benim gordugum tum kopekler hizli hizli nefes aliyor, biraz naif bir insan olabilir misiniz

köpekler dillerini dışarı çıkarıtıp hızlı nefesler ile dillerindeki nemi soğutup serinlerler. gayet normaldir gölgede de olsa vucut sıcaklığını dengede tutmak için devam eder. iştahı yok bitkin ve su içmiyorsa rahatsız olabilir.

Pek naif sayılmam aslında ama sıcak köpek yerine bana çarpmış olabilir. Zira şuan dışarıda ve iyi görünüyor, su falan da içmedi. Belli ki serinlemeye ihtiyacı varmış.

Vallahi baskan bizim alaman iti kara kista kombiyi yaktigimda gotunden soluyordu. Kombiyi yuksek yaktigim gunlerde kopegi disari koyuyordum. Kulubede daha rahat uyuyor.

Umrumda dahi olmaz.

kaliteli ve tercih ettiğim bir marka ise umrumda olmaz. kalitesizse zaten işim olmuyordur :)

engeller. bariz karşı cenahtan demektir. bok yesinler, sevdiğim bi marka yok ama olsaydı asla almazdım. vergilerimizi yemeleri yetmiyor bi de cebimizde son kuruşu vermenin anlamı yok.

engellemezdi.

bir de üstteki arkadaş karşı cenah falan yazmıştı, cenah mı kaldı allasen?

almam.

başakşehir marka değeri olan bir kulüp olsaydı sorun etmezdim ama yerel ligde 2-3bin kişiye oynayan bir takıma sponsor olmasının arkasında siyasi bağlantılar ararım ve bakışım değişir.

başakşehir şl'de oynasa, camiası büyük bir kulüp olsa tamamen ticari yaklaştıkları için problem etmezdim.

yuzde 52 ekrem baba.

kaynak youtube videolari

Ekrem 49
Binali 47

Cok emin konusamiyorum ama Imamoglu alir diyorum yine.

Ekrem bey alır normal şartlar altında

Akpartinin icinden bildiriyorum. Iki sonuc var ellerinde. 0.7 ile eko onde. Ikincisi de 2 puanla eko onde.
Benim beklentim de 2-3 puanla eko.

yüzde veremeyeceğim ancak ekrem imamoğlu kazanır diyorum ve oylarının arttığını düşünüyorum.yani bu sefer aradaki fark daha fazla olacak.

valla secimlerden sonra bizi yepyeni bir gundem bekliyor soyle ki

muhtemelen imamoglu kazanir ama reis rahat birakir mi asla birakmaz

ne dedi, ordu valisinden ozur dilemedikce baskanlik yapamaz dedi, burasi hukuk devleti mi? (hayir), reis bu bos durur mu? asla durmaz, baskanlik falan yaptirmaz, demisti dersiniz. bu memlekette hunkarimiz ne derse o olur...

pazartesi seyreyleyin gundemi

Dayımın oğlu sarayda fotokopicibaşı erdoğanın önüne götürdükleri çıktılarda 1.5-2 puan var hep diyor. 1’e düşer 2.5’a çıkar fazlası olmaz. 48-50 gibi

51.2 47.9

imamson alır yazmamışım

Ortak giderlerden kat malikleri (ev sahibi) sorumludur. Kira kontratında kiracı ödeyecek diye yazmadıysanız sizden alırlar seve seve.

Kira sozlesmesinde o yaziyordur da. Ben soyliyim maksimum zararla cikarsiniz o isin icinden. Ciksin da evden sonrasi hayirli olsun

emlakkulisi.com

yani aslında kira kontratlarında aidatın kiracı tarafından ödeneceği sözleşme altına alınmıştır, kiracı bu borçtan zincirleme sorumludur, ancak kiracıdan tahsil edilemediğinde mahkeme aracılığı ille kat malikinden tahsil edilebilir. kat malikinin hukuki yolla ya da anlaşma suretiyle kiracıdan alma hakkı saklıdır.

Bir şekilde zora düşmüş biri değilse, çakal oluyorlar genelde. Bir şekilde ev sahibini kandırıp, giriyorlar. Mahkeme vs. derken 1-1,5 sene kira vermeden oturuyorlar. Mahkeme icra kararı verse bile, genelde üzerlerine bir şey olmadığı için o para tahsil edilemiyor.

Hukuki süreçleri yine takip edin ancak iyilikle çıkartmaya ve tutarları almaya çalışın. Yani kurtarabildiğinizi kurtarın. Değilse büyük ihtimal hukuki yolsan alamayacaksınız.


.

İcra takibi + tahliye davası gerek. Avukatsız yorucu olur

Yakin zamanda bogustum.
1.Kiraci ne is yapiyor ?
Maasli mi ?
2.kefil var mi, isi ne ?
3.kira sozl trh ne, sozlesme yenilendi mi
Tsk.

25 yıldır kadıköy’deyim burada hiçbir zaman her yer tertemiz ve steril olmadı fakat bu beni bu kadar rahatsız etmiyor veya bu şekilde gözüme batmadı hiç; sizin biraz abartıyor olma ihtimaliniz var mı acaba?

1 yil sislide cehape zihniyeti ile 1 yildir da galata da akp zihniyeti ile yasiyorum. Belediyenin zerre sucu gunahi yok.
Sisli de hergun belediye temizliyor kopuklu suyla sokaklari yikiyor copleri topluyordu. Yok arkadas. Sokak cadde heryer kopek pisligi kokuyor. Bu bir insanlik meselesi.
Ayni durum simdi galata'da gecerli. Belediye her saniye calisiyor. Ama insanlar cevreyi temiz tutma bilincinden cok uzak.

Bugün benzer şeyler aklımdan geçti.
Çok çeşitli bir şehir burası. İnsanların bilgi ve yaşam tarzları da farklı. Ancak temizlik gibi temel şeylere herkes eşit önem vermeli. Bu olmadığı için bir çok yer rahatsız edici düzeyde kirli.

Sorunu mültecilere bağlıyorlar yönerge demeyin ama sebep onlar. Herhangi islek bir caddede sabit noktada bekleyip izleyin

niye böyle bilmiyorum ama benim de merak ettiğim şey, başka ülkelerde de böyle üstü açık konteynerlerde, caddenin ortasında mı oluyor çöpler? bize mi özgü bu olay?

Geçen seçimden önce de İzmir çöp içindeydi niyeyse :) Her seçim öncesi bi şehir seçilip çöp içinde bırakılıyor belki de :)

allah yazdıysa bozsun +1

insanımız pis. çevre, sokaklar umurlarında değil. ellerindeki her çöpü etrafa bırakmak ülkemizde yaşam tarzı. ama edirneden öteye gittikleri anda "ulan ne kadar güzel yer, yerde bir çöp bile yok" en sık kullandıkları cümle...

mülteciler evet, bunda bir etken ama kusura bakmayın mülteciler öncesinde de sokaklarımız temiz değildi. arabayla giderken çöpü sokağa atan o kadar çok sığır var ki.

Bir süredir bende gözlemliyorum aynı şeyi, eskiden olduğundan daha pis, kağıt mendil, ıslak mendil, cips poşeti, naylon poşet vs. kaynıyor her yer. bilinçli olarak değil ama ağzı açık çöp bidonları ve ağzı bağlanmamış çöp poşetleri nedeni ile olduğunu düşünüyorum

geçen gün yürüyüşe çıktım gece, belediye çöpleri toplamış şu yere gömülü olanlardan, etrafı pislik içerisindeydi, bidonu yerden çıkartırken bir kısım çöp etrafa saçılmış, temizlemeden gitmişler. o çöpler rüzgar ile dağılacak vs.

Bir diğer sebebi de çok fazla sokak kedisi ve köpeğimiz olduğundan. Bunlar besin bulmak amacıyla etrafa bırakılan çöp poşetlerini açıp içindekileri dışarı çıkartıyorlar. Daha sonra rüzgar falan bu çöpler de dağılıyor.

çok kalabalık, her çeşit insan var. belediye tamam ama halk temiz tutmaktan uzak. en basitinden, sürekli yere tüküren insanlar görüyorum.

beyan edilen satış bedelinin %3'ü

Peki 200 bin değil de 50 bin beyan edebilir miyim?

Evin tapuda bedeli yazar. Sizin ev o kadar yoktur. Evin guncel degeri 200bin tel ise tapuda 40-50bin dir ojun degeri. Ona gore de yukarida belirtilen oranda bi vergisi olur.

Ederseniz sonra maliye öpüyor.

bi de şöyle bişey var

Tapunun bedelsiz devri harcı..

Gayrimenkullerin ve mülkiyetten gayri ayni hakların bağışlanmasında, kanuni mirasçılar dışında intifa hakkından, kuru mülkiyet sahibi lehine ivazsız feragat edilmesinde ve süreli intifa haklarında süre dolarak intifa hakkının sona ermesinde kayıtlı değer üzerinden Binde 68,31 oranında harç tahsil ediliyor.

ps : aile içi bedelsiz tapu devri için bu doğru imiş. yani evin kayıtlı değeri 100 bin tl ise 6.800 tl gibi bir rakam çıkıyor sanırım.

%3 alıcıdan %3 satıcıdan tapu harcı. illere göre değişen oranda da döner sermaye ücreti alınıyor antalya da 320tl küsür, istanbulda kaç bilmiyorum.

bedelsiz devir derken bağış kastedildi herhalde onun da harcı %6 bağışlayandan %6 bağışı kabul edenden + yine döner sermaye. net olarak denildiği gibi binde 68.31 evet.

zaten işlem yaparken mecburen belediyeden emlak beyan değeri alacaksınız. belirlenen beyan değerinden daha düşük bir fiyata satamazsınız, hadi oldu sattınız maliye farkederse cezalı olarak tahsil eder. Söylenildiği gibi siz 200bin diyorsunuz ama emlak beyan değeri muhtemelen çok daha düşük çıkacaktır.

mobilim editleyemedim, retorique +1
ben yanlış yazmışım dalgınlıkla : www.tkgm.gov.tr

@retorique özellikle sana çok teşekkür ederim.. sağolun arkadaşlar

Alamancilar'in hepsi donmek icin gitti. Hicbiri kacmadi, hicbiri gemileri yakmadi. Buna ragmen zaman gectikce kopamadilar. Yurda donmek cok karli ve kolay oldugu halde donemediler.
Simdi suriyeliler acisindan bakalim. Savas bugun bitse dahi; donmek kolay mi? Donmeyecekler. Zorla olmadigi surece hicbiri donmeyecek.

Dönmeyecekler +1

Donmeyecekler +1
Yıllar önce sinirdaki mayinlar toplanırken belliydi bu olayın sonucunun buraya varacağı.

türkiye'de geçici koruma statüsü ile duruyorlar(vatandaşlık alan 80 bin kişi hariç). geçici koruma statüsünü iptal ettiğin gün gitmek durumunda kalırlar.

hükümetin değişmesi lazım tabii önce.

suriyelilerin kendileri isteyerek gitmez. şu an sınır dışı edilenler nasıl sınır dışı ediliyorsa o yöntemle gönderilebilirler.

farlı bir klavye mouse ile denendi mi? klavyeyi usb'den takıyorsan farklı bir usb girişi denendi mi?

Baskan iki bilgisayarda win10 kullaniyorum. Oncelikle belirteyim cozumu bilmiyorum ama sorunu biliyorum. Wireless. Kabloluda dediginiz gibi birsey yok. Ama kablosuzda yapistiriyor.

@ayin yazari:

anakartta;

2 tane USB 2.0
1 tane USB 3.1 GEN2
4 tane USB 3.1 GEN1

usb girişi mevcut.

USB 2.0'da bunu yaşadım. önerin üzerine USB 3.1 GEN1'e takıp test edeceğim. olmadı elimde 1 tane başka kablosuz mouse ile 1 tane de başka kablolu klavye var. onlarla da denerim. ama (bundan sonrasını diğer arkadaşa yazdığım cevaptan takip edelim :) )

@allah yazdiysa bozsun:

güzel demişsin ama şöyle bir durum var. bir başka bilgisayar daha var. onda da WIN 10 yüklü. fakat donanımları bu yeni kasadan biraz daha düşük. ve orada sorunsuzca kullandığım kablosuz mouse ve klavyeyi bu yeni kasaya taktığımda bunu yaşadım. yani ikisi de windows 10, ikisi de kablosuz. hal böyle olunca bundaki problem wireless ise diğerinde de yaşamamız gerekmiyor mu aynı problemi?

ya bilader dükkan açıyorum diyosun, emlakçılık yapıyorum diyosun hala sorduğun sorulara bak. bilmiyorsan yapma ya da git eğitimini al, bu ne saçma hayat

Ekstra ne var merak ediyorum yoksa 2 ayda 7 ev kiraya verdim:))

Apartman yoneticileri ile gorus. De iste birsey olursa bize de haber ver sana da atesleriz birseyler de. Yoneticiler ve eskisi kadar kalmadi ama kapicilar. Kapici deyip gecme asil para bu cariklilarda. Senin kuramayacagin samimiyeti her turlu ev sahibi ile kurar. Paraya bayilir. Diger emlakcilarla da arayi iyi tut. Git bi caylarini ic. Napariz beraber artik ben de bi kardesinizim de. Ama 2 ayda 7 ev gercekten cok iyi. Nerede kiraya verdiniz merak ettim.

Hediye bardagi duruyor.
Cantamda eldivenleri duruyor.
Beraber bindigimiz tren biletleri duruyor. Fotograflar duruyor.

