olmazsa gideceğim, biletler alındı.

Gel gelelim öncesinde o kadar motive ve Türkiye'den bıkmış olmama rağmen, buradan nefret ettim. Ev bulamadık, şansa iyi bir çiftin olduğu ve iki odasının kiralandığı bir yerde oda tuttuk işe yürüme mesafesi olduğundan dolayı. Tek banyo-tuvalet var, yani zaman zaman boş yakalanamayabiliyor ama alıştım sayılır. Çok temiz tutuyorlar allahtan. İstanbul'dayken hem evim hem atölyem vardı, altımda motorum vardı. Şimdi ise İngiltere şartlarında ortalama büyüklükte bir odada kalıyorum. Ki bu odayı bulmak çok zor oldu, daha önce başka bir yer ayarlamıştık. Türkiye'den bir tanıdığımız gaza gelerek yahu ne ev bakması, hatta spor mu yapıyorsun, eve spor aletleri alırız hepberaber yaşarız mantığındayken, bizi Türkiye'ye döndüğü bir zaman "ya benim Türkiye'de moralim çok bozuldu. Siz başka yer bulun kendinize" diyerek sepetledi. Kısa süremiz vardı, bütçemiz kısıtlıydı.

Babamı kaybettim demiştim. Kaybedeli 6 ay oluyor. Hatta evlendikten 3 gün sonra kaybettik.Çok uzun yıllardır hastaydı ve bakımı ile annem ve ben ilgileniyorduk. Ben çalıştığımdan ve annem de artık yaşlandığından daha iyi bakılsın diye bakım evine yerleştirmiştik. Orada bir 6 ay civarı kaldı, sonra kaybettik. Bu süreç aralığında ben teklifi kabul etmiştim. İmzayı attım 10 gün sonra babam vefat etti. Eh artık bağlayan bir şey yok, daha kolay olur gitmek diyerek kabul etmiş bulunduğum teklifi reddetmedim.

Ve fakat ben yasımı yaşayamamışım bunu çok net anladım. Anladım ama geç anladım. Özellikle eşim gitmeden önce başlayan panik atak krizlerinin sıklığı eşimin gitmesiyle birlikte tavan yaptı. 2-3 aya geleceğini bilsem de sanki babamda yaşayamadığım o kayıp duygusunu eşimle yaşıyorum. Hatta bana diyor ki "neden ben ölmüşüm gibi konuşuyorsun, kısa süreliğine de olsa geleceğim sık dişini"

Londra'yı şehir olarak çok sevmeme, ev arkadaşlarımın şahane insanlar olmasına, ülkenin ekonomik sıkıntıları varken neredeyse sınırsız oturum izni alacak süre kadar sponsorluğum olmasına ki terslik olmazsa zaten sözleşmemi uzatacaklar ben cehennemi yaşıyorum arkadaşlar. İki yeğenim ve bir eniştem olmak üzere, birkaç da aile dostu ve birkaç arkadaşla sınırlı bir çevrem vardı. Ben hepsini ne çok seviyormuşum meğersem. Hepsi gözümde tütüyor. Kornasından, çarpıklığına, insanından, yükselen yozluğuna bıktığım her şeyi unuttum, o çarpık sokakları özlüyorum. Hatta diyorum ki aynı sebepten o çıkmadığım Arap dolu istiklalde iki adım atsam nasıl da mutlu olurdum. Şehrin ve ülkenin gündeminden dolayı sinir hastasına dönmüş, etrafına bağırıp çağırmaktan başka bir şey yapmayan ben şimdi özler oldum siyasal islamı.

E dön diyeceksiniz, biliyorum. Oturup ağlama krizlerine giriyorsan, bu kadar özlüyorsan, işinde mutlu değilsen ne işin var orada? O kısımda işte başka bir patlangaç durumu oldu. Daha öncesinde, sözleşme veya görüşme sırasında bahsedilmemiş "eğer sponsorluk olunan süreden önce istifa edersen, KOVULURSAN veya bir şekilde ayrılırsan yapılan harcamaların kalan kısmını geri ödemekle yükümlüsün" gibi bir kağıt imzalatmak istiyorlar. Ki kime sorduysam zaten sponsor oldularsa bu tarz maddeler İngiltere'de çok normal, adamlar kendilerini güvence altına alıyorlar diyorlar. Ki imzalamasam bile bu zaten genel geçer bir uygulamaymış ama olay şu oldu yani, 5 seneden önce dönersem kalan zamanların masrafını ödemek durumunda kalıyorum. Aslında bu imza zorlamasına kadar biraz daha iyiydim fakat bununla beraber cehennemim daha ateşli bir yer halini aldı, duvarları iyice daraldı. İstanbul'dayken ilaç tedavisi, artı terapi ile görüyordum son dönemde. Tabii terapi işi burada yalan oldu, ilaçlara devam ediyorum sadece.

Tabii, ben de şu an için öyle bir para yok bu bir. Ne bok yicem ben bu iki? Çevremdeki herkes manyak mısın, ülke iyice çöküşe gidiyor, zamlar pahalılık almış başını gidiyor. Sen bulmuşsun bunuyor diyor bu dört? Ben ise kendi cehennemimi yaşıyorum, ne huzurum ne umudum kaldı. Bir noktada ya keşke ölsem ve bu sorunların hiçbirini çözmesem diyordum, şimdi en azından bunu tekrarlayıp durmuyorum. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum iyi olmak ve tutunmak için. Gözümü karartıp borç, harç bulup buradaki şeyi ödeyip dönsem bu sefer de eşimin ve umrumda olmayan kendi geleceğimi sonlandırmış olacağım çünkü direkt döneceğim bir iş yok.

Ben nasıl iyi olabilirim ahali? Ben ne bok yiyeceğim?

