Bedelli bugün çıkmazsa yarın çıkar, bedelli düşüncen varsa bekle gitme. Arkadaşın rahat yapmış olabilir ama bu senin için de böyle olacak diye bir şey yok, o turist rehberliği yapar sen Suriye sınırında takılırsın, bunlar hep öngöremeyeceğin değişkenler. Üstelik askerde "Rahatlık" diye bir şey yok, ayağına 2 numara küçük gelen ayakkabı ne kadar rahat hissettirirse askerlik de o kadar rahat hissettirir.

Elbet Çıkacak, madem ödeyecek durum var bekle bence de

bedelli çıkacak söylentisi daima var. başkanlık seçimi öncesine kadar kesinlikle çıkmaz. o ara çıkacağı da garanti değil. akademisyenlik ya da yurt dışı planın yoksa git bence. ben gideceğim.

arkadaşlar bedelli denen şey hep geldi, yine gelecek. macera arıyorsanız gidin askere. paranız varsa bekleyin. işini gücünü bırakıp askere gidecek adama gülerler artık.

askere kışın gitme. yaz da problemli ama terlemek g.tünün donmasından iyidir.

git kurtul

Emeksiz yemek olmaz

Yaşlanıyorum ama büyümüyorum

ayağını yorganına göre uzat.

her şeyin başı sağlık.
ucuz mal alacak kadar zengin değilim.

taze sipa sert ossurur.

Olmaz deme olur

Sonunu dusunen kahraman olamaz.
Azdan az coktan cok gider.
Soru sormuyorum hesap soruyorum.
Kapi kapi dolasma vakti bitmistir. Yazihanecilik bitmistir. Bundan boyle kendi kapimiza hakim olucaz. It de ugrar cakal da ugrar aslan da ugrar. Ite it gibi cakala cakal gibi aslana aslan gibi davranicaz.

(bkz: ipimle kuşağım sikimle taşağım )

halim itten beter keyfim paşada yok

Hope for the best but prepare for the worst.
Ucuz mal alacak kadar zengin değilim.

Allah'ın acelesi yok.

Sonunu düşünen kahraman olamaz.

@brad pitt abi raconlu ecdadlı dizi izlemeyi biraz azalt istersen :(

"You are the only one who can limit your greatness. You are enough."

hayat felsefem değil ama bu hayatta tecrübe ettiğim ve sonrasında kulağıma küpe olarak duran şu var :

-don't put all your eggs in one basket

atasözü değil de özlü söz.
You may delay, but time will not.
Benjamin Franklin

Abla deme lazım olur.

Geç gelen adalet adalet değildir

normali bu ama bazen yapana göre daha az acır. 2-3 gün sürer.

benim ağrı bi haftaya yakın sürmüştü.

benimki bir hafta sürdü. kolu kesselerdi daha kısa sürede geçerdi herhalde, geçmiş olsun. kalbinden yukarı tutunca iyi geliyordu galiba, yatarken kolunun altına yastık koyabilirsin.

Benim 2 günde geçti

Hareket kabileyetini azaltan ağrı 2-3 güne geçecektir. Ancak koldaki hafif şişkinlik hissinin tamamen geçmesi 1 haftayı bulabilir.

ben bundan 12 sene once oldum tekrar, hic agri falan olmadiydi? bilemedim.

Acını anlıyorum. Şu an üzerine yatamıyorum ben de. En fazla 1 hafta sürer.

algıda seçicilik bence. arada bende otobüste falan bakarım, gözlük kullanan oranı düşük.

hipstırlık+instagram kesinlikle

çoğu insan gözlük takmayıp lens tercih ediyordu şimdi hipster gözlüklerin moda olmasıyla onlar da gözlük kullanmaya başlamış olabilirler. en azından etrafımda bildiklerim o şekilde.

5 kişilik arkadaş grubunda gözü bozuk 4 kişiydik. Lens kullanıyorduk dördümüz. Çoğu insanın gercekten gözleri bozuk. Yeni modellerin yayılması ile insanlar gözlük de kullanır oldu.

Eskiden telefon ve bilgisayara bu kadar bakilmiyordu ve millet gozu bozuk oldugu halde takmiyordu gozluk cunku cool
Degildi. Simdi cool o yuzden gozu bozuk olanlar da takmaya basladilar.

Bu sene gözlük takmaya baslamıs biri olarak soru ve cevaplar cok hosuma gitti. Cogu kisiye +1

Cok fazla ekrana baktıkça goremedigimizin farkına daha cok varıyoruz. E tabi gozluk de havalı bi item oldu. Cocukken dört göz demesinler diye okuldaki göz taramalarında hile yapardım, göremediğim halde görüyorum gibi bi sonuç çıkardı. o kadar kötü imajı vardı gözlüğün bende. Şimdi şekilli geliyor, eskiden fark etmezdim ama kendim de takınca toplu tasımada, şirkette vs bi suru gozluk oldugunu fark ettim.

algıda seçicilik bence olağan artışında devam ediyo
tabi yakıştığını düşünenler vs lerde var ama ciddi anlamda sağlık için takanlarda normal seyrinde gibi geliyo bana çevremde böyle bir artış olmadı.

Hem moda oldu hem insanların gözleri bilgisayar telefon dolayısıyla daha çok bozulmaya başladı hem de insanlar gözlerinin bozuk olduğunu fark etmeye başladı. Mesela 3-4 kişinim gözlük kullanması gerektiğini ben fark ettirdim :) gözlük numaram çok büyük değil insanlara al bi bak dediğimde daha net gördüklerini fark edip gözünü ölçtürüp gözlük aldıkları oldu.

oluyorum. ben de teyzeyim mesela, yeğenlerimi sevgimden içime sokasım geliyor ama bi kez 'teyzecim' demedim şahsen, çok itici bir hitap şekli bence.

kadınların çocuğun babasından bahsederken 'babamız' demesi, daha da itici geliyor bana, not düşeyim.

ben de babamız lafına sinir oluyorum. bir de 3 aylığız, bu gece altımıza sıçtık falan gibi şeylere de uyuz oluyorum aşslsldl. sanki çocuğuyla kendisi bir.

Hayir olmuyorum. Siz de anneyseniz kesinlikle haklisiniz elestirilerinizde. Keske diger anneler sizden once bir izin alsalarmis :(

Size ne yahu cocuk onun, hitap etme ozgurlugu onun. Niye boyle dert oldu ki?

bizim iş yerinde bi abi kızını arıyor, annem nasılsın diyor kızına.

ben de bunu garipsiyorum, var mı böyle birşey?

"annem nasılsın diyor kızına"
o var bizde çünkü babaannemin adını taşıyorum :)

annenin çocuğa "annem" diye seslenmesi tuhaf, çocuğun annesine "annecim" diye seslenmesi normal bence.

şu nesilde kendini çocuğu ile bir gören gerizekalı bir grup türedi. babamız, 5 aylığız, emdik, falan filan derken kendisi tek başına bi bok olmayan insanlar kendilerini çocukları üzerinden var etmeye çalışıyor. Böyle hitaplar ile kendini "aleynanın annesi" diye tanımlamak aynı gruba ait.

Fakat ben @ma ya'ya da katılıyorum. sizin ya da benim başka bir anne-çocuk ilişkisinde ne işimiz var? kendim yapmam, yapana da içimden "mal" der geçerim. Sonuçta insanların aptalca davranma özgürlüklerini kısıtlayamayız.

benim hoşuma gidiyor, bence samimi ve sempatik. güvende hissettiriyor. benim annem eşşoleşşek diyor mesela bana hep, hiç annem-yavrum falan demiyor. çocukken daha sevgiyle sesleniyordu tabii ama yine öyle şeyler demiyordu, oğluşum demiştir en fazla. o ne demekse. geçen hele direkt adımla seslendi, hollywood dublajlı gibi, "ne yapıyosun emre?" dedi lan. sen annemsin yaaa. insan çocuğuna öyle der mi?

ukraynalı eski arkadaşım kızına diyordu bu arada bunu. mama mı ne diyodu sanki. eşi de kadına mommy diye sesleniyodu genelde jsjfksl. ondan sonra da bu kadın niye bu kadar agresif diyodu. e sen eşine mommy dersen kadın tabii agresif olur. çocuk musun sen. kocasın. allah allah ya.

hiç sevmem. aşırı düşkün, kendi çocuğunu dünyanın tek özel insanı gibi gören annelerden tiksinirim. şuursuz insanı genel olarak sevmem zaten

bence gayet normal bişey. anne değilim. teyzeyim. küçük kardeşim olduğundan bi de sanırım teyzeliği kendime yakıştıramadığımdan yeğenime arada ablacım diye sesleniyorum. ablacım dur, ablacım gel gibi... kardeşime de aynı şekilde seslenirdim. ne var ki bunda? bi annenin de çocuğu ile bu şekilde iletişim kurmasında sizi delirtecek ne var ki? siz de annesiniz, ifşalardan biliyorum. bu yaklaşıma üzüldüm açıkçası.

Durumsal olarak sinir + 1

'Annecim', 'ablacım', 'babacım', 'teyzecim' laflarına çok sık kullanılmıyorsa, arada kullanılıyorsa sinir olmuyorum. Dilimize yerleşmiş bir durum o, 'Ablacım, birazcık sus' falan gibi şeyler kullanılabiliyor. Ama sürekli sevgi için 'annem', 'annecim' falan derse 'Amanın, çıldırmış' derim.

'Altımıza sıçtık', 'Babamız' gibi şeyleri ise fena acınası buluyorum. Kadının kendi, bireysel kimliğini tamamen kaybedip sadece anne kimliğine tutunması gibi geliyor. Bir arkadaşım yapmıştı bana 'Bugün daha katı sıçtık' gibi bir şey söylemişti de, 'Hayrola, ishal misin sen de' diye sormuştum.

yav kadın deliriyorum demişse, gidip diyenin saçını başını yoluyorum dememiş ya. onlar ne kadar söylemeye hak sahibi ise, uyuz olan da o kadar hak sahibi. benim annem de yeğenlerime anneannecim diyor, bi kere de görüşümü belirtmedim, içimden sinir oluyorum.

@sta, 3 aylığız olayına da +3498

İspanyolca'da da vardı diye hatırlıyorum hatta AAA diye şaşırmıştım ama yanlış hatırlıyor da olabilirim.

