Reisim sonuna kadar haklisin. Umutsuzluga da suruklemek istemem ama piyasa bu. Birkac okul haric hepsi bu sekilde calisiyor. Kimi kime sikayet edeceksiniz? Biliyorsunuz her ogretmen, ogretmenlik yapacak diye bir sey yok!

Mesleğimi seviyorum ama böyle olaylar olduğu zaman insan kendini enayi gibi hissediyor, kanunen haksızlık yapıldığı için belki birşeyler yapabilirim diye düşündüm :(

Ikisini de gormedim. Zapo ya arkadasim gitti. Dondugunde keske yozgat a gitseydim dedi. Oyle dusun. Kucuk bi koy diyor. Ukraynali bi arkadas vardi ona sorduk zapo nasil bir yer diye? Ne isiniz var neden gidiyorsunuz ki dedi. Sasirdi. Yani oyle bi yer zapo. Daha detayli bilgi istiyorsaniz ozelden sorabilirsiniz ben de gidene sorarim.

tabii ki harkiv. zapo hicbir ozelligi olmayan, ukrayna standartlarinda bile en fazla ortalama buyuklukte bir sehir. lviv'de tanistigim bir eleman oraliydi, "biliyorum ben orayi" dedigimde kalp krizi gecirmisti aq zapo'yu nerden duydun sen diye, sen dusun ne kadar sacma bir yer.

ha bence harkiv de abartilmis bir balon ama yine de bir gun gezilebilir gibi, zapo'yla kiyaslanamaz.

kiev'e tren var bu arada. yazin gideceksen internetten (booking.uz.gov.ua) bilet al derim, agzina kadar dolu oluyor trenler, yer bulamayabilirsin.

@ayb teşekkürler. Zapo hiç aklımda olmayan bi alternatifti zaten, dediğin gini denemeye gerek yok sanırım, son dakika kararsızlığı yaşarsam dönerim tekrar :)

@der meister teşekkürler. Aklımda lviv-kyiv-kharkiv rotası var bu sırayla. Son kharkivden emin değildim, bu görüşün sonrası netleştirdim sanırım, türkiyeye dönüş kharkivden. evet bu üç şehir arası trenle gideceğim. Şimdi tek soru, yolculukları gece treniyle yapıp kalscak yer masrfını minimize etmek mi, yoksa gündüz treniyle yapıp etrafı izleme keyfine erişmek mi :) bu arada yazın değil kışın yapmayı düşünüyorum cold chaser olarak.

bence iki türlüsü de denemeye değer: mümkünse bazı geceleri trende, bazen de günleri trende geçirin. hızlı tren yataklıya göre biraz daha pahalıdır ama örneğin harkiv'den kiev'e hızlı trenle 4 saatte geçebilirsiniz. sabah 9'da yola çıksanız gün ışığında manzara seyretme şansınız olur, üstüne tüm gününüz de size kalır. iki gün sonra gece treniyle lviv'e geçebilirsiniz, böylelikle gece trende uyuyup üstüne gece manzarası seyredersiniz.

ben neredeyse her mevsimde ve koşulda ukrayna'yı baştan başa defalarca geçmiş birisi olarak seçim yapamıyorum, soğuğu ve trenleri seviyorsan her türlüsü inanılmaz hoşuna gidecektir. vaktin ve paran varsa ben ukrayna'ya çıkmışken belarus'a da uğramanı tavsiye edebilirim, kiev-minsk trenindeki manzara muazzam. belarus sınırı ormanlık yer zaten. trenin saatleri dolayısıyla günün ilk ışıklarında gomel'den geçiyorsun. bazen şehrin içine dalıyor, bazen ormana giriyor. acayip keyifli.

ben de ukrayna'nın neredeyse her şehrini görmek istiyorum ama zapo'da cidden hiçbir şey yok, gitmeyen insan hiçbir şey kaybetmez. en fazla oturup bi restoranında yemek yersin, zaporijya'da da bulunmuştum dersin, o kadar. o şehirdeki her şey ve daha fazlasını harkiv-kiev-lviv üçlüsünde bulabilirsin.

Ben lvive gidiş biletimi aldım ama dönüşü henüz almadım çünkü nereden döneceğime karar vermedim :) minsk aslında hiç aklıma gelmemişti ama iyi fikir, belarus sınırında ve kırsalında street view ile az gezinmemiştim. Üstelik lviv minsk'e kiev'den daha yakın gibi. Hiç kiev olayına girmeden lviv-minsk de yapılabilir (ya da kharkivi eleyip lviv-kiev-minsk) Ama dezavantajı da maliyet sanırım, minske pegasus uçmuyor, kharkivden pegasus istanbula bilet ucuz.

minsk'e ne yazık ki hem uçak hem de tren biletleri oldukça pahalı. uçak fiyatları zaten absürt ama atıyorum lviv-minsk arası 500km'yse bilet fiyatı tek yön için 150 lira olur trende. aynı mesafe ukrayna içinde 20-25 liradır. sanırım uluslararası hat olduğu için böyle sağlam geçiriyorlar. minsk'e gideceksen trenle git-gel yapmak, uçakla dönüş için yine ukrayna'ya dönmek en iyisi.

bu arada not olarak belirteyim belarus bazı konularda çok katı. kurallarına tam olarak vakıf değilim ancak ülkeye girdiğinde kalacağın yeri belirtmen gerekiyor, hatta trende form veriyorlar; bir nüshasını hep yanında tutman, gerektiğinde polise göstermen ve tabii ki ülkeden çıkarken de aynı şekilde göstermen gerekiyor. o nedenle minsk'te hostel veya otel gibi bir yerde kalmanı tavsiye ederim, aksi takdirde en yakın polis merkezine gidip bu işlemi kendin halletmek zorunda kalırsın ki rusçan iyi değilse ölümden beterdir.

ben couchsurfing'den birinin yanında kalacak olmama rağmen trende o belgeyi alınca üç buçuk atmış, hemen booking'den sahte bir rezervasyon yapıp oranın adresini yazmıştım. gerçi kimse o kağıdı sormadı bana, nereye gittiğime de karışan eden olmadı ama onun belli bir süresi vardı sanırım, ben o sürenin altında kaldığım için sormamış da olabilirler.

bunun dışında belarus sağlık sigortası konusunda da çok katı, gitmeden kesinlikle yaptır. daha ukrayna'da trene binerken provodnitsa ablalar "STRAHOVKA? STRAHOVKA?!" diye bağırıyorlar. ben iş bankası hesabım olduğu için doğrudan onların sitesi üzerinden yaptırıyorum, 5-6 günlüğü 30-40 lira falandı en son, daha ucuz bile olabilir. sınırda trene binen memur üşenmeyip ciddi ciddi 10-12 dakika boyunca poliçe metnini okumuştu, 5-6 sayfa.

ha sigortayı indiğin tren istasyonunda da yaptırabilirsin ama 100-120 liradan aşağı olmaz fiyatı. ona dikkat etmek lazım.

onun dışında minsk de fazlasıyla kasvetli bulmama ve pek iyi anılar yaşamama rağmen görülmesi gerektiğini düşündüğüm şehirlerden. 80'lerde tıkanıp kalmış gibi adamlar, dandik ukrayna'nın vatandaşlarının bile beğenmediği bir ülke sen düşün. ayrıca slavlara "suratsız" derler ama ukraynalılar, belarusluların yanında melek gibi kalıyor. aq belaruslularının bi kere gülümsediğini görmedim, yardım ederken bile dövecek gibi konuşuyorlar. trende çay ısmarlayıp kurabiyesinden ikram eden teyze haricinde belarus'a puanım 0 :((

Eyvallah. Minsk planım şu anlık yok gibi ama ileride olursa bir hayli faydalı bilgiler, teşekkürler. Ukrayna için de zaman yaklaştıkça bilgi için danışırım muhtemelen, özellikle kalacak yer ve iyi couchsurf evi için :) sağolasın

elektrik süpürgesini fan çıkışına dayadığımda yün gibi şeyler gelmişti. ondan sonra rahatladı benim bilgisayar. deneyin. açabiliyorsanız açın temizleyin.

Yok baba yaramiyor. Bosuna kalabalik.

ben zalman'ın soğutucusunu almıştım işe yaramıştı. Bir de ekran kartının macununu değiştirmek de işe yarıyor.

yarıyor tabi yaramaz mı, sıcakta klavyesine dokunamadığın laptopu gayet kullanılabilir bir hale getiriyor.

ee şimdi alttan verdiği hava taa klavye kısmına kadar soğutuyorsa, demekki işe yarıyor.

ucuzu pahalısı farketmez bunların pek, ben aldıydım şu günün fiyatıyla 50 tl lik bişey.2006 dan beri kullanıyorum yazları tık demedi.

ben soruyu bilgisayarın dahili fanları gibi anlamışım.
sorduğunuz şey ayrıca satılan laptop soğutucu fan ise evet yarıyor. ben keriz silkeleme gibi görüyordum. cooler master'in laptop soğutucusunu aldım birkaç yıl önce. bilgisayarın inlemeleri kesildi.

Satayim sana benimkini?

benim mantığıma göre üfleme yerine emiş yapan bir fan daha yararlı olacaktır. kimi fanlar cihazın içinden hava çıkışını bile zorlaştırıyor.

laptop'unuzun termal macununu düzenli olarak değiştirmeniz gerekiyor. en önemlisi bu

bence siz de hasta numarası filan yapın. midem kötü vs. evet, insanlar anlayışlı olmalı belki ama bazen bu tarz politikalar lazım oluyor.

Reis valla iki gun icin insanlaru uzmeye degmez. Aparatif birseyler zulalasan kuytuda onlari gomsen nasil olur? Bu yastan sonra biraz zor geliyor kulaga da bence kimse ile kotu olmaya degmeyecek bi is.

bi tane bluz mluz bisey alin degistirmeye diye avmye gidin. diger gun de bi defosu olsun yine degistirin. orda gömçurursunuz yemekleri.

adetliyim de

baba o da ne sizin komsu senin uzman oldugun konuda yardimini istiomus hemen disarda biseyler gomuosun eve gidip geri geldim lan koyluler deyip sark kosene cekiliyosun

3 haftada bir geliyormuş zaten.
Ramazan süresince bir daha gelmez yani.
Geldiği haftasonu da ilaç alıyorum dersen problem kalmaz.

E hastaymissin zaten.
Migrenim var de.

Ya insanlara migrenim var desem ee diye suratıma bakar. Bizimle aynı bakmıyorlar hayata. Normalde sallamam karşı tarafı da. Durum biraz hassas olunca kalp kırmak istemiyorum. Avm işi mantıklı geldi düşününce.

kahvaltı edebileceğin bir komşun yok mu? anlat durumu. zaten ramazan bitiyeah

3 haftada bir geliyorlarmış zaten ramazanın kendisi 4 hafta. bir hafta sonu mu idare edemiyorsun, anlamadım.

Dışarı hava almaya çık alışverişe git yemeğini ye gel

@elorelia belirttiğim gibi. Durum idare edememek değil. O idarenin nasıl yapılacağına karar verememek. Yoksa 3 haftada 1, 1 hafta zaten bendeler. Gayet iyi idare ettiğimi düşünüyorum. Yoksa, Kendi ailemle ayda 1, 1 saat anca görüşüyorumdur. Kendim hasta olmasam zaten problem değil ramazan meselesi.

idare etmek zorunda filan değilsiniz bu arada. milletin oruç tutup tutmamasına üzülmek sizin sorununuz değil.

regl'im, hastayım, ilaç kullanıyorum... bunların hepsi olur. tutuyomuş gibi yapıp gizli gizli yemek de olur.

çok iyi niyetli insalarsa zaten acaba doğru mu diye peşine düşüp müslümanlık-ölçer olmaya kalkmazlar diye düşünüyorum.

Otonomo+1 soylenecek baska bi soz birakmamis

ne abartmışsın. normalde her yediğin öğünü sere serpe dört dörtlük mü yiyorsun, hiç mi kenarda köşede atıştırmadın öğünlerini geçiştirmedin ? alt tarafı bir hafta dışarıda, mutfakta, pastanede bir yerlerde birkaç lokma yiyip geçeceksin.

Adetliyim veya hastayım de.
İlaç kullanıyorum de.

Migrenin çok şiddetliyse nörolojiye git. Önleme tedavisi başlarlar. Yanına da güzel bir atak tedavisi verirler. Hastaneye düşmezsinz

@Lim5 sağol dostum. Ben de doktorum zaten. Maalesef aileden kaynaklı genetik bir durum var. Önleyici tedaviler pek cevap vermiyor. Herşeyimi tam anlamıyla düzenli yapmam gerekiyor. En ufak bir düzen sapmasında hemen tutuyor. Heyecanla aşıyo bekliyorum. :).

Geçmiş olsun, çare Migrex :)

migren, açlık üst üste geldi son iki gündür iftar yapamadan kustum deyin. ilaç kullanıyorum şu an vs. geçiştirin.

adobe media encoder ile yapabilirsin onu ama ne minimal, ne kolay kullanılan.

Reis gonder halladerim.

Merhaba. Anladığım kadarı ile burası deniz kenarında bir bölge değil, doğalgaz, Şarköy'ün merkezine daha henüz bu yıl sonunda verilecek. Konutun durumu fotoğraflardan göründüğü kadarı ile pek iç açıcı değil :-<, Şarköy'ü kafa dinlemek için istiyorsanız bu konumda kafa dinlersiniz. Denizi ultra mükemmel bir deniz değil, dibi falan görerek denize gireyim derseniz giremezsiniz. Turistik tesis vb. bir imkan yok. Ben her yıl eşim dolayısı ile gidiyorum. Benim kişisel fikrim bu eve bu kadar niyetliyseniz gidip birebir görmeniz menfaatinize olacaktır.

ev çok yıkık ve eski, çok büyük masraf açar

ayrıca şarköy deprem bölgesi, ben öyle pek kaliteli müteahit işi olarak da göremedim.

inşaat mühendisi arkadaşlar falan yazarlar ama ben olsam almazdım.

bir de şarköy deprem bölgesi.

haftasonu istanbulun yoğunluğunu yaşayan yerlerden birisi, gidiş geliş hafta sonları sıkıntı olur, şarköye bi kaç defa gittim dolaşmaya, hiç hoşuma gitmedi,

biraz daha geriye alalım sizi uçmakdereden ev bakın.

Bulunduğu konum Şarköy merkeze uzak, ev de çok parlak görünmüyor ve deprem bölgesi konusunu da unutmamak gerek. Çok tavsiye etmezdim.

