almayın, sabaha kadar bir şey olacağını sanmam. doktor gerekli görürse ilaçlarınızı düzenler zaten.
biz ne dersek, siz ne yaparsanız yalan olur.

Doktora danışmadan alma. İleride tedavini uzatacak bir duruma sebep olabilir. Antibiyotik iki ucu da sivri değnek.

bana doktor vermişti iki antibiyotik. ona rağmen bi sabah kaltım ki her tarafın şişmiş ve kıpkırmızı olmuşum. acile zor yetiştim. antibiyotik zehirlemiş. belki bir şey olmaz ama siz yine de almayın.

geçmiş olsun

iltahap içerdeyken sepsis yapmıyorsa dışardayken hiç yapmaz merak etmeyin. patlaması iyi bi şey hatta. ama tabi tekrar etmemesi için ve antibiyotik gerekli mi değil mi onu görmek için yarın gidin mümkünse.

Eritomisin ve penisilini karistirayim diyorsun ki hic oyle aman aman etki olma ustune ishal olursun. Kombine antibiyotik kullaniminda en etkili ikili penisilin+metranidazol/ornidazol turevleri ama senin buna ihtiyacin yok zaten apsen drene olmus.

Kisacasi kullanma.

ne olur şunları kendi bildiğinize almayın. antibiyotikler gerekli durumda alınmaduığında zehirden farksız. gidip bir sürü dirençli bakteri yaratıyorsunuz. zaten patlamış/drene olmuş iltihap ateşiniz de yok ne gerek var antibiyotiğe?

rovamisin yeterli.

En iyisi 3 numara bence. 1 takım elbise altına fazla spor, 2 de fazla abiye gibi geldi bana.

Asla brogue model giyme. Bunlardan bir tek sonuncunun gider var.

niye brouge giyme? koyu kahve brogue almayı planlıyordum bir tane bulunsun diye, şık duruyor bence.

Eğer kurallara uymak, hatasız giyinmek istiyorsan teşrifata göre şehirde brogue giyilmez. Kimi önemsiyor kimi önemsemiyor. Çok da mühim değil ama ben katlanamıyorum kendim de asla giymem. Spor ayakkabı gibi.

Sıfır araba almak neden enayilik anlamadım. Garantiyi önemsemiyorsan o zaman git özel serviste yaptır. Birinde hakkını daha iyi ararsın ama. Garantin bozulursa aracında da ciddi sorun çıkarsa bütün araç çöp olur. Sırf bu yüzden ikinci el araç alınmaz.

ben şöyle diyim;
aracımı uzun süre servise götürdüm sonra ustaya götürdüm. usta 1 senedir falan bakımını yapıyor.
derken geçen aylarda şanzıman değişti arabada. sebep arabanın yağı bitmiş, hiç yağa bakılmamış arabada.
bu serviste olunca servisin ebesini ağlatabilirsin ama ustada olmuyor malesef.
200tl fazla ver kafan rahat olsun.

Garantisi bitene kadar yetkili servise muhtaciz. Sonrasinda ise referansi olan bir ustaya gideceksin. Aracinin modeline gore fan sayfalarinda tavsiye edilen servis ya da ustalari bulabilirsin.

Benim arac 8 yasinda. 2013 yilindan beri degil servise, ustaya bile goturmem sadece yagciya gidip yagini, hava ve yag filtrelerini degistirtirim. Yagin da ne olmasi gerektigini ozellikle soylerim. Bir kere de bujileri yeniletmistim. Yerim olsa, biraz da becerim olsa valla hepsini kendim yapacam.

@logistics hocam o nasil usta ya. Aracta en onemli sey yagdir. Ben bile aractan anlamadigim halde ayda bir ya da uzun yolculuklar oncesinde benzin istasyonunda yagin seviyesine bakarim.

Elma soyup satsana

www.google.com


su aletle baya ilginc oluyor youtubedan arat.

aferim kardeşim güzel adımlar bunlar.işe girdiğimde senin gibi öğrencilere maddi olarak yardımcı olacam hep

bi de soda sat hacı:) dedigin saatte iyi gider

Ben alacak olsam hijyen konusunda emin olamadığım için almazdım. Yıkandı mı yıkanmadı mı, açıkta beklerken üstüne toz kondu mu filan.

kulanağa mantıklı geliyor.

kapaklı plastik kaplara koyarsın. tek kullanımlık oluyo ya

O tek kullanımlık kapaklılar ya da böyle streçle kapatsam üstünü olur gibi..
Hatta orada da dilimleyebilirim ama uzun sürer diye korkuyorum. Aynı anda 4 kisi istese beklemez adam sanki..

İş mantıklı. Ama bence 3 lira pahalı. Müşteri kitleniz öyle bir tabağa 3 lira vereceğini zannetmiyorum. Porsiyonu küçülterek fiyatı düşürebilir veya ucuza satarak sürümden kazanmayı deneyebilirsiniz.

sunum önemli, eğer sunumu güzel olursa bence olur.

aynı anda 4 kişi gelirse beklerler, hem de soyulmasını hazırlanmasını izler oyalanırlar, temiz iş yaptığını görürlerse mutlu olurlar rahatlıkla yerler.

ayrıca önü kalabalık olan tezgah ve içi dolu olan dükkan her zaman daha fazla müşteri çeker, endişe etmene gerek yok.

azizakın + 1
Temiz görünüyorsa ben alırım mutlaka, hele o yazın sıcağında bir güzel gider ki! Yalnız bu işler biraz karışık olabilir. Dışarıda bir şey satıyorsanız, vergi levhanız da yoksa, rüşveti veya haracı olan zor bir iş haline gelebilir ya da korsancılar gibi polis kovalayabilir. O yüzden, bir işin aslını araştırıp ona göre girmekte yarar var. Bu duruma dikkat edecekseniz ve temiz de olacaksanız, yakınlarınızdaysam müşterinizim.

güzel fikir.
küçük karton bardaklar da alternatif olabilir. müşterinin önünde küp küp doğrayıp bardağa koyarsınız ( waffledaki gibi) . hani plastik kürdan gibi şeyler varya . onunla verebilirsiniz. hatta isteyene çikolata sosuyla da verilebilir.

Karar verdiğim anda işin yasal boyutunu araştıracağım teşekkür ederim.
Küp küp doğrama güzel fikir.
Değişik fikirlere açığım. İşime yarıyor yazılanlar teşekkür ederim..

Dediğiniz gibi yapan gördüm. Dilimler çok büyüktü. Yemek uğraştırıcı olur orama burama damlar diye almadım. Denildiği gibi küp küp doğranır konursa alınır. Ben alırdım en azından.
3 lira iyi bence ya.

belediye hijyenden ziyade mekan kirası/vergi vs. verip vermediğine bakar. kayıtlı değilsen zabıtalar tüm tezgaha el koyar.

Seyyar yapacağım. Belediyeye gidip soracağım artık ne istiyonuz diye. Ya da zabıta görüsem soracağım abi neye bakıyonuz şurada 1 ay meyve satsam sorun olurmu vs. Diye...

anlamsız işler peşinde koşuyorsun bence, kimse akşam vakti sana kafana göre bir şey sattırmaz öyle tezgahta. zabıta gelmiyorsa başkası gelip bir şey ister. istedikleri para da senin günlük kazancının onlarca belki yüzlerce katı falan olur, öyle ben 50 lira alayım 10'unu da size vereyim diyemezsin.

erzincan'daydın sanırım, imkanlar tabii ki istanbul gibi değildir ama yaz boyunca çalışılabilecek bir yer muhakkak bulabilirsin. böyle antin kuntin işlerle uğraşmak yerine iş aramaya devam et bence. teravihten sonra meyve dilimleyip iki saat bir köşede meyve satmakla para kazanılsaydı herkes öyle yapardı.

Der mesiter, sağol da yavaş gel. Ben bedavadan para kazanayım, oh yatayım gelsin paralar demiyorum.
Amaa para kazanacam diye de bi taraflarımı yırtıp millete kölelik yapamam. sabah 8 de işe git, akşam saati belli değil bana 500 lira verecek. Sınav var desem mırın kırın. Sen çalışırsan kolay gelsin ama ben almayayım. Kendi kafama göre iş yaparım aylık 200, 300 kazanırım.
Hatta eski duyrularımda falan da yazmıştım çalışmaktan gocunmam. Tartıyı elime alır çarşıda da gezerim umurumda olmaz arklar görecek ayıp olur kızlar görecek karizmam çizlecek vs. diye düşünmem.
Bu yaptığım açıklama iyiniyetle yazdığını düşündüğüm içindi.

Şimdi, edebinle düzgün bir şekilde yazacaksan dinlerim yoksa işine git gece gece sinirlendirip tadımı kaçırma..

Ben alirim valla, püskevit, kofret yemek yerine meyve yirim.

kolay gelsin o zaman sana birader, bu kafayla en fazla elinde tartıyla gezersin zaten. onu yapmam, bunu yapmam ama çalışmaktan gocunmam he? iyiymiş. ayrıca niye kötü niyetle yazayım, ben sana olanı/olacağı söylüyorum. "OOO KANKA KESİN ALIRIM YA" diyenlerin gazına gelerek iş yapacaksan buyur yap, kendin görürsün olacakları.

başkasının soyduğu şeyi yemem. hele ki temizliğini bilmediğim bir yabancınınkini asla. su sat bence. 25-30 kuruşa alır 50 kuruşa satarsın.

Gayet güzel fikir oldu çok teşekkür ediyorum. Eldiven de şart oldu o zaman...

yiyecek satacağına, çorap, t-sirt, atlet vs satsan daha iyi olur sanki.

eldiveni de bu beyaz elastik doktor eldiveni değil de şeffaf ince poşet gibi olanlardan kullanırsanız daha iyi. yani bana daha hijyenik geliyor. diğerinin içinde pudra filan var.

Şişeleme makinesi al (30tl falan), katı meyve sıkacağı al. Güzel bir logo yaptır sticker şeklinde copy center'dan çıkart şişelere yapıştır. Şu soğuğu muhafaza eden içerisine buz konulan mavi beyaz kutulardan al içine diz taze meyve suyu diye 2tl'den sat. Tezgaha gerek yok önüne soğutmalı kutunu koyacaksın üzerine taze karışık meyve suyu 2tl yazacaksın. Biri sorun çıkarırsa alır gidersin kutunu. Şişeler mühürlü olacağından daha hijyenik olur profesyonel görünür.

urun.n11.com

sc02.alicdn.com

www.hepsiburada.com

Öylesine koydum linkleri masraf az çok belli olsun diye.


Eğer açta açıkta değilsen bence kendine şu an yapacağın yatırım daha mantıklı olur. İngilizce öğrenmek gibi.

dediğin şeyi sultanahmette ramazanda yapıyorlar. bayağı da satılıyor. yalnız birkaç kritik nokta var. sakın karpuzları önceden dilimleme, isteyene gözünün önünde dilimle, zaten 5-10 karpuz dilimleyince hiç el sürmeden dilimleyip tabağa koymayı öğreneceksindir. yoksa eldiven işi sakat, çünkü hem karpuzun dışıyla temas edip hem de yenecek kısmıyla temas edecek o eldiven.

karpuzu satıncaya kadar temas ettiği tek şey bıçak olsun, ona özellikle dikkat et. yoksa insanların kafasında hijyene dair soru işareti oluşur. tüm işi bıçakla yap, senin karpuzda dokunduğun tek yer kabuğu olsun.

çatal sağlam olsun. yoksa adi plastik çatallar hemen kırılıyor.

birkaç foroğraf linki paylaşıyorum, ne yapman gerektiğine dair kafanda şekillenir biraz daha.

www.google.com.tr

www.google.com.tr

www.google.com.tr

vinil eldiven kayma yapmıyor ve de pudrasız.

o dönem ırkçılığın gündemde olduğu bir dönem diye biliyorum. kötü niyetli bir hareket gibi görünüyor.

