içine odandakinden çok daha yoğun olarak duman çekiyorsun zaten, odan dumanlı olsa ne olmasa ne?

gece yatarken temiz nefes alırız diye dusundum.

sigara içip odayı temizlemeye çalışmak asansör ün halatını kesip tam yere çarpacakken zıplayarak kurtulmaya çalışmak gibi. bence tamamen mantıksız. kendinizi düşünüyorsanız bu kadar 1 tane daha sigara içmeyin. çoook uzunca pençeleşen biri söylüyor bunu.

bence odanın hava kalitesini değiştirmez. isi dumanı atar ama o havayı analiz etseniz yine zararlı bir çok madde olacaktır.2 dakika cam açsanız daha temiz olur sanki. tabi sadece fikir olarak söylüyorum. o parayı 2 dakika cam açmaya vermezdim ayrıca.

birisi sana yüklü miktarda eft yaparsa hem maddi hem manevi yönden inanılmaz huzur doluyorsun. ben maalesef bundan faydalanamadım ancak mutlaka faydalanan arkadaşlar vardır.

maaş hesabı olursa para almıyor bankalar eft'den haberin olsun. duygusal davranıyorlar yani, diyorlar nasıl olsa maaşı bizde, 3 lira da eft almayıverelim.

dusduygusalı enpara oluyor .

sen gelme lan türk demisler direkt...

anladıgım kadarıyla iş yaptıgın firmanın çindeki bir bankadan alınma teminat mektubu gibi bisi...

gidecem pezevenklere inat. Çindeki aynı belediyeye 5 farklı firmadan davetiye talebi gönderttim. İllaki birine verecekler.

Yabancı firmaların banka yeterlilik belgesi, evsahibi ülkenin bankası tarafından verilir.

diyor.

sanki çine kaçıcaz. zepevenklere bak ya.

benim anladığım sana sponsor olan firmaların çindeki bankalar tarafından verilen bank credential letter(teminat mektubu olabilir, banka yeterlilik belgesi olabilir bilemiyorum)'ını istiyorlar.

blue mountain state the rise of thadland

Salak ile Avanak 1 her zaman izlenir.

what we do in the shadows

top secret
airplane
hangover (1.film)
dirty rotten scoundrels
planes, trains and automobiles
liar liar
soul men

deliha da iyi aslında :/

(bkz: the big lebowski) bende hep işe yarar :))

"yes man" romantik komedi miydi hatırlamıyorum ama oldkça güzeldi.

"anger management" da iyidir

adam's apples.
death at a funeral (ingiliz yapımı olanı izle).

patch adams derdim ama adam intahar etti la...:(

Le Prénom: absürd komedi değil ve ağırlıklı olarak tek bir mekanda geçiyor ama mükemmel yazılmış diyaloglarıyla oldukça eğlenceli bir film.

satarken zor oluyor zira. rekürsif olarak anlayabileceğin gibi.

Bir de o boyanın gerçekten nasıl gittiğini anlamak zor olabiliyor.

fiyati düsüyor, orijinalligi bozulmus oluyor. aptalca takintilar iste.

çünkü ölücüler ''ah bi hatası çıksa da ucuza şeetsek bunu'' diye dusunuyorlar.

burası türkiye olduğu için.

kaskosuz arabaları minimum maliyet için sanayide, çıkma ya da yan sanayi parçalarla, ayarsız bir şekilde topluyolar kazadan sonra. öyle olunca arabanın gidişinde de sorun oluyor, ileride arızaya daha yatkın da oluyor.

avrupa'da değişene boyaya takılmazlar. çünkü avrupa'da sanayi diye bi kavram yok, arabalar yetkili servislerde işinin ehli insanlar tarafından düzeltiliyor.

Dolandırıcı çok olduğundan araçta kayıt olmadan sanayide yaptiriyorlar. Araçta boyanın neden olduğu anlaşılmıyor pek. O takıntısı olan aramasın diyenler de zaten direkt dolandırıcı bana gore

Boya varsa hasar var net, sadece boyutu belli değil..

insanlara faydalı olmak ve her kim olursa olsun kalp kırmamakla işe başlanıp psikoloji ve maneviyat üzerine kitaplar okunup gercek hayatta tatbik etmekle işe başlanabilir.

aklı başında birini aç biraz. net insan olacaksın desek konuşup kendi kendini yakıyor derler, net olmayacaksın karışık olacaksın desek bunun sözüne güven olmaz ne dediğini ne istediğini bilmiyor derler. hep bir şey derler. ben çoğu zaman orta yolcuyumdur.

bu tarz derin düşüncelerin, sözler olaylar altında derin manalar aramaların falan hep iq düşüklüğünden olduğuyla alakalı bir makale okumuştum. Beyin egzersizleri deneyebilirsin belki.

Derin biraz olmadı ucu açık oldu da kolay çözülmeyen merak edilen insan diyelim.

benim yazdigimi kabul etmediysen tersini yap. o zaman derin olursun.

ben iyilik, güzellikten bahsediyorum ama tik vermek zor geliyor sanirim.
doğrulardan mı korkuyoruz nedir?

ne kadar derinleşirsen o kadar boğulursun......

(sığ derinliğe örnek bir cümle)

1adam +1 bu arada :)

oynayarak sadece gerizekalilari kandirabilirsiniz. e, bunu isteyen biri zaten pek akilli degildir. kendinizi kandirin, kafi.

arkadaşlar soruyu pek açık soramadım belki de bu kadar sen gerizekalısına getirmeye ya da ne bileyim bu kadar yıkıcı konuşmaya gerek var mı ? Bazıları burada egolarını tatmin ediyor gibi geliyor bazen. Soru açık değil de geç ya da yardımcı olmak isterdim ama soruyu anlamadım de yani.
@1adam telefondan girdiğim için gözümden kaçmış

evet.

Arkadaşı pistten alalım

Patentinizi kim verdi?

bu buluşunu amerika başkanına anlatmalısın.

@acediac :oha ki ne oha, benim bu olayların bir fact olduğundan haberim yoktu, öylesine bir teoriydi sadece... yuh, gerçekmiş...

popo olan yukardaki laf atıcı arkadaşlara gelsin : www.youtube.com

Istanbuldaysaniz fenix in distributoru pasifik camp malzemeleri var goztepede, orada mutlaka muadili vardir. Internetten fenix karalogu indirirseniz son sayfasinda hangi urunde hangi tip pil kullanildigi bilgisi de var, gitmeden once arastirmak mahiyetinde..

18650 endustriyel bi standarttir. ultrafire markasi, 4200 ise kapasitesi. 4200 mah biraz yuksek bir kapasite 18650 icin, pek olasi degil. su an aliexpresste 2200 mah olanlar var, isinizi gorur. onun disinda laptop bataryalarinin icinde de genelde 6 adet 18650 bulunur. laptop tamiri yapan yerlerde bulabilirsiniz, elektronik malzeme satan yerlerde de bulabilirsiniz. ama o bulduklarinizin hepsi aliexpress gibi cin kaynaklarindan geliyor olacak. aceleniz yoksa direkt aliexpressten almanizi tavsiye ederim.

pil alırsan aliexpressten ya da baska bi yerden isvicre uzerınden gelır, uzun surer gelmesi. sana bir site onereyim. www.18650pil.com

ultrafire zaten çin markası değil mi kimse uğraşmaz onun sahtesini yapmaya kaç tane doldurulabilir pil gördüysen satın zaten çok pahalı değildir.

Aile hekimine gtseniz ve kan testi yaptırsaniz cok guzel olur. Belki tiroid veya b12 dusmustur. Vitaminlk degil de ilaclik olabilir.

Kan tahlili bence de. B12yi ust sinira yakin tutun diyorlae. Bi de d vitaminine baktirin, standart testlerde ona bakmiyorlar. Vucudunuzda eksik olmayan bir seyi vitaminle almanin bir anlami olmuyormus, o yuzden tahlil yaptirin bence oncwlikle.

uyku labaratuvarı öneririm. göğüs hastalıklarından gidiyorsun.

mızıka benim gördüğüm kadarıyla, en zor ensturmanlardan biri. çok gayret sarf etmen gerekiyor. zaten herkes 20 liraya 30 liraya hayatının bir döneminde mutlaka alır. sen de edin bir tane, hevesini almış olursun..

al, kullanmazsan bile saklarsin.

iki uc hafta once aldim. iyi ki almışım diyorum, evde boş boş oturduğum zamanı mızıka çalışarak geçiriyorum. zor filan da değil, oldukça kolay. kolay şarkılardan başlayarak yavaş yavaş zor şarkılara da geçiş yapabiliyorsun.


almışken kaliteli bir şey al derim, ben şunu almıştım, uzun bir süre götürür: www.do-re.com.tr

yahu bir dışarı üfleme, bir de nefes çekme hareketi var, ne zoru?

al, uygun fiyatlı bir şey al. hohner falan var, taş çatlasın 100 lira bir şeydir iyi sayılabilecek modelleri.

al. güzel bir raf süsü olur.

Anonymice +1

pkk çevreci örgüt? yeşilaycı heralde.


diğer dediğin ise olabilir hemen ypg dediler altından başka bir şey çıktı. beklenir bunlardan

tr.wikipedia.org'lar%29

@devcileyin,

bunu yapan YPG'li olması sende bunun arkasında ypg/pkk olduğunu aklına getirmiyor mu? yoksa işid mi suçlu? (işid her zaman suçlu gerçi terrörist olduklarından pkk gibi)

evet hükümet hava kuvvetlerinin meclisin önünde bomba patlatmış.

kimlerle aynı ülkede yaşıyoruz anasını satayım yahu.

pkk çevreci örgüt mü diye soruyor adam harbi harbi. vay anasını ya.

bu sefer saldırıdan sonra sırıtan yetkili görmediğimize göre, pek sanmıyorum.

hem ilk defa terör saldırısında ölenlerin ailelerini, çektikleri konut kredilerini televizyond izleyip üzülmeye başladık. oysa mesela suruç'ta ölenler mantar gibi yerden bitmiş olduğundan, onların aileleri falan hiç yoktu. ya da ankara'da 10 ekim'de ölenlerin ailelerine kargo şirketleri söylemişti.

oluşturduğu izlenim pek öyle gibi değil, ama 4 adam 8 füze muhabbetinden sonra kimse buna hayır diyemez. pkk'nın ışid'in ve diğerlerinin varlığı her eylemi onların yaptığı anlamına gelmez. net olarak bilmek mümkün değil.