Baskan salliyor olma ihtimalim yuksek ama show haber'de birsey izlemistim bu evlerin aynisi suriyeliler kaliyordu. Ayni durumda kalmayasin. Pek ic acici gelmedi evlerin hali.

Pornhub izlesin, içerik zengin.

Bence iki güne bi buluşuyor olmasanız izlesin de sık sık izlemesi hmmm dedirtti bana.

Hangi sitelerden izliyormus? Gecmisini kurcala hazir ne istedigini ogrenirsin, diger turlu kesfetmek zaman aliyor, gecmisini bilsen can alici noktadan -ki iste asil amac o noktayi bulmak - adami kendine baglarsin.

Kadınım. Bir sorun görmedim. Pratik hayatını devam ettirmeyecek seviyeye geldiğinde seksüel bir bağımlılık sorunu var diyoruz. Yoksa ne isterse yapabilir.

@traveller Oğlan milf seviyosa kız napsın

Birlikte olduğunuz zamanın haricinde çocuk tatmin olmaya, sen de onun bu davranışına kafa yoruyosun. Dolayısıyla yaşadığınız her günde bi cinsellik var. İlişki modeliniz beni düşündürüyor. Bence ikiniz de normal değilsiniz. Ama tebrikler yine de, imreniyorum.

izlesin canim, n'olacak?

ben yetemiyor muyum diye sormak istedin gibi geldi bana. seninle direkt olarak alakası olmayabilir, porno izlemeyi dizi izlemek gibi görenler de var; fiziksel ihtiyaçtan öte psikolojik olarak da ilgisini cezbediyor olabilir. ancak yukarıda da denildiği gibi sizin seksinizi ve kendi hayatını derinden etkileyen bir durumu yoksa çok da önemli değil. belki durumun ilerleyip ilerlemediğini kontrol etmek gerekebilir, ona da sen karar verirsin zaten daha mı kötüye gidiyor diye.

senin yetmeme durumun da olabilir tabii. bence de ne sever ne ister sorabilirsin. herhangi bir sebepten dolayı senden istemediği ama sevdiği şeyler varsa bunları porno vasıtasıyla sağlayabilir neticede. konuşmak önemli.

Nasıl yorgunluk atıyorsun sen biliyor musun? Bazen çok yorgunsam dinlenmek için takılıyorum. Ama erken geliyorsa ve seninleyken ki performansında bir düşüş varsa birincil sebebi porno.

Erkek cinsellikte doğası ve anatomik potansiyeli gereği etkin, kadın ise pasiftir bu yüzden kadınların empati yapamaması normal. Ancak bahsedildiği gibi iki günde bir normal ilişki söz konusuysa, bence de biraz abartı yahut cinsel bağımlılık (nemfomani) gibi bir şey söz konusu olabilir. Ayrıca düzenli olarak izlediği için başka kadınları da arzuladığını söyleyebiliriz.

@siyah giyen

Abi ilerliyorsun dusuncelerinde ama hala eksiklik var. Senin o dusunce bicimi batida 20.yuzyilin ikinci yarisinda ortadan kalkti. Erkek aktif kadin pasif diyr bir sey yok, toplumsal baski var.

çok porno izlemek libidosu yüksek değil de azgınlık oluyor.
bence libidosu yüksek olan çok sık sevişmek isteyendir, kolay doymayandır.
mesela evde sık sık sevismek mi istiyor yoksa, normal sevisme yapıp rahat mı bırakıyor ?
:) :)

Valla her erkekte farklıdır tabii, ama tatmin edici bir sevişmenin arkasından benim aklıma 4-5 gün cinsellikle ilgili en ufak bir şey gelmiyor. İliğim kurumuş gibi oluyor yani :) belki de seks hayatınız çok tatmin etmiyordur kendisini. Belki de libido olarak benden çok daha üstte olabilir tabii bilemiyorum.

@Traveller

Katılmıyorum çünkü durum ortada. Biz ataerkil bir gelenekten geldiğimiz için böyle oluyor diyebilirsiniz ama dünya genelinde de daima erkekler isteyen, kadınlar istenen değil mi? Kadınlar erkeği genel olarak duygusal bir şeyler hissettiğinde ister, erkekler ise sırf cinsel olarak arzuladığı için? İşin pratik yani bir yana, teoride de erkeklerde spermi düzenli olarak atmasını zorunlu kılan fizyolojik bir zorunluluğu var. Sırf bu bile erkeği etkin, sürekli cinselliği arayan ve dolaylı olarak da "gözü dışarılarda" yapıyor? Kadında ise böyle bir fizyolojik zorunluluk yok, tam aksine onun düzenli olarak vücuttan atmak zorunda kaldığı şey onu o dönemlerde cinsel olarak daha içe dönük ve pasif kılıyor ister istemez. Sonuçta sağlıklı bir kadın yılda max 1, erkek ise en az 150-200 ve hatta daha çok çocuk yapacak potansiyele sahip doğada. Bu evrimsel potansiyel doğanın ana işleyişi olan üreme içgüdüsüyle bir olunca erkek için cinsellik zorunluluk, kadın için cinsellik duygusal bir keyif haline geliyor bir bakıma.

İki günde bir görüştüğünüzde birlikte oluyorsanız (Seks yapıyorsanız yani) erkek arkadaşın porno ve mastürbasyon bağımlısı biri. Tedavisi zor, yol yakınken kaç.

İki günde bir görüştüğünüzde seks yapmıyorsanız adam mastürbasyon yapmakta kısmen haklı sayılır. Ama yine de bu durum büyük ihtimalle buna bağımlı olduğu gerçeğini değiştirmez.


Sonuç: Olumsuz.

@siyah

Iste sana bunlari boyle ogretmisler. 20.yuzyilin bilimi butun bunlar. Yalan yanlis hikayelerle, yanlis deneylerle kadinlari ezmisler. Katilmadigin konusunda seni kesin yargiya goturen bilimsel(?) ifadeler en basta eski ve yanlis veriler.

Her gün git sen de ya da o sana gelsin. Bundan sonra arayacaksan bir anormallik ararsın. Anlattigin kadarıyla bir anormallik yok, ikincisi başka bir erkeğin diyelim haftada bir bunu yapması da doğrudan bir şeyin ölçüsü değil. Kiyaslanmasini engelleyecek kadar çok değişken var çünkü. Seni beğenmesi yönetim ilgili şüphelerin varsa da ona küçük sürprizler yap.

iki günde bir düzenli seks yapılıyorsa ve arada boş kalan her günde porno izleniyorsa, biraz fazla gibi.

gerçi kaç yaşında olduğunuz ve cinsel ilişkinin niteliği de önemli.

direkt "sorun" diyemiyorum, yüksek libido böyle bir şey.
önemli olan yüksek libidonun gerçekten yüksek libido olması, altında başka bir şey yatmaması ve herhangi bir bağımlılık olmaması.
mesela iki günde bir değil, üç dört gün üst üste cinsel ilişkiye girdiğinizde de o porno illa izleniyor mu?

yani mesele seks yetersizliği mi, porno mu?
onu anlamak lazım.

iletişiminiz nasıl bilemiyorum ama ona fantazilerini sor. belki casual sexten gına geldi adama, değişiklik arıyor :p

Bence sunu kaciriyorsunuz. Erkek icin masturbaayon, seksin ikamesi degil. Birini bulamayinca digerine yonelmiyoruz. Ayri ayri ikisini de seviyoruz. Yani en azindan benim icin ikisinin de yeri ozeldir.

Her gün boşalma ihtiyacı normal ama porno izlemesi normal olmayabilir. Bunu yani onun porno izleyerek boşaldığını diğer günler senin bilmen de ilginç tabi... o söylüyorsa başka bir çıkarı olabilir; yetmediğini ima ediyor olabilir

Öncelikle porno izlerken özel bir tercihi var mı ona bakmak lazım. Örnek ayak fetişi,milf,aşırı büyük göğüs vb.

Porno ve mastürbasyon ile istediğin kişi ile beraber olabilileceğini düşünüyordur, sex sırasında ise karşında ne varsa onunla yetinmen lazım.Gene de her gün boşalması eğer arkadaşın ergen değilse normal gelmedi bana.En azından araya bir gün boşluk koyması daha olağan olurdu.

mastürbasyonla seks erkek için ayrı şeyler olabilir.
kadın için de ayrı aslında.
ama seksin olmadığı günlerde mutlaka mastürbasyon yapılıyorsa, bu belli ki her gün seks yapma ya da her gün boşalma ihtiyacını karşılıyor.

her gün seks yapılan ilişkide de belki aralarda mastürbasyon yapılabilir, o zaman "keyfi ayrı olduğu için yapıyordur" diye düşünülür.
burada seks olmadığında yapılan düzenli mastürbasyondan söz edilmesi önemli.

rahatsız olduğunuz bir konu var, rahatsızlığınızı ortaya çıkartan durumun ise iki farklı eylemi var.

1) masturbasyon
2) porno izlemek

hangisinden daha çok rahatsızsınız? bunu bir netleştirin kendi içinizde.

porno bağımlılık yapar, bağımlı olup olmadığını ise; porno izlemeden masturbasyon yapamıyor veya bundan keyif almıyor ise, sizinle beraberken videoya alalım demesi (aslında burada etkin olan videoya almak değil telefon ekranından izlemek) veya aynadan seyretmek vs. gibi görsel uyarıcıları kullanmaya meyil etmesi durumunda konunun libido değil porno bağımlılığı olduğunu düşünebilirsiniz.

porno bağımlılarını diğer izleyici kitlesinden ayıran en önemli unsurlardan biri porno izlediği süre değil o izleyeceği videoyu arama süresidir. bir bağımlı 15/20 dakikalık bir video izlemek için oldukça fazla zaman harcar. "normal" kitle ise genelde site içerisinde 5/7 click ile içeriğe ulaşır ve siteyi terk eder (genelde de ana sayfadan bir şey seçer) oysa bağımlı olan kişi bir çok kategori gezer, birden fazla videonun ön izlemesine bakar, inceler. emin olun film izlemek için film sitelerinde daha az vakit harcar.

porno bağımlılığı da değişiklik gösterir, porno ile sizin kabul etmeyeceğiniz bir takım fantezileri kendi zihninde gerçekleştirir ve bunları sizden talep etmez durumu kabullenirseniz ilişkiniz devam eder veya tam tersi tecrübe etmek istediği şeyler gelişir,değişir ve bunları talep etmeye başlar ve ilişkinizi sıkıntıya sokar.

masturbasyon bağımlılığı ise farklı işler, sizinle görüşsün yada görüşmesin günlük işlerini halledebilmek için buna ihtiyaç duyar. sabah kalkınca işe gitmeden önce veya iş yerinde tuvalet vb. yanlız kalabileceği zamanlarda masturbasyon yapıyor ise günlük işlerin içerisinde aklına düşüyor ise bağımlı diyebiliriz.

her bağımlılık gibi bu bağımlılıklarda bir rahatsızlıktır ve tedavileri mümkündür, konu ile ilgili akademik çalışmaları, uzmanların yazılarına göz atabilirsiniz.

reddit'de nofab subreditine de bir göz atın

Bagimli olmus net. 2 gunde bir gorusmeye arada porno sikistirmak normal degil. Porno bagimlisi. Pratikte bir sorun cikarmaz heralde ama anormal. Kim ne derse desin, surekli porno normal degil.

1. sevgilin porno bağımlısı.
2. ne kadar süredir birliktesiniz? libidosunun gerçekten yüksek olduğunu düşünmüyorum da. libidosu yüksek olan insanların hayata karşı bakışı da her zaman olumlu ve verici olur. bu tarz insanlar da porno bağımlısı olmaz. porno bağımlıları daha çok cinsel anlamda dışa kapalı kişiler oluyor. bununla ilgili birkaç makale okumuştum.

seninle bir ilgisi yok aslında olayın, seni yeterli bulup bulmaması değil yani konu.
Seksinize etkisi; şu an nasıl olduğunu bilmiyorum tabi ama bi noktadan sonra duygusal sevişme azalarak ölüyor. gerçekten ölüyor.

ilişkiye etkisi ise; pornonun erkek odaklı ve onun egemenliğinde bi sektör olması, porno bağımlılarını partnerine karşı duygusal iktidarlık (şiddet) da uygulama meyilli yapabiliyor..

diyollaaa

vay mk işe bak eleman 2 günde bir tensel temas kuruyor hala da aklı başka işlerde.
acaba başkasının aletini görmek hoşuna mı gidiyor?
sen çocuğun yaşından emin ol, orta okul dönemlerinde bende de oluyordu ama yaş ilerledikçe normale dönüyor. biz hafta da bir denk getirince şükrediyoruz allah çarpsın böylelerini ne diyim.

Birebir karsilastirmadim tabi ama bircogu, aldigi fiyatin doviz cinsi karsiligini geri istiyor en kotu. Beklenen olcude bi dusus yok. Mulk sahibi o fiyata satmam diyor. Alici da o fiyata almam diyor. Gul gibi gecinip gidiyorlar.

Uzun zamandir satilik oldugunu bildigim bir ev 1 trilyon dan 975.000 e dusmus. var sen hesapla

Ben alirdim. Psikolojik olarak da 5'i hedefledi zaten. Merkenz bankasi hicbir b*k yiyeyemez. Hem de hicbir b*k. Sadece kisa sureli gecici etkiler yaratabilir, kalici bir sey yapamaz.
YTD.

tahminim 5e kadar gidicek.
merkez bankasının napacağı ile ilgili fikrim yok.
ben aldım, türk lirası olarak erimesini izlemektense paramın dolarda kalmasını tercih ederim.

son çırpınışlar, ne olacağını bilemeyen insan çok fazla

geçen haftadan beri dinlemediğim program, okumadığım twitter kalmadı.. herkes 7 haziran ppk öncesi acil toplantı ile faiz artışı beklerken hiçbir aksiyon almamaya devam ediyorlar..

bu da daha önceden yapılan sözlü müdahaleden sonra büyük bir güven zedelenmesi demek. zaten enflasyon tahmini de %8'ken 12 çıktı..

Bir ustteki arkadasa katiliyorum. Erimesini izlemektense risk almak daha mantikli geldi. bugun 4.63ten frank aldim. Son 4 islemimde de sattigimdan daha yuksege alim yapmisim. Tl daha tehlikeli su an.

düşmesi için bir sebep yok. yükselecek illa ki
ytd

turkiye'nin iflasi basladi. iflas sona erene ve borclar yapilandirmalara gidene kadar ( en az 2-3 yil) bu artis devam eder.

kaldıraçla yapacaksan-> forex
kaldıraçsız yapacaksan-> tfx(turkiye finansın sistemi)

Normal banka yoluyla bu islemi gerceklestirmek biraz zor. Aradaki makas bu tip manevralara mani oluyor. Ornek veriyorum.
4.02 den doviz aldin.
Banka senden 3.98e geri aliyor. 4.04 seviyesine gelmeli ki banka senin alis fiyatindan, alis yapsin. Biraz karisik anlattim da forex harici zor bu isler.