Şarkı söylenilen yer Dixie
Dixie: İç savaşta Güney'in(konfederasyonun) marşı
Güney: Ekonomisi köleliğe bağlı olduğu için köleliğin kaldırılmasına karşı çıkıp iç savaşı körükler

Siyahilerin Dixie'de söylemesi de ironi

en.wikipedia.org

sanki başka bir şey var.
kuzeyli askerlerin yanında dixie şarkısı söylerken, güneyli pamuk ırgatlarıyla everybody sing this song doo dah şarkısını söylüyor. sanırım iki tarafı rakibine karşı yumuşatmak istiyor gibi bir şey anladım. ya da anlamadım.

Anladığım şöyle oluyor:

Kuzeylilerim yanında dixie şarkısını söyleyince bir anda herkes şaşırıyor, ortam güneye dönüyor. Güneyde de çok fazla zenci var çünkü pamuk tarlalarında bir sürü köle çalışıyordu. Öyle olunca da sanki blackface yapmış yani beyazken zenci kılığına girmiş, muhtemelen güneye özgü camptown races'i söyleyen bugs'ın ve tempo tutan zencilerin kuzeyli askerlerle karşıtlığını vurgulayarak güldüryorlar insanları. Ben en azından böyle anladım.

Ayrıca ırkçı mesaj olsaydı bayağı downvote alırdı. Daha çok kültürel farklılıkları öne çıkarmışlar diyorum ben.

Ibanez AF105-NT

www.muzikaletlerial.com

İlk günler normal yapacak bir şey yok bunun için.

Bir haftadan sonra etkisi azalmaya başlıyor. Normal, süreç böyle işliyor.

her hafta bir günün cheat day olsun sadece o gün istediğin bir tatlıyı ye.

ahahah ben de diyeti bozacağım gün evde şeker olmayınca küp şekeri öyle bi iştahla yemiştim ki o aklıma geldi ashfdgahsd :D
Meyve ye meyve canın şekerli şeyler istediği zaman ekşi elma süper oluyor.

elmanın veya armutun üstünü toz tarçın serpip yiyoruz. veya yarım muz da olur.

benim de hedefim 4 kilo instagramdan yemek fotoğraflarına bakıyorum :( iki gündür.

telkinle bu istekleri bertaraf etmeye çalış, ayrıca kendini kandırmamaya çalış yani şeker yemeyip meyveye abanırsan bir şey değişmemiş olur, tadı tatlı ya da tatlımsı olan her şeyden uzak durmak gerekiyor, beyinin o tatları unutması lazım, bir tür bağımlılık zaten bu; 1-2 hafta kıvranırsın sonrası daha rahat.

Qanqi benimkini buğdayla değiştirip elmayı koyman pek yaratıcı olmadı. Hayvan yazıldı bitki yazıldı sen de gazdan yürüyebilirdin. Kurgu ve yaratıcılık daha iyi olabilirdi, puanım 2

Şimdi aşağıda konu açılmışken 0.1 farkla benzer konu açmak biraz ilk soruyu soran kişiye haksızlık değil mi? :'(

Ne desem bilemedim:)

Hiç bitki tüketmiyorsan, bir etobur olman lazım.
Bitkilerin hissedebildiğini ve yenmemesi gerektiğini düşünecek kadar vicdanlıysan, bitkilerden daha sıcakkanlı olan hayvanları alıp koynunda beslemen lazım bence.
Demek istediğini biraz daha açman lazım.

Meyveler hayvanlar tüketsin diye vardır. Hayvanlar bu meyveleri tüketir, dışkılar ve sindirilmeyen çekirdekler dışkı gibi besleyici bir gübre ile beraber güçlü şekilde büyür. Bu yüzden meyveler şekerli ve çekicidir.

Vejetaryen değilim.

İnsanlar da doğanın parçasıdır insanların ürettiği her şey de doğaldır. Bir araba bir kunduz barajından daha yapay değildir. Biz doğaüstü değiliz. Eti de yeriz, bitkiyi de yeriz birbirimizi de yeriz. George Carlin'in dediği gibi, insanlar Dünya'yı yok edebileceklerini düşünecek kadar kibirliler. Dünya'yı insanlar yok edemez, ancak kendileri için yaşanmaz kılar. Yaşayacak canlı çoktur. İstediğin kadar nükleer kullan yine yaşayacak canlı çıkar.

İşte bunlar hep cuma mesaisi sendromu. herkes birbirinin gazını alacak şimdi :P

ben de midem sindirim yapmasın. kaka yaparken zorlanmayayım. yediğim direkt çıksın. böylece yaşayayım istiyorum ama olmuyor.

(Erör)

Aslinda elma, cidden de hayvanlarin yemesi icin ortaya cikar. Yoksa o cekirdegin etrafinda boyle sulu, lezzetli ve besleyici bir sey olmazdi.

Hayvan (ya da insan) gelir, bu meyveyi yer, cekirdekleri agactan uzakta bir noktaya birakir, boylece agacin tohumu, baska bir noktaya tasinmis olur ve orada buyumeye baslar. Iste bunlar hep biyoloji.

edit: ThomasJefferson erken davranmis

Cahil misin ironi mi yapıyosun bilmiyorum ama yemin ederim içim şişti şu vegan/vejetaryan karşıtlarının gram araştırma yapmadan ezbere konuşmalarından. Vegan vejetaryan karşıtlığı ne oluyosa onu da anlamıyorum. Türkiyelilik işte bu. Ben bişey yapmıyorum/yapamıyorum/yapamayacak kadar iradesiz ve tembelim ve üzerine düşünmek istemiyorum beni düşünmeye itecek her şeye saldırayım. Komşum iyi bişey mi yapıyo, ben de iyi bişey yapmak yerine arkasından tutayım onu bataklığa çekeyim. Resmen zihniyet bu. Bu da link okumak falan istersin belki: www.onegreenplanet.org

not: omnivorsporluyum.

Havaalanları geliyor ilk olarak aklıma.

hatayın ilçe ve köyleri olabilir. (buradayim çünkü) Hatta esnaf bile bütün mal ve esyalarini dükkani kapatacagi vakit içeriye almaz. üstünü bir örtüyle kapatır, sabaha da öylece geri toplar.

Tekirdağ veya Edirne.

çanakkale'nin biga ilçesine bağlı 1-2 köyde gördüm bu durumu. kapılar sonuna kadar açıktı. yol soracaktık. içeride kimse yoktu. ünye'nin bir kaç köyünde de gördüm. bunlara ekleyebileceğim 3-5 ilçe daha var. sanırım köylerde normal olabilecek bir durum. fakat şehirlerde zor gibi.

edirne +1 hala böyle

Anamur. 10 senedir kapı kilitlemişliğimiz yok. Yolu kötü diye kimse gelmiyi.

köylerin normali bu aslında. eskiden tarım canlıyken yazları başka şehirlerden işçiler(kendi deyimiyle marabalar/ırgatlar) gelirmiş bir tek o dönem kapıları kitlerlermiş. onun haricinde biz de şimdi yazları gittiğimizde gece de dündüzde kapıları kitlemeyiz

Samsunun koyleri genelde böyle de şehire inince millet sapitiyor .

Marmaris/Bozburun

Jandarma komutanı bizzat dostum olur. Anlatmıştı ne kadar güvenilir olduğunu...

İstanbul-Sarıyer'de biz kapımızı kitlemiyoruz. Tabii en güvenli yer değil ama sanırım bizim mahalleye has değişik bir güven var. Bazen gece anahtarı kapının üzerinde unuttuğumuz oluyor. Evden çıkarken de sadece çekeriz, hiç kitleme alışkanlığımız yok.
Aslında ortam kötü, artık kitlemeye başlayalım diyorum ama alışkanlık olmadığı için unutuyorum.
15 senedir başımıza bir şey gelmedi, bundan sonra da gelmese bari.

34 senedir istanbuldayım . Bunun 25 senesi beylerbeyinde geçti . Bu zamana kadar hiç görmedim ne çevremde ne de yasadığım gezdiğim yerlerde. Ama çanakkale de görmüştüm 15 sene önce . Arabaları bile kilitlemiyorlardı o zamanlar . Hatta ilk gittiğimizde arabamızı kilitlediğimizde 'burası istanbul değil korkmayın ' demişlerdi . Ama çanakkale de şimdi öyle değil tabi

bizim köyedeki evde giriş kapsından(avlu) oda kapısına kilit yok komşularında aynı şekilde köy zaten yol üstü bir yer olmadığından geçerken uğrayacak yabancıda yok.

it's 5 km's to city center from where i live. i've always walked to and walked back, making 10 km's each day.

biraz çeviri kokuyor ama daha iyisi gelebilir.

I live 5 kilometres away from the city diye basla

I live 5 kilometers away from downtown. Commuting on foot, adds up to 10 kilometers every day.

En doğalı böyle bence.

it was 5 km to the city center(downtown) from where i lived. i walked everyday on that route, which makes 10 km per day together with the return.

cümle eski oturduğun yer hakkındaysa böyle past tense ile başlamak daha uygun, çünkü yürüyorum yerine yürüdüm kelimesini tercih etmişsin. ancak mevcut durumda aynı yerdeysen present tense daha uygun olur. ancak öyle de anlatım bozukluğu gibi duruyor. yürümekten neden vazgeçtiğini belirtmediğin sürece anlamsız duracak. :)

www.zara.com bu olabilir mi?

kitabı kendiniz bastırabilirsiniz, bununla ilgili entryler var.

ama kitap yazarak para kazanmanız imkansıza yakın.

isim yok anladığım kadarıyla,yakın zamanda böyle para kazanabilen tek kişi martian ın yazarı sanırım.

benim önerim, romanınızı tamamen bedava koyun, isim yapın, motivasyon ile ikinci romanı yazın yayınevleri ile anlaşın.

isim olmadan yazarlıkla para kazanılmıyor.

Wattpad gibi bir yerde isim yapıp kitap çıkartmak iyi olabilir.

Kıyıdan köşeden yabancı dil kitaplar bul çevirip harmanlayıp işisel gelişim kitabı yaz. Moda bu.

300 sayfalık bir kitabı 2 bin adet bastırırsanız tanesi 1.20 kuruşa mal olur. Yayıncının basması için, kitapları dosyalar haline getirip yayınevlerine göndermen ve beğenilmesini umman lazım. Isimsiz bir yazar olarak basılırsa etiket fiyatı üstünden yüzde4-6 arası alırsın. Getir kitabını biz basıp dağıtalım şeklinde reklam yapan yayınevlerine sakın bulaşma. Kitabını maliyetinin beş katına basarlar ve sonra da satılmıyor diyip kitapları kucağına verirler.

Bilmiyorum anlatmali mi ama bizim evde konusulmadi. Herkes farkinda ama o konuya girilmedi. Bence mecbur kalmadikca pek girmesek mi? Zaten biliyorlardir.

kızı taciz etmişler diyebilirsin. bence duymuşlardır zaten.

muavin taciz etti de. en yüksek kaza oranı metroda falan de.

Bence bir şekilde söylenmeli, taciz çok geniş bir kelime, bu iğrençliği yapan sadece o firmanın çalışanı değil aynı zamanda bu ülkenin vatandaşı, yeri geldiğinde herhangi bir yerde karşılaşabileceğin bir mahluk.

bugün aynı stresi ben de yaşadım ama o cümle nasıl kurulur bilemedim. belki "cinsel organını çıkarıp kıza sürtmüş" falan denebilir. illa boşaldığı ayrıntısına girilmeyebilir. konuşması bile iğrenç bir şey. şerefsiz herif.

metro turizmi kullanmayın desen yetmez mi?

@ cekilmis kayfe

neden diye sorarlarsa?

çok kaza yapıyor dersin

Yolcu uyurken tecavüze teşebbüs etmiş başarılı olamamış dedim.