Annem de bana annecim der bazen hatta babam, halam vs de kullanır benzer terimleri. Annemin de babama babamız diye hitap ettiği olmuştur (genelde babama hediya verdiğimiz zamanlarda). Şimdi onlar ben küçükten beri kullandığı için bana garip gelmiyor. Yukarıda kadının tek varlığını anneliğe indirmesini çağrıştırdığından bahsedilmiş ama annemin durumunun böyle olduğunu hiç sanmıyorum. İşinde gücünde bir insandır kendisi. Hiç sorgulamamıştım.

Başkası kullansa ne düşünürüm bilmiyorum. Neyse ki etrafımda yakın olduğum çocuklu insan yok (çocuklarla aram iyi değil). Ama 'bu gece altımıza sıçtık' fenaymış ya düşman başına.

Kardesim de ben de kazık kadar insanlarız; annem arada ikimize de annecim der. Hiç garipsememistim şimdiye kadar. Gayet normal geliyor yani.

ifrit oluyorum.

bu durum bize özgü olabilir. "kiddo" bile sorgulanmış bunu da birileri sorardı herhalde. hanım yabancı, o da ne görmüş ne işitmiş (ona da çok garip gelmişti bu durum). saçmalık demek istemiyorum çünkü ülkemizde yüz binlerce kişi yapıyor bunu, bi rahatlığını güzelliğini görmüşlerdir belki ama öte yandan bu hitapları ağır şekilde eleştirip ebeveynleri uyaran bir çok pedagog ve psikolog da var.

kolektifpsikoloji.com
www.elele.com.tr

bu kişiler referans olur olamaz bilmiyorum. yalnız şu gerçekle yüzleşelim, bu durum bize özgüyse, ki öyle geliyor bana, yakın zamanda hiç bir uluslararası bir otorite çıkıp bize özel açıklama yapmaz. bizimkilere de yapsalar da kimse güvenmez:) herkes bildiği alıştığı yoldan devam.

Hayır sinir olmuyorum niye olayım yav çocuk onun istediği minnoşlukta hitap eder. Ben de kedime bazen öyle hitap ediyorum

bende garip karşılıyorum insan çocuğuna neden annecim vs der ki?

ne kadar gereksiz duyar kasmış bazılarınız yok anne çocuk arasına girme fln sanki gidip de hayır annecim diyemezsin yasak dedim asdfhjj.
diyenlere soruyorum mantığı ne?
neden oğlum/ kızım/ bitanem/ canım vs gibi bir sürü sevgi sözcüğü kullanabilirken annecim nerden çıktı?

Annenin çocuğuna demesini tuhaf karşılamam.

Doğu görevindeyken oralı bir arkadaşımın BABASI bana annem diye hitap etmişti. adama sarılasım gelmişti, yaşlı amca yaa anneler gibi annem diyor! :))

@fallopian işte neden garip karşılamıyorsun? aslında çok garip. çocuğu onun annesi değil ki neden annem diyor?

annem/annecim olayını hiç düşünmemişim de çocuğun yerine konuşma durumunu yanlış ve itici buluyorum. okula başlayınca da öğretmenimiz, sınavlarımız diye yön değiştiriyor o üslup. çok çok sakıncalı bence. çocuğun karakterinin önüne geçiyolar böyle böyle aşırı müdahaleci anneler.

benim annem çook nadiren der mesela bana. Nerden çıkmış bilemiyorum. Bir mantığa oturtulacaksa @niye ama'nın olay çok mantıklı.

hastalarım da derdi bana yauw anem bacimsin sen benim diye, teyze ile olan yaşantılarının giriş cümlesiydi. Teyzeler zaten derdi. alışmışım demek ki garip gelmiyor.

tutmuyorum.

Hep istiyorum hiç tutmuyorum.

Evet, bullet journal yapiyorum.

Askerde 5,5 ay tuttum sonra bıraktım.

Ajandam haric bir de her dk yanimda tasidigim, gozlemlerimi/o anlik duydugum ve not alma ihtiyaci duydugum seyleri yaZdigim ufak defterim var bir de.

Kimsenin sırlarımı görmesini istemem. Ya da içimdekileri bilmesini.

nö. şüpheli ölüm halinde müge anlı tehditine karşı lisede tuttuklarımı da yok ettim.

ya günlük derken not alma, bi defter tutma anlamında soruyorum daha çok aslında (bkz --> kuehles blondes ve yuzır)... yani her gün bi sırrınızı yazacağınız gizli bi kara defterden bahsetmiyorum pek. yoksa oturup "sevgili günlük" şeklinde başlayan yazılar yazacağımı düşünmüyorum ben de.

@tncserap, imrendim şaka maka. bu dijital devirde sabahları erkenden kalkıldığında (gece değil, özellikle sabah) direkt 1-2 sayfa ne olursa olsun elde kalemle kağıda bir şey doldurmanın kişiye katkıda bulunacağını düşünüyorum şu sıralar.

Günlük değil ama fikirleri begendigim seyleri isimleri kitap alintilarini isime yarayabilecek bilgileri vs yazdigim defterlerim var. Bazen neyin nerde oldugunu bulmak sıkıntı olabildigi ixin defterin sonuna icindekiler tarzi seyler yapiyorum.

Çocukken düzenli olarak günlük tutuyordum. Yıllar sonra üniversiteye başlayınca yine yazmaya başladım bir şeyler ama sonra yine aylarca ara verdim. En son 4 sene önce yeniden başlamıştım yazmaya ama o da çok sürmedi. Aslında her gün o günle ilgili bir şeyler yazmayı çok istiyorum ama çocukluğumdaki gibi istikrarlı olamıyorum artık bu konuda.

ortaokulda tutmuştum günlük en son. onun haricinde şuan ajandam var düzenli kullanmasam da. günlük ve haftalık olarak yapacaklarımı not ediyorum. ya da hoşuma giden, merak ettiğim, aklıma gelen ne varsa yazıyorum ufak notlar, listeler halinde. hem işlerin tamamlandığını görmek motive ediyor, hem de unutmamış oluyorum yapılacakları.

Hergün tutamıyorum çünkü bazı akşamlar gerçekten yorgun oluyorum. Ee günlüğü de şöyle günü yorumlayıp, üstüne düşmek adına yazmak hoşuma gidiyor o yüzden yatmadan yapıyorum o işi.

Okuma yazma öğrendiğimden gün olamamakla birlikte yazıyorum. Yazmayı çok seviyorum. Kendimle kınuşmayı kendimle başbaşa kalmayı çok seviyorum. Yani kimsenin okumasını ben de istemem ama biri alır bulur okur endişesiyle de bu zevkten mahrum kalamam açıkçası.

Evet, günlük hayat günlüğüm var, bir de rüya günlüğüm var.

yok tutmuyorum.
sadece askerde tuttum o kadar.

Eskişehir istanbul arasındaki kamil koçun mola verdiği tuna tan ve ilhan tan mola yerlerinde büyük paketi satılıyor

2 M'li migros'ta ekmeklerin olduğu yerde gördüğümü hatırlıyorum.

bir de uno'nun biscotti'si var. onun migros'larda olduğuna eminim, ben oradan almıştım. tadı kamil koç'ta verilenlerle aynı.

Kamil kocun internette marketi vardi.Ordan bi koli almistim, ucuzdu da.Bi googlesak cikar belki.Ekleyemedim link.

a101'de yok ama nerede var ben de bilmiyorum. takipteyim.

Baktim simdi kamilin sitesi kalkmis.2 sene oldu ben alali..Bunu üreten "börekevi" diye bir yer.Oraya telefonla sorulabilir dagitim veya satus yerleri.

Ben buldum aldım mobilim yazacağım

www.borekevi.com

ankara'daymış tüm bayiler herhalde

Afyon da bi tesiste gormustum

:( arkadaşlar, o biscotti'nin tadı pek güzel değildi sanki... ben de tuna tan tesisleri'nde görmüştüm, istanbul-eskişehir dönüşünde...

geç kaldım sanırsam
kütahya istanbul arasındaki bozüyük dinlenme tesisisnde görmüştüm sonrasında kaldırdılar
ankarada bulmuştum arkadaş sağolsun paket yapıp göndermişti.
10 büyük paket falan alıp yemiştik.

hortlatmak icin yaziyorum. aklima dustu gene. istanbul'da nerden bulcaz bunu?

çok üzüldüm ya.

ben şahsım adıma özür diliyorum tüm türk eğitim sisteminden

bu manyaklar 2 sene askerlik de yapıyor. şartlar ağır.

Turkiye'de de intihar ediyor ogrenciler.

www.google.ie

Intihar edenlerin toplama orani ile ilgili bir istatistik varsa elinizde o ayri.

Ayrica Turk egitim sistemi cok kotu, ve bir egitim sisteminin basarisi az ya da cok intihar ettirmesi ile olculmez.

üzülmedik.

asya ülkelerinin çoğunda çok ağır ve ciddi bir eğitim sistemi var, fakat en azından liyakata önem veren ve iş hayatında karşılığını alabildiğin bir birikim katıyor. ben mühendisim, ve kore mühendisliğinin bizimkinin fersah fersah ötesinde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. tek sebebi değil belki, fakat en önemli sebebi iyi eğitim.

burada o kadar ağır olmasa da evet ağır, eğitim gördük biliyoruz. ve sana kattığı şey ağırlığının yanında önemsiz düzeyde.

sen bu işi pek beceremiyorsun.

basond +1. kardeş troll'lük böyle bir şey değil. bakire olmayan kadınlar da gelinlik istiyor mu, çin kore ve japonya'yı neden kardeş ülke olarak görmüyor, kore'de öğrenciler intihar ediyor... umarım troll'lük çabasındaki vasat altı zekalı birisindir, cidden böyleysen çok yazık. anana babana kolaylıklar diliyorum.

anlamadığım şey, biz neden kendimizi iyi yerlerle değil de kötülerle kıyaslıyoruz? neden finlandiyadaki gibi mutlu bir eğitim veremiyoruz?

kore'de öğrenciler eğitim sistemi yüzünden intihar ediyor vs. türk eğitim sistemi @denizaya gibi kişiler yetiştiriyor

başa baş gider bence.

erkan, kendi videolarını paylaşarak hit alamazsın.

adamlar devamlı büyük resmi görüyor lan. En çok göremediğime üzülüyorum ama o da belki eğitim sistemindendir.

lol be kardeşim türkiye'deki öğrenciler oecd ülkeleri arasında en mutsuz olanları. onları da kore takip ediyor zaten.

i.hurimg.com

salladığınıza üzüldünüz müymüş. türkiye'de de intihar vakaları oluyor, eğer oradan daha düşükse bu ancak dini inançtan kaynaklıdır.

