her sabah işe giderken taksiye binmek, gözden çıkardım 300 lirayı kafam rahat.

Lazer epilasyon
Spor salonu
Sağlıklı besin alışverişi
Kitap alışverişi
Konforlu yatak
Cilt bakımı
Diş bakımı

Spor salonu
Personal trainer
Netflix ve Spotify
Kindle’a aldığım kitaplar

bisiklet
bluetooth kulaklık
güçlü bir powerbank
günlük hayatta kullanmalık sırt/bilgisayar çantası
kindle
ortopedik taban ayakkabı

yurtdışına çıkmak
arada bir taksiye binmek
kaliteli içki ve gıda alışverişi
steam, spotify gibi üyelikler
eve temizlikçi çağırmak

Kaliteli, rahat ayakkabi icine tabanlik attin mi on numara.

Dis bakimi

Spotify, aslinda programin bircok eksigi var ama yoklukta gidiyor.

Saglikli beslenmek

Spora gitmek

katki maddesi bulunmayan kisisel temizlik urunleri. spor yaparken yardimci olacak urunler, pilates topu, roller vs.

sinema, dizi vs. icin bircok farkli yol mevcut, bunu halledebiliyorum

saglikli yiyceklerle beslenmek. abur cuburu hayattan cikartmak

kulturel bilgi ve yabanci dil kitaplari

etraftaki kayda deger etkinlikler

kendi is alanima giren girmeyen bolumler icin yurtdisi gezisi, arastirma

motosiklet. hayatima girdiginden beri onemli bir zaman bana kaliyor

çift usb girişli şarj aleti. ŞARJIM BİTİYO BEN TAKICAM ŞARJA olaylarına son veriyo. Çok mutluyum.

bisiklet
kahve
kitap
single malt

Mcfit üyelik
Lazer epilasyon
Sağlikli gida alisverişi
Kaliteli saç bakım ürünleri (insanın görünüşüne büyük etkisi oluyor.)

yurtdışı seyahatleri
sevdiğin bir sanatçıyı canlı canlı dinlemek
thai masajı

bedelli askerlik

Motosiklet
Haftada yarım gün temizlikçi
Spor üyeliği

Önceden akbile hep 20 lira yüklerdim, son 6 aydır 50 lira yüklüyorum, resmnen yaşam kalitem arttı, artık akbilim bitti bitecek endişesi yaşamıyorum.

kalın - kapşonlu bir kaban ve iyi bir bot kışın biraz kaygıyı alıyor

evet temizlikçi gelmesi.

kötü değil iyidir yeterlidir.

hd izlenir rahatlıkla

stabil 35mb/s ise eger(aman efendim altyapiniz yetersizmis, kilmis, tuymus gibi promlemler yoksa) kotulugu birak turkiye ortalamasindan yuksek bir hiz.

Gayet iyi. Sorun olmaz

önce güldüm
sonrasında sıkıntı yapma olur böyle vakalar beterin beteri var caaaart diye gaz çıkarsn daha mı iyi fermuar gene istemsiz senden bağımsız olur yani.

bende de var böyle bi pantolon. yandan fermuarlı ve fermuar açma kapama zımbırtısındaki bozukluk sebebiyle kendiliğinden açılıyor. giydikten sonra o zımbırtının hemen altına iğne takıyorum. valla o riski alıp pantolon giydiysen ne bekliyodun ki?

Fermuarı değiştir.

Ne olacak ya, sen de gul gec.

:)))
Fermuar değişimi yada fermuarın deliğine minik çatal iğne takıp kumaşa tutturmak. Ama oturup kalktıkça çatal iğne açılıp düşebilir, batabilir.

Düğmesiz, dikişli boxer giymekle başlayabilirsin.

"çocuğun canı sıkılmış hocam, keh keh keh" deyip geyiğe vursaydın.

demişler yukarıda, beterin beteri vardır, bir anda tutamayıp "zortike" diye bir ses çıkarsaydın ne olacaktı?

o pantolonu hemen at, vakti zamanında böyle bir pantolonla tanışmıştım.

yapıcak bişey yok, beyaz don giymediğin için dua et, en azından fermuarları açık ama karizma çocuk siyah giyiyor deyip 2 gün sonra hiç bişey hatırlamazlar.

Komik mi ki gülmüsler buna?
Fermuar inebilir, normal. Buna gülmek gerizekalilik.

fermuarın ucuna şu anahtarlıklara takılan yuvarlaklardan takıyorsun, sonra o yuvarlağı pantolonun düğmesine takıyorsun. bir daha pantul açılmıyor. geçmiş olsun.

ben sana doçent olamazsın demedim adam olamazsın dedim diyip üste çık

Anahtarlıgın yuvarlAk halkasını fermuar baslıgına tak fermuarı cek halkayı pantolonun dugmesıne gecir ve ılikle sorun cozulur

depozitoyu ev sahibi verir. hiç oçlik yapmasın. Emlakçıya vermem anahtarı de.

Alana kadar ne ev sahibine ne de emlakçıya verme anahtarları. Depozitoyu son ayki kiraya saydıracaktın.

kesinlikle anahtarı verme, olay şu bence

ev sahibi depozitoyu yedi, yeni kiracı gelecek depozito verecek, o depozitoyu da sana verecekler. direk başıma geldi çünkü, 4 ay evin kiralanmasını beklemiştim

ben işimi sağlama alırım, depozitoyu emlakçıya gönderin gelsin baksın eve alsın anahtarı verin depozitomu diye konuşun.


ama benşm dediğim olayı yapacsklsr kesin

ev sahibi verir

2

2 veya 3

ortalama 2-3. bazen abarttığım oluyor, onu da beleşten kardiyo yapmışım gibi kabul ediyorum.

3 kahve
3 cay

ortalama 0.1 (ayda 3 falan)

Filtre kahve-Americano 5 taneden aşağı olmaz ama 10 olduğu da olabiliyor işlerin yoğunluğuna göre.

2 bardak filtre kahve maks.

hiç

Hiç içmiyorum çünkü içmeye alışınca ve saatim geldiğinde içmezsem baş ağrısından duramıyorum. Kahve bende böyle bir etki yapıyor.

0

Kahve sevmiyorum.

2 birisi espresso macchiato, damla sakızlı türk kahvesiyle birlikte 3.

1 belki olamasa da olur yani çok aramam

0 çünkü kahve iğrenç bir içecek:(

sabah 400 ml french press, öğleden sonra da bir fincan türk kahvesi.

yarim demlik zabaanan yarim demlik ausaminan iciyom.

2-3 bardak ama baya buyuk, çorba fincani, sütlü

5-6

Sabah 1 filtre kahve, öğle yemekten gelince 1 Türk kahvesi, akşamüstü (birkaç dk sonra mesela) 1 filtre daha ^^

2-3 türk kahvesi
2-3 kupa filtre kahve
Akşamları da Starbucks kahvelerinden 1 orta boy (haftada 2-3 kez)

Ortalama 6 fincan filtre kahve, 2 türk kahvesi

şu an 1 bardak gibi
asker iken günde 9-10 bardak içerdim kesmezdi iki kahveyi bir bardağa döker öyle içerdim neyse ki kurtuldum o illetten.

sabah 1 filtre, öğleden sonra türk kahvesi, bazen akşamları da ikisinden biri bir daha.

1 bardak. Kahvaltıdan ya da ogle yemeğinden sonra

1-2

0. acrylamide icerdigi icin biraktim

verona kesinlikle.
www.visitacity.com
eksisozluk.com

comoda turistik takılıp para harcarsın. hem de soğuk olur. genovaya da gidebilirsin bi günde gezilebilecek güzel bir şehir.

biz cinque terre gezisi yapmıştık milano'da kalırken bir günde. Doğru bir planlamayla 5 köyü de aynı gün görüp akşam Milano'ya dönebilirsiniz. Yalnız köyler arasında gidip gelen tren Kasım ayında çok sık sefer düzenliyor mu bir bakmak lazım.

bu arada biz Bergamo'yu da çok beğenmiştik. Küçük ama çok sakin ve dingin gelmişti bize. Pegasusla dönüyorsanız uçağınızın Bergamo havalimanından kalkacağını varsayarsak pazar sabahı erkenden Bergamo'ya geçip uçuşunuza kadar ufak bir tur atabilirsiniz. Bizim de uçuşumuz aynı saatlerdeydi, Bergamo'daki büyük otobüs durağının tam yanındaki tourist informationdaki çalışanın harika planlamasıyla yarım günde Bergamo'da görülmesi gereken tüm turistik yerleri görüp uçağımıza da yetişebilmiştik. Aklınızda bulunsun. İyi eğlenceler.

abi milano için 5-6 günün yoksa como'ya 1 gününü harcama, ben gittim birkaç fotoğraf çekip döndüm. o kadar da büyük bir olayı yok yani, minik bir meydanı var orada da mcdonalds falan var, göl kenarı olduğu için manzara güzel sadece.

como derim

5s kullanıyorum. çok memnunum. hiç bir sıkıntı yok.

iş yerinde yakın sayıldığım iki kişi 5 prime ve 6 kullanıyor. ikisi de çok memnun. ben de telefonum perte çıkınca 6 alırım muhtemelen.

Garantisi olmadığını bilerek alın. Telefonlar güzel ama ben almam şahsen.

5S al, sikinti cikarsa parcayi alip kendin tamir edebilirsin. Cok basit duzenekleri. Ekrani kirsan bile 10€ ya ekran var.

ben 5s hanım 6 kullanıyor ikimizde memnunuz.

mobilde o özellik yok

hz. compu'ya sormak lazım, bin yıl falan önce güncelleme yapacaktı sözde.

tombullaşmış hamam böceği?

sprey böcek ilaçlarından al üzerine sık hemen etkililerden sonra at dışarı

Ev böceği değil bu. Türünü biliyordum da unuttum. Açık biryerden girmiştir. Zararı yok bildiğim kadarıyla.

Bu böcek ilk defa afrikadan bir muzun içinde geldi.

Bu böceğin bilimsel ya da başka bir adını bilmiyorum. Ama osuruk böceği derler çoğu yerde rahatsız ederseniz çok kötü bir koku yayar.

bit.ly

yeşilse, ezince kötü denmiş ama güzel çiçek özü gibi kokuyor onlar. bana öylesi denk geldi herhalde.

son zamanlardaki şarkılarının hepsini sevdim önceki tarzı bana göre değildi.

müslüm bu değil be. şu fena mesela: www.youtube.com burhan abimiz...

bu da burada dursun :)
www.youtube.com

Günde 16 saat konfeksiyonda, sanayide çalışan Müslümcü ile beyaz yakalı Müslümcü arasında dağlar kadar fark var. İkisine de bir şekilde hitap edebilen parçalar çıkartmış. Helal olsun.

bu tür konularda gerçekçi davranıyorum sormadıkça bir şey söylemiyorum ama sorarlarsa da kendi fikirlerimi söylüyorum. Kötülemek yada gerçek dışı savunma yapmıyorum

söyledikleri doğru ise haklıdır, anlatır.

neden hoş değil?

doğruları söylemek kötülemek demek değil.

doğrusu türkiyenin çok övülecek bir yanı da yok.

