küçük firmalarda ne yazık ki böyle.

vergi kaçırıyorlar kısaca. bu işi tek yapmayan emlak konut projeleridir. onun dışında herkesten bekleyebilirsiniz.

takılmak takılmamak size kalmış tabi.

hep oyle yapiliyor zaten

büyük ihtimal ilerde satmak istediğinizde sizde aynısını yapacaksınız

Size tek zarari 5 sene icerisinde satmak isterseniz ayni seyi yapmak durumunda kalacaksiniz yoksa deger artis vergisi cikacak. Evden cayilacak bir durum degil bence.

Düşük tutun düşün. Olabildiğince düşük. Kol gibi vergi çıkıyor.

İyi bile demişler, 425 kredi çektiyseniz tapuda 450 gösterelim bile demeleri çok normal.

Kısaca reel piyasa böyle maalesef, hem tapu harçları yüksek çıkmasın, hem de satıcıya yüksek gelir vergisi çıkmaması için yapılıyor.

Olan olmuş. bundan sonraki olmasını beklediğin gelişmelere göre karar vermen gerekli.

Yakın zamanda dolar düşer, senin evin yeniden dolar cinsinden 60.000 dolar eder mi, yoksa ev TL bazında değer kazanır (dolar aynı kaldığı durumda), yine dolar olarak aynı seviyeye gelir mi?

Dolar artar, benim ev TL olarak yerinde sayar diyorsan sat, dolar al.

satma 40 bin dolara düşünce satarsın.

dolar bazında %20 zarar etmişsin işte ne diyelim? paraya ihtiyacın varsa sat tabi hayırlı olsun.

Ev tamamen yatırım için mi?
Evi şu an sen mi kullanıyorsun, yani sattığın durumda başka bir ev mi bakacaksın?
Sattıktan sonraki planın ne?

Bunları bilmeden cevaplanamaz bu soru.

Ev yatırım icindi. Düzenli kira geliri elde etmek için. Ancak kira geliri şuan oldukça düşük.

Mevcut düşük faizler ile parayı TL olarak bankaya koysam çok daha yüksek gelir elde ederim.

Ancak 5 yıl sonra TL yine bu kadar değer kaybeder mi ?

İşte asıl mesele bu

TL için beş yıllık süre bence çok uzun ve tahmin etmesi zor. aman aman bir şey değişmese bile etkileyecek şeyler var; 5 yıla hükümet değişir mi, cb değişir mi, dünyadaki güven ortamı ne olur, sıcak para girer mi tekrar vs..
önümüzdeki kısa süreçte net cevapları var bunların.

Beklersen dolar olarak değeri 70bini de görebilir, 30bini de.. Şuanki değeri belliyse satıp dolar yapsan daha mantıklı bence. cash is king

Evi oturmak için aldıysan sorun yok ta evi yatırım için aldıysan ticaretten veya başka bir şeyden anlamıyorsun demektir, sakın yanlış anlama ben ve milyonlar bu şekilde, vs vs.

Ben olsam satmam neden?
Uzun vadeli düşündüğünde büyüklerin ile konuş diyecekleri şey şu. Biz bu evi 20 bin dolara aldık, 50bin dolara aldık. o evler dolar bazında bile kaç katı arttı.

Bu yüzden paranı daha da degerlendiremeyeceksen satma.

şimdi satsan 2 sene sonra dolar çıktı diyelim, belki bir zararın olacak ama 15-20 yıllık zamana baktıgın zaman kazanman daha olası değil mi?

satıp parayı tl'de tutacaksanız değerini daha da kaybedebilir. ama başka bir yatırım düşüncesi varsa veya parayı tl'de değil de dolar, altın, euro'da tutacaksanız mantıklı.

bence doların bu kadar fazla arttığı bir dönemde gayet az bir zarar olmuş.

ayrıca bu evin 5 yıllık kira getirisi yok mu? onu niye hesaplamıyorsunuz.

bi tanıdık 7 sene önce 115bin dolara aldığı evi şu an satsa 50bin dolar anca ediyor. arada toplam 20bin dolar kira almıştır, zararı sen hesapla..

Aynı durumdayım zarar 20.000 dolara yakın. Başımı duvarlara vuruyorum tövbe ettim ev almaya. Acil değilse satmayın. İlerde belki değişir durum.

Yatırım için ev alınmamasının kanıtı gibi olmuş. Oturmayacaksanız ev almak baya saçma. Bugün 50 bin dolara satmazsanız muhtemelen yarın 40 bine satarsınız. Okutun gitsin.

tekrar sözlüyorum, bu örnek aslında iyi ve kazanclı sayilabilecek bir yatırım. yani buradaki rakamlara bakıp ev almak kötü bir yatırım diyemezsiniz.

2015-2020 arasında dolar kur tam 2,5 katı arttı. her zaman bu şekilde dolar artmaz. yani bence bu ortamda gayet iyi değerini korumuş. ev almasaydınız dolara mı yatıracaktınız hepsini?

Nuisance
Muhtemelen yarı yarıya TL dolar mevduat hesabında dururdu

Evi satıp diğer birikimim ile minibüs hattı veya ilçeden taksi plakası almayı düşünüyorum
(İstanbul'da değilim)

Nuisance +1,
5 yılda da kira geliri iyi kötü geldiyse. Bir daha da
20 yol geri d. Süresinden ,
Aylık Kira 250 usd*60 =15.000 usd ,
Sanırım 5 yıl önce aldığınızıda pahalı almışsınız veya lokasyon muhit hiç değerlenmemiş .

Dunyatuhaf
Aylık ortalama 250 dolar değil 100 dolar bile kira getirmedi.

Din ahlak yasa gibi kurallar sadece orta sınıfı bağlar. En zengine ve en yoksula işlemez.
Sen cebinde Esrar ile yakalanirsan, yedi ceddini ağlatırlar. Hayatın kayar. Ama torbaciya birsey olmaz. Kilolara kokain satana da keza.
Bence hırsızlık için polisi aramak abesle iştigal. Bakkalı arayın. Size bir bardak soğuk su hazırlasın.

Suç kaydı tuhaf bişey. Sabıka değil bu. Emniyet her şeyi kayıt altına alıyor ama sonrasını bilmiyor takip etmiyor. Sen polise şüpheli olarak ifade verdin ama sonra bi baktın mahkemede müşteki oldun al sana bir kayıt.

Canım ülkemin vatandaşları hukuk nedir bilmiyor (bilim olarak) tutukluluk ne hükümlü ne sabıka ne polisin görevi ne savcının görevi ne hakim ne iş yapar vs. Ben bunları söyleyince bir kesim hak veriyor bir kesim ( içinde avukatlarda var) bana hak vermiyorlar.

Bence ortaokul yada lisede milli güvenlik dersi gibi hukuk dersi verilmeli.

Haberde diyor ki bilmem ne suçunda şahıs serbest kaldı, vatandaş sanıyor beraat etti ama nasıl serbest kaldı adli kontrol ile mi serbest kaldı, hakkında iddianame düzenlendi mi sonrasında, kaç yıl istedi savcı, hakim kaç yıl verdi, hapiste kaç sene kalacak yoksa adli para cezası mı aldı vs.

Bu tip şeyleri tüm yurttaşlar ayırt edebilmeli.

Para konusu; paranın olup olmamasına bağlı. Fiziki olarak tespit edildiyse el koyulup müştekiye teslim edilir. Yoksa mevsimine göre su. Çünkü o parayı çalan adam zaten maddi zorluk içindedir. Sanmıyorum onu müştekiye ödeyebilsin.

1.bu adamlar işin kaşarı olmuşlar. Nasıl ceza almayacaklarını ya da az ceza alacaklarını biliyorlar.
2. Basit hırsızlığın cezası az, tutuksuz yargılanıyorlar.
3. Ceza alınca da bir süre yatıp çıkıyorlar, alışmışlar
pek sıkıntı olmuyor, çıkınca kaldıkları yerden devam ediyorlar.

Reisin canı ne zaman isterse o zaman döner. Dövizdeki birikime dokunmuyorum. Küçük bir TL hesabım var. Borsada değerlendirmeye çalışıyorum kendimdlce.

Dolara yine iyi faiz veriliyor. Euro faizi 0

Fed faiz düşürdü reis’le ne alakası var. Cahil cevap vermeyin bilip bilmeden.

@catch the arrow
Yanlış değerlendirmişim soruyu. Büyük para birimlerinin faiz getirisi neredeyse yok gibidir. Hatta eksi faiz uygulanır.

Hiçbir şey değişmez banka faizi hepsi aynı

Yani bazen değişiyor meblağ üzerinden.

250 bin euro? sürekli çalıştığın şube müdürüne gidip konuş.
ticaretle mi yoksa miras falan mı?

belli bir tutarın üstündeki tl/döviz mevzularında özel yetkiye gidebiliyor bankalar. bugüne kadar hiç çalışmadığın bir bankaya gidersen daha da cazip faiz oranı alabilirsin. telefonla sana en yakın bankaların şubelerini arayıp sorarsın. hangisi uygun oran veriyorsa oraya gidersin.

keşke benim de 250bin eurom olsa da ben de bankaları arayıp oran isteyebilsem :(

güzel değil bence :/ dümdüz elbise nikah için bilemedim..

Damat tarafı köy zihniyetindeyse değişik yorumlayabilirler.

ayakkabılar çok şık ama bu elbise nikah elbisesinden ziyade parti elbisesine benziyor. beyaz sadece uzun bir elbise daha iyi olabilir. model olarak omuzlar açık ya da bişiler olabilir ama kumaşın üzerinde bu kadar çok incik cıncık olmasa daha şık durur bence

Düğün dernek işlerini sevmesem de kıyafet konusunda geleneksel yaklaşıyorum. Ben olsam daha net, çiçeksiz vs bir nikah elbisesi bakardım. Ha zaten üç beş kişi geliyor vs diyorsanız da giyilebilir yani.

Ben de beğenmedim ama siz beğendiyseniz neden olmasın diyorum.
Yalnız böyle yakalar fotoğrafta poz verirken güzel olsa da giyince hiç kullanışlı olmuyor. İçine uygun sutyen bulmak dert, sağa sola dönerken açılması ayrı dert, karar verirken ona da dikkat etmenizi öneririm.

Derin dekolte ile gelinden rol çalmayın derim. Yoksa elbise güzel ama pek nikahlık değil.

Ayakkabi guzel. Floral seyleri sevmiyorum. Dekolte sorun degil de, elbise oyle şik degil.

Evet, 1. ayakkabı daha zarif duruyor.

Ama elbiseyi pek beğenemedim. Düz renkli bir elbise baksanız daha şık durmaz mı? Zaten desenli bir elbisede o fırfırlar beni bir yordu.

bu nikah elbisesi değil. daha şık bir şey bak.

Bence de elbise güzel değil, nikaha da yakışmaz gibi geldi. İlk ayakkabıyı beğendim.

Ben köylüyüm galiba ama ben gecelik sandım.

elbise hiç uygun değil. şubaşı facts

Elbise de ayakkabılar da çok tatlı.

Sindirilmislik galiba. Özellikle gezi sonrası daha da ayyuka çıkan bir Sindirilmislik ve kabullenme. Kimi kime şikayet edeceksin ki? Ya da aman benim başım belaya girer korkusu. Gezide gördük, halkımızın karşı çıkana tavrını. Hoş desek ki bu vergi çok saçma bu seni amerikan ajanı tüm tohumu yahudi bir Rum dölü yapar. Yerli ve milli adamın dolarla işi olmaz

ticaret yapanlari kapsamiyor bu vergi isi diye biliyorum ben belki o yuzden ses cikmiyordur sektorden. ama zaten halkin da ses cikaracak hali mi kaldi? agir vergiler altinda ezilmeyi gecti bitkisel hayata girdi halk artik. tam olarak baldur +1 diyorum, boyle bir seyi bile protesto eden dogru durust insan cikmaz. aksine millet siraya girer once biz once biz diye. itiraz eden de vatan haini ilan edilir bitti gitti.

sanayi kuruluşu olman lazım muaf olman için ama ben düz vatandaşım ticari faaliyetim var. ben neden %1 veriyorum? o adam versin.

haklisin ben zaten seninle ayni fikirdeyim. ayrica duz vatandas da yatirim amacli aldigi dolara vergi oduyor niye odesin mantiken cok sacma. ama sacma olan o kadar cok sey var ki ulkede sira bunlara gelene kadar. sicak tl sistemde kalsin altina dovize yonelinmesin amacli ama kimseyi bu sekilde durduramayacaklar. baktilar %1 yeterli gelmedi sonra %5 olacak %10 olacak. bunlar alistirma turlari. karaborsaya dusunce rahat edecekler -_- kayitsiz paralar donecek ortalikta. sonra da yolsuzlukla mucadele ettik diye cikarlar ortaya. senaryo cok.

Şikayetçi olunmaz olur mu ya? Rahatsız olmayan da yoktur ama evet kimi kime şikayet edeceksin ve kimden, hangi kurumdan hakkını arayacaksın? Ama saçma işte, telefondan döviz alıp satıyosun yine işlem bedeli ödüyosun, karşında insan yok!! Bu bile saçmayken.. Ben de diyecek bi şey bulamıyorum.

Bunu çok farklı şeylere bağlayan yazılar var. Aklımda kalanları yazıyorum.
Barınma ihtiyacı olmayan ulusların ilerleyemeyecegini on görenler var. Afrikalının ev yapması için bir sebep yok. Başına iki yaprak kafi. Ev yapamayan fabrika da yapamaz.
Sivrisineğe bağlayan var. Hem hayvanları hem insanları uyuşturuyor. Sürüye zarar veriyor.
Sicaklara bağlayan var. Diyor ki soğuk iklim toplulukları her zaman sıcak iklim topluluklarına hükmeder. Sıcak iklimdekileri uyuşuk buluyor.
Bana kalırsa en önemli nedenlerinden biri yazı. Yazıya geçiş çok çok zaman alıyor. Sözlü kültür gelişmiyor. Aktarılamıyor. Bu yüzden gelişme sağlanamıyor.
Şimdi mutlaka binbir sebep gelecektir benim aklıma gelmeyen. Özetle benim bilgim şu yonde:
- iklim
- sivri sinek
- sözlü kultur

Bilgi sahibi değilim ama tahminde bulunacak olursam, çok fazla kabilelere bölünmüş olmaları derdim.

