ik'cı olurdum.

Bu sorunun cevabı yunus balığı olmak. Yunus balıkları grup halinde uyumludur. Ama tek başına kaldığında gerekirse köpek balığını parçalar

Ben bu soruya kedi olmak isterdim diyorum. Sobanın başında süt yalanmak ve damda kedi kovalamak. Tembellik yapmak. Ama insan olduğumuz için çalışmamız gerekiyor

Ben Komodo Ejderi olmak isterim derdim. Senin a.qorum anlamı çıkıyor.

Bal porsugu

@seyyar satıcı

bana yunus balığı diye cevap versen konuşmayı orda sonlandırırdım çünkü yunuslar balık değil :)

bence burda amaç söylediğin hayvanı nasıl savunabilirsin ve kendini nasıl ifade edebilirsn. Eğer işinden anlayan kaliteli bir ikcı ise düzgün yorumlayabilir gibi geldi.

Ayrıca ben ayı derdim çünkü ayılar <3 ben

okuz olmak isterdim diye cevap verilebilir
neden diye sorulursa "dis etkenlerden minimum duzeyde etkilenirim, demoralize olmam kolay degildir, full motivasyon ve takim oyuncusu" diye cevaplardim

burda yanlış cevap galiba ağustos böceği olmak

bir bakteri olsan hangisi olurdun diye de sorulabilir:)? ya da bir alg olsan? bir organel olsan hangisi olurdun? ve neden?

hayvan sorusu baydi artik..

soru onemli degil. sorunun muhatabinin soruya karsilik takindigi tavir onemli.

buradaki amac sabrinizi olcmek.

sizi koseye sikistirirlar, sinirlendirmeye calisirlar.. buna karsilik nasil tepki vereceginiz onlar icin cok onemli. sonucta is ortaminda turlu turlu seyle karsilasir calisan.
ik'ci degilim. mantiken boyle bence.

sorunun asil cevabina gelirsek, bir hayvan olsam penguen olmak isterdim. kendime yakin buldugum bir hayvan.

Kuş
Ördek
Penguen

Bunlardan herhangi biri olmayı çok isterdim.

kedi

tavşann

zaten hayvanız. memeli

hea illa başka hayvan seçeceksek an itibariyla üçparmaklıtembelhayvan olmam gerekiyor. bak adamdaki komplekssizliğe bak. senin benim gibi hayvan olduğunu gizleme telaşı yok. üç parmaklıyım, tembelim ve hayvanım benim olayım bu. netliğini sevdim.

at tabiki.

ben mi yanlis anliyorum? duyuruculara hangi hayvan olmak istersiniz diye sormuyorsun. sana ik'ci sormus, neden sormus olabilir diye soruyorsun. insanlar okumadan yaziyor herhalde.

ik'ci da aynini yapiyor olabilir. yurtdisindaki ik yayinlarindan boyle bir soru soruldugunu ogrenmis, anlamini kavramaya calismadan turkce'ye cevirip onuune gelene yapistiriyordur soruyu. kurcalasan kendi de bilmiyordur niye sordugunu.

tembel hayvan

-Beklenmedik/hazırlıksız karşılaşılan/saçma gelebilecek bir soru karşısında nasıl tepki veriyorsun?
-Hangi hayvanı “neden” seçtin? Değer setinde neler var?

Çalınması kolay olduğu için, bu yüzden belirli boyutta ve cc'ye kadar motosikletler de kasko yapılmıyor. Ya da kapalı alan şartı konuyor.

Çalınmayı karşılamasın sadece kaza için isterseniz değerlendirebilirler.

Ya da eve eşya sigortası yaptırıp, bisikleti özellikle fiyatını belirtip poliçeye eşya olarak ekletebilirsiniz. Bunu bir sorun.

aslında doğru ama sigorta bilincinin gelişmemesinden.hatta depozito/hava parası verileceğine konut hasar sigortası bile yaygınlaşabilir mesela.örnekler çoğaltılabilir.

@john evde eşya olarak poliçeye ekliyorlar ama kaza vb durumunda işe yaramıyor. halbuki bir çok insan tanıyorum bisikleti 50k ve üstünde fiyata sahip olan. hepimiz korkuyoruz açıkçası. geçenlerde bir fiat uno ile merida markalı bisiklet çarpıştı, arabada hasar yok ama bisikletin ön jantı kırılmış, tek ön jant fiyatı 6k. adam arabayı mı bırakayım ne yapayım demiş haliyle. dava açıldı uzadıkça uzuyor bu işler. karşı tarafın sigortası yokmuş. yurt dışında var mı yok mu bilmiyorum bile. muhtemelen vardır diye düşünüyorum. çünkü bizde bile yüksek fiyatlı bisikletler kullanan varken avrupa tam bir bike porn cenneti.

çalınmaya karşı yapılmamasını bir nebze anlarım da kazaya karşı sigorta kapsamına alınmaması haksızlık. tem hariç tüm yollarda kullanılabilen bir ulaşım aracı neticede.
benim bisikletin sıfırı 4000 civarında ki bu bile çok para benim için. sokakta bir yere bırakmayı geç merdiven boşluğuna bile bırakmıyorum.

Onu sigortalamak icin adamin ona gore eksper calistirmasi lazim. Senede gelen 2 bisiklet icin uzman tutmak istemez kimse.

Bisiklet için ayrı eksper gerekmez. Konut eksperine de baktırabilir. Ne var sanki iki pedal iki tekerlek ya.

çalınma için yapılamıyor ancak aracın müdahil olduğu kaza durumunda araç sigortası zararınızı karşılıyor. hayatta kalırsanız tabi.

70 bin liralık bisiklet için ziynet eşyalarının sigortasına bakın, anca o kurtarıt.

Tabelasında Oto kilit yazan yerler yapar

@insomnia sallamıi. Tabelasında oto kilit yazan dükkanlar kurban bayramında kesilen hayvanın etini kıyma yapmaya yarıyor biliyorsunuz ki. Sizin gitmeniz gereken dükkan migros. Kasiyerler yapıyor araç kilit olaylarını. Ama müdüre duyurmadan söylemeniz lazım.

Yetkili servise gidersen epey pahalıya patlar. Sanayidede bi oto tamirciye git, hangi anahtarci daha iyi diye sor. Yedek anahtarının yaninda sana verilen bir kod kartı varsa eger giderken yaninda götür. Izmirdeysen yer tavsiyesi de verebilirim.

1 tekliğe yaparım :)

ne kadar bütçeniz var?

her fiyata yapacak birini/bir sirketi bulabilirsiniz, "araba ne kadar?" gibi bir sey bu. kartal da alabilirsiniz lambo da. kalite, yazilimciyla iletisiminizin kalitesi, projenin yonetimi vs. konulari etkiler bu.

E yap iste hepsini.
Hepsini yapmak icin yeterince istekliysen yaparsin zaten. Makine gibi oldugunu da düsünmezsin o zaman, günlük rutininmis gibi gelir.

Teker teker alışkalık edinmeniz lazım, hepsi bir arada birden başlarsanız bırakmanız olası. Atıyorum önce iki hafta erken uyanmak, sonra sporu ekleyin, sonra dersi vs.

Basit abi.

Yaparak yaparsın. Planlayarak nal toplarsın.

düşünmeye devam edersen olmak istediğin kişi olamazsın

bu birden olacak bir şey değil. en az 6 ay buna kendini alıştırman lazım. sonra otomatikleşir. 6 aydan önce olmaz.

Yat uyu İrfan, Niğde’deyiz...

Yat uyu niğdedeyiz demeye geldim ahshshsjsh

makine gibi her gun 3-4 sey yapma. en cok sevdigin seyleri yaz. sonra bunlari onem sirasina gore sirala. en cok para getirecek, en cok statu saglayacak vs.. diye.

sonra bunlari gunlere dagit.

atiyorum,

pazartesi: ingilizce, cizim
sali: spor, kitap
carsamba: photoshop, gitar

boylelikle her gun farkli sey yapmis olacaksin ve sikilmayacaksin.

aynısını yapmaya çalıştım, bi bok yapamadım.

her gün günde 5 sayfa kitap okuyacağım
bak bu hedef ne kadar kolay görünüyor di mi?
tek bunu bile başarmak çok zordur kitap okumayan adam için.

ben bunu sadece yalnız yaşıyorsam yapabiliyorum. ailemin evinde veya arkadaşla aynı evde kaldığımda her şey altüst oluyor. yalnız yaşayacaksın. sevgilin varsa arada bir evine ve belirli zamanlarda evine gelecek.arkadaşlarınla kendi evinde mümkün olduğunca görüşmeyeceksin. yoksa o rahatlığa bir defa alıştığında vazgeçemiyorsun.

Ay başları, hafta başları veya saat başları başlarım demeyeceksin. Saat 12 olsun, pazartesi olsun veya 1 ocak olsun yok. 20 Aralık Perşembe saat 20:04 itibariyle makineleş.

dediğin gibi yaşıyorum ama bu iş sen isteyince oluyor bir şey olsun buna dönüşeyim diye bir dünya yok. İstiyorsun yapıyorsun ve disiplinli bir şekilde devam ediyorsun hepsi bu.

@undertaker
teşekkürler. domain whois'inde sizin isminiz mi görünüyor?

Domainleri kendilerine aldırıyorum,hostingi kendim sağlıyorum. Anlaşıp sözleşme imzalandığı anda anlaşılan ücretin yarısını peşin talep ediyorum.

Whois gizlemek seo için iyi bir seçim değil bu arada. Gizlenmese daha iyi. Ben karşı tarafa aldırıyorum, host benden sadece. Hostu da yıllık kiralıyorum.

bu durumda genellikle ben yapıyorum domain kaydını ve hosting'i de ben açıyorum bayi hesabım üzerinden. ya da dilediği bir hosting firmasından onun için satın alıyorum domain ve hosting'i ki sonra uzatmalarda vs. kendisi kendi hesabıyla girip istediğini yapabilsin bana bağlı kalmadan.

90 bine guncel bir araba öneririm.

Mercedes 2018 Volkswagen lerden daha iyi konfor verir o kesin. Kilometred üzmez fakat bilen birine danışarak alman lazım aracı. Yakıtı da dikkate alman gerek. Ciddi manada yakıt tüketimi olacak alacağin aracın.


Ben olsam ama az daha koyar 2010 sonrası c180 alırım. Hem km düşük olur hem de daha uzun süre binersin. Senin makam aracı üzmez ama ne de olsa eski model. 15 yıllık araçtan bahsediyoruz.

hocam markakolik olmayınız. 15-16 senelik araba her anlamda sizi üzer. o paraya kampanyalarla ve ötv indirimleriyle gayet güzel 0 arabalar vardı ama millet kapış kapış kaptığı için bitmeye yüz tuttu ama hala yılbaşından önce alabilirsiniz.

"Old but gold"

yeni ama orta sınıf bir araba alacağıma, eski ama üst sınıf alırım. Ama başımı ağrıtmamalı. Bu yüzden sağlam araştırma lazım.

s320 al derim. kuzene de bu öneriyi yaptım (jaguar alacaktı) şimdi bana dua ediyor. 90k ya çok tatlış 2003 2004 kasa s320'ler var. çok net 1m km görüyor bu meretler.