Durduk yere gerçekleri çarpıtmak başka objektif olmak başka.

Övünülmeyecek şeyini öven olmaktan iyidir.

yo, aksine senin söylediğin şey bana şapşalca geliyor.

bknz: terörist.

ulkenin kotu olmasi var, berbat olmasi var.

"neden suriye'de savasa on ayak oldunuz", "neden o kadar gazeteci hapiste, fetocu diye onbinler hapiste, hukuk yok mu", "neden almanya'ya hollanda'ya nazi deyip duruyor rte" vb. onlarca soru sorunca gereken cevaplari veriyorsun.

keske ekonomik kriz falan olsa da kolay yerden gelse sorular.

Senin dusuncen cok sacma, yalan soylemiyorsa dogru olani yapiyordur, Turkiye artik yasanacak bir yer olmaktan cikma dogrultusunda ilerliyor, su an bile yasamayi tercih etmeyecegim bir lokasyon, her acidan fail, bunlari farkli bir millet vatandasi ile paylasmakta sakinca gormuyorum.

Sadece ulkesi hakkinda guzel yanlarini anlatan, kotu yanlari yokmus gibi lanse eden insan benim gozumde salaktir.

eğer uluslararası arkadaşlıklarınız varsa yurtdışına gitmeye de gerek yok bunun için. havadan sudan konuşurken "aa bu bizde böyle, sizde şöyle" muhabbeti olunca ülke zaten kendi kendini kötülemiş oluyor. biz sadece olanı aktarmış oluyoruz. bizim yapabileceğimiz bir şey yok. şu an ülke olarak pozitif durumda olduğumuz bir diyaloğa giremedim. çalışmalarım sürüyor :)

Ne yapalım, yabancılar "Ama duble yol var"ı yemiyor. Kötü yanından sorarlarsa kötü yanından, iyi yanından sorarlarsa iyi yanından anlatıyorum. Durduk yerde "Türkiye'de böyle yürünse tecavüz ederler" de demiyorum, "Oh, Gaziantep'in yemekleri olacaktı şimdi" de demiyorum. Ülke sırf kötü veya iyiden oluşmuyor. Ne denk gelirse o.

Gizli akp'li hezeyanları bunlar. İtiraf et kendine.

Onlar da az cok biliyorlar zaten. Birisi bana 15 temmuz anma törenini izledin mi diye sordu, düşün. Öyle fanus içinde değiliz.

ben dürüst olmaya çalışıyorum. özellikle kötülemem. ama diğer milletler de kötülüyor varsa kötü bir şey.

bu ülkeyi en çok ben eleştirsem de ben bu tiplerden hoşlanmıyorum açıkçası, hele şu youtube'da almanya'da yaşayan eleman var, market alışverişi yapmıştı bir ara; işi gücü almanya ile türkiye'yi karşılştırıp TR'ye laf sokmaktı, inanılmaz irite olmuştum, tamam türkiye kötü, almanya daha iyi ama bunu her anda dile getirmek bence eziklik.

onecelikle kavramlar uzerinde uzlasmak lazim

kotulemek nedir? "turk insani saygisiz" gibi genelleme iceren cumleler kotulemektir.

elestirmek nedir? "turkiyede insanlar siraya girmeyi bilmiyor, bu saygisizliktir" bu elestirmektir, bir konu uzerinden durum elestirisidir

yapici elestiri nedir? "turkiyede insanlar siraya girmeyi bilmiyor, bu saygisizliktir ve bu konuda kucuk yasta cocuklar egitilmeli, bir kultur olusturulmali"

insanlarin yapici elestirileri dikkate alinmaz ise, sadece elestirmeye baslarlar. onlar da dikkate alinmazsa kotuleyen insanlar cikacaktir. insanlar niye kotuler, ya kinleri nefretleri vardir. ya da elestirilerinden sonuc alamamislaridir. elestiren insanlarin, hele yapici elestiren insanlarin tek amaclari daha iyi turkiyedir. daha iyi turkiyeyi hayal etmese adamin umrunda olmaz ki, zaten yurt disinda yasiyor. ama diger taraftan kotuyen adamin aslinda kini vardir, bunun nedeni kendi kafasindaki irkci dusunce olabilir, ya da turkiyede kotu bir anisi vardir. bu durumdan da kendimize ders cikarmamamiz lazim, insanlar turkiyeden kotu anilarla ayrilmasin , hep guzelliklerini hatirlasin diye.

ahauhauhaha :D domuz etiyle derdiniz yoksa bence ukrayna'ya gidin. farklı kültür, farklı yemekler. ucuz da sayılır. en ala restoranda tıka basa yiyip üç kuruş paraya kalkarsınız. ha ukrayna'da aç kaldık diyen de oluyor ama o kişileri anlamıyorum ben. domuz eti dışında bile türk damak tadına uyabilecek onlarca yemekleri var. patates, soğan, sebze, et, hamur işi... böyle memlekette niye aç klaır ki insan, çok mu uzak şu saydıklarım bize?

neyse. ben olsam ukrayna'ya giderim. antep de güzel ama ne bileyim her zaman gidilir yani oraya. yurtdışı öyle değil.

aaa antep aaa

sonra gidersin ukrayna'ya.

kebaplar,baklavalar,katmerler... iki hafta once ordaydim, aralikta tekrar gidiyorum :)

ukraynanın neresi
bütçe ne
yeni yerden kasıt neleri görmek sizi mutlu ediyor bar disko mu yoksa tarih mi


ben her türlü antep derim

Ben olsam Ukrayna'yı tercih ederdim, der meister ile belirli nedenlerden dolayı, ama orası olmasa Antep'e gideceğime şu güzel mevsimde Antakya'ya giderdim, yer içer, eğlenir, yüzer dönerdim. Antep'e kışın gitseniz hiç bir şey kaybetmezsiniz, hatta daha çok yemek yiyebilirsiniz, kış modundan dolayı.

ukrayna'yı bilmem ama antep'e gidip 3 günde 3 kilo almış birisi olarak antep diyorum.

ukraynayı görmedim ama yemekle alakam olmamasına rağmen antep yemek severler için bir disneyland, bir tomorrowland, bir wonka nın çikolata fabrikası.

Hostelle falan ugrasma, bankani ara chargeback yapsinlar gerisini hostel dusunsun. (master / visa kredi karti kullandigini varsayiyorum)

"Şu güne kadar iptal" diye opsiyonlar var otellerde. iptal edilebilir tarihi geçtiği için çekmiştir. inisiyatif alıp iade edenler var ama "bana ne" diyip uğraşmayanlar da var.

akatreil +1, iptal süresi aşıldıysa çekme hakkı var. vize reddini belirten mail'i ya da belgeyi mail'e ek yapıp geri istersen verme ihtimalleri artar bence. türk misafirler vize sürecinde göstermelik rezervasyon yapıp hostelleri mağdur ettiği için öbür türlüsünde seni kötü niyetli sanıp iade etmeyebilirler, kanıt olur vize reddi.

öncelikle geçmiş olsun
rezervasyonunuz sonradan iptal edilebilir olan cinsten miydi?
evet ise son tarih nedir?
tarih geçti ise parayı çeker iade edip etmemeyi tamamen kendi keyfine kalmış diyebiliriz.

Eger iptal edilebilir olanlardansa bazen provizyon cekiyorlar ama geri iade ediyorlar iptal edince.

konfor ?

LPG nin menzili az olur. Motor ufaksa performans yeterli gelmeyebilir araç dolu olursa. Dizel kiralayan bence.

4 kişi olacağız araçta.

sayısal olarak örnek verebilecek var mı?

Civic benzinli şehir dışı 6L/100km benzin tüketiyor. LPG ile 7.5-8 olur. Dizel golf de 4.5L/100km civarı yakar.
Güncel LPG fiyatı: 3.29
Dizel: 4.74
Böylece lpg ile kmsi 8*3.29/100=0.2632 TL
Dizel ile 4.5*4.74/100=0.2133 TL

Edit:düzeltme

301 kiraladim gecen yaz. Otobanda dolu depoyla 1100 km gidiyor. Dizeldi.

dizel kirala derim
otomatik ve manuel arasında fark otomatiğin çeşitine göre az yada çok olabilir. otomatik daima fazla yakar.

türk konsolosluğunu yaz yada direk kalacağın oteli yaz.

paris, viyana ve roma.

roma, barcelona, berlin

Barselona mutlaka olmalı ilk üçte.

Paris, roma, barselona.

londra, barselona, roma

Berlin, Krakow, Saraybosna diyorum ben de

büdüt: burada yazılan şehirlerin çoğuna gitmemiş olmamın da etkisi var ama bence saraybosna görülmesi gerekeken bir şehir, gerçekten çok etkilemişti beni, cevabımın arkasında duruyorum yani hahaha

roma, budapeşte, barselona <3

Paris-Napoli-Bologna.

Napoli, Prag (kimse prag yazmamış la), Porto

1) londra

- londra'nin olmadigi hic bir listeyi kaale alma, yanina yaklasabilecek hic bir sehir yok avrupa'da, bambaska bir dunya, tipki nyc gibi.

2) paris

- gezecek gorecek cok cok sey var

3) roma

- gezecek gorecek cok cok sey var.


saraybosna diyen var resmen, hasbelkader erasmus yapmis bir fakir parasinin yetebildigi ucuz yerlere gitmis de saraybosnayi gorebilmis, hemen yazayim diye atlamis gibi duruyor bir bakista. digeri de krakow zaten. olm her seye cevap vermek zorunda degilsiniz, komik cidden.

Budapeşte, Porto ve amsterdam

Viyana, Amsterdam ve Brugge.

budapeşte'ye gitme de nereye gidersen git. gerçi budapeşte diyen de olmuş ama saçma sapan bir şehir, yürüyerek de gezdim otobüsle de gezdim tuna'da tekneyle de gezdim bir nanesi yok.

barcelona ve roma'yı çok duydum ama gitmedim şimdi yalan olmasın.

@pasp tabiki bunlar göreceli kavramlar ama
Budapeşte Tuna kıyıları UNESCO Dünya mirası listesindeki yerlerden biri.