Hepsi 400ü vermedik diye. Tüüüüm mesele bu. Ondan huzuru yok ümmet-i muhammedin.
Burhan kuzu da dedi ya ülke kaosu seçti diye o hesap. Ya benimsin ya kimsenin diyor ülkeye.

"soluk benizli"ler diyorum ben.
ülkenize sahip çıkın, çok büyük sorun olmaz...

Bence sen cevabı biliyorsun. Pkk'nın ne olup ne olmadığını, pkk'nın ve pyd'nin ortadoğudaki rolünü filan...

Bu hükümetin en eksik yonlerinden birisi, iyi bir propaganda ekibi yok.

@zugas @tescillimarka @eksi sozluk e bir daha geldim

ve tüm herkes:

arkadaşlar iğnelemeyi anlayamıyor musunuz?

kafa güzelmiş.

1.5 kilo alayım lütfen.

Kendine acımayana ben hiç acımam. Kendine ya da etrafına bilerek ve isteyerek zarar veren insanlar umrumda değil.

istese bırakır

günde 3 paket sigarayla 900 tl'ye nasıl ulaştın ki? içtiği sigara markasını biliyo musun?sarma sigaralar var paket maliyeti en fazla 1-2 liraya geliyo tütün kalitesine göre. öle bişiler yapıolardır belki.

Aynen kardeşim, acıma

Hiç acımam. Ne yiyip ne içeceğini keyfi bilir de durumun beni alakadar ettiği kısımlarda destek olmaktan kaçınırım.

verdiğin parayı geri alıyorsun sonuçta. sigrası seni etkilemesin. her ay cebinden yardım yapsan neyse.

Sagliga zararli ama bi sekilde yasadiklari hayat geregi ictigi sigarada ucuzdur. Tutup parlement icmiyodur. Zarari kendine. Keske biraksalar. Sigara iciyorlar diye Borc vermemeyi dusunmen cok itici geldi bana.

paket başı 5tl desek yine 450-500 oluyor, vermezdim ben olsam. lüks/zevk için borç isteyen adama vermiyorum ben.

yardım, iyilik vicdan ile ilgili bir şey. vicdanın neyi öngörüyorsa onu yap. ama sadece iyilik yapıyorsun diye de kimsenin hayatını eleştirmeye hakkın yok! kaldı ki borcunu geri ödediğini söylüyorsun.

çok pahalı bir sigara içtiğini sanmam. sigara kullanan herkes zararlı olduğunu biliyor. içmeyen için bırakmak da kolay. demek ki bırakamıyor ki o yaşında kullanmaya devam ediyor.

hitler, sen misin abi?

O parayi nereye harcadiginin ne onemi var ki? Sonucta sen borc veriyorsun ve geri de alabiliyorsun eeee o zaman?

bsigara konusunda faşistliği bırakmalısınız artık. sizin şahsınıza söylemiyorum, genel konuşuyorum. herhangi bir sebepten ötürü borç vermek istemiyorsanız zaten vermezsiniz. sigara bunun sebebi olmasın. herhangi bir sebepten borç isteyen ve bunu ödeyen bir insanın yaşayış şekline bakmak çok itici. ben böyle bir şey düşünmekten şahsen utanırdım.

sorunuza gelince evet bağımlılık yapıyor bu kadar. emin olun bu kadar sıkıntı çeken bir insanın aklına sigarayı bırakmak gelmiştir. bir siz (acıma diye cevap verenler) akıllı değilsiniz. kadının içinde bulunduğu koşullar sigarayı bırakmayı değil daha da devam ettirici koşullar.

sigara bağımlılık yaptığı için bence "sigara içene acımam" demek çok acımasızca bir yaklaşım olur. sigara lüks ya da zevk değil, bağımlılık. sigara içene içtiği süre boyunca zevk veriyor olabilir ama bu bağımlı olduğu için içtiği gerçeğini değiştirmiyor.

uyuşturucu da öyle, alkol de öyle. bunlar tartışmaya açık konular değil, bir kere aldı mı vücut istiyor işte. bağımlılığın tanımı bu zaten.

hepsinin bağımlılık yapma derecesi farklıdır gerçi, ben insanları yargılayamam ama durum budur.

sigarayı bırakmasına yardımcı olmaya çalışın bence, yapacağınız en iyi şey o olur.

burnu sürtülsün nedir ya. ayıptır. yazmasam içimde kalacaktı.

Tamam sigara tu kaka, ben de hiç hoslanmiyorum; etrafımda icen herkese de birakmalari için her fırsatta bir şeyler söylüyorum ama sizin düşündüğünüz şey de çok itici. Want2die da söylemiş, o durumda olan insanların bir kısmı sarma marma iciyor, elinden geldiğince ucuza kapatmaya çalışıyor vs. Ki bunu yapmasa bile bu konu yüzünden yargılamak hoş değil. Kadın kop koplarda filan yemiyor parasını. Sizden borç isteyince de geri oduyormus, neye harcadığı sizi niye ilgilendirsin ki? Ha vermek istemezsiniz, ona bir şey demem. Bırakma kısmı da gerçekten sancılı bir süreç, zaten o kadar kötü durumdayken daha da psikolojisi bozulabilir ablanın.


Bu mantıkla asgari ücretli çalışanın atıyorum dışarıya çıkıp iki kahve İçmesi ya da eve bira alıp icmesi de saçma. Sonuça parası belli, nasıl böyle şeyler için harcama yapabilir, değil mi ama?


İnsanlara karşı böyle tutumlar sergilemeyin lütfen, kimse mükemmel degil, kimse dört dörtlük alışkanlıklara sahip değil.

Kaçak sigara. Ucuzunun paketi 1 lira falan. Aylık 90 lira eder. Stres yüzünden içiyorsa 90 lira için bırakmaz.

parası olan arkadaşlarım bile vergi vermemek için 10 liralık sigarayi 3 liraya buluyor.

@want2die sen taktın tütüne. kadın parliament içiyor, ben 10 liradan hesaplamıştım 11,5 liraymış. 900 lirayı bile geçiyor.

takıla takıla buraya mı takıldın?

edit: la arkadaş 70 yaşındaki kadın oturup tütün mü saracak? kadını benden daha mı iyi tanıyonuz? kaçak sigara ve sarma konusunu geçin lütfen. kadınla muhabbet ederken "akşamları eve giderken bakkaldan 1 paket kendime 2 paket de oğluma alıyorum seviniyor:)))" diyor. bu yüzden kaçak ve sarma olmadığını biliyorum. illa tek tek bütün detayları yazıp 8 sayfalık duyuru açmam mı gerekiyor? siz yazılanları yorumlayın yeter ötesi beni ilgilendirir.

Malbora falan iciyor heralde. 900 lira baska turlu aklim almadi. Simdi ben soruya cevap veriyim. Sigara bagimlisiyim. Yeri geldiginde yemek yemiyorum sigaraya para veriyorum. Boyle bagimli yapiyor insani bu lanet sigara. Birakmasi oldukca zor. Saglik problemi olusturmadigi surecede birakmak gercekten zor.

Buyuk olasilik ya sariyolardir yada kacak sigara iciyolardir 3 lira pakete verip. Tas catlasin 300 veriyolardir aylik. 900 diyip vicdanini rahatlatmak istemeni anliyorum ama sen bildigin yoldan sasma. ha bakkaldan malbora aliyorsada bi siktirsin gitsinler afedersin.

edit: kacak parlement olmasin? pakette turkcemi yaziyor? baska bir dilmi?

14 yaşında arkadaşımın verdiği yarım sigara dışında hiç sigara içmedim, içesim de gelmedi.Sigara bana biraz zengin alışkanlığı, lüks gibi geliyor. Çevremde 10 kere, 20 kere sigarayı bırakan insanlar var. Bir tanıdığım akciğer kanseri oldu ve ciğerinin üçte birini aldılar, hala tüttürmeye devam ediyor. Anladığım kadarı ile irade meselesi ve irade de çok kaygan bir kavram. Geçen bir makale diyordu ki, iradeyi belirleyen en temel üç şey var (başka şeyler de var da, en önemlisi şu üçüymüş). İlki genler, dediği özetle "Genlerinde izin vermeyecek derecede iradesizlik sunuyorsa, irede imkansız ve anlamsız. İstediğin kadar yırtın" ama bu da o kadar çok kişide olan bir durum değilmiş. Genlerinde varsa bile bazen hastalıklar kontrolü ele alıyor. Örneğin, Hashimato hipotroidi olan bir arkadaşım yemek yemeyi bırakamıyor. Böyle hastalıklar kişinin iradesini komple elinden alıyor. Hani "Tatlı da yemeyim" deyiverir insan, o hastalar için öyle bir cümle imkansız, "Yemeyim, yemeyim" derken komple yutmuş olabiliyorlar. İradesizliğin en büyük kalemini de depresyon, vb. psikolojik rahatsızlıklar ile toplumsal nedenlerle kaynaklı stres gibi şeyler. Kafa oyalandıkça, bağımlılık yapan şeyleri daha az arıyor ama kafanın içini sürekli oyan bir düşünce, stres, boşlukta veya baskı altında hissetmek gibi şeyler bağımlılıkları körüklüyor. Bakınca hiç mantıklı değil ama birinin para sıkıntısı varsa ve bunu yoğun olarak düşünüp bunalıyor, dertleniyorsa; bu sıkıntı temel ihtiyaçlarına yetmiyorsa, örneğin, bu ay son on gün yiyecek alacak parası kalmıyorsa, bu gibi durumlar bağımlılık yapan maddeleri daha çok kullanmasına neden oluyor. Ellerinde kalan keyif o; zarar verici keyif ama kendini gerçekleştireceği, kimlik kazanabileceği tek yol o. Çalışmanın söylediği başka bir şey de, kadınlarda irade kontrolü erkeklere göre çok daha zor. Bunu da yukarıdaki maddelerle ilişkilendiriyordu. Sonuçta, elinde bırakma fırsatı olsa kim bırakmaz? Akciğer kanseri olmuş ve "Yaşamak istiyorum" diyen insan, neden sigarayı bırakmasın. Şu ana kadar çekirdeğe başladığında önüne dağ yapmadan durabilen az sayıda takdir edilesi insan gördüm; nikotin daha uzun süreli ve büyük bir bağımlılık.