Comar troll

ben vatikana gidip dom'a çıktığımdaki manzarayı beğenmiştim.
ama herkese hitap etmez, tabi 320 basamak çıkıyorsun ve iniyorsun yorucu oluyor.

ah ah Roma... anılar..yaşanmışlıklar..öhm neyse

klasik turist yerlerini eliyoruz zaten gideceksiniz..

benim için Romanın en güzel yeri trasteveredir..o taraflarda o sokaklarda kaybolarak güzel fotolar çekebilirsiniz..

Pompi de tiramisu yerken beni de hatırlayın..

belli basli turistik atraksiyonlari bitirmeniz zaten 3 gun surer. 7-10 gun sureniz olsa tavsiye verirdim ama simdilik google'a "3 day trip in rome" yazın, cikan listeden hosunuza gidenlere gidin. ancak yetistirsiniz zaten.

trastevereyi çok sevmiştim. hava kararınca cıvıl cıvıl oluyor. bir de yine akşam olunca şarabını, birasını alan bir meydana gidior. lokal insanlarla tanışamnızı tavsiye ederim .

Hımm 7-10 gün haa biz zaman kalır da belki başka bi şehre bile geçeriz diye düşünmüştük. O zaman. Ziplenmiş bir geziyle daha başvaşayız demek :/

Pompi'de tiramisu yemeden sakın dönmeyin. Çeşit çeşit var, farklı farklı alıp bölüşün, hepsini denemiş olun...(Evet verdiğimiz paraya değmişti. Bir de cannoli var mesela o da İtalyan tatlısı sonuçta gitmişken bakılabilir.)
Vittorio Emanuele Anıtı hayli görkemli bir şey. Zaten görmüşsünüzdür ama mermer ve ihtişamlı şeyleri seviyorsanız merdivenlere üşenmeyip üst taraflarına da çıkabilirsiniz. Ben hoş fotoğraflar çektiğimi düşünüyorum orada, ama tabii öznel bir yorum.
Pompi'nin şu İspanyol Merdivenleri'nin olduğu durakta bir yeri var, o ana sokaktan devam ederseniz (restoran vesaire dolu olan sokak) sadece pinokyo satan minik bir dükkan var, bana hitap etmiyor ama seviyorsanız falan işte...
Yine merdivenlerin yukarısına doğru bir park var, parka doğru yokuş yukarı giderken şehri tepeden görebiliyorsunuz, yolun kenarına oturup izlenebilir biraz.
Düşük bütçeli gezgin notu: Vatikan'ın olduğu durakta biz gittiğimizde seyyar satıcı tablası gibi şeylerde magnet vesaire satılıyordu merkezdekilerin yarısı fiyatına. Hep öyle midir bizim şansımız mıdır bilmiyorum ama yolunuz oraya düşecekse aklınızda bulunsun.

edit: başka şehir diyorsanız Floransa derim kesinlikle, ama tabii yine öznel yorumlar. orada da köprü üzerinde gün batımı demiş olayım.
Şimdiden iyi yolculuklar, bol şans :)

"bunun yanında tatlı güzel kurabiyeler mi vardı, ben mi başka yerle karıştırıyorum." der geçerim.

patatese girmem.

- canim o kurabiyeden cektiyse, sempatik sekilde "ya bunun yanina kurabiye veriyodunuz cok guzeldi, ondan var mi?" derim. canim asiri istemiyorsa soylemem, yemiyim daha iyi :)

- demem. 3-5 patatesin pesine dusmus gibi gorunmemek icin degil, nedne bilmiyorum ama demem :D

Ben fark etmem, fark edersem de önemsemem.

ben istiyorum, en son dündü sanırım kahve dünyasında çikolata kaplı kahve çekirdeklerini getirmediler. sizin kahve çekirdekleriniz vardı ne oldu ona neden getirmiyorsunuz diye sordum getirdiler.

Mesela kocaeli'de bounty'mi ne oluyordu onlardan da istiyordum. ücretsiz getiriyorlardı. Ama çok sık giderdik biz onun da bi' aksiyonu olabilir bilmiyorum.

Yani ben bu tür durumlarda çekinmem, çünkü oraya zaten yeme-içme-sohbet etme-zaman geçirme maksatlı gitmişizdir. çay içerken bile, tarif ettiğim oluyor. Şöyle şöyle getirir misiniz filan diye. Evden pek bi' farkı yok benim için.

ilk örneğin için, "boşver peşine düşmüş gibi olmasın" derim veya değişikliğe gidip o yan ürünleri artık vermiyor olabileceklerini düşünürüm ama "nerde la kurabiye" diye sorana da bir şey demem. ürünü o haliyle görmüş birisi pekala o beklentiyle satın almış olabilir, sormak hakkıdır.

ikinci durumda sorarım çünkü patates kızartmasıyla servis ediliyorsa, patates kızartmasıyla servis edilir. bu 3-5 patatesin peşine düşmek değil hakkını aramaktır. bugün patatesini aramayan yarın anasını bacısını satar, vergi kaçırır, terörist olur.

ne istiyorsam bunun yanındaki x'leri çok seviyordum ben ya sanırım koymayı unutmuşsunuz, varsa getirir misiniz derim, diyorum.

İkisini de söylerim

Ben soylerim hepsinde.

eğer o bisküvileri, patatesleri seviyorsam ve keyfim yerindeyse nazikçe sorarım.
her seferinde kenarda bıraktığım şeyi umursamam.

patatesi isterim kurabiyeyi boşver derim.

Söylüyorum genelde hiç ters bir tepkiyle karşılaşmadım hep güleryüzle getiriyorlar.

Soylerim tabi madem seviyorum. Bugün mcdonalsda önümüzdeki kadın pateteslerleri degistirtti taze cikandan verin dedi gerisini sen düşün. ..

geçen beşiktaşta başıma geldi. o kurabiye olayında ayıp ediyolar ama kalmamıştır heralde diye şeyapmıyorum. ama patatesi affedemem.

hepsinde güler yüzle ve esprili bir dille söylerdim, söylediğim de oldu. :)

Dikkatimi çekeceğini sanmıyorum ama farkedersem ve hoşuma giden bir şeyse söylerim.

menüde yazıyorsa ve yemek istediğim bir şeyse isterim. patates yemiyorum mesela, istemem.
menüzde yazmıyorsa ve yemek istiyorsam da, zorunlulukmuş gibi değil de çok güzel olduğu için sempatik bir şekilde sorarım.

sürekli gittiğim yerde kahvenin yanında iki minik parça mozaik pasta olurdu. teke düşürünce bile ses çıkardım ben valla :/ gerçi garsonlarla baya samimiyiz, ona sığındım sanırım. başka yerde yapmam.

eğer patatesle servis edileceği belirtilmişse söylerim. Çayın yanındakileri sormam

menüde olan bir şey eksik gelmişse söylerim. çayın yanında bisküviyi çok sevdiğimden kesin söylerim. hatta gitmişken 2 tane getir emmioğlu der, bahşişini de bol tutarım ki bir dahakine unutmasın.

Yaparsın da kim alacak.

valla dünya standartlarındaki malzeme kalitesine henüz ulaşamadık.
o yüzden hem yapmıyoruz hem yapamıyoruz.

ha nereden biliyorum benzerini yaptım da oradan biliyorum.

Dizel motor üretildi geçenlerde.

www.moment-expo.com

BMW motoru diyorsan o işle kimse uğraşmaz. Bunlar artık teknoloji ürünü olarak görülmüyor dünyada. Bir motor ortaya çıkarmak için onlarca tasarım ve imalat süreci gerekiyor. İmalat yöntemleri hala aynı. Döküm, talaşlı imalat gibi şeyler artık gelişmiş ülkelerin pek uğraştığı şeyler değil. Çünkü bu kadar emeğe, enerji harcamasına motor iyi bir maddi dönüş yapmıyor.

tübitak'ın yerli otomobil konusunda çalışmaları var.
2020'ye üretime başlamayı hedefliyorlar ki otomotiv sektörünü türkiye'de en iyi bilen insanların tümü bunun imkânsız olduğu konusunda hemfikir.
üretilecek aracın hibrid olması planlanıyor ve motoru bize ait olmayacak.
montaj konusunda çok iyiyiz ama motor üretebilecek birikim ülkemizde yok.
yani elbette yapılır ama rekabetçi olunamaz.
uzmanların görüşü bu.

yapıyoruz, uzun zamandır da yapıyoruz.

sıfırdan aynı parametrelerde tasarlamak bayua zor, onu yapamıyoruz. yoksa ankara'da yavuz motor, konya'da tülomsan uzun süredir 55-110 beygir bandında dizel motorlar üretiyorlar. ama genelde lisanslı üretim. kendi tasarladığımız motorlar baya kötü şu an için, ama hiç yoktan iyidir.

daha +110 beygir bandında otomatik şanzumanı ancak 2017'de prototip aşamasına getirdik. oradan düşün.

tübitak 2016'da prototipi yaptı da 2020'de seri üretimi kaldı. gidin başkasını kandırın abiler.

benim bildiğim telif haklarından dolayı
sonuçta mevcut motorların telifleri var

senin yapacağın yeni şey bunların basit kopyaları olur. adam dava açar
onlara telif ödedikten sonra anlamı kalmıyor zaten.

ben bu sebep diye biliyorum
yanlış olabilirim

Devlet vergiler sayesinde motoru üretenden daha çok para kazanıyor şuan. Neden uğraşsın ki üretmekle?

bu arada, motoru tasarlayacak ekip kurdun, o motorun tasarımını kaldıracak sistem kurdun, analizini yaptın, prototip ürettin, testlerini yaptın, tasarımı modifiye ettin, tekrar prototip ürettin, döktün işledin falan.

bundan sonra motorun euro 5 normlarına uygunluğunu belgelemek için (homologasyon) harcaman gereken ilave para 50 milyon dolar civarında.

kaynak: www.thetruthaboutcars.com

yani bir motor, daha seri üretime girmeden 100 milyon dolara mal oluyor.

daha bunun seri imalat masrafları, kalıpları, fikstürleri, imalat planları, hassasiyetleri, dayanımları falan derken seri üretim öncesinde demirbaşlar hariç 1 milyar tl'nin üzerinde bir masraftan söz ediyoruz.

öyle ucuz bir iş değil yani.