Tüfek mikrop ve Çelik kitabı ve belgeselinde bu sorunun cevabını incelenmiştir. Sonuç olarak yerleşik hayata geçip tarım ve hayvancılık yapan ilk coğrafya Mezopotamya. Tarım ile mülkiyet kavramı yerleşik hayat ile sosyalleşme ve güvenlik korunma kavramı bir sonraki aşama savaş ortaya çıkıyor. Savaş ile birlikte daha düzenli hayat organizasyon ve bir arada yaşamanın gücü ortaya çıkıyor. Savaş ve mücadele rekabetçi ortam sunuyor. Bunlar öyle 3 5 senede olmuyor.

çok güzel soru.

benimde tahminim yerleşik hayata geç girmesi.
şu an bile hala afrika'da medeniyein gelmediği yerler var.

bunun cevabı için sayfalarca yazmak lazım.

(bkz: tüfek, mikrop ve çelik)
(bkz: sapiens)

Her şeyi en dar pencereden kendilerine göre yorumlayan insanlardan nefret ediyorum. Bilhassa halen yüzmekten, denizden inanılmaz zevk alan biriyim ve çevrem de böyle. Saçma sapan twitter trollerini kaale almayin derim.

Geçen aynısını düşündüm reis. Deniz derdim değil benim de. Manitayla sile'nin bir köyüne gittik. Migros'dan peynir salam domates aldık. Attık kilimi yere. Akşama kadar yattık hani sohbet bile etmedik doğru düzgün. Güneş inince az yürüdük. Bastık geldik sonra. Abi millet mangalı eti soğanı patatesi sirtlamis gelmiş. Manyak mısınız ya? Kafa dinlemeye gelmişim isle dumanla etle uğraşacagim. Bana biraz elalem görsün gibi geliyor. Tatilin bu kadar yorucu olması bence abes

Tatili pek sevmeyen bir insan olarak westblack +1 diyorum.

Ha, parası yokken kredi çekip çok yıldızlı otel tatili peşinde koşanları eleştir illa bir şey diyeceksen ama "Kimse yüzmekten eminim pek zevk almıyor" çok mantıksız ve anlamsız bir iddia olmuş.

Tatilin, yurtdışı seyahatlerinin, yeme-içmenin, giyimin, ev dekorasyonunun abartıldığını düşünen biriyim.
"20 yıl önce anlamı vardı. Çünkü gerçekten eğlenemiyorduk" Gerçekten eğlenmenin tanımı ne peki? Çok sayıda insanın eğlence tanımı olan, aşırı yüksek sesli kötü müziğe maruz bırakıldığım bir ortamda elde şişe sallanıp durmak benim için eğlenceli değil mesela. Klasik tatil dediğiniz şeyde denizin kokusu, ışıl ışıl renkler var ve bu beni ilk seçenekten daha fazla mutlu ediyor. Herşey dahil yemek artıklarını tıka basa yemek kişilerin kendi tercihi.

Anlamsiz bi tweetmis

Tatil kisinin ne yapmak istedigine bagli bi seydir. Bu konuda bi genelleme yapilamaz. Ayrica kisitli olmayan butceyle cikilan hicbir tatil eziyet olmaz ne yapilirsa yapilsin.

şöyle bir durum var, deniz kenarına/plaja/saile/beache gidip kulaç atmadan bıcı bıcı eyleminde bulunup ıslanmak yüzmek değildir. Bazı insanların, tatil anlayışı deniz kenarında tatil yapmak. Aman gitmezsek mahvoluruz düşüncesindeler. Koronanın gidişatı belli değilken (hala değil) 2-3 hafta öncesinden tatili ne yapacağız sesleri yükselmeye başladı. Bence bazı insanlar psikolojik olarak "deniz tatiline" gitme isteği duyuyorlar, bronzlaşmayı marifet sayıyorlar. Sosyal medyanın da bunda etkisinin çok olduğunu düşünüyorum. Ama bu dahil tüm genellemeler yanlış.

herkesin zevkine kimse karışamaz.

Katilmiyorum.

Denize gitmek bir numarali dinlendirici etkinlik benim icin. Bulundugum yerde biraz daha guvenlikli, musteriye hizmet odakli bir yaklasim olsa daha fazla da giderim.

Yani evet benim gercek tatil guzel sahili olan bir otelde, iyi hizmet alarak, denizin tadini cikarmaktir.

Tatille ilgili her şeye laf edilsin de yüzmeye laf etmek nedir?
Hiç durgun, sakin ve soğuk denize girmemiş galiba

e zaten bir sürü insan var benim etrafımda deniz tatili sevmeyen ve gitmeyen, sürü psikolojisiyle uygulanan "ayin" haline gelmiş bir şey değil ki. çok duydum "güneşin altına yatıp da güneşten kaçmak için, kumun içine girip de ay götüme kum kaçmasın diye çırpınacağım bir etkinlik bana keyif vermiyor" diyenleri. çok kişisel bişey bu ve anlam veriliyor zaten, hoşlanmayan yapmıyor.

deniz sevmeyen havuza gidiyor, yüzmekten yorulan havuz kenarında mojitosunu yudumluyor. kimin ruhunu ne dinlendirirse artık. benim o kuma basıp dalgalarla kendimi salmam lazım mesela, bunun huzuru bambaşka. illa km'lerce yüzmek zorunda değilsin denize girdin diye, kıyıda oturup dalgaların vurduğu bir gün batımında ufuklara dalmak gayet klişe ama huzur veren bir aktivite benim için.

hoşuna gitmediği halde deniz tatili yapan varsa da akıl fikir ihsan eylesin, ne diyelim ona.

Kimse yüzmekten eminim pek zevk almıyor.

bu kısmı hariç diğerlerine bende katılıyorum

Kendi düşüncesi de bir yunan adasında 4-5 gün tatil yaptik, ise kafam cok rahatlamis dondum cunku sahilde ne muzik var ne cocuk sesi ne kosan eden ziplayan insanlar. Yemek yemek, guneslenmek, denize girmek, kitap okumak, alkol almak vs diye gitti o 5 gün.
Demiyorum ki en güzel tatil budur ama 5 gun deniz kenarinda sessiz sakin bulunmak çok güzel.

Bahsedilen 1000 kisinin oldugu sahilse cok sevmiyorum, 1 saat kalir donerim anca. Beach club falan zaten bana gore degil.
Ama kim nasil mutlu ve rahat oluyorsa oyle yapsin.

Güzel bir denizde saatlerimi geçirebilen, sonrasında kumsalda oturup kitap okumaya bayılan biri olarak hiç katılmıyorum bu tespite. Erkek arkadaşım da mesela güneşlenmeyi sevmez, yüzmeye bayılır. Deniz tatiline gittiysek kendisini suyun dışında görmek imkansizdır.


Bunu ayin vs gibi adlandirmayi mantıklı bulmuyorum; herkesin tatil anlayışı farklı. Tek tatil türü deniz, kum, güneş de değil. Bu tatili sevdiğim gibi hiç bilmediğim bir şehrin sokaklarında, müzelerinde kaybolmak da benim için ayrı zevklidir. Komple tatile gitmeyi sevmiyor da olabilirsiniz ama 'kimse tatili sevmez' aşırı genelleyici bir yargi. Sevmeyen de gitmesin zaten, ne işi var? Ben de beachlere gitmiyorum mesela; çünkü sevmiyorum.

Başkan bildiğim en büyük batarya Samsung m20 de. Bir bakabilirsiniz.

xiaomi redmi 8 almıştık geçen ay. (note 8 değil, sadece 8)
5000 mah batarya var.

www.hepsiburada.com

Kim yapti bilmiyorum, ben gelmeden 1 sene once yapilmis ama ceza benim donemde gelmisti. Onaylanmamis bir ürünü onayli diye gorup uretimde uzun sure kullandiklari bir kaza sonrasi ogrenilince müşteri bütün bu hammadde kullanilan bitmis urunlerintamiri +30 milyon euro gibi ceza kesmişti. Yuvarlarsak 40 milyon euro diyebiliriz.

Onun disinda yeni calistigim yerde Asya'da fabrika kurumunda proje müdürü hammadde deposunu unutuyor, fabrika 6 ay falan otelendi, kendisi kovuldu. Maddiyat gene benzerdir bana gore (firsat maliyeti dersek).

Ben yaptırmadım ama benden önce gangnam style en meşhur donemindeyken programda kullanılmıştı. 10.000 TL ya da 10.000 usd ceza ödenmişti.

Excel'de minik bir hata yaptım diye fazladan milyona yakın ödeme yaptı şirket. Zaten yapılacak bir ödemeydi gerçi ama kredi çekmek zorunda kaldıkları için faiz ödediler. Normal şartlarda cezası işten çıkarılmak olurdu.

@üğpoıuy yok o kadar tezat değilim :) hammadde alımı sırasında kullanılan konteynerlar içindi ;)

@logisticsmanager benimki de cezamı dedim şu an. Onlar nasıl rakamlar ya öyle :((

ceza değil de ben formülü yazarken bir hata yapmışım, toplam 10 ton ürünü türkiye'nin her yerinden iade aldık. yine benim sorumluluğumdaki teknisyenin gözünden kaçan bir şey yüzünden 6-7 ton ürünü her yerden iade aldık.
onun dışında ötv, gtip gibi şeyler yüzünden şirketin ceza yemişliği de var ama onu teknik birimin sorumluluğuna verenler utansın.

Ceza değil ama ihaleye verdiğimiz teklifte bir şeyi yanlış anlayıp ona göre fiyat aldığım için 60.000 tl kadar zarar yazmıştık o kalemde. Yıl 2014 bir de. Fakat diğer kalemlerde kazandırdığım için patron çok kafaya takmamıştı.

Satılmayacak ıvır zıvır ürünleri stoğa aldırmıştım, 2-3 sene boyunca satılmadı, sonra da yok pahasına verdiler. Ama toplasan 100 bin lira falandır max.

bundan 15 yıl kadar önce tur otomasyon yazılımında uçak iniş, kalkış, otelden turisti alma gibi işlemleri yazılım üzerinden operasyona bildiriliyordu. benim hatamda ispanya'ya bağlı olan kanarya adalarını ispanya ile aynı saat dilimine koymaktı. değillermiş. kanarya adalarında tatil yapan turistler yazılım hatası yüzünden geç çıktı otelden. 50bin euroya kiralanan uçak boş kalktı gitti. sorumluluğu kabul edip istifa ettim. 3 ay sonra geri çağırdılar.

4 milyon dolar, calistigim sirket yedi. danismanlik sirketi, ustunde calistigimiz bir binanin 2. kat dosemesinin icine ettik, mahkemede bina sahibi kazaninca ceki yazip verdiler hhehe.

50 bin liralik bir ihale hesap hatasi yuzunden kacmisti:) ihaleyi biz alirdik bu hata olmasaydi ama teminatta mi ne hata yapmistik hatirlamiyorum:)

Çoğu işim için enpara (her şey ücretsiz birçok imkanı da normal standart bankalar gibi) yalnızca oradan olmayan şeyler var o zaman da garanti. Garanti tercihim olmazdı maaş müşterisi olduğum içindi :/

eft işlemleri için enpara kullanıyorum, oraya sadece eft için para atıyorum. önceden küçük bir miktar para için mevduat hesabım vardı, şimdi bomboş. ücretsiz eft olayı süper ama çok az atmsi var, bana göre çok büyük bir problem(her ne kadar diğer bankalarla anlaşmaları olsa da)
kredi kartım iş bankasından. ne olursa olsun çok güvenilir geliyor, vazgeçeceğimi düşünmüyorum. her yerde atmsi var, çok hoşuma gidiyor.

Banka güvenilirliği, atm yaygınlığı ve kaliteli hizmet açısından işbankası. Ama parasal mevzularda karlı değiller(eft ücretleri, mevduat faizleri), belki maxi puanları bol diye düşünülebilir.
Ama ücretsiz işlemleri nedeniyle ve atm yaygınlığının fena olmaması nedeniyle finansbank/enpara.

Erkek arkadaşım enpara ve teb kullanıyor; ben garanti. Bunları en iyileri olduğu için değil, alışkanlık ve maaş hesapları olması sebebiyle kullanıyoruz. Enpara'nin avantajları var ama tabii ki, atm sayısının azlığı sorun.

En iyi banka hangisi derseniz; is bankasıdır benim için. Babam yıllardır müşterisi, dolayısıyla ben de ogrenciyken çok kullanmisimdir. Özelikle yurtdisindan para transferi için en iyi seçenekti eskiden.

Üç aşağı beş yukarı hepsi bir gibi düşünüyorum. Ben akbank ile çalışıyorum. Hem alışkanlık hem rengini seviyorum. Üstüne bir kaç kez mağduriyet yaşadım. Çözdüler. Memnunum bu yüzden.

en iyisini bilmiyorum ama en kötüsü ingbank, ben kendim enpara kullanıyorum, bir dönem akbank kullandım çok memnundum,

Bana kalirsa en iyisi is bankasi. Orada calistigim dondemde de, sonrasinda kullandigim donemde de cozumsuz kalan hicbir isim olmadi. Arka tarafta calisanlarin buyuk kismi da(diger kurumlara gore) islerini benimseyen guvenilir insanlar.

Ykb'nin mobil subesi cok cok iyi.

Akbank - garanti ikisinin de paragoz algisi var. Ki yine icerden bildigime gore aynen oyleler.

Halkbank.

0.74'ten konut kredisi verdiler sağolsunlar.

Her konuda (şube, uygulama, politika, vs) en iyi banka --> iş bankası. Sadece biraz tuzlu.