Teşekkür ederim okuyabildiyseniz.
0
odiilde
(30.09.19)
çok zor tavsiye vermek. hayat senin. "şunu bunu yap." demek ağır sorumluluk. ama "ben olsam" diyerek yazacağım.

o "kovulursan geri ödersin" olayı kötüymüş ama genelde ilk gidenler hep sıkıntı çekip sonra toparlıyorlar bence. sanırım 14 bin tl maaşın var. burada o maaşı alabilirim diyorsan dön. 5 yıl sonra maaşın 5k pound falan olacaksa kal bence. 10 sene sonra ing vatandaşlığı almış, yurt dışı tecrübesi olan, mükemmel ingilizce konuşan, evini arabasını almış biri olarak dönersin.

ama ben aşırı duygusal biri olarak yanıma alamıyorsam annem ve kardeşlerim için hemen dönerdim.
0
ya ben lan neyse
(30.09.19)
Sözleşme imza sürecini uzat. Terapiye devam etmeye çalış. Gidişine bırak. Burayı da orayı da sen kurtarmayacaksın. Bırakın böyle düşünceleri. Olmuyorsa da zorlamaya gerek yok. Yurtdışından dönen çok var.
0
intihar etsem de kendime gelsem
(30.09.19)
aslında buraya kendi derdimi sormak için girdim ama sizinkini okuyunca da en azından yalnız olmadığınızı benzer şeyleri herkesin yaşadığını, eminim biliyosunuzdur milyonlarca kere duymuşsunuzdur bunu, söylemek isterim.

kendi cehennemini bir an önce unutman lazım. gitmeden önceki günlerini ne kadar uğraştığını hatırla. yerinde olmak isteyen çok kişinin olması çok normal değil mi, manyak mısınlar, öyle şey mi olurlar aslında çok haklı değil mi, sen de bunun için uğraşmadın mı?

evet maaşın gerçekten düşük, uğraştığın insanlar aptal olabilir. bu süreyi biraz hızlı atlatmak lazım. zannediyo musun ki işinden bir tane (1) kişi mutlu. iş bu zaten amacı bu değil. eşin var, yalnız değilsin. süreyi müthiş bir şehirde, harika bir ülkede geçiriyor olduğunun farkına var.

özlediğin şeyler çok norma çok olağan. herkes bunları yaşıyor yeni bir yere taşınınca. alıştığımız şeylerden uzakta kalınca. ama sonra herkes alışıyor. sen de alışıcaksın. biraz daha ağlayacağız, ama londrada yaşıyoken ağlamayı da kabul edemeyeceğim doğrusu.

olabildiğince dışarı çık, türklerden de uzak dur. müthiş bir fırsat bu sahip olduğun. müthiş.
0
kayra
(30.09.19)
bence dişinizi biraz sıkın. kendinize 6 ay 1 sene limit belirleyin. yine olmazsa o zaman düşünün buraya dönmeyi. bence bir kaç aya alışırsınız. tabii bu oldukça genel geçer bir tahmin ama yurt dışına yerleşen hiç bir arkadaşım artık dönmek istemiyor. sigarayı bırakmak gibi belli bi eşiği geçince artık yavaş yavaş azalacak dönme isteği benim tahminim. zaten londra çok uzak bir yer değil biletler de çok pahalı değil. ara sıra gelinir.böyle bir şansı hemen başında tepmeyin biraz sabredin burası kaçmıyor sonuçta.
0
n62
(30.09.19)
cevap çok basit. iki seçeneği önüne koyacaksın. hangisinde mutluyum diye soracaksın. ve sonucu ne olursa olsun onu seçeceksin. bu kadar basit.
0
iamx
(30.09.19)
Bence tek ve en büyük sorun yalnızlık. Maaşınız var ama eşiniz yok. Onu artık dil okulu vs bir şey ayarlayıp yanınıza getirin.
0
anarsika
(30.09.19)
1 yildan fazla ingiltereye en cok benzeyen yerde (avustralya) kaldiktan sonra 2 haftaligina memlekete dondum.

ben memleketimden hic bu kadar sogumamisim onu fark ettim. Ilk 3 ayim benim icin de cehennemdi. Hatta 3-4 ay oncesine kadar ipi koparip donsem mi diyordum. Ana 2 haftada ben memleketimden insanimdan sogudum.

Yurtfisindayken illa ki sadece sorunlar gozunde buyuyor insanin. Fakat ulkeye donunce neler kacirdigini anliyorsun. Sorun su ki ulkeye donmek kolay, yurtfisina cikmak zor.

Benim tavsiyem kendine zaman tani. 6 ay ver tekrar dusunmek icin. 6 ay donmeyi kesinlikle dusunme. 6 ay sonra tekrar degerlendir, 1 yil dolmadan da kesinlikle karar verme.

Turkiyede bile sozlesmelerde anlasmazlik maddesi var, eminim seninkinde de vardir. Olmazsa 1 yilin sonunda yuksek maas isteyip anlasmazlikla ayrilirsin isten. Veya bulunur bi yolu. Ama dedigim gibi, enisten falan seni 1 hafta oyalar, 1 ayin sonunda yana done dolasmaya baslarsin nasil geri donsem ingiltereye diye.
0
icim urperiyor
(30.09.19)
2 ay çok kısa, 1 sene çalışın. Bu sürede yaşam şartlarınızı iyileştirmeye bakın. Eğer durumunuzda iyileşme olmuyorsa geri dönün.
0
malheiros
(30.09.19)
Maaşınız oldukça düşük, bahsettiğiniz şekilde şirket ise zam ve sosyal haklar konusunda sizi uzecekler gibi. Bir yakınım Londra'nın dışında 1000 paund kira bulmuştu fikir olsun diye söylüyorum. Eş aile ve kariyer hedeflerini iyi belirleyin bence
0
Fritz-X
(30.09.19)
Çok fazla zorlanıp geri dönmek isteyenler oluyor. kimisi biraz çalışıp geri dönüyor kimisi alışıp kalıyor. Bence geri dönmeden önce en az 1 sene çalışmak iyi olur. 2 ay sanki erasmusa gitmişsiniz gibi cvde yazamazsınız bile.
0
bahoho
(30.09.19)
Çok fazla şey üst üste geldiği için biraz zorlanıyorsunuz. Bence mümkün olduğunca sakin kalıp en azından 1 yılınızı doldurmaya gayret edin. "1 yıl az zaman değil" diyebilirsiniz ama zaman su gibi akıp geçiyor. Ben geleli 6 ay oldu, zaman ne ara geçip gitti anlamadım bile.

