Netflix Türkiye ile ilgili herhangi bir senkronizasyon yapmadı; sadece küresel engelleri kaldırdı o kadar. Yani Türkçe içerik yok şimdilik. Sonradan olur belki.

övülmüş baya merak ettim bakayım bi dedim sanal kart ile üye oldum. iptal etmeyi unuturum falan kaçmasın boş yere diye.

türkiye için 5 tl'lik bile bir değeri yok gözümde.

popcorntime için servet ödesek azmış yani onu anladım :D

www.hurriyet.com.tr
yazılana gore ilerki zaman destek gelecekmiş

Türkiyeye altyazi saglamadan acilmlari komik bence. En azindan kullanicinin kendi altyazisini saglamasina izin vermeliydi. Yamulmuyorsam yok bu fonksiyon henüz olsa da uyumlu altyazi sikinti olabilir.

eksisozluk.com

altyazıyı geçtim yurtdışına sağlanan içerikleri bile göremiyoruz.

gereksizmiş o zaman ya, bi de pahalı zayen bayağa. popcorn time'a devam o zaman :D

Bunu al git: www.hepsiburada.com

güzel bi tespih al, çok mutlu olur kesin.

gelin bohçası hazırlama niyetin yoksa seccade al.

oltu taşından çok şık ve zarif tesbihler var. ucunda tuğralı imamesi olan bir tesbh alabilirsin.

Mazeret dilekcesi +1
Hatta tesbihin bas kısmına ad ve soyad bas harflerini yazdırırsınız

el yapımı tespih alabilirsin, güze lbir işleme, değerli bir taştan ama her el yapımı diyene kanmamak lazım, sonucta taşı ipe elle dizmek değil, taşa elle şekil vermek makbul olan.

telkari tesbih alabilirsin. çok güzeller gerçekten.

www.google.com.tr

Ailemle birlikte baska bir kitaya gocersem buraya arada ugramami gerektirecek bir sey olmaz sahsen.
Beni ulkeye baglayan bir sey yok, evet. Neden baglasin yahu, neden baglanayim bir yere. Baska bir ulkede dogmus olsam da ayni sekilde dusunecektim, bir yere ait hissetmek sacma. Vizyonsuzluktur bu bana sorarsan. Sahsi fikrim bu, hicbir yere ait olmamali insan. Dunya senin.
Daha iyi firsatlar oldugu surece her seyi birakip gidebilirim pekala. Herhangi bir sey ozlemem. Ailem disinda baglayan bir sey olmaz.

dogru ben avustralyadayim, yilda 1 kere bile turkiyeye gitmek kolay degil. parasal ve zamansal sebeplerden dolayi. zaten yolculuk 1 gun suruyor, gidince de 1 ay kalmak gerek en az. ben komple gocmedim de gocen zaten esiyle gocuyordur, dostlari da abartma, aglarsan anan aglar gerisi yalan aglar.

Amcam da teyzem de evlenip avustralya'ya gitmişler zamaninda. Ana baba hasreti mi yoksa ulkenin rahatligi mi dersen her zaman rahatlik basi ceker bence. Teyzem donecekti mesela, sonra bakti ne ayni parayi burda kazanirlar ne de ayni huzurlu hayata sahip olurlar. Iyiyiz diyip donmediler. Amcam da keza ayni.

Bi gun goc etcek olursam bi annemi götürmeye calisirim. Yemisim eşini dostunu sevgilisini .

annemi ve kardeşlerimi alıp arkama bile bakmam açıkçası. ben de gidip yaşayamam öyle yerleşirim de çok sık gelirim paraya kıyarım. hasret çekemem ben. zor yani. olabildiğim süre boyunca her anlarında yanlarında olmak paylaşmak isterim. şuradan 2 günlük il değişiminde bile hasretçekiyorum.

3.5 yil once Amerika'ya geldim. Yaklasik 3 yildir da Turkiye'ye gelmedim. Burada ailemden hickimse olmadigi gibi herhangi bir akrabam da yok. Hatta gorustugum turk de yok. Zor mu peki? Elbette zor. Hele ilk zamanlar gercekten cok zordu. Simdi de tam anlamiyla gecmis degil elbette. Psikolojik olarak da etkiliyor insani. Bircok arkadasim buraya temelli niyetiyle gelip bir sure sonra donduler. Herkes kaldiramiyor.

Ülkemle bağ? Ülkem beni mi umursuyor mu acaba?

Ailemle bağ - Belki ABD'de yaşarsam onlar için bile yararlı olacaktır. İşim daha iyi olacaktır, daha mutlu olurum belki. Zaten ailemden farklı bir şehirde yaşıyorum yıllardır. Bir de aile dediğin anne babaysa yaşın çok genç olmalı. 30 yaşına geldiğinde senin için aile kavramı anne babadan eşe doğru eğrilecek.

yılbaşında izmirdeki arkadaşlarımı ve ailemi ziyarete gitmek için istanbuldan çıktım yol tam 17 saat sürdü. amerikadan çok rahat gelinir o sürede. mesafe / saate takılmamak lazım. mühim olan bütçe.

Ailem sevdiklerim yanımda olsa, Antarktika'da bile yaşarım, Türkiye'ye dönmek aklıma bile gelmez. Zerre vatan/ülke sevgisi yok bende. Olanlara da şaşırıyorum zaten bir insan birkaç avuç toprak parçasına neden bu kadar değer veriyor diye. Çok tuhaf.

ailem olmasa gecen sene gitmistim belki. ama durumlar degisti ve simdi cok fazla uzaklarinda olmak istemiyorum. onlari bahane ediyor da olabilirim gerci, belki de korkar gidemezdim hic bir yere.

yani atip tutmak kolay aslinda. her giden mutlu olmuyor, ama kimi de cok mutlu. hani diyorlar ya, memleketi ozlersin, turkce konusmayi vs. kimisi de hic ozlemiyor. yani oyle koca koca genellemeler yapilacak bir konu degil bu.

neticede mutlu oldugum yer evimdir.

var, iç mimarlık firmalarının bir çoğu yapıyor. anahtarı veriyosun tertemiz yapıp veriyorlar. adam duvardaki prizi 2.5 liradan alıp sana 25 lira yazıyor. her şey kaymak gibi oluyor. para varsa sorun yok

Parası neyse verdikten sonra uzaya bile götürüyorlar insanı.

modoko'daki hisar'ın iç mimarı var. eminim başka yerlerde de vardır. onlardan birini bulman lazım

programdakinin kalitesi boktanın bi tık üstüymüş yalnız

Cagiriyosun ustayi tarif ediyosun ne istedigini fistik gibi yaparlar ic mimardan da ucuz olur

Abiler, iç mimarlık firmaları bu kadar hızlı ve pratik değiller gibi sanki. ben 3-4 günde iş teslim eden iç mimarlık firması bulamadım. En son bir dairenin komple içini yenilemek için 2 ay istiyorlardı.

Adamlar programda iç mimarlık firmalarının maliyet diye itelediği gibi de hesap yapmıyorlar, gayet makul gibi geldi fiyatları bana.

Ya ben yanlış iç mimarlardan fiyat alıyorum, ya bu iş o iş ile aynı değil.

p.s. iç mimar mobilya/döşeme yeniler mi agalar?

hangi şehirdesiniz? duruma göre yönlendirebilirim belki ama 3-4 gün zor sanki

1 günde yapanlar da var.

pekmezboz.com

o programda da 1 hafta 10 gün falan sürüyor aslında ama programda 3 gün diyorlar, bizim bi tanıdığa gelmişlerdi ordan biliyorum.

Starbucks'ın listesi güzel, benzeri şeyler olabilir.

valla "coffee jazz" diye aratınca youtube'da bile bir sürü playlist çıkıyor. ordaki şarkılara bakıp kendi playlistinizi oluşturabilirsiniz. coffee jazz playlistlerini ben şahsen çok seviyorum.

bu da benden olsun:
www.youtube.com

onun dışında acoustic indie şeyler de çok güzel gidiyor kafelerde. tam da havası valla. nerede mekan? yol düşerse burdan da uğrayanlar olur bence :)

downtempo araması yapın.

bebek, cup of joy!

yolu düşen olur ve erhan'ı bulursa çok cüzi bir indirim de yapabilirim :)

www.youtube.com

Hindistan cevizi yağı için; www.tazedirekt.com İki ayrı marka var orada, organik olanı işlevsellik bakımından daha iyi. Diğerinin ne kadarı hindistan cevizi yağı ne kadarı katkı emin olamadım ben.

Miranda kerr'deki cok guzel, kadin bayagi zayifsa caktirmadan oyle bir dokunus olabilir ama millet ucuza kacinca ortalikta dogal gorunumden ziyade cok kotu bir sekilde pornocu gibi bir meme ortaya cikiyor.

Kolunu uzattiginda filan silikonun komple kaymamasi lazim o da cerraha ve ameliyata bagli, turkiye'deki memeler firt firt oynuyor ve cok belli dolasiyla cok cirkin.

Miranda kerr'in silikonlarinj begeniyorum cok dogal duruyor. Turkiye'de meme konusunda basarili boyle is cikarabilen var mi bilmiyorum.

Doğal değil, yaptıranların çoğunlukla vücuduyla orantısız tuhaf bi görüntüsü oluyor. Bu, gören kişide "Oo ne şahane meme" değil de "Bu ne şimdi amk" hissi yaratıyor.

Onunla uğraşana kadar bir kadının belini inceltmesi kendisi açısından çok daha hayırlı olur.

erkek arkadasımdan gelsin.
İçinde bir şey oldugunu hissediyorsun iğrenç ve hiç ellemek istmiyorsun sadece bakmalık demişti.

ben mesela ısırtıyorum onları.

hiç önemli değil; yeter ki büyük olsun.

doğal/sentetik zerre fark etmiyor benim için. o yüzden silikon olması uzaklaştırmaz, bilakis çeker; çünkü düzgün yapıldığı takdirde aklını alıyor.

estetik güzel bir şeydir; estetiğin doğalı, yapması olmaz. estetik estetiktir.

hiç dokunmadım ama brazzerstaki tüm kadınların memesi silikonlu. altında ameliyat izleri var çok kötü gözüküyor.