Kıyafet vs duruyor, giyiyorum çünkü :D onun dışında anısı olan özel hediye vs atarım, saklamam.

sen haksızsın ve sana laflar hazırladım

yok niye atayım, duruyorlar, kullanıyorum. hatta 12 sene önceki sevgilimin aldığı küpeleri bile hala kullanıyorum. o da benim çektiğim bir fotografı beğenmişti, bastırıp vermiştim, yıllar sonra evinde duvarına asmış olduğunu görünce çok mutlu olmuştum. özellikle son sevgilimden kalan çok fazla şey var, atmayı düşünmüyorum. anlam yüklemiyorum da evin/ofisin bir parçası oldular artık.

bence sen haklısın, senin durumunda olsam işime yarayanları atmam, sevgilinin yerinde olsam da atmanı istemem zaten.

Tişörte, bardağa çok anlam yüklemeye gerek yok ya. Kalabalık edenleri attım, işe yaranları kullandım falan öyle.

Maddi olarak iyi para edecek bi şey var. Satıp parasını yiyeceğim ama 1 yıldır duruyor öyle. Yakında satar parasını bi güzel yerim.

Bence esyalar sorun edilmemeli. Zaten o kisiler hayatımızın bir parcasıydı bir zamanlar, bizi biz yaptılar biraz da.

Bir tanesinden kalan tüm eşyalar, fotoğraflar, hediyeler durur. Diğerleri yok. Bana kalsa yeni ilişkim olunca bende kalmamaları gerekir, ailemin evinde tutarım, atmam. Ama düşününce karşımdaki kişi eski sevgililerinin eşyalarını saklasa hoşuma gitmezdi.

gereksiz kız tribi. elini veren kolunu kaptırır. asla taviz vermeyin. ben eski sevgilime böyle hakaret eden, eşya fotoğraf vb ile bana suçlamada bulunan tiplerden nefret ediyorum. beni sıfırdan formatlamaya çalışıyorlar ve bana güvenmediklerini gösteriyorlar.

Atmak, engellemek vs bana da anlamli gelmiyor. Görmek istemezsen atarsin, etkilemezse işine yariyorsa kalir, normal bunlar. Ama senin için anlam ifade etmese de onu rahatsiz ediyorsa ben olsam bunun için onunla kavga etmezdim, onu da rahatlatacak bir formül bulmak lazim. Böyle olunca eski sevgiliyi yenisine savunuyormuş pozisyonuna düşebilirsin, sana sacma gelsin ya da gelmesin..

Kitap verse kitabı mı attıracak sevgiln? Duruyorlar işte, kullanışlıysa kullanıyorum. Mal falan derim at derse herhalde ilerideki sevgilim.

Ha iç çamaşırı kalmıştır, onu atmanı istiyordur o zaman durum değişir tabi.

@her giriste
Mesela bardagi kabul ediyor da tisortu neden sakliyormusum giymiyorsam, kalmasi icin giymem mi lazim giyeyim o zaman dedim sfjs kavga cikti ^^

Kullanışlı kullanışsız farketmez atarım. Kendi bardağım kıyafetim var şükür. Saklayanları da asla anlamam.

Anladığınız üzere k.

Atmam niye atayım o da atmasın sorun etmem. Öyle şeyleri kıskanan insanla sevgili olmak istemem

Giymediğin tişörtü falan saklaman çok yakışıksız. Kullandığım şeyleri kullanmaya devam ediyorum ben de hediye olduğunu bile unutuyorum zaten. Ama ay bu da bir köşede dursun <3 olayı sevgili için rahatsız edici kabul etsen de etmesen de.

@lucid
Tişörtü neden saklıyorsun peki? Yargılamadan meraktan soruyorum

Haksız değilsin bence. böyle şeyler toplumsal dayatma, rol gibi üstleniyor insanlar üzerinde düşünmeden. "eski sevgilinin hatıraları saklanmaz, o yüzden yeni sevgilime arıza çıkarmalıyım"dan ötesini düşünmüyorlar, genelde insanların fikirleri tam olarak kendi fikirleri değil bu tür konularda, toplumsal olarak satın aldıkları fikirler.

Eşyalar bir şey ifade etmiyor diye savunuyorsunuz kendinizi mesela ama ifade etse ne olacak örneğin? insanız sonuçta, önceki sevgiliyle de güzel zamanlar geçirdik, inkar edemeyiz. Eski sevgiliye dönmek için çaba harcamak adına saklamıyorsak bu eşyaları, bu yeni sevgiliye sorun olmamalı. yani sürekli yeni sevgiliyi eski sevgilinin hatıralarıyla yoruyor ya da kıskandırmaya çalışıyorsak ayrı, o da zaten sorunlu bir davranış olur. Ama saklamakta, ya da işlevsel şeyleri kullanmakta sorun olmamalı. tarihsiz insanlar değiliz, yaşadıklarımızı yaşanmamış varsaymak komik olurdu. burada meyve parcacikli kadin+1

kıskançlık kontrol altına alınıp karşı tarafı incitmediğinde normal bir duygu, ondan ötesi ya tarafların kendine dönük özgüvensizliklerinden ya da karşılıklı sevgiyi ve güveni yeterince hissettirememekten çıkan arazlar. inekadam iyi bir şey demiş, insanlar birbirlerini sıfırdan formatlamak, sanki hayatları birbirleriyle başlamış gibi yapmak istiyorlar da, bu bir oyun değil ki, öncesini yok edelim. kimse kimseye baskıyla evinden eşyasını attıramamalı, insanlar ya da daha spesifik olarak bir sevgililik bağı olan insanlar olarak birbirimizin sahibi değiliz, olmaya da çalışmamalıyız.

Bir benzeri daha olmayan antika eşya değilse atsın. Bardak, kıyafet nedir ya hiç hoş olmaz bu durum. Hatıralarından, yarım kalmışlık hislerinden arınamamış kimseden uzak dururum. Ülkenin kadını erkeği gönül işlerinde gereken mental olgunluğa henüz erişmedi. İnsanımızı tanıyoruz.

Kesinlikle okumalısınız. İnanan da inanmayan da okumalı neyi kabul ettiğinizi veya reddettiğinizi bilmeniz gerekir.

Öğrendiklerimin çoğunun yanlış olduğunu,toplumdaki din denilen şeyin kuran ile yakından uzaktan alakası olmadığını gördüm. Kavramların içinin ne kadar boşaltıldığını gördüm.

Ben bir kısmını okudum okurken gözyaşlarımı tutamadım. O manevi haz yeter okumanıza hatta umarım manasını tam kavrayabilmek için tefsir dersleri alabilirim ileride

türkçesini okumamak saçma asıl arapça okumak marifet mi? ben şu an okuyorum gayet de memnunum, henüz müslüman olmasam da bana bir şeyler kattı.

Okudum ve ateist oldum, uzgunum. Ozellikle kadinlarin nasil musluman oldugunu anlamakta zorlaniyorum. Size ikinci sinif insan muamelesi yapan bir dinden beklentiniz fazla olmamali.

Hidayete erdim, aydınlandım, saçmalıklara şahit oldum. Herkese tavsiye ederim.

muhteşem bir kitap. isteyen inanır isteyen inanmaz, cevapları silinen bazı arkadaşlar gibi saygısızlık yapıp dalga geçmeseniz yeter.

kuran'ı türkçe olarak okumaya başladıysanız nacizane birkaç önerim var. kuran'ı bu kaynaklarla destekleyin.

bu adamın her videosunu izleyin. eksisozluk.com
www.kitapyurdu.com bu kitabı mutlaka okuyun.
www.youtube.com yaşar nuri öztürk'ün hulki cevizoğlu ve saba tümer'le olan programlarını mutlaka izleyin.
kafanızın karıştığı ayetleri google'da edip yüksel yazarak aratın.
hüseyin atay'ın kuran'a göre araştırmalar serisini edinin.

bunları doğrularınız olarak kabul edin demiyorum. ama en azından yukarıdaki insanların kuran ayetlerini en mantıklı yorumlayan kişiler olduğunu söyleyebilirim.

ben en son bakarayı okudum, en çok aklımda kalan şu oldu, Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır.

Okumalısın. Ama berrak zihinle okumalısın. Küçük yaştan bu yana sana öğretilenleri bir kenara bırakarak, ilk defa bu dini öğreniyormuşcasına okumalısın ki olası yanlış temeller algına perde çekmesin. Kuran zaten anlamamız için indirilmiş bir kitaptır, bu bir çok kez geçer. İlk muhatapları araplar olduğu için arapçadır. Arapçanın bir kutsiyeti yoktur. Musaya inen kitap musanın dilinde, isaya inen de isanın dilinde inmiştir. Bir de kuranı farklı meallerden tekrar tekrar okumanı tavsiye ederim. Bir yerden sonra ayetler arasındaki ilginç bağlamları farkedeceksin ve bu müthiş örgü seni kendine çekecektir.

Saçma sapan dayatılmış kurallardan ziyade dinimizin iyilik güzellik ve adalet temeline dayandığını gördüm, hoşuma gitti. Bence okumalısın ama üst üste çok okuma, arada aç sindir. Konu başlıklarına göre de mealleri bulabilirsin hatta

tefsirsiz anlaşılabileceğini düşünmüyorum.

Okur anlarsan ateist anlamazsan hoca olursun sen bilirsin kardes. Oku gitsin.

daha çok tefsir okumanı tavsiye ederim. yani ayetlerin ne zaman, ne için indiğini ve neden bahsedilip ne denmek istendiğini okumak.

aksi halde bi bakmışsın ortalıkta "ogur annarsan atayıst annamassan hoca olun hehavhav" diye gezer olmuşsun.

Bu ne saçma bi soru ya. Hayatını adadığın ve koşulsuz inandığın bi dinin bir numaralı kaynağını hiçbir şey anlamadan mı okudun hayatın boyunca? Tabi ki Türkçe okumak lazım inandığın dinin metnini. Bu Kutsal kitabı orijinal dilinde okuma fetişi bi bizde vardır bence.

Onun dışında hikaye kitabı gibi bi kitap bence. Okuyup ağlayanlar, çok etkilenenler neye göre böyle hissetmiş bilmiyorum. Araplar yazmış işte zamanında.

Bence Kuran öyle hemen Türkçe mealinden okuyalım anlayalım kadar basit değil. En basit bir dilde yazılan kitap bile tercüme edildiğinde bütünlüğünü vuruculuğunj kaybediyor.
m.dinimizislam.com

Bu tefsir okuyunculara da kılım, Allah kuran'ı anlaşılır yazmayı becerememiş, o herifler becermiş öyle mi? Bak şurdan...

"anlayasınız diye apaçık indirdik" diye ayet var.
tefsire gerek yok.
iniş sırası + 1

Baskan bastan baslayarak degil inis sirasina gore okursan bence daha iyi olur

iniş sırasına göre hazırlamış zaten yaşar nuri öztürk de. ben de öyle okuyorum.

Tebrik ederim,çoğu insanın yapmadığı şeyi yapıyorsunuz. Anlamadığınız yerleri işaretleyip geçin devamında cevabını buluyorsunuz veya bütünlük içinde anlıyorsunuz. Sorularınız olursa seve seve yardımcı olurum.

yıl olmuş 2020 hala gökten kitap indiğine inanan insanlar var. bide iniş sırasına göre diyorlar tee alllamm.

Bari içinizden biriside sonunu söyleyip spoiler falan vermesin tüm hevesi kaçacak garibin.

Oku oku açılırsın.

çöp kitaplar okuyup entelim diye gezmekten kat be kat iyi ve hayırlı bir iş yapıyorsun.
Allah kabul etsin.

Hayatında hiç kutsal kitap kapağı açmadan ateist olduğuna karar vermiş bomboş kafalı insanlardan olmadığın için tebrik ederim. Yasar nuri gibi gerçege en yakin çeviriyi yapanlardan birini seçtiğin için ikinci kez tebrik ederim.

Yukarıdaki dalga geçenler hayatında hiç okumadı. Onları takma:)

ben okuduktan sonra ateist olmustum. ciddiyim. tamamini okudum hem de.

yerinde durmayan kapı varsa önüne koyun olmadı araba tekerine takoz

e-mailine ve kullandığın hatta erişimin varsa apple müşteri hizmetleri yardımcı olabilir muhtemelen.

@iamnotarobot, valla 2. email girmemisim sanirim reset email'i de ayni icloud mail'ine giriyor. onun sifresiyle icloud sifresi zaten ayni :(

@vladimir, eyw hocam. model 5s bir de. masallahi var cok saglam alet.

Faturaniz varsa yardimci olurlar. Bizim ofiste de vardi bi ayfon ayni sizinki gibi. Faturasini da bulamadik. Ama bi arkadas dogubankta cozdurecegini iddia etti. Sonuc cozdurdu. Telefonu kullaniyoruz. Ama bu kadar imkansiz efsanesi dolasirken bu is nasil oldu ben de bilmiyorum. Hic kurcalamadim. Cunku ben bir apple hateboy um oh yeeee

maalesef elinden birşey gelmez, gelmemesi zaren ios, apple kalitesi. samsung olsa bizim burdaki muhittin abi 5 dk çözer. bu da kalitelinin kim olduğunu net gösterir

Cloud gaming aramasi ile bulabilirsin baskan

goldensa sorun olacağını sanmıyorum zaten dünyanın en tatlı köpek cinsi. başta travmadan dolayı korkabilir ama zamanla atlatınca koyun koyuna bile uyurlar.