Hangi vize tipiyle çalışıyorsunuz? Tier 2 mi? Masraftan kasıtları ne? Klasik relocation/vize masrafları mı? Çoğu firma Tier 2 ile getirdikleri çalışanlara 6 ay veya 1 yıl gibi bir süre koyuyor ama 5 yıl bana biraz fazla geldi.

Son iki yılda ailemden iki kişiyi kaybettim. Özellikle ikinci kayıptan sonrası biraz ağır gelmeye başladı. Bu süreci atlatmak biraz kişiden kişiye göre değişiyor. Bana işten izin alıp birkaç gün tek başıma kafa dinlemek iyi geldi.
0
bruce mclaren
(01.10.19)
sikinti para, maas cok az. daha fazla kazanmanin yollarini bul, para isini cozersen gerisi gelir. 2300 pound ile londrada yasamak iste 2300tl ile istanbul'da surunmek gibi birsey. o is "oh ne guzel tl olarak 14bin tl kazaniyorsun" kafasiyla islemiyor.
0
cooperr
(01.10.19)
bahsettiğin oda 500-600 pound olsa eline 1700 pound kalır. bu da londra'da iyi para.
oda 800 pound olsa 1500 eline kalır yine iyi para. o yüzden eşin bile gelse geçinir gidersiniz dert etme bu kadar.

maaş biraz düşük görünüyor ama ne iş yaptığını bilemedim. belki de fazla alıyorsun. sonuçta burada sana kimse sponsor olmuyor ben ayda 500 veririm bana sponsor olabilse birisi.. zaten masraflar da var yalan değil. zaten firma seni envanterine alacak değil iş yapmıyorsan çıkarabilir elbette.

bu konuda pazarlık yapmanı da tavsiye etmem ben patronun olsam ve bundan haberim olsa yerine anında başkasını bulurum. bana bile sürekli her gün orada iş var mı diye soran onlarca insan var. onlardan biri gelir işine konar.

yalnız kalmaman lazım. kaç yıl yurt dışı tecrübem oldu tek bildiğim sevdiklerin yanında olmazsa olmadığıdır..
0
ozdek
(01.10.19)
Anlaşma şartları düşündüğün kadar ağır olmayabilir. Hatta yasal bile olmayabilir. Türkiye'de de özellikle yeni mezunlara bu tarz sözleşmeler imzalatırlar. Hatta senet bile imzalatan yerler var. Bu durumlar mahkemeye gittiğinde işçi kazanıyor genelde. Ayrıca deneme süresi vb oluyor. Öteki türlü köleliğe döner iş. Ve zorla çalışan kişi, işinden ayrılamazsa sabotaj riski doğar. Hiçbir şirket bunu istemez. Yani ilk önerim şu; bir avukata danış.

İkinci önerim şu; sabret. Daha 2 ay olmuş. Sabrın sonu selamet. Brooklyn diye film var. Senin durumuna çok benzer bir olayı anlatıyor. Onu izle.

Üçüncü öneri; olumlu sonuçlara odaklan. Seninkine benzer dönemlerden geçmiş çok insan var. Geçmişteki gurbetçileri düşün. Çoğu şehir görmemiş, bir kelime bile yabancı dili olmayan insanlar. Anadolunun ücra köylerinden, çoçuklarını bırakıp gittiler. Bir kısmı yıllarca çalıştı ve döndü. Bazıları da ailesini yanına aldı. Elin güçlendikçe işler rayına girer.

Son öneri; neye dönüyorsun bunu bir düşün. Baskı kalktığı için 1-2 hafta rahat olacaksın. Ama sonra burada iş arayacaksın. Bulsan bile ileride döndüğün için pişman olabilirsin. Alışana kadar zorluk var elbette. İşler zamanla rayına girer. Maaşın da artar, evin de olur.
0
the coon
(01.10.19)
merhaba,
sırf sana cevap yazmak için giriş yaptım.

seni gayet iyi anlıyorum,
master için 6 yıl önce ingiltereye gittim, o zamanlar planım avrupa şartlarında kendimi sınamak sonra da belki Uk de belki başka bir batı avrupa ülkesinde yaşamaya devam etmekti (en azından bir süre).

kış vakti oralarda olmam, ışıksız ve güneşsiz geçen soğuk kış ayları ve depresyon, aslında yapmak istemediğim bir meslekte master yapıyor olmak, kur fark ve maddi zorluklar vs gibi şeyler çok zor geldi. yaz gelince koşa koşa istanbula döndüm, ve başka bir meslekte lisansa başladım.

o dönemki psikoljim, asla -en azından bir süre- yurt dışında kalmak istemediğim, orada "yalnız" lığa katlanmak zorun olmayışım, bunu kendime yapmak mecburiyetinde olmayışım, genç hissetmem ve gençliğimi kaybetmeden (?) istanbulda mutlu ve kaygısız (en azından UK'e olduğumdan daha kaygısız) yaşamak istediğim şeklindeydi. yani kararımı gayet sağdıktım.

sonuç olarak geçmişe bakıp pişman olacak yapıda bir insan değilim ancak gelecek ve meslek değiştirmek için daha vizyonlu ve öngörülü olabilirdim, yani orada da bezer şekilde meslek değiştirebilir ya da lisansa başlayabilirdim, ya da başka şekillerde yine yapmak istediğim şeyin peşinde olabilirdim.