Tahta gibi görünmektense slikon görüntü iyidir diye düşünüyorum. Tabii o da dozunda.

malum filmlerden edindiğim fikre göre ameliyat izi oluyor, o çirkin duruyor.

abartı büyük olmadığı ve vücuda uyumlu göründüğü sürece iyidir.

dokunulduğunda da çok farklı aman da bu neymiş hissi yaratmıyor.

herkese kendi vücuduna göre silikon yapılırsa güzel ama nedense gördüklerim hep aşırı büyük meme yaptırmış, bakınca direkt meme görüyorsun.
bir de her türlü estetik mutlaka belli oluyor. silikon meme, insanın önünde iki tane top gibi duruyor.
ve o kızı her gören "güzel kız ama estetikli" diyecek. ya da kızlar arkasından "aa şu beğendiğimiz kız vardı ya, onun burnu/memesi estetikmiş" diyecek.
bence insan kendiyle karışık olmalı. memesiz kadınların da gayet sevgilileri oluyor, evleniyorlar. bak behati prinsloo adam levine'i kaptı, kadında hiç ama hiç meme yok. bir kadına memesi büyük olsun memesiyle oynarım diye yaklaşan herifler için belki de hayat boyu pişman olunacak bir şey yapmak çok mantıksız.
zaten çocuk olunca memelere süt dolunca 2 beden büyüyecek. ve silikonlar zamanla çok kötü görünecek. aldırsan da meme altında bir sürü iz kalacak. değer mi ya? ya çok kötü olursa? bu riski almaya değer mi? başkası için yaptır demesi kolay...
ben bu bütün estetik isteklerini medya sektörüne bağlıyorum. benim teyzem de eskiden memesizmiş annemin dediğine göre düğününde gelinliğine pamuk doldurmuşlar, kadın şu an 40 yaşlarında, 90 beden memeleri var, hiç inanmazsın yani. ilk kızı doğunca 2 beden büyümüş memeleri.
hem büyük meme başlı başına dert, her büyük memenin ucu yukarı bakmıyor, hepsi harika bir dekolte vermiyor. o 90 beden memeler 25inden sonra sarkacak. ve inek gibi olacak. hadi onu geçtim, vücudunun önünde kaç kilo yük taşımaya değer mi?
en güzeli biraz ayrık orta boy dik meme. ama küçük meme de çok sportif bir görüntü oluşturuyor bence. (popo ve bacaklar sıkıysa)

Goruntu olarak cok iyi ama plastik gibi bir his veriyor, o hissi yasayinca butun heyecan kaciyor. Yine de karsi degilim silikona.

Genç yaşta diri meme varsa büyük değil diye estetik yapılmasına karşıyım. 50'den sonra estetik düşünülebilir.

Estetikli memeyi derinin içinde hissediyorsun, hiç hoş değil.

silikon yazılır.

bence doğru yapıldığı takdirde @neferkitty +1 mükemmel görünüyorlar.

Slikonku meme beğeniyor musunuz?
evet begeniroyurm.

Bi seda Sayan a bakın bi demet Akalın a bi beren saate bi ebru Gündeş e bi gülşen e bakın.

Seda nın ki belli bile değil adam çok iyi çalışmış, demet in arasında çift yön metrobüs hattı olur ebru nun kase kapatmış gibiydi bi ara gülşen de estetik vardı gibi bi ara ya şimdi ne yaptı bilmiyorum.
Beren de yapay durmuyor beren ı sevmem ama

Ülkemizde de süper çalışan var,
Karşı değilim yaptırma niyetim var memelerim ayak parmaklarıma değmeye başladı erol köse murat boz keçi memeli diyip uzdugu için beni görmesin :D

Kadın erkek sayısının biraz daha dengelenmesi için yapılmış bir uygulama sanırım. Konuyla alakasını göremedim.

hic ya trolluk isleri :)

turk erkegi, meme severdir farketmez. silikonlu olmasi, tahta'ya cakilmis iki civi gibi durmasindan daha iyidir. onun da seveni vardir, ama gelip gecici hevesler bunlar.

scarlett johansson'ınki hiç silikon gibi değildi, silikon olduğunu öğrendiğim zaman çok şaşırmıştım hatta. doğal durunca hiç göze batmıyor kısacası.

ya biri "behati prinsloo tahta gibi memesiyle adam levine'ı kaptı demek ki silikon önemsiz" yazmış ahauahahajzkamxlaözöaözö

arkadaşım bahsettiğin kadın şu :
www.google.com.tr

sen bu varlığa azıcık benzedikten sonra değil memen, komple sağ kolun olmasa da olur.

dikiş izleri nasıl oluyor bunlarda merak ediorum. görünüş olarak patlıcak gibi yuvarlak yapılanlar cidden kötü. fake görünen hiçbir şeyi sevmiyorum. bence düz olmak daha iyi, kıyafetlerde çok daha güzel duruyor.

ayrıca bunların hem yuvarlak hem damla şeklinde yapılanları oluyormuş. damla dahi iyi görünüyordur herhalde??

dokunuş olarak her şekilde berbat. gıck gıck ses çıkan gergin sert bir kütle? kayma falan yaptığını da ilk kez duydum o_O

yahu tıbbın ilerlediğini hiç mi duymadınız? koltuk altından yapılabiliyor iz kalmadan artık silikon olayı.

kadının istediği bir şey memelerinin büyük görünmesini istemesi. bu da ultra doğal bir his. dolayısıyla silikon da yüksek oranda sıkıntı yaratmayan ve çok etkili bir müdahale.

ekşisözlük de mübarek, küçük meme beğenme deryası. ayy... bende de var küçük meme.

ciddi bir çarpıklık varsa iter. inci gibi olması fazla etkilemez bence.

sarı(çok yoğun sarıdan bahsediyorum) ve daha ileri tonlar(kahverengi özellikle), ön dişlerde eksiklik, ön dişlerde ciddi boyut farklılıkları(biri büyük, biri küçük) çok göze batar bence. bunlar haricindeki dişler iyidir benim açımdan. inci gibiden kasıt bembeyaz ünlü dişiyse ondan da hoşlanmıyorum.

Kesinlikle çok etkiler hatta eskiden bir arkadaşım "adam mı begeniyosun at mı seçiyosun neden ilk dişlere bakıyorsun" demişti.

inci gibi olmasi cekmez ama kotu ve kirli gorunmesi iter.

Sararmış, kirli ise iter.

letheavendangered +1 (gibi)

sarısı, çarpıklığı, ayrıklığı, düzensizliği (farklı açı ve yönde olması durumu), farklı büyüklüklerde ya da çok büyük veya çok küçük olması, çürüğü, çürük rengi falan hep itici şeyler.. buna ek olarak diş eti, dudak konumu var. güldüğünde üst alt sıra diş değil de üst dişlerin üstü ve diş etinin görünmesi de itici.

Sigara içen kadın dişi iğrençliği diye bir şey var. Çok önemli yani.

Beyaz olmasi muhim, ama onun disinda gummy smile cidden cok cirkin yani gulunce dis etlerinin gozukmesi

Hafif caprasiklik temiz oldugu surece cok dert degil

Kotu yapilmis porselen dis filan da bana cirkin geliyor

Önemli. Ağız kokusu ise başlı başına bir fesih sebebi.

fırçalamamaktan oluşan iğrenç karartılar, sarılıklar ve ağır sigara kokusu inanılmaz itiyor beni. bu sayede soğuduğum oldu, ağzına bakamıyordum karşı tarafın. her konuştuğunda savaş veriyordum.

gummy smile +1

Sigara sarısında kaçkaçkaç oluyorum. Normal sarıda fırçalamasını özendiriyorum.

1 sene uzun. 3 4 aya kadar sorun olmaz derdim de 1 yil uzun. Tabii 1 yil var 1 yil var. O 1 yila neler sigdirdiginiza veya sigdirmadiginiza da bagli.

olmam. sildim mi tam silerim.

Olunmaz, oldugunuzu sanirsan da yenisini bulasiya kadar seni yedekliyordur ileride sutlar.

O hataya dusme.

memelerini gördüğüm birisiyle arkadaş olamam.

Uyumlu degilseniz zaten nasil arkadas olabilirsiniz ki?

Yoksa bence arkadas kalinir zaten

sorduğuna göre sen zaten olamazsın. alışkanlık depreşir.

bence olunmalı

Bakın arkadaşlar bunları anlattık; olunmaz, olamazsınız. Mümkün değil.

Kuehles blondes +1

Onu demeye gelmiştim.

yeryüzünde arkadaşlık kurulabilecek başka bir kimse kalmadıysa evet olunur.

belki arkadaş olursun da ayda yılda bir görüşürsün. yakın arkadaş olunmaz.

zaten uyumlu olmayan bir çift ise nasıl arkadaş olacak ki? en fazla bir gün bir yerde karşılaşıldığında kafayı çevirmez bir merhaba der hal hatır sorarsın o olur.

Olunmaz. Kafanda oldurabilirsin ama gercekte olmaz. Samimiyetsizlikte tavan yaptiginiz bir arkadaslik olup cok da surmez zaten. Surerse de samimiyetsiz samimiyetsiz devam edersiniz.

bu kadar negatif yorum beklemiyodum ama bi bildiğiniz var elbet. ikna oldum. teşekkürler.

istersen bir dene. ikinizden birinin hayatına yeni bir insan girdiğinde olaylar nasıl gelişiyor gör.

arkadaş kalma geyiği bir nevi kendini kandırmadır.

Eski sevgiliyle arkadaş falan olunmaz. İlk boşlukta yine yatağa girersiniz. Genel olarak kızla erkek arkadaş olmaz zaten.

Kısmet kapama meselesine gelince de karşındaki insana göre değişir. Hoşlandığım bir kızın "yakın" bir erkek arkadaşaı olduğunu öğrenince soğuyorum, hele bu "yakın" arkadaş eksi sevgilisiyse koşarak kaçarım. HErkes için en hayırlısı böyle. Bu tür şeyeri takmayan insanlar da var tabi.

olunmaz. yenı sevgilinize veya mustakbel yenı sevgılınıze saygısızlıktır her şeyden önce.