Bu kişiye acımak zorunda değiliz, sadece halden anlamak ve sonuçları düşünmek gerek. Vermediğiniz avans onu daha çok strese ve daha çok sigaraya sürükleyebilir. O sigarayı alacak borcu başkasından isteyebilir, bağımlılığına ulaşamadıkça saldırgan davranışlar gösterebilir. Atıyorum, oğlu okula gitmek için yol parası vermektense sigara içebilir. Kaldı ki tütün sarıyor olabilir, bu nedenle aldığını komple sigaraya yatırmıyor olabilir. siz 100 TL avans veriyorsanız, 20 TL'yi sigaraya veriyor, 80 TL'sini ihtiyaçları için harcıyor olabilir. Tamamen keserseniz, 80 TL'lik kendi ihtiyacını da alamaz. Belki sigarayı bırakırsa ve bir ay içmediğini görürseniz, zam yapabilirsiniz öyle bir yetkiniz varsa ya da daha fazla avans alabilir. Paraya çok ihtiyacı olduğu için, ceza ile de karşılaşmayacağı ve tam tersine ödülle karşılaşacağı için bırakmak için gerekli motivasyonu bulabilir veya sadece akşamlara azaltabilir belki.

Senin paranla almıyor o sigarayı, en fazla senin ona borç verdiğin parayla alıyormuş. Sigara içiyor olmanın naddi manevi bedelini de soğuk havada kombiden kısarak ödüyor zaten. Başka nelerden kısıyor kim bilir.

Borç vermeyi bırakalım demek yerine bu kadının çocuğuna iş bakalım, biraz rahatlatalım sonrasında da bir randevu akıp kliniğe götürelim gibi bir yaklaşım, tabi kadının da pnayıyla daha doğru olurdu.

Borç para verdiğin için kendini yükseklerde görme. Borcuna sadık insan her yerden borç bulur. Sen maaşını aksatma yeter.

çekip iyi niyetle konuşurum. ablacım üzülüyorum sizin durumunuza ama sigara hem sağlığına hem cebine zararlı, istersen bi doktorla konuşturayım seni derim.

"ben sırf bu yüzden artık kendisine borç vermemeyi düşünüyorum, belki burnu sürtüp parasını keyfi harcamak yerine zorunlu ihtiyaçlarını karşılar."
demişsin ama zaten sigaraya zorunlu ihtiyaç olarak bakıyorlar bu derecede bağımlı insanlar. paraları azaldığında yeme-içmeden keserler, sigaradan değil.

sigara kullanmıyorum ama ailemden ve etrafımdan gördüğüm bunlar maalesef.

söylemişler, ben de katılıyorum; borç vermek istiyorsan ver, vermek istemiyorsan verme. sigaradan bağımsız olarak düşün. sonuçta borcuna sadık bir insanmış kendisi.

ve şunu söyleyeyim, kadın gelmiş 70 yaşında, bu yaştan sonra sigarayı bırakması çok zor, gerek de yok bence, sigarayı bırakma aşamasında zaten yoğun bir stres yaşayacak, zaman zaman krize girecek, bu yaşta kaldırması kolay değil. ama oğlu için bir şeyler yapılabilir..

sigara içmeyen biri olarak sigaranın nasıl bir haz verdiğini anlayacak durumda değilim, ama bu adam da robot mu olsun, üç kuruşluk bir zevki belki de sigara adamın, belki o sigarayla rahatlıyorlar, sanki herkes kesesine göre harcıyor, kimsenin kredi kartı yok, kimse lüks harcama yapmıyor, bu garibanların o kadarcık da "lüksü" olmasın mı? sigara içmeyip sigraya vereceği üç kuruş parayla ne yapacak ki?

parası olmayan adam sigarayı felan bırakamaz...sigara onun dert ortağıdır be....

elinde olan bir sey degil. bir ay sonra oleceksin de, daha cok icmeye baslar.
birakmasi zor belki ama, biraktiktan sonra baslamamak imkansiza yakin.
icindeki bagimlilik maddesi az olan sigaralardan icse daha iyi olur tabi. dozaji cok fazlaymis.

sunu bastirip gorebilecegi bir yere koyun. direk verince tepkisi ne olur bilmiyorum.
sigarayi birakmanin kolay yolu - alan carr
www.fadonet.net

encrypted-tbn0.gstatic.com

encrypted-tbn2.gstatic.com

harvey +1

sana ne hacı, annen yaşında kadını mı eğiteceksin aklınca? borç veriyosun ertesi ay ödüyor diye kadını satın mı aldığını sandın? "burnu sürtsün"müş, bak bak laflara bak ya.

tayyo sen misin?

direnç gösteriyorlar.

düşecektir.

telefon ayarlarından hattı sebeke ayarlarına girip 900 1800 sadece GSM ' e ayarla bakalım.

android telefon için bahsettiğini ayarı bulamadım.

farklı bişey başaran tipik yurdumun kezbanı, fazla takılma. böyle tipler benim çevremde var hepsi işsiz, okuduğu bölümden alakasız işler yapıyor, bazıları da tekrardan üniye girmeye çalışıyor.

Issizlik daha kotu bence. Hic mi usenmedin.

Birincisinde biraz ukalalık gördüm anca, ikincisinde ne var iğrenç olan? (iğrenç dediğiniz baba değilse tabii)

artistlik yaptığı bölüm de edebiyat:) össde barajı geçeni alıyolar. hani şöyle odtü endüstri mühendisliği falan bitirmiş olsa eyvallah da edebiyat ne amk:)

ceketimi atsam 3 yılda bitirir edebiyatı

ben daha çok senin ve yorumlardaki "edebiyat ne ki" diyen dallamanın troll ve iğrenç olduğunu düşündüm şahsen.

ikincisi tertemiz yazı. o yazıdan nasıl bir anlam çıkarıldığını merak ettim.

birincisi için de insanlar niye üstüne alınmış onu anlamadım. yazar gezip tozup okulu uzatanlara laf çakmış.

bana cevap hakkı doğmuş.

troll falan değilim. içimden geleni yazdım ve yazdığımın hala arkasındayım. edebiyat bölümünün hava atılacak, artistlik yapılacak kadar iyi bir bölüm olduğunu düşünmüyorum. hatta en dandik bölümlerden biridir edebiyat.

ikincisinde bir şey göremedim. özel okulda özel muamele görmenin insanı özel yapan bir şey olmadığından yola çıkarak babam olaydı o zaman özel çocuk olurdum demeye getirmiş anladığım kadarıyla. olsa olsa üzülürüm. benim de babam yok.

ilki de biraz hava atmaya girmiş. içinden gelmiş sözlüğe hava atmış. anonim nasıl olsa. asıl 8 sayfa mesaj döşeyenler işsiz.

nesi iğrenç veya mide bulandırıyor anlamadım. kız ukala ve kendini beğenmiş amenna. ama 25 yaşına grlmiş hala öğrenci ayağı yapıp büyük iş. aşarıyormuşçasına öğrenciyim ben yea ne gerek var çalışmaya diyen tiplere bende kılım

Onaylanmaya fazlaca alışmış bir kezban vakası gibi duruyor.

ben bölümüne laf söylemedim. hangi bölüm olursa olsun. isterse en zor bölüm olsun. bence yazılanlar son derece iğrenç. ikincisinde de her şeyi özel okuduğuyla hava atmış. size nasıl normal geldiğini anlamadım yani bilemiyorum.

iki entry de çok güzel ben tuhaf bir şey göremedim.

ilk entry'de editten öncesi neyse de editten sonrası müthiş:))

Dünya adil bir yer değil. Orta sınıfların alıştığı ve doğru saydığı ahlak etik kuralları zenginler için pek bir şey ifade etmeyebiliyor. Senin ulaşmak için götünü yırttığın, ömür boyu elde edemeyeceğin şeyleri bazı insanlar sadece doğarak elde ediyorlar. Sen fakir üzülmesin diye de "ay söylediklerime dikkat edeyim de garibanlar alınmasın" demeyebiliyorlar. Hoş mu, değil. Gerçek mi? Bir ihtimal. Mümkün mü? Kesinlikle.

Rahatsızsan bence burada zaman kaybetme. Sistemi düzeltmeye çalış ya da çok zengin olup bu entrilerin sahibi gibi olmayan bir kız yetiştirerek intikamını al :)

"özel kreş" ve "özel dershane" demiş ya, acaba devlet kreşi ve devlet dershanesi diye bir şey mi vardı lan?

İkisi de gayet normal, iğrenç diye nitelenecek bir şey yok. İnsanlar yapmadığı şeylerle hava atsa daha mi iyi? Bunların nesi zorunuza gidiyor anlamıyorum, igrenmek için sağlam aşağılık kompleksi lazım. Geçmiş olsun.

o kadar "özel" muameleden sonra bi' zahmet başarılı oluver anacım.

Ben özel olmayan yollardan hem de edebiyat okumadığım halde naçizane bir şey belirtmek isterim ki, "birşey" ayrı yazılmaz mı?

yıllarca bildiğim birşeyi bilmemezlikten gelmişim

@piremses he valla keşke sizin gibi ego manyağı kezolardan olabilsek:(

Ozel okula gittim demenin suc oldugu tek platform burasi sanirim

Yahu tamam ikinci entry'yi boşverin lkine bakın:)

Hahahshajhahha, adamın takıldığı şeye bak, takılmıyorum diye ben kezoysam kezo da olurum be. Egonun kelime anlamına bir bak istersen. Hayatiniz başkalarına haset duymakla geçiyor, kompleksten kendi hayatınızı yaratamıyorsunuz.

