yeni tablet al ekonomiye can ver.

peki bilgileri yedekleyip format atabiliyor musun? microsoft tableti cok iyi bilmiyorum ama?

ekonomi kodamanlarıyla birlikte can verir inşallah.yok yedekleyemiyorum da. söktüm aleti diskini çıkarttım. bulamzsa diğer sürüceleri arar ordan boot eder dedim. bu sefer açılmadı. pis kilitlemişler saygı duydum. gavur forumları acer a yolla 50 papele hallederler diyor da ben adanada ne halt edebilirim buna. cloud raiders hesabım vardı 1 senedir oynadıgım. guncelleme alamadıgım için hesabıma giremiyorum. tek derdim bu vallahi. gitti güzelim oyunum. lan microsoft bu bana son kütüğün oldu. unutmayacam.

yok mu abi adana'da acer servisi?
format atamiyorum de onlar yapar.
hesabına baska yerden girme sansın niye yok?

Rica ederim.

ben de yaptım aynı şeyi. 5 yıl önce başladım şu an 19. sezondayım tavsiye ederim güzel oluyor.

ilk sezonlar güzel değil.

@historien indirip mi izlesem, yoksa internetten mi izlesem kotadan az gider?

ayni gider

bende ilk 26 sezon var torrentten indirmiştim.
iyidir simpsons ya.
tanıdıkça seviyorsun.

Simpsongiller şahane.
Ben de torrent'ten deliler gibi arayıp bulamamıştım, sonra koyverip buradan izlemeye başladım, 11. sezona kadar da geldim; koş yetiş:

putlocker.is

Bende note 3 var. Note 6 çıkacakmış bu sene.onu bekliyorum

Ben note 4 aldım memnunum valla

Note 4 +1

Note 5 değil, yanlış anlama ahahaha.

note 4 alacaktım ama vazgeçtim note 5 alırım belki ama note 6'nın fiyatı ve özellikleri nasıl olur bilmediğim için temkinliyim.

note 6s.

note 2 min ekranini 3. kez kirip da oehh dedikten sonra gunu kurtarmak adina ekraninin buyuklugne kanarak samsung grand prime mi ne onu aldim, onu kullaniyorum. goruntu var ses yok, dunyanin en boktan telefonu, devamli takiliyor.

note 4 alicam ben de ikinci el. 5 almam cunku degistirilebilir bataryayi kaldirmis dallamalar hangi akla hizmetse. note 4 bi uc sene daha keser bence.

p.s. note serisine bir kere alisan bir daha baska telefon kullanamaz arkadas, bu da boyle biline. ben ettim siz etmeyin.

telefonum bozulunca, note 2 kadar büyük olmasın diyerek samsung j5 aldım. hafızası hemen doluyor, ayrıca notte 2'de alıştığın ışıklı notifikasyonlar yok. ama yine de fiyatına göre fena bir telefon değil.

Olabildigince kalin iyinin. Teninize dogru pamuklu dis yuzeye dogru naylonlu urunler giyin. Corap da kalin olsun ya da iki uc corap giyin.

dekantlon'dan bak kayak malzemeleri diye fikir verir.

yedek kıyafet. iç çamaşır. çorap. milletin giydiklerini direkt tenine giymiyorsun zaten. o kadar titizsen kendi kayak kıyafetlerini alacaksın başka çaren yok.

pamuklu hayatta giymeyin. terlerseniz ıslanırsanız kuruması ömür sürer. alt üst içlik giyin. kayak montu pantalonunu ya decathlondan alın ya da gidin kiralayın bir şey olmaz

beni. :(

sucuk götürün. orda pahalı.

Universite ogrencisiysen en fazla asgari veririler turke yabanciyi bilmiyorum

Universite stajinda para vermek zorunda degiller. Sigorta yatar. Çoğu yer de vermiyor zaten. Ama uzun donemse asgari falan verebilirler. Turklere boyle. Yabancilara daha fazla ayrimcilik varsa aglarim zaten.

Sigorta yapıp 360-400tl falan veriyorlardı. Asgari ücret falan beklemeyin, ha 2-3 ay staj yapsanız ona "deneme süresi" diyip sonra asgari hatta şirketine göre beeeeelki biraz daha yükseğine işe alabilirler.

ne maaşı? hahaha

(anladın sen)

ben iki farklı yerde staj yaptım, ikisinde de asgari ücretin üçte birini verdiler. sanırım buna dair bir kural var daha azını veremiyorlar. ama 2 bin 3 bin veren şirketler de var tabi.

asgari ucret.

6111 sayılı kanun derki; "İşletmelerde meslek eğitimi gören örgün eğitim öğrencilerine, asgari ücretin net tutarının yirmi ve üzerinde personel çalıştıran işyerlerinde yüzde 30’undan, yirmiden az personel çalıştıran işyerlerinde yüzde 15’inden, aday çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin yüzde 30’undan aşağı ücret ödenemez.”

hangi şirkette hangi pozisyonda olduğuna göre değişir.

2000 diyelim.

1500 bulursan öp başına koy.

Ekonometri okuyan adam +1

Durum o denli vahim mi asgari ücret 1300

1200.

voltaj oynuyordur, ampulun omru kısalır, patlayabilir.

eğer voltaj oynuyorsa tek sorununuz ampül değil. envai çeşit elektrik aleti riskte demektir.

günde 60 km yapacaksın, ben olsam az daha büyük bişey bakardım.

valla bence kendinizi kaldırmayım. o mis gibi istediğiniz hayat hayalleri korna sesleri, selektörler ve küfürlerle inkitaya uğrayacak.

işyerimle aynı mahallede otururken bisikletle gidip geliyordum işe, çıkışta da eve geçmeden sahilde biraz turluyordum güzel oluyordu ama vespa ile o mesafedeki yola çıkılmaz..

bahsettiğiniz rota için en azından 250cc olmalı bence.

Bisikletli olani gerceklestirmem daha kolay simdilik, bunu yapan birkac arkadasim var ama vespa ile gidip gelmek cok uzak kaliyor dusuncelerim arasinda. Daha bugun dusunmeye basladim, bilgim yok hic :)

150lik alet 100filan basmaz mi? Yeter gibime geliyor o kadar hiz. Yetmez mi ki, alayim da 0-100u 3sn de yapsin gibi dusuncelerim yok.

vespa ile işe gitmek diye bişey varmış. italyan şehirlerinde, aynı dergilerdeki gibi, şehir içinde filan kullanılıyor gerçekten.
Ama, hey dostum, burası türkiye. (ve buraya eğlence olsun diye senin önüne kıran arabalardan küfürler gelecek)

xmax al.

0-100 ü 3 sn de yapsın demiyor kimse zaten. öneriler senin daha konforlu seyahat etmen için. selenin büyüklüğü yumuşaklığı vs. bel sağlığın için önemli.

150-250 arasibdaki fark motorun cc si degil mi? Sele filan da mi farkediyor?

ben 125lik scooterla işe gidip geliyorum ancak yolum git gel 3-4 km. vespa ile de 90-100 hız yaparsın ancak uzun mesafede yorar seni. 250'lik xmax kasa olarak da büyük ve konforludur. maxiscooter kategorisine girer. onla daha rahat edersin.

150'lik motor kullanıcısıyım, o mesafe için tavsiye etmem +1 belli bir hızın üstüne çıkamayacak o motor veya yokuşlarda boğulacak hızlanmayacak, ki zannedersem ilk motorun olacak. bu tarz şeyler otoyolda tehlikeli durumlara yol açabiliyor. zaten motoru alırsan da direkt o yolu yapma 2-3 ay pratik yap.

Hesabı kapatma olayıyla ilgili bilgim yok ama aileni üzmeden halletmeye bak.
Senin bi garantin olsun istedikleri için başlatmışlar, parayı geri vermek kötü olabilir. Onun yerine çaktırmadan ihtiyaçları olan şeyleri alabilirsin bence.

kapatırsan çok kaybın olur ve devlet katkısı alamazsın. bırak sürsün, onlar seni mutlu ettiği müddetçe mutlu oluyorlar demekki.

Şanslı insansın :)

kapatılmazsa ödemeye devam edecekler ve bence kötü bir yatırım aracı bes. onun yerine emeklilikte yazlığı yenilesinler, kendilerine bir şeyler alsınlar ne bileyim. artık çalışan benim, emekli olacaklar onlar. onların kendilerini düşünmesini istiyorum ben de, doğal olarak.

boşver 5 yıl daha devam edip çık sistemden.

içine sinmiyorsa sen de çaktırmadan evin başka ihtyiaçlarını karşıla. faturalarını otomatik ödemeye al kendine filan.

İki hesabı birleştir, ödemeleri minimuma çek. Aylık 50-100 civarına çekebilirsin. Kaybın olmaz böyle.

@douchebag en mantıklısı öyle görünüyor, kendi açtığım bes 7 yıl oldu. birleştirdiğimde 10 yılda hak kazanma kısmında bir değişiklik olmuyor değil mi? Bir de babamın açtığında doğal olarak sözleşmeyi imzalayan ben değilim, benim adıma açılmış olsa da. Birleştirme aşamasında böyle bir yetkim var mı?

@bordeaux onu zaten yapıyorum.

Ben gerçek hayatta bile samimiyet kurmakta zorlanıyorum açıkçası, sanalda tahmin edildiği gibi imkansıza yakınsak.

duyurudan sanal veya reel diyaloğa girdiğim kimse olmadı ve sosyal biri olarak bu duruma çok şaşırıyorum.

oran düşük. daha ileri gittiğim de oldu.

zero, nada, nul, nula, nol, нула, nialas, sero, kore, nolla, cero, nihil

Var bi kac tane. Tanisip da yuz yuze gorusmedigim pek olmadi. Cok iyi insanlar tanidim.

Zamaninda birkac zirveye gitmistim. Onlardan var birkac kisi. Genelde zirvelerde tanisiliyor zaten. Bir de bir zirvede tanistigim duyurucuyla iki yil beraberdik o kadar :)

biri ile tanıştım ben buradan. ankara'da içecek mekan arayışı içindeyken 'hadi gel beraber içelim' lafına düştüm sanırım. sevgili olduk sonra. baya seksli filan :/ nickini vermiyim şimdi ayıp olur.

duyuruda kızlar teklif ediyomuş ayrıca.

50+'dır sanırım.

samimiyet yok denecek kadar az. insanlar muhabbet etmeye cekiniyor sanki.
yuz yuze 1 kisiyle gorustum, hala da ara sira konusuyorum.

sadece kız arkadaşım,burada tanıştık.

buradan aşinalık iyi babam ya, napcan gerisini.

@anonymice +6

Buradaki herkesi çok seviyorum öncelikle. İyi arkadaşlıklar kurdum, iş yaptığım insanlarla yüz yüze de konuştuk, yiyip içtik de.
15 falan diye tahmin ediyorum samimi olduğum kişi sayısı.

sıfır. sanırım sadece bi tanesi feysbukta ekli ama görüşmedik.

Görüştüklerim var, sadece yazışarak düzenli haberleştiklerimde var.

4-5 kişiyle düzenli sayılabilecek yazılma etme durumu vardı, 2-3 kişiyle de yüz yüze görüşme. kaldı sonra. ben yazmadım, onlar da keza.

var ama yine de iyileri. kötüler de var tabii ki de, bana mı var anasını satayım? herkeşlere var onlar.

2-3 kişi oldu sanırım.

www.eksiduyuru.com

fotolar bende acılmadı

açıldı.

ben herhangi ter bisi goremedim, ciftlesme zamanıyla alakalı olabilir mi?

usuyor olabilir mi acaba gariban :(

Usuyor olamaz cunku kaloriferi hic kapatmiyorum ve ev cok iyi isiniyor. Soguk evlerden degil.