Reis hic belli olmuyor ya. Benim alman coban itim de kedilerle cok iyiydi. Hatta bi kedimle koyun koyuna yatiyorlardi. Ama sokaktan bi yavru kedi aldim kucagima. Ben buna bakarim diye. Kedi kopegi gordugu gibi cilgina dondu. Kopegim hicbirsey yapmadi. Mal mal bizi izledi. Ama kedi cildirdi. Birkac aylik anca vardi kedi. Ust komsuya vermek zorunda kaldik. Birakin kopege alismayi ayni odada bile aklini yitiriyordu kedicik.

Babus m20 den cok memnunum. Rahat birbucuk gun gidiyor. Yogun gunlerde 2 gunu cikariyor. Telefondan baska beklentim yok.

M20 daha populer, ekrani biraz daha ufak ve en onemlisi bataryasi daha uzun gidiyo. Telefon alirken saticinin guvenilirligini de arastırın sikayetvar ile. Alternatif olarak asus zenfone max pro alınabilir, ki onun bataryası daha da iyi.

Rami de daha iyiymis

onun gibi olamaz, onun gibi olmak için tutku lazım,

ama hiçbir şey olamamak mümkün değil, odandan bile sehpa oluyor düzgün işlersen

Ahmet nesin var mesela. Aynı imkanlar ona da verilmiş ama o bambaşka biri olmuş. Artıgerçek de yazıyor hayat hikayesini okuyabilirsiniz

bir şey olmanın tanımı nedir, ilk önce onu yapmanız lazım, o kadar okuyunca elbette o kadar okumayanla bir fark olur.

aldığın eğitim hiçbir zaman tek başına yetmez, seni bu denli öne çıkartmaz
onun üstüne birde tutkuyla bağlanıp çok çalışmak gerek...

hiçbir şey olmamaktan kastında önemli?
yoksa acından ölen yok...

Para her turlu kazanilir, gunun sonunda onemli olan kendi kendinize kaldigimizda mutlu olmak. Mutlulugun da bu tur egitimle soyle alakasi var, kucuk dunyamizdan cikip bambaska hayatlar, alternatifler, fikirler gorup kendimizi daha iyi taniyoruz.

Bence eğitim sürecinden önce önemli olan insanın ilgisini çekecek, uğraşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağı bir ilgi alanının olması. Sonra bu ilgi alanında ilerlemek için mümkün olan en iyi okullarda okumak da büyük bir avantajdır tabii. Ali Nesin'in şansı bunu epey erken bulmuş olması. Ahmet Nesin'in kafası o dönemde daha karışık (ki çok normal)

Bir de, dört kardeşin hayatları bence epey trajik. Dışarıdan bakınca insan "lan baban Aziz Nesin, Kemal Tahir'e Kemal amca diyorsun, Avrupa'ya iyi okullarda okumaya gönderilmişsin" diyor ama bütün ailesi ve arkadaşları türlü türlü zorbalıkla uğraşıp durmuşlar. un'un dediği gibi Ahmet Nesin'in anılarını okuyun derim.

Ben hepsinin geldikleri yerlere büyük saygı duyuyorum. Benim ailemden ve çevremden o kadar insanın ömrü karakollarda, hapishanelerde geçse, hatta öldürülse onlar kadar ileri gidebilir miydim emin değilim.

Ali nesinin profesyonel yaşamını degerlendiremem ama politik ve sosyolojik fikirleri çok saçma ya da bir sebepten troll gibi takılıyor.

Cok calisirsa peygamber bile olabilir bence

merhaba. şansa bugün teketekte ilber ve celal hocaların dünyada eğitim ne düzeyde başlıklı programını biraz önce izledim. sizin sorunuzun cevabı 1:16:00 larda başlıyor.

---spoiler---
ilber hoca: eğitimde para, zenginlik önemli ama aileden bir yol gösterici olacak. hatta entellektüel olmak için 3 üniversite bitmesi lazım ama kisinin kendisinin degil. kendisi, babası ve dedesi. celal hoca gördü ve arttırdı 5 dedi. altaylı da dedesine "benden adam olur mu" diye sormuş, dedesi "sana bağlı değil benim babama bağlı" diye cevap vermiş. celal hocaya da babası "sen üniversite bitirdin ama daha ortaokul mezunusun çünkü benim ailemde ilk defa üniversite bitiren benim senin çocuğun lise, torunun anca üniversiteyi bitirmiş olacak" dermiş.

kendime ait daha farklı görüşlerim var ama rakı masalarında alçıya alacağım insanlar bulmam lazım.

Dishonored öneririm ben.

Firewatch(bağımsız)
Alan Wake
Gone home(bağımsız)
Grim Fandango :P
Mgs:5
Mass Effect Serisi
Portal 1-2
Nier Automata
Half Life 1-2
Bioshock serisi

Life is strange

dont starve, undertale, limbo, inside, little nightmares, Ori and the Blind Forest, machinarium,hollow knight, celeste, soma, skyrim, Brothers - A Tale of Two Sons, ac serisi...

"A Plague Tale: Innocence" ( (git: aplaguetale.com)

"Observation" ((git: observationgame.com)

"Observer" (git: www.observer-game.com)

burada önerdiğim oyunların hepsi bağımsız firmalar tarafından yapılmış ve dijital anlatımın(gerek görsellik, gerekse de senaryo olarak) sınırlarını zorlayan yapımlar.
bana kalırsa, bir bilgisayar oyununun sınırlarını aşıp, interaktif dijital sanat eseri olarak da değerlendirilebilirler.
evet, o derece iyiler.

soma
yıllardır oynadığım en güzel oyundu. ki her şeyi oynuyorum çıkan.

Spec Line: The Ops'un hikayesi ve kurgusu çok güzel.

mark of the ninja, basit ama kendine bağlayan bir yanı var. Bağımsız bir oyun.

Mafia 1
Gelmis gecmis oynadigim en iyi hikaye

kesin

off hem de ne biçim.

patladık zaten patatesin kilosu neredeyse 2 dolar

amerika değil ki burası 10 liraya patates alalım kaldı ki mayıs ayında yani.

mahfi amcaya göre patlamamız an meselesi; twitter.com

Dün annemle babam pazara gitti. 110 TL harcamışlar. Hiç de kayda değer bir şey yok oysa ki.

patladık bile

erdo satacak bir şey bulamazsa sctık..

ben reise ve damada guveniyorum, bizi duzluge cikaracakler elele. hedef 2023, dinledikce icimdeki umut daha da artiyor

twitter.com

Azizim, bana kalirsa batip batmamaktan da onemlisi; reiscimle bir sekilde gidiyoruz. Gerekirse emine hanim'in bileziklerini bozdurur bir sekilde gemiyi yurutur. O gemi de yurur ben eminim. Esas sikinti, reiscimden sonrasi. Iste o zaman, tezegi avucla yedigimizin resmidir. Sadece kendisinin bildigi, sadece kendisinin karar verdigi bir sistemden esas oglani cikarirsak; daha dikis tutmayiz. Iste o zaman acin turkiye'nin onunu.

bebeğim herkes sakin olsun. tencerenin düşünemeyeceğim hükümet yoktur. finitto bu bademler artık dükkanı kapatıyorlar. ülke battı. insanlar calisiyor ama açlık sınırı karşılığında çalışıyorlar. bi s*ke yaramıyor aldıkları 3000 maaslar dolayısı ile kasım'ı görmez bu ülke. erken seçim loading!

tencerenin düşüremeyeceği hükümet yoktur!

2023 geç bile 2020yi çıkaramayız.

abi tencereyle hükümet düşse ne olacak ki, herifler altyapıyı bitirip eldeki her şeyi sattılar. gitmeleri güzel bir başlangıç olacaktır elbette ama şu an geleceğimizi başkalarına teslim etmeden, imf'nin kapısına gitmeden, özgürlüklerimizden ve bağımsızlığımızın belki bir kısmından feragat etmeden nasıl devam edeceğiz? dış borç çok fazla, ödeyecek para yok. kesinlikle destek şart. ayrıca ben eminim ki "17 yıldır tayyip dedik ama artık yeter!11!" deyip hem yerelde hem de genelde akp karşıtı tavır takınacak olan adamlar acı reçeteyle karşılaşınca, 2-3 sene ciddi sefillik yaşayınca "akp'nin değerini bilememişiz" diyecekler sjfjsjfs.

genel olarak umutsuz değilim, yani olur da görürsem 20 sene sonrasının en azından kendi adıma güzel olabileceğine dair bir inancım mevcut fakat türkiye'de kendi parasını kazanmak zorunda olan bir öğrenci olarak önümüzdeki 3-4 senenin gavur tabiriyle tam bir SHITSTORM olacağını düşünüyor ve korkuyorum. 2001'de ben 7 yaşındaydım. reis sağolsun doların bir gecede iki katına zıpladığını göreceğim yine de herhalde. düşünsene yav. birken iki oluyo. 6'yken 12 olur. sıkıntı.

Ne batması yahu 2023'te süper güç olup dünyaya diz cokturecegiz.

Yeni nesil oyunlarin hicbirini oynayamiyorum sadece size has bir durum degil. Ancak eski ve yeni oyunlar arasindaki farktan degil artik buyumemizden kaynakli bu durum. Uzgunum ama buyuyoruz. Misal fm ilk gunden beri ana hatlari ile ayni oyun. Eskiden ne heyecanlanirdim oynarken ya da cikis tarihini beklerdim. Simdi eski pc de fm12 yuklu duruyor oyle kalmisim.
Isin daha da ilginci kendi acimdan sudur: babama eskiden cok sasirirdim. Babam galatasaray'in kalesinde hala taffarel var sanirdi 2010larda. Anlam veremezdim. Simdi fener'in beni en son heyecanlandiran forveti kezman. Cok sevinmistim. Buyuyoruz eskisi kadar baglanmiyoruz. Tuncay gidince cok uzulmustum. Rustu gidince bir yandan uzulmus ama icten ice de gurur duymustum. Boyle yani

yaşla alakalı. özellikle 30-35 den sonra bıçak gibi kesiliyor oyundan zevk alma. yıllardır sürekli oyun oynayan ben son 2-3 yıldır oyunlara tahammül edemiyorum. nostalji olsun diye eski oyunlardan biraz oynanabiliyor belki ama yeni oyunlar hiç sarmıyor.

sorun oyunlarda değil çünkü gençler deli gibi keyif alabiliyor. artık yaştan dolayı hem müzik zevki hem oyun zevki, hatta film zevki bile değişiyor.

30+ ve commodore ile bu ise baslamis biri olarak hevesim azalsa da anlattiginiz gibi hissetmiyorum ve gercekten iyi olanlari oynamamis olabileceginizi dusunuyorum. Hayatimda oynadigim en iyi oyunlardan bazilarini ps4te oynadim, last of us mesela ilk aklima gelen. Eskiden her oyunu zevkle oynardim ama artik genelde metascore’u 90 uzerinde olan oyunlardan zevk aliyorum. Deli gibi bekleme durumu cogu oyun icin yok ama oynamaya basladiktan sonra iyi olan yine oynatiyor bence.

Platform oyunları her yaşta keyifli o yüzden çekici gelmiştir. Steam hiç kurmadigim oyunlarla dolu. Arada finger death punch falan atıyorum. Yeni guzel platform oyunlari çıkınca onları oynuyorum ancak. Bir de hayatıma spor bisiklet kamp vb bir çok aktivite adapte edince pek zaman kalmıyor oyun oynamaya.

30+ olarak ben de var benzer durum. Bir süre ara vermiştim. Şimdi hevesim yok. Biraz FM oynuyorum. Belki biraz Fifa.. Yeni nesil her haltı o kadar çabuk kapıyor ki 15 yaşında veletlere yenilince keyfim kaçıyor :) Eskiden rakip tanımazdım. Ara verince çoluk çocuğun maskarası oldum :)

Sizin kadar olmasa da aynı durum bende de var. 98 yılından beri oyun dünyasındayım. Ama 2 yıldır rdr2 dışında beni kendine bağlayan ve zevk veren bir oyun olmadı. 3-4 yıllık online oyun maceralarımı oyundan saymıyorum sadece bağımlılık gibiydi o süreç. Sırf bu yüzden konsol ve oyun hesaplarımı satıp oyun dünyasından bile çekildim. Sadece arkadaşta nintedo wii var ve onunla keyif için arada new super mario bros, mario kart gibi aşırı keyifli oyunları oynuyoruz.

yazmamışım, yaş 27.

28 yaşındayım. Aynı dert bende de var. Artık yeni oyunları oynarken aldığım zevk Max Payne falan oynarken aldığım zevk kadar olmuyor. 2002, 2003 yılında PS1 ile oyun dünyasına dahil oldum. O zamandan beri de içindeyim. Artık yeni çıkan her 10 oyundan 7' sinin açık dünya olmak zorunda olduğundan mıdır nedir zevk alamıyorum. Hatta Gta V' yi bile görünce "Ne biçim Gta lan bu?" diye beğenmedim. Çünkü San Andreas efsanesinden sonra Gta V sönük geldi bana. Dolu dolu görünüyor ama bomboş resmen. Açık dünya oyunlarının hepsi böyle neredeyse. Her şey birbirinin tekrarı geliyor bir süre sonra.

Bu arada senaryoya da önem verilmiyor artık. Çok yüzeysel kalıyor. Bir de Battle Royale moda oldu. Senaryolu oyun çıkmaz oldu.