@piremses nickine bakınca gülesim geliyor. Haklısın ablacım herkes sizi kıskanıyor, herkes size aşık:)

Ben şu imlaya dikkat etmiyorum burada olayına hastayım. Lan dikkat etmek ne demek, yazarken zaten otomatik olarak doğru yazman lazım, doğru yazmaya kasmak nedir. Doğru yazmak için çaba sarf ediyorsan beynin ufak demektir.

kız fazla kendini beğenmiş, çok güzel şeyapılır mmmm ama haksız değil. 21 yaşında hala birinci sınıfta olan bir "fare suratlı" olarak katılıyorum kendisine. yaşamak, genç olmak okumaya engel değil.

benim en yakın arkadaşlarımdan biri erasmus yaptı. bilmemkaç tane proje kapsamında bissürü ülkeye gitti. şu üniversiteli gençlerin yemek istediği boklar içinde yapamadığı hiçbir şey yoktur sanırım. sonuç? o da 21 yaşında, okulu bitirmek üzere, şimdiden işi mişi hazır hatta çalışıyor da zaten.

öte yandan eski ev arkadaşım 27 yaşında hala yıldız teknik'te müzik derslerini vermeye çalışan, ay sonunu getiremeyen bi tipti. ha iyi çocuktu, çalışkan biriydi eyvallah ama ben açıkçası böyle adamlara pek saygı duyamıyorum kusura bakmasınlar. ben de 21 yaşında olup hala bi bok yapmamış olmaktan, en erken 25'inde mezun olabilecek olmaktan dolayı oldukça rahatsızım. en azından okula dönersem "okuyom yea ne güzel" falan demeyip daha oturaklı, düzenli bi yaşam tarzı oturtmaya çalışırım.

ha bu arada edebiyata ceketini assa 3 yılda mezun olacak salakları bekleriz edebiyata. böyle aptallar olduğu sürece, 21 yaşında mezun olduğu için kendini allah sananlara da kızamıyorum işte. böyle "fare suratlı"lara tepki göstermeyip ne yapsın kız?

30 yaşına gelip de hala okuyan adam asalaktır, disiplinsizdir, kekonun önde gidenidir. istisnaları ayrı tutuyorum. üçüncü senesinde okulu bırakıp, istediği bölüm için tekrar okula giden adamlar carlamasın lütfen. ben serserilik yapan, okumayan, "öğrenci olmak güzel yea" deyip 26 yaşında hala sağdan soldan para tırtıklamaya çalışan faydasız, vitaminsiz dingillerden bahsediyorum.

ikinci entry'yi okumadım. ulan bu karı beni duysa öldürecek demek ki, okulu bırak iki tane entry okuyamıyom üst üste amk

ben bir sıkıntı göremedim. neresi iğrenç?
özel okula gittiğini belirtmesi mi yoksa 25 yaşına gelip de çalışmak istemeyenleri eleştirmesi mi?

asıl burada bölüm küçümsenmesi daha vahim bir durum. "hava atılacak bölüm, hava atılmayacak bölüm". şaka gibi.

@peggy ben burada sadece aşağılama ve kendini beğenmişlik gördüm. "eleştiri" bunun neresinde acaba merak ettim.

ya işte bu tarz arkadaşlar için 4 yıllık fakülte bitirmek, üniversite mezunu olmak Türkiye gibi bi ülkede bile o kadar önemlidir ki özel bir üniversitede edebiyat okuyor olsalar bile, azerbaycanda edebiyat yüksek lisansı şsldşdkaş yapıyor olsalar bile dünyayı kurtardıklarını falan zannederler. Çünkü çıtaları, kıstasları, çapları o kadardır.
2. entryde de gösteriyor ki bu insanın ebeveynlerinden, bu kızımızın babasından kaynaklı özgüven problemleri var belli ki, para falan yerini dolduramaz bu tarz tiplerden uzak durmaya çalışırım ben.
edit: ne edebiyatı ne özel üniversiteyi küçümserim ama bunun üstünden üstünlük ukalalık yapmana haddini bildirmek lazım.

yaw olm bırakın bu ıslerı, baskasını elestırmek işsizliğin kanser versiyonudur. her koyun kendi bacağından asılmakla birlikte o koyuna ''nie sol bacağından asılmadın lan sen'' demek pek gerekli değildir.

ha bi de it ürür kervan yürür.. 30 senelik tecrübe konuştu, şimdi susabilir.

komikmiş dedim geçtim. Üzerinde düşünseydim de öfkeden ziyade üzüntü tetiklerdi. Öyle atla deve, mide bulandıracak bir durum yok.

Ancak illa bir açıklama aranıyorsa, nedne oluyor diye; Mevcut eğitim sistemi içinde biraz zeka emaresi gösteren bir çocuk mühendisliklere veya dengi/daha yüksek puanlı sayısal bölümlere yönlendirilir (bir anlamda bu zorunluluktur standart sapmaya dahil istisnalar haricinde). Bu nedenle özellikle akranlarından daha başarılı sözelci çocuklarda bu tip durumlar yaşanır. Üzücüdür ama temelde sistem problemidir.

@nothing ağır saçmalıyorsun kabul et :) he bu nicki aldığım için kendimi prenses olarak görüyorum he. Sana bir sözlük hediye edeceğim zorda kaldıkça okursun, ironi falan nedir. Su iq ile utammiyorsun da buralara yazmaya.

@piremses haha sen ironi mi yaptın ya. nerede yaptın göremedim. iq'um çok düşük ya ondan göremedim heralde:)

der Meister +1

adam haklı

uğraşma, kov

töbe estafurullah, cevabı sen de biliyorsun afedersin.
"asks" diyelim.

yani stresinin alınması lazım gibi.

önce sevmediğin birisiyle sevgili yap, biraz eğlenirsin.

sonra kov.

31 yaşı genç mi görüyor yaşlı olduğunu mu söylüyor. genc irisi kaç yaşında?

işini iyi yapıyorsa kovmayın, sorunu çözmeye çalışın.

garantili stres alınır.
stresçi geldi haanım.

kendini yaşlı görüyor hep dilinde çok yanlızım,evde kaldım,yok mu bi arkadaşınız felan diye. yoksa ben de 30 yaşındayım ben kendimi genç görüyorum mesela ama kendisi şimdiden tam bir emekli albay şimdiden :) anonymice senle de tanıştırırım da tam çözemedim evlilik mi istiyo yoksa başka türlü mü anlayamadım tam

@duyulmasi gerektigi kadar hocam bilimi bu yüzden seviyorum işte çok güzel cevap olmuş :) artık ya birini bulucam buna yada olmadı doğaya salıcam enerjisini naparsa yapsın

Bu çok cinsiyetçi bir görüş değil mi? Bence o kadının sizin gibi patronlardan uzaklaşması gerekli. Kaç kadını taciz ettiniz şu ana kadar?

@Traveller kendisinin dilinde sürekli ben uydurmuyorum ki derdi bu diye yada demiyorum yatırayım sikeyim. hah bak şimdi cinsiyetçilik yaptım mesela aradaki farkı görmüşsündür umarım.

@Traveller bu kadar duyar kastığın yetmedi mi hocam? Kadının kendisi arkadaşınız yok mu ayarlanacak diyormuş insanların vuruşması seksistlik, çöpçatanlık da taciz mi oldu artık?

Spor salonuna yazdır, kilo versin.

random act of kindness, bir iki kompliman yap, genc gorundugunu vs soyle.

kovmadan önce kazanmaya çalış kötü iş vs yapmıyorsa.

arkadaşlar önce kazanmaya çalışıyorum en azından deniyorum. çünki diğer türlü ilk kez birini kovmam gerekicek. ben patron konumundayım ama bende çok deneyimli değilim bu pozisyonda gereksiz yere insan harcamak da istemiyorum.

evlilik istiyordur. evde kaldım paniği..
birini bulun, evlenip rahatlasın.

@Atimi ne kadar tacize tecavuze izin var peki hocam bileyim de ona gore davranayim

nietzsche felsefesini sistemli bir şekilde yazmayıp genel olarak aforizmalarla işini gördüğünden dolayı schopenhauer diyorum.

hepsini geçtim de weber kim lan?

al sana hegel

schopenhauer

kant. bilime ve bilimsel düşünceye bakışını diğerlerinden daha çok beğeniyorum, kendime yakın görüyorum.

Orada bir nietzsche felsefesini sistemli biçimde yazmamıştır yazısı görmemle şok oldum (güç istenci notlarının birleşimi derseniz; tragedya'nın doğuşu, iyi ve kötünün ötesinde ve ahlakın soykütüğü -en temel 4 metni- sonucu çarpılır insan).

Ben nietzsche diyorum; yöntemsel olarak ondan çok fazla şey öğrenen bir gelenek içinden çalıştığımdan ayıp olmasın. Sebebi de soykütük yönteminin kendisinde yatıyor. Kısaca açıklarsak: her var oluşun kökeninde evrensel bir olgu değil de değerler yatar. Önemli olan bir şeyi oluşturan değerlerin keşfidir.

kierkegaard, wittgenstein ve heidegger diyorum.

haggard, rammstein ve metalica diyeyim bari bende.

j.m. keynes, a. smith, m. friedman diyeyim ben de ortaya karışık şlksaşlckd

Yuh. Kant tabii ki.

www.milliyet.com.tr

Olay sırasında GMK Bulvarı'ndaydım ve ses bulunduğum yere çok şiddetli geldi. Kayıp resmi kaynaklardan açıklanandan daha fazla olabilir.

Kızılay tarafındaki yakınlarına ulaşmaya çalışanlar panik yapmasın: telefon ve internet bağlantıları çok zor çalışıyor. GMK Bulvarı, Kumrular ve Kızılay merkez tarafında gördüğüm kadarıyla herhangi bir sorun yoktu.

tamam knk sağol

Kurumsal olmayan firma patron firması mı, yoksa start-up tarzı bir firma mı? Patron firması değilse kurumsal olmayanı seçerdim.

kurumsal her zaman tercihin olmalı.

Koskoca holding patronunun elden maaş vermesine hayır!111!!

Tabiki kurumlsal. etiket var nihayetinde ve CVde güzel durur + beğenilirse bir şekilde devam etme durumu da olabilir. Bir de hedef önemli. planlama mı, satış mı? bana göre açık ara planlama.

Evet, dört göz ekrandayız, sayfayı yenileyip soru sorulmasını bekliyoruz, hepimiz bir odada bilgisayarların başındayız. Samet ve Çisem, cips ve bira almaya gitti, gelirler birazdan.

gıcır. mesainin bitmesini iple çekiyorum.

arka sıralardan doktora danışmayan kaldı mı diye kontrol ettim hepsi taam kepengi kapatabiliriz.