Acilin bilirkisi geldi. Motor govdesinin alasimi sikintili. Su anda mevcut butun alasimlarin patentleri devlerin alinda. Bu arada motorun performansli ve dayanikli olmasini saglatabilecek oyle cok alasim yok. Mesela fordun otomobil sinifinda kullanilan hepi topu 7-8 motor var.
Simdi diyeceksiniz ki bi ton farkli model var nasil oluyor o is? Ayni alasima sahip motorlar bir grup sayiliyor.
Isin ozu bugun oldugu gibi gecmiste de temel bilimleri hic siklememisiz. Kimya 0, otur evladim.

var duyurunu görünce mesaj atarlar.
bilim var eminim bi ara bende katıldım.

bayağıdır denk gelmiyorum.

geçen bir kaç grupa dadanayım dedim onlar da dolu çıktı :)

Beni de katın bu gruplara.

Ingilizce vardı dağıldı Tarih telegram var galiba da ısrarla whatsapp açmayıp sinir ediyordu. psikoloji duruyo hala yazan yok bilim grubu bilmiyorum ama sanat grubu var.

hangi konuda salıyor?
kıyafet ise salan kişi sayısı çok az.
erkeklerde daha fazladır ama kadınlarda sayı çok çok az.

12 yıldır hiç outdoor giymedim. Outdoor'un kendisi dışında. Bir iki asistanın karlı gün ayakkabısı fılında da bölümde çok görmedim.

Ama dün birini otel terliği ve pijama ile gezerken gördüm. Okulda kalmış gece.

7bini gördüm bi kaç dakikalığına salabildim anca.

asistanken olabilir de. özellikle müh. değil de sosyal bilimlerde erkekler grand tuvalet geliyorlar.

Akademisyen olacağım. Günlük hayatta şık giyindiğim gibi, akademisyen olduğumda da böyle giyineceğim.

Takım elbise, blazer ceket, trençkot,

Gömlek, yelek vs vs.

bence 1

ilk okuduğumda 1 diye düşündüm. birkaç sefer daha okudum 6 mayıs sınav tarihinin ilan edileceği gün olabilir. bu sefer o da mantıklı gelmeye başladı.

1

Aynı maili aldım ;)
Ben ilki diye düşündüm ama hala mail gelmediği için ikincisine de şans veriyorum.

Sınav 6 Mayıs'tadır. Sınava uygunsanız bir şekilde bilgilendirileceksiniz demek istemişler işte. Bilgilendirilmeyen de oradan anlasınlar istemişler durumu.

uygun adaylar 6 mayısda oraya elmek için önceden davet edilecek ve sınav 6 mayısda olacak.

sana 5 mayıs gibi mail gelmesi gerekli.

açık ve net 1.

tabi ki 1.

Sana ne birader...

Cevap: Boğaziçi Bilgisayar, İşsizim, 4, 0.

odtü müh.
müh.
1.5
6250

1) iü elektrik - elektronik
2) müh.
3) 6 yıl
4) 6300

1/ Meslek lisesi,
2/ Hazır Giyim,
3/ 7 yıl
4/ 1500 kendime verdiğim aylık maaş :)

tamirciyim
8 sene tecrübeliyim
net 10-12 bin arası değişiyor vergi dilimine girdikçe.

iyi okul, cmpe ee misal boun, itu, vs.. 3 sene tecrübe 7 net en az alir. almali. yoksa undervalued.
yaw zaten kacabilen kaciyo master phd is USA,CANADA, EUROPE artik Australia..

yalniz cukurova makine mezunu adana'li kankalar var. 4-5 sene tecrübeli. sabanci'da adana'da 10 bin + net maasi begenmeyip kendi islerini kurdular. paraya gayme deyiyolar.
en az 15 net kaliyo yani.

Osmangazi Üniversitesi İşletme

Mobilya mağazası işletiyoruz abimle

Çocukluktan beri bu iş içindeyiz

Maaş yok ihtiyacı olan ihtiyacını söyleyip alıyor

Muh
Network muh
1.5
2

Meslek lisesi bitirdim
Turizm işi yapıyorum
Daha önce farklı işler yaptım 3-4 yıldır bu işin içindeyim
Ortalama min aylık 20-30k geliyor. Geçen sene bu rakam 40k civarıydı.

İstanbul üniversitesi bilgisayar mühendisliği

Kendi işimi yapmıyorum. Akademisyen olacağım herhalde.

Gayrimenkulla ilgileniyorum, kendi varlıklarımız.

10.000+

itü mühendislik mezunuyum.
istanbul'da çok iyi bir firmada mühendisim.
aynı firmada 3.yılımı doldurdum.
maaş nette 4.500 civarına denk geliyor.

napim ben başka iş mi bakayım, niye en az 7 almalı dediniz? ben de baya iyi alıyorum diye seviniyordum. tadım kaçtı. neyse başka duyuruda sorarım bunu bir ara.

marmara enformatik, mezun değilim

sap danışmanlığında çöpüm

3 yıl oluyor

2,5

işletme
muhasebe
10 yıl
12 bin net

ön edit: en fakir benmişim

1- denizcilik lisesi
2-kılavuz (ı var evet. klavuz değil kılavuz)
3-şuan 3 (totalde 7 diyelim)
4-3250 ortalama

kamudayım, bekarım, taliplerimi bekliyorum

taylandın neresi mesela?
phuket,bangkok,pattaya falan derseniz hepsine 3 er 4 er gün gider en az.

ama temel bir tur için 2 hafta yeterli. ha imkanım var diyorsan 3 hafta yap.

denizden ziyade kültür turu olacak

ben 3 hafta diyorum. benim kambocya tayland kultur turu icin gordugum 10 gun gerekiyor. siz bir de laos vietnam eklemissiniz.

kültür turu ise kesinlikle 3 hafta diyorum o zaman
bu dediğim yerlerdeki kültür miktarı deniz kum miktarından bence daha fazla.

Kisa sure once Kambocya ve Tayland'taydim, 3 haftaya yakin kaldim.

Arkadaslarin yazdigi gibi hangi sehirlere gideceginizi yazmamissiniz ancak en basitinden sadece Bangkok, Phnom Penh ve Siem Reap'a gidecekseniz bile guzelce gezebilmek icin 10 gun gerekli diyorum ben. Ki bunun ustune Laos+Vietnam gelecek. O yuzden 3 hafta diyorum ben.

Bu arada Phuket mutlaka listeye eklenmeli. Sonucta deniz varsa kultur turu olmuyor gibi bir dusunce cok yanlis.

bunkers diye bir yer var, park güel'e yakın sayılır. bir sürü merdivenden yürüyerek çıkıyorsun ve baya yorucu aslında ama değiyor. savaş zamanında yapılmış sığınağımsı yerlerin kalıntıları var orada. manzarası çok güzel. günbatımını izlemiştik biz. o bölgedeki evleri, sokakları falan da baya beğenmiştim.

bişi merak ediyorum dayanamadım :) oradaki arkadaşın bilmiyor mu bunları?

@cekilmis gayfe o da yeni gitti, genel olarak biliyor tabi ama ben farklı bir fikir çıkar mı diye araştırıyorum :)

bu dediklerinin hepsine giriş paralı 15-20 euro gibi paralar girişleri bunu bil öncelikle.

Aklımda bunların dışında las ramblas gibi bir yolu var orası çok güzel, sahili güzel, sanırsam teleferik vardı o güzele benziyor.

emin değilim ama belediye binasının yada bir resmi binanın önündeki su parkında su gösterisi oluyordu ücretsiz onu da beğenmiştik.

Gothic areadan sahile doğru giderken bir mekan var araştırın bulursunuz zaten can paxino olmalı adı, es geçmeyin, harika bir yer içerisi metrobüs doluluğunda girmek için beklemeniz gerekebilir, yemeklik, muhteşem sandwich ve bir de pembe köpüklü şarap var adını unuttuğum kendi yaptıkları, muh te şem.

Bir de her ayın ilk pazarı müzeler ücretsiz. Ayrıca yine her pazar belli bi saatten sonra bazı müzeler ücretsiz, onu araştırın.

Son olarak gothic areada tosca el corral adındaki minnoş restoranda diablo yiyip sangria için.

Churro yemeyin berbat bi şey, bıraksınlar meksikalılar yapsın o işi.

havalimaninda beklese en iyisi olur, bence.

Daha erken saatte gidip Taksim yakınlarında bir Starbucks bulup otursun, kitap falan okusun.

yanina bilgisayarini alip size uygun olan herhangi bir starbucksta oturup film falan izlesin. kimse elleşmez.

ay ben yazmadan yazılmış zaten. :(

Kaçta kapanıyor onlar? Beşiktaş falan istiklale göre daha nezih ve tekin değil midir?

illa taksim olacaksa espresso lab 2 ye kadar açık olmalı, direk girişte. beşiktaş daha sakin görünse de öyle starbucks dışında rahat oturacak bir yer gelmedi aklıma şu an.

Gece 12 de sinemadan çıkacak şekilde filme girebilir

IStiklal'deki Starbucks'ta beklesin. Starbucks gayet tekin.

herkesin starbucks'a ne kadar da güvendiğini böylece görmüş olduk. geçen gün yukarıda duran starbucks anketini yapan duyurucu görür umarım buraları.

bence de starbucks =) ama taksime gitmesin, taksim saçmaladı artık. beşiktaş starbucks olabilir, beşiktaş-cadde üzerinde veya kartal heykelinin oralarda herhangi bir beğendiği yer olabilir.

nişantaşı city's içindeki sinemada film izlesin bence de.

Gelmedi...

Üzdün.

var money monster.
daha yeni izledim.

basond söylemiş de komünist gerillalar ne ya? :) neyse spoiler vermeyelim şimdi.

www.imdb.com

@blue eyes white dragon ahaha vallaha arkadaşın yalancısıyım, filmi izleyeyim diye abarttı heralde :)

ortakoy, arnavutkoy, bebek, yenikoy ( cuma gunu gidin, haftasonu cok kalabalik olur)

cumartesi gunu hava yagmurlu olacak, istanbul moderne filan gidebilirsiniz. cikisinda da karakoy'de takilirsiniz. veyahut da arkeoloji muzesi olabilir.

sultanahmet
yerebatan sarnıcı
ayasofya
galata/taksim
teleferik ile pierre loti
dolmabahçe
ortaköyde kumpir/waffle

Miniatürk gittim. @basond önerilerinden bazıları aklımızda. Diğerlerine gittik.
Yağmuru iyi dediniz, teşekkür.

Nardis e gitmeyi düşünüyoruz galatada, evvelinde istiklalde mi yemek yemeli? Nere olabilir? 5.kat ya da ravouna 1906?