Diğer yandan artık oyunlar daha çok ergenler için yapılıyor. Onlarla da bizim oyun zevkimiz arasında dağlar var.

bende benzer düşüncelere sahibim eski oyunlar oyun gibi geliyor
gerçekleştikçe tat alamıyorum fazla hikayesi olan oyunlarda yorucu geliyor fazla kafa yormak zor geliyor. en basiti baha vereceksin silah ben Allah Allah deyip girişeceğim (serios sam gibi) yada ileri geri basit komutlarla oyunu çözmek istiyorum öyle suikastçi olup 2 gün kafa yormak bana oyun gibi gelmiyor.

oyunlardan ben de sıkılıyorum ama hepsinden değil.

yaş 32. sırf oyun oynamak için topladığım PC var. çocukken okulda aç kalıp paramla internet kafeye gider, yarım saat nfs 2 oyardım. rüyalarıma girerdi oyunlar. kulaklık yok bir şey yok. şimdi oyunlarda çok güçlü hikaye arıyorum, ses de olmazsa olmaz. witcher, metro gibi zengin hikayeli seriler dışındaki oyunlar -özellikle hack and slash- inanılmaz sıkıyor beni.

elbette eskisi kadar zevk alamıyorum. yapacak bir şey yok. yaş geçti.

edit: ama murat sönmez hala zevk alıyor oyunlardan :)

Yazmıştım ama ek olarak şöyle bir durum da var bence. Artık her şey çok hızlı tüketiliyor. Alternatif de çok. Biz eskiden bir oyundan zevk almak zorundaydık. Yoktu başka bir şey çünkü. Beklentilerimiz de ona göre şekilleniyordu muhtemelen. E bir de çocuktuk tabi. Kafamızda sadece eğlenmek vardı. Eğlenmek istediğimiz için eğleniyorduk. Şimdi hayatımızda başka başka sıkıntılar var. Tüm bunlardan sıyrılıp 1-2 saat oyunun başına geçtiğimiz zaman artık çok daha büyük beklentilerimiz oluyor belki de. Hayatın tüm stresini atalım istiyoruz. Eskiden en büyük derdimiz 3-5 gün sonra gireceğimiz bir sınav ya da yapmadığımız bir ödevdi. Şimdi çoluk çocuk sahibiyiz belki.
Bizim stresimizle birlikte beklentilerimiz de arttı. Sadece stres değil tabi. Büyüdük. 20 sene öncekinden farklı bir yerdeyiz. 30-35 yaşına gelince silahı alıp 3 adam vurmak eğlenceli gelmiyor :) Yeni oyunlar da artık çok yüzeysel bence. Çünkü hızlı tüketime uygun olmaları gerekiyor. Ayrıca hepsi birbirine benziyor. Böyle olunca da bize yavan geliyor doğal olarak.

Yeni isen caylakligin belli oluyordur. Dukkanin var mi? Giyimin kusamin kendini sunusun nasil? Onemli seyler bunlar, is bitirici bir adam gibi mi duruyorsun yoksa iki buklum mu takiliyorsun?

"Müşteride evde var ama insanlar bir türlü eşleşmiyor."

E senin isin bu eslesmeyi yaptirmak zaten.

bir emlakçıda komisyon usulü çalışıyorum aslında 10 günde bir ev kiralamak iyi ama son 6 7 müşterimde hep elim boş kaldı. Çok yırtık bir tipim ama acaba verdiğim evi şansa mı verdim diye düşünüyorum,

fazla yirtik gozukmek de kotu bu adam yalan soyluyor diye dusunulebilir o yuzden agirbaslilik ile yirtiklik arasindaki denge onemli. mesele karsindaki insanla bir guven iliskisi kurma uzerine aslinda bunun da teknikleri var psikolojik meseleler yani. adam sana gicik olursa / gozu tutmazsa cok iyi bir firsati bile bir bit yenigi var diye tutmaz / almaz. ama seni dost gorurse kendi tarafinda gorurse isin daha kolay olur. satis isi zor istir ogrenene kadar.

Kiracıların taleplerini beklentilerini iyi analiz etmek lazım, öncelikle sen ev veremediklerinin yerinde olsan gösterdiğin evleri tutar mıydın onu sor kendine, bir de kiracının tarafından ol her zaman ev sahibinin değil, ve kiracıya hissettir bunu.

Robokot +1

"Ağzı çok laf yapmak" sadece manita ortamlarında iş görür.
Annem mesela asla cok konuşan, malını çok öven, aşırı hürmet gösteren kimseden alışveriş yapmaz. Sonuçta bir lütuf değil para-hizmet/mal alışverişi dönüyor ortada. Hizmetini sunarken fazla kafa açmayıp kendinden emin duruş sergilemek(kendinden eminlik=bol bol laf değil kesinlikle) her zaman daha güvenilir bir intiba bırakacaktır.

Teknik açıdan ise 6-7 müşteriden elinin boş dönmesi hadisesinde problemin senden kaynaklı olduğunu "zannetme, bil" ev arayan insanların kaç secenek degerlendirdikten sonra karar verdiklerinin ortalamasini arayan istatistiki bir çalışmasi varsa eğer bunu incelemek, yoksa sosyal platformlardan emlakçılarla iletişim kurarak bunu araştırmak seni daha donanımlı yapacaktır. En azından analitik düşünüp bu yönde adımlar atmak gibi.
Misal sektör ortalamasinda kiralık ev arayan müşterinin ev tutmadan önce gezdiği ev sayisi ortalama 6-7 diyelim, bireysel hedefin olarak kendi hizmet sunduğun müşterilerde bu ortalamayı atıyorum 3-4'e indirmek eğer bu sektörde kariyer düşünüyorsan geleceğin için cok faydalı olacaktır.

Bir de bağlantı. En önemlisi. Hedef bölgenizdeki bütün küçük esnafla iletişim kurmak seni çok avantajlı bir konuma taşır.

Emlakcilikla uzaktan yakından alakam yok, soylediklerim genel hadiseler.

Mobil esit: "zannetme, bil" cümlesi yanlış anlaşılabilir. Şunu söylemeye çalıştım, iş hayatinda acabalara yer yoktur. Bir sorun olduğunu düşünüyorsan eger elle tutulabilecek şekilde analizini yapmak gerekiyor.

Sorun sendeyse de bil, sorun sende değil sektörel bir durumsa bunu da bil. Spesifik verilerle ama zanla değil.

Baskan zaman da kotu. Bizde de iki ev var musteri de var. Yok kiraya veremiyoruz. Sizde de sorun olabilir ama en buyuk sorun kiracinin umurunda dahi degilsiniz artik. Binlerce ev binlerce alrernarif var. Ustelik ortalik malum. Enseyi karartacak birsey yok. Nerede loser varsa emlakci oluyor. Sizin onlarin arasindan siyrilmaniz cok zor olmasa gerek. Kivirirsiniz isi. Ama daha kotu birsey soyleyecegim. Ortalik cok kotu ya. Maasli Isi birakip da boyle bir yol denemediniz insallah? Tanidigim bir emlakci intihar etti. Biri karisini kizini birakip, pavyon karisina kacti. Biri kocaeli'de hayvan bakma sevdasinda. Bir tanidigimiz muteahhit de dertten kederden oldu. Kolay gele

yani soyle emlakcilik biraz oluyor olabilir mi? zira benim acimdan yillardir ne ev alinirken ne de ev kiralanirken emlakcilik bir durum olmadi, sahipleriyle cozuldu olay, hala tam olarak ne avantaj sagladiklarini anlayabilmis degilim.

Insaat iscilerine bakabilirsin. Ben genc olsaydim gelir yapardim valla. 17-18 yasinda biri icin iki gun irgatlik yapip 300 lira almak super fikir. Ama simdikiler yapmaz.

6 metrekare yer dediğiniz yer yaklaşık olarak bir evin odası kadar bir yerdir. Emin misiniz?
300 TL daire başına mı bu arada?

Belediye ile görüş. Belediye yapıyor. Ücretsiz olacağını düşünüyorum. Ücret alsalar da makul olur.

300 toplam para. çok büyük bir yer değil zaten. oha daire başı 300 verse bi şekilde öğrenir kendim yaparım :D

ortalama bir salon gibi bişi işte :/

belediyeyi aradım özel mülkleri yapmıolarmış maalesef :(

Baskan cevrede buyuk bahcesi olan biri varsa onlarin calistigi bi adam mutlaka vardir. Bizim ofis kosuyolu ndaydi. Biz etraftan adam bakmistik. Sagi solu gozleyin mutlaka denk gelir. Apartman gorevlisi varsa yakinda onlardan da alet edavat varsa yardim alabilirsiniz.

yan sitelerin sparrmnaların görevlileri yapar tabii

keşke kendin yapsan, sıcak günlerde gayet keyifli işler,

Yan apartmanın kapıcısı veya apartmanı temizlemeye gelen kişiye söylesen iyi bir fiyatta anlaşırsınız sanırım.
O olmazsa amele pazarından herhangi bir işçiyi alıp getirsen sana mis gibi yapar bahçeyi, tabi başında duracaksın.

Ancak çim ekme işi biraz daha detaylı bir iş, mesela şu anda mevsimi değil. Çim ekmek için toprağı temizlemek, düzlemek, kaliteli toprak eklemek ve başlangıçta önemli bir süre düzenli sulamak gerekiyor, o iş biraz daha zor.

Jet motoru gibi bir ses var. Su borusu veya gaz borusu patlamış gibi. Bir kilometre uzaktan kapalı mekanda duyuyorum

Yaklaşık 15 dakikaydir kesintisiz sürüyor

Güvenliğe ulaşamadım. Ses halen tam gaz devam ediyor. Sanki basınçlı suyla araba yıkanıyormuş da dibindeymiş gibi ama bir-bir buçuk km uzakliktayım. İlgili mi bilmiyorum ama vadi sis kaplı

biyerde temiz su şebeke borusu patlamış olabilir. basınçtan dolayı fışkıran su sise neden olmuş olabilir.

Dogalgaz kacagi. Sabaha kadar arac giris cikisina kapali. Insan trafigini bilmiyorum.

mobile.beyazgazete.com


Dogalgaz hattı patlamış. İki saat sürdü bu ses

İlk kez duydum böyle bir şey. Çok saçmaymış valla.

Ben defterlerimde ediyorum.

İşle alakalı biryerlere gideceksem böyle kısa görüşmelere-kısa kontrollere ya da ofis dışındaki toplantılara. Yanıma aldığım defterlerin üzerindeki figürlere ve renklerine dikkat ediyorum.

Kırtasiye malzemesi sevdiğim için çalıştığım firma adına fazlaca defter kalem alırım. Allah affetsin, ya da patron; artık hangisi bu konuylailgileniyorsa

Carli is basinda diye carli'nin devam dizisini cekmislerdi. Orada ailelenin reisi kitapcida calisiyordu. Bir musteri de aynen sizin gibi kitanin daha acik renklisini ariyordu

Yok artık, böyle saçma şey duymadım.

Hayatta aklıma gelmezdi böyle bir şey.

Hayır dikkat etmiyorum. Ama arada sırada bir uyum denk geldiğinde de çokcuklar gibi seviniyorum.

bookstagram hesabı olan insanlar falan dikkat ediyordur bence. sonuçta olay kitap okumak değil kitabı fotoğraflamak. bir sürü aynı renk objeyle fotogrf çekiyorlar. niye kucağına koyup fotoğraflamasın mesela ?

uzun vadede arsa fiyatlarının yükseleceğini düşünüyorum ama kısa vadede bu durum pek öngörülebilir seviyede değil.

Uzun derken kaç yıl ?

Izmit icin konusuyorum.
Bir iki sene boyunca ciddi bir degisiklik beklemiyorum. Alici bulmak zor. Satici da dolar almis yurumus mark pesinden kosarken bu fiyatlarda satmak istemiyor. Ama param olsa sunu yapardim su siralar: misal adam 250bin filan cekmis. Arar 150bin var tiko para derdim. Sikismis birini bulabilirsiniz emmeeeeee o sikismis kisiyi sizin bulma olasiliginiz neredeyse sifir. Param olsa bn yatiririm su siralar arsaya. Ama basta dedigim gibi birkac yil boyunca satamazsiniz.

köy/yayla vs için antalya civarında 2 sene önce yatırım amaçlı 80-90 bin liraya bir dönüm alınabiliyordu. yolu, suyu, interneti, telefonu olan köyler. hepsi de yayla statüsünde turist çekeceği kesin bölgelerdeydi. şunu da eklemekte fayda var: 80-90 bin taban fiyatı. 1 dönüm yere 250 bin lira isteyen de vardı.

kur peşinde koşan, faiz limanına sığınan köylülerden sonra bu fiyatlar bir nebze düştü. "100 bin liralık arsa yerinde dursa seneye 125 bin lira olmaz. en iyisi faize koyalım seneye 125 olsun." düşüncesiyle köylüler de elden çıkarmaya başladı. ama kimse de almadı, almıyor. şahsen bizim arsamızın yanında bir arsaya 100 bin lira fiyat isteyen kişi illallah edip 60 bine kadar düştü. para mevduatta olmasa biz alacaktık, kısmet olmadı. bizim arsada 5 senede yarısı kadar değerlenmedi. ama yine de bölgenin durumuna göre (yolu kapandı, villa yapımları durdu) iyi arttı diyebilirim. yol açılıp yeni belediyeyle ruhsat işleri çözülünce şu anki fiyatnı ikiye bile katlayabilir. katlamazsa bile villa yapmak için ilk aldığımız dönemki fiyatının 3 katına satabiliriz. zarar hiçbir türlü yok.

bu işler biraz da düşürme işi. kimse zararına malını vermez. minimum karla satacak o biliniz ki. şahsen bizim arsa aldığımız fiyatından %50 belki de daha fazlası bir fiyatla satışa çıkar. çünkü acil ihtiyaç yok. keyfe keder. kimse de almaz.çünkü yatırımı olan, yatırım düşüncesi olan herkes bu yolu izliyor artık. düşürürseniz krizin ortasında da uygundur. düşüremezseniz ekonominin normal seyrettiği dönemde bile uygun olmayabilir. yola uzak, altyapı hayali olmayan, suyu olmayan yerlerde şu an 30bine bile arsa bulabilirsiniz antalya'ya 50 km uzaklıktaki yaylalarda.

arsa alma gibi bir niyetiniz varsa öncelikle ne amaçla aldığınız önemli. yatırım için alıyorsanız çok daha karlı yatırımlar var her bütçeye. ama malım mülküm olsun, yarın bi villa, ev yaptırırım belki o sırada değerlenir satarım diyorsanız şu an için alınabilir.

xephyr +1

duygusal değil de insani bir davranış.

kuğuya güldüm. Balkona yumurtlayan kuğu. Büyuk bi kuş kuğu. Bi bak internetten. bir sey değil. Saygılı davranmışsin kuğuya.