Valla az önce bizim evde tvde haber gösteriliyodu ama tam anlaşılmadı gürültü vs.den. Ben de anlattım direk valla mastürbasyon yapmış adam dedim.

ben anlattım direk. işte feribottalarmış kız uyuyormuş muavin gelmiş mastürbasyon yapmış sonra yüzüne boşalmış dedim.
ne var ki bunda aileye anlatılmayacak? onun yaptığı ayıp yüzünden ben mi utanıcam..

ben anneme direk söyledim:)

ben de boşalmış dedim direkt. biz neden utanalım ki. aksine sesli sesli söylemek gerek ki herkes duysun.

sabah taciz olayı yaşandı dedim ben

Ben direkt söyledim aile içinde konuyu açmak için. Hatta amcam "Aman sus sus biliyorum." dediğinde ayrıntılarıyla anlattım ki o da zaten kızın kıyafetine bulaştığını düşünüyormuş. Kızın yüzünde 1 saat boyunca avukat-polis gelene kadar bekletildiğinden, etrafındakilerin "saçmalama muavin yapmaz öyle şey, sudur o su!!" deyip psikolojisine oynadığından falan haberi yokmuş.

İnsanlar sapıklık yaparken utanmıyor da biz böyle bir "cinsel saldırı"yı konuşmaktan mı utanacağız! Umarım Metro Turizm çöküşe geçer de diğer otobüs firmalarına da ders olur bu durum. Çalışanlarını işe alırken daha sık eleyip dokurlar, denetimden geçirirler.

1. Her gün duş almak zararlı mı, bilmiyorum ama her gün saç yıkamak zararliymis. Doktorum saçın kendi yağınà ihtiyacı var demişti (bir ara saçlarım çok fazla kurudu ve kepeklendi). O yüzden ben saçlarımı gün aşırı yıkıyorum, saçımı yikamadiğim gün tepeden toplayıp vücudumu yıkıyorum.

2. Uyku hijyeni derken? Yatmadan önce duş alıp, dişleri fırçalamak, yüzü temizlemek filan gerek tabii. Bunları soruyorsan.

4. Kuruyemiş ekmek için mantıklı ve sabah kahvaltilarinda yumurta. Tok tutuyor baya. Ben canım çok şekerli bir şey istediğinde meyve yiyorum ufak. Bir de tarçın da tatlı isteğini bastırıyor.

1-10 senedir neredeyse her sabah duş alıyorum, herhangi bir sıkıntı yaşamadım.
2-bu konuda bilgim yok, diş fırçalamak,yüz yıkamaktan bahsediyorsan evet her gün olmasada haftanın 6 gecesi bunu yapıyorum
3-ne diş taşı temizlettim ne de sigara kullanıyorum, bilgim yok.
4-salak gibi her gün çikolata yiyorum 30 yaşında erkeğim, şeker yerine belki tatlı meyvelerle iş çözülebilir.

2) Uyku bandı şart. Tüm elektronikleri fişten çekmek önemli. Yorganın hava alıyor terletmiyor olmalı. Tamamen rahat olmalısın ve yatağının etrafında dikkat dağıtıcı şeyler olmamalı.
4) Şekersiz beslenmenin tek tüyosu şekersiz beslenmek. Bunu çoğu insan yapamıyor o yüzden şeker tüketmek ama aza indirgemek en mantıklısı. Bazıları da cheat day yapıyor. Hafta boyunca şeker tüketmeyeceksin ama bir gün istediğin tatlıyı yiyeceksin.

Uyku hijyeninden kastim; kaliteli bir uyku için uyku öncesi neler yapılmalı? Yatak çarşafları, yastık vs ne sıklıkla değiştirilmeli? Yatmadan önce yenmemesi gerekenler? Uykudan kaç saat önce çay, kahve icilmemeli vs. İnternette tonlarca bilgi var tabii ama ben sizin bizzat deneyip yararını gordugunuz rutinlerinizi öğrenmek istedim.

Şeker mevzusu da, bütün gün dışarıda olunca istediğimiz gibi beslenemiyoruz. Yani kötünün iyisi ya da alternatifi nedir diye merak ettim.

1. saclara zararli olabiliyormus, ama ben her gun dus aliyorum.
2. ben yatarken dus aliyorum, dislerimi fircaliyorum, bazen agiz gargarasi yapiyorum.
3. gunde 2 kere minimum 1 dakika dis fircalarsan bir haftaya kanama durur. elektrikli dis fircalari da iyi oluyor
yatak carsaflari vs her hafta degistirilmeli.
ben aksam 5den sonra kahve icmiyorum, 8den sonra da kafeinli hic bir sey icmiyorum
yatmadan once su icmek disinda bir sey yenilmemeli.
odanin serin (soguk degil), sessiz ve karanlik olmasi onemli.
her gun ayni saatte yatilmali.
4. ekmek icin tam tahil ekmegi ye, direkt sekerli seyler tuketme (kola, sekerleme, tatlilar vs). Pogacanin icinde sonucta dus seker yok, unlu urun oldugu icin karbonhidrat var, basit sekerli bir seye gore daha uzun sure tok tutacaktir.

Disarida aciktigin zaman yemek icin yaninda az miktar kuru yemis, veya bulundugun yerden alabiliyorsan yogurt en ideali.

1) Her gün duş almak kış aylarında vücudu hastalıklara karşı daha hassas yapıyor. Ama yazın olabilir. Bana göre tamamen zaman kaybı. Buna dikkat etmek gerek. Haftada 2-3 saatini duşa harcamak istemezsin.

3) Diş etlerin kanıyor diye diş fırçalamayı bırakma. Bir süre sonra kanamamaya başlar. Diş taşlarının oluşum sebebi dişlerin sıkışıklığı ise diş teli taktırabilirsin.

1- saçlara faydalı değil. saçın kendi yağıyla beslenmesi gerek. gün aşırı yıkamak daha makul.
2- uyku hijyeni ney la?
3- biraz daha süre ver düzelmesi lazım.
4- kepek ekmek ye, sabah biraz ekmekten bir şey olmaz. ekmeği sıfırlaman şart değil. çaya kahveye şeker atma, tatlı yeme. bunlar yeter.

Diş eti kanaması için parodontax kullanmaya başlayın, ben çok yararını gördüm. Sadece eczanelerde satılıyor ve tadı başta kotu geliyor ama alışırsın.

Kanamayı kesiyor.

4. şeker kullanma

Jetta. Jetta öyle çok da yaşlı adam arabası değil. Hatta sipariş verip bekleyip kırmızı falan alırsan çok şık olur. İlla vw mı olacak bir de?

illa vw olması gerekmiyor ama bunlar var seçeneklerde. bi ara bmw 1.16i düşündüm ama baya pahalı.

arasını bulup golf diyorum.

ikinci el düşünürmüsün? malum site ilan no: 302882236

Mazda 3 e bakın bence.

gökhan hocam, aynı fiyata 2015 buldum bitane. comfortline. yine de ekledim favorilere.

Sirokko tam anlamiyla babasi zengin kalbur ustu mekanda takilan apaci arabasi. Sevemedim altan yapma bence.

Sikirokko al. Boktan araba bi halta yaramaz ama aklında kalmasın.

Vw CC al bence

@spina scapula
jetta lar genelde kiralık olmayanını bulman zor. sıkıntı yanı da tramerden çıkmaz aracın kirada kullanıldığı. ben nasıl buldum dersen ekspertiz arkadaş var ve kullandıkları sistem farklı aracı adım addım geçmişini buluyor. kirada kullanılan araç alınır belki ama malıum dsg olay

Döküm tava al. Lava var. Bir de hecha mı ne var. Metro da indirim oluyor arada.

Her yüzeyi 75 sn dik 75 sn yatay totalde 5 dk pisireceksin. İdeal oluyor. Eti pişirmeden oda sıcaklığına getir. Hafif zeytinyağı sür ve himalaya ya da kaya tuzu ek pisirmeden önce.

Bir de biftek değil de antrikot olarak al. 2cm fln olsun kalınlığı da

Bir gün önceden eti terbiye et. Pişirmeden çok önce dolaptan çıkar. Oda sıcaklığına gelsin sonra mühürle. 3 Kere çevirme hakkın var. Piştikten sonra dinlenmeye bırak hemen yeme.

öncelikle kasaba gidecek bonfile alacaksın.

1-en az 1,5 en fazla 2,5 cm olacak yan kalınlığı
2-eve gelip zeytinyağı bol karabiber bir de asidik bir sıvı eklemelisin (sirke,limon,şarap) benim tavsiyem çay kaşığı ile sirke
3-her tarafına bulayacaksın sıvıyı yedireceksin sonra saracaksın üstünü atacaksın dolaba 24 saat dolapta bekleyecek
4- pişirmeden 2 saat önce oda sıcaklığına alacaksın
5-döküm tava şart yoksa et alma boşuna, tavanın altını açacaksın en yüksek seviyeye 8-10 dk kadar ısınacak dumanlar cıkmaya başlayınca ateşi yarı seviyeye alıp eti atacaksın üstüne 45 sn sonra eti 90 derece döndür 45 sn daha ve arkasını çevir, 45 sn sonra tekrar 90 derece döndür ki et mühürü güzel olsun.
6- eti ateşten al 2 dk kadar dinlensin.
7-afiet olsun.

toplamda 2-3 dk arası et için idealdir, fazlası yakar, azı idealdir ama bana ağır geliyor fazla çiğ hali.

eti macro center'dan veya lüks bir kasaptan al. niye mahalle kasabındaki fiyatın 2 katını ödediğini yerken anlayacaksın.

soruna cevap degıl aslında ama metro cıkısı altgecıtlerde de var zaten o hatta.

Avm içerisinde konuşlanmış Ziraat Bankası'nı ben bir tek Ataköy Galleria'da gördüm. Yenikapı'dan geçen bn1 bn2 bn3 galleria önünden geçiyor.

@nigeo atm değil, şube sordum. sorduğum saatte açıkta şube sadece avm'lerde olacağı için.

haklısın. özür dilerim.

27 imiş, daha çok ülke görmüşüm +1
karabük
edirne
kırklareli
izmir
muğla
aydın
antalya
izmit
bursa
istanbul
eskişehir
kütahya
afyon
uşak
ısparta
adana
mersin
hatay
kilis
gaziantep
nevşehir
kayseri
ankara
bolu
adapazarı
denizli
yalova

antalya, muğla, izmir, çanakkale, ankara, kocaeli, edirne, bursa, balıkesir, istanbul.

İstanbul
Tekirdağ
Edirne
Çanakkale
Antalya
Muğla
Kocaeli
Ankara
Bursa

Gittim

Geçtiklerim ise
Bilecik
Kütahya
Afyon
Burdur
Isparta
Denizli
Aydın
Bolu
Sakarya
Yalova

13 saydım. gördüğüm ülke daha çok amk.

37. sayende saymış oldum.

sakarya
düzce
kocaeli
istanbul
eskişehir
bursa
ankara
antalya
balıkesir
çanakkale

izmir,aydın,muğla, uşak, afyon vs'lere küçük yaşta gitmiştim. pek az hatırlıyorum.
ankara'dan daha doğu'ya gitmemişim:\
yurtdışında gezdiklerim daha çok +1

İstanbul , çanakkale , ankara , kocaeli , adapazarı , tekirdağ , bursa , amasya , samsun , antalya , muğla , izmir , balıkesir , yalova , aydın

ne azmış ya :(

Adana
Afyonkarahisar
Antalya
Aydın
Bolu
Bursa
Çanakkale
Edirne
Eskişehir
Gaziantep
İstanbul
İzmir
Kastamonu
Kocaeli
Kütahya
Muğla
Sakarya
Sinop
Tekirdağ
Yalova

İzmir
Manisa
Muğla
Aydın
Balıkesir
Tekirdağ
Çanakkale
İstanbul
Eskişehir
Ankara
Niğde
Denizli
Nevşehir
Antalya
Kocaeli
Bolu

16 tane görmüşüm

saydım henüz 19 maalesef.