Tutturmak imkansiz. Kimse gün ici fiyat hareketini bilemez. Şans tamamen.

Alış ile satış arasındaki fark o kada kolay kar etmenize izin vermiyor. Ani yükselişlerde alışı eski fiyattan düşük tutarlar, ki kendileri zarar etmesin.

Windows kotulemezse olecek hastaligindan ileri geliyor o kotulemeler. Evde nuh nebiden kalma (10 yillik masaustu), us yerinde canavar bi masaustu ve canavarimsi bi dizustunde kullaniyorum. Hicbir sorun yasanadim.

chrome'da gezinip film izleyip en fazla 2 oyun oynayanların her windows hakkında ciddi yorumları oluyor. "kasıyor, dandik abi yea, bok gibi ya, çok iyi abi" gibi. ciddiye almamak lazım. memnunsan iyidir.

edit: ben 8.1 kullanıyorum mesela herkesin fanatikçe kötülediği. neden dediğimde "kasıyor abi yea" diyorlar. "ok" deyip geçiyorum mesela. ben bir sorun yaşamıyorsam iyidir.

sıkıntı yok valla. 2 senedir kullanıyorum. bir kere bile format atmadım. mavi ekran gördüğümü de hatırlamıyorum açıkçası. cillop gibi çalışıyor.

kötü.

Günde 8-10 saatimi aktif olarak win 10 üzerinde geçiriyorum ve başlığa girip ne diyor amk bunlar diye bakmıyorum bile. O kadar memnunum.

önce win 8.1 bilgisayarıma kurduğumda bir sürü sorun çıkarmıştı. sonra temiz format attıktan sonra tekrar kurdum ve hiç sorun yaşamadım. bence şimdiye kadarki en iyi windows. ssd olmamasına rağmen gayet hızlı çalışıyor. windows 7'yi kullanmadım ama 8.1 cidden kötüydü bence.

windows 10 kötü değil. yavaş da değil. bu kadar bok atılmasının sebebini anlamıyorum. ileri düzeydeki kullanıcıların çok kötülediğini görmedim. benim 2011'de aldığım o zamana göre değeri 2200 dolar civarında olan bilgisayarımda hiç bir zaman sıkıntı yaşamadım. donanım yönünden ssdsiz ve donanım yönünden zayıf bilgisayarda işkenceye dönebilir. windows phone'daki gibi mağazadan app yükleme çok iyi olmuş bana kalırsa. tek kötü yanı windows 10 ile gelen gereksiz applerin gereksiz çalışması. ve tabiki bir de windows defender var. kapatıp yoluma devam ediyorum.

ince ayar yapmayı bilen bu işletim sistemiyle çok güzel zaman geçirir, sıkıntısız kullanır. kullanamayan MacOS falan kullansın.

Win 10 kullanıcısı olarak ben de memnunum. Yalnız en iyisi Linux bence.

bir it uzmanı olarak rahatlıkla hiç bir sıkıntı olmadığını söyleyebilirim. donanım önemli tabi eski pc'lerde leş gibi yavaş olabiliyor ama en önemlisi alışkanlık tamamen. win7 çıktığında xp daha iyiydi onların gözünde, win 8 çıktığında ise win7 daha iyi :) güncel işletim sistemin kullanmak güvenlik açısından her zaman sizin hayrınızadır.

Donanimin cok iyiyse sikinti yok da o bicim makinen yoksa sikinti. Bende lisansli win10 var, 7ye geecegim tekrar. COk ciddi hiz farki var. Benim gibi sabirsiz tez canli isen cok sikinti oluypr.
bunun aliskanlikla falan alakis yok. Bir sey yavassa yavastir. Oncekinden yavassa yavastir.
Bir de guncellene isi kanserlik. Isyerinde anamizi aglatti. 7 kullaniyorken hic sikintimiz yoktu, win10 bizi mahvetti.

Gayet iyi

anlaşırlarsa güzel olur. birbirlerine arkadaş olur oynarlar. önemli olan ikisini de gezdirebilecek misiniz? aynı maliyeti, sevgiyi verebilecek misiniz. aldıktan sonra bir daha sokağa atmayı insanın yüreği kaldırmaz.

soyle diyeyim sefasi da cefasi da ikiye katlaniyor :) maddi acidan zorlamayacaksa tabii ki cok iyi olur, beraber oynarlar. sizinkinin yavru olmasi da alismalari acisindan avantaj. direkt alismayabilirler de, sabirli olup sure vermeniz gerekir. ama sahipsiz bi hayvani kurtarmis olacaksiniz, bu diger dezavantajlari goz ardi etmenizi saglasin bence :)

@pide +1
Zor oluyor. Ama bana tek yasiyorum kopek alacagim deseydiniz yine alma derdim. Tek kisi icin de zor. Birine bakiyorsaniz gozunuz de kesiyorsa neden olmasin?

bu mahluğun yaşaması suç (hadi oradan hümanistler!)

Ne olacak canim. Onu kast etmedim dese ne yapacaksiniz?

ben okumadım ama herkesle konuşabiliyorum. yoldan çevirip birader bi baksana diyorum oluyor. esmer, çirkin ve paspal olmadığın sürece sıkıntı çekmezsin zaten bu konuda.

Bu ulkede yapan pek gormedim..konusmaya calissan karsi cinsse 'yaziyorsun' gozuyle bakiliyor maalesef..ama amerika'da markette orta yasli ablalarin bak sunlarda indirim var sakin kacirma her zaman olmuyor diye muhabbete baslamalarini ya da bi cafede otururken merhaba gunun nasil geciyor diye konusmaya baslayan kadin erkek cok kisi gordum..burada tanimadigin bi insana bile merhaba gunaydin demek tuhaf karsilanabiliyor.ama isterdim tabi herkesle rahatca konusmak yanlis anlasilmadan

Pratikle oluyor.
Ben tam Jerry Seinfeld'in standup gösterisinde söylediği gibi, "I can talk to all of you, but I can't talk to any of you" tarzında bir insanım. Sık sık diyemesem de düzenli olarak topluluk önünde konuşmam gerekiyor (girdiğim dersler hariç, konuşma yapmak gibi şeyleri kastediyorum). Sanki zihnimde bir düğme varmış gibi, onu "on" yapınca önüme gelen herkesle sohbet edebiliyorum, güldürüyorum, dinliyorum, hiç çekinmiyorum.
Ama o düğme "off" olduğu zamanlarda telefonum çalsa, kapım çalsa açmıyorum. İnsanlara "kusura bakmayın, tanımadığım kişilerle konuşmayı sevmiyorum" veya "şu anda konuşmak istemiyorum" falan dediğim çok olmuştur.

Yani kastettiğim şu, herkesle konuşulur tabii, birkaç kere yapıp da ölmediğinizde bunun aslında bir seçim olduğunu fark ediyorsunuz. Tanıdığım çok kişi var böyle, yanlarında vakit geçirmeyi biraz yorucu buluyorum.

Sır konuşmak.

Hele turkiyede bu is icin cok degisken var. Malum ortam zaten gergin :) herkes her adimdan bi art niyet bekliyor. Ben insanlara laf atmayi seviyorum. Su ana kadar ortasina daldigim hicbir muhabbette ters bi durumla karsilasmadim. Ama karsilasma olasiligim her zaman var. Bana kalirsa uslup ve yaklasim cok onemli. Ricaci bi durusla soru sorarsaniz dinleyen bile zor bulursunuz. Buyurgan davetkar laf atmalar genelde olumlu karsilaniyor diyebilirim.

Ben herkesle konusurum. Oyle ozel bir sey degil, sirri falan da yok.

Bana oluyor ya. Ama bar-meyhaneler ve çok nadir caddebostan sahilde oluyor. Hadi alkolden desek ertesi gün sosyal medya ya da telefondan tekrar haberleşiyoruz. Bursa'ya git gel bir sürü adam-kadın tanıdım, çanakkale'de gece evin yerini bulamayınca adres sorduğum 2 tane çocuk gel bizde kal vodka var içeriz demişlerdi. Bazen mesajlaşıyoruz onlarla. Yine gitsem oralara onlarla takılırım herhalde :)

Alnımda bundan bir zarar gelmez yazıyor herhalde. Bence işin özü herkesle değil, bir şekilde elektrik aldığın kişilerle konuşacaksın. erkek-kadın farketmez, bunu hissetmek önemli.

yani işin sırrı his ve alnında bundan zarar gelmez yazıyor olması.

Sen istemiyorsun da sen kimsin de adam sana guvensin? Ustelik kontrat yapsan dahi kimse 3 aylik sozlesme yapmaz. Yapsa dahi daha yuksek fiyat ceker.

iyi de sorumun cevabı bu değil ki ? yasal olarak problem cıkar mı cıkmaz mı onu soruyorum

6 yıldır kontratsız oturuyorum. Sıkıntı çıkmadı henüz.

Dükkanlarda falan hemen kontrole geliyorlar ama evlerde bir şey olmuyor.

*yasal olarak

Ek yapiyorum begenmemissiniz cevabimi. Hicbirsey olmaz. Ne olacak? Sikayet gerekli. Ben de yaklasik 6 ay kontratsiz kaldim.

artık kimin ne olduğu belli olmadığından adamlar risk almıyor. muhalif olarak konuşsa adam fetöcü damgası yemekten korkar..

Onu bos gec de hafiz bi kere taksici bana erdogan icin yazdigi siiri okumustu. Abartmiyorum istiklal marsindan uzundu. Yer yer zengin uyaklar filan :) eve geldik siir bitmedi. Adam bitene kadar tuttu. Sen de erdogancisin di mi dedi yoo dedim. Ikimiz de kahkaha attik. Komikti :)

Çoğu esnaf gibi taksicilerin de çoğu reyizci elbette. Öyle bir noktadalar ki şu an, savunsan savunulmaz, vazgeçmek için çok geç. Yıllardır ölümüne savunduğun biri ya da bir düşünceden vazgeçmek ve bunu itiraf etmek zaten başlı başına bir intihar sebebi sorgulamadan yaşayanlar için. E naapsın adam ?
Hemen hemen tüm reyizciler şu an major depresyondalar. Düşün çok sevdiğin, aşık olduğun kişi seni yıllardır aldatıyormuş. ve bunu herkes biliyormuş bir tek senin haberin yokmuş. Şimdi anlamışsın ama çaktırmıyorsun. Konuşmak yüzleşmek istemiyorsun gibi ;)

Saçında kepek varsa şampuan işe yaramıyor demektir, başka bir şampuan denemelisin. Mesela Clear acımaz genelde kepeğe.

6 yasimdan beri kepek var. Ne yaptimsa gecmedi. Kocakari ilaclari dahil herseyi denedim. Piyasadaki her markayi kullandim gecmedi. En son kabullendim kepekle yasamayi. Uc bes aydir nivea nin sampuan dus jeli diye bir urunu var onu kullaniyorum. Hicbir sorun yok. Inanmazsan gecer gibi bi onerim olacak.

kepek olduğuna emin miyiz?
ben de yıllarca kepek sandım sonra dermatit çıktı :)

Kan değerleri ile ilgili sorun olabilir dahiliyeye de başvurun bence. Besin intoleransları da kepek yapabiliyormuş. Hatta bazen çölyak bile çıkabiliyormuş.

kepeğe göre değil de saç tipinize göre şampuan kullanmayı deneyin yağlı saçlar için,kuru saçlar için vs.

dertatit olabilir. doktora git. ketoral gibi şeyler deneyebilirsin.

organicum dener misin?

dermatit olabilir +1

dermatit'in çözümü ketoral değil. ketoral, konazol gibi şampuanlar bir süre sonra etkisini yitiriyor.

kesin çözüm: Head & Shoulders Clinical Strength

www.hepsiburada.com

evet kepek harici birşey olabilir çünkü kepenlenme benim sakal tarafında da oluyor. ben hastaneye randevu aldım. ben alerjiden şüpheleniyorum .doktordan sonra sonucu yazacam.

ya şu dermatit için türkiye'de, yurtdışında kullanmadığım zımbırtı kalmadı. hala kesin çözüm bulamadım. doktorlar bile kesin çözüm demiyor :)

dermatit ise malesefki çözümü yok. düzgün diyet ve yaşam tarzı, bir de şampuan vs ile bastırabiliyorsunuz o kadar.

tam dogru yere getirebilmesi icin cihazlari teknik olarak kullanabilmenin yani sira futboldan da cok iyi anlamasi gerekir.

misal bana "pozisyonun basina alalim" dediginde taaa kaleciden ciktigi yere kadar giderim ama o cumleyle senin ya da yorumcunun anlatmak istedigi nokta baskadir muhtemelen.

Yetenekli biri olsa o isi yapmaz zaten

zor bir iş çünkü yorumcu hiç o adamı düşünmeden isteklerde bulunuyor. "pilota alsana" diyor mesela. bilhassa erman kabzımalı çok yapardı bunu. iyi de pilot kameranın görüntüsü ileride mi geride mi, adam nereden bilsin, programdan önce her pozisyonun her saniyesini ezberleyecek mi? verdiği görüntüyü milyonlarca insan izlerken kafasına göre atlaya atlaya da bulamıyor akışı bozmamak için. o yüzden stresli bir iş.

Konuyla alakasiz da sabah kahvaltida ben de "oynatalim ugurcum" daki ugur simdi napiyordur diyordum isabet oldu :) yetenekten ziyade o ugurcum cogunlukla neyi kast ettigini anlamiyor.

%0.026

Nerden baksan %86si var.

sadece delik olma ihtimali 1/5000 desek, delik ayranlar arasında deliğin kedi tarafından icra edilmiş olma ihtimali de 1/10000 desek, sonuç 1/10 milyon diyorum. Yani her 10 milyon ayrandan birisi kedi tarafından delinir gibi bir genelleme.

Bir insan yılda 50 ayran içse (haftada 1), 60 yılda toplam 3000 ayran eder. Dolayısıyla bir insanın ömründe kedi tarafından delinmiş ayran içme ihtimali 3000/10.000.000 yani 1/3.333 dir. Yani her 3.333 insandan birisi ömründe en az bir defa kedi tarafından delinmiş ayran içer.

onu da düşünmüşler dizide de bahsediyorlar.

dizide ondan bahsetmiyorlar ama 2 milyar eurocuk için tüm ispanyanın nakit rezervini değersiz kılmak biraz balık avlamak için denizi kurutmaya benziyor.