Kebap

Halı saha maçına erken geldim, yedide başlayacak, oturduk arka sokaklar izliyoruz :)

ders çalıstım. çeviri yaptım. ikisini bir arada yaptıgım ender gunlerden. cok mutluyum. sanırım hipomani geçiriyorum. bir doktora danışmalıyım.

Keyifler fena. Yalnız Çisemle benim evde biraz işimiz var, bizi beklemeyin.
Burda bi şiir patlatalım.

Yine giydim pazen elbisem
Ne tatlı boynun var Çisem
Koklasam varsam gitsem
Vay beni.. Vaylar beni..

abi cüzdanlarım şişti, elimde de feci bir kaşıntı var, napsam?.
-- bunu mutlaka bir doktora danışmalısın john.

ama pazar günü kilisede de görünmedim?
-- papazı sktret john, en mükemmeli doktor. bu arada segekan var mıydı balım?

gönül işlerinde takılıp herşeye "bence ayrılın" yazan timle kafakafaya bunlar.

aklımdan geçen duyuruyu açmışsın tebrik ediyorum. yahu doktora danışmayı bi kendisi akıl edebiliyor sanan üstün zekalı arkadaşlar, medikal başlığı niye var? bitin artık lütfen.

edit: gıcırdır herhalde.

Arkadaşlar tamam acınızı anlıyorum, fakat gecen günlerde biri muhabbet kuşunu gösterdi capsle, herkes ''bişiyi yok,çiftleşme mevsimi vs'' diye döşedi yazıları.

Hayvan ertesi gün öldü.

O açıdan hayvanlarda denedik biz bunu, yorumlamayı, çalışmıyor.

o değil de bi psikoloğa mı görünsen? bence lazım.

bana da öyle geliyor ara ara bazı bazı. hmm.

hayırlı cimalar kankitolarım :d

@turkuaz sen biraz yanlış gelmişsin galiba :(

bunu doktora sorsana delikanlı

şeker olabilir :/

direkt şeker değil de dengesizlik en azından

Tiroid hormonlarına baktır bakiym

o kadar çok doktora sormam gereken konu var ki buraya "doktora danışmalısınız mutlaka" kategorisine girmeyen bir şey sormak istedim sağol bacım. @masa penisi

nedir bilmem ancak tavsiyede bulunabilirim: capoeira. felsefesiyle birlikte öğrenirsen gayet sakin bi adam olmana büyük katkısı olur. birebir tecrübe ettim. ben de çok hırçın ve agresiftim capoeiraya başlamadan önce. artık başımın ağrısını bile geçiriyor.

sevgili lahanalar.

Menopoz ya da andropoz olasılığını düşündün mü?


(kıh kıh ve kıh)

yalarım.

@ prolatier: teşekkür.
@ Cesario: önemli olan senin yorumun. Eyvallah.
@ sour : teşekkür.

aliexpresten 0,5 dolarlık şeyi burda hediye geldi diye allayıp pullayıp 40-50 liraya satmaya çalıştığın bir ilanını hatırlıyorum. aklımda kalmış bi ilan açılırsa güvenip alışveriş yapmayayım diye. onun dışında tanımam etmem ama maalesef nazarımda güvenilmezsin.

@nickimin hakkını veremedim : o olay çok başka tarzda gelişmişti ama neyse. Olsun canın sağolsun.

@ tolkien : hangimizin yok ki.

parlak ama yetenekleriyle ne yapacagini bilemeyen biri. zamanin gecmekte oldugunu unutmamasi lazim.

best,
e.

@e haliyle : tesekkürler, moral düzeldi birden.
@turkish airlines: senden ve hosteslerinden nefret ediyorum :)

ben seviyom seni panpa

tanımıyorum ama bu konuya bu kadar vakit ayırdığına göre kibirli değilsin.

arada nickini görüyorum ama aklımda kalan bi şeklin yok

@ basond : şekilsiz vıcık vıcık bişisin diyosun yani ha.........

Tanımıyordum, şöyle bir geçmişine göz gezdirdim. Ocak ayındaki "Bekar çocuksuz, 3 lisans 1 önlisans yds:90" dan sonra bakmayı bıraktım.
Şaşırdığım insan modelisin, arkadaşım neden okudun o kadar zaman, iş hayatına atılsaydın ya. Bir de ailemle yaşıyorum de tam olsun.
Cevaba gelirsek: trole meyilli, hayattan zevk almayı bilemeyen ama niyeti iyi olan bir kardeşimizsin.
Dip not: kit ile yapılan alkolleri beceri sayamıyorum. övünmüşsün gibi geldi yazayım dedim.

suçtur.

kötü şeyleri ağzına alma, hapis gibi.

Allah korusun.

bence bişi olmaz, annenin haberi var sonuçta inkar edecek değil ya. amerika'ya belge yollamak değil de daha ufak işler için haberi dahilinde annem yerine imza atmışlığım var çok.

Yakalanmadığın sürece sorun yok, bir kağıda alıştırma yap önce. Atarken kalemi bir noktada çok bekletirsen yakalanırsın o noktada ki mürekkep yoğunluğundan. Mavi ışıkta hemen gözükür.

Biz askeriyede doktorların yerine sevk kağıtlarını ve defterleri karteksleri imzalıyorduk bilgisi dahillerinde, tamamen senin yeteneğine kalmış yani. :d

hiçbir şey olmaz

annen şikayet etmedikçe yakalanmazsın.

erasmuslu bi arkadaşım ülkesine gitmesinden bi gün önce danışmanını bulamadı, imzalatması gereken kağıdı imzalatamadı. sonra mecburen adamın imzasını kopyaladı, kimse de çakmadı. bişi olmaz.

Fazla değil, Belgede sahtecilikten 30 yıl falan yersin

abi bonbaya ne kadar benziyorsa o kadar sorun olur bence. ucakla seyahat etmem, 2 kere bindim maksimum ama bonbaya benziyo bence o düzenek. sorarlar whats up meeen what is this diye. bonba demiş miydim.

sorulmuştu sanırım burada. bir şey olmuyormuş.

deforme olmuş sökülmüş veya modifiye edilmiş devre elemanları, lehimlenmiş aparatlar vesaire olmadığı sürece çok ciddi bir problem çıkmıyor. Bir olasılıkla dvd-rom sorun çıkarabilir -ki 2016 yılında pek ihtiyacın yoktur dvdroma muhtemelen-, gerisi problemsiz. En fazla uçuş öncesi çantanı tekrar göstermeni isterler.

selin

selin

selin +1
deniz

sakın ama skın rabia koymanyın.

Deniz ya da beste

şeyma ve rabia dışında hepsi güzel,
ben olsam pelin ya da ayşe'yi seçerdim

Ayşe
Selin

Selin
Deniz

Deniz +1

liste o kadar güzel giderken rabia olmuş mu hiç oraya?

nazlı en güzeli bence.

Deniz ya da beste

Deniz
Beste

Nazli

Selin ve irem nedir ya, pfff...
Ayşe

diğer.

Nazlı

deniz

Deniz.

Bir yandan tını ve hoşluk deyip, diğer yandan Rabia olmamış zaten :D

İrma.

interntaional bir isim olur.

Rabia ve Şeyma hariç hepsi olabilir bence

deniz

Beste ve deniz. Digerleri çöp. Hep uyuz kız isimleri asffaf

İrem
Deniz

Boşuna Rabia'ya yatırım yapmayın, o çocuk büyüyene kadar bu hükümet değişir.

@burya +1

rabia ve deniz aynı listede adfsadfsdf
deniz ideolojik bir isim. rabia da artık ideolojik oldu. artı rabia arapça dördüncü demek ne saçma bir isim değil mi?
şu listeden 1-selin, 2-aslı, 3-beste, 4-irem derim

besme?

Deniz veya Beste

Şeyma, Rabia ve Beste'yi tavsiye etmem. Diğer hepsi güzel. (Beste güzel de, tanıdığım besteler sanki biraz içime kapanık tipler miydi ne...)
ilk dört: selin, aslı, nazlı, pelin.

Ceren :(

pelin

İrem yalancı cennet demek
Şeyma diye bir kişi tanıdım sorunluydu. Niye herkes Şeyma olmasın demiş bilmiyorum ama, bana negatif çağrışım yapıyor.
Selin, Pelin ve Beste çok tiki kız isimleri
Rabia'ya hiç girmiyorum
Nazlı azıcık demode sanki

Geriye Ayşe, Aslı ve Deniz kalıyor. Bu isimler güzel.

Bu arada Eda da güzel isim :))

Aslı-Pelin

leyla

hiçbiri.

irem.

deniz
aslı

irem ya da deniz.

gerisini salla.

bana oyle bir duyum gelmedi. 90 üzeri eş görünüyor su anda.

Yoo. Daha dun guncellenmis klasorum.

peki neden "eş yok" uyarısını veriyor?

sen olmak manyak?

binbir turlu zorluk cıkarırlar... Nedenine gelince, abi mekanik aksam sonucta, arasına bonba gizlemediğin nerden belli?

kabin bagajı boyutlarını geçmiyorsa taşıyabilirsiniz de dikiş makinesinde iğneler falan var, oradan belki sorun çıkabilir.

of satacaklarmis ya. inanmadilar benim bir seyler dikecegime:(

ben içtim. amsterdam navigator var. baya şekerliydi tadı, ama ben sevdim. evde nasıl olur bilmem.

bir de efesin ve tuborgun shotları var o civar alkollü. onlar daha acı ama nasıl yapıyorlarsa.

amsterdam navigator yüzde 7 idi hatırladıgım kadarıyla...

biranın adını öküz deviren koyacağım.