daha önemlisi, şu anda istanbulda bir iki yıl daha kalıp, gerekli koşulları yaratıp; psikolojik, ekonomik vs. yine batı avrupada bir yere gitmek istiyorum.

zor olacak elbetteki dostum.
ama türkiye için huzurlu,yaşanabilir şartlar artık BİTİ. son buldu. kabul edelim artık bunu. elinde bir imkan var, bunun tadını çıkarmaya başla bir an önce. ben de senin gibi git gel yaşadığım sorular sorarken buradan biri bana şey demişti; mutsuz olacaksan türkiye'de bir yerde de mutsuz olursun. bu, bulunduğun yere değil sana bağlı birşey demişti, duyduğum en haklı yorum.

terapiye git, spora başla, acilen bir kursa, hobi aktivitesine katıl. olağanüstü bir şey olmak zorunda değil, facebook gruplarndan gumtree'den falan ya da workaway'den falan gönüllü şeylere bile bakabilirsin, orada kendine mümkünse ingilizlerin çok olduğu bir network kurmaya çalış.
türkiyeye dönmeyi unut ve hayatında ciddi ve büyük bir değişim yaşadığın için;bu bu tip değişimlerde başlangıçların hep çok zor olduğunu kendine hatırlat.


yalnızlığımızı, beklentilerimizi, hayallerimizi, ya da hayal kırıklıklarımızı kendimizle birlikte taşıyoruz, ülkene dönsen de yanında olacak bunlar.



ayrıca duygusuzromantik+1
0
jimjim
(01.10.19)
Zor bir dönemde gitmişsin (babanı kaybetmen zor bir süreç), eşin yanında değil ki 2-3 ayda bir görüşmek aşırı düşük bir rakam, belli ki türkiyede konforlu bir hayat yaşıyorken Ingiltere'ye çok düşük bir maaşla gitmişsin. Sonuç olarak zor günler yaşaman çok normal. Nasıl bir hayat yaşamak istediğini düşünmen lazım. Bu zorluk bitmeyecek ya da kolaylaşmayacak, sadece alışacaksın.

Ülkenin çöküşe gidiyor olması falan ciddi derecede abartılıyor, eğer kalifiye bir elemansan ve paranı da güzel kullanabiliyorsan Türkiye'de cenneti yaşıyorsun. Yurtdışında yaşamak herkese göre değil, bazı insanlar daha evcimen, belki size göre de değil, bunu hiç düşündünüz mü?

Artı tıbbi bir sorununuz var ve terapiyi de bırakmışsınız, tedaviyi bırakmak gibi bir şey değil mi bu?

Manyak mısın dönme muhabbeti yapanlar hayatında yurtdışında hiç yaşamamış insanlar oluyor genelde, onları çok kafaya takma derim
0
roket adam
(01.10.19)
başınız sağ olsun
spor ve meditasyon yapmanızı öneririm
panik ile karar vermeyin derim
0
superb
(01.10.19)
3.5 ay once Isvicre'ye yerlestim, sizin gibi cok motive, yillarca ulkeden gitmek isteyip cabaladim, gitme surecim biraz huzunlu oldu, sevgilim vardi, geldikten sonra ayrildik, zaten yalnizlik, yeni hayat kurma cabasi derken bir de ayrilma olayina baya uzuldum, haftasonlari tek basima birseyler yapmaya cabalamaktan cok sikilip agladigim gunler oldu, kisacasi hic kolay seyler yasamadim buraya geldigimden beri, ilk 2.5 ay kaldigim ev de ustelik hic mutlu degildim, sizinki gibi saygili ev arkadaslarim yoktu, uyumak bile mumkun degildi, mutfagi banyoyu bile dogru duzgun istedigim zamanlarda kullanamiyordum. buna ragmen katlandim.
Ilk ay henuz maasimi almamisken, kalici evimi buldum. 36 mt2 lik bir esyali studyo. bana yeter dedim, nispeten piyasaya gore ucuz sayilabilecek bir ev. her neyse, ilk ay dedigim gibi maasim yoktu, geldigim param neredeyse bitmisti ve depozito vermem gerekiyordu, ne yapacagimi bilemedigim icin cok cok uzuldugumu hatirliyorum, cunku kisa sureli borc isteyebilecegim bile kimse yoktu.

Simdi, kalici evime yerlestim, hersey gayet yolunda gidiyor, isin temposuna alisiyorum, ama hala arkadaslarimi babami ozluyorum, ben de annemi kaybettim 2 sene once, ayni sey degil belki ama uzuntusu ayni emin olun. hala yalnizim, ama yavas yavas sosyal ortamlara girmeye cabalayacagim, fransizca kursuna gitmeye baslayacagim, meetup dan etkinliklere bakacagim, elimden geldigince avrupada gezecegim, o sebeple donmeyi dusunmuyorum. cunku donsem, donmus olacagim ulke, benim bildigim guzel ulkem degil.

Demeye calistigim sey, kendinize en az 6 ay verin arkadaslarin dedigi gibi, caniniz sikilirsa isterseniz bana mesaj atabilirsiniz, sosyal olmaya calisin biraz daha, evde cok vakit gecirmeyin haftasonlarinda. evet maasiniz biraz dusuk kaliyor, ama cikip sehirde yuruyup bir de kahve icmek cok pahali birsey degil, esinizi de yaniniza almaya calisin, o zaman hersey degisecektir. ayrica ev arkadasli bir evde yasamak hic de kotu birsey degil, evde huzurunuz yerindeyse ona da hic takilmayin. benim de planim oydu ama bu kelepir evi bulunca planlar degisti.