@kismi: eğer dünya mirası listesinde olan buysa, bizim memleket niye değil cidden merak ettim. oradaki macar arkadaşların dediğine göre: tuna nehrine bol miktarda atık gidiyor, dahası dibi doğasından çamurlu zaten, bir de bu nehrin suyunu kullanmaya çalışıyorlar, nerede o boğazın suyu? ki boğaz da baktığında çok pis, anadolu'da ve trakya'da pek çok su kaynağı gezdim, ufacık deresinden tut çağıl çağıl şelalesine kadar, mis gibi! ha tabi bizim halkımız mahvetmeye bayılıyor böyle şeyleri, birkaç tane türkiye'yi ziyaret etmiş macarla konuştum, öve öve bitiremediler (ha gerçi onlara da "seve seve bizim oraları mı sevdiniz lan, istanbul'da bir metrobüse binin de görün ebenizinkini.." dedim mi? dedim XD ) eğer dünya mirası listesine tarihi dokusundan dolayı girdiyse birşey diyemem, ama insanları sevmediğim için insan yapımı eserler de çoğu zaman ilgimi çekmiyor, ciddiyim. bir tane devlet binası haricinde geri kalan binalar birşeye benzemiyordu tuna kıyısındaki. ha köprüleri ünlüdür, güzeldir, bak nadir güzel bulduğum insan yapımı şeylerden biri... bir de halkı insan eliyle üretilmiş tarihi dokuya önem veriyor, dediğim gibi insan ve eserlerini sevmesem de, bu saygıyı görebilmek çok güzel. bizdeki muhteşem yalılar ki onlar da sevdiğim nadir yapay şeylerdendir, budapeşte'deki çoğu yerden çok daha güzel, ama restore ediliyor mu, nasıl restore ediliyor, kim restore ediyor ya da kim satın almış da insanlar ziyaret edebiliyor? demem o ki, bizde çok daha güzeli var, ister türk (osmanlı, selçuklu vs vs) yapımı olsun, ister anadolu halklarının olsun, dünya mirası listesine girebilecek çok daha güzel yerler var. kaldı ki unesco dünya mirası listesine alsa bile tuna'yı, avrupa'da çok daha güzel şehirler vardır eminim doğa olarak da insan yapımı eser içeriği olarak da, mesela ben lozan'a gitmek istiyorum çünkü orada göl kıyısında bir evde öğrenci haliyle yaşayan arkadaşım var, her gün birbirinden güzel manzara fotoları çekiyor, adamlar o doğayı korumuşlar. ne bileyim kuzey ışıklarını görmeyi tercih ederim mesela vs. vs. ama illa insan yapımı eser göreceksem, roma'ya gitmek varken, budapeşte'yi niye tercih edeyim ki? ha bir de budapeşte'de de maşallah doğanın içine ettikleri çok yer var, havaalanından bir halk otobüsüne binip şehir merkezine gidiyorsun, sultangazi'den bağcılara gitmişsin gibi oluyor yeminlen. ilk defa yurtdışına çıkacak biri için hiç de mantıklı bir şehir değil. tüm avrupa'yı gezersin, sonra anca belki o da budapeşte'ye gidersin. saçma sapan bir yer. ben çok hayal kırıklığına uğradım ondan da olabilir bu serzenişim.

barselona
prag
roma
derim ama viyana berlin amsterdam bunları da es geçmek ayıp olur

gitmek istediklerimden de bi londrayı eklerim sanırsam

avrupa şehirlerini sınıflandırırsak:

1- roma-paris-barselona-londra
bunlar 4 büyükler, ilk torbayı oluşturuyorlar. bunların arasında en sonuncu "büyük" barselona, trabzonspor gibi ama bu klasmanda kesinlikle. diğer 3'ü dünya medeniyet tarihini ve günümüz global insanlığı en derinden etkileyen kültürlerin başkentleri. aynı sebepten yaşaya tüm insanların görmesi gereken şehirlerden 3'ü. genel bir top 3 çıkaracaksak roma-paris-londra olur.

2-amsterdam, berlin, viyana, madrid, floransa
floransa tam bir açıkhava müzesi, şehir olarak diğerlerinden hayli küçük ama dünya sanat tarihine en çok etki etmiş şehir diyeceğim ben, biraz iddialı konuşup. günümüzde yaşayan bir insanın görmesi çok faydalı olur, estetik duygular geliştiriyor insanda; ufuk açıyor. diğerleri yine önemli başkentler, berlin aralarında en dünya'ya mal olmuşu diyebiliriz, bu açıdan görülmeli. amsterdam tam bir "avrupa", eğlencesini bıraksan bile bir "şehir" olarak görülmesi lazım. madrid'i çok kişi sevmez ama ben tam bir metropol hissi alıyorum buradan, akdeniz havalı bir metropol. viyana bunlar arasında en sevmediğim, bana kalsa 3. torbaya indiririm ama obcektif olmaya çalışıyorum.

3-budapeşte, prag, milano, zürih, oslo, brüksel, münih, moskova
bunlar da güzel şehirler ama rakipleri çok güçlü, bir de bunlardan çok var. aklıma şıp diye gelenler bunlar, yoksa bunlarla yarışacak 5-6 tane daha güzel şehir vardır üzerine biraz daha düşünsen.

Londra, Berlin, Barselona (bu 3. değişebilir ama ilk 2 net)

iş kolu nedir acaba?
her türlü iş ise gazete ilanları daha gerçekçidir.
çok özel bir kol ise o mecranın forumları vs takip edilebilir.
secret cv de takip et.

kariyerden 1 kere görüşmeye gittim sadece. diğerleri hep sağdan soldan ilanlardan geldi. mesela son işime okuldaki ilanı görüp girdim, 6 sene oluyor artık

Günlerden bir gün kaza yaptım. Sonra canım sıkıldı, dışarıda tek başına yemek bile yiyemeyen bir insan olarak, tek başıma kahve içmeye gittim. Arkadaşımın sevmediğim kuzeni de oradaydı, görmezden geldim, sonra göz göze gelince mecbur gidip selam verdim. Bir şeyler sormaya başlayınca masasına oturdum. Bir işten bahsetti, olabilir, görüşebilirim dedim, bir saat sonra aracı kişiyle görüştüm, ertesi gün iş yeriyle görüştüm, ertesi gün de işe başladım...

onun dışında basond +1

Kariyer sitelerinden iş bulabilen var mı yaa??

Network sayesinde. Yani rahip janick'in anlattığı gibi.

İş aradığını arkadaşlarına söyleyebilirsin. Bunun dışında aynı okuldan mezun iş adamları kendi okullarından mezun yenileri de tutuyor.

Ayrıca spesifik alanda kendini geliştirmenden çok büyük artı katar sana.Mesela benim alanımda data analizi çok önemli. bunu aşağı yukarı herkes yapıyor. Ama bunu tüm programla dilleriyle (en azından 2 3 farklı dille) yapabilecek şekildeysen aranan insan oluyorsun. Bunun gibi şeyler.

Ben kariyerden iş buldum :/

ben de bugüne kadar başladığım tüm işlerimi firmanın kendi sitelerinden veya kariyer.net üzerinden buldum.

sizin gibi iktisadi bilimler çatısı altındaki başka bir bölümden mezunum.

başvurduğum ilanlardan sürekli dönüş alırdım, özellikle askerden sonra her hafta mülakatlarla geçti.

kariyer.net iş yapıyor. yenibiris.com da öyle. artık her şey internetten.

p.turkishairlines.com

bilgiler karışık geldi ise ara müşteri hizmetlerini sor bu ölçülerde (tahmini) bu kiloda ne kadar ücret olur diye.

sağlam kar etmek için 4-5 sene önce almak gerekiyordu. şuan alınır mı dersen evet alınır ama istanbul'da benzer paraya, aynı ölçüde değerlenecek başka birçok semt var. ben olsam beylikdüzü ile uğraşmaz, daha merkezi yerlerde ev kovalardım.

daha geçen hafta maltepe'de 350K'ya gayet güzel bir ev düştü bir tanıdığıma. kira geliri aynı paraya beylikdüzünde alabileceğin eve göre ayda min 300tl farkeder.

madafaka +1 diyorum
amma velakin evim çok değerlenir 1 koyar 2 yılda 3 alırım falan hesaplarına girme değerlenme bu saatten sonra yavaş olur ama kira gelirleri iyidir.

Kirası normal. İlerde metro gelebilir ve vapur vs. 10 senedir deniyor zaten bunlar. bir 10 seneyi bulur. O zaman belki fırlar.

Ama merkez gibi yerlerde 200bine zor.

soluklan gel çay iç çorba iç şerbet iç sakin önce.
mirasların çoğunun kaldırıldığını saklandığını söylemişlerdi. Demek doğru imiş bundan 10-12 sene önce gezmiştim güzeldi.
Miras bu değildir sadece tabi çalınmış hasarlanmış vs bi sürü şey olmuş olabilir.
Biz düzgün mirasçılar değiliz.

Keşke gitmeden önce internet sitesine bi baksaydın. Burada sorulduğunda ben iki seneden önce gidilmemesini tavsiye ediyorum.

Saray binalarının yarısından azı ziyarete açık normalde, son 3-4 yıldır onun %60-70’i de restorasyonda. Yapıların onyıllardır restorasyona ihtiyacı var ve her 10-20 yılda bu ihtiyaç tekrarlılık arzediyor. Son 5 senedir sağlanan bütçelerle çılgınca bir restorasyon furyası başladı kültür bakanlığına bağlı yapılarda, saray da bundan nasibini aldı. Yani yapılar ve koleksiyonlar yerinde duruyor ama burası bir saray-müze olduğundan yapı restorasyona girince sergi de toplanmak durumunda kalıyor. 2 seneye çok kapsamlı yenilikler geliyor, beklemede kalın.

hamlıktır,
nankör bir olay bu spor bırakırsan o daha beter bırakır seni,
bi süre hamlığını at kısa sürede eski gücüne kavuşursun.

Değil 4-5 ay, birkaç hafta bile ara versen ağırlıkların düşer ama kas-motor hafızası daha önce kaldırdığın ağırlıkları bildiği için düzenli antrenmanlarla eski ağırlıklarına yine ulaşırsın kısa sürede.

Hareketi yanlış yapıyor olanilir misin? Ağırlığı ve acıyı dirsekte yahut kemikte değil kasta hissetmen gerekiyor. Hareketin tekniğine bir bak derim

Yok, basit bench press te düşük gireyim dedim, kaldıramadım üstüme düşürdüm. Dirseklerim izin vermedi, dirsek olayı lafama takılmıştı zaten

mesaj attım

geldim

Ön bilgi sorunu sil baştan ile ilgili sandım o yüzden sil baştan ile ilgili yorum yazdım.

ben beğenmiştim değişik bir konusu var farklı bakış açılarından insan hayatının gelecekte nasıl olabileceğini ele almış,

spoiler
sevdiği kadını zengin olunca tavlayamamak, para önceki hayatı kadar mutluluk getirmemesi, sonraki hayatında junkie lik vs vs ilerleyen bölümlerde kendi gibi başka birinin gelmesi
spoiler bitti

totalde beğendiğim değişik bir kitap olmuş

sorunu tekrar okudum ve yeni kitaplarının yorumlarını istemişsin ki ben onları okumadım maalesef hatta yeni öğrendim ileride okumayı planlıyorum.
Silmeyim önceki kitapla ilgili yorumumu boşa gitmesin.