şehir merkezinde bulunmuş olduklarım bunlar öyle yol üstü geçtiklerimi saymadım tabiki.

kocaeli
rize
trabzon
artvin
ordu
samsun
sinop
edirne
tekirdağ
istanbul
yalova
bursa
ankara
izmir
bolu
çanakkale
manisa
aydın
konya
karabük
kastamonu
bartın
bayburt
23 adet. güneydoğu ve doğu anadolu hariç her yeri görmüşüm neredeyse

10.
balıkesir, çanakkale, izmir, manisa, istanbul, tekirdağ, ankara, trabzon, samsun, eskişehir.

yaş 29.

vay 35+
dogu duruyor ama

Tam 50 il görmüşüm

Adana
Afyonkarahisar
Amasya
Ankara
Balıkesir
Bilecik
Bolu
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Edirne
Erzincan
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kastamonu
Kayseri
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Trabzon
Uşak
Zonguldak
Aksaray
Karaman
Kırıkkale
Yalova
Karabük
Düzce

sakarya, balıkesir, izmit, kırklareli, yalova. bir de bebekken tunceli var.
istanbuldayım bu arada.
yaş 30.

40 aşağı yukarı.

Adana
Ağrı
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Bilecik
Bolu
Bursa
Çanakkale
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Hatay
İstanbul (saymıyorum)
İzmir (saymıyorum)
Kahramanmaraş
Kars
Kayseri
Kırklareli
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Nevşehir
Niğde
Rize
Sakarya
Samsun
Sinop
Şanlıurfa
Tekirdağ
Van
Yalova

İstanbul ve İzmir i saymadım ikametten dolayı.

Sayarsam 45.

Adana
Afyonkarahisar
Ankara
Antalya
Aydın
Balıkesir
Bursa
Çanakkale
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Eskişehir
Gaziantep
Mersin
İstanbul
İzmir
Kayseri
Kocaeli
Konya
Malatya
Muğla
Nevşehir
Rize
Tekirdağ
Trabzon
Zonguldak
Karaman
Batman
Yalova
Karabük
Düzce

Daha çok sanıyordum 31 imiş.

edit: Yaş 33, kadın, hemen hemen yarısına iş için gittim.

39 il görmüşüm yaş 40+

hepsinde gece konaklamadım ama adamakıllı gezdiklerimi sayıyorum.

27 yaşındayım. 20 il görmüşüm
istanbul, ankara, izmir, antalya, muğla, çanakkale, nevşehir, kahramanmaraş, malatya, bolu, yalova, edirne, kırklareli, bursa, aydın, izmit, adana, muş, kastamonu, osmaniye.

Izmit
Tekirdag
Edirne
Duzce
Adapazari
Bursa
Cankiri
KOnya
Adana
Mersin
Mugla
Antalya
Izmir
Gaziantep
Sanliurfa
Adiyaman
Afyon
Hatay
Nevsehir
Kayseri
Kirsehir
Aksaray
Bolu
Yalova
Eskisehir
Kirklareli
Trabzon
Rize
Artvin
Gumushane
Batman
Malatya
Ercincan
Yozgat
Sivas
Isparta
Manisa

yas 28
Aklima gelenler bunlar. 1-2 saat mola verdiklerimi saymadim, en az 1 gun boyunca gezdiklerimi yazdim:)
2-3 tanesi haric hepsi gezi amacli.

5 sehir 28 yas

Ankara
Bingöl
Bolu
Erzurum
İstanbul
Eskişehir
Kahramanmaraş
Muğla
Kastamonu
Çanakkale
Yalova

Yaş 26, tahmin ettiğimden azmış :(

Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Amasya
Ankara
Antalya
Aydın
Balıkesir
Bolu
Bursa
Çanakkale
Çorum
Denizli
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kocaeli
Konya
Kütahya
Manisa
Kahramanmaraş
Muğla
Nevşehir
Niğde
Sakarya
Samsun
Sinop
Sivas
Trabzon
Tunceli
Uşak
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Kırıkkale
Bartın
Ardahan
Yalova
Karabük

yasim 30. toplamda konaklama yaptigim 47 tane il var. bunlari da 25 yasima kadar yaptim. cogunu dayimla birlikte yaz tatillerinde dayimin arabasiyla bolge bolge tur yaparak gordum.

doğudan batıya
kars, ardahan, artvin, elazığ, malatya, mersin, konya, ankara, istanbul, denizli, kırklareli, tekirdağ, çanakkale, edirne.
ossüç yaşım.

izmir
manisa
aydın
muğla
afyon
denizli
burdur
ısparta
antalya
konya
nevşehir
kayseri
malatya
elazığ
maraş
adıyaman
gaziantep
şanlıurfa
istanbul
kocaeli
sakarya
düzce
eskişehir
ankara
bursa
balıkesir
çanakkale

27 şehirmiş, daha fazladır diye düşünmüştüm. 23 yaşındayım.

adana antalya ankara muğla kocaeli edirne istanbul çanakkale

ne iller gördük aslında yoktular, ne ilçeler gördük dolup dolup taştılar !!!

26 yaşındayım, 21 il görmüşüm.

Ben de daha fazla zannediyordum ama birkaç saat takıldığım, geçerken gördüğüm bir bu kadar daha var ondan herhalde :)

Ankara
Antalya
Aydın
Bursa
Çanakkale
Denizli
Edirne
Erzurum
Gümüşhane
İstanbul
İzmir
Karabük
Kocaeli
Manisa
Rize
Sakarya
Samsun
Tekirdağ
Trabzon
Yalova

Edirne
Kırklareli
Tekirdağ
İstanbul
Bursa
Balıkesir
Çanakkale
İzmir
Manisa
Aydın
Muğla
Kütahya
Afyon
Antalya
Konya
Eskişehir
Yalova
Kocaeli
Bolu
Sakarya
Bartın
Kastamonu
Karabük
Düzce
Sinop
Samsun
Ordu
Giresun
Trabzon
Rize
Artvin
Ankara
Adana
Osmaniye
Gaziantep
Şanlıurfa

36 tane.

22 yaşındayım.

en az şehir görme rekoru 9 ile bende sanırım. 13 yaşıma kadar istanbul ve samsundan başka şehir görmemiştim ve hep şikayetçiydim bu durumdan. liseden itibaren her okulu farklı şehirde okudum o yüzden. madem ailem gezdirmiyor bi bahanem olsun emenike deyip bastım gittim. iller sırasıyla şöyle:

istanbul
samsun
kastamonu
ordu
edirne
çanakkale
balıkesir
van
bitlis

ek: yaş 23

eskişehir
erzurum
kastamonu
ağrı
sivas
istanbul
ankara
bursa
bilecik
antalya
hatay
kocaeli
bunların 3 ünde hayatım geçti. 28 yaş. aklıma gelmiyor daha sanırım başka yok.

içinden geçtiklerimi sayarsan türkiye nin yarısı eder.

yaş 22, ağır asosyalim, o yüzden bence fazla bile gitmişim hehe. yaşadığım, bir ya da birden fazla zamanda en az 2-3 gün geçirdiğim şehirler,

tekirdağ
edirne
kırklareli
istanbul
kocaeli
adapazarı
çanakkale
izmir
ankara
mersin
adana
van

istanbul
sivas
çanakkale
tekirdağ
ısparta
burdur
antalya
ankara
izmir
sakarya
edirne
kırklareli
balıkesir
muğla

geçtiklerimi yazmadım. 27.

22 il görmüşüm cogunda konakladım. yas 26

çanakkale
balıkesir
bursa
izmir
manisa
aydın
muğla
antalya
istanbul
izmit
adapazarı
düzce
bolu
eskişehir
ankara
konya
mersin
adana
nevşehir
zonguldak
bartın
sinop
sivas
kilis
gaziantep
şanlıurfa
adıyaman
diyarbakır
mardin
batman
gümüşhane
trabzon
rize
artvin
erzurum
ığdır
ağrı
van

38 şehir görmüşüm
yaş:28, kadın, çoğuna gezmek için gittim.

Yaş 32

Ardahan, Iğdır, Siirt ve Şırnak hariç tamamına gittim. hemen hepsinde konakladım. 77 ediyor sanırım.

Yarı meslek icabı, yarı babamın memuriyeti, biraz da gezme görme hevesi.

sadece korku, gerilim ve gizem. her sezonu güzel değil zaten, eskiler hatırına izleniyor artık daha çok. ilk iki sezonu, özellikle de ikinci sezonu güzeldir ama.

sadece korku, gerilim değil; epey korku epey gerilim epey sapkınlık ve epey hayal gücü. ben freak show'un birkaç bölümünü izledikten sonra izlemeyi bıraktım orası ayrı.

merhaba. eski alacakaranlık kuşağı gibi birşey sanarak başlamıştım bende. alakası yok. çok vaktim yok ama merak ediyorum derseniz 2. sezonu baştan sona izleyin devilredin dediği gibi. sararsa 1,3,4... diye devam edersiniz.

çünkü korku gerilim alanında ender "iyi" yapımlar arasında ve ultra gizemle yol alıyolar genelde. temalar da sapkın temalar herkes girişmez o işe kolay kolay.

Korku gerilim soslu sanat. Korkutmak germek gibi bir amacı yok bence ama çok şık.

Aynı zamanda oyunculuklara en özenmeyen tür olan korku-gerilim türünün nadir örneklerindendir bu seri. oyunculuklar gerçekten iyi ve özenli. hele ki bazı oyuncuları var fiks sırf onları izlemek bile müthiş bir seyir zevki veriyor insana.

ilk sezon iyi de pek bir korku ögesi yok kanımca.

ya süper dizi bence inanılmaz kafa dağıttırıyor. her şey barındırıyor içinde ben 5 sezonuda izledim hepsi birbirinden de yaratıcıydı. bence başla asla pişman olmayacaksın.
her sezon farklı temayla işleniyor ve farklı karakterler ve öğeler barındırıyor bu daha da izlenebilir olmasını sağlıyor. bence en iyi sezon asylumdu.

seat leon

@someonewalksalone nokta atis yapmis. +1

Kia ve toyota son üç senedir en sorunsuz ve servis gerektirmeyen araçları üretiyor.

Kia rio hatchback otomatik dizel 55 000 küsür olması lazım. Çok sorunsuz araç çevremde iki kişide var çok memnunlar. İngiltere'de en güvenilir araçlar sıralamasında ilk üçteydi.
Şurada da kullanıcıların yorumları var. www.carbuyer.co.uk

Toyota'da o fiyat aralığında bir tek yaris mevcut o da küçük bir araç. İkinci el toyota auris de düşünülebilir.

www.arabalar.com.tr

peugeot 2008 modellerde baya indirim var sıfırları 70 bine dusmus ( pazarlıkla bayide 65 lere dusurursunuz) , şehir içinde sakin kullanımda rahatlıkla 5lt altına dusuyor , sehirler arasından 4lt civarı yakıyorum .

2. elinde en full versiyonunu bile 60 bine rahat bulursun. 2013 den bu yana satılıyor bu versiyon sokaktada cok denk gelmeye basladım. donanım oalrak cok iyi .

1.5 senedir kullanıyorum 60 bin civarı dediğin için , öneririrm

a3 1.4 turbo 7.5 lt'den fazla yakar. hatta a3 1.2 motor da 7.5 lt'den fazla yakar. yoksa ben de a3 tavsiye edecektim.

@hep mutlu olmak istedim
otomatik vites miydi ? benim oda arkadaşımda 2012 model 1.2 otomatik var ortalama 7.5 lt yakıyor.

hyundai elentra ya baksana. az yakar, rahat arabadır. yol tutuşu sıkıntılı bi tek.

Audi mercedes bmw vb. lüks marka ancak alt sınıflara da araç üreten markalardan düşük sınıf araç alan insanlar genelde pişman oluyor. Bu araçların bakımını ibadet eder gibi yaptırmak lazım.

İkincisi 60.000tl'ye 70 000km altı otomatik vites audi a3 bulmak zor olacaktır. Bulamazsınız demiyorum güvenilirlik ve seçenek az olacak.