İşbankası. Kurumsal olarak daha başarılı buluyorum

25+ yıldır yapı kredi kullanıyorum.

borcun geciktiğinde boğazına çökmeyen hesaptaki paranı anında bloke etmeyen bir banka.

hepsini tek bayiden almak daha uyguna gelir.

paketlerden ziyade "su buzdolabi, su camasir makinasi, su buasik makinasi icin fiyat istiyorum" diyebilirsin direkt. sonrasinda pazarlik, baya inebiliyorlar.

100 metre ötedeki bayi bile farklı fiyat verebiliyor. Ben modelleri netleştirdikten sonra sadece fiyat için gezmiştim. İNdirim yaptırın, hatta verdikleri fiatları yazdırtın. Küçük teklif kağıtları oluyor, ona yazıyorlar.


PAketlern içerisinde istemediğiniz modelin sisin için ne ifade ettiği önemli. Örneğin fırında belki değişik modele açık olabiliriniz, ç.makinesi vazgeçilmezinizdir vs.

Bir esnaf bir paket sunuyorsa yuzde 99 musteri kaybediyordur. Ha paran yoktur cok dardasindir olabilir.

Başkan ben iki kere buzdolabı bulaşık makinesi bir de TV aldım spotcudan sıfır ürün. Ufak defolar vardı. Piyasa fiyatının üçte birine. Ben mumnunum aklında olsun.

Excel?

Başkan ben şöyle çözerdim bu meseleyi. Android kullanıyorum ama benzer birsey mutlaka ios'da da vardır. Bende telefon hafızası, sim hafızası ya da Google a kayıt yapabiliyorum kişilerimi. Ben Google'i kullanıyorum. Mesela bu büyük listeyi telefon hafızasına kaydederdim. İsim düşünce kişi listesini telefon hafızası yapar. İsim bitince Google'a dönerdim. Bu sayede iki liste birbirine girmezdi.

icloud a giriyorsunuz.
contacts a tıklayın
sol altta + var ona tıklayıp yeni grup oluşturun.
ilk grup kişisel olsun
bütün kontaktları kişisel e atın
sonra bir daha + yapın
gereksizler yazın
bütün bu gereksizleri bu gruba kaydedin.
sonra telefonun arabiriminde gruplar olduğunu göreceksiniz. normal kullanırken gereksizlerdeki tiki kaldırın. işiniz olduğunda gereksizleri açın.

bu kadar.

Excel telefonda kullanışlı değil.Hem de çok yer kaplıyor.
Güzel bir uygulama varsa daha güzel olur. Kişileri gruplamak da çok kullanışlı değil. Whatsappta falan 1000 kişi oluyor bu sefer.
Teşekkür ederim.

Google fotoğraflarda kendi galeri uygulaması ile değil Google photos ile silince her yerden silinir.
Tablette ayrı bir hesap kullanırsanız öyle ayırmak Daha rahat olur fotoğrafları

Tablette ayrı hesap, telefonda da hem telefon hem de tablet hesabı yüklenirse Google photos ta çok rahat tablet hesabına geçiş yapılabilir

Google fotoğraflar çok kullanışlı bu konuda aslında. Ayrı hesap yukaridakilerin dediği gibi daha işlevsel olabilir.
Ben microsoft one drive kullanıyorum bir süredir. Google fotoğraflara göre çok işlevsiz geliyor bana.

bu iş google photos ile yapılır.
yaptığınız hatalar:
-yeni bir hesap açın.
-tabletten sileceğiniz fotoları google photos uygulaması içinden silin.
-albümleri kullanın. gün gün albüm oluşturabilirsiniz ama gerek yok çünkü tarih etiketi olacağı için çok güzel bir şekilde görebilmeniz lazım.

orjinal derken sınırsız alan orjinaller için geçerli değil. 10 mp e kadar sıkıştırır. tablet için yeterli olsa gerek. işlenmiş fotoları da uygulamadan işliyorsanız ayrı kaydetme ya da üstüne kaydetme opsiyonu sunar.

En rahatı son iki kirayı ödememek. Ama güncel kira ile depotizo almanız gerekiyor diye düşünüyorum.

8 yıl önce kaç tl ise şimdi de odur. Yani 1200 almanız lazım. Bence 8 yıl oturduğunuz evden çıkarken 1200 liranın çok hesabını da yapmayın.

Depozitonun güncellendigini duymadım. Ne kadar verdiyseniz o kadar alırsınız.

8 yıllık kiraci olarak gecen ay yaşadım ayni durumu. Bayağı arastirdim herkes baska bir şey söyledi. Anladigim kadarıyla ağzı laf yapan kazanıyor. 1 kira depozitomuz icerdeydi, son ay kira vermedim. Vicdanim gram sızlamadı ve pişman da olmadım. Depozitoyu döviz ya da kontrata 1 kira karsiligi yazdirmak en iyi çözüm.

Düşününce mantıklı olan şu aslında. Eve girerken iki aylık bir bedel ödemişsiniz. Şimdi çıkarken de iki aylık bedel alınmalı. Enflasyonda kiralar 600 liradan 1200 lira olmuş.

ben de duymadım öyle bir şey. genelde bu tarz sorunlarla karşılaşmamak için dolar ile depozito ödeyenler oluyor.

şöyle bir şey buldum ama kanun maddesi nedir bilmiyorum

Kira Depozito İadesi Güncel Kira İle Mi Olur, Yoksa İlk Kira Bedeli İle Mi? Bu konuda yaşanan sorunlardan biri de depozito enflasyon hesaplamasıdır. Depozitosunu Türk Lirası olarak veren ve uzun süredir kiracı olan kişilerin parası değer kaybına uğradığı için tartışma yaşanmaktadır. Yeni kanuna göre ev sahibi depozito tutarını bankaya yatırmakla zorunlu olup eğer bu paraya faiz işletmediyse yani vadesiz hesaba yatırdıysa ilk kira bedeli üzerinden ödeme yapar yani aldığı parayı iade eder. Ancak paraya faiz işletildiyse bu durumda söz konusu para faizi ile geri ödenmelidir.

Haberin Tamamı İçin: www.emlak365.com

mantıken 2 aylık kirayı almanız gerekir tabii ki ama önemli olan kanunda ne yazdığı. o konuda fikrim yok. muhtemelen kanuna göre ne verdiysen onu alıyorsundur.

Mantıken 2 aylık kira. Sonuçta yeni gelen kiracıdan da o 2 kira depozito alacak yine.

kiracı çıkıp da "mantıken şöyle böyle olmalı" diyor. böyle bir olay yok. depozito ne kadar verildiyse o kadar geri alınır. dolar depozito olayı sırf bu değer kaybından kurtulmak için ortaya çıktı.

not: çok sayıda kontrat ile hem kira ödemiş ve hem kira kazanmış biri.

kontratta ne yazıyorsa o.

yazılan rakam neyse o.

ben ev sahibi olarak sözleşme yaparken ek madde yazıp "bir kira karşılığı depozitoyu peşinen aldım. sözleşme sonunda depozitodan düşülecek masraf olmadığı sürece son kirayı ödemeden çıkacaktır." yazıyorum. bundan önceki kiracı para vermiş altın karşılığı yazmıştık. 2 kira depozito vermişti son 3 kirayı ödemeden çıkmıştı. (altının aşırı değerlenmesi) ev sahibi olarak tavsiyem ya kira karşılığı diye not düşürün ya da kanunlar elbette izin veriyorsa altın yahut döviz olarak depozito verin. ev sahibiniz insansa zaten 2 kirayı ödemeden çıkın der değilse yapabileceğiniz ne yazık ki bir şey yok.

D. Kiracının güvence vermesi

MADDE 342-Konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmeyle kiracıya güvence verme borcu getirilmişse, bu güvence üç aylık kira bedelini aşamaz.

Güvence olarak para veya kıymetli evrak verilmesi kararlaştırılmışsa kiracı, kiraya verenin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, parayı vadeli bir tasarruf hesabına yatırır, kıymetli evrakı ise bir bankaya depo eder. Banka, güvenceleri ancak iki tarafın rızasıyla veya icra takibinin kesinleşmesiyle ya da kesinleşmiş mahkeme kararına dayanarak geri verebilir.

Kiraya veren, kira sözleşmesinin sona ermesini izleyen üç ay içinde kiracıya karşı kira sözleşmesiyle ilgili bir dava açtığını veya icra ya da iflas yoluyla takibe giriştiğini bankaya yazılı olarak bildirmemişse banka, kiracının istemi üzerine güvenceyi geri vermekle yükümlüdür.





www.erdemakcay.av.tr
guvence-iadesi/

8 yıllık kiracı iseniz bu uzun bir süre önce ev sahibiyle konuşun çünkü evde deformasyon hasar elbette vardır.Önce düzgünce anlaşmaya çalışın direkt kirayı içeride bırakma durumuna getirmeden olayları.

Ev sahibin senin paranın bekçiliğini mi yapacak? Kaç para verdiysen o kadar alırsın, türk lirası olarak.

kac para verdiysen o kadar geri alirsin.

2 kira verdiysen 2 kira alırsın budur. ben de kiracılarıma o şekilde davranıyorum ama coğu ev sahibi bunu kabul etmiyor çakallıklarına. siz diretin diretebildiğiniz kadar. ha bir de sen 1200 verdin kardeşim zaten diyen adam depozitonu da ödememek için bin bir türlü takla atar çünkü "son aylara sayamayacağız" demişsin.

Burada birim kira olduğuna göre, an it itibariyle kira bedeli ne kadarsa odur.

Shutterstockta video satıyorum. Fiyatı kendim belirlemiyorum. Shutter karar veriyor. Ama ne kazanacağım alanın kimliğine göre değişiyor. Fiyatlar sizi tatmin eder. Ancak çok ve düzenli yükleme yapmanız lazım. İlk satışını için çok zaman geçebilir bu da sizi üzebilir. Benim 250 videom var. Satılan 3 4 videom var. Parayi kıran 1 videom var. İlk 2 ay hiç satış yapamadım. 6 ayda 350 dolar kazandım. Bunun 300 doları tek bir videodan.

Uzun süreli bir ilişkim oldu halen kıskanıyorum. Bu da demek oluyor ki hala seviyorum ama garip.

Başta böyle acayip üzülüyorsun da sonra garip bir hal alıyor tanimlayamadığın. Garip. Ama başta canını çok yakıyor. Öyle böyle yakmiyor. Değişik. Her bireyin çekmesi gereken bir olay bence. İnsana güç veriyor.

Hayatımız toplam 70 sene. Azcik yani. Bunlari dert etmek ve kafaya takmak icin oldukca az ömürlerimiz var. Takma kafana. Gecer , öyle bir geçer ki hem de ...

o "yıllarca birlikte olduğun" kişiden ayrılıyorsan genelde geçerli ve mantıklı bir sebebi oluyor(taraflardan biri salak değilse tabii). olgun insanlar aldıkları kararların sonuçlarına katlanmayı bilirler, o yüzden kahrolacak bir şey genelde olmaz. eski günler elbet hatırlanır, hatta belki de bir daha o zamankarki gibi mutlu olunmaz ama bitmesi gerekiyordur ve bitmiştir; yola bakılır.

Uzun iliski bitince zaten her yonuyle tukenmislik oldugundan arada o tur bir sevgi kalmis olmasi mumkun olmuyor.

Oluyor, ben kiskandim o durumda diyen sevgi degil kontrolculukten o duyguyu yasiyor. Normal insanlarda bir sure sonra o kontrolcu duygunun da duzelmesi lazim.

ozlemekten duygulardan bahsediyoruz, beyin ile mantikla ne alakasi var. unutun gitsin baska kiz mi yok mu demesi kolay ama oyle degil iste. belki de hayatinda gulmedigin kadar o kisiyle guldun, belki inanilmaz bir sekilde birbirinizi tamamliyordunuz, bunlari nasil sileceksin hafizandan?

eğer severek ayrıldıysan 1-2 yıl boyunca için cız edebiliyor.
ama hayatına devam ettiysen, senin de hayatına birileri girip çıktıysa, işine gücüne bakıyorsan, sevgiyle hatırladığında da mutlu olsun istiyorsun.

bence bu noktada helalleşebilmek, affedip olanları olduğu gibi kabullenmek insanın hayatına devam edebilmesinde önemli rol oynuyor.
yani onun da mutlu olmasını isteyip kıskançlıkla, üzüntüyle hatırlamamanın ve takılı kalmamanın anahtarı bu bence.

hic bir sey hissetmiyorsun, aksine mutlu oluyorsun. aa ne guzel yolunu bulmus zamaninda iyi kotu biseyler yasadik birbirimize cok sey kattik guzel zamanlardi deyip yoluna devam ediyorsun.

Taktiği değiştirsen ? her ısırdığında onu odaya kapatsan ?

Dün akşam denedim işe yaramadı, bu sefer cok agresif olur ve intikam almak için etrafa tuvaletini filan yapar diye de korkuyorum. Yapar bu

açıkçası benim kedi de beni ısırıyor ama saldırgan davranışla değil. oyun oynarken iki patisiyle elimi kavrayıp dişini geçiriyor. o sürede bu davranışına izin verip bi süre sonra elimi çekiyorum. bu arada yaşı 4. yaş almadan önce elimde patisini geçirmediği kanatmadığı yer bırakmıyordu. yıllar süren birlikteliğimizden sonra çocukluktaki saldırganlığı bırakıp daha ılımlı olabiliyolar.

Papatya çayı kaynatıp suyuna katmayı düşünüyorum sakinleşmesi için, evde at koşuyor sanki.