Kayboluşu okumuştum ben. Aslına bakarsanız çok begenmemiştim, yani değişik denebilecek bi konusu vardı ama olayı biraz sıkıcı ve tuhaf anlatmış. Yani olay bi ara tamamen şu ucuz aşk romanlarinda zengin erkeğe aşık olan kadın konusu vardir ya orta çağda geçen, ona dönüyordu(tam spoiler sayilmaz o yuzden yazdim). Sil baştani okumadim ben ama onu beğendiysen bunu da begenebilirsin bence

Zaman Çarkı bayağı boş bir kitaptı diye düşünmüştüm okuduğumda.

erkek cinsiyetini erkek belirliyor. yani andavallar erkek doguramadin diyorlarya kadina, aslinda erkekten erkek gecmedigi icin ole oluyor.

XX - kadın
XY - erkek

bebeğin kromozomlarının biri anneden, biri babadan gelecek
anneden mecbur X geliyor.
babadan da X gelirse kızınız olur, ama Y gelirse oğlunuz.

işte ben de size katılıyorum. kadında sadece xx kromozomu, erkekte xy kromozomu olduğunu ve dolayısıyla cinsiyette erkekten y geçerse erkek, x geçerse kız olacağını biliyorum. ama buna inandırabilmem için bi makale, bilimsel bi kaynak lazım bana :/

www.saglik.im son paragraf

Şunu izlet, doktora da inanmıyorsa artık yapacak bir şey yok:
www.uzmantv.com

Ay durun durun, buldum. Hem de gov.tr linki.
www.eba.gov.tr

Edit: Video çalışmazsa alternatif: www.youtube.com

yani çok basit bir bilgi bu tabi ki erkek belirliyor, google da cinsiyeti belirleyen ebeveyn falan yazınca da çıkar hemen

www.uzmantv.com

Hep derim temel bilimlere önem vermek lazım.

Herkes bilimsel olan doğru cevabı yazmış, ama bir de şöyle bir durum var; kadında gelen bir genetik durum o Y kromozomunu çekiyor veya çekmiyor. Bunu destekleyecek bir bilimsel araştırma var mıdır bilmiyorum. Ama annenin aile pattern'i bunu gösteriyor olabilir.

Not: İki kızı olan bir annenin iki kız çocuğu olan kızıyım.

Erkek..

YUH! Arkadaşınla iletişimi kes.

Keşke Benim de böyle saksağan arkadaşlarım olsa da söğüşlesem onları.

El cevap: Erkek.

Raydingoz ve Icha + 1

Arkadaşın sana sağlam bi yemek ısmarlamak istemiş galiba. İddialaşavak kadar bilmediğini hiç sanmıyorum.

bu hep olur genelde. yeni mudur kopruden gecene kadar ayiya dayi demek zorunda. 6 ay 1 yil bu arkadaslarla guzel guzel gecinir isi ogrenir sonra dalgasina bakar

Eğer yeni elemanları korursan eskiler her türlü pisliği yapar. Şirketin eskisi olanlar yeniyi yer. Yeni müdürü de yer. Sen de tehlikedesin.
Ya bu konuyu takmayıp, doğrucu davut olmaktan vazgeçip işyerinde bir süre rahat edeceksin, ya da kelleyi koltuğa alıp uğraşacak ve bol bol canını sıkacaksın.
Ben dayanamam deyip de ikinci adımı seçersen sana en büyük tavsiyem, yaptığın her konuşmayı insan kaynaklarını da bilgilendirip yap. En önemlisi, senin üstündeki yöneticiye açıkça danış. Atacağın her adımı o onaylasın. Yoksa bir sorun olduğunda sen tek sorumlu olursun. Üstündeki yöneticiye açıkça danış, sana ne derse onu uygula.

Bence bu konuda şimdiye kadarki en iyi metodu tayyip erdoğan gerçekleşleştirdi. Bu aslında bir çıkmaz değil, süreç. Pektabi de düzgün bir işleyiş için aynen üstteki arkadaşınızın tarif ettiği gibi olacak, firma yerinde bir hamle yapmış. Aslolan şey işleri öğrenmek değil, işleyişi öğrendikten sonra sizin yapacaklarınız.

İş çok teknik bilgi istemiyorsa yeni personel size şikayete geldiğinde onu kendisini geliştirmesi için motive edebilirsiniz, diğer eski personellere söz geçiremediğiniz yahut bundan çekindiğiniz intibasını ona vermemelisiniz. Sonra vakti geldiğinde iş dağılımında ufak değişiklikler yaparak ileyeceksiniz. Zaten efektif değişikliklerse bunlar personelin bir kısmının da takdirini kazanmış olacaksınız. Şunu da çok gözardı etmemek lazım, istense de istenmese de alt tarafta rekabet ve kontrol edilebilir problemlerin olması kalabalık birimlerin yöneticileri için iyi birşey.

edit: üsttekinden kastım oscar. Çünkü küçük de olsa tecrübelerim bana gösteriyor ki, kime danışırsan danış. Kimi bilgilendirirsen bilgilendir aslolan şey başa geldiğinde herkes sonuçla ilgileniyor. Seni işten kovabilecek yetkileri dışında olan kim olursa olsun karşında duracak kişi sizin şirketten bile olsa onlara rağmen gemiyi limana yanaştırdın mı olay bitmiştir. Ama gemiyi limana yanaştıramadın ve her kararını yekten patrona da danışarak alsan bile yani doğru kararlar da almış olsanız ama işler ters gitse öngöremediğiniz major nedenler çıksa başarısızlık başarısızlık olarak nitelendirilecektir.

denge siyaseti yapacaksın bir süre sonra ilerleyen zamanda daha net tavır koyacaksınız.

Genel kuraldır:

* Yapamayacağın şeyi sakın kimseye söyleme. Lafının etkisi kalmaz.

* Bir lafı söylediğinde değişiklik olmayacaksa sakın söyleme.

Yani adama asarım, keserim, atarım deyipte atamazsan; o adam seni bir daha takmaz. Ya da adamla gidip konuştun, "tecrübesiz elemana iyi davran, anlayışlı ol" dedin. Biliyorsunki adam bunu zerre takmayacak, söyleme...

Ne yapabilirsin:

* Eşek gibi çalışıp, işi öğreneceksin. Gerekirse kursa git, hoca bul, kitap al...
* Elemanlar üzerinde işe yarayacağını düşünüyorsan, tatlı sert uyar. Yaptıklarınızın farkındayım mesajı ver.
* Tolere edebileceğin (işten ayrılsa takmayacağın) kişiler varsa, sert ve katı ol. Yaptıklarına müsaade etme.
* Dışardan eleman bulabiliyorsan, yeni tecrübeli eleman bulmaya çalış. İşe sen alırsan, lafını daha çok dinleyebilir. Baştan detaylı konuş.


.

siyaseti ekonomiyi büyük bankaların kredi notu açıklama zamanlarını(doğru tahminle) vs bilirsen az çok tahmin edesin.

aksi halde matematiksel bir yöntem maalesef yok.

ikinci dedigin, bilmenin bir yolu yok (merkez bankalarindan haber sizdiramiyorsan). Veya soyle diyeyim, Su saniye dolar / tl 3.65. Yarin bunun 3.66 olacagini kesin olarak bilen biri, bu bilgiden bir gunde milyonlarca dolar kazanabilir. Elindeki hazir kapitale gore milyar dolar bile kazanabilir.

O yuzden dusecek kacacak gocece, yarin boyle haftaya soyle olacak diyen hic kimse tam olarak ne dedigini bilmiyor, ozetle. sayisiz olasiliksal ihtimal var senin deyisinle.

İleriye dönük tahminler zaman serileri analiziyle yapılır ama dolar ve euro için pek tutmaz.

Tahmin edilebilir olsaydı da tahmin edilemez olurdu. Yarın doların düşeceğini market bilse zaten alım satım yaparak bilinemez hale getirirdi.

Yok

www.google.com.tr

Buyuk bankalarin tahminleri yol gostericidir.

Odanın içinde kasa var ise kasaya kitleyebilirsin. Tabii boyutunun yeterli olması lazım.

kasa +1
yoksa odada falan kesin çalınır
oda da yoksa otelin belki kiralık kasası olabilir.
Emanet kasası

Odanın içinde kasa değil de dolaplar var, sanırım ya kendi kilitleri var ya da asma kilit takmalı. Ama her türlü patlatmaya müsait yani

o mantıkla yaklaşırsan odadaki kasaların zaten otel tarafından açılabilen anahtarları da oluyor. Sen şifreyi değiştirip gittiğinde sıfırlıyorlar yani. Dünynın en güvenli kasası da olsa patlatmak isteyen adam patlatır.

@himmet dayi tabi oyle bir ihtimalde var fakat ozel oda gibi degil maalesef, odaya giris cikis yapan insanlar var tabi kartla giriliyor ama insanin aklinda da kusku kaliyor. tren istasyonunda falan parali kasa gibi bir sey mevcut mudur?

Yani kesin çalınır da denemez tabii, insana göre farkedern. Ben canon fotoğraf makinamı sırt çantamın içinde bırakarak çıkıp gezmiştim amsterdamda. bi şey olmadı ama buna güvenerek de bırakılmaz tabii.

@akatreil aslında sırt çantamda vs. taşımak benim için sorun değil fakat daha rahat dolaşmak istiyorum. Bar veya coffeeshop tarzı mekanlardan sonra bir de onun derdiyle dolaşmayayım.

Araba kiralayin. Arabanin bagajina kilitleyin. Arabayi da otoparka birakin.

Çoğu hostel'de kilitlenebilir bir dolap oluyor zaten ama yine de siz yanınızda minik bir asma kilit götürün. Hostellerde herkesin yanında laptopları elektronik aletleri olur, ilk siz olmayacaksınız merak etmeyin. Mutlaka kilitli bir dolap bulursunuz.

En kötü ihtimal tren istasyonunda elektronik kasalar oluyor oraya bırakabilirsiniz. Endişe edeceğiniz bir durum yok bence, zaten daha önce kalmışsınız hosteli ve dolap sistemini biliyorsunuzdur.

@Traveller maalesef ehliyetime el konulduğu için araba kiralama şansım yok.

@nickfury tren istasyonlarındaki elektronik kasaları denemeyi düşünüyorum. artık en kötü kaderime razı gelip hostelde dolabın içinde bırakıcam.

www.amsterdam.info tarzı kiralık kasalarla çözülebilir. hostele bırakmayın.