Kia'ya peugeot'ya çamur atan de da'yı ayırmayı bilmemesini geçtim eki sertleştiren arkadaşa diyecek söz bulamadım. Herkes öneri yapıyor sen niye çıkıp "En iyi öneri benim diğer herkes bok" diye çıkışıyorsun birader? Renault yazsak ona da bok atar ama mercedes çatır çatır renault motoru kullanıyor.

thomas jefferson de da ayıramamakla pejo 5 para etmez demek ne alaka. ne saçma eleştiri yapıyorsunuz. düzgün yazılsa eleştiri haklı mı diyecektin? pejo beş para etmez. peugeot yazmadım diye eleştiremem mi?

İnsanların verdiği öneriler eleştirilebiliyorsa ben de ilgili eleştiriyi her yönüyle ele alma hakkın sahibim. "Peugeot beş para etmez." demek bir öneri değil. Ben önermediğim tüm markaları yazmış mıydım? Sadece önerdiğimi yazmıştım etliye sütlüye dokunmamıştım. Durum bu.

Tartışmadan bağımsız, soruya cevap olarak:

www.reliabilityindex.com

Bu siteyi de buraya ekleyeyim, belki seçimlerinizde etkisi olur.

Pejo 308 - 508 citroen c4 c5

Skoda yeti.
Ailede totalde 2 tane yeti var, birisini degistirip yetinin bir ust modelini aldık. Tekrar degistirsem yine yeti tercih ederim.

tinyurl.com

haha! kesinlikle :)

Belki kuşlar zekidir, insanların hep yem atmadığını biliyordur? Tabii bir de burada bir çeşit straw man argümanı var bence. İnsanlara hayvanlara bakarak davranış analizi yapılamaz. Freud'un çocukluk dönemleri hakkında yanıldığını bilmeyen adam dolu etraf. Alakasız bence. İnsanlar tanımadığı ortamda güvenmediği birinin verdiği yemeği ilk tadan olmak istemezdi örneğin.

avcı olsaydın da o girişken olan ilk yakalanacaktı.

Süphanallah

Parkta kahvaltı yapıp onlara elimdekinden atmayı çok seviyorum. Hatta yazın ara ara tostumsu bir şey alıp içindekileri ben yiyorum. Çoğu ile kuş besliyorum ve dediğin durumu görüyorum. Öyle durumlarda 'Şu kuş hiç yemedi' diye doğrudan onun önüne atıyorum ve diğerlerini engellemeyi çalışıyorum 'Şişt, o hiç yemedi' diye.

Yine de verdiğin örnek biraz yanıltıcı. Kuşlar sürü davranışı gösteren hayvanlardan biridir. Özellikle göçmen kuşların çok uzun yollar boyu uçtukları düşünülürse bir tanesinin hayatta kalma şansı çok az. Çünkü avcısı olan canlı çok, hem de yiyeceği tek başına bulamaz. Bu yüzden, birlikte uçmaya çoğunlukla mahkumlar. Uzun yol boyunca, hem yiyecek aramak hem de avcılara büyük görünmek amacı ile bir arada dolanmak zorunda kalırlar. Yerel kuşlar için bu kadar büyük bir tehlike yok ama yemek bulma konusunda bir ortak amaç birliktelikleri vardır. Örneğin, denizdeki martılara yemek veren bir kadın var Arnavutköy tarafında. O kadın geldiğinde martılar 'Mahmut, Remzi, koşun; yemek veren kadın geldi' sesi çıkarıyorlar. Kuşların sosyal olma zorunluluğu var.
en.wikipedia.org
Hatta bu sosyalliğin matematiğe aktarılmış ve optimizasyon için kullanılan bir algoritması var.
www.swarmintelligence.org
Bu algoritma, birçok alanda kullanılabiliyor. Burada kanser hücrelerini tanımak için kuş sosyalliği kullanılıyor.
www.ncbi.nlm.nih.gov
Bu sosyallik, 'Muhabbeti ne güzel' tarzı bir sosyallik değil; hayatta kalmaya yönelik bir bilgi paylaşımı tabanlı sosyallik. Öğrencilerde inek olanın kopya vermesi gibi, kopya vermediği gün onun sosyalliğinin bitmesi gibi. Yoksa 'Seni de partiye çağırdılar mı' sosyalliği değil onlarınki. Çekingen kuş da sosyal çünkü bir sürüsü var; o asosyal ve sürüden bağımsız bir kuş değil. Onların dünyası orman kanunu ve girişkenlik hem avantaj hem dezavantaj. Yemeği ilk yiyen o olabileceği gibi, kapana ilk kısılan da o olabilir. Doğadaki avcılar renk, koku, vb. ile çekicilik kazanmışlardır ve sürülerde egoist davranan yem olur.

Bu arada çelimsiz kuşların az yediği bilgisine çok varamayız. Az önce yiyip doymuş ve bu nedenle şimdi çok girişmiyor da olabilir. Örneğin, göçmen kuşların sürekli lideri yoktur. Liderlik sürekli el değiştirir ve hatta 'kuşlarda demokrasi' gibi modeller matematiğe aktarılmıştır.
earthsky.org

Bu arada, aslan veya besin zincirinin üstündeki başka bir canlıya parkta çekirdek atma ve onların da seni parçalamama durumu olsa, farklı bir davranış gözlemleyebilirdin. Çünkü bunlar da yalnız hayvanlar ve yanlarında birinin olması yemeğe ortak olması demek. Ayrıca çok tane olunca av tarafından görünme olasılığının büyük olması demek. Aralarındaki nadir 'Sen şu köşeden, ben bu köşeden sıkıştırayım' ve 'Türümüz devam etsin' temelli işbirlikleri dışında pek de sosyal olmazlar. Üç metre ötesindeki türdaşını sallamazlar.

Bu nedenle, besin zincirinin altındaki (genellikle otobur canlıların) sosyalliği şartken, üsttekilerin de yalnız olması avantaj olur. İnsan adlı hayvan da bunun tam ortasında bir yerlerde. Bizim yaşadığımız sosyalliğimiz, doğal bir sosyallik değil; kendi ahlak ve medeniyet kanunlarımız çerçevesinde zorunlu hale gelen bir sosyallik.

genelleyemezsin, tarihe malolmus muziyenler, bilimadamlari, edebiyatcilar sosyal degillerdi. eger sizin gibi odtu'de kankilerle fistik-bira imkanlari olsaydi sittin sene kendilerini eve kitleyip saatlerce calismayi aliskanlik edinemezlerdi.

deadlift yapmayacaksan ataköy plus mac fit.

Yeri iyi olmazsa asla tutmaz . Modadaki mekanların yüzde 90 ı dopdoludur zaten .

Moda'nın en başta sakinleri Türkiye'nin en zenginleri arasında. İkincisi çok fazla yerli turist alan bir bölge. Öyle bir yer bulmanız gerekli.

senin verdiğin iyi örnek. aralarda şekil konsept, ve nutella krep'i alıp tatlıcıyım diye gezinen bi çok yer var. sorman gereken; diğerlerinden farkım ne olacak, beni neden tercih etsinler. güveniyosan kendine işe girmende zarar olmaz.

Çengelköyde bir yer var unuttum adını. Kebap tarzında çikolata tabağı yok değişik şeyler içinde çikolatalı bir şeyler sunuyor ve inanılmaz tutuyor ama tadını sorsan ne ben ne giden arkadaşlarım beğendi ama tıklım tıklım. Bilinmeyen farklı bir tatlı ya da sunum şekli bulman lazım önce.

farklı ve en iyisi olursa tutar tabiki de.

İlginçli sunumlar tarifler için pinterest cennettir bu arada.

O mekana gittim o iğrenç şeyin de tadına baktım. Tobleron benmari eritip üzerine krema koy aynı şey. Klasik Kadıköy Karaköy Beyoğlu Beşiktaş elitistliği. Third Wave Coffeeshop diye diye gezen tayfa. Mekana baksan çok bohem önüne atmışlar masa ne bedensel ne görme engelli oradan geçebilir. Şu tarz yerleri gördükten sonra avm'ye laf atanlara gülmeye başladım.

Sık sık İngilizce yazı hazırlayan biri olarak verebileceğim iki öneri var:

1) Çok okumak. Remzi Kitabevinde hepsi bulunan Penguin Classics serisini öneririm.

2) www.themostdangerouswritingapp.com Her gün burada bir süre zarfı belirleyip yazı yazın. Olmuş mu olmamış mı yanlış mı doğru mu demeden yazın. Bitirince hatalarınızı düzeltin. Ertesi gün tekrar yazın. Hızlı klavye kullanıyorsanız üç dakika idealdir.

Turkcellde 50 gb olmasi lazim

149 lira hocam ya, bana çok uçuk geldi 120 lira felan olsa nefes almadan atlarım

Vodafone cepte wifi var 20gb 70tl. Turkcell Vınn var.

Ben türk telekom kullanıyorum, turkcell den almak için hat almam da gerekiyor mu?

Data hatti alicaksin. Aramaya kapali oluyor.

Elbette. Ama yok ben şahin gibi gözlerimle zabıtayı 3 km öteden görüp anında tezgahı toplayıp tazı gibi koşar kaçarım diyorsan izin almasan da olur..

bir çok şehirde belediyeler hanımeli pazarı vb gibi pazarlar kuruyor. oralarda da satabilirsiniz

İşgaliye ödeniyor, her belediyenin m2 fiyatı farklıdır.

Sport Point Extreme, Vans, Billabong...

tr.aliexpress.com

indirim yaparım www.sahibinden.com

@docrıvers baska rengi yok mu koyu renkli

@docrivers ad soyad ifşası mı yaptın?

@Traveller hiç dikkat etmedim ismimin falan yazdığına acil satmam lazım şapkayı

@giggs şapkam çokta bunu satmam lazım yoksa bende koyu renklileri seviyorum

@docrivers bende de chicago white sox var ama rengi soldu. Senin tarzdan arıyorum diğerlerinden satıcağın olursa bilgim olsun

under armour

heykel sanatçısıysa heykel yapar yapar sonra sergi açar, o sergiye gelenler ya da eserlerden haberdar olanlar beğendiklerini alır.

daha sanayi tipi heykelcilikten bahsediyorsan bilemiyciim.

İnstagram denenebilir gibi.

+ olarak küçük bir dükkan açıp meraklısına satabilir

büyük meblağlardan ve büyük heykellerden söz ediyorsak tabii ki belediyeler. özellikle akp'li olmayan belediyeleri kovalamak gerek. gerçi fatih sultan mehmet heykeli gibisinden heykellerle akp'lilerle de bağlantı kurulabilir.

sergi işlerini biz de biliyoruz fakat şu an için işin sanat kısmıyla ilgilenmiyoruz. sadece ticaret gözüyle bakıyoruz şu aşamada. ne bileyim, oteller, fabrikalar filan ilgilenmez mi heykel yaptırmakla?

konu 'otellerin, fabrikaların filan' ilgilenmesi mevzusu mu yoksa ilgilense bile niye sana yaptırsın mevzusu mu? muhakkak ilgilenirler tabi.

Mini figürinler vb. yapmak markalaşmak daha çok para kazandırır. Büyük para kazanmanın yolu markalaşmaktır.

Ben bir ara kendi bustumu yaptirmak icin arastirma yapmistim, ama uygun bir secenek bulamamistim.

Bence kendi ayristirip uzmanlasacagi bir kac alan secip onlara yonelik web siteleri ile lead yakalamaya calisabilir.

Buna ek olarak bireysel kullanici haricinde dendigi gibi belediyeler, oteller vb de secenek olabilir eger baglantilari varsa.

sanat için değil para için yapıyorsan para kazanamazsın ondan, başka şeylere yönel derim.

@the thin white duke

eğitimini almış diye özellikle belirtmiştim ama neyse.

su yemek koy eline eldiven tak pusuda bekle kafasından kolundan yakala çıkar. Sahipleri uğraşmayabiliyor riske girmeye gerek yok.