Basond +1

Araba yoksa, sultanahmetten istiklale yuruyun.
Eminonu
Sirkeci
Karakoy
Galata
Tunel vs
Bir cok yeri tek seferde geçmiş olursunuz.
Eminonu ya da köprünün karsisinda yemek yer, istiklalde bir şeyler içersiniz.

şişli de kalıp maçka parkında vakit geçirmeden gidemezsiniz. nişantaşından aşağı doğru salın kendinizi. hem teşvikiye camiini de görmüş olursunuz. ordan maçka parkına inin. çimlerde oturup biraz keyif yapın, sonra beşiktaşa inin inönü stadının ordan. beşiktaşa doğru yürürken dolmabahçe sarayı var, onu görün, belki gezersiniz. oradan da ister karaköy tarafına ister ortaköy tarafına devam edersiniz.

Ev sahibi.

önder kim bilmem ama demirbaş kısmına girer ev sahibi öder.

ev sahibi, benimkini geçen sene değiştirdi.

Eğer siz bozduysanız, kırdıysanız siz ödersiniz. Ama değiştirilme zamanı geldiyse, kendiliğinden bozulduysa ev sahibi öder.

@6 yaşımdan beri

klozetin zamanına bakılır o zaman.

muhasebede kaç senelik olayı bilmiyorum(abschreibung). ama sallıyorum 6 sene ise, ve 7. senede kırıldıysa ev sahibi öder, değerini kaybetmiş ve zaten bozulabileceği düşünülr. zaten ömrü o kadar oldupğu için malzeme her an bozulabilir. ev sahibi öder eğer bu süre geçti ise.

borçlar kanunu'nun kira sözleşmesi kısmında buna dair düzenlenmiş hükümler var (md. 305-308 arası) kanun, aksi ispatlanmadıkça sonradan çıkan ayıpların kiracı tarafından giderilmesi gerektiğini söylüyor. yani yapılması gereken şu aslında, bir tane tesisatçı çağırılacak, normal kullanımdan dolayı mı yoksa kiracının bir kusurundan dolayı mı bu değişimin yapılması gerektiğini tespit edecek. normal kullanımdansa ev sahibi öder, ola ki atıyorum kiracı klozete olur olmadık bir şeyler atmışsa veya hor kullanmışsa kiracı kendisi öder.

kiracı öderse çıkarken götürebilir mi peki? götüremezse ev sahibinin ödemesi gerekir gibi geliyor bana.

senin attığın sitedeki gibi desenlileri sevmem. giydiğim en renkli çoraplar şu şekilde.

lp2.hm.com

evet ben seviyorum. giyiyorumda. turuncu, sarı, kırmızı, yeşil etc.

geçen sene kız arkadaşım star warslı çoraplar almış hatta, darth vader, stormtrooper filan var üstlerinde çok seviyorum onları. bacak bacak üstüne atınca darth vader çıkıyor.

ben sevmiyorum şahsen

ben seviyorum da giyiyorum da.

Sevmiyorum.
Tarzım değiller.

Bu nedir yahu çocuk muyuz

(git: 887992)

Fazla iddialı

Bütün çoraplarım siyah veya lacivert

bu kadar değil.

sevmem
giyenide sevmem
siyah çorap faşistiyim

önceden düz baba çorabı denebilecek şeyleri giyerdim de son 1 senedir falan giyiyorum. giyim mağazalarında renkli/desenli güzel şeyler oluyor bu aralar.

ben sen diyince fark ettim ben de nerdeyse siyah çoraptan başka fazla yok. Tek tük gri koyu lacivert falan o kadar. Renkli çorabım yok almamışım. Demek ki tercih etmiyorum ama özel bir nedeni yok.

bazıları fena değil çok abartı olmadıkça giyerim bunlar gibi

o kadar ılıklaşmadım çok şükür asdfasdf
giydiğim en renkli çorap bu: www.polyvore.com

bunun harici siyah giyerim fiks.

@cekilmis gayfe Hayret kimse "bu çorapları giyen" ile başlayan cümleler kurmadı diyordum ki cevabını gördüm.

Senin çoraplar da güzelmiş, İngiliz ellerinden mi aldın? :)

@çika asdfsafas cevaplara baktım ve eksikliğimi hissettim. birinin sövmesi gerekiyordu lanet olsun ki o da benim asdgasdfasdf
yok ankara'dan aldım 3 çift idi, birini arkadaşa hediye ettim 2 kaldı. seviyom britanya bayrağı desenini :)

justin trudeau abimize yakışyor.

img-9gag-fun.9cache.com
static.theglobeandmail.ca
i.dailymail.co.uk

ben sade çorap giyerim. takımın altına düz siyah. spor ayakkabıda da soket düz beyaz, açık mavi.

Tipe bağlı biraz bence bunlar. Ben giysem olmaz mesela. Yakisani da vardir ama.
Tum coraplarim siyah

Ben giyerim. Eğlenceli buluyorum. işim dolayısıyla modayı takip eden biri olarak bana tuhaf ya da iddialı gelmiyor. Giyenler hakkında herhangi bir his beslemiyorum.

yok sevmem
siyah giyerim en fazla gri yada lacivert

hayır. o yolladığın linktekileri de asla giymem. çok karışık renkli ve çok renkliler. en fazla durbikonusucaz'ın gösterdikleri kadar olur.

Hayır.

basınçlı oda yapman lazım. çok pahalı mekanizmalar bunlar gerek var mı?

Uçaklarda basınç farkından dolayı uçak kapıları pilot izin vermediği sürece açılmaz

Bu cümlen tamamen yanlış, olayın pilotla hiç ilgisi yok. Pilotun kapıyı açmana izin verme yada vermeme gibi bir gücü yok kokpitte.
kapıyı açamaman uçak sistemleri olan kilitlerle alakalı. insandan bağımsız çalışan kilitler.

eklemeyi unuttum aşağıdaki arkadaş doğru demiş uçak içinde yüksek, dışında çok düşük basınç var kapıyı açmaya çalışırsan kapı dışarı doğru patlar.

istediğin basınç farkı ile açılan kapı yapılır yapılmışı var gene uçak kapı sisteminde(kokpit kapısı) bu mümkün ama sistemin detaylarını maalesef paylaşamam.

hocam basınç farkı sizin düşündüğünüzün tam tersi uçak içi basınç yüksek, 30k ft mesela.. yani kapıyı açtığınız an kapı fırlayıp gidecektir.

Basit bir pnömatik tutucu ile yapılamaz mı? Benzer şekil manyetik kilitler var.

Bu basınçlı oda şeysi breaking bad'de vardı galiba.

Fly bölümüne bakabilirsiniz.

hidrolik kapı senin dediğin işi yapıyor zaten. aynısının pnömatik olanı da yapılır rahatlıkla. Ama ortamın basıncının farkını kullanarak yapmayı deneyeceksen tüm ortamın basıncını değiştirmen lazım, baya zor.

Yakında resmi bir otopark yok, insanlar genellikle biraz yukarı doğru sokak aralarına bırakıyorlar. Konsolosluğun bulunduğu yokuşun alt tarafında 250 mt ileride solda bir oto yıkamacı var, park hizmeti de olabilir.

yakında goygoycular para karşılığı park ediyo ama biz güvenemedik mahalle aralarına bir yere park ettik. Resmi bir otopark yok.

150 metre asaşığda sağda var otopark

Krem yasak üstad. geri gider direk.

krem değil de yüz temizleyici ve sıkılaştırıcı tonik.

gümrükte bu farkın anlaşılacağına inancın tam yani?

hocam içinde ne olduğu değil onu ne zannedecekleri önemli.

Kozmetik ürünleri komple yasak diyelim de minik farklar ortadan kalksın.

bi ihtimal geçer diyorum iyimser olalım :)
kargo ücreti ne kadar?

kargo bedava.

ekşi'deki diğer duyurularda direkt kozmetik (parfüm, makyaj) yasak ama; dermokozmetikte sorun çıkmıyor yazmışlar?

peki paketten bu iki ürünü çıkarttırsam?

kargo bedavaysa bişi olmaz geri döner paranı alırsın.

fiziksel güç ayrımı yapılan sporlarda ayrım olması normal.
ama zihinsel sporlarda ayrım olmasa da olur. Satranç bilardo gibi

Satranc ve bilardoda kadin erkek ayrimi oldugunu bilmiyordum. Sacma olmus o kural haklisiniz. Ornegin araba yarisinda da kadin erkek ayrimi olmamali cunku onda da fiziksel guc asiri gerekli degil.

şöyle düşün. teniste serena williams bile 140-150 km/h vuruş yapabiliyorken erkeklerde bu 190 km/h'e çıkıyor çok rahat. voleybolda da aynı şey geçerli. o sebeple ayrım var.

ha satranç konusunda haklısın, ayırım olmamalı.

Genellemeye kurban giden sporlar.

bence voleybolda ayrım olması normal. büyük ihtimalle benim yanımda çok daha güçlü kalacak olan kadın voleybolcuların oyunu, erkek voleybolcuları izleyince bana çok narin geliyor. baya bi fark var bence.

keza basketbolda daha da büyük bir fark var. eğer kadın erkek ayrımı olmasaydı büyük ihtimalle bir süre sonra kulüpler erkek oyunculara yönelecek ve dolayısıyla daha büyük bir ayrım yapılıyor olacaktı. ama tekerlekli sandalye basketbolunda böyle bi ayrım yok diye biliyorum. çünkü fiziksel üstünlük gerektiren bir durum yok. belki kol gücü ama o da çok önemli değil.

onun dışında satranç gibi bir oyunda eğer ayrım varsa saçmalık. ben küçükken katıldığım turnuvalarda böyle bir ayrım yoktu. profesyonel oyunlarda varsa bilemeyeceğim.