Saçma ve gereksiz olur.

oluyorum, no problem benim için, ama hemen değil aradan biraz zaman geçsin sonra.

olunur ama kısmti kapatr

ilişkinin süresiyle bir bağlantısı olduğunu sanmıyorum bunun. hislerle alakalı. bundan yıllar önce aşık olduğumu düşündüğüm bir adamla şu an bir şey hissetmeden arkadaş olabilirim. ama bazısı var ki olamam. bence hislerinize göre hareket etmeniz lazım bu noktada. seni etkileyecekse, kaldıramayacaksan, hala ilişkide gibi ona adayacaksan kendini bence kısmeti de kapar yıpratır da.

Eski sevgiliyle arkadaş kalınca, iptal olan tek şey seks oluyor. E hadi eski sevgililiğin hatrına arada seks de yaparsanız olay fuckbuddy'liğe dönüşüyor. Yani eski sevgiliyle arkadaş kalmaktan ziyade eski sevgiliyle fuckbuddy olmuş oluyorsun. O da baya gereksiz bir olay.

arkadaştan sevgili oluyor da sevgiliden neden arkadaş olmasın? ikiniz de o eski günleri sorun etmeyecekseniz, sohbetiniz sürekli kısır döngü şeklinde eskiye dönmeyecekse, olur.

Mutlu hissediyorum bu aralar ama tamamen sebepsiz. Olecek miyim neyim :d

Cik mitliyim

Evimi, isimi, esimi,kedimi, kendimi her biseyimi cok seviyorum bu aralar, bir de indirimle 15 rl ye muhtesem otesi bir paspas aldim onun da etkisi olabilir:))

mutsuzum, belirsizlikler var, hatta hayatım belirsizliklerden ibaret olmaya
başladı ve bu çok canımı sıkıor.

Mutsuz değilim ama mutlu olduğumu da söyleyemem. Mutlu olduğum anlar ise genelde görmek istediğim kişileri gördüğüm anlar oluyor. Ama uzun da sürmüyor bu mutluluk.

Hanımımla birlikte çay içip O Ses Türkiye yılbaşı özel programının tekrarını izliyoruz. Tabii ki mutluyum.

şu an çok değil ama eski şirketimden paramı çektiğim an çok mutlu olucam.

Mutsuzum, sadık geçirdiğim 3 yıl ardından ömürlük kazık yedim

dunyada ne cok insan var ve ben ne kadar azini taniyorum. enteresan.

Mutsuzluktan olmemek icin direniyorum. Niye direniyorsam.

Huzursuzum
Elim ayağım yerini bulamıyor
Konsantrasyonum çok az

mutsuzluktan ölüyorum. bu yıl işlerim yolunda gider ve hayalimi gerçekleştirebilirsem mutlu olabileceğim. ama şu an için çökmüş vaziyetteyim ve sabrediyorum.

mutsuzum. yalnız olduğum, kendimle kaldığım her an mutsuzum, bir yerde bir bozukluk var bilmiyorum. bunu çözmek için çaba göstermeye dahi en ufak mecalim yok, bu beni daha da mutsuz ediyor. kendime zarar vermem sanırım ama bazen bir şey olsa da ölüp gitsem diyorum. ama şunu fark ettim belki işine yarar: insan kötüyüm dedikçe cidden daha kötü oluyor. kötü olmayı ödevini yapmamış bir çocuğun son anda hasta olup buna sevinmesi gibi bir bahane haline getiriyorsun. bazı tutarsızlıklarına bir kılıf uyduruyorsun ve düzelmek için çabalamaktansa "ben iyi değilim, buna hakkım var" demek daha kolay geliyor. birinin seni çekip çıkarmasını beklemeye başlıyorsun ama öyle biri yok.

@kul

yasiyorsun canlisin nefes aliyorsun. bir silkinsen. bi kere daha baslasan. yenilenip tazelenmek icin yarini denemesen de simdi baslasan ?

bende mutsuzum ama degistirmek istiyorum. degismez mi bu ? bu dunyanin kahri hep bize miii

mutluyum
sebepsiz

mutluyum, yalnızlığım gitse daha mutlu olurum.

@hasmetizm 2046

nasil bir yalnizlik bu ? nasil gecer ?

mutlu olmak icin de sebebim yok, mutsuz olmak icin de, notrum

Karışık. Ne mutluyum ne mutsuzum. Gazı varmış gibi hissediyorum. Bi çıksa rahatlayacakmışım sanki...

kronik yalnızlık. arkadaşım yok. vardı kayboldular yada ben uzaklaştım. yenilerini beğenmiyorum, yalnız kalmayı kötü ilişkilere tercih ediyorum. güzel ve iyi bir insanla tanışmayı umut ediyorum.

Cok mutluyum.

Mutluluk dış nedenlere bağlı olarak degismez ve gelişmez, degismemeli ve gelişmemeli.

Yani "mutluluk içimizde" meselesi.
Ama bu uzun bir konu tabii.

@blatta hiberna


sen optimist bi abiye benziyorsun. kisaca azda olsa bahsetsene, hic yilmiyor musun ?
@hasmetizm 2046

benimde hic arkadasim yok :)

"Doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır. O da mutlu olmak için burada olduğumuzu sandığımızdır"

mutlu olup napacan..

mutsuzum ;_;

Mutlu olmam gerekiyor ama öyle hissetmiyorum, mutsuzum. İlerisinde yapacağımı bilemediğim bir level'a eriştim hayatta, sevmediğim işlerde yıllarım geçecek, araya bir de çocuk sıkışacak, hem koca hem çocuk yani min. 2 çocuğa bakıp arkalarını toplayarak ömrüm geçecek, sonra da Allah bilir ne şekilde yaşlanıp elden ayaktan düşerek öleceğim.
Öyle işte.

is yerinde insanlara nasilsiniz demek yerine, mutlu musun diye soruyorum,
deli muamelesi goruyorum. burda hepiniz cevap verdiniz.tesekkurler

hıhı.

foster, sorma insanlara çünkü kimse buna cevap vermek istemez, özellikle mutsuzsa.
genel anlamda mutsuzum. ama kedim şapşiklikleriyle beni mutlu ediyor, bir o var sanırım hala mutlu edebilen.

İş yerindeki insanlara niye mutlu olup olmadıklarını soruyorsun ki?
Antidepresan sırıtışı ile gezen beyaz yakalılardan biri gelip bu soruyu bana sorsa, ünvanına bağlı olarak içimden küfrederim veya dışımdan terslerim (Evet bu kafayla herkesi tersleyebilecek konumdaki bir ünvana ... gelirim orası doğru).

pek değilim

kül +1 demek istedim

mutsuzum ve vicdan azabına benzer birşey çekiyorum. sanki herşeyin sorumlusu benmişim gibi.

Enkaz gibiyim, mutsuzum. Ama ters giden şeyleri düzeltmek için ufak adımlarla da olsa çaba sarf etmeye çalışıyorum.

@ihan

bence nasilsin cok yalandan bir soru.en azindan insanlar boyle davraniyor.
mutlu musun daha kapsamli bir soru sanki.
gercekten iyi olup olmadigini merak ettigim icin soruyorum.

mutluyum. eskiden hayal kurardım şimdi hedef oldu.

bu optimistlik değil aslında.

ama günlük moral bozuklukları, keyifsizlik dışında genel mutsuzluk genelde özdeğersizlik ve kendini temelde sevmeme gibi nedenlerle oluşuyor.
bunun nedeni de aileden aktarılanlar, travmalar, anılar gibi bir sürü şey olabilir.
yani illa "bugün işten atıldım, çok mutsuzum" gibi bir şey olmak zorunda değil.
hayatında her şey normaldir, ama yine kişi mutsuzdur mesela.

mutlu olmanın kaynağı, kişinin kendini kayıtsız ve şartsız olarak sevmesi, kendine değer vermesidir.

mutsuzluk normal değildir, yani insanın doğal hali neşe ve mutluluktur.
eğer mutsuzluk varsa, o an gözle görülmese bile kaynağı da vardır.

yani uzun lafın kısası, hayata yayılan temel mutluluk, bilinçlilikle ve farkındalıkla ulaşılabilinecek bir şey.

çünkü hayat böyle depresyonda geçirilecek, kendi küçük dünyanda dolaşıp durularak geçirilecek bir şey değil, hayat yaşanacak bir şey.
dolayısıyla mutsuz olmak, temelde yani bilinçaltında yaşamakla ilgili sorun olması demektir.
yaşamak istememek, yaşamaktan korkmak, istediği gibi yaşayamayacak olduğunu düşünüp yaşamaktan vazgeçmek vs.

ama ülkemizde özdeğer sorunu yaşayan insan sayısı çok fazla.
bunun da işte kültürle, geleneklerle, aile yapısıyla, aile yapısından dolayı bireyselleşmekte zorlanma ve bireyselleşememe gibi şeylerle ilgisi var.

özet olarak; görüntüde yetişkin bir insan, bilinç olarak yetişkinliğe erişemeyip, çocuk ya da ergen bilincinde kalırsa, o insan mutsuz olur.
ki ülkeden verdiğim örnek de buydu zaten.

çünkü bahsettiğim kültür, gelenek, aile yapıları vs bireyi yetişkin bilincine hazırlamakta yetersiz kalıyor.
ülke ergen bilincinde olan yetişkin görünümlü erkekler ve çocuk bilincinde olan yetişkin görünümlü kadınlarla dolu.
bu da eşittir mutsuz insanlar ve dolayısıyla mutsuz toplum.

(not: bu yazı, duyuruya cevap vermiş kişilerden bir ya da birkaçına cevaben yazılmamıştır, sadece bazı bilgilere dayanan bir bakış açısıdır.)

Bu haftanın mutluluk vesilesi yeni espresso makinem oldu. Bir paket kahve bitirdim. Pazar sahilde kar üstünde 11k da koşunca kafam güzel oldu. Akşamki trafiğe kadar iyiyim.