5 gün uğraştığım oldu bu motora giren kedi meselesiyle. Geçen sene 3 bebek kardeş apartmanın otoparkında bir aracın motoruna girmişler. Aracın sahibini çağırdım kaputu açtırdım falan derken hoop kaçıp yan arabanın motoruna girdiler, onun da sahibini çağırdım kaputu açtırdım hop bu sefer hepsi birden yine kaçtı. Bi kaç saat sonra yine miyavlama sesleri, başka bi arabaya yine girmişler. Hiç abartmıyorum 5 gün uğraştım, bu 5 gün boyunca bi arabadan diğerine gezdiler ve sürekli miyavlama halindeler. Birini yakalayabildim sonunda. Diğer ikisini mümkün değil yakalayamadım. Sonunda bi gün sesler kesildi, muhtemelen öldüler.
Bu da böyle bir anımdır. Hala üzülüyorum. Neyse demem o ki motora giren yavrular bazen çok korkmuş ve böyle çok inatçı olabiliyorlar. Yapılacak şeyler:
1. Kokusu güzek bir yiyecekle kandırmak, misal ton balığı
2. Fısfıs gibi bir şeyle aracın altından su sıkmak
3. Kaputa vurarak ses çıkartmak, korkar çıkar belki
4. Aracın sahibini bulup kaputu açtırıp yakalamaya çalışmak

Başka da bir şey yok yapılacak. Sabırlı olmanız lazımç

Arabanın camında not var ancak sahibi gelecek gibi durmuyor, kaput acmadan da çıkarmak imkansız, cok korkmus alınacak gibi degil:( yaş mama koyduk tekerin oraya ama inmiyor.

Hayır bi de istese çıkabilir ama korkudan çıkmıyor çok küçük olduğu için aptal şey uykumu kaçırdı gece gece.

bizim apartmanın önünde de böyle bir kedi vardı geçen pazar günü. bir an yakaladım arkasından yaklaşıp, kedicik parmağımı ısırdı bu yaşımda aşı kartım oldu. kedicik akşama kadar miyavladı, geceleyin etrafta başka kedi vs ve insan da yokken kaçtı gitti sanıyorum. yapacak birşey yok yakalayamadıktan sonra böyle durumlarda.

Türkiye Cumhuriyeti alfabesinde "X" harfi yok alamazsın.

emniyet müdürlüğünün sitesinde vardı bir ara boş plakalar rezerve falan ettiriyordun. bir bak istersen.

2. Bireylerin Kendi İsteklerine Göre Özel Plaka

İl kodu ile başlar ve devamıda iki yada üç harf bulunur. Son bloktaki rakamlar yine isteğe göre seçilebilir.

Örnek: 34 BJK 1903

Bireylerin kendi isteklerine göre özel plakada yine trafik tescil şubelerinden alınır. Fakat o plakayı alabilmek için plakayı veren ilçeleri araştırmanız gerekiyor. Ayrıca bir ücret ödenmemekle birlikte işlemler esnasında Emniyet Vaktı için bağış talep edildiği olur. Bu bağış miktarı plakaya, kişiye göre değişir.

Özel Plaka İçin Neler Gerekir?

Eğer alacağınız araç sıfır km ise, özel plaka çıkarabilmeniz/alabilmeniz 2. el araca göre daha kolay. Önce trafik müşavirlerine hangi plakayı istediğinizi bildiriyorsunuz. Ardından istediğiniz plakanın durumu sistemden kontrol ediliyor ve trafik tescil şubesi ile bağlantıya geçiliyor. Plakanın bulunduğu ilçede ikametgah gösteriyor ve İstediğiniz plakaya olan talebe, özelliğine göre yaptığınız bağış sonrası plakayı alabiliyorsunuz.

Özel Plaka Sorgu

TC kimlik numarası ve e-devlet şifresi ile özel plakaların durumlarını sorgulayabilirsiniz. İstanbul, Ankara, İzmir ve bazı büyük şehirlerde özel plaka alım işlemleri diğer illere göre daha zor olabilir. Elbette plakayı yeni tescil etmeyip bir başkasından alınıyorsa bunun için de ödeme yapmanız şarttır. Ayrıca özel plakalarda Türk Ceza Kanunu'na aykırı ifadeler yer alamaz.

nasilkolay.com

istanbul' da her bölgenin kendine ait plaka kodlari var. ornegin KC plaka istiyorsan mutlaka islemlerini fatih subeden yaptirman lazim gibi once bunu bir arastir. daha onceden o plaka alinmadiysa sen alabilirsin. sana vermiyoruz deme luksleri yok. sadece bir hava parasi aliyorlar. torpilin varsa bunu makul sartlarda tutabilirsin. EMR, KRM, EBR, MHM, OMR, gibi isim plakalar istiyorsan 3-4 bin istiyorlar. GS, FB, BJK de kendi icinde 1-2 liraya halloluyor idi. (fiyatlar 2013 yilindan)

yine mal mal cevaplar veren elemanlar damlamış. yok x harfi yok alamazsın, yok alırsın ama plakayı değil falan. komik olduğunuzu sanıyorsunuz ama değilsiniz. bunun adı acınası oluşunuz. bu nedir arkadaş ya. insan gibi soru sormuş çocuk, sinir oluyorum böyle tiplere ya.

yanlış kesim tercih ediyorsundur. en dombilide bile güzel duruyor.

Takım elbise değil hacı o.

Bence özel diktirirsen yakışır, kimlere yakışıyor, sana mı yakışmayacak.

Güzelliğin, estetiğin göreli olduğunu düşünürsek herkese yakışır.

ya gerçekten öyle değil gibi, gidip en kaliteli markalardan arkadaşlarımla, nişanlımla falan seçiyorum. yakıştığını söylüyorlar ama fotoğraflara falan bakınca diyorum ki olmamış bu.

bence takım elbisenin yakışmadığı insanlar diye bir gerçek olmalı :)

Bazilarina o kadar yakismiyor. Bana epey yakistigini soyluylerler mesela. Ama cok sik giymedigim icin de olabilir:)
Sismanlara ve cok zayiflara yakismaz ama. Onceden cook zayiftim ve bir seye benzemiyordu uzerimdeki takim.

dombili hoş değil ya :) abi bende şahsen farklı markalar ve kesimler kullanmama, acaba ayakkabıdan mıdır diye değişik modeller deneme rağmen bana takım elbise olmuyor abi

O kadar çok varyasyon var ki illa biri yakışacaktır. Doğru olanı bulamıyorsunuzdur. Kafayı göstermeden bir fotoğraf atın söyleyeyim nasıl bir şey almanız gerektiğini.

şimdi fotoğraf bulamadım ama betimlemek gerekirse, göğüs kısmı aşırı şişkin, karın kısmı daha zayıf bir görünüş oluşuyor.

yani sanki 3 kg meme varmış ama göbek yokmuş gibi üst kısım şişkin duruyor. özellikle ceketi iliklediğimde.

stavro+1

bence de sismanlara ve cok zayiflara yakismiyor, onun disinda kalan her erkek icin 10 uzerinden +2 puan sebebi. sirf bu yuzden ise takim elbiseyle giden sevgili ariyorum ahhshsd benim gozum gonlum acilsin, cefasini o ceksin ha ha ha (kotu kadin gulusu)

gerçek yakışıklılık/güzellik yaz geldiğinde belli olur gibi bir şey vardı. hani herkes takımın içinde ya da montun berenin içinde yakışıklı/güzel ama yazın incelen/ açılan/ sporlaşan kıyafetlerle mal ortaya çıkıyor.

konuyu dağıtmayayım, takım elbise herkese yakışır. tabi malzeme bozuksa çok yapacak bir şey yok ama nasıl desem olana +3 ile 5 arası ekliyor takım elbise. biri 8'dir 11-13 olur diğeri 2'dir 5-7 olur.

Elbisede degil de durusununda bir bozukluk olabilir mi?

bana da yakışmıyordu. sonra iyi bir terzi buldum. iyi bir takım elbise fiyatının 100 lirasını vererek tam bedenime uygun takım diktirdim. takım çok şık durdu. istediğim gibiydi. vucuduma göreydi. siz de böyle bir yol izleyebilirisniz.

önem sırası değil bence. sadece renk olayıyla ilgili olduğunu düşünüyorum ve biraz altta olması daha iyi gibi. çoğu insan istemsizce aşağı kaydırır hemen ekranı. hatta bence turuncuların altında olsun. göze daha çok çarpar.

Bence en üstte olmaları dikkat dağıtmamalarını sağlıyor. Reklamı umursamıyorsan en üste bakmıyorsun olay bitiyor ancak kan duyuruları en üstte sonra reklamlar sonra normal duyurular olursa daha mantıklı.

Bir de o reklamlar bu siteyi ayakta tutuyorsa evet kan duyurularından daha önemlilerdir. Site olmazsa duyurular da olmaz.

Kime göre neye göre. Burası kan arama sitesi değil. Duyarlılık adına başa sabitleniyor. Facebook ta insanların paylaşımları kan aranıyor duyuralrından daha mı önemli peki? O kadar hit almasına rağmen bi yerlere sabitlenen, girer girmez göze çarpan bi ilan yok? Başka yüksek hitli sitelerde de yok?

para işi hep bunlar, parayı veren bedavanın önüne geçiyor işte.

Reklamlar 15-20 gun duruyor orada. Kan araniyor ise 2-3 gun. Ayrica mesela istanbulda aranan kan beni ilgilendirmedigi icin okumuyorum. Kendi sehrimde olan olursa acar bakarim. Bu nedenlerden dolayi okuma sayisi az oluyor bence.

Siralamanin sebebi reklamlarin sabit olmasi. Ilk defa reklam alinacagi zaman hatirladigim kadariyla aciklanmisti bu durum. En altta ve en ustte mavi olacak diye. Eskiden reklam yokken kan araniyor ustte oluyordu. Sonra sabitlenmisler ve sonra da normal duyurular geliyordu.

ikisi de sayfayı açan birisi için gayet görünür konumda. kaldı ki ne reklamlar ne de kan aranıyor duyuruları duyurucular için önemli değil. 3-4 yıldır buradayım, bugüne kadar tek bir reklamı ya da kan aranıyor ilanını açıp okumuşluğum yok. okuyacak olan zaten nereye konursa konsun okuyor.

gören görür zaten mantığıyla hareket edersek eğer yanda, kategoriler kısmında da kan aranıyor sekmesi var. o zaman komple kan duyurularının sabitlenmesi uygulamasını kaldıralım. nasıl olsa bulmak isteyen her türlü ulaşır o duyurulara. ancak iş ondan ibaret değil. o duyuruların sabitlenmesinin, yukarı çıkarılmasının bir amacı var; ihtiyaç sahiplerinin mümkünse daha çabuk yardım alması ve sen o amacın önüne başka öncelikler koyarsan eğer;

1.basiretsizsindir, kararların sağlıklı değildir ve sonuçlarını nereye ulaşacağını kestiremiyorsundur. öncelikleri belirlemede yetersizsindir.
2.eyleminde samimi değilsindir. belli bir algı yaratmak için, göz boyamak için böyle bir uygulamaya gitmişsindir.

Herkes adblock kullanıyor o yüzden reklam almak mantıksız bence. Bir de filmleri script gibi anlatmaktansa analiz etsen daha ilgi çekici olurlardı. Hatta direkt filmleri koy.

bu filmleri senden baska izleyen var mı acaba?

reklam almak kötü değil, desteklenen bir şey ama moralinizi bozar.

siteniz günde en az 10 bin kişi tarafından ziyaret edilmiyorsa koymamak daha iyi, 10000x0.005= 50tıklama şeklinde olur günde, bu da yaklaşık 10-30 tl arası getirir günde. bu tamamen ziyaretçilere bağlı, ingilizce içerik olsa idi, günde 30-100 lira arası getirebilirdi. bu hesaplar günde 10 bin ziyaret. yaklaşık.