Dişleri kaşınıyor, bir iki aya kadar da süt dişleri dökülüp kalıcı dişleri çıkacak, yani 6.-7. aya kadar dayanacaksınız:)
Ama siz yine de oyun olmadığını anlatmaya çalışın, belki sizi umursar:)

Bu arada kedinin göbek tarafından çekilmiş resmini görmeden inanmıyoruz:)

annesinin yanında yeterince vakit geçirdi mi sahiplenmeden önce? annelerinden can yakmadan ısırmayı, oyun oynamayı vs. öğreniyorlar çünkü.

canını yakan bir durum olabilir, iç parazit vs. veterinere götürebilirsen çok iyi olur, genel bir muayenesi yapılsın.

evde tehdit olarak algıladığı bir durum da olabilir. apartmanda başka kedilerin/köpeklerin vs. seslerini duyuyor mu mesela?

benim kedimde de agresyon problemi var, antidepresan tedavisi görüyor ve önceye göre daha iyi durumdayız. en kötü ihtimalle veteriner kontrolünde böyle bir tedaviye başlanabilir. kolaylıklar diliyorum, bu tarz kedilerle uğraşmak cidden zor iş (ama bir yandan da sikerim böyle kediyi deyip sokağa atmayan, çözüm arayan bir insanı olduğu için püskül adına çok çok sevindim.)

Sokakta gözleri iltihaplı şekide 3 yavru vardı bakımlarını elimizden geldiğince yapıp Püskül’ü ailemize kattık. Anne sütü cok içememiş belliki 1 aylık ya vardı ya yoktu aldığımızda annesi yoktu. Başlarda böyle değildi. Şu an hırıltısı olduğu için 2 haftadır antibiyotik içiyor imunex direnç için ve l lysne tavsiyesi kullanıyor. İç dış paraziti yapıldı. Aşılarına başlayamadık tedavisi bitmediği için. Doktoruna sordum bakalım ne önerecek. Oyun olmadığını anlatmaya calıssam da asla anlamıyor

hizliresim.com
hizliresim.com

Bizim bir kedi de aynı anlattığınız gibiydi. Ozgurlestirdim. Ozgurlestiriniz.

Oyy çok tatlı :) bir yorumum yok, sadece benimkinin adaşıymış demeye geldim. Püskül isminde başka kedi duymamıştım. Benim Püskülüm de çok güzel ama yaramaz kediydi. Kardeşiyle bir olup yatak odamı ele geçirmişti de kaç hafta salonda koltukta yattıktan sonra pes edip yatağı salona taşımıştım. Sonra dişi kediye kaçtı, bir daha dönmedi.

eksisozluk.com

Bizim kedilerden birisi böyle. Sokakta minicikken çok kötü halde bulan bir komşumuz biberonla büyütüp bize vermişti. Geldiğinde yaş mamayı zor zar yiyordu, 2 aylık bile yoktu.

O zaman bile oynarken, severken tırnaklardı, tırnakları jilet gibi keserdi. Şimdi 4 yaşında hala aynı. Gelip yanımızda uyur, isterse mırmır sevdirir ama sıkıldığında hemen ısırır veya tırnaklar, uzaklaşır. Isırıkları hafif uyarı halinde ama tırnaklamak dediğim kanatma seviyesinde.

Sert bir şekilde parmak sallayıp kızınca aynı dediğiniz gibi parmağı ısırıyor bizimkide. Hiçbir şey yapamazsa da yanından geçerken ayağımıza tırnak atıyor yada saldırarak sarılıyor. En çokta babama yapıyor, öyle ki babam kucağına almıyor yada hiç tutmuyor korkudan :)

Biz 4 senede bir yolunu bulamadık, vazgeçiremedik. Karakteri böyle deyip kendi haline bıraktık. Sadece kendisi geldiğinde seviyoruz :)



Hatta şuan bu yazıyı kendisi dizimde uyurken yazıyorum ama seversem uyanır tırnaklar diye sevmeye korkuyorum :)

Bizimki kendini sevdirmeye gelmiyor her zaman amacı ısırmak,oynamak, saldırmak. Şu an beni ısırırken sakinleşti uyudu kaldı, tam bi’ Azman
Ben ümidi kesiyorum o zaman.

Ay daha çok bebekmis :)

Şu an karakterinin oturma aşaması lütfen ümidi kesmeyin :(

Ben de aynı sıkıntıları yaşadım pamuk kizimla. Süt dişleri dökülünce bu ısırma ve agresyon problemleri cok azaldı.

Lütfen ümidi kesmeyin benim kızım rahmetli oldu hala unutamıyorum

yukarıda yazılanları okuyamadım, o yüzden tekrara girersem kusura bakmayın.

çok küçük daha.
hem dişleri kaşınıyor, hem de avlanmayı öğreniyor.
bunu da biraz oyun zannederek öğreniyor.
yani sizin "saldırıyor" dediğiniz şey sizinle oynaması ve beraber avlanması aslında.
o yüzden olaya onun yönünden bakmaya çalışın.
gayet normal sayılabilecek bir süreçtesiniz.

ısırdığı zaman elinizi, ayağınızı çekmeyin.
çekerseniz "kaçan av" olduğunu zannederek tekrar saldırır veya daha çok sarılır.
zaten ısırdığında elinizi, ayağınızı çekmezseniz kendiliğinden bıraktığını göreceksiniz.
bu şekilde davranırsanız büyüdüğünde de bunu oyun haline getirmesine engel olursunuz.

kedilerin yüzde 90'ı bu şekilde oynar ve avlanmayı öğrenir ama bu davranışları yetişkinliğe çoğu zaman taşımazlar.
eğer siz devamlı "kaçarsanız" o zaman işin rengi değişebilir, yani devamlı o ısırıyor, siz kaçıyorsunuz gibi bir duruma getirmeyin olayı.
şu anda hayır deseniz de, elinizi sallasanız da anlamaz.
1-2 ay sonra hayır falan dediğinizde biraz anlar gibi olmaya başlar.

sallanan ip, uçuşan torba, hareket halindeki bir ayak, bunların hepsi bir avdır.
ayrıca sağa sola atlayıp zıplayıp yere çakılması, bir şey kovalamaya çalışıp yuvarlanması gibi koordinasyon bozuklukları da normal, çünkü onları da öğreniyor ve öğrenecek.

daha bebek, alışacaksınız.
bir de bu kadar kendinizi odalara falan kilitlemeyin.
tamam ısırır ve tırmalar, can da acıtır ki yavru kediler daha çok can yakar genelde ama sonuçta bu da çita değil yani.
kaldı ki, bir de işin psikolojik yanı var.
alan hakimiyeti sizde olacak, sizi domine edemeyeceğini bir köpeğe anlatabileceğiniz kadar net anlatamasanız da, en azından buna dair bir fikir verirsiniz.
en azından sizinle bu alanı paylaşması gerektiğini bilir.

olta oyuncaklardan alın, onunla oyun oynatın, enerjisini boşaltsın.
ki yavru kedi perdeye falan bile tırmanır, normal bunlar.
siz oyun oynatırsanız bu sırada sizinle de iletişim kurmuş olur, geçinir gidersiniz.
kapıya takılan, ip ucunda oyuncak sallanan, kendi kendine oynayabildikleri oyuncaklar da var.
o da işinize yarar.
ama geceleri yatarken çıkartıp kaldırın, ne olur ne olmaz.
bir yerine dolanmasın.

lazer için zararlı diyorlar ama bence yavru kediyi meşgul etmenin en kolay ve eğlenceli yoludur, bir zararını görmedim.
yine de alırsanız gözüne falan direkt tutmayın.

yani ona avlanabileceği, oynayabileceği, kendine ait bir şeyler verirseniz o açıdan size olan ilgisi de azalır.
oyun oynadıkça da arkadaş olursunuz.
geçer yani, şu anda içgüdülerinden ibaret şekilde yaşıyor.
kedilerin huyu pek değişmez ama bebeklik sürecini nasıl yönettiğiniz de önemli.

www.youtube.com

bu seriyi izleseniz, belki benzer bir seyler yakalarsiniz ve faydali olur. kedilere fisildayan adam gibi bir sey

size güzel bir keyword veriyorum: davranışçı öğrenme kuramları


hatta detaylandırayım, klasik koşullanma.

hepsi alınabilir

Hangisi şuan daha avantajlıdır demek istedim aslında.

Bence bu işleri eş dost dahil kimsenin lafıyla yapmayın. Kendiniz araştırın bir fikir oluşturun. Ben olsam altın derdim. Bu arada 1 aydır altındayım ve zarardayim.

al-satçı değilsen ne alırsan al uzun vadede kardasın. ben yıllardır yarı yarıya altın ve dolar alıyorum. sen de riski azaltmak için ikiye bölebilirsin.

hepsi alınabilir +1

hepsi de avantajlı. bugün alıp yarın satacaksan hiçbiri avantajlı değil. bugün alıp 1 yıl sonra satacaksan hepsi avantajlı olabilir.

bunların hangi yönde ilerleyeceğini bilmek mümkün değil. ama genel trende bakarsan üçü de uzun vadede artan şeyler.

parçadan parçaya değişir. birinin ekran kartı iyiyken diğerinin anakartı daha iyi olabilir. o yüzden toplama alıyoruz

Gigabyte ve asuslar genel olarak iyi. Msilarda bazen piyango vurabiliyor. Model bazlı bakılması gerek.

@argent laptop alacağım da o yüzden.

MSI

sanırım sonsuza dek msi tercih edeceğim.

Çok genel geçer bir soru olmuş. Yani bu tip soruların cevapları da genelde "mekbuk kanka abi apil yaaa" ya gidiyor. Msi tavsiye ederim ama bilgisayarla ne yapacağınızı yazsanız daha iyi edersiniz.

Kullanım amacına göre değişir, değişebilir. Ağırlıklı ne amaçla kullanacaksınız

@encokbenisevinnolur birkaç kurgu birkaç tasarım programı kullanacağım. office programlarında ve internette gezinirken film vs izlerke hızlı olsun yeter.

Şimdi azizim kurgudan kurguya da fark var. Ama minimum sistem için i7 işlemci, 16 GB ram, 2 GB ekran kartından bahsedebiliriz. Ssd mutlaka olmalı. Kullandığınız programın mutlaka bir önerilen sistemi vardır. Ona bakın.
Da vinci işlemciyi öldürüyor.
Premiere minimumda sorun çıkarmaz ama dji codecleri anasını ağlatıyor makinenin.
Photoshop her türlü çalışır.
After effects rami sömürür. Kullandığın projeye göre ekran karti ve işlemci de zorlanır.

Ben msi yi çok beğeniyorum ama diğer markalara da bakmak lazım. Uzun zamandır kullanıyorum yeniden alacak olsam ilk bakacağım marka olur.

genel olarak, asus,msi,lenovo,dell ucuz diye de monster tercih ediliyor.

6 sene önce msi ge70 almıştım, hala daha tepe tepe kullanıyorum. maşallah diyelim.

Bende yaklaşık 7-8 yıllık bir Sony Vaio var, aşağı yukarı dediğin işlemleri yapıyorum ve gayet tıkırında. Bir de SSD taksam muhtemelen daha iyi de olur.

Tabi artık Sony laptop üretmiyor.

Biri anakarta entegre iki grafik kartı var.

RAM denilmiş zaten en az 16 GB, bende 8 var.

İşlemci Intel i7 2.2 GHz.

Diger özellikleri de döneminin orta-ust arası bir bilgisayarı işte.

Ama mesela photoshop açıkken bir video açarsam kasılıyor, tam ekrana geçersem kısa bir süre tıkanıyor.

Premiere pro'yi hiç açamıyorum. Rush ile işimi hallediyorum ama bazen çok kasılıyor, yine de mesela arka planda ikinci bir program açıkken bile performans iyi.

Illustrator'da her şey güzel.

Aklıma gelenler bunlar.
Niye yazdım, işte malzemeler iyi yani, bu ayarda bir şeyler bak. Laptopta pil önemli, sürekli fişe takılı kullanacaksan bile bence, elektrik kesintisi vs. durumlarda bilgisayarın alt üst olmaması için.

Eşten dosttan halihazırda satılan bilgisayarlardan duyduğum ya da deneyimlediklerim arasında yeni alacak olsam Lenovo tercih ederdim.

islemci: amd
ekran karti: nvidia. daha pahali ama fiyat farkina degiyor. mesela islemci icinse amd-intel fiyat farki degmiyor. daha ucuda amd almak daha mantikli.

ram: kingston veya crucial. daha iyisi corsair.
harddisk: samsung, western digital ve seagate. hizlari incele ama cok fark yok genel anlamda. fiyati iyi olani secebilirsin.
anakart: zaten bu alacagin diger parcalara gore sececegin bir urun. marka olarak msi sektor lideri gibi bir sey. daha butceli ise asrock onerebilirim.
guc kaynagi: evga veya corsair'den sasma.

haydi hayirli tiraslar.

Işıklı mışıklı oyun bilgisayarı işine girme efendi gibi dell xps, lenovo thinkpad al

gezi'ye kadar yer yer abartili ama dogru, gezi'den sonraki kisim klasik almanya bizi kiskaniyor havasinda gecen algi ve kara propaganda.

2001 kriziyle ilgili dönemde abartı yok eksikler çok. 60 lardan bu yana en sert krizdi ülke icin.
Bugünkü tablo elbette o kadar pembe değil. Türkiye'nin yüzde 4.5 büyümesi de Ocak subat Mart yani ilk çeyrek verileri. Mart nisan Mayıs'ta küçülme olacak. İkinci ceyregin açıklanmasına daha 3 ay var.

90lar bombok yıllar. Her anlamda felaket. 2001 krizi muadilleri ile kiyaslanamayacak kadar derin bir krizdi.
2008-2013 (geziye kadar) boktaki bir vaha olarak adlandirilabilir. Nispeten iyi bir dönem.
Gezi sonrası ise boktan yillar.
Kısaca böyle özetleyebiliriz. Daha derin yorumlar hem burada hem internette bulunabilir.

Yazida "o devir" olarak bahsedilenlerin en az yarisi hala mevcut. Yazan arkadasin ekonomi konusunda en ufak bir bilgisi olmadan salladigini hic anlamasak bile korona surecinde Turkiye'nin buyudugunu iddia etmesinden anliyoruz.