Misal 50 kilo kas kütlesine sahip olan bir erkekle 20 kilo kas kütlesine sahip bir kadının aynı ortamda voleybol oynaması adil geliyor mu, ya da ne bileyim kanında 11 mg testosteron taşıyan bir erkekle 1 mg'dan az testosteron taşıyan bir kadının sergileyeceği performans dayanıklılık aynı olabilir mi? Olamaz gibi. 50 kilo kasa sahip adamın vurduğu top bir erkeğin vücuduna denk geldiği zaman en fazla canını acıtır ama kadını komaya sokar. Bunlar hep risk.

bilardo bilmiyorum ama snooker izlediğimden aklımda. erkeklerdi hep.

satranç konusunda; ayrım var.

en.wikipedia.org ( for erkekler)
en.wikipedia.org ( for kadınlar)

fiziksel gücün gerektiği yerlerde hem fikiriz. birleşik olabileceği bir spor aklınıza gelmiyor mu mesela?

okçuluk da karma olarak yapılabilir eğer mesafelerde farklılık yoksa.

evrimsel sebebleri vardır elbet sadece kas gücü farkına dayanmıyordur bu olaylar. kadınların spora daha az yönelmesi ya da yöneldikleri şeylere daha az önem vermesi bence önemli sebeplerden(uydurmuş olabilirim ama gözlemlerim böyle :D ). fiziksel gücün gerekli olmadığı yerlerde ayrım yapılmasının sebebi kadınları teşvik etmek. bence saçma bir olay orası ayrı.

erkek voleybolu izle bir de kadın voleybolu. erkeğin vurduğu smacı karşılayan kadın muhtemelen ölür :)

Motor sporlarında fiziksel güc yok yazmış biri hahah .

@docrivers

Ornegin araba yarisinda da kadin erkek ayrimi olmamali cunku onda da fiziksel guc "asiri gerekli degil". "Asiri gerekli degil" dedim hic gerekli degil demedim ustelik motor sporu de demedim, "araba yarisi" dedim. Duzenlenme de yapilmamis, bence daha iyi okuman gerekli.

www.hastane.hacettepe.edu.tr

Bu ayrimlarin ortaya cikmasi sebepsiz degil. Hayal dunyasini birakin. Kadinlar oldugu gibi gencler de ayrilir. Erkekler ayrimi genelde olmaz. O kategorinin adi genelde "acik" olur, kadin genc isteyen girebilir.

genelde otomobil yarışlarında ayrım olmuyor diye biliyorum. mesela nascar'da kadın yarışçı vardı geçen sezon.

Kadınla erkek arasında sadece kas gücü farkı yok.

zeka farkı var tabiki ayrım olacak.

sonradan olamazsın.
özgüven ve kıvrak zeka şart.

doğuştan gelen bir şey o bence. sonradan olunmaz.

Söylediklerine kendin de inanmazsan olmaz. Fikirlerinden şüphe duymuyor olmalısın.

Tanımınızda problem var, bahsini ettiğiniz şeyler teknik olarak; arsızlık, şark kurnazlığı, yalancılık - laf canbazlığı ve zorbalığı betimliyor.

özgüven asla değil, hatta özgüvenin halk arasında karıştırılan versiyonu; pis gurur bile değil.


Bunlar cahil, güçsüz ya da sonradan görmelerde tebessüm uyandıran şeyler. Mesela çok anlamsız biryerde yapılan ''çıkış'' (one minute) sonuçsuz olsa bile beğeni toplar.

Zorbalık da öyledir, bizler her ne kadar kabul etmek istemesek de kavgada dayak yemek etkileyici asla değildir. Şiddet mekanizmalarında üstün gelmek bir yaratılış varlığının bilinçaltında pozitif etkiler doğurur.

''Hatalı bile olsa sorun'' EDİLİR ama genel insan yaklaşımı çoğu zaman üzerine sıçramasın diye(çünkü zorba, çünkü iletişimle değil de sıkışınca ''sen ne diyon lan'' ile çözmeye çalışacak olayı) bunları yüzüne vurmaz o tür insanların. Ben vururum, toplantılarda gömerim onları o masalara. Çünkü bahsini ettiğin insanlar saçma şeyleri kabul ettirme yeteneklerinden(pazarlama) dolayı birşeyi kabul ettirmezler, eğer cahil ve güçsüz değilseniz ve onların bahsettikleri şeyi kabul ediyorsanız ya süreçsel olarak onlara muhtaçsınızdır(birçok kez yöneticilerimden duymuşumdur; ''sana söz veriyorum, bir daha hayatımız boyunca bizimle aynı masaya bile oturamayacak sadece biraz sabret''(asla sabretmedim, asla sabretmem) yani ayı-dayı metaforunda ki dayı oldukları için) ya da sonradan görme bir toplulukta, sonradan gören şahıs o kişide biraz da olsa kendini gördüğünü zannettiği için onu koruyordur.(iki türlüsünü de hiç es geçmedim) ve süreklilik gösterecek şekilde ''sen ne diyon lan'' ile sonuçlanan bu sohbette -çünkü kaçacak yeri kalmamıştır, kelimelerin yerleriyle oynayarak ve birazda sosyal hafızanız güçlüyse yalanlarını kronolojik şekilde sıralayarak piç edebilirsiniz karşınızdakini- onu bir de fiziksel olarak döverseniz(kötü bir semtte doğup büyüdüğüm için aileme teşekkür edecek değilim) bırakın kendinden eminliğini, ''sen göreceksin lan'' diyerek giderler.

bu şekilde mi olmak istiyorsunuz ?

''işinizle ilgili biraz çalışın(herbolog), çokcana yalan söyleyin ve zorbalık yapın. ''

özgüvenlerinin kaynağı bilgi değil de; ''refleks'' olan standart insan davranışıdır bu. çünkü toplumsal yaklaşımlarda özgüven bilgi ile değil güç ile gelen bir tanımdır. Birisi hem güçsüz hem de özgüveni yerindeyse o özgüven değil pis gurur ile nitelendirilir ki, bu bahsini ettiğiniz karakter yaklaşımında pis gurur bile yok, çokcana kımıl kımıllık ve yavşaklık(hakaret değil, başka kelime bulamadım) barındırır.

Sonradan olmaz. Ozguvenle de ilgisi yok. Şeytan tüyü var dedigimiz insanlar her zaman ozguvenli olmayabiliyor. O başka bir olay. Dışarı yaydığın enerji ile ilgili tamamen. O da kendiliginden var olan bir sey zaten. Ama verdigin ornekler şeytan tuyu icin birebir örtüşmüyor.

Edit: heh demek istedigimi @mete kudur aciklamis. Sen onun anlattigi gibi birinden bahsetmişsin. Şeytan tüyü bir anda kendini sevdiren, kendine has çekici bir ışığı, enerjisi olan, tam olarak tanımlayamadigin ama özel bir yanı olan, kabul edilemez yonlerini bile bir sekilde ( onun bir tavri ,kendini pazarlamasi sonucunda degil) kendiliginden kabul ettigin kişilerde vardir.

doğuştan gelen değil de küçük yaşlardan itibaren oluşan özgüven kavramıyla ilgili. bunu da sonradan neden özgüvensiz olduğunu keşfederek ve üstünde çalışarak başarabilirsin ama kolay değildir.
bir de başka insanları pek sallamayacaksın.
ayrıca ülkemize özgü olarak; bağıran çağıran, hafif çirkefe yatan, sürekli haklı olduğunu düşünen insanları haklı bulma gibi bir durum var

Aslında böyle bir insan da olmak istemiyorum ama her gün örneklerini gördükçe zoruna gidiyor insanın. Tiple de alakalı bir şey ama insan neden kendi hemcinsine güzel/yakışıklı diye ona iyi davranır ki? Bazen nedenini biliyorum, sırf o kişinin çevresinden faydalanabilmek için yapıyorlar.
Ama bazı insanlar tipten bağımsız konuşmalarıyla da etkiliyor, insanına göre cümleler, kelimeler seçiyor. Böyle bir insan sonradan olunabilir pek tabi.

DNA işi sonradan zor dostum.

Benimle calisan boyle bir kadin var.kadin herkesin arkasindan inanilmaz igrenc yorumumlar dedikodular yapip sonra da onlarla asiri samimi oluyor.bence igrenclimten baska bir sey degil.neticede herkes onu cok seviyor cok dilli konuşkan ama bes para etmezin biri.tabii bunu onlar biliyor mu bilmiyor.işini yürütüyor mu yürütüyor.karaketer meselesi bu karaktersizligi kendine kabul ettirirsen neden olmasin.

benim gittiğim bir yer var onu söylerim. not etmiştim

yani hepsi bir arada imkansıza yakın gibi.

Fiyat esnwtilebilir :)
Seçeneğimiz artar mi?

karadağ budva geldi aklıma

edit:www.google.com.tr

Karadağ'a Seyahat Edecek Türk Vatandaşlarının Dikkatine

Türkiye ile Karadağ arasında Vize Muafiyeti Anlaşması mevcuttur.

Bu çerçevede Türkiye ve Karadağ vatandaşı diplomatik, hususi, hizmet ve umuma mahsus pasaport hamilleri, birbirlerinin ülkesine, her altı ay içinde ilk giriş tarihinden itibaren doksan (90) günü aşmayan bir süre için veya transit geçiş maksadıyla vize almadan girebilmektedir.

Karşılıklı vize muafiyeti yukarıda belirtilen anlaşma ile sağlanmış olmakla birlikte, Karadağ’ın AB adaylık sürecinde olması ve AB ülkelerine sınır olması nedeniyle sınır görevlileri zaman zaman AB dışından ülkeye gelen kişiler kapsamında vatandaşlarımıza da titiz ve kuralcı davranabilmektedir. Vatandaşlarımızın, bu tür sorunlarla karşılaşmamaları açısından, Karadağ’a yapacakları seyahatlerde, yanlarında ülkede kalmayı öngördükleri süreyle orantılı makul miktarda döviz bulundurmaları ve seyahat amaçlarını görevlilere açık bir şekilde izah etmeye özen göstermeleri önemle tavsiye olunur.

karadağ +1
kotor,budva,tivat o sıradan devam edilebilir.

airbnb ile otele göre daha uygun fiyatlı ev de bulabilirsiniz. Çevreyi gezecekseniz de günlük araç kiralama için ocakta günlük 80-90 tl gibi bir para ödemiştik,belki yaz döneminde daha fazla olabilir fiyatlar.

edit: şu an baktım da biz 400tl'ye gidiş dönüş bilet almıştık kişi başı ,şu an 1340 tl diyor.
Belki Belgrad'a gidip oradan araçla geçmek daha makul olabilir (istanbul -belgrad 600 tl diyor çünkü)

zaten yakın çevrede gidilebilecek karadağ ve kıbrıs var. ben de karadağ diyorum. bar-budva

Mad Max? Mutant yerine deliler var.

Heh evet o. Onun gibi ne önerirsiniz?

"ömer muhtar" çölde geçer savaş filmidir
güzel filmdir ama çılgın mutantlı değil tabi.

çöllü filmlerden aklımda olanlar

con air
sahara
marslı(mars çölü:) )

izlememistim ama asi kiz deyince "tank girl" mu acaba?