Dolasimdaki nakit rezervi zaten birkac ayda bir yenileniyor. Hicbir sorun bulunmuyor ki.

Adamlar Perşembe bankaya girip çarşamba çıkıyorlar, yanlış hatırlamıyorsam ve 500 euro sadece ruslar ve fakirler içindir diyorlardı, zaten toplamda da 1 milyara yakın ancak para basabildiler.
Dolaşımdaki bütün parayı sadece 1 milyar euro için değiştirmek çok mantıklı değil sanki.
Bir de euro sadece avrupada değil ki, bunu tl olarak düşünelim 1 milyar euroyu sekize bölelim, 125.000.000 TL yapar, türkiye bunu yapmak istese aksi plakası, bitcoin, lüks evler, vb yerlerde parayı değiştirirsin.
O dediğin parayı değiştirme çok uzun zaman alır. 2005 yılında YTL ye geçildi 2009 senesinde Tekrar TLye geçildi, yani 4 senede başardı Türkiye.

Kaşığın yıkanması temizlenmesi yeterli değil mi bunu için?
Köpek maması zehir mi kaşık değdiğinde çöpe atılsın?

Ben de kedi mamalarını karıştırırken kendi çatal kaşığımızı kullanıyorum yıllardır. Yıkandıktan sonra bir şey olmaz ki?

bu mantıkla dışarda yemek de yememen lazım.

Düşündüğünde, herhangi bir besini kaşıklamaktan çok farkı yok aslında, yani köpek mamasının içindeki maddelerde insan sağlığına zararlı bir şey yok sadece yıkamak yeterli olur ama yok olm ben tiksinirim falan diyorsan o da normal.

Temel de onlar da gida tabi de cok makul gelmiyor yine de. Olmasaydi daha iyiydi sanki

ben de kedi mamasını yemek kaşıklarımızla veriyorum. yıkayıp kullanmaya devam ediyoruz. mama tiksinç bişey değil bence o da yemek neticede.

Sana odemis oldugu kdv'yi; almis oldugu faturalarla kdv'sini basa bas getirmeye calisacak. Biraz karisik oldu sanki ama soyle:
Sana 1800 lira kdv odedi
Bir baska isten de 1800 lira kdv aldi
Bu durumda devletle fitlesmis oldu.
Bence sunu soruyorsun "bu sirket zaten kdv'yi geri aliyor bana versin" o isler oyle olmuyor. Ben vermem sahsen. Veren de cikmaz.

gider pusulasında kdv olmaz ki. gider pusulası mükellef olmayanlardan alım yapınca düzenlenir.
sadece stopaj olacak, onu da kesip senin adına yatıracaklar.

evet muhasebe olarak da zaten para çıkışı karışıyor anladığım kadarıyla.

peki danışmanlık ya da tasarım hizmeti olarak kesildiğinde stopaj %10 mu oluyor %20 mi ?

sana düzenlenen gider pusulasında kdv olmamalı çünkü sen vergi mükellefi değilsin.zaten bu yüzden vergini stopaj olarak kesiyor ve senin adına vergi dairesine yatırıyor vergi mükellefi olan taraf. yalnız bu şekilde 2 iş daha yapsan gider pusulalı önümüzdeki yıl vergi mükellefi olman gerekir. dikkat!

Asil barcalamakla bi ilgisi yok. Hep kendilerine barca diyorlardi. Bence dunya turk degil. Kaldi ki katalanlar bizi kiskanmiyor.

zaten o da ç degil s okunuyor, barsa diyorlar yani barça degil.

Futbolla aşırı içli dışlı olmayan bir kadın olarak söyleyeyim hatta “Força Barça” diye bişe var yani katalanca

Ebet bizden duyup begenip kullaniyorlar

Barselona şehri Endülüs Emiri tarafından görevlendirilen Horasan Türklerinden Barçalaoğlu Behçet Gazi tarafından 865 yılında kurulmuşdur. Barça da şehrin Türk kurucusuna yapılan bir referans diye okumuştum ama bu bilgi hep saklanır nedense.

o zaman ya herro ya merro diyorsunuz yani.

Yukarıda yazılanlara ek bilgi: Kat Mülkiyeti Kanunundaki arsa payı ile ilgili hüküm emredici değildir. Yönetim planında aksine bir düzenleme varsa o uygulanır. Böyle bir düzenleme yoksa arsa payı oranınca ödeme yapılır.

ortada bir yönetim planı yok ki.

Yönetim planı dediğimiz şey binada ilk kat mülkiyetine geçilirken hazırlanan metin.

Oturduğum apartmanda kiracıyım. Böyle sizin teyze gibi bizimde bir emekli memur amcamız vardı. Canımıza tak etti, kiracıdan yönetici olmaz dedi, isyan bayrağını kaldırıp tüm apartmanın kanına girdim ve yönetici şu an benim. Sevmediği diğer bir dairede yardımcı oldu.

Apartmanımız 10 dairelik. 1 tanesi boş, diğer bir dairede müteahhit evi tadilat yaptı ve satmak için boş bir şekilde bekliyordu. Her ikisi de seve seve aidat ödediler. Bunu isteyin.

Asansör ortak alan evet. Siz ödemek zorundasınız.

KMK'da ne yazıyorsa o dur. Apartman yönetimi yapan şirketlerden ya da bu konuda uzman avukatlardan yardım isteyin.

sizin gibi insanlar her apartmanda var demek ki. asansörü kullansanız da kullanmasanız da ödemek zorundasınız. o binada yaşıyorsunuz ve asansör binaya ait. ben kullanmıyorum, ödemem diye bir şey yok. toplu alanda nasıl yaşanır bilmiyorsunuz sanırım. aynı şey bizim apartmanda başımıza geldi, giriş katta oturup kullanmıyorum ödemem diyen kişiyi mahkemeye verdiler.

artık ödüyor. :d

1/10, 2/10 derken tapunuz arsa payı üzerinden mi? Muhtemelen öyle değil, daire üzerinden. Bu durumda 1/10 2/10 dediğiniz durumda siz 1+1 diğeri de 3+1 oluyor sanırım. Öyle mi dağılımınız? Muhtemelen yönetim planında daire bazında planlama yapılmıştır. 1+1ler ve 3+1lerin olduğu yerde bu paylaşım biraz adaletsiz gibi görünebilir elbette.

Çatı, otopark, bahçe, bodrum kat/sığınak, yangın merdiveni, asansör, dış cephe, merdivenler vs. hep ortak alanlar. Bunlarda ödeme tüm kat maliklerine yansıtılır. Boş dairenin payını, daire sahibi öder. 6 dairenin payını 5e bölüp, dairem boş diye ödemeye yapmayan pay sahibinin çakallığına izin vermeyin derim ben.

Apartman yonetiminde ayri bi karar olmamasi halinde masraflar ortaktir. Ornegin ofisim giriste olmasina ragmen asansor meselesinde de aidat oduyorum. Ailemin yasadigi apartmanda giris katlar 5 10 lira daha dusuk aidat oduyor.

fatma teyzeye gidip bodrum kattaki dairenin de kanunen ödemesi gerektiğini anlat.
o da nası alıcaz buyur al derse (biraz uzun iş) en azından daire kapısına toplam borcunu asarsınız, evi almayi düşünen olunca borcu olduğunu görür.

Asansörün aylık elektrik, bakım vb. giderlerine kat malikleri eşit olarak ortak oluyorlar. Aynı şekilde apartman görevlisinin aylık maaşına, aylık elektrik faturasına, aylık su faturasına vb.

Fakat apartmanda yeni bir imalat yapılacaksa, mesela su deposu yoktur o yapılacaktır veya apartman görevlisinin işine son verilecektir ve tazminatı ödenecektir veya merkez sistem ısıtmadır ve aylık doğalgaz faturası bölüştürülecektir; o zaman arsa payınıza göre bölünmesi gerekiyor.

İlk apartman toplantısında dile getireceksiniz. Yapılan bu masrafların faturalarını veya makbuzlarını isteyin ve nasıl bölüştürüldüğüne dair izah isteyin. Bodrum kattaki dairelerin sahibi müteahhit ise o ödeyecek. Satmış satamamış size ne ilgilendirir? Ayrıca, asansör ile ilgili o ruhsat bedelini de büyük ihtimalle mütahhit ödemesi gerekiyordu.

Sizin fazladan ödediğiniz bölümü toplarsınız ve bir sonraki aidatların yerine mahsuplaştırılmasını istersiniz.

Bu tip apartmanlarda çok zor işler bunlar gerçekten. Fatma teyze kendi kafasına göre yapıyor belli ki. Anlatsanız belki anlamaz, belki de çoğunluk oldukları için sallamaz.

asansör, çatı vs. tüm giderler ortak ödeniyor ancak bizim apartmanda sadece zemin kattakiler asansör ücretlerine katılmıyor. böyle bir karar alınmış zamanında.

selfhukuk.com

akip tarihi itibariyle kiracı sıfatınız bulunmaz ise yani takip tarihi itibari ile taşınmış iseniz yönetici sizin hakkınızda icra takibi başlatamaz.

Kira sozlesmesinin bir yukumlulugu yok ama ben borc takip hayatima devam ederim diyorsaniz sorun yok.

Orada oturduğunuz zamana ait bir borç varsa ödemelisiniz, "kimse ödemiyordu biz de ödemedik" demek mantıklı değil.

"kimse ödemiyordu biz de ödemedik" değil, "kimse istemiyordu biz de ödemedik." apartmana temizlikçi bile gelmiyordu, aramızda para toplayıp biz temizlettik birkaç kere. sözümona bir yönetici vardı, kadın bir seneye yakın kayıptı yurtdışında yaşadı. öyle bir apartmandı yani.

Ödemeyin apartman temizlenmedi ise.

ben de kadınım da genelde öyle sinemaya kahveye diye takıldığı arkadaşlar erkek -arkadaş bak, başka bir şey yok.
dediğin doğru zira ben de 35 yaşındayım benim yaşımda olup bekar olan arkadaşlarım y.dışında (y.dışında yaşarken zaten arkadaşlık sıkıntım yoktu, hem kafalar uyuyordu hem bekar çoktu) burada 35 yaşındaki çevrem 3. çocuğu düşünsem mi diyor..

insanlara bir şey diyemezsin. çalışıp 2 de çocuk büyüten kadın, bekar 30 küsür yaşında arkadaşlarıyla ne kadar görüşebilir? görüşemiyorlar. normal.

erkek arkadaş (sevgili olmayan) bul. vallahi bak.
bir de tur filan düşünebilirsin hem yalnız gezmek her zaman çok güzel olmuyor. o yolla da çok güzel çevre edinen arkadaşım var. birlikte geziyorlar şimdi.

hangi şehirdesin bilmiyorum buradan edinmeyi dene. iletişim imkanları her geçen gün artarken modern insan yalnızlığa daha da gömülüyor.

Baş edemiyorum ve günlük hayatımı da ciddi anlamda etkiliyor. Daha da kötüsü artık öyle bir durumdayım ki benimle arkadaşlık kurmaya çalışanlarla bile sağlıklı ilişki kuramaz hale geldim. Hem arkadaşım olsun istiyorum, hem de kimseyi umursamıyorum. Arkadaşsızlık ve iletişim problemlerinden dolayı hayattan bıktım; hayattan bıktığım için arkadaş olmaya çalışanlarla uğraşasım gelmiyor. Kötü bir paradoksun içindeyim.

Liseden sonra hep yalnızdım zaten ama üniversite de bitince, son beş senedir çok kötü bir hale geldim. Artık dayanamıyorum ve nereye kadar böyle gidecek fikrim yok.

Hangi şehirdesin? Eskişehir’deysen takılabiliriz. Ben de seninle aynı durumdayım.

Depresyonda olabilir misiniz? Yalnızlık-Depresyon-Yalnızlık-... gibi bir sarmal sonucu da olabilir.

Daha fazla farklı ortama girebilirsiniz, fazla seçici olmanızdan ya belki bir pattern halinde belirli davranışları tekrarlamanızdan dolayı insanları uzak tutuyor olabilirsiniz. Birim zamanda bulunduğunuz ortam sayısını/ çeşidini arttırın ;)

Öte yandan büyük şehir koşturmacasını da etkisi olabilir, özellikle haftaiçi çoğu insan sadece evinde olmak istiyor. Haftasonları ise ayrı konu.

Üzülüp kendinizi kapatmayın sadece, yaşla/cinsiyetle ise ilgisi olmadığını net olarak söyleyebilirim ;)

PS. Bazen yalnız kalmak da güzel, özellikle kendine vakit ayırabilmenin bir ayrıcalık olduğu düşünülürse..

Couchsurfing ten anlık görüşme kovalayabilirsin,
Meetup tan takvime göre ve ilgini çeken konuya göre buluşmalara gidebilirsin,
İstediğin grup yoksa aylık 10 lira harcayıp kendi grubunu kurabilir ve dolusuyla insanla tanışma fırsatı yakalarsın.

Ben de benzer durumdayım, yani az arkadaşım var ve iş güçten dolayı görüşmek çok zor oluyor. Farklı olarak internetten arkadaşlarım var (gerçi ne kadar arkadaşız bilmiyorum ama baya şey paylaşıyoruz birbirimizle) onlar da çok uzaktalar ya. Ben de çoğu zamanımı yalnız geçiriyorum o yüzden. Üzülüyorum bazen ama artık yapacak bir şey yok gibi. Öyle yani.

Benzer bir soruyu bir yıl önce ben de sormuşum, bir yıldır hayatımda pek bir değişiklik olmadı açıkçası.