Hostelde birakirsan kesin calinir degil, buyuk ihtimalle hicbir sey olmaz ama tabii ki kendinizi garantiye alin. Hostel'de kilitli kasa vardir, siteden bakin. Oda resimlerinde de buyuk ihtimalle kasanin boyutunu gorursunuz laptop sigar mi sigmaz mi. Bazisinda kilit olmaz kendi asma kilidini kullanirsin, o yuzden yaninda asma kilit gotur.

2. bir secenek bavulun icine koyup bavulu da hostelin luggage room'una birakmak. Kilitli bir oda oluyor bavul icin bazilarinda.

Hostelde genelde birşey calinmiyor ama en kötü resepsiyona birakirsin.

aradığına bağlı bence uçuk derecede pahalı, ama ben sadece fitness kısmı ile ve popülasyon ile ilgileniyorum az kişi olsun yeterli(fitness sauna masaj herşeyi var gittiğim yerin)

sen dersen ki sauna fitness herşeyi kullanacağım ve ödemek bana koymayacak üye ol derim.

Izmirdeki swiss otelin spasindan 1100 tl aylik ucret diye bi fiyat almisligim var.Sadece fiyat almakla kaldkk tabi.Otellerin spor merkeznde spa hizmeti de girince fiyat ucuyor.Zaten bu koyulan fiyatlar,oraya sadece belirli bir kitlenin gelebilmesi icin.Dedigin spa 300 tl olsa aylik,gelebilcek tipleri düsünsene. Eger otel cok cok iyi ve merkezdeyse ben iyi fiyat diyorum,

Aylık 625 bana göre çok fazla, bu özellikler birçok fitness center'da var zaten.
Mahalle arası değil, benim gittiğim salonun yarı olimpik havuzu, jakuzisi, sauna, buhar, hamam, dışarıda yeşillikler içinde tartan koşu parkuru, tenis-basketbol kortu, buz pisti, vs her şeyi var, aylık 150ye falan geliyor.

Elit takılayım diyorsan Ok ama diğer türlü gereksiz geldi bana.

Benim bütçeme göre yüksek ama sizi sıkıntıya sokmayacaksa ve keyif alacaksanız gidin tabii ki.
spor salonları bütçeden bağımsız olarak ,senelik üye oldum ama toplamda 3 defa gittim gibi bir duruma dönüşebiliyor zamanla. Evinize yakın olması avantaj o anlamda ama gerçekten gidecek miyim diye de sorgulayın kendinizi bence.

Benim gittiğim salonda da hepsi var ve senelik üyelikte aylığa 200 tl ye filan denk geliyor. Bence pahalı bir de otellerin fitness merkezlerinde seçenek çok olmayabiliyor büyük fitness salonlarını bir araştırın derim. Masaj ve cilt bakımı filan da üye olana 60 tl ye filan denk geliyor. Ama benim salonun havuzu küçük mesela, otellerin de havuzları çok büyük olabiliyor o avantajı var. Eve yakın başka büyük fitness salonu olabilir bir bakın aaştırın bence.

Fiyat cok yuksek. Mahalle arasi yerler aylik 200-250 de degil ayrica.
Herhangi bir butce seviyesi baz almaksizin soyluyorum, pahali.

Aylık 625 liraya bir aylık konaklama da dahil değilse, o fiyatı kabul etmek kerizlik olur. Öncelikle oteller oraya gelen müşteriler için o fitness salonlarını kuruyorlar, fiyatlarını da ona göre belirliyorlar, ki bu da dediğin şekilde fahiş fiyatlar oluyor. Onun dışında, gelen müşterilerin birincil amacı da spor yapmak olmadığı için çok donanımlı olmuyor salonlar; birkaç koşu bandı bisiklet birkaç makine koyunca spor salonu oluyor işte, bu anlamda hem gereksiz pahalı hem de yetersiz bir yer için o kadar para vermek müsriflik olur. Ayrıca aylık 250 lira isteyen mahalle arası salon bulamazsın, yani dediğin mahalle St Tropez'de falan değilse olmaz, MacFit'ler falan 60-70 liraya müşteri alıyor, ha müşteri profili düşük oluyor gidilecek yer değil ama bu şekilde ucuz yerler de var.

siyah

Model ne?
1 derim ben

1

Pardon mobildeyim editleyemiyorum. esnaf kendi halinde adama 1 gitmez kesinlikle 2.

@veritaslibertas
arac modelini soruyorsun sanirim. arac beyaz 530i.

@hayati cozemeyen adam

ben de ayni ikilemde kaldim. sanki 1 cok iddiali, genc isi gibi.

60 yaşında esnaf adam için 2 numara daha uygun. 1 numara caddeci gençlerin tercihi.

Bavan icin Iki. Normalde siyah daha guzel

evet siyah olan jant cok daha guzel ama 19 olmasi daha pahali olmasi dezavantaj.
2. olan mantikli gorunuyor ama gosterisi cok zayif, basit duruyor.

yarina kadar karar vermem lazim kur gitgide artiyor. cok kararsiz kaldim.

Bende de siyah kışlıklar var. Bence beyaz daha şık. Bir de 60 yaş için siyah tavsiye etmem.

Abi arac beyaz baba 60 yasinda esnaf bu kombinde direk 2 numara gri calisiyor.siyahtan kesin uzak dur.

Metalik olan. 60 yasinda esnafa gitmez o siyah. Hatta ben kullanmazdim cadde genci isi diye.

"60 yaşındaki adama gitmez" görüşüne katılmıyorum. Siyah jant bariz çok daha güzel. Alın kullansın adamcağız, bakarsın onun da ekstra hoşuna gider, etrafta konusu olur belki konuşulur. Bu kadar basit bir mevzuda dahi kalıplara giriyoruz kendi kendimize. Yok genç işi yok bilmem ne. Ben olsam siyahı alırdım.

2.resim kesinlikle
1.apaçi işi

Yüzde 90 elenirsin.Her şeyi araştırıyorlar.

pilot değilim ama sağlık raporundan elenme ihtimaliniz var.
intihar edip uçağı yere çakan pilot olayından sonra özellikle dikkat ediliyor bu tür hassas konulara.

askerlikten muaf olan adamı pilot yapmazlar uğraşma boşuna

Maalesef hocam. İsterseniz yine de gidin ama şansınız yok.

eğer askerlik yapmanı engelleyecek ciddilikte psikotik bi bozukluğunuz varsa, onlar bi şekilde incelemedi ve çok çok çok zor ama sizi kabul ettiler diyelim, sizin içinize siniyor mu o durumunuzla 10larca kişinin hayati sorumluluğunu almak?

Askerlikten muaf olup thy akademiye girenler var.

forum.airporthaber.com

Sağlık aşamasında psikiyatri muayenesi çok basit. Nasılsın, bir sorunun var mı, hiç tedavi gördün mü vb. sorular soruluyor, 2 dk bile sürmüyor.

Şimdi thy'ye vereceğin askerlik belgesinde muaf olma sebebin yazıyorsa mülakatta direkt kendileri eleyebilirler. Veya sağlık aşamasında doktor eleyebilir. İsterseniz bu raporu veren hastanelerden birini arayıp ilgili doktordan randevu alın. Kesin cevabı onlar verir size.

Memuriyet için bile sağlık kontrolünde psikoloji için geçmiş ilaçların listesini istemişlerdi ama pilotluk için icao bilmem ne özel bir prosedür var onda daha sıkı olur.

askerlikten muaf adam yarım adamdır.

Kesin elerler benim eski ev arkadaşım pilot oldu. Götün nizami oturuyor mu koltuğa diye bakıyor adamlar.

erkek arkadaşım pilot. adam sorun çıkarırlar diye değil psikiyatriye, danışmanlık almak amacıyla psikoloğa bile gitmiyor.

Alıma engel değil thy kendi muayenesini ucus hekimi olan yerlerde yaptırıyor

Oyle bi bozuklugun varsa zaten psikoloji mulakatinda elenirsin.

Selam ben de kabindeyim, hastanedeki uçucu tayfa için verilen sağlık raporu esnasında çok özel bir muayene olmuyor, fakat şirkete giriş mülakatlarında iyiden iyiye sinirlerini gerebiliyorlar, orada belki sıkıntı oluşturabilir. Yine de şansınızı deneyin derim, ama bir de ilk girişte yaşadığınız sağlık problemlerini de soruyorlar, saklamayı düşünmezsiniz herhalde böyle bir durumu.

gerçek rakamlar üzerinden konuşalım istersen maaşın 1500 tl ise para biriktirmek istiyorsan evet 500 tl kira ile(ev arkadaşlarının olduğunu varsaydım) zor biriktirirsin ama biriktirirsin bu senin hayatından ne kadar ödün verdiğine bağlı. elektrik su doğalgaz telefon internet faturaları yediğin içtiğini düşüp hiç sosyal aktiviten olmadığını var sayarsak birikebilir.

zor bir durum öncelikle ama ne olursa olsun bence geçinemeyen anne ve babanın yanında büyümesinden daha iyidir boşanmak her gün anne ve babasının tartışmasına şahit olarak büyümek çok iyi bir şey değildir diye düşünüyorum. siz onla daha çok vakit geçirerek bu zor zamanı atlatabilirsiniz diye düşünüyorum.

zor süreç Allah hepinize güç versin +1
denklemciye katılıyorum aile içinde bir sıkıntı varsa çocuğun bu sıkıntıları görmesindense nispeten görmemesi daha iyidir.
çocuğum yok bu konuda size nasihat vs vermek zaten haddim değil, çocuğunuzu sürekli arayın ve motive edin derslerine yoğunlaşması, arkadaş çevresi edinebilmesi için okula uyum için ona biraz dışardan destek olmaya çalışın.

Bu konuda anneniz dayısı teyzesi ne de çok iş düşüyor. Her ne kadar imkansız olsa da ona yokluğunuzu hissettirmemeye çalışmalılar.

Çocuğunuz için bugünlerde aldığı destek kendine güven duygusu bağımsızlık duygusu gelecek için çok faydalı da olabilir zararlıda olabilir bu tamamen çocuğunuzun karakterine bağlı.

@basond okula ve arkadaşlarına çok çabuk alıştı, o konuda sıkıntı yok.
Tek sorun bizi ozlemesi ve yoğun ders programı. Çünkü bu yıla kadar çok rahat öğrencilik geçirdi ve bu rahatlık beni çok geriyordu.evde olsa boş ve asosyal birey olacak.
Çok duygusal yapısı var beni düşündüren konu bu.

Ailem ellerinden geldiğinin fazlasını yapıyorlar biliyorum, kendiside mutlu onlarla.

@denklemci haklisin artık h.içinde de bir günbile olsa gidip kalicam yaninda,en azından alışıponu mutlu gorene kkadar.

merhaba.