Inanin yalniz degilsiniz, ama sakin ve sabirli olun. tavsiyem budur.
0
interview with the vampire
(01.10.19)
ne harika, ne zarif insanlarsınız. ayrı ayrı her birinize teşekkür ederim. sağolun, varolun.
0
🌸odiilde
(01.10.19)
(20)

Depremden dolayı çok gerginim

tuborg yesili
Beşiktaşta 99u yaşamış bir arkadaşımı yalnız bırakmamak için onunla kaldım. O ilaç içip uyudu ama ben uyuyamıyorum. Sürekli depremlere bakıyorum ve minik minik olmaya devam ediyor. Beşiktaş güvenilir bir yer mi risk altında mı? İnanılmaz huzursuzum. Arkadaşıma belli etmemek için gerginliğimi baskıla
Beşiktaşta 99u yaşamış bir arkadaşımı yalnız bırakmamak için onunla kaldım. O ilaç içip uyudu ama ben uyuyamıyorum. Sürekli depremlere bakıyorum ve minik minik olmaya devam ediyor. Beşiktaş güvenilir bir yer mi risk altında mı? İnanılmaz huzursuzum. Arkadaşıma belli etmemek için gerginliğimi baskıladım ama o uyuyunca şu an kendi kendimi yiyorum.
0
tuborg yesili
(27.09.19)
Bugün haberturk'te şunu söylediler 'bu deprem büyük depremi tetiklemiş olabilir mi? Olabilir. Fakat depremin ne zaman olacağı belli değil, olamaz da. Dünden bir farkı yok bu durumun. 3 saat sonra da olabilir, 3 gün sonra da, 3 yıl sonra da, 30 yıl sonra da.' E sürekli olarak huzursuz bir şekilde uyuyamacagimiza göre kendinizi sakinleştirmeye çalışın. Tedbirli olun tabii ki ama bugün deprem oldu diye hemen yarın büyük deprem olacak diye bir şey yok.

Önemli olan hızlı bir şekilde kendi onlemlerimizi tamamlamak.
0
fraise
(27.09.19)
Herkes çok gergin. İlk başlarda normaldim ama gün içinde her yerden durmaksızın deprem duymaktan gerildim. Bütün sosyal medya deprem. Bakmayayım dedim o aptal ses kayıtlarını yolladı biri. Üstüne 23.20deki deprem olunca ben orda koptum artık. Tedbirim elimden geldiğince var. Bir yerden sonrası gerçekten insanın elinde değil. Tek isteğim öleceksem de huzur içinde ölmek. Bu muhabbetler beni de depremden beter etti.
0
noisette
(27.09.19)
Hangi mahalledesiniz bilmiyorum ama Beşiktaş'ın dolgu zemin olmayan kısımları epey sağlam diye biliyorum. O anlamda rahat olabilirsiniz.
0
chihirovekohaku
(27.09.19)
Ben böyle konularda soğukkanlı ve olursa olur amk napıcaz kafasında bir insanım ama özellikle şu yazıyı okuduktan sonra ben bile başka bir şehre taşınmayı düşünür oldum. Kaldı ki 99'u bire bir yaşamış ve yakınlarını kaybetmiş, uzun süre çadırda prefabrikte yaşamış bir insanım.

evrimagaci.org

Bu deprem olacak ve 30 seneyi bulmayacak yukarıda söylendiği gibi. ve güvenli yerde olup ölmesen bile İstanbul yaşanabilecek bir yer olmayacak uzun bir süre. Bunu bile bile hayata devam etmek benim gibi gamsız bir insan için bile tedirgin edici. Tedirgin olmakta haklısın. Tedirginliği azaltmak için somut ve etkili adımlar atman gerek, o da bana bu şehri terk etmek gibi geliyor. Kolay mı değil, hele ki İstanbul'da yaşamayı seven ve şehrin keyfini çıkarabilen biri olarak benim için hiç kolay değil. Sakinleşip akılcı ve uzun vadeli planlar yapmak lazım.
0
Bruce
(27.09.19)
İstanbuldaki son 6/8 maksimum 10 ayım zaten.
0
🌸tuborg yesili
(27.09.19)
gergin olmakta haklisin. ben zamaninda "depremden korkmuyor musunuz, bu sehirde nasil yasayabiliyorsunuz?" dedigimde demedigini birakmamisti insanlar, "oyle bir ihtimal icin hayati zehir edecek degiliz" seklinde, sanki deprem olacak diye ben kendi mabadimdan uydurmus da paranoya yapmisim gibi abuk sabuk laflar edenler vardi.

mecbur olmadigi halde bu korkunc tehlikeye ragmen istanbul'da 500 yillik binalarda yasayan insanlari asla anlamiyorum. yuz binlerce cana mal olabilecek bir felaket icin "ben orada degilim, kafam rahat" demek imkansiz elbette ama ben yine de ankara'da oldugum icin nispeten rahat uyuyabiliyorum.

bok var herkes dolustu su lanet sehre. yozgat'ta yasayin demiyorum ama iyi okul baska yerde yok mu? iyi is baska hicbir sehirde mi yok? tamam rezil politikalar yuzunden her sey istanbul'a yigildi, bazi alan ve isler icin cidden istanbul disinda ekmek yok ama bu kitle ne kadar kalabalik? 16-17 milyonun gercekten ne kadari istanbul disinda yasasa hayat kalitesinde kayda deger dusus yasar?

gidin kardesim, depremde olmezseniz kaosundan gurultusunden oleceksiniz zaten, hala niye diretiyorsunuz?
0
der meister
(27.09.19)
@der meister Sen 3 senelik bir öğrenci olarak İstanbul'u kolayca terk edip gitmiş olabilirsin Ankara'ya. Fakat insanların evi, ailesi, akrabaları, arkadaşları, hatıraları, düzenleri, her şeyleri burada. Sınırlı hayat deneyiminle atıp tutmaktan, insanlara aptal muamelesi yapmaktan vazgeç artık. İnsanlar yerleşik düzenini ve hayatını, başkalarının rant ve çıkarları için neden terk etmek zorunda? Bu sinir ve çok bilmişliğin hedefi yanlış değil mi sence de? İnsanlar senin kadar düşünemiyor mu sanıyorsun? Ankara'ya taşındığın için seni tebrik ederiz, fakat 3-5 ayda bir çıkıp, deprem bölgesinden farklı bir yere taşındığın için yaptığın bu ukalalığının kimseye faydası yok.
0
gmzo
(27.09.19)
Beşiktaş Güvenilir mi? Soruya bu haliyle kimse yanıt veremez. Neden?