S320 yi bi kere kullansam yetecek sanki. Aklimda :)

Alinir. Net alinir. Bir gun g.tu toplarsam da alacagim ilk araba.

Bu arada tahmin edemeyecegini kadar iyi piyasasi var bunlarin. Beyazi cok nadirdir. Denk getirebilirseniz beyaz bulun. Cillop gibidir.

Not: eski alim-satimci.

size bağlı, bu aracın işletme(bakım, onarım, yakıt) giderleri yüksek olacak. bu giderler size dokunmazsa alabilirsiniz.

çöpe atacak paran varsa hiç durma.

arkadaşım 266 bin km'den bahsediyoruz. o km'de bi arabaya bu para kesinlikle verilmez. kaldı ki bu araba lpgli, yani motor artık uzatmaları oynuyodur. sadece motor değil diğer tüm parçaların elden geçmesi gerekecektir. otomatiği sorun çıkarsa dünya kadar masraf açar ki açmaması için hiçbir neden göremiyorum. aracın metal yorgunluğu da üzerine cabası.

bu kmde birisi arabayı hibe etmezse kesinlikle ve kesinlikle başıma bela almazdım. hayırlısı olsun diycem ama bu model ve kmde bi araçtan sanmıyorum kimseye hayır gelsin.

12-13 litre tüketim sana koymazsa al. lpg'de dahi 40 kuruşun altında yakmaz bu abi, ortalamada 50 kuruşu bulur.

araba güzel. kilometre de normal.

edit: jpg değil, lig olacak tabi.

edit2: ya arkadaş tamam bu arabayı beğenmemek en doğal hakkınız da, karşısına honda jazz koymak nedir? yağacağınız karşılaştırmaya sıçayım afedersiniz.

bu tip arabaları tecrübe etmeyen kişilerin dediklerini ciddiye almamanı öneririm. Bir önceki kasası var bizde yaklaşık 17 senedir. Rutin bakımları dışında, yaşadığımız sorunlar. Cd çalarının bozulması, arka camı tutan plastik tırnaklarının kırılması. Farların içini temizletme gibi küçük işler. Araç şu an 280 bin km'de. Şehir içi 11 şehir dışı 8 lt civarı yakıyor ve bu sınıf araçların konforunu çoğu arabada yok

benim 98 model 2000 cc otomatik honda crv lpgdeyken 14 lt/100 km yakıyor. 3200 cc motordan bahsediyoruz sağlam yakacak. 20 lt/100 km. lere hazır ol

daha once mercedes sahibi oldun mu?
saglam ustan var mi?
arabadan anlar misin, ufak tefek seyleri kendim halledebilirim diyebilir misin?
bu aracin gecmisi hakkinda bilgi var mi? bakimlari zamaninda ve eksizsiz yapildigina dair kayit var mi?
90bin tl'yi kaybetsem cok koymaz dermisin?

bu 5 sorudan 4'une evet diyemiyorsan bmw/mercedes/audi bunlara bulasma derim. guzel araclar ama genelde bu araclarda ilk deneyimde sen araca degil arac sana biniyor, buna hazirlikli olmak lazim.

Yakıt harici üzeceğini sanmam, @mirty'nin bahsettiği gibi ufak sorunların çıkma ihtimali de önceki kullanıcıyla alakalı.

Km hiç önemi yok, 5 yaşında arabalar bu km'lerde piyasada. Bu arabaya su kaynattırmayın, kayış koparttırmayın motor 1 milyon km gitmezse ben de hiç bir şey bilmiyorum.

Almadan önce yakından inceleyip küçük ayrıntılara dikkat edin.

Edit:

Bu araba 311 bin mil, yani 500 bini devirmiş mesela ;

www.youtube.com

Yurt dışında 500 bin üstü bu tarz çok araç örnekleri görürsünüz, bizde olmaz çünkü çok ahlaklı bir toplum olduğumuz için aracı satmadan önce yeni alıcı üzülmesin diye km düşürüyoruz.

1-sürprizlere (her an ortalama 5k) hazır mısın?
2- yakıt ş.içi 1 tl yi görür
3- prestij getektiren bir işin varsa (örn:avukat, müteahhit vs) uygun bir araç.

mercedes tutkusu olan biriysen sorun yok. eski çalıştığım yerde böyle bir abi vardı. 1994 model otomatik vitesli mercedes'e biniyordu, gayet memnundu. sattı, 1995 modelini aldı. bu araba onunkilere göre genç bile :)

ama o bir araç uzmanı. anladığım kadarıyla sen değilsin. aldığın aracın güvenilir bir araç olması lazım, satıcının güvenilir olması lazım. yoksa feci göçertir seni.

ben olsam, 97.000 liraya 2018 model honda jazz veya 108.000 liraya 2018 model opel astra otomatik alırdım. sıfır kilometre, mis.

O kasadan bizde vardı. E270 cdi olanindan. Şıfır km almistik ve airmaticten tut navigasyona kadar hersey vardi. Ancak araçta cok sayida elektrik arizasi meydana geldi. Fren sistemi bile fabrika tarafından geri çağırılarak ücretsiz komple değişti. O zaman haberlere cikmisti bu fren meselesi Almanya'da. Bunlarin disinda sinyal arızası(ismi basit ama cok masraflı bir tamiratti), airmatic arizasi vs. En sonunda satmistik.

ben o paraya bu arabaya girmezdim.
yaşı küçük bir araç öneririm

cıkmaz.

700 lastiğin çapı

25 ve 23 de genişliği

yani 25 olan 25mm , 23 olan 23mm

The common practice of placing the 'C' after the tire width is a silly and archaic habit in the bike industry (as is referring to obsolete French sizing nomenclature, but that's another rant).

eğer jantına 23mm kalınlık uyuyorsa sorun yok

Jantınız 700.

23/35/28’lik genişlikte lastik kullanabilirsiniz, sizinki 25’miş. 28 daha rahat, 23 ise daha çevik bir sürüş sağlar. Bundan sonra 28 kullanmanızı öneririm, Türkiye’deki yollarda ideali 28 bence.

Trainer lastiğiniz de uyumlu sonuç olarak.

trainer'da 23c lastik kullanılır. lastik ebadı büyüdükçe sürtünme katsayısı yükseliyor. trainer'da istenmeyen şeyler bunlar. birde mümkünse vittoria zaffiro takıl. birkaç trainer lastiği modeli daha var ama en iyisi vittoria.

Karanlık ortama girip düğme aramamak için olabilir belki?

@twelfth o zaman evdeki diğer tüm odalarınki neden içeride? arkadaş bu farktan bahsetmiş kısaca...

Mutfaktaki nem ile banyodaki nem ayni degil.

Banyo ok ama tuvalette nem yok. içeride olmamasını açıklamaz bunlar.

İçeride olması daha mantıklı geliyor bana, çocukken içeride olana eziyet çektirmek için ışıkları yakıp söndürdüğümüz aklıma geldikçe :D

Nemle alakası yok, içeride açıkta duran priz ve hatta aplik anahtarı da oluyor.

Olay genelde yer darlığından, ama asıl sebebi banyoların sürekli karanlık halde bulunması sanırım. Yani bir oda gibi değil, girmeden ışığın yakılması daha mantıklı.

"yasal ve guvenlik sebebiyle olmasinin yani sira soyle bir durum vardir ki banyo ve tuvalet isigini yalnizca disaridan kapatiriz. yani bir kisi banyodayken isigi kapatmaz. fakat yatak odalari veya salon icin bu durum gecerli degildir.
ayrica disarida bulunan anahtar kisiye fikir verir, iceride aktif olarak bosaltim islevlerini yerine getiren bir insanin olabilecegini belirtir."

cevap başlıkta verilmiş

mutfaktaki nem banyodaki kadar yoğun olmaz. ona bakarsanız mutfakta buat noktalrı var oda bir risk. yurtdışındaki neden öyle olduğunu bilmiyorum ancak yurt dışında bakır boru korumalı kanallardan geçerek gelen tesisatlar görmüştüm. ama net olarak neden bilmiyorum.

içeride kimse var mı yok mu bilmeyen biri kapatsa n'olcak? o yüzden içeride işte.

ek boş krdşm.

prntscr.com

omuz genişliği ve kemik kalınlığı genel anatomi yapınızla ilgili diye biliyorum. bb yaparak kaslarınız gelişir, ama genişleme olmaz bence.

Dar omuzlu biri olarak söylüyorum genişliyor. Güzel bir omuz olmasa da önceki haline göre daha iyi duruyor. 11 santim omzum büyüdü benim

Omuz genişlemez omuz genişliği makarnavodka'nın dediği gibi anatomik bir olay kemik uzunluğuyla alakalı o da sonradan değişmez ama kasların büyürse görsel anlamda genişlemiş olur fakat o da kalıcı değildir mesela, yeteri kadar beslediğin sürece geniş gözükür misal Sıla'ya bak kocaman omuzları var ama BB mi yapıyor? Hayır. Genetik olarak öyle.

tabiki vücut geliştirme ile kemikleri uzatabilirsiniz. bizim arkadaş bu şekilde boyunu bile uzattı. kemik uzatma antrenmanları diye google'da ara, çıkan sonuçları bir bir uygula.

yess. kollari da 40+ yaptın mı jilet gibi oturuyor giydiklerin.

Enlemesine genişlemez ama yuvarlak bir görünüme kavuşur.

Kime göre? Neye göre?

Bahsettiğin tarzda/türde adamların yeni modayı yakından takip ettiklerini sanmam. Sürekli klasik giyinen adamları zevksizlikle nasıl suçlayabiliriz?

Modayı takip etmeyip klasik giyinmekteki en önemli etken de böyle saçma bir şey için vakit ayırmamak/ayıramamaktır sanırım.

İnstagramın varsa paylaşsana bro. Merak ettim şıkötesi giyimini

Adam o markalardan bıktığı için öyle giyiniyordur. Sen rönesans tablosu seviyorsun adam sürreal öyle düşün. Moda biraz da farklı olma meselesi. Zenginlerin hepsi lacoste giyebilir o zaman da bir anlamı kalmıyor.

onlar icin iyi giyinmek, tarz o kadar da onemli bir sey degildir.

marka bağımlısı loser dedected

sabancılar falan giydikleri şeylerle değil, kişilikleriyle ön plana çıkmayı tercih ederler. birde zenginlik bazı kişiler için bir amaç iken bazıları için sadece araç oluyor. sabancı alt başlığında incelediğin adamların bir çoğu parayı para kazanmak için kullanıyor. zamanında Sakıp Sabancı "markalara ehemmiyet vermem" diye boşuna dememiş :) ehemmiyet verseydi oğlu şimdi duyuruda zenginler nasıl bu kadar kötü ve saçma giyiniyor diye başlık açardı. vermedikleri için onlara orada, biz buradayız.

Merak ettim tarzinizi, kisa paca altina rugan ayakkabi degildir umarim. Sabancilarin kucuk oglan gayet guzel giyiniyor bence.