çocuğum yok ama naçizane fikrimi yazayım.

eminim ki siz de oğlunuzun yanınızda kalmasını, her akşam okuldan döndüğünde onu görmeyi isterdiniz. eğer böylesinin daha iyi olacağından emin olmasaydınız onu annenizin yanına göndermezdiniz. ve aklı başında bir anne "bence böylesi daha iyi olacak" dediyse, diğer bütün ihtimalleri düşünüp elemiştir zaten ve öylesi gerçekten daha iyi olacaktır. içinizi ferah tutun.

7. sınıfa giden bir çocuk sizin için çok küçük belki ama haftaiçi annesinden uzak yaşamak için çok küçük değil. 12 yaşında bir çocuk; hem aklında, hem de bilinçaltında sizin onun iyiliği için onu bıraktığınızı hem davranışlarınızdan, hem annenizin ve kardeşlerinizin ona gösterdiği ilgiden ve sevgiden anlayabilir.

ben de 8. sınıfı bitirdikten sonra annemi babamı bırakıp istanbul'a geldim okumak için. benim gibi 48 (kırksekiz) kızla birlikte aynı "odayı" paylaştık geldiğim ilk sene boyunca. her kızın ailesinden ayrı kalmaya verdiği tepkiler farklıydı. kimisi güçlü durup gıkını bile çıkarmadı, kimisi derslerine, kitaplarına sarıldı onlarla unuttu ailesine duyduğu özlemi. çok büyük bir çoğunluğu da okulu dersleri boşverip ilk dönemin sonuna kadar her gece, ama her gece "yapamayacağım" diye ağladı. gece ışıklar kapandıktan sonra saatlerce teselli ettiğimiz (yani sarıldığımız, elimizden başka bir şey gelmiyordu) arkadaşlarımız vardı. o yurda bugün gitseniz manzara eminim gene aynıdır. içiniz acır annem diye ağlayan 14 yaşındaki kızları görünce. ay çok acıklı oldu, kemalettin tuğcu romanına döndürdüm pardon =) neyse yani hepsi okudu etti ve mutlu insanlar olmuşlardır eminim. ben oldum en azından. oğlunuz da olur.

bir de oğlunuz şu anda sizin onu ne kadar özlediğinizi ve bu duruma üzüldüğünüzü fark edemiyor olabilir. sanıyordur ki sadece o sizi özlüyor, siz de onun üzülmesine üzülüyorsunuz. ama gelecekte bir gün aslında sizin onu bırakmanızın asıl sizin için ne kadar zor olduğunu anladığında size teşekkür edecek. mesela annem beni o yurda bırakırken hiç belli etmese de nasıl da içi sızlamış olmalı. ben o zaman bunu anlayamamıştım ama şimdi onun için benden ayrılmanın daha zor olduğunu ama daha iyi bir geleceğim olsun diye bensizliğe katlandığını görebiliyorum.

oğlunuz da aslında her zaman onun yanında olduğunuzu ve önceliğinizin o olduğunu hissettiği sürece iyi olacaktır. üzülür özler falan ama bir şekilde halleder. hem ne mutlu ona ki onu kendi çocuğu gibi seven, ilgilenen insanlarla birlikte yaşıyor.

@istanbul gerçekten bu kararı alana kadar çok düşündüm, elimde olsa bunu çok uzun zaman önce yapardım ama sanırım en doğru zaman bu yıldı.

istabul kanatlarimin altında' +1
benzer durumu ben de yaşadım. biz daha kalabalıktık. yapamayıp geri dönen bir iki kişi oldu, bir süre ağlayanlar oldu sonra onlar da duruma alıştılar. Hiç ağlamayan çoğunluktaydı. Hepimizde ara ara gariplik çökme, eve gelince gitmek istememe, özlem oluyordu yine de.

Her çocuk olaylara farklı tepki veriyordan hareketle çocuğunu en iyi sen tanırsın, ilerde atlatamayacağı izler bırakabileceğini öngörüyorsan kararını değiştirmeyi ya da şimdiden uzman danışmanlığı düşünebilirsin.
Bence bunlar için erken, ayrılığınız henüz bir ayı bulmadı bile. Duygusal, özlemle geçen haftasonları beklenen bir durum. Tersi anormal olurdu.

Bir de çocuğun kendi ile ilgili kararlarda söz hakkının olması bu gibi durumları olumlu karşılayıp, olumsuzluklarla başetmesini sağlar.
Kararı birlikte mi verdiniz, senin kararına mı uyum gösterdi bilmiyorum.
Karar sürecine katılmadıysa bunu konuşmanız çok iyi olur. Bir süre durumu gözlemleme olanağı da oldu. Yalnız bunu duygusal anlarınızda yapmayın ikiniz de çuvallarsınız. Mesela bir başarısının ardından yapmakla "seni çok özlüyorum" sarılmasının ardın yapmak farklı sonuçlara yol açabilir.
Bir de birlikte karar aldıktan sonra sende tereddüt hissetmesin. Senin tereddütün tutumun ona da yansır.

@hayat aklını ...karariri birlikte aldık, daha doğrusu ben onerdim istermisin diye o da isterim dedi ve büyük mutlulukla gitti.şimdi dediğin gibi veri adim atmamak için taviz vermeden sürekli konuşuyorum.o da alisicam daha yeni başladığım için böyledir belki diyor ama duygusal oldugu icin daha da derin yaralar açar mı bu kararim onda diye bugün iş yerine zor geldim.

Sabah midem bulanıyor derken ben gitmeliyim dedim çıktım. Çok koruyucu bir anne oldum ve bu durumda hoşnut değilim,biraz basının çaresine bakabilmeli diyorum,sonrada çok mu küçük haksızlık mı ediyorum demekten geri duramiyorum.

O denge hep zor olmuştur bu yaşlar daha bi zor oluyor.

Ben böyle durumlarda bazen tersine taktik uyguluyorum. "İstersen tabii vazgeçebiliriz, bu senin hayatın ben sana yönderlik etmek için buradayım, ne yapmak istiyorsun onu konuşalım vb "diyor ve konuşma için süre koyuyorum. Bir süre düşünelim, iyice tartalım haftaya bunu konuşuruz gibi.

Şimdi sen iş yerinde kafanın bi tarafında kıymık gibi onu düşünerek geçireceksin o zamanının %90'ını okulda arakadaşlarıyla mide mulantısını unutmuş hahaha hihihhi geçirecek. Biz bunu göremiyoruz da ayrım ondan zor oluyor. Şimdi öğle tatili, olanağın varsa git gizliden gözlemle, bak.
Sana en iyi done sen olmadığında ne yaptığı, nasıl davrandığı olsun. Çocuklar anneye mızmızlanır çünkü şevkat isteklerini doyurmak isterler.
Arkadaşlarıyla tanış, onlarla neler konuştuğu hakkında bilgilenmeye çalış. Daha çok dert mi yanıyor, dert mi dinliyor, şaka mı yapıyor, neler konuşuyorlar. Çocuk hakkında en iyi donelerden biri de arkadaşlık ilişkileri oluyor.

İyice gözlemleyip donelerini çoğalttıktan sonra ters psikoloji mi yapacaksın, kesin tavır mı sergileyeceksin, kararını mı değiştireceksin... ne yapacağına karar vermek daha sağlıklı olur.

Dun bu şekilde konuştum ama biraz sert oldu.bu gidişle gelecek yıl bu okulda olmucaksin sanırım dediğimde çok üzüldü ve 'alisicam daha yeni başladım' demeye başladı. Artık nasıl konusacagimi
kestiremez duruma
gelmistim çünkü.

Gitme şansım yok ama kardeşim okulda öğretmen olduğu için o gözlemleriyleuyumu ve aarkadaş ilişkileri çok iyi diyor.
Çok haklisin yarın akşam tekrar gitmeyi düşünüyorumve uzun uuzun yine konusucam.buz hep konuşarak geldik bu zamana,farkındayım artık uzun uzun konuşamadığı için benimle,bu bunalımı yaşıyor.

valla cocugunuzun zorlanmasi guzel bir sey. destek olun. ileride özgüveni yüksek bir birey yetiştirmiş olursunuz. hayat hep zor.

3 haftada bir şey olmaz da orta ve uzun vadede debriyaj balatasını yiyorsun, daha zor vites geçmeye başlıyor, artı debriyaj pedalı çok sertleşiyor. sağlıklı bir şey değil, vites kutusu ve debriyaja işkence ediyorsun.

Debriyaj balatası biter. Debriyaj bilyası bozulur.

Baskı balata volant ve gobek bilyası asınır baskı balata zaten 100 bin km civarı değişir normalde ama bu sekilde 20 bşn km de biter ayrıca volant hasar gorur o da en dandik arabada 2000 tl tutar debriyaj vites gecişinde sanzımanla motoru ayırıp vites değiştirmek için kullanılır devamlı duz yolda basmak guc kaybettirir

Düzgün kullanımda 5-6 senede bit debriyaja 1000 tl verecekken her sene 1000 tl verirsiniz. Bu hatalı tarzdan vazgeçmelisiniz :(

tekerler ile motor arasındaki bağlantı(baskı balata dedikleri) kısa sürede hemen aşınır araba viteste sarsılmaya başlar. Vites kutusunda sürekli yarım yük bindiğinden vites kutunuz hasarlanır.

Acilen bu huyunuzdan vazgeçin.

Çok teşekkürler herkese. Üç haftadır trafikte, ışıklarda, kısa süreli beklemelerde, vs. sürekli yarım debriyaj yaptım. O zaman bir ustaya götürüp baskı balatalara falan bir baktırmam gerekiyor sanırım.

Tabii hem bu tarz yanlış alışkanlıklar edinmemem için hem de başkalarının hayatını riske atmamak için bir direksiyon eğitimi almam şart, bilmeden araba kullanmam akıl karı değil aslında... Ehliyet yenileme gibi bir kural gelmesi lazım gerçekten.

Boş bir yerde alıştırın kendinizi. Dur kalk yapın, üşenmeyip durunca vitesi boşa atın. Ayağıda soldaki boşluğa koymayı alışkanlık haline getirmek gerekiyor. Debriyaja basmasanız bile üstünde durmamalı.

Baskı balataya baktırmak diye bir şey yok yalnız, daha doğrusu çok zahmetli. Şanzıman indiriliyor o işlem için. Sırf söküp takmasına 300 400 tl isteyebilirler. Kesin değiştirtmeyeceksen söktürme.

@reactionic çok teşekkür ederim, yarından itibaren dediğiniz şekilde alıştırmalara başlıyorum.