Film muhtemelen Resident evil extinction

O furyanım atası 1989 yapımı Cyborg tür 1 2 ve 3 ü çekildi günümüzde ise mad max i tek geçerim izlerken beni çok heyecanlandırmıştı
Çok seviyorum bu tarz filmleri

Suerus(2002) iyidir

büyümüştür belki, eski paylaşım tarzını çocukça bulmuştur.

insanlar geçmişlerindeki gibi kalmak zorunda değil ama bu geçmişleri yok anlamına da gelmez.

sana ya da ilişkinize özel bir tavır olmayabilir. sana karşı dürüst davrandığına inanıyorsun. çok darlama.

bunu yaptığına pişman et, kıçını tekmele lanet herifin!!!

Zaman ver.

anlamadım @ardacan

Ben de anlamadim ardacan. Takıntı yapmadıkça bu tip şeyleri sevgilinizden beklemek en doğal hakkınız. Yani eski postları silmek zorunda. Biraz empati amk yani

Şöyle bir şey de olabilir: 3 sene boyunca tüm arkadaşları onun bu mıçmıç facebook ilişkisine şahit olmuştur ve şimdi sana yazmaya başlasa herkes oha noluyo filan dedikodusunu yapmaya başlayabilir diye çekiniyor da olabilir. Bence birlikte fotoğrafınızı koyup onu tagle bakalım onu da saklayacak mı, ona göre hareket edersin. Ancak ilişkiyi facebook üzerinden herkese yansıtmanın uzun dönemde böyle olumsuz etkileri var işte, o yüzden çok abartmamak en iyisi.

şu anda kendi topuğunuza sıkıyorsun.
açık açık söyle ne istediğini.

Buna değmiyor muyum dedigin şey fbookta vıcık vıcık bir ilişki. Seninle daha olgun yaşaması iyi bir şey aslinda. Iliskiyi fbookta yasamak kısmına takilma Ama normalde kiz arkadasiyla fotografini paylasabilen biri simdiki iliskisinde bunu neden yapmaz onu bilemedim. Genel olarak tarzı degil diyemiyoruz yani. Gayet tarzu buymus. En azindan bir adet fotograf koyabilirdi. Şart degil tabi bu ama sen istiyormuşsun diye diyorum. Onun disinda gecmiste kalan iliskinin izlerini israrla saklamak isteyen insani anlamiyorum ben. En azindan herkesin gordugu, aleni bir ortamda saklamakta israr etmesi yeni ilişkiye saygisizliktir bana gore.

bence ayrıl bir erkek olarak söylüyorum.kafasındaki düşünceleri hiç olumlu bulamdım

Teşekkürler, ben de öyle düşünüyorum. Yani bizim zaten ilişkimiz güzel, yansıtsa ne olur yansıtmasa ne olur bunu sosyal medyaya. Ama bunu önceden baska bir kadına yapmış, kısaca konustuk üstüne düşmedim. O eskidendi çok saçma artık yapmıyorum öyle şeyler dedi. Ben de iyi güzel ama en azından şu ask postlarını kaldırsan dedim. Facebook anılarımda çıkınca kaldıracağım dedi. Postlar facebook anılarında çıkmaz, sadece fotograflar. kaldırmayacak. Hafiften narsizm tınıları geliyor adamdan bunu biraz incelemeye alacağım. Narsistler severler böyle exleri ile iletişimde kalmayı ve mevcut ilişkilerinde huzursuzluk yaratmayı. Her insan gibi benim de dönemsel öz güven eksikliklerim oluyor, bazen benden utandığını düşünüyorum. Ya da başka sebepler olmalı altında mesela türk olmamdan utanıyor olabilir. Yaş farkımızın çok olmasından utanıyor olabilir. Çocuk yapmak istiyor, adım gibi eminim eğer bir çocuğumuz olursa bir fotoğraf çekip facebooka yükleyecek çocuğuyla. Ben olmayacagım o fotografta. Belki de sadece çocuk sahibi olmak için benim kullanacak. Avrupalı adamlarda bunu yapan da çok var, türkiye veya ortadogulu kızlarla sırf saglıklı bebek yapmak için evlenip, sonra kadını temizlikçi gibi kullanmak. Of bilemedim çok opsiyon, çok duygu, kafam karmakarısık. Aşk meşk zor işlermiş sözlük ahalisi.

@ardacan diyor ki yaşın 14 falan mı evladım, derdini seveyim.

iyimser düşünürsek eskiden ilişkiyi vıcık vıcık yaşamış olmasından pişmandır ve şimdi böyle yapmayacak şekilde olgunlaşmıştır. seninle ondan yapmıyordur. art niyet var mı diye merak ediyorsan (seninle olduğunun bilinmesini istememesi gibi) sen onu etiketle ve ne yapacağına bak.

ama ben olsam iyimser düşünemezdim. silmesini, bunları görmenin beni rahtsız ettiğini söylerdim. silmezse eski ilişkisinin hatıralarının benimle arasının iyi olmasından daha önemli olduğunu düşünüp üzülürdüm.

Çok rahatsız olurdum ben. Silmeli. Bence.

aquarium +1

sana değer vermiyor demek değil mi sence de bende mesela bazı arkadaşlarım var onlarla sohbet muhabbet anca bazı arkadaşlarım var onlarla daha samimi şeyler yapıp onlarla geçirdiğimiz zamanı instaya atıyorum ilk grubu değil.bence sevgilin seni benim ilk gruptaki gördüğüm insanlar gibi görüyor.bir önceki sevgilisiyle 10 günde herkese yaymış seni saklanası bir kaçamak gibi görüyor olması muhtemel.
burada önemli olan vıcık vıcık olması da değil bir kişiye saçma bile olsa vıcık vıcık olarak değer vermiş sen aynı statüde görmüyor bence.

bu kadar cool olmak iyi değil ya.

kıyamıyor.

o fotoğraflar, o yorumlar onun için halâ değerli.

bu sağlıklı bir ilişki değil.

ne kadar da olgun ve iyi niyetlisin. umarım benim karşıma da böyle biri çıkar.

ben de unutamıyorum onu. 4 yılı geçti biteli. bende bir fotoğrafı vardı, yırtıp attım çöpe 7-8 ay önce. ama deli gibi pişmanım. deli gibi özlüyorum. her sabah uyandığımda, her gece yatarken aklımda. çıkmıyor, gitmiyor.

ya silecek ya da sen bu bitmemiş sevgi ve özlemle yaşayacaksın. var mısın?

Teşekkürler. dün akşam celallenip gittim yanına, sen bana haksızlık yapıyorsun dedim. Hem bu kadının sana neler çektirdiğinden seni mutsuz edip sürekli kavga ettiğinden bahsediyorsun, hem de benimle ne kadar mutlu olduğunu söylemene rağmen bana hiç kullanmadığın bu sözleri sayfandan kaldırmıyorsun. Eğer ki unutamadığın bir şey varsa ben yanımda beni sevmeyen adam istemiyorum, bu sözleri bana da söyleyecek adam istiyorum. İstediğin kadar vakit sana, otur kararını ver zincirlemedim ya seni, istersen ona dön, istersen bekarlığa devam et ama o seni mutsuz eden kadına söylediklerini bana söyleyecek bir adam hak ediyorum bende dedim. Suratı 5 karış oldu, gece oturup silmiş hepsini. Ben böyle şeyler yazdığımı bile hatırlamıyordum dedi. Görebildiğim kadarını temizledim dedi. O gösterişten hoşlandığı için böyle seyler yazıyordum, çoğunu da içten bile yazmamıştım sırf mutlu olsun da kavga çıkarmasın diye fln gibi bir şeyler söyleydi. Sonunda burukluk oldu. Bir soğukluk oldu. Tatlı telaşe aşkına gölge düştü. Döndük sırtımızı birbirimize yattık. Ne gerek var yani bunlara işte. Teşekkürler herkese. İnsanı sinir eden bir şey varsa gerçekten içinden tutup sayılı gününü ziyan etmenin anlamı yok. Seven olduğun gibi sever, sevmeyen olursa da ölmezsin işte. Yalnız yaşar gidersin

heyecanı kalmamıştır belki. sana saygı mı duyuyor, seni seviyor mu, sana sadece sevgi mi besliyor bilmiyorum orasını anlayamam. insanlar yoruluyor azizem. ilişkiler tüketiyor insanı. birine tekrar aşık olsan bile enerjin olmuyor eskisi gibi. belki zoraki bi kaç şey işte, gerisi monoton ilişki oluyor. belki bahsi geçen arkadaş da böyledir. belki.

tebrikler. en doğrusunu yaptın. bundan sonra daha dikkatli olacak eminim.

afferim guzel giden bir iliskiye comak sokmussunuz. boyle devam edin gercekten.
su sosyal medyada her seylerini paylasan insanlarin gercekten mutlu, sosyal, cok asik vs vs oldugunu falan mi dusunuyorsunuz? gecmis bitmis bir iliskinin ardindan ne diye hatirlatiyorsunuz ne diye ayni seyleri yasatiyorsunuz insanlara??!?!

sizi sevmedigi dusuncesi yerine benimle daha oturakli bir seyler yasiyor diye dusunemezmiydiniz? illa askini aptal sosyal medya mecralarinda ispatlamasi mi gerekiyor?

birileri bir zaman birbirlerini gercekten seven, birbirlerine gercekten saygi duyan, baskalarinin iliskileri hakkinda ne dedigini umursamayan kisiler iliskilerini duyurma geregi de gostermezler demisti. onlar gercekten mutludurlar cunku.

bunu bir dusunun. ne gerek vardi simdi kiskanclik yapip huzursuz olmaya/etmeye.

ayrica ardacan+1

Gözünde kıskanç biri olmuşsunuz. Adamın zamanında eski sevgilisine söylediği laflar neden sizi şu an rahatsız ediyor ki? Çünkü kıskanıyorsunuz, ona söyledi bana söylemedi bunları diye. Ama insan değişebiliyor, yukarıda da yazılmış, artık böyle şeylerin aptalca olduğunu düşünüyor, ilişkisini facebook'ta ifşa etmek istemiyor, daha olgun ve ayakları yere basan bir ilişki yaşamaya çalışıyor olabilir, ki ben de çok antipatik buluyorum facebook aşıklarını.
Ben olsam o kadar takılmazdım.
Sevgisinden şüphem yok demişsiniz ama bence siz adamın sevgisinden emin değilsiniz, sevmediğini düşünüyorsunuz. Ve özgüven probleminiz var.

ortada mantık çerçevesinde değerlendirilecek bir şey yok malesef. adam kafasında bitirmemiş ya da hala zorluyor olabilir

www.google.com.tr

bulabiliyorssan şundan kullan

umca

Tavuk suyuna çorba göm. Üstüne bir bardak sıcak suya bir yemek kaşığı bal artı limon sık içine karıştır iç.