Yüzde 10 içmiştim belçika'da. Baya sert geliyor. Normal bira gibi lıkır lıkır içemiyorsun. Ama kafası iyidir :)

butikbiradan aldığın kit ile yaptıysan sitenin forumuna sorabilirsin. amsterdam navigator ve efes extradan ileri geçemedim ben.

forum.butikbira.com

@ inheritance

forumdan haberim var, ben burda sormak istedim.

bear var tr'de satılan ekstra strong. %10 alkollü mü ne. karhu 3 var finlandiyada içtiğim o da %8 mi ne.

ama bildiğim kadarıyla %8 civarının üstüne dışarıdan alkol ilavesi ile ulaşıyorlar.

lütenant, elektronikle optik arasındaki farkı normal göz anlayamıyor ki ..

valla bence hiçbir üstünlükleri kalmadı. aynen başlıkta yazdığın gibi yani...

viewfinder olayında da elektroniklerin birçok avantajı var. aynalılarda yaptığın değişikliklerin yansımasını göremiyorsun ama elektroniklerde foto nasıl karşına çıkacaksa daha çekmeden görebiliyorsun. bence bu deneysel takılmak yerine spontan çalışmayı sevenler için bulunmaz nimet. hatta deneyseller için bile yani.

hafiflik zaten süper, kimse omzu kopsun ya da seyahatlerde sorun çıksın istemez. tek dslr body'nin kaplayacağı yere hem body hem de 2 lens sığdırabilirsin de. daha bir sürü şey var zaten malum. ben artık hayatta dslr almam (büyük konuşmiyim ama almamı gerektirecek hiçbir şey olacağını sanmıyorum).

Pil ömrü! Eğer viewfinder dijitalse (ki çoğunda öyle) sensör sürekli aktif kalıyor ve şarj göreli olarak çabuk tükeniyor. Ben en son fujinin x-t10 aynasızını aldım, yaklaşık 300 fotoğraf falan çekiyor. Evet optik viewfinder kesinlikle daha iyi hissettiriyor ama alışılmaz bir şey de değil. Kaldı ki üst model aynasızlar da hibrit bakaç sistemi var. ister öyle kullan ister öyle. Yakın zamanda dslr'lerin bir esprisi bence de kalmayacak. Ha bir de dslr'ler göreli olarak daha uygun fiyatlı ve geniş seçenekli lens alternatifleri sunuyor.

modoko'nun arka sokaklarında bi sürü mobilyacı var. annemler yeni evlerine hep oralardan sipariş verdi. modeli, rengini siz belirliyorsunuz, yapıyorlar

edit: bi de cevaplara tik vermek gerekiyor

Büyük mağaza eşittir fazla maliyet, e o da size yansır. Maskoya-Modokoya falan mutlaka ugrayın, cok güzel şeyler bulabilirsiniz, hemde daha ucuza.

tabii ki mükemmel eş.

mükemmel eş. kariyeri napiyim

mükemmel eş. tabii "mükemmel" kavramı kime göre, neye göre mükemmellik ifade eder :) Ama kesinlikle deli gibi aşık olduğun insan.

Eş, kariyer olsaydı etrafımda bu kadar zengin, kariyer sahibi ama mutsuz insanlar olmazdı.

mükemmel eş, mükemmel arkadaşlar, mükemmel aile, mükemmel sosyal ortam bunların hepsini kariyerin üzerinde tutarım.

eş tabiki

önemli olan evindeki huzur değil mi? o zaman eş.

eş <3

kariyer denilen basli basina bir sacmalik bence. mukemmel kariyer mi mukemmel kraker mi desen bile yine kariyer demezdim.

mükemmel eş.

kötü bir eş senin 20 yılda emek emek elde ettiğin kariyeri 20 dakikada çöpe çevirebilir.

mükemmel eş, neyleyim karıyeri.

kariyer yalnızca bir araçtır, mutlu bir hayat için. mükemmel eş mutluluğun kendisi.

kariyer maddiyatın yanı sıra insanın ego/takdir edilme beğenilme duygusu için gerekli. o hırs ve ego olayını aşmadığı sürece insanların gerçek anlamda mutlu olması zorlaşıyor.

mükemmel eş olmadıktan bir süre sonra kafayı yemeye başlarım.

mükemmel eş
ev hayatı huzurlu olduktan sonra iş hayatı da yoluna giriyor

kariyer olduktan sonra istersen quazimodo ol.

bulursun.

Mükemmel eş yoktur, ama mükemmel kariyer olabilir. Ortalama eş candır

ikisi de. mükemmel eş tamam, kariyer de yolda.

eş. net.

Bunlar paket olarak gelmek zorunda mı? Mesela eş gelmesin o kısmı biz bulalım deyip, mükemmel kariyer diyebiliyor muyuz? Diyebiliyorsak o. Diyemiyorsak mecbur eş.

@j r r tolkien bence bundan iyisini mi bulcam diye kendine gore ortalama birisiyle evlenmis olmak icin evlenen kisi sayisi cok fazla.

Eş daha önemli ama Türkiye şartlarında erkek olarak kariyerin ne kadar iyiyse kafanda mükemmel olarak adlandırdığın o kişiye daha yakın oluyorsun.

Üstte söylediğimde mantık arama,mevcut durum bu.

ev hanimi olup gunlerinizi temizlik, yemek, pazar alisverisi yapmak, cocuk bakarak bitirmek sizi tatmin edecekse mukemmel es..
ortalama is sayilir bu da.

Soru tartışmaya çok açık ama ben tartışmayacağım, kariyer diyorum.

imgur.com

eşi niye bu kadar abarttık ya, iş demeye çekindim :(

Mükemmel bir eş, eşine de bakabilir el kapısında elin kadınlarının ağız kokusunu çekmek zorunda kalmazsin. Freelance girişimcilik derken kendi ayağının üstünde durursun zaten ilerde, mesele başta maddi ve manevi o desteği verebilecek bir insan olması.

deli gibi asik oldugunuz mükemmel bir es ama ortalama bir is hayati:)

eş tabiki. kariyerin tamına koyim

biri mükemmelken öteki dipte gezmiyorsa, söylendiği gibi ortalama ise ikisi de uygundur.

Amk dendiginde ayni seyi hissediyorum ben. Yakinda tdk noktalama isareti olarak kabul edecek kadar cok kullaniliyor, yerli yersiz.

şapşal'ın evrim gecirmis hali.

amk daha saçma +1

Ha gayret, koymaya devam.

Koya koya memleketi kurtarıp, sizin gibilerden oluşan bir gurur tablosu yaratacaksınız.

niye lan çok tatlı bence şapşik

Kufurdense sapsik daha tercih edilebilir. Cok tatli bence de.

iğrenç aq

ben aldım bi önceki kampanyadan.
çanta da yoktu.
iyi al al işte
8 ay gider.

bıçaklar sahte olabiliyor. dikkat. kör oluyor genelde.

elde sapla kalabılırsın.

Makine al bence iyisinden bir ömür gitsin.

garanti kapsamindaki urunlerin 20 is gunu icinde tamir edilmesi gerekiyor, aksi takdirde iade yapilabiliyor. tehtide filan hic gerek yok bence, direk gidip tuketici hakem heyetine basvurun :) iki uc ay sonra paranizi iade alirsiniz.

ekleme: tukatici hakem heyeti icin avukata gerek yok.

Merhaba,

Dava etmeden once samsung teknik servisi online olarak taciz (tacizden kastım şikayetvar, sozluk,duyuru bilimum mecra) etmeyi deneseniz? şikayetvar.com oldukça etkili bir platform diye biliyorum.

Dava etseniz avukat para ister kalem oynatmak icin, zararlı cıkarsınız.

Iyi yuzme bilmeyen sevgilimle biraz denizde uzaklastik ama boyumuzu aşmıyordu. Nasıl oldu anlamadım birden kendimizi derinde bulduk. Sevgilim panikleyip batmaya başladı. onu kurtaracam diye uğraşırken beni de batırıp çıkarmaya başladı. Can havliyle iki tokat attım kucaklayip üç sefer kıyıya doğru fırlattım. Kısacık bir mesafe aslında ama sakin kalmasam ikimiz de ölebilirdik.

yüzme kursuna katılmıştım, boktan bir otelin bodrum katındaki havuzda çoluk çocukla beraber kapalı bir mekanda boğulayazdım. çok ama çok su yuttum, hocaya kendimi duyurabilmek için elimi su yüzeyinde çırptım, öyle kurtuldum.

dışarı çıkınca uzun bir süre nefes alamadım.

çocukken zatüreden öleyazmışım. bütün vucudum morarmış ve sabaha ölür demişler. sabah bir mucize gerçekleşmiş ve hayata tutunmuşum. hala ciğerim tam iyi değil ama olsun :)

okurken bile içim darlandı gençler, 2 tane bogulma vakası. geçmiş olsun

Ölümden dönmek değil de sıyırmak diyebiliriz :D Baya da komik aslında her aklıma geldiğimde gülüyorum. Bundan bir 15 sene öncesi tarladaki bahçe evine yeni tuvalet yaptırılmıştı ama öyle dandik bir şeydi ki zaten örümcektir karafatmadır derken korka korka girerdim. Altından da ırmak geçerdi yılan falan çok olurdu. Birgün yine girdim tam o sırada kocaman bir örümcek gördüm işimi alelacele bitirip kaçmaya başladım ben kendimi dışarı attıktan 2-3 dakika sonra tuvalet tamamen aşağıya çöktü ırmağa. Artık nasıl bıraktıysam :B

supraventriküler taşikardi -ama bu en kötü olanı
şehrin en kalabalık zamanı, yaz ortası, panayır var, ana cadde ve ona çıkan tüm yollar trafiğe kapalı ve zibil gibi insan dolu, olay yurtdışında
ben sadece kalbimin (o ara 150 atıyormuş) korkunç attığını, tüm kanımın çekildiğini, yerin ayaklarımın altından kaydığını hatırlıyorum (ve hayır yeşilaycı bir bünyeyim bişey içmemiştim, sadece çok ama çok yorgunum, okul, iş, deli gibi çalışıyorum, stres bin beş yüz ve zayıflıktan da kırılıyorum ve henüz esas hastalığıma teşhis koyulabilmiş değil)
küt diye bayılmışım beni bir arkadaş tutmuş da kafamı yere çarpmamışım ne nefes alabiliyorum ne nabız düşüyor, sağlık ekibi çağırmışlar buralarda bilincim biraz biraz yerinde
ekip gelince bir şeyler yaptılar hatırlamıyorum ama nabzım normale döndü tabi ki, beni sedyeye koyup 1-2 sokak aşağıdaki iftaiye binasına taşıdılar sedyeyle tıngır mıngır sedye üzerinde gittik o çok komikti
orada tekrar müdahale ettiler ben bu noktadan sonra tüm gücümü tüketmiştim ve yolu hatırlamıyorum
oradan ambulansla tıp fakültesine gitmişiz, gözümü nöroloji acilinde açtım sonra da saatlerce uyudum.