@dannycarey o halde üç haftada çok büyük hasar oluşmamıştır diye varsaymam güvenli olur mu? Teşekkürler.

balatalar aşırı ısındığında tutma kabiliyetini kaybeder yolda kalırsın, ayrıca balatalar erken biter, yakıt tüketimin artar, bir de pis kokar.

utopia. iki sezon. muhteşem. hele renkler, sahiden harika.

tam dediğin gibi değil ama tema o sayılır.

(bkz: what happened to monday )

@rahip janick, onun konusunu çok sevdiğim için başka benzer bir şeyler arıyorum zaten:) ama ilk mesajda belirtmediğim için tik veriyorum. teşekkürler :) varsa başka önerin alırım:)

inferno

kingsman

www.imdb.com

tayt giymeyin diye boşa demiyoruz. hele dışarı çıkarken hiç.

tay çöpe +1.

makinede yıkamayı dene çıkarmaz ise çöpe

ay o cok lanet bi ot. kopegin patisine yapisiyor, cektikce de daha gomuluyor gibi yapiskanli igrenc bi sey bogk. cok miktarda bulastiysa tayti atin.

Ilık suya bas beklet bakalım bi gece kadar. yarın da makineye atar yıkarsın. Belki yumuşayıp çıkar. Organik madde olduğu için bulaşık makinesi deterjanı da çıkarabilir. Şimdi yazarken aklıma geldi. Suya basarken bi tablet at içine. Faydası olur mutlaka.

Mazda 323 bulabilirsen.

Chevrolet Kalos

Opelcorsa bulabilirsin ufak ihtimal de olsa

Fiesta 2001 1.25 ghia

eski efsane kasa corollolar da olabilir 1.6 enjeksiyonluları güzel araçtır.

Lada kalina

Stajdayken serviste simit yiyordum. İş yerinde poğaça ve meyve suyu. Çevremdekiler evden sandviç getirip yiyorlardı. Ben uğraşmıyordum.

ben öğle yemeğine kadar bekliyorum.

işyerinde zeytinli poğaça vişne suyu

İşte.
Bazen müsli, bazen domates+peynir+yumurta+biber salatası, bazen yarım tost, bazen de sakallı. (Peynirli olan)

evde. kahvaltıyı işyerine bırakmak kocaman bi hataymış 1 sene böyle yaptım, şimdi birkaç aydır evde yapıyorum ve çoheyi. poğaçayla simitle ömür geçmiyor.

Üşenmediğim günlerde sallama çay+zeytin peynir vs
Veya cornflakes

Üşendiğim günlerde kahvaltı yapmadan çıkıyorum, zaten yarım saat önce iş yerinde oluyorum, kahvaltı da çok ucuz, orada yapıyorum 3 4 lira tutuyor

2 tane muz yiyorum. Mideyi rahatlatıyor ve partik oluyor. Kışımda ballı limonlu ıhlamur yanıma. Süper oluyor. Tavsiye ederim.

iş yerinde simit, poğaça tarzı şeyler. ama artık gına geldi. biraz daha erken kalkmayı göze alarak evde yapmak istiyorum ben de artık.

kahvaltı hep hazır olur sabahları ama zaman darlığından dolayı portakal suyundan bi firt alır, çıkarım. halledemiyorum pek.

küçük bi kavanoza 2 yk yulaf, 1 yk chia tohumu, 1 tane doğranmış meyve, 1 bardak süt yanında da haşlanmış yumurta götürerek olayı kapatıyorum.

kahvaltı yapmayarak hallediyorum. 15 dakika falan varsa bi poğaça alıp yürürken yiyorum. o da haftada 1-2.

Akşamdan tostu hazırlıyorum, uyanınca makineye koyup üstümü giyiniyorum. Evden çıkarken alıp yürürken yiyorum.
Bazen muz yiyorum yolda aynı şekilde. Nadiren adam gibi oturup kahvaltı yapıyorum.

Zamanım varsa evde yapıyorum, zaman darsa hiç yapmıyorum. Evde yapacaksam duşa girmeden hemen önce yumurtayı kırıyor / haşlanmaya koyuyorum. Kaseye de varsa yulaf (Dr. Oetker Vialis) ve sütü koyuyorum.

Poğaça, simit vs. ile yıllarca midemi çöplüğe çevirmişim. Çok pişmanım. Artık poğaça yiyeceğime öğlene kadar aç duruyorum. Kahvaltı yapmamak, poğaça yemekten çok daha iyidir bence.

Bir süre evden sandviç götürdüm. Sonra bir arkadaşla birleşip ortak buzdolabı aldık. İçine zeytin, peynir, ekmek, yoğut falan koyduk. İşe gelir gelmez kahvaltı yapıyordum. Sonra işi büyütüp ocak aldık, menemen yapıyordum işte. Şimdi ya evde yapıyorum ya da iş yerindeki buzdolabından malzemeleri alıp yiyorum.

işte müsli (eti litalif + 200 ml sut)

evde. bazen kaşarlı tost, bazen omlet, bazen quark üstü yulaf. eşim hazırlıyor sağolsun.

İş yerinde. Peynir, domates, zeytin ezmeli dürüm (kepekli lavaşa) yanında 1 haşlanmış yumurta. Ya da kesilmiş domates ve peynir götürüyorum bir kaba koyup, yanında 2 haşlanmış yumurta.

Uzun zaman işyerinde simit + peynir + çay ile hallettim. Ama şimdi diyetteyim. Akşamdan yoğurdumu, meyvemi hazırlıyorum, yemek 10dk sürmüyor bile, sonra iş.

barınmak güvenlik ve el işçiliği sağlık giderleri çok pahalı orada traş olmak arabanın farını değiştirtmek vs gibi el işçilikleri buraya göre pahalı gıdalar da çok ucuz değil tabi.

fakir olanlar, tembel, calismayi sevmeyen, junkie tarzi hayat tarzini, sosyal yardimlarla gecinen. cocuk parasi, issizlik maasi vs.

parayi ne mi yapiyorlar?

yurtdisi tatiline gidiyorlar, ev aliyolar, evde 4 kisi varsa 4unun de arabasi var, belki kaliteli yiyip, daha fazla sosyallesiyorlardir. ama en buyuk gider, 30 sene mortgage odemek zorunda kalinca oyle cok da ahim sahim para biriktiremiyorlar. sonra bunun emeklilik sonrasi hayati var, bakim masraflari, saglik masraflari vs cok. genel olarak daha kaliteli yasiyorlar iste. o dedigin ekonomik olarak imkansiz zaten, herkes kazancinin cogunu biriktiremez, oyle bir ekonomik donusum yok.

Turkiye gibi fakir ülkelerde halkın gelirinin aşırı kısmı gıda, yol ve ısınmaya gider. batıda ise barınma, sağlık ve egitime gider (avrupa ve abd farklı elbette). ayrıca finansal yatırıma ve emeklilige gider.

ha bir de bizdeki gelir vergileri düşük herkes sadece kdv ve ötv'ye bakıyor. milletin maaşından (ortalama) %23 değil de %45 vergi ödese anlarlar farkı... hele iskandinavyada ortalama %50'yi vuruyor.

camaro, corvette, mustang memleketinde renault fluence muamelesi görüyor. performans modelleri olmadıkça bakmam şahsen.

amerikada 75 bin dolar kazaninca 10 bin dolar vergi oduyorsun yillik
keza avustralya'da 80 bin dolar kazaninca 17 bin dolar vergi oduyorsan.
nasil yuzde 30lara 40lara cikiyor?
turkiye'de 70 bin lira kazanc icinse 26 bin vergi odeniyor. yine turkiye kotu?

@ baldur2 olaya sadece gelir vergisi açısındna bakmışsın. amerikada tac ortalama 8 bizde 18. benzinin galonu 2,5 dolar ki galon yaklaşık 4 lt.

yani gelir vergiis değil olay, alım gücü yüksek adamlarda. et süt fğyatlarından bahsetmiyim bile,

yine türkiye iyi mi ?

oscar
ben turkiye kotu diyorum zaten.
verdigim oranlara bakarsan turkiyenin daha yuksek vergi kestigi acik.

Araba ucuz evet.
İsveç'te yaşıyorum araba alırsın 10 bin liraya güzelinden, dizel olursa eskiyse yıllığı 3000 4000 kron vergi ödersin. Bunun daha sigortası, servis maliyeti(işçilik çok pahalı), park kirası(mecburi) falan var.

Hepsini geç bir müstakil ev olmuş şehir dışında 8 milyon kron. Ortalama maaş 15-20 vergiden sonra eline geçen.

Cappy yaZmış biri iyi güldüm. En ucuz 1 litre meyve suyu 20 kron. 7-8 lira yapar. Ki o dert değil kiralar çok aşırı yüksek. İngiltere'de millet karavanda yaşıyor geçinmek için.

Çok kolay sanıyorsunuz Batı Avrupa'yı. Eğitimin yoksa garson bile yapmazlar. Evet 7-8 saat mesain vardır ama bizdeki gibi goygoy yapamazsın eşşek gibi çalışman gerek.

Eğitimin iyiyse milyonlar kazanırsın zaten dert değil. O zaman da emeklilik için gider Türkiye'den İspanya'dan falan ev almaya çalışırsın. Zira yaşam çok boktan Almanya, İsveç, Norveç gibi ülkelerde sıkıcı depresif.

Altımda Bmw olsa kaç yazar güneş saat 11'de doğuyor amk. Yollar karlı buzlu. İnsanlar evet medeniler ama buz gibiler kimsenin düzgün arkadaşı yok.

Türkiye'ye dönmem, afedersin sınır dışı etseler yine dönmem ama ya lan hayat bunlara güzel düşüncesi çok yanlış yok öyle bir dünya.

@ bgbo şu bahsettiğin şeylerğn türkiye den ne farkı var? türkiye dr ev almak kolay mı ? turjşye de vergiler düşğk mü ? asgariöücret 1400 tl, bu adsm be yiyecrk ne içecek kira da verince ? isveç te asgari ğcret alan biir ile tr de alan biir aynı standardı mı yaşıyor sence

tek katıkdığım nokta turkiye iklimi keisnlikle daha güzel orada haklısın :)

Camussar attığın linke bakılırsa gıda ingilterede daha ucuz gelire oranla. Türkiye'de ucuz bir şey yok gibi xd

Isveç'te asgari ücret yok. Saatlik ücretlendirme var. En basit iş için bile gymnasiet mezunu olman gerek(toplam 14-15 yıl eğitim).

Türkiye'de asgari ücretle çalışan adamın ne eğitimi var? Yabancı dil, bilgisayar kullanımı, insan iletişimi, iş kabiliyeti ne düzeyde?

Burada işçilik önemlidir ama bizdeki iş kalitesinde çalışan işçi aç kalır.

İyi bir berber 800 krona saç keser mesela. Ama bizdeki berberleri kapısından sokmazlar öyle bir salonun.