@velvetmorning

Şu anda 'face palm' yapıyorum sayenizde :D Hakikaten rezillik.

Ya tabi en önce buna insanlık diyebiliriz ama kuşu öyle görünce biraz garip hissettim ve fazla mı duygusalım acaba diye düşünmüştüm.

Bizim balkonu da kulucka mabedine cevirdiler. Hepimiz ayni sizin gibi olduk :) dokunmadiginiz surece pek rahatsiz olacaklarini sanmiyorum. En azindan bizimkiler rahatsiz degil. Ama balkona biz de girmiyoruz.

İstiyorlar evet ama calismiyorsa prosedur ne bilmiyorum

Gecen ataturkte sarji bitti dedim. Boyle birsey suruyorlar ustune makinanin gec pasam diyorlar. Sorun olmaz bozuldugunu soylersiniz.

Çok eski bir telefon kesinlikle alınmaz. Asus max pro m1 diye bir telefon var o daha mantıklı. Redmi note 7 ya da mate 20 lite da olabilir.

asus pil ömrü iyiymiş teşekkür ederim, bakıyorum ona.

Yaklasik bir haftadir kullaniyorum ama cok memnunum bir de samsung m20 ye baksaniz.

P2 eskidi, batarya için üretilmiş telefonlar var onlara bakın. M20 de fena değil. Xiaomi mi max 2-3 de olur.
Şuradaki test sonucları fikir verir:
www.gsmarena.com

bu yazı p2 den yazılıyor :) tüm gün wifi- bluetooth-gps açık, sabahtan akşama kadar manitayla mesajlaşma-konuşma, boş zamanlarda fb, ig, telefonda kurulu 95 app yine de 2 gün çok rahat çıkarıyor. azalttığımda özellikle manita öncesi ve akıllı bilekliği almadan önce çok defa 4 5 günü gördüm. sabah 6 da şarjdan çıkardım, saat şu an 14 manitayla iki saat telden kalanında da mesajlaşma ama yine de şarj 87 :)

@kvk o listede de birinci lenovo p2. o yüzden aklım onda işte. kaç senelik telefon ama ekran süresinde rakipsiz hala. neden kamerası olmayan, ekranı basit bataryası hayvani akıllı telefon yapmıyorlar ki?

@ayb güzel ama biraz büyük. teşekkür ederim yinede.

@bda biliyorum hacı. yaklaşan olmadı daha.

samsung m20 bataryası bayağı iyi. Huawei m20 lite'da oyun ve batarya testlerinde iyi puanlar veriyor. İkisini düşünebilirsin p2 çok eski.

Efsane.

22 liraymış ama.

yazili olarak oyle bir ceza var muhtemelen ama hikaye ben oy kullanmayan kimsenin ceza odedigini gormedim

teoride var, pratikte yok.

Resmi olarak langırt oynatmanın da cezası var bildiğim kadarıyla.

Oy kullanmak yükümlülük değil, bir hak.
Bu hakkı kullanmak da isteyebilirsin, kullanmamak da.

boyle bir cezayi isleten, bir sonraki secimde aleyhine oy kazanir.

oy kullanmak hem hak hem görevdir. en azından türkiye cumhuriyeti kanunlarında böyle.

ceza ise teorikte var, pratikte yok.
uzun yol şoförü babam yıllarca hiç bi seçimde oy kullanmadı.

efsane

50 liranın altındaki cezalar yıl sonunda siliniyor. yılda 3 seçim olursa o cezayı ödersiniz tabi (hiçbirinde oy kullanmazsanız) ama onun dışında bir şey olduğu yok.

30 yasindayim hic oy kullanmadim. Annem ve kardesim son iki uc secimdir oy kullanmiyor. Hicbirsey olmadi su ana kadar.

Yanlış hatırlamıyorsam 90’lı yıllarda bu para ödetiliyordu. Eve makbuz gibi birşey geliyordu diye hatırlıyorum. Şimdi cezası yok.

mesaiye kalıyorum diyemem ama herhangi bir anda bir telefonla kısa süreli de olsa çalışabilirim. fazla mesailerimi ücret ya da izin olarak da kullanabiliyorum.

çalışma saatlerim esnek. istediğim saatte başlayıp, günlük saatimi doldurmam yeterli.

8:00-17:30 haftasonu tatil. saat ücretli çalışanım mesai mutlu ediyor. bazen ayda 30-40 saat bazen de hiç mesai olmuyor. yönetici serbest o konuda sağolsun, sıkmıyor. canım benim.

daha erken çıktığım da olur ama genelde evden 7:30-8:00 gibi çıkarım, akşam dönüş ideali 18:00-18:30 ama bu nadir olur. Genelde 19:00-20:00 arası, haftada bir-iki 21:00. ayda bir-iki 22:30 suları.

cumartesi yarım gün.

iş yetişmediğinde evden devam ederim.

mesai almıyorum.

hayir. bi kez cok acil bir is icin mesaiye kalmak zorunda kaldim, patronum kizdi mesaiye kaldim diye :((

cuma günleri 8-16, hafta içi diğer günler 8-18.

fazla mesai nadiren oluyor.

7 gun 24 saat aranma ihtimali.
Ortalama isbasi 12:00.
22:00 gibi cikarim.
Ayda birkac kez sabahlama garantisi.
Is yoksa gelmem serbestisi.
Post-produksiyon bu halde.

benim işin vazgeçilmezi mesai yapmak. rekorum 24 saat

Sektör ilaç fabrikası 7:20- 17:15
Hafta da 2 gün filan mesaiye kalıyorum. Çıkış 20:30, mesai ücreti alıyorum ama nasıl oluyorsa çok az, canımdan bezdim.

e-devlette abonelik işlemleri var erkek arkadaşınızın e-devlet şifresi ile deneyin.

Ben olsam ne yapardim?
Ev sahibi bey/hanim ugrastirma bizi elektrik su sizin uzerinizde kalsin. Simdi git gel yaptirma bize. Derdim.
Ikinci olarak da kira sozlesmesi ve dask i alip yaniniza isterseniz emmoglunun uzerine alin faturalari.

elektriği zaten anında kesmeyecekler yan epey bir zaman var başvurmak için. kira kontratı ile başvurunca geçmişe dönük olarak da size ait olan borcu faturalandırıp abonelik açıyorlar. kefil kişi kontratla abonelik açamaz.

perakende şubesine gidip sorun yardımcı oluyorlar genelde böyle durumlarda. imzayı sonradan atarsınız. elektriği keserler ve kullanırsanız kaçak elektrik gibi işlem görür ve faturayı 2 ye katlarlar. ya da ev sahibine söyleyin bir sonraki dönemde sözleşmesini iptal etsin.

edit: özelden mesaj atıp boş yapma falan demiş duyuru sahibi. mesleğim bu. memursan polissen elinde patlar o kaçak elektrik tutanağı. sen boş yapma şimdi hadi güzelim.

Çok ağır bir ilaç. Birçok yan etkisi var. Doktor vermeden önce bazı tahliller vs. İstiyor. Eczane reçetesiz satmaz. Bir şekilde ulaşabilsen bile doktor onayı almadan kullanman baya bi sıkıntı çıkarabilir.

doktor hasta isteğine göre yazar mı peki?

ufak tefek siyah nokta ve gözenekleri yok eder mi?

Doktorlar bunu yazmaya dünden meraklı. Daha geçen gün Göztepe EAH'ta doktora gittim. Yüzümde hiç sivilce yoktu ama daha önceden ağrılı kistik sivilceler çıkıp geçmişti. Bunu duyan doktor, direkt Roaccutane yazayım dedi. Yok, işim gücüm var, soyulmuş yüz ve çatlak dudaklarla ortalarda gezinemem diye zor ikna ettim başka bir şey yazdırmaya. Sonuç olarak, çoğu doktor bunu yazmaya çok istekli zaten. Ama sizin durumunuz için bence fazla ağır olur.

Affedersiniz ama siz bunu kozmetik mi zannediyorsunuz?
Bu çok çok ağır bir ilaç öyle ufak tefek gözenek ve sivilceler için kullanılmayacak cinste bir ilaç. Karaciğerinize gareziniz var anladığım kadarıyla. Bunu reçetesiz almanız imkansız, ciddi bir sivilce probleminiz yoksa yazmazlar.

Yan etkilerinden biri de intihara meylettirmesi hatirlatayim.

Ankarada yeşil eczane diye bir eczane var. İnstagram sayfalarında gördüm karşılaştırmalı fotolar koymuşlar bayagı etkili görünüyor yaptıkları formüller. Roaccutanedansa böyle el yapımı ilaçları bir araştırın bence.

bir paragrafta verdiğin bilgiler o kadar yanlış ki.. Konuyu daha iyi araştırmanı tavsiye ederim.
Sırasıyla:
Artan bir şey yok. 60 bin kişi de gelmedi. Doğru rakamı buradan okuyabilirsin: www.jpost.com
Buna Aliyah denir, wiki'de maddesi var, tarihsel gelişimini, rakamlarını okuyabilirsin.

Gelen insanlar İsrail tarafından bir yere yerleştirilmezler. İnsanlar maddi durumları, iş durumlarına göre istediği şehirde yaşar. İsrail'i toplama kampı mı sandınız? :) Batı Şeria'ya insanların yerleşmesi için başka teşvikler yapılıyor. Ucuz toprak, ev gibi. Oraya yerleşen İsrailliler de genelde aşırı muhafazakar, o işe gönüllü olan tipler.

Gelen insanlar milyoner ya da güç sahibi insanlar değil. İnsanlar ekonomik durumları kötü ise, gelecek kaygıları varsa İsrail'e sosyal güvence, daha iyi eğitim vs. için geliyorlar.

Mesela sunlar da var: tanidik bir yahudi, esi oldurulunce colugu cocugu kapip israil'e kacmisti can korkusuna. Arap kani icmek icin gitmiyordurlar belki de.

Suç ve ceza
Karamazov kardeşler
Beyaz geceler

Karamazov kardeşler
Suç ve ceza
İnsancıklar

1 ve 2 aynı sıraya da girebilir aslında :)

karamazov ile suc ve ceza kesinlikle ilk ikidedir ama ucuncusu tartisilabilir. benim icin kumarbaz. cogu kisi icin degil.

suç ve ceza
yeraltından notlar
beyaz geceler

benim için sıralama:

suç ve ceza
karamazov kardeşler
kumarbaz

Dostoyevskinin bütün romanlarını okudum diyebilirim. Okumadığım birkaç hikayesi var.

Karamazov Kardeşler
Delikanlı
Ezilenler

Karamazov Kardeşler
Suç ve Ceza
Yeraltından Notlar

Yalnız bence Karamazov Kardeşler en son okunmalı.

Suç ve ceza inanılmaz bir roman. Diğerlerini ben de geçen hafta sipariş ettim. Başlıyorum yakında.

Yukarida yazilanlar evet iyi kitaplardir. Ancak sunu soylemek istiyorum. Karamazov kardesleri okuduktan sonra hicbir kitabi ciddiye alamadim. Soyle ki; karamazov kardesler 100 ise, suc ve ceza 5 dir. Bu arada en begendigim ikinci kitap suc ve ceza.

muhtemelen dunya uzerinde cocuk sahibi olacak tek insan kendisi, o yuzden heyecanlanmis, cok da sey yapmamak lazim

Size ne kadar hak versem de siz de ben de gelenekselciyiz demek ki. Bence bize ne.

kendisini mutlu eden bir haberi sizinle paylaşmış, nesi garip bunun?

kocasıyla sevişmediğini mi düşünüyordunuz?

ayıp bence, başta bağırmak, sonra bize ne bundan denecek bir bilgiyi ilan etmek, sonra herkesten 32 diş tebrik beklemek, herkesi bambaşka ruh hallerinde olabileceğini atlamak, insanların işini/sohbetini bölmek, ilk insandan beri olageleni wohaaa modunda yaymak, komple ayıp.

hayir, bi de "cok mu ugrasmistiniz" diye karsilik versen kötü olan sen olursun.

Sevinmis kadin. Bana garip gelmedi. Belki cok istiyordu veya uzun ugraslar sonucunda oldu vs. Insanlarin duygularini paylasma sekjlleri, oncelikleri farkli farkli.

Merak ettim de yine o ortamdan bir erkek içeri girip "Baba oluyorum!" deseydi bu denli rahatsız olur muydunuz?

Soruya cevap: Sevincini paylaşmış işte. Belki çok istiyordur anne olmayı, tedavi vs oluyordur, bilemeyiz. Tabi daha yakın arkadaşlarla mesai dışında paylaşması daha uygun olurdu ama paylaşmasında bi sıkıntı yok bence.