Kadınsan gerçekten arkadaş edinmek zor, hele bir de belli bir yaştan sonra arkadaş edinmek daha da zor. Bir de dışarıdan "soğuk" görünüyorsan o ihtimal sıfıra yakın oluyor işte.
Dert etmemeyi öğrenmelisin bu durumu, ve günlük aktivitelere yönelebilirsin. Biraz işe yarıyor sanki.

hadi arkadaş olalım.

tek tabanca olmak iyidir, alışıyosun zamanla. benim çok eskiden kalan 3-5 kişi var ayda bir ararlarsa buluşur bir kaç saat sohbet ederiz, onlar aramazsa ben kimseyi aramıyorum zaten çünkü çok alıştım, sırf küsmesinler diye buluşuyorum yoksa öyle oturup 3-4 saat konuşmak zor geliyor,zaten çoğunlukla konuşmuyorum onlar konuşur ben dinlerim.

sevgili yap birlikte takılın. "@niye ama" iyi niyetli olarak sevgili olmayan erkek arkadaş demiş ama yok öyle bir dünya, olasılık çok çok düşük:)

Bir anda degistirdigin sosyal cevren seni arayip bulmuyorsa seninle arkadasligi gozden cikarmislar demektir belli bir zamani asan arkadasliklar kirginliklara ragmen bitmez arkadaslarinin olmasinin yolu seninde arkadas olmandan gecer biraz sorunu kendinde arayabilirsin kafana gore arkadas es dost sevgili hicbirzaman bulamazsin insanlari oldugu gibi kabul ettikce seninle olucaklardir

@zikardo
olasılığın düşük olduğunun farkındayım. ama olabiliyor.

belki karakterlerle de alakalıdır benim erkek arkadaşlarım benden fazla alışveriş yapıyor beni zorla alışverişe filan götürüyorlar. takıldıkları kızlarla benim eve geliyorlar :P filan. değişik biraz.

@niye ama
mutlaka mümkün ama zaten bu arkadaşın çevresinde o potansiyelde insanlar olsa gelip duyuruda bu soruyu sormazdı zaten.

şimdi mesela benim eski çalıştığım işyerinden bir kadın var evli çocuklu, zamanında beraber çalışırken çok iyi anlaşıyorduk, 2 seneye yakın oldu işten ayrılalı ama haftada en az 3 defa arar telefonda konuşuruz. ben bu kadınla aynı ofiste çalışmamış olsam mümkün değildi bu, çünkü normalde çok farklı karakterleriz ama bir şekilde alışkanlık oldu.

şehir belirtmemişsiniz, ama izmir'deyseniz görüşebiliriz. :')

Istanbul.

Görüşelim, takilalim bir gun arkadaşlar.

Okey oynayalim ya da tavla. Biseyler icelim filan.

Bugun izin gunumdu normalde. Cagirdilar yine. Haftaya iki gun izin yapacagim yine yalan olmazsa.

istanbul'da 5 ayım yapayalnız geçmişti. o günlerimi hatırlattın. para da yoktu cepte, kitap okurdum evde. yapı itibariyle sosyal bir insanım. sohbet edemezsem, bu dürtümü doyurmazsam depresyona giriyorum. sosyal çevrem olmaz korkusuyla 5 haneye yakın maaşlı işi bırakıp memleketime döndüm. daha az kazanayım ama bildiğim çevrem olsun dedim. senin derdini çok iyi anladım.

kız arkadaşlarım var samimi olduğum ama doyurucu sohbet edemiyorum. çoğu erkeklerden, alışverişten, diğer ortamlarındaki kişilerin hayat hikayelerinden bahsediyor, çok sıkılıyorum. yani elinde kız olsa bile, istediğin düzeydeki sohbet her zaman olmuyor.

ben şöyle baş ediyorum:
- kendime ev tuttum. film izlemeyi çok severim. bi kızın erkek arkadaşıyla sıkıntısını dinleyip, çocuk pışpışlayacağıma kaliteli bir film izlemeyi tercih ederim. yalnızlığın çok güzel yanları var.
- kız bulamıyosan erkek bul. yavşak olmayacak ama. fırsatını bulsa, nasıl sikerim ben bunu demeyecek. o tarzlardan değil, sana bir şey katacağını düşündüklerine yanaş.
- ağlayarak bi yere varılmaz. bu böyle gitmeyecek, hayatına illaki birileri girecek. entropi yasası. bu düzen başka düzene evrilecek. işte o güne kadar kendine bir şeyler kat, bolca kitap oku.

ben bi ara istanbul'da can sıkıntısından ölecektim. 3 hafta güneş görmeyen evin bi odasında geçirdim bahar günlerini. depresyondan ölecektim. sonra allah yüzüme mi baktı bilmiyorum, öylesine gireyim dediğim ales'e giderken kampüs'te bi kızla tanışmıştım. öğretmenmiş. sınav yerimiz de aynı fakulteymiş. beraber girdik çıktık. akşama kadar gezdik. bi hafta sonra da beni adalara davet etti. öğretmen arkadaşlarıyla vakit geçirmiştim. hayatın sunduğu en güzel hediyeydi o zamanlarda. bu tür karşılaşmalar olursa kaçırma fırsatı, değerlendir. eskileriyle görüşme aralığın nadirse eğer, onlarla yürümez gemi, yeni kan lazım sana.

Bana gore belli bir yastan sonra herkesin evlenmesi gerekiyor.

demogoji yapmissin acemi. benim kurdugum cunleyle senin kurdugun cumlede ortak bir nokta yok. sikmek istiyosa sikmek istiyorum desin, dost gozukup firsat kollamasin dedim ben. erkegi kopek et demedim. krndi kafandan gecenleri benimkiyle butunlestirmissen de olmamis.

Ağır iş hayatı gereği, veya insanlarda olan psikolojik sorunlar vs. yüzünden düzgün bir iletişim kurulmuyor maalesef.

Benim de arkadaşım yok denecek kadar az.

Seçicilikten kaynaklanıyor bir de. ama pek yapacak bir şey yok. girişken olup yeni çevre edinmeye bakmalısın

sana yalnızca +1 diyebiliyorum.
Arkadaşlık zor zanaat sanırım beni aşıyor.

"bir meriç bul, ilgisini sömür" diyenlerin tavsiyelerine kulak asma.

Couchsurfing toplantılarına gidin bence. Bakarsınız aynı durumda olan biri daha vardır. Bir de o toplantılara gurbette olanlar çok katılıyor. Vardır mutlaka kafa dengi yalnız biri.

duyuruyu okduğumda kendimle yüzleştim aslında. yani acaba yalnızlığı ben mi seçtim, kurallarımı ve yaşananları yanlış mı yorumluyorum, yalnızlığı bıraktıracak insanlarla mı karşılaşmadım. ben seçiciyim, kuralcıyım arkadaş. bunları yazarken iç sesim "senin şeklini sikim lan" dese de öyle. neden böyle, çünkü ben bir insanla tanıştığımda belirli özellikleri sağlamasını bekliyorum. zeka belirtisi gösteriyor olmak, dürüst olmak, çok ve boş konuşmamak gibi bir sürü özellik. bunlarda psikolojik sorunlarımın veya olayları belki de yanlış yorumlamış olmamın tabi ki etkisi vardır. hele ki dünya görüşlerimin.

bence aklıbaşında bir insan ne kadar yalnızlaşırsa o kadar özgürleşir. çünkü kendini kimseye kanıtlama ihtiyacın yok, kendi dünyan var. senin kurallarına uymayan o dünyaya giremiyor. beni kendimle yüzleştiren tarafın da bu. dünyana kimse gelmiyor veya dünyana gelenleri kovdun. buraya kadar normal ama buna sızlanarak karşı çıkmanın hiçbir faydası yok.

bununla nasıl baş etme kısmına gelince.. rahat aslında. yani sohbet kafamda olsa da olur olmasa da, ama olmasa daha iyi kıvamında olduğu için sıkıntı yaşamıyorum. sadece sohbet de değil. zaten her işini kendi gören tescilli bir yalnız olarak kimseye ihtiyaç da duymuyorum. zaten path of exile ve csgo sağolsun vakit de geçiyor. onlar olmasa kitap, müzik, araştırma. müzik tabi ki o iş görüşmelerinde "hobileriniz nelerdir?" kısmında verilen sahte cevap değil. diskografileri dinlemek, bir şey yaparken veya yapmazken değil sadece dinlemek, bilinmeyen kişileri/grupları araştırmak. bunlar tabi bazıları. mesela fransızcaya gitmiştim bir ara ismek'te. güzel de devam ediyordum ama iş güç derken bıraktım. ukte kaldı, ona da gideceğim. durum bundan ibaret yazdım ama çay hastalığım var mesela. farklı çayları, farklı kombinasyonlarla (harman), farklı gramajlarda, farklı sıcaklıklarda demleyip tadımlıyorum. (bunu yazınca aklıma başka bir hobim geldi ama yeter yaw) yani en kısa şekilde kendime çalışıyorum. kendimi eğlendiriyor, bilgilendiriyorum. durum bundan ibaret.

yalnız insan ne yapar, ne düşünür konulu başlığa da ilk kez yorum yaptım. bu şeref sana ait..

couchsurfing vs düşünüyorsan böbreği sar öyle git zorluk çıkarma insanlara.

kanka kangal diyon. o petshopta satılan kemik jelatinden yapılıyor. 10 dakikada emer onu o. ona uygun olan dananın uyluk kemiği. vericen oynasın sabaha kadar.

beeztees diye bir markanın "sumo" serisi oyuncakları var. Büyük köpekler için muadili olmayan sağlamlıkta. Diş kaşınmaları vs için. Ondan alabilirsiniz.

edit: www.hepsiburada.com

Kasaba git dana uyluk ya da kürek kemiği al. En güzeli gürek kemiğidir, ısıra ısıra eritir içindeki iliği filan da yer.

vallahi iki aylıksa kuzu pirzolayı anca emikler, kangal sahibi olarak konuşuyorum.

Bir kangal bir alman kurduna 2 aylikken bakma durumunda kalmis biri olarak sunu soyluyeylim ne yaparsan yap buldugu herseyi cigneyecek kemik fln anca 15 20 dakika oyalar azina gore herseyi cigniyor ozellikle buyuk irklar 6 7 aylik olana kadar sabredeceksiniz baska care yok benimki o zamanlar birakti o zamana kadar bahcede ne cin kaldi ne agac ne sandalye hatta topragi kazip kapi ziline giden kabloyu bile yedi yani kolay gelsin :)

Yes be annem. Kesinlikle sebep o. Sutten birsey olmaz da probis beni de mahvediyor.

Probis ile aksam yemegi mi es gecilir? Sebebi neydi ki? Proteinli yazmasina mi kandiniz?

bazı besinler şeker de buna dahil reflüyü çok azdırıyor.
bir de siz reflü olduğunuz için sık sık az az yemelisiniz, bence bayağı yanlış besleniyorsunuz.
önce reflüyü azdırmayan besinleri bulup bunları az az iki üç saatte bir tüketin, aç kalmamanız gerekli.

deseydin keşke.
ben de köpek besliyorum ama dışarı çıkacaksak cebimde/çantamda hep poşet olur. asla arkada iz bırakmayız. olması gereken de bu.

işte bu bir ders. bir dahaki sefere susmayacaksınız.

kadını erkeği yok bunun, köpeği olan herkes o dışkıyı temizlemeli. uyarmanız gerekiyor.

münferit bir örnektir.

ben genelde köpek besleyenlerde bu tarz bir saygısızlık görmedim. ilk kez sizden duyuyorum. ha ama ipini çözdüğü köpek üzerinize doğru gelirken ''bişey yapmaz bişey yapmaz'' demelerinden bahsediyosak ki hazır konusu açılmışken ifade edeyim böyle bir saygısızlık çeşidi var. ben korkuyorum abi köpeklerden. ufak olanlarından değil ama orta boy ve üstü diye bildiğimiz köpeklerden çekiniyorum. acayip geriliyorum. çözmeyin şunların ipini!

köpek besleyenlerin %90'ı saygısız ve görgüsüz çomar ordusu. bizim evin orda 4 tane köpeği olan öküze bahçeye girmesinler diyoruz zehirleyin diyor.

@xu kopek besliyorum ve arttiriyorum. Kopek besleyenlerin alayi ruh hastasi. Bahsettiginiz ornekte ise uyarmaniz icap ederdi. Genelde de kopek sahipleri birakmaz oyle ama koti olmus

ne kadar gerizekalı yorumlar yapılıyor.
bir köpek sahibinin bu durumda atarlanacağını sanmıyorum. burada konuşacağına kadına sorsaydın bu soruyu. soramıyorsan mekan sahibine söyleyiver ne diyim.

arttırıyorum hayvan besleyenlerin buna kaplumbağa da japon balığı da dahil yüzde 99'u ruh hastası.

şaka yav şaka gaza geldim. ilk kez duydum böyle bir şey, daha önce hiç şahit olmadım. malın birine denk gelmişsin geçmiş olsun. yolda hiç mi sokak köpeklerinin bokunu görmüyorsun ama biraz fazla etkilenmişsin sanki?

sokak köpeklerini kaldırım taşına sıçarken görmedim. bu süs köpeğiydi. kral olsam o boku o kadına yedirirdim. söylemedim çünkü konuşurken "köpeğin sıçtı." demek bana mide bulandırıcı geldi.

Kadın öküzmüş de sen de çok hassasmışsın sanki gömseydin poğaçaları güzel güzel.

daha bu akşam üzeri, otobüste kadının biri saçmasapan bir şekilde çemkirdi adamın birine: "karşında bayan var, düzgün konuş" diye. ki, adam da bayağı düzgün konuştu. tıklım tıklım dolu otobüste çömelen (kendi ifadesiyle) "bayan", "git o tarafa, rahatsız ediyorsun" diyor. ulan nereye gitsin manyak kadın! böyle menopozlu tiplerden korkarım ben. aman aman!

merhaba,

ben değildim en azından. kaldı 6.999...

kuran çarpsın ben değilim

Once jitem sonra ergenekon en son feto vurdurdu. Ama her an degisebilir asya piyasalari acilirken her sonuca hazirlikli olmak gerek.

adamla konusup boyle boyle demek ben evde calisacagim bir çözüm dusunebilir miyiz diye sormak lazim hem komsun olacak adami tanimis olursun bu sayede. belki de kopek sorunundan daha buyuk komsu sorunu var ve bunu ogrenmek lazim bu sayede.

nasıl bilmiyorum ama bunun bir yolu var.

benim annemin kuzenlerinin de müstakil, bahçeli bir evi var. evlerinde de bir tane köpek vardı, hani şu çok tüylü, kafasının tepesine kurdele takılan minik köpeklerden. yorkshire terrier galiba cinsi. bunu çiftleştirdiler, 4 tane yavrusu oldu. sonra yavruların da ikisi çiftleşti, 2-3 tane de ondan oldu. evde aynı model, sürekli cav cav cav diye havlayan 8-9 köpek. hatta misafirliğe giderken köpeklerin sesini takip ederek evi bulduk (misafirlikte hem beni, hem eşimi ısırdı en anne olan ilk köpek).

her neyse komşular şikayet etmiş, süreç nasıl işledi bilmiyorum ama anne dışındaki bütün yavruları sahiplendirmek zorunda kaldılar. yani öyle komşu şikayet ediyor diye güzellikle vermediler. zorunda kaldılar. kendileri de üzüldü ama yapacak da bir şey yoktu. hayvansever olmanın da bir sınırı var.

köpek havlıyor diye vazgeçmeyin yani. sahibi ile çözemezseniz yasal yolu var.

kibritsuyu
anayi evladindan (cogul) ayirmak yazik degil mi?