@blatta hiberna

hocam goruslerinizi paylastiginiz icin cok tesekkur ederim. ozguven/ozdeger konusunda o kadar haklsiiniz ki, bir insan ancak bu kadar hakli olur.
yazinizi notalarim arasina kaydettim tekrar tekrar okuyacagim.

yalniz anlayamadigim bir mevzu bahis soz konusu. cocuk bilincinde olmak neden kotu ? boyle bir durum bende de var. sosyal hayata adapte olamiyorum. kendimi bir kumeye dahil edemiyorum vs.

cocuk ruhunda kalmak cok aci evet ama neden yanlis bunu tam anlayamadim. yetiskin bilinci diye bahsedilince aklimda daha ciddi ve sevimsiz bir tablo olusuyor.

tesekkurler.

rica ederim...

içindeki çocuğu yaşatmak ve korumakla, çocuk bilincinde olmak aynı şey değil çünkü.

yetişkin bilincindeki kişi; kendi gücünün farkında olan ve bunu yönetebilen, kendine göre iyi kötü bir yol tutturmuş, kendi başına ayakta kalabilen, kendine yeten, dolayısıyla sorumluluk konusunda sorunu olmayan, hedeflerle hareket eden, bireysel bağımsızlığını kazanmış insan demektir.
bu da özgüveni doğurur otomatik olarak.

dolayısıyla ikili ve sosyal ilişkiler de daha sağlıklı gelişir, sevgi konusundaki problemler azalır.
çünkü bu insanlar sevgiyi hem karşısındaki kişi/kişilere, hem de içinde bulunduğu topluma aktarmakta sıkıntı çekmez.

yani hayatın getirdikleriyle, ailenin istekleriyle, başkasının dedikleriyle, toplum dayatmalarıyla, içgüdüleriyle yaşamaz; seçimler yaparak yaşar.
bu da daha "güçlü" biri olmak demektir.

mesela "ay yaşım geldi, anne/baba olmam, evlenmem lazım" yerine, kendini bir çocuk yetiştirebilecek kapasitede gördüğünde çocuk yapmak ya da birini gerçekten sevdiğinde, aşık olduğunda evlenmek gibi.

ama sen çocuk bilincinde kalırsan, yetişkin görünümlü çocuk olursun.
beklentilerle, dolayısıyla hayal kırıklıklarıyla yaşarsın.
başkalarını mutlu edip, kendi içindeki boşluğu doldurmaya yönelirsin, çünkü kendi içinde çelişkilerin olur, kendini okuyamazsın.
sorumluluk üstlenmek istesen de bunu gerçekleştirmekte zorlanırsın.
tek başına ayakta kalamazsın, ebeveynlerine ya da başkalarına ihtiyaç duyarsın.
önceden yazdığım ailevi miraslar hayatında yer etmeye devam eder.

mesela bizim ülkedeki anne-oğul ilişkisi buna en güzel örneklerden biri.
erkeklerin büyümesine izin vermiyorlar.
bir yandan da tamamen içgüdüye hitap eden hormonal düzeyde erkeklik pompalıyorlar.
dolayısıyla bilinçaltı düzeyde annesinden kopamamış, ama diğer yandan kendini yalnızca kasık bölgesinde çok erkek hisseden, özgüvensiz ve aslında kafası karışık çocuk adamlar türüyor.

yani bu durum, bir kadını sevmenden, işinde başarılı olmaya kadar gider.
birey olamazsın.
ama burada önemli olan bu geçişi neden yapamadığın konusunda farkındalık kazanmak.
yani sen neden hâlâ çocuk bilincindesin?
seni oraya bağlayan, orada tutan şey ne?
bu değişebilir mi?
değişebilirse nasıl değişir?

gibi şeyleri incelemek lazım.

ben de yasamayi sevmemekten kaynaklanan umarsizliktan, rahatliktan, ne olacaksa olsunculuktan cikan bir mutluluk var, depresif yanimla catisma halindeler ama.

hayır

mutlu olmak neydi, onu bile unutmuş olabilirim. küçücük geçici heveslerle mutlu etmeye çalışıyorum kendimi ama hayatımın temeli mutsuzluk üzerine bina edilmiş sanki kurtarmıyor.

@blatta hiberna

hocam gaz vermek gibi olmasinda super tespitler ve aciklamalar ile aydinlattiniz durumu. yazdiklarinizi okurken kendimi gordum.
sorunu tespit edince en azindan cozmek icin bir umudunuz oluyor. cok tesekkur ederim. inanilmaz faydali oldu bu acidan bakmak.

@inhiraf

intihar safhasina kadar geldiysen, artik herseyden umudunu kestiysen neden olanca gucunle saldirmiyorsun ?
kendine zarar ver demiyorum, yanlis anlama. ama kaybedecek bir seyin kalmamis senin dusuncene gore. e o zaman cok rahat olman gerekmez mi ?
mesela git durduk yere yeni insanlarla tanis, otostopla dunyayi gez. zaten besiktasta ev bile alamayacakmissin. sevmedigin iste zorlamanin alemi ne ?
baska rota cizsene kendine.

mutlulara multitap'tan gelsin www.youtube.com

cvp; degilim.

Bir Neandertal kabilesinde şef öldüğünde, en güçlü olan adam gider şefin karısını s*ker kabilenin başına geçerdi. Olay bu şekilde işliyordu. Sonra evrim geçire geçire bunun aslında doğru olmadığını anladık, zira birini isteği dışında s*kmek yanlış bir şey. Bunu öğrendik. Bunu kimse bize öğretmedi; kendi kendimize öğrendik. Bu da esasında bunun eğitilmekle ilgili olmadığını gösteriyor. Zira bizler içgüdümüzle hareket etmeyi bıraktık, bu noktada da zaten akıllı birey olduk.Bu noktaya gelmeseydik, herhangi bir teknolojiye sahip olmazdık. Yani kabilenin başına geçmek için gidip şefin dul karısını s*ken adam uzaya çıkmanın yolunu bulamazdı kanaatindeyim.

Biri çıkıp insan insanı s*ker mi olm nabıyonuz siz demiş ve medeni çağa geçmişiz.

Eskiden kreatinler sodyum destekli olduğu için vücutta su tutuyordu, o da haliyle kaslara su gönderdiği için hacimli gözüküyordun. Yükleme yapmak da biraz bundan kaynaklanan bir şey. Yani daha hacimli gözükmek için. Yeni kreatinlerin sodyumu yüksek olmadığı için hacimde de gözle görülür bir fark yaratmıyor. En fazla 700/800 gramlık bir su artışı olur o kadar.

Onun dışında gereksiz bir şey yükleme yapmak. Zaten kreatinin amacı hacimsel bir artış sağlamak değil ATP üretimini/Güç artışını hızlandırmak. Kreatinin temel işlevi budur. Bunun için kullanmayacaksan kullanma. Yani hacimsel anlamda çok etkilemez seni. Oluşacak minimum artış da su olacaktır, kas kütlesiyle bir ilgisi olmayacaktır. Ama güç artışı da olsun dersen bilinen en etkili doğal ürün kreatin.

Böbreğine zarar vermez. Yani sağlıklı bir böbreğin varsa olumsuz anlamda etkilemez seni. Ha bilmediğin bir sıkıntın vardır böbrekte, o zaman her şey olabilir.

Tüm supplementlerin hammaddeleri hemen hemen aynı fabrikalardan çıkma ama işleniş bakımından farklılıklar olabiliyor. Yani kimisi saf kreatinken kimisi katkılı olabiliyor. O nedenle "Creapure" olanlardan alman senin için daha iyi olacaktır. Bu, ALZCHEM isimli firmanın geliştirdiği %100 saf kreatin üretme tekniği. Bu teknikle üretilen kreatinler bilinen en saf kreatinler oluyor. O nedenle böyle bir ürün alman senin için daha iyi olacaktır. İlla marka diyorsan Optimum Nutrition olabilir.

monohidrat olsun öncelikle.

ben kendi açımdan konuşarak söyleyeyim. ben de yükleme yapmadım. 2-3 hafta spora gitmeden önce 1 ile 3 ölçek arası aldım. çalıştığım bölgelerde kuvvet ve hacim artışı gördüm. daha fazla ağırlıkta daha fazla tekrar çıkmaya başladım. zaten asıl kullanım amacı bu.

2-3 haftadan sonra ara verip tekrardan kullanmaya başladığımda 15 gr almaya çalıştım ama fazla geldi. vücut tepki verdi bildiğin. ilk kullanımlarda 10 gramı aşmamak lazım.

nö.

Biz tam gün çalıştığımıza göre herhangi bir özel veya kamu kurumunun yarım gün çalışması mümkün değil.

biz öğlen çıkıyoruz. özel sektör. bankalar tam gün ama.

Yürü, yürü, yürü...
Fakir birini arasın gözlerin...
Bir yerde yemek ısmarla ona...
Sonra evine dön...

(gerisi gelir bir şekilde)

oo fanfirifinfon

Yok ya, pek şey değil.

Eve dön.

eve git eve.
hava soğuk.
çay yap film izle.

Sanki çok seyapabilicekmis gibi.. Sağolun, biramı içip eve döneyim. Hayat hep aynı, ölene kadar.

bira yerine, lal'de bir sıcak şarap iç, şömine yanında. biradan biraz daha keyiflidir.

Köyüm pide imalari yapmayın, ortalık yerde sırıtıyorum. Yanlış anlayacaklar.

valla ben bi buçuk saattir kadıköy moda yürüdüm şimdi döndüm eve.

bi tane yaşlı milli piyangocu amca var hep buralarda dolaşan ona da baktım bi ama göremedim. görürsen tut ve bana haber ver ahah. ondan çeyrek bilet alacağım.

Köylüm pide'nin bir esprisi mi var? Nedir?

Acıbadem'de olsaydın sıtarbaksta kahve içerdik. 40 yılın başında çizgim dışına çıkayım, kış aylarında çıkardıkları yanar dôner kahvelerden (gingerbread latte) içeyim hazır kar yağıyorken arkadaşların statükoculuğu tuttu. :D

geçen sene askerdeydim ondan önce oyun oynadım. bu sene film izlerim heralde.

Cips yiyip kendimi zehirleyeceğim.

Bütün mahalleden görülecek muhteşem süsleme ışıklarım eşliğinde partiye davet ettiğim kişiler ve canlı müzik ekibi eşliğinde öncesinde ufak bir kokteyl, içki servisi derken, sonlara doğru üniversiteli dans gruplarınca ayarladığımız animasyon ekibi gelip oyunlar düzenleyecek, sürpriz hediyeler ve çekilişler derken geri sayım yaparız.