Sikinti surada 2001 ve öncesi dönemde durum gerçeği yansıtıyor ama2011 ve sonrası donem ise tamamen algı. Enflasyon işsizlik gibi makro ekonomik verilerde Tüik verileri gerçeği yansıtmıyor. Enflasyonun resmi rakamla %10 açıklanması hiç bir şey ifade etmiyor kimse için. sadece hükumetin verileri nasıl manipüle ettiğini gösteriyor. Cunku 100 lira ile tum eksigi goren adam bugun marketten 4 parca ürün aldığında tükeniyor. Kesinlikte bir gelişme yok artık işsizler üni mezunu. Söyle de bir durum var ihracat hacmi tüm dünyada arttı buna gore ihracat rakamının yükselmesi degil niteliği önemli ancak tr burada da bir arpa boyu yol gidemedi. Bist 100 desen güven yok ve 2008 öncesi döneme geri dönmüş durumdayız. Bugün evini gecindiremedigi için kendini yakan insan var daha önce yazarkasa atılıyordu ama birisi haberlestirilip gündem olmasına izin verilmiyor. Kısaca 2001 den çok da farklı değiliz.

ben 2012'den beri iphone kullanıyorum ve bu ikinci iphone'um. eğer değiştirecek olsam yine aynısından alırdım çünkü en az beş yıl kullanabiliyorum ve hiçbir problem çıkamıyor.

Samsun s7 ege
Kaç yıl oldu, çok memnunum kendisinden yine aynı seriden devam etmek isterim ama o paralar verilmez telefona diye düşünüyorum.

2012'den beri Samsung kullanıyorum. Bozulsa yine Samsung alırım. Seviyorum bir derdim yok. Marka değiştirmek için de sebep görmüyorum ama Samsung umurumda değil yarın zamzung hoşuma giderse onu alırım.

iphone 7 kullanıyorum, 3 buçuk sene oldu. bu yıl da değiştirmeyi düşünmüyorum ama seneye değiştiririm artık herhalde.
şu an alacak olsam iphone 11 alırım. tam 10 yıldır ilk iphone'dan beri bu telefonu kullanıyorum. başka bi telefon kullanamam diyemem tabii ki kullanırım ama kullanmak istemem. her şeyine çok alışkınım, bana çok kolay ve kullanışlı geliyor. o yüzden şu an alacak olsam son model iphone neyse onu alır geçerim.

huawei mate 20 lite kullanıyorum. gayet memnunum aslında ama değiştirme imkanım olsa iphone 11 isterdim.

Iphone11 kullanıyorum. Proyla değiştirebilirdim sanırım. Ama şart değil.

teşekkürler dostlar:3

samsung s7. yine s serisinden bir şey alırım.

iPhone 5S, yeni iPhone SE tercih ederdim muhtemelen, çok büyük kullanamıyorum onu anladım.

s8 var s20 veya yeni duyrulacak note 20'yi alırdım herhalde

iki buçuk senedir iphone 7 kullanıyorum ondan önce de 5s kullandım 5 sene falan. benim için akıllı telefon iphone’dur, net. diğerleri belki daha iyidir ama ben her açıdan apple ürünlerini ve servislerini seviyorum. güvenlik, stabilite, görüntüsü vs. imaknım olsa ki var da 11 almak istiyorum ama henüz ilerisini göremediğim için şimdilik beklemeye aldım. elimdeki telefonun bazı sıkıntıları da var ama idare ediyorum. muhtemelen minimum önümüzdeki yılbaşına kadar yani hayat normale dönene kadar bunu kullamacağım

oneplus 5t kullanıyorum. değiştirme ihtiyacı hissetmiyorum açıkçası.

samsung s10e. kardesime almistim, kayit ucreti 2000 liraya cikinca hicbir anlami kalmadi ben de kendim kullanmaya basladim.

iphone 8 kullaniyorum. iphone se alirdim. zaten muhtemelen alicam ama acelesi yok, en az 1-2 senesi daha var 8'in.

2017 şubattan beri s7 Edge kullanıyorum. Memnunum ve standart bir kullanıcıda 2-3 yıl daha rahat gider ama ben çok fazla bakıyorum telefonuma ve fazla uygulama oluyor içinde, bi de 3 yıldan sonra sıkıyor beni aynı telefon (zengin değilim maalesef). Seneye alırım yeni telefon, note serisinin son telefonunu alırım muhtemelen. Bu telefonu aldığımda da Note almak istiyodum ama note 7 patlamıştı dsdhsdh o yüzden toplatıldı o seri ve ben de bunu aldım. Ha memnunum baya sıkıntı yok ama note serisi daha çok hoşuma gidiyor

Kucuk telefon sever olarak iphone se. Ama iphonelar cok dandik, kucuk segmentte yeni bir sey ciksin diye dua ediyorum, bir daha iphone alani bilmemne yapsinlar.

xiaomi mi max 3, bir seneyi aşkın süredir kullanıyorum. değiştirme ihtiyacı hissetmiyorum.

iPhone 10 kullanıyorum. Değiştirmem zaten şu anda hayatta ama değiştirecek olsam 11 Pro alırdım. Maksat 3 kamera ve gece çekim performansı daha iyi olsun diye. Ama kamerasını da çok kullanan biri değilim. O yüzden uzun süre daha X ile devam ederim.

Samsung s7 kullanıyorum. İmkan olsa 128 gb olan başka bir üst segment samsunga gecerim.

iphone 7 plus.

bunun home button'u olmasi sebebiyle ust iphone'lara gecmeyi de hic tercih etmiyorum acikcasi. parmak izi olayini cok seviyorum.

android'e hic gecmem artik bu saatten sonra.

Belgesel ve sinema kanalları var bunların bir kısmı ek ücrete girebiliyor ama en büyük özelliği canlı yayını durdurup geri alabiliyorsun. Durdur izle, geri al ve sistemin internet üzerinden yayın sağlaması dışında öyle büyütülecek pek bir özelliği yok. Bir de seç izle klasörleri de var tivibuya benzeyen.

bize hediye ettiler tv+'i gayet güzel yayını sırf geri alma tekrar izle yayınları için bile alınabilir. tek kötü yanı net geo yok.

Turkcell superonline dan çok memnunum. Turkcell tv+ dan da memnunum ama öyle aman aman anlatacak bir artısı yok. Yayını geri alma güzel oluyor. TV izliyorum bazen telefondan o da güzel.

Çok birşey istemiyorlar zaten, geri alma özelliği için alınır. Sevdiğim bir programa denk geldiğim zaman alıyorum başına, reklam gelince atlıyorum.

Durdurma ve geri alma dışında kayıt imkanı da var, kayıtlarına mobilden de ulaşabiliyosun ama normalde tv seyretmezken öyle aman aman kaçırılmayacak sunduğu kanallar yok, Sinema 1001 kanalında eski filmler ve festival filmleri oluyor, bu filmlere aynı zamanda seç izle özelliği ile de erişebiliyorsun, yine hem tvden hem mobilden.

kanal geçiş hızı nasıl peki? şu an beni en çok yoran şey

1- durdurma ve geri alma olayının eksikliği çok alışmışım elim hep durdurma tuşuna gidiyor telefon falan çalınca.
2- dahili uydu alıcısı çok yavaş.

Aman aman hızlı değil geçişler ama ben hiçbir muadilinin kanal geçişini bilmiyorum. Bana göre normal.

son bir şey daha sorayım, kampanyada şöyle bi şey var, 25 mbps hız veriyorlar 24 ay taahhüt ile ilk 12 ay 100, sonraki 12 ay 110 lira faturalandırılıyor ancaaak asıl mesele şu ki 18.00-06.00 arası hız 100 mbps diyorlar bu nasıl iş yahu en yoğun saatte nasıl 100 mbps veriyorlar?

Aynı noktada hissediyorum bir çıkış yolu da bulamıyorum. Deliliğe vuruyorum galiba. Ya da cidden deliyim.

12 senedir sürekli uyku ilacı kullanıyorum. Son 3 senedir alkol+uyku ilacı alıyorum gece uyuyabilmek için. Buna rağmen uykuya dalış sürem minimum 1 saat.

Şu noktada gönül rahatlığıyla diyebilirim ki benim cevapsız sorularım yok, cevapsız soruların beni var. Eskiden sinirleniyordum bu duruma, artık baş da kaldırmiyorum. Teslim oldum.

Derdi olan herkesin derdinden kurtulmasını dilerim.

valla barış mançonun bir sözü var. işte hendek işte deve ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin. stressiz bir iş istiyorsan burger kingte patates kızart ama şu an kazandığın kadar ay sonunda para yatar mı bilemem. iş hayatı böyle sadece güçlü olanlar ayakta kalır adagshs

İş hayatının bir yönü de böyle şeyleri idare edebilmek.

Nasıl bir soru silsilesi bilmiyorum ama kaçış mi yok cevap mı yok?
Bazen oyalamak bazen de açık olmak ise yarıyor duruma ve karşındakine göre.
Kolay gelsin.

Benim işle ilgili cevap veremediğim sorular hiç olmadı, ama gece uyutmayan çok şey oldu ordan bağlayabilirim :) Benim sorunum anksiyete. Bayağı yani bazen geldiğinde duvarları tırmalamak geliyo içimden. Öyle olduğunda yatakta kalmaya devam edersem daha çok bunalıyorum, nefes alamıyorum. Kalkıp karanlıkta oturup sessizliği dinliyorum. Çok soğuk değilse camı falana açıyorum temiz hava geliyor. Sakinliyorum, aklımdaki kaygılar hafifliyor. Sonra daha kolay uyuyabiliyorum yatağa döndüğümde. Yani iş kendini yatıştırma yolu bulmakta sanırım. Bu benim için böyle, belki sende farklı bi metod yarayacak :)

benim gibi işsiz olanlar da var :)

kendinize her zaman hayatın 3 günlük olduğunu hatırlatın. şu kısacık ömürde hiçbir şey kafaya takmaya değmez inan. sağlığın yerindeyse tamam, her şey yoluna girer elbet. gerisi mühim değil.

Uzatmayayım diye yeterince açıklayıcı yazamamışım herhalde. 9,5 senedir bu işi yapıyorum. İş hayatını da biliyorum, işimin doğasının bu olduğunu biliyorum ve kabul ediyorum. Sizlerin deneyimlerinizi ve böyle durumlardaki rahatlama yöntemlerinizi merak etmiştim.

‘cevap vermek zorundayim’ diye dusundugunuz/buna inandiginiz icin kendi uzerinizde baski yaratiyorsunuz aslinda.
benim isim cok stresli degil ama ben de geceleri uyuyamiyorum cunku kendim yaratiyorum o stresi - zorundayim, mukemmel olmali, herkesi memnun edecek yolu bulmaliyim - uzar gider boyle. ve su siralar kendime soyledigim bir kac sey var; ‘hastanede calismiyorum ve insanlar benim yaptiklarim ya da yapamadiklarimdan dolayi ölmüyor’, ‘zorunda hissettigim seyler benim bakis acimi yansitiyor, herkes icin dogru degil’.
bu gibi bakis acisi degisiklikleriyle kafam biraz rahatliyor. alkol alinca gevsiyorum ama kafamdaki senaryolar daha da canavarlasiyor ayni zamanda, o yuzden iyi gelmiyor.

Sevgi güçlü. Bütün savaşlara rağmen Dünya nüfüsünun sürekli artması başka nasıl açıklanabilir?

Sevgi.

Nefretin harekete geçiririci, itici bir güç olduğunu düşünüyorum. Sevgi ise kedi gibi munis bir his. Benim kanaatim nefretin, sevgiye diz çöktürüp tövbe ettireceği yönünde.

Nefret +1

nefret.
dünya nüfusunun en az yarısı sevgisiz seksten meydana gelmiştir.

nefret.

"Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir." Soren Kierkegaard

sevgiden daha güçlü olacak ki onun yerini alabilmiş.

Nefret

Dark side daha güçlü.


Ama keyifsiz işte. Daha fazla güç keyif vermiyor her zaman :(

ikisi de güçsüz bence. zamanla ikisi de azalıyor. tabii evlat-ebeveyn sevgisini ayrı tutmalıyız fakat beni harekete geçiren tek şey merak sanırım.

Sevdiğin kişiye duyduğun kızgınlıktan doğan affedememe ve bunun neticesinde hala severken oluşan nefret dünyanın en güçlü şeyi.

guc nefrettir.

sevginin guc ile alakasi yoktur.

Sevgili leonardo bence yanılıyorsun
Sevginin güç ile sonsuz alakası vardır
Çok alakası vardır bile yazmadım çok alakası
Vardır yazmam az gelir sevginin güç ile
Sonsuz alakası vardır sevgi sevmek aşk insana
Neler yaptırır bir düşün ne güçlükleri yenmesini sağlar bir düşün
Sevgi de nefret de güçtür ikisinin gücüylede
İnsanlar en olmaz yapılamaz denilen işleri yapmışlardır
Bundan sonrada yapacaklardır

Son söz benim ikiside eşit derecede güçlü.

Hisse senedi

www.google.com


:)

sanal olarak inek ve süt alıp satmanı sağlayan bir app vardı ama adını unuttum

hahaha karikatüre güldüm

hisse senedi alıp satmak da dolar alıp satmak gibi kolay mı?

VIOP'da işlem yapabilirsiniz.

Dolar alıp satmak kadar kolay. Ama biraz işi var. Bankacılık uygulamanizdan hisse senedi almaya kalkisin. O sizi yönlendirecek zaten. Tahmini 1 iş günü sürecek. Siz şimdi almaya çalışın. Bayramdan sonra onaylanır.

hisse senedinde de banka komisyon aliyor vergi degil ama yine birilerine sakal atiyorsun yani :)

Ben buna 6000 TL vermem hacim. Eşit işinden kastının ne olduğuna göre işini görüp göremeyeceği değişir ama HD bile değil ya.

1440*900 çözünürlük bu devirde çok ilkel.