@000000
Anayi evladindan ayirmayalim diye kopek ciftligi mi kuralim? Komsu ile konusun olmadi sikayet edilir. Ancak bi sure hayvanlara musade etseniz. O sizi tanisin. Siz onlari taniyin. Bence iki taraf icin de daha iyi olacaktir.

yani ne desem ki...
ben de bahçeli bir evde yaşadım bir süre ama müstakil değil tam, bitişik nizam
komşum çingene bir aileydi :) sağolsunlar arsızlık, gürültü diz boyuydu, 1 dakika susmuyorlardı
köpekleri de susmuyordu
şöyle ki bol köpekli (köpeğiyle meşhur) bir kıyı kasabası, bir bunların köpeği vardı 1 dakika susmayan.
ama cidden aileyle alakalı bir şey bu. bunlara gelen misafir olsun mesela kadını adı ayşe olsun sokağın başından başlıyorlardı ayşeeeeee diye ünlemeye en az 10 dakika kesintisiz
köpeğin adı biber olsun her gün 6 kişi en az 15er dakika ünlüyordu (güya sevmek beslemek gibi amaçlarla) bibeeeeer diye.
ve ben de home office çalışıyorum :( ben geçici kaldığım için sabrettim ama uzun kalacak olsam kalamazdım
kasaba sakinleri orayı çingene bölgesi olarak kabul etmişler karışmıyorlar ama ev de almıyorlar mesela. çünkü adamlarla uzlaşılmıyor. - içip içip gece yarıları bangır bangır arabada arabesk dinlemek, kadınlarına ağza alınmayacak küfürler etmek gibi bin tane huyları var, 1 köpekten nereye geldin diye şey etmeyin.

neyse çok uzattım. bu komşu beyefendi ne kadar asabi ve ne derecede komşuluk edilir birisi, tüm mesele burada yatıyor.

Belki de komşunuz arıza bir tip diye evin fiyatı uygundur? Şüpheli yaklaşmak lazım, satın almadan önce komşunuzla gidip konuşun, hatta diğer komşularla da konuşun, belki söyleyecekleri vardır. Köpeklerin sahibi anlayışlı biridir belki, gerçi anlayışlı olsa küçük kafese dört köpek koymazdı.

cevap veren herkese teşekkür ederim. mahalle genel olarak sessiz sakin ve kendi halinde insanların olduğu bir yer. son kararı vermeden bir şekilde komşuyla tanışmak lazım kesinlikle.

köpeklerin de bu şekilde tutulması onlara eziyet. iki günlük gözlemim bu şekilde. komşuyla tanışmak son fikri verecek herhalde. umuyorum ki bu geçici bir durumdur.

hocam önemsiz gibi geliyordur belki size ama bunlar önemli ayrıntılar.huzur getiriyor.

Benim bu.

Yani okulda insanlarla konuşuyorum, muhabbet ediyorum ama okulda olan okulda kalıyor.

Ben :D mezuniyetten sonra toplasan 30 satır yazışmışımdır

okurken fark edilmese de sonradan fark ettiğim üzere "herkes".

Var.

ben varım laughingsquid.com

5.5 sene geçirdim 5 kişinin adını bilmem, onlar da beni bilmez.

Ögrenciligim boyunca kendi üniversitemden hic dost edinmedim. Baska bir üniversitenin aktif olmak istedigim bir klubune gidiyordum, dolayisiyla iyi arkadasliklari orada edindim.

Liseden de arkadaşım olan bir kişi dışında hiçkimseyle arkadaş değilim. Tanımam etmem.

üniversite arkadaşlıkları çok samimiyetsiz zaten. ne kadar arkadaşlık etmeye çalışsan da bir süre sonra çoğu seni tanımamazlıktan geliyor.

"Universiteden arkadas mi olur yaaa" diyerek asiri sig bi cevap veriyorum. Ancak lise arkadasi veya cocukluk arkadasinin ustune tanimam. Digerleri is arkadasidir universite arkadaslari da dahil.

benim en güzel dostum üniversiteden.

Vay be ben de kendime yabani diyordum, size kıyasla sosyal kelebek çıktım. Benim bile üniversitede 3-4 arkadaşım vardı. Gerçi mezun olunca neredeyse hepsiyle iletişimim kesildi. Yalnızca bir tanesi ile arada Whatsapp’tan yazışıyoruz o kadar.

Benim ekürim üniden. Tüm kamp ve yurtdisi gezilerini birlikte yaptik. Diğer ekürim de taa ilkokuldan.

Hala konuştuğum üç tane insan var. Fakat rutin olarak görüştüğüm arkadaşlarım liseden.

canınız oğlunuzu çiftleştirmeden önce şu yazıyı okuyun:
anadolukedisi.com

teşekkürler.

"gerek"? yeni zavallilar yaratmak icin mi? yavrularla etrafa sirinlik mi yapacaksınız? verdiginiz parayi kurtarmaya mi calisiyorsunuz, yahut?

ayrıca "sadece british cinsi ile" ciftlestigini kim soyledi size?

Scottish Fold'u yakın geçmişinde scottish akraba olmayan bir cinsle çiftleştirmek canilik falan değildir. Kedi sağlıklı doğar. Sağlıksız doğması da genetik şanssızlık olur akraba evliliğinden kaçınıldığı halde engelli bebeklerin doğabilmesi gibi. Bu cinse bu kadar duyar kasan tiplerin seçilerek yetiştirilen hiçbir canlıdan fayda görmüyor olması gerekmektedir bunların içerisinde çiftlik hayvanları başı çeker sonrasında ise arılar ve sebzeler gelebilir. Bir de ben köpekler için bunların söylendiğine şahit olmadım sokak köpeği dahil bütün köpekler insan üretimidir köpek dediğin kurttur. İstikrarlı olun biraz. Düzgün yetişmiş iki adet scottish tanıyorum ikisi de 10 yaşından büyük ve gayet sağlıklı kediler. Demek olabiliyor.

"çok sevdiğiniz canınız oğlunuzu" gerçekten çok seviyorsanız cins ev kedilerini çiftleştirmenin değil gerekliliği, bilakis, gereksizliği konusunda araştırma yapmanızı öneririm.

Ben anlamadım biz şimdi kediden ne fayda görüyoruz? Hayır bileyim de ona göre davranayım. Benimki çünkü anca yatıyor, bir faydası yok. Kalkıp bir ortalığı toplamaz, ne bileyim dur şunu getireyim yapmaz.

Bir kediyle çiftlik hayvanını karşılaştırmak da biraz garip gibi. Kedi mi yiyorsunuz ben anlamadım? Hele arı ile karşılaştırmak? Hayvanlar ile sebzeler? Nasıl yani? Şaka olmalı.

Birileri şahit olmuyor diye, bunlar köpekler için söylenmiyor anlamına da gelmiyor. Ben şahit oluyorum mesela. Ayrıca üretilmesin diye bahsetmiş işte arkadaşlar. İnsan dediğin bir kişi değil ki. Birine ürettirtmiyorsun öteki üretiyor.

Adam seri üretim mi yapayım diyor? Kediden aldığın fayda manevidir. Ben kedimi evladım gibi görüyorum ve bir kere çiftleşmesini isteyebilirim diyen birine bu tarz söylemlerle soruyla alakasız cevaplar verirseniz ben de çıkar her yerden söylemleriniz tutarlılığını sorgularım. İki tane haber çıktı scottish de scottish diye tutturmaya başladı herkes havuz medyası diye eleştiriyorsunuz zerre farkınız yok su nereye akarsa oraya. Evcil hayvan beslemeyi komple eleştir hayvanları suistimal edip çöpmüş gibi kamyonların arkasına yüklemek norm olmasın o zaman gel canımı ciğerimi ye.

Bu scottish konusunda da aşırı duyarlıysan da bu konunun altında üslubun böyle olamaz. Ancak tavsiye verirsin. Keşke yapmasanız ama eğer eş bulacaksanız dikkat edin seçereli olmasına özen gösterin aile yakın geçmişinde kıkırdakla ilgili sorunları olan cinslerin geni var mı kontrol edebiliyorsanız edin diyebilirsin.

@ThomasJefferson neyse ki insanlar ne düşüneceklerine ve neyi nasıl yanıtlayacaklarına sizin sorgulayıp sorgulamayacağınıza veya sizin uygun gördüğünüz üsluba göre karar vermiyor

Manevi fayda ile sebzeleri kıyaslamak da garipmiş. Domates ile kedi kıyaslamak mesela ne kadar mantıklı?

Bir insan kedinin çiftleşmesini neden ister ki? Kedi bundan keyif almıyor. Tamamen içgüdüsel hareket ediyor, hatta acı çekiyor çoğu zaman. Çiftleşme sırasında saldırganlaşma olayını gözlemliyebilirsiniz mesela.

Bir de bu kümeleme olayı çok garip. Siz şöylesiniz, böylesiniz, şöyle dersiniz ama böyle yaparsınız. Hızlı, dayanaksız ve ezbere çıkarımlar bunlar. Kedi ile havuz medyası arasında korelasyon arama isteği garip, değil mi? "Havuz medyası" kelime grubu kullanılmak istenmiş de oraya sıkıştırılmış gibi.

Arkadaşların üsluplarına bakıyorum. Biri lütfen yazıyı okuyun demiş, öteki neden çiftleştirmeniz gerek mantığınız nedir, lütfen iyice düşünün demiş. Ne var bu üslupta? Lütfen mi rahatsız etti? Soru sormak mı? Başka bir arkadaş da gereklilik kelimesi üzerinden sorular sormuş.

Kedi beslemeye, pragmatik bakınca insan, böyle düşünmesi normal tabii. Açıkçası herhangi bir kediye "manevi fayda" kaynağı olarak yaklaşmak çok enteresan. Fayda olmayınca, gerçeklik de yok oluyor sanırım sizin için.

@jimmy mcnutty +1
Neyse bu konuyu cok diyaloga baglamadan birsey soylemek isterim duyuru sahibine.
Bende de alman coban var bir tane. Kendi turunde guzel, soy ozelligini tasiyan bi kopek. Ilk aldigimizda hep soyle dedim. "Bir kere dogursun, anne olsun" hep niyetim anne olmasindan yanaydi. Bir de guzel kopegin alicisi boldur. Aman dogurt bana da ver aman ben cok severim diye. Ama emin ol o dogurt diyenlerin alayi o ite, pisiye bakmayacak. Annemin alerjisi var, babam hamile diyecek almayacak kediyi. Senin canina tak edecek. Zorlanacaksin. Cok iyi dusun. Yukarida denmis tekrar etmek istemem ama onu insan gibi dusunme. Hele erkek pisi. Babalik duygusunu yasayayim gibi romantik hayalleri yok. Yaptigini isin tehlikesini goz onunde bulundurun.
Bizim it, adet oldu. Elim ayagim dolasti. Saka maka yavru olursa ne yaparim diye. Bir de o hayvansever arkadaslarin ya bu cok tatli diyenler asla ama asla melez yavrunu almazlar.
Son soz care kisirlastirmakta.

Çiftleştirmek bir gereklilik değil, önce orada anlaşalım.

Aşağıda genetik ıslahtan bahsetmeye çalışmışlar galiba. Orada genetik olarak verimli bir bitki elde etmeye çalışıyorsunuz. Lezzetli tür ile dayanıklı türü birleştirip hem lezzetli hem dayanıklı olanı elde ediyorsunuz. Scottish Fold'u British Shorthair veya kusurlu geni taşımayan herhangi bir kediyle çiftleştiğinizde ise daha sağlıklı canlılar elde etmiyorsunuz. Hasta canlılar üretmeye devam ediyorsunuz.

Akraba evliliği ile karşılaştıran kişi konuya tamamen yabancı. Akraba evliliğinde asıl risk oluşturan şey
aynı hastalığın çekinik genini taşıma ihtimali yüksek olan iki bireyin evlenmesidir. İki çekinik gen bir araya gelirse hastalık ortaya çıkar. Scottish Fold gibi kusurlu genin dominant olduğu durum şansa doğan engelli bebeklerle karşılaştırılamaz. Önlemek için eşi uzaktan seçmek değil preimplantasyon genetik tanı gerekir. Onu da kedilere kimse yapmaz.

Örneğin @ThomasJefferson'un taşıdığı TJ geni dominant bir hastalık geni ise eşini Çin'den, Afrika'dan, Amazon yerlilerinden veya Mars'tan seçmesi fark etmeyecektir, çünkü hastalığı taşıyan kendisidir ve çocuklarına aktardığı tek kusurlu TJ geni onları da hasta etmek için yeterli potansiyele sahiptir.

Gelelim işin genetiğine. Düşük kulak, kıkırdak yapımında görevli bir genin kusurundan kaynaklanıyor. Kıkırdak vücutta birçok yerde var. Hastalık her yerde ortaya çıkabilir. Hastalığın nerelerde ve ne şiddetle ortaya çıkacağı ise belli değil. Bunu penetrans ve ekspressivite belirliyor. Yani kusurlu genin bir bireyde ne kadar ifade edildiği ve bir karakterin ortaya çıkışından o genin ne kadar sorumlu olduğu önemli.

Örneğin bir kedi fold genini tek kopya taşımasına rağmen düşük kulaklı bile olmayabilir.
Bu kediyle fold geni taşımadığına emin olduğumuz bir kediyi (mesela bir British Shorthair) çiftleştirdik diyelim. Yavru kedi anneden kusurlu geni alırsa hasta olma ihtimali her zaman vardır. Babasının British Shorthair olması, annesinden tek kopya kusurlu gen alması, annesinin hastalık belirtileri göstermemesi yavru kediyi hasta olmaktan kurtarmaz.

Annede kusurlu gen daha az ifade ediliyor olabilir. Yavru ise kusurlu geni daha çok ifade edip daha ağır hasta olabilir.