şaka len şaka, pijama + mandalina + tv işte klasik, sonrasında kapanış.

www.memnuniyet.net

evde olucam. kitap okuyarak, sigara içerek falan geçiririm sanıyorum. kedilerimle kutlarım büyük ihtimal.

icip sizicaz bir kac arkadasla klasik. normalde de yapiyoruz tek fark tarih iste.

Çok yalnızım be atam!

cevaplar iyi, ben de acaba mandalina yemek, tv izlemek dışında daha çılgınca(!) şeyler geliyor mudur insanların aklına diye sormuştum:) o zaman bendensizniz panpalar.
i.capsspot.com

tv karsisinda mandalina soyucam ben

milli piyango çekilişine kadar uyanık kalırım ben.
sonra büyük ikramiye kime çıktıysa söver uyurum.

@ketcapli dondurma haha iyiymiş:) değişik bir şey buldum.d

Geçen yıl hastaydım, salep, çubuk tarçın, yeşilçam filmleri derken 1 gibi yattım.

Bu sene yine hastayım. Sanırım yukarıdaki üçlüyü tekrarliycam. Bilgisayar karşısında ağlayarak sızmayı düşünüyorum.

t-borg kırmızı ile gold arası karasızım bi tarafımda binboasatsuma+elmasuyu diyor. 2359 da sızcam.

mekkenin fethi kutlamalarına gideceğim.

@ketcapli dondurma

bu yıl bana çıkacak. sövme sana iphone 6s alacağım.

Icip içip uyumayi planlıyorum. Kar iyice tutarsa kardan adam yapmaya cikarim belki :p

Tavsiye ediliyor olması o fiyata satılmasını mecbur kılmaz, fiyatı o şekilde belirlemiş veteriner. Teknik olarak kazık atmış diyemeyiz ama biraz ayıb etmiş.

Sadece ilaç değil bilgisi, muayenesi için de para alıyor. 15 beklemek pek doğru değil o yüzden ama 35 de çok olmuş. Orada bir doz daha uygulamış olmasın?

ayrıca muayene ucreti aldı mı?

orada hiçbir doz uygulamadı. eve gelince ben karıştırdım suya. sanırım muayeneye ücret almıyor, çünkü orada "ihtiyaç duyduğu şey 15'lik ilaç da olabilir, 35 liralık da" demişti, sonra "35'likten vermek zorundayım" dedi.

@angelus: teknik olarak ayıp etmediğinin farkındayım tabii ki. o yüzden "acaba gerçekten kazık mı attı, yoksa bilmediğimiz bir şeyden dolayı her yerde 30-35 liradan mı satılıyor bu ilaç?" mealli soru sordum.

şöyle düşün; bir ara snickers'ın üzerinde 1 TL yazıyordu. gitsen alsan marketten, kasaya gelince sana 5 lira deseler ne düşünürsün? benim sorum bu. adam 100 liraya da satabilirdi bana, teknik olarak kazık atmış olmazdı.

ben olsam başka yere giderim.

Bence ayıb etmiş. 1 liralık Snickers'ı 5 liraya satmaya çalışsa bakkal o da ayıb eder, hatta "Beni mi sikiyorsun amk" diye de geçiririm içimden. Sen düşüncende haklısın.

ben gider hesabını sorarım, muayene ucreti alıyosan acık acık soyle kardeşim deli mi skyonuz burda derim. ayrıca ilaç, solusyon bilmem ne uzerinde yazan o fiyat genelde max. fiyattır. yavsaklıgın luzumu yok

Bir daha ben de gitmezdim. Kuşu kurtardıysa çok takılma.

Bence ifşa etmelisin ki insanlar bunu bilerek gitmeli. Her önüne geleni de şeyetmeye çalışmamalı. Bence.

kış uykusu deyince küfür yer miyim acaba?

kolpaçino 1 dışında film aklıma gelmiyor. Belki biraz da itirazım var. Son dönem türk filmleri içler acısı halde. En son Burak Aksak filmlerine sardım ikisi de rezaletti.

limonata, itirazım var

Limonata ve itirazim var izledim guzellerdi

sen aydınlatırsın geceyi, 40, bana masal anlatma

vavien
kosmos
kış uykusu

karlı günde izleyeyim diyosan en güzel seçim "kosmos" olur herhalde. açık ara en iyi türk filmlerinden biridir.

sinemaya giderim diyosan "sarmaşık" izle.

vavien'i unutmuşuz bak

Kış uykusu + 1

bir zamanlar anadolu'da.

Kosmos.

Mustang

Migros'ta kalpli şeffaf kutular içinde satıldığına göre hala var.

var ya magazalar dolu

Peynirin yağ ve protein değerine takılmamak gerekiyor, bunlar ne kadar fazlaysa o kadar iyidir fakat damarlarda birikip damar tıkanıklığına/damar sertliğine neden olan aterom plağının bileşenlerinde %50 oranında kalsiyum bulunuyor. Yani fazla tüketimde protein ve yağdan ziyade kalsiyum daha fazla risk oluşturuyor.

Ne kadar bir tüketimden bahsediyoruz? İsli peynire özel değil galiba tüm peynirlere özel?

Yetişkin kadın/erkeğin günlük kalsiyum ihtiyacı 800 mg civarı. Peynirin 100 gramında yaklaşık 300/400 mg kalsiyum var. Tabii ben peynir hakkında genel konuşuyorum, isli peynirde bu miktar biraz artar biraz azalabilir belki ama genel olarak miktarları bu şekilde. Tabii kaşar peyniri gibi ekstrem örnekler de var. Onun 100 gramında 600 mg kalsiyum var. Kalsiyum kaynaklarını tüketirken dikkatli olmakta fayda var.

kanserojen olarak zararlı

Gideceğin yeri söyleyerek uzatacaksın paranı, ona göre keser üstünü verir. Ankara'da böyle en azından.

Ben de ankaradayim. Mesela tandogandan maltepe pazarina 1.5 versem sover mi.

1.5 versen sövebilir çünkü dolmuşun minimum ücreti 1.5 lira değildir. Ama dolmuşçular kendi aralarında bazı bölgelerde daha ucuz taşıyabiliyor. Sen taksi mantığıyla işlemesini istiyorsun sanırım, o iş öyle olmuyor. Dediğim gibi "1 kişi maltepe pazarı" diye uzatırsan, ne kadar kestiğine bakarsın. Zaten tam ücret almazlar ama 1.5 lira da almaz sanırım.

Minibüsün en düşük mesafe ücreti sabit zaten. Sen minibüse binip ücreti uzatıp 10 metre sonra da insen o parayı alır senden. Eksik verirsen "Varsa x lira/kuruş daha ver" der. "Yok abi" dersen tavrına göre "Canın sağ olsun" da diyebilir hamurdanabilir de. En düşük mesafe ücreti nedir bilmiyorum bu arada ben hep 50 liralık biniyorum.

ben gideceğim yeri söylüyorum ona göre kesiyor şöfer.

bu arada ankarada neden çok pahalı yahu minibüs fiyatları? istanbul çok daha ucuz sanki?

Maraton koşacaksan koşarak hazırlanırsın, bisiklet saçma olur. İkis başka başka kasları aktive eden farklı disiplinler, temelde kardiyo olmaları sürecin aynı kapıya çıkacağı anlamına gelmez. Koşarak hazırlan.

Bu işe yeni başladıysam nabzın normal. Kardiyovasküler sistem güçlendikçe o da düşer.

Eliptik bisiklet tam olarak bisiklet degil ki? Eklemlere daha az zarari var ve daha uzun sure dayanabiliyorum diye onunla baslamistim.

eliptik yap yapma diyemem ama aynı zamanda koşman da gerek koşuya hazırlanıyorsun madem öyle sadece eliptikle olmaz senin düz koşman eğimli koşman hafif tempo hızlı vs koşman gerekir bence. max 2 hafta sadece eliptik yap, sonra koşuyu da ekle, ikisini bir arada götür derim ben.

Her spor vücuda zarar verir, sporun amacı biraz da budur. Ayrıca koşmak dize düşündüğün gibi bir zarar vermez. İyi bir yastıklaması olan ayakkabı ve doğru koşma tekniğiyle dizlerine sıfır zararla hazırlanırsın. Bir de maratona hazırlanan birinin böyle kaygıları olmamalı. Onun dışında, eliptikle daha uzun süre egzersiz yapman faydalı bir araç olduğundan çok basit bir çalışma olduğu anlamına geliyor da olabilir.

hiç koşmadıysan şubattan nisana kadar 21 km'yi koşamazsın. eliptikle zaman kaybetme, direkt koşmaya başla

ayrıca asfaltta koşacaksın yarı maratonu biliyorsun dimi?

Koşuya koşarak hazırlanılır. Olay sadece ciğer değil. Koşu bandı bile karşılamaz. Dışarı çıkmalısın.

Epilasyon öncesi kıllara dokunmuyorsun diye biliyorum ben.

yoo alabilirsiniz.jiletle alındıgı sürece kökler zaten duruyor.
hatta ütü lazer dedikleri,teknik adını bilmiyorum,alette zaten bir iki gün önceden almıs olmak gerekiyor,yüzeyde kıl olmaması lazım vs diye biliyorum.

kökünden almadığın sürece jilet veya traş makinası ile alabilirsin. Uzaması gerekmiyor, uzasa bile kesiyorlar seans öncesi zaten.

Tıraş makinesi ile alsanız daha iyi. Kökleri görünür olsun. Hem jilet kökleri sertleştirebilir, çektiğiniz acıyı artırır.

jileti ben de tavsiye etmiyorum çünkü bende batık yapıyor mesela. makine daha iyi.

3-4 gün önceye kadar traş edebilirsin. köklerinin zaten güçlenmesi lazım yoksa etki etmez

yok.