Tarzını merak edenlerdenim. Yollasana kanka :)

reklam panosu gibi gezmek istemediklerindendir belki?
Ayrıca zengin adam para vermez ki, zengin adama giymeleri için para verirler :)

Zengin icin kumas kalitesi de onemlidir. Siz de alisveris yaparken ona onem verin.

fred perry ile lacoste da zengin markası oldu ya, ölsem de gam yemem:/

10k maasim var. aksaray yeralti carsidindan giyiniyorum. param cok diye niye herkesin sevdigi markadan giyiniyim.

60 küsür maaşım var, ama steve jobs gibi giyiniyorum. kot, tişört, atlet. hadi siktir git şimdi.

lan bu işlerden anlamayanlar bir de konuşuyor, ya iyice kendilerini rezil ediyorlar :) maaşını yazmış bir de.

Sanki tanıyan var beni anonim kişileriz burada istediğim gibi maaşımı söylerim sanane
Lacoste fred perry giyen zengin demedim okuduğunu anla önce

Zengin arkadasim var, ben hazir giyim almiyorum demisti.
Adam yillardir hic marka almamis gormemis

Şık ve ötesi olmak için terzileri var adamların, o yüzden lacoste vs giyerken görmüyorsun.

Ben mi yanlis okuyorum siz mi yanlis anliyorsunuz? Camper zengin ayakkabasi dememis, kendi butcesine gore bana da pahali gelen ayakkabilari aliyormus. Sabanci kadar parasi olsaymis daha da iyi markalari alirmis. Zenginler niye bu kadar kotu giyiniyor derken DemeT Akalin gibi kotu giyinenlerden bahsetmis heralde. Bir fotograf hak ettim kardes ben!

6 bin maaşla nasıl fred perry giydiğini merak ettim? bi hayli yüksek gibi.
gerçi baktım şimdi gömlekleri 150-200 lira n11da. orjinal mi bunlar?

Neden böyle bir şey yapalım?

Komple sokuyorum.

laptop bantlı

Ikisi de bantli.

Hayır ama kesinlikle bantlamam lazım.

@tears of devil

casus yazılımların vs. izleme ihtimaline karşı? :d
en iyisi @acemi

laptop bantlı, zuckerberg bantlamış biz kimiz ki bantlamayalım.
ben bu laptop üreticilerini de anlamıyorum, niye her laptopta kamera var, herkes mi skype'ta konferans yapacak arkadaş. ne için aldığımız belli işte bu cihazı.

telefon hayır laptop ara sıra

Hayır.

Tel hayır. Laptop evet

hayır. kim ne yapsın lan beni burnumu karıştırarak ekrana bakan görüntümü?

Laptop bantlı. Telefon konum bilgisi, ses ve görüntü isteyen Whatsapp dışındaki tüm uygulamalara kapalı.

Ama bunlar hiçbir şeye engel değil. Buna da eminim.

telefonu da mi bantlayan var?

bi ara laptopu bantladim zuckerberg ve black mirror'un vermis oldugu gazla. ve bekledim. baktim kimse beni izlemeye calismiyor, seveyim boyle isi dedim ve banti cikardim.

sonra anladim ki casuslar icin o kadar da cazip biri degilim. casus kim ben kim, peh! ne hayaller ne hayaller...

laptopu bantlamayı düşünüyordum, bu duyurudan sonra yaptım.

Hayır ve hayır. Bantlamıyorsanız başlamayın, gerek yok, çirkin gözükür, fayda getirmez.

Olm sizi izleyip napıcaklar skdjsjd benim bilgisayarda (thinkpad t440p) kamera tamamen kapatılabiliyor. Açılırken de bildirim gösteriyor. Böyle olmasa bile kapatmazdım, komik çünkü.

Hayır. Bant yapıştırarak neyi gizleyeceğim, neyi görecekki yani? Çalışma odamın boş duvarını görür. En fazla burnumu karıştırdığımı filan yakalar. Sonuçta bilgisayarın karşısında çıplak bir şekilde pastaya oturma fantazisi yapmıyoruz.
Gerçi mac'lerde kamera aktif olunca kameranın yanında yeşil bir ışık yanıyor, hekırlar benim kamerayı aktif etse o ışığın da yanması lazım, öyle değil mi?

dx'den güzel kapaklı şeylerden aldım taktım. bant ne öyle avam gibi!?

Etiyorum evt

Kulakları çınlıyor nice güzel insanların, yapmayın.

bende senin gibi düşünüyorum.

Ayibediyorlar bencede

Ben en çok dil bilinci olmayan milliyetçileri ciddiye alamıyorum. Daha anadilini öğrenememişsin millet mavrası çekiyorsun.

yoo. bu insanlar türkçe bile konuşamayan insanlar. türkçe konuşamayan insandan türkçe yazabilmesini beklemiyom

Askerdeki yakin arkadaşım türkçe öğretmeniniydi bariz hatalar yapıyordu. Bunun yanında mimar arkadaşimda vardi onunda imla hataları çoktu onları gördükten sonra eğitim sistemi böyleymis dedim

Kuzenim Turkce ogretmeni, utanmasam hatalarin var ulan diyecem de ayip olur aile sonucta.

de/da'yı yanlış yazan. Noktadan sonra boşluk bırakmayan, te/de ayrımının yapamayan, herkez yazan, insanlara kızıyorum, uyarıyorum. Facebook'ta de/da'yı bitişik yazan profesör hocamın paylaşımının altında de ayrı yazılır hocam yazmışlığım var.

Üniversite değil orta okuldaki öğretmenimden öğrenmiştim her şeyi. Temelde sorunlar var demek ki.

Eskiden küfür ederdim. Şimdi mesaj atıyorum, "birader ilkokul mezunu musun?" diyorum, iyi günümdeysem "de ayrı" yazıyorum. Göre göre alıştım artık.

Ya bırak allah aşkına bu kadar takmak nedir. Eskiden ben de öyleydim ama sonra sonra sonuçta ne dediğini anlıyorsam sıkıntı yok moduna girdim.

Kendime sövüyorum, onlara değil. Bu mallar bile üniversite bitiriyor. Ben hala boş işlerle uğraşıyorum.

Not: Küfür etmek değil, küfretmek.

İnanılmaz küfür ederim. Hala oksijenle temasta bulunmamış küfürlerim var. Buket buket, balya balya... Özellikle “pahallı” diyenlere sövüyorum.

hayir kufur etmiyorum. kendi icimden bu kisi demekki okulda dersleri dinlemeyen bir tipmis diyorum. buradan biraz karakter analizi yapiyorum.

ama genel olarak soylemek istedigi seyi anlamissam yeterli. gunluk yasamda yazim hatasi muhim degil benim icin.

Bir de da için ana avrat küfür edil memeli. Umarım yorumlar da ki arkadaşlarda etmiyordur.

insaflı kargouculara denk gelirsen eğer , onlar boşuna kazıklanma deyip kendileri anlaşmalı müşteri kargosu olarak gönderiyolar.

isim falan yine senin bilgiler yazıyor ama ücret anlaşmalı kargo ücreti oluyor.

kargo firmalarına tek tek sor, genelde sen ödeyeceksen yardımcı oluyolar.

az önce şerefsiz bir kargocuyla normalde 5 liraya giden kargolarımı 18 liraya yollamak zorunda kaldım. allah aras kargonun belasını versin işimiz acil diye bi skmedikleri kaldı.

ben gittigidiyordan yapıyordum. 1 yaptım 2 yaptım 3 yapamadım hesabı kapattılar. yeni açtım aynı şekilde patladı. ilk defa yapacaksan soyad vs. farklı olduktan ve farklı tarayacı, ip bloğu gibi şeylere dikkat edersen patlamazsın. yok uğraşmam dersen donanimhaber de kod satanlar var. ben onlardan alıyorum lazım olunca. ancak sizin isminizle gitmesi mühimse biraz sıkıntı bazı kargolar değiştiriyor bazıları değiştirmiyor onu satıcıya sorun daha ne söyler.

Yurtiçi kargonun mobil uygulamasını indirin.Email ile üye olun.%30 %40 indirim içeren kod veriyor.Kargoyu teslim ederken mobil indirim koduyla göndericem deyin.Biraz daha uyguna geliyor.

hikayeleri çok aslında. facebook'ta kadın anam (umut sarıkaya) diye bir sayfa var
orada bu soruyu sorarsanız 8764874 ayrı link alırsınız.

Maaslari verilirse ayrica bahsis verilmeli ama ABD'deki sistemi tumuyle almamaliyiz cunku bahsis veriliyor diye calisanlarina para odemiyor bircok restoran, bar, cafe.

Rüşvet ve bahşişe karşıyım.
Eğer maaş almıyor olsa bahşiş veririm.

Bir çok sektör gibi onlar da hak ettikleri ücreti almıyorlar bir 5-10 lira destek çıkmak çok sorun değil. Bir de o yorucu mesainin üstüne gülümseyip afiyet olsun nasılsınız gibi şeyler söylüyorsa benim için tamamdır. Ha neden banka çalışanlarına işlem yaptıktan sonra bahşiş vermiyoruz dersen ona cevabım yok:) Gerçi sürekli ayakta yapılan vs. oturularak yapılan işler diye ayırabiliriz.

Kültür ve adet meselesi. Kimse mecbur değil vermeye bahşiş adı üstünde. Garsonluk da yaptım geçmişte, kimseden öyle sırıtıp bahşiş beklemedim. Zaten bahşiş diğer çalışanlarla aranda eşit dağıtılan bişey aslında cebe sokulmaz öyle kutusu vardır kasada falan.

Vermek zorunda değiliz. Üzerinde baskı oluşturmasın.

empatiden dolayı. her yemekte 5 10 tl bana koymaz ama karşıdakiler asgari ücretle çalışıyorlardır sabahtan akşama kadar. yazık değil mi aynı durumda sen de olabilirdin? ayrıca ellerinize sağlık teşekkür ederim de diyorum mutlaka. insanları mutlu etmek çok kolay. ikinci gidişimde veya ikinci siparisimde daha nana özenli davranıldığını da farkediyorum vsvs

git birer hafta garsonluk ve kuryelik yap, bakalim fikrin degisecek mi?

@cooper :

eğer garsonluk yapmak isteseydim yapardım. ne yapayım hürmet mi göstereyim üstüne bir de? bana işimi yaparken kimse hürmet etmiyor. sıcağın altında çalışıyorum?

bence bahşiş vermemeliyiz.

Vermiyoruz ne bahsisi kardesim :D yok oyle birsey

Saka bir yana eger iyi hizmet aliyosan isini severek yapani odullendirmek onur itemi

bahşiş doğası gereği müşteriye sunulan hizmetin kalitesini doğrudan etkileyen bir sistemdir. özellikle restoran gibi hizmet kalitesinin yüksek olması gereken ama denetlenmesinin zor olduğu ortamlarda maaş daha temel düzeyde tutularak garsonların bahşişe de çalışmaları sağlanır. bu sayede restoranlarda müdaimler oluşturulabilir. sürekli gidilen mekanlarda bahşiş tanınmayı ve hizmet kalitesini doğrudan etkiler. bazı restoranlarda bu durum hesaba %10 şeklinde doğrudan yansıtılır ve çalışanlar arasındaki fark azaltılmaya çalışılır.

bunun bir tersi durum şöyledir: mesela birçok yetkili oto servislerinde çalışanların tüm müşterilere aynı şekilde (ya da kalite de veya sabırla) hizmet edebilmesi için bahşiş vermek yasaktır. oradaki fark, çalışanın ürettiği hizmet kalitesinin takibi sistemler aracılığı ile yapılır ve sıkıntı durumunda yönetimin olaya müdahale etmesi kolaydır.