1 zemin
2 binanın kendisi

Hakkında bir şey bilmiyoruz. Diyelim ki çok berbat bir zeminin olduğu yerde bina. Gerekli zemin iyileştirme yöntemleri kullanıldıysa zeminin kötü olması sorun teşkil etmeyecektir.

Binanın sağlamlığını da dışarıdan bakarak anlamak mümkün değil. Projesine bakarak da anlaşılamaz. Malzeme olarak ne kullanılmış ve o malzemenin şu anki durumu nasıl bunu bilmemiz lazım.

Bir başka olay da şu. Diyelim ki müthiş sağlam bir binaya taşındınız Beşiktaş’ta. Zemin de mükemmel.

Deprem oldu sizin yapınız neredeyse hiç hasar almadı. Yanınızdaki 5 katlı bina yan devrildi geldi sizin binaya vurdu. Güm. O depreme dayanan binanız yerle bir olabilir.

Yani şunu demek istiyorum. Elinizden gelen bir şey var mı? Depreme karşı bireysel olarak ne yapabilirseniz yapın. Ama depreme karşı bireysel önlem almak işin belki %1lik kısmı. %1i küçümsemiyorum ama kafaya takmaya değecek bir şey değil diye düşünüyorum. Eğer mümkünse, imkanınız varsa tek katlı etrafı açık Bahçeli güzel bir eve taşının. Onun dışında yapabileceğiniz çok bir şey yok.

İstanbul için genel olarak Marmara denizine yaklaştıkça risk artar kuzeye Karadeniz’e yaklaştıkça risk azalır. Ama çok aşırı genelleme bu tabii.

İstanbul’dan taşınma meselesine gelince.

Ülkede tarım yok. Yapılan her 3 yatırımdan 2si İstanbul’a yapılıyor. Anadolu’daki bir yerel seçimde bile İstanbul’daki mega projelerden bahsediliyor. Çünkü başka bir yatırım yok. Tarımı bitirdik, hayvancılığı bitirdik. Bir zamanlar tarla ekip biçen adamlar şimdi İstanbul’da üç kuruşa hayatta kalmaya çalışıyor. Bu insanlar şımarıklık yapmıyor. Boğaz’da latte içmekten vazgeçemeyip memleketine denemeyen insanlar değil bunlar. Hakikaten adamın memleketinde yapacak iş kalmadı. E şimdi bu adama siktir git memleketine dersen adam da “tabii ki açlıktan ölmek daha güzel deprem olacakmış hemen memleketime dönmeliyim” demiyor. Orada açlık garanti. İstanbul’da şansını deniyor işte. Vay efendim deprem olacağını bile bile burada yaşıyor bu mallar demek bence çok mesnetsiz. Dünyadan ve gerçeklerden aşırı kopuk bir bakış açısı.

Bu nüfusla İstanbul’da herhangi bir afete karşı önlem almanın da imkanı yok. Yok. Bilimsel olarak bu kadar insan trafiğini afet sonrası yönetebilmemize olanak yok.

İstanbul nüfusu 20 milyon desek. Sadece 4te 1i depremden etkilense, bunların da sadece ve sadece 4te 1i evlerinden dışarı çıksa 1milyon 250bin kişi deli dana gibi ortalıkta dolaşacak. En iyi tahmin bu. Her bir toplanma alanına 100 kişi toplansa 12500 tane toplanma alanına ihtiyaç var. Fiziken mümkün değil.

Şu saatten sonra başka şehirlere yatırım yapılıp İstanbul dışındaki şehirleri de iş açısından çekici hale getirmezlerse durum daha da kötü.

Bireysel olarak yapabileceğiniz çok bir şey yok(Boğaz manzaralı katre keyfini bırakamıyorum diyenlerden değilseniz). O zaman bütün gün oturup bunu düşünüp kafayı yemenin anlamı yok.
0
levpontryagin
(27.09.19)
Denize ne kadar yakınsanız o kadar riskli, Beşiktaş da riskli ilçelerden. Binanın yeni ise (en fazla 15 yaş) hiç korkmayın, Allah'ın izniyle birşey olmaz.

Ama bina eskiyse çok riskli, bir an önce eski binalardan uzaklaşmamız lazım.
0
John Bloor
(27.09.19)
ben akşam iki saat deprem programı izledim.

özetle sağlam zemindeki bir gecekondu ayakta kalabilirken, çamurluk, kumluk bir yerdeki son sistem depreme dayanıklı binalar çökebilir dediler.

ayrıca bu japonyada beşik gibi sallanıp yıkılmayan binaların hepsi de çelik konstrüksüyonmuş , bizdeki gibi betonarme ve acayip garip garip temelli değilmiş.

o yüzden kime nasip kime kısmet bilinmez bu iş, zaten ne zaman olacağı da belli değil.

ha şimdi sen korktun uyumadın da ben uyudum mu? ben de uyumadım. çok kafaya takmamak lazım.