Çaydan kahveden şeker keserek bir kaç gram bile verebileceğini sanmıyorum

Totale bakmak lazım. Yani çayın kahvenin şekerini kesip de aynı şekeri başka yerden alıyorsan tabii ki gitmez göbek.

fark etmiyecekse içmeye devam edeyim o zaman. şekersiz nescafe, kahve zaten bir seye benzemiyor.

göbek gitmese bile yaşam kaliten yükselir. buna kesinlikle değer. şekeri "komple" bırakırsan göbek diğer tüm blgelerle beraber yavaş yavaş gider.

yağlı yeme hafifte spor yap uzun vadede işe yarar daha etkili olur

edit: şekere devam demiyorum :D zararlı bişey tabii ki

Aliskanlik yaptigindan biraktiginda baska tatlilar yemeye de baslayabilirsin. Istersen splenda al. Ben oyle yapiyorum.

bundan iki yıl önce çaya attığım şekeri kestim, ki çok çay içerim, günde 5-6 kupa (bir kupaya 3 kesmeşeker). başka bir değişiklik olmaksızın birkaç ayda 3-4 kilo verdim ben.

şuran incelir, buraya iyi gelir desek doğru olmaz ama zararı olmaz, faydası olur diyelim.

Caydan sekeri kesip sonuc beklemek cok aptalca. Zaten aldigimiz sekerim tamami caya attigimiz seker, onu kestik mi is cozuldu...

günde 10-15 bardak çay içerdim, buna rağmen şekeri kestiğimde 1 gram bile zayıflamadım.
şekeri, ekmeği, pirinci ve patatesi kesip haftada 4 gün 1'er saat yürüyerek 6 ayda 13 kg verdim.

@stravo
birde çelişmesen.

24'lük zaman dilimi Güneş'e göre belirlenmiyor; Dünya'nın kendi etrafında bir tam tur dönüşüne göre belirleniyor. Güneş'inki de haliyle kendi etrafındaki bir tam turuna göre belirlenir. Bu 24 saatse 24 saat, 300 saatse 300 saat. Güneş'in etrafında dönme olayı yılla alakalı.

saatler güneşe göre belirlenmiyor, dünyanın kendi etrafında bir turunu ne kadar sürede tamamladığına göre belirleniyor.

sen yıl ile karıştırıyor olabilirsin, ama güneş de bir yıldızın etrafında dönüyor ve güneş yılı denen bir süre de var.

fight club tadında yer dediklerin zengin eğlencesi. doğru düzgün bir şey öğrenmiş olmazsınız. profesyonel bir kulübün kursu daha çok tatmin eder. ben fenerbahçe'nin kick boks kursuna gitmiştim. kendi boksörleriyle birlikte idman yapıyorduk. çok faydasını gördüm.

Bu olayın yabancısıyım ama dünyada böyle üyelik olmadan ücretsiz sadece seçilmiş kişilerin gideceği underground ortamların olabileceğini düşünmüyorum. En azından günümüzde olmuyordur. Artık her şey ticari kaygılarla hayat buluyor, bu da muhtemelen öyle bir şeydir. Yani parasını verirsen sen de ortama dahil olabiliyorsundur muhtemelen. Git bi konuş.

2015'e böbrek taşı ağrısıyla girmiştim, 2016'ya da sağ kaburga ağrısıyla gireceğim gibi. Bu ne pis şeymiş ya, durup dururken insanın kaburgası mı ağrır la...

2015'e yalnız girmiştim, yeni yıla da yalnız giriyorum.
:)

sakat, mutsuz ve yalnız girmiştim. senenin ilk yarısı kötü geçmişti, ikinci yarı mükemmel geçti/geçiyor. çok şükür geride kaldı o günler, hatırlamak dahi istemiyorum.

bu sene güzel bir yeni yıl olacak, planlarımız hazır :)

her zamanki gibi uyuyarak girmiştim ben :) ama 2015 benim açımdan çok kötü geçti. ailemdeki hastalıklar, babamın vefatı, üniversitenin bitmesi ve iş bulamamam... inşallah 2016 daha iyi olur herkes için.

Kız arkadaşımla ve onun arkadaşlarıyla girdim. Senenin özetini yap desen bana bol stres derdim

sosyal fobi sahibi olduğumu düşünerek girmiştim. zira yemeğe davetliydik akrabadan kızlar vardı onlarla konuşabildim ama gerginlikten yemek yiyememiştim eve gidince sosyal fobiyi araştırmıştım. yeni yıla girerken geriliyorum kıl dönmesinin tekrar ettiğin öğrendim onun dışında sınavlarımı geçtiğim bir yıl oldu.

kız arkadaşımla girmiştim. kafam bulanıktı baya ama benim açımdan eğlenceli geçmişti 2015'e giriş faslı. sene boyunca da böyle devam etti.

2016'ya yalnız ama yine mutlu ve daha rahat bir kafayla giriyorum.

2015 yılında askerdim korgeneral geldi ve dedi ki:

-Evlatlarım, (bismillah) bugün siz burada kuruyemiş ve kutu kola ile yılbaşı kutladığınız için (yer izmir narlıdere dışarı cıvıl cıvıl) evinizde iş yerinde aileleriniz huzurla yeni yıla giriyor. (şansımı s*keym) bu haklı gururu doyasıya yaşayın. (862 erkek) ileri ki dönemlerde sizin rahat girmeniz için arkadaşlarınız bugün sizin olduğunuz yerde olacaklar (yazık mk). Yeni yılınız mutlu kutlu olsun. (sağol)

çok kalabalık bi ortamda girmiştim odada 28 kişi bütün binada 250 300 kişi vardık.

askerdeydim. normalde 18.30 - 19.00 da yatardım ama o gün yılbaşı olduğu için 20.00 de yatmıştım.

gavur ellerde tek başıma bira içerek girmiştim. 1 ay sonra memlekete döndüm, o günden beri bira içemiyorum, çok pahalı. yeşil tuborg da yok zaten.

2015'e çok sıradan bir şekilde, annemle karşılıklı mandalina soyarak girmiştik ama olaylar sonradan çok değişti; ikinci yarısında hanımla tanıştık, 2016'ya da sanırım onunla mandalina soyarak gireceğiz. <3 Mandalina <3

Hatırlamıyorum. Böyle deyince çılgınca partilemişim gibi oldu ama öyle değil. Evde oturduk diyor bizimkiler.

işimi bırakarak girmiştim, işsiz olarak devam etmekteyim.

Arkadaşımızın evinde girmiştik kızım ve eşimle . Çok güzel geçmişti ama yeni yılın ilk haftasından başlayan ve hala kısmen devam eden sorunlarla boğuşarak geçti 2015 .
2016 huzur ve sağlık getirsin , para istemiyorum

2015'i ailemle kutlamıştık. ilk yarısı ağır bir enfeksiyon geçirmiştim çok hastalanmıştım türkiye'ye dönmek zorunda kalmıştım (yurt dışında master yapıyorum). baya bir ülke gezdim avrupa'da. ikinci yarısında ananemi kaybettik. hayatımın aşkını buldum. yani ne çok iyi ne çok kötü bir yıl oldu. 2016'dan çok umutluyum ama.

2015 benim senem olacak diye 2014 sonlarında telefon alarak başladım, 2015 ilk aylarda pc aldım, yazın stajımı çok istediğim yerde yaptım, çok kısa süre bile olsa birine aşık oldum -hala hissiyatım değişmedi yüzüme bakmasa da- mezun oldum, en uyuz hocalardan bile kusursuz raporlarla geçtim doğum günümden saatler sonra babamın ölüm haberini aldım. bir yıl bu kadar güzel olabilirdi. dipteyim. sağol 2015!

Çok stresli ve zaman kıstası olan bir iş yüzünden yılbaşını, Anadolu kentinin birindeki 2.sınıf bir otel odasında tek başına içerek geçirmiştim, otelde benden başka hiç kimse yoktu, yarın yokmuş gibi votka içmiştim.

Hayatimda ilk defa bir partide yilbasina girdim. Hava cok soguktu kar yagiyordu bi ara polis geldi gitti falan. Erkek arkadasimla gitmistim o zaman baya asiktim sanirim, hala beraberiz ama eskisi gibi hissetmiyorum mesela.

Ben TETT'si geçmiş her şeyi yeyip içiyorum, ölmedim hacı...

Göm gitsin.

Sorduğun kabahat. Yuvarla.

hiçbir şey olmaz. olur dersen adres vereyim bana gönder.

alkol içmeyin de bi tavsiye :) yardır

www.hm.com

rosmann'da görmüştüm bir bakın isterseniz size yakın olan bir yerden.

www.ballonet.net

Happy Socks hoşuna gidebilir. Kanyon'da falan satılıyor ama internetten daha uyguna bulabilirsiniz.

www.facebook.com

Penti. Hem güzel hem ucuz.

marketten aldığınız dolap +4 derecede idi ise ve siz alıp buzluğa attıysanız birşey olmaz. derin dondurucudan aldıysanız da birşey olacağını zannetmem. fakat iyice pişirmenizi öneririm.

olmaz. yiyin gitsin.

Buzlukta 6/7 saklayıp yiyebilirsin, sıkıntı olmaz. Normalde sonsuza kadar da bir şey olmaz ama tadı tuzu kalmıyor o zaman da.

pringles. ulan 3 lira olsun 4 lira olsun, 7 ne allah aşkına?

St dupont çakmak.

Çakmak la bu, 3 bin liraya çakmak mı olur.

metrobüs.

oreo

Amerika'da arabanın bagajına doldurup eve depoluyo adamlar bunu, koliyle alıyorlar bildiğin, geçen markette gördüm küçücük paket kaç para :/

türkiye için; alkol.

Türkiye için ev, araba, alkollü içecekler. Her şey pahalandı lan!

beyaz çay

kitap, hayvan maması, dışarıda yemek, akbil, ev.

Hindistan cevizi yağı. 300 gramı 45 lira sikerim böyle işi.

Yaş pasta, kitap, internet

Bir de SSD diskler ve oyunlarda kullanılan şu direksiyon setleri var. Hele ki o setlerin 10 yıldır hiç fiyatı düşmedi, bir teknoloji bu kadar mı ilerlemez, ucuzlamaz arkadaş?

Apple'ın tüm ürünleri.

kettlebell'ler gereksiz pahalı.

Kuruyemiş ve baklava türü şeyler.

yaş pasta..

adam biliyor yılda bir yada iki kere alıcaksın..
özel bi an, paradan kaçamayacaksın :D
şrak! 45 tl D:

bizim burada tesisatçılar en dandik pp boru tesisatını günlük 250 lira fiyatla yapıyorlar. şu an her işimi kendim yapıyorum diyebilirim. dün alçı yaptım, yarın şap atarım vs vs.