1.feedback için; hizmetten memnun kaldığını, muadil yerlerden ya da muadil çalışanlardan farklı olduğunu belirtmek;rekabet yaratıp daha iyi olmasını sağlamak için.
2.bir sonraki sefer daha hoş ya da yine hoş muamele görmek için.
3.hizmet bedeli. yemeğin ücreti değil hizmetin bedeli. bunun içi para almıyor olabilir. sadece tabağı masaya koymak için, ya da paket yapmak, temizlik yapmak, boşları toplamak, masayı temizlemek vs vs için de para alıyor olabilir; siz bunların içinden hizmeti ayrıcalıklandırmak isteyebilirsiniz.
4.çok düşük maaş+tip çalışan yerler var. yani bunu benimseyen iş verenler. dolayısıyla çalışana empati.
5.prestij, görgü vs. mafya valelere para vermekten, nargile cafe, görgüsüz restoran, soğuk tatsız meze getiren meyhane gibi mekanlarda bahşiş vermekten bahsetmiyorum.

a) bahşişe ayırdığınız ücret kimi yerlerde ve hayatınızın kimi zamanlarında sizin değerinizi de belirler. -tartışmaya açık bir konu olmakla birlikte- elbette değerinizin salt maddiyata indirgenemeyeceğini düşünsem de 1900ler sonrası moder toplum kriterlerince konuşuyorum.benim fikrim değil toplumun genel fikri. ucuz ayakkabı giymek/süper şık ayakkabı giymek gibi. saat, pahalı telefon,araba gibi.

b) sürekli bahşiş bıraktığınız, sürekli bahşiş bırakılan restoranlara gitmek gibi bir alışkanlığınızı gösterir.

6)teşvik, motivasyon; ki bu da 1. maddeye benzer.

vermek zorunda defgiliz. genelde vermem. sonucta isi bu ve bunun icin maas aliyor. maasi begenmiyorsa istifa edebilir. ama isinin disinda ekstra birseyler yaparsa bahsis veririm. mesela bir garson siparis vermedigimiz halde tatli ikram eder. yada mesela steak'in yanina ekstra sos mos getirir. "levrek taze degil cipura tavsiye ederim sabah geldi" der vs bu gibi durumlarda bahsis veririm.

ben de aldığım hizmetten memnun kalırsam bırakıyorum öteki türlü oturmamış bir kültür bizde bahşiş vermek.

bu islerin tadina bakmamis arkadaslara ne desek bos, siz vermeyin biz vermeye devam ederiz, sikinti yok.

koşulsuz şartsız %10 bırakıyorum. eğer saygısızlık edilmediyse şaşmaz. insanlara minnetimizi belli etmeliyiz.

@cooperr, ama asgari ücret ve ağır çalışma şartları zaten tüm Türkiye'nin problemi.

türkiye'de kaliteye oranla fiyatların çok yüksek olduğunu özellikle yemek sektöründe bahşiş payının da yemek fiyatlarına eklendiğini düşünüyorum. o yüzden ekstra bi durum olmadığı takdirde (mesela bi şey dökerim yeri masayı silip döktüğümü tazelerler veya bi şekilde garsonla ekstra iyi bi iletişimimiz olur vs.) bahşiş vermeyi saçma görüyorum. yemek menüde yazan parayı bile haketmiyor ama çıkarıp üstüne daha da para veriyorsun manasız. ben patron olsam fiyatları az yapıyorum herhalde diye düşünürüm çok bahşiş gelirse. fiyatlar hakkaniyetli olsaydı o zaman başka konuşurdum tabi. bi de lüks restoranlarda racon daha serttir, vermemek çok ayıp gözükür vs onu bilemem ben normal gündelik yerler için konuşuyorum. gerçi nusret'te de vermemiştim orada da sırf markadan 2'ye katlanıyor fiyatlar daha ne verelim.

kuryeler için de aynı şey geçerli mcdonalds'ta bigmac 13 lirayken yemeksepeti'nde 20 liraydı (büyük boy seçimi zorunlu, şube eve yürüme mesafesi). tabi sipariş bile vermem böyle bi saçmalığa katkıda bulunmamak amaçlı ama hem bundan sipariş verip bir de kuryeye bahşiş mi vericeksin? bi de donunu indirip eğil istersen? normalleştirmeyin şu düzenbazların işlerini. kurye için üzgünüm fakat küfretmesi gereken en az kendisi kadar düdüklenen müşterisi değil patronudur.

not: aylık 8k tl üstü geliri olan bekar insanlar siz her şartta verin kardeşim hayat paylaştıkça güzel.

@ssiradanbirigibi dogru, ama bunun bir mazeret olarak kullanmak yanlis bence. bir sekilde ucundan tutmak, insanlara yardimci olmak gerekli ki zaten tr'de insanlara 1-2 lira bahsis verince mutlu oluyorlar.

kurumsal hayatta çalışan bir beyaz yakalıyım, geçmişte barlarda çok çalıştım. size şu kadar söyleyeyim, düzenli gelen, bahşişini veren kişiyle, düzenli gelip bahşişini vermeyen kişi aynı hizmeti almıyor, tabi ki bar özelinde konuşuyorum. bahşiş, yemeğinize, biranıza, kokteylinize her şeye yansıyor.

en basitinden örnekler vermek gerekirse; bahşiş veren düzenli bir müşteri istediği içeceğe lime ekletebilir, 1 tane gelen özel yapım sostan 2-3 tane alabilir, içtiği biralar eksik yazılabilir veya sıcak servisin kapandığı bir saatte americanosunu yudumlayabilir. bunlar yazılı olmayan kurallar.

Ben vermem isvereninden alsın. Ona göre bir düzen yoksa (mesela işveren arkadaşlar her ay hasılat/karın yüzde şu kadarını hepinize eşit bolusturecegim prim olarak demesine bir engel olduğunu zannetmiyorum, ki sigortayı asgari ücretten yatırıp maaşın geri kalanıni elden veren işyeri hiç de az değil) bu benim sorunum değil. Garsonluk yaptım, bu tip sistemi olan bir yerde de çalıştım, gozuacik olmadığın sürece bahşişi cebe atmak için kendince yöntemler entrikalar oluşturmuş bir grup garson vardı, ordan kimin ne kadar alacağını da bilemiyorsun, artık ne kapabilirsen. Yani verdiğin bahşiş çok az yerde bizzat garsona gidiyor, ha bu işletmelerin ne kadarinda böyledir bilemem, ama bilhassa da tamamının garsona gitmeyeceğini bildiğim için vermem.

Yurtdisinda bazi yerlerde %10 service bedeli fiyata dahil degil. Onu ekleyip oduyorsun. Sebebi de eger servisi begenmezsen odememe sansin olsun diye. Mecbur degilsin yasal olarak ama eger anormal bi durum yoksa odemen lazim. Odemezsen 'baslarim yapacaginiz ise' anlamina geliyor ve gelip soruyorlar ne kusurumuz oldu diye. Eger beklenenden iyiyse fazla bahsis de birakabilirsin tabi.

Turkiyede durum farkli, sanirim faturaya her sey dahil. Bu durumda dedigin gibi ben de normal sartlarda vermiyorum, anormal olumlu bi durumda (yagmur yagarken motorla yemek getiren kurye, cook guzel servis vs.) veriyorum.

Normalde veriyorum. Hizmetten memnun kalirsam. Hizmetten memnun kalmazsam vermem.

Ben de garsonluk yaptim. Ne kadar zorlayici bir is oldugunu biliyorum. O zamandan beri isini iyi yapan garsonlara daha hassasim.
Kuryeye de arada bahsis veririm. Selam verdiyse vs.

para üstü olarak 10 tl'nin 10'unu da bozuk olarak getirilen hiçbir yerde bahşiş vermem.
kuryelere üç beş veririm ruh halime göre.

ben de vermiyorum. benim yaptığım işi için de bana kimse ne güzel yaptın işi diyip para vermiyor. garsonların kuryelerin olayı ne?

nasıl yerlere gdiyorsunuz da garson sizden bajşiş bekliyor, bunu belli ediyor anlamıyorum. şu ana kadar gittiğim hiç bir mekanda garson bahşiş beklemedi benden. iş yerine devamlı yemek söylediğim zamanlarda da herhangi bir kuryenin bahşiş beklediğini söyleyemem. hani gittiğim mekanlar tek tip de değil, farklı farklı. bence sizde bi gariplik var.

ayrıca mutlaka bahşiş bırakırım.

yüzde 10 adettendir

Normal şartlarda işini iyi yaptığı için kişiyi "parayla" ödüllendirmesi gereken kişi ben değilim, patronu.

Ama bazen çok ilgilenmişlerdir, bi samimiyet oluşmuştur vs. o zaman ateşlerim bi şeyler.

Zaten birçok yerde ürün boktan, hizmet daha da boktan ve fiyatlandırma fahiş olduğu için bahşiş verecek potansiyel oluşmuyor bile.

Yalan dolan bunlar. Mis gibi gdolu yumurtalar var. Götür ekmeksiz. Adam kazıklama aracı bunlar

delay fuze +1

hicbirine inanmiyorum. sehirde yasiyorsan ne yedigin belli degil.

Organik ile free range aynı değil.

Organik yumurta, organik yem tüketen tavuktan elde edilen yumurtadır. Bu tavuklar 30x20 cm lik hücrelerde bu yemi alıp yumurtlamakla mükelleftir. Günışığı dahi göremezler.

Free range yumurta ise ikiye ayrılır. Indoor ve outdoor olarak. Indoor olanda tesis kapısından dışarı çıkartılmazlar. İçerde düz bir zeminde binlerce tavuk öylece takılır. Bunlara yem verilir, bunlar yer, yumurtlar. Bu kadar.

Outdoor free range ise reklamlarda gördüğün şekilde tavuklardır. Dışarda takılırlar, dolanırlar sonra gelir kümese yumurtlarlar. "Nispeten" daha etiktir.

Indoor free range sadece bir pazarlama safsatasıdır. Organik yerine dışarda gezen daha makbuldür zira dışarda gezen tek tip besinle beslenmez. O hayvan bulduğu şeyleri de yer dışarda.

Omega3 katkılı yumurta denen şey ise hayvana balık unu katkılı yem verilmesi ve omega3'ünü yükseltmesi. Gel gelelim yumurta doğası gereği omega6 ağırlıklıdır ve bu nedenle ne yaparsan yap çok sağlıklı bir besin değildir. Kolesterol yapar her halükarda.

Mark Hyman gibi gıda konusunda bazı otoriteler tavuk ve yumurta konusunda organik-serbest gezen ikilisinde organik olanın tercih edilmesi gerektiğini belirtmekte beraber arama yapsak tersini savunan ve destekleyenlere de rastlanabilir. Benim gibi haftalık bir koli den aşağı yumurta tüketmiyorsan maddi boyutunu da hesaba katman gerekebilir, ortalama olarak organik olan serbest gezene göre %20-50 daha pahalı olabiliyor.