uyurken yakalanmasan, tuvalette, banyoda yakalanırsın veya alakasız bi yerde, araçla bir tünel içinde, marmarayda, ne bileyim metroda, yüksek bir binada, yok yani hangi ihtimali düşünebilirsin ki endişelenebilesin?
0
hem şişko hem deli
(27.09.19)
@gmzo, evet benim tanidigim falan yoktu istanbul'da cunku zembille indim ben. ayrica oylesine "cikin sehirden" diyorum ya hani, caniniza mal olabilecek bir felaket yuzunden degil. o yuzden sen de haklisin tabii, yaptigim cok yanlis bir sey. ayrica eger sehrine o kadar bagliysan sen otur, sana kimse kalk git demiyor. ben imkani olanlar icin soyluyorum. kaldi ki boyle bir deprem ihtimali soz konusuyken "ben orayi seviyom ya" deyip bu sehirde yasamaya devam etmek ne kadar mantikli, orasi da tartisilir.

ben atip tutuyor veya sinirimi istanbullulara yoneltiyor degilim. bence senin sinirlerin bozulmus, soylediklerimi anlamiyorsun. muhtesem hayat deneyiminle istanbul'da yasamaya devam et o zaman sen kolay gelsin, umarim deprem oldugunda "keske gitseymisiz zamaninda" demek zorunda kalmazsin.

bir insanin deprem bolgesinden tasinip baskalarini da bunun icin yureklendirmesi neden bu kadar rahatsiz ediyor, anlamiyorum. ist denen bok cukuru disinda da hayat var. cogu insan cesaret edemiyor gitmeye. sen yine kalmak istiyorsan kal, bana ne. benim gibi "dogru lan, gideyim" deyip 20 kisi ayrilsa kardir. sen neden uzerine aliniyorsun?

ayrica insanlar akil edemiyor mu demissin de cok degil daha gecen sene bu konuda actigim bir duyuruya bir suru kisi "sen paranoyaksin yea, deprem olacak diye sehir mi degistirilir yea" minvalinde seyler yazmisti. gayet de cogu insan umursamiyor aslinda. bunu da bir hafta icinde unutacaksiniz.

ben golcukluyum. "sinirli hayat deneyimi" bana depremin ihtimalinin bile ne kadar korkunc oldugunu ogretti. kusura bakma senin de canini sikmis olduk insanlara "gidin" diyerek. hepiniz kalin istanbul'da, kolay gelsin.
0
der meister
(27.09.19)
@gmzo +11111
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(27.09.19)
arkadaşlar binalar sağlam diye deprem olunca çıkmamazlık yapmayın sakın. tamam doğru eskisi kadar berbat değil demirler nervürlü azıcık daha kontrol var betonlarımız daha iyi. ama sanıldığı kadar iyi değil. zemin etüd raporlarının çoğu nasıl yapılıyor biliyoruz kimse kimseyi kandırmasın. normalde binanın yapılacağı yere sondaj atılır. bunu doğru düzgün yapan yok o fiyatlar kurtarmaz zaten. gidip yanbinanın raporu alınıp kopyalanıyor. normalde atıyorum 10 metre 30 metre sondaj atmak gerekiyorken 30 cm atıp kuyu açılmış gibi gösteriliyor. ben bunun örneklerini sahada çok gördüm.
şunu söyleyebilirim evet binalarımız eskisi kadar kötü değil ama yeni binalar çok iyi sakın korkmayın paşa paşa takılın yok arkadaşlar. bir binanın statiğinin önemi kadar dinamiği de önemlidir. zeminle nasıl çalışıyor bunu bilmek doğru ayarlamak zorundasınız. sıvışlaşma olan zemine siz ne kadar sağlam bina yaparsanız yapın eğer sıvılaşma gözönünde tutulmamış ise, sadece binanın sağlamlığına önem verilmiş ise zemin önemsenmemiş ise istedğiniz kadar binayı sağlam yapın. o bina deprem anında yere gemi gibi batar. gömülür ya da zar gibi olduğu yerde yuvarlanır. bakın mesela bu binayı yapan arkadaş harbi iyi yapmış statiği çok iyi www.izlesene.com
ancak bu binayı zeminine uygun yapmazsanız deprem aynında aynen böyle yuvarlanma ihtimali var. binaya bir şey oldu mu hayır taş gibi duruyor.

siz siz olun binam sağlam zemin iyi ben evden çıkmam gibi hareketlerde lütfen bulunmayın. binayı siz yaparsınız zemin etüdüdü de siz yaparsınız o zaman paşa paşa takılın.
0
turbo sadık
(27.09.19)
@sen de başını alıp gitme ne olur, şu adresteki yayınlarına baktım: web.itu.edu.tr Programın tamamını dinlemediğim için tam olarak ne dedi bilmiyorum ama yorumunuza bakarak bulduğum en yakın çalışma şu: web.itu.edu.tr

"In Istanbul, considering the
proximity of several segments of the active North Anatolian Fault (NAF) in the Sea of Marmara, which
have remained unbroken since 1776, the characterisation of subsidence susceptibility for Istanbul is
crucial with regard to hazard mitigation and urban planning, as it can identify the vulnerable parts of
the region that are prone to possible future earthquake damage."

Tamamını okumadım ama hem zemini doğal olarak sakat olan hem de bozuk şehirleşme nedeniyle sorunlu olan kısımlar Büyükçekmece ve Küçükçekmece golleri arası kalan kısım (Avcılar, Beylikdüzü vs.) ile Bakırköy-Yeşilköy ve çevresi.

Bir de 2000 yılından bu yana doldurulan alanlara (Yenikapı civarı) bakmışlar. Son 20 yılda 2.6 milyon kilometre kare alan doldurulmuş.

Belki bilen biri daha fazla yardımcı olabilir. Ya da en garanti yol kendisine e-posta atmak :)
0
bruce mclaren
(27.09.19)
yeşilköy gayet sağlam bir yer. kireçtaşı olan bir yer. sıkıntılı olan yer bakırköy zeytinburnu eminönü sayfa 3
yerbilim.kocaeli.edu.tr
0
turbo sadık
(27.09.19)
Normaldir, yeni deprem oldugunda her an deprem olacakmis gibi dusunup tirsar insan hicbir mantikli aciklamasi olmasa da. 1-2 gune gecer.
Deprem korkusuyla yasanmaz, temel onlemini alir hayatina devam edersin. Mantik isi degil o korku.
Cok yuksek ihtimalle burayi okuyan herkes deprem disinda sebeplerden olecek.