Bu ne demek? Elimizde iki çeşit kıkırdak tuğla kalıbı var diyelim. Birisi dümdüz, birisi biraz bozuk. Anne kedi kıkırdaklarını inşa ederken dümdüz olan kalıbı daha çok, bozuk olanı daha az kullanıyorsa kıkırdakları nispeten düzgün olabilir. Yavru kedi ise kıkırdaklarını daha çok bozuk olanı kullanarak inşa ederse ağır hasta olabilir. Eğer bir kedinin iki kalıbı da bozuk olursa çok ağır hasta olacaktır. Dolayısıyla anne babası Scottish Fold olan bir yavru üretirseniz ve bu yavru ikisinden de Fold geni alırsa erkenden kıkırdak harabiyeti gelişecektir.

Özetle demek istiyorum ki, kedinize British Shorthair bir eş bulsanız ve yavrusuna bir kopya düzgün kalıp geçmesini garanti etseniz bile sizin kediniz Scottish Fold'un ona bozuk kalıbı vermeyeceğini bilemezsiniz. Bozuk kalıp da yavruya geçerse hastalığın derecesini çok farklı bir yelpazede değişkenlik gösterecektir. Yelpazenin neresinde olacağını belirleyemezsiniz.

Son olarak şunu söyleyeyim. Benim kedim sağır bir Ankara kedisi. Yanlış çiftleştirmenin kurbanı. Sokakta hayatını sürdüremez. Evdeyse hiçbir zorluk çekmeden yaşıyor. Buna rağmen kedimi kulakları duyan bir kediyle çiftleştirmedim. Eğer bir yavru bile sağır olursa ve sokağa düşerse vicdani sorumluluğu çok ağır. Yapmayın, her gen sonraki nesile aktarılmak zorunda değil. Herkes soyunu devam ettirmek zorunda değil.

Tutturmuşlar sebze de sebze. Sebzeye takmışsın sebzeden yürürüm genetiğin mantığını anlarsın diye verdim o örneği de sen tabii anlamak değil kavga kazanmaya çalışıyorsun. Sen sormuşsun kedinin faydası nedir diye faydası manevidir bunu cevabı budur. Ben kedime fayda gözüyle bakmıyorum ama sorarlarsa bu hayvanın sana hiç mi faydası yok diye bunu sayabilirim. Kelime oyunu yapma bana. İnsanlar genetikle oynamış ve oynamaya devam edecek. Kusur kelimesinin genetikte yeri yoktur üzerinize külliyat attırtmayın bana burada. Sen bugün kusurlu dersin, yarın bir işe yaradığı ortaya çıkar ya da kendini doğrulayan kehanet misali kusurundan doğan bir bypass mekanizması o canlının doğada yaşama olasılığını arttırabilir örneğin orak hücreli anemiye sahip olan insanların çeşitli ciddi parazitlere bağışıklığı olması gibi. Ben hayvanımı canım gibi seviyorum ve çiftleştirebileceğim halde kısırlaştırdım ancak çiftleştirmek isteyenlere de zerre laf etmem ben de buna karşıyım biri bana fikrimi sorsa kısırlaştırma derim adam fikir sormuyor eş soruyor çıkıp bunun altına böyle yazarsan gelir muhaliflik yaparım. Havuz medyasını niye kullandım her yerde çıkıp eleştriyorsunuz tek bir ağızdan konuşmayı, tek bir ağızdan konuşmaya da devam ediyorsunuz. Lütfenmiş yazıyı okuyunmuş. Pasif agresif tutumlarla cevap yazıyorsunuz.

ThomasJefferson,

"Scottish Fold'u yakın geçmişinde scottish akraba olmayan bir cinsle çiftleştirmek canilik falan değildir. Kedi sağlıklı doğar. "

bu dediğinin kaynağı nedir mesela? sen 2 tane sağlıklı scottish tanıdın diye hepsinin sağlıklı olması mı gerekir? son yazdığın zırvalardan bahsetmiyorum bile. sen ister kısırlaştır, ister kısırlaştırma, istersen de kısırlaştırmayana üretsin diye cesaret ver ama yalan yanlış bilgi verme ya insanlara.

Oral Hücreli Anemi (OHA) sıtmaya doğal dirençlidir yani dayanıklıdır. Buna itirazım yok.
OHA'nın diğer avantajları şöyle:
-Kansızlık (Çarpıntı, yorgunluk, halsizlik)
-Sarılık
-Enfeksiyonlara yatkınlık (Osteomyelit yani kemik enfeksiyonu efsane)
-Otosplenektomi (Dalağın kendi kendine işlevsiz kalması)
-Sekestrasyon krizi (Damardaki kanın organlarda göllenmesiyle sanki litrelerce kan kaybetmiş gibi şoka girmek)
-Vazooklüziv krizler (Önemsiz etkenler karşısında bile çok şiddetli ağrıya sebep olan damar tıkanıklıkları yaşamak, morfinle bile ağrıların dindirilememesi)

Dolayısıyla bir OHA hastasına gidip de "Avantajı var ya, sıtma olmuyorsun. Acısına katlanacaksın." dersen
küfür yersin. Scottish Fold'a "Kulakların düşük ya sevimlisin. Acısına da katlanacaksın." diyince kedi konuşamıyor ama aynı şeyleri içinden geçirdiğine eminim.

"Scottish Fold'u yakın geçmişinde scottish akraba olmayan bir cinsle çiftleştirmek canilik falan değildir. Kedi sağlıklı doğar. "
Bunun saçmalık olduğunu uzun uzun yazmıştım. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

Son olarak külliyat sende kalsın. Yanına İngilizce-Türkçe sözlük al. D harfini bul. "DEFECT" kelimesine bak. Karşısında "KUSUR" yazacak. Oradan "DEFECTIVE GENE" nedir, "GENETIC DEFECT" neye denir çıkarırsın diye düşünüyorum. Sen de haklısın tabi, temel kelimeleri bilmeyince külliyatı okumak çok zor olmuştur. Yukarıda ben Türkçe olarak özetlemiştim. Oradan faydalanabilirsin. Pasif agresif kelime dağarcığına iyi bir ekleme olmuş. Sözlük vesilesiyle birçoğunu daha ekleyeceğine inanıyorum.

Senin uc hayatinda ugrassan ogrenemeyecegin kadar genis kelime haznem vardir gerek ingilizce gerek turkce. Rahat ol.

Ben dememisim ki OHA super bir sey. Bazen hayatta kalmasina yarayabilir ve bu gen negatif de olsa yasayabilir demisim bunu da biz kestiremeyiz bazen bu tarz sendrom ya da genetik degisiklikler canlinin digerlerinden 10 gun bile fazla yasamasini saglayarak tercih edilebilir olabilirler. Otur biraz gen falan arastir. Dawkinsden basla dili daha hafif.

Teşekkürler fakat sağdan soldan "gen falan" araştırmama gerek yok. O genleri laboratuvarda araştırabilecek kadar eğitimini aldım.

Sözlük faydalı olur demiştim. D harfini okumaya devam et. Bak Dawkins'i de öğrenmişsin :) Hayatta başarılar.

Güzel bence.

muazzam bence.

Ben de milli duygulardan bağımsız olarak bayağı beğeniyorum.

Larda yüzen Alsancak ne demek?

şu anki bestesi ile Türk İstiklal Marşı dünyanın en iyileri arasında ilk sıradadır. ardından sovyet marşı ve çeçen marşı gelmektedir.

bestenin ne olduğunu bilmeyen sığırlara sormuyorum diye not düşseydin keşke.

Beste ayri olarak cok guzel. Mars ayri olarak cok guzel. Ama bu beste bu marsa uygun degil. Niyet okumaktan hoslanmam ama bunu dillendirenlerin niyetinin bu degil, yeni devlete yeni mars oldugu inancindayim.

Prozodi problemi vardır (nim milletimin , tüten en son ocak o be)

Lakin “izmir’e giren türk atliları düşünülerek” yapılan bestenin ve “ilk dizeleri duvarlara kanla yazılan” şiiri ile tüyleri diken diken eder.

Önce şiiri içselleştrip okununca ne prozodi dinler insan ne bişey..

Maç önceleri , pazartesi ve cuma törenlerinde anlamını yitirttiler yıllarca.

Olimpiyatlarda altın alan bir sporcumuz için çalınınca da fena eder misal.

İlk bestelenişi aslında daha hızlı imiş ama plak teknolojisi yüzünden yavaşlatılmış derler , youtube’ta iki katı hızla dinleyince daha değişik oluyor. Hatta 1-2 dönem önce buna benzer bir çalışma vardı Cb senfonide...

Bence çok iyi değil ama kötü de diyemem. Yani karizmatik diyebilecegimiz bir tonda ama çok daha üst düzey milli marş melodileri de var. Bi kere marşi söylemek baya zor ve ikinci kitada artık sıkılıyorum ben söylerken.

Ben sovyetler, abd, kanada ve kazakistan marşlarini seviyorum. Fransa da güzel mesela. Yani çoğu ülkenin marşı kaliteli zaten, bizimki öyle ahım şahım gelmiyor.

Ama değişmesine de kesinlikle karsıyim, bu haliyle kalmalı, çünkü iyisiyle kötüsüyle milli marşın bestesi modern cumhuriyet bestecilerinden zeki üngör'e ait ve Cumhuriyet geleneği açısından önemli.

Tabii ki.

Ölüm şekline göre. Üzücü bi şekilde öldüyse evet ama normalde hayır.

duruma göre;

özel jette düşüp ölen kadınlara bir saniye üzülmedim

dilek özçelik'de ağladım, çok çok üzüldüm.

üzülüyorum. ölüm konusunda metanetli olmaya gayret ediyorum. tabii ki çok acı bir tecrübe ama "sonunda hepimiz öleceğiz"i kabullenmeye, kendi hayatıma odaklanmaya çalışıyorum. gelgelelim geçenlerde davide astori öldüğü gün oturup ağladım, çok canım sıkıldı. özellikle de böyle gencecik, sağlıklı, ailesi, küçük çocuğu falan olan insanlar aniden ölünce çok üzülüyorum.

Hayatımda fotosunu görmediğim birine bile üzülüyorum.

Üzülmüyorum. Bazıları için belki şaşırabilirim ama başka bir duygu uyandırmıyor.

üzülüyorum.

tanıdıklarımın bile tamamına üzülmüyorum. çoğu için tepkim "hmm kötüymüş ya" olur/oldu.

@aksach +1 dilek öldüğünde içim yanmıştı.

onun haricinde daha çok ölen kişinin çökmüş bir yakınını, özellikle eşini gördüğüm zaman çok duygulanıyorum.

üzülüyorum. bir defa saatlerce ağladım.

Duruma ve kişiye göre değişiyor.
Genel olarak intihar edenler için üzülmem kendi tercihleri olduğu için.

Üstte verilen örnek üzerinden gideyim;
Dilek Özçelik için de çok üzüldüm düşen jette ölen insanlar için de üzüldüm.
Mesela Yazıcıoğlu öldüğünde herkes çok üzülürken ben hiçbir şey hissetmemiştim bugün de benzer birine benzer bir şey olsa hiçbir şey hissetmem.

Su ana kadar olumune uzuldugum bi insan olmadi. Iskence ile aci cekerek olenlere uzuluyorum tabi. Ama bende oyle bir kahrolma durumu filan olmuyor.

Tanımamaktan kasıt hakkında hiçbir şey bilmemek mi? Öyleyse üzülmüyorum. Yakınlık hissetmediğim birine üzülmem mümkün değil.

üzülüyorum özellikle işçi ölümleri ve kadın cinayetleri dikkatimi çekiyor, tanımasam da üzülüyorum.

Tanıdığım ve baya baya nefret ettiğim biri öldü geçenlerde. Ölüsünü bulamadılar hatta. Çok üzüldüm kahroldum. Boktan bir insan da olsa böyle bir ölümü haketmedi.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, + 1

bazen, "asıl ona üzül, yok asıl şunlara üzül" diyen tipin olduğu karikatürdeki gibi hissediyorum.

Evet, hatta gereksiz yere fazlaca üzüldügüm durumlar da oluyor maalesef. İnsanı geçtim herhangi bir canlının ölümü beni oldukça etkiliyor.

kalanlara uzulurum; oleninse belki olum sekline...

evet üzülürüm.

www.youtube.com

tey tey

fifa 99 geldi direkt aklıma.

Fifa99

Bi sarki vardi fifa99 da simdi adini hatirlayamadim kadin hassansas diyordu sanki :) cocukken oyle zannederdim. Bayagi yaslandik reis ya. Bi is icin liselilerle takildik bi hafta filan da biz baya yaslanmisiz.

ilk hazırladığım track cd deki parçalardan biriydi

bunu hatırlayanların yaş grubunu çok merak ediyorum yav. abim benden 10 yaş büyük idi, ondan maruz kaldığımdan mı biliyorum bunları yoksa benim kuşak da biliyor mudur bunu.(93) soruyu soran kardeş, yaşın kaç?

En önemlisi ev, bok gibi paran yoksa ev al. araba zaten değer kaybeden bir şey. ev ise tam tersi; sürekli değer kazanır. hiç arabaya binme ya da çok kötü bir arabaya bin ama mutlaka evin olsun.

Araba al bir süre kullan sat ev al

siz bu paraları nasıl kazanıyorsunuz ya?

Bende fakir halimle ev diyorum.

Ev

ev

Ev, değerini kaybetmez.

30 yaşında mercedese binmeyip 45 yaşında mı binecen git al mercoyu.

ev.

nakitte kal ikisi de ölü yatırım bu aralar.

Hayalin Mercedes, alacak paran da var ama bunun yerine 30 yaşında yatırım olarak ev düşünüyorsun öyle mi? Epey saçma. Araba al, hayalin gerçek olsun, sonra gerekirse satar eve yönelirsin.

ihtiyaclarin ve beklentilerin neler ? ona gore dogru karari sen vereceksin zaten

benzer durumdayım. zor bir ikilem. aile planı varsa yakın zamanda, ev daha doğru bir seçim olur. o cepte. yoksa eğer zaten hangi hayalimizi gerçekleştirebiliyoruz ki deyip araba diyorum. haftaya yazlık lastikleri taktırmak için bayiye gideceğim. servis alt katta, satış üst katta. üst kata çıkmaya korkuyorum, kendime hakim olamayıp lastik değişmeye gidip arabayı değiştirmemek için. yine de şimdiden hayırlısı olsun.

araba

Ev her zaman iyidir. Ancak nakit bulundurmak bence su an daha akilkica. Anladigim kadariyla ikisine de ihtiyaciniz yok. O zaman ikisini de almayin. Bence yatirim yapilacak bir donem degil.

bir süre sonra sıradanlaşır araba, ev.

Ev

passat segmenti, 30 yaş civarı, bu kadar gizlilik anonim olduğunuz bir yer için fazla değil mi?

cevap ev

Maalesef ev

araba özel olarak iş sebebiyle para kazandırmıyorsa, ev.