Dediğim gibi Türkiye ile kıyaslamam zaten ama sorun şu ki hayat kolay değil hiçbir yerde. Vay ben yan gelip yatayım bana ayda 20 bin kron maaş versinler yok öyle bir şey. Telefon götürmüyor insanlar işe burada düşün ciddiyeti. Haketmek zorundasın her ne yapıyorsan. Ee zaten kabiliyetli insan Türkiye'de de iyi kazanıyor.

refah parametleri bellidir haci. bir telefon, bir araba almak icin ne kadar saat calistigindir, et yemek icin, bira icmek icin hayatindan kac saat feda ettigindir. ortalama bir isle ne kadar kaliteli bir yasam surebildigindir. soru basit, turkiye, ingiltereden daha refah diyorsan, seninle daha tartismaya gerek yok. sen sanirim sirf urun fiyatlarini kiyasliyorsan, yalniz o urunleri maasla aliyorsun, bir de maaslari kiyasla istersen?

aga turkiye'de insanlarin maasi pound degil. veya ingilteredekiler lira kazanmiyor. verdigin linkler bunu hesaba katmamis, ne verisinden bahsediyorsun ya. anlatamayacagiz sana bunu anlasilan. olay veriyse turkiyede asgari ucret 300 pound, ingilterede 2000 pound. buyur veri.

Avrupa’da, Amerika’da araba vergisiz he mi? E tabi insan bütün bildiklerini ekşi sözlükten öğrenmiş olunca böyle oluyor.

yaşam masraflarını karşılaştırmayın boşuna o attığınız linkte local purchasing power yazıyor zaten direk ona bakın ne yapacaksınız bizim paramızla orada ne kadar az şey alındığını? adamlar tl üzerinden mi maaş alıyor sanki.

ana soruya cevap verecek olursak sosyallik demek istiyorum. amerikada ciddi anlamda dışarda yeme olayı bi gelenek. aylık 100lerce dolar harcıyorlar sosyalleşmeye. boş bi günde evde oturmak fakirlik ya da asosyallik olarak görülüyor.

Yaşam o kadar ucuz değil, bir kısmı biriktiriyor ev alıyor ülkeye göre mümkünse tabi bu.

Kuzey avrupalılarda tatile sadece ucuz turlara değil, dünyanın herhangi bir yerine birkaç hafta hatta istisna olanları aylarca gidebiliyor.

Ayrıca abd'de yıllık 100k+ maaş alıp, FIRE denilen şey ile yaş 40 olmadan emekli olabilen bir ton insan var. O parayı, genç yaşta Türkiye'de biriktirmek, maaşlı çalışan için imkansız mesela.

mesaj attım silme duyurunu

neden olsun ki millet çatır çatır alıyor araba,
devlete daha çok para lazım zam olur indirim olmaz gibi şu sıralar.

Adamlar nerden kitlerim diye yanıyor :)

trollziya: 2009 da kriz sebebiyle olmuştu. etkilerini yumuşatalım hesabı.

engellilerin ötvsiz araç alımlarını bile sınırlandırdılar.

olmaz, zaten ekonomi bok, başkanlık seçimine kadar gemiyi batırmadan götürmek istiyorlar.

Bir ihtimal, ne zaman olacağı belli olmayan yerli otomobilde ötv daha az olabilir.

Sen "abi maaşımın 35%'ini vermeyin gerek yok" dediğin gün ötv de inebilir.

ya zaten siyasi bir oyundu bu.
ölümü gösterip sıtmaya razı etmek.
baş kahraman erdoğan tabi ki.
%30 olur.

şu anda idlib'deki savaşı finanse etmeye çalışıyorlar. kısa vadede indirim yok...

Zam gelir indirim gelmez. İthalatı azaltmaya çalışıyorlar. Ötv indirimi gelirse talep artar. Türkiye boka saran bir ekonomi olduğu için giren paranın çıkmasını istemiyorlar. Çıkınca geri gelmiyor nitekim.

kalkmak bir yana, ötvnin kdvsinin ötvsi vergisi gelebilir.

ayrica, yardın @dannycarey

0 ihtimal. Her seye ragmen araba satiliyor, tepki yok bir sey yok, vergi geliri de lazim, niye indirsinler ki?

aç hava yapmış olabilir ama kokusu değişmiştir yüksek ihtimalle at derim
dolapta falan değilse bakerilenmiştir

at.

At

ben geçen kapağını açarken bildiğin kese kağıdı gibi patladı. sıcakta beklemiş. içtim. öyle daha faydalı. yoğun fermente...

At tabiki de. Midenin o şekilde sancıyla şişmesini istenemezsin değil mi?

kac kez babanla ciktin ki? tabii ki babani seciceksin ama sen bu soruyu sorduguna gore coktan arkadaslarini secmissin bile.

baba

Baba , düşünme daha

yav millette ne babalar var doğum günü için hazırlık yapıyor heyecanlanıyor falan. bizim rahmetli pederden görmedik biz tabi böyle şeyleri bir garip oluyor insan.

böyle güzel bir baban varsa babanla git. ilgini çekmeyen bir şey olsa bile adamcağız özenmiş senin için.

arkadaşlar girer çıkar hayatına da baba bir kere çıktı mı yitip gidiyor işte. değerini bil bence beraber geçireceğin anların.

baba.

arkadaş kim.

babanın heyecanını kırma derim. adam o kadar heyecanlanmış, bir şeyler yapmak istemiş. arkadaşların bir şeyler yapmak isterse dönüş vaktinize denk getirtmeye çalış. hem babanın hem arkadaşlarını kırmamış olursun.

Arkadaşlar daha kesin bile değil elbette baba diyorum.

kesinlikle baba, adamın hevesini kırma +1. millette ne babalar var, benimkisi "ne zaman doğmuştun sen" diyo shfjsk

Allah göstermesin vefat ettiğinde keşke babamla daha çok vakit geçirseymişim dememek için. Baba diyorum

Baba.

Sadece birini tercih etmek zorunda mısın? Ben olsam kursa giderdim ve arkadaşlarımla vakit geçirirdim. Akşama da babama zaman ayırırdım.

Babanı.

babam doğum günümü hatırlamadı bile. babanı seç. x. doğum günümde şunu yapmıştık dersin.

Baba kazanır,

salla ihtimalli iyilik yapacak arkadaşları, yapacak olsalar öncesinde geliyor musun, diye sorarlardı.

kesinlikle baba

Haklısınız, babamı seçtim, teşekkür ederim. bu arada geçen doğum günümü unutmuştu, akşam annemler sürpriz yapınca nasıl unuttum diye üzülmüştü, yani klasik baba aslında=) yaşımı sorsam eminim bikaç yaş düşük söyler çünkü kendisi de inanamıyor sanırım=) ama bazen böyle düşünceli olası tutar, ki unutsa da sıkıntı yok benim için, yeter ki sağ olsun.

Muzlu puding. Menüde mus(muzlu) olarak geçiyor

mus olabilir ama çikolatalı mus diye verirler bu limonlu yada muzlu olabilir.

mangolu panna cotta.

Hayır.

Orijinali bile saçma.

Hayır.

bir şeyin izlenmemesi için yerli olması yeterli.

orjinali başlarda güzel gibi idi sonraları çok baydı
yerlisi yüksek ihtimal kalitesiz olacağından pek ihtimal vermiyorum.

ben şahsen dönüş bile yapmazdım.
biraz farklı bir kafa yapısı var demek ki diyorum.

ben olsam işe alırım.

böyle adamlar başarılı her daim.

gevsek bi adama benziyor, s.edebilirsin bence

Gidip reddederdim.

Bence aynen sor bunu, kafan mi güzel kardeş diye.

İkcı değilim ama bu kadar sorumsuz ve rahat birisinin iş disiplinine inanmak pollyannacılık olur

tayland

tayland+1

ben kisinda gitmistim, ara sira yagmur yagiyordu sadece :) hava oldukca sicakti, deniz falan super.

Tayland, malezya, singapur, filipinler, endonezya..
Meksika, abd'de florida.
Bahamalar vs vs.

Ekvatorun çevresi.

Sıcaksa Dubai ama
Ilık olsun Avrupa olsun dersen Portekiz İspanya falan da olur

Ispanya sayilmaz, bildigin yaz olacak yil boyu.

okudum ve şok oldum.

ne kadar her şey berbat lan. aha seni bu şikayet etti deyip hedef göstermektir bildiğin bu.

ilk olarak benim tavsiyem magazadan her arandığında konuşmayı kayıt etmen (bu önemli) ve durumu bimer üzerinden yazman ve tüm muhatapları devlet kurumu dahil şikayet etmen.

not: hukukcu vs değilim.

Numara gerekli olabilir de isim soyisim çok da gerekli değil sanki. Kaldı ki adres bilgim de olabilir ellerinde.

kayıt etmek yasal değil deniyor. hukukçu olmayan çözüm üretmesin abi.
olay enteresan, türkiye'de işlerin nasıl yürüdüğüne dair güzel bi örnek olmuş.
geçtiğimiz aylarda birine hakaret davası açmıştım ben de. mahkeme kağıdı geldi ve elemanın adresi şu anda önümde duruyor. bence bu da ayrı bi enteresanlık.

oha diyorum
öncelikle devletin şikayeti kaale alması sevindirici ama bunu yaparken eline yüzüne bulaştırması da bir o kadar korkunç.

İsim soyisim adres vs paylaşmadıysan sadece numaradan belki sana ulaşmış olabilir bu numarayı çıkartın gibi o da aramış olabilir korkmana gerek yok diyorum ben. Telefondan size hitap ve konuşma şekli size fikir vermiştir ama gerici bir durum.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 12. Mddesinde, veri sorumlusuna birtakım yükümlülükler öngörülmüştür. 5. fıkrada, veri sorumlulularının öğrendikleri kişisel bilgileri hem görevleri esnasında hem de görevlerinden sonraki süreçte, başkalarıyla paylaşmaması esastır. Eğer bu yükümlülükleri ihlâl eden veri sorumlusu, aynı kanunun kabahatler başlıklı 18. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine göre 15.000 tl ile 1.000.000 tl arasında para cezasına çarptırılacağı öngörülmüştür.

Fakat olayın detayını tam olarak bilemediğim için sadece mevzuattan bilgi vermekle yetinip olaya söz konusu mevzuatın ne denli uygulanabileceğini kestiremiyorum.

Puanlandırma yapılmamış kuran-ı kerim'de.

level III günahlardan kesin yasak yani.

ne kadarını bilemem ama zina kadar değildir.

domuz eti yemek kişiyi ilgilendirir iken zina toplumsal sonuçları olan bir şey.

Haram demediniz mi?

Sevap olsa yenmez les gibi kokuyor yav.
Ne kadar gunah oldugu belli degil, haram diye geciyor. Icki iciyorsan ayni sey iste.