@der meister gibi dusunmen sadece huzurunu kacirir, doga olaylarini da olasiliklari da degistirmez.
0
stavro
(27.09.19)
istanbul'daki son 10 ayın mı? e daha nereye telaş yapıyorsun? tamam, deprem yeni oldu diye herkes bir tedirgin ama yani 10 ay da oldukça kısa bir süre. ben kendimi "neyse inş beklenen deprem 20-30 sene sonra olur, o zamana kadar herhalde sağlamlığından çok emin olduğumuz bir apartmana veya başka bir şehre taşınırız" falan diye rahatlatmaya çalışıyorum. sevdiklerin için endişelebilirsin de kendin oldukça şanslı durumdasın.
0
ahm1
(27.09.19)
Yeni yapılmış bir bina değilse evet büyük bir deprem riski var. Bütün haritalar da bunu gösteriyor. Özellikle dar sokaklı bölgelerde oturuyorsan zaten depremde canlı kalmak bile bi dert olacak diyorlar.
0
roket adam
(27.09.19)
Ahm1 +1
0
Flipsflops
(27.09.19)
hocam rasathane sayfasına bakıp moralini bozma küçük depremler her zaman oluyor
0
dedim dedim de kime dedim
(27.09.19)
(6)

jeoloji ve belirsizlik

sir gawain
ya abi bu jeoloji pozitif bilim değil mi? mutlak değerler üzeriden gitmiyor mu? bir matematiği yok mu? ölçümlendirilmiyor mu? herkes aynı eğitimi görmüyor mu? bir bilim dalının her profesörü nasıl olur da somut bir durum hakkında bu kadar farklı yorumlar yapabilir? 99'dan beri böyle, hiç değişmedi.
ya abi bu jeoloji pozitif bilim değil mi? mutlak değerler üzeriden gitmiyor mu? bir matematiği yok mu? ölçümlendirilmiyor mu? herkes aynı eğitimi görmüyor mu? bir bilim dalının her profesörü nasıl olur da somut bir durum hakkında bu kadar farklı yorumlar yapabilir? 99'dan beri böyle, hiç değişmedi. bu durum sadece bizde mi böyle yoksa jeoloji henüz insanoğlunun sadece varsayım üzerinden gittiği, aslen bir s***m bilmediği tırto bir bilim mi?
0
sir gawain
(26.09.19)
var ama size söylemiyoruz :) ayrıca jeoloji değil jeofizik

şaka bi yana evet dediğin gibi konunun ağır mühendislik fizik matematik istatistik kısmı ve bunlar ışığında "yorumlama" kısmı da var

bide depremin ne zaman olacağını bilmek o kadar da önemli değil bence :) yani dünyada 7 şiddetindeki depremi binaları yıkılmadan atlatan toplumlar var

bugünkü şoktan sonra öfkeni anlayabiliyorum da
0
freebird5406_2
(26.09.19)
Ölçüm yapamadan ne kadar kesin konuşabilirler ki? Hepsinin yakındığı şey aynı. 20 yıldır Marmara Denizi'nin zemini hakkında bilinen çoğu araştırma ya AB ya da ABD fonlarıyla yapılmış. Ne hükümetler ne de üniversiteler doğru düzgün kaynak ayırmamış. Hatta AB'nin fonlamaya sıcak baktığı projeleri Türkiye reddetmiş. Marmara'nın detaylı zemin haritası daha 2010'ların başında çıkarıldığı diye hatırlıyorum. Bilgi elde yeterli veri olduğunda işe yarar. Olmadığı için de ya muğlak konuşmak ya da olası bütün ihtimalleri açıklamak zorundalar.
0
bruce mclaren
(26.09.19)
@bruce mclaren'in dediği üzerine
twitter.com

edit: zincir yapmayı becerememiş fakat profiline girip 1-2-3-4 diye giden tweetleri okuyunuz :)
0
freebird5406_2
(26.09.19)
@freebird5406_2 hah tam olarak bu, teşekkürler :) Bu abi de Marmara Denizi üzerine uzun süredir çalışıyor ve sürekli olarak söylediği şey "eldeki imkanlarla ancak bu kadarını söyleyebiliyoruz": twitter.com
0
bruce mclaren
(26.09.19)
cok fazla sayida degisken var bilmek bu yuzden imkansiz hava tahmini de boyledir fazla degiskenki bir fonksiyondur jeoloji bunun kat kat fazlasidir. bu arada jeoloji diyebilirsin jeoloji degil jeofizik diye niye dediler bilmiyorum. yerin fizigi yapisi jeofizik inceler yeryuvarini ise oldugu gibi jeoloji inceler. zaten jeoloji jeofizigin atasidir sonradan insaat jeofizik vs olarak ayrildilar uzmanlasildi.
cok fazla degisken var bunlari tutturmak mumkun degil. sizin cok yuksek katli yaptiginiz binalar bile faya degisken olarak eklenmekte. dusunun nasil bir sistem var. kac bin km otede olan plaka hareketleri burayi tetikliyor arada yuzlerse farkli faktor var. valla ne yalan soyleyeyim boyle bir soru sormak bile cok tuhaf.
0
turbo sadık
(26.09.19)
@turbosadık

aslında turbosadık'ın dediği doğru benimki gereksiz bir cümle olmuş, jeofizik zaman içinde ihtiyaca yönelik jeolojiden farklılaşsa bu alanlar işbirliği içindedir

turbosadık teşekkürler selamlar :)
0
freebird5406_2
(26.09.19)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.