@bos gezenin bus ustasi

spor yapmadığım dönemler kahvaltıda 3 yumurta (ikisinin sarısını yemiyordum)

spor yaptığım dönemlerde ise günde 10 yumurta (üçünü sarısıyla yiyordum)

yiyen ve her sene check-up yaptıran birisi olarak şimdiye kadar bütün değerlerim -doktorun deyişiyle- "mükemmel" çıktı. doktora da ısrarla yediğim yumurtaları söylüyorum her sene ve "ne yapıyorsanız aynen devam edin kolestrol değerleriniz çok iyi" cevabını alıyorum.

yaş 32, 10 yıldır bu şekilde yumurta yiyorum bu arada. (daha fazla da olabilir)

yediğim yumurta da bildiğin bim'in standart yumurtası:)

ikisi de aynı götten çıkıyor. benim yan komşu tavukçu, migrostan bimden ucuza yumurta alıp bişey suyuna batırıyorlar (üstündeki tarih vb silinsin diye) azıcık samana boka batırıp organik diye tanesini 2 3 liradan satıyorlar. abi'de zenginlerle çalışıyor, adamlar organik diye bim yumurtası yiyor...

Makbur
Benim de dedem 70 sene sigara içti 90'ını devirdi de öldü kanser de olmadı üstelik. Sigara sağlığa zararlı değil mi demeliyim o halde? Bu tip konularda istatistik rakamlar ve araştırmalar referans alınır.

okudugum bir cok arastirmaya dayanarak aralarinda besin degeri olarak kaydadeger bir fark yok. etik olarak serbest gezen tabii ki.

hatta bildircin yumurtarsi vb. yumurtalarla normal tavuk yumurtasi arasinda da pek fark yok besin olarak.

mekan 2 "balkon" olabilir mi acaba??

yok degil. Balkon'u biliyorum. Balkon daha ziyade bar gibiydi. Oyle hatirliyorum, cok kalabalik, bira icin sira falan bekliyorduk. Yani bu tabii en son gittigim 8 sene once falandi :) Ama yok balkon degil. Bu dedigim yerde banklar var masalarda. Daha salas bir yer. Bar ama millet genelde iki tane izgara tavuk yiyeyim diye geliyordu. Ya da biz oyle gidiyorduk bilmiyorum.

İkincisi tavanarasi olabilir mi?

Buyuk londra otelin de terasi guzeldi ama alakasiz herhalde

mekan 1 bana da büyük londra otelinin üstü gibi geldi ama bar diyince pek karşılamıyor, salaş kısmı ise uygun bence.
www.google.com

Mekan 2 tavanarasi :) Onu bulduk. Cok tesekkurler.

Mekan 1 Buyuk Londra Oteli degil maalesef. Bahsettigim otel bu mekanla baglantisizdi galiba hatta. Asansor bir onceki kata kadar cikiyordu. Sonra merdivenden devam ediyorduk. Derme catma bir yerdi. Otel de dandik, ikinci bir sinif bir otele benziyordu. Ufacik bir resepsiyon falan vardi. 3-5 tane dandik New York, Paris, Londra falan saatlerinden ibaret bir dekorasyon duvarda.

Mekan 1 kerem room mate terasındaki mentha.

Edit: 2. Sınıf otel demişsin, mentha değil o zaman.

tavanarasının kurucuları koşuyolunda sarı zeybek diye keyifli bir meyhane açtı.

kapanmadı fakat arsen lupen olabilir mi

mekan 1 arsen lupen ve kerem room mate de degil maalesef.

Sormadım ama kendi anlattı. Çok önemli değil benim için

Bence bu tür bir soruyu sormamak en mantıklısı. Alacağın cevap tamamen doğru da olmayabilir.

x3 kuralını unutmamak lazım.

Cok ilginc haftada bir bu soru soruluyor duyuruda

Aynı soru bana geldiğinde patlayacaksam o soruyu sormam.

walter's coffee var.

Kurukahveci mehmet efendi.

@red g, yeni başladım kahve içmeye, hiç bilmiyorum, kuru kahveci mehmet efendi espresso'luk kahve satar mı?

Evet cekiyorlar diye biliyorum, bir arkadasim aliyordu ama kalitesini bilemiyorum kadikoy deyince ilk aklima o geldi.

standart kahveler için,tchibo
3. nesil kahvecilerden kronotrop, çekirdek, walter's coffee

Corvino var instagramda. Veya tchibo.

Lenovo thinkpad tablet serilerine bakın. X serisinde 201 in bile vardı sanırım. Aktif kullanılabilir bu bilgisayarlar.

Atladığın yerde anahtar nokta vardır belki, bana mantıklı gelmedi pek.

Tarihin falan belki de teknik bir kitabın asla.

çorba içmek de yemek yemek olur o zaman.

kitabını değil kitap özetini okudum dersiniz, ben de mesela kapital'ın mangasını okudum ama Kapital okudum demiyorum, Kapital'ın mangasını okudum diyorum.

Anayasa hukukunda doktora yapan insan ile anayasa kitapçığı okuyan insan kadar bir fark olur. Sonuçta aynı Anayasa.

youtu.be

1:35’ten sonrasını izle. Böyle olur.

Bircok yayının yönetici özeti var onlar sadece konudan haberdar olur. Benim de aklımda özetini okumak aynı etkiyi yapmaz ama okuyacak çok şey olduğundan mecbur

daredevil :(

Disenchantment

The haunting of hill iyiydi.

sherlock

The haunting of hill hause güzel +1

Kaygısızlar :(

Black Sails
Into The Badlands

Bunlar seni bir süre idare eder.

Bluedio t5, aliexpressten aldım, gümrük yok, türkiyedeki depodan 2 günde teslim ettiler. Kaliteli kulaklık.

aylık 1 milyon dolar.

2,5 tl

42

Tıklama başına 1 lira veriyolar. Memelerini açarsan 25 kuruş ekstrası var. Ona göre hesap et.

bildigim kadariyla, en son 2 bucuk yil once bakmistim, google amca yohtupurlara video gosteriminde kullanicilara izletilen reklamlardan elde edilen gelirin %55'ini veriyor, %45'ini cebine atiyor. simdi durum nedir bilmiyorum.

ek olarak, yohtupurlarin video cekerken marka reklami da aldiklarini dusunursek, ki ben dusunmuyorum siz dusunun, ortalama ustu bir gelir elde ettiklerini dusunuyorum. her yohtupur kazanmasa da onlarin piyasa boyle diye biliyorum. yanlis veya eksik bilgi sahibi olabilirim, tas devrinden kalan bilgim bu yondedir.

kolay değil o iş. sıfırdan başlıyorsan yani ünlü falan değilsen öncelikle 1000 tane abonenin olması lazım. abone satın alıp bunu halledebilirsin. ayrıca videolarının 4000dk izlenmesi lazım. bu şartları sağladıktan sonra para kazanmaya başlıyorsun. tam süresini hatırlamıyorum. örneğin son 12 ayda 4000dknın altına düşmemen lazım. düşersen para kazandırma şeysinden çıkartıyor seni youtube. 4000dk üzerine çıkarsan yine giriyorsun. videolarını izleyenlerin reklam engelleyici yazılım kullanmaması lazım. reklam çıkarsa onları izlemesi lazım. bunlara göre kazancın artıyor veya azalıyor. türk izleyicinin sana kazandıracağı, avrupa veya abd izleyicisinin kazandıracağından farklı.

Daha dun yayinlandi. Paranin cogu youtubeden degil sponsor icerikden geliyo..

(git:youtu.be )

84

Türkiye'de Youtube doğrudan pek bir şey kazandırmıyor(dolaylı yollar için altyapı hazırlıyorsun).
nasıl tüpçü olunur:
www.youtube.com

Total video convetter veya xilisoft video converter.

movavi'ye bi bakın hocam. ucuz da.

premiere rush var premiere'in basit versiyonu. belki iş görür.

başka? :(

camtasia.

Bu versusu yapabilecek insanlarla aynı ortamda bulunduğum için mutluyum. Sözü size veriyorum.

(Ayfon sekizspor)

param varsa xs, yoksa iphone x'i seçerim. xr'ın ekranı x'ten daha kötü (lcd vs oled), garip bir ara model olarak kaldı niyeyse.

bence f/p açısından xr çok önde yeni x'lara göre. ekranı lcd bile olsa gayet başarılı, tek kamera olmasına rağmen portre modu gayet başarılı. fiyatlar uçuk olacak xs ve xs max'de. x zaten bir önceki nesil, hatta neslinin ilk telefonu; apple da öldürdü zaten, satıştan komple kaldıracaktı ama biraz daha uzattı. xr türkiye şartları için en mantıklı seçenek görünüyor şu anda. tabii resmi fiyatları da bir görmek lazım ama xs ile arasına az fark koymazlar burada.

bi de bu inceleme iyi bir fikir verir.

www.youtube.com

EDIT:
peşin fiyatlar açıklanmış turkcell'de, bu farka xr diyorum tekrardan. iphone x bile 1100 tl daha pahalı.
XR 64 GB : 7.400 TL
XR 128 GB : 7.800 TL
XR 256 GB : 8.700 TL


XS 64 GB : 9.900 TL
XS 256 GB : 11.200 TL
XS 512 GB : 13.100 TL

XS MAX 64 GB : 10.800 TL
XS MAX 256 GB : 12.100 TL
XS MAX 512 GB : 14.000 TL

iphone x 64 gb: 8.500 TL

xs max'i da ortama katarak;

param varsa düşünmeden xs max.

bu ikisi arasında kalırsam xr alırdım. ama hali hazırda iphone x'im varken; xr mı xs arasında kalırsam xr almam. x'ten xr'a geçiş bi nevi sınıf düşürmek.

xs, xs max ve xr arasında en iyi pil ömrünün de xr'da olduğunu söyleyim.

babilcim ben iphone xr secerdim.

param olsa, ki inanki yok, iphone xs max almazdim. telefon bilincaltima soyle islenmis: (git: eksiup.com)

xr daha mantikli. isimi goruyor ve yeni ve daha uygun fiyatli ve de kaliteli. bir telefona fazla para gomme taraftari degilim. bos yatirim.

edit: xr bile 5 yil sonra alabilcegim sanirim. o zamana fiyatlar duser herhalde.

Xr vakti zamaninin c serisi gibi geliyor bana da, isinamadim.

xs'im var memnunum velle. (512spor)

yarı yarıya düşer.

Yarı yarıya düşer çok abartı olmuş. Bence artabilir bile. Kış döneminde, kimse taşınmak istemediğinden, ev fiyatları daha uygun oluyor. Hele ev merkezi sistemli veya pay ölçerliyse, ev sahibi, kullanmadığı ev için yakıt parası vermemek için, kira fiyatında ciddi indirime gidebilir.

Kiralar niye düşsün ya, yılbaşından sonra zamlanır hatta.