6 yaşlarında falan oç bi çocuk beni havuza itmişti. babam farketmese boğulurdum.

Büyükada'ya gittik manitayla, gezdik dolaştık, sevişicek yer arıyoruz. Aya yorgi'ye çıkmadan hemen önceki alanın sağ tarafından giden yoldan girdik, biraz ileride güzel manzaralı önü açık bi tepe var, oradan girdik çalıların içine. İyice sote olsun diye fizibilite çalışması yaparken bastığım toprak kaydı ve ben uçurumun kenarına yuvarlandım. Yüz üstü yatıyorum sürtünme artsın da kaymıyım diye, ama hareket ettikçe üst tabaka yumuşak toprak kayıyor. Sağ ayağımı birazcık sağ tarafımda kalan ufak bi taş Kaya parçasına dayadım çıkar yol arıyorum, manita sinir krizine girdi gülüyor yardım edemiyor. Ben de bozuntuya vermiyorum sakinleşsin diye ama resmen ölecem galiba modundayım, en ufak harekete kayıyorum çünkü. Sonra biraz sakinleştik, bu dallara tutunarak bana biraz yaklaştı, çantasını uzattı ona tutundum çekti biraz ben dallara yetişene kadar, tuttum dalı kurtuldum. Sonra ayak izlerime baktım, 1 metre falan kalmış uçmama, aşağısı direkt uçurum. Hayatımda en çok korktuğum an sanırım, aynı zamanda en eğlencelisi.

1 saat falan nefeslenip sonra yine seviştik tabii ^_^

6 yaşındayken sokakta KEDİİİİİİİİİİ diye koşarken araba çarptı. yanımda bir topluluk oluşmuş, biraz yerde yattım herhalde. belki de bilincim gitti, bilmiyorum. adamın biri "öldü mü acaba, dürtsene" gibi bir şeyler diyordu, korkarak ayağa kalktım. adamın yüzündeki dehşeti görünce daha çok korkmuştum. ölen benim lan, sen niye benden daha çok korkuyon? iki üstte de aynısı olmuş, birilerinin "öldü mü lan o" demesi insanı dehşete düşürüyor gerçekten. hani birileri bu soruyu sorduğuna göre demek ki ya öldüm ya ölmek üzereyim herhalde diye düşünüyor insan :)

bir önceki sene de bedava domates diye ağacın birindeki kırmızı şeyleri yemiştik, apartmandaki bir elemanla hastanelik olmuştuk.

yine aynı yıl yeni dökülmüş betonun içine düşmüştüm ama belime kadar geliyordu. 24 yaşına geldim, hayatımda en çok korktuğum anlardan biridir. ileri gitsen gidemiyon geri gitsen gidemiyon. babam çekip almıştı ama nerden baksan iki üç dakika durmuşumdur orada :D

1 kg doğmuşum :)

1- 5 yasinda taklalar attigimiz bir trafik kazasindan kurtuldum. buyuk sans ki kimseye ciddi bir sey olmadi.

2- 6 yasinda boguluyordum. tanimadigim bir adam cirpinislarimi gorunce kurtarmaya geldi.

Bazıları sayılmayabilir bazılarını da artık anonim olmadığım için yazamıyorum.

*anne tarafından bir akraba bebek arabasının mandallarını indirmemiş. Annemlerin ordaki evde de böyle bir yükseklik var bir insan boyu kadar maksimum altında inşaat demirleri. Araba kayınca bebeği çıkardım ama tutamadım bir yeri sırt üstü düştüm aşağı bebek kucağımdayken. Kafamı iki yerden kesti o demirlerin ucu. Dikiş falan işte. Bebek ağlamadı bile ben de o günden sonra hiç üç numara yapamadım saçlarımı.

*lisedeydim hatırlamadığım bir sebepten kavga etmiştim işte ben gittiler sandım sigara yakmaya çalışırken taşla vurmuş kafama 8 dikiş de ordan.

*bir kere çok içmiştim tekli koltukta ters yatıyodum niyeyse. Kafam göt yerinde yani. Kusmaya başladım işte çok salak bişeydi iyi ki öyle ölmedim.

*sahilde ters çevrilmiş sandalların içinde takılıyoduk. Küreklere dayamışlar böyle. Arkadaş kolumdan tutup çekti hiçbir şey yokken kızdım tekrar giriyodum tam düştü kayık. Ölmezdim ama onda muhtemelen.

Onun dışında boğulmalar, ağır hastalıklar falan standart zaten. Her çocuk yaşamıştır herhalde.

Düşününce aklıma pek gelmedi ama gün içinde bile olabiliyor anlık şeyler. Six feet under tipi ölüm şekillerinden çok korkuyorum :)

Lisedeydim, 2. Sınıftaydım sanırım akşam okuldan döndüm minibüsten indim otobüs durağında. Karşıya geçicem tramvay yolu var. Geçtim karşıya tam tramvay yoluna adımımı atıcam arkamdan bi kadın bağırdı böyle feryat eder gibi. Anaa dedim nooldu biri kadını mı dövüyo olay mı var diye baktım arkama. Otobüs durağından kadın bana sesleniyormuş dur diye. Şoka girdim resmen önüme baktım ilk vagon geçmiş bile önümden. O adımı atsam cidden kalacakmışım tramvay altında. Hiç uyarı sesi verdiğini ray sesi geldiğini hatırlamıyorum kulağımda kulaklık da yoktu etrafıma da baktım sanıyodum. İnsanın açıklayamadığı anlar olur öyle bir şeydi sanırım.

3 sene önceki kışın bir gece abimle gece film izleyelim dedik. O günlerde annem konfeksiyondan cuvalla elyaf almıştı yer yatağı yapmıştı evde. Pofuduk bişey olmuştu ben de bayılırım yerde yatmaya. Gece serdim onu ben yerde yatıcam dedim. Odamızda da kömür sobası vardı çok soğuk olursa yakıyoduk. Yatağın ucu sobaya değiyodu oda dardı yani. Biz abimle sobayı yakmadan uyuduk. Sabah annem 6 gibi girmiş odaya biz derin uykuda duymuyoruz tabii yakmış sobayı çocuklar üiümesin diye, gitmiş odadan. Öğlen uyandık odada yanık kokusu var allah allah diyoruz bacadan herhalde. Kalktım yer yatağını toplıycam şoka girdim yatağın ucu 1 karış kadar bi alanı yanmış sobaya yapışmış kendi kendine sönmüş. bi çığlık attım bu ne diye annem geldi ben sobayı yakmıştım dedi abimle ben mal olduk oha anne ölecektik ruhunuz duymayacaktı diye. Anam anam ucuz atlattık. Ondan sonra evde bir daha kömür sobası yakılmadı tabii :)

4 yaşımdayken soluk boruma kocaman bir şeker kaçtı. baya çırpındığımı hatırlıyorum. morarmışım falan. ailem yanımda değildi hemlich manevrası bilmiyo tabi kurtarmaya çalışanlar da. ayaklarımdan yakalayıp baş aşağı çevirip sallıyolar sırtıma geçiriyolar falan. ben ise ulan ölürken bile huzur vermediniz diye sövüyorum 4 yaşımdaki halimle. lol. neyse zaten bi süre sonra nefessizlikten bayılmışım. ayıldığımda evde yataktaydım. göğsümün ortasında da sağlam bi ağrı vardı.

Hatırlamıyorum ama doğarkenmiş.

Annem beni erken doğurmuş, kimse beklemiyormuş. Çok stresli, gürültülü, üzüntülü bir hamilelik dönemi geçirmiş. O sırada annem-babam köyde öğretmenler, sancıları tuttuğu için hastaneye getirmişler. Yalan sancı sanmışlar, annemi ilçe hastanesinde yatak kalmadığı için bu jinekolojik muayene yapılan sandalyeye yatırmışlar, orada bırakmışlar geceyi geçirsin diye. Babamlara da "Eve dönün, yarın gelirsiniz" demişler. Saat 09.00 gibi annemin yanında hiç kimse yokmuş ve doğmaya başlamışım. Mesai 09:30'da başlıyormuş, kimse de doğum beklemediği ve orada yatak olmadığı için kimse yokmuş. Annem "Doğurunca aşağıda bir kova var, onun içine çakılacaktın. Doğmaman için uğraştım" diyor. Bir yandan da avazının çıktığı kadar bağırmış. O sırada bir hemşire işe erken gelmiş, elini yıkıyormuş. O annemi duymuş, eli yarı sabunlu bir şekilde gelip, beni doğurup öylece annemin kucağına bırakmış. Sonra ellerini yıkamış, gelip beni temizlemiş ve bir şeylere sarmış. Doktor geldiğinde beni annemin kucağında doğmuş bir şekilde bulunca şaşırmış. Ancak, fazla küçük doğmuşum. Doktor "ilk 40 günü atlatırsa yaşar, yoksa yaşamaz" demiş ama küvez, vb. de olmamış. Eve göndermişler. 40 günü atlatmışım bir şekilde.

Bir sonraki ise birkaç ay önce. İşe gidiyordum, servisi kaçırdığım için metrobüse doğru ilerliyordum. Üstte bir üstgeçit var, üstgeçiti de içinde görünmeyecek şekilde levhalarla kapamışlar. Üstgeçitte de işçiler çömelmiş bir şekilde çalışıyormuş. Üstgeçitin kendisi ile levhaları arasında 5 cm'lik falan bir boşluk var. Ben de üstgeçitin altında, metrobüse ilerlerken, tam üstgeçitin bittiği yere gelmişken ayağımın uç kısmına bir inşaat aleti düştü. 2.5 İngiliz anahtarı büyüklüğünde ve ağırlığında diyelim. Tırnağım morardı ama düşmedi. Pansuman yapıldı. Ancak, belki bir saniye farkla o şeyin 3-4 metreden kafama inmesinden kurtuldum. O ağırlığı kafama yeseydim şu an olmazdım, çok ağırdı.

otobüs çarptı.
kampüs içi körüklü otobüs bildiğin eziyordu. tekeriyle dans ettik. son danstı bi cm daha yakın olsaydım.

menisküs ameliyatından sonra okula 3.kez gitmişim sırtımda çanta son durakta indim yavaş inerim yürüyemem dizi hareket ettiremem nolur nolmaz diye.

tam indim çantaya bi çarptı körükten sonraki kapıdan inmiştim ön tarafı çevirince kıç tarafı dönüyor ya. hah öyle bişey oldu sanırım. bi baktım çanta kaldırımda ve düzgün bi biçimde ben yerdeyim ters dönmüş kaplumbağa gibi.

bi kaşe kaban ve bi güzel hırkaya maal oldu.

ayrıntıları açıklayamayacağım bir yerde bir saniyelik dusunceyle ya sakat kalacaktım ya da ölecektim.