Anladım, şu işimi görür mü?
www.pt.com.tr

video edit diyorsan macbook air ile üzülürsün.

mesela 2018 2019 falan 15" macbook pro'lara bak. iki katı para verirsin ama bu işten para kazanıyorsan sana dönüşü olur. amatörsen en ucuzunu al geç tabi.

video edit icin ipad pro (hatta a12 işlemci kullanan diğer modeller de olur) ve lumafusion tavsiye ederim. pro harici modeller daha ucuza gelir, performansı da gayet yeterlidir. pro (2018 ve 2020’yi kastediyorum) olanlar ise her türlü daha üstün.

video edit derken basit kesme biçme ve acelesi olmayan encode işleri mi yapacaksın?

199'dan bilgi alabilirsiniz.

199 şu anlık mı bilmiyorum ama ulasilmiyor.

Var investing de böyle bir alarm kurabilirsin.

tfx target'ta dediğin var hatta emir verebiliyorsun 5,75'e düştüğünde satın al gibi. bitcoin var mı yok mu bilmyorum ama.

32 gb usb olanı formatlarken ntfs olarak formatlayın. yoksa 4 gb limiti geçemezsiniz.

içinde dosya varsa geçici olarak bir yere taşıyın ve tekrar biçimlendirin. ntfs seçili olsun. fat32 de olabilir şu an bakamadım ezbere yazıyorum.

dosya sistemi fat32 muhtemelen. ntfsye çevirin.

kb-tr.sandisk.com
www.celalyurtcu.com

USByi farkli bir sekilde formatlamaniz gerekiyor. Sanirim su an FAT32, NTFS olmasi gerekiyor.

benden önce demişler mac ise fatx gibi bir format olması lazım

Exfat olacak size dedikleri

Bunu ben de merak ediyorum. Geçenlerde Avengers'ın bile soundtrackını çaldığını duydum. Google'a sordum ama kayda değer bir şey bulamadım. Takipteyim.

Müzik bankaları var anlaşmalı oldukları. O havuzdan istediği şeyi çalar. Telifsiz müzik hele hele TV8 de yayinlayamazsiniz. Çemişgezek TV de anca olur o olay. Biz TRT haber'de Gangnam style kullandık. Anamızı ağlattılar. Paranın para zamanı 10.000 dolar mı 10.000 lira mi ne girdi bi tarafımıza. Ama mesela ben mahsun kırmızıgül kullanmıştım. Ya ters düşmek istemedi bir trt yapımı ile ya da umursamadı.

Bu sarkilar tek tek alinmiyor. Stock gorsel siteleri gibi muzik kutuphanesi arsivleri var. Tirt olanlari aylik 1000 tl'den basliyor, butcene gore yukari dogru cikiyor.

misal sonofind.com (girip kutuphaneye bakabilirsiniz). Ama burda guncel pop sarkilari yok. Eger onlari da isterseniz ilgili muzik firmasiyla anlasip o paketi de alabilirsiniz.

Bu arada tv kullanimi, youtube kullanimi vs hep ayri fiyatlandirilir.

Telifsiz kullandiginiz gibi uyari gelir, para cezasi vs odersiniz. Youtube'da ise eger fatura ibraz etmezseniz ya video kaldirilir ya da reklam gelirini muzik firmasina devredersiniz.

İnvesting.com uygulamasi. Tarayıcıda var mı bilmiyorum. Ben bulamadım. Uygulamada merak ettiğiniz dövizin tarihsel verilerden aralığını seçip, değişimini öğrenebilirsiniz.

Tradingview ile yapabilirsiniz. Yüzde olarak ne kadar getirdiğini
İstediğiniz grafiğe açtığınızda forecast toolu ile kaç ayda ne kadar kar zarar yapmış öğrenebilirsiniz.

ikinci el bir macbook pro diyorum.

www.amazon.com.tr

özellikleri çok iyi fakat yeni çıkmış satışa, dolayısıyla hakkında hiç yorum yapılmamış. eğer denemek için vaktiniz varsa alın, beğenmezseniz iade edin.

SSD si olan Windows tabanlı bir PC diyorum. Ben MSI dan çok memnunum o fiyatta ürünü var mı bilmiyorum. Gerçi onlar da oyun PC diyor ama oyun için gizli formülleri yok pahalı ekipman kullanıyorlar iste. Kesin o fiyatta ürünleri vardır. Ama şimdi yazarken aklıma geldi MSI çok kalın oluyor ya soğutucu filan derken. Size ince birşey lazım. Lenovo'nun öyle bir modeli vardı.

aradığın laptop bu i5-1 10. nesil.

www.hepsiburada.com

aynısının amd’lisini yani şunu kullanıyorum ryzen 7 3700u var.

www.hepsiburada.com


tam da aynı ihtiyaçlardan bu bilgisayarı tercih ettim. benimkinde harici olarak rx540 var, ama mx250 de hayli hayli yeter dediğin işlemlere. çok hafif ( 1,5 kg ) mobil bir cihaz ekran kaliteli ips, kasası full alüminyum vs tavsiye ederim. sorun olursa özelden yazabilirsin.

madem uzun yıllar kullanacaksın sana ömürlük bir öneri vereyim;

www.hepsiburada.com

diğerleri tüketici serisi bilgisayarlar. bu kurumsal seri. pilinden, anakartına her şeyi farklı.

Thinkpad demeye geldim ben de @delidir yakalayın +1 diyorum

savcılığa verilmem.

ben hem yazmayı hem de okumayı bıraktım.üstelik çaylak modundayken çok daha fazla okuyup,ilgi alanlarımı teyit edip tecrübe edindiğim bir mecraydı.sonra özel ve anlamlı günlerde kapıları ardına kadar açıp nedir ne değildir sorgulanmadan yazar yapılınca şahsen çivisi çıktığını düşünüp demir alma vakti geldi dedim.yaklaşık yıldır girmiyorum bile.muhtemelen girmem artık zaten.

1-) bilgisayarımdan bişeye bakmak için izin isteyen arkadaşımın ekşi sözlük nickime bakması sonucu yazdıklarıma dikkat ederek siyasi ve özel şeyler yazmayı bıraktım.

2-) ingbank müşteri hizmetlerinin bireysel bir problem yaşamama rağmen çalıştığım şirketi arayıp xxx nickiyle ekşi sözlükte yazan çalışanınız ... diye iletişim kurma çabası sonrası şirkete ifşa olan nickim. sonrası da 4 bin küsür entrymi tek gecede silip hesabı sıfırladım artık 10 entryden fazla tutmuyorum hesabımda. 11 olunca 1. sıradaki ilk entryi siliyorum. 10 entryden az bırakırsam hesabımın silinme olasılığı var.

neden yazmayı bıraktım hatırlamıyorum. şimdi sadece "4 yıl önce" yazısı bozulmasın diye yazmıyorum.

Belli bir olay yok yazmayı bırakmam için. İçimden gelmiyor. Zaten kimsenin okuduğunu düşünmüyorum. Ağız ishali olmuş herkes. Her konu hakkinda mutlaka soyleyecek birşey buluyorlar. Benim ise çoğu konuda söyleyecek bir şeyim yok. Okumayı bırakamadım aslında. Çünkü alternatifim yok. Orada vakit geçiriyorum. Vakit geçirecek başka bir mecra olsa durmam. Instagram Twitter Facebook filan olmayınca tek adres elimde.

4 sene önceki kanzuk protestoları sırasında yazmayı bırakmıştım ama okumaya ve yazarları mesajla tacize devam ediyorum.
@nahtoderfahrung, bütün yazdıklarım çöpte bekliyor biri hariç, hesabım silinmedi.
(demek ki kanzuk döneceğim umuduyla yollarımı gözlüyor:()

yeni tasarımı beğenmemem.
eksisozluk.com
bu entryden sonra 1 entry daha yazdım.

biri yazar dadandı, sapık gibi. bıraktım.

netflix rezaletinde uçuruldum ben. daha sonra da yazarlık hesabı açmadım.

abi gecenin 3 ünde tehditvari bir mesaj geldi herkese, o gene netflixten bi dizinin repliğiymiş.

tabi ortalık karıştı, başlıklar açıldı falan, o gece sabaha kadar o başlıkta yazan binlerce yazar uçuruldu, benim takip edebildiğim 2000den fazladır.

resmen başlığa iyi ya da kötü entry giren herkesi uçurdular.

öyle mi öyle, sildim entrylerimi bıraktım, hiç pişman değilim.

akıllı başlı şeyler yazardım, siyasete girmezdim. anladım ki böyle şeyler değil saçma sapan şeyler yazan insanların yeri olmuş orası.

yeni yazar falan da değildim 2010dan beri yazardım yani.

Seneler önce moderasyon komple istifa etti ya, sözlük kaynıyordu zaten gerilimliydi ortam, moderatörlerden 1-2 hafta önce de ben isyan edip kapattım hesabı.

5. nesil yazardim, 2012 gibi sözlügün cöpe dönmeye başladigini gördüm, uzun süre kullanmadim sonra buradan birisine sattim. sonra o da hesabi kapatmis zaten.

sözlük çöp. bu çöpün içinde bazı müstesna güzel yazarları okuyorum ama gezi zamanında yazdıklarım için 6 yıl sonra yargılandım. eve soruşturma ve ifadeye çağıran kağıt gelince hesabı silip yazmayı bıraktım.

stalk

okumasi keyifli bi anket olmus

simdi baktim 4 yil once entry girmisim en son. 502 entrym var, zaten cok yazan biri degildim de karmayi merak etmistim. gorup biraktim. (hatta bi tane entry sildim simdi)

nickimden utaniyorum diyebilirim. 36 yasindayim ama yazdigim entryler 20 yasinda bir kiz tarafindan yaziliyormus gibi gorunuyor bu nickle, ciddiye alinmiyor ve 20 yasindakilerden mesajlar aliyorum. nick degistirmeye izin verirlerse bir gun belki geri donerim. evet maalesef pismanim bu nicki sectigim icin. ben yazar olacagimi bilmeden bunu sectim, 2007'de bir gun hadi 10 entry girin yazar olacaksiniz dediler...

-------------edit------------------------------------
cok enteresan bir olaya sahit oluyorum su an

eurovision izliyorum. bu cevabi gonderdikten sonra korkunc bir sarki calmaya basladi, ekrana baktim SUPERGIRL Greece. (yunanistan'da yasiyorum) bu bir mesaj mi? hahahaha

LCD ekran gitmiş, gitgide büyüyecek o iz. Verilerini vs yedekle bir an önce ekranı görüyorken. LCD ekranın değişmesi lazım, başka çözüm yok.

Anladım teşekkür ederim. Peki orjinal ekran fiyatı ne kadar acaba bir bilgin var mı? Ya da orjinal olmayan bir ekran taktırsam sıkıntı yaşar mıyım?

Elinizdeki telefonu anlayamıyorum ama benim Samsung note5 e 900 lira istediler geçen sene. Yeni telefon alınacak gibi duruyor korkarım

Telefon samsung j5 pro hocam. Değer mi acaba yeni ekrana? Yoksa yeni telefon mu bakalım?

Ortalama 300 liraya yan sanayi ekran değişimi yaptırırsın.

kanıksamışlar böyle şeyleri çünkü. bir dekanın, profesörün, rektörün nasıl olması gerektiğini bilmiyorlar. burhan kuzu'yu televizyonda göre göre akademisyenlerin saygınlığı olmadığı varsayımına kapılmış olabilirler.

herhalde ülkücü reisleri twitter'da destek çıkmayanları döveriz diye tehdit etmişler diye düşünüyorum. ciddiyim bu arada. sırf kanıksadığı için destek olanlar da vardır ama elbet.

twitterda çok güzel tartışma dönüyor, kadınlar çok haklı şeyler yazıyorlar

orta doğu ülkesinde sıradan bir düşünce biçimi.

"aman yaeeh erkekler böyledir zaten"

bu diyenler saçmalıyor. İnsan dediğimiz varlık memeli bir hayvan ama bu dünyadaki yerimizi elde ederken en önemli yetenklerimizden biri güdülerimizi kontrol etmek. "Erkek işte güdüleri bu" diye savunan herkes kötü niyetli veya idiottur

Düşünüyorum benim babam böyle şey yapar mıydı diye tabiiki hayır.

İçselleştirilmiş ataerkil ve tecavüz kültü işte.
Her şey normalleşiyor.

Soruya cevap;
1.kendi sapık sapkın ve ilkel zihniyetlerini açığa vurabilecekleri koşullar doğduğu için (günümüz türkiyesi) bunu söyleyebiliyorlar, yani kendileri de bu adam gibi
2.Tacizi ve bu ucuzluğu kanıksamışlar diye düşüyorum.

koskoca dekan olmuş düşüncelerini kendisine saklaması gerekiyor ve içinde tutararak büyütmemesi gerekir. diliyle ortaya dökecek kadar içinde büyütmüş. bu aşamayı kontrol edemezse bir sonraki aşama ufaktan yoklamalar ve taciz de olabilir. mevkisinin ağırlığı ile hareket etmesi gerekirdi. her yaş ve konuma yakışan yakışmayan hareketler var.

destek veren ya da önemsiz görenlerin çoğunun troll olduğunu düşünmek istiyorum ama
aktrollerin çoğu bende engelli olduğu için bu seçenek mümkün görünmüyor.
demek ki eğitimle oynaya oynaya dindar insan yetiştiremeseler de mantıklı ve etik düşünme yeteneği sorunlu nesil oluşturmayı başarmışlar diye düşünüyorum. zaten muhalif kesim yeterince zeki olmadığı için bu vahşi ve cahiller yüzünden yönetilmeye devam ediyoruz.
politikayı karıştırmayın demişssiniz de, ülkemizde herşeyin başı siyasete çıkıyor mecburen.

Video sonundaki utanmasinin, gelen destekte/kucuklestirmede etkili oldugunu dusunuyorum. Ek olarak, bir ihtimal genis bir cemaatin bilinen bir mensubu olmasi sonucu organize bir destek gelmesi ihtimalini de goz ardi etmiyorum.