Zencefil bak limon üçlüsü

halı
yazıcı
çekmeceli bir dolap

çalışma odasındaki koltuk yatak tarzı şeyler psikolojik olarak beni yayılmaya itiyor.

ikili üçlü duvara asılan raflar iyi oluyor masanın üstüne doğru odanın içinde dolanmadan lazım olan şeyi direk ayağa kalkıp alabiliyorum ya da masa üstünde döküntü etmeden hemen yukarı atabiliyorum.

deri koltuk görüntü ve sağlamlık açısından güzel olabilir ama oturunca götünüz başınız terler. kumaş alın derim.

ikeadaki lack türü ufak masalar çok işe yarıyor.
ufak ama kaliteli bir hoparlör seti güzeldir.
güzel bir masa lambası. ne çok ışık versin, ne az. ben aldığım masa lambasının önüne beyaz kağıt yapıştırdım soft oldu bayağı.

ben yerde halı olmasını tercih ederim bir de rahat bir okuma koltuğu olabilir. eğer küçük bir odaysa koltuk koymazdım. çalışma odasının ferah görünmesi önemli benim için

rahat,ergonomik bir tekli koltuk olabilir yanına da sehpa benzeri bir şey uydurulursa hem şeyler yiyip,içilip hem keyfi ya da gerekli okumalar yapılabilir.yani koltuk +1.

şöyle
aynı şeyi bende alacaksam araştırma için sorarım ama aksi halde hiç umurumda bile olmaz.

@basond araştırma için değil işte ondan eminim.

Gerçekten araştırma amaçlı soranlar çok nadir. Almayacak/alamayacak insanların sormasına gıcık oluyorum.
1- Önceden kendi de almıştır "aman kazık yedik/oh ben ucuza aldım sana geçirmişler" çıkarımını yapmak için sorar.
2- Kıskanır, "ooo amma da para harcıyorlar/harcatıyor herife/karıya" demek için sorar.
3- Bazı insanlar gercekten o malın değerini verilen parayla ölçer. Ne kadar çok para harcanmışsa o kadar değerli görürler (bkz. Başlık parası kültürü olmayan, bunu istemeyen kadını "seni zaten baban başından attı bedavaya aldık" diyen kabile kültürü), malım değerini ve buna bağlı olarak senin değerini ölçmek için sorar.
4- Borç isteyecektir, "Şuna bu parayı verdiyse bana da verir" diye düsünmek için sorar.

aynısı bilmem nerde yarı fiyatına. almayanı dövüyolar.
demek için.

Kazancını merak ettikleri için muhtemelen.

Albatros pek hoş değil. Kız olsa Gülşen olabilir.

@gotic öyle karar vermişler

öykü

Zumrud-u anka kusu olsun oglanin adi da. Ne sikimsonik isimdir o.

ebabil.

Kumru.

kız da pelikan olsun.

edit: şaka yapmadım.

ya ciddi ciddi çocuğa albatros ismini koymak büyük gerizekalılık. getir yüzlerine de söyleyeyim. albatros nedir ya? bu çocuk büyüyecek o evden çıkacak, iş ve okul hayatı olacak. bu ne biçim bi düşüncesizlik. kıza da alcatraz koysunlar tam olsun.

@elo annesi çok karizmatik bulmuş bu ismi, bana da ilk başta değişik gelse de kulağım alışınca hoşuma gitmeye başladı.

ya söylemesi bile zor. allahım. yazık bu yeni nesile. orjinal olucaz diye nerde skimsonik isim var uyudurup koyuyolar.

Doğa.

batlamyus

@cutie pie annesi 1-0 önde başlayacağını düşünüyor hahah

www.nhptv.org

Annesi su kusun ismini koydugunun farkinda mi acaba??


Neyse. Kizin adi ece olsun

yorum yada yankı

Martınur olabilir

resmiye olsun, rahmetli babannemin adı.

Ülgen-Erlik (bunu her isim şeysine yazmazsam olmaz)

Halikarnas koysun kiza da

kız: yasemin
erkek: çınar

@gneral
ahıahıa martınur'a gülüyorum yarım saattir asdhgasd

Deniz olsun bari,evin Albatros isimli oğlunu dengeler sakinleştirir zira o isimle hayatı zor olur.

mavi

kardeş albatros nedir? değişik olacağız diye de çocuğa mal bir kuşun ismi verilir mi?
arkadaşınla konuş, kuşun tipini falan göster. onların kulağına güzel gelmiş olabilir ama "pelikan" koysanız aynı ciddiyet derecesinde olur söyleyeyim.

Ali baran koysunlar bari, biraz yaklaşık.

tayfun - yıldız

---------------

albatros kötü bir isim, kıza da saka mı koyacaksınız yani?

kumru, marti, suna gibi kus isimlerinden devam edebilirler.

albatros diye erkek adi var, eskiden meshur bir spor spikeri vardi, "albatros sulus". cok da gocunmaya gerek yok. ama turkiye'de bu ad "gavur musun?" filan gibi sorulari, sorgulamalari getirebilir tabii.

bence fena isim değil ya albatros, kendisi en uzun süre dinlenmeden uçabilen ve en büyük kanat açıklığına sahip kuş, dünyada en karizma bulduğum hayvanlardan. kendine şarkı olarak da www.youtube.com bunu seçer xd

kıza eftelya ismini versin, dünyada en sevdiğim kız ismi anlamı da denizkızı erkeğin adı deniz kuşu kızınki de deniz kızı olur anlamlı bence

Müzeyyen

albatros ne ya balık restorantı ismi gibi asdfgh
deniz ve derya koysunlar gitsin ikisi de unisex isimler karıştırılsalar bile bişey olmaz.

Puhu

khalesi koysunlar.

Albatros cok kötü +1
Kıza da hüma koysunlar, zümrudüanka kuşu manasında.

albatros korkunc bır fıkır, yazık ya cocugun ıtıraz hakkı da yok.

devekuşu.
kırlangıç.

albatros ne ya, millet kafayı yedi iyice.

açelya ismi üstünde duruyorlarmış
albatros-açelya

Ancient Mariner olabilir, hem edebiyat biliyoruz biz, enteliz diye hava atarlar.

Albatros çok kötü isim demeye geldim ben, önerim yok.

madem kıza da krizantem falan koysunlar, açelya çok sıradan olmuş :D

lütfen arkadaşınızı ikna edin. çocuğun hayatıyla oynamasın. albatros ne yahu?

flamingo +1

albatros demeye geldim ama erkek olana koymuşlar :)))

kız için bi fikrim yok.

Albatros cidden kötü, söylemem lazım.

Kızın ismi "alçin" olabilir (bence bu da kötü ama uyumlu diye söylüyorum:p), kırmızı renkli bir çalı kuşunun ismiymiş.

yav ne abarttınız şu albatros ismini? bana da ilk başta garip gelse de şu an oldukça karizmatik geliyor kulağıma. doğan, şahin, kartal, serçe, kumru vs. koyuyorlar da albatros neden olmasın. ben çocukla dalga falan geçileceğini sanmıyorum, o yaştaki çocuklar dalga geçmek istiyorlarsa her şeyler geçerler.
illa ahmet, mehmet, hüseyin mi olmalı?
açelya da hoşuma gitti benim. gerçi ç'li olmasa iyiymiş.
@peggy çinli çunlu isim sevmediklerini söylemişlerdi. alçin isimli birini ben de tanıyorum

Bana kötü geldi valla:) nickname gibi veya ne bileyim otel ismi gibi, öyle bir izlenim verdi yoksa tabii ki herkes çocuğuna istediği ismi koysun:)

Tuna nasıl? tuna ismini severim, hem balık ismi hem de nehir.

Ülgen'i de sorun :(

ayşe.

ben de isime bu kadar takılmasına uyuz aldım açıkçası, klişe isimler mi versin herkes. mesela ben de bi çocuğua mehmet ayşe fatma hüseyin gibi isimler verilmesine uyuzum. babam öyle bi ad verse bana "lan bunlar da beni hiç sevmeden yapmışlar herhalde, doğru düzgün isim bile düşünmemişler mehmet diyip geçmişler" diye düşünürdüm belli bi yaşa gelince.

bu duyuruya ciddi örnek verilen isimlerden çoğundan daha güzel bi isim bence albatros.

güntülü. gündüz düşü demek, bence çok tatlı bir isim.

erkek olanınkine bir şey diyemiyorum. yapmasın etmesin. belki ilerde karizmatik durur ama garibimin okul hayatını düşünmek istemiyorum. çocuklar çok acımasız oluyor. bunu bir düşünsün gerçekten.

odamda halı yok, diğer yerlerde var ama terlik seviyorum. bazen çorap giymeden terlik giyince rahatsız ediyor ama yine de genede mayıs ayına kadar falan giyerim. tuvalete girecekken hep giyerim ama(tuvalet için ayrı terlik yok normal terlikle giriyoruz, tuvalette kilim var iki tane)

ay heyt terlik denen şey.

cıbıl ayak geziyorum

ev ayakkabısı, ev patiği daha çok.
terlik çok hoş bir şey değil.

Hem terlik hem çorap idrar yolları enfeksiyonu geçirince çok dikkat ediyorsun.

Halı var yazın ince panduf gibi bir şey kışın şu kalın kocaman olanlardan giyerim.
Rahat edemiyorum.

Yalın ayak. Annemler zorla giydirirse çorap. Terlik aşırı nadir. Halı kilim mevcut. Keşke olmasa.

Çorap giymeyi hiç sevmiyorum eve girer girmez çıkarıyorum terlikle geziyorum. Halı olsa da terlikle basmak daha iyi hissettiriyor başkasının evine de gidince hemen terlik arıyorum.

Halı + terlik. Öyle rahat ediyorum. Üşüyorum.

terliksiyim...

Mecburi terlik. Tamamen ortopedik sorunlar nedeniyle.

halı-kilim-parke fark etmez, yaz-kış parmak arası terlik giyiyorum. duşa da bunlarla giriyorum zaten. huy oldu erasmustan sonra özellikle. paylaşımlı bir evde yaşıyorduk ve ortak alanlar pis oluyordu çıplak ayak basamıyordum. duşun içine de giremiyordum çıplak ayakla, duşlar ortak olduğu için. şu anda da aynı şeyi devam ettiriyorum 3 senedir. memnunum