Kimseyi leylek getirmedi, gayet normal. Git tebrik et, mutluluğuna ortak ol.

ilgi çekmeye çalışıyor derim ve hoşlanmam bu tür hareketlerden ben de. bi adamın çıkıp da "baba oluyorum" diye bağırması da bence çiğ bir olay. bize ne? herkes bir şey bağırsın o zaman, mutlu olduğunda, üzüldüğünde. terfi alan insanın da çıkıp "terfi aldım" bağırması da aynı mantık. ee banane?

ortama uyar tebrik eder geçerim ama boş boş hareketler olarak görüyorum. not: geleneksel bir insan değilim.

"Bu tür haber" dediğin türden alakasız bir şekilde sevimsiz bir hareket. Yokaa hamileliğin başka insanlarla paylaşılması garip değil, bunu garip görmek garip derdim. Ama bağırmak falan saçma.

Duyuru sahibine hak verenlere bakınca, burası da toplumun ufak bir aynası olduğuna göre, insanların mutluluğunu paylaşamayacak kadar kötü bir yapıya büründüğümüzü görüyorum. Üzücü.

Cevap: hayır, ben olsam sevincine ortak olur, tebrik ederdim.

+1 boğazlikazak

duyuru sahibine değil, genel yazıyorum. şu "çocuğu olan tek kişi siz misiniz" elitistliğinden gına geldi ya. kutlayın geçin işte, kadın belki de en büyük mutluluğunu yaşıyor, yersiz veya saçma olsa ne olacak ki, kime ne zararı var bunun?

ayrıca herkes dünyadaki tek anne ya da baba olmadığının farkında ama kendileri İLK KEZ çocuk sahibi oluyor. çocuk sevin sevmeyin, isteyin istemeyin. bunun bir insan için ne kadar önemli olduğunu idrak etmek için anne baba olmaya gerek yok. yepyeni bir canlı getiriyorsunuz dünyaya, annesi-babası oluyorsunuz. bırakın insanlar sevinsin, çocuğunu anlatsın ya.

bana da herkesin her duygusuna ortak olma zorunluluğu getirenlerden ve minnoş pinçik davrananlardan gına geldi. sanane mutlu olmuyorum bebek yapacak diye, olmak zorunda mıyım? benim mutlu olup olmamamdan sanane? fikrimi dahi söyleyemez miyim, ne diye "mutlu olacaksın!!!! ortak olacaksın!!! onun adına tamam mı!!!!" baskısı yapıp duruyorsun? tayyip misin?

Şöyle ki banane ama ne bekliyor mesela hamileyim diye bağırdıktan sonra havalarda kağıtlar uçuşacak herkes sevinç çığlıkları içinde birbirine mi sarılacak... Öyleyse benden istediğini alamaz

genelde hiçbir mutluluğumu ulu orta paylaşmadığım için bana da garip geliyor, benim tarzım daha ketum.

klasik kezban davranışı...

muhtemelen 30 civarı

evlenme teklifi alınca bağırmıştır bu

çünkü bi tür küçük insanların hayatta belli başlı başarıları vardır.

onlara da ulaşınca... bas bas bağırırlar işte böyle.

sanırsın çok önemli bi icat yaptı.

sevişip üremişsin işte. çok mu zor ?

zavallı bir kadın.

çoğu kadın zavallı zaten.

kadını buldumcuk olmakla suçlayanların soru sahibine hak vermesinde sıkıntı var, arkadaşın rahatsız olduğu konu bir kadının hamile olduğunu ulu orta söylemesi.

hamileliğin utanılası bir şey olduğunu düşünüyorsan asıl gariplik sende. hamile olduğunu söyleyince aklına kadının seks yaptığı fikri geliyorsa yine gariplik sende. 50 sene önce kadınların babalarına hamile olduklarını söylemeye çekindikleri düşünceden geliyorsun demektir.

Hamileliğe ve çocuklara çok uzak biriyim çünkü dünyanın boktan bir yer olduğunu, çocuk sahibi olanların da bencil olduklarını düşünüyorum ama işte tam da bu nedenle mutlu olmak için her nedene kucak açıyorum. Buna başkalarını mutlu eden, bence anlamsız şeyler de dahil: mesela birisinin hamile olması.
Benzer bir senaryoda ben ofise "hamileyim" diye değil ama "kar yağıyor!" ya da "gökkuşağı" diye bağırarak girebilirim. Bu durumda da yine insanları zorla mutluluğa ortak olmaya mı davet etmiş oluyorum?
Ya da bir gün bir araba alsam elimde anahtarlarlar "kim gezmek isteeer" diye girebilirim ofise. Sorun ne? Beni seven benimle sevinir, sevmeyen umursamaz ben de onu umursamam.

Kendinizi bu denli önemsemeyi bırakıp başkaları adına da mutlu olmayı başarabildiğiniz zaman dünya daha yaşanılabilir bir yer olacak.

yaa iste hep gosteris toplumu. her bir seyini insanlara ilan edecek, zorla dahil edecek, gosterecek, anlatacak. dahil olmak istemezsen de iste mutsuz ya da kiskanc oluyorsun ya da baska bir sey, asosyal, ketum. bir sey diyecekler ama illa ki, onlarin dunyasina ortak olup rol yapmalisin. diledigince yasama sansin yok. olleyyyy iyi ki bebegin oluyorrr iyi ki x yaptinn iyi kiiiiiii. sizin gibi olmak ve normal sayilmak icin simdi sira bende, ben de anlatip anlatip durmali, kimseyi ilgilendirmeyen konulara herkesi dahil etmeli ve adeta kendimi bir star sanmaliyim. herkes benim hayatimi bilmeli, detaylara hakim olmali, takip etmeli ve ozenmeli ki yasadigimin farkina varayim.

Geçen benzer durumda arkadaşım 300 K dedi evine. Bu ara piyasa efsane ölü.

Fulya da hangi emlakci ile konustunuz? Acik adres istemeyecegim de en azindan sokak adi verirseniz daha bir bakalim. Evet piyasa olu kimse ederini vermez o daireye ondan oyle demistir. Madem amerikada teyze uce bese bakmadan kiraya versin. Acil paraya ihtiyaci yoksa tabi. Yoksa alici bulamaz.

hocam degerinden dusuk bir fiyata satarsınız
daha dogrusu kimsede para olmadıgı icin kimse ev almak istemiyor
gelecek ay ev dusunuyorum konusalım

Bir şey koymak zorunda mısın gizlemek için? Belki küçük kardeşi vs alıp karıştırmasın diye şifre koyuyor. Belki çalınırsa çalan kişinin işine yaramasın diye şifre koyuyor vsvs. Bir çok sebebi olabilir.

Ayrıca sen bir şey saklamıyorsun diye başkası da saklamayacak değil. Başkasıyla yaptığı özel mesajların okunmasını istemiyordur, çektiği selfie'lere başkası baksın istemiyordur, sevgilisine attığı nude'ları başkası görsün istemiyordur vsvs.

Bu soru senin aklını neden bu kadar kurcalıyor ki. Kime ne kilit koyarsa koysun sana ne

Belki tam anlasilamadi. Sifre koysun tabi banane de yuz tanimaya retina tanimaya ihtiyac var mi sifrenin yetmedigini ne zaman anladik?

bana angarya gibi geliyor yüz tanımaydı yok parmak izi veya şekil çiz falan ama bilgilerin gizlilği açısından en azından ekrana şifre koymak gerekiyor aslında.

bu kadar kafa bozulacak, içten yanmalı motor gibi sinirlenecek bir durum yok.
herkesin kendince makul nedenleri vardır şifreleme için.
sana oldukça saçma gelen bir sebep, bir başkası için oldukça önemlidir mesela.

@ayin yazari güzel özetlemiş. al benden de bir sebep, kızımın telefonu kafasına göre açıp youtube'dan video izlememesi için şifreli telefonum.

yüz/retina tanıma hiç kullanmadım ama parmak sensörü browser ve app market'te user id-şifre girme derdinden kurtardığı için kullanışlı oluyor. ayrıca yukarıda yazıldığı gibi herkesin telefon kullanma şekli ve ortamı farklı. yurtta/hostelde vs kalsam ya da telefonumda nude fotolarım olsa telefonum kurcalanmasın isteyebilirdim ben de.

yuz tanima, parmak izi ekstra guvenlik icin degil. gunde en az 20-30 kere sifre girmek zor geldigi icin sifre yerine yuz tanima parmak izi etkinlestiriyorsun. ben parmak izi kullaniyorum, telefonu cebimden cikarirken parmagimi okutuyorum, telefonu gordugumde coktan kilidi acilmis oluyor.

eskiden çizgi kullanıyordum. çünkü tek haraketle çat diye açıyordum. ama şimdi benim telefonda şirket mailim tanımlı. desene izin vermiyor en az şifre veya parmak izi olacak diyor güvenlik için. o yüzden parmak izi kullanıyorum. çünkü her defasında tekrar tekrar şifre girmek çok sıkıcı oluyor.

(bkz: mazur)
çünkü her uygulamaya periyodik olarak değişen ve ona özel bir şifre vermek ve bunların hepsini ayrı ayrı akılda tutmak gerçekten angarya işler, keşke tüm uygulamalar bu tür güvenlik yöntemlerini giriş için kullanabilse, bazı bankacılık uygulamaları gibi.
ayrıca telefonumu kimsenin kurcalamasını istemem, kimin ne yapacağı belli olmuyor hangi çağdayız. bu yüzden kilit kullanıyorum, parmağımı sensörün üzerinde tutarak gayet pratik ve hızlı bir şekilde kilidi açabiliyorum. bunu günde onlarca veya yüzlerce defa yapınca şifre girmek yerine bu yöntemlerin ne kadar pratik olduğunu anlayacaksınız.

-"Geceleri uyuyamiyorum bunu dusunmekten."
"get a life" diyor gâvur böyle durumlarda.

@allah yazdiysa bozsun ben genel olarak sifreye karsısın gibi düsündüm, ilk paragrafta da sifre kullanmadığını belirttiğin icin belki. Hatta sondaki ne var telefonlarınızın içinde değerli kısmı ile de bu sekilde anlasılıyor

retina okuma ya da yuz tanıma koymadım sifre yerine, ancak parmak izi ile acma kullanıyorum.Daha pratik geliyor kullanımı. Yuz tanıma ile bazen bildirimleri kontrol edince de ekran acılıyor o yüzden onu kullanmak mantıklı gelmiyor.

Ne istiyonuz olm yaşlılardan bırakın binsin. Azaltmaz. Önemli olan para değil paranın karşılığı

Ogrenciden para alinan bir ulkede sirf yasli duruma geldi diye para alinmayan bir sacmalik. Hos hasta olan yaslisi genci farketmez herkes aracini seferber etse bedava olmasa 2 durak binen teyze amcalar olmaz biz de rahat ederiz.

ne azaltması ayaklarını otobüse atmazlar. iyi de olur.

cok kaba bir soru bu. bu soruyu sordugun icin utanmalisin.

azaltmaz hayir.

ek: efem, bizim kulturumuzde buyuklere saygi vardir. bu soru da buyuklere saygisizlik iceriyor. bu sebepten oturu kaba bir soru oldugunu soyledim. yaslilar size ne yapti arkadas? yer vermiyorsan verme, kafana baston mu dayiyorlar? adam o yasa gelmis, topluma ve ulkeye katki saglamis. omrunun kalan son birkac yilini da birak otobusle gezsin tozsun yahu. sizden izin mi alacak? bu cokbilmis zihniyet cok tuhaf, her sey onlarin istedigi gibi olacak. size katiyen katilmiyorum.

%50 azaltir

Mesai başlangıç ve bitiş saatlerinde ücretli olsa o da yeterli bence.

65 yaş üstü insanların acaba kaç tanesi keyfi olarak gezmeye çıkıyor o kalabalık saatlerde.

böyle bir soru sorduğun için kesinlikle utanmamalısın. daha bugün bir otobüste 3-4 kişilik yaşlı bir teyze grubu otobüse binemeyecek gibi oldular çok dolu olduğu için ve alttan alttan birileri inse bari bizim binmemiz lazım gibisinden bi şeyler gevelediler. düşün orada bir sürü insan var neredeyse hepsi öğrenci ve bedava bindikleri otobüste daha fazla hak talep ediyorlar. ha bu arada konserve gibi gitmek istemeyenler dolmusa biniyorlar daha pahalı tabii ama bu yaşlılar da pek tabii öyle yapabilir ama yapmıyorlar neden çünkü bedave.

kesinlikle azaltır.

Ulaşım imkanlarını arttırmak yerine yaşlı insanların haklarını elinden almanın niye tercih edildiğini anlamıyorum. Sizi bu konserve istifi ulaşım sistemine mahkum kılanlara tepki göstermezsiniz, 80 yaşındaki insanın metrobüse binmesine kızarsınız. Bu tıpkı izin gunümüz yükselsin demek yerine öğretmenlerin izin günü düşsün demeğe benziyor.

Yaşlı insanların hakkı diye bir şey yok hocam. Seçimde oy tirtiklamak için benim paramla ötekini finanse etmek var. Hakkı varsa parasını verdim binsin. Öteki türlüsü hak değil hak yemek oluyor.

Bence de yapılmalı 25 kuruş. Yaşlılar keyfi bir şekilde sosyalleşmek için toplu taşımayla en yoğun saatlerde saçma sapan şehir turu yapıp otobüste rastladıkları mahalle arkadaşlarıyla boş muhabbet yapacak diye ben okuldan dönüş saatimde ayakta kalıyorum. Bi gruba ulaşım bedava olacaksa öğrencilere olmalı, yaşlılara yarı fiyatı olabilir. Bizde tam tersi..