Alkollü içkiler, benzin, internet, sabit telefon, otomobil

ütü masası.

yaban mersini, kuruyemiş, çekirdek kahve, organik yumurta, deniz/olta balığı, deniz kabukluları, lime limon ilk aklıma gelenler.

kız arkadaş

muz

oğlum bu zincir pizzacılar harbiden fahiş kar ediyorlar lan. reklamlarda gösterdikleriyle alakası yok. pizza +1, hamburgerciler de kola ve kızarmış patates satıyor bildiğin. et namına bir şey yok. isimlerini hamburgerci yerine patatesçi diye değiştirsinler.

rakı: sanki viski içiyoruz anasını satayım. bir büyük olmuş 72 lira.

doğum kontrol hapı&prezo: posta başına 1,5-2 lira. sevişmek bile paraynan.

havalimanlarındaki herşey.

taksi. iflahımı sikiyor.

makyaj ürünleri

parfüm

ithal olan herşey.

evet artık bariz bir şekilde reklam yapıldığı açık. türkiye'yi büyük bir ticarethaneye çevirdikleri için şaşırtıcı da değil. yarın da cb'nin ne kadar genç ruhlu olduğunu göstermek için ipod'la pozunu yayımlarlar. kaç para aldılar acaba?

Hedef==> (bkz: Kızıl Elma)

var mı link falan ? elinde elmayla mı konuşuyor nedir yani? elmayla ürün yerleştirmeyi anca apple yapar diyorum hiç bir bilgim olmadan :)

Hayır.

izleyici kitleleri belli. ne olsa izlerler.

Ben izlemem, izleyenleri anlayabilirim fakat anlamadığım şey şu Poyraz Karayel'de oynayan kurbağa tipli elemana oluşan yoğun aşk. Yani şu adamı bize seksi diye iteliyorlar ya çok üzülüyorum. Türk kızlarının kezban olmasını anlayabiliyorum ama bu kadarı biraz fazla.

images.ranini.tv

o ikisinin crossoverını izlemem.

ama behzat ç - poyraz karayel crossoverı olsa olabilirdi.

arka sokaklar bitmedi mi ?

Seksli meksli içerik nedeniyle engelli.

Reddit'i DNS'siz kullanmak ölüm gibin türkiyede.

yapar

tabii ki yapar. Fakat önce durumu kontrol etmeli, çürük ne derecede bakılmalı. Gerekirse kanal tedavisi yapılmalı. Bazen çürükler dışardan nokta şeklinde olup içeri doğru genişleyebiliyor. Görüntüsü rahatsız ediyorsa lamine kaplama yaptırabilirsiniz.

Komple bütün dişlerini çıkarıp tekrar takar, dolgu ne ki.

Edersin ama tel piline zmanla zarar verir

sadece 1 kere şarj etcem bişi olmaz di mi?

iPhone şarjı 0.15 amper akım çekerken iPad şarjı 0.45 amper akım çekiyor. Yani sen iPad şarjı ile iPhone'u şarj etmeye çalıştığında 0.15 yerine 0.45 amper akım çekeceksin telefona. Bu da haliyle telefon için iyi olmayacaktır. Ha bir kereliğine yapıyorsan çok sorun olmaz da sürekli yapacaksan pilin ömrünü kısaltır.

Eder, bir şey olmaz.

Angeluss açmalamış bhiç bi şey olmaz.

yani ilk kulak deliklerimi bebekken delmişler zaten yaş sıfır:D
ilk ekstra deliği 15 yaşında yaptırdım. dövmemi 24 yaşında yaptırdım.

Kulak deldirme (hur irademle olmamakla birlikte) 2 veya 3 olmali, hur irademi soruyorsan 15.

Dovme 28

17 yaşımda kulağımı deldirmiştir, 18 yaşımda da piercing taktım ama o çok uzun süreli olmadı; çıkarınca kapandı deliği.

ben doğunca kulağımı deldirmişler. geri kalan dört geliği de 17 yaşımdayken deldirdim. dövmemi de birkaç aya yaptırıyorum^^

edit: 20

Bu kadarcik insan miyiz ya. Ben de yazayim bari duyurum oksuz kaldi. 16 kulaklarimi deldirme 17 dovme. Piercing yaptirmak istiyorum da yakismaz gibi geldigi icin yaptirmiyorum bi tragus istiyorum sadece ona da totom yemiyor niyeyse.

Ilk kulak deldirmesi 3 yasinda. Sonrakiler 15 yasindayken. Sonra ara ara kulaklari deldirmeye devam ettim cunku kikirdaktaki delik iltihap kapip kapaniyodu. Sonra pes ettim deldirmedim :p ergenlikte diger baska taraflari da deldirmek aklimdan gecti ama usendim sonra. Simdi deldirmedigime seviniyorum

Ilk dovmemi de 23 yasinda yaptirdim

Henüz hiçbir yerimi deldirmedim ve dövdürmedim. Muhtemelen bir genital piercing ve bir sol omuz dövmesi olacak ama ne zaman bilinmez. Şu an 25 yaşındayım.

Dovme hic yaptirmadim ve bundan sonra da yaptirmayacagim. Piercing de hic taktirmadim, niyetim de yok.
2 kulagimda kupe var halihazirda, ilk 18-19 yasinda deldirmistim yanlis hatirlamiyorsam.

27 E

Ben kulagımdaki ilk deliği 14, ikinci deliği 15 yaşında yaptırdım. Şimdi de sağ kulağımı deldirmeyi ve dövme yaptırmayı düşünüyoru. Yaşım 20. Yarışmaya kadıköy'den katılıyorum,saygılar!

20 yaşındayım ilk piercingimi birkaç ay önce yaptırdım kulaklarımı bebekken deldirmişler

kulak 18
dövme 25 (beşinciyi 3 ay önce yaptırdım)
33E

Normal kulak delikleri 5-6 yasindayken.
Soldaki 2.ve 3.deligi ve sagdaki 2.yi 15-16 civarlarinda.
Kulak kikirdak piercingimi 17 yasimda, burun piercingimi 19 yasimda yaptirdim.
Dovmemi de 24 yasimda yaptirdim.

Boyle sayinca baya varmis gibi geliyor.
ekleme:
26K

sol kulağımı 19 sağı da iki hafta önce 24 yaşımda deldirdim

piercing düşünmüyorum.dövme ilerde yaptırıcam.

ne yaptıracağım hazır.

sadece boyut,şekil ve yerine karar vermedi henüz.

kulak 13, piercing ve dövme 16.
erkek.

Sana ilgi orospuluğu yapıyor diyoruz inanmıyorsun. Bugüne kadar ölümle sonuçlanan pek çok intihar girişimi oldu sözlükte, hiçbiri de ben intihar ediyorum falan demedi gittiler efendi gibi intihar ettiler. Korkacak bir şey yok yani sil gitsin.

Sil bence de. Senin yapabilecegin bisey yok.

İnternet üzerinden bence bir kişinin ciddi mi geyik mi olduğunu anlayamazsın. bence sil gitsin. intihar ederse de kendi kararıdır.

sildim bakalım hayırlısı :/

the raid 2

(bkz: san andreas)

@mhm onu izledim. guzel filmdi.
@dunyanin dans eden sarki soleyen pisligi - trailer beni yakaladi. daha iyi bir oneri gelmezse bunu izleyecegim. serinin ilki fena degildi.

kingsman the secret service

Mad max Fury road %89'u saf aksiyonla geçen süper bir film, izle.

@inheritance onu da izlemistim. @baba jo listeye aldim. haftasonu da onu izlerim. the raid 2'yi izliyorum. oneriler icin tesekkurler arkadaslar.

İzlediğin filmler John Wick'i işaret ediyor izlemen için.

mad max,jon wick ve kingsman yazmaya gelmiştim çoktan kapılmış ahahha.

Hodejegerne ve edge of tomorrow diyorum.

Yapması için bir neden yok. Yani cilde bebek yağı sürmek hormon dengesine etki etmez, misal testosteron seviyeni yükseltmez. Haliyle tüylenme gibi olaylara da neden olmaz.

hani saçların güzelleşsin canlansın diye zeytinyağıdır hindistan cevizi yağıdır sürüyorsun ya, bence aynı mantık. hormonları etkilemiyordur doğru da kılları bi güzel besliyor

kıl tüy daha gür çıksın diye badem yağı sürülür. kullandığınız bebe yağı da badem yapı içeriyorsa kılı tüyü güçlendirmesi muhtemel.

örneğin balmandol isimli bebe yağı badem yağı içerir.

www.eczanem.com.tr

Vitamin e'den dolayi yapabilir

Kil isi sadece testosteronla alakali degil

Adımı seviyorum değiştirmek istemem fakat bir şekilde mecbur kalsam Münir yapardım.

adım çok boktan ya.

balkan ya da toprak ya da savaş olsa sevinirdim adım.

Guzel bir adim var cogu kisi oldukca begenir. Ancak degistirmek istesem bora yapardim.

Valla inanmayacaksınız ama yeryüzünde tek olan bir ad soyad kombinasyonum var ve 100000 lira verseler değiştirmem. Mükemmel çünkü.

"zoka" yapardim.

adımı değiştirmek zorunda kalsam d ile başlayan bir isim seçerdim. d ile başlayan isimlerin üzerimde olumlu bir etkisi var.

Ben yalnızca kendi adımı değil herkesin adını değiştirirdim çünkü kişi adlarını cinsiyetçi buluyorum. Kimsenin adı cinsiyet bildirmemeli.

adımı değiştirmeyi çok düşündüm ama uğraşmak istemiyorum ve alışma süreci de zor olur diye değiştirmeyi düşünmüyorum. ama değiştirseydim türkü olurdu.

Aslinda istemem. Begendigim isimler var ama hic kendimde dusunmemistim. Ama gecenlerde starbucksta adimi yanlis anlayip 'Sezen' yazmis calisan. Birden cok begendim, sanki bende tam Sezen tipi varmis gibi geldi bir an. Kendimi Sezen olarak dusunebildim. Keske adim Sezen olsaymis dedim. :)

Galaktik İmparator Zottirik Muhteşemoğlu

Ben Ata yapardım sanırım.