Bu konular üst üste mi geliyordur nedir.

Kısa süre önce Spotify podcast'inde Merdiven Altı Terapi'de konuşuldu bu konular. Gözümüze normal (hatta bazen komik) görünen tacizler. Gençlikte olur denen hırtlıklar. Merdivenlerde kızların eteklerinin altından bakanlar, itiş-kakış yaparken sınıf arkadaşını mıncıklayanlar. Belki son 10-15 yılda biraz ebeveynler çocuklarına daha fazla bu konuda eğitim vermeye başladı. Podcast'i dinleyin. Ne kadar iyi eğitimli yerlerde neler olabileceğine şaşıracaksınız. Lütfen şahıs olarak üzerinize alınmayın ancak iyi tanıyorum diyebileceğiniz kişilerin (ağabey, baba, erkek kardeş, dayı vs.) bile aklından neler geçtiğini bilemezsiniz. Sadece otokontrolleri daha yüksek olabilir (bu bile başarı). Ama "bana yapmadı / yaparken görmedim" demek "yapmazdı" demek olmuyor maalesef.
İnsan

Bu adamı eleştirmek gerekli ama şu adamı sevimli bulup onu eleştirmek iki yüzlü geliyor bana
youtu.be

Üniversite kütüphanesinde gördüğü kız

@dunal, video sonunda bence utanmıyor ki, tüh lan kahretsin mıçtık iyi mi bakışı geliyor o bana. suskunluktan sonrasında tekrar gülüyor çünkü. cemaat konusu hiç aklıma gelmemişti.

@siyamkedisi, çok güzel bir poadcast serisi yakalamış oldum sayende, teşekkürler.

@oldumusimdi, kesinlikle haklısın. bu videoyuda dekanın olayını okurken gördüm ve izledim. bu ikiyüzlü anlayış benim de rahatsız olduğum bir konu.

@oldumusimdi - 1

malum dekanınki sapıklık, kendi öğrencisiyle ilgili cinsel imada bulunuyor. bu adam not verirken bile cinsel beklentide olabilir.
celal şengör ise adam kendi üniversitesinde bile olmayan bir kütüphane görevlisi için cinsel bir ifade kullanıyor. Şık olmasa da etik dışı bir durum pek yok nüfuzunu kullanmadıkça.
iki olay arasında büyük fark var.

*celal hocanın da fanı falan değilim, adamda asker merakı gibi takdir etmediğim bazı yönler var.

celal hoca açık açık söylüyor canlı yayındaki programda. bu dekan bu videodaki sözleri söyleyebilir mi? aynı şey değil düşünün biraz.

olay aslında ikiyüzlülük. dekanın kendini tanıttığı konumlandırdığı dışarıya yansıttığı ile içinin hiç de aynı olmadığı ortaya çıktı. insanlarda kadınlarda kızgınlık yaratan sinirlendiren durum bu. kandırılmak salak yerine konmak.

mesala aynı yaşlarda olan mehmet ali erbili düşünün adamın dışı ile içi aynı. biz erkekler de kadınlar da biliyor ki mali buldu mu affetmez :) ona göre kadınlarla insanlarla ilişkileri ve kadınlar tarafından çok seviliyor. acunda da benzer durum var. 20 yaşındaki kızlarla sevgili. bu adamların babacan olma iddiaları yok. bu muhabbetleri gizli de saklı da yapabiliyorlar. linç yemezler. celal hocanın da yaptığı buydu. insanların veya kadınların hoşuna gitmeyen şey sinsilik.

Adam belli ki teknolojiden pek anlamıyor, o arada da kendince espri yapıyor. Gözü dönmüş bir ifade görmedim ben yüzünde. Her söylediğimiz içimizden geçenler olacak diye bir kaide yok ki.

@prizmatik, "celal şengör ise adam üniversitesinde bile olmayan bir kütüphane görevlisi için cinsel bir ifade kullanıyor. Şık olmasa da etik dışı bir durum pek yok nüfuzunu kullanmadıkça" demisşiniz ya, ne fark eder ki, neden bir erkek/hadi cinsiyetten bağımsız insan diyelim, bir kadınla ilgili cinsel bir ifade kullanır ki konunun bağlamıyla (üniversiteler ve kütüphaneleri) tamamen alakasız? yani programın başlığıyla ilgili anlatacak milyonlarca şey varken, bu mudur anlatım? kaldı ki illa nüfuzunu kullandığında mı tepki gösterilmeli? sınır bu mu? ayrıca bir kadın aynı şekilde bir iafde kullanabilir miydi bir canlı yayında? sanki bunda da cinsiyetinden ve daha da önemlisi yaşam görüşünden dolayı bir hafifletme yok mu bu durumda? anlamaya çalışıyorum.

Ben açıkçası sapikliktan ziyade sıradan erkek zevzevligi olarak gördüm. İyi niyetle düşünüp, iki kız resmi görüp bunun zevzekce esprisini yapmis. Çoğu erkek de bu tip bir zevzeklige düşerdi. misal yakınlarına kız yurdu açılsa, zevzek zevzek siritip bunu espri malzemesi yaparlardı. Birşey yapacağından değil zevzevliginden. Tamamen bu benim şahsi iyi niyetim ben adamin sapik değil zevzek olduğunu düşünüyorum. Esas sorun böyle bir zevzegin dekan olabilmesi.

İyi niyetle düşünüp, iki kız resmi görüp bunun epsrisini yapmış derken iyi niyetle düşünen benim, dekan değil.
Düzeltme yapamadım. Telefondayim.

Açıkçası arkadaşın bölümlere olan ilgisinde pek fark yoksa yapacağı tercih de “sıralamasının yakın olduğu aralıktaki bölümler” şeklinde olabilir bence. Şimdi gelip “sıralamaya değil ideale göre tercih yapılır” vs. diyenler olabilir ama öğrencinin durumu çok iyi değilse ve belirli bir hedefi yoksa sıralamaya göre tercih tek seçenek gibi kalıyor.

O yüzden bence bölümdense iyi okullar tercih sebebi olsun. Örneğin Anadolu’daki 7/10luk bölüm yerine İstanbul’daki 6/10luk bölüm gibi.

Makina mühendisliği puanları son senelerde giderek kötüleşiyor duyduğuma göre, mesleğin geleceği de sanırım pek iç açıcı durmuyor. Ben 4-5 sene önce üni sınavına girmiş birisi olarak şunu söyleyebilirim ki öğrenci eğer fizik ve geometri gibi dersleri seviyor biyoloji ve kimyayı sevmiyorsa sağlık okumakta emin olup olmadığını defalarca düşünsün. Ben tıp fakültesindeyim, tıpçı olup geo-fizik seven arkadaşların içinde mühendislik uktesi kalmış olabiliyor, aynı şekilde biyolojiyi daha çok sevip de mühendislik yazan arkadaşlar da bölüme adapte olmakta zorlanabiliyorlar.

Aceleyle yazdım anlam bozuklukları olabilir kusura bakmayın, sevgiler.

@sys coyg; teşekkürler. Aslında tersine biyoloji ve kimyayı seviyor. Diğer sayısal derslere göre biyolojide daha başarılı. O yüzden sağlık bölümlerini ilgiyle okuyacağını düşündük.

ankarada tusas kazan myo var. ingilizcesi olursa piyasadan daha fazla ucrete tusasta ise girer.

Odyometri iki yıllık tekniker çıkartan bi bölüm; Odyoloji 4 yıllık, uzman odyolog çıkartan bi bölüm. Arada baya fark var ve Odyolojinin önü açık kariyer olarak ama tabi puanları da hiç fena değil genelde.

ben direkt öneriyle geleceğim, bence hemşirelik. ataması kolay, önü hep açık. erkek olması bu işi yapması açısından engel teşkil etmiyor. odyometri vs ataması çok zor özelde iş kovalayıp, torpil arayacağına hemşirelik öneririm. istanbul'a 65 puan ile atanabiliyorsun öyle düşünün.

mühendislik fakültelerinden uzak dursun. o sıralama ile gidilecek mühendislik fakültelerinden sonra iş bulabilmek için; ya iyi bir torpili olması lazım ya da ömrü hayatında çalışmadığını üniversite çalışması ve aynı zamanda şansın yanında olması lazım.

bölümleri de 2 yıllık diye küçümsemesin. 2 yıllık fakültelerin çoğunda iş imkanı 4 yıllıklara göre daha iyi.

okuyacağı şehirde tip, diş gibi devlette kesin çalışacağın kurumlar haricinde önemli. staj imkanı ve okulu bitirdikten sonra iş imkanı bulmak için.

170-180k yaptıysa sayısalcı değildir zaten. ben ilk girdiğimde 100k yapmıştım, ea'ya da yatkınlığım olunca şansımı ea'dan denedim. biliyorum çok az kaldı sınava ama, eğer ea'da bir şeyler çıkarabilecek gibiyse bence ordan da çözsün ayt'de. sonuçta sayısalda boktan bir okula gitmektense ea'da güzel bir okula gitmek, ilgin olmasa bile bence kat kat daha iyi. bu kararı alıp çok da memnun olmuş biri olarak söylüyorum. ama ea'da da aynı şeyleri yapacaksa sayısal şu şartlarda daha iyi.

@nundu; evet ilk olarak lisans odyoloji bölümünü araştırdık. Puanları çok düşük değil, bakalım olursa onu yazmayı düşünüyor. Tabii bu süreçte birinci elden odyolojiyle alakalı birinden bir şeyler duysa daha iyi olacak.

@lycoxin; araştıralım, teşekkürler

@belkider; ben de bunu anlattım kendisine. Kesinlikle iki yıl diye önlisans bölümlerini küçümsememek gerek. Hele ki sıralama zaten çok iyi bir lisans bölümüne tutmuyorsa illa da lisans diye diretmek akıl kârı değil elbet.

@mehmet resad; onun için çok geç ya, zaten hiç edebiyat bilgisi yok, tm'yi de çözemez yani.

Herhangi bir 4 yılık fakulte ardından polis olsun en mantıklısı

farklı bir çözünürlük ayarıyla deneyin.

@himmet dayı
Her çözünürlükle denedim çok uğraştım ama galiba güncel bir PC de bu işin yolu yok. Ben çıkamadım işin içinden

oyunun kısayolu simgesine sağ tıklayıp özellikler yap. orada uyumluluk modu olarak xp falan seçip dene. büyük ihtimal düzelir.

çözünürlük de değiştirdim, windows modunu da değiştirdim ama bana mısın demedi. yapabilen varsa öğrenmeyi çok isterim ama maalesef sanırım oluru yok.

Başkan tüm para birimleri gerçekten çok değerli. Bu fiyatlardan girmek korkutucu. Ve riskli. Ama ben Türk lirası ile risk almaktansa döviz ile risk almayı tercih ederim.
Yakın dönemde paraya ihtiyacınız olmayacaksa, rengi hoşunuza giden parayı alın. Bu noktada kimsenin şunu al bunu alma diyebilecegine inanmıyorum. Yüklü bir miktarsa bahsettiğiniz mutlaka bölün parayı. Altın dolar Frank yen ben bu dördü arasinda boluyorum parami. Küçük pay her zaman japon yeni'nin. Büyük pay frank'in. Bu benim tercihim, bilgim değil. Küçük paradan bahsediyorsunuz size sıcak gelen güvenilir bir dövize yatirim yapın.

ben sende bşr hata göremedim. kız psikolojisi bozuk kanser bir kişilik yapısına sahip. iki sayfa takip edip iki foto beğendin diye bu ''masumiyetini kaybettin'' tripleri falan hiç akıl işi şeyler değil. böyle tipler hayat enerjini mutluluğunu kara delik gibi çeker bence hiç affettirme işlerine girme çünkü affettirecek bir şey yok yola devam.

Reis verilmiş sadakan varmis. Git bir abdest al iki rekat şükür namazı kıl.

masumiyetini kaybettin demesinin nedeni daha çok yapmayacağım deyip de yapmaya devam etmem, yalan söylemiş olmam... ama hemen ilk hatasında silinebilir mi bir insan? üstelik böyle bir hata, üstelik deli gibi severken ve onca emek varken...

aldatmanın gözle de olacağını, bunun da aldatma sayılacağını söylüyor zaten... ben zaten suçumu ilk anda kabullendim, inkar ediyor değilim... benim senin karakterinde en çok sevdiğim şeylerin başında geliyordu sadık oluşun ve gözünün dışarıda olmayışı dedi. bu yüzden çok sarsıldım, her şeyi sen mahvettin vs dedi de dedi... ama bunun tek çözüm yolu ilişkiyi bitirmek miydi? ben kabullenemiyorum.

Kız arkadaşınızın tepkileri normal değil ve bugün barışsanız da sürekli kavga etmeye devam edeceksiniz diye düşünüyorum. Siz haksız değilsiniz.

Eğer seviyorsanız ve sorunuza cevap vermek gerekirse: Twitter ve Instagram hesabınızı kapatın. O zaten sürekli ne yaptığınızı takip ettiği için fark eder, sonraki kavgaya kadar barışırsınız.

Bonus: Kız arkadaşınızın takip ettiği her şeyin listesini çıkarıp kenara atın, bir sonraki round'da elinizde malzeme olsun bari.

Bir kilo sorunu olan kız arkadaş görüyorum gibi. Benzerlerini daha önce yaşadım.