@essoist çoğu keyfi çıkıyor. İki poşet sebze almaya metroyla 25 dakikalık yol yapıyorlar.

@biravekahve nereye tepki gösteriyoruz söyle gösterelim. sen nereye gösterdin tam olarak ben de oraya göstereyim ona göre.

Çok şükür sizin gibi bi kaç kişiyle olmuyor bu işler,sosyal devlet anlayışı az da olsa devam ediyor.

bedava olan her şey suistimale açık maalesef.
kimse yaşlılar otobüse binmesin gezmesin dolaşmasın demiyor zaten. Çok küçük bir meblağ çok şey fark ettirecektir diyorum sadece. 25 kuruş diyoruz sosyal devlet diyorlar.

örneğin, devlet hastanelerinde muayenelerde katılım payı alınıyor örneğin, 5-tl civarında, tamam üst üste koyunca büyük bir meblağ oluyor, kronik hastalığı olanlar için zor birşey bu düşürülebilir ama o ücret de alınmasa hastanede ayak basacak yer kalacağını düşünmüyorum.

Kesinlikle azaltır. Zaten erken saatlerde ve iş çıkışı saatinde 65 yaş üstüne ücretli olmalı. Gün içinde yaşlılar binebildiği kadar binsin.

Kesinlikle azaltir. Birsey bedava ise cikki cikiyor. Illa bedava yapilacakza birilerine asgari ucretluye yapilsin. Yaslilarin tamami is olsun diye otobuse biniyor. Burada tam liselilerin cikis saatinde butun yaslilar cami turizmine basliyor. Ve hic utanmiyorum alayinin o otobuse binmemesi gerekiyor. Ayrica yeri gelmisken bu bedava kartlarda da buyuk dolap dondugu kanaatindeyim. Bi bakin basilan kartlara on tarafta bekleyen. En az ucte biri ucretsiz kart. Nereden bu degirmenin suyu?

Ekmek almaya, namazı başka camide kılmaya otobüsle rastgele yerlere giden dayılarla dolu yaşadığım mahalle. Büyüklere saygı gerektirecek bir ortam değil. Kazanılmış bir hak ile oturduysan kimsenin seni psikolojik ve fiziksel şekilde taciz edip yer istemeye hakkı yoktur. Senin kişisel ahlak çerçeven içerisinde şekillenen bir durum söz konusu. İnanın gerçekten oturmaya ihtiyacı olan insanlar her yönden belli oluyor. Salak salak laflarla otobüsteki insanları yanına çekip sizi sindirme amaçları olmadığı gibi tek derdi işini halledebilmek. Sosyal devlet anlayışı toplumun sadece bir bölümüne karşı sağlanan imkanlardan ibaret değildir.

Saygı da, sosyal devlet de böyle olacaksa hiç olmasın.

biravekahve +1

Arkadaş sorun yaşlıların toplu taşımayı kullanmaları değil. Toplu taşımaların yetersizliği. Bunu anlamak çok mu zor? Yaşlıymış da işi yokmuş da bilmem ne. Bir de memlekette herkesin ne önemli işleri varmış. Gördükçe şaşırıyorum. Aynı ülkede yaşamıyoruz herhalde. Ulaşım hakkı, önemli işlere tabii değil neyse ki. O yüzden önemli işleri olmadığı halde binebiliyor insanlar!

Kocaman insanlar olmuşsunuz. Nereye, nasıl tepki göstereceğinizi de bir zahmet kendiniz bilin. Bu konuda kim ne çalışma yapıyor, insanlar nasıl örgütleniyor, bulması zor değil. Bulamadınız mı? Siz oluşturun o zaman kamuoyu.

Ben de oturduğu yerden, yaşlılar binmesin diyen zihniyetle aynı otobüse binmek istemiyorum. Ama mecbur kalıyorum işte!

@proletarier aller lander vereinigt euch

Nick-entry bu kadar uyumsuz olmamalıydı,nicke yazık olmuş. Alacağın her politik tutum burada yaşlılar az binsin demekten daha faydalı olur. Her tutum diyorum bak,aklına gelen her şey.

ulaşımın daha iyi olmasıyla yaşlıların bedava ulaşım hakkını sömürmesi tamamen farklı konular. Otobüsler dakikada bir de kalksa yaşlılar aynı tutumu sergiledikçe doluluk olacaktır. ayrıca olayın ekonomik boyutu da var ek seferlerden dolayı.

İyi uyku ile bağlantısı olduğunu düşünmüyorum. Duşta bol sabunlayın ve iyice durulayın. Bazı peeling kremler var onlar da iyi gelebilir.

Sakal vıcık vıcık olsun, uyumadan önce sürün.

seborik dermatit olabilir, her gün 1 bardak kefir iç geçer. kepeği de bitirir bu kefir.

kirli sakal aşamasındaysa (yeni yeni uzamaya başladıysa) tamamen engellemenin herhangi bir yolu yok. iğne gibi kıllar deriyi tersten delerek çıkıyor gibi yaralar. kortizonlu merhemlerle kolayca çözülüyor ancak doktora danışmadan kullanılmamalı.

cildiyeye görünün
urun.n11.com şu şampuan bana çok iyi geliyor

Sakali yeni birakmiyorum ama, yillardir var sakal.

Johnson’s markasinin bebeler icin masaj yağı var, bana cok iyi geliyor. Dustan ince sürüyorum, dusta kesinlikle suratimi sabunlamayip yalnızca durulayarak çıkıyorum. İlk basta bir oarca yagli gibi hissettirse de cilt tarafindan 20-25 dakikada emiliyor.

www.hepsiburada.com

yagi deneyecegim.

seboreik dermatit olma ihtimali yüksek, bence bir dermatologa görün. ben çocukluktan beri çekiyorum bu illeti, o zaman sakal yoktu tabi :) saçlarda başladı şimdi sakalda da var. head&shoulder clinical strength diye bi şampuan var, bana sadece o iyi geliyor

yağ mağ deneme bariz seboreik dermatit. ve sabun sakın sürme azdırıyor. bepanthol al onu sür. o daha iyi.

seborik dermatit kronik bir sey mi?

Havalar soğuk ondan oluyordur, aynı durum bende de var. Bi krem sürüyorum her duş aldıktan sonra hiç bişey olmuyor. Krem sürmediğim zaman dökülmeye devam.

Dustan cikmadan once butun kellemi elma sirkesi ile yikayip masaj yapiyorum. Astim sanki bu dertlei. Ama hala arada aziyor

Meskalin

depersonalizasyon / depersonalisation diye bişey var ama uzmanına bi sorun

Kendine bukundugun ortama yabancilasma hissi olarak anladim. Universite yillarimda cok yasardim. Simdi baktigin zaman o gunler depresyondaymisim diyorum. Depresyonda olmayasiniz?

Aynısını senelerdir yaşarım. Sebebini bilmiyorum korkunç bi şey ama :(

Farkındalık seviyeni artırmak için bir sinyal olabilir. Hayatın akışının, kendi varlığının sebebini sorgulamak icin guzel bir firsat, degerlendir.

Ben de bir filmin sahnesini yaşıyor gibi hissediyorum bazen. Sanırım bu sinemayla kafayı bozmamdan. Gerçeğin özünü kaçırıyor gibi hissediyorum.

Ben evlendikten sonra başladı bu. Şimdi eşim hamile ve çocuğumun olacağına inanamıyorum. Günlük 2 buçuk saatim işe gitmekle grçiyor. Haftada iki gün havuza gidiyorum. Her akşam eşimle bir film/dizi izliyorum. O kadar otomatikleştim ki sanki bunları ben yapmıyorum. Vücudum kendi hareket ediyormuş gibi bir şey.

Üstteki yazarın dediği gibi değil de sanki bi an 10-15 saniyeliğine olayların akışından çıkmak gibi bir şey benim yaşadığım

Yapabilirseniz denemek icin Hazir gida abur cuburu komple kesin. Hergun 1 saat yuruyun, kosun.once 10 dk sonra 20..arttirarak. tahmin ediyorum ki kilo sorunu ve hareketsizlik de var. Anksiyet habercisi gibi gorunuyor. Psikolog degilim ama biraz yasanmislik var. Bir de korumaci ailede yetisenlerde sık gorulur.
Son sozum psikiyatr muayenesi sart.

Bu guzel dusuncenizden oturu tebrii ediyorum oncelikle ama fikrimi sorarsaniz bu tip islerde ben katilim gormedim. Bi is arkadasim dediginizi yapti. Calisanlardan spora giden gormedim. Fitness salonuna bagis yapmaktan oteye gecmez bu yaptiginiz.
Ilk aklima gelen soyle birsey: spor salonuna uye olan calisan ayda 20 gun spora gitmesi halinde, sirket o ayin spor salonu ucretinu oder.

böyle işveren kaldı mı? helal olsun diyorum. keşke ben de spor yapabilmek için işime 1 saat geç gelebilsem.
topluca trekkingle başlayabilirsiniz, sonra bir bisiklet binme günü, devamında da fitness üyeliği hediye edilebilir.
bravo!

Fikir güzel ama çalışanların 18-19 yaşında insanlar değilse böyle bir şey aşılayamazsın, gerçekçi bir hedef değil. Sporun köpeği olan insanlar bile zaman zaman "Lan acaba bugün salona gitmesem mi" diye düşünürken 40 yaşına gelmiş götlü göbekli insanları ayın minimum 20 günü fiziki aktiviteye ikna edemezsin, çok zor, boşuna bu işlere girip de moralini bozma. Bu tür alışkanlıklar küçük yaşlarda edinilen alışkanlıklardır sonradan düzenli bir şekilde bu iş yürümez.

İkincisi, adamın belki bilmediği bi hastalığı var ne bileyim damarları tıkanık vs, şimdi bu adam bu vaadlerle gaza gelip koşu bandına çıkıp kalp kirizi geçirirse ne olacak, önceden bi sağlık taraması falan yaptırmak lazım. Hadi sağlık taramasında problem çıkmadı, hayatında hiç spor yapmamış biri 2 kiloluk dumbbell'la çok rahat bir şekilde omuz tendonunu yırtabilir, nerden baksan 1 sene sürer iyileşmesi, bu da başka bir risk.

Bunun işe yarayan şöyle bir versiyonunu gördüm, katılan tüm çalışanlarda adımsayar akıllı bilekliklerden var, takımlara ayrılmışlar, her ay en çok adım atan grup kazanıyor, ne kazanacağı size bağlı tabii.

ayda 20 gün beklentinizin çok fazla olduğunu düşünüyorum. bizim insanımız üşengeçtir tembeldir böyle konularda. işinizi ispatlayacak şekilde yapmadığınız takdirde suistimal edenler de olacaktır. evinin yanındaki ormanda spor yaptım der, adım sayarı eliyle sallar vs vs nerden bileceksiniz.

ayrıca insanın kişiliğinde farklı spor çeşitleri yatar. kimi tenis sever kimi fitness kimi futbol. bu konuyla alakalı bir toplantı gerçekleştirin, onların beklentileri neymiş onları bir öğrenin ve değerlendirin.

aylık 20 gün olmasa da ayda bir iki toplu organizasyonlar düzenleyebilirsiniz. bilardo, masa tenisi turnuvası gibi. voleybol maçları halısaha maçları gibi. işi ilerletip maraton takımı kurabilir her hafta koşu idmanları yapar şehir şehir maraton yarışlarını kovalarsınız. kendi aranızda en iyi derece elde edenlere ikramiye veya izin verebilirsiniz. buna benzer dernekler var, toplu şekilde onlara kayıt da yapabilirsiniz.

fikir çok işte ama öncelikle çalışanlarınız sizden nasıl bir ödüllendirme ve teşvik beklerler bunu onlardan öğrenin. daha sonra da bunu iyi kontrol edin ki suistimal edilmesin.

Açıkçası ben pek sıcak yaklaşamadım bu teşvik sistemine. Onun hali hazırda spor yapmak isteyen ve/veya sporla iç içe olan çalışanlara imkanlar sunmak daha mantıklı diye düşünüyorum. Çünkü kendi içinde spor yapma arzusu olmayan birini en fazla 1 ay için motive edebilirsiniz, sonra yine eski hayatına geri dönecektir.

Değerli fikirlerinizden sonra aklımda büyük resim şöyle oluştu. Çalışan sayımız şimdilik 18 ve yaş aralığı en fazla 34. Aşağıda yazdıklarımı uygulamaya geçireceğim, bakalım nasıl olacak.

1. Spor yapma maksadıyla kendi kullanımları için alacakları spor ayakkabı,bisiklet, fitness aleti vs gibi şeyler için anlaşmalı olduğumuz Türkiye'deki büyük spor giyim ve malzeme mağazalarının birinde geçerli olacak hediye çekleri.

2. Haftada üç gün belirli gruplar halinde eğer sabah spor yapıyorlarsa geç mesaiye başlama imkanı.

3. Ay'da 12-15 gün arasında kendilerinin kayıt olacakları spor merkezine katılım sağlamaları durumunda fitness merkezi üyelik hediyesi.

4. Özel sağlık sigortası (bunu araştıracağım toplu alımda uygun bir fiyat verirlerse bunu da yapmak istiyorum.)

5. Farkındalığı arttıracak, ekip uyumu takım çalışmasını destekleyen toplu organizasyonlar.

Bu çalışma sonucunda çalışanların veriminin artacağını, hastalıklar yüzünden işe gelmeme gibi iş kayıplarını azaltacak bir etki yaratacağını ve genel olarak verimi arttıracağını düşünüyorum ama önce dediğiniz gibi nasıl bir ödüllendirme ve teşvik beklerler bunu tespit edeceğim.