Barış Toprakoğlu (soyadını da değiştirebilseydik.)

hayatta değiştirmezdim bence adım çok güzel. çocuğumuza da aynı adı koyalım diyorum ama işte malesef :(

ismim çok kısa ve yaygın, bu yüzden ikinci isim olarak babaannemin adını almak isterdim. gariban kadın ben 1 yaşımdayken ölmüş zaten, keşke babamlar ben ilkokulu bitirmeden ekletseymiş.

adımı çok seviyorum.

"doğa" ya da "sera"

Kalkışta ve inişte çeker, belli bi irtifadan sonra da çekmez. Uydu telefonları hariç.

Çekmiyor. Cep telefonu yüzünden düşen bi uçak da yok zaten ama baz istasyonundan uzaklaştıkça sinyal gönderme olayı daha da güçleniyor, bu da seyrüsefer cihazlarını vs etkiliyormuş.

35000 feette çekmiyor ama sinyal yakalamaya çalıştığı için sıkıntı yaratıyor.

etihad'la abu dabi-melbourne uçuşunda gördüğüme göre uzun uçuşlarda ekstra ücretle cep telefonu hizmeti sunuluyordu. o an hangi ülkenin üstünden geçiyorlarsa o ülkeden anlaşmalı operatör üzerinden hizmet veriliyormuş. anlaşmalı firmaların listesinde türkiye'den avea vardı hatta ama denemedim..

çekiyor, şirketin verdiği dandik telefon çantanın içinde açılmış kendiliğinden, üstelik titreşimde.
5 saatlik uçuş sonrasında İstanbula indim teli açıcam bi baktım anne=12 cevapsız arama, baba=10 cevapsız arama.
5-6 tane de mesaj turkcellden. Hava sahası değiştirkçe yollamış o standart mesajlardan; fransaya hoşgeldiniz, ispanyaya hoşgeldiniz, italyaya hoşgeldiniz diye gidiyor mesajlar.

35000 feet 10km yapar, eğer everest'in üzerinden falan uçarsan belki çeker diyecem ama orada da gsm vericisi yoktur.

sosyal anksiyete var hafif, yapamıyorum. o derece ki, iş yerinde adını bilip 3-5 kere konuştuğum insanlara bile veremiyorum. bugün verdim ama 3 kişiye, hoşuma da gitti açıkçası, mutlu hissettim.

Göz göze gelirsem gülerek ve kafa eğerek selam veriyorum, yanlarından geçersem günaydın diyorum. Geçen gün soğuktan titrerken kafasını çevirdi biri, "Uvvv, kış geldi" deyip titremeye devam ettim. Daha da geçen gün birkaç dakika geç çıkmıştım evden, servise yetişeyim diye koştum. O sırada da servis gelmiş, oradan biri de beni koşarken görmüş, servisi durdurmuş "Geliyor, geliyor" diye. Bizim servisten koyu muhabbete girenler de var, onu yapamadım daha hiç.

Ben de biraz içgüdü gibi bu. Hani, yakınlarında biri hapşırır da "Çok yaşa" demezsen kendini bir garip hissedersin ya; bende de böyle şeyleri yapmayınca içimde kalıyor. Onlara söylemezsem, kendi kendime günaydınlaşıyorum.

Ekleme/Cevap: Serviste ben de aynı şeyi yapıyorum da, sabahları inerken binerken muhabbet oluyor. Kalanında millet uyuyor zaten ya da "Oradan gitmedin, buradan gittin. Onun evinin üç milimetre yakınından geçerken, benim evimden yedi milimetre uzaklaştın" kavgası oluyor.

@aychovsky, bizim servisteki insanların büyük bir bölümü benim o serviste olduğumu bile bilmiyor olabilir, haha :D En arkada devamlı kulaklıkla oturup uyuyan ergen gibiyim.

bundan 8-10 sene kadar evvel, MSN ve forumların hüküm sürdüğü kaotik düzende şu tip akla zarar fotoğraflar vardı pandispanya, bilmem hatırlar mısın,

(edit: linki veremedim bi türlü. avatar boyutunda "resim mesim yok sonra aşık oluyonuz" yazıyordu)

bu sebepten ötürü, sen zaten selam verme. çok güzel ya da çok yakışıklı olmayanlar versin. burası TÜRKÜYE kardeş ne bekliyon. sen selam verme evet, yanlış da anlarlar, aşık da olurlar.........

soruya cevaben, ben o gün çok nemrut ve "insanların amk" havasında değil isem, veriyorum. bakıyorum şöyle, göz göze geldiğimiz an hafiften gülümseyip başımla selamlıyorum. normalde bu tip küçük ılıklıkları abartan, "güneşin doğuşu bile bir tanrıdır aslında..." deyip çiçek koklayan insanların naifliğini sevmiyorum ama tanımadığın insana selam vermek ve karşılığında şaşırıp onun da gülümsemesi, güne başlarken gerçekten inanılmaz güzel bir şey. hele ki günümüz toplumunda.

sürekli karşılaştığın insanlar bunu kesinlikle yadırgamaz. kendileri ne kadar öküz olursa olsun, bunun "garip" bir şey olmadığını bileceklerdir. o an kah heyecanlarından, kah öküzlüklerinden geri dönüş yapmasalar bile, "hmmm kaşar iş atıyo ;) ;)" demezler.

ama diyorum ya sen yine de selam verme. enişte bey okumuyo inşallah buraları. gerçi problem değil, bu ara canım dayak yemek istiyo. adres verirse kapışırız...

Sabah işe gitmeden köpeğimi gezdirirken bizim sokakta hep aynı insanlarla karşılaşıyoruz, selamlaşıyoruz.

Gülümsüyorum ve kafamı eğiyorum ben de. Güzel şeyler paylaştıkça daha da güzelleşiyor. Bu kadar çekingen olmayın yahu.

akşamları fenerbahçe bostancı arası sahilde uzun mesafe koşuyorum. neredeyse her koştuğumda gördüğüm 3-5 kişiyle artık selamlaşıyoruz. benim hızıma yetişebilseler bi gün beraber de koşarız :)

Evet selam genellikle başımla selam veriyorum. Bazen de hiç tanımadığım bir insan bir iş yapıyorsa kolay gelsin deyip, yürümeye devam ediyorum.

hiç tanımadığım bi amca var her sabah hayırlı sabahlar kızım der servis beklerken en nefret ettiğim şeydir iyi yerine hayırlı sözünü kullanmak bir tek o adama sizede hayırlı sabahlar deyip gülüyorum :) tanımıyorum ama 1 yıldır her sabah görür selamlaşırım bi kaç kişi var öyle tanışmadığım halde görünce selam verdiğim saçma belki ama yapıyorum evet insanlara kolay gelsin falan derim noluyosa :D

selamlaşıyorum, çöpleri süpürenler, bizim apartmanda ki çocuğun inmesini bekleyen servis hosteslerine falanda mutlaka kolay gelsin diyorum.

yalnız yanlış anlaşılma dediğiniz için bir anımı paylaşmadan geçemeyeceğim; seksenlerin ikinci yarısı, biz almanya'dan küçük bir iç anadolu şehrine ilk döndüğümüzde, ablamla otobüse inip binerken şöförlere günaydın diyormuşuz alışkanlıktan. mahalle karakolunun komiseri gelmişti eve, kızlar neden herkese günaydın diyor, yanlış anlaşılıyor, lütfen uyarın, mahalleli rahatsız diye :).

@Phoebe, hahahaha benzer bir şeyden bahsediyorum aslında. Lokasyon olarak kurtarılmış bir bölgedeyim diyebilirim ama yine de "güldü, verecek" zannedilmesinden korkuyorum. Böyle olmayı da kendime yakıştıramadığım için ideallerimle toplum gerçekleri arasında iki arada bi deredeyim.

selamlaşmıyorum. sosyal fobimsi +1

orta nokta bulmak en iyisi, asla o mahallenin istediği/beklediği bir insan olmadım, bir tık aşağı çektim davranışlarımı, ortamına göre davranmaya başladım ordan çıkana kadar.

çok samimiyet algılamayacakları bir ses tonu ve yüz ifadesi ile verin selamınızı geçin, yanlış algılayanında kendi sorunu, bu kadar çekimser davrandıkça alışamıyorlar böyle şeylere. bazen üstüne gitmek lazım bu durumların. üzmeyin kendinizi :).

Sozlukte baslik vardi herkese merhaba kampanyasi diye

Hep selam verdim. Sanirim selam verilesi bi yuzum de var bana da selam veriyorlar yolda falan. Ya gerci benim yuz hafizam bombok oldugundan yolda default gulumseme seklinde gidiyorum ondan da olabilir hahahahah

Evet.
+ mahalleye girdiğimde cam silerken gördüğüm teyzeden tut, temizlik işçisine, kağıt toplayan kardeşlere, kedileri mamalayanlara, herhangi bişeyle uğraşanlara "günaydın" derim "kolay gelsin derim". Şaşırıp seviniyor insanlar. Çok seviyorum o hissi.

Bu arada öyle kuşlar ağaçlar ne güzel diye dolaşan pozitif bir tip değilim aksine nemrut bile sayılırım.

selamlaşıyorum. aynı yerde yaşadığım ya da çalıştığım insanlarla asansörde, otobüste, vapurda falan karşılaştıkça sohbet etmeye de başladık. kimi zaman insanın canı konuşmak istemiyor gayet doğal olarak, böyle zamanlarda bazen ben, bazen de karşı taraf profesyonel biçimde "görmemiş gibi" yapıyor :) ama genelde iletişim kuruluyor bir şekilde.

günaydınlaşmalı, selam vermeli ama ben de yapamıyorum. bazen yapıyorum, cevap veriyorlar ama bazen cevap vermiyorlar. cevap verseler bile bana yarım ağızla verilmiş bir cevap gibi geliyor bana. onun için özellikle üzerinde durduğum bir konu olmuyor bu.

fakat yurt dışında yapıyorum, çünkü orada herkes selamlaşıyor günaydınlaşıyor. çok da güzel oluyor. mutlu hissediyorum o zaman.