11 senedir istanbulda kiracıyım,düştüğüne şahit olmadım..

kira fiyatları değişmez ama kiralık ev sayısı artar.

2 katına çıkar o zaman. Belki 3.

kiralar yazın öğrenciler evleri boşalttığında nispeten düşer, mart ayında çok sanmıyorum düşeceğini.

çok değişmez.

@apdulera yılbaşından sonra niye zamnlansın? herkes girdiği ayda enflasyona göre zam yapıyor.

değildir.

edit: ya şöyle diyim. eşim senelerdir vakko, guess cüzdan kullanır ama zengin filan değiliz. öyle orta halli bir aileyiz.

değil

biraz tanımak lazım.

hediye gelmemişse ve elindekini avcundakini sırf marka diye bu tip şeylere yatıranlardan değilse, en azından durumu iyi veya ortalamanın üst taraflarına doğru olabilir.
bir de tabii "zenginlik" kavramı kişiden kişiye değişen bir şey.
kaldı ki, Vakko'nun 250 liralık cüzdanı da var, bin liralık cüzdanı da var.

400 - 500 liralık bir eşya üzerinden birinin maddi durumu hakkında tespit yapamazsınız. yine de atmak gerekiyorsa ben oyumu değildirden yana kullanıyorum.

degildir ama muhtemel fena kazanmayan beyaz yakalidir. vakko zenginlik statusu olmakdan cikali seneler oldu.

LV kullaniyorsa ortalama ustu geliri vardir.

Hermes kullaniyorsa zengindir. mesela www.hermes.com&country=us&fh_location=--%2Fcategories%3C%7Bcatalog01_bagssmallleathergoods%7D%2Fcategories%3C%7Bcatalog01_bagssmallleathergoods_bagswomenssmallleathergoods%7D%2Fobject_type_filter%3E%7Bportefeuilles%7D||Category

linki acamayanlara, ortalama bir Hermes cuzdan 13.000 dolar, iste bu melba maasli ( ne kadar kazanirsa kazansin) bir cuzdana odemeyecegi mebladir.

Yaş kaç? 27.5 altıysa zengindir.

Sevgilisi hediye etmistir.
Cogu kiz oyle seylere para vermez.

sadece bu gösterge varsa değildir

Vakko takım elbise giyiyorum işe giderken

zengin değilim

çoğu lüks markanın orijinal (çalıntı) ürünlerini bit pazarından 10-20 liraya aldığım oluyordu. yine, ikinci el eşya satan sitelerde, ucuza çok şey kapatmışımdır.........

cüzdan ne marka olursa olsun zenginlik belirtisi değil. hele işin içinde bir kadın varsa hiç değil. marka bir cüzdan almak için 15 sene aç susuz yaşayabilirler, bunu hepimiz biliyoruz :(

edit: son dönemde birde bunun çakma micheal kors, chanel, vb cüzdanlarının kullananlar peydah oldu. sorunca "ben rengini seviyom, yoksa markası umrumda değil diyolar" bsg..

middle class

orta halli, cüzdan çanta gibi objeler bir kere para vereyim iyisi olsun mantığı ile alınan şeyler ama bir mcqueen veya versace olsaydı o cüzdan zengin derdim

ekleme: pekiii, kızın laptop çantası da mont blanc olsaydı? o zaman kesin zengin diyebilir miydiniz?

@adwokat, o civarda işte 25-26-27

fena kazanmayan beyaz yakalidir +1

sadece cüzdansa hediye gelmiştir. çantası, ayakkabısı da vakko ise zengindir.

400'den başlayıp 650'ye kadar gidiyor fiyatlar; ayda 4 - 5 lira kazanan biri rahatlıkla o paraları verebilir bir cüzdana. Aylık 4 - 5 lira da orta sınıfa tekabül ettiğine göre zengin diyemeyiz.

Büyük ihtimalle zengin değildir diyorum ben.

benden zengindir

çok zengin olmadığı halde parayı yönetmeyi bilmiyor olabilir. aynı iş yerinde çalıştığım arkadaşım beymen'den 850 TL'ye günlük penye elbise aldı, cüzdanı da prada ama ay sonunda benden çok ağlıyor.

@denef +1.

Parayi yönetmeyi bilmiyor da olabilir :D

Benim eski ev arkadasim asgari ucretle calisirdi, mandalinaya kadar hangisi pahaliysa hangisu markaysa alirdi daha dogrusu sevgilisine aldirirdi.

Tanimasam zengin derdim.

Elimizdeki tek veri buysa, zengin ya da olmadığı hakkında bi şey söylemek mümkün değildir.

Renklimi olması lazım tek renk olabiliyorsa hp p1102w önerecektim

EPSON L3050 kullanıyorum oldukça başarılı hem wireless özelliği var hem de EPSON Connect özelliği sayesinde aynı ağa bağlı olmadan da çıktı gönderebiliyorsunuz şiddetle tavsiye ederim. HP önermiyorum sarf malzemeleri çok pahalı ve içinden çıkan sarf malzemesi genelde yarı dolu (DEMO) geliyor. EPSON ayrıca çok kullanılan siyah mürekkebin bir de yedeğini gönderiyor. Kartuş olmaması da büyük avantaj.

@binder dantet var, babasının lazer yazıcı fabrikası vardı veya kendinin. ona bi sor derim.

perfonmas için intel kullan

satilik.ahmet.io

kodlama yapılacak dediğin için mac iyi bir tercih olacaktır. ürünü satan kişi de yazılım mühendisi zaten.

kullandığın program çekirdek sayısından faydalanan bir yapıdaysa amd'nin threadripper serisi işlemcilerine bakabilirsin. çoklu çekirdek kullanımında amd aynı fiyata daha yüksek performans veren işlemcilere sahip. çekirdek başı saat hızında ise intel önde, o yüzden kullanacağın yazılıma göre karar vermen lazım.

işlemci, anakart, ram uyumlarını sistem toplama sihirbazı olan sitelerden bakabilirsin. teknobiyotik, itopya, sinerji gibi sitelerde var böyle bir arayüz, işlemciyi seçiyorsun, ona uygun anakart ve ram'leri de gösteriyor.

Bazi anakart ve ram ler birleşince sağırlık olabiliyor bilgisayarda onu kast etmiştim. Core i9 9900k baktım fakat oyun için üretilmiş olabilir mi bu işlemci? Yüksek fiyattan bakınca hep gaming ürünler çıkıyor

şu an hardware hep gaming üzerinden dönüyor. geçtiğimiz birkaç yıl araya madenciler girdi ama şu anda piyasaya yön veren şey gaming ürünler. ben de kodlama için hp omen serisi bir gaming laptop kullanıyorum iş yerinde. 17"ekran, 16gb ram, 240gb SSD benim işimi görüyor.

kodlama dedigin nasil bir kodlama? basit web projeleri mi, yoksa buyuk olcekli onlarca modulu olan bir proje mi? ML model mi olusturacaksin? AI mi gelistireceksin? Hangi toollari kullaniyorsun? ayni anda kac tane proje acik olmasi gerekiyor? vs vs. kodlama icin cok guclu GPU'lar da alman da gerekebilir. bunlari hic soylemedigine gore bunlarla ilgili bir fikrin yok ve dolayisiyla ihtiyacin da yok olarak kabul edersek: 8. nesil i7 yada Xeon serisi islemci +32GB RAM genel olarak ihtiyaclarini karsilar. development icin SSD'ye ihtiyacin yok aslinda ama cok fark etmez. ihtiyacina gore 1 tane 27" yada iki tane 24" monitor vs.

ornek olmasi acisindan benim su anki konfigurasyonum
Xeon W2135 @3.7Ghzx6
64GB RAM
512GB SSD
Nvidia GP107GL Quadro P1000 GPU
2x24" Hp z27n FullHd monitor

Proje detaylarını bende bilmiyorum bir abimin ricası üzerine başlığı açtım. Tübitak adına proje geliştirilecek kendisi veri bilimi üzerine doktorasını yaptı. Muhtemelen bu konu etrafında sekillenmistir proje. Kodlama için pentium 4'de yeterli biliyorum fakat beni asla uzmeyecek bir sistem topla dedi. Tüm yorumları dikkate alacağım

thinkpad al geç bence. yeni çıkan seri eşek gibi.

hp z440 serisi, workstation kullaniyorum iki yildir. intel xeon E5 1650 v3 islemci, 64 gb ram, 512gb ssd, 4tb hdd, nvidia quadro 2000 ya da 2200 ekran karti var. ben aldigimda, enstitu 1900 pound civari bir para odemisti hp ile anlasmamiz oldugu icin. bu bilgisayari tavsiye ederim.

eger kisiden satin almayi dusunurseniz, elimde sifir lenovo thinkpad p50 workstation laptop var. 1000 pound'a birakirim. ihtiyac fazlasi oldugu icin satiyorum, kendime aldim oyle kullanmadan kaldi. i7 islemci, 256gb ssd, nvidia quadro 1000 ya da 1100 olmasi lazim, tek kusuru icinde 8gb ramle geliyor olmasi ki ben sana ucretsiz 16gb ram veririm.

Killer +1 herhangi bir engeli varsa bu da muafiyet doğurur.

Schneider Electric gayet iyi bir markadır. vi ko Türk şirketi. fark ondan. abartı değil bence gönül rahatlığıyla Schneider Electrici tercih et. biri casper biri apple marka olarak.

Schneider bu piyasanın apple'dır. biraz kalite, biraz marka sayesinde bu kadar pahalı. (biraz kalite derken küçümsemeyelim tabi. adamlar kaliteli fakat viko da iyidir.)

www.schneider-electric.com

burada yazana göre schneider 2300 watt çekerken viko 3500 çekmekte.

boşuna kazıklanma. git elektrikçiye kaç watt, kaç amper kullanacaksan yarı parasına kalitelisini yaptır

www.youtube.com

he akım koruması olsun diyorsan gidip alcan bi regülatör koycan eve.

kaliteli bir ttr kablo, viko'ya ait bir üçlü ile de killerbee'nin dediğini yapabilirsin. sırf ikisi arasındaki farkı sorduğun için öyle cevaplamıştım. 100 liraya kurbana girersin, gereksiz o kadar para vermek.

elektrikçi dememin sebebi şu.

adamlar soruyor neler takacaksın buna, nerede kullanacaksın, kaç watt kaç amper çekecek ona göre kablo ve priz seçiyolar. yoksa yapılmayacak bişey değil bi klamense bi faz bi nötr bi toprak bağlıyorsun bitti gitti de. vereceğin para daha ekonomik, alacağın ürün tam amacına uygun olacak.

valla herçeyi takıyorumi, macbbook pro, iphone, ipad, powerbankler, bazen printer, bazen koşu thread mill bile bağlıyorum.

elektrçinin yaptığını duymuştum ama hatalı bağlarsa ya da ne bileyim adi çin malı kullanırsa elimize almayalım diye endişe ediyorum. diğerleri en azından fabrikasyon ürünü bir standardı var diye düşünüyorum ama neredeyse 250-300 liraya bile uzatma prizleri var 6lık. bu fark neden diye sormak istedim.

elektrikçi hata yapmaz ama şöyle yapar. mesela sena kablonun 3*2,5 kablosunu kullanır scheineder kendi kablosunu kullanır. eğer akım korumasız olsa fiyat değişebilir. fark malzeme kalitesi tamamen. biri made in germany biri made in turkey. ikisinide alabilirsin ama macbooka o kadar para verip prizden kısmak mercedese petlas lastikle binmek gibi.