Gene katkıda bulunmak isteyen olursa sürekli bu konu başlığını takip edeceğim. Herkese ayrı ayrı değerli ve cesaretlendirici fikirleri için teşekkür ederim.

düşünce çok güzel. ben iş yerinde 3 kişiyi spora başlattım. 5 kişi sağlıklı besleniyor sayemde.
geçen yere 10 tl attım. max kaç şınav çekersin diye sordum elemanlara. türk egosu işte hepsi 50 30 20 yardırıyor. güzelce çektirdim hepsine max şınavlarını çıktığı kadar. söyledikleri sayı çıkmadığı için paramı da geri aldım :))

bence daha temel sportif faaliyetler ile başlamalısınız. yürüyüş en güzel seçim olacaktır bence de. adım sayar olayı mantıklı, takibi kolay ve eğlenceli. tasdiklemek için de doğa yürüyüşü benzeri aktiviteler düzenlenebilir. birincilerin zorunlu katılımı ile olursa hile olayı da ortadan kalkar.
veya
walking at home tarzı basit ve ayakta yapılabilen egzersizleri ofiste hep beraber yapmak. katılanlara küçük ödüller verip oyuna dönüştürmek veya eve erken yollamak.

İsmi lazım değil büyük bir mağaza çalışanlarına yıllık belirli bir miktar spor yardımı yapıyor. Onlarda bunu kullanarak iş yerine faturasını ibraz ediyor.

gercekten bu duyurunun dogru olduguna inanamiyorum :)

benim fikrim oglenleri (eger yer varsa) sirkete yoga/pilates/vs. hocasi getirin, haftada iki gun mesela. sabah gec gelmeleri yerine ogle arasini uzatirsiniz. hem kimin yapip yapmadigini gorursunuz hem de usengeclik olayi minimize olur. bizim sirkette vardi, yeni sirkette de var, haftada 2 gun spor yapardik, parasini biz verirdik gerci ama sirket yeri sagladigi icin epey ucuza gelirdi. tavsiye ederim.

ingilizcelerini geliştirmeleri için çalışanların ingilizce öğretmeni de tutma kararı da verdik hacı hoca bakıyoruz bakalım

Maalesef kamera şakası sanıyor insan, sizin gibi işveren ne kadar az. Sağlıklı ve doğal beslenme konusunda da bilgilendirmek ve teşvik kampanyaları yapabilirsiniz. Öğle yemeğinde fast food yerine daha doğal bir şeyler yiyenlere ekstra x TL sodexo yüklemesi gibi ya da yemeğini evden getirenlere bir internet gıda alışveriş sitesinden hediye çeki vs gibi. Sonuçta spor kadar sağlıklı beslenmek de önemli.

Not: özgeçmişi nereye gönderiyoruz?

ölü taklidi tabii manyak mısın

2-3 ay sonra haber edip aradaki farkları isteyebilir.
Bence zor durumda kalmamak adına orta yolu bulup anlaşın.

Aksi bir herif degilse o acana kadar siz acmayin bu muhabbeti.

Sen bi öyle inceden ölü taklidi yap bakalım. Benim kira aldığım 1 ev 2 dükkan var. Zam yapmıyorum. Dükkanlarda birinin 3. senesi diğerinin 2. senesi olacak yakında ama hala girdikleri fiyattan oturuyorlar ve zam yapmayı düşünmüyorum. Adam iş yapıp rahat ödesin, yemişim zammını mamını ya. ödeyemediklerinde çok sıkıntı çıkıyor. Belki benim gibi düşünen biridir.

deli misin tabiki ölü taklidi yap

@eazy sana helal olsun, umarım senin gibi düşünüyordur.
gerçi bizim ev sahibi de tatlı bi kadındı. zaten kendisi dünyayı geziyo, kirayı istanbulu terk edip bodruma yerleşen yogacı kızına gönderiyoruz. çok parayla dertleri yoktur gibi düşünüyorum yani: )

3-5 bişi at konu kapansın. yasal olarak yapmak zorundasın, hiç yapmazsan bu sene isteyemediğini seneye ister. yaşanmıştır :)

bence muhtemel zam oranı kadar biriktirin. hem bir sürprize hazırlıklı olursun hem de para biriktirirsin.

Ben de ölü taklidi yaptım. Gerçi unutmuştum askerlik falan araya girince. İki üç ay geçince yaptı. Geriye dönük sadece bir ayı zamlı aldı.

ben de ölü taklidi yapmıştım, 2 ay sonra kendisi ulaşıp ne yapalım falan dedi, cüzi bir sey yapıp devam ettik.

*zam icin aramayan ev sahibim bu sene %33 zam yapmaya calisti.

olu taklidi+1 ama yasal zam orani dogrultusunda bir parayi kenara ayirip dolar falan alin. cunku 2-3 ay sonra ay unutmusum diye arayabilir.

Olu taklidi olur mu canim? Arayin en azindan yapamam ya da az yapabilirim deyin. Ev sahibi sizin kirayi arttirmaniz gerektigini unutmaz. Kadinxlcagiz duyuru yazari olsaydi o da simdi kiracin kirayi artirmadi arayayim mi diye duyuru acacakti. Arayin hirsey soyleyin.

www.zohreanaforum.com

forumu da karıştırabilirsin..

kainatın aynasıyım
şahı merdan (ceylan serçe )
muhabbet bağında

benim severek dinlediklerim bunlar. sizde seveceksiniz çünkü çok güzeller

trt'nin yıllar önce yaptığı ulu ozanlar belgeseli var onu izle.

Kalan Müzik Alevilere Kalan diye bir albüm yaptı. Onu dinleyebilirsiniz.

Koyu alevi nedir arkadas? Asiri alevi mi? Dumani ustunde alevi mi?
- ali ekber cicek efendim
- sabahat akkiraz tevhid
- erkan ogur bir nefescik soyleyeyim
Sabahat akkiraz oldukca koyu alevidir. Ali ekber cicek de keza oyle.

Mustafa özarslan demeye geldim

edit: bir de hasret gültekin

Halk Müziği ve Türkü dinliyorlar. Unutmam mümkün değil hafızama kazınmış o sesler.

Muhabbetler de hep şu eksende ilerler:

"Turkuler bizlerin ortak payidalari bizleri bolmeye otekilestirmeye calisanlar bu turkuler caldigi surece bunu basaramayacaklar."

"İşte bu türkülerle büyüdük bizler, Can'ım Erzincan'da kötülük nedir bilmedik sen ben o diye birşey yoktu insan vardı sadece biz vardık paylaşmak vardı kimliğine bakılmaksızın buyur gardaş vardı yine öyle olacak inanıyoruz yine birliğimiz beraberliğimiz güzel yüreklerin altında buluşacak bize bizden başka dost. yok güzel yurdum güzel insanları.."

Şah hatayi deyişleri de eklenebilir cevaplara

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Hande ateizi boyle bir diside oynadi ama onu mu kast ediyorsujuz bilemem.

Chloe sevigny - hit&miss olabilir mi?

Hit&miss

Fatura ibraz ettiğinde telefonu açıyorlar mı? Hiç zannetmiyorum.

Faturayla açtırdığını söyleyenler var. Örneğin neslican tay

Fatura orjinalse aciyorlar evet. Bimeks kapandiysa vergi dairesinden muhasebecisine ulasirsiniz belki, yasal olarak saklanmasi lazim diye biliyorum faturalarin.

Baskan bizim ofiste de bi tane 6 mi 7 mi ne var bir tane. Ayni dertten muzdarip. Dogubankta filan acikacagiji iddia edenler var. hatta sahibinden e yazarsan bu isi yaptigini iddia eden adamlar var. ama ben hala goturmedin akibetini bilmiyorum.

Eger mesele kilit sifresi degilse telefoncular kullanici sifresini kırıyorlar. Telefon sifirlaniyor. İcindeki bilgileri kurtaramazsiniz.

Cihazı aldığınızda mail adresi sorup e-fatura düzenlemediler mi? Eğer böyle bir durum varsa mail adresini hatırlamaya çalışın ve o tarihlerdeki mailleri kontrol ederek e-faturaya belki ulaşabilirsiniz. Deneyin derim.

sunniler dısında mezhepcilik yapanı da gormedım ben de.

Bilgili değilim ama onların sevmediği, çocuklarına koymadıkları isimler var. İsmin onlardan biriyse sorun çıkabilir belki. (sanırım Ömer ismi o problemli isimlerden biriydi)

ben de mayısta gidicem. yazılanları takipteyim.

Guney azerbaycan kelimesinden hazzetmezler.

Azerbaycan a hic gitmedim. Azeriler ve azeri olmayayip da giren cikanlarla muhattabim. Anladigim kadariyla ozet geciyorum. Bunlar birinci elden bilgi degil onlarin anlattiklari.
Artilari
Sanat sepet islerinde bizden daha ileride ve bizden meraklilar. Ailecek operaya gitmek siradan bi davranis.
Kadin haklari konusunda bizden ilerdeler. Kizlar bizden daha ozgur saga sola gitme hususunda. Basina is almasi daha dusuk ihtimal.
Dediginiz gibi cok yabanci yok.
Baku,de ezan sesi pek duyulmuyor. Bunu iyi birsey olarak soylemiyorum. Ben severim ezan sesini de. Bizdeki gibi kuruyemisci gibi cami yok her kose basinda. Dinin gunluk hayatta gorunumu dusuk.

Eksileri
Is hacmi cok dusuk. Is yok guc yok.
Mafyacilik ve rusvet gunluk hayatin parcasi
Baku istanbul a gore cok cok kucuk
Aliyev reis'in rte reis'trn asagi kalir yani yok.

Ozetle; yabancilari ve sosyal hayattaki dini gorunum ve baskilari alirsak burasi da azerbaycan olur. Turkiye'den sikilip azerbayan a gitmek cok akil kari degil

rusça da konuşuluyor ve bazı kesimde rus bazı kesimde türkiye hayranlığı var.

rus dili ve edebiyati okuyorum, bir donem en yakin arkadasim azeriydi vs. bolgeyi nispeten iyi bildigimi dusunuyorum. sen sadece dun aksami goz onunde bulunduruyorsun. genel olarak turkiye azerbaycan'dan hemen hemen her anlamda (olumlu) daha iyi. azerbaycan gercekten les gibi bir memleket. ailecek operaya gitmek neden arti olsun anlamadim, bizim insanimizin su ici bos, gostermelik sanat sevgisi cok tuhaf. parayla diploma alinan ulkede insanlarin sanat sevgisi ya da altyapisi oldugunu mu saniyorsunuz cidden? tamam sovyet mirasi yuzunden biraz daha ilgili olabilirler ama ne kulturluler ne de ulkeleri daha guvenli.

turkiye avrupa'ya kiyasla geri kalmis olabilir ama dunyanin %70-80'inden iyidir. bunu cocuklugundan beri yurtdisinda yasamayi arzulayan birisi olarak soyluyorum. ben kendi sebeplerim, isteklerim, dusuncelerim dogrultusunda baska bir yerde olmayi hayal ediyorum ama bu turkiye'nin genele kiyasla "iyi" oldugu gercegini degistirmiyor.

ha itinayla icine scip kotulestirmeye calisiyorlar ama su an hala o kadar kotu degil. istiklal'de suriyeliler dans etti diye ulkeyi bitirmeyin.

türkiye azerbaycan’dan birçok anlamda daha ileride olabilir ancak bizden daha kültürlü ve ülkenin de daha güvenli olduğunu söyleyebilirim.

istanbul’da rahat dolaşbileceğin ilçe sayısı 2 elin parmakları kadar, ancak bakü’de rahat dolaşamayacağın yer yok desek yeridir.

azerbaycan’da hemen herkes en az 1 yabancı dil (rusça dahi olsa) bilir ki ingilizce de gayet iyi oranda biliniyor.

bizim altyapımız - üstyapımız - sanayimiz - sağlık sistemimiz daha iyidir.

ancak para ile diploma alınması bizim eğitim sistemimizi daha iyi yapmaz maalesef.

elbette azerbaycan’da odtü, itü, boğaziçi, bilkent, galatasaray gibi üniversiteler yok ancak eğitim gayet kalitelidir.

tüm bunlara ilave olarak azerbaycan’da irticai faaliyete karışmış herkes içeri tıkılır. din herkesin allah ile arasında olan bir ibadetin dışına çıkıyor ve bir örgütlenme söz konususa o oluşum anında yok ediliyor.

camilerde hoparlör ile ezan okunması bile yasak.
sebep ise kimsenin kimseyi din sebebiyle rahatsız etme hakkının olmadığına inanılması.
bunu talep eden de bir imam.

bu arada tarım ve hayvancılık sanayileşmemiş olmakla birlikte çok daha doğal ve lezzetlidir.
ancak paketlenmiş hızlı tüketim ürünleri gerçekten kalitesiz. buna banyo mutfak ürünlerini de dahil edebiliriz.

ayrıca azerbaycan çok daha temiz bir ülke.
tabii ki türkiye’ye göre.
yere çöp atmak öok görgüsüzce bir davranış olarak kabul ediliyor.

liste uzar gider.
azerbaycan’ın en büyük sorunu refahın çok kısıtlı bir kesim tarafından götürülmesi ve halkın büyük çoğunluğunun çok düşk maaşlarla yaşamaya çalışması. ama buna rağmen bizdeki gibi sefalet yaşayan oranı daha azdır.