şu anda zaten adblock var, ziyaretçi kitleniz büyük ihtimal adblocku daha çok kullanan profilde, yani para kazanmanız imkansız.

yani daha ayrıntı isterseniz özelden yazabilirsiniz.

Turkiye'deki blogspot reklamlari en az para kazandiran sistemlerden birisi. Hic olmamasindan iyidir.

Kendime, aileme dayiyorum.

aynı şekildeyim. zaman zaman korkunç bir boşluk hissediyorum, sonrasında ölüm düşüncesi bütün hisleri kaplayıp örtüyor.

Hayatın anlamsızlığının da kendine göre bir rahatlığı, güzelliği var. Onu bulmak lazım, diye fularlı bir açıklama yapayım kendi adıma.

öncelikle bilime inanılmaz onu düzeltelim. ben açıkcası bir şeye dayamıyorum sırtımı. hani her şeyin üst üste geldiği, sürekli bir pürüzün olduğu, koşturmaktan yorulduğun anlar olur ya, bunalırsın, sinirden ağlarsın falan. işte ben o anlarda gül gibi yaşayıp gittiğim, derdimin tasamın olmadığı, güldüğüm anları düşünüyorum ve nasıl mutlu anlarım olduysa mutsuz anlarım da olacak ama sürüp gitmeyecek nasılsa diyorum. ki sürmüyor da. er ya da geç her şey rayına giriyor. hayat işte.

edit: ölüm ve hayatın anlamsızlığı denmiş ama ben zor anlar diyince bunu yazmış bulundum^^

Bilimin bulgularına inansan da inanmasan da gerçekler onlar. Bilimin güzel tarafı ise bulduğu sorunlara çözüm de üretmesi hiçbir şeyi karanlıkta bırakmaması. Bilinemezlik beni daha çok korkutur. Hastalığını bilmemenin yarattığı korku bilmekten fazladır. Yapılan hesaba güvenmek hesabı hiç yapmayıp şansına güvenmekten daha kolaydır.

Galileo Galilei engiziyonda dediği gibi "ben demesem de dünya dönüyor."

İşin özeti tamamen bu:

www.youtube.com

nasılsa her şey anlamsız, ölüp gidicez diyince otomatik bi rahatlama bi boşvermişlik, bi vurdumduymazlık, bi banadokunmayanyılanbinyaşasıncılık geliyor insanın üstüne. neye kasıyorum ki bundan 40 yıl sonra hiçbir anlamı yok diyorum geçiyor.

sırtımı uzun süredir bir yere dayama ihtiyacı hissetmiyorum. yalnızca kendimden medet umma fikri bana çok güven veriyor. kendimden sorumlu tek insan benim. güç bende! :p eğer çok ama çok mutsuzsam müziğe sığınıyorum sadece. gerçi mutluyken de durum değişmiyor, müzik hep yanımda.

edit: bir de diğerlerinin dediği gibi birilerinden yardım bekleme alışkanlığını kaybedince insanın üstüne sonsuz bir rahatlama çöküyor. sallıyorsun her şeyi. sanırım sen daha yolun çok başındasın. zamanla her şey rayına oturacaktır, bu kadar karartma içini.

ben de şu hayata 40 yıl ıcın geldım. otekı taraf da yok.

sakat olana yazık.
kısa olana yazık.
cırkın olana yazık.
hasta olana yazık.
fakır olana yazık.

ornegın ben 178 lık erkek olarak bu sanslızlıgıma kzııyorum.
ya da mıllet ogrencııken bmw525 lere bınerken 4 gun aksam 5 gece 3 calısmaktan bıktım. kızıyorum sansıma.

sinirlneiyorum.

yahu bilime inanmak ne allah aşkına. bence siz de o bir görüş güzel gelip direkt onu benimseyen, sonra bir başkasını beğenip ben aslında buyum diyen tuğçe kazazgillerden biri gibisiniz.

huzur bilimdedir.

Öncelikle bilim bir inanç değildir, adı üzerinde "bilmek"ten geliyor. Ha tabi bilimin de yanıldığı noktalar var. Zaten mottoları "Herşeyi bilemeyiz, bu yüzden araştırıp öğrenmeliyiz" oluyor. Dolayısıyla gerçeği, olayların sebeplerini aramaları da bundan. Bazı dinler gibi gerçeküstü kurguları kabullenmek yerine hayatı,varoluşu sorgulayan insanlar işin sonunun yaşam ve ölüm arasında süren zamandan ibaret olduğunu farkediyor. Tümüyle bundan ibaret, ne eksik ne fazla.

İşte sizin gibi bu varoluşu sorgulayıp "Ee bu hayat böyle miymiş yani şimdi..." idrakı ile ortada kalan insanlar da doğal olarak "Yahu benim gibi düşünenler ne için yaşıyor acaba..." diyorlar :)

Bu herkese göre değişir, kimisi arkadaşları, eşi, dostu ile bu anlamsızlığı güzel kılmaya çalışıyor. Kimisinin motivasyonu çalıştığı, emek verdiği alanda duvara bir tuğla daha koymak oluyor(özellikle de bilim insanları). Bir başkası madem hayat bu zevkin sefanın dibine vurayım istiyor, ötekisi elinden geldiğince insanlara yardım etmeye çalışıyor falan filan işte.

Kendi adıma konuşursam "yaşamı ciddiye alıyorum, işte bu yüzden umursamıyorum" mottosuyla hareket etmeye çalışıyorum ama galiba bu doğrultuda pek de başarılı olamıyorum... Yaşama bir defa geldiğimizi farkındayım, maddi varlıklarımı mümkün mertebe geride bırakıp olabildiğince en az şeye sahip olmaya çalışıyorum, ihtiyacımdan fazlasını geride bırakmaya çabalıyorum. İnsanların yaşamları da en az benimki kadar zor, iyi kötü başkalarının yaşamlarını olumlu yönde değiştirebilmek bence "anlamlı" bir uğraş. Zekamı ve aklımı birşeyler ortaya koymak için yoruyorum. Bunun nasıl ne ve şekilde olduğunun önemi yok. Hayat boş diye olduğum gibi durmak istemiyorum. Son olarak da ruhumu doyurmak istiyorum. Müzik bana teselli veriyor, koskocaman bir dünya var ve imkanım dahilinde gezip görmek istiyorum. Başka insanların yaşamlarını tanımak istiyorum.

İşte böyle :)

secim sana kalmis, bu mu:

www.goodreads.com
richarddawkins.net

yoksa bu mu:

www.youtube.com

kendinize sığının. gücünüzü farkedin. sizin sizden başka kimseniz olmadığına, her şeyin size bağlı olduğuna inanın.

"bilime inanmak" ne demek? Orada denmek isteneni anlamadım.

Kendime, arkadaşlarıma ve aileme dayanıyorum yorulunca, zor gelmeye başlayınca vs. ama en çok kendim tabii.

Dua sayesinde hiçbir şeyin hallolduğunu ya da çözüleceğini sanmıyorum. Dua edince içinde bulunduğun, inanma ile gelen motivasyon ve ruh hali dersen başka. Hayatındaki bütün başarılarını (örn: derece yapman) başkalarının başarısı olarak yorumlarsan kendinden güç alamaz, tek başına ayakta duramaz sın tabii ki.

insanı öldürme kapasitesi olan köpeklerin itlaf edilmesi taraftarıyım. o köpekler tuttu mu bırakmaz ve çocuklar ona asla karşı koyamaz. umarım belediye zehirler.
not: hayvanseverim ama insanları daha çok severim. duyarlılık kasamayacağım.

bence tekrar arayin bunun sakasi olmaz. asili olmasi da birsey ifade etmez. ama ben kesinlikle iylaf edilmesine karsiyim. belki sahiplendirilebilinir tekrar?

Ben de dağ başında oturuyorum. Ormana kurt köpeklerini bırakıyorlar oturduğumuz yerlere geliyorlar sonra. Belediye pek bir şey yapmaz ama bıktırana kadar arayın isterseniz. Belediye veterinerini tanıyorum. Biz aşı yapıyoruz ama sonra takibini yapmıyoruz. Sokakta gördüklerinin çoğunu aşısız say ve sevme demişti.
Onu birisi sokakta görüp alır muhtemelen. Burda husky bile gördüm birisi sahiplendi direkt.

@mavicorap, tuhaf bir yerden girmişsiniz konuya. elbette öldürmesinler köpeği ancak diğer türlerden daha tehlikeli olmadığını savunmak da komik bence. sonuçta sadece görünüşüne bakarak yazmadım. 1 yıl kadar evimde beslediğimi söylemiştim. tekrar sahiplendirilmesi için işlemler yapılmalı ancak bunu yapacak kişi ben değilim. o yüzden belediyenin ilgilenmesi gerekiyor.

tekrar yazdım belediyeye. bakalım ne sonuç çıkacak.

kendisine fırsat buldukça yemek verin, iyi davranın. bir süre sonra uysallaşacaktır.

bana ve köpeğime zamanında dişlerini gösterip hırlayan, havlayan, arkamızdan kovalayan, köpeğimi ısırmaya kalkan sokak köpeği şimdi beni gördükçe gelip elimi yalıyor, bir kuyruk sallıyor ki kuyruğu kopacak yakında, iyice yılışık oldu.

beyaz masa değil de, belediye'nin veterinerliğini arayın. kısırlaştırmasını, aşılarını falan yapıp geri bırakıyorlar.

bence konuya en dogru acidan girdim, usenmedim size kaynak da buldum.

www.petfinder.com

eger ingilizceniz yoksa size cevirebilirim de fakat ozet olarak benim soyledigim seyi soyluyor.
pitbull'larin ozel olarak bir tehlikesi yok, onyargili bir insandan daha tehlikesiz diye ozetleyebiliriz. zira kendisinin su anda kendini korumak amacli tedbirleri disinda bir aktivitesi olmamis, fakat sizin istediginiz sekilde hayati sonlandirilirsa yargisiz infaz sonucu bir cinayete kurban gitmis olacak. kimin tehlikeli oldugu ortada.

@mavicorap, ısrarla "sizin istediginiz sekilde hayati sonlandirilirsa" tarzda cümleler kullanıyorsunuz. hangi cümlemden bunu çıkardığınızı söylerseniz bence daha iyi anlaşılabilir dediklerimiz. tekrar yazayım türkçeniz yoksa. öldürülmesin, başı boş da bırakılmasın.

Senin hayvanla aranı düzeltmen sorunu çözmez. Eğer agresif yetiştirildiyse diğer köpeklerden daha tehlikeli olabilecek bir tür bu. Sahibi sokağa atacak kadar tırışka bir tipse muhtemelen de öyle yetişmiştir. Çoluk çocuk için tehlike olabilir. Hayvan sahiplendiren gruplar var. Belki oralardan yardım alabilirsin.

köpekler hakkında bi bok bilmeyen insanlar sürüsü. dövüşlerden, tecavüzden kaç tane köpek kurtardınız da ahkam kesiyorsunuz? hangi hakla bir hayvan hakkında yanlış bildiğiniz şeylerden dolayı ölümünü talep edebiliyorsunuz? dövüştürülen köpekler diğer köpeklere göre huzurun, yuvanın kıymetini daha iyi bilir, daha uysaldırlar.

Ek olarak, tiger diye bir cins yoktur. kürk renkleri pitbullarda çok farklılık gösterebilir.

oğlunuza, kızınıza, annenize ve babanız başta olmak üzere size veya bir yakınınıza zarar vermediği sürece bu duyarlılığınız sürecektir arkadaşlar. umarım böyle bir şey yaşamazsınız ama yaşarsanız, bu duyarlılığınızı devam ettirmenizi dilerim.

başıboş köpekler tarafından ısırılmak, küçük bir çocuk için travma ve belki de ölüm olabilir. hayvanseverlik bu değildir, zararlı olduğu bilinen türlerin hepsi doğal insan hayatından uzaklaştırılmalıdır.