100 hindistan rupisi anca eder.

Hocam bu bilgisayar ancak soba olarak kullanılır.

Eskici 5-10 lira atar.

çok öldürdünüz:
www.amazon.com
www.amazon.com

Amazon bağlantısıyla boş yere kendini avutma dostum, yukarıdakiler haklı internete girmek için bile az o bilgisayar.

7. nesil i3 işlemci silkeler seninkini, kalan 15 dolarla da çerez alırsın: goo.gl

Bir yere bağışla bence. Birileri bilgisayar öğrenir, paint'te takılır, solitaire oynar en kötü.

Dalga geçmeyin.

amazon fiyatlarının yüksek olması, o parçaların artık üretilmemesinden kaynaklı. parçaların endüstriyel vb. yerlerde bire bir ihtiyaç olmadığı sıradan bir kullanıcı için o paraların yanından geçemezsiniz. benzer işlemci 2005 yılında bende vardı.

müteahhit kaçabilir ve o ana kadar yaptığınız ödemeler buhar olabilir.

Sizin alacağınız daireye, müteahhitlerin 'nasıl olsa o daire satıldı' diyerek pek fazla üstüne düşmediklerini duydum. İnce işçiliklerde diğer daireler gibi özenmeyerek, işçileri ve yapılan işi fazla takip etmiyorlarmış.

ailem aldı yaklaşık yirmi yıl önce. ev hâlâ bitmedi. müteahhit hapiste. herkes herkesle davalı.

Teoride hem alicinin hem saticinin yararina bi satistir. Ancak pratikte; yukarida da deginildigi gibi, muteahitin kacma olasiligi var. Tanidigin, bildigin adam dahi kacmasa da, iflas edip tamamlayamayabilir.
Isin ozu; herkesten alinmaz. Arastirin, sorusturun, bilenlere sorun. Ikna olursaniz alin. Yaptiginiz nihayetinde ticari bi is. Her ticari islemin bi riski vardir. Ve yeterli arastirma neticesinde alinabilir bir risk bence dusundugunuz.

Ben de öyle düşünüyordum uygun fiyatlı olduğu için. Hatta geçen sene bir müteahhit ile görüştüm.(Plastik kapı, pencere işinden müteahhitliğe...) Fiyat olarak bütçem yetseydi alırdım. Çünkü eve girenler memnun olduklarını söyleyip olumlu yorumlamışlardı. Başka bir ilde oturan arkadaşım, ev için para yatırdıktan bir sene sonra peşin verdiği 120 bin lira parasının üzerine soğuk su içti deyim yerindeyse. Adam üzerinde neyi var neyi yoksa sağa sola devretmiş. Mahkeme süreci başladı dediğine göre. karı koca öğretmen. Ama para gelse bile yaşanan stres üzüntü hiç bir şekilde yaşananları unutturmayacak. Ben de onları görünce vazgeçtim temelden daire almaktan.

turkiye'de eger insaati baban, kardesin ya da cok yakin bir akraban gibi icini disini bildigin biri falan yapmiyorsa buyuk risk, kumar.

Sayılmaz canımmmm hiç sayılır mı?
Aynen devam et. Ama 1000 yetmeyebilir kıza, biraz arttır. Elini korkak alıştırma.

Bensiz yapamıyor kız demişsin ya bende olsam sensiz yapamazdım :) Koşarak uzaklaş kardeşim.

yahu güldüm trollük mü yapıyorsun gerçek mi anlayamadım valla.

Tabi ki kullanıyor 2 ay sonra 1 gün geciktir parayı bak neler söylüyor.

bence troll.

Serin hikaye kardes.
Ama bence ona 20-25 gibi gitmesi lazim.

akbil ve sodexo da verseydin, yapmışken tam yap karşim, nasıl sevgilisin, kınıyorum seni

paran için kullanmıyor paran için seviyor o yüzden sevmiyormuş gibi sinyal alamıyorsun. para yedirmeyi kes bi de öyle bak.

evlenince bunu her erkek yapıyor eheh

yol yemek ssk performansa bağlı primde ver. bunlar olmadan çok durmaz o sende.

Ayrıl coco.
Yok bu o değilmiş pardon.

i.hizliresim.com

Erkek halimle gerekirse kızdan ayrılırsan ben sevgilin olurum diyorum.

Kullanmak ne az kelime resmen enayi yerine koyuyor.

"bende olsam sensiz yapamazdım :) " +1500

Hahahah iyi güldüm valla ya :)

Gerçekten gökten akıl mantık yağsa şemsiye açacak tip var sizde. Böyle devam.

Ne hayatlar var be.Birak kiyafet aldirmayi 100 tl borc isteyemem sevgilimden. Baskan arada evlilik yok bisi yok,napiyonuz siz ya? Hadi arada hediye babında bişiler alırsın da bu baa abartı olmuş.Yavastan kes bakalim muslugu sevgi devam etcek mi?

Ayda 1000 1000 arabaya girsin kız, dökülen paraya acıdım valla

Ahaha aynen devam. Şu durumda her şey müstahak görünüyor.

ah benim saf hemcinsim.

doğru tahmin etmişsin. seni kullanıyor. zaman kaybediyorsun.

kızla alışverişe çıkmayınca arkadaşlarıyla çıkacak büyük ihtimalle çünkü başkasından fikir almadan alışveriş yapamıyor anladığım kadarıyla.. bu durumda yanında hesabı ödeyecek biri olmadığı için yediğini, içtiğini kendi ödeyecek. üstüne alışveriş de eklenince 1000 lira yetmez. maaşa, harçlığa, kızın aylık kullanma bedeli neyse adı işte ona 1000 lira + yemek şeklinde düzenleme yap bence.

Yol harcırahı ve aylık setcard da yükle sen de onu elemanın olarak kullan. Maaş boşa gitmesin :)))

Hayır be, nerden çıkartıyorsun böyle şeyleri. Ritüel ilişki süreçleri hep bunlar herkes bu yollardan geçti. Ne ayıp şey bunları konuşmak.

aliexpressten çinli getirirsin direkt.

sigortasını ödemeyi unutma dostum

Muamelem iyi degildir herhalde emin degilim ama kiz arkadasiniz olarak nisan basi baslayabilirim.

Merhaba. Aylık geliriniz ne kadar? Bir noktada bu da önemli. 50bin mi 2200mü?

Kız kötü niyetli o kesin ama acaba ne kadar kötü niyetli?

Ben hesabı ödemeye yanaşmayan hatunla yollarımı direkt ayırıyorum

süpersin dostum. sigortasını yatırmayı ve araba kiralamayı unutma. ayrıca bireysel emeklilik hesabı aç ve her ay düzenli olarak para yatır.

trolse komik, gercekse daha komik :)

tüh sigortasını unutma demeye gelmiştim benden önce yapmışlar espiriyi :(

Sen de bana aylık bin lira bağlasan ben de seni seviyormuş gibi davranırım.

yol+yemek var bi de sigortasını yap tamam olsun. :)))

trolse komik, gerçekse daha komik cidden.. vay arkadaş..

aylık 1000 tl'ye sarılıp uyumak fazla değil bence.

Agir troll.

düşündüm de yok troll mu:)

Soru belki troll sorusu ama tepkiler tam bir ikiyüzlülük örneği

+1 for day to break
Ayda 1000 liraya gezme dolaşma, sarılma, sohbet etme, sinemaya gitme ve sarılıp uyuma çoook ucuz. Seksi katmıyorum bile.

Bir de karşısındaki öğrenci ile kendi çalışan halini karşılaştıran arkadaşlara tavsiyem: öğrenci halinizle karşılaştırın :)

Sonuç olarak yanında mutluysan ve keyif alıyorsan paranın hesabını yapma, kız seni kullansa da yapma

meriçlik çok iş zor arkadaşlar. herkese ikiyüzlü derken kendi verdiği cevaba bakmayan insanlara hitaben.

biraz param var deyip, buradan dusururum diye ne senaryolar boyle :D

aileler tanışsın söz keselim de, yanaşmazsa kullanıyor. yanaşırsa daa... sözü kesin bakarsın işte. sende hata, baştan ilişkini bunun etrafında kurmuşsun, şimdi de kuruntuya düşüyosun.

büyük konuşmak gibi olmasın ama kocam kişisinden bile makyaj/giyim ihtiyaçlarım için para istemek gururuma dokunur.

Mahalle arasi emlakcinin ev sahibi ile arasi iyidir. Yardimci olur. Kurumsallar da daha zor olur. Siz pazarliginizi yapin o konusur ev sahibi ile olmadi ev sahibi ile bulustugunuzda konusursunuz.
Ama 2200u 1700e dusurebileceginizi sanmiyorum. Yillik verseniz 1700e belki evet der.

olur. genelde biraz pay bırakıyor emlakçılar da.

ama 500 tl düşmez kimse kolay kolay.

Türkiye’de herkes ile pazarlık yapabilirsin

Ben kira miktarını direk ev sahibinin ağzından duydum. Emlakçım sağosun bir 150 lira kadar düşürttü. Fakat daha önceden konuşulup ayarlanmış bir şeyse bilemem. Gerçi böyle bir şeyin olmasına imkan vermiyorum, yan sokaktaki aynı ayardaki evlerin kirası daha yüksek.

Standart evler için pazarlık payı vardır ancak rezidans, site, lüks daire vs tarzı yerlerde pazarlık yapmaya çalışman o evin sana verilmemesine sebep oluyor. Bizzat yaşadım bunu maalesef.

kumarda sadece oynatan kazanır diye bir kumar mottosu var.

bahisten, kumardan gelir elde edilmez. yani denk gelir de tutturursan kazanırsın. ama bunu düzene bindirmeye çalışırsan çok fena batarsın. kumar batağına düşenler bu yüzden düşüyor işte.

çok zor değil, imkansız. kumarı bahisi falan eğlence için oynayın, para kazanmak için değil.

Tek maç sistemi olsa belki ama iddaanın şu haliyle düzenli gelir elde eden insan yoktur.

ekşi'de başlığı vardı bu konunun, orada bunu yapan insanlar vardı.

Birebir karşılaşmasam da böyle adamlar olduğunu söyleyebilirim. Tabi böyle iş için önce yine paran olmalı. Çünkü bu işten para kazananlar bizim gibilerin aylık kazançları Kadar parayı tek kuponda kullanıyorlar.

Bir kisi gordum sadece her hafta kazaniyordu. Sonra 1 kac hafta kazanamayinca topla kazandiklarini kaybetti ustune de batti. Sonra da intihar etti.

ben bahis oynamıyorum ama niye bilmiyorum twitterda birkaç bahis hesabı takip ediyorum. adamlar en en güvendikleri kupona bile kasa'nın %10'undan fazlasını basmıyor. Güven miktarına göre kasayı yüzdeleyip yatırıyorlar ve sanırım kârdalar. Ben öğrenci halimle yılda bi iki tane 5 liraya kupon yapıp yatıyorum :)

var. ama oldukça değişik bir şekilde oynuyor bu yapan arkadaş. detayını öğrenince yazarım ama kabaca şöyle bir yöntemi var. yasal olmayan bahis siteleri var bilyorsundur adlarını. para yüklediğinde sana bir de bonus veriyor. iki farklı siteye eşit miktarda para yüklüyor. sonra aynı maça birinden alt birinden üst oynuyor. maç zaten illa alt ya da üst biteceği için biri tutuyor biri yatıyor. bonus muhabbeti sayesinde illa karda kaldığını söylüyordu ama oldukça cüzi bir kazançtı.

Evandro roncatto, o dedigin 100 tl veya, 200 tl olur ancak. Sonucta sinirsiz sayida bahis firmasi da yok.

Var.
Ben surebet yaparak duzenli kazandim lakin belli rakamlardan sonra limit yedigim icin devami gelmedi.
Soruya geri donersek bahisten duzenli para kazanmak icin burdaki kamillerin ezbere dedigi gibi kasa kazanir mantigini bir kenara birakarak bahisi bir kumar degil de bir yatirim araci olarak dusunursen pekala guzel paralar kazanabilirsin.covers.com da takip ettigim profesyonel bahis yatirimcilari var.yillik duzenli olarak sermayelerini yuzde 60 70 lere tasiyan insanlar.bu sekilde kazanmak cogu insana ugrasli ve az geldigi icin bir an once kazanip zenginlik hayalin kurdugu icin kazanamiyor.tabi bahis firmalari da onem arzediyor bizim ulkedeki firmanin amaci cebinde ne varsa almak.disarida bu isler profesyonel olarak yapildigi icin insanlar bunu bir yatirim araci gibi gorup bahis yapabiliyorlar.

Bizim bakkalin oglu. O siralar 17 18 yasindaydi. Bence kendisi salakti. Gozumun onunde oynadigi kuponlardan aylik birkac milyar topluyordu. Kaybettigi kupon olsa da ay sonunda kesinlikle kardaydi azimsanmayacak bi oranla.

On not: kediyi tam anlami ile sahiplenmedim. Bahcemde baktim uzunca muddet.

1) ensesinden tutup getirdigim de, oldu cevredeki insanlarin kucagima biraktigi da, kendisi pesime takilan da. Annesinin altindan almayin kafi.

2) once aldim sonra ust komsu veterinere goturdu. Bence pasa keyfiniz bilir. Internetteki ilanlardan nedense hoslanmiyorum. Siz bilirsiniz.

3) valla tecrubesiz diyorsunuz da at beslemiyorsunuz o kadar da zor degil. Yetiskin size alismayabilir. Ama yavrunun da size alismamasi olasi. Bence ilk etkilesim onemli. Ikiniz de birbirinizden hoslaniyorsaniz yasin ne onemi var.

4) kopek icin ilk kopek disi olmali derdim de kedide bilemedim. En iyi anlastigim kediler disiydi.

5) hicbir fikrim yok. Hic kedi icin veterinere gitmedim.

6) ucuz seyler ya gozunuzu korkutacak bir masraf degil. Simdi tam bilmiyorum hepsiburada'dan bakabilirsiniz aslinda.

7) hic kisirlastirmadim.

8) sizi begenmeyebilir. Sizi bir mendil gibi kullanip bi kenara atabilir. Sizi otel gibi kullananilir. Kedinin pasa gonlune kalmis. Bu konuda sizin bi insiyatifiniz yok. Gitme isterse gider.

9) kimisi sikilir kimisi sikilmaz. Ama gene de cok uzun saatler degilse sorun olmaz. Tv radyo acik birakabilirsiniz.