Sonuç olarak bir yere varmaz o ilişki. Bu tarz ciddi manada takıntılı (anlattığına göre hareketleri çok anormal) kişiler ile yürümüyor. İki taraf da biraz normal olmak durumunda.

dediğim gibi onun twitter hesabı yok, instagram hesabını da birkaç hafta önce kapattı. onu kapatma nedeni de şu; fark edip uyarmama rağmen ilişkimiz başladıktan sonra hiç tanımadığı erkeklerden gelen takip isteklerini kabul edip geri takip atmaya devam etti... yine uyardım ve bana karşı çıktı, ben seni böyle tanımıyordum sen rahat bir insandın şimdi neden böyle davranıyorsun'a getirdi durumu. açıkçası rest çektim ve onun şu an bana söylediği şeylerin benzerlerini ben ona söyledim. işte gözün dışarıda mı, daha iyisini mi arıyorsun vs vs... bunun üzerine tam tersi istikamete döndü ilk başta listesini temizlemeye başladı, sonra komple hesabı kapattı... işte bu yeni olay üzerine bunu da hatırlattım... benim beğendiğim fotoğraftakiler ünlüler, top modeller falan ama seninkiler gayet iletişim kurabileceğin insanlardı, konuşabilirdin vs dedim. kusura bakma ben çıplak erkeklere bakmıyordum falan dedi bana :) şu an yazarken iğrendim kendimden ben bayağı bayağı haklıyım gibi ya

@big cojones, evet maalesef kilosunu sorun ediyor ama bir tek o değil... "o kızlar kadar zayıf olamadığım için özür dilerim, göğüslerim öyle olmadığı için kusura bakma, bundan sonra yemek yemeyeceğim, o kızlar gibi olacağım ama o zaman da ben seni istemeyeceğim, senden ve begendiğin kızlardan nefret ediyorum..." ben ona bir kez olsun ne kilosuyla ne de komple dış görünüşüyle alakalı olumsuz hiçbir şey söylemedim bugüne kadar. aksine hep beğendiğimi belirttim ki işin ilginç yanı sadece biraz kilo sorunu var gayet güzel bir kız...

Ya reis gazla gitsin. Sen birşey yapmasan da sorun üretecek. Problem bizzat kendisi. Gazla gitsin

Bunu buraya yazacağımı düşünmezdim ama "ayrıl coco" diyorum. Kız arkadaşın sorunlu ve kompleksli biri. Bu ilişkide sonsuza kadar alttan alabilecek misin?

az önce ayrıldık :(

Git şükür namazı kıl. Sana dönmeye çalıştığında siktiri cek. Gitsin başkalarının hayatını karartsin. Sakin bir araya gelme tekrar. Sen bir hafta yazmayınca başlayacak sana sitem dolu "beni hiç sevmemissin, unuttun bile" tarzı duygu sömürüsüne. Uzak dur.

Şükür namazı +1

acı gerçeği söyleyeyim.
çok büyük hata yapmamışsın, çok büyük hatayı yapmak üzeresin.

belli ki bu dünyanın nimetlerine doymuş, artık cehennem azabını tatmak gibi fantezileri olan bir arkadaşsın.

ara, özür dile, hediyeler al, çiçekler yolla ki cehennemin kapısından girişin görkemli olsun.

madem kaşınıyorsun bırak kaşısın kız. "arkadaşlar, koşarak uzaklaşmam lazım iyi bir spor ayakkabı önerin" diyeceğine "çok büyük hata yaptım" diyorsun.

Üstteki iki yazara katılıyorum. Kendini affettirsen bunlar muhtemelen hiç bitmeyecekti. Dil dökücektin düzelecekti bigun karsina baska seyler cikacaktı. Sürekli davranışlarını düzenleme kendini unutma yolunda gidicektin. Sevgilinin tepkilerinden psikolojisinin sağlıklı olmadığı anlaşılıyor. Masumiyetini kaybettin nedir yani?
Ayrılmak şuan seni üzse de ucuz kurtuldun gibi geldi bana.

3 aylık bir ilişki için bu kadar çabalamak ve yalvarmak çok saçma geldi. bundan sonraki ilişkilerinde gene bu tarz bir insanla tanıştığında böyle bir şey olursa net bir şekilde daha önce beğendiğini söyle ve uzatma. Böyle saçma sapan şeyler yüzünden, hele ki sosyal medyada beğendiğiniz kişi eski sevgiliniz ya da flörtünüz değilse kimseye hesap vermemeyi öğrenin derim.

ayrıca ortada bir hatan yok, emin ol ki o kız zaten dünden seni bırakmaya hazırmış, bir ilişkide emek olmaz, öyle hatada çat diye silmek de olmaz. Yarın bir gün o kızın içine sinen bir hanzo olacak höyt hüyt çekse bile o kız o adamın peşinden koşacak, inan bana.

edit:instagramdan geri takip mevzunuzu gördüm de, o kızın seni sevdiği yoktu. kendine çekidüzen ver ve bir daha böyle insanların peşinden koşma.

Ya abicim salla geç ya. Bırak bu işleri bak ciddiyim. 30 yaşına kadar hiç sevgilim olmadı. Bi bok zannederdim bu işleri sonra 2-3 kızla sevgili oldum. Hayat zehir oldu bana
Abicim sen böyle davrandıkça sana sıkıntı çıkaracak. Senden sonra ilerde piçin birisinin peşinde köpek olacak. Yol ver gitsin.

Bu hanımefendi size hayatı zehir eder, bir kadın olarak söylüyorum. Yol yakınken önünüze bakın. Toksik ilişki nedir, resmen budur.

vallahi bu kadar şey yazıldı bir tane onu destekleyen girdi yok :) çok acayip gerçekten, nasıl bu denli hızlı köprüleri atabildi...

inançsızım ama şükür namazı +2

hocam özgüven eksiği demişsin ama bu arkadaş biraz çakala benziyo. kendi hatasını sana ittirmiş, süründürüyo resmen, ego booster olmuş gidiyorsun.

Yakında hesaplarını kapat vs. diye de gelir sana. Bence yol yakınken dön.

Ben görene kadar dönmüşsün: Şükür namazı +1

şükür namazı +4

Zaten duruyor kendisi, ara ara çalışıyor.
Cevap, hayır yaptırıyorum yaptırani da duymadım.

Babus herşeyi geçtim bunun temizliği var ya. En geç altı ayda bir kapatıp temizleyip yeniden çalıştırıyorum.

Temizlik için kapatıyorum.

Temizlikle bakım aynı şey mi allah askina. Arabayı her yıkamaya götürdüğünüzde bakıma soktum mu diyorsuniz :)))

Ben bi kere soğutucu alt kısım soğutmuyor diye dondurucu bölümü komple söküp orada birikmiş kocaman buz kütlesini tornavida ve çekiçle kırıp tekrar toplamıştım. Buna bakım denirse tek yaptığım bu.

Beyaz eşya bozulana kadar kullanılır, bakım gerektiren bir mantığı yok zaten.

Ben kombilerime bile bakım yaptırmıyorum, bilimsel olarak doğru mu yapıyorum bilmiyorum ama 10 yıldır hiç bakım yapılmadan ve bozulmadan çalışan kombim var, 7-8 yıl hiç bakım yapılmadan ama bir iki kere küçük arıza veren de var. Yine 5-6 yıldır hiç bakım görmemiş başka bir kombi de var.

@John Bloor

Klima ve kombiye bakım yapılır. Klima filtreleme yaptığı için filtre değişim ihtiyacı duyar, kombi de olası bir kaçakta göte gelebileceğimiz için periyodik bakıma girmeli.

@john bloor,
Klima ve kombi için bakım öneririm. İkisi de basittir aslında. Anadolu yakasindaysan tamircimin telefonunu verebilirim (güvenilir biridir)

1. Si

Anne nasıl kayıtlarda gözükmez ki?

Reis annesinin haberi olmayan bir çocuk mu var? Konuyu anlamadım da.

üstad niye bilmeceli soruyorsun, anlat tüm mevzuyu daha rahat yorum yapalım.

bu hikayede biz anneyiz galiba. 1 daha mümkün gibi. gözükmesini nasıl engelleyeceğiz ? TR'de mi oluyor bu olay ?

Ev mi bu, çocuğu başkasının üstüne yapmak derken? Kimin doğurduğu hastane kayıtlarına geçer her türlü, belki başka biri yasal olarak evlat edinirse olur?

@fezagezgini

yurtdışında

@kobuzchu kiz

evet evlatlık vererek de olacaksa öyle diyebiliriz.

Hastanede doğurdu ise Türk vatandaşı ise gizlenemez bizim nüfus kayıtlarından.
Evde doğurmuştur başkası bildirim yapar ben doğurdum diye anca öyle.
Başka senaryo gelmedi aklıma.

@cilekli pasta

peki yurtdışında doğurdu ve başkası çocuğu sahiplendi ise?

Bunlar hep derdini tam söylemeden cevap aramak yüzünden oluyor.
Sevgilinin çocuğu var mı diye bakıyorsun, hamilesin çocuk doğurup kaçacak mısın?
Çocuk sahiplenmek nedir ayrıca?

Şimdi yurt dışını çok bilemiyorum sağlık sistemi açısından, özel kliniklerde doğum belgeleri nasıl hazırlanıyor, kaçak hazırlanıyor olabilir.

burada amacımız çocuğun gerçek annesi olduğumuzu nasıl saklarız mı ?, yoksa böyle bir durum var hangisi olmuş olabilir mi ?

çocuğu doğurup parka bıraksak öz anası babası da gizlenmiş olamaz mı ?
ya da sahte kimlikle gideriz kliniğe anası başka olur ?

Oyarak sonradan koyma yok

Arsa hariç 200 bine falan olabilir.

ben ciddi soruyorum.

metrekaresi 800tl/bin lira gibi düşünebilirsin, tabii yine kullanılacak betondan betona değişir, onlarında ayrı ayrı standartları var.

bu sadece kaba inşaatı asıl masraf bundan sonrası oluyor, armatür var 100 liraya armatür var 2 bin liraya, afyon mermeri kullanırım dersen başka italyan bilmemne mermeri dersen başka, fayanlarda bile dünya kadar fark var. ne bileyim camları elektirikli yapacam dersen başka kurşun geçirmez dersen başka falan. işi yapan adam yine aynı adam, yani onun masrafı değişmiyor. maleme fiyatı değiştiren şey. ucuza kaçayım dersen de o villa olmuyor.

sen yine de metrekerasını 1000 lira düşün.

Başkan sahibindende prefabrik olarak arama yapın. aradiginiz ilanı bulacaksiniz. Çelik konstrüksiyon olacak tabi sizin beğendiğiniz. Ama prefabrik ilanları arasında cikarm

bu ev baya lüks ya. prefabrik ya da metrekaresi 1000 lira olmaz gibi. ya da arrival filmindeki gibi bir ev.

ilk fotoda tek katlı ve evin küçük bir bölümü 2 katlı gibi değişik bir tasarıma sahip 2.foto da full 2 katlı gibi pek anlayamadım ama ilk fotodakine göre konuşmak gerekirse arsa hariç 200 m2 bu tip bir yapı için 2019 maliyeti (2020 krizi fiyatları napar bilmiyorum) yaklaşık 250-300k olur max. iç dizaynı da yüksek kalite düşünürsek.

Sadece kagit masrafları 40-50 bin TL yi bulabilir ( proje, ruhsat , belediye , ıvır zivir ) Dış görünüş resimdeki gibi olacaksa bahçe peyzaj vs 550-600 bin...

evin bilgisayar ortamında yapılmış hali şu.

www.behance.net

çok ucuz değil mi yahu? millet 500 bine ev alacağına arsa bulsa bu tarz bir ev yapsa daha iyi olmaz mı o zaman? ben milyon lira tutar diye düşünüyordum.

evet de sade vatandaşın bağlantıları yok bu işleri yaptıracak. 1000 lira denmiş benim pek fikrim yok ama o 1000 lira işi bilen bağlantıları olan kişi için 1000 lira olmasın? sen bikaç müteahhitin kapısını çalsan çok daha yüksek fiyat çekeceklerine baya eminim ben.

bi müteahhit müşterimiz vardı küçük ölçekli, adam şey diyordu "yav adamlar ev yapıyor üzerine kar koyup satıyorlar onlardan alıyorum yine kendim yapmamdan daha ucuza geliyor"

öyle düşün.

sadece peyzaj işleri bile 200K tutar

m2'si 2500-3000 tl alman lazım en az. ismi lazım değil öyle bir sallamışlar ki şaşırdım kaldım. istanbul'da rezidans yapıyordum 2-3 sene önceki maliyetim 2500 tl idi.

800 tl'ye yapanlara ben ödeme yapacağım bana da böyle villa yapsınlar. bin m2 falan yaptırabilirim o fiyata.

bu evin nesi güzel ya. soğuk, işyeri gibi ev.

Açık alanlar dahil ortalama 300 m2 kurulumlu bir yer gibi düşünsek, hiç ithal ürün kullanmadan, yerlilerden de aşırı lükse kaçmadan ortalama 500 bin liraya yapılır. Peyzaj hariç.

3-4 katlı, 8-10 daireli en sıradan malzemeli inşaatta bile m2 birim maliyeti bin liraya yapamıyoruz şu an.

Müstakil yapılarda bu işi sürekli yapmayan insanlar m2 maliyetini asla tutturamazlar.

Peki bu veya buna benzer bir evi kendimiz yaptirmak istiyoruz diyelim.3-5 donum bahce ruhsatli arazi alsam bir kosesine boyle bir ev kondurabilir miyim evin taban alani toplam arazinin %5'ini gecmeyecek sekilde.Gene de belediye imar mudurlugunden birilerini ikna etmek zorunda kalir miyim?

İknaya gerek yok, imar varsa yapabilirsiniz. Genelde bu kadar büyük arazilerde %5 kadar imar izni oluyor, atıyorum 200 m2 ve 2 katı aşmayacak şekilde %5 imar var denilebilir. Her belediye ve her bölge için farklı olabilir.

Belediyeye başvurur imar durumu belgesi alırsın, bu belgeye dayanarak imara uygun bir proje çizer mimarın, sonra projeyi belediyeye götürüp onaylatırlar, onaylanırsa inşaat için ruhsatınız verilir.

@john
@turku
galiba koy yerlerinde %5 imar olmasi lazimdi. Ciflik evi diye geciyordu eskiden. Toplam alanin %5'ini gecemiyorduk ama sanki. Taban alani miydi ya da bakmak lazim.