American Pitbull Terrier yapısı gereği insandan çok hayvana karşı agresiftir, her terrierde olduğu gibi. O yüzden ilk tehlike altında olan siz değilsiniz.

Sokağa atıldığına göre kötü bir sahip tarafından yetiştirildiğini varsayıyorum, bakabilirseniz dişlerine bakın, kırık var mı? Vücudunda façalar var mı? Eğer böyle ise muhtemelen dövüşlerde kullanılmıştır. Herhangi bir Pitbull veya güçlü köpek default olarak saldırgan olmaz ama dövüş köpeği yavruluktan beri psikolojik sorun yaşadığından saldırgan tavır gösterebilir.

Size hırlaması illa saldıracağı anlamına gelmez, sizden tırsmış olma ihtimali de var. İşini bilen birisinin köpeğe yaklaşması lazım, Pitbull ortalama güçte bir köpektir ama bir insan için yeterince kuvvetlidir.

Olur da saldırırsa aklınızda bulunsun, 30-40 kilo arasındaki güçlü ırk köpek saldırılarında yapabileceğiniz en iyi şey kilo avantajınızı kullanmak, tekme atmak kaçmak vs. den çok daha verimli olur.

Bu arada yine Pitbull'un en güçlü köpek olduğunu zannedenler de çıkmış piyasaya, hayallerinizi yıkmak gibi olmasın ama Pitbull en güçlü köpekler sıralamasında ilk 20'ye zor girer.

Belediyeyi arayın gelsin itlaf etsinler. İnsanlar canını, çocuğunu sokakta bulmadı. Köpekler insanlar tarafından türetilmiş doğada yaşamayan insanlar nerede yaşarsa orada yaşayabilecek bağımlı canlılardır. Şehir yaşamı köpeklere uygun değildir. Sokak köpekleri çoğu hastalığın taşıyıcısı bir o kadarının da konağıdır.

sayin ufukcel, peki sahiplendirilmeyecek ise belediyeden turkiye gibi cahil ulkelerde kotu bir unu olan bu kopege sizin israrinizla sizin mahallenizden uzaklastirildiginda nasil bir son beklediginini dusunuyorsunuz? bakin burada bile gerekli kaynak gosterilmesine, su anda online olan herkesin elinin altinda internet gibi bir kaynak olmasina ragmen boyle yorumlar var.
ben size onerimi yineliyorum, rehabilitasyon denilen bir kavram ve gercek. siz bile yapabilirsiniz, onemli olan icinizde sevgi ve sabir olmasi, sevgiyle edindiginiz bilgiler isiginda bu canliyi sizin dostunuz hale getirmeniz bir anlik karar meselesi, fakat once yarginizi degistirip bilginin, bilimin isigindan gitmelisiniz.
benim birebir tanidigim aile kopegi pitbull var, hatta boyle konustuguma bakmayin, o kopek bir tek beni sevmiyor, zira daha once kendisini uzen insanla ses tonlarimiz benziyormus. fakat en fazla bu kadar beni diger insanlari sevdigi kadar sevmiyor, ne isirma ne saldirma. bu kopegin yasadigi evde dunya tatlisi bir de kocuk oglan cocugu var. mutlu mesut yillardir yasiyorlar. bu hikaye sizin hikayeniz de olabilir. onemli olan onyargilari kirmak. einstein'a atif yaparsak, atomu parcalamak kadar zor olabilir ama ben sansimi deniyorum, yeter ki alalh'in yarattigi bu gunahsiz can kaybedilmesin.
bir de burada ya sizin cocgunuza vs nize saldirirsa diyenlere, sadece sunu hatirlatmak istiyorum, benim sevdiklerime zarar verenler sizin gibi cahil ve vicdansiz insanlardi, ne trafik kazalarina sebep olanlar, ne bomba patlatanlar, ne de kucucuk cocuklara tecavuz edenler pitbullar, biraz akliniz varsa gidin onlari itlaf edin.

@mavicorap, ben de besledim aynı köpeği. Çekinmem de bundan dolayı zaten. Anlaşamıyoruz sizinle benzer şeyleri dememize rağmen. Saygılar sayın mavi çorap.

dostum istanbuldaysan eger beyaz masaya yazmak yerine direk ara. ben yavru kedi copun yaninda hasta diye aramistim.gelip hayvani aldilar tedavi ettiler ve gelio geri biraktilar.

Thomas jefferson ben seni itlaf edicem.

@heaven, senin dedigin sey güc tüketimi konusunda daha bastan fikir olarak kaybediyor. birak lazerden mi yapalim, sineklerin vs rahatsiz olacagi dalga boyu/frekans vs var miyi gectim.

senin dedigin oldugunda güc kalkanlarini acip, isin kiliclarimizla ekmegi keserken tost yapacagiz.

böyle kesmeli eritmeli bişey mi olucak mesela? havalı çünkü
youtu.be

Ege'de haşeratı uzak tutmak için kapı pencere kenarlarini maviye boyarlar.

var zaten. tabiki senin bahsettiğin gibi ışın mışın değil. ışın gibi birşey olması mümkün dedğil zaten @portmanto açıklamış.

Camın önünde nane büyütebilirsin. En efektifi elektrikle çalışan uv tuzaklar var onlardan kullanmak.

O tuzaklar kucuklugumden beri kabusum oldu resmen. Her ne kadar igrensem de bir canlinin diri diri yandigi fikri cok korkunc. Kaldi ki ben olulerinden bile korkuyorum, bakamiyorum. O yuzden oldurmek cozum degil, boyle gorunmez kalkan gibi bir sey benim hayalimdeki. Nane feslegen vs bir nebze ise yariyor ama giren yine giriyor.

Ultrasonik kovucular var ona en yakın onlar da güvenilir çalışmıyor. Bazısı kaçıyor bazısı üzerine konuyor. www.google.com

böyle magnetli sineklikler var. ORtasından açılabileni de var bunun.

sineklerden korkuyorsan evden de dışarı çıkma. onu nasıl engelleyeceksin?

@gayfe o sekilde degil iste. degisik bir fobi bu. anlayamazsiniz.

i.ytimg.com

pencereye bi pervane koyacan hava üfürecek. sinekler rüzgarı sevmezler anca öyle olur. ya da pencerelerin üstüne mavi ışık koyacaksın bu sefer de pencerenin önü ceset tarlası olacak. senin işin zor. manzara izleme şeysinden feragat et :D

aslinda pervane kotu fikir degil. vabtilatoru disari ceviririm, sicak havayi da geri uflemis olur hem. daha sicak olsun da deneyim bi.

bizim ofiste sigara içen bi hıyar vardı, devlet dairesinde yani.
millet çakmasın diye vantilatörü ters çevirip çalıştırırdı, pencereden duman tahliyesi için.

abi yapılmışı var aslında dyson air.
www.youtube.com

bakmadım ama kesin yaban ellerde haftasonu procesi olarak bu cihazı alıp camının çerçevesine uyduran birileri vardır.

azizakin, ben bunun mantigini anlamadigim icin benim soruyla iliskisini de anlayamadim.

o cihaz bildiğin vantilatör, ortasında pervane falan yok bomboş.
görünmez kalkan gibi birşey istemişsin ya, bu öyle bir şey.
www.youtube.com

camının etrafından çerçeveden dışarıya doğru üflediğini düşün, ortası boş ve içeri sinek almıyor. öyle işte...

İngilizcesi 'The tables have turned', İspanyolcası 'Se han cambiado las tornas'. Uyarmam gerek, bu iki kalıp 'Artık işler değişti, tersine döndü' anlamında kullanılıyor. Dolayısıyla devran hangi yönde değiştiyse ona göre değişebilir durum.

the tide has turned against ...
there has been a turnaround

bu ikisi de uyabilir diye düşünüyorum.

Times have changedi devir, zaman değişti olarak kullanabilirsin. Diğerini arkadaş açıklamış.

times have changed. Avantajın başka birine geçmesi de shoe is on the other foot

Onların hepsi şeker, doğal şeker dediğin şeker de şeker.

Meyve de şekerlidir. Doğal şeker falan diye bir şey yok şeker şekerdir. İyisi kötüsü yok. Glisemik endeksi düşük gıdalardan enerji almak daha faydalı. Bu arada

@angelus yazdığın yazılara bayılıyorum kardeş. Idolsun :D

Olayın biraz daha anlaşılır olması için şu şekilde izah edeyim bir de: Çiçek nektarı normalde sakkaroz formundadır, ki bu şekerin en zararsız halidir ve çoğunlukla yeşil bitkilerde bulunur, bu haliyle de kompleks karbonhidrattır sınıfındadır fakat arılar topladıkları bu nektarı bala dönüştürürken salgıladıkları invertaz isimli bir enzim nedeniyle sakkaroz forumundaki nektar fruktoz ve glukoza parçalanıp basit şekere dönüşür. Kompleks karbonhidrattan basit karbonhidrata dönüşür yani. Bildiğin küp şeker olur kısaca. O nedenle özellikle insüline duyarlı olunan sabah saatlerinde tüketilmesi çok uygun değildir kan şekerinde yapacağı dalgalanma nedeniyle.

Her gün aynı miktarda toz şeker yemekle bir farkı yok.

durumun ciddiyetine göre a,b ve c'yi aynı anda yapabilirim.

bu konuda d şıkkını tek geçiyorum. ancak d şıkkı geçerli olmasaydı, etik açısından a şıkkı derdim.

d

kendim araştırırım, duruma göre a seçeneğine başvururum.

b.

bu tür danışmanlık işlerinde arkadaşlarıma sorarım direk, doktor olsun mühendis olsun avukat olsun...

onlar da sormaları gerektiği bir şey olduğunda bana sorarlar :) arkadaş arasında lafı olmaz.

önce c sona b sonra a. duruma göre direk a olabilir.

Tanıdığım çok ünlü avukat var ona paslıyorum.

D

c

c, o olmazsa b

Hepsini yaparım.
İşi sağlama almayı severim

istemsizce güldüm :)))
benim önerim ise; bıçağı soktuğunuz yere geri takın.

Güldüm +1... Hamur, Bant mant poşet.. Bişilerle kapanmayacak gibi mi?

O gazın adı freon. Koklamak tehlikeli.

www.healthline.com

Sakız falan yapıştırın.

buz dolabının gazını kaçırmısşsınız. delik olmasa doldurtun diyeceğim ama delik var diyorsun. at bence sen o buzdolabını.

dalga geçer gibi oldu yazım ama ciddiyim eski buzdolapları iyi soğutmayınca gazı kaçmış derler tamircide bir tüple(mutfak tüpü değil) gelir gaz takviyesi yapar.

arkadaşımın başına geldi, çözülmedi. çare yeni buzdolabı.

Komşu sizin dolap ölmüş. Soğuttuğuna inanıyorsun da öldüğüne inanmıyor musun...

bantla yapıştırdım ama mikro delikler de açılmış galiba o yüzden tam kapatamıyoruz.

öldüyse de yapacak bişey yok, çok bile dayandı zaten öğrenciliğin ilk yılında biri bedavaya vermişti.

sakız güzel fikirmiş

gazlı bir tamirci bulmaya çalışalım o zaman, teşekkürler herkese :)

tamam duyuruya guldum de nicki okuyunca oklfjkldgnjslkdgjflkdgmkfdlgjrkglr
o dolaptan daha hayir gelmez no frost kardes

Alamazsiniz maalesef

sıfır-dizel bulman bile imaknsız birde otomatik olsun diyorsun. istekleri azaltmak veya bütçeyi arttırmak lazım.

opel babayı'lara bi bakın.

alabileceğin en ucuz sıfır otomatik araba hyundai i10 ve kia picanto, ki bunlar da 47200den başlıyor ve benzinli.

2014 model tata vista varmış ama manuel vites
www.tata.com.tr

2011 clio dizel otomatik satalım sana 40000'e