Viko'yu al düşünme, Vikoyu Panasonic'e sattık. Uzun süredir japon kalitesinde imalat yapıyorlar yani, ki eskiden de çok kaliteliydiler.

Her bir giriş için değil toplam çekeceği yük için verilir o değerler.

Elektrikçiye yaptırmak daha ucuza mal olmaz, kaldı ki akım korumalı da olması da zor. İçinde hazır akım koruması olan grup olacağını sanmam ellerinde, aslında bir tane varistör var içinde. Alıp kendiniz de koyabilirsiniz.

Elektrikçiye yaptırmak ya da kendiniz yapmanız sadece kablo uzunluğunu kendinize göre ayarlamak için mantıklı olur.

Yoksa ucuza mal olmaz.

pgAdmin kullanıyorum ben, çok aşırı iyi değil ama idare ediyor.

DBeaver bir çok veritabanını destekliyor

Pgmanager kullanıyorum. Pgadmin 3 birde. Pgadmin 4 tırt çıktı.

teşekkürler

Gevur bir arkadaşıma (Alman) aynı soruyu yönelttiğimde vazelin sürdüğünü söylemişti ayaklarına. Ben Clara'nın yalancısıyım.

naylon hammaddeli hava aldırmayan bi arkadaştan bahsediyoruz. o çoraplar baya sıcak tutuyor.

bacaklarım üşümüyor, üst kısım üşüyor.

Ornegin benim bacaklarim daha az usur. Erkek olarak kafada bere ustte hoodie altta sort giyebilirim.

Üstüm yeterince kalın olduğu sürece bacaklarım üşümüyor.

benim de bacaklarım kolay kolay üşümez. kışın yazdan daha çok etek elbise giyerim hatta. çizmeyle botla ayaklar sıcak olduktan sonra bacaklar pek üşümüyor.

o çoraplar bir harika dostum, belki de denemelisin :)

Bacaklarım üşümüyor hatta etek pantolondan daha sıcak tutuyor.

Yağ tabakasıyla alakalı olabilir. Çünkü kadın ne kadar zayıf olursa olsun ince bir yağ tabakası mutlaka vardır. Erkekte ise böyle bir durum söz konusu deil.

kalın külotlu çorap iyi ısıtıyor.

Çorapla pantolon arasında çok da bir fark yok bence de sıcak tutma açısından. Bir de termal çoraplar var, onlarla üşümek imkansız zaten.

Çorap giysem de giymesem de durum aynı. Sadece kıyafet uyumuna göre çorap giyiyorum ya da giymiyorum.
Bacaklarım değil ayaklarım üşür bu yüzde kısa çorabımı kalın giyip sıcak tutan düzgün bir ayakkabı giydiğim sürece problem yok.
Üst kısmım çok üşür bu yüzden çoğu zaman atkı bile takarım.
Şort/etek üstüne kazak ve atkılı görünce dumur olan tanıdıklarım var ama ne yapayım şimdi.

kadınların bacakları üşümez ^^

Orta kalın çoraplar bile yeterli oluyor. Çok kalın giymeye gerek yok. Kış aylarında etek giymeyi severim.ben yağlı biri degilim ben üşümüyorsam kimse üşümez.

Botun icine ek bir corap daha giyiyorum ben, kisa trekking corabi mesela, iyi hava alan ama sicak tutabilen. Islanilmazsa üsünmüyor.

Sicak tutmasi icin terletmemesi de gerek. Hep iyi kalitede %100 pamuklu aliyorum, ustune diz ustu siyah corap cekince de cok sicak tutuyor.

Yanlis platformda sorulmus soru, bu soruyu her havada corapsiz etek giyen Londrali kadinlara yoneltmeniz gerekti.

Yav nasil bacaklarınız üşümüyor? Bu yetenek sadece kadınlarda olan bi skill mi erkekler de mi böyle? Benim üst govdem çok zor üşür ama bacaklarım hemen donar. Herkes bacaklar üşümez zaten yazmiş nasil ya :(

En sonunda erkek halimle o kalın coraplardan alip gezicem bu kadar övdünüz madem hshshssh

Bacaklarım kollarım kadar üşümüyor, duruma göre termal çorap, 80 den, 40 den ya da 20 den giyiyorum. İş dışında yaz kış elbise/etek giyerim, kışları en çok duyduğum soru.

Pantolon ve naylon corap arasında hiç fark görmüyorum. +1
Kalın külotlu coraplar aksine pamuklu ve nispeten boşluklu bir dokuma olduğundan daha cok hava geçiriyor.
Bacaklarım kollarım kadar üşümüyor. +1
Ayağıma bot içine ekstra bir çorap daha giyiyorum. +1

erkeğim.
üzerime bir kapşonlu ve ince bir mont geçirip altıma da şortla sokağa çıkarım. zerre de üşümez bacaklarım. ayakları sıcak tutacaksın ama.

kadınların da bu sebeple sıkıntı çekeceğini sanmıyorum.

ince bile olsa külotlu çorap inanılmaz sıcak tutuyor. ufakkene türkiyede termal içlik vb yoktu, kışın bisiklet antrenmanlarında külotlu çorap giyerdik uzun taytın altına. ben her zaman parizyen giyerdim.

ya tam mevsimi christmas filmlerinden birini sec

home alone olabilir

About time

Hangover izlemediysen güzel seçim olur.

cok eski demezsen ve izlemediysen tam mevsimi olmasi sebebiyle love actually derim. chocolate da guzel gider ama.

(bkz: due date)

almost famous
due date +1

zaman makinesi 1973 veya baba bizi eversene.

Forgetting Sarah Marshall ve hemen sonrasında Get him to the Greek

hacı abi benim baba tarafından bir kuzenim bu işi yapıyor (cerrah). kendi saçları da gittikçe dökülmekte. kendisine neden yapmadığını sorduğumuzda geçiştiriyor. ben de şahsen saç ektirip uzun süre o saçları kullanan hiç görmedim desem yeridir.

Çok takıyosan protez yaptır, garanti olsun

protezin nesi garanti kafanda yapışkanlı perukla geziyorsun uğraşılacak iş mi kendi halinde adamlarız

tamamen aynı durumdayız. saç ekimi çok ama çok karışık bi olay. şöyle ki herşeyden önce senin yüz tipin, kafa tipin vs. çok önemli. ben mesela kendimi bildim bileli yanları ve arkayı 1 numaraya atar üstleri biraz daha uzun bırakırım. alnım tam v şeklinde yani ve kendime çok yakıştırıyorum bunu. şimdi saçlarım daha tam gitmedi ama giderse çok büyük ihtimal ben de ektireceğim. aynı şekilde alın kısmı daha yoğun olmak üzere arkaya doğru daha seyrek şekilde ektiririm.

ama ben şu olaya inanmıyorum mesela adam diyor ki ben saç ekiminden sonra gür saçlarımı arkaya doğru tarayıp jöle süreyim ya da ne bileyim kafama göre fön çekip istediğim şekli vereyim olayı tamamen yalan. neden, çünkü neticede alınan saçlar senin kafanın diğer kısımlarından alınıyor. eğer böyle bir şey istiyorsan diğer kısımlar tamamen açılacak ki ekilen saçların bir kısmının da çıkmadığını hesaba katarsak yine zararlı çıkıyorsun.

kel doktor olayı falan tamamen saçma sapan bir söylenti. ne alaka amk ona bakarsan kardeşimin burnunu yapan doktorun burnu adeta çengel gibiydi. yani kurban postu falan assan düşmez, o derece. ee adam bu konuda uzman diye kendi burnunu da yaptırmak zorunda mı, tabi ki değil. kendisi ile barışıktır, gerek görmüyordur vs vs... yani çok iyi ekim yapan bir doktor gayet kel olabilir, bu hesaba katılacak bi faktör değildir. zaten işin içine bizim çomar insanımız girdi mi objektif yorum almak hele hele bu konuda imkansız. o yüzden çevrende ötenleri çok takma, senin kararın önemli. ben mesela bana laf atanları ben de onların eksikleri ile cevap veriyorum. bozulunca da tamam şaka yapıyoruz falan diyorlar.

ama dediğim gibi en önemlisi senin ne istediğin. beklentiyi çok yüksek tutarsan kesinlikle tatmin olmazsın. henüz ektirmedim ama bu konuda sayısız forum vs. takip ettim, okudum. temel faktörler yüz tipin ve kafa tipin. ona göre düşün. benim yapan önceki iş yerimde arkadaşım vardı mesela, bana sorarsan kesinlikle gereksizdi. yüz haları çok kaba aynı şekilde kafa tipi de çok düzgün değildi. ekilen saçlar çıktı ama seyrek göründüğü için en fazla dökülmeden önceki son dönemlerdeki hale geliyor. hatta biraz bakımsız bırakırsan gayet de kötü yani. yanlış anlaşılmasın çocuk çirkin falan değildi ama bana göre o yüze ya da o kafaya o saç gereksizdi yani. onun yerine kazıtsa ya da akışına bırakıp bakımlı olsa vücut falan yapsa daha iyi olabilir. sonuçta karar onun, para onun. bu benim görüşüm.

benim aklımdaki tip wesley sneijder tipi. netten bakarsan bulursun. ekimden sonra sürekli kısa tutuyor ve yüzüne çok yakışıyor. mesela uzatsa geriye doğru tarasa falan o kadar güzel görünmez.

bana özelden bi foto atarsan kafanın ben de atarım. ona göre naçizane fikrimi söylerim.

Görüntüsü garanti bro. Çıktı mı çıkmadı mı stresi yaşamazsın.

Yaklasik 15 yillik profesyonel kelim, tavsiyem bu fikri kafandan atmaya calisman. Ekim icin guzel yerler var bu is icin nette bir forum bile var denk gelmissindir. Ben sadece kel olmanin hayatima direkt pozitif veya negatif bir etki yarattigini dusunmuyorum. Sen oyle dusunuyorsan tabi ki ektir ama herseyin de dogali guzel be cakabo.

aga doğru diyorsunuzda benimkide takıntı işte , çok uğraştım atamıyorum kafamdan kelliği , yapım gereği kendimi mizah objesi yapılmasına katlanamıyorum, gevşek ve komik bir insanım ve kendiminde alenen bir dalga malzemesine sahip olmama büyük ironi yaratıyor, herşeyi geçtim kafam üşüyor be , seyrek olduğu için üstler yaşlıymışım gibi gözüküyor zaten mizaç sert kafadan 30 gibiyim, 3-4 günde bir kazıtarak sanki tarzım buymuş aslında kel değilim algısı yaratıp nazi gibi dolaşıyorum ama yanlar ve arkalar uzayınca üst sırıtıyor her gittiğim yere makinayla gitmek hoşuma gitmiyor, uzatmak gibi bir derdim yok normal saçım olsun be abi , üstler normal insan seviyesine gelse almancılar gibi yanlar 1 numara üstler 5 takılmak en sevdiğim modeli, o modele tekrar geçmek beni hayata bağlayacak inanıyorum , hayata bir kere geliyoruz gerçekten üzülüyorum ya

everything gok arkadaşımızın "saç ekimi çok ama çok karışık bi olay" cümlesine yüzde yüz katılıyorum çünkü sonrasında yazdıklarına katılamıyorum, benim dayım saç ektirdi ve şu an bir karış saçı var, gerçekten muhteşem oldu. maddi imkanları çok fazla olduğu için gidip kralını yaptırdı da mı öyle oldu, maalesef bir fikrim yok ama öylesi de var demeye geldim.