Allah korudu.

1

Iki gun once ilki basildi. ^^ Ay canim nasil reklamini yapmak istiyor da linc korkusuyla yapamiyorum :( Sen de yaz bari?

benim yok. ^^

4 tane mesleki dergide yayınlanmış yazım var sayılırsa.

3 sci. iki tane de bitmeye yakın var. 2016 sonunda 5 sci olur.

3 sci, 1 tane daha kabul aldı, 3 tane review'da ama daha onlara revision gelir durur daha. En az 1-2 yılları var.

23

11

henüz 2 submitim var ama bu yıl benim yılım olacak :)

1. Yıl sonuna kadar uc tane daha olur diye umuyorum.

lisans tezi sayılıyovmu abiler? :(

7 tane sci.
2 sci + 1 uluslararası hakemli kabul edildi basım aşamasında.
1 tanesi de dergiden dergiye dolaşıyor.

Cogunlukla

Değil.

maillerdeki cc olayı mı?

@basond
Evet

bcc öyle olabilir. cc normal bence.

Değil tabi ki.

hayır yalakalık değil
cc olayı bir birim başka bir birimden iş istediğinde cc ye diğer birimin kendi biriminin amirini koyarsa işlerini daha bir ciddi yapıyorlar yoksa laubalilik vs oluşabiliyor.

tuvalete giderken bile sisi istiyor bazı mal yöneticiler.

ve biliyor musun? okumuyorlar.

Ben öyle düşünmüyorum. Cc olayı cc'lediğin kişide konuyla ilgili kulak dolgunluğu yapıyor.konuyu başkalarının da arşivine sokmuş oluyorsun.

bir çok işlevi var
* cc'deki kişinin bilgi sahibi olmasını sağlamak
* karşıdaki kişinin yöneticisini ekleyerek konunun daha dikkate alınmasını sağlamak.
* kendi yöneticini ekleyerek bak iş yapıyorum diye göstermek.
* başta herkes to'dayken sonra işle ilgili olmayan ancak bilgi sahibi olması gereken kişilerin bilgi sahibi olmalarını sağlamak gibi...

yanlis ve cok da sacma... bir islevi cevrenizdekiler kullanamiyor diye o islev hakkinda evrensel bir yargiya varamazsiniz.

bugun acil bir karar almamiz gerekti, mesela; bir tek e-mail ile bir suru departmandan fikir aldik. vay o onunla konusacak, vay bu bununla toplanacak diye beklemeden de karara vardik. harekete gectik, isin yarisini bitirdik, pazartesi planimizi hazirladik.

bazen bir e-mail icinde, birden fazla kisiye yaziyoruz. "merhaba a, lutfen... merhaba b, lutfen ... merhaba c, ..." diye. a biliyor ki, b de konuyla ilgili; b biliyor ki, a onun kararini bekliyor; c biliyor ki, meseleyi takip ediyoruz; mesele nerede takilmis anliyor; ve saire...

e-mail'in bir islevi kendini saglama almaksa, cc'nin bir islevi kendini daha saglama almak. "suna suna yazmistim, kapi gibi de e-mail'im var" demek, cunku.

bir reply to all'da bakiyorsun oncekinden baska bir yere sicramis konu. anliyorsun ki, oradaki iki kisi ayrica konusmus, ya da yazismis, mesela...

birkaç pangınotunu alırım.

focusphotography.com

farklı yüz ifadeleriyle şöyle bile olabilir.

yok bu pozun iş adamı versiyonunu istiyorum.

böyle bakan 'vay aq hemen şuna vekaleti vereyim' diyebilsin.

Arkadaslrin mi beceremedi yoksa malzemede mi bir sorun var? Sonucta "boyle cekin" dedigin adam Nathan Fillion.

@fortisvita
beni filion yapın demiyorum bu pozdan çek diyorum. daha önceden de foto çektirdim. çeken adam işi biliyorsa, çekiyor.

olm ne var o fotografta ya. fotosopla sıyah beyaz yapmıslar ıste.

işte öyle değil hacı ya.. neden bilmiyorum ama bazısı bu kalitede çıkartıyor fotoyu bazısı ayvalık tatili tadında.. öyle oraya buraya koymalık formal foto istiyorum.

üç kapılı araba pişmanlıktır

aynı sebeplerden ötürü değiştirdim astra vardı bende de. giulietta aldım 3 kapı deiğl ama spor görünüm en azından. 1.6 dizel otomatik yok ama istersen güzel bir alternatif olabilir.

iyi bir fluence i 40 bin lira civarına bulabilirsin.

Ben de aynı ti pbir arabaya sahibim..
Ne kadar yakıt harcıyorda değiştirmek istiyorsunuz?
Ha ek olarak, honda jazz demeden biri ben demiş olayım..
Kokluyor bebek..

fiesta 1.4 tdci. bizde eski kasası var, yakıtı performansı uygun.

dualogic multijet punto alın. corsa ile aynı araç zaten. çok az yakar, işletme giderleri düşüktür.

dizipub fena sayılmaz

dizibox.

dizilab

dizimag.co

Dizist

Hepsiyle olur niye olmasın. Neticede müzik işini kullandığın alet değil program yapıyor. Bunların olayı biraz artislik. Yani Mac dururken neden Acer kullansınlar. Ya da Casper.

çünki parabok.

Mac'in ses paketlerini işlemesi ile Windows PC'lerin işlemesi farklı. Yanlış hatırlamıyorsam latency ile alakalı bir durum var idi.

asio vs core audio diye aratırsan daha derin bilgi bulabilirsin.

aynı programları kaldırmayan iki farklı işletim sistemi yüklü bilgisayar varsa, birinin sistemi daha düşük demektir. windows ya da başka işletim sistemine bok atmak için apple'cılar "apple değilse hemen çöküyor yeaa" diyorlar. Ben oldum olası hep iyi sistemli windows bilgisayarlar kullandım, autocad photoshop illustrator açıkken oyun bile açtığım oldu, daha ne kadar kasmak gerekiyor acaba? Render alacak halimiz de yok ki müzik prodüksiyonunda. Arkadaşlarım kullanıyor ve o kadar sistemi kastıran bir özelliği olduğunu görmedim bu programların.

edit: bak @roket adam ın dediği gibiyse o zaman fark olabilir işte. orasını bilmem, araştırmak lazım.

şu sayfada bayağı açıklama yapmışlar. hepinize teşekkür ediyorum, @roket adam, sana da ayrıca.

www.reddit.com

Çünkü virüs girdi, sürücüsü yokmuş, program çöktü bilmemne derdi yok. İşini yapman için zaman kalıyor. Defrag, optimizasyon bilmemne gibi olayları da yok.

Sahnede dört yıl kadar windows makinası kullandım çektiğim çileyi ben bilirim. Mac'e geçince olayım şu oldu "tak. çalışır."

alım gücü.

Amazonda 130 dolara satılan casio kulaklığı hb'den 90 liraya aldım.

Alım gücü. Arz talep dengesi.

Arada oluyor oyle bazi urunlerde. Gecen ay baktik dolar 3e geldi. Amerikadan daha ucuz bu makine Ben de 1600e kaptm acimadm.

alım gücü +1

çok doğru bir örnek olmayacak belki ama işin mantığını anlamak açısından yazayım;

türkiye'de bir çalışan 2000 lira maaş alıyor ve kamera 1690 lira.
aynı işi yapan bir amerikalı 2000 dolar alıyor ve kamera 650 dolar.

hangisi ucuza aldı? para birimlerini birbirine çevirmeden bakmak lazım.

bildiğimiz gibi sony japon malıdır. yani amerika için de ithaldir türkiye için de
stok durumu, mağazaların indirim politikası vs bir çok değişken var.

ayrıca alım gücü +315
ben de şöyle bir örnek vereyim. şubat 2016 itibariyle;
bir istanbullunun ortalama geliri ve bir new yorklunun ortalama gelirini karşılaştıralım

Average Monthly Disposable Salary (After Tax)
2,057.37 TL (istanbullu) (705.55 $)
10,484.03 TL (new yorklu) (3,595.35 $)
aradaki fark 5 kat

yani o kamera yurdum insanının aylık maaşının %82si, amerikalının maaşının %18i

Eskiden Türkiye'de daha pahalıydı çünkü Türkiye bir pazar değildi dolayısıyla markalar kurumsal olarak bu coğrafyaya girmemişlerdi. Gelen cihazlar tek tük ithalatçının tekelindeydi. Artık ülkenin her alanda eli güçlendi ve gerçek bir pazar haline geldi. Birden fazla marka resmi olarak bu lokasyonda var olunca rekabet de etmeye başladılar. Nedenlerden biri de bu.

Yukarıda yazdıkladımdan sonra bu da aşıldı ve orta gelir seviyesine çıktık. Artık orta gelirli ülkeler arasındayız. Eğer ucuzluktan yakınıyorsanız bekleyin yüksek gelir seviyesine ulaşalım görün gününüzü.

Sadece foto makinesi değil bir çok üründe bununla karşılaşıyoruz. ozellikle klas olmus markalarda. Birkaç ay önce iphone telefonda da aynı seyi yaşadım örneğin.

stok olayı da var. eğer yeni ithalat değilse, buradaki firma dolar düşükken stoklamış olabilir. her zaman dolara göre zam yapmıyor firmalar.

sony a6000 çıkalı uzun süre oldu ve ülkemize ilk geldiğinde fiyatı 2500 tl civarlarındaydı. şimdi bir üst modeli a6300 çıktı ve a6000'in fiyatı stok eritmek amacıyla düştü. ilerleyen aylarda 1500 tl'ye bile gerileyebilir.