Ciftlesme zamani bu zamanlar mi oluyor oyleyse cok iyi bana bir evlat versinler

Dışkısını kontrol ediniz, ötmesi nasıl ona bakınız, halsizmi duruyor, yemini yiyor mu bunları kontrol ediniz. Kafesini temiz tutun, vitamin verin. Muhabbet kuşlarının bazen böyle dönemleri oluyor ama bu o dönem mi bilmiyorum. Bu durum ne zamandır devam ediyor önemli ve yine de her ihtimale karşı bir veterinere götürünüz. Geçmiş olsun.

Çiftleşme dışında tüy döküm zamanları da var bunların, tam zamanını bilmiyorum ama. O dönemlerde de huysuzlaşabiliyorlar.

hasta ve halsiz gibi duruyor. benimkilerden biri böyle olduktan birkaç hafta sonra ölmüştü. pet shoplarda damla ilaçlar var. durumu anlatın veya gösterin uygun ilacı versinler.

Sabaha öldü

allah rahmet eylesin (kuşa bişi yok dedik ölmüs laNN:()

maalesef bizim kuş da böyle olduktan 10 dakika sonra ölmüştü. :/ başınız sağ olsun.

kışlık lastik kullan :)
şaka bir yana artık bünye birşeyler istiyor harekete geç

hormonlardaki duzensizlik baska bir probleme isaret ediyor olabilir. devam ederse bir doktora gorun derim.

tek çözüm rus emperyalizmi!

anladın sen!

^-^!

düzenli bir seks hayatın yoksa ya da uzun zamandır sevişmediysen olur.

her hafta bir ya da iki kere mastürbasyon yaparsan gece kamyon devirme olasılığın da düşecek, hatta sıfıra yakın olacaktır.

Ben on gündür boşalmadım ve devam ediyorum, kamyon devirme vakası olmadı.

Bence bu tamamen bilinçaltıyla alakalı. Kafanı çok meşgul ediyor, biraz düşünmemeye çalış.

ilk olarak bilinç altınla ilişkili. ikinci olarak da psikolojik. fazla olmasını istemiyorsan iki üç günde bir masturbasyon yap. hatta bir günde iki üç kere masturbasyon yap, düzelmiyorosa problem büyük demektir. düzelir diye düşünüyorum. ayrıca bu erken boşalma gibi bir rahatsızlık. şuan cinsel ilişkiye girecek olsan muhtemelen erken boşalma problemi yaşarsın. düzenli bir seks hayatın olunca hiçbir şeyciğin kalmaz, rahat ol.

Bu libidonun çok yüksek olmasıyla alakalı değil bence. Ruhsal bir sıkıntı olabilir.

avmlerin içinde gramla çeşitli şekerlemeler satan yerler var, oralarda oluyor genelde

Samsunglarda var ^-^

illa amerikan sömürgesi mi olacayız!
Kahrolsun amraikan emperyalizmi!

Haribo al, alman emperyalizmi gelsin ^-^

@üğpoıuy(nebcim nikin var ole insan asd falan yapar nickini)

sabah sabah ağır kaçar şopınhaur . onu aksam koyacam.

''kedimi 150 liralık telefon üzerinde bıçakladım,20 bin liraya kadar dizel arabaların dolar kuruna etkisi acaba paristeki kalma yerimi etkiler mi'' olur mu abime? saralım mı?

@üğpoıuy, naber?
bir sonraki duyurudan bahsedildiğini anlıyoruz, paradoks olmuyor:)

sabah sabah neyin duyurusunu açsam diye sorsammı diye sor.

al sana mis gibi döngüsel paradoks :)

bence dolar yaş.(1. sınıf styla )

abi 3 psikolojik sınırı devrildi mi kimse tutamıcak dolar enişteyi, bir kıvılcıma bakar bu da.

yok ya iki başkanlık maşkanlık açıklamasına bakar. bu ay bitene akdar 3.10 olur. yatırım tavsiyesidir, dolar alın.

yanlarına yazdıgın 12-14 bin ne oluyor onu cozemedim


kadınlar icin hijyenik ped ve erkekler icin joleden pek bi para kazanamassın gibime geliyor.

ama bi oyuncakcının yanına koyacagın top makinası falan biras satısları artırabilir.

şevkinizi kırmak istemem ama hiç birinin iş yapacağını sanmıyorum. hele ped kondom veren makinaları kırarlar. tanımadınız mı bizim milleti?

o saydıkların bence işe yaramaz. 1 liraya akıllı telefonları şarj eden makineyi, koy bence. o daha para getirir.

@all girls dream, o makinelerin aylık cirosu. top makinesi var zaten onu koyamayız.

@dkibs, ben de iş yapmaz sanıyordum da masaj koltuğu denen uyduruk alet ayda 14 bin lira ciro yapıyormuş. bu fırsatı değerlendirmek gerek diye düşündüm.

@komando kanı, şarj üniteleri bence kullanışlı değil. telefonu takıp başında beklemek çoğu kişinin işine gelmez.

muhafazakar bir anadolu kentinde eger tuvalet kabinlerine koyarsaniz prezervatif sizi sasirtacak derecede cok satabilir. ama malin biri gelip kirabilir de tabii.

el falı bakan makineler de baya ilgi görebilir.

bu aletlere bakıp ben "bunlar kullanılıyor mu yea" diyorum hep. tuvalet gibi rezil bi ortamda "hijyenik" ped ne kadar hijyenik. çok zor durumda kalınca rica ediyorsun yandaki hanımefendiye. varsa çantasında veriyor. 45145 kişi o an tuvalette olduğu için biri verir yani. masaj koltuğuna da para vermeden oturuyorlar, bip bip ötüyor. top ve sakız veren makineleri bilmiyorum. ben "anneeeğğğğ tooop" derken annem kolumdan çekiştirirdi. anımız bu kadar. aklıma bir şey gelirse yazarım ama.

ay şey geldi şimdi lsdşklflskd bu migrosun kipanın falan arabaları 1 tl ya. benim hiç bozuk param olmadığından sepete mecbur kalıyorum mesela. para bozdurucu bi makine olabilir ama komisyon alamazsın tabii 5 tl'yi bozmak için...

edit: photobooth koy ve adres ver gelirim valla.

5 günlük kamptan dönerken o yorgunlukla ilk mola istasyonunda 20 kisi sirayla masaj koltuguna para bayilmistik ki ucuz falan degildi merkezdekilere kiyasla. Ayni sekilde uzun yol sonucunda uyusmus bedenini canlandirmak isteyen adamlarca da bolca kullaniliyordu. Beklenmeyecek sekilde getirebilir.

Ayni sekilde comdom satacak otomatlar olmadigindan cevrede, eczaneden ya da marketten almaya cesaret edemeyen ya da meraklisi olup normalde almayacagi cesitleri denemek isteyenlerce inanilmaz tutulabilir.

Eger dinlenme tesisi gibi bir yerse ufak kozmetik seti, dandik dis fircasi, dis macunu slinde satin alindigini bolca gördüm. Apacilerin de jöle alabilecegine inaniyorum, hala kaldilarsa.

Ama bence dönemine göre en iyi para kazandiracak sey bence ya sosyal medyali bol filtreli sakali sukali bir photobooth ya da cikti ( fotograf ya da paloroid tarzi, hipster ceken) makinesidir. Ya da bu konseptte bir sey. Anlamsiz yerlerde inanilmaz rabet edildigine rastladim acikcasi. Bilmiyorum bulundugun yerde tutar mi...

bu makinelerle ilgili gelir rakamlarını aldığın kişi, madem bu kadar kazançlı, neden kendi girmiyor bu işe?
anadolu kentlerinin tümünün içine edeyim, bunlar içinde birkaç hafta gezmediğin, insanıyla muhatap olmadığın sürece asla anlayamayacağın yerler. büyükşehir sakini kafasıyla idrak edemezsin. garip yerler. bir makine koyarsın, statü sembolüdür, abanırlar, bir makine koyarsın, anca masrafını çıkarır. gösteriş yapmalarına yarayacak bir şey bulamazsan, hiç girme o işlere.

Masaj koltugu ayda 14 bin nasil kazandiriyor? Haftasonu haftaicine gore iki kat fazla is yapsa. 14000/4/9= 388 lira haftaici gunluk. Avm 13 saat acik kalsa 388/13= 30 tl yapar. Saatte 30 tl kazandirmasi icin onunde kuyruk olmasi lazim.

@mr goodcat, tek koltuk değil.

abi kuran okuyan otomat koy.

Sonra yatında paralarınla foto cektır gonder.

)))) ayıp etmiş

Yaptığı doğru değil. Ama bekleyeceksin mecburen 2-3 buluşma daha

oglum hem fakirsin hem de gönül işlerine girişiyosun. tasvip etmiyorum :p

2.bulusmani yaptigin sirada burada duyuru acmistin? Bu olaylar gercek degil. Trolsun.

uzaktan bakiyorum. miyobum.

vignette4.wikia.nocookie.net


Pek sıcak bakmıyorlar genelde. Sevenini bulmak zor.

onu yapan adam ileride vurdurur

zaten çok ümidim yoktu buna cevap geleceği konusunda :)

biri de demiyo ki rimjob ne aga

rimjob ne aga demeye gerek yok, google ile aratınca çıkıyor.

mrthany +1

ben genel olarak ''bunu yapan biraz şey olur'' tarzında yaklaşıldığını düşünmüyorum.

olum ne sapık adamlarsınız ya. lan sevdiğim bir kadına neden götümü yalatayım olum ne kadar yıkarsan yıka pistir, mikropludur olum orası.

sayenizde kelime hazneme "rimjob" diye bir kelime de eklendi ya ne diyim size.

Aga, böyle bir niyetin varsa önce testislere ikna oluyor mu bak bakalım, olayın akışında daha derinlere de indirirsin belki, kendiliğinden olur ya da olmaz, soru şeklinde talep şansını azaltır.

@candanag evet çat diye söylenmemesi lazım bence de. ben sanal ortam olması sebebiyle hem daha rahat cevaplanır diye düşündüm hem de iki saat hikaye anlatıp zaten düşük olan okunma şansını iyice düşürmeyeyim dedim.

@disardayim açık sözlü birine denk geleceğimi düşünmüyordum. :)

never have i ever oynarken birlikte calistigim erkek bir arkadasin bunu yaptirdigini ogrenmis bulundum. herkesin kendi tercihi ama istemsiz bir sekilde adamla arama bi mesafe girdi.

behzat komserimin bir lafi vardir: "bahcivan olmussun, biberin yok; .bne olmussun haberin yok."

bunu yaptiran adamda gizli homoseksuellik vardir. pasif olanindan..

ben yaptiriyorum, standart bj'dan cok da farkli gormuyor yapanlar. digerleri de cok tepkili degildi, yeterince israr etmedim galiba eheh. bir de sadece yalatmaktan bahsediyorum tabi, parmaklanmaktan ben de hoslanmiyorum.

asil testis-anus arasi bolgeyi yalatmak daha keyifli geliyor bana, ona da cogu ok oluyor zaten, kafam rahat

bunu yaptıran adam ne ibne olur, ne de ileride -o tabirle söyleyim- vurdurur. bu, çoğu zaman bir merak vesilesi, her zaman için de bir heyecan dürtüsü sonuçta.

kötü bakılmamalı bu tarz isteklere. ama insan dediğin çeşit çeşit. kimisini boost'larken, kimisini de olaydan tamamen düşürüyor. harketlerinden anlarsın zaten karşındakinin sana ne yapıp ne yapamayacağını. ve evet böyle bir şey dile getirilmekten çok, sessiz şekilde ifa edilerek olur.

ne diyeyim, bol şans...

Temizliğine özen göstermek mi bilemiyorum altan..


Anilingus has potential health risks arising from the oral contact with human feces. Diseases which may be transmitted by contact with feces include: bacterial diseases including shigellosis (bacillary dysentery); viral systemic diseases including hepatitis A, hepatitis B, hepatitis C, poliomyelitis, human papillomavirus (HPV) and herpes simplex virus; parasites including intestinal parasites; and infections and inflammations chlamydia infection, gastroenteritis, conjunctivitis, gonorrhea, lymphogranuloma venereum[11] and other sexually transmitted infections.[12]
Applying the mouth to the genitals immediately after applying it to the anus can introduce the bacterium Escherichia coli ("E. coli") into the urethra, leading to a urinary tract infection. HIV/AIDS is not believed to be easily transmitted through anilingus.[13]

İdeal bir vücutta "Çok da zevk vermez ama yaparım." diyen birisini tanıyorum. Ancak her ne kadar dötümüz/dötünüz yılların verdiği sporla taş gibi olsa da, kıllara çözüm yok üzgünüm. O yüzden hanımları da zorlamayın.

"Daha başka nereleri ne yapsak" diye sorduran güdünün var oluş sebebini merak ediyorum.

açıkçası ben de homoseksüellikle falan ilgisi olduğunu düşünmüyorum. yaptıran arkadaşların mevzuya nasıl girdiğini merak ettim açıkçası.

@letheavendangered peki neden soğudun? homoseksüelliği çağrıştırdığını düşündüğün için mi, hijyen mi veya başka bi sebebi mi var? çok özeline girmek istemiyorum ama senin için de sakıncası yoksa yazar mısın?

uzaktan bakan, soğuk karşılayan arkadaşlar sebeplerini de yazabilir mi?

bence gaylik de bir defa tiklatmalarla basliyor simdi kendimizi kandirmayalim. oraya bir seyin temasindan hoslaniyorsan by by heteroseksuellik..

merak ediyorum acaba ne zaman kulaga sira gelecek, bir tek oranin nasil yapilacagi tartisilmadi suana kadar. belki de tartisilmistir coktan haberim yok.

interneti karıştırırken bir videoya denk geldim. Amatör bir video, hallerden de bir olayın ilk defa yapıldığı belli. Teknik isimlerini bilmiyorum, kadın sevgilisini eliyle anal yoldan uyarıyordu. Ben hayatımda bir erkeğin böyle geçek, böylesi zevk alışına hiç şahit olmamıştım. o ana kadar galiba nasıl bir şey olacağını hiç düşünmemiştim. ama çok başka olaylar dönüyor o taraflarda bence. yani birleşme galiba bir erkek için alınabilecek hazzın yalnızca bir kısmı.
Bayanım. ağızla yapılan şeyleri sevmiyorum. yapmam muhtemelen.

"yapmayın böyle şeyler kafayı mı yediniz lan!!" bakış açısı.

bir pencere daha acayim: rimjob yapan kadinla evlenilir mi? :))

galeri12.uludagsozluk.com

olayın homoseksüellikle falan hiç alakası yok ya. hep anatomi, psikoloji falan bilmemekten kaynaklanıyor bunlar.

rimjob diildir o prostat muayenesidir. siz karıstırıyosunuz.

Kulaklık tak abi.

tureng.com açık olsun. compilative curriculum denince kalma.

telefonu sürekli elde tutmanız gerekecekse bilgisayarı tercih etmeniz daha rahat olacaktır.

Bir de mutlaka kulaklık alın, başta saçma da olsa, başka türlü sağlıklı anlaşılmıyor. İlk defa Skype mülakatı yaptığınız anlaşılıyor kulaklıksızsanız. "Beni kimler istedi de gitmedim" imajınız bozulur :)

bilgisayarda yapmanız daha iyi olur, bir de önünüzde görünmeyecek bir kağıda bazı keywordleri yazabilirsiniz, hatırlatma olması açısından. takım elbise bence biraz saçma olur, onun yerine smart casual daha uygun olur. bir gömlek üzerine v yaka düz bir kazak gibi.

telefonda yapacaksan baska programa gecme kamera kapanabilir gecici olarak.

bilgisayar klavye sesi falan cikarma ingilizce kelimelere bakicam diye, bana kopya cekme demislerdi

evde hayvan varsa kesinlikle onlarin olmadigi bir odaya gidin.

mikrofonlu kulaklik kullanin. elleriniz serbest olsun. bazen kendini ifade ederken eller onemli. masaya butun kagitlari yayin. yani cv, basvurdugunuz ilan, firma bilgileri vs.
kagit kalem

"cemal sevişelim mi" yazmamışsa para edeceğini sanmıyorum.

hayır

yüz milyon uganda drahmisi veriyorum!

Para eder ama çok olacagını sanmam (seni zengin etmez)
efemera sitelerinden emsallerine bak

zannetmem.

Asla cikmaz. Yazik olur kaybolursa falan, suleyman demirel muzesi kuruldu. Oraya bagislayin lutfen ve guzel bir katkiniz olsun. Yahut 100 liraya ben satin alabilirim.

Not: Tarihciyim ve tahmin ettiginiz sekilde bir alicisi cikacak turden bir kiymeti yok. Ferman ve beratlar bile sahaflarda 10 liraya satiliyor.

bence yukarıdaki yazara 100 liraya satın. daha iyi fırsat gelmez:)

bence eski bilgisayarin altini açıp hava kanallarinda temizlik yap. termal macunu yenile. yumusak zemin degil masa gibi sert zeminde kullan. Sonra tekrar bak bakalim kapaniyor mu diye. kapanmiyorsa paran cepte kalir.
bu islemleri sen yaparsan sadece termal macuna ~5tl verirsin.

Teşekkürler, eskisinde bu işlemler yapıldı zaten. Hatta kullanmasam da soğutucum da mevcut. Ancak ben daha hafif ve küçük bir bilgisayar aradığımdan yenisini alma düşüncesindeyim. Kendisini bir yerden bir yere taşımak dahi işkence benim için zira.

Bulduğun Laptop rezil bir Laptop. Sakın alayım deme.

aliveris manyakligim var indirim gorunce ne olursa dayanamiyorum nerdeyse. ama bu bilgisayari 20 tlye verseler almam . bildigin cop.

32 gb deyince ssd falan sanmistim. Bilgisayar cop. Bim de vardi bugun 533 liraya mi neydi. O bile bu bilgisayardan daha iyi. Ultrabook, macbook air, ya da daha ufak bir sey bakin kendinize eger hafif olsub diyorsaniz. Hatta netbook alabilirsiniz ama ekrani biraz küçük evet. Bu fiyata gereksiz bir harcama olur bu bilgisayari almak. 300 liraya alacağınız galaxy tab 3 bundan daha cok işinize yarar emin olun.

ekranı 15 gibi bir inç yaparsan hocam donanımı aynı paraya daha iyi olur genel olarak. acer yerine lenovo tavsiye ederim ama bir şey çıkarsa sonra bana küfretme :D

sakın sakın sakın. aynı hatayı yaptım (32 gb lı bir laptop aldım)

ne oluyor biliyor musun.

Windows update var ya..

hah o zaten 32 gb ı bitiriyor..

Sonrası ay. sonrası feza..

Sonrası sonsuzluk.....

alma. en kötü i3 olsun. ayrıca 320gb hdd den düşükte alma. 1000tl ye bu özellikler bulunur.

Ssd değil miymiş? Hafızayla çok sorunum olmaz, olmadı bi harici alırım demiştim. Yanlış demişim. Almıyorum o zaman.

Şimdi bu civarlarda hafif bir bilgisayar bulma vakti. Ben açıkçası bulamadım, her bilgisayara dair milyonlarca eleştiri var. Yardımcı olabilecek varsa müteşekkir olurum. :(

dostum anladığım bi iş olsa vallaha bağlanıp yardım ederdim.

sadece sıkıntını paylaştığımı söylemek istedim :/

Bir de modemden o ipye dmz açmayı dene.Çözüm olur mu bilmem bi ihtimal :)

güzel kardeşim dış ip'n dinamiktir, hep değişir, eğer statik ip'n yoksa ip'ni statik yapabilen bir servis bulacaksın, onun uzerınden bağlanacaksın.

Aynı zamanda dmz yapıp 2016 portunu açacaksın tüm dünyaya. ki dısarda ızleyebilesin. modeminin routerının portlar kısmından bulabılırsın.

şunu buldum google ' da www.pcwintech.com

ip'n statik ise dışardan izleyebilmen lazım. yapabilmen lazım bunu.

Bunun dısında port yazman lazım ki açık porttan girebilsin makine, yoksa def<ult http portuyla (8080 miydi neydi) girmeyi dener. olmaz.

ne tarz motor istediğini yazar mısın?

0 boya scooter gitmez bir defa, anca maxi scooter olur.

7000 e sym vs bulabılırsın.

ama bence hyosung gv 250 lere bir bak.

Gv250 demeye gelmiştim, mutlu mesut gidiyorum. :)

Model farketmez scooter de pek beğenmiyorum gv250ler fena değilmiş ilgimi çekti

eğitim sadece teoriktir. pratik başlangıç için 250cc önerilmez. ben önermem şahsen. o yüzden boy ve fiyat olarak uygun olacağını düşündüğüm cbf150 var. zaten çok değer kaybeden bi model değildir, üzerinde bi 10-15bin km ısındıktan sonra 250cc bakarsınız.

bizim sıcacık koltuğumuzda goygoy yaptığımızı nerden biliyorsun?

sovuk mu koltuk?

dün izlediydim, balkanlardaki kan davası yüzünden öldürülmek korkusuyla evden dışarı çıkamayan çocukları. çok üzüldüm. 10 yaşında çocuk ne okula gidebiliyor ne başka bir yere. nasıl iş anlamadım. çok fena.

Tekrar yazmayayim diye doğrudan entryi paylasiyorum
eksisozluk.com

edit: gomu +1

@anonymice bankada çalışıp sömürülenlerden kimse yok yani bu duyuruda? yada başka sıkıntısı olan? herkes belli bir refah seviyesinin üstünde kimsenin derdi yok, tabi duyuruya giriş koşulları zaten bunlar unutmuşum.

koltuk yanıyor kardeş.

@gomugomunoo

ya birader bi baktır kendine eksisozluk hastalığına yakalanmışsın, niye takılıyosun bu kadar o lafa? elin ayağın yerinde mi? 7 yaşında çocuk kötürüm oluyor diyorum sana sen hala koltuk yanıyor kardeşimdesin.

Yeni çıktı ha, konuşmayan adamı konuşturucaklar illa.

Çok değil bundan 100 sene önce 16/17 yaşındaki sabiler savaşlarda ölüyorlardı bu ülkede, şimdi insanlar sabahın sekizinde kalkıp metrobüsle işe gittikleri için şikayet ediyorlar. Bu da benim yüreğimi burkuyor.

@anonymice sen buradakileri sıcak koltuklarında goygoy yapmakla itham etmişsin, ben de bilemezsin dedim bu kadar niye alınganlık gösterdin? haklısın diyip geçebilirsin ya da katılmıyorum diyip. onun yerine soğuk mu koltuk diyerek eminim sizin tuzunuz kuru mesajı veriyorsun.

Sözlükte yazıyor.

Yılın öğretmenine mobbing uygulayan müdür

Fatih'te kiralık amerikan mutfaklı daire

ana haber bültenlerine sadece 2 dk bakman yeterli. biteceği olmadığı için haber de izlemiyorum

bugün dünyanın en iyi elektronikçisini 1016 yılına gönderin yine üretemez telefonu. telefonu üretmek için yarı iletkeni üretmek lazım, yarı iletkeni üretmek için silikonu mikro ölçüde işleyebilmek lazım, bunun için koca koca makineler üretmek lazım vs vs. yani bugünün elektronik aletlerini üretmek çok zor olurdu. bisiklet mantıklı olabilirdi ama bak. pek konforlu olmasa da zincir yerine kayışlı bir bisiklet üretilebilirdi sanırım.

Doktorlara ya da üniversitedeki hocalara vücudun çalışma prensiplerini bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışırdım ama tabii sonu kazıkta yakılmak.

buharlı makineyle matbaaya yoğunlaşırdım. planör falan yapardım belki.

futbol topuna en yakın şeyi yapmaya çalışır, yapınca da deli dana gibi kendi kendime top oynardım. insanlar beğenirse eğer ilk profesyonel futbol takımını kurma şansım olurdu, yok beğenmezlerse de mahallenin delisi gibi takılırdım işte kendi kendime. öyle olunca hem yemektir sudur onu da mahalleli karşılardı sanırım. insanlık ölmedi ya.

bu hayatta kalma mevzularında çok beceriksizim açıkçası. teknolojiden de, basit işlerden de anlamam. bildiğin malım yani. en iyi ihtimalle yazar, şair falan olurdum belki. padişahlara falan diss atardım, mevzu çıkarırdım. kazığı sokarlardı bi tarafıma.

yıl olsa 3016 ve biz birden 2016'ya gelsek nelerin icat olduğunu bilerek, yapabilir miydik? sanmıyorum.

ekşisözlüğü kurar sonra da microsoft'ta işe başlardım.

bong

Fatih'ten arsa alırdım.

Alkol ve tütün mamullerini üret, büyücü olarak takıl. Krallar gibi yaşa <3

Buharlı makine ve kazan +1

Bir de arsa alma konusu +1 :)

Domatesi, patatesi, çayı, kahveyi, kakaoyu getirmek lazım bir de buralara. İyi para yapar bence. Zaten konstantinopol'e gelirdim yaşamak için.

Bu arada bugün sahip olmadığı bilgiye 1016 yılına gittiği anda sahip olup, onu yapacaklarını düşünenler var sanırım. :)

Bu arada konuyla ilgili:www.instagram.com

Sahol alırdım.

moğollara gatling gun teknolojisini bahşederdim. müslümanlara power armour verirdim. sonra kenarda birbirlerini kırmalarını izlerdim.

şu anda olduğumdan daha etkisiz olacağım kesin.

elektrik

baz istasyonu

edit : bir benzeri

www.zaman.com.tr

mahallenize 4.5G hayırlı olsun

baz istasyonu gibi geldi bana sanki.

4.5 g hayırlı olsun, kahretsin ki kanserden öleceksiniz .

Baz istasyonu olabilir.

Kanser olacağını iddia eden arkadaşlar baz istasyonunun kanser yaptığına dair bilimsel kanıt verebilir misiniz?

baz istasyonu

yeni çıkan modellerinden gibi

baz istasyonu. Mahallecek radyosyona hoş geldin deyin. Esatta ev fiyatları düşer artık :D

evet herkesin bahsettiği gibi baz istasyonu bu cisim.

yeni çıkan model, 4.5g falan filan gibi düşünmeyin. herhangi bir teknoloji olabilir. burdan bakarak anlayamazsınız. 2g-3g de olabilir. hepsi birden de olabilir.

sizi kanser yapar veya yapmaz şeklinde yorum yapmak doğru değil, bunun araştırmasını yapmadım. burdan da kimsenin yaptığını zannetmiyorum.
dikkat çekmek istediğim nokta şu, eğer bu tip şeyler "kanser" yapacaksa, baz istasyonundan çok daha fazla etkiye sahip olan kıçınızda taşıdığınız cep telefonundan daha fazla korkun bence.

neden daha fazla etki dedim? basit bir fizik denkleminden dolayı. kütle çekiminde olduğu gibi bu aletlerin çıkış güçlerinin etkisi de mesafenin karesiyle ters orantılıdır. yani beyninize 10 santim mesafede tuttuğunuz telefon ile 1 kilometre ötedeki baz istasyonunun etkisi aynı değil. telefonun çıkış gücü baz istasyonuna göre çok çok çok düşük olmasına rağmen telefonun etkisi size daha fazla olacaktır. hele telefonunuzun ekranında üst tarafta çekim gücünü gösteren çubuklar var ya, eğer o çubuklar minimuma yakınsa işte o daha kötü, telefonunuz şebekeyle iletişim kurmak için çok daha fazla güçte radyasyon yayacak demektir.


özet olarak, mahallenize yeni bir baz istasyonu kurulmuş. hani telefon niye çekmiyor şöyle olsun böyle olsun diye ağlıyor ya müşteriler, hah sonra gelip böyle kıçınızın dibine istasyonu koyarlar.

"telefonum çekmiyor" dedikten sonra "ayy evimin karşısına istasyon koydular" diye sızlananları eğitelim.

bu baz istasyonlarının sağlığa zararı olmadığı konusunda yapılmış bazı çalışmalar var.

ancak günümüzde artık bilime de güven olmuyor, malum, büyük firmalar neyse parası verip bilimi satın alıyorlar, işlerine geldiği gibi bilimsel çalışmalar yaptırabiliyorlar, sonuçları istedikleri yere çektiriyorlar vs.

tr.wikipedia.org
işte şurada anlatılmış biraz, artık ne kadar doğruysa. altta da yargıtay'ın verdiği emsal kararlar var; sağlığa zararlı olduğuna ve kaldırılmasına dair. yargıtay böyle bir karar verebildiyse gsm şirketleri aksini kanıtlayamamış demektir. işte bunlar hep kafa karıştırıyor.

gsm dalgası basitinde bir radyo dalgasıdır. (2.5 - 5 ghz)

Mikro dalga fırınlar da radyo dalgalarının baska bir spektrumunu kullanırlar.

Mikrodalgaya kafanızı sokmazsınız değil mi? Radyasyon vardır sonucta.

O yüzden baz istasyonları kanser yapar.

i rest my case. (not: burası bilim kurulu değil, bilimsel kanıt vermek zorunda değilim)

Cevaplar için teşekkürler. Kanser konusunda alporler e ben de katılıyorum. Aslında çekmeyen bir telefon çok güç harcar ve o pilin yaydığı dalgalar bizler için çok daha zararlı. Gazi den bir Prof hocamız aynen bu şekilde söylemişti. Bırakın heryere anten taksınlar ki telefonlar düzgün çeksin.

ben de araya girip ufak bir bilgi verip kaçayım.

baz istasyon, mikrodalga gibi cihazların yaydığı radyasyon elektromanyetiktir, radyoaktif değildir. yani elinizde uranyum tutmakla baz istasyonlarının olduğu bir yerde yaşamayı bir tutmayın.

kanser yapar mı yapmaz mı bilmiyorum ama zibilyon tane araştırma yapılmış, kesinlikle yapar denmiyor diye biliyorum. tüm dünyada da uzun yıllardır kullanılan bir teknoloji sonuçta. mikrodalganın insan vücudunda yaratacağı etki en fazla su moleküllerini titreştirip ısınmalarına yol açmak olur herhalde. fakat bunu da mikrodalga fırının çalışma frekansında en iyi şekilde yapıyor. cep telefonlarının frekansı farklı. dolayısıyla "ısınmamıza" yol açmıyorlar sanırım.

@ananymice mikrodalgaya kafamızı sokmamamızın nedeni mikrodalga fırınların su moleküllerini rezonansa sokacak frekansta titreştirmesini ve bu şekilde ısınmasını sağlaması. Yani kafamızı sokarsak o frekanstan dolayı kafamızdaki su yani kafamızın yüzde 70i pişer. Bunun kanser yapmasıyla alakası yok. Mikrodalganın kanser yaptığı iddiası da ayrı bir safsatadır.

edit: duyurudan soruya cevrildi. sorry.

o esra eroldaki tayfa esra eroldan önce de öyleydi. annene sor anlatır evlenmek için şu kadar bilezik, şu kadar çeyrek isteyen kızları.

90lara oranla statümüz değiştiği için bu tarz insanlarla çok muhatap olmuyoruz. ben mesela çocukken köyde büyüdüm etraf böyle insanlarla doluydu. başlık parası da değil bu ha sadece geline alınmalık.

Eger izlediginiz, gördügünüz, tanik oldugunuz seylerin, programlarin, cevrenizdeki ciftlerin, akrabalarin hepsini ask saniyorsaniz, size aciyorum.

ha ama iliskiler diyorsan, evet, tinderindan programlarina hepsi yozlasti, sacma sapan seyler haline geldi. 13 yasinda kuzenim es zamanli 4 sevgili idare etmeye calisiyorken, yalniz kalamayan arkadasi olmayan herkes sevgili yapmaya calisip birbirlerini dinlemekten, sevmekkten acizken, birlikteyken dahi nasilsa ayrilacagiz diyerek emek ve özen göstermekten cekinen, icine, hatta tipine bakmadan pozisyonuna, statüsüne, cüzdanina bakiyorken, seksi ödül ve ceza olarak kullanip baska hicbir seye sahip degilken, sevgilisiyle özelini her yerde anlatarak bunu bir oyun, bir yaris, bir zafer olarak gösterirken, iliskilerinde skor tutup birliktelikten ziyade rekabete dönüstüren, yozlasmis sevgi anlayisinda aldatmayi, baskalariyla flörtlesmeyi hakli göstermeye calisirken, her türlü sosyal medya aracini "yürümek" olarak görürken insanlarin kacirdigi, anlamadigi, algilayamadigi, yasayamayacagi seylere üzülüyorum.

Yazik.

Cidden cok yazik.

Bu ortamda tutunmak, kendi prensipleriyle arayista olmak zor, ama bunu da "o kagidi yiyen nesil olduk" seklinde kabullenmenin mantigi yok. Sadece baskalarinin carpik, sacmasapan iliskilerine (?) özenip, kendini kücümseme. Asil yalnizligi, saglam durusunu, buram buram makyaj altindan siritan soysuzluklara özenme. Kendi yolundan, devam.

Azinlik degiliz özünde, sadece sesimiz digerleri kadar cikmiyor, cikmayacak. Bir baskasinin bin selfie tagine, bin programina karsilik seninle ayni kafada belki birkac insan taniyacaksin. O zaman da birakmayip, cevrende tutacaksin öyle insanlari.

yahu esra erol'da ask ne gezer? siz aski o programin ve ona mudahil olanlarin/ takip edenlerin yakinindan gecen birsey olarak dusunuyorsaniz, tabiiki ask o paralel everenin her unsuru gibi satiliktir. o evrende din de satilik, bekaret de...
siz bunu kadinlarin asagilayan bir duruma nasil indirgiyorsunuz ben bunu anlamadim.
o programa cikan ve o programdaki gibi hayat arkadasini agirlikli olarak dis gorunusune/yasina/usturupluluguna gore secen her erkek ve kadin maddi bir cikar pesindedir. birisi et alip satar, diger statu... bu durumda suclu bir grup varsa, ezilen kadindansa ezen erkegi kabahatli bulmak daha dogrudur.
akli basinda insanlar mutlu ve gururlu iliskilerine devam ediyorlar, aski kirletenlere inat.

aşk başka evlilik başka. evlilik programına katılarak, siparişle/görücü usulü evlenmek bambaşka.

evliliği insanların sosyoekonomik olarak kendilerine daha iyi yaşam sunma fırsatı olarak görmek doğal değil mi? miras, ortak mal/kazanç/geçim, çoluk çocuğun geleceği bunlar gibi unsurlar dahilinde evlendiğinde yasal olarak sosyal haklarını koruduğun için toplum ve hayat şartları insanları evliliğe sürüklüyor. yoksa muhafazakar olmayan her birey evlenmeden de aşkını doyasıya yaşayabilir.

evlilik programlarına katılan kişileri oturup analiz etmek gerekir. örneğin genç/başarılı/güzel&yakışıklıları görünce yadırgıyorsun. bunların bir kısmı televizyona çıkmak, ünlü olmak vb. amaçlar taşıyarak çıkıyor. genel olarak benim algıladığım: çoğunlukla eşinden boşanmış, eşi vefat etmiş, belli bir yaşı geçmiş ve genelde çok güçlü durmak zorunda kalmış, tek başına çocuk büyütmüş vb. zor hayat şartlarından yorulmuş ve rahata kavuşmak isteyen insanlar katılıyor. bu da biraz evliliği dediğim gibi artık birisinin de onu düşünmesi, rahatlık sunması, en azından o yaştan itibaren güzel bir hayat yaşatabilmesi kriterlerini ön plana çıkarıyor ister istemez.

p yok mu? :/

P olması lazım?

E de kalabilir. El freni sağlamsa N'de kalmasının da herhangi bir zararı yok. Zaten aracı çalıştırırken muhtemelen N'e alıp çalıştırıyorsunuzdur.

En üstte p vardır yau.

p vardır mutlaka. bende şöyle arabayı tamamen durdur ayağın frende kalsın, vitesi p getir, el frenini çek, kontağı kapat, ayağı frenden çek.

@acemi: el freni halen yeterince güvenilir değil konusunu biraz açar mısın?
gerçekten merak ettim.

yabancı dizilere filmlere dikkat et el frenini çekmezler direkt p'ye alır park ederler. arabanın ileri geri sallanıp durmasından anlarsın dişlileri kitliyor çünkü. hatta el frenine de emergency brake derler yani acil durumlar için gibi düşünürler

fiestada durup P'ye almayınca araba ötüyor uyarı çıkıyo park konumuna alın diye adı üstünde park
anladığım kadarıyla sizin vites şöyle bir şey:
store.donanimhaber.com

ben olsam E'de bırakırdım

@acemi: bu kadar basit bir şeyin çözülmemiş olması garip geldi sadece. mersi.

P yok mu P? P olması lazım. nasıl olmaz?

(ben de yazayım ki iyice pekişsin)

p ile bırakman gerek gardaşım.

p yok muymuş????

bende de otomatik yaris var ve ilk aldığımda kafam karışmıştı. açtım kataloğunu okudum. düz alanlarda n de bırakıyorsun. bayır aşağı bakıcak şekilde bıraktıysan r de, yokş yukarı bırakıyorsan e de bırakacaksın.

www.drivesafedriving.co.uk

P olmayabilir. Bu araçtan uzun süre kullandım. düz alanda N'de bırakıyorsun.

kimse sormamış ama ben sorim;

p yok mu?

bizde de P yok R de ya da normal E de bırakıyoruz. N de olursa dijital ekranda uyarı çıkıyor kontağı N de kapatma diye. E de bırakmak çok saçma gelmişti güvenmeyip yokuşta falan da denedik el frenini çekmesekte kilitliyor kendini kıpırdamıyor.

P Peygamber vitesidir, P yoksa Allah'a emanet olamazsın. Sen A ya al vitesi.
P yok muymuş...ilginç.

hiç otomatik kullanmadım bilmem etmem ama;

p!!!

P yok maalesef :) Neyse E'de bırakalım artık. Thank you guys.

yarı otomatiklerde tek kavramalarda p olmuyor. bende de peugeot 2008 var dizel oto. onlarda da yok toyotanın mmtlerinde de yok. ve kullanıcı kılavuzunda n'de bırakıp el freni çekeceksiniz yazıyor.

clio. sorunsuz basit ihtiyaca binaen en verimli araba. şehiriçi tabiki.

ihtiyacınıza göre değişir. hepsinin bazı iyi ve kötü yönleri var. şehir içi gezecekseniz twingo derim. genelde uzun yol olacaksa en azından fluence. niye özellikle renault?

Şehir içi aynen. Pek uzun yol yapılmayacak, belki yılda bir kere. Onun dışında hafta sonundan hafta sonuna kullanılacak.
Renault, çünkü bir kampanya var.
Teşekkürler:)

Bütçe yetiyorsa ve aceleniz yoksa yeni megane satışa çıkar bu yıl. Fransa sitesinden araca bakabiirsiniz.

Tum modelleri kapsiyorsa Tabiki laguna. Eger yeni olsnlarsa da Talismsn gelecek o beklenebilir. Bunlar haricinde megane diyorum.

çok yeni model olmasına gerek yok. laguna ve twingo yok kampanyada. yine de yüzlerce seçenek var sanki kafam karıştı:) symbol, clio, captur, yeni megane, fluence, kadjar, talisman modelleri var.
dediklerinize bakacağım, teşekkürler cevaplar için:)

bütçe ne kadar?

Renoların çoğu aynı motoru kullanır (1.5 dci) geri kalan sedece beygir gücü ve görüntüdür.

bütçe 50bin civarı ama ne kadar düşük tutarsak o kadar iyi olur tabii.

motordan fln hiç anlamam. az yakması önemli.

açıkçası ne dediğinizi ben anlayamadım.

olay çok karmaşık yazılmış, ayrıca anladığım kadarıyla siz de isviçredesiniz. bu bağlamda isviçreli bir avukata danışmak daha doğru olur sonuçta bir uyuşmazlıkta oranın hukuku uygulanacak.

kanunları isvşcreden almadık mı?

aslında karışık değil pek.

Bir datacentere gidihyorum diyorum ki hacı abi benim bir çanak anten ve server var bunu sizin oraya kuralım. Sen bana internet ver çanak anteni de senin çatıya takalım.

DC diyor ki benim söleşme server için. 2 tane sözleşme yapalım ben sana 2.ciyide ek olarak hazırlatayım zira çanak anten standart bir uygulama değil. Madem sen çanak anten takıp yayınları IPTV yapıp dağıtacan ben sana yardımcı olurum diyor.

Birinci sözleşme diyor ki 900 chf servere elektrik verecez internet verecez
ek sözleşme diyor ki bu abiye biz çatıda çanak anten kurup kablosunu aşağı çekeecz bu da 100 chf.

birici eywallah, ikinci yaparken adam kafasına göre kablo çekme ücreti koyuyor ve aylık ödemeyi arttırıyor
ben de kabul etmiyorum.

Soru şu: ben bu ek sözleşmeyi imzalamadığım için birinci sözleşmeden çıkabiliyor muyum yoksa ikisi alakasız mı

genelde her sözleşmede fesih hükümleri olur. aradığınız olay feshe ilişkin hükümlerde gizli. bu olay ile ilgili olmamakla birlikte genelde hizmet sağlanmasına ilişkin sözleşmelerde, hizmetin sağlandığının kanıtlanamaması halinde sözleşmenin feshi kolaylaşıyor; ama bu sözleşmenin hükümlerini görmeden kimse bir şey diyemez.

avukatın da 500 chf istemesi normal; zira hukuki bir mütalaa talep ediyorsunuz. bana kalırsa soracağınız soruları etraflıca ve kapsamlı bir şekilde yazıp hukuki danışmanlık hizmeti alın; çünkü söz konusu olan isviçre hukuku. orada bu ücretin tahsili için yasal mercilere başvurma hakları var. iş o noktaya geldiğinde avukatlık ücreti katlanarak artacaktır. o yüzden eğer böyle bir şeyin önlenme şansı olduğunu düşünüyorsanız 500 chf vermeniz mantıklı.

zaten insanlar avukatin emeginin karsiligini vermek istemedikleri, aman alti ustu bir cevap verecek, 500 chf niye veriyim ki gibi dusundukleri icin dogru duzgun hukuki destek almiyorlar ve bu yuzden yaptiklari islerden cok daha ciddi zararlara ugruyorlar.

Sizin sordugunuz bu soruya cevap verebilmek icin o avukat aslinda kac senesini feda etti biliyor musunuz? ama hasta olsaniz doktora para verirken hic gocunmazsiniz.

he ya 10 dk sözleşme okuyacak, (o kadar sürmez), 20 dk'da email yazışmaları ne yaptı yarım saat hoop 500 chf. Biz parayı sıçıyoruz zaten.

(onca sene okumuş, cart curt. Ben de onca sene okudum, hala Bilg. müh. masteri yapıyorum yurtdışında. Yarım saat webcam install edeyim 500 chf alayım, oldu). Bu işin oluru, 50 bilemedin 100 chf'dir İsviçre şartlarında. Zaten yarım saatlik danışma için Avukatlar Derneğine gidersen 60 chf ödersin bu işleme. Ee gitsene, gidecem zaten. Gitmeden bir fikir edinmek istedim.

o avukat danışmanlık ücreti için bu parayı belirlemiş olabilir, yapacağı alt tarafı 10 dakika sözleşme okuyup 20 dakika maillere bakmak diye indirgememek gerekiyor.

otelde de kalınırken alt tarafı uyunacak ama 50 liraya otel odası da var 20 bin liraya da.

O arkadaş kendi kendine çıkışı bulmadığı müddetçe bir çözüm yok. Hayatınıza almayın, iyi olmadıgı muddetçe yaklasmayın, aramayın. Sizin gücünüzden, sizin iyi niyetinizden ve sizin enerjinizden eksilir.

Acı ilaç iyidir.

Acımasız bulanlar için: İlgiden besleniyor olabilir bu kişi.

Acımasız buluyorum, ilgi kimi beslemez? Hastalığı ilgi sürdürüyor olabilir ama olmayabilir de. Psikolojik rahatsızlığı var diye arkadaşlarımızdan vazgeçecek değiliz. Bence arada bir aramaya devam ama üstelemeden. Konuşmak istemiyorsa bunaltmaya gerek yok. Yardıma ihtiyacı var, terapist ondan akıllı değil evet ama ona yardım edecek donanıma sahip. Psikologlar da sıklıkla terapi alıyor ya da ilaç kullanıyor, bunun akıllı olmakla ilgisi yok, bazı şeyler öyle çözülüyor.

muhtemelen oturdugu evin duvarlarini da kendisinden akilli olmayan birileri ordu.

hey alla'im...

yani evet, ben de şaşırıyorum, nasıl olur da insanlar "benden akıllı değil" noktasına gelebiliyor anlayamıyorum.. ama işte narsistlik böyle bir şey galiba...

açıkçası beni de olumsuz etkilediği için, bir süre sonra aramayı bırakacağım galiba.

bipolar bozukluk psikolojik olduğu kadar fizyolojik olarak da etkiler insanı, her şey vücut kimyasıyla başlıyor.

ilgiden beslenme gibi bir şey söz konusu olamaz zira ilaç tedavisine başlanmadığı sürece hayatındaki insanların etkileyebileceği çok fazla bir alan bırakmaz bipolar bozukluk zira belirttiğim gibi vücut kimyasıyla birebir bağlantılı.

13 yaşında yeni ergenle, plaza depresifiyle, üzgün kaslıyla bir tutmak gerçekten cahillik, bilmediğiniz konularda özellikle bu tür ciddi konularda atıp tutarak yardımcı olamazsınız, sadece saçmalamış olursunuz.

tam da soruda tarif ettiğin insanım ve yaklaşık 10 yıldır böyleyim, arkadaşın düzgün bi psikiyatra kendi rızasıyla gidip ilaç tedavisine başlayıp o süreci sürdükmedikce hep böyle kalacak ve daha da kötüye gidecek, senin araman veya aramaman kısa vadede eğer seni seviyorsa fayda eder onun haricinde bir etkisi olmaz.

eğer yapabilirsen tedaviye yönlendirmeye çalış, çözümü olmasa dahi kontrol edilebilir bir şey ve cidden kimse bu şekilde yaşamayı haketmiyor, yaşamayan kesinlikle anlayamaz.

'benden akıllı değil' lafı niyeyse baya rahatsızlık vermiş anlaşılan, hemen kompleks yapmanız gerekmiyor oturup azıcık bi düşündüğünüzde basit bi savunma refleksi olduğu ortada o lafın.

kaldı ki doktora gitmeyi pes etmek, teslim olmak gibi gördüğüne eminim, bu yüzden 'benden akıllı değil' dediğine de.

üzgünüm ama şu benden önce cevap yazan tiplerin dediklerine katılıyorsanız gidin vicdanınızı başka şekilde rahatlatın, sokak kedilerini filan besleyin mesela, gerçekten yardımcı olmak istiyorsanız ciddi bir efor sarfetmeniz lazım yargılamanız ve ötekileştirmeniz değil.

öncelikle benim bu tür rahatsızlıklarım yok o yüzden ne hissetiğini ancak tahmin edebilirim.. benim de anksiyetem vardı, gidip tedavi oldum şimdi iyiyim... insanlardan, doktorlardan kaçmak çok yapıcı bir durum değil ki,
ve ben dedim ki, geleyim seni bir yerlere götüreyim vs.. ama hiç cevap vermedi, kısaca istemedi... farklı şehirlerdeyiz, ailesini tanımıyorum, o yüzden de onlara ulaşıp, oğlunuzun durumu kötüye gidiyor diyemiyorum... kaldı ki şu an onların yanında, görmüyorlar mı, ya da çekip neden dr a götürmüyorlar anlayamıyorum...

eğer araştırdıysa doktora gittikten sonraki sürecin ne kadar sancılı olduğunu görmüştür, kaldı ki ortalama üstü bi psikiyatrının seansı 100-150 liradan aşağı değil, 1-2 seans da gitmeyecek muhtemelen uzun bi süre düzenli olarak ilaç tedavisine ek olarak terapi görmesi gerekecek, kullanacağı ilaçlar gerçekten hoş şeyler değil ve ilaçlara başladıktan sonra uzun bi süre şuan olduğundan daha kötü durumda olacak hem psikolojik hem fizyolojik olarak, kaldı ki bunların hepsini yaşayıp sonra yepyeni bir insan olacak her şey çok iyi çok güzel olacak diye bir şeyin garantisi kesinlikle yok, aksine aynı da kalabilir daha kötü de olabilir. ailesi ise ne yapacağını bilemiyor olabilir.

açıkcası yapabileceğiniz çok bir şey yok, kendini intihara yakın hissettiği dönemlerde eğer farkedebilirseniz bunu yanında olmaya çalışın, ailesine de durumun ciddiyetini açıklayabilirseniz en azından iyi yönde müdahele etmiş olursunuz.

aramalarıma mesajlarıma cevap vermediğinden yanında olamıyorum...

@kykeon+1

gerçekten bipolarsa söyledikleri ve davranışları çok "normal". hayatınıza almayın, dışlayın gibi lafları ancak bencil insanlar edebilir. ayrıca psikolog, psikiyatrist benden akıllı mı sorunu da duvar ustasıyla kıyaslayıp bırakın ölsüncüler bipolarlar hakkında hiçbir şey bilmeyen insanlardır. bipolarlar manik dönemde özellikle kendileri üstün gördükleri için, depresyon yaşadıklarında da hiçbir şeyin çözümü, sonuu olmayacağına inandıkları için bu tarz sözler sarf ederler.

yardımcı olabileceğini inandığım birkaç naçizane tavsiyem var.

1. bipolar teşhisi koyulmuş biri ise her an intihar edebilir. bipolarlar genelde intiharlarını detaylarıyla planlarlar ve genelde başarılı olurlar. ölmek istediğini söylemesi depresyondaki insanlardan farklıdır, yaniamacı yardım istemek değildir.
2. ailesine, yakınında olan birilerini bu durumdan haberdar edin.
3. eğer size ya da tanıdığınız birilerine güveniyorsa bir psikolojik danışma merkezine gitmeye ikna edin. bipolarların tedavi başlangıcı ve devam ettirmesi çok zordur. zaten ona uygun ilacın ve doz ayarlamasının yapılması bile aylar alabilir.
4. bipolarlık psikolojiik bir durumdan çok fizyolojik kökenlidir. yaşanılan şeyler tetikler. genetik boyutu kanıtlanmıştır. teşhisi basit değildir. (bence şöyledir diyemezsiniz.) kesin tanı için gözlem gerekir. ilgi çekmeye çalışmakla, ilgiyle hastalığı beslemekle bağlantılı değildir. kısacası tedavi için yapabileceğiniz tek şey onu tedaviye ikna etmektir.
5. bipolarlık zihinsel süreçlerin farklı yaşanmasına sebep olur. ne bir akıl kaybı ne de mükemmelik göstergesidir. (yukarıda yazılanlardan etkilenmemeniz için yazıyorum) bipolarlar üstün performansları olan insanlar, fazla yetenekli inlsar olabiliyorlar ancak bu onların birçok şeyi yapamayan insan olmarına de sebeptir.

(bkz: durulmayan bir kafa) adlı, tıp eğitimi almış, bipolar bir klinik psikoloğun kendi hayatını anlattığı kitabı okursanız söylemek istediklerimi anlayacaksınız.

26 yaz 23e ver.

eyv. sahibinden.com linki şudur: www.sahibinden.com

neşet ertaş
kuan
sabahat akkiraz
kardeş türküler

www.youtube.com

Aynen! Yeme öyle şeyleri. Ben en sonunda vegan oldum. Daha da iğrenç şeyler söyleyeyim. Artık insanlar ölünce hemen çürümüyorlar! Koruyucu katkı maddeleri artık vücüdumuzda da var. Toprakta uzun süre geçirdikten sonra ölüler çürüyormuş!

bende yok. sosisi kokusu yüzünden pek sevmem, ona rağmen bi tavaya atıp kızarmaya başladığı andan itibaren canımın içi olur. bebeyim. salam saçmasapan bi ürün bence, o yüzden tercih etmiyorum. tadını sevsem onu da yerim. sucuk bahsini ise hiç açmayalım. peptik ülserim var, üst üste iki gün baharat yesem midemin kanadığını hissediyorum ama beni sucuktan ve turşudan vazgeçirebilen olmadı. olmayacak da. SUCUK FTW. "oğlum saçmalama, seni sevenleri düşün" demeyin. sucuk > herkes

var tabiki. salam sucuk sosis yemeyeli yıllar oldu. taze sıkılmış olsa bile meyve suyu içmem. şekeri çikolatayı çok azalttım. yumurtayı sadece free range alıyorum. sütü sadece günlük süt. yoğurdumu kendim yapıyorum. sadece zeytinyağı ve tereyağ kullanıyorum. tereyağını da kayınvalidem yapıyor o da doğal yani.

bu mantikla hicbir sey yememek gerekiyor.

organik tarimla ugrasan tanidiklarim oldu, bahceden koparilan bir sey ile markette buldugum bir sey arasindaki farklari farketmek zor degil. her türlü tonlarca katki maddesi tüketiyor, dogal bir sey neredeyse tüketmiyoruz.

sekerli herhangi bir seyde seker kalmadi zaten artik, iceceklerin cogunda ne oldugu mechul. islenmis yag ve islenmis et, zaten apayri bir konu.

savasmiyorum ben artik. makul ve iyi olduguna inandiklarimi yiyorum, ama eger dogalina inersem acliktan ölürüm.

kesinlikle hak veriyorum, fakat fabrikasyon olmayan ürünlere yanaşmadan ne kadar uzun yaşayabiliriz ki.?

Ben zeytinyağı ve tereyağı konusunda takintiliyim. Eve kesinlikle margarin sokmuyorum. Salam sosis zaten et yemediğim için yemem. Fast foodlarda kırk yılda bir balık burger yerdim, ondan da midem bulandı. Yıllardır o zincirlerden patates kızartması bile yemem.

Süt ve yoğurt konusuna çözüm bulamadım bir tek.

geçen ay cafede yediğim ayvalık tostunda zehirlendim artık yemiyorum daha önce de zehirlenmiştim sosisten. bana ders oldu.

Ya benimkinkn saglikla ilgisi yok. Bilmeyenler vardir belki, doktorum. Yani oncesinde de biliyodum ne saglikli ne degil. Niye bilmem ama tiksindim bi anda. Takinti gibi

Dun mesela pizza soyledik salamli olandan 1 dilim yedim onu da cikarmamak icin zor tuttum kendimi :/

Gecen ay ispanya'daydik. Chorizo falan yerdim onceden simdi ne chorizo ne jamon, yiyemedim. Gebeyken bile jamon yemis kadinim ben :p

Sucuklu yumurtayi sevmeyi ozledim!

kola da içiyorum
salam sucuk sosis de yiyorum oldukça sık.

bilmiyorum yani her besine böyle bakarsanız evde üretip yetiştirmedikçe bence hiçbir şey yiyemezsiniz. bana fazla geliyor bunlar. bahsedilmeyen kim bilir nelerin içinde ne vardır ne şekilde yapılıyordur? sosisi salamı kesince halloluyor mu acaba?

yok. çöp versinler, eti çiğ versinler yerim tiksinmem. yiyecekleri aldığım yerlere dikkat ediyorum. param yoksa da ucuzuna, adisine kaçmıyorum, almıyorum. çünkü ona bakarsan ne meyve ne sebze yememen lazım. her şeyde bir şey var.

he bir de ekstradan tavuk çok severdim ben. tavuk döner olsun tavuk yemeği olsun tavuklu herhangi bişi farketmeden yerdim. ama şimdi bi tiksinti geldi. geçen yedim tüm gece sanki çıkartacakmışım gibi geldi. midem almıyor artık tavuğu.

Okurken duyuruyu ben yazdim sandim bir an. Ben hic et yiyemiyorum ki onceden hapur hupur tuketirdim simdi markette gordugumde bile midem bulaniyor. Bundan 7-8 yil evvel tavuktan tiksinmistim bir arkadasim saolsun sonra aramiz duzelmisti ne oldu bilmiyorum yine yemiyorum.Isin garibi canim da istemiyor.Sakatat hic yemem istesemde yiyemem annem yaparken bile kacardim evden. Bir de ekmegin icine dayanamam agzima kucucuk gelse ogurmeye baslarim cocuklugumdan beri boyle hele islaksa falan kesin kusarim iyyy tuylerim diken diken oldu suan.

sucuk dısında yemem. hele piliç salam derseniz kusarım direkt. ama sucuk baska guzel... sucuk can....

Kaliteli olduğuna inandığım firmalarınkini ve de ev yapımı sucuğu yerim. Ama salam ve sosis saçma geliyor. Hayvanda o renkte et yok arkadaş, mümkün mü öyle bişeyin kimyasal olmadan olması?

şöyle bir takıntısı olan biliyorum gıda mühendisi ve çevre mühendisi 2 kuzenim var, gıdacı zaten içinde olayların da çevreci olan da fabrika denetimine gittiğinden biliyor kısaca paketli hiçbir şey almamak lazım, almayın diyorlar bize, çocuklar öyle bir tiksinmiş ki, dışarıdan yemek yiyemez haldeler. çevreci olan zaten güzel yemek yapardı, bi yerden sonra evlendi hatun yapsın diye :P bilmiyorlar mıydı biliyorlardı ama demek görünce daha farklı. seninki de DSÖ deyince daha farklı olmuş :) bilip yapmadığımız pek çok şey gibi bu da galiba. (doktorun dediğini yap, yaptığını yapma)

benimki pek tiksinmek de değil (ne bulsam yerim aslında) bazı şeyleri zaten hiç yiyemedim (hazır yoğurt mesela ben 32 yaşındayım daha 2 kase yememişimdir) bazılarını da yaş ilerledikçe yiyemiyorum. fast food burger filan zaten ömrümde yemedim, pizza da pek yemem, konyalıyım etli ekmek hepsini döver bence. damak tadı meselesi. daha bi böyle geleneksel bir yanım var benim. fakat çocukken kolaydı meyve suyuydu içerdim, gofret neyim yerdim mesela şimdi şekeri hem çok tatlı geliyor hem bir tuhaf geliyor ve tüketemiyorum çikolatayı kilo kilo yerdim, artık çok az yiyorum. ürünlerdeki değişiklikten mi bendeki değişiklikten mi bilmiyorum. kola içsem kusacak gibi oluyorum.

ama bak hala pattes kızartıyorum ve sucuklu yumurta yapıyorum bakalım bunlar nereye kadar gidecek.

ben genelde çiğ tüketiyorum sucuğu. bir ikincisi hangisi daha yağlı ve yumuşaksa onu yiyorum. daha ziyade kasaba yaptırıyorum sucuğu.

açıkçası içindeki katkı maddeleriyle hiçbir sıkıntım yok. tadını güzel yapıyorsa konulabilir bana göre. 30 yaşımdayım, bıraksalar çiğ et yiyeceğim; böyle şeyleri asla takıntı yapmam. mevzu bahis et olunca gözüm dönüyor.

organik ürünleri sevmiyorum ben. endüstriyel olayı her zaman daha cazip geliyor. şu ana kadar en ufak bir etkisini de görmedim. hamd olsun bünye sağlam demek ki.

care pastirma:)
salam sosis zaten cok sevmem, sucuk severim ama nadir yerim, iyi markadan yerim. bir de simdi burgerlere bacon yerine koyduklari kuru ey var ya, onu seviyorum ama o da nitratla islem goruyor galiba. ayni sekilde japon mutfaginda nitratla isleme cok yapiyorlar.
tembel bir insan oldugumdan cok iyi yemek yapmama ragmen disaridan daha cok yiyorum ama hep guvenilir yerlerden yemeye calisiyorum. cunku butun icerik beni kuskuya dusuruyor.
misal bu pazar yine brunch a gittik, bir kere o pazar brunchlarinda hep salam dahil ediyorlar ya, onu koymayin diyorum, onun yerine tae biseyler istiyorum, salatalik, domates vs gibi. fakat benim birsey secmem hep sorun oluyor. cunku yumurtali birsey istesem, acaba yumurta organik mi? bitkisel yem ile mi beslendi? serbest dolasan tavuklarin yumurtalari mi? sonra sucuk varsa menude acaba hangi marka? ekmek varsa hangi ekmek? mayasi ne? unu ne? yani sorularin hepsi birbirini kovaliyor, caydan kahveye tuzdan bibere sonsuz sayida soru sorabilirim garsona fakat elime ne gececek? bir kere turkiye'de hizmet sektorunun cogunlugu yalan soyluyor, kac kere sahit oldum. onun disinda hersey iyi marka olsa bile hazirlanma kosullari guvenilir degil, zira turkiye'de yemek sektorunde calisanlar icin zorunlu egitim yok, yemek hazirlama ve saklama konusunda bilimsel bilgi mevcut degil. bu da bir yana ahlak mevcut degil. restoran iyi olsa bile, garsonun birazonce yere dusmus ekmegi iceri geri gitmeye usendiginden tekrar ekmek sepetine atmayacagina ben guvenemiyorum.
valla iste yazdikca ortaya cikiyor, fakat yiyorum disarida, bir yandan bunlari dusunuyor, bir yandan da tembellikten dolayi hep disarida yiyor hem de eve soyluyorum.

%100 değil ama büyük oranda yememeye çalışıyorum. Yemeğimi kendim yapıyorum. Arada kahvaltıda sucuk kaçamağı oluyor ama o da yılda 3-4 defa falandır. (Gerçi şimdi sen deyince deli chorizo istedim) Fast food alışkanlığım yok yıllardır. Olabildiğince organik almaya çalışıyorum. Kolam yok, hatta ayran ve sudan başka haftada bir salep içiyorsam o.

baştan söyleyeyim, 59 kiloyum.
salam, sucuk sosis yedim eskiden şimdi yemiyorum, belki güvenilir sucuk bulursam yerim.
(lokasyon ve para anlamında) imkânım olmasına rağmen bu güne kadar hiç hamburger, çiğ köfte, bardakta süt mısır, pizza, midye, sokak pilavı yemedim.
kola da içmiyorum 6 yıl olmuş, arada fanta [kola değil bu meyveli gazoz :)], maden suyu...
yapılışını görsem lahmacunu da bırakabilirim.

Salam ve sosis yemeyeli epey oluyor. Orvital dışında tavuk yemiyorum. Ürünlerin paketlerini inceliyorum, glikoz şurubu varsa kesinlikle almıyorum. Zincir burgercilerden kesinlikle yiyecek almam, ille de yiyeceksem Nusret Burger tarzı yerleri tercih ederim. Bir de m&m'i bıraktım bağımlılık yapıyor :)

Salam, sosis oldum olasi sevme!. Sucuk severim, onu da kaliteli marka almaya calisiyorum, nadir tuketiyorum.

Amerikan fastfood yemeyeli yillar oldu. Fast food yiyeceksem doner yiyorum. Hamburger istersem, iyi bir hamburgercide yemeyi tercih ediyorum.

Hazir meyve suyu icmiyorum, kola da cok nadir tuketiyorum.

epeydir bunu kullanıyorum ecx.images-amazon.com

200 civarıydı en son

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

Adidastan aldim ben. Postaci tipi iste baya da spor. Ama su parlak gibi olanlardan değil. Yani disi suni deri degil kumas. Sadece tabani öyle. 2 senedir kullanıyorum ölümüne.

bimde satilan star wars cantasindan aldim bi tane.

2 tane çantam var. 1 tanesi 3 sene önce boynerden 50 tlye aldığım converse marka sıradan günler için kullanıyorum. Otekisi ise spora gittiğim günler kullandığım çantam. Migros'da 2 tane clear şampuan alana hediye olarak verilen. Bu çantam çok iyi dışı deri siyah parayla satılsa 150"tlye alınabilecek değerde bedavaya gelmişti.

Fred perrynin klasik omuz cantasi ama sadece okula gidersem falan

klasik eastpak sirt cantasi, her zaman

mybroadband.co.za buna benzeyen ve markası olmayan bir çanta.

eastpak getter

thule marka bir sırtçantası kullanıyorum ben. omuz çantası olarak kaft'ın çantalarına bakabilirsin.

kaft'a bak intirnetten. ben yeni aldım memnunum.

we are rowing towards the sun on a raft out of wax.

ustteki yanlis diye degil, farkli olabilir diye dusundum.

we get on a sandal made of beeswax and we are paddling towards the sun.

bohr +1

bohr +1 ama sırası değiştirilebilir

we are on a raft made out of wax, rowing towards the sun şeklinde

"büyümseyen" demeyeydin iyidi :)

böyle insanları tercih edenler bu insanlara layık zaten. firma ne kadar büyük olursa olsun.

çoğu insan kendini önemli veya farklı hissetmek istiyo. bi anlamda çağımızın vebası bu. sosyal medya dediğimiz mevzu tamamen bunun üzerinden şekilleniyo mesela. şimdi düşünsene, ortalama bir facebook kullanıcısı ne yapıyor? sanki dünya yıldızıymış, herkes onun ne yaptığını merak ediyomuş gibi affedersin sıçtığı boku bile paylaşıyo. ha bunu ben yapmıyo muyum? yapıyorum. ben de mesela burda ulusa sesleniyomuş gibi çarşaf çarşaf yazıyorum mesela. bunların hepsi bi çeşit kendini kabullenme ve kabul ettirme isteği bana kalırsa. eskiden insanlar iyi hissetmek, iyi olmak için ya hiçbi şeye ihtiyaç duymuyomuş ya da bayağı uğraşıyomuş. e şimdi kolay. facebook'ta iki beğeni alsan komedyen, iki fotoğraf çeksen fotoğrafçı oluyosun. ne ala memleket. bu illüzyonun cazibesine kapılmamak mümkün değil. anca benim gibi çok zeki adamlar farkına varıyo bunun...

benim için bu yurtdışı olayının zirvesi şudur: bi arkadaş bükreş'e erasmus'a gitmişti, 5 ay mı ne kaldı. profilinde, okuduğu okul olarak bükreş'teki yazıyo. karı burda istanbul hukuk'ta okudu amk 4 sene, gitti bükreş'i yazıyo profiline.

Her sey kendini satabilme, pazarlamayla alakali. Bu insanlar bunu daha kolay yapiyorlar.

@rayde : sebebi nedir daha kolay yapmalarının? kaybedecek bisileri olmamaması mı?

Yukarida dendigi gibi illuzyon yaratiyorlar cevrelerinde. Eger cok iyi tanımıyorsan etkileniyorsun. En basta kendileri inaniyor bunlara. O sebepten sorgulamak gecmiyor akildan cogu zaman.

şu an sen de kendini "büyümsedin" gibi geldi bana.

"dipnot: lan ben dünyanın 2. en büyük çeviri firmasıyla çalısıyorum ben bile cevirmenim demiyorum cogu zaman.(birincisi ABD ordusu)"

bunu diyen mi çevresini eleştiriyor?

@kuzeyli

Azcık ego patlamasını bana çok gördün ya alacağın olsun.

bu insanların piyasada iş bulması ya da diğerlerinden farklı görünüp belli bir yere gelmeleri için böyle davranmaları gerek.
work and travel cı arkadaşı örnek verecek olursak;
patronun karşısına 2 tane benzer özellikli kişi çıkarsa ve biri wat yapmışsa bu kesinlikle +1 dir. Çeşitli şekillerde yorumlanabilir
1- özgüveni yüksek (yoksa gidemezdi)
2 - ingilizcesi iyi (ya da geliştirmek istiyo)

gibi.

bunu hep linkedin yaptı ya:)

tezgahtarlar Sales and Marketing Manager oldu.

call center çalışanları Key Account Sales Representative oldu.

geri kalanlar da ceo oldu hep:)

-youtube'dan birkaç tane grafik çizim öğrenen ve tüm yapmaya çalıştığı şeylerde aynı şekilleri grafikleri kullanan ve ben grafikerim diyen insanlar tanıdım.
- yine youtube'da "Discovery Science" kanalının "How It's Made" videolarını izleyip, o izlediği şey hakkındaki konuşmada; ben, " o öyle mi oluyor?" diye şaşırdığımda -ki itiraz değil şarşırma- "sen ne zannediyordun, ya?" diyen ezikleri gördüm.
-yine aynı ezik ile aynı ortamda bulunduğumuzda, başka birine 'mühendis' kelimesinin kelime anlamını arapça kökünden gelerek açıklamıştım. ben bunu anlatırken sinsice bana bakan -bakışları bile hatırlıyorum- bu ezik, başka bir ortamda mühendis kelimesini sanki kendisi keşfetmiş, sanki kendisi türetmişcesine üstten üstten başkasına anlatırkenki kibirini gördüm. üstelik bunu benim yanımda yapıyor. benden duyduğunu unutmuş ve hatta bana duyurmak istercesine sesli yapıyor ki ben duyayım istiyor. "ben bunu biliyorum, sen bilmiyorsundur cahil" demek istiyor.

böyle ezikler var velhasıl. hayatta bir başarısı olmayan tek bildiği şey başkasından duyduğu olan kişiler bunlar. ya bu konu hakkında örnekler vererek saatlerce (abartmıyorum saatlerce) konuşabilirim. hayatta bir kere kitap okumayan, bilgi edinmek için çabalamayan, hazır olarak başka birisinden duyan ve duyduğunu adeta ilahi bir emirmiş gibi kabullenen kişiler. çok çok çok iyi tanıyorum bu tipleri. insanlar kendilerini bir sik sanıyorlar. herkes böyle herkes ama herkes. hep demişimdir nacizane. "bir insan hiç birşey bilmediğini kabullendiği zaman birşeyler öğrenmeye başlayacak" diye. ha bunun da birşeyler bildiği anlamına gelmediğini bilmesi lazım ama.
bu kişiler hayal ettikleri, olmayı istediği yani özendiği kişi gibi davranmaya gayret ediyorlar. ama bu da; kumaşında olmadığı yani rol yaptığı için o konuyla ilgili bir şey sorunca da agresifleşebiliyorlar. gördüm bunları.yapmacık hareketler. at yarağına konmuş kelebek gibi sırıtıyor konuştuğu konulardaki bilgisizlikleri cahillikleri. çok gördüm çokk. onlarca, belki yüzün üzerinde örnek veririm.
değersiz insanlar. ve böle yaşamaya mahkumlar. zira araştırmayan, okumayan bir insan kendini manen ne kadar terakki ettirebilir ki?

neden rağbet gördüğüne gelince de nacizane şunu söyleyebilirim; bu insanlar kendilerinden daha az şey bilen insanlarla çok muhatap oluyorlar. yani hakimiyet kuracakları ortamları seçiyorlar. "çok şey biliyor ya şuna bak" densin ve bunların gururu okşansın. rağbet gösteren insanlar emin ol ki nagıs kişilerdir. neyse siktir et takılma bu canına okuduklarıma. çok sinirliyim çok..

2. En büyük çevirmen firmayı vurgulamak için ters psikoloji uygulamak. Güzeldi genç.

şu anda arada bir yağıyor. Sabah kardanadam olur her yer.

istanbul'da kar bitti sanırım:(

Merhaba,

Elde yapılan işler genelde çok para getirmiyor, kölelik derecesinde kullanıyorlar insanları. Eğer hobi bazlı ise aradığın iş puzzle olabilir, maket olabilir, kağıt katlama olabilir.

Ama en iyisi e-kpss ye girmesi ve memur olması eğer yaşı büyükse.

Teşekkürler arkadaşlar.

Lakin el-kol kordinasyonu fazla yok. basit işler ve zihinsel olarak çok yorucu olmayan işler yapabilir ancak.

aynen dediklerine bakıyorlar, ek olarak aileyleysen anne babanın gelirlerine. genel olarak hane gelirine.

kaymakamlığa bağlı sosyal yardımlaşma vakıflarında yapılıyor.

kimlik numaranı sisteme girince zaten üstüne olan bütün mallar ve ikamet adresinde yaşayan diğer insanların isimleri çıkıyor. aylik gelir, kira geliri, arabanin degeri, tarla degeri vb devlette kaydi olan her bir haltın degerini sorup hesaplama yapiyorlar. bilmiyorsan tapudaki rayic bedelleri uzerinden hesapliyorlar. bankaya kredi borcu öduyormuşsun, ogrenciyken aldigin ogrenim kredisini oduyormussun filan umurlarinda degil. giyim, eglence, ulasim, sağlık gibi harcamalari ellerindeki tüik verilerine gore yapiyorlar; sana sormuyorlar. benim sagligim icin icmedigim sigarayi adamlar masraftan sayip giderlere dahil ediyorlar. sigara icmedigim icin beni zarara soktu yonetmeligi hazirlayan bakanlik sagolsun. bankadaki paranın da belirli bir yuzdesini gelire dahil ediyorlardi diye hatirliyorum.

Sana en yakın sosyal yardımlaşma ve dayanışma derneğinden veya kaymakamlıktan yapabiliyorsun. Ben kaymakamlıktan yapmıştım. Öğrenim ve ikamet durumun nedir? Ailenin yanında değilsen, ikametin farklı yerdeyse, evde teksen, ya evde yoksan, bir gayrimenkul veya gelire sahip değilsen, öğrenciysen, şartlar uygunsa yeşil kartlı bile olabilirsin.

13 aydır hayvan gibi çalışıyoruz. bir tık yok. bakalım bir mülakat var biraz daha rahat ama aynı maaşlı pozisyona geçmeye çalışıyorum it gibi.

kariyerinde s.çma gerceklestiren okudum bir an , yazacaktım. sıçramaymıs meğersem.

sektorune gore degisir.
bazi sektorlerde yukselmek daha kolay oluyo
Bazi sektorlerde cakilip kaliyosun pozisyonuna...
eger cakilip kaldigini dusunuyosan calisirken yeni is bakmayi surdur.
is en iyi isteyken aranir atasozu cok dogru bu acidan

"İş bulmak" kariyerimde büyük bir sıçramaya sebep olacak. Ne bileyim... Orta düzey müdürmüşsünüz de sizi CEO yapmışlar mesela. Öyle bir sıçramış olucam işte, işe girersem.

yazılımcıyım. sektörde dördüncü yılımın içerisindeyim. başlangıçtan beri aynı firmada çalışıyorum. yaklaşık 1,5 yıl öncesine kadar 4-5 kişilik bir ekipte junior iken aynı dönemde 3 arkadaşın işten ayrılması ve yerlerine yeni arkadaşların katılmasıyla ekip lideri gibi bir konuma geldim. sorumluluğum ve çalışma tempom ciddi anlamda arttı ama maaşım da ciddi anlamda arttı. bence bu sıçrama sayılabilir :)

Maalesef yeni iş bularak hafif bir sıçrama yaptım. Bazı firmalar hantal yapısı gereği pek sıçrama olanağı sağlamıyor. Böyle bir firma ve pozisyondaysanız yavaştan aranmaya başlayın derim.

ne yazık ki aynı şirkette yükselmek denilen kavram çok gerçekleşmiyor. küçük şirketteysen zaten yaptığın iş belli, iş yükün artınca maaşını azıcık arttırıp pozisyon adını değiştiriyorlar o kadar. büyük şirketlerde de eğer azıcık bile olsa türklük ruhu katıldıysa üst yönetime; pozisyona yeni nefes yeni deneyim olsun farklılık getirsin diye genelde dışardan birileri bakılıyor. ancak global şirketlerde düzgün şirket içi pozisyon değiştirme sıçrama imkanı oluyor

bu nedenle tavsiyem bir yerde 1- 1.5 senen dolduktan sonra bir üst pozisyon için iş bakmaya başlaman. her seferinde de mevcut maaşından en az %25 - %30 artışlı yer araman. 2-3 şirketten sonra 2 kat maaşa ve üst pozisyona geçmiş olursun

yaz gelince motosiklet kazaları artıyor, millete platin uzuv çivileri gerekiyor o açıdan yazın yukselir.

özür dilerim fakat tamamen soruna yanıt olmayacak : benim güzel ağbim/ablam git ayvalığına sahilde demle çayını.. türk insanı yapamaz meksikalarda güzel ağbim/ablam. Uyuşturucu kartelleri fink atıyor hem oralarda..

@anonymice
:) oralara da gidecegiz de degisik olsun dedik bu sefer? butce, mesafe, gormedigimiz yeni bir yer vs. gibi bir fikir harmanlamasindan sonra ulastik bu sonuca.

arkadaslarim gitmisti, hicbiri bir sikinti yasamamis. Hatta cok ucuz diye geldiler :)

Ama ispanyolca biliyorlardi.

@kuehles
tesekkurler, ispanyolca baslangic seviyesi. ingilizcem iyidir. ise yaramaz sanirim orada ama fransizca da anadil duzeyinde. umarim ben de memnun donerim.

Deniz genelde dalgalı olur, onun dışında amerikan gençlerinin tatil mekanıdır, kafası iyi olan gençler, eğlenceli ortamlar falan olur. Uçak bileti oldukça pahalı ama gayet uygun fiyata ev bile kiralanabilir tatil için, uygun fiyatlı oteller, güzel havuzlar, spalar felan da mevcut.

@tiny
tesekkurler bilgiler icin.

size tavsiyem, meksika ve honduras taraflarından uzak durun hocam.

Bir tuyo vereyim. Cancun'a cruise gemileri gidiyor mu gitmiyor mu arastirin. Eger gidiyorlarsa guvenlidir. Guvenli degilse asla gitmezler.

Guvenlidir. Uyusturusu kartellerinin pek giremedigi yerlerden biridir. Plajlari guzeldir gercekten. Yesildir. Bizim tatil beldelerimizden daha temizdir. Iguana ve kertenkeleler gercekten de ortalarda gezinir. Ama zararsizlar. Golde timsahlar, denizde ise bull shark denilen kopekbaligi vardir. Timsahlar tuzlu suda da yuzebilir yani plaja da cikabilir. Ama timsah ve kopekbaligi saldirilari cok olan seyler degil. Asiri nemli sicaktir. Bayagi da kaziktir. Turist kaziklamaya calisan saticilar bol bol vardir. Mutlaka sonuna kadar pazarlik yapin. Bodrum, antalya, cesme gibi yerlerle alakasi yok pek. Daha vahsi. Ispanyoldan ziyade maya kulturu hakim. Ispanyolca bilmeye gerek yok turistik yer ingilizce isinizi gorur. Piramidler gorulmeye deger. Xelha, xcaret gibi guzel theme parklari var. daha ayrintili bilgi istersen ozelden sorabilirsin.

yardim eden herkese tesekkurler.

Ayağa masaj yapan küvet gibi şeyden bize ev hediyesi geldi. Bir sefer denedim, sonrasında evin ücra köşelerinde kayıp sanırım şu an. Biz kullanamadık.

tenis topunu ayağınızın altında yuvarlayın

afedersiniz ama hani uzun olanlar var ya, titreşimli. hem sırtta hem ayakta mukemmel sonuclar douruyor.

başın için
(git:www.sonteklif.com )
boynun için
(git:www.sonteklif.com )
sırtın için
(git: www.sonteklif.com)

cok daha eski. "olgunun muamelesi baska olur gormus gecirmis" zihniyeti.
olgun sevenlerle dul kadin duskunleri arasinda paralellik var.

o yaslarda kendi yasitimiz olan kizlardan umidi tamamen kestigimiz icin olgunlara yonelmis olabiliriz :)

hepsinin tadı farklı.
hepsinin muamelesi değişik.

Milyarlarca gen var, dusun her birine bi pozisyon desen. oh oh oh.

Tavuk mu yumurtadan cikti yumurta mi tavuktan.

Olgun kadin olgusu var diye mi heterolar olgun kadin seviyor, hetero erkekler olgun kadin sevdikleri icin mi olgun kadin olgusu var.

Daha eskilerden gelir. bana hep mujde ar filmleri yuzunden oldu gibi geliyor.(fahriye abla,teyzem,agir roman vs)

Niyeyse bende hiç yok bu. Gelse hayır demem de, özel bir talebim olmadı yani. Benim derdim bambaşka.

Biraz ödipus kompleksi olabilir mi acaba?

nawres +1

Ben hep böyle olduğunu düşünüyorum. Konuyla alakalı olarak (bkz: oedipus kompleksi)

tr.wikipedia.org

27 yaşındayım. hayatımın hiçbir döneminde olmadı bende olgun kadın isteği.

pardon, araya giriyorum ama :) olgun kadın dediğiniz 35-45 gibi bir aralık değil mi?

33 yas için 40 üstü :)olgun kadın tanımlamam

Ehtiyarlar zorluk çıkarmadığı için. Kolaycılık.

bu tamamen egoyla alakalı bir konu. 'kendimden yaşça hayli büyük kadını bile yatağa atabiliyorum' olayı çokçası. en azından kendimden yaşça büyük biri/birileriyle beraber olduğumda (1-2 yaş büyükleri kastetmiyorum) hep bunu düşünmüştüm.

çoğu erkekte de olgun fantazisi vardır.

biraz daha işi bilen, tecrübeli hatun olmaları cezbediyo bence.

Mrs. Robinson'dan gelir.

www.etymonline.com
kendim de zaman zaman bu siteden faydalanıyorum. işinize yarayabilir.

exper' yani uzman dan gelıyor olabılır . bak olabılır dıyorum lutfen gulmeyın. ex-per (ex:gecmis,gecirmis per: onu bulamadım)

porş, kullanıyorum memnunum.

porsche çok daha güzel gözüküyor

ferrariyi soyledım . Nedenlerim: kolçaklaın kapanabilir olması.