Asda abi juve formam varken bana kel piero diyolardi hesap et :D seni anliyorum ve bu cabani destekliyorum. İnsan once kendini sevmeli, bu durum takinti haline geldiyse zaten arastirmaya basla zira bu senin kendinle barisman onundeki en buyuk engel gibi duruyor. Ama herkeste senin hakkinda emin ol senin kadar acimasiz dusunmuyor. Bunu insan biraz kendi basina kaldigi vakit kendine yapiyor. Dusunuyor, kuuyor vs. Ben, seni mutlu edecekse arkana bile bakmadan yapman taaftariyim.

@bir garip melek insallah senin dediğin doğrudur. dediğim gibi maksimum 2-3 sene içinde ben de ektireceğim için umarım sen haklısındır. ben zaten gereksiz ya da yapma demedim, yüz ve kafa tipine göre ekim yaptır dedim. para ile çok alakalı olduğunu sanmıyorum. yapan doktor ve saç kalitesi çok önemli.

Ben 2 yil once asmed de ektirdim koray erdogan ekti hayatim degisti diyebilirim eski halini gorsen bu ne dersin yeni halimi insanlar taniyamiyor bile. Adam kafa sekline gore en muntazam ekimi yapiyor. 4-5 hatta on bine o adam yapmaz. Bu arada kesin ektir derim. Bir sey daha bu sadece bir ilizyon sacını alıp baska yere koyuyorlar öyle tarak girmez inanılmaz bir siklik bekleme

Ben bu işin en iyi örneği olarak arda kural’ı gösterebilirim. Çok iyi olmuş adamın saçlar.

Arda kural'ın saçları iğrenç olmuş. 3 kez ektirdim. Yüzlerce ekim gördüm.

Bana fotonu at tepeden, karşıdan her açıdan. Değerlendirme yapayım.

zaman zaman. benim bu aralar en çok takıldığım son iki harfin ters yazılışı. bunnu giib.

Hiç yaşamıyorum neredeyse. Belki toplam 10 kere olmuştur ömrüm boyunca. 10 parmak kullanıyorum.

çok yaşıyorum, neredeyse her gün büyüklü küçüklü e-postalar atmak durumundayım. dedim ben sana'nın dediği de oluyor. bir ara sanal disleksi miyim acaba diye düşünüyordum, o derece hem de.

hızlı ve dikkatsiz yazmaktan sanırım, acele etmemeliyiz belki de...

Yep

BUNun için kursa yazıldım. Hayat kalitem düştü resmen.

yorgunsam başıma geliyor.

Alışık olmadığım veya sevmediğim bir klavyedeysem oluyor. Bende daha çok boşluk tuşuna bassam da tuşun algılamaması oluyor ki o da benim uyuz laptop klavyemle ilgili sanırım.

Onu da son iki harfin ters yazılışını da sık sık yaşıyorum. 4 parmakla hızlı yazmaya çalışınca böyle oluyor sanırım. 10 parmak yazmayı öğrenmek lâzım ya.

Hiç yaşamıyorum, shift için serçe parmağı kullanıyorum zaten basmak zor oluyor hızlıca bırakabiliyorum.

Yedi Parmak Yazıyorum :)

Koskoca microsoft bile Word'e bu hatayı otomatik düzeltme özelliği koyduğuna göre herkesin sık yaptığı bir hata.

Ben de yaparım. Ama şöyle daha sık yaptığımı fark ettim. Ben hep sağ serçe parmağımla sağ shift'i kullanırım. Sağ serçe parmak ile sağ shift'e bastıktan sonra büyük yazacağım harfe de yine sağ elimle basıyorsam, ve sonraki küçük harfi sol elimle yazıyorsam daha sık oluyor. Mesela MAyıs yazarken oluyor. Ama sağ serçe parmak ile shift'e basarken büyük harfi sol elimle, sonraki harfi sağ elimle yaparsam olmuyor. Mesela Ağustos yazarken olmuyor.

H@yır, benim a h@rfi cortl@dı, şu @n d@h@ büyük sorunl@rım v@r benim.

biraz daha işinizi kolaylaştırayım.

eskiden hp laserjet p1102w vardı. hızlı, temiz, hem de wifi özellikli. bilgisayara bağlamanadan da çalışıyor. evde arasıra, ofiste de yoğun olarak kullanıyorum, daha tık demedi. muadil toneri de 30 lira.

bu model piyasadan kalkmış, yerine hp laserjet pro m102w gelmiş (sonraki w'ye dikkat. w olursa wifi özellikli oluyor. bir de m102a var, onda wifi yok. wifi istemem, zaten kabloyla bağliycam derseniz ona da bakabilirsiniz.)

urun.n11.com

kullanmadım ama eğer 1102 modeli kadar iyiyse tavsiye ederim.

hplaserjet 1018 var bizde. Daha fazla olmadiysa 5 -6 yil oldu herhalde alali. Wi-fi ozelligi falan cok gerekli seyler degil kanimca. O yuzden ucuza denk gerirelmi derseniz ikinci el eski bulursaniz da oalbilir sanki.

hp laserjet 1018 de yukarıda bahsettiğim 1102'nin selefi. dede yani. bu hp bir yerini azıcık değiştirip o modeli piyasadan kaldırıp yeni model numarası ile tekrar sürüyor. yani 1018 - 1102 ve şu anda piyasada olan 102 birbirinin yerine piyasaya çıkan yazıcılar.

wifi özelliğini de açıklayayım, siz karar verin sizin için gerekli olup olmadığına.

biz evde iki adet laptop kullanıyoruz. ama bir tane çalışma odamız var, orası da eşimin odası (kendisi de öğretmendir). yazıcı da orada. ben salon masasında çalışıyorum. eşim için sorun yok. kabloyu takar çıktı alır. ama o yazıcıyı ben çok daha fazla kullanıyorum. o yüzden her seferinde bilgisayarı kucaklayıp içeri odada eşimin işlerini yaymış olduğu masaya sığışıp kablo takarak çıktı alamam. benim için olmazsa olmaz bir özellik. 15 metre öteden yazdır diyorum yazdırıyor, gidip alıyorum (ya da oğlan hastası zaten, aletin sesini duyunca gidip getiriyor, bi de çocuk yaparsanız gidip çıktıyı alma derdi de yok hehe). telefonlara da tanımlı. bilgisayarların ikisi de yokken gelen maili yazdırmak gerektiğinde falan işe yarıyor. (itiraf edeyim, bu pek sık olan bir şey değil).

ama bilgisayar sabit, yazıcı sabit, çalıştığınız yer de yazıcının yanında ise hiç gereği yok. takar kabloyu kullanırsınız, öyle durumda wifi özelliğine boşa para vermeyin.

@Binder dantet e sorun. Onun ailesinin yazıcı fabrikası vardı. Lazer yazıcı ama.

bugün kaçak işçiliğime, köleliğime bir son verdim, içimdekileri döktüm, kafam rahat.

black friday için param yok.

oha yarin doktor randevum vardı unutmuşum. sayende hatırladım teşekkür ederim.

sevgilimle aram çok garip. bu ilişki iyice ***a sardı. üzücü.

Sevgili yok, black friday’de para edicek şeyler aldım satıyom minnak minnak. Hafta sonunu evde rules of survival oynayarak geçiririm. Belki o ara bişey çıkarda bamboleyyo yaparım. Çünkü belki sevişirim donumu yeni yıkadım ^^

İş modundayım.

C.tesi, tam gün iş + klarnet satın alacağım kişiyle görüşme.
Pazar, günün yarısı özel ders öğrencileri. Gene iş.

(git: www.youtube.com

(git: www.youtube.com

Haydi bakalım herkes dinlesin.

black friday'den ihtiyacım olan ve gerçekten ucuz olan şeyler aldım mutluyum.

cumartesi, evde cupcake pişireceğim doğum günü için. ki yemek yapma aktivitesi bana detoks gibi geliyor. pazar günü dışarıda olacağım.

buyrunuz: www.youtube.com

hayırlı cumalar.

işler ayna çal çal oyna modundayım.

şarkım bu : www.youtube.com

yarışmacı arkadaşlara başarılar.

binder dandet ile baldan kaymak'a dikkat edin arkadaşlar.

binder en son dün mesaj atıp sen taş gibi hatunsun dimi erkeğim diye bizi kekliyon lan falan deyip bana yazmaya kalktı. tövbe estağfırıldak.

Sınavlarım var(AÖF), 4 - 5 tane de maç var, onları izlerim. Bilgisayar bi' bozuluyor bi' düzeliyor, sağlam kalırsa ETS2 oynarım. Sözlük, twtiter bi' de burası var işte, sıkıldıkça öbürüne giderim.

Bitsede gitsek moduna girdim. İşler var bir sürü ama yapmıyorum doğru dürüst. Karnım da aç biraz.

Şarkımı da şuraya bırakıyorum.

www.youtube.com

Benim de 2,5 yılı geçti. İhtiyacım vardı ama. Arasında 3-4 ay boşluk olan iki ilişki yaşamıştım 5 senede. Kendime geldim sayılır. O arada küresel tatları denedim. İyi de geldi.

Bir seneyi geçti :(

2.5 yıl dolmak üzere.

Gayet normaliz bence.

20 ay filan. İlk ve tek aşkımdı gençlik çağımda. Sevgi çiçeği...

O benden sonra hemen evlendi ve 2-3 ay sonra da doğuracakmış.

Marty (1955) filmini izledim geçende. Kendimi gördüm orda.

Zor kirve zor.

7 ay

vay be. herkes birinden diğerine diye düşünürdüm öyle değilmiş bi keyiflendim. sizin tercihiniz sonucunda böyle olduğunu düşündüğüm için yani. benimde 4 ay oldu...

1 yıl

Degisir.

Iliski olarak 1 yil 1 ay.
Fb olarak 1.5 ay.
Flort olarak hatirlamiyorum kac gun oldu ama oldu.

Neyse yalniziz, default.

22 yıldır...

(depresyon)

5,5 sene :(

Arttırıyorum ve 8 diyorum

7 ay

1 sene oldu galiba

3 yıl bitiyor. Yeni yıl ile birlikte 4 diyebileceğim.

Düzeltme: 4 bitiyormuş.

1 senedir sevgilim yok, son fakbadimden 2 ay önce kaçtım (köylü çıktı aw). Kahve içmeyi severim.

yıllar oldu bensizliğim sensizliğinle tanışalı

beraber martılara simit attılar.

film izlediler.

Sonra da ayrıldılar.


a.